Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
IM...
İLE BAŞLAYAN SÖZCÜKLERDE
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 304 başlık/FaRk ile birlikte,
355 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
- "İMEYL/E-MAIL NUMARASI" değil/yerine/= E-POSTA BULUNAĞI
- "İMZA KOYMAK" değil "İMZA ATMAK"
- [ne yazık ki]
İTHAM ile İMÂ
- | KISKANÇLIK ile/ve ÇEKEMEMEZLİK | ile/değil/yerine İMRENMEK ile/ve KEREM
( |Benim var, onun olmasın! İLE/VE Benim yok, onun da olmasın!| İLE/DEĞİL/YERİNE Onun var, benim de olsun. İLE/VE Benim var, onun da olsun. )
- ABECESEL DİL ile İMGESEL/RESİMSEL DİL
- ABECESEL DİL ile İMGESEL/RESİMSEL DİL
- ACEB[Ar.] ile İMR[Ar.]
- AD/İSİM ve/<> İMGE
( Dışarıdan. VE/<> İçeride/zih(n)inde. )
- AKIL ile/ve/değil/<> İMAN SAHİBİ
( Tartışır. İLE/VE/DEĞİL/<> Tartışmaz. )
- AKIL ve/<> MUHAYYİLE ve/<> İMAN
( Zihnin yetilerine doymadıkça, muhayyile alanına (pek) geçilemez. )
- ALAY >< İMAN
( Alay edenin, nasibi kesilir. )
- ÂLİM/ÂRİF ile/ve/değil/yerine/<> İMAN EDEN
- AMEL ve/<> İMAN
- ANDIRIM ile/ve/||/<> İMGELEM
- ANLAM:
ALGI/DÜZEN ve/||/<> İMGE
- ANLAM ile/ve/<> İMLEM
( MEANING vs./and/<> TO SYMBOLIZE )
- ANNE/BABA-ÇOCUK ve/<> İMAM-CEMAAT
( Ebeveynlerle çocukların bazı durum ve ilişkilerinde, ebeveynlerin bazı yanlışları/hataları, "imam-cemaat" ilişkisindeki gibi dengesiz, abartılı ve uclarda olabilir. )
- ANTİLOP ile/ve İMPALA
( ... İLE/VE Bir tür antilop. )
- ARISTOTELES ile/ve/<> IMMANUEL KANT
- AŞILANMA/MAYALANMA:
KUŞKUYU SÖYLEMEK ile/değil/yerine İMANI SÖYLEMEK
- AŞKIM" ile/ve "İMANIM"
- BENLİK:
GERÇEK ile/ve/||/<>/> İMGESEL ile/ve/||/<>/> SİMGESEL
- BULANIK DENEYİMDEN BİLGİ ile/ve İMLERDEN VE SÖZCÜKLERDEN BİLGİ
( Birinci türden bilgi. )
( Yanlışın biricik nedenidir. )
( Knowledge of the first kind.
KNOWLEDGE BY FUZZY-EXPERIENCE vs./and KNOWLEDGE BY SIGNS AND WORDS )
( COGNITIO AB EXPERIENTIA VAGA )
- CEHÂLET >< İMAN
( İkisi birarada olmaz. )
- DERİ ile İMPETİGO
( Bir tür deri hastalığı. )
- DOĞA ve/>/ve/<> İMGE ve/>/ve/<> SİMGE
( NATURE and/> IMAGE and/<> SYMBOL )
- DÜNYA BANKASI ile IMF
- DÜRTÜ = DRIVE, IMPULSE[İng.] = IMPULSION[Fr.] = TRIEB[Alm.] = IMPETUS[Lat.]
- DÜŞÜNCE/DÜŞÜNME ve/<> İMGELEM YETİSİ
( IDEA/TO THINK and/<> THE FACULTY OF IMAGINATION )
- DÜŞÜNCE ile/ve/+/<> İNANÇ ile/ve/+/<> İMAN
( Bilgi ve/+ yorum. [D] İLE/VE/+/<> Düşüncenin karesi. [D²] İLE/VE/+/<> Düşüncenin küpü. [D³] )
( [Kanıt gereksinimi] Vardır. İLE/VE/+/<> Daha çoktur. İLE/VE/+/<> Hem vardır, hem yoktur; ne vardır, ne de yoktur. )
- DUYARLILIK ile/ve İMGELEM
( DUYUSALLIK + DUYGUSALLIK = DUYARLILIK )
( SENSITIVITY vs./and IMAGINATION )
- EDEB ve/<>/> İMAN ve/<>/> İLİM ve/<>/> AMEL ve/<>/> İHLÂS
- EMPERYALİZM ile İMPARATORLUK
- FARZ ile/ve/değil İMAN
- FRIEDRICH HEINRICH JACOBI ile/değil IMMANUEL KANT
(
ile/değil
)
( "Kant'ın Görseli" yazısı için burayı tıklayınız... )
- GELENEKTE:
İNŞÂ ile/ve/ya da İMHÂ
- GIPTA (ETMEK) değil/yerine/= İMRENMEK/İMRENİ
- GÖĞÜS ile/ve/yerine İMÂN TAHTASI
- GÖSTERME ile/ve/değil/yerine İMLEMEK/İŞARET (ETME)
( [not] TO SHOW vs./and/but TO INDICATE
TO INDICATE instead of TO SHOW )
- GÖZ/LER ile/ve/değil İMAN DOLU GÖZ/LER
- HAREKET ile/ve İMAR
( MOVEMENT vs./and TO IMPROVE )
- HARF değil/yerine/= İMCE
- HAYAL değil/yerine/= İMGE
- HAYALÎ yerine İMGESEL
- HECELEME ile İMÂLE
( ... İLE Heceyi uzun okuma. | Meylettirme, bir tarafa doğru eğme. )
- HİLÂFET ile İMÂMET
- HİLM[Ar.] ile İMHÂL[Ar.]
