FA... - FU...
İLE BAŞLAYAN SÖZCÜKLERDE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
( SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!! )



| FA... |

FA... ile başlayan FaRkLaR...
( 581 FaRk, 783 katkı )



-"AKSİNE" yerine FARKLI OLARAK

( Aksine kelimesindeki gibi karşı düşünceyi reddetmek yerine karşı düşüncenin varlığını kabul ederek onun farklılığını belirtmek. )


-"CİNS" değil FARKLI



-"EZBER BOZMAK" ile/ve/||/<>/>/< FARKLI/YENİ BİR BAKIŞ AÇISI



-"FASÜLYE" değil FASULYE



-"GEREKSİZ (YERE)" HARCAMA/MASRAF ile/ve/<>/değil/yerine FAZLA HARCAMA/MASRAF



-"HASTA" ile/ve/değil/<> FARKLI



-"HASTA/LIK" ile/değil FARKLI/LIK

( Özellikle Down Sendromu'nda. )


-"KEŞKE ..." değil/yerine/>< FARKINDALIK

( Ne kadar farkında olursak, "keşke"lerimiz de o kadar az olur. )


-"KÖTÜ" değil FARKLI



-"ÖNEMLİ DEĞİL" değil FAZLA ÖNEMLİ DEĞİL



-"SORUN/SIKINTI":
"FARKLI OLMAK/TA" ile/ve/||/<>/ne yazık ki FARKINDA OLMAMAK/TA

( )


-"ÜSTÜN/LÜK / GERİ/LİK" ile/ve/değil/yerine FARK/LI/LIK



-"ÜSTÜNLÜK" ile/ve/değil FARK



-"YANLIŞ DÜŞÜNMEK" ile/değil FARKLI DÜŞÜNMEK



-"YANLIŞ" ile/değil FARKLI



-"YARATICILIK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FARKLILIK



-(")FARKLILIKLAR(") ile/değil FARKLAR



-(")SORUN(") ile/değil/yerine FARK



-(B)İLİM İÇİN GEREKENLER:
GURBET ve/||/<> SABIR ve/||/<> KILAVUZ/ÜSTAD ve/||/<> FAKR-U ZARÛRET



-[Ar., Fars.] FAKÎR-ÂNE[Ar.] ile FAKÎR-HÂNE[Ar.]

( Fakire yakışacak biçimde/sûrette. | Fakircesine. | Nezâket olarak "ben" zamirinin karşılığı. İLE [alçakgönüllülükle] Söz söyleyenin evi. )


-[Fr.] FASON ile FASONE

( Kesim. İLE Çözgü ya da atkının kumaş yüzeyi üzerinde, kendiliğinden bir desen oluşturduğu her tür kumaş. | Bu tür kumaşları oluşturan desen örneği. )


-[ne yazık ki]
DESPOT[Fr. < DESPOTE] ile/ve/<> DESPOT[Rumca] ile/ve/<> DİKTATÖR ile/ve/<> FAŞİST ile/ve/<> TİRAN

( Bir ülkeyi, zora ve baskıya dayanarak "yöneten" kişi. İLE/VE/<> Ortadoks Rumlar'ın, din başklanlarına verilen ad. İLE/VE/<> Her dediğini ve dilediğini yaptırmak isteyen kişi. İLE/VE/<> Tüm siyasal yetkileri kendinde toplamış kişi. | Zorba. İLE/VE/<> Eski Yunan'da, siyasal erki, tek başına elinde tutan kişi. | Siyasal erki, zorla ele geçiren, onu kötüye kullanan kişi. | Acımasız, gaddar. )


-[ne yazık ki]
DESPOT[Fr. < DESPOTE] ile/ve/<> DESPOT[Rumca] ile/ve/<> DİKTATÖR ile/ve/<> FAŞİST ile/ve/<> TİRAN

( Hiçbir koşul ya da yasaya bağlı olmadığı/olamayacağı, sınırlandırılamayacağı zannı ve/ya da iddiasıyla davranır. İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> "Yasaya" "bağlı" görünümünde, kişisel/keyfî davranır. İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> ... )


-[ne yazık ki]
DESPOT[Fr. < DESPOTE] ile/ve/<> DESPOT[Rumca] ile/ve/<> DİKTATÖR ile/ve/<> FAŞİST ile/ve/<> TİRAN

( İSTİBDAT: Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız monarşi, despotluk. )


-[ne yazık ki]
MÜNKER ile/ve/||/<> FAHŞA-YI MÜNKER



-ABARTMA ile/ve/değil/||/<> FAZLA ÖNEMSEME



-ACEMCE = FARSÇA

( Bu dille yazılmış olan. )


-AKIL ile/ve/değil FAAL AKIL



-AKTÖR/LER ile/ve/değil/yerine/<>/>< FAKTÖR/LER

( [değerlendirmede/yorumlamada/konuşmada] Kişi/ler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Konu/kavram/olay/olgular. )


-ALGISAL EŞİKLER'DE:
ÖZEL ALICILAR ile/ve MUTLAK EŞİK ile/ve FARK EŞİĞİ



-ALIKLIK/BELÂHET değil/yerine/>< FARKINDALIK



-AMAZON ile/ve/<> GOOGLE ile/ve/<> FACEBOOK ile/ve/<> MICROSOFT ile/ve/<> APPLE ile/ve/<> ORACLE

( )


-AMELE ile FAİL



-ÂMİL KUVVET ile/ve FAİL KUVVET

( Etken. İLE/VE Etkin. )


-ANAGRAM ve/||/<> FAKTORİYEL[!]

( )


-ANAHTARLAR:
SOL ile/ve/<> DO ile/ve/<> FA

( )


-ANAHTARLAR:
SOL ile/ve/<> DO ile/ve/<> FA

( Dizenin ikinci çizgisi üzerine konulan ve çizgiye adını veren ve ince sesleri göstermeye yarayan bir anahtardır. İLE/VE/<> Portenin üzerine çizilen ve o çizgideki notaya adını veren anahtar. İLE/VE/<> Portedeki notaların, "Fa" yüksekliğinde olacağını gösteren im. )


-ANLAM ve/=/||/<> FARK



-ARAPÇA ile FARSÇA

( SİBEVEYN: Arapça dilbilgisini oluşturan kişi. )


-ARAPÇA ile/ve/||/<> FARSÇA ile/ve/||/<> TÜRKÇE

( Felsefe/bilim dili. İLE/VE/||/<> Sanat dili. İLE/VE/||/<> Eylem dili. )


-ARAPÇA ile/ve/||/<> FARSÇA ile/ve/||/<> TÜRKÇE

( Fasîh. İLE/VE/||/<> Lâtif. İLE/VE/||/<> Zarif. )


-ARTIK ile FAZLALIK



-ASIL ile/ve/<> FASIL



-AŞK:
ÇOK UZAK ile/ve/<>/< FAZLA YAKIN



-ATIK ile FAZLALIK



-ATLET[Fr.] ile/ve FANİLA[İt.]

( Kolsuz. İLE/VE Kollu. )


-AYASOFYA MİNARELERİ'NDE:
MİMAR SİNAN DÖNEMİ ile FATİH DÖNEMİ

( [müze girişi itibariyle] Sol taraftakiler. İLE Sağ taraftakiler. )


-AYILMA ile FARKINDALIK



-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Ayırt edebilme bağımlılıklardan kurtuluşa götürür. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Ayırt edebilme yeteneği sizi bağımlılıklardan kurtuluşa, tutkusuzluğa götürecektir; bu hal ise doğru davranışı, eylemi sağlayacaktır; doğru davranış ise sizi gerçek varlığınıza ulaştıran içsel köprüyü kuracaktır. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Ayırt etme ve ayrılık duygusu olmadığında, buna sevgi diyebilirsiniz. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Olgun kişi toplulukları düzenleyerek neyi birbirinden ayırması gerektiğini bilir. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Kişinin kendi için doğru olanı ayırd etmesi ve sıkı çalışması er ya da geç ödüllendirilecektir. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Kişi durumunun mükemmel olduğunun ve hatta daha da ilerleyeceğinin ayrımına varmalıdır. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Farkındalık her şeyin ötesidir - hem varlığın, hem yokluğun. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Farkına varın ki, her ne olursa, size, sizin tarafınızdan, sizin aracılığınızla olur ve siz, her ne algılarsanız, onun yaratanı, tadına varanı ve yok edenisiniz. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Önemli[öncelikli] olan, yalnızca farkındalıktır, onun içerdikleri değil. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Tam farkındalık halinde temas kurulmuştur. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Bir ilişki kurmak ve sürdürmek için, doğrudan eylemle ifade edilen sevecen bir farkındalık hali gereklidir. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Yeni ve özel bir farkındalık biçimi gerekmez. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Kişinin gönlünü görebilecek berrak içgörüye sahip olmadıkça ayırt edemezsiniz. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Kendi hakkınızdaki farkındalığınızı derinleştirin ve genişletin, o zaman tüm hayırlar ve lütûflar akacaktır. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Şimdi yapılmakta olan ayırt edebilme ve ihtirassız olma uygulaması, zamanı geldiğinde meyvesini verecektir. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Tüm gereksiniminiz, varoluşunuzun, bir sözlü beyan şeklinde değil, fakat her an mevcut bir gerçek olarak farkında olmaktır. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Varoluşunuzun farkındalığı, gerçek varlığınızı görmenizi sağlayacaktır. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Sadece var olduğunuzun farkında olun ve farkında kalın. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Discrimination leads to detachment. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( In full awareness the contact is established.
Discrimination will lead to detachment; detachment will ensure right action; right action will build the inner bridge to your real being.
Awareness is beyond all - being as well as not-being.
Awareness itself is all important, not the content of it.
Deepen and broaden your awareness of yourself and all the blessings will flow.
You cannot, unless you have a clear insight into the heart of person.
Be aware that whatever happens, happens to you, by you, through you, that you are the creator, enjoyer and destroyer of all you perceive.
For establishing and maintaining relationship affectionate awareness expressed in direct action is required.
No new, or special kind of awareness is needed.
Discrimination and dispassion practised now will yield their fruits at the proper time.
All you need is to be aware of being, not as a verbal statement, but as an ever-present fact.
The awareness that you are, will open your eyes to what you are.
Just be aware that you are and remain aware. )


-AYNI ŞEYE, FARKLI ADLAR KOYMAK ya da FARKLI ŞEYLERE, AYNI ADI KOYMAK

( İkisi de, yapılmaması gerekenlerdendir. Kavramlar, durumlar, olay ve olgular arasındaki farkları ya da karıştırılmaması gerekenlerin bilinciyle gerçekleştirilebilir. )


-AYNILAŞ(TIR)MAK değil/yerine/>< FARKLILAŞ(TIR)MAK

( Rekâbet edilirse. DEĞİL/YERİNE/>< Cesâret edilirse. )


-AYNILAŞTIRMAK ile/değil/yerine/>< FARKLILIKLARIN KABULÜ



-AYNILIKLAR ile/ve/||/<> FARKLILIKLAR

( Yakınlaştırır. İLE/VE/||/<> Geliştirir. )


-AYRICALIK ile/ve/değil/yerine FARK



-AYRIM/AYRILIK = FASL-I KARİP = DIFFERENCE[İng.] = DIFFÉRENCE/DIVERSITÉ[Fr.] = DIFFERENZ/VERSCHIEDENHEIT[Alm.] = DIFFERENTIA/DIVERSITAS[Lat.] = DIAPHORA[Yun.] = DIFERENCIA[İsp.]



-AYRIŞMA/AYRILMA ile/değil/yerine FARKLILAŞMA ile/değil/yerine BİREYLEŞME

( Gölgeden çıkma. İLE Benliğinin ve ötekinin farkındalığıyla yaşayabilme. İLE Tek başına yaşayabilme, tek başına karar alabilme. )


-BÂ'İS[Ar.] ile FAKÎR[Ar.]



-BÂKÎ ile/ve/|| FÂNÎ ile/ve/|| ÂSİ ile/ve/|| ÂFİ

( Yazı. İLE/VE/|| Yaşam. İLE/VE/|| Kul. İLE/VE/|| Rab. )


-BARBUNYA ile FASULYE



-BAŞARILI OLMAK İÇİN...:
YUMUŞAK ile/ve/||/<>/> MÂKUL ile/ve/||/<>/> DERİN ile/ve/||/<>/> ile/ve/||/<>/> YETERİNCE ile/ve/||/<>/> ŞIK ile/ve/||/<>/> KORKUSUZ ile/ve/||/<>/> SABIRLA ile/ve/||/<>/> FARKLI ile/ve/||/<>/> HOŞGÖRÜLÜ ile/ve/||/<>/> DÜRÜST ile/ve/||/<>/> DÜZENLİ ile/ve/||/<>/> AKILLI

( Konuş. İLE/VE/||/<>/> Ye. İLE/VE/||/<>/> Soluk al. İLE/VE/||/<>/> Uyu. İLE/VE/||/<>/> Giyin. İLE/VE/||/<>/> Hareket et. İLE/VE/||/<>/> Çalış. İLE/VE/||/<>/> Düşün. İLE/VE/||/<>/> Davran. İLE/VE/||/<>/> Kazan. İLE/VE/||/<>/> Biriktir. İLE/VE/||/<>/> Tüket. )


-BAŞKA/LIK ile FARK(LI/LIK)



-BAŞKA ile FARKLI



-BAŞTANKARA ile FANTA

( ... İLE Mevimsi yeşil renkli bir baştankara. )


-BAZI YİYECEKLERİN:
DOKUNMASI ile/ve/değil/||/<>/< FAZLA GELMESİ



-BEN değil/yerine FAKİR



-BENZERLİKLERİN BİRARAYA GETİRİLMESİ ile/ve/<> FARKLILIKLARIN/AYRIMLARIN ÖNE ÇIKARILMASI



-BENZERLİKTE:
AYNILIK ile/ve/||/<> FARKLILIK



-BEYÂN[Ar.] ile FÂİDE[Ar.]



-BIÇAK ile FALÇETA/FALÇETE[İt.]

( ... İLE Eğri, kunduracı bıçağı. )


-BİLGİYE ERİŞİM:
GÖZLEM ve/+/||/<>/>/< SEZGİ ve/+/||/<>/>/< FARKINDALIK



-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilincin düzeyleri vardır fakat farkındalığın yoktur. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilinç, ikilik hakkındadır. Farkındalık halinde ise ikilik yoktur. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilinç, gelir ve gider, farkındalık ise değişmeksizin parlar. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilinçten farkındalığa bir geçiş olamaz, çünkü farkındalık bir bilinç şekli değildir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Devinim durumundaki bilinç, mutluluktur. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilinç, tümüyle değişimin bilincidir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilinç, hareketsiz iken varlıktır. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilinç, varlığın tümü değildir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilinç görelidir, içeriğine göredir; bilinç her zaman bir şeyle ilgili, bir şeye aittir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Yaşayan her şey bilinci korumak, sürdürmek ve genişletmek için çalışır. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilinci, bilinç parlatır. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilincinde olduğunuz şey siz değildir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilincinde olduklarınızın hiçbiri değilsiniz. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilincin ötesinde tezahür etmemiş olan yatar. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilincin ötesinde zaman ve uzay yoktur. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilincim var fakat bilincimin bilincine gereksinimim var. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilincin, bencilliğinin dürüstlüğünün ölçüsüdür. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilince ve onun içeriğine tutunmayın. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilincinizin içeriği ile büyülenmeyi bırakın. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilinçli bir varolan olarak, doğanın bir parçasısınız. Farkındalık olarak ise onun ötesindesiniz. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bir kâğıttaki bir deliğin hem kâğıtta oluşu hem de kâğıttan olmayışı gibi, en yüce hal de bilincin tam merkezinde ama yine de bilinçten ötedir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Gerçekten sahip olduğunuz şeyin bilincinde olmazsınız. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Sahip olduğunuzda artık onun bilincinde olmazsınız. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalık, bir nesnesi ve hedefi olduğunda bilinç olur. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalık, kendi başına, devinimsiz ve zamansız, burada ve şimdidir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalık, zihnin kendi ötesinde gerçeğe uzandığı noktadır. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalık hali içindeyken aradığınız, sizi hoşnut eden değil, doğru olandır. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalık halinde olgularla yüzleşirsiniz, gerçek olguları sever. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalık, zamana ilişkin değildir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalık, her zaman sizinledir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalık, bütün, değişmez, sakin ve sessizdir. Ve o tüm deneyimlerin ortak matrisi(ana kalıbı)dir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalık, tüm zamanı ve uzayı içerir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Şefkatli farkındalık iyileştirir ve yanlıştan kurtarır. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Doğayı sadece bilinç olarak görmek, farkındalıktır. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Önce farkındalığın güneşi doğmalı - ardından hepsi gelecektir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bir kalemin minicik ucu nasıl sayısız resim çizebilirse, öylece, farkındalığın boyutsuz noktası da koskoca evrenin içeriğini çizer. Siz işte o noktayı bulun ve özgür olun. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Olay hoş ya da nahoş olabilir, küçük ya da önemli olabilir, farkındalık hep aynıdır, değişmez. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Kökenlere inin, çok geçmeden, farkındalığın sizin gerçek doğanız olduğunu ve farkında olduğunuz hiçbir şeyin kendinize ait olduğunu söyleyemeyeceğinizi fark edeceksiniz. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Öz-Farkındalık içinde kendinizi öğrenirsiniz. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Öz-Farkındalık, size her adımda ne yapılması gerektiğini bildirir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Öz-farkındalık, tüm hayırların size akmasını sağlar. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Yolculuğun başlangıcında arınmaya ve yıkanmaya, berraklaşmaya gereksinim vardır, bunu da farkındalık hali sağlayabilir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilincin ötesindeki Saf Farkındalık en yüce Mürşit'tir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Kişi tanığa katılır, tanık farkındalığa, farkındalık ise saf varoluş katılır; bununla birlikte, kimlik kaybolmaz, yalnızca onun sınırlılığı kaybolur. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Gövdeyi beyin gözetir, beyni bilinç aydınlatır; bilinç farkındalığın gözetimindedir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Gövdemiz ve zihnimiz, ikisi de zamana tabilerdir; sadece farkındalık, zaman-ötesidir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalığın ötesine geçtiğinizde birlik hali vardır. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalığınızla işe koyulun, zihninizle değil. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındayım, çünkü hiçbir şey imgelemiyorum. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Ehl-i butlânın sözün tercih eden, âdem midir?
Âdem ol! İsterse hasm olsun bütün âlem sana
[ Bâtıl ehlinin sözünü yeğleyen, insan mıdır?
İnsan ol da isterse bütün dünya düşman olsun sana ] )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( There are levels in consciousness, but not in awareness.
Consciousness is of duality. There is no duality in awareness.
Consciousness comes and goes, awareness shines immutably.
There can be no transition from consciousness to awareness, for awareness is not a form of consciousness.
Consciousness is relative to it's content; consciousness is always of something.
Awareness is total, changeless, calm and silent. And it is the common matrix of every experience.
Awareness is not of time.
Consciousness is not the whole of being.
Awareness is always with you.
All that lives, works for protecting, perpetuating and expanding consciousness.
Beyond consciousness altogether lies the unmanifested.
Beyond consciousness where are time and space?
Like a hole in the paper is both in the paper and yet not of paper, so is the supreme state in the very centre of consciousness, and yet beyond consciousness.
Consciousness in movement is happiness.
Consciousness motionless is being.
You are nothing that you are conscious of.
The body is looked after by the brain, the brain is illumined by consciousness; awareness watches over consciousness.
Cease being fascinated by the content of your consciousness.
As a conscious self you are a part of nature. As awareness, you are beyond.
Do not hold on to consciousness and its contents.
What is really your own, you are not conscious of.
When you have it, you are no longer conscious of it.
What you are conscious of is not you.
Awareness is the point at which the mind reaches out beyond itself into reality.
In awareness you seek not what pleases, but what is true.
Awareness becomes consciousness when it has an object.
Awareness by itself is motionless and timeless, here and now.
In awareness you are facing facts and reality is fond of facts.
Awareness contains all space and time.
Compassionate awareness heals and redeems.
The sun of awareness must rise first - all else will follow.
Self-awareness tells you at every step what needs be done.
The event may be pleasant or unpleasant, minor or important, awareness is the same.
Go to the root of pure awareness and you will soon realise that awareness is your true nature and nothing you may be aware of, you can call your own.
Into self-awareness all blessings flow.
The clarification and purification needed at the very start of the journey, only awareness can give.
Pure awareness beyond consciousness is the supreme Guru.
The person merges into the witness, the witness into awareness, awareness into pure being, yet identity is not lost, only its limitations are lost.
Your body and your mind are both subject to time; only awareness is timeless.
When you go beyond awareness, there is a state of non-duality.
Put your awareness to work, not your mind.
I am aware, for I imagine nothing. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( İçerikle ilgilidir. İLE/VE/<> Bütünlükle ilgilidir. )


-BİLMEK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Su. İLE/VE/<> Elektrik. [Herhangi birini tercih edemezsiniz. İkisi de aynı anda olmak durumundadır.] )


-BİLMEK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Her gün, bir şey öğrenmek. İLE/VE/<> Her gün, "zihnimizdeki" bir bilginin/kaydın (daha) gitmesine, unutulmasına fırsat vermek. )


-BİLMEK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilme; olma ve sevme'nin de yanısıra gerçek doğamızın bir yansımasıdır. )


-BİLMEK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Yalnızca, eyleyenler bilir, bilenler de eyler. )


-BİLMEK ile/ve/<> FARKINDALIK

( İdrak edeceğiz ki, bilmek, sevmektir; sevmek de bilmektir. )


-BİLMEK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalık, tüm zamanı ve uzayı içerir. )


-BİLMEK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Kişi, bilmediğini ayağının altına alsa, başı, göğe erer. )


-BİLMEK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilmek, belirlemektir. )


-BİLMEK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Knowing is a reflection of your true nature along vs. being and loving.
Awareness contains all space and time. )


-BİLMEK ile FARKINDALIK



-BİLMELEKE AKIL ile BİLFİİL AKIL ile MÜSTEFÂD AKIL ile FAAL AKIL

( İBN-İ SİNÂ )


-BİLMELEKE AKIL ile BİLFİİL AKIL ile MÜSTEFÂD AKIL ile FAAL AKIL

( İBN-İ SİNÂ BU KONULARDA ÖZELLİKLE YAZMAMIŞTIR: * HİKMET-İ AMELİYE (Çünkü fıkıh'da var olarak kabul eder.) * AHLÂK-TOPLUM-SİYÂSET )


-BİRİCİK/LİK ile/ve/<> FARKLI/LIK



-BİRLİK ile/ve FARK/LAR, FURKAN

( İçte. İLE/VE Dışta. )


-BİRLİK ile/ve FARKLAR

( Birlik altında olmayanlar, ayırd edilemez. )


-BİRLİK ile/ve FARKLILIK



-BİSİKLET ve/<> FARKINDALIK



-BÖLME/BÖLÜMLEME ile/ve FARKLILAŞTIRMA



-BÜTÜNLEŞME ile/ve FARKLILAŞMA



-ÇARK ETMEK ile/değil/yerine/>< FARK ETMEK



-CELCIUS ile/=/||/<> FAHRENHEIT ile/=/||/<> KELVIN

( °C = 1 ile/=/||/<>  °C x 1.8 + 32 ile/=/||/<> °C + 273.15 )


-CELCIUS ile/=/||/<> FAHRENHEIT ile/=/||/<> KELVIN

( 100 °C ile/=/||/<> 212 °F ile/=/||/<> 373 K [Suyun kaynama noktası]

0 °C ile/=/||/<> 32 °F ile/=/||/<> 273 K [Suyun donma noktası]

-78 °C ile/=/||/<> -109 °F ile/=/||/<> 195 K [Karbondioksitin donma noktası]

-183 °C ile/=/||/<> -298 °F ile/=/||/<> 90 K [Oksijenin donma noktası]

-196 °C ile/=/||/<> -321 °F ile/=/||/<> 77 K [Azotun donma noktası]

-273 °C ile/=/||/<> -460 °F ile/=/||/<> 0 K [Mutlak sıfır noktası] )


-CELCIUS ile/=/||/<> FAHRENHEIT ile/=/||/<> KELVIN

( image )


-ÇELİŞKİLİ ile/ve/değil FARKLI



-CEMİYETÇİ BAKIŞ/ANLAYIŞ ile/ve/<> STRATEJİK BAKIŞ/ANLAYIŞ ile/ve/<> FARKLI BAKIŞ/ANLAYIŞ



-CİNS ile/ve/||/<>/> NEV/TÜR ile/ve/||/<>/> FASL ile/ve/||/<>/> HASSA ile/ve/||/<>/> ARAZ



-COMPOSITAE = FASÎLE-İ EZHÂR-I MÜREKKEBE



-ÇULSUZ ile FAKİR

( ÇUL: Giysi. İLE ... )


-DALÂLET ile FAZLA/ZİYÂDE AŞK

( Fazla aşk/tutku, kişiyi birçok hatanın eşiğinde tutar. )


-DALÂLET ile FAZLA/ZİYÂDE AŞK

( Beşerin böyle dalâletleri var, Kendi yapar, kendi tapar. )


-DEĞİŞİK/LİK ile FARKLI/LIK



-DEĞİŞMEK ile/ve/değil/||/<>/< FARKINA VARMAK



-DENKÖBEKLER/SONSAL SINIFLAMALAR/KATEGORİLER:
ARİSTOTELES'TE ile/ve/<>/> FARABÎ'DE ile/ve/<>/> KANT'TA

( * TÖZ/CEVHER
* NİCELİK/KEMMİYET
* NİTELİK/KEYFİYET
* GÖRELİLİK/İZÂFET
* MEKÂN
* ZAMAN
* KONUM
* MÜLKİYET
* FİİL
* İNFİAL

ile/ve/<>/>

* TÖZ/CEVHER [ALİ]
* GÖRELİLİK/İZÂFET
* NİCELİK/KEMMİYET [KISA]
* NİTELİK/KEYFİYET [SARIŞIN]
* ZAMAN/METÂ [BUGÜN]
* YER/EYN [ÇARŞIDA]
* DURUM/KONUM(VAZ'I) [AYAKTA DURUYOR]
* SAHİP/MÂLİK OLMA(LE) [AHMET'İN KALEMİ]
* ETKİNLİK(EN YEF'AL) [BÜKÜYOR]
* EDİLGİNLİK(EN YENFA'AL) [BÜKÜLÜYOR]

ile/ve/<>/>

* NİCELİK: BİRLİK | ÇOKLUK | TÜMEL
* NİTELİK: GERÇEKLİK | YOKSUNLUK | SINIRLILIK
* BAĞINTI: NESNE VE ÖZELLİĞİ | NEDEN VE ETKİ | TOPLULUK
* MODALİTE: OLASILIK | VARLIK | ZORUNLULUK )


-DHARMA[Sansk.] = DHAMMMA[Palice] = FA[Çince]

( 1) Evrensel Kanun.(Hakikat, öğreti, doğruluk, bir şeyin doğası.)
2) Yöntem ve yol.
3) Herhangi bir şey, fikir, nesne, kavram.
4) Buda'nın öğretisi.
5) Evreni yöneten ilke.
6) Zen yaşantısının özü.
7) Sözcüklerle iletilmesi olanaksız olan iç öğreti.
8) Sezgisel, doğrudan doğruya kavranan ve kişisel olarak deneyimlenen aydınlanmanın özü. | Adâlet, dürüstlük. )


-DİFERANSİYASYON/DİFFERENTİATION[İng.] değil/yerine/= FARKLILAŞMA



-DİFERANSİYE/DİFFERENTIATED[İng.] değil/yerine/= FARKLILAŞMIŞ



-DİVAN ŞİİRİ TÜRLERİ [DİNSEL OLMAYAN/LAR]:
BAHÂRİYE ile/ve/<> CEMREVİYE ile/ve/<> FAHRİYE ile/ve/<> IYDİYE ile/ve/<> MEDHİYE ile/ve/<> MERSİYE ile/ve/<> HİCVİYE ile/ve/<> GAZAVATNÂME ile/ve/<> SAKİNÂME ile/ve/<> HAMAMNÂME ile/ve/<> SAHİLNÂME ile/ve/<> KIYÂFETNÂME ile/ve/<> SURNÂME ile/ve/<> LÛGAZ ile/ve/<> MUAMMÂ ile/ve/<> HEZLİYÂT ile/ve/<> TARİH DÜŞÜRME ile/ve/<> ŞEHR-ENGİZ ile/ve/<> DÂRİYE

( XIII. yy.'dan, XIX. yy.'a kadar, 3182 Dîvân Şairi vardır. )


-DİVAN ŞİİRİ TÜRLERİ [DİNSEL OLMAYAN/LAR]:
BAHÂRİYE ile/ve/<> CEMREVİYE ile/ve/<> FAHRİYE ile/ve/<> IYDİYE ile/ve/<> MEDHİYE ile/ve/<> MERSİYE ile/ve/<> HİCVİYE ile/ve/<> GAZAVATNÂME ile/ve/<> SAKİNÂME ile/ve/<> HAMAMNÂME ile/ve/<> SAHİLNÂME ile/ve/<> KIYÂFETNÂME ile/ve/<> SURNÂME ile/ve/<> LÛGAZ ile/ve/<> MUAMMÂ ile/ve/<> HEZLİYÂT ile/ve/<> TARİH DÜŞÜRME ile/ve/<> ŞEHR-ENGİZ ile/ve/<> DÂRİYE

( Bahar nitelemeleriyle başlanarak birini övmek için yazılan kasîde. | Baharın gelişiyle doğanın uyanışını, değişimini, güzelleşmesini konu edinen kasîdeler. İLE/VE/<>
Bayramlar, baharlar gibi cemre vesilesiyle, dönemlerindeki önemli kişiler için yazılan şiirler. İLE/VE/<>
Bir kişinin[devletli, bir başka şair ya da şairin kendinin] övüldüğü şiirler. İLE/VE/<>
Dönem büyüklerinden birini bayramın gelişi dolayısıyla öven kasîde türü. İLE/VE/<>
Bir kişiyi [devlet ya da tasavvuf ileri gelenlerini] övmek için yazılan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Bir ölenin/vefâtın ardından duyulan acıyı anlatmak, öleni övmek için yazılan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Bir kişiyi, kurumu, toplumsal olayı, geleneği yeren/taşlayan manzum türü. [Siham-ı Kaza - Nef'î] İLE/VE/<>
Savaşları, kahramanlıkları, zaferleri anlatan manzum ya da mensur yapıtlar. [İlk gazavatnameler XV. yy.'da yazılmaya başlanmıştır] İLE/VE/<>
İçki ve içki âlemlerinin övülerek anlatıldığı manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Hamamları, hamam eğlencelerini ve hamamdaki güzelleri betimlemek üzere yazılan manzum yapıtlar. [ilki: Deli Birader - Gazalî] İLE/VE/<>
İstanbul kıyıları ile buralardaki yerlerinin anlatıldığı şiirlerin genel adı. [Fennî] İLE/VE/<>
Kişilerin karakterlerini, fiziksel görünümlerini [göz rengi, boy uzunluğu/kısalığı vb.] temel alarak açıklamaya çalışan yapıtlar. İLE/VE/<>
Sarayın mutlu günlerini [evlenme, doğum şenlikleri vb.] anlatann manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Hece vezniyle yazılmış manzum bilmece. İLE/VE/<>
Belirli kurallara göre düzenlenip çözülebilen manzum bilmece. İLE/VE/<>
Alaylı bir dille yazılmış manzum türü. [zarif bir nükte ya da güzel bir mazmun kadar kaba şakalara, taşlamalara ve sövgülere de yer verilir] İLE/VE/<>
Önem verilen bir olayın ya da bir yapının kuruluş yılını bildiren bir tümce, bir mısra ya da beyit yazmak. İLE/VE/<>
[Fars.: "Şehir karıştıran"] Bir kenti, o kentin güzelliklerini, doğal ve sosyal özelliklerini anlatan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Yeni yaptırılmış saray, köşk, yalı benzeri binalar için yazılmış kasîdeler. )


-DÜNYA ve/ TÜRKİYE ve/ İSTANBUL ve/ FATİH

( Gövde. VE Yüz. VE Göz. VE Gönül. )


-DÜŞLEM = HAYAL = FANTASY[İng.] = FANTAISIE[Fr.] = EINBILDUNG, PHANTASIE[Alm.] = PHANTASIA[Lat., Yun.] = FANTASÍA[İsp.]



-DÜŞMAN/LIK ile/değil/yerine FARKLI/LIK



-DÜŞÜNCE ile/değil/yerine FARKLARI BİRLİĞE GETİREN DÜŞÜNCE

( En ufak bir fark gördüğün müddetçe sen gerçeğe yabancısın demektir. )


-DÜŞÜNCE ile/değil/yerine FARKLARI BİRLİĞE GETİREN DÜŞÜNCE

( Kederin nedeni, farklılıklar ve ayrımlar değildir. )


-DÜŞÜNCE ile FARKLILIKLARI BİRLİĞE GETİREN DÜŞÜNCE



-DUYULAR ile/ve/<>/değil FARKINDALIK



-DÜZGÜN ADAM değil FATİHÂ'SI DÜZGÜN



-EK ile FAZLA



-EKSİK/LİK ile/değil/yerine FARKLI/LIK



-EKSİKLERİ/Nİ TAMAMLAMAK ile/ve/değil/||/<> FAZLALIKLARI/NI ATMAK



-EKSTRA/DAN ile FAZLA/DAN



-EN BÜYÜK:
YOKSUN/LUK ile/ve/<> FAKİR/LİK

( Akılsızlık. İLE/VE/<> Bilgisizlik. )


-ERDEM = FAZİLET = VIRTUE[İng.] = VERTU[Fr.] = TUGEND[Alm.] = VIRTUS[Lat.] = ARETE[Yun.] = VIRTUD[İsp.]



-EŞİT ile/ve BENZERLİK ile/ve FARK

( Benzerliklerin en üst olduğu nokta. İLE/VE Benzerliklerin ayrılmaya başladığı nokta/lar. İLE/VE Benzerliklerin en alt olduğu nokta. )


-ETKEN/ETMEN = ÂMİL = FACTOR[İng., İsp.] = FACTEUR[Fr.] = FAKTOR[Alm.]



-ETKİN = FAAL = ACTIVE[İng.] = ACTIF[Fr.] = AKTIV[Alm.] = ACTIVO[İsp.]



-ETKİNLİK = FAALİYET, FAİLİYET = ACTIVITY[İng.] = ACTIVITÉ[Fr.] = AKTIVITÄT, TÄTIGKEIT[Alm.] = ACTIVIDAD[İsp.]



-F[Ar.] ve FÂ'[Ar.]

( Osmanlı abecesinin 23. harfidir. Ebced hesabında 80 sayısının karşılığıdır. )


-FÂ[Ar.] ile FÂ[Ar.]

( Şartın yanıtı olan. İLE Atıf harfi olan. )


-FAAL FİİL ve AYNEL FİİL ve LÂ'MEL FİİL

( SAĞDAN SOLA!: Birinci/baştaki harf. VE İkinci/ortadaki harf. VE Üçüncü/sondaki harf. )


-FAAL FİİL ve AYNEL FİİL ve LÂ'MEL FİİL

( VEZİN - MEVZUN )


-FAAL/AKTİF değil/yerine/= ETKİN



-FAALİYET[Ar.]/AKTİVİTE[Fr. < ACTIVITE | İng. < ACTIVITY] değil/yerine/= ETKİNLİK | EYLEM



-FAALİYET yerine ETKİNLİK



-FABL değil/yerine/= ÖYKÜNCE



-FABRİKA değil/yerine/= ÜRETİMLİK



-FACE vs. BODY



-FACEBOOK ile TWITTER ile YOUTUBE ile LINKEDIN ile INSTAGRAM ile PINTEREST ile BLOG ile FOUR SQUARE

( Kurabiye yemeyi seviyorum. İLE Kurabiye yiyorum. İLE Bakın nasıl da yiyorum kurabiyeyi. İLE Nasıl kurabiye canavarı oldum? İLE Buyurun, kurabiye yerkenki fotoğrafım. İLE Kurabiye tarifimi de paylaşayım. İLE Kurabiye yapma/yeme anılarım. İLE Şurada, kurabiye yiyorum. )


-FACEBOOK ile TWITTER ile YOUTUBE ile LINKEDIN ile INSTAGRAM ile PINTEREST ile BLOG ile FOUR SQUARE

( I like eating cookie. VS. I'm eating cookie. VS. This is how I eat my cookie. VS. My skills include eating cookie. VS. Here's a photo of the cookie I eat. VS. Here's my recipe for the cookie. WITH Here's my cookie eating experience. VS. This is where I am eating the cookie. )


-FÂCİ'[Ar. çoğ. FEVÂCİ] ile FÂCİR/E[Ar. < FÜCÛR | çoğ. FECERE/FÜCCÂR]

( Kişiyi dertli eden, keder veren, acıklı. İLE Kötü huylu. | Ayyaş, sefih. | Rezil, habîs, şerîr, şakî. | Yalancı. | Bayanlara düşkün bay, baylara düşkün bayan. )


-FÂCİR[< FÜCÛR]

( FENA HUYLU, GÜNAHKÂR | AYYAŞ, SEFİH | HABÎS, REZİL, ŞERÎR, ŞAKÎ | YALANCI | KADINA DÜŞKÜN ERKEK, ERKEĞE DÜŞKÜN KADIN )


-FÂCİR ile FÂCİRE

( Kadınlara düşkün eril kişi. İLE Baylara düşkün, çapkın dişil kişi. )


-FÂCİRE ile NEMFOMANİK

( HÜYÂM-İ RAHM[Ar.], NYMPHOMANIA[İng.], NYMPHOMANIE[Fr.] )


-FACTOR vs./and DETERMINATOR



-FADL

( DÜNYADA RIZK, ÂHİRETTE CENNET )


-FADO

( Portekiz ulusal müziği. )


-FAGOSİT değil/yerine/= YUTARGÖZE

( Organik ya da inorganik cisimcikleri içine alıp sindirebilen kan gözesi. )


-FAGOSITOZ/PHAGOCYTOSIS[İng.] değil/yerine/= GÖZE YUTUMU



-FAGOSİTOZ değil/yerine/= YUTMA



-FAGOT ile/ve FAGOTTO



-FAHİŞ[Ar.] değil/>< NARH[Fars.]

( Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla. | Ahlâka ve törelere uygun olmayan. DEĞİL/>< Tüketiciyi korumak amacıyla, özellikle zorunlu gereksinme maddeleri için devletçe saptanan fiyat. )


-FAHİŞ değil/yerine/= ÖLÇÜYÜ AŞAN/AŞIRI



-FAHİŞE ile GEYŞA



-FAHR

( ÖVÜNME, ŞEREF, ONUR | ULULUK | ERDEM )


-FAHR-İ ÂLEM

( Âlemlerin övüncü, kumandanı. )


-FAHREDDİN RÂZİ



-FAHRENHEIT ile/ve/<> CELSIUS

( 1708 ile 1742 )


-FAHRÎ[Ar.] değil/yerine/= SAYGIL



-FAHRî değil/yerine/= ONURSAL



-FAHŞÂ'(FAHŞ/FÂHİŞ/FUHUŞ)[Ar.] ile FAHS[Ar.]

( Akıl ve mantığın kabul edemeyeceği söz ve iş. | Meşrû olmayan şehvâni haller, fuhuş, zinâ. | Verilen zekâttaki tamahkârlık. İLE Bir şeyin iç yüzünü araştırma/arama. )


-FAHTE[Fars.] ile FAHTE[Fars.]

( Makam. İLE Güvercin/üveyik. )


-FÂİDE[Ar.] ile BEYÂN[Ar.]



-FÂİL TANRI ile ÂMİL TANRI



-FAİL ile ÂMİL



-FAİL değil/yerine/= EDİMCİ



-FÂİL ile FÂİL

( İŞLEYEN, YAPAN, EDEN ile ETKİLİ/TE'SİRLİ )


-FAİL ve KÂBİL



-FAİL ile MEF'UL

( Etken, müessir. İLE Edilgen, müteessir. )


-FAİLİ MEÇHUL değil/yerine/= EDİMCİSİ BELİRSİZ/EDİMCİSİ BİLİNMEYEN



-FAIR-PLAY değil/yerine/= DÜRÜST OYUN



-FAITH/BELIEF vs. CONFIDENCE/TRUST



-FÂİZ/FÂİZE[Ar. < FEVZ] ile FÂİZ[Ar. < FEVZ, çoğ. FEVÂİZ]

( İsteğine ulaşan, bir başarı kazanan, fevz bulan. İLE Ödünç verilen paraya karşı alınan kâr. | Bolluk, çokluk, taşkınlık. | Taşan, feyezan eden. )


-FAİZ/NEMA değil/yerine/= GETİRİ/ÜREM



-FÂİZ ve/||/<>/> FÂHİŞ[çoğ. FUHUŞ]



-FAİZ ile HİZMET



-FAİZ ile/değil RİBÂ

( ... İLE/DEĞİL Tefecilikle alınan fahiş faiz. )


-FAİZ değil/yerine/= ÜREM



-FAİZ değil/yerine/= ÜREM



-Fakat "ıııııı"sız KONUŞ!!!



-Fakat en başta kendinle KONUŞ!!!



-FAKAT[Ar.] ile FAKD[Ar.] ile FAKÎD[Ar.]

( Yalnız, ancak, lâkin, ama, şu da var ki. İLE Yokluk, bulunmama. İLE Nadir bulunan.[nesne] )


-FAKAT ile/yerine/değil AYNI ZAMANDA



-FAKAT değil AYNI ZAMANDA



-FAKAT ile/yerine AYNI ZAMANDA



-FAKİH ile İLMİHAL BİLEN/HOCA



-FAKİH ile MÜCTEHİD



-FAKİR OLUP DA SABRETMEK ile/ve/<> ZENGİN OLUP DA ŞÜKRETMEK

( İkisi de "pek kolay değil" diye "görülse/zannedilse" de asıl olan, her koşulda ve özellikle de uclarda ve uçurumlarda, yani maddî fakirlik ve zenginlikte, sabır göstermek ve şükrü edâ etmektir. )


-FAKİR-FUKARA (YA DESTEK OLMAK)



-FAKÎR[< FAKR][çoğ. FUKARÂ]

( DERVİŞ, ALÇAKGÖNÜLLÜ, DÜNYALIĞI AZ OLAN, YOKSUL, PARASIZ | ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK GÖSTEREREK "BEN" ANLAMINA GELEN )


-FAKÎR[Ar.] ile MÜMLİK[Ar.]



-FAKÎR[Ar.] ile MUSRİM[Ar.]



-FAKİR[Ar.] değil/yerine/= YOKSUL



-FAKİR/LİK ile MİSKİN/LİK

( Çalışmasına karşın yoksul/luk. İLE Çalış(a)madığı için yoksul/luk. )


-FAKİR/LİK ile/değil PARASIZ/LIK



-FAKİR ile/ve/değil/yerine KANAATKÂR



-FAKİR ile ZÜĞÜRT



-FAKİRHANE değil/yerine/= YOKSULEVİ



-FAKİRİN CANI değil/yerine "ZENGİNİN" MALI



-FAKİRİN SABRI ile ZENGİNİN SABRI

( Gaflette olduğu halde, zevkte/neşede olmadığı halde, tüm olumsuz koşullara karşın istikâmet üzere devam etmek. İLE Çok yalnız olduğu, çok ikram ettiği halde bile taşkınlık yapmayarak istikâmet üzere devam etmek. )


-FAKR

( ASLA AKLINA HAKK'TAN BAŞKA ŞEY GELMEYEN KİMSEYE VERİLEN İSM-İ MUHTAÇLIK )


-FAKR[Ar.] ile HÂCET[Ar.]



-FAKR[Ar.] ile HALLE[Ar.]



-FAKR[Ar.] ile İ'DÂM[Ar.]



-FAKR[Ar.] ile MESKENET[Ar.]



-FAKR ile FAHR

( Yokluk, yoksunluk. İLE Övünç. )


-FAKR ile FAHR

( SORU ve YANIT ( [40'LAR MECLİSİ] KİM O? ve 1. MUHAMMED en RESULLULLAH 2. ABDULLAH oğlu MUHAMMED 3. el-FAKR ün FAHRİ: Yokluğum, övüncümdür. [ Allah'ın hakkı 3'tür sözü, bu deneyimden çıkmıştır.] )


-FAKS değil/yerine/= BELGEÇ, BELGEGEÇER



-FAKSİYON değil/yerine/= KURUMLAR

( KURUMLAR )


-FAKTÖR[İng.] değil/yerine/= ETKEN/ETMEN



-FAKÜLTE ile/ve/||/<>/> ÜNİVERSİTE

( Bilim dalları. ile/ve/||/<>/> Felsefe. )


-FALAFEL

( Kızarmış soğanlı nohut ezmesi. [Lübnan mutfağı mezelerinden] )


-FALAN FEŞMEKAN



-FALANCA ..., FİLANCA ...



-FALANKS/PHALANX[İng.] değil/yerine/= PARMAK KEMIĞİ



-FALEŞA/LAR

( Kudüs Musevi'leri. )


-FÂLİC[Ar. < FELC] ile FÂLİC[Fars.]

( Yarım inme, gövdenin yarısına inen inme. İLE Baskın, galip, muzaffer. )


-FALK[Ar.] ile ŞAKK[Ar.]



-FALL IN LOVE vs. LOVE



-FAMİLYA = FASÎLE = FAMILLE



-FAMILYAL/FAMILIAL[İng.] değil/yerine/= AILEVİ



-FAMOUS vs. KNOWN



-FAN FU[Çince]

( Aydınlanmamış, sıradan kişiler. Tüm bireyler (dolayısıyla Sheng ve Fan Fu'lar) aynı doğayı paylaşmaktalardır. Sheng olanlar kendi doğalarının farkına varmışlar, Fan Fu olanlar ise daha varacaklardır. (bkz. Sheng) )


-FANATİKLEŞ(TİR)ME ile/ve/||/<> TARAFTARLAŞ(TIR)MA



-FANATİZM değil/yerine/= BAĞNAZLIK



-FANEROZOİK ZAMANDA:
PALEOZOİK ile/ve/||/<>/> MEZOZOİK ile/ve/||/<>/> SENOZOİK

( [dönemler][milyon yıl önce] Kambriyen[570 - 505] | Ordovisiyen[505 - 438] | Siluryen[438 - 408] | Devonyen[408 - 360] | Karbonifer[360 - 286] | Permiyen[286 - 245] İLE/VE/||/<>/> Trias[245 - 208] | Jura[208 - 144] | Kretase[144 - 66] İLE/VE/||/<>/> Üçüncü Zaman[66 - 2] | Dördüncü Zaman[2 - ...] )


-FÂNÎ:
YOK değil GEÇİCİ



-FÂNÎ[< FENÂ]

( GEÇİCİ | ÖLÜMLÜ )


-FÂNİ[Ar.] ile FANİ[Yun.]

( Ölümlü, gelip geçici, kalımsız. İLE İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti. )


-FÂNİ[Ar.] değil/yerine/= ÖLÜMLÜ/GELİP GEÇİCİ/KALIMSIZ



-FÂNÎ ile/ve/<> BÂKÎ

( İlâhî değilse. İLE/VE/<> İlâhî ise. )


-FÂNÎ ile/ve/<> BÂKÎ

( [Esmâ'da] Yoksa. İLE/VE/<> Varsa. )


-FANİLA[İt. < FLANELLA] ile KAŞKORSE[Fr. < CACHE-CORSET]

( Genellikle ince pamuk ipliğinden dokunmuş, ten üzerine giyilen iç çamaşırı. Örülmüş ya da dokunmuş, hafif ve gevşek kumaş. İLE İnce kadın fanilası. )


-FANİLA ile/ve VELENSE



-FANTASY vs. IMAGINATION



-FANTEZİ değil/yerine/= DÜŞLEM



-FANTOM/PHANTOM[İng.] değil/yerine/= HAYALET



-FAR vs. BIG



-FAR[Fr. < Yun.] ile FAR[Fr.]

( Taşıtların ön bölümünde bulunan, uzağı aydınlatan güçlü ışık. İLE Süs için gözkapaklarına sürülen çeşitli renkte boya. )


-FARAZÎ ile AFÂKÎ



-FARAZÎ ile/ve/değil/||/<>/< NAZARÎ



-FARBA/FARBALA[Fr.] değil/yerine FIRFIR



-FARE, FİL, ASLAN, KEDİ, KURT ile/ve ÖTEKİ HAYVANLAR

( Kurt, haseti simgeler. )


-FARE ile AMERİKAN FARESİ



-FARE ile ANADOLU FARESİ



-FARE ile/ve BANDİKUT FARESİ



-FARE ile/ve BEYAZ ÇÖL FARESİ



-FARE ile/ve BİŞ-MÛŞ[Fars.]

( ... İLE/VE Bıldırcın otu ile beslenen bir fare. | Bıldırcın otu ile birlikte yetişen safran kökü.[bıldırcın otunun panzehiri] )


-FARE ile BÜYÜK KAFALI KÖSTEBEK FARESİ



-FARE ile ÇEKİRGE FARESİ



-FARE ile ÇIPLAK, KÖR FARE

( ... İLE Kansere en dirençli/dayanıklı hayvan. )


-FARE ile CÜCE FARE



-FARE ile/ve EV FARESİ



-FARE ile FİLFARESİ

( ... İLE Burun bölümü hortum gibi uzun olan, uzun kuyruklu, kanguru gibi sıçrayabilen bir fare. )


-FARE ile FİLFARESİ

( ... İLE Afrika'da yaşarlar. )


-FARE ile FİLFARESİ

( image )


-FARE ile FINDIK FARESİ



-FARE ile GELENİ/TARLA FARESİ



-FARE ile/ve GERBİL



-FARE ile GÜMÜŞ, PİRİNÇ FARESİ



-FARE ile HAMSTER



-FARE ile/ve HUŞFARESİ



-FARE ile JERBOA



-FARE ile KALEMİS

( ... İLE Bir tür misk faresi. )


-FARE ile/ve KESEĞEN



-FARE ile KIR FARESİ/SİVRİ FARE/SOREKS

( ... İLE Uzun burunlu, hortum gibi burnu olan bir fare. Bir numaralı ölüm makinası. Her dakika bir canlı yemek zorundadır. )


-FARE ile/ve KUŞFARESİ



-FARE ile LAĞIM FARESİ



-FARE ile/ve LEMMING



-FARE ile MEEKAP/FİRAVUN FARESİ

( ... İLE Afrika'da, özellikle Mısır'da yaygın, kedi büyüklüğünde bir hayvan. )


-FARE ile MİSK FARESİ/KALEMİS



-FARE ile/ve ORMANFARESİ



-FARE ile/ve PAMUKFARESİ



-FARE ile PLANTIGALE



-FARE ile SIÇAN

( Fareler, tüm kıtalarda yaşar. [5200 metreye kadar] )


-FARE ile SIÇAN

( Gebelik süreleri 22-24 gündür. [Doğumdan 24 saat sonra gebeliğe uygun duruma gelir.][Yılda 60 kadar yavru doğurabilmektelerdir.] İLE ... )


-FARE ile SIÇAN

( [Sans.] MUSH[< MUSHKA: Küçük fare. | Haya/testis. > MUSK (Misk geyiğinin erbezi benzeri salgı bezinden) > MUSCLE(< derinin altında fare/sperm gibi hareket etmekten)]: Fare. | Çalmak. [Fare için 40 ayrı sözcük kullanılır.] )


-FARE ile SIÇAN

( Fare ile ... )


-FARE ile/ve SIÇRAYAN



-FARE ile SİVRİFARE

( ... İLE Kurt, fare gibi hayvanları yiyen ve bu bakımdan, tarıma yararlı sayılan, küçük bir memeli. )


-FARE ile/ve/||/<> TAVŞAN



-FARE ile/değil UZUN KULAKLI ARAP TAVŞANI

( ... İLE Moğolistan'da, Gobi Çölü'nde yaşarlar. [İlk 6 haftalarını, yerin altında, ailesinin korumasında geçirerek büyür ve yaşarlar.] )


-FARE ile/değil UZUN KULAKLI ARAP TAVŞANI

( NTV - Yaşam Öyküsü 1. Bölüm (İlk Adımlar)[41:00 - 44:20 arası] )


-FARE ile YABAN FARESİ

( [Fars.]
MÛŞEK: Fare yavrusu.
MÛŞ-İ DESTÎ / MÛŞ-İ DESTÎ-İ SAHRÂ: Tarla faresi, köstebek.
MÛŞ-İ DÜ-PÂ[Fars.]: Kuzey Afrika'da yaşayan ve uzun iki arka ayağı üstünde sıçrayan bir kır faresi.
MÛŞ-İ HURMÂ[Fars.]: Hurma sıçanı.[kediden biraz daha küçüktür]
MÛŞ-İ KÛR[Fars.]: Körsıçan, köstebek.
MÛŞ-İ PERENDE[Fars.]: Yarasa. | Sincap. | Avustralya'da bulunan, keseli bir hayvan.
MÛŞ-İ SULTÂNİYE[Fars.]: Sincaba benzeyen, küçük bir fare.
MÛŞ-GÎR[Fars.]: Sıçan tutan çaylak kuş.
MÛŞ-HÂR[Fars.]: Sıçan yiyen çaylak kuş. )


-FARE ile YELELİ FARE



-FARENJİT/ANJİN[Fr.] ile/ve/<> LARENJİT[Fr.]

( Yutak yangısı. Boğaz mukozasının şişmesi, boğak. İLE/VE/<> Gırtlaktaki aşırı ve süreğen yangı. )


-FÂRİG[< FERAĞ] ile VAZGEÇMİŞ, ÇEKİLMİŞ | RAHAT

( VAZGEÇMİŞ, ÇEKİLMİŞ | RAHAT )


-FARK ET! ve/||/<> HAK ET!



-FARK ETMEK ile/ve/<> DOĞRULAMAK



-FARK ÖNCESİNDEKİ CEM ile/değil/yerine FARK SONRASINDAKİ CEM

( Zevktelerdir. İLE/DEĞİL/YERİNE Ancak, zahmette olanlar/olabilenler içindir. )


-FARK-I EVVEL ile FARK-I SÂNÎ



-FARK:
"ÜSTÜNLÜK"/"OLUMSUZLUK"/"YIKICI"
değil
AYRIM/ARTI/EK/ÖZELLİK/YAPICI



-FARK:
CEM ÖNCESİ ile/ve/değil/yerine CEM ile/ve/değil/yerine CEM SONRASI

( Şirk. İLE/VE Zındıklık. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tevhid. )


-FARK'TA KALMA ile ÖZDEŞLEŞME

( Eminliğin oluşmamasına düşürür. İLE Aklın, askıya alınmasına neden olur. )


-FARK[Ar. çoğ. FURÛK] ile FÂRIK/A[Ar. < FARK] ile FÂRİG[Ar. < FERÂĞ]

( Ayrılık, başkalık, iki ya da daha çok şey arasındaki ayrılık. | Ayırma, ayırlma, seçilme. İLE Fark eden, ayıran. İLE Vazgeçmiş, çekilmiş. | Rahat, âsûde. | Boş, boş kalmış, işini bitirmiş, işsiz. | Bir mülkün, tasarruf, sahip olma, kullanma hakkını başkasına terk eden. )


-FARK[Ar.] ile FASL[Ar.]



-FARK[Ar.] ile TEFRÎK[Ar.]



-FARK/LAR:
NESNEDE ile/ve/değil/||/<> GÖZLEMDE/KEŞİFTE



-FARK/LI/LIK ve IŞIK



-FARK/LI/LIK ile NİTELİK FARKI/FARKLILIĞI



-FARK ile AYKIRILIK(PARADOKS)

( "Ben, her zaman yalan söylerim." [Epimenides] )


-FARK ile/ve/||/<> AYRIM



-FARK ile BAĞLANTI



-FARK ile ÇELİŞKİ



-FARK ile/ve/<>/= CEM



-FARK ile/ve/<> CEM/TEVHİD

( Süreli. İLE/VE Süresiz. )


-FARK ile/ve/<> CEM/TEVHİD

( Denize girip çıkar gibi sürekli denizde kal(a)madan kıyıda/farkta yaşarsın. [Yüzmeyi de bilmek gerek.] )


-FARK ile/ve DEĞER



-FARK ile/ve DERİNLİK



-FARK ile/ve/=/||/<> DİKKAT



-FARK ile/ve/değil DİZİLİM



-FARK ile İKİLİK



-FARK ile İNCE ÇİZGİ



-FARK ile KÂR



-FARK ile/ve MESAFE



-FARK ile/ve/||/<> MÜBÎN[Ar. BEYN/BEYÂN]

( ... İLE/VE/||/<> İyiyi, kötüyü [hayr'ı, şer'i] ayıran/ayırabilen. | Açık, apaçık, belirli. )


-FARK ile ÖNEM



-FARK ile/ve/değil/yerine/en azından ORTAK NOKTA



-FARK ile ÖZELLİK



-FARK ile/ve/<>/>/< UZAKLAŞMA



-FARK ile ZIT



-FARKETMEK ile/ve/<> FARK'I FARKETMEK



-FARKINDA OLMALI!



-FARKINDALIK



-FARKINDALIK BİLİNÇ



-FARKINDALIK ve/||/<>/< ÂN'A ODAKLANMA



-FARKINDALIK ile/ve/< BİLMEMEK

( Farkındalığın ilk koşulu, bilmemektir. )


-FARKINDALIK ile/ve/<> DAYANIŞMA



-FARKINDALIK ve/||/<>/>/< DENEYİMLEME



-FARKINDALIK ile/ve/||/<> DUYARLILIK



-FARKINDALIK ve/||/<> DUYGULARIN TANIMLANMASI



-FARKINDALIK ile/ve/<> İÇ GERİLİM



-FARKINDALIK ile/ve/||/<> MESAFELİ FARKINDALIK



-FARKINDALIK ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA



-FARKINDALIK ile/ve/||/<>/> PLANLANMIŞ FARKINDALIK



-FARKINDALIK ile/ve/<> SEVGİ

( Farkındalık dinamiktir, sevgi ise varoluştur. )


-FARKINDALIK ile/ve/<> SEVGİ

( Farkındalık, eylem halindeki sevgidir. )


-FARKINDALIK ile/ve/<> SORUNSALLIK



-FARKINDALIK ve/<> ÜMİT

( Paylaş! VE/<> Aşıla! )


-FARKINDALIK ve/<> ÜMİT

( Yeni yılda da, sağlıklı ve mutlu AN'lar yaşamak üzere, Farkındalık'larımızı paylaşıyor ve birbirimize, -en azından gülümseyerek :)- Ümit aşılamaya devam ediyoruz... :) )


-FARKINDALIK ile/ve/<> YOĞUNLAŞMA



-FaRkLaR (Kılavuzu/"Sözlüğü") ile/ve/<> FARKINDALIK



-FaRkLaR KILAVUZU'NDA ÖNCELİKLER:
YARARLI ve/> ÖNCELİKLİ ve/> İNCELİKLİ



-FARKLAR ile/ve/değil/> FARKLILIK

( Farkın olumlu ya da olumsuz bir yönde olması/değerlendirilmesi gerekmeden sadece fark olarak! )


-FARKLAR ile FARKLILIKLAR



-FARKLAR ile/ve/||/<>/> HAKLAR



-FARKLAR ile/ve/<>/değil/yerine TEMEL/BELİRLEYİCİ FARKLAR



-FARKLI AÇILARDAN ve/||/<> BÜTÜNCÜL BAKMAK



-FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI ile/ve/değil/||/<> FARKLI BİR TANIM



-FARKLI DÜŞÜNMEK" ile/ve "GENİŞ DÜŞÜNMEK"



-FARKLI FARKLI ile ÇEŞİT ÇEŞİT



-FARKLI OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK) ile/ve/değil/yerine ADAM OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK)



-FARKLI OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK) ile/ve/değil/yerine FARK YARATMAK(/YARATMAYA ÇALIŞMAK)



-FARKLI/LIK ile/ve/||/<> ETKİLİ/LİK



-FARKLI ile AYRI

( Farklıdır fakat ayrı değildir. )


-FARKLI ile AYRI

( Nesneler ve kişiler farklılardır, fakat, onlar, ayrı değillerdir. )


-FARKLI ile AYRI

( Pencere kapalı ya da açık olabilir ama güneş her zaman parlar. Bu tamamen oda için bir fark oluşturur, güneş için ise hiç. )


-FARKLI ile AYRI

( Ayrılık duygusunu kaldırın, çatışma kalmayacaktır. )


-FARKLI ile AYRI

( Ancak ayrılıkçılık ve çıkarcılık dünyada gerçek ıstırabın ortaya çıkmasına neden olur. )


-FARKLI ile BAMBAŞKA



-FARKLI ile/ve DEĞİŞİK



-FARKLI ile/ve İDDİALI



-FARKLI ile İKİLİ(/ÇİFT)



-FARKLI ile/ve ÖZEL



-FARKLI ile/ve SIRADIŞI



-FARKLILAŞMA ve/||/<> ANLAMIN OLUŞMASI



-FARKLILIK ile AYRICALIK



-FARKLILIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİK

( Dilde, anlatımda/aktarımda, parçalarda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Gerçeklikte/hakikatte. )


-FARKLILIK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farklılık, sadece, farklı olmak isteğinden çıkmaz. Ancak, yaşam biçiminde (de) olursa farklılıktır. )


-FARKLILIK ile/ve/<> SÜREKLİLİK



-FARKLILIKLAR VE ÇİRKİNLİKLER ile/yerine FARKLILIKLAR VE GÜZELLİKLER



-FARKLILIKLAR ile/>< ÖZSEL OLANLAR



-Farklıyı DİNLE!!!



-FARMAKOLOG değil/yerine/= EMBİLİMCİ



-FARMAKOLOJİ/PHARMACOLOGY[İng.] değil/yerine/= İLAÇ BİLİMİ



-FARMAKOLOJİ değil/yerine/= EMBİLİM



-FARMAKOLOJİK değil/yerine/= EMBİLİMSEL/EMSEL



-FARMAKOPE/PHARMACOPEIA[İng.] değil/yerine/= RESMİ İLAÇ BİLGİSİ



-FARMAKOVİJİLANS/PHARMACOVİGILANCE[İng.] değil/yerine/= İLAÇ TAKİP DÜZENİ



-FARS ABECESİ ile/ve ARAP ABECESİ

( BÜYÜK KAPI ile/ve KÜÇÜK KAPI )


-Fars ile FARS[Fr.]

( İran'ın güneybatısında oturan halk ya da bu halktan olan kişi. İLE İlkel, yalın güldürme öğelerinden yararlanan, kimi kez inanılırlığın sınırını aşan, güldürmeyi amaç edinen oyun. )


-FARTHER/FURTHER vs. FURTHER



-FARZ-I AYN ile/ve/<> FARZ-I KİFÂYE

( Herkes için geçerli olan durumların/konuların bilinmesi gerekli/zorunlu bilgiler/ilimler. İLE/VE Bazı kişilerin bilmesi yeterli olan bilgiler/ilimler. )


-FARZ-I MAHAL değil FARZIMUHAL(OLMAYACAK ŞEY YA!)



-FARZ[Ar.] ile HATM[Ar.]



-FARZ[Ar.] ile KARZ[Ar.]



-FARZ[Ar.] ile VUCÛB[Ar.]



-FARZ ile FARZ-I KİFÂYE



-FARZ ile/ve/değil İMAN



-FARZ ile NÂFİLE



-FARZ ile SÜNNET



-FARZ ile VÂCİB



-FARZÂ

( FARZEDELİM Kİ, DİYELİM Kİ, OLA Kİ [FARAZÂ yanlıştır!] )


-FÂŞ değil/yerine/= MEYDANA ÇIKMA, DUYULMA, AÇIĞA VURMA



-FAŞÂFEŞ[Fars.] ile FEŞFEŞE[Fars.]

( Atılan okun havada çıkardığı ses. İLE Hışırtı. )


-FASÂHAT[Ar.] ile FAZÂHAT[Ar.]

( İyi ve açık konuşma, iyi söz söyleme becerisi, uzdillilik. İLE Alçaklık, edepsizlik. )


-FASÂHÂT[FESÂHÂT değil!]

( GÜZEL VE AÇIK KONUŞMA, UZDİLLİLİK, İYİ SÖZ SÖYLEME BECERİSİ )


-FASARYA ile GÜRÜLTÜ/PATIRTI/KARIŞIKLIK



-FASET/FACET(TE)[İng.] değil/yerine/= DÜZ, PÜRÜZSÜZ YÜZEY



-FASİD ile BÂTIL



-FÂSİH[Ar. < FESH] ile FASÎH[Ar. çoğ. FUSAHÂ]

( İptal eden, bozan, çürüten, fesheden. İLE Güzel, düzgün ve açık konuşan, iyi söz söyleme becerisi olan. | Açık, âşikâr, sarih. )


-FÂSIK ile/ve/<> FÂCİR



-FASİKÜL/CÜZ ile BÖLÜM



-FASİKÜL/FASCICLE[İng.] değil/yerine/= DEMETÇİK



-FASİKÜLASYON/FASCICULATION[İng.] değil/yerine/= SEYİRME



-FASIL[Ar. çoğ. FUSÛL] ile FÂSIL[Ar. < FASL]

( Fasl. | Bir bestekârın aynı makamdan bestelediği iki beste. | Türk müziğinde klasik bir konser programı. İLE Ayıran, bölen, fasleden. )


-FÂSILA-YI SALTANAT

( Yıldırım Beyazıt'ın esir düşmesinden sonra Çelebi Mehmet'in sultan olmasına kadar geçen süre. )


-FÂSILA-YI SUGRÂ[Ar.] ile FÂSILA-YI KÜBRÂ[Ar.]

( Üç harekeli ve bir sâkin harften oluşan dört harfli sözcük.[vatanım gibi] İLE Dört harekeli ve bir sâkin harften oluşan dört harfli sözcük.[vatanımız gibi] )


-FÂSILA:
SUGRÂ ile/ve/<> KÜBRÂ

( 3 harekeli ve 1 sakin. İLE/VE/<> 4'lü ya da üzeri. )


-FÂSILA:
SUGRÂ ile/ve/<> KÜBRÂ

( [örnek] Kelebek. İLE/VE/<> Otomatik. )


-FASILA[Ar.]/ANTRAKT[Fr. < ENTRACTE] değil/yerine/= ARA



-FASİLELER = FASÎLAN = FAMILLES



-FASİLITASYON/FACİLITATION[İng.] değil/yerine/= KOLAYLAŞTIRMA



-FAŞIR FAŞIR

( Su ya da başka sıvıların bol ve çok akmasını anlatır. )


-FASİT DAİRE[Ar.] değil/yerine/= KISIR DÖNGÜ



-FASİT DAİRE değil/yerine/= KISIR DÖNGÜ



-FASİYAL/FACIAL[İng.] değil/yerine/= YÜZ (İLİŞKİLİ)



-FASL-VASL ile/ve HAŞR-NEŞR



-FASL[< FUSÛL]

( AYIRMA, AYRILMA | KESİNTİ | BÖLÜM )


-FASL[Ar.] ile FETH[Ar.]



-FASL[Ar.] ile FETK[Ar.]



-FASL[Ar.] ile KAT'[Ar.]



-FASM[Ar.] ile KASM[Ar.]



-FASO FİSO

( Sıradan. Anlamsız. )


-FASO-FİSO



-FASON ile/ve TAŞERON



-FASS[çoğ. FUSÛS]

( TAŞIN YÜZÜKTE OTURDUĞU YUVA | YÜZÜK TAŞI )


-FAŞTAK FIŞTAK ([ÖZENSİZ] YIKAMAK/YIKANMAK)



-FASTİ

( Roma'da kutsal takvim. )


-FASTIDIOUS vs. FUSSY vs. METICULOUS vs. PAINSTAKING vs. PERNICKETY vs. SCRUPULOUS vs. THOROUGH



-FASULYE/BEZELYE ile HİNTBEZELYESİ

( ... İLE Baklagillerden, sıcak ülkelerde yetişen, tohumları fasulyeye benzeyen bir bitki. )


-FASULYE ile SOYA[Mançu dilinden]

( ... İLE Yağ çıkarılan, bir cins fasulye. )


-FAT32 ile/ve NTFS



-FATAL değil/yerine/= ÖLDÜRÜCÜ



-FATALITE ORANI/FATALITY RATE[İng.] değil/yerine/= OLGU-ÖLÜM ORANI



-FATALITE/FATALITY[İng.] değil/yerine/= ÖLDÜRÜCÜLÜK



-FATE FAITH DESTINY



-FATİH CAMİİ



-FATİH KARATAŞ ve/||/<> BAHATTİN HEKİMOĞLU

( )


-FATİH SULTAN MEHMET



-FATİH SULTAN MEHMET ve AKŞEMSETTİN



-FATİH SULTAN MEHMET ve/< NİMEL[< Nİ AMEL] CEYŞ

( ... VE Fetihte şehit olan askerler. )


-FATİH SULTAN MEHMET ve/< NİMEL[< Nİ AMEL] CEYŞ

( 18 SEKBANLAR: Şehzâde Camii [Saraçhane'de] karşısında, [eski] Nikah Dairesi'nin yanındaki mezarlıklar. )


-Fatih'in dil ordusunu bil de KONUŞ!!!



-FÂTİH[Ar. < FETH] ile FÂTİH[Ar.]

( Açan. | Anahtar. İLE Kendini açan/feth eden. )


-FÂTİHA SURESİNDEKİ DÖRT ANA İLİM



-FÂTİHA SURESİNİN ADLARI



-FÂTİHA-HÂN[Ar.] ile FÂTİHÂN[Ar.]

( Birinin ruhuna Fatiha suresi okuyan. İLE Fethedenler, fatihler. )


-FATİHÂ'YA İZNİ OLMAK ile/ve FATİHÂ'SI DÜZGÜN OLMAK



-FATİHÂ ile HER REK'ATIN FATİHÂ'SI



-FATÎN/E[Ar. < FITNAT] ile FÂTİN[Ar. < FİTNE]

( Zeki, akıllı, uyanık, anlayışlı, kavrayışlı. İLE Fitneci. )


-FÂTİR[Ar.] ile FATÎR[Ar.] ile FATR[Ar. çoğ. FUTUR]

( Füturlu, durgun, gevşek. | Az sıcak, ılık olan. İLE Mayasız saç ekmeği, bazlama. | Bir çeşit pasta. | Olmamış, derecesini bulmamış şey. İLE Çatlak, yarık. | Mantar. )


-FÂTIR ile/ve HÂLİK



-FATMA ile/ve/||/<> FATMA

( [Osmanlı döneminde] [Müslümanlar için "TI" ile yazılan.] İLE/VE/||/<> Müslüman olmayanlar için "TE" ile yazılan. )


-FATR[Ar.] ile Fİ'L[Ar.]



-FATURA ile İRSALİYELİ FATURA



-FATURA ile/ve/değil/yerine İRSALİYELİ FATURA



-FATURA değil/yerine/= SAYIŞÇA



-FATURA değil/yerine/= YASAL ÖDENDİ BELGESİ



-FAUNA değil/yerine/= DİREY



-FAVELA

( Brezilya'ya özgü gecekondu. )


-FAVORİ[Fr.] ile FAVORİ[Fr.]/DULUK[Tr.]

( Gözde. İLE Sakal. )


-FAVOUR vs. SPECIAL PRIVILEGE



-FAY değil/yerine/= KIRIK/YERKIRIĞI



-FAYDA(LI) değil/yerine/= YARAR(LI)



-FÂYİH[Ar.] ile FÂYİHA[Ar. çoğ. FEVÂYİH]

( Kendiliğinden dağılan güzel koku. İLE Çiçek ve meyve kokusu. | Hoş kokulu nesne. )


-FAZ UZAYI ile/ve/||/<> TERSİNEMEZLİK

( ... ile/ve/||/<> 10[üzeri 10 üzeri 25] [olasılıksızlık] )


-FAZ UZAYI ile/ve/||/<> TERSİNEMEZLİK

( m = 3, n= 3 [1/4060]
m = 4, n= 4 [1/10.000]
m = 5, n= 5 [1/100.000] )


-FAZ[Ar. < Fr. < Yun.] ile FAZZ[Ar.]

( Evre, safha. İLE Huysuz, kötü sözlü, kaba. )


-FAZ/İK/PHAS/IC[İng.] değil/yerine/= EVRE/Lİ



-FAZ değil/yerine/= EVRE



-FAZ ile İKİFAZLI

( ... İLE Aralarında, devrenin dörtte biri kadar faz farkı olan. [Aynı frekans ve genlikte, iki alternatif akım ya da gerilim.] )


-FÂZA[Ar.] ile SÂLE[Ar.]



-FÂZÎH/A[Ar.] ile FAZÎHA[Ar. çoğ. FAZÂYİH]

( Utanmaz, rezil. | Çirkin, fena. İLE Edepsizliği, alçaklığ gerektiren iş/şey. )


-FAZIL BEY ile VECİHİ HÜRKUŞ

( )


-FAZIL BEY ile VECİHİ HÜRKUŞ

(

Hava Şehitleri, 1935'ten bu yana her yıl 15 Mayıs'ta düzenlenen törenlerle anılıyor. )


-FÂZIL[Ar.] değil/yerine/= ERDEMLİ KİŞİ



-FAZÎLET[Ar.] değil/yerine/= ERDEM



-FAZİLET ile/ve EDÂ



-FAZÎLET ile/ve/||/<> MENFAAT ile/ve/||/<> MASLAHAT

( Bireyde. İLE/VE/||/<> Toplulukta. İLE/VE/||/<> Toplumda. )


-FAZÎLET ile/>< REZÎLET



-FAZL[Ar.] ile İHSÂN[Ar.]



-FAZLA ALÇAKGÖNÜLLÜKTE/TEVÂZÛDA:
RİYÂ ile/ve/||/<> GERÇEK

( Fazla tevâzû gösterme, riyâdan sayarlar. İLE/VE/||/<> Fazla tevâzû gösterme, gerçek sayarlar. )


-FAZLA ALÇAKGÖNÜLLÜKTE/TEVÂZÛDA:
RİYÂ ile/ve/||/<> GERÇEK

( [Fazla alçakgönüllük göstermek] İkiyüzlülük olarak yorumlanabilir. İLE/VE/||/<> İncelik olarak yorumlanmayıp çarpıtılarak, genelde de bilindiğiniz ya da göründüğünüz kadar incelikli olmadığınız şeklinde yorumlanabilir. )


-FAZLA BİLGİ ile FAZLADAN BİLGİ



-FAZLA ENERJİ ve/<> KARMAŞA / KARGAŞA



-FAZLA FAZLA ile/değil FASLA FASLA

( ... İLE/DEĞİL Yer yer. )


-FAZLA FEDÂKÂR/LIK
ve/||/<>/>/ne yazık ki
(FAZLA) VEFÂSIZ/LIK

( Fedâkârlığın fazlası, vefâsızlığa neden olur. )


-FAZLA SAFLIK ile/ve/> İHÂNET

( Bazen fazla saflık da ihanetin nedeni/kaynağı olabilir. )


-FAZLA SAMİMİYET ile/ve/||/<> ÇOK SEVGİ ile/ve/||/<> ÇOK İYİLİK

( Saygıyı azaltır. İLE/VE/||/<> Nankörlük getirir ve sevileni uzaklaştırır. İLE/VE/||/<> Suistimal edilir. )


-Fazla soru sorma SUS!!!



-FAZLA/LIK ile/değil AŞKIN/LIK



-FAZLA ile/ve ÇEŞİTLİ



-FAZLA ile ÇOK



-FAZLA ile/ve/değil ETKİN



-FAZLA ile/ve/değil GEREKSİZ



-FAZLA ile/ve/değil HIZLI



-FAZLA ile ÖTE



-FAZLA ile/ve SORUN



-FAZLA ile/ve/yerine/değil YETERİNCE



-FAZLALIK ile/ve AİDİYET



-FELSEFE ile FANTAZİ



-FESÂHÂT değil FASÂHÂT



-FETK[Ar.] ile FASL[Ar.]



-FEVKALADE SIKINTILI değil FAZLASIYLA SIKINTILI



-Fİ'L[Ar.] ile FATR[Ar.]



-GARİBAN ile FAKİR



-GAZÂLÎ ve FAHREDDİN RÂZİ



-GEREKSİZ ile FAZLA(DAN)



-GEYİK ile FARE/CÜCE GEYİK

( Tragulidae[cüce geyikgiller] ailesine ait bir türdür.

Henri Milne-Edwards[Fransız canlıbilimci] tarafından, 1864 yılında adlandırılmıştır. Tragulus kanchil[Lat.], Raffles tarafından, 1821 yılında Lesser Mouse-deer[fare geyiği] olarak adlandırılmıştır.

Fare geyiklerinin anavatanları, Güney Asya olup Asya'nın tamamında ve Kuzey Afrika'da da yaygın olarak görülebilmektedir. Indochina, Burma[Kra Isthmus], Brunei, Kamboçya, Çin[Güney Yunnan], Endonezya[Kalimantan, Sumatra ve çok sayıda küçük adada], Laos, Malezya[Peninsular Malezya, Sarawak] Güneydoğu Asya, Singapur, Tayland ve Vietnam genelinde yaygın olarak bulunurlar.

Güneydoğu Asya'da rastlanan, dünyanın en küçük toynaklı memeli türü olan fare geyiği, ilginç ve bir o kadar da ilgi çekici bir hayvan türüdür.

Yetişkin fare geyiklerinin yerden yüksekliği, yaklaşık 15 - 23 cm. arasında değişirken, uzunlukları 55 cm'i geçmemekle birlikte, ağırlıkları ise yaklaşık 2 - 3 kg. arasında değişmektedir. Otçul beslenen Fare geyiği, yavrularını sütle besler. Dişi Fare geyiği, 70 gün süren bir gebeliğin ardından, 8-12 yavru doğurur. Dişi fare geyiği, yavrularını üç aylık bir süre sütle besler. Yavru fare geyikleri, 5 aylık olduklarında, yavrular, tek başına bırakılır. Bu süreç sonunda, dişi fare geyiği yeniden çiftleşebilir. Bir dişi fare geyiği, yılda iki kere doğum yapabilir. Fare geyiklerinin yaşamı, ortalama 10 yıl kadardır.

Oldukça hızlı hareket edebilime özeliğine sahiplerdir. İstediklerinde ya da tehlike anında, saatte 50 km.'lik hızla koşabilirler. )


-GRADYAN/GRADIENT[İng.] değil/yerine/= FARK



-GÜÇLÜ ile/değil/yerine FARKLI



-GÜMÜŞ ile FAKFON[Fr. < İng. < Çince]

( ... İLE Bakır, nikel ve çinkodan oluşan, gümüş görünümünde bir alaşım. )


-GÜZEL ile/ve/değil/||/<>/< FARKLI



-GÜZELLİK >< FAZLALIK

( Güzellik, fazlalıklardan arınmışlıktır. )


-HABERDAR OLMAK ile/ve/<> FARKINDALIK



-HÂCET[Ar.] ile FAKR[Ar.]



-HATA ile/değil FARK

( Kişiler arasında ve kişisel özelliklerde/"eksikliklerde", hata değil, ancak fark olabilir. )


-HAVALE ile/<> EFT ile/<> SWIFT ile/<> FAST

( Hesaplararası para/fon aktarımı. İLE/<> Bankalararası, elektronik para/fon aktarımı[Electronic Funds Transfer]. İLE/<> Uluslararası Bankaların Finansal Haberleşme Kurumu[İng. Society for Worldwide Interbank Financial Telecommunication] )


-HAVALE ile/<> EFT ile/<> SWIFT ile/<> FAST

( Banka içinde. İLE/<> Bankalar arasında. İLE/<> Uluslararası bankalar arasında. )


-HAVALE ile/<> EFT ile/<> SWIFT ile/<> FAST

( [ne yazık ki] Pahalı. İLE/<> Daha pahalı. İLE/<> Çok (daha) pahalı. )


-HAVALE ile/<> EFT ile/<> SWIFT ile/<> FAST

( Hiçbirindeki ücretlendirme, uygun oranda ve âdil değil! Devletler, vatandaşlarının hakkına sahip çıkmadığı ve bireyler, sustuğu, bilinçlenip ortak tepki göstermediği sürece de bu fırsatçılar, sömürülerine ve gasplarına devam edeceklerdir ne yazık ki. Bu konuda, en sesi çıkmayıp rahatı, kârı/primleri ve çıkarları yerinde olanlar ise bilinçli ya da bilinçsiz, bankaların yönetici ve çalışanlarıdır. Bu tıkanık ve yanlış düzenin, elbet ve umarız yakın bir gelecekte düzeleceğini ümit ediyoruz ve ilgilileri, "yetkilileri" uyarıyoruz. Her birimizin tepkisiyle, katılımı ve desteğiyle tabii! )


-HAVALE ile/<> EFT ile/<> SWIFT ile/<> FAST

( [onaylanma süresi] Çok kısa sürededir. İLE/<> Daha uzun sürer. İLE/<> Daha uzun sürer. )


-HAVALE ile/<> EFT ile/<> SWIFT ile/<> FAST

( [kişisel bilgi] Daha çok. İLE/<> Daha az. İLE/<> ... )


-HAVALE ile/<> EFT ile/<> SWIFT ile/<> FAST

( 7/24 gerçekleştirilebilir. İLE/<> Sadece hata içi ve mesai saatleri içinde yapılabilir. İLE/<> ... )


-HİCRÎ ile/ve İSKENDERÎ ile/ve MİLÂDÎ ile/ve TÜRKÎ ile/ve FARSÎ/YEZDİGER ile/ve RAKAMLA ile/ve EBCED ile/ve LUĞAZ



-HİPNOZ:
FARKINDALIĞIMIZDA OLANI DIŞSALLAŞTIRMAK ve/||/<> FARKINDALIĞIMIZDA OLMAYANI İÇSELLEŞTİREBİLMEK



-HİSSETMEK ile/ve/<> FARKETMEK



-HUMUS ile/ve FAVA

( Nohuttan yapılan. İLE/VE Bakladan yapılan. )


-İÇGÖRÜ KAZANDIRMA ile/ve/||/<> FARKINDALIK



-İLAVE ÜCRET ile/ve/<> FARK ÜCRETİ ile/ve/<> MUAYENE ÜCRETİ

( İlaç ve muayene üzerinden alınan ücret. İLE/VE/<> "Otelcilik hizmetleri." İLE/VE/<> ... )


-İLGİNÇ ile/ve/değil FARKLI



-İMAM ve/||/<> FATİH

( ... VE/||/<> Sıra(saf), mihrabtaki imamın hemen arkasındaki kişiden, iki tarafa birden açılmasıyla, ikinci ve öteki sıralar da sıranın ortasındaki "Fatih" ile başlatılır ve sağlı sollu olarak devam ettirilir. )


-İMAM ve/||/<> FATİH

( ... VE/||/<> İmamın arkasında bulunan kişi. Saf tutulurken hiza alınan kişi. )


-İMAM ve/||/<> FATİH

( ... VE/||/<> Nefsini feth eden. )


-İMECE ile FASON(/FERLAKS SİSTEMİ-FRANSIZ/PUTTING-OUT SİSTEMİ)



-İNAN = İMAN = FAITH[İng.] = FOI[Fr.] = GLAUBE[Alm.] = FIDES[Lat.] = FE[İsp.]



-INDIFERANSİYE/UNDIFFERENTIATED[İng.] değil/yerine/= FARKLILAŞMAMIŞ



-İRSALİYE ile FATURA



-ÎTİDAL ve/<> FAZÎLET



-İZÂFÎ ve FÂNİ

( Eğer tüm göreceli ve geçici veriler, sonsal hedef yapılırsa, putperestlik kaçınılmazdır. )


-KÂBİL ile/ve/<> FAİL



-KABUL ETMEMEK ile/değil/yerine/< FARKINDA OLMAK



-KAFA SESİ ile/ve/||/<> FALSETTO[İt.]



-KÂFİR ile FÂSIK

( Farzlara inanmayan. İLE Farzları tembellikle yerine getirmeyen. | Allah'ın emirlerini tanımayan, sapkın, günah işleyen, fesatçı, kötülük eden. )


-KARAGÖZ OYUNUNDA:
MUHÂVERE ile/ve/<> FASIL



-KARŞI KOYMAK ile/değil/yerine FARKINDALIK



-KEŞFETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FARKETMEK



-KEŞİF ile/ve/> FARKINDALIK



-KESİNTİ ve FARKINDALIK



-KLAVYE KULLANIMI(/CISI) ile FARE KULLANIMI(/CISI)

( Üretim/üret[k]en. İLE Tüketim/tüket[k]en. )


-KOMPARTIMAN ile FAKÜLTE



-KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA ile/ve/||/<>/> FAZIL AHMET PAŞA ve MUSTAFA PAŞA

( Baba. İLE/VE/||/<>/> Oğulları. )


-KUMKAPI NİŞANCASI ile/ve FATİH NİŞANCASI ile/ve EYÜP NİŞANCASI



-KUŞ ile FAREKUŞU

( ... İLE Afrika'ya özgü bir kuş. )


-LEHİM ile BRONZ/TUNÇ ile FAKFON ile KUPRONİKEL ile PERMALLOY

( Kalay ve kurşun alaşımı. İLE Bakır ve kalay alaşımı. İLE Bakır, çinko ve nikel alaşımı. İLE Bakır ve nikel alaşımı. İLE Demir ve nikel alaşımı. )


-LEMUR ile FARE LEMURU

( ... İLE 50 gr. kadar ağırlıkları vardır. )


-LEMUR ile FARE LEMURU

( ... İLE En küçük primatlardır. )


-MAXWELL EŞİTLİKLERİNDE:
GAUSS YASASI ile/ve/||/<> GAUSS'UN MANYETİK YASASI ile/ve/||/<> FARADAY'IN TÜMEVARIM YASASI ile/ve/||/<> AMPER'İN DEVRE YASASININ DOĞRULAMASI

( )


-MAXWELL EŞİTLİKLERİNDE:
GAUSS YASASI ile/ve/||/<> GAUSS'UN MANYETİK YASASI ile/ve/||/<> FARADAY'IN TÜMEVARIM YASASI ile/ve/||/<> AMPER'İN DEVRE YASASININ DOĞRULAMASI

( E [elektrik alanı] ve B [manyetik alan] )


-MEDRESE TALEBELERİ:
DÂHİL ve/> ÂLİM ve/> FÂZIL ve/> KÂMİL



-MEKRÜMETLÜ/MEKREMETLÜ ile FAZÎLETLÜ ile SEMÂHATLÜ ile FÜTÜVVETLÜ ile MEVEDDETLÜ ile ZEHÂDETLÜ

( İlmiyede sadreyn pâyesinin resmi unvanı. İLE İlmiye sınıfına ait olanlardan, İstanbul ve Harameyn unvanını alanlara hitapta kullanılan unvan. İLE Din âlimleri arasında kazaskerlik pâyesinde bulunanlara özel resmî takma ad. İLE Askerlikte mülâzım[teğmenler] ile kol ağası ve yüzbaşılara mülkiyede, rabia ve hâmise rütbeleri taşıyan kimselere verilen unvan. İLE Rütbesi olmayan kadılara verilen unvan. İLE Şeyhlere ve din adamlarına hitâben kullanılan unvan. )


-MERDÛD[Ar.] ile FÂSİD[Ar.] ile MENHÎYYUN 'ANH[Ar.]



-MEŞK ile/ve/<> FASIL



-MESLEK YÜKSEK OKULU(MYO) ile/ve/değil/yerine/||/<>/> FAKÜLTE



-MEVCUD:
HAKİKÎ ile/ve FARAZÎ/İHTİRAÎ

( Kişiyi/zihni gerektirmez. İLE/VE Kişiyi/zihni gerektirir. )


-MEVCUD:
HAKİKÎ ile/ve FARAZÎ/İHTİRAÎ

( Muhalif değil ve fakat mutabık da değildir. İLE/VE ... )


-MEVSİM[Ar.] ile/ve/||/<> FASL[Ar.]

( Yılın dört bölümünden her biri. | Bir şeyin belirli zamanı. İLE/VE/||/<> Ayrıntı, ayırma, ayrılma. | Kesme, kesinti, bölüm. | Sonuçlandırma, halletme. | Aleyhte bulunma, birini çekiştirme. | Bir kitabın ya da tiyatro oyununun başlıca bölümlerinden her biri. | Sözcükler, düzenlemeler, tümceler arasında bağlantı edatı bulunmadan yazı yazma yöntemi. | Bir defada çalınan peşrev, şarkı vb. | Dört mevsimden biri. | Bir bestekârın, aynı makamdan bestelediği iki beste ile iki semai. | Türk müziğinde klasik bir konser programı. | İki yüzeyin birleşmesinden oluşan çizgi. | Eklem, gövdenin oynak yerleri. )


-MİRÂC = FATİHA



-MISIR ve/||/<> FASÜLYE ve/||/<> KABAK



-MÛCİBUN Bİ'Z-ZÂT ile/ve FAİL-İ MUHTAR, KÂDİR-İ MUTLAK

( Filozoflar[Hukema] için. İLE Kelâmcılar[Mütekellimin] için. )


-MÛCİBUN Bİ'Z-ZÂT ile/ve FAİL-İ MUHTAR, KÂDİR-İ MUTLAK

( Mutasavvıf için: Zâhirde Fail-i Muhtar, Kâdir-i Mutlak; Bâtında Mûcibin bi'z-Zât. )


-MÜDÂVİM ile FANATİK



-MUTEFADDIL[Ar.] ile FÂDIL[Ar.]



-NAMAZ'DA:
SÜNNET ile/ve FARZ

( Camide ya da bir topluluk arasında yanyana kılınan farzların sonrasında kılınacak olan sünnetlerde dağılınır. Bunun anlamlarından ve amaçlarından biri de, birlik ve bütünlükten, biraradalıktan oluşacak ve açığa çıkacak olan bereketin(/enerjinin/titreşimlerin) her noktaya yayılması ve yayılmış olan bereketten/titreşimlerden yararlanabilmektir. )


-NÜANS ile FARK



-ÖĞRETMEK ile/ve/<> FARK ETMEK/ETTİRMEK

( Öğretmek, başkalarına senin kadar iyi bildiklerini anımsatmaktır. )


-ÖĞRETMEK ile/ve/<> FARK ETMEK/ETTİRMEK

( EACH ONE, TEACH ONE )


-OLGU = VAKIA = FACT[İng.] = FAIT[Fr.] = FAKTUM[Alm.] = FACTUM[Lat.] = HECHO[İsp.]



-OLGUSAL/LIK ile/ve/<> FARKLI/LIK



-ONUR ve/||/<>/>/< FARKINDALIK



-ORKESTRA ile FANFAR[Fr.]

( ... İLE Üflemeli bakır çalgılardan oluşan orkestra. | Bu orkestranın çaldığı, tartımlı ve canlı parça. )


-OROSPU/LUK / KAHPE[Ar. < KAHBE] ile FÂHİŞE/LİK | KEVÂŞE

( Kısaca: Orospuluk Zihinde; Fahişelik Gövdede
Orospuluk, spekülatif düşüncelerle, çıkara yönelik, işine geldiği gibi hareket etme eğilimi(eşeysel göstergesi olmaksızın). İLE Fahişelik ise, içinde bulunduğu/bulunmuş oldukları koşullardan/olumsuzluklardan/"acziyetten" kaynaklanabilen, çok geniş/özel nedenlere dayanabilen ya da kişisel seçim/karar ile gövdenin eşeysel yönde, nesnel karşılığı için kullandırılması. )


-ORTAK/LIK ile/ve FARKLI/LIK



-ÖZDEŞ/LİK ile FARKLI/LIK



-ÖZDEŞLİK yerine FARKINDALIK

( Körlük. YERİNE ... )


-ÖZDEŞLİK yerine FARKINDALIK

( Balıklar derya içre, deryadan bihaber! )


-ÖZGÜN ile/ve/<>/|| FARKLI



-ÖZNE = FAİL, MEVZU = SUBJECT[İng.] = SUJET[Fr.] = SUBJEKT[Alm.] = SUBJECTUM[Lat.] = HYPOKEIMENON[Yun.] = SUJETO[İsp.]



-PERO ve FAÇETA[İt.]

( Armut şeklinde tek parça elmas. VE Elmasın yontulmuş her bir yüzü. )


-PORSELEN ile FAĞFUR[Fars.]

( ... İLE Çin imparatorlarına verilen san. | Çin'de yapılmış kâse, tabak, vazo gibi porselen eşya. )


-RÂZÎ ile FAHREDDİN RÂZÎ

( Hekim, filozof, simyacı. İLE Âlim, fizikçi ve müfessir. )


-RÂZÎ ile FAHREDDİN RÂZÎ

( Ebû Bekr Muhammed bin Zekeriyyâ er-Râzî [865 - 925, Rey - İran]. İLE Fahreddin er-Râzî [1150 - 05 Nisan 1210, Rey - İran] )


-REENKARNASYON:
ZENGİNLERİN ve FAKİRLERİN DİNİ



-RİSÂLE ile FAİDE



-ROPDÖŞAMBR ile/ve FAMDÖŞAMBR



-SAÇMA(LIK)LAR / SAFSATALAR ile/değil/yerine FaRkLaR

( Sözcükler: "SEN ..." / "SEN DE ..." ile başlatılan/saldırılan "tanımlar".
* Tanım/açıklama: Tartışmada, öteki kişinin söz ve hareketlerini, kendi görüşünü savunmada kanıt olarak kullanma. | "Bir savın doğruluğunun, savı geliştiren kişinin, kişiliği ile ilgisi olduğu" "savı". | Bir kişinin önerileri yerine, önerinin reddedilmesini sağlamak üzere, kişiye sövülerek yapılan saldırı.
Örnek: - "Senin müdür hakkında söylediklerini duydum. Nankör adam! Sen müdürün o kadar ekmeğini yedin!"
- "...yı şu yaptıysa doğrudur/yanlıştır."
- "...yı savunuyorsa ahlâksızın tekiymiş."
Lat./İng.: ARGUMENTUM AD HOMINEM

* Tanım/açıklama: Tepkisel indirgemecilik.
Örnek:
- ... sorununun bu hâle gelmesinin toplumsal, ekonomik, politik bir sürü nedeni var.
- "Terör örgütünü mü savunuyorsun bana?!..."
İng.: STRAW MAN

Sözcük: "ONA BAKARSAN ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Ortak özellik gösteren iki önermenin birbiriyle aynı olması ya da birbirine çok benzemesi gerektiği" "savı". ZAYIF BENZETME
Örnek: "Osmanlı İmparatorluğu da tıpkı Roma İmparatorluğu gibi parçalanmıştır."
İng.: WEAK ANALOGY

Sözcük: "HERKES ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Çoğunluğun benimsediğinin doğru olduğu" "savı".
Örnek: " 'Herkes' ona oy verdiğine göre yaptıkları da doğrudur."
Lat.: ARGUMENTUM AD POPULUM

Sözcük: "DEMEK Kİ ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Zaman içinde, önce gerçekleşen bir olgunun, onu izleyen başka bir olgunun nedeni olması gerektiği" "savı".
Örnek: "Güneş tutulmasından sonra deprem oldu. Demek ki depremin nedeni güneş tutulmasıdır."
Lat.: POST HOC ERGO PROPTER HOC

Sözcükler: "DEMEK Kİ ..." / "SONUÇTA ..." / "TEMELDE ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Tersi kanıtlanamayanın doğru olduğu" "savı".
Örnek: "UFO'ların dünyayı ziyaret etmediği yolunda hiçbir kanıt yoktur. Demek ki ediyorlar."
Lat.: ARGUMENTUM AD IGNORANTIAM

Sözcükler: "DEMEK Kİ ..." / "ZATEN ..." ile başlayan "tanımlar".
* Tanım/açıklama: "Bağlantı, ilişki ya da ortak özelliklerin, mutlaka neden-sonuç ilişkisi içinde olduğu" "savı".
Örnek: "Genç kızlar, çok çikolata yiyor. Genç kızlarda sivilce çok görülüyor. Demek ki, sivilcenin nedeni çikolatadır."
Lat.: CUM HOC ERGO PROPTER HOC

* Tanım/açıklama: "Geleneksel olanın doğru olduğu" "savı".
Örnek 1: "...'yı öldürmemiz gerekiyor. Çünkü töre böyle."
Örnek 2: "Bunca yıldır böyle yapılıyor. Demek ki doğrudur."
Lat.: ARGUMENTUM AD TRADITIO / ANTIQUITATEM

* Tanım/açıklama: "Bir tartışmanın taraflarından birinin sessiz kalmasının, sessiz kalan tarafın tartışılan konuda bilgisi olmadığını, haksız olduğunu ya da yanıldığını kabullenmesi anlamına geldiği" "savı".
Örnek: "Sükût, ikrardan gelir! Türk atasözü."
Örnek:
- Sanık, sorguda susma hakkını kullanmıştır!
- "Suçsuzsa neden sussun ki?! Kalkıp açık açık, 'Ben suçsuzum!' derdi suçlu olmasaydı!"
Lat.: ARGUMENTUM EX SILENTIO

Sözcükler: "DEMEK Kİ ..." / "BELKİ DE ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Sorunun ardında yatan varsayımların doğru olduğu" "savı". YÜKLÜ SORU
Örnek:
- Uyuşturucu kullanmaktan ne zaman vazgeçtin?
- Vazgeçmedim!
- Demek ki hâlâ kullanıyorsun?!...
- Hayır, hiç kullanmadım!
- "Ama vazgeçmediğini itiraf ettin!"
İng.: LOADED QUESTION

Sözcükler: "TEMELDE ..." / "HİÇ" / "HEP" ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: Döngüsel nedensellik. Kendi kendini "kanıtlayan" önerme.
Örnek: "O, tembeldir. Çünkü çalışmayı hiç sevmez."
Örnek: "Yalancı değilim. O nedenle, tüm söylediklerim doğrudur."
Örnek: "Sudan hafif maddeler yüzerler. Çünkü batmazlar."
Lat.: PETITIO PRINCIPII
İng.: BEGGING THE QUESTION

Sözcükler: "NASILSA ..." ile başlayan "tanımlar".
* Tanım/açıklama: "Ünlülerin/güçlülerin/zenginlerin söylediklerinin doğru ya da yoksulların söylediklerinin yanlış olduğu" "savı".
Örnek 1: "... bunu söylüyorsa doğrudur."
Örnek 2: "O beş parasızın teki! Söylediklerine kim inanır!?..."
Lat.: ARGUMENTUM AD CRUMENAM

* Tanım/açıklama: "Yoksulların söylediklerinin doğru ya da zenginlerin söylediklerinin yanlış olduğu" "savı".
Örnek: "Adamın beş parası yok ki çapkınlık yapabilsin!"
Örnek: "Adamın milyonları var. Güya eşini hiç aldatmamış!"
Lat.: ARGUMENTUM AD LAZARUM

* Tanım/açıklama: "Acınacak durumda olmanın ya da çaresizliğin, söylenilen ya da yapılanların yanlışlığına ağır bastığı" "savı".
Örnek: "Adam ayakta duramayacak denli yaşlı ve hasta. Bence geçmişte yaptıklarından sorumlu tutulmasına artık gerek kalmamalı."
Lat.: ARGUMENTUM AD MISERICORIDIAM

Sözcükler: "İLLE DE" / "TEMELDE ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Yalnızca iki seçeneğin var olduğu savı." YANLIŞ İKİLEM.
Örnek: "Ya çözümün bir parçasısındır ya da sorunun!"
İng.: BIFURCATION

Sözcükler: "ELİMDE DEĞİL ..." / "NE BİLEYİM ..." sözlerinin eklendiği "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Güç"/"zayıflık" kullanımı.
Örnek: "Ders kitaplarında yazılanlar doğrudur. Eğer yanlış dersem öğretmen beni sınıfta bırakır."
Lat.: ARGUMENTUM AD BACULUM


Az kullanılması gerekenleri ve kullanırken çok dikkat edilecekleri bil de KONUŞ!!! )


-SAÇMA(LIK)LAR / SAFSATALAR ile/değil/yerine FaRkLaR

( http://www.nku.edu/~garns/165/ppt3_2.html

http://courses.washington.edu/spcmu/334/fallacies.html )


-SAÇMA(LIK)LAR / SAFSATALAR ile/değil/yerine FaRkLaR

( Safsata Türleri )


-SADÂKAT VE BAĞLILIK ve/||/<> FARKINDALIK VE ADÂLET ve/||/<> EDEB VE HAYÂ ve/||/<> FETA VE GÖNÜL

( HZ. EBÛ-BEKİR SIDDÎK ve/||/<> HZ. ÖMER el-FÂRUK/HATTÂB ve/||/<> HZ. OSMAN ZİNNUREYN ve/||/<> HZ. İMÂM-I ALİ )


-SADÂKAT VE BAĞLILIK ve/||/<> FARKINDALIK VE ADÂLET ve/||/<> EDEB VE HAYÂ ve/||/<> FETA VE GÖNÜL

( Çocukluk. VE/||/<> Gençlik. VE/||/<> Yetişkinlik. VE/||/<> Olgunluk. )


-SAKAL ile/ve/<> FAVORİ

( Ben Affleck


Bradley Cooper


David Beckham


Denzel Washington


George Clooney


Hugh Jackman


Jake Gyllenhaal


Kit Harington


Leonardo DiCaprio


Mel Gibson


Pierce Brosnan


Robert Pattinson


Shia LaBeouf


Tom Hardy


Viggo Mortensen
)


-SAKİNLİK:
MANTIKSIZLIĞI ANLAMA ile/ve/||/<> FARKINDALIĞI ARTIRMAK



-ŞAKK[Ar.] ile FALK[Ar.]



-SANAT ile/ve/||/<> FARKLILIK



-SANATTA:
[ne] BENZEŞME ne de FARKLILIK



-SARGI ile FASKA[Lat.]

( Esnek bir maddeden yapılmış, uzun, dar ve ince şerit. | Bir elektrik makinesinde ya da aygıtında, aynı devreyi oluşturan iletkenlerin tümü. | Gövdenin bir bölümünü yerinde ya da baskı altında tutmak amacıyla uygun biçimde sarılmış şerit. İLE Kundak çocuklarının beline, zıbının üzerinden sarılan geniş sargı. )


-ŞART ile FARZ



-SEBEB ile/ve/<> VETED ile/ve/<> FÂSILA

( İp. İLE/VE/<> Kazık. İLE/VE/<> İp ile kazıkların arası.
[Çadır terimlerinden.] )


-SEBEB ile/ve/<> VETED ile/ve/<> FÂSILA

( 2 harf. İLE/VE/<> 3 harf. İLE/VE/<> 4 harf ve fazlası. )


-SECÎ ile/değil KÂFİYE ile/değil FÂSILA

( Düzyazıda. İLE Şiirde. DEĞİL Kur'an'da. )


-SECÎ ile/değil KÂFİYE ile/değil FÂSILA

( SECÎ: Düzyazı[nesir] içinde uyak{kâfiye]. Düzyazıda tümce ve tümceciklerin sonunu, kulakta aynı sesi bırakan sözcüklerle uyaklayarak süsleme sanatı. ( TESCİ': Secî yapmak. )


-SECÎ ile/değil KÂFİYE ile/değil FÂSILA

( MÜSECCA: Secî yapılarak yazılmış kitaplar. )


-SORMAK ile/ve/<> FARKINDALIK



-TAVL[Ar.] ile FAZL[Ar.]



-TECELLÎ ile/ve FÂŞ ETMEK



-TEKRAR ile/ve FAZLA/LIK



-TELESKOP ile/ve/<> FAST(Five-hundred-meter Aperture Spherical Radio Telescope)

( ... İLE/VE/<> Dünyanın en güçlü tek çanaklı radyo dedektörü. )


-TELESKOP ile/ve/<> FAST(Five-hundred-meter Aperture Spherical Radio Telescope)

( )


-TÖVBE ile/ve/değil/yerine/||/<> FARKINDALIK



-TÜP[Fr./İng. < TUBE] ile FALLOP TÜPÜ/BORUSU

( Laboratuvarlarda türlü işlerde kullanılan, bir ucu kapalı cam boru. | İçine krem, diş macunu, ilaç vb. nesneler konulan, bir ucu burgu kapaklı, plastik ya da metal boru. | Akışkan nesnelerin konulduğu, genellikle silindir biçiminde, içi boş, ağzı özel tapalı kap. İLE Döl yatağının üst köşesinden yumurtalığa kadar uzanan, yaklaşık 10 santimetre uzunluğundaki boru. )


-UCLAR ile/ve/değil/yerine FARKLAR



-UÇUK ile/ve/değil/yerine/||/<> FARKLI



-ÜSTÜN/LÜK ile/değil FARKLI/LIK



-UZAY ile FAZ UZAYI

( ... İLE Sonsuz boyutlu zaman ve nesne[nin yorumlanabilmesi]. )


-VAROLAN'IN(MEVCUDUN) DÖRT NEDENİ:
MADDÎ ile SURÎ/BİÇİMSEL(FORMEL) ile FAİL/ETKER ile GÂÎ/SONSAL



-VAROŞ ile/<> FAVELA

( Gecekondu mahallelerinde yaşayanlar. İLE/<> Rio de Janeiro - Brezilya gecekondu mahallelerinde yaşayanlar. )


-VARSAYIM = FARAZİYE = HYPOTHESIS[İng.] = HYPOTHÉSE[Fr.] = HYPOTHESE[Alm.] = SUPPOSITIO[Lat.] = HYPOTHESIS[Yun.]



-VERİ ile/ve/> BİLİ ile/ve/> BİLGİ ile/ve/> FARKINDALIK



-YALAN ile FARKLILAŞTIRMA



-YALNIZLIK:
FARKINDA OLUNMAYAN ile/değil/yerine FARKINDA OLUNAN

( Hakkında, "konuşabildiğin". İLE/DEĞİL/YERİNE Susmaktan başka çarenin olmadığı. )


-YANLIŞ = HATALI = WRONG[İng.] = FAUX[Fr.] = FALSCH[Alm.] = FALSUS[Lat.] = INJURIA[İsp.]



-YARILMA > FARKINDALIK



-YAZGICILIK = CEBRİYE = FATALISM[İng.] = FATALISME[Fr.] = FATALISMUS[Alm.]



-YAZMALARIN BOZULMASINDA:
MİKROORGANİZMALAR ve/||/<> BÖCEKLER ve/||/<> FARELER ve/||/<> NEM ve/||/<> TOZ



-YENİ/ESKİ ile/ve/değil/yerine FARKLI



-YETİ = MELEKE = FACULTY[İng.] = FACULTÉ[Fr.] = VERMÖGEN, FÄHIGKEIT[Alm.] = FACULTAS[Lat.] = FACULTAD[İsp.]



