Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

IC/IÇ... / İC/İÇ...
İLE BAŞLAYAN SÖZCÜKLERDE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[19 Nisan 2024]
itibariyle 489 başlık/FaRk ile birlikte,
583 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

- - "..., HAYIRLI OLSUN" ile/ve/değil/||/<>/>/< "..., (... İÇİN) (DE) HAYIRLI OLSUN, HAYIRLARA VESİLE OLSUN"

( Kutlama. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Tesellî. )


- ... ADINA ile ... İÇİN/AÇISINDAN

( IN THE NAME OF ... vs. FOR/TO ... )


- "... İÇİN" değil "... İÇİN GEÇERLİDİR"


- "... İLE" ile "... İÇİNDE"


- "... UĞRUNA" ile/değil "... İÇİN"


- "ALTINDA EZİLMEK" ile "İÇİNDE BOĞULMAK"


- "DERİNLİK" ile/ve/<> İÇİÇELİK


- "DIŞARIDA BIRAK(IL)MAK" ve/=/||/<> "İÇERİ KAPAT(IL)MAK"


- "GENELLEME" ile/değil/yerine/>< İCTİHÂD


- "GÜZELLİK" ile İÇTENLİK/CANA YAKINLIK

( İçtenlik vermez. İLE Güzellik verir. )


- "İÇERİK ÖNEMLİ DEĞİL" değil "İÇERİĞİ, (BURADA/BUGÜN[ÇAĞIMIZDA]) ÖNEMLİ DEĞİL"


- "İÇİ BOŞ" ile/değil "ORTASI BOŞ"


- "İÇİ YAKAN ATEŞ" ile "DIŞI YAKAN ATEŞ"

( ŞÛLE: Mum ateşinin her bir kezlik kıpırtısı. )

( "WHICH THE FIRE BURNS INSIDE" vs. "WHICH THE FIRE BURNS OUTSIDE" )


- "İÇİM 3.5 ATIYOR" değil "GÖTÜM 3.5 ATIYOR"


- "İÇİM BURKULUYOR" değil "İÇİM BURULUYOR"


- "İÇİMDEN GELMİYOR" ile/ve "ZİHNİMDEN GEÇMİYOR"


- "İÇLENMEK" ile/ve "BOZULMAK"


- "İÇSELLEŞTİRME" ile/ve/<> "ÖZDEŞLEŞTİRME"


- "İÇSELLEŞTİRMEK" ile/değil (İYİ) ANLAMAK


- "İLK İCAT/MUCİT" değil İCAT/MUCİT


- "KENDİNE SAKLAMAK" / "KENDİNDE SAKLI TUTMAK" ile/ve/değil/yerine İÇİNDE TUTMAK


- "TAKİP ETMEK" ile/yerine/değil "İÇİNDE (PARÇASI) OLMAK"


- "ÜÇKAĞITÇI" ile İÇTEN PAZARLIKÇI/ÇIKARCI


- (")İÇ(") ve/=/<> ZİHİN/DÜŞÜNCE


- [ne yazık ki]
!SAVAŞ ile/ve/değil/||/<> !İÇ SAVAŞ/AYAKLANMA

( POLEMOS ile STAZIS )


- [ne yazık ki]
İÇTEN PAZARLIKLI ile ÇIKARCI


- [ne yazık ki]
TEDBİRSİZ TEVEKKÜL ile/ve/||/<> İCRAATSIZ DUA ile/ve/||/<> SÜFLÎ İNZİVÂ


- 43 YAŞINA KADAR ALKOL:
İÇMEYENİN BEYNİ ile/ne yazık ki/>< "İÇENİN" "BEYNİ"

( )

( Alkol, yüzeye yakın kan damarları genişleyerek "sıcaklık duyusu" verir fakat gerçek bir durum değildir. Gövde iç sıcaklığını düşürür. )


- AÇIKLIK ile/ve İÇTENLİK

( OPEN/NESS vs./and SINCERITY )

( ... ile/ve CHENG )


- AHLÂK ile/ve İÇGÜDÜ

( Sonradan. İLE/VE Doğuştan. )

( AHLÂK: Düşünmeden ve kolaylıkla yapılan davranış/tutum. )

( İNSİYÂK[Ar.]: Bir gücün etkisiyle çekilip gitme. | Ardı sıra gitme. | İçgüdü. )


- AKCİĞER
SİGARA:
(")İÇİLEN(") ile/değil/yerine/&gt;&lt;/< İÇİLMEYEN

( )


- AKLIN:
DIŞ SINIRI ile/ve İÇ SINIRI

( Mekân. İLE/VE Zaman. )


- ALAKRİT[Fr.] değil/yerine/= İÇİNE TUNGSTEN VE KARBON DA KATILAN KOBALT VE KROM KARIŞIMI


- ALGI:
DIŞ ile/ve/||/<> İÇ


- ALGILAMAK ile/ve için DİNLEMEK

( TO LISTEN for PERCEPTION )

( TO PERCEIVE vs./and TO LISTEN )


- ANDOKARDİT[Fr.] değil/yerine/= İÇ YÜREK ZARI YANGISI


- ANIMSAMAK ve/<> İÇSELLEŞ(TİR)MEK


- ANLAK/ZEKÂ ile İÇGÜDÜ

( INTELLIGENCE vs. INSTINCT )


- ANLAM ile/ve İÇLEM

( ... İLE/VE Bir kavramın çağrıştırdığı kaplama giren niteliklerin ya da taşıdığı özelliklerin tümü. | Bir nesnenin içeriğini oluşturan şey. )


- ANLAMAK ile/ve/değil/yerine/> İÇSELLEŞTİRMEK


- ASALAK ile İÇASALAK

( ... İLE Konakçının içinde yaşayan asalak. )


- AŞK ve İCÂD ETMEK


- AŞKIN TANRI ile İÇKİN TANRI ile TEVHİD TANRI

( Semitik dinlerde, önce "Aşkın Tanrı" kavramıyla soyutlamaya gidilerek paganlık aşılmak istenmiş (Musevilik); sonra "İçkin Tanrı" kavramıyla "Tanrı Kutu" insana indirgenmiş (Hristiyanlık); sonra iki kavramın birleşmesine gidilerek "Tevhid Tanrı" kavramı oluşmuştur (Müslümanlık). )


- AŞKIN/LIK ile/ve/<>/> İÇKİN/LİK

( TRANSCENDENT/TRANSCENDENCY vs./and/<>/> IMMANENT )

( SAMADHI ile/ve/<>/> SAMAVAYA )

( CHAOYUE ile/ve/<>/> ... )


- AŞKIN/LIK ile İÇKİN/LİK

( Evrenseller. İLE/VE/<> İçerikleri. )

( Değişmez. İLE/VE/<> Değişken. )

( Yaşam. İLE/VE/<> Yaşama kattıkların. )

( Adâlet. İLE/VE/<> Yasa. )

( TRANSCENDENT vs./and IMMANENT )


- AŞKINLIKTAKİ İÇKİNLİK ile/ve/||/<> İÇKİNLİKTEKİ AŞKINLIK


- ÂYET ile HADİS ile İCMÂ ile KIYAS

( Tefsir edilir. İLE Şerh edilir. )

( Âyet + Hadis = Nass )

( BELGÜ ile ... )


- AYIRDINDALIK ile/ve/<> İÇSELLEŞTİRME

( DISTINGUISHNESS vs./and/<> INTERNALIZATION )


- AYNI ile/ve/değil/<> İÇ İÇE


- BAĞ ile İÇ GÖBEK

( ... İLE Çiçeklerin dişil örgeninde, yumurtacık ile kabuğu arasındaki bağ. )


- BAKIŞ:
DIŞARIDAN ile/ve/değil/||/<>/< İÇERİDEN


- BAŞARI ile/ve/||/<>/< İÇSELLEŞTİRME


- BAŞKALAŞIM ile İÇBAŞKALAŞIM

( ... İLE Püskürük magmaların, soğurdukları kültelerin/kayaçların etkisi altında, bileşimlerinde oluşan başkalaşım. )


- BÂTINÎ >< ZÂHİRÎ değil/yerine/= İÇREK >< DIŞRAK


- BATINİ/EZOTERİK değil/yerine/= İÇREK


- BEĞENİ ile/ve/<> İÇERİK

( LIKING vs./and/<> CONTENT )


- ben = me[İng.] = JE[Fr.] = ICH[Alm.] = IO[İt.] = YO[İsp.] = EGO[Lat., Yun.] = ANÂ[Ar.] = MÄN[Fars.] = IK[Felm.]


- BENİMSEME ile/ve/değil/yerine/<> İÇSELLEŞTİRME


- Bİ'L KUVVE[Ar.]/POTANSİYEL[Fr., İng. < POTENTIAL] değil/yerine/= İÇKİN/GİZİL/GİZİLGÜÇ


- bib.[Lat. < BIBE] değil/yerine/= İÇİNİZ


- BİÇİM ESTETİĞİ ile/ve/||/<> İÇERİK ESTETİĞİ

( Kant'ta. İLE/VE/||/<> Hegel'de. )


- BİÇİM ile/ve/<> İÇERİK

( Bir şey bir şeyin içeriğiyse, içeriği olduğu şey onun biçimidir. )

( FORM/MORPH vs./and/<> CONTENT )


- BÖLGE ile/ve/<> İÇBÖLGE

( ... İLE/VE/<> Bir limanı, dışalım ve dışsatım etkinlikleri bakımından besleyen, ona çeşitli ulaşım yollarıyla bağlı, dar ya da geniş bölge. )


- BÖLGELERİNE GÖRE ile/ve KONULARINA GÖRE ile/ve TEKNİK YAPILARINA GÖRE ile/ve İCRADA KULLANILIŞ TÜRÜNE GÖRE


- BULUNÇ/VİCDAN[Ar.]:
DIŞARIDA ile/değil/yerine/>< İÇERİDE

( İlâh. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ölçü. )


- BÜNYE değil/yerine/= İÇYAPI


- BÜTÜNLÜK ile/ve/<> İÇİÇELİK


- CANHIRAŞ değil/yerine/= İÇYAKAN


- CBIRS/CONTENT-BASED IMAGE RETRIEVAL SYSTEM değil/yerine/= İÇERİK TABANLI GÖRÜNTÜ ERİŞİM SİSTEMİ


- ÇEKİNGEN/LİK ile İÇE KAPANIK/LIK


- CELEP değil/yerine/= İÇOĞLANI

( Saraylarda, çeşitli devlet hizmeti için aday olarak yetiştirilen gençlere verilen ad. )


- CEM ile İCMAL


- CEZÂ TÜZESİNDE/HUKUKUNDA ile/ve İCRÂ TÜZESİNDE/HUKUKUNDA ile/ve CEZÂ USÛLÜNDE ile/ve DÜŞMAN CEZÂ TÜZESİNDE/HUKUKUNDA

( Güneşin batmasından bir saat sonra başlar ve güneşin doğmasından bir saat öncesine kadar devam eder. [TCK 502] İLE/VE Güneşin batmasından doğmasına kadar süren zaman. [İc. İf. K. 51] İLE/VE Nisan ayı başından 30 Eylül'e kadar saat 21.00'den sabahın 04.00'üne; 01 Ekim'den 31 Mart'a kadar saat 21.00'den sabahın 06.00'sına kadar devam eden süre. [CMUK 96] )


- ÇİN'DE değil İÇİNDE!


