Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

OZ...
İLE BAŞLAYAN SÖZCÜKLERDE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[28 Mart 2024]
itibariyle 722 başlık/FaRk ile birlikte,
846 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

- ... "ÖZELLİĞE HAİZ" değil ... ÖZELLİĞİ HAİZ


- ... GERÇEKLİK:
EVRENSEL/BÜTÜNCÜL ... ile/ve/||/<> FİZİKSEL ... ile/ve/||/<> ZİHİNSEL ... ile/ve/||/<> ÖZNEL ... ile/ve/||/<> İLİŞKİSEL ...


- "BULUŞMAK" ile/ve ÖZDEŞLEŞMEK


- "EŞ/LEŞTİRME" ile "ÖZDEŞ/LEŞTİRME"


- "GÜNDELİK DENEYİM/YAŞAYIŞ" ile/değil/yerine ÖZGÜN DENEYİM/YAŞAYIŞ

( ERLEBNIZ mit ERFAHRUNG )


- "GÜVEN KAPISI" ARAYIŞI ></< ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ/YARALANMASI


- "GÜVENLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< ÖZEL YAŞAMIN GİZLİLİĞİ


- "İÇSELLEŞTİRME" ile/ve/<> "ÖZDEŞLEŞTİRME"


- "KALP KIRMAK" değil/yerine/>< ÖZÜR DİLEMEK

( Zulm eder. DEĞİL/YERİNE/>< Feth eder. )


- "KASITLI" (OLARAK) ile/ve/değil/yerine ÖZELLİKLE


- "ÖZ TÜRKÇE" ile/ve/değil/yerine/||/<> TAM TÜRKÇE


- "ÖZEL" BİR ... ile/ve/değil/yerine/||/<> BELİRGİN BİR ...


- "ÖZELLİK" ile/ve/değil DURUM


- "ÖZGÜN" ile/değil "KAFASI KARIŞIK"


- "ÖZGÜR İRÂDE" değil İHTİYÂR

( "Özgür İrâde", yanlış bir tanım ve "tamlama"dır. (İngilizce "Free Will"den bire bir çeviri olduğundan, Türkçe'nin yapısına ve kullanımına uymaz.)

İrâdenin çeşitleri ya da özgür olanı/olmayanı yoktur. İnsandan bağımsız ayrı ve tek başına da değildir. Ancak "irâdenin özgürce kullanılması" diye bir tanım olabilir.

İrâde, tekil bir kavram da değildir. İnsan/kişi için öncelikli/ağırlıklı olarak ihtiyâr ve sonrasında da irâde olarak işler. Bunlar ayrılamaz bir kavram çiftidir.

İrâde, bitki ve hayvan ile ortak olduğumuz gövdemizle sınırlı/çerçeveli bir olanak, araç ve işlevdir. Bir şeye yönelme, kas ve sinirleri seferber etme olanağı, yapma gücü ve bilgisidir. "Evet" diyerek yönelmedir. "Zekâ"[< tezkiye/keskinleştirilmiş/bileylenmiş] ile ilişkilidir.

İhtiyâr ise "Hayır!" diyebilme, yapmayabilme gücü ve bilgisidir. Sadece insana özgü bir olanak olarak, sorgulayarak, düşünerek ve ayırt ederek yeğleme/tercih olanağımızdır.[Muhtar/iyet] "Yöneldiğimiz/yönelebileceğimiz" düşünce, söz ve eylemden göz, söz ve elimizi/ayağımızı çekebilmemizdir.[EDEB]

2.5 yaş, 4 yaş 4 ay, 7 yaştaki ayırt edebilme[temyiz] becerisi ve yetkinliğiyle 13'ten gün alarak cezai ehliyet kazanma durumu, ihtiyârımızladır. 16'dan gün alarak bazı yetkinlikler itibarı ile bir seviye daha yukarı çıkarılır. 19'dan gün aldıktan sonra da aklî meleke kaybolmadığı sürece ve bunama, Alzheimer görülmedikçe yaşam boyunca öncelikle ihtiyâr sahibi olarak yaşamını sürdürürüz. )


- "ÖZGÜRLÜĞÜNE MÜDAHALE" değil YAKINLIK ya da SAMİMİYET


- "ÖZGÜRLÜĞÜNE" YÖNELİM/EĞİLİM ile/ve/değil/yerine ÖZGÜRLÜĞE YÖNELİM/EĞİLİM


- "ÖZLEDİM" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> "ÇOK GÖRESİM GELDİ"

( Ahmet Hamdi Tanpınar'ın, eşine yazdığı mektubu sonlandırırken, "özledim" demekten utanıp "çok göresim geldi" diye yazmış olması... )


- "ÖZLEM" ve/ne yazık ki/||/<> SIKILMA ve/ne yazık ki/||/<> "TUTULMA"

( Geride bıraktıklarımızı. VE/NE YAZIK Kİ/||/<> Elimizin altındakinden. VE/NE YAZIK Kİ/||/<> Ulaşamadıklarımıza. )


- "ÖZÜNDE ..." ile/ve/<> "SONUÇTA ..."


- "ÖZÜR DİLERİM" değil/yerine "ÖZÜR/ÖZRÜMÜ BEYAN EDİYORUM/EDERİM"


- "RAHATLIK" ile/ve/değil/yerine ÖZGÜVEN


- "RUH" değil ÖZBİLİNÇ


- "ÜSTÜN/LÜK" ile/değil/yerine ÖZGÜVEN/Lİ


- (")ÇIKARLAR(").
GENEL ile/ve/||/<>/< ÖZEL


- (")ÖZGÜVEN(") ile GÖRGÜSÜZLÜK

( Fazla gevşek ya da fazla özgüvenli olunmamalı. )

( HAMHALAT: Kaba saba, görgüsüz. )

( SELF CONFIDENCE vs. LACK OF MANNERS )


- (ÖZEL OKULLARDA)
"MÜŞTERİ" değil/yerine ÖĞRENCİ


- [ne yazık ki!]
ÖZÜR DİLEYEMEMEK/DİLEYEMEYEN ile/ve/<> TEŞEKKÜR EDEMEMEK/EDEMEYEN


- [ne yazık ki]
"KAYGILARIMIZA" BOYUN EĞMEK
ve/=/||/<>/>
ÖZGÜRLÜĞÜMÜZE SIRT ÇEVİRMEK


- [ne yazık ki]
"ÖZGÜVENLİ" CAHİL ile/ve/||/<> GÖRGÜSÜZ VARSIL ile/ve/||/<> SIMARTILMIŞ APTAL ile/ve/||/<> ÇOCUK DAVRANIŞLI "YETİŞKİN"


- [ne yazık ki]
GENELLEME ile/ve/ya da/||/<>/= İNDİRGEME ile/ve/ya da/||/<>/= ÖZDEŞLEŞTİRME ile/ve/ya da/||/<>/= "KÖKTENCİLİK" ile/ve/ya da/||/<>/= "TOPTANCILIK" ile/ve/ya da/||/<>/= "SONUÇ ODAKLILIK"

( Tüm genelleme ya da indirgemeler, tamamen yanlıştır! )

( GENERALIZATION vs./and TO REDUCE, REDUCTION vs./and IDENTIFICATION vs./and RADICALISM vs./and WHOLENESS vs./and FOCUSING TO CONSEQUENCE/RESULT )


- [ne yazık ki]
KÜSTAH/LIK ile/ve/değil/||/<>/< ÖZENSİZ/LİK


- [ne yazık ki]
KÜSTAHLIK ile/ve/||/<>/< "ÖZGÜVEN"


- [ne yazık ki]
ÖZENSİZ ÜRETİM ve/||/<>/> SINIRSIZ TÜKETİM


- [ne yazık ki]
SORUMLULUKTAN KAÇMAK ile/ve/||/<>/< ÖZGÜRLÜĞÜ YADSIMAK


- AÇIKLAMA ile ÖZET/LEME

( EXPLANATION vs. SUMMARY )


- AD ile/ve/<>/< ÖZ


- ÂDİ SENET değil/yerine/= ÖZEL BELGİT


- AHKÂM (KESMEK) ile/değil/yerine ÖZGÜVEN

( [not] TO MAKE JUDGMENTS WITHOUT RESTRAINT vs./but SELF CONFIDENCE
SELF CONFIDENCE instead of TO MAKE JUDGMENTS WITHOUT RESTRAINT )


- AHKÂM-I/MEVDÂD-I MAHSUSA değil/yerine/= ÖZEL YARGILAR


- AHLÂK ile/ve/<> ÖZ

( MORALS vs./and/<> ESSENCE )


- AMATÖR değil/yerine/= ÖZENGEN/İSTEGEN


- ANABOLİK/ANABOLIC[İng.] değil/yerine/= ÖZÜMLEYEN


- ANABOLİZAN/ANABOLISING[İng.] değil/yerine/= ÖZÜMLEYİCİ


- ANABOLİZMA/ANABOLISM[İng.] değil/yerine/= ÖZÜMLEME


- ARDIŞIK/LIK ile/ve/||/<> ÖZDEŞ/LİK


- ASÂLET[Ar.]/EN[Fars.] değil/yerine/= ÖZYETKİLİK / ÖZYETKİLİCE/ÖZYETKİLİ OLARAK


- ASIL değil/yerine/= ÖZDE/GERÇEKTE


- ASİMİLASYON[Fr. < ASSIMILATION] değil/yerine/= ÖZÜMLEME

( Özümleme. | Benzeşme. | Farklı kökenden gelen azınlıkları ya da etnik öbekleri, bunların kültür birikimlerini, kimliklerini baskın doku ve yapı içinde eriterek yok etme. )


- AŞKINSAL İDEALİZM ile/ve/||/<> ÖZNEL İDEALİZM ile/ve/||/<> AŞKINSAL VE ÖZNEL İDEALİZM ile/ve/||/<> ESTETİK İDEALİZM ile/ve/||/<> SALTIK İDEALİZM

( Kant ve Schelling. İLE/VE/||/<> Fichte. İLE/VE/||/<> Schleiermacher. İLE/VE/||/<> Schiller. İLE/VE/||/<> Hegel. )


- ASLÎ NÜSHA değil/yerine/= ÖZGÜN BELGE


- ASLÎ değil/yerine/= ÖZYETKİLİ


- ASLINDA ile/ve/değil/||/<>/< ÖZÜNDE


- AYDIN = MÜNEVVER = INTELLECTUAL[İng.] = INTELLECTUEL[Fr.] = INTELLEKTUELL[Alm.] = INTELLETTUALE[İt.] = INTELECTUAL[İsp.] = PAIDEUMENOS[Yun.] = MUFEKKİR[Ar.] = RÛŞENFİKR[Fars.] = INTELLEKTUEEL[Felm.] = ZİYÂLİ[Azarbaycan = Özbek Tr.] = BİLİKTİ[Kazak Tr.] = BİLİMDÜ[Kırgız Tr.] = DIANOOUMENOS[Yun.] = PROSVEŞÇONNIY[Rusça]


- AYIRDEDİLEMEZLİK ile/ve/||/<> ÖZDEŞLİK


- AYNADA:
YÜZÜNÜ GÖRMEK ile/ve/değil/yerine ÖZÜNÜ GÖRMEK

( [istersen] Cama bak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Can'a bak! )


- AYNI/LIK ile ÖZDEŞ/LİK

( SAME vs. IDENTITY )


- AYNİYAT[Ar.] değil/yerine/= ÖZDEK


- AYRI ile/ve ÖZEL

( DISTINCT vs./and SPECIAL )


- AYRINCA(Ar. İSTİSNÂ) ile/ve/||/<> ÖZEL


- AYRINCA/İSTİSNA ile/ve/||/<> ÖZGÜN/LÜK


- AYRINTI ile/ve ÖZEL

( DETAIL vs./and SPECIAL )


- AZ ile/değil/yerine ÖZ

( Deme! İLE De! )


- ÂZÂDE, HÜR, SERBEST değil/yerine/= ÖZGÜR


- BÂ-HUSÛS değil/yerine/= ÖZELLİKLE, EN ÇOK


- BAĞDAŞTIRMA ile ÖZDEŞLEŞTİRME

( Romantizme kapılma ya da saçma amaçları kendininkilerle özdeşleştirme tehlikesi vardır. )

( Arzuladığınız, korktuğunuz ve kendinizi duygularınızla özdeşleştirdiğiniz zaman, keder ve tutsaklığı yaratırsınız. )

( Sizi mutlu ya da mutsuz eden sadece kendinizi zihninizle özdeşleştirişinizdir. Zihninizin kölesi oluşunuza başkaldırın, tutsaklığınızı kendiniz yaratmış olduğunuzu görerek bağımlılık ve nefret zincirlerini kopartın. Özgürlük amacınızı zihninizde sürekli tutun, ta ki, özgür olduğunuz, özgürlüğün uzak bir gelecekte ve acı verici çabalarla kazanılacak bir şey olmadığı fakat onun her zaman sizin için, kullanmanız için hazır olduğu gerçeği içinize doğuncaya dek! )

( Tek sorununuz, her algıladığınız şeyle kendinizi özdeşleştirme hevesinde oluşunuzdur. )

( When you desire and fear, and identify yourself vs. your feelings, you create sorrow and bondage.
It is only your self-identification vs. your mind that makes you happy or unhappy. Rebel against your slavery to your mind, see your bonds as self-created and break the chains of attachment and revulsion. Keep in mind your goal of freedom, until it dawns on you that you are already free, that freedom is not something in the distant future to be earned vs. painful efforts, but perennially one's own, to be used!
Your only problem is the eager self-identification vs. whatever you perceive. )

( TO RECONCILE vs. IDENTIFICATION )


- BAĞIMLILIK ile ÖZDEŞLİK

( İnsan değil mi, hem yapar, hem tapar! )

( DEPENDENCE vs. IDENTITY )


- BAĞIMSIZ/LIK ile/ve/||/<> ÖZERK/LİK


- BAĞIMSIZLIK ile/ve ÖZGÜRLÜK

( Bağımsızlığınızı idrak edin ve mutlu kalın. )

( INDEPENDENCE vs./and FREEDOM
Realise your independence and remain happy. )


- BAĞLAMA ile/ve/||/<> ÖZNEYE DUYARLILIK


- BAĞLANTI ile/ve ÖZDEŞLİK

( CONNECTION vs./and IDENTITY )


- BAKIM ile/ve/<> ÖZEN


- BAŞARI ve/||/<>/>/< ÖZGÜVEN


- BASİT ile/ve/değil/yerine ÖZET


- BAŞKA ile/ve/||/<>/> ÖZGÜRLEŞME


- BELEDİYE OTOBÜSLERİ ile ÖZEL HALK OTOBÜSLERİ


- BELİRTİ ile ÖZELLİK

( SIGN vs. FEATURE )


- BEN-İM:
BENLİK ile/ve/değil ÖZNE

( Kendini merkeze koymak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Başkalarından/ötekilerden ayrı olan. )


- BENİMSEMEK ile/ve/değil/yerine/<> ÖZÜMSEMEK


- BENZEŞ/LİK ile ÖZDEŞ/LİK

( ASSIMILATION vs. IDENTITY )


- BENZEŞLİK ile ÖZDEŞLİK

( ASSIMILATION vs. IDENTITY )


- BİÇİM ile/ve ÖZ

( SHAPE/MORPH vs./and ESSENCE )


- BİLGE/LİK ile/ve/<> ÖZGÜR/LÜK

( Bilge, köle de olsa özgürdür. )

( WISDOM vs./and/<> FREEDOM )


