Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

G'LERDE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 29 Mart 2024 ]
itibariyle 2164 başlık/FaRk ile birlikte,
2573 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

(2/4)


- "GÖLGESİ YOKTU":
SAF NURDU ile/ve/değil GÖVDESİNE TAPMAZDI


- "GÖMMEK" değil/yerine/>< GÖRMEK


- "GÖNDERME" ile/ve/<> ANIMSATMA


- "GÖNÜL HIRSIZ(LIĞ)I" ile/ve/||/<> "AÇIK KAPI ARSIZ(LIĞ)I"


- "GÖNÜL VERMEK" ile/ve "GÖNÜL KOYMAK"


- "GÖNÜL YAPMAK" ve/||/<> RIZÂ DEVŞİRMEK


- "GÖRDÜĞÜM KADARIYLA" ile/ve/||/<> "BÜYÜK/AZ OLASILIKLA"


- "GÖREMİYORUZ" ile/değil/yerine PEK (FAZLA) GÖREMİYORUZ


- "GÖRENEDİR GÖRENE, KÖRE NEDİR KÖRE NE?" ile/ve "ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ, ANLAMAYANA DAVUL-ZURNA AZ"


- "GÖREV"İNİ YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> GEREĞİNİ YAPMAK


- "GÖRMEK" ile/ve KABUL ETMEK

( "TO SEE" vs./and TO ACCEPT )


- "GÖRMEYE DEĞER" değil "GÖRÜLMEYE DEĞER"


- "GÖRÜNTÜSÜ" ile/ve/değil/yerine İŞLEVSELLİĞİ

( [Beynin] Sağ yarımküresi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Sol yarımküresi. )


- "GÖRÜNÜRDE" değil GÖRÜNÜŞTE


- "GÖTÜ KALKMAK" ile/ve/değil/yerine "KANI BİTLENMEK"


- "GÖTÜRMEK" ile "YÜRÜTMEK"


- "GÖZ GÖRE GÖRE" ile/ve "BAĞIRA BAĞIRA"


- "GÖZ GÖRE GÖRE" ile "BAĞIRA BAĞIRA"


- "GÖZ ÖNÜNDE":
(")TUTMAK(") ile/ve/değil/<> (")BULUNDURMAK(")


- "GÖZ ÖNÜNE ALARAK/ALMAK" değil GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURARAK


- "GÖZ ÖNÜNE ALARAK/ALMAK" değil GÖZE ALARAK/ALMAK


- "GÖZ ÖNÜNE ALMAK" değil "GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMAK"


- "GÖZ ÖNÜNE ALMAK" değil "GÖZE ALMAK"


- "GÖZ ÖNÜNE ALMAK" değil GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMAK


- "GÖZ VAR, NİZAM VAR" değil "GÖZ VAR, İZAN VAR"

( İZAN: Anlama yeteneği, anlayış. | Bir şeyin, göz ve akıl yoluyla anlaşılabilmesi. )


- "GÖZDEN ÇIKARMAK" ile/değil/yerine "GÖZDEN KAÇIRMAK"


- "GÖZDEN GEÇİRMEK" ile "İRDELEMEK"


- "GÖZDEN IRAK OLAN, GÖNÜLDEN IRAK OLUR"
ile/ve/değil/yerine
"GÖNÜLE GİREN, GÖZDEN UZAK OLSA NE OLUR"


- "GÖZE ALMAK" değil "GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMAK"


- "GÖZE BATMA" ile/değil/yerine "GÖZE ÇARPMA"


- "GÖZLENEBİLİYOR" değil GÖZLEMLENEBİLİYOR


- "GÖZLEYEN" ile/değil GÖZLEMLEYEN


- "GÖZÖNÜNDE BULUNDURMAK" ile/ve/ya da "ÇÖZMEK"


- "GÖZÜ KARA/LIK" ile/değil/yerine CESÂRET


- "GÖZÜKMEK"/"GÖRÜKMEK" değil GÖRÜNMEK


- "GÖZÜKÜYOR"/"GÖZÜKTÜ" değil GÖRÜNÜYOR/GÖRÜNDÜ


- "GÖZÜN GÖRMEYİP GÖNLÜN KATLANMASI"
ile/ve/||/<>
"GÖZDEN UZAK/IRAK, GÖNÜLDEN UZAK/IRAK"


- "GRUPLAŞ(TIR)MA" ile/ve/değil/ne yazık ki/<> "KUTUPLAŞ(TIR)MA"


- "GÜÇ" ile/değil/yerine/>< SEVGİ

( Amacınız zarar vermekse yeterlidir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Herşey için yeterlidir. )


- "GÜÇ" ile ZOR


- "GÜÇLÜ OLAN" ile/ve/||/<>/< "DAHA GÜÇLÜ OLAN"

( Zayıf yönünü bilen. İLE/VE/||/<>/< Zayıf yönünü yönetebilen. )


- "GÜÇLÜ OLAN" ile/değil/yerine (")HAKLI(") OLAN

( Güçlü olan, haklı değildir! Haklı olan ise güçlü olandır! )


- "GÜÇLÜ OLMAK" ile/değil/yerine/< MUTLU OLMAK

( Mutlu etmez. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Güçlü kılar. )


- "GÜÇLÜ/LÜK" ve/||/<>/> KIRILGAN/LIK


- "GÜCÜN" "ADÂLETİ" ile/değil/>< ADÂLETİN GÜCÜ


- "GÜN GİBİ" ile/ve "DÜN GİBİ"


- "GÜNDELİK DENEYİM/YAŞAYIŞ" ile/değil/yerine ÖZGÜN DENEYİM/YAŞAYIŞ

( ERLEBNIZ mit ERFAHRUNG )


- "GÜNEŞ GİTTİ" değil BULUT GİRDİ

( Güneş, hiçbir zaman bir yere gitmez. Araya bulut girmiştir ya da dünya döndüğünden, görünmeyen tarafındadır. )


- "GÜNEŞ, BATIDAN DOĞAR" değil GÜNEŞ, BÂTI(N)DAN[İÇİMİZDEN] DOĞAR


- "GÜNLÜK/GÜNCEL ..." ile "GÜNDELİK ..."


- "GÜREŞ" ve/> HALVET


- "GURUR VEREN" İBÂDET değil/yerine ÜZÜNTÜ VEREN GÜNAH


- "GÜVEN KAPISI" ARAYIŞI ></< ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ/YARALANMASI


- "GÜVENİRLİK" değil GÜVENİLİRLİK


- "GÜVENLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< ÖZEL YAŞAMIN GİZLİLİĞİ


- "GÜYA" ile "HESAPTA"


- "GÜYA" ile "KENDİNCE"


- "GÜZEL DEĞİL" değil BAKILIŞI (YETERİNCE) GÜZEL DEĞİL


- "GÜZEL İNSAN" değil/yerine İNSANDAKİ "GÜZELLİK"


- "GÜZEL OLAN, SEVGİLİDİR" değil/yerine SEVGİLİ OLAN, GÜZELDİR


- "GÜZEL"/"ÇİRKİN" diye birşey yok!

( There is no "BEAUTIFUL"/"UGLY"! )


- "GÜZELE, GÜZEL DEMEM, GÜZEL, BENİM OLMADIKÇA" yerine/değil GÜZELE, GÜZEL DERİM, GÜZEL, BENİM OLSUN DİYE! / BENİM OLAN, GÜZEL OLSUN DİYE!


- "GÜZELLİK YAPMAK" ile "KIYAK GEÇMEK"


- "GÜZELLİK" ile İÇTENLİK/CANA YAKINLIK

( İçtenlik vermez. İLE Güzellik verir. )


- (")GEÇMEK(") ile (")ATLAMAK(")


- (")GERÇEKLİK(") ile/ve/değil/||/<>/< GEREKSİNİM


- (")GÖNÜLLÜLÜK(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SORUMLULUK ALMAK


- (")GÜLE GÜLE(") ile/değil/yerine GÖRÜŞMEK ÜZERE

( Ayrılıkta. İLE Buluşmada/uyuşmada. )


- (")GÜZEL/LİK(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜRÜST/LÜK


- (GERÇEKTEN) İSTEMEK ve/+/||/<>/> EMEK ve/+/||/<>/> YEMEK


- (GERÇEKTEN) İSTEMELİ!


- (GEREKSİZ/FAZLA) TÜKETMEMELİ!


- (GEREKTİĞİ KADAR) SU İÇMELİ!


- (not GLAD FROM/WITH) GLAD OF/ABOUT


- (not GO TO HOME) GO HOME


- (not GROUND) GROUNDS


- (not GUILTY FOR) GUILTY OF


- [ne yazık ki]
GELENEKSEL KİŞİ ile MODERN KİŞİ

( Ebeveynlerine tapar. İLE Çocuklarına tapar. )


- [ne yazık ki]:
"GENELLEME" ile/ve/||/<>/> "YARGILAMA"


- [ne yazık ki]:
GAFLET ile/değil/yerine/||/> İHÂNET


- [ne yazık ki]
!GASP ile/ve/||/<>/> !KARMANYOLA[İt. < CARMAGNOLA]

( Bir nesneyi, sahibinin izni ve haberi olmadan zorla alma. İLE/VE/||/<>/> Kent içindeki ıssız yollarda ölümle korkutarak yapılan soygunculuk. )


- [ne yazık ki]
"GÖZÜNDE BÜYÜTMEK" ve/||/<>/> GERÇEKLEŞME OLASILIĞINI DÜŞÜRMEK


- [ne yazık ki]
"GÜÇ"/"İKTİDAR" "DÂVÂSI" ile/ve/||/<>/< MÜLKİYET KAVGASI


- [ne yazık ki]
(")GECİKEN/GECİKMİŞ ADÂLET(") =/||/> ADÂLETSİZLİK


- [ne yazık ki]
GELİR ADÂLETSİZLİĞİ ile/ve/||/<>/> "SERVET" ADÂLETSİZLİĞİ


- [ne yazık ki]
GENELLEME ile/ve/||/<>/< GELİŞİGÜZEL


- [ne yazık ki]
GENELLEME ile/ve/ya da/||/<>/= İNDİRGEME ile/ve/ya da/||/<>/= ÖZDEŞLEŞTİRME ile/ve/ya da/||/<>/= "KÖKTENCİLİK" ile/ve/ya da/||/<>/= "TOPTANCILIK" ile/ve/ya da/||/<>/= "SONUÇ ODAKLILIK"

( Tüm genelleme ya da indirgemeler, tamamen yanlıştır! )

( GENERALIZATION vs./and TO REDUCE, REDUCTION vs./and IDENTIFICATION vs./and RADICALISM vs./and WHOLENESS vs./and FOCUSING TO CONSEQUENCE/RESULT )


- [ne yazık ki]
GÖRELİ YOKSULLUK ile/ve/||/<> MUTLAK YOKSULLUK ile/ve/||/<> İNSANİ YOKSULLUK


- [not] GENERALIZATION vs. SIMILE


- [not] GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD vs. GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING

( GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING instead of GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD )


- [not] GOODNESS/KINDNESS vs./and/but TO GIVE TO THE BUSINESS IT'S DUE


- [önce] | "GÖRMEMEZLİKTEN GELİRLER"
sonra
"ALAY EDERLER"
sonra
"SAVAŞIRLAR" |
ile/değil/yerine/||/>/><
[sonunda]
KAZANIRSIN


- ADÂLET:
"GÖRELİ" değil DAYANIŞMALI


- ATLAR:
GÜÇLÜ ile/ve DAYANIKLI ile/ve HIZLI/SÜRATLİ


- BAĞIRSAK:
GEÇİRGEN/SIZDIRAN ile/değil/yerine/>< SAĞLIKLI

( image )


- BENLİK:
GERÇEK ile/ve/||/<>/> İMGESEL ile/ve/||/<>/> SİMGESEL


- BİLGİBİLİM/GNOSEOLOJİ = GNOSEOLOGY[İng.] = GNOSÉOLOGIE[Fr.] = GNOSEOLOGIE[Alm.] = GNOSIS-LOGOS[Yun.]


- BİR ŞEY/BİRİ:
GÜLDÜRMEYEN/GÜLDÜRMÜYORSA > GÜLÜP GEÇMEK


- BOĞAZ ÜNSÜZLERİ'NDE:
H ile/ve/||/<> K ile/ve/||/<> G


- DİKENLİ TAHTAKURUSU:
GRİ ile KÜÇÜK ile UZUN HORTUMLU

( Erginleri, 8-12 mm boyunda, kırmızımsı kahverengi, göğüs bölümünde öne doğru uzamış dikensi uzantı taşıyan, huş ağaçlarında beslenen böcek türü.[Yarımkanatlılar (Hemiptera) takımının dikenli tahtakuruları (Acanthosomatidae) ailesinde yer alır.] İLE Erginleri, 9-12 mm boyunda, yeşil renkli, göğüs bölümünde öne doğru uzamış dikensi uzantı taşıyan böcek türü. İLE Kahverengi desenli, uzun hortumlu, göğüs bölümünde öne doğru uzamış dikensi uzantı taşıyan böcek türü. )

( Üçü de Yarımkanatlılar[Hemiptera] takımının dikenli tahtakuruları [Acanthosomatidae] ailesinde yer alır. )

( ELASMUCHA GRISEA cum ELASMUCHA MINOR cum ELASMUCHA LONGIROSTRATA )


- DÜŞKÜNLÜK:
GÜZELLİĞE ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜRÜSTLÜĞE


- g [KUVVETİ] ile G [KÜTLE ÇEKİMİ SABİTİ]

( Hızlanmaya bağlı olarak gövdemizin kütlesi yerinde durma direnci gösterir ve gövdemizle bizi iten araç arasındaki basınçtır. İLE ... )


- G-LOC/G-INDUCED LOSS OF CONSCIOUSNESS GRAVITE[İng.] değil/yerine/= (YER ÇEKİMİ) UYARIMLI BİLİNÇ KAYBI


- G-SYNC ile G-SYNC COMPATIBLE


- G ile/ve/||/<> V ile/ve/||/<> a ile/ve/||/<> (x,y,z ile/ve/||/<> t)

( Gama. İLE/VE/||/<> Hız. İLE/VE/||/<> İvme. İLE/VE/||/<> Mekân. İLE/VE/||/<> Zaman. )


- GABARİ[Fr.]

( Köprülerin yüksekliklerini belirten ölçüler. )


- GABEN-İ FÂHİŞ ile/>< GABEN-İ YESÎR

( * Piyasadaki en yüksek satılandan altın ve gümüşte %2,5 ve daha fazlasına, urûzda yâni ölçülüp tartılan ve taşınabilen mallarda %5, hayvan için %10, binâ için %20'den, ibâdet konularında gerekli olan şeylerde de piyasadaki fiyatından iki misli fazla olan aldanmalar. * Bâyi(satıcı), bu mala, şu kadar Lira veren oldu deyip, satsa, sonra gaben-i fâhiş olduğu ve başkası, o kadar Lira vermediği anlaşılsa, müşteri[alıcı] bey'i (satışı, alış-verişi) fesh edebilir, bozabilir. [Mecelle] * Yolculukta, su, gaben-i fahişle satılırsa ya da piyasa fiyatı ile alacak fazla parası yok ise, namazını teyemmüm ile kılması câiz olur. [İbn-i Âbidîn] İLE/>< Az aldanma ya da az aldatma. )

( GABEN: Aldatma, aldanma, alıcı ve satıcıdan birinin ötekini aldatması. )


- GABÎ[Ar. çoğ. GUBÂT | "ga" uzun okunur] ile GABÎ[Ar.]

( Ahmaklık, budalalık eden. İLE Kalınkafalı, anlayışsız, beceriksiz. )


- GABİN/GABN[Ar.] değil/yerine/= SÖMÜRGÜ

( Alışverişte satın alınan mala ödenen karşılığın, malın değerinden çok fazla olması, alışverişte hile yapma. | Edimler arasında açık oransızlık. )


- GABT/GEBT/ĞEBT[Ar.] ile HASED[Ar.]

( Yoksulluk/fakirlik. [Genellikle kişinin maddi zorluk içinde olduğu ya da yoksul olduğu bir durumu ifade etmek için kullanılır.] İLE ... )

( [Kur'ân-ı Kerîm'de[Nur Suresi, 55]
Kişilerin Allah'ın hükmüne karşı döndüğü ya da inkâr ettiği durumu ifade etmek için kullanılmıştır.] İLE ... )


- GADÂT

( Sabahın erken zamanı. )


- GADÂT[Ar. çoğ. GADAVÂT] ile GADÂT[Ar. < GUDVE]

( Sabahın erken zamanı. | Kuşluk yemeği. İLE Sabahla güneş doğması arasındaki zaman. )


- GADDAR ile CANİ


- GADDAR değil/yerine/= KIYGICI


- GADİR["ga" uzun okunur] ile GADÎR[Ar. çoğ. GUDERÂ', GUDÜRÂN]

( Gadreden, ihanet eden, fenalık eden. İLE Sel ile oluşan birikinti su, durgun su, göl. | Küçük ırmak. )


- GAF ile "POT KIRMAK"


- GAF ile LÂF


- GÂFİL (OLMAK) değil/yerine/>< ÂRİF (OLMAK)


- GAFİL-ÂNE["ga" uzun okunur] ile GAFİLEN["ga" uzun okunur]

( Gafilcesine, dikkatsizlikle, dalgınlıkla. İLE Habersizce. )


- GAFİR["ga" uzun okunur] ile GAFÎR[Ar.]

( Mağfiret eden, yarlıgayan, affeden, Allah. İLE Örten, etrafını çeviren. | Çok fazla. | Muhafız askerler. )


- GAFİR ile GAFÛR

( Yarlıgayan, affeden, mağfiret eden. | Örten, etrafını çeviren. | Çok fazla. İLE Yarlıgayan, suç bağışlayan, merhamet eden, mağfiret eden. )


- GAFLET ile/ve KİBİR


- GAFLET ile/ve SEYYİAT


- GAFLET ile/ve/değil TESADÜF


- GAFLET ile/ve UYUŞUKLUK


- GAFLET >< VAHDET

( Gitsin! >< Gelsin! )


- GAFÛR-ÜR-RAHÎM

( ESİRGEYEN, SUÇ BAĞIŞLAYAN (ALLAH) )


- GAG[Fr.] değil/yerine/= GÜLÜT


- GAG değil/yerine/= GÜLÜT


- GAGA ile ÇENEK

( ... İLE Kuş gagasının alt ve üst bölümlerinin her biri. )


- GAGA ile ORNITORENG GAGASI


- GAGA ile TUMŞUK/TOMŞUK

( ... İLE Papağan, kartal vb. kuşların kemerli gagası. )


- GAGALAMAK ile GAGA İLE TÜYLERİNİ TARAMAK/DÜZELTMEK

( PECK vs. PREEN )


- GAİB[< GAYB,GIYÂB] ile/değil/yerine/= KAYIP

( Göze konu ol(a)mayan. | Hazır olmayan, yok olan, kayıp. | Görünmeyen [hakikat ile bilinir]. | Belirsiz, bilinmeyen, gayb-ı izâfî, gayb-ı mutlak. | Üçüncü kişi, O. )


- GAİLE[Ar.] değil/yerine/= UĞRAŞ

( DERT, SIKINTI, KEDER | FELÂKET, MUSÎBET | UĞRAŞTIRICI VE SIKINTILI İŞ | SAVAŞ, MUHÂREBE )


- GAİP | GAİBE ve MUHATAP | MUHATABA ve MÜTEKELLİM

( Serçe Parmak | Yüzük Parmağı VE Orta Parmak | İşaret Parmağı VE Baş Parmak )

( Müzekker | Müennes VE Müzekker | Müennes VE Ben. )

( Sağ elin avuç içine bakar biçimde )

(

(müzekker)
(müennes)
(müzekker)
(müennes)
-
NASARÛ
NASARNE
NASARTÜM
NASARTÜNNE
(cemi)
 
NASARNÂ

(meal gayr) (Biz)

NASARÂ
NASARATA
NASARTÜMÂ
NASARTÜMÂ
(tesniye)
 
NASARA
NASARAT
NASARTE
NASARTİ
(müfred)
 
NASARTÜ

(vahide) (Ben)

(gaip)
(gaibe)
(muhatab)
(muhataba)
(mütekellim)
(serçe parmak)
(yüzük parmağı)
(orta parmak)
(işaret parmağı)
(başparmak)
)


- GAİP/GAİB değil/yerine/= GÖRÜNMEZ


- GAİPLİK değil/yerine/= YİTİKLİK


- GAK GUK (ETMEK)


- GAK GUK (ETMEK)

( Sözü ağızda gevelemek. Söylenilecek olanı bir türlü söyle(ye)memek. )


- GAKAPU

( Japon asil müziği. )


- GAL ile/ve GAS


- GALAKSİ değil/yerine GÖKADA


- GALAKSİLERDE:
SAMANYOLU ve/||/<> ANDROMEDA ve/||/<> MESSIER87(M87) ve/||/<> IC 1101

( Dünyanın, içinde bulunduğu galaksi. VE/||/<> Samanyolu'nun, içinde bulunduğu galaksi. VE/||/<> Andromeda'nın, içinde bulunduğu galaksi. VE/||/<> M87'nin, içinde bulunduğu, bilinebilen, en büyük galaksi. )

( ... VE/||/<> Bizden yaklaşık 2.5 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunmaktadır. VE/||/<> ... VE/||/<> ... )


- GALAPAGOS KAPLUMBAĞASI ile PINTA ADASI KAPLUMBAĞASI

( ... İLE Galapagos kaplumbağalarının bir alt türüdür. Ne yazık ki, soyu tükenmiştir.[2012 - Yalnız George] :( )


- GALAT-I MEŞHUR ile/değil GALAT-I FÂHİŞ

( Yanlış anlama geldiği ve yanlış kullanıldığı halde çoğunluğun benimseyip kullandığı sözcükler. İLE/DEĞİL Hiçbir biçimde kullanımı uygun görülmeyen sözcükler. )


- Galat-ı meşhur'u değil doğrusunu kullanarak KONUŞ!!!