- CMS/CONTENT MANAGEMENT SYSTEM değil/yerine/= İÇERİK YÖNETİM DÜZENİ


- ÇÜNKÜ < İÇİN Kİ


- DAHİL OLMAK değil/yerine/= İÇİNDE YER ALMAK/KATILMAK


- DAHİL değil/yerine/= İÇİNDE/İLE BİRLİKTE


- DÂHİLÎ değil/yerine/= İÇSEL


- DAHİLİYE değil/yerine/= İÇSAYRILIK


- DAVET ve/<>/> İCÂBET


- DENEYİMLEME ile İÇSELLEŞTİRME

( TO EXPERIENCE vs. INTERNALIZATION )


- DERVİŞ'İN:
DIŞI ile/ve/||/<>/< İÇİ

( Şeriat. İLE/VE/||/<>/< Hakikat. )


- DİL-HÛN[Fars.] değil/yerine/= İÇİ KAN AĞLAYAN


- DİRSEK KEMİĞİ:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ

( [Ar.] ZEND[içteki]/KÛ'BERE[dıştaki] )

( CUBITUS )

( CUBITUS )


- DIŞ "GÜZELLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İÇ GÜZELLİK


- DIŞ BARIŞ ve/<>/< İÇ BARIŞ

( İç barışı sağlayamayan, dış barışı gerçekleştiremez.
Dış barışa hizmet etmeyen, iç barışa ulaşamaz! )


- DIŞ BAYRAK ile/ve/<> İÇ BAYRAK


- DIŞ BURUN DELİKLERİ ile/ve İÇ BURUN DELİKLERİ

( ... ile/ve KONKA/CHOANNE[Yun.]: Huniler. )


- DIŞ DUYULAR ile/ve/<>/+/ve İÇ DUYULAR

( Görme, İşitme, Koklama, Tatma, Dokunma. İLE/VE/<>/+ Hiss-i Müşterek, Hayal[Hissî Suretler], Vehim[Tikel Anlamlar], Hafıza, Kuvve-i Mutasarrıfa[Hayalhane'ye dayanırsa: Muhayyile; Vehim'e dayanırsa: Müdrike.] )

( BEŞ DUYU ile/ve/<>/+ BULUNÇ/VİCDAN[Ar. < VUCUD < CÛD: Taşma, bulunma, görünme.] )

( İÇ DUYULAR:
* ORTAK DUYU/HİSS-İ MÜŞTEREK
* HAYALHANE

(TEKİL BİÇİM)
* VÂHİME
(TEKİL/TİKEL ANLAMLAR)
* HÂFIZA
(TEKİL ANLAMLAR)
* KUVVE-İ MUTASARRIFA (İŞLEMCİ)
KUVVE-İ MUTASARRIFA + HAYALHÂNE = MUHAYYİLE
KUVVE-İ MUTASARRIFA + HÂFIZA = MÜVEHHİME
KUVVE-İ MUTASARRIFA + AKIL = MÜFEKKİRE
AKIL = MÜDRİKE )


- DIŞ GÖÇ ile/ve/||/<> İÇ GÖÇ


- DIŞ İLİŞKİLER ile/ve İÇ İLİŞKİLER

( Koşul. İLE/VE Yasa. )


- DIŞ KONUŞMA ile/ve İÇ KONUŞMA

( Konuşma, nutuk. İLE/VE Düşünme. )

( Kavramlarla düşünülür, sözcüklerle konuşulur. )

( EXTERIOR TALK vs./and INTERIOR TALK
Talking, oration. WITH/AND To think. )


- DIŞ KOŞULLAR ile/ve/<> İÇ KOŞULLLAR

( İç koşulları yönlendirir. İLE/VE/<> Dış koşulları şekillendirir. )


- DIŞ KULAK ile/ve/||/<> ORTA KULAK ile/ve/||/<> İÇ KULAK

( Kulak kepçesi ve dış kulak yolundan oluşan bölüm. İLE/VE/||/<> Kulakzarı, çekiç, örs, üzengi kemiklerinin bulunduğu, dış kulakla iç kulak arasındaki bölüm. İLE/VE/||/<> İşitme sinirlerinin bulunduğu bölüm. )


- DIŞ SINIRLAR ile/ve/||/<>/>/< İÇ KOŞULLAR


- DIŞA BAKAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İÇE BAKAN

( Düş görür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Uyanır/uyandırır. )


- DIŞA BAKIŞ ile/ve/||/<>/> İÇE BAKIŞ

( Düş kurdurur. İLE/VE/||/<>/> Uyanış yaşatır. )


- DIŞARIDA ARAMAK ile/ve/değil/yerine İÇERİDE/YAKINDA ARAMAK/BULMAK

( Dışarıda aranan/bulunan, kaybedilir de. )


- DIŞIN, İÇE ... ile/ve/||/<> İÇİN, DIŞA ...

( ... Hayalâtı. İLE/VE||/<> Zuhûru. )


- DIŞTAKİ UC ile/ve İÇTEKİ UC


- DOĞALLIK ile/ve/||/<> İÇTENLİK

( ... İLE/VE/||/<> Kanıta gereksinimi olmayan doğallık. )


- DÖNÜŞTÜRMEK ile İÇSELLEŞTİRMEK

( Dıştakileri. İLE/VE Kavramları. )


- DSM ile ICD 10 ile CCMD

( APA'nın. İLE DSÖ'nün. İLE Çin'in. )


- DÜŞMAN:
KARŞINDAKİ ile/ve/değil/||/<> "YANINDAKİ" ile/ve/değil/||/<> "İÇİNDEKİ"

( Elindeki kılıçla. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Arkasına sakladığı hançerle. )


- DÜŞÜNME =/<> İÇ KONUŞMA

( İKİ BEN: İç konuşma, düşünme.
KONUŞMA: RUBÛBİYET )


- DÜŞÜNME ile/ve/değil İÇGÜDÜ

( Dolayımlı. İLE/VE/DEĞİL Dolayımsız, doğrudan. )

( Düşünmekten daha fazla olan neye sahibiz/sahip olabiliriz? )


- DUYARLILIK ile/ve/<> İÇSELLEŞTİRME


- EGEMENLİK:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ ile/ve/||/<> EVRENSEL


- EK ile/ve/<> İÇEK

( ... İLE/VE/<> Bazı dillerde, sözcük kökünün içine giren ek.[Arapça'da: Münteşir, intişar gibi.] )


- ELİN:
DIŞI ile/ve/<> İÇİ

( Görünen. İLE/VE/<> İşleyen. )


- EMBEDDING PRINCIPLE değil/yerine/= İÇEYERLEŞTİRME İLKESİ


- ENDOCENTRIC COMPOUND[İng.] değil/yerine/= İÇMERKEZLİ BİLEŞİK


- ENDOJEN/ENDOGENOUS[İng.] değil/yerine/= İÇ KAYNAKLI


- ENDOKRİN değil/yerine/= İÇSALGI

( Gövdedeki salgıbezlerinin, doğrudan doğruya kana karışacak yolda çıkardıkları salgı. )


- ENDOKRİNOLOG değil/yerine/= İÇSALGIBİLİMCİ


- ENDOKRİNOLOJİ/K değil/yerine/= İÇSALGIBİLİM/SEL


- ENDOPLAZMİK RETİKULUM değil/yerine/= İÇ KANSIVISI AĞI/TOPAĞI


- ENDOSKOP/ENDOSCOPE[İng.] değil/yerine/= İÇ GÖREÇ


- ENDOSKOPİ/ENDOSCOPY[İng.] değil/yerine/= İÇ GÖREÇLEME


- ENDOSKOPİK ULTRASONOGRAFİ/ENDOSCOPIC ULTRASONOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= İÇ GÖREÇLEMEYLE ULTRASONOGRAFİ


- ENFEKSİYON değil/yerine/= İÇBULAŞIM


- ENFEKTE ETMEK değil/yerine/= İÇBULAŞIMLAMAK


- ENFEKTE OLMAK değil/yerine/= İÇBULAŞIMLANMAK


- ENJEKTE/ZERK ETMEK değil/yerine/= İÇİTMEK


- ENTRENSEK/İNTRENSEK/İNTRINSİC[İng.] değil/yerine/= İÇSEL


- EVETLEME, OLUMLAMA = İCAP, TASDİK = AFFIRMATION[İng., Fr.] = BEJAHUNG[Alm.] = AFFIRMATIO[Lat.] = AFIRMACIÓN[İsp.]


- FARKINDALIK ile/ve/<> İÇ GERİLİM


- FETVÂ ile/ve/||/<>/< İCTİHÂD

( ... İLE/VE/||/<> Müçtehitler tarafından kabul[ittihaz] edilen ictihâdın ifade biçimi. | İctihâd ile ortaya çıkan sonuçların, ifade edilmesinde bir araç. )

( EFFORT VEGISLATIF avec AVIS DOCTRINAL )


- GALAKSİLERDE:
SAMANYOLU ve/||/<> ANDROMEDA ve/||/<> MESSIER87(M87) ve/||/<> IC 1101

( Dünyanın, içinde bulunduğu galaksi. VE/||/<> Samanyolu'nun, içinde bulunduğu galaksi. VE/||/<> Andromeda'nın, içinde bulunduğu galaksi. VE/||/<> M87'nin, içinde bulunduğu, bilinebilen, en büyük galaksi. )

( ... VE/||/<> Bizden yaklaşık 2.5 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunmaktadır. VE/||/<> ... VE/||/<> ... )


- GECE ve/<> İÇ ÂLEM


- GELİŞİM/DEĞİŞİM:
YUKARIDAN, AŞAĞI ile/ve/değil/yerine/||/<> İÇTEN, DIŞA

( image

image )