- HOŞGÖRÜ ile/ve/değil/yerine İMAN
- İ'MÂLÂT[Ar. < İ'MÂL] ile İMÂLÂT[Ar. < İMÂLE]
( Bir fabrikanın ya da bölgenin sanaiye ait yaptığı işler. İLE Vezne uydurmak için, kısa heceyi gereğinden fazla uzun okumalar. )
- I/ME vs. I AM
- İBRE değil/yerine/= İMGİ
- İCAB ile/ve İMTİNÂ ile/ve İMKÂN
- İCÂD ile İMÂL
- İÇERME = TAZAMMUN = IMPLICATION[İng., Fr.] = IMPLIKATION[Alm.] = IMPLICATIO[Lat.]
- İÇKİN = MÜNDEMİÇ = IMMANENT[İng., Fr., Alm.] = IMMANENS[Lat.]
- İCTİMÂ-İ ŞERÂİT ve/||/<> İMTİNÂ-İ MEVÂNİ
( Koşulların, biraraya gelmesi. VE/||/<> Engellerin, ortadan kalkması. )
- İCTİNÂB[Ar.] ile İMTİNÂ[Ar. < MEN]
( Sakınma, çekinme, uzaklaşma. İLE Çekinme, geri durma. | Olanaksızlık, olamayış. )
- İDDİA ile/ve/değil İMÂ
( [not] ASSERTION vs./and/but ALLUSION/IMPLICATION )
- İFŞÂ ile İMÂ
( Gizli bir şeyi yayma, ortaya dökme, açığa vurma. İLE İşaret. | İşaretle/dolaylı anlatma. )
- İHLÂS ve/||/<>/> İSLÂM[< SLM] ve/||/<>/> İMÂN[< EMN] ve/||/<>/> İKÂN[< YAKÎN] ve/||/<>/> İHSÂN[< HÜSN]
( Elimizde ve dilimizde. VE/||/<>/> Zihnimizde.[İSLÂM: Bilinçli ihlâs.] VE/||/<>/> Kalbimizde. VE/||/<>/> Kalbimizde. VE/||/<>/> Kalbimizde. )
(
)
- İHMAL ETMEK ile/ve/değil/yerine İMAL ETMEK
- İHMAL ile/ve/değil/yerine İMHAL
( Boşlama, önemsememe, bırakma. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Mühlet verme. )
( ["]Allah, ihmal etmez, imhal eder.["] [Mühlet verir.] )
- İKRAR ve/<>/</> İMAN
- İLİM ile/ve İMAN
- İLİM ve/> İMAN ve/> ÎKAN ve/> İHSAN ve/> İSLÂM
( ... ve/> ... ve/> Sağlam biliş. Kuşkudan uzak olma. ve/> ... ve/> ... )
- İM'ÂN[Ar. < MAAN] ile ÎMÂN[Ar. < EMN]
( Bir işte çok ileri varma, çok dikkatli olma. | İnceden inceye araştırma. İLE İnancın pekişmişliği, emin olma. | İslâm dinini kabul etme. )
- İM/İNTRAMÜSKÜLER İNTRAMUSCULAR[İng.] değil/yerine/= KAS İÇİ
- İM ile/ve/<> HAREKE[Ar.]
( ... İLE/VE/<> Arap yazısında, kısa ünlü yerine kullanılan im. )
- İM ile İNDİS[Fr. < Lat.]
( ... İLE Bir harf üzerine konulan im. | Bir harf, benzer fakat yine de değişik biçimlerde iki ya da daha çok kez kullanılmak istenildiğinde, harfin üstüne ya da altına eklenen ayırıcı im. | Bir kökün derecesini göstermek için kök iminin kolları arasına konulan sayı. )
- ÎMÂ'[Ar.] ile İ'MÂ[Ar.] ile İMÂ'[Ar. < EMEN]
( İşaret. | İşaretle/dolaylı anlatma. İLE Kör etme/edilme. İLE Cariyeler. )
- ÎMÂ' ile ATIF
- İMÂD[Ar.] ile İ'MÂD[Ar.]
( Direk, sütun. İLE Direk dikme. )
- IMAGE vs. SYMBOL
- IMAGINARY vs. IMAGINATIVE
- IMAGO DEI ile/ve/||/<>/> IMAGO HUMANI
- IMAGO[İng.] değil/yerine/= BÜYÜKLER İMGESİ
- İMAJ/IMAGE[İng.] değil/yerine/= GÖRÜNTÜ | İMGE
- İMAJ değil/yerine/= İMGE/GÖRÜNTÜ
- İMAJ ile/ve KARİZMA
( Sizin kendi hakkınızda taşıdığınız imaj, sahip olduğunuz en değişken şeydir. )
( Your self-image is the most changeful thing you have. )
- İMAJİNASYON/IMAGINATION[İng.] değil/yerine/= İMGELEM
- İMÂL(ÂT) değil/yerine/= YAPIM(İŞLERİ)
- İMÂL/İMÂLAT değil/yerine/= İŞLEYİM
- İMALÂT ile HASAT
- İMALÂT ile/ve İCAT
( PRODUCTION vs./and INVENTION )
- İMÂLATHANE değil/yerine/= İŞLEYİMEVİ
- ÎMÂLE[< MEYL] ile MEYL
( Bir tarafa eğme, yatırma, meyl ettirme. | Ölçüye/vezne uydurmak için kısa heceyi, gereğinden fazla uzun okuma. İLE/< Gönül akışı, sevme. | Hareketin başlangıcı.[Eğilim değil!] )
- İMÂLE[Ar.] ile İMÂLE[Ar.]