- BİLGİ:
TÜMEL/LİK ile/ve/||/<> ÖZSEL/LİK ile/ve/||/<> NEDENSEL/LİK ile/ve/||/<> KESİN/LİK


- BİLGİ ile/ve/||/<> GÜÇ/İKTİDAR ile/ve/||/<> ÖZNE


- BİLGİLENME ve ÖZGÜRLÜK

( TO GET INFORM(ATION) and FREEDOM )


- BİLHASSA/MAHSUS değil/yerine/= ÖZELLİKLE


- BİLİNÇ ile/ve/||/<>/< ÖZ BİLİNÇ

( Dışa dönük. İLE/VE/||/<>/< Kişinin benliğiyle ilgili. )

( "Ondan ne anladın?" sorusunun yanıtını verir. İLE/VE/||/<>/< "Onu anladığını anladın mı?" sorusunun yanıtını verir. )

( Soru sormak, kitap okumak, bir konu hakkında tartışmak. İLE/VE/||/<>/< Öz eleştiri, geçmişi ile şimdiki zaman arasındaki değişimleri gözden geçirmek, benliğini değerlendirmek. )

( Bazı durumlarda/koşullarda sorgulamadan "sonuca ve yargıya" varır/varabilir. İLE/VE/||/<>/< Sürekli olarak bir sorgulama sürecinin içindedir. )


- BİLİNÇ ile/ve/<> ÖZBİLİNÇ

( Sen/o. VE/<>/< Ben. )


- BİLİNÇDIŞINA ÇIKARMAK ile/ve/ya da ÖZDEŞLEŞMEK


- BİLMEDİĞİMİZ SÖZCÜKLER İÇİN SÖZLÜĞE BAKMAK ile/ve/<>/yerine [ÖZELLİKLE] BİLDİĞİMİZ SÖZCÜKLER İÇİN SÖZLÜĞE BAKMAK

( TO CHECK/LOOK DICTIONARY TO/FOR UNKNOWN WORDS vs./and/<> TO CHECK/LOOK DICTIONARY TO/FOR [ESPECIALLY] KNOWN WORDS
TO CHECK/LOOK DICTIONARY TO/FOR [ESPECIALLY] KNOWN WORDS instead of TO CHECK/LOOK DICTIONARY TO/FOR UNKNOWN WORDS )


- BİLMEK ile/ve/<> ÖZÜ BİLMEK

( Bilmek, özü bilmektir. )

( Lezzet meyvenin suyunda yani anlamındadır, tortusunda yani şeklinde değildir. )

( TO KNOW vs./and/<> TO KNOW THE ESSENCE )


- BİR/LİK ile ÖZDEŞ/LİK

( UNIQUE vs. IDENTITY )


- BİREYSEL ile/değil ÖZNEL


- BİRLEŞTİRMEK ile/ve ÖZDEŞLEŞTİRMEK

( TO UNITE vs./and TO MAKE IDENTIFIED )


- BİRLİK ile ÖZDEŞLİK

( UNITY vs. IDENTITY )


- BİRLİK ile/ve/<> ÖZGÜRLÜK

( Birlik özgürleştirir, özgürlük birleştirir. )

( Unity liberates. Freedom unites. )

( UNITY vs./and/<> FREEDOM )


- BİSİKLET ile/ve ÖZEL BİSİKLET


- BİSİKLET ve/<> ÖZGÜRLÜK


- BOZMA değil/yerine/= ÖZÜLDEN


- BRİFİNG değil/yerine/= ÖZETLEM


- BRİFİNG değil/yerine/= ÖZETLEM


- ÇABA/GAYRET[Ar.] ile/ve/||/<> ÖZEN


- ÇALIŞMADA (KENDİNDEN/İŞLERİNDEN) ÖDÜN VERMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÖZVERİLİ ÇALIŞMAK


- ÇELİŞKİLİ ile/ve/değil/<> ÖZENSİZ


- CEZA TÜZESİ(HUKUKU) ile/ve/değil ÖZGÜRLÜKLERİN TÜZESİ(HUKUKU)


- ÇÖZÜMLEME ile/ve ÖZGÜRLEŞTİRME

( TO ANALYSE vs./and TO FREE )


- DAHA UYGUN ile/ve/||/<> SONRAKİ ile/ve/||/<> ÖZEL

( LEX SUPERIOR vs./||/<> LEX POSTERIOR vs./||/<> LEX SPECIALIS )


- DEGİŞİK/LİK ile ÖZEL/LİK

( CHANGE/ALTERATION vs. SPECIAL/ITY )


- DEMORALİZASYON değil/yerine/= ÖZCÜL GÜÇ YİTİMİ


- DEMORALİZE OLMAK/ETMEK değil/yerine/= ÖZCÜL GÜCÜNÜ YİTİRMEK/BOZMAK


- DENK/LİK ile/ve ÖZDEŞ/LİK


- DESTAN/EPOPE değil/yerine/= OZYIR


- DESTANÎ/EPİK değil/yerine/= OZYIRSI


- DEVŞİRME ile/değil/yerine ÖZÜMSEME


- DİKKAT/Lİ ile/ve ÖZEN/Lİ

( HEED vs./and CARE/FUL/PAINSTAKING )


- DİKKAT ile/ve ÖZEN

( ATTENTION vs./and CARE )


- DİL ve ÖZNE


- DİRENÇ ile/ve/<> ÖZDİRENÇ

( ... İLE/>< Her nesnenin, elektrik akımına karşı gösterdiği direnç. )


- DOĞA:
SOMUT ile/ve/||/<> ÖZSEL


- DOĞAL BİLİNÇ ve/||/<> ÖZ BİLİNÇ


- DOĞRU ile/ve ÖZGÜN

( Her zaman geçerli. İLE/VE Modern çağda geçerli. )

( RIGHT vs./and ORIGINAL/AUTHENTIC )


- DOKU ile ÖZEK DOKU/PARANKİMA[Yun.]

( ... İLE Selülöz çeperleri kalınlaşmamış, odunlaşmamış olan, değişik görevler yapan gözelerin oluşturduğu doku. )


- DOKUNMA!:
ÖZELİNE ve/||/<> ÖZÜRÜNE ve/||/<> KUTSALINA


- DUYARLI/LIK ve/||/<> ÖZEN / TİTİZ/LİK


- DUYARLILIK ve/> ÖZ | OLUŞ

( Duyarlılık, özünüze yeni bir başlangıcın açılımıdır. )

( SENSITIVITY and/> ESSENCE | BEING
Sensitivity is the beginning of the new openning in your being. )


- EGEMENLİK ile/ve ÖZGÜRLÜK

( SOVEREIGNTY vs./and FREEDOM )

( ZHU QUAN ile/ve ... )


- EĞİTİM > ÖZGÜVEN ve/||/<>/> ÖZGÜVEN > ÜMİT ve/||/<>/> ÜMİT > BARIŞ


- EKSTRE/EXTRACT[İng.] değil/yerine/= ÖZÜT


- EKSTRE değil/yerine/= ÖZÜT


- elix.[Lat. < ELIXIR] değil/yerine/= ÖZ, İKSİR


- EMİN OLMAK ve/<> ÖZGÜR OLMAK

( TO BE SURE and/<> TO BE FREE )


- ENFÜSÎ/SÜBJEKTİF değil/yerine/= ÖZNEL


- ENZİM değil/yerine/= ÖZGEN


- ESAS değil/yerine/= ÖZÜL


- EŞDUYUM/DUYGUDAŞLIK/EMPATİ[İng. < EMPATHY < Yun.] ile/ve ÖZGECİLİK BEN DÜŞMANLIĞI DİĞERGÂMLIK[Fars.]["DİĞERKÂMLIK" değil!]/ALTURİZM/ALTRUİZM/ALTRUISM[İng.] ile/ve İNSAN SEVGİSİ/FİLANTROPİ[İng.;Fr. < Yun. PHILO-ANTHROPOS]


- ETKİ ile/ve/<> ÖZELLİK


- ext./EKSTRE[Lat. < EXTRACTUM] değil/yerine/= ÖZ, HULÂSA,


- EYLEM ile/ve ÖZGÜRLEŞTİRİCİ EYLEM

( O, ırmağa götürür fakat geçiş size aittir. )

( It will take you to the river, but the crossing is your own. )

( ... ile/ve SATSANG )


- EYLEM ile ÖZGÜRLEŞTİRİCİ EYLEM(SATSANG)

( O, ırmağa götürür ama geçiş size aittir. )


- EZCÜMLE/HÜLÂSA değil/yerine/= ÖZETLE/KISACA


- FARK'TA KALMA ile ÖZDEŞLEŞME

( Eminliğin oluşmamasına düşürür. İLE Aklın, askıya alınmasına neden olur. )


- FARK ile ÖZELLİK

( DIFFERENCE vs. PECULIARITY )


- FARKLI ile/ve ÖZEL

( DIFFERENT vs./and SPECIAL )


- FARKLILIKLAR ile/>< ÖZSEL OLANLAR


- FELSEFE:
NESNEL İDEALİZM ile/ve/||/<> ÖZNEL İDEALİZM


- FELSEFE ve/||/<>/> ÖZBİLİNÇ


- FEZLEKE değil/yerine/= ÖZETÇE


- GEÇİCİ ile/ve/değil ÖZEL


- GENEL DUYULAR ile/ve/<> ÖZEL DUYULAR

( Görme, İşitme, Dokunma. İLE/VE/<> Koklama, Tatma. )

( Bellek kayıtları yoğundur. İLE/VE/<> Bellek kayıtları hafiftir. )


- GENEL ile ÖZEL

( GENERAL vs. REAL )


- GENEL ile/ve/<> ÖZEL

( Beyan. İLE/VE/<> Örnek. )

( Zıtlar vardır fakat zıtlık yoktur. )

( Hastalık "yoktur", hasta vardır. )

( Bazen ve/ya da bazı durumlarda/koşullarda, bir ilke için "herkesten", bazen de bir kişi/insan için tüm ilkeler("imiz")den vazgeçebilmeliyizdir/vazgeçmeliyizdir! )


- GÖRELİLİK/GALILEO GÖRELİLİĞİ ile/ve/<>/< ÖZEL GÖRELİLİK ile/ve/<>/< GENEL GÖRELİLİK

( DEĞİŞMEZLİK/BAKIŞIM[SİMETRİ] İLKESİ [İng. INVARIANCE PRINCIPLE]: Fizik yasaları ya da fiziksel bir nicelik, belirli dönüşümler altında değişmezdir. | Özel görelilik kuramı. | Genel görelilik kuramı. )

( ...
İLE/VE/<>/<
Birbirlerine göre düzgün doğrusal hareket eden [ivmesiz] eylemsizlik referans sistemleri için sınırlı ve geçerli, iki postüla üzerine kurulmuş olan ve matematik ifadesini, Minkowski uzay-zaman boyutları [tensörü] ile bulan kuram. [1905] [Fizik yasaları, tüm eylemsizlik referans [Galile] sistemlerinde aynı matematik şekle sahip [değişmez(invariant)] olmalılardır. Işık, uzayda, her yönde, sabit c hızıyla kaynağından ve gözlemcinin hareketinden bağımsız olarak yayılır ve hiçbir sinyal ya da enerji, ışığınkinden daha yüksek bir hızla yayılamaz.]
İLE/VE/<>/<
Özel göreliliğin değişmezliğini, sadece eylemsizlik(ivmesiz) referans sistemleri için sınırlı tutmuş olmasının açmazını tamamlayan ve fizik objektifliğin alanını genişleten ve matematik ifadesini, Riemannian uzay-zaman koordinatları ile bulan kuram. [1911] [Fizik yasaları, sürekli koordinat dönüşümleriyle birbirlerine geçilebilen, eylemli ya da eylemsiz tüm referans sistemlerinde değişmez olmalılardır.] )

( 1611 ile/ve/<>/< 1905 ile/ve/<>/< 1916[1919 yayımlama] )

( Koordinat düzenine göre bakışımlılığı[simetrikliği] tanımlar.

İLE/VE/<>/<

Fizik yasalarının, tüm eylemsiz koordinat düzenlerinde aynı olduğunu söyler.

İLE/VE/<>/<

Fizik yasalarının, tüm koordinat düzenlerinde geçerliliğini vurgular. )

( RELATIVITY/GALILEO RELATIVITY vs./and/<>/< SPECIAL THEORY OF RELATIVITY vs./and/<>/< GENERAL THEORY OF RELATIVITY )


- GÖVDENİN EYLEMİ ile/ve/<> NEFSİN EYLEMİ ile/ve/<> ÖZÜN EYLEMİ

( El ile. İLE/VE/<> Hayal ile. İLE/VE/<> Sevgi ile. )


- GÜDÜLENMEDE:
ALGI ve/||/<>/> SEÇME ve/||/<>/> ÖZERKLİK ve/||/<>/> ÖZYETKİNLİK


- GÜDÜLENMEDE:
İLİŞKİLİLİK ve/||/<>/> GÜVEN ve/||/<>/> ŞEFKÂT ve/||/<>/> ÖZGÜNLÜK


- GÜVEN ve/<>/< ÖZEN

( TRUST and/<>/< CARE )


- GÜVEN ile/ve/||/<>/< ÖZGÜVEN

( Özgüveni olmayana, kimse güvenmez. )


- GÜZELLİK ile/ve/||/<> ÖZELLİK

( BEAUTY(TIFERET[Kabala]) vs. FEATURE )


- GÜZELLİK ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK

( Güzellik, özgür kılar. )


- HAKİKAT AHLÂKI ve ÖZGÜRLÜK AHLÂKI

( MORALS OF TRUTH and MORALS OF FREEDOM )


- HAKİKAT ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/> DOYUM


- HAKİKAT ile/ve/<> ÖZNİTELİK

( HAKİKAT: KENDİYLE ÖZDEŞ OLAN )


- HAKİKÎ değil/yerine/= ÖZUYGUN


- HAS/MAHSUS[Ar.] değil/yerine/= ÖZE/ÖZGÜ

( Bir cinste ya da bireyde bulunan, aynı cinsten başka hiçbir türde ya da bireyde rastlanılmayan. )


- HAS/MAHSUS/TİPİK değil/yerine/= ÖZGÜ


- HASH FUNCTION[İng.] değil/yerine/= ÖZETLEME İŞLEVİ


- HASH[İng.] değil/yerine/= ÖZET DEĞER


- HASRET değil/yerine/= ÖZLEM

( (")İnsan("), (")bireyler(") içinde, birey'e özlem duyarak yaşar. )


- HASRETMEK değil/yerine/= ÖZGÜLEMEK


- HASSAS (KONU) ile ÖZEL (KONU)


- HAYVAN YILI TAKVİMİ:
ÇİN ve/değil/< ÖZBEKİSTAN

( Hayvan yılı takvimini, Çin'liler, Özbekler'den almıştır. )


- HİLOMORFİZM/HYLOMORPHISM[İng.] değil/yerine/= ÖZDEKBİÇİMCİLİK/MADDEBİÇİMCİLİK


- HİYEROGLİF ve ÖZET

( Nasıl, iyi bir ilkokul öğretmeni, dersini daha açık hale getirmek için tebeşiri eline alıyorsa, mağaralarda yaşayan insan da konuşmalarının arasına, açıklayıcı küçük resimler koyuyordu. Sözgelimi, "bir karga uçup, bir ağacın tepesine kondu" demek istediğinde, önce kuşun ötüşünü taklit ediyor, uçuşu "frrr!" frrr!" ile dile getiriyor, sonra bir odun parçası alarak bir ağaç ile ağacın üzerinde bir kuş çiziyordu. )