-YILDIZ PARALAKSI/IRAKLIK AÇISI ve/||/<>/> DOPPLER ETKİSİ/KAYMASI ve/||/<>/> FAUCAULT SARKACI

( 1838 ve/||/<>/> 1842 ve/||/<>/> 1851 )


-YOĞUNLAŞMA ve/||/<> FARKLILAŞMA ve/||/<> BELİRLEME



-YUNUS ile FALYANOS

( ... İLE Yunus balığının irisi. )


-ZENGİNİN YÜRÜDÜĞÜ ile/ne yazık ki FAKİRİN YÜRÜDÜĞÜ

( Sindirebilmek için. İLE/NE YAZIK Kİ Bulmak için. )


-ZEYNEB ile/ve FÂTIMA

( Salih'lerin annesi. İLE Muhammed'lerin annesi. )


-ZEYNEB ile/ve FÂTIMA

( ZEYNEP[ZEYN - EB: Babasının süsü/güzelliği.] )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, olaylarla ilgilenir, farkındalık ise zihnin kendiyle ilgilenir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, her durumu ile kendini bilmelidir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihninizi içiyle dışıyla bilmedikçe, bağımlılıklar sizi terk etmeyeceklerdir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, iki halde bulunur; su gibi ve bal gibi. Su en ufak bir sallanışta titreşir, halbuki bal ne kadar karıştırılırsa karıştırılsın, hemen hareketsizliğe döner. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Yanılsamayı yaratan zihindir ve ondan kurtulan da zihindir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihnin size yardım edeceğinden değil, fakat zihni iyi bilirseniz, onun sizi kısıtlamasından sakınabilirsiniz. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Başlangıçta önde gelenin zihin olması gerekir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin dili şekillendirir ve dil de zihne şekil verir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihnin bilgisi gerçek bilgi değildir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihne ait olan göreli olandır, onu bir "mutlak" haline getirmek hatadır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, arzudan azade ve rahat olmalıdır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Anlayan bir zihin, arzulardan ve korkulardan azâdedir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin yanlış anlar, yanlış anlama onun doğası gereğidir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin anlayamaz, çünkü zihin kavramak, tutmak ve devam ettirmek üzere eğitilmiştir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Şimdiye kadar zihni bilen olarak kabul ettiniz, fakat öyle değildir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, sizi imgelerle ve düşüncelerle tıkamakta ve onlar bellekte yara izleri bırakmaktalar. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin diye bir şey yoktur. Düşünceler vardır ve bunlardan bazıları yanlıştır. Yanlış olan düşünceleri terk edin, çünkü onlar sahtelerdir ve kendi hakkınızdaki görüşünüzü bulandırırlar. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihnin kurduğunu, zihin yıkmalıdır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Sakin bir zihin, doğru bir idrak için şarttır, ki bu da kendini-biliş için gereklidir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, karanlık ya da çalkantılıyken, kaynak fark edilmez. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, sakin olduğu zaman gerçeği yansıtır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, telaş halinde olmadığı ve endişelerden uzak olduğu zaman sessizleşir ve sessizlik içinde, genelde kolay idrak edilemeyecek kadar süptil olan bazı şeylerin işitilebilmesi olanaklaşır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, görebilmek için açık ve sessiz olmalıdır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin yatıştırıldığında ve artık iç âlemi rahatsız etmediğinde, gövde yeni bir anlam kazanır ve onun değişimi hem gerekli hem olanaklı hale gelir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin tamamen hareketsiz olduğu zaman, erir, yalnızca gerçek kalır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihninizi ya da gövdenizi değiştirebilirsiniz fakat değişmiş olan sürekli sizin dışınızda olan bir şeydir, kendiniz değil. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin ve gönül olgunluğu vazgeçilmez gerekliliktir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Durgun ya da huzursuz olan zihindir, siz değilsiniz. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Cildinizin dış tarafındaki dünya ile iç tarafındaki dünyayı birbirinden ayıran ve onları karşıt konumlara getiren sizin zihninizdir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Dünyayı projekte eden zihin onu kendi tarzında renklendirir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihni huzursuz eden arzular ve korkulardır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Sürekli düşünmek, zihninizi yıpratır ve bozar. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihninizi durmadan çalıştırmayın. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, büyük bir işçidir ve dinlenmeye gereksinimi vardır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihninizi toparlayıp güçlendirin, göreceksiniz ki düşünceleriniz ve duygularınız, sözleriniz ve eylemleriniz sizin iradeniz yönünde hizaya gireceklerdir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Onun istekleri sayısız ve sınırsızdır. Zihninizi büyük dikkatle, sebatla gözlemleyin, çünkü tutsaklığınız da özgürlüğünüzün anahtarı da onda yatar. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Elbet ki gövdenizi ve zihninizi işletin, fakat onların sizi sınırlamalarına izin vermeyin. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Tüm gereksiniminiz sakin bir uyanıklığı koruyarak kendi gerçek doğanızı araştırmaktır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Tüm yapılması gereken, Öz ile özdeşliğinin farkına varılabilmesi için zihni arındırmaktır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Tüm gereksiniminiz sadece sakin bir zihindir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihninize, tarafsızlıkla bakın, bu onu sakinleştirmeye yeter. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, aşırı meşguliyetlerden uzak tutulduğu zaman sakinleşir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Sessizlikten başka hiçbir belirli düşünce zihnin doğal hali olamaz. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihnin ötesinde tüm farklılıklar biter. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihnin ötesindesiniz fakat zihninizle bilirsiniz. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, hazır olur olmaz güneş onun içinde parlar. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihninizi yatıştırın ve arındırın, berraklaştırın, o zaman kendinizi gerçekte olduğunuz gibi göreceksiniz. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihniniz sakinleştiğinde öteki herşey gereğince ve doğru biçimde gerçekleşecektir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Kişinin kendi gerçek doğasına nüfuz etmesini engelleyen şey, zihnin zayıflığı, duygusuzluğu ve süptil olanı atlayıp sadece kaba olan üzerinde odaklanmasıdır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihninizi durdurun ve sadece OLun! )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Kendinizi her şey ve her şeyden öte olarak bilmenize engel olan, belleğe dayanan zihindir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Kendiniz olarak imgelediğiniz kişiyi, zihninizde algıladığınız dünyanın bir parçası olarak görün ve zihninize dışarıdan bakın, çünkü siz zihin değilsiniz. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Kendi zihninizi anlayın, böylece onun sizin üzerinizdeki bağlayıcılığı son bulacaktır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Öz varlığınız olmanız için zihnin ötesine geçmeniz, kendinizi bulmanız gerekir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihnin ötesine geçmek için sessiz ve sakin olmak zorundasınız. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihninizin aynasında imgeler görünür ve kaybolurlar. Ayna kalır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihni, olması gereken yerde ve kendi işiyle meşgul tutarsanız, bu zihnin kurtuluşudur. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Yapmaya çalışacağımız şey, gerçek olanı anlamak için zihni uygun duruma getirmektir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Dünya, zihnin sadece yüzeyidir ve zihin sonsuzdur. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Düşünceler dediklerimiz, zihnin yüzeyindeki dalgacıklardır ancak. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Her şeyin sizin zihninizde olduğunu, sizin zihinden öte olduğunuzu ve gerçekten yalnız başınıza olduğunuzu ne zaman idrak ederseniz, işte o zaman her şey sizsiniz. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bağımsız, yaratılmamış, ebedi ve değişmez ama yeni ve taze olan, zihnin ötesidir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Resim, ressamın zihninde ve resmin içinde; resim, ressamın zihnindeki resmin içindeki ressamın zihninde! )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihninizi düzene koyun, doğrultun, herşey düzelecektir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Kendinizi bilmeyi engelleyen yalnızca zihindir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Mind is interested in what happens, while awareness is interested in the mind itself.
The mind must know itself in every mood.
What is of the mind is relative, it is a mistake to make it into an absolute.
The mind exists in two states: as water and as honey. The water vibrates at the least disturbance, while the honey, however disturbed, returns quickly to immobility.
It is the mind that creates illusion and it is the mind that gets free of it.
Not that the mind will help you, but by knowing your mind you may avoid your mind disabling you.
The mind cannot understand, for the mind is trained for grasping and holding.
For it is the mind that is primary in the beginning.
The mind shapes the language and the language shapes the mind.
To keep the mind in its own place and on its own work is the liberation of the mind.
There is no such thing as mind. There are ideas and some of them are wrong. Abandon the wrong ideas, for they are false and obstruct your vision of yourself.
When the mind is dark or turbulent, the source is not perceived.
What the mind has done the mind must undo.
The mind misunderstands, misunderstanding is its very nature.
All else will happen rightly, once your mind is quiet.
Ripeness of heart and mind is indispensable.
You took the mind for the knower, but it is just not so.
The mind clogs you up with images and ideas, which leave scars in memory.
It is the mind that is dull or restless, not you.
It is your mind that has separated the world outside your skin from the world inside and put them in opposition.
The mind that projects the world, colours it its own way.
It is desires and fears that make the mind restless.
Constant thinking makes the mind decay.
Do not keep your mind busy all the time.
Mind is the great worker and it needs rest.
Collect and strengthen your mind and you will find that your thoughts and feelings, words and actions will align themselves in the direction of your will.
You may change your mind or your body, but it is always something external to you that has changed, not yourself.
It's appetites are numberless and limitless. Watch your mind with great diligence, for there lies your bondage and also the key to freedom.
When you are not in a hurry and the mind is free from anxieties, it becomes quiet and in the silence something may be heard which is ordinarily too fine and subtle for perception.
The mind must be open and quiet to see.
When the mind has been put to rest and disturbs no longer the inner space (chidakash), the body acquires a new meaning and its transformation becomes both necessary and possible.
All you need is to keep quietly alert, enquiring into the real nature of yourself.
When it is motionless through and through, it dissolves and only reality remains.
A quiet mind is all you need.
Look at your mind dispassionately; this is enough to calm it.
When the mind is kept away from its preoccupations, it becomes quiet.
You are beyond the mind, but you know with your mind.
As soon as the mind is ready, the sun shines in it.
Calm and clarify your mind and you will know yourself as you are.
Understand your own mind and its hold on you will snap.
To go beyond the mind, you must be silent and quiet.
What prevents the insight into one's true nature is the weakness and obtuseness of the mind and its tendency to skip the subtle and focus on the gross only.
Stop your mind - and just be.
What prevents you from knowing yourself as all and beyond all, is the mind based on memory.
Just see the person you imagine yourself to be as a part of the world you perceive within your mind and look at the mind from the outside, for you are not the mind.
To be what you are, you must go beyond the mind, into your own being.
What we are trying to do here is to bring our minds into the right state for understanding what is real.
The world is but the surface of the mind and the mind is infinite.
What we call thoughts are just ripples in the mind.
What is independent, uncreated, timeless and changeless, and yet ever new and fresh, is beyond the mind.
The picture is in the mind of the painter and the painter is in the picture, which is in the mind of the painter who is in the picture!
It is your mind's attitude that determines what he is to you. )


-ZITLAR ile/değil/yerine FARKLAR

( Zıtlar vardır fakat zıtlık yoktur. )


-ZITLAR ile/değil/yerine FARKLAR

( Zıtları, birbirinden farklı ve ayrı haller olarak düşünürüz. Değillerdir. )


-ZITLAR ile/değil/yerine FARKLAR

( Zihnin ötesinde, tüm farklılıklar biter. )


-ZITLAR ile/değil/yerine FARKLAR

( Fark gözetmeyin ve ayrılmaz olanı ayırmayın. )


-ZITLAR ile/değil/yerine FARKLAR

( There are opposites, but no opposition.
You imagine that they are distinct and separate states. They are not.
Beyond the mind all distinctions cease.
Make no distinction, don't separate the inseparable. )





-FÂ[Ar.] ile FÂ[Ar.]

( Şartın yanıtı olan. İLE Atıf harfi olan. )


-FAAL FİİL ve AYNEL FİİL ve LÂ'MEL FİİL

( SAĞDAN SOLA!: Birinci/baştaki harf. VE İkinci/ortadaki harf. VE Üçüncü/sondaki harf. )


-FAAL FİİL ve AYNEL FİİL ve LÂ'MEL FİİL

( VEZİN - MEVZUN )


-FAAL/AKTİF değil/yerine/= ETKİN



-FAALİYET[Ar.]/AKTİVİTE[Fr. < ACTIVITE | İng. < ACTIVITY] değil/yerine/= ETKİNLİK | EYLEM



-FAALİYET yerine ETKİNLİK



-FABL değil/yerine/= ÖYKÜNCE



-FABRİKA değil/yerine/= ÜRETİMLİK



-FACE vs. BODY



-FACEBOOK ile TWITTER ile YOUTUBE ile LINKEDIN ile INSTAGRAM ile PINTEREST ile BLOG ile FOUR SQUARE

( Kurabiye yemeyi seviyorum. İLE Kurabiye yiyorum. İLE Bakın nasıl da yiyorum kurabiyeyi. İLE Nasıl kurabiye canavarı oldum? İLE Buyurun, kurabiye yerkenki fotoğrafım. İLE Kurabiye tarifimi de paylaşayım. İLE Kurabiye yapma/yeme anılarım. İLE Şurada, kurabiye yiyorum. )


-FACEBOOK ile TWITTER ile YOUTUBE ile LINKEDIN ile INSTAGRAM ile PINTEREST ile BLOG ile FOUR SQUARE

( I like eating cookie. VS. I'm eating cookie. VS. This is how I eat my cookie. VS. My skills include eating cookie. VS. Here's a photo of the cookie I eat. VS. Here's my recipe for the cookie. WITH Here's my cookie eating experience. VS. This is where I am eating the cookie. )


-FÂCİ'[Ar. çoğ. FEVÂCİ] ile FÂCİR/E[Ar. < FÜCÛR | çoğ. FECERE/FÜCCÂR]

( Kişiyi dertli eden, keder veren, acıklı. İLE Kötü huylu. | Ayyaş, sefih. | Rezil, habîs, şerîr, şakî. | Yalancı. | Bayanlara düşkün bay, baylara düşkün bayan. )


-FÂCİR[< FÜCÛR]

( FENA HUYLU, GÜNAHKÂR | AYYAŞ, SEFİH | HABÎS, REZİL, ŞERÎR, ŞAKÎ | YALANCI | KADINA DÜŞKÜN ERKEK, ERKEĞE DÜŞKÜN KADIN )


-FÂCİR ile FÂCİRE

( Kadınlara düşkün eril kişi. İLE Baylara düşkün, çapkın dişil kişi. )


-FÂCİRE ile NEMFOMANİK

( HÜYÂM-İ RAHM[Ar.], NYMPHOMANIA[İng.], NYMPHOMANIE[Fr.] )


-FACTOR vs./and DETERMINATOR



-FADL

( DÜNYADA RIZK, ÂHİRETTE CENNET )


-FADO

( Portekiz ulusal müziği. )


-FAGOSİT değil/yerine/= YUTARGÖZE

( Organik ya da inorganik cisimcikleri içine alıp sindirebilen kan gözesi. )


-FAGOSITOZ/PHAGOCYTOSIS[İng.] değil/yerine/= GÖZE YUTUMU



-FAGOSİTOZ değil/yerine/= YUTMA



-FAGOT ile/ve FAGOTTO



-FAHİŞ[Ar.] değil/>< NARH[Fars.]

( Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla. | Ahlâka ve törelere uygun olmayan. DEĞİL/>< Tüketiciyi korumak amacıyla, özellikle zorunlu gereksinme maddeleri için devletçe saptanan fiyat. )


-FAHİŞ değil/yerine/= ÖLÇÜYÜ AŞAN/AŞIRI



-FAHİŞE ile GEYŞA



-FAHR

( ÖVÜNME, ŞEREF, ONUR | ULULUK | ERDEM )


-FAHR-İ ÂLEM

( Âlemlerin övüncü, kumandanı. )


-FAHREDDİN RÂZİ



-FAHRENHEIT ile/ve/<> CELSIUS

( 1708 ile 1742 )


-FAHRÎ[Ar.] değil/yerine/= SAYGIL



-FAHRî değil/yerine/= ONURSAL



-FAHŞÂ'(FAHŞ/FÂHİŞ/FUHUŞ)[Ar.] ile FAHS[Ar.]

( Akıl ve mantığın kabul edemeyeceği söz ve iş. | Meşrû olmayan şehvâni haller, fuhuş, zinâ. | Verilen zekâttaki tamahkârlık. İLE Bir şeyin iç yüzünü araştırma/arama. )


-FAHTE[Fars.] ile FAHTE[Fars.]

( Makam. İLE Güvercin/üveyik. )


-FÂİDE[Ar.] ile BEYÂN[Ar.]



-FÂİL TANRI ile ÂMİL TANRI



-FAİL ile ÂMİL



-FAİL değil/yerine/= EDİMCİ



-FÂİL ile FÂİL

( İŞLEYEN, YAPAN, EDEN ile ETKİLİ/TE'SİRLİ )


-FAİL ve KÂBİL



-FAİL ile MEF'UL

( Etken, müessir. İLE Edilgen, müteessir. )


-FAİLİ MEÇHUL değil/yerine/= EDİMCİSİ BELİRSİZ/EDİMCİSİ BİLİNMEYEN



-FAIR-PLAY değil/yerine/= DÜRÜST OYUN



-FAITH/BELIEF vs. CONFIDENCE/TRUST



-FÂİZ/FÂİZE[Ar. < FEVZ] ile FÂİZ[Ar. < FEVZ, çoğ. FEVÂİZ]

( İsteğine ulaşan, bir başarı kazanan, fevz bulan. İLE Ödünç verilen paraya karşı alınan kâr. | Bolluk, çokluk, taşkınlık. | Taşan, feyezan eden. )


-FAİZ/NEMA değil/yerine/= GETİRİ/ÜREM



-FÂİZ ve/||/<>/> FÂHİŞ[çoğ. FUHUŞ]



-FAİZ ile HİZMET



-FAİZ ile/değil RİBÂ

( ... İLE/DEĞİL Tefecilikle alınan fahiş faiz. )


-FAİZ değil/yerine/= ÜREM



-FAİZ değil/yerine/= ÜREM



-Fakat "ıııııı"sız KONUŞ!!!



-Fakat en başta kendinle KONUŞ!!!



-FAKAT[Ar.] ile FAKD[Ar.] ile FAKÎD[Ar.]

( Yalnız, ancak, lâkin, ama, şu da var ki. İLE Yokluk, bulunmama. İLE Nadir bulunan.[nesne] )


-FAKAT ile/yerine/değil AYNI ZAMANDA



-FAKAT değil AYNI ZAMANDA



-FAKAT ile/yerine AYNI ZAMANDA



-FAKİH ile İLMİHAL BİLEN/HOCA



-FAKİH ile MÜCTEHİD



-FAKİR OLUP DA SABRETMEK ile/ve/<> ZENGİN OLUP DA ŞÜKRETMEK

( İkisi de "pek kolay değil" diye "görülse/zannedilse" de asıl olan, her koşulda ve özellikle de uclarda ve uçurumlarda, yani maddî fakirlik ve zenginlikte, sabır göstermek ve şükrü edâ etmektir. )


-FAKİR-FUKARA (YA DESTEK OLMAK)



-FAKÎR[< FAKR][çoğ. FUKARÂ]

( DERVİŞ, ALÇAKGÖNÜLLÜ, DÜNYALIĞI AZ OLAN, YOKSUL, PARASIZ | ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK GÖSTEREREK "BEN" ANLAMINA GELEN )


-FAKÎR[Ar.] ile MÜMLİK[Ar.]



-FAKÎR[Ar.] ile MUSRİM[Ar.]



-FAKİR[Ar.] değil/yerine/= YOKSUL



-FAKİR/LİK ile MİSKİN/LİK

( Çalışmasına karşın yoksul/luk. İLE Çalış(a)madığı için yoksul/luk. )


-FAKİR/LİK ile/değil PARASIZ/LIK



-FAKİR ile/ve/değil/yerine KANAATKÂR



-FAKİR ile ZÜĞÜRT



-FAKİRHANE değil/yerine/= YOKSULEVİ



-FAKİRİN CANI değil/yerine "ZENGİNİN" MALI



-FAKİRİN SABRI ile ZENGİNİN SABRI

( Gaflette olduğu halde, zevkte/neşede olmadığı halde, tüm olumsuz koşullara karşın istikâmet üzere devam etmek. İLE Çok yalnız olduğu, çok ikram ettiği halde bile taşkınlık yapmayarak istikâmet üzere devam etmek. )


-FAKR

( ASLA AKLINA HAKK'TAN BAŞKA ŞEY GELMEYEN KİMSEYE VERİLEN İSM-İ MUHTAÇLIK )


-FAKR[Ar.] ile HÂCET[Ar.]



-FAKR[Ar.] ile HALLE[Ar.]



-FAKR[Ar.] ile İ'DÂM[Ar.]



-FAKR[Ar.] ile MESKENET[Ar.]



-FAKR ile FAHR

( Yokluk, yoksunluk. İLE Övünç. )


-FAKR ile FAHR

( SORU ve YANIT ( [40'LAR MECLİSİ] KİM O? ve 1. MUHAMMED en RESULLULLAH 2. ABDULLAH oğlu MUHAMMED 3. el-FAKR ün FAHRİ: Yokluğum, övüncümdür. [ Allah'ın hakkı 3'tür sözü, bu deneyimden çıkmıştır.] )


-FAKS değil/yerine/= BELGEÇ, BELGEGEÇER



-FAKSİYON değil/yerine/= KURUMLAR

( KURUMLAR )


-FAKTÖR[İng.] değil/yerine/= ETKEN/ETMEN



-FAKÜLTE ile/ve/||/<>/> ÜNİVERSİTE

( Bilim dalları. ile/ve/||/<>/> Felsefe. )


-FALAFEL

( Kızarmış soğanlı nohut ezmesi. [Lübnan mutfağı mezelerinden] )


-FALAN FEŞMEKAN



-FALANCA ..., FİLANCA ...



-FALANKS/PHALANX[İng.] değil/yerine/= PARMAK KEMIĞİ



-FALEŞA/LAR

( Kudüs Musevi'leri. )


-FÂLİC[Ar. < FELC] ile FÂLİC[Fars.]

( Yarım inme, gövdenin yarısına inen inme. İLE Baskın, galip, muzaffer. )


-FALK[Ar.] ile ŞAKK[Ar.]



-FALL IN LOVE vs. LOVE



-FAMİLYA = FASÎLE = FAMILLE



-FAMILYAL/FAMILIAL[İng.] değil/yerine/= AILEVİ



-FAMOUS vs. KNOWN



-FAN FU[Çince]

( Aydınlanmamış, sıradan kişiler. Tüm bireyler (dolayısıyla Sheng ve Fan Fu'lar) aynı doğayı paylaşmaktalardır. Sheng olanlar kendi doğalarının farkına varmışlar, Fan Fu olanlar ise daha varacaklardır. (bkz. Sheng) )


-FANATİKLEŞ(TİR)ME ile/ve/||/<> TARAFTARLAŞ(TIR)MA



-FANATİZM değil/yerine/= BAĞNAZLIK



-FANEROZOİK ZAMANDA:
PALEOZOİK ile/ve/||/<>/> MEZOZOİK ile/ve/||/<>/> SENOZOİK

( [dönemler][milyon yıl önce] Kambriyen[570 - 505] | Ordovisiyen[505 - 438] | Siluryen[438 - 408] | Devonyen[408 - 360] | Karbonifer[360 - 286] | Permiyen[286 - 245] İLE/VE/||/<>/> Trias[245 - 208] | Jura[208 - 144] | Kretase[144 - 66] İLE/VE/||/<>/> Üçüncü Zaman[66 - 2] | Dördüncü Zaman[2 - ...] )


-FÂNÎ:
YOK değil GEÇİCİ



-FÂNÎ[< FENÂ]

( GEÇİCİ | ÖLÜMLÜ )


-FÂNİ[Ar.] ile FANİ[Yun.]

( Ölümlü, gelip geçici, kalımsız. İLE İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti. )


-FÂNİ[Ar.] değil/yerine/= ÖLÜMLÜ/GELİP GEÇİCİ/KALIMSIZ



-FÂNÎ ile/ve/<> BÂKÎ

( İlâhî değilse. İLE/VE/<> İlâhî ise. )


-FÂNÎ ile/ve/<> BÂKÎ

( [Esmâ'da] Yoksa. İLE/VE/<> Varsa. )


-FANİLA[İt. < FLANELLA] ile KAŞKORSE[Fr. < CACHE-CORSET]

( Genellikle ince pamuk ipliğinden dokunmuş, ten üzerine giyilen iç çamaşırı. Örülmüş ya da dokunmuş, hafif ve gevşek kumaş. İLE İnce kadın fanilası. )


-FANİLA ile/ve VELENSE



-FANTASY vs. IMAGINATION



-FANTEZİ değil/yerine/= DÜŞLEM



-FANTOM/PHANTOM[İng.] değil/yerine/= HAYALET



-FAR vs. BIG



-FAR[Fr. < Yun.] ile FAR[Fr.]

( Taşıtların ön bölümünde bulunan, uzağı aydınlatan güçlü ışık. İLE Süs için gözkapaklarına sürülen çeşitli renkte boya. )


-FARAZÎ ile AFÂKÎ



-FARAZÎ ile/ve/değil/||/<>/< NAZARÎ



-FARBA/FARBALA[Fr.] değil/yerine FIRFIR



-FARE, FİL, ASLAN, KEDİ, KURT ile/ve ÖTEKİ HAYVANLAR

( Kurt, haseti simgeler. )


-FARE ile AMERİKAN FARESİ



-FARE ile ANADOLU FARESİ



-FARE ile/ve BANDİKUT FARESİ



-FARE ile/ve BEYAZ ÇÖL FARESİ



-FARE ile/ve BİŞ-MÛŞ[Fars.]

( ... İLE/VE Bıldırcın otu ile beslenen bir fare. | Bıldırcın otu ile birlikte yetişen safran kökü.[bıldırcın otunun panzehiri] )


-FARE ile BÜYÜK KAFALI KÖSTEBEK FARESİ



-FARE ile ÇEKİRGE FARESİ



-FARE ile ÇIPLAK, KÖR FARE

( ... İLE Kansere en dirençli/dayanıklı hayvan. )


-FARE ile CÜCE FARE



-FARE ile/ve EV FARESİ



-FARE ile FİLFARESİ

( ... İLE Burun bölümü hortum gibi uzun olan, uzun kuyruklu, kanguru gibi sıçrayabilen bir fare. )


-FARE ile FİLFARESİ

( ... İLE Afrika'da yaşarlar. )


-FARE ile FİLFARESİ

( image )


-FARE ile FINDIK FARESİ



-FARE ile GELENİ/TARLA FARESİ



-FARE ile/ve GERBİL



-FARE ile GÜMÜŞ, PİRİNÇ FARESİ



-FARE ile HAMSTER



-FARE ile/ve HUŞFARESİ



-FARE ile JERBOA



-FARE ile KALEMİS

( ... İLE Bir tür misk faresi. )


-FARE ile/ve KESEĞEN



-FARE ile KIR FARESİ/SİVRİ FARE/SOREKS

( ... İLE Uzun burunlu, hortum gibi burnu olan bir fare. Bir numaralı ölüm makinası. Her dakika bir canlı yemek zorundadır. )


-FARE ile/ve KUŞFARESİ



-FARE ile LAĞIM FARESİ



-FARE ile/ve LEMMING



-FARE ile MEEKAP/FİRAVUN FARESİ

( ... İLE Afrika'da, özellikle Mısır'da yaygın, kedi büyüklüğünde bir hayvan. )


-FARE ile MİSK FARESİ/KALEMİS



-FARE ile/ve ORMANFARESİ



-FARE ile/ve PAMUKFARESİ



-FARE ile PLANTIGALE



-FARE ile SIÇAN

( Fareler, tüm kıtalarda yaşar. [5200 metreye kadar] )


-FARE ile SIÇAN

( Gebelik süreleri 22-24 gündür. [Doğumdan 24 saat sonra gebeliğe uygun duruma gelir.][Yılda 60 kadar yavru doğurabilmektelerdir.] İLE ... )


-FARE ile SIÇAN

( [Sans.] MUSH[< MUSHKA: Küçük fare. | Haya/testis. > MUSK (Misk geyiğinin erbezi benzeri salgı bezinden) > MUSCLE(< derinin altında fare/sperm gibi hareket etmekten)]: Fare. | Çalmak. [Fare için 40 ayrı sözcük kullanılır.] )


-FARE ile SIÇAN

( Fare ile ... )


-FARE ile/ve SIÇRAYAN



-FARE ile SİVRİFARE

( ... İLE Kurt, fare gibi hayvanları yiyen ve bu bakımdan, tarıma yararlı sayılan, küçük bir memeli. )


-FARE ile/ve/||/<> TAVŞAN



-FARE ile/değil UZUN KULAKLI ARAP TAVŞANI

( ... İLE Moğolistan'da, Gobi Çölü'nde yaşarlar. [İlk 6 haftalarını, yerin altında, ailesinin korumasında geçirerek büyür ve yaşarlar.] )


-FARE ile/değil UZUN KULAKLI ARAP TAVŞANI

( NTV - Yaşam Öyküsü 1. Bölüm (İlk Adımlar)[41:00 - 44:20 arası] )


-FARE ile YABAN FARESİ

( [Fars.]
MÛŞEK: Fare yavrusu.
MÛŞ-İ DESTÎ / MÛŞ-İ DESTÎ-İ SAHRÂ: Tarla faresi, köstebek.
MÛŞ-İ DÜ-PÂ[Fars.]: Kuzey Afrika'da yaşayan ve uzun iki arka ayağı üstünde sıçrayan bir kır faresi.
MÛŞ-İ HURMÂ[Fars.]: Hurma sıçanı.[kediden biraz daha küçüktür]
MÛŞ-İ KÛR[Fars.]: Körsıçan, köstebek.
MÛŞ-İ PERENDE[Fars.]: Yarasa. | Sincap. | Avustralya'da bulunan, keseli bir hayvan.
MÛŞ-İ SULTÂNİYE[Fars.]: Sincaba benzeyen, küçük bir fare.
MÛŞ-GÎR[Fars.]: Sıçan tutan çaylak kuş.
MÛŞ-HÂR[Fars.]: Sıçan yiyen çaylak kuş. )


-FARE ile YELELİ FARE



-FARENJİT/ANJİN[Fr.] ile/ve/<> LARENJİT[Fr.]

( Yutak yangısı. Boğaz mukozasının şişmesi, boğak. İLE/VE/<> Gırtlaktaki aşırı ve süreğen yangı. )


-FÂRİG[< FERAĞ] ile VAZGEÇMİŞ, ÇEKİLMİŞ | RAHAT

( VAZGEÇMİŞ, ÇEKİLMİŞ | RAHAT )


-FARK ET! ve/||/<> HAK ET!



-FARK ETMEK ile/ve/<> DOĞRULAMAK



-FARK ÖNCESİNDEKİ CEM ile/değil/yerine FARK SONRASINDAKİ CEM

( Zevktelerdir. İLE/DEĞİL/YERİNE Ancak, zahmette olanlar/olabilenler içindir. )


-FARK-I EVVEL ile FARK-I SÂNÎ



-FARK:
"ÜSTÜNLÜK"/"OLUMSUZLUK"/"YIKICI"
değil
AYRIM/ARTI/EK/ÖZELLİK/YAPICI



-FARK:
CEM ÖNCESİ ile/ve/değil/yerine CEM ile/ve/değil/yerine CEM SONRASI

( Şirk. İLE/VE Zındıklık. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tevhid. )


-FARK'TA KALMA ile ÖZDEŞLEŞME

( Eminliğin oluşmamasına düşürür. İLE Aklın, askıya alınmasına neden olur. )


-FARK[Ar. çoğ. FURÛK] ile FÂRIK/A[Ar. < FARK] ile FÂRİG[Ar. < FERÂĞ]

( Ayrılık, başkalık, iki ya da daha çok şey arasındaki ayrılık. | Ayırma, ayırlma, seçilme. İLE Fark eden, ayıran. İLE Vazgeçmiş, çekilmiş. | Rahat, âsûde. | Boş, boş kalmış, işini bitirmiş, işsiz. | Bir mülkün, tasarruf, sahip olma, kullanma hakkını başkasına terk eden. )


-FARK[Ar.] ile FASL[Ar.]



-FARK[Ar.] ile TEFRÎK[Ar.]



-FARK/LAR:
NESNEDE ile/ve/değil/||/<> GÖZLEMDE/KEŞİFTE



-FARK/LI/LIK ve IŞIK



-FARK/LI/LIK ile NİTELİK FARKI/FARKLILIĞI



-FARK ile AYKIRILIK(PARADOKS)

( "Ben, her zaman yalan söylerim." [Epimenides] )


-FARK ile/ve/||/<> AYRIM



-FARK ile BAĞLANTI



-FARK ile ÇELİŞKİ



-FARK ile/ve/<>/= CEM



-FARK ile/ve/<> CEM/TEVHİD

( Süreli. İLE/VE Süresiz. )


-FARK ile/ve/<> CEM/TEVHİD

( Denize girip çıkar gibi sürekli denizde kal(a)madan kıyıda/farkta yaşarsın. [Yüzmeyi de bilmek gerek.] )


-FARK ile/ve DEĞER



-FARK ile/ve DERİNLİK



-FARK ile/ve/=/||/<> DİKKAT



-FARK ile/ve/değil DİZİLİM



-FARK ile İKİLİK



-FARK ile İNCE ÇİZGİ



-FARK ile KÂR



-FARK ile/ve MESAFE



-FARK ile/ve/||/<> MÜBÎN[Ar. BEYN/BEYÂN]

( ... İLE/VE/||/<> İyiyi, kötüyü [hayr'ı, şer'i] ayıran/ayırabilen. | Açık, apaçık, belirli. )


-FARK ile ÖNEM



-FARK ile/ve/değil/yerine/en azından ORTAK NOKTA



-FARK ile ÖZELLİK



-FARK ile/ve/<>/>/< UZAKLAŞMA



-FARK ile ZIT



-FARKETMEK ile/ve/<> FARK'I FARKETMEK



-FARKINDA OLMALI!



-FARKINDALIK



-FARKINDALIK BİLİNÇ



-FARKINDALIK ve/||/<>/< ÂN'A ODAKLANMA



-FARKINDALIK ile/ve/< BİLMEMEK

( Farkındalığın ilk koşulu, bilmemektir. )


-FARKINDALIK ile/ve/<> DAYANIŞMA



-FARKINDALIK ve/||/<>/>/< DENEYİMLEME



-FARKINDALIK ile/ve/||/<> DUYARLILIK



-FARKINDALIK ve/||/<> DUYGULARIN TANIMLANMASI



-FARKINDALIK ile/ve/<> İÇ GERİLİM



-FARKINDALIK ile/ve/||/<> MESAFELİ FARKINDALIK



-FARKINDALIK ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA



-FARKINDALIK ile/ve/||/<>/> PLANLANMIŞ FARKINDALIK



-FARKINDALIK ile/ve/<> SEVGİ

( Farkındalık dinamiktir, sevgi ise varoluştur. )


-FARKINDALIK ile/ve/<> SEVGİ

( Farkındalık, eylem halindeki sevgidir. )


-FARKINDALIK ile/ve/<> SORUNSALLIK



-FARKINDALIK ve/<> ÜMİT

( Paylaş! VE/<> Aşıla! )


-FARKINDALIK ve/<> ÜMİT

( Yeni yılda da, sağlıklı ve mutlu AN'lar yaşamak üzere, Farkındalık'larımızı paylaşıyor ve birbirimize, -en azından gülümseyerek :)- Ümit aşılamaya devam ediyoruz... :) )


-FARKINDALIK ile/ve/<> YOĞUNLAŞMA



-FaRkLaR (Kılavuzu/"Sözlüğü") ile/ve/<> FARKINDALIK



-FaRkLaR KILAVUZU'NDA ÖNCELİKLER:
YARARLI ve/> ÖNCELİKLİ ve/> İNCELİKLİ



-FARKLAR ile/ve/değil/> FARKLILIK

( Farkın olumlu ya da olumsuz bir yönde olması/değerlendirilmesi gerekmeden sadece fark olarak! )


-FARKLAR ile FARKLILIKLAR



-FARKLAR ile/ve/||/<>/> HAKLAR



-FARKLAR ile/ve/<>/değil/yerine TEMEL/BELİRLEYİCİ FARKLAR



-FARKLI AÇILARDAN ve/||/<> BÜTÜNCÜL BAKMAK



-FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI ile/ve/değil/||/<> FARKLI BİR TANIM



-FARKLI DÜŞÜNMEK" ile/ve "GENİŞ DÜŞÜNMEK"



-FARKLI FARKLI ile ÇEŞİT ÇEŞİT



-FARKLI OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK) ile/ve/değil/yerine ADAM OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK)



-FARKLI OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK) ile/ve/değil/yerine FARK YARATMAK(/YARATMAYA ÇALIŞMAK)



-FARKLI/LIK ile/ve/||/<> ETKİLİ/LİK



-FARKLI ile AYRI

( Farklıdır fakat ayrı değildir. )


-FARKLI ile AYRI

( Nesneler ve kişiler farklılardır, fakat, onlar, ayrı değillerdir. )


-FARKLI ile AYRI

( Pencere kapalı ya da açık olabilir ama güneş her zaman parlar. Bu tamamen oda için bir fark oluşturur, güneş için ise hiç. )


-FARKLI ile AYRI

( Ayrılık duygusunu kaldırın, çatışma kalmayacaktır. )


-FARKLI ile AYRI

( Ancak ayrılıkçılık ve çıkarcılık dünyada gerçek ıstırabın ortaya çıkmasına neden olur. )


-FARKLI ile BAMBAŞKA



-FARKLI ile/ve DEĞİŞİK



-FARKLI ile/ve İDDİALI



-FARKLI ile İKİLİ(/ÇİFT)



-FARKLI ile/ve ÖZEL



-FARKLI ile/ve SIRADIŞI



-FARKLILAŞMA ve/||/<> ANLAMIN OLUŞMASI



-FARKLILIK ile AYRICALIK



-FARKLILIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİK

( Dilde, anlatımda/aktarımda, parçalarda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Gerçeklikte/hakikatte. )


-FARKLILIK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farklılık, sadece, farklı olmak isteğinden çıkmaz. Ancak, yaşam biçiminde (de) olursa farklılıktır. )


-FARKLILIK ile/ve/<> SÜREKLİLİK



-FARKLILIKLAR VE ÇİRKİNLİKLER ile/yerine FARKLILIKLAR VE GÜZELLİKLER



-FARKLILIKLAR ile/>< ÖZSEL OLANLAR



-Farklıyı DİNLE!!!



-FARMAKOLOG değil/yerine/= EMBİLİMCİ



-FARMAKOLOJİ/PHARMACOLOGY[İng.] değil/yerine/= İLAÇ BİLİMİ



-FARMAKOLOJİ değil/yerine/= EMBİLİM



-FARMAKOLOJİK değil/yerine/= EMBİLİMSEL/EMSEL



-FARMAKOPE/PHARMACOPEIA[İng.] değil/yerine/= RESMİ İLAÇ BİLGİSİ



-FARMAKOVİJİLANS/PHARMACOVİGILANCE[İng.] değil/yerine/= İLAÇ TAKİP DÜZENİ



-FARS ABECESİ ile/ve ARAP ABECESİ

( BÜYÜK KAPI ile/ve KÜÇÜK KAPI )


-Fars ile FARS[Fr.]

( İran'ın güneybatısında oturan halk ya da bu halktan olan kişi. İLE İlkel, yalın güldürme öğelerinden yararlanan, kimi kez inanılırlığın sınırını aşan, güldürmeyi amaç edinen oyun. )


-FARTHER/FURTHER vs. FURTHER



-FARZ-I AYN ile/ve/<> FARZ-I KİFÂYE

( Herkes için geçerli olan durumların/konuların bilinmesi gerekli/zorunlu bilgiler/ilimler. İLE/VE Bazı kişilerin bilmesi yeterli olan bilgiler/ilimler. )


-FARZ-I MAHAL değil FARZIMUHAL(OLMAYACAK ŞEY YA!)



-FARZ[Ar.] ile HATM[Ar.]



-FARZ[Ar.] ile KARZ[Ar.]



-FARZ[Ar.] ile VUCÛB[Ar.]



-FARZ ile FARZ-I KİFÂYE



-FARZ ile/ve/değil İMAN



-FARZ ile NÂFİLE



-FARZ ile SÜNNET



-FARZ ile VÂCİB



-FARZÂ

( FARZEDELİM Kİ, DİYELİM Kİ, OLA Kİ [FARAZÂ yanlıştır!] )


-FÂŞ değil/yerine/= MEYDANA ÇIKMA, DUYULMA, AÇIĞA VURMA



-FAŞÂFEŞ[Fars.] ile FEŞFEŞE[Fars.]

( Atılan okun havada çıkardığı ses. İLE Hışırtı. )


-FASÂHAT[Ar.] ile FAZÂHAT[Ar.]

( İyi ve açık konuşma, iyi söz söyleme becerisi, uzdillilik. İLE Alçaklık, edepsizlik. )


-FASÂHÂT[FESÂHÂT değil!]

( GÜZEL VE AÇIK KONUŞMA, UZDİLLİLİK, İYİ SÖZ SÖYLEME BECERİSİ )


-FASARYA ile GÜRÜLTÜ/PATIRTI/KARIŞIKLIK



-FASET/FACET(TE)[İng.] değil/yerine/= DÜZ, PÜRÜZSÜZ YÜZEY



-FASİD ile BÂTIL



-FÂSİH[Ar. < FESH] ile FASÎH[Ar. çoğ. FUSAHÂ]

( İptal eden, bozan, çürüten, fesheden. İLE Güzel, düzgün ve açık konuşan, iyi söz söyleme becerisi olan. | Açık, âşikâr, sarih. )


-FÂSIK ile/ve/<> FÂCİR



-FASİKÜL/CÜZ ile BÖLÜM



-FASİKÜL/FASCICLE[İng.] değil/yerine/= DEMETÇİK



-FASİKÜLASYON/FASCICULATION[İng.] değil/yerine/= SEYİRME



-FASIL[Ar. çoğ. FUSÛL] ile FÂSIL[Ar. < FASL]

( Fasl. | Bir bestekârın aynı makamdan bestelediği iki beste. | Türk müziğinde klasik bir konser programı. İLE Ayıran, bölen, fasleden. )


-FÂSILA-YI SALTANAT

( Yıldırım Beyazıt'ın esir düşmesinden sonra Çelebi Mehmet'in sultan olmasına kadar geçen süre. )


-FÂSILA-YI SUGRÂ[Ar.] ile FÂSILA-YI KÜBRÂ[Ar.]

( Üç harekeli ve bir sâkin harften oluşan dört harfli sözcük.[vatanım gibi] İLE Dört harekeli ve bir sâkin harften oluşan dört harfli sözcük.[vatanımız gibi] )


-FÂSILA:
SUGRÂ ile/ve/<> KÜBRÂ

( 3 harekeli ve 1 sakin. İLE/VE/<> 4'lü ya da üzeri. )


-FÂSILA:
SUGRÂ ile/ve/<> KÜBRÂ

( [örnek] Kelebek. İLE/VE/<> Otomatik. )


-FASILA[Ar.]/ANTRAKT[Fr. < ENTRACTE] değil/yerine/= ARA



-FASİLELER = FASÎLAN = FAMILLES



-FASİLITASYON/FACİLITATION[İng.] değil/yerine/= KOLAYLAŞTIRMA



-FAŞIR FAŞIR

( Su ya da başka sıvıların bol ve çok akmasını anlatır. )


-FASİT DAİRE[Ar.] değil/yerine/= KISIR DÖNGÜ



-FASİT DAİRE değil/yerine/= KISIR DÖNGÜ



-FASİYAL/FACIAL[İng.] değil/yerine/= YÜZ (İLİŞKİLİ)



-FASL-VASL ile/ve HAŞR-NEŞR



-FASL[< FUSÛL]

( AYIRMA, AYRILMA | KESİNTİ | BÖLÜM )


-FASL[Ar.] ile FETH[Ar.]



-FASL[Ar.] ile FETK[Ar.]



-FASL[Ar.] ile KAT'[Ar.]



-FASM[Ar.] ile KASM[Ar.]



-FASO FİSO

( Sıradan. Anlamsız. )


-FASO-FİSO



-FASON ile/ve TAŞERON



-FASS[çoğ. FUSÛS]

( TAŞIN YÜZÜKTE OTURDUĞU YUVA | YÜZÜK TAŞI )


-FAŞTAK FIŞTAK ([ÖZENSİZ] YIKAMAK/YIKANMAK)



-FASTİ

( Roma'da kutsal takvim. )


-FASTIDIOUS vs. FUSSY vs. METICULOUS vs. PAINSTAKING vs. PERNICKETY vs. SCRUPULOUS vs. THOROUGH



-FASULYE/BEZELYE ile HİNTBEZELYESİ

( ... İLE Baklagillerden, sıcak ülkelerde yetişen, tohumları fasulyeye benzeyen bir bitki. )


-FASULYE ile SOYA[Mançu dilinden]

( ... İLE Yağ çıkarılan, bir cins fasulye. )


-FAT32 ile/ve NTFS



-FATAL değil/yerine/= ÖLDÜRÜCÜ



-FATALITE ORANI/FATALITY RATE[İng.] değil/yerine/= OLGU-ÖLÜM ORANI



-FATALITE/FATALITY[İng.] değil/yerine/= ÖLDÜRÜCÜLÜK



-FATE FAITH DESTINY



-FATİH CAMİİ



-FATİH KARATAŞ ve/||/<> BAHATTİN HEKİMOĞLU

( )


-FATİH SULTAN MEHMET



-FATİH SULTAN MEHMET ve AKŞEMSETTİN



-FATİH SULTAN MEHMET ve/< NİMEL[< Nİ AMEL] CEYŞ

( ... VE Fetihte şehit olan askerler. )


-FATİH SULTAN MEHMET ve/< NİMEL[< Nİ AMEL] CEYŞ

( 18 SEKBANLAR: Şehzâde Camii [Saraçhane'de] karşısında, [eski] Nikah Dairesi'nin yanındaki mezarlıklar. )


-Fatih'in dil ordusunu bil de KONUŞ!!!



-FÂTİH[Ar. < FETH] ile FÂTİH[Ar.]

( Açan. | Anahtar. İLE Kendini açan/feth eden. )


-FÂTİHA SURESİNDEKİ DÖRT ANA İLİM



-FÂTİHA SURESİNİN ADLARI



-FÂTİHA-HÂN[Ar.] ile FÂTİHÂN[Ar.]

( Birinin ruhuna Fatiha suresi okuyan. İLE Fethedenler, fatihler. )


-FATİHÂ'YA İZNİ OLMAK ile/ve FATİHÂ'SI DÜZGÜN OLMAK



-FATİHÂ ile HER REK'ATIN FATİHÂ'SI



-FATÎN/E[Ar. < FITNAT] ile FÂTİN[Ar. < FİTNE]

( Zeki, akıllı, uyanık, anlayışlı, kavrayışlı. İLE Fitneci. )


-FÂTİR[Ar.] ile FATÎR[Ar.] ile FATR[Ar. çoğ. FUTUR]

( Füturlu, durgun, gevşek. | Az sıcak, ılık olan. İLE Mayasız saç ekmeği, bazlama. | Bir çeşit pasta. | Olmamış, derecesini bulmamış şey. İLE Çatlak, yarık. | Mantar. )


-FÂTIR ile/ve HÂLİK



-FATMA ile/ve/||/<> FATMA

( [Osmanlı döneminde] [Müslümanlar için "TI" ile yazılan.] İLE/VE/||/<> Müslüman olmayanlar için "TE" ile yazılan. )


-FATR[Ar.] ile Fİ'L[Ar.]



-FATURA ile İRSALİYELİ FATURA



-FATURA ile/ve/değil/yerine İRSALİYELİ FATURA



-FATURA değil/yerine/= SAYIŞÇA



-FATURA değil/yerine/= YASAL ÖDENDİ BELGESİ



-FAUNA değil/yerine/= DİREY



-FAVELA

( Brezilya'ya özgü gecekondu. )


-FAVORİ[Fr.] ile FAVORİ[Fr.]/DULUK[Tr.]

( Gözde. İLE Sakal. )


-FAVOUR vs. SPECIAL PRIVILEGE



-FAY değil/yerine/= KIRIK/YERKIRIĞI



-FAYDA(LI) değil/yerine/= YARAR(LI)



-FÂYİH[Ar.] ile FÂYİHA[Ar. çoğ. FEVÂYİH]

( Kendiliğinden dağılan güzel koku. İLE Çiçek ve meyve kokusu. | Hoş kokulu nesne. )


-FAZ UZAYI ile/ve/||/<> TERSİNEMEZLİK

( ... ile/ve/||/<> 10[üzeri 10 üzeri 25] [olasılıksızlık] )


-FAZ UZAYI ile/ve/||/<> TERSİNEMEZLİK

( m = 3, n= 3 [1/4060]
m = 4, n= 4 [1/10.000]
m = 5, n= 5 [1/100.000] )


-FAZ[Ar. < Fr. < Yun.] ile FAZZ[Ar.]

( Evre, safha. İLE Huysuz, kötü sözlü, kaba. )


-FAZ/İK/PHAS/IC[İng.] değil/yerine/= EVRE/Lİ



-FAZ değil/yerine/= EVRE



-FAZ ile İKİFAZLI

( ... İLE Aralarında, devrenin dörtte biri kadar faz farkı olan. [Aynı frekans ve genlikte, iki alternatif akım ya da gerilim.] )


-FÂZA[Ar.] ile SÂLE[Ar.]



-FÂZÎH/A[Ar.] ile FAZÎHA[Ar. çoğ. FAZÂYİH]

( Utanmaz, rezil. | Çirkin, fena. İLE Edepsizliği, alçaklığ gerektiren iş/şey. )


-FAZIL BEY ile VECİHİ HÜRKUŞ

( )


-FAZIL BEY ile VECİHİ HÜRKUŞ

(

Hava Şehitleri, 1935'ten bu yana her yıl 15 Mayıs'ta düzenlenen törenlerle anılıyor. )


-FÂZIL[Ar.] değil/yerine/= ERDEMLİ KİŞİ



-FAZÎLET[Ar.] değil/yerine/= ERDEM



-FAZİLET ile/ve EDÂ



-FAZÎLET ile/ve/||/<> MENFAAT ile/ve/||/<> MASLAHAT

( Bireyde. İLE/VE/||/<> Toplulukta. İLE/VE/||/<> Toplumda. )


-FAZÎLET ile/>< REZÎLET



-FAZL[Ar.] ile İHSÂN[Ar.]



-FAZLA ALÇAKGÖNÜLLÜKTE/TEVÂZÛDA:
RİYÂ ile/ve/||/<> GERÇEK

( Fazla tevâzû gösterme, riyâdan sayarlar. İLE/VE/||/<> Fazla tevâzû gösterme, gerçek sayarlar. )


-FAZLA ALÇAKGÖNÜLLÜKTE/TEVÂZÛDA:
RİYÂ ile/ve/||/<> GERÇEK

( [Fazla alçakgönüllük göstermek] İkiyüzlülük olarak yorumlanabilir. İLE/VE/||/<> İncelik olarak yorumlanmayıp çarpıtılarak, genelde de bilindiğiniz ya da göründüğünüz kadar incelikli olmadığınız şeklinde yorumlanabilir. )


-FAZLA BİLGİ ile FAZLADAN BİLGİ



-FAZLA ENERJİ ve/<> KARMAŞA / KARGAŞA



-FAZLA FAZLA ile/değil FASLA FASLA

( ... İLE/DEĞİL Yer yer. )


-FAZLA FEDÂKÂR/LIK
ve/||/<>/>/ne yazık ki
(FAZLA) VEFÂSIZ/LIK

( Fedâkârlığın fazlası, vefâsızlığa neden olur. )


-FAZLA SAFLIK ile/ve/> İHÂNET

( Bazen fazla saflık da ihanetin nedeni/kaynağı olabilir. )


-FAZLA SAMİMİYET ile/ve/||/<> ÇOK SEVGİ ile/ve/||/<> ÇOK İYİLİK

( Saygıyı azaltır. İLE/VE/||/<> Nankörlük getirir ve sevileni uzaklaştırır. İLE/VE/||/<> Suistimal edilir. )


-Fazla soru sorma SUS!!!



-FAZLA/LIK ile/değil AŞKIN/LIK



-FAZLA ile/ve ÇEŞİTLİ



-FAZLA ile ÇOK



-FAZLA ile/ve/değil ETKİN



-FAZLA ile/ve/değil GEREKSİZ



-FAZLA ile/ve/değil HIZLI



-FAZLA ile ÖTE



-FAZLA ile/ve SORUN



-FAZLA ile/ve/yerine/değil YETERİNCE



-FAZLALIK ile/ve AİDİYET





-"AKSİNE" yerine FARKLI OLARAK

( Aksine kelimesindeki gibi karşı düşünceyi reddetmek yerine karşı düşüncenin varlığını kabul ederek onun farklılığını belirtmek. )


-"CİNS" değil FARKLI



-"EZBER BOZMAK" ile/ve/||/<>/>/< FARKLI/YENİ BİR BAKIŞ AÇISI



-"FASÜLYE" değil FASULYE



-"GEREKSİZ (YERE)" HARCAMA/MASRAF ile/ve/<>/değil/yerine FAZLA HARCAMA/MASRAF



-"HASTA" ile/ve/değil/<> FARKLI



-"HASTA/LIK" ile/değil FARKLI/LIK

( Özellikle Down Sendromu'nda. )


-"KEŞKE ..." değil/yerine/>< FARKINDALIK

( Ne kadar farkında olursak, "keşke"lerimiz de o kadar az olur. )


-"KÖTÜ" değil FARKLI



-"ÖNEMLİ DEĞİL" değil FAZLA ÖNEMLİ DEĞİL



-"SORUN/SIKINTI":
"FARKLI OLMAK/TA" ile/ve/||/<>/ne yazık ki FARKINDA OLMAMAK/TA

( )


-"ÜSTÜN/LÜK / GERİ/LİK" ile/ve/değil/yerine FARK/LI/LIK



-"ÜSTÜNLÜK" ile/ve/değil FARK



-"YANLIŞ DÜŞÜNMEK" ile/değil FARKLI DÜŞÜNMEK



-"YANLIŞ" ile/değil FARKLI



-"YARATICILIK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FARKLILIK



-(")FARKLILIKLAR(") ile/değil FARKLAR



-(")SORUN(") ile/değil/yerine FARK



-(B)İLİM İÇİN GEREKENLER:
GURBET ve/||/<> SABIR ve/||/<> KILAVUZ/ÜSTAD ve/||/<> FAKR-U ZARÛRET



-[Ar., Fars.] FAKÎR-ÂNE[Ar.] ile FAKÎR-HÂNE[Ar.]

( Fakire yakışacak biçimde/sûrette. | Fakircesine. | Nezâket olarak "ben" zamirinin karşılığı. İLE [alçakgönüllülükle] Söz söyleyenin evi. )


-[Fr.] FASON ile FASONE

( Kesim. İLE Çözgü ya da atkının kumaş yüzeyi üzerinde, kendiliğinden bir desen oluşturduğu her tür kumaş. | Bu tür kumaşları oluşturan desen örneği. )


-[ne yazık ki]
DESPOT[Fr. < DESPOTE] ile/ve/<> DESPOT[Rumca] ile/ve/<> DİKTATÖR ile/ve/<> FAŞİST ile/ve/<> TİRAN

( Bir ülkeyi, zora ve baskıya dayanarak "yöneten" kişi. İLE/VE/<> Ortadoks Rumlar'ın, din başklanlarına verilen ad. İLE/VE/<> Her dediğini ve dilediğini yaptırmak isteyen kişi. İLE/VE/<> Tüm siyasal yetkileri kendinde toplamış kişi. | Zorba. İLE/VE/<> Eski Yunan'da, siyasal erki, tek başına elinde tutan kişi. | Siyasal erki, zorla ele geçiren, onu kötüye kullanan kişi. | Acımasız, gaddar. )


-[ne yazık ki]
DESPOT[Fr. < DESPOTE] ile/ve/<> DESPOT[Rumca] ile/ve/<> DİKTATÖR ile/ve/<> FAŞİST ile/ve/<> TİRAN

( Hiçbir koşul ya da yasaya bağlı olmadığı/olamayacağı, sınırlandırılamayacağı zannı ve/ya da iddiasıyla davranır. İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> "Yasaya" "bağlı" görünümünde, kişisel/keyfî davranır. İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> ... )


-[ne yazık ki]
DESPOT[Fr. < DESPOTE] ile/ve/<> DESPOT[Rumca] ile/ve/<> DİKTATÖR ile/ve/<> FAŞİST ile/ve/<> TİRAN

( İSTİBDAT: Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız monarşi, despotluk. )


-[ne yazık ki]
MÜNKER ile/ve/||/<> FAHŞA-YI MÜNKER



-ABARTMA ile/ve/değil/||/<> FAZLA ÖNEMSEME



-ACEMCE = FARSÇA

( Bu dille yazılmış olan. )


-AKIL ile/ve/değil FAAL AKIL



-AKTÖR/LER ile/ve/değil/yerine/<>/>< FAKTÖR/LER

( [değerlendirmede/yorumlamada/konuşmada] Kişi/ler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Konu/kavram/olay/olgular. )


-ALGISAL EŞİKLER'DE:
ÖZEL ALICILAR ile/ve MUTLAK EŞİK ile/ve FARK EŞİĞİ



-ALIKLIK/BELÂHET değil/yerine/>< FARKINDALIK



-AMAZON ile/ve/<> GOOGLE ile/ve/<> FACEBOOK ile/ve/<> MICROSOFT ile/ve/<> APPLE ile/ve/<> ORACLE

( )


-AMELE ile FAİL



-ÂMİL KUVVET ile/ve FAİL KUVVET

( Etken. İLE/VE Etkin. )


-ANAGRAM ve/||/<> FAKTORİYEL[!]

( )


-ANAHTARLAR:
SOL ile/ve/<> DO ile/ve/<> FA

( )


-ANAHTARLAR:
SOL ile/ve/<> DO ile/ve/<> FA

( Dizenin ikinci çizgisi üzerine konulan ve çizgiye adını veren ve ince sesleri göstermeye yarayan bir anahtardır. İLE/VE/<> Portenin üzerine çizilen ve o çizgideki notaya adını veren anahtar. İLE/VE/<> Portedeki notaların, "Fa" yüksekliğinde olacağını gösteren im. )


-ANLAM ve/=/||/<> FARK



-ARAPÇA ile FARSÇA

( SİBEVEYN: Arapça dilbilgisini oluşturan kişi. )


-ARAPÇA ile/ve/||/<> FARSÇA ile/ve/||/<> TÜRKÇE

( Felsefe/bilim dili. İLE/VE/||/<> Sanat dili. İLE/VE/||/<> Eylem dili. )


-ARAPÇA ile/ve/||/<> FARSÇA ile/ve/||/<> TÜRKÇE

( Fasîh. İLE/VE/||/<> Lâtif. İLE/VE/||/<> Zarif. )


-ARTIK ile FAZLALIK



-ASIL ile/ve/<> FASIL



-AŞK:
ÇOK UZAK ile/ve/<>/< FAZLA YAKIN



-ATIK ile FAZLALIK



-ATLET[Fr.] ile/ve FANİLA[İt.]

( Kolsuz. İLE/VE Kollu. )


-AYASOFYA MİNARELERİ'NDE:
MİMAR SİNAN DÖNEMİ ile FATİH DÖNEMİ

( [müze girişi itibariyle] Sol taraftakiler. İLE Sağ taraftakiler. )


-AYILMA ile FARKINDALIK



-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Ayırt edebilme bağımlılıklardan kurtuluşa götürür. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Ayırt edebilme yeteneği sizi bağımlılıklardan kurtuluşa, tutkusuzluğa götürecektir; bu hal ise doğru davranışı, eylemi sağlayacaktır; doğru davranış ise sizi gerçek varlığınıza ulaştıran içsel köprüyü kuracaktır. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Ayırt etme ve ayrılık duygusu olmadığında, buna sevgi diyebilirsiniz. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Olgun kişi toplulukları düzenleyerek neyi birbirinden ayırması gerektiğini bilir. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Kişinin kendi için doğru olanı ayırd etmesi ve sıkı çalışması er ya da geç ödüllendirilecektir. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Kişi durumunun mükemmel olduğunun ve hatta daha da ilerleyeceğinin ayrımına varmalıdır. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Farkındalık her şeyin ötesidir - hem varlığın, hem yokluğun. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Farkına varın ki, her ne olursa, size, sizin tarafınızdan, sizin aracılığınızla olur ve siz, her ne algılarsanız, onun yaratanı, tadına varanı ve yok edenisiniz. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Önemli[öncelikli] olan, yalnızca farkındalıktır, onun içerdikleri değil. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Tam farkındalık halinde temas kurulmuştur. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Bir ilişki kurmak ve sürdürmek için, doğrudan eylemle ifade edilen sevecen bir farkındalık hali gereklidir. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Yeni ve özel bir farkındalık biçimi gerekmez. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Kişinin gönlünü görebilecek berrak içgörüye sahip olmadıkça ayırt edemezsiniz. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Kendi hakkınızdaki farkındalığınızı derinleştirin ve genişletin, o zaman tüm hayırlar ve lütûflar akacaktır. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Şimdi yapılmakta olan ayırt edebilme ve ihtirassız olma uygulaması, zamanı geldiğinde meyvesini verecektir. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Tüm gereksiniminiz, varoluşunuzun, bir sözlü beyan şeklinde değil, fakat her an mevcut bir gerçek olarak farkında olmaktır. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Varoluşunuzun farkındalığı, gerçek varlığınızı görmenizi sağlayacaktır. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Sadece var olduğunuzun farkında olun ve farkında kalın. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( Discrimination leads to detachment. )


-AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK

( In full awareness the contact is established.
Discrimination will lead to detachment; detachment will ensure right action; right action will build the inner bridge to your real being.
Awareness is beyond all - being as well as not-being.
Awareness itself is all important, not the content of it.
Deepen and broaden your awareness of yourself and all the blessings will flow.
You cannot, unless you have a clear insight into the heart of person.
Be aware that whatever happens, happens to you, by you, through you, that you are the creator, enjoyer and destroyer of all you perceive.
For establishing and maintaining relationship affectionate awareness expressed in direct action is required.
No new, or special kind of awareness is needed.
Discrimination and dispassion practised now will yield their fruits at the proper time.
All you need is to be aware of being, not as a verbal statement, but as an ever-present fact.
The awareness that you are, will open your eyes to what you are.
Just be aware that you are and remain aware. )


-AYNI ŞEYE, FARKLI ADLAR KOYMAK ya da FARKLI ŞEYLERE, AYNI ADI KOYMAK

( İkisi de, yapılmaması gerekenlerdendir. Kavramlar, durumlar, olay ve olgular arasındaki farkları ya da karıştırılmaması gerekenlerin bilinciyle gerçekleştirilebilir. )


-AYNILAŞ(TIR)MAK değil/yerine/>< FARKLILAŞ(TIR)MAK

( Rekâbet edilirse. DEĞİL/YERİNE/>< Cesâret edilirse. )


-AYNILAŞTIRMAK ile/değil/yerine/>< FARKLILIKLARIN KABULÜ



-AYNILIKLAR ile/ve/||/<> FARKLILIKLAR

( Yakınlaştırır. İLE/VE/||/<> Geliştirir. )


-AYRICALIK ile/ve/değil/yerine FARK



-AYRIM/AYRILIK = FASL-I KARİP = DIFFERENCE[İng.] = DIFFÉRENCE/DIVERSITÉ[Fr.] = DIFFERENZ/VERSCHIEDENHEIT[Alm.] = DIFFERENTIA/DIVERSITAS[Lat.] = DIAPHORA[Yun.] = DIFERENCIA[İsp.]



-AYRIŞMA/AYRILMA ile/değil/yerine FARKLILAŞMA ile/değil/yerine BİREYLEŞME

( Gölgeden çıkma. İLE Benliğinin ve ötekinin farkındalığıyla yaşayabilme. İLE Tek başına yaşayabilme, tek başına karar alabilme. )


-BÂ'İS[Ar.] ile FAKÎR[Ar.]



-BÂKÎ ile/ve/|| FÂNÎ ile/ve/|| ÂSİ ile/ve/|| ÂFİ

( Yazı. İLE/VE/|| Yaşam. İLE/VE/|| Kul. İLE/VE/|| Rab. )


-BARBUNYA ile FASULYE



-BAŞARILI OLMAK İÇİN...:
YUMUŞAK ile/ve/||/<>/> MÂKUL ile/ve/||/<>/> DERİN ile/ve/||/<>/> ile/ve/||/<>/> YETERİNCE ile/ve/||/<>/> ŞIK ile/ve/||/<>/> KORKUSUZ ile/ve/||/<>/> SABIRLA ile/ve/||/<>/> FARKLI ile/ve/||/<>/> HOŞGÖRÜLÜ ile/ve/||/<>/> DÜRÜST ile/ve/||/<>/> DÜZENLİ ile/ve/||/<>/> AKILLI

( Konuş. İLE/VE/||/<>/> Ye. İLE/VE/||/<>/> Soluk al. İLE/VE/||/<>/> Uyu. İLE/VE/||/<>/> Giyin. İLE/VE/||/<>/> Hareket et. İLE/VE/||/<>/> Çalış. İLE/VE/||/<>/> Düşün. İLE/VE/||/<>/> Davran. İLE/VE/||/<>/> Kazan. İLE/VE/||/<>/> Biriktir. İLE/VE/||/<>/> Tüket. )


-BAŞKA/LIK ile FARK(LI/LIK)



-BAŞKA ile FARKLI



-BAŞTANKARA ile FANTA

( ... İLE Mevimsi yeşil renkli bir baştankara. )


-BAZI YİYECEKLERİN:
DOKUNMASI ile/ve/değil/||/<>/< FAZLA GELMESİ



-BEN değil/yerine FAKİR



-BENZERLİKLERİN BİRARAYA GETİRİLMESİ ile/ve/<> FARKLILIKLARIN/AYRIMLARIN ÖNE ÇIKARILMASI



-BENZERLİKTE:
AYNILIK ile/ve/||/<> FARKLILIK



-BEYÂN[Ar.] ile FÂİDE[Ar.]



-BIÇAK ile FALÇETA/FALÇETE[İt.]

( ... İLE Eğri, kunduracı bıçağı. )


-BİLGİYE ERİŞİM:
GÖZLEM ve/+/||/<>/>/< SEZGİ ve/+/||/<>/>/< FARKINDALIK



-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilincin düzeyleri vardır fakat farkındalığın yoktur. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilinç, ikilik hakkındadır. Farkındalık halinde ise ikilik yoktur. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilinç, gelir ve gider, farkındalık ise değişmeksizin parlar. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilinçten farkındalığa bir geçiş olamaz, çünkü farkındalık bir bilinç şekli değildir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Devinim durumundaki bilinç, mutluluktur. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilinç, tümüyle değişimin bilincidir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilinç, hareketsiz iken varlıktır. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilinç, varlığın tümü değildir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilinç görelidir, içeriğine göredir; bilinç her zaman bir şeyle ilgili, bir şeye aittir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Yaşayan her şey bilinci korumak, sürdürmek ve genişletmek için çalışır. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilinci, bilinç parlatır. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilincinde olduğunuz şey siz değildir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilincinde olduklarınızın hiçbiri değilsiniz. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilincin ötesinde tezahür etmemiş olan yatar. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilincin ötesinde zaman ve uzay yoktur. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilincim var fakat bilincimin bilincine gereksinimim var. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilincin, bencilliğinin dürüstlüğünün ölçüsüdür. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilince ve onun içeriğine tutunmayın. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilincinizin içeriği ile büyülenmeyi bırakın. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilinçli bir varolan olarak, doğanın bir parçasısınız. Farkındalık olarak ise onun ötesindesiniz. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bir kâğıttaki bir deliğin hem kâğıtta oluşu hem de kâğıttan olmayışı gibi, en yüce hal de bilincin tam merkezinde ama yine de bilinçten ötedir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Gerçekten sahip olduğunuz şeyin bilincinde olmazsınız. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Sahip olduğunuzda artık onun bilincinde olmazsınız. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalık, bir nesnesi ve hedefi olduğunda bilinç olur. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalık, kendi başına, devinimsiz ve zamansız, burada ve şimdidir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalık, zihnin kendi ötesinde gerçeğe uzandığı noktadır. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalık hali içindeyken aradığınız, sizi hoşnut eden değil, doğru olandır. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalık halinde olgularla yüzleşirsiniz, gerçek olguları sever. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalık, zamana ilişkin değildir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalık, her zaman sizinledir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalık, bütün, değişmez, sakin ve sessizdir. Ve o tüm deneyimlerin ortak matrisi(ana kalıbı)dir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalık, tüm zamanı ve uzayı içerir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Şefkatli farkındalık iyileştirir ve yanlıştan kurtarır. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Doğayı sadece bilinç olarak görmek, farkındalıktır. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Önce farkındalığın güneşi doğmalı - ardından hepsi gelecektir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bir kalemin minicik ucu nasıl sayısız resim çizebilirse, öylece, farkındalığın boyutsuz noktası da koskoca evrenin içeriğini çizer. Siz işte o noktayı bulun ve özgür olun. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Olay hoş ya da nahoş olabilir, küçük ya da önemli olabilir, farkındalık hep aynıdır, değişmez. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Kökenlere inin, çok geçmeden, farkındalığın sizin gerçek doğanız olduğunu ve farkında olduğunuz hiçbir şeyin kendinize ait olduğunu söyleyemeyeceğinizi fark edeceksiniz. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Öz-Farkındalık içinde kendinizi öğrenirsiniz. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Öz-Farkındalık, size her adımda ne yapılması gerektiğini bildirir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Öz-farkındalık, tüm hayırların size akmasını sağlar. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Yolculuğun başlangıcında arınmaya ve yıkanmaya, berraklaşmaya gereksinim vardır, bunu da farkındalık hali sağlayabilir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilincin ötesindeki Saf Farkındalık en yüce Mürşit'tir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Kişi tanığa katılır, tanık farkındalığa, farkındalık ise saf varoluş katılır; bununla birlikte, kimlik kaybolmaz, yalnızca onun sınırlılığı kaybolur. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Gövdeyi beyin gözetir, beyni bilinç aydınlatır; bilinç farkındalığın gözetimindedir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Gövdemiz ve zihnimiz, ikisi de zamana tabilerdir; sadece farkındalık, zaman-ötesidir. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalığın ötesine geçtiğinizde birlik hali vardır. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalığınızla işe koyulun, zihninizle değil. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındayım, çünkü hiçbir şey imgelemiyorum. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( Ehl-i butlânın sözün tercih eden, âdem midir?
Âdem ol! İsterse hasm olsun bütün âlem sana
[ Bâtıl ehlinin sözünü yeğleyen, insan mıdır?
İnsan ol da isterse bütün dünya düşman olsun sana ] )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( There are levels in consciousness, but not in awareness.
Consciousness is of duality. There is no duality in awareness.
Consciousness comes and goes, awareness shines immutably.
There can be no transition from consciousness to awareness, for awareness is not a form of consciousness.
Consciousness is relative to it's content; consciousness is always of something.
Awareness is total, changeless, calm and silent. And it is the common matrix of every experience.
Awareness is not of time.
Consciousness is not the whole of being.
Awareness is always with you.
All that lives, works for protecting, perpetuating and expanding consciousness.
Beyond consciousness altogether lies the unmanifested.
Beyond consciousness where are time and space?
Like a hole in the paper is both in the paper and yet not of paper, so is the supreme state in the very centre of consciousness, and yet beyond consciousness.
Consciousness in movement is happiness.
Consciousness motionless is being.
You are nothing that you are conscious of.
The body is looked after by the brain, the brain is illumined by consciousness; awareness watches over consciousness.
Cease being fascinated by the content of your consciousness.
As a conscious self you are a part of nature. As awareness, you are beyond.
Do not hold on to consciousness and its contents.
What is really your own, you are not conscious of.
When you have it, you are no longer conscious of it.
What you are conscious of is not you.
Awareness is the point at which the mind reaches out beyond itself into reality.
In awareness you seek not what pleases, but what is true.
Awareness becomes consciousness when it has an object.
Awareness by itself is motionless and timeless, here and now.
In awareness you are facing facts and reality is fond of facts.
Awareness contains all space and time.
Compassionate awareness heals and redeems.
The sun of awareness must rise first - all else will follow.
Self-awareness tells you at every step what needs be done.
The event may be pleasant or unpleasant, minor or important, awareness is the same.
Go to the root of pure awareness and you will soon realise that awareness is your true nature and nothing you may be aware of, you can call your own.
Into self-awareness all blessings flow.
The clarification and purification needed at the very start of the journey, only awareness can give.
Pure awareness beyond consciousness is the supreme Guru.
The person merges into the witness, the witness into awareness, awareness into pure being, yet identity is not lost, only its limitations are lost.
Your body and your mind are both subject to time; only awareness is timeless.
When you go beyond awareness, there is a state of non-duality.
Put your awareness to work, not your mind.
I am aware, for I imagine nothing. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK

( İçerikle ilgilidir. İLE/VE/<> Bütünlükle ilgilidir. )


-BİLMEK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Su. İLE/VE/<> Elektrik. [Herhangi birini tercih edemezsiniz. İkisi de aynı anda olmak durumundadır.] )


-BİLMEK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Her gün, bir şey öğrenmek. İLE/VE/<> Her gün, "zihnimizdeki" bir bilginin/kaydın (daha) gitmesine, unutulmasına fırsat vermek. )


-BİLMEK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilme; olma ve sevme'nin de yanısıra gerçek doğamızın bir yansımasıdır. )


-BİLMEK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Yalnızca, eyleyenler bilir, bilenler de eyler. )


-BİLMEK ile/ve/<> FARKINDALIK

( İdrak edeceğiz ki, bilmek, sevmektir; sevmek de bilmektir. )


-BİLMEK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farkındalık, tüm zamanı ve uzayı içerir. )


-BİLMEK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Kişi, bilmediğini ayağının altına alsa, başı, göğe erer. )


-BİLMEK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bilmek, belirlemektir. )


-BİLMEK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Knowing is a reflection of your true nature along vs. being and loving.
Awareness contains all space and time. )


-BİLMEK ile FARKINDALIK



-BİLMELEKE AKIL ile BİLFİİL AKIL ile MÜSTEFÂD AKIL ile FAAL AKIL

( İBN-İ SİNÂ )


-BİLMELEKE AKIL ile BİLFİİL AKIL ile MÜSTEFÂD AKIL ile FAAL AKIL

( İBN-İ SİNÂ BU KONULARDA ÖZELLİKLE YAZMAMIŞTIR: * HİKMET-İ AMELİYE (Çünkü fıkıh'da var olarak kabul eder.) * AHLÂK-TOPLUM-SİYÂSET )


-BİRİCİK/LİK ile/ve/<> FARKLI/LIK



-BİRLİK ile/ve FARK/LAR, FURKAN

( İçte. İLE/VE Dışta. )


-BİRLİK ile/ve FARKLAR

( Birlik altında olmayanlar, ayırd edilemez. )


-BİRLİK ile/ve FARKLILIK



-BİSİKLET ve/<> FARKINDALIK



-BÖLME/BÖLÜMLEME ile/ve FARKLILAŞTIRMA



-BÜTÜNLEŞME ile/ve FARKLILAŞMA



-ÇARK ETMEK ile/değil/yerine/>< FARK ETMEK



-CELCIUS ile/=/||/<> FAHRENHEIT ile/=/||/<> KELVIN

( °C = 1 ile/=/||/<>  °C x 1.8 + 32 ile/=/||/<> °C + 273.15 )


-CELCIUS ile/=/||/<> FAHRENHEIT ile/=/||/<> KELVIN

( 100 °C ile/=/||/<> 212 °F ile/=/||/<> 373 K [Suyun kaynama noktası]

0 °C ile/=/||/<> 32 °F ile/=/||/<> 273 K [Suyun donma noktası]

-78 °C ile/=/||/<> -109 °F ile/=/||/<> 195 K [Karbondioksitin donma noktası]

-183 °C ile/=/||/<> -298 °F ile/=/||/<> 90 K [Oksijenin donma noktası]

-196 °C ile/=/||/<> -321 °F ile/=/||/<> 77 K [Azotun donma noktası]

-273 °C ile/=/||/<> -460 °F ile/=/||/<> 0 K [Mutlak sıfır noktası] )


-CELCIUS ile/=/||/<> FAHRENHEIT ile/=/||/<> KELVIN

( image )


-ÇELİŞKİLİ ile/ve/değil FARKLI



-CEMİYETÇİ BAKIŞ/ANLAYIŞ ile/ve/<> STRATEJİK BAKIŞ/ANLAYIŞ ile/ve/<> FARKLI BAKIŞ/ANLAYIŞ



-CİNS ile/ve/||/<>/> NEV/TÜR ile/ve/||/<>/> FASL ile/ve/||/<>/> HASSA ile/ve/||/<>/> ARAZ



-COMPOSITAE = FASÎLE-İ EZHÂR-I MÜREKKEBE



-ÇULSUZ ile FAKİR

( ÇUL: Giysi. İLE ... )


-DALÂLET ile FAZLA/ZİYÂDE AŞK

( Fazla aşk/tutku, kişiyi birçok hatanın eşiğinde tutar. )


-DALÂLET ile FAZLA/ZİYÂDE AŞK

( Beşerin böyle dalâletleri var, Kendi yapar, kendi tapar. )


-DEĞİŞİK/LİK ile FARKLI/LIK



-DEĞİŞMEK ile/ve/değil/||/<>/< FARKINA VARMAK



-DENKÖBEKLER/SONSAL SINIFLAMALAR/KATEGORİLER:
ARİSTOTELES'TE ile/ve/<>/> FARABÎ'DE ile/ve/<>/> KANT'TA

( * TÖZ/CEVHER
* NİCELİK/KEMMİYET
* NİTELİK/KEYFİYET
* GÖRELİLİK/İZÂFET
* MEKÂN
* ZAMAN
* KONUM
* MÜLKİYET
* FİİL
* İNFİAL

ile/ve/<>/>

* TÖZ/CEVHER [ALİ]
* GÖRELİLİK/İZÂFET
* NİCELİK/KEMMİYET [KISA]
* NİTELİK/KEYFİYET [SARIŞIN]
* ZAMAN/METÂ [BUGÜN]
* YER/EYN [ÇARŞIDA]
* DURUM/KONUM(VAZ'I) [AYAKTA DURUYOR]
* SAHİP/MÂLİK OLMA(LE) [AHMET'İN KALEMİ]
* ETKİNLİK(EN YEF'AL) [BÜKÜYOR]
* EDİLGİNLİK(EN YENFA'AL) [BÜKÜLÜYOR]

ile/ve/<>/>

* NİCELİK: BİRLİK | ÇOKLUK | TÜMEL
* NİTELİK: GERÇEKLİK | YOKSUNLUK | SINIRLILIK
* BAĞINTI: NESNE VE ÖZELLİĞİ | NEDEN VE ETKİ | TOPLULUK
* MODALİTE: OLASILIK | VARLIK | ZORUNLULUK )


-DHARMA[Sansk.] = DHAMMMA[Palice] = FA[Çince]

( 1) Evrensel Kanun.(Hakikat, öğreti, doğruluk, bir şeyin doğası.)
2) Yöntem ve yol.
3) Herhangi bir şey, fikir, nesne, kavram.
4) Buda'nın öğretisi.
5) Evreni yöneten ilke.
6) Zen yaşantısının özü.
7) Sözcüklerle iletilmesi olanaksız olan iç öğreti.
8) Sezgisel, doğrudan doğruya kavranan ve kişisel olarak deneyimlenen aydınlanmanın özü. | Adâlet, dürüstlük. )


-DİFERANSİYASYON/DİFFERENTİATION[İng.] değil/yerine/= FARKLILAŞMA



-DİFERANSİYE/DİFFERENTIATED[İng.] değil/yerine/= FARKLILAŞMIŞ



-DİVAN ŞİİRİ TÜRLERİ [DİNSEL OLMAYAN/LAR]:
BAHÂRİYE ile/ve/<> CEMREVİYE ile/ve/<> FAHRİYE ile/ve/<> IYDİYE ile/ve/<> MEDHİYE ile/ve/<> MERSİYE ile/ve/<> HİCVİYE ile/ve/<> GAZAVATNÂME ile/ve/<> SAKİNÂME ile/ve/<> HAMAMNÂME ile/ve/<> SAHİLNÂME ile/ve/<> KIYÂFETNÂME ile/ve/<> SURNÂME ile/ve/<> LÛGAZ ile/ve/<> MUAMMÂ ile/ve/<> HEZLİYÂT ile/ve/<> TARİH DÜŞÜRME ile/ve/<> ŞEHR-ENGİZ ile/ve/<> DÂRİYE

( XIII. yy.'dan, XIX. yy.'a kadar, 3182 Dîvân Şairi vardır. )


-DİVAN ŞİİRİ TÜRLERİ [DİNSEL OLMAYAN/LAR]:
BAHÂRİYE ile/ve/<> CEMREVİYE ile/ve/<> FAHRİYE ile/ve/<> IYDİYE ile/ve/<> MEDHİYE ile/ve/<> MERSİYE ile/ve/<> HİCVİYE ile/ve/<> GAZAVATNÂME ile/ve/<> SAKİNÂME ile/ve/<> HAMAMNÂME ile/ve/<> SAHİLNÂME ile/ve/<> KIYÂFETNÂME ile/ve/<> SURNÂME ile/ve/<> LÛGAZ ile/ve/<> MUAMMÂ ile/ve/<> HEZLİYÂT ile/ve/<> TARİH DÜŞÜRME ile/ve/<> ŞEHR-ENGİZ ile/ve/<> DÂRİYE

( Bahar nitelemeleriyle başlanarak birini övmek için yazılan kasîde. | Baharın gelişiyle doğanın uyanışını, değişimini, güzelleşmesini konu edinen kasîdeler. İLE/VE/<>
Bayramlar, baharlar gibi cemre vesilesiyle, dönemlerindeki önemli kişiler için yazılan şiirler. İLE/VE/<>
Bir kişinin[devletli, bir başka şair ya da şairin kendinin] övüldüğü şiirler. İLE/VE/<>
Dönem büyüklerinden birini bayramın gelişi dolayısıyla öven kasîde türü. İLE/VE/<>
Bir kişiyi [devlet ya da tasavvuf ileri gelenlerini] övmek için yazılan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Bir ölenin/vefâtın ardından duyulan acıyı anlatmak, öleni övmek için yazılan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Bir kişiyi, kurumu, toplumsal olayı, geleneği yeren/taşlayan manzum türü. [Siham-ı Kaza - Nef'î] İLE/VE/<>
Savaşları, kahramanlıkları, zaferleri anlatan manzum ya da mensur yapıtlar. [İlk gazavatnameler XV. yy.'da yazılmaya başlanmıştır] İLE/VE/<>
İçki ve içki âlemlerinin övülerek anlatıldığı manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Hamamları, hamam eğlencelerini ve hamamdaki güzelleri betimlemek üzere yazılan manzum yapıtlar. [ilki: Deli Birader - Gazalî] İLE/VE/<>
İstanbul kıyıları ile buralardaki yerlerinin anlatıldığı şiirlerin genel adı. [Fennî] İLE/VE/<>
Kişilerin karakterlerini, fiziksel görünümlerini [göz rengi, boy uzunluğu/kısalığı vb.] temel alarak açıklamaya çalışan yapıtlar. İLE/VE/<>
Sarayın mutlu günlerini [evlenme, doğum şenlikleri vb.] anlatann manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Hece vezniyle yazılmış manzum bilmece. İLE/VE/<>
Belirli kurallara göre düzenlenip çözülebilen manzum bilmece. İLE/VE/<>
Alaylı bir dille yazılmış manzum türü. [zarif bir nükte ya da güzel bir mazmun kadar kaba şakalara, taşlamalara ve sövgülere de yer verilir] İLE/VE/<>
Önem verilen bir olayın ya da bir yapının kuruluş yılını bildiren bir tümce, bir mısra ya da beyit yazmak. İLE/VE/<>
[Fars.: "Şehir karıştıran"] Bir kenti, o kentin güzelliklerini, doğal ve sosyal özelliklerini anlatan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Yeni yaptırılmış saray, köşk, yalı benzeri binalar için yazılmış kasîdeler. )


-DÜNYA ve/ TÜRKİYE ve/ İSTANBUL ve/ FATİH

( Gövde. VE Yüz. VE Göz. VE Gönül. )


-DÜŞLEM = HAYAL = FANTASY[İng.] = FANTAISIE[Fr.] = EINBILDUNG, PHANTASIE[Alm.] = PHANTASIA[Lat., Yun.] = FANTASÍA[İsp.]



-DÜŞMAN/LIK ile/değil/yerine FARKLI/LIK



-DÜŞÜNCE ile/değil/yerine FARKLARI BİRLİĞE GETİREN DÜŞÜNCE

( En ufak bir fark gördüğün müddetçe sen gerçeğe yabancısın demektir. )


-DÜŞÜNCE ile/değil/yerine FARKLARI BİRLİĞE GETİREN DÜŞÜNCE

( Kederin nedeni, farklılıklar ve ayrımlar değildir. )


-DÜŞÜNCE ile FARKLILIKLARI BİRLİĞE GETİREN DÜŞÜNCE



-DUYULAR ile/ve/<>/değil FARKINDALIK



-DÜZGÜN ADAM değil FATİHÂ'SI DÜZGÜN



-EK ile FAZLA



-EKSİK/LİK ile/değil/yerine FARKLI/LIK



-EKSİKLERİ/Nİ TAMAMLAMAK ile/ve/değil/||/<> FAZLALIKLARI/NI ATMAK



-EKSTRA/DAN ile FAZLA/DAN



-EN BÜYÜK:
YOKSUN/LUK ile/ve/<> FAKİR/LİK

( Akılsızlık. İLE/VE/<> Bilgisizlik. )


-ERDEM = FAZİLET = VIRTUE[İng.] = VERTU[Fr.] = TUGEND[Alm.] = VIRTUS[Lat.] = ARETE[Yun.] = VIRTUD[İsp.]



-EŞİT ile/ve BENZERLİK ile/ve FARK

( Benzerliklerin en üst olduğu nokta. İLE/VE Benzerliklerin ayrılmaya başladığı nokta/lar. İLE/VE Benzerliklerin en alt olduğu nokta. )


-ETKEN/ETMEN = ÂMİL = FACTOR[İng., İsp.] = FACTEUR[Fr.] = FAKTOR[Alm.]



-ETKİN = FAAL = ACTIVE[İng.] = ACTIF[Fr.] = AKTIV[Alm.] = ACTIVO[İsp.]



-ETKİNLİK = FAALİYET, FAİLİYET = ACTIVITY[İng.] = ACTIVITÉ[Fr.] = AKTIVITÄT, TÄTIGKEIT[Alm.] = ACTIVIDAD[İsp.]



-F[Ar.] ve FÂ'[Ar.]

( Osmanlı abecesinin 23. harfidir. Ebced hesabında 80 sayısının karşılığıdır. )


-FÂ[Ar.] ile FÂ[Ar.]

( Şartın yanıtı olan. İLE Atıf harfi olan. )


-FÂCİ'[Ar. çoğ. FEVÂCİ] ile FÂCİR/E[Ar. < FÜCÛR | çoğ. FECERE/FÜCCÂR]

( Kişiyi dertli eden, keder veren, acıklı. İLE Kötü huylu. | Ayyaş, sefih. | Rezil, habîs, şerîr, şakî. | Yalancı. | Bayanlara düşkün bay, baylara düşkün bayan. )


-FÂCİR ile FÂCİRE

( Kadınlara düşkün eril kişi. İLE Baylara düşkün, çapkın dişil kişi. )


-FAGOT ile/ve FAGOTTO



-FAHŞÂ'(FAHŞ/FÂHİŞ/FUHUŞ)[Ar.] ile FAHS[Ar.]

( Akıl ve mantığın kabul edemeyeceği söz ve iş. | Meşrû olmayan şehvâni haller, fuhuş, zinâ. | Verilen zekâttaki tamahkârlık. İLE Bir şeyin iç yüzünü araştırma/arama. )


-FAHTE[Fars.] ile FAHTE[Fars.]

( Makam. İLE Güvercin/üveyik. )


-FÂİL ile FÂİL

( İŞLEYEN, YAPAN, EDEN ile ETKİLİ/TE'SİRLİ )


-FÂİZ/FÂİZE[Ar. < FEVZ] ile FÂİZ[Ar. < FEVZ, çoğ. FEVÂİZ]

( İsteğine ulaşan, bir başarı kazanan, fevz bulan. İLE Ödünç verilen paraya karşı alınan kâr. | Bolluk, çokluk, taşkınlık. | Taşan, feyezan eden. )


-FÂİZ ve/||/<>/> FÂHİŞ[çoğ. FUHUŞ]



-FAKAT[Ar.] ile FAKD[Ar.] ile FAKÎD[Ar.]

( Yalnız, ancak, lâkin, ama, şu da var ki. İLE Yokluk, bulunmama. İLE Nadir bulunan.[nesne] )


-FAKR ile FAHR

( Yokluk, yoksunluk. İLE Övünç. )


-FAKR ile FAHR

( SORU ve YANIT ( [40'LAR MECLİSİ] KİM O? ve 1. MUHAMMED en RESULLULLAH 2. ABDULLAH oğlu MUHAMMED 3. el-FAKR ün FAHRİ: Yokluğum, övüncümdür. [ Allah'ın hakkı 3'tür sözü, bu deneyimden çıkmıştır.] )


-FÂLİC[Ar. < FELC] ile FÂLİC[Fars.]

( Yarım inme, gövdenin yarısına inen inme. İLE Baskın, galip, muzaffer. )


-FAMİLYA = FASÎLE = FAMILLE



-FÂNİ[Ar.] ile FANİ[Yun.]

( Ölümlü, gelip geçici, kalımsız. İLE İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti. )


-FAR[Fr. < Yun.] ile FAR[Fr.]

( Taşıtların ön bölümünde bulunan, uzağı aydınlatan güçlü ışık. İLE Süs için gözkapaklarına sürülen çeşitli renkte boya. )


-FARK ÖNCESİNDEKİ CEM ile/değil/yerine FARK SONRASINDAKİ CEM

( Zevktelerdir. İLE/DEĞİL/YERİNE Ancak, zahmette olanlar/olabilenler içindir. )


-FARK-I EVVEL ile FARK-I SÂNÎ



-FARK[Ar. çoğ. FURÛK] ile FÂRIK/A[Ar. < FARK] ile FÂRİG[Ar. < FERÂĞ]

( Ayrılık, başkalık, iki ya da daha çok şey arasındaki ayrılık. | Ayırma, ayırlma, seçilme. İLE Fark eden, ayıran. İLE Vazgeçmiş, çekilmiş. | Rahat, âsûde. | Boş, boş kalmış, işini bitirmiş, işsiz. | Bir mülkün, tasarruf, sahip olma, kullanma hakkını başkasına terk eden. )


-FARK[Ar.] ile FASL[Ar.]



-FARKETMEK ile/ve/<> FARK'I FARKETMEK



-FaRkLaR (Kılavuzu/"Sözlüğü") ile/ve/<> FARKINDALIK



-FARKLAR ile/ve/değil/> FARKLILIK

( Farkın olumlu ya da olumsuz bir yönde olması/değerlendirilmesi gerekmeden sadece fark olarak! )


-FARKLAR ile FARKLILIKLAR



-FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI ile/ve/değil/||/<> FARKLI BİR TANIM



-FARKLI OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK) ile/ve/değil/yerine FARK YARATMAK(/YARATMAYA ÇALIŞMAK)



-FARKLILIK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farklılık, sadece, farklı olmak isteğinden çıkmaz. Ancak, yaşam biçiminde (de) olursa farklılıktır. )


-FARKLILIKLAR VE ÇİRKİNLİKLER ile/yerine FARKLILIKLAR VE GÜZELLİKLER



-Fars ile FARS[Fr.]

( İran'ın güneybatısında oturan halk ya da bu halktan olan kişi. İLE İlkel, yalın güldürme öğelerinden yararlanan, kimi kez inanılırlığın sınırını aşan, güldürmeyi amaç edinen oyun. )


-FARZ-I AYN ile/ve/<> FARZ-I KİFÂYE

( Herkes için geçerli olan durumların/konuların bilinmesi gerekli/zorunlu bilgiler/ilimler. İLE/VE Bazı kişilerin bilmesi yeterli olan bilgiler/ilimler. )


-FARZ-I MAHAL değil FARZIMUHAL(OLMAYACAK ŞEY YA!)



-FARZ ile FARZ-I KİFÂYE



-FASÂHAT[Ar.] ile FAZÂHAT[Ar.]

( İyi ve açık konuşma, iyi söz söyleme becerisi, uzdillilik. İLE Alçaklık, edepsizlik. )


-FÂSİH[Ar. < FESH] ile FASÎH[Ar. çoğ. FUSAHÂ]

( İptal eden, bozan, çürüten, fesheden. İLE Güzel, düzgün ve açık konuşan, iyi söz söyleme becerisi olan. | Açık, âşikâr, sarih. )


-FÂSIK ile/ve/<> FÂCİR



-FASIL[Ar. çoğ. FUSÛL] ile FÂSIL[Ar. < FASL]

( Fasl. | Bir bestekârın aynı makamdan bestelediği iki beste. | Türk müziğinde klasik bir konser programı. İLE Ayıran, bölen, fasleden. )


-FÂSILA-YI SUGRÂ[Ar.] ile FÂSILA-YI KÜBRÂ[Ar.]

( Üç harekeli ve bir sâkin harften oluşan dört harfli sözcük.[vatanım gibi] İLE Dört harekeli ve bir sâkin harften oluşan dört harfli sözcük.[vatanımız gibi] )


-FASİLELER = FASÎLAN = FAMILLES



-FATE FAITH DESTINY



-FÂTİH[Ar. < FETH] ile FÂTİH[Ar.]

( Açan. | Anahtar. İLE Kendini açan/feth eden. )


-FÂTİHA-HÂN[Ar.] ile FÂTİHÂN[Ar.]

( Birinin ruhuna Fatiha suresi okuyan. İLE Fethedenler, fatihler. )


-FATİHÂ'YA İZNİ OLMAK ile/ve FATİHÂ'SI DÜZGÜN OLMAK



-FATÎN/E[Ar. < FITNAT] ile FÂTİN[Ar. < FİTNE]

( Zeki, akıllı, uyanık, anlayışlı, kavrayışlı. İLE Fitneci. )


-FÂTİR[Ar.] ile FATÎR[Ar.] ile FATR[Ar. çoğ. FUTUR]

( Füturlu, durgun, gevşek. | Az sıcak, ılık olan. İLE Mayasız saç ekmeği, bazlama. | Bir çeşit pasta. | Olmamış, derecesini bulmamış şey. İLE Çatlak, yarık. | Mantar. )


-FATMA ile/ve/||/<> FATMA

( [Osmanlı döneminde] [Müslümanlar için "TI" ile yazılan.] İLE/VE/||/<> Müslüman olmayanlar için "TE" ile yazılan. )


-FAVORİ[Fr.] ile FAVORİ[Fr.]/DULUK[Tr.]

( Gözde. İLE Sakal. )


-FÂYİH[Ar.] ile FÂYİHA[Ar. çoğ. FEVÂYİH]

( Kendiliğinden dağılan güzel koku. İLE Çiçek ve meyve kokusu. | Hoş kokulu nesne. )


-FAZ[Ar. < Fr. < Yun.] ile FAZZ[Ar.]

( Evre, safha. İLE Huysuz, kötü sözlü, kaba. )


-FÂZÎH/A[Ar.] ile FAZÎHA[Ar. çoğ. FAZÂYİH]

( Utanmaz, rezil. | Çirkin, fena. İLE Edepsizliği, alçaklığ gerektiren iş/şey. )


-FAZLA BİLGİ ile FAZLADAN BİLGİ



-FAZLA FAZLA ile/değil FASLA FASLA

( ... İLE/DEĞİL Yer yer. )


-FELSEFE ile FANTAZİ



-FESÂHÂT değil FASÂHÂT



-FETK[Ar.] ile FASL[Ar.]



-FEVKALADE SIKINTILI değil FAZLASIYLA SIKINTILI



-Fİ'L[Ar.] ile FATR[Ar.]



-GARİBAN ile FAKİR



-GAZÂLÎ ve FAHREDDİN RÂZİ



-GEREKSİZ ile FAZLA(DAN)



-GEYİK ile FARE/CÜCE GEYİK

( Tragulidae[cüce geyikgiller] ailesine ait bir türdür.

Henri Milne-Edwards[Fransız canlıbilimci] tarafından, 1864 yılında adlandırılmıştır. Tragulus kanchil[Lat.], Raffles tarafından, 1821 yılında Lesser Mouse-deer[fare geyiği] olarak adlandırılmıştır.

Fare geyiklerinin anavatanları, Güney Asya olup Asya'nın tamamında ve Kuzey Afrika'da da yaygın olarak görülebilmektedir. Indochina, Burma[Kra Isthmus], Brunei, Kamboçya, Çin[Güney Yunnan], Endonezya[Kalimantan, Sumatra ve çok sayıda küçük adada], Laos, Malezya[Peninsular Malezya, Sarawak] Güneydoğu Asya, Singapur, Tayland ve Vietnam genelinde yaygın olarak bulunurlar.

Güneydoğu Asya'da rastlanan, dünyanın en küçük toynaklı memeli türü olan fare geyiği, ilginç ve bir o kadar da ilgi çekici bir hayvan türüdür.

Yetişkin fare geyiklerinin yerden yüksekliği, yaklaşık 15 - 23 cm. arasında değişirken, uzunlukları 55 cm'i geçmemekle birlikte, ağırlıkları ise yaklaşık 2 - 3 kg. arasında değişmektedir. Otçul beslenen Fare geyiği, yavrularını sütle besler. Dişi Fare geyiği, 70 gün süren bir gebeliğin ardından, 8-12 yavru doğurur. Dişi fare geyiği, yavrularını üç aylık bir süre sütle besler. Yavru fare geyikleri, 5 aylık olduklarında, yavrular, tek başına bırakılır. Bu süreç sonunda, dişi fare geyiği yeniden çiftleşebilir. Bir dişi fare geyiği, yılda iki kere doğum yapabilir. Fare geyiklerinin yaşamı, ortalama 10 yıl kadardır.

Oldukça hızlı hareket edebilime özeliğine sahiplerdir. İstediklerinde ya da tehlike anında, saatte 50 km.'lik hızla koşabilirler. )


-GRADYAN/GRADIENT[İng.] değil/yerine/= FARK



-GÜÇLÜ ile/değil/yerine FARKLI



-GÜMÜŞ ile FAKFON[Fr. < İng. < Çince]

( ... İLE Bakır, nikel ve çinkodan oluşan, gümüş görünümünde bir alaşım. )


-GÜZEL ile/ve/değil/||/<>/< FARKLI



-GÜZELLİK >< FAZLALIK

( Güzellik, fazlalıklardan arınmışlıktır. )


-HABERDAR OLMAK ile/ve/<> FARKINDALIK



-HÂCET[Ar.] ile FAKR[Ar.]



-HATA ile/değil FARK

( Kişiler arasında ve kişisel özelliklerde/"eksikliklerde", hata değil, ancak fark olabilir. )


-HAVALE ile/<> EFT ile/<> SWIFT ile/<> FAST

( Hesaplararası para/fon aktarımı. İLE/<> Bankalararası, elektronik para/fon aktarımı[Electronic Funds Transfer]. İLE/<> Uluslararası Bankaların Finansal Haberleşme Kurumu[İng. Society for Worldwide Interbank Financial Telecommunication] )


-HAVALE ile/<> EFT ile/<> SWIFT ile/<> FAST

( Banka içinde. İLE/<> Bankalar arasında. İLE/<> Uluslararası bankalar arasında. )


-HAVALE ile/<> EFT ile/<> SWIFT ile/<> FAST

( [ne yazık ki] Pahalı. İLE/<> Daha pahalı. İLE/<> Çok (daha) pahalı. )


-HAVALE ile/<> EFT ile/<> SWIFT ile/<> FAST

( Hiçbirindeki ücretlendirme, uygun oranda ve âdil değil! Devletler, vatandaşlarının hakkına sahip çıkmadığı ve bireyler, sustuğu, bilinçlenip ortak tepki göstermediği sürece de bu fırsatçılar, sömürülerine ve gasplarına devam edeceklerdir ne yazık ki. Bu konuda, en sesi çıkmayıp rahatı, kârı/primleri ve çıkarları yerinde olanlar ise bilinçli ya da bilinçsiz, bankaların yönetici ve çalışanlarıdır. Bu tıkanık ve yanlış düzenin, elbet ve umarız yakın bir gelecekte düzeleceğini ümit ediyoruz ve ilgilileri, "yetkilileri" uyarıyoruz. Her birimizin tepkisiyle, katılımı ve desteğiyle tabii! )


-HAVALE ile/<> EFT ile/<> SWIFT ile/<> FAST

( [onaylanma süresi] Çok kısa sürededir. İLE/<> Daha uzun sürer. İLE/<> Daha uzun sürer. )


-HAVALE ile/<> EFT ile/<> SWIFT ile/<> FAST

( [kişisel bilgi] Daha çok. İLE/<> Daha az. İLE/<> ... )


-HAVALE ile/<> EFT ile/<> SWIFT ile/<> FAST

( 7/24 gerçekleştirilebilir. İLE/<> Sadece hata içi ve mesai saatleri içinde yapılabilir. İLE/<> ... )


-HİCRÎ ile/ve İSKENDERÎ ile/ve MİLÂDÎ ile/ve TÜRKÎ ile/ve FARSÎ/YEZDİGER ile/ve RAKAMLA ile/ve EBCED ile/ve LUĞAZ



-HİPNOZ:
FARKINDALIĞIMIZDA OLANI DIŞSALLAŞTIRMAK ve/||/<> FARKINDALIĞIMIZDA OLMAYANI İÇSELLEŞTİREBİLMEK



-HİSSETMEK ile/ve/<> FARKETMEK



-HUMUS ile/ve FAVA

( Nohuttan yapılan. İLE/VE Bakladan yapılan. )


-İÇGÖRÜ KAZANDIRMA ile/ve/||/<> FARKINDALIK



-İLAVE ÜCRET ile/ve/<> FARK ÜCRETİ ile/ve/<> MUAYENE ÜCRETİ

( İlaç ve muayene üzerinden alınan ücret. İLE/VE/<> "Otelcilik hizmetleri." İLE/VE/<> ... )


-İLGİNÇ ile/ve/değil FARKLI



-İMAM ve/||/<> FATİH

( ... VE/||/<> Sıra(saf), mihrabtaki imamın hemen arkasındaki kişiden, iki tarafa birden açılmasıyla, ikinci ve öteki sıralar da sıranın ortasındaki "Fatih" ile başlatılır ve sağlı sollu olarak devam ettirilir. )


-İMAM ve/||/<> FATİH

( ... VE/||/<> İmamın arkasında bulunan kişi. Saf tutulurken hiza alınan kişi. )


-İMAM ve/||/<> FATİH

( ... VE/||/<> Nefsini feth eden. )


-İMECE ile FASON(/FERLAKS SİSTEMİ-FRANSIZ/PUTTING-OUT SİSTEMİ)



-İNAN = İMAN = FAITH[İng.] = FOI[Fr.] = GLAUBE[Alm.] = FIDES[Lat.] = FE[İsp.]



-INDIFERANSİYE/UNDIFFERENTIATED[İng.] değil/yerine/= FARKLILAŞMAMIŞ



-İRSALİYE ile FATURA



-ÎTİDAL ve/<> FAZÎLET



-İZÂFÎ ve FÂNİ

( Eğer tüm göreceli ve geçici veriler, sonsal hedef yapılırsa, putperestlik kaçınılmazdır. )


-KÂBİL ile/ve/<> FAİL



-KABUL ETMEMEK ile/değil/yerine/< FARKINDA OLMAK



-KAFA SESİ ile/ve/||/<> FALSETTO[İt.]



-KÂFİR ile FÂSIK

( Farzlara inanmayan. İLE Farzları tembellikle yerine getirmeyen. | Allah'ın emirlerini tanımayan, sapkın, günah işleyen, fesatçı, kötülük eden. )


-KARAGÖZ OYUNUNDA:
MUHÂVERE ile/ve/<> FASIL



-KARŞI KOYMAK ile/değil/yerine FARKINDALIK



-KEŞFETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FARKETMEK



-KEŞİF ile/ve/> FARKINDALIK



-KESİNTİ ve FARKINDALIK



-KLAVYE KULLANIMI(/CISI) ile FARE KULLANIMI(/CISI)

( Üretim/üret[k]en. İLE Tüketim/tüket[k]en. )


-KOMPARTIMAN ile FAKÜLTE



-KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA ile/ve/||/<>/> FAZIL AHMET PAŞA ve MUSTAFA PAŞA

( Baba. İLE/VE/||/<>/> Oğulları. )


-KUMKAPI NİŞANCASI ile/ve FATİH NİŞANCASI ile/ve EYÜP NİŞANCASI



-KUŞ ile FAREKUŞU

( ... İLE Afrika'ya özgü bir kuş. )


-LEHİM ile BRONZ/TUNÇ ile FAKFON ile KUPRONİKEL ile PERMALLOY

( Kalay ve kurşun alaşımı. İLE Bakır ve kalay alaşımı. İLE Bakır, çinko ve nikel alaşımı. İLE Bakır ve nikel alaşımı. İLE Demir ve nikel alaşımı. )


-LEMUR ile FARE LEMURU

( ... İLE 50 gr. kadar ağırlıkları vardır. )


-LEMUR ile FARE LEMURU

( ... İLE En küçük primatlardır. )


-MAXWELL EŞİTLİKLERİNDE:
GAUSS YASASI ile/ve/||/<> GAUSS'UN MANYETİK YASASI ile/ve/||/<> FARADAY'IN TÜMEVARIM YASASI ile/ve/||/<> AMPER'İN DEVRE YASASININ DOĞRULAMASI

( )


-MAXWELL EŞİTLİKLERİNDE:
GAUSS YASASI ile/ve/||/<> GAUSS'UN MANYETİK YASASI ile/ve/||/<> FARADAY'IN TÜMEVARIM YASASI ile/ve/||/<> AMPER'İN DEVRE YASASININ DOĞRULAMASI

( E [elektrik alanı] ve B [manyetik alan] )


-MEDRESE TALEBELERİ:
DÂHİL ve/> ÂLİM ve/> FÂZIL ve/> KÂMİL



-MEKRÜMETLÜ/MEKREMETLÜ ile FAZÎLETLÜ ile SEMÂHATLÜ ile FÜTÜVVETLÜ ile MEVEDDETLÜ ile ZEHÂDETLÜ

( İlmiyede sadreyn pâyesinin resmi unvanı. İLE İlmiye sınıfına ait olanlardan, İstanbul ve Harameyn unvanını alanlara hitapta kullanılan unvan. İLE Din âlimleri arasında kazaskerlik pâyesinde bulunanlara özel resmî takma ad. İLE Askerlikte mülâzım[teğmenler] ile kol ağası ve yüzbaşılara mülkiyede, rabia ve hâmise rütbeleri taşıyan kimselere verilen unvan. İLE Rütbesi olmayan kadılara verilen unvan. İLE Şeyhlere ve din adamlarına hitâben kullanılan unvan. )


-MERDÛD[Ar.] ile FÂSİD[Ar.] ile MENHÎYYUN 'ANH[Ar.]



-MEŞK ile/ve/<> FASIL



-MESLEK YÜKSEK OKULU(MYO) ile/ve/değil/yerine/||/<>/> FAKÜLTE



-MEVCUD:
HAKİKÎ ile/ve FARAZÎ/İHTİRAÎ

( Kişiyi/zihni gerektirmez. İLE/VE Kişiyi/zihni gerektirir. )


-MEVCUD:
HAKİKÎ ile/ve FARAZÎ/İHTİRAÎ

( Muhalif değil ve fakat mutabık da değildir. İLE/VE ... )


-MEVSİM[Ar.] ile/ve/||/<> FASL[Ar.]

( Yılın dört bölümünden her biri. | Bir şeyin belirli zamanı. İLE/VE/||/<> Ayrıntı, ayırma, ayrılma. | Kesme, kesinti, bölüm. | Sonuçlandırma, halletme. | Aleyhte bulunma, birini çekiştirme. | Bir kitabın ya da tiyatro oyununun başlıca bölümlerinden her biri. | Sözcükler, düzenlemeler, tümceler arasında bağlantı edatı bulunmadan yazı yazma yöntemi. | Bir defada çalınan peşrev, şarkı vb. | Dört mevsimden biri. | Bir bestekârın, aynı makamdan bestelediği iki beste ile iki semai. | Türk müziğinde klasik bir konser programı. | İki yüzeyin birleşmesinden oluşan çizgi. | Eklem, gövdenin oynak yerleri. )


-MİRÂC = FATİHA



-MISIR ve/||/<> FASÜLYE ve/||/<> KABAK



-MÛCİBUN Bİ'Z-ZÂT ile/ve FAİL-İ MUHTAR, KÂDİR-İ MUTLAK

( Filozoflar[Hukema] için. İLE Kelâmcılar[Mütekellimin] için. )


-MÛCİBUN Bİ'Z-ZÂT ile/ve FAİL-İ MUHTAR, KÂDİR-İ MUTLAK

( Mutasavvıf için: Zâhirde Fail-i Muhtar, Kâdir-i Mutlak; Bâtında Mûcibin bi'z-Zât. )


-MÜDÂVİM ile FANATİK



-MUTEFADDIL[Ar.] ile FÂDIL[Ar.]