( Meylettirme, bir tarafa eğme, yatırma. | Vezne uydurmak için, kısa heceyi gereğinden fazla uzun okuma. İLE [eskiden] İşçilere ödenen gündelik ücret. )
- İMALE ile İMALE
( Bir tarafa yatırma, eğme. İLE Kısa okunması gerekirken, ölçüye uydurmak için heceyi uzun okuma. )
- İMÂLE ve ZİHÂF
( ... VE İbarede uzun okunması gereken bir sesli harfin vezin zorunluluğuyla kısa okunması. )
- İMÂLL ETMEK değil/yerine/= İŞLEYİMLEMEK
- İMAM('ın yap(ma)tığı) ile CEMAAT('in yapma(ma)sı gerekenler)
( * İmam kunut okumazsa cemaat de okumaz. * İmam bayram namazlarındaki tekbirleri yapmazsa, cemaat de yapmaz. * İmam dört rekatlı namazın ikinci rekatinde oturmazsa cemaat de oturmaz. * İmam secde ayeti okuyup secde etmezse cemaat de etmez. * İmam secde-i sehiv etmezse cemaat de etmez. )
- İMAM ile/ve 1
- İMAM ile/ve/||/<>/> CEMAAT
( "Osurursa." İLE/VE/||/<>/> "Sıçar." )
- İMAM ve/||/<> FATİH
( ... VE/||/<> Sıra(saf), mihrabtaki imamın hemen arkasındaki kişiden, iki tarafa birden açılmasıyla, ikinci ve öteki sıralar da sıranın ortasındaki "Fatih" ile başlatılır ve sağlı sollu olarak devam ettirilir. )
( ... VE/||/<> İmamın arkasında bulunan kişi. Saf tutulurken hiza alınan kişi. )
( ... VE/||/<> Nefsini feth eden. )
- İMAM ile/ve GÖZETİLEN KALP
- İMAM ile/ve SAĞLIK
( Sağlık olmazsa saadet olamaz. )
- İMÂME[Ar.] ile İMÂMET[Ar.]
( Sarık. | Tespih, çubuk gibi şeylerin baş tarafına geçirilen, çoğu kehribardan yapılmış olan uzunca bölüm, başlık. | Fildişi oyma ve kakmalarda görünüşü tâcı ve imâmeyi andıran motif. İLE İmamlık. )
- İMAME ile İMAMET
( Tespihlerin baş tarafına geçirilen uzunca parça. İLE İmamlık. )
- İMÂMET ile İMÂM[< EİMME]
- İMAN
- İMAN ETMEK ile/ve TÂBİ OLMAK
( İnsan herşeye iman ederse, hiç canı sıkılmaz. )
- İMAN ETTİM ve/||/<>/> TESLİM OLDUM
( AMENNA ve/||/<>/> ESLEMNA )
- İMAN:
BİLGİ ve/+ SEVGİ
( Birbirimizi sevmedikçe eminlik/imân sağlanamaz! Emin olmadıkça da hiçbir adım atamayız! )
- İMAN:
İNANÇ ve/>/+ GÜVEN
- İMAN ile "MANYAKLIK"
- İMAN ile/ve/<> AKIL
( Bir elinden, bir eline. İLE/VE/<> ... )
- İMAN ve/<> AMAN
- İMAN ile/ve BÂTIL İNANÇ/İ'TİKAD
( BÂTIL[Ar. < BUTLÂN]: Boş, beyhude, yalan; çürük. )
( FAITH vs./and SUPERSTITION )
- İMÂN ile/ve DİN
( Din mülkle, mülk orduyla, ordu malla, mal ülkenin imarıyla, ülkenin imarı, yönetilenlere adâletle sağlanır. )
( Din: Fıtratını bozmamak üzere konulmuş düzen. )
( İman, düşünce ve inancın pekişmişliği anlamına gelir. Her kavram, olgu için geçerli olabilir ve kullanılabilir. Din ve/ya da dine bağlı bir kavram değildir. )
( Güvenilir olmak. İLE/VE İhlâs. )
( FAITH vs. RELIGION )
- İMAN ve/||/<> EF'AL ve/||/<> İTMİNÂN
- İMAN ile/ve/||/<>/< EMAN
( Kendilik bilinci. İLE/VE/||/<>/< Güvenlik. )
( Kişide. İLE/VE/||/<>/< Mekânda. )
( Metafizik. İLE/VE/||/<>/< Fizik. )
- İMAN ve/> GÜVENLİ/RAHAT HAREKET ALANI
- İMAN ve/<> HAYÂ
- İMAN ile/ve/<> HİCRET ile/ve/<> CEHD
- İMÂN ve/<> İLİM ve/<> TAKVÂ
( Gövde. VE/<> Koruyucu giysi. VE/<> En dış koruyucu giysi. )
- İMAN ve/||/<>/> İMTİHAN
- İMAN ile/ve İNÂYET
- İMAN ve/<> İRFAN
( Akılsal. VE Sezgisel. )
- İMAN ile/ve İSLÂM
( ... İLE/VE İman ettiğin biçimde yaşamak. )
( ... İLE/VE Allah'ın emirlerine tâzim, kullarına hizmet. )
( İman olmadan islâm olmaz. )
- İMAN ile/ve İSLÂM ile/ve İHSAN
- İMAN ile/ve/değil İZLEM/STRATEJİ
( [not] FAITH vs./and/but STRATEGY )
- İMAN ve KÜFÜR
( Asıl imanı olanlar, kâfirliklerini anlayanlar ve itiraf edenlerdir. )
( İmanından emin olmak, küfürdür. )
- İMAN ve/<> MÜŞÂHEDE
( Bağlanırsın. VE/<> Nefsinle, iman edilir ve kemâl olunur. )
- İMAN ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK
( Etkileşim durumunda olduğumuz ne varsa/oluyorsa, onlardan emin olduğumuz/olabildiğimiz oranda özgürüzdür/özgürleşiriz.[İman, dinsel ya da dinin sınırları/tekeli altında bir kavram değil emin olmaktır.] )
- İMAN ve/||/<>/< ÖZGÜVEN
- İMAN ve/||/=/<> SALİH AMEL
( Salih ameli olmayan, iman edemez. )
- İMAN ile/ve/<> SALİH AMEL ile/ve/<> HAKKI TAVSİYE ile/ve/<> SABRI TAVSİYE