- GİZLİ ile/değil İÇTE


- GÖZLEM ile/ve/> İÇ KONUŞMA


- GÖZYAŞININ:
DIŞA AKMASI ile/ve İÇE AKMASI


- HAKK-I ŞÜRB değil/yerine/= İÇME ÜLEVİ


- HALİSÂNE değil/yerine/= İÇTENLİKLE


- HAVA KİRLİLİĞİ ile/ve/değil/||/<> İÇ ORTAM/MEKÂN HAVA KİRLİLİĞİ


- HÂVÎ[Ar.] değil/yerine/= İÇİNE ALAN, İÇERME, KAPSAYAN


- HAYRANLIK ile/ve/||/<>/> İÇSELLEŞTİRME


- HİÇGÖRÜ ile/değil/yerine/></> İÇGÖRÜ


- HİNTERLANT değil/yerine/= İÇBÖLGE/ARTBÖLGE


- HİPOFİZ BEZİ ile KALKANBEZİ/TİROİD BEZİ ile PARATİROİD BEZİ ile LENF BEZİ ile BÖBREK ÜSTÜ BEZİ ile PANKREAS BEZİ ile EŞEYSEL BEZ ile İÇ SALGI BEZLERİ ile GASTRİT SUYU BEZİ ile GÖĞÜS KEMİĞİ ARKASINDA BULUNAN İÇSALGI BEZİ/TİMUS

( PITUITARY GLAND vs. THYROID GLAND vs. PARATHYROID GLAND vs. ADENOID (GLAND) vs. ADRENAL (GLAND) vs. PANCREATIC GLAND vs. GONADIAL GLAND vs. ENDOCRINE GLANDS vs. PEPTIC GLAND vs. THYMUS )


- HORMON değil/yerine/= İÇSALGI, SALGI


- HÜNER:
BİLMEK ile/ve/değil/<> İÇİNDE YAŞAMAK


- İ'CÂB[< UCB]

( TAACCÜBE DÜŞÜRME, ŞAŞIRTMA | KENDİNİ BEĞENMİŞLİK )


- İ'CÂB[Ar. < UCB] ile ÎCÂB[Ar. < VÜCÛB | çoğ. ÎCÂBÂT]

( Şaşırtma, taaccübe düşürme. | Kendini beğenmişlik.[Ar.: İyiliğe, güzelliğe hayran etme] İLE Gerek/lilik. | Bir sözleşme için ilk söylenilen söz. | Olumlama.[İng., Fr. AFFIRMATION] )


- İ'CÂF[Ar.] ile İC'ÂF[Ar.]

( Durmaksızın hastaya bakma. İLE Yıkma, yere düşürme. )


- İBDÂ[Ar.] ile İCÂD/İCAT[Ar.]

( Yoktan, ortaya koyma. İLE Var etme. | Yeniden bir şey çıkarma. | Yeni bir düşünceyi, yeni bir konuyu, zihinde bulma. )


- İÇ > DIŞ ile/ve/||/<> DIŞ > İÇ

( Dışlaş(tır)ma, zuhurat. İLE/VE/||/<> İçselleştirme, hayalat. )


- İÇ BEN/LİK ile/ve/<> DIŞA YANSIYAN BEN/LİK

( İçte ne varsa, dışta da o vardır. )

( Çektiğimiz eziyet, benlik hamalı olduğumuzdandır. )


- İÇ BÜTÜNLÜK ile/ve TUTARLILIK

( INNER INTEGRITY vs./and CONSISTENCE )


- İÇ DENETİM ile/ve/<> BAĞIMSIZ DENETİM

( İç denetçiler ve bağımsız denetçiler, finansal kontrollerin etkinliği konusunda ortak paydalardır. İki taraf da etik kurallar ve profesyonel standartlara bağlı kalmaktadır. Bununla birlikte şirketle olan ilişkileri ve çalışma amaçları konusunda büyük farklılıkları bulunmaktadır.

İç denetçiler, şirketin bir parçasıdır. Hedefleri, profesyonel standartlar, yönetim kurulu ve üst yönetim tarafından belirlenmiştir. Birincil müşterileri, yönetim ve yönetim kuruludur. Bağımsız denetçiler, şirketin bir parçası değildir ancak şirket tarafından tutulur. Hedefleri, öncelikli olarak, yasalar tarafından belirlenir ve birincil müşterileri yönetim kuruludur.

İç denetçilerin çalışma amaçları çok kapsamlıdır. Şirket hedeflerine ulaşılmasına ve operasyonlar, risk yönetimi, iç kontrol ve yönetişim süreçlerini iyileştirmeye yardımcı olurlar. Şirketin her yönüyle -finansal ve operasyonel- ilgili olarak, iç denetçiler, kontrollerin ve süreçlerin sürekli gözetimi ve değerlendirilmesi etkinliklerinin bir sonucu olarak geleceğe odaklanır. Aynı zamanda, her türde yolsuzluk ve hilenin de önlenmesi ile ilgilidir.

Bağımsız denetçilerin öncelikli misyonu, şirketin yıllık finansal raporları hakkında bağımsız bir fikir vermektir. Raporların, genel kabul edilmiş muhasebe standartlarına uygunluğunu, şirketin finansal bildirimleri tarafsızca yaptıklarını, belirli dönemdeki operasyonların sonuçlarının doğru olarak gösterildiğini değerlendirirler.

İç ve bağımsız denetçiler, periyodik olarak ortak paydalarını tartışmak; tamamlayıcı yetkinlikler, deneyim alanları ve bakış açılarından yararlanmak; birbirlerinin çalışma amaçları ve yöntemlerini anlamak; denetim kapsamı ve programını tartışmak; raporlara, programlara ve çalışma kâğıtlarına erişmek ve risk alanlarını ortaklaşa değerlendirmek amacı ile toplanmalıdır. Yönetim kurulu, güvence için gözetim sorumluluklarını yerine getirmek ve denetim sürecinin bütününün etkinliğini ve verimliliğini artırmak amacı ile iç ve bağımsız denetim çalışmalarını koordine etmelidir. )


- İÇ DENİZ ile/değil KÖRFEZ


- İÇ DERİ ALTI ile/ve ÜST DERİ ALTI

( TAHT-I EDİMME-İ DÂHİLİYYE ile/ve TAHT-I BEŞEREVÎ )


- İÇ DEVİMSEL/HAREKİ[Ar.]/DİNAMİK ile/ve DIŞ DEVİMSEL/HAREKİ/DİNAMİK

( Onun bütününü dikkate alın, yalnızca dış belirtilerini değil. )

( INTERIOR DYNAMIC vs./and EXTERNAL DYNAMIC )


- İÇ DÜZEN ve/||/<>/< NEDENSELLİK BAĞLARI


- İÇ ETMEK ile/ve/||/<>/> HİÇ ETMEK ile/ve/||/<>/> PİÇ ETMEK


- İÇ GEÇİŞ METALLERİNDE:
LANTANİTLER ile/ve/||/<> AKTİNİTLER


- İÇ GEZEGENLER ile/ve DIŞ GEZEGENLER ile/ve OLUŞUMLAR

( Mars, Venüs, Dümya ve Mars. İLE/VE Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün. İLE/VE ... )

( Güneşaltı. İLE/VE Güneşüstü. İLE/VE ... )

( Kayasal nesneler ve bunların uyduları ile asteroitler[küçük gezegenler], göktaşları. İLE/VE Temel olarak gazdan[başlıca hidrojen] oluşan nesneler ve Güneş. İLE/VE Kayasal nesnelerle donmuş su, metan ve amonyak karışımından oluşanlar. )

( INFERIOR PLANETS vs./and SUPERIOR PLANETS )


- İÇ GÖZLEM ile/ve/||/<> İÇE DİKKAT ile/ve/||/<> ÖZ DÜŞÜNÜM

( INTROSPECTION vs./and/||/<> SELF-ATTENDING vs./and/||/<> SELF-REFLECTION )


- İÇ İÇE ile ARKA ARKAYA

( ONE WITHIN THE OTHER vs. ONE AFTER THE OTHER/SUCCESSIVELY )


- İÇ KONUŞMA ile/ve DIŞ KONUŞMA ile/ve ÜÇÜNCÜ KONUŞMA


- İÇ SALGI ile DIŞ SALGI

( ENDOCRINE vs. EXOCRINE )


- İÇ SEVİNÇ ve/<> GÜLÜMSEME :)

( Aydınlanmış kişideki durum/lar. )


- İÇ TUTARLILIK ile/ve/<> İÇ BÜTÜNLÜK

( Mantık. İLE/VE/<> Şiir. )


- İÇ VAROLAN ile/ve DIŞ VAROLAN

( İç varolan ilhamın kaynağıdır. İLE Dış varolan, bellek ile hareket eder. )

( Öz varolanınız en yüce öğretmendir. )

( INNER EXIST vs./and EXTERIOR EXIST
The inner is the source of inspiration, the outer is moved by memory.
Your own self is your ultimate teacher. )


- İÇ VE DIŞ (BİLİNCİ):
HAYVANDA ile İNSAN'DA

( Yoktur. [Birdir!] İLE Vardır. )


- İÇ(İN)E ATMA ile/ve/değil/yerine/<>/></ya da YANSITMA


- IC/INSPIRATUVAR KAPASITE INSPIRATORY CAPACITY[İng.] değil/yerine/= SOLUK ALIM SIĞASI


- İÇ ile/ve/<> DIŞ

( İçinize, derine dalın ve sizde neyin gerçek olduğunu bulun. )

( İç ile dış arasındaki uyum, mutluluktur. )

( Dışa yöneltmekte olduğunuz aynı dikkati içe çevirin. )

( İç ve dış arasındaki ayrımın yalnızca zihinde olduğunu idrak ettiğiniz zaman, artık korkunuz kalmaz. )

( Dive deep within and find what is real in you.
Harmony between the inner and the outer is happiness.
The same attention that you give to the outer, you turn to the inner.
When you realise that the distinction between inner and outer is in the mind only, you are no longer afraid. )

( Bilincin içerikleri. İLE/VE/<> Bilince dışsal olan her şey. )

( Kişinin içi[zihni] ne kadar boşsa, "dışa" o kadar önem verir. )

( Mahrem. İLE/VE/<> Namahmrem. )

( INSIDE vs./and/<> OUTSIDE )


- İÇ ile/ve DIŞ MUVACEHE PENCERESİ


- İÇ ile İÇ

( Bir nesnenin/yerin dışı olmayan. İLE Sıvıların ağız yoluyla mideye sokulması/indirilmesinin öneri/buyruk kipi. )


- İÇ ve/<> ÜÇ


- IC50/YÜZDE ELLİ İNHİBİTÖR KONSANTRASYON HALF MAXIMAL[ İNHİBİTORY CONCENTRATION[İng.] değil/yerine/= YÜZDE ELLİ YOĞUNLUK ÖNLEYİCİ


- İCÂB-I HÂL değil/yerine/= DURUM GEREĞİ/DURUM İSTERİ


- ÎCÂB[< VÜCÛB][çoğ. ÎCÂBÂT]

( GEREK, LÂZIM GELME | BİR SÖZLEŞME İÇİN İLK SÖYLENEN SÖZ | OLUMLAMA/AFFIRMATION[İng.] )


- ÎCÂB[Ar.] ile İLZÂM[Ar.]