-NAMAZ'DA:
SÜNNET ile/ve FARZ

( Camide ya da bir topluluk arasında yanyana kılınan farzların sonrasında kılınacak olan sünnetlerde dağılınır. Bunun anlamlarından ve amaçlarından biri de, birlik ve bütünlükten, biraradalıktan oluşacak ve açığa çıkacak olan bereketin(/enerjinin/titreşimlerin) her noktaya yayılması ve yayılmış olan bereketten/titreşimlerden yararlanabilmektir. )


-NÜANS ile FARK



-ÖĞRETMEK ile/ve/<> FARK ETMEK/ETTİRMEK

( Öğretmek, başkalarına senin kadar iyi bildiklerini anımsatmaktır. )


-ÖĞRETMEK ile/ve/<> FARK ETMEK/ETTİRMEK

( EACH ONE, TEACH ONE )


-OLGU = VAKIA = FACT[İng.] = FAIT[Fr.] = FAKTUM[Alm.] = FACTUM[Lat.] = HECHO[İsp.]



-OLGUSAL/LIK ile/ve/<> FARKLI/LIK



-ONUR ve/||/<>/>/< FARKINDALIK



-ORKESTRA ile FANFAR[Fr.]

( ... İLE Üflemeli bakır çalgılardan oluşan orkestra. | Bu orkestranın çaldığı, tartımlı ve canlı parça. )


-OROSPU/LUK / KAHPE[Ar. < KAHBE] ile FÂHİŞE/LİK | KEVÂŞE

( Kısaca: Orospuluk Zihinde; Fahişelik Gövdede
Orospuluk, spekülatif düşüncelerle, çıkara yönelik, işine geldiği gibi hareket etme eğilimi(eşeysel göstergesi olmaksızın). İLE Fahişelik ise, içinde bulunduğu/bulunmuş oldukları koşullardan/olumsuzluklardan/"acziyetten" kaynaklanabilen, çok geniş/özel nedenlere dayanabilen ya da kişisel seçim/karar ile gövdenin eşeysel yönde, nesnel karşılığı için kullandırılması. )


-ORTAK/LIK ile/ve FARKLI/LIK



-ÖZDEŞ/LİK ile FARKLI/LIK



-ÖZDEŞLİK yerine FARKINDALIK

( Körlük. YERİNE ... )


-ÖZDEŞLİK yerine FARKINDALIK

( Balıklar derya içre, deryadan bihaber! )


-ÖZGÜN ile/ve/<>/|| FARKLI



-ÖZNE = FAİL, MEVZU = SUBJECT[İng.] = SUJET[Fr.] = SUBJEKT[Alm.] = SUBJECTUM[Lat.] = HYPOKEIMENON[Yun.] = SUJETO[İsp.]



-PERO ve FAÇETA[İt.]

( Armut şeklinde tek parça elmas. VE Elmasın yontulmuş her bir yüzü. )


-PORSELEN ile FAĞFUR[Fars.]

( ... İLE Çin imparatorlarına verilen san. | Çin'de yapılmış kâse, tabak, vazo gibi porselen eşya. )


-RÂZÎ ile FAHREDDİN RÂZÎ

( Hekim, filozof, simyacı. İLE Âlim, fizikçi ve müfessir. )


-RÂZÎ ile FAHREDDİN RÂZÎ

( Ebû Bekr Muhammed bin Zekeriyyâ er-Râzî [865 - 925, Rey - İran]. İLE Fahreddin er-Râzî [1150 - 05 Nisan 1210, Rey - İran] )


-REENKARNASYON:
ZENGİNLERİN ve FAKİRLERİN DİNİ



-RİSÂLE ile FAİDE



-ROPDÖŞAMBR ile/ve FAMDÖŞAMBR



-SAÇMA(LIK)LAR / SAFSATALAR ile/değil/yerine FaRkLaR

( Sözcükler: "SEN ..." / "SEN DE ..." ile başlatılan/saldırılan "tanımlar".
* Tanım/açıklama: Tartışmada, öteki kişinin söz ve hareketlerini, kendi görüşünü savunmada kanıt olarak kullanma. | "Bir savın doğruluğunun, savı geliştiren kişinin, kişiliği ile ilgisi olduğu" "savı". | Bir kişinin önerileri yerine, önerinin reddedilmesini sağlamak üzere, kişiye sövülerek yapılan saldırı.
Örnek: - "Senin müdür hakkında söylediklerini duydum. Nankör adam! Sen müdürün o kadar ekmeğini yedin!"
- "...yı şu yaptıysa doğrudur/yanlıştır."
- "...yı savunuyorsa ahlâksızın tekiymiş."
Lat./İng.: ARGUMENTUM AD HOMINEM

* Tanım/açıklama: Tepkisel indirgemecilik.
Örnek:
- ... sorununun bu hâle gelmesinin toplumsal, ekonomik, politik bir sürü nedeni var.
- "Terör örgütünü mü savunuyorsun bana?!..."
İng.: STRAW MAN

Sözcük: "ONA BAKARSAN ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Ortak özellik gösteren iki önermenin birbiriyle aynı olması ya da birbirine çok benzemesi gerektiği" "savı". ZAYIF BENZETME
Örnek: "Osmanlı İmparatorluğu da tıpkı Roma İmparatorluğu gibi parçalanmıştır."
İng.: WEAK ANALOGY

Sözcük: "HERKES ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Çoğunluğun benimsediğinin doğru olduğu" "savı".
Örnek: " 'Herkes' ona oy verdiğine göre yaptıkları da doğrudur."
Lat.: ARGUMENTUM AD POPULUM

Sözcük: "DEMEK Kİ ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Zaman içinde, önce gerçekleşen bir olgunun, onu izleyen başka bir olgunun nedeni olması gerektiği" "savı".
Örnek: "Güneş tutulmasından sonra deprem oldu. Demek ki depremin nedeni güneş tutulmasıdır."
Lat.: POST HOC ERGO PROPTER HOC

Sözcükler: "DEMEK Kİ ..." / "SONUÇTA ..." / "TEMELDE ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Tersi kanıtlanamayanın doğru olduğu" "savı".
Örnek: "UFO'ların dünyayı ziyaret etmediği yolunda hiçbir kanıt yoktur. Demek ki ediyorlar."
Lat.: ARGUMENTUM AD IGNORANTIAM

Sözcükler: "DEMEK Kİ ..." / "ZATEN ..." ile başlayan "tanımlar".
* Tanım/açıklama: "Bağlantı, ilişki ya da ortak özelliklerin, mutlaka neden-sonuç ilişkisi içinde olduğu" "savı".
Örnek: "Genç kızlar, çok çikolata yiyor. Genç kızlarda sivilce çok görülüyor. Demek ki, sivilcenin nedeni çikolatadır."
Lat.: CUM HOC ERGO PROPTER HOC

* Tanım/açıklama: "Geleneksel olanın doğru olduğu" "savı".
Örnek 1: "...'yı öldürmemiz gerekiyor. Çünkü töre böyle."
Örnek 2: "Bunca yıldır böyle yapılıyor. Demek ki doğrudur."
Lat.: ARGUMENTUM AD TRADITIO / ANTIQUITATEM

* Tanım/açıklama: "Bir tartışmanın taraflarından birinin sessiz kalmasının, sessiz kalan tarafın tartışılan konuda bilgisi olmadığını, haksız olduğunu ya da yanıldığını kabullenmesi anlamına geldiği" "savı".
Örnek: "Sükût, ikrardan gelir! Türk atasözü."
Örnek:
- Sanık, sorguda susma hakkını kullanmıştır!
- "Suçsuzsa neden sussun ki?! Kalkıp açık açık, 'Ben suçsuzum!' derdi suçlu olmasaydı!"
Lat.: ARGUMENTUM EX SILENTIO

Sözcükler: "DEMEK Kİ ..." / "BELKİ DE ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Sorunun ardında yatan varsayımların doğru olduğu" "savı". YÜKLÜ SORU
Örnek:
- Uyuşturucu kullanmaktan ne zaman vazgeçtin?
- Vazgeçmedim!
- Demek ki hâlâ kullanıyorsun?!...
- Hayır, hiç kullanmadım!
- "Ama vazgeçmediğini itiraf ettin!"
İng.: LOADED QUESTION

Sözcükler: "TEMELDE ..." / "HİÇ" / "HEP" ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: Döngüsel nedensellik. Kendi kendini "kanıtlayan" önerme.
Örnek: "O, tembeldir. Çünkü çalışmayı hiç sevmez."
Örnek: "Yalancı değilim. O nedenle, tüm söylediklerim doğrudur."
Örnek: "Sudan hafif maddeler yüzerler. Çünkü batmazlar."
Lat.: PETITIO PRINCIPII
İng.: BEGGING THE QUESTION

Sözcükler: "NASILSA ..." ile başlayan "tanımlar".
* Tanım/açıklama: "Ünlülerin/güçlülerin/zenginlerin söylediklerinin doğru ya da yoksulların söylediklerinin yanlış olduğu" "savı".
Örnek 1: "... bunu söylüyorsa doğrudur."
Örnek 2: "O beş parasızın teki! Söylediklerine kim inanır!?..."
Lat.: ARGUMENTUM AD CRUMENAM

* Tanım/açıklama: "Yoksulların söylediklerinin doğru ya da zenginlerin söylediklerinin yanlış olduğu" "savı".
Örnek: "Adamın beş parası yok ki çapkınlık yapabilsin!"
Örnek: "Adamın milyonları var. Güya eşini hiç aldatmamış!"
Lat.: ARGUMENTUM AD LAZARUM

* Tanım/açıklama: "Acınacak durumda olmanın ya da çaresizliğin, söylenilen ya da yapılanların yanlışlığına ağır bastığı" "savı".
Örnek: "Adam ayakta duramayacak denli yaşlı ve hasta. Bence geçmişte yaptıklarından sorumlu tutulmasına artık gerek kalmamalı."
Lat.: ARGUMENTUM AD MISERICORIDIAM

Sözcükler: "İLLE DE" / "TEMELDE ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Yalnızca iki seçeneğin var olduğu savı." YANLIŞ İKİLEM.
Örnek: "Ya çözümün bir parçasısındır ya da sorunun!"
İng.: BIFURCATION

Sözcükler: "ELİMDE DEĞİL ..." / "NE BİLEYİM ..." sözlerinin eklendiği "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Güç"/"zayıflık" kullanımı.
Örnek: "Ders kitaplarında yazılanlar doğrudur. Eğer yanlış dersem öğretmen beni sınıfta bırakır."
Lat.: ARGUMENTUM AD BACULUM


Az kullanılması gerekenleri ve kullanırken çok dikkat edilecekleri bil de KONUŞ!!! )


-SAÇMA(LIK)LAR / SAFSATALAR ile/değil/yerine FaRkLaR

( http://www.nku.edu/~garns/165/ppt3_2.html

http://courses.washington.edu/spcmu/334/fallacies.html )


-SAÇMA(LIK)LAR / SAFSATALAR ile/değil/yerine FaRkLaR

( Safsata Türleri )


-SADÂKAT VE BAĞLILIK ve/||/<> FARKINDALIK VE ADÂLET ve/||/<> EDEB VE HAYÂ ve/||/<> FETA VE GÖNÜL

( HZ. EBÛ-BEKİR SIDDÎK ve/||/<> HZ. ÖMER el-FÂRUK/HATTÂB ve/||/<> HZ. OSMAN ZİNNUREYN ve/||/<> HZ. İMÂM-I ALİ )


-SADÂKAT VE BAĞLILIK ve/||/<> FARKINDALIK VE ADÂLET ve/||/<> EDEB VE HAYÂ ve/||/<> FETA VE GÖNÜL

( Çocukluk. VE/||/<> Gençlik. VE/||/<> Yetişkinlik. VE/||/<> Olgunluk. )


-SAKAL ile/ve/<> FAVORİ

( Ben Affleck


Bradley Cooper


David Beckham


Denzel Washington


George Clooney


Hugh Jackman


Jake Gyllenhaal


Kit Harington


Leonardo DiCaprio


Mel Gibson


Pierce Brosnan


Robert Pattinson


Shia LaBeouf


Tom Hardy


Viggo Mortensen
)


-SAKİNLİK:
MANTIKSIZLIĞI ANLAMA ile/ve/||/<> FARKINDALIĞI ARTIRMAK



-ŞAKK[Ar.] ile FALK[Ar.]



-SANAT ile/ve/||/<> FARKLILIK



-SANATTA:
[ne] BENZEŞME ne de FARKLILIK



-SARGI ile FASKA[Lat.]

( Esnek bir maddeden yapılmış, uzun, dar ve ince şerit. | Bir elektrik makinesinde ya da aygıtında, aynı devreyi oluşturan iletkenlerin tümü. | Gövdenin bir bölümünü yerinde ya da baskı altında tutmak amacıyla uygun biçimde sarılmış şerit. İLE Kundak çocuklarının beline, zıbının üzerinden sarılan geniş sargı. )


-ŞART ile FARZ



-SEBEB ile/ve/<> VETED ile/ve/<> FÂSILA

( İp. İLE/VE/<> Kazık. İLE/VE/<> İp ile kazıkların arası.
[Çadır terimlerinden.] )


-SEBEB ile/ve/<> VETED ile/ve/<> FÂSILA

( 2 harf. İLE/VE/<> 3 harf. İLE/VE/<> 4 harf ve fazlası. )


-SECÎ ile/değil KÂFİYE ile/değil FÂSILA

( Düzyazıda. İLE Şiirde. DEĞİL Kur'an'da. )


-SECÎ ile/değil KÂFİYE ile/değil FÂSILA

( SECÎ: Düzyazı[nesir] içinde uyak{kâfiye]. Düzyazıda tümce ve tümceciklerin sonunu, kulakta aynı sesi bırakan sözcüklerle uyaklayarak süsleme sanatı. ( TESCİ': Secî yapmak. )


-SECÎ ile/değil KÂFİYE ile/değil FÂSILA

( MÜSECCA: Secî yapılarak yazılmış kitaplar. )


-SORMAK ile/ve/<> FARKINDALIK



-TAVL[Ar.] ile FAZL[Ar.]



-TECELLÎ ile/ve FÂŞ ETMEK



-TEKRAR ile/ve FAZLA/LIK



-TELESKOP ile/ve/<> FAST(Five-hundred-meter Aperture Spherical Radio Telescope)

( ... İLE/VE/<> Dünyanın en güçlü tek çanaklı radyo dedektörü. )


-TELESKOP ile/ve/<> FAST(Five-hundred-meter Aperture Spherical Radio Telescope)

( )


-TÖVBE ile/ve/değil/yerine/||/<> FARKINDALIK



-TÜP[Fr./İng. < TUBE] ile FALLOP TÜPÜ/BORUSU

( Laboratuvarlarda türlü işlerde kullanılan, bir ucu kapalı cam boru. | İçine krem, diş macunu, ilaç vb. nesneler konulan, bir ucu burgu kapaklı, plastik ya da metal boru. | Akışkan nesnelerin konulduğu, genellikle silindir biçiminde, içi boş, ağzı özel tapalı kap. İLE Döl yatağının üst köşesinden yumurtalığa kadar uzanan, yaklaşık 10 santimetre uzunluğundaki boru. )


-UCLAR ile/ve/değil/yerine FARKLAR



-UÇUK ile/ve/değil/yerine/||/<> FARKLI



-ÜSTÜN/LÜK ile/değil FARKLI/LIK



-UZAY ile FAZ UZAYI

( ... İLE Sonsuz boyutlu zaman ve nesne[nin yorumlanabilmesi]. )


-VAROLAN'IN(MEVCUDUN) DÖRT NEDENİ:
MADDÎ ile SURÎ/BİÇİMSEL(FORMEL) ile FAİL/ETKER ile GÂÎ/SONSAL



-VAROŞ ile/<> FAVELA

( Gecekondu mahallelerinde yaşayanlar. İLE/<> Rio de Janeiro - Brezilya gecekondu mahallelerinde yaşayanlar. )


-VARSAYIM = FARAZİYE = HYPOTHESIS[İng.] = HYPOTHÉSE[Fr.] = HYPOTHESE[Alm.] = SUPPOSITIO[Lat.] = HYPOTHESIS[Yun.]



-VERİ ile/ve/> BİLİ ile/ve/> BİLGİ ile/ve/> FARKINDALIK



-YALAN ile FARKLILAŞTIRMA



-YALNIZLIK:
FARKINDA OLUNMAYAN ile/değil/yerine FARKINDA OLUNAN

( Hakkında, "konuşabildiğin". İLE/DEĞİL/YERİNE Susmaktan başka çarenin olmadığı. )


-YANLIŞ = HATALI = WRONG[İng.] = FAUX[Fr.] = FALSCH[Alm.] = FALSUS[Lat.] = INJURIA[İsp.]



-YARILMA > FARKINDALIK



-YAZGICILIK = CEBRİYE = FATALISM[İng.] = FATALISME[Fr.] = FATALISMUS[Alm.]



-YAZMALARIN BOZULMASINDA:
MİKROORGANİZMALAR ve/||/<> BÖCEKLER ve/||/<> FARELER ve/||/<> NEM ve/||/<> TOZ



-YENİ/ESKİ ile/ve/değil/yerine FARKLI



-YETİ = MELEKE = FACULTY[İng.] = FACULTÉ[Fr.] = VERMÖGEN, FÄHIGKEIT[Alm.] = FACULTAS[Lat.] = FACULTAD[İsp.]



-YILDIZ PARALAKSI/IRAKLIK AÇISI ve/||/<>/> DOPPLER ETKİSİ/KAYMASI ve/||/<>/> FAUCAULT SARKACI

( 1838 ve/||/<>/> 1842 ve/||/<>/> 1851 )


-YOĞUNLAŞMA ve/||/<> FARKLILAŞMA ve/||/<> BELİRLEME



-YUNUS ile FALYANOS

( ... İLE Yunus balığının irisi. )


-ZENGİNİN YÜRÜDÜĞÜ ile/ne yazık ki FAKİRİN YÜRÜDÜĞÜ

( Sindirebilmek için. İLE/NE YAZIK Kİ Bulmak için. )


-ZEYNEB ile/ve FÂTIMA

( Salih'lerin annesi. İLE Muhammed'lerin annesi. )


-ZEYNEB ile/ve FÂTIMA

( ZEYNEP[ZEYN - EB: Babasının süsü/güzelliği.] )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, olaylarla ilgilenir, farkındalık ise zihnin kendiyle ilgilenir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, her durumu ile kendini bilmelidir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihninizi içiyle dışıyla bilmedikçe, bağımlılıklar sizi terk etmeyeceklerdir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, iki halde bulunur; su gibi ve bal gibi. Su en ufak bir sallanışta titreşir, halbuki bal ne kadar karıştırılırsa karıştırılsın, hemen hareketsizliğe döner. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Yanılsamayı yaratan zihindir ve ondan kurtulan da zihindir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihnin size yardım edeceğinden değil, fakat zihni iyi bilirseniz, onun sizi kısıtlamasından sakınabilirsiniz. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Başlangıçta önde gelenin zihin olması gerekir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin dili şekillendirir ve dil de zihne şekil verir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihnin bilgisi gerçek bilgi değildir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihne ait olan göreli olandır, onu bir "mutlak" haline getirmek hatadır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, arzudan azade ve rahat olmalıdır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Anlayan bir zihin, arzulardan ve korkulardan azâdedir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin yanlış anlar, yanlış anlama onun doğası gereğidir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin anlayamaz, çünkü zihin kavramak, tutmak ve devam ettirmek üzere eğitilmiştir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Şimdiye kadar zihni bilen olarak kabul ettiniz, fakat öyle değildir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, sizi imgelerle ve düşüncelerle tıkamakta ve onlar bellekte yara izleri bırakmaktalar. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin diye bir şey yoktur. Düşünceler vardır ve bunlardan bazıları yanlıştır. Yanlış olan düşünceleri terk edin, çünkü onlar sahtelerdir ve kendi hakkınızdaki görüşünüzü bulandırırlar. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihnin kurduğunu, zihin yıkmalıdır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Sakin bir zihin, doğru bir idrak için şarttır, ki bu da kendini-biliş için gereklidir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, karanlık ya da çalkantılıyken, kaynak fark edilmez. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, sakin olduğu zaman gerçeği yansıtır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, telaş halinde olmadığı ve endişelerden uzak olduğu zaman sessizleşir ve sessizlik içinde, genelde kolay idrak edilemeyecek kadar süptil olan bazı şeylerin işitilebilmesi olanaklaşır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, görebilmek için açık ve sessiz olmalıdır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin yatıştırıldığında ve artık iç âlemi rahatsız etmediğinde, gövde yeni bir anlam kazanır ve onun değişimi hem gerekli hem olanaklı hale gelir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin tamamen hareketsiz olduğu zaman, erir, yalnızca gerçek kalır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihninizi ya da gövdenizi değiştirebilirsiniz fakat değişmiş olan sürekli sizin dışınızda olan bir şeydir, kendiniz değil. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin ve gönül olgunluğu vazgeçilmez gerekliliktir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Durgun ya da huzursuz olan zihindir, siz değilsiniz. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Cildinizin dış tarafındaki dünya ile iç tarafındaki dünyayı birbirinden ayıran ve onları karşıt konumlara getiren sizin zihninizdir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Dünyayı projekte eden zihin onu kendi tarzında renklendirir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihni huzursuz eden arzular ve korkulardır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Sürekli düşünmek, zihninizi yıpratır ve bozar. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihninizi durmadan çalıştırmayın. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, büyük bir işçidir ve dinlenmeye gereksinimi vardır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihninizi toparlayıp güçlendirin, göreceksiniz ki düşünceleriniz ve duygularınız, sözleriniz ve eylemleriniz sizin iradeniz yönünde hizaya gireceklerdir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Onun istekleri sayısız ve sınırsızdır. Zihninizi büyük dikkatle, sebatla gözlemleyin, çünkü tutsaklığınız da özgürlüğünüzün anahtarı da onda yatar. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Elbet ki gövdenizi ve zihninizi işletin, fakat onların sizi sınırlamalarına izin vermeyin. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Tüm gereksiniminiz sakin bir uyanıklığı koruyarak kendi gerçek doğanızı araştırmaktır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Tüm yapılması gereken, Öz ile özdeşliğinin farkına varılabilmesi için zihni arındırmaktır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Tüm gereksiniminiz sadece sakin bir zihindir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihninize, tarafsızlıkla bakın, bu onu sakinleştirmeye yeter. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, aşırı meşguliyetlerden uzak tutulduğu zaman sakinleşir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Sessizlikten başka hiçbir belirli düşünce zihnin doğal hali olamaz. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihnin ötesinde tüm farklılıklar biter. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihnin ötesindesiniz fakat zihninizle bilirsiniz. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, hazır olur olmaz güneş onun içinde parlar. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihninizi yatıştırın ve arındırın, berraklaştırın, o zaman kendinizi gerçekte olduğunuz gibi göreceksiniz. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihniniz sakinleştiğinde öteki herşey gereğince ve doğru biçimde gerçekleşecektir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Kişinin kendi gerçek doğasına nüfuz etmesini engelleyen şey, zihnin zayıflığı, duygusuzluğu ve süptil olanı atlayıp sadece kaba olan üzerinde odaklanmasıdır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihninizi durdurun ve sadece OLun! )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Kendinizi her şey ve her şeyden öte olarak bilmenize engel olan, belleğe dayanan zihindir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Kendiniz olarak imgelediğiniz kişiyi, zihninizde algıladığınız dünyanın bir parçası olarak görün ve zihninize dışarıdan bakın, çünkü siz zihin değilsiniz. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Kendi zihninizi anlayın, böylece onun sizin üzerinizdeki bağlayıcılığı son bulacaktır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Öz varlığınız olmanız için zihnin ötesine geçmeniz, kendinizi bulmanız gerekir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihnin ötesine geçmek için sessiz ve sakin olmak zorundasınız. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihninizin aynasında imgeler görünür ve kaybolurlar. Ayna kalır. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihni, olması gereken yerde ve kendi işiyle meşgul tutarsanız, bu zihnin kurtuluşudur. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Yapmaya çalışacağımız şey, gerçek olanı anlamak için zihni uygun duruma getirmektir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Dünya, zihnin sadece yüzeyidir ve zihin sonsuzdur. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Düşünceler dediklerimiz, zihnin yüzeyindeki dalgacıklardır ancak. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Her şeyin sizin zihninizde olduğunu, sizin zihinden öte olduğunuzu ve gerçekten yalnız başınıza olduğunuzu ne zaman idrak ederseniz, işte o zaman her şey sizsiniz. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Bağımsız, yaratılmamış, ebedi ve değişmez ama yeni ve taze olan, zihnin ötesidir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Resim, ressamın zihninde ve resmin içinde; resim, ressamın zihnindeki resmin içindeki ressamın zihninde! )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihninizi düzene koyun, doğrultun, herşey düzelecektir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Kendinizi bilmeyi engelleyen yalnızca zihindir. )


-ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Mind is interested in what happens, while awareness is interested in the mind itself.
The mind must know itself in every mood.
What is of the mind is relative, it is a mistake to make it into an absolute.
The mind exists in two states: as water and as honey. The water vibrates at the least disturbance, while the honey, however disturbed, returns quickly to immobility.
It is the mind that creates illusion and it is the mind that gets free of it.
Not that the mind will help you, but by knowing your mind you may avoid your mind disabling you.
The mind cannot understand, for the mind is trained for grasping and holding.
For it is the mind that is primary in the beginning.
The mind shapes the language and the language shapes the mind.
To keep the mind in its own place and on its own work is the liberation of the mind.
There is no such thing as mind. There are ideas and some of them are wrong. Abandon the wrong ideas, for they are false and obstruct your vision of yourself.
When the mind is dark or turbulent, the source is not perceived.
What the mind has done the mind must undo.
The mind misunderstands, misunderstanding is its very nature.
All else will happen rightly, once your mind is quiet.
Ripeness of heart and mind is indispensable.
You took the mind for the knower, but it is just not so.
The mind clogs you up with images and ideas, which leave scars in memory.
It is the mind that is dull or restless, not you.
It is your mind that has separated the world outside your skin from the world inside and put them in opposition.
The mind that projects the world, colours it its own way.
It is desires and fears that make the mind restless.
Constant thinking makes the mind decay.
Do not keep your mind busy all the time.
Mind is the great worker and it needs rest.
Collect and strengthen your mind and you will find that your thoughts and feelings, words and actions will align themselves in the direction of your will.
You may change your mind or your body, but it is always something external to you that has changed, not yourself.
It's appetites are numberless and limitless. Watch your mind with great diligence, for there lies your bondage and also the key to freedom.
When you are not in a hurry and the mind is free from anxieties, it becomes quiet and in the silence something may be heard which is ordinarily too fine and subtle for perception.
The mind must be open and quiet to see.
When the mind has been put to rest and disturbs no longer the inner space (chidakash), the body acquires a new meaning and its transformation becomes both necessary and possible.
All you need is to keep quietly alert, enquiring into the real nature of yourself.
When it is motionless through and through, it dissolves and only reality remains.
A quiet mind is all you need.
Look at your mind dispassionately; this is enough to calm it.
When the mind is kept away from its preoccupations, it becomes quiet.
You are beyond the mind, but you know with your mind.
As soon as the mind is ready, the sun shines in it.
Calm and clarify your mind and you will know yourself as you are.
Understand your own mind and its hold on you will snap.
To go beyond the mind, you must be silent and quiet.
What prevents the insight into one's true nature is the weakness and obtuseness of the mind and its tendency to skip the subtle and focus on the gross only.
Stop your mind - and just be.
What prevents you from knowing yourself as all and beyond all, is the mind based on memory.
Just see the person you imagine yourself to be as a part of the world you perceive within your mind and look at the mind from the outside, for you are not the mind.
To be what you are, you must go beyond the mind, into your own being.
What we are trying to do here is to bring our minds into the right state for understanding what is real.
The world is but the surface of the mind and the mind is infinite.
What we call thoughts are just ripples in the mind.
What is independent, uncreated, timeless and changeless, and yet ever new and fresh, is beyond the mind.
The picture is in the mind of the painter and the painter is in the picture, which is in the mind of the painter who is in the picture!
It is your mind's attitude that determines what he is to you. )


-ZITLAR ile/değil/yerine FARKLAR

( Zıtlar vardır fakat zıtlık yoktur. )


-ZITLAR ile/değil/yerine FARKLAR

( Zıtları, birbirinden farklı ve ayrı haller olarak düşünürüz. Değillerdir. )


-ZITLAR ile/değil/yerine FARKLAR

( Zihnin ötesinde, tüm farklılıklar biter. )


-ZITLAR ile/değil/yerine FARKLAR

( Fark gözetmeyin ve ayrılmaz olanı ayırmayın. )


-ZITLAR ile/değil/yerine FARKLAR

( There are opposites, but no opposition.
You imagine that they are distinct and separate states. They are not.
Beyond the mind all distinctions cease.
Make no distinction, don't separate the inseparable. )





-FÂ[Ar.] ile FÂ[Ar.]

( Şartın yanıtı olan. İLE Atıf harfi olan. )


-FÂCİ'[Ar. çoğ. FEVÂCİ] ile FÂCİR/E[Ar. < FÜCÛR | çoğ. FECERE/FÜCCÂR]

( Kişiyi dertli eden, keder veren, acıklı. İLE Kötü huylu. | Ayyaş, sefih. | Rezil, habîs, şerîr, şakî. | Yalancı. | Bayanlara düşkün bay, baylara düşkün bayan. )


-FÂCİR ile FÂCİRE

( Kadınlara düşkün eril kişi. İLE Baylara düşkün, çapkın dişil kişi. )


-FAGOT ile/ve FAGOTTO



-FAHŞÂ'(FAHŞ/FÂHİŞ/FUHUŞ)[Ar.] ile FAHS[Ar.]

( Akıl ve mantığın kabul edemeyeceği söz ve iş. | Meşrû olmayan şehvâni haller, fuhuş, zinâ. | Verilen zekâttaki tamahkârlık. İLE Bir şeyin iç yüzünü araştırma/arama. )


-FAHTE[Fars.] ile FAHTE[Fars.]

( Makam. İLE Güvercin/üveyik. )


-FÂİL ile FÂİL

( İŞLEYEN, YAPAN, EDEN ile ETKİLİ/TE'SİRLİ )


-FÂİZ/FÂİZE[Ar. < FEVZ] ile FÂİZ[Ar. < FEVZ, çoğ. FEVÂİZ]

( İsteğine ulaşan, bir başarı kazanan, fevz bulan. İLE Ödünç verilen paraya karşı alınan kâr. | Bolluk, çokluk, taşkınlık. | Taşan, feyezan eden. )


-FÂİZ ve/||/<>/> FÂHİŞ[çoğ. FUHUŞ]



-FAKAT[Ar.] ile FAKD[Ar.] ile FAKÎD[Ar.]

( Yalnız, ancak, lâkin, ama, şu da var ki. İLE Yokluk, bulunmama. İLE Nadir bulunan.[nesne] )


-FAKR ile FAHR

( Yokluk, yoksunluk. İLE Övünç. )


-FAKR ile FAHR

( SORU ve YANIT ( [40'LAR MECLİSİ] KİM O? ve 1. MUHAMMED en RESULLULLAH 2. ABDULLAH oğlu MUHAMMED 3. el-FAKR ün FAHRİ: Yokluğum, övüncümdür. [ Allah'ın hakkı 3'tür sözü, bu deneyimden çıkmıştır.] )


-FÂLİC[Ar. < FELC] ile FÂLİC[Fars.]

( Yarım inme, gövdenin yarısına inen inme. İLE Baskın, galip, muzaffer. )


-FAMİLYA = FASÎLE = FAMILLE



-FÂNİ[Ar.] ile FANİ[Yun.]

( Ölümlü, gelip geçici, kalımsız. İLE İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti. )


-FAR[Fr. < Yun.] ile FAR[Fr.]

( Taşıtların ön bölümünde bulunan, uzağı aydınlatan güçlü ışık. İLE Süs için gözkapaklarına sürülen çeşitli renkte boya. )


-FARK ÖNCESİNDEKİ CEM ile/değil/yerine FARK SONRASINDAKİ CEM

( Zevktelerdir. İLE/DEĞİL/YERİNE Ancak, zahmette olanlar/olabilenler içindir. )


-FARK-I EVVEL ile FARK-I SÂNÎ



-FARK[Ar. çoğ. FURÛK] ile FÂRIK/A[Ar. < FARK] ile FÂRİG[Ar. < FERÂĞ]

( Ayrılık, başkalık, iki ya da daha çok şey arasındaki ayrılık. | Ayırma, ayırlma, seçilme. İLE Fark eden, ayıran. İLE Vazgeçmiş, çekilmiş. | Rahat, âsûde. | Boş, boş kalmış, işini bitirmiş, işsiz. | Bir mülkün, tasarruf, sahip olma, kullanma hakkını başkasına terk eden. )


-FARK[Ar.] ile FASL[Ar.]



-FARKETMEK ile/ve/<> FARK'I FARKETMEK



-FaRkLaR (Kılavuzu/"Sözlüğü") ile/ve/<> FARKINDALIK



-FARKLAR ile/ve/değil/> FARKLILIK

( Farkın olumlu ya da olumsuz bir yönde olması/değerlendirilmesi gerekmeden sadece fark olarak! )


-FARKLAR ile FARKLILIKLAR



-FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI ile/ve/değil/||/<> FARKLI BİR TANIM



-FARKLI OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK) ile/ve/değil/yerine FARK YARATMAK(/YARATMAYA ÇALIŞMAK)



-FARKLILIK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farklılık, sadece, farklı olmak isteğinden çıkmaz. Ancak, yaşam biçiminde (de) olursa farklılıktır. )


-FARKLILIKLAR VE ÇİRKİNLİKLER ile/yerine FARKLILIKLAR VE GÜZELLİKLER



-Fars ile FARS[Fr.]

( İran'ın güneybatısında oturan halk ya da bu halktan olan kişi. İLE İlkel, yalın güldürme öğelerinden yararlanan, kimi kez inanılırlığın sınırını aşan, güldürmeyi amaç edinen oyun. )


-FARZ-I AYN ile/ve/<> FARZ-I KİFÂYE

( Herkes için geçerli olan durumların/konuların bilinmesi gerekli/zorunlu bilgiler/ilimler. İLE/VE Bazı kişilerin bilmesi yeterli olan bilgiler/ilimler. )


-FARZ-I MAHAL değil FARZIMUHAL(OLMAYACAK ŞEY YA!)



-FARZ ile FARZ-I KİFÂYE



-FASÂHAT[Ar.] ile FAZÂHAT[Ar.]

( İyi ve açık konuşma, iyi söz söyleme becerisi, uzdillilik. İLE Alçaklık, edepsizlik. )


-FÂSİH[Ar. < FESH] ile FASÎH[Ar. çoğ. FUSAHÂ]

( İptal eden, bozan, çürüten, fesheden. İLE Güzel, düzgün ve açık konuşan, iyi söz söyleme becerisi olan. | Açık, âşikâr, sarih. )


-FÂSIK ile/ve/<> FÂCİR



-FASIL[Ar. çoğ. FUSÛL] ile FÂSIL[Ar. < FASL]

( Fasl. | Bir bestekârın aynı makamdan bestelediği iki beste. | Türk müziğinde klasik bir konser programı. İLE Ayıran, bölen, fasleden. )


-FÂSILA-YI SUGRÂ[Ar.] ile FÂSILA-YI KÜBRÂ[Ar.]

( Üç harekeli ve bir sâkin harften oluşan dört harfli sözcük.[vatanım gibi] İLE Dört harekeli ve bir sâkin harften oluşan dört harfli sözcük.[vatanımız gibi] )


-FASİLELER = FASÎLAN = FAMILLES



-FATE FAITH DESTINY



-FÂTİH[Ar. < FETH] ile FÂTİH[Ar.]

( Açan. | Anahtar. İLE Kendini açan/feth eden. )


-FÂTİHA-HÂN[Ar.] ile FÂTİHÂN[Ar.]

( Birinin ruhuna Fatiha suresi okuyan. İLE Fethedenler, fatihler. )


-FATİHÂ'YA İZNİ OLMAK ile/ve FATİHÂ'SI DÜZGÜN OLMAK



-FATÎN/E[Ar. < FITNAT] ile FÂTİN[Ar. < FİTNE]

( Zeki, akıllı, uyanık, anlayışlı, kavrayışlı. İLE Fitneci. )


-FÂTİR[Ar.] ile FATÎR[Ar.] ile FATR[Ar. çoğ. FUTUR]

( Füturlu, durgun, gevşek. | Az sıcak, ılık olan. İLE Mayasız saç ekmeği, bazlama. | Bir çeşit pasta. | Olmamış, derecesini bulmamış şey. İLE Çatlak, yarık. | Mantar. )


-FATMA ile/ve/||/<> FATMA

( [Osmanlı döneminde] [Müslümanlar için "TI" ile yazılan.] İLE/VE/||/<> Müslüman olmayanlar için "TE" ile yazılan. )


-FAVORİ[Fr.] ile FAVORİ[Fr.]/DULUK[Tr.]

( Gözde. İLE Sakal. )


-FÂYİH[Ar.] ile FÂYİHA[Ar. çoğ. FEVÂYİH]

( Kendiliğinden dağılan güzel koku. İLE Çiçek ve meyve kokusu. | Hoş kokulu nesne. )


-FAZ[Ar. < Fr. < Yun.] ile FAZZ[Ar.]

( Evre, safha. İLE Huysuz, kötü sözlü, kaba. )


-FÂZÎH/A[Ar.] ile FAZÎHA[Ar. çoğ. FAZÂYİH]

( Utanmaz, rezil. | Çirkin, fena. İLE Edepsizliği, alçaklığ gerektiren iş/şey. )


-FAZLA BİLGİ ile FAZLADAN BİLGİ



-FAZLA FAZLA ile/değil FASLA FASLA

( ... İLE/DEĞİL Yer yer. )

| FE... |

FE... ile başlayan FaRkLaR...
( 583 FaRk, 724 katkı )



-"APOLYONT KİRAZ"[< ZİRAAT 0900][NAPOLYON değil!] ile/ve/||/=/<> AKŞEHİR APOLYONTU ile/ve/||/=/<> SALİHLİ | ALLAH DİYEN ile/ve/||/=/<> DALBASTI ile/ve/||/=/<> FISFIS ile/ve/||/=/<> SCHNEIDERS SPAETKNORPEL | ZEPPELIN | NORDWUNDER ile/ve/||/=/<> FERRORIVA

( Genel ve ziraat terimi. İLE/VE/||/=/<> Afyon bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Manisa bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Malatya bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Çanakkale bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Almanya'daki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> İtalya'daki adı/türü. )


-"DARLIK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< FERAHLIK



-"FELSEFÎ KAYGI" ile/ve/değil FELSEFÎ YAKLAŞIM



-"FİLOZOFİK" değil FELSEFÎ



-"HIZIR TÜRBESİ" değil FERİDUN AHMET PAŞA TÜRBESİ(NİŞANCI)

( Eyüp'tedir. )


-"HIZIR TÜRBESİ" değil FERİDUN AHMET PAŞA TÜRBESİ(NİŞANCI)

( Türbe girişindeki yazının, "Boylu-poslu, endamlı idi. Çok hayırseverdi. Hızır gibi adamdı." olmasından dolayı "Hızır Türbesi" olarak yanlış tanımlanmaktadır. )


-"KUŞKU" ile/değil/yerine FELSEFİ KUŞKU



-"MIZMIZ/LIK ("FELSEFE")" ile/değil/yerine FELSEFE



-"ZOMBİ" ile FELSEFÎ ZOMBİ



-[ne yazık ki]
SAVAŞ DÖNEMLERİNDE:
RİTÜELLEŞMİŞ ile SINIRLAMACI OLAN ile FETİH ile MUTLAK AMACI OLAN ile SINIRI OLMAYAN



-A'LÂ[Ar.] ile FEVK[Ar.]



-ADA BALIĞI ile ALABALIK(TROUT) ile ATLANTİK KERTENKELE BALIĞI ile ATEŞ BALIĞI ile AY BALIĞI[Lat. MOLA MOLA] ile BENİ BALIĞI[Lat. CYPRINION MACROSTOMUS] ile ÇAÇA BALIĞI ile ÇUPRA BALIĞI ile DİL BALIĞI(SOLEFISH, [Lat. SOLEA VULGARIS]) ile DÜLGER BALIĞI[Lat. ZEUS FABER] ile FENERBALIĞI[LOPHIUS PISCATORIUS] ile FULYA BALIĞI[Lat. MYLIOBATIS AQUILA] ile GÜNBALIĞI[Lat. JULIS TURCICA] ile İSTAVRİT[Yun.][Lat. TRACHURUS TRACHURUS] ile KEDİ BALIĞI(CATFISH) ile KELER BALIĞI ile KILIÇ BALIĞI(CEMEL-İL-BAHR / CEMEL-ÜL-MÂ'[Ar.], SWORDFISH[İng.]) ile KIRLANGIÇ BALIĞI[Lat. TRIGLA HURUNDO] ile KIZILKANAT[Lat. SCARDINUS ERYHROPHTHALMUS] ile KÖPEK BALIĞI(SHARK) ile KUM BALIĞI[Lat. AMMODYTES] ile KUPES[Lat. BOOPS BOOPS] ile KÜÇÜK AĞIZLI LOTAK[Lat. CYPRINION KAIS] ile MERCAN BALIĞI ile OK BALIĞI ile ORKİNOS[Yun.]/TON[Lat. THUNNUS] ile ÖRDEK BALIĞI[Lat. LABRUS MIXTUS] ile PAPAZBALIĞI[Lat. CHROMIS CHROMIS] ile PEMBE, KURBAĞA AĞIZ BALIĞI ile RİNGA BALIĞI(HERRING)[Lat. CLUPEA HARENGUS] ile SANDIK BALIĞI[Lat. LACTOPHRYS TRIQUETER] ile TON BALIĞI(TUNAFISH) ile TARANGA ile TORPİLBALIĞI ile YILAN BALIĞI(İNKİLÎS[Ar.], EEL[İng.]) ile ACI BALIK ile BIYIKLI BALIK ile DİKENLİ BALIK[Lat. G. ACULEATUS] ile DUBAR[Lat. MUGIL CEPHALUS] ile ÜZGÜNBALIĞI[Lat. CALLIONYMUS LYRA]

( Dünyanın en büyük omurgasızı/yumuşakçası, mürekkep balığıdır. [Eril mürekkep balıklarının boyu 19 metreye kadar ulaşabilir.] )


-ADANMIŞ/LIK ile FEDAKÂR/LIK



-ADL[Ar.] ile FEDÂ'[Ar.]



-AĞAÇ ile FERYAL

( ... İLE Güzel, iyi görünümlü, olgunlaşmamış ağaç. | Işık saçan kadın. )


-AHLÂK:
KORKU ile/ve/<> HAK ile/ve/<> FERÂGAT ile/ve/<> AŞK



-AKLI GELİŞTİRME ile/ve/||/<>/>/< FELSEFE



-ALELÂDE[Ar.] ile FEVKALÂDE[Ar.] ile HARİKULÂDE[Ar.]

( Bayağı, sıradan; olağan, görülegelen. İLE Olağanüstü; güzel, duyulmadık, görülmedik. İLE Olağandışı, eşi görülmemiş; çok güzel, eşsiz. )


-ALLÂME ile FERİŞTAH



-ANLAMA = FEHM, İDRAK = UNDERSTANDING, COMPREHENSION[İng.] = COMPRENDRE[Fr.] = DAS VERSTEHEN, HET VERSTAAN[Alm.] = ENTENDER, COMPRENDER[İsp.] = COMPREHENSIO[Lat.] = HE DIANOIA[Yun.] = MEFHUM[Ar.] = DARK[Fars.]



-ANLAYIŞLI ile/ve/değil FEDÂKÂR



-AŞK ve/> FEDÂKARLIK



-AŞK ve FEDÂKÂRLIK



-ATEŞ ile/ve/||/<> YAZI ile/ve/||/<> FELSEFE-BİLİM ile/ve/||/<> SANAYİ

( İnsanlığın gelişimindeki/tarihindeki dört önemli eşik. )


-ATEŞ ile/ve/||/<> YAZI ile/ve/||/<> FELSEFE-BİLİM ile/ve/||/<> SANAYİ

( 70.000'lerde. İLE/VE/||/<> 3500'lerde. İLE/VE/||/<> [M.Ö. ve M.S.] 1000'lerde. İLE/VE/||/<> 1800'lerde. )


-ATOM:
FİZİK'TE ile/ve/değil FELSEFE'DE

( Bölünmüş olduğu kabul edilir. İLE/VE/DEĞİL Felsefede bölünemeyen anlamını karşılamaya devam eder. )


-ATOM:
FİZİK'TE ile/ve/değil FELSEFE'DE

( Fizikte bölündüğü düşünülen şey bölünmüştür fakat o atom değildir. En son bölünemeyendir atom. )


-BAĞNAZLIĞIN KALKMASI:
BİLİMSEL TUTUM (İLE) değil FELSEFİ ANLAYIŞ (İLE)



-BAŞARILARDA ve/||/<> FELÂKETLERDE

( Gururu yenmek. VE/||/<> Ümitsizliğe direnmek. )


-BASINÇ(LI) = PRESSURE[İng.] = PRESSION[Fr.] = DRUCK[Alm.] = PRESSIONE[İt.] = PRESIÓN[İsp.] = PRESSUS[Lat.] = HO PIESMOS[Yun.] = ZAĞD[Ar.] = FEŞÂR[Fars.] = DRUK[Felm.]



-BEKÂ ile/ve FENÂ



-BESSEHÛ[Ar.] ile FERRAKAHÛ[Ar.]



-BİLİM ile/ve/<> FELSEFE

( Şey üzerine düşünme. İLE/VE/<> Düşünme üzerine düşünme. )


-BİLİM ile/ve/<> FELSEFE

( Şeylerin/eşyanın zihinde/akılda oluşan sûreti/bilinci. İLE/VE/<> Bilincin bilinci. )


-BİLİM ile/ve/<> FELSEFE

( Dış/zahir. İLE/VE/<> İç/bâtın. )


-BİLİM ile/ve/<> FELSEFE

( Açık-seçik kavramların bilinci[< bilgisi]. )


-BİLİM ile/ve/<> FELSEFE

( Nesne, olay/olgu ya da durumlara, nesnelerle bakar. İLE/VE/<> Kavramlara, kavramlarla bakar. )


-BİLİM ile/ve/<> FELSEFE

( FELSEFE: Varolanı açıklama bilimi. )


-BİLİM ile/ve/<> FELSEFE

( Uygulayıcı. İLE/VE/<> Sorgulayıcı. )


-BİLİM ile/ve/<> FELSEFE

( Süreci araştırmak. İLE/VE/<> Başı, süreci ve sonu araştırmak. )


-BİLİM ile/ve/<> FELSEFE

( [başlangıç] Vardır. İLE/VE/||/<>/>< Yoktur. )


-BİLİM ile/ve/değil FELSEFE-BİLİM



-BİLİM ve/||/<> FELSEFE ve/||/<> DİN

( Zihnin yürüyüşü. VE/||/<> Aklın yürüyüşü. VE/||/<> Özün/ruhun yürüyüşü. )


-BİLİM ile FEN



-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( İnsan olmayan herşeyden bahseder. İLE/VE/||/<> İnsanı anlatır. İLE/VE/||/<> Kişinin varoluşunu anlatır. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Varolan. İLE/VE/||/<> Var olması gereken. İLE/VE/||/<> Hayal ettiğini/n gerçekleştir(il)me(si). )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Herhangi bir işi: Bilimsellikle başlat, sanatsallıkla destekle, felsefeyle tamamla! )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Sanatın özü, içsel bir deneyimi iletebilmek için dış formları kullanmaktır. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Sanatı olmayan millet, her zaman dilencidir. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Sanat: Mekânı/zamanı iyi kullanmak. | Görüp göstermek. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Birleştirmek/birlikte tutmak gerekiyor. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( MİFTÂHÜ'S-SAÂDE ve MİSBÂHÜ'S-SİYÂDE )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( FELSEFE: Aklı kullanma sanatı. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( The essence of art is to use the outer form to convey an inner experience. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Sanat, dekoltedir. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Sanatın yolu, sanattır. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( SANAT: Ben'in, yaratıcı gücünü keşfetmek. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Sanat, bir şeyi, başka bir şey olarak görme çabasıdır. | Başka bir şey olma olanağı tanımaktır. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Felsefe, kimsenin, itibar edip etmemesine, itibar etmeyendir/etmemektir. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Felsefe, olan ile olması gereken arasındaki kavramsal düzendir. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Felsefe, düşüncenin merdiveni ve mirâcıdır. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Felsefe, ekinin/kültürün bilincine varmaktır. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( ya, ya da[0 / I] İLE/VE/||/<> hem, hem de İLE/VE/||/<> hem, hem de | ne, ne de )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( "Öğrenilmiş sanat" olmaz! )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Felsefenin en büyük özelliği, hakikat dışındaki herşeyden uzak tutabilmesidir. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Felsefe, üçlülük üzerinedir/üzerindendir. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Felsefe, mantık bilimidir. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( FELSEFE = MUHABBET'ÜL/İSÂR'ÜL HİKMET )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( BİLİM~FELSEFE~SANAT )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( PHILO SOPHOS:
BİLGELİĞİ SEVMEK değil TANRI'YI SEVMEK )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Her şeyi kaybetmiş sayılmayız. Her şeyi gösteren müziğimizi/sanatımızı kaybetmediğimiz sürece... )


-BİLİMSEL "AKIL" ile/ve/<> FELSEFÎ "AKIL"

( Doğa ve nesneler ile/üzerinden. İLE/VE/<> Akıl ile/üzerinden. )


-BİLİMSEL ARAŞTIRMA ile/ve/<> FELSEFİ SORGULAMA



-BİLİMSEL TUTUM/DURUŞ ve/||/<> FELSEFÎ ANLAYIŞ ve/||/<> SANATSAL/ESTETİK DUYARLILIK ve/||/<> HAREKETLİ(SPORCUL) YAŞAM

( Hayret. VE/||/<> Hayranlık. VE/||/<> Aşk. VE/||/<> Coşku. )


-BİLİMSEL ile/ve FELSEFÎ

( Chronos. İLE/VE Cairos. )


-BİLMEYİ BİLMEK ile/ve/||/<> FELSEFE/SOYUTLAMA



-BİZİ/SENİ İSTEMEYENE:
SABIR GÖSTERME! ile/ve/||/<> FEDÂKÂRLIK GÖSTERME! ile/ve/||/<> SEVGİ/ANLAYIŞ GÖSTERME!

( Adı, "yüzsüzlük" olur. İLE/VE/||/<> Adı, "eziklik" olur. İLE/VE/||/<> Adı, "kişiliksizlik" olur. )


-BİZSİ YAPRAK = VARAK-I MIHSAFÎ = FEUILLE SUBULÉE



-BJT ile FET

( Ayrıntıları için burayı tıklayınız... )


-BÖBREKSİ YAPRAK = VARAK-I KİLYEVÎ = FEUILLE OBLONGUE



-BOZON/LAR ile/ve FERMİYON/LAR

( Tam spinli. İLE/VE Yarım spinli. )


-BOZON/LAR ile/ve FERMİYON/LAR

( İşlenebilirler, içine girilebilirler/nüfûz edilebilirler. İLE/VE İşlenemezler, içine girilemezler/nüfûz edilemezler. )


-BOZON/LAR ile/ve FERMİYON/LAR

( Birleşerek. İLE/VE Dışlayıcı. )


-BOZON/LAR ile/ve FERMİYON/LAR

( Glüyon.[kuvvet/alan] İLE/VE Elektron. )


-BOZON/LAR ile/ve FERMİYON/LAR

( Sürekli nicelik. İLE/VE Süreksiz nicelik. )


-BOZON/LAR ile/ve FERMİYON/LAR

( Özdeşmiş gibi davranma. İLE/VE Özdeş değilmiş gibi davranma. )


-BOZON/LAR ile/ve FERMİYON/LAR

( Korunum ilkelerinin yazım olanaksızlığı. İLE/VE Korunum ilkelerinin yazım olanaklılığı. )


-CEMÂ'AT[Ar.] ile FERÎK[Ar.]



-CEMÂ'AT[Ar.] ile FERÎK[Ar.]



-CEMÂ'AT[Ar.] ile FEVC[Ar.] ile SÜLLE[Ar.] ile ZÜMRE[Ar.] ile HİZB[Ar.]



-CESÂRET ve/||/<>/> BASİRET ve/||/<>/> FERÂSET ve/||/<>/> HAYRET ve/||/<>/> HİKMET ve/||/<>/> MERHAMET



-ÇIKAR "AHLÂKI" ile/değil/yerine FERÂGAT AHLÂKI



-ÇITÇIT ile/ve FERMUAR

( Üzerinde dikili bulundukları şeyin iki kenarını üst üste getirerek birleştirmeye yarayan, iki parçadan yapılmış metal tutturmalık. İLE Giysi, çanta vs. yerlerde kullanılan, karşılıklı dişler ve bunların üzerinde yürüyen kapatıcıdan oluşan düzenek. )


-CİZYE ile HUMUS ile FEY



-DELÎLU'L-HİTÂB[Ar.] ile FEHVA'L-HİTÂB[Ar.]



-DİL ile/ve/<> FELSEFE

( Aklın dilbilgisi. İLE/VE/<> Dilin dilbilgisi. )


-DİL ile/ve/<> FELSEFE

( STOACILIK/REVÂKİYE )


-DİLİN, FARKINDALIKLI KULLANIMI ile/ve FELSEFÎ BİLİNÇ



-DİN:
FEDÂ ve/||/<> FERÂGAT



-DIRAC AÇISI ile/ve FERMI-DIRAC İSTATİSTİĞİ ile/ve DRAKE DENKLEMİ

( Enrico Fermi )


-DOĞAÜSTÜ = FEVK-AT-TABİA = SUPERNATURAL[İng.] = SURNATUREL[Fr.] = ÜBERNATÜRLICH[Alm.]



-DÖLLENME = İLKÂH = FÉCONDATION



-DOMUZ ile FESEK

( ... İLE Yabani domuz. )


-DOMUZ ile FESEK

( Gebelik süreleri 119-130 gündür. İLE ... )


-DOMUZ ile FESEK

( Çin, yaban domuzlarının ilk olarak evcilleştirildiği yerdir. [9000 yıl önce] )


-DOMUZ ile FESEK

( Dünyada bir milyardan fazla domuz vardır. )


-DOMUZ ile FESEK

( Domuzlar, ter bezleri olmadığından dolayı terlemezler. [Güneş yanığına karşı zayıflardır, buna karşın yalıtıcı kalın bir yağ tabakasına sahiplerdir.] [Serin kalmak ve korunmak için gövdelerini saran çamurdan bir tabakaya gereksinim duyarlar.] )


-DOMUZ ile FESEK

( DOKS[Tuna Bulgarları'na ait kitâbelerde] ile ... )


-DOMUZ ile FESEK

( Domuz ile Yaban Domuzu )


-DOMUZ ile FESEK

( BOCUK ile ... )


-DÜŞÜNCE ile/ve/<> FELSEFE

( ... İLE/VE/<> Düşüncenin hesabını verebilmek. )


-DÜŞÜNCENİN, GELİŞİGÜZEL "KULLANILIŞI" ile/değil/yerine/>/>< FELSEFE



-DUYGU = HİS = FEELING, SENTIMENT, (EMOTION)[İng.] = SENTIMENT[Fr.] = GEFÜHL[Alm.] = SENTIMIENTO[İsp.]



-EDEBÎ TANIM/YAKLAŞIM ile FELSEFÎ TANIM/YAKLAŞIM



-EDEBÎ ZENGİNLİK ile/ve FELSEFÎ FAKİRLİK



-ELİPTİK YAPRAK = VARAK-I YÜBSÎ = FEUILLE ELLIPTIQUE



-ERDEM ile FEDÂKÂRLIK



-EYTİŞİM = FENN-İ MÜNAZARA, İLMİ- CEDEL, İLM-İ HİLAF Ü CEDEL = DIALECTIC[İng.] = DIALECTIQUE[Fr.] = DIALEKTIK[Alm.] = DIALEKTIKE[Yun.] = DIALECTO[İsp.]



-FAŞÂFEŞ[Fars.] ile FEŞFEŞE[Fars.]

( Atılan okun havada çıkardığı ses. İLE Hışırtı. )


-FASL[Ar.] ile FETH[Ar.]



-FASL[Ar.] ile FETK[Ar.]



-FE'S[Ar. çoğ. FÜÛS] ile FES[Ar. < FAS]

( İki yüzlü balta. İLE Şapka yerine kullanılan, kırmızı, kalın çuhadan yapılmış, tepesinde püskülü olan, silindir biçiminde başlık. )


-FEAR & ANXIETY



-FEAR vs. AVOID



-FEAR vs. PRECAUTION



-FEAR vs./and PROTECTION



-FEASIBLE vs. POSSIBLE



-FEATURE OF EARTH değil/yerine/= TOPAN



-FEATURE vs. FUTURE



-FEATURE vs. QUALITY



-feb. dur.[Lat. < FEBRE DURANTE] değil/yerine/= ATEŞ SIRASINDA, ATEŞ VARKEN



-FEBRİL/FEBRİLE[İng.] değil/yerine/= ATEŞLİ



-FECAÂT ile VEHÂMET



-FECİR değil/yerine/= TAN



-FECR (VAKTİ) ile FECR-İ KÂZİB[YALANCI FECR] ile FECR-İ SÂDIK[HAKİKİ FECR]

( Sabaha karşı, güneş doğmadan önce, ufkun gün doğusu tarafından görünen aydınlığı, tan yerinin ağarması. İLE Sabaha karşı, doğuda, amûdî biçimde görülen aydınlık. [Sahura kalkış.] İLE Şafak sökme, sabah, imsak. )


-FECR-İ ÂTÎ ile/ve/<>/> MİLLÎ EDEBİYAT

( )


-FECR-İ ÂTÎ ile/ve/<>/> MİLLÎ EDEBİYAT

( )


-FEDÂ ETMEK değil/yerine/= YOLUĞLAMAK/GÖZDEN ÇIKARMAK



-FEDÂ(KÂRLIK) ile FERÂGAT

( Sadakat. İLE Sevgi. )


-FEDÂ(KÂRLIK) ile FERÂGAT

( Mal/dan vermek. İLE "Can vermek" ve candan vermek. )


-FEDÂ(KÂRLIK) ile FERÂGAT

( Babadan gelen. İLE Anneden gelen. )


-FEDÂ ile/değil/yerine/>< ELVEDÂ

( Sevene can fedâ; sevmeyene elvedâ. )


-FEDÂ değil/yerine/= YOLUĞ



-FEDÂÎ/SERDENGEÇTİ[Ar.] ile FEDÂKÂR/FİDÂ-KÂR[Ar., Fars.]

( Evre, safha. İLE Kendini ya da kişisel çıkarlarını esirgemeyen, fedâ eden, cömert, eli açık. )


-FEDAİ değil/yerine/= YOLUĞAN



-FEDÂKÂR/LIK ile CÖMERT/LİK

( Yapayalnızken ya da birşeylerle, birileriyle çatışırken başkalarına karşı daha cömert olmalı ama birey olarak da kendine saygı duymalıdır. )


-FEDÂKÂR/LIK ile CÖMERT/LİK

( Cömert cömert derler maldan ederler, yiğit yiğit derler candan ederler. )


-FEDÂKÂR/LIK ile CÖMERT/LİK

( AKI / BÂSİK[Ar.]: Cömert. )


-FEDÂKÂRLIK:
YAPTIKLARIN ile/değil YAPMADIKLARIN

( Başkaları için. İLE/DEĞİL Kendin için. )


-FEDÂKÂRLIK ile "GERİ ADIM ATMA"



-FEDÂKÂRLIK > FERÂGAT > AŞK



-FEDÂKÂRLIK değil/yerine HAK/LAR



-FEDÂKÂRLIK ile KATLANMA



-FEDARASYON değil FEDERASYON



-FEDERASYON[Fr./İng. < FEDERATION] değil/yerine/= ÜSTBİRLİK



-FEDERASYON ile KONFEDERASYON

( Savunma ve dış politika alanında dayanışma amacıyla birden fazla devletin bir birlik devleti içinde birleşmesi. | Aynı alandaki çeşitli kuruluşları bir arada toplayan dayanışma birliği. İLE Birden fazla ülkenin genellikle dış işleri ve savunma alanlarında federasyona göre biraz daha ılımlı bir bağımlılık içinde ortak politika ve yönetim izleyip öteki alanlarda ise bölgesel yönetimlerinde serbest bulundukları devletler topluluğu. | Çeşitli ortaklıkların, daha çok sendikaların kümeleşmesi. )


-FEELING LIKE vs. BEING THAT



-FEHÂMETLÜ DEVLETLÜ ile ÜBBEHETLÜ DEVLETLÜ

( Sadrazamlara, Mısır hidivi ve yabancı prenslere, eyalet beylerine hitapta kullanılan unvan. İLE Sadrazamlık etmişlere hitapta kullanılan unvan. )


-FEHÎM[Ar. < FEHM] ile FEHM[Ar.]

( Zeki, anlayışlı, akıllı. İLE Anlama, anlayış. )


-FEHM[Ar.] ile 'İLM[Ar.]



-FEHM ile/ve AKIL ile/ve İLLET ile/ve HİKMET

( Kavram. İLE/VE Bağlam. İLE/VE Neden/içsel. İLE/VE Dışsal. )


-FEHM ile/ve FİKİR

( Tekrar vardır. İLE/VE Hareket vardır. )


-FEHM ile TEDEKKÜR ile TEFEKKUH



-FEHVÂ

( MÂNÂ, ANLAM, MEFHUM, KAVRAM )


-FEHVA'L-HİTÂB[Ar.] ile DELÎLU'L-HİTÂB[Ar.]



-FEHVÂ[Ar. çoğ. FEHÂVÎ] ile FEHVÂSINCA[Ar., Tr.]

( Anlam, mânâ, kavram, mefhum. İLE Uyarınca, sözü gereğince. )


-FEL FECRİ/FECİR değil VEL FECRİ/FECİR

( "Gözleri fel fecri okuyor." DEĞİL Gözleri vel fecri okuyor. )


-FELÂ[Ar.] ile FELÂH[Ar.] ile FELAH[Ar.]

( O halde, o zaman. İLE Kurtuluş, selâmet, onma. | Mutluluk, kutluluk. İLE Başlangıç, iptida. )


-FELÂKET değil/yerine/= YIKIM/YIKINÇ



-FELÇ/C[Ar.] değil/yerine/= İNME



-FELDİSPAT[Alm.]:
POTASYUMLU | SODYUMLU | KALSİYUMLU ile DİYABAZ[Fr. < Yun.]

( Silikatlı mineral grubu. İLE Feldispatlardan, bir plajiyoklaz ile ojitten oluşmuş, yeşil renkli bir kütle. [PLAJİYOKLAZ[Fr. < Yun.]: Dilinimleri, birbirine göre eğik durumda, kalsiyum ve sodyum içeren feldispat. | OJİT[Fr. < Yun.]: Yanardağ kütlelerinde bulunan ve feldispatla birlikte bazaltların temelini kuran, piroksen cinsinden mineral madde.] )


-FELDİSPAT[Alm.]:
POTASYUMLU | SODYUMLU | KALSİYUMLU ile DİYABAZ[Fr. < Yun.]

( En önemli, silikatlı mineral öbeği. )


-FELDİSPAT[Alm.] ile TRAKİT[Fr. TRACHYTE]

( Silikatlı mineral grubu. İLE Yanardağ kayalıkları arasında bulunan bir feldispat türü. )


-FELDİSPAT ile PLAJİYOKLAZ[Fr. < Yun.]

( ... İLE Dilinimleri bribirine göre eğik bir durumda kalsiyum ve sodyum içeren feldispat. )


-FELDİSPAT ile SANİDİN[Fr. < Yun.]

( ... İLE Volkanik kayaçlarda bulunan, ortoz feldispat türü. )


-FELEK[Pehlevice]

( Kötülük tanrısı. )


-FELLİK FELLİK (ARAMAK)



-FELSEFE ile/ve/||/<> BİLİM ile/ve/||/<> İDEOLOJİ



-FELSEFE ile İDEOLOJİ



-FELSEFE ile/ve KELÂM

( Kelâmın anlaşılmayanı kabuğu, anlaşılanı içidir. )


-FELSEFE DAĞI ile/ve/||/<> MATEMATİK ÇANTASI



-FELSEFE KONUŞMAK:
KEYFÎ değil ZORUNLULUKLA



-FELSEFE ÖĞRENMEK ile/yerine/değil FELSEFE YAPMAYI ÖĞRENMEK



-Felsefe olarak SUS!!!



-FELSEFE SİSTEMİ ile FELSEFİ DÜŞÜNCE TARZI



-FELSEFE SORUSU/SORUNU ile/değil SORU-NUN/SORUNUN FELSEFESİ



-FELSEFE TARİHİ ile/ve/değil DÜŞÜNCE TARİHİ



-FELSEFE TARİHİ ile/ve/=/||/<>/>/< TARİH FELSEFESİ



-FELSEFE YANINDA/KARŞISINDA:
[ne] KEYFİYET ne de SANAT



-FELSEFE-BİLİM TARİHİ ile/ve/||/<> ANADOLU'DA FELSEFE-BİLİM

( )


-FELSEFE:
"YAPTIRIMLARI OLAN" değil/yerine YARGILARI OLAN



-FELSEFE:
BETİMLEME > KAVRAM

( Felsefe, betimlemeden, kavrama geçiştir. )


-FELSEFE:
ZORUNLULUK ve/||/<>/> GÜVENİLİRLİK



-FELSEFE:
"ÖĞRETİ" değil ETKİNLİK



-FELSEFE:
"YAPILAN/YAPMAK" değil İNŞÂ EDİLEN/ETMEK



-FELSEFE:
"YETENEK/ZEKÂ" ile/değil ÇABA/EMEK



-FELSEFE:
"YETENEKSİZLİK KONUSU" değil YETERSİZLİK DURUMU



-FELSEFE:
AKLIN SORUNLARINA YANIT ARAMAK ve/<>/>
SORU(N)LARINA YANIT ARAMAK ve/<>/>
ETKİNLİK

( FELSEFE: Aklı kullanma sanatı. )


-FELSEFE:
DÜŞÜNCENİN ...
TARİFİ ile/ve/değil/||/<>/< TARİHİ



-FELSEFE:
DÜŞÜNME BAĞLAMI ile/ve/<> BİLGİ TÜRÜ



-FELSEFE:
DÜŞÜNMEK ve/||/<>/> BİLMEK ve/||/<>/> YAŞAMAK



-FELSEFE:
EĞİTİM ile/ve/değil/||/<>/> YETKİNLEŞTİRME



-FELSEFE:
ELEŞTİREL ile/ve/<> YARATICI ile/ve/<> ETKİN



-FELSEFE:
GEÇMİŞ/ŞİMDİ ÖYKÜSÜ değil GELECEK ÖYKÜSÜ



-FELSEFE:
İYİLİK ve/<> GÜZELLİK ve/<> DOĞRULUK



-FELSEFE:
NESNEL İDEALİZM ile/ve/||/<> ÖZNEL İDEALİZM



-FELSEFE:
NİTELİKLİ SORU, SORMA "SANATI" ile/ve/||/<>
NİTELİKLİ, SORU SORMA "SANATI"



-FELSEFE:
NİYET ve/||/<>/+ OLGU



-FELSEFE:
PHILO ve SOPHIA

( Sevgi. VE Bilgelik. [Bilgelik Sevgisi] )


-FELSEFE:
PHILO ve SOPHIA

( BİLGE değil BİLGE/LİK SEVGİSİ )


-FELSEFE:
PHILO ve SOPHIA

( Etkin. VE Edilgin. )


-FELSEFE:
UYURGEZER/LİK değil/yerine/>< GELİŞMİŞ BİLİNÇ/LİLİK



-FELSEFE:
ZEKÂYI ve/||/<>/> AKLI

( Keskinleştirmek amacıyla. VE/||/<>/> Yetkinleştirmek amacıyla. )


-FELSEFE:
ZORLAYICI değil ÇAĞIRICI



-FELSEFE'DE MÎLÂDLAR:
TEKERLEK ve YELKEN ve YAZI



-FELSEFE'DE SEZGİ ile NIETZSCHE'DE SEZGİ

( Kavramlaştırılmamış her türlü düşünce. İLE İçgüdü. )


-FELSEFE'DE:
SORUN ÇÖZMEK ile/ve ETKİNLİK/FAALİYET



-FELSEFE('NİN "KUSURU"):
ÖNCESİ var SONRASI [yok]

( Öncesinin var olup ve fakat sonrasının olmaması. )


-FELSEFE(PHILO-SOPHIA):
BİLGELİK SEVGİSİ ile/ve/||/<> SEVGİNİN BİLGELİĞİ

( )


-FELSEFE/BİLİM/SANAT'TA:
SAYGI DUY(UL)MA ile/ve/||/<>/< SAYGI UYAN(DIR)MA



-FELSEFE/KAVRAM ANSİKLOPEDİSİNDE:
ARİSTOTELES ile/ve HEGEL



-FELSEFE/PSİKOLOJİ ile/ve/||/<> AKADEMİK FELSEFE/PSİKOLOJİ



-FELSEFE ile "FELSEFE"

( Kavramsal matematik. | Anlamanın, anlaşılmasının çabası. | Biçimselleştirilmiş mantığın doruğu. İLE ... )


-FELSEFE ile "FELSEFELER"



-FELSEFE ile/ve TASAVVUF

( Akla, biçim verir. İLE/VE Nefse, biçim verir.["Akıl kârı" değildir.] )


-FELSEFE ile/ve/<> TARİH



-FELSEFE ile/ve İSTATİSTİK



-FELSEFE ile/ve MÜZİK ile/ve FİZİK



-FELSEFE ile/ve ZEN

( Zen is not about eliminating thoughts but illuminating them. )


-FELSEFE ile/ve ZEN

( ZEN KİTAPLARI

ZEN BUDİZMİ
( İLHAN GÜNGÖREN - YOL )

ZEN
( ARMAĞAN BİRGİL - OKYANUS )

ZEN YOLU / TASAVVUF YOLU
( OSHO - BHAGWAN SHREE RAJNEESH
ÇEVİRİ:SERTAÇ KARTAL - OKYANUS )

ZEN ETİ, ZEN KEMİĞİ
( PAUL REPS - ÇEV: NEVZAT ERKMEN - YOL )

LİDERLİK SANATI ZEN DERSLERİ
( THOMAS CLEARY - ÇEV: ŞEN SÜER KAYA - ANAHTAR )

ZEN YOLU VE ZEN BUDİZM'İN İLKELERİ
( ALAN WATTS - ÇEV: SENA UĞUR - )

TAOCULUK, ZEN VE BATI KÜLTÜRÜ
( ALAN WATTS - ÇEV: İLHAN GÜNGÖREN - YOL )

GÜNDELİK YAŞAMDA ZEN
( ADELHEID MEUTES, JUDITH BASSERT - ÇEV: SEDA TOKSOY - OKYANUS )

ZEN BUDİZMİ YOLU
( PROF. EUGENE HERRIGEL - BİLYAY VAKFI )

ZEN VE NEY-ZEN
( ÖMER TULGAN - YOL )

ZEN ZİHNİ BAŞLANGIÇ ZİHNİDİR
( SHUNRYU SUZUKI - ÇEV: CEM ŞEN - DHARMA )

ZEN VE OKÇULUK
( EUGEN HERRIGEL - ÇEV: O. CEMAL GÜNGÖREN - YOL )

ZEN KAÇIKLARI
( JACK KEROUAC ÇEV: NEVZAT ERKMEN - SÖZ )

ZEN VE ÇİÇEK YOLU
( GUSTIE L. HERRIGEL - ÇEV: O. CEMAL GÜNGÖREN - YOL )

ZEN VE MOTOSİKLET BAKIM SANATI
( ROBERT M. PIRSIG - ÇEV: SÜHA SERTABİBOĞLU - AYRINTI )

DOLMUŞA BİNME VE DOLMUŞTAN İNME SANATINDA ZEN
( CEM ŞEN - DHARMA )

ZEN VE YARATICI YÖNETİCİLİK
( ALBERT COW - ÇEV: AHMET FETHİ - ETİ )

ZEN VE SAVAŞ SANATLARI
( JOE HYAMS - ÇEV: CEM ŞEN - YOL )

ZEN BAHÇESİ
( MUSTAFA YILAMAZER - DOST )

İKEBANA ZEN VE ÇİÇEK YOLU
( GUSTIE L. HERRIGEL - ÇEV: CEMAL GÜNGÖREN - YOL )

KARETEDE ZEN
( C.W. NICOL - ÇEV: CEMAL GÜNGÖREN - YOL )

TAOCULUK, ZEN VE BATI KÜLTÜRÜ
( İLHAN GÜNGÖREN - YOL )

KEDİLER İÇİN ZEN
( ALFRED BIRNBAUM, RIKU KANMEI - DHARMA )

BÜYÜK ZEN DÜĞÜNÜ
( CHARLES BUKOWSKI - ÇEV: AVİ PARDO - METİS )

ZEN WISDOM
( WIZARD & GENIUS, CHEERFUL JOYS )

)


-FELSEFE ile/ve/< AMAÇ

( Amacı bilinmeyen şey, felsefeye konu olamaz. )


-FELSEFE ve/||/<> ANAHTAR KAVRAMLAR



-FELSEFE ile/ve ANLAMBİLİM(SEMANTİK)



-FELSEFE ve ANTROPOLOJİ

( Felsefe, insanı tanıma çabasıdır. )


-FELSEFE ve/||/<> AŞK ve/||/<> SANAT

( "Evet!" diyememektir. VE/||/<> "Hayır!" diyememektir. VE/||/<> Soruyu anımsayamamaktır. )


-FELSEFE ve AYRIM



-FELSEFE ile/ve BELAĞAT



-FELSEFE ile BENGİ BİLGELİK

( ... İLE HİKMET-İ HÂLİDA, CÂVİDÂN-I HIRED, PHILOSOPHIA PERENNIS )


-FELSEFE ve BİLDİRİŞİM



-FELSEFE ve/||/<> BİLGE

( Gölgelerin, renkleri olduğunu öğretir. VE/||/<> Gölgelerin renklerini görebilir. )


-FELSEFE ile/ve BİLGELİK



-FELSEFE ve/=/||/<>/>/< BÜTÜN/LÜK



-FELSEFE ile DEMAGOJİ



-FELSEFE ve/||/<> DEVLET

( Aklın/düşüncenin, gelişmişlikteki son seviyesi. VE/||/<> Kurumların/toplumun, gelişmişlikteki son seviyesi. )


-FELSEFE ile/ve/<> DİL

( Dilin dilbilgisi. İLE/VE/<> Aklın dilbilgisi. )


-FELSEFE ve DİLİN EVRENSELLEŞTİRİLMESİ



-FELSEFE ve DİN

( Kişinin [ve evrenin] sorularına aklın sınırları içinde kalarak yanıt vermeye çalışmak. VE Anlama ilişkin soruların akıl ile değil kurguyla yapılacağına yönelik yaklaşımı felsefenin soruları içinde kalarak yanıtlamaya çalışmak. )


-FELSEFE ve DİN

( GAZALİ ve KANT )


-FELSEFE ile DİSKUR



-FELSEFE ile DOKTRİN

( Her bir kişinin sürekli düşünme ve eylemde olmasını destekler. İLE Her doktrin kabul bekler. )


-FELSEFE ile/ve DURUŞ



-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Düşünce, düşünce başlar. [yere/aşağı düşünce!] )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Bir yerini/dizini incitmeyen, düşünmeye başlamaz kolay kolay. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Dilin dilbilgisi. İLE/VE/<> Aklın dilbilgisi. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Yunan ökesi/dehası. VE Roma ökesi/dehası. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Aristoteles. İLE/VE Büyük İskender. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Tekillerden, tümeli görmeye çalışmak. İLE/VE Tekilde, tümeli görmek esastır. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Felsefe, matematiğin çalışma odasını, röntgen ışığıyla yansıtmaya çalışır. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Birleştirmek/birlikte tutmak gerekiyor. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hayranlık. VE Hayret. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Zanaat. VE Teknokrasi, işçilik. VE İdeoloji. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( İdeoloji. İLE/DEĞİL/YERİNE Felsefe. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hayret. VE/<> Hayranlık. VE/<> Aşk. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet, teolojik; illet, metafizik; sebep, fizik nedenleri aramaktır. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet: Nasıl ise onu o biçimde bilmek. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet: Varolanları, nasılsa o biçimde ve tâkatı kadar bilmek. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet: Olgunlaşmayı istemek. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet: Doğada ve zamanda illetlendirmek. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet: Gizil durumda, tüm erdemleri içerir. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet Tanrısı: ENKİ )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet: İstikmal el-Nefs. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet: "En Yüksek Hikmet". Onu kazanmış olmaya(onun iktinâ'ına) "'İlm", o ilme meleke kazanmış olmaya "Felsefe". )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet'in, 36 tür tarifi! )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( FELSEFE: KAVLÎ HİKMET )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( PHIL0-SOPHOS ile/ve SOPHOS )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( el-Hikmet: ilmun bi-a'yan'il-mevcudât alâ ma hiye fi'nefs'il emr bi-kaderi takat'il-beşeriyye )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Fikir üretir. İLE/VE Tedbir üretir. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Nazarî hikmet. VE Amelî hikmet. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( ... İLE HİKMET-İ HÂLİDA, CÂVİDÂN-I HIRED, PHILOSOPHIA PERENNIS )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Genel felsefe eserlerinin adı olarak bu ad kullanılır. İLE/VE İlm-i mantık'ın başka bir adıdır. Pek çok mantık kitabı bu adı taşır. İLE/VE Abdurrahman Hazinî'nin eserinin adıdır. Eser, çekim ve cisimlerin özgül ağırlıklarından bahseder. Modern döneme kadar konuyla ilgili en önemli çalışmadır. İngilizce çevirisi de vardır. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Kişinin [ve evrenin] sorularına aklın sınırları içinde kalarak yanıt vermeye çalışmak. VE Anlama ilişkin soruların akıl ile değil kurguyla yapılacağına yönelik yaklaşımı felsefenin soruları içinde kalarak yanıtlamaya çalışmak. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( GAZALİ ve KANT )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Kişinin, kendine soru sormaya başlamasıyla devreye girer. )


-FELSEFE ile/ve EDEBİYAT

( Zihne/akla hitap/etki eder. İLE/VE Kalbe hitap/etki eder. )


-FELSEFE ile/ve EDEBİYAT

( Edebî olmayanı, kalbe hitap/etki etmez. İLE/VE Felsefî olmayanı, zihne/akla hitap/etki etmez. )


-FELSEFE ile/ve/değil/<> EROSEFE



-FELSEFE ile FANTAZİ



-FELSEFE ile/ve FELSEFE ÜZERİNE FELSEFE



-FELSEFE ile/ve/değil FELSEFE-BİLİM



-FELSEFE ile FELSEFENİN BİLGİSİ



-FELSEFE ile FELSEFÎ ÖYKÜ



-FELSEFE ile/ve/<> FİLOZOF

( Felsefe, filozofla konuşmaktır. )


-FELSEFE ile/ve GELENEK



-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( Hikmet teolojik, illet metafizik, sebep fizik nedenleri aramaktır. )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( Hikmet: Nasıl ise onu o biçimde bilmek. )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( Hikmet: Varolanların kendini nasılsa o biçimde tâkatı kadar bilmek. )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( Hikmet: Olgunlaşmayı istemek. )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( Hikmet: Doğada ve zamanda illetlendirmek. )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( Hikmet: Gizil halde, tüM erdemlerin hepsini içerir. )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( Hikmet Tanrısı: ENKİ )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( Hikmet: İstikmal el-Nefs. )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( Hikmet: "En Yüksek Hikmet". Onu kazanmış olmaya(onun iktinâ'ına) "'İlm", o ilme meleke kazanmış olmaya "Felsefe". )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( Hikmet'in, 36 tür tarifi! )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( FELSEFE: KAVLÎ HİKMET )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( PHIL0-SOPHOS ile/ve SOPHOS )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( el-Hikmet: ilmun bi-a'yan'il-mevcudât alâ ma hiye fi'nefs'il emr bi-kaderi takat'il-beşeriyye )


-FELSEFE ve/||/<>/> İDEOLOJİ ve/||/<>/> TÜZE

( Başlar. VE/||/<>/> Deneyimlenir. VE/||/<>/> Düzenlenir. )


-FELSEFE ile/ve/||/<> İNSAN



-FELSEFE ve/<> İNSAN-İNSAN İLİŞKİSİ



-FELSEFE ile İZLEM/STRATEJİ



-FELSEFE ve KİŞİSEL YÖNETİM



-FELSEFE ile/ve KÜLTÜR



-FELSEFE ile/ve KURAMSAL/TEORİK AKIL



-FELSEFE ile/değil/>< KUŞKU

( Felsefe, kuşkuyu yok eder/edendir. )


-FELSEFE ile/ve MACERA



-FELSEFE ile/ve MATEMATİK

( Tekillerden tümeli görmeye çalışmak. İLE/VE Tekilde tümeli görmek esastır. )


-FELSEFE ile/ve MATEMATİK

( Felsefe, matematiğin çalışma odasını röntgen ışığıyla yansıtmaya çalışır. )


-FELSEFE ile/ve MATEMATİK

( Kavramlarla ilgili etkinlik. İLE/VE Kavram inşâ etmek. )


-FELSEFE ile/ve METAFİZİK ile/ve MİSTİSİZM

( ... İLE/VE Metafizik sözü ilk defa Peripatos'culardan Rodos'lu Andronikos (M.Ö. I. yy.) tarafından kullanıldığı öne sürülür. İLE/VE ... )


-FELSEFE ile/ve METAFİZİK ile/ve MİSTİSİZM

( METAFİZİK: BİLGİ - VARLIK - AHLÂK )


-FELSEFE ile ÖĞRETİ



-FELSEFE ile ÖLÜ FELSEFE



-FELSEFE ve/||/<>/> ÖZBİLİNÇ



-FELSEFE = PHILOSOPHY[İng.] = PHILOSOPHIE[Fr., Alm.] = PHILOSOPHIA(PHILIA:SEVGİ, SOPHIA:BİLGELİK)[Yun.] = FILOSOFIA[İsp.]



-FELSEFE ve PSİKOLOJİ



-FELSEFE ve SANAT ve GÖRELİLİK



-FELSEFE ve/||/<> SANAT ve/||/<> KEŞİF

( Soyutlayarak[tenzih ederek]. VE/||/<> Benzeterek[teşbih ederek]. VE/||/<> Bireştirerek[tevhîd ederek]. )


-FELSEFE ve/||/<> SANAT ve/||/<> KEŞİF

( Akıl ile. VE/||/<> Hayal ile. VE/||/<> Kalp ile. )


-FELSEFE ile/ve/||/<>/< ŞAŞMA/HAYRET

( Felsefenin başlangıcı, şaşmadır/hayrettir. )


-FELSEFE ile/ve/||/<>/< ŞAŞMA/HAYRET

( )


-FELSEFE ile/ve SAVAŞ TARİHİ

( Aristoteles. İLE/VE Büyük İskender. )


-FELSEFE ve SEVGİ



-FELSEFE ile/ve ŞİİR



-FELSEFE ile/ve SOHBET



-FELSEFE ile SPEKÜLASYON



-FELSEFE ile/ve/<> SÜREÇLİ FELSEFE



-FELSEFE ve/<> TASAVVUF

( Aklın hikmetli dilidir. VE/<> Ahlâkın hikmetli dilidir. )


-FELSEFE ile TEFELSÜF



-FELSEFE ve/<> TIP ve/<> TARİH

( Tabakât Literatürü Üzerine Bir İnceleme
[ www.klasikyayinlari.com/ebooks/default.aspx?kitapid=123 ] )


-FELSEFE ile/ve/||/<> TÜMEL/LİK

( FELSEFE: Tümel anlama ve açıklama. )


-FELSEFE ve/<> TUTKU

( Kişi, felsefeyi, ancak tutkuyla yaşama katar. )


-FELSEFE ve TÜZE(HUKUK)

( Yunan ökesi/dehası. VE Roma ökesi/dehası. )


-FELSEFE ile VARLIK



-FELSEFE ile/ve/||/<> YORUMBİLİM

( Toplumu yapılandırır. İLE/VE/||/<> Bireyi yapılandırır. )


-FELSEFECİ ile/ve FİLOZOF



-FELSEFEDE UCLAR:
İNAK/DOGMA ile/>< KUŞKU



-FELSEFENİN GEÇMİŞİ ile GEÇMİŞTEKİ FELSEFE



-FELSEFESİZ ...:
BİLİM ile SANAT ile HUKUK/DİN ile YAŞAM

( Kör. İLE "Süsleme". İLE "Kural". İLE Yaşanmamış. )


-FELSEFESİZ SANAT ve FELSEFESİZ BİLİM ve FELSEFESİZ FELSEFE

( Zanaat. VE Teknokrasi, işçilik. VE İdeoloji. )


-FELSEFEYE GİRİŞ KİTAPLARI ile/ve/değil/yerine/<> FELSEFE TARİHİ KİTAPLARI



-FELSEFEYİ ANLAMAK ile/ve/||/<> FELSEFE İLE ANLAMAK



-FELSEFÎ ANLAYIŞ VE BİLİMSEL TUTUM/DURUŞ VE SANATSAL DUYARLILIK ve/< BEREKET



-Felsefî anlayışla KONUŞ!!!



-FELSEFİ DİSİPLİN ile EPİSTEMOLOJİ



-FELSEFİ GÖRÜŞ/LER ile/ve GÖRELİ FELSEFÎ GÖRÜŞ/LER



-FELSEFÎ MİT ile/ve/<> ŞİİRSEL MİT



-FELSEFİ ÖĞRETİ ile FELSEFİ SİSTEM



-FELSEFÎ SORU/SORGULAMA ile/ve/= DEĞERLENDİRME



-FELSEFÎ SÖYLEM/DİSKUR ile/ve FELSEFÎ EDİM



-FELSEFÎ SÖZLÜK ile/ve/değil/yerine FELSEFÎ ANSİKLOPEDİK SÖZLÜK



-FELSEFÎ ile/ve BİLİMSEL

( An. Cairos. İLE/VE Zaman. Chronos. )


-FELSEFÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAVRAMSAL



-FELSEFİ ile SOYUT



-FELSEFÎ ile/değil/yerine YORUMSAL



-FELSEFİ yerine YORUMSAL



-FELSEFİ değil YORUMSAL



-FEMİNİST EKOLOJİ/EKOFEMİNİZM değil/yerine/= DİŞİCİ ÇEVREBİLİM/ÇEVREDİŞİCİLİK



-FEMİNİST değil/yerine/= DİŞİCİ



-FEMİNİZM değil/yerine/= DİŞİCİLİK



-FENÂ-Fİ-LLÂH ile/ve/||/<> FENÂ-Fİ-L-AŞK

( Allah'ın varlığı içinde yok olma. İLE Aşk içinde yok olma. )


-FENÂ-YI HÂDİS ile FENÂ-YI KADÎM



-FENÂ'

( YOK OLMA, YOKLUK, GEÇİP GİTME )


-FENÂ[Ar.] ile NEFÂD[Ar.]



-FENÂ ile/ve/||/<> MAHV

( Yok olma, yokluk, geçip gitme. | Kötü, iyi olmayan, uygunsuz olan. İLE Yok etme, ortadan kaldırma, harâb etme, perişân etme, batma, bitme, yok olma. | [tas.] Kişisel/beşerî eksikliklerden/yetersizliklerden/olumsuzluklardan kurtulma durumu/hâli. )


-FENAFİŞŞEYH ile FENAFİRRESUL ile FENAFİLLÂH



-FENÂLAŞMAK değil/yerine/= KENDİNDEN GEÇMEK



-FENER ADASI ile/ve İNCİRLİ ADASI

( Pendik - Tuzla arasında kıyıya yakın olan adalar. [5 ada] )


-FENESTRASYON/FENESTRATION[İng.] değil/yerine/= PENCERELEME



-FENNEN[Ar.] ile FENNÎ[Ar.]

( Fen aracılığıyla, fen ile, fenne uygun olarak. İLE Fen ile ilgili olan. )


-FENOMEN değil/yerine/= GÖRÜNGÜ



-FENOMEN ile NUMENON/NUMENEN

( Uzay ve zaman(d)a konu olan. İLE ... )


-FENOTİP/İK/PHENOTYP/IC[İng.] değil/yerine/= DIŞ GÖRÜNÜM/SEL



-FENOTİP değil/yerine/= DIŞYAPI



-FEODAL/İZM değil/yerine/= DEREBEYCİ/LİK



-FEODAL < VIEH[Alm.][:
Mal = Davar]



-FEODALİTE değil/yerine/= DEREBEYLİK



-FER-İ TÂLÎ değil/yerine/= SÜRGÜN

( Bitkinin dibinden süren filiz. )


-FER'[Ar. çoğ. FÜRÛ] ile FERR[Ar.] ile FER[Ar.]

( Dal, budak. | Tomurcuk. | Bir aslın sonucu. | İkinci derecede önemli olan. İLE Kaçma, firâr. [KERR Ü FERR: Saldırma ve çekilme.(KELLİ-FELLİ değil KERLİ-FERLİ!)] İLE Parlaklık, aydınlık. | Zînet, süs, bezek. | Kuvvet, nüfuz, iktidar. )


-FER[Fars.] ile FER'[Ar.](çoğ. FÜRÛ, FÜRÛAT)

( Parlaklık, aydınlık. | Zînet, süs, bezek. | Kuvvet, nüfuz, iktidar. İLE Dal, budak. | Tomurcuk. | Bir aslın sonucu. | İkinci derecede önemi olan şey. | Şûbe. )


-FERÂCE ile TENNÛRE

( =KİSÂ=HIRKA=ABÂ=HULLE=BÜRDE=FERACÂ ile =KAMÎS=GÖMLEK=ENTÂRİ )


-FERÂCE ile TENNÛRE

( ... İLE Mevlevî dervişlerinin, semâ âyini sırasında giydikleri geniş eteklik. )


-FERÂĞ[Ar.] ile FERÂG[Ar.]

( Vazgeçme, bırakıp terk etme. | Bir mülkün tasarruf, sahip olma hakkını başkasına terk etme. | Dinlenme, istirahat. | Hiçbir işle meşgul olmama, rahat etme. İLE Serin rüzgâr. )


-FERÂGAT AHLÂKI ile/ve/değil/yerine ANNELİK AHLÂKI



-FERÂGAT AHLÂKI > AŞK AHLÂKI



-FERÂGAT(BEZL) ile TERK

( Canına kıymazsan, seyahat etme! )


-FERÂGAT ve DÖNÜŞÜM



-FERÂGAT değil/yerine/= ELÇEKİ



-FERÂGAT ve/> İŞTİYÂK ve/> AŞK



-FERÂGAT ile/ve/<> TESLİMİYET



-FERAH

( Kuş yavrusu. )


-FERAH FEZA (OTURMAK)



-FERAH[Ar.] ile FERÂH[Ar.]

( Gönül açıklığı, sevinç, sevinme. İLE Bol, geniş, yayvan, açık. )


-FERAH[Ar.] ile SÜRÛR[Ar.]



-FERAH/LIK değil/yerine/= İNÇ/LİK



-FERAH ile REFAH



-FERAHFEZA[Ar. + Fars.] ile FERAHNAK[Ar. + Fars.]

( Türk müziğinde, yegâh perdesinde karar kılan makamlardan biri. İLE Türk müziğinde, bir birleşik makam. )


-FERAHLAMAK değil/yerine/= İNÇLEMEK



-FERAHLATMA ve/<> KOLAY(LIK)(ÂSÂN[Fars.])



-FERAHLATMAK değil/yerine/= İNÇLETMEK



-FERÂMÛŞ[Fars.] ile FERÂMÜŞ[Fars.]

( Unutma, hatırdan çıkma. İLE Ferâmûş'un hafifletilmişi. )


-FERÂSE ile FERÂŞE/PERVÂNE[Fars.]/USKUR[< İng.]

( Kısrak. İLE Geceleri, ışığın etrafında dönen küçük kelebek. Fırıldak. | Çark. | Haberci, kılavuz. | Şems-i Tebrizi. )


-FERÂSET[< FERES] ile/ve/||/<>/> SALÂT

( 1. ile/ve/||/<>/> 2. )


-FERÂSET[Ar. < FERES(Çok hızlı giden at)] değil/yerine/= SEZGİ/SEZİ/SEZİŞ/ANLAYIŞ

( ZEKÂNIN İNCELMİŞ VE HIZLANMIŞI | EDEB'İN KALBE İNİŞİ | ANLAYIŞTA ÖNE GEÇME | ZEKÂNIN GÖVDEYİ KONTROL ALTINA ALMIŞ ŞEKLİ. (AKIL-ZEKÂ-FERASET) [AYNI ŞEYİN DEĞİŞİK MERTEBELERDE ALDIĞI ADLAR] )


-FERÂSET/FİRÂSET[Ar.] ile FERÂŞET[Ar.]

( Anlayışlılık, çabuk seziş. | Binicilik, at yetiştirme bilgisi. | Yiğitlik, mertlik. İLE Kâbe süpürücüsünün hizmeti. )


-FERÂSET ile/ve ÂGÂH ile/ve ZİKİR

( Gözün uyanıklığı. İLE/VE Kulağın uyanıklığı. İLE/VE Kalbin uyanıklığı. )


-FERC[Ar. çoğ. FÜRÛC] ile FEREC[Ar.]

( Aralık, yarık, çatlak. | Dişilik örgeni, avret, utyeri, edep yeri. İLE Gam, tasa ve sıkıntıdan kurtulma. Kederden, darlıktan sonra gelen sevinç, teselli. | Zafer. )


-FERDÂ[Fars.] ile FERDÂSI[Fars.]



-FERDA[Fars.] ile FERDE

( Gelecek zaman, yarın. İLE Küçük denk, top. )


-FERDÎ HİKMET[Ar.] değil/yerine/= BİREYSEL BİLGELİK/AYDINLANMA/UYANIŞ/ARINMA



-FERDİ TAYFUR ile FERDİ TAYFUR

( 1904 - 21 Mart 1958 İLE 15 Kasım 1945 - )


-FERDİ TAYFUR ile FERDİ TAYFUR

( Selenlendirme sanatçısı. İLE Yorumcu. )


-FERDÎ değil/yerine/= BİREYSEL/KİŞİSEL



-FERDINAND DE SAUSSURE



-FERDİYET-İ SELÂSE:
ZÂT ve/||/<>/> İHTİYÂR/İRÂDE ve/||/<>/> SÖZ/EYLEM



-FERES[Ar. çoğ. EFRÂS] ile FERES[Ar.]

( At, beygir. İLE Oyun. | [satrançta] at. )


-FERFECİ



-FERFORJE[Fr. < FER FORGÉ] değil/yerine/= DÖKME DEMIR

( Kapılara, pencerelere ya da evlerin iç bölümlerine süsleme amacıyla yapılıp takılan dövme demir. )


-FERHÂL[Fars.]

( Kıvırcık ve dolaşık olmayan uzun saç. )


-FERHAT[Ar.] ile FERHÂD[Ar.]

( Sevinç, neşe. İLE Ferhâd ve Şîrîn adıyla ünlü olan eski bir öykünün erkek kahramanı olup Şîrîn'in âşıkıdır. )


-FERÎD[Ar. < FERD] ile FERÎD[Fars.]

( Tek, eşsiz, eşi olmayan. Tasım/kıyas kabul etmez, ölçüsüz. Üstün. İLE Avcı kuş. | Donmuş, katılaşmış şey. )


-FERÎD/E[Ar.] ile FERÎDE[Ar.]

( Tek, eşsiz, eşi olmayan. Tasım/kıyas kabul etmez, ölçüsüz. Üstün. İLE Kendi oyuyla hareket eden, kibirli, gururlu. )


-FERİH[Ar.] ile SÜRÛR

( Çok sevinçli, neşeli. İLE Neşe. )


-FERÎK[Ar.] ile FERÎK[Ar.]

( Askerî kolordu komutanı, korgeneral[birinci ferîk], tümgeneral[ikinci ferîk]. | İnsan topluluğu, cemâat. İLE Buğday tanesinin olgunu, öğütülecek duruma gelmişi. )


-FERİK[Fars.] ile FERİK[Ar.]

( Hayvanların, civcivlikten çıkmış yavruları. | Gevrek bir elma türü. İLE Tümgeneral ya da Korgeneral. )


-FERİK[Fars.] ile PALAZ

( Hayvanların, civcivlikten çıkmış yavruları. İLE Kaz, ördek, güvercin gibi bazı kuş yavrularının, civcivlikten sonraki durumu. )


-FERÎKAN["ka" uzun okunur] ile FERÎKAYN[Ar.]

( Topluluklar. İLE İki askerî fırka, iki taraf. )


-FERİSİLER ile SADDUKİLER ile ESSENİLER

( Ferisiler, Tanrı'ya inanır, ruhları, melekleri ve peygamberleri kabul eder ve peygamberlerin gösterdiği yolda yaşamayı, şeriatı savunurdu. Saddukiler, Tanrı'ya inanır, ancak, melekleri kabul etmez, peygamberlere ayrıcalık tanımaz, ruhlara ve ölümden sonra yaşama inanmazdı. Esseniler, ezoterik olanlardı. Yerleşim bölgelerinin uzağında özel tapınaklarda mistik deneyimlerle uğraşırdı. Bunlar daha çok Lut Gölü ve Mısır İskenderiyesi civarında örgütlenmişti. İsa'nın, Esseniler'den olduğu ileri sürülmektedir. )


-FERİŞTAH[Fars. < FİRİŞTE] değil/yerine/= UZMAN / EN YETKİLİ



-FERİT PAŞA ile DAMAT FERİT PAŞA



-FERİYE SARAYLARI

( Feriye ve Kabataş Erkek Lisesi. [Beşiktaş - Ortaköy arasındadır.] )


-FERKADÂN[Ar.]

( Kuzey kutbuna yakın iki yıldızın adı. )


-FERMÂ[Fars.] ile FERMÂN[Fars.]

( Buyuran, emreden, âmir. | Süren. İLE Buyruk, emir. | Padişah tarafından verilen yazılı emir, berat, buyrultu. )


-FERMAN[Fars.] ile/ve/||/<> TEVKİ[Ar.]

( ... İLE/VE/||/<> Sultan fermanlarına çekilen tuğra. | Bu tuğrayı taşıyan ferman. )


-FERMAN[Fars.] değil/yerine/= YARLIK/BUYRUK



-FERMAN ile/ve FETVÂ



-FERMAN ile/değil MENŞÛR

( ... İLE/DEĞİL Vezirlik ya da mareşallik rütbesi için çıkarılan ferman. )


-FERMAN ile/değil MENŞÛR

( ... İLE/DEĞİL Vezirlik ya da mareşallik rütbesi için çıkarılan ferman. )


-FERMAN ile/ve/değil TOMAR



-FERMANTASYON[Fr.]/TAHAMMÜR[Ar.] değil/yerine/= MAYALANMA

( Organik maddelerin bazı mikroorganizmalarca salgılanan enzimlerin etkisiyle uğradığı değişiklik. | Sıvı ya da hamur durumunda bulunan organik maddelerin, kendiliğinden kabarıp köpürerek gaz çıkarması durumu. )


-FERMANTASYON/FERMENTATION[İng.] değil/yerine/= MAYALANMA



-FERMAR değil FERMUAR



-FERMENT[İng.] değil/yerine/= MAYA



-FERRAKAHÛ[Ar.] ile BESSEHÛ[Ar.]



-FERRUM[İng.] değil/yerine/= DEMIR



-FERSAH FERSAH (UZAKTA OLMAK)



-FERSAH FERSAH değil/yerine/= KAT KAT



-FERSAH[Ar.]/FERSENG[Fars.] ile -FERSÂ[Fars.]

( Çeşitli mesafelere karşılık gelen değerde bulunan bir uzunluk ölçüsü. | Üç millik bir deniz mesafesi. İLE İki askerî fırka, iki taraf. )


-FERSUDE[Fars.] değil/yerine/= ESKİMİŞ, YIPRANMIŞ, AŞINMIŞ



-FERYÂD-FİGÂN (ETMEK)



-Feryâdı DİNLE!!!



-FERYAT[Fars.]/SAYHA[Ar.]/VAVEYLA[Ar.] değil/yerine/= ÇIĞLIK/HAYKIRMA



-FERYAT/FERYÂD ETMEK değil/yerine/= HAYKIRMAK



-FERYAT/FERYÂD değil/yerine/= HAYKIRIŞ



-FERZ[Fars.]:
Vezir'in yerine geçen taş.



-FERZÂNE ile FERZÂNE

( Hâkim, bilgili, filozof kişi. İLE Nefsânî bağlantılardan sıyrılmış olan derviş. )


-FES ÇEŞİTLERİ ile/ve KAVUK ÇEŞİTLERİ

( * AZİZİYE * HAMİDİYE * MECİDİYE ile/ve ... )


-FES[< Fas] ile/değil FESH

( Şapka yerine kullanılan, kırmızı, kalın çuhadan yapılmış, tepesinde püskülü olan, silindir biçiminde başlık. İLE/DEĞİL Verilmiş bir yargıyı/kararı, bozma, kaldırma. | Dağıtma, dağıtılma, kapatma. )


-FES ve PÜSKÜL

( Dönüşümü, kalbi(tekallübü) simgeler. Kırmızıdır. VE Saçağı tek değildir, çok saçaklıdır. Tek kişiye değil, herkese yönelik olduğunu ifade eder. )


-FESÂD[Ar.] ile GAYY[Ar.]



-FESÂD[Ar.] ile KABÎH[Ar.]



-FESAHAT(FASİH) ile BELAĞAT(BELİĞ)



-FESÂHÂT değil FASÂHÂT



-FESAT KARIŞTIRMAK değil/yerine/= DOLAN KATMAK



-FESAT ile PARANOYAK

( İçi fesat olanın işi kesat olur. )


-FESİH[Ar.] değil/yerine/= DAĞIL



-FESLEĞEN ile YERFESLEĞENİ

( ... İLE Sütleğengillerden, otsu ya da odunsu, sürüngen gövdeli bitki. )


-FESLERDE:
MAHMUDÎ ile/ve/<> MECÎDÎ ile/ve/<> AZİZÎ ile/ve/<> HAMİDÎ



-FESTİVAL[İng.] değil/değil/yerine/= ŞENLİK/ŞÖLEN



-FESTİVAL ile/değil TURNUVA



-FETÂ[Ar. çoğ. FİTYÂN] ile FETHA[çoğ. FETEHÂT]

( Genç, delikanlı, yiğit, mert. | Cömert. Eli açık. İLE Arapça sözcüklerin üzerine konulan üstün işareti. | Delik. )


-FETÂ[çoğ. FİTYÂN]

( GENÇ, DELİKANLI, YİĞİT, MERT | CÖMERT, ELİ AÇIK | PUT KIRICI )


-FETCH vs. BRING



-FETHA ile/ve KESRE



-FETİH:
İŞGAL değil AÇMA



-FETİH ile İSTİLÂ

( Ruhun kalbe sahip olması. İLE Nefsin kalbe sahip olması. )


-FETİŞ ile TAPMA/TAPINMA, TAPINCAK



-FETK[Ar.] ile FASL[Ar.]



-FETVÂ ile/ve/||/<>/< İCTİHÂD

( ... İLE/VE/||/<> Müçtehitler tarafından kabul[ittihaz] edilen ictihâdın ifade biçimi. | İctihâd ile ortaya çıkan sonuçların, ifade edilmesinde bir araç. )


-FETVÂ ile KAZA-İ KARAR



-FETVÂ ile/ve TAKVÂ



-FETVÂ ile YARGI



-FEV/FORCED EXPIRATORY VOLUME[İng.] değil/yerine/= ZORLU SOLUK VERME OYLUMU



-FEVER vs. TEMPERATURE



-FEVERÂN[Fars.] ile KAYNAMA | FIŞKIRMA

( KAYNAMA, GALEYAN ETME | FIŞKIRMA )


-FEVERAN değil/yerine/= KÖPÜRME/PARLAMA



-FEVK[Ar.] ile A'LÂ[Ar.]



-FEVK[Ar.] değil/yerine/= ÜST / YUKARI



-FEVKALADE SIKINTILI değil FAZLASIYLA SIKINTILI



-FEVKALÂDE/HARİKA değil/yerine/= ÇOK GÜZEL/OLAĞANÜSTÜ



-FEVKÂLÂDE ile/ve HARİKULÂDE

( FEVK' el-ÂDE(T) ile/ve HARİK'UL ÂDE(T) )


-FEVKÂLÂDE ile/ve HARİKULÂDE

( Doğanın ötesi. İLE/VE Doğanın dışı. )


-FEVREN[Ar.] ile FEVRÎ[Ar.]

( Çarçabuk, birdenbire. İLE Birdenbire, düşünmeden yapılan hareket. )


-FEVRÎ[Ar.] değil/yerine/= PARLAGAN



-FEVT ile/ve/||/<> "HELÂK"

( [Osmanlı mahkeme kayıtlarında] Vefât etmiş müslümanlar için kullanılan. İLE/VE/||/<> Vefât etmiş müslüman olmayanlar için kullanılan. )


-FEVZ

( KURTULUŞ, ZAFER, NECAT, MUVAFFAKİYET, SELÂMET )


-FEVZ[Ar.] ile NECÂT[Ar.]



-FEVZ[Ar.] ile ZAFER[Ar.]



-FEW vs. SECRET/HIDDEN



-FEWER vs. LESS



-FEY'[Ar.] ile GANÎMET[Ar.]



-FEYEZAN/SEYLAP değil/yerine/= TAŞKIN



-FEYFÂ'[Ar. çoğ. FEYÂFÎ] ile FEYÂFÎ[Ar. < FEYFÂ']

( Düz, büyük sahra, susuz kumlu çöl. İLE Susuz çöller, sahrâlar. )


-FEYZ-İ AKDES ile/ve/<> FEYZ-İ MUKADDES

( AN'da. İLE/VE/<> Zamanda. )


-FEYZ-İ AKDES ile/ve/<> FEYZ-İ MUKADDES

( ZÂT ÂLEMİNDEN GELEN TECELLİYÂT | EN KUTSAL TECELLÎ, MÂNÂ ile/ve/<> SIFAT ÂLEMİNDEN GELEN TECELLİYÂT, MADDE )


-FEYZ-İ AKDES ile/ve/<> FEYZ-İ MUKADDES

( ŞEFKAT ile/ve/<> KARŞILIKLI (KOŞULSUZ) SEVGİ )


-FEYZ ile BEREKET



-FEYZ ve EDEB



-FEYZ ile/ve/<> İSTİMDÂT[< MEDED]

( Verimlilik, gürlük, ongunluk. İLE/VE/<> İmdat isteme, yardıma çağırma. )


-FEZ'A[Ar.] ile HEL'A[Ar.] ile HAVF[Ar.]



-FEZA'[Ar.] ile FEZÂ'[Ar.] ile -FEZÂ/Y[Ar.]

