Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

SANAT'ta

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 27 Nisan 2024 ]
itibariyle 5218 başlık/FaRk ile birlikte,
6232 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

(3/6)


- BELİRSİZ/LİK ile/ve/||/<> OLUMSUZ/LUK

( Zihnin, işleyebildiği tek durum/koşul belirginlik; rahat edemediği tek durum ise belirsizliktir. )


- BELİRSİZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖRTÜK


- BELİRSİZLİK ile/ve/değil BULANIKLIK


- BELİRTEN değil/yerine/= TAMLAYAN


- BELİRTİ ile/ve/||/<>/> İZ ile/ve/||/<>/> İZİN İZİ ile/ve/||/<>/> GÖSTEREN


- BELİRTKE ile BELİTKE

( Bir özlü sözle birlikte kullanılan im. | Soyut bir şeyin, bir kavramın simgesi olan varolan ya da eşya. AMBLEM | Gösterge. İLE Belitler dizgesi. [BELİT/AKSİYOM: Kendiliğinden, apaçık olan ve böyle olduğundan dolayı öteki önermelerin ön dayanağı olan temel önerme.] )


- BELİT(AKSİYOM) = MÜTEARİFE = AXIOM[İng.] = AXIOME[Fr.] = AXIOM[Alm.] = AXIOMA[Yun.] = AXIOMA[İsp.]

( Kendiliğinden, apaçık ve bundan dolayı öteki önermelerin ön dayanağı sayılan temel önerme. İLE Bir gücün, maddi bir etkenin, bir düşüncenin ortaya çıkması. | İnsan etkinliğinin ya da iradesinin açığa çıkması. | Hareket, iş. | Anamalın, belirli bir bölümü. | Hisse senedi. | Bir oyuncunun, sahne üzerindeki hareketi. | Oyunun temasını geliştiren, başlıca olay, öykü, gelişim. )


- BELLEK YİTİMİ ile DUYUM YİTİMİ ile ACI YİTİMİ ile SÖZ YİTİMİ ile HAREKETLERDEKİ DÜZENSİZLİK

( ZIYÂ-İ HÂFIZA ile ZIYÂ-İ HİSS ile ZIYÂ-İ ELEM ile ZIYÂ-İ KELÂM ile ZIYÂ-İ İNTİZÂM )

( AMNÉSIE avec ANESTHÉSIE avec ANALGÉSIE avec APHASIE avec ATAXIE )


- BELLEK ile/<> MNEMOTEKNİ[Fr. < Yun. MNEME: Bellek. | TEKHNE: Sanat.]

( ... İLE/<> Bazı alıştırma ve çağrışımlardan yararlanarak, belleği geliştirme yöntemi. )


- BEN:
"ŞUYUM/BUYUM, BU/ŞU KADARIM!" ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/>/< BEN'İM


- BENCE/BANA GÖRE/BENİM İÇİN değil/yerine SANIRIM


- BENCE ile/ve/değil/yerine BENİM/SENİN İÇİN, BANA/SANA GÖRE


- BENDE KUSUR VAR değil BİR HATA YAPMIŞIM


- BENGİ ile BENGİ

( Sonu olmayan, hep kalacak olan, ölümsüz, ebedî. İLE Ege ve Güney Marmara bölgesinin halk oyunlarından biri. )


- BENHUR ve TITANIC ve YÜZÜKLERİN EFENDİSİ(YÜZÜK KARDEŞLİĞİ)

( Bugüne kadar sadece bu üç film, onbir dalda Oscar ödülü kazanmıştır. )


- BENİ ANLAMADIN değil DEDİĞİMİ ANLAMADIN


- BENİ ANLAYIN ile/değil/yerine/< DEDİĞİMİ ANLAYIN


- BENİMSEMEK ile "SAHİP ÇIKMAK"


- BENİMSEMEK ile "TUTMAK"

( TO ADOPT vs. "TO SUPPORT/LIKE" )


- BENİMSEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KARŞI ÇIKABİLMEK


- BENİMSEMEK ile/ve/<> SAVUNMAK


- BENMERKEZCİ/LİK ile/ve/değil/||/<> BENMERKEZLİ/LİK


- BENMERKEZCİ/LİK ile/değil/yerine/>< EVRENSELLİK


- BENZER/LİK ile/ve/değil/||/<> PARALEL/LİK


- BENZER/LİK ile/ve YAKLAŞIK/LIK

( SIMILAR/NESS vs./and APPROXIMATE/NESS )


- BENZER ile BENZEŞEN ile BENZEŞİM ile BENZEŞLİK ile BENZEŞME ile BENZETİ ile BENZETME ile BENZEYİŞ


- BENZERLİKTE:
AYNILIK ile/ve/||/<> FARKLILIK


- BENZETME:
AYRINTILI ile KISALTILMIŞ ile PEKİŞTİRİLMİŞ ile GÜZEL(BELİĞ)

( )


- BER-HURDÂR[Fars. < BERHÛR] ile MUTLU

( Hisse, nasip, pay.)] )


- BEREKETLİ[Ar.] değil/yerine/= ARTAĞAN

( Mutluluk, meymenet, saadet. | Nimette bolluk ve iyilik. )


- BESLE(N)ME ile/ve/||/<>/> SESLE(N)ME


- BESLEMEK ile/ve/<> BESTELEMEK


- BESLEMEK ile/ve/<> DESTEKLEMEK


- BEŞÛŞ/BEŞÎR[Ar.] ile/ve HECCÂM

( Güleryüzlü, şen. İLE/VE Taşlama/hiciv yapan/sanatçısı. )


- BETİK ve/||/<>/< TAMAMLANDIĞI YERDE BAŞLAYAN


- BETİM, BETİMLEME = TASVİR, TAVSİF = DESCRIPTION[İng., Fr.] = BESCHREIBUNG[Alm.] = DESCRIPTIO[Lat.] = DESCRIPCIÓN[İsp.]


- BETİM, BETİMLEME = TAVSÎF = DESCRIPTION


- BETİMLEME ile/ve BEKLENTİ

( DESCRIPTION vs./and EXPECTATION )


- BETİMLEME ile/ve/||/<> DEĞER VERME/YÜKLEME


- BETİMLEME ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TANIMLAMA


- BETİMLEMELİ/TASAVVURLU DÜŞÜNME ile BETİMLEMESİZ/TASAVVURSUZ DÜŞÜNME


- BEYÂN(/Î) ile/ve/değil/||/<> Â'YÂN/İYÂN/IYÂN(/Î)


- BEYHÛDE değil/yerine/= BOŞUNA


- BEYİN:
YANSITICI değil/yerine YARATICI

( [not] MONITOR but CREATOR
CREATOR instead of MONITOR )


- BEYİN/ZİHİN:
ÜRETİCİ/ÜRETEÇ ile/ve/||/<> YANSITICI


- BEYİN / KALP

( Elçiliklerde, konsolosluklarda yazı ve evrak işlerini yürüten görevli. )


- BEZEME ile/||/<> ARABESK[Fr.]

( ... İLE/||/<> Plastik sanatlarda geometrik görünüşte biçimlerden oluşan bezeme çizgileri, girişik bezeme. | Bir müzik türü. )


- Bİ-HABER[Ar.] değil/yerine/= ÇAVSIZ


- Bİ'L KUVVE[Ar.]/POTANSİYEL[Fr., İng. < POTENTIAL] değil/yerine/= İÇKİN/GİZİL/GİZİLGÜÇ


- BİÇİM ESTETİĞİ ile/ve/||/<> İÇERİK ESTETİĞİ

( Kant'ta. İLE/VE/||/<> Hegel'de. )


- BİÇİM ile/ve/||/<> İDOLA/PUT/SANEM

( EIDOS ile/ve/||/<> EIDOLON )


- BİÇİM ile KİP


- BİÇİM = SÛRET = FORM[İng.] = FORME[Fr.] = FORM[Alm.] = FORMA[Lat.] = MORPHE, EIDOS[Yun.] = FORMA[İsp.]


- BİÇİMLENDİRME ile/ve/<> İLİŞKİLENDİRME

( TO GIVE SHAPE vs./and/<> TO GET RELATION )


- BİÇİMLENME ile/ve/<> BELİRLENME


- BİDÂYET[Ar.] değil/yerine/= BAŞLAMA, BAŞLANGIÇ


- BİL ile/ve/değil/||/<>/> BEN/O OL DA BİL


- BİLDİĞİMİZİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİLMEDİĞİMİZİ

( Bilmeyelim! İLE/VE/||/<>/< Bilelim! )


- BİLDİĞİN GİBİ ile/ve BİLDİĞİN KADAR

( Hiçbir şey bildiğin/gördüğün gibi/kadar değildir/olmayabilir. )


- BİLDİĞİN GİBİ ve/||/<> SEVDİĞİN GİBİ ve/||/<>
DİLEDİĞİN GİBİ
... OLSUN!:

( AS ...:
YOU WISH and/||/<> YOU LIKE and/||/<> YOU WISH )


- BİLDİĞİNİ:
YAPMAZSAN ile/değil/yerine YAPARSAN

( Sadece zihnin, bir miktar/bölüm bilir. İLE/DEĞİL/YERİNE Her/bir yerin (tam) bilir/yetkindir. )

( Yetersizdir. İLE/DEĞİL/YERİNE Yeterlidir. )


- BİLDİRİLENİ BİLMEK ile/ve/değil/||/<>/< BİLMEK


- BİLE BİLİRİZ ile/ve/değil/||/<> BİLEBİLİRİZ


- BİLECEN/UKALÂ ile "ÇOK BİLMİŞ"


- BİLEMEK ile "KESKİNLEŞTİRMEK"

( KILAĞI/ZAĞ: Taş üzerinde bilenen bir kesici aracın, keskin yüzüne yapışan ve aracın iyi kesebilmesi için yağlanmış yumuşak taşla kaldırılması gereken çok ince çelik parçaları. )


- BİLET[FR. < BILLET] ile/||/<> APEKS[LAT. < APEX]

( Para ile alınan ve konser, sinema, tiyatro vb. eğlence yerlerine girme, ulaşım araçlarına binme ya da bir şans oyununa katılma olanağını veren belge. İLE/||/<> Tarihi değiştirilemez özel bir gidiş-geliş bilet türü. )


- BİLGE/LİK ile/ve/||/<>/>/< YALIN/LIK


- BİLGE ve/||/<> ALÇAKGÖNÜLLÜ

( Herkesten farklı olduğumuzu kavrayabilecek kadar. VE/||/<> Kimseden daha iyi olmadığımızı sürekli anımsayabilecek kadar. )

( ÂRİF ve/||/<> MÜTEVÂZI )

( WISE and/||/<> MODESTY )


- BİLGELİK ve ANLAMA, ANLAMLANDIRMA

( Bilgeliğin dudakları, anlamayanların kulaklarına kapalıdır. )


- BİLGELİK ve/||/<> CESÂRET ve/||/<> ÖLÇÜLÜLÜK

( Bilgelik, aklın; Cesaret, kalbin; Ölçülülük, duyguların kontrolüdür. )


- BİLGELİK ve/<> SANAT

( Sıradan insanı, "etik insan"a dönüştürür. VE/<> Sıradan insanı, "estetik insan"a dönüştürür. )


- BİLGİ = (")DÜŞÜNCEDİR(") ile/ve/||/<> (")ERDEMDİR(") ile/ve/||/<> (")DÜZENDİR(") ile/ve/||/<> (")BAĞLAMDIR(")

( [ise | durumu/düşüncesi] Felsefeyi verir. İLE/VE/||/<> Ahlâk'ı verir. İLE/VE/||/<> Toplumu verir. İLE/VE/||/<> Bilgeliği verir. )


- BİLGİ DÜZENEĞİ ile/ve/||/<> DUYGU DÜZENEĞİ


- BİLGİ TAŞIYICISI OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/>/< ÖĞRENMEYİ ÖĞRENMEK


- BİLGİ:
BETİMLEYEREK ile/ve/||/<>/< AŞİNALIKLA


- BİLGİ/(B)İLİM/GÖRGÜ:
NAKLETMEK İÇİN ile/ve/değil/||/<>/< NAKŞETMEK İÇİN


- BİLGİ/VERİ/HABER:
[ne yazık ki]
YOKSA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< VARSA

( "Asıp kesme." İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Saygı, sevgi, şefkat, merhamet, anlayış. )


- BİLGİ ile/ve/||/<> BAĞDAT

( )


- BİLGİ ile BİLGİ OLMAYAN

( Bilgi ile bilgi olmayanı ayıramamak, ne yazık ki, bilgi üretmemekten kaynaklanmaktadır. )


- BİLGİ ile/ve BİRİKİM

( Kişiler, başaklara benzerler, içleri boşken havadadır, doldukça eğrilir. )

( Bilgi tohumdur. Bire yüz verir. Verdigi yüzün her biri bir tohumdur ki, sana bilgelik, torunlarına da ilham verir. )

( Deneyimi olmayan kavram yetersiz, kavramı olmayan deneyim boştur. )

( Zihinsel bilgi sürecinde 5 aşama:
1. Genel deneyim.
2. Özel deneyim.
3. Olgusal Bilim.
a. Deney ve Gözlem,
b. Kuram oluşturma,
4. Günlük Bilim.
5. Aşkın Bilimler. )

( KNOWLEDGE vs./and ACCUMULATION )


- BİLGİ ile/ve/||/<>/> DENEYİM ile/ve/||/<>/> YARATICILIK

( )

( KNOWLEDGE vs./and/||/<>/> EXPERIENCE vs./and/||/<>/> CREATIVITY )


- BİLGİ ile/ve/=/||/<>/< DÖNÜŞ(TÜR)EBİLMEK


- BİLGİ ve/||/<>/> İYİLİK ve/||/<>/> KARARLILIK

( Kuşkudan kurtarır. VE/||/<>/> Acı çekmekten kurtarır. VE/||/<>/> Kaygıdan kurtarır. )


- BİLGİ ve/||/<> KİŞİ

( Bilgi, kendine kayıtsız kalana acımaz. )


- BİLGİ =/||/<> NE YAPMAYABİLECEĞİNİN BİLGİSİ


- BİLGİ ile/ve/||/<>/> TAVTİA

( ... İLE/VE/||/<>/> Anlatılacak amacı destekleyecek biçimde, önceden bazı sözler söylemek. )


- BİLGİLİ/LİK ile/ve/||/<>/> SOĞUKKANLI/LIK


- BİLGİLİ ile/ve/<>/değil EDİB


- BİLGİN (OLMAK) ile/ve/değil/||/<>/> AKILLI (OLMAK)

( Başkalarının bilgisiyle (de) olabiliriz. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Ancak, kendi aklımızla olabiliriz. )


- BİLGİNİN DOĞRULUĞU ile/ve BİLGİNİN GÜZELLİĞİ

( İdrakte. İLE/VE Estetikte. )

( RIGHTNESS OF THE KNOWLEDGE vs./and BEAUTY OF THE KNOWLEDGE )


- BİLGİNİN EFENDİSİ ile/ve/||/<>/< ÇALIŞMANIN KÖLESİ


- BİLGİNİN VE ÜNİVERSİTENİN ÖNCELİKLİ İŞLEVLERİNDE:
ARAŞTIRMA ve/||/<>/> AKTARIM


- BİLGİNİN:
ELDE EDİLİŞİ ile/ve/||/<> İFADE EDİLİŞİ


- BİLGİNİN:
NESNESİ/MADDESİ ile/ve/||/<> BİÇİMİ/SÛRETİ


- BİLGİNİN:
GÜVENİLİRLİĞİ ile/ve/<> ZORUNLULUĞU


- BİLGİSİZ/CAHİL ile/değil/yerine/>< USLU/AKILLI

( Çaban bile boş. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dursa da hoş. )


- BİLGİSİZLİĞİN "ESÂRETİ" ile/ve/değil/yerine/||/<> BİLGELİĞİN BEREKETİ


- BİLGİSİZLİK/CEHALET >< BİLİMSEL TUTUM ve BAĞNAZLIK >< FELSEFİ ANLAYIŞ ve GÜÇ/ŞİDDET >< SANATSAL DUYARLILIK


- BİLGİSİZLİK/CEHALET ve/> İHMAL


- BİLGİYE GİDİŞ ve/||/<> KAYNAĞA DÖNÜŞ


- BİLİM VE SANAT'TA ÜÇ DÖNEM:
KLASİK ile/ve/||/<>/> MODERN ile/ve/||/<>/> MODERN SONRASI(POSTMODERN)

( 600 - 1600 arası. İLE/VE/||/<>/> 1600 - 1950 arası. İLE/VE/||/<>/> 1950 ve sonrası. )


- BİLİM ile/ve/<> SANAT (VE HAYAL ETME (YETİSİ)[MUHAYYİLE])

( Olanı kavramak. İLE/VE/<> "Olmayanı" getirmek. )


- BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( İnsan olmayan herşeyden bahseder. İLE/VE/||/<> İnsanı anlatır. İLE/VE/||/<> Kişinin varoluşunu anlatır. )

( Varolan. İLE/VE/||/<> Var olması gereken. İLE/VE/||/<> Hayal ettiğini/n gerçekleştir(il)me(si). )

( Herhangi bir işi: Bilimsellikle başlat, sanatsallıkla destekle, felsefeyle tamamla! )

( Sanatın özü, içsel bir deneyimi iletebilmek için dış formları kullanmaktır. )

( Sanatı olmayan millet, her zaman dilencidir. )

( Sanat: Mekânı/zamanı iyi kullanmak. | Görüp göstermek. )

( Birleştirmek/birlikte tutmak gerekiyor. )

( MİFTÂHÜ'S-SAÂDE ve MİSBÂHÜ'S-SİYÂDE )

( FELSEFE: Aklı kullanma sanatı. )

( The essence of art is to use the outer form to convey an inner experience. )

( Sanat, dekoltedir. )

( Sanatın yolu, sanattır. )

( SANAT: Ben'in, yaratıcı gücünü keşfetmek. )

( Sanat, bir şeyi, başka bir şey olarak görme çabasıdır. | Başka bir şey olma olanağı tanımaktır. )

( Felsefe, kimsenin, itibar edip etmemesine, itibar etmeyendir/etmemektir. )

( Felsefe, olan ile olması gereken arasındaki kavramsal düzendir. )

( Felsefe, düşüncenin merdiveni ve mirâcıdır. )

( Felsefe, ekinin/kültürün bilincine varmaktır. )

( ya, ya da[0 / I] İLE/VE/||/<> hem, hem de İLE/VE/||/<> hem, hem de | ne, ne de )

( "Öğrenilmiş sanat" olmaz! )

( Felsefenin en büyük özelliği, hakikat dışındaki herşeyden uzak tutabilmesidir. )

( Felsefe, üçlülük üzerinedir/üzerindendir. )

( Felsefe, mantık bilimidir. )

( FELSEFE = MUHABBET'ÜL/İSÂR'ÜL HİKMET )

( BİLİM~FELSEFE~SANAT )

( PHILO SOPHOS:
BİLGELİĞİ SEVMEK değil TANRI'YI SEVMEK )

( Her şeyi kaybetmiş sayılmayız. Her şeyi gösteren müziğimizi/sanatımızı kaybetmediğimiz sürece... )

( SCIENCE vs./and/||/<> PHILOSOPHY vs./and/||/<> ART )


- BİLİMDEN/İLİMDEN YARARLANANLAR:
SORAN ile/ve/||/<> YANITLAYAN ile/ve/||/<> DİNLEYEN ile/ve/||/<> SEVGİSİ/İLGİSİ OLAN


- BİLİMSEL TUTUM/DURUŞ ve/||/<> FELSEFÎ ANLAYIŞ ve/||/<> SANATSAL/ESTETİK DUYARLILIK ve/||/<> HAREKETLİ(SPORCUL) YAŞAM

( Hayret. VE/||/<> Hayranlık. VE/||/<> Aşk. VE/||/<> Coşku. )


- BİLİMSEL/LİK YANINDA/KARŞISINDA:
[ne] SALTANAT ne de SANAT


- BİLİMTEY'DE:
SANATÇI YETİŞTİRMEK ve/||/<>/< SANATÇININ DEĞERİNİ BİLMEK


- BİLİNÇ ile/ve/<> BİLİNCİN BİLİNCİ

( Konuşmak. İLE/VE/<> Yazmak. )


- BİLİNÇ ve/=/||/<> EDİM/EYLEM ve/=/||/<> OLANAK/LI/LIK


- BİLİNÇSİZ YETERSİZLİK ile/ve/||/<>/> BİLİNÇLİ YETERSİZLİK ile/ve/||/<>/> BİLİNÇLİ YETERLİLİK ile/ve/||/<>/> BİLİNÇSİZ YETERLİLİK

( [ BİLİNÇSİZ YETERLİLİK

              ^

BİLİNÇLİ YETERLİLİK

              ^

BİLİNÇLİ YETERSİZLİK

              ^

BİLİNÇSİZ YETERSİZLİK ] )

( Conscious incapacity. WITH/AND/||/<>/> Conscious sufficiency. WITH/AND/||/<>/> Unconscious sufficiency.