- İCAB ile/ve İMTİNÂ ile/ve İMKÂN


- İCÂBEN ile ALÇAKGÖNÜLLÜLÜKLE


- İCÂBET

( KABUL ETME, UYMA )


- İCÂBET[Ar.] ile KABÛL[Ar.] ile ECÂBE[Ar.] ile İSTECÂBE[Ar.]


- İCÂBET[Ar.] ile TÂ'AT[Ar.]


- İCABINA BAKMAK değil/yerine/= GEREĞİNİ YAPMAK


- İCÂD[Ar.] ile ÎCÂD[Ar.]

( Pencere ve kapı üstlerinde bulunan kemer. İLE Meydana getirme/getirilme. | Yeniden bir şey çıkarma. | Yeni bir fikri, yeni bir konuyu zihinde bulma. )


- İCÂD ile İMÂL


- İCÂM[Ar. < ECEME] ile İ'CÂM[Ar.]

( Ağaçlıklar, çalılıklar, kamışlıklar. | Aslan yatakları. İLE Yazıyı, harfleri noktalama, yazıya nokta koyma. )


- İCAP ETMEK değil/yerine/= GEREKMEK


- İCAP/îCÂB değil/yerine/= GEREK/GEREKLİLİK


- İCAPÇI değil/yerine/= GEREKÇİ


- İCAT ETMEK ile DÖNÜŞTÜRMEK


- İCAT/ÎCÂD değil/yerine/= BULGU; BULUŞ/YARATMA; TÜRETİ


- İCÂT HALK

( Yoktan. İLE Vardan. )


- İCAT ile/ve/<>/değil KEŞF

( [not] INVENTION vs./and/<>/but TO DISCOVER )


- İCAT ile/ve/değil/<>/> YAYGINLAŞTIRMA

( Abecenin icadı, FİNİKE'liler değil/< UGARİT'ler üzerindendir. Finike'liler, yaygınlaştırmıştır. )


- ÎCÂZ[Ar.] ile İCÂZ[Ar.] ile İ'CÂZ[Ar. çoğ. İ'CÂZÂT]

( Sözü kısa söyleme. | Az sözle çok anlam anlatma. İLE Bayan başörtüsü. İLE Âciz bırakma, acze düşürme. | Şaşırtma. | Mucize sayılacak kadar düzgün söyleme. | Bir benzerini yapmada herkesi acze düşürme. )


- İCAZ ile/ve/||/<> İCÂZET

( Az sözle çok şey anlatma. İLE/VE/||/<> İzin, onay, onaylama. )


- İCÂZE ile/ve TEKBİRLEME


- İCÂZE ile/ve/||/<> TEVKÎ


- İCÂZET KAYDI ile/ve MÜNÂVELE KAYDI ile/ve VAKIF KAYDI

( Bir ya da birkaç yapıtının rivâyet hakkını vermesidir. İLE/VE Müellifin yapıtının rivâyet hakkını vermesidir. Bizzat müellif tarafından dersinde hazır olan kişiye verilir. İLE/VE ... )

( Her münâvele icâzettir fakat her icâzet münâvele değildir. )


- İCÂZET-İ LÂHİKA değil/yerine/= SONRADAN OLURLAMA


- İCÂZET(NÂME) değil/yerine/= OLURLUK(BELGE)


- İCÂZET ile HİLÂFET


- İCÂZET değil/yerine/= İZİN | DİPLOMA | ESKİ BİR YAZI TÜRÜ


- İCBAR ETMEK/MECBUR ETMEK değil/yerine/= GÜCEMEK


- İCBÂR/CEBRETME değil/yerine/= ZORLAMA/ZORLANMA


- İCBAR değil/yerine/= GÜCEM


- İCBÂR ile/değil/yerine İTİBÂR


- İÇBÜKEY/OBRUK/MUKAAR/KONKAV[Fr. < CONCAVE] ile DIŞBÜKEY/KONVEKS[Fr. < CONVEXE]

( MUHÂSIR[< HASR], MUKAAR ile SATH-I MUHADDEB )

( CONCAVE vs. CONVEX )


- ICD-O/INTERNATIONAL CLASSIFICATION OF DISEASES-ONCOLOGY[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI HASTALIK SINIFLANDIRMASI-ONKOLOJİ


- ICD/INTERNATIONAL CLASSIFICATION OF DISEASES | İMPLANTABLE CARDIOVERTER DEFİBRİLLATOR[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI HASTALIK SINIFLANDIRMASI | YÜREK İÇİ DİZEMDÜZELTİR (AYGIT)


- İÇE ÇARPIK/LIK ile/||/<> DIŞA ÇARPIK/LIK

( VALGUS vs./||/>< VARUS )


- İÇE YANSITMA ile/ve/||/<> YANSITMALI ÖZDEŞİM


- İÇEDÖNÜK/LÜK ile DIŞADÖNÜK/LÜK

( INTROVERT vs. EXTROVERT )


- İÇEKAPANIK/LIK ile/ve/değil/yerine İÇEDÖNÜK/LÜK


- İÇERİĞİN:
BELİRSİZLİĞİ ile/ve/||/<> MUTLAKLIĞI


- İÇERİK DEĞER ile/ve/<> KÜLTÜREL DEĞER

( İç değerimizi bilmeliyiz, ona güvenmeliyiz ve günlük yaşantımızda istek ve korkularımızı fedâ ederek bunu belirgin kılmalıyız. )

( We must know our inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear. )

( CONTENT VALUE vs./and/<> CULTURAL VALUE )


- İÇERİK ile/ve ANLATIM

( Süreklilik | Töz | Biçim İLE/VE Biçim | Töz | Süreklilik )

( Doğal dilin göstergebilimsel bir közü/modeli. )

( Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı - Umberto Eco )


- İÇERİK ile/ve BAĞLAM

( CONTENT vs./and CONTEXT )


- İÇERİK ile BİÇİM


- İÇERİK ve/||/<> BİÇİM ve/||/<> TEKNİK


- İÇERİK = CONTENT[İng.] = CONTENU[Fr.] = INHALT[Alm.] = CONTENUTO[İt.] = CONTENIDO[İsp.]


- İÇERİK ile/ve/||/<> DEĞER


- İÇERİK ile İÇERİM


- İÇERİK ile/değil İÇİRİK

( ... İLE/DEĞİL Yatak doldurmaya yarayan, pamuk, kıtık vb. şeyler. )


- İÇERİK ile/ve İDDİA

( CONTENT vs./and ASSERTION )


- İÇERİK ile/ve SINIR

( Sınırlarını tartış, onların gerçekten senin olup olmadığından emin ol. )

( CONTENT vs./and LIMIT )


- İÇERLEME = INDIGNATION[İng., Fr.] = ENTRÜSTUNG[Alm.] = INDIGNATIO[Lat.]


- İÇERLEMEK ile/ve/||/<> İNCİNMEK


- İÇERME ile/ve/<> KAPSAMA

( Ayrıştırıcı/ayrıştırılmış. İLE/VE/<> Birleştirici/birleşik. )

( İçine almak, içinde bulundurmak. | Bir şeyin, başka bir şeyin varoluşunu gerektirmesi, birinin ötekini ister istemez düşündürmesi. İLE/VE/<> Sınırları içine başka konuları ya da anlamları alma durumu. )

( Bir kümenin/öbeğin/başlığın altında, belirli olan bir parçayı/üyeyi işaret etmek. İLE/VE/<> Bir kümenin/öbeğin/başlığın altında, olası dışarıda kalmış/kalabilecek parçalarına/üyelerine işaret etmek. )

( İçtekileri işaret eder. İLE/VE/<> Dıştaki çerçeveleyenin sınırlarını işaret eder. )

( TO CONTENT vs./and/<> TO CONTAIN )

( İHTİVÂ ile/ve/<> ŞÜMÛL )


- İÇERME = TAZAMMUN = IMPLICATION[İng., Fr.] = IMPLIKATION[Alm.] = IMPLICATIO[Lat.]


- İÇGÖRÜ KAZANDIRMA ile/ve/||/<> FARKINDALIK


- İÇGÖRÜ:
"DUYGUSAL" ile/ve/değil/yerine/||/<> DÜŞÜNSEL/ZİHİNSEL


- İÇGÜDÜ" ile/ve "ALLAH BİLİR"

( Bilimin, çıkmaz(lar/in)da kulandığı. İLE/VE Dinin, çıkmaz(lar/in)da kulandığı. )


- İÇGÜDÜ/DOĞALİTKİ = SEVK-İ TABİÎ, GARİZE, İNSİYAK = INSTINCT[İng., Fr.] = INSTINKT[Alm.] = INSTINCTUS[Lat.] = INSTINTO[İsp.]


- İÇGÜDÜ ile DÜRTÜ


- İÇGÜDÜ ile/ve GEN

( INSTINCT vs./and GENE )


- İÇGÜDÜ ile/ve/||/<> KENDİLİĞİNDENLİK


- İÇGÜDÜ ile/ve/değil NİYET

( [not] INSTINCT vs./and/but INTENTION )


- İÇİÇE GEÇMİŞ/LİK ile/ve/||/<> KATMANLI/LIK


- İÇİÇE/LİK ile BAĞIMLI/LIK

( Bağımlı olduğunu imgeleyen yalnızca zihindir. )

( ... ile MENÛTİYYET )

( ONE WITHIN THE OTHER vs. DEPENDENCE, BONDAGE, ADDICTION
It is only the mind that imagines bondage. )


- İÇİÇE/LİK ile/ve GEÇİŞLİ/LİK


- İÇİÇE/LİK ile/ve/> GÖRELİ/LİK

( NESTED/NESS vs./and/> RELATIVITY )


- İÇİÇELİK ile/değil/yerine İLİŞKİ/LİLİK


- İÇİÇELİK ile/ve/değil/yerine İLİŞKİLİLİK


- İÇİN İÇİN (AĞLAMAK)


- İÇİN İÇİN (AĞLAMAK/GÜLMEK/ÜZÜLMEK/DÜŞÜNMEK)


- İÇİN ile ÜZERİNE


- İÇİNDE BOŞALMAK ile DIŞARI BOŞALMAK


- İÇİNDE BOŞALMAK ile İÇİNE BOŞALMAK


- İçinde fırtınalar koptuğunda SUS!!!