( Korkma, bağırıp çığırma. | Dayanamama. | Ümitsizlik. | İnleyip sızlanma. İLE Ucu-bucağı bulunmayan boşluk, dünyanın sonsuz olan genişliği. İLE Artıran, çoğaltan.[FERAH-FEZÂ: Ferah artıran.] )


-FEZA'[Ar.] ile HAŞYET[Ar.] ile HAZER[Ar.] ile HAVF[Ar.]



-FEZÂ ile/ve/değil SEMÂ

( Aşağı/da olan. İLE/VE/DEĞİL Yukarı/da olan. )


-FEZLEKE değil/yerine/= ÖZETÇE



-FEZZ[Ar.] ile VÂHİD[Ar.]



-FİLOZOF('UN) ile/>< FELSEFE('NİN)

( [başlangıcı] Olur. İLE/>< Olmaz. )


-GALİBİYET ile/ve/değil/yerine FETİH



-GASP değil/yerine/>< FERÂGAT



-GAZANFER ÖZCAN ve/||/<> FECRİ EBCİOĞLU

( )


-GELECEK ile FERDÂ[Fars.]

( ... İLE Yarın, yarınki, gün, günün ertesi, ertesi gün, öbür gün. | Âtî, gelecek zaman. | Âhiret, öbür dünya, kıyamet. )


-GENİŞLEME ile/ve FERAHLAMA



-GEZEGEN ile/ve FELEK



-GİRİTLİLER ile/ve FENİKELİLER



-GÖRÜNGÜ = HADİSE = PHENOMENON, APPEARANCE[İng.] = PHÉNOMÈNE[Fr.] = ERSCHEINUNG[Alm.] = PHAINOMENON[Yun.] = FENOMENO[İsp.]



-GÖRÜNÜŞ ile FENOMEN



-HABERDÂR[Ar. + Fars.] ile ALEMDÂR[Ar. + Fars.] ile FEHİMDÂR[Ar. + Fars.]

( Haberli, bilgili. İLE Bayrağı ya da sancağı taşıyan kişi. | Önder. İLE Anlayan, kavrayan. )


-HAVF[Ar.] ile HEL'A'[Ar.] ile FEZ'A[Ar.]



-HEBÂ ile/değil/yerine FEDÂ



-HEGEL ile/ve/||/<> FEUERBACH ile/ve/||/<> MARX

( Kant'ın takipçisi ve geliştiricisi. İLE/VE/||/<>/> Hegel'in öğrencisi ve Marx'ın öncüsü/hocası. İLE/VE/||/<>/> Hegel'in takipçi ve geliştiricisi. Feuerbach'ın öğrencisi. )


-HERMENEUTİK ve FELSEFÎ ANTROPOLOJİ



-HERMENEUTİK ile/ve FELSEFÎ HERMENEUTİK



-HİZMET ve/||/<> SADÂKAT ve/||/<> FEDÂKÂRLIK



-I. TANZİMAT ile/ve/||/<>/> II. TANZİMAT ile/ve/||/<>/> SERVET-İ FÜNÛN ile/ve/||/<>/> FECR-İ ÂTÎ ile/ve/||/<>/> MİLLÎ EDEBİYAT

( )


-İĞNEMSİ YAPRAKLAR = SERÎDİYYÜ'L-EVRÂK = FEUILLES ACICULAIRES



-II. MAHMUT ve/||/<>/> ABDÜLAZİZ ve/||/<>/> FEYZİ PAŞA/FEYZULLAH İZMİDÎ

( )


-İKİYE YARIK YAPRAK = VARAK-I SÜNÂÎYÜ'Ş-ŞUKÛK = FEUILLE BIFIDE



-İKİYE YARIK YAPRAK = VARAK-I ZÛŞIKKAYN = FEUILLE BIFIDE



-İLİM ile/ve FEHM



-İLİM ile/ve/değil FEN/TEKNOLOJİ



-İLİMLER(ULÛM) ile/ve/||/<> FENN(FÜNÛN) ile/ve/||/<> MEBHAS[MEBÂHİS]

( * İLM-EL-YAKÎN: KESİN BİLGİ
* İLM-İ AHCÂR: TAŞBİLİMİ, JEOLOJİ
* İLM-İ AHLÂK: AHLÂK BİLGİSİ
* İLM-İ AHVÂL-İ CEVV: METEOROLOJİ
* İLM-İ AKVÂM: MİLLETLERİN, KAVİMLERİN, KÜLTÜR, GÖRENEK GİBİ HALLERİNİ ARAŞTIRAN, İNCELEYEN İLİM, ETNOLOJİ, IRKIYYÂT
* İLM-İ ARÛZ: [ed.] VEZİN, NAZIM ÖLÇÜLERİYLE İLGİLİ BULUNAN BİLİM
* İLM-İ ARZ, İLM-ÜL-ARZ: JEOLOJİ
* İLM-İ ÂSÂR-I ATÎKA: ARKEOLOJİ
* İLM-İ BEDÂYİ': ESTETİK
* İLM-İ BEDEN, İLM-ÜL-EBDÂN: HEKİMLİK BİLGİSİ
* İLM-İ BEDÎ': [ed.] GÜZEL SÖZ SÖYLEME VE YAZMA BİLİMİ, ESTETİK
* İLM-İ BEDÎHÎ: GERÇEĞİ SEZEREK ANLAMA BİLİMİ
* İLM-İ BELÂGAT: İYİ, GÜZEL, PÜRÜZSÜZ SÖZ SÖYLEME, UZDİLLİLİK; SÖZÜN DÜZGÜN, KUSURSUZ, YERİNDE VE ADAMINA GÖRE SÖYLENMESİNİ ÖĞRETEN BİLİM
* İLM-İ BEYÂN: İFADE BİLİMİ
* İLM-İ CEBR: CEBİR BİLGİSİ (CEBİR(GABER) [SÜMERCE'DEN](HAREZMİ)): Kırılan kemiği yerine koymak.

* İLM-İ CEDEL: BİLİMSEL TARTIŞMA
* İLM-İ CERR-İ ESKAL: MAKİNE VE KUVVETLER İLE BU KUVVETLERDEN DOĞAN HAREKETLER ARASINDAKİ İLİŞKİLERİ ARAŞTIRAN BİLİM
* İLM-İ EDEB: ARAP DİLBİLGİSİ
* İLM-İ EDVÂR: MÜZİK BİLGİSİ
* İLM-İ EHÂDİS, İLM-İ AHBÂR, İLM-İ ÂSÂR: HZ. MUHAMMED VE YAKINLARININ SÖZLERİYLE, HAREKETLERİYLE İLGİLİ BULUNAN GELENEKLERİ KONU EDİNEN BİLİM
* İLM-İ EKTÂF: KÜREKKEMİĞİNE YA DA BU KEMİĞİN PARÇALARINA GEÇMİŞİ BİLME VE GELECEKTEN HABER VERME BİLİMİ
* İLM-İ ELSİNE: DİLBİLİM, LİNGUİSTİK
* İLM-İ EMRÂZ, İLM-ÜL EMRÂZ: PATOLOJİ
* İLM-İ ENSÂB, İLM-ÜL ENSÂB: JENEOLOJİ
* İLM-İ ENSÂC, İLM-ÜL ENSÂC: DOKUBİLİM, HİSTOLOJİ
* İLM-İ ENVÂ: AY'IN ZAMANLARINI ARAŞTIRAN BİLİM
* İLM-İ ESMÂ': ALLAH ADLARININ VE NİTELİKLERİNİN ANLAM VE AÇIKLAMALARIYLA İLGİLİ OLAN BİLİM
* İLM-İ EZELÎ: ALLAH'IN EZELÎ BİLGİSİ, ÖNCEBİLİM
* İLM-İ FERÂİZ: (huk.) ŞER'İ MİRAS İLMİ
* İLM-İ FETVÂ: (huk.) İSLÂM DİNİ YASALARINI İNCELEYEREK BAZI İDARÎ VE ADLÎ KONULARDA BİR KARARA VARMA BİLGİSİ
* İLM-İ FIKH: (huk.) ŞERÎAT İLMİ, ŞERÎATIN USUL VE HÜKÜMLERİ, AMELÎ VE ŞER'Î MESELELER BİLGİSİ, BİR ŞEYİ GEREĞİ GİBİ ANLAYIP BİLME
* İLM-İ HABER, İLM-İ HADÎS: HZ. MUHAMMED'İN SÖZLERİNİ İNCELEYEREK BUNLARDAN ÇIKAN ANLAMLARI AÇIKLAYAN BİLİM
* İLM-İ HÂL: DİN KAİDELERİNİ ÖĞRETMEK ÜZERE YAZILMIŞ KİTAP; TEKKEDE ÖĞRENİLEN BİLGİLER
* İLM-İ HAYVÂNÂT: ZOOLOJİ
* İLM-İ HENDESE/MESÂHA/MİSÂHA: GEOMETRİ BİLİMİ
* İLM-İ HESÂB: ARİTMETİK
* İLM-İ HEY'ET: ASTRONOMİ
* İLM-İ HİKMET: FELSEFE İLE İLGİLİ KONULARI İNCELEYEN BİLİM
* İLM-İ HİLÂF Ü CEDEL: TARTIŞMA/MÜNÂKAŞA YOLLARINI ÖĞRETEN BİLİM
* İLM-İ HİSÂB: ARİTMETİK
* İLM-İ HİYEL, İLM-ÜL HİYEL: MEKANİK BİLGİSİ
* İLM-İ HUKUK: HUKUK BİLGİSİ
* İLM-İ İCTİMÂ': TOPLUMBİLİM, SOSYOLOJİ
* İLM-İ İDÂRE: İDARE BİLGİSİ
* İLM-İ İKTİSÂD: EKONOMİ POLİTİK
* İLM-İ İLÂHÎ: TEODİSE
* İLM-İ İMLÂ: DİLBİLGİSİ KURALLARINA UYGUN YAZI BİLGİSİ; PERSPEKTİF RESİMDE KURALA UYGUN RESİM ÇİZME İLMİ
* İLM-İ İSNÂD: İLK NAZARİYE SAHİBİNİ İNCELEYEN VE BU NAZARİYENİN ONA BAĞLANMASI GEREKTİĞİNİ SAVUNAN İLİM
* İLM-İ İŞTİKAK: SÖZCÜK TÜRETME YOLLARINI ARAŞTIRAN İLİM, ETİMOLOJİ
* İLM-İ KABL-ET-TÂRİH: TARİHÖNCESİ DEVİRLERE AİT VARLIKLARI VE OLAYLARI KONU EDİNEN İLİM, PREHİSTORYA
* İLM-İ KAFİYE: ŞİİRDE RİTİM SAĞLAMA İLMİ
* İLM-İ KAL: MEDRESEDE ÖĞRENİLEN İLİM
* İLM-İ KEFF: AVUÇ ÇİZGİLERİNE BAKARAK GEÇMİŞİ VE GELECEĞİ BİLME İLMİ
* İLM-İ KELÂM: KUR'AN'IN HÜKÜMLERİNİ AÇIKLAYAN VE YORUMLAYAN İLİM
* İLM-İ KELÂM VE AKAİD: METAFİZİK
* İLM-İ KIHIF: KAFATASI KEMİĞİNİN ŞEKİL BAKIMINDAN AKLÎ MELEKE/YETİLERİN BELİRTİSİ OLDUĞUNU İLERİ SÜREN GÖRÜŞ, FRENOLOJİ
* İLM-İ KIRÂAT: KUR'AN'IN İLK YEDİ KİŞİ TARAFINDAN YEDİ TÜRLÜ OKUNUŞ TARZINI SAVUNAN VE BU YOLDAKİ ÇALIŞMALARI KAPSAYAN İLİM
* İLM-İ KIYÂFET: İNSANIN YÜZÜNDEN VE DIŞ GÖRÜNÜŞÜNDEN, İÇ VASIFLARINA, İÇ YAŞAMINA DAİR AHKAM ÇIKARMA BİLGİSİ
* İLM-İ KİMYÂ: KİMYA BİLGİSİ; SUN'Î OLARAK ALTIN VE GÜMÜŞ YAPMA İLMİ
* İLM-İ KİTÂB: KUR'AN'IN AÇIKLANMA VE YORUMUNA ÖZGÜ İLİM
* İLM-İ KİTÂBET: YAZI YAZMA, BİR MADDEYİ KURALLARINA UYGUN OLARAK EN GÜZEL BİR ŞEKİLDE KALEME ALMA İLMİ
* İLM-İ LEDÜN: ALLAH'IN SIRLARINA AİT MANEVİ BİLGİ
* İLM-İ LÛGAT: SÖZLÜKBİLİM, LEKSİKOLOJİ
* İLM-İ MAÂD: YAŞAM SONU BİLGİSİ, ESKATOLOJİ
* İLM-İ MAÂNÎ: SÖZCÜĞÜN GEREKEN DURUMA, YANİ AÇIKLAMANIN ÖZÜNE YAKIŞMASI YOLLARINI GÖSTEREN İLİM, ANLAMBİLİM, SEMANTİK
* İLM-İ MAÂŞ: MAİŞET, GEÇİM, YAŞAM BİLGİSİ
* İLM-İ MÂ-BA'D-ÜD-TABÎA: METAFİZİK
* İLM-İ MA'DENİYYÂT: MADEN ARAŞTIRMA VE İNCELEME İLMİ
* İLM-İ MAHÂSİN: ESTETİK
* İLM-İ MA'NÂ: GÜZEL SÖZ SÖYLEME İLMİ
* İLM-İ MA'NEVÎ: RÛHÎ VE ZİHNÎ OLGULARI VE OLAYLARI KONU EDİNEN İLİM
* İLM-İ MENÂHİC: YÖNETME İŞLERİ İÇİN GEREKLİ BİLGİYİ VEREN İLİM, METODOLOJİ
* İLM-İ MENAKİT: KRONOLOJİK VE ASTRONOMİK ZAMANLARI İNCELEYEN İLİM
* İLM-İ MENŞE'-İ AKVÂM: KAVİMLERİN, MİLLETLERİN MENŞEİ İLE, DOĞUŞU İLE İLGİLİ OLAN İNCELEME VE ARAŞTIRMALAR YAPAN İLİM
* İLM-İ MERÂYÂ: BİR İŞİN EN İNCE AYRINTILARINA KADAR İNMEYİ ÖĞRETEN İLİM
* İLM-İ MERÂYÂ-Yİ MUHRİKA: MERCEKLERİN, YAPIM, KULLANILMA VE YAKICI OLAN TÜRLERİNİ ARAŞTIRARAK KURALLARA BAĞLAYAN İLİM
* İLM-İ MESÂHA: YÜZÖLÇÜMÜ BİLGİSİ
* İLM-İ MEVCÛDÂT: DOĞANIN TÜM VARLIKLARINI İNCELEYEN İLİM
* İLM-İ MUÂMELE: MÜMİNLERİN, ALLAH VE KULLARINA KARŞI OLAN VAZİFE İLE İLGİLİ BİLGİLERDEN BAHSEDEN İLİM
* İLM-İ MÛSIKÎ: MÜZİĞİN TÜM KONULARINI İÇİNE ALNA İLİM, MÜZİK BİLGİSİ, MÜZİKOLOJİ
* İLM-İ MÜSTEHÂSÂT: ESKİ VARLIK-BİLİM, PALEONTOLOJİ
* İLM-İ NEBÂTÂT: BOTANİK
* İLM-İ NEFS, İLM-ÜN-NEFS: PSİKOLOJİ
* İLM-İ NÜCÛM: ASTROLOJİ
* İLM-İ PÎŞÂNÎ: ALINA BAKARAK, KARAKTERİ, ALINYAZISINI OKUMA İLE İLGİLİ İLİM
* İLM-İ REML: GEREKLİ OLAN ARAÇLAR KULLANILARAK FALA BAKMA
* İLM-İ RİVÂYET: GELENEKLERİN DOĞRULUK DERECESİNİ ARAŞTIRAN İLİM
* İLM-İ RİYÂZET: TASAVVUFU KONU EDİNEN İLİM
* İLM-İ RÛH, İLM-ÜR-RÛH: PSİKOLOJİ
* İLM-İ RÜSÛM: VERGİ MEVZUATI VE GÜMRÜĞE AİT KONULARLA İLGİLİ OLAN İLİM
* İLM-İ RÜŞEYN: DÖLLENMİŞ YUMURTACIĞIN CENİN DURUMUNA KADAR GEÇİRDİĞİ SAFHALARI İNCELEYEN İLİM, EMBRİYOLOJİ
* İLM-İ SAÂDET: MUTLULUĞU EN BÜYÜK GAYE EDİNEN BU GÖRÜŞLE İLE İLGİLİ BULUNAN BİLGİLERİ ELE ALAN İLİM
* İLM-İ SARF: SÖZCÜKLERİ, ONLARIN KONULUŞLARINI, TÜREYİŞ VE ÇEKİMLERİNİ KONU EDİNEN DİL VE EDEBİYAT BÖLÜMÜ
* İLM-İ SARF VE NAHV: GRAMER-SENTAKS İLMİ
* İLM-İ SAVT: AKUSTİK
* İLM-İ SECÂYÂ: IRABİLİM, ETOLOJİ
* İLM-İ SERVET: SİYASÎ İKTİSAT İLMİ
* İLM-İ SİHR: İNSAN RUHUNU ETKİLEYEN VE BAZI OLAYLARIN SEYRİNİ DURDURACAĞINA İNANILAN BÜYÜ İLE İLGİLİ OLAN İLİM
* İLM-İ SİMYÂ: HARFLERLE, SAYILARLA, İLÂHÎ SÖZLER VE ALLAH'IN ADLARINI KULLANMAKLA KÂİNATIN SIRLARINI ÇÖZME İLMİ
* İLM-İ SÛRÎ: ÜRETİM BİLGİSİ, ÜRETİMİ GELİŞTİRME BİLGİSİ
* İLM-İ SÜLÛK: ALLAH VE DİN UĞRUNA ÇİLE DOLDURMA YOLUNU ÖĞRETEN İLİM
* İLM-İ ŞERÎF: MÛSIKÎ
* İLM-İ ŞUHÛD: GÖZLEME, DENEYE DAYANAN BİLİM
* İLM-İ TABAKAT-ÜL-ARZ: YERBİLİMİ, JEOLOJİ
* İLM-İ TABÎÎ: DOĞABİLİM
* İLM-İ TASAVVUF: TASAVVUF İLMİ, TASAVVUFÎ DÜŞÜNCE VE MEVZU TARZINI YORUMLAYIP İNCELEYEN BİLİM
* İLM-İ TASVÎR-İ MİYÂH: [coğr.] SU BİLGİSİ, HİDROGRAFİ
* İLM-İ TAVSÎF-İT-TABÎA: FİZYOGRAFYA
* İLM-İ TEDBÎR-İ MENZİL: EV EKONOMİSİ İLMİ
* İLM-İ TEDKÎK-İ HUTÛT: ESKİ YAZILARI OKUYUP, ÇÖZME İLMİ
* İLM-İ TEFSÎR: KUR'AN'I İZAH ETMENİN YOLLARINI, USULLERİNİ BİLDİREN İLİM
* İLM-İ TEKVÎN: KÂİNATIN YARATILIŞINI İNCELEYEN BİLİM, KOZMOGONİ
* İLM-İ TE'LİF: MÜZİK KOMPOZİSYONU İLMİ
* İLM-İ TENCÎM: YILDIZLARA BAKARAK GEÇMİŞTEN VE GELECEKTEN HÜKÜM ÇIKARMA İLMİ
* İLM-İ TERBİYE-İ ETFÂL: EĞİTBİLİM, PEDAGOJİ
* İLM-İ TEŞRİH: KUTSAL KİTAPLARIN AÇIKLANMA VE YORUMLANMASIYLA İLGİLİ BULUNAN İLİM
* İLM-İ TEVHÎD: ALLAH'IN BİRLİĞİNE AİT BİLGİ, YORUM GİBİ ŞEYLERİ TOPLAYIP İNCELEYEN İLİM
* İLM-İ TE'VÎL: KUR'AN İLE İLGİLİ OLAN BİLGİLERLE UĞRAŞAN İLİM
* İLM-İ TEVLÎD: BAHÇIVANLIK İLMİ
* İLM-İ TIBB: TIP İLMİ, HEKİMLİK BİLİMİ
* İLM-İ TILSIMÂT: TILSIM, BÜYÜ İLMİ
* İLM-İ VEZÂİF: ÖDEV BİLGİSİ, DEONTOLOJİ
* İLM-İ VÜCÛH: KUR'AN'IN TÜRLÜ TÜRLÜ OKUNUŞLARINI ÖĞRETEN İLİM
* İLM-İ YAKÎN: İLÂHÎ ÂLEMLERE İLİŞİK BİLGİLERİ TOPLAYAN VE DOĞRULUĞUNDAN ŞÜPHE EDİLMEYEN İLİM

ile/ve/<>

- FENN(FÜNÛN)
* FENN-İ
:
* FENN-İ DERYÂ: DENİZCİLİK
* FENN-İ İNŞÂ: YAZI YAZMA SANATI
* FENN-İ KİMYÂ: KİMYÂ İLMİ
* FENN-İ MA'DENİYYÂT: MİNERALOJİ
* FENN-İ MENÂFİ'-ÜL-A'ZÂ: FİZYOLOJİ
* FENN-İ MESÂHA-İ ARÂZÎ: YER ÖLÇME BİLGİSİ[fr. GÉODÉSIE]
* FENN-İ SAYDELÂNÎ: ECZACILIK
* FENN-İ TABAKAT-ÜL-ARZ: JEOLOJİ
* FENN-İ TERBİYE-İ ETFÂL: PEDAGOJİ
* FENN-İ TEŞRÎH: ANATOMİ BİLGİSİ
* FENN-İ ZİRÂAT: ZİRÂAT, EKİNCİLİK BİLGİSİ

ile/ve/<>

- MEBHAS[Ar. çoğ. MEBÂHİS]: Bir şeyin arandığı yer. | Arama, araştırma yeri. | Bâb, fasıl. | Logic[İng.]/Logie[Fr.] sözünün karşılığı.
* MEBHAS-I ADALÂT: KAS BİLİMİ
* MEBHAS-İ AHCÂR: TAŞBİLİM, LİTOLOJİ
* MEBHAS-İ A'SÂB: SİNİRBİLİM, NEVROLOJİ
* MEBHAS-İ CÜMÛDİYYE: BUZUL BİLİMİ, GLASİYOLOJİ
* MEBHAS-İ ENHÂR: AKARSU BİLİMİ, POTAMOLOJİ
* MEBHAS-İ ESBÂB: NEDENBİLİM, ETYOLOJİ
* MEBHAS-İ ESVÂT: SES BİLGİSİ, FONETİK
* MEBHAS-İ GAYÂT: EREKBİLİM, TELEOLOJİ
* MEBHAS-İ HAYVÂNÂT-I NÂİME: YUMUŞAKÇALAR BİLİMİ
* MEBHAS-İ KUVVET-İ HAVÂ: HAVA DEVİNİMİ BİLGİSİ, AERODİNAMİK
* MEBHAS-İ MA'RİFET: BİLGİ KURAMI, EPİSTEMOLOJİ
* MEBHAS-İ MÜSTEHÂSÂT: ESKİVAROLAN BİLİMİ, PALEONTOLOJİ
* MEBHAS-İ RÜŞEYM: EMBRİYOLOJİ
* MEBHAS-İ TASVÎR-İ CİBÂL: DAĞ BİLGİSİ
* MEBHAS-İ TAVSÎF-İ MAÂDİN: METALOGRAFİ[kimya]
* MEBHAS-İ TUFEYLÂT: ASALAKBİLİMİ
* MEBHAS-İ ZIYÂ: IŞIK BİLGİSİ
* MEBHAS-İ VUCUD: VAROLAN BİLİMİ, ONTOLOJİ
* MEBHAS-ÜL-BEŞER: İNSANBİLİM, ANTROPOLOJİ
* MEBHAS-ÜL-EŞKÂL: BİÇİMBİLİM, MORFOLOJİ
* MEBHAS-ÜL-EV'İYE: DAMARBİLİMİ
* MEBHAS-ÜL-EZHÂR: ÇİÇEKLER BİLİMİ/BİLGİSİ
* MEBHAS-ÜL-HAREKÂT: DEVİNBİLİMİ, DİNAMİK
* MEBHAS-ÜL-İZÂM: KEMİK BİLİMİ
* MEBHAS-ÜL-MİYÂH: SU BİLİMİ, HİDROLOJİ )


-İLİMLER(ULÛM) ile/ve/||/<> FENN(FÜNÛN) ile/ve/||/<> MEBHAS[MEBÂHİS]

( ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> Bir şeyin arandığı yer. | Arama, araştırma yeri. | Bâb, fasıl. | Logic[İng.]/Logie[Fr.] sözünün karşılığı. )


-İNAN = İMAN = FAITH[İng.] = FOI[Fr.] = GLAUBE[Alm.] = FIDES[Lat.] = FE[İsp.]



-İNANÇ = İTİKAT = BELIEF[İng.] = CROYANCE[Fr.] = GLAUBE[Alm.] = FE, CREENCIA[İsp.]



-İNÂYET ile HİMMET ile FEYZ



-İNSAN BİLİMLERİ ile/ve FEN BİLİMLERİ



-İPLİKSİ YAPRAKLAR = EVRÂK-I HAYTÎYE = FEUILLES FILIFORMES



-İRFAN ve/> FERÂSET/FİRÂSET

( ... VE/> Gözle bir şeyi fark etmek. İrfanın, gözden zuhur etmesi. )


-İRFAN ve/> FERÂSET/FİRÂSET

( Menşei/menbaı, kalptir. VE/> Menşei, irfandır. )


-İŞGAL ile/değil FETİH

( ... İLE/DEĞİL "Ele geçirdiği" yere ve yaşayanlarına teklif sunuyorsa. )


-İSTİSMÂR ile/ve/değil FEDÂ



-İSYAN ile/ve/değil/yerine FERYAD



-İZÂN ve/<> FERÂSET



-JOHN LOCKE ile/ve/||/<>/> ALEXANDER VON HUMBOLDT ile/ve/||/<>/> MARTIN HEIDEGGER ile/ve/||/<>/> FERDINAND DE SAUSSURE ile/ve/||/<>/> LUDWIG WITTGENSTEIN ile/ve/||/<>/> JACQUES DERRIDA

( 29 Ağustos 1632 - 28 Ekim 1704 İLE/VE/||/<>/> 14 Eylül 1769 - 06 Mayıs 1859 İLE/VE/||/<>/> 26 Eylül 1889 - 26 Mayıs 1976 İLE/VE/||/<>/> 26 Kasım 1857 - 22 Şubat 1913 İLE/VE/||/<>/> 26 Nisan 1889 - 29 Nisan 1951 İLE/VE/||/<>/> 15 Temmuz 1930 - 09 Ekim 2004 )


-KABZ değil/yerine/>< FERÂGAT



-KAKTÜS/ATLASÇİÇEĞİ ile/ve FESTAN

( ... İLE/VE Dikensiz kaktüs. )


-KAKTÜS/ATLASÇİÇEĞİ ile/ve FESTAN

( GÜLÂYÂN ile/ve ... )


-KALPSİ YAPRAK = VARAK-I KALBÎ = FEUILLE CORDIFORME



-KARNAVAL[Fr./İng. < CARNAVAL] ile FESTİVAL[Fr./İng. < FESTIVAL]

( Hristiyanların, belirli dönemlerde renkli, komik ve şaşırtıcı kılıklara girerek yaptıkları şenlik ve eğlence dönemi. | Bu dönemde yapılan eğlence. | Şenlik. | İnsan kurban edilen tören. İLE Dönemi, yapıldığı çevre, katılanların sayısı ya da niteliği programla belirtilen ve özel önemi olan sanat gösterisi. | Belirli bir sanat dalında oyun ve filmlerin sunulması ve gösterilmesi sonunda ödül, derece verilmesi biçiminde düzenlenen ulusal ya da uluslararası gösteri dizisi, şenlik. | Bir bölgenin en ünlü ürünü için yapılan gösteri, şenlik. | Düzensiz toplantı, curcuna. )


-KATASTROFİZASYON/CATASTROPHİZING[İng.] değil/yerine/= FELAKETLEŞTİRME



-KAZA ile FELÂKET



-KELÂM ile/ve FELSEFÎ KELÂM

( Sem'î Kelâm. İLE/VE Nazarî kelâm. )


-KELÂM ile/ve FELSEFÎ KELÂM

( CELiL'ÜL KELÂM ile/ve DAKİK'ÜL KELÂM )


-KELÂM ile/ve FELSEFÎ KELÂM

( İslâm kelâm tarihinde, naklî kanıtlara dayanarak temellendirilen bilgilerin oluşturduğu dizge. Özellikle akaid ve itikada ilişkin bilgiler. İLE/VE Aklî felsefe [varlık, doğa, kişi, toplum vs...]. İslâm kelâm geleneğinde, naklî kanıtlara dayanmaksızın olgu ve olaylar hakkında aklî sınırlar içerinde üretilen bilgilerin oluşturduğu dizge. )


-KELEBEK/FERAŞE ile FELFELEK



-KELEBEK ile FELFELEK

( ... İLE Küçük bir kelebek türü. | Hurmagillerden, kestane büyüklüğündeki yemişi, şerit düşürücü nitelik taşıyan Asya bitkisi. )


-KELEBEK ile FERÂŞE/PERVÂNE

( ... İLE Gece kelebeği. )


-KENARI DİŞLİ YAPRAK = VARAK-I MÜSENNİNÎ = FEUILLE DENTÉE



-KENARI FİSTOLU YAPRAK = VARAK-I MÜNFERİCÎ = FEUILLE FESTONNÉE



-KENARI OYMALI YAPRAK = VARAK-I MUZARRASÎ = FEUILLE CRÉNELÉE



-KENARI TESTERE DİŞLİ YAPRAK = VARAK-I MİNŞÂRÎ = FEUILLE SERRÉE



-KENARI YAYIK GİRİNTİLİ OLAN YAPRAK = VARAK-I CÜYÛBÎ = FEUILLE ÉCHANCRÉE



-KENDİNİ FEDÂ ETMEK ile/değil FEDÂKÂR OLMAK



-KEVN ve/>< FESÂD

( İSTİHÂLE[< HAVL | çoğ. İSTİHÂLÂT]: Olanaklı/mümkün olmayış, olanaksızlık/imkânsızlık, olamazlık. | Bir durumdan/halden başka bir duruma/hâle geçiş. | Başkalaşma. [İng. METAMORPHOSE, METAMORPHOSIS | Fr. MÉTAMORPHOSE] )


-KİTÂBET/KETEBE/MUKABELE/KUBİLE KAYDI = FERAĞ KAYDI = İSTİNSAH KAYDI

( İstinsah kayıtlarında, tarihler, yazıyla verilir.[nadiren de rakamla] )


-KİTÂBET/KETEBE/MUKABELE/KUBİLE KAYDI = FERAĞ KAYDI = İSTİNSAH KAYDI

( İstinsah kayıtları, genellikle Arapça'dır. [XI. yy.'dan sonra Farsça da görülmektedir. XIV. yy.'dan sonra çok az sayıda Türkçe olarak da görülmektedir. Bazen de ebced ile kaydedilmiştir.][bkz. İslâm İlimleri Dergisi - Esad Coşan, 2. Sayı, 55-56 s., 1975, Ankara] )


-KÖK HÜCRE KAYNAKLARINDA:
EMBRİYONİK ile/ve/||/<> FETAL ile/ve/||/<> ERİŞKİN



-KORKU = FEAR[İng.] = CRAINTE[Fr.] = FURCHT[Alm.] = METUS[Lat.]



-KÜLTÜREL GELENEK ile/ve/<> FELSEFÎ GELENEK



-KÜLTÜREL GELENEK ile/ve FELSEFÎ GELENEK



-KUŞ ile FERÎD[Fars.]

( ... İLE Avcı kuş. )


-KUŞTÜYÜMSÜ YAPRAK, PİNNAT YAPRAK = VARAK-I RÎŞÎ = FEUILLE PENNÉE



-KUVANTUM ve/||/<> FEYNMAN PATH İNTEGRALİ

( h = 6.626070040 x 10-³4 J s

h > 0 olduğunda: Klasik mekanik, yeniden kurulur.

^x = 0 ise ^p > ~ olur. Konumu biliyor isek momentumu ya da başka bir tanım ile hızı, sonsuz olur.[<> Işık hızının "saltık/mutlak"lığı ve bu sonuç ilişkisi] )


-LAMBA[Yun.] ile FENER[Yun.]

( Petrol gibi yanıcı bir nesne yakarak ya da elektrik akımıyla içindeki teller akkor durumuna geçerek ışık veren araç. | Radyo ve televizyonlarda kullanılan, havası boşaltılmış ya da içine düşük basınçlı bir gaz doldurulmuş cam, seramik ya da çelikten ampul. | Kapı, pencere kenarlarına açılan, genellikle dik açılı girinti. İLE Saydam bir nesneden yapılmış ya da böyle bir nesne ile donatılmış, içinde ışık kaynağı bulunan aydınlatma aracı. | Gemilere yol gösteren ışık kulesi. | Askı. )


-LEYLA ve MECNUN ile/ve/||/<> FERHAD ve ŞİRİN ile/ve/||/<> ZÜHRE ve TAHİR



-M-N-O:
MISIR ile/ve/||/<>/> PROTOSINAİTİK ile/ve/||/<>/> FENİKE ile/ve/||/<>/> ERKEN YUNAN ile/ve/||/<>/> KLASİK YUNAN ile/ve/||/<>/> LATİN

( image )


-MALUMAT ile/ve/yerine FEYZ



-MANTIK ile/ve/||/<>/> FELSEFE

( )


-MANTIKÎ MÂKULÂT ile/ve FELSEFÎ MÂKULÂT

( Dışarıda/hariçte tahakkuku yoktur. İLE/VE Nitelenmesi/ittisafı dışta/hariçte, bildirimleri/uruzu zihindedir. )


-MAREŞAL ile FELDMAREŞAL

( ... İLE Almanya, Avusturya, İngiltere, Rusya ve İsveç askeri sıradüzeninin en yüksek rütbesi. )


-MEDENİYET ve FELSEFE-BİLİM



-MEKTUP ile/ve FERMAN

( BİTİK/G[Sözün yakalanıp saklandığı, muhafaza edildiği yer. | Sözün bittiği(türediği), ozlaştığı yer.] ile/ve YARLIĞ )


-METAFİZİK (ŞARTLAR) ile/ve FELSEFE-BİLİM



-MEVT ile/ve/değil/||/<>/< FEVT

( Kişilerin/toplumun huzurundan kaybolmak. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Allah'ın huzurundan kaybolmak. | Bir daha ele geçememek üzere kaybetme, elden çıkarma, kaçırma. )


-MEVT ile/ve/değil/||/<>/< FEVT

( Geçmiş. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Gelecek. )


-MEVT ile/ve/değil/||/<>/< FEVT

( Matem. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Hüzün. )


-MEVT ile/ve/değil/||/<>/< FEVT

( Ayrılık, ölümden beterdir. )


-MEVT ile/ve/değil/||/<>/< FEVT

( Fevt, mevt'ten daha zordur.
[Kaybedecek olduğunu bilmek, kaybetmekten daha zordur.] )


-MİL ile/ve FERSAH

( 100 kulaç. 2500 mimari arşın. İLE/VE 3 mil.[yaklaşık 5 km.] 7500 mimari arşın.[Bir kişinin normal bir yürüyüşle yaklaşık bir saatte aldığı mesafe olarak kabul edilmiştir.] )


-MİSTİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EZOTERİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FELSEFÎ

( Düzensiz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Düzenli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Sürekli. )


-MİSTİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EZOTERİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FELSEFÎ

( Aktarılmayan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Aktarılan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Paylaşılan. )


-MİSTİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EZOTERİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FELSEFÎ

( [Su bulmak üzere] Kuyu/artezyen kazan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yeraltındaki akarsuyu bulan/bilen. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Tüm suları, suların kaynağını sorgulayan/düşünen/arayan. )


-MIZRAKSI YAPRAK = VARAK-I RUMHÎ = FEUILLE LANCÉOLÉE



-MORAL ÖNERME ile FELSEFİ ÖNERME



-MUHABBET ve FEDÂKÂRLIK



-MÜSVEDDE ile/ve SEVAD ile/ve RİSÂLE ile/ve FEVAİD ile/ve ŞUKKA ile/ve TAİRE ile/ve KÜLLİYET ile/ve MECMUA ile/ve SEFİNE ile/ve KEŞKÜL ile/ve CÖNK ile/ve DİVÂN ile/ve MURAKKA



-MÜTEFELSİF[< FELSEFE] değil/yerine/= FELSEFE YAPAN, FİLOZOFLAŞMA



-MUTLULUK:
SEROTONİN ve/||/<> OKSİTOSİN ve/||/<> MELATONİN ve/||/<>
NORADRENALİN ve/||/<> FENİLETİLAMİN ve/||/<>
DOPAMİN ve/||/<> ENDORFİN ve/||/<> ASETİLKOLİN

( Özsaygı ve uyku hormonu. VE/||/<> Güven hormonu. VE/||/<> Coşku hormonu. VE/||/<> Heyecan hormonu. VE/||/<> Mutluluk hormonu. VE/||/<> Ödül hormonu. VE/||/<> Ağrı kesici hormon. VE/||/<> Uyanıklık hormonu. )


-MUTLULUK:
SEROTONİN ve/||/<> OKSİTOSİN ve/||/<> MELATONİN ve/||/<>
NORADRENALİN ve/||/<> FENİLETİLAMİN ve/||/<>
DOPAMİN ve/||/<> ENDORFİN ve/||/<> ASETİLKOLİN

( )


-MUTLULUK = SAADET = HAPPINESS[İng.] = BONHEUR, FELICITÉ[Fr.] = GLÜCK[Alm.] = FELICITAS[Lat.] = FELICIDAD[İsp.]



-NESH ile/ve/||/<> FESH ile/ve/||/<> İLGÂ



-NESNENİN DURUMLARINDA:
KATI ile/ve AMORF KATI ile/ve SIVI ile/ve GAZ ile/ve PLAZMA ile/ve SÜPER AKIŞKAN ile/ve SÜPER KATI ile/ve DEJENERE KATI ile/ve NÖTRONYUM ile/ve GÜÇLÜ SİMETRİK NESNE ile/ve ZAYIF SİMETRİK NESNE ile/ve KUARK-GLUON PLAZMA ile/ve FERMİYONİK YOĞUNLAŞTIRMA ile/ve BOSE-EINSTEIN YOĞUNLAŞTIRMASI ile/ve ACAYİP MADDE

( ... İLE/VE ... İLE/VE ... İLE/VE ... İLE/VE Bir gaz boşalma tüpünde, elektron ve artı iyonları, yaklaşık olarak eşit sayıda içeren, iyonlaşmış gaz ortamı. | Güneşteki ısıl nükleer tepkimelerin oluştuğu, çok yüksek sıcaklıkta oldukça yüksek derecede iyonlanmış, maddenin dördüncü durumu olarak da tanımlanan akışkan ortam. İLE/VE ... İLE/VE ... İLE/VE ... İLE/VE ... İLE/VE ... İLE/VE ... İLE/VE ... İLE/VE ... İLE/VE ... İLE/VE ... İLE/VE ... )


-NESNENİN DURUMLARINDA:
KATI ile/ve AMORF KATI ile/ve SIVI ile/ve GAZ ile/ve PLAZMA ile/ve SÜPER AKIŞKAN ile/ve SÜPER KATI ile/ve DEJENERE KATI ile/ve NÖTRONYUM ile/ve GÜÇLÜ SİMETRİK NESNE ile/ve ZAYIF SİMETRİK NESNE ile/ve KUARK-GLUON PLAZMA ile/ve FERMİYONİK YOĞUNLAŞTIRMA ile/ve BOSE-EINSTEIN YOĞUNLAŞTIRMASI ile/ve ACAYİP MADDE

( )


-NEWTON ile/ve/<> EINSTEIN ile/ve/<> FEYNMAN



-NİŞASTA ile FEKÜL[Fr.]

( ... İLE Patates gibi bazı bitkilerin yumrularında bulunan nişasta. )


-NİTELİK ve/<>/> FELSEFE



-ÖDEV AHLÂKI ile/ve FERÂGAT AHLÂKI ile/ve USTA AHLÂKI



-ÖĞRETİM BİLGİSİ = FENN-İ TALİM-Ü TEDRİS = DIDACTICS[İng.] = DIDACTIQUE[Fr.] = DIDAKTIK[Alm.] = DIDACTICA[Lat.] = DIDASKEIN[Yun.] = DIDÁCTICO/CA[İsp.]



-OKSU YAPRAK = VARAK-I SEHMÎ = FEUILLE SAGITTÉE



-OVAT YAPRAK, YUMURTANIN BOYUNA KESİTİ BİÇİMİNDE OLAN YAPRAK = VARAK-I BEYZÎ = FEUILLE OVALE



-PALSİ/PALSY[İng.] değil/yerine/= FELÇ



-PAPILIONACÉES = FERÂŞÎYE



-PARALITİK/PARALYTIC[İng.] değil/yerine/= FELÇLİ



-PARALİZİ/PARALYSIS[İng.] değil/yerine/= FELÇ



-PARÇALI YAPRAK = VARAK-I MÜNKASİM = FEUILLE DIVISÉE



-PARÇALI YAPRAK = VARAK-I MÜREKKEBE = FEUILLE COMPOSÉE



-PARİPİNNAT YAPRAK = VARAK-I RÎŞÎ-İ TEV'EMÎ = FEUILLE CONJUGUÉE, FEUILLE PARIPENNÉE



-PARMAKSI PARÇALI YAPRAK = VARAK-I ISBI'Î = FEUILLE DIGITÉE



-PLEJİ/PLEGIA[İng.] değil/yerine/= FELÇ



-POLEMİK[Yun.]/YAZILI TARTIŞMA ile FELSEFİ TARTIŞMA



-POSTNİŞİN ile/ve SERTARÎK ile/ve SERTABBÂH ile/ve SERZÂKİR ile/ve İMÂM ile/ve MEYDANCI ile/ve TÜRBEDÂR ile/ve ÂSÂDÂR ile/ve NAKÎB ile/ve PAZARCI ile/ve ÇERÂĞÎ ile/ve SÂKÎ ile/ve FERRÂŞ ile/ve KAPUCU



-PSİKOLOJİ ile/ve BİLİM ile/ve FELSEFE

( Bilinçle. İLE/VE Nesnelerle. İLE/VE Bilincin bilinci. )


-PSİKOTERAPİ ve/||/<>/> FELSEFÎ PSİKOTERAPİ



-PSİŞİK "DERT" ile/ve FELSEFİ "DERT"

( Sorun. İLE/VE Sorunsal. )


-RAHLANMAK ve/<> RUHLANMAK ve/<> FERAHLAMAK



-REYHAN[Ar.] ile/||/<> FESLEĞEN[Yun.]

( Ballıbabagillerden, yaprakları güzel kokulu bir süs bitkisi.[Nane ailesine aittir ve özellikle Akdeniz mutfağında sıkça kullanılır. Kendine özgü baharatlı ve kekiksi tadı vardır.] İLE/||/<> Akdeniz bölgesine özgüdür ve güçlü bir taze ve baharatlı kokusu vardır.[Fesleğen, doğu ve güney Anadolu'da çoğunlukla reyhan olarak bilinse/kullanılsa da fesleğenin irili ufaklı yaprak çeşitliliğiyle birlikte aynıdır.] )


-REYHAN[Ar.] ile/||/<> FESLEĞEN[Yun.]

( GÜZEL KOKU, RIZIK, RIZIK-I MÂNEVÎ | FESLEĞEN )


-RUCÛ'[Ar.] ile FEY'[Ar.]



-RÜKÜŞ[Ar. < RUKŞE] ile ŞILLIK[Erm.] ile ŞIRFINTI ile ŞUH[Fars.] ile ÂŞÜFTE/ÂŞİFTE[< Fars.]/KOKOT[Fr. < COCOTTE] ile ÇİRKEF[Fars. < ÇİRK-ÂB: Pis/bulanık su.] ile FETTÂN[Ar. < FİTNE] ile KALTAK[Yun.] ile ÖKSE ile SÜRTÜK

( Gülünç bir biçimde giyinip süslenen kadın. İLE Aşırı ve bayağı biçimde süslenip boyanmış kadın. İLE Seviyesi düşük, bayağı kadın. İLE Hareketlerinde serbest. | Neşeli, şen ve oynak. | Açık saçık, utanması olmayan. İLE Çıldırırcasına seven, bu yüzden perîşan bir halde, azgın ve baştan çıkmış deli gibi olan, iffetsiz kadın. İLE İğrenç ve bulaşkan. İLE Fitne ve fesâda teşvik eden, fenâlık yapan, ayartan. | Oynak kadın. | Câzibeli, gönül alıcı. İLE İffetsiz, namussuz kadın. İLE Erkekleri kendine bağlamasını bilen çok alımlı kadın. İLE Vaktini çok gezerek geçiren, evinde oturmayan kadın. | Aynı anda birden fazla kişiyle gönül eğlendiren kadın. | Hayat kadını, fahişe. )


-RUNSİNAT YAPRAK = VARAK-I KÜLLÂBÎ = FEUILLE RONCINÉE



-SADÂKAT VE BAĞLILIK ve/||/<> FARKINDALIK VE ADÂLET ve/||/<> EDEB VE HAYÂ ve/||/<> FETA VE GÖNÜL

( HZ. EBÛ-BEKİR SIDDÎK ve/||/<> HZ. ÖMER el-FÂRUK/HATTÂB ve/||/<> HZ. OSMAN ZİNNUREYN ve/||/<> HZ. İMÂM-I ALİ )


-SADÂKAT VE BAĞLILIK ve/||/<> FARKINDALIK VE ADÂLET ve/||/<> EDEB VE HAYÂ ve/||/<> FETA VE GÖNÜL

( Çocukluk. VE/||/<> Gençlik. VE/||/<> Yetişkinlik. VE/||/<> Olgunluk. )


-SAHAFLAR ÇARŞISI < FESÇİLER ÇARŞISI



-ŞÂHİKA[Ar.] ile FERİŞTAH[Fars. FİRİŞTE]

( Doruk, zirve. | En üst derece. İLE En iyi, en üstün. )


-SALÂH ile/ve/||/<>/> FELÂH



-SALTIK TİN:
SANAT ile/ve/||/<> DİN ile/ve/||/<> FELSEFE



-SANAT ve/||/<> FELSEFE

( Hayranlık. VE/||/<> Hayret. )


-SANAT ve/||/<> FELSEFE

( Doyumsuzluk sunar. VE/||/<> Doyum sunar. )


-SANAT ve/||/<> FELSEFE

( Keşf. VE/||/<> Kurma. )


-SANAT ve/||/<> FELSEFE

( Sanat olmasaydı, felsefe, edimselliğini yitirirdi. )


-SANAT ve/||/<> SEVGİ ve/||/<> FELSEFE

( Kişileri sevmekten daha sanatsal ve bilgece bir şey yoktur. )


-SANSAR/GELİNCİK ile FERET

( image )


-SANSAR/GELİNCİK ile FERET

( ... İLE Yaklaşık 50 cm. boyunda [yaklaşık 13 cm.lik kuyrukla birlikte], 1 kg. civarında hayvanlardır. 7 - 10 yıl yaşarlar. )


-SANSAR ile FENEK

( Çeşitli küçük etçil hayvanların ortak adı. İLE ... )


-SANSAR ile FERSÂN[Fars.]

( ... İLE Kır sansarı. )


-ŞAŞIRTMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
DEVEDE KULAK ile/ve/||/<> YA SİYAH, YA BEYAZ ile/ve/||/<> KANITLAMA ZORUNLULUĞU ile/ve/||/<> FELÂKET ÇIĞIRTKANLIĞI ile/ve/||/<> İMÂLI SORU ile/ve/||/<> ÇOK SORULU ile/ve/||/<> SINIRLI SEÇENEK



-SAVAŞ ile/değil FETİH



-SENİ SEVMEYENE GÖSTERME!:
SABIR ve/||/<> FEDÂKÂRLIK ve/||/<> SEVGİ

( [gösterirsek, onun için ...] ... "Yüzsüzlük" "olur". VE/||/<> ... "Eziklik" "olur". VE/||/<> ... "Kişiliksizlik" "olur". )


-SEVGİ ile/ve/||/=/<>/>/< FEDÂKÂRLIK

( Hoş gör sen, boş ver sen! Sevgin kazanır! )


-ŞEYİN FELSEFESİ ile/ve/değil/yerine FELSEFE



-SIDK ve/ EMÂNET ve/ FETÂNET ve/ TEBLİĞ ve/ İSMET

( Peygamberin olmazsa olmaz sıfatları. [ve ümmetinin de!] )


-ŞİİR:
SANATTA ile/ve FELSEFEDE

( En üstte. İLE/VE En altta. )


-ŞİŞEK ile ÇEBİŞ ile FERİK

( [1 yaşındaki] Koyun. İLE Keçi. İLE Tavuk. )


-SİYÂSET[Ar. < SEYİS] ile/ve/||/<>/> FERÂSET[Ar. < FERES]

( Seyis. At bakıcılığı/bakıcısı. İLE/VE/||/<>/> Süvari. At biniciliği. )


-SİYÂSET[Ar. < SEYİS] ile/ve/||/<>/> FERÂSET[Ar. < FERES]

( Aracına[< atına] yeterince[en az seviyede ve gerektiği kadar/biçimde] bakabilmek. İLE/VE/||/<>/> Aracının[< atının] yol alabileceği kadar yol almak, ilerlemek. Uzağı, olanakları ve olasılıkları görebilmek/değerlendirebilmek. )


-SÖZLÜK:
ANLAM'DA ile/ve FELSEFE'DE



-SPATÜLSÜ YAPRAK = VARAK-I MİSVATÎ = FEUILLE SPATULÉE



-STEM/SCIENCE, TECHNOLOGY, ENGINEERING, MATHEMATICS[İng.] değil/yerine/= FEN, TEKNOLOJİ, MÜHENDISLİK, MATEMATİK



-SUDUR ile FEYZ



-SÜFLÎ ile VASAT ile FEVKÂNÎ



-SÜLEYMAN ve/<> SUNULLAH ve/<> FEYZULLAH ve/<> ÂLÎ ve/<> PÎRÎ ve/<> NEV'Î

( Kanûni Sultan Süleyman. VE/<> Sunullah Efendi. VE Feyzullah Efendi. VE Gelibolu'lu Âlî. VE Piri Reis. VE Yahya Efendi. )


-SÜLEYMAN ve/<> SUNULLAH ve/<> FEYZULLAH ve/<> ÂLÎ ve/<> PÎRÎ ve/<> NEV'Î

( Sultan. VE/<> Şeyhülislâm. VE Muhaddis. VE Tarihçi. VE Denizci. VE Şair. )


-SÜLEYMAN ve/<> SUNULLAH ve/<> FEYZULLAH ve/<> ÂLÎ ve/<> PÎRÎ ve/<> NEV'Î

( Kanûni Sultan Süleyman ve/<> sınıf arkadaşları. )


-SÜREÇ ile FETRET[Ar.]

( ... İLE İki peygamber ya da sultan arasında peygambersiz/sultansız geçen süre. | İslâm'a göre, Hz. İsa ile Hz. Muhammed arasında geçen süre. | İki olay arasındaki süre. | Hükümet gücünün gevşediği bir yerde, düzenin yeniden kurulmasına kadar geçen süre. )


-TABU[Fr. TABOU] ile FETİŞ[Fr. FETICHE]

( Kutsal sayılan bazı kişilere, hayvanlara, nesnelere dokunulmasını, kullanılmasını yasaklayan, aksi yapıldığında zararı dokunacağı düşünülen dinî inanç. | Tekinsiz. | Yasaklanarak korunan (nesne, sözcük, davranış). İLE Put. | Uğurlu sayılan şey. | Tapınırcasına sevilen şey ya da kişi. | Saplantılı bir biçimde eşeysel coşku uyandıran öteki cinse ait giysi, ayakkabı vb. eşya. )


-TAPINMA, ULULAMA = DEVOTION[İng.] = FERVEUR[Fr.] = VEREHRUNG[Alm.] = DEVOTIO[Lat.]



-TARİHİ PERSPEKTİF ile/ve MEDENİYET PERSPEKTİFİ ile/ve FELSEFE-BİLİM



-TECELLÎ ile/ve/<> FEYZ

( İkisi de süreklidir. )


-TEKNOLOJİ ve/<> FELSEFE ve/<> İDEOLOJİ ve/<> SANAT

( [Nesneleri ve olanakları] [Daha da] Yararlı kılar. VE/<> Açıklar. VE/<> Değiştirir. VE/<> Yeniden yaratır. )


-TEŞRİ ile FETVÂ



-TOHUM YAPRAKLARI, KOTİLEDONLAR, ÇENEKLER = EVRÂK-I BEZRÎYE = FEUILLES SÉMINALES, COTYLÉDONS



-TOPLUM BİLİMLERİ ile FEN BİLİMLERİ



-TÜR ile FERD



-TÜRKÇE FELSEFE" (YAPMAK) değil FELSEFEYİ TÜRKÇE (DİLİNDE) (YAPMAK)



-TUTKU ile/ve/değil/yerine/>< FERÂGAT



-TUTKU ile FETİŞ



-ÜÇ LOPLU YAPRAK = VARAK-I SÜLÂSÎYÜ'L-FÜSÛS = FEUILLE TRILOBÉE



-ÜÇLÜ YAPRAK, TERNAT YAPRAK = VARAK-I RÎŞÎ-İ MÜSELLES = FEUILLE TERNÉE



-UGARİT/LER ve/> FENİKE/LİLER ve/> YUNAN/LAR



-UN, NİŞASTA = DAKÎK = FÉCULE AMYLACÉE, AMIDON



-USUVV[Ar.] ile FESÂD[Ar.]



-VÂHİD[Ar.] ile FERD[Ar.]



-VÂHİD[Ar.] ile VAHÎD[Ar.] ile FERÎD[Ar.]



-VAHİY ile İLHÂMÂT ile RÜYÂ ile FERÂSET

( Cebrail ile gelen. İLE Cebrail'siz gelen. İLE Cebrail'siz gelen. İLE Kendi öngördüğün. )


-VAROLUŞ ve/||/<> ÖLÇÜ ve/||/<> FELSEFE ve/||/<> TÜZE ve/||/<> SANAT ve/||/<> SPOR ve/||/<> BÜTÜNLÜK ve/||/<> SUSABİLMEK ve/||/<> YOK/LUK

( Saygı gerek önce
Sonra ölçü
Sonra anlayış gerek
Sonra hak gözetmek
Özen ve duyarlılık gerek
Sürekli hareket gerek
Her an bütünlük
Çoğunlukla susabilmek
Herşeyin ölçütü yok(luk)

[En sonunda, Yaşam ve İnsan/Kişilik] )


-VAROLUŞ ve/||/<> ÖLÇÜ ve/||/<> FELSEFE ve/||/<> TÜZE ve/||/<> SANAT ve/||/<> SPOR ve/||/<> BÜTÜNLÜK ve/||/<> SUSABİLMEK ve/||/<> YOK/LUK

( Üzerine düşünülebilecek ve konuşulabilecekler, düşünülmesi ve konuşulması gerekenler/öncelikliler... )


-VAZGEÇMEK ile FERÂGAT ETMEK



-VEHİM/VEHM ile/değil/yerine/>< FEHİM/FEHM

( Kuruntu. İLE Anlama, düşünme. )


-YÂD ETME! ile/ve/||/<>/> FERYÂD ETME!

( Geçmişi. İLE/VE/||/<>/> Geleceğe.
Geçmişi yâd etme, geleceğe feryâd etme! )


-YALAN:
DÜNYADA ve/||/<> SİYÂSETTE ve/||/<> TİCARETTE ve/||/<> FELSEFEDE ve/||/<> EDEBİYATTA ve/||/<> GAZETECİLİKTE ve/||/<> GENÇLİKTE

( Vefâ. VE/||/<> Vaad. VE/||/<> Reklam. VE/||/<> Safsata. VE/||/<> Mecaz. VE/||/<> Haber. VE/||/<> Aşk. )


-YALAN ile/ve/değil/yerine FELSEFE



-YANILMALI TASIM = KIYAS-I FASİT = PARALOGISM[İng.] = PARALOGISME[Fr.] = FEHLSCHLUSS, PARALOGISMUS[Alm.] = PARALOGISMOS[Yun.]



-YAPRAK = VARAK = FEUILLE



-YAPRAKLAR = EVRÂK = FEUILLES



-YAŞAMIN YALINLIĞINDA:
BİLİM ile/ve/||/<> FELSEFE ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> DİN

( Sınırlar. İLE/VE/||/<> Yorumlar. İLE/VE/||/<> Betimler. İLE/VE/||/<> Kutsar. )


-YELEK ile/değil FERMENE[İt. < PARAMANO]

( ... İLE/DEĞİL Türlü nakışlarla işlemeli, önü kavuşmayan, yeleğe benzeyen bir giysi. )


-YENİ DOĞA FELSEFESİ ile FENOMENOLOJİK YAKLAŞIM

( * 3. Şahıs Perspektifi. İLE 1. Şahıs Perspektifi. * Tanrısal bakış. İLE Kişi perspektifi. * Nesneyi ötekileştirme. İLE Nesnenin buradalaştırılması. * Deney. İLE Deneyim. * Yersiz-zamansız. İLE Yerli-zamanlı. * Matematiksel. İLE Dil. * Mekanik. İLE Organik. * Açıklar. İLE Betimleme. )


-ZANAAT OLARAK SİMYA ile FELSEFÎ SİMYA ile DİNÎ SİMYA

( Uygulamalar arasında nedensel ilişki kurmadan, herhangi bir teoriye dayanmadan nesneler üzerinde simyevi işlemler yapmak. Burada esas olan nesneleri kullanmaktır. İLE Belirli bir teoriye dayalı olarak ve nedensel ilişkiler kurarak nesneleri tespit ve tasvir etmek. Burada esas olan nesneler içinde kalmaktır. İLE Doğaüstü, mistik ve spritüel güçleri de dikkate alarak belirli ritüeller içinde nesneleri anlamaya çalışmak. Burada esas olan nesnelerin doğaüstü güçlerin işaretleri olduğunu anlamaktır. )


-ZANAAT OLARAK SİMYA ile FELSEFÎ SİMYA ile DİNÎ SİMYA

( Bolos (M.Ö. II. yy.) simyayı felsefi bir yöntem haline getiren. )


-ZANAAT OLARAK SİMYA ile FELSEFÎ SİMYA ile DİNÎ SİMYA

( Zosimus (M.S. III. sonu, IV yy. başı) simyayı bir din haline getiren. )


-ZANAAT OLARAK SİMYA ile FELSEFÎ SİMYA ile DİNÎ SİMYA

( İslâm dünyasında ise simya ilk önce felsefî açıdan dikkate alınmıştır. Cabir b. Hayyân sadece madenleri değil, bitkileri ve hayvanları da simyanın konusu kılmıştır. Civa ve kükürt teorisini geliştirerek tüm varolanları yekpare bir sistem içerisinde açıklamaya çalıştı. Bunun için bazı sayısal simgeleri kullandı. Aynı zamanda kurduğu laboratuvarlarla felsefi simyadan 'bilimsel simya'ya(kimya'ya) geçiş yaptı. )


-ZANAAT/ZANAATKÂR ve FELSEFE/FİLOZOF



-ZEVÂL ile/ve/<> FEY-İ ZEVÂL

( Güneşin tam tepede olduğu an/vakit. İLE/VE/<> Güneşin zevâlden çıkmaya başladığı an. )


-ZEVK ile/ve/yerine FERÂGAT



-ZILL[Ar.] ile FEY'[Ar.]



-ZÜHD ile FERÂGAT






-FE'S[Ar. çoğ. FÜÛS] ile FES[Ar. < FAS]

( İki yüzlü balta. İLE Şapka yerine kullanılan, kırmızı, kalın çuhadan yapılmış, tepesinde püskülü olan, silindir biçiminde başlık. )


-FEAR & ANXIETY



-FEAR vs. AVOID



-FEAR vs. PRECAUTION



-FEAR vs./and PROTECTION



-FEASIBLE vs. POSSIBLE



-FEATURE OF EARTH değil/yerine/= TOPAN



-FEATURE vs. FUTURE



-FEATURE vs. QUALITY



-feb. dur.[Lat. < FEBRE DURANTE] değil/yerine/= ATEŞ SIRASINDA, ATEŞ VARKEN



-FEBRİL/FEBRİLE[İng.] değil/yerine/= ATEŞLİ



-FECAÂT ile VEHÂMET



-FECİR değil/yerine/= TAN



-FECR (VAKTİ) ile FECR-İ KÂZİB[YALANCI FECR] ile FECR-İ SÂDIK[HAKİKİ FECR]

( Sabaha karşı, güneş doğmadan önce, ufkun gün doğusu tarafından görünen aydınlığı, tan yerinin ağarması. İLE Sabaha karşı, doğuda, amûdî biçimde görülen aydınlık. [Sahura kalkış.] İLE Şafak sökme, sabah, imsak. )


-FECR-İ ÂTÎ ile/ve/<>/> MİLLÎ EDEBİYAT

( )


-FECR-İ ÂTÎ ile/ve/<>/> MİLLÎ EDEBİYAT

( )


-FEDÂ ETMEK değil/yerine/= YOLUĞLAMAK/GÖZDEN ÇIKARMAK



-FEDÂ(KÂRLIK) ile FERÂGAT

( Sadakat. İLE Sevgi. )


-FEDÂ(KÂRLIK) ile FERÂGAT

( Mal/dan vermek. İLE "Can vermek" ve candan vermek. )


-FEDÂ(KÂRLIK) ile FERÂGAT

( Babadan gelen. İLE Anneden gelen. )


-FEDÂ ile/değil/yerine/>< ELVEDÂ

( Sevene can fedâ; sevmeyene elvedâ. )


-FEDÂ değil/yerine/= YOLUĞ



-FEDÂÎ/SERDENGEÇTİ[Ar.] ile FEDÂKÂR/FİDÂ-KÂR[Ar., Fars.]

( Evre, safha. İLE Kendini ya da kişisel çıkarlarını esirgemeyen, fedâ eden, cömert, eli açık. )


-FEDAİ değil/yerine/= YOLUĞAN



-FEDÂKÂR/LIK ile CÖMERT/LİK

( Yapayalnızken ya da birşeylerle, birileriyle çatışırken başkalarına karşı daha cömert olmalı ama birey olarak da kendine saygı duymalıdır. )


-FEDÂKÂR/LIK ile CÖMERT/LİK

( Cömert cömert derler maldan ederler, yiğit yiğit derler candan ederler. )


-FEDÂKÂR/LIK ile CÖMERT/LİK

( AKI / BÂSİK[Ar.]: Cömert. )


-FEDÂKÂRLIK:
YAPTIKLARIN ile/değil YAPMADIKLARIN

( Başkaları için. İLE/DEĞİL Kendin için. )


-FEDÂKÂRLIK ile "GERİ ADIM ATMA"



-FEDÂKÂRLIK > FERÂGAT > AŞK



-FEDÂKÂRLIK değil/yerine HAK/LAR



-FEDÂKÂRLIK ile KATLANMA



-FEDARASYON değil FEDERASYON



-FEDERASYON[Fr./İng. < FEDERATION] değil/yerine/= ÜSTBİRLİK



-FEDERASYON ile KONFEDERASYON

( Savunma ve dış politika alanında dayanışma amacıyla birden fazla devletin bir birlik devleti içinde birleşmesi. | Aynı alandaki çeşitli kuruluşları bir arada toplayan dayanışma birliği. İLE Birden fazla ülkenin genellikle dış işleri ve savunma alanlarında federasyona göre biraz daha ılımlı bir bağımlılık içinde ortak politika ve yönetim izleyip öteki alanlarda ise bölgesel yönetimlerinde serbest bulundukları devletler topluluğu. | Çeşitli ortaklıkların, daha çok sendikaların kümeleşmesi. )


-FEELING LIKE vs. BEING THAT



-FEHÂMETLÜ DEVLETLÜ ile ÜBBEHETLÜ DEVLETLÜ

( Sadrazamlara, Mısır hidivi ve yabancı prenslere, eyalet beylerine hitapta kullanılan unvan. İLE Sadrazamlık etmişlere hitapta kullanılan unvan. )


-FEHÎM[Ar. < FEHM] ile FEHM[Ar.]

( Zeki, anlayışlı, akıllı. İLE Anlama, anlayış. )


-FEHM[Ar.] ile 'İLM[Ar.]



-FEHM ile/ve AKIL ile/ve İLLET ile/ve HİKMET

( Kavram. İLE/VE Bağlam. İLE/VE Neden/içsel. İLE/VE Dışsal. )


-FEHM ile/ve FİKİR

( Tekrar vardır. İLE/VE Hareket vardır. )


-FEHM ile TEDEKKÜR ile TEFEKKUH



-FEHVÂ

( MÂNÂ, ANLAM, MEFHUM, KAVRAM )


-FEHVA'L-HİTÂB[Ar.] ile DELÎLU'L-HİTÂB[Ar.]



-FEHVÂ[Ar. çoğ. FEHÂVÎ] ile FEHVÂSINCA[Ar., Tr.]

( Anlam, mânâ, kavram, mefhum. İLE Uyarınca, sözü gereğince. )


-FEL FECRİ/FECİR değil VEL FECRİ/FECİR

( "Gözleri fel fecri okuyor." DEĞİL Gözleri vel fecri okuyor. )


-FELÂ[Ar.] ile FELÂH[Ar.] ile FELAH[Ar.]

( O halde, o zaman. İLE Kurtuluş, selâmet, onma. | Mutluluk, kutluluk. İLE Başlangıç, iptida. )


-FELÂKET değil/yerine/= YIKIM/YIKINÇ



-FELÇ/C[Ar.] değil/yerine/= İNME



-FELDİSPAT[Alm.]:
POTASYUMLU | SODYUMLU | KALSİYUMLU ile DİYABAZ[Fr. < Yun.]

( Silikatlı mineral grubu. İLE Feldispatlardan, bir plajiyoklaz ile ojitten oluşmuş, yeşil renkli bir kütle. [PLAJİYOKLAZ[Fr. < Yun.]: Dilinimleri, birbirine göre eğik durumda, kalsiyum ve sodyum içeren feldispat. | OJİT[Fr. < Yun.]: Yanardağ kütlelerinde bulunan ve feldispatla birlikte bazaltların temelini kuran, piroksen cinsinden mineral madde.] )


-FELDİSPAT[Alm.]:
POTASYUMLU | SODYUMLU | KALSİYUMLU ile DİYABAZ[Fr. < Yun.]

( En önemli, silikatlı mineral öbeği. )


-FELDİSPAT[Alm.] ile TRAKİT[Fr. TRACHYTE]

( Silikatlı mineral grubu. İLE Yanardağ kayalıkları arasında bulunan bir feldispat türü. )


-FELDİSPAT ile PLAJİYOKLAZ[Fr. < Yun.]

( ... İLE Dilinimleri bribirine göre eğik bir durumda kalsiyum ve sodyum içeren feldispat. )


-FELDİSPAT ile SANİDİN[Fr. < Yun.]

( ... İLE Volkanik kayaçlarda bulunan, ortoz feldispat türü. )


-FELEK[Pehlevice]

( Kötülük tanrısı. )


-FELLİK FELLİK (ARAMAK)



-FELSEFE ile/ve/||/<> BİLİM ile/ve/||/<> İDEOLOJİ



-FELSEFE ile İDEOLOJİ



-FELSEFE ile/ve KELÂM

( Kelâmın anlaşılmayanı kabuğu, anlaşılanı içidir. )


-FELSEFE DAĞI ile/ve/||/<> MATEMATİK ÇANTASI



-FELSEFE KONUŞMAK:
KEYFÎ değil ZORUNLULUKLA



-FELSEFE ÖĞRENMEK ile/yerine/değil FELSEFE YAPMAYI ÖĞRENMEK



-Felsefe olarak SUS!!!



-FELSEFE SİSTEMİ ile FELSEFİ DÜŞÜNCE TARZI



-FELSEFE SORUSU/SORUNU ile/değil SORU-NUN/SORUNUN FELSEFESİ



-FELSEFE TARİHİ ile/ve/değil DÜŞÜNCE TARİHİ



-FELSEFE TARİHİ ile/ve/=/||/<>/>/< TARİH FELSEFESİ



-FELSEFE YANINDA/KARŞISINDA:
[ne] KEYFİYET ne de SANAT



-FELSEFE-BİLİM TARİHİ ile/ve/||/<> ANADOLU'DA FELSEFE-BİLİM

( )


-FELSEFE:
"YAPTIRIMLARI OLAN" değil/yerine YARGILARI OLAN



-FELSEFE:
BETİMLEME > KAVRAM

( Felsefe, betimlemeden, kavrama geçiştir. )


-FELSEFE:
ZORUNLULUK ve/||/<>/> GÜVENİLİRLİK



-FELSEFE:
"ÖĞRETİ" değil ETKİNLİK



-FELSEFE:
"YAPILAN/YAPMAK" değil İNŞÂ EDİLEN/ETMEK



-FELSEFE:
"YETENEK/ZEKÂ" ile/değil ÇABA/EMEK



-FELSEFE:
"YETENEKSİZLİK KONUSU" değil YETERSİZLİK DURUMU



-FELSEFE:
AKLIN SORUNLARINA YANIT ARAMAK ve/<>/>
SORU(N)LARINA YANIT ARAMAK ve/<>/>
ETKİNLİK

( FELSEFE: Aklı kullanma sanatı. )


-FELSEFE:
DÜŞÜNCENİN ...
TARİFİ ile/ve/değil/||/<>/< TARİHİ



-FELSEFE:
DÜŞÜNME BAĞLAMI ile/ve/<> BİLGİ TÜRÜ



-FELSEFE:
DÜŞÜNMEK ve/||/<>/> BİLMEK ve/||/<>/> YAŞAMAK



-FELSEFE:
EĞİTİM ile/ve/değil/||/<>/> YETKİNLEŞTİRME



-FELSEFE:
ELEŞTİREL ile/ve/<> YARATICI ile/ve/<> ETKİN



-FELSEFE:
GEÇMİŞ/ŞİMDİ ÖYKÜSÜ değil GELECEK ÖYKÜSÜ



-FELSEFE:
İYİLİK ve/<> GÜZELLİK ve/<> DOĞRULUK



-FELSEFE:
NESNEL İDEALİZM ile/ve/||/<> ÖZNEL İDEALİZM



-FELSEFE:
NİTELİKLİ SORU, SORMA "SANATI" ile/ve/||/<>
NİTELİKLİ, SORU SORMA "SANATI"



-FELSEFE:
NİYET ve/||/<>/+ OLGU



-FELSEFE:
PHILO ve SOPHIA

( Sevgi. VE Bilgelik. [Bilgelik Sevgisi] )


-FELSEFE:
PHILO ve SOPHIA

( BİLGE değil BİLGE/LİK SEVGİSİ )


-FELSEFE:
PHILO ve SOPHIA

( Etkin. VE Edilgin. )


-FELSEFE:
UYURGEZER/LİK değil/yerine/>< GELİŞMİŞ BİLİNÇ/LİLİK



-FELSEFE:
ZEKÂYI ve/||/<>/> AKLI

( Keskinleştirmek amacıyla. VE/||/<>/> Yetkinleştirmek amacıyla. )


-FELSEFE:
ZORLAYICI değil ÇAĞIRICI



-FELSEFE'DE MÎLÂDLAR:
TEKERLEK ve YELKEN ve YAZI



-FELSEFE'DE SEZGİ ile NIETZSCHE'DE SEZGİ

( Kavramlaştırılmamış her türlü düşünce. İLE İçgüdü. )


-FELSEFE'DE:
SORUN ÇÖZMEK ile/ve ETKİNLİK/FAALİYET



-FELSEFE('NİN "KUSURU"):
ÖNCESİ var SONRASI [yok]

( Öncesinin var olup ve fakat sonrasının olmaması. )


-FELSEFE(PHILO-SOPHIA):
BİLGELİK SEVGİSİ ile/ve/||/<> SEVGİNİN BİLGELİĞİ

( )


-FELSEFE/BİLİM/SANAT'TA:
SAYGI DUY(UL)MA ile/ve/||/<>/< SAYGI UYAN(DIR)MA



-FELSEFE/KAVRAM ANSİKLOPEDİSİNDE:
ARİSTOTELES ile/ve HEGEL



-FELSEFE/PSİKOLOJİ ile/ve/||/<> AKADEMİK FELSEFE/PSİKOLOJİ



-FELSEFE ile "FELSEFE"

( Kavramsal matematik. | Anlamanın, anlaşılmasının çabası. | Biçimselleştirilmiş mantığın doruğu. İLE ... )


-FELSEFE ile "FELSEFELER"



-FELSEFE ile/ve TASAVVUF

( Akla, biçim verir. İLE/VE Nefse, biçim verir.["Akıl kârı" değildir.] )


-FELSEFE ile/ve/<> TARİH



-FELSEFE ile/ve İSTATİSTİK



-FELSEFE ile/ve MÜZİK ile/ve FİZİK



-FELSEFE ile/ve ZEN

( Zen is not about eliminating thoughts but illuminating them. )


-FELSEFE ile/ve ZEN

( ZEN KİTAPLARI

ZEN BUDİZMİ
( İLHAN GÜNGÖREN - YOL )

ZEN
( ARMAĞAN BİRGİL - OKYANUS )

ZEN YOLU / TASAVVUF YOLU
( OSHO - BHAGWAN SHREE RAJNEESH
ÇEVİRİ:SERTAÇ KARTAL - OKYANUS )

ZEN ETİ, ZEN KEMİĞİ
( PAUL REPS - ÇEV: NEVZAT ERKMEN - YOL )

LİDERLİK SANATI ZEN DERSLERİ
( THOMAS CLEARY - ÇEV: ŞEN SÜER KAYA - ANAHTAR )

ZEN YOLU VE ZEN BUDİZM'İN İLKELERİ
( ALAN WATTS - ÇEV: SENA UĞUR - )

TAOCULUK, ZEN VE BATI KÜLTÜRÜ
( ALAN WATTS - ÇEV: İLHAN GÜNGÖREN - YOL )

GÜNDELİK YAŞAMDA ZEN
( ADELHEID MEUTES, JUDITH BASSERT - ÇEV: SEDA TOKSOY - OKYANUS )

ZEN BUDİZMİ YOLU
( PROF. EUGENE HERRIGEL - BİLYAY VAKFI )

ZEN VE NEY-ZEN
( ÖMER TULGAN - YOL )

ZEN ZİHNİ BAŞLANGIÇ ZİHNİDİR
( SHUNRYU SUZUKI - ÇEV: CEM ŞEN - DHARMA )

ZEN VE OKÇULUK
( EUGEN HERRIGEL - ÇEV: O. CEMAL GÜNGÖREN - YOL )

ZEN KAÇIKLARI
( JACK KEROUAC ÇEV: NEVZAT ERKMEN - SÖZ )

ZEN VE ÇİÇEK YOLU
( GUSTIE L. HERRIGEL - ÇEV: O. CEMAL GÜNGÖREN - YOL )

ZEN VE MOTOSİKLET BAKIM SANATI
( ROBERT M. PIRSIG - ÇEV: SÜHA SERTABİBOĞLU - AYRINTI )

DOLMUŞA BİNME VE DOLMUŞTAN İNME SANATINDA ZEN
( CEM ŞEN - DHARMA )

ZEN VE YARATICI YÖNETİCİLİK
( ALBERT COW - ÇEV: AHMET FETHİ - ETİ )

ZEN VE SAVAŞ SANATLARI
( JOE HYAMS - ÇEV: CEM ŞEN - YOL )

ZEN BAHÇESİ
( MUSTAFA YILAMAZER - DOST )

İKEBANA ZEN VE ÇİÇEK YOLU
( GUSTIE L. HERRIGEL - ÇEV: CEMAL GÜNGÖREN - YOL )

KARETEDE ZEN
( C.W. NICOL - ÇEV: CEMAL GÜNGÖREN - YOL )

TAOCULUK, ZEN VE BATI KÜLTÜRÜ
( İLHAN GÜNGÖREN - YOL )

KEDİLER İÇİN ZEN
( ALFRED BIRNBAUM, RIKU KANMEI - DHARMA )

BÜYÜK ZEN DÜĞÜNÜ
( CHARLES BUKOWSKI - ÇEV: AVİ PARDO - METİS )

ZEN WISDOM
( WIZARD & GENIUS, CHEERFUL JOYS )

)


-FELSEFE ile/ve/< AMAÇ

( Amacı bilinmeyen şey, felsefeye konu olamaz. )


-FELSEFE ve/||/<> ANAHTAR KAVRAMLAR



-FELSEFE ile/ve ANLAMBİLİM(SEMANTİK)



-FELSEFE ve ANTROPOLOJİ

( Felsefe, insanı tanıma çabasıdır. )


-FELSEFE ve/||/<> AŞK ve/||/<> SANAT

( "Evet!" diyememektir. VE/||/<> "Hayır!" diyememektir. VE/||/<> Soruyu anımsayamamaktır. )


-FELSEFE ve AYRIM



-FELSEFE ile/ve BELAĞAT



-FELSEFE ile BENGİ BİLGELİK

( ... İLE HİKMET-İ HÂLİDA, CÂVİDÂN-I HIRED, PHILOSOPHIA PERENNIS )


-FELSEFE ve BİLDİRİŞİM



-FELSEFE ve/||/<> BİLGE

( Gölgelerin, renkleri olduğunu öğretir. VE/||/<> Gölgelerin renklerini görebilir. )


-FELSEFE ile/ve BİLGELİK



-FELSEFE ve/=/||/<>/>/< BÜTÜN/LÜK



-FELSEFE ile DEMAGOJİ



-FELSEFE ve/||/<> DEVLET

( Aklın/düşüncenin, gelişmişlikteki son seviyesi. VE/||/<> Kurumların/toplumun, gelişmişlikteki son seviyesi. )


-FELSEFE ile/ve/<> DİL

( Dilin dilbilgisi. İLE/VE/<> Aklın dilbilgisi. )


-FELSEFE ve DİLİN EVRENSELLEŞTİRİLMESİ



-FELSEFE ve DİN

( Kişinin [ve evrenin] sorularına aklın sınırları içinde kalarak yanıt vermeye çalışmak. VE Anlama ilişkin soruların akıl ile değil kurguyla yapılacağına yönelik yaklaşımı felsefenin soruları içinde kalarak yanıtlamaya çalışmak. )


-FELSEFE ve DİN

( GAZALİ ve KANT )


-FELSEFE ile DİSKUR



-FELSEFE ile DOKTRİN

( Her bir kişinin sürekli düşünme ve eylemde olmasını destekler. İLE Her doktrin kabul bekler. )


-FELSEFE ile/ve DURUŞ



-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Düşünce, düşünce başlar. [yere/aşağı düşünce!] )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Bir yerini/dizini incitmeyen, düşünmeye başlamaz kolay kolay. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Dilin dilbilgisi. İLE/VE/<> Aklın dilbilgisi. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Yunan ökesi/dehası. VE Roma ökesi/dehası. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Aristoteles. İLE/VE Büyük İskender. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Tekillerden, tümeli görmeye çalışmak. İLE/VE Tekilde, tümeli görmek esastır. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Felsefe, matematiğin çalışma odasını, röntgen ışığıyla yansıtmaya çalışır. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Birleştirmek/birlikte tutmak gerekiyor. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hayranlık. VE Hayret. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Zanaat. VE Teknokrasi, işçilik. VE İdeoloji. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( İdeoloji. İLE/DEĞİL/YERİNE Felsefe. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hayret. VE/<> Hayranlık. VE/<> Aşk. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet, teolojik; illet, metafizik; sebep, fizik nedenleri aramaktır. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet: Nasıl ise onu o biçimde bilmek. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet: Varolanları, nasılsa o biçimde ve tâkatı kadar bilmek. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet: Olgunlaşmayı istemek. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet: Doğada ve zamanda illetlendirmek. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet: Gizil durumda, tüm erdemleri içerir. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet Tanrısı: ENKİ )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet: İstikmal el-Nefs. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet: "En Yüksek Hikmet". Onu kazanmış olmaya(onun iktinâ'ına) "'İlm", o ilme meleke kazanmış olmaya "Felsefe". )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet'in, 36 tür tarifi! )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( FELSEFE: KAVLÎ HİKMET )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( PHIL0-SOPHOS ile/ve SOPHOS )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( el-Hikmet: ilmun bi-a'yan'il-mevcudât alâ ma hiye fi'nefs'il emr bi-kaderi takat'il-beşeriyye )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Fikir üretir. İLE/VE Tedbir üretir. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Nazarî hikmet. VE Amelî hikmet. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( ... İLE HİKMET-İ HÂLİDA, CÂVİDÂN-I HIRED, PHILOSOPHIA PERENNIS )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Genel felsefe eserlerinin adı olarak bu ad kullanılır. İLE/VE İlm-i mantık'ın başka bir adıdır. Pek çok mantık kitabı bu adı taşır. İLE/VE Abdurrahman Hazinî'nin eserinin adıdır. Eser, çekim ve cisimlerin özgül ağırlıklarından bahseder. Modern döneme kadar konuyla ilgili en önemli çalışmadır. İngilizce çevirisi de vardır. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Kişinin [ve evrenin] sorularına aklın sınırları içinde kalarak yanıt vermeye çalışmak. VE Anlama ilişkin soruların akıl ile değil kurguyla yapılacağına yönelik yaklaşımı felsefenin soruları içinde kalarak yanıtlamaya çalışmak. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( GAZALİ ve KANT )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Kişinin, kendine soru sormaya başlamasıyla devreye girer. )


-FELSEFE ile/ve EDEBİYAT

( Zihne/akla hitap/etki eder. İLE/VE Kalbe hitap/etki eder. )


-FELSEFE ile/ve EDEBİYAT

( Edebî olmayanı, kalbe hitap/etki etmez. İLE/VE Felsefî olmayanı, zihne/akla hitap/etki etmez. )


-FELSEFE ile/ve/değil/<> EROSEFE



-FELSEFE ile FANTAZİ



-FELSEFE ile/ve FELSEFE ÜZERİNE FELSEFE



-FELSEFE ile/ve/değil FELSEFE-BİLİM



-FELSEFE ile FELSEFENİN BİLGİSİ



-FELSEFE ile FELSEFÎ ÖYKÜ



-FELSEFE ile/ve/<> FİLOZOF

( Felsefe, filozofla konuşmaktır. )


-FELSEFE ile/ve GELENEK



-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( Hikmet teolojik, illet metafizik, sebep fizik nedenleri aramaktır. )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( Hikmet: Nasıl ise onu o biçimde bilmek. )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( Hikmet: Varolanların kendini nasılsa o biçimde tâkatı kadar bilmek. )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( Hikmet: Olgunlaşmayı istemek. )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( Hikmet: Doğada ve zamanda illetlendirmek. )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( Hikmet: Gizil halde, tüM erdemlerin hepsini içerir. )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( Hikmet Tanrısı: ENKİ )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( Hikmet: İstikmal el-Nefs. )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( Hikmet: "En Yüksek Hikmet". Onu kazanmış olmaya(onun iktinâ'ına) "'İlm", o ilme meleke kazanmış olmaya "Felsefe". )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( Hikmet'in, 36 tür tarifi! )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( FELSEFE: KAVLÎ HİKMET )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( PHIL0-SOPHOS ile/ve SOPHOS )


-FELSEFE ile/ve/= HİKMET

( el-Hikmet: ilmun bi-a'yan'il-mevcudât alâ ma hiye fi'nefs'il emr bi-kaderi takat'il-beşeriyye )


-FELSEFE ve/||/<>/> İDEOLOJİ ve/||/<>/> TÜZE

( Başlar. VE/||/<>/> Deneyimlenir. VE/||/<>/> Düzenlenir. )


-FELSEFE ile/ve/||/<> İNSAN



-FELSEFE ve/<> İNSAN-İNSAN İLİŞKİSİ



-FELSEFE ile İZLEM/STRATEJİ



-FELSEFE ve KİŞİSEL YÖNETİM



-FELSEFE ile/ve KÜLTÜR



-FELSEFE ile/ve KURAMSAL/TEORİK AKIL



-FELSEFE ile/değil/>< KUŞKU

( Felsefe, kuşkuyu yok eder/edendir. )


-FELSEFE ile/ve MACERA



-FELSEFE ile/ve MATEMATİK

( Tekillerden tümeli görmeye çalışmak. İLE/VE Tekilde tümeli görmek esastır. )


-FELSEFE ile/ve MATEMATİK

( Felsefe, matematiğin çalışma odasını röntgen ışığıyla yansıtmaya çalışır. )


-FELSEFE ile/ve MATEMATİK

( Kavramlarla ilgili etkinlik. İLE/VE Kavram inşâ etmek. )


-FELSEFE ile/ve METAFİZİK ile/ve MİSTİSİZM

( ... İLE/VE Metafizik sözü ilk defa Peripatos'culardan Rodos'lu Andronikos (M.Ö. I. yy.) tarafından kullanıldığı öne sürülür. İLE/VE ... )


-FELSEFE ile/ve METAFİZİK ile/ve MİSTİSİZM

( METAFİZİK: BİLGİ - VARLIK - AHLÂK )


-FELSEFE ile ÖĞRETİ



-FELSEFE ile ÖLÜ FELSEFE



-FELSEFE ve/||/<>/> ÖZBİLİNÇ



-FELSEFE = PHILOSOPHY[İng.] = PHILOSOPHIE[Fr., Alm.] = PHILOSOPHIA(PHILIA:SEVGİ, SOPHIA:BİLGELİK)[Yun.] = FILOSOFIA[İsp.]



-FELSEFE ve PSİKOLOJİ



-FELSEFE ve SANAT ve GÖRELİLİK



-FELSEFE ve/||/<> SANAT ve/||/<> KEŞİF

( Soyutlayarak[tenzih ederek]. VE/||/<> Benzeterek[teşbih ederek]. VE/||/<> Bireştirerek[tevhîd ederek]. )


-FELSEFE ve/||/<> SANAT ve/||/<> KEŞİF

( Akıl ile. VE/||/<> Hayal ile. VE/||/<> Kalp ile. )


-FELSEFE ile/ve/||/<>/< ŞAŞMA/HAYRET

( Felsefenin başlangıcı, şaşmadır/hayrettir. )


-FELSEFE ile/ve/||/<>/< ŞAŞMA/HAYRET

( )


-FELSEFE ile/ve SAVAŞ TARİHİ

( Aristoteles. İLE/VE Büyük İskender. )


-FELSEFE ve SEVGİ



-FELSEFE ile/ve ŞİİR



-FELSEFE ile/ve SOHBET



-FELSEFE ile SPEKÜLASYON



-FELSEFE ile/ve/<> SÜREÇLİ FELSEFE



-FELSEFE ve/<> TASAVVUF

( Aklın hikmetli dilidir. VE/<> Ahlâkın hikmetli dilidir. )


-FELSEFE ile TEFELSÜF



-FELSEFE ve/<> TIP ve/<> TARİH

( Tabakât Literatürü Üzerine Bir İnceleme
[ www.klasikyayinlari.com/ebooks/default.aspx?kitapid=123 ] )


-FELSEFE ile/ve/||/<> TÜMEL/LİK

( FELSEFE: Tümel anlama ve açıklama. )


-FELSEFE ve/<> TUTKU

( Kişi, felsefeyi, ancak tutkuyla yaşama katar. )


-FELSEFE ve TÜZE(HUKUK)

( Yunan ökesi/dehası. VE Roma ökesi/dehası. )


-FELSEFE ile VARLIK



-FELSEFE ile/ve/||/<> YORUMBİLİM

( Toplumu yapılandırır. İLE/VE/||/<> Bireyi yapılandırır. )


-FELSEFECİ ile/ve FİLOZOF



-FELSEFEDE UCLAR:
İNAK/DOGMA ile/>< KUŞKU



-FELSEFENİN GEÇMİŞİ ile GEÇMİŞTEKİ FELSEFE



-FELSEFESİZ ...:
BİLİM ile SANAT ile HUKUK/DİN ile YAŞAM

( Kör. İLE "Süsleme". İLE "Kural". İLE Yaşanmamış. )


-FELSEFESİZ SANAT ve FELSEFESİZ BİLİM ve FELSEFESİZ FELSEFE

( Zanaat. VE Teknokrasi, işçilik. VE İdeoloji. )


-FELSEFEYE GİRİŞ KİTAPLARI ile/ve/değil/yerine/<> FELSEFE TARİHİ KİTAPLARI



-FELSEFEYİ ANLAMAK ile/ve/||/<> FELSEFE İLE ANLAMAK



-FELSEFÎ ANLAYIŞ VE BİLİMSEL TUTUM/DURUŞ VE SANATSAL DUYARLILIK ve/< BEREKET



-Felsefî anlayışla KONUŞ!!!



-FELSEFİ DİSİPLİN ile EPİSTEMOLOJİ



-FELSEFİ GÖRÜŞ/LER ile/ve GÖRELİ FELSEFÎ GÖRÜŞ/LER



-FELSEFÎ MİT ile/ve/<> ŞİİRSEL MİT



-FELSEFİ ÖĞRETİ ile FELSEFİ SİSTEM



-FELSEFÎ SORU/SORGULAMA ile/ve/= DEĞERLENDİRME



-FELSEFÎ SÖYLEM/DİSKUR ile/ve FELSEFÎ EDİM



-FELSEFÎ SÖZLÜK ile/ve/değil/yerine FELSEFÎ ANSİKLOPEDİK SÖZLÜK



-FELSEFÎ ile/ve BİLİMSEL

( An. Cairos. İLE/VE Zaman. Chronos. )


-FELSEFÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAVRAMSAL



-FELSEFİ ile SOYUT



-FELSEFÎ ile/değil/yerine YORUMSAL



-FELSEFİ yerine YORUMSAL



-FELSEFİ değil YORUMSAL



-FEMİNİST EKOLOJİ/EKOFEMİNİZM değil/yerine/= DİŞİCİ ÇEVREBİLİM/ÇEVREDİŞİCİLİK



-FEMİNİST değil/yerine/= DİŞİCİ



-FEMİNİZM değil/yerine/= DİŞİCİLİK



-FENÂ-Fİ-LLÂH ile/ve/||/<> FENÂ-Fİ-L-AŞK

( Allah'ın varlığı içinde yok olma. İLE Aşk içinde yok olma. )


-FENÂ-YI HÂDİS ile FENÂ-YI KADÎM



-FENÂ'

( YOK OLMA, YOKLUK, GEÇİP GİTME )


-FENÂ[Ar.] ile NEFÂD[Ar.]



-FENÂ ile/ve/||/<> MAHV

( Yok olma, yokluk, geçip gitme. | Kötü, iyi olmayan, uygunsuz olan. İLE Yok etme, ortadan kaldırma, harâb etme, perişân etme, batma, bitme, yok olma. | [tas.] Kişisel/beşerî eksikliklerden/yetersizliklerden/olumsuzluklardan kurtulma durumu/hâli. )


-FENAFİŞŞEYH ile FENAFİRRESUL ile FENAFİLLÂH



-FENÂLAŞMAK değil/yerine/= KENDİNDEN GEÇMEK



-FENER ADASI ile/ve İNCİRLİ ADASI

( Pendik - Tuzla arasında kıyıya yakın olan adalar. [5 ada] )


-FENESTRASYON/FENESTRATION[İng.] değil/yerine/= PENCERELEME



-FENNEN[Ar.] ile FENNÎ[Ar.]

( Fen aracılığıyla, fen ile, fenne uygun olarak. İLE Fen ile ilgili olan. )


-FENOMEN değil/yerine/= GÖRÜNGÜ



-FENOMEN ile NUMENON/NUMENEN

( Uzay ve zaman(d)a konu olan. İLE ... )


-FENOTİP/İK/PHENOTYP/IC[İng.] değil/yerine/= DIŞ GÖRÜNÜM/SEL



-FENOTİP değil/yerine/= DIŞYAPI



-FEODAL/İZM değil/yerine/= DEREBEYCİ/LİK



-FEODAL < VIEH[Alm.][:
Mal = Davar]



-FEODALİTE değil/yerine/= DEREBEYLİK



-FER-İ TÂLÎ değil/yerine/= SÜRGÜN

( Bitkinin dibinden süren filiz. )


-FER'[Ar. çoğ. FÜRÛ] ile FERR[Ar.] ile FER[Ar.]

( Dal, budak. | Tomurcuk. | Bir aslın sonucu. | İkinci derecede önemli olan. İLE Kaçma, firâr. [KERR Ü FERR: Saldırma ve çekilme.(KELLİ-FELLİ değil KERLİ-FERLİ!)] İLE Parlaklık, aydınlık. | Zînet, süs, bezek. | Kuvvet, nüfuz, iktidar. )


-FER[Fars.] ile FER'[Ar.](çoğ. FÜRÛ, FÜRÛAT)

( Parlaklık, aydınlık. | Zînet, süs, bezek. | Kuvvet, nüfuz, iktidar. İLE Dal, budak. | Tomurcuk. | Bir aslın sonucu. | İkinci derecede önemi olan şey. | Şûbe. )


-FERÂCE ile TENNÛRE

( =KİSÂ=HIRKA=ABÂ=HULLE=BÜRDE=FERACÂ ile =KAMÎS=GÖMLEK=ENTÂRİ )


-FERÂCE ile TENNÛRE

( ... İLE Mevlevî dervişlerinin, semâ âyini sırasında giydikleri geniş eteklik. )


-FERÂĞ[Ar.] ile FERÂG[Ar.]

( Vazgeçme, bırakıp terk etme. | Bir mülkün tasarruf, sahip olma hakkını başkasına terk etme. | Dinlenme, istirahat. | Hiçbir işle meşgul olmama, rahat etme. İLE Serin rüzgâr. )


-FERÂGAT AHLÂKI ile/ve/değil/yerine ANNELİK AHLÂKI



-FERÂGAT AHLÂKI > AŞK AHLÂKI



-FERÂGAT(BEZL) ile TERK

( Canına kıymazsan, seyahat etme! )


-FERÂGAT ve DÖNÜŞÜM



-FERÂGAT değil/yerine/= ELÇEKİ



-FERÂGAT ve/> İŞTİYÂK ve/> AŞK



-FERÂGAT ile/ve/<> TESLİMİYET



-FERAH

( Kuş yavrusu. )


-FERAH FEZA (OTURMAK)



-FERAH[Ar.] ile FERÂH[Ar.]

( Gönül açıklığı, sevinç, sevinme. İLE Bol, geniş, yayvan, açık. )


-FERAH[Ar.] ile SÜRÛR[Ar.]



-FERAH/LIK değil/yerine/= İNÇ/LİK



-FERAH ile REFAH



-FERAHFEZA[Ar. + Fars.] ile FERAHNAK[Ar. + Fars.]

( Türk müziğinde, yegâh perdesinde karar kılan makamlardan biri. İLE Türk müziğinde, bir birleşik makam. )


-FERAHLAMAK değil/yerine/= İNÇLEMEK



-FERAHLATMA ve/<> KOLAY(LIK)(ÂSÂN[Fars.])



-FERAHLATMAK değil/yerine/= İNÇLETMEK



-FERÂMÛŞ[Fars.] ile FERÂMÜŞ[Fars.]

( Unutma, hatırdan çıkma. İLE Ferâmûş'un hafifletilmişi. )


-FERÂSE ile FERÂŞE/PERVÂNE[Fars.]/USKUR[< İng.]

( Kısrak. İLE Geceleri, ışığın etrafında dönen küçük kelebek. Fırıldak. | Çark. | Haberci, kılavuz. | Şems-i Tebrizi. )


-FERÂSET[< FERES] ile/ve/||/<>/> SALÂT

( 1. ile/ve/||/<>/> 2. )


-FERÂSET[Ar. < FERES(Çok hızlı giden at)] değil/yerine/= SEZGİ/SEZİ/SEZİŞ/ANLAYIŞ

( ZEKÂNIN İNCELMİŞ VE HIZLANMIŞI | EDEB'İN KALBE İNİŞİ | ANLAYIŞTA ÖNE GEÇME | ZEKÂNIN GÖVDEYİ KONTROL ALTINA ALMIŞ ŞEKLİ. (AKIL-ZEKÂ-FERASET) [AYNI ŞEYİN DEĞİŞİK MERTEBELERDE ALDIĞI ADLAR] )


-FERÂSET/FİRÂSET[Ar.] ile FERÂŞET[Ar.]

( Anlayışlılık, çabuk seziş. | Binicilik, at yetiştirme bilgisi. | Yiğitlik, mertlik. İLE Kâbe süpürücüsünün hizmeti. )


-FERÂSET ile/ve ÂGÂH ile/ve ZİKİR

( Gözün uyanıklığı. İLE/VE Kulağın uyanıklığı. İLE/VE Kalbin uyanıklığı. )


-FERC[Ar. çoğ. FÜRÛC] ile FEREC[Ar.]

( Aralık, yarık, çatlak. | Dişilik örgeni, avret, utyeri, edep yeri. İLE Gam, tasa ve sıkıntıdan kurtulma. Kederden, darlıktan sonra gelen sevinç, teselli. | Zafer. )


-FERDÂ[Fars.] ile FERDÂSI[Fars.]



-FERDA[Fars.] ile FERDE

( Gelecek zaman, yarın. İLE Küçük denk, top. )


-FERDÎ HİKMET[Ar.] değil/yerine/= BİREYSEL BİLGELİK/AYDINLANMA/UYANIŞ/ARINMA



-FERDİ TAYFUR ile FERDİ TAYFUR

( 1904 - 21 Mart 1958 İLE 15 Kasım 1945 - )


-FERDİ TAYFUR ile FERDİ TAYFUR

( Selenlendirme sanatçısı. İLE Yorumcu. )


-FERDÎ değil/yerine/= BİREYSEL/KİŞİSEL



-FERDINAND DE SAUSSURE



-FERDİYET-İ SELÂSE:
ZÂT ve/||/<>/> İHTİYÂR/İRÂDE ve/||/<>/> SÖZ/EYLEM



-FERES[Ar. çoğ. EFRÂS] ile FERES[Ar.]

( At, beygir. İLE Oyun. | [satrançta] at. )


-FERFECİ



-FERFORJE[Fr. < FER FORGÉ] değil/yerine/= DÖKME DEMIR

( Kapılara, pencerelere ya da evlerin iç bölümlerine süsleme amacıyla yapılıp takılan dövme demir. )


-FERHÂL[Fars.]

( Kıvırcık ve dolaşık olmayan uzun saç. )


-FERHAT[Ar.] ile FERHÂD[Ar.]

( Sevinç, neşe. İLE Ferhâd ve Şîrîn adıyla ünlü olan eski bir öykünün erkek kahramanı olup Şîrîn'in âşıkıdır. )


-FERÎD[Ar. < FERD] ile FERÎD[Fars.]

( Tek, eşsiz, eşi olmayan. Tasım/kıyas kabul etmez, ölçüsüz. Üstün. İLE Avcı kuş. | Donmuş, katılaşmış şey. )


-FERÎD/E[Ar.] ile FERÎDE[Ar.]

( Tek, eşsiz, eşi olmayan. Tasım/kıyas kabul etmez, ölçüsüz. Üstün. İLE Kendi oyuyla hareket eden, kibirli, gururlu. )


-FERİH[Ar.] ile SÜRÛR

( Çok sevinçli, neşeli. İLE Neşe. )


-FERÎK[Ar.] ile FERÎK[Ar.]

( Askerî kolordu komutanı, korgeneral[birinci ferîk], tümgeneral[ikinci ferîk]. | İnsan topluluğu, cemâat. İLE Buğday tanesinin olgunu, öğütülecek duruma gelmişi. )


-FERİK[Fars.] ile FERİK[Ar.]

( Hayvanların, civcivlikten çıkmış yavruları. | Gevrek bir elma türü. İLE Tümgeneral ya da Korgeneral. )


-FERİK[Fars.] ile PALAZ

( Hayvanların, civcivlikten çıkmış yavruları. İLE Kaz, ördek, güvercin gibi bazı kuş yavrularının, civcivlikten sonraki durumu. )


-FERÎKAN["ka" uzun okunur] ile FERÎKAYN[Ar.]

( Topluluklar. İLE İki askerî fırka, iki taraf. )


-FERİSİLER ile SADDUKİLER ile ESSENİLER

( Ferisiler, Tanrı'ya inanır, ruhları, melekleri ve peygamberleri kabul eder ve peygamberlerin gösterdiği yolda yaşamayı, şeriatı savunurdu. Saddukiler, Tanrı'ya inanır, ancak, melekleri kabul etmez, peygamberlere ayrıcalık tanımaz, ruhlara ve ölümden sonra yaşama inanmazdı. Esseniler, ezoterik olanlardı. Yerleşim bölgelerinin uzağında özel tapınaklarda mistik deneyimlerle uğraşırdı. Bunlar daha çok Lut Gölü ve Mısır İskenderiyesi civarında örgütlenmişti. İsa'nın, Esseniler'den olduğu ileri sürülmektedir. )


-FERİŞTAH[Fars. < FİRİŞTE] değil/yerine/= UZMAN / EN YETKİLİ



-FERİT PAŞA ile DAMAT FERİT PAŞA



-FERİYE SARAYLARI

( Feriye ve Kabataş Erkek Lisesi. [Beşiktaş - Ortaköy arasındadır.] )


-FERKADÂN[Ar.]

( Kuzey kutbuna yakın iki yıldızın adı. )


-FERMÂ[Fars.] ile FERMÂN[Fars.]

( Buyuran, emreden, âmir. | Süren. İLE Buyruk, emir. | Padişah tarafından verilen yazılı emir, berat, buyrultu. )


-FERMAN[Fars.] ile/ve/||/<> TEVKİ[Ar.]

( ... İLE/VE/||/<> Sultan fermanlarına çekilen tuğra. | Bu tuğrayı taşıyan ferman. )


-FERMAN[Fars.] değil/yerine/= YARLIK/BUYRUK



-FERMAN ile/ve FETVÂ



-FERMAN ile/değil MENŞÛR

( ... İLE/DEĞİL Vezirlik ya da mareşallik rütbesi için çıkarılan ferman. )


-FERMAN ile/değil MENŞÛR

( ... İLE/DEĞİL Vezirlik ya da mareşallik rütbesi için çıkarılan ferman. )


-FERMAN ile/ve/değil TOMAR



-FERMANTASYON[Fr.]/TAHAMMÜR[Ar.] değil/yerine/= MAYALANMA

( Organik maddelerin bazı mikroorganizmalarca salgılanan enzimlerin etkisiyle uğradığı değişiklik. | Sıvı ya da hamur durumunda bulunan organik maddelerin, kendiliğinden kabarıp köpürerek gaz çıkarması durumu. )


-FERMANTASYON/FERMENTATION[İng.] değil/yerine/= MAYALANMA



-FERMAR değil FERMUAR



-FERMENT[İng.] değil/yerine/= MAYA



-FERRAKAHÛ[Ar.] ile BESSEHÛ[Ar.]



-FERRUM[İng.] değil/yerine/= DEMIR



-FERSAH FERSAH (UZAKTA OLMAK)



-FERSAH FERSAH değil/yerine/= KAT KAT



-FERSAH[Ar.]/FERSENG[Fars.] ile -FERSÂ[Fars.]

( Çeşitli mesafelere karşılık gelen değerde bulunan bir uzunluk ölçüsü. | Üç millik bir deniz mesafesi. İLE İki askerî fırka, iki taraf. )


-FERSUDE[Fars.] değil/yerine/= ESKİMİŞ, YIPRANMIŞ, AŞINMIŞ



-FERYÂD-FİGÂN (ETMEK)



-Feryâdı DİNLE!!!



-FERYAT[Fars.]/SAYHA[Ar.]/VAVEYLA[Ar.] değil/yerine/= ÇIĞLIK/HAYKIRMA



-FERYAT/FERYÂD ETMEK değil/yerine/= HAYKIRMAK



-FERYAT/FERYÂD değil/yerine/= HAYKIRIŞ



-FERZ[Fars.]:
Vezir'in yerine geçen taş.



-FERZÂNE ile FERZÂNE

( Hâkim, bilgili, filozof kişi. İLE Nefsânî bağlantılardan sıyrılmış olan derviş. )


-FES ÇEŞİTLERİ ile/ve KAVUK ÇEŞİTLERİ

( * AZİZİYE * HAMİDİYE * MECİDİYE ile/ve ... )


-FES[< Fas] ile/değil FESH

( Şapka yerine kullanılan, kırmızı, kalın çuhadan yapılmış, tepesinde püskülü olan, silindir biçiminde başlık. İLE/DEĞİL Verilmiş bir yargıyı/kararı, bozma, kaldırma. | Dağıtma, dağıtılma, kapatma. )


-FES ve PÜSKÜL

( Dönüşümü, kalbi(tekallübü) simgeler. Kırmızıdır. VE Saçağı tek değildir, çok saçaklıdır. Tek kişiye değil, herkese yönelik olduğunu ifade eder. )


-FESÂD[Ar.] ile GAYY[Ar.]



-FESÂD[Ar.] ile KABÎH[Ar.]



-FESAHAT(FASİH) ile BELAĞAT(BELİĞ)



-FESÂHÂT değil FASÂHÂT



-FESAT KARIŞTIRMAK değil/yerine/= DOLAN KATMAK



-FESAT ile PARANOYAK

( İçi fesat olanın işi kesat olur. )


-FESİH[Ar.] değil/yerine/= DAĞIL



-FESLEĞEN ile YERFESLEĞENİ

( ... İLE Sütleğengillerden, otsu ya da odunsu, sürüngen gövdeli bitki. )


-FESLERDE:
MAHMUDÎ ile/ve/<> MECÎDÎ ile/ve/<> AZİZÎ ile/ve/<> HAMİDÎ



-FESTİVAL[İng.] değil/değil/yerine/= ŞENLİK/ŞÖLEN



-FESTİVAL ile/değil TURNUVA



-FETÂ[Ar. çoğ. FİTYÂN] ile FETHA[çoğ. FETEHÂT]

( Genç, delikanlı, yiğit, mert. | Cömert. Eli açık. İLE Arapça sözcüklerin üzerine konulan üstün işareti. | Delik. )


-FETÂ[çoğ. FİTYÂN]

( GENÇ, DELİKANLI, YİĞİT, MERT | CÖMERT, ELİ AÇIK | PUT KIRICI )


-FETCH vs. BRING



-FETHA ile/ve KESRE



-FETİH:
İŞGAL değil AÇMA



-FETİH ile İSTİLÂ

( Ruhun kalbe sahip olması. İLE Nefsin kalbe sahip olması. )


-FETİŞ ile TAPMA/TAPINMA, TAPINCAK



-FETK[Ar.] ile FASL[Ar.]



-FETVÂ ile/ve/||/<>/< İCTİHÂD

( ... İLE/VE/||/<> Müçtehitler tarafından kabul[ittihaz] edilen ictihâdın ifade biçimi. | İctihâd ile ortaya çıkan sonuçların, ifade edilmesinde bir araç. )


-FETVÂ ile KAZA-İ KARAR



-FETVÂ ile/ve TAKVÂ



-FETVÂ ile YARGI



-FEV/FORCED EXPIRATORY VOLUME[İng.] değil/yerine/= ZORLU SOLUK VERME OYLUMU



-FEVER vs. TEMPERATURE



-FEVERÂN[Fars.] ile KAYNAMA | FIŞKIRMA

( KAYNAMA, GALEYAN ETME | FIŞKIRMA )


-FEVERAN değil/yerine/= KÖPÜRME/PARLAMA



-FEVK[Ar.] ile A'LÂ[Ar.]