[ UNCONSCIOUS SUFFICIENCY

              ^

CONSCIOUS SUFFICIENCY

              ^

CONSCIOUS INCAPACITY

              ^

UNCONSCIOUS INCAPACITY ] )


- BİLİNİR/LİK ile/ve/||/<>/>/< BELİRGİN/LİK


- BİLİNMEZ:
NEYİN, NEYE DENK GELECEĞİ ve/||/<> KİMİN, KİME YÂR/DÜŞMAN OLACAĞI


- BİLİNMEZ/LİK ile/ve/<>/>/< BELİRSİZ/LİK


- BİLİŞ ile/ve/||/<>/>/< ÜST BİLİŞ

( COGNITION vs./and/||/<> META COGNITION )


- BİLİYOR OLMAK ile/ve/<>/değil BELLEĞİN GÜÇLÜ OLMASI


- BİLME YÖNTEMİ ile/ve/||/<> ANLATIM YÖNTEMİ


- BİLME:
"YETİSİ" ile/ve/||/<>/> YÖNTEMİ


- BİLME ve/> ANLAMA ve/> YORUMLAMA

( Yapabilmek. VE/> Varolmak. VE/> ... )

( ... VE/> Kişiye, tarihe, topluma, kültüre ait herşeye bakarak, kişiden hareketle kişiye/kişilere bakarak kavrama yöntemi. VE/> ... )

( Bilen kişi, varolanı savunur; cahil kişi, cesur olur. )


- BİLME ile/ve/||/<>/> ÖRTÜK BİLME/SEZGİ


- BİLMEK(İLİM):
DİL ile/ve/||/<> KALP ile/ve/||/<> GÖVDE

( Zikreden. İLE/VE/||/<> Şükreden. İLE/VE/||/<> Sabreden. )


- BİLMEK ile/ve "ÇÖZMEK"


- BİLMEK ile/ve/değil/yerine ANLAŞILIR KILABİLMEYİ BİLMEK

( [not] TO KNOW vs./and/but TO KNOW TO GET COMPREHENSIBLE
TO KNOW TO GET COMPREHENSIBLE instead of TO KNOW )


- BİLMEK ile/ve/||/<>/> ANLAYABİLMEK ile/ve/||/<>/> (BİRİNE) ANLATABİLMEK ile/ve/||/<>/> (ÇOCUĞA) YALIN ANLATABİLMEK


- BİLMEK ile/ve/değil/||/<> BİLDİRİL(ME)MİŞ OLMA(MA)SI


- BİLMEK ile/ve/değil EMANET ALMAK


- BİLMEK ile/ve/||/<>/> ÖNGÖRMEK

( TO KNOW vs./and TO ANTICIPATE )


- BİLMEMEK ile/ve/değil/<> KABUL ETMEMEK/"EDEMEMEK"


- BİLMEMEK ile/ve/||/<>/> UZAK DÜŞMEK


- BİLMEYE ÇALIŞMAK ile/ve/yerine/değil ANLAMAYA ÇALIŞMAK

( [not] TRYING TO KNOW vs./and/but TRYING TO UNDERSTAND
TRYING TO UNDERSTAND instead of TRYING TO KNOW )


- BİLMEYEN ile/değil/yerine BİLEN

( Direnir, isyan eder.[hemen hemen herşeye] İLE/DEĞİL/YERİNE Tâbi olur/olabilir.[doğaya, evrene, düzene, bilgiye, insana ...] )


- BİLMİYORUM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİLİMYORUM


- BİLMİYORUM ile/ve/||/<>/> NEREDEN BİLİYORUM?


- BİN ZAHMET ile/değil/yerine/></< BİR HOŞ SÖZ


- BİR ...:
SÖZCÜK ve/||/<> DUYGU ve/||/<> KİŞİ

( Kararı/nı değiştirebilir. VE/||/<> Yaşamı/nı değiştirebilir. VE/||/<> Seni/kişiyi değiştirebilir. )


- BİR "KENARIYA" KOYARAK değil BİR KENARA KOYARAK


- BİR ALAN/KONU HAKKINDA ve/+/||/<>/> ÇOĞU ŞEY HAKKINDA

( Çoğu şeyi bilmeye çalışmak. VE/+/||/<>/> Bir şey bilmeye çalışmak. )


- BİR ALANIN/KONUNUN:
"EN İYİSİ" OLMAK ile/değil TEK KİŞİSİ OLMAK


- BİR BARDAK SUDA FIRTINA KOPARMAK ile/ve/||/<> ORTALIĞI VELVELEYE VERMEK


- BİR DURUMA ya da SÖYLENİLEN SÖZE, GERİBİLDİRİMDE:
(BEN) "ANLAMADIM" ile/değil/yerine/||/<>/> "ANLAM VEREMEDİM"


- BİR DURUMU:
KONU ETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DİLE GETİRMEK


- BİR İŞİ/N:
"UCUNDAN TUTMAK" ile/değil/yerine/>< "OMUZLAMAK"


- BİR KONUNUN:
ANLAŞILAMAMASI ile/ve/değil ANLATILAMAMASI

( Bir konunun/olgunun anlaşılması ya da anlaşılmaması, daha çok, ilgi ve gereksinimle doğru orantılıdır. )


- BİR NESNE/OLAY/OLGU/DURUM/KOŞUL İÇİN:
BİR "AD VEREBİLMEK", BİR ŞEY "DEMEK/DİYEBİLMEK"
ve/||/<>/<
O ...'YI DENEMEK


- BİR ŞEYİN:
İLGİ ÇEKMESİ ile/||/<> DİKKAT ÇEKMESİ


- BİR ŞEYİN/DURUMUN:
(")OLMASI(") ile/ve/değil/||/<>/< OLMA/GERÇEKLEŞME OLASILIĞI


- BİR:
[hem/ne] TEK hem de/ne de ÇİFT


- BİR'DEN BAŞLAMAK ve/||/<>/> BİRDEN BİRE BULMAK


- BİR/BAZI ŞEY/LER YAPMAK:
BİRİLERİYLE/BAŞKALARIYLA ve/||/<>/> BİRİLERİ/BAŞKALARI İÇİN


- BİR/KAÇ KONUYU/SORUNU:
AÇMAK/AÇMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/||/<>/> AŞMAK/AŞMAYA ÇALIŞMAK


- BİR
ve/||/<>/>
US
ve/||/<>/>
TİN
[Duyusal ve akılsal]
ve/||/<>/>
(DOĞA)


- BİR = ÜÇ[1 = 3]


- BİR ile/ve/||/<> VAR

( Sonsal sınıflama[kategori] değillerdir. Herşeyde varlardır. )

( Dili olanaklı kılanlar. )

( Transandant terimlerdir. [bkz. KANT] )


- BIRAKMAK ile/ve/değil AŞMAK


- BİRARAYA GETİRMEK ile/ve BİRARADA TUTMAK

( TO BRING TOGETHER vs./and TO KEEP TOGETHER )


- BİRAZ ile/ve/||/<> HATIRI SAYILIR


- BİRBİRİNE DÖNÜŞEMEME/DÖNÜŞEMEYEN ile İLİŞKİSİZ/LİK


- BİRDENBİRE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZAMANLA

( Çok az şey. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Çoğu şey. )


- BİREŞİM(TEVHİD) ve/||/<>/>/< KUŞKUDAN KURTULMAK


- BİREŞİM/TEVHİD:
SEVGİLİNİ, HERŞEYDE/HER YERDE GÖRMEK değil/yerine HERŞEYDE/HER YERDE, SEVDİĞİNİ ANIMSAMAK

( Bir yâr için ağyâra minnet ettiğim ayıb eyleme
Bağ-ı bân bir gül için bin hâra[dikene] hizmetkâr olur )


- BİREYSEL ile/değil ÖZNEL


- BİREYSELLİK ve/<>/>/< EDEB

( Yalnız kalmayı da göze alabilmek. VE/<>/>/< Yapmamayı öncelleyebilmek ve tercih edebilmek. )


- BİREYSELLİK ve/<>/> YEĞLEME/TERCİH

( Bireyselliğin olgunluğu/kemâli, yüklenilmiş ya da beklentili gerekçesi olmayan yeğlemedir/tercihtir. )


- BİRİ, BİR YERE:
BAKIYORSA ile/ve/ya da/<> HİÇ BAKMIYORSA

( İlgilendiği bir şey vardır. İLE/VE/ya da/<> İlgilendiği bir şey, kesinlikle vardır. )


- BİRİCİK/LİK ile/ve/||/<> EVRENSEL/LİK


- BİRİCİK/LİK ile/ve/<> FARKLI/LIK


- BİRİCİK/LİK ile/ve/<> PAYLAŞILAMAZ/LIK


- BİRİKTİRMEK ile/ve/||/<>/> DAĞITMAK/ATMAK/VAZGEÇMEK


- BİRİNİN ...:
NE DEMEK İSTEDİĞİNİ ANLAMAK(/ANLAMAYA ÇALIŞMAK)
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
NE DEDİĞİNİ ANLAMAK(/ANLAMAYA ÇALIŞMAK)


- BİRLEŞME/VAHDANİYET ile BİLEŞME/SENTEZ ile BİREŞME/TEVHİD

( Mekanik. İLE Kimyasal. İLE Organik. )

( (SYNTACTIC) COMPOUNDING vs. (LEXICAL) COMPOUNDING vs. UNITY )


- BİRLEŞTİRME ve/||/<>/> AYDINLATMA


- BİRLEŞTİRME ile/ve/<> OLUŞTURMA


- BİRLİK ve/||/<> NOKTA ve/||/<> AN ve/||/<> AŞK

( Varlığın ilkesi/zirvesi. VE/||/<> Mekânın ilkesi/zirvesi. VE/||/<> Zamanın ilkesi/zirvesi. VE/||/<> Göreliliğin ilkesi/zirvesi. )


- BİRLİKTE HAREKET ETMEK ile/ve BİRLİKTE OLMAK

( Trinidad Tobago'nun ambleminde, "Birlikte Hareket Edersek Başarırız!" yazmaktadır. )

( BEHAVE TOGETHER vs./and BEING TOGETHER )


- BİSİKLET ve/<> DANS


- BİSİKLET ve/||/<> MUSTAFA KEMAL

( )


- BİTİMLİ/LİK ile/ve/<> BİTİMLİLİĞİNDE(Kİ) BİTİMSİZ/LİK

( İnsan dışındaki her şey/kavram/olgu/durum. İLE/VE/<> İnsan. )


- BİTİŞİK/LİK ile/ve/||/<> ÖNSEL/LİK


- BİTMEMİŞLİK GÖRÜNÜŞÜ ile BİTMİŞLİK

( IMPERFECTIVE ASPECT vs. PERFECTIVE ASPECT )


- BİZİ SEVENİN:
NE/LER VERECEĞİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NE(LER)DEN VAZGEÇEBİLECEĞİ


- BİZİ:
KİMİN İNCİTTİĞİ ile/değil/yerine/>< KİMİN GÜLDÜRDÜĞÜ :)


- BLOKLAMAK değil/yerine/= ENGELLEMEK


- BÖBÜRLENME! ve KİBİRLENME! ve KÖPÜRME! değil/yerine/>< ABART! ve ÇOĞALT! ve PARLAT!

( )


- BOĞA ile/ve/||/<> EŞEK ile/ve/||/<> YILAN ile/ve/||/<> BİLGİSİZ/CAHİL

( [...'ya yaklaşma!]
Ön tarafından. İLE/VE/||/<> Arka tarafından. İLE/VE/||/<> Yanından. İLE/VE/||/<> Hiçbir tarafından. )


- BOLERO ile BOLERO ile BOLERO

( Kısa ve kolsuz hanım ceketi. İLE Ağır ritimli bir İspanyol dansı. İLE Ağır ritimli İspanyol dansının müziği. )


- BÖLME ile/ve/||/<> PAYLAŞTIRMA


- BÖLMEK ile TOPLAMAK

( İkili. İLE Üçlü. )


- BÖLÜM ile/ve/||/<> DÖNEM


- BÖLÜMSELLİK ile/ve/<> GEÇİCİLİK


- BONCUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İNCİ

( İnciyi kuyumcuya götürmek gerek, semerciye götürürsen takar bir yere, boncuk diye. )

( ... ile LÜ'LÜ', DÜRR )

( BEAD vs. PEARL )


- BORU ile/değil/yerine/>< SORU


- BOŞ KONUŞMA(MA)K ile BOŞUNA/BEYHÛDE[Fars.] KONUŞMA(MA)K

( Düşünmeden konuşmanın cezası, sonradan düşünmeye mahkûm olmaktır. )

( HERZE[Fars.]: Boş lakırdı, saçma. )


- BOŞ ile/değil/yerine/>< HOŞ

( Yakından bakarsak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Uzaktan bakarsak. )


- BOTERO'NUN RESİMLERİNDE:
ŞİŞMAN/LIK ile/değil OYLUM/HACİM VERME

( ... İLE/DEĞİL Abartır, büyütür, genişletir. Sanatçının abartılı bakışına/tutumuna işaret eder. )


- BOYA/SI ile/ve/<> RENK/RENGİ


- BOYA ile TOPRAK BOYA

( Renk vermek, dış etkilerden korumak için eşyanın üzerine sürülen ya da içine katılan renkli nesne. | Resim yapmak için kullanılan kuru, sulu ya da yağlı boya. | Aldatıcı görünüş. | Yazmak için kullanılan mürekkep. İLE İçinde demir oksidi bulunan renk, kiremit kırmızısı. | Minerallerden elde edilen boyar nesne. )


- BÖYLE ve/||/<>/> BU DA VAR
ve/||/<>/>
GİBİ ve/||/<>/> OLABİLİR ve/||/<>/> DEĞİL ve/||/<>/> BİLE DEĞİL

( VARLIK - YOKLUK
[ l - O ]


Herhangi bir şeyden bahsedebilmemizin olanaklılığı ve/ya da tüm koşulları, ancak, varoluşla ve varolanların bilgisi ile başlar/başlatılabilir. Herhangi bir verinin de bir değer ya da nitelikli bilgi olabilmesi için varoluş kaynağına ve ilkesine yönelmiş olma zorunluluğu söz konusudur. Varoluştan bağımsız bir bilgi de söz konusu değildir.

Varolan/bilimi[ontoloji] olmadan, bilgi/bilim[epistemoloji] olmaz!

Varolanların değerinin bilinmesi ve anımsanması ise ancak o durumun, olanağın, nesnenin ya da kişinin kaybında ve/ya da yokluğunda söz konusudur. Fakat yaşamımızdaki, gövdemizdeki ve zihnimizdeki varolanların değerini bilmek içinse sahip olduklarımızın ya da ötelediğimiz ilişkilerin kaybını beklememiz gerekmemektedir.
"El duası olmadan, dil duası olmayacağını" anlayarak ve anımsayarak, bir şeylerin yaşanmasında ya da sahip olunmasında, kaygı duymanın anlamsızlığını da fark etmemizi, zamanında, araç ve olanaklarımız yerindeyken harekete geçmemiz sağlar.
İnsanın, kendini tanıma, gelişme ve gerçekleştirme sürecinde, aile, çevre, okul aracılığıyla edindiği eğitim ve öğrenim aşamaları bulunmaktadır. Bu süreçteki tüm bilgi, kayıt ve deneyimlerimizi, ekmek/sandöviç arası malzemesine benzetip, tüm bu süreç boyunca, bu malzemenin, yani bilgi ve deneyimlerimizin etrafında olmazsa olmazlarımız bulunmaktadır.
Bu olmazsa olmazlarımızın, kullanılagelenleri olarak en değerli ve öncelikli olanı, Sağlık ve Özgürlük'tür. İkinci sırada, Zaman ve Enerji'mizdir. Üçüncü sırada da, Bilgi ve Farkındalık'tır.
Uygulanagelenleri olarak, en değerli ve öncelikli olanı, Doğa ve Doğallık, ikinci sırada, Uyum ve Bütünlük'tür. Üçüncü sırada da, Gelişim ve Değişim'dir.

Bunların hepsinin temelinde, kaynağında, kökeninde ise
KOŞULSUZ SAYGI ve SEVGİ
bulunmaktadır.

Büyük çoğunluk için yaşamın tamamı, bu dönemle sınırlı kalmış, bilgi ve (b)ilim süreci olarak, az ya da çok bilgi, kayıt, yorum ve deneyimle tamamlanmış ya da tamamlanacak olmasının yanı sıra, bu süreci aşmak isteyenler için bir sonraki ve üst aşaması/dönemi olan, (d)olgun insan olma ve kendini gerçekleştirmek üzere, bilgelik(irfan/hikmet) ile sürdürme bilincine ve dönemine girilir.

Bilgi ve bilim bilinci ve dönemi, dört şeyi bilme süreci içinde devam eder. Bir şeyin, içini ve dışını, öncesini ve sonrasını [zâhir, bâtın, evvel, âhir] bilmekle tanımlanır. Bilgelik dönemi ise bu dörde ek olarak, iki şeyi daha bilmekle, bilinen her bir şeyin, zaman ve zeminini bilmekle ve İlm-i Siyâset ile gerçekleşir.
[ İlim ile İrfan arasındaki FaRkLaR için...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/7688 ]


Bu, dönemsel deneyimlerin ve donanımların temelinde, içinde ve/ya da dışında, paralelinde, ötesinde düşünülmeye ve yaşanmaya çalışıldığında ise ortada, ancak tek bir bilgi ve bilinç söz konusudur. VAR(OLAN) Bilinci ve Deneyimi.

Varolan[mevcud] bilinci, iki ve dört kavramdan oluşan düşünce, bakış, algılama, yorumlama, değerlendirme sürecinde bulunarak, bilinç ve yoğunlaşma isteğine göre değişmek üzere belirlenen ilk iki [Böyle ve Bu da var] ve sonraki dört sözcük/kavram [... gibi. | ... olabilir. | ... değil. | ... bile değil.] aracılığıyla, yaklaşık 3 ilâ 6'şar aylık sürede ve süreçte gerçekleşebileşecek işler kadar, ayrı ayrı çalışılarak gerçekleşebilir.

Zihnin, bu bilince alışması ve yeniden yapılandırılması için 3 ilâ 6 boyunca, gördüğümüz tüm nesnelere ve kişilere, tüm olaylara; duyduğumuz, bildiğimiz ve düşündüğümüz tüm olgu ve kavramlara, sadece, "Böyle" gözlüğü takılarak, Böyle'nin yanına, önüne, ardına, başka hiçbir düşünce, bilgi, sözcük yanaştırılmadan düşünülmesi ve çalışılması gerekmektedir. Çalışılan "Böyle" sözcüğü ve döneminden sonra, yine herşeye, sadece, "Bu da var" gözlüğü takılarak bakılması, düşünülmesi ve çalışılması gerekmektedir.

Bu çalışmalar sonrasında ise dört kavrama daha geçilebilecektir. Öncelikle, gördüğümüz, duyduğumuz, bildiğimiz ve düşündüğümüz her bir şey, kişi, durum, süreç, imge, simge, kavram ya da ad/etiketin yanına, sadece, "... gibi." gözlüğü takılarak çalışılması gerekecektir. Sonrasında ise yine aynı koşullar ve süreyle, "... olabilir." gözlüğü takılarak çalışılması gerekecektir. Bu iki sözcükten sonra yine aynı koşullar ve süreyle fakat daha farklı bir zihin oluşturabilecek olan değilleme sürecinde, herşeyin yanına/sonuna "... değil." gözlüğü takılarak bakılacaktır. Bu sürecin dengelenmesi içinse dördüncü kavram olan "... bile değil." gözlüğü takılarak çalışılacaktır.

Varoluş bilincinin kapsayıcılığının yanı sıra, yetersizliği ya da sınırlılığı da söz konusudur. İşleyişi, "ya, ya da" "0 l" "mantığı/algısı" ya da "Newton Fiziği" ile düşünülebilen varoluş bilinci, doğa, fizik, matematik ve laboratuvarda geçerlidir.

OLuş bilincinde ise bir şeyin, ne ve ne kadar olduğundan çok ve ötesinde, şu/bu/o koşulda/biçimde olabilmesinin yanı sıra, hem belirli bir koşul, zaman ve zeminde olmakla birlikte, hem de belirli bir koşul, zaman ve zeminde olmayarak, ne belirli, ne de belirsiz bir koşul, zaman ve zeminde de bulunmadığı bilgisi ile "hem, hem de | ne, ne de" "mantığı/algısı" ya da "Kuvantum Mekaniği" ile tanımlanmaktadır. Bu bilinçte, sadece, "OLmak, OLan ya da OLuş" söz konusudur.

Tüm varoluşun, insanın, bilincin, süreçlerin ve sonuçların, herşeyin karşısında, Yokluk [O] alanı ve durumu söz konusudur. Dolayısıyla, herşeyin başında ve sonunda, yokluğu düşünmek, yok olmayı, bulun(a)mamayı, göz önünde tutmak durumundayızdır. Fakat bu bilgi ve bilinçle de bunu bilmenin ötesine geçmek zorunda olduğumuzdan dolayı, yokluğu da hem bilip, hem gözardı edebilecek kadarıyla "yok etmek", ne tek bilgi, ne de tüm bilgi ya da gerçeklik olarak kabul etmek isabetli olmayacağından dolayı, yok'un, yokluk ile ilişkisini, kendiyle sağlayamayacağımızdan dolayı da burada, elimizde kalan ve kullanılabilecek tek bilgi, "bile değil" kavramı ve sözcüğüdür. "Bile değil" bile olsa, onu kullanıyor olmak da bir varoluş alanı ve durumu oluşturacağından dolayı, "bile değil"i de "bile değil" ile devam ettirmek, bunları da yine ancak tekrar "bile değil" ile devam ettirmek ve sonsuza kadar, azalarak ve küçülerek, yok olarak gidebilecek tek kavram olan "bile değil", devam ettirilerek ve doğada, durabilerek; insanda ise susabilerek, tüm "süreç ve sonuç", "algı", "yorum", "kavramsallık", "ilkesellik", "evrensellik", "birlik" ve "bütünlük" deneyimlenir.
[Durmayabilmek ve susmayabilmek ise hâlâ insana özgülüğüyle ve ayrıcalığıyla, düşündüğünü düşünebilen, kuvantumsal ve sabit olmayan bir bilinç olmasından dolayı, insanın, zihninde, dilinde ve elinde olmaya, kısır döngü ya da nereye doğru ilerlediği bilinemeyecek eliptik bir döngü şeklinde devam eder durur.]


YOK(LUK)
[ xOx ] [ bile değil ]>[ bile değil ]>[ bile değil ] >[ bile değil ] >[ bile değil ]>[ bile değil ] ~ ]
^
|
|
OL(UŞ)[ hem O[yok] l[var] , hem de l[var] O[yok] ve ne O[yok] , ne de l[var] "mantığı/algısı" ]
( Şu/bu/o, şöyle/böyle/öyle, şu/bu/o kadar, şu/bu/o zamanda, zeminde, koşulda/biçimde, sınırlan(dır)madan ve çerçevelen(dir)meden,
herhangi bir şey(le) olmadan ve olmayan!
Sadece OLMAK, OLAN ya da OLUŞ! )
^
|
|
VAR(OLAN)
[ ya O ya da l "mantığı/algısı"]
[- BÖYLE | BU DA VAR ]
||/>
[ ... GİBİ >
... OLABİLİR >
... DEĞİL >
... BİLE DEĞİL ]

------------------------------------------------
(D)OLGUN/KÂMİL İNSAN
S~ KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME ~S
[OLGUNLUK/KEMÂL]

--------------------------------------
^
|
|

İNSAN
| KENDİNİ TANIMA SÜRECİ |
(GELİŞİM)


-------------------------------------
[OLMAZSA OLMAZLAR]

[Kullanılagelenler]

1.) SAĞLIKÖZGÜRLÜK

2.) ZAMAN ve ENERJİ

3.) BİLGİ ve FARKINDALIK

----------------------------------
| TÜM BİLGİ ve DENEYİMLER |
----------------------------------
[Uygulanagelenler]

1.) DOĞA ve DOĞALLIK

2.) UYUM ve BÜTÜNLÜK

3.) GELİŞİM ve DEĞİŞİM
-------------------------------------------------
|KOŞULSUZ SAYGI ve SEVGİ|
-------------------------------------------------
)

( Sigorta Sözcükler/Kavramlar İLE/VE/||/<>/> Varoluşsal Sözcükler/Kavramlar )


- BOYUN EĞMEK ile/değil DAYANÇ/SABIR ETMEK

( İNHİNA: Eğrilme, bükülme. | Baş eğme. )

( [not] TO SUBMIT vs./but PATIENCE )


- BOYUT ile/ve SOYUT

( DIMENSION vs./and ABSTRACT )

( PARİMANA ile/ve DHYANA, CH'AN[Çince], ZEN[Jap.] )


- BOZMA değil/yerine/>< DÜZELTME

( İFSÂD[< FESÂD] değil/yerine/>< ISLAH[< SULH] )


- BOZMADAN ile/ve/değil/yerine/<> KORUYARAK


- BOZULMA ile/ve/||/<>/> ÇÜRÜME ile/ve/||/<>/> ÇÖZÜLME ile/ve/||/<>/> PARÇALANMA ile/ve/||/<>/> DAĞILMA


- BRUEGEL ile BOSCH

( [resimde] Normal işlerle uğraşan çok fazla kişi varsa. İLE Yine çok fazla kişi varsa fakat kişiler, çılgınca şeyler yapıyorsa. )


- BU/ŞU/O SÖZ/DÜŞÜNCE/DAVRANIŞ:
DOĞRU MU? ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLANAKLI MI?