- İÇİNDE OLMAK ile/ve GÖMÜLÜ OLMAK

( TO BE IN IT vs./and TO BE EMBEDED )


- İÇİNDE OLMAK ile/ve PARÇASI OLMAK

( TO BE IN IT vs./and TO BE PART OF )


- İÇİNDE ile/ve/değil/||/<>/>/< İÇİNDEKİ İÇİNDE(FİH-İ MA FİH)


- İÇİNDEKİLER = MAZRÛFLAR = CONTENU


- İÇİNDEN SÖYLENİLMESİ GEREKEN ile AĞIZDAN DIŞARIYA ÇIKMASI/ÇIKMAMASI GEREKEN


- İÇİNE GİRİLEMEZLİK / NÜFÛZ EDİLEMEZLİK[İng. IMPENETRABILITY]:
ÂN'A ve/||/<> NESNEYE

( TEMPORAL and/||/<> SPATIAL )


- İçine kapanmadan SUS!!!


- İÇİNİ DOLDURMAK ve/||/<>/> ARDINI GETİRMEK


- İÇİNİN ...:
KAYNAMASI ile/ve/||/<>/> KAYMASI


- İÇKİ:
1 ŞİŞE (İÇEN/İ) ile 2 ŞİŞE (İÇEN/İ) ile 3 ŞİŞE (İÇEN/İ)

( "Aslan" yapar. İLE "Maymun" yapar. İLE "Domuz" yapar. )


- İÇKİ ile/ve/değil/yerine İÇECEK


- İÇKİ ile/değil/yerine İÇİT

( İçinde alkol bulunan içecek. | İçki içme işi. İLE/DEĞİL/YERİNE İçilecek şey. )


- İÇKİN/IMMANENT ile/ve TİNSEL/AŞKIN/TRANSANDANS

( İçrek/Ezoterik bilgi. İLE/VE Evrenselin bilgisi. )

( AŞKINSAL/TRANSANDANTAL: Ampirik deneyimi ya da matematiği vb. olanaklı kılanlar.
* Uzay - Zaman
* İmgelemin/Muhayyilenin Şemaları
* Kategoriler(Şemaların birliği)
* Saf akıl kavramları/muhakemeyi olanaklı kılanlar]
(Bunların hepsi saf ya da apriori olarak [ampirik olmayan olarak] var olanlar.)
(Kendinde şey[Ding an sich] ya da Tanrı, Ruh gibi numen değillerdir.)
(Ampirik olanı belirleyen olarak var olabilenler.)
(Ampirik deneyimin teşrihi[Alm. Zergliederung] üzerinden, anlamlı bir biçimde konuşulabilenler.)

Zergilederung (İng. Dissection): Ampirik deneyimin şerh edilmesi üzerinden söz konusu deneyimi olanaklı kılan unsurların açığa çıkarılması. )


- İÇKİN/LİK ile/ve/değil BAŞAT/LIK


- İÇKİN ile/ve İÇSEL

( IMMANENT vs./and INTERNAL )


- İÇKİN = MÜNDEMİÇ = IMMANENT[İng., Fr., Alm.] = IMMANENS[Lat.]


- İÇKİN ile/ve SAKLI

( IMMANENT vs./and HIDDEN )


- İÇKİYLE SARHOŞLUK ile/değil/yerine AŞK İLE SARHOŞLUK

( Biri, iki gösterir. İLE/DEĞİL/YERİNE İkiyi [çeşitliliği/herşeyi], bir gösterir. )


- İCL[Ar.] ile İCL[Ar.]

( Boyun tutukluğu, ağrısı. İLE Eril buzağı, dana. )


- İÇLEM = TAZAMMUN = COMPREHENSION[İng.] = COMPRÉHENSION[Fr.] = INHALT[Alm.] = COMPREHENSIO[Lat.]


- İÇLİ-DIŞLI (OLMAK)


- İCMÂ'[< CEM]:
TOPLAMA, BİRARAYA GETİRME


- İCMÂ[Ar.] ile/ve/||/<> İTTİFAK[Ar.]


- İCMÂ ile/ve/II TEVÂTÜR

( Fıkıh'ta. İLE/VE/II Hadis'te. )


- ICO[INITIAL COIN OFFERING] ile/>< IPO[INITIAL PUBLIC OFFERING]


- İCRÂ HEYETİ değil/yerine/= YÜRÜTME KURULU


- İCRÂ KUVVETİ değil/yerine/= YÜRÜTME GÜCÜ


- İCRÂ[Ar.] değil/yerine/= YÜRÜTME


- İCRA/CI ile/ve/<> SANAT/ÇI


- İCRÂ ve/> İHYÂ


- İCRÂ ile/ve/||/<> İNFAZ


- İCRA ile/ve TERENNÜM[Ar.]

( Seslendirilmek üzere belirlenmiş şarkıyı/şarkıları söylemek, icra etmek. İLE/VE Güzel ve alçak sesle şarkı söyleme. )


- İCRAAT[Ar.] değil/yerine/= İŞ YAPMA; UYGULAMALAR


- İCRACI ile BESTELEYEN/BESTECİ/BESTE-KÂR[Fars.]/KOMPOZİTÖR/COMPOSITEUR[Fr.]


- İCRACI ile DÜZENLEYİCİ(KOMPOZİTÖR)


- İCRÂÎ KURUL ile/ve/||/<>/< İSTİŞÂRÎ KURUL


- İÇREK = BÂTINÎ = ESOTERIC[İng.] = ÉSOTÉRIQUE[Fr.] = ESOTERISCH[Alm.] = ESO[Yun.]


- İÇSEL FUKARALIK ile/ve/<> EN BÜYÜĞÜN SAHİPLENİLMESİ

( INNER POVERTY vs./and/<> TO CLAIM THE BIGGEST )


- İÇSEL TARİH ile/ve/||/<> DIŞSAL TARİH


- İÇSEL" ve/||/<> DÜŞÜNSEL


- İÇSEL/LİK ile/ve/||/<> İLKESEL/LİK


- İÇSEL ile İÇKİN


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<> "İYİ-KÖTÜ" BİRLEŞTİRMESİ


- İÇSELLEŞTİRME ve/||/<> COŞKU


- İÇSELLEŞTİRME ve/+/||/<>/> İŞSELLEŞTİRME


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<>/> KAVRAMA/KAVRAMSALLAŞTIRMA


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<>/>/< KAYNAĞINA YÖNELME/KAYNAĞINDAN YARARLANMA


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<>/> NORMALLEŞTİRME


- İÇSELLEŞTİRME ile ÖZÜMSEME


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve SAHİP ÇIKMAK


- İÇSELLEŞTİRME ile/> SÜREKLİLİK/SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve YAŞAMA YANSITMA

( INTERNALIZATION vs./and PROJECTION TO THE LIFE )


- İÇSELLİK ile/ve KENDİLİK

( INNERNESS vs./and SELFNESS )


- ICT/INFORMATION AND COMMUNICATION TECHNOLOGY[İng.] değil/yerine/= BİLGİ VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ


- İÇTEN BOZULUŞ ile/ve DIŞTAN BOZULUŞ

( INNER CORRUPTION/SPOIL vs./and OUTER CORRUPTION/SPOIL )


- İÇTEN İÇE (ÜZÜLMEK)


- İÇTEN PAZARLIKLI ile İKİYÜZLÜ


- İÇTENLİK (SIDK)


- İÇTEPİ ile İÇGÜDÜ

( Toplumda(kilerde)n. İLE Doğadan. )

( ... vs. INSTINCT )


- İCTEZE'E[Ar.] ile BİH[Ar.] ile İKTEFÂ BİH[Ar.]


- İCTİBÂ ile/ve/<> HİDÂYET

( Seçme. | Toplama. İLE/VE/<> Doğru yol. | Hakk yoluna erişme. )


- İCTİBÂ ile/ve/||/<>/> İSTİFÂ ile/ve/||/<>/> İHTAR ile/ve/||/<>/> İSTİNÂD

( Seçme. | Toplama. İLE/VE/||/<>/> Affını isteme. | Bir işten kendi isteğiyle çekilme. İLE/VE/||/<>/> Anımsatma. | Dikkatini çekme, tenbih. İLE/VE/||/<>/> Dayanma. | Güvenme. | Senet, delil, hüccet sayma. )


- İCTİHÂD:
I. DÖNEM/DEVİR ile/ve/||/<>/> II. DÖNEM/DEVİR ile/ve/||/<>/> III. DÖNEM/DEVİR


- İCTİHÂD[< CEHD]/İÇTİHAT ve İSTİNBÂT

( Nefsin, güç tüketerek bir şey elde etmesi. | Gücü, kuvveti yettiği kadar çalışma. | Fıkıh'ta, yed-i tûlâ sahibi, büyük din âlimlerinin, Kur'ân-ı Kerîm ve Ahâdis-i Nebevviye'ye dayanarak ortaya koydukları şer'î düstur. | Birinin, bir şeyden, anlam ve hüküm çıkararak, o iş hakkındaki düşüncesi, görüşü. İLE Bir söz ya da işten, gizli bir anlam çıkarma. Açık olmayarak, dolayısıyla, zımnen anlama. )


- İCTİHÂD[Ar.] ile KIYAS[Ar.]


- İCTİHÂD ile EMSAL


- İCTİHAD ile FIKIH

( Dil + Anlam. Büyük din âlimlerinin Kur'ân-ı Kerim ve Hadis-i Nebeviyye'ye dayanarak vazettikleri karar. İLE -Fetva, -Mezhep, -Kanun, -Yargı )


- İCTİHAD ile İSTİDLÂL


- İCTİHAD >< TAHKÎK


- İÇTİHAT, İÇTİHÂD değil/yerine/= GÖRÜŞ; ANLAYIŞ/KAVRAYIŞ

( Görüş, özel görüş, anlayış, kavrayış. | Yasada ya da örf ve âdet tüzesinde uygulanacak kuralın açıkça ve ikirciksiz olarak bulunmadığı konularda, yargıcın ya da tüzecinin düşüncelerinden doğan sonuç. )


- İÇTİHAT değil/yerine/= ÖZGÖRÜ


- İCTİMA-İ NAKİZEYN ile İRTİFÂ-İ NAKİZEYN


- İCTİMÂ-İ ŞERÂİT ve/||/<> İMTİNÂ-İ MEVÂNİ

( Koşulların, biraraya gelmesi. VE/||/<> Engellerin, ortadan kalkması. )


- İÇTİMA/İNİKAT değil/yerine/= TOPLANMA/TOPLANTI

( Toplanma, toplantı. | Askerlerin, silahlı ve donatılı olarak toplanmaları. | [gökbilim] Kavuşum. )


- İÇTİMA değil/yerine/= KAVUŞUM


- İCTİMÂÎ/YYE[Ar.] değil/yerine/= TOPLUMSAL


- İCTİNÂB[Ar.] ile İMTİNÂ[Ar. < MEN]

( Sakınma, çekinme, uzaklaşma. İLE Çekinme, geri durma. | Olanaksızlık, olamayış. )


- İCTİNÂB/İHTİYAT[Ar.] değil/yerine/= SAKINMA, ÇEKİNME, UZAKLAŞMA


- İCTİRÂ'[Ar. < CÜR'ET] ile İCTİRÂ'[Ar. < CÜR'A] ile İCTİRÂH[Ar.]

( Yeltenme, cesâret etme, cür'et etme. İLE Suyu birden içme.[soluk almadan] İLE El emeği karşılığından kazanılan para ile geçinme. )


- İCTİVÂ'[Ar.] ile İCTİVÂR[Ar.]

( İğrenme, tiksinme. İLE Civar, komşu olma, muhit yapma. )


- ICU/İNTENSIVE CARE UNİT[İng.] değil/yerine/= YOĞUN BAKIM ÜNİTESİ, YOĞUN BAKIM BİRİMİ


- ÎFÂ[< VEFÂ] ile/ve/<> İCRÂ[< CEREYÂN | çoğ. İCRÂÂT]

( Ödeme, yerine getirme. | Bir işi yapma. | İş görme. İLE/VE/<> Akıtma, akıtılma. | Yapma, yerine getirme, bir işi yürütme. | Bir müzik parçasını çalarak gösterme. | Borçlunun, alacaklıya karşı ödemekle yükümlü bulunduğu bir şeyi, adlî bir oluşum aracılığıyla elde etme. )


- İFADE ve/<> İÇGÖRÜ


- İFNÂ ile/değil/yerine İCBAR ile/değil/yerine İKNÂ


- İHMÂLÎ ile/ve/<> İCRÂÎ


- İHSÂN[Ar.] ile İCMÂL[Ar.]


- İHTİSÂR[Ar.] ile ÎCÂZ[Ar.]


- İHTİVÂ ETMEK değil/yerine/= İÇERMEK


- İHTİVA(EDEN) değil/yerine/= İÇERME/İÇEREN


- İLKELER ile/ve/değil İÇERİK

( [not] PRINCIPLES vs./and/but CONTENT )


- İLZÂM ile/ve/<> İCBÂR


- İMALÂT ile/ve İCAT

( PRODUCTION vs./and INVENTION )


- İMGE ile İÇGÖRÜ


- INCLUSIVE[İng.] değil/yerine/= İÇLEYİCİ


- INFİLTRASYON/INFILTRATION[İng.] değil/yerine/= İÇE SIZMA


- INFIX değil/yerine/= İÇEK


- INFIXATION değil/yerine/= İÇEKLEME


- INFLAKS/INFLUX[İng.] değil/yerine/= İÇ AKIM


- INFLOW[İng.] değil/yerine/= İÇE AKIŞ | GİRİŞ


- İNKORPORASYON/INCORPORATION[İng.] değil/yerine/= İÇE KATIM


- İNŞÂ ile İCRÂ


- İNSİYÂK[Ar.] değil/yerine/= İÇGÜDÜ | ARDI SIRA GİTME | BİR GÜCÜN ETKİSİYLE ÇEKİLİP GİTME


- INTERİYOR/INTERIOR[İng.] değil/yerine/= İÇ BÖLÜM


- INTERNAL STRUCTURE değil/yerine/= İÇYAPI


- INTERNAL[İng.] değil/yerine/= İÇ | İÇERLİ


- INTERNALİZASYON/INTERNALIZATION[İng.] değil/yerine/= İÇSELLES¸TİRME


- İNTROJEKSİYON/INTROJECTION[İng.] değil/yerine/= İÇE ATIM


- İNTROSPEKSİYON/INTROSPECTION[İng.] değil/yerine/= İÇE BAKIS¸


- İNTROVERSİYON/INTROVERSION[İng.] değil/yerine/= İÇE DÖNÜKLÜK


- INTROVERT[İng.] değil/yerine/= İÇE DÖNÜK BİREY/ÖRGEN


- İNVAJİNASYON/INVAGINATION[İng.] değil/yerine/= İÇ İÇE GEÇME


- İNVOLÜSYON/İNVOLUTION[İng.] değil/yerine/= İÇE ÇEKİLME


- İRCÂ ve/||/<>/>/< İCRÂ

( Dönmek. VE/||/<>/>/< Uygulamak/eylemek/işlemek/yürütmek. )


- İSTEK ile/ve/<> İÇGÜDÜ

( DESIRE vs./and/<> INSTINCT )

( İKHA ile/ve/<> ... )


- İSTİAP ETMEK değil/yerine/= İÇİNE ALMAK/SIĞDIRMAK


- İTGES/CONTENT-BASED İMAGE RETRİEVAL SYSTEM[İng.] değil/yerine/= İÇERİK TABANLI GÖRÜNTÜ ERİŞİM DÜZENİ


- İTKİ ile İÇGÜDÜ

( IMPULSION vs. INSTINCT )


- İYS/CONTENT MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= İÇERİK YÖNETİN DÜZENİ


- IZDIRAP değil/yerine/= İÇVURAN


- İZİN ile/ve İCÂZE


- KABUL ile/ve/değil/<> İÇSELLEŞTİRME


- KANAMALAR:
DIŞ ile/ve/||/<> İÇ ile/ve/||/<> DELİKLERDEN[doğal] ile/ve/||/<> ATAR DAMAR ile/ve/||/<> TOPLAR DAMAR ile/ve/||/<> KILCAL DAMAR

( [Burun Kanaması]
- Hasta/yaralı sakinleştirilir, oturtulur.
- Başı hafifçe öne eğilir.
- Burun kanatları, 5 dk. süre ile sıkılır.
- Uzman bir doktora gitmesi sağlanır.
)

( [Kulak Kanaması]
- Hasta/yaralı, sakinleştirilir.
- Kanama hafifse kulak, temiz bir bezle temizlenir.
- Kanama ciddi ise kulağı tıkamadan temiz bir bezle kapanır.
- Bilinci yerindeyse hareket ettirmeden sırtüstü yatırılır, bilinçsiz ise kanayan kulak üzerine yan yatırılır.
- Kulak kanaması, kan kusma, anüs, üreme organlarından gelen kanamalarda hasta/yaralı, kanama örnekleri ile uzman doktora sevk edilir.
)


- KARIŞMAK ile/ve İÇİNE GİRMEK

( TO MIX vs./and GET INSIDE )


- KARIŞTIRMAK ile İÇ İÇE GEÇİRMEK


- KASVETLİ değil/yerine/= İÇSIKAN


- KAVRAM OLGUSU ile/ve İÇ OLGULAR

( FACT OF CONCEPT vs./and INNER FACTS )


- KAVRAM ve/||/<> SİMGE ve/||/<> İÇ DENEYİM


- KENDİ DIŞINDAKİ DÜNYAYI: BİLMEYEN >< BİLEN ile İÇ DÜNYASINI: BİLMEYEN >< BİLEN

( Câhil. >< Âlim. İLE Gâfil. >< Ârif. )


- KENDİ/NDE ile/ve İÇİ/NDE

( İç gerçeğinizin çabası süresiz olarak sizinledir. )

( İçe yönelin ve öteye geçin. )

( İçsel serüveni bir yaşam biçimi olarak kabul etmedikçe, sizin için keşif olanaklı değildir. )

( Kurtuluş için gereksiniminiz olan, hemen ulaşacağınız yerdedir. )

( SELF/ONSELF vs./and INSELF
The grace of your inner reality is timelessly vs. you.
Go within, go beyond.
Unless you accept inner adventure as a way of life, discovery will not come to you.
What you need for salvation is already within your reach. )


- KENDİNDE ile/ve/||/<> İÇİNDE


- KEŞF ile İCÂD ile İNŞÂ


- KEŞİF(/KAŞİF) ile İCAT(/MUCİT)


- KİŞİ/İNSAN:
DÜŞKÜN ile/değil/yerine/>< İÇKİN

( Gövde/haz odaklı/lık. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Akıl öncelikll/lik. )


- KİŞİLER İÇİN:
"BİR TANESİ" değil İÇLERİNDEN BİRİ


- KİŞİSEL YÖNETİM ile/ve/<> İÇSEL YÖNETİM

( PERSONAL DEVELOPMENT vs./and/<> INNER MANAGEMENT )


- KOŞULLAR:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ ile/ve/||/<> GENEL ile/ve/||/<> ÖZEL ile/ve/||/<> KİŞİSEL ile/ve/||/<> FİZİKSEL ile/ve/||/<> ZİHİNSEL ile/ve/||/<> ZORUNLU ile/ve/||/<> İTİBARİ ile/ve/||/<> YAKIN ile/ve/||/<> UZAK


- KUİPER KUŞAĞI:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ

( [uzaklık] 4.02 ışık saati. İLE/VE/||/<> 6.79 ışık saati. )

(

)


- KULAK ile/ve/<> İÇ KULAK

( ... İLE/VE/<> Kulağın işitme sinirlerinin bulunduğu bölümü. )


- KÜLTÜR:
İÇGÜDÜ ve/>/+ İÇTEPİ ve/>/+ DÜŞÜNCE ve/>/+ İNANÇ


- MAHİYET[Ar.] değil/yerine/= İÇYÜZ


- MAHİYET[Ar.] değil/yerine/= ÖZLÜK/İÇYÜZ

( Bir şeyin durumu. | Kişi. )


- MAHREM değil/yerine/= İÇREK, GİZLİ


- MAZMUN değil/yerine/= İÇANLAM


- MEDİYAL/MEDIAL[İng.] değil/yerine/= İÇ YAN


- MEKÂN:
BOŞLUK ile/ve İÇ İÇE GEÇMİŞLİK

( Platon. İLE/VE/||/<>/> Aristoteles. )

( TO KENON ile/ve TOPOS/KHORA )


- MEKÂNDA BULUNMAK ile ... İÇİNDE OLMAK


- MENDİL HEDİYE ETMEK değil/ve İÇİNDEKİNİ GİZLEMEK

( Hediye edilen mendiller içindeki altın ya da paranın görünmemesini sağlamak içindi(r). )


- MEVCÛD ve/||/<>/> İCÂD

( Varolanlar olmadan, türetme[/icâd] olmaz. )

( İnsan. VE/||/<>/> Ürettikleri/üretilenler. )


- MU'ÂRAZA[Ar.] ile İCRÂU'L-İLLET Fİ'L-MA'LÛL[Ar.]


- MÜCÂVERE[Ar.] ile İCTİMÂ'[Ar.]


- MUHÂFAZA ile/ve için MERHAMET


- MUHÂFAZA ile/ve için SEVGİ


- MUHTEVÂ/LI / MUHTEVİYAT / MAZRUF[Ar.] yerine İÇERİK/Lİ


- MÜLHEM[Ar.] değil/yerine/= İÇE DOĞMUŞ, ESİNLENİLMİŞ


- MÜNDEMİÇ[Ar.] değil/yerine/= İÇKİN


- MÜNDERECÂT[Ar.] değil/yerine/= İÇİNDEKİLER


- MÜR(Ş)İD ile/ve İÇTEKİ MÜR(Ş)İD

( İrşâd eden, aydınlatan. )

( Dıştaki Mürşit'e götüren içteki Mürşit'tir. )

( Dıştaki Mürşit talimat verir, içteki Mürşit güç gönderir; atik ve dikkatli uygulama Mürit'e düşer. )

( Mürşit'in rolü sadece öğretmek, direktif ve cesâret vermektir. )

( Bir mürşidin gerçek rolü, müritlerinin zihinlerindeki ve gönüllerindeki cehaleti kovmaktır. )

( Mürşit'in işi, kendi deneyimi ve başarısı sayesinde size cesâret vermektir. )

( Mürşit, yalnızca cesâret verebilir. )

( Mürşit, talebi doğurandır / talep edilmeyi sağlar. )

( Bilincinize vâki olan her şey sizin Mürşit'inizdir. )

( Bilincin ötesindeki Saf Farkındalık, en yüce Mürşit'tir. )

( Mürit içtenlikli değilse ona bir Mürit denilemez. Mürşit, tepeden tırnağa sevgi ve özveri değilse, ona bir Mürşit denilemez. )

( Mürit bir kez anladığında, o anlayışı doğrulayan eylemi yerine getirmek de ona düşer. )

( Mürit ve kişinin iç gerçeği aslında birdir ve aynı hedefe doğru birlikte çalışır - zihnin kurtarılması ve esenliği. )

( Mürit, tüm düzeylerde kendi evinde gibidir ve onun enerjisi ve sabrı tükenmek bilmez. )

( Kişinin müritliği sözel düzeyde değil, fakat onun varlığının sessiz derinliklerindedir. )

( Tüm evren, Mürşit'inizdir. )

( Asla Mürşit-siz değilsiniz. )

( Allah, gövdeyi ve zihni verir, Mürşit ise onları kullanma yolunu gösterir. Fakat kaynağa geri dönüş, o sizin işinizdir. )

( Mürşit, sadece gökyüzünü işaret edebilir, yıldızları görmek sizin işinizdir. )

( Mürşit ve mürit, tek bir şeydir; tıpkı mum ve alevi gibi. )

( Ebedi Mürşit yolun kendidir. Hedefin yol olduğunu ve sizin de her zaman yolda olduğunuzu, hedefe varmak için değil, fakat onun güzelliğinin ve bilgeliğinin tadına varmak için yolda olduğunuzu bir kez idrak ederseniz; hayat bir görev, bitirilmesi gereken bir iş olmaktan çıkar, doğal ve sade bir hal alır, başlıbaşına bir vecit hali olur. )

( Mürşit'in kim olduğu önemli değildir - onların hepsi sizin iyiliğinizi ister. Önemli[öncelikli] olan, mürittir - onun dürüstlüğü, ciddiyeti ve içtenliği. )

( Doğru Mürit, sürekli doğru Mürşit'i bulacaktır. )

( Reşit olmayınca mürşit olunamaz. )

( Anlamıyorsak kalbimizi, görmüyorsak gözümüzü, teslim ederiz bilene. )

( Sarhoşluk, ilham iledir. İlham, mürşid sözüdür. )


- MÜSTERİH OLMAK değil/yerine/= İÇİ İNÇ OLMAK


- MÜSTERÎH[Ar. < RAHAT] değil/yerine/= İÇİ RAHAT / KAYGISIZ


- MUZDARİP değil/yerine/= İÇVURUK/ÇEKENLİ


- NAKZ ile/ve/||/<> TAHSİS ile/ve/||/<> TAMİM ile/ve/||/<> İCMÂL ile/ve/||/<> TEFSİR

( ANNULATION avec LA RESTRICTION DU SENS OU DE LA PORTEE avec EXTENSION DU SENS OU DE LA PORTEE avec COLLECTIF avec ANNOTATION )


- NEGATİF/LİK ile/ve İÇEDÖNÜK/LÜK

( NEGATIVE/NESS vs./and INTROVERT/NESS )


- NESNE İLİŞKİLERİ ile/ve/||/<> İÇSELLEŞTİRİLMİŞ NESNE İLİŞKİLERİ


- NÜFÛZ ETMEK değil/yerine/= İÇEGEÇMEK/İÇİNE İŞLEMEK


- OL!:
İÇİNDE ve/||/<> KIÇINDA ve/||/<> BAŞINDA ve/||/<> YANINDA

( Tarlan varsa. VE/||/<> Teknen varsa. VE/||/<> İşin varsa. VE/||/<> Eşin varsa. )


- ÖNCELİK/SONRALIK ile/ve/değil/yerine İÇİÇELİK


- ÖNSES (DÜŞMESİ) ile/ve/||/<> İÇSES (DÜŞMESİ) ile/ve/||/<> SONSES (DÜŞMESİ)

( Sözcük başındaki ilk ses. İLE/VE/||/<> Sözcüğün, önses ve sonsesi arasında kalan ses ya da sesler. İLE/VE/||/<> Sözcük sonundaki son ses. )

( ARSLAN > ASLAN ile/ve/||/<> ISICAK > SICAK | ISITMA > SITMA ile/ve/||/<> YAYLAG > YAYLA | ARIG > ARI )


- ÖRGENLER ile/ve İÇ ÖRGENLER

( ORGANS vs./and INTERNAL ORGANS, VISCERA )


- OTİZM[Fr. < Yun.] değil/yerine/= İÇEYÖNELİKLİK


- ÖZ ile/ve İÇ

( ESSENCE vs./and INSIDE )


- ÖZDEŞLİK ile/ve İÇ BÜTÜNLÜK

( IDENTITY vs./and INNER INTEGRITY )


- ÖZDEŞLİK ile/değil İÇİÇELİK


- ÖZEL DUYULAR ile/ve/<> YÜZEYEL DUYULAR ile/ve/<> DERİN DUYULAR ile/ve/<> İÇ DUYULAR


- ÖZGÜRLÜK ile/ve İÇ ÖZGÜRLÜK

( Nedeni, kendinde olmak, kendi dışında olmamak. İLE/VE ... )

( Özgürlük, hiçbir karşılık beklemeksizin yapılan iş/hizmettir. )

( Özgürlük, üzüntüden kurtulmuşluk demektir. )

( Özgürlük, kendini sınırlayabilme gücüdür. )

( Özgürlük, zorunluluğun bilincidir. )

( Özgürlük, ancak ve sadece, tarih ve kültürde olanaklıdır. )

( Özgürlük isteği ve iradesi olmadıkça özgürlük kazanılamaz ve korunamaz da. )

( Özgürlük, bazı yöntemlerin ya da koşulların ustaca uygulanması ya da kullanılması sonucu kazanılmaz. O, nedensel sürecin ötesindedir. Onu hiçbir şey zorlayamaz ya da engelleyemez. )

( Eğer özgür olmak istiyorsanız, özgürlüğe en yakın olan adımı atmayı ihmal etmeyin. )

( Özgürlüğe ulaşmak için çaba göstermelisiniz. )

( Bir şey ile özdeşleşmemek, doğal ve kendiliğinden olursa, o, özgürleşmedir. )

( İhtiras, emel kişiseldir, özgürleşme ise kişisel olandan kurtuluştur. )

( Özgürleşme, keşfetme özgürlüğü demektir. )

( Özgürleşme, bir elde ediş, bir kazanma meselesi değil, bir cesâret meselesidir. )

( Özgürleşme, özgür olduğunuza inanma ve ona göre davranma cesâretidir. )

( Özgürleşme, doğal bir süreçtir ve sonuçta, kaçınılmazdır. Fakat onu şimdi'ye getirmek sizin gücünüz dahilindedir. )

( Özgürleşmede, emelin hem öznesi, hem nesnesi artık yoktur. )

( "Anlayış yoluyla özgürleşme", kadîm ve basit bir yoldur. )

( Özgürlük, terk edişten geçer. )

( Özgürleştirecek olan, açık ve berrak görüştür. )

( Birlik, özgürleştirir; özgürlük, birleştirir. )

( Sükûnet içinde ve bağımlılıklardan kurtulmuş olmak, her türlü kişisel çıkar endişelerinin, her türlü bencilce hesapların erişemeyeceği bir yerde durmak, özgürlüğe ulaşmanın kaçınılmaz şartıdır. )

( Bir kalemin minicik ucu nasıl sayısız resim çizebilirse, öylece, farkındalığın boyutsuz noktası da koskoca evrenin içeriğini çizer. Siz işte o noktayı bulun ve özgür olun. )

( Kişinin, canının istediğini yapma keyfiyeti, bağımlılıktır. Halbuki, kişinin yapması gerekeni, doğru olanı yapma olanağı, gerçek özgürlüktür. )

( Sizi hiçbir şey özgür kılamaz, çünkü siz özgürsünüz. )

( Fincanın içindeki boşluk özgürdür. O ancak fincana ilişkin olarak görüldüğünde, fincanın içinde sayılabilir. )

( Huzuru olan kişi özgür olur ve özgür olan kişi de başkalarını özgürlüğe ulaştırır. )

( Yağmurun izlediği gökgürültüsü, özgürlüğe kavuşmayı simgeler. )

( Unutmak zorunda değiliz; arzu ve korku son bulunca, tutsaklık da biter. )

( Tutsaklığı yaratan, karakter ve mizaç dediğimiz, duygusal bağlılıklar, sempati ve antipatilerin oluşturduğu davranış kalıplarıdır. )

( Unity, liberates; freedom, unites. )

( image

ÖZGÜRLÜK[Sümerce] )

( Freedom is freedom from worry.
You must strive for liberation.
Freedom comes through renunciation.
Non-identification, when natural and spontaneous, is liberation.
If you desire to be free, neglect not the nearest step to freedom.
Ambition is personal, liberation is from the personal.
Liberation is not the result of some means skilfully applied, nor of circumstances. It is beyond the causal process. Nothing can compel it, nothing can prevent it.
In liberation both the subject and the object of ambition are no longer.
Liberation is not an acquisition but a matter of courage.
Liberation is to believe that you are free already and to act on it.
Liberation is a natural process and in the long run, inevitable. But it is within your power to bring it into the now.
The ancient and simple way of liberation through understanding.
It is clarity that is liberating.
As the tiny point of a pencil can draw innumerable pictures, so does the dimensionless point of awareness draw the contents of the vast universe.
To be quite detached, beyond the reach of all self-concern, all selfish consideration, is an inescapable condition of liberation.
Nothing can set you free, because you are free.
Freedom cannot be gained nor kept without will-to-freedom.
Freedom to do what one likes is really bondage, while being free to do what one must, what is right, is real freedom.
The space within the cup is free. It happens to be in the cup only when viewed in connection vs. the cup.
You need not forget; when desire and fear end, bondage also ends.
It is the emotional involvement, the pattern of likes and dislikes which we call character and temperament, that create the bondage. )

( FREEDOM vs./and INTERNAL FREEDOM )

( ZIYOU )


- PENETRANS/PENETRANCE[İng.] değil/yerine/= İÇE GEÇİŞ, İÇE İŞLEME


- PƏRT OLMAQ[Azr.] = İÇERLEMEK[Tr.]


- PİŞMANLIK ile/ve/yerine (İÇ) HESAPLAŞMA


- PRONASYON/PRONATION[İng.] değil/yerine/= İÇE DÖNME (KOL VB.)


- PROTOPLAZMA ile/ve/<> İÇPLAZMA

( ... İLE/VE/<> Bir gözeli canlılarda, protoplazmanın merkez bölümüne verilen ad. )


- RUH:
ETKİSİYLE/SONUÇLARIYLA BİLİNEN ile/ve/<> İÇERİĞİYLE/KAPSAMIYLA BİLİN(E)MEYEN


- SAHTE/LİK ile/değil/yerine/>< İÇTEN/LİK


- SAKİN/LİK ile İÇİNE KAPANIK/LIK

( Bilinçle. İLE Olumsuz, zihinsel dalgalanmalarla. )


- SAMİMÎ(YET) değil/yerine/= İÇTEN/LİK


- SANAT:
İSPAT değil İCRÂ


- SEFÂLET ile/ve/değil İÇ SEFÂLET


- SELÂHİYET ile/ve İCÂZET


- SEVMEK:
"İŞİNE GELDİĞİ GİBİ" ile/değil/>< İÇİNDEN GELDİĞİ GİBİ


- SEZGİ/ÖKE(DEHÂ):
ZEKÂ ve/+ İÇGÜDÜ


- SEZGİ ile İÇGÜDÜ

( INTUITION vs. INSTINCT )


- SEZGİ ile İÇSEL ALGI

( INTUITION vs. INNER PERCEPTION )


- SIDK[Ar.] ile İÇTEN BAĞLILIK

( Doğruluk, gerçeklik. | İçten bağlılık. )


- ŞİİR ile/ve İCAZ

( ... İLE/VE Az sözle çok şey anlatma. )


- SIKI-FIKI (OLMAK) ile/ve İÇLİ-DIŞLI (OLMAK) ile/ve YÜZ-GÖZ (OLMAK)


- SIKICI ile İÇ KARARTICI


- SİMGE:
İÇKİN ile/ve/||/<> AŞKIN


- SİNSİ ile İÇTEN PAZARLIKLI


- SÖZLEŞMEDE:
İYİ NİYET ve/||/<>/> SADÂKAT ve/||/<>/> İÇERİK

( Adının geçmesiyle. VE/||/<> İmza atarak. VE/||/<> Uygulayarak. )


- SU(KEVSER):
ACI/TATLI değil İÇİMLİ/İÇİMSİZ


- SUR ile/ve İÇ KALE


- SÜREÇ ile/ve İÇERİK

( PROCESS vs./and CONTENT )


- SUSABİLMEK/SUSABİLEN:
İCÂBEN ile/ve/değil/||/<>/< EDEBEN


- SÜSLEME ve/||/<>/> İÇ KAPAK SÜSLEMESİ

( ... VE/||/<>/> XVI. ve XVII. yy.'da, sanatların zirvesiydi. )


- TAFSİL ile/ve İCMÂL


- TANIKLIK ile/ve/||/<> İÇ TANIKLIK ile/ve/||/<> GELİŞTİRİCİ TANIKLIK


- TAZAMMUN[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= İÇERMEK | İÇLEM


- TAZAMMUN değil/yerine/= İÇLEM


- TEPİ = İÇTEPİ

( Bir işi yapmak, harekete geçmek için duyulan ve bireyin engelleyemeyeceği kadar güçlü istek, itki. )


- TERS AÇI ile İÇ TERS AÇI

( ... İLE İki koşut doğruyu kasan üçüncü bir doğrunun iki yanında ve koşutların içinde altlı üstlü ortaya çıkan dört açıdan her biri. )


- TEVHİD:
DIŞARI DOĞRU değil İÇERİ DOĞRU


- TİN ile İÇGÜDÜ

( SPIRIT vs. INSTINCT )

( JINGSHEN ile BENNENG )

( ... ile İNSİYAK/SEVK-İ TABİİ )


- TIPTA:
GENEL CERRAHİ ile/ve/||/<> İÇ(DAHİLİYE) ile/ve/||/<> KADIN-DOĞUM ile/ve/||/<> ÇOCUK HASTALIKLARI


- TOPLUMBİLİM = İÇTİMAİYAT = SOCIOLOGY[İng.] = SOCIOLOGIE[Fr.] = SOZIOLOGIE[Alm.] = SOCIOLOGIA[İsp.]


- TRANSLÜMINAL/TRANSLUMINAL[İng.] değil/yerine/= İÇ BOŞLUKTAN


- TRANSPARAN[İng. < TRANSPARENT] değil/yerine/= İÇ GÖSTERİR


- TÜMCE ile İÇTÜMCE

( ... İLE Bir tümce içinde, tümleç gibi kullanılan iç tümce.[Örnek: Bakan, "Aylıklar, yılbaşından önce verilecektir." dedi.] )


- TÜNEL değil/yerine/= İÇGEÇİT/İÇYOL


- USÛL-Ü FIKIH'TA:
KİTAP ile/ve/||/<> SÜNNET ile/ve/||/<> İCMÂ ile/ve/||/<> KIYAS


- UYUKLAMA ile İÇ GEÇMESİ


- VEKÂLET ile/değil İCÂZET


- VESTIBÜLER/VESTIBULER[İng.] değil/yerine/= İÇ KULAKLA İLGILİ)


- VISCERAL = İÇ ÖRGENSEL


- VİSER/VISCUS (VİSCERA)[İng.] değil/yerine/= İÇ ÖRGEN


- VİSERAL/VISCERAL[İng.] değil/yerine/= İÇE AIT | İÇ ÖRGENE AIT


- YANILSAMADA/YANILTMADA:
"YERDEN KALDIRMA" ile/ve/||/<> "GÖRÜNÜŞTEN KALDIRMA" ile/ve/||/<> "ÜRETİM" ile/ve/||/<> "AKTARIM" ile/ve/||/<> "YER DEĞİŞTİRME" ile/ve/||/<> "İÇİNE GEÇİRME" ile/ve/||/<> "YENİDEN OLUŞTURMA" ile/ve/||/<> "KAÇIRMA/ÇIKARMA" ile/ve/||/<> "UZTAŞIMA" ile/ve/||/<> "ÖNGÖRÜ"

(

)

( LEVITATION vs./and/||/<> VANISH vs./and/||/<> PRODUCTION vs./and/||/<> TRANSFORMATION vs./and/||/<> TRANSPOSITION vs./and/||/<> PENETRATION vs./and/||/<> RESTORATION vs./and/||/<> ESCAPE vs./and/||/<> TELEPORTATION vs./and/||/<> PREDICTION )


- YARALANMA/TRAVMA SAĞALTIMI/TERAPİSİ BASAMAKLARI/NDA:
İŞLEYİŞ ile/ve/||/<> KAPSAMA ile/ve/||/<> GÜÇLENDİRME ile/ve/||/<> BİLİŞSEL VE DAVRANIŞSAL DEĞİŞİM ile/ve/||/<> İÇGÖRÜSEL VE DİNAMİK DEĞİŞİM

( )


- YARDIM ile/ve/<> İÇ YARDIM

( Hizmet. İLE/VE/<> Himmet. )

( Başkasından/dışarıdan. İLE/VE/<> Kendinden. )


- YARIÇAP ile İÇ YARIÇAP

( ... İLE Düzgün bir çokgenin içine çizilen dairenin yarıçapı. )


- YEDİĞİMİZİ ile/ve/||/<> İÇTİĞİMİZİ

( İçelim! İLE/VE/||/<> Yiyelim!
[O kadar çok ve uzun süre çiğneyelim ki, lokmamız, katı değil sıvı duruma gelene gelsin ve yediğimiz şeyi yutma ve ancak içmiş olalım! İçtiklerimizi de, yavaş yavaş, çiğniyormuş gibi yutalım!] )


- YETERİNCE SU: İÇMEMEK ile/değil/yerine/>< İÇMEK

( Gövdede, çok fazla, bilinmedik ve beklenmedik hastalık/sorun oluşur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sağlık durumu pek bozulmaz. )


- YETKEYE BAŞVURMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
BİR BİLENE SORMA ile/ve/||/<> YETERSİZ KAYNAK ile/ve/||/<> İNANCA BAŞVURMA ile/ve/||/<> ORTAK TUTUMA BAŞVURMA ile/ve/||/<> ÖBEK BASKISI ile/ve/||/<> YARARCI ile/ve/||/<> BEĞENDİRME ile/ve/||/<> DAYATMA ile/ve/||/<> İÇİNDEKİ DEĞİL DIŞINDAKİ(ZARF-MAZRUF) ile/ve/||/<> "GENETİK"

( ARGUMENT TO AUTHORITY vs./and/||/<> FALLACY OF UNQUALIFIED SOURCE vs./and/||/<> APPEAL TO BELIEF vs./and/||/<> APPEAL TO COMMON PRACTICE vs./and/||/<> BANDWAGON, PEER PRESSURE vs./and/||/<> PRAGMATIC FALLACY vs./and/||/<> APPEAL TO PERSONAL INTERESTS vs./and/||/<> FALLACY OF "IS" TO "OUGHT" vs./and/||/<> STYLE OVER SUBSTANCE vs./and/||/<> "GENETIC" FALLACY )


- YOL/CULUK:
DIŞARI DOĞRU değil İÇERİ DOĞRU


- YUMURTANIN KABUĞUNUN KIRILMASI:
DIŞARIDAN ile/değil/yerine/>< İÇERIDEN

( Ölüm. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yaşam. )


- ZAR ile/ve/<> İÇZAR

( ... İLE/VE/<> Çiçektozunu saran iki zardan, içte olanı. )


- ZERK[Ar.] değil/yerine/= İÇİTİM

( Bir sıvıyı, şırınga ile verme. )


- ZEVK değil/yerine/= İÇTAT




Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 13 kez incelenmiş/okunmuştur.