-FEVK[Ar.] değil/yerine/= ÜST / YUKARI



-FEVKALADE SIKINTILI değil FAZLASIYLA SIKINTILI



-FEVKALÂDE/HARİKA değil/yerine/= ÇOK GÜZEL/OLAĞANÜSTÜ



-FEVKÂLÂDE ile/ve HARİKULÂDE

( FEVK' el-ÂDE(T) ile/ve HARİK'UL ÂDE(T) )


-FEVKÂLÂDE ile/ve HARİKULÂDE

( Doğanın ötesi. İLE/VE Doğanın dışı. )


-FEVREN[Ar.] ile FEVRÎ[Ar.]

( Çarçabuk, birdenbire. İLE Birdenbire, düşünmeden yapılan hareket. )


-FEVRÎ[Ar.] değil/yerine/= PARLAGAN



-FEVT ile/ve/||/<> "HELÂK"

( [Osmanlı mahkeme kayıtlarında] Vefât etmiş müslümanlar için kullanılan. İLE/VE/||/<> Vefât etmiş müslüman olmayanlar için kullanılan. )


-FEVZ

( KURTULUŞ, ZAFER, NECAT, MUVAFFAKİYET, SELÂMET )


-FEVZ[Ar.] ile NECÂT[Ar.]



-FEVZ[Ar.] ile ZAFER[Ar.]



-FEW vs. SECRET/HIDDEN



-FEWER vs. LESS



-FEY'[Ar.] ile GANÎMET[Ar.]



-FEYEZAN/SEYLAP değil/yerine/= TAŞKIN



-FEYFÂ'[Ar. çoğ. FEYÂFÎ] ile FEYÂFÎ[Ar. < FEYFÂ']

( Düz, büyük sahra, susuz kumlu çöl. İLE Susuz çöller, sahrâlar. )


-FEYZ-İ AKDES ile/ve/<> FEYZ-İ MUKADDES

( AN'da. İLE/VE/<> Zamanda. )


-FEYZ-İ AKDES ile/ve/<> FEYZ-İ MUKADDES

( ZÂT ÂLEMİNDEN GELEN TECELLİYÂT | EN KUTSAL TECELLÎ, MÂNÂ ile/ve/<> SIFAT ÂLEMİNDEN GELEN TECELLİYÂT, MADDE )


-FEYZ-İ AKDES ile/ve/<> FEYZ-İ MUKADDES

( ŞEFKAT ile/ve/<> KARŞILIKLI (KOŞULSUZ) SEVGİ )


-FEYZ ile BEREKET



-FEYZ ve EDEB



-FEYZ ile/ve/<> İSTİMDÂT[< MEDED]

( Verimlilik, gürlük, ongunluk. İLE/VE/<> İmdat isteme, yardıma çağırma. )


-FEZ'A[Ar.] ile HEL'A[Ar.] ile HAVF[Ar.]



-FEZA'[Ar.] ile FEZÂ'[Ar.] ile -FEZÂ/Y[Ar.]

( Korkma, bağırıp çığırma. | Dayanamama. | Ümitsizlik. | İnleyip sızlanma. İLE Ucu-bucağı bulunmayan boşluk, dünyanın sonsuz olan genişliği. İLE Artıran, çoğaltan.[FERAH-FEZÂ: Ferah artıran.] )


-FEZA'[Ar.] ile HAŞYET[Ar.] ile HAZER[Ar.] ile HAVF[Ar.]



-FEZÂ ile/ve/değil SEMÂ

( Aşağı/da olan. İLE/VE/DEĞİL Yukarı/da olan. )


-FEZLEKE değil/yerine/= ÖZETÇE



-FEZZ[Ar.] ile VÂHİD[Ar.]






-"APOLYONT KİRAZ"[< ZİRAAT 0900][NAPOLYON değil!] ile/ve/||/=/<> AKŞEHİR APOLYONTU ile/ve/||/=/<> SALİHLİ | ALLAH DİYEN ile/ve/||/=/<> DALBASTI ile/ve/||/=/<> FISFIS ile/ve/||/=/<> SCHNEIDERS SPAETKNORPEL | ZEPPELIN | NORDWUNDER ile/ve/||/=/<> FERRORIVA

( Genel ve ziraat terimi. İLE/VE/||/=/<> Afyon bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Manisa bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Malatya bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Çanakkale bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Almanya'daki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> İtalya'daki adı/türü. )


-"DARLIK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< FERAHLIK



-"FELSEFÎ KAYGI" ile/ve/değil FELSEFÎ YAKLAŞIM



-"FİLOZOFİK" değil FELSEFÎ



-"HIZIR TÜRBESİ" değil FERİDUN AHMET PAŞA TÜRBESİ(NİŞANCI)

( Eyüp'tedir. )


-"HIZIR TÜRBESİ" değil FERİDUN AHMET PAŞA TÜRBESİ(NİŞANCI)

( Türbe girişindeki yazının, "Boylu-poslu, endamlı idi. Çok hayırseverdi. Hızır gibi adamdı." olmasından dolayı "Hızır Türbesi" olarak yanlış tanımlanmaktadır. )


-"KUŞKU" ile/değil/yerine FELSEFİ KUŞKU



-"MIZMIZ/LIK ("FELSEFE")" ile/değil/yerine FELSEFE



-"ZOMBİ" ile FELSEFÎ ZOMBİ



-[ne yazık ki]
SAVAŞ DÖNEMLERİNDE:
RİTÜELLEŞMİŞ ile SINIRLAMACI OLAN ile FETİH ile MUTLAK AMACI OLAN ile SINIRI OLMAYAN



-A'LÂ[Ar.] ile FEVK[Ar.]



-ADA BALIĞI ile ALABALIK(TROUT) ile ATLANTİK KERTENKELE BALIĞI ile ATEŞ BALIĞI ile AY BALIĞI[Lat. MOLA MOLA] ile BENİ BALIĞI[Lat. CYPRINION MACROSTOMUS] ile ÇAÇA BALIĞI ile ÇUPRA BALIĞI ile DİL BALIĞI(SOLEFISH, [Lat. SOLEA VULGARIS]) ile DÜLGER BALIĞI[Lat. ZEUS FABER] ile FENERBALIĞI[LOPHIUS PISCATORIUS] ile FULYA BALIĞI[Lat. MYLIOBATIS AQUILA] ile GÜNBALIĞI[Lat. JULIS TURCICA] ile İSTAVRİT[Yun.][Lat. TRACHURUS TRACHURUS] ile KEDİ BALIĞI(CATFISH) ile KELER BALIĞI ile KILIÇ BALIĞI(CEMEL-İL-BAHR / CEMEL-ÜL-MÂ'[Ar.], SWORDFISH[İng.]) ile KIRLANGIÇ BALIĞI[Lat. TRIGLA HURUNDO] ile KIZILKANAT[Lat. SCARDINUS ERYHROPHTHALMUS] ile KÖPEK BALIĞI(SHARK) ile KUM BALIĞI[Lat. AMMODYTES] ile KUPES[Lat. BOOPS BOOPS] ile KÜÇÜK AĞIZLI LOTAK[Lat. CYPRINION KAIS] ile MERCAN BALIĞI ile OK BALIĞI ile ORKİNOS[Yun.]/TON[Lat. THUNNUS] ile ÖRDEK BALIĞI[Lat. LABRUS MIXTUS] ile PAPAZBALIĞI[Lat. CHROMIS CHROMIS] ile PEMBE, KURBAĞA AĞIZ BALIĞI ile RİNGA BALIĞI(HERRING)[Lat. CLUPEA HARENGUS] ile SANDIK BALIĞI[Lat. LACTOPHRYS TRIQUETER] ile TON BALIĞI(TUNAFISH) ile TARANGA ile TORPİLBALIĞI ile YILAN BALIĞI(İNKİLÎS[Ar.], EEL[İng.]) ile ACI BALIK ile BIYIKLI BALIK ile DİKENLİ BALIK[Lat. G. ACULEATUS] ile DUBAR[Lat. MUGIL CEPHALUS] ile ÜZGÜNBALIĞI[Lat. CALLIONYMUS LYRA]

( Dünyanın en büyük omurgasızı/yumuşakçası, mürekkep balığıdır. [Eril mürekkep balıklarının boyu 19 metreye kadar ulaşabilir.] )


-ADANMIŞ/LIK ile FEDAKÂR/LIK



-ADL[Ar.] ile FEDÂ'[Ar.]



-AĞAÇ ile FERYAL

( ... İLE Güzel, iyi görünümlü, olgunlaşmamış ağaç. | Işık saçan kadın. )


-AHLÂK:
KORKU ile/ve/<> HAK ile/ve/<> FERÂGAT ile/ve/<> AŞK



-AKLI GELİŞTİRME ile/ve/||/<>/>/< FELSEFE



-ALELÂDE[Ar.] ile FEVKALÂDE[Ar.] ile HARİKULÂDE[Ar.]

( Bayağı, sıradan; olağan, görülegelen. İLE Olağanüstü; güzel, duyulmadık, görülmedik. İLE Olağandışı, eşi görülmemiş; çok güzel, eşsiz. )


-ALLÂME ile FERİŞTAH



-ANLAMA = FEHM, İDRAK = UNDERSTANDING, COMPREHENSION[İng.] = COMPRENDRE[Fr.] = DAS VERSTEHEN, HET VERSTAAN[Alm.] = ENTENDER, COMPRENDER[İsp.] = COMPREHENSIO[Lat.] = HE DIANOIA[Yun.] = MEFHUM[Ar.] = DARK[Fars.]



-ANLAYIŞLI ile/ve/değil FEDÂKÂR



-AŞK ve/> FEDÂKARLIK



-AŞK ve FEDÂKÂRLIK



-ATEŞ ile/ve/||/<> YAZI ile/ve/||/<> FELSEFE-BİLİM ile/ve/||/<> SANAYİ

( İnsanlığın gelişimindeki/tarihindeki dört önemli eşik. )


-ATEŞ ile/ve/||/<> YAZI ile/ve/||/<> FELSEFE-BİLİM ile/ve/||/<> SANAYİ

( 70.000'lerde. İLE/VE/||/<> 3500'lerde. İLE/VE/||/<> [M.Ö. ve M.S.] 1000'lerde. İLE/VE/||/<> 1800'lerde. )


-ATOM:
FİZİK'TE ile/ve/değil FELSEFE'DE

( Bölünmüş olduğu kabul edilir. İLE/VE/DEĞİL Felsefede bölünemeyen anlamını karşılamaya devam eder. )


-ATOM:
FİZİK'TE ile/ve/değil FELSEFE'DE

( Fizikte bölündüğü düşünülen şey bölünmüştür fakat o atom değildir. En son bölünemeyendir atom. )


-BAĞNAZLIĞIN KALKMASI:
BİLİMSEL TUTUM (İLE) değil FELSEFİ ANLAYIŞ (İLE)



-BAŞARILARDA ve/||/<> FELÂKETLERDE

( Gururu yenmek. VE/||/<> Ümitsizliğe direnmek. )


-BASINÇ(LI) = PRESSURE[İng.] = PRESSION[Fr.] = DRUCK[Alm.] = PRESSIONE[İt.] = PRESIÓN[İsp.] = PRESSUS[Lat.] = HO PIESMOS[Yun.] = ZAĞD[Ar.] = FEŞÂR[Fars.] = DRUK[Felm.]



-BEKÂ ile/ve FENÂ



-BESSEHÛ[Ar.] ile FERRAKAHÛ[Ar.]



-BİLİM ile/ve/<> FELSEFE

( Şey üzerine düşünme. İLE/VE/<> Düşünme üzerine düşünme. )


-BİLİM ile/ve/<> FELSEFE

( Şeylerin/eşyanın zihinde/akılda oluşan sûreti/bilinci. İLE/VE/<> Bilincin bilinci. )


-BİLİM ile/ve/<> FELSEFE

( Dış/zahir. İLE/VE/<> İç/bâtın. )


-BİLİM ile/ve/<> FELSEFE

( Açık-seçik kavramların bilinci[< bilgisi]. )


-BİLİM ile/ve/<> FELSEFE

( Nesne, olay/olgu ya da durumlara, nesnelerle bakar. İLE/VE/<> Kavramlara, kavramlarla bakar. )


-BİLİM ile/ve/<> FELSEFE

( FELSEFE: Varolanı açıklama bilimi. )


-BİLİM ile/ve/<> FELSEFE

( Uygulayıcı. İLE/VE/<> Sorgulayıcı. )


-BİLİM ile/ve/<> FELSEFE

( Süreci araştırmak. İLE/VE/<> Başı, süreci ve sonu araştırmak. )


-BİLİM ile/ve/<> FELSEFE

( [başlangıç] Vardır. İLE/VE/||/<>/>< Yoktur. )


-BİLİM ile/ve/değil FELSEFE-BİLİM



-BİLİM ve/||/<> FELSEFE ve/||/<> DİN

( Zihnin yürüyüşü. VE/||/<> Aklın yürüyüşü. VE/||/<> Özün/ruhun yürüyüşü. )


-BİLİM ile FEN



-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( İnsan olmayan herşeyden bahseder. İLE/VE/||/<> İnsanı anlatır. İLE/VE/||/<> Kişinin varoluşunu anlatır. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Varolan. İLE/VE/||/<> Var olması gereken. İLE/VE/||/<> Hayal ettiğini/n gerçekleştir(il)me(si). )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Herhangi bir işi: Bilimsellikle başlat, sanatsallıkla destekle, felsefeyle tamamla! )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Sanatın özü, içsel bir deneyimi iletebilmek için dış formları kullanmaktır. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Sanatı olmayan millet, her zaman dilencidir. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Sanat: Mekânı/zamanı iyi kullanmak. | Görüp göstermek. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Birleştirmek/birlikte tutmak gerekiyor. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( MİFTÂHÜ'S-SAÂDE ve MİSBÂHÜ'S-SİYÂDE )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( FELSEFE: Aklı kullanma sanatı. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( The essence of art is to use the outer form to convey an inner experience. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Sanat, dekoltedir. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Sanatın yolu, sanattır. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( SANAT: Ben'in, yaratıcı gücünü keşfetmek. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Sanat, bir şeyi, başka bir şey olarak görme çabasıdır. | Başka bir şey olma olanağı tanımaktır. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Felsefe, kimsenin, itibar edip etmemesine, itibar etmeyendir/etmemektir. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Felsefe, olan ile olması gereken arasındaki kavramsal düzendir. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Felsefe, düşüncenin merdiveni ve mirâcıdır. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Felsefe, ekinin/kültürün bilincine varmaktır. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( ya, ya da[0 / I] İLE/VE/||/<> hem, hem de İLE/VE/||/<> hem, hem de | ne, ne de )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( "Öğrenilmiş sanat" olmaz! )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Felsefenin en büyük özelliği, hakikat dışındaki herşeyden uzak tutabilmesidir. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Felsefe, üçlülük üzerinedir/üzerindendir. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Felsefe, mantık bilimidir. )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( FELSEFE = MUHABBET'ÜL/İSÂR'ÜL HİKMET )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( BİLİM~FELSEFE~SANAT )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( PHILO SOPHOS:
BİLGELİĞİ SEVMEK değil TANRI'YI SEVMEK )


-BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( Her şeyi kaybetmiş sayılmayız. Her şeyi gösteren müziğimizi/sanatımızı kaybetmediğimiz sürece... )


-BİLİMSEL "AKIL" ile/ve/<> FELSEFÎ "AKIL"

( Doğa ve nesneler ile/üzerinden. İLE/VE/<> Akıl ile/üzerinden. )


-BİLİMSEL ARAŞTIRMA ile/ve/<> FELSEFİ SORGULAMA



-BİLİMSEL TUTUM/DURUŞ ve/||/<> FELSEFÎ ANLAYIŞ ve/||/<> SANATSAL/ESTETİK DUYARLILIK ve/||/<> HAREKETLİ(SPORCUL) YAŞAM

( Hayret. VE/||/<> Hayranlık. VE/||/<> Aşk. VE/||/<> Coşku. )


-BİLİMSEL ile/ve FELSEFÎ

( Chronos. İLE/VE Cairos. )


-BİLMEYİ BİLMEK ile/ve/||/<> FELSEFE/SOYUTLAMA



-BİZİ/SENİ İSTEMEYENE:
SABIR GÖSTERME! ile/ve/||/<> FEDÂKÂRLIK GÖSTERME! ile/ve/||/<> SEVGİ/ANLAYIŞ GÖSTERME!

( Adı, "yüzsüzlük" olur. İLE/VE/||/<> Adı, "eziklik" olur. İLE/VE/||/<> Adı, "kişiliksizlik" olur. )


-BİZSİ YAPRAK = VARAK-I MIHSAFÎ = FEUILLE SUBULÉE



-BJT ile FET

( Ayrıntıları için burayı tıklayınız... )


-BÖBREKSİ YAPRAK = VARAK-I KİLYEVÎ = FEUILLE OBLONGUE



-BOZON/LAR ile/ve FERMİYON/LAR

( Tam spinli. İLE/VE Yarım spinli. )


-BOZON/LAR ile/ve FERMİYON/LAR

( İşlenebilirler, içine girilebilirler/nüfûz edilebilirler. İLE/VE İşlenemezler, içine girilemezler/nüfûz edilemezler. )


-BOZON/LAR ile/ve FERMİYON/LAR

( Birleşerek. İLE/VE Dışlayıcı. )


-BOZON/LAR ile/ve FERMİYON/LAR

( Glüyon.[kuvvet/alan] İLE/VE Elektron. )


-BOZON/LAR ile/ve FERMİYON/LAR

( Sürekli nicelik. İLE/VE Süreksiz nicelik. )


-BOZON/LAR ile/ve FERMİYON/LAR

( Özdeşmiş gibi davranma. İLE/VE Özdeş değilmiş gibi davranma. )


-BOZON/LAR ile/ve FERMİYON/LAR

( Korunum ilkelerinin yazım olanaksızlığı. İLE/VE Korunum ilkelerinin yazım olanaklılığı. )


-CEMÂ'AT[Ar.] ile FERÎK[Ar.]



-CEMÂ'AT[Ar.] ile FERÎK[Ar.]



-CEMÂ'AT[Ar.] ile FEVC[Ar.] ile SÜLLE[Ar.] ile ZÜMRE[Ar.] ile HİZB[Ar.]



-CESÂRET ve/||/<>/> BASİRET ve/||/<>/> FERÂSET ve/||/<>/> HAYRET ve/||/<>/> HİKMET ve/||/<>/> MERHAMET



-ÇIKAR "AHLÂKI" ile/değil/yerine FERÂGAT AHLÂKI



-ÇITÇIT ile/ve FERMUAR

( Üzerinde dikili bulundukları şeyin iki kenarını üst üste getirerek birleştirmeye yarayan, iki parçadan yapılmış metal tutturmalık. İLE Giysi, çanta vs. yerlerde kullanılan, karşılıklı dişler ve bunların üzerinde yürüyen kapatıcıdan oluşan düzenek. )


-CİZYE ile HUMUS ile FEY



-DELÎLU'L-HİTÂB[Ar.] ile FEHVA'L-HİTÂB[Ar.]



-DİL ile/ve/<> FELSEFE

( Aklın dilbilgisi. İLE/VE/<> Dilin dilbilgisi. )


-DİL ile/ve/<> FELSEFE

( STOACILIK/REVÂKİYE )


-DİLİN, FARKINDALIKLI KULLANIMI ile/ve FELSEFÎ BİLİNÇ



-DİN:
FEDÂ ve/||/<> FERÂGAT



-DIRAC AÇISI ile/ve FERMI-DIRAC İSTATİSTİĞİ ile/ve DRAKE DENKLEMİ

( Enrico Fermi )


-DOĞAÜSTÜ = FEVK-AT-TABİA = SUPERNATURAL[İng.] = SURNATUREL[Fr.] = ÜBERNATÜRLICH[Alm.]



-DÖLLENME = İLKÂH = FÉCONDATION



-DOMUZ ile FESEK

( ... İLE Yabani domuz. )


-DOMUZ ile FESEK

( Gebelik süreleri 119-130 gündür. İLE ... )


-DOMUZ ile FESEK

( Çin, yaban domuzlarının ilk olarak evcilleştirildiği yerdir. [9000 yıl önce] )


-DOMUZ ile FESEK

( Dünyada bir milyardan fazla domuz vardır. )


-DOMUZ ile FESEK

( Domuzlar, ter bezleri olmadığından dolayı terlemezler. [Güneş yanığına karşı zayıflardır, buna karşın yalıtıcı kalın bir yağ tabakasına sahiplerdir.] [Serin kalmak ve korunmak için gövdelerini saran çamurdan bir tabakaya gereksinim duyarlar.] )


-DOMUZ ile FESEK

( DOKS[Tuna Bulgarları'na ait kitâbelerde] ile ... )


-DOMUZ ile FESEK

( Domuz ile Yaban Domuzu )


-DOMUZ ile FESEK

( BOCUK ile ... )


-DÜŞÜNCE ile/ve/<> FELSEFE

( ... İLE/VE/<> Düşüncenin hesabını verebilmek. )


-DÜŞÜNCENİN, GELİŞİGÜZEL "KULLANILIŞI" ile/değil/yerine/>/>< FELSEFE



-DUYGU = HİS = FEELING, SENTIMENT, (EMOTION)[İng.] = SENTIMENT[Fr.] = GEFÜHL[Alm.] = SENTIMIENTO[İsp.]



-EDEBÎ TANIM/YAKLAŞIM ile FELSEFÎ TANIM/YAKLAŞIM



-EDEBÎ ZENGİNLİK ile/ve FELSEFÎ FAKİRLİK



-ELİPTİK YAPRAK = VARAK-I YÜBSÎ = FEUILLE ELLIPTIQUE



-ERDEM ile FEDÂKÂRLIK



-EYTİŞİM = FENN-İ MÜNAZARA, İLMİ- CEDEL, İLM-İ HİLAF Ü CEDEL = DIALECTIC[İng.] = DIALECTIQUE[Fr.] = DIALEKTIK[Alm.] = DIALEKTIKE[Yun.] = DIALECTO[İsp.]



-FAŞÂFEŞ[Fars.] ile FEŞFEŞE[Fars.]

( Atılan okun havada çıkardığı ses. İLE Hışırtı. )


-FASL[Ar.] ile FETH[Ar.]



-FASL[Ar.] ile FETK[Ar.]



-FE'S[Ar. çoğ. FÜÛS] ile FES[Ar. < FAS]

( İki yüzlü balta. İLE Şapka yerine kullanılan, kırmızı, kalın çuhadan yapılmış, tepesinde püskülü olan, silindir biçiminde başlık. )


-FECR (VAKTİ) ile FECR-İ KÂZİB[YALANCI FECR] ile FECR-İ SÂDIK[HAKİKİ FECR]

( Sabaha karşı, güneş doğmadan önce, ufkun gün doğusu tarafından görünen aydınlığı, tan yerinin ağarması. İLE Sabaha karşı, doğuda, amûdî biçimde görülen aydınlık. [Sahura kalkış.] İLE Şafak sökme, sabah, imsak. )


-FEDÂ(KÂRLIK) ile FERÂGAT

( Sadakat. İLE Sevgi. )


-FEDÂ(KÂRLIK) ile FERÂGAT

( Mal/dan vermek. İLE "Can vermek" ve candan vermek. )


-FEDÂ(KÂRLIK) ile FERÂGAT

( Babadan gelen. İLE Anneden gelen. )


-FEDÂÎ/SERDENGEÇTİ[Ar.] ile FEDÂKÂR/FİDÂ-KÂR[Ar., Fars.]

( Evre, safha. İLE Kendini ya da kişisel çıkarlarını esirgemeyen, fedâ eden, cömert, eli açık. )


-FEDÂKÂRLIK > FERÂGAT > AŞK



-FEDARASYON değil FEDERASYON



-FEHÎM[Ar. < FEHM] ile FEHM[Ar.]

( Zeki, anlayışlı, akıllı. İLE Anlama, anlayış. )


-FEHVÂ[Ar. çoğ. FEHÂVÎ] ile FEHVÂSINCA[Ar., Tr.]

( Anlam, mânâ, kavram, mefhum. İLE Uyarınca, sözü gereğince. )


-FELÂ[Ar.] ile FELÂH[Ar.] ile FELAH[Ar.]

( O halde, o zaman. İLE Kurtuluş, selâmet, onma. | Mutluluk, kutluluk. İLE Başlangıç, iptida. )


-FELSEFE ÖĞRENMEK ile/yerine/değil FELSEFE YAPMAYI ÖĞRENMEK



-FELSEFE SİSTEMİ ile FELSEFİ DÜŞÜNCE TARZI



-FELSEFE ile/ve FELSEFE ÜZERİNE FELSEFE



-FELSEFE ile/ve/değil FELSEFE-BİLİM



-FELSEFE ile FELSEFENİN BİLGİSİ



-FELSEFE ile FELSEFÎ ÖYKÜ



-FELSEFESİZ SANAT ve FELSEFESİZ BİLİM ve FELSEFESİZ FELSEFE

( Zanaat. VE Teknokrasi, işçilik. VE İdeoloji. )


-FELSEFEYE GİRİŞ KİTAPLARI ile/ve/değil/yerine/<> FELSEFE TARİHİ KİTAPLARI



-FELSEFEYİ ANLAMAK ile/ve/||/<> FELSEFE İLE ANLAMAK



-FELSEFİ ÖĞRETİ ile FELSEFİ SİSTEM



-FELSEFÎ SÖYLEM/DİSKUR ile/ve FELSEFÎ EDİM



-FELSEFÎ SÖZLÜK ile/ve/değil/yerine FELSEFÎ ANSİKLOPEDİK SÖZLÜK



-FENÂ-Fİ-LLÂH ile/ve/||/<> FENÂ-Fİ-L-AŞK

( Allah'ın varlığı içinde yok olma. İLE Aşk içinde yok olma. )


-FENÂ-YI HÂDİS ile FENÂ-YI KADÎM



-FENAFİŞŞEYH ile FENAFİRRESUL ile FENAFİLLÂH



-FENNEN[Ar.] ile FENNÎ[Ar.]

( Fen aracılığıyla, fen ile, fenne uygun olarak. İLE Fen ile ilgili olan. )


-FER'[Ar. çoğ. FÜRÛ] ile FERR[Ar.] ile FER[Ar.]

( Dal, budak. | Tomurcuk. | Bir aslın sonucu. | İkinci derecede önemli olan. İLE Kaçma, firâr. [KERR Ü FERR: Saldırma ve çekilme.(KELLİ-FELLİ değil KERLİ-FERLİ!)] İLE Parlaklık, aydınlık. | Zînet, süs, bezek. | Kuvvet, nüfuz, iktidar. )


-FER[Fars.] ile FER'[Ar.](çoğ. FÜRÛ, FÜRÛAT)

( Parlaklık, aydınlık. | Zînet, süs, bezek. | Kuvvet, nüfuz, iktidar. İLE Dal, budak. | Tomurcuk. | Bir aslın sonucu. | İkinci derecede önemi olan şey. | Şûbe. )


-FERÂĞ[Ar.] ile FERÂG[Ar.]

( Vazgeçme, bırakıp terk etme. | Bir mülkün tasarruf, sahip olma hakkını başkasına terk etme. | Dinlenme, istirahat. | Hiçbir işle meşgul olmama, rahat etme. İLE Serin rüzgâr. )


-FERAH[Ar.] ile FERÂH[Ar.]

( Gönül açıklığı, sevinç, sevinme. İLE Bol, geniş, yayvan, açık. )


-FERAHFEZA[Ar. + Fars.] ile FERAHNAK[Ar. + Fars.]

( Türk müziğinde, yegâh perdesinde karar kılan makamlardan biri. İLE Türk müziğinde, bir birleşik makam. )


-FERÂMÛŞ[Fars.] ile FERÂMÜŞ[Fars.]

( Unutma, hatırdan çıkma. İLE Ferâmûş'un hafifletilmişi. )


-FERÂSE ile FERÂŞE/PERVÂNE[Fars.]/USKUR[< İng.]

( Kısrak. İLE Geceleri, ışığın etrafında dönen küçük kelebek. Fırıldak. | Çark. | Haberci, kılavuz. | Şems-i Tebrizi. )


-FERÂSET/FİRÂSET[Ar.] ile FERÂŞET[Ar.]

( Anlayışlılık, çabuk seziş. | Binicilik, at yetiştirme bilgisi. | Yiğitlik, mertlik. İLE Kâbe süpürücüsünün hizmeti. )


-FERC[Ar. çoğ. FÜRÛC] ile FEREC[Ar.]

( Aralık, yarık, çatlak. | Dişilik örgeni, avret, utyeri, edep yeri. İLE Gam, tasa ve sıkıntıdan kurtulma. Kederden, darlıktan sonra gelen sevinç, teselli. | Zafer. )


-FERDÂ[Fars.] ile FERDÂSI[Fars.]



-FERDA[Fars.] ile FERDE

( Gelecek zaman, yarın. İLE Küçük denk, top. )


-FERDİ TAYFUR ile FERDİ TAYFUR

( 1904 - 21 Mart 1958 İLE 15 Kasım 1945 - )


-FERDİ TAYFUR ile FERDİ TAYFUR

( Selenlendirme sanatçısı. İLE Yorumcu. )


-FERES[Ar. çoğ. EFRÂS] ile FERES[Ar.]

( At, beygir. İLE Oyun. | [satrançta] at. )


-FERHAT[Ar.] ile FERHÂD[Ar.]

( Sevinç, neşe. İLE Ferhâd ve Şîrîn adıyla ünlü olan eski bir öykünün erkek kahramanı olup Şîrîn'in âşıkıdır. )


-FERÎD[Ar. < FERD] ile FERÎD[Fars.]

( Tek, eşsiz, eşi olmayan. Tasım/kıyas kabul etmez, ölçüsüz. Üstün. İLE Avcı kuş. | Donmuş, katılaşmış şey. )


-FERÎD/E[Ar.] ile FERÎDE[Ar.]

( Tek, eşsiz, eşi olmayan. Tasım/kıyas kabul etmez, ölçüsüz. Üstün. İLE Kendi oyuyla hareket eden, kibirli, gururlu. )


-FERÎK[Ar.] ile FERÎK[Ar.]

( Askerî kolordu komutanı, korgeneral[birinci ferîk], tümgeneral[ikinci ferîk]. | İnsan topluluğu, cemâat. İLE Buğday tanesinin olgunu, öğütülecek duruma gelmişi. )


-FERİK[Fars.] ile FERİK[Ar.]

( Hayvanların, civcivlikten çıkmış yavruları. | Gevrek bir elma türü. İLE Tümgeneral ya da Korgeneral. )


-FERÎKAN["ka" uzun okunur] ile FERÎKAYN[Ar.]

( Topluluklar. İLE İki askerî fırka, iki taraf. )


-FERMÂ[Fars.] ile FERMÂN[Fars.]

( Buyuran, emreden, âmir. | Süren. İLE Buyruk, emir. | Padişah tarafından verilen yazılı emir, berat, buyrultu. )


-FERMAN ile/ve FETVÂ



-FERMAR değil FERMUAR



-FERZÂNE ile FERZÂNE

( Hâkim, bilgili, filozof kişi. İLE Nefsânî bağlantılardan sıyrılmış olan derviş. )


-FES[< Fas] ile/değil FESH

( Şapka yerine kullanılan, kırmızı, kalın çuhadan yapılmış, tepesinde püskülü olan, silindir biçiminde başlık. İLE/DEĞİL Verilmiş bir yargıyı/kararı, bozma, kaldırma. | Dağıtma, dağıtılma, kapatma. )


-FETÂ[Ar. çoğ. FİTYÂN] ile FETHA[çoğ. FETEHÂT]

( Genç, delikanlı, yiğit, mert. | Cömert. Eli açık. İLE Arapça sözcüklerin üzerine konulan üstün işareti. | Delik. )


-FEVREN[Ar.] ile FEVRÎ[Ar.]

( Çarçabuk, birdenbire. İLE Birdenbire, düşünmeden yapılan hareket. )


-FEYFÂ'[Ar. çoğ. FEYÂFÎ] ile FEYÂFÎ[Ar. < FEYFÂ']

( Düz, büyük sahra, susuz kumlu çöl. İLE Susuz çöller, sahrâlar. )


-FEYZ-İ AKDES ile/ve/<> FEYZ-İ MUKADDES

( AN'da. İLE/VE/<> Zamanda. )


-FEYZ-İ AKDES ile/ve/<> FEYZ-İ MUKADDES

( ZÂT ÂLEMİNDEN GELEN TECELLİYÂT | EN KUTSAL TECELLÎ, MÂNÂ ile/ve/<> SIFAT ÂLEMİNDEN GELEN TECELLİYÂT, MADDE )


-FEYZ-İ AKDES ile/ve/<> FEYZ-İ MUKADDES

( ŞEFKAT ile/ve/<> KARŞILIKLI (KOŞULSUZ) SEVGİ )


-FEZA'[Ar.] ile FEZÂ'[Ar.] ile -FEZÂ/Y[Ar.]

( Korkma, bağırıp çığırma. | Dayanamama. | Ümitsizlik. | İnleyip sızlanma. İLE Ucu-bucağı bulunmayan boşluk, dünyanın sonsuz olan genişliği. İLE Artıran, çoğaltan.[FERAH-FEZÂ: Ferah artıran.] )


-FİLOZOF('UN) ile/>< FELSEFE('NİN)

( [başlangıcı] Olur. İLE/>< Olmaz. )


-GALİBİYET ile/ve/değil/yerine FETİH



-GASP değil/yerine/>< FERÂGAT



-GAZANFER ÖZCAN ve/||/<> FECRİ EBCİOĞLU

( )


-GELECEK ile FERDÂ[Fars.]

( ... İLE Yarın, yarınki, gün, günün ertesi, ertesi gün, öbür gün. | Âtî, gelecek zaman. | Âhiret, öbür dünya, kıyamet. )


-GENİŞLEME ile/ve FERAHLAMA



-GEZEGEN ile/ve FELEK



-GİRİTLİLER ile/ve FENİKELİLER



-GÖRÜNGÜ = HADİSE = PHENOMENON, APPEARANCE[İng.] = PHÉNOMÈNE[Fr.] = ERSCHEINUNG[Alm.] = PHAINOMENON[Yun.] = FENOMENO[İsp.]



-GÖRÜNÜŞ ile FENOMEN



-HABERDÂR[Ar. + Fars.] ile ALEMDÂR[Ar. + Fars.] ile FEHİMDÂR[Ar. + Fars.]

( Haberli, bilgili. İLE Bayrağı ya da sancağı taşıyan kişi. | Önder. İLE Anlayan, kavrayan. )


-HAVF[Ar.] ile HEL'A'[Ar.] ile FEZ'A[Ar.]



-HEBÂ ile/değil/yerine FEDÂ



-HEGEL ile/ve/||/<> FEUERBACH ile/ve/||/<> MARX

( Kant'ın takipçisi ve geliştiricisi. İLE/VE/||/<>/> Hegel'in öğrencisi ve Marx'ın öncüsü/hocası. İLE/VE/||/<>/> Hegel'in takipçi ve geliştiricisi. Feuerbach'ın öğrencisi. )


-HERMENEUTİK ve FELSEFÎ ANTROPOLOJİ



-HERMENEUTİK ile/ve FELSEFÎ HERMENEUTİK



-HİZMET ve/||/<> SADÂKAT ve/||/<> FEDÂKÂRLIK



-I. TANZİMAT ile/ve/||/<>/> II. TANZİMAT ile/ve/||/<>/> SERVET-İ FÜNÛN ile/ve/||/<>/> FECR-İ ÂTÎ ile/ve/||/<>/> MİLLÎ EDEBİYAT

( )


-İĞNEMSİ YAPRAKLAR = SERÎDİYYÜ'L-EVRÂK = FEUILLES ACICULAIRES



-II. MAHMUT ve/||/<>/> ABDÜLAZİZ ve/||/<>/> FEYZİ PAŞA/FEYZULLAH İZMİDÎ

( )


-İKİYE YARIK YAPRAK = VARAK-I SÜNÂÎYÜ'Ş-ŞUKÛK = FEUILLE BIFIDE



-İKİYE YARIK YAPRAK = VARAK-I ZÛŞIKKAYN = FEUILLE BIFIDE



-İLİM ile/ve FEHM



-İLİM ile/ve/değil FEN/TEKNOLOJİ



-İLİMLER(ULÛM) ile/ve/||/<> FENN(FÜNÛN) ile/ve/||/<> MEBHAS[MEBÂHİS]

( * İLM-EL-YAKÎN: KESİN BİLGİ
* İLM-İ AHCÂR: TAŞBİLİMİ, JEOLOJİ
* İLM-İ AHLÂK: AHLÂK BİLGİSİ
* İLM-İ AHVÂL-İ CEVV: METEOROLOJİ
* İLM-İ AKVÂM: MİLLETLERİN, KAVİMLERİN, KÜLTÜR, GÖRENEK GİBİ HALLERİNİ ARAŞTIRAN, İNCELEYEN İLİM, ETNOLOJİ, IRKIYYÂT
* İLM-İ ARÛZ: [ed.] VEZİN, NAZIM ÖLÇÜLERİYLE İLGİLİ BULUNAN BİLİM
* İLM-İ ARZ, İLM-ÜL-ARZ: JEOLOJİ
* İLM-İ ÂSÂR-I ATÎKA: ARKEOLOJİ
* İLM-İ BEDÂYİ': ESTETİK
* İLM-İ BEDEN, İLM-ÜL-EBDÂN: HEKİMLİK BİLGİSİ
* İLM-İ BEDÎ': [ed.] GÜZEL SÖZ SÖYLEME VE YAZMA BİLİMİ, ESTETİK
* İLM-İ BEDÎHÎ: GERÇEĞİ SEZEREK ANLAMA BİLİMİ
* İLM-İ BELÂGAT: İYİ, GÜZEL, PÜRÜZSÜZ SÖZ SÖYLEME, UZDİLLİLİK; SÖZÜN DÜZGÜN, KUSURSUZ, YERİNDE VE ADAMINA GÖRE SÖYLENMESİNİ ÖĞRETEN BİLİM
* İLM-İ BEYÂN: İFADE BİLİMİ
* İLM-İ CEBR: CEBİR BİLGİSİ (CEBİR(GABER) [SÜMERCE'DEN](HAREZMİ)): Kırılan kemiği yerine koymak.

* İLM-İ CEDEL: BİLİMSEL TARTIŞMA
* İLM-İ CERR-İ ESKAL: MAKİNE VE KUVVETLER İLE BU KUVVETLERDEN DOĞAN HAREKETLER ARASINDAKİ İLİŞKİLERİ ARAŞTIRAN BİLİM
* İLM-İ EDEB: ARAP DİLBİLGİSİ
* İLM-İ EDVÂR: MÜZİK BİLGİSİ
* İLM-İ EHÂDİS, İLM-İ AHBÂR, İLM-İ ÂSÂR: HZ. MUHAMMED VE YAKINLARININ SÖZLERİYLE, HAREKETLERİYLE İLGİLİ BULUNAN GELENEKLERİ KONU EDİNEN BİLİM
* İLM-İ EKTÂF: KÜREKKEMİĞİNE YA DA BU KEMİĞİN PARÇALARINA GEÇMİŞİ BİLME VE GELECEKTEN HABER VERME BİLİMİ
* İLM-İ ELSİNE: DİLBİLİM, LİNGUİSTİK
* İLM-İ EMRÂZ, İLM-ÜL EMRÂZ: PATOLOJİ
* İLM-İ ENSÂB, İLM-ÜL ENSÂB: JENEOLOJİ
* İLM-İ ENSÂC, İLM-ÜL ENSÂC: DOKUBİLİM, HİSTOLOJİ
* İLM-İ ENVÂ: AY'IN ZAMANLARINI ARAŞTIRAN BİLİM
* İLM-İ ESMÂ': ALLAH ADLARININ VE NİTELİKLERİNİN ANLAM VE AÇIKLAMALARIYLA İLGİLİ OLAN BİLİM
* İLM-İ EZELÎ: ALLAH'IN EZELÎ BİLGİSİ, ÖNCEBİLİM
* İLM-İ FERÂİZ: (huk.) ŞER'İ MİRAS İLMİ
* İLM-İ FETVÂ: (huk.) İSLÂM DİNİ YASALARINI İNCELEYEREK BAZI İDARÎ VE ADLÎ KONULARDA BİR KARARA VARMA BİLGİSİ
* İLM-İ FIKH: (huk.) ŞERÎAT İLMİ, ŞERÎATIN USUL VE HÜKÜMLERİ, AMELÎ VE ŞER'Î MESELELER BİLGİSİ, BİR ŞEYİ GEREĞİ GİBİ ANLAYIP BİLME
* İLM-İ HABER, İLM-İ HADÎS: HZ. MUHAMMED'İN SÖZLERİNİ İNCELEYEREK BUNLARDAN ÇIKAN ANLAMLARI AÇIKLAYAN BİLİM
* İLM-İ HÂL: DİN KAİDELERİNİ ÖĞRETMEK ÜZERE YAZILMIŞ KİTAP; TEKKEDE ÖĞRENİLEN BİLGİLER
* İLM-İ HAYVÂNÂT: ZOOLOJİ
* İLM-İ HENDESE/MESÂHA/MİSÂHA: GEOMETRİ BİLİMİ
* İLM-İ HESÂB: ARİTMETİK
* İLM-İ HEY'ET: ASTRONOMİ
* İLM-İ HİKMET: FELSEFE İLE İLGİLİ KONULARI İNCELEYEN BİLİM
* İLM-İ HİLÂF Ü CEDEL: TARTIŞMA/MÜNÂKAŞA YOLLARINI ÖĞRETEN BİLİM
* İLM-İ HİSÂB: ARİTMETİK
* İLM-İ HİYEL, İLM-ÜL HİYEL: MEKANİK BİLGİSİ
* İLM-İ HUKUK: HUKUK BİLGİSİ
* İLM-İ İCTİMÂ': TOPLUMBİLİM, SOSYOLOJİ
* İLM-İ İDÂRE: İDARE BİLGİSİ
* İLM-İ İKTİSÂD: EKONOMİ POLİTİK
* İLM-İ İLÂHÎ: TEODİSE
* İLM-İ İMLÂ: DİLBİLGİSİ KURALLARINA UYGUN YAZI BİLGİSİ; PERSPEKTİF RESİMDE KURALA UYGUN RESİM ÇİZME İLMİ
* İLM-İ İSNÂD: İLK NAZARİYE SAHİBİNİ İNCELEYEN VE BU NAZARİYENİN ONA BAĞLANMASI GEREKTİĞİNİ SAVUNAN İLİM
* İLM-İ İŞTİKAK: SÖZCÜK TÜRETME YOLLARINI ARAŞTIRAN İLİM, ETİMOLOJİ
* İLM-İ KABL-ET-TÂRİH: TARİHÖNCESİ DEVİRLERE AİT VARLIKLARI VE OLAYLARI KONU EDİNEN İLİM, PREHİSTORYA
* İLM-İ KAFİYE: ŞİİRDE RİTİM SAĞLAMA İLMİ
* İLM-İ KAL: MEDRESEDE ÖĞRENİLEN İLİM
* İLM-İ KEFF: AVUÇ ÇİZGİLERİNE BAKARAK GEÇMİŞİ VE GELECEĞİ BİLME İLMİ
* İLM-İ KELÂM: KUR'AN'IN HÜKÜMLERİNİ AÇIKLAYAN VE YORUMLAYAN İLİM
* İLM-İ KELÂM VE AKAİD: METAFİZİK
* İLM-İ KIHIF: KAFATASI KEMİĞİNİN ŞEKİL BAKIMINDAN AKLÎ MELEKE/YETİLERİN BELİRTİSİ OLDUĞUNU İLERİ SÜREN GÖRÜŞ, FRENOLOJİ
* İLM-İ KIRÂAT: KUR'AN'IN İLK YEDİ KİŞİ TARAFINDAN YEDİ TÜRLÜ OKUNUŞ TARZINI SAVUNAN VE BU YOLDAKİ ÇALIŞMALARI KAPSAYAN İLİM
* İLM-İ KIYÂFET: İNSANIN YÜZÜNDEN VE DIŞ GÖRÜNÜŞÜNDEN, İÇ VASIFLARINA, İÇ YAŞAMINA DAİR AHKAM ÇIKARMA BİLGİSİ
* İLM-İ KİMYÂ: KİMYA BİLGİSİ; SUN'Î OLARAK ALTIN VE GÜMÜŞ YAPMA İLMİ
* İLM-İ KİTÂB: KUR'AN'IN AÇIKLANMA VE YORUMUNA ÖZGÜ İLİM
* İLM-İ KİTÂBET: YAZI YAZMA, BİR MADDEYİ KURALLARINA UYGUN OLARAK EN GÜZEL BİR ŞEKİLDE KALEME ALMA İLMİ
* İLM-İ LEDÜN: ALLAH'IN SIRLARINA AİT MANEVİ BİLGİ
* İLM-İ LÛGAT: SÖZLÜKBİLİM, LEKSİKOLOJİ
* İLM-İ MAÂD: YAŞAM SONU BİLGİSİ, ESKATOLOJİ
* İLM-İ MAÂNÎ: SÖZCÜĞÜN GEREKEN DURUMA, YANİ AÇIKLAMANIN ÖZÜNE YAKIŞMASI YOLLARINI GÖSTEREN İLİM, ANLAMBİLİM, SEMANTİK
* İLM-İ MAÂŞ: MAİŞET, GEÇİM, YAŞAM BİLGİSİ
* İLM-İ MÂ-BA'D-ÜD-TABÎA: METAFİZİK
* İLM-İ MA'DENİYYÂT: MADEN ARAŞTIRMA VE İNCELEME İLMİ
* İLM-İ MAHÂSİN: ESTETİK
* İLM-İ MA'NÂ: GÜZEL SÖZ SÖYLEME İLMİ
* İLM-İ MA'NEVÎ: RÛHÎ VE ZİHNÎ OLGULARI VE OLAYLARI KONU EDİNEN İLİM
* İLM-İ MENÂHİC: YÖNETME İŞLERİ İÇİN GEREKLİ BİLGİYİ VEREN İLİM, METODOLOJİ
* İLM-İ MENAKİT: KRONOLOJİK VE ASTRONOMİK ZAMANLARI İNCELEYEN İLİM
* İLM-İ MENŞE'-İ AKVÂM: KAVİMLERİN, MİLLETLERİN MENŞEİ İLE, DOĞUŞU İLE İLGİLİ OLAN İNCELEME VE ARAŞTIRMALAR YAPAN İLİM
* İLM-İ MERÂYÂ: BİR İŞİN EN İNCE AYRINTILARINA KADAR İNMEYİ ÖĞRETEN İLİM
* İLM-İ MERÂYÂ-Yİ MUHRİKA: MERCEKLERİN, YAPIM, KULLANILMA VE YAKICI OLAN TÜRLERİNİ ARAŞTIRARAK KURALLARA BAĞLAYAN İLİM
* İLM-İ MESÂHA: YÜZÖLÇÜMÜ BİLGİSİ
* İLM-İ MEVCÛDÂT: DOĞANIN TÜM VARLIKLARINI İNCELEYEN İLİM
* İLM-İ MUÂMELE: MÜMİNLERİN, ALLAH VE KULLARINA KARŞI OLAN VAZİFE İLE İLGİLİ BİLGİLERDEN BAHSEDEN İLİM
* İLM-İ MÛSIKÎ: MÜZİĞİN TÜM KONULARINI İÇİNE ALNA İLİM, MÜZİK BİLGİSİ, MÜZİKOLOJİ
* İLM-İ MÜSTEHÂSÂT: ESKİ VARLIK-BİLİM, PALEONTOLOJİ
* İLM-İ NEBÂTÂT: BOTANİK
* İLM-İ NEFS, İLM-ÜN-NEFS: PSİKOLOJİ
* İLM-İ NÜCÛM: ASTROLOJİ
* İLM-İ PÎŞÂNÎ: ALINA BAKARAK, KARAKTERİ, ALINYAZISINI OKUMA İLE İLGİLİ İLİM
* İLM-İ REML: GEREKLİ OLAN ARAÇLAR KULLANILARAK FALA BAKMA
* İLM-İ RİVÂYET: GELENEKLERİN DOĞRULUK DERECESİNİ ARAŞTIRAN İLİM
* İLM-İ RİYÂZET: TASAVVUFU KONU EDİNEN İLİM
* İLM-İ RÛH, İLM-ÜR-RÛH: PSİKOLOJİ
* İLM-İ RÜSÛM: VERGİ MEVZUATI VE GÜMRÜĞE AİT KONULARLA İLGİLİ OLAN İLİM
* İLM-İ RÜŞEYN: DÖLLENMİŞ YUMURTACIĞIN CENİN DURUMUNA KADAR GEÇİRDİĞİ SAFHALARI İNCELEYEN İLİM, EMBRİYOLOJİ
* İLM-İ SAÂDET: MUTLULUĞU EN BÜYÜK GAYE EDİNEN BU GÖRÜŞLE İLE İLGİLİ BULUNAN BİLGİLERİ ELE ALAN İLİM
* İLM-İ SARF: SÖZCÜKLERİ, ONLARIN KONULUŞLARINI, TÜREYİŞ VE ÇEKİMLERİNİ KONU EDİNEN DİL VE EDEBİYAT BÖLÜMÜ
* İLM-İ SARF VE NAHV: GRAMER-SENTAKS İLMİ
* İLM-İ SAVT: AKUSTİK
* İLM-İ SECÂYÂ: IRABİLİM, ETOLOJİ
* İLM-İ SERVET: SİYASÎ İKTİSAT İLMİ
* İLM-İ SİHR: İNSAN RUHUNU ETKİLEYEN VE BAZI OLAYLARIN SEYRİNİ DURDURACAĞINA İNANILAN BÜYÜ İLE İLGİLİ OLAN İLİM
* İLM-İ SİMYÂ: HARFLERLE, SAYILARLA, İLÂHÎ SÖZLER VE ALLAH'IN ADLARINI KULLANMAKLA KÂİNATIN SIRLARINI ÇÖZME İLMİ
* İLM-İ SÛRÎ: ÜRETİM BİLGİSİ, ÜRETİMİ GELİŞTİRME BİLGİSİ
* İLM-İ SÜLÛK: ALLAH VE DİN UĞRUNA ÇİLE DOLDURMA YOLUNU ÖĞRETEN İLİM
* İLM-İ ŞERÎF: MÛSIKÎ
* İLM-İ ŞUHÛD: GÖZLEME, DENEYE DAYANAN BİLİM
* İLM-İ TABAKAT-ÜL-ARZ: YERBİLİMİ, JEOLOJİ
* İLM-İ TABÎÎ: DOĞABİLİM
* İLM-İ TASAVVUF: TASAVVUF İLMİ, TASAVVUFÎ DÜŞÜNCE VE MEVZU TARZINI YORUMLAYIP İNCELEYEN BİLİM
* İLM-İ TASVÎR-İ MİYÂH: [coğr.] SU BİLGİSİ, HİDROGRAFİ
* İLM-İ TAVSÎF-İT-TABÎA: FİZYOGRAFYA
* İLM-İ TEDBÎR-İ MENZİL: EV EKONOMİSİ İLMİ
* İLM-İ TEDKÎK-İ HUTÛT: ESKİ YAZILARI OKUYUP, ÇÖZME İLMİ
* İLM-İ TEFSÎR: KUR'AN'I İZAH ETMENİN YOLLARINI, USULLERİNİ BİLDİREN İLİM
* İLM-İ TEKVÎN: KÂİNATIN YARATILIŞINI İNCELEYEN BİLİM, KOZMOGONİ
* İLM-İ TE'LİF: MÜZİK KOMPOZİSYONU İLMİ
* İLM-İ TENCÎM: YILDIZLARA BAKARAK GEÇMİŞTEN VE GELECEKTEN HÜKÜM ÇIKARMA İLMİ
* İLM-İ TERBİYE-İ ETFÂL: EĞİTBİLİM, PEDAGOJİ
* İLM-İ TEŞRİH: KUTSAL KİTAPLARIN AÇIKLANMA VE YORUMLANMASIYLA İLGİLİ BULUNAN İLİM
* İLM-İ TEVHÎD: ALLAH'IN BİRLİĞİNE AİT BİLGİ, YORUM GİBİ ŞEYLERİ TOPLAYIP İNCELEYEN İLİM
* İLM-İ TE'VÎL: KUR'AN İLE İLGİLİ OLAN BİLGİLERLE UĞRAŞAN İLİM
* İLM-İ TEVLÎD: BAHÇIVANLIK İLMİ
* İLM-İ TIBB: TIP İLMİ, HEKİMLİK BİLİMİ
* İLM-İ TILSIMÂT: TILSIM, BÜYÜ İLMİ
* İLM-İ VEZÂİF: ÖDEV BİLGİSİ, DEONTOLOJİ
* İLM-İ VÜCÛH: KUR'AN'IN TÜRLÜ TÜRLÜ OKUNUŞLARINI ÖĞRETEN İLİM
* İLM-İ YAKÎN: İLÂHÎ ÂLEMLERE İLİŞİK BİLGİLERİ TOPLAYAN VE DOĞRULUĞUNDAN ŞÜPHE EDİLMEYEN İLİM

ile/ve/<>

- FENN(FÜNÛN)
* FENN-İ
:
* FENN-İ DERYÂ: DENİZCİLİK
* FENN-İ İNŞÂ: YAZI YAZMA SANATI
* FENN-İ KİMYÂ: KİMYÂ İLMİ
* FENN-İ MA'DENİYYÂT: MİNERALOJİ
* FENN-İ MENÂFİ'-ÜL-A'ZÂ: FİZYOLOJİ
* FENN-İ MESÂHA-İ ARÂZÎ: YER ÖLÇME BİLGİSİ[fr. GÉODÉSIE]
* FENN-İ SAYDELÂNÎ: ECZACILIK
* FENN-İ TABAKAT-ÜL-ARZ: JEOLOJİ
* FENN-İ TERBİYE-İ ETFÂL: PEDAGOJİ
* FENN-İ TEŞRÎH: ANATOMİ BİLGİSİ
* FENN-İ ZİRÂAT: ZİRÂAT, EKİNCİLİK BİLGİSİ

ile/ve/<>

- MEBHAS[Ar. çoğ. MEBÂHİS]: Bir şeyin arandığı yer. | Arama, araştırma yeri. | Bâb, fasıl. | Logic[İng.]/Logie[Fr.] sözünün karşılığı.
* MEBHAS-I ADALÂT: KAS BİLİMİ
* MEBHAS-İ AHCÂR: TAŞBİLİM, LİTOLOJİ
* MEBHAS-İ A'SÂB: SİNİRBİLİM, NEVROLOJİ
* MEBHAS-İ CÜMÛDİYYE: BUZUL BİLİMİ, GLASİYOLOJİ
* MEBHAS-İ ENHÂR: AKARSU BİLİMİ, POTAMOLOJİ
* MEBHAS-İ ESBÂB: NEDENBİLİM, ETYOLOJİ
* MEBHAS-İ ESVÂT: SES BİLGİSİ, FONETİK
* MEBHAS-İ GAYÂT: EREKBİLİM, TELEOLOJİ
* MEBHAS-İ HAYVÂNÂT-I NÂİME: YUMUŞAKÇALAR BİLİMİ
* MEBHAS-İ KUVVET-İ HAVÂ: HAVA DEVİNİMİ BİLGİSİ, AERODİNAMİK
* MEBHAS-İ MA'RİFET: BİLGİ KURAMI, EPİSTEMOLOJİ
* MEBHAS-İ MÜSTEHÂSÂT: ESKİVAROLAN BİLİMİ, PALEONTOLOJİ
* MEBHAS-İ RÜŞEYM: EMBRİYOLOJİ
* MEBHAS-İ TASVÎR-İ CİBÂL: DAĞ BİLGİSİ
* MEBHAS-İ TAVSÎF-İ MAÂDİN: METALOGRAFİ[kimya]
* MEBHAS-İ TUFEYLÂT: ASALAKBİLİMİ
* MEBHAS-İ ZIYÂ: IŞIK BİLGİSİ
* MEBHAS-İ VUCUD: VAROLAN BİLİMİ, ONTOLOJİ
* MEBHAS-ÜL-BEŞER: İNSANBİLİM, ANTROPOLOJİ
* MEBHAS-ÜL-EŞKÂL: BİÇİMBİLİM, MORFOLOJİ
* MEBHAS-ÜL-EV'İYE: DAMARBİLİMİ
* MEBHAS-ÜL-EZHÂR: ÇİÇEKLER BİLİMİ/BİLGİSİ
* MEBHAS-ÜL-HAREKÂT: DEVİNBİLİMİ, DİNAMİK
* MEBHAS-ÜL-İZÂM: KEMİK BİLİMİ
* MEBHAS-ÜL-MİYÂH: SU BİLİMİ, HİDROLOJİ )


-İLİMLER(ULÛM) ile/ve/||/<> FENN(FÜNÛN) ile/ve/||/<> MEBHAS[MEBÂHİS]

( ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> Bir şeyin arandığı yer. | Arama, araştırma yeri. | Bâb, fasıl. | Logic[İng.]/Logie[Fr.] sözünün karşılığı. )


-İNAN = İMAN = FAITH[İng.] = FOI[Fr.] = GLAUBE[Alm.] = FIDES[Lat.] = FE[İsp.]



-İNANÇ = İTİKAT = BELIEF[İng.] = CROYANCE[Fr.] = GLAUBE[Alm.] = FE, CREENCIA[İsp.]



-İNÂYET ile HİMMET ile FEYZ



-İNSAN BİLİMLERİ ile/ve FEN BİLİMLERİ



-İPLİKSİ YAPRAKLAR = EVRÂK-I HAYTÎYE = FEUILLES FILIFORMES



-İRFAN ve/> FERÂSET/FİRÂSET

( ... VE/> Gözle bir şeyi fark etmek. İrfanın, gözden zuhur etmesi. )


-İRFAN ve/> FERÂSET/FİRÂSET

( Menşei/menbaı, kalptir. VE/> Menşei, irfandır. )


-İŞGAL ile/değil FETİH

( ... İLE/DEĞİL "Ele geçirdiği" yere ve yaşayanlarına teklif sunuyorsa. )


-İSTİSMÂR ile/ve/değil FEDÂ



-İSYAN ile/ve/değil/yerine FERYAD



-İZÂN ve/<> FERÂSET



-JOHN LOCKE ile/ve/||/<>/> ALEXANDER VON HUMBOLDT ile/ve/||/<>/> MARTIN HEIDEGGER ile/ve/||/<>/> FERDINAND DE SAUSSURE ile/ve/||/<>/> LUDWIG WITTGENSTEIN ile/ve/||/<>/> JACQUES DERRIDA

( 29 Ağustos 1632 - 28 Ekim 1704 İLE/VE/||/<>/> 14 Eylül 1769 - 06 Mayıs 1859 İLE/VE/||/<>/> 26 Eylül 1889 - 26 Mayıs 1976 İLE/VE/||/<>/> 26 Kasım 1857 - 22 Şubat 1913 İLE/VE/||/<>/> 26 Nisan 1889 - 29 Nisan 1951 İLE/VE/||/<>/> 15 Temmuz 1930 - 09 Ekim 2004 )


-KABZ değil/yerine/>< FERÂGAT



-KAKTÜS/ATLASÇİÇEĞİ ile/ve FESTAN

( ... İLE/VE Dikensiz kaktüs. )


-KAKTÜS/ATLASÇİÇEĞİ ile/ve FESTAN

( GÜLÂYÂN ile/ve ... )


-KALPSİ YAPRAK = VARAK-I KALBÎ = FEUILLE CORDIFORME



-KARNAVAL[Fr./İng. < CARNAVAL] ile FESTİVAL[Fr./İng. < FESTIVAL]

( Hristiyanların, belirli dönemlerde renkli, komik ve şaşırtıcı kılıklara girerek yaptıkları şenlik ve eğlence dönemi. | Bu dönemde yapılan eğlence. | Şenlik. | İnsan kurban edilen tören. İLE Dönemi, yapıldığı çevre, katılanların sayısı ya da niteliği programla belirtilen ve özel önemi olan sanat gösterisi. | Belirli bir sanat dalında oyun ve filmlerin sunulması ve gösterilmesi sonunda ödül, derece verilmesi biçiminde düzenlenen ulusal ya da uluslararası gösteri dizisi, şenlik. | Bir bölgenin en ünlü ürünü için yapılan gösteri, şenlik. | Düzensiz toplantı, curcuna. )


-KATASTROFİZASYON/CATASTROPHİZING[İng.] değil/yerine/= FELAKETLEŞTİRME



-KAZA ile FELÂKET



-KELÂM ile/ve FELSEFÎ KELÂM

( Sem'î Kelâm. İLE/VE Nazarî kelâm. )


-KELÂM ile/ve FELSEFÎ KELÂM

( CELiL'ÜL KELÂM ile/ve DAKİK'ÜL KELÂM )


-KELÂM ile/ve FELSEFÎ KELÂM

( İslâm kelâm tarihinde, naklî kanıtlara dayanarak temellendirilen bilgilerin oluşturduğu dizge. Özellikle akaid ve itikada ilişkin bilgiler. İLE/VE Aklî felsefe [varlık, doğa, kişi, toplum vs...]. İslâm kelâm geleneğinde, naklî kanıtlara dayanmaksızın olgu ve olaylar hakkında aklî sınırlar içerinde üretilen bilgilerin oluşturduğu dizge. )


-KELEBEK/FERAŞE ile FELFELEK



-KELEBEK ile FELFELEK

( ... İLE Küçük bir kelebek türü. | Hurmagillerden, kestane büyüklüğündeki yemişi, şerit düşürücü nitelik taşıyan Asya bitkisi. )


-KELEBEK ile FERÂŞE/PERVÂNE

( ... İLE Gece kelebeği. )


-KENARI DİŞLİ YAPRAK = VARAK-I MÜSENNİNÎ = FEUILLE DENTÉE



-KENARI FİSTOLU YAPRAK = VARAK-I MÜNFERİCÎ = FEUILLE FESTONNÉE



-KENARI OYMALI YAPRAK = VARAK-I MUZARRASÎ = FEUILLE CRÉNELÉE



-KENARI TESTERE DİŞLİ YAPRAK = VARAK-I MİNŞÂRÎ = FEUILLE SERRÉE



-KENARI YAYIK GİRİNTİLİ OLAN YAPRAK = VARAK-I CÜYÛBÎ = FEUILLE ÉCHANCRÉE



-KENDİNİ FEDÂ ETMEK ile/değil FEDÂKÂR OLMAK



-KEVN ve/>< FESÂD

( İSTİHÂLE[< HAVL | çoğ. İSTİHÂLÂT]: Olanaklı/mümkün olmayış, olanaksızlık/imkânsızlık, olamazlık. | Bir durumdan/halden başka bir duruma/hâle geçiş. | Başkalaşma. [İng. METAMORPHOSE, METAMORPHOSIS | Fr. MÉTAMORPHOSE] )


-KİTÂBET/KETEBE/MUKABELE/KUBİLE KAYDI = FERAĞ KAYDI = İSTİNSAH KAYDI

( İstinsah kayıtlarında, tarihler, yazıyla verilir.[nadiren de rakamla] )


-KİTÂBET/KETEBE/MUKABELE/KUBİLE KAYDI = FERAĞ KAYDI = İSTİNSAH KAYDI

( İstinsah kayıtları, genellikle Arapça'dır. [XI. yy.'dan sonra Farsça da görülmektedir. XIV. yy.'dan sonra çok az sayıda Türkçe olarak da görülmektedir. Bazen de ebced ile kaydedilmiştir.][bkz. İslâm İlimleri Dergisi - Esad Coşan, 2. Sayı, 55-56 s., 1975, Ankara] )


-KÖK HÜCRE KAYNAKLARINDA:
EMBRİYONİK ile/ve/||/<> FETAL ile/ve/||/<> ERİŞKİN



-KORKU = FEAR[İng.] = CRAINTE[Fr.] = FURCHT[Alm.] = METUS[Lat.]



-KÜLTÜREL GELENEK ile/ve/<> FELSEFÎ GELENEK



-KÜLTÜREL GELENEK ile/ve FELSEFÎ GELENEK



-KUŞ ile FERÎD[Fars.]

( ... İLE Avcı kuş. )


-KUŞTÜYÜMSÜ YAPRAK, PİNNAT YAPRAK = VARAK-I RÎŞÎ = FEUILLE PENNÉE



-KUVANTUM ve/||/<> FEYNMAN PATH İNTEGRALİ

( h = 6.626070040 x 10-³4 J s

h > 0 olduğunda: Klasik mekanik, yeniden kurulur.

^x = 0 ise ^p > ~ olur. Konumu biliyor isek momentumu ya da başka bir tanım ile hızı, sonsuz olur.[<> Işık hızının "saltık/mutlak"lığı ve bu sonuç ilişkisi] )


-LAMBA[Yun.] ile FENER[Yun.]

( Petrol gibi yanıcı bir nesne yakarak ya da elektrik akımıyla içindeki teller akkor durumuna geçerek ışık veren araç. | Radyo ve televizyonlarda kullanılan, havası boşaltılmış ya da içine düşük basınçlı bir gaz doldurulmuş cam, seramik ya da çelikten ampul. | Kapı, pencere kenarlarına açılan, genellikle dik açılı girinti. İLE Saydam bir nesneden yapılmış ya da böyle bir nesne ile donatılmış, içinde ışık kaynağı bulunan aydınlatma aracı. | Gemilere yol gösteren ışık kulesi. | Askı. )


-LEYLA ve MECNUN ile/ve/||/<> FERHAD ve ŞİRİN ile/ve/||/<> ZÜHRE ve TAHİR



-M-N-O:
MISIR ile/ve/||/<>/> PROTOSINAİTİK ile/ve/||/<>/> FENİKE ile/ve/||/<>/> ERKEN YUNAN ile/ve/||/<>/> KLASİK YUNAN ile/ve/||/<>/> LATİN

( image )


-MALUMAT ile/ve/yerine FEYZ



-MANTIK ile/ve/||/<>/> FELSEFE

( )


-MANTIKÎ MÂKULÂT ile/ve FELSEFÎ MÂKULÂT

( Dışarıda/hariçte tahakkuku yoktur. İLE/VE Nitelenmesi/ittisafı dışta/hariçte, bildirimleri/uruzu zihindedir. )


-MAREŞAL ile FELDMAREŞAL

( ... İLE Almanya, Avusturya, İngiltere, Rusya ve İsveç askeri sıradüzeninin en yüksek rütbesi. )


-MEDENİYET ve FELSEFE-BİLİM



-MEKTUP ile/ve FERMAN

( BİTİK/G[Sözün yakalanıp saklandığı, muhafaza edildiği yer. | Sözün bittiği(türediği), ozlaştığı yer.] ile/ve YARLIĞ )


-METAFİZİK (ŞARTLAR) ile/ve FELSEFE-BİLİM



-MEVT ile/ve/değil/||/<>/< FEVT

( Kişilerin/toplumun huzurundan kaybolmak. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Allah'ın huzurundan kaybolmak. | Bir daha ele geçememek üzere kaybetme, elden çıkarma, kaçırma. )


-MEVT ile/ve/değil/||/<>/< FEVT

( Geçmiş. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Gelecek. )


-MEVT ile/ve/değil/||/<>/< FEVT

( Matem. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Hüzün. )


-MEVT ile/ve/değil/||/<>/< FEVT

( Ayrılık, ölümden beterdir. )


-MEVT ile/ve/değil/||/<>/< FEVT

( Fevt, mevt'ten daha zordur.
[Kaybedecek olduğunu bilmek, kaybetmekten daha zordur.] )


-MİL ile/ve FERSAH

( 100 kulaç. 2500 mimari arşın. İLE/VE 3 mil.[yaklaşık 5 km.] 7500 mimari arşın.[Bir kişinin normal bir yürüyüşle yaklaşık bir saatte aldığı mesafe olarak kabul edilmiştir.] )


-MİSTİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EZOTERİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FELSEFÎ

( Düzensiz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Düzenli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Sürekli. )


-MİSTİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EZOTERİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FELSEFÎ

( Aktarılmayan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Aktarılan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Paylaşılan. )


-MİSTİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EZOTERİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FELSEFÎ

( [Su bulmak üzere] Kuyu/artezyen kazan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yeraltındaki akarsuyu bulan/bilen. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Tüm suları, suların kaynağını sorgulayan/düşünen/arayan. )


-MIZRAKSI YAPRAK = VARAK-I RUMHÎ = FEUILLE LANCÉOLÉE



-MORAL ÖNERME ile FELSEFİ ÖNERME



-MUHABBET ve FEDÂKÂRLIK



-MÜSVEDDE ile/ve SEVAD ile/ve RİSÂLE ile/ve FEVAİD ile/ve ŞUKKA ile/ve TAİRE ile/ve KÜLLİYET ile/ve MECMUA ile/ve SEFİNE ile/ve KEŞKÜL ile/ve CÖNK ile/ve DİVÂN ile/ve MURAKKA



-MÜTEFELSİF[< FELSEFE] değil/yerine/= FELSEFE YAPAN, FİLOZOFLAŞMA



-MUTLULUK:
SEROTONİN ve/||/<> OKSİTOSİN ve/||/<> MELATONİN ve/||/<>
NORADRENALİN ve/||/<> FENİLETİLAMİN ve/||/<>
DOPAMİN ve/||/<> ENDORFİN ve/||/<> ASETİLKOLİN

( Özsaygı ve uyku hormonu. VE/||/<> Güven hormonu. VE/||/<> Coşku hormonu. VE/||/<> Heyecan hormonu. VE/||/<> Mutluluk hormonu. VE/||/<> Ödül hormonu. VE/||/<> Ağrı kesici hormon. VE/||/<> Uyanıklık hormonu. )


-MUTLULUK:
SEROTONİN ve/||/<> OKSİTOSİN ve/||/<> MELATONİN ve/||/<>
NORADRENALİN ve/||/<> FENİLETİLAMİN ve/||/<>
DOPAMİN ve/||/<> ENDORFİN ve/||/<> ASETİLKOLİN

( )


-MUTLULUK = SAADET = HAPPINESS[İng.] = BONHEUR, FELICITÉ[Fr.] = GLÜCK[Alm.] = FELICITAS[Lat.] = FELICIDAD[İsp.]



-NESH ile/ve/||/<> FESH ile/ve/||/<> İLGÂ



-NESNENİN DURUMLARINDA:
KATI ile/ve AMORF KATI ile/ve SIVI ile/ve GAZ ile/ve PLAZMA ile/ve SÜPER AKIŞKAN ile/ve SÜPER KATI ile/ve DEJENERE KATI ile/ve NÖTRONYUM ile/ve GÜÇLÜ SİMETRİK NESNE ile/ve ZAYIF SİMETRİK NESNE ile/ve KUARK-GLUON PLAZMA ile/ve FERMİYONİK YOĞUNLAŞTIRMA ile/ve BOSE-EINSTEIN YOĞUNLAŞTIRMASI ile/ve ACAYİP MADDE

( ... İLE/VE ... İLE/VE ... İLE/VE ... İLE/VE Bir gaz boşalma tüpünde, elektron ve artı iyonları, yaklaşık olarak eşit sayıda içeren, iyonlaşmış gaz ortamı. | Güneşteki ısıl nükleer tepkimelerin oluştuğu, çok yüksek sıcaklıkta oldukça yüksek derecede iyonlanmış, maddenin dördüncü durumu olarak da tanımlanan akışkan ortam. İLE/VE ... İLE/VE ... İLE/VE ... İLE/VE ... İLE/VE ... İLE/VE ... İLE/VE ... İLE/VE ... İLE/VE ... İLE/VE ... İLE/VE ... )


-NESNENİN DURUMLARINDA:
KATI ile/ve AMORF KATI ile/ve SIVI ile/ve GAZ ile/ve PLAZMA ile/ve SÜPER AKIŞKAN ile/ve SÜPER KATI ile/ve DEJENERE KATI ile/ve NÖTRONYUM ile/ve GÜÇLÜ SİMETRİK NESNE ile/ve ZAYIF SİMETRİK NESNE ile/ve KUARK-GLUON PLAZMA ile/ve FERMİYONİK YOĞUNLAŞTIRMA ile/ve BOSE-EINSTEIN YOĞUNLAŞTIRMASI ile/ve ACAYİP MADDE

( )


-NEWTON ile/ve/<> EINSTEIN ile/ve/<> FEYNMAN



-NİŞASTA ile FEKÜL[Fr.]

( ... İLE Patates gibi bazı bitkilerin yumrularında bulunan nişasta. )


-NİTELİK ve/<>/> FELSEFE



-ÖDEV AHLÂKI ile/ve FERÂGAT AHLÂKI ile/ve USTA AHLÂKI



-ÖĞRETİM BİLGİSİ = FENN-İ TALİM-Ü TEDRİS = DIDACTICS[İng.] = DIDACTIQUE[Fr.] = DIDAKTIK[Alm.] = DIDACTICA[Lat.] = DIDASKEIN[Yun.] = DIDÁCTICO/CA[İsp.]



-OKSU YAPRAK = VARAK-I SEHMÎ = FEUILLE SAGITTÉE



-OVAT YAPRAK, YUMURTANIN BOYUNA KESİTİ BİÇİMİNDE OLAN YAPRAK = VARAK-I BEYZÎ = FEUILLE OVALE



-PALSİ/PALSY[İng.] değil/yerine/= FELÇ



-PAPILIONACÉES = FERÂŞÎYE



-PARALITİK/PARALYTIC[İng.] değil/yerine/= FELÇLİ



-PARALİZİ/PARALYSIS[İng.] değil/yerine/= FELÇ



-PARÇALI YAPRAK = VARAK-I MÜNKASİM = FEUILLE DIVISÉE



-PARÇALI YAPRAK = VARAK-I MÜREKKEBE = FEUILLE COMPOSÉE



-PARİPİNNAT YAPRAK = VARAK-I RÎŞÎ-İ TEV'EMÎ = FEUILLE CONJUGUÉE, FEUILLE PARIPENNÉE



-PARMAKSI PARÇALI YAPRAK = VARAK-I ISBI'Î = FEUILLE DIGITÉE



-PLEJİ/PLEGIA[İng.] değil/yerine/= FELÇ



-POLEMİK[Yun.]/YAZILI TARTIŞMA ile FELSEFİ TARTIŞMA



-POSTNİŞİN ile/ve SERTARÎK ile/ve SERTABBÂH ile/ve SERZÂKİR ile/ve İMÂM ile/ve MEYDANCI ile/ve TÜRBEDÂR ile/ve ÂSÂDÂR ile/ve NAKÎB ile/ve PAZARCI ile/ve ÇERÂĞÎ ile/ve SÂKÎ ile/ve FERRÂŞ ile/ve KAPUCU



-PSİKOLOJİ ile/ve BİLİM ile/ve FELSEFE

( Bilinçle. İLE/VE Nesnelerle. İLE/VE Bilincin bilinci. )


-PSİKOTERAPİ ve/||/<>/> FELSEFÎ PSİKOTERAPİ



-PSİŞİK "DERT" ile/ve FELSEFİ "DERT"

( Sorun. İLE/VE Sorunsal. )


-RAHLANMAK ve/<> RUHLANMAK ve/<> FERAHLAMAK



-REYHAN[Ar.] ile/||/<> FESLEĞEN[Yun.]

( Ballıbabagillerden, yaprakları güzel kokulu bir süs bitkisi.[Nane ailesine aittir ve özellikle Akdeniz mutfağında sıkça kullanılır. Kendine özgü baharatlı ve kekiksi tadı vardır.] İLE/||/<> Akdeniz bölgesine özgüdür ve güçlü bir taze ve baharatlı kokusu vardır.[Fesleğen, doğu ve güney Anadolu'da çoğunlukla reyhan olarak bilinse/kullanılsa da fesleğenin irili ufaklı yaprak çeşitliliğiyle birlikte aynıdır.] )


-REYHAN[Ar.] ile/||/<> FESLEĞEN[Yun.]

( GÜZEL KOKU, RIZIK, RIZIK-I MÂNEVÎ | FESLEĞEN )


-RUCÛ'[Ar.] ile FEY'[Ar.]



-RÜKÜŞ[Ar. < RUKŞE] ile ŞILLIK[Erm.] ile ŞIRFINTI ile ŞUH[Fars.] ile ÂŞÜFTE/ÂŞİFTE[< Fars.]/KOKOT[Fr. < COCOTTE] ile ÇİRKEF[Fars. < ÇİRK-ÂB: Pis/bulanık su.] ile FETTÂN[Ar. < FİTNE] ile KALTAK[Yun.] ile ÖKSE ile SÜRTÜK

( Gülünç bir biçimde giyinip süslenen kadın. İLE Aşırı ve bayağı biçimde süslenip boyanmış kadın. İLE Seviyesi düşük, bayağı kadın. İLE Hareketlerinde serbest. | Neşeli, şen ve oynak. | Açık saçık, utanması olmayan. İLE Çıldırırcasına seven, bu yüzden perîşan bir halde, azgın ve baştan çıkmış deli gibi olan, iffetsiz kadın. İLE İğrenç ve bulaşkan. İLE Fitne ve fesâda teşvik eden, fenâlık yapan, ayartan. | Oynak kadın. | Câzibeli, gönül alıcı. İLE İffetsiz, namussuz kadın. İLE Erkekleri kendine bağlamasını bilen çok alımlı kadın. İLE Vaktini çok gezerek geçiren, evinde oturmayan kadın. | Aynı anda birden fazla kişiyle gönül eğlendiren kadın. | Hayat kadını, fahişe. )


-RUNSİNAT YAPRAK = VARAK-I KÜLLÂBÎ = FEUILLE RONCINÉE



-SADÂKAT VE BAĞLILIK ve/||/<> FARKINDALIK VE ADÂLET ve/||/<> EDEB VE HAYÂ ve/||/<> FETA VE GÖNÜL

( HZ. EBÛ-BEKİR SIDDÎK ve/||/<> HZ. ÖMER el-FÂRUK/HATTÂB ve/||/<> HZ. OSMAN ZİNNUREYN ve/||/<> HZ. İMÂM-I ALİ )


-SADÂKAT VE BAĞLILIK ve/||/<> FARKINDALIK VE ADÂLET ve/||/<> EDEB VE HAYÂ ve/||/<> FETA VE GÖNÜL

( Çocukluk. VE/||/<> Gençlik. VE/||/<> Yetişkinlik. VE/||/<> Olgunluk. )


-SAHAFLAR ÇARŞISI < FESÇİLER ÇARŞISI



-ŞÂHİKA[Ar.] ile FERİŞTAH[Fars. FİRİŞTE]

( Doruk, zirve. | En üst derece. İLE En iyi, en üstün. )


-SALÂH ile/ve/||/<>/> FELÂH



-SALTIK TİN:
SANAT ile/ve/||/<> DİN ile/ve/||/<> FELSEFE



-SANAT ve/||/<> FELSEFE

( Hayranlık. VE/||/<> Hayret. )


-SANAT ve/||/<> FELSEFE

( Doyumsuzluk sunar. VE/||/<> Doyum sunar. )


-SANAT ve/||/<> FELSEFE

( Keşf. VE/||/<> Kurma. )


-SANAT ve/||/<> FELSEFE

( Sanat olmasaydı, felsefe, edimselliğini yitirirdi. )


-SANAT ve/||/<> SEVGİ ve/||/<> FELSEFE

( Kişileri sevmekten daha sanatsal ve bilgece bir şey yoktur. )


-SANSAR/GELİNCİK ile FERET

( image )


-SANSAR/GELİNCİK ile FERET

( ... İLE Yaklaşık 50 cm. boyunda [yaklaşık 13 cm.lik kuyrukla birlikte], 1 kg. civarında hayvanlardır. 7 - 10 yıl yaşarlar. )


-SANSAR ile FENEK

( Çeşitli küçük etçil hayvanların ortak adı. İLE ... )


-SANSAR ile FERSÂN[Fars.]

( ... İLE Kır sansarı. )


-ŞAŞIRTMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
DEVEDE KULAK ile/ve/||/<> YA SİYAH, YA BEYAZ ile/ve/||/<> KANITLAMA ZORUNLULUĞU ile/ve/||/<> FELÂKET ÇIĞIRTKANLIĞI ile/ve/||/<> İMÂLI SORU ile/ve/||/<> ÇOK SORULU ile/ve/||/<> SINIRLI SEÇENEK



-SAVAŞ ile/değil FETİH



-SENİ SEVMEYENE GÖSTERME!:
SABIR ve/||/<> FEDÂKÂRLIK ve/||/<> SEVGİ

( [gösterirsek, onun için ...] ... "Yüzsüzlük" "olur". VE/||/<> ... "Eziklik" "olur". VE/||/<> ... "Kişiliksizlik" "olur". )


-SEVGİ ile/ve/||/=/<>/>/< FEDÂKÂRLIK

( Hoş gör sen, boş ver sen! Sevgin kazanır! )


-ŞEYİN FELSEFESİ ile/ve/değil/yerine FELSEFE



-SIDK ve/ EMÂNET ve/ FETÂNET ve/ TEBLİĞ ve/ İSMET

( Peygamberin olmazsa olmaz sıfatları. [ve ümmetinin de!] )


-ŞİİR:
SANATTA ile/ve FELSEFEDE

( En üstte. İLE/VE En altta. )


-ŞİŞEK ile ÇEBİŞ ile FERİK

( [1 yaşındaki] Koyun. İLE Keçi. İLE Tavuk. )


-SİYÂSET[Ar. < SEYİS] ile/ve/||/<>/> FERÂSET[Ar. < FERES]

( Seyis. At bakıcılığı/bakıcısı. İLE/VE/||/<>/> Süvari. At biniciliği. )


-SİYÂSET[Ar. < SEYİS] ile/ve/||/<>/> FERÂSET[Ar. < FERES]

( Aracına[< atına] yeterince[en az seviyede ve gerektiği kadar/biçimde] bakabilmek. İLE/VE/||/<>/> Aracının[< atının] yol alabileceği kadar yol almak, ilerlemek. Uzağı, olanakları ve olasılıkları görebilmek/değerlendirebilmek. )


-SÖZLÜK:
ANLAM'DA ile/ve FELSEFE'DE



-SPATÜLSÜ YAPRAK = VARAK-I MİSVATÎ = FEUILLE SPATULÉE



-STEM/SCIENCE, TECHNOLOGY, ENGINEERING, MATHEMATICS[İng.] değil/yerine/= FEN, TEKNOLOJİ, MÜHENDISLİK, MATEMATİK



-SUDUR ile FEYZ



-SÜFLÎ ile VASAT ile FEVKÂNÎ



-SÜLEYMAN ve/<> SUNULLAH ve/<> FEYZULLAH ve/<> ÂLÎ ve/<> PÎRÎ ve/<> NEV'Î

( Kanûni Sultan Süleyman. VE/<> Sunullah Efendi. VE Feyzullah Efendi. VE Gelibolu'lu Âlî. VE Piri Reis. VE Yahya Efendi. )


-SÜLEYMAN ve/<> SUNULLAH ve/<> FEYZULLAH ve/<> ÂLÎ ve/<> PÎRÎ ve/<> NEV'Î

( Sultan. VE/<> Şeyhülislâm. VE Muhaddis. VE Tarihçi. VE Denizci. VE Şair. )


-SÜLEYMAN ve/<> SUNULLAH ve/<> FEYZULLAH ve/<> ÂLÎ ve/<> PÎRÎ ve/<> NEV'Î

( Kanûni Sultan Süleyman ve/<> sınıf arkadaşları. )


-SÜREÇ ile FETRET[Ar.]

( ... İLE İki peygamber ya da sultan arasında peygambersiz/sultansız geçen süre. | İslâm'a göre, Hz. İsa ile Hz. Muhammed arasında geçen süre. | İki olay arasındaki süre. | Hükümet gücünün gevşediği bir yerde, düzenin yeniden kurulmasına kadar geçen süre. )


-TABU[Fr. TABOU] ile FETİŞ[Fr. FETICHE]

( Kutsal sayılan bazı kişilere, hayvanlara, nesnelere dokunulmasını, kullanılmasını yasaklayan, aksi yapıldığında zararı dokunacağı düşünülen dinî inanç. | Tekinsiz. | Yasaklanarak korunan (nesne, sözcük, davranış). İLE Put. | Uğurlu sayılan şey. | Tapınırcasına sevilen şey ya da kişi. | Saplantılı bir biçimde eşeysel coşku uyandıran öteki cinse ait giysi, ayakkabı vb. eşya. )


-TAPINMA, ULULAMA = DEVOTION[İng.] = FERVEUR[Fr.] = VEREHRUNG[Alm.] = DEVOTIO[Lat.]



-TARİHİ PERSPEKTİF ile/ve MEDENİYET PERSPEKTİFİ ile/ve FELSEFE-BİLİM



-TECELLÎ ile/ve/<> FEYZ

( İkisi de süreklidir. )


-TEKNOLOJİ ve/<> FELSEFE ve/<> İDEOLOJİ ve/<> SANAT

( [Nesneleri ve olanakları] [Daha da] Yararlı kılar. VE/<> Açıklar. VE/<> Değiştirir. VE/<> Yeniden yaratır. )


-TEŞRİ ile FETVÂ



-TOHUM YAPRAKLARI, KOTİLEDONLAR, ÇENEKLER = EVRÂK-I BEZRÎYE = FEUILLES SÉMINALES, COTYLÉDONS



-TOPLUM BİLİMLERİ ile FEN BİLİMLERİ



-TÜR ile FERD



-TÜRKÇE FELSEFE" (YAPMAK) değil FELSEFEYİ TÜRKÇE (DİLİNDE) (YAPMAK)



-TUTKU ile/ve/değil/yerine/>< FERÂGAT



-TUTKU ile FETİŞ



-ÜÇ LOPLU YAPRAK = VARAK-I SÜLÂSÎYÜ'L-FÜSÛS = FEUILLE TRILOBÉE



-ÜÇLÜ YAPRAK, TERNAT YAPRAK = VARAK-I RÎŞÎ-İ MÜSELLES = FEUILLE TERNÉE



-UGARİT/LER ve/> FENİKE/LİLER ve/> YUNAN/LAR



-UN, NİŞASTA = DAKÎK = FÉCULE AMYLACÉE, AMIDON



-USUVV[Ar.] ile FESÂD[Ar.]



-VÂHİD[Ar.] ile FERD[Ar.]



-VÂHİD[Ar.] ile VAHÎD[Ar.] ile FERÎD[Ar.]



-VAHİY ile İLHÂMÂT ile RÜYÂ ile FERÂSET

( Cebrail ile gelen. İLE Cebrail'siz gelen. İLE Cebrail'siz gelen. İLE Kendi öngördüğün. )


-VAROLUŞ ve/||/<> ÖLÇÜ ve/||/<> FELSEFE ve/||/<> TÜZE ve/||/<> SANAT ve/||/<> SPOR ve/||/<> BÜTÜNLÜK ve/||/<> SUSABİLMEK ve/||/<> YOK/LUK

( Saygı gerek önce
Sonra ölçü
Sonra anlayış gerek
Sonra hak gözetmek
Özen ve duyarlılık gerek
Sürekli hareket gerek
Her an bütünlük
Çoğunlukla susabilmek
Herşeyin ölçütü yok(luk)

[En sonunda, Yaşam ve İnsan/Kişilik] )


-VAROLUŞ ve/||/<> ÖLÇÜ ve/||/<> FELSEFE ve/||/<> TÜZE ve/||/<> SANAT ve/||/<> SPOR ve/||/<> BÜTÜNLÜK ve/||/<> SUSABİLMEK ve/||/<> YOK/LUK

( Üzerine düşünülebilecek ve konuşulabilecekler, düşünülmesi ve konuşulması gerekenler/öncelikliler... )


-VAZGEÇMEK ile FERÂGAT ETMEK



-VEHİM/VEHM ile/değil/yerine/>< FEHİM/FEHM

( Kuruntu. İLE Anlama, düşünme. )


-YÂD ETME! ile/ve/||/<>/> FERYÂD ETME!

( Geçmişi. İLE/VE/||/<>/> Geleceğe.
Geçmişi yâd etme, geleceğe feryâd etme! )


-YALAN:
DÜNYADA ve/||/<> SİYÂSETTE ve/||/<> TİCARETTE ve/||/<> FELSEFEDE ve/||/<> EDEBİYATTA ve/||/<> GAZETECİLİKTE ve/||/<> GENÇLİKTE

( Vefâ. VE/||/<> Vaad. VE/||/<> Reklam. VE/||/<> Safsata. VE/||/<> Mecaz. VE/||/<> Haber. VE/||/<> Aşk. )


-YALAN ile/ve/değil/yerine FELSEFE



-YANILMALI TASIM = KIYAS-I FASİT = PARALOGISM[İng.] = PARALOGISME[Fr.] = FEHLSCHLUSS, PARALOGISMUS[Alm.] = PARALOGISMOS[Yun.]



-YAPRAK = VARAK = FEUILLE



-YAPRAKLAR = EVRÂK = FEUILLES



-YAŞAMIN YALINLIĞINDA:
BİLİM ile/ve/||/<> FELSEFE ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> DİN

( Sınırlar. İLE/VE/||/<> Yorumlar. İLE/VE/||/<> Betimler. İLE/VE/||/<> Kutsar. )


-YELEK ile/değil FERMENE[İt. < PARAMANO]

( ... İLE/DEĞİL Türlü nakışlarla işlemeli, önü kavuşmayan, yeleğe benzeyen bir giysi. )


-YENİ DOĞA FELSEFESİ ile FENOMENOLOJİK YAKLAŞIM

( * 3. Şahıs Perspektifi. İLE 1. Şahıs Perspektifi. * Tanrısal bakış. İLE Kişi perspektifi. * Nesneyi ötekileştirme. İLE Nesnenin buradalaştırılması. * Deney. İLE Deneyim. * Yersiz-zamansız. İLE Yerli-zamanlı. * Matematiksel. İLE Dil. * Mekanik. İLE Organik. * Açıklar. İLE Betimleme. )


-ZANAAT OLARAK SİMYA ile FELSEFÎ SİMYA ile DİNÎ SİMYA

( Uygulamalar arasında nedensel ilişki kurmadan, herhangi bir teoriye dayanmadan nesneler üzerinde simyevi işlemler yapmak. Burada esas olan nesneleri kullanmaktır. İLE Belirli bir teoriye dayalı olarak ve nedensel ilişkiler kurarak nesneleri tespit ve tasvir etmek. Burada esas olan nesneler içinde kalmaktır. İLE Doğaüstü, mistik ve spritüel güçleri de dikkate alarak belirli ritüeller içinde nesneleri anlamaya çalışmak. Burada esas olan nesnelerin doğaüstü güçlerin işaretleri olduğunu anlamaktır. )


-ZANAAT OLARAK SİMYA ile FELSEFÎ SİMYA ile DİNÎ SİMYA

( Bolos (M.Ö. II. yy.) simyayı felsefi bir yöntem haline getiren. )


-ZANAAT OLARAK SİMYA ile FELSEFÎ SİMYA ile DİNÎ SİMYA

( Zosimus (M.S. III. sonu, IV yy. başı) simyayı bir din haline getiren. )


-ZANAAT OLARAK SİMYA ile FELSEFÎ SİMYA ile DİNÎ SİMYA

( İslâm dünyasında ise simya ilk önce felsefî açıdan dikkate alınmıştır. Cabir b. Hayyân sadece madenleri değil, bitkileri ve hayvanları da simyanın konusu kılmıştır. Civa ve kükürt teorisini geliştirerek tüm varolanları yekpare bir sistem içerisinde açıklamaya çalıştı. Bunun için bazı sayısal simgeleri kullandı. Aynı zamanda kurduğu laboratuvarlarla felsefi simyadan 'bilimsel simya'ya(kimya'ya) geçiş yaptı. )


-ZANAAT/ZANAATKÂR ve FELSEFE/FİLOZOF



-ZEVÂL ile/ve/<> FEY-İ ZEVÂL

( Güneşin tam tepede olduğu an/vakit. İLE/VE/<> Güneşin zevâlden çıkmaya başladığı an. )


-ZEVK ile/ve/yerine FERÂGAT



-ZILL[Ar.] ile FEY'[Ar.]



-ZÜHD ile FERÂGAT






-FE'S[Ar. çoğ. FÜÛS] ile FES[Ar. < FAS]

( İki yüzlü balta. İLE Şapka yerine kullanılan, kırmızı, kalın çuhadan yapılmış, tepesinde püskülü olan, silindir biçiminde başlık. )


-FECR (VAKTİ) ile FECR-İ KÂZİB[YALANCI FECR] ile FECR-İ SÂDIK[HAKİKİ FECR]

( Sabaha karşı, güneş doğmadan önce, ufkun gün doğusu tarafından görünen aydınlığı, tan yerinin ağarması. İLE Sabaha karşı, doğuda, amûdî biçimde görülen aydınlık. [Sahura kalkış.] İLE Şafak sökme, sabah, imsak. )


-FEDÂ(KÂRLIK) ile FERÂGAT

( Sadakat. İLE Sevgi. )


-FEDÂ(KÂRLIK) ile FERÂGAT

( Mal/dan vermek. İLE "Can vermek" ve candan vermek. )


-FEDÂ(KÂRLIK) ile FERÂGAT

( Babadan gelen. İLE Anneden gelen. )


-FEDÂÎ/SERDENGEÇTİ[Ar.] ile FEDÂKÂR/FİDÂ-KÂR[Ar., Fars.]

( Evre, safha. İLE Kendini ya da kişisel çıkarlarını esirgemeyen, fedâ eden, cömert, eli açık. )


-FEDÂKÂRLIK > FERÂGAT > AŞK



-FEDARASYON değil FEDERASYON



-FEHÎM[Ar. < FEHM] ile FEHM[Ar.]

( Zeki, anlayışlı, akıllı. İLE Anlama, anlayış. )


-FEHVÂ[Ar. çoğ. FEHÂVÎ] ile FEHVÂSINCA[Ar., Tr.]

( Anlam, mânâ, kavram, mefhum. İLE Uyarınca, sözü gereğince. )


-FELÂ[Ar.] ile FELÂH[Ar.] ile FELAH[Ar.]

( O halde, o zaman. İLE Kurtuluş, selâmet, onma. | Mutluluk, kutluluk. İLE Başlangıç, iptida. )


-FELSEFE ÖĞRENMEK ile/yerine/değil FELSEFE YAPMAYI ÖĞRENMEK



-FELSEFE SİSTEMİ ile FELSEFİ DÜŞÜNCE TARZI



-FELSEFE ile/ve FELSEFE ÜZERİNE FELSEFE



-FELSEFE ile/ve/değil FELSEFE-BİLİM



-FELSEFE ile FELSEFENİN BİLGİSİ



-FELSEFE ile FELSEFÎ ÖYKÜ



-FELSEFESİZ SANAT ve FELSEFESİZ BİLİM ve FELSEFESİZ FELSEFE

( Zanaat. VE Teknokrasi, işçilik. VE İdeoloji. )


-FELSEFEYE GİRİŞ KİTAPLARI ile/ve/değil/yerine/<> FELSEFE TARİHİ KİTAPLARI



-FELSEFEYİ ANLAMAK ile/ve/||/<> FELSEFE İLE ANLAMAK



-FELSEFİ ÖĞRETİ ile FELSEFİ SİSTEM



-FELSEFÎ SÖYLEM/DİSKUR ile/ve FELSEFÎ EDİM



-FELSEFÎ SÖZLÜK ile/ve/değil/yerine FELSEFÎ ANSİKLOPEDİK SÖZLÜK



-FENÂ-Fİ-LLÂH ile/ve/||/<> FENÂ-Fİ-L-AŞK

( Allah'ın varlığı içinde yok olma. İLE Aşk içinde yok olma. )


-FENÂ-YI HÂDİS ile FENÂ-YI KADÎM



-FENAFİŞŞEYH ile FENAFİRRESUL ile FENAFİLLÂH



-FENNEN[Ar.] ile FENNÎ[Ar.]

( Fen aracılığıyla, fen ile, fenne uygun olarak. İLE Fen ile ilgili olan. )


-FER'[Ar. çoğ. FÜRÛ] ile FERR[Ar.] ile FER[Ar.]

( Dal, budak. | Tomurcuk. | Bir aslın sonucu. | İkinci derecede önemli olan. İLE Kaçma, firâr. [KERR Ü FERR: Saldırma ve çekilme.(KELLİ-FELLİ değil KERLİ-FERLİ!)] İLE Parlaklık, aydınlık. | Zînet, süs, bezek. | Kuvvet, nüfuz, iktidar. )


-FER[Fars.] ile FER'[Ar.](çoğ. FÜRÛ, FÜRÛAT)

( Parlaklık, aydınlık. | Zînet, süs, bezek. | Kuvvet, nüfuz, iktidar. İLE Dal, budak. | Tomurcuk. | Bir aslın sonucu. | İkinci derecede önemi olan şey. | Şûbe. )


-FERÂĞ[Ar.] ile FERÂG[Ar.]

( Vazgeçme, bırakıp terk etme. | Bir mülkün tasarruf, sahip olma hakkını başkasına terk etme. | Dinlenme, istirahat. | Hiçbir işle meşgul olmama, rahat etme. İLE Serin rüzgâr. )


-FERAH[Ar.] ile FERÂH[Ar.]

( Gönül açıklığı, sevinç, sevinme. İLE Bol, geniş, yayvan, açık. )


-FERAHFEZA[Ar. + Fars.] ile FERAHNAK[Ar. + Fars.]

( Türk müziğinde, yegâh perdesinde karar kılan makamlardan biri. İLE Türk müziğinde, bir birleşik makam. )


-FERÂMÛŞ[Fars.] ile FERÂMÜŞ[Fars.]

( Unutma, hatırdan çıkma. İLE Ferâmûş'un hafifletilmişi. )


-FERÂSE ile FERÂŞE/PERVÂNE[Fars.]/USKUR[< İng.]

( Kısrak. İLE Geceleri, ışığın etrafında dönen küçük kelebek. Fırıldak. | Çark. | Haberci, kılavuz. | Şems-i Tebrizi. )


-FERÂSET/FİRÂSET[Ar.] ile FERÂŞET[Ar.]

( Anlayışlılık, çabuk seziş. | Binicilik, at yetiştirme bilgisi. | Yiğitlik, mertlik. İLE Kâbe süpürücüsünün hizmeti. )


-FERC[Ar. çoğ. FÜRÛC] ile FEREC[Ar.]

( Aralık, yarık, çatlak. | Dişilik örgeni, avret, utyeri, edep yeri. İLE Gam, tasa ve sıkıntıdan kurtulma. Kederden, darlıktan sonra gelen sevinç, teselli. | Zafer. )


-FERDÂ[Fars.] ile FERDÂSI[Fars.]



-FERDA[Fars.] ile FERDE

( Gelecek zaman, yarın. İLE Küçük denk, top. )


-FERDİ TAYFUR ile FERDİ TAYFUR

( 1904 - 21 Mart 1958 İLE 15 Kasım 1945 - )


-FERDİ TAYFUR ile FERDİ TAYFUR

( Selenlendirme sanatçısı. İLE Yorumcu. )


-FERES[Ar. çoğ. EFRÂS] ile FERES[Ar.]

( At, beygir. İLE Oyun. | [satrançta] at. )


-FERHAT[Ar.] ile FERHÂD[Ar.]

( Sevinç, neşe. İLE Ferhâd ve Şîrîn adıyla ünlü olan eski bir öykünün erkek kahramanı olup Şîrîn'in âşıkıdır. )


-FERÎD[Ar. < FERD] ile FERÎD[Fars.]

( Tek, eşsiz, eşi olmayan. Tasım/kıyas kabul etmez, ölçüsüz. Üstün. İLE Avcı kuş. | Donmuş, katılaşmış şey. )


-FERÎD/E[Ar.] ile FERÎDE[Ar.]

( Tek, eşsiz, eşi olmayan. Tasım/kıyas kabul etmez, ölçüsüz. Üstün. İLE Kendi oyuyla hareket eden, kibirli, gururlu. )


-FERÎK[Ar.] ile FERÎK[Ar.]

( Askerî kolordu komutanı, korgeneral[birinci ferîk], tümgeneral[ikinci ferîk]. | İnsan topluluğu, cemâat. İLE Buğday tanesinin olgunu, öğütülecek duruma gelmişi. )


-FERİK[Fars.] ile FERİK[Ar.]

( Hayvanların, civcivlikten çıkmış yavruları. | Gevrek bir elma türü. İLE Tümgeneral ya da Korgeneral. )


-FERÎKAN["ka" uzun okunur] ile FERÎKAYN[Ar.]

( Topluluklar. İLE İki askerî fırka, iki taraf. )


-FERMÂ[Fars.] ile FERMÂN[Fars.]

( Buyuran, emreden, âmir. | Süren. İLE Buyruk, emir. | Padişah tarafından verilen yazılı emir, berat, buyrultu. )


-FERMAN ile/ve FETVÂ



-FERMAR değil FERMUAR



-FERZÂNE ile FERZÂNE

( Hâkim, bilgili, filozof kişi. İLE Nefsânî bağlantılardan sıyrılmış olan derviş. )


-FES[< Fas] ile/değil FESH

( Şapka yerine kullanılan, kırmızı, kalın çuhadan yapılmış, tepesinde püskülü olan, silindir biçiminde başlık. İLE/DEĞİL Verilmiş bir yargıyı/kararı, bozma, kaldırma. | Dağıtma, dağıtılma, kapatma. )


-FETÂ[Ar. çoğ. FİTYÂN] ile FETHA[çoğ. FETEHÂT]

( Genç, delikanlı, yiğit, mert. | Cömert. Eli açık. İLE Arapça sözcüklerin üzerine konulan üstün işareti. | Delik. )


-FEVREN[Ar.] ile FEVRÎ[Ar.]

( Çarçabuk, birdenbire. İLE Birdenbire, düşünmeden yapılan hareket. )


-FEYFÂ'[Ar. çoğ. FEYÂFÎ] ile FEYÂFÎ[Ar. < FEYFÂ']

( Düz, büyük sahra, susuz kumlu çöl. İLE Susuz çöller, sahrâlar. )


-FEYZ-İ AKDES ile/ve/<> FEYZ-İ MUKADDES

( AN'da. İLE/VE/<> Zamanda. )


-FEYZ-İ AKDES ile/ve/<> FEYZ-İ MUKADDES

( ZÂT ÂLEMİNDEN GELEN TECELLİYÂT | EN KUTSAL TECELLÎ, MÂNÂ ile/ve/<> SIFAT ÂLEMİNDEN GELEN TECELLİYÂT, MADDE )


-FEYZ-İ AKDES ile/ve/<> FEYZ-İ MUKADDES

( ŞEFKAT ile/ve/<> KARŞILIKLI (KOŞULSUZ) SEVGİ )


-FEZA'[Ar.] ile FEZÂ'[Ar.] ile -FEZÂ/Y[Ar.]

( Korkma, bağırıp çığırma. | Dayanamama. | Ümitsizlik. | İnleyip sızlanma. İLE Ucu-bucağı bulunmayan boşluk, dünyanın sonsuz olan genişliği. İLE Artıran, çoğaltan.[FERAH-FEZÂ: Ferah artıran.] )

| FI/Fİ... |

FI/Fİ... ile başlayan FaRkLaR...
( 522 FaRk, 589 katkı )



-... GERÇEKLİK:
EVRENSEL/BÜTÜNCÜL ... ile/ve/||/<> FİZİKSEL ... ile/ve/||/<> ZİHİNSEL ... ile/ve/||/<> ÖZNEL ... ile/ve/||/<> İLİŞKİSEL ...



-'INDÎ KEZÂ[Ar.] ile KIBELÎ KEZÂ[Ar.] ile FÎ BEYTÎ KEZÂ[Ar.]



-"APOLYONT KİRAZ"[< ZİRAAT 0900][NAPOLYON değil!] ile/ve/||/=/<> AKŞEHİR APOLYONTU ile/ve/||/=/<> SALİHLİ | ALLAH DİYEN ile/ve/||/=/<> DALBASTI ile/ve/||/=/<> FISFIS ile/ve/||/=/<> SCHNEIDERS SPAETKNORPEL | ZEPPELIN | NORDWUNDER ile/ve/||/=/<> FERRORIVA

( Genel ve ziraat terimi. İLE/VE/||/=/<> Afyon bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Manisa bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Malatya bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Çanakkale bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Almanya'daki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> İtalya'daki adı/türü. )


-(")EŞİTLİK(") ile/ve/değil/||/<> FIRSAT/OLANAK/KOŞULLAR EŞİTLİĞİ



-[ne yazık ki]
!TERÖR ile/ve/=/||/<>/< FİNANS



-[ne yazık ki]
İSTİSMÂR:
DUYGUSAL ile/ve/ya da/||/<> FİZİKSEL ile/ve/ya da/||/<> EŞEYSEL



-AĞAÇ ile/ve FİTZROYA

( ... İLE/VE Güney Amerika'ya özgü bir ağaç. )


-AHMAK ile/değil/yerine/>< FİLOZOF

( Felsefeyi zorlaştırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Felsefeyi kolaylaştırır. )


-AKAİD USÛLÜ ile/ve/||/<>/> HADİS USÛLÜ ile/ve/||/<>/> TEFSİR USÛLÜ ile/ve/||/<>/> FIKIH USÛLÜ



-AKIL ile/ve/||/<> FİKİR

( Varolanları[mevcudu] bilmek. İLE/VE/||/<> Varlığı[vucudu] bilmek. )


-ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ

( 1.6180339887 [φ = (1 + √5) / 2 = 1.6180339887498...] ve/<> 0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987 ... [son iki sayının toplamı alınarak devam edilir] )


-ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ

( Dizideki ardışık iki sayının oranı, sayılar büyüdükçe Altın Oran'a yaklaşır. )


-ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ

( MİMARLIK ÜZERİNE ON KİTAP - VITRUVIUS[Marcus Vitruvius Pollio, M.Ö. 80 ile 15] )


-ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ

( Altin_Oran.mp4 [1] | Altin_Oran2.mp4 [2] )


-ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ

( )


-ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ

( Wikipedia'da... http://tr.wikipedia.org/wiki/Altin_oran )


-ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ

( Okuduğunuz Herşeye İnanmayın: Salyangoz Kabukları ve Fibonacci Sayıları

Kişiler, mucizelere inanmak ister. Yaşamın tamamının mucizelerle dolu olmasını isterler. Her şeyin birbirine kusursuz bir biçimde oturmasını, olaylar, olgular ve sistemlerde hiçbir pürüz olmamasını isterler. Bu, insan türünün beyin yapısı ve çalışma ilkeleri düşünüldüğünde anlaşılırdır. Fakat yine de tanıdığımız en karmaşık yapı olan beynimizin, bu kadar basit hatalara düşebildiği gerçeğini göz önünde bulundurarak, etrafımızı incelerken çok daha dikkatli ve gerçekçi olmamız gerekmektedir. Burada, yardımımıza bilimsel yöntem ve analiz metotları koşmaktadır. Çünkü kişiler, kendilerini kandırmaya açıktır. Duygularına hemencecik yenik düşerler, bu bakımdan zaafları vardır. Söylediğimiz gibi, her şeyin büyüleyici, her şeyin sıradışı, her şeyin olağanüstü, her şeyin masalsı olmasını isteriz. Ancak doğa kusurludur. Bu kusurları görmemezlikten gelerek bilim üretemeyiz. Çünkü kusurlara bakarak, hataları anlayarak, eksiklikleri fark ederek sistemlerin nasıl çalıştığını, nasıl çalışmaları gerektiğini, neden kusursuz olamayacaklarını anlarız. Hatta bu sayede onları geliştiririz, doğadakilerden daha başarılı sistemler üretebiliriz.