- BULANIK ANLAM ile BULANIK ANLAMLI

( AMBIGUITY vs. AMBIGUOUS )


- BULANIKLIK ile/||/<>/> APROSEKSİ[Fr.]

( ... İLE/||/<>/> Dikkati yoğunlaştıramama zihin bulanıklığı gibi sayrılık belirtilerinin tümü. )


- BULANMA ile/ve/değil BUNALMA


- BULAŞMAK ile/ve ULAŞMAK

( TO SMUDGE vs./and TO REACH )


- BÜLBÜL'ÜN:
"SESİ" ile/ve/değil/||/<>/< DERDİ


- BULUNÇ/VİCDAN[Ar.]:
DIŞARIDA ile/değil/yerine/>< İÇERİDE

( İlâh. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ölçü. )


- BULUNÇ/VİCDAN[Ar.] ile/ve/<> BİLİNÇ

( CONSCIOUS vs./and/<< CONSCIOUSNESS )


- BULUNÇ/VİCDAN ve/=/||/<> ÖLÇÜ/MİZAN


- BULUNÇ/VİCDAN ve/||/=/<> TARİH

( Kişide. VE/||/=/<> Toplumda. )


- BULUŞARAK, ANLAŞMAK ile/ve/||/<> ANLAŞARAK, BULUŞMAK


- BULUŞMADA ve YAŞAMDA:
GEÇ ile/değil/yerine/>< ZAMANINDA ile/değil/yerine/>< (")ERKEN(")

( Kabul edilemez olan/olabilen. İLE/DEĞİL Geç kalınmış olan/olabilen. İLE/DEĞİL/YERİNE Zamanında olan/olabilen. )

( Unacceptable. VS. Late. VS. On time. )

( AT MEETING and LIFE:
[not] LATE vs./but ON TIME vs./but (")EARLY(") )


- BULUŞMAK:
NESNE(SİN)DE ile NESİNDE/NEDENİNDE


- BULUT ve/||/<> BOYUT


- BUNUN/ŞUNUN/ONUN GİBİ ile/ve/||/<> BUNA/ŞUNA/ONA BENZER


- BURAYA TEŞRİF ETTİ değil BURAYI TEŞRİF ETTİ(ŞEREFLENDİRDİ/ONURLANDIRDI)


- BÜTÜN:
PARÇALARIN BİRARADALIĞI ile/ve/||/<> BAŞLANGICI, ORTASI VE SONU OLAN


- BÜTÜN/LÜK ile/ve/||/<> DİZGESEL/LİK


- BÜTÜN/LÜK ve/||/<> GÜVENİLİR/LİK


- BÜTÜN ile/değil/yerine TÜM

( Parçası bulunur. İLE/DEĞİL/YERİNE Parçası bulunmaz. )

( Nitelikse. İLE/DEĞİL/YERİNE Nicelikse. )

( Tekse. İLE/DEĞİL/YERİNE Çoksa. )

( Bütün, ("Parçaların biraradalığı", "Bütünlük", "Entegrasyon/Integration/Integrity") anlamını taşıyan bir sözcüktür. Tüm ise, (ingilizce "Whole/All") ile karşılık bulur. Parça parça olsa da, çeşitli oranlarda eksiklikler de olsa istisnasız ve ayırımsız, tamamıyla/tümüyle kapsamadır.

Bütün elmalar, bütün insanlar, bütün arabalar, bütün kitaplar, olmaz! Parçalarının ayrı ayrı kullanılma durumu olmayanlar için gereksiz/yersiz/fazladan bir sözcüktür "bütün".

Bir saksıdaki çiçeğin tüm yaprakları söz konusuysa, "bütün yapraklar" denildiğinde, --her sözcüğün, kendi anlamını taşıdığı bilgisiyle--, ucu sararmış/kırılmış, bir parçası kopmuş yapraklar devredışı bırakılmış olur, ki biz tamamını, hepsini demek istiyoruzdur.

"Bütün parçalar" diyemeyeceğimiz ve
"Bütünden Gelim/Bütüne Varım" olamayacağı gibi! )


- BÜTÜNLENME ile/ve/||/<> TAMAMLANMA


- BÜTÜNLENME ile/ve/||/<> TAMLANMA

( )


- BÜTÜNLÜK ile/ve/değil/||/<>/< GÜZELLİK


- BÜTÜNLÜK ve/<> IŞILTI


- BÜYÜK DÜŞÜNÜRLER ile EN BÜYÜK DÜŞÜNÜRLER

( [yanlışlarını] Bilirler. İLE Bilirler fakat "kabul etmezler". )


- BÜYÜK ŞEYLER ile/ve/değil/yerine KÜÇÜK ŞEYLER

( Yok olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Sürekli[bâki] kalır. )


- BÜYÜK/LÜK ile/ve/değil BÜTÜN/LÜK

( Parçalar arasındadır. DEĞİL Küçüğü olmayan büyük(lük)tür. )

( Büyük, küçülebilendir. )

( Büyüğün büyüklüğü, küçüğünü düşünmesindedir, sevmesindedir. )

( Ne kadar seviyor ve düşünüyorsa o kadar büyüktür. )

( Kişi, maneviyatta büyümezse, isterse 500 yıl yaşasın, yine çocuktur. )

( Yaşayanın değil, düşünenin ve anlayanın yaşı büyüktür. )

( Büyük, küçüğü sevmeye memurdur. )


- BÜYÜLTMEK ile/ve/=/> KÜÇÜLTMEK

( TO ENLARGE vs./and/=/> TO LOWER )


- BÜYÜTMEK ile/ve/değil/||/<>/< YETİŞTİRMEK

( Gövdeyi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Zihni. )

( Bitkiyi/hayvanı/beşeri(kişiyi). İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< İnsanı/kişiliği. )


- ÇABA/GAYRET[Ar.] ile/ve/||/<> ÖZEN


- ÇABA/GAYRET[Ar.] ile/ve/||/<>/< REKABET


- ÇABA ile CABA

( Herhangi bir işi yapmak için ortaya konulan güç, zorlu, sürekli çalışma. İLE Bir şey ödemeden, para vermeden alınan şey. | Ek olarak. )


- ÇABA ile/ve/||/<>/> GİRİŞİM


- ÇABA ile/ve İYİ NİYET


- ÇABALAMAK ile/ve/<> DEBELENMEK


- ÇABUK ile/değil/yerine BİLENMİŞ


- ÇAĞDAŞ ve/||/<>/< AĞDAŞ


- ÇAĞDAŞLIK:
TARİHSEL ile/değil DÜŞÜNSEL


- ÇAĞIRMAK ile/ve/değil/||/<>/< ÇAĞRIŞTIRMAK


- ÇAĞRIŞIM ile/ve/<> BAĞLAM


- ÇAĞRIŞIM ile/ve/değil/yerine/&gt;/&lt;/||/>< KAVRAM


- ÇAĞRIŞIM ile/ve/değil/||/<>/< KOŞULLANMA


- ÇAĞRIŞTIRMA ile/ve/<> DÜŞÜNDÜRME


- CÂHİL ile/değil/yerine ÂLİM ve ÂRİF

( Kişiyi, hedef yapar. İLE/DEĞİL/YERİNE Kişiye hitap eder. )

( Bilmeyenle/câhille oturup pekmez yiyeceğine, bilenle oturup kuru ekmek ye. )

( "Keser atar." İLE/DEĞİL/YERİNE Temkinli/ihtiyatlı konuşur. )

( [Her sözünde] Kendini aklar. İLE/DEĞİL/YERİNE Kendini yoklar. )

( "Cahil" dediğimizde, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir.

Yoksa, okumuş olanlardan, en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okuma bilmeyenlerden de hakikati gören, gerçek âlimler çıkabilir. )

( [Hatasını gösterdiğinde ...] Küfür ve hakaret eder. İLE/DEĞİL/YERİNE Teşekkür eder. )

( (Kendi) "Sonuçlar"/ı ile hareket eder. İLE/DEĞİL/YERİNE Süreçleri bilir ve takip eder. VE Hem süreç, hem sonuç birliği ve bütünlüğüyle hareket eder. )


- CAHİLLER ile ZEKİLER

( Kendilerini, mükemmel görmeye eğilimlilerdir. İLE Yeteneklerini, hafife almaya eğilimlilerdir. )


- CÂHİZ[Ar.] ile CAHİZ/CAFİZ[Ar.]

( Cesaretli, gözüpek. İLE Katılar için kullanılan hacim ölçüsü. )


- ÇALINTI ile/değil ALINTI


- ÇALIŞMA ile/ve/değil ARINMA


- ÇALIŞMAK/ÇALIŞAN ve/||/<>/> SESSİZ/LİK

( Çalışanın sesi çıkmaz. )


- ÇALIŞMAMAK değil/yerine/>< (B)AĞ KURMAK

( [not] NOT WORKING but NETWORKING
NETWORKING instead of NOT WORKING )


- ÇALIŞMAYA ALIŞMAK ile/ve/||/<>/> ALIŞMAYA ÇALIŞMAK

( Okulda. İLE/VE/||/<> Yaşamda. )


- CAM ile/değil MÜZE CAMI

( ... İLE/DEĞİL Çok daha az yansıma yapar. )


- CAMGÜZELİ

( Evlerde süs olarak yetiştirilen, kırmızı çiçekler açan, bir tür kınaçiçeği. [Lat. IMPATIENS SULTANİ] )


- CAMİ ile DEFTERDAR CAMİİ[1541]
(NAZLI MAHMUT EFENDİ)

( )


- CAN ve/||/<>/>/< KAN


- CANLI ile/ve HAREKETLİ/HAREKET EDEBİLEN

( ALIVE vs./and ACTIVE )


- ÇAPSIZ/LIK ile/ve/||/<> (")KİFÂYETSİZ MUHTERİS(") (OLMA)


- ÇARPIŞMAK ile/ve/değil/yerine/>< TARTIŞMAK


- ÇARPITMAK ile GERİYE YANSITMA

( TO DISTORT/PERVERT vs. TO REFLECT BACK | WHIGGISM )


- ÇARPMADA:
1. ÖBEK(GRUP) ile/ve/||/<>/> 2. ÖBEK(GRUP) ile/ve/||/<>/> 3. ÖBEK(GRUP) ile/ve/||/<>/> ...

( 2-9 arasındakiler. İLE/VE/||/<>/> 11-99 arasındakiler. İLE/VE/||/<>/> 101 ile 999 arasındakiler. İLE/VE/||/<>/> ... )


- ÇARPTIRMAK ile/değil ÇARPITMAK


- CASTING[İng.] değil/yerine/= DENEME ÇEKİMİ/OYUNCU SEÇİMİ


- ÇATAL ile/ve/||/<> MAKAS


- ÇATALLANMA ile/ve/||/<> GARİP AÇI


- ÇATIŞKI ile/ve/<> ÇALKANTI


- ÇATIŞMA değil/yerine/>< ÇALIŞMA


- ÇATIŞMA ile/ve/<> DİDİŞME


- ÇATIŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< ÇALIŞMAK


- çatışma ile/ve/||/<>/> çekişme


- ÇAYIRGÜZELİ

( Buğdaygillerden bir bitki türü. [Lat. EROGROSTIS MAJOR] )


- ÇAYIRGÜZELİ ile ÇAYIROTU

( Buğdaygillerden bir bitki türü. İLE Buğdaygillerden küçük bir çayır otu. )

( EROGROSTIS MAJOR cum PHLEUM PRATENSE )

( ... avec FLEOL )


- ÇAYIRGÜZELİ ile ÇAYIRSEDEFİ ile ÇAYIRTİRFİLİ

( Buğdaygillerden bir bitki türü. İLE Düğünçiçeğigillerden, sulak yerlerde yetişen, kökü iç sürdürücü olarak kullanılan bir bitki. İLE Baklagillerden, hayvan yemi olarak yetiştirilen bir bitki. )

( EROGROSTIS MAJOR cum THALICTRUM cum TRIFOLIUM PRATENSE )


- CAZİB ile/ve/<> MUZİB


- CEBEL(LEŞME) değil CEDEL(LEŞME)

( TARTIŞMA, SERT MÜNÂKAŞA | KAVGA )


- CEBR ile/ve/değil/yerine/<>/< CEZB

( Dışsal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İçsel. )


- ÇEKİM ile/ve YANILSAMA


- ÇEKİŞME değil/yerine/>< UYUM


- CELB-İ MENÂFİ değil/yerine/>< DEF-İ MEFÂSID

( Yanlışları önlemek ve işlememek; çıkarları, iyilikleri getirmek ve işlemekten öncelik kazanır. )

( Def-i mefâsıd, celb-i menâfiden evlâdır. )


- ÇELİŞKİ ile/ve/değil/||/<>/< ANA ÇELİŞKİ


- ÇELİŞKİ ve/||/<> BÜTÜNÜN PARÇASI


- ÇELİŞKİ ile/ve/değil/yerine EYTİŞİM

( CONTRADICTION vs. DIALECTIC )


- ÇELİŞKİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İLİŞKİ

( [not] CONTRADICTION vs./and/but/||/<>/< RELATION
RELATION instead of CONTRADICTION )


- ÇELİŞKİLİ ile/ve/<> ÇEKİCİ/CÂZİBELİ


- ÇELİŞKİYE/ÇATIŞKIYA İŞARET (ETMEK) ile/ve/değil/<> SERZENİŞ


- CEMAL:
GÜZELLİK ile/ve YÜZ


- CEMİYETÇİ BAKIŞ/ANLAYIŞ ile/ve/<> STRATEJİK BAKIŞ/ANLAYIŞ ile/ve/<> FARKLI BAKIŞ/ANLAYIŞ


- ÇERÇEVE ile/ve EREK


- ÇERÇEVE ile GERGEF[Fars.]

( ... İLE Üzerine kumaş gerilerek, nakış işlemeye yarayan, çoğunlukla dikdörtgen biçiminde olan çerçeve. )


- ÇERÇEVE ile/ve/<> YÖRÜNGE


- ÇERÇEVELENDİRME ve/||/<>/> TANITILABİLİRLİK


- CESARET ETMEK değil/yerine/= GÖZE ALMAK


- CESÂRET:
"SEÇTİKLERİMİZ" değil VAZGEÇTİKLERİMİZ


- CESÂRET:
DEVAM EDEBİLME GÜCÜ ile/ve/değil/||/<>/< HİÇ GÜCÜMÜZ KALMADIĞINDA, DEVAM EDEBİLMEK


- CESÂRET/CESUR ve/<> AZİM/Lİ


- CESÂRET ile/ve/<> AYKIRILIK


- CESÂRET ve/||/<>/> BASİRET ve/||/<>/> FERÂSET ve/||/<>/> HAYRET ve/||/<>/> HİKMET ve/||/<>/> MERHAMET


- CESÂRET ve/<> MAHÂRET/BECERİ


- CESÂRET ile/ve/||/<>/> OLASILIK/RİSK/MUHÂTARA[Ar. < HATAR]

( Almaya cesâret edemediğimiz riskleri alanlar, yaşamak istediğimiz yaşamı yaşar. )

( COURAGE vs./and/||/<>/> RISK )


- CESÂRET ile/değil/ne yazık ki SAYGISIZLIK


- CESÂRET ile/ve/||/<>/>/< TESLİMİYET


- CESARETLEN(DİR)MEK değil/yerine/= YÜREKLEN(DİR)MEK


- CESUR ÖNDERİN ANLATACAĞI:
"BAŞARI/SIZLIK" değil/yerine/< GELİŞİM


- ÇETREFİLLİ/LİK ile/ve/||/<> ÇATALLI/LIK


- ÇETREFİLLİ ile NETAMELİ ile TUMTURAKLI[Fars.]

( Karışıklığı dolayısıyla anlaşılması ya da sonuca bağlanması güç. | Yapı ve ses kurallarına aykırı kullanılan dil. | Sarp, engelli ve engebeli yer. İLE Gizli bir tehlikesi olduğu sanılan, tekin olmayan. | Başına sık sık kaza gelen. İLE Gösterişli. | Anlama bir şey katmayan, bir anlam bildirmeyen ancak kulağa hoş gelen. )


- ÇEVİRİ ile/ve/<> AKTARIM


- ÇEVİRİ ile/ve/değil/||/<> UYARLAMA


- ÇEVRE ile/ve ÇERÇEVE

( SURROUNDINGS vs./and FRAME )


- CHANGE ve/||/<>/> CHANCE

( Değişim. VE/||/<>/> Kazanma olanakları/olasılıkları. )


- CHARLES TRIPP ve/||/<> ELI BOWEN

( Çift kişilik[tandem] bisikleti, elleri olmayan Charles Tripp ile ayakları olmayan Eli Bowen, 1891'de icat etmiştir. )

( )


- CHATGPT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TURGPT

( [Dil Desteği]
Çok sayıda dilde, metin anlama ve üretme yeteneğine sahip bir yapıdır. Ancak, özellikle İngilizce odaklıdır.[Öteki dillerdeki etkililiği, İngilizce kadar yüksek olmayabilir.]
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Özellikle Türkçe dilinde üstün performans gösteren ve Türkçe içerik oluşturmak ve anlamak için odaklandırılmış bir yapıdır. )

( [Eğitim verileri ve kaynaklar]
Çok sayıda İngilizce metin kaynağından eğitilmiştir ve İngilizce'ye odaklanır.[Öteki dillerdeki veri kaynaklarına da erişimi vardır.]
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Özellikle Türkçe içeriklerden eğitilmiş ve Türkçe'deki metinleri daha iyi anlayabilen ve yansıtabilen bir yapıdır. )

( [Türkçe kültür ve aktarım anlayışı]
Türk kültürü ve tanımları konusunda sınırlı bilgiye sahip olabilir ve bu nedenle Türkçe içerikleri daha az doğru biçimde işleyebilir.
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Türk kültürünü ve tanımlarını daha iyi anlar ve bu nedenle Türkçe metinleri daha iyi işleyebilir. )

( [Uygulama Alanları]
Genel sohbet, metin oluşturma, soru-yanıt uygulamaları, metin tabanlı oyunlar ve daha fazlası gibi geniş bir uygulama yelpazesi için kullanılabilir.
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Özellikle Türkçe içeriğe sahip web siteleri, müşteri hizmetleri botları, özel Türkçe metin oluşturma görevleri ve Türkçe'deki çeşitli uygulamalar için daha uygundur. )


- CİDDİ ANLAMDA ile/ve/değil/||/<> CİDDİ ORANDA


- CİDDİYE ALINMASI GEREKEN:
KENDİMİZ ile/ve/değil/||/<>/< İŞİMİZ


- ÇİFT ile/ve/||/<> BAĞDAŞIK


- ÇİFT ile/ve/||/<>/> SONSUZLUK


- ÇIKAR >< GÜZEL/LİK


- ÇIKARDAŞ ile/değil/yerine/>< ANLAMDAŞ


- ÇIKARIM ile/değil/yerine (SADECE) DÜŞÜNME

( [not] INFERENCE vs./but (ONLY) THINKING
(ONLY) THINKING instead of INFERENCE )


- ÇIKARIM ile/değil SOYUTLA(N)MA


- ÇIKARSAMA ile KANI


- ÇIKARSIZ ve/||/<> RİYÂSIZ


- CIMBIZ ile/değil/yerine BÜYÜTEÇ

( [not] TWEEZERS vs./but MAGNIFYING/BURNING GLASS
MAGNIFYING/BURNING GLASS instead of TWEEZERS )


- CIMON ve/||/<> PERO

( )

( Barok tarzının önde gelen adlarından Paul Rubens'in, 1635'te yaptığı bu tablo, Rusya'nın St. Petersburg kentinde bulunan Hermitage Müzesi'nde sergileniyor.

Elleri bağlanmış yaşlı adam Cimon, dönemin iktidarı tarafından itirafa zorlanmak için açlığa mahkum edilmiş. Yeni doğum yapan kızı Pero, büyük zorluklarla gardiyanlara rüşvet vererek babasını ziyaret eder ve kendi sütüyle babasını açlıktan ve ölümden korumak için emzirir.

Kızın yüzündeki kaygı, kapıya baktığı açıkça görülen duruşu, babasının omzunu şefkatle kavrayışı, güçlü duruşu ve cesareti yansıtmış. Babanın, kızının memesini emerken yüzünde oluşan o çaresizliğini, ellerini koyuş biçimi ve gövde dili ile kabullenişini harika yansıtmış ressam.

Nasıl bakarsak o'yuz, o kadarız.
Ne okursak o'yuz, o kadarız.
Ne anlarsak o'yuz, o kadarız.
Ne yersek o'yuz, o kadarız.
Bakış açımız, bizi anlatır; baktığımız şey değil.