- GALAT[Ar.] ile HATA[Ar.]


- GALAT/A


- GALEBE

( GALİP GELME, YENME, ÜSTÜNLÜK | ÇOKLUK, KALABALIK | ZAPTOLUNMAYACAK DERECEDE AZGIN )


- GALEBE[Ar.] ile KAHR[Ar.]


- GALEBE[Ar.] ile KUDRET[Ar.]


- GALERİ ile AMBÜLATUAR[Fr. AMBULATOIRE < Lat. AMBULARA: Yürümek.]

( Eski Yunan mimarlığında, atletizm yarışmaları için kullanılan uzun portik. | Eski Roma mimarlığında, sütun sırası ya da ağaçlarla çevrili, örtülü ya da açık, uzun yaya yolu. | Çevredalız, deambülatuar. )

( PORTİK[Fr. PORTIQUE, Lat. PARTICUS, PORTE[: Kapı.]'den]: Üstü örtülü, önü sütunlu, açık galeri, revak. | Antik Yunan ve Roma mimarlıklarında, tapınak ve propile gibi yapıların önündeki, sütunlu, üstü örtülü giriş. )


- GALERİ ile FUAR


- GALES ile İSFÂR

( İkisi de, sabah namazı vaktidir. İLE Sabah namazının, aydınlıkta kılınması. )


- GALETA[İt. < GALLETTA] değil/yerine/= KIRIKKIRAK

( Çubuk biçiminde gevrek peksimet. )


- GALETE değil GALETA


- GALİ-BA değil GALİBA


- GALİ[Fr. < Ar.] ile GALYOT[Fr.]

( Alçak ve altı düz gemi. İLE Başı ve kıçı aynı biçimde, altı düz bir gemi. )


- GALİBA[Ar.] ile SANIRIM/ANLAŞILAN/GÖRÜNÜŞE GÖRE/BAKILIRSA


- GALİBA değil/yerine/= SANIRIM/ANLAŞILAN/GÖRÜNÜŞE BAKILIRSA/GÖRÜNÜŞE GÖRE


- GALİBA ile SANKİ


- GALİBİYET[Ar.] değil/yerine/= YENGİ

( Yenmek, utku, zafer. )


- GALİBİYET ve/> BOZGUN

( Yenilen kişi mutsuz olduğundan, galibiyet nefreti doğurur. Bu nedenle, galibiyeti ve bozgunu terkeden kişi, sevinci bulur. )

( VICTORY/TRIUMPH vs./> ROUT/DEFEAT )


- GALİBİYET ile/ve/değil/yerine FETİH

( [not] VICTORY/TRIUMPH vs./and/but CONQUEST
CONQUEST instead of VICTORY/TRIUMPH )


- GALILEO AÇMAZI ile/ve/||/<> HILBERT OTELİ AÇMAZI ile/ve/||/<> TRISTRAM SHANDY AÇMAZI ile/ve/||/<> CANTOR AÇMAZI


- GALİLEO DÖNÜŞÜMLERİ ile/ve/||/<>/> LORENTZ DÖNÜŞÜMLERİ


- GALILEO GALILE


- GALILEO ve/||/<>/< VINCENZO


- GALİP BAŞLAMAK ile/değil ÖNDE BAŞLAMAK


- GALİP[Ar.] değil/yerine/= BASKIN/YENEN/KAZANAN/UTKAN


- GALİP ile EGEMEN


- GALİP ile/ve/değil/<> GARİP

( Galip gelen, garip olur/hisseder. )


- GALİSİZM

( Kuraldışı olarak Fransızca'da yapılan bazı dil özellikleri. )


- GALO RİTMİ/GALLOP RHYTHM[İng.] değil/yerine/= DÖRTNAL DİZEMI


- GALON

( 4.5 litrelik Anglo-Sakson sıvı ölçüsü. )


- GALOP/GALOPPADE

( 2/4'lük bir ölçüde, dönülerek sıçranılan, çok hızlı tempodaki bir dans. [1820 sonlarında, Duchesse de Berry tarafından] )


- GALSAME[Ar.] değil/yerine/= SOLUNGAÇ


- GALVANOMETRE değil/yerine AKIMÖLÇER


- GAM-KEDER (İÇİNDE)


- GAM[Ar.] ile GAM[Yun.] ile KÂM[Ar.]

( Tasa, kaygı, üzüntü. İLE Notaların baştan sona [kalından inceye] ve/ya da sondan başa [inceden kalına], tek solukta okunması. [ DO-RE-Mİ-FA-SOL-LA-Sİ--D0--Sİ-LA-SOL-FA-Mİ-RE-DO ] İLE Ağzın üstü, damak. | Meram, arzu, emel, istek. | Lezzet, zevk. )


- GAM ile/değil/yerine KAYGI

( Uyku getirir. İLE Uyutmaz. )

( Kalbe zarar verenler. )


- GAM ile MAJÖR GAM

( Notaların baştan sona ve/ya da sondan başa tek solukta okunması. [ DO-RE-Mİ-FA-SOL-LA-Sİ--D0--Sİ-LA-SOL-FA-Mİ-RE-DO ] İLE Beş tonla iki yarım tondan oluşan gam. )


- GAMAGLOBÜLİN[Fr.]

( Kanda, lenfte, safrada vb. bulunan bir protein türü. )


- GAMANA

( Hareket. )


- GAMBOT[İng. < GUN-BOAT] değil/yerine/= TOPÇEKER / SAVAŞ GEMİSİ

( Ağır top taşıyan küçük savaş gemisi. | Top çeken araç. )


- GAME vs. PLAY


- GAMET/GAMETE[İng.] değil/yerine/= EŞEY GÖZESİ


- GAMGÎN değil/yerine/= GAMLANAN


- GAMM[Ar.] ile HEMM[Ar.]


- GAMMA ile/ve BOZON


- GAMSIZ/LIK ile/ve/değil/||/<> "GEMSİZ/LİK"


- GAMZE ile/ve/değil GAMZE

( Yanaktaki çukur. İLE/VE [Divan edb.] Sevgilinin süzgün bakışı. | Birkaç anlama gelebilen bakış. )


- GANDHA = KOKU


- GANGLİYON/GANGLION[İng.] değil/yerine/= DÜĞÜM | SİNİRÇEKİRDEK


- GANİ GANİ


- GANÎ GANÎ[Ar.] (RAHMET EYLESİN!)

( Bol bol, çok çok. )


- GANÎ[çoğ. AĞNİYÂ]

( ZENGİN, VARLIKLI | ALLAH'IN ADLARINDAN BİRİ )


- GANİMET[Ar.] ile NEFEL[Ar.]


- GANİMET değil/yerine/= ELDELİK


- GANJ IRMAĞI YUNUSU ile AMAZON/PEMBE, IRMAK YUNUSU(BOTO)

( Ganj Irmağı'nda yaşarlar. İLE Amazon Irmağı'nda yaşarlar. )

( ... İLE Yedi boyun omurunun birbirine geçmemiş olmasının artılarını yaşarlar. )

( PLANISTA GANGETICA cum INIA GEOFFRENSIS )


- GAP[İng.] değil/yerine/= ARALIK, AÇIKLIK, BOŞLUK


- GAR["ga" uzun okunur] ile -GÂR[Ar.]

( Mağara, in. | Defne ağacı. İLE Fâillik ve nispet anlamlarıyla adlara sonek olarak katılır.[YÂD-GÂR, BESTE-GÂR] )


- GAR[GA uzun okunur]

( MAĞARA, İN )


- GARÂBET[Ar.] ile KARABET

( Yadırganacak yönü olma, gariplik, tuhaflık. | Ne demek olduğu herkesçe anlışılmayacak sözcük ve tâbirlerin söz arasında kullanılması. İLE Yakınlık. | Hısımlık. )


- GARAJ[Fr. < GARAGE] değil/yerine/= ARABALIK

( Otomobil vb. taşıtların konulduğu üstü örtülü yer, arabalık. | Otomobillerin bakım ve onarımının yapıldığı yer. | Toplu taşıma ve aktarım araçlarına hareket ve varış noktası olarak belediyelerce ayrılan yer. )


- GARAMAFON değil GRAMOFON


- GARANTİ ile/ve/<>/||/değil/yerine SİGORTA

( [not] GUARANTEE vs./and/<>/||/but INSURANCE
INSURANCE instead of GUARANTEE )


- GARANTİ ile/ve/değil/yerine TEDBİR

( [not] GUARANTEE vs./and/but PRECAUTION
PRECAUTION instead of GUARANTEE )


- GARANTÖR değil/yerine/= GÜVENCECİ


- GARAR[Ar.] ile HATAR[Ar.]


- GARAZ değil GAREZ


- GARAZ değil/yerine/= HEDEF, GAYE, MEYİL, İSTEK


- GARC-GURC

( Gıcırdamada. )


- GARDENYA[Lat.]

( Sıcak bölgelerde yetişen bir ağaç ya da ağaççık cinsi. | Bu ağaççığın hoş kokulu çiçeği. )


- GARDIROP değil/yerine/= GİYSİLİK


- GARDROP/GARDIROP[Fr. < GARDE-ROBE] değil/yerine/= GİYSİLİK, GİYSİ DOLABI


- garg.[Lat. < GARGARISMA] değil/yerine/= GARGARA


- GARGARA/MAZMAZA[Ar.] ile İSTİNŞÂK

( Ağzı, ayrı ayrı su ile, üç kere yıkama. İLE Burnu, ayrı ayrı su ile, üç kere yıkama. )


- GARÎB[Ar. < GURBET/GARÂBET] ile GARİB[Ar. < GURÛB | "ga" uzun okunur]

( Kimsesiz, zavallı. | Gurbette, kendi memleketinin dışında bulunan, yabancı. | Tuhaf, şaşılacak, bambaşka. | Dokunaklı. İLE Batan. )


- GARÎB ve/<> KARÎB

( Garib olan, karîb olur. )


- GARİBAN ile FAKİR


- GARİP[Ar.] değil/yerine/= ELGİN


- GARİP/GARİBAN değil/yerine/= KİMSESİZ


- GARİP/LİK ile/ve İLGİNÇ/LİK

( WEIRD/STRANGENESS vs./and INTERESTING )


- GARİP ile/ve/||/<> ESİR ile/ve/||/<> ÂŞIK

( Kolay kolay sağaltılamayacak olanlar... )


- GARİP ile/ve/değil/||/<>/< YOKSUN


- GARİPSEMEK ile YADIRGAMAK

( TO FIND STRANGE vs. TO REGARD AS A STRANGER )


- GARİZ değil GALİZ

( Kaba ve çirkin. )


- GARK OLMAK

( KENDİNİ BIRAKMAYA RÂZI OLMAK )


- GARK ve/> VECD ve/> MEVT


- GARNİTÜR değil/yerine/= YANLIK


- GARNİZON[Fr. < GARNISON] değil/yerine/= ASKERÎ BİRLİKLERİN BULUNDUĞU YER/KENT/BÖLGE/ALAN

( Bir kenti savunan ya da yalnız orada bulunan askerî birlikler. )


- GARUDA ile/ve GANEÇ(GANESHA)

( Yarı koç, yarı insan. İLE/VE Fil başlı insan. )


- GASBETMEK değil/yerine/= KAPALLAMAK


- GASP değil/yerine/>< FERÂGAT


- GASP değil/yerine/= KAPAL


- GASTE değil GAZETE


- GASTRİT[Fr.] ile ÜLSER[Fr.]/KARHA[Ar.]

( Ansiklomedi'deki açıklamaları okumak için burayı tıklayınız... )

( Mide mukozası yangısı. İLE Sindirim örgenlerinde ve özellikle mide ile onikiparmak bağırsağında görülen yara. )


- GASTROENTEROLOG değil/yerine/= SİNDİRİMBİLİMCİ


- GASTROENTEROLOJİ/GASTROENTEROLOGY[İng.] değil/yerine/= SINDIRİM BİLİMİ


- GASTROENTEROLOJİ/K değil/yerine/= SİNDİRİMBİLİM/SEL


- GASTRONOMİ değil ASTRONOMİ

( Damağını tatmin etmek için yaşamını yok eden olmak. DEĞİL Uzayın/doğanın derinliklerini araştıran olmak gerek. )


- GAŞY

( KENDİNDEN GEÇME, BAYILMA )


- GAŞY

( KENDİNDEN GEÇME, BAYILMA )

( KULUN, HALKTAN UZAKLAŞIP HAKK'A VARMASI )


- GATE[İng.] değil/yerine/= KAPI


- GATHA[Sansk.]

( Dört dizeden oluşan şiir biçimi. Kutsal bir tür dörtlük. )


- GAUDI ve/<> ETSURO SOTO


- GAUSS(ÇAN) EĞRİSİ:
"KARMAŞIK" değil RASTGELE OLAN


- GAUSS(ÇAN) EĞRİSİ ile/ve/=/||/<> RASTGELELİK

( "Matematik, tüm bilimlerin kraliçesidir." - Carl Friedrich Gauss[Matematik Kralı][Nisan 1777 - 23 Şubat 1855] )


- GAUSS(ÇAN) EĞRİSİ ve/||/<> ZARLARIN RASTGELELİĞİ

( Tüm olasılıklar ve en çok sayının çıkma olasılığındaki zirveler/pikler...
TEK ZAR ATIŞINDA = Her biri için eşit olasılık.
2 ZAR ATIŞINDA = 7[1+6]'nın gelmesi.
3 ZAR ATIŞINDA = Toplamın 11 olması.
4 ZAR ATIŞINDA = Toplamın 14 olması. )

( )


- GAVAJ/GAVAGE[İng.] değil/yerine/= BORUCUKLA BESLEME


- GAVÎ[Ar. çoğ. GAVÛN, GUVÂT | "ga" uzun okunur] ile GAVÎ[Ar.]

( Azgın, azmış, yoldan çıkmış adam. İLE Çok azmış, çok azgın. )


- GAVOT[Fr.]

( Bir tür, eski, Fransız halk dansı. )


- GAVS-I ÂZÂM / KUTB-U ÂLEM


- GAVS-I URÛC ile/ve/<> GAVS-I NÜZÛL

( ORTADA: HATT-I İSTİVÂ )


- GAVS[Ar. çoğ. AGVÂS] ile GAVS[Ar.]

( Yardım, muâvenet. | Yardım istemek için bağırma, medet. | Yardımcı, imdada yetişen.[GAVS-I A'ZAM: Abdülkadir-i Geylânî] İLE Suya dalma, dalgıçlık. | İçine girmek için bir şeyi derinleştirme, iyice anlama. )


- GAVS ile GAVS-I ÂZÂM

( ... İLE İki kutbiyet makamında da bulunan zât. )

( YARDIMCI, İMDÂDA YETİŞEN | VELÎYULLAH | MEDET, NUSRET ile ABDÜLKADİR-İ GEYLÂNÎ (KUTB) )


- GAVTA[Ar. çoğ. AGVÂS] ile GAVTA[Ar.]

( Toprağın çukurluğu. | Sulak yer, ağaçlık yer. Düzlük, ova. İLE Su içindeki derinlik. )


- GAY vs. TRANSVESTITE vs. TRANSEXUAL


- GAY(HOMO/"İBNE") ile TRAVESTİ/TRANSVESTİ ile TRANSEKSÜEL("DÖNME")

( Gay: Homoseksüel. Lezbiyenler için de kullanılır. Gay(Daha çok bilinen): Eril görünümde olup, öteki eril görünümlü kişilerle yakın ilişki kuran ve eşeysel/anal(pasif ve/ya da aktif) ilişkiye giren kişilere verilen ad. İLE Tra(ns)vesti: Eril gövde doğumlu olup, daha sonra dış görünümünde dişilliğe bürünen fakat penis ve testisleri(ya da sadece penisleri) yerinde durmaya devam eden(bazılarının testislerin olduğu bölgeye, (penis aynı yerinde kalarak) penisin altına, görünümü ve işlevselliğini taşıyan vajina oluşturan, eril gövdelerle ilişkiye(daha çok para/maddi çıkar karşılığı) giren kişilere verilen ad. İLE Transeksüel: Gövdesini tamamen öteki gövdenin biçimine büründürmüş, göğüs ve eşeysel örgenlerini tamamıyla ve birebir değiştiren, çeşitli "homoseksüel" ilişkiler kuran kişilere verilen ad. )


- GAYB/GAİB ile/ve/değil EŞİK


- GAYB ile HARİÇ


- GAYB ile HAZIR


- GAYB ile YOK/VAROLMAYAN


- GAYBE/GAİBE İMAN değil GAYB/GAİB'TEN İMAN(EMİN OLMA)

( Eşiklerimizin/sınırlarımızın farkında olarak ve kabul ederek, sınırlarımızın ötesinde olanlarla kendimizi gereğinden fazla zorlamamak. )


- GAYDA/TULUM ile KALİNKA

( ... İLE Rus gaydası. )


- GÂYE/LİMİT değil/yerine/= SINIR


- GAYE değil/yerine/= AMAÇ/EREK


- GAYET değil/yerine/= PEK


- GÂYETU'Ş-ŞEY'İ[Ar.] ile MEDÂHU[Ar.]


- GAYR-I HABERİYE(İNŞAÎ) ile HABERİYE(MEŞKÛKE)

( Emir, nehy, soru. İLE Şekk, şüphe. )


- GAYR-I MÜMKÜN değil/yerine/= OLANAKSIZ


- GAYR'A BENZEMEK değil/yerine HAKK'A BENZEMEK


- GAYR değil/yerine AKIL


- GAYRET[Ar.]/EFOR[Fr./İng. < EFFORT] (ETMEK) değil/yerine/= ÇABA/LAMAK


- GAYRET ile/ve GAYÛR

( Kişinin/kulun uğraşları. İLE/VE Allah'ın kulu için uğraşı. )


- GAYRET ile GERİLİM


- GAYRET ve/||/<>/< HAYRET


- GAYRET ve/||/<>/> RİAYET


- GAYRET ile/ve TAHSİL

( Kişiden. İLE/VE Allah'tan. )


- GAYRET ve/<> TEVEKKÜL


- GAYRET ile/ve/> TEVHİD


- GAYRETKÂR değil/yerine/= ÇABACIL


- GAYRI ... ile/ve/||/<> NA...


- GAYRİ AHLÂKÎ değil/yerine/= KILINÇ DIŞI


- GAYRİ İHTİYARİ ile DİRENÇ/İSTEM/İSTENÇ DIŞI/KENDİLİĞİNDEN


- GAYRÎ ile/değil/yerine DAHİLÎ


- GAYRÎ ile/değil GAYBÎ


- GAYRI ile GAYRİ

( Artık. İLE Başka. )


- GAYRİMENKUL değil/yerine/= TAŞINMAZ


- GAYRİSAFİ MİLLİ HÂSILA değil/yerine/= KESİNTİSİZ ULUSAL GELİR


- GAYTA[Ar.] ile/değil/yerine GAYDA[Bulgarca]/TULUM

( İnsan dışkısı. İLE/DEĞİL Müzik aleti.[Trakya'lı, Bulgar, Makedon ve İskoçlar'ın ulusal çalgısı.] )

( ... ile/değil TSIMPONA )

( [Lazca] ... ile/değil GUDA )

( ... ile/değil DANKİYO )


- GAYÛR[< GAYRET] değil/yerine/= GAYRETLİ, ÇOK ÇALIŞKAN | DAYANIKLI [GAYYÛR değil!]


- GAYYÛR değil GAYÛR


- GAYZ

( HİDDET, ÖFKE, KIZMA )


- GAYZ değil/yerine/= HINÇ


- GAYZERİT[Fr. < GEYSÉRITE] değil/yerine/= KAYNAÇTAŞI

( Volkan bölgelerinde oluşan silisli çökelti. )


- GAZ BALON


- GAZ KATI


- GAZ BULUTU ile HİMİKO BULUTU

( ... İLE Tüm evrende, gözlemlenebilen en büyük nesnedir.[Bizden 12 milyar ışık yılı uzaklıktaki gaz bulutu] )


- GAZ MOLEKÜLÜNDE:
SICAKLIĞIN YÜKSELMESİ ile/ve/||/<>/> HIZLI HAREKET

( Bir gazın molekülleri, sıcaklık yükseldikçe daha hızlı hareket eder. Bununla birlikte, moleküllerin arasındaki çarpışmasnın şiddeti de artar. Moleküllerin ortalama hızı, mutlak sıcaklğın kare köküyle orantılıdır. )

( Artan sıcaklığın, Güneş'in atasında bulunan hidrojen gazı üzerindeki ilk etkisi, çarpışmalar sonucunda hidrojen moleküllerinin [H2] ayrı ayrı hidrojen atomlarından oluşan bir gaz [H] üretmek üzere parçalanması olmuştur. )


- GAZ[Fr. < Lat. CHAOS[Van Helmont] | "ga" uzun okunur] ile GAZ[Fr. < GAZE] ile GÂZ[Ar.]