HP, Apple, Netscape Communications gibi birçok büyük teknoloji firmasında yazılım mühendisi olarak görev almış olan, aynı zamanda astronomi, biyoloji, matematik gibi alanlarda araştırmalar yürüten, teknoloji ve bilim yazarlığı yapan, bilimin yayılması için konuşmalara katılan Akkana Peck, deniz kabuklarının matematiği ile ilgili bir araştırma yazısı üzerinde çalışırken ilginç bir gerçekle karşılaşmış. Hikayeyi bilirsiniz: doğada kusursuz bir matematik olduğu, ayçiçeklerinden salyangoz kabuklarına, kol uzunluğumuzdan çeşitli kentlerin bulunduğu coğrafi lokasyonlara kadar her şeyin "özel bir matematik" dahilinde olduğu iddia edilir. Hatta kimi zaman üniversitelerin animasyon birimleri ve grafikerleri bile bunu öyle bir göstermektelerdir ki, sanki doğada hakikaten tüm canlıların uyduğu bir matematiksel/geometrik düzen varmış gibi bir algı yaratılır. Kolumuzun toplam uzunluğunun dirseğimizden parmak ucuna kadar olan uzunluğa oranının "altın oran"a uymak zorunda olduğunu sanarız. Deniz kabuklarının ve deniz minarelerinin gerçekten de Fibonacci sayılarına mükemmel biçimde uyduğunu sanar, ayçiçeği tohumlarının kusursuz bir matematiği takip ettiğine inanırız. Bunların hepsi koca bir hatadır. Akkana Peck bu gerçekle yüzleşmesini şöyle anlatıyor:

"Bir arkadaşımın üniversitedeki matematik dersine Fibonacci sayılarıyla ilgili bilgi vermek üzere davet edilmiştim. Daha lisedeyken Fibonacci sayıları üzerine araştırmalar yapmaya başlamıştım ve onların büyüyen bir şehrin güç istasyonlarını planlamada nasıl kullanıldığını incelemiştim. Tüm bunları o derste anlatacaktım, dolayısıyla araştırmalarımda bulduğum tüm görselleri bulmaya ihtiyacım vardı. Bilirsiniz, çam kozalaklarındaki, çiçeklerin yapraklarındaki, ağaçlardaki dallanmalardaki matematiksel oranları, Altın Oran'ı, Fibonacci/Altın Spiralini, vb. doğadaki matematiği gösteren görsellere ihtiyacım vardı. Örneğin bir Nautilus kabuğunun nasıl harika bir biçimde Fibonacci sayılarına uyduğunu göstermeyi istiyordum.

Çam kozalaklarını topladım, bazı fotoğraflar çektim, slaytlar hazırladım ve iş, altın orana uyan spiralleri göstermeye geldi. Ufak bir GIMP metni hazırlayarak bilgisayarımın otomatik olarak Fibonacci spiralini oluşturmasını sağladım. Sonrasında, bir odacıklı Nautilus fotoğrafı aramaya başladım. Amacım, bu spirale ne kadar kusursuz biçimde uyduğunu göstermekti. Sonunda Wikipedia'dan harika bir örnek buldum. GIMP içerisine yapıştırdım ve üzerine altın spirali çizdim. Sonrasında ise birbirine uydurmak üzere boyutlarla oynamaya başladım. İmkansızdı. Hiçbir biçimde spiral, kabuğun şekline uymuyordu!

Ne kadar çabalarsam çabalayayım, hiçbir biçimde kabuk ile spirali uyduramadım. Ben de Google Images'ı kullanarak daha fazla kabuk fotoğrafı bulmaya çalıştım. Bulduğum hiçbir kabuk spirale uymuyordu! Hatta Fibonacci sarmalına yaklaşamıyordum bile!"

Akkana Peck, bu konuda yalnız değildir. Başlangıçta sözünü ettiğimiz düşünceler, halk arasına o kadar yerleşmiştir ki, bizim matematiğimizden doğan bazı oranların doğada halikulade bir biçimde olması gerektiğini sanarız. Evet, bu oranlar kabaca doğadaki organizmaların yapılarında rastlanabilir. Aslında bunda şaşılacak bir şey yoktur. Örneğin Fibonacci sayıları dediğiniz sayılar, kademeli olarak bir önceki toplama eklenerek artan sayılardır. Bir deniz minaresi kabuğu da, bir önceki zaman diliminde üretilen kabuk miktarının üzerine konarak arttığı için, elbette, ister istemez Fibonacci sayıları dediğimiz sayıya uyacaktır. Bir ayçiçeğinin tohumları, merkezden başlayıp etrafa yayılır. Altın spiral de, belirli bir merkezden başlayıp etrafa yayılan çizgilerden elde edilir. Dolayısıyla ikisinin birbirine uyması kaçınılmazdır. Bizler bu oranları tanımlarız. Bu oranlar, gökten inmezler. Eğer doğada, bu oranları tanımladığımız temele uyan bazı sistemler varsa, o sistemlerin sonucunda yine bu oranları görmemiz son derece anlaşılırdır. Hatta bu, kaçınılmaz bir sonuçtur.

Daha açık bir örneği şöyle verebiliriz: tüm sayı sistemleri etrafımızda kendini tekrar eden objeleri kategorize ederek gelişmiştir. 1, 2, 3 gibi sayılar, aslında kategorizasyon amacı taşır. Tek olan bir olguya "1" deriz. Kendini tekrar ediyorsa, bu sayıyı arttırırız. Sayılar böyle oluşmuştur. Tüm matematik, bunun üzerine inşa edilmiştir. Dolayısıyla matematiği, doğadaki sistemleri tanımlamak için, doğadaki sistemlere bakarak geliştirdik. Örneğin matematikteki "türev" denen işlem, "değişim miktarını" verir. Dolayısıyla etrafımızda düzenli olarak değişen şeylere bakıp, türev hesabına uymalarına şaşıramayız. Ancak nedense bu matematiksel unsurların adı "altın oran" ya da "Fibonacci sayıları" gibi daha havalı isimler olunca, sanki özel bir anlamları varmış zannedilir. Halbuki tıpkı türev, integral, vb. matematiksel hesaplamalar gibi, bu oranlar da doğaya bakarak inşa ettiğimiz sistemlerin ürünüdür. Doğadaki sistemlerde bu matematiksel izleri görmemizde şaşılacak bir taraf yoktur.

Ancak sorun bu da değildir. Sorun, doğada bu oranlara uyduğu iddia edilen birçok sistemin, daha fazla sayıda veriyle gözden geçirildiğinde, bu oranlara hiç de uymadığını görmemizdir. Örneğin spesifik bir kişinin omuz-kol uzunluğunu, dirsek-kol uzunluğuna böldüğünüzde 1.618'e çok yakın bir sayı elde edebilirsiniz belki, ki bu "altın oran" olarak bilinir. Ancak 100 kişinin kolunu ölçtüğünüzde, bu orandan ciddi anlamda sapma olduğunu görürsünüz. Belki ortalamaları gene altın orana yakın olacaktır; ki bu son derece anlaşılırdır, çünkü bu oranların doğa yasalarının tanımından kaynaklandığı düşünülmektedir. Örneğin kütleçekiminin bir cismin yerden yüksekliğine etkisinin, ağırlıkla sınırlandırılmış olmasından ötürü birçok uzunluğun altın orana uymak zorunda olduğu düşünülmektedir ve bu konuda araştırmalar sürmektedir. Altın oran, sonradan keşfedilen bir özellik değildir. Doğada var olan oranlardan çıkarılan bir özelliktir. Eğer ki etrafımızda altın orana uyan obje sayısı gerçekten çok fazlaysa, beynimizin de bu oranı daha hoş görecek biçimde evrimleşmesi kaçınılmaz bir sonuçtur.

Science News'te yayınlanan bir makalede deniz kabuklarının spiralleri ele alınmıştır. 1999 yılında emekli matematikçi Clement Falbo San Francisco'da bulunan Kaliforniya Bilim Akademisi'nde bir dizi Nautilus kabuğunun ölçümünü yaptı. Bulguları ilginçti: evet, kabuklar altın spiral gibi logaritmik bir seriyi takip ediyordu. Ancak kabukların oranı 1.24 ila 1.43 arasında değişiyordu. Ortalama oranları ise 1.33'e 1'di! Bu, 1.618 civarında olması beklenen altın orana yakın bile değildi!

Sonradan, 2002 yılında aynı sorunu John Sharp da fark etti. Ancak matematikçilerin bu bulgularına rağmen halk arasında halen bu oranların canlıların yapısını %100 yönettiği ve bu canlıların gövdelerinin bu oranlara %100 uyduğu gibi saplantılı bir sanrı bulunmaktadır. Sharp şöyle söylüyor:

"Bu yanlış iddiayla ilgili en ilgi çekici olan şey, ne kadar yaygın olduğudur. Hatta bu konuları daha iyi bilmeleri gereken matematikçiler bile bu hataya düşmektelerdir. İşte bu, neden geometrinin daha geniş olarak ve sıradan olmayan bir biçimde öğretilmesi gerektiğini göstermektedir. Sadece geometri de değil, şekiller ve oranların görsel estetiği de düzgün öğretilmelidir."

Burada son olarak şu sorun doğmaktadır: bir sayı, bir diğerine ne kadar yakın olursa, tamamen uyduğu söylenilebilir? Yukarıdaki sayılar arasındaki fark matematiksel olarak barizdir. Dolayısıyla 1.33 sayısını gidip de "1.618'e çok yakın, dolayısıyla bu canlılar altın orana uyuyor." dememiz olanaklı değildir. Daha önce de söylediğimiz gibi, spirallerin büyüme tipinden ötürü buna benzer bir orana uyması kaçınılmazdır. Eğer doğadaki bir sistemin, belirli bir orana uyduğunu iddia edeceksek, ondalık basamağından sonraki en az 2-3 adet değerin o orana birebir uymasını bekleriz. Örneğin pi sayısını kullanırken 3.14 olarak almak yeterlidir. Daha fazlası hesaba dikkate değer bir katkı sağlamaz (ancak dahasını eklerseniz hesabınızın isabetliliği artar). Daha azı ise kabul edilmez, çünkü çok yüksek hata payı demektir. Benzer biçimde, Dünya'nın yerçekim ivmesini 9.81 almak kabul edilebilirdir; ancak 10'a yuvarlamak ilkokul düzeyinde bir hesap yapılmıyorsa kabul edilemez. Benzer biçimde, bir sistemin altın orana uyduğu iddia ediliyorsa, o sistemden aldığınız oran en azından 1.62 civarında olmaldır ki genelde doğrudan 1.618'e uyması beklenir. Ancak 1.3 gibi bir sayının 1.618'e yakın olduğunu, dolayısıyla sistemin "altın orana kusursuz biçimde uyduğunu" söylemek akıl, bilim ve gerçek dışıdır. )


-ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ

( ... VE/<> Fn = Fn-1 + Fn-2 )


-AMEL[Ar.] ile Fİ'L[Ar.]



-AMEL ile FİİL

( Sıfatla birlikte kullanılır. İLE Hareketin dışına çıkmak. )


-AMEL ile FİİL

( İnsan amel eder. İLE Allah'ın fiili vardır. )


-AMERİKA ELMASI ile DAĞ ELMASI/YABANİ ELMA ile DEVE ELMASI ile FİL ELMASI ile KİRAZ ELMASI ile PAMUK ELMASI ile LÜBNAN ELMASI[TUFFÂH-İ LÜBNÂN] ile YER ELMASI/BADAT/TUFFÂH-ÜL-ARZ[Ar.]



-ASKI ile FİŞKA[İt.]

( ... İLE Çapa tırnağını kaldırıp asmak için geminin kenarında bulunan sabit ya da hareketli demir askı. )


-ATMAK ile/ve FIRLATMAK



-AY AY/TARSİER ile FİLİPİN TARSİERİ



-AYA ile FINDIK YUVASI

( Avuçiçi. İLE Eldeki çukurluk. )


-BAKLAVA:
FISTIKLI yerine CEVİZLİ yerine FINDIKLI



-BALIK ile FİL BALIĞI



-BELİRLİ OLMA ile/ve/||/<> FİLİZ VERME



-BİLGE/LER ile/ve/<> PEYGAMBER/LER ile/ve/<> FİLOZOF/LAR

( Uzakdoğu(da). İLE/VE/<> Doğu(da). İLE/VE/<> Batı(da). )


-BİLGE/LER ile/ve/<> PEYGAMBER/LER ile/ve/<> FİLOZOF/LAR

( MAGİ: Bilge/bilgin.[Peri] )


-BİSİKLET:
KİTAPLARI ve/||/<> FİLMLERİ ve/||/<> ŞARKILARI

( Bisiklet Kitapları

Bisikletli Öyküler - Aydın İleri
Fransa Turu Tarihi - Jean François Mignot
Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nun 50 Yıllık Tarihi - Feyzi Açıkalın
Bir Tur Versene - Aydan Çelik
Bisiklet-Zen: Kent Ulaşımında Bisiklet - Juan Carlos Kremer

VE/||/<>

Bisiklet Filmleri

Bisiklet Hırsızları - Vittorio de Sica
Acil Teslimat - David Koepp
Cehennemde Bir Pazar - Jorgen Leth
2 Saniye - Marion Briand
Bisikletli Çocuk - Dardenne Biraderler
Bisikletli Adam - Mohsen Makhmalbaf
Yolculuk - Fernando Solanas
Mavi Bisiklet - Ümit Köreken
Vecide - Haifaa Al Mansour
Belville Tripletleri - Sylvain Chomet
Pekin Bisikleti - Xiaoshoui Wang
Bisikletler Anlatıyor - Milan Lisica

VE/||/<>

Bisiklet Şarkıları

La Bicyclette - Yves Montand
Bicycle Race - Queen
Les Bicyclettes de Belsize - Mireille Mathieu ya da Engelbert Humperdinck
Bike - Pink Floyd
Nine Million Bicycles - Kate Melua
La Bicicleta - Shakira
Velo - Benabar
Le Velo - Bourvil
Tour de France - Kraftwerk
Louison Bobet Forever - Ludwig von 88
Velodrome - The Chemical Brothers
Bisiklet Türküsü - Fuat Saka
Bisiklet - Mor ve Ötesi
Son Feci Bisiklet’in bisikletsiz şarkıları!

B Bisiklet Sayfası )


-BİTKİLER ile FİNBOS BİTKİLERİ

( ... İLE Dünyanın tüm bitkilerinin üçte biri Ümit Burnu'ndaki florada bulunmaktadır. )


-BİYOLOJİ ile/ve FİZİK

( Canlı bilimi. İLE/VE Matematik diliyle yapılan iletişim. )


-BİYOLOJİ ile/ve FİZİK

( ... İLE/VE Temek/taşıyıcı bilim. )


-BİYOLOJİ ile/ve FİZİK

( Modern Fizik ve Felsefe )


-BULGUR ile FİRİK



-BÜYÜK OKYANUSTA:
[AVUSTRALYA'DA]
TAZMANYA DENİZİ ile/ve/||/<> BASS BOĞAZI ile/ve/||/<> HALIFAX KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PRENSEN CHARLOTTE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PAPUA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CARPENTERIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> MERCAN DENİZİ ile/ve/||/<> BISMARCK DENİZİ ile/ve/||/<> ARAFURA DENİZİ ile/ve/||/<> FLAMINGO KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BANDA DENİZİ ile/ve/||/<> MOLUK BOĞAZI ile/ve/||/<> MAKASSAR BOĞAZI ile/ve/||/<> TİMOR DENİZİ ile/ve/||/<> JOSEPH BONAPART KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CLARENCE BOĞAZI ile/ve/||/<> FLORES DENİZİ ile/ve/||/<> JAVA DENİZİ ile/ve/||/<> SELEBES DENİZİ ile/ve/||/<> SULU DENİZİ ile/ve/||/<> BALABAC BOĞAZI ile/ve/||/<> GÜNEY ÇİN DENİZİ ile/ve/||/<> TAYLAND KÖRFESİ ile/ve/||/<> VİETNAM KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİLİPİNLER DENİZİ ile/ve/||/<> LUZON BOĞAZI
ile/ve/||/<>
[G. AMERİKA'DA]
PENAS KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORCAVADO KÖRFEZİ ile/ve/||/<> GUAYAQUIL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KANALI ile/ve/||/<> TETUANTEPEC KOYU
ile/ve/||/<>
[K. AMERİKA'DA]
KALİFORNİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KRALİÇE CHARLOTTE BOĞAZI ile/ve/||/<> HECATE BOĞAZI ile/ve/||/<> COOK KOYU ile/ve/||/<> SHELIKOF BOĞAZI ile/ve/||/<> BRISTOL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KUSKOKWIM KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU ile/ve/||/<> BERING BOĞAZI



-CEMÂ'AT[Ar.] ile Fİ'E[Ar.]



-ÇENEK, KOTİLEDON = FİLKA = COTYLÉDON



-CİLVE ile FİNGİRDEMEK



-DAL ile FIŞKIN

( ... İLE Bir ağacın dibinden süren, ince dal. | Asma kütüğünde, hereğin üst yanında biten dal. )


-DEĞİŞİM:
KİMYASAL ile/ve/||/<> FİZİKSEL

( * Nesnenin molekül yapısı değişir.
* Nesnenin görünür yapısı değişir.
* Hem moleküler yapısı, hem de görünür yapısı itibariyle yeni bir nesne oluşur. [kâğıdın yanması]
* Ortaya çıkan yeni nesne, eski durumuna kesinlikle geri dönemez. [Yanan nesneden [kağıttan vs.] arta kalan küllerle yeni bir nesne [kağıt vs.] oluşturulamaz.]
[Örnekler: Yanıcı nesne olan hidrojen ve oksijen moleküllerinin tepkimeye girerek; yanıcı olmayan suyun ortaya çıkması. | Kâğıdın yakılması. | Un helvası yapımı. | Mumun yanması. | Demirin paslanması. | Odunun yanması. | Sebzelerin çürümesi.

İLE/VE/||/<>

Nesnenin molekül yapısında değişme oluşmaz.
Nesnenin sadece biçimi, görüntüsü değişir.
Sadece görünür yapısı değişen, moleküler yapısı değişim göstermemiş yeni bir nesne ortaya çıkar [Suyun buharlaşması]
Ortaya çıkan bu madde, eski durumuna dönebilir.[Buharlaşan suyun, tekrar suya dönüşebilmesi. Bulut ve yağmur]
[Örnekler: Eriyen mumun tekrar donarak tekrar kullanılması. | Kâğıdın yırtılması. | Çaydanlıkta bulunan suyun kaynaması ve ortaya çıkan buharın tekrar yoğunlaşarak suya dönüşmesi.] )


-DEVEKUŞU ile FİL KUŞU

( ... İLE XIII. ve XVII. yy. arasında yaşamış, XIX. yy.'da fosilleşmiş olarak bulunmuştur. Şimdiye kadar yaşamış en büyük kuş türüdür. Keşfedilmiş kuşların arasında en büyük yumurtaya sahip olan kuştur.[Tavuk yumurtasının 120 katı büyüklüğündedir.] [Fosilleri ve yumurtaları, Madagaskar'da bulunmuştur.] )


-DEVEKUŞU ile FİL KUŞU

( ... İLE )


-DİCLE ile FIRAT



-DİŞ ile FİL DİŞİ

( ... İLE Büyümüş köpekdişidir. )


-DIŞKI ile/ve/değil/||/<> FIŞKI

( Sindirim sonunda dışarı atılan besin artığı. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Taze, hayvan dışkısı/gübre. )


-DUBLÜR ile FİGÜRAN



-DÜNYA KADAR MAL ile/ve/değil/yerine/>< FINDIK KADAR .M



-DÜŞÜNCE = FİKİR, MİSAL = IDEA[İng.] = IDÉE[Fr.] = IDEE[Alm.] = IDEA < IDEIN[Yun.]



-DÜŞÜNCE = FİKİR = THOUGHT[İng.] = PENSÉE[Fr.] = GEDANKE[Alm.] = PENSAMIENTO[İsp.]



-EDİM = FİİL, AMEL = ACT[İng.] = ACTE[Fr.] = AKT[Alm.] = ACTUS[Lat.] = ENERGEIA[Yun.] = ACTO[İsp.]



-EF/EJEKSİYON FRAKSİYONU EJECTION FRACTION[İng.] değil/yerine/= FIRLATMA YÜZDESİ



-EKİN ile/ve/<> FİREZ

( ... İLE/VE/<> Ekin. | Yeni çıkmaya başlamış ekin. | Biçilmiş tarlada kalan tahıl kökleri, anız. )


-ELMA ile FİLELMASI

( ... İLE Turunçgillerden, Hindistan'da yetişen bir ağaç. | Bu ağacın, yenilen meyvesi. )


-EREK = GAYE = PURPOSE, END[İng.] = FIN[Fr.] = ZWECK[Alm.] = FINIS[Lat.] = TELOS[Yun. < TELEUTE]



-EŞİTLİK ile/ve/||/<>/> FIRSAT EŞİTLİĞİ



-ETEK ile FİSTAN[İsp.]

( ... İLE Giysi. | İskoç, Arnavut ve Yunan'larda, erkeklerin giydikleri, kısa, pilili etek. )


-EVVELİYÂT ile MÜŞÂHEDÂT ile MÜCERREBÂT ile HADSİYÂT ile MÜTEVÂTİRÂT ile FITRÎYÂT(KIYASI KENDİNDE ÖNERMELER)

( Aksiyomlar. Bir ikinin yarısıdır. Bütün parçadan daha büyüktür. İLE Gözlemler. Güneş aydınlatıcıdır. Ateş yakıcıdır. İLE Deneyimler. Sakmunya safra gidericidir. İLE Sezgiler. Ay, ışığını Güneşten alır. İLE Doğru haberler. Hz. Muhammed peygamberlik iddia etti ve mûcize gösterdi. İLE Zihinde mevcut "iki eşit parçaya bölünme" ilkesine dayanan "Dört çifttir" önermesi gibi. )


-EYLEM = FİİL = ACTION, ACTIVITY[İng.] = ACTION[Fr.] = AKTION, HANDLUNG[Alm.] = ACTION[Lat.] = ACCIÓN[İsp.]



-FARBA/FARBALA[Fr.] değil/yerine FIRFIR



-FARE ile FİLFARESİ

( ... İLE Burun bölümü hortum gibi uzun olan, uzun kuyruklu, kanguru gibi sıçrayabilen bir fare. )


-FARE ile FİLFARESİ

( ... İLE Afrika'da yaşarlar. )


-FARE ile FİLFARESİ

( image )


-FARE ile FINDIK FARESİ



-FATR[Ar.] ile Fİ'L[Ar.]



-FEHM ile/ve FİKİR

( Tekrar vardır. İLE/VE Hareket vardır. )


-FELSEFE ile/ve/<> FİLOZOF

( Felsefe, filozofla konuşmaktır. )


-FELSEFE = PHILOSOPHY[İng.] = PHILOSOPHIE[Fr., Alm.] = PHILOSOPHIA(PHILIA:SEVGİ, SOPHIA:BİLGELİK)[Yun.] = FILOSOFIA[İsp.]



-FELSEFECİ ile/ve FİLOZOF



-FÎ-SEBÎL-İLLÂH

( KARŞILIK BEKLEMEKSİZİN | ALLAH YOLUNDA )


-Fİ'E[Ar.] ile CEMÂ'AT[Ar.]



-Fİ'L[Ar.] ile FATR[Ar.]



-Fİ'L[Ar.] ile HALK[Ar.] ile TAĞYÎR[Ar.]



-Fİ'L[Ar.] ile İHTİRÂ'[Ar.]



-Fİ'L[Ar.] ile İNŞÂ'[Ar.]



-Fİ'LEN[Ar.] ile Fİ'LÎ[Ar. çoğ. Fİ'LİYYÂT]

( Hakikatte, gerçekten, işleyerek. İLE Fiille ilgili, gerçekten yapılan iş. )


-FÎ[Ar.] ile FÎ[Ar.]

( Fiat, baha, kıymet. İLE İçinde, -de. | Tarihin başına konulurdu.[fî 20 Teşrîn-i evvel: 20 Ekim'de] )


-FİAT değil FİYAT



-FİBER[İng.] değil/yerine/= LIF



-FİBER ile FİBERGLAS ile FİBERİN

( Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılmış mukavva ya da tahta. İLE Plastik maddelerden, özellikle poliyesterden parçaların yapımında kullanılan sağlamlaştırma maddesi. İLE Kan ve lenf serumunda bulunan, albüminli bir madde. )


-FIBONACCI ile/ve/||/<>/> TARTAN

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> Aşağıda ve sıkça gördüğünüz kumaş, dönem dönem moda olan, genelde battaniyelerde karşımıza çıkan, geleneksel "İskoç deseni"ni de anımsatıyor. Bu tarz desenlere, "tartan" adı veriliyor.

Geçtiğimiz yıllarda bu tartanlardaki çizgilerin kalınlığının 1,1,2,3,5,8,13,21... biçiminde devam eden Fibonacci sayılarına göre oluşturulduğu fark edildi.

İlk tasarımcıların neden bu biçimde döşeme yaptığıyla ilgili bir bilgimiz olmasa da böyle bir ilişki olduğunu görmek çok heyecan verici... )


-FIBONACCI ile/ve/||/<>/> TARTAN

( )


-FİBRİL[İng.] değil/yerine/= LIFÇİK



-FİBRİL değil/yerine/= İPLİKÇİK



-FİBRİLASYON/FİBRİLLATION[İng.] değil/yerine/= ÇIRPINTI



-FİBRİN değil/yerine/= PIHTI LIFİ



-FİBROMİYALJİ ile MİYOFASİYAL AĞRI

( )


-FİBULA ile KAVAL KEMİĞİ



-FIÇI ile/değil ÇAPÇAK

( ... İLE/DEĞİL Ağaçtan, oyularak yapılmış su tası. | Ağzı açık fıçı. )


-FIÇI ile FOTA[İt.]

( ... İLE İçinde şarap yapılan, bir çeşit fıçı. )


-FICTION vs. APPREHENSION



-FİDAN, SÜRGÜN ile/ve AĞAÇ

( ... Ağaç rakım sınırı 1800 m.dir. [Deniz seviyesinden 1800 m.nin üzerinde ağaç olmaz] )


-FİDAN, SÜRGÜN ile/ve AĞAÇ

( Sürgün, taze ve düzgün fidan. )


-FİDAN, SÜRGÜN ile/ve AĞAÇ

( Divan şiirinde sevgilinin boyu ve endamı, ince ve düzgün oluşu nedeniyle nihâle benzetilir. )


-FİDAN, SÜRGÜN ile/ve AĞAÇ

( [Sümerce] ... ile/ve GİŞ )


-FİDAN:
AÇIK KÖKLÜ ile TÜPLÜ

( )


-FİDAN ile ARIK

( Fidan dikilen yer. )


-FİDAN ile BETÎL[Ar.]

( ... İLE Ana ağaçtan ayrılıp başka kök salan fidan. )


-FİDAN ile BEYÂRE[Ar.]

( ... İLE Kısa, boysuz/bodur olarak yerde yetişen fidan, sebze, meyve. )


-FİDANBİTİ = YAPRAKBİTİ

( Yaprakbiti ailesinden olan böceklerin genel adı. )


-FİDANLIK ile AĞAÇ PARKI/ARBORETUM[Lat.]

( Ağaç yetiştirilen alan. İLE Çeşitli ağaçların, sergilenme, eğitim ya da bilimsel inceleme amacıyla yetiştirildikleri ya da korundukları geniş bahçe. )


-FİDANLIK ile/ve KERDE

( ... İLE Sebze fideliği. )


-FİDBEK[İng. < FEEDBACK] değil/yerine/= GERİBİLDİRİM



-FİDE ile FİLİZ

( Yastıklarda tohumdan yetiştirilip başka yerlere dikilmek üzere hazırlanan sebze ya da körpe çiçek. İLE Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak. )


-FİDYE[Ar.] değil/yerine/= KURTULMALIK



-FIFO/FIRST IN FIRST OUT[İng.] değil/yerine/= İLK GİREN, İLK ÇIKAR



-FİĞ ile BEZELYE

( Hayvanlara yedirilir. İLE Kişiler yer. )


-FİĞ ile BEZELYE

( Baklagillerden, hayvan yemi olarak yetiştirilen bir bitki. İLE ... )


-FİGAN[Fars.] değil/yerine/= ÇIĞLIK/HAYKIRIŞ; İNLEME



-FIGHT vs. ARGUE



-FİGÜR



-FİGÜR = FIGURE[İng., Fr.] = FIGURA[Lat., İsp.]



-FİGÜR ile FORM

( Şekil. İLE Biçim/Suret. )


-FİGÜR ile FORM

( Şekil. İLE Biçim/Sûret/Minvâl[Ar.]. )


-FİGÜRATİF[Fr..] değil/yerine/= BETİLİ

( İçinde insan, hayvan ve doğa öğeleri bulunan resim ya da heykel. )


-FİHRİST/KATALOG değil/yerine/= DİZİNLİK



-Fİİ CARİ değil/yerine/= GEÇER DEĞER



-FİİL EHLİYETİ/CAPACITY TO ACT[İng.] değil/yerine/= AYIRT ETME GÜCÜ/EDİM UZLUĞU



-FİİL-İ MÂZÎ ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ

( Geçmiş zaman. İLE/VE Şimdi, geniş ve gelecek zaman. )


-FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MÜSTEĞRAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MUTLAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ HAL (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ İSTİKBAL (MALUM) ile FİİL-İ TAACCÜB SÂNİ



-FİİL-İ TAACCÜB EVVEL



-FİİL/FAİL ile AMEL/ÂMİL



-FİİL ile/ve AMEL



-FİİL ile/ve DAVRANIŞ ile/ve EYLEM

( İş üretir. Durumu değiştirmektir. İLE/VE Psişik durumların dışavurumu. İLE/VE Bilinçli, amaçlı etkinlik. )


-FİİL değil/yerine/= EDİM



-FİİL ile ESMÂ

( Rubûbiyet. İLE Ulûhiyet. )


-FİİL ile EYLEM



-FİİL değil/yerine/= EYLEM/EDİM; YÜKLEM



-FİİL ve/> HAL

( Hal oluşturur. VE/> Anlam oluşturur. )


-FİİL ile/ve İNFİAL



-FİİLEN/BİLFİİL değil/yerine/= EYLEMLİ OLARAK/EDİMLİCE



-FİİLÎ/AKTÜEL değil/yerine/= EDİMSEL



-FİİLÎ değil/yerine/= EYLEMLİ/EDİMLİ



-FİİLİMSİ değil/yerine/= EYLEMSİ



-FİİLLERDE:
HUKUKULLAH ile/ve/||/<> HUKUK'UL-ABD ADDEDİLEN ile/ve/||/<> İKİSİ BİRDEN ile/ve/||/<> HUKUK'UL-ABD'İN GALİP BULUNDUĞU



-FİİLLERDE:
MEMNÛ ile/ve/||/<> TAVSİYEYE ŞÂYÂN / GAYR-I ŞÂYÂN ile/ve/||/<> MUBAH



-FİİLLERİN ile/ve/değil/yerine/<> YAKARIŞ



-FİJİ'DE:
VİTU LEVU ile/ve/<> VANAU LEVU

( Fiji takımadalarının en büyüğü.[160 km. uzunluğunda] İLE/VE/<> İkinci büyük adası.
[Halkın %90'ı bu iki büyük adaya yerleşmiş.] )


-FİJİ'DE:
VİTU LEVU ile/ve/<> VANAU LEVU

( Jim Carrey'nin oynadığı "The Truman Show" filminin çekim yapıldığı adalar.

[Brooke Shields'in oynadığı "Mavi Göl" filmi de, Fiji takımadalarında bulunan Kaplumbaga Adası[Turtle Island]'nda çekilmiştir.] )


-FIKH[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]



-FIKIH

( BİR ŞEYİ, BİR SÖZÜ NEDENLERİ VE DERİNLİKLERİYLE, ZEVKİNE VARARAK ANLAMAK | ŞERÎAT İLMİ )


-FIKIH ile TARİHÎ BİLGİ

( Olması/Olmaması Gereken İLE "Ne olmuş" olduğu )


-FIKIH ve/> TASAVVUF

( "Tasnif'ul Ulûum" kitabında Tasavvuf: "İmanın meyvesi ve İslâm'ın neticesi."/"Hüve semeretül iman ve neticetü'l-İslâm" )


-FIKIH ve/> TASAVVUF

( İman ve itikadı anlatan geniş ve derin ilim.[Bu ilmi anlatan kitaplara AKÂİD de denilir.] VE Gövde ile yapılacak ahkâm-ı islâmiye'yi bildiren ilim ve kitapları. VE Halk için, tahsili olmayanlar için yazılmış olan ve herkesin bilmesi, inanması ve yapması gereken kelâm, ahlâk ve fıkıh bilgilerini kısaca ve açıkça anlatan ilim ve kitapları. )


-FIKIH ile USUL-İ FIKIH

( -Fetva, -Mezhep, -Kanun, -Yargı İLE
* Deliller/Kaynaklar
- Naklî(-Kitap, -Sünnet)
- Aklî(-Kıyas, -İstihsan, -Mesalih-i Mürsele, -İstishab, -Örf, -Sedd-i Zerayi)
- Mülhak Olanlar
* Hükümler
* İstinbat(hüküm elde etmek üzerine uğraş)
* İctihad )


-FIKIHTA:
TEMİZLİK ve/||/<>/> MİRAS

( İlk konu/alan. VE/||/<>/> Son konu/alan. )


-FİKİR ...:
"TEATRİSİ" değil TEATİSİ



-FIKIR FIKIR (KAYNAMAK)(FOKURDAMAK/TOKURDAMAK)



-FİKİR/İDE/İDEA/MÜTALAA değil/yerine/= DÜŞÜNCE



-FİKİR değil/yerine/= DÜŞÜNCE



-FİKİR ile TEZÂHÜR



-FİKİR ile/ve/yerine VİCDAN



-FİKİR ile/ve ZİKİR

( Felsefe. İLE Tasavvuf. )


-FİKİR ve/> ZİKİR ve/> ŞÜKÜR



-FİKR-İ ÂNÎ ile SÜRAT-İ İNTİKAL

( Tefekkür. İLE İlham. [Gayret+Yetenek] )


-FİKR[Ar.] ile NAZAR[Ar.]



-FIKRA HÜKMÜ değil/yerine/= ÇİZEY YARGI



-FIKRA[Ar. çoğ. FIKARÂT] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]



-FIKRA/ESPRİ:
BELDEN AŞAĞI ile/değil/||/<>/= DİZ ÜSTÜ



-FIKRA değil/yerine/= BÖLÜMCE



-FIKRA değil/yerine/= ÇİZEY



-FIKRA değil/yerine/= GÜLDÜRMECE



-FİKRÎ değil/yerine/= DÜŞÜNSEL



-FİKRÎ değil/yerine/= DÜŞÜNSEL



-FÎKRÎ ile LAFZÎ(MANTIK/NUTK(Düşünme-Konuşma)'da)

( Lafzî nutk, insan gövdesinin bir örgeni olan dilden kaynaklanarak, gövdenin öteki bir örgeni olan kulağa ulaşan ses ve yazaçlardan(hecelerden) oluşur; dolayısıyla cisim ve duyularla ilgilidir. Bu yüzden kelâmın ne olduğu, nasıl oluştuğu, anlamı nasıl gösterdiği(delâlet) vb. konuların mantık çerçevesinde incelenmesine Dil Mantığı(İlmu'l-Mantıki'l-luğavî) adı verilir. İLE Fikrî nutk ise, insan zihninin(nefs) var olanların anlamını özleri itibariyle tasavvurundan başka bir şey olmayıp ruh ve akılla ilgilidir. Bu bağlamda zihnin varlıkların anlamlarını özleri itibariyle idrâki, ilham ve vahyin keyfiyeti gibi konuların mantık çerçevesinde ele alınıp incelenmesine de Felsefî Mantık (İlmu'l-Mantıki'l-felsefî) denilir. )


-FİKRİN SIHHATİ ile FİKRİN İSTİKAMETİ



-Fikrinle KONUŞ!!!



-FİKRİYAT değil/yerine/= DÜŞÜNLER/DÜŞÜNCELER



-FİKS[İng. < FIX] değil/yerine/= DURAĞAN/DEĞİŞMEZ, SABİT



-FİKS/FIXED[İng.] değil/yerine/= SABİT



-FİKSASYON/FIXATION[İng.] değil/yerine/= SABİTLEME | SAPLANMA



-FİKSATÖR/FIXER[İng.] değil/yerine/= SABİTLEYİCİ



-FİL DİŞİ ile FİLDİŞİ

( Filin dişi. ile Renk. )


-FÎL[Ar. çoğ. EFYÂL, FÜYÛL] ile Fİ'L[Ar. çoğ. EF'AL, FİÂL]

( En büyük kara memelisi olan hayvan. İLE İş, kâr, amel, zamanla ilgili olup anlamı sağlayan sözcük, eylem. )


-FİL ile KİNCER[Fars.]

( ... İLE Büyük fil. )


-FİL ile KİNCER[Fars.]

( EFYÂL/FÜYÛL[Ar. < FÎL]: Filler. [bilinen büyük hayvanlar] )


-FİL ile/<> SUİKASTÇI BÖCEK



-FILAGELLA değil/yerine/= KAMÇI



-FİLAMENT/FİLAMENT[İng.] değil/yerine/= İĞCİK



-FİLAMENT = HAYT = FILET



-FİLAMENT değil/yerine/= İPLİK, İP



-FİLAN FEŞMEKÂN



-FİLAN FISTIK



-FİLARMONİ[İng./Fr. PHILHARMONY/PHILHARMONIE < PHILOS: Sevgi/si.] ile/ve/||/<> SENFONİ[İng./Fr. SYMPHONY/SYMPHONIE < Yun. < SYMPHONIA(συμφωνία) | SYM-: Birlikte. ( > SEN-)]

( Güçlü müzik sevgisi. | Müzik konserleri derneği. İLE/VE/||/<> Orkestra için bestelenmiş, birkaç bölümden oluşan uzun müzik yapıtı. )


-FİLARMONİ/K değil/yerine/= EZGİSEVİ/EZGİSEVER



-FİLATELİ

( Pul bilimi. )


-FİLBAHAR/FİLBAHRİ

( Taşkırangillerden, ilkbaharda, beyaz ve güzel kokulu çiçekler açan, park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen ağaççık. [Lat. PHILADELPHUS] )


-FILDIR FILDIR (DÖNMEK | DOLAŞMAK)



-FILE vs. FOLDER



-FİLET

( Derinliği aynı olan su alanı, sığ su. )


-FİLIFORM[İng.] değil/yerine/= İPLİKSİ | ZAYIF



-FİLİGRAN'DA:
BULGAR ile/ve/||/<>/> AVRUPA

( 1282 - En eski filigran. )


-FİLİKA[İt. < FELUCA] ile BÜYÜK FİLİKA

( Cankurtaran sandalı. İLE ... )


-FİLİKA[İt. < FELUCA] ile ÇATANA[Çetene kasabasının adından]/İSTİMBOT[İng. < STEAMBOAT]

( Cankurtaran sandalı. İLE Filika büyüklüğünde, islimle işleyen deniz teknesi, küçük vapur. [Tuna kıyısındaki Çetene kentinden] )


-FİLİNTA[argo] ile FİLİNTA[Alm.]

( Güzel, yakışıklı. İLE Namlusu kısa, kurşun atan bir çeşit küçük tüfek. )


-FİLİZ[Ar. < Yun.] ile FİLİZZ[Ar. çoğ. FİLİZZÂT]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Eritilip temizlenmemiş olan altın, gümüş, bakır, demir gibi ham mâden, külçe. | Erimiş bakır. )


-FİLİZ[Yun.] ile FİLİZ[Ar.]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Ocaktan çıkarılan, işlenmemiş maden bileşiği. )


-FİLİZ ve/||/<> SIRIKLAMA

( ... VE/||/<> Fasulye, domates gibi bitkilerin tutunması, dallarının desteklenmesi için yanlarına sırık dikmek. | Aşırıp götürmek, çalmak. )


-FİLİZ ile TOMURCUK

( Tohumdan ya da tomurcuktan çıkan körpe ve küçük dal, sürgün, ışkın, eşkin, cımbar, çıvgın, şıvgın. İLE Bir bitkinin üzerinde bulunan ve ileride sap, çiçek ya da yaprak verecek olan filiz. | Çiçek açacak gonca. )


-FİLİZLEMEK ile FİLİZLENME ile FİLİZLENMEK ile TOMURMAK

( Bitkilerin, gereğinden çok olan filizlerini kırmak. İLE Yumruların üzerinde, ince uzun filizlerin belirmesi biçiminde görülen patates hastalığı. İLE Filiz vermek. | Gelişmeye, büyümeye başlamak. İLE Ağacı dibinden kesmek. | Ağaç ve asmalarda filiz vermek üzere gözler kabarmak, tomurcuklanmak. | Şişip kabarmak. )


-FİLKULAĞI

( Yılanyastığıgillerden, anayurdu tropikal Amerika olan, kökü yumrulu bir süs bitkisi. [Lat. CALADIUM] )


-FİLM:
SESSİZ ile/ve/||/<>/> SESLİ



-FİLM/FİLİM değil/yerine/= ÇEL, YARGAK,(ZAR GİBİ İNCE) | ÇELKİ (ÜZERİNE GÖRÜNTÜ ÇEKİLMİŞ ÇEL)



-FİLM/FOTOĞRAF:
SİYAH - BEYAZ ile/ve/||/<>/> RENKLİ



-FİLMDE:
80'LER ile 90'LAR ile 2000'LER ile 2010'LAR

( )


-FİLMDE:
BELGESEL ile/ve/||/<>/> KURGU



-FİLMDE:
HAREKET İMGELEMİ ile/ve/||/<> ZAMAN İMGELEMİ



-FİLMİ/KİTABI:
İZLEMEK/OKUMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< DENEYİMLEMEK



-FİLOLOJİ değil/yerine/= ÖRÜBİLİM



-FİLOLOJİK değil/yerine/= DİLBİLİMSEL



-FİLOZOF BİLİM İNSANI ile TEKNİK BİLİM İNSANI



-FİLOZOF CEMAL HATİPOĞLU ile/ve/||/<> HİLMİ BEY

( İbn Arabî'ci. İLE/VE/||/<> İmam Rabbânî'ci.[Marmara Kıraathanesi] )


-FİLOZOF:
ANLAŞABİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZLAŞABİLEN



-FİLOZOF('UN) ile/>< FELSEFE('NİN)

( [başlangıcı] Olur. İLE/>< Olmaz. )


-FİLOZOF ile BİLGE



-FİLOZOF ile/ve/||/<>/> DERVİŞ

( Bildikçe, ölür. İLE/VE/||/<>/> Öldükçe, bilir. )


-FİLOZOF ile/ve/||/<> DÜŞÜNÜR ile/ve/||/<> AYDIN ile/ve/||/<> YAZAR



-FİLOZOF ile/ve/= KELDANÎ



-FİLOZOF ile/ve/||/<> SANATÇI

( Soyutlayan. İLE/VE/||/<> Soyutlanan. )


-FİLOZOF ile/ve/değil/yerine SORU ERBABI



-FİLOZOF ve SORU/SORUN

( Filozof/lar doğrudan sorunla/rla uğraş(and)ırlar. )


-FİLOZOF ile SÛFÎ

( Yaptığına bakılmaz, söylediğine bakılır. İLE Söylediğine bakılmaz, yaptığına bakılır. )


-Filozofça KONUŞ!!!



-Filozofla KONUŞ!!!



-FİLOZOFLAR ile/ve PEYGAMBERLER ile/ve SANATÇILAR

( Aklını, sana gösterir/gösterenler. İLE/VE Seni, sana gösterir/gösterenler. İLE/VE Zevkini, sana gösterir/gösterenler. )


-FİLOZOFLAR ile/ve PEYGAMBERLER ile/ve SANATÇILAR

( Evrenseller. İLE/VE Kendin. İLE/VE ... )


-FİLOZOFLAR ile/ve PEYGAMBERLER ile/ve SANATÇILAR

( Tenzihin temsilcisi. İLE/VE Teşbihin temsilcisi. İLE/VE ... )


-FİLOZOFLAR ile/ve PEYGAMBERLER ile/ve SANATÇILAR

( Hareket ederler. İLE/VE Hicret ederler. İLE/VE ... )


-filt.[Lat. < FILTRA] değil/yerine/= SÜZÜNÜZ



-FİLTRASYON/FİLTRATION[İng.] değil/yerine/= SÜZME | SÜZÜLME



-FİLTRAT/FİLTRATE[İng.] değil/yerine/= SÜZÜNTÜ



-FİLTRE[Fr. < Lat.] değil/yerine/= ELEK/SÜZGEÇ/SÜZEK



-FİLTRE/FİLTER[İng.] değil/yerine/= SÜZGEÇ



-FİLTRE ile/ve/değil EŞİK



-FİLVÂKİ/VÂKIA değil/yerine/= GERÇİ/GERÇEKTEN



-FİLYASYON/FİLIATION[İng.] değil/yerine/= ALAN INCELEMESİ



-FİMBRİYA/FİMBRIA[İng.] değil/yerine/= SAÇAK



-FİNAL[İng.] değil/yerine/= SON/LAMA, BİTİM



-FİNANSMAN/FİNANSÖR değil/yerine/= PARA DESTEĞİ/DESTEKÇİSİ



-FİNCAN ile/değil ÇAMÇAK



-FİNCAN ile/değil ÇAMÇAK



-FİNCAN ile PİYALE

( ... İLE Kulpsuz, büyük fincan. )


-FİNCANCILAR YOKUŞU



-FINDIK ile KURU DUT/KURU ÜZÜM(CURRANT/RAISIN)

( Karıştırmamak değil, karıştırıp afiyetle yemek gerekiyor. )


-FINDIK ile MAKADEMYA FINDIĞI



-FINDIK ile PALAZ



-FINDIKBİTİ ile FINDIKKURDU

( Kınkanatlılardan, fındıkkurdu denilen, kurtçukları dolayısıyla fındık ürünün en büyük düşmanı olan uzun gagalı böcek. İLE Fındıkbitinin, fındık içinde gelişerek, onun dökülmesine, değerini yitirmesine neden olan kurtçuk. )


-FINDING SOLUTION vs. FIX THE SOLUTION



-FİNİŞ[İng. < FİNİSH] değil/yerine/= BİTİŞ, VARIŞ



-FIR FIR (DÖNMEK)



-FIR FIR ile FIRFIR

( Fırıl fırıl. İLE Giysi, perde gibi nesnelerin kenarına dikilen, kırmalı ya da büzgülü süs, farba, farbala. )


-FİRÂK <>/> VİSÂL
ve/||/<>
BELÂ <>/> ÂHİR
ve/||/<>
CEFÂ <>/> VEFÂ
ve/||/<>
GAM <>/> PÂYÂN



-FIRAK[< FIRKA] ile FİRKAT[Ar.] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]



-FIRÂK[Ar. < FIRKA] ile FİRÂK[Ar.]

( Tümenler, alaylar, bölükler. | Partiler. | Cennetler, takımlar, kalabalıklar, ehl-i sünnet ve cemaatten ayrılan mezhepler. İLE Ayrılık, ayrılma. | Hüzün, keder, sıkıntı. )


-FİRAR (ETMEK) değil/yerine/= KAÇIŞ / KAÇMAK



-FİRARİ[Ar.] değil/yerine/= KAÇAK



-FİRÂŞ[çoğ. FÜRÜŞ] ile/ve/değil MENÂM[< NEVM]

( Döşek, yatak, yaygı, şilte. | Hasır, halı. İLE/VE/DEĞİL Uyunacak yer, yatak odası. | Uyku. | Düş, rüya. )


-FİRAVUN FARESİ ile/<>/< FOSSA

( Fossanın ataları, firavun faresidir. )


-FİRAVUN FARESİ ile/<>/< FOSSA

( ... İLE/<>/< Madagaskar'daki yerli halkın adını bile söylemek istemediği kadar kötü bir avcıdır. "Çocukları kaçıran bir şeytan" olduğunu söylerler ama elbette bu doğru değildir. Bu hayvan, sadece adadaki en tehlikeli etobur, memeli yırtıcıdır.

Kedilerle pek çok benzer yanları bulunur ancak hepsi bölgeye özgü olan Madagaskar etçilleri ailesine aittir. Adadaki baskın avcılardır. Adada, etobur memeliler bulunmamaktadır. Ayrıca, lemurların [insandan sonra :(] temel avcısıdır. Büyük boyları [bir ev kedisinden iki kata kadar daha büyük], adadaki devlikleri ile ilgili bilinen bir olgu durumuna gelmiştir. Bu, çevresinde doğal avcıları ya da rakipleri olmayan yalıtılmış türlerin başına gelen evrimsel bir tepkidir.

Eril fossalar, dişilerden biraz daha büyüktür ve yaklaşık 78 cm. boya ulaşabilirler. Dişi fossalarsa 71 cm. gibi bir boya erişebilirler. Kuyrukları neredeyse bir metre uzunluğunda olabilir ve eriller, yaklaşık 8.5 kg., dişilerse yaklaşık 5.5 kg. gelebilmektedir. İki cinsiyet de kırmızımsı, sarımsı kahverengi ya da kahverengi olabilen kısa tüylere sahiptir. Başları, uzun, kaslıdır ve gövdelerinin geri kalanına göre daha küçüktür. Bu özellik, onların kuyruksürenlerle, yakın akrabalıklarının olduğu izlenimini vermektedir. Ayrıca büyük yuvarlak kulakları, siyah burunları, geceleri görmelerini sağlayan kahverengi gözleri ve yüzlerinin her yerinde bıyıkları bulunur.

Fossa'nın en sıradışı özelliklerinden biri de, dış cinsel organlarıdır. Erillerin arka bacaklarının arasında penisleri vardır. Öte yandan, dişiler yaklaşık 1-2 yaşından itibaren "geçici erkekleşme" olarak adlandırılan bir özellik gösterirler. Bu evre, onların klitorislerinin büyüyüp penisimsi bir yapıya dönüşmesi dönemini kapsar. Kedilerinki gibi geriye doğru çekilen pençeleri vardır. Pençeleri içeri çekildiğinde ortaya çıkan yumuşak patileri kayalara ve dallara sıkıca tutunmalarına olanak sağlar. Patileri üzerinden yürüyüşe çıkarlar ve avlarını yakalamak için ağaçtan ağaca atlayabilirler.

Fossalar, çoğunlukla geceleri avlanan hayvanlardır ve ağaçlarla dolu gür bitki örtüsü arasında çok fazla alanın olduğu kuru ormanlarda saklanmayı severler. Üstlerine atlayarak lemurları avlarlar ve ayrıca uçan kuşları yakalarlar. Bazen amfibileri, böcekleri, sürüngenleri ve hatta küçük memelileri de yerler. Bunlar, yalnız ve çok bölgeci hayvanlardır. Fossalar, bölgelerini ter bezlerinden çıkan salgılarla işaretler. Bu, iki cinsiyette de geçerlidir.

Doğum yaptıkları yavruların sayısı değişebilir. Bebekler kürk ya da dişleri olmadan doğar ve bir yaşına kadar tamamen annelerine bağımlılardır. Genç bir fossa, genellikle gri ya da beyaz renktedir, üç yaşında cinsel olgunluğa ulaşırlar, artık bu yaştan itibaren üremeye başlayabilirler.

Davranışları ve görünümleri nedeniyle, Madagaskar'da yaşayanlar, fossayı "şeytan" olarak adlandırıyorlar. Bu hayvanla ilgili çok sayıda efsane vardır ve en popülerlerinden biri de geceleri bebek kaçırdıkları üzerinedir.

Bu, çoğu kişinin gördükleri an onları avlamalarına ya da öldürmelerine neden olmuş ve yerel yönetim onları korumaya çalışmak için adım atmak zorunda kalmıştır. Avlanma ve yaşam alanlarının tahrip edilmesi, azalan nüfuslarının ana nedenlerinden biridir. Araştırmacılar, vahşi doğada sadece 2.500 fossa kaldığını tahmin ediyor. Unvanları gerçek davranışlarıyla gerçekten aynı çizgide değildir. Fossalar, nispeten uysal hayvanlardır ve hatta bazı kişiler, onları evcil hayvan olarak beslemektedir. Sahiplerine karşı çok şefkatli olabilirler ve esaret altında yirmi yıla kadar yaşayabilirler. )


-FİRDEVS

( CENNETLERİN ÂLÂSI, MAKSÛRE-İ RAHMÂN )


-FİRE değil/yerine/= EKSİNTİ



-FIRIL FIRIL (DÖNMEK)



-FIRIN ile/değil ETÜV[Fr.]

( ... İLE/DEĞİL Yiyecekleri, nesneleri, yüksek ısıyla sterilize ve dezenfekte etmekte kullanılan, kapalı aygıt. | Çeşitli eşyayı kurutmakta ya da temizlemekte kullanılan aygıt. | Mikropların üretilmesinde uygun sıcaklığı sağlayan kapalı aygıt. )


-FIRIN ile HAMLAMA

( ... İLE Hamlama eylemi. | Çini toprağından yapılmış nesnelerin ilk pişirilişi. | Bu pişirmenin yapıldığı fırın bölümü. )


-FIRINCI değil EKMEKÇİ



-FIRKA-İ NÂCİYE ve/<> NECÂT



-FIRLAMAK ile YEKİNMEK

( ... İLE Davranmak, olduğu yerden fırlamak, ayağa kalkmak. )


-FIRLATMAQ[Azr.] = DÖNDÜRMEK[Tr.]



-FIRSÂD[Ar., Fars.] ile FIRSAT/FURSAT[Ar. çoğ. FIRAK] ile FISÂD/FASD[Ar.]

( Karadut. İLE Uygun zaman, elverişli durum, yararlanma sırası, elden kaçırılmayacak yararlı zaman, hal ve ilişki. | Nöbet. İLE Kan alma, damardan kan çıkarma. )


-FIRSAT VERMEK:
KENDİNE ve/||/<>/> ÖTEKİLERE ve/||/<>/> YAŞAMA ve/||/<>/> GELECEĞE



-FIRSAT ile/ve/||/<> BAHANE



-FIRSAT ile/ve/<> CESÂRET



-FIRSAT ile/ve ORTAM



-FIRSAT ile/ve ŞANS



-FIRSAT ile/ve VESİLE



-FIRSATÇI/ÇIKARCI ile/değil KÂMİL



-FIRSATÇILIK ile/değil/yerine YARARCILIK



-FIRT FIRT (KAÇMAK)



-FIRTINA DERE ve İKİZDERE

( Sal Yaylası - Çamlıhemşin - Rize )


-FIRTINA DERE ve İKİZDERE

( Rafting yapılabilir. VE ... )


-FIRTINA DERE ve İKİZDERE

( 6 km.lik güzergâh [herkese yönelik] VE 12 km.lik güzergâh [uzmanlara yönelik] )


-FIRTINA[İt. < FORTUNALE] ile AYANDON[Yun.]

( Rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr. | Bu rüzgârın denizde ya da kum çöllerinde yarattığı dalgalanma. | Güç atlatılan kötü durum. | Karşıt düşünce ya da durumların yarattığı karışıklık, sıkıntı. İLE 28 Ocak'ta başlayan bir fırtına. )


-FIRTINA[İt. < FORTUNALE] ile KASIRGA

( Rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr. | Bu rüzgârın denizde ya da kum çöllerinde yarattığı dalgalanma. | Güç atlatılan kötü durum. | Karşıt düşünce ya da durumların yarattığı karışıklık, sıkıntı. İLE Rüzgâr çizelgesinde hızı 64 ya da daha fazla deniz mili olan ve kuvveti 12 ile gösterilen rüzgâr. | Duyguların patlak verişi, büyük heyecan, coşku. )


-FIRTINA ile FİLİZKIRAN

( ... İLE Mayıs ayında, ağaçların filizlendiği mevsimde çıkan bir fırtına. )


-FIRTINA ile KIRLANGIÇ FIRTINASI

( ... İLE Nisan ayının ilk günlerinde görülen fırtına. )


-FIRTINA ile LEYLEK FIRTINASI



-FIRTINA ile/ve/<> MİKRO PATLAMA

( ... İLE/VE/<> Yoğunluk ve atmosferdeki sıcaklık farkının çok farklı değerler ile artması ya da azalması [kilometre başına 9,8 °C'lik değişimler] ile açığa çıkan büyük basınçlarla yeryüzüne püskürtmesi şeklinde oluşmaktadır. [Burada oluşan yüksek sıcaklık değişimleri rastgele büyük hava sütunları oluşturmakta ve sıcaklık farkının artması ile hız kazanmaktadır.] )


-FIRTINA ile/ve/<> MİKRO PATLAMA

( ... İLE/VE/<> )


-FIRTINA ile TURNAGEÇİDİ

( ... İLE Baharda esen bir fırtına. )


-FIRTINA ile URAĞAN[Karayip dili]

( ... İLE Beraberinde yağmur getirmeyen, güçlü fırtına. )


-FIRTINADAN ÖNCE ...:
DUVAR ile/değil/yerine/>< DEĞİRMEN
(İNŞÂ ETMEK)



-FİRÛZE[Ar.]/PİRÛZE[Fars.]

( Nişabur'da çıkarılan açık mavi renkli bir mücevher. )


-FIŞ FIŞ



-FIS FIS (KONUŞMAK)



-FIS FIS ile FISFIS

( Gizli ve yavaş konuşulurken çıkan seleni anlatır. İLE Koku, ilaç vb. sıvıları püskürtmek için kullanılan araç. )


-FİŞFİKLEMEK ile KIŞKIRTMAK



-FISH/FLUORESCEİN İN SITU HYBRİDIZATION[İng.] değil/yerine/= FLORESAN İN SITU HİBRİDİZASYON, FLORESANLA YERİNDE MELEZLEME



-FISIL FISIL (FISILDAMAK)



-FISILTI ile KONUŞMA ile TRAFİK ile AĞRI DUYUSU

( 1 - 40 dB İLE 40 - 80 dB İLE 80 - 120 dB İLE 120 dB üstü )


-FISILTI ile KONUŞMA ile TRAFİK ile AĞRI DUYUSU

( MUHÂCEZE: Fısıldamak. )


-FISILTI ile KONUŞMA ile TRAFİK ile AĞRI DUYUSU:
1 - 40 dB İLE 40 - 80 dB İLE 80 - 120 dB İLE 120 dB üstü.



-FIŞIR FIŞIR

( Naylon gibi çeşitli maddelerle çıkartılan seslerde. )


-FISIR FISIR (FISILDAMAK)



-FISK

( HAK YOLUNDAN YA DA HAK YOLDAN ÇIKMA, ALLAH'A KARŞI İSYAN ETME | SEFÂHATE DALMA | HÂİNLİK | DİNSİZLİK, AHLÂKSIZLIK )


-FISK[Ar.] ile FUCÛR[Ar.]



-FISK[Ar.] ile HURÛC[Ar.]



-FIŞKI ile/ve MAYIS/TEZEK ile/ve KESEK

( Taze gübre. İLE/VE Taze sığır gübresi. | Yakıt olarak kullanılan kurutulmuş sığır dışkısı. İLE/VE Sıkışmış, kuru toprak parçası. )


-FIŞKIR(T)MA/ATTIRMA ile/ve/değil PÜSKÜR(T)ME



-FİSKİYE değil FISKIYE



-FİŞLENME ile/değil/yerine/||/<>/< İŞLENME



-FİSSÜR/FİSSURE[İng.] değil/yerine/= ÇATLAK | AYRIK



-FİSSÜR ile/ve/||/<> FİSTÜL



-FISTIK:
ANTEP ile/||/<> SİİRT ile/||/<> İRAN



-FISTIK/PİSTE[Fars.] ile/ve/< YERFISTIĞI/ARAŞİT[Fr.(< Yun.)]



-FISTIK ile KÜRKAS

( ... İLE Hintfıstığı. )


-FISTIKÎ MAKAM(LA YÜRÜMEK)



-FISTÜL/FISTULA[İng.] değil/yerine/= AKARCA | OLAĞAN DIŞI KANAL



-FİSYON ile FÜZYON

( Atomun ikiye bölünmesiyle ortaya çıkar. İLE İki atomun çeşitli etkileşimler sayesinde birleşmesi ve ortaya daha ağır bir atomun çıkması.
[Nükleer süreçlerden olan fisyon ve füzyon, atomların kullanılmasıyla enerji oluşturulmasıdır.] )


-FİSYON ile FÜZYON

( Fisyon enerjisi, buhar çevrimi aracılığıyla elektrik üretiminde kullanılabilmektedir. İLE Füzyon, manyetik ve araçsal olmak üzere iki farklı sınırlama bulunmaktadır. [Manyetik sınırlamada plazmayı kontrol altında tutmak için manyetik alanlardan yardım alınır. Aletsel sınırlamadaysa yakıt elemanlarını en üst koşullarda sıkıştırmak için lazer ve iyot demetlerinden yararlanılır.] )


-FİSYON ile FÜZYON

( "Çekirdek parçalanması" olarak kabul edilebilir.[Fisyonun en belirgin özelliği, ağır çekirdeklerinin bölünmesi ve bu bölünmeyle enerjinin açığa çıkmasıdır. Bu süreçte bölünen ağır çekirdekler, genellikle Uranyum-235 ve Plutonyum-239 olmaktadır.] İLE "Çekirdek birleşmesi” olarak tanımlanabilir. )


-FİT[Azr.] = ISLIK, DÜDÜK[Tr.]



-FİT[İng.] değil/yerine/= ATAK, NÖBET | UYMA



-FITIK/DEBE/KAVLIÇ[yerel]/ÜDRE[Ar.]/HERNIE[Fars.] değil/yerine/= KASIK YARIĞI/ÇATLAĞI



-FİTİL FİTİL (BURNUNDAN GETİRMEK)

( Hesabını ödetmek, öcünü almak. )


-FİTİL ile ŞAMA[Ar. ŞEMA]

( ... İLE Bal mumuna ya da parafine batırılmış fitil. )


-FITNAT[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]



-FITNAT[Ar.] ile FITRAT[Ar.]

( Zihnin her şeyi çabuk anlayışı, zihin açıklığı, zeyreklik. İLE Yaratılış, doğa/tabiat, mizaç, huy. )


-FITNAT[Ar.] ile HİZK[Ar.] ile KEYS[Ar.]



-FITNAT[Ar.] ile NEFÂZ[Ar.]



-FITNAT[Ar.] ile ZEKÂ[Ar.]



-FİTNE[Ar. çoğ. FİTEN] ile FİTEN[Ar. < FİTNE]

( Belâ, mihnet, sıkıntı. | Ayartma, azdırma. | Fesat, arabozma, karışıklık, ihtilâl. | Dinsizlik, canilik. | Cezâ. | Delilik. | Güzel yüz, güzel göz, güzel kadın. | Ara bozan, karıştırıcı. İLE Fitneler, ayartmalar, azdırmalar, ara bozmalar. )


-FİTNE[Ar. çoğ. FİTEN] ile FİTEN[Ar. < FİTNE]

( Türkiye'yi Kasıp Kavuran Fitne - Burhanettin Can )


-FİTNE[Ar.] ile İHTİBÂR[Ar.]



-FİTNE[Ar.] değil/yerine/= KARGAŞA



-FİTNE ile/ve CEHALET



-FİTNE ve KİBİR



-FİTNE ile/ve TEŞVİŞ



-FİTOTERAPİ/PHYTOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= BİTKİSEL SAĞALTIM



-FITRAT

( VAROLUŞ ÖZELLİKLERİ )


-FITRAT ile DOĞA



-FITRAT ve/= EŞİK



-FITRAT ile/ve/>< FİTRET/FETRET



-FITRAT ve HANİF

( Donanım. Varlık. VE Birliğe getirmek. )


-FITRAT ve HANİF

( Aslî olan, kişinin fıtratında varolandır. )


-FITRAT ve/<> İLKELİLİK



-FİTRE ile/ve/||/<> FİDYE



-FİTRE ile/ve SADAKA

( Ramazan ayı boyunca. [Bayram namazına kadar] İLE/VE Ramazan ayı dışında. )


-FİTRE ile/ve SADAKA

( ... İLE/VE Tüm nesne/bitki/hayvan ve hizmetler. )


-FITRÎ değil/yerine/= DOĞUŞTAN



-FITRİYAT ile EVVELİYAT



-FITRİYE/NATİVİZM değil/yerine/= DOĞUŞTANCILIK



-FIXED vs. RELATION



-FİYASKO[İt. FIASCO < Cerm.] ile/ve SKANDAL[Fr. < SCANDALE]

( Bir girişimde, gülünç ve başarısız sonuç. İLE/VE Ayıp sayılacak bir durumun çıkaracağı gürültü. | Büyük yankı uyandıran, utanç verici ya da küçük düşürücü olay. )


-FİYASKO[İt. FIASCO < Cerm.] ile/ve SKANDAL[Fr. < SCANDALE]

( Böyle kuşun, böyle kuyruğu olur. )


-FİYAT/I ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞER/İ

( Nesnelere verilen. İLE/VE İnsana/kişiye verilen. )


-FİYAT/I ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞER/İ

( [... olmayana]
"Çöp" denilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< "Çıkarken kapıyı kapat" denilir. )


-FİYAT/I ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞER/İ

( Her şeyin olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bazı şeylerin ve kişilerin olur. )


-FİYAT değil/yerine/= EDER



-FİYAT ile/ve ÖNEM



-FİYAT ile/ve ÜCRET

( Bir malın ya da ürünün, para olarak karşılığı. İLE/VE Emek ya da hizmet karşılığı ödenen para. )


-FİYAT ile ÜCRET

( ... İLE Emeğin satış bedelidir. İşgücünün gelir dağılımındaki payıdır. )


-FİZİBİLİTE değil/yerine/= UYGULANIRLIK



-FİZİBİLİTE değil/yerine/= YAPILABİLİRLİK/UYGULANABİLİRLİK



-FİZİK - > ANLAM <- METAFİZİK

( PHYSICS -> MEANING <- METAPHYSICS )


-FİZİK ANTROPOLOJİ ile/ve SOSYAL ANTROPOLOJİ ile/ve PALEO ANTROPOLOJİ

( Fizik antropoloji, biyoloji ve tarihin; sosyal antropoloji ise tarih ve sosyolojinin kesiştiği/buluştuğu alan. )


-FİZİK İLKELERİ ile/ve/||/<>/> MACH İLKELERİ

( ... İLE/VE/||/<>
Mach 0. Evren, uzaktaki galaksilerin ortalama hareketiyle temsil edildiği üzere, yerel eylemsiz çerçevelere göre dönmez.
Mach 1. Newton’ın kütleçekim sabiti, G, dinamik bir alandır.
Mach 2. Boş bir uzayda bulunan cismin eylemsizliği yoktur.
Mach 3. Yerel eylemsizlik çerçeveleri kozmik hareketten öyle etkilenmiştir ki evrendeki maddenin ortalama hareketi yerel eylemsiz çerçevelerine göre dönmez biçimde görülür.
Mach 4. Evren uzaysal olarak kapalıdır.
Mach 5. Evrenin toplam açısal momentumu, momentumu ve enerjisi sıfırdır.
Mach 6. Maddenin eylemsizliğini evrendeki madde dağılımı belirler.
Mach 7. Evrendeki tüm maddeyi alırsanız, uzay da kalmaz.
Mach 8. Bu sayı bir mertebesinde kesin bir sayıdır. Burada evrenin ortalama yoğunluğu, Newton'un kütleçekim sabiti ve Hubble zamanıdır.
Mach 9. Mutlak hiçbir yapı yoktur.
Mach 10. Sistemin geneline yapılan ötelemeler ve döndürmeler gözlemlenemezdir. )


-FİZİK MUAYENE/PHYSICAL EXAMINATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK BAKI



-FİZİK ve/<> KİMYA ile/ve/değil/<> ORGANİK

( Etkileş(tir)ir. VE/<> Dönüştürür. İLE/VE/DEĞİL/<> Örgütlenir. )


-FİZİK YASALARI:
BİRİNCİ DERECE ile/ve/||/<>/> İKİNCİ DERECE

( "İleri-geri gitmenin" yanıtı yoktur. )


-FİZİK YASALARI bakışımsal[simetrik]/||/= ZAMAN



-FİZİK ile/ve/||/<> ASTRO FİZİK



-FİZİK ve/||/<>/>/< DENEYİM



-FİZİK ve/||/<>/>/< DÜŞÜNCE ve/||/<>/>/< FİZİK



-FİZİK ile/ve/||/<>/> FİZİĞİN MATEMATİKSELLEŞTİRİLMESİ



-FİZİK ile/ve/||/<> KİMYA

( Katının/sertin bilgisi/bilimi. İLE/VE/||/<> Sıvı, gaz ve yumuşağın bilgisi/bilimi. )


-FİZİK ile/ve/||/<>/> KİMYA ile/ve/||/<>/> DİRİMBİLİM

( [nesne ...] Kımıldamıyorsa. İLE/VE/||/<>/> Kokuyorsa. İLE/VE/||/<>/> Kımıldıyorsa. )


-FİZİK ile KUVANTUM FİZİĞİ ile TERMO DİNAMİK



-FİZİK ile/ve MEKANİK



-FİZİK ile/ve/||/<>/> METAFİZİK

( Cisim. İLE Cisimsellik. )


-FİZİK ile/ve/||/<>/> METAFİZİK

( Madde İLE/VE/||/<>/> Varlık. )


-FİZİK ile/ve/||/<>/> METAFİZİK

( Madde ve Varlık arasındaki durum/ilişki Mevcud. )


-FİZİK ile/ve/||/<>/> METAFİZİK

( Sadece "ilk neden" alanının incelenmesi, ilâhiyat/teoloji. )


-FİZİK ile/ve/||/<>/> METAFİZİK

( [ilk neden] | < 0 ile/ve/||/<>/> 0 > | [ilk neden] )


-FİZİK ile/ve/||/<>/> METAFİZİK

( Işıktan yavaş olan. İLE/VE/||/<>/> Işıktan hızlı olan. )


-FİZİK ile/ve/||/<>/> METAFİZİK

( )


-FİZİK ile METAFİZİK/MATEMATİKSEL FİZİK

( )


-FİZİK ile/ve MÜZİK



-FİZİK ve/||/<> ÖNCELİKLİLER

( Açısal hız: Bir nesnenin bir eksen etrafında dönme oranı.

Açısal ivme: Bir nesnenin açısal hızının birim zamanda değişme oranı.

Açısal momentum: Bir nesnenin bir eksen etrafında dönmesinden kaynaklanan momentum.

Ağırlık: Bir nesnenin yerçekimi gücüyle çekilmesi sonucu oluşan güç.

Basınç: Bir yüzeye dik olarak uygulanan gücün birim alana düşen ölçüsü.

Basit makine: İş yapmayı kolaylaştıran ya da değiştiren yalın bir aygıt.[kaldıraç, makara, eğik düzlem, vida, kama ve çark dişli]

Çalışma: Bir gücün, bir nesne üzerinde yaptığı yer değiştirme ölçüsü.

Çekim gücü: İki nesne arasındaki kütlelerine orantılı olarak çekici güç.

Dalga: Bir ortamda enerjinin ya da bozulmanın yayılması.[ses dalgaları, ışık dalgaları, su dalgaları ve sismik dalgalar]

Dalga boyu: Bir dalga biçimindeki iki ardışık tepe ya da çukur arasındaki uzaklık.

Devinim denklemleri: Değişmeyen ivmeli hareketleri tanımlayan matematiksel denklemler. [x = x0 + v0t + (1/2)at2 veya v = v0 + at gibi denklemler hareket denklemleridir]

Dönme hareketi: Bir nesnenin, bir eksen etrafında dönmesi.

Durağanlık(atâlet): Bir nesnenin hareket durumunu koruma eğilimi.

Durağanlık momenti: Bir nesnenin durağanlığının(atâletinin) dönme hareketine karşı gösterdiği direnç oranı.

Elektrik akımı: Bir iletken içinde elektronların bir yönde akışı.

Elektrik olanağı: Bir elektrik yükünün, bir noktadaki elektrik alanından kaynaklanan olağan enerjisi.

Elektrik yükü: Bir nesnenin elektrik güçlerine maruz kalma özelliği.[artı ya da eksi olabilir]

Elektromanyetik dalga: Elektrik ve manyetik alanların birlikte yayılan dalga biçimi.[Işık, radyo dalgaları, mikrodalgalar, kızılötesi, morötesi, X ışınları ve gama ışınları vb.]

Elektromanyetik indüksiyon: Bir iletkenin devinimi ya da manyetik alanın değişimi sonucu oluşan elektrik akımı ya da gerilimi.

Elektromanyetizma: Elektrik ve manyetizma arasındaki ilişkiyi inceleyen fizik dalı.

Elektron: Atomun çekirdeğinin etrafında dönen negatif yüklü temel parçacık.

Enerji: Bir nesnenin ya da düzenin iş yapabilme olanağı.

Eylemsizlik gücü: Devinimli bir gönderim çerçevesinden bakıldığında ortaya çıkan sanal güç. [dönen bir platformda duran bir kişiye etki eden merkezkaç gücü ya da fren yapan bir araçta öne doğru fırlayan bir yolcuya etki eden durağanlık[atâlet] gücü]

Foton: Işığın ya da elektromanyetik radyasyonun en küçük enerji paketi.[Işığın hem dalga hem de parçacık özelliği gösterdiğini kanıtlayan kuantum mekaniğinin temel kavramlarından biridir]

Frekans: Bir dalga ya da titreşimin birim zamanda tekrarlanma sayısı.

Frenleme ışınımı: Hızlı devinen yüklü bir parçacığın yönünü değiştirdiğinde yaydığı elektromanyetik radyasyon. [X ışınları üretmek için kullanılır]

Genlik: Bir dalga ya da titreşimin en yüksek seviyedeki sapma oranı.

Gerilme gücü: Bir nesneye uygulanan gücün, nesneyi uzatmaya çalışması. [bir yayın iki ucuna uygulanan güçler, gerilme gücüdür]

Girişim: İki ya da daha fazla dalganın üst üste binmesi sonucu oluşan yeni dalga biçimi.

Güç: Birim zamanda yapılan iş ya da tüketilen enerji oranı.

Hız: Bir nesnenin konumunun birim zamanda değişme oranı.

İvme: Bir nesnenin hızının birim zamanda değişme oranı.

Kırılma: Bir dalganın, bir ortamdan ötekine girerken hızının ve yönünün değişmesi. [ışığın camdan geçerken kırılması ya da sesin sudan havaya geçerken kırılması]

Kinetik enerji: Bir nesnenin deviniminden kaynaklanan enerji.

Momentum: Bir nesnenin kütlesiyle hızının çarpımı.

Potansiyel enerji: Bir nesnenin konumundan ya da durumundan kaynaklanan enerji.

Tork: Bir gücün, bir eksen etrafında döndürme etkisi.

Uyumlu titreşim: Döngüsel ve sinüzoidal olan titreşim. [salınan bir sarkaç ya da yaylı düzen, uyumlu titreşim yapar]

Yansıma: Bir dalganın, bir yüzeyden geri sekip aynı ortama girmesi. [ışığın aynadan yansıması ya da sesin duvardan yansıması]

Yerçekimi olanağı: Bir nesnenin yerçekimi alanından kaynaklanan olağan enerjisi. )


-FİZİKÖTESİ = MABAD-ET-TABİİYE = METAPHYSICS[İng.] = MÉTAPHYSIQUE[Fr.] = METAPHYSIK[Alm.] = META TA PHYSIKA[Yun.]



-FİZİKÖTESİ ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİMLER ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİM ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİM

( Felsefede. İLE/VE/||/<> Felsefede. İLE/VE/||/<> Teknolojide. İLE/VE/||/<> Bilimde. )


-FİZİKSEL CİSİM ile MATEMATİKSEL CİSİM



-FİZİKSEL İŞ YAPMAK ile HİZMET ETMEK



-FİZİKSEL NİCELİK İKİLİĞİ ile KİMYASAL NİCELİK İKİLİĞİ



-FİZİKTE:
1+2+3+... yerine/---> -1/12

( )


-FİZYOGNOMİ

( Yüz okuma sanatı. )


-FİZYOLOG değil/yerine/= İŞLEVBİLİMCİ



-FİZYOLOJİ/PHYSIOLOGY[İng.] değil/yerine/= ORGANİZMA İŞLEV BİLİMİ



-FİZYOLOJİ ile/ve/değil/<> ANATOMİ

( www.anatomage.com | www.anatomagetable.com )


-FİZYOLOJİ değil/yerine/= İŞLEVBİLİM



-FİZYOLOJİ ile/ve/||/<> NÖROFİZYOLOJİ

( bkz. Jean Martin Charcot )


-FİZYOLOJİK GEREKSİNİMLER ile/ve/<> PSİKOLOJİK GEREKSİNİMLER

( Yerleşim dışında. İLE/VE/<> Yerleşim merkezlerinde. )


-FİZYOLOJİK PSİKOLOJİ değil/yerine/= İŞLEVBİLİMSEL USBİLİM



-FİZYOLOJİK ile FİZİKSEL



-FİZYOLOJİK değil/yerine/= İŞLEVSEL/YİNİŞLEVSEL



-FİZYON/FİSSION[İng.] değil/yerine/= BÖLÜNME



-FİZYOPATOLOJİ/PHYSIOPATHOLOGY[İng.] değil/yerine/= SAYRILIK OLUŞUM BİLİMİ



-FİZYOTERAPİ değil/yerine/= İŞLEVONUM



-FİZYOTERAPİST değil/yerine/= İŞLEVONUMCU



-FLÜT ile/ve FİFRE[Alm.]

( DİLLİ DÜDÜK ile/ve Büyük flüt. | Yanlamasına çalınan, 6 deliği bulunan, tahtadan bir tür flüt. )


-FOK ile KÖRFEZFOKU ile KEŞİŞFOKU ile KULAKLIFOK ile FİLFOKU

( Ayıbalığı, denizkoyunu. İLE Kuzey yarımkürede yaşayan. İLE Tropik ya da astropik bölgelerde yaşayan. İLE Kuzey denizlerinde yaşayan. İLE Çok iri yapılı fok. Denizfili. )


-FOK ile KÖRFEZFOKU ile KEŞİŞFOKU ile KULAKLIFOK ile FİLFOKU

( Fok, İstanbul Boğazı'nın simgesidir. )


-FTR/PHYSICAL THERAPY AND REHABILITATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK TEDAVİ VE REHABILITASYON



-FUCÛR[Ar.] ile FISK[Ar.]



-GEMİ ile/değil FIRKATEYN

( ... İLE/DEĞİL Eskiden kullanılan, bir savaş gemisi. )


-GEOMETRİK ATOMCULUK ile/ve/> MATEMATİKSEL ATOMCULUK ile/ve/> FİZİKSEL ATOMCULUK



-GÖLET ile FİLET

( ... İLE Sığ su. )


-GÖVDE GELİŞTİRME ile/değil/yerine FITNESS

( )


-GÜBRE[Yun.]/KEMRE ile/ve FIŞKI

( Tarımda kullanılılabilen hayvan dışkısı. | Verimini artırmak için toprağa dökülen her türlü hayvan dışkısı, kimyasal ya da bitkisel nesne. İLE/VE Taze gübre. )


-GÜDÜ:
ZİHİNSEL ile/ve/||/<> FİZYOLOJİK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL



-GÜNCEL = FİİLİ = ACTUAL[İng.] = ACTUEL[Fr.] = AKTUELL[Alm.] = REAL[İsp.]



-GÜREŞ'TE:
ŞAHİN ile/ve/<> FİL ile/ve/<> ASLAN

( [güreşçiye verilen unvan] 5 rakibini yenen. İLE/VE/<> 7 rakibini yenen. İLE/VE/<> Tüm rakiplerini yenen.
[Moğolistan'da, 1921'den beri, Temmuz ayında kutlanan ve "Naadam" olarak adlandırılan ulusal bayramın üç ana etkinliğinden biri de güreştir.] )


-HAREKET ile/ve FİİL



-HARİTALARDA:
SİYASİ ile/ve FİZİKİ



-HAYATÎ GÖREV = Fİ'L-İ HAYÂTÎ = FONCTION VITALE



-HAYVAN HORTUMU ile FİL HORTUMU ile BÖCEKLERDE GÖRÜLEN HORTUM

( HORTUMLULAR: HORTÛMİYYE[Ar.], PROBOSCIDIAN[İng.], PROBOSCIDIENS[Fr.] )


-HAYVAN HORTUMU ile FİL HORTUMU ile BÖCEKLERDE GÖRÜLEN HORTUM

( ... İLE Fillerin hortumları, 15.000 kastan oluşmaktadır. İLE ... )


-HERNİ/HERNIA[İng.] değil/yerine/= FITIK



-HERNİASYON/HERNIATION[İng.] değil/yerine/= FITIKLAŞMA



-HİCRÂN ile/ve/<> FİRÂK



-HİDAYET'ÜL HİKME:
MANTIK ve FİZİK ve METAFİZİK



-İCTİHAD ile FIKIH

( Dil + Anlam. Büyük din âlimlerinin Kur'ân-ı Kerim ve Hadis-i Nebeviyye'ye dayanarak vazettikleri karar. İLE -Fetva, -Mezhep, -Kanun, -Yargı )


-İKİ BİLİM:
REKLAMCILIK ile/ve/||/<>/> FİZİK



-İLÂLLÂH ile/ve ALÂLLÂH ile/ve BİLLÂH ile/ve HÂNİLLÂH ile/ve FİLLÂH ile/ve MAÂLLAH ile/ve LİLLÂH

( Allah'a. İLE/VE Allah üzerine. İLE/VE Allah ile. İLE/VE Allah'tan. İLE/VE Allah'ta. İLE/VE Allah'la. İLE/VE Allah için. )


-İLİM-İRFAN ve FİKİR-FELSEFE ve GÜZEL SANATLAR



-İLMÎ ESER ile/ve/değil FİKRÎ ESER



-İNAN = İMAN = FAITH[İng.] = FOI[Fr.] = GLAUBE[Alm.] = FIDES[Lat.] = FE[İsp.]



-İP ile FİLDEKOZ[Fr.]

( ... iLE Bir çeşit pamuk ipliği. | İskoçya ipliği denilen, ince ve sağlam pamuk ipliğinden dokunmuş olan. )


-İŞ, GÖREV = Fİ'L = FONCTION



-İSİM CÜMLESİ ile/ve FİİL CÜMLESİ

( İsim + İsim'den ya da İsim + Fiil'den oluşur. İLE/VE Fiil + İsim'den oluşur. )


-İSİM CÜMLESİ ile/ve FİİL CÜMLESİ

( Örnek: Hasan kaim. İLE/VE Nasara Hasan. )


-İSİM CÜMLESİ ile/ve FİİL CÜMLESİ

( CÜMLE: Yargı bildiren sözcükler/kelimeler bütünü. )


-İSİM ve FİİL ve HARF/EDAT

( Anlamı/mânâsı olan, zamana bitişmeyen. VE Anlamı/mânâsı olan fakat bir zamana bitişmiş. VE Tek başına anlam/mânâ ifade etmeyen isim. )


-İSİM ile/ve/||/<> SIFAT ile/ve/||/<> FİİL

( İşaret. İLE/VE/||/<> Nitelik. İLE/VE/||/<> Gerçekleşme. )


-İSTANBUL/ROMA ve/||/<> FİLİBE

( Filibe de, İstanbul ve Roma gibi, 7 tepe üzerine kurulmuştur. )


-İSTANBUL/ROMA ve/||/<> FİLİBE

( ... VE/||/<> Nöbettepe, Canbaztepe, Taksimtepe, Çanlıtepe, Boztepe, Saraytepe, Pınarcıtepe. )


-İSTİŞÂRE[< ŞÛRÂ (çoğ. İSTİŞÂRÂT)] değil/yerine/= FİKİR SORMA, DANIŞMA



-İZİN (VERMEK) ile/ve/değil/yerine FIRSAT (VERMEK)

( Kendine kapı açıldığı halde içeri girmeyen, kovulmayı (da) hak eder. )


-JURISPRUDENCE = FIKIH

( FIKIH )


-KADER ile/ve/<> FITRAT



-KALASTRA[İt. < CALASTRA] ve/||/<> FİLİKA[İt. < FELUCA]

( Gemilerde cankurtaran filikalarını oturtmak için güvertelere konulan sehpa. İLE Cankurtaran sandalı. )


-KANT ile/ve/||/<>/> SCHILLER ile/ve/||/<>/> FICHTE ile/ve/||/<>/> SCHLEIERMACHER ile/ve/||/<>/> SCHLEGEL ile/ve/||/<>/> HEGEL ile/ve/||/<>/> SCHELLING ile/ve/||/<>/> SCHOPENHAUER ile/ve/||/<>/> FUERBACH ile/ve/||/<>/> DARWIN ile/ve/||/<>/> SPENCER

( [Doğum Tarihi] 1724 ile/ve/||/<>/> 1759 ile/ve/||/<>/> 1762 ile/ve/||/<>/> 1768 ile/ve/||/<>/> 1770 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1775 ile/ve/||/<>/> 1788 ile/ve/||/<>/> 1804 ile/ve/||/<>/> 1809 ile/ve/||/<>/> 1820 )


-KANT ile/ve/||/<>/> SCHILLER ile/ve/||/<>/> FICHTE ile/ve/||/<>/> SCHLEIERMACHER ile/ve/||/<>/> SCHLEGEL ile/ve/||/<>/> HEGEL ile/ve/||/<>/> SCHELLING ile/ve/||/<>/> SCHOPENHAUER ile/ve/||/<>/> FUERBACH ile/ve/||/<>/> DARWIN ile/ve/||/<>/> SPENCER

( Wilhelm Schlegel, 22 Ocak 1798'de Jena'dan, Berlin'de kardeşi Friedrich Schlegel ile küçük bir evi paylaşan Schleiermacher'a, kardeşinin yarattığı skandallardan dolayı sitem dolu bir mektup yazar ve yakın zamanda taşınmış olduğu Berlin'den Jena'ya, kendinin yanına dönmesi için Friedrich'i ikna etmesini ister; zira kardeşi, Schiller ile girdiği tartışma sonrasında yayımladığı son metniyle tümden tozu dumana katmıştır. Öyle ki, aynı soyadını taşımasıyla Wilhelm dahi gözden çıkarılmanın eşiğine gelmiştir. Sonunda, Goethe, tartışmaya dahil olur ve Friedrich ile babacan bir konuşma yaparak, ondan kibarca, bundan sonra başka bir alan üzerine, başka bir yerde çalışmasını ister. Oysa Friedrich, bu tavsiye üzerine gittiği Berlin’de, çoktan kendi çevresini kurarak yeni bir edebi akımın öncülüğü görevini üstlenmiştir. Henüz 25 yaşındaki bir genç tarafından yazılıp böylesi büyük bir etki yaratan, yepyeni ve tümüyle özgün bir düşünsel hareketin öncüsü olan bu metin, Eleştirel Fragmanlar'dı ve yalnızca 37 sayfalık 127 aforizmadan oluşuyordu. Aradan geçen neredeyse iki yüz yıl boyunca Eleştirel Fragmanlar üzerine yüzlerce kitap yazılacaktı. Schlegel kimilerine göre yaygaracı, kimilerine göre dâhi olarak adlandırılacak ama her halükârda Romantik hareketin düşünsel temellendiricisi olarak tarih sahnesindeki yerini alacaktı... )


-KAPLUMBAĞA ve/||/<> GORİL ve/||/<> FİL

( [karadaki] En yaşlı. VE/||/<> En güçlü. VE/||/<> En büyük. )


-KARİZMA ile/ve FİYAKA



-KARTAL ile FİLİPİN KARTALI

( ... ile image | image )


-KARTAL ile FİLİPİN KARTALI

( )


-KATALOG[Fr./İng. CATALOGUE] ile/ve/=/||/<> FİHRİST[Fars.]

( Kitaplıktaki kitapları ya da belirli bir daldaki gereçleri, nitelikleri bakımından tanıtmak, arandıklarında bulunmalarını sağlamak amacıyla, yer numaraları belirtilerek hazırlanmış kitap, defter ya da fişten oluşan bütün. | Kitabevi, yayınevi, kurum vb. kuruluşların yayınlarını, ürettikleri malları, nesneleri tanıtan, gösteren dizin ya da kitap. İLE/VE/=/||/<> İçindekiler. | Abecesel sıralamalar için kullanılan, kenarında tüm harflerin yer aldığı not defteri. )


-KAVRAM ile/ve/<> FİLOZOF ÇIĞLIĞI



-KAVRAYIŞ = FİKR-İ İPTİDAİ, TASAVVUR-I SAZEC = APPREHENSION[İng., Alm.] = APPRÉHENSION[Fr.] = APPREHENSIO[Lat.] = APRENSIÓN[İsp.]



-KAVURMA / KIZARTMA değil/yerine/>< FIRINDA / BUĞULAMA / HAŞLAMA/KAYNATMA



-KELÂM ve FIKIH ve İRFAN



-KELÂMCI(MÜTEKELLİM) ile FİLOZOF(HUKEMA)

( Onlar, "Ve nefahtü"den, yani kelâmdan gıda alırlar. )


-KELÂMCILAR ile/ve/||/<> BÂTINÎLER ile/ve/||/<> FİLOZOFLAR ile/ve/||/<> SÛFÎLER



-KEYFÎ ile/ve/değil/yerine FITRÎ



-KIŞKIRTMA ile/ve/> FIŞKIRTMA



-KIZIL ile FİRFİRİ[Ar.]

( ... İLE Parlak kızıl renk. | Bu renkte olan. )


-KONTÜZYON/CONTUSION[İng.] değil/yerine/= FİZİKSEL ÖRSELENME



-KÖPEKBALIĞI ile FIRFIRLI KÖPEKBALIĞI

( ... ile )


-KÖRFEZ ile FİYORT[Norveççe]

( Norveç, İskoçya ve Kuzey Amerika kıyılarında, buzulların oluşturdukları dik yamaçlı, derin ve eski buzul koyaklarının aşağı kesimlerinin deniz altında kalmasıyla oluşan körfez. )


-KOŞULLAR:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ ile/ve/||/<> GENEL ile/ve/||/<> ÖZEL ile/ve/||/<> KİŞİSEL ile/ve/||/<> FİZİKSEL ile/ve/||/<> ZİHİNSEL ile/ve/||/<> ZORUNLU ile/ve/||/<> İTİBARİ ile/ve/||/<> YAKIN ile/ve/||/<> UZAK



-KÜFÜR değil/yerine/>< FİKİR

( Gerçeğin üstünü örtmek. DEĞİL/YERİNE/>< Gerçeğin örtüsünü açmak. )


-KUMAŞ/DANTEL ile FİSTO[Fr.]

( ... İLE Elde ya da makinede işlenmiş, süslü şerit. | Dantele benzer süsleri olan bir tür kumaş. | Bu kumaştan yapılmış olan gömlek/bluz. )


-KÜTÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< FİDE/FİDAN

( Büyük ve "güçlü". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>

-KÜTÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< FİDE/FİDAN

( Cansızdır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>

-KUVVE ile/ve/||/<> FİİL



-KUZEY DENİZİNDE:
KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> ÇUKÇİ DENİZİ ile/ve/||/<> DE LONG BOĞAZI ile/ve/||/<> DOĞU SİBİRYA DENİZİ ile/ve/||/<> LAPTEV BOĞAZI ile/ve/||/<> BOURHAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> LAPTEV DENİZİ ile/ve/||/<> OLENEKSKİY KÖFREZİ ile/ve/||/<> KATANSKİY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> VİLKİTSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> YENİSEY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA DENİZİ ile/ve/||/<> BAYDARATSKAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA BOĞAZI ile/ve/||/<> ÇEYŞSKAYA KOYU ile/ve/||/<> BEYAZ DENİZİ ile/ve/||/<> ONEGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KANDELAŞKA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DİVİNA KOYU ile/ve/||/<> BARENTS DENİZİ ile/ve/||/<> GRÖNLAND DENİZİ ile/ve/||/<> NORVEÇ DENİZİ ile/ve/||/<> KUZEY DENİZİ ile/ve/||/<> DANZİNG KÖRFEZİ ile/ve/||/<> RİGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİNLANDİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BOTNİ KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DANİMARKA BOĞAZI ile/ve/||/<> DAVIS BOĞAZI ile/ve/||/<> BALTIK DENİZİ ile/ve/||/<> LABRADOR DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> SMITH KÖRFEZİ ile/ve/||/<> NARES BOĞAZI ile/ve/||/<> LANCASTER BOĞAZI ile/ve/||/<> ARKTİK KOYU ile/ve/||/<> PR. REGENT BOĞAZI ile/ve/||/<> BOOTHIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FOXE ÇANAĞI ile/ve/||/<> FOXE KANALI ile/ve/||/<> REPULSE KOYU ile/ve/||/<> CORAL LİMANI ile/ve/||/<> JAMES KOYU ile/ve/||/<> HUDSON BOĞAZI ile/ve/||/<> UNGAVA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FROBISHER KOYU ile/ve/||/<> CUMBERLAND KÖRFEZİ ile/ve/||/<> HOME KÖRFEZİ ile/ve/||/<> JONES BOĞAZI ile/ve/||/<> PEARY KANALI ile/ve/||/<> BARROW BOĞAZI ile/ve/||/<> FRANKLIN BOĞAZI ile/ve/||/<> VISCOUT MELVILLE BOĞAZI ile/ve/||/<> Mc CLURE BOĞAZI ile/ve/||/<> McCLINTOK KANALI ile/ve/||/<> KRALİÇE MAUD KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORONATION KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PR. ALBERT KOYU ile/ve/||/<> AMUNDSEN BOĞAZI ile/ve/||/<> GALLER PRENSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> BEAUFORT DENİZİ ile/ve/||/<> PRODHOE KOYU ile/ve/||/<> KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU



-LORENTZ ve/||/<> FITZGERALD



-MADDE ve/> FİKİR ve/> DEĞER



-MADDECİLİK ile FİZİKSELCİLİK



-MANCANA[İt.] değil/yerine/= FIÇI

( Gemilerde, içme suyu konulan, büyük, yassı fıçı. )


-MANTIK ve FIKIH



-MANTIK ile/ve FİZİK



-MANTIK ve/||/<>/> FİZİK ve/||/<>/> ETİK

( Bahçenin sınırı/duvarı/çiti. VE/||/<>/> Bahçedeki ağaç. VE/||/<>/> Bahçedeki ağacın meyvesi. )


-MANTIK ve/||/<>/> FİZİK ve/||/<>/> ETİK

( )


-MANTIK ve/||/<> FİZİK ve/||/<> ETİK

( Çit. VE/||/<> Ağaç. VE/||/<> Meyve. )


-MARKA ile/ve/||/<>/> FİLİGRAN



-MATEMATİK ve/<> FİZİK ve/<> ASTRONOMİ



-MATEMATİKSEL CİSİM ile FİZİK CİSİM



-MATEMATİKSEL YAKLAŞIM ile FİZİKSEL YAKLAŞIM



-MEKSİKA PESOSU ile FİLİPİN PESOSU



-MENENGİÇ AĞACI ile/>/= FISTIK AĞACI

( Aşısız. İLE/<>/= Aşılı. )


-METAFİZİK/METAPSYCHICS[İng.] değil/yerine/= FİZİK ÖTESİ



-METAFİZİK ile/ve/||/<> FİZİK ile/ve/||/<> ANLAM



-METAFİZİK <> OLUMSALLIK/RASTLANTI <> FİZİK

( Olanaklı kılan. < OLUMSALLIK/RASTLANTI > Olanaklı kılınan. )


-METİN ile/ve FİKİR



-MİN MÂLÎ[Ar.] ile FÎ MÂLÎ[Ar.]



-MIRILDAMAK ile/ve/||/<> FISILDAMAK



-MİZAH ile/ve FIKRA



-MODEMDE:
ADSL ile VDSL ile FIBER

( )


-MÜNÂFIKLIK ile/ve FİSK-Ü FÜCÛR



-MUTLAK MEKÂN ile/ve FİZİKÎ MEKÂN



-NAHİV ve FIKIH USULÜ ve TEFSİR USULÜ



-NARBÜLBÜLÜ/ARDIÇKUŞU(TURDUS PILARIS[Lat.], ROBIN[İng.], Avrupa ve Asya ormanlarında yaşar.) ile/ve BAYIR KUŞU ile/ve ÇALI KUŞU ile/ve ÇAMURCUN ile/ve DALGIÇ KUŞU ile/ve DEVEKUŞU ile/ve FIRTINA KUŞU ile/ve GELİNKUŞU[Lat. OTOCORIS PENCILLATUS] ile/ve İNCİRKUŞU[Lat. ANTHUS TRIVIALIS] ile/ve İSHAK KUŞU/BATAKLIKBAYKUŞU[Fars. ŞEB-ÂVÎZ][ayağından asılarak başaşağı sarkar ve öter] ile/ve KARDİNALKUŞU ile/ve KARİYAMA(Güney Amerika'da) ile/ve KAŞIK GAGA ile/ve KAŞIKCI KUŞU ile/ve KEDİKUŞU ile/ve KELAYNAK[Sadece bu üç yerde: BİRECİK-URFA, FAS, PALMİRA ÇÖLLERİ-SURİYE][Lat. GERONTICUS EREMITA]17 Şubat, Birecik'te, Kelaynak Günü'dür! ile/ve KUYRUKKAKAN[Afrika ile/ve Asya'da][Lat. SAXICOLA] ile/ve MALURUS[Avustralya'da] ile/ve MAMO[Hawaii'de] ile/ve MANAKİN[Amerika'da] ile/ve MİNO[Asya'da] ile/ve MOA ile/ve MOHO ile/ve MUHABBET KUŞU ile/ve ÖRÜMCEK KUŞU[Lat. LANIUS] ile/ve TARLA KUŞU ile/ve YAĞMUR KUŞU ile/ve ALICI KUŞ ile/ve BOĞMAKLI KUŞ ile/ve MAKARALI KUŞ ile/ve SAKSAĞAN(AK'AK[Ar.], PÎSE[Fars.], PICA PICA[Lat.]) ile/ve SAKARMEKE ile/ve SIĞIRCIK(MÜRG-İ ZÎREK/ZÎREK-SÂR, LÂLESAR[Fars.], STURNUS VULGARIS[Lat.]) ile/ve İBİBİK, ÇAVUŞ KUŞU, HÜDHÜD[çoğ. HEDÂHİD][HÛC-I HÜDHÜD:
İbibik ibiği.](EBÜRREBÎ', UPUPA EPOPS[Lat.]) ile/ve ÖZKUŞU ile/ve PAPUÇGAGA[Afrika'da] ile/ve POTU(Güney Amerika'da) ile/ve POYRAZKUŞU ile/ve SUBAKALI ile/ve TORGU ile/ve TURAKO/MUZCUL(Afrika'da yaşar.) ile/ve UZUNBACAK ile/ve ÜVEYİK(TURTLE DOVE[İng.], STREPTOPELIA TURTUR[Lat.]) ile/ve YEŞİLBAŞ

( Kolombiya'da, dünyadaki tüm ülkelerdeki kuş türlerinden daha fazla kuş türü bulunur. )


-NAYLON POŞETLER(İ KULLANMAK) yerine/değil FİLE/SEPET (KULLANMAK)



-NAYLON POŞETLER(İ KULLANMAK) değil/>< FİLE/SEPET (KULLANMAK)



-NAZARÎ ERDEM ile/ve FİKRÎ ERDEM ile/ve HULKÎ ERDEM ile/ve AMELÎ ERDEM(SANATLAR)



-NEGATOSKOP/NEGATOSCOPE[İng.] değil/yerine/= FİLMGÖREÇ



-NEMESE/HEMS[Ar.]/WHISPER[İng.] değil/yerine/= FISILDAMA

( Fısıldama. )


-OCAK ile FIRIN



-OLANAK ile/ve FIRSAT

( Tutum, fırsatı kendine çeker. )


-OLANAK ile/ve FIRSAT

( Attitude attracts opportunity. )


-OLUŞ = SAYRURET, TEKEVVÜN = BECOMING, GENESIS[İng.] = DEVENIR, GENÉSE[Fr.] = WERDEN, GENESIS[Alm.] = FIERI < IN FIERE: OLUŞ HALİNDE[Lat.] = GENESIS[Yun.]

( Kesintisiz/sürekli doğuş. )


-OMURGADA
YUVAR/DİSK:
OLAĞAN ile BOZULMUŞ ile BEL VERMİŞ ile FITIK ile İNCELMİŞ

( image )


-ONAYLAYICI SÖZCÜKLER ve/||/<>/> HİZMET EYLEMLERİ ve/||/<>/> FİZİKSEL TEMAS



-OPORTÜNIST/OPPORTUNIST[İng.] değil/yerine/= FIRSATÇI



-OPORTÜNISTİK ENFEKSİYON/OPPORTUNISTIC INFECTION[İng.] değil/yerine/= FIRSATÇI BULAŞ



-OPORTÜNİZM/OPPORTUNISM[İng.] değil/yerine/= FIRSATÇILIK



-PARAPSİKOLOJİ/PARAPSYCHOLOGY[İng.] değil/yerine/= FİZİK ÖTESİ "BİLGİSİ"



-PERGENDE ile/> FİRKATA ile/> KALİATA ile/> KADIRGA



-PERMEÇE ile/ve FİLADUR

( Yedek olarak kullanılan ince halat. İLE/VE İnce ve katranlı halat. )


-PİŞİRME:
OCAKTA ile/ve FIRINDA ile/ve GÜNEŞİN ISITTIĞI TAŞTA



-PLAN ile/ve/<>/> SAHNE ile/ve/<>/> SEKANS ile/ve/<>/> FİLM



-PRİZ[Fr.] ile/ve/||/<>/< FİŞ

( Elektrik akımı almak için fişin sokulduğu yuva. İLE/VE/||/<>/< Prizden akım almaya yarayan araç. | Bir yapıtın hazırlanmasında kolaylık sağlamak ya da bir işe kılavuzluk etmek için yazılıp sınıflandırılan küçük kâğıt yapraklardan her biri. | Bir işi yaptırmak ya da gereken kaydın alındığını belirtmek için bir koçandan koparılmış kâğıtlardan her biri, makbuz. )


-PRİZ[Fr.] ile/ve/||/<>/< FİŞ

( )


-PUNT[İt.] değil/yerine/= FIRSAT

( Uygun zaman. )


-RAMAZAN ve/>/ya da FITR BAYRAMI[RAMAZAN ve/>/ya da ŞEKER BAYRAMI değil!]

( ... ve ÎD el-FITR[Ar.]: KAHVALTI | HARİ RAYA AİDİL FİTRİ[Malezya ve Singapur'da] | IDUL FİTRİ ya da LEBARAN[Endonezya'da] | SHEMAI EID[Bangladeş'te] )


-RÜZGÂR ile FIRTINA



-ŞAH ile/ve VEZİR ile/ve FİL ile/ve AT ile/ve KALE/ROK ile/ve PİYON[Fr. < Lat.]

( ... ile/ve FERZ/FERZÎN/FERZÂNE/FERZEND[Fars.] ile/ve PÎL ile/ve ... ile/ve RUH ile/ve PİYÂDE, BEYDÂK[Ar.] )


-ŞAMANLAR'IN SEVDİĞİ RENKLER:
AÇIK MAVİ ve SÜT MAVİSİ ve ALTIN SARISI ve FİLİZ YEŞİLİ ve LEYLAK



-SANAYİ KAPİTALİZMİ ile/ve/||/<>/> FİNANS KAPİTALİZMİ



-ŞANS ile/değil FIRSAT



-SAPLANTI = FİKR-İ SABİT = FIXED IDEA[İng.] = IDÉE FIXE[Fr.] = FIXE IDEE[Alm.] = FIXUS[Lat.]



-ŞARLATAN değil/yerine/>< FİLOZOF

( Filozofların aydınlatmadığı bir toplumu, şarlatanlar aldatır. )


-SENFONİ ORKESTRASI ile FİLARMONİ ORKESTRASI

( ... İLE Kurumsal. )


-ŞERİAT ile/ve/||/<>/> FIKIH



-SESSİZLİK ile FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİĞİ



-SİESTA ile/ve/||/<> FİESTA

( Öğle arası. İLE/VE/||/<> Şenlik. )


-ŞİFRE ÇÖZÜCÜ / DECODER ile/ve/||/<> FİZİKSEL ÇÖZÜCÜ / ENCODER



-SIĞ ile FİLET[İt.]

( ... İLE Derinliği aynı olan sığ su alanı. )


-SİNEMA TARİHİ ile/ve/||/<> FİLM TARİHİ

( Bağlam içinde kalarak. İLE/VE/||/<> Tekil ve/ya da birbirleriyle ilişkilendirilerek. )


-SİNEMA ile/ve FİLM



-SOFİST ile/ve FİLOZOF

( BAHŞİ[Uygurca]: Filozof. / Kâtip. )


-SOKRATES ve/||/<>/> DESCARTES ve/||/<>/> FICHTE

( FICHTE: Çam ağacı. )


-SONLU = FINITE[İng.] = FINI[Fr.] = ENDLICH[Alm.] = FINITA[Lat.]



-SÛFÎ ile FİLOZOF(HUKEMA)

( Hakikati, eşyanın hakikatini bilir. İLE Hakikatleri bilir. )


-supozituvar/supp./suppos.[Lat. < SUPPOSITORIUM] değil/yerine/= FİTİL,



-TABİP FİLOZOFLAR ile/ve/||/<> FİLOZOF TABİPLER



-TAHIL ile FİRİK

( .... İLE Olgunlaşmak üzere olan tahıl. | Çerez olarak yenilen tahıl kavurgası. )


-TAHIL ile FİRİK

( ... İLE Olgunlaşmak üzere olan tahıl. | Çerez olarak yenilen tahıl kavurgası. )


-TAKIM, ORDO = FIRKA = ORDRE



-TASNİF'UL ULÛM:
KELÂM ve/> FIKIH ve/> TASAVVUF

( "Tasnif'ul Ulûum" kitabında Tasavvuf: "İmanın meyvesi ve İslâm'ın neticesi."/"Hüve semeretül iman ve neticetü'l-İslâm" )


-TATLISU KAPLUMBAĞALARINDA:
BENEKLİ ile FIRAT ile NİL ile ... ile YILAN BOYUNLU TATLISU KAPLUMBAĞASI ile KIRMIZI YANAK(ROTWANGEN) ile ÇİN KAPLUMBAĞASI

( [büyüklüğü] ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE 25 cm.'dir. İLE 17 cm.'dir. )


-TATLISU KAPLUMBAĞALARINDA:
BENEKLİ ile FIRAT ile NİL ile ... ile YILAN BOYUNLU TATLISU KAPLUMBAĞASI ile KIRMIZI YANAK(ROTWANGEN) ile ÇİN KAPLUMBAĞASI

( Türkiye sularında yaşarlar. İLE Türkiye sularında yaşarlar. İLE Mısır'da yaşarlar. İLE ... İLE ... İLE Amerika'da, Doğu ve Batı Mississippi'de yaşarlar. İLE Endonezya, Japonya ve Güney Çin'de yaşarlar. )


-TATLISU KAPLUMBAĞALARINDA:
BENEKLİ ile FIRAT ile NİL ile ... ile YILAN BOYUNLU TATLISU KAPLUMBAĞASI ile KIRMIZI YANAK(ROTWANGEN) ile ÇİN KAPLUMBAĞASI

( [kış uykusuna] ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE Yatarlar.[10-12 hafta] İLE Yatmazlar. )


-TATLISU KAPLUMBAĞALARINDA:
BENEKLİ ile FIRAT ile NİL ile ... ile YILAN BOYUNLU TATLISU KAPLUMBAĞASI ile KIRMIZI YANAK(ROTWANGEN) ile ÇİN KAPLUMBAĞASI

( ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE Gençleri etçil, yaşlıları otçuldur. İLE Etçildir. )


-TEDBİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< FİKİR (ETMEK)

( Sonuca yönelik düşünme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Sonuca yönelik olmayan düşünme. )


-TEDBİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< FİKİR (ETMEK)

( Zât bakımından aynı, itibar bakımından ayrılardır. )


-TEDBİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< FİKİR (ETMEK)

( Sona bakmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yola bakmak. )


-TEDBİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< FİKİR (ETMEK)

( [not] Thinking to [get/go] consequence. VS./AND/BUT/||/<>/>/< Any kind of thinking without consequence.
Any kind of thinking without consequence. INSTEAD OF Thinking to [get/go] consequence. )


-TEL ile FİLAMAN[Fr.]