( BROSSES )


- HOŞGÖRÜ ve ÖZGÜVEN

( TOLERANCE and SELF-CONFIDENCE )


- HÜCRE:
ÖRGÜTLÜ ile/ve/||/<>/> ÖZGÜR

( Örgen. İLE/VE/||/<>/> Sperm. )


- HUKUK'UN YAYGINLAŞTIRILMASI ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜĞÜN GÜVENCESİ


- HULÂSA[Ar.] değil/yerine/= ÖZET [bkz. ZÜBDE] | KISACA )


- HUSÛSEN değil/yerine/= ÖZELLİKLE


- HUSUSİ/MAHSUS/MÜNHASIR değil/yerine/= ÖZEL


- HUSUSİYET değil/yerine/= ÖZELLİK


- HZ. MEVLÂNÂ:
GÖZLENİLEN ile/ve/||/<> ÖZLENİLEN ile/ve/||/<> GİZLENİLEN ile/ve/||/<> İZLENİLEN


- İÇ GÖZLEM ile/ve/||/<> İÇE DİKKAT ile/ve/||/<> ÖZ DÜŞÜNÜM

( INTROSPECTION vs./and/||/<> SELF-ATTENDING vs./and/||/<> SELF-REFLECTION )


- İÇSELLEŞTİRME ile ÖZÜMSEME


- İÇTİHAT değil/yerine/= ÖZGÖRÜ


- İDANTİK/IDENTICAL[İng.] değil/yerine/= ÖZDEŞ


- İDDİA ile/değil/yerine/> ÖZGÜVEN

( Özgüven oluşunca/oluşursa, "iddia" sonlanır. )


- İDİODYNAMİCS değil/yerine/= ÖZGÜDEVİNİM


- İDİOPATİ değil/yerine/= ÖZGÜSAYRILIK


- İDİYOSENKRAZİ/IDIOSYNCRACY[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜN DUYARLIK


- İHTİMAM GÖSTERMEK değil/yerine/= ÖZEN GÖSTERMEK


- İHTİMÂM[Ar.] değil/yerine/= ÖZEN


- İLGİNÇ ile ÖZEL

( INTERESTING vs. SPECIAL )


- İLİŞKİ:
EMEK ile/ve/değil/||/<>/< ÖZEN


- İLİŞKİLİ ile ÖZDEŞ

( RELATED vs. IDENTICAL )


- İMAN ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK

( Etkileşim durumunda olduğumuz ne varsa/oluyorsa, onlardan emin olduğumuz/olabildiğimiz oranda özgürüzdür/özgürleşiriz.[İman, dinsel ya da dinin sınırları/tekeli altında bir kavram değil emin olmaktır.] )


- İMAN ve/||/<>/< ÖZGÜVEN


- İMZA/SİGNATÜR değil/yerine/= ÖZİM


- İNCELTMEK ile/değil ÖZEMEK

( ... İLE/DEĞİL Pekmez gibi koyu şeyleri suyla inceltmek. )


- İNSANLIĞIN:
KARDEŞLİĞİ ve/||/<> BİRLİĞİ ve/||/<> ÖZGÜRLÜĞÜ


- İNTİHAR TEŞEBBÜSÜ değil/yerine/= ÖZKIYIM GİRİŞİMİ


- İNTİHAR[Ar.]["İNTAHAR" değil!]/SUİSIT[İng. < SUICIDE] değil/yerine/= ÖZKIYIM


- İNTİHARÎ[Ar.]/SUİSİDAL değil/yerine/= ÖZKIYIMSAL


- İŞ HAYATI ile/ve/<> ÖZEL HAYAT

( Hayat-veren kaynağa ulaşıncaya dek, su olmayan herşeyi atarsınız. )

( BUSINESS LIFE vs./and/<> PRIVATE LIFE
You reject all that is not water, till you reach the life-giving spring. )


- ISI ile ÖZGÜL ISI

( ... İLE 1 gram maddenin sıcaklığını, 1 ºC değiştirmek için emilmesi ya da kaybedilmesi gereken su miktarı. )


- IŞIN ile ÖZIŞIN

( ... İLE Ağaç gövdesinde, yatay yönde besin iletimi yapan ve özkesitte parıltılı görünen gözeler topluluğu. )


- İŞLEV ile ÖZ


- İŞLEVSELLİK ile/ve/||/<> ÖZELLİK


- İSTEMEK ile/ve/< ÖZENMEK

( TO ASK/REQUIRE vs./and/< TO TAKE PAINS )


- İSTENÇ = İRADE-İ CÜZİYE = FREE WILL[İng.] = LIBRE ARBITRE[Fr.] = WILLENSFREIHEIT[Alm.] = LIBERUM ARBITRIUM[Lat.] = LIBRE VOLUNTAD[İsp.]


- İŞTİYÂK[< ŞEVK] değil/yerine/= ÖZLEM, HASRET | YOĞUN İSTEK/ARZU


- İTİNA ETMEK değil/yerine/= ÖZENMEK


- İTİNÂ[Ar.] değil/yerine/= ÖZEN


- İYİLEŞTİRİCİLER/DENGELEYİCİLER:
GÜNEŞ ile/ve/||/<> DİNLENME ile/ve/||/<> HAREKET/SPOR ile/ve/||/<> BESLENME ile/ve/||/<> ÖZGÜVEN ile/ve/||/<> ARKADAŞLAR


- İYİLİK:
NESNEL ile/ve/||/<> ÖZNEL


- İYİLİK ve/||/<>/> SONSUZLUK ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK


- KABACA ile/değil/yerine ÖZETLE


- KABUK ile/ve ÖZ

( KIŞR ile/ve CEVHER )

( COVER vs./and ESSENCE )


- KAÇMAK/KAÇIŞ ile/değil/yerine/>< ÖZGÜRLÜK


- KAMU ile/ve/||/<>/> ÖZEL ile/ve/||/<>/> VAKIF


- KARAKTER[Fr., İng. < CHARACTER < Yun.]/SECİYE[Ar.] değil/yerine/= ÖZYAPI/IRA/İMCETÜR


- KARDEŞLİK ve/||/<>/< ÖZGÜVEN (İLE)


- KAVRAM/LAR ve ÖZDEŞLİK

( CONCEPT/S and IDENTITY )


- KAVRAMSALLIK >< ÖZDEŞLİK


- KAVUŞMA/VUSLAT ve/değil ÖZGÜRLÜK


- KELEBEK(PAPILLON)[1973] ve/<>/> ESARETİN BEDELİ(SHAWSHANK REDEMPTION) ve/<>/> OZ ve/<>/> PRISON BREAK ve/<>/> KELEBEK(PAPILLON)[2018]


- KEMAL/OLGUNLUK ve/<>/> ÖZGÜR/LÜK


- KENDİ YAPISI ile ÖZNİTELİK


- KENDİBESLENEN = ÖZBESLENEN


- KENDİNE GÖRE ile ÖZGÜN


- KESİT ile ÖZKESİT

( ... İLE Tomruğun, boyu yönünde alınan ve özünden geçen kesit yüzeyi. )


- KİBİR ile/değil/yerine/>< ÖZGÜVEN

( Çoğu kişiden üstün olduğumuzu zannediyorsak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kimseden bir eksiğimizin olmadığını düşünüyorsak. )

( [not] ARROGANCE vs./but/>< SELF CONFIDENCE
SELF CONFIDENCE instead of ARROGANCE )


- KİBİR ile/değil/yerine ÖZSAYGI

( [not] ARROGANCE vs./but SELF-ESTEEM
SELF-ESTEEM instead of ARROGANCE )


- KIBLE ||/<>/= ÖZBİLİNÇ


- KISACA ile ÖZETLE


- KİŞİLİK ile/ve/<> ÖZGÜVEN

( PERSONALITY vs./and/<> SELF-CONFIDENCE )


- KİŞİNİN:
ÖZELİ ile/ve/||/<>/> ÖZELİ OLARAK KALMASI GEREKENLER


- KIYASLAMA HATALARI:
GENELLEŞTİRME ile/ve/||/<> ÖZELLEŞTİRME

( FALLACY OF CONVERSE ACCIDENT vs./and/||/<> FALLACY OF ACCIDENT )


- KOLEJ değil/yerine/= ÖZEL OKUL | BİLGİTEY


- KOLONİ/COLONY[İng.] değil/yerine/= ÖZDEŞ KÜME


- KOLONİZASYON/COLONIZATION[İng.] değil/yerine/= ÖZDEŞ KÜMELENME


- KONU ile ÖZNE

( Felsefe'de. İLE Dil'de. )


- KONUM:
MATEMATİK(SALTIK/MUTLAK)
ile/ve/||/<>
ÖZEL(GÖRELİ)


- KÖPEKBALIĞI ile ÖZKEDİBALIĞIGİLLER

( ... İLE Köpekbalıklarının, örtülü omurgalılara giren bir ailesi. )


- KOŞULLAR:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ ile/ve/||/<> GENEL ile/ve/||/<> ÖZEL ile/ve/||/<> KİŞİSEL ile/ve/||/<> FİZİKSEL ile/ve/||/<> ZİHİNSEL ile/ve/||/<> ZORUNLU ile/ve/||/<> İTİBARİ ile/ve/||/<> YAKIN ile/ve/||/<> UZAK


- KOŞULSUZ/LUK ile ÖZGÜR/LÜK


- KUDRET yoksa ÖZGÜRLÜK

( Elimizde kudret olmadığı sürece, özgürlük isteriz.
Kudreti ele geçirince üstün olmak isteriz.
Ama başaramazsak, adâlet isteriz. )


- KURTULMAK ile ÖZGÜRLEŞMEK

( Özgürleşme, kişinin kendi kendine empoze etmiş olduğu yanlış fikirlerden kurtulmasıdır. )

( Bir canlı varolan, kurtuluşun onun ulaşabileceği bir yerde olduğunu bir kez işitir ve anlarsa, asla unutmayacaktır. )

( Liberation is of the self from its false and self-imposed ideas.
Once a living being has heard and understood that deliverance is within his reach, he will never forget, for it is the first message from within. )

( DELIVERANCE, EXTRICATION vs. TO BECOME FREE )

( PRAJNA ile ... )

( NECÂT ile HÜRRİYET )


- KURTULUŞ ve/< ÖZEN/İMTİNÂ


- MADDE/(î) değil/yerine/= ÖZDEK/(SEL)


- MAHİYET[Ar.] değil/yerine/= ÖZLÜK/İÇYÜZ

( Bir şeyin durumu. | Kişi. )


- MAHSUS[Ar.] değil/yerine/= ÖZELLİKLE


- MANEN değil/yerine/= ÖZCE


- MANEVİ TAZMİNAT değil/yerine/= ÖZCÜL ÖDENCE


- MANEVİ değil/yerine/= ÖZCÜL


- MANEVİYAT değil/yerine/= ÖZCÜLLÜK


- MANSİYON[Fr.] değil/yerine/= ÖZENDİRME ÖDÜLÜ

( Bir yarışmada, konulan ödüle yeterli nitelikte görülmemekle birlite, anılmaya değer bulunan kişiye ya da yapıta verilen derece. )


- MAZERET değil/yerine/= ÖZÜR


- MAZOŞİST/MAZOŞİZM[Fr., İng.] değil/yerine/= ÖZEZER/LİK


- MECÂZ/Î / METAFORİ/K değil/yerine/= ÖZGEÇ/Lİ


- MERKEZ/SANTRAL/SENTIR[İng. < CENTER] değil/yerine/= ÖZEK


- MERKEZÎ değil/yerine/= ÖZEKSEL/ÖZEKLİ


- MERKEZİYET değil/yerine/= ÖZEKLİK


- MERKEZKAÇ/SANTRİFÜJ[Fr. < Yun. KENTRON: Merkez. | SOOMA: Gövde.] değil/yerine/= ÖZEKKAÇ

( Merkezden uzaklaşan. )


- METABOLİK/METABOLIC[İng.] değil/yerine/= ÖZÜMLEME-YADIMLAMA (İLİŞKİLİ)


- METABOLİZMA/METABOLISM[İng.] değil/yerine/= ÖZÜMLEME-YADIMLAMA


- MOLEKÜL değil/yerine/= ÖZDECİK


- MORAL değil/yerine/= ÖZCÜL GÜÇ


- MORALMAN değil/yerine/= ÖZCÜL GÜÇÇE


- MOTILITE/MOTILITY[İng.] değil/yerine/= ÖZDEVİNIMLİLİK


- MOTTO[İt.] değil/yerine/= ÖZDEYİŞ


- MÜCMEL değil/yerine/= ÖZETLİ


- MUHTÂR[Ar. < HAYR] değil/yerine/= ÖZERK

( İHTİYÂR EDEN, SEÇİLMİŞ, SEÇKİN | HAREKETİNDE SERBEST OLAN | KÖY YA DA MAHALLE İŞLERİNE BAKMAK ÜZERE HALKIN SEÇTİĞİ KİMSE )


- MÜLHAK BÜTÇE ile/ve ÖZEL BÜTÇE


- MÜMESSİL değil/yerine/= ÖZDEYİCİ


- MÜNHASIR[Ar.] değil/yerine/= ÖZGÜ


- MUTENA[Ar.]/GÜZİDE[Fars.]/ELİT[Fr.] değil/yerine/= ÖZENİLMİŞ | SEÇİLMİŞ, SEÇKİN, BEĞENİLMİŞ, ÖNEMLİ


- NARBÜLBÜLÜ/ARDIÇKUŞU(TURDUS PILARIS[Lat.], ROBIN[İng.], Avrupa ve Asya ormanlarında yaşar.) ile/ve BAYIR KUŞU ile/ve ÇALI KUŞU ile/ve ÇAMURCUN ile/ve DALGIÇ KUŞU ile/ve DEVEKUŞU ile/ve FIRTINA KUŞU ile/ve GELİNKUŞU[Lat. OTOCORIS PENCILLATUS] ile/ve İNCİRKUŞU[Lat. ANTHUS TRIVIALIS] ile/ve İSHAK KUŞU/BATAKLIKBAYKUŞU[Fars. ŞEB-ÂVÎZ][ayağından asılarak başaşağı sarkar ve öter] ile/ve KARDİNALKUŞU ile/ve KARİYAMA(Güney Amerika'da) ile/ve KAŞIK GAGA ile/ve KAŞIKCI KUŞU ile/ve KEDİKUŞU ile/ve KELAYNAK[Sadece bu üç yerde: BİRECİK-URFA, FAS, PALMİRA ÇÖLLERİ-SURİYE][Lat. GERONTICUS EREMITA]17 Şubat, Birecik'te, Kelaynak Günü'dür! ile/ve KUYRUKKAKAN[Afrika ile/ve Asya'da][Lat. SAXICOLA] ile/ve MALURUS[Avustralya'da] ile/ve MAMO[Hawaii'de] ile/ve MANAKİN[Amerika'da] ile/ve MİNO[Asya'da] ile/ve MOA ile/ve MOHO ile/ve MUHABBET KUŞU ile/ve ÖRÜMCEK KUŞU[Lat. LANIUS] ile/ve TARLA KUŞU ile/ve YAĞMUR KUŞU ile/ve ALICI KUŞ ile/ve BOĞMAKLI KUŞ ile/ve MAKARALI KUŞ ile/ve SAKSAĞAN(AK'AK[Ar.], PÎSE[Fars.], PICA PICA[Lat.]) ile/ve SAKARMEKE ile/ve SIĞIRCIK(MÜRG-İ ZÎREK/ZÎREK-SÂR, LÂLESAR[Fars.], STURNUS VULGARIS[Lat.]) ile/ve İBİBİK, ÇAVUŞ KUŞU, HÜDHÜD[çoğ. HEDÂHİD][HÛC-I HÜDHÜD:
İbibik ibiği.](EBÜRREBÎ', UPUPA EPOPS[Lat.]) ile/ve ÖZKUŞU ile/ve PAPUÇGAGA[Afrika'da] ile/ve POTU(Güney Amerika'da) ile/ve POYRAZKUŞU ile/ve SUBAKALI ile/ve TORGU ile/ve TURAKO/MUZCUL(Afrika'da yaşar.) ile/ve UZUNBACAK ile/ve ÜVEYİK(TURTLE DOVE[İng.], STREPTOPELIA TURTUR[Lat.]) ile/ve YEŞİLBAŞ

( Kolombiya'da, dünyadaki tüm ülkelerdeki kuş türlerinden daha fazla kuş türü bulunur. )


- NARSİSIST/NARCISSIST[İng.] değil/yerine/= ÖZSEVER


- NARSİSİZM değil/yerine/= ÖZSEVERLİK


- NE YAPARSAK/YAZARSAK YAPALIM/YAZALIM,
HİÇBİR KONUDA:
ACELE ETME(YELİM)! ve/||/<>/> ÖZEN GÖSTER(ELİM)!