- İMAN ve ŞEREF
- İMAN ve/||/<> ÜMİT ve/||/<> ŞEFKÂT
- İMÂN ile VARSAYIM
( İlksel ya da Sonsal. İLE Sonsal. )
( Üç yanlış varsayım:
* Kişinin, başkaları ile meşgul olmasının gerekliliği,
* Kişinin, öbürüne değer biçebileceği,
* Öğrencinin ilerlemesinden, öğretmenin sorumlu olduğu. )
- İMÂN ile/ve YAKÎN
( Duyarak eminlik. İLE/VE Görerek eminlik. )
( 4 parmak. [Göz ile kulak arasındaki.] )
- İMANDA EKSİKLİK ile İNTİKAL VE İRFANDA EKSİKLİK
( İddiamız yok, eksiğimiz çok! )
- İMANI FİKRETMEK ile/ve İMANINI FİKRETMEK
- IMAP ile POP3
( )
- İMÂR değil/yerine/= BAYINDIRLIK
- İMÂRET
( Yoksullara ve öğrencilere yemek dağıtmak üzere kurulmuş hayır kurumları. )
- İMBİK değil/yerine/= DAMITICI
- İMECE ile FASON(/FERLAKS SİSTEMİ-FRANSIZ/PUTTING-OUT SİSTEMİ)
- İMECE ile KERMES
- İMECE ve/||/<> KUBAŞMAK
( Kırsal topluluklarda köyün zorunlu ve isteğe bağlı işlerinin köylülerce eşit şartlarda emek birliğiyle gerçekleştirilmesi. | Çok sayıda kişinin toplanıp el birliğiyle birinin ya da bir topluluğun işini görmesi ve böylece işlerin sıra ile bitirilmesi. VE/||/<> İmece ile iş yapmak, yardımlaşmak. )
- İMGE = HAYAL = IMAGE[İng., Fr.] = BILD, VORSTELLUNG[Alm.] = IMAGEN[İsp.]
- İMGE ile İÇGÖRÜ
- İMGE ile/>< İLKE
( Çoğaltır. İLE Azaltır. )
- İMGE ile/ve/<> İMGE
( IMAGE vs./and IMAGE )
- İMGE ile/ve/değil/<> SİMGE
( Zihinde ve zihnin tanımlanamaz ayrıntılarındaki/derinliklerindeki karşılığı/varlığı. İLE/VE/<> Zihindeki ayrıntıların ve kombinasyonların işaret, çizim, resim ve fotoğraflandırılmış, kabalaştırılmış[kesifleştirilmiş] hali. )
( [eski dönemlerde][> İMGE] IMAGO: Ölen (önemli) kişinin/kralın, -ölmeden önce- balmumundan yapılmış sûreti. | Çifte varoluş, ölümle yaşam arasında varolan. [Ölüme de gönderme yapan!] İLE/VE/<> ... )
( [M.S. I. yüzyıldaki kayıtlardan] Uzaklara giden sevdiği kişinin gölgesinin hatlarını/konturunu çıkarma. İLE/VE/<> ... )
( [modern dönemde] Anlamı, kendine sabitleyen, öznesine göndermeyen. [TEMSİL | İng. REPRESENTATION] İLE/VE/<> ... )
( Buluşturan/buluşturur. İLE Ayrıştıran/ayrıştırır ve buluşturan/buluşturur. )
( Kavramayı sağlatan. İLE Birliği sağlatan. )
( Aklın bilgiye ve hikmete kavuşması, neredeyse tüm uygarlıklarda ortak olarak Güneş, Işık, Nur simgeleri ile belirtilmektedir. )
( İmgeleme ve arzunun son bulmasıyla birlikte varlık da sona erer ve şu ya da bu oluş saf varoluşla kaynaşıp birleşir, ki onu tarif olanaklı değildir, o ancak yaşanabilir. )
( İşitilen ve okunan sözler ancak zihnimizde imgeler yaratır fakat biz zihinsel bir imge değiliz. )
( Gerçek olmayanı yaratan imgelemedir, onu devam ettiren ise arzudur. )
( İmgenin ardında ve ötesinde olan idrak ve eylem gücüsünüz. )
( Simgeler, tek bir anlama indirgenemez. )
( Simgenin imgesi olmaz ama imgenin simgesi olur. )
( Zihnimizin aynasında imgeler görünür ve kaybolur. Ayna kalır. )
( RÂBITA: İmge ile simgenin buluşturulması. )
( Sürekli dolaşımda olan/kalan/bırakılan. [JACQUES DERIDA (ö. 1930)] )
( The innards created by imagination and perpetuated by desire.
Words, heard or read, will only create images in your mind, but you are not a mental image.
You are the power of perception and action behind and beyond the image.
In the mirror of your mind images appear and disappear. The mirror remains. )
( IMAGE vs./and/<> SYMBOL )
( XINGXIANG ile/ve/<> ... )
- İMGE ile/ve SİMGE
( Zihinde ve zihnin tanımlanamaz ayrıntılarındaki/derinliklerindeki karşılığı/varlığı. İLE/VE Zihindeki ayrıntıların ve kombinasyonların işaret, çizim, resim ve fotoğraflandırılmış, kesifleştirilmiş(kabalaştırılmış) hali. )
( ... İLE/VE Çoklu yorum. )
( Eylem'e yöneliktir. İmgelediğine yönelir. İLE/VE Düşünme'ye yöneliktir. )
( ... İLE/VE İnsan için en temel simge, cogito kaynaklı "ben" simgesidir. )
( ... İLE/VE * Yansıtıcıdır.
* Gösterirken gizleyen bir özelliğe sahiptir.
* İzleyiciyi düşünsel etkinliğe çağırır.
* Temsil ettiği soyut ve aşkın değerlerin anımsanmasını, anlaşılmasını ve paylaşılmasını sağlayan bir anahtardır.