( ... İLE Ampullerden akım geçtiğinde, akkor durumuna gelen, ince iletken tel. )


-TOHUM ile/ve/||/<>/> FİLİZ ile/ve/||/<>/> FİDAN ile/ve/||/<>/> GENÇ AĞAÇ ile/ve/||/<>/> YETİŞKIN AĞAÇ ile/ve/||/<>/> ÇİÇEK VEREN AĞAÇ ile/ve/||/<>/> MEYVE VEREN AĞAÇ

( )


-TOKA ile FİRKETE[İt.]

( ... İLE Kadınların, saçlarını tutturmak için kullandıkları, U biçimindeki naylon, tel ve bağadan saç tokası. )


-TOKMAK ile FİLARİZ

( ... İLE Keten dövmeye yarayan tokmak. )


-TOMRUK ile FİLENK[Yun.]

( Kesilmiş ağacın, silindir biçimindeki gövdesi. | İşlenmek ya da biçilmek üzere hazırlanmış taş kütlesi. | Tomurcuk. | Tutukevi. İLE Ağır cisimleri bir yerden, bir yere kaydırmak ve özellikle tekneleri karaya çekmek için bunların altına sürülen yuvarlak ağaç. )


-TOMURCUK ile FİLİZ



-TOPLUMSAL İNSANBİLİM/ANTROPOLOJİ ile/ve FİZİK İNSANBİLİM/ANTROPOLOJİ

( İstanbul'da. İLE/VE Ankara'da. )


-TORBA GEREKSİNİMİ değil FİLE/SEPET (KULLANMAK)[NAYLON değil/yerine!]



-TROPİK KUŞU ile/ve FIRKATEYN KUŞU

( Topago - Karayipler )


-TÜZE(HUKUK) ve/<>/|| FİZİK



-UNLARDA:
BUĞDAY ile/||/<> TAM BUĞDAY ile/||/<> KARABUĞDAY/GREÇKA ile/||/<> KIRMIZI BUĞDAY ile/||/<> KEPEKLİ ile/||/<> SİYEZ ile/||/<> KAVILCA ile/||/<> KUNDUR ile/||/<> YULAF ile/||/<> ÇAVDAR ile/||/<> ARPA ile/||/<> MISIR ile/||/<> KİNOA ile/||/<> TEFF ile/||/<> AMARANT ile/||/<> NOHUT ile/||/<> KESTANE ile/||/<> KEÇİBOYNUZU ile/||/<> BADEM ile/||/<> CEVİZ ile/||/<> FINDIK ile/||/<> ANTEPFISTIĞI ile/||/<> ARAROT ile/||/<> DİNKEL[Alm.]/FARRO[İt.]

( Kabuğundan ve kepeğinden ayrılarak kullanılan, işlenmiş buğday unundan [beyaz ekmek] yapılır. İLE/||/<> Buğday tanesinin kabuğuyla birlikte öğütülerek elde edilir. Besin değerleri, öteki rafine unlara göre daha yüksektir.[Glüten içerir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> Anadolu'nun, en eski çeşitlerindendir.[Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.] Ekmek yapımına çok uygundur.[Kepeği ile öğütülmüş olanını yeğlenmelidir.][Glüteni düşüktür.] İLE/||/<> Kepeğinden ayrılmamış undur. İLE/||/<> Kastamonu bölgesinin unudur. Tüm unlarla karıştırılabilir. Aroması "keskin" gelebilir.[Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.][Glüteni çok düşüktür. Çok sağlıklıdır.] İLE/||/<> Kars'ta yetişen bir buğdaydır. Kökeni, Kastamonu'dur. [Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.][Her türlü iklime dayanıklı, güçlü bir yapısı olduğundan, kabuk bölümü kalındır. Kabuk bölümünün kalınlığı, tanelerinin ufak kalmasına ve glüten içeriğinin, öteki buğday türlerine göre daha olmasını sağlamıştır ve bu nedenle de glisemik indeksi düşüktür.] İLE/||/<> Güneydoğu Anadolu bölgesi buğdayıdır. İLE/||/<> Glüten alerjisi olanlar için iyi bir seçenektir. [Deri ve bağırsak sorunu olanların, yulaf ununu yeğleyebilir.][Yüksek besin değerine sahip ve glisemik indeksi düşüktür.] İLE/||/<> Bol proteinlidir.[Yüksek glüten içerir.][Soğuk iklime dayanıklıdır.] İLE/||/<> Çok eski bir buğday türüdür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Güney Amerika'da, And Dağları'nda, doğal olarak yetişen, otumsu bir bitkinin, kurutulmuş tohumudur.[Unu da, tohumları gibi yüksek demir ve besin değerlerine sahiptir ve çok lezzetlidir.][Tek başına ya da tüm unlarla karıştırılabilir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> Amarant[horozibiği] bitkisinin tohumlarından elde edilir.[Tüm unlar içinde, en yüksek proteine sahiptir.][Glüten içermez ve glisemik indeksi düşüktür.][Tadı, ekşi ve keskin olduğundan, lezzeti görecelidir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Sıcak iklimlerde yetişen maranta adlı kamıştan ve başka bitkilerin kökünden çıkarılan un. [Çocuk maması yapılan un.] İLE/||/<> Siyez ile benzerlik taşır.[İçeriğindeki protein yapısı daha kırılgan ve çözünebilir olduğundan, tüm tahıl unları içinde, siyez kadar düşük glütene sahiptir.][Genetiği değişmemiş bir çeşittir.][Her türlü hamur işinde kullanılabilir.] )


-UNLARDA:
BUĞDAY ile/||/<> TAM BUĞDAY ile/||/<> KARABUĞDAY/GREÇKA ile/||/<> KIRMIZI BUĞDAY ile/||/<> KEPEKLİ ile/||/<> SİYEZ ile/||/<> KAVILCA ile/||/<> KUNDUR ile/||/<> YULAF ile/||/<> ÇAVDAR ile/||/<> ARPA ile/||/<> MISIR ile/||/<> KİNOA ile/||/<> TEFF ile/||/<> AMARANT ile/||/<> NOHUT ile/||/<> KESTANE ile/||/<> KEÇİBOYNUZU ile/||/<> BADEM ile/||/<> CEVİZ ile/||/<> FINDIK ile/||/<> ANTEPFISTIĞI ile/||/<> ARAROT ile/||/<> DİNKEL[Alm.]/FARRO[İt.]

( ... İLE/||/<> Glüten içerir. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüteni düşüktür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüteni çok düşüktür. İLE/||/<> Glüteni düşüktür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüten alerjisi olanlar için iyi bir seçenektir. İLE/||/<> Yüksek glüten içerir. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüten içermez. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Düşük glütene sahiptir. )


-VARLIKBİLİM ile/ve FİZİK



-VİZE ile FİNAL



-VÜCUB EHLİYETİ > HAK EHLİYETİ ve/||/<> EDÂ EHLİYETİ ve/||/<> CEZAİ EHLİYET ve/||/<> FİİL EHLİYETİ



-YAPINTI = TASNİ = FICTION[İng., Fr.] = FIKTION[Alm.] = FICTIO[Lat.] = FICCIÓN[İsp.]



-YARDIMCI OLMAK ile/ve FIRSAT VERMEK

( Tekrarlanması gereken yardım, yardım değildir. )


-YARDIMCI OLMAK ile/ve FIRSAT VERMEK

( Yapılmaya değer tek yardım, yardıma gereksinim duymaktan kurtuluşu sağlamaktır. )


-YARDIMCI OLMAK ile/ve FIRSAT VERMEK

( Bizi, insan yapacak olan, berraklık ve yardımseverliktir. )


-YARDIMCI OLMAK ile/ve FIRSAT VERMEK

( En önemli yardımcı, gerçeğin, içimizde bulunuşudur. )


-YARDIMCI OLMAK ile/ve FIRSAT VERMEK

( The main thing that helps is to have reality within. )


-YARDIMCI OLMAK ile/ve FIRSAT VERMEK

( image

Bunu mu istiyorsunuz?

• Çocuğunuz...

– Varsın, bir çivi bile çakamasın... Ama dersleri iyi olsun.
– Varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın... Ama matematiği düzgün olsun.
– Varsın, evin çalan telefonuna cevap veremesin... Ama notları yüksek olsun.
– Varsın, eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın... Ama fen lisesine gitmiş olsun.
– Varsın, ağlayan bir çocuk görünce ona gülsün... Ama sınıfın birincisi olsun.
– Varsın, kendinin fazladan harçlığı olduğu halde; kantinden simit alamayan çocuklarla alay etsin... Ama öğretmenlerinin gözdesi olsun.
– Varsın, başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine dönüp; “Ya siz nasılsınız?” diyemesin... Ama yabancı dili mükemmel olsun.
– Varsın, oyun arkadaşları olmasın... Ama sınavlarda “on” çeksin.

– Varsın;
– Taziye nedir, bilmesin,
– "Başın sağ olsun" ne demek, anlamasın,
– "Geçmiş olsun" kime denir, niçin denir, haberi olmasın,
– "Uğurlar olsun", ne anlama gelir farkında olmasın,
– Ama... Karneleri süper olsun.
– Evet… Varsın, tek dostu olmasın... Ama iyi gelir getiren bir mesleği olsun...

Üstün Dökmen )


-YAŞ/TARİH TESPİTİ:
KETEBE ve/||/<> ZAHRİYE ve/||/<> FİLİGRAN ve/||/<> MÜREKKEP

( Zahriye, XIII. yy.'a kadar bulunmaktadır. | Ser levha, XVI. yy.'dan sonra kullanılmaya başlanmıştır. | Eski yapıtlarda, cetvel yoktur. )


-YAŞAM:
MASAL ile/ve/||/<>/> ROMAN ile/ve/||/<>/> FIKRA

( Başlangıçta. İLE/VE/||/<>/> Yaşandıkça. İLE/VE/||/<>/> Anlattıkça. )


-YENGEÇYİYEN AYIBALIĞI ile LEOPAR AYIBALIĞI ile FİL AYIBALIĞI

( ARCTOCEPHALUS PUSILLUS )


-ZAMAN KAZANMAK ile FIRSAT ARAMAK/BEKLEMEK



-ZAMAN ile/ve/= FIRSAT



-ZİGON SEHPA ile FİSKOS SEHPA

( İçiçe geçmeli servis sehpası. İLE İki tekli koltuk arasında bulunan sehpa. )





-FÎ-SEBÎL-İLLÂH

( KARŞILIK BEKLEMEKSİZİN | ALLAH YOLUNDA )


-Fİ'E[Ar.] ile CEMÂ'AT[Ar.]



-Fİ'L[Ar.] ile FATR[Ar.]



-Fİ'L[Ar.] ile HALK[Ar.] ile TAĞYÎR[Ar.]



-Fİ'L[Ar.] ile İHTİRÂ'[Ar.]



-Fİ'L[Ar.] ile İNŞÂ'[Ar.]



-Fİ'LEN[Ar.] ile Fİ'LÎ[Ar. çoğ. Fİ'LİYYÂT]

( Hakikatte, gerçekten, işleyerek. İLE Fiille ilgili, gerçekten yapılan iş. )


-FÎ[Ar.] ile FÎ[Ar.]

( Fiat, baha, kıymet. İLE İçinde, -de. | Tarihin başına konulurdu.[fî 20 Teşrîn-i evvel: 20 Ekim'de] )


-FİAT değil FİYAT



-FİBER[İng.] değil/yerine/= LIF



-FİBER ile FİBERGLAS ile FİBERİN

( Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılmış mukavva ya da tahta. İLE Plastik maddelerden, özellikle poliyesterden parçaların yapımında kullanılan sağlamlaştırma maddesi. İLE Kan ve lenf serumunda bulunan, albüminli bir madde. )


-FIBONACCI ile/ve/||/<>/> TARTAN

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> Aşağıda ve sıkça gördüğünüz kumaş, dönem dönem moda olan, genelde battaniyelerde karşımıza çıkan, geleneksel "İskoç deseni"ni de anımsatıyor. Bu tarz desenlere, "tartan" adı veriliyor.

Geçtiğimiz yıllarda bu tartanlardaki çizgilerin kalınlığının 1,1,2,3,5,8,13,21... biçiminde devam eden Fibonacci sayılarına göre oluşturulduğu fark edildi.

İlk tasarımcıların neden bu biçimde döşeme yaptığıyla ilgili bir bilgimiz olmasa da böyle bir ilişki olduğunu görmek çok heyecan verici... )


-FIBONACCI ile/ve/||/<>/> TARTAN

( )


-FİBRİL[İng.] değil/yerine/= LIFÇİK



-FİBRİL değil/yerine/= İPLİKÇİK



-FİBRİLASYON/FİBRİLLATION[İng.] değil/yerine/= ÇIRPINTI



-FİBRİN değil/yerine/= PIHTI LIFİ



-FİBROMİYALJİ ile MİYOFASİYAL AĞRI

( )


-FİBULA ile KAVAL KEMİĞİ



-FIÇI ile/değil ÇAPÇAK

( ... İLE/DEĞİL Ağaçtan, oyularak yapılmış su tası. | Ağzı açık fıçı. )


-FIÇI ile FOTA[İt.]

( ... İLE İçinde şarap yapılan, bir çeşit fıçı. )


-FICTION vs. APPREHENSION



-FİDAN, SÜRGÜN ile/ve AĞAÇ

( ... Ağaç rakım sınırı 1800 m.dir. [Deniz seviyesinden 1800 m.nin üzerinde ağaç olmaz] )


-FİDAN, SÜRGÜN ile/ve AĞAÇ

( Sürgün, taze ve düzgün fidan. )


-FİDAN, SÜRGÜN ile/ve AĞAÇ

( Divan şiirinde sevgilinin boyu ve endamı, ince ve düzgün oluşu nedeniyle nihâle benzetilir. )


-FİDAN, SÜRGÜN ile/ve AĞAÇ

( [Sümerce] ... ile/ve GİŞ )


-FİDAN:
AÇIK KÖKLÜ ile TÜPLÜ

( )


-FİDAN ile ARIK

( Fidan dikilen yer. )


-FİDAN ile BETÎL[Ar.]

( ... İLE Ana ağaçtan ayrılıp başka kök salan fidan. )


-FİDAN ile BEYÂRE[Ar.]

( ... İLE Kısa, boysuz/bodur olarak yerde yetişen fidan, sebze, meyve. )


-FİDANBİTİ = YAPRAKBİTİ

( Yaprakbiti ailesinden olan böceklerin genel adı. )


-FİDANLIK ile AĞAÇ PARKI/ARBORETUM[Lat.]

( Ağaç yetiştirilen alan. İLE Çeşitli ağaçların, sergilenme, eğitim ya da bilimsel inceleme amacıyla yetiştirildikleri ya da korundukları geniş bahçe. )


-FİDANLIK ile/ve KERDE

( ... İLE Sebze fideliği. )


-FİDBEK[İng. < FEEDBACK] değil/yerine/= GERİBİLDİRİM



-FİDE ile FİLİZ

( Yastıklarda tohumdan yetiştirilip başka yerlere dikilmek üzere hazırlanan sebze ya da körpe çiçek. İLE Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak. )


-FİDYE[Ar.] değil/yerine/= KURTULMALIK



-FIFO/FIRST IN FIRST OUT[İng.] değil/yerine/= İLK GİREN, İLK ÇIKAR



-FİĞ ile BEZELYE

( Hayvanlara yedirilir. İLE Kişiler yer. )


-FİĞ ile BEZELYE

( Baklagillerden, hayvan yemi olarak yetiştirilen bir bitki. İLE ... )


-FİGAN[Fars.] değil/yerine/= ÇIĞLIK/HAYKIRIŞ; İNLEME



-FIGHT vs. ARGUE



-FİGÜR



-FİGÜR = FIGURE[İng., Fr.] = FIGURA[Lat., İsp.]



-FİGÜR ile FORM

( Şekil. İLE Biçim/Suret. )


-FİGÜR ile FORM

( Şekil. İLE Biçim/Sûret/Minvâl[Ar.]. )


-FİGÜRATİF[Fr..] değil/yerine/= BETİLİ

( İçinde insan, hayvan ve doğa öğeleri bulunan resim ya da heykel. )


-FİHRİST/KATALOG değil/yerine/= DİZİNLİK



-Fİİ CARİ değil/yerine/= GEÇER DEĞER



-FİİL EHLİYETİ/CAPACITY TO ACT[İng.] değil/yerine/= AYIRT ETME GÜCÜ/EDİM UZLUĞU



-FİİL-İ MÂZÎ ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ

( Geçmiş zaman. İLE/VE Şimdi, geniş ve gelecek zaman. )


-FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MÜSTEĞRAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MUTLAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ HAL (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ İSTİKBAL (MALUM) ile FİİL-İ TAACCÜB SÂNİ



-FİİL-İ TAACCÜB EVVEL



-FİİL/FAİL ile AMEL/ÂMİL



-FİİL ile/ve AMEL



-FİİL ile/ve DAVRANIŞ ile/ve EYLEM

( İş üretir. Durumu değiştirmektir. İLE/VE Psişik durumların dışavurumu. İLE/VE Bilinçli, amaçlı etkinlik. )


-FİİL değil/yerine/= EDİM



-FİİL ile ESMÂ

( Rubûbiyet. İLE Ulûhiyet. )


-FİİL ile EYLEM



-FİİL değil/yerine/= EYLEM/EDİM; YÜKLEM



-FİİL ve/> HAL

( Hal oluşturur. VE/> Anlam oluşturur. )


-FİİL ile/ve İNFİAL



-FİİLEN/BİLFİİL değil/yerine/= EYLEMLİ OLARAK/EDİMLİCE



-FİİLÎ/AKTÜEL değil/yerine/= EDİMSEL



-FİİLÎ değil/yerine/= EYLEMLİ/EDİMLİ



-FİİLİMSİ değil/yerine/= EYLEMSİ



-FİİLLERDE:
HUKUKULLAH ile/ve/||/<> HUKUK'UL-ABD ADDEDİLEN ile/ve/||/<> İKİSİ BİRDEN ile/ve/||/<> HUKUK'UL-ABD'İN GALİP BULUNDUĞU



-FİİLLERDE:
MEMNÛ ile/ve/||/<> TAVSİYEYE ŞÂYÂN / GAYR-I ŞÂYÂN ile/ve/||/<> MUBAH



-FİİLLERİN ile/ve/değil/yerine/<> YAKARIŞ



-FİJİ'DE:
VİTU LEVU ile/ve/<> VANAU LEVU

( Fiji takımadalarının en büyüğü.[160 km. uzunluğunda] İLE/VE/<> İkinci büyük adası.
[Halkın %90'ı bu iki büyük adaya yerleşmiş.] )


-FİJİ'DE:
VİTU LEVU ile/ve/<> VANAU LEVU

( Jim Carrey'nin oynadığı "The Truman Show" filminin çekim yapıldığı adalar.

[Brooke Shields'in oynadığı "Mavi Göl" filmi de, Fiji takımadalarında bulunan Kaplumbaga Adası[Turtle Island]'nda çekilmiştir.] )


-FIKH[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]



-FIKIH

( BİR ŞEYİ, BİR SÖZÜ NEDENLERİ VE DERİNLİKLERİYLE, ZEVKİNE VARARAK ANLAMAK | ŞERÎAT İLMİ )


-FIKIH ile TARİHÎ BİLGİ

( Olması/Olmaması Gereken İLE "Ne olmuş" olduğu )


-FIKIH ve/> TASAVVUF

( "Tasnif'ul Ulûum" kitabında Tasavvuf: "İmanın meyvesi ve İslâm'ın neticesi."/"Hüve semeretül iman ve neticetü'l-İslâm" )


-FIKIH ve/> TASAVVUF

( İman ve itikadı anlatan geniş ve derin ilim.[Bu ilmi anlatan kitaplara AKÂİD de denilir.] VE Gövde ile yapılacak ahkâm-ı islâmiye'yi bildiren ilim ve kitapları. VE Halk için, tahsili olmayanlar için yazılmış olan ve herkesin bilmesi, inanması ve yapması gereken kelâm, ahlâk ve fıkıh bilgilerini kısaca ve açıkça anlatan ilim ve kitapları. )


-FIKIH ile USUL-İ FIKIH

( -Fetva, -Mezhep, -Kanun, -Yargı İLE
* Deliller/Kaynaklar
- Naklî(-Kitap, -Sünnet)
- Aklî(-Kıyas, -İstihsan, -Mesalih-i Mürsele, -İstishab, -Örf, -Sedd-i Zerayi)
- Mülhak Olanlar
* Hükümler
* İstinbat(hüküm elde etmek üzerine uğraş)
* İctihad )


-FIKIHTA:
TEMİZLİK ve/||/<>/> MİRAS

( İlk konu/alan. VE/||/<>/> Son konu/alan. )


-FİKİR ...:
"TEATRİSİ" değil TEATİSİ



-FIKIR FIKIR (KAYNAMAK)(FOKURDAMAK/TOKURDAMAK)



-FİKİR/İDE/İDEA/MÜTALAA değil/yerine/= DÜŞÜNCE



-FİKİR değil/yerine/= DÜŞÜNCE



-FİKİR ile TEZÂHÜR



-FİKİR ile/ve/yerine VİCDAN



-FİKİR ile/ve ZİKİR

( Felsefe. İLE Tasavvuf. )


-FİKİR ve/> ZİKİR ve/> ŞÜKÜR



-FİKR-İ ÂNÎ ile SÜRAT-İ İNTİKAL

( Tefekkür. İLE İlham. [Gayret+Yetenek] )


-FİKR[Ar.] ile NAZAR[Ar.]



-FIKRA HÜKMÜ değil/yerine/= ÇİZEY YARGI



-FIKRA[Ar. çoğ. FIKARÂT] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]



-FIKRA/ESPRİ:
BELDEN AŞAĞI ile/değil/||/<>/= DİZ ÜSTÜ



-FIKRA değil/yerine/= BÖLÜMCE



-FIKRA değil/yerine/= ÇİZEY



-FIKRA değil/yerine/= GÜLDÜRMECE



-FİKRÎ değil/yerine/= DÜŞÜNSEL



-FİKRÎ değil/yerine/= DÜŞÜNSEL



-FÎKRÎ ile LAFZÎ(MANTIK/NUTK(Düşünme-Konuşma)'da)

( Lafzî nutk, insan gövdesinin bir örgeni olan dilden kaynaklanarak, gövdenin öteki bir örgeni olan kulağa ulaşan ses ve yazaçlardan(hecelerden) oluşur; dolayısıyla cisim ve duyularla ilgilidir. Bu yüzden kelâmın ne olduğu, nasıl oluştuğu, anlamı nasıl gösterdiği(delâlet) vb. konuların mantık çerçevesinde incelenmesine Dil Mantığı(İlmu'l-Mantıki'l-luğavî) adı verilir. İLE Fikrî nutk ise, insan zihninin(nefs) var olanların anlamını özleri itibariyle tasavvurundan başka bir şey olmayıp ruh ve akılla ilgilidir. Bu bağlamda zihnin varlıkların anlamlarını özleri itibariyle idrâki, ilham ve vahyin keyfiyeti gibi konuların mantık çerçevesinde ele alınıp incelenmesine de Felsefî Mantık (İlmu'l-Mantıki'l-felsefî) denilir. )


-FİKRİN SIHHATİ ile FİKRİN İSTİKAMETİ



-Fikrinle KONUŞ!!!



-FİKRİYAT değil/yerine/= DÜŞÜNLER/DÜŞÜNCELER



-FİKS[İng. < FIX] değil/yerine/= DURAĞAN/DEĞİŞMEZ, SABİT



-FİKS/FIXED[İng.] değil/yerine/= SABİT



-FİKSASYON/FIXATION[İng.] değil/yerine/= SABİTLEME | SAPLANMA



-FİKSATÖR/FIXER[İng.] değil/yerine/= SABİTLEYİCİ



-FİL DİŞİ ile FİLDİŞİ

( Filin dişi. ile Renk. )


-FÎL[Ar. çoğ. EFYÂL, FÜYÛL] ile Fİ'L[Ar. çoğ. EF'AL, FİÂL]

( En büyük kara memelisi olan hayvan. İLE İş, kâr, amel, zamanla ilgili olup anlamı sağlayan sözcük, eylem. )


-FİL ile KİNCER[Fars.]

( ... İLE Büyük fil. )


-FİL ile KİNCER[Fars.]

( EFYÂL/FÜYÛL[Ar. < FÎL]: Filler. [bilinen büyük hayvanlar] )


-FİL ile/<> SUİKASTÇI BÖCEK



-FILAGELLA değil/yerine/= KAMÇI



-FİLAMENT/FİLAMENT[İng.] değil/yerine/= İĞCİK



-FİLAMENT = HAYT = FILET



-FİLAMENT değil/yerine/= İPLİK, İP



-FİLAN FEŞMEKÂN



-FİLAN FISTIK



-FİLARMONİ[İng./Fr. PHILHARMONY/PHILHARMONIE < PHILOS: Sevgi/si.] ile/ve/||/<> SENFONİ[İng./Fr. SYMPHONY/SYMPHONIE < Yun. < SYMPHONIA(συμφωνία) | SYM-: Birlikte. ( > SEN-)]

( Güçlü müzik sevgisi. | Müzik konserleri derneği. İLE/VE/||/<> Orkestra için bestelenmiş, birkaç bölümden oluşan uzun müzik yapıtı. )


-FİLARMONİ/K değil/yerine/= EZGİSEVİ/EZGİSEVER



-FİLATELİ

( Pul bilimi. )


-FİLBAHAR/FİLBAHRİ

( Taşkırangillerden, ilkbaharda, beyaz ve güzel kokulu çiçekler açan, park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen ağaççık. [Lat. PHILADELPHUS] )


-FILDIR FILDIR (DÖNMEK | DOLAŞMAK)



-FILE vs. FOLDER



-FİLET

( Derinliği aynı olan su alanı, sığ su. )


-FİLIFORM[İng.] değil/yerine/= İPLİKSİ | ZAYIF



-FİLİGRAN'DA:
BULGAR ile/ve/||/<>/> AVRUPA

( 1282 - En eski filigran. )


-FİLİKA[İt. < FELUCA] ile BÜYÜK FİLİKA

( Cankurtaran sandalı. İLE ... )


-FİLİKA[İt. < FELUCA] ile ÇATANA[Çetene kasabasının adından]/İSTİMBOT[İng. < STEAMBOAT]

( Cankurtaran sandalı. İLE Filika büyüklüğünde, islimle işleyen deniz teknesi, küçük vapur. [Tuna kıyısındaki Çetene kentinden] )


-FİLİNTA[argo] ile FİLİNTA[Alm.]

( Güzel, yakışıklı. İLE Namlusu kısa, kurşun atan bir çeşit küçük tüfek. )


-FİLİZ[Ar. < Yun.] ile FİLİZZ[Ar. çoğ. FİLİZZÂT]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Eritilip temizlenmemiş olan altın, gümüş, bakır, demir gibi ham mâden, külçe. | Erimiş bakır. )


-FİLİZ[Yun.] ile FİLİZ[Ar.]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Ocaktan çıkarılan, işlenmemiş maden bileşiği. )


-FİLİZ ve/||/<> SIRIKLAMA

( ... VE/||/<> Fasulye, domates gibi bitkilerin tutunması, dallarının desteklenmesi için yanlarına sırık dikmek. | Aşırıp götürmek, çalmak. )


-FİLİZ ile TOMURCUK

( Tohumdan ya da tomurcuktan çıkan körpe ve küçük dal, sürgün, ışkın, eşkin, cımbar, çıvgın, şıvgın. İLE Bir bitkinin üzerinde bulunan ve ileride sap, çiçek ya da yaprak verecek olan filiz. | Çiçek açacak gonca. )


-FİLİZLEMEK ile FİLİZLENME ile FİLİZLENMEK ile TOMURMAK

( Bitkilerin, gereğinden çok olan filizlerini kırmak. İLE Yumruların üzerinde, ince uzun filizlerin belirmesi biçiminde görülen patates hastalığı. İLE Filiz vermek. | Gelişmeye, büyümeye başlamak. İLE Ağacı dibinden kesmek. | Ağaç ve asmalarda filiz vermek üzere gözler kabarmak, tomurcuklanmak. | Şişip kabarmak. )


-FİLKULAĞI

( Yılanyastığıgillerden, anayurdu tropikal Amerika olan, kökü yumrulu bir süs bitkisi. [Lat. CALADIUM] )


-FİLM:
SESSİZ ile/ve/||/<>/> SESLİ



-FİLM/FİLİM değil/yerine/= ÇEL, YARGAK,(ZAR GİBİ İNCE) | ÇELKİ (ÜZERİNE GÖRÜNTÜ ÇEKİLMİŞ ÇEL)



-FİLM/FOTOĞRAF:
SİYAH - BEYAZ ile/ve/||/<>/> RENKLİ



-FİLMDE:
80'LER ile 90'LAR ile 2000'LER ile 2010'LAR

( )


-FİLMDE:
BELGESEL ile/ve/||/<>/> KURGU



-FİLMDE:
HAREKET İMGELEMİ ile/ve/||/<> ZAMAN İMGELEMİ



-FİLMİ/KİTABI:
İZLEMEK/OKUMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< DENEYİMLEMEK



-FİLOLOJİ değil/yerine/= ÖRÜBİLİM



-FİLOLOJİK değil/yerine/= DİLBİLİMSEL



-FİLOZOF BİLİM İNSANI ile TEKNİK BİLİM İNSANI



-FİLOZOF CEMAL HATİPOĞLU ile/ve/||/<> HİLMİ BEY

( İbn Arabî'ci. İLE/VE/||/<> İmam Rabbânî'ci.[Marmara Kıraathanesi] )


-FİLOZOF:
ANLAŞABİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZLAŞABİLEN



-FİLOZOF('UN) ile/>< FELSEFE('NİN)

( [başlangıcı] Olur. İLE/>< Olmaz. )


-FİLOZOF ile BİLGE



-FİLOZOF ile/ve/||/<>/> DERVİŞ

( Bildikçe, ölür. İLE/VE/||/<>/> Öldükçe, bilir. )


-FİLOZOF ile/ve/||/<> DÜŞÜNÜR ile/ve/||/<> AYDIN ile/ve/||/<> YAZAR



-FİLOZOF ile/ve/= KELDANÎ



-FİLOZOF ile/ve/||/<> SANATÇI

( Soyutlayan. İLE/VE/||/<> Soyutlanan. )


-FİLOZOF ile/ve/değil/yerine SORU ERBABI



-FİLOZOF ve SORU/SORUN

( Filozof/lar doğrudan sorunla/rla uğraş(and)ırlar. )


-FİLOZOF ile SÛFÎ

( Yaptığına bakılmaz, söylediğine bakılır. İLE Söylediğine bakılmaz, yaptığına bakılır. )


-Filozofça KONUŞ!!!



-Filozofla KONUŞ!!!



-FİLOZOFLAR ile/ve PEYGAMBERLER ile/ve SANATÇILAR

( Aklını, sana gösterir/gösterenler. İLE/VE Seni, sana gösterir/gösterenler. İLE/VE Zevkini, sana gösterir/gösterenler. )


-FİLOZOFLAR ile/ve PEYGAMBERLER ile/ve SANATÇILAR

( Evrenseller. İLE/VE Kendin. İLE/VE ... )


-FİLOZOFLAR ile/ve PEYGAMBERLER ile/ve SANATÇILAR

( Tenzihin temsilcisi. İLE/VE Teşbihin temsilcisi. İLE/VE ... )


-FİLOZOFLAR ile/ve PEYGAMBERLER ile/ve SANATÇILAR

( Hareket ederler. İLE/VE Hicret ederler. İLE/VE ... )


-filt.[Lat. < FILTRA] değil/yerine/= SÜZÜNÜZ



-FİLTRASYON/FİLTRATION[İng.] değil/yerine/= SÜZME | SÜZÜLME



-FİLTRAT/FİLTRATE[İng.] değil/yerine/= SÜZÜNTÜ



-FİLTRE[Fr. < Lat.] değil/yerine/= ELEK/SÜZGEÇ/SÜZEK



-FİLTRE/FİLTER[İng.] değil/yerine/= SÜZGEÇ



-FİLTRE ile/ve/değil EŞİK



-FİLVÂKİ/VÂKIA değil/yerine/= GERÇİ/GERÇEKTEN



-FİLYASYON/FİLIATION[İng.] değil/yerine/= ALAN INCELEMESİ



-FİMBRİYA/FİMBRIA[İng.] değil/yerine/= SAÇAK



-FİNAL[İng.] değil/yerine/= SON/LAMA, BİTİM



-FİNANSMAN/FİNANSÖR değil/yerine/= PARA DESTEĞİ/DESTEKÇİSİ



-FİNCAN ile/değil ÇAMÇAK



-FİNCAN ile/değil ÇAMÇAK



-FİNCAN ile PİYALE

( ... İLE Kulpsuz, büyük fincan. )


-FİNCANCILAR YOKUŞU



-FINDIK ile KURU DUT/KURU ÜZÜM(CURRANT/RAISIN)

( Karıştırmamak değil, karıştırıp afiyetle yemek gerekiyor. )


-FINDIK ile MAKADEMYA FINDIĞI



-FINDIK ile PALAZ



-FINDIKBİTİ ile FINDIKKURDU

( Kınkanatlılardan, fındıkkurdu denilen, kurtçukları dolayısıyla fındık ürünün en büyük düşmanı olan uzun gagalı böcek. İLE Fındıkbitinin, fındık içinde gelişerek, onun dökülmesine, değerini yitirmesine neden olan kurtçuk. )


-FINDING SOLUTION vs. FIX THE SOLUTION



-FİNİŞ[İng. < FİNİSH] değil/yerine/= BİTİŞ, VARIŞ



-FIR FIR (DÖNMEK)



-FIR FIR ile FIRFIR

( Fırıl fırıl. İLE Giysi, perde gibi nesnelerin kenarına dikilen, kırmalı ya da büzgülü süs, farba, farbala. )


-FİRÂK <>/> VİSÂL
ve/||/<>
BELÂ <>/> ÂHİR
ve/||/<>
CEFÂ <>/> VEFÂ
ve/||/<>
GAM <>/> PÂYÂN



-FIRAK[< FIRKA] ile FİRKAT[Ar.] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]



-FIRÂK[Ar. < FIRKA] ile FİRÂK[Ar.]

( Tümenler, alaylar, bölükler. | Partiler. | Cennetler, takımlar, kalabalıklar, ehl-i sünnet ve cemaatten ayrılan mezhepler. İLE Ayrılık, ayrılma. | Hüzün, keder, sıkıntı. )


-FİRAR (ETMEK) değil/yerine/= KAÇIŞ / KAÇMAK



-FİRARİ[Ar.] değil/yerine/= KAÇAK



-FİRÂŞ[çoğ. FÜRÜŞ] ile/ve/değil MENÂM[< NEVM]

( Döşek, yatak, yaygı, şilte. | Hasır, halı. İLE/VE/DEĞİL Uyunacak yer, yatak odası. | Uyku. | Düş, rüya. )


-FİRAVUN FARESİ ile/<>/< FOSSA

( Fossanın ataları, firavun faresidir. )


-FİRAVUN FARESİ ile/<>/< FOSSA

( ... İLE/<>/< Madagaskar'daki yerli halkın adını bile söylemek istemediği kadar kötü bir avcıdır. "Çocukları kaçıran bir şeytan" olduğunu söylerler ama elbette bu doğru değildir. Bu hayvan, sadece adadaki en tehlikeli etobur, memeli yırtıcıdır.

Kedilerle pek çok benzer yanları bulunur ancak hepsi bölgeye özgü olan Madagaskar etçilleri ailesine aittir. Adadaki baskın avcılardır. Adada, etobur memeliler bulunmamaktadır. Ayrıca, lemurların [insandan sonra :(] temel avcısıdır. Büyük boyları [bir ev kedisinden iki kata kadar daha büyük], adadaki devlikleri ile ilgili bilinen bir olgu durumuna gelmiştir. Bu, çevresinde doğal avcıları ya da rakipleri olmayan yalıtılmış türlerin başına gelen evrimsel bir tepkidir.

Eril fossalar, dişilerden biraz daha büyüktür ve yaklaşık 78 cm. boya ulaşabilirler. Dişi fossalarsa 71 cm. gibi bir boya erişebilirler. Kuyrukları neredeyse bir metre uzunluğunda olabilir ve eriller, yaklaşık 8.5 kg., dişilerse yaklaşık 5.5 kg. gelebilmektedir. İki cinsiyet de kırmızımsı, sarımsı kahverengi ya da kahverengi olabilen kısa tüylere sahiptir. Başları, uzun, kaslıdır ve gövdelerinin geri kalanına göre daha küçüktür. Bu özellik, onların kuyruksürenlerle, yakın akrabalıklarının olduğu izlenimini vermektedir. Ayrıca büyük yuvarlak kulakları, siyah burunları, geceleri görmelerini sağlayan kahverengi gözleri ve yüzlerinin her yerinde bıyıkları bulunur.

Fossa'nın en sıradışı özelliklerinden biri de, dış cinsel organlarıdır. Erillerin arka bacaklarının arasında penisleri vardır. Öte yandan, dişiler yaklaşık 1-2 yaşından itibaren "geçici erkekleşme" olarak adlandırılan bir özellik gösterirler. Bu evre, onların klitorislerinin büyüyüp penisimsi bir yapıya dönüşmesi dönemini kapsar. Kedilerinki gibi geriye doğru çekilen pençeleri vardır. Pençeleri içeri çekildiğinde ortaya çıkan yumuşak patileri kayalara ve dallara sıkıca tutunmalarına olanak sağlar. Patileri üzerinden yürüyüşe çıkarlar ve avlarını yakalamak için ağaçtan ağaca atlayabilirler.

Fossalar, çoğunlukla geceleri avlanan hayvanlardır ve ağaçlarla dolu gür bitki örtüsü arasında çok fazla alanın olduğu kuru ormanlarda saklanmayı severler. Üstlerine atlayarak lemurları avlarlar ve ayrıca uçan kuşları yakalarlar. Bazen amfibileri, böcekleri, sürüngenleri ve hatta küçük memelileri de yerler. Bunlar, yalnız ve çok bölgeci hayvanlardır. Fossalar, bölgelerini ter bezlerinden çıkan salgılarla işaretler. Bu, iki cinsiyette de geçerlidir.

Doğum yaptıkları yavruların sayısı değişebilir. Bebekler kürk ya da dişleri olmadan doğar ve bir yaşına kadar tamamen annelerine bağımlılardır. Genç bir fossa, genellikle gri ya da beyaz renktedir, üç yaşında cinsel olgunluğa ulaşırlar, artık bu yaştan itibaren üremeye başlayabilirler.

Davranışları ve görünümleri nedeniyle, Madagaskar'da yaşayanlar, fossayı "şeytan" olarak adlandırıyorlar. Bu hayvanla ilgili çok sayıda efsane vardır ve en popülerlerinden biri de geceleri bebek kaçırdıkları üzerinedir.

Bu, çoğu kişinin gördükleri an onları avlamalarına ya da öldürmelerine neden olmuş ve yerel yönetim onları korumaya çalışmak için adım atmak zorunda kalmıştır. Avlanma ve yaşam alanlarının tahrip edilmesi, azalan nüfuslarının ana nedenlerinden biridir. Araştırmacılar, vahşi doğada sadece 2.500 fossa kaldığını tahmin ediyor. Unvanları gerçek davranışlarıyla gerçekten aynı çizgide değildir. Fossalar, nispeten uysal hayvanlardır ve hatta bazı kişiler, onları evcil hayvan olarak beslemektedir. Sahiplerine karşı çok şefkatli olabilirler ve esaret altında yirmi yıla kadar yaşayabilirler. )


-FİRDEVS

( CENNETLERİN ÂLÂSI, MAKSÛRE-İ RAHMÂN )


-FİRE değil/yerine/= EKSİNTİ



-FIRIL FIRIL (DÖNMEK)



-FIRIN ile/değil ETÜV[Fr.]

( ... İLE/DEĞİL Yiyecekleri, nesneleri, yüksek ısıyla sterilize ve dezenfekte etmekte kullanılan, kapalı aygıt. | Çeşitli eşyayı kurutmakta ya da temizlemekte kullanılan aygıt. | Mikropların üretilmesinde uygun sıcaklığı sağlayan kapalı aygıt. )


-FIRIN ile HAMLAMA

( ... İLE Hamlama eylemi. | Çini toprağından yapılmış nesnelerin ilk pişirilişi. | Bu pişirmenin yapıldığı fırın bölümü. )


-FIRINCI değil EKMEKÇİ



-FIRKA-İ NÂCİYE ve/<> NECÂT



-FIRLAMAK ile YEKİNMEK

( ... İLE Davranmak, olduğu yerden fırlamak, ayağa kalkmak. )


-FIRLATMAQ[Azr.] = DÖNDÜRMEK[Tr.]



-FIRSÂD[Ar., Fars.] ile FIRSAT/FURSAT[Ar. çoğ. FIRAK] ile FISÂD/FASD[Ar.]

( Karadut. İLE Uygun zaman, elverişli durum, yararlanma sırası, elden kaçırılmayacak yararlı zaman, hal ve ilişki. | Nöbet. İLE Kan alma, damardan kan çıkarma. )


-FIRSAT VERMEK:
KENDİNE ve/||/<>/> ÖTEKİLERE ve/||/<>/> YAŞAMA ve/||/<>/> GELECEĞE



-FIRSAT ile/ve/||/<> BAHANE



-FIRSAT ile/ve/<> CESÂRET



-FIRSAT ile/ve ORTAM



-FIRSAT ile/ve ŞANS



-FIRSAT ile/ve VESİLE



-FIRSATÇI/ÇIKARCI ile/değil KÂMİL



-FIRSATÇILIK ile/değil/yerine YARARCILIK



-FIRT FIRT (KAÇMAK)



-FIRTINA DERE ve İKİZDERE

( Sal Yaylası - Çamlıhemşin - Rize )


-FIRTINA DERE ve İKİZDERE

( Rafting yapılabilir. VE ... )


-FIRTINA DERE ve İKİZDERE

( 6 km.lik güzergâh [herkese yönelik] VE 12 km.lik güzergâh [uzmanlara yönelik] )


-FIRTINA[İt. < FORTUNALE] ile AYANDON[Yun.]

( Rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr. | Bu rüzgârın denizde ya da kum çöllerinde yarattığı dalgalanma. | Güç atlatılan kötü durum. | Karşıt düşünce ya da durumların yarattığı karışıklık, sıkıntı. İLE 28 Ocak'ta başlayan bir fırtına. )


-FIRTINA[İt. < FORTUNALE] ile KASIRGA

( Rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr. | Bu rüzgârın denizde ya da kum çöllerinde yarattığı dalgalanma. | Güç atlatılan kötü durum. | Karşıt düşünce ya da durumların yarattığı karışıklık, sıkıntı. İLE Rüzgâr çizelgesinde hızı 64 ya da daha fazla deniz mili olan ve kuvveti 12 ile gösterilen rüzgâr. | Duyguların patlak verişi, büyük heyecan, coşku. )


-FIRTINA ile FİLİZKIRAN

( ... İLE Mayıs ayında, ağaçların filizlendiği mevsimde çıkan bir fırtına. )


-FIRTINA ile KIRLANGIÇ FIRTINASI

( ... İLE Nisan ayının ilk günlerinde görülen fırtına. )


-FIRTINA ile LEYLEK FIRTINASI



-FIRTINA ile/ve/<> MİKRO PATLAMA

( ... İLE/VE/<> Yoğunluk ve atmosferdeki sıcaklık farkının çok farklı değerler ile artması ya da azalması [kilometre başına 9,8 °C'lik değişimler] ile açığa çıkan büyük basınçlarla yeryüzüne püskürtmesi şeklinde oluşmaktadır. [Burada oluşan yüksek sıcaklık değişimleri rastgele büyük hava sütunları oluşturmakta ve sıcaklık farkının artması ile hız kazanmaktadır.] )


-FIRTINA ile/ve/<> MİKRO PATLAMA

( ... İLE/VE/<> )


-FIRTINA ile TURNAGEÇİDİ

( ... İLE Baharda esen bir fırtına. )


-FIRTINA ile URAĞAN[Karayip dili]

( ... İLE Beraberinde yağmur getirmeyen, güçlü fırtına. )


-FIRTINADAN ÖNCE ...:
DUVAR ile/değil/yerine/>< DEĞİRMEN
(İNŞÂ ETMEK)



-FİRÛZE[Ar.]/PİRÛZE[Fars.]

( Nişabur'da çıkarılan açık mavi renkli bir mücevher. )


-FIŞ FIŞ



-FIS FIS (KONUŞMAK)



-FIS FIS ile FISFIS

( Gizli ve yavaş konuşulurken çıkan seleni anlatır. İLE Koku, ilaç vb. sıvıları püskürtmek için kullanılan araç. )


-FİŞFİKLEMEK ile KIŞKIRTMAK



-FISH/FLUORESCEİN İN SITU HYBRİDIZATION[İng.] değil/yerine/= FLORESAN İN SITU HİBRİDİZASYON, FLORESANLA YERİNDE MELEZLEME



-FISIL FISIL (FISILDAMAK)



-FISILTI ile KONUŞMA ile TRAFİK ile AĞRI DUYUSU

( 1 - 40 dB İLE 40 - 80 dB İLE 80 - 120 dB İLE 120 dB üstü )


-FISILTI ile KONUŞMA ile TRAFİK ile AĞRI DUYUSU

( MUHÂCEZE: Fısıldamak. )


-FISILTI ile KONUŞMA ile TRAFİK ile AĞRI DUYUSU:
1 - 40 dB İLE 40 - 80 dB İLE 80 - 120 dB İLE 120 dB üstü.



-FIŞIR FIŞIR

( Naylon gibi çeşitli maddelerle çıkartılan seslerde. )


-FISIR FISIR (FISILDAMAK)



-FISK

( HAK YOLUNDAN YA DA HAK YOLDAN ÇIKMA, ALLAH'A KARŞI İSYAN ETME | SEFÂHATE DALMA | HÂİNLİK | DİNSİZLİK, AHLÂKSIZLIK )


-FISK[Ar.] ile FUCÛR[Ar.]



-FISK[Ar.] ile HURÛC[Ar.]



-FIŞKI ile/ve MAYIS/TEZEK ile/ve KESEK

( Taze gübre. İLE/VE Taze sığır gübresi. | Yakıt olarak kullanılan kurutulmuş sığır dışkısı. İLE/VE Sıkışmış, kuru toprak parçası. )


-FIŞKIR(T)MA/ATTIRMA ile/ve/değil PÜSKÜR(T)ME



-FİSKİYE değil FISKIYE



-FİŞLENME ile/değil/yerine/||/<>/< İŞLENME



-FİSSÜR/FİSSURE[İng.] değil/yerine/= ÇATLAK | AYRIK



-FİSSÜR ile/ve/||/<> FİSTÜL



-FISTIK:
ANTEP ile/||/<> SİİRT ile/||/<> İRAN



-FISTIK/PİSTE[Fars.] ile/ve/< YERFISTIĞI/ARAŞİT[Fr.(< Yun.)]



-FISTIK ile KÜRKAS

( ... İLE Hintfıstığı. )


-FISTIKÎ MAKAM(LA YÜRÜMEK)



-FISTÜL/FISTULA[İng.] değil/yerine/= AKARCA | OLAĞAN DIŞI KANAL



-FİSYON ile FÜZYON

( Atomun ikiye bölünmesiyle ortaya çıkar. İLE İki atomun çeşitli etkileşimler sayesinde birleşmesi ve ortaya daha ağır bir atomun çıkması.
[Nükleer süreçlerden olan fisyon ve füzyon, atomların kullanılmasıyla enerji oluşturulmasıdır.] )


-FİSYON ile FÜZYON

( Fisyon enerjisi, buhar çevrimi aracılığıyla elektrik üretiminde kullanılabilmektedir. İLE Füzyon, manyetik ve araçsal olmak üzere iki farklı sınırlama bulunmaktadır. [Manyetik sınırlamada plazmayı kontrol altında tutmak için manyetik alanlardan yardım alınır. Aletsel sınırlamadaysa yakıt elemanlarını en üst koşullarda sıkıştırmak için lazer ve iyot demetlerinden yararlanılır.] )


-FİSYON ile FÜZYON

( "Çekirdek parçalanması" olarak kabul edilebilir.[Fisyonun en belirgin özelliği, ağır çekirdeklerinin bölünmesi ve bu bölünmeyle enerjinin açığa çıkmasıdır. Bu süreçte bölünen ağır çekirdekler, genellikle Uranyum-235 ve Plutonyum-239 olmaktadır.] İLE "Çekirdek birleşmesi” olarak tanımlanabilir. )


-FİT[Azr.] = ISLIK, DÜDÜK[Tr.]



-FİT[İng.] değil/yerine/= ATAK, NÖBET | UYMA



-FITIK/DEBE/KAVLIÇ[yerel]/ÜDRE[Ar.]/HERNIE[Fars.] değil/yerine/= KASIK YARIĞI/ÇATLAĞI



-FİTİL FİTİL (BURNUNDAN GETİRMEK)

( Hesabını ödetmek, öcünü almak. )


-FİTİL ile ŞAMA[Ar. ŞEMA]

( ... İLE Bal mumuna ya da parafine batırılmış fitil. )


-FITNAT[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]



-FITNAT[Ar.] ile FITRAT[Ar.]

( Zihnin her şeyi çabuk anlayışı, zihin açıklığı, zeyreklik. İLE Yaratılış, doğa/tabiat, mizaç, huy. )


-FITNAT[Ar.] ile HİZK[Ar.] ile KEYS[Ar.]



-FITNAT[Ar.] ile NEFÂZ[Ar.]



-FITNAT[Ar.] ile ZEKÂ[Ar.]



-FİTNE[Ar. çoğ. FİTEN] ile FİTEN[Ar. < FİTNE]

( Belâ, mihnet, sıkıntı. | Ayartma, azdırma. | Fesat, arabozma, karışıklık, ihtilâl. | Dinsizlik, canilik. | Cezâ. | Delilik. | Güzel yüz, güzel göz, güzel kadın. | Ara bozan, karıştırıcı. İLE Fitneler, ayartmalar, azdırmalar, ara bozmalar. )


-FİTNE[Ar. çoğ. FİTEN] ile FİTEN[Ar. < FİTNE]

( Türkiye'yi Kasıp Kavuran Fitne - Burhanettin Can )


-FİTNE[Ar.] ile İHTİBÂR[Ar.]



-FİTNE[Ar.] değil/yerine/= KARGAŞA



-FİTNE ile/ve CEHALET



-FİTNE ve KİBİR



-FİTNE ile/ve TEŞVİŞ



-FİTOTERAPİ/PHYTOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= BİTKİSEL SAĞALTIM



-FITRAT

( VAROLUŞ ÖZELLİKLERİ )


-FITRAT ile DOĞA



-FITRAT ve/= EŞİK



-FITRAT ile/ve/>< FİTRET/FETRET



-FITRAT ve HANİF

( Donanım. Varlık. VE Birliğe getirmek. )


-FITRAT ve HANİF

( Aslî olan, kişinin fıtratında varolandır. )


-FITRAT ve/<> İLKELİLİK



-FİTRE ile/ve/||/<> FİDYE



-FİTRE ile/ve SADAKA

( Ramazan ayı boyunca. [Bayram namazına kadar] İLE/VE Ramazan ayı dışında. )


-FİTRE ile/ve SADAKA

( ... İLE/VE Tüm nesne/bitki/hayvan ve hizmetler. )


-FITRÎ değil/yerine/= DOĞUŞTAN



-FITRİYAT ile EVVELİYAT



-FITRİYE/NATİVİZM değil/yerine/= DOĞUŞTANCILIK



-FIXED vs. RELATION



-FİYASKO[İt. FIASCO < Cerm.] ile/ve SKANDAL[Fr. < SCANDALE]

( Bir girişimde, gülünç ve başarısız sonuç. İLE/VE Ayıp sayılacak bir durumun çıkaracağı gürültü. | Büyük yankı uyandıran, utanç verici ya da küçük düşürücü olay. )


-FİYASKO[İt. FIASCO < Cerm.] ile/ve SKANDAL[Fr. < SCANDALE]

( Böyle kuşun, böyle kuyruğu olur. )


-FİYAT/I ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞER/İ

( Nesnelere verilen. İLE/VE İnsana/kişiye verilen. )


-FİYAT/I ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞER/İ

( [... olmayana]
"Çöp" denilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< "Çıkarken kapıyı kapat" denilir. )


-FİYAT/I ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞER/İ

( Her şeyin olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bazı şeylerin ve kişilerin olur. )


-FİYAT değil/yerine/= EDER



-FİYAT ile/ve ÖNEM



-FİYAT ile/ve ÜCRET

( Bir malın ya da ürünün, para olarak karşılığı. İLE/VE Emek ya da hizmet karşılığı ödenen para. )


-FİYAT ile ÜCRET

( ... İLE Emeğin satış bedelidir. İşgücünün gelir dağılımındaki payıdır. )


-FİZİBİLİTE değil/yerine/= UYGULANIRLIK



-FİZİBİLİTE değil/yerine/= YAPILABİLİRLİK/UYGULANABİLİRLİK



-FİZİK - > ANLAM <- METAFİZİK

( PHYSICS -> MEANING <- METAPHYSICS )


-FİZİK ANTROPOLOJİ ile/ve SOSYAL ANTROPOLOJİ ile/ve PALEO ANTROPOLOJİ

( Fizik antropoloji, biyoloji ve tarihin; sosyal antropoloji ise tarih ve sosyolojinin kesiştiği/buluştuğu alan. )


-FİZİK İLKELERİ ile/ve/||/<>/> MACH İLKELERİ

( ... İLE/VE/||/<>
Mach 0. Evren, uzaktaki galaksilerin ortalama hareketiyle temsil edildiği üzere, yerel eylemsiz çerçevelere göre dönmez.
Mach 1. Newton’ın kütleçekim sabiti, G, dinamik bir alandır.
Mach 2. Boş bir uzayda bulunan cismin eylemsizliği yoktur.
Mach 3. Yerel eylemsizlik çerçeveleri kozmik hareketten öyle etkilenmiştir ki evrendeki maddenin ortalama hareketi yerel eylemsiz çerçevelerine göre dönmez biçimde görülür.
Mach 4. Evren uzaysal olarak kapalıdır.
Mach 5. Evrenin toplam açısal momentumu, momentumu ve enerjisi sıfırdır.
Mach 6. Maddenin eylemsizliğini evrendeki madde dağılımı belirler.
Mach 7. Evrendeki tüm maddeyi alırsanız, uzay da kalmaz.
Mach 8. Bu sayı bir mertebesinde kesin bir sayıdır. Burada evrenin ortalama yoğunluğu, Newton'un kütleçekim sabiti ve Hubble zamanıdır.
Mach 9. Mutlak hiçbir yapı yoktur.
Mach 10. Sistemin geneline yapılan ötelemeler ve döndürmeler gözlemlenemezdir. )


-FİZİK MUAYENE/PHYSICAL EXAMINATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK BAKI



-FİZİK ve/<> KİMYA ile/ve/değil/<> ORGANİK

( Etkileş(tir)ir. VE/<> Dönüştürür. İLE/VE/DEĞİL/<> Örgütlenir. )


-FİZİK YASALARI:
BİRİNCİ DERECE ile/ve/||/<>/> İKİNCİ DERECE

( "İleri-geri gitmenin" yanıtı yoktur. )


-FİZİK YASALARI bakışımsal[simetrik]/||/= ZAMAN



-FİZİK ile/ve/||/<> ASTRO FİZİK



-FİZİK ve/||/<>/>/< DENEYİM



-FİZİK ve/||/<>/>/< DÜŞÜNCE ve/||/<>/>/< FİZİK



-FİZİK ile/ve/||/<>/> FİZİĞİN MATEMATİKSELLEŞTİRİLMESİ



-FİZİK ile/ve/||/<> KİMYA

( Katının/sertin bilgisi/bilimi. İLE/VE/||/<> Sıvı, gaz ve yumuşağın bilgisi/bilimi. )


-FİZİK ile/ve/||/<>/> KİMYA ile/ve/||/<>/> DİRİMBİLİM

( [nesne ...] Kımıldamıyorsa. İLE/VE/||/<>/> Kokuyorsa. İLE/VE/||/<>/> Kımıldıyorsa. )


-FİZİK ile KUVANTUM FİZİĞİ ile TERMO DİNAMİK



-FİZİK ile/ve MEKANİK



-FİZİK ile/ve/||/<>/> METAFİZİK

( Cisim. İLE Cisimsellik. )


-FİZİK ile/ve/||/<>/> METAFİZİK

( Madde İLE/VE/||/<>/> Varlık. )


-FİZİK ile/ve/||/<>/> METAFİZİK

( Madde ve Varlık arasındaki durum/ilişki Mevcud. )


-FİZİK ile/ve/||/<>/> METAFİZİK

( Sadece "ilk neden" alanının incelenmesi, ilâhiyat/teoloji. )


-FİZİK ile/ve/||/<>/> METAFİZİK

( [ilk neden] | < 0 ile/ve/||/<>/> 0 > | [ilk neden] )


-FİZİK ile/ve/||/<>/> METAFİZİK

( Işıktan yavaş olan. İLE/VE/||/<>/> Işıktan hızlı olan. )


-FİZİK ile/ve/||/<>/> METAFİZİK

( )


-FİZİK ile METAFİZİK/MATEMATİKSEL FİZİK

( )


-FİZİK ile/ve MÜZİK



-FİZİK ve/||/<> ÖNCELİKLİLER

( Açısal hız: Bir nesnenin bir eksen etrafında dönme oranı.

Açısal ivme: Bir nesnenin açısal hızının birim zamanda değişme oranı.

Açısal momentum: Bir nesnenin bir eksen etrafında dönmesinden kaynaklanan momentum.

Ağırlık: Bir nesnenin yerçekimi gücüyle çekilmesi sonucu oluşan güç.

Basınç: Bir yüzeye dik olarak uygulanan gücün birim alana düşen ölçüsü.

Basit makine: İş yapmayı kolaylaştıran ya da değiştiren yalın bir aygıt.[kaldıraç, makara, eğik düzlem, vida, kama ve çark dişli]

Çalışma: Bir gücün, bir nesne üzerinde yaptığı yer değiştirme ölçüsü.

Çekim gücü: İki nesne arasındaki kütlelerine orantılı olarak çekici güç.

Dalga: Bir ortamda enerjinin ya da bozulmanın yayılması.[ses dalgaları, ışık dalgaları, su dalgaları ve sismik dalgalar]

Dalga boyu: Bir dalga biçimindeki iki ardışık tepe ya da çukur arasındaki uzaklık.

Devinim denklemleri: Değişmeyen ivmeli hareketleri tanımlayan matematiksel denklemler. [x = x0 + v0t + (1/2)at2 veya v = v0 + at gibi denklemler hareket denklemleridir]

Dönme hareketi: Bir nesnenin, bir eksen etrafında dönmesi.

Durağanlık(atâlet): Bir nesnenin hareket durumunu koruma eğilimi.

Durağanlık momenti: Bir nesnenin durağanlığının(atâletinin) dönme hareketine karşı gösterdiği direnç oranı.

Elektrik akımı: Bir iletken içinde elektronların bir yönde akışı.

Elektrik olanağı: Bir elektrik yükünün, bir noktadaki elektrik alanından kaynaklanan olağan enerjisi.

Elektrik yükü: Bir nesnenin elektrik güçlerine maruz kalma özelliği.[artı ya da eksi olabilir]

Elektromanyetik dalga: Elektrik ve manyetik alanların birlikte yayılan dalga biçimi.[Işık, radyo dalgaları, mikrodalgalar, kızılötesi, morötesi, X ışınları ve gama ışınları vb.]

Elektromanyetik indüksiyon: Bir iletkenin devinimi ya da manyetik alanın değişimi sonucu oluşan elektrik akımı ya da gerilimi.

Elektromanyetizma: Elektrik ve manyetizma arasındaki ilişkiyi inceleyen fizik dalı.

Elektron: Atomun çekirdeğinin etrafında dönen negatif yüklü temel parçacık.

Enerji: Bir nesnenin ya da düzenin iş yapabilme olanağı.

Eylemsizlik gücü: Devinimli bir gönderim çerçevesinden bakıldığında ortaya çıkan sanal güç. [dönen bir platformda duran bir kişiye etki eden merkezkaç gücü ya da fren yapan bir araçta öne doğru fırlayan bir yolcuya etki eden durağanlık[atâlet] gücü]

Foton: Işığın ya da elektromanyetik radyasyonun en küçük enerji paketi.[Işığın hem dalga hem de parçacık özelliği gösterdiğini kanıtlayan kuantum mekaniğinin temel kavramlarından biridir]

Frekans: Bir dalga ya da titreşimin birim zamanda tekrarlanma sayısı.

Frenleme ışınımı: Hızlı devinen yüklü bir parçacığın yönünü değiştirdiğinde yaydığı elektromanyetik radyasyon. [X ışınları üretmek için kullanılır]

Genlik: Bir dalga ya da titreşimin en yüksek seviyedeki sapma oranı.

Gerilme gücü: Bir nesneye uygulanan gücün, nesneyi uzatmaya çalışması. [bir yayın iki ucuna uygulanan güçler, gerilme gücüdür]

Girişim: İki ya da daha fazla dalganın üst üste binmesi sonucu oluşan yeni dalga biçimi.

Güç: Birim zamanda yapılan iş ya da tüketilen enerji oranı.

Hız: Bir nesnenin konumunun birim zamanda değişme oranı.

İvme: Bir nesnenin hızının birim zamanda değişme oranı.

Kırılma: Bir dalganın, bir ortamdan ötekine girerken hızının ve yönünün değişmesi. [ışığın camdan geçerken kırılması ya da sesin sudan havaya geçerken kırılması]

Kinetik enerji: Bir nesnenin deviniminden kaynaklanan enerji.

Momentum: Bir nesnenin kütlesiyle hızının çarpımı.

Potansiyel enerji: Bir nesnenin konumundan ya da durumundan kaynaklanan enerji.

Tork: Bir gücün, bir eksen etrafında döndürme etkisi.

Uyumlu titreşim: Döngüsel ve sinüzoidal olan titreşim. [salınan bir sarkaç ya da yaylı düzen, uyumlu titreşim yapar]

Yansıma: Bir dalganın, bir yüzeyden geri sekip aynı ortama girmesi. [ışığın aynadan yansıması ya da sesin duvardan yansıması]

Yerçekimi olanağı: Bir nesnenin yerçekimi alanından kaynaklanan olağan enerjisi. )


-FİZİKÖTESİ = MABAD-ET-TABİİYE = METAPHYSICS[İng.] = MÉTAPHYSIQUE[Fr.] = METAPHYSIK[Alm.] = META TA PHYSIKA[Yun.]



-FİZİKÖTESİ ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİMLER ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİM ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİM

( Felsefede. İLE/VE/||/<> Felsefede. İLE/VE/||/<> Teknolojide. İLE/VE/||/<> Bilimde. )


-FİZİKSEL CİSİM ile MATEMATİKSEL CİSİM



-FİZİKSEL İŞ YAPMAK ile HİZMET ETMEK



-FİZİKSEL NİCELİK İKİLİĞİ ile KİMYASAL NİCELİK İKİLİĞİ



-FİZİKTE:
1+2+3+... yerine/---> -1/12

( )


-FİZYOGNOMİ

( Yüz okuma sanatı. )


-FİZYOLOG değil/yerine/= İŞLEVBİLİMCİ



-FİZYOLOJİ/PHYSIOLOGY[İng.] değil/yerine/= ORGANİZMA İŞLEV BİLİMİ



-FİZYOLOJİ ile/ve/değil/<> ANATOMİ

( www.anatomage.com | www.anatomagetable.com )


-FİZYOLOJİ değil/yerine/= İŞLEVBİLİM



-FİZYOLOJİ ile/ve/||/<> NÖROFİZYOLOJİ

( bkz. Jean Martin Charcot )


-FİZYOLOJİK GEREKSİNİMLER ile/ve/<> PSİKOLOJİK GEREKSİNİMLER

( Yerleşim dışında. İLE/VE/<> Yerleşim merkezlerinde. )


-FİZYOLOJİK PSİKOLOJİ değil/yerine/= İŞLEVBİLİMSEL USBİLİM



-FİZYOLOJİK ile FİZİKSEL



-FİZYOLOJİK değil/yerine/= İŞLEVSEL/YİNİŞLEVSEL



-FİZYON/FİSSION[İng.] değil/yerine/= BÖLÜNME



-FİZYOPATOLOJİ/PHYSIOPATHOLOGY[İng.] değil/yerine/= SAYRILIK OLUŞUM BİLİMİ



-FİZYOTERAPİ değil/yerine/= İŞLEVONUM



-FİZYOTERAPİST değil/yerine/= İŞLEVONUMCU






-... GERÇEKLİK:
EVRENSEL/BÜTÜNCÜL ... ile/ve/||/<> FİZİKSEL ... ile/ve/||/<> ZİHİNSEL ... ile/ve/||/<> ÖZNEL ... ile/ve/||/<> İLİŞKİSEL ...



-'INDÎ KEZÂ[Ar.] ile KIBELÎ KEZÂ[Ar.] ile FÎ BEYTÎ KEZÂ[Ar.]



-"APOLYONT KİRAZ"[< ZİRAAT 0900][NAPOLYON değil!] ile/ve/||/=/<> AKŞEHİR APOLYONTU ile/ve/||/=/<> SALİHLİ | ALLAH DİYEN ile/ve/||/=/<> DALBASTI ile/ve/||/=/<> FISFIS ile/ve/||/=/<> SCHNEIDERS SPAETKNORPEL | ZEPPELIN | NORDWUNDER ile/ve/||/=/<> FERRORIVA

( Genel ve ziraat terimi. İLE/VE/||/=/<> Afyon bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Manisa bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Malatya bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Çanakkale bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Almanya'daki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> İtalya'daki adı/türü. )


-(")EŞİTLİK(") ile/ve/değil/||/<> FIRSAT/OLANAK/KOŞULLAR EŞİTLİĞİ



-[ne yazık ki]
!TERÖR ile/ve/=/||/<>/< FİNANS



-[ne yazık ki]
İSTİSMÂR:
DUYGUSAL ile/ve/ya da/||/<> FİZİKSEL ile/ve/ya da/||/<> EŞEYSEL



-AĞAÇ ile/ve FİTZROYA

( ... İLE/VE Güney Amerika'ya özgü bir ağaç. )


-AHMAK ile/değil/yerine/>< FİLOZOF

( Felsefeyi zorlaştırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Felsefeyi kolaylaştırır. )


-AKAİD USÛLÜ ile/ve/||/<>/> HADİS USÛLÜ ile/ve/||/<>/> TEFSİR USÛLÜ ile/ve/||/<>/> FIKIH USÛLÜ



-AKIL ile/ve/||/<> FİKİR

( Varolanları[mevcudu] bilmek. İLE/VE/||/<> Varlığı[vucudu] bilmek. )


-ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ

( 1.6180339887 [φ = (1 + √5) / 2 = 1.6180339887498...] ve/<> 0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987 ... [son iki sayının toplamı alınarak devam edilir] )


-ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ

( Dizideki ardışık iki sayının oranı, sayılar büyüdükçe Altın Oran'a yaklaşır. )


-ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ

( MİMARLIK ÜZERİNE ON KİTAP - VITRUVIUS[Marcus Vitruvius Pollio, M.Ö. 80 ile 15] )


-ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ

( Altin_Oran.mp4 [1] | Altin_Oran2.mp4 [2] )


-ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ

( )


-ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ

( Wikipedia'da... http://tr.wikipedia.org/wiki/Altin_oran )


-ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ

( Okuduğunuz Herşeye İnanmayın: Salyangoz Kabukları ve Fibonacci Sayıları

Kişiler, mucizelere inanmak ister. Yaşamın tamamının mucizelerle dolu olmasını isterler. Her şeyin birbirine kusursuz bir biçimde oturmasını, olaylar, olgular ve sistemlerde hiçbir pürüz olmamasını isterler. Bu, insan türünün beyin yapısı ve çalışma ilkeleri düşünüldüğünde anlaşılırdır. Fakat yine de tanıdığımız en karmaşık yapı olan beynimizin, bu kadar basit hatalara düşebildiği gerçeğini göz önünde bulundurarak, etrafımızı incelerken çok daha dikkatli ve gerçekçi olmamız gerekmektedir. Burada, yardımımıza bilimsel yöntem ve analiz metotları koşmaktadır. Çünkü kişiler, kendilerini kandırmaya açıktır. Duygularına hemencecik yenik düşerler, bu bakımdan zaafları vardır. Söylediğimiz gibi, her şeyin büyüleyici, her şeyin sıradışı, her şeyin olağanüstü, her şeyin masalsı olmasını isteriz. Ancak doğa kusurludur. Bu kusurları görmemezlikten gelerek bilim üretemeyiz. Çünkü kusurlara bakarak, hataları anlayarak, eksiklikleri fark ederek sistemlerin nasıl çalıştığını, nasıl çalışmaları gerektiğini, neden kusursuz olamayacaklarını anlarız. Hatta bu sayede onları geliştiririz, doğadakilerden daha başarılı sistemler üretebiliriz.

HP, Apple, Netscape Communications gibi birçok büyük teknoloji firmasında yazılım mühendisi olarak görev almış olan, aynı zamanda astronomi, biyoloji, matematik gibi alanlarda araştırmalar yürüten, teknoloji ve bilim yazarlığı yapan, bilimin yayılması için konuşmalara katılan Akkana Peck, deniz kabuklarının matematiği ile ilgili bir araştırma yazısı üzerinde çalışırken ilginç bir gerçekle karşılaşmış. Hikayeyi bilirsiniz: doğada kusursuz bir matematik olduğu, ayçiçeklerinden salyangoz kabuklarına, kol uzunluğumuzdan çeşitli kentlerin bulunduğu coğrafi lokasyonlara kadar her şeyin "özel bir matematik" dahilinde olduğu iddia edilir. Hatta kimi zaman üniversitelerin animasyon birimleri ve grafikerleri bile bunu öyle bir göstermektelerdir ki, sanki doğada hakikaten tüm canlıların uyduğu bir matematiksel/geometrik düzen varmış gibi bir algı yaratılır. Kolumuzun toplam uzunluğunun dirseğimizden parmak ucuna kadar olan uzunluğa oranının "altın oran"a uymak zorunda olduğunu sanarız. Deniz kabuklarının ve deniz minarelerinin gerçekten de Fibonacci sayılarına mükemmel biçimde uyduğunu sanar, ayçiçeği tohumlarının kusursuz bir matematiği takip ettiğine inanırız. Bunların hepsi koca bir hatadır. Akkana Peck bu gerçekle yüzleşmesini şöyle anlatıyor:

"Bir arkadaşımın üniversitedeki matematik dersine Fibonacci sayılarıyla ilgili bilgi vermek üzere davet edilmiştim. Daha lisedeyken Fibonacci sayıları üzerine araştırmalar yapmaya başlamıştım ve onların büyüyen bir şehrin güç istasyonlarını planlamada nasıl kullanıldığını incelemiştim. Tüm bunları o derste anlatacaktım, dolayısıyla araştırmalarımda bulduğum tüm görselleri bulmaya ihtiyacım vardı. Bilirsiniz, çam kozalaklarındaki, çiçeklerin yapraklarındaki, ağaçlardaki dallanmalardaki matematiksel oranları, Altın Oran'ı, Fibonacci/Altın Spiralini, vb. doğadaki matematiği gösteren görsellere ihtiyacım vardı. Örneğin bir Nautilus kabuğunun nasıl harika bir biçimde Fibonacci sayılarına uyduğunu göstermeyi istiyordum.

Çam kozalaklarını topladım, bazı fotoğraflar çektim, slaytlar hazırladım ve iş, altın orana uyan spiralleri göstermeye geldi. Ufak bir GIMP metni hazırlayarak bilgisayarımın otomatik olarak Fibonacci spiralini oluşturmasını sağladım. Sonrasında, bir odacıklı Nautilus fotoğrafı aramaya başladım. Amacım, bu spirale ne kadar kusursuz biçimde uyduğunu göstermekti. Sonunda Wikipedia'dan harika bir örnek buldum. GIMP içerisine yapıştırdım ve üzerine altın spirali çizdim. Sonrasında ise birbirine uydurmak üzere boyutlarla oynamaya başladım. İmkansızdı. Hiçbir biçimde spiral, kabuğun şekline uymuyordu!

Ne kadar çabalarsam çabalayayım, hiçbir biçimde kabuk ile spirali uyduramadım. Ben de Google Images'ı kullanarak daha fazla kabuk fotoğrafı bulmaya çalıştım. Bulduğum hiçbir kabuk spirale uymuyordu! Hatta Fibonacci sarmalına yaklaşamıyordum bile!"

Akkana Peck, bu konuda yalnız değildir. Başlangıçta sözünü ettiğimiz düşünceler, halk arasına o kadar yerleşmiştir ki, bizim matematiğimizden doğan bazı oranların doğada halikulade bir biçimde olması gerektiğini sanarız. Evet, bu oranlar kabaca doğadaki organizmaların yapılarında rastlanabilir. Aslında bunda şaşılacak bir şey yoktur. Örneğin Fibonacci sayıları dediğiniz sayılar, kademeli olarak bir önceki toplama eklenerek artan sayılardır. Bir deniz minaresi kabuğu da, bir önceki zaman diliminde üretilen kabuk miktarının üzerine konarak arttığı için, elbette, ister istemez Fibonacci sayıları dediğimiz sayıya uyacaktır. Bir ayçiçeğinin tohumları, merkezden başlayıp etrafa yayılır. Altın spiral de, belirli bir merkezden başlayıp etrafa yayılan çizgilerden elde edilir. Dolayısıyla ikisinin birbirine uyması kaçınılmazdır. Bizler bu oranları tanımlarız. Bu oranlar, gökten inmezler. Eğer doğada, bu oranları tanımladığımız temele uyan bazı sistemler varsa, o sistemlerin sonucunda yine bu oranları görmemiz son derece anlaşılırdır. Hatta bu, kaçınılmaz bir sonuçtur.

Daha açık bir örneği şöyle verebiliriz: tüm sayı sistemleri etrafımızda kendini tekrar eden objeleri kategorize ederek gelişmiştir. 1, 2, 3 gibi sayılar, aslında kategorizasyon amacı taşır. Tek olan bir olguya "1" deriz. Kendini tekrar ediyorsa, bu sayıyı arttırırız. Sayılar böyle oluşmuştur. Tüm matematik, bunun üzerine inşa edilmiştir. Dolayısıyla matematiği, doğadaki sistemleri tanımlamak için, doğadaki sistemlere bakarak geliştirdik. Örneğin matematikteki "türev" denen işlem, "değişim miktarını" verir. Dolayısıyla etrafımızda düzenli olarak değişen şeylere bakıp, türev hesabına uymalarına şaşıramayız. Ancak nedense bu matematiksel unsurların adı "altın oran" ya da "Fibonacci sayıları" gibi daha havalı isimler olunca, sanki özel bir anlamları varmış zannedilir. Halbuki tıpkı türev, integral, vb. matematiksel hesaplamalar gibi, bu oranlar da doğaya bakarak inşa ettiğimiz sistemlerin ürünüdür. Doğadaki sistemlerde bu matematiksel izleri görmemizde şaşılacak bir taraf yoktur.

Ancak sorun bu da değildir. Sorun, doğada bu oranlara uyduğu iddia edilen birçok sistemin, daha fazla sayıda veriyle gözden geçirildiğinde, bu oranlara hiç de uymadığını görmemizdir. Örneğin spesifik bir kişinin omuz-kol uzunluğunu, dirsek-kol uzunluğuna böldüğünüzde 1.618'e çok yakın bir sayı elde edebilirsiniz belki, ki bu "altın oran" olarak bilinir. Ancak 100 kişinin kolunu ölçtüğünüzde, bu orandan ciddi anlamda sapma olduğunu görürsünüz. Belki ortalamaları gene altın orana yakın olacaktır; ki bu son derece anlaşılırdır, çünkü bu oranların doğa yasalarının tanımından kaynaklandığı düşünülmektedir. Örneğin kütleçekiminin bir cismin yerden yüksekliğine etkisinin, ağırlıkla sınırlandırılmış olmasından ötürü birçok uzunluğun altın orana uymak zorunda olduğu düşünülmektedir ve bu konuda araştırmalar sürmektedir. Altın oran, sonradan keşfedilen bir özellik değildir. Doğada var olan oranlardan çıkarılan bir özelliktir. Eğer ki etrafımızda altın orana uyan obje sayısı gerçekten çok fazlaysa, beynimizin de bu oranı daha hoş görecek biçimde evrimleşmesi kaçınılmaz bir sonuçtur.

Science News'te yayınlanan bir makalede deniz kabuklarının spiralleri ele alınmıştır. 1999 yılında emekli matematikçi Clement Falbo San Francisco'da bulunan Kaliforniya Bilim Akademisi'nde bir dizi Nautilus kabuğunun ölçümünü yaptı. Bulguları ilginçti: evet, kabuklar altın spiral gibi logaritmik bir seriyi takip ediyordu. Ancak kabukların oranı 1.24 ila 1.43 arasında değişiyordu. Ortalama oranları ise 1.33'e 1'di! Bu, 1.618 civarında olması beklenen altın orana yakın bile değildi!

Sonradan, 2002 yılında aynı sorunu John Sharp da fark etti. Ancak matematikçilerin bu bulgularına rağmen halk arasında halen bu oranların canlıların yapısını %100 yönettiği ve bu canlıların gövdelerinin bu oranlara %100 uyduğu gibi saplantılı bir sanrı bulunmaktadır. Sharp şöyle söylüyor:

"Bu yanlış iddiayla ilgili en ilgi çekici olan şey, ne kadar yaygın olduğudur. Hatta bu konuları daha iyi bilmeleri gereken matematikçiler bile bu hataya düşmektelerdir. İşte bu, neden geometrinin daha geniş olarak ve sıradan olmayan bir biçimde öğretilmesi gerektiğini göstermektedir. Sadece geometri de değil, şekiller ve oranların görsel estetiği de düzgün öğretilmelidir."

Burada son olarak şu sorun doğmaktadır: bir sayı, bir diğerine ne kadar yakın olursa, tamamen uyduğu söylenilebilir? Yukarıdaki sayılar arasındaki fark matematiksel olarak barizdir. Dolayısıyla 1.33 sayısını gidip de "1.618'e çok yakın, dolayısıyla bu canlılar altın orana uyuyor." dememiz olanaklı değildir. Daha önce de söylediğimiz gibi, spirallerin büyüme tipinden ötürü buna benzer bir orana uyması kaçınılmazdır. Eğer doğadaki bir sistemin, belirli bir orana uyduğunu iddia edeceksek, ondalık basamağından sonraki en az 2-3 adet değerin o orana birebir uymasını bekleriz. Örneğin pi sayısını kullanırken 3.14 olarak almak yeterlidir. Daha fazlası hesaba dikkate değer bir katkı sağlamaz (ancak dahasını eklerseniz hesabınızın isabetliliği artar). Daha azı ise kabul edilmez, çünkü çok yüksek hata payı demektir. Benzer biçimde, Dünya'nın yerçekim ivmesini 9.81 almak kabul edilebilirdir; ancak 10'a yuvarlamak ilkokul düzeyinde bir hesap yapılmıyorsa kabul edilemez. Benzer biçimde, bir sistemin altın orana uyduğu iddia ediliyorsa, o sistemden aldığınız oran en azından 1.62 civarında olmaldır ki genelde doğrudan 1.618'e uyması beklenir. Ancak 1.3 gibi bir sayının 1.618'e yakın olduğunu, dolayısıyla sistemin "altın orana kusursuz biçimde uyduğunu" söylemek akıl, bilim ve gerçek dışıdır. )


-ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ

( ... VE/<> Fn = Fn-1 + Fn-2 )


-AMEL[Ar.] ile Fİ'L[Ar.]



-AMEL ile FİİL

( Sıfatla birlikte kullanılır. İLE Hareketin dışına çıkmak. )


-AMEL ile FİİL

( İnsan amel eder. İLE Allah'ın fiili vardır. )


-AMERİKA ELMASI ile DAĞ ELMASI/YABANİ ELMA ile DEVE ELMASI ile FİL ELMASI ile KİRAZ ELMASI ile PAMUK ELMASI ile LÜBNAN ELMASI[TUFFÂH-İ LÜBNÂN] ile YER ELMASI/BADAT/TUFFÂH-ÜL-ARZ[Ar.]



-ASKI ile FİŞKA[İt.]

( ... İLE Çapa tırnağını kaldırıp asmak için geminin kenarında bulunan sabit ya da hareketli demir askı. )


-ATMAK ile/ve FIRLATMAK



-AY AY/TARSİER ile FİLİPİN TARSİERİ



-AYA ile FINDIK YUVASI

( Avuçiçi. İLE Eldeki çukurluk. )


-BAKLAVA:
FISTIKLI yerine CEVİZLİ yerine FINDIKLI



-BALIK ile FİL BALIĞI



-BELİRLİ OLMA ile/ve/||/<> FİLİZ VERME



-BİLGE/LER ile/ve/<> PEYGAMBER/LER ile/ve/<> FİLOZOF/LAR

( Uzakdoğu(da). İLE/VE/<> Doğu(da). İLE/VE/<> Batı(da). )


-BİLGE/LER ile/ve/<> PEYGAMBER/LER ile/ve/<> FİLOZOF/LAR

( MAGİ: Bilge/bilgin.[Peri] )


-BİSİKLET:
KİTAPLARI ve/||/<> FİLMLERİ ve/||/<> ŞARKILARI

( Bisiklet Kitapları

Bisikletli Öyküler - Aydın İleri
Fransa Turu Tarihi - Jean François Mignot
Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nun 50 Yıllık Tarihi - Feyzi Açıkalın
Bir Tur Versene - Aydan Çelik
Bisiklet-Zen: Kent Ulaşımında Bisiklet - Juan Carlos Kremer

VE/||/<>

Bisiklet Filmleri

Bisiklet Hırsızları - Vittorio de Sica
Acil Teslimat - David Koepp
Cehennemde Bir Pazar - Jorgen Leth
2 Saniye - Marion Briand
Bisikletli Çocuk - Dardenne Biraderler
Bisikletli Adam - Mohsen Makhmalbaf
Yolculuk - Fernando Solanas
Mavi Bisiklet - Ümit Köreken
Vecide - Haifaa Al Mansour
Belville Tripletleri - Sylvain Chomet
Pekin Bisikleti - Xiaoshoui Wang
Bisikletler Anlatıyor - Milan Lisica

VE/||/<>

Bisiklet Şarkıları

La Bicyclette - Yves Montand
Bicycle Race - Queen
Les Bicyclettes de Belsize - Mireille Mathieu ya da Engelbert Humperdinck
Bike - Pink Floyd
Nine Million Bicycles - Kate Melua
La Bicicleta - Shakira
Velo - Benabar
Le Velo - Bourvil
Tour de France - Kraftwerk
Louison Bobet Forever - Ludwig von 88
Velodrome - The Chemical Brothers
Bisiklet Türküsü - Fuat Saka
Bisiklet - Mor ve Ötesi
Son Feci Bisiklet’in bisikletsiz şarkıları!

B Bisiklet Sayfası )


-BİTKİLER ile FİNBOS BİTKİLERİ

( ... İLE Dünyanın tüm bitkilerinin üçte biri Ümit Burnu'ndaki florada bulunmaktadır. )


-BİYOLOJİ ile/ve FİZİK

( Canlı bilimi. İLE/VE Matematik diliyle yapılan iletişim. )


-BİYOLOJİ ile/ve FİZİK

( ... İLE/VE Temek/taşıyıcı bilim. )


-BİYOLOJİ ile/ve FİZİK

( Modern Fizik ve Felsefe )


-BULGUR ile FİRİK



-BÜYÜK OKYANUSTA:
[AVUSTRALYA'DA]
TAZMANYA DENİZİ ile/ve/||/<> BASS BOĞAZI ile/ve/||/<> HALIFAX KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PRENSEN CHARLOTTE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PAPUA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CARPENTERIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> MERCAN DENİZİ ile/ve/||/<> BISMARCK DENİZİ ile/ve/||/<> ARAFURA DENİZİ ile/ve/||/<> FLAMINGO KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BANDA DENİZİ ile/ve/||/<> MOLUK BOĞAZI ile/ve/||/<> MAKASSAR BOĞAZI ile/ve/||/<> TİMOR DENİZİ ile/ve/||/<> JOSEPH BONAPART KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CLARENCE BOĞAZI ile/ve/||/<> FLORES DENİZİ ile/ve/||/<> JAVA DENİZİ ile/ve/||/<> SELEBES DENİZİ ile/ve/||/<> SULU DENİZİ ile/ve/||/<> BALABAC BOĞAZI ile/ve/||/<> GÜNEY ÇİN DENİZİ ile/ve/||/<> TAYLAND KÖRFESİ ile/ve/||/<> VİETNAM KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİLİPİNLER DENİZİ ile/ve/||/<> LUZON BOĞAZI
ile/ve/||/<>
[G. AMERİKA'DA]
PENAS KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORCAVADO KÖRFEZİ ile/ve/||/<> GUAYAQUIL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KANALI ile/ve/||/<> TETUANTEPEC KOYU
ile/ve/||/<>
[K. AMERİKA'DA]
KALİFORNİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KRALİÇE CHARLOTTE BOĞAZI ile/ve/||/<> HECATE BOĞAZI ile/ve/||/<> COOK KOYU ile/ve/||/<> SHELIKOF BOĞAZI ile/ve/||/<> BRISTOL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KUSKOKWIM KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU ile/ve/||/<> BERING BOĞAZI



-CEMÂ'AT[Ar.] ile Fİ'E[Ar.]



-ÇENEK, KOTİLEDON = FİLKA = COTYLÉDON



-CİLVE ile FİNGİRDEMEK



-DAL ile FIŞKIN

( ... İLE Bir ağacın dibinden süren, ince dal. | Asma kütüğünde, hereğin üst yanında biten dal. )


-DEĞİŞİM:
KİMYASAL ile/ve/||/<> FİZİKSEL

( * Nesnenin molekül yapısı değişir.
* Nesnenin görünür yapısı değişir.
* Hem moleküler yapısı, hem de görünür yapısı itibariyle yeni bir nesne oluşur. [kâğıdın yanması]
* Ortaya çıkan yeni nesne, eski durumuna kesinlikle geri dönemez. [Yanan nesneden [kağıttan vs.] arta kalan küllerle yeni bir nesne [kağıt vs.] oluşturulamaz.]
[Örnekler: Yanıcı nesne olan hidrojen ve oksijen moleküllerinin tepkimeye girerek; yanıcı olmayan suyun ortaya çıkması. | Kâğıdın yakılması. | Un helvası yapımı. | Mumun yanması. | Demirin paslanması. | Odunun yanması. | Sebzelerin çürümesi.

İLE/VE/||/<>

Nesnenin molekül yapısında değişme oluşmaz.
Nesnenin sadece biçimi, görüntüsü değişir.
Sadece görünür yapısı değişen, moleküler yapısı değişim göstermemiş yeni bir nesne ortaya çıkar [Suyun buharlaşması]
Ortaya çıkan bu madde, eski durumuna dönebilir.[Buharlaşan suyun, tekrar suya dönüşebilmesi. Bulut ve yağmur]
[Örnekler: Eriyen mumun tekrar donarak tekrar kullanılması. | Kâğıdın yırtılması. | Çaydanlıkta bulunan suyun kaynaması ve ortaya çıkan buharın tekrar yoğunlaşarak suya dönüşmesi.] )


-DEVEKUŞU ile FİL KUŞU

( ... İLE XIII. ve XVII. yy. arasında yaşamış, XIX. yy.'da fosilleşmiş olarak bulunmuştur. Şimdiye kadar yaşamış en büyük kuş türüdür. Keşfedilmiş kuşların arasında en büyük yumurtaya sahip olan kuştur.[Tavuk yumurtasının 120 katı büyüklüğündedir.] [Fosilleri ve yumurtaları, Madagaskar'da bulunmuştur.] )


-DEVEKUŞU ile FİL KUŞU

( ... İLE )


-DİCLE ile FIRAT



-DİŞ ile FİL DİŞİ

( ... İLE Büyümüş köpekdişidir. )


-DIŞKI ile/ve/değil/||/<> FIŞKI

( Sindirim sonunda dışarı atılan besin artığı. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Taze, hayvan dışkısı/gübre. )


-DUBLÜR ile FİGÜRAN



-DÜNYA KADAR MAL ile/ve/değil/yerine/>< FINDIK KADAR .M



-DÜŞÜNCE = FİKİR, MİSAL = IDEA[İng.] = IDÉE[Fr.] = IDEE[Alm.] = IDEA < IDEIN[Yun.]



-DÜŞÜNCE = FİKİR = THOUGHT[İng.] = PENSÉE[Fr.] = GEDANKE[Alm.] = PENSAMIENTO[İsp.]



-EDİM = FİİL, AMEL = ACT[İng.] = ACTE[Fr.] = AKT[Alm.] = ACTUS[Lat.] = ENERGEIA[Yun.] = ACTO[İsp.]



-EF/EJEKSİYON FRAKSİYONU EJECTION FRACTION[İng.] değil/yerine/= FIRLATMA YÜZDESİ



-EKİN ile/ve/<> FİREZ

( ... İLE/VE/<> Ekin. | Yeni çıkmaya başlamış ekin. | Biçilmiş tarlada kalan tahıl kökleri, anız. )


-ELMA ile FİLELMASI

( ... İLE Turunçgillerden, Hindistan'da yetişen bir ağaç. | Bu ağacın, yenilen meyvesi. )


-EREK = GAYE = PURPOSE, END[İng.] = FIN[Fr.] = ZWECK[Alm.] = FINIS[Lat.] = TELOS[Yun. < TELEUTE]



-EŞİTLİK ile/ve/||/<>/> FIRSAT EŞİTLİĞİ



-ETEK ile FİSTAN[İsp.]

( ... İLE Giysi. | İskoç, Arnavut ve Yunan'larda, erkeklerin giydikleri, kısa, pilili etek. )


-EVVELİYÂT ile MÜŞÂHEDÂT ile MÜCERREBÂT ile HADSİYÂT ile MÜTEVÂTİRÂT ile FITRÎYÂT(KIYASI KENDİNDE ÖNERMELER)

( Aksiyomlar. Bir ikinin yarısıdır. Bütün parçadan daha büyüktür. İLE Gözlemler. Güneş aydınlatıcıdır. Ateş yakıcıdır. İLE Deneyimler. Sakmunya safra gidericidir. İLE Sezgiler. Ay, ışığını Güneşten alır. İLE Doğru haberler. Hz. Muhammed peygamberlik iddia etti ve mûcize gösterdi. İLE Zihinde mevcut "iki eşit parçaya bölünme" ilkesine dayanan "Dört çifttir" önermesi gibi. )


-EYLEM = FİİL = ACTION, ACTIVITY[İng.] = ACTION[Fr.] = AKTION, HANDLUNG[Alm.] = ACTION[Lat.] = ACCIÓN[İsp.]



-FARBA/FARBALA[Fr.] değil/yerine FIRFIR



-FARE ile FİLFARESİ

( ... İLE Burun bölümü hortum gibi uzun olan, uzun kuyruklu, kanguru gibi sıçrayabilen bir fare. )


-FARE ile FİLFARESİ

( ... İLE Afrika'da yaşarlar. )


-FARE ile FİLFARESİ

( image )


-FARE ile FINDIK FARESİ



-FATR[Ar.] ile Fİ'L[Ar.]



-FEHM ile/ve FİKİR

( Tekrar vardır. İLE/VE Hareket vardır. )


-FELSEFE ile/ve/<> FİLOZOF

( Felsefe, filozofla konuşmaktır. )


-FELSEFE = PHILOSOPHY[İng.] = PHILOSOPHIE[Fr., Alm.] = PHILOSOPHIA(PHILIA:SEVGİ, SOPHIA:BİLGELİK)[Yun.] = FILOSOFIA[İsp.]



-FELSEFECİ ile/ve FİLOZOF



-Fİ'LEN[Ar.] ile Fİ'LÎ[Ar. çoğ. Fİ'LİYYÂT]

( Hakikatte, gerçekten, işleyerek. İLE Fiille ilgili, gerçekten yapılan iş. )


-FÎ[Ar.] ile FÎ[Ar.]

( Fiat, baha, kıymet. İLE İçinde, -de. | Tarihin başına konulurdu.[fî 20 Teşrîn-i evvel: 20 Ekim'de] )


-FİAT değil FİYAT



-FİBER ile FİBERGLAS ile FİBERİN

( Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılmış mukavva ya da tahta. İLE Plastik maddelerden, özellikle poliyesterden parçaların yapımında kullanılan sağlamlaştırma maddesi. İLE Kan ve lenf serumunda bulunan, albüminli bir madde. )


-FİDE ile FİLİZ

( Yastıklarda tohumdan yetiştirilip başka yerlere dikilmek üzere hazırlanan sebze ya da körpe çiçek. İLE Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak. )


-FİGÜR = FIGURE[İng., Fr.] = FIGURA[Lat., İsp.]



-FİİL-İ MÂZÎ ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ

( Geçmiş zaman. İLE/VE Şimdi, geniş ve gelecek zaman. )


-FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MÜSTEĞRAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MUTLAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ HAL (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ İSTİKBAL (MALUM) ile FİİL-İ TAACCÜB SÂNİ



-FIKRA[Ar. çoğ. FIKARÂT] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]



-FİKRİN SIHHATİ ile FİKRİN İSTİKAMETİ



-FİL DİŞİ ile FİLDİŞİ

( Filin dişi. ile Renk. )


-FÎL[Ar. çoğ. EFYÂL, FÜYÛL] ile Fİ'L[Ar. çoğ. EF'AL, FİÂL]

( En büyük kara memelisi olan hayvan. İLE İş, kâr, amel, zamanla ilgili olup anlamı sağlayan sözcük, eylem. )


-FİLAMENT = HAYT = FILET



-FİLİNTA[argo] ile FİLİNTA[Alm.]

( Güzel, yakışıklı. İLE Namlusu kısa, kurşun atan bir çeşit küçük tüfek. )


-FİLİZ[Ar. < Yun.] ile FİLİZZ[Ar. çoğ. FİLİZZÂT]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Eritilip temizlenmemiş olan altın, gümüş, bakır, demir gibi ham mâden, külçe. | Erimiş bakır. )


-FİLİZ[Yun.] ile FİLİZ[Ar.]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Ocaktan çıkarılan, işlenmemiş maden bileşiği. )


-FİLİZLEMEK ile FİLİZLENME ile FİLİZLENMEK ile TOMURMAK

( Bitkilerin, gereğinden çok olan filizlerini kırmak. İLE Yumruların üzerinde, ince uzun filizlerin belirmesi biçiminde görülen patates hastalığı. İLE Filiz vermek. | Gelişmeye, büyümeye başlamak. İLE Ağacı dibinden kesmek. | Ağaç ve asmalarda filiz vermek üzere gözler kabarmak, tomurcuklanmak. | Şişip kabarmak. )


-FINDIKBİTİ ile FINDIKKURDU

( Kınkanatlılardan, fındıkkurdu denilen, kurtçukları dolayısıyla fındık ürünün en büyük düşmanı olan uzun gagalı böcek. İLE Fındıkbitinin, fındık içinde gelişerek, onun dökülmesine, değerini yitirmesine neden olan kurtçuk. )


-FIR FIR ile FIRFIR

( Fırıl fırıl. İLE Giysi, perde gibi nesnelerin kenarına dikilen, kırmalı ya da büzgülü süs, farba, farbala. )


-FIRAK[< FIRKA] ile FİRKAT[Ar.] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]



-FIRÂK[Ar. < FIRKA] ile FİRÂK[Ar.]

( Tümenler, alaylar, bölükler. | Partiler. | Cennetler, takımlar, kalabalıklar, ehl-i sünnet ve cemaatten ayrılan mezhepler. İLE Ayrılık, ayrılma. | Hüzün, keder, sıkıntı. )


-FIRSÂD[Ar., Fars.] ile FIRSAT/FURSAT[Ar. çoğ. FIRAK] ile FISÂD/FASD[Ar.]

( Karadut. İLE Uygun zaman, elverişli durum, yararlanma sırası, elden kaçırılmayacak yararlı zaman, hal ve ilişki. | Nöbet. İLE Kan alma, damardan kan çıkarma. )


-FIRTINA ile FİLİZKIRAN

( ... İLE Mayıs ayında, ağaçların filizlendiği mevsimde çıkan bir fırtına. )


-FIS FIS ile FISFIS

( Gizli ve yavaş konuşulurken çıkan seleni anlatır. İLE Koku, ilaç vb. sıvıları püskürtmek için kullanılan araç. )


-FİSKİYE değil FISKIYE



-FİSSÜR ile/ve/||/<> FİSTÜL



-FITNAT[Ar.] ile FITRAT[Ar.]

( Zihnin her şeyi çabuk anlayışı, zihin açıklığı, zeyreklik. İLE Yaratılış, doğa/tabiat, mizaç, huy. )


-FİTNE[Ar. çoğ. FİTEN] ile FİTEN[Ar. < FİTNE]

( Belâ, mihnet, sıkıntı. | Ayartma, azdırma. | Fesat, arabozma, karışıklık, ihtilâl. | Dinsizlik, canilik. | Cezâ. | Delilik. | Güzel yüz, güzel göz, güzel kadın. | Ara bozan, karıştırıcı. İLE Fitneler, ayartmalar, azdırmalar, ara bozmalar. )


-FİTNE[Ar. çoğ. FİTEN] ile FİTEN[Ar. < FİTNE]

( Türkiye'yi Kasıp Kavuran Fitne - Burhanettin Can )


-FITRAT ile/ve/>< FİTRET/FETRET



-FİTRE ile/ve/||/<> FİDYE



-FİZİK MUAYENE/PHYSICAL EXAMINATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK BAKI



-FİZİK ve/||/<>/>/< DÜŞÜNCE ve/||/<>/>/< FİZİK



-FİZİK ile/ve/||/<>/> FİZİĞİN MATEMATİKSELLEŞTİRİLMESİ



-FİZYOLOJİK ile FİZİKSEL



-FLÜT ile/ve FİFRE[Alm.]

( DİLLİ DÜDÜK ile/ve Büyük flüt. | Yanlamasına çalınan, 6 deliği bulunan, tahtadan bir tür flüt. )


-FOK ile KÖRFEZFOKU ile KEŞİŞFOKU ile KULAKLIFOK ile FİLFOKU

( Ayıbalığı, denizkoyunu. İLE Kuzey yarımkürede yaşayan. İLE Tropik ya da astropik bölgelerde yaşayan. İLE Kuzey denizlerinde yaşayan. İLE Çok iri yapılı fok. Denizfili. )


-FOK ile KÖRFEZFOKU ile KEŞİŞFOKU ile KULAKLIFOK ile FİLFOKU

( Fok, İstanbul Boğazı'nın simgesidir. )


-FTR/PHYSICAL THERAPY AND REHABILITATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK TEDAVİ VE REHABILITASYON



-FUCÛR[Ar.] ile FISK[Ar.]



-GEMİ ile/değil FIRKATEYN

( ... İLE/DEĞİL Eskiden kullanılan, bir savaş gemisi. )


-GEOMETRİK ATOMCULUK ile/ve/> MATEMATİKSEL ATOMCULUK ile/ve/> FİZİKSEL ATOMCULUK



-GÖLET ile FİLET

( ... İLE Sığ su. )


-GÖVDE GELİŞTİRME ile/değil/yerine FITNESS

( )


-GÜBRE[Yun.]/KEMRE ile/ve FIŞKI

( Tarımda kullanılılabilen hayvan dışkısı. | Verimini artırmak için toprağa dökülen her türlü hayvan dışkısı, kimyasal ya da bitkisel nesne. İLE/VE Taze gübre. )


-GÜDÜ:
ZİHİNSEL ile/ve/||/<> FİZYOLOJİK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL



-GÜNCEL = FİİLİ = ACTUAL[İng.] = ACTUEL[Fr.] = AKTUELL[Alm.] = REAL[İsp.]



-GÜREŞ'TE:
ŞAHİN ile/ve/<> FİL ile/ve/<> ASLAN

( [güreşçiye verilen unvan] 5 rakibini yenen. İLE/VE/<> 7 rakibini yenen. İLE/VE/<> Tüm rakiplerini yenen.
[Moğolistan'da, 1921'den beri, Temmuz ayında kutlanan ve "Naadam" olarak adlandırılan ulusal bayramın üç ana etkinliğinden biri de güreştir.] )


-HAREKET ile/ve FİİL



-HARİTALARDA:
SİYASİ ile/ve FİZİKİ



-HAYATÎ GÖREV = Fİ'L-İ HAYÂTÎ = FONCTION VITALE



-HAYVAN HORTUMU ile FİL HORTUMU ile BÖCEKLERDE GÖRÜLEN HORTUM

( HORTUMLULAR: HORTÛMİYYE[Ar.], PROBOSCIDIAN[İng.], PROBOSCIDIENS[Fr.] )


-HAYVAN HORTUMU ile FİL HORTUMU ile BÖCEKLERDE GÖRÜLEN HORTUM

( ... İLE Fillerin hortumları, 15.000 kastan oluşmaktadır. İLE ... )


-HERNİ/HERNIA[İng.] değil/yerine/= FITIK



-HERNİASYON/HERNIATION[İng.] değil/yerine/= FITIKLAŞMA



-HİCRÂN ile/ve/<> FİRÂK



-HİDAYET'ÜL HİKME:
MANTIK ve FİZİK ve METAFİZİK



-İCTİHAD ile FIKIH

( Dil + Anlam. Büyük din âlimlerinin Kur'ân-ı Kerim ve Hadis-i Nebeviyye'ye dayanarak vazettikleri karar. İLE -Fetva, -Mezhep, -Kanun, -Yargı )


-İKİ BİLİM:
REKLAMCILIK ile/ve/||/<>/> FİZİK



-İLÂLLÂH ile/ve ALÂLLÂH ile/ve BİLLÂH ile/ve HÂNİLLÂH ile/ve FİLLÂH ile/ve MAÂLLAH ile/ve LİLLÂH

( Allah'a. İLE/VE Allah üzerine. İLE/VE Allah ile. İLE/VE Allah'tan. İLE/VE Allah'ta. İLE/VE Allah'la. İLE/VE Allah için. )


-İLİM-İRFAN ve FİKİR-FELSEFE ve GÜZEL SANATLAR



-İLMÎ ESER ile/ve/değil FİKRÎ ESER



-İNAN = İMAN = FAITH[İng.] = FOI[Fr.] = GLAUBE[Alm.] = FIDES[Lat.] = FE[İsp.]



-İP ile FİLDEKOZ[Fr.]

( ... iLE Bir çeşit pamuk ipliği. | İskoçya ipliği denilen, ince ve sağlam pamuk ipliğinden dokunmuş olan. )


-İŞ, GÖREV = Fİ'L = FONCTION



-İSİM CÜMLESİ ile/ve FİİL CÜMLESİ

( İsim + İsim'den ya da İsim + Fiil'den oluşur. İLE/VE Fiil + İsim'den oluşur. )


-İSİM CÜMLESİ ile/ve FİİL CÜMLESİ

( Örnek: Hasan kaim. İLE/VE Nasara Hasan. )


-İSİM CÜMLESİ ile/ve FİİL CÜMLESİ

( CÜMLE: Yargı bildiren sözcükler/kelimeler bütünü. )


-İSİM ve FİİL ve HARF/EDAT

( Anlamı/mânâsı olan, zamana bitişmeyen. VE Anlamı/mânâsı olan fakat bir zamana bitişmiş. VE Tek başına anlam/mânâ ifade etmeyen isim. )


-İSİM ile/ve/||/<> SIFAT ile/ve/||/<> FİİL

( İşaret. İLE/VE/||/<> Nitelik. İLE/VE/||/<> Gerçekleşme. )


-İSTANBUL/ROMA ve/||/<> FİLİBE

( Filibe de, İstanbul ve Roma gibi, 7 tepe üzerine kurulmuştur. )


-İSTANBUL/ROMA ve/||/<> FİLİBE

( ... VE/||/<> Nöbettepe, Canbaztepe, Taksimtepe, Çanlıtepe, Boztepe, Saraytepe, Pınarcıtepe. )


-İSTİŞÂRE[< ŞÛRÂ (çoğ. İSTİŞÂRÂT)] değil/yerine/= FİKİR SORMA, DANIŞMA



-İZİN (VERMEK) ile/ve/değil/yerine FIRSAT (VERMEK)

( Kendine kapı açıldığı halde içeri girmeyen, kovulmayı (da) hak eder. )


-JURISPRUDENCE = FIKIH

( FIKIH )


-KADER ile/ve/<> FITRAT



-KALASTRA[İt. < CALASTRA] ve/||/<> FİLİKA[İt. < FELUCA]

( Gemilerde cankurtaran filikalarını oturtmak için güvertelere konulan sehpa. İLE Cankurtaran sandalı. )


-KANT ile/ve/||/<>/> SCHILLER ile/ve/||/<>/> FICHTE ile/ve/||/<>/> SCHLEIERMACHER ile/ve/||/<>/> SCHLEGEL ile/ve/||/<>/> HEGEL ile/ve/||/<>/> SCHELLING ile/ve/||/<>/> SCHOPENHAUER ile/ve/||/<>/> FUERBACH ile/ve/||/<>/> DARWIN ile/ve/||/<>/> SPENCER

( [Doğum Tarihi] 1724 ile/ve/||/<>/> 1759 ile/ve/||/<>/> 1762 ile/ve/||/<>/> 1768 ile/ve/||/<>/> 1770 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1775 ile/ve/||/<>/> 1788 ile/ve/||/<>/> 1804 ile/ve/||/<>/> 1809 ile/ve/||/<>/> 1820 )


-KANT ile/ve/||/<>/> SCHILLER ile/ve/||/<>/> FICHTE ile/ve/||/<>/> SCHLEIERMACHER ile/ve/||/<>/> SCHLEGEL ile/ve/||/<>/> HEGEL ile/ve/||/<>/> SCHELLING ile/ve/||/<>/> SCHOPENHAUER ile/ve/||/<>/> FUERBACH ile/ve/||/<>/> DARWIN ile/ve/||/<>/> SPENCER

( Wilhelm Schlegel, 22 Ocak 1798'de Jena'dan, Berlin'de kardeşi Friedrich Schlegel ile küçük bir evi paylaşan Schleiermacher'a, kardeşinin yarattığı skandallardan dolayı sitem dolu bir mektup yazar ve yakın zamanda taşınmış olduğu Berlin'den Jena'ya, kendinin yanına dönmesi için Friedrich'i ikna etmesini ister; zira kardeşi, Schiller ile girdiği tartışma sonrasında yayımladığı son metniyle tümden tozu dumana katmıştır. Öyle ki, aynı soyadını taşımasıyla Wilhelm dahi gözden çıkarılmanın eşiğine gelmiştir. Sonunda, Goethe, tartışmaya dahil olur ve Friedrich ile babacan bir konuşma yaparak, ondan kibarca, bundan sonra başka bir alan üzerine, başka bir yerde çalışmasını ister. Oysa Friedrich, bu tavsiye üzerine gittiği Berlin’de, çoktan kendi çevresini kurarak yeni bir edebi akımın öncülüğü görevini üstlenmiştir. Henüz 25 yaşındaki bir genç tarafından yazılıp böylesi büyük bir etki yaratan, yepyeni ve tümüyle özgün bir düşünsel hareketin öncüsü olan bu metin, Eleştirel Fragmanlar'dı ve yalnızca 37 sayfalık 127 aforizmadan oluşuyordu. Aradan geçen neredeyse iki yüz yıl boyunca Eleştirel Fragmanlar üzerine yüzlerce kitap yazılacaktı. Schlegel kimilerine göre yaygaracı, kimilerine göre dâhi olarak adlandırılacak ama her halükârda Romantik hareketin düşünsel temellendiricisi olarak tarih sahnesindeki yerini alacaktı... )


-KAPLUMBAĞA ve/||/<> GORİL ve/||/<> FİL

( [karadaki] En yaşlı. VE/||/<> En güçlü. VE/||/<> En büyük. )


-KARİZMA ile/ve FİYAKA



-KARTAL ile FİLİPİN KARTALI

( ... ile image | image )


-KARTAL ile FİLİPİN KARTALI

( )


-KATALOG[Fr./İng. CATALOGUE] ile/ve/=/||/<> FİHRİST[Fars.]