( )


- NEDEN ile/ve ÖZGÜR NEDEN

( CAUSE vs./and FREE CAUSE )

( ... cum/et CAUSA LIBERA )


- NESNEL DEĞER ile/ve/||/<> ÖZNEL DEĞER


- NESNELLİK ile/ve ÖZNELLİK

( OBJECTIVITY vs./and SUBJECTIVITY )

( ... ile/ve ZHUTIXING )


- NESNENİN MERKEZİ ve/||/<> BİLİNCİN MERKEZİ ve/||/<> ÖZGÜRLÜĞÜN MERKEZİ

( Kendi dışındadır. VE/||/<> Kendini bilmedir. VE/||/<> Kendine yeten varolmadır. )


- NİTELİK ile ÖZELLİK

( QUALITY vs. FEATURE )


- NONSPESIFIK/NONSPECİFIC[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜL OLMAYAN


- NUMEN değil/yerine/= ÖZİÇ


- NÜVE ile ÖZ | ÇEKİRDEK, GÖZE HÜCRE

( ÖZ | ÇEKİRDEK, HÜCRE )


- ÖĞRENİLEN ÖZGÜRLÜK ile/değil/yerine ÖZGÜRLÜK

( [not] LEARNED FREEDOM vs./but FREEDOM
FREEDOM instead of LEARNED FREEDOM )


- OKSİJEN[Fr. < Yun. OKSYS: Ekşi. | GENNAN: Doğurmak.] ile OZON[Yun.]

( Hidrojenle birleşerek suyu oluşturan, atom ağırlığı 16, rengi, kokusu ve tadı olmayan, havada, %20 oranında bulunan bir gaz.[Sıvı ve katı hallerinde soluk mavi renk ile görünür.] [Simgesi: O] İLE Molekülünde üç atom bulunan oksijenden oluşan, ağır kokulu, gaz durumundaki basit öğe.[Simgesi: O3] )


- OLMASI GEREKEN ile/ve ÖZVERİ/TAVİZ[Ar.]

( NECESSITY TO BE vs./and SELF-SACRIFICE )


- ÖLÜMSÜZ/LÜK ve/||/<>/< ÖZGÜR/LÜK


- OLUMSUZLAMA ve/> ÖZNE

( Olumsuzlama, öznedir. )

( AFFIRMATION and/> SUBJECT
Affirmation is subject. )


- OLUMSUZLAMA ile/ve ÖZNE


- ÖNCELİK/LER ile/ve ÖZLEM/LER


- ÖNCELİK ile/ve ÖZELLİK

( PRIORITY vs./and ATTRIBUTE )


- ÖNDERLİK BUNALIMI/KRİZİ ile/ve/<> ÖZERKLİK BUNALIMI/KRİZİ


- ÖNEMLİ ile/ve ÖZEL

( IMPORTANT vs./and SPECIAL/PRIVATE )


- ÖNLEME:
GENEL ile/ve/||/<> ÖZEL

( Topluma yönelik.[Koruma amacıyla.] İLE/VE/||/<> Kişiye yönelik.[Engel olabilmek üzere.] )

( Olumlu ya da olumsuz durumlar için. )


- ORİJİNAL/ASIL değil/yerine/= ÖZGÜN


- ORİJİNAL değil/yerine/= ÖZGÜN


- ORİJİNALİTE değil/yerine/= ÖZGÜNLÜK


- ORJİNALİTE" değil/yerine/= ÖZGÜNLÜK


- ORTAK/LIK ile/ve/<> ÖZDEŞ/LİK


- ÖRTÜK/LÜK ile/ve/||/<> ÖZDEŞ/LİK


- ÖS-DA/FEATURE LEVEL SENTIMENT ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= ÖZELLİK SEVİYESİ DUYGU ÇÖZÜMLEMESİ


- OTANTİKLEŞTİRME/AUTHENTICATION[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜNLEŞTİRME | KİMLİK DOĞRULAMA


- OTO-... değil/yerine/= ÖZ-...


- OTODİDAKT/İZM[Fr./İng.] değil/yerine/= ÖZÖĞRENEN / ÖZÖĞRENİM/Lİ


- OTOGESTİYON[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ÖZYÖNETİM

( Sosyalist ülkelerde, tarım ya da endüstri kuruluşlarında, işçilerin söz ve karar sahibi olmaları ilkesine dayanan yönetim biçimi. )


- OTOJESTİYON değil/yerine/= ÖZYÖNETİM


- OTOKRİTİK[İng. < AUTOCRITIC] değil/yerine/= ÖZELEŞTİRİ


- OTOMASYON/AUTOMATION[İng.] değil/yerine/= ÖZ İŞLEME


- OTOMASYON değil/yerine/= ÖZDEVİM


- OTOMATİK/AUTOMATIC[İng.] değil/yerine/= ÖZİŞLER


- OTOMATİK değil/yerine/= ÖZDEVİNGEN


- OTOMATİZM/AUTOMATISM[İng.] değil/yerine/= ÖZİŞLERLİK


- OTOMATİZM değil/yerine/= ÖZDEVİNİM


- OTONOM/AUTONOMOUS[İng.] değil/yerine/= ÖZERK


- OTONOM/İ[Fr. < Yun. ATUOS: Kendi, öz. | NOMOS: Yasa.] değil/yerine/= ÖZERK/LİK

( "Hukuk Dili: Özerk mi diyelim “otonom” mu?" - Fethi Gedikli(Prof.Dr.) yazısını okumak için burayı tıklayınız... )


- OTOREGÜLASYON/AUTOREGULATION[İng.] değil/yerine/= ÖZ DÜZENLENİM


- OTOTROF/İ[Fr.] değil/yerine/= ÖZBESLENEN/ÖZBESLENME


- ÖZ DIŞAVURUM

( ESSENCE
EXPRESSION )


- ÖZ KALIP

( ESSENCE
MATRIX )


- ÖZ NE


- ÖZ İKİCİLİĞİ ile/ve NİTELİK İKİCİLİĞİ


- ÖZ IŞINLARI = EŞİ'A-İ NUHÂÎYE = PROLONGEMENTS MÉDULLAIRES, RAYONS MÉDULLAIRES


- ÖZ KİŞİLİK ile/ve HEDEF KİŞİLİK


- ÖZ(Ü)R ile ...

( BİR KUSUR YA DA SUÇUN HOŞ GÖRÜLMESİNİ GEREKTİREN NEDEN | SUÇUN BAĞIŞLANMASI, MA'ZÛR KILMAK, KABAHATİ SİLMEK | ENGEL | KUSUR, EKSİKLİK )


- ÖZ ile/ve/değil ANA ÇİZGİLER/HAT


- ÖZ ile/ve/<> ARAÇ

( ESSENCE vs./and/<> VEHICLE/TOOL )


- ÖZ ile AŞKIN

( ESSENCE vs. TRANSCENDENT )


- ÖZ ile BİÇİM

( ESSENCE vs. FORM )


- ÖZ ile/ve ÇEKİRDEK

( ESSENCE vs./and CORE )


- ÖZ ile/ve DOĞA

( ESSENCE vs./and NATURE )


- ÖZ ve/||/<>/= DÜŞÜNCE


- ÖZ ile/ve ENGİN

( ESSENCE vs./and VAST )


- ÖZ ile EVİN

( ... İLE Bir şeyin içindeki öz, lüp. | Buğday danesinin olgunlaşmış içi, özü, habbe. )


- ÖZ ile/ve EVRENSEL ÖZ

( ESSENCE vs./and UNIVERSAL ESSENCE )


- ÖZ ile/ve/||/<> EVRENSEL/LİK


- ÖZ ve/=/||/<>/>/< GÖZ ve/=/||/<>/>/< SÖZ

( Özü ağlamayanın, gözü ağlamaz. )

( Benzi sarı, gözleri yaş; hali bilen, dertli kar(ın)daş/arkadaş. )


- ÖZ ile/ve İÇ

( ESSENCE vs./and INSIDE )


- ÖZ ile/değil KISACA

( [not] ESSENCE vs./but BRIEFLY/SHORTLY )


- ÖZ ile MARKET

( ESSENCE vs. MARKET )


- ÖZ = MUH, LİFÂFE-İ MUHHÎYE = ÉTUI MÉDULLAIRE


- ÖZ ile/ve/<> NİTELİK

( ESSENCE vs./and/<> QUALITY )


- ÖZ ile/ve NOKTA


- ÖZ ile ÖZ ÇEŞİTLERİ

( ESSENCE vs. ESSENCE KINDS )


- ÖZ ile ÖZ ile ÖZ

( Bir kişinin benliği, kendi manevi varlığı. İLE Bir şeyin temel öğesi. | Kendi. | Kendi anlamında birleşik sözcükler türetir. | Bir şeyin en güçlü ya da kıvamlı bölümü. | Bitkilerin kök, gövde ve dallarının, boydan boya ortasında bulunan, hahif, gevrek ve çoğu yumuşak bölüm. | Çıbanların içinde, ölmüş dokudan oluşan irinle birlikte çıkan parça. İLE Kan bağı ile bağlı, üvey olmayan. | İçine, arılığını bozacak hiçbir şey karışmamış olan, arı. İLE Dere, çay. | Sulak yer. )


- ÖZ ile ÖZET

( ZÜBDE )

( ESSENCE vs. SUMMARY )


- ÖZ ile/ve/<> SONRADAN OLAN

( Kişiyi özünden uzaklaştıran, kişinin dünyasıdır. )

( ... ile/ve/<> LÂHİK )

( ESSENCE vs./and/<> LATER )


- ÖZ ile SONRADAN OLAN

( ESSENCE vs. LATER )


- ÖZ ile/ve/değil SÜREKLİLİK


- ÖZ ile TEMEL

( ESSENCE vs. BASE )


- ÖZ ile/ve/||/<>/>/< TÖZ

( Özgürlük. İLE/VE/||/<>/>/< Zorunluluk. )

( Mâhiyet. İLE/VE/||/<>/>/< Cevher. )

( Güneş nasıl karanlığı bilmezse, Öz de Öz Olmayan'ı bilmez. )

( Mutluluk, özünüzden (gerçek varlığınızdan) gelir ve ancak onda bulunabilir. )

( Benlik sevgisinin yerine Öz'ün sevgisini koyun, o zaman manzara değişir. )

( Var olan herşeyin özü ve cevherisiniz. )

( Töz, kendinde olan ve kavranandır. )

( Töz, bir çokluk olamaz. )

( ÖZ: CEVHER[filozoflarda] | MÂHİYET[mantıkçılarda] | ZÂT[kelâmcılarda] | LÜBB[sufilerde] | EGO/SELF/NOMEN[psikolojide] )

( As the sun knows not darkness, so does the self know not the non-self.
Happiness comes from the self and can be found in the self only.
Replace self-love by love of the Self and the picture changes.
Understand that you are both, the essence and the substance of all there is. )

( Tözün gerçekleşmesi. )

( ESSENCE vs./and/||/<>/>/< SUBSTANCE )

( SUBSTRATUM cum/et/||/<>/>/< SUBSTANTIA )

( OUSIA ile/ve/||/<>/>/< ... )

( XING ile/ve/||/<>/>/< ... )


- ÖZ ile/ve/değil UZAM

( Özde, hareket aranmaz/"bulunmaz". )

( [not] ESSENCE vs./and/but EXTENT )


- ÖZ = ZÂT, MAHİYET = ESSENCE/CRUX/KERNEL[İng., Fr.] = WESEN[Alm.] = ESSENTIA[Lat.] = OUSIA[Yun.] = ESENCIA[İsp.]


- OZAN ile/ve EZAN


- Ozanı DİNLE!!!


- ÖZBEKÇE ile TÜRKÇE

( İÇKİ İŞLERİ BAKANLIĞI = İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
DÖNEK = BARDAK
AHMAK = DURAK
KERHANE = İŞYERİ
YAMAN = KÖTÜ, YARAMAZ )


- ÖZBEKİSTAN ve/<> KARAKALPAK CUMHURİYETİ

( ... VE/<> Özbekistan'ın içinde bulunan özerk bir bölge. [Başkenti Nukus'tur.][Aral Gölü, bu bölgede yer almaktadır.] )


- ÖZBEKLER'DE:
KİRİL ABECESİ değil/yerine LATİN ABECESİ

( 02 Eylül 1993 tarihinde, resmen, Latin abecesine geçtiler. )


- ÖZBESLENEN ile/ve/||/<>/> DIŞBESLENEN/DIŞBESLEK/ARDIBESLEK/HETEROTROF

( Fotosentez ile. İLE/VE/||/<>/> Solunum ile. )

( Dünyada, dışbeslenenler[hayvan/insan] olmasaydı, bitkiler, karbondioksit kaynaklarını kısa sürede tüketirdi. )

( Bitkiler. İLE/VE/||/<>/> Hayvan/insan. )

( Üreticiler. İLE/VE/||/<>/> Tüketiciler. )

( AUTOTROPH vs./and/||/<>/> HETEROTROPH )


- ÖZBİLİNÇ ile/ve/=/<> ÖZGÜRLÜK ile/ve/=/<> ÖZGÜNLÜK

( Özgürlük, özgünlüktür. )

( ESERLERDE: Kayıtsız, bireysel. İLE/VE/=/<> Öncekilere(kaynakçalara) bağlılık üzerine/üzerinden. )


- ÖZCÜ VAROLUŞ DÜŞÜNCESİ ve/||/<>/> DOĞANIN MANTIKSAL ALGILANMASINDA, MATEMATİĞİN ÖNEMİ/YERİ


- ÖZDEĞİN YOK EDİLEMEZLİĞİ ve/||/<> DEVİMİN SÜREKLİLİĞİ ve/||/<> KUVVETİN SÜREKLİLİĞİ


- ÖZDEK = MADDE = MATTER[İng.] = MATIÈRE[Fr.] = MATERIE[Alm.] = MATERIA, MATERIES[Lat.] = HYLE[Yun.] = MATERIA[İsp.]