* Bilenler arasında tanıma, tanışma ve anlaşma aracı olarak işlev görür.
* Belirli bilgi ve anlayışı, âşina olmayanların zihninden gizler ve âşina olanlara açar.
* Sezginin ve keşfin anahtarıdır.
* Arketipleri(ilk örnekleri) gösterdiği gibi onları yeniden üretir. )
( ... İLE/VE Zamandan ve mekândan bağımsız bir hakikati gösterirler.[Zaman-mekânı aşkın bir ide/ilke'yi gösterebilmek sadece simge ile olanaklıdır.] )
( ... İLE/VE Farklı zaman ve mekânda ortak doğası olan nesneleri gösterebilmesidir. )
( ... İLE/VE 3 temel özelliği...
* Bir ilkeyi gösteriyor olması.
* Farklılıkları birliğe getirmesi.
* Çok anlamlılığa açık olması. )
( ... İLE/VE "Zamanda olan"ı, "zamana aşkın olan" ilişkilendirmede önemli bir rol oynar. )
( IMAGE vs./and SYMBOL
IMAGE vs./and IMAGE
SYMBOL vs./and SYMBOL )
- İMGELEM ile/ve/= HAYAL GÜCÜ
- İMGELEM = MUHAYYİLE = IMAGINATION[İng., Fr.] = EINBILDUNGSKRAFT[Alm.] = IMAGINATIO[Lat.] = PHANTASIA[Yun.] = IMAGINACIÓN[İsp.]
- İMGELEMEK ile/ve DOĞALLIK
( IMAGINATION vs./and NATURALNESS )
- İMGELERDEN ARINMA ve/> SAF BİLİNÇ > MÂBED
- İMGESEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAVRAMSAL
( Bireysel. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Toplumsal. )
- İMGESEL ile/ve/||/<>/> SEZGİSEL ile/ve/||/<>/> KAVRAMSAL
- İMGESELLİK ve/||/<> DOĞRUDANLIK
- İMHÂ'[Ar. < MAHV] ile İMHÂ[Ar.]
( Yok etme, mahvetme/edilme. İLE Bileme, keskinleştirme. )
- İMHÂL[Ar.] ile İNZÂR[Ar.]
- İMKÂN değil/yerine/= OLANAK
- İMLÂ ile/değil/yerine/= YAZIM
- İMLÂK[Ar.] ile İMLÂK[Ar.]
( Mülk sahibi olma. İLE Çok fakir düşme, düşkünlük. )
- İMLEÇLERİN ÖZELLİKLERİ
- IMMANUEL KANT
- IMMANUEL KANT'IN, ÜÇ KİTABI:
SAF AKLIN ELEŞTİRİSİ ile PRATİK AKLIN KRİTİĞİ ile YARGI GÜCÜNÜN ELEŞTİRİSİ
( Doğru ile yanlışı inceler. İLE İyi ile kötüyü inceler. İLE [Bir bölümünde] Güzel, çirkin ve yüceyi inceler. )
- IMMANUEL KANT'TA, İNSANIN DÖRT YETENEĞİ
( * DUYARLILIK(İHSAS)
* HAYAL GÜCÜ(MUHAYYİLE)
* İDRAK(MÜDRİKE)
* US(AKIL) )
- IMMANUEL KANT'TA:
"ARI USUN ELEŞTİRİSİ" ÖNCESİ ile "ARI USUN ELEŞTİRİSİ" SONRASI
- IMMATÜR/IMMATURE[İng.] değil/yerine/= OLGUNLAŞMAMIŞ
- IMMEDIATELY ALTERATION vs. SUDDEN ALTERATION
- IMMIGRATE vs. EMIGRATE
- IMMINENT vs. IMMANENT
- IMMOBIL/IMMOBILE[İng.] değil/yerine/= HAREKETSİZ
- IMMOBİLİZASYON/IMMOBILIZATION[İng.] değil/yerine/= SABİTLEME
- IMMORAL/ITY[Fr./İng.] değil/yerine/= TÖRETANIMAZ/LIK
( Daha üstün saydığı bir töre adına geçerli töreyi tanımayan. | Töre kurallarına aykırı olan. )
- IMMÜN/IMMUNE[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIK
- IMMUNE-MEDIATED/IMMUNE-MEDIATED[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK ARACILI
- IMMÜNİTE/IMMUNITY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK
- IMMÜNİZASYON/IMMUNIZATION[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLAMA
- IMMÜNOJENİK/IMMUNOGENIC[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLAŞTIRAN
- IMMÜNOJENİTE/IMMUNOGENICITY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLILIK YETISİ
- IMMÜNOLOJİ/IMMUNOLOGY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK BİLİMİ
- IMMÜNOMEDİYATÖR/IMMUNE-MEDIATED[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK ARACILI
- IMMÜNOMODÜLASYON/IMMUNOMODULATION[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK UYUMLAMASI
- IMMÜNOMODÜLATÖR/IMMUNOMODULATORY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK UYUMLAŞTIRICI
- IMMÜNOSÜPRESİF/IMMUNOSUPPRESSIVE[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK BASKILAYICI
- IMMÜNOTERAPİ/IMMUNOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= AŞI TEDAVİSİ, BAĞIŞIKLIK SAĞALTIMI
- IMMUTABLE[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞMEZ
- İMPAKSİYON/IMPACTION[İng.] değil/yerine/= TAKILMA
- İMPAKT/IMPACT[İng.] değil/yerine/= ETKİ
- İMPALA ve BABUNLAR
( Aslanların, olası saldırılarına karşı, aralarında, dayanışma ve uyarı amaçlı iletişim bulunmaktadır. )
