Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

ON...
İLE BAŞLAYAN SÖZCÜKLERDE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[20 Nisan 2024]
itibariyle 604 başlık/FaRk ile birlikte,
660 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

- ... değil ÖNSÖZ


- "AĞIRLIK" ile ÖNCELİK

( "HEAVINESS" vs. PRIORITY )


- "ANA" değil/yerine/= ONA


- "ASLINDA ..." ile/değil/yerine ÖNCELİKLE ,,,


- "AYNI ONUN GİBİ" ... değil ONUN GİBİ ...


- "BURUN" ile ÖN


- "ENİNDE SONUNDA" değil ÖNÜNDE SONUNDA


- "ERKEK OLMAK" değil/yerine ÖNCE ADAM/İNSAN OLMAK, SONRA "ERKEK OLMAK"

( Ayrımlar yerine bütünlük üzerine düşünülerek yapılanmak gerek! )


- "ESKİ" ile/ve/değil/yerine "ÖNCEKİ"


- "ETİ SENİN, KEMİĞİ BENİM!" değil ONU, ETİNDEN VE KEMİĞİNDEN (SAPLANTISINDAN) AYIR!


- "GEREKLİLİK/GEREKSİZLİK" ile/ve/değil ÖNCELİK

( "Gereklilik" ya da "gereksizlik" olarak "tanımlamamız/tanımladıklarımız(gördüklerimiz/görmediklerimiz)", (daha çok) kolayımıza/işimize gelen, alışageldiğimiz bellek kayıtlarımızın yoğunluğu ve önceliği oranındadır. )


- "HİÇ ÖNEMİ YOK" ile/değil "ÖNEMLİ DEĞİL"


- "İDDİA ETMEK" değil "ÖNE SÜRMEK"


- "İDDİALI" ile ÖNEMLİ


- "KADIN OLMAK" değil/yerine ÖNCE ADAM/İNSAN OLMAK SONRA "KADIN OLMAK"

( Ayrımlar yerine bütünlük üzerine düşünülerek yapılanmak gerek! )


- "KORKMAK" ile/değil/yerine ONUN SEVİYESİNE İNMEMEK/DÜŞMEMEK


- "LANSE"[Fr.] (ETMEK) değil/yerine/= ÖNE SÜRMEK


- "O" ile/değil/yerine ONDAKİ İLÂHÎ TECELLÎ


- "ÖDÜN VERMEK" ile/değil/yerine ÖNCELİK YÖNETİMİ


- "ON DÖNÜM BOSTAN, YAN GEL, YAT OSMAN" ile "ARMUT PİŞ, AĞZIMA DÜŞ"


- "ÖNCEKİSİNDEN" değil ÖNCEKİNDEN


- "ÖNCESİ-SONRASI"LI ile/değil/yerine KARŞILIKLILIK/EYTİŞİM(DİYALEKTİK)


- "ÖNE ÇIKARMA" ile "TEMEL/E ALMA"


- "ÖNE ÇIKARMAK" ile "MERKEZE ALMAK"


- "ÖNE SÜRMEK" ile/ve "ÖNE ÇIKARMAK"


- "ÖNE SÜRMEK" ile/ve/||/<>/< SAVUNMAK


- "ÖNEM VERMEK / ÖNEMLİ GÖRMEK"
ile/ve/||/<>/>
"ÖNCELİKLİ GÖRMEK"


- "ÖNEM/DEĞER VERMEMEK" ile/ve "ÖNEMSİZ/DEĞERSİZ GÖRMEK"

( "NOT TO GIVE IMPORTANCE/VALUE" vs./and "TO SEE AS UNIMPORTANT/WORTHLESS" )


- "ÖNEMİ YOK" ile/değil BELİRLEYİCİLİĞİ YOK


- "ÖNEMLİ BULMAK" ile/ve/değil/yerine/<> ÖNEMSEMEK


- "ÖNEMLİ DEĞİL" değil FAZLA ÖNEMLİ DEĞİL


- "ÖNEMLİ DEĞİL" ile/ve/değil/yerine ÖNEMSİZ


- "ÖNEMLİ FARK" ile/ve "BÜYÜK FARK"


- "ÖNEMLİ OLAN" ile/ve/değil/yerine ÖNEMİ OLAN

( Herşeyin bir (az/orta/çok) önemi(değeri) vardır fakat önemli olup olmamayı, öncelik belirler. )


- "ÖNEMLİ(ÖNCELİKLİ)" ile/ve/değil/yerine/<>/>< DEĞERLİ

( Siyaset ve ticaretin itibar ettiği. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< İlim ve irfanın itibar ettiği. )

( [not] IMPORTANT(PRIOR) vs./and/but/<>/>< PRECIOUS/VALUABLE
PRECIOUS/VALUABLE instead of IMPORTANT(PRIOR) )


- "ONLA/ŞUNLA-BUNLA" değil ONUNLA/ŞUNUNLA-BUNUNLA


- "ONLARIN TEKELİNDE" ile/ve/değil/yerine/<> "ONLARLA ÖZDEŞ"


- "ONU SÖYLEMENİN ANLAMI NE?" ile/ve "ONU SÖYLEMENİN ÂLEMİ NE?"


- "ONU/ŞUNU (ŞÖYLE ŞÖYLE) YAPACAK BİRİ DEĞİLİM" ile/değil/yerine ONU/ŞUNU (ŞÖYLE ŞÖYLE) YAPACAK ZİHNE SAHİP (BİRİ) DEĞİLİM


- "ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA" ile/değil BİR SONRAKİ HAFTA


- "ONUN/SENİN YERİNE" değil "ONUN/SENİN İÇİN"


- "ÖNYARGI" ile/ve/değil/||/<>/> "SONUÇ ODAKLILIK"


- "ÖNYARGILARINI" YENİDEN DÜZENLEMEK ile/değil/yerine DÜŞÜNMEK


- "RİSK ALMAK" ile/değil/yerine/>< ÖNLEM ALMAK


- "SADECE" ile/ve/değil/yerine ÖNCELİKLE

( [not] ONLY vs./and/but BEFORE ALL
ALWAYS/FOREVER instead of ONLY )


- "SAĞLAMAK" ile "ÖNAYAK OLMAK"


- "SAHNE ÇALMAK" ile/değil ÖNEMİNE BİNAEN


- "UCU AÇIKLIK" ile/ve/||/<> ÖNGÖRÜLEMEZLİK


- "ÜSTÜNLÜK":
BAŞKALARINDAN değil/yerine/>< ÖNCEKİ DURUMUNDAN


- "YAPAMAMA/GERÇEKLEŞTİREMEME":
"YOĞUNLUK"TAN DOLAYI ile/ve/değil/<> ÖNCELİKLER(İN)DEN DOLAYI


- "ZAMAN(IM) YOK ile/değil "ÖNEM VERMİYORUM"


- (")ÖN KAPI(") ile (")ARKA KAPI(")


- (")ÜSTÜN/LÜK / ALÇAK/LIK(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNCE/LİK / SONRA/LIK


- (not ONE TIME) ONCE


- (ÖNLENEBİLİR) HASTALIK ile/yerine AŞI


- (ONUN İÇİN:)
[ne] ŞER ile/ve/değil/yerine/ne de/||/<>/< ŞEN


- (ONUN) İÇİN ile (ONDAN) DOLAYI ile (O) NEDEN(İY)LE


- (ONUN/SENİN) GÜZELLİĞİNE BAKMAK ile/değil/yerine GÜZELLİĞE BAKMAK


- [ne yazık ki]
BİLGİ YETERSİZLİĞİ ve/||/<>/> ÖNYARGI


- [ne yazık ki]
KANDIRMADA:
"APTAL/LIĞIMIZ" ile/ve/değil/||/<>/< "ONUN/ONLARIN" KARAKTERSİZ/LİĞİ

( Olmuyor. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Oluyor. )


- [ne yazık ki]
ÖNYARGI ile/ve/||/<> KUŞKU


- [ne yazık ki]
"ONU KASTETMEDİM" ve/||/<> "NE İLGİSİ VAR?"

( Söz sahibinin, söyleyeceği sözün olası yetersizliği/uygunsuzluğu ardından kullanmaya "saklı tuttuğu" savunma "sözü". İLE Dinleyenin, söylenilen sözün yetersizliği/uygunsuzluğu ardından kullanmaya "saklı tuttuğu" savunma "sözü". )


- [ne yazık ki]
KATLANMAK" ile/ve/||/<>/> "KANIKSAMAK" ile/ve/||/<>/> "KABULLENMEK" ile/ve/||/<>/> "ONAYLAMAK"

( Çoğu soruna "tanık olmaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu soruna "katlanmaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu sorunu "kanıksamaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu sorunu "kabullenmekten" dolayı. )


- [not] (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS vs./and TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS


- [ON] EVERYTHING/PLACE vs. [ON] NOTHING/PLACE


- [önce] DÜŞMEYİ BİLMEK ve/<> [sonra] AYAKTA/BİSİKLET ÜSTÜNDE DURMAK/OLMAK


- [önce] İÇ YÜZ(Ü) ve/<> [sonra] SON SÖZ(Ü)

( [önce] Öğren/bil. VE/<> [sonra] Söyle. )


- [önce] UMUT" sonra UNUT!"


- [önce] YORUM ile/ve/sonra/> AŞIRI YORUM

( YORUM VE AŞIRI Y0RUM (UMBERTO ECO) kitabını okumanızı salık veririz.
)

( INTERPRETATION/COMMENT vs. EXCESSIVE INTERPRETATION/COMMENT )


- ÖNCESİ ile SONRASI

( BEFORE vs. AFTER )


- ABARTMA ile/ve/değil/yerine ÖNE ÇIKARMA


- ACİL ile/ve/değil/yerine ÖNCELİKLİ

( [not] URGENT vs./and/but PRIOR
PRIOR instead of URGENT )


- AD ile/ve ÖNAD/SIFAT

( Ayırd edici. İLE/VE Nitelendirici. )

( Sıfatı, ad yapabiliriz fakat adı, sıfat yapmamalı ya da titiz davranılmalıdır. )

( NAME vs./and CAPACITY )


- AĞIRLIK/LI ile ÖNCELİK/Lİ

( HEAVINESS vs. PRIORITY )


- AKİD YAPMA VAADİ değil/yerine/= ÖN SÖZLEŞME


- AKORDE[Fr.] değil/yerine/= ÖNERİLEN KREDİ

( Bir banka şubesinin, bir müşterisi için önerdiği, genel müdürlükçe de kabul edilen kredi. )


- AKSEPTANS[Fr./İng. < ACCEPTANCE] değil/yerine/= ONAMA/KABUL (BELGESİ)

( Yabancı ülkelerde okuyacak öğrenciler için gönderilen kabul belgesi. | Poliçelerin üzerine "kabulümdür" biçiminde yazılarak altı imzalanan açıklama. )


- ALİVRE MUAMELE değil/yerine/= ÖNCEDEN İŞLEMLİ SATIŞ


- ALİVRE[Fr.] değil/yerine/= ÖN/PEŞİN SATIŞ

( Ürün henüz tarladayken ve yetiştiği zaman teslim edilmek üzere önceden yapılan peşin satış. )


- ANATOMİ = ANATOMY[İng.] = ANATOMIE[Fr., Alm.] = ANATOMIA[İt., İsp., Lat., Yun.] = 'İLM el-TEŞRİH[Ar.] = KÂLBUDŞENÂSÎ[Fars.] = ONTLEEDKUNDE[Felm.]


- ANIMSATMA ile ÖNE ÇIKARMA


- ANLAYAN ile/ve UYGULAYAN ile/ve ÖNEMSEMEK


- ANTERIOR/ANTERIORIİng.] değil/yerine/= ÖN | ÖNDE


- APERİTİF[Fr.]["APERATİF/APERETİF" değil!] değil/yerine/= ÖN İÇECEK/YİYECEK


- APRİORİ değil/yerine/= ÖNSEL


- ARDIŞIK/LIK ile/ve/||/<> ÖNSEL/LİK


- ARİFE değil/yerine/= ÖNGÜN


- ARİFE değil/yerine/= ÖNGÜN


- ARKA TEKER ile/ve/değil/||/<>/> ÖN TEKER

( Ön teker nereye giderse, arka teker de oraya gider. )


- ARKADAN İTİŞLİ ile/ve/değil/||/<>/> ÖNDEN ÇEKİŞLİ ile/ve/değil/||/<>/> DÖRT ÇEKER


- AŞAR'İ değil/yerine/= ONDALIK


- AŞAR/AŞARÎ[Ar.] değil/yerine/= ONDALIK

( Türkiye’de 1925 yılına kadar tarımsal ürünün onda biri oranında aynî olarak alınan vergi. | Ondalık. )


- ASIL/ESAS ile/ve/<>/|| ÖNCELİK/Lİ

( Yokluk, esas ve önceliklidir. )


- ASIL ile/değil ÖNCELİKLE


- AŞK ile/ve/||/<> ONUR


- AVANGART[Fr. < AVANT-GARDE] ile ÖNCÜ


- AVANS[Fr. < AVANCE] değil/yerine/= ÖNDELİK

( Öndelik. | Oyunda zayıf tarafa önceden verilen geçici üstünlük. )


- AYDIN ile/ve/||/<> ÖNDER


- AYNALA(N)MA ve/||/<> ONAYLA(N)MA


- AYRINCA ile/değil/yerine ÖNCÜL


- AZALTICI TEDBİR/LER ile/ve/değil/yerine ÖNLEYİCİ TEDBİR/LER

( Ucuz, kolay. | Görünür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Pahalı, kolay olmayan. | Pek görünmez. )


- BARİYER[< İng. BARRIER] değil/yerine/= ÖNLEÇ/ENGEL


- BAŞ ile ÖN


- BASKIN ile/ve/değil/||/<> ÖNE ÇIKAN


- BAŞLANGIÇ ile ÖNCE

( BEGINNING vs. BEFORE )


- BEKLENTİ ile/yerine ÖNGÖRÜ

( FORESIGHT instead of EXPECTATION, ANTICIPATION )


- BELİRLEYİCİ ile/ve/||/<> ÖNCELİKLİ


- BELLEK ile/ve/değil ÖNCELİK


- BEŞ HAZRET ile/ve ÖNCESİ/SONRASI

( * LÂHUT ÂLEMİ
* CEBERRUT ÂLEMİ
* MELEKUT ÂLEMİ
* MİSAL ÂLEMİ
* NÂSUT ÂLEMİ )


- BİLDİRME ile/ve/değil/yerine/<> ÖNERME


- BİLİM İLE DİN İLİŞKİSİ "YORUMLAMASINDA":
ÇATIŞTIRMACI/LIK ile ONAYLAYICI/LIK ile GEÇİŞLİ/LİK ile BİRLİKTE/LİK

( Üst-alt. İLE Yanyana. İLE Teğet/paralel. İLE Kesişim.[bazı noktalarda ve belirli oranlarda] )


- BİLİM ve/=/> ÖNGÖRÜ


- BİLİMKURGU ile ÖNGÖRÜ


- BİLİNEMEZ ile ÖNGÖRÜLEMEZ

( UNABLE TO KNOW (/AGNOSTIC) vs. UNABLE TO PRUDENCE )


- BİLMEK ile/ve/||/<>/> ÖNGÖRMEK

( TO KNOW vs./and TO ANTICIPATE )


- BİLMUVAFAKAT değil/yerine/= ONAMAYLA/ONAYLAMAYLA


- BİR KONU/OLGU/DURUM/YAZI/SÖZÜ ANLAMAK ile/ve/değil/yerine (ONU) YAŞAMAK


- BİR ŞEYİN(DÜŞÜNCENİN/EYLEMİN):
EGEMEN OLMA(MA)SI ile/ve/değil/<> ÖNÜMÜZE GEÇME(ME)Sİ


- BİRİNCİ ile ÖNCÜL


- BİRİNİ TANIMA:
BAŞKALARININ, ONUN HAKKINDA "SÖYLEDİKLERİ" ile/değil/yerine ONUN, BAŞKALARI HAKKINDA SÖYLEDİKLERİ


- BİRŞEYLERİ:
ERTELEMEK ile/değil/yerine/>< ÖNCELLEMEK

( TEHİR[< AHAR] ile/değil/yerine/>< TEVİL[< EVVEL] )


- BİSİKLET ve/<> ÖNCELİK


- BİTİŞİK/LİK ile/ve/||/<> ÖNSEL/LİK


- BOREAN değil/yerine ÖN-TÜRKÇE


- BUNU ile/ve ONU

( THIS vs. THAT )


- BURUN KANAMASINDA...
BAŞ:
ARKAYA DOĞRU değil/>< ÖNE DOĞRU


- ÇIKAR(LAR)INI DÜŞÜNME/K ile/değil/yerine ONU(N)/ÖTEKİ(Nİ)/SENİ(N) (İYİLİĞİN/ÇIKARIN) (İÇİN) DÜŞÜNME/K


- ÇIKAR ile/ve ÖNCELİK


- DEĞERLİ OLDUĞUNDAN ÖNEMLİ ile/değil/yerine ÖNEMLİ OLDUĞUNDAN DEĞERLİ


- DEĞERSİZLEŞTİRMEK ile/değil ÖNCELİK (BELİRLEMEK)


- DEKAT/DECADE[İng.] değil/yerine/= ON YIL


- DERPİŞ ETMEK değil/yerine/= ÖNGÖRMEK/GÖZ ÖNÜNDE TUTMAK/USUNDAN GEÇİRMEK


- DESTEKLEME ile ÖNCELLEME

( TO SUPPORT vs. TO PRECEDE )


- DİKKAT ÇEKMEK ile/ve/değil/yerine ÖNEMİNİ BELİRTMEK


- DİLBİLİM ve/>/ve/> DİL ve/>/ve/> TÜMELLER ve/>/ve/> TANIM ve/>/ve/>
ÖNERME ve/>/ve/> YARGI ve/>/ve/> ÇIKARIM ve/>/ve/> TASIM/KIYAS


- DÜŞKÜNLÜK ile/ve/değil/yerine ÖNCELİK (VERMEK/VERİLEN)

( [not] FONDNESS/ADDICTION vs./and/but PRIORITY
PRIORITY instead of FONDNESS/ADDICTION )


- DÜŞÜNMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÖNGÖRMEK

( Bazı ileri/yüksek düşünceler, örnek kullanılmadan, hoşnut edici bir biçimde anlatılamazlar. )

( [not] TO THINK vs./and/<>/but TO FORESEE/ANTICIPATE
TO FORESEE/ANTICIPATE instead of TO THINK )


- DUYGULARA BAŞVURMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
TEHDİT ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> ÖNYARGILI DİL ile/ve/||/<> MAZERET

( ARGUMENT FROM FORCE vs./and/||/<> ARGUMENT TO PITY vs./and/||/<> PREJUDICIAL LANGUAGE vs./and/||/<> FALLACY OF SPECIAL PLEADING )


- DUYMAK/DUYUMSAMAK ile/ve/||/<>/< ÖNEMSEMEK


- EFİ[Ar.] değil/yerine/= ÖNALIMCI


- EHEMMİYET VERMEK değil/yerine/= ÖNEMSEMEK/ÖNEM VERMEK


- EHEMMİYET[Ar.] değil/yerine/= ÖNEM, DEĞERLİLİK


- ELEKTRİKLİ ÜRÜNLERİN KABLOLARINI:
PRİZE TAKTIKTAN SONRA AYGITA BAĞLAMAK değil ÖNCE AYGITA KABLOSUNU TAKIP SONRA PRİZE TAKMAK


- EMBRİYO/EMBRYO[İng.] değil/yerine/= ÖNDÖLÜT


- EMPATİ:
"ONUN YERİNE DÜŞÜNMEK"
değil
ONUN/ONLAR GİBİ DÜŞÜNMEK/ONUN DÜŞÜNCESİNİ/DUYGUSUNU ANLAMAYA ÇABALAMAK


- EMPATİ:
SANA ve/<> ONA

( Yapılmasını istemediğin şeyi, başkasına yapmamak. VE/<> Sana davranılmasını/yapılmasını istediğin şeyi/biçimde, ona yapmak. )


- ENGELLEYİCİ ile/ve/değil/yerine/<> ÖNLEYİCİ


- ER ile/ve/||/<>/> ONBAŞI ile/ve/||/<>/> ÇAVUŞ ile/ve/||/<>/> YÜZBAŞI ile/ve/||/<>/> BİNBAŞI ile/ve/||/<>/> AĞA ile/ve/||/<>/> BAŞ AĞA[> PAŞA]


- ERDEM ve/> ONUR

( Kişi, onuru için erdemli olur. )


- ERTELEME değil/yerine/>< ONUR


- ESAS ile ÖNCELİKLİ

( BASE vs. PRIMARY )


- EŞİTLİK ADÂLETİ ve/||/<> ONUR ADÂLETİ


- EVVELA değil/yerine/= ÖNCE/İLKİN/ÖNCELİKLE/İLK ÖNCE


- EVVELDEN değil/yerine/= ÖNCEDEN/ÖNCELERİ/ESKİDEN


- EVVELİYAT değil/yerine/= ÖNCESİ


- EX ANTE PREVIOUSLY[İng.] değil/yerine/= ÖNCEDEN


- EYLEMSİZ "ÖNGÖRÜ" ile/ve/<> ÖNGÖRÜSÜZ "EYLEM"

( Hayal görmek. İLE/VE/<> Karabasan görmek. )


- EZEL değil/yerine/= ÖNCESİZLİK


- FAHRî değil/yerine/= ONURSAL


- FARK ile ÖNEM

( DIFFERENCE vs. IMPORTANCE )


- FaRkLaR KILAVUZU'NDA ÖNCELİKLER:
YARARLI ve/> ÖNCELİKLİ ve/> İNCELİKLİ


- FİYAT ile/ve ÖNEM


- FİZİK ve/||/<> ÖNCELİKLİLER

( Açısal hız: Bir nesnenin bir eksen etrafında dönme oranı.

Açısal ivme: Bir nesnenin açısal hızının birim zamanda değişme oranı.

Açısal momentum: Bir nesnenin bir eksen etrafında dönmesinden kaynaklanan momentum.

Ağırlık: Bir nesnenin yerçekimi gücüyle çekilmesi sonucu oluşan güç.

Basınç: Bir yüzeye dik olarak uygulanan gücün birim alana düşen ölçüsü.

Basit makine: İş yapmayı kolaylaştıran ya da değiştiren yalın bir aygıt.[kaldıraç, makara, eğik düzlem, vida, kama ve çark dişli]

Çalışma: Bir gücün, bir nesne üzerinde yaptığı yer değiştirme ölçüsü.

Çekim gücü: İki nesne arasındaki kütlelerine orantılı olarak çekici güç.

Dalga: Bir ortamda enerjinin ya da bozulmanın yayılması.[ses dalgaları, ışık dalgaları, su dalgaları ve sismik dalgalar]

Dalga boyu: Bir dalga biçimindeki iki ardışık tepe ya da çukur arasındaki uzaklık.

Devinim denklemleri: Değişmeyen ivmeli hareketleri tanımlayan matematiksel denklemler. [x = x0 + v0t + (1/2)at2 veya v = v0 + at gibi denklemler hareket denklemleridir]

Dönme hareketi: Bir nesnenin, bir eksen etrafında dönmesi.

Durağanlık(atâlet): Bir nesnenin hareket durumunu koruma eğilimi.

Durağanlık momenti: Bir nesnenin durağanlığının(atâletinin) dönme hareketine karşı gösterdiği direnç oranı.

Elektrik akımı: Bir iletken içinde elektronların bir yönde akışı.

Elektrik olanağı: Bir elektrik yükünün, bir noktadaki elektrik alanından kaynaklanan olağan enerjisi.

Elektrik yükü: Bir nesnenin elektrik güçlerine maruz kalma özelliği.[artı ya da eksi olabilir]

Elektromanyetik dalga: Elektrik ve manyetik alanların birlikte yayılan dalga biçimi.[Işık, radyo dalgaları, mikrodalgalar, kızılötesi, morötesi, X ışınları ve gama ışınları vb.]

Elektromanyetik indüksiyon: Bir iletkenin devinimi ya da manyetik alanın değişimi sonucu oluşan elektrik akımı ya da gerilimi.

Elektromanyetizma: Elektrik ve manyetizma arasındaki ilişkiyi inceleyen fizik dalı.

Elektron: Atomun çekirdeğinin etrafında dönen negatif yüklü temel parçacık.

Enerji: Bir nesnenin ya da düzenin iş yapabilme olanağı.

Eylemsizlik gücü: Devinimli bir gönderim çerçevesinden bakıldığında ortaya çıkan sanal güç. [dönen bir platformda duran bir kişiye etki eden merkezkaç gücü ya da fren yapan bir araçta öne doğru fırlayan bir yolcuya etki eden durağanlık[atâlet] gücü]

Foton: Işığın ya da elektromanyetik radyasyonun en küçük enerji paketi.[Işığın hem dalga hem de parçacık özelliği gösterdiğini kanıtlayan kuantum mekaniğinin temel kavramlarından biridir]

Frekans: Bir dalga ya da titreşimin birim zamanda tekrarlanma sayısı.

Frenleme ışınımı: Hızlı devinen yüklü bir parçacığın yönünü değiştirdiğinde yaydığı elektromanyetik radyasyon. [X ışınları üretmek için kullanılır]

Genlik: Bir dalga ya da titreşimin en yüksek seviyedeki sapma oranı.

Gerilme gücü: Bir nesneye uygulanan gücün, nesneyi uzatmaya çalışması. [bir yayın iki ucuna uygulanan güçler, gerilme gücüdür]

Girişim: İki ya da daha fazla dalganın üst üste binmesi sonucu oluşan yeni dalga biçimi.

Güç: Birim zamanda yapılan iş ya da tüketilen enerji oranı.

Hız: Bir nesnenin konumunun birim zamanda değişme oranı.

İvme: Bir nesnenin hızının birim zamanda değişme oranı.

Kırılma: Bir dalganın, bir ortamdan ötekine girerken hızının ve yönünün değişmesi. [ışığın camdan geçerken kırılması ya da sesin sudan havaya geçerken kırılması]

Kinetik enerji: Bir nesnenin deviniminden kaynaklanan enerji.

Momentum: Bir nesnenin kütlesiyle hızının çarpımı.

Potansiyel enerji: Bir nesnenin konumundan ya da durumundan kaynaklanan enerji.

Tork: Bir gücün, bir eksen etrafında döndürme etkisi.

Uyumlu titreşim: Döngüsel ve sinüzoidal olan titreşim. [salınan bir sarkaç ya da yaylı düzen, uyumlu titreşim yapar]

Yansıma: Bir dalganın, bir yüzeyden geri sekip aynı ortama girmesi. [ışığın aynadan yansıması ya da sesin duvardan yansıması]

Yerçekimi olanağı: Bir nesnenin yerçekimi alanından kaynaklanan olağan enerjisi. )


- GALİP BAŞLAMAK ile/değil ÖNDE BAŞLAMAK


- GELİŞTİRME ile/ve/<> ÖNÜNÜ/ÖTESİNİ AÇIK TUTMAK

( TO DEVELOP vs./and/<> TO MAKE/KEEP OPEN THE FURTHER )


- GÖĞÜS ile/değil ÖNGÖĞÜS

( ... İLE/DEĞİL Böceklerde göğüs bölgesinde bulunan üç bölümden en öndeki. )


- GÖZ ile/ve/<> ÖNODA

( ... İLE/VE/<> Gözde, saydam tabaka ile iris arasında kalan boşluk. )


- GÜLMEK ve/||/<>/> EĞLENMEK ve/||/<>/> GEZMEK ve/||/<>/> DÜŞÜNMEK ve/||/<>/> ÖNERMEK ve/||/<>/> ÖNEMSEMEK ve/||/<>/> SEVMEK

( 10 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 20 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 30 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 40 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 50 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 60 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 70 yaşındaymış gibi. )


- GURUR ve KİBİR | ile/ve/değil/yerine ONUR

( Başkalarının sırtına basarak. VE Başkalarını bastırarak. | İLE/DEĞİL/YERİNE Kendi ayaklarının/duruşunun üzerinde yükselme. )

( Arpa yiyende, kibir olmaz. )

( NAHHÂT[Ar.]: Kibirli, gururlu. )

( Kibir, kişinin, kendine "iltifatıdır". [iltifat, en karşı konulamaz olanlardandır] )

( BÂD-DÂR[Fars.]: Kibirli. | Şişman. | Deli. | Hiçbir işle ilgisi olmayan. )

( Kibir, bele bağlanmış taş gibidir. Onunla, ne yüzülür, ne de uçulur. )


- GURUR ile/ve/değil/yerine ONUR

( Başkasının sırtına basarak birşey olmaya çalışmak. Başkalarını ezerek büyüklenme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Kendi kaynaklarının/duruşunun üzerinde yükselme. )

( [not] PRIDE vs./and/but HONOUR
HONOUR instead of PRIDE )


- HAREKETTE YETENEK:
ÖNGÖRÜLEBİLİR ile/ve/||/<> ÖNGÖRÜLEMEYEN


- HAYAL GÜCÜ ile ÖNGÖRÜ

( IMAGINATION vs. FORESIGHT )


- HAYIR! DİYEBİLMEK ve/||/<>/> ÖNCELİKLİLERİN BELİRLENMESİ ve/||/<>/> YAKINMAMAK


- HAYSİY(Y)ET değil/yerine/= ONUR


- HAYSİYET değil/yerine/= ONUR


- HİSS KABL-EL-VUKÛ'(HİSS-İ MUKADDEM) değil/yerine/= ÖNSEZİ, ÖNCEDEN HİSSETME [Fr. PRÉSSENTIMENT]


- İDDİA ile/ve/değil/yerine ÖNESÜRÜM


- İLERİ SÜRÜM ile/ve/değil ÖNGÖRÜ


- İLK ile ÖN

( THE FIRST vs. FRONT )


- İLK ile ÖNCELİKLİ

( FIRST vs. PRIMARY )


- İLKE ile/ve/<> ÖNKABUL

( PRINCIPLE vs./and/<> PREACCEPTANCE )


- İLTİFAT ile/ve ONAY


- İNİSİYATİF[Fr./İng. < INITIATIVE] değil/yerine/= ÖNCE(Cİ)LİK, ÖNCÜLÜK


- İNSAN/KİŞİ:
OLGUN ile/ve/değil/<> ONURLU


- İPUCU ile/ve ÖNGÖRÜ

( CLUE vs./and FORESIGHT )


- IRAQUOIS(ALTI ULUS):
CAYUGA ve/||/<> MOHAWK ve/||/<> ONCIDA ve/||/<> ONONDAGA ve/||/<> SENECA ve/||/<> TUSCARORA

( New York eyaleti olarak bilinen toprakların gerçek sahipleri. )


- İŞLEYİŞ ile/ve ÖNGÖRÜ

( PROCESS vs./and TO GUESS )


- İZİN ile/ve/değil/yerine ONAY

( [not] PERMISSION vs./and/but TO APPROVE
TO APPROVE instead of PERMISSION )


- KABUL ETME(ME)K ile ÖN PLANDA TUTMA(MA)K

( TO (NOT) ACCEPT vs. TO (NOT) TO (NOT) STAND/KEEP AT FRONT )


- KABUL GÖRME ile/ve/değil/||/<> ÖNDE YER ALMA


- KÂLE ALMAMAK değil/yerine/= ÖNEMSEMEMEK/ÖNEM VERMEMEK/SÖZ ETMEYE DEĞER BULMAMAK


- KAPARO[İt. < CAPARRA] değil/yerine/= ÖNDELİK


- KARAR ile/ve ONAY

( DECISION vs./and APPROVAL/ACKNOWLEDGEMENT )


- KATILIM ÖNCELİK/ÖNEM VERMEK


- KAVRAM ve ÖNERME ve ÇIKARIM


- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNYARGI


- KEHÂNET değil/yerine/= ÖNBİLİ


- KEHÂNET ile ÖNGÖRÜ

( SOOTHSAYING/PREDICTION/PROPHECY/AUGURY vs. FORESIGHT/PRUDENCE )


- KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME GEREKSİNİMİ ile/ve/||/<>/> ONAYLANMA GEREKSİNİMİ


- KİBİR değil/yerine/>< ONUR/VAKAR[Ar.]

( Kartal, vakarı; yılan, bilgeliği simgeler. )

( Başkalarını aşağılayarak. DEĞİL/YERİNE/>< Başkalarına hizmet ederek. )

( Kendini beğenme, başkalarından üstün tutma, büyüklenme, benlik. DEĞİL/YERİNE/>< Ağırbaşlılık. )


- KILAVUZ/REHBER[Ar.] ile ÖNDER[LİDER değil!]

( İçten doğru gelmeyen hiçbir kılavuzluğu kabul etmeyin. O zaman bile tüm anıları ayıklayın. Çünkü onlar sizi yanlışa götürür. )

( Yollar ve araçlar hakkında tümüyle cahil olsanız bile sessiz kalın ve içinize bakın; kılavuzluk mutlaka gelecektir. )

( KÂİD ile RÂİD )

( GUIDE vs. LEADER
Accept no guidance but from within, and even then sift out all memories for they will mislead you.
Even if you are quite ignorant of the ways and the means, keep quiet and look within; guidance is sure to come. )


- KİŞİ:
MUTLU ve/||/<>/> KARARLI ve/||/<>/> ONURLU ve/||/<>/> "BÜYÜK" ve/||/<>/> SAYGIN ve/||/<>/> İNSAN

( Sevgimiz kadar. VE/||/<>/> Bilgimiz kadar. VE/||/<>/> Ürettiğimiz kadar. VE/||/<>/> Paylaştığımız kadar. VE/||/<>/> Merhametimiz kadar. VE/||/<>/> Dürüstlüğümüz kadar. )


- KİŞİLİK ve/||/<>/>/< ONUR

( ŞAHSİYET ve/||/<>/>/< HAYSİYET )


- KIZMAK ve ÖNEMSEMEK


- KOKU KULLANMAK ile/değil/yerine ÖNCE TEMİZ OLMAK/TUTMAK


- KOL ile/ve/<> ÖNKOL

( ... İLE/VE/<> Kolun, dirsekle bilek arasındaki bölümü. )


- KONSENT/CONSENT[İng.] değil/yerine/= ONAM


- KORUMAK ile ÖNEMSEMEK

( TO PROTECT/SAVE vs. TO CONSIDER )


- KOŞUL ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÖNCELİK


- KÖTÜ KOKU ÖNCE TEMİZ OLMAK/TUTMAK


- KÜÇÜMSEMEK ile ÖNEMSEMEK/ÖNEMSEMEMEK

( "Sahip olduklarını/olduklarında." İLE "Sahip olamadıklarını/olamadıklarında." )


- KURMAK ile ÖNCÜLÜK ETMEK

( TO ESTABLISH vs. PIONEERING )


- KUZEY DENİZİNDE:
KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> ÇUKÇİ DENİZİ ile/ve/||/<> DE LONG BOĞAZI ile/ve/||/<> DOĞU SİBİRYA DENİZİ ile/ve/||/<> LAPTEV BOĞAZI ile/ve/||/<> BOURHAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> LAPTEV DENİZİ ile/ve/||/<> OLENEKSKİY KÖFREZİ ile/ve/||/<> KATANSKİY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> VİLKİTSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> YENİSEY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA DENİZİ ile/ve/||/<> BAYDARATSKAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA BOĞAZI ile/ve/||/<> ÇEYŞSKAYA KOYU ile/ve/||/<> BEYAZ DENİZİ ile/ve/||/<> ONEGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KANDELAŞKA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DİVİNA KOYU ile/ve/||/<> BARENTS DENİZİ ile/ve/||/<> GRÖNLAND DENİZİ ile/ve/||/<> NORVEÇ DENİZİ ile/ve/||/<> KUZEY DENİZİ ile/ve/||/<> DANZİNG KÖRFEZİ ile/ve/||/<> RİGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİNLANDİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BOTNİ KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DANİMARKA BOĞAZI ile/ve/||/<> DAVIS BOĞAZI ile/ve/||/<> BALTIK DENİZİ ile/ve/||/<> LABRADOR DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> SMITH KÖRFEZİ ile/ve/||/<> NARES BOĞAZI ile/ve/||/<> LANCASTER BOĞAZI ile/ve/||/<> ARKTİK KOYU ile/ve/||/<> PR. REGENT BOĞAZI ile/ve/||/<> BOOTHIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FOXE ÇANAĞI ile/ve/||/<> FOXE KANALI ile/ve/||/<> REPULSE KOYU ile/ve/||/<> CORAL LİMANI ile/ve/||/<> JAMES KOYU ile/ve/||/<> HUDSON BOĞAZI ile/ve/||/<> UNGAVA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FROBISHER KOYU ile/ve/||/<> CUMBERLAND KÖRFEZİ ile/ve/||/<> HOME KÖRFEZİ ile/ve/||/<> JONES BOĞAZI ile/ve/||/<> PEARY KANALI ile/ve/||/<> BARROW BOĞAZI ile/ve/||/<> FRANKLIN BOĞAZI ile/ve/||/<> VISCOUT MELVILLE BOĞAZI ile/ve/||/<> Mc CLURE BOĞAZI ile/ve/||/<> McCLINTOK KANALI ile/ve/||/<> KRALİÇE MAUD KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORONATION KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PR. ALBERT KOYU ile/ve/||/<> AMUNDSEN BOĞAZI ile/ve/||/<> GALLER PRENSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> BEAUFORT DENİZİ ile/ve/||/<> PRODHOE KOYU ile/ve/||/<> KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU


- LÂF ile/ve/değil/yerine ÖNERME


- LATEROVENTRAL[İng.] değil/yerine/= ÖN-YAN


- LİDER[İng.] ile/değil/yerine ÖNDER

( Bulunulan durumu, var olanı yönlendirir. İLE/DEĞİL/YERİNE Ufuk açar. )


- LOKOMOTİF[Fr. < LOCOMOTIVE] değil/yerine/= ÖNYEDEN


- MÂNİ OLMAK değil/yerine/= ÖNLEMEK


- MÂNİ değil/yerine/= ÖNLEYİCİ/ENGEL


- MANŞET değil/yerine/= ÖNBAŞLIK


- MANTIKSAL OLAN ile/ve ONTOLOJİK OLAN ile/ve EPİSTEMOLOJİK OLAN


- MEHİL değil/yerine/= ÖNEL


- MEHL/MEHİL[Ar.] değil/yerine/= ÖNEL

( Bir işin tamamlanması için tanınan ek süre. | İş sözleşmesine göre, işçinin, işten çıkarılması durumunda tanınan süre. )


- MERMER ile/ve ONİKS[Yun.]/HACEBEKTAŞTAŞI/BALGAMTAŞI/MÜHRÜSENK


- MEŞFÛ[Ar.] değil/yerine/= ÖNALIMLIK


- METAFİZİK ile/ve/<> ONTOLOJİ ile/ve/<> EPİSTEMOLOJİ ile/ve/<> BİLİNÇ ile/ve/<> SÖZCÜK


- MINOR[İng.] değil/yerine/= ÖNEMSİZ | HAFİF


- mor. dict.[Lat. < MORE DICTO] değil/yerine/= ÖNERİLEN BİÇİMDE


- MUHAMMEN değil/yerine/= ÖNDEYİLENEN


- MÜHİM[Ar.] değil/yerine/= ÖNEMLİ


- MUKADDEM değil/yerine/= ÖNCÜL


- MÜNECCİM değil/yerine/= ÖNBİLİCİ/BİLİCİ/YUMCU


- MUSADDAK değil/yerine/= ONAYLI/ONAMIŞ


- MUTLAK KABUL ETMEK ile/değil/yerine ÖNEMSEMEK


- MUTLU OLMAK İÇİN GEREKEN "BENCİLLİK":
"SADECE KENDİNİ DÜŞÜNMEK" değil/yerine ÖNCELİKLE KENDİNİ DÜŞÜNEBİLMEK


- MUVAFAKAT değil/yerine/= ONAMA/ONAYLAMA


- NABIZ ALINABİLEN BÖLGELER:
ŞAH DAMARI ile/ve/||/<> KOL DAMARI ile/ve/||/<> ÖN KOL DAMARI ile/ve/||/<> BACAK DAMARI

( Âdem elmasının iki yanında. İLE/VE/||/<> Kolun iç yüzü, dirseğin üstü. İLE/VE/||/<> Bileğin iç yüzü, baş parmağın üst hizası. İLE/VE/||/<> Ayak sırtının ortasında.
[Çocuk ve yetişkinlerde: Şah damarından.
Bebeklerde: Kol atardamarından.] )

( )


- NEFS'ÜL EMR:
İRFÂNÎ VE KELÂMÎ ile/ve KOZMOLOJİK VE METAFİZİK ile/ve ONTOLOJİK VE MANTIK


- NESNENİN:
ÜÇ DURUMU ile/ve/değil ONBEŞ DURUMU


- NOTER/LİK değil/yerine/= ONAYCI/ONAYMAN/ONAYTAY


- NURLANMIŞ ve/||/<> ONURLANMIŞ

( Şehit. VE/||/<> Gazi. )


- o.n/omn. noct.[Lat. < OMNI NOCTE] değil/yerine/= HER GECE


- OKSİT[Fr. < Yun.] ile OKSİLİT[Fr. < Yun.] ile ONEJİT[Fr.]

( Oksijenli bir öğe ya da kökle bileşmesiyle oluşan madde. İLE Suyla birleştirğinde, oksijen açığa çıkaran, bileşiminde nikel ve bakır tozları bulunan, sodyum ve potasyum peroksit. İLE Hidratlı doğal oksit. )


- OLUMLAMA ile/ve/<> ONAYLAMA


- ON A RECIPROCAL BASIS and ON AN EQUITABLE BASIS

( Karşılıklılık temelinde. VE Hakkaniyet temelinde. )


- ÖN BEYİN'DE:
TALAMUS ile/ve HİPOTALAMUS ile/ve LİMBİK SİSTEM ile/ve BEYİN KABUĞU

( Talamus, duyu organlarından gelen sinir hücrelerinin beyin kabuğuyla olan ilişkisini sağlar. )

( Hipotalamus, en çok araştırılan beyin kısımlarından biridir. Büyüklüğü küçük bir kesme şeker kadar olmasına karşın, gördüğü işlemler son derece önemli ve değişiktir. Heyecanların ve arzuların denetlendiği merkezdir. Eşeysel davranış, yeme-içme bu merkezce denetlenir. )

( Limbik sistem beyin sapının yukarı kısmıyla ön beyin arasında yer alan sinir hücresi ağından oluşur. Heyecan yaşantısı, saldırma ve kaçma davramışlarıyla ilişkisi vardır. )

( THALAMUS vs./and HYPOTHALAMUS vs./and LIMBIC SYSTEM vs./and CEREBRAL CORTEX )


- ON BOOK:
TO FOLD UP HALF OF(/TIP OF) THE PAPER - > TO USE SEPARATOR

( KİTAPTA: YAPRAĞIN UCUNU/YARISINI KATLAMAK değil/yerine AYRAÇ KULLANMAK )


- ÖN EK ile SON EK

( LÂHİKA: Ek. | Ulama. )


- ÖN KAPI ile ORTA KAPI(LAR) ile ARKA KAPI

( Otobüslerde ön kapı binmek içindir! Orta kapı(lar) ve arka kapı ise inmek içindir! Dikkat ediniz! )


- ÖN LİSANS değil/yerine/= ÖN YETKİNLİK


- ÖN ÖDEME ile TAKSİT

( ME'HÛZÂT: Alınan para. | Alınan paranın defterde yazıldığı hane. )


- ON SELF vs. TO DRESS


- ON vs. AT


- ÖN-İKONOGRAFİ ile İKONOGRAFİ ile | İKONOLOJİ

( Tanımlama. İLE Çözümleme. İLE | Yorumlama. )

( Olgusal. İLE | Özsel. )

( Biçim. İLE | İçerik. )


- ON-PUMP CERRAHİ/ON-PUMP SURGERY[İng.] değil/yerine/= POMPA BAĞLANTILI KALP CERRAHİSİ


- ÖN ile UC


- ONA AİT ile/ve/değil/yerine ONUN ÜZERİNE


- ONA BAKMAK ile/değil/yerine ONUNLA BAKMAK

( [not] TO LOOK ON IT vs./but TO LOOK BY IT
TO LOOK BY IT instead of TO LOOK ON IT )


- Ona göre KONUŞ!!!


- ONA-BUNA ("TAKILMAK")


- ONARARIEAE = HULFAÎYE


- ONAY (ALMAK)/ONAYLAMAK ile/ve/değil/yerine OLUR (ALMAK)/OLURLAMAK


- ONAY/LAMA(MA) ile/ve/değil/yerine/<> DESTEK/LEME(ME)


- ONAY ile/ve EMİNLİK

( APPROVAL vs./and TO BE SURE )


- ONAY ile/ve/değil TESPİT

( [not] APPROVAL vs./and/but ESTABLISHING )


- ONAYLA(MA)MAK ile/ve UYGUN BUL(MA)MAK

( (NOT) TO APPROVE vs./and (NOT) TO SEE FIT )


- ONAYLAMA(MA) ile/ve/||/<>/> AYNALAMA(MA)


- ONAYLAMAK ile SABİTLEŞTİRMEK

( TO APPROVE vs. TO GET FIXED )


- ONAYLAMAMA (RAFD)


- ONAYLANIRLIK ile/ve/||/<> KABUL EDİLİRLİK


- ONAYLAYICI SÖZCÜKLER ve/||/<>/> HİZMET EYLEMLERİ ve/||/<>/> FİZİKSEL TEMAS


- ONBUL ile ...

( Papua Yeni Gine'nin Avi Köyü'nde bulunan, yuvarlak gözlü, kahverengi, ilginç bir hayvan. )


- Önce bir DİNLE!!!


- Önce bir SUS!!!


- ÖNCE CÂN, SONRA CÂNAN ile/ve/değil ÖNCE CÂNAN, SONRA CÂN

( "Canım var!" diyen ölüdür. )

( Canından vazgeçen ölüler için ölüm var mı? )

( ÂŞIK OLDUR KİM KILÂR CANIN FEDÂ CÂNÂNINA
MEYL-İ CÂNÂN ETMESİN HER KİM Kİ KIYMAZ CÂNINÂ

CÂNI KİM CÂNÂNI İÇİN SEVE CÂNÂNIN SEVER
CÂNI İÇİN KİM Kİ CÂNÂNIN SEVER CÂNIN SEVER )

( [Ancak] Verirsek canı, alırız cananı. )


- Önce dinle, sonra nötr ol ve öyle KONUŞ!!!


- Önce gözlerin konuşsun sonra sen KONUŞ!!!


- Önce selâm ederek KONUŞ!!!


- Önce söz ver sonra KONUŞ!!!


- Önce susmayı öğren! sonra KONUŞ!!!


- ÖNCE:
ALICI(MÜŞTERİ) değil ÇALIŞAN


- ÖNCE/Sİ ve/<> BİLİNC/İ


- ÖNCE ile/değil İLK


- ÖNCEDEN ... ile/ve/değil/||/<>/< ÖNCELERİ ...


- Önceden KONUŞ!!!


- ÖNCEKİ ile/ve SONRAKİ

( AKDEM[< KADÎM] ile/ve ÂHİR )

( BEFORE vs./and LATER )


- ÖNCEKİ ile/ve/değil YETERSİZLİK


- ÖNCEL >< ARDIL


- ÖNCEL ile/ve/||/<>/> İLİNEKSEL


- ÖNCEL = MUKADDEM = ANTECEDENT[İng.] = ANTÉCÉDENT[Fr.] = ANTECEDENT[Alm.] = ANTECEDENS[Lat.]


- ÖNCEL ile ÖNCÜL


- ÖNCELİK VERMEK ile "AĞIRLIK VERMEK"

( TO GIVE PRECEDENCE vs. "TO CONCENTRATE" )


- ÖNCELİK-SONRALIK ve/değil BİRLİKTELİK


- ÖNCELİK'İ:
TELEFONA/MESAJA VERMEK değil/yerine ORTAMA/ÇEVREYE/TOPLANTIYA/KİŞİLERE VERMEK


- ÖNCELİK'İ:
TELEFONA/MESAJA VERMEK değil/>< ORTAMA/ÇEVREYE/TOPLANTIYA/KİŞİLERE VERMEK

( Yanlışı. >< Doğrusu. )


- ÖNCELİK(Lİ) (OLAN) ile/ve ÖNEM(Lİ) (OLAN)

( (THE) PRIORITY(/PRIMARY) vs./and (THE) IMPORTANT(/IMPORTANCE) )


- ÖNCELİK/LER ile/ve ÖZLEM/LER


- ÖNCELİK/Lİ (OLAN) ile/ve ÖNEM/Lİ (OLAN)

( Önde gelmesi gereken, öne alınmalıdır. )

( TAKADDÜM ile/ve EHEMMİYET )

( (THE) PRIORITY(/PRIMARY) vs./and (THE) IMPORTANT(/IMPORTANCE) )


- ÖNCELİK/Lİ ile/ve/değil/yerine AYRICALIK/LI

( [not] PRIORITY vs./and/but PRIVILEGED
PRIVILEGED instead of PRIORITY )


- ÖNCELİK/SONRALIK ile/ve/değil/yerine İÇİÇELİK


- ÖNCELİK/SONRALIK ile/ve/değil SIRALAMA


- ÖNCELİK ile/ve "POZİTİF AYRIMCILIK"


- ÖNCELİK ile/ve/değil/<>/= İLGİ

( [not] URGENT vs./and/but/<>/= PRIOR )


- ÖNCELİK ve/||/<>/>/< İNCELİK


- ÖNCELİK ile/ve İTİBAR


- ÖNCELİK ile/ve/değil KAYNAK

( [not] PRIORITY vs./and/but SOURCE )


- ÖNCELİK ile/ve/değil/||/<>/< MERKEZÎ


- ÖNCELİK ile/ve/değil MEŞGUL OLMA

( [not] PRIORITY vs./and/but TO BE BUSY )


- ÖNCELİK ile/ve ÖZELLİK

( PRIORITY vs./and ATTRIBUTE )


- ÖNCELİK ile/ve/değil/||/<>/< PAYLAŞILMIŞ ÖNCELİK


- ÖNCELİK = PRIORITY/PRECEDENCE[İng.] = [Fr.] = [Alm.] = [İt.] = [İsp.]


- ÖNCELİK ile/ve/||/<>/< ZORUNLULUK


- ÖNCELİKLE ile/ve/||/<> BAŞTA


- ÖNCELİKLİ KILMAK ile/ve/<> ÖNE ÇIKARMAK


- ÖNCELİKLİ/LER ile/ve GENEL

( For human. VS./AND On nature. )

( İnsanda. İLE/VE Doğada. )

( PRIORITY vs./and GENERAL )


- ÖNCELİKLİ ile/ve/değil ÖNCELİKLERLE ÖRTÜŞEN


- ÖNCELİKLİ ile/değil ÖNE ALINAN


- ÖNCESİ - SONRASI

( BEFORE - AFTER )


- ÖNCESİ - SONRASI OLMAZ!


- ÖNCESİ-SONRASI:
TEKERLEK ve YELKEN ve YAZI


- Öncesini-Sonrasını bil de KONUŞ!!!


- ÖNCESİZLİK-SONRASIZLIK = EZELİYET-EBEDİYET = ETERNITY[İng.] = ÉTERNITÉ[Fr.] = EWIGKEIT[Alm.] = AETERNITAS[Lat.] = ETERNIDAD[İsp.]


- ÖNCÜ ve/||/<> İNCİ


- ÖNCÜ ile/ve/||/<> ÖNCÜL


- ÖNCÜ ile/ve/değil/||/<> ÖNE GEÇEN/ÇIKAN


- ÖNCÜLLER ile/ve/||/<> KESİNLİK


- ÖNCÜLLER = MUKADDEMAT = PREMISS[İng.] = PRÉMISSES[Fr.] = PRÄMISSE[Alm.] = PRAEMISSA[Lat.] = ESTABLECIMIENTO[İsp.]


- ÖNCÜLLER ile/ve/||/<> ÖNCELİK


- ÖNCÜLÜK ETMEK ile VESİLE OLMAK


- ONDA "VAR OLMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<> ONUNLA "VAR OLMAK"


- ONDALIK SAYILARDA:
NOKTA ile/ve/||/<> VİRGÜL

( "Ondalık Sayılarda Nokta mı, Virgül mü?" yazısı için burayı tıklayınız... )


- ONDALIK SAYILARIN KULLANIMI < 1570


- ÖNDE GELEN ile/ve/değil DİKKATE DEĞER


- ÖNDER

( LEADER )


- ÖNDER/LİK ile/ve ÖNCÜ/LÜK

( )


- ÖNDER ile/ve/||/<>/> MİLLET

( Taşın arkasına saklanırsa. İLE/VE/||/<>/> Dağın arkasına saklanır. )


- ÖNDERLER":
"MELEK" ile/ve/||/<> "İNSAN"

( Daha kötüleriyle kıyaslanınca. İLE/VE/||/<> Daha iyileriyle kıyaslanınca. )


- ÖNDERLİK BUNALIMI/KRİZİ ile/ve/<> ÖZERKLİK BUNALIMI/KRİZİ


- ONDÜLAN ATEŞ/UNDULANT FEVER[İng.] değil/yerine/= DALGALI ATEŞ


- ONDÜLAN/UNDULANT[İng.] değil/yerine/= DÜZENLİ DALGALI


- ONDÜLASYON/UNDULATION[İng.] değil/yerine/= DÜZENLİ DALGALANIM


- ONDÜLE[Fr.] değil/yerine/= DALGALI / KIVRIMLI / KIVRILMIŞ


- ÖNE GEÇMEK ile/ve/değil GÜNDEMDE KALMAK


- ONE vs. UNITY vs. INTEGRITY


- ONE WITHIN THE OTHER vs. ONE AFTER THE OTHER/SUCCESSIVELY


- ÖNEK ile ...

( PREFIX )


- ÖNEKLEME ile ...

( PREFIXATION )


- ÖNEM ARZ ETMEK ile ÖNEM ATFETMEK


- ÖNEM VERMEK ile DEĞER/DESTEK VERMEK

( GIVING IMPORTANCE vs. TO VALUE/SUPPORT )


- ÖNEM/DEĞER ile "ÖLÇÜSÜ"

( Sayılması olanaklı şeyler, her zaman önemli olmayabilir. İLE Önemli şeyler ise her zaman sayılamayabilir. )


- ÖNEM/Lİ ile/ve/değil/yerine BELİRLEYİCİ/LİK

( [not] IMPORTANT vs./and/but DETERMINATION
DETERMINATION instead of IMPORTANT )


- ÖNEM ile/ve/<> ANLAM

( IMPORTANCE vs./and/<> MEANING )


- ÖNEM ile/ve/<> DEĞER

( IMPORTANCE vs./and/<> VALUE/WORTH )


- ÖNEM ile ÖNCELİK

( IMPORTANCE vs. PRIORITY )


- ÖNEM ile/ve/değil YAYGINLIK


- ÖNEMİ/ETKİYİ:
ARTIRMA ile/>< AZALTMA


- ÖNEMLİ GÖRMEK ile ÖNEMLİ KILMAK


- ÖNEMLİ ile/ve/<> CİDDİ

( IMPORTANT vs./and/<> SERIOUS )


- ÖNEMLİ ile/ve İLGİNÇ

( IMPORTANT vs./and INTERESTING )


- ÖNEMLİ ile/ve ÖZEL

( IMPORTANT vs./and SPECIAL/PRIVATE )


- ÖNEMLİ ile/ve/<> ÜZERİNDE DURULMASI GEREKEN


- ÖNEMSEMEK ile/ve/||/<>/> BENİMSEMEK


- ÖNEMSEMEK ile CİDDİYE ALMAK


- ÖNEMSİZ/LİK ile GÖZDEN DÜŞ(ÜR)ME


- ÖNEMSİZ ile/ve/değil İKİNCİL

( [not] UNIMPORTANT vs./and/but SECONDARY )


- ONENESS vs. UNITY


- ÖNERGE ile/değil ÖNERME


- ÖNERİ ile/ve/||/<> "YOL GÖSTERMEK"


- ÖNERİ ile/ve/<>/yerine ÇÖZÜM

( Burada/şurada/orada değil! Sende! )

( SUGGESTION vs./and/<> CONSEQUENCE
CONSEQUENCE instead of SUGGESTION )


- ÖNERİ ile ÖĞÜT

( NUSH İLE USLANMAYANI ETMELİ TEKDÎR TEKDÎR İLE USLANMAYANIN HAKKI KÖTEKTİR )

( ... ile NUSH, IZA, MEV'İZE[< VA'Z] )

( ... ile PEND )

( SUGGESTION vs. ADVICE )


- ÖNERİ ile ÖNERME

( SUGGESTION vs. PROPOSITION )


- ÖNERİ ile ÖNERME


- ÖNERİLEN ile/ve OLAGELEN


- Önerileri DİNLE!!!


- ÖNERME(KAZA, KAZİYE) ile KIYAS(BURHAN, [DEMONSTRATION])


- ÖNERME ile DENKLEM


- ÖNERME ile/değil DİYALEL[Fr. < Yun.]

( ... İLE/DEĞL Bir önermeyi, başka bir önerme ile tanıtlamak yoluyla sürdürülmeye çalışılan, zorlama felsefe, üstü örtülü bir tür kısırdöngü. )


- ÖNERME ile İDDİA


- ÖNERME ile İNANCA


- ÖNERME = KAZİYE = PROPOSITION[İng., Fr.] = LEHRSATZ[Alm.] = PROPOSITIO[Lat.] = PROPOSICION[İsp.]


- ÖNERME ile/ve ÖNCÜL


- ÖNERME ile/ve/değil/||/<>/< ÖRNEK


- ÖNERME ile/ve/||/<>/>< TERS EVİRME

( ... İLE/VE/||/<>/>< Olumlu ya da olumsuz olan bir önermenin konusunun tersini, yüklem ve yüklemin tersini konu yapma. )


- ÖNERME ile/ve VARSAYIM


- ÖNERMEK ile/ve/<> KULLANMAK

( TO SUGGEST/RECOMMEND vs./and/<> TO USE )


- Öngör ve KONUŞ!!!


- ÖNGÖREBİLDİĞİMİZ ...:
ORANDA ile/ve/||/<> DOĞRULTUDA


- ÖNGÖRME/ÖNGÖREBİLME ile KESTİRME/KESTİREBİLME


- ÖNGÖRMEK ile/ve/<> HESAPLAŞMAK


- ÖNGÖRÜ ile DURUGÖRÜ

( FORSIGHT/PREDICTION vs. CLAIRVOYANCE )


- ÖNGÖRÜ ile/ve İDDİA

( FORESIGHT vs./and ASSERTION )


- ÖNGÖRÜ ile/ve/||/<>/> ÖNERME


- ÖNGÖRÜ ile ÜÇÜNCÜ GÖZ

( FORSIGHT/PREDICTION vs. THIRD EYE )


- ÖNGÖRÜ ile UZAK GÖRÜŞ

( TO GUESS vs. FAR SIGHT )


- ÖNGÖRÜ ile/ve/değil/yerine/<> VERİ


- ÖNGÖRÜ ile/ve YORUM


- ÖNGÖRÜ ile ZAN[Ar.]

( FORESIGHT vs. SUPPOSITION/TO SURMISE )


- ÖNGÖRÜLEBİLİR BİLİNMEYEN ile/ve/<> BİLİNEMEYECEK BİLİNMEYEN

( PRUDENT UNKNOWN vs./and/<> UNKNOWN WHICH IS NOT ABLE TO KNOW )


- ÖNGÖRÜLEBİLİR/LİK ile/ve/||/<> BİLİNEBİLİR/LİK


- Öngörülü KONUŞ!!!


- ÖNGÖRÜMÜZ ...:
BİR YILLIK İSE ile/ve/değil/||/<>/>/<
ON YILLIK İSE ile/ve/değil/||/<>/>/<
YÜZ YILLIK İSE

( Tohum ekelim. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Fidan dikelim. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Çocuk eğitelim. )


- ÖNGÖRÜSÜZLÜK ile/ve/< CEHALET

( CEHALET: Dönüp dolaşmak, sabitesi olmamak. )

( Cehalet diye bir şey yoktur, yalnızca dikkatsizlik ve ilgisizlik vardır. )

( Cehalet neden acı verici olsun? Acı verici durumlar ve sonu gelmez yanılgıların kaynağı olan arzu ve korkunun kökeninde o vardır. )

( Kederin nedeni, cehalettir. Mutluluk anlayışı izler. )

( Bilgisizliğin belirtisi, adâletsizlik ve trajediye olan inancın derinliğidir. )

( Üzüntü, zihinsel bir acıdır (ıstırap) ve acı, mutlaka dikkat ister. Ona dikkatinizi verdiğinizde, çağrı durur ve cehalet sorunu da kaybolur. )

( Bilmeyene yaraşan ceza, bilen birinden öğrenmektir. )

( Bilgisizlik, öğrenim ile de öğrenilir. )

( Meğer, cehalet, esaretten betermiş. )

( Cehalet, tahsil ile tahsil olunur. )

( FORESIGHTLESSNESS vs./and/< IGNORANCE
There is nothing like ignorance, only inattention.
Why should ignorance be painful? It is at the root of all desire and fear, which are painful states and the source of endless errors.
Ignorance causes sorrow. Happiness follows understanding.
Worry is mental pain and pain is invariably a call for attention. The moment you give attention, the call for it ceases and the question of ignorance dissolves. )


- ONGUN/ARMA[İt.] ve TUĞRA

( Bir devletin, bir hanedanın ya da bir kentin simgesi olarak kabul edilmiş resim, harf ya da biçim. | Bir kuruluşun simgesi olarak kabul edilen simge. | Geminin yürümesine hizmet eden direk, seren, ip, halat ve yelken takımı. İLE Osmanlı sultanlarının imza yerine kullandıkları, özel bir biçimi olan simgeselleşmiş işaret. | Tura. )


- ONGUN ile ONGUN/TOTEM[Fr.]

( Çok verimli, bol, eksiksiz. | Yarar duruma gelmiş, | bayındır. | Mutlu. | Kutlu, uğurlu. İLE İlkel toplumlarda topluluğun kendinden türediği sanılarak kutsal sayılan hayvan, ağaç, rüzgâr vb. doğal nesne ya da olay. | Arma[İt.]. )


- ONİKOFAJİ değil/yerine/= TIRNAK KEMİRME


- ÖNİLGEÇ ile ...

( PREPOSITION )


- ÖNKABUL ile ÖNYARGI

( Çoğu kişi, zihinlerindeki önyargıları başka bir biçimde düzenlerken düşündüklerini zannetmektedir. )

( Önyargıları yok etmek, atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur. )

( PRE ACCEPTANCE vs. PREJUDICE )


- ÖNKABUL ile ÜST KABUL

( PRE ACCEPTANCE vs. TOP ACCEPTANCE )


- Önkabulsüz KONUŞ!!!


- ONKOGENEZ/ONCOGENESIS[İng.] değil/yerine/= KANSER OLUŞUMU


- ONKOJEN/ONCOGENOUS[İng.] değil/yerine/= KANSER OLUŞTURAN


- ONKOLOJİ/ONCOLOGY[İng.] değil/yerine/= UR BİLİMİ, KANSER BİLİMİ


- ONLAR ...:
"ANLARLARSA" değil ANLARSA

( Çoğuldan sonra tekrar çoğul eki gerekmez/fazlalıktır. )


- ONLAR GİBİ OLMAK ile ONLARDAN OLMAK


- ÖNLEM ALMALI:
SEL ALMADAN ile/ve/||/<> YEL ALMADAN ile/ve/||/<> TOPRAK ALMADAN ile/ve/||/<> ALEV ALMADAN


- ÖNLEM ile/ve UYARI

( PRECAUTION vs./and CAUTION )


- ÖNLEME:
GENEL ile/ve/||/<> ÖZEL

( Topluma yönelik.[Koruma amacıyla.] İLE/VE/||/<> Kişiye yönelik.[Engel olabilmek üzere.] )

( Olumlu ya da olumsuz durumlar için. )


- ÖNLEME:
İŞ KAZALARINDA ile/ve/||/<> MESLEK HASTALIKLARINDA

( [Gereken doğru/uygun koşulların sağlanmasıyla] %98 ile/ve/||/<> %100 )


- ÖNLEME ile BASTIRMA

( TO PREVENT vs./and TO SURPASS )


- ÖNLEMEK ile/ve/||/<> ÖNÜNE GEÇMEK


- Önlemleri DİNLE!!!


- ÖNLENEBİLİR ile/ve/değil/||/<>/>/< ÖNGÖRÜLDÜĞÜNDE ÖNLENEBİLİR


- ONLINE[İng.] değil/yerine/= ÇEVRİMİÇİ


- ONLİNE[İng.] değil/yerine/= ÇEVRİMİÇİ


- ÖNLÜK ile/ve/değil/yerine/||/<> TULUM


- ONLY ... vs. JUST ...


- ONLY vs. ESPECIALLY


- ONLY/MERE/SHEER vs. MORE/FURTHER


- ONMA/ŞİFÂ[Ar.] ile/ve DEVÂ

( Gövdesel ya da ruhsal bir hastalığın son bulması, hastalıktan kurtulma. İLE/VE İlâç, çare. )


- ONMA ile ...

( Şifa bulma. )


- ONMAK/ONAR ile/ve/||/<> ONAMAK

( Daha iyi bir duruma girmek, salah bulmak. | Eksiği kalmayıp gönül ferahlığına ermek, mutlu olmak. | Sayrılıktan, dertten kurtulmak, şifa bulmak, felâh bulmak, iflâh olmak. İLE Uygun bulma. )

( ONMAZ: İyilişme olanağı bulunmayan. )


- ONS[Fr.]:
FRANSA'DA ile İNGİLTERE'DE

( 30,59 gr. İLE 28,349 gr. )


- ONSEKİZBİN ÂLEM ile ...

( KÂİNAT )


- ÖNSEL = KABLÎ = A PRIORI[İng., Fr., Alm., Lat.]


- ÖNSEL ile ÖNCÜL


- ÖNSES (DÜŞMESİ) ile/ve/||/<> İÇSES (DÜŞMESİ) ile/ve/||/<> SONSES (DÜŞMESİ)

( Sözcük başındaki ilk ses. İLE/VE/||/<> Sözcüğün, önses ve sonsesi arasında kalan ses ya da sesler. İLE/VE/||/<> Sözcük sonundaki son ses. )

( ARSLAN > ASLAN ile/ve/||/<> ISICAK > SICAK | ISITMA > SITMA ile/ve/||/<> YAYLAG > YAYLA | ARIG > ARI )


- ÖNSEZİ = HİS-İ KABL EL-VUKÛ = PRESENTIMENT[İng., Fr.] = AHNUNG[Alm.]


- ÖNSÖZ AÇMAZI ile/ve/||/<> PİYANGO AÇMAZI


- ÖNSÖZ ve/||/<> İLK BÖLÜM


- Önsüz KONUŞ!!!


- ONTİK ile ONTOLOJİK


- ONTOGENEZ değil/yerine/= BİREYOLUŞ


- ONTOLOGY vs. ONTOEXPERIMENT


- ONTOLOJİ ile/ve/||/<>/> EPİSTEMOLOJİ ile/ve/||/<>/> METAFİZİK

( Nesnelerle uğraşmak. İLE/VE/||/<>/> Nesnelerle uğraşma yöntemi. İLE/VE/||/<>/> İlkelerle/kavramlarla uğraşmak. )

( Tohum. İLE/VE/||/<>/> Ağaç. İLE/VE/||/<>/> Su. )

( Metafizik:
1- Varolan ve varlığın bilimi/bilgisi.
2- Sonsal gerçekler.
3- Bütünün ve tümelin bilgisi.
4- İlk, ilkelerin bilimi/bilgisi. )

( Metafizik yapma biçimleri:
* KELÂMÎ
* İRFÂNÎ
* İŞRÂKÎ
* MEŞŞAÎ )

( Kelâmî felsefenin hikmeti, tasavvuf; meşşai felsefenin hikmeti, işrâkiliktir. )

( İşrâkilik, meşşailerin tasavvufu; irfan, kelâmın tasavvufudur. )

( Havuz. İLE/VE/||/<>/> Su. İLE/VE/||/<>/> Kişi/insan ve/ya da yüzme. )

( Felsefenin, felsefeleşmiş biçimi/durumu, metafiziktir. )

( Metafizik: Kavramsal çözümleme[analiz]. Kavramların, kavramsal ilişki ve yargıların çözümlemesi. )

( Gövde. İLE/VE/||/<>/> Gölge. İLE/VE/||/<>/> Boşluk[herşeyi kapsayan]. )


- ONTOLOJİ değil/yerine/= VAROLAN BİLİMİ


- ONU DÜŞÜNMEK/HİSSETMEK ile/ve ONUN GİBİ DÜŞÜNMEK/HİSSETMEK

( Sevgi. İLE AŞK. )

( Sevgi. İLE Koşulsuz Sevgi. )


- ONU SEVMEK ile/ve/<>/değil SENDEKİ "O"YU SEVMEK


- ÖNÜ/NDE-SONU/NDA [ENİNDE-SONUNDA değildir!]


- ONU ve ONU

( THAT and THAT )


- ÖNÜMÜZDE ile/ve/||/<> ELİMİZDE


- ÖNÜMÜZÜ AÇAN ile/ve/<> UFKUMUZU GENİŞLETEN


- ONUN NEZDİNDE ile/yerine ONA GÖRE

( NEZD[Fars.]: Yan, kat. | Göre, nazarında, fikrince. )


- ONUN-BUNUN (SÖZÜYLE HAREKET ETMEK)


- ONUN-BUNUN PEŞİNDEN KOŞ(MAK) ile/değil/yerine ONUN PEŞİNDEN KOŞ!


- ONUN/SENİN "İÇİN" KONUŞMAK ile/yerine ONUN/SENİN YERİNE KONUŞMAK


- Önünde DİNLE!!!


- ÖNÜNE GEÇMEK ile/ve/yerine ARKASINDA DURMAK


- ONUNLA ONU

( THAT vs. THAT )


- ÖNÜNÜ AÇMALI!


- Önünü-Ardını düşün de KONUŞ!!!


- ONUR/ŞEREF ve CESÂRET


- ONUR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİLGELİK


- ONUR ve/||/<>/>/< FARKINDALIK


- ONUR = HAYSİYET = DIGNITY[İng.] = DIGNITÉ (HUMAINE)[Fr.] = WÜRDE, MENSCHENWÜRDE[Alm.] = DIGNITAS[Lat.] = DIGNIDAD[İsp.]


- ONUR ile KORKU

( Dengesini iyi ayarlamak gerek! )

( Onurun, korkunun önüne geçerse canını kaybedersin! Korkun, onurunun önüne geçerse vatanını kaybedersin! )


- ONUR = ŞEREF = HONOUR[İng.] = HONNEUR[Fr.] = EHRE[Alm.] = ONORE[İt.] = HONOR[İsp.]


- ÖNVARLIK ÇİZELGESİ ile/ve AŞAMA ÇİZELGESİ ile/ve DIŞTA BIRAKMA ÇİZELGESİ

( TABULA PRAESENTIAE cum/et TABULA GRADUUM cum/et TABULA ABSENTIAE )


- ÖNYARGI ile/ve GENELLEME

( Ne kadar genelleme yapılıyorsa düşünce de o derece yoktur. )

( PREJUDICE vs./and GENERALIZATION )


- ÖNYARGI ile/ve/değil/yerine ÖN ANLAMA

( [not] PREJUDICE vs./and/but PRE-UNDERSTAND
PRE-UNDERSTAND instead of PREJUDICE )


- ÖNYARGI ile/değil/yerine/>< ÖNGÖRÜ


- ÖNYARGI ile/değil ÖNYARGIYA ÖNYARGI


- ÖNYARGI = PEŞİN HÜKÜM, FİKR-İ BATIL, İTİKAT-I BATIL = PREJUDICE[İng.] = PRÉJUGÉ[Fr.] = VORURTEIL[Alm.] = PRAEJUDICIUM[Lat.] = PERJUICIO[İsp.]


- ÖNYARGI ile/ve SAPLANTI

( PREJUDICE vs./and OBSESSION )

( ... ile/ve ZHI )


- ÖNYARGI ile TESPİT

( PREJUDICE vs. TO DETERMINE )


- ÖNYARGILARINI DÜZENLEMEK ile/değil/yerine/>< DÜŞÜNMEK


- Önyargısız DİNLE!!!


- Önyargısız KONUŞ!!!


- ÖPMEK ve/||/<>/< ÖNEMSEMEK


- ORTAYA ÇIKARMA ile ÖNE ÇIKARMA

( TO EXPOSE vs. TO BRING FORWARD )


- ÖTEKİ DENEYİMLER/İ/M ile/ve/değil/||/<>/< ÖNCEKİ DENEYİMLER/İ/M


- ÖZEN (GÖSTERMEK) ile/ve/<> ÖNEM (VERMEK)

( TO TAKE PAINS vs./and/<> TO ATTACH IMPORTANCE )


- ÖZEN ve/||/<> ONAT

( ... VE/||/<> Özenli, düzgün. | Yararlı. | Dürüst, iyi ahlâklı. )


- PEŞİN FİYAT değil/yerine/= ÖN EDER


- PEŞİN FİYATINA TAKSİTLE değil/yerine/= ÖN EDERİNE BÖLÜŞLE


- PEŞİN değil/yerine/= ÖNCELİ


- PEŞİNAT değil/yerine/= ÖN ÖDEME


- PİLOT ÇALIŞMA/PİLOT STUDY[İng.] değil/yerine/= ÖNCÜL ÇALIŞMA


- PREDİKTİF/PREDICTIVE[İng.] değil/yerine/= ÖNGÖRDÜRÜCÜ (ETKEN)


- PREDİKTÖR/PREDICTOR[İng.] değil/yerine/= ÖNGÖRDÜRÜCÜ


- PREFABRİK değil/yerine/= ÖNYAPILI/KURMALI/KURMA


- PREHİSTORİK değil/yerine/= ÖNESKİNCİL


- PREKÜRSÖR/PRECURSOR[İng.] değil/yerine/= ÖNCÜL


- PRELIMINER/PRELIMINARY[İng.] değil/yerine/= ÖNCÜL | İLK


- PRELOAD[İng.] değil/yerine/= ÖN YÜK


- PREVANTİF/PREVENTIVE[İng.] değil/yerine/= ÖNLEYİCİ


- PRIME[İng.] değil/yerine/= ÖNCEL


- PRIMUM NIHIL NOCERE[İng.] değil/yerine/= ÖNCELİKLE ZARAR VERME


- PRODROM[İng.] değil/yerine/= ÖNBELİRTİ


- PRODROMAL[İng.] değil/yerine/= ÖNBELİRTILİ


- PROFİLAKSİ/PROPHYLAXIS[İng.] değil/yerine/= ÖNLEME


- PROFİLAKTİK/PROPHYLACTIC[İng.] değil/yerine/= ÖNLEYİCİ


- PROLOG[Fr.] değil/yerine/= ÖNDEYİŞ


- PROSTELA[Yun.] değil/yerine/= ÖNLÜK


- PROTEİN değil/yerine/= ÖNBESİ


- PROTOTİP/PROTOTYPE[İng.] değil/yerine/= ÖN MODEL | İLK ÖRNEK


- PROVA[İt.] değil/yerine/= ÖNBASKI


- QABAQ[Azr.] = ÖN, ÖNCE [Tr.]


- REHABILITASYON/REHABILITATION[İng.] değil/yerine/= ONDURMA


- REPARASYON/REPARATION[İng.] değil/yerine/= ONARIM


- RESTORASYON/RESTORATION[İng.] değil/yerine/= ONARIM


- RESTORATİF/RESTORATIVE[İng.] değil/yerine/= ONARICI


- REVİZYON değil/yerine/= ONARIM


- ROMANTİZM:
AKIM değil ÖNCÜL


- SAGITAL EKSEN/SAGITTAL AXIS[İng.] değil/yerine/= ÖN-ARKA EKSEN


- SAĞLAMA ile/ve ONAY

( PROOF vs./and APPROVAL )


- SAVUNMA ile ÖNCELLEME

( TO DEFENCE vs. TO PRECEDE )


- SEÇENEK ile "ÖNCELİK"

( Onun yaşamında, onun için seçeneksek; onu, öncelik yapmayalım. )


- SEÇKİN ile/ve/değil/yerine ÖNCÜ


- SELEF değil/yerine/= ÖNCEL


- SELEF değil/yerine/= ÖNCEL


- ŞEREF[Ar.] değil/yerine/= ONUR, YÜCEY


- ŞEREF[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/= ONUR[Fr. HONNEUR | İng. HONOR ] (HAYSİYET)

( Toplumsal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/= Bireysel. )

( Mal, mülk ve makamla, kişinin toplumsal konumuyla ilişkilidir. [Şerefim, develerimin sırtındadır.] )

( ŞEREFİYE: Bir kişinin geldiği makam şerefine dağıttığı bahşiş. | Kamunun karar ve etkinlikleri sonucunda, belirli bir yerdeki taşınmaz malların artan değerleri üzerinden yerel yönetimlerin aldığı bir tür taşınmaz vergisi. )

( Kendi özüne bağlılık. )

( Başkasının, birine gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, onur. | Toplumca benimsenmiş iyi ün. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/= Kişinin, kendine karşı duyduğu saygı, şeref, öz saygı, haysiyet, izzet-i nefis. | Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, şeref, itibar. )


- SESSİZ KALMAK ile/ve/||/<>/> ONSUZ KALMAK

( (")Kırıldıysak.(") İLE/VE/||/<>/> Kırıldığımızı anlamıyorsa. )


- SESSİZ KALMAK ile/ve/||/<>/> ONSUZ KALMAK

( Kırıldığımızı anlamıyorsa. İLE/VE/||/<>/> Sessizliğimizden de kırıldığımızı anlamıyorsa. )


- SEVMEK ile/ve/değil ÖNEMSEMEK

( [not] TO LOVE vs./and/but TO CONSIDER
TO CONSIDER instead of TO LOVE )


- SEVMEK ile/ve/<> ONUNLA/ONUN İÇİN SEVİNMEK


- ŞEYLERİ:
HAYAL ETTİĞİMİZ GİBİ GÖRMEK yerine (ONLARI) OLDUKLARI GİBİ GÖRMEK

( Hayal ettiklerinizin varlığını reddetmeniz daha akıllıca olurdu. )

( Eğer kendinizi her zaman sınamazsanız, gerçek ile hayali ayırt edemezsiniz. )

( Sizi kendinize karşı kör eden, sizin davranışlarınızdır. )

( Düşüncelerinizi ve duygularınızı, sözlerinizi ve eylemlerinizi yakından izlemedikçe ve nedenini ve nasılını bilmeden sizde meydana gelen değişimlere hayretle bakmadıkça, gerçeğe vardığınızı nasıl söyleyebileceksiniz? )

( Düşünülüp hayal edilebilen hiçbir şeyin kendiniz olamayacağını bir kez anladığınızda, imgelemelerinizden kurtulmuş olursunuz. )

( You would be wiser to deny the existence of what you imagine.
If you do not test yourself all the time, you will not be able to distinguish between reality and fancy.
It is your behaviour that blinds you to yourself.
How do you know that you have realised unless you watch your thoughts and feelings, words and actions and wonder at the changes occurring in you without your knowing why and how?
Once you have understood that nothing perceivable, or conceivable can be yourself, you are free of your imaginations. )

( THE THINGS: TO SEE WHAT EVER THEY ARE, AS BEING instead of TO SEE HOW YOU IMAGINE/DREAM )


- SEZGİ ile ÖNSEZİ


- SINIRLARI BİLMEK ile/ve/değil/yerine öncelikle EŞİKLERİ BİLMEK


- SORMAK ile ÖNCE KENDİNE SORDUKTAN SONRA SORMAK

( Sadece sormuş olmak için soru sorulmaz! )

( Bir şey ki, yapmasan da olur. YAPMA! Bir şey ki, söylemesen/sormasan da olur. SÖYLEME/SORMA! )


- SORUMLULUK ve/||/<> ONUR


- SORUN ile/ve/değil ÖNCELİK

( [not] PROBLEM vs./and/but PRIORITY )


- SÖYLEMEK ile/ve ÖNERMEK

( TO SAY vs./and TO SUGGEST/RECOMMEND )


- SÖZ SÖYLEMENİN KURALLARINDA:
ÖNÜNÜ ARDINI GÖZETMEK[Ar.] ve/||/<> SÖYLEMEDEN ÖNCE TEKRAR TEKRAR DÜŞÜNMEK[Ar.] ve/||/<> ON KERE DÜŞÜNÜP BİRİNİ SÖYLEMEK[Ar.] ve/||/<> "HER AĞZIMIZA GELENİ" SÖYLEMEMEK[Ar.]

( Önün ardın gözet fikr-i dakîk et onda bir söyle
Öğütme ağzına her ne gelirse âsiyâb-âsâ

Osman Nevres[ö. 1762] )

( )


- STOPAJ[İng.] değil/yerine/= ÖN KESİNTİ


- ŞUFA[Ar.] (HAKKI) değil/yerine/= ÖNALIM (ÜLEVİ)


- ŞUFA[Ar.] değil/yerine/= ÖN ALIM


- SÛRET-İ MÜMTAZE değil/yerine/= ÖNCELİKLİ


- SÛVER-İ MÜSADDAKA değil/yerine/= ONAYLI/ONANMIŞ ÖRNEK


- TAASSUB ile/değil/yerine ÖNCELİK


- TAHMİN ETMEK değil/yerine/= ÖNDEYİLEMEK


- TAHMİN değil/yerine/= ÖNDEYİ


- TAHMİN ile/ve/değil/yerine ÖNGÖRÜ

( [not] TO GUESS vs./and/but FORSIGHT
FORSIGHT instead of TO GUESS )


- TAHMİNEN değil/yerine/= ÖNDEYİCE


- TAHMİNİ değil/yerine/= ÖNDEYİSEL


- TAKADDÜM[Ar.] değil/yerine/= ÖNCELİK


- TAKDİM-TEHİR değil/yerine/= ÖNCELEME-SONRALAMA


- TAKRİR değil/yerine/= ÖNERGE


- TAMBURA ile ONİKİTELLİ

( Klasik Türk müziğinin başlıca çalgılarından biri olan, yay ya da mızrapla çalınan, uzun saplı, telli çalgı. İLE Tambura cinsinden, on iki telli bir halk çalgısı. )


- TAMİRAT/TAMİR değil/yerine/= ONARIM/ONARMA


- TAMİRCİ değil/yerine/= ONARGAN


- TÂMİRHANE değil/yerine/= ONARIM YERİ


- TAMLAMA ile/ve/değil/||/<>/< ÖNERME


- TANIDA/TEŞHİSTE:
TESPİT ile/değil ÖNCELİK


- TAPINCAK/SANEM[Ar.]/PUT[Fars. < BUT]/FETİŞ[Fr.] ile ONGUN/TOTEM[Fr.]

( Gözle görünen, gözle görüldüğü kadarıyla yetinerek tapınma. | Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı ya da cansız nesne. | Haç. | Uğurlu sayılan şey. | Tapınırcasına sevilen şey ya da kişi. | Saplantılı bir biçimde eşeysel coşku uyandıran ötekine ait giysi, ayakkabı vb. nesne. İLE İlkel toplumlarda topluluğun ondan türediği sanılan ve kutsal sayılan hayvan, ağaç, rüzgâr vb. herhangi bir doğal nesne. )


- TARTIŞMALI NEDEN SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
YANLIŞ NEDEN ile/ve/||/<> ÖNCESİNDE ile/ve/||/<> ORTAK ETKİ ile/ve/||/<> GÖZDEN KAÇIRILABİLİR NEDEN ile/ve/||/<> YANLIŞ YÖN ile/ve/||/<> KARMAŞIK NEDENLER

( FALLACY OF FALSE CAUSE vs./and/||/<> FALLACY OF "PREVIOUS THIS" vs./and/||/<> JOINT EFFECT vs./and/||/<> GENUINE BUT INSIGNIFICANT CAUSE vs./and/||/<> WRONG DIRECTION vs./and/||/<> COMPLEX CAUSE )


- TASDİK ETMEK değil/yerine/= ONAYLAMAK


- TASDİK ETTİRMEK değil/yerine/= ONAYLATMAK


- TASDİK(NÂME) değil/yerine/= ONAY(BELGE)


- TASDÎK değil/yerine/= ONAY


- TAVSİYE ETMEK değil/yerine/= ÖNERMEK/SALIK VERMEK


- TEDBİR[Ar.] değil/yerine/= ÖNLEM


- TEDBİRLİ değil/yerine/= ÖNLEMLİ


- TEK NEDEN ile/ve/değil ÖNEMLİ NEDEN

( THE UNIQUE REASON vs./and THE IMPORTANT REASON
THE IMPORTANT REASON instead of THE UNIQUE REASON )


- TEKLİF[Ar. çoğ. TEKÂLİF] değil/yerine/= ÖNERİ


- TEKNİK DİL/JARGON ile/ve ÖNYARGI

( JARGON vs./and PREJUDICE )


- TEMBELLİK ile/ve/değil ÖNCELİK


- TEMEL ile ÖNCÜ

( BASE vs. PIONEER )


- TERTİBAT değil/yerine/= ÖNDÜZEN


- TEŞERRÜF[Ar.] değil/yerine/= ONURLANMA, ONUR DUYMA


- TEŞRÎF[< ŞEREF] değil/yerine/= ONURLANDIRMA | GELMESİYLE BİR YERE ONUR VERME | GELME | GİTME


- TRİYAJ/TRIAGE[İng.] değil/yerine/= ÖNCELİKLEME


- TÜMCE ile ÖNERME(KAZİYYE)

( Doğru ya da yanlış yansıtan tümceye "kaziyye"(Önerme/Hükm/Kada) denir.
Kaziyye, felsefecilere göre 3, mantıkçılara göre 4 unsurdan meydana gelir.
Fârâbî'ye göre iki çeşit kaziyye vardır;
* Yüklemli önerme(el kazıyyetü'l-hamliyye) [-Konu(mevzû), -Yüklem(mahmûl)]
* Şartlı önerme(el-kazıyyetü'ş-şartıyye) (iki yüklemli önermenin bir "şart edatı" ile bağlanması )


- TÜYO ile ÖNERİ


- ÜÇ KÜRE ve/||/<>/> YEDİ KÜRE ve/||/<>/> ONBİR KÜRE


- UKALÂLIK ile/değil "ÖNEMSEME"


- ÜMİT ve/||/<>/>/< ONUR


- UMUR ve/||/<>/> UMUT ve/||/<>/> ONUR


- ÜN ile/ve/değil/||/<>/< ONAY(LANMA) İSTEĞİ/BEKLENTİSİ


- ÜSTÜNLÜK ile/değil/yerine ÖNCELİK


- ut dict.[Lat. < UT DICTUM] değil/yerine/= ÖNERİLEN BİÇİMDE


- ÜZEN:
YALAN SÖYLEMESİ ile/ve/değil/> ONA, DAHA SONRASINDA İNANAMAYACAK OLMAK


- VAHİM/ÜZÜCÜ OLAN:
YALAN SÖYLEMİŞ OLMASI ile/ve/değil/||/<>/> ONA BİR DAHA GÜVENEMEYECEK OLMAK


- VARLIKBİLİM = MEHBAS-İ VÜCUT = ONTOLOGY[İng.] = ONTOLOGIE[Fr., Alm.] = ONTOLOGIA[Lat.] = ON, ONTOS[Yun.]


- VENTRAL[İng.] değil/yerine/= ÖN | KARIN (İLİŞKİLİ)


- VENTROMEDİYAL/VENTROMEDIAL[İng.] değil/yerine/= ÖN-İÇ YAN


- YADSIMA ile/ve/<> ÖNEMSEMEME


- YANILSAMADA/YANILTMADA:
"YERDEN KALDIRMA" ile/ve/||/<> "GÖRÜNÜŞTEN KALDIRMA" ile/ve/||/<> "ÜRETİM" ile/ve/||/<> "AKTARIM" ile/ve/||/<> "YER DEĞİŞTİRME" ile/ve/||/<> "İÇİNE GEÇİRME" ile/ve/||/<> "YENİDEN OLUŞTURMA" ile/ve/||/<> "KAÇIRMA/ÇIKARMA" ile/ve/||/<> "UZTAŞIMA" ile/ve/||/<> "ÖNGÖRÜ"

(

)

( LEVITATION vs./and/||/<> VANISH vs./and/||/<> PRODUCTION vs./and/||/<> TRANSFORMATION vs./and/||/<> TRANSPOSITION vs./and/||/<> PENETRATION vs./and/||/<> RESTORATION vs./and/||/<> ESCAPE vs./and/||/<> TELEPORTATION vs./and/||/<> PREDICTION )


- YANIT ile ONAY

( ANSWER vs. APPROVAL )


- YARGI/HÜKÜM ile ÖNYARGI

( VERDICT vs. PREJUDICE )


- YAŞAM ile/ve ÖNGÖRÜLEBİLİR YAŞAM

( ... İLE/VE Kişinin en çok istediği/"aradığı". )

( LIFE vs. FORSIGHTABLE LIFE )


- YEĞLEME/TERCİH ile/ve ÖNCEL/LEMEK

( TO PREFER vs./and PREDECESSOR )


- YEĞLEME/TERCİH ile/ve/değil ÖNCELİK

( [not] TO PREFER vs./and/but PRIORITY )


- YEĞLEMEK/TERCİH ETMEK ile/ve/||/<> ÖNE ÇIKARMAK


- YERLİ ile/değil ONO(PATAGONYA) YERLİSİ

( ... İLE/DEĞİL Patagonya'da, Darwin ve ekibi gibi yerlilere sahip çıkmaya çalışanlar, onlara acıyıp gemilerden, eski palto ve giysiler verdiler. Böylece çıplak gövdeleriyle yaşamaya alışkın yerliler, üstlerindeki ıslak giysilerle zatürre olup hastalandılar. Ayrıca, giysilerden, kızamık, kızıl gibi hiç karşılaşmadıkları hastalıklar kaptılar. Bazıları Paskalya ve Galapagos Adaları'na kaçtı. Onları uygar ve çağdaş Avrupa'lı yapma çabası iflas etti. Son yaşayan Ono yerlisi de, -belki de kahrından- 2012'de öldü. )


- YETENEK ile/ve/değil/||/<>/< ÖNCELİK


- YETKECİ/OTORİTER[İng.] ile/değil/yerine/>< ÖNDER/LİDER[İng.]

( Bencil. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Alçakgönüllü. )


- YÖNETİCİ ile/ve/yerine/değil ÖNDER

( BUU/BUĞ: İnsan kümelerinin önderi/yöneticisi. [Birden fazla Buğ varsa içlerinden biri Baş Buğ olmuştur.] [Kişileri koruyup gözeten, birbirine sevgi ve saygıyla bağlayan Bağ, Buğ ve Ban olmuştur.] )

( Kişinin el parmakları, toplumsal örgütlenmeye köz/model olmuştur. Kişi öbekleri/grupları, 10'luk sisteme göre örgütlenmiştir. Buu, 10'luk düzenin önderi olmuştur. )

( İşi, doğru yapan. İLE/VE/YERİNE/DEĞİL Doğru işi yapan. )

( ZİMAMDAR ile/ve/yerine/değil PÎŞVÂ[Reis, başkan]/PÎŞDÂR )

( [not] MANAGER vs./and/but LEADER
LEADER instead of MANAGER )


- ZANLI değil/yerine/= ÖN SANIK


- ZARÂFET ve/||/<> ONUR

( Güzel bir ruhun anlatımı. VE/||/<> Yüce bir zihniyetin anlatımı. )

( Erdemden beklenilen, zarâfet değil onurdur. )


- ZÂT-ÜL-ESÂBİ'-İL-MÜFREDE[Ar.] ile ONGULÉS[Fr.] ile ...

( Toynaklılar, tektırnaklılar. )


- ZEKÂ ile/ve/değil/||/<> ÖNCELİK (VERME[ME]K)


- ZİMOJEN/ZYMOGEN[İng.] değil/yerine/= ÖN ENZİM


- ZORLAMA(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNERİDE/TEKLİFTE CİDDİYETİ VURGULAMA/PEKİŞTİRME




Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 0 kez incelenmiş/okunmuştur.