( Normal basınç ve sıcaklıkta, olduğu gibi kalan, içinde bulunduğu kabın her yanına yayılma ve bu kabın iç yüzeyinin her noktasına basınç yapmak özelliğinde olan akışkan nesne. İLE Tül. İLE Diş. | Dişle tutma, ısırma. )


- GAZ ile BOĞUCU GAZ

( ... İLE Yanardağ ya da maden ocağı gibi yerlerde çıkan tehlikeli gaz. )


- GAZ ile ÇAMUR GAZI

( ... İLE Aktifleştirilmiş çamurlu arıtım sürecinde açığa çıkan %70 metan ve %30 karbondioksit karışımı bir gaz yakıt. )


- GAZ ile GRİZU[Fr.]

( ... İLE Normal sıcaklık ve basınçta, kömür ocaklarında açığa çıkan ve büyük bölümü saf metandan oluşan, kolayca tutuşabilen gaz. )


- GAZ ve/<> KABIZLIK/İNKIBAZ


- GAZ ile KRİPTON[Fr. < KRYPTON]

( ... İLE Atom numarası 36, atom ağırlığı 83,8 olan, atmosferde yarım milyonda bir oranında bulunan, renksiz, kokusuz bir soy gaz. [simgesi Kr] )


- GAZ ile KSENON[Fr. < XENON]

( ... İLE Atom numarası 54, atom ağırlığı 131,30 olan, havada on milyonda bir oranında bulunan, renksiz, kokusuz asal gaz. [simgesi: Xe] )


- GAZÂ[Ar.] ile/||/<> CİHAD[Ar.]


- GAZAB[Ar.] ile GAYZ[Ar.]


- GAZAB[Ar.] ile HARD[Ar.]


- GAZAB[Ar.] ile İRÂDETÜ'L-İNTİKÂM[Ar.]


- GAZAB[Ar.] ile İŞTİYÂT[Ar.]


- GAZAB[Ar.] ile SUHT-SAHT[Ar.]


- GAZAL[Ar.] ile GAZEL[Ar.] ile GAZEL[Ar.]

( Ceylan. İLE Divan Edebiyatı'nda, beş ile onbeş beyit arasında değişen, ilk beytinin dizeleri birbiriyle, sonraki beyitlerinin lirik konularda yazılan nazım biçimi. | Lâtif. | Bayanlar için söylenilen güzel ve aşk dolu söz. | Türk müziğinde, belirli bir kurala bağlı olmadan, bir kişi tarafından, herhangi bir makamda gezinerek sesle yapılan taksim. İLE Sonbaharda kuruyup dökülen ağaç yaprağı. )


- GAZÂLÎ ve FAHREDDİN RÂZİ


- GAZANFER AĞA SEBİLİ ile/ve GAZANFER AĞA SEBİLİ

( Fatih Bozdoğan Su Kemeri ve Karikatür Müzesi yanında. İLE/VE Eyüp, Otakçılar'da. )

( Kapı Ağası Gazanfer Ağa, Mimar Davud Ağa'ya yaptırtmıştır. [1596] İLE/VE Kızlar Ağası Gazanfer Ağa yaptırmıştır. [1599] )


- GAZANFER ÖZCAN ve/||/<> FECRİ EBCİOĞLU

( )


- GAZAP/GADAB[Ar.] değil/yerine/= ÖFKE, HİDDET, KIZGINLIK


- GAZAP ile GADAP

( Gadap kibirden beslenir, kibirin kökü şirktir. )

( İkisi de aynıdır. Z'nin D olarak okunmasından dolayı fark varmış gibi algılanır. )


- GAZE["ga" uzun okunur][Fars.] ile GÂZE[Fars.]

( Allık. İLE Çocuk salıncağı. )


- GAZEL/KASİDE ile MÜŞATTAR

( ... İLE Dizeleri arasına ek olarak ayrıca dizeler getirilmiş gazel ya da kasîde, teştîr edilmiş. )


- GAZETE OKUMAK ile/ve/<>/||/değil/yerine KİTAP OKUMAK


- GAZETE değil/yerine/= ÇAĞIM


- GAZETE değil/yerine/= ÇAVBET


- GAZETE ile/ve/||/<> RESMÎ GAZETE


- GAZETECİ/LİK ile/ve/değil/||/<> YAZAR/LIK


- GAZETECİ değil/yerine/= ÇAĞIMCI, BİLDİRİCİ


- GAZETECİ ile/ve FOTOĞRAFÇI


- GAZETECİLİK ile/ve/||/<>/>< YAZIN


- GÂZİ ile GÂZİ ile GAZÎ

( Savaştan, sağlam ya da (az/çok) yaralı çıkan. İLE Mustafa Kemal ATATÜRK İLE "Gezi" için gaz yiyen. )


- GAZÎR[Ar.] ile GAZÎR[Ar.]

( Yumuşak, mülâyim, tatlı, nâzik, uysal. İLE Çok. )


- GAZLAR ile ASAL/SOY GAZLAR

( ... İLE Atomlarının dış elektron halkaları tamamıyla ya da geçici olarak elektrona doymuş olan helyum, neon, argon, kripton, ksenon gazları. )


- GAZLAR ile/ve ASIL GAZLAR

( ... İLE/VE Helyum, neon, argon, kripton, ksenon, radon. )


- GAZYUVARI/ATMOSFER ile/ve/değil EŞİK


- GAZYUVARI/ATMOSFER YER


- GAZZÂLÎ


- GAZZÂLÎ ÖNCESİ ile/ve SONRASI

( Meşşaîlerin diliyken, Gazzâlî sonrasında, aklın küllî dili haline geldi. Bu nedenle Kategoriler konusu Mantık'tan çıkartılıp Fizik'e aktarıldı. )


- GBK/TEMPORARY LOSS OF CONSCIOUSNESS[İng.] değil/yerine/= GEÇİCİ BİLİNÇ KAYBI


- GCS/GLASGOW COMA SCALE[İng.] değil/yerine/= GLASGOW KOMA ÖLÇEĞİ, GLASGOW KOMA SKALASI


- Gd ile Ge

( Gadolinyum'un simgesi. İLE Germanyum'un simgesi. )


- GDM/GENERALIZED LINEAR MODEL[İng.] değil/yerine/= GENELLEŞTİRİLMİŞ DOĞRUSAL MODEL


- GDPR/GENERAL DATA PROTECTION REGULATION[İng.] değil/yerine/= GENEL VERİ KORUMA YÖNETMELİĞİ


- GEBE, YÜKLÜ

( HÂMİLE[Ar.], ÂBİST/E[Fars.] (ÂBİSTENÎ )


- GEBE/LİK ve/||/<> GEBERMEK[< KABARMAK/GABARMAK]

(

)


- GEBE ile AKUK[Ar.]

( Gebe hayvan. )


- GEBELİK BELİRTİLERİ ile/ve/değil/||/<> ÂDET BELİRTİLERİ


- GEBELİKTE:
İLK 3 AY ile/ve/<> İKİNCİ 3 AY ile/ve/<> ÜÇÜNCÜ 3 AY

( http://www.DilaraKocak.com.tr/gebelik )


- GEBERMEK/MÜRT[Fars.]/CIZLAMI ÇEKMEK[argo] ile ÖLMEK

( Hayvanlar üzerine/için. İLE Kişiler üzerine/için. )


- GEBREOTU ile/ve/<>/> GEBRE/KEBERE

( Gebreotugiller ailesinin, çalıya benzer örnek bitkisi. İLE/VE/<>/> Gebreotunun yemişi. )

( CAPPARIS cum ... )


- GEÇ KALMAK ile/değil/yerine GENÇ KALMAK


- GEÇ KALMAK ile/değil YETİŞEMEMEK

( Asla, "çok geç" değildir! )


- GEÇ KALMAMALI!


- GEÇ TANIMA/ANLAMA! değil/yerine GENÇKEN TANI/ANLA!


- GEÇ YAŞTA ile/değil/yerine GENÇ YAŞTA


- GEÇ ile GEÇ

( Zamanın sarkması, erken olmayan. İLE Geçmenin buyruk kipi. )


- GEÇ ile/ve GÜÇ
[BİR ŞEYİN:
GEÇ OLMASI ile/ve GÜÇ OLMASI/OLMAMASI]

( Olsun. İLE/VE Olmasın! )


- GEÇ ile SON ANDA


- GECE UYKUSU ile/ve/||/<> GÜNDÜZ (ÖĞLE) UYKUSU/KAYLÛLE[Ar.]


- GECE-GÜNDÜZ (DÜŞÜNMEK, ÇALIŞMAK)


- GECE/DÜN GÜNDÜZ


- GECE/KARANLIK ile/ve/değil KAR FIRTINASI/TİPİ


- GECE/TÜN ile/ve/değil/yerine/<>/>< GÜN/DÜZ

( Birlik/Vahdet. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Çokluk/Kesret. )

( Gece/karanlık önceliklidir. )

( [Fars., Ar.] ŞEB-TÂ-BE-SEHER: Geceden sabaha kadar. )

( ŞEB Ü RÛZ: Gece gündüz. | RÛZ Ü ŞEB: Gündüz gece. )

( MELEVÂN: Gece ile gündüz.[MÂ-DÂM-EL-MELEVÂN: Gece ve gündüz devam ettikçe. | MÂ-TEÂKAB-EL-MELEVÂN: Gece ile gündüz birbiri ardı sıra geldikçe.] YA'FUR[çoğ. YAÂFÎR]: Gecenin beşte/altıda bir gibi bölümü. )

( Hakikat. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Şeriat. )

( TÜNMEK: Havanın kararıp gece olması. )

( LEYL ile/ve/değil/yerine/<>/>< ... )

( DÜN, ŞEV, ŞEB[çoğ. ŞEBÂN], TAHT-I ABNÛSÎ ile/ve/değil/yerine/<>/>< NEHÂR, RÛZ, TAHT-I ÂC )

( [not] NIGHT vs./and/but/<>/>< DAYTIME/DAYLIGHT
DAYTIME/DAYLIGHT instead of NIGHT )


- GECE ve DİNGİNLİK ve DİNLENMEK


- GEÇE ile GEÇE ile GECE

( Herhangi bir saat başını geçerek/geçerken. İLE Karşılıklı iki yandan/yakadan her biri. İLE Güneşin batmasıyla oluşan karanlık. [>< GÜNDÜZ] )


- GECE ve/<> İÇ ÂLEM


- GECE ile/ve KARANLIK GECE

( ŞEB-İ YELDÂ: En uzun gece/ler. [20. ve 26. günleri arasındaki 1 haftalık süre.] | 22 Aralık'taki en uzun gece. )

( NIGHT vs./and DARK NIGHT )


- GECE ile/ve MUHAK


- GEÇEBİLEMEZ değil GEÇEMEZ


- GECEKONDU ile/ve/değil VİLLAKONDU


- GECELERİ BİSİKLETTE:
SİYAH ile MAVİ ile KIRMIZI ile SARI ile BEYAZ ile YEŞİL

( Görünmez. İLE 17 m.'ye kadar. İLE 24 m.'ye kadar. İLE 37 m.'ye kadar. İLE 55 m.'ye kadar. İLE 130 m.'ye kadar. )


- GEÇERLİ BİLGİ ile GEÇERSİZ BİLGİ

( Bilginin yanlış olduğu yerde yorumun doğruluğu yanlışlığı konuşulmaz. / Usûlü yanlışın füruğu tartışılmaz. )

( VALID KNOWLEDGE/INFORMATION/DATA vs. INVALID KNOWLEDGE/INFORMATION/DATA )


- GEÇERLİ DURUM/KONJONKTÜR ile BAĞLAM/KONTEKST


- GEÇERLİ/LİK ile/ve/= GERÇEK

( Gerçek, samimi eylemin meyvesidir. )

( Bİ-L-Fİ'L: Gerçekten. )

( VALID vs./and/= REAL
Truth is the fruit of earnest action. )


- GEÇERLİ/LİK ile/ve/değil GÜNCEL/LİK


- GEÇERLİ/LİK ile/ve YARARLI/LIK

( VALID vs./and BENEFICIAL )


- GEÇERLİ/LİK ile/ve/<>/değil YETERLİ/LİK


- GEÇERLİ ile GERÇEK


- GEÇERLİ ile/ve/||/<> İŞLEYEN


- GEÇERLİ ile MANTIKLI


- GEÇERLİK ile/ve/değil/||/<>/> GEÇERLİLİK


- GEÇERLİLİK ile/ve/<> BAĞLAYICILIK


- GEÇERLİLİK ve/||/<> TUTARLILIK ve/||/<> TARİHSELLİK


- GECESEFÂSI ile GECE SEFÂSI

( İkiçeneklilerden, gece açan küçük kokulu çiçekleri olan, otsu bir bitki. İLE Yaz gecelerinde, havanın ve doğanın güzelliklerini yaşamak üzere yapılan etkinlik, yürüyüş, dolaşma. )


- GECESİ-GÜNDÜZÜ (BELİRLİ OLMAMAK)


- GEÇİCİ ÇÖZÜM ile/ve/değil/||/<>/< ARA ÇÖZÜM


- GEÇİCİ NUR ile/ve SOYUT NUR ile/ve NURLAR NURU


- GEÇİCİ TESCİL değil/yerine/= GEÇİCİ KÜTÜK


- GEÇİCİ/LİK ile/ve/||/<> (")UÇUCU/LUK(")


- GEÇİCİ/LİK ile/ve/<> GEÇİŞLİ/LİK


- GEÇİCİ/ÖN YARGI ile/ve/||/<>/> YARGI


- GEÇİCİ ile/ve ALDATICI

( TEMPORARY vs./and ILLUSION )


- GEÇİCİ ile/ve KALICI

( Kendi, istikrarlı, sabit olmayan bir zihinde, herhangi bir şey nasıl kalıcı olabilir? )

( Geçici olanın içindeki kalıcı olanı, gerçek olmayanın içinde gerçek olanı araştırın. )

( Geçicilik, gerçek olmayışın kanıtıdır. )

( Geçicilik, gerçekdışılığın en iyi kanıtıdır. )

( Olgun kişinin nutuğu, içerikli; yaşama biçimiyse kalıcı olmalıdır. )

( TEMPORARY vs./and PERMANENT
How can anything be steady in a mind which itself is not steady?
Enquire what is permanent in the transient, real in the unreal.
Transiency is the best proof of unreality. )


- GEÇİCİ ile/ve/değil ÖZEL


- GEÇİCİ = TRANSITIENT, TRANSITIVE[İng.] = TRANSITIF[Fr.] = ÜBERGEHEND[Alm.] = TRANSIENS[Lat.]


- GECİKME HABER VERMEK


- GECİKME ile/ve/<> "FİJİ ZAMANI"

( ... İLE/VE/<> Fiji'lilerin randevuya geç kaldıklarındaki mazeretleri ve sözleri. )


- GECİKME ile "SÜRÜNCEME"

( ... İLE Bir işin, sonuçlanıncaya kadar boş yere uğradığı gecikmelerin tümü. )


- GECİKME ile HİSTEREZİS[Fr. < Yun.]

( ... İLE Doğa olaylarının gelişmesindeki gecikme. )


- GECİKTİRME ile/ve/değil/yerine/<> ÖTELEME


- GEÇİLEMEZ ile/ve/değil/||/<>/< GEÇİŞTİRİLEMEZ


- GEÇİM SIKINTISI ile/ve/> CAN SIKINTISI

( Geçim sıkıntısı olanların, can sıkıntısı yaşama fırsatları bulunmaz. )


- GEÇİRGEN ZAR ile GEÇİRGEN OLMAYAN ZAR ile YARI GEÇİRGEN ZAR

( PERMEABLE MEMBRANE vs. NON-PERMEABLE MEMBRANE vs. SEMI-PERMEABLE MEMBRANE )


- GEÇİRGEN ile/değil/<> İLETKEN


- GEÇİRİMLİ / BİRLEŞİMSEL ile/>< GEÇİRİMSİZ

( TRANSPARENT / COMPOSITIONAL vs./>< OPAQUE )


- GEÇİRMEK ile GEÇİŞTİRMEK


- GEÇİŞ KARTINI:
YAVAŞ BASMAK ile/değil/yerine ÜZERİNDE TUTMAK/BEKLEMEK


- GEÇİŞ ile AYRIM


- GEÇİŞ ile/ve/değil/||/<>/< EŞİK


- GEÇİŞ ile/ve/||/<> SÜREKLİLİK


- GEÇİŞKEN/LİK ile/ve/||/<> İLİŞKİLİ/LİK


- GEÇİŞLER/KAPILAR:
DAR değil/yerine GENİŞ

( Engeliler için Berlin Örneği... )


- GEÇİŞLİ ile/>< GEÇİŞSİZ

( TRANSITIVE vs./>< INTRANSITIVE )


- GEÇİŞTİRMEK ile/ve "BASTIRMAK"


- GEÇİŞTİRMEK ile/ve/<> "İDARE ETMEK"


- GEÇİŞTİRMEK ile/değil/yerine DİNDİRMEK


- GEÇİŞTİRMEK ile/ve/değil/yerine HIZLANDIRMAK


- GEÇİŞTİRMEK ile/ve/<> ÖTELEMEK


- GEÇİT ile AŞIT

( ... İLE Siper, kuytu yer. | Aşılacak yer. | Dağ geçidi. )


- GEÇİT ile/ve/değil EŞİK


- GEÇİT ile GEÇİŞ


- GEÇİT ile/ve KOYAK/KISIK/KLÜZ

( ... ile/ve VADİ )


- GEÇMİŞ ANLATIMINDA:
DÜN değil BİR ÖNCEKİ GÜN


- GEÇMİŞ DIŞI

( NON-PAST )


- GEÇMİŞ:
"AİT OLDUĞUMUZ" değil BANA/BİZE AİT OLAN


- GEÇMİŞ:
"EV GİBİ" değil/yerine/>< KİTAP GİBİ


- GEÇMİŞ ile/ve/değil GEÇMİŞTEKİ


- GEÇMİŞ ile/ve/değil GEÇMİŞTEKİ


- GEÇMİŞ ile/ve/değil/||/<> GELENEK


- GEÇMİŞ ile/ve/fakat/ne yazık ki SENDE/ONDA GEÇMEMİŞ


- GEÇMİŞ ile/ve/<>/> ŞİMDİ ile/ve/<>/> GELECEK

( Anılardadır. İLE/VE/<>/> Hayal gücündedir. )

( Değişmezdir. İLE/VE/<>/> Belirsizdir. )

( Değiştiremeyiz fakat bilebiliriz. İLE/VE/<>/> Bilemeyiz fakat değiştirebiliriz. )

( Constant. vs./AND/<>/> Unknown/indefinite.
In memory. vs./AND/<>/> In imagination.
We cannot change but we can/should know. vs./AND/<>/> We cannot know but we can/might/should change. )

( PAST vs./and/<>/> FUTURE )


- GEÇMİŞE BAKMAK ve/<> GELECEĞİ KURMAK


- GEÇMİŞE BAKMAK ve GELECEĞİ KURMAK


- GEÇMİŞE ODAKLILIK ile ÜST BİLİŞ

( PAST FOCUSED/RUMINATION va. METACOGNITION )


- GEÇMİŞE SAPLANIP KALMAK değil/yerine/>< GEÇMİŞİ DE DİKKATE ALMAK


- GEÇMİŞE SAPLANMAMAK ve/||/<> GELECEĞE ODAKLANMAMAK


- GEÇMİŞE YÜRÜMEZLİK/TEK YÖNDE DEĞİŞİM ile/ve/=/||/<> TERSİNEMEZLİK


- GEÇMİŞİ TOPARLAMAK ve/> GELECEĞİ BELİRLEMEK

( İkisi de, olabildiğince/olabildiği kadar. )


- GEÇMİŞİ:
AYDINLATMAK ile/ve/||/<>/> ANLAMAK

( Tarih uzmanlarınca. İLE/VE/||/<>/> Her bir kişi, düşünür ve felsefe uzmanlarınca. )


- Geçmişin için DİNLE!!!


- Geçmişin için SUS!!!