- İMPARATOR PENGUENİ ile/değil ADELİE PENGUENİ
( Güney Kutbu'nda yaşarlar. )
- İMPARATOR değil/yerine/= İLHAN
- İMPARATOR ile/||/<> KAYSER[Ar. < KAYSAR]
( ... İLE Roma ve Bizans imparatorlarına verilen san/unvan. )
- İMPARATORİÇE değil/yerine/= İLHATUN
- İMPARATORİÇELİK değil/yerine/= İLHATUNLUK
- İMPARATORLUK ile/değil BÜYÜK KRALLIK
- İMPARATORLUK ile EMPERYALİZM
- İMPARATORLUK değil/yerine/= İLHANLIK
- İMPARATORLUK ile YENİ EMPERYALİZM
- İMPEDANS/IMPEDANCE[İng.] değil/yerine/= DİRENÇ
- İMPERMEABL/IMPERMEABLE[İng.] değil/yerine/= GEÇİRİMSİZ
- IMPLANT[İng.] değil/yerine/= EKİT, DOKU EKİMİ
- İMPLANTASYON/IMPLANTATION değil/yerine/= EKİM
- IMPLICATION vs. IMPLICIT
- İMPLİSIT BİLGİ/IMPLICIT KNOWLEDGE[İng.] değil/yerine/= ÖRTÜK BİLGİ
- İMPLİSİT/IMPLICIT[İng.] değil/yerine/= ÖRTÜK
- IMPORT and DISCOUNTED IMPORTS and IMPORT LEVY and IMPORT REGIME and IMPORT SUBSTITUTION and SAFETY CONTROLS ON IMPORTS and SUBSIDISED IMPORTS
( İthalat. VE Dampingli ithalat. VE İthalat prelevmanı. VE İthalat rejimi. VE İthalat ikâmesi. VE İthalattaki güvenlik kontrolleri. VE Sübvansyonlu ithalat. )
- IMPORTANT vs. PRECIOUS
- IMPORTANT vs. SPECIAL/PRIVATE
- IMPORTANT vs./and SERIOUS
- IMPRESSIVE vs./and DETERMINER
- İMPRESYON/IMPRESSION[İng.] değil/yerine/= İZLENİM | ÇÖKÜNTÜ, | BASI İZİ
- IMPRINTING[İng.] değil/yerine/= BASIMLAMA
- IMPROVEMENT vs. CONTINUITY
- İMPULS[İng. < IMPULSE] değil/yerine/= UYARIM/UYARAN
- İMPULS/IMPULSE[İng.] değil/yerine/= UYARI | DÜRTÜ
- İMPULSİF/IMPULSIVE[İng.] değil/yerine/= DÜRTÜSEL
- İMRAHOR ile İMRAHOR ile İMRAHOR
( Hasköy'ün kuzeyinde bulunan bir semt. İLE Üsküdar İskelesi - Doğancılar arasında bir semt. İLE Yedikule'de bir semt. )
( ... İLE ... İLE Adını Sultan II. Bayezıd'ın imrahoru[has ahırların bakıcısı] İlyas Bey'in Bizans kilisesinden çevirttiği bir camiden alır. [Mirahor, İlyas Bey Mescidi olarak da tanınır.] )
- İMRENME ile/ve TELAHHUZ[Ar.]
( ... İLE/VE İmrenerek ağzın sulanması. )
- İMSÂK[< MİSK]
( BİR ŞEYDEN EL ÇEKME, PERHİZ | ORUCA BAŞLAMA ZAMANI | CİMRİLİK, PİNTİLİK | YALANCI SABAH )
- İMSAK ile İMSAK ile İMSAK
( Bir şeyden el çekerek, kendine hakim olma, perhiz. İLE Oruca başlama zamanı. İLE Cimrilik. )
- İMSÂS[Ar. < MASS] ile İMSÂS[Ar.]
( Emdirme/emdirilme. | Suda erimiş ilâcı şırınga etme. İLE Değdirme, elle tutup sevme, messettirme. )
- İMSÂS[Ar. < MASS] ile İMTİSÂS[Ar. < MASS]
( Emdirme/emdirilme. | Suda erimiş ilâcı şırınga etme. İLE Emme, emerek çekme, soğurma. | [biyolojide] Soğurulma, emilme.[İng. ABSORPTION | Fr. ABSORBTION] )
- İMTİDÂD[< MEDD] değil/yerine/= UZAMA, UZANMA; UZUN SÜRME | UZAY | MADDE (RES EXTENSA)
- İMTİHÂN[Ar. < MEHN] değil/yerine/= DENEME, SINAMA | SINAV
- İMTİHAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İMKÂN
- İMTİNA ETMEK değil/yerine/= KAÇINMAK/SAKINMAK/GERİ DURMAK
- İMTİNÂ-İ ÂDÎ ile/ve/<> İMTİNÂ-İ HAKİKÎ
( Bir şeyin, varoluşunun olanaksızlığı. İLE/VE/<> Bir şeyin, yokluğunun, akılsal olarak olanaksızlığı. )
( Birinin, başka birinin çocuğu olduğu bilinen biri için, "benim çocuğumdur" demesi gibi. İLE/VE/<> Birinin, kendinden yaşça büyük biri için, "benim çocuğumdur" demesi gibi. [davası edil(e)mez/dinlenmez] )
- İMTİNA[Ar.] ile İMTİSAL[Ar. < MİSL]
( Kaçınma, sakınma, çekinme. İLE Gerekeni yapma. | Bir örneğe göre davranma, uyma, benzemeye çalışma. | Alınan buyruğa tümüyle uyma. [İNKIYÂD] )
- İMTİNÂ[Ar.] ile İSTİNKÂF[Ar.]
( Çekinme. İLE Çekinme, geri durma, sakınma. )
- İMTİNA ile/ve/||/<>/< HAYÂ
- İMTİNÂ ile/ve/||/<> İHTİYAT
( Feragat edip geri durma. İLE/VE/||/<> İleriyi düşünürek/görerek davranma. | Sakınma. | Yedek. )
- İMTİNÂ değil/yerine/= KAÇINMA/SAKINMA/ÇEKİNME/GERİ DURMA
- İMTİYÂZ değil/yerine/= AYRICALIK
- İMTİYÂZ değil/yerine/= AYRICALIK | FARKLI OLMA
- İMTİZÂC[< MEZC] ile KARIŞABİLME | BİRBİRİNİ TUTMA, UYGUNLUK | UYUM SAĞLAMAK, İYİ GEÇİNME
- İMZA ATMAK ADIN ÜSTÜNE ATMAK[altına değil!]