- ÖZDEŞ/LİK ile/ve BİRİCİK/LİK

( IDENTITY vs./and UNIQUE )


- ÖZDEŞ/LİK ile FARKLI/LIK

( IDENTITY vs. DIFFERENCE )


- ÖZDEŞ/LİK ile/ve TÜRDEŞ/LİK ile/ve SÜREKLİ/LİK ile/ve KURALLI/LIK

( IDENTITY vs./and HOMOGENEITY vs./and CONTINUITY vs./and REGULAR/NESS )


- ÖZDEŞ = AYNÎ = IDENTICAL[İng.] = IDENTIQUE[Fr.] = IDENTISCH[Alm.] = IDENTICUS[Lat.] = IDÉNTICO/CA[İsp.]


- ÖZDEŞ ile/ve/<>/değil/yerine DENK


- ÖZDEŞİM ile/ve/||/<> YANSITMALI ÖZDEŞİM


- ÖZDEŞLEŞ(TİR)ME ile İNDİRGEME


- ÖZDEŞLEŞME ile/değil/yerine SOYUNMA


- ÖZDEŞLEŞMEK ile/ve "HEMHAL OLMAK"


- ÖZDEŞLEŞTİRME ile KENDİNDE BULMAK/GÖRMEK

( Ne olmadığımızı bilmek yeterlidir. Ne olduğumuzu bilmemiz gerekmez. Ne olduğumuzu bilmek için ne olmadığımızı bulmamız gerekir. Ne olduğumuzu tarif, tümüyle red dışında olanaklı değildir. )

( Ancak kendi farkındalığınız ve kendi çabanızla keşfettikleriniz sizin işinize her zaman yarayacak olanlardır. )

( Kendinize saygıyla ve sevgiyle yaklaşınız. )

( Kişi, kendinin ışığıdır. )

( Kendi hakkınızdaki yanlış düşünceleri terk edin. )

( Algılanabilir ya da akıl-alabilir bir şey olmadığınızı ve bilinç alanında beliren hiçbir şeyin öz varlığınız olamayacağını bir kez anladıktan sonra, daha derin bir kendini-biliş'e götürecek tek yol olan, herhangi bir şeyle özdeşleşme alışkanlığını kökünden kazıma işine girişeceksiniz. )

( Aranacak ve bulunacak hiçbir şey yoktur, çünkü kaybedilmiş bir şey yoktur. )

( Sakin kalın, sessiz kalın; o ortaya çıkacak, daha doğrusu, sizi içine alacak. )

( Herşey ya kendinde ya da başkasındadır. )

( To know what you are, find what you are not!
Only what you discover through your own awareness, your own effort, will be of permanent use to you.
Approach your self vs. reverence and love.
Remove and abandon your wrong ideas about yourself.
Once you have understood that you are nothing perceivable or conceivable, that whatever appears in the field of consciousness cannot be your self, you will apply yourself to the eradication of all self-identification, as the only way that can take you to a deeper realisation of your self.
There is nothing to seek and find, for there is nothing lost.
Keep quiet, keep silent; it will emerge, or rather, it will take you in. )

( It is enough to know what we are not. We need not know what we are. To know what we are, we must find what we are not. What we are cannot be described, except as total negation. )

( IDENTIFICATION vs. TO FIND/SEE ON/IN SELF )


- ÖZDEŞLEŞTİRME ile/ve/||/<> KÖRLÜK


- ÖZDEŞLEŞTİRME ile YÜCELTME


- ÖZDEŞLİK -(>) TEVHİD (<)- FARK


- ÖZDEŞLİK:
"MANTIĞI" değil İLKESİ


- ÖZDEŞLİK ile/ve/||/<> AYRIM


- ÖZDEŞLİK ile/ve AYRIŞ(TIR)MA

( IDENTITY vs./and TO DECOMPOSE )


- ÖZDEŞLİK ile/ve BENZERLİK

( Birbirine benzeyen şeyler, birbirinin aynı değildir! )

( IDENTITY vs./and SIMILARITY/RESEMBLANCE )


- ÖZDEŞLİK ile/değil BİLEŞİM


- ÖZDEŞLİK ile/ve/||/<> BİREYSELLİK


- ÖZDEŞLİK ile/ve BİRLİK


- ÖZDEŞLİK ile/ve BÜTÜNLÜK


- ÖZDEŞLİK ile ÇELİŞKİ

( IDENTITY vs. CONTRADICTION )


- ÖZDEŞLİK ile/ve ÇELİŞMEZLİK ile/ve 3. OLASILIĞIN/ŞIKKIN OLANAKSIZLIĞI

( Bir şey, hem siyah, hem de siyah olmayan olamaz.
A=B ve A=B' ==> muhal[olması, gerçekleşmesi olanaksız]
İLE
Bir şey, ya siyahtır ya da siyah olmayandır.
A=B ya da A=B' ==> zorunlu )

( LAW OF IDENTITY vs./and LAW OF NONCONTRADICTION vs./and TERTIUM NONDATUR, EXCLUDED THIRD/MIDDLE )

( ... cum/et NONCONTRADICTIO cum/et PRINCIPIUM TERTII EXCLUSI/TERTIUM NONDATUR )


- ÖZDEŞLİK ile/ve EŞİTLİK


- ÖZDEŞLİK yerine FARKINDALIK

( Körlük. YERİNE ... )

( Balıklar derya içre, deryadan bihaber! )

( AWARENESS instead of IDENTITY )


- ÖZDEŞLİK ile/ve İÇ BÜTÜNLÜK

( IDENTITY vs./and INNER INTEGRITY )


- ÖZDEŞLİK ile/değil İÇİÇELİK


- ÖZDEŞLİK ile/ve ÜYELİK


- ÖZDEŞMİŞ değil ÖZDEŞLEŞMİŞ


- ÖZDEVİM/OTOMASYON ile ÖZDEVİNİM/OTOMATİZM

( Endüstride, yönetimde ve bilimsel işlerde, insan aracılığı olmadan, işlerin otomatik olarak yapılması. İLE Bir araca, bir şeye otomatik bir işleyiş kazandırmak için gerekli olan düzen. )


- ÖZE-LİKLE değil/< ÖZELLİKLE

( Vurgu ve harfi tam/doğru seslendirerek! [Dudak ve bilgi tembelliği yapmadan!] [Harfleri biraraya getirerek değil kulak dolgunluğuyla, doğrusu nasıl söyleniyorsa o biçimde söyleyerek!] )


- ÖZEGEÇİŞLİ ile ...

( ERGATIVE )


- ÖZEK/MERKEZ[Ar.] ile/ve ODAK

( CENTER vs./and FOCAL POINT )


- ÖZEKSEL ile ÖZDEKSEL

( Doğrudan. İLE Maddesel. )


- ÖZEL [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- ÖZEL [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- ÖZEL [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]


- ÖZEL [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]


- ÖZEL BÖLGELERİN TEMİZLENMESİNDE:
10 KEZ ile/değil 3 KEZ


- ÖZEL DUYULAR ile/ve/<> YÜZEYEL DUYULAR ile/ve/<> DERİN DUYULAR ile/ve/<> İÇ DUYULAR


- ÖZEL EĞİTİM ile/ve/+/||/<>/>/< KENDİNİ GELİŞTİRMEK


- ÖZEL HAT ile ÖZEL HAYAT

( PRIVATE LINE vs. PRIVATE LIFE )


- ÖZEL HUKUK ile/ve/||/<> KAMU HUKUKU


- Özel KONUŞ!!!


- ÖZEL KÜME ile/ve/değil/||/<> ALT KÜME


- ÖZEL YAŞAM ile/ve/değil GİZLİ YAŞAM


- ÖZEL YAŞAMIN GİZLİLİĞİ ve/||/<> MUTLULUĞU ARAMA HAKKI


- ÖZEL/LİK ile/ve/||/<> ÖZNEL/LİK


- ÖZEL/LİKLİ ile/ve AYRICALIKLI


- ÖZEL ile/ve/değil/yerine/||/<> AYRINTI


- ÖZEL ile GİZLİ

( SPECIAL/PRIVATE/CONFIDENTIAL vs. SECRET/HIDDEN )

( ... ile CANG )


- ÖZEL ile/ve/<>/hem de GÖZEL

( SPECIAL vs./and/<>/also BEAUTIFUL )


- ÖZEL = HUSUSİ = SPECIAL[İng.] = SPÉCIAL[Fr.] = BESONDERE[Alm.] = ESPECIAL[İsp.]


- ÖZEL ile KENDİ

( PERSONAL vs. SELF )


- ÖZEL ile/ve/<> KİŞİSEL

( PRIVATE vs. PERSONAL )


- ÖZEL ile/ve/değil/yerine KİŞİSEL


- ÖZEL ile/ve/değil/yerine/||/<> ÖZELLİĞİ OLAN


- ÖZEL ile ÖZGÜ

( Durumun özel koşulları kavranıp, büyük başarı beklenmemeli. )

( SPECIAL vs. PECULIAR )


- ÖZEL ile ÖZGÜ


- ÖZEL ile/ve/değil ÖZGÜN


- ÖZEL ile/ve/değil/yerine SIRADIŞI

( [not] SPECIAL vs./and/but EXTRAORDINARY
EXTRAORDINARY instead of SPECIAL )


- Özelde KONUŞ!!!


- Özelde KONUŞ!!!


- ÖZELDE ile/ve "DAR ANLAMDA"


- Özelden KONUŞ!!!


- Özele KONUŞ!!!


- ÖZELEŞTİRİ ile İTİRAF

( SELF-CRITICISM vs. CONFESSION )


- ÖZELEŞTİRİ ile/ve PİŞMANLIK

( SELF-CRITICISM vs./and REGRET )


- Özeli KONUŞ!!!


- ÖZELLİK ile/ve AYIRICI ÖZELLİK

( FEATURE vs./and DISTINCTIVE FEATURE )

( ... ile/ve PRTHAKTVA )


- ÖZELLİK ile/ve AYRICALILIK

( PECULIARITY/SPECIALITY vs./and PRIVILEGENESS )


- ÖZELLİK ile GİZİL

( Gizil olan, düşünme yoluyla uygulayımsal/fiilî duruma gelir. )

( SPECIALITY vs. POTENTIAL
The potential becomes actual by thinking. )


- ÖZELLİK ile/ve GÜZELLİK

( SPECIALITY vs./and BEAUTY )


- ÖZELLİK ile NİTELİK


- ÖZELLİK ile/ve/değil/||/<>/< OLANAK


- ÖZELLİK ile ÖZELİK

( Bir şeyin, benzerlerinden ya da başka şeylerden ayrılmasını sağlayan nitelik. İLE [felsefe] Herhangi bir durumu gösterebilme yeteneği. )


- ÖZELLİK ile ÖZSEL


- ÖZELLİKLE(BİLHASSA) ile AKSİNE/TAM TERSİNE(BİLAKİS)


- ÖZELLİKLE ile EKSTRADAN


- ÖZELLİKLER, ALÂMETLER = ALÂMÂT = CARACTÈRES


- ÖZELLİKLERDE:
BENZEYEN ile/ve/<> BENZEMEYEN


- ÖZEN (GÖSTERMEK) ile/ve/<> ÖNEM (VERMEK)

( TO TAKE PAINS vs./and/<> TO ATTACH IMPORTANCE )


- ÖZEN GÖSTERMEYE:
ÇALIŞIRIM ile/ve/<> ÇALIŞAYIM


- ÖZEN/ÖZENME ile/ve/||/<> TERESSÜL[< RESEL]

( ... İLE/VE/||/<> Yavaş yavaş, dikkatle görme. | Harflerin mahreçlerine ve kısaltılıp uzatılmalarına uyma. )


- ÖZEN ve/||/<> ONAT

( ... VE/||/<> Özenli, düzgün. | Yararlı. | Dürüst, iyi ahlâklı. )


- ÖZEN ve/<> ÖZÜMSEME


- ÖZEN ile/ve/||/<> SAYGI

( EPIMELEIA ||/<> ... )


- ÖZEN ve/||/<>/>/< ŞİDDETSİZLİK


- ÖZEN ile/ve/||/<>/>/< TUTARLILIK


- ÖZENDİRME ile/ve/değil/yerine (SADECE) ANLATIM

( [not] TO ENCOURAGE vs./and/but (ONLY) EXPLAINING
(ONLY) EXPLAINING instead of TO ENCOURAGE )


- ÖZENE-BEZENE (YAPMAK)


- ÖZENSİZ/LİK ile/ve/<> HAZIRLIKSIZ/LIK


- ÖZENSİZLİK ile/ve/<> KANIKSAMA


- ÖZENTİ ile/değil/yerine ÖZENLİ

( Olma! İLE/DEĞİL/YERİNE Ol! )


- ÖZERK/LİK ve/<> BİLİNÇLİ/LİK


- ÖZERKLİK:
BİREYSEL ve/||/<> BİLİSEL(ENFORMASYONEL)


- ÖZERKLİK ve/||/=/<> GÖRELİ ÖZGÜRLÜK


- ÖZERKLİK = MUHTARİYET = AUTONOMY[İng.] = AUTONOMIE[Fr., Alm.] = AUTOS:KENDİ, NOMOS:YASA[Yun.] = AUTONOMÍA[İsp.]


- ÖZET ile BAŞLIK

( SUMMARY vs. TITLE )


- ÖZET ile/ve/||/<> GİRİŞ


- ÖZET ile KISALTMA

( ... ile İHTİSAR )


- ÖZET ile/ve ÖRNEK

( SUMMARY vs. EXAMPLE )


- ÖZET ile ŞERH


- ÖZET ile/ve TEKRAR

( SUMMARY vs./and REPETITION )


- ÖZETLEMEK ile/ve "TOPARLAMAK"


- ÖZGE ile BAŞKA

( Başka. )


- ÖZGEÇMİŞ ile/ve/değil/+/||/<>/> ÖZGELECEK


- ÖZGÜ ile/ve ÖVGÜ


- ÖZGÜ ile ÖZGÜN


- ÖZGÜL ile ÖZNEL


- ÖZGÜLÜK = HASSA = PROPERTY, PROPRIETY, OWNERSHIP[İng.] = PROPRIÉTÉ[Fr.] = EIGENSCHAFT[Alm.] = PROPRIETAS[Lat.] = PROPIEDAD[İsp.]


- ÖZGÜLÜK ile ÖZGÜLLÜK

( Özgü olma durumu. İLE Özgül olma durumu. )


- ÖZGÜN TANIM ile BİRİNİN/...'NIN TANIMI

( ORIGINAL/AUTHENTIC DEFINITION vs. SOMEONE'S DEFINITION )


- ÖZGÜN ZEMİN ile/ve/> YETKİN HEDEF

( AUTHENTIC/ORIGINAL GROUND vs./and/> PERFECT GOAL/TARGET )


- ÖZGÜN/LÜK ile ÖZERK/LİK


- ÖZGÜN/LÜK ile/ve/değil ÖZGÜL/LÜK

( Yalnız kendine özgü bir nitelik taşıyan. | Bir buluş sonucu olan, nitelikleri bakımından benzerlerinden ayrı ve üstün olan. | Çeviri olmayan, asıl olan. İLE/VE/DEĞİL Bir türle ilgili, bir türe ait. )

( ÖZGÜL AĞIRLIK: Bir nesnenin, 1 cm³ oylumundaki parçasını ağırlığı. [Sadece suyun özgül ağırlığı, 1'dir.] )

( ... ile/ve/değil VİSEŞA )


- ÖZGÜN/LÜK ile/ve/||/<>/< ÖZGÜR/LÜK

( Başkalarının özgünlüğünü kabul etmeyenin kendi de özgün ve özgür değildir, olamaz. )

( Özgürlük, özgün olmak içindir. )

( Amaç. İLE/VE/||/<>/< Araç. )

( Son. İLE/VE/||/<>/< Başlangıç. )

( ORIGINAL/AUTHENTIC vs./and/||/<>/< FREE/NESS )


- ÖZGÜN/LÜK ile/ve SANAT/SAL/LIK


- ÖZGÜN ile ...