Sanatın gücü, işte budur. )


- CİNÂS-I TAMM ile/ve CİNÂS-I NÂKIS ile/ve CİNÂS-I MÜREKKEB ile/ve CİNÂS-I MEFRÛK ile/ve CİNÂS-I DARBÎ

( Söyleniş ve yazılışı aynı [eksik ya da fazlalık bulunmayan], anlamı ayrı iki sözcüğün birlikte kullanılışı. İLE/VE Cinaslı sözcüklerin birinde, bir ya da birkaç harfin fazla olması şeklinde yapılan cinas. [dem > âdem gibi] Cinaslı sözlerden biri, iki ayrı sözcük olan cinas türü. İLE/VE Cinaslı sözcüklerden biri, bağımsız iki sözcükten oluşan cinas türü. İLE/VE Pekiştirme sıfatıyla yapılan cinas türü. )


- CİNÂS/TECNİS ile/ve KALB ile/ve İŞTİKAK[< ŞAKK] ile/ve AKİS ile/ve İADE ile/ve TARSÎ'/TERSÎ'

( Söylenişleri ve yazılışları aynı, anlamları farklı iki sözcüğü birarada kullanmaya bağlı bir sanat. İLE/VE Bir sözcükte harflerin yerleri değiştirilerek yapılan cinas. [anlamlı olma koşuluyla] İLE/VE Aynı kökten türemiş sözcükleri aynı mısra ya da beyitin içinde kullanma sanatı. [teslîm, selâmet, selâm] İLE/VE Bir mısranın söz sırasını anlamlı bir biçimde değiştirerek yineleme sanatı. İLE/VE Bir şiirde her beyitin son sözcüğünü (ya da sözcük öbeğini), ondan sonraki beyitin ilk sözcüğü olarak kullanmak. [her beyitin ilk sözcüğü aynı beyitin son sözcüğü olarak yinelenirse ve şiirin uyağını oluşturursa mukaddem ü muahhar[< te'hîr] adını alır.] İLE/VE Bir şiirin mısralarındaki sözcükleri sayı, uyak ve ölçü bakımından birbirine denkleştirme sanatı. [bu sanatın kullanıldığı şiirlere murassa' denilir] )


- ÇİRKİN ile/değil YETERİNCE GÜZEL DEĞİL


- ÇİVİ ile/ve/değil/yerine/||/<> VİDA[İt. < VITE]

( İki şeyi birbirine tutturmak, bir nesneyi, bir yere sabitlemek için çakılan, ucu sivri, başlı, metal ya da ağaçtan yapılmış ufak çubuk. | Kalkan balığının üzerindeki düğmeye benzer kemiksi oluşum. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Döndürülerek bir yere sokulan burmalı çivi. )

( image )


- ÇİZMEK:
ÜSTÜNÜ ile/ve/||/<> ALTINI


- ÇOCUĞU "ÖVÜNCE":
KİBİRLİ ile HIRSLI ile ÇABALI ile BENCİL ile AHLÂKLI

( "Zekâ" ve "kişiliğini" "översek". İLE (")Başarısını(") "översek". İLE Çabasını översek. İLE "Tipini" "översek". İLE İyi davranışlarını översek. )


- ÇOCUĞUMUZ, BÜYÜR VE GELİŞİRKEN:
"BEKLEDİĞİMİZ" ile/değil/yerine/>< GERÇEKTE OLAN

( )


- ÇOĞAL(T)MA ile/ve/||/<> YAYGINLAŞ(TIR)MA


- ÇOĞALTMAK ile/ve ARTIRMAK

( TO INCREASE vs./and SAVING/ECONOMIZING )


- ÇOĞALTMAK ile/ve/<>/> YAYMAK


- COĞRAFYA ile COĞRAFYA

( ... İLE Strabon'un yazdığı kitabın adıdır! )


- ÇOĞU ÖLÜM ve/=/||/<> ERKEN ÖLÜM


- ÇOK BİLGİLİ OLMAK ile/ve/||/<>/> ÇOK GÜZELLİK VE ACI GÖRMEK/YAŞAMAK


- ÇOK DÜŞÜNME" ile/ve/değil/yerine İYİ/DOĞRU/YETERLİ/NİTELİKLİ DÜŞÜNME

( Çok düşün(ül)memeli, iyi/doğru/yeterli/nitelikli düşün(ül)meli! )

( [not] TO THINK MUCH vs./and/but TO THINK WELL/RIGHT/ENOUGH/QUALIFIED
TO THINK WELL/RIGHT/ENOUGH/QUALIFIED instead of TO THINK MUCH )


- ÇOK KULLANIM ile/ve/değil/||/<> KÖTÜ KULLANIM


- ÇOK KÜLTÜRCÜLÜK ile/değil/yerine ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK


- ÇOK SATANLAR ile/ve/||/<> ÇOK İLGİ GÖRENLER


- ÇOK ŞEYDEN HABERDAR OLMAK ile/ve/değil/yerine BİRBİRİMİZİ DİNLEMEK


- ÇOK YORULMAK ile/ve/değil/||/<>/< ÇABUK YORULMAK


- ÇÖKMEK/ÇÖMELMEK ile APIŞMAK

( ... İLE Hayvanın yorgunluktan bacaklarını birbirinden ayırarak çöküvermesi. | Ne yapacağını kestirememek, şaşırmak. | Oturmak, bacakları ayırarak çömelmek. )


- COLORIST değil/yerine/= RENK UZMANI


- CONSOLIDATION vs. INTEGRITY

( BÜTÜNLEŞME ile BÜTÜNLÜK )


- ÇÖR/ÇER-ÇÖP


- COŞMAK ile/ve/<> KOŞMAK


- ÇÖZÜM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ARA ÇÖZÜM

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yukarı çekersek, ayak açıkta kalır. Aşağı çekersek, omuz. Neşeli kişiler, çözüm üreterek[dizlerini karnına çekerek] rahat uyur. )


- ÇÖZÜM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜMLEME

( Çözümleme/sorgulama(analiz), her durum/konu/ayrıntı için söz konusuyken; ("kökten/toptan") "çözüm", her durum için olanaklı değildir.

Sorumluluğumuz ve önceliğimiz de çözmek değil çözümlemektir.

Çözümleme varsa çözüm ya da ara çözüm de yakınında bir yerde bulunacaktır. )


- ÇÖZÜM ile/ve/||/<> DÜZENLEME


- ÇÖZÜMLEME ile/ve/||/<> AÇIKLAMA


- ÇÖZÜMLER ÜZERİNE KONUŞMAK ve/||/<>/> ÇÖZÜM ÜRETİR


- ÇÖZÜMLER:
KÜÇÜK ile/ve/||/<> ARA ile/ve/||/<> YALIN


- ÇÖZÜMSEL ile/ve/değil/||/<> ÇÖZÜMLEYİCİ


- CÜCE/LİK ile/>< YÜCE/LİK


- CUMHURİYET ANITINDA:
PIETRO CANONICA ve/||/<> SABİHA ZİYA

( )


- DÂ'-İ DALTON[Ar.]/DALTONISM[İng.]/AKROMATOPSİ[Yun] değil/yerine/= RENK KÖRLÜĞÜ


- DANS ile/ve/<> BALE

( Dans, kendinden emin olmayan, ne istediğini bilmeyen kişinin yapacağı iş değildir. )

( Dans Tarihçeleri )

( DANCE vs./and/<> BALLET )

( SİVA: Samoa Adası [Polinezya Adaları] yerlilerinin dansı. )


- DAĞ ile TEPE

( ŞİMRÂH: Dağ tepesi. )

( BÎSÜTÛN: Âşık Ferhad'ın, sevgilisi Şîrîn'in emriyle Kermanşah civarında deldiği dağ. | Gökyüzü. )

( Sevgili Ersin Alok'un çektiği dağ fotoğraflarını görmek için burayı tıklayınız... )

( )

( En yüksek dağlar:
Mauna Kea (Hawaii) 10.200 m.
Everest (Nepal) 8848 m.
K2 (Kaşmir) 8611 m.
Kangchenjunga (Nepal) 8600 m.
Makalu (Nepal) 8481 m.
Dhaulagiri (Nepal) 8172 m.
Nanga Parbat (Kaşmir) 8126 m.
Annapurna (Nepal) 8078 m.
Gasherbrum (Kaşmir) 8068 m.
Gosainthan (Tibet) 8013 m. )

( CEBEL[çoğul > CİBÂL] ile ... )

( KÛH ile ... )

( MOUNTAIN vs. HILL )


- DAHA AZ DÜŞÜN! ile/ve/<> DAHA ÇOK DÜŞÜN!

( [Düşündüğün...] Kendini, kötü hissettiriyorsa/hissett(ir)diğinde. İLE/VE/<> Kendini, iyi hissettiriyorsa/hissett(ir)diğinde. )


- DAHA GÜZEL değil/yerine BAŞKA/AYRI BİR GÜZEL


- DAHA İYİ DUYMAK/DİNLEMEK ile/ve/||/<>/> BAĞ KURMAK


- DAHİ ile DÂHİ

( Bile. İLE Yaratıcı gücü olan kişi. )

( ... İLE Bir Milletin Bekâsı - Teoman Duralı... )


- DÂHİLÎ değil/yerine/= İÇSEL


- DAKTİLODA/KLAVYEDE:
A KLAVYE/DVORAK ile F KLAVYE ile E KLAVYE ile Q KLAVYE

( Klavyede, harflerin bulunduğu sol üst köşeye göre ad alırlar. )

( Hiyeroglif klavyesi... http://discoveringegypt.com/egyptian-hieroglyphic-writing/hieroglyphic-typewriter )

( Marcin Wichary'nin, "Sadece Türkçe bir daktiloya bakarak diller hakkında öğrendiklerim" yazısı için burayı tıklayınız... )

(

ile

)

( What I learned about languages just by looking at a Turkish typewriter )

( İHSAN SITKI YENER KİMDİR?

Liseyi, 1942 yılında, İzmir Ticaret Lisesi'nde bitirdi. Ortaokul yıllarında, daktiloda on parmak yazı yazmaya başlayan İhsan Sıtkı Yener, 1940'lı yıllardan itibaren standart klavye konusunda çalışmaya başladı.

Yüksek öğrenimini, 1946 yılında, İstanbul'da Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde tamamladı. Aynı yıl, Sultanahmet Lisesi'nde daktilografi öğretmenliği yaptı. Yüksek Lisans için ABD'ye giderek New York Üniversitesi'nde “Ölçme ve Değerlendirme” konusunda yüksek lisans yaptı ve aynı yıl doktorasını tamamladı.

Yener, 1946 yılında öğretmenliğe başladığı sırada, Türk dilinin özelliklerine göre yapılmış bir daktilo icat etme çalışmalarına başladı. "On parmak için ideal Türk Klavyesi"ni, 1955 yılında kabul ettirdi ve 1974 yılında tüm daktiloların F klavye olmasını sağladı. )

( Ümit Kıvanç'ın, "F klavye, Türkiye'de yapılmış tek düzgün iştir" yazısı için burayı tıklayınız... )

( )

( Bilgisayarınızda klavyeler tanımlanmışsa "Alt + Shift" komutu ile direkt olarak geçiş yapabilirsiniz. Aynı klavyeyi ister F, ister Q olsun, hem F, hem Q olarak kullanabilirsiniz. )

( F klavyenin mucidi İhsan Sıtkı Yener, yaşamını kaybetti - 02 Eylül 2016 )

( )

( )

( Q klavyeyi oluşturan: Christopher Latham Sholes (1867) )

( "Neden Q (QWERTY) Klavye Kullanmaktan Vazgeçemiyoruz?" yazısı için burayı tıklayınız... )


- DALGIR[Fars. MENEVŞE | Ar. HARE]

( Bir yüzeyde, renk dalgalanması sonucu görülen parlaklık. )


- DALI ile PICASSO


- DALINI KIRMAMAK ve/||/<> GÜVENİNİ KIRMAMAK

( Ağaçtan, meyve almak istiyorsak... VE/||/<> Kişilerden, sevgi bekliyorsak... )


- DANIŞMAK ile/ve/||/<>/> BİLGİ VERMEK


- DANIŞMAN ile/ve/değil/||/<>/< DANIŞILAN


- DANS:
YATAY İSTEK ve/||/<>/> DİKEY ANLATIM


- DANS = DANCE[İng.] = DANSER[Fr.] = TANZEN[Alm.] = BALLARE[İt.] = BAILAR/DANZAR[İsp.]


- DANS ile FOKSTROT

( ... İLE Dört tempolu bir dans. )


- DANS ile HABANERA

( ... İLE Çok kıvrak bir Küba dansı. | Bu dansın müziği. )


- DANS ile HULA


- DANS ile JIG

( ... İLE İrlanda ve İskoçya'ya özgü, hareketli bir dans türü. )


- DANS ile KADRİL[Fr. < QUADRILLE]

( Fransız kökenli bir dans. | Bu dansın müziği. )


- DANS ile KALİPSO

( ... İLE Jamaika'dan yayılmış iki zamanlı bir dans. | Bu dansın müziği. )


- DANS ile KANKAN

( ... İLE Kadınların oynadığı hareketli bir Fransız dansı. )


- DANS ile KAZASKA[Rusça]

( ... İLE Kaynağı Kafkasya olan ve hızlı oynanılan bir halk dansı. | Bu dansın müziği. )


- DANS ile MAZURKA[Slavca]

( ... İLE Polonya kökenli bir dans. | Bu dansın müziği. )


- DANS ile/ve/değil/<> OHYOKHAI

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Yakutlar'a özgü bir Şaman uygulaması.
[Ohuokay ustasının çevresine toplanan halk, el ele tutuşarak büyük bir çember oluşturuyor ve ustanın sözlerini tekrarlayarak, hafif hafif öne ve arkaya eğilerek hareket edip güneşin doğduğu yönden, battığı yöne doğru dönerler.]
[Bu uygulamaya özgü, belirli bir müziği bulunmamaktadır.] )


- DANS ile SALON DANSLARI

( ... İLE Aşk, tutku ve estetiğin müzik ile harmanlanmasıyla ortaya çıkan salon dansları, bazen bir başkaldırı, bazense duyguların dışa vurumu olarak bilinir. En genel ifade ile de Batı Avrupa'da ve Amerika'da, çiftler tarafından yapılan her türlü dans olarak tanımlanır.

Salon danslarının tarihi, XVIII. yüzyıla kadar uzanır. Tarihsel gelişimine bakıldığında, XVIII. yüzyılın sonlarında, XIX. yüzyılın başlarında, İngiltere'deki soyluların katıldığı balolarda ortaya çıkan bir dans türüdür. Takvimler 1920'li yılları gösterdiğinde ise balo salonları dışında, halk tarafından da öğrenilmeye başlanan salon dansları, zamanla daha popüler bir hâl alır.

Bilinen en eski salon dansı ise Avrupa'da XVI. yüzyıl Fransa'sında ortaya çıkar fakat ahlâk dışı sayılarak yasaklanır. 1880'lerde, Buenos Aires'in kenar mahallelerinde doğmaya başlayan ve toplum tarafından kabulü epey zaman alan salon danslarının Amerika'da ortaya çıkışı ise XX. yüzyıla rastlar. Temeli, hafif tempoda kendi etrafında dönmeye dayalı olan bu danslar, yıllar geçtikçe giderek çeşitlenme gösterir ve bu çeşitlilik beraberinde, izleyenlere, farklı ritmlerin de yer aldığı görsel bir şölen sunar. 1900'lü yılların başında salon danslarına olan ilgi artar ve bu kapsamda 1904 yılından bu yana İngiltere'de hizmet veren Dans Öğretmenleri, İmparatorluk Derneği (ISTD) tarafından, 1924 yılında, dans fakülteleri kurulması düşüncesi geliştirilir ve yaşama geçirilir. Sayıları onikiyi bulan bu fakülteler aracılığıyla salon dansları meraklılarının, dans türlerine ait kavramları yakından tanımaları sağlanır. Ayrıca bu fakülteler sayesinde salon danslarının müzikleri, adımları ve tekniklerine yönelik olarak da belirli standartlar getirilir. Günümüzde, Avrupa'dan Asya'ya kadar uzanan bir coğrafyada, milyonlarca dansçı ve danssever, bu türün takipçileri olarak yaşamlarında, salon danslarına önemli bir yer ayırır. )


- DANS ile SİRTO[Yun.]

( ... İLE Türk müziğinde, bir oyun havası. | Bir tür halk dansı. )


- DANS ile/ve/||/<> TWIST[İng.]

( ... İLE/VE/||/<> 1961 yılında yaygınlık kazanan çok hızlı ritmi olan bir dans. | Bu dansın müziği. )


- DARALTILMIŞ OLAN ile ODAKLANILMIŞ OLAN


- DARILMA ile/değil/yerine/>< DAYANMA


- DARMADAĞIN (OLMAK)


- DÂVÂ "GÜTMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> "DÂVÂ GÖRMEK"


- DAVÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< MÂNÂ

( Bilmezler mânâsını, ederler dâvâsını. )


- DAVRANIŞSAL YAKLAŞIM ile/ve/||/<> BİLİŞSEL YAKLAŞIM


- DAYANÇ/SABIR:
SÜREYE ile/ve/değil SÜRECE


- DAYANÇ/SABIR ile/ve MÜCADELE (ETMEK)

( Sabırla koruk tut, yaprağı Atlas olur. )

( PATIENCE vs./and TO STRUGGLE )


- DAYANIŞMA:
MEKANİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ORGANİK


- DAYANMAK ile ABANMAK

( TO LEAN vs. TO LEAN AGAINST/OVER )


- DAYANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BIRAKMAK


- DAYATMA değil/yerine/>< DAYANIŞMA


- DAYATMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜMSÜZ/ÇARESİZ OLMAK/KALMAK


- DEGAS ile CEZANNE


- DEĞER "YARGISI" ile/değil/yerine/>< DEĞER BİLGİSİ


- DEĞER/İNİ BİLMEK:
SAHİP OLMADAN ÖNCE ile SAHİP İKEN ile KAYBETTİKTEN SONRA

( )

( )

( )

( )


- DEĞER/KİŞİ:
KAYBETTİĞİMİZDE ANLAŞILAN değil SAHİPKEN BİLİNMESİ GEREKEN


- DEĞER ile/ve/||/<> AYAR


- DEĞER ve/=/||/<> EMEK


- DEĞER = MERIT[İng.] = MÉRITE[Fr.] = VERDIENST[Alm.] = MERITUS[Lat.]


- DEĞER ile/ve/||/<> YARAR


- DEĞERİNİ:
TAKDİR (ETMEK) ile/ve/||/<>/> TESLİM (ETMEK)


- DEĞERLİ OLDUĞUNDAN ÖNEMLİ ile/değil/yerine ÖNEMLİ OLDUĞUNDAN DEĞERLİ


- DEĞERLİLİK ile/ve/||/<> YARATICILIK


- DEĞERSİZLEŞİR ile/ve/||/<> YOLDA KALIR ile/ve/||/<> YALNIZLAŞIR ile/ve/||/<> TÜKENİR ile/ve/||/<> BİLGİSİZ SAYILIR

( Her durumunu anlatan. İLE/VE/||/<> Herkese güvenen. İLE/VE/||/<> Her sırrını açığa vuran. İLE/VE/||/<> Her becerisini ortaya döken. İLE/VE/||/<> Her bildiğini söyleyen. )


- DEĞİM/LİYÂKAT ile HAK EDİŞ


- DEĞİN ile DEĞİN ile DEĞGİN

( "...'ya kadar/dek" gibi bir işin/durumun sona erdiği/ereceği zamanı/yeri gösteren sözcük. İLE Sincap. İLE İlişkin, üstüne, ait, dair. )


- DEĞİŞEREK DEVAM ETMEK ile/ve/||/<>/> DEVAM EDEREK DEĞİŞMEK


- DEĞİŞİK "AÇILARDAN/YÖNLERDEN" değil ÇEŞİTLİ AÇILARDAN/YÖNLERDEN


- DEĞİŞİK/LİK ile/ve/değil/||/<> ÇEŞİTLİ/LİK


- DEĞİŞİM ve GELİŞİM:
DOĞADA ile/ve/||/<>/> EKİNDE ile/ve/||/<>/> DEVLETTE ile/ve/||/<>/> ALTYAPIDA ile/ve/||/<>/> TİCARETTE ile/ve/||/<>/> MODADA ile/ve/||/<>/> TEKNOLOJİDE

( Milyonlarca yılda. İLE/VE/||/<>/> Binlerce yılda. İLE/VE/||/<>/> Yüzyıllarda. İLE/VE/||/<>/> Onlarca yılda. İLE/VE/||/<>/> Yıllarda. İLE/VE/||/<>/> Aylarda. İLE/VE/||/<>/> Günlerde. )


- DEĞİŞİM:
KARARDA ile/ve/||/<> YAŞAMDA ile/ve/||/<> KİŞİDE

( Bir sözcükle. İLE/VE/||/<> Bir duyguyla. İLE/VE/||/<> Bir kişiyle[seninle/onunla]. )


- DEĞİŞİM:
KIRILINCA ile/ve/||/<> KANDIRILINCA ile/ve/||/<> ÇOK FAZLA ŞEY ÖĞRENİNCE ile/ve/||/<> ÂŞIK OLUNCA


- DEĞİŞİM:
UZAYDA ile/ve DÜNYADA

( Tekil. İLE/VE Türsel. )


- DEĞİŞİM ile/ve/> ANLAM KAZANMAK


- DEĞİŞİM ile DEĞİŞİNİM

( ALTERATION/VARIATION vs. MUTATION )


- DEĞİŞİM ile/ve/||/<>/> DEVRİM


- DEĞİŞİM ile HAREKET


- DEĞİŞİM ile/ve KENDİ KENDİNE DEĞİŞİM

( ALTERATION vs./and ALTERATION SPONTANEOUSLY )


- DEĞİŞİM ile/ve KENDİNDE DEĞİŞİM

( ALTERATION vs./and CHANGING THE SELF )


- DEĞİŞİM ile/değil MAYALANMA


- DEĞİŞİM ile/ve/||/<> ZORUNLULUK


- DEĞİŞKEN ile/ve GİZLİ DEĞİŞKEN

( VARIABLE vs. HIDDEN VARIABLE )


- DEĞİŞME ile/ve/değil BİR BAŞKA OLMA

( Sizi, eskisi gibi kullanamadıklarında, değiştiğinizi "söylerler". )

( [not] ALTERATION vs./and/but BEING AN OTHER )


- DEĞİŞMEK ile/ve/değil/||/<>/< FARKINA VARMAK


- DEĞİŞTİRİCİ ile BELİRLEYİCİ


- DEĞİŞTİRMEK ile/ve/değil/yerine DEĞİŞİME KATKIDA BULUNMAK

( Değişimin sırrı, tüm enerjini, yeniyi inşâ etmek üzerine odaklamandır! Eskiyle savaşmak üzerine değil! )

( The secret of change is to focus all of your energy, not on fighting the old, but on building the new. )


- DEĞİŞTİRMEK ile/ve/değil/yerine GÜNCELLEŞTİRMEK


- DEĞİŞTİRMEK ile/ve/değil/yerine ZENGİNLEŞTİRMEK


- DEHÂ:
%1 ile/ve/değil/||/<>/< %99

( "İlham." İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Ter/çalışmak. )


- DEHÂ ile/ve/|/<>/>< DELİLİK

( İkisinin arasında, çok ince bir çizgi, aralık vardır. )


- DEHÂ ile/ve/değil/||/<> ODAKLANMA GÜCÜ


- DEHÂ ile/ve/değil TUTKU

( [not] GENIUS vs./and/but PASSION )