- İMZA BEYANNÂMESİ ile/ve/||/<>/> İMZA SİRKÜLERİ/SİRKÜSÜ
( Gerçek kişi için, bireysel. İLE/VE/||/<>/> Tüzel kişi/kuruluş için. )
- İMZA[Ar.] ile/ve/||/<> İMCE/PARAF[Fr. < PARAPHE]
( ... İLE/VE/||/<> Sadece baş harflerle yazılan, kısa imza. )
- İMZA/SİGNATÜR değil/yerine/= ÖZİM
- İMZA ile CEMAL SÜREYYA'NIN İMZASI
- İMZAYI:
ADIN ALTINA ATMAK ile/ve/değil/yerine ÜSTÜNE ATMAK
- İNAN ile İMAN
( DO BELIEVE vs. FAITH/FULLNESS )
- İNAN = İMAN = FAITH[İng.] = FOI[Fr.] = GLAUBE[Alm.] = FIDES[Lat.] = FE[İsp.]
- İNANÇ ile/ve/<> İMAN
( Düşüncenin pekişmişliği. İLE/VE/<> İnancın pekişmişliği. )
( Herşeyin başlangıcı ve kaynağı olan düşünce, inancın da imanın da başlangıcı ve kaynağıdır. İLE/VE/<> İnanç, düşüncenin pekişmiş/yoğunlaşmış hali, iman da inancın pekişmiş/yoğunlaşmış halidir. )
( Kuramı, uygulamaya geçiren tek ve en önemli olgu. İLE/VE/<> ... )
( BELIEF vs./and/<> FAITH )
- İNBİR değil İMBİK
- İNŞÂ ile/ve/<> İMHÂ
( Her inşâ edilen, aynı zamanda, yok olmaya da başlamıştır. İLE/VE/<> Her imhâ edilen, aynı zamanda, inşâ/var olmaya da başlamıştır. )
- İNSAF ile/ve/<>/> İMAN
- İNTİSÂB ile/ve İMTİSAL
( İntisâb/inisiyasyon, içsel mâbedin oluşturulmasını başlatır/sağlar. )
( VÂ-BESTE ile/ve ... )
- İNTİZÂR[Ar.] ile İMHÂL[Ar.]
- İRTİBÂT[Ar. < RABT] ile/ve/<> İMTİDÂD[Ar. < MEDD]
( Bağlanış, rabtedilme. | İlgi, ilgili olma. | Bağlantı, belirtilerin birbirini tutması. İLE/VE/<> Uzama, uzun sürme. | Uzay. )
- ISAAC NEWTON ve/||/<>/> IMMANUEL KANT
( [ö.] 31 Mart 1727 VE/||/<>/> 12 Şubat 1804 )
- İŞARET değil/yerine/= İM/BELİRTİ/İZ, SİM
- İŞARETLEMEK değil/yerine/= İMLEMEK
- İSLÂM[Ar.] ile ÎMÂN[Ar.] ile SALÂH[Ar.]
- İSLÂM ile/ve/<> İMÂN
( Dış güven/ce. İLE/VE/<> İç/öz güven/ce. )
( Toplumda. İLE/VE/<> Kendinde. )
( İnandığına teslim olma, selâmete ermek, kurtulmak. İLE/VE/<> İnancın pekişmişliği. )
- İSLÂM ve/> İMAN ve/> İHSAN
( Saygı. VE/> Sevgi. VE/> Ahlâk. )
( HZ. MUSÂ(KELİMULLAH) ve/> HZ. İSÂ ve/> HZ. MUHAMMED )
- İTKİ = İLCÂ = IMPULSE, APPETITE[İng.] = IMPULSION, APPÉTIT[Fr.] = IMPULS, TRIEBE[Alm.] = IMPULSIO, APPETITUS[Lat.] = IMPULSO[İsp.]
- İZLENİM = İNTİBA = IMPRESSION[İng., Fr.] = EINDRUCK[Alm.] = IMPRESSIO[Lat.] = IMPRESIÓN[İsp.]
- KAPİTALİZM:
ÜRÜN TEMELLİ değil "İMGE ODAKLI"
- KARAKTER[İng. < CHARACTER] değil/yerine/= İMCETÜR
- KATILMAK ile/ve/değil İMAN ETMEK
- KAVRAM ile/ve/<> İMGE
( )
( CONCEPT vs./and/<> IMAGE )
- KAVRAM ile İMGE
( İlke. İLE Eylem. )
- KAYDEDİCİ = İMLEÇ
- KAYGI BOZUKLUĞU ve/||/<> İMGE
- KAYIK ile İMAMİIN "KAYIĞI"/TABUT
- KELÂM'IN:
İHMÂLİ değil/yerine/>< İMÂLİ
( Kelâmın imâli, ihmâlinden evlâdır. )
( Kelâmın imâli, mümkün olmaz ise ihmâl olunur. / Kelâm, imâl olunmazsa, ihmâl olunur. )
- KİNAYE değil/yerine/= İMLEME
- KÖKEN DİLLER ile/ve/<> UZLAŞIMSAL DİLLER ile/ve/<> DAVRANIŞSAL DİLLER ile/ve/<> İMGESEL DİLLER ile/ve/<> KURMACA DİLLER ile/ve/<> BİÇİMSEL DİLLER
- KORKU ile/ve İMAN
- LÜTÛF ile/ve İMTİYAZ
( FAVOUR vs./and SPECIAL PRIVILEGE )
- MECCAL ile İMÂN
- NİYET ve/>/< İDRAK ve/>/< İMAN
- NİYET ve/< İDRAK ve/< İMAN
- NUR ve/||/<> İMAN
( Olsun! VE/||/<> Olsun! )
- OLANAK = İMKÂN = POSSIBILITY[İng.] = POSSIBILITÉ[Fr.] = MÖGLICHKEIT[Alm.] = POSSIBILITAS, POTENTIA[Lat.] = POSIBILIDAD[İsp.]