( IDIOSYCRATIC )


- ÖZGÜN ile/ve/<>/|| FARKLI


- ÖZGÜN ile/ve/<> ÖZEL


- ÖZGÜN ile/ve YENİ

( ORIGINAL/AUTHENTIC vs./and NEW )


- ÖZGÜNLÜK ile/ve/<> BENZERSİZLİK


- ÖZGÜNLÜK ile/ve/||/<> ÖZLÜLÜK

( [Yazında/Edebiyatta] Başka hiçbir yazarın üslûbuna benzemeyen, tamamen yeni bir tarzda kaleme alınmış olan yapıtlar. İLE/VE/||/<> Anlaşılması zor tamlamaların yerine kısa ve özlü sözlerin kullanılması.[Amaç, kolay okunan ve akılda kalan veciz şiirlerin yazılmasıdır.] )


- ÖZGÜR DÜŞÜNME'Yİ:
"ÖĞRETMEK" ile/değil/yerine OLANAKLARINI SAĞLAMAK/SUNMAK

( Özgür düşünmeyi ancak kişinin kendi gerçekleştirebileceğinden öğretilemez fakat olanaklarını sunmak/sağlamak gereklidir! )

( TO FREE IMAGINATION: [not] TO TEACH vs./but TO SUPPLY/OFFER POSSIBILITIES
TO FREE IMAGINATION: TO SUPPLY/OFFER POSSIBILITIES instead of TO TEACH )


- ÖZGÜR FİKİR ve/<> ÖZGÜR VİCDAN ve/<> ÖZGÜR İRFÂN


- ÖZGÜR/LÜK ile/ve GÜZEL/LİK

( FREEDOM vs./and BEAUTY )


- ÖZGÜR/LÜK ile/ve SIRADIŞI/LIK

( FREEDOM vs./and EXTRAORDINARY/INESS )


- ÖZGÜR/LÜK ve/||/<>/< USTA/LIK


- ÖZGÜR ile/ve/değil ÖZGÜVENLİ


- ÖZGÜR ile TUTUKLU

( Kişi, kendi iradesiyle kendini sınırlarsa Özgür. İLE Başkasının iradesiyle sınırlanırsa tutuklu. )

( Rahat olduğunda sıkıl ki, sıkıldığında rahat et! )


- ÖZGÜRLEŞME (ITK)


- ÖZGÜRLEŞME:
"KAFESİN" İÇİNDEN ÇIKARAK değil "KAFESİ İÇİMİZDEN ÇIKARARAK


- ÖZGÜRLÜĞE ULAŞMAK/SAHİP ÇIKMAK değil ÖZGÜRLÜĞÜN ZORUNLULUĞU (VE DOLAYISIYLA SORUMLULUĞUNU ALMAK)

( [not] REACH/CLAIM TO THE FREEDOM but OBLIGATORY OF THE FREEDOM (AND CONSEQUENTLY TO GET RESPONSIBILITY OF THE FREEDOM )


- Özgürlüğün için DİNLE!!!


- Özgürlüğün için KONUŞ!!!


- Özgürlüğün için SUS!!!


- ÖZGÜRLÜK

( FREEDOM )


- ÖZGÜRLÜK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- Özgürlük için DİNLE!!!


- Özgürlük için SUS!!!


- ÖZGÜRLÜK:
KİŞİNİN, ...
"CANININ İSTEDİĞİ GİBİ DAVRANMASI" ile/değil İSTEMEDİĞİ HİÇBİR ŞEYİ YAPMAK ZORUNDA OLMAMASI

( Özgürlük, hiçbir zaman canının istediği gibi davranmak anlamına gelmemiştir ve öyle bir hak vermemiştir/veremez. )

( İkinci görüşün olmadığı yerde özgürlük olmaz. )

( ÖZGÜRLÜK: Belirlenimden, belirlenime geçmek. )

( FREEDOM IS: [not] BEHAVING IN HOWEVER YOU WANT vs./but NO OBLIGATION TO SOMEONE WHO DOES NOT REQUEST TO DO SOMETHING )


- ÖZGÜRLÜK:
"(HER) İSTEDİĞİNİ YAPMAK" değil İSTEMEDİĞİNİ YAPMAMAK

( Özgürlük, hiçbir zaman her istediğini yapmak anlamına gelmemiştir ve öyle bir hak vermemiştir/veremez. )

( FREEDOM vs. DOING WHATEVER YOU WANT )


- ÖZGÜRLÜK:
BAĞIMSIZ OLMAK ile/ve/değil/< ÖZGÜRCE YARATABİLMEK

( Özgürlük bilinci, var oluşu ya da yaşamı duyumsama, özünü, hem özdek, hem de tin olarak algılamadır. )

( Özgürlüğün en yüksek tadı, onun tümüyle yitiminin sınırındadır. )


- ÖZGÜRLÜK:
EREK/AMAÇ değil BAŞLANGIÇ


- ÖZGÜRLÜK/BELEDİYE MEYDANI ile/ve/<> SAN FRANSISCO MEYDANI

( Ekvador'un başkenti Quito'nun, iki önemli meydanı. )

( PLAZA DE LA INDEPENDACIA / PLAZA MAYOR con/et/<> PLAZA SAN FRANSISCO )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve "MANYAKLIK"

( FREEDOM vs./and "MANIA" )


- ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/> AŞK (AHLÂKI) ve/||/<>/> BİLGELİK/İRFAN

( Külün, bir daha ateşte yanmadığı gibi, kişi de aşkta yok(fânî) olmuşsa, ne kendi aklına, ne de başkasının aklına aldanır. )

( HİLMİ ZİYA ÜLKEN'in, "AŞK AHLÂKI" adlı kitabını da okumanızı salık veririz. )

( )

( Üzerinde en çok (")düşündüğümüz, konuştuğumuz, beklediğimiz, aradığımız(") ve (")ağladıklarımız(")... )

( FREEDOM and/||/<>/> MORALS OF LOVE and/||/<>/> WISDOM )


- ÖZGÜRLÜK ile BAŞIBOŞLUK

( FREEDOM vs. STRAYNESS )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve BELİRLENİM

( Dış varlık yasası. İLE/VE Tin'in yasası. )

( FREEDOM vs./and DETERMINATION )


- ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/< BİRİCİKLİK


- ÖZGÜRLÜK ile/ve CESÂRET

( FREEDOM vs./and COURAGE )


- ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/= DÜŞÜNCEYİ DÜŞÜNEBİLME BİLGİSİ/OLANAĞI

( Sonsuz. VE/||/<>/= Tekil[ler üzerin(d)e.] )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/hem de/||/<>/< DÜZEN


- ÖZGÜRLÜK ve/||/<> EŞİTLİK ve/||/<> DAYANIŞMA/KARDEŞLİK

( Aydınlanmanın doğurduğu ilkelerdir. Bunların, topluma yansıması, toplumda karşılık bulması, bir devrim niteliğinde olmakla birlikte, tarihî bir birikimi de gösterir. )

( LIBERTE et/||/<> EGALITE et/||/<> FRATERNITE )

( LIBERTY and/||/<> EQUALITY and/||/<> FRATERNITY/BROTHERHOOD )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/değil/||/<>/> ESNEKLİK


- ÖZGÜRLÜK ve/<>/= ETKİNLİK

( FREEDOM and/<>/= ACTIVITY )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve GÜVENLİK

( FREEDOM vs./and SECURITY )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/||/<>/< HAK

( Özgürlük, hak ile sınırlanır. | Hak ile sınırlanabilmek. İLE/VE/||/<>/< ... )

( Haklılığı/karşılığı olmayan tüm düşünce tutumları dışarıda bırakmak. İLE/VE/||/<>/< ... )

( Özgürlük, salt amaç olamaz. )

( FREEDOM vs./and RIGHT )


- ÖZGÜRLÜK = HÜRRİYET = LIBERTY, FREEDOM[İng.] = LIBERTÉ[Fr.] = FREITHEIT[Alm.] = LIBERTAS[Lat.] = LIBERTAD[İsp.]


- ÖZGÜRLÜK ile/ve İÇ ÖZGÜRLÜK

( Nedeni, kendinde olmak, kendi dışında olmamak. İLE/VE ... )

( Özgürlük, hiçbir karşılık beklemeksizin yapılan iş/hizmettir. )

( Özgürlük, üzüntüden kurtulmuşluk demektir. )

( Özgürlük, kendini sınırlayabilme gücüdür. )

( Özgürlük, zorunluluğun bilincidir. )

( Özgürlük, ancak ve sadece, tarih ve kültürde olanaklıdır. )

( Özgürlük isteği ve iradesi olmadıkça özgürlük kazanılamaz ve korunamaz da. )

( Özgürlük, bazı yöntemlerin ya da koşulların ustaca uygulanması ya da kullanılması sonucu kazanılmaz. O, nedensel sürecin ötesindedir. Onu hiçbir şey zorlayamaz ya da engelleyemez. )

( Eğer özgür olmak istiyorsanız, özgürlüğe en yakın olan adımı atmayı ihmal etmeyin. )

( Özgürlüğe ulaşmak için çaba göstermelisiniz. )

( Bir şey ile özdeşleşmemek, doğal ve kendiliğinden olursa, o, özgürleşmedir. )

( İhtiras, emel kişiseldir, özgürleşme ise kişisel olandan kurtuluştur. )

( Özgürleşme, keşfetme özgürlüğü demektir. )

( Özgürleşme, bir elde ediş, bir kazanma meselesi değil, bir cesâret meselesidir. )

( Özgürleşme, özgür olduğunuza inanma ve ona göre davranma cesâretidir. )

( Özgürleşme, doğal bir süreçtir ve sonuçta, kaçınılmazdır. Fakat onu şimdi'ye getirmek sizin gücünüz dahilindedir. )

( Özgürleşmede, emelin hem öznesi, hem nesnesi artık yoktur. )

( "Anlayış yoluyla özgürleşme", kadîm ve basit bir yoldur. )

( Özgürlük, terk edişten geçer. )

( Özgürleştirecek olan, açık ve berrak görüştür. )

( Birlik, özgürleştirir; özgürlük, birleştirir. )

( Sükûnet içinde ve bağımlılıklardan kurtulmuş olmak, her türlü kişisel çıkar endişelerinin, her türlü bencilce hesapların erişemeyeceği bir yerde durmak, özgürlüğe ulaşmanın kaçınılmaz şartıdır. )

( Bir kalemin minicik ucu nasıl sayısız resim çizebilirse, öylece, farkındalığın boyutsuz noktası da koskoca evrenin içeriğini çizer. Siz işte o noktayı bulun ve özgür olun. )

( Kişinin, canının istediğini yapma keyfiyeti, bağımlılıktır. Halbuki, kişinin yapması gerekeni, doğru olanı yapma olanağı, gerçek özgürlüktür. )

( Sizi hiçbir şey özgür kılamaz, çünkü siz özgürsünüz. )

( Fincanın içindeki boşluk özgürdür. O ancak fincana ilişkin olarak görüldüğünde, fincanın içinde sayılabilir. )

( Huzuru olan kişi özgür olur ve özgür olan kişi de başkalarını özgürlüğe ulaştırır. )

( Yağmurun izlediği gökgürültüsü, özgürlüğe kavuşmayı simgeler. )

( Unutmak zorunda değiliz; arzu ve korku son bulunca, tutsaklık da biter. )

( Tutsaklığı yaratan, karakter ve mizaç dediğimiz, duygusal bağlılıklar, sempati ve antipatilerin oluşturduğu davranış kalıplarıdır. )

( Unity, liberates; freedom, unites. )

( image

ÖZGÜRLÜK[Sümerce] )

( Freedom is freedom from worry.
You must strive for liberation.
Freedom comes through renunciation.
Non-identification, when natural and spontaneous, is liberation.
If you desire to be free, neglect not the nearest step to freedom.
Ambition is personal, liberation is from the personal.
Liberation is not the result of some means skilfully applied, nor of circumstances. It is beyond the causal process. Nothing can compel it, nothing can prevent it.
In liberation both the subject and the object of ambition are no longer.
Liberation is not an acquisition but a matter of courage.
Liberation is to believe that you are free already and to act on it.
Liberation is a natural process and in the long run, inevitable. But it is within your power to bring it into the now.
The ancient and simple way of liberation through understanding.
It is clarity that is liberating.
As the tiny point of a pencil can draw innumerable pictures, so does the dimensionless point of awareness draw the contents of the vast universe.
To be quite detached, beyond the reach of all self-concern, all selfish consideration, is an inescapable condition of liberation.
Nothing can set you free, because you are free.
Freedom cannot be gained nor kept without will-to-freedom.
Freedom to do what one likes is really bondage, while being free to do what one must, what is right, is real freedom.
The space within the cup is free. It happens to be in the cup only when viewed in connection vs. the cup.
You need not forget; when desire and fear end, bondage also ends.
It is the emotional involvement, the pattern of likes and dislikes which we call character and temperament, that create the bondage. )

( FREEDOM vs./and INTERNAL FREEDOM )

( ZIYOU )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/||/<> KENDİLİĞİNDENLİK


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/<>/ancak KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRMEK

( Dışarıdan sınırlanmak kölelik, içeriden sınırlanmak özgürlük, sınırlanmamak keyfîliktir, o da kendini kaybettirir. )

( FREEDOM vs./and/<> SELF REALISATION )


- ÖZGÜRLÜK ile/değil/ne yazık ki/>< KEYFÎLİK

( Hak ile sınırlanmış olanda. İLE/DEĞİL/NE YAZIK Kİ/>< Hak ile sınırlanmamış olanda. )

( Sorumluluk alıyorsak. İLE/DEĞİL/NE YAZIK Kİ/>< Sorumluluk almıyorsak. )

( [not] FREEDOM vs./but/unfortunately/>< DISCRETIONARINESS )


- ÖZGÜRLÜK ile KRİTERSİZLİK

( FREEDOM vs. DISCRETERIONESS )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve MUTLULUK

( Özgür ve mutlu yaşamak için can sıkıntısını feda etmelisindir. )

( FREEDOM vs./and HAPPINESS )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve NAMUS

( FREEDOM vs./and HONOUR )


- ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/>/< ÖZELEŞTİRİ


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/değil/||/<>/< ÖZERKLİK


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/<> ÖZGÜRLEŞTİRİCİ EYLEM

( Özgürleşme, doğal bir süreçtir. Ve sonucunda, kaçınılmazdır. Şimdi'ye getirmek ise bizim gücümüz(tercihimiz/önceliklerimiz) dahilindedir. )

( FREEDOM vs./and/<> THE ACT WHICH BRINGS TO FREEDOM )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve ÖZGÜRLÜĞE TUTSAKLIK/MAHKUMİYET

( THE FREEDOM vs./and CAPTIVITY OF THE FREEDOM )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/değil/yerine ÖZGÜRLÜĞÜN KULLANILIŞI

( [not] FREEDOM vs./and/but USING OF THE FREEDOM
USING OF THE FREEDOM instead of FREEDOM )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve ÖZGÜRLÜKTEN KAÇIŞ