- DELİ/LER ile/değil/yerine/>< DELİL/LER


- DELİLİK ile/değil/yerine GÜVENİLİR "DELİLİK"


- DEMEDİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DENİLMEDİ

( Karl Marx, "Din, halk için afyondur" demedi!
Adam Smith, "Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" demedi!
Thomas Hobbes, "İnsan, insanın kurdudur" demedi!
Niccolò Machiavelli, "Her şey mübahtır" demedi!
İbn Haldun, "Coğrafya, kaderdir" demedi!!! )


- DENEME-YANILMA ile/ve/bazen/ne yazık ki DENEME-"YAMULMA"


- DENEY ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GİRİŞİM


- DENEYEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖZLEMLEYEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DİNLEYEN

( "Aptal/ahmak". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< "Yarı akıllı". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Akıllı. )

( DİNLEYEN, DİNLENİR [DİNLEYENİ, DİNLERLER]
DİNLEYEN, DİNLENİR [DİNLEYEN, RAHAT EDER]
DİNLEYEN, DİNLENİR [DİNLEYEN, DİN SAHİBİ OLUR] )


- DENEYİM ile/ve/||/<> DENEYİMLENİLEN


- DENEYİM ile/ve/||/<>/> DÜZENLEYİCİ DENEYİM


- DENEYİMLEMEK ile/ve/<>/>/< DEYİMLEMEK


- DENEYİMLEMEK ile/ve/<> GÖZLEMLEMEK


- DENEYİMLEYEN ile/ve/||/<> DENEYİMLEME BAĞI ile/ve/||/<> DENEYİMLENİLEN


- DENGE ve/||/<>/> KONFOR[=> ÇÜRÜME] ve/||/<>/> SORUN ve/||/<>/> KARMAŞA ve/||/<>/> ÇÖZÜMLER/ÇARELER

( En "dengeli" ya da eşit durum, ölümdür. VE/||/<>/> En konforlu durum, çürümedir ve mezarlıktadır. VE/||/<>/> En büyük/ciddi "sorunlar" ile harekete geçilir. VE/||/<>/> En hareketli ortamlarda karmaşa ve kargaşa oluşur. VE/||/<>/> Daha iyi/nitelikli/isabetli çözümler oluş(tur)maya başlarız. )


- DENGE ve/||/<> SÜKÛNET


- DENGELİ ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜKLÜ


- DENGELİ ile/ve/||/<> İYİLEŞTİRİCİ


- DENGİNİ BULMAK ile/ve/||/<>/> DENGENİ BULMAK


- DENİZ ve/||/<> DALGA

( Enerji. VE Etki eden enerji. )


- DEPREM ve/||/<> YANGIN

( )


- DEPRESYON ile MUTSUZ OLMA

( )


- DERDE:
DERMAN ile/ve/değil/yerine/||/<> TESELLİ


- DERECELENDİRİLEBİLİR ile DERECELENDİRİLEBİLİRLİK

( GRADABLE )


- DERİN BİR SOLUK ve/||/<> DERİN BİR ŞÜKÜR


- DERİN DÜŞÜNMEK(TEFEKKÜR) ile/ve UYUMAK

( Uykunun karanlığı bile tazeleyici ve gençleştiricidir. )

( Uyanıkken bilinçlisiniz; uyurken sadece canlısınız. )

( FİKR-İ AMÎK[Ar. < UMK]: DERİN DÜŞÜNCE )

( CONTEMPLATION vs./and TO SLEEP
Even the darkness of sleep is refreshing and rejuvenating. )


- DERİN KONU ile CİDDİ KONU

( DEEP SUBJECT vs. SERIOUS SUBJECT )


- DERİNLEŞME ile/ve/||/<> KALICILAŞMA


- DERİNLEŞTİRME ile/ve/||/<> DUYARLILAŞTIRMA


- DERİNLİK ile/ve/değil EVRE


- DERİNLİK ile/ve/<> YAYILIM


- DERMAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEVRÂN


- DERT ve/<> DERMAN

( DERMAN ARARDIM, DERDİME
DERDİM, BANA DERMAN İMİŞ

BURHAN ARARDIM, ASLIMA
ASLIM, BANA BURHAN İMİŞ )

( SÖYLEMEM KİMSEYE DERDİMİ,
DERMANIM OLMASIN DİYE! )

( Derdini bilen, dermanını bulmuş demektir. )

( Derdine derman olmayacak ortamda derdini konuşmak edepsizliktir! )

( I was seeking the recipe to my trouble...
I saw that, my trouble was the recipe...

I was seeking the evidence to my essense...
I saw that, my essense was the evidence... )


- DERT ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DERS


- DERTLİ ile/ve/<> EDİP ile/ve/<> ÂŞIK ile/ve/<> ÂRİF

( [Derdini] Yalın anlatan. İLE/VE/<> Hoş anlatan. İLE/VE/<> Haliyle anlatan. İLE/VE/<> Gülümseyişiyle örterek anlatan. )


- DESEN ile/ve/değil/<> RENK


- DEŞMEK ile/ve/değil/||/<>/> KAZMAK


- DESTEKLEME ile/ve/||/<>/> BÜTÜNLEŞTİRME


- DESTEKLEME ile/ve/||/<> DENGELEME


- DESTEKLEME ile/ve/||/<> KOLLAMA


- DESTEKLEME ile/ve/||/<> PEKİŞTİRME


- DEVAM EDEN değil/yerine/= SÜREGELEN


- DEVAM ETMEK değil/yerine/= SÜRDÜRMEK / SÜRMEK/SÜRÜP GİTMEK


- DEVAM ETTİRMEK/İDAME("İTAM/İTAME" değil!) ETTİRMEK değil/yerine/= SÜRDÜRMEK/SÜRMESİNİ SAĞLAMAK


- DEVAM ile/ve TAKİP


- DEVİNİM/HAREKET[Ar.] ile/ve/değil/||/<>/> DAVRANIŞ

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Bilinçsiz/bilinçli hareket. )

( [not] MOVEMENT vs./and/but/||/<>/> BEHAVIOUR )


- DEVİNİM ile DEVİR

( Organik. İLE Mekanik. )


- DEVİNİM = HAREKET = MOVE, MOTION, MOVEMENT[İng.] = MOUVEMENT[Fr.] = BEWEGUNG[Alm.] = MOTUS[Lat.] = KINESIS[Yun.] = MOVIMIENTO[İsp.]


- DEVRİLE DEVRİLE ile/değil/yerine/||/<>/></> EVRİLE EVRİLE


- DEVRİMLER/DE:
FRANSIZ ile/ve/||/<> ALMAN ile/ve/||/<> İTALYAN ile/ve/||/<> BOLŞEVİK ile/ve/||/<> ANADOLU/TÜRK

( [ağırlıklı/yoğunluklu olarak]
Siyaset/te. İLE/VE/||/<> Eğitim/de. İLE/VE/||/<> Sanat/ta. İLE/VE/||/<> Ekonomi/de. İLE/VE/||/<> Kültür/de. )


- DEVŞİRME ile/değil/yerine ÖZÜMSEME


- DİDİŞME ile/değil/yerine/>< TARTIŞMA


- DİKEN YARASI ile/ve/||/<>/> GÜL KOKUSU

( Ayağında. İLE/VE/||/<>/> Göğsün[d]e. )

( Olmayan. İLE/VE/||/<>/> Süremez. )


- DİKKAT ÇEKME ile/ve/||/<> SORUMLULUK


- DİKKAT ÇEKMEK ve/||/<>/> "DÜŞMAN" ÇEKMEK


- DİKKAT ÇEKMEK ile/ve/değil/yerine/<> DİKKAT ETMEK


- DİKKATE ALMAK ile/ve/<> GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMAK


- DİKKATİNİ:
"ÇELMEK" değil ÇEKMEK


- DİKOTOMİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TRİKOTOMİ


- DİL:
GÖNÜL "KARIŞTIRAN" ile/ve/||/<> ZİHİN KARIŞTIRAN


- DİL[Fars.] ile DÎL[Fars.] ile | [Tr.] DİL[Fars.] ile DİL[Fars.]

( Gönül, yürek/kalb. İLE Nokta. | Gönül, kalb. | Mandıra, ağıl. İLE | Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan, etli, uzun, hareketli örgen. Tat alma örgeni. İLE Kişilerin, düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için sözcüklerle ya da işaretlerle yaptıkları anlaşma. Lisan. )


- DİL ve SANAT


- DİL ve/||/<> BELLEK ve/||/<> YAŞAM


- DİL ve/||/<> SANAT ve/||/<> AHLÂK

( Kişilerin, düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek üzere, işaret ya da sözcüklerle yaşadıkları anlaşma. VE/||/<> Kişinin, hem kendine, hem de hemcinslerine yönelik 'iyilik' ülküsüne yaklaşma çabası ile hak-ödev bağlantısı çerçevesinde kurduğu ilişkiler manzumesini ve bunları belirleyen kurallar düzeni. VE/||/<> Yarar kaygısından git gide uzaklaşıp 'güzellik' değerlendirişine, elden geldiğince uygun ürün ortaya koymanın anlamını dışavurmanın yolu yordamıdır. )

( Dilde, mucize olmaz. )


- DİL ve/||/<> SÖYLEM

( Toplumsal. VE/||/<> Bireysel. )


- DİLBİLGİSİ/VERİ/BİLGİ/INPUT ile/ve/||/<>/> MANTIK/ANLAYIŞ/İŞLEM ile/ve/||/<>/> SÖZ SÖYLEME SANATI/BİLGELİK/ÇIKIŞ

( Klasik. İLE/VE/||/<>/> İçrek[ezoterik]. İLE/VE/||/<>/> Modern. )

( GRAMMAR/DATA/KNOWLEDGE/INPUT vs./and/||/<>/> LOGIC/COMPREHENSION/PROCESS vs./and/||/<>/> RHETORIC/WISDOM/OUTPUT )


- DİLİ ÖĞRENMEK/ÖĞRETMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< DİLİ KULLANMAYI ÖĞRENMEK/ÖĞRETMEK


- DİLİ, DOĞRU KULLANMAK:
HER VATANDAŞIN/KİŞİN GÖREVİ ve/||/<>/> KENDİNE VE TOPLUMA YAPTIĞI YATIRIM


- DİLİN KULLANIMI ile/ve DİLİN AKLI


- DİN DERSİ ile/ve/||/<> DÜN DERSİ


- DİNÇ/LİK ile/ve DEVİMSEL/LİK[DİNAMİK/LİK]


- DİNÇ/LİK ile/ve/<>/ya da DİNGİN/LİK

( ... ile/ve/<>/ya da SAKİN )

( TENDÜRÜST/TÜVANA/ZİNDE ile/ve/<>/ya da ... )


- DİNGİNLİK ile HAREKETSİZLİK

( Hareketsiz kalma, eylemde bulun; çünkü etkinlik hareketsizliğe üstündür; hareketsizlik manevi yaşamı köreltir. )

( Ayrılık ve görünümlerin bir ve bütün olduğunu kavramak için aklın sakinleştirilmesi ve dinginlik kazanması gereklidir. )

( INERTIA vs. MOTIONLESS )


- DİNGİNLİK ve/<> HAREKETTE DİNGİNLİK


- DİNLE! ve/||/<> YÜZLEŞ! ve/||/<> ANLA!

( [yoksa] Dilin, seni sağır eder. VE/||/<> Kalbin, seni esir eder. VE/||/<> Zihnin, seni deli eder. )


- DİNLEMEK ile/ve/> DENEMEK

( TO LISTEN vs./and/> TO TRY )


- DİNLEMEK ve/||/<>/> DİNLENMEK


- DİNLEMEK ile/ve/<> İZLEMEK


- DİNLEMEK ve/+/||/<>/>/< YAZMAK(NOT ALMAK)


- DİNLENMEK ile/ve/<> DİNGİNLEŞMEK

( Dinleyen dinlenir. [başkaları da dinleyeni dinler!] Dinleyen dinlenir. [yorulmaz, dinginleşir ve gelişir!] )


- DİNLEYEN ile/ve/||/<> OKUYAN

( Ne düşüneceğini öğrenir. İLE/VE/||/<> Nasıl düşüneceğini öğrenir. )


- DİNLEYENİN OLMAMASI ile/değil ANLAYANIN OLMAMASI

( Dinleyeni olmadığından değil anlayanı olmadığından sessizleşir insan. )


- DIRAFT[İng. < DRAFT] değil/yerine/= TASLAK


- DİREKLER ARASI ETKİNLİKLERİ:
KIŞ RAMAZANLARINDA değil YAZ RAMAZANLARINDA


- DİRENGEN/LİK(İNATÇI/LIK) ile DİKBAŞLI/LIK

( İnatçılık daha çok bildiği ve/ya da bildiğini zannettiği üzerine gösterilen tutum. İLE Dik başlılık ise, bilgiye/doğru bilgiye sahip olmadan fikir/yorum sahibi olup, fikrinde/yorumunda sabit/ısrarcı olma durumu. )

( ANUT/MUANNİT ile ... )


- DİRENGEN/LİK(İNATÇI/LIK) ile/değil/yerine KARARLI/LIK

( Bilgisizlikte/cahillikte, donanımsızlıkta, beşerde. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilgilide, bilgede, insanda, adam olmuşta. )

( [not] OBSTINACY vs./but DECISIVENESS
DECISIVENESS instead of OBSTINACY )

( ANUT/MUANNİT ile ... )


- DİRETMEK ile/ve/değil/yerine/önce/+/||/<>/&gt;&lt;/>/< DİRENMEK

( "İrâde"[yapma bilgisi/"isteği"]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İhtiyâr[yapma bilgisi/"isteği"]. )

( [not] TO INSIST vs./and/but/+/||/<>/>/< TO RESIST
TO RESIST instead of TO INSIST )


- DİRETMEK ile/değil/yerine/>< DİRİLTMEK


- DIŞ "GÜZELLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İÇ GÜZELLİK


- DIŞ DUYULAR ile/ve/||/<>/+/ve İÇ DUYULAR

( Görme, İşitme, Koklama, Tatma, Dokunma. İLE/VE/<>/+ Hiss-i Müşterek, Hayal[Hissî Suretler], Vehim[Tikel Anlamlar], Hafıza, Kuvve-i Mutasarrıfa[Hayalhane'ye dayanırsa: Muhayyile; Vehim'e dayanırsa: Müdrike.] )

( BEŞ DUYU ile/ve/<>/+ BULUNÇ/VİCDAN[Ar. < VUCUD < CÛD: Taşma, bulunma, görünme.] )

( İÇ DUYULAR:
* ORTAK DUYU/HİSS-İ MÜŞTEREK
* HAYALHANE

(TEKİL BİÇİM)
* VÂHİME
(TEKİL/TİKEL ANLAMLAR)
* HÂFIZA
(TEKİL ANLAMLAR)
* KUVVE-İ MUTASARRIFA (İŞLEMCİ)
KUVVE-İ MUTASARRIFA + HAYALHÂNE = MUHAYYİLE
KUVVE-İ MUTASARRIFA + HÂFIZA = MÜVEHHİME
KUVVE-İ MUTASARRIFA + AKIL = MÜFEKKİRE
AKIL = MÜDRİKE )


- DIŞA BAKAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İÇE BAKAN

( Düş görür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Uyanır/uyandırır. )


- DIŞA BAKIŞ ile/ve/||/<>/> İÇE BAKIŞ

( Düş kurdurur. İLE/VE/||/<>/> Uyanış yaşatır. )


- DIŞAVURUM ve/||/<>/< AHLÂK ve/||/<>/< İHLÂS


- DIŞAVURUM = İFADE = EXPRESSION[İng., Fr.] = AUSDRUCK[Alm.] = EXPRESIÓN[İsp.]


- DIŞAVURUM ile/ve/||/<> UZANTI


- DİSİMİLASYON[Fr.] değil/yerine/= BENZEŞMEZLİK


- DIŞINDA OLAN ile/ve/değil DIŞSALLAŞMIŞ OLAN

( [not] EXTERIOR vs./and/but WHICH TO BECOME EXTERIORED )


- DİSİPLİN:
GÖVDEDE ve/||/<> AKILDA ve/||/<> DUYGUDA

( Spor. VE/||/<> Felsefe. VE/||/<> Sanat. )


- DIŞLAMA! ve/||/<> YARGILAMA!


- DIŞLAMA(MA)K ile/ve/||/<> KÜÇÜMSE(ME)MEK


- DIŞLAMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DIŞARIDA BIRAKMA


- DIŞLAŞIM ile DIŞAVURUM


- DIŞLAŞMA ve/||/<>/> AÇIĞA ÇIKMA


- DIŞSAL ile/ve/<> TARİHSEL


- DIŞSALLAYICI/LIK ile/değil/yerine/>< KAPSAYICI/LIK


- DİVÂN EDEBİYATI DÖNEMLERİ'NDE:
KURULUŞ ile/ve/> GEÇİŞ ile/ve/> KLASİK ile/ve/> SEBK-İ HİNDÎ ile/ve/> YERLİLEŞME

( [Yaklaşık olarak] 1250 - 1451 ile/ve/> 1451 - 1512 ile/ve/> 1512 - 1603 ile/ve/> I. Ahmed - IV. Mehmet [dönemi] ile/ve/> III. Ahmet - Tanzimat )


- DİVAN ile/ve KÜLLİYAT


- DİVİM ile/ve GİDİŞAT


- DİZAYN/DESİGN[İng.] değil/yerine/= TASARIM


- DİZE GELMEK" ile/ve/||/<> DİZ ÇÖKMEK

( Bilgi ve zekâ karşısında. İLE Sevgide. )


- DİZE/MISRA ile BEYİT


- DİZE/MISRA ile/ve KIT'A


- DİZGEYE SIĞMAMA ile/ve/||/<> DENKLEME GELMEME


- DİZGİN ile/ve/||/<>/> DİNGİN


- DİZİ-NİN ile DİZİ-NİN ile DİZİN-İN

( Bacakların ortasındaki onun dizi. İLE Bölümleriyle izlenilenin. İLE Sıralamanın. )


- DİZMEK ile KURGULAMAK


- DOĞA ile/ve SANAT

( Sanat, sırrını bilenler için bir tutam otun içinde saklıdır. Bilmeyenler ise onu bir dağın ardında zannederler. )

( ... İLE/VE Doğanın karşısında kazanılmış zafer. )

( “Doğa, sanat gibi görüldüğünde; sanat ise doğa gibi görüldüğünde güzeldir.” )

( Güzellik, teknikteki doğadır; sanatsallıktaki özgürlüktür. )


- DOĞA ile/ve/||/<>/> EYLEM

( Koşullu. İLE/VE/||/<>/> Koşulsuz. )


- DOĞA ve/=/<> HAREKET VE SÜKÛNUN İLKESİ


- DOĞA ve/<> KÜLTÜR

( Birincil düzen/doğa. VE/<> İkincil düzen/doğa. )

( Işığı, gölgeyle terbiye eden. VE/<> Noktayı, virgülle devam ettiren. )


- DOĞAÇLAMA ile KOMPOZİSYON


- DOĞAÇLAMA ve/=/<> MANEVİ BAĞ

( Doğaçlama, kişinin kendi manevi bağıdır. )


- DOĞAL BİLİNÇ ile/ve/<> EYTİŞİMSEL BİLİNÇ


- DOĞAL DURUM:
"DURMAK" değil HAREKET


- DOĞAL NESNE ile/ve YAPAY NESNE


- DOĞAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞAYA UYUMLU


- DOĞANIN AŞILMASI ve/<> BEŞERİLİĞİN AŞILMASI

( Tarih ile. VE/<> İnsan olmakla. )


- DOĞAYA DOĞAN ile/ve/değil YAŞAMA DOĞAN

( Behaim("hayvan"). İLE/VE/DEĞİL Beşer/İnsan. )

( Yaşam, yaşamla beslenir. [Doğada bu süreç zorunluludur, toplumda ise gönüllü olmalıdır.] )

( Yaşamın tamir edemediğine ölüm son verir. )

( [not] TO BORN IN NATURE vs./and/but TO BORN IN LIFE
What life cannot mend, death will end. )


- DOĞDUĞUMUZ YER ile/ve/değil/yerine/> DOYDUĞUMUZ YER ile/ve/değil/yerine/> DOLDUĞUMUZ YER


- DOĞRU ORANTILI/LIK ile/ve/değil/||/<>/< PARALEL/LİK


- DOĞRU/YANLIŞ ile İYİ/KÖTÜ ile GÜZEL/ÇİRKİN/YÜCE

( Genelde kötü ve iyi, bir âdet ve gelenek meselesidir ve sözcüklerin nasıl kullanıldığına göre, ya sakınılır ya da hoş karşılanır. )

( Mükemmel olmayanı, mükemmel olan uğruna seve seve fedâ edersek, iyi ve kötü "tartışmaları" artık olmayacaktır. )

( Kötülük, hiçbir zaman hem iyiliği, hem de kendini tanıyamaz; iyilikse eğitildikçe zamanla hem kendine, hem de kötülüğe ilişkin bilgilerle donanır. )

( YÜCE: Fizik ya da metafizik güçlerden koruyan. )

( Usually the bad and the good are a matter of convention and custom and are shunned or welcomed, according to how the words are used. )

( RIGHT/WORNG vs. GOOD/BAD vs. NICE[/BEAUTIFUL]/UGLY )


- DOĞRU/YANLIŞ ile İYİ/KÖTÜ ile GÜZEL/ÇİRKİN/YÜCE


- DOĞRU ile/değil SABİT(E)

( [not] RIGHT vs./but CONSTANT )


- DOĞRU ile/ve/<> TÜMEL


- DOĞRUCU ile DOĞURUCU


- DOĞRUDAN ile SONRADAN


- DOĞRUDANLIK ile/ve/<> BİRE BİR


- DOĞRULAMAK ile/ve/<> DOLDURMAK


- DOĞRULUK:
TUTARLILIK ile/ve/değil/||/<>/< UYGUNLUK


- DOĞRULUK ile/ve/||/<>/>/< YARDIM


- DOĞRUSAL HAREKET ile/ve DAİRESEL/DÖNGÜSEL HAREKET

( HAREKET-İ MÜSTAKİME ile/ve HAREKET-İ MÜSTEDİRE )


- DOĞRUYA DOĞRU ile DOĞRU'YA DOĞRU

( Bir doğru karşısında başka bir doğru daha. İLE Doğrunun bulunması ve bilinmesi yolunda/yönünde. )


- DOĞRUYU BİLMEK/BULMAK:
...'DAN DOLAYI ile/ve/değil/yerine/||/<> ...'YA KARŞIN


- DOĞUM VE ÖLÜM:
1'ER KERE ile/ve/değil/<>/> 2'ŞER KERE

( [doğum] Anadan. İLE/VE/DEĞİL/<>/> Babadan. )

( [ölüm] Ölünce. İLE/VE/DEĞİL/<>/> Ölmeden önce. )

( Beşer. İLE/VE/DEĞİL/<>/> İnsan. )


- DOĞUM/DOĞAN:
ANADAN ile/ve/<> EĞİTİMDEN ile/ve/<> KENDİNDEN

( Beşer/beden. İLE/VE/<> İnsan. İLE/VE/<> Adı anılan/anılmayan. )


- DOĞUM ile/ve/||/<>/> YAŞAM ile/ve/||/<>/> ÖLÜM

( [öncelik-sonralık] ... İLE/VE/||/<>/> Vardır. İLE/VE/||/<>/> Söz konusu bile değildir. )

( ... İLE/VE/||/<>/> Esneklik. İLE/VE/||/<>/> Sertlik. )


- DOĞURTMA = İSTİLÂT, SANAT-I TEVLİT = MAIEUTICS[İng.] = MAIEUTIQUE[Fr.] = MAIEUTIK[Alm.] = MAIEUTIKE[Yun.]


- DOĞUŞ ile/ve/<> BİÇİMLENİŞ

( BIRTH vs./and/<> TO SHAPE UP )


- DOKTOR ile/ve (SÜREKLİ) TALEBE/ÖĞRENCİ

( Ancak doktorasını tamamlayan kişi öğrenciliğe tam olarak başlamış kişidir. )


- DOKTRİNEL ile/<> DİDAKTİK


- DOKUNMA COŞKUSU/TUTKUSU ile/ve/değil/yerine/<> GÖRME COŞKUSU/TUTKUSU


- DOKUNMA ve/||/<>/> YOĞRULMA


- DOKUNMAK ile/ve/||/<> ANLAMAK


- DOKUNMAK ile/ve/||/=/<> ANMAK


- DOLANA KADAR ile/ve/değil/yerine//||/<>/> OLANA KADAR

( Nicelik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> Nitelik. )


- DOLANDIRMAK ile DOLANDIRMAK

( Üçkağıt. İLE Uzatmak. )


- DÖLLENME ile MAYALANMA

( ZYGOSIS vs. ZYMOSIS )


- DOMİNO ETKİSİ ile/ve/||/<> ZİNCİRLEME ETKİ


- DONAKALMAK değil/yerine/>< ODAKLANMAK


- DONANIM ile/ve YATKINLIK


- DÖNÜŞTÜRME ile DEVŞİRME


- DÖNÜŞTÜRME ile/ve/değil/yerine/||/<> UYARLAMA


- DÖNÜŞTÜRÜCÜ ile/ve/değil/yerine UZLAŞTIRICI


- DÖNÜŞÜM ile/ve/||/<>/> "SIÇRAMA"


- DÖNÜŞÜM ve/||/<>/> DOĞUM


- DORUKLARI/NI...

( DORUKLARI/NI
[NE YAZIK Kİ]

ŞEFKÂTSİZLİĞİ/MİZİ, ANNEDE/N ÖĞREN/DİK
ANLAYIŞSIZLIĞI/MIZI, BABADA/N ÖĞREN/DİK
ÖTEKİLEŞTİRME/MİZİ, KARDEŞLERDE/N ÖĞREN/DİK
UZAKLIĞI/MIZI, YAKINLARIMIZDA/N ÖĞREN/DİK

ACIMASIZLIĞI/MIZI, KADINLARDA/N ÖĞREN/DİK
TAKINTILARI/MIZI, ERKEKLERDE/N ÖĞREN/DİK
KEYFİYETİ/MİZİ, EŞEŞEYSELLERDE/N ÖĞREN/DİK

SEFİLLİĞİ/MİZİ, ZENGİNLERDE/N ÖĞREN/DİK
KAYITSIZLIĞI/MIZI, ÜNLÜLERDE/N ÖĞREN/DİK

İKİYÜZLÜLÜĞÜ/MÜZÜ, POLİTİKACILARDA/N ÖĞREN/DİK
SAPLANTILARI/MIZI, BAŞ(BA)KANLARDA/N ÖĞREN/DİK

DİNSİZLİĞİ/MİZİ, DİN(İ)DARLARDA/N ÖĞREN/DİK
TUTARSIZLIĞI/MIZI, HOCALARDA/N ÖĞREN/DİK
ZEVZEKLİĞİ/MİZİ, AYDINLARDA/N ÖĞREN/DİK

SİNSİLİĞİ/MİZİ, TÜCCARLARDA/N ÖĞREN/DİK
DEDİKODUCULUĞU/MUZU, ESNAFTA/N ÖĞREN/DİK
İLGİSİZLİĞİ/MİZİ, BİLGİSAYARCILARDA/N ÖĞREN/DİK
DEĞERSİZLEŞTİRMEYİ/MİZİ, GAZETECİLERDE/N ÖĞREN/DİK

AKILSIZLIĞI/MIZI, BİLİMKİŞİLERİNDE/N ÖĞREN/DİK
YÜZEYSELLİĞİ/MİZİ, FELSEFECİLERDE/N ÖĞREN/DİK
DUYARSIZLIĞI/MIZI, SANATÇILARDA/N ÖĞREN/DİK

SAYGISIZLIĞI/MIZI, YAYADAN ÖĞREN/DİK
DİKKATSİZLİĞİ/MİZİ, ONDAN ÖĞREN/DİK
ÖZENSİZLİĞİ/MİZİ İSE SENDEN ÖĞREN/DİK

DİDİŞME/MİZİ, KOMŞUDAN ÖĞREN/DİK
SATAŞMA/MIZI, ARKADAŞTAN ÖĞREN/DİK
KAVGAYI DA, TARAFTARLARDA/N ÖĞREN/DİK

[FAKAT/YERİNE]

BARIŞI, HALKTA/N ÖĞREN/DİK

BAYRAMI, ÇOCUKLARDA/N ÖĞREN/DİK

DENGEYİ, DOĞADA/N ÖĞREN/DİK

KENDİMİZİ, EVRENDE/N ÖĞREN/DİK



[ Sürekli/doğrudan erişim adresi...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/32793 ] )

( THEIR SUMMITS
[UNFORTUNATELY]

(WE) LEARN/ED (OUR) COMPASSION FROM/AT (OUR) MOTHER
(WE) LEARN/ED (OUR) INCOMPREHENSION FROM/AT (OUR) FATHER
(WE) LEARN/ED (OUR) FROM/AT (OUR) BROTHERS/SISTERS
(WE) LEARN/ED (OUR) OTHERING FROM/AT (OUR) RELATIVES

(WE) LEARN/ED (OUR) RELENTLESS FROM/AT WOMEN
(WE) LEARN/ED (OUR) OBSSESSIONS FROM/AT MEN
(WE) LEARN/ED (OUR) MODALITIES FROM/AT HOMOSEXUALS

(WE) LEARN/ED (OUR) POVERTY FROM/AT RICHS
(WE) LEARN/ED (OUR) DETACHMENT FROM/AT CELEBRITIES

(WE) LEARN/ED (OUR) HYPOCRISY FROM/AT POLITICIANS
(WE) LEARN/ED (OUR) FIXATIONS FROM/AT PRESIDENTS/MINISTERS

(WE) LEARN/ED (OUR) IRRELIGION FROM/AT RELIGIOUS'
(WE) LEARN/ED (OUR) INCONSISTENCE FROM/AT TEACHERS
(WE) LEARN/ED (OUR) FLIPPANCY FROM/AT INTELLECTUALS

(WE) LEARN/ED (OUR) SLYNESS FROM/AT TRADERS
(WE) LEARN/ED (OUR) GOSSIPY FROM/AT DEALERS
(WE) LEARN/ED (OUR) IRRELEVANCE FROM/AT COMPUTER NERDS
(WE) LEARN/ED (OUR) DEBASEMENT FROM/AT JOURNALISTS

(WE) LEARN/ED (OUR) INSANITY FROM/AT SCIENTICIANS
(WE) LEARN/ED (OUR) SUPERFICIALITY FROM/AT PHILOSOPHERS
(WE) LEARN/ED (OUR) INSENSITIVITY FROM/AT ARTISTS

(WE) LEARN/ED (OUR) INDIGNITY FROM/AT PEDESTRIANS
(WE) LEARN/ED (OUR) NEGLIGENCE FROM/AT HIM/HER
(WE) LEARN/ED (OUR) SLIPSHOD FROM/AT YOU

(WE) LEARN/ED (OUR) SCUFFLE FROM/AT NEIGHBOR
(WE) LEARN/ED (OUR) PROVOCATION FROM/AT FRIEND
(WE) LEARN/ED (OUR) SCRAP FROM/AT FANS


[BUT/INSTEAD OF "THESE"]


(WE) LEARN/ED (OUR) PEACE FROM/AT PUBLIC

(WE) LEARN/ED (OUR) MERRINESS FROM/AT KIDS

(WE) LEARN/ED (OUR) BALANCE FROM/AT NATURE

(WE) LEARN/ED (OUR) SELF/SELVES FROM/AT UNIVERSE



[ Direct reach address...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/32793 ] )


- DOYGUNLUK ile/ve/değil/yerine TADINA VARMAK


- DOYUM:
"İNANARAK" ile/değil ANLAYARAK


- DOYUM ve/||/<>/< BÜTÜNLÜK


- DOYUMLULUK ve/||/<> GÜVEN

( En büyük zenginlik. VE/||/<> En iyi yakınlık/akrabalık. )


- DOYURMAK ÜZERE ile/ve/değil/yerine HAREKETE GEÇİRMEK


- DRAM[Fr. < DRAME]/DRAMA ile TRAJEDİ[Fr. < Yun. TRAGEDIE]

( Sahnede oynanmak için yazılmış oyun, drama. | Acıklı, üzüntülü olayları, bazen güldürücü yönlerini de katarak konu alan sahne oyunu ya da televizyon filmi. | Tiyatro yazını. | Acıklı olay. İLE Konusunu efsanelerden ya da tarihsel olaylardan alan, acıklı sonuçlarla bağlanan bir tür tiyatro yapıtı, facia. | Üzücü iki [ve üzeri] olmazın biraradalığı. )


- DRAM[Fr. < Yun.] ile DRAMATURGİ[Yun.]

( Dram yazma ve oyun yönetme kurallarını ele alan sanat ve bu sanatın uygulanması. | Tiyatro yapıtları incelemesi. )


- DRAM[Fr. < Yun.] ile MELODRAM[Fr. < Yun.]

( Sahnede oynanmak üzere yazılmış oyun. | Acıklı, üzüntülü olayları, bazen güldürücü yönlerini de katarak konu alan sahne oyunu türü. | Tiyatro yazını. | Acıklı olay. İLE Yunan trajedilerinde koro başı ile bir oyuncu arasında geçen şarkılı konuşma. | Müzik eşliğinde, oyuncuların sahneye girip çıktıkları bir oyun türü. | Çağdaş tiyatroda, hareketli ve duygusal olaylara dayalı bir oyun türü. )


- DRAM ile KOMEDİ

( Duyguya yöneliktir. İLE Zekâya yöneliktir. )


- DRAMA ile DRAM'A


- DRAMATÜRJ/DRAMATÜRG[Fr. < Yun.]

( Tiyatro yapıtı yazan, okuyan. )


- DUBLAJ/CI[Fr.] değil/yerine/= SESLENDİRME / SÖZLENDİRİCİ/SESLENDİRMECİ/SELENDİRMEN/SELENDİREN


- DUBLÂJ/CI değil/yerine/= SESLENDİRME / SESLENDİRİCİ


- DUBLÖR ile/değil DUBLÜR

( Çıkrık. İLE/DEĞİL Büyük perdelerin astarı. )

( Yanlışı. >< Doğrusu. )

( DOUBLEUR avec DOUBLURE )


- DUDAK/MİDE ORUCU ile/ve/değil/||/< DİL ORUCU


- DÜĞÜM ile/değil KÖRDÜĞÜM

( ... İLE/DEĞİL Çözülemeyen, ilmiksiz düğüm. | Çözülmesi hemen hemen olanaksız olan sorun. )


- DÜN/LER ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< GÜN/LER

( Unutulabilirler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yaşanılması gerekenler, yaşanılacaklar. )

( Unutulabilecek ve bağlamında unutulabilmesi gereken. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yaşanılabilecek ve yaşanılması gereken. )


- DÜNYA VATANDAŞLIĞI ile/ve/||/<>/> EKİN(KÜLTÜR) VATANDAŞLIĞI

( 11. aya kadar. İLE/VE/||/<>/> 11. ay sonrası boyunca. )


- DÜNYA:
ŞEYLERİN TOPLAMI ile/ve/değil/||/<>/>/< OLGULARIN TOPLAMI


- DURABİLMEK ile/ve/||/<> UNUTABİLMEK ile/ve/||/<> SUSABİLMEK ile/ve/||/<> AFFEDEBİLMEK


- DURAĞANLIK/ATÂLET(OTURMA/YATMA) ile/değil/yerine/>< HAREKET

( Üşütür ve giydirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Isıtır ve soyundurur. )


- DURAĞANLIK/ATÂLET ile/değil/yerine/||/<> DURUŞ


- DURAN ile/ve/||/<> DURAĞAN


- DURENDİŞ[Fars.]

( Uzağı görür, ileriyi düşünür, öngörülü. )


- DURGUN/LUK ile/ve/değil/yerine DİNGİN/LİK


- DURMA = DÜZGÜN DOĞRUSAL HAREKET

( Aralarında fark yoktur. )


- DURMAK ve/<> DURU BAKMAK


- DÜRTEN ile/ve/||/<>/> DÜŞÜNDÜRTEN


- DURUM ile/ve/<> DURUŞ


- DÜRÜST OLMAK/OLMAM "GEREKİRSE" değil DÜRÜST OLMAK/OLMAM GEREKİR Kİ


- DÜRÜSTLÜKTE:
KOLAY İNCİNME ile/ve/||/<> KOLAY İNCİTME


- DÜŞ KURMA ve/||/<>/> UYANIŞ YAŞAMA

( Dışa bakınca. VE/||/<>/> İçe bakarak. )


- DÜŞ/RÜYÂ ile DÜŞ/HAYAL

( Rüya görmekte olduğunuzu gerçekten anlamadınız. Tutsaklığın özü de budur - gerçek ile gerçek olmayanı birbirine karıştırmak. )

( Rüya gördüğünüzü anladığınız anda, uyanacaksınız. Fakat anlamazsınız çünkü rüyanın devam etmesini istersiniz. )

( Sorununuz rüya değil, rüyanın bir kısmından hoşlanıp bir kısmından hoşlanmamaktır. )

( Bir gün gelecek, rüyanın sona ermesini tüm aklınız ve gönlünüzle özleyeceksiniz ve bunun bedeli her ne olursa ödemeye istekli olacaksınız. )

( Rüya, gündüz yaşadığının gece hapşırmasıdır. )

( Bir kişi, yılda 1.500 kadar rüya görür. )

( )

( It is because you have not really understood that you are dreaming. This is the essence of bondage - the mixing of the real vs. unreal.
Once you have seen that you are dreaming, you shall wake up. But you do not see, because you want the dream to continue.
Your problem is that you like one part of your dream and not another.
A day will come when you will long for the ending of the dream, vs. all your heart and mind, and be willing to pay any price. )

( DREAM vs. TO IMAGINE )


- DÜŞ/ÜNÜ KURMAK ve/||/<>/> HAREKETE GEÇMEK


- DÜŞE-KALKA/ÜFTÂN Ü HİZÂN[Fars.] (BÜYÜMEK)

( ÜFTÂN Ü HÎZÂN )


- DÜŞKÜNLÜK:
GÜZELLİĞE ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜRÜSTLÜĞE


- DÜŞLEM = HAYAL = FANTASY[İng.] = FANTAISIE[Fr.] = EINBILDUNG, PHANTASIE[Alm.] = PHANTASIA[Lat., Yun.] = FANTASÍA[İsp.]


- DÜŞMAN OLMAK değil/yerine/>< BİRBİRİNE HAYRAN OLMAK


- DÜŞMAN ve DELİ ile/değil/yerine/||/>< DOST ve ÂŞIK

( İşine geleni söyler. VE Ağzına geleni söyler. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gerçekleri söyler. VE Gönlünden geçeni söyler. )


- DÜSTÛR[Ar.] değil/yerine/= KURAL/ÖKKURAL

( KANUN, KAİDE, KURAL )


- DÜŞÜN(E)MEMEK değil/ne yazık ki/< "DÜŞÜNMEYİ İSTEMEMEK"


- DÜŞÜNCE ve/||/<>/< MANTIK
ve/||/<>
EYLEM ve/||/<>/< EDEB

( Düşüncenin edebi, mantıktır. VE/||/<> Eylemin mantığı, edebdir. )


- DÜŞÜNCE:
ETKİNLİĞİ ile/ve/||/<> OLAYI ile/ve/||/<> NESNESİ

( THOUGHT ACTION vs./and/||/<> THOUGHT EVENT vs./and/||/<> THOUGHT OBJECT )


- DÜŞÜNCE/İLKE:
KURUCU ile/ve/||/<>/> DÜZENLEYİCİ


- DÜŞÜNCE ve/||/<> BİLGİ ve/||/<> BELLEK


- DÜŞÜNCE ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> DAVRANIŞ/TUTUM ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DEĞER ile/ve/||/<> DİL

( Akıl[doğru bağ/lar] ve ilim ile yapılandırılır. İLE/VE/||/<> Çeşitli fizyolojik ve psikolojik isteklerle ve eğlencelerle doyurulur. İLE/VE/||/<> Çalışarak, iş yaparak, kazanarak ve kazandırarak dengelenir. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )

( Düşünceler, duygulardan önce gelir. )

( %80 İLE/VE/||/<> %20 İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )

( Duygu yok fakat [çeşitli oranlarda/yoğunluklarda] etkisi olabilir. İLE/VE/||/<> Düşünce var. İLE/VE/||/<> Düşünce ve duygu var. İLE/VE/||/<> Öncenin, kendimizin ve başkalarının düşünceleri var. İLE/VE/||/<> Tümü var. )

( Saniyelerde. İLE/VE/||/<> Milisaniyelerde. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )

( Zihnimizin konuşma dili. İLE/VE/||/<> Gövdemizin konuşma dili. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )


- DÜŞÜNCE = FİKİR, MİSAL = IDEA[İng.] = IDÉE[Fr.] = IDEE[Alm.] = IDEA < IDEIN[Yun.]


- DÜŞÜNCE ve/||/<> IŞIK ve/||/<> KİŞİ ve/||/<> İLİŞKİ

( Her zaman, zemin ve koşulda, her yöne ilerleyebilirler. )


- DÜŞÜNCE ile/ve/||/<>/> İZLENİM

( David Hume )


- DÜŞÜNCE ve/||/<>/> KİP


- DÜŞÜNCE ile/değil/yerine TÜREYEBİLİR/TÜRETİLEBİLİR DÜŞÜNCE

( İyi düşünceler, hormonların dengeli salgılanmasını sağlar. )

( Yüksek düşünceler örnek kullanılmadan, hoşnut edici bir biçimde anlatılamazlar. )

( Kötü düşünce, döner-dolaşır, ne yapar-eder size ulaşır! )


- DÜŞÜNCEDE ile/ve/||/<>/>/< EĞİTİMDE ile/ve/||/<>/>/< BİLİMDE

( Özgürlüğü. İLE/VE||/<>/>/< Çağdaşlığı. İLE/VE||/<>/>/< Evrenselliği. [yeğleyelim!] )


- DÜŞÜNCEDEN DAHA ZARARLI OLAN:
"USTA SALDIRICI" ile/ve/değil/||/<> ACEMİ SAVUNUCU


- DÜŞÜNCELERİN, ...:
KONTROL EDİLEMEYECEĞİ KUŞKUSU/ZANNI ile/ve/||/<>/> ZARAR VEREBİLECEĞİ KUŞKUSU/ZANNI


- DÜŞÜNCEMİZİ DEĞİŞTİREBİLMEK:
"ZAAFİYET" değil MEZİYET


- DÜŞÜNCENİN, GELİŞİGÜZEL "KULLANILIŞI" ile/değil/yerine/>/>< FELSEFE


- DÜŞÜNDÜREN(/"ÜZEN/KIRAN"):
DÜŞMANIN ...
SALDIRILARI ile/ve/değil/||/<>/< AKIL VE ZEKÂ DIŞI "SÖZ VE DAVRANIŞLARI"


- DÜŞÜNME ile/ve/||/<>/>/< DUYUMSAMA


- DÜŞÜNME ile/ve/||/<>/> İLERLEME


- DÜŞÜNMEDEN KONUŞMAK ve/ne yazık ki/||/<>/> SONRADAN DÜŞÜNMEK ZORUNDA KALMAK


- DÜŞÜNMEK ile/ve/||/<>/> "HESAP ETMEK"


- DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/<> DÜŞÜNDÜĞÜNÜ DÜŞÜNMEK


- DÜŞÜNMEK ve/||/=/<> GÖRMEK

( DÜŞÜNMEK: Görmeyi, yeniden ve tekrar tekrar öğrenmek. )


- DÜŞÜNMEK ile/ve/||/<>/> KONUŞMAK ile/ve/||/<>/> YAPMAK

( Konuşmadan önce "konuşmak". İLE/VE/||/<>/> Yapmadan önce "yapmak". İLE/VE/||/<>/> [olumlu/olumsuz] Kesinleşmeden önce "görmek/denemek". )


- DÜŞÜNMENİN/KONUŞMANIN (OLASI) SONUÇLARINI:
"ÖNGÖRMEK" ile/ve/değil/yerine/<> "GÖZE ALMAK"


- DÜŞÜNMEYE/ANLATMAYA BAŞLAMA:
KÖTÜLERDEN ile/değil/yerine İYİLERDEN


- DÜŞÜNMEYİ BECEREMEMEK ve/||/<>/>/< DÜŞÜNMEYİ SEV(E)MEMEK


- DÜŞÜNSEL ile/ve/||/<>/> SEZGİSEL


- DÜŞÜNSEL ile/ve/||/<> UZAMSAL


- DÜŞÜNÜLEBİLİR/LİK ile/ve/||/<> BİLİNEBİLİR/LİK


- DÜŞÜNÜLEBİLİR ile/ve/||/<> BİLGİNİN KONUSU OL(A)MAMA ile/ve/||/<> DİLE GETİRİLEMEME


- DÜŞÜNÜR ile/ve/ne yazık ki/> DÜŞÜNÜLENLERİ "DÜŞÜNÜR"

( Her uzun dönemde, ancak birkaç kişi. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/> Geri kalanlar. )


- DUVARI SIRTINA YASLAMAK ile/değil/>< DUVARA SIRTINI YASLAMAK


- DUYARLI/LIK ve/||/<> ÖZEN / TİTİZ/LİK


- DUYARLIK ile/değil DUYARLILIK

( Duyma/işitme aracının/durumunun/sürecinin ve olanağının var olması ya da sürmesi. İLE/DEĞİL Çevresinde ve odağında olanı saygı, ölçü ve özenle anlamaya[düşünmeye ve sorgulamaya] öncelik verme çabası. )


- DUYARLILIK/HASSASİYET ile/ve/değil/yerine KAYGI/ENDİŞE [>< BİLGİ/BİLİNÇ]


- DUYARLILIK ile/ve "TOPLUMSAL ROL"

( SENSITIVITY vs./and "SOCIAL ROLE" )


- DUYARLILIK = HASSASİYET = SENSIBILITY[İng.] = SENSIBILITÉ[Fr.] = SENSIBILITÄT, SINNLICHKEIT[Alm.] = SENSIBILIDAD[İsp.]


- DUYARLILIK ile/ve İMGELEM

( DUYUSALLIK + DUYGUSALLIK = DUYARLILIK )

( SENSITIVITY vs./and IMAGINATION )


- DUYARLILIK ve/> ÖZ | OLUŞ

( Duyarlılık, özünüze yeni bir başlangıcın açılımıdır. )

( SENSITIVITY and/> ESSENCE | BEING
Sensitivity is the beginning of the new openning in your being. )


- DUYGU:
İÇSEL ile/ve/||/<>/> YOL GÖSTERİCİ


- DUYGU:
SEMPATİK DÜZENEK ve/||/<> PARASEMPATİK DÜZENEK

( DUYGU: Düşüncenin, gövde üzerinde/eşliğinde, sempatik ve parasempatik düzenekle açığa çıkan fizyolojik etkileşimleri/yansımaları. )


- DUYGU ile/ve/=/||/<> BULANIK DÜŞÜNCE


- DUYGULARIN KONUŞULMASI ile/ve/||/<> GEREKSİNİMLERİN GİDERİLMESİ


- DUYGUSAL = HİSSÎ = SENTIMENTAL[İng., Fr.] = SENTIMENTAL, EMPFINDSAM[Alm.]


- DUYGUSAL ile/ve/||/<>/> SEZGİSEL


- DUYMAK/DUYUMSAMAK ile/ve/||/<>/< ÖNEMSEMEK


- DUYU ve/||/<>/> ALGI ve/||/<>/> BETİMLEME ve/||/<>/> TASARIM


- DUYU ve/||/<> DUYGU ve/||/<> AKIL

( Akıl eleştiri kaldırır, duygu/vicdan kaldırmaz. )

( Duygular bilgilerle ters orantılıdır. Ne kadar az biliş varsa o kadar savunuş vardır. )

( ZİHİN: İç duyuların toplam adı. )

( DUYU: (DIŞ DUYULAR) İNTİBÂ/İZLENİM/MÜŞAHEDÂT ve DUYGU: (İÇ DUYULAR) ANLAM-DEĞER, MANEVİYAT/VİCDÂNİYAT, (AHLÂK, DİN, ESTETİK) [ ZİHİN/İHSAS/MAHSUSAT ] ve AKIL: AKLİYÂT/MÜDRİKÂT, TÜMELLER-FORMLAR, BİLGİ(TANIM + YARGI + TASAVVUR + TASDİK) [ İDRAK ] )

( Sadece duyulara verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi sakatlar. VE/||/<> Sadece duygulara verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi köreltir. VE/||/<> Sadece akla verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi ketler. )

( Sadece duyulara verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi hayvanileştirir. VE/||/<> Sadece duygulara verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi mistikleştirir. VE/||/<> Sadece akla verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi vahşileştirir. )

( ... VE/||/<> Karanlık. VE/||/<> Aydınlık. )

( SENSE and/||/<> EMOTION and/||/<> REASON )


- DUYULAR/DA:
SINIRLI/LIK ile/ve/||/<> ÇARPITICI/LIK


- DUYUMSAMA ile/ve/||/<> DUYARLILIK

( Dışarıdakilerde/n. İLE/VE//||/<> İçte/n. )


- DUYUMSAMAK ile/ve/<> KABUL ETMEK


- DUYUMSATABİLMEK/DUYUMSAYABİLEN ile/ve/||/<>/> DUYUMSAYABİLDİĞİNİ, DUYUMSATABİLMEK/DUYUMSATABİLEN


- DUYUSAL-NESNE DÜRTÜSÜ ve BİÇİM DÜRTÜSÜ | ile/ve/||/<>/> OYUN DÜRTÜSÜ

( Doğal yanımız/yaşamımız. VE Akıl yanımız. İLE/VE/||/<>/> Canlı biçim.[Güzellik ve özgürlük.][İkisi arasında kurulmak istenilen uyumdur. Sanatta ortaya çıkar.][İnsan, oynayabildiği yerde tamlık kazanır.] )


- DUYUSAL ile/ve/<> USSAL

( Geçici. İLE/VE/<> Kalıcı. )


- DÜZELTME ile/ve/değil/<>/> GELİŞTİRME


- DÜZEN/Lİ/LİK ile/ve/||/<>/> KURUM/SAL/LIK


- DÜZEN ile/ve/||/<> BAĞLAM


- DÜZEN ile/ve DENGE ile/ve UYUM

( Düzenli bir hayat yaşayın ama onu kendi içinde bir amaç haline getirmeyin. )

( SETTING/ORDER/REGULARITY vs. BALANCE
Live an orderly life, but don't make it a goal by itself. )


- DÜZEN ile/ve/||/<>/> DÜZEY


- DÜZEN ve/<> GÜZELLİK ve/<> UYUM

( ORDER and/<> BEAUTY and/<> HARMONY )


- DÜZENLEME ve/+/||/<>/> ANLAMA ve/+/||/<>/> DÖNÜŞTÜRME


- DÜZENLEYİCİ(KOMPOZİTÖR) ile YARATICI


- DÜZENLİ/LİK ile/ve/<> BÜTÜNLÜK/LÜ/LÜK


- DÜZENLİLİK ile/ve/<> BÜTÜNLÜLÜK


- DÜZENSİZLİK İÇİNDE/Kİ DÜZEN ile/ve DÜZEN İÇİNDE/Kİ DÜZENSİZLİK

( REGULARITY IN DISORDER vs./and DISORDER IN REGULARITY )


- DÜZGÜN DAİRESEL HAREKET ile DÜZGÜN DOĞRUSAL HAREKET

( Açısal hızın sabit kaldığı hareket. İLE Hız vektörünün yön ve büyüklüğünün doğru boyunca değişmediği [sabit kaldığı] hareket. )

( UNIFORM CIRCULAR MOTION vs. UNIFORM LINEAR MOTION )

( LE MOUVEMENT CIRCULAIRE UNIFORME avec LE MOUVEMENT lINÉAIRE UNIFORME )

( GLEICHFÖRMIGE KREISBEWEGUNG mit GLEICHFÖRMIGE LINEARBEWEGUNG )


- DÜZGÜN ile/ve/değil/||/<>/< DÜZ

( Bilgiye uzanan yol, hiçbir zaman, düz ve düzgün olmamıştır. )


- DÜZGÜN ile/ve/||/<> DÜZENLİ


- DÜZGÜN ile YAMUK


- DÜZLÜK ÜZERİNE YAPILAN RESİM ile KUBBE ÜZERİNE YAPILAN RESİM


- EBAD-I SELÂSE değil/yerine/= ÜÇ BOYUT


- ECEL ile/ve/||/<>/> AMEL ile/ve/||/<>/> EMEL


- EDEB ile/ve/<> ZARÂFET


- EDEBÎ (OLAN) ile/ve/||/<>/>/< EBEDÎ (OLAN)


- EDEBİYAT ile YAZIN


- EDEN BULUR (KADER[Ar. < KADAR]/KARMA[Hintçe]) ile/ve/||/<>/> NE EKERSEN, ONU BİÇERSİN


- EDEP ve/||/<>/< AKIL

( Kişinin, aklı kadar edebi; edebi kadar da ederi vardır. )


- EDİB ve/||/<> NAZİK ve/||/<> HAZİK

( Sözümüzde. VE/||/<> Davranışımızda. VE/||/<> İşimizde[ustalığımızda]. )


- EDİLGEN ile/ve/değil/||/<>/< ETKİN OL(A)MAYAN


- EDİNİM ile ÇIKARIM

( TO OBTAIN vs. INFERENCE )


- EFSANE[Ar.] değil/yerine/= GÜZELLEME


- EFSÂNEVÎ ile/ve/||/<> ÂBİDEVÎ


- EGEMENLİK:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ ile/ve/||/<> EVRENSEL


- EĞİLİM ile/ve/||/<>/> EYLEM


- EĞİLME:
BARDAK ile/ve/değil/||/<>/>/< SÜRAHİ

( Çırak. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Usta. )

( Derin olan, dolu olan, usta olan, boyun büker/bükmelidir! Çırak değil! )


- EĞİLMEDE:
"ÇIKAR" / "ÜSTÜNLÜK" ile/değil/yerine SAYGI

( Nokta kadar "çıkar/ın" için, virgül kadar eğilme! / Kimse, kimseden "üstün" ya da yukarıda değildir/olamaz. İLE/DEĞİL/YERİNE Bir kişinin, hizmetine, emeğine, çabasına saygı duyuyorsak... )


- EĞİTİLMİŞ/LİK ile/ve/||/<>/< ADANMIŞ/LIK


- EĞİTİM:
GERÇEKLERİN ÖĞRETİLMESİ ile/ve/değil/||/<>/< DÜŞÜNMEK İÇİN AKLIN EĞİTİLMESİ


- EĞİTİM:
SÜS ile/ve/||/<> SIĞINAK

( İyi/bahtiyâr zamanlarda/koşullarda. İLE/VE/||/<> Kötü/bedbaht zamanlarda/koşullarda. )


- EĞİTİM ile/ve/||/<>/> DENETİM


- EĞİTİM ile/ve/> DUYARLILIK

( EDUCATION vs./and/> SENSITIVENESS )


- EĞİTİM ile/ve/||/<> EDİNİM


- EĞİTİM ile/ve/||/<> GÖRGÜ


- EĞİTİMİN:
KÖKLERİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> MEYVESİ

( Acı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Tatlı. )


- EĞLENEBİLDİKLERİN ile/ve/||/<> ANLATABİLDİKLERİN ile/ve/||/<> AĞLAYABİLDİKLERİN

( Arkadaş. İLE/VE/||/<> Dost. İLE/VE/||/<> "Kardeş". )


- EGLOG[Yun.] ile/ve İDİL[Yun.]

( Kısa kır/pastoral koşuğu. İLE/VE Kır yaşamı içinde, aşk konusunu işleyen kısa koşuk/şiir, yazı. )


- EGZERSİZ ile/değil/yerine ÇALIŞMA


- EHEMMİYET[Ar.] değil/yerine/= ÖNEM, DEĞERLİLİK


- EHLEN ile/ve/||/<>/> SEHLEN

( Beceriyle. İLE/VE/||/<>/> Kolaylıkla. [hoş geldiniz ve sefalar getirdiniz] )


- EK ile/ve/<> ÖRNEK


- EKARTE[Fr. < ÉCARTÉ] (ETMEK) değil/yerine/= KONU DIŞI(NDA TUTMAK)


- EKİN(KÜLTÜR):
MİRAS değil EMÂNET


- EKİZ ÇEKİMİNDE:
DİYAFRAM ile/ve/||/<> ENSTANTANE ile/ve/||/<> ISO

( )


- EKİZ/FOTOĞRAF:
YAKALANAN ile/ve/değil/||/<>/< İNŞÂ EDİLEN


- EKİZDE(FOTOĞRAFTA):
70'LER ile/ve/||/<>/> 80'LER ile/ve/||/<>/> 90'LAR ile/ve/||/<>/> 2000'LER ile/ve/||/<>/> 2010'LAR

( Sayın Özcan Yurdalan'ın sunumunu, burayı tıklayarak dinleyebilirsiniz... )


- EKİZDE(FOTOĞRAFTA):
ANALOG ile/ve/||/<>/> DİJİTAL

( Analog ve Dijital Bilgi ve Deneyimleri - Ersin Alok

Anadolu'da, Tanrıların Doğuşu - Ersin Alok )


- EKİZDE(FOTOĞRAFTA):
TAFK ile/ve/||/<>/> İFSAK ile/ve/||/<>/> TAFK ile/ve/||/<>/> AFSAD ile/ve/||/<>/> AFAD

( [kuruluş yılı] 1950 ile/ve/||/<>/> 1959 ile/ve/||/<>/> 1959 ile/ve/||/<>/> 1977 ile/ve/||/<>/> 1979 )


- EKİZDE/FOTOĞRAFTA:
ANALEMMA ile/ve/||/<> TUTULEMMA

( Bir gök cisminin bir başka gök cisminden gözlendiği zaman, gökküre üzerinde günün belirli bir anındaki ortalama konumuna göre yıl içindeki hareketini gösteren eğridir. Bir analemma fotoğrafı, yıl içinde farklı günlerde hep aynı saatte güneşin fotoğrafını çekerek elde edilebilir. İLE/VE/||/<> Analemma'nın güneş tutulması içereni. )


- EKİZDE/FOTOĞRAFTA:
ORTOKROMATİK ile/ve/||/<> PANKROMATİK/PANORAMİK


- EKLEMEK/ÇIKARMAK ile DEĞİŞTİRMEK

( TO ADD/EXTRACT vs. TO CHANGE )


- EKMEK ve/||/<> KÂĞIT

( Gövdenin beslenmesinde. VE/||/<> Zihnin/gönlün beslenmesinde. )


- EKONOMİK DEĞER ile/ve ESTETİK DEĞER

( ECONOMIC VALUE vs./and AESTHETIC VALUE )


- EKREM REŞİT REY ve/||/<> CEMAL REŞİT REY

( ["Lüküs Hayat" oyununun]
Yazarı. VE/||/<> Müzik yapımcısı. )


- EKSEN/MİHVER[Ar. çoğ. MAHÂVİR] ile/<> ORTAY

( Bir cismi, iki eşit parçaya bölen, gerçek ya da sanal çizgi. | Üzerinde bir pozitif yön varsayılan sonsuz doğru. | Dingil. İLE/<> [mat.] Bir düzlem şeklin aynı yöndeki koşut tüm kirişlerini eşit parçalara bölen çizgi. | Bir uzayı, bir yüzeyi, iki eşit parçaya bölen çizgi/düzlem. )

( MİHVER ile/<> ... )


- EKSİK/LİK ile/ve/||/<>/>/< EZİK/LİK


- EKSİK/LİK ile/değil/yerine FARKLI/LIK


- EKSİK/LİK ile/ve/değil/yerine ÖRTÜK/LÜK


- EKSİKLERİ/Nİ TAMAMLAMAK ile/ve/değil/||/<> FAZLALIKLARI/NI ATMAK


- EKSİKLERİMİZLE/HATALARIMIZLA:
"SAKLAMBAÇ OYNAMAK" ile/değil/yerine/>< YAKALAMACA OYNAMAK


- EL SALLAMA! ve/||/<> BEL BAĞLAMA!

( Dönecek olana. VE/||/<> Dönmeyecek olana. )


- EL-KOL (HAREKETİ)


- EL ve/<>/||/hem de BEYİN

( Gövdenin tüm kısımlarınınkine nispetle el derisi en dengeli olanıdır, el derisinde, en dengeli olan avuçiçi derisidir. Sonra, sırasıyla parmakların derisi ve onlardan da işaret parmağının derisi ve son olarak en dengeli olan işaret parmağının uc kemiğinin derisidir. Bundan dolayıdır ki, işaret parmağının ve öteki parmakların ucları duyu idraki için en iyi örgenlerdir. )

( Eller, beynin uzantısıdır. )

( Ne edersen elinle, o da gider seninle. )

( MAN-: El ile [MANUSCRIPT, MANİVELA] )

( Zihninizde ne varsa, elinize o vurur. )

( )

( AMBIDEXTRUS: İki elini de kullanabilme. )


- ELBETTE ile/ve/||/<> GÖRÜNDÜĞÜ/BİLİNDİĞİ GİBİ


- ELE GEÇİRMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< YÖNETEBİLMEK

( )


- ELEŞTİRİ:
REDDETMEK değil/yerine/>< GÖZDEN GEÇİRMEK


- ELEŞTİRİ/LER ile ÖVGÜ/LER

( Kurtuluş. İLE Yok olma, etme/edilme. )

( Olgun birini dost edinmek istersek... İLE "Bilgisiz birini dost edinmek istersek..." )


- ELEŞTİRİ/TENKİD:
OLUMSUZ/MENFÎ ile/değil/yerine/>< OLUMLU/MÜSPET


- ELEŞTİRİ/TENKİD ile/ve/||/<> MİHENK/MİHENGE/ÖLÇÜYE (BAŞ)VURMAK


- ELEŞTİRİ ile "ALT-ÜST ETME"


- ELEŞTİRİ ile/ve/= BİLİNÇ/SİZLİK / ŞUUR/SUZLUK

( CONSCIOUSNESS vs./and/= CRITIQUE )


- ELEŞTİRİ ile/ve/<>/> ÇOĞALMA

( Eleştiril(e)meyen şey, çoğal(a)maz. )


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞİNİ


- ELEŞTİRİ ve DEVİM/DİNAMİK

( CRITIQUE and DYNAMICS )


- ELEŞTİRİ ile/ve/> DİKKAT ÇEKMEK ile/ve/> ABARTMAK


- ELEŞTİRİ ile/değil/yerine/< GERİBİLDİRİM


- ELEŞTİRİ ile/ve KATKI

( CRITIQUE vs./and CONTRIBUTION )


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLUMLU/OLUMSUZ TESPİT


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TARTIŞMA


- ELEŞTİRİ = TENKİT = CRITICAL[İng.] = CRITIQUE[Fr.] = KRITIK[Alm.] = KRITIKE[Yun.] = CRÍTICO[İsp.]


- ELEŞTİRMEK ÜZERE BİLGİ TOPLAMAK/CIMBIZLAMAK ile/değil/>< (TAM/DOĞRU/SAMİMİ) DİNLEMEK


- ELİMİNE[Fr.] (ETMEK) değil/yerine/= ELEMEK/AYIKLAMAK


- ELİMİZDEN GELDİĞİ KADAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DİLİMİZİN DÖNDÜĞÜ KADAR


- ELİN KİRİ ile/ve/||/<>/>/< KALBİN KİRİ

( Sabun ile su temizler. İLE/VE/||/<>/>/< Dost ile sohbet temizler. )


- ELİNİ ETEĞİNİ (ÇEKMEK)


- ELVAN ile EBRÛ


- EMÂRE[Ar.] ile ALÂMET[Ar.]

( Belirti, iz, ipucu. İLE Belirti, işaret, iz, nişan. | Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan nesne. )


- EMEK ile/ve/||/<> EDEP ile/ve/||/<> SABIR


- EMEK ile/ve HAREKET

( LABOUR vs./and MOVEMENT )


- EMEK ve/||/<> SEVİNÇ


- EMİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TEKLİF


- EMPATİ:
"ONUN YERİNE DÜŞÜNMEK"
değil
ONUN/ONLAR GİBİ DÜŞÜNMEK/ONUN DÜŞÜNCESİNİ/DUYGUSUNU ANLAMAYA ÇABALAMAK


- EMPATİ:
BİLİŞSEL ile/ve/||/<>/> DUYGUSAL


- EMPATİ ile/ve HOŞGÖRÜ

( Hoş gördün mü, yorgunluk kalmaz. )

( EMPATHY vs./and TOLERANCE )


- EMPATİK:
ANLAYIŞ ile/ve/||/<> DOĞRULAMA ile/ve/||/<> İRDELEME ile/ve/||/<> KATILIM ile/ve/||/<> YORUMLAMA


- EMSAL ile/ve/||/<> HABERCİ


- EN ... değil/yerine DAHA ...

( "Ya, ya da" düşüncesi/zannı/yüklemesi. DEĞİL/YERİNE "Hem, hem de | Ne, ne de" düşüncesiyle/mantığıyla. )

( Durağan. DEĞİL/YERİNE Hareketli. )

( Yapay. DEĞİL/YERİNE Doğal. )

( Sahte. DEĞİL/YERİNE Gerçek. )

( Konfor temelli/odaklı. DEĞİL/YERİNE Yaşam temelli/odaklı. )

( İnorganik. DEĞİL/YERİNE Organik. )


- EN (")ÜSTÜNLER/BÜYÜKLER("):
AHMAKLIK/HAMÂKAT ve KENDİNİ BEĞENMEK değil/yerine AKIL ve İYİ HUY

( Yoksulluğun. VE Korkulacakların. DEĞİL/YERİNE Zenginliğin. VE Beğenileceklerin. )


- EN ACINILACAK "KİŞİ/LER":

( Başkalarının acılarına kayıtsız kalanlar. )


- EN ANLAMLI YEMİN ile EN BÜYÜK İNTİKAM ile EN ADİ SÖZ ile EN İYİ YANIT

( Söz vermek. İLE Affetmek. İLE "Seni hiç sevmemiştim." İLE Gülüp geçmek. )


- EN BÜYÜK "GÖSTERİŞ": DOĞALLIK


- EN BÜYÜK ile/ve/değil/yerine/||/<> TEK


- EN GÜZEL/ÖZEL YER/LER

( * KAŞMİR )


- EN HIZLI OLAN:
| SES HIZI ve IŞIK HIZI | ile/ve/değil/||/<>/>/< DÜŞÜNCE HIZI

( | [ a0 = 340 m/s ] VE [ c0 = 300.000 km/s ] | İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Sınırsız ve en hızlı. )

( | [ a0 = 1/√K0 g0 ] [ a0 = √ m . Y ] VE [ c = 1/√e0 μ0 ] | İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< ... )


- EN İYİ ile/ve/<>/>< EN KÖTÜ

( Çalışmaz. İLE/VE/<>/>< İşlemez. )

( Ümit et! İLE/VE/<>/>< Hazırlıklı ol! )

( Not works. VS./AND/<>/>< Not runs. )

( THE BEST vs./and/<>/>< THE WORST )


- EN KİTAP DÜŞKÜNÜ SULTANLAR

( * FATİH SULTAN MEHMET )

( * I. MAHMUD
* III. MURAT )


- EN YAVAŞ HAREKET EDEN HAYVAN:
BRADIPUS değil SLOTH

( ... DEĞİL 3 parmaklı, üç tırnaklıdır. Saatte en çok 0.0048 km. hıza ulaşabiliyor. Amerika'da yaşar. )


- EN YAVAŞ HAREKET EDEN KUŞ

( HOATZİN )


- EN ile/ve/||/<> TAM


- ENCÂM[Ar.] ile/ve/<>/> SERENCÂM[Fars.]

( Son, nihayet. İLE/VE/<>/> Bir işin sonu. | Başına gelen. | Olay/vak'a. )


- ENDÜSTRİ 1 - 4:
BUHAR ve/||/<>/> ELEKTRİK ve/||/<>/> OTOMASYON ve/||/<>/> NESNELERİN İNTERNETİ


- ENERJİ ile DEVİNGENLİK/CANLILIK/HAREKETLİLİK

( ENERGY vs. DYNAMISM )


- ENERJİ ile/ve/ya da/<> KAPASİTE

( Çabalamanın yararı olmadığında, enerjinizi harcamamaya bakın. )

( ENERGY vs./and/or/<> CAPACITY )


- ENFORMASYON[İng. < INFORMATION] değil/yerine/= BİLGİLENDİRME


- ENGEISTON değil/yerine/= SANATÇI


- ENGEL OLMAK değil/yerine TEŞVİK ETMEK


- ENSTALASYON[Fr., İng. < INSTALLATION] değil/yerine/= YERLEŞTİRME


- ENTEGRASYON[Fr./İng.] değil/yerine/= BÜTÜNLEŞME


- ENVÂ'[< NEV]:
ÇEŞİTLER, TÜRLER


- EPOPE[Fr. < Yun.] değil/yerine DESTAN


- ERDEM:
EĞİTİMLE ile/ve/||/<>/< ALIŞKANLIKLARLA ile/ve/||/<>/< DOĞAL


- EREK ile/ve/||/<>/> GEREK


- ERGON/OMİK değil/yerine/= İŞLEV/SEL


- ERİNÇ/HUZUR ve/||/<> BARIŞ

( İç/içte. VE/||/<> Dış/dışta. )


- ERİŞKİN/LİK ile/ve YETKİN/LİK


- ERKEN BAROK ile BAROK


- ESARETİN BEDELİ(SHAWSHANK REDEMPTION) ile/ve/||/<>/< RASHOMON

( "Rashomon Etkisi"nin, felsefe, bilim, sanat, sinema, psikoloji, tüze(hukuk), adlî tıp ve psikoloji alanlarındaki karşılıklarını daha kapsamlı değerlendirebilmek için Rashomon filmini izleyebilir ve sevgili Sevil Atasoy hocamızın sunumunu dinlemek için burayı tıklayınız... )

( )

( )


- ESAS/ASIL ile/ve/||/<> DAYANAK


- ESEFOĞLU SANATSAL ÜRÜNLERİ


- EŞEK HAZZI ile SANATÇI HAZZI

( DONKEY PLEASURE vs. PLEASURE OF ARTIST )


- EŞELEMEK ile KAZMAK/KAZIMAK


- ESEME/MANTIK ile/ve/<> ALGI DÜZENEĞİ(/"DÜŞÜNCE KALIBI")(/PARADİGMA)


- ESER ile/ve/<>/|| ŞAH-ESER


- EŞİK ile/ve/||/<> ARALIK


- ESİN ve/||/<>/> BESİN


- ESİNLENME ile/ve/değil/||/<>/< ÇAĞRIŞIM


- ESİNLENME ile/ve/||/<> ÖYKÜNME


- EŞİT OLAMAMA ile/ve/||/<> TAYİN EDİLEMEME


- EŞİT OLMA ile/ve/||/<> EŞİT OLMAMA

( Yaşamda. İLE/VE/||/<> Doğa(l)da. )


- EŞİT/LİK ile BAĞDAŞIK/LIK


- EŞİT/LİK ile/ve/<> UYUMLU/LUK


- EŞİTLİK ADÂLETİ ve/||/<> ONUR ADÂLETİ


- ESKİ EŞYA ve/||/< ESKİ DÜŞÜNCE

( At! VE/||/<> At! )


- ESKİ ile KLÂSİK

( OLD vs. CLASSICAL )


- ESKİYLE "SAVAŞMAK" ile/değil/yerine YENİSİNİ YARATMAK


- ESKİZ değil/yerine/= TASLAK


- EŞLEŞTİRİLMİŞ OLAN/LAR ile/değil/yerine İLİŞKİLENDİRİLMİŞ OLAN/LAR


- EŞLEŞTİRME ile/değil/yerine İLİŞKİLENDİRME


- EŞMEK ile EŞELEMEK

( Toprağı veya toprak gibi yumuşak bir şeyi biraz kazmak. | Araştırmak, incelemek. İLE Dağıtıp karıştırmak. | Bir işin, sorunun aslını anlamaya çalışmak, kurcalamak. )


- ESNEK/LİK ile/ve/<> GENİŞ/LİK


- ESNEK ile/ve GENİŞ


- ESNEKLİK ve/||/<>/> SAĞLAMLIK/GÜÇ ve/||/<>/> BİLGELİK/İRFAN/HİKMET

( Çocuk gibi. VE/||/<>/> Demir gibi. VE/||/<>/> Bilge gibi. )


- ESNETMEK ile SÜNDÜRMEK

( ... İLE Bir şeyi çekerek uzatmak, esnetmek. )


- EŞSÖZ


- ESTETİK ile SANAT

( Estetik sanatın ahlâkıdır. )


- ESTETİK


- ESTETİK ALGI ile ESTETİK DEĞER


- ESTETİK ALGI ile ESTETİK YARGI

( Felsefe. İLE Bilim. )

( Bakışma. İLE Konuşma. )

( Öznel. İLE Toplumsal. )


- ESTETİK DEĞER ile/ve SANATSAL DEĞER

( Doğal. İLE/VE Yapay. )


- ESTETİK ELEŞTİRİ ile İZLENİMCİ ELEŞTİRİ


- ESTETİK NESNE ile/ve ESTETİK ÖZNE


- ESTETİK ÖNERME/YARGI ile/ve MANTIKSAL ÖNERME/YARGI


- ESTETİK ÖZNE ile/ve/> ESTETİK NESNE ile/ve/> ESTETİK TAVIR ile/ve/> ESTETİK HAZ ile/ve/> ESTETİK YARGI ile/ve/> DEĞER


- ESTETİK ile/ve/||/<> BAKIŞIM(SİMETRİ)


- ESTETİK = BEDİİYAT = AESTHETICS[İng.] = ESTHÉTIQUE[Fr.] = AESTHETIK[Alm.] = AISTHETIKÉ[Yun.] = ESTÉTICO[İsp.]


- ESTETİK ve/||/<>/> ESNEKLİK


- ESTETİK ile ESTETİZE

( AESTHETIC vs. AESTHETISED )


- ESTETİK değil/yerine/= GÜZELDUYU


- ESTETİK ile/ve/<> METAFİZİK

( Kişinin, kendinde duyduğu eksikliğe arayış. İLE/VE/<> Kişinin, varlıkta, evrende ve kendinde aradığı ilkesellik ve anlamlılık. )


- ESTETİK ile/ve/<> SANAT

( Estetik, sanatın ahlâkıdır. )

( Estetik, duyarlılıkta oluşan tikel anlamın şeyleşmesini/nesneleşmesini hem duyarlılık, hem de nesneleşme yönünden inceleyen bilimdir. )

( Sanatın nesneleri, estetiktir fakat estetiğin nesneleri, sorun yaratır. )

( Estetik duygulanım, estetik değildir. )

( Estetik için süreklilik gerekir. )

( Estetik duyuş, kavrama dayanmaz. )

( Estetiği kuran, şiirdir. )

( İLM-İ MAHÂSİN ile/ve/<> FENN )


- ESTETİK ile/ve SİLÜET

( AESTHETICS vs./and SILHOUETTE )


- ESTETİK ile/ve/||/<> TARİH


- ETİK ile/ve/< ESTETİK

( Birlikte görmek/tutmak gerekiyor. )


- ETKEN ile/ve/değil/||/<> DEĞİŞKEN


- ETKİ > TEPKİ ile/değil/yerine/> ETKİ > ANLAM > TEPKİ


- ETKİ ile/ve/||/<> GEÇİŞ


- ETKİ ile/ve/||/<>/> İZ


- ETKİ ile/ve/<>/> YANSIMA


- ETKİ ile/ve/||/<> YAPI


- ETKİLENMEK ile/ve/> ESİNLENMEK

( TO GET EFFECTION vs./and/> TO BE INSPIRED )


- ETKİLEŞİMLİ ve/||/<> DEVİNGEN


- ETKİLEYİCİ ile/ve/||/<> "ÇARPICI"


- ETKİLEYİCİ ile "DOKUNAKLI"


- ETKİN ile/ve/<> ETKİLİ


- ETKİN = FAAL = ACTIVE[İng.] = ACTIF[Fr.] = AKTIV[Alm.] = ACTIVO[İsp.]


- ETKİNİN:
BULAŞMAMASI ile/ve/||/<> BOZULMAMASI


- ETKİNLİK/FİİL ile/ve DAVRANIŞ ile/ve EYLEM

( İş üretir. Durumu değiştirmektir. İLE/VE Psişik durumların dışavurumu. İLE/VE Bilinçli, amaçlı etkinlik. )


- ETRAFINDA:
"ÇOK KİŞİ" değil/yerine (SADECE) KİŞİ/ADAM


- ETÜT/ETÜD[Fr. < ETUDE] değil/yerine/= ÇALIŞMA

( Herhangi bir konuda yapılan inceleme, araştırma. | Ön çalışma. | Belirli bir konuyu inceleyen, araştıran yapıt ya da yazı. | Öğrencilerin, bir belletmenin gözetimi, denetimi altında ders çalışması, mütalaa, müzakere. )


- EVET DERİM/DEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAYIR DİYEMEM(EK)

( Özellikle de sevdiğin birinden alabileceğin "evlilik teklifi"ne... )


- EVRAKLAR/LA değil EVRAK/LA

( "Evrak", varak[Ar. yaprak, yazılı kâğıt, varaka] sözcüğünün çoğulu olduğundan, çoğul olana bir "-ler" eki daha olmaz/kullanılamaz. )


- EVRENSEL BİLİM ile/ve/||/<> DÜNYA GÖRÜŞÜNÜN BİLİMİ


- EVRENSEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<> KALICI/LIK


- EVRENSEL ile/değil TÜMEL


- EVRENSELLİK ile/ve/<>/< ZORUNLULUK


- EYLE! ve/||/<> GÖSTER! ve/||/<> KANITLA!

( Konuşmak yerine. VE/||/<> Söylemek yerine. VE/||/<> Söz vermek yerine. )

( Instead of talk! AND/||/<> Instead of say! AND/||/<> Instead of promise! )

( ACT! and/||/<> SHOW! and/||/<> PROVE! )


- EYLEM:
ÖZEN ve/||/<> DİSİPLİN


- EYLEM/FİİL ile/ve ETKİNLİK/FAALİYET

( Tek. İLE/VE Çok. )

( Somut. İLE/VE Soyut. )

( Fizikteki simgesi: S )

( ACTION vs./and ACTIVITY )


- EYLEM/HAREKET ve/||/<>/>/< SAĞALTIM/TEDAVİ/ŞİFÂ


- EYLEM ve/<>/>< DÜŞÜNME


- EYLEM ile/değil EYLEME(K)


- EYLEM ile/ve/değil/||/<>/< EYLEMİN DEĞERİ

( Bilim. | Sanat. | Fizik/doğa. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Felsefe. )


- EYLEM ve/||/<>/> YOL GÖSTERİCİ/LİK


- EYLEME = ACT, OPERATE[İng.] = AGIR[Fr.] = HANDELN[Alm.] = AGERE[Lat.] = OBRAR[İsp.]


- EYTİŞİM/DİYALEKTİK:
DOĞAL ile/ve/||/<> TARİHSEL


- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/değil/yerine ile/ve/değil/yerine ÇOKLU EYTİŞİM / POLİ-DİYALEKTİK


- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/||/<>/> ÇOKLU EYTİŞİM


- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/||/<> TARİH


- EZBER ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLGİ


- EZBER ve/||/<> İTİRAZ


- EZBER ile/ve/||/<> TAKLİT


- EZELDE ve/||/<>/> GÜZELDE

( Nokta. VE/||/<>/> Saklı. )


- EZİCİ "GÖRÜŞ/KANAAT" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ORANTILI/ORANTISIZ "GÜÇ"


- FAALİYET[Ar.]/AKTİVİTE[Fr. < ACTIVITE | İng. < ACTIVITY] değil/yerine/= ETKİNLİK | EYLEM


- FARAZÎ ile AFÂKÎ


- FARAZÎ ile/ve/değil/||/<>/< NAZARÎ


- FARK:
"ÜSTÜNLÜK"/"OLUMSUZLUK"/"YIKICI"
değil
AYRIM/ARTI/EK/ÖZELLİK/YAPICI


- FARK ile/ve/||/<> AYRIM


- FARK ile/ve/||/<> MÜBÎN[Ar. BEYN/BEYÂN]

( ... İLE/VE/||/<> İyiyi, kötüyü [hayr'ı, şer'i] ayıran/ayırabilen. | Açık, apaçık, belirli. )


- FARK ile/ve/değil/yerine/en azından ORTAK NOKTA

( [not] DIFFERENCE vs./and/but COMMON POINT
COMMON POINT instead of DIFFERENCE )


- FARKETMEK ile/ve/<> FARK'I FARKETMEK

( AWARENESS vs./and/<> TO NOTICE OF THE DIFFERENCE )


- FARKINDALIK ve/||/<>/< ÂN'A ODAKLANMA


- FARKINDALIK ve/||/<>/>/< DENEYİMLEME


- FARKINDALIK ve/||/<> DUYGULARIN TANIMLANMASI


- FARKINDALIK ile/ve/<> İÇ GERİLİM


- FARKINDALIK ile/ve/||/<>/> PLANLANMIŞ FARKINDALIK


- FARKLAR ile/ve/||/<>/> HAKLAR


- FARKLI AÇILARDAN ve/||/<> BÜTÜNCÜL BAKMAK


- FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI ile/ve/değil/||/<> FARKLI BİR TANIM


- FARKLI/LIK ile/ve/||/<> ETKİLİ/LİK


- FARKLILIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİK

( Dilde, anlatımda/aktarımda, parçalarda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Gerçeklikte/hakikatte. )


- FARKLILIKLAR VE ÇİRKİNLİKLER ile/yerine FARKLILIKLAR VE GÜZELLİKLER


- FASÂHÂT[FESÂHÂT değil!]

( GÜZEL VE AÇIK KONUŞMA, UZDİLLİLİK, İYİ SÖZ SÖYLEME BECERİSİ )


- FÂSİH[Ar. < FESH] ile FASÎH[Ar. çoğ. FUSAHÂ]

( İptal eden, bozan, çürüten, fesheden. İLE Güzel, düzgün ve açık konuşan, iyi söz söyleme becerisi olan. | Açık, âşikâr, sarih. )


- FASILA[Ar.]/ANTRAKT[Fr. < ENTRACTE] değil/yerine/= ARA


- FAZIL BEY ile VECİHİ HÜRKUŞ

( )

(

Hava Şehitleri, 1935'ten bu yana her yıl 15 Mayıs'ta düzenlenen törenlerle anılıyor. )


- FÂZIL[Ar.] değil/yerine/= ERDEMLİ KİŞİ


- FAZÎLET ile/ve/||/<> MENFAAT ile/ve/||/<> MASLAHAT

( Bireyde. İLE/VE/||/<> Toplulukta. İLE/VE/||/<> Toplumda. )


- FEHM ile/ve AKIL ile/ve İLLET ile/ve HİKMET

( Kavram. İLE/VE Bağlam. İLE/VE Neden/içsel. İLE/VE Dışsal. )


- FELSEFE ile/ve/||/<> BİLİM ile/ve/||/<> İDEOLOJİ


- FELSEFE YANINDA/KARŞISINDA:
[ne] KEYFİYET ne de SANAT


- FELSEFE:
BETİMLEME > KAVRAM

( Felsefe, betimlemeden, kavrama geçiştir. )


- FELSEFE:
"YETENEK/ZEKÂ" ile/değil ÇABA/EMEK


- FELSEFE:
EĞİTİM ile/ve/değil/||/<>/> YETKİNLEŞTİRME


- FELSEFE:
İYİLİK ve/<> GÜZELLİK ve/<> DOĞRULUK


- FELSEFE:
NİTELİKLİ SORU, SORMA "SANATI" ile/ve/||/<>
NİTELİKLİ, SORU SORMA "SANATI"


- FELSEFE/BİLİM/SANAT'TA:
SAYGI DUY(UL)MA ile/ve/||/<>/< SAYGI UYAN(DIR)MA


- FELSEFE ve/||/<> ANAHTAR KAVRAMLAR


- FELSEFE ve/||/<> AŞK ve/||/<> SANAT

( "Evet!" diyememektir. VE/||/<> "Hayır!" diyememektir. VE/||/<> Soruyu anımsayamamaktır. )


- FELSEFE ile/ve/||/<> İNSAN


- FELSEFE ve SANAT ve GÖRELİLİK


- FELSEFE ve/||/<> SANAT ve/||/<> KEŞİF

( Soyutlayarak[tenzih ederek]. VE/||/<> Benzeterek[teşbih ederek]. VE/||/<> Bireştirerek[tevhîd ederek]. )

( Akıl ile. VE/||/<> Hayal ile. VE/||/<> Kalp ile. )


- FELSEFE ile/ve/||/<>/< ŞAŞMA/HAYRET

( Felsefenin başlangıcı, şaşmadır/hayrettir. )

( )


- FELSEFESİZ ...:
BİLİM ile SANAT ile HUKUK/DİN ile YAŞAM

( Kör. İLE "Süsleme". İLE "Kural". İLE Yaşanmamış. )


- FELSEFEYİ ANLAMAK ile/ve/||/<> FELSEFE İLE ANLAMAK


- FELSEFÎ ANLAYIŞ VE BİLİMSEL TUTUM/DURUŞ VE SANATSAL DUYARLILIK ve/< BEREKET


- FELSEFÎ MİT ile/ve/<> ŞİİRSEL MİT


- FENÂLAŞMAK değil/yerine/= KENDİNDEN GEÇMEK


- FERÂGAT AHLÂKI > AŞK AHLÂKI


- FERDİ TAYFUR ile FERDİ TAYFUR

( 1904 - 21 Mart 1958 İLE 15 Kasım 1945 - )

( Selenlendirme sanatçısı. İLE Yorumcu. )


- FERSUDE[Fars.] değil/yerine/= ESKİMİŞ, YIPRANMIŞ, AŞINMIŞ


- FEVKALÂDE/HARİKA değil/yerine/= ÇOK GÜZEL/OLAĞANÜSTÜ


- FİDBEK[İng. < FEEDBACK] değil/yerine/= GERİBİLDİRİM


- FİGÜR ile FORM

( Şekil. İLE Biçim/Suret. )


- FİGÜRATİF[Fr..] değil/yerine/= BETİLİ

( İçinde insan, hayvan ve doğa öğeleri bulunan resim ya da heykel. )


- FİLM:
SESSİZ ile/ve/||/<>/> SESLİ


- FİLM/FOTOĞRAF:
SİYAH - BEYAZ ile/ve/||/<>/> RENKLİ


- FİLMDE:
BELGESEL ile/ve/||/<>/> KURGU


- FİLMDE:
HAREKET İMGELEMİ ile/ve/||/<> ZAMAN İMGELEMİ


- FİLMİ/KİTABI:
İZLEMEK/OKUMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< DENEYİMLEMEK


- FİLOZOF:
ANLAŞABİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZLAŞABİLEN


- FİLOZOF ile/ve/||/<> DÜŞÜNÜR ile/ve/||/<> AYDIN ile/ve/||/<> YAZAR


- FİLOZOF ile/ve/||/<> SANATÇI

( Soyutlayan. İLE/VE/||/<> Soyutlanan. )


- FLU[Fr. < FLOU]/BLURRED[İng.] değil/yerine/= BULANIK


- FOBİ ile/değil/yerine/>< HOBİ


- FOKUS[İng. < FOCUS]/LANMA değil/yerine/= ODAK/LANMA


- FOLKLOR ile HALK OYUNLARI

( FOLK vs. PUBLIC DANCES )


- FORMASYON[Fr., İng.] değil/yerine/= YETİŞİM


- FORMEL değil/yerine/= BİÇİMSEL


- FOTOĞRAF:
ÇEKİLEN ile/ve/değil/||/<>/> SEÇİLEN


- FOTOĞRAF/SİNEMA ve/=/||/<>/< IŞIK


- FOTOĞRAF ile TEMSİL


- FOTOĞRAFÇI ile/ve/değil FOTOĞRAF

( Yalan söyleyebilir. İLE/VE/DEĞİL Yalan söyleyemez. )


- FRAGMAN/TAL yerine PARÇA GÖRÜNTÜ/LER


- FRAGMAN ile/ve/||/<> KOMPARTIMAN


- FURKAN(FARKLAR) ve/+/||/<>/>/< KUR'ÂN

( Önce furkan, sonra Kur'ân. )

( Doğada. VE/+/||/<>/>/< Dilde. )

( Toplanma. VE/+/||/<>/>/< Yayılma. )

( İlim[4]. VE/+/||/<>/>/< İrfan[2] [= 6]. )

( 4[Evvel+Âhir+Zâhir+Bâtın]. VE/+/||/<>/>/< 2[Zaman ve Zemin] [= 6]. )

( Kur'ân, Kelâmullah'ın fotoğrafıdır. )

( Kur'ân, sana özel gönderilen mektup gibi okunmalıdır! )

( Çözümleme. VE/+/||/<>/>/< Birleştirme. )


- FURKAN ile/ve/<> TEFRİK


- FÜYÛZÂT[< FEYZ]

( BOLLUK, VERİMLİLİK, BEREKET | İLİM, İRFAN )


- GALİBA[Ar.] ile SANIRIM/ANLAŞILAN/GÖRÜNÜŞE GÖRE/BAKILIRSA


- GAUDI ve/<> ETSURO SOTO


- GAYRET ve/||/<>/< HAYRET


- GAYRET ile/ve/> TEVHİD


- GAZANFER ÖZCAN ve/||/<> FECRİ EBCİOĞLU

( )


- GAZETECİ ile/ve FOTOĞRAFÇI


- GEÇ KALMAK ile/değil/yerine GENÇ KALMAK


- GEÇ TANIMA/ANLAMA! değil/yerine GENÇKEN TANI/ANLA!


- GEÇERLİ/LİK ile/ve YARARLI/LIK

( VALID vs./and BENEFICIAL )



(3/6)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 1059 kez incelenmiş/okunmuştur.