( Kitaplıktaki kitapları ya da belirli bir daldaki gereçleri, nitelikleri bakımından tanıtmak, arandıklarında bulunmalarını sağlamak amacıyla, yer numaraları belirtilerek hazırlanmış kitap, defter ya da fişten oluşan bütün. | Kitabevi, yayınevi, kurum vb. kuruluşların yayınlarını, ürettikleri malları, nesneleri tanıtan, gösteren dizin ya da kitap. İLE/VE/=/||/<> İçindekiler. | Abecesel sıralamalar için kullanılan, kenarında tüm harflerin yer aldığı not defteri. )


-KAVRAM ile/ve/<> FİLOZOF ÇIĞLIĞI



-KAVRAYIŞ = FİKR-İ İPTİDAİ, TASAVVUR-I SAZEC = APPREHENSION[İng., Alm.] = APPRÉHENSION[Fr.] = APPREHENSIO[Lat.] = APRENSIÓN[İsp.]



-KAVURMA / KIZARTMA değil/yerine/>< FIRINDA / BUĞULAMA / HAŞLAMA/KAYNATMA



-KELÂM ve FIKIH ve İRFAN



-KELÂMCI(MÜTEKELLİM) ile FİLOZOF(HUKEMA)

( Onlar, "Ve nefahtü"den, yani kelâmdan gıda alırlar. )


-KELÂMCILAR ile/ve/||/<> BÂTINÎLER ile/ve/||/<> FİLOZOFLAR ile/ve/||/<> SÛFÎLER



-KEYFÎ ile/ve/değil/yerine FITRÎ



-KIŞKIRTMA ile/ve/> FIŞKIRTMA



-KIZIL ile FİRFİRİ[Ar.]

( ... İLE Parlak kızıl renk. | Bu renkte olan. )


-KONTÜZYON/CONTUSION[İng.] değil/yerine/= FİZİKSEL ÖRSELENME



-KÖPEKBALIĞI ile FIRFIRLI KÖPEKBALIĞI

( ... ile )


-KÖRFEZ ile FİYORT[Norveççe]

( Norveç, İskoçya ve Kuzey Amerika kıyılarında, buzulların oluşturdukları dik yamaçlı, derin ve eski buzul koyaklarının aşağı kesimlerinin deniz altında kalmasıyla oluşan körfez. )


-KOŞULLAR:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ ile/ve/||/<> GENEL ile/ve/||/<> ÖZEL ile/ve/||/<> KİŞİSEL ile/ve/||/<> FİZİKSEL ile/ve/||/<> ZİHİNSEL ile/ve/||/<> ZORUNLU ile/ve/||/<> İTİBARİ ile/ve/||/<> YAKIN ile/ve/||/<> UZAK



-KÜFÜR değil/yerine/>< FİKİR

( Gerçeğin üstünü örtmek. DEĞİL/YERİNE/>< Gerçeğin örtüsünü açmak. )


-KUMAŞ/DANTEL ile FİSTO[Fr.]

( ... İLE Elde ya da makinede işlenmiş, süslü şerit. | Dantele benzer süsleri olan bir tür kumaş. | Bu kumaştan yapılmış olan gömlek/bluz. )


-KÜTÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< FİDE/FİDAN

( Büyük ve "güçlü". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>

-KÜTÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< FİDE/FİDAN

( Cansızdır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>

-KUVVE ile/ve/||/<> FİİL



-KUZEY DENİZİNDE:
KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> ÇUKÇİ DENİZİ ile/ve/||/<> DE LONG BOĞAZI ile/ve/||/<> DOĞU SİBİRYA DENİZİ ile/ve/||/<> LAPTEV BOĞAZI ile/ve/||/<> BOURHAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> LAPTEV DENİZİ ile/ve/||/<> OLENEKSKİY KÖFREZİ ile/ve/||/<> KATANSKİY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> VİLKİTSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> YENİSEY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA DENİZİ ile/ve/||/<> BAYDARATSKAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA BOĞAZI ile/ve/||/<> ÇEYŞSKAYA KOYU ile/ve/||/<> BEYAZ DENİZİ ile/ve/||/<> ONEGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KANDELAŞKA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DİVİNA KOYU ile/ve/||/<> BARENTS DENİZİ ile/ve/||/<> GRÖNLAND DENİZİ ile/ve/||/<> NORVEÇ DENİZİ ile/ve/||/<> KUZEY DENİZİ ile/ve/||/<> DANZİNG KÖRFEZİ ile/ve/||/<> RİGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİNLANDİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BOTNİ KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DANİMARKA BOĞAZI ile/ve/||/<> DAVIS BOĞAZI ile/ve/||/<> BALTIK DENİZİ ile/ve/||/<> LABRADOR DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> SMITH KÖRFEZİ ile/ve/||/<> NARES BOĞAZI ile/ve/||/<> LANCASTER BOĞAZI ile/ve/||/<> ARKTİK KOYU ile/ve/||/<> PR. REGENT BOĞAZI ile/ve/||/<> BOOTHIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FOXE ÇANAĞI ile/ve/||/<> FOXE KANALI ile/ve/||/<> REPULSE KOYU ile/ve/||/<> CORAL LİMANI ile/ve/||/<> JAMES KOYU ile/ve/||/<> HUDSON BOĞAZI ile/ve/||/<> UNGAVA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FROBISHER KOYU ile/ve/||/<> CUMBERLAND KÖRFEZİ ile/ve/||/<> HOME KÖRFEZİ ile/ve/||/<> JONES BOĞAZI ile/ve/||/<> PEARY KANALI ile/ve/||/<> BARROW BOĞAZI ile/ve/||/<> FRANKLIN BOĞAZI ile/ve/||/<> VISCOUT MELVILLE BOĞAZI ile/ve/||/<> Mc CLURE BOĞAZI ile/ve/||/<> McCLINTOK KANALI ile/ve/||/<> KRALİÇE MAUD KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORONATION KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PR. ALBERT KOYU ile/ve/||/<> AMUNDSEN BOĞAZI ile/ve/||/<> GALLER PRENSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> BEAUFORT DENİZİ ile/ve/||/<> PRODHOE KOYU ile/ve/||/<> KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU



-LORENTZ ve/||/<> FITZGERALD



-MADDE ve/> FİKİR ve/> DEĞER



-MADDECİLİK ile FİZİKSELCİLİK



-MANCANA[İt.] değil/yerine/= FIÇI

( Gemilerde, içme suyu konulan, büyük, yassı fıçı. )


-MANTIK ve FIKIH



-MANTIK ile/ve FİZİK



-MANTIK ve/||/<>/> FİZİK ve/||/<>/> ETİK

( Bahçenin sınırı/duvarı/çiti. VE/||/<>/> Bahçedeki ağaç. VE/||/<>/> Bahçedeki ağacın meyvesi. )


-MANTIK ve/||/<>/> FİZİK ve/||/<>/> ETİK

( )


-MANTIK ve/||/<> FİZİK ve/||/<> ETİK

( Çit. VE/||/<> Ağaç. VE/||/<> Meyve. )


-MARKA ile/ve/||/<>/> FİLİGRAN



-MATEMATİK ve/<> FİZİK ve/<> ASTRONOMİ



-MATEMATİKSEL CİSİM ile FİZİK CİSİM



-MATEMATİKSEL YAKLAŞIM ile FİZİKSEL YAKLAŞIM



-MEKSİKA PESOSU ile FİLİPİN PESOSU



-MENENGİÇ AĞACI ile/>/= FISTIK AĞACI

( Aşısız. İLE/<>/= Aşılı. )


-METAFİZİK/METAPSYCHICS[İng.] değil/yerine/= FİZİK ÖTESİ



-METAFİZİK ile/ve/||/<> FİZİK ile/ve/||/<> ANLAM



-METAFİZİK <> OLUMSALLIK/RASTLANTI <> FİZİK

( Olanaklı kılan. < OLUMSALLIK/RASTLANTI > Olanaklı kılınan. )


-METİN ile/ve FİKİR



-MİN MÂLÎ[Ar.] ile FÎ MÂLÎ[Ar.]



-MIRILDAMAK ile/ve/||/<> FISILDAMAK



-MİZAH ile/ve FIKRA



-MODEMDE:
ADSL ile VDSL ile FIBER

( )


-MÜNÂFIKLIK ile/ve FİSK-Ü FÜCÛR



-MUTLAK MEKÂN ile/ve FİZİKÎ MEKÂN



-NAHİV ve FIKIH USULÜ ve TEFSİR USULÜ



-NARBÜLBÜLÜ/ARDIÇKUŞU(TURDUS PILARIS[Lat.], ROBIN[İng.], Avrupa ve Asya ormanlarında yaşar.) ile/ve BAYIR KUŞU ile/ve ÇALI KUŞU ile/ve ÇAMURCUN ile/ve DALGIÇ KUŞU ile/ve DEVEKUŞU ile/ve FIRTINA KUŞU ile/ve GELİNKUŞU[Lat. OTOCORIS PENCILLATUS] ile/ve İNCİRKUŞU[Lat. ANTHUS TRIVIALIS] ile/ve İSHAK KUŞU/BATAKLIKBAYKUŞU[Fars. ŞEB-ÂVÎZ][ayağından asılarak başaşağı sarkar ve öter] ile/ve KARDİNALKUŞU ile/ve KARİYAMA(Güney Amerika'da) ile/ve KAŞIK GAGA ile/ve KAŞIKCI KUŞU ile/ve KEDİKUŞU ile/ve KELAYNAK[Sadece bu üç yerde: BİRECİK-URFA, FAS, PALMİRA ÇÖLLERİ-SURİYE][Lat. GERONTICUS EREMITA]17 Şubat, Birecik'te, Kelaynak Günü'dür! ile/ve KUYRUKKAKAN[Afrika ile/ve Asya'da][Lat. SAXICOLA] ile/ve MALURUS[Avustralya'da] ile/ve MAMO[Hawaii'de] ile/ve MANAKİN[Amerika'da] ile/ve MİNO[Asya'da] ile/ve MOA ile/ve MOHO ile/ve MUHABBET KUŞU ile/ve ÖRÜMCEK KUŞU[Lat. LANIUS] ile/ve TARLA KUŞU ile/ve YAĞMUR KUŞU ile/ve ALICI KUŞ ile/ve BOĞMAKLI KUŞ ile/ve MAKARALI KUŞ ile/ve SAKSAĞAN(AK'AK[Ar.], PÎSE[Fars.], PICA PICA[Lat.]) ile/ve SAKARMEKE ile/ve SIĞIRCIK(MÜRG-İ ZÎREK/ZÎREK-SÂR, LÂLESAR[Fars.], STURNUS VULGARIS[Lat.]) ile/ve İBİBİK, ÇAVUŞ KUŞU, HÜDHÜD[çoğ. HEDÂHİD][HÛC-I HÜDHÜD:
İbibik ibiği.](EBÜRREBÎ', UPUPA EPOPS[Lat.]) ile/ve ÖZKUŞU ile/ve PAPUÇGAGA[Afrika'da] ile/ve POTU(Güney Amerika'da) ile/ve POYRAZKUŞU ile/ve SUBAKALI ile/ve TORGU ile/ve TURAKO/MUZCUL(Afrika'da yaşar.) ile/ve UZUNBACAK ile/ve ÜVEYİK(TURTLE DOVE[İng.], STREPTOPELIA TURTUR[Lat.]) ile/ve YEŞİLBAŞ

( Kolombiya'da, dünyadaki tüm ülkelerdeki kuş türlerinden daha fazla kuş türü bulunur. )


-NAYLON POŞETLER(İ KULLANMAK) yerine/değil FİLE/SEPET (KULLANMAK)



-NAYLON POŞETLER(İ KULLANMAK) değil/>< FİLE/SEPET (KULLANMAK)



-NAZARÎ ERDEM ile/ve FİKRÎ ERDEM ile/ve HULKÎ ERDEM ile/ve AMELÎ ERDEM(SANATLAR)



-NEGATOSKOP/NEGATOSCOPE[İng.] değil/yerine/= FİLMGÖREÇ



-NEMESE/HEMS[Ar.]/WHISPER[İng.] değil/yerine/= FISILDAMA

( Fısıldama. )


-OCAK ile FIRIN



-OLANAK ile/ve FIRSAT

( Tutum, fırsatı kendine çeker. )


-OLANAK ile/ve FIRSAT

( Attitude attracts opportunity. )


-OLUŞ = SAYRURET, TEKEVVÜN = BECOMING, GENESIS[İng.] = DEVENIR, GENÉSE[Fr.] = WERDEN, GENESIS[Alm.] = FIERI < IN FIERE: OLUŞ HALİNDE[Lat.] = GENESIS[Yun.]

( Kesintisiz/sürekli doğuş. )


-OMURGADA
YUVAR/DİSK:
OLAĞAN ile BOZULMUŞ ile BEL VERMİŞ ile FITIK ile İNCELMİŞ

( image )


-ONAYLAYICI SÖZCÜKLER ve/||/<>/> HİZMET EYLEMLERİ ve/||/<>/> FİZİKSEL TEMAS



-OPORTÜNIST/OPPORTUNIST[İng.] değil/yerine/= FIRSATÇI



-OPORTÜNISTİK ENFEKSİYON/OPPORTUNISTIC INFECTION[İng.] değil/yerine/= FIRSATÇI BULAŞ



-OPORTÜNİZM/OPPORTUNISM[İng.] değil/yerine/= FIRSATÇILIK



-PARAPSİKOLOJİ/PARAPSYCHOLOGY[İng.] değil/yerine/= FİZİK ÖTESİ "BİLGİSİ"



-PERGENDE ile/> FİRKATA ile/> KALİATA ile/> KADIRGA



-PERMEÇE ile/ve FİLADUR

( Yedek olarak kullanılan ince halat. İLE/VE İnce ve katranlı halat. )


-PİŞİRME:
OCAKTA ile/ve FIRINDA ile/ve GÜNEŞİN ISITTIĞI TAŞTA



-PLAN ile/ve/<>/> SAHNE ile/ve/<>/> SEKANS ile/ve/<>/> FİLM



-PRİZ[Fr.] ile/ve/||/<>/< FİŞ

( Elektrik akımı almak için fişin sokulduğu yuva. İLE/VE/||/<>/< Prizden akım almaya yarayan araç. | Bir yapıtın hazırlanmasında kolaylık sağlamak ya da bir işe kılavuzluk etmek için yazılıp sınıflandırılan küçük kâğıt yapraklardan her biri. | Bir işi yaptırmak ya da gereken kaydın alındığını belirtmek için bir koçandan koparılmış kâğıtlardan her biri, makbuz. )


-PRİZ[Fr.] ile/ve/||/<>/< FİŞ

( )


-PUNT[İt.] değil/yerine/= FIRSAT

( Uygun zaman. )


-RAMAZAN ve/>/ya da FITR BAYRAMI[RAMAZAN ve/>/ya da ŞEKER BAYRAMI değil!]

( ... ve ÎD el-FITR[Ar.]: KAHVALTI | HARİ RAYA AİDİL FİTRİ[Malezya ve Singapur'da] | IDUL FİTRİ ya da LEBARAN[Endonezya'da] | SHEMAI EID[Bangladeş'te] )


-RÜZGÂR ile FIRTINA



-ŞAH ile/ve VEZİR ile/ve FİL ile/ve AT ile/ve KALE/ROK ile/ve PİYON[Fr. < Lat.]

( ... ile/ve FERZ/FERZÎN/FERZÂNE/FERZEND[Fars.] ile/ve PÎL ile/ve ... ile/ve RUH ile/ve PİYÂDE, BEYDÂK[Ar.] )


-ŞAMANLAR'IN SEVDİĞİ RENKLER:
AÇIK MAVİ ve SÜT MAVİSİ ve ALTIN SARISI ve FİLİZ YEŞİLİ ve LEYLAK



-SANAYİ KAPİTALİZMİ ile/ve/||/<>/> FİNANS KAPİTALİZMİ



-ŞANS ile/değil FIRSAT



-SAPLANTI = FİKR-İ SABİT = FIXED IDEA[İng.] = IDÉE FIXE[Fr.] = FIXE IDEE[Alm.] = FIXUS[Lat.]



-ŞARLATAN değil/yerine/>< FİLOZOF

( Filozofların aydınlatmadığı bir toplumu, şarlatanlar aldatır. )


-SENFONİ ORKESTRASI ile FİLARMONİ ORKESTRASI

( ... İLE Kurumsal. )


-ŞERİAT ile/ve/||/<>/> FIKIH



-SESSİZLİK ile FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİĞİ



-SİESTA ile/ve/||/<> FİESTA

( Öğle arası. İLE/VE/||/<> Şenlik. )


-ŞİFRE ÇÖZÜCÜ / DECODER ile/ve/||/<> FİZİKSEL ÇÖZÜCÜ / ENCODER



-SIĞ ile FİLET[İt.]

( ... İLE Derinliği aynı olan sığ su alanı. )


-SİNEMA TARİHİ ile/ve/||/<> FİLM TARİHİ

( Bağlam içinde kalarak. İLE/VE/||/<> Tekil ve/ya da birbirleriyle ilişkilendirilerek. )


-SİNEMA ile/ve FİLM



-SOFİST ile/ve FİLOZOF

( BAHŞİ[Uygurca]: Filozof. / Kâtip. )


-SOKRATES ve/||/<>/> DESCARTES ve/||/<>/> FICHTE

( FICHTE: Çam ağacı. )


-SONLU = FINITE[İng.] = FINI[Fr.] = ENDLICH[Alm.] = FINITA[Lat.]



-SÛFÎ ile FİLOZOF(HUKEMA)

( Hakikati, eşyanın hakikatini bilir. İLE Hakikatleri bilir. )


-supozituvar/supp./suppos.[Lat. < SUPPOSITORIUM] değil/yerine/= FİTİL,



-TABİP FİLOZOFLAR ile/ve/||/<> FİLOZOF TABİPLER



-TAHIL ile FİRİK

( .... İLE Olgunlaşmak üzere olan tahıl. | Çerez olarak yenilen tahıl kavurgası. )


-TAHIL ile FİRİK

( ... İLE Olgunlaşmak üzere olan tahıl. | Çerez olarak yenilen tahıl kavurgası. )


-TAKIM, ORDO = FIRKA = ORDRE



-TASNİF'UL ULÛM:
KELÂM ve/> FIKIH ve/> TASAVVUF

( "Tasnif'ul Ulûum" kitabında Tasavvuf: "İmanın meyvesi ve İslâm'ın neticesi."/"Hüve semeretül iman ve neticetü'l-İslâm" )


-TATLISU KAPLUMBAĞALARINDA:
BENEKLİ ile FIRAT ile NİL ile ... ile YILAN BOYUNLU TATLISU KAPLUMBAĞASI ile KIRMIZI YANAK(ROTWANGEN) ile ÇİN KAPLUMBAĞASI

( [büyüklüğü] ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE 25 cm.'dir. İLE 17 cm.'dir. )


-TATLISU KAPLUMBAĞALARINDA:
BENEKLİ ile FIRAT ile NİL ile ... ile YILAN BOYUNLU TATLISU KAPLUMBAĞASI ile KIRMIZI YANAK(ROTWANGEN) ile ÇİN KAPLUMBAĞASI

( Türkiye sularında yaşarlar. İLE Türkiye sularında yaşarlar. İLE Mısır'da yaşarlar. İLE ... İLE ... İLE Amerika'da, Doğu ve Batı Mississippi'de yaşarlar. İLE Endonezya, Japonya ve Güney Çin'de yaşarlar. )


-TATLISU KAPLUMBAĞALARINDA:
BENEKLİ ile FIRAT ile NİL ile ... ile YILAN BOYUNLU TATLISU KAPLUMBAĞASI ile KIRMIZI YANAK(ROTWANGEN) ile ÇİN KAPLUMBAĞASI

( [kış uykusuna] ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE Yatarlar.[10-12 hafta] İLE Yatmazlar. )


-TATLISU KAPLUMBAĞALARINDA:
BENEKLİ ile FIRAT ile NİL ile ... ile YILAN BOYUNLU TATLISU KAPLUMBAĞASI ile KIRMIZI YANAK(ROTWANGEN) ile ÇİN KAPLUMBAĞASI

( ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE Gençleri etçil, yaşlıları otçuldur. İLE Etçildir. )


-TEDBİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< FİKİR (ETMEK)

( Sonuca yönelik düşünme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Sonuca yönelik olmayan düşünme. )


-TEDBİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< FİKİR (ETMEK)

( Zât bakımından aynı, itibar bakımından ayrılardır. )


-TEDBİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< FİKİR (ETMEK)

( Sona bakmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yola bakmak. )


-TEDBİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< FİKİR (ETMEK)

( [not] Thinking to [get/go] consequence. VS./AND/BUT/||/<>/>/< Any kind of thinking without consequence.
Any kind of thinking without consequence. INSTEAD OF Thinking to [get/go] consequence. )


-TEL ile FİLAMAN[Fr.]

( ... İLE Ampullerden akım geçtiğinde, akkor durumuna gelen, ince iletken tel. )


-TOHUM ile/ve/||/<>/> FİLİZ ile/ve/||/<>/> FİDAN ile/ve/||/<>/> GENÇ AĞAÇ ile/ve/||/<>/> YETİŞKIN AĞAÇ ile/ve/||/<>/> ÇİÇEK VEREN AĞAÇ ile/ve/||/<>/> MEYVE VEREN AĞAÇ

( )


-TOKA ile FİRKETE[İt.]

( ... İLE Kadınların, saçlarını tutturmak için kullandıkları, U biçimindeki naylon, tel ve bağadan saç tokası. )


-TOKMAK ile FİLARİZ

( ... İLE Keten dövmeye yarayan tokmak. )


-TOMRUK ile FİLENK[Yun.]

( Kesilmiş ağacın, silindir biçimindeki gövdesi. | İşlenmek ya da biçilmek üzere hazırlanmış taş kütlesi. | Tomurcuk. | Tutukevi. İLE Ağır cisimleri bir yerden, bir yere kaydırmak ve özellikle tekneleri karaya çekmek için bunların altına sürülen yuvarlak ağaç. )


-TOMURCUK ile FİLİZ



-TOPLUMSAL İNSANBİLİM/ANTROPOLOJİ ile/ve FİZİK İNSANBİLİM/ANTROPOLOJİ

( İstanbul'da. İLE/VE Ankara'da. )


-TORBA GEREKSİNİMİ değil FİLE/SEPET (KULLANMAK)[NAYLON değil/yerine!]



-TROPİK KUŞU ile/ve FIRKATEYN KUŞU

( Topago - Karayipler )


-TÜZE(HUKUK) ve/<>/|| FİZİK



-UNLARDA:
BUĞDAY ile/||/<> TAM BUĞDAY ile/||/<> KARABUĞDAY/GREÇKA ile/||/<> KIRMIZI BUĞDAY ile/||/<> KEPEKLİ ile/||/<> SİYEZ ile/||/<> KAVILCA ile/||/<> KUNDUR ile/||/<> YULAF ile/||/<> ÇAVDAR ile/||/<> ARPA ile/||/<> MISIR ile/||/<> KİNOA ile/||/<> TEFF ile/||/<> AMARANT ile/||/<> NOHUT ile/||/<> KESTANE ile/||/<> KEÇİBOYNUZU ile/||/<> BADEM ile/||/<> CEVİZ ile/||/<> FINDIK ile/||/<> ANTEPFISTIĞI ile/||/<> ARAROT ile/||/<> DİNKEL[Alm.]/FARRO[İt.]

( Kabuğundan ve kepeğinden ayrılarak kullanılan, işlenmiş buğday unundan [beyaz ekmek] yapılır. İLE/||/<> Buğday tanesinin kabuğuyla birlikte öğütülerek elde edilir. Besin değerleri, öteki rafine unlara göre daha yüksektir.[Glüten içerir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> Anadolu'nun, en eski çeşitlerindendir.[Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.] Ekmek yapımına çok uygundur.[Kepeği ile öğütülmüş olanını yeğlenmelidir.][Glüteni düşüktür.] İLE/||/<> Kepeğinden ayrılmamış undur. İLE/||/<> Kastamonu bölgesinin unudur. Tüm unlarla karıştırılabilir. Aroması "keskin" gelebilir.[Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.][Glüteni çok düşüktür. Çok sağlıklıdır.] İLE/||/<> Kars'ta yetişen bir buğdaydır. Kökeni, Kastamonu'dur. [Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.][Her türlü iklime dayanıklı, güçlü bir yapısı olduğundan, kabuk bölümü kalındır. Kabuk bölümünün kalınlığı, tanelerinin ufak kalmasına ve glüten içeriğinin, öteki buğday türlerine göre daha olmasını sağlamıştır ve bu nedenle de glisemik indeksi düşüktür.] İLE/||/<> Güneydoğu Anadolu bölgesi buğdayıdır. İLE/||/<> Glüten alerjisi olanlar için iyi bir seçenektir. [Deri ve bağırsak sorunu olanların, yulaf ununu yeğleyebilir.][Yüksek besin değerine sahip ve glisemik indeksi düşüktür.] İLE/||/<> Bol proteinlidir.[Yüksek glüten içerir.][Soğuk iklime dayanıklıdır.] İLE/||/<> Çok eski bir buğday türüdür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Güney Amerika'da, And Dağları'nda, doğal olarak yetişen, otumsu bir bitkinin, kurutulmuş tohumudur.[Unu da, tohumları gibi yüksek demir ve besin değerlerine sahiptir ve çok lezzetlidir.][Tek başına ya da tüm unlarla karıştırılabilir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> Amarant[horozibiği] bitkisinin tohumlarından elde edilir.[Tüm unlar içinde, en yüksek proteine sahiptir.][Glüten içermez ve glisemik indeksi düşüktür.][Tadı, ekşi ve keskin olduğundan, lezzeti görecelidir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Sıcak iklimlerde yetişen maranta adlı kamıştan ve başka bitkilerin kökünden çıkarılan un. [Çocuk maması yapılan un.] İLE/||/<> Siyez ile benzerlik taşır.[İçeriğindeki protein yapısı daha kırılgan ve çözünebilir olduğundan, tüm tahıl unları içinde, siyez kadar düşük glütene sahiptir.][Genetiği değişmemiş bir çeşittir.][Her türlü hamur işinde kullanılabilir.] )


-UNLARDA:
BUĞDAY ile/||/<> TAM BUĞDAY ile/||/<> KARABUĞDAY/GREÇKA ile/||/<> KIRMIZI BUĞDAY ile/||/<> KEPEKLİ ile/||/<> SİYEZ ile/||/<> KAVILCA ile/||/<> KUNDUR ile/||/<> YULAF ile/||/<> ÇAVDAR ile/||/<> ARPA ile/||/<> MISIR ile/||/<> KİNOA ile/||/<> TEFF ile/||/<> AMARANT ile/||/<> NOHUT ile/||/<> KESTANE ile/||/<> KEÇİBOYNUZU ile/||/<> BADEM ile/||/<> CEVİZ ile/||/<> FINDIK ile/||/<> ANTEPFISTIĞI ile/||/<> ARAROT ile/||/<> DİNKEL[Alm.]/FARRO[İt.]

( ... İLE/||/<> Glüten içerir. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüteni düşüktür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüteni çok düşüktür. İLE/||/<> Glüteni düşüktür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüten alerjisi olanlar için iyi bir seçenektir. İLE/||/<> Yüksek glüten içerir. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüten içermez. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Düşük glütene sahiptir. )


-VARLIKBİLİM ile/ve FİZİK



-VİZE ile FİNAL



-VÜCUB EHLİYETİ > HAK EHLİYETİ ve/||/<> EDÂ EHLİYETİ ve/||/<> CEZAİ EHLİYET ve/||/<> FİİL EHLİYETİ



-YAPINTI = TASNİ = FICTION[İng., Fr.] = FIKTION[Alm.] = FICTIO[Lat.] = FICCIÓN[İsp.]



-YARDIMCI OLMAK ile/ve FIRSAT VERMEK

( Tekrarlanması gereken yardım, yardım değildir. )


-YARDIMCI OLMAK ile/ve FIRSAT VERMEK

( Yapılmaya değer tek yardım, yardıma gereksinim duymaktan kurtuluşu sağlamaktır. )


-YARDIMCI OLMAK ile/ve FIRSAT VERMEK

( Bizi, insan yapacak olan, berraklık ve yardımseverliktir. )


-YARDIMCI OLMAK ile/ve FIRSAT VERMEK

( En önemli yardımcı, gerçeğin, içimizde bulunuşudur. )


-YARDIMCI OLMAK ile/ve FIRSAT VERMEK

( The main thing that helps is to have reality within. )


-YARDIMCI OLMAK ile/ve FIRSAT VERMEK

( image

Bunu mu istiyorsunuz?

• Çocuğunuz...

– Varsın, bir çivi bile çakamasın... Ama dersleri iyi olsun.
– Varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın... Ama matematiği düzgün olsun.
– Varsın, evin çalan telefonuna cevap veremesin... Ama notları yüksek olsun.
– Varsın, eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın... Ama fen lisesine gitmiş olsun.
– Varsın, ağlayan bir çocuk görünce ona gülsün... Ama sınıfın birincisi olsun.
– Varsın, kendinin fazladan harçlığı olduğu halde; kantinden simit alamayan çocuklarla alay etsin... Ama öğretmenlerinin gözdesi olsun.
– Varsın, başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine dönüp; “Ya siz nasılsınız?” diyemesin... Ama yabancı dili mükemmel olsun.
– Varsın, oyun arkadaşları olmasın... Ama sınavlarda “on” çeksin.

– Varsın;
– Taziye nedir, bilmesin,
– "Başın sağ olsun" ne demek, anlamasın,
– "Geçmiş olsun" kime denir, niçin denir, haberi olmasın,
– "Uğurlar olsun", ne anlama gelir farkında olmasın,
– Ama... Karneleri süper olsun.
– Evet… Varsın, tek dostu olmasın... Ama iyi gelir getiren bir mesleği olsun...

Üstün Dökmen )


-YAŞ/TARİH TESPİTİ:
KETEBE ve/||/<> ZAHRİYE ve/||/<> FİLİGRAN ve/||/<> MÜREKKEP

( Zahriye, XIII. yy.'a kadar bulunmaktadır. | Ser levha, XVI. yy.'dan sonra kullanılmaya başlanmıştır. | Eski yapıtlarda, cetvel yoktur. )


-YAŞAM:
MASAL ile/ve/||/<>/> ROMAN ile/ve/||/<>/> FIKRA

( Başlangıçta. İLE/VE/||/<>/> Yaşandıkça. İLE/VE/||/<>/> Anlattıkça. )


-YENGEÇYİYEN AYIBALIĞI ile LEOPAR AYIBALIĞI ile FİL AYIBALIĞI

( ARCTOCEPHALUS PUSILLUS )


-ZAMAN KAZANMAK ile FIRSAT ARAMAK/BEKLEMEK



-ZAMAN ile/ve/= FIRSAT



-ZİGON SEHPA ile FİSKOS SEHPA

( İçiçe geçmeli servis sehpası. İLE İki tekli koltuk arasında bulunan sehpa. )





-Fİ'LEN[Ar.] ile Fİ'LÎ[Ar. çoğ. Fİ'LİYYÂT]

( Hakikatte, gerçekten, işleyerek. İLE Fiille ilgili, gerçekten yapılan iş. )


-FÎ[Ar.] ile FÎ[Ar.]

( Fiat, baha, kıymet. İLE İçinde, -de. | Tarihin başına konulurdu.[fî 20 Teşrîn-i evvel: 20 Ekim'de] )


-FİAT değil FİYAT



-FİBER ile FİBERGLAS ile FİBERİN

( Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılmış mukavva ya da tahta. İLE Plastik maddelerden, özellikle poliyesterden parçaların yapımında kullanılan sağlamlaştırma maddesi. İLE Kan ve lenf serumunda bulunan, albüminli bir madde. )


-FİDE ile FİLİZ

( Yastıklarda tohumdan yetiştirilip başka yerlere dikilmek üzere hazırlanan sebze ya da körpe çiçek. İLE Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak. )


-FİGÜR = FIGURE[İng., Fr.] = FIGURA[Lat., İsp.]



-FİİL-İ MÂZÎ ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ

( Geçmiş zaman. İLE/VE Şimdi, geniş ve gelecek zaman. )


-FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MÜSTEĞRAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MUTLAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ HAL (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ İSTİKBAL (MALUM) ile FİİL-İ TAACCÜB SÂNİ



-FIKRA[Ar. çoğ. FIKARÂT] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]



-FİKRİN SIHHATİ ile FİKRİN İSTİKAMETİ



-FİL DİŞİ ile FİLDİŞİ

( Filin dişi. ile Renk. )


-FÎL[Ar. çoğ. EFYÂL, FÜYÛL] ile Fİ'L[Ar. çoğ. EF'AL, FİÂL]

( En büyük kara memelisi olan hayvan. İLE İş, kâr, amel, zamanla ilgili olup anlamı sağlayan sözcük, eylem. )


-FİLAMENT = HAYT = FILET



-FİLİNTA[argo] ile FİLİNTA[Alm.]

( Güzel, yakışıklı. İLE Namlusu kısa, kurşun atan bir çeşit küçük tüfek. )


-FİLİZ[Ar. < Yun.] ile FİLİZZ[Ar. çoğ. FİLİZZÂT]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Eritilip temizlenmemiş olan altın, gümüş, bakır, demir gibi ham mâden, külçe. | Erimiş bakır. )


-FİLİZ[Yun.] ile FİLİZ[Ar.]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Ocaktan çıkarılan, işlenmemiş maden bileşiği. )


-FİLİZLEMEK ile FİLİZLENME ile FİLİZLENMEK ile TOMURMAK

( Bitkilerin, gereğinden çok olan filizlerini kırmak. İLE Yumruların üzerinde, ince uzun filizlerin belirmesi biçiminde görülen patates hastalığı. İLE Filiz vermek. | Gelişmeye, büyümeye başlamak. İLE Ağacı dibinden kesmek. | Ağaç ve asmalarda filiz vermek üzere gözler kabarmak, tomurcuklanmak. | Şişip kabarmak. )


-FINDIKBİTİ ile FINDIKKURDU

( Kınkanatlılardan, fındıkkurdu denilen, kurtçukları dolayısıyla fındık ürünün en büyük düşmanı olan uzun gagalı böcek. İLE Fındıkbitinin, fındık içinde gelişerek, onun dökülmesine, değerini yitirmesine neden olan kurtçuk. )


-FIR FIR ile FIRFIR

( Fırıl fırıl. İLE Giysi, perde gibi nesnelerin kenarına dikilen, kırmalı ya da büzgülü süs, farba, farbala. )


-FIRAK[< FIRKA] ile FİRKAT[Ar.] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]



-FIRÂK[Ar. < FIRKA] ile FİRÂK[Ar.]

( Tümenler, alaylar, bölükler. | Partiler. | Cennetler, takımlar, kalabalıklar, ehl-i sünnet ve cemaatten ayrılan mezhepler. İLE Ayrılık, ayrılma. | Hüzün, keder, sıkıntı. )


-FIRSÂD[Ar., Fars.] ile FIRSAT/FURSAT[Ar. çoğ. FIRAK] ile FISÂD/FASD[Ar.]

( Karadut. İLE Uygun zaman, elverişli durum, yararlanma sırası, elden kaçırılmayacak yararlı zaman, hal ve ilişki. | Nöbet. İLE Kan alma, damardan kan çıkarma. )


-FIRTINA ile FİLİZKIRAN

( ... İLE Mayıs ayında, ağaçların filizlendiği mevsimde çıkan bir fırtına. )


-FIS FIS ile FISFIS

( Gizli ve yavaş konuşulurken çıkan seleni anlatır. İLE Koku, ilaç vb. sıvıları püskürtmek için kullanılan araç. )


-FİSKİYE değil FISKIYE



-FİSSÜR ile/ve/||/<> FİSTÜL



-FITNAT[Ar.] ile FITRAT[Ar.]

( Zihnin her şeyi çabuk anlayışı, zihin açıklığı, zeyreklik. İLE Yaratılış, doğa/tabiat, mizaç, huy. )


-FİTNE[Ar. çoğ. FİTEN] ile FİTEN[Ar. < FİTNE]

( Belâ, mihnet, sıkıntı. | Ayartma, azdırma. | Fesat, arabozma, karışıklık, ihtilâl. | Dinsizlik, canilik. | Cezâ. | Delilik. | Güzel yüz, güzel göz, güzel kadın. | Ara bozan, karıştırıcı. İLE Fitneler, ayartmalar, azdırmalar, ara bozmalar. )


-FİTNE[Ar. çoğ. FİTEN] ile FİTEN[Ar. < FİTNE]

( Türkiye'yi Kasıp Kavuran Fitne - Burhanettin Can )


-FITRAT ile/ve/>< FİTRET/FETRET



-FİTRE ile/ve/||/<> FİDYE



-FİZİK MUAYENE/PHYSICAL EXAMINATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK BAKI



-FİZİK ve/||/<>/>/< DÜŞÜNCE ve/||/<>/>/< FİZİK



-FİZİK ile/ve/||/<>/> FİZİĞİN MATEMATİKSELLEŞTİRİLMESİ



-FİZYOLOJİK ile FİZİKSEL

| FO/FÖ... |

FO/FÖ... ile başlayan FaRkLaR...
( 200 FaRk, 215 katkı )



-(BB) KREM ile FONDÖTEN

( Günün her saatinde sürülebilen, günlük ve sade makyajda kullanabilecek renkli bir nemlendiricidir. Hafif kızarıklık ya da donuk bir cilt varsa BB krem daha iyidir. Cilt tonunu eşitleyerek kusurları gizlemeye yardımcı olur. Günlük makyajda ilk yeğlenilecek olmalıdır. Cilde doğal bir görünüm vererek cilt rengini eşitler. Öte yandan, güneş koruyucu özelliğine de sahip olduğundan, cildi güneş ışınlarından korur. Ayrıca, cildin parlamasını ve yağ dengesini kontrol altında tutar.

İLE

Genellikle BB kremden daha fazla kapsama alanı sunar. Daha lekeli bir cilt yapısı ya da gizlenmek istenen bölgeler varsa yoğun kapatıcılığı nedeniyle yeğlenmelidir. Kusursuz makyajın en önemli özelliğidir. Bu nedenle, ten makyajında yoğun kapatıcılık, pürüzsüz ve iddialı bir görünüm aranıldığında kullanılır. Günlük olarak kullanılması pek tavsiye edilmez. Daha yoğun bir içeriğe sahip olduğundan, her gün fondöten kullanmak cildi yoracak, yaşlanma belirtilerine neden olacaktır. Öte yandan, fondöten ya da BB krem fark etmeksizin, cilde makyaj uygulandığında iyice temizlemeyi boşlamamalıdır. )


-A/AN[Yun.] ile/||/<> ANTİ[Yun.] ile/||/<> Bİ/BİS[Lat.] ile/||/<> DE/DES[Fr.] ile/||/<> DİS[Yun.] ile/||/<> EX[Lat.] ile/||/<> EXO[Lat.] ile/||/<> EPİ[Yun.] ile/||/<> FOS[Yun.] ile/||/<> GEO( >JEO)[Yun.] ile/||/<> HETER/O[Yun.] ile/||/<> HYPO(HİPO)[Yun.] ile/||/<> HYPER(HİPER) ile/||/<> HYDRO(HİDRO)[Yun.] ile/||/<> HOMO[Yun.] ile/||/<> İL/İN ile/||/<> İNTER[Lat.] ile/||/<> İZO[Yun.] ile/||/<> COZMO(KOZMO)[Yun.] ile/||/<> KONTRA[İt.] ile/||/<> KO/KOL/KOM/KON[Lat.] ile/||/<> MAKRO[Yun.] ile/||/<> MİKRO[Yun.] ile/||/<> MONO[Yun.] ile/||/<> NEO[Yun.] ile/||/<> OTO[Yun.] ile/||/<> PAN[Yun.] ile/||/<> PAR/PARA[Yun.] ile/||/<> POLİ[Yun.] ile/||/<> PRE[Fr.] ile/||/<> PRO[Yun.] ile/||/<> RE[Lat.] ile/||/<> SYN/SYM/SEM[Yun.] ile/||/<> SÜR[Lat.] ile/||/<> TELE[Yun.]

( Yok/luk. [ametal | amorf | aritmik] [analjezi | anestezi | anonim]

İLE/||/<>

Karşıt. [antibiyotik | antipatik | antitez]

İLE/||/<>

Çift, tekrar. [binok | bisiklet]

İLE/||/<>

Olumsuzluk.[demode | deforme | deşifre]

İLE/||/<>

Olumsuzluk ve güçlük. [diskalifiye | dismorf | disfonksiyon]

İLE/||/<>

Dışı, dışında, ...-dan başka. [exporte | expresyonizm | expresyon]

İLE/||/<>

Dışarıdan, dıştan bakılınca. [exotermik | exotizm]

İLE/||/<>

Üzerinde. [epiderm | epigrafi]

İLE/||/<>

Işık, parıltı. [fosfat | fosfor]

İLE/||/<>

Yerle ilgili ön ek. [jeofizik | jeoloji/jeolog]

İLE/||/<>

Öteki, öbür, başka. [heterojen | heterozigot]

İLE/||/<>

Aşağı, alt, daha alt. [hipoderm | hipotenüs | hipotez]

İLE/||/<>

Üstünde, aşırı, yukarı, dışında. [hipertansiyon]

İLE/||/<>

Su, suyla ilgili. [hidrosefali | hidrografi | hidrojen]

İLE/||/<>

Eş, benzer. [homojen | homonim | homolog]

İLE/||/<>

-dan yoksun. [illegal] [indirekt | inorganik]

İLE/||/<>

Ara, arası. [internasyonal | interpol]

İLE/||/<>

Eşitlik. [izobar | izotop | izoterm]

İLE/||/<>

Evren. [kozmogami | kozmopolit | kozmoloji]

İLE/||/<>

Karşı, aksi yönde. [kontrast | kontgerilla | kontratak]

İLE/||/<>

Birlik, beraberlik. [koalisyon | koleksiyon | konferans

İLE/||/<>

Büyük, geniş. [makrosefal | makrostopi]

İLE/||/<>

Küçük. [mikrofilm | mikrometre | mikrofon]

İLE/||/<>

Bir, tek. [monarşi | monolog | monopol]

İLE/||/<>

Yeni. [neolitik]

İLE/||/<>

Kendi, kendiliğinden. [otobiyografi | otopsi | otokritik]

İLE/||/<>

Bütün, birlik. [panorama | pankreas]

İLE/||/<>

Boyunca, karşı, üstünde, yanında. [paragraf | paralel]

İLE/||/<>

Çok. [poliandri | poliklinik]

İLE/||/<>

İlk, önceki, birinci. [prefabrik | prematüre]

İLE/||/<>

İleride, önde. [prolog | prova | prototip]

İLE/||/<>

Yeniden, tekrar, geri döndürmek. [reaksiyon | redaktör]

İLE/||/<>

Birlikte. [simetri | senfoni | sempati]

İLE/||/<>

Süper, üstünlük. [sürmenaj]

İLE/||/<>

Uzak, ırak. [teleferik | telefon | telepati] )


-ABİS ile/ve FONDA

( Okyanusların en derin yeri. İLE/VE Deniz dibi. | Geminin, demir attığı yer. | Demir atma komutu. )


-ALDEHİT ile FORMALDEHİT ile FORMOL

( Alkolleri, oksitlendirme ya da asitleri indirgeme yolu ile elde edilen uçucu bir sıvı. İLE Doymuş aldehitlerin ilk üyesi olan H-CHO formülündeki aldehit. İLE Formaldehidin %40'lık değişik sulu çözeltisine verilen ad. )


-ARYA ve/||/<> MAYNA ve/||/<> FORA

( Bir nesneyi, aşağı indirmek. VE/||/<> Yukarıdaki bir nesnenin, ağırca, aşağı indirilmesi. VE/||/<> Bağlı düzeneği ya da halatı çözme/açma. )


-ASİT ile FORMİK ASİT

( ... İLE Karıncalarda ve bazı bitkilerde bulunan asit. [HCOOH] )


-BAOBAB AĞAÇLARI:
AFRİKA ile/ve/<> BÜYÜK ile/ve/<> AVUSTRALYA ile/ve/<> MADAGASKAR ile/ve/<> PERRIER ile/ve/<> FONY ile/ve/<> SUAREZ ile/ve/<> ZA

( )


-BİÇİM = SÛRET = FORM[İng.] = FORME[Fr.] = FORM[Alm.] = FORMA[Lat.] = MORPHE, EIDOS[Yun.] = FORMA[İsp.]



-BULUTLU LEOPAR ile FORMOZA BULUTLU LEOPAR

( ile )


-BULUTLU LEOPAR ile FORMOZA BULUTLU LEOPAR

( ... İLE Tayvan'da görülmektedir. )


-BURGULU KAZIK ile ÇAKMA KAZIK ile FORE KAZIK ile KUM KAZIK ile MİNİ KAZIK ile SÜRTÜNME/ADERANS KAZIĞI

( Ucundaki burgu aracılığıyla burularak yere sokulan kazık. İLE Bir şahmerdan ile başına vurularak yere çakılan, ucu çelik çarıklı kazık. İLE Zemine çakılan bir kılıf borusunun içindeki toprağı boşaltıp çelik donatı indirdikten sonra yerinde beton dökülerek yapılan kazık.[Beton döküldükçe, kılıf, yukarıya çekilir.] İLE Çok çürük zeminlerde, delinen zemine kum doldurarak yapılan bir çeşit kazık. İLE Geçici toprak işleri için kullanılan, çapı 25 cm. kadar olan ve yanyana çakılarak ya da açılan deliklere beton dökülerek uygulanan kısa boylu kazıklara verilen ad. İLE Sağlam zemine ulaşılması olanaksız durumlarda, beton dökülerek yapılan ve yanlarak sürtünerek duran kazık. )


-CAUCHY BAĞINTILARI ile/||/<> CAUCHY DAĞILIM BAĞINTISI ile/||/<> FORMÜLÜ ile/||/<> CAUCHY DAĞILIM DENKLEMİ ile/||/<> FORMÜLÜ ile/||/<> CAUCHY DAĞILIMI ile/||/<> CAUCHY FREKANS DAĞILIMI ile/||/<> CAUCHY SAYISI



-CESÂRET = ŞECÂ'AT, CESÂRET[Fars., Ar.] = COURAGE[İng., Fr.] = FORTITUDO[Lat.] = MUT[Alm.] = HË ANDREIA[Yun.] = CORRAGIO[İt.] = VALOR[İsp.] = MOED[Fel.] = MOD[Dan.] = MUJYESTVO[Rus.]



-DANS ile FOKSTROT

( ... İLE Dört tempolu bir dans. )


-DAYANIKLILIK = FORTITUDE[İng.] = FORCE D'ÂME[Fr.] = GEISTESKRAFT[Alm.] = FORTITUDO[Lat.]



-DENİZASLANI ile FOK

( Daha kalın kürkü vardır. İLE Daha yağlıdır. )


-DENİZASLANI ile FOK

( Kulakları gözle görülür. İLE Arka kanatları arkaya doğru bakar. )


-DENİZASLANI ile FOK

( Fokların gözleri deniz altında bulanık görmez. )


-DENİZASLANI ile FOK

( Fok ile Denizaslanı iskeletlerinin farkları )


-DENİZASLANI ile FOK

( Alttaki. İLE Üstteki. )


-DENİZAYGIRI/MORS[Laponca] ile FOK

( ... İLE Tüm memeliler arasında, sütü, en yağlı olandır. [Yavrusunun hızlı büyümesinin zorunluluğundan dolayı][Birkaç hafta içinde sütten kesilirler] )


-DENİZAYGIRI/MORS[Laponca] ile FOK

( Mors/Denizaygırı ile Fok )


-DİZEK/PORTE ile FORTE

( Notaların, üzerinde ya da arasında yazıldığı, beş koşut çizgi. İLE Parçanın, güçlü çalınacağını gösterir. )


-DNA:
ADENİN ve/||/<> TİMİN ve/||/<> GUANİN ve/||/<> SİTOZİN ve/||/<> FOSFAT ve/||/<> DİOKSİRİBOZ ŞEKER

( Adenin, Timin ile birleşir. VE/||/<> Sitozin, Guanin ile birleşir. )


-FACEBOOK ile TWITTER ile YOUTUBE ile LINKEDIN ile INSTAGRAM ile PINTEREST ile BLOG ile FOUR SQUARE

( Kurabiye yemeyi seviyorum. İLE Kurabiye yiyorum. İLE Bakın nasıl da yiyorum kurabiyeyi. İLE Nasıl kurabiye canavarı oldum? İLE Buyurun, kurabiye yerkenki fotoğrafım. İLE Kurabiye tarifimi de paylaşayım. İLE Kurabiye yapma/yeme anılarım. İLE Şurada, kurabiye yiyorum. )


-FACEBOOK ile TWITTER ile YOUTUBE ile LINKEDIN ile INSTAGRAM ile PINTEREST ile BLOG ile FOUR SQUARE

( I like eating cookie. VS. I'm eating cookie. VS. This is how I eat my cookie. VS. My skills include eating cookie. VS. Here's a photo of the cookie I eat. VS. Here's my recipe for the cookie. WITH Here's my cookie eating experience. VS. This is where I am eating the cookie. )


-FIÇI ile FOTA[İt.]

( ... İLE İçinde şarap yapılan, bir çeşit fıçı. )


-FİGÜR ile FORM

( Şekil. İLE Biçim/Suret. )


-FİGÜR ile FORM

( Şekil. İLE Biçim/Sûret/Minvâl[Ar.]. )


-FİRAVUN FARESİ ile/<>/< FOSSA

( Fossanın ataları, firavun faresidir. )


-FİRAVUN FARESİ ile/<>/< FOSSA

( ... İLE/<>/< Madagaskar'daki yerli halkın adını bile söylemek istemediği kadar kötü bir avcıdır. "Çocukları kaçıran bir şeytan" olduğunu söylerler ama elbette bu doğru değildir. Bu hayvan, sadece adadaki en tehlikeli etobur, memeli yırtıcıdır.

Kedilerle pek çok benzer yanları bulunur ancak hepsi bölgeye özgü olan Madagaskar etçilleri ailesine aittir. Adadaki baskın avcılardır. Adada, etobur memeliler bulunmamaktadır. Ayrıca, lemurların [insandan sonra :(] temel avcısıdır. Büyük boyları [bir ev kedisinden iki kata kadar daha büyük], adadaki devlikleri ile ilgili bilinen bir olgu durumuna gelmiştir. Bu, çevresinde doğal avcıları ya da rakipleri olmayan yalıtılmış türlerin başına gelen evrimsel bir tepkidir.

Eril fossalar, dişilerden biraz daha büyüktür ve yaklaşık 78 cm. boya ulaşabilirler. Dişi fossalarsa 71 cm. gibi bir boya erişebilirler. Kuyrukları neredeyse bir metre uzunluğunda olabilir ve eriller, yaklaşık 8.5 kg., dişilerse yaklaşık 5.5 kg. gelebilmektedir. İki cinsiyet de kırmızımsı, sarımsı kahverengi ya da kahverengi olabilen kısa tüylere sahiptir. Başları, uzun, kaslıdır ve gövdelerinin geri kalanına göre daha küçüktür. Bu özellik, onların kuyruksürenlerle, yakın akrabalıklarının olduğu izlenimini vermektedir. Ayrıca büyük yuvarlak kulakları, siyah burunları, geceleri görmelerini sağlayan kahverengi gözleri ve yüzlerinin her yerinde bıyıkları bulunur.

Fossa'nın en sıradışı özelliklerinden biri de, dış cinsel organlarıdır. Erillerin arka bacaklarının arasında penisleri vardır. Öte yandan, dişiler yaklaşık 1-2 yaşından itibaren "geçici erkekleşme" olarak adlandırılan bir özellik gösterirler. Bu evre, onların klitorislerinin büyüyüp penisimsi bir yapıya dönüşmesi dönemini kapsar. Kedilerinki gibi geriye doğru çekilen pençeleri vardır. Pençeleri içeri çekildiğinde ortaya çıkan yumuşak patileri kayalara ve dallara sıkıca tutunmalarına olanak sağlar. Patileri üzerinden yürüyüşe çıkarlar ve avlarını yakalamak için ağaçtan ağaca atlayabilirler.

Fossalar, çoğunlukla geceleri avlanan hayvanlardır ve ağaçlarla dolu gür bitki örtüsü arasında çok fazla alanın olduğu kuru ormanlarda saklanmayı severler. Üstlerine atlayarak lemurları avlarlar ve ayrıca uçan kuşları yakalarlar. Bazen amfibileri, böcekleri, sürüngenleri ve hatta küçük memelileri de yerler. Bunlar, yalnız ve çok bölgeci hayvanlardır. Fossalar, bölgelerini ter bezlerinden çıkan salgılarla işaretler. Bu, iki cinsiyette de geçerlidir.

Doğum yaptıkları yavruların sayısı değişebilir. Bebekler kürk ya da dişleri olmadan doğar ve bir yaşına kadar tamamen annelerine bağımlılardır. Genç bir fossa, genellikle gri ya da beyaz renktedir, üç yaşında cinsel olgunluğa ulaşırlar, artık bu yaştan itibaren üremeye başlayabilirler.

Davranışları ve görünümleri nedeniyle, Madagaskar'da yaşayanlar, fossayı "şeytan" olarak adlandırıyorlar. Bu hayvanla ilgili çok sayıda efsane vardır ve en popülerlerinden biri de geceleri bebek kaçırdıkları üzerinedir.

Bu, çoğu kişinin gördükleri an onları avlamalarına ya da öldürmelerine neden olmuş ve yerel yönetim onları korumaya çalışmak için adım atmak zorunda kalmıştır. Avlanma ve yaşam alanlarının tahrip edilmesi, azalan nüfuslarının ana nedenlerinden biridir. Araştırmacılar, vahşi doğada sadece 2.500 fossa kaldığını tahmin ediyor. Unvanları gerçek davranışlarıyla gerçekten aynı çizgide değildir. Fossalar, nispeten uysal hayvanlardır ve hatta bazı kişiler, onları evcil hayvan olarak beslemektedir. Sahiplerine karşı çok şefkatli olabilirler ve esaret altında yirmi yıla kadar yaşayabilirler. )


-FOB[İng.]

( Alıcı ile satıcı arasında kararlaştırılan bir fiyatın, malın, satıcı tarafından, belirli bir limanda, gemi üzerinde teslimi koşuluyla biçilmiş olduğunu gösteren bir kısaltma. )


-FOBİ/PHOBIA[İng.] değil/yerine/= KORKU



-FOBİ ile/değil/yerine/>< HOBİ



-FOBİ değil/yerine/= KORKAV



-FODLA[Ar.] ile FODRA[İt. < Cerm.]

( Çoğunlukla imaretlerde, yoksullara verilen, kepekli undan yapılmış, pideye benzer bir tür ekmek. İLE Düz ve dik durması için giysinin bazı yerlerine, kumaşla astar arasına konulan, sert ve kolalı bez. )


-FOG vs. FORK



-FOG vs. SMOKE



-FOIX KALESİ ile/ve MONTESEGUR KALESİ ile/ve QUERIBUS KALESİ

( Katharlar'ın yaşadığı, Pirene sıradağlarının Oksitanya bölgesinde 50 civarında olduğu söylenilen şatoların en ünlüleri. )


-FOK ile BAYKAL FOKU



-FOK ile GRÖNLAND FOKU



-FOK ile KÖRFEZFOKU ile KEŞİŞFOKU ile KULAKLIFOK ile FİLFOKU

( Ayıbalığı, denizkoyunu. İLE Kuzey yarımkürede yaşayan. İLE Tropik ya da astropik bölgelerde yaşayan. İLE Kuzey denizlerinde yaşayan. İLE Çok iri yapılı fok. Denizfili. )


-FOK ile KÖRFEZFOKU ile KEŞİŞFOKU ile KULAKLIFOK ile FİLFOKU

( Fok, İstanbul Boğazı'nın simgesidir. )


-FOK ile LEOPAR/PARS FOKU

( ... İLE 22 km. hızla yüzebilirler. )


-FOK ile LEOPAR/PARS FOKU

( ... İLE Boyu, 4 m.; ağırlığı, yarım tondan fazla olabilir. )


-FOK ile LEOPAR/PARS FOKU

( ... İLE Deniz memelilerini avlayan tek foktur. )


-FOK ile LEOPAR/PARS FOKU

( ... İLE Suyun dışında, hareket becerileri düşüktür. )


-FOK ile ÖKÜZBALIĞI

( ... İLE Dört kısa ayağı ve üstçenesinden aşağıya doğru sarkık iki büyük dişi olan, altı metre boyunda, foka benzer bir deniz memelisi. )


-FOK ile/ve OTARİ

( ... İLE/VE Güney yarımküredeki soğuk denizlerde yaşayan bir fok. )


-FOK ile WEDDLE FOKU



-FOKAL/FOCAL[İng.] değil/yerine/= ODAKSAL



-FOKLARDA/DENİZKÖPEĞİGİLLER[PHOCIDAE]:
AKDENİZFOKU ile ÇİZGİLİFOK ile EDDELLFOKU ile HALKALI FOK[Kuzey kutbunda] ile HAWAII FOKU[MONACHUS SCHAUINSLANDI] ile PARS FOKU ile ROSS FOKU ile SAKALLI FOK



-FOKUR FOKUR (KAYNA(T)MAK)



-FOKUS[İng. < FOCUS]/LANMA değil/yerine/= ODAK/LANMA



-FOLDER vs. HOLDER



-FOLDIR/FOLDER değil/yerine/= DİZEÇ, KOVLUK, ÖZDÜK



-FOLE

( Kum saati. )


-FOLIE A DEUX[İng.] değil/yerine/= PAYLAŞILMIŞ GERÇEKLİK YİTİMİ



-FOLİK ASİT ile FOLAT



-FOLİKÜL/FOLLICLE[İng.] değil/yerine/= KESECİK



-FOLİKÜL = SİMÂR-I CERÂBÎYE = FOLLICULE



-FOLK vs. PUBLIC DANCES



-FOLKLOR/HALKİYAT değil/yerine/= TUYBİLİM



-FOLKLOR ile GELENEK



-FOLKLOR ile HALK OYUNLARI



-FOLKLOR değil/yerine/= HALKBİLİM



-FOLKLORİK değil/yerine/= TUYBİLİMSEL



-FOLKSONOMİ/FOLKSONOMY[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSAL SINIFLANDIRMA



-FOLLOWER[İng.] değil/yerine/= ARTÇI DALGI



-FOLYA ile KULAKLI FOLYA



-FON

( Akustikte ses şiddeti birimi. )


-FOND

( 103 litreye eşit bir ölçü. )


-FONDA >< FORA

( [Denizcilikte] Demir atma komutu. >< Açılma komutu. )


-FONDLE vs. TOUCH



-FONEM ile MORFEM

( Sesbirim, harf. İLE Biçimbirim, hece. )


-FONETİK:
DİLBİLİMSEL ile/ve/||/<> GENEL



-FONETİK[Fr. < Yun.] değil/yerine/= SESBİLGİSİ | SESÇİL



-FONETİK/PHONETIC[İng.] değil/yerine/= SES (İLİŞKİLİ)



-FONETİK değil/yerine/= SESÇİL



-FONKSİYON[İng. FUNCTION] değil/yerine/= İŞLEV



-FONKSİYONEL/FUNCTIONAL[İng.] değil/yerine/= İŞLEVSEL



-FONOGRAF/GRAMOFON değil/yerine/= SESYAZAR



-FONOGRAM değil/yerine/= SESYAZI



-FONOKARDİYOGRAM/PHONOCARDIOGRAM[İng.] değil/yerine/= KALP SES ÇİZGESİ



-FONOLİT değil/yerine/= SESLİTAŞ

( Vurulduğunda, çınlama sesi veren, gri ya da yeşil renkli, ortoklazlı yanardağ kayası. )


-FONOLOG değil/yerine/= SESBİLİMCİ



-FONOLOJİ[Fr., İng. < Yun.] değil/yerine/= SESBİLİM



-FONT[Fr.] ile FONT[İng.]

( Dökme, demir, pik. İLE Yazı tipi. )


-FONTANEL/FONTİKÜL/FONTANELLE/FONTICULUS[İng.] değil/yerine/= BINGILDAK



-FOOD THAT SHOULD BE / SHOULDN'T BE EATEN AT A MEAL



-FOOTNOTE vs. PARENTHESIS



-FOR .... vs. AS BEING ....



-FOR GOOD vs. TO THE GOOD



-FOR vs. AT



-FORAMEN[İng.] değil/yerine/= DELİK



-FOREBODE vs. FORECAST vs. FORESEE vs. FORESHADOW W FORETELL vs. PREDICT



-FORERUNNER vs. HARBINGER vs. HERALD vs. MESSENGER vs. OMEN vs. PORTENT vs. SIGN vs. SYMPTOM



-FORESIGHT vs./and ASSERTION



-FORESIGHTLESSNESS vs./and TO BE FAR



-FOREWORD vs. FORWARD



-FOREWORD vs. PREFACE



-FORGET vs. LEAVE



-FORM MORF



-FORM vs. MORPH



-FORM ile AMORF



-FORM değil/yerine/= BİÇİM



-FORM ile FORM

( Biçim, şekil. | Bir şeyin, istenilen ve olması gereken durumu. İLE İstenilen şeylerin yazılması, doldurulması için hazırlanmış basılı belge. )


-FORM ile/ve/değil MORF

( SURET ile/ve/değil ŞEKİL )


-FORM ile/ve/değil MORF

( Biçimden soyutlanmış suret'in kalıcılığı olanaklı değildir.[Şekil'den mücerred suret'in bekâsı mümkün değildir.] )


-FORMA NUMARASI ile/ve/||/<>/> YAPRAK ile/ve/||/<>/> SAYFA

( Kim, işaret/nişan için beni kenarımdan büker,
Cehâlet ile kanımı akıtır. )


-FORMA değil/yerine/= KALIP, | ÜLGÜ



-FORMAL vs. OFFICIAL



-FORMASYON[Fr., İng.] değil/yerine/= YETİŞİM



-FORMASYON/FORMATION[İng.] değil/yerine/= BİÇİMLENME | OLUŞUM



-FORMASYON değil/yerine/= YETİŞİM



-FORMEL değil/yerine/= BİÇİMSEL



-FORMICA ile FORMİKA[İng. < FORMICA]

( Karınca(/dan) [ailesi]. İLE Fenol formol reçinesine batırılmış ve yüzeyi yapay reçine ile kaplanmış birkaç kat kâğıttan oluşan ve çoğu marangozlukta kullanılan bir tür nesne. )


-FORMİKA[ticaretteki adıyla]

( Fenol formol reçinesine batırılmış ve yüzeyi yapay reçine ile kaplanmış birkaç kat kâğıttan oluşan ve çoğunlukla, marangozlukta kullanılan, bir çeşit madde. )


-FORMOL[Lat.] ile FORMÜL[Fr.]

( Formaldehidin %40'lık değişik sulu çözeltisine verilen ad. İLE Genel bir olguyu, bir kuralı ya da ilkeyi açıklayan simgeler takımı. | Bir belgenin yazılacağı biçimi ve ona özgü olan deyimi gösteren örnek. | Çıkar yol, tutulan yol, yöntem. | Kalıplaşmış, basmakalıp anlatım. | Bir ya da daha çok niceliğe bağlı bulunan bir niceliğin hesaplanmasına yarayan, cebirsel anlatım. | Bileşik bir cismin bileşimine giren maddeleri ve bunların o bileşik maddedeki oranlarını gösteren simge takımı. )


-FORMÜL[Fr.] değil/yerine/= KALIPÇA



-FORMÜLASYON/FORMULATION[İng.] değil/yerine/= BİÇİMLENDİRME | BİLEŞİMLEME



-FORMÜLE ETMEK değil/yerine/= KALIPÇALAMAK



-FORNİKS/FORNIX[İng.] değil/yerine/= KEMERSİ YAPI | ÇIKMAZ | KATLANTI



-FORSEPS

( Bazı güç doğumlarda, bebeğin başını tutup dışarı çekmeye yarayan araç. )


-FORSEPS/FORCEPS[İng.] değil/yerine/= TUT ÇEK



-FÖRST KLAS/FIRST CLASS değil/yerine/= BİRİNCİ SINIF, SEÇKİN YER, BAŞTAPKI



-FÖRST LEYDİ/FIRST LADY değil/yerine/= BAŞBAYAN



-FORTE ile FORTEPİYANO

( Parçanın, güçlü çalınacağını gösterir. İLE F.P. harfleriyle gösterilen, parçanın, önce güçlü çalınıp söylenileceğini, hemen sonrasında, hafifletileceğini belirten terim. )


-FORTE ile FORTİSSİMO

( Parçanın, güçlü çalınacağını gösterir. İLE Bir müzik yapıtında, bazı bölümlerin çok güçlü çalınması gerektiğini belirtir. )


-FORTRAN/FORMULA TRANSLATOR[İng.] değil/yerine/= FORMÜL DÖNÜŞTÜRÜCÜ (PROGRAMLAMA DİLİ)



-FORUM[Lat.] değil/yerine/= TOPLU TARTIŞI/TARTIŞMA



-FORWARD GRUPLAMA/FORWARD TYPING[İng.] değil/yerine/= DOĞRUDAN ÖBEKLENDİRME



-FOŞ FOŞ (AKMAK)



-FOŞET değil POŞET



-FOSFAT[Fr. < PHOSPHATE] ile APATİT[Fr. < APATITE]

( Yapay gübre ve bazı ilaçların yapımında kullanılan fosforik asidin tuzu ya da esteri. İLE Doğada bulunan, içinde flor ya da klor olan doğal kalsiyum fosfat. )


-FOSFAT ile KAPNİSİT

( ... İLE Hidratlı doğal alüminyum fosfat. )


-FOSFAT ile PLANERİT[Fr.]

( ... İLE Hidratlı, doğal alüminyum fosfat. )


-FOSFOR ile FOSFORİK ASİT ile FOSFAT[Fr. < Yun.]

( Atom numarası 15, atom ağırlığı 30.97 olan, yarısaydam, balmumu kıvamında, karanlıkta ışıldayan, sarımsak kokulu, 1.83 yoğunluğunda, zehirli bir öğe. [Simgesi P] İLE Sabun, deterjan yapımında ve eczacılıkta kullanılan, renksiz sıvı anlamına gelen madde. [H3PO4] İLE Fosforik asidin tuzu ya da esteri. )


-FOSİL[Fr. < FOSSILE] ile ANTROK[Fr. < ENTROQUE]

( Geçmiş yer bilimi zamanlarına ilişkin hayvanların ve bitkilerin, yer kabuğu kayaçları içindeki kalıntıları ya da izleri, müstehase, taşıl. | Düşünce, yaşayış biçimi vb. bakımlardan çağın gerisinde kalmış kişi. İLE Triyas devri katmanlarında bulunan, derisi dikenlilerden, deniz lalelerinin saplarını oluşturan kalsiyum karbonat birleşimli fosil. )


-FOSİLBİLİM değil/yerine/= TAŞILBİLİM



-FOSİLLEŞME değil/yerine/= TAŞILLAŞMA



-FOSSA[İng.] değil/yerine/= ÇUKUR



-FOŞUR FOŞUR (YIKA(N)MAK)



-FOTOĞRAF "ÇEKİLMEK/ÇEKİNMEK" değil FOTOĞRAF ÇEKTİRMEK



-FOTOĞRAF:
ÇEKİLEN ile/ve/değil/||/<>/> SEÇİLEN



-FOTOĞRAF/SİNEMA ve/=/||/<>/< IŞIK



-FOTOĞRAFLAR



-FOTOĞRAF ile BÜYÜK FOTOĞRAF



-FOTOĞRAF değil/yerine/= EKİZ



-FOTOĞRAF ile TEMSİL



-FOTOĞRAFÇI ile/ve/değil FOTOĞRAF

( Yalan söyleyebilir. İLE/VE/DEĞİL Yalan söyleyemez. )


-FOTOĞRAFIN:
ÖZNEL(L)EŞTİR(İL)MESİ ile/ve/||/<>/> NESNELEŞTİR(İL)MESİ



-FOTOĞRAFTA:
KAÇKARLAR ile/ve HİNDİSTAN



-FOTOĞRAFTA:
PUNCTUM ile/ve/||/<>/> STADIUM



-FOTOKOPİ (ÇEKMEK) değil/yerine/= TIPKIÇEKİM EŞLEMLEMEK, GÖÇÜRTMEK



-FOTOMORFOZ ile FOTOSENTEZ ile FOTOŞİMİ ile FOTOTAKTİZM/FOTOTAKSİ ile FOTOTERAPİ ile FOTOTROPİZM

( Canlıların, bireyoluş sırasındaki gelişimi üzerinde, ışığın yaptığı etki. İLE Yeşil bitkilerin, ışıkta, basit bileşiklerinden, karmaşık yapılı organik moleküller yapması. İLE Fotokimya. İLE Işığagöçüm. İLE Işığın, sağaltım amacıyla kullanılması. İLE Işığadoğrulum. )


-FOTON'UN:
ZAMANSIZLIĞI ve/||/<> KÜTLESİZLİĞİ

( W+, W-, Z0, foton )


-FOTON ile/<> BALYON[10-90]



-FOTON ile/ve/||/<> BOZON



-FOTONLAR:
SERBEST ile/ve/<> BAĞIL



-FOTOSENTEZ ile/ve/||/<> EPİPELAJİK/ÖFOTİK KUŞAK/ZON

( ... İLE/VE/||/<> Denizlerin, fotosenteze elverecek kadar yeterince ışık alan, suyun ışık geçirgenliğine bağlı olarak birkaç metreden 200 metre derinliğe kadar uzanan bölgesi. )


-FOTOSENTEZ ile/ve FOTOTAKSİ

( ... İLE/VE Işığa doğru hareket. )


-FOTOSENTEZ ile/ve/||/<> SOLUNUM

( * Sadece bitki hücrelerinde olur. İLE/VE/||/<> Bitkisel ve hayvansal tüm hücrelerde olur.
* Sadece ışık altında gerçekleşir. İLE/VE/||/<> Günün her saatinde (gece-gündüz) devam eder.
* Fotosentez sırasında su ve karbondioksit kullanılır. İLE/VE/||/<> Organik besinler ve oksijen kullanılır.
* Fotosentez sırasında oksijen açığa çıkar. İLE/VE/||/<> Solunum sonrasında su ve karbondioksit açığa çıkar.
* Güneş enerjisi kimyasal enerjiye dönüşür. İLE/VE/||/<> Kimyasal enerji, serbest iş enerjisine dönüşür.
* Ağırlık artışı olur. İLE/VE/||/<> Ağırlık azalması olur.
* Organik besinler yapılmış olur. İLE/VE/||/<> Organik besinler yıkılıp, parçalanmış olur. )


-FOTOSENTEZDE ETMENLER:
BİTKİSEL ile/ve/||/<> ÇEVRESEL

( )


-FOTOSENTEZDE ETMENLER:
BİTKİSEL ile/ve/||/<> ÇEVRESEL

( )


-FOTOTAKSİ ile/ve TROPİZM

( Işığa doğru hareket. İLE/VE Işık, ısı gibi dış etkilerle bir organizmanın belirli bir yöne doğru yer değiştirmesi. Doğrulum. )


-FOTOTERAPİ/PHOTOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= IŞIK SAĞALTIMI



-FOTOTROF ile/ve HELYOFİT

( Enerji kaynağı olarak güneş ışığını kullanan organizmalar. İLE/VE Gelişmelerini en iyi güneş ışığı altında yapan bitkiler. )


-FOUCAULT SARKACI ile HUYGENS DÖNGÜSEL(CYCLOID) SARKACI



-FOULARD vs. SCARF



-FOUNDER CLASSIC vs. BIG SYNTHESIS CLASSIC vs. CLASSICS IN, TO CEASE THE CIVILIZATIONS VERTICAL/HORIZONTAL(/BOTH)



-FOUNDER vs. OWNER



-FOUNTAIN vs. TAP



-FOURIER ile/ve/||/<>/> CAUCHY ile/ve/||/<>/> DIRICHLET

( 1807 ile/ve/||/<>/> 1853 ile/ve/||/<>/> 1859 )


-FOVEA[İng.] değil/yerine/= ÇUKURCUK



-FOYA[İt.]

( Parıltısını artırmak için elmas taşlarının altlarına konulan ince metal yaprak. ("Foyası ortaya çıktı" deyiminde geçer.) )


-FRC/FRK/FUNCTIONAL RESIDUAL CAPACITY[İng.] değil/yerine/= FONKSİYONEL İŞLEVSEL ARTAKALAN SIĞA, REZİDÜEL KAPASITE



-FT-IR/FOURIER TRANSFORM INFRARED SPECTROSCOPY[İng.] değil/yerine/= FOURİER DÖNÜŞÜMÜ KIZILÖTESİ SPEKTROSKOPİSİ



-GAZETECİ ile/ve FOTOĞRAFÇI



-GÖREV = VAZİFE, ÜFULE = FUNCTION[İng.] = FONCTION[Fr.] = FUNKTION[Alm.] = FUNCTIO[Lat.] = FUNCIÓN[İsp.]



-GÖVDEMİZ:
OKSİJEN ve/||/<> KARBON ve/||/<> HİDROJEN ve/||/<> NİTROJEN ve/||/<>
KALSİYUM ve/||/<> FOSFOR ve/||/<> + 54 ÖĞE

( %65 ve/||/<> %18 ve/||/<> %10 ve/||/<> %3 ve/||/<> %1.4 ve/||/<> %1.1 ve/||/<> + %0 - 0.99 )


-GÜÇ = KUVVET = POWER[İng.] = FORCE[Fr.] = KRAFT[Alm.] = FORTITUDO/VIS[Lat.] = PODER[İsp.]



-HAYATÎ GÖREV = Fİ'L-İ HAYÂTÎ = FONCTION VITALE



-IDEA ile/ve FORM



-İLERLEME = TERAKKİ = PROGRESS[İng.] = PROGRÈS[Fr.] = FORTSCHRITT[Alm.] = PROGRESSUS < GRESSUS:YÜRÜME, ADIM. PRO:ÖNDE, İLERİYE[Lat.] = PROGRESO[İsp.]



-İNAN = İMAN = FAITH[İng.] = FOI[Fr.] = GLAUBE[Alm.] = FIDES[Lat.] = FE[İsp.]



-İŞ, GÖREV = Fİ'L = FONCTION



-KARA KURBAĞASI ile FOWLER KARA KURBAĞASI

( Karalarda yaşayan, yumurtalarını suya bırakan bir tür kurbağa. İLE Soğuk algınlığına yakalanmış bir koyunun melemesine benzer bir ses çıkarır. )


-KAVRAM ve/||/<>/> FORMÜL



-KEL ile FODUL



-KÜSTAH/LIK ile FODUL/LUK[Ar.]

( ... İLE Üstünlük taslayan, kibirlenen. )


-KUZEY DENİZİNDE:
KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> ÇUKÇİ DENİZİ ile/ve/||/<> DE LONG BOĞAZI ile/ve/||/<> DOĞU SİBİRYA DENİZİ ile/ve/||/<> LAPTEV BOĞAZI ile/ve/||/<> BOURHAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> LAPTEV DENİZİ ile/ve/||/<> OLENEKSKİY KÖFREZİ ile/ve/||/<> KATANSKİY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> VİLKİTSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> YENİSEY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA DENİZİ ile/ve/||/<> BAYDARATSKAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA BOĞAZI ile/ve/||/<> ÇEYŞSKAYA KOYU ile/ve/||/<> BEYAZ DENİZİ ile/ve/||/<> ONEGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KANDELAŞKA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DİVİNA KOYU ile/ve/||/<> BARENTS DENİZİ ile/ve/||/<> GRÖNLAND DENİZİ ile/ve/||/<> NORVEÇ DENİZİ ile/ve/||/<> KUZEY DENİZİ ile/ve/||/<> DANZİNG KÖRFEZİ ile/ve/||/<> RİGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİNLANDİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BOTNİ KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DANİMARKA BOĞAZI ile/ve/||/<> DAVIS BOĞAZI ile/ve/||/<> BALTIK DENİZİ ile/ve/||/<> LABRADOR DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> SMITH KÖRFEZİ ile/ve/||/<> NARES BOĞAZI ile/ve/||/<> LANCASTER BOĞAZI ile/ve/||/<> ARKTİK KOYU ile/ve/||/<> PR. REGENT BOĞAZI ile/ve/||/<> BOOTHIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FOXE ÇANAĞI ile/ve/||/<> FOXE KANALI ile/ve/||/<> REPULSE KOYU ile/ve/||/<> CORAL LİMANI ile/ve/||/<> JAMES KOYU ile/ve/||/<> HUDSON BOĞAZI ile/ve/||/<> UNGAVA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FROBISHER KOYU ile/ve/||/<> CUMBERLAND KÖRFEZİ ile/ve/||/<> HOME KÖRFEZİ ile/ve/||/<> JONES BOĞAZI ile/ve/||/<> PEARY KANALI ile/ve/||/<> BARROW BOĞAZI ile/ve/||/<> FRANKLIN BOĞAZI ile/ve/||/<> VISCOUT MELVILLE BOĞAZI ile/ve/||/<> Mc CLURE BOĞAZI ile/ve/||/<> McCLINTOK KANALI ile/ve/||/<> KRALİÇE MAUD KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORONATION KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PR. ALBERT KOYU ile/ve/||/<> AMUNDSEN BOĞAZI ile/ve/||/<> GALLER PRENSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> BEAUFORT DENİZİ ile/ve/||/<> PRODHOE KOYU ile/ve/||/<> KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU



-LAGRANGE NOKTALARI ve/<>/> FOURIER DİZİLERİ

( 1784 ve/<>/> 1807 )


-LAGRANGE NOKTALARI ve/<>/> FOURIER DİZİLERİ

( JOSEPH FOURIER [1768 - 1830] )


-MAYNA[İt.] >< FORA[İt.]

( Yelkenleri indirmek için verilen komut. | Bırakılma, son verilme. >< Yelkenleri açtırmak için verilen komut. )


-NESNELERDE, TEMEL VE ORTAK ÖĞELER:
KARBON ile/ve/||/<> OKSİJEN ile/ve/||/<> HİDROJEN ile/ve/||/<> AZOT ile/ve/||/<> FOSFOR ile/ve/||/<> SÜLFAT



-OLUŞUM = TEŞEKKÜL = FORMATION[İng., Fr.] = BILDUNG[Alm.] = FORMACIÓN[İsp.]



-PİDE ile FODLA[Ar.]

( ... İLE Çoğunlukla imaretlerde, yoksullara verilen, kepekli undan yapılmış, pideye benzer bir tür ekmek. )


-PİYANO ve/||/<> FORTEPİYANO



-PROJE ile FORMÜL

( VADE-MECUM: Cepte taşınabilecek boyda formül kitabı. )


-PROTOKOL ile FORMALİTE



-RÜZGÂR ile FÖN



-ŞEKİLLER = EŞKÂL = FORMES



-SESBİRİM/FONEM ile SESBİLİM/FONOLOJİ ile FONETİK

( Selen düzeni/birimi. İLE Konuşma. )


-ŞƏKİL[Azr.] = FOTOĞRAF[Tr.]



-TAKYON ile/ve/<> FOTON

( TAKYOFOTON )


-TALİH = FORTUNE[İng., Fr.] = SCHICKSAL[Alm.] = FORTUNA[Lat.]



-TANGO ile FOKSTROT ile QUICK STEP

( 1880'lerde, Buenos Aires'in kenar mahallelerinde, hızlı tempolu, duyumsal ve kötü bir şöhrete sahip bir Arjantin dansı olan Milonga ile İspanyol Tangosu'nun kaynaşması sonucu ortaya çıkan Tango'nun, aynı zamanda, çok kıvrak bir Küba dansı olan "Habanera"dan da etkilendiği söylenir. Kökeninin, XV. yüzyıla kadar uzandığı düşünülen Tango'nun; Brezilya, Güney İspanya, Arjantin, Küba gibi coğrafyalarda, çeşitli biçimleri yaratılır. Bu dans türü, zamanla çeşitlendirilip çok karmaşık bir duruma getirilen adımlarla ileri yürüyüşler, dönüşler, çıkışlar, yön değiştirmeler, Habanera adımları[gövdenin hafifçe sallanması], gezintiler vb. birbirine karıştırılır.

İLE

XX. yüzyılın başlarında, Avrupa'da görülmeye başlanan ve asıl ününe I. Dünya Savaşı zamanlarında, Caz'ın gelişmesiyle ulaşmış olan Fokstrot, kısa hızlı ve uzun yavaş adımlar kullanılarak yapılan dört tempolu bir salon dansı olarak bilinir. Yıllar boyunca, Fokstrot'un değişik türlerinin ortaya çıkmasına karşın, aralarında en popüler olanları, Slow Fokstrot ve Quick Step'tir. Slow Fokstrot'ta, ani dönüşler ve hareketler olmadığından, dansçıların uzun çizgiler boyunca durmaksızın hareket durumunda olmalarını gerektiren güçlü bir denge gereklidir. Ayrıca, dansa ait her hareket için dansçıların sürekli kontrolü ellerinde bulundurmaları gerekir. Dolayısıyla, bu dans türü, öteki türlere kıyasla zor bir dans olarak kabul edilir.

İLE

1930'larda, İngiltere'de, hızlı ve popüler bir dans olan Fokstrot'un yerini alan Quick Step, dönüşler ve zıplamalar içeren, hareketli ve neşeli bir salon dansıdır. Üç farklı yaş grubuna sahip dansçılar için değişik tipleri geliştirilen bu dans türünde, genç dansçılar için oldukça neşeli ve hareketli, orta yaşlı dansçılar için biraz yavaşlatılmış, sakinleştirilmiş ve ileri yaş dansçılar için ise seçilmiş koreografilerden oluşan yavaş ve daha az hareketli koreografiler uygulanır. Ayrıca Quick Step'te, çok fazla hareket çeşidi olduğundan, standart danslar içinde, yaratıcılığa en açık olanı olarak kabul edilir. )


-TARDION ile/ve FOTON/LUXON ile/ve TACHION

( Işık hızı altı. İLE/VE Işık hızı üstü/ötesi. )


-TEMEL = ESAS = GROUND, BASIS, FOUNDATION[İng.] = FONDEMENT, PRINCIPE[Fr.] = GRUND, GRUNDLAGE, FUNDAMENT[Alm.] = FUNDAMENTUM[Lat.] = FUNDACIÓN[İsp.]



-TURUNCU ve FOSFOR

( Uzaktan en iyi fark edilen renk. VE Havadan en iyi farkedilen. )


-YAŞAMA GÜCÜ = KUVVE-İ HAYATİYE = FORCE VITALE[Fr.] = LEBENSKRAFT[Alm.]



-YİYECEK = FOOD[İng.] = NOURRITURE[Fr.] = NAHRUNG[Alm.] = CIBO[İt.] = COMIDA[İsp.]



-YÖNTEM ile FORMÜL



-ZÂT-ÜS-SUKABÂT[Ar.] = FORAMINIFÈRES[Fr.] = ...

( Delikliler. )





-FOB[İng.]

( Alıcı ile satıcı arasında kararlaştırılan bir fiyatın, malın, satıcı tarafından, belirli bir limanda, gemi üzerinde teslimi koşuluyla biçilmiş olduğunu gösteren bir kısaltma. )


-FOBİ/PHOBIA[İng.] değil/yerine/= KORKU



-FOBİ ile/değil/yerine/>< HOBİ



-FOBİ değil/yerine/= KORKAV



-FODLA[Ar.] ile FODRA[İt. < Cerm.]

( Çoğunlukla imaretlerde, yoksullara verilen, kepekli undan yapılmış, pideye benzer bir tür ekmek. İLE Düz ve dik durması için giysinin bazı yerlerine, kumaşla astar arasına konulan, sert ve kolalı bez. )


-FOG vs. FORK



-FOG vs. SMOKE



-FOIX KALESİ ile/ve MONTESEGUR KALESİ ile/ve QUERIBUS KALESİ

( Katharlar'ın yaşadığı, Pirene sıradağlarının Oksitanya bölgesinde 50 civarında olduğu söylenilen şatoların en ünlüleri. )


-FOK ile BAYKAL FOKU



-FOK ile GRÖNLAND FOKU



-FOK ile KÖRFEZFOKU ile KEŞİŞFOKU ile KULAKLIFOK ile FİLFOKU

( Ayıbalığı, denizkoyunu. İLE Kuzey yarımkürede yaşayan. İLE Tropik ya da astropik bölgelerde yaşayan. İLE Kuzey denizlerinde yaşayan. İLE Çok iri yapılı fok. Denizfili. )


-FOK ile KÖRFEZFOKU ile KEŞİŞFOKU ile KULAKLIFOK ile FİLFOKU

( Fok, İstanbul Boğazı'nın simgesidir. )


-FOK ile LEOPAR/PARS FOKU

( ... İLE 22 km. hızla yüzebilirler. )


-FOK ile LEOPAR/PARS FOKU

( ... İLE Boyu, 4 m.; ağırlığı, yarım tondan fazla olabilir. )


-FOK ile LEOPAR/PARS FOKU

( ... İLE Deniz memelilerini avlayan tek foktur. )


-FOK ile LEOPAR/PARS FOKU

( ... İLE Suyun dışında, hareket becerileri düşüktür. )


-FOK ile ÖKÜZBALIĞI

( ... İLE Dört kısa ayağı ve üstçenesinden aşağıya doğru sarkık iki büyük dişi olan, altı metre boyunda, foka benzer bir deniz memelisi. )


-FOK ile/ve OTARİ

( ... İLE/VE Güney yarımküredeki soğuk denizlerde yaşayan bir fok. )


-FOK ile WEDDLE FOKU



-FOKAL/FOCAL[İng.] değil/yerine/= ODAKSAL



-FOKLARDA/DENİZKÖPEĞİGİLLER[PHOCIDAE]:
AKDENİZFOKU ile ÇİZGİLİFOK ile EDDELLFOKU ile HALKALI FOK[Kuzey kutbunda] ile HAWAII FOKU[MONACHUS SCHAUINSLANDI] ile PARS FOKU ile ROSS FOKU ile SAKALLI FOK



-FOKUR FOKUR (KAYNA(T)MAK)



-FOKUS[İng. < FOCUS]/LANMA değil/yerine/= ODAK/LANMA



-FOLDER vs. HOLDER



-FOLDIR/FOLDER değil/yerine/= DİZEÇ, KOVLUK, ÖZDÜK



-FOLE

( Kum saati. )


-FOLIE A DEUX[İng.] değil/yerine/= PAYLAŞILMIŞ GERÇEKLİK YİTİMİ



-FOLİK ASİT ile FOLAT



-FOLİKÜL/FOLLICLE[İng.] değil/yerine/= KESECİK



-FOLİKÜL = SİMÂR-I CERÂBÎYE = FOLLICULE



-FOLK vs. PUBLIC DANCES



-FOLKLOR/HALKİYAT değil/yerine/= TUYBİLİM



-FOLKLOR ile GELENEK



-FOLKLOR ile HALK OYUNLARI



-FOLKLOR değil/yerine/= HALKBİLİM



-FOLKLORİK değil/yerine/= TUYBİLİMSEL



-FOLKSONOMİ/FOLKSONOMY[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSAL SINIFLANDIRMA



-FOLLOWER[İng.] değil/yerine/= ARTÇI DALGI



-FOLYA ile KULAKLI FOLYA



-FON

( Akustikte ses şiddeti birimi. )


-FOND

( 103 litreye eşit bir ölçü. )


-FONDA >< FORA

( [Denizcilikte] Demir atma komutu. >< Açılma komutu. )


-FONDLE vs. TOUCH



-FONEM ile MORFEM

( Sesbirim, harf. İLE Biçimbirim, hece. )


-FONETİK:
DİLBİLİMSEL ile/ve/||/<> GENEL



-FONETİK[Fr. < Yun.] değil/yerine/= SESBİLGİSİ | SESÇİL



-FONETİK/PHONETIC[İng.] değil/yerine/= SES (İLİŞKİLİ)



-FONETİK değil/yerine/= SESÇİL



-FONKSİYON[İng. FUNCTION] değil/yerine/= İŞLEV



-FONKSİYONEL/FUNCTIONAL[İng.] değil/yerine/= İŞLEVSEL



-FONOGRAF/GRAMOFON değil/yerine/= SESYAZAR



-FONOGRAM değil/yerine/= SESYAZI



-FONOKARDİYOGRAM/PHONOCARDIOGRAM[İng.] değil/yerine/= KALP SES ÇİZGESİ



-FONOLİT değil/yerine/= SESLİTAŞ

( Vurulduğunda, çınlama sesi veren, gri ya da yeşil renkli, ortoklazlı yanardağ kayası. )


-FONOLOG değil/yerine/= SESBİLİMCİ



-FONOLOJİ[Fr., İng. < Yun.] değil/yerine/= SESBİLİM



-FONT[Fr.] ile FONT[İng.]

( Dökme, demir, pik. İLE Yazı tipi. )


-FONTANEL/FONTİKÜL/FONTANELLE/FONTICULUS[İng.] değil/yerine/= BINGILDAK



-FOOD THAT SHOULD BE / SHOULDN'T BE EATEN AT A MEAL



-FOOTNOTE vs. PARENTHESIS



-FOR .... vs. AS BEING ....



-FOR GOOD vs. TO THE GOOD



-FOR vs. AT



-FORAMEN[İng.] değil/yerine/= DELİK



-FOREBODE vs. FORECAST vs. FORESEE vs. FORESHADOW W FORETELL vs. PREDICT



-FORERUNNER vs. HARBINGER vs. HERALD vs. MESSENGER vs. OMEN vs. PORTENT vs. SIGN vs. SYMPTOM



-FORESIGHT vs./and ASSERTION



-FORESIGHTLESSNESS vs./and TO BE FAR



-FOREWORD vs. FORWARD



-FOREWORD vs. PREFACE



-FORGET vs. LEAVE



-FORM MORF



-FORM vs. MORPH



-FORM ile AMORF



-FORM değil/yerine/= BİÇİM



-FORM ile FORM

( Biçim, şekil. | Bir şeyin, istenilen ve olması gereken durumu. İLE İstenilen şeylerin yazılması, doldurulması için hazırlanmış basılı belge. )


-FORM ile/ve/değil MORF

( SURET ile/ve/değil ŞEKİL )


-FORM ile/ve/değil MORF

( Biçimden soyutlanmış suret'in kalıcılığı olanaklı değildir.[Şekil'den mücerred suret'in bekâsı mümkün değildir.] )


-FORMA NUMARASI ile/ve/||/<>/> YAPRAK ile/ve/||/<>/> SAYFA

( Kim, işaret/nişan için beni kenarımdan büker,
Cehâlet ile kanımı akıtır. )


-FORMA değil/yerine/= KALIP, | ÜLGÜ



-FORMAL vs. OFFICIAL



-FORMASYON[Fr., İng.] değil/yerine/= YETİŞİM



-FORMASYON/FORMATION[İng.] değil/yerine/= BİÇİMLENME | OLUŞUM



-FORMASYON değil/yerine/= YETİŞİM



-FORMEL değil/yerine/= BİÇİMSEL



-FORMICA ile FORMİKA[İng. < FORMICA]

( Karınca(/dan) [ailesi]. İLE Fenol formol reçinesine batırılmış ve yüzeyi yapay reçine ile kaplanmış birkaç kat kâğıttan oluşan ve çoğu marangozlukta kullanılan bir tür nesne. )


-FORMİKA[ticaretteki adıyla]

( Fenol formol reçinesine batırılmış ve yüzeyi yapay reçine ile kaplanmış birkaç kat kâğıttan oluşan ve çoğunlukla, marangozlukta kullanılan, bir çeşit madde. )


-FORMOL[Lat.] ile FORMÜL[Fr.]

( Formaldehidin %40'lık değişik sulu çözeltisine verilen ad. İLE Genel bir olguyu, bir kuralı ya da ilkeyi açıklayan simgeler takımı. | Bir belgenin yazılacağı biçimi ve ona özgü olan deyimi gösteren örnek. | Çıkar yol, tutulan yol, yöntem. | Kalıplaşmış, basmakalıp anlatım. | Bir ya da daha çok niceliğe bağlı bulunan bir niceliğin hesaplanmasına yarayan, cebirsel anlatım. | Bileşik bir cismin bileşimine giren maddeleri ve bunların o bileşik maddedeki oranlarını gösteren simge takımı. )


-FORMÜL[Fr.] değil/yerine/= KALIPÇA



-FORMÜLASYON/FORMULATION[İng.] değil/yerine/= BİÇİMLENDİRME | BİLEŞİMLEME



-FORMÜLE ETMEK değil/yerine/= KALIPÇALAMAK



-FORNİKS/FORNIX[İng.] değil/yerine/= KEMERSİ YAPI | ÇIKMAZ | KATLANTI



-FORSEPS

( Bazı güç doğumlarda, bebeğin başını tutup dışarı çekmeye yarayan araç. )


-FORSEPS/FORCEPS[İng.] değil/yerine/= TUT ÇEK



-FÖRST KLAS/FIRST CLASS değil/yerine/= BİRİNCİ SINIF, SEÇKİN YER, BAŞTAPKI



-FÖRST LEYDİ/FIRST LADY değil/yerine/= BAŞBAYAN



-FORTE ile FORTEPİYANO

( Parçanın, güçlü çalınacağını gösterir. İLE F.P. harfleriyle gösterilen, parçanın, önce güçlü çalınıp söylenileceğini, hemen sonrasında, hafifletileceğini belirten terim. )


-FORTE ile FORTİSSİMO

( Parçanın, güçlü çalınacağını gösterir. İLE Bir müzik yapıtında, bazı bölümlerin çok güçlü çalınması gerektiğini belirtir. )


-FORTRAN/FORMULA TRANSLATOR[İng.] değil/yerine/= FORMÜL DÖNÜŞTÜRÜCÜ (PROGRAMLAMA DİLİ)



-FORUM[Lat.] değil/yerine/= TOPLU TARTIŞI/TARTIŞMA



-FORWARD GRUPLAMA/FORWARD TYPING[İng.] değil/yerine/= DOĞRUDAN ÖBEKLENDİRME



-FOŞ FOŞ (AKMAK)



-FOŞET değil POŞET



-FOSFAT[Fr. < PHOSPHATE] ile APATİT[Fr. < APATITE]

( Yapay gübre ve bazı ilaçların yapımında kullanılan fosforik asidin tuzu ya da esteri. İLE Doğada bulunan, içinde flor ya da klor olan doğal kalsiyum fosfat. )


-FOSFAT ile KAPNİSİT

( ... İLE Hidratlı doğal alüminyum fosfat. )


-FOSFAT ile PLANERİT[Fr.]

( ... İLE Hidratlı, doğal alüminyum fosfat. )


-FOSFOR ile FOSFORİK ASİT ile FOSFAT[Fr. < Yun.]

( Atom numarası 15, atom ağırlığı 30.97 olan, yarısaydam, balmumu kıvamında, karanlıkta ışıldayan, sarımsak kokulu, 1.83 yoğunluğunda, zehirli bir öğe. [Simgesi P] İLE Sabun, deterjan yapımında ve eczacılıkta kullanılan, renksiz sıvı anlamına gelen madde. [H3PO4] İLE Fosforik asidin tuzu ya da esteri. )


-FOSİL[Fr. < FOSSILE] ile ANTROK[Fr. < ENTROQUE]

( Geçmiş yer bilimi zamanlarına ilişkin hayvanların ve bitkilerin, yer kabuğu kayaçları içindeki kalıntıları ya da izleri, müstehase, taşıl. | Düşünce, yaşayış biçimi vb. bakımlardan çağın gerisinde kalmış kişi. İLE Triyas devri katmanlarında bulunan, derisi dikenlilerden, deniz lalelerinin saplarını oluşturan kalsiyum karbonat birleşimli fosil. )


-FOSİLBİLİM değil/yerine/= TAŞILBİLİM



-FOSİLLEŞME değil/yerine/= TAŞILLAŞMA



-FOSSA[İng.] değil/yerine/= ÇUKUR



-FOŞUR FOŞUR (YIKA(N)MAK)



-FOTOĞRAF "ÇEKİLMEK/ÇEKİNMEK" değil FOTOĞRAF ÇEKTİRMEK



-FOTOĞRAF:
ÇEKİLEN ile/ve/değil/||/<>/> SEÇİLEN



-FOTOĞRAF/SİNEMA ve/=/||/<>/< IŞIK



-FOTOĞRAFLAR



-FOTOĞRAF ile BÜYÜK FOTOĞRAF



-FOTOĞRAF değil/yerine/= EKİZ



-FOTOĞRAF ile TEMSİL



-FOTOĞRAFÇI ile/ve/değil FOTOĞRAF

( Yalan söyleyebilir. İLE/VE/DEĞİL Yalan söyleyemez. )


-FOTOĞRAFIN:
ÖZNEL(L)EŞTİR(İL)MESİ ile/ve/||/<>/> NESNELEŞTİR(İL)MESİ



-FOTOĞRAFTA:
KAÇKARLAR ile/ve HİNDİSTAN



-FOTOĞRAFTA:
PUNCTUM ile/ve/||/<>/> STADIUM



-FOTOKOPİ (ÇEKMEK) değil/yerine/= TIPKIÇEKİM EŞLEMLEMEK, GÖÇÜRTMEK



-FOTOMORFOZ ile FOTOSENTEZ ile FOTOŞİMİ ile FOTOTAKTİZM/FOTOTAKSİ ile FOTOTERAPİ ile FOTOTROPİZM

( Canlıların, bireyoluş sırasındaki gelişimi üzerinde, ışığın yaptığı etki. İLE Yeşil bitkilerin, ışıkta, basit bileşiklerinden, karmaşık yapılı organik moleküller yapması. İLE Fotokimya. İLE Işığagöçüm. İLE Işığın, sağaltım amacıyla kullanılması. İLE Işığadoğrulum. )


-FOTON'UN:
ZAMANSIZLIĞI ve/||/<> KÜTLESİZLİĞİ

( W+, W-, Z0, foton )


-FOTON ile/<> BALYON[10-90]



-FOTON ile/ve/||/<> BOZON



-FOTONLAR:
SERBEST ile/ve/<> BAĞIL



-FOTOSENTEZ ile/ve/||/<> EPİPELAJİK/ÖFOTİK KUŞAK/ZON

( ... İLE/VE/||/<> Denizlerin, fotosenteze elverecek kadar yeterince ışık alan, suyun ışık geçirgenliğine bağlı olarak birkaç metreden 200 metre derinliğe kadar uzanan bölgesi. )


-FOTOSENTEZ ile/ve FOTOTAKSİ

( ... İLE/VE Işığa doğru hareket. )


-FOTOSENTEZ ile/ve/||/<> SOLUNUM

( * Sadece bitki hücrelerinde olur. İLE/VE/||/<> Bitkisel ve hayvansal tüm hücrelerde olur.
* Sadece ışık altında gerçekleşir. İLE/VE/||/<> Günün her saatinde (gece-gündüz) devam eder.
* Fotosentez sırasında su ve karbondioksit kullanılır. İLE/VE/||/<> Organik besinler ve oksijen kullanılır.
* Fotosentez sırasında oksijen açığa çıkar. İLE/VE/||/<> Solunum sonrasında su ve karbondioksit açığa çıkar.
* Güneş enerjisi kimyasal enerjiye dönüşür. İLE/VE/||/<> Kimyasal enerji, serbest iş enerjisine dönüşür.
* Ağırlık artışı olur. İLE/VE/||/<> Ağırlık azalması olur.
* Organik besinler yapılmış olur. İLE/VE/||/<> Organik besinler yıkılıp, parçalanmış olur. )


-FOTOSENTEZDE ETMENLER:
BİTKİSEL ile/ve/||/<> ÇEVRESEL

( )


-FOTOSENTEZDE ETMENLER:
BİTKİSEL ile/ve/||/<> ÇEVRESEL

( )


-FOTOTAKSİ ile/ve TROPİZM

( Işığa doğru hareket. İLE/VE Işık, ısı gibi dış etkilerle bir organizmanın belirli bir yöne doğru yer değiştirmesi. Doğrulum. )


-FOTOTERAPİ/PHOTOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= IŞIK SAĞALTIMI



-FOTOTROF ile/ve HELYOFİT

( Enerji kaynağı olarak güneş ışığını kullanan organizmalar. İLE/VE Gelişmelerini en iyi güneş ışığı altında yapan bitkiler. )


-FOUCAULT SARKACI ile HUYGENS DÖNGÜSEL(CYCLOID) SARKACI



-FOULARD vs. SCARF



-FOUNDER CLASSIC vs. BIG SYNTHESIS CLASSIC vs. CLASSICS IN, TO CEASE THE CIVILIZATIONS VERTICAL/HORIZONTAL(/BOTH)



-FOUNDER vs. OWNER



-FOUNTAIN vs. TAP



-FOURIER ile/ve/||/<>/> CAUCHY ile/ve/||/<>/> DIRICHLET

( 1807 ile/ve/||/<>/> 1853 ile/ve/||/<>/> 1859 )


-FOVEA[İng.] değil/yerine/= ÇUKURCUK



-FOYA[İt.]

( Parıltısını artırmak için elmas taşlarının altlarına konulan ince metal yaprak. ("Foyası ortaya çıktı" deyiminde geçer.) )





-(BB) KREM ile FONDÖTEN

( Günün her saatinde sürülebilen, günlük ve sade makyajda kullanabilecek renkli bir nemlendiricidir. Hafif kızarıklık ya da donuk bir cilt varsa BB krem daha iyidir. Cilt tonunu eşitleyerek kusurları gizlemeye yardımcı olur. Günlük makyajda ilk yeğlenilecek olmalıdır. Cilde doğal bir görünüm vererek cilt rengini eşitler. Öte yandan, güneş koruyucu özelliğine de sahip olduğundan, cildi güneş ışınlarından korur. Ayrıca, cildin parlamasını ve yağ dengesini kontrol altında tutar.

İLE

Genellikle BB kremden daha fazla kapsama alanı sunar. Daha lekeli bir cilt yapısı ya da gizlenmek istenen bölgeler varsa yoğun kapatıcılığı nedeniyle yeğlenmelidir. Kusursuz makyajın en önemli özelliğidir. Bu nedenle, ten makyajında yoğun kapatıcılık, pürüzsüz ve iddialı bir görünüm aranıldığında kullanılır. Günlük olarak kullanılması pek tavsiye edilmez. Daha yoğun bir içeriğe sahip olduğundan, her gün fondöten kullanmak cildi yoracak, yaşlanma belirtilerine neden olacaktır. Öte yandan, fondöten ya da BB krem fark etmeksizin, cilde makyaj uygulandığında iyice temizlemeyi boşlamamalıdır. )


-A/AN[Yun.] ile/||/<> ANTİ[Yun.] ile/||/<> Bİ/BİS[Lat.] ile/||/<> DE/DES[Fr.] ile/||/<> DİS[Yun.] ile/||/<> EX[Lat.] ile/||/<> EXO[Lat.] ile/||/<> EPİ[Yun.] ile/||/<> FOS[Yun.] ile/||/<> GEO( >JEO)[Yun.] ile/||/<> HETER/O[Yun.] ile/||/<> HYPO(HİPO)[Yun.] ile/||/<> HYPER(HİPER) ile/||/<> HYDRO(HİDRO)[Yun.] ile/||/<> HOMO[Yun.] ile/||/<> İL/İN ile/||/<> İNTER[Lat.] ile/||/<> İZO[Yun.] ile/||/<> COZMO(KOZMO)[Yun.] ile/||/<> KONTRA[İt.] ile/||/<> KO/KOL/KOM/KON[Lat.] ile/||/<> MAKRO[Yun.] ile/||/<> MİKRO[Yun.] ile/||/<> MONO[Yun.] ile/||/<> NEO[Yun.] ile/||/<> OTO[Yun.] ile/||/<> PAN[Yun.] ile/||/<> PAR/PARA[Yun.] ile/||/<> POLİ[Yun.] ile/||/<> PRE[Fr.] ile/||/<> PRO[Yun.] ile/||/<> RE[Lat.] ile/||/<> SYN/SYM/SEM[Yun.] ile/||/<> SÜR[Lat.] ile/||/<> TELE[Yun.]

( Yok/luk. [ametal | amorf | aritmik] [analjezi | anestezi | anonim]

İLE/||/<>

Karşıt. [antibiyotik | antipatik | antitez]

İLE/||/<>

Çift, tekrar. [binok | bisiklet]

İLE/||/<>

Olumsuzluk.[demode | deforme | deşifre]

İLE/||/<>

Olumsuzluk ve güçlük. [diskalifiye | dismorf | disfonksiyon]

İLE/||/<>

Dışı, dışında, ...-dan başka. [exporte | expresyonizm | expresyon]

İLE/||/<>

Dışarıdan, dıştan bakılınca. [exotermik | exotizm]

İLE/||/<>

Üzerinde. [epiderm | epigrafi]

İLE/||/<>

Işık, parıltı. [fosfat | fosfor]

İLE/||/<>

Yerle ilgili ön ek. [jeofizik | jeoloji/jeolog]

İLE/||/<>

Öteki, öbür, başka. [heterojen | heterozigot]

İLE/||/<>

Aşağı, alt, daha alt. [hipoderm | hipotenüs | hipotez]

İLE/||/<>

Üstünde, aşırı, yukarı, dışında. [hipertansiyon]

İLE/||/<>

Su, suyla ilgili. [hidrosefali | hidrografi | hidrojen]

İLE/||/<>

Eş, benzer. [homojen | homonim | homolog]

İLE/||/<>

-dan yoksun. [illegal] [indirekt | inorganik]

İLE/||/<>

Ara, arası. [internasyonal | interpol]

İLE/||/<>

Eşitlik. [izobar | izotop | izoterm]

İLE/||/<>

Evren. [kozmogami | kozmopolit | kozmoloji]

İLE/||/<>

Karşı, aksi yönde. [kontrast | kontgerilla | kontratak]

İLE/||/<>

Birlik, beraberlik. [koalisyon | koleksiyon | konferans

İLE/||/<>

Büyük, geniş. [makrosefal | makrostopi]

İLE/||/<>

Küçük. [mikrofilm | mikrometre | mikrofon]

İLE/||/<>

Bir, tek. [monarşi | monolog | monopol]

İLE/||/<>

Yeni. [neolitik]

İLE/||/<>

Kendi, kendiliğinden. [otobiyografi | otopsi | otokritik]

İLE/||/<>

Bütün, birlik. [panorama | pankreas]

İLE/||/<>

Boyunca, karşı, üstünde, yanında. [paragraf | paralel]

İLE/||/<>

Çok. [poliandri | poliklinik]

İLE/||/<>

İlk, önceki, birinci. [prefabrik | prematüre]

İLE/||/<>

İleride, önde. [prolog | prova | prototip]

İLE/||/<>

Yeniden, tekrar, geri döndürmek. [reaksiyon | redaktör]

İLE/||/<>

Birlikte. [simetri | senfoni | sempati]

İLE/||/<>

Süper, üstünlük. [sürmenaj]

İLE/||/<>

Uzak, ırak. [teleferik | telefon | telepati] )


-ABİS ile/ve FONDA

( Okyanusların en derin yeri. İLE/VE Deniz dibi. | Geminin, demir attığı yer. | Demir atma komutu. )


-ALDEHİT ile FORMALDEHİT ile FORMOL

( Alkolleri, oksitlendirme ya