( FREEDOM vs./and ESCAPE FROM FREEDOM )


- ÖZGÜRLÜK ve/||/<> ÖZGÜVEN

( Eminlik sunar/sağlar. )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/||/<> SÖZGÜRLÜK


- ÖZGÜRLÜK ile/ve YALNIZLIK

( Yalnızlığı sevmeyen, özgürlüğü de sevmez. )

( Kişi, ancak yalnız olduğunda özgürdür. )

( FREEDOM vs./and LONELINESS )


- ÖZGÜRLÜK ve YANSIMA

( FREEDOM and REFLECTION )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/<> YAPABİLME/EDEBİLME

( FREEDOM vs./and/<> ABILITY )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/<>/= ZENGİNLİK

( FREEDOM vs./and/<>/= WEALTH )


- ÖZGÜRLÜKTE:
RAHATSIZLIK ile/ve/||/<> İTİRAZ

( Râzı olmadığımız bir davranış karşısında dile getirmemiz gereken. İLE/VE/||/<> Onaylamadığımız bir düşünceyle karşılaştığımızda dile getirmemiz gereken. )


- ÖZGÜVEN:
"HERKESTEN DAHA İYİ OLDUĞUMUZU DÜŞÜNMEK/SANMAK" değil KENDİMİZİ, BAŞKALARIYLA KIYASLAMANIN ANLAMSIZLIĞINI FARKETMEK


- ÖZGÜVEN ile/ve/<> CESÂRET

( Turn within and you will come to trust yourself. )

( Yoğun bir deneyim yaşayan kişi, güven ve cesâret yayar. )

( İçinize dönün, böylece özgüveninizi bulacaksınız. )

( Kendinize güvenmediğiniz sürece, bir başkasına da güvenemezsiniz. )

( Kendinize inanmaya başlamadıkça, kendinize ait bir yaşamınız da ol(a)mayacaktır. )

( Kılıcın tahtadan ise bırak kınında kalsın! )

( SELFCONFIDENCE vs./and/<> COURAGE )


- ÖZGÜVEN ve İMAN

( SELFCONFIDENCE and FAITH )


- ÖZGÜVEN ile/ve/<> ÖZSAYGI

( ... İLE Sadece kendi bildiğin sözü/düşünceyi, yerine getirmeye çalışmak. )

( SELF CONFIDENCE vs./and/<> SELF ESTEEM )


- ÖZGÜVEN ile/değil ŞIMARIKLIK


- ÖZGÜVEN ile/ve/||/<>/> TOPLUMSAL GÜVEN


- Özgüvenin için DİNLE!!!


- Özgüvenin için KONUŞ!!!


- Özgüvenin için SUS!!!


- ÖZLEM ve/<>/< AYRILIK


- ÖZLEM ve/||/<>/> GÖZLEM ve/||/<>/> SÖZLEM ve/||/<>/> EYLEM ve/||/<>/> İŞLEM ve/||/<>/> İZLEM


- ÖZLEM = LONGING, REGRET[İng.] = SOUHAIT, FRUSTRÉ[Fr.] = SEHNSUCHT[Alm.] = DESIDERIUM[Lat.]


- ÖZLEM ile/ve/||/<> ÖZENTİ


- ÖZLEM ve/<> ZEVK


- ÖZLEMEK ile/ve/||/<>/> SEVMEK

( Rüyanda görmüşsen. İLE/VE/||/<>/> Rüyanda görmek ümidiyle yatıyorsan. )


- ÖZLEŞME ile/ve/değil/||/<> ÖZDEŞLEŞME


- ÖZLEŞTİRME ile/değil ÖZDEŞLEŞTİRME


- ÖZLÜ ile/ve/||/<> ÖZSEL


- OZMOLARITE/OSMOLARITY[İng.] değil/yerine/= GEÇİŞİMLİK


- OZMOMETRİ/OSMOMETRY[İng.] değil/yerine/= GEÇİŞİM ÖLÇÜMÜ


- OZMOS[Fr.] değil/yerine/= GEÇİŞME


- OZMOTİK/FRAJİLITE OSMOTIC FRAGILITY[İng.] değil/yerine/= GEÇİŞİM KIRILGANLIĞI


- OZMOTİK/OSMOTIC[İng.] değil/yerine/= GEÇİŞİMLİ


- OZMOZ/OSMOSIS[İng.] değil/yerine/= GEÇİŞİM


- ÖZNE NESNE


- ÖZNE DURUMUNDAKİ KAVRAM ile/ve/||/<> YÜKLEM DURUMUNDAKİ KAVRAM

( [Yüklem durumundaki kavramı] İçeriyorsa, analitik. İLE İçermiyorsa, sentetik. )


- ÖZNE-ODAKLI ile ...

( SUBJECT-ORIENTED )


- ÖZNE ile/ve/||/<> ANLAK/ZEKÂ


- ÖZNE ile BİREY

( Kişi, sürekli; nesne, tanık ise öznedir ve onların karşılıklı bağımlılık biçimindeki ilişkileri, onların mutlak kimliklerinin yansımasıdır. )

( The person is always the object, the witness is the subject and their relation of mutual dependence is the reflection of their absolute identity. )

( SUBJECT vs. PERSON )


- ÖZNE ile ESTETİK ÖZNE


- ÖZNE ile/ve/değil/yerine ETKİN ÖZNE

( [not] SUBJECT vs./and/but ACTIVE SUBJECT
ACTIVE SUBJECT instead of SUBJECT )


- ÖZNE = FAİL, MEVZU = SUBJECT[İng.] = SUJET[Fr.] = SUBJEKT[Alm.] = SUBJECTUM[Lat.] = HYPOKEIMENON[Yun.] = SUJETO[İsp.]


- ÖZNE ve/<> NESNE

( Özne, nesnesiyle birliktedir. )


- ÖZNE ile/ve/<> ÖZNE

( SUBJECT vs./and/<> SUBJECT )


- ÖZNE ile/ve SALTIK ÖZNE

( SUBJECT vs./and ABSOLUTE SUBJECT )


- ÖZNEL ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/< NESNEL DÜZEN

( Nesnel düzen olmadan, öznel özgürlük, yalnızca bir kapristir, anarşidir, karmaşadır. Öznel özgürlük, devlet olmadan gerçekleştirilemez. )


- ÖZNEL/LİK ile/ve/||/<> ÖZSEL/LİK


- ÖZNEL = ENFÜSİ = SUBJECTIVE[İng.] = SUBJECTIF[Fr.] = SUBJEKTIV[Alm.] = SUBJECTIVUS[Lat.]


- ÖZNELERARASILIK ile ÖZNE-AŞIRILIK

( INTERSUBJECTIVITY vs. TRANSSUBJECTIVITY )


- ÖZNELLİK FİLOZOFU ile/değil ÖZNE FİLOZOFU


- ÖZNELLİK'TE ile/ve NESNELLİK'TE

( VARLIKBİLİMİ/ONTOLOJİ - BİLGİ BİLİMİ/EPİSTEMELOJİ ile VARLIKBİLİMİ/ONTOLOJİ - BİLGİ BİLİMİ/EPİSTEMELOJİ )


- ÖZNELLİK ile/ve/||/<> GELECEĞE AÇIKLIK


- ÖZNELLİK ile/ve/||/<> GENETİK


- OZOKERİT değil/yerine/= YERMUMU

( Petrol ve terebentin içinde eriyen, doğal hidrokarbonlardan oluşan bir tür mum. )


- OZON/OZONE[İng.] değil/yerine/= ÜÇ MOLEKÜLLÜ OKSİJEN


- ÖZTÜRKÇE SÖZCÜKLERİN BAŞLAMADIĞI HARFLER

( C
F
Ğ
H
J
L
M
N
P
R
S
V
Z )

( SÖZÜN DOĞRUSU I, II - YAVUZ BÜLENT BAKİLER - TÜRK EDEBİYAT VAKFI )


- ÖZÜ-ÖZETİ


- ÖZÜMLEME/ASİMİLASYON/ANABOLİZMA[Fr. < ANABOLISME] ile/ve/||/<>/>/>< YADIMLAMA/DİSİMİLASYON/KATABOLİZMA[Fr. < CATABOLISME]

( Canlı varolanların, dışarıdan aldıkları besinleri, değişikliğe uğratarak yeni bir bileşimle, organizmanın gereksinim duyduğu nesneler durumuna getirmek. | Edinilmiş olan bilgileri, bireyin öz malı durumuna getirmek. >< Canlı protoplazmayı yapan, büyük ve karmaşık yapılı moleküllerin enerji çıkararak yanması. )

( [Hormonlar:] Testosteron, östrojen, büyüme hormonu, insülin. İLE/VE/||/<>/>/>< Kortizol, Glukagon, adrenalin, sitokinler. )

( Protein sentezi tepkimeleri
Yağ sentezi tepkimeleri
Dehidrasyon
Fotosentez
Karbonhidrat sentezi
Mitoz
Kas oluşturmak amaçlı fiziksel egzersiz
Kemosentez
Kalvin döngüsü

İLE/VE/||/<>/>/><

Hidroliz
Sindirim
Hücresel solunum
Fermantasyon
Aerobik fiziksel egzersiz
Krebs döngüsü
Nükleik Asitlerin Parçalanması
Glikoz )

( [Enerji] Harcanır. İLE/VE/||/<>/>/>< Harcanmaz. )

( İkisi de hormonların, şekerlerin, enzimlerin, üreme, gözelerinin büyümesi ve doku onarımı gibi çok sayıda nesnenin üretilmesi için gereksinim duyulan enerjinin oluşturulmasından sorumludur. )

( İkisinin de tek göze içinde de çalışması olanaklı ve olasılıklıdır. )

( ... İLE/VE/||/<>/>/>< En fazla olduğu bölge, karaciğerdir. Bir saat içinde binlerce yıkım etkinliği karaciğer içinde gerçekleştirilebilmektedir. Gözelerde gerçekleşen yıkımların sağlıklı bir biçimde gerçekleştirilebilmesi için hafif gıdalarla beslenmekte yarar vardır. Ağır gıdalarla beslenen kişilerde karaciğer daha fazla yorulur ve bu nedenle zamanla tükenmesine neden olur. )


- ÖZÜMLEME ve/<> ÖZÜMLEMEDOKUSU

( ... VE/<> Bitkilerde, havadaki karbondioksidi, karbonhidrata çeviren, daha çok, yapraklarda bulunan doku. )


- ÖZÜMLEMEDE:
GÜNEŞ + SU ve KLOROFİL + KARBONDİOKSİT


- ÖZÜMSEME ile/ve/değil ÖZÜMLEME


- ÖZÜMSEMEK ve/||/<> ÖZLEMEK


- ÖZÜN ÖLÜMSÜZLÜĞÜ ile/ve/||/<> TANRI'NIN "VARLIĞI/YOKLUĞU"


- ÖZÜNDE ile ARKASINDA ile ALTINDA

( IN THE ESSENCE vs. BEHIND OF vs. BELOW )


- Özünle KONUŞ!!!


- ÖZÜR "DİLERİM" ile "KUSURA BAKMA"


- ÖZÜR DİLEMEK ile AF

( Alt/küçük ya da akranlara. İLE Yukarıdakilerden. )


- ÖZÜRLÜ[Ar. < ÖZR / MAZERET]/LER ve ENGELLİ/LER


- ÖZVARLIK'TA:
BİLİNÇ ve SEVGİ

( Sizi, bilinenin dar çerçevesi içinde tutanın ne olduğunu bilmek yararlıdır. )

( Sevgi ve iradenin de sırası gelecektir, fakat önce zemin hazırlanmış olmalıdır. )

( Her zaman, öz varlığımızın eşliğindeyiz. )

( Herşeyden önce, öz varlığınızla devamlı bir temas kurun, her an kendinizle olun. )

( Bir gözlem merkezi olarak bilme ve tanıma niyetiyle işe başlayın ve eylem halindeki bir sevgi merkezine dönüşün. )

( Eylem halindeki sevgi. )

( Love in action. )

( CONSCIOUSNESS and LOVE (IN SELF-EXISTENCE)
It is worthwhile to know what keeps you within the narrow confines of the known.
Love and will shall have their turn, but the ground must be prepared.
You have always the company of your own self.
First of all, establish a constant contact vs. your self, be vs. yourself all the time.
Begin as a centre of observation, deliberate cognisance, and grow into a centre of love in action. )


- ÖZYİNELEME ile YİNELEMELİ

( RECURSION vs. RECURSIVE )


- PARANKİM/PARENCHYMA[İng.] değil/yerine/= ÖZEK DOKU


- PAYLAŞILABİLEN ile ÖZEL OLAN

( SİHAN: Hisseler. )

( NASÎB: Pay, kısmet. )

( BERHÛR: Hisse, nasip, pay. )

( SHARABLE vs. SPECIAL )


- PORNOGRAFİK:
APAÇIK ile/ve/<> ÖZSÜZ GÖRÜNÜŞ


- RAHAT/LIK ile/ve ÖZGÜR/LÜK

( ÖZGÜR: Varoluş ve etkinliği öz belirlenimli. )

( COMFORT vs./and FREEDOM )


- RESTORASYON değil/yerine/= ÖZONARIM


- RESTORE (ETMEK) değil/yerine/= ÖZONARIM (YAPMAK)


- SABİT ile ÖZSEL


- SADECE ile/ve/değil ÖZELLİKLE

( ... ile/ve/değil Bİ-L-HÂSSA )

( [not] ONLY vs./and/but ESPECIALLY )


- SADED[Ar.] ile ÖZET

( Asıl konu. | Yakınlık, civar. | Düşünce, niyet, kasıt; girişim/teşebbüs. İLE ... )


- ŞAİR[Ar.]/POET[İng.] değil/yerine/= OZAN


- ŞAİR[Ar.] değil/yerine/= OZAN

( Şiir söyleyen ya da yazan kişi. | Hayal gücü geniş olan, duyarlı, duygulu kişi. )

( )


- ŞAİRÂNE[Ar.]/POETIC[İng.] değil/yerine/= OZANCA


- SANAL GERÇEKLİK'TE:
NESNE'NİN YİTİRİLMESİ ile/ve ÖZNE'NİN YİTİRİLMESİ


- SANAT ve/<> ÖZGÜVEN/İMAN


- ŞANS ile/değil/yerine/>< ÖZEN/BAKIM


- SAR/SPECİFIC ABSORPTION RATE[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜL SOĞURMA DEĞERİ


- SAYDAMLIK/ŞEFFAFLIK ile/ve/||/<> ÖZDENETİM


- SAYGI ile/ve/< ÖZSAYGI

( HÜRMET ile/ve/< EDEB )

( HÜRMET ile/ve/< İZZET-İ NEFS )


- SELEN/SADÂ/ÇATI ve/<> ÖZ

( SADÂ: Kişinin özü. )


- SELF DETERMİNASYON değil/yerine/= ÖZ BELİRLEME/KENDİ SEÇME


- SELF SERVİS değil/yerine/= ÖZ İŞGÖRÜ


- SELF-ASSESSMENT[İng.] değil/yerine/= ÖZ DEĞERLENDİRİM


- SELF-AWARENESS[İng.] değil/yerine/= ÖZ FARKINDALIK


- SELF-IDENTITY[İng.] değil/yerine/= ÖZ KİMLİK


- SELF[İng.] değil/yerine/= ÖZ, KENDİ


- SERBEST(İ) değil/yerine/= ÖZGÜR/LÜK


- SERBEST/LİK ile/ve ÖZGÜR/LÜK, HÜR/LÜK

( Fizik. İLE/VE Metafizik. )

( Her zaman bulunamayabilir. Kişinin hareketlerinin sınırlanması. İLE/VE Kendinin bilincinde olmak. )

( Kişi, farkındalıkta olduğu/kaldığı sürece özgürdür. )

( Kişinin özgür olduğunu bilmesi, kendini bilmesidir. )

( FREE/NESS vs./and FREEDOM
Physics. WITH/AND Metaphysics. )


- SEVGİ:
SÖZ/SES ve/||/<> GÖZ ve/||/<> ÖZ

( Sevgi, gözden alınır, gözden verilir.
Sonra da, özden ve özden yaşanır. )

( Kaynağı sende olanı, başkasından bekleme! )


- SEVGİ ile/ve/<> ÖZDEYİŞ

( Özün özü. İLE/VE/<> Özün sözü. )


- SEVGİ ve/||/<>/>/< ÖZÜNE YOLCULUK


- SEVMEK ve/> ÖZENMEK

( TO LOVE and/> TO TAKE PAINS )


- SEVMEK ve/<>/= ÖZLEMEK

( TO LOVE and/>/= TO MISS )


- ŞİDDET değil/yerine/>< ÖZEN


- ŞİDDET =/||/<>/>/< ÖZENSİZLİK


- ŞİİR/POEM değil/yerine/= OZ


- SİNDİRİM ile/ve/<>/> ÖZÜMSEME


- SINIRLANDIRMA ile/ve (ÖZEL) YÖNLENDİRME


- SİVİ[İng. < CV] değil/yerine/= ÖZGEÇMİŞ


- SONUÇ ile/ve/||/<> ÖZET


- SORGULAMA ve/||/<>/> ÖZGÜRLEŞME


- SOYUT ile/ve/değil ÖZ

( [not] ABSTRACT vs./and/but ESSENCE )


- SÖZDİZİMİNDE:
ÖZNE > EYLEM > NESNE ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÖZNE > NESNE > EYLEM

(

)


- SPECIFIC GRAVITY[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜL AĞIRLIK


- SPESİFİK[İng. < SPECIFIC] değil/yerine/= ÖZGÜL


- SPESIFIK/SPECİFIC[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜL


- SPESIFIKASYON/SPECİFICATION[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜLLEME | ÖZGÜL ÖZELLİK


- SPESIFISITE/SPECİFICITY[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜLLÜK


- SU ile ÖZSU/USÂRE[Ar.]

( ... İLE Bitki ve hayvan dokularında bulunan sıvılara verilen ad. | Salgı ile oluşan ve içinde enzimler bulunan organik sıvı. )


- SUBJEKTİVİST/SÜBJEKTİVİZM/SÜBJEKTİVİTE değil/yerine/= ÖZNELCİ/ÖZNELCİLİK/ÖZNELLİK


- SUJE/SUBJECT[İng.] değil/yerine/= ÖZNE | DENEK


- SÜREÇ ile/ve/<> ÖZELLİK


- TAHASSÜR[< HASRET] değil/yerine/= ÖZLEM

( HASRET ÇEKME | ÇOK İSTENİLEN VE ELE GEÇİRİLEMEYEN ŞEYE ÜZÜLME )


- TAKLİT ile ÖZDEŞLEŞME

( COPYING vs. TO INDENTIFY )


- TANRI ile/ve ÖZVARLIK


- TAPINMA ile/ve/<> ÖZDEŞLEŞME


- TAPMAK:
GENELLEME ve/ya da/<> İNDİRGEME ve/ya da/<> ÖZDEŞLEŞTİRME


- TAPMAK ile/ve/değil/<> ÖZDEŞLEŞMEK

( TO ADORE vs./and/<> TO IDENTIFY )


- TARİH ve/||/<>/< ÖZGÜRLÜK İSTEĞİ


- TASFİYE (ETMEK) değil/yerine/= ÖZLEŞTİRMEK)/ARITMA(K)


- TEKRAR ile ÖZET

( REPETITION vs. SUMMARY )


- TEMSİL (ETMEK) değil/yerine/= ÖZDEYİ/LEMEK


- TEMSİL/TEMESSÜL/ANABOLİZMA/ASİMİLASYON değil/yerine/= ÖZÜMLEME/YAPIM


- TEMSİLEN değil/yerine/= ÖZDEYİCE/ADINA


- TEMSİLÎ değil/yerine/= ÖZDEYİLİ


- TENEZZÜL değil/yerine/= ÖZİNDİRME


- TERSİNEMEZLİK/ENTROPİ ile/ve/||/<> ÖZDEŞLİK, ZAMAN, DÜZENSİZLİK, KATSAYI

( [zaman] Var. İLE/VE/||/<> Yok. )

( Bir dizgenin kuvantum mekaniksel olarak bulunabileceği farklı durumların sayısı. İLE/VE/||/<> ... )


- TEŞEKKÜR ETMEK ve/||/<> ÖZÜR DİLEMEK

( Bunları bilmeyenlere, kapıları/nı kapatmak gerekir. )


- TEŞVİK değil/yerine/= ÖZENDİRME


- TİMÜS[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ÖZDEN

( Göğüs kemiği arkasında bulunan iç salgıbezi. )


- TİN:
NESNEL ile/ve/||/<> ÖZNEL

( Devlette. İLE/VE/||/<> Bireyde. )


- TİN:
| ÖZNEL ile/ve/||/<>/> NESNEL | ile/ve/||/<>/> SALTIK

( | Üretim. İLE/VE/||/<> Katılım. | İLE/VE/||/<>/> Zorunlu üretim. )

( | Bireysel. İLE/VE/||/<> Toplumsal. | İLE/VE/||/<>/> Tanrı/hakikat. ) )

( | Koşullu. İLE/VE/||/<> Koşullu. | İLE/VE/||/<>/> Koşulsuz. )

( | Özerklik. İLE/VE/||/<> Özerklik. | İLE/VE/||/<>/> Özgürlük. )


- TİPİK/TYPICAL[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜN, OLAĞAN


- TİTİZLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÖZEN


- TÖVBE ile/ve/değil/=/||/<>/< ÖZELEŞTİRİ

( Değişmek. İLE/VE/DEĞİL/=/||/<>/< Değişmeye çalışmak. )


- TÖZ FELSEFESİ ile/ve/yerine ÖZNE FELSEFESİ


- TRAIT[İng.] değil/yerine/= ÖZNEL YAPI


- TROPOSFER[İLK YUVAR] ile/ve/||/<>/> OZON KATMANI ile/ve/||/<>/> STRATOSFER[KATYUVARI] ile/ve/||/<>/> MEZOSFER[ORTA YUVAR] ile/ve/||/<>/> TERMOSFER[ISI YUVAR] ile/ve/||/<>/> EKZOSFER[DIŞ YUVAR] ile/ve/||/<>/> IYONOSFER ile/ve/||/<>/> MANYETOSFER

( 11 km. ilk katman. İLE/VE/||/<>/> 25 km. İLE 10-60 km. arası. İLE/VE/||/<>/> Ortayuvar. Stratosferin üzerindeki sıcaklığın azaldığı katman. | Yer havayuvarında, katyuvarının üzerinde, sıcaklığın azaldığı, yaklaşık olarak 60-80 km. arasındaki katman. İLE/VE/||/<>/> Isıyuvar. 100-300 km. arası. İLE/VE/||/<>/> Atmosferin basıncı en az olan yüksek tabakası. Atom ve moleküllerin çekim etkisinden kurtulabildiği ve gezegenler arası ortama kaçabildiği son tabakası. İLE/VE/||/<>/> Atmosferin atom ve moleküllerinin güneş ışınlarıyla iyonlaştığı 80-400 km. yükseklikler arasındaki katman. İLE/VE/||/<>/> Dünya üzerinde yer çapının birkaç katı yüksekliklere kadar uzanan, bulunuş nedeni yerin manyetik alanı olan bir bölge. )

( )

( TROPOSHERE vs./and/||/<>/> OZONE LAYER vs./and/||/<>/> STRATOSPHERE vs./and/||/<>/> MESOSPHERE vs./and/||/<>/> THERMOSPHERE vs./and/||/<>/> EXOSPHERE vs./and/||/<>/> IONOSPHERE vs./and/||/<>/> MAGNETOSPHERE )


- TÜMELLİK ve/||/<> ÖZSELLİK


- TÜRK'ÜM <> ÖZBEK'İM

( Eğer bir Özbek'e, "Sen Türk kökenlisin" derseniz kesinlikle kabul etmezler. "Ben Özbek'im, sen de öyle!" derler. )


- UC ile ÖZEK/MERKEZ


- ÜÇGENLER ile/ve/<> ÖZEL ÜÇGENLER

( ... İLE/VE/<> )

( ... İLE/VE/<> )


- ÜRETİM:
ENDÜSTRİYEL ile/ve/<> ÖZEL

( Özel üretim yapan işletmelerde, ürünler sıfırdan tasarlanarak ya da siparişe özel olarak mühendislik çalışmaları sonucunda ortaya çıkar. Sipariş için gerçekleştirilen tasarım, ürünün sonucuna aktarılacağından dolayı ve hazırda bulunan pek çok tahmin nedeniyle, tüm üretim sürecinde esnek bir yapı olmasını gerektirmektedir. Varolan süreçlerin esnekliği dolayısıyla da, özel üretim yapan işletmeler, ERP sistemlerinden temel olarak esneklik ve çeviklik beklemektelerdir. Endüstriyel üretim yapan işletmeler tarafında ise ürünler, sipariş bazlı olarak ayarlanır. Müşteriler, stokta bulunan bir ürünü sipariş edebilecekleri gibi, önceden tasarlanmış ve katalogda yer alan bazı özellikler ve seçenekleri de satın alınacak ürüne katarak sipariş verebilirler ancak değişiklik istekleri, kataloglar ile sınırlıdır.

Özel üretim yapan firmalar, esneklik ve çevikliğe önem verirken, endüstriyel üretim yapan firmalar daha çok operasyonel verimliliğe odaklanmaktadır. Aynı zamanda, endüstriyel üretim yapan firmalar, üretim süreçlerinde, özel üretim sürecindeki her bir projenin değiştiği durumun aksine, tahmin edilebilirlik ve süreklilikten gelen avantajlara da sahip olurlar. Tahminler ve yansıtmalar sayesinde de, yöneticiler, sonuçları ölçebilirler ve gerektiğinde yönlerini değiştirebilirler. Bu değerler de bulunulan süreçlerin gelişmesini ve tüm zincirin bütünleşmesinin güçlenmesini sağlar. )


- USÛL:
GENEL(UMÛMÎ) ile/ve/||/<> ÖZEL(HUSÛSÎ)


- UTANÇ ile/ve/||/<> ÖZERKLİĞE KARŞI UTANÇ


- UZAY <-> ZAMAN <-> ÖZDEK <-> DEVİM <-> İVME <-> KUVVET


- VARLIK BİRLİĞİ ile/ve ÖZDEŞLİK

( EXISTENCE UNITY vs./and IDENTITY )


- VARLIK ile/ve/||/<> ÖZ ile/ve/||/<> KAVRAM


- VAROLAN/LAR'DA:
BİRLİK ve ÖZDEŞLİK ve SÜREKLİLİK ve TÜRDEŞLİK

( ON EXISTENCE: UNITY and IDENTITY and CONTINUITY and HOMOGENEITY )


- VAS(I)F değil/yerine/= ÖZELLİK, NİTELİK | ÖVME


- VAZGEÇİRMEDE/CAYDIRICILIKTA:
GENEL ÖNLEM ile/ve/||/<> ÖZEL ÖNLEM


- VAZGEÇME/FEDÂKÂRLIK[Ar.] değil/yerine/= ÖZVERİ, EL ÇEKME

( Temiz ve özverili bir hayat yaşayın, bu yeter. )

( Live a clean, selfless life, that is all. )

( EXTREME DEVOTION vs. SELF-SACRIFICE )


- VECİZE/KELÂM-I KİBAR/AFORİZMA değil/yerine/= ÖZDEYİŞ


- VELÂYET:
ÖZGÜRLÜK ve/<> ÖZGÜNLÜK


- VUSLAT ve/değil ÖZGÜNLÜK


- YABANCILAŞMA ile/ve/> ÖZYİTİMİ

( YABANCILAŞMA: Kendi özvarlığının yerine koymak. )

( ALIENATION vs./and/> SELF-LOSS )


- YALAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖZVERİ

( )


- YANILGI:
"NEDEN" ile/ve/||/<> "BİLGİ" ile/ve/||/<> "ÖZGÜVEN"


- YANLIŞ TANIMLAMA YOLUYLA HATA YAPMAYA BAĞIŞIKLIK'TA:
EYLEYENLİK DÜŞÜNCESİ ile/ve/||/<> SAHİPLİK DÜŞÜNCESİ ile/ve/||/<> TEKİLLİK DÜŞÜNCESİ ile/ve/||/<> ÖZELLİK DÜŞÜNCESİ


- YAPILAR:
KAMUSAL ile/ve/||/<>/> ÖZEL


- YARATICI ile/ve/değil ÖZGÜN


- YAŞAM ile/ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ile/ve/||/<> MÜLKİYET

( bkz. John Locke )


- YAYGIN BİLGİ ile/ve/<> ÖZEL BİLGİ ile/ve/<> BİLGİ

( 1- Ammeden, ammeye aktarılan yaygın bilgi.
2- Alimlerden, alimlere aktarılan özel bilgi.
3- Tek bir kişiden, tek bir kişiye aktarılan bilgi. )

( COMMON INFORMATION vs./and/<> SPECIAL INFORMATION vs./and/<> INFORMATION )


- YEREL ile/ve ÖZEL


- YETENEK ve/<> ÖZGÜRLEŞTİRİCİ İLİŞKİ


- YETKE ile/değil/yerine/>/>< ÖZERKLİK

( )

( [not] AUTHORITY vs./but/>/>< AUTONOMY
AUTONOMY instead of AUTHORITY )


- YETKİ ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> SORUMLULUK


- YETKİN/LİK ve/<>/= ÖZGÜR/LÜK

( PERFECTION and/<>/= FREEDOM )


- YOKSUL:
YENİ ile ÖZGÜR ile YARATICI ile BİRLEŞMİŞ ile DÜŞKÜN

( Eric Hoffer'ın, Kesin İnançlılar[Kitle Hareketlerinin Anatomisi] adlı kitabını okumanızı salık veririz... )


- YÜKÜMLÜLÜK ve/||/<> ÖZ


- YURTTAŞLIK ile/ve/||/<>/>/< ÖZYÖNETİM


- YÜZÜMÜZ ve/||/<> ÖZÜMÜZ

( Her neye bakarsak ... VE/||/<> Kimde, ne görürsek ... )


- ZÂT[Ar.]-EN[Fars.][<>/||/>< SIFAT-EN] değil/yerine/=/: ÖZCE, ÖZ OLARAK, ÖZÜ İTİBARİYLE["doğrusu" değil!]
[<>/||/>< SIFATEN: görünüşçe, görünüş olarak, görünüşü itibariyle]

( NOUMENON vs./||/<>/>< PHENOMENON )

( I vs./||/<>/>< ME )


- ZORUNLULUK ile/ve/||/<>/>< ÖZGÜRLÜK

( COMPULSORY vs./and/||/<>/>< FREEDOM )




Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 0 kez incelenmiş/okunmuştur.