- GEÇMİŞİNİ ÖNEMSEMEMEK ile/ve/>/değil GEÇMİŞİNDEN GERİDE KALMAK


- GEÇMİŞTEKİ (BAZI DURUMLARI) UNUTMAMAK ile/ve/değil/fakat/||/<>/> SAPLANIP KALMAMAK


- GEÇMİŞTEN GELEN ile GEÇMİŞTEN KALAN


- GEDÂ[çoğ. GEDÂYÂN]

( DİLENCİ, YOKSUL )


- GEDİZ ile/değil GÖRDES


- GEDO ZEN ile/değil/yerine/>< ZEN

( Sadece olağanüstü, doğaüstü güçler elde etmek için yapılan uygulamalar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< ... )


- GEEK ile/ve/||/<>/> NERD

( )


- GEĞİRMEK ile/ve OSURMAK

( Kültürlere göre ikisi de çok büyük ayıp/yanlış/hata olarak da, sıradan bir durum olarak da algılanabilmekte/değerlendirilebilmektedir. )

( Bazı kültürlerde, yemek sırasında yellenme bile sıradan bir durum olarak karşılanabilmektedir. )

( FLATUS VOCES )

( Üstten. İLE/VE Alltan. )

( Ağızdan. İLE/VE Anüsten. )

( TECEŞŞÜ', TEFTÎH[< FETH | çoğ. TEFTÎHÂT] ile/ve ZARTA )

( ÂRÛG, ÂCÜL ile/ve ... )

( TO BELCH, BURP, ERUCTATION vs./and TO FART )


- GEĞREK

( Kaburga altındaki boşluk. )


- GEKO ile YAPRAK KUYRUKLU GEKO

( ... cum UROPLATUS PHANTASTICUS )


- Gel SUS!!!


- GEL-GİT/MED-CEZİR ile 5 GÜNDE BİR OLAN GEL-GİT

( TIDE vs. NEAP TIDE )


- GEL-GİT ile/ve/||/<> GİT-GEL


- GELDİ GELİYOR/GELECEK


- GELECEĞE (BİR/KAÇ) ÇOCUK BIRAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇOCUK(LAR)A GELECEK BIRAKMAK


- GELECEĞİ "MERAK EDENLER"İN BAKACAKLARI:
"FALLAR/BURÇLAR" değil/yerine MEZAR(LIK)LAR

( Bin "merak", bir borcu (bile) ödemez. )

( Merak, kişinin, kendi başına (g)ördüğü bir "iştir". )


- GELECEĞİ "TAHMİN ETMEK" değil/yerine GELECEĞİ YARATMAK


- GELECEĞİ MERAK ETME!(K) ile/değil/yerine GEÇECEK OLANI İYİ DÜŞÜN!(MEK)

( Nasıl olsa gelecek. İLE/DEĞİL/YERİNE Zihninden hiç silinmeyecek. )


- Geleceğin için DİNLE!!!


- Geleceğin için SUS!!!


- GELECEK "BİLİMİ" (ESKATOLOJİ) ile GELECEKÇİ(FUTURİST) AKIMLAR


- GELECEK ve MİMARÎ ile/ve/||/<> MİMARÎ ve GELECEK


- GELECEK ile FERDÂ[Fars.]

( ... İLE Yarın, yarınki, gün, günün ertesi, ertesi gün, öbür gün. | Âtî, gelecek zaman. | Âhiret, öbür dünya, kıyamet. )


- GELECEK ile/ve/<> UZAK GELECEK

( )


- GELECEKTEN ÜMİDİ/Nİ KESMEK ile/ve/değil/<> YAPACAKLARINDAN VAZGEÇMEK


- GELEN TELEFONU/MESAJI/ÇAĞRIYI/MEKTUBU:
HER ŞEYİ BİR YANA ATARAK, KONTROLDIŞI/BİLİNÇDIŞI YANITLAMAK değil/>< ORTAMI/ÇEVREYİ/KİŞİYİ/KİŞİLERİ GÖZÖNÜNDE BULUNDURARAK UYGUN ZAMANDA, UYGUN TUTUM İLE YANITLAMAK


- GELEN-GEÇEN


- GELEN-GİDEN


- GELEN ile/ve/||/<> GEÇEN


- GELENEK-GÖRENEK


- GELENEK-GÖRENEKLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- GELENEK:
DÜZ değil KIRILMALI


- GELENEK:
UYGULAMALI ile/ve/||/<>/< METİN TABANLI


- GELENEK ile/ve/değil/<> BELLEK

( Sürüyorsa/yaşanıyorsa. İLE/VE/DEĞİL/<> "Yaşatılmaya" çalışılıyorsa. )


- GELENEK ile/ve DİZGE

( TRADITION vs./and SYSTEM )


- GELENEK ve/> GELECEK

( TRADITION and/> FUTURE )


- GELENEK ile/ve GELENEKÇİ GELENEK

( TRADITION vs./and TRADITIONAL TRADITION )


- GELENEK ile/ve/<> GENELLİK


- GELENEK ile/ve/<> GEREKLİLİK

( TRADITION vs./and/<> NECESSITY )


- GELENEK ile/ve/değil/<> GÖRENEK

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Bir şeyi, eskiden beri görüldüğü gibi yapma alışkanlığı. )


- GELENEK ile/ve/<> MODERNİTE


- GELENEKÇİLİK ile/değil/yerine/>< GELENEK

( Yaşayanların, ölmüş durumudur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ölmüşlerin, yaşayan durumudur. )


- GELENEKSEL ENTELEKTÜEL ile/ve/<> ORGANİK ENTELEKTÜEL

( Öğretmenler, yöneticiler vb. İLE/VE/<> Kurum, sınıf, küme vb. )


- GELENEKSEL MİTOLOJİ ile/ve DİNSEL MİTOLOJİ


- GELENEKSEL ile/ve/değil/yerine/||/<> KAVRAMSAL


- GELENEKSELCİLER ile MODERNİSTLER

( Şimdisi olmayan bir geçmişi yaşayanlar. İLE Geçmişi olmayan bir şimdide yaşayanlar. )


- GELENEKSELLEŞME/GELENEKSELLİK ile/ve/||/<>/< KURUMSALLAŞMA/KURUMSALLIK


- GELENEKTE, TEVHİD:
AKIL ÜZERİNDEN ile/ve/> KALP VE DUYGU ÜZERİNDEN

( Tenzih ile. İLE/VE/> Teşbih üzerinden. )

( İkisinde de, sur üflenerek çağrılırdı. )


- GELENEKTE:
İNŞÂ ile/ve/ya da İMHÂ


- GELENEKTE:
SÜREKLİLİK ile/ve/||/<> ELEŞTİRELLİK


- GELENEKTE:
SÜREKLİLİK ile/ve/<> TUTARLILIK

( CONTINUITY vs./and/<> CONSISTENCE :IN TRADITION )


- GELENİN ile/ve/<> DÖNENİN

( Malı. İLE/VE/<> Canı. )


- GELGELELİM


- GELİN


- GELİN-DAMAT ve/||/<> SAĞDIÇ

( ... VE/||/<> Düğünde, gelin ya da güveye kılavuzluk eden kişi. )


- GELİN! yerine GELMEK İSTEYENE DUYURULUR


- GELİN ve/<> DAMAT

( İ'SÂR[Ar.]: Gelin olma çağına gelme. )

( ARÛS ve/<> ARÎS )

( BEYÛ/BEYÛG ve/<> ARÎS )

( BRIDE and/<> GROOM )


- GELİN ile EĞRETİ GELİN


- GELİN ile/değil KUMA


- GELİNCİK ile GELİNCİK ile GELİNCİK ile GELİNCİK

( Yazın kırlarda yetişen, kırmızı ve büyük çiçekli bitki. İLE Sansargillerden, ince uzun yapılı, sivri çeneli, küçük bir hayvan. İLE Mezgitgillerden, yılanbalığına benzer bir balık. İLE Yılancık, arpacık, çıban vb. verilen ad. )


- GELİNCİK ile GELİNCİKÇİÇEĞİ

( Yazın kırlarda yetişen, kırmızı ve büyük çiçekli bitki. İLE Zambakgillerden bir bitki. )

( PAPAVER RHOEAS cum FRITILLARIA IMPERIALIS )


- GELİNCİK ile/<> KAKIM/KAKUM/ERMİN/AS

( ... İLE/<> Kutup gelinciği. Sansargillerden, yazın, esmer kırmızı, kışın beyaz renkli gelincik. )

( İLE/<> )

( WEASEL vs./<> ERMINE )

( MUSTELA NIVALIS cum/<> MUSTELA ERMINEA )


- GELİNCİK ile/||/<> KIRLANGIÇ OTU

( .. İLE/||/<> Gelincikgillerden, çiçekleri altın ve limon sarısı renginde olan, tanelerinden asitsiz bir yağ elde edilen çok yıllık ve otsu bir bitki. )


- GELİNCİK ile LOTA[Lat.]

( ... İLE Tatlı sularda yaşayan, bir tür gelincik balığı. )

( ... cum LOTA VULGARIS )


- GELİNCİK ile SANSAR

( WEASEL vs. MARTEN )

( BELETTE avec MARTRE )

( WIESEL mit MARDER )

( MUSTELA PUTORIUS FURO[: Misk otuyla beslenen kötü kokulu hırsız] cum MARTES )

( COMADREJA con MARTA )

( DONNOLA con MARTORA )


- GELİNCİK ile YABAN GELİNCİĞİ

( Evcilleştirilmiş Avrupa kokarcaları olarak da bilinirler. İLE ... )

( 18 saat boyunca uyurlar. İLE ... )

( İnsana özgü olarak bilinen bazı hastalıklara yakalanabilirler. [Pankreas ve lenf kanseri oldukça yaygındır.] İLE ... )

( ... ile Yaban Gelinciği )

( WEASEL vs. FERRET )


- GELİNHAVASI = KUŞKİRAZI


- GELİNİLMEZ değil GELİNMEZ


- GELİNOTU = GÜVEYFENERİ

( Patlıcangillerden, kırmızı ve ekşimsi meyvesi, sidik söktürücü olarak kullanılan bir bitki. )

( PHYSALIS ALKAKENGI )


- GELİP GEÇEN ve/||/<>/> GÜLÜP GEÇMEK


- GELİP GEÇEN ile/ve/değil/yerine SÜREKLİLİK


- GELİP-GEÇİCİ


- GELİR VERGİSİ ile KURUMLAR VERGİSİ


- GELİR ile GİDER

( TEFÂVÜT-İ HASENE: Hicrî yıl ile mâlî yıl arasındaki 10 gün ve 21 saatlik farktan meydana gelen gelir[vâridât] farkı. )

( INCOME/REVENUE vs. EXPENSE/EXPENDITURE )


- GELİR ile/ve KAZANÇ

( İRAT ile/ve ... )

( INCOME/REVENUE vs./and EARNINGS/GAIN )


- GELİRİNİ KULLANMA/TÜKETME:
YAŞAMAK ÜZERE ve/||/<>/> HAYIR İŞLEMEK ÜZERE ve/||/<>/> "HAYIR!" DİYEBİLMEK ÜZERE


- GELİRLERSE BULMAZLARSA değil GELİRLER DE BULMAZLARSA


- GELİŞ(TİR)ME ile/ve/değil/yerine/||/<> İYİLEŞ(TİR)ME


- GELİŞİGÜZEL "ÇOK ANLAMLILIK" ile/değil/yerine ÇOK ANLAMLILIK


- GELİŞİGÜZEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< KENDİNCE


- GELİŞİGÜZELLİK ile/ve KEYFÎLİK

( CASUAL vs./and ARBITRARINESS )


- GELİŞİM

( DEVELOPMENT )


- GELİŞİM ODAKLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GELİŞİME YÖNELİK


- GELİŞİM VE DEĞİŞİM İÇİN:
ZORUNLULUK ile/ve/||/<> YOKLUK


- GELİŞİM/DEĞİŞİM:
YUKARIDAN, AŞAĞI ile/ve/değil/yerine/||/<> İÇTEN, DIŞA

( image

image )


- GELİŞİM ve/||/<> ARINMA ve/||/<> YOZLAŞMAMA


- GELİŞİM ile/ve/<> DERİNLEŞME

( DEVELOPMENT vs./and/<> DEEPEN )


- GELİŞİM = DEVELOPMENT[İng.] = DÉVELOPPEMENT[Fr.] = ENTWICKLUNG[Alm.] = SVILUPPO[İt.] = DESARROLLO[İsp.]


- GELİŞİM ile/ve DÖNÜŞÜM

( DEVELOPMENT/IMPROVEMENT/PROGRESS vs./and TRANSFORMATION )


- GELİŞİM ile/ve/||/<> GELİŞMEK

( DEVELOPMENT vs./and/||/<> EVOLVE )


- GELİŞİM ile/ve/> İLERLEME

( Yaptığı işi iyi yapan kişi ilerleyecektir. )

( İlerleme ancak hazırlık aşamasında olur. )

( Kişinin daha da ilerlemesi için olanca cesârete gereksinimi vardır. )

( Sessizlik ve Sükûnet içinde, gelişirsiniz. )

( Nasıl ilerlemeli? İki kâse pirinç feda edilerek. )

( Doğru yönde ilerlediğimi nereden bileceğim? Göreviniz hakkında gösterdiğiniz azim, kararlılık, berraklık ve sadakatte ilerleyişinizle. )

( Olgun kişi, atalarının bilgelik ve deyişlerini inceleyerek kişiliğini geliştirir. )

( İlerlemenin işaretleri nelerdir? Tüm endişelerden kurtulmuşluk, bir rahatlık ve sevinç hali, içte derin bir huzur, dışta bol enerji. )

( Yükselen güneş, ilerlemeyi simgeler. )

( Senden ileride olanlara gelişmek için, geride olanlara da rahatlamak için bak. )

( One needs all the courage to go further.
In Silence and Peace, you grow.
How shall I know that I am moving in the right direction? By your progress in intentness, in clarity and devotion to the task.
What are the signs of progress? Freedom from anxiety; a sense of ease and joy; deep peace within and abundant energy without. )

( DEVELOPMENT/IMPROVEMENT vs./and/> PROGRESS )


- GELİŞİM ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA


- GELİŞİM ile/ve OLUŞUM

( DEVELOPMENT vs./and FORMATION/CONSTITUTION )


- GELİŞİM ile/ve SIRADÜZEN

( DEVELOPMENT vs./and HIERARCHY )


- GELİŞİM ile/ve TAMAMLANMA

( DEVELOPMENT vs./and TO GET COMPLETE, COMPLEMENT )


- GELİŞİM ile/ve/||/<>/> UYGARLIK


- GELİŞİM ve/||/<>/>/< UYGULAMA


- GELİŞİM ile/ve/> YENİLİK

( DEVELOPMENT/IMPROVEMENT vs./and/> INNOVATION/REFORM/NEWNESS )


- GELİŞİMDE:
ZORUNLULUK ile/ve/<> CESÂRET


- GELİŞİP BÜYÜME = NEŞV Ü NEMÂ = DÉVELOPPEMENT


- GELİŞME ile/ve/<> DÖNÜŞME


- GELİŞME ile/ve GENLEŞME

( Hi, You probably get a ton of emails about "getting on the first page of Google." Too bad most of them are SCAMS. If you REALLY want to rank higher, you absolutely need to get this one part right: https://moreseotraffic.top/wal/?=farklar.net It's backed by data from thousands of SEO campaigns, across all industries. Just imagine what it could do for your business. Crystal DeMatio 964-2055 E. Badillo St Covina, CA 91724 If you prefer not to receive commercial messages regarding seo for your business, please remove yourself here: https://www.moreseotraffic.top/out.php/?site=farklar.net )

( TO DEVELOPE vs./and TO DILATE/EXPAND )


- GELİŞME ile/ve/değil/yerine/||/<> OLGUNLAŞMA


- GELİŞME ile/ve/<>/> YAYGINLAŞMA


- GELİŞMEKTE OLAN ile GELİŞMEMİŞ

( TO MATURE vs. IMMATURE )


- GELİŞMELİ!


- GELİŞMİŞ ÜLKE:
FAKİRLERİN BİLE ARABAYA BİNDİĞİ ÜLKE
değil/yerine/><
ZENGİNLERİN BİLE OTOBÜSE BİNDİĞİ ÜLKE


- GELİŞMİŞ/LİK ve/||/<>/> YALINLAŞ(TIRIL)MIŞ/LIK

( Yalınlaşmak/yalınlaştırabilmek, gelişmişliğin, en son durumudur. )


- GELİŞMİŞLİĞİN, OLGUNLUĞUN/KEMÂLÂTIN SONU:
YALINLIK ve/||/<> SÜKÛT


- GELİŞTİREBİLMEMİŞ değil GELİŞTİREMEMİŞ


- Geliştirenleri DİNLE!!!


- GELİŞTİRME ile/ve/<> GÜÇLENDİRME

( Güç ve hayırlar herkes içindir ve isteyen herkese hazırdır. )

( Power and grace are for all and for the asking. )

( DEVELOPMENT/IMPROVEMENT vs./and/<> TO STRENGTHEN )


- GELİŞTİRME ile/ve/<> ÖNÜNÜ/ÖTESİNİ AÇIK TUTMAK

( TO DEVELOP vs./and/<> TO MAKE/KEEP OPEN THE FURTHER )


- GELİŞTİRME ile/ve/<> PEKİŞTİRME

( TO PROGRESS vs./and/<> TO CONSOLIDATE )


- GELMEK/BULUNMAK yerine İSPAT-I VÜCUD ETMEK


- GELMEK ile "GELMEK"

( Ulaşmak. İLE Eşeysel Boşalma(bazı kültürlerde "Gitmek" olarak da geçiyor). )


- GELMİŞ-GEÇMİŞ


- GEMİ ile BALTABAŞ

( ... İLE Baş bodoslaması omurga hattına dikey olarak çelik lamadan yapılmış gemi. )


- GEMİ ile/değil BARÇA[İt. < BARZA]

( ... İLE/DEĞİL Ortaçağda kullanılan, kürekli ve yelkenli, taşıma gemisi. | Kalyon türünden, küçük savaş gemisi. )


- GEMİ ile CÖNK[< Cava dili]

( ... İLE Büyük, yelkenli gemi. | Saz ozanlarının, kendilerinin ya da başkalarının koşuklarını derledikleri, uzunlamasına açılan defter. )


- GEMİ ile/değil FIRKATEYN

( ... İLE/DEĞİL Eskiden kullanılan, bir savaş gemisi. )


- GEMİ ile KALİTE

( ... İLE Osmanlılar'da bir tür gemi. )


- GEMİ ile KALOMA

( ... İLE Demir atmış bir geminin zincirinin su içindeki bölümü. )


- GEMİ ile KARAKA

( ... İLE Osmanlılar'da bir tür gemi. )


- GEMİ ile KRUVAZÖR[Fr. < CROISEUR]

( ... İLE Deniz yollarını gözetmek, deniz ve hava filolarına kılavuzluk etmek amacıyla topla silahlandırılmış hızlı savaş gemisi. )


- GEMİ ile MAVUNA

( ... İLE Rıhtıma yanaşamayan gemilerin yükünü taşıyan araç. )


- GEMİ ile SABURA[Lat.]

( ... İLE Gemi safrası. )


- GEMİ ile SALAPURYA[İt.]

( ... İLE Ticaret eşyası taşımakta kullanılan, 10-15 tonluk, üçgen biçiminde yelkeni olan deniz taşıtı. )


- GEMİ ile ŞAYKA[Macarca SAJKA]

( ... İLE Türkler'in, Karadeniz'deki ırmak kıyılarının korunmasında, Rus Kazaklar'ın kıyılara saldırmada kullandıkları altı düz, yayvan gemi. )


- GEMİ ile SKAVUT[İng. < Lat.]

( ... İLE Çok hızlı gidebilen, bir tür keşif gemisi. )


- GEMİ ile SÜNBEKİ

( ... İLE Bir tür kayık, küçük gemi. )


- GEMİ ile TRANSATLANTİK

( SİRİUS: Atlas okyanusunu aşan ilk buharlı gemi. )


- GEMİ ile YÜK GEMİSİ/ŞİLEP[Alm. SCHLEPP]

( ... İLE Yük gemisi. )


- GEMIFİKASYON/GAMİFICATION[İng.] değil/yerine/= OYUNLAŞTIRMA


- GEMİNİN, SU YÜZEYİ:
ÜSTÜ ile/ve/<> ALTI/FRİBORD[İng.]


- GEN EKSPRESYONU/GENE EXPRESSION[İng.] değil/yerine/= GEN İFADESİ


- GEN MUTASYONU/GENE MUTATION[İng.] değil/yerine/= GEN DEĞİŞİNIMİ


- GEN/GENE[İng.] değil/yerine/= KALITLIK


- GEN ile GEN[Yun.]

( Geniş. | Üçgen, dörtgen gibi geometri terimlerinde, "kenarlı" anlamıyla kullanılan ek sözcük. | İşlenmemiş, boş bırakılmış tarla. İLE İçinde bulunduğu göze ya da organizmada özel bir etkisi olan, kuşaktan kuşağa ve gözeden gözeye geçen kalıtımsal öğe. )


- GEN ve/||/<>/> HAPLOGRUP ve/||/<>/> Y SOYAKTARANI


- GEN ve/<> HOLOGRAM


- GEN ile KROMOZOM


- GEN ile/ve/||/<> MC1R GEN

( ... İLE/VE/||/<> Deri rengi[pigmentasyonu] üreten genlerden biri. )


- GENC

( HAZİNE )


- GENÇ BOĞA

( Kele, oğuz, tosun. )


- GENÇ GÖVDE, GÖVDECİK = RÎŞ = TIGELLE


- GENÇ OLMA İSTEĞİ değil/yerine DİNÇ OLMA İSTEĞİ


- GENC[Ar.] ile GENÇ[Ar.]

( Hazine, define. İLE Yaşı, ilerlememiş olan. )


- GENÇ ve/<> BİSİKLET


- GENÇKEN ÇABALA!:
"PARA/ÇIKAR KAZANMAK" İÇİN değil/yerine ÖĞRENMEK İÇİN

( WHEN YOU ARE YOUNG: [not] TO EARN but WORK TO LEARN
WORK TO LEARN instead of TO EARN :WHEN YOU ARE YOUNG )


- GENÇLİK ile DİRİLİK

( [Fars., Ar.] ... ile BER-HAYÂT )


- GENÇLİK ile/<>/>< YETİŞKİNLİK ile/<>/>< YAŞLILIK

( [ne yazık ki] Zaman ve enerji vardır fakat cepte (pek/yeterince) para yoktur/olmaz. İLE/<>/>< Para ve enerji vardır fakat (pek/yeterince) zaman yoktur/olmaz. İLE/<>/>< Zaman ve para vardır fakat (yeterince) enerji yoktur/olmaz. )

( image )

( Genç/lik, bilse; yaşlı/lık, yapabilse...
Si jeunesse savait, si vieillesse pouvait. )


- GENDER[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSAL CINSİYET


- GENDLIN ile/ve/||/<>/< ROGERS


- GENE-LİKLE değil/< GENELLİKLE

( Vurgu ve harfi tam/doğru seslendirerek! [Dudak ve bilgi tembelliği yapmadan!] [Harfleri biraraya getirerek değil kulak dolgunluğuyla, doğrusu nasıl söyleniyorsa o biçimde söyleyerek!] )


- GENE değil/yerine/= YİNE


- GENEL "PLANDA" ile "GENİŞ PLANDA"


- GENEL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- GENEL <> ÖZEL ile/ve/değil/yerine BİÇİM <> ÖZ


- GENEL AF ile/ve/değil KISMÎ GENEL AF


- GENEL BİR "YAKLAŞIMLAR" değil GENEL YAKLAŞIMLAR


- GENEL DUYULAR ile/ve/<> ÖZEL DUYULAR

( Görme, İşitme, Dokunma. İLE/VE/<> Koklama, Tatma. )

( Bellek kayıtları yoğundur. İLE/VE/<> Bellek kayıtları hafiftir. )


- GENEL GERÇEKLİK ile/ve/||/<>/>/< ETKİLİ GERÇEKLİK


- GENEL İDARE değil/yerine/= GENEL YÖNETİM


- GENEL VEKÂLETNÂME değil/yerine/= GENEL YETKİDEŞLİK BELGESİ


- GENEL-GEÇER


- GENEL-GEÇER ile/ve/değil/||/<> DEĞİŞMEZ


- GENEL/UMUM ile MUTLAK

( GENERAL vs. ABSOLUTE )


- GENEL ile/ve/değil/yerine/||/<> "AĞIRLIKLI"


- GENEL ile BASMAKALIP


- GENEL ile/ve/yerine/değil ÇEŞİTLİ

( [not] GENERAL vs./and/but VARIOUS
VARIOUS instead of GENERAL )


- GENEL ile DÜZENLİ/SÜREKLİ GENEL

( GENERAL vs. REGULAR/CONTINUAL GENERAL )


- GENEL ile/ve EVRENSEL

( ... İLE/VE Somutta çeşitlilik. )


- GENEL ile/ve EVRENSEL


- GENEL ile GELENEKSEL

( GENERAL vs. TRADITIONAL )


- GENEL ile GENELDE

( GENERAL vs. IN GENERAL )


- GENEL ile/ve GENİŞ

( GENERAL vs./and EXTENSIVE )


- GENEL ile GERÇEK

( GENERAL vs. REAL )


- GENEL ile/ve/değil/<> KABUL


- GENEL ile/ve KAPSAYICI


- GENEL ile/ve/değil MİLLÎ

( [not] GENERAL vs./and/but NATIONAL )


- GENEL ile/ve/değil OLAĞAN

( [not] GENERAL vs./and/but USUAL/POSSIBLE )


- GENEL ile/ve ORTAKLAŞA

( GENERAL vs./and COLLECTIVELY )


- GENEL ile ÖZEL

( GENERAL vs. REAL )


- GENEL ile/ve/<> ÖZEL

( Beyan. İLE/VE/<> Örnek. )

( Zıtlar vardır fakat zıtlık yoktur. )

( Hastalık "yoktur", hasta vardır. )

( Bazen ve/ya da bazı durumlarda/koşullarda, bir ilke için "herkesten", bazen de bir kişi/insan için tüm ilkeler("imiz")den vazgeçebilmeliyizdir/vazgeçmeliyizdir! )


- GENEL ile/ve TEMEL

( Uzlaşım. İLE/VE Zorunluluk. )

( GENERAL vs./and BASIC )


- GENEL ile TÜM

( GENERAL vs. WHOLE )


- GENEL ile/ve TÜMEL

( Vahdet. İLE/VE Ahad. )

( Zorunluluk yoktur/olmaz! İLE/VE Zorunluluk vardır, aranır ve/ya da bulunmak zorundadır. )

( GENERAL vs./and UNIVERSAL )


- GENEL = UMUMÎ = GENERAL[İng., İsp.] = GÉNÉRAL[Fr.] = ALLGEMEIN[Alm.] = GENERALIS[Lat.]


- Genelde KONUŞ!!!


- GENELDE ile/ve/değil TEMELDE


- GENELGE ile/ve/||/<>/> YÖNERGE

( Bağlayıcılığı vardır. İLE/VE/||/<>/> Bağlayıcılığı yoktur. )


- GENELLEME:
"GENİŞ DÜŞÜNMEK" değil GEVİŞ GETİRMEK


- GENELLEME ile/ve "BÜYÜLTMEK"

( GENERALIZATION vs./and TO EXAGGERATE )


- GENELLEME ile/ve/değil "SIÇRAMA"

( [not] GENERALIZATION vs./and/but "TO LEAP" )


- GENELLEME ile/ve/değil ABARTMA

( [not] GENERALIZATION vs./and/but TO EXAGGERATE )


- GENELLEME ile/ve/> AYRIMCILIK


- GENELLEME ile/değil BENZETME/TEŞBİH

( [not] GENERALIZATION vs./but SIMILE )


- GENELLEME ile ÇIKARIM

( GENERALIZATION vs. INFERENCE )


- GENELLEME ile/ve/değil/yerine DEĞİLLEME

( [not] GENERALIZATION vs./and/but NEGATION
NEGATION instead of GENERALIZATION )


- GENELLEME ile/ve EKSİK TÜMEVARIM

( Her şeyi genelleştirmeyi seven kişi, çoğunlukla yalan söyler. )


- GENELLEME ile/değil/yerine/>< EMİN OLARAK


- GENELLEME ile/ve/<> EZBERİNİ SÖYLEMEK


- GENELLEME ve/||/< GENELLEMENİN FARKINDALIĞI


- GENELLEME ile/ve/||/<>/> HATA

( GENERALIZATION vs./and MISTAKE )


- GENELLEME ile/ve/<>/|| KABUL


- GENELLEME ile/ve/<> ÖTEKİLEŞTİRME


- GENELLEME ile/ve/değil SINIRLAMA

( [not] TO DEFINE vs./and/but LIMITING )


- GENELLEME ile TOPTANCI TUTUM

( GENERALIZATION vs. WHOLENESS ATTITUDE )


- GENELLEME ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM


- GENELLEME ile/ve/değil YUVARLAMA


- Genellemeden KONUŞ!!!


- GENELLEŞTİRME ile/ve MUTLAKLAŞTIRMA


- GENELLEŞTİRME ile/yerine OLASILIK OLARAK (DEĞERLENDİRME)

( TA'MÎM[< UMÛM] ile/yerine ... )

( TO GENERALIZE vs. (TO VALUE) TO BE AS POSSIBILITY
(TO VALUE) TO BE AS POSSIBILITY instead of TO GENERALIZE )


- GENELLEŞTİRME ile/değil ÖRNEKLENDİRME


- GENELLEŞTİRME ile/ve SOYUTLAŞTIRMA


- GENELLEŞTİRME ile/ve SOYUTLAYARAK GENELLEŞTİRME


- GENELLEŞTİRME = TAMİM = GENERALIZATION[İng.] = GÉNÉRALISATION[Fr.] = GENERALISATION[Alm.] = GENERALIS[Lat.]


- GENELLİKLE ile/ve/değil/||/<>/< BÜYÜK/YÜKSEK OLASILIKLA


- GENELLİKLE ile ÇOĞUNLUKLA

( USUALLY vs. BY A MAJORITY )


- GENELLİKLE ile GENEL-GEÇER


- GENELLİYORSAK/GENELLEYECEKSEK
ile/değil/yerine/><
GENELLEMİYORSAK/GENELLEMEYECEKSEK

( [söyleyeceğimizi] Söylemeyelim ve daha çok düşünmeye devam edelim. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Söyleyebiliriz/konuşabiliriz, düşünebiliriz. )


- GENELME ile GENELEME ile GENELLEME

( Genişleme. İLE Bir düşüncenin, farklı sözlerle, yeniden/tekrar anlatılması. İLE Bir ya da birkaç özel/tekil veriyi/durumu, herşeyi/herkesi katarak ve tek bir şeye indirgeyerek açıklamaya çalışma "iddiası"/zayıflığı.[Tüm genellemeler, yanlıştır! Bu bile!] )

( ... ile ... ile TAMİM )


- GENERAL vs. EXTENSIVE


- GENERAL vs. IN GENERAL


- GENERAL vs. REAL


- GENERAL vs. REGULAR/CONTINUAL GENERAL


- GENERAL vs. SPECIFIC


- GENERAL vs. UNIVERSAL


- GENERAL vs. WHOLE


- GENERAL değil/yerine/= ORDUHAN


- GENERALIZATION vs. INFERENCE


- GENERALIZATION vs. WHOLENESS ATTITUDE


- GENERK/DEVLET[Ar.] ile/ve/değil/||/<>/< ULUS/MİLLET[Ar.]


- GENEROSITY vs. EXTRAVAGANCE


- GENESIS BLOCK[İng.] değil/yerine/= AKILLI BLOK


- GENETİK SEKANS/GENETIC SEQUENCE[İng.] değil/yerine/= GENETİK DİZİ/DİZİLIM


- GENETİK[Alm./İng.] değil/yerine/= KALITIMBİLİM

( Kalıtım bilimi.| Genlerle ilgili, genlerin belirlediği, genlerle geçen. | Genlerle ilgili, kalıtımla ilgili. )


- GENETİK/GENETICS[İng.] değil/yerine/= GEN BİLİMİ


- GENETİK ile/ve/değil/||/<>/> EPİGENETİK

( )

( Genetik bir "öykü/süreç" değiliz! )

( %5 ile/ve/değil/||/<>/> %95 )


- GENETİK ile/değil GELENEKSEL


- GENİŞ KAVRAM" ile "DERİN KAVRAM"

( "WIDE CONCEPT" vs. "DEEP CONCEPT" )


- GENİŞ KAVRAM ile DERİN KAVRAM

( WIDE CONCEPT vs. DEEP CONCEPT )


- GENİŞ ZAMAN ile/ve/<> GENELLEŞTİRME


- GENİŞ ZAMANDA ile/ve/||/<> DAR ZAMANDA

( Sıkı olabilirsek. İLE/VE/||/<> Ferah olabiliriz. )


- GENİŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAPSAMLI


- GENİŞ ile YAYVAN

( ... İLE Eni, boyundan ve derinliğinden çok olan, basık ve geniş. )


- GENİŞLEME" ile/ve "GÜÇLENME"


- GENİŞLEME ile/ve FERAHLAMA

( TO WIDEN vs./and TO BECOME SPACIOUS, TO FEEL RELIEVED )


- GENİŞLEME ile/değil GENLEŞME


- GENİŞLEME ile/ve/<> SEYRELME


- GENİŞLEME ile/ve YAYILMA

( TO WIDEN vs./and TO EXTEND )


- GENİŞLETİLEBİLİR İŞARET DİLİ/EXTENSIBLE MARKUP LANGUAGE/XML[İng.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> (YAPILANDIRILMIŞ VERİ DEĞİŞİMINDE) JAVASCRIPT NESNE GÖSTERİMİ/JAVASCRIPT OBJECT NOTATION/JSON[İng.]

( Bir biçimlendirme dilidir ve verileri tanımlamak için etiketleri kullanır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Verileri nesneler biçiminde tanımlamak için anahtar/değer çiftlerini, diziyi vb. kullanır. )

( Karmaşık veriler için etiketleri tekrarlamamız gerekebilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Veriler, nesneler olarak temsil edilebilir. [Bu nedenle, JSON hafiftir ve XML'den daha hızlıdır.] )


- GENİŞLETME ile GENLEŞTİRME


- GENİŞLETME ile/ve SAĞLAMLAŞTIRMA

( TO GET WIDEN vs./and TO STRENGTHEN/FORTIFY/CONSOLIDATE )


- GENİTAL:
SİVİLCE ile/ve/||/<> UÇUK


- GENLEŞME ile YOĞUNLAŞMA


- GENOM SEQUENCING[İng.] değil/yerine/= GENOM DİZİLEME


- GENOM/GENOME[İng.] değil/yerine/= SOY KALITI


- GENOTİP/GENOTYPE[İng.] değil/yerine/= SOY YAPI


- GENOTOKSİSITE/GENOTOXICITY[İng.] değil/yerine/= SOY YAPI AĞULANDIRICILIK


- GENZEL ve/||/<> GENZEK

( Genizle ilgili. | Genizden çıkarılan (selen), genizsi. VE/||/<> Genizden konuşan, hımhım. )


- GEOİD değil/yerine/= YERGİN, YERİMSİ


- GEOMETRİ[Fr./İng. < Yun.] ile/ve TOPOLOJİ[Fr./İng. < Yun.]

( İki nokta arasındaki en yakın mesafeye, doğru denir. )

( Bir şey, yıkılınca, prizmatik durur. )

( Nokta, çizgi, açı, yüzey ve nesnelerin birbirleriyle ilişkilerini, ölçümlerini, özelliklerini inceleyen matematik dalı. | Bu konu ile ilgili olan kitap ya da ders. İLE Geometrik nesnelerin nitelikleriyle ilgili özelliklerini ve bağıl konumlarını, biçim ve büyüklüklerinden ayrı olarak alıp inceleyen geometri dalı. )


- GEOMETRİ/HENDESE ile/ve/||/<> MÜSELLESAT[Ar.]/TRİGONOMETRİ[Fr./İng.]

( Trigonometri, bağımsız bir bilim olarak, Meraga'da kurulmuştur. )

( Nokta, çizgi, açı, yüzey ve nesnelerin birbirleriyle ilişkilerini, ölçümlerini, özelliklerini inceleyen matematik dalı. | Bu konu ile ilgili olan kitap ya da ders. İLE/VE/||/<> Üçgenleri hesaplamayı konu edinen matematik dalı. )


- GEOMETRİ ve/<> AKLIN DİLİ


- GEOMETRİ ve/||/<> GONİOMETRİ[SİNÜS, COSİNÜS[TAMÂM-I CEYB], TANJANT[TANGENS], COTANJANT[COTENGENS]]

(

SİNÜS
GRAD
0
10
20
30
40
50
60
 
0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

31

32

33

34

35

36

37

38

39

40

41

42

43

44
0.00000

0.01745

0.03490

0.05234

0.06976

0.08716

0.10453

0.12187

0.13917

0.15643

0.17365

0.19081

0.20791

0.22495

0.24192

0.25882

0.27564

0.29237

0.80902

0.32557

0.34202

0.35837

0.37461

0.39073

0.40674

0.42262

0.43837

0.45899

0.46947

0.48481

0.50000

0.51504

0.52992

0.54484

0.55919

0.57358

0.58779

0.60182

0.61560

0.62932

0.64279

0.65606

0.66913

0.68200

0.69466
0.00291

0.02036

0.03781

0.05524

0.07266

0.09005

0.10742

0.12476

0.14205

0.15931

0.17937

0.19366

0.21076

0.22778

0.24474

0.26163

0.27843

0.29515

0.31178

0.32832

0.34475

0.36108

0.37730

0.39341

0.40939

0.42525

0.44098

0.45658

0.47204

0.48735

0.50252

0.51753

0.53238

0.54708

0.56160

0.47596

0.59014

0.60414

0.61795

0.63158

0.64501

0.65825

0.67129

0.68412

0.69675
0.00582

0.02327

0.04071

0.05814

0.07556

0.09295

0.11031

0.12764

0.14493

0.16218

0.17937

0.19652

0.21360

0.23062

0.24756

0.26443

0.28123

0.29793

0.31454

0.33106

0.34748

0.36379

0.37999

0.39608

0.41204

0.42788

0.44359

0.45917

0.47460

0.48989

0.50503

0.52002

0.53484

0.54951

0.56401

0.57833

0.59248

0.60645

0.62024

0.63383

0.64723

0.66044

0.67344

0.68624

0.69883
0.00873

0.02618

0.04362

0.06105

0.07846

0.09585

0.11320

0.13053

0.14781

0.16505

0.18224

0.19937

0.21644

0.23345

0.25038

0.26724

0.28402

0.30071

0.31730

0.33381

0.35021

0.36650

0.38268

0.39875

0.41469

0.43051

0.44620

0.46175

0.47716

0.49242

0.50754

0.52250

0.53730

0.55194

0.56641

0.58070

0.59482

0.60876

0.62251

0.63608

0.64945

0.66262

0.67559

0.68835

0.70091
0.01164

0.02908

0.04653

0.06395

0.08136

0.09874

0.11609

0.13341

0.15069

0.16792

0.18509

0.20222

0.21928

0.23627

0.25320

0.27004

0.28680

0.30348

0.32006

0.33655

0.35293

0.36921

0.38537

0.40142

0.41734

0.43313

0.44880

0.46433

0.47971

0.49495

0.51004

0.52498

0.53975

0.55436

0.56880

0.58307

0.59716

0.61107

0.62479

0.63832

0.65166

0.66480

0.67773

0.69046

0.70298
0.01454

0.03199

0.04943

0.06685

0.08426

0.10164

0.11898

0.13629

0.15356

0.17078

0.18795

0.20507

0.22212

0.23910

0.25601

0.27284

0.28959

0.30625

0.32282

0.33929

0.35565

0.37191

0.38805

0.40408

0.41998

0.43575

0.45140

0.45690

0.48226

0.49743

0.51254

0.52745

0.54220

0.55678

0.57119

0.58543

0.59949

0.61337

0.62706

0.64056

0.65386

0.66697

0.67987

0.69256

0.70505
0.01745

0.03490

0.05234

0.06976

0.08716

0.10453

0.12187

0.13917

0.15643

0.17365

0.19081

0.20791

0.22495

0.24192

0.25882

0.27564

0.29237

0.30902

0.32557

0.34202

0.35837

0.37461

0.39073

0.40674

0.42262

0.43837

0.45399

0.46947

0.48481

0.50000

0.51504

0.52992

0.54464

055919

0.57358

0.58779

0.60182

0.61566

0.62932

0.64279

0.65606

0.66913

0.68200

0.69466

0.70711
89

88

87

86

85

84

83

82

81

80

79

78

77

76

75

74

73

72

71

70

69

68

67

66

65

64

63

62

61

60

59

58

57

56

55

54

53

52

51

50

49

48

47

46

45
 
60
50
40
30
20
10
0
GRAD
COSİNÜS
COSİNÜS
GRAD
0
10
20
30
40
50
60
 
0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

31

32

33

34

35

36

37

38

39

40

41

42

43

44
1.00000

0.99985

0.99939

0.99863

0.99756

0.99619

0.99452

0.99255

0.99027

0.98769

0.98481

0.98163

0.97815

0.97437

0.97030

0.96593

0.96126

0.95830

0.95106

0.94552

0.93969

0.93358

0.92718

0.92050

0.91355

0.90631

89879

0.89101

0.88295

0.87462

0.86603

0.85717

0.84805

0.83867

0.82904

0.81915

0.80902

0.79864

0.78801

0.77715

0.76604

0.75471

0.74314

0.73135

0.71934
1.00000

0.99979

0.99929

0.99847

0.99736

0.99594

0.99421

0.99219

0.98986

0.98723

0.98430

0.98107

0.97754

0.97371

0.96959

0.96517

0.96046

0.95545

0.95015

0.94457

0.93869

0.93253

0.92609

0.91936

0.91236

0.90507

0.89752

0.88968

0.88158

0.87321

0.86457

0.85567

0.84560

0.83708

0.82741

0.81748

0.80730

0.79688

0.78622

0.77531

0.76417

0.75280

0.74120

0.72937

0.71732
0.99998

0.99973

0.99917

0.99831

0.99714

0.99567

0.99390

0.99182

0.98944

0.98676

0.98378

0.98050

0.97692

0.97304

0.96887

0.96440

0.95964

0.95459

0.94924

0.94361

0.93769

0.93148

0.92499

0.91822

0.91116

0.90383

0.89623

0.88835

0.88020

0.74178

0.86310

0.85416

0.84495

0.83549

0.82577

0.81580

0.80558

0.79512

0.78442

0.77347

0.76229

0.75088

0.73924

0.72737

0.71529
0.99996

0.99966

0.99905

0.99813

0.99692

0.99540

0.99357

0.99144

0.98902

0.98629

0.92325

0.97992

0.97630

0.97237

0.96815

0.96363

0.95882

0.95372

0.98432

0.94264

0.93667

0.93042

0.92388

0.91706

0.90996

0.90259

0.89493

0.88701

0.87882

0.87036

0.86163

0.85264

0.84339

0.83389

0.84213

0.81412

0.80386

0.79335

0.78261

0.77162

0.76041

0.74896

0.73728

0.72537

0.71325
0.99993

0.99958

0.99892

0.99795

0.99668

0.99511

0.99324

0.99106

0.98858

0.98580

0.98272

0.97934

0.97566

0.97169

0.96742

0.96285

0.95799

0.95284

0.94740

0.94167

0.93565

0.92935

0.92276

0.91590

0.90875

0.90133

0.89363

0.88566

0.87743

0.86892

0.86015

0.85112

0.84182

0.83228

0.82248

0.81242

0.80212

0.79158

0.78079

0.76977

0.75851

0.74703

0.73531

0.72337

0.71121
0.99989

0.99949

0.99878

0.99778

0.99644

0.99482

0.99290

0.99867

0.98814

0.98531

0.98213

0.97875

0.97502

0.97100

0.96667

0.96206

0.95716

0.95195

0.94646

0.94068

0.93462

0.92827

0.92164

0.91472

0.90753

0.90007

0.89232

0.88431

0.87603

0.86748

0.85865

0.84959

0.84025

0.83066

0.82082

0.81072

0.80038

0.78980

0.77897

0.76791

0.75661

0.74509

0.73333

0.72136

0.70916
0.99985

0.99989

0.99869

0.99756

0.99619

0.99452

0.99255

0.99027

0.98769

0.98481

0.98163

0.97815

0.97437

0.97030

0.96593

0.96126

0.95630

0.95106

0.94552

0.93969

0.93358

0.92718

0.92050

0.91355

0.90631

0.89879

0.89101

0.88295

0.87462

0.86603

0.85717

0.84805

0.83867

0.82904

0.81915

0.80902

0.79864

0.78801

0.77715

0.76604

0.75471

0.74314

0.73135

0.71934

0.70711
89

88

87

86

85

84

83

82

81

80

79

78

77

76

75

74

73

72

71

70

69

68

67

66

65

64

63

62

61

60

59

58

57

56

55

54

53

52

51

50

49

48

47

46

45
 
60
50
40
30
20
10
0
GRAD
SİNÜS
TANGENS
GRAD
0
10
20
30
40
50
60
 
0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

31

32

33

34

35

36

37

38

39

40

41

42

43

44
0.00000

0.01746

0.03492

0.05241

0.08998

0.08749

0.15010

0.12278

0.14054

0.15838

0.17633

0.19438

0.21256

0.23087

0.24988

0.26795

0.28875

0.30573

0.32492

0.34433

0.36397

0.38386

0.40403

0.42447

0.44523

0.46631

0.48773

0.50953

0.53171

0.55431

0.57735

0.60086

0.62487

0.64941

0.67451

0.70021

0.72654

0.75355

0.78129

0.80976

0.83910

0.86929

0.90040

0.93252

0.96569
0.00291

0.02036

0.03783

0.05533

0.07285

0.09642

0.10805

0.12574

0.14351

0.16137

0.17933

0.19740

0.21560

0.23393

0.25242

0.27107

0.28990

0.30891

0.32814

0.34758

0.36727

0.38721

0.40741

0.42791

0.44872

0.46985

0.49134

0.51320

0.53545

0.55812

0.58124

0.60483

0.62892

0.65355

0.67875

0.70455

0.73100

0.75812

0.78598

0.81461

0.84407

0.87441

0.90569

0.93797

0.97133
0.00582

0.02328

0.04075

0.05824

0.07578

0.09335

0.11099

0.12869

0.14648

0.16435

0.18233

0.20042

0.21864

0.23700

0.25552

0.27419

0.29305

0.31210

0.33136

0.35085

0.37057

0.39055

0.41081

0.43136

0.45222

0.47341

0.49495

0.51688

0.53920

0.56194

0.58513

0.60881

0.63299

0.65771

0.68301

0.70891

0.73547

0.76272

0.79070

0.81946

0.84906

0.87955

0.91099

0.94345

0.97700
0.00873

0.02619

0.04366

0.06116

0.07870

0.09629

0.11394

0.13165

0.14945

0.16734

0.18534

0.20345

0.22169

0.21008

0.25862

0.27732

0.29621

0.34530

0.33460

0.35412

0.37388

0.39391

0.41421

0.43481

0.45573

0.47698

0.49858

0.52057

0.54296

0.56577

0.58905

0.61280

0.63707

0.66189

0.68728

0.71329

0.73996

0.76733

0.79544

0.82434

0.95408

0.88473

0.91633

0.94896

0.98270
0.01164

0.02910

0.04658

0.06408

0.08163

0.09923

0.11688

0.13461

0.15243

0.17033

0.18835

0.20648

0.22475

0.24316

0.26172

0.28046

0.29938

0.31850

0.33783

0.35740

0.37720

0.39727

0.41763

0.43828

0.45924

0.48055

0.50222

0.52427

0.54673

0.56962

0.59297

0.61681

0.64117

0.66608

0.69157

0.71769

0.74447

0.77196

0.80020

0.82923

0.85912

0.88992

0.92170

0.95451

0.98843
0.01455

0.03201

0.04949

0.06700

0.08456

0.10216

0.11983

0.13758

0.15540

0.17333

0.19136

0.20952

0.22881

0.24624

0.26483

0.28360

0.30255

0.32171

0.34108

0.36068

0.38053

0.40065

0.42105

0.44175

0.46277

0.48414

0.50587

0.52798

0.55051

0.57348

0.59691

0.62083

0.64528

0.67028

0.69588

0.72211

0.74900

0.77661

0.80498

0.83415

0.86419

0.89515

0.97209

0.96008

0.99420
0.01746

0.03492

0.05241

0.06993

0.08749

0.10510

0.12278

0.14054

0.15338

0.17633

0.19438

0.21256

0.23087

0.24933

0.26795

0.28675

0.30573

0.32492

0.34488

0.36397

0.38386

0.40403

0.42447

0.44523

0.46631

0.48773

0.50953

0.53171

0.55431

0.57735

0.60086

0.62487

0.64941

0.67451

0.70021

0.72654

0.75355

0.78129

0.80978

0.83910

0.86929

0.90040

0.93252

0.96569

1.00000
89

88

87

86

85

84

83

82

81

80

79

78

77

76

75

74

73

72

71

70

69

68

67

66

65

64

63

62

61

60

59

58

57

56

55

54

53

52

51

50

49

48

47

46

45
 
60
50
40
30
20
10
0
GRAD
COTANGENS
COTANGENS
GRAD
0
10
20
30
40
50
60
 
0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

31

32

33

34

35

36

37

38

39

40

41

42

43

44
~

57.28996

28.63625

19.08114

14.30067

11.43005

9.51436

8.14435

7.11537

6.31375

5.67128

5.14455

4.70463

4.33148

4.01078

3.73205

3.48741

3.27085

3.07768

2.90421

2.74748

2.60509

2.47509

2.35585

2.24604

2.14451

2.05030

1.96261

1.88073

1.80405

1.73205

1.66428

1.60033

1.58987

1.48256

1.42815

1.37638

1.32704

1.27994

1.23490

1.19175

1.15037

1.11061

1.07237

1.03553
343.77371

49.10388

26.43160

18.07498

13.72674

11.05943

9.25530

7.95302

6.96823

6.19703

5.57638

5.06584

4.63825

4.27471

3.96165

3.68909

3.44951

3.23714

3.04749

2.87700

2.72281

2.58261

2.45451

2.33693

2.22857

2.12832

2.03526

1.94858

1.86760

1.79174

1.72047

1.65337

1.59002

1.53010

1.47330

1.41934

1.36800

1.31904

1.27230

1.22758

1.18474

1.14363

1.10414

1.06613

1.02952
171.88540

42.96408

24.54176

17.16934

13.19688

10.71191

9.00983

7.77035

6.82694

6.08444

5.48451

4.98940

4.57363

4.21933

3.91364

3.64705

3.41236

3.20406

3.01783

2.85023

2.69853

2.53865

2.43422

2.31826

2.21132

2.11233

2.02039

1.93470

1.85462

1.77955

1.70901

1.64256

1.57981

1.52043

1.40411

1.41061

1.35968

1.31110

1.26471

1.22031

1.17777

1.13694

1.09770

1.05994

1.02355
114.58865

38.18846

22.90377

16.34986

12.70621

10.38540

8.77689

7.59575

6.69116

5.97576

5.39552

4.91516

4.51071

4.16530

3.86671

3.60588

3.37594

3.17159

2.98869

2.82391

2.67462

2.53865

2.41421

2.29984

2.19430

2.09654

2.00569

1.92098

1.84177

1.76749

1.69766

1.63185

1.56969

1.51084

1.45501

1.40195

1.35142

1.30323

1.25717

1.21310

1.17085

1.13029

1.09131

1.05378

1.01761
85.93979

34.36777

21.47040

15.60478

11.25051

10.07803

8.55555

7.42871

6.56055

5.87080

5.30928

4.84300

4.44942

4.11256

3.82083

3.56557

3.34023

3.13972

2.96004

2.79802

2.65109

2.51715

2.39449

2.28167

2.17749

2.08094

1.99116

1.90741

1.82906

1.75556

1.68643

1.62125

1.55966

1.50133

1.44598

1.39336

1.34323

1.29541

1.24969

1.25093

1.16398

1.12369

1.08496

1.04766

1.01170
68.75009

31.24158

20.20555

14.92442

11.82617

9.78817

8.34496

7.26873

6.43484

4.76937

5.22566

4.77286

4.38969

4.06107

3.77595

3.52609

3.30521

3.10842

2.93189

2.77254

2.62791

2.49597

2.37504

2.26374

2.16090

2.06553

1.97680

1.89400

1.81649

1.74375

1.67530

1.61074

1.54972

1.49190

1.43703

1.38484

1.33511

1.28764

1.24227

1.19882

1.15715

1.11713

1.07864

1.04158

1.00583
57.28996

28.63625

19.08114

14.30067

11.43005

9.51436

8.14435

7.11537

6.31375

5.67128

5.14455

4.70463

4.33148

4.01078

3.73205

3.48741

3.27085

3.07768

2.90421

2.74748

2.60509

2.47509

2.35585

2.24604

2.14451

2.05030

1.96261

1.88073

1.80405

1.73205

1.66428

1.60033

1.53987

1.48256

1.42815

1.37638

1.32704

1.27994

1.23490

1.19175

1.15037

1.11061

1.07237

1.03553

1.00000
89

88

87

86

85

84

83

82

81

80

79

78

77

76

75

74

73

72

71

70

69

68

67

66

65

64

63

62

61

60

59

58

57

56

55

54

53

52

51

50

49

48

47

46

45
 
60
50
40
30
20
10
0
GRAD
TANGENS
TRİGONOMETRİK İŞLEVLER
AÇI
AÇI
AÇI
AÇI
DERECE
RADYAN
SİNÜS
COSİNÜS
TANJANT
DERECE
RADYAN
SİNÜS
COSİNÜS
TANJANT
0

1

2

3

4

5
0. 000

. 017

. 035

. 052

. 070

. 087
0. 000

. 018

. 035

. 052

. 070

. 087
1. 000

1. 000

0. 999

. 999

. 998

. 996
0. 000

0. 018

. 035

. 052

. 070

. 088
46

47

48

49

50
0. 803

. 820

. 838

. 855

. 873
0. 719

. 731

. 743

. 755

. 766
0. 695

. 682

. 669

. 656

. 643
1. 036

1. 072

1. 111

1. 150

1. 192
6

7

8

9

10
. 105

. 122

. 140

. 157

. 175
. 105

. 122

. 139

. 156

. 174
. 995

. 993

. 990

. 988

. 985
. 105

. 123

. 141

. 158

. 176
51

52

53

54

55
. 890

. 908

. 925

. 942

. 960
. 777

. 788

. 799

. 809

. 819
. 629

. 616

. 602

. 588

. 574
1. 235

1. 280

1. 327

1. 376

1. 428
11

12

13

14

15
. 192

. 209

. 227

. 244

. 262
. 191

. 208

. 225

. 242

. 259
. 982

. 978

. 974

. 970

. 966
. 194

. 213

. 231

. 249

. 268
56

57

58

59

60
. 977

. 995

1. 012

1. 030

1. 047
. 829

. 839

. 848

. 857

. 866
. 559

. 545

. 530

. 515

. 500
1. 483

1. 540

1. 600

1. 664

1. 732
16

17

18

19

20
. 279

. 297

. 314

. 332

. 349
. 276

. 292

. 309

. 326

. 342
. 961

. 956

. 951

. 946

. 940
. 287

. 306

. 325

. 344

. 364
61

62

63

64

65
1. 065

1. 082

1. 100

1. 117

1. 134
. 875

. 883

. 891

. 899

. 906
. 485

. 470

. 454

. 438

. 423
1. 804

1. 881

1. 963

2. 050

2. 145
21

22

23

24

25
. 367

. 384

. 401

. 419

. 436
. 358

. 375

. 391

. 407

. 423
. 934

. 927

. 921

. 914

. 906
. 384

. 404

. 425

. 445

. 466
66

67

68

69

70
1. 152

1. 169

1. 187

1. 204

1. 222
. 914

. 921

. 927

. 934

. 940
. 407

. 391

. 375

. 358

. 342
2. 246

2. 356

2. 475

2. 605

2. 747
26

27

28

29

30
. 454

. 471

. 489

. 506

. 524
. 438

. 454

. 470

. 485

. 500
. 889

. 891

. 883

. 875

. 866
. 488

. 510

. 532

. 554

. 577
71

72

73

74

75
1. 239

1. 257

1. 274

1. 292

1. 309
. 946

. 951

. 956

. 961

. 966
. 326

. 309

. 292

. 276

. 259
2. 904

3. 078

3. 271

3. 487

3. 732
31

32

33

34

35
. 541

. 559

. 576

. 593

. 611
. 515

. 530

. 545

. 559

. 574
. 857

. 848

. 839

. 829

. 819
. 601

. 625

. 649

. 675

. 700
76

77

78

79

80
1. 326

1. 344

1. 361

1. 379

1. 396
. 970

. 974

. 978

. 982

. 985
. 242

. 225

. 208

. 191

. 174
4. 011

4. 331

4. 705

5. 145

5. 671
36

37

38

39

40
. 628

. 646

. 663

. 681

. 698
. 588

. 602

. 616

. 629

. 643
. 809

. 799

. 788

. 777

. 766
. 727

. 754

. 781

. 810

. 839
81

82

83

84

85
1. 414

1. 431

1. 449

1. 466

1. 484
. 988

. 990

. 993

. 995

. 996
. 156

. 139

. 122

. 105

. 087
6. 314

7. 115

8. 144

9. 514

11. 43
41

42

43

44

45
. 716

. 733

. 751

. 768

. 785
. 658

. 669

. 682

. 695

. 707
. 755

. 743

. 731

. 719

. 707
. 869

. 900

. 933

. 966

1. 000
86

87

88

89

90
1. 501

1. 518

1. 536

1. 553

1. 571
. 998

. 999

. 999

1. 000

1. 000
. 070

. 052

. 035

. 018

. 000
14. 30

19. 08

28. 64

57. 29

~
)

( SİNÜS: Trigonometrik bir çember üzerine taşınmış bir yayın ucunun ve bu yaya karşılık olan merkez açısının ordinatı. | KOSİNÜS: Tümler açının sinüsü. | TANJANT: Başka bir çizgiye, eğriye ya da yüzeye dokunan fakat onu kesmeyen çizgi, eğri ya da yüzey. | Bir şeye yalnız bir noktada değen. | KOTANJANT: Bir dik üçgende, komşu kenarın, karşı kenara oranı. )

( )


- GEOMETRİ ve/||/<> RİTİM


- GEOMETRİ değil/yerine/= UZAMBİLİM


- GEOMETRİK ADÂLET ile/ve/||/<>/> ARİTMETİK ADÂLET


- GEOMETRİK ATOMCULUK ile/ve/> MATEMATİKSEL ATOMCULUK ile/ve/> FİZİKSEL ATOMCULUK


- GEORG CANTOR ile MORITZ BENEDIKT CANTOR


- GER

( Eğer. )


- GER[Fars.] ile -GER[Fars.] ile GER[Fars.]

( "Eğer" sözcüğünün kısaltılmışı. İLE Adların sonuna eklenen ve yapıcılık bildiren bir edat.[ZER-GER: Kuyumcu.] İLE Uyuz hastalığı. )


- GERARDO MATOS RODRIGUEZ ve EDUARDO GALEANO

( "La Comparsita" tangosunun bestecisi. VE Latin Amerika'yı şiir tadındaki yazılarıyla anlatan yazar.["Aşkın ve Savaşın, Gündüz ve Geceleri" adlı kitabını okumanızı salık veririz.] )

( İkisi de, Uruguay'lıdır. )


- GERARDUS MERCATOR ve/||/<> JODOCUS HONDIUS

( 1512 - 1594 ve/||/<> 1563 - 1612 )


- GERÇEĞİN BİLGİSİ:
DENEYLE BAŞLAR ve/||/<> DENEYLE BİTER


- GERÇEĞİN, BİLİNEBİLECEK YÖNLERİNİ, DOĞRU OLARAK ALGILAMAK ve BİLİNEMEYECEK OLANLARIN, BİLİNEMEYECEĞİNİ DOĞRU OLARAK ALGILAMAK


- GERÇEK "BİR ..." ile/değil "TAM BİR ..."


- GERÇEK DOST:
İYİ GÜNDE ve/||/<> KÖTÜ GÜNDE

( Davetle gelir. VE/||/<> Kendiliğinden gelir. )


- GERÇEK KESİNTİLİ(HAKÎKİYYE) ile SADECE İKİ ŞIKKI UZLAŞTIRMAYI ENGELLEYEN ile SADECE İKİ ŞIKKI DA BOŞA ÇIKARMAYI ENGELLEYEN

( İki şıkkı uzlaştırmayı ve boşa çıkarmayı birlikte engelleyen.(Sayı ya çifttir ya tektir.) Bu şey ya ağaçtır ya taştır. Zeyd ya denizdedir ya da boğulmaz. )


- GERÇEK KİŞİ:
[ya] KAÇAR ile/ve/||/<> "ZARAR VERİR"


- GERÇEK KİŞİ/LİK ile TÜZEL KİŞİ/LİK


- GERÇEK KUZEY ile/ve/<> GRİD KUZEYİ ile/ve/<> MANYETİK KUZEY

( Coğrafi kuzey. İLE/VE/<> Haritanın kuzeyi. İLE/VE/<> Pusula kuzeyi. )


- GERÇEK OLMAYAN HAKKINDAKİ FARKINDALIK ile/ve/>< GERÇEK DOĞAMIZ HAKKINDAKİ FARKINDALIK

( Gerçek olmayan hakkındaki farkındalık hali ile gerçek doğanız hakkındaki farkındalık hali arasında bir uçurum vardır. )

( Gerçek olmayanlara olan bağımlılığımızdan vazgeçelim! O zaman, gerçek olan, hızla ve pürüzsüzce kendi yerini alacaktır. )

( From the awareness of the unreal to the awareness of your real nature there is a chasm. )

( Let go our attachment to the unreal! The real will swiftly and smoothly step into its own. )

( AWARENESS ABOUT THE UNREAL vs./and AWARENESS ABOUT THE YOUR REAL NATURE )


- GERÇEK YAŞAM ile/ve/<> SİNEMA

( Gerçek yaşamda, taklit ederiz. İLE/VE/<> Sinemada, gerçek oluruz. )


- GERÇEK:
(SENİ) DEĞİŞTİREN ve/<> DÖNÜŞTÜREN


- GERÇEK" ile/ve/değil/yerine "SAĞLAM"


- GERÇEK/LİK ile/ve/<> BAĞLAYICI/LIK


- GERÇEK/LİK ile/ve/=/||/<> BÜTÜN/LÜK


- GERÇEK/LİK ile/ve/<>/değil GEREKÇE/LİLİK

( Olgularda. İLE/VE/<>/DEĞİL Açıklamalarda/tanımlarda. )

( Gerçeklik, saltık değildir/olamaz. )


- GERÇEK/LİK ile/ve GEREKLİ/LİK

( REAL/ITY vs./and NECESS/ITY )


- GERÇEK/LİK ile/ve HAKİKAT[Ar.]

( Çok. İLE/VE Tek. )

( Varoluş. İLE/VE Varlık. | İlke. )

( Bilimde. İLE/VE Felsefede. )

( ... İLE/VE Var'ı var, yok'u yok olarak bilmektir. )

( ... İLE/VE Varoluşu kişinin iradesine bağlı olmayan. )

( Sürekli değişen, değişmeye mahkum olan. / Olup da bitmeye yönelmiş olan. İLE/VE Ebedî olan. Üstündeki örtü [peçe/lethia(Yun. > alethia)] kaldırılıp altındaki biçimin ortaya çıkması. )

( Beklenmeyen ve tahmin edilemez olan gerçektir. )

( Saf, karışımsız ve bağımsız olan gerçektir. )

( Gerçek, en yüce mutluluktur. )

( Gerçekten söz etmek bile mutluluktur. )

( Gerçek, kavranamaz olandır. )

( Gerçek olan, sürekli sözsüzdür. )

( Gerçek, gerçek-olmayanda gerçeği görür. )

( Sahte olanlar gittiğinde, geride kalan, gerçek olandır. )

( Geçicilik, gerçekdışılığın en iyi kanıtıdır. )

( Gerçek, herhangi bir amaca hizmet edemez. )

( Gerçek, herkes için her zaman geçerlidir. )

( Gerçek, bilen ve bilinen ikileminin ötesindedir. )

( Gerçek, ŞU AN'da ve BURADA olandır. )

( Gerçeği bilmek, onunla uyum içinde olmak demektir. )

( Gerçeği bilmeye uğraşmayın, çünkü zihin yoluyla edinilen bilgi gerçek bilgi değildir. )

( Gerçeğe varış, sizin bir kişi olmadığınız olgusunun fark edilmesidir. )

( Gerçeğe varmış olan kişiler, çok sessizlerdir. )

( Gerçeği bir formüle bağlama arzumuz onu inkâr demek oluyor, çünkü o sözcüklere sığdırılamaz. )

( Gerçek, bir şeyi ister gibi istenemez. )

( Gerçek, herkes için birdir, ancak sahte olan kişiseldir. )

( Gerçeğin deneyimi diye bir şey yoktur. Gerçek, deneyim ötesidir. )

( Gerçeğin zihinde yansıması için zihnin berraklığı ve sessizliği gereklidir. )

( Ancak, hayrette olduğunuz zaman, gerçeği bilebilirsiniz. )

( Ancak, gerçeğin kendi olduğunuzda, gerçeği bilebilirsiniz. )

( Gerçek, keşiftedir, keşfedilmişte değil. )

( Eğer anlatabilirseniz, o gerçek olan değildir. )

( Sözler, sözleri yaratır; gerçek ise sessizdir. )

( Gerçek olmayanı yaratan, zihindir ve sahtenin, sahte olduğunu gören de zihindir. )

( Zaman ve uzay ile sınırlı ve bir tek kişi için geçerli olan, gerçek değildir. )

( Gerçek, sahtenin reddi ve inkârı ile ifade edilebilir -eylemle. )

( Neyin gerçek olmadığını bilebilirsiniz -ki bu da sizin sahte olandan kurtulmanıza yeter. )

( Gerçeğe varmış kişi, egosuzdur. )

( Neyle aşırı meşgulseniz, onun gerçekliğine inanırsınız. )

( Gereksiniminiz olan tek şey, gerçeğe duyulan samimi özlemdir. )

( Gerçeğin bilinmesi için "ben" ve "benimki" fikirleri gitmelidir. )

( Gerçeğin, zihinde yansıması için zihnin berraklığı ve sessizliği gereklidir. )

( Gerçeği keşfettiğimi ne zaman anlarım? "Bu doğru", "Bu doğru değil" fikri ortaya çıkmadığı zaman. )

( Gerçeği bulmak için günlük yaşamımızın en küçük eylemlerinde gerçek olmalıyız. )

( Gerçeği aramak, üstlenilen tüm işler arasında en tehlikeli olandır, çünkü o sizin içinde yaşadığınız dünyayı yıkar. )

( Gerçeğin aranışında, yalan ve hile olamaz. )

( Eğer amacımız gerçek sevgisi ve yaşam sevgisi ise, korkmamıza gerek yoktur. )

( Kendinizi yeterli ve emin hissettiğiniz sürece, gerçek, sizin ulaşamayacağınız yerdedir. )

( Söyleyecek yalan bulamayanların başvurduğu son çare gerçektir. )

( Hakiki olmayanın hakiki olmadığını fark eder ve onu atarsınız. )

( Hakiki olan, zarın hem içinde, hem dışındadır. )

( Hakikat, gerçekliğin ardında duran dayanakçadır. )

( Hakikat, olguları birliğe getiren ilkedir. )

( Hakikat, "betimlenemez" olduğu ölçüde kendini ortaya koyar; karmaşıktır, anlamı belirsizdir, varlığını karşıtların buluşmasına dayalı olarak sürdürür ve ancak erginleme vahiyleri yoluyla dile getirilebilir. )

( Hakikatin üzerindeki perdelerden biri, dildir. )

( Adâlet, ancak hakikatten, saadet, ancak adâletten doğabilir. )

( HODOS TES ALETHEIA: Hakîkate götüren yol. )

( Hem, hem de. İLE/VE Ne, ne de. )

( The unexpected and unpredictable is real.
What is pure, unalloyed, unattached is real.
The real is bliss supreme.
Even to talk of real is happiness.
The real is inconceivable.
The fact is always non-verbal.
The real sees the real in the unreal.
What remains when the false is no more, is real.
Transiency is the best proof of unreality.
Reality is beyond the duality of the knower and the known.
The real is for all and forever.
Reality is beyond the duality of the knower and the known.
The real is, what is RIGHT NOW and RIGHT HERE.
To know reality is to be in harmony with it.
Do not try to know the truth, for knowledge by the mind is not true knowledge.
Realisation is of the fact that you are not a person.
Realised people are very quiet.
Your very desire to formulate truth denies it, because it cannot be contained in words.
The real cannot be wanted, as a thing is wanted.
Reality is common to all. Only the false is personal.
There is no such thing as the experience of the real. The real is beyond experience.
Clarity and silence of the mind are necessary for the reflection of reality to appear in the mind.
You can know reality only when you are astonished.
You know the real by being real.
Truth is in the discovery not in the discovered.
If you can convey, it is not the real thing.
Words create words, reality is silent.
It is the mind that creates the unreal and it is the mind that sees the false as false.
What is limited in time and space, and applicable to one person only, is not real.
Truth can be expressed only by the denial of the false -in action.
You can know what is not true - which is enough to liberate you from the false.
The realised man is egoless.
Whatever you are engrossed in you take to be real.
All you need is a sincere longing for reality.
For reality to be, the ideas of 'me' and 'mine' must go.
Clarity and silence of the mind are necessary for the reflection of reality to appear in the mind.
When do I know that I have discovered truth? When the idea 'this is true', 'that is true' does not arise.
To find reality you must be real in the smallest daily action.
The search for reality is the most dangerous of all undertakings for it will destroy the world in which you live.
There can be no deceit in the search for truth.
If your motive is love of truth and life, you need not be afraid.
As long as you feel competent and confident, reality is beyond your reach.
You can see the unreal as unreal and discard it.
The real is both within and without the skin. )

( Olduğu biçimde. İLE/VE Etkisi itibariyle. )

( 1- Gözlemleyebilsek de, gözlemleyemesek de varolanların, varoluşu.
2- Tutarlı gözlemlerden ya da deneylerden, genel sonuçlar çıkarmanın meşrû olduğu.
3- Hiçbir etkinin, ışık hızından daha hızlı yayılamayacağı.[YERELLİK/LOCALITY]

[Bernard D'Espagnat] )

( Kendinde olan. | Evrensel. | Yalansızlık. )

( Gerçekliğin ötesine ulaşmaya cesaret edemeyen, hakikati fethedemez. )

( REALITY vs./and TRUTH )

( WIRKLICHKEIT mit/und WAHRHEIT )

( ... ile/ve ALETHEIA )


- GERÇEK/LİK ile/ve OLASI/LIK

( REAL/ITY vs./and PROBABLE/PROBABILITY )


- GERÇEK/LİK ile/ve/değil/<> SABİT/LİK


- GERÇEK/LİK ile/ve/||/<> USSAL/LIK


- GERÇEK ile GERÇEKDIŞI

( REAL vs. OUT OF REALITY )


- GERÇEK ile GİBİ

( Gerçek, bir sürecin sonucu değildir; o bir patlamadır. )

( Gerçek, sever ve sevilmeye elverişlidir. )

( REAL vs. LIKE
Reality is not the result of a process; it is an explosion.
Truth is loving and lovable. )


- GERÇEK = HAKİKİ, VAKİ = REAL[İng., İsp.] = RÉEL[Fr.] = REAL, WIRKLICH[Alm.] = REALIS, VERUS[Lat.]


- GERÇEK ile HAYAL

( REAL vs. IMAGE )


- GERÇEK ile/ve/değil/yerine KESİN/LİK

( [not] REAL vs./and/but DEFINITE/NESS
DEFINITE/NESS instead of REAL )


- GERÇEK ile/değil/>< KURGU

( )


- GERÇEK ile/ve ÖLÇÜ/M

( [Sans.] ... ile/ve PRAMANA )

( REALITY vs./and MEASUREMENT )

( ... ile/ve LIANG )


- GERÇEK ile/ve/değil/yerine ORGANİK

( [not] REAL vs./and/but ORGANIC
ORGANIC instead of REAL )


- GERÇEK ile/>< SAHTE

( İlk/en başta küçük/düşük. İLE İlk/en başta büyük/yüksek. )

( İlerledikçe/derinleştikçe yüce/ulaşılmaz. İLE İlerledikçe/derinleştikçe değersiz. )

( ZAVALLILAR ile/değil/yerine/>< KİŞİLER:
Sadece, güc(ün)e/olanaklar(ın)a "saygı gösterir". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Herkese saygı gösterir.
Çoğunlukla dedikodu yapar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşüncelerini açıkça paylaşır.
Sadece, çıkarları olduğunda yardımseverdir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kibar ve her zaman yardımseverdir.
Gösterişin hastasıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gösterişi sevmez.
Kolay söz verir, nadiren tutar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Verdikleri sözü tutmak için çabalar.
İlgi manyağıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Alçakgönüllüdür. )

( ... ile/>< CALÎ )


- GERÇEK ile YAKLAŞIMSAL SONUÇ

( REAL vs. RESULT BY APPROACH )


- GERÇEK ile/ve/değil YALANSIZ

( [not] REALITY vs./and/but WITHOUT LIE )


- GERÇEKÇİ YAKLAŞIM ile/ve/||/<> AKLÎ GÖRÜ


- GERÇEKÇİ ile CİDDİ


- GERÇEKLER:
DEMİ ve/||/<> DEVRANI"NA... HÛ


- GERÇEKLERİ DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< GERÇEKLERİ ORTAYA ÇIKARABİLECEKLERİ DÜŞÜNMEK


- GERÇEKLERİN GERÇEKLİĞİ ile/ve HAKİKATİN HAKİKATİ

( Töz. İLE/VE İlke. )

( REALITY OF THE REALITIES vs./and TRUTH OF THE TRUTH )


- GERÇEKLEŞ(TİR)ME ile/ve/<> KAZANIM


- GERÇEKLEŞME ile/ve/||/<> EKSİKSİZLEŞME


- Gerçekleşmeden önce SUS!!!


- GERÇEKLEŞTİREBİLECEKLERİMİZ/ÖĞÜTLEYEBİLECEKLERİMİZ:
BAŞARILI "OLUP/OLMAMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MUTLU OLMAK


- Gerçekleştirmeden önce DİNLE!!!


- Gerçekleştirmeden önce SUS!!!


- GERÇEKLEŞTİRMEK ile/ve "HAYATA GEÇİRMEK"


- GERÇEKLİĞİN ...:
KOŞULLARI ile/ve/||/<>/>/< YASASI

( Nesnelerde. İLE/VE/||/<>/>/< Akılda. )


- GERÇEKLİK TANIMI/TASAVVURU ile/ve NEDENSELLİK TANIMI/TASAVVURU ile/ve KİŞİ ZİHNİ


- GERÇEKLİK:
AKIL SAYESİNDE/ARACILIĞIYLA ve/||/<> AKILDA


- GERÇEKLİK/HAKİKAT:
ÇÜRÜTEMEDİĞİMİZ ve/||/<> TÜKETEMEDİĞİMİZ


- GERÇEKLİK/HAKİKAT =/< KUŞKU BULUNMAYAN/BARINDIRMAYAN


- GERÇEKLİK ile/ve (TOPLUMSAL) UZLAŞIM

( REALITY vs./and [SOCIAL] COMPROMISE )


- GERÇEKLİK ile/ve AÇIMLANMA

( REALITY vs./and TO GET EXPOUND )


- GERÇEKLİK ile/ve/değil/yerine DURUMUN CİDDİYETİ

( [not] REALITY vs./and/but SERIOUSNESS OF THE SITUATION
SERIOUSNESS OF THE SITUATION instead of REALITY )


- GERÇEKLİK ve/||/<> EYLEM


- GERÇEKLİK ile/ve/<>/değil/yerine GÖRÜNÜŞ

( Düzen vardır. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Düzen yoktur. )

( Kişinin durduğu yere göre değişir. )

( Suda dans eden ay suda görünür, ama onun nedeni su değil, gökteki aydır. )

( Dünya size, karşı konulmaz biçimde gerçek görünür, çünkü her an onu düşünmektesiniz; onu düşünmeyi bırakın, o sis içinde eriyip gidecektir. )

( Berrak görebilmeniz için zihniniz saf ve bağımlılıktan yoksun olmalıdır. )

( Sadece söze dayanan kanı yeterli değildir. Ancak katı gerçekler, kişinin, kendi hakkında kurduğu imajın hiçbir şey ifade etmediğini gösterebilir. )

( Kendiniz olduğuna inandığınız varolana bakın ve anımsayın - siz, gördüğünüz değilsiniz. )

( Kendi gerçeğinizi kendi bulduğunuzca, içtenlikle yaşayın. )

( Hareket eden'in içinde devinimsiz olan'ı, değişenin içinde değişmez olanı ayırt edebilmeyi öğrenelim, ta ki tüm farkların sadece görünüşte olduğunu ve birliğin gerçek olduğunu idrak edinceye kadar. )

( Gerçeklik, dönüştürülmesi olanaklı olandır. )

( )

( PHENOMENON instead of REALITY
Changes indepence of the position of the person.
The moon dancing on the water is seen in the water, but it is caused by the moon in the sky and not by the water.
The world appears to you so overwhelmingly real, because you think of it all the time; cease thinking of it and it will dissolve into thin mist.
To see clearly, your mind must be pure and unattached.
Mere verbal conviction is not enough. Hard facts alone can show the absolute nothingness of the self-image.
Look at the being you believe you are and remember - you are not what you see.
Earnestly live your truth as you have found it.
Learn to distinguish the immovable in the movable, the unchanging in the changing, till you realise that all differences are in appearance only and oneness is a fact.
The moon dancing on the water is seen in the water, but it is caused by the moon in the sky and not by the water. )

( ŞE'NİYYET[< ŞE'NÎ: Gerçek] ile/ve/<>/değil/yerine KİSVET[çoğ. KÜSÂ][KİSVE değil!]: Elbise. | Özel kıyafet. | Kisbet, yağlı güreş yapan pehlivanların giydikleri paçalı meşin pantolon. | Bir kimsenin/şeyin dış görünüşü. )

( [not] REALITY vs./and/<>/but PHENOMENON )

( RÉALITÉ avec/et/<> ASPECT )


- GERÇEKLİK ve/||/< SONLULUK


- GERÇEKLİK = TRUTH[İng.] = VÉRITÉ[Fr.] = WAHRHEIT[Alm.] = VERITAS[Lat.]


- GERÇEKLİK ile/ve ÜMİT

( ÜMİT: Kahırdan kurtulma dürtüsü. )

( REALITY vs./and HOPE )


- GERD[Fars.] ile -GERD[Fars.]

( Toz, toprak. | Tasa, gam, keder. İLE Sözcüklere eklenerek "dönen", "dolaşan" anlamını verir.[TÎZ-GERD: Çabuk dönen.] )


- GERDAN ile GERDANLIK ile GERDANİYE

( Gövdenin, omuzlarla, baş arasında kalan bölümü. | Şişmanlarda, çenenin altındaki tombulluk. İLE Çoğu değerli taş ve madenlerden ya da altın paradan yapılmış, boyna takılan takı. İLE Türk müziğinde, ince sol notasını andıran perde ve bir makam adı. )


- GERDEK/GİRDEK[Fars.]/ZİFÂF, ARÎS[Ar.] ile/ve/> TÜM GÜN VE GECELER

( TAHCÎL[Ar. < HACLE]: Gerdeğe sokma. | HACLE: Gelin odası. )


- GERDEK/ZİFAF

( WEDDING NIGHT )


- GERDEL[Yun.] ile/değil/yerine KOVA

( Gemilerde, temizlik işlerinde kullanılan, saç ya da pirinç çemberli tahta kova. İLE/DEĞİL/YERİNE ... )


- GEREĞİ ile GEREKLİLİĞİ


- GEREĞİ ile/değil GÖSTERGESİ


- Gereğince KONUŞ!!!


- Gereğince SUS! Gereğince KONUŞ!!!


- GEREĞİNDE ile/ve YERİNDE


- GEREK GÖRMEMEK ile/ve/<> YEĞLEMEMEK/TERCİH ETMEMEK


- GEREK KOŞUL/NEDEN ile/ve/||/<> YETER KOŞUL/NEDEN


- GEREK NEDEN ile/ve/||/<>/> EREK NEDEN


- GEREKÇE/DAYANAKÇA ile/ve/||/<> ORAN/TI

( Gerekçe/dayanakça göstermeden, "karar almak/vermek"; oran(orantı) vermeden, "söz söylemek"; olanaksız, yetersiz ve değersizdir. )


- GEREKÇE ile/ve DAYANAK/ÇA

( REASON vs./and SUPPORT/BASE )


- GEREKÇE ile/ve MEŞRÛİYET ZEMİNİ


- GEREKÇE ile ZORLAYICI GEREKÇE

( REASON vs. REASON IN FORCE )


- GEREKEN ile BEDEL

( WORTH vs. WORTH )


- GEREKEN ile/ve/değil/yerine GEREKMEYEN

( İSTİLZAM: Gerektirme, gerekme. )

( NECESSARY vs./and NOT NECESSARY )

( DEBERE cum/et INDIGERE )


- GEREKENİ YAPMALI!


- GEREKİRSE yerine YERİ/ZAMANI GELDİĞİNDE


- GEREKLER ve/<> GERÇEKLER


- GEREKLERİNİ YAP(A)MADIYSAN:
HESAP SORMA! ve SIZLANMA!


- GEREKLİ DURUMDA LÜZUMU HALİNDE/ACİL LÜZUM HALİNDE değil/yerine/= GEREKLİ DURUMDA/İVEDİ


- Gerekli gereksiz SUS!!!


- GEREKLİ OLANLAR...

( * İlim
* Hâl
* Teslimiyet
* Sadâkat
* Azim
Ondan ötesini tarif edemeyiz. )


- Gerekli olduğu için KONUŞ!!!


- GEREKLİ/LİK, GEREKSİZ/LİK ile/ve ANLAMLI/LIK, ANLAMSIZ/LIK

( Yapılmış/yaşanmış şeyler üzerinde konuşmak, gereksizdir. İLE/VE Geçmiş şeyleri ayıplamak, anlamsızdır. )

( NECESSITY, UNNECESSARY/LACK vs./and MEANINGFUL/NESS, MEANINGLESS/NESS | ABSURDITY )


- GEREKLİ/LİK ile ÇAĞRIŞIM/TEDÂÎ[Ar. < DA'VET]


- GEREKLİ/LİK ile/ve/<> DOĞRU/LUK

( ... İLE/VE/<> (Mantığa) Uygunluk. )

( Genelde ıstıraba neden olan yanlıştır, onu gideren ise doğru. )

( Her doğruyu, her yerde söylemek doğru değildir. )

( Doğrulukta, değişmez olursunuz. )

( Doğruyu bildiğiniz fikri tehlikelidir, çünkü o sizi zihin içinde hapseder. )

( "Doğru olan, kendine benzeyeni değil, benzemeyeni aşmak ister; doğru olmayan ise, hem kendine benzeyeni, hem de benzemeyeni aşmaya çalışır." )

( Eğriliğin en yüksek derecesi, doğru olmayıp doğru görünmektir. )

( NECESSITATE vs./and/<> TRUTH
Generally, what causes suffering is wrong and what removes it, is right.
You become immovable in reticence.
The idea that you know what is true is dangerous, for it keeps you imprisoned in the mind. )


- GEREKLİ/LİK ile/ve GEÇERLİ/LİK

( NECESSITY vs./and VALIDITY )


- GEREKLİ/LİK ile/ve YETERLİ/LİK

( NECESSITY vs./and SUFFICIENCY )


- GEREKLİ/LİK ile ZORUNLU/LUK

( Hiçbir şey gereksiz değildir, hiçbir şey kaçınılmaz da değildir. )

( NECESSARY(NECESSITY) vs. COMPULSIVE/NESS
Nothing is necessary, nothing is inevitable. )


- GEREKLİ ile/ve/<> YETERLİ

( NECESSARY/REQUIRED vs./and/<> SUFFICIENT/ENOUGH )


- GEREKLİLİK:
BİLMEK ile/ve/değil/<> YAPMAK


- GEREKLİLİK ile/ve/değil ALIŞKANLIK


- GEREKLİLİK ile/ve GEREKSİNİM

( NECESSITY vs./and NEED )


- GEREKLİLİK ile/ve NEDENSELLİK

( Öncelik-sonralık yoktur. İLE/VE Öncelik-sonralık vardır. )

( İşlevsellik. İLE/VE Birbirini açıklayıcılık. )

( NECESSITY vs./and SCIENTIFIC TERM )


- GEREKLİLİK ile/değil OLANAKLILIK

( [not] NECESSITY vs./but POSSIBILITY )


- GEREKLİLİK ve/> SÜREKLİLİK ve/> KESİNLİK

( NECESSITY and/> CONTINUITY and/> CERTAINTY )


- GEREKLİLİK ile/ve/değil UYGUNLUK

( [not] NECESSITY vs./and/but APPROPRIATENESS )


- GEREKSİNİM DUYMAYACAKLARINI SATIN ALMAK > GEREKSİNİM DUYACAKLARINI SATMAK ZORUNDA KALMAK


- GEREKSİNİM/AÇLIK:
UYARILMA ile/ve/||/<>/> TANINMA ile/ve/||/<>/> YAPILANDIRMA


- GEREKSİNİM/LER/İMİZ ve/<>/>< DEĞER/LER/İMİZ


- GEREKSİNİM ile/ve BEKLENTİ


- GEREKSİNİM ile/ve/> DAVET

( NEED vs./and/> TO INVITE )


- GEREKSİNİM ve/||/<>/> DİLE GETİRMEK

( Gereksinimi olduğu halde dile getirmeyen, dilsiz kalsa daha iyidir. )


- GEREKSİNİM ile/ve/<> DOYUM

( NEED vs./and/<> SATISFACTION )


- GEREKSİNİM ve/> EYLEM

( NEED and/> ACTION )


- GEREKSİNİM ile/ve GEREKLİLİK

( Gereksiniminiz olduğuna inandıklarınız, gereksiniminiz olanlar değildir. )

( Eğer gereksiniminiz olmayanları istemezseniz gereksiniminiz olan şeyler size gelecektir. )

( Kendiniz olmaktan başka hiçbir şeye gereksiniminiz yok. )

( Gereksiniminiz olan her şey, sizin içinizde. )

( NEED vs./and NECESSITY
What you believe you need is not what you need.
What you need will come to you, if you do not ask for what you do not need.
You need nothing except to be what you are.
All you need is already within you. )


- GEREKSİNİM ile/ve İLERLEME

( NEED vs./and PROGRESS )


- GEREKSİNİM ile/ve/<> İŞE YARARLIK


- GEREKSİNİM ile İTİLİM


- GEREKSİNİM ile/ve/<> KİŞİ/İNSAN

( ... İLE/VE/<> Gereksinimlerinin gereksinimi(/hedefi) durumuna getirilmiş/düşürülmüş olan. )


- GEREKSİNİM ile MUTLAKLIK

( Tüm gereksinimimiz, gereksinim duyuyor olmamızın gerekliliği ve bunun kabulüdür. )

( NEED vs. ABSOLUTENESS )


- GEREKSİNİM ile/ve/> UYGARLIK

( Gereksinim, uygarlığın dinamosudur. )

( NEED vs./and/> CIVILIZATION )


- GEREKSİNİM ile ZORUNLULUK

( NEED vs. OBLIGATION )


- GEREKSİNİMLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- GEREKSİNİMLER ve İLİŞKİLER SIRADÜZENİ:
DİRİMSEL ve/||/<>/> BİLİŞSEL ve/||/<>/> DAVRANIŞSAL


- GEREKSİNİMLER ile/ve/||/<> DEĞERLER ile/ve/||/<> ANLAMLAR


- GEREKSİNİR değil GEREKİR/GEREKTİRİR


- GEREKSİZ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]


- GEREKSİZ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]


- GEREKSİZ ELEŞTİRİ ile/ve/değil/||/<>/< GİZLİ HAYRAN/LIK


- Gereksiz olmadığı için KONUŞ!!!


- GEREKSİZ TEKRAR(TOTOLOJİ) ile SAÇMALAMAK

( TAUTOLOGY vs. TO BULLSHIT )


- GEREKSİZ/LİK ile/değil/yerine YETERSİZ/LİK

( [not] UNNECESSARY/LACK vs./but INCAPACITY
INCAPACITY instead of UNNECESSARY/LACK )


- GEREKSİZ/YERSİZ/ANLAMSIZ "TEPKİ VERMEK" ile/ve/değil/yerine HAREKETE GEÇMEK

( Sadece aptallar, gereksiz/yersiz/anlamsız "tepki verir". )


- GEREKSİZ ile FAZLA(DAN)


- GEREKSİZ ile/ve OLUMSUZ


- GEREKTİĞİ KADAR DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK/YAPMAK ile/ve DEĞERİ/DEĞDİĞİ KADAR DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK/YAPMAK


- Gerektiği kadar KONUŞ!!!


- Gerektiğinde SUS!!!


- GEREN ile KEPİR/ŞÛRE[Fars.]

( Kuruyunca çatlayan toprak. İLE Çorak toprak. )


- GERGEDANLAR'DA:
SİYAH AFRİKA GERGEDANI ile AKGERGEDAN ile HİNT GERGEDANI ile ENDONEZYA GERGEDANI ile KUZEY BEYAZ GERGEDANI ile SUMATRA GERGEDANI ile YAVA GERGEDANI

( Gebelik süreleri 540 gündür. )

( Yaşayan, ancak beş gergedan türü vardı.[22 Mart 2018 itibariyle, dörde düştü. Son akgergedanın da ölmesiyle bir tür daha, rezil avcı bozuntuları eliyle yok edilmiş oldu ne yazık ki. :( (((((( ] )

( Yaşayan Endonezya gergedanı sayısı sadece 60'tır. En çok tehlike altında olan dördüncü türdür. )

( Tümüyle keratinden oluşan bir boynuza sahip tek hayvandır. )

( Sığır, koyun, ceylan ve zürafanın boynuzlarından farklı olarak kemik özü bulunmaz. )

( Boynuzları hasar gördüyse bazen düşerler. Gençlerinin boynuzları tamamen yeniden çıkabilir. )

( Boynuzları olmayan dişil gergedanlar yavrularına düzgün bir biçimde bakamazlar. )

( Gergedanların çok gelişmiş koku ve işitme duyuları vardır fakat görme duyuları kötüdür. )

( Genellikle yalnız yaşarlar ve sadece çiftleşmek için biraraya gelirler. )

( Beklenmedik bir durumla karşılaştıklarında işerler ya da dışkılarlar. )

( Saldıracaklarında, Asya'dakiler ısırır, Afrika'dakiler karşı tarafa doğru büyük bir hızla saldırırlar. )

( Siyah Afrika Gergedanı, kısa bacaklarına karşın, saatte 55 km. hıza ulaşabilir. )

( Türk mitolojisinde hayvanların kralı olarak kabul edilir. )


- GERGEDAN ile JAVA GERGEDANI

( ... vs. RHINOCEROS SONDAICUS )


- GERGEDAN ile SUMATRA GERGEDANI

( ... İLE Sumatra Gergedanı )

( ... İLE Ne yazık ki, Kasım 2019 itibariyle soyu tükenmiştir. :( (((((( )


- GERGEDAN ile TÜYLÜ GERGEDAN

( ... İLE Yaklaşık 10.000 yıl önceye kadar yaşamış bir gergedan türü. )


- GERGİN/LİK ile/ve HUZURSUZ/LUK


- GERGİN/LİK ile ŞAŞKIN/LIK

( ... cum CONSTERNATIO )


- GERGİN/LİK ile/ve/değil ŞİŞKİN/LİK


- GERGİNLİĞİN BÖLGELERİNDE:
BOYUN ile/ve/||/<> OMUZ ile/ve/||/<> ÜST SIRT ile/ve/||/<> ORTA SIRT ile/ve/||/<> ALT SIRT ile/ve/||/<> MİDE

( [psikolojik nedenleri] "Kendini tanımlamada korku ve bastırılmışlık." İLE/VE/||/<> "Zorunluluk ve sorumluluk." İLE/VE/||/<> "Üzüntü, keder." İLE/VE/||/<> "Güvensizlik ve güçsüzlük." İLE/VE/||/<> "Utanç, suçluluk, değersizlik." İLE/VE/||/<> "Duyguları yönetmede yetersizlik." )


- GERGİNLİK ile/ve/||/<> TEDİRGİNLİK


- GERİ ÇEKİLMEME ve/||/<> AÇIKLAMA GETİRMEME


- Geri dön ve KONUŞ!!!


- GERİ DÖNÜŞ ile/değil/yerine GERİDEN BESLENME


- GERİ GİDİŞ ile/değil/yerine AŞKINLIK


- GERİ KALMAK ile GEÇMİŞİNDEN GERİ KALMAK

( Bir yerde kalmak, ölmek demektir. )

( DEKADANS: Gerileme. )


- Geri kalmamak için DİNLE!!!


- GERİ TEPME ile/ve/||/<> TERS TEPME


- GERİ ZEKÂLI/LIK ile/ve/değil/||/<> HÖDÜK/LÜK


- GERİ ZEKÂLI değil/yerine ZEKÂ GERİLİĞİ

( Hakaret. DEĞİL/YERİNE Durum. )


- GERİ ile ARKA

( TO BACK vs. THE BACK )


- GERİ ile GERİ

( Arka, bir şeyin, sonra gelen bölümü. | Geçmiş. | Hayvanların boşaltım örgenlerinin dışı. | Eksik gösteren. [saat vs.] | Geriye doğru. İLE Araba üzerine gerilerek, kenarları, arabanın korkuluğuna tutturulan ve içine saman ya da tahıl doldurulan büyük kıl çuval. )


- GERİBİLDİRİM'DE:
"HIIIIII" ile/değil/>< HMMM

( Dinleyenin, küçümseyici/reddedici, kinâyeli bir tutum göstererek çıkardığı ses. İLE/DEĞİL/>< Dinleyenin, sözü/konuyu, tam olarak anlamasıyla çıkardığı ses. )


- GERİBİLDİRİM ile/ve "GİT-GEL"


- GERİBİLDİRİM ve/<> DİRİMLİLİK

( )

( FEEDBACK and/<> LIFE )


- Geribildirimli KONUŞ!!!


- GERİCİLİK ile/değil/yerine GELENEKÇİLİK


- GERİDE BIRAKTIKLARIMIZ ile/ve/||/<> ELİMİZİN ALTINDAKİLER ile/ve/||/<> ULAŞAMADIKLARIMIZ

( Özlüyoruz. İLE/VE/||/<> Sıkılıyoruz. İLE/VE/||/<> Tutuluyoruz. )


- GERİLİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DENGE


- GERİLİM ile/ve/||/<> GERİLİM YAYI/KEMERİ

( ... İLE/VE/||/<> Bireyin, hırsları ve tutkuları tarafından itilerek düşüncelerinin peşinden gitmesi ile yaşanan iki kutup arasındaki gerilim.[Yaşamda kalmamızı, yaşama tutunmamızı sağlar.][Kohut] )

( ... vs./and/||/<> TENSION ARC )


- GERİLİM ile/ve/değil/||/<> İKİLEM


- GERİLİM ile/ve/değil/yerine SALINIM


- GERİLİMDE:
GERİLEME ile/değil/yerine İLERLEME


- GERİLİYOR/UZ[< GERİLEMEK] ile GERİLİYOR/UZ[< GERİLMEK]


- GERİLLA[Fr. < GUERILLA] ile/>< KONTRGERİLLA[Fr. < CONTRE-GUERILLA]

( Düzenli bir orduya karşı küçük birlikler hâlinde çatışan, hafif silahlarla donatılmış topluluk. | Bu topluluktan olan kişi. | Bağımsız bir biçimde hareket eden çete. İLE Gerilla güçlerine karşı oluşturulmuş güç. )


- GERİLLA ile DEVLET

( Kaybetmediği sürece kazanır. İLE Kazanmadığı sürece kaybeder. )


- GERİLME ile GERİNME

( TENSION vs. STRECH )


- GERİNME ile KASILMA

( TO STRETCH vs. SPASM )


- GERİOLUŞUM

( BACKFORMATION )


- GERİYATRİ/GERIATRICS[İng.] değil/yerine/= YAŞLILIK BİLİMİ


- GERİYATRİK/GERIATRIC[İng.] değil/yerine/= YAŞLI | YAŞLILIKLA İLGILİ/İLİŞKİLİ


- GERİYE DÖNMEK ile/ve/değil/yerine GERİ DÖNMEK


- GERİZEKÂLI değil/yerine/>< GEZİ ZEKÂLI


- GERK[Fars.]

( Uyuz. )


- GERMEN ile GERMEN[Lat.] ile CERMEN

( Kale, kermen, kirman. İLE Canlılarda, gametlere dayanan ve gametlerle taşınan üreme öğelerinin tümü. İLE Eskiden, bugünkü Almanya'yı, Bohemya ve Polonya'nın batı bölümünü kapsayan Cermanya'da oturan halk ya da bu halktan olan kişi. )


- GERMİSİT/GERMICIDE[İng.] değil/yerine/= MİKROPKIRAR, BULAŞSAVAR


- GERMİYAN OĞULLARI ve AYDIN OĞULLARI ve CANDAR OĞULLARI

( Anadolu'da, Türk bilim hayatının oluşumuna büyük katkıda bulunmuşlardır. )


- GERONTOLOJİ/GERONTOLOGY[İng.] değil/yerine/= YAŞLANMA BİLİMİ


- GERUNDIUM[Lat.] değil/yerine ULAÇ

( Belirteç olarak kullanılan, eylem kökenli sözcükler. [Koşa koşa / güle güle vb...] )


- GEŞ[Fars.] ile GEŞT[Fars.]

( Güzel, hoş. | Naz ve edâ ile yürüme. İLE Gezme, seyretme, dolaşma. )


- GESTALT[İng.] değil/yerine/= BİÇİM


- GESTASYON/GESTATION[İng.] değil/yerine/= GEBELİK


- GET VOICED vs. SAYING


- GET vs. TAKE vs. BUY


- GETİR-GÖTÜR (İŞLERİ)


- GETİRİ/LER ile/ve GÖTÜRÜ/LER


- GETİRİ ile SAĞLAMA

( GALLE ile ... )

( INCOME vs. PROVIDE )


- GETR[Fr.] değil/yerine/= TOZLUK

( Bacağın alt bölümünü ve ayakkabının üstünü örten kumaş vs.'den yapılmış nesne. )


- GETTO[İbr.] ile VAROŞ[Macarca]

( Bir kentin kendiliğinden herhangi bir azınlık kümesince yerleşilen kesimi. | Yahudi'lerin gönüllü olarak ya da zorlanarak yerleştikleri kent dışındaki yer. [Adını/yerleşikliğini, Venedik'teki baruthaneden alır.] İLE Kent ya da kasabada dış mahalle. )


- Geveze SUS!!!


- GEVEZE/YANŞAK, "ÇENESİ DÜŞÜK" ile/değil/yerine KONUŞKAN


- GEVEZE/YANŞAK ile ÇAÇARON[< İt.]

( ... İLE Karşısındakini susturacak biçimde ve çok konuşan, çenesi güçlü, geveze. )


- GEVEZE/YANŞAK ile/ve KAVVAL[Ar. KAVL]

( Çenesi düşük, çok ve gereksiz konuşan. İLE/VE Sözü yerinde söyleyen. | Geveze. | Şarkıcı. )

( BEZİR [BEZER: Gevezelik], BİZLÂH ile KAVVAL )

( BÂZENDE-ZEBÂN, BESGÛY )


- GEVEZELİK ve/||/<> GAFLET

( Bilgelik/hikmet/irfan bulunmayan söz. VE/||/<> Düşünce ve bilgi bulunmayan susma/sükût. )


- GEVEZELİK ile/değil/yerine/>< KENDİNİ GELİŞTİRMEK


- GEVHER[Fars. > GÜHER] ile/=/> CEVHER

( Elmas, cevher, mücevher. | İnci. | Değerli taş. | Bir şeyin aslı, esası. )


- GEVİŞ GETİREN

( RUMINANT )


- GEVİŞ GETİRENLER ile GEVİŞ GETİRMEYENLER

( RUMMINANTS vs. NON-RUMMINANTS )


- GEVREK GEVREK (GÜLMEK)


- GEVREK ile GEVREK

( Kolayca kırılıp ufalanan. | Ağzın içinde kolayca parçalanıp dağılacak biçimde hazırlanmış bir tür çörek. İLE Şen, neşeli gülüş. [GEVREK GEVREK GÜLMEK] )


- GEVREMEK

( Kolay kırılır duruma gelmek. | Ekinin olgunlaşması. )


- GEVŞEK/LİK ile/ve/||/<> ESNEK/LİK


- GEVŞEK ile BOL

( LOOSE vs. TOO LARGE )


- GEVŞEK ile LAÇKA[İt.]

( ... İLE Gemi halatının, gevşetilip boşa bırakılması. | Gevşemiş, verimsiz duruma gelmiş, düzeni bozulmuş. )


- GEVŞEK ile/ve/değil/||/<> YAVŞAK


- GEVŞEME ile/ve/<> MAYIŞMA

( ... İLE/VE/<> Çok yemekten, sıcaktan ya da zevkten gevşemek. )


- GEVUR "HAMAMI" değil/||/<>/< GEVUR ...


- GEYİK ile/ve ALAGEYİK/SIĞIN/MUS[Ural ormanında]

( ... İLE Postu benekli, erillerinin boynuzları, uca doğru kürek biçiminde genişleyen, Güney Avrupa ve Kuzey Afrika'da yaşayan bir cins geyik, sığın. )

( CERVUS ELAPHUS cum DAMA DAMA )


- GEYİK ile/ve ÇİTAL

( ... İLE/VE Benekli geyik. )


- GEYİK ile FARE/CÜCE GEYİK

( Tragulidae[cüce geyikgiller] ailesine ait bir türdür.

Henri Milne-Edwards[Fransız canlıbilimci] tarafından, 1864 yılında adlandırılmıştır. Tragulus kanchil[Lat.], Raffles tarafından, 1821 yılında Lesser Mouse-deer[fare geyiği] olarak adlandırılmıştır.

Fare geyiklerinin anavatanları, Güney Asya olup Asya'nın tamamında ve Kuzey Afrika'da da yaygın olarak görülebilmektedir. Indochina, Burma[Kra Isthmus], Brunei, Kamboçya, Çin[Güney Yunnan], Endonezya[Kalimantan, Sumatra ve çok sayıda küçük adada], Laos, Malezya[Peninsular Malezya, Sarawak] Güneydoğu Asya, Singapur, Tayland ve Vietnam genelinde yaygın olarak bulunurlar.

Güneydoğu Asya'da rastlanan, dünyanın en küçük toynaklı memeli türü olan fare geyiği, ilginç ve bir o kadar da ilgi çekici bir hayvan türüdür.

Yetişkin fare geyiklerinin yerden yüksekliği, yaklaşık 15 - 23 cm. arasında değişirken, uzunlukları 55 cm'i geçmemekle birlikte, ağırlıkları ise yaklaşık 2 - 3 kg. arasında değişmektedir. Otçul beslenen Fare geyiği, yavrularını sütle besler. Dişi Fare geyiği, 70 gün süren bir gebeliğin ardından, 8-12 yavru doğurur. Dişi fare geyiği, yavrularını üç aylık bir süre sütle besler. Yavru fare geyikleri, 5 aylık olduklarında, yavrular, tek başına bırakılır. Bu süreç sonunda, dişi fare geyiği yeniden çiftleşebilir. Bir dişi fare geyiği, yılda iki kere doğum yapabilir. Fare geyiklerinin yaşamı, ortalama 10 yıl kadardır.

Oldukça hızlı hareket edebilime özeliğine sahiplerdir. İstediklerinde ya da tehlike anında, saatte 50 km.'lik hızla koşabilirler. )

( ... avec TRAGULUS KANCHIL )


- GEYİK ile/ve GÖZEN


- GEYİK ile İRLANDA GEYİĞİ


- GEYİK ile KANADA GEYİĞİ/MUS


- GEYİK ile/ve KANÇİL


- GEYİK ile/ve KARİYAKU



(2/4)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 83 kez incelenmiş/okunmuştur.