( İMKÂN: Mekân yaratmak. )
- ÖRTÜK = ZIMNİ = IMPLICIT[İng.] = IMPLICITE[Fr.] = IMPLIZITE[Alm.]
- ÖYKÜNME = TAKLİT = IMITATION[İng., Fr.] = NACHAHMUNG[Alm.] = IMITATIO[Lat.] = MIMESIS[Yun.] = IMITACIÓN[İsp.]
- ÖZGÜVEN ve İMAN
( SELFCONFIDENCE and FAITH )
- PENGUEN ile İMPARATOR/KRAL PENGUEN
( ... İLE Yavruları, 1 yıl boyunca, anne-babalarının bakımına muhtaç olarak büyürler. )
( ... İLE 535 metre derinliğe dalabilirler. )
( Dünyada, 18 penguen türü bulunmaktadır. Ne yazık ki, küresel ısınma nedeniyle 10'u, yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. )
( ZERADİYYE ile ... )
( PENGUIN vs. EMPEROR PENGUIN )
( APTERODYTES PATAGONICA cum ... )
- POSTNİŞİN ile/ve SERTARÎK ile/ve SERTABBÂH ile/ve SERZÂKİR ile/ve İMÂM ile/ve MEYDANCI ile/ve TÜRBEDÂR ile/ve ÂSÂDÂR ile/ve NAKÎB ile/ve PAZARCI ile/ve ÇERÂĞÎ ile/ve SÂKÎ ile/ve FERRÂŞ ile/ve KAPUCU
- RÜZGÂR ile İMBAT
( ... İLE Yazın, gündüz denizden karaya doğru esen mevsim rüzgârı, deniz yeli. )
- SAH[Ar.] ile/değil/yerine İMLEÇ
( Bir şeyin doğru olduğunu belirtmek için yapılan im. )
- ŞAŞIRTMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
DEVEDE KULAK ile/ve/||/<> YA SİYAH, YA BEYAZ ile/ve/||/<> KANITLAMA ZORUNLULUĞU ile/ve/||/<> FELÂKET ÇIĞIRTKANLIĞI ile/ve/||/<> İMÂLI SORU ile/ve/||/<> ÇOK SORULU ile/ve/||/<> SINIRLI SEÇENEK
( FALLACY OF THE BEARD vs./and/||/<> BLACK OR WHITE FALLACY vs./and/||/<> ARGUMENT FROM IGNORANCE vs./and/||/<> FALLACY OF SLIPPERY SLOPE vs./and/||/<> COMPLEX QUESTION vs./and/||/<> FALLACY OF MANY QUESTIONS vs./and/||/<> FALLACY OF LIMITED CHOICES )
- SAYGI ile/ve/<> İMAN
( RESPECT vs./and/<> FAITH )
- ŞEDDE[Ar.] ile İM
( Arap yazısında, iki kez okunması gereken ünsüzün üstüne konulan im. )
- ŞEKK[Ar.] ile İMTİRÂ'[Ar.]
( Belki[%50-50]. İLE İçinden çıkılması kolay olmayan kuşku. )
- SEZGİSEL ile/ve/<> İMGESEL
- SİNYAL[İng.,Fr. < SIGNAL] değil/yerine/= İMLEM
- SOĞUK YEREL RÜZGÂRLAR:
BORA ile İMBAT ile MİSTRAL ile POYRAZ ile ETEZYEN ile KRİVETZ
- STENOGRAF değil/yerine/= İMYAZMAN
- STENOGRAFİ değil/yerine/= İMYAZIM
- TAÇ KAPI/LAR ile/ve İMPARATOR KAPISI / ALTIN KAPI
( ... İLE/VE Yedikule'nin iç tarafındadır. )
- TAHAYYÜL[Ar. < HAYAL] (ETMEK) değil/yerine/= İMGELEM (İMGELEMEK)
- TARUMAR[Fars. < TARMÂR] değil/yerine/>< İMÂR
( Dağınık, karışık, perişan. DEĞİL/YERİNE/>< Yapılandırma, oluşturma. )
- TASARIMSAL AKIL ile İMGESEL AKIL ile DÜŞÜNSEL/ANALİTİK/İNDİRGEYİCİ AKIL
- TASARIMSAL ile/ve/||/<> İMGESEL
- TESELLİDE:
DÜNYA ile İSLÂM ile İMAN ile İHSAN
- TESLİMİYET ile/ve İMAN
- TRANSCENDENT ile IMMANENT
( Transcendent= x'i aşan: - Varlık, - Bilgi. Anlamda müşterek, referansı ayrı. İLE Immanent= x'de bulunan )
- UMUT ile/ve/<> İMAN ile/ve/<> SEVGİ
( HOPE vs./and/<> FAITH vs./and/<> LOVE )
- UNESCO ile/ve/<> MINOM ile/ve/<> IMTAL
( www.UNESCO.org.tr İLE/VE/<> www.MINOM-icom.net İLE/VE/<> www.IMTAL.org )
- US <>/||/> İMGELEM <>/||/> DUYUM
- UZLAŞMA ile/ve İMAN
( AGREEMENT vs./and FAITH )
- YAPI/İMAR:
"BARIŞI" ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> "AFFI"
- YÜZSÜZLÜK = IMPUDENCE[İng., Fr.] = UNVERSCHÄMTHEIT[Alm.] = IMPUDENTIA[Lat.]
- ZEVC ile İMRÂ[< MER']
( BA'LE: Zevce, eşi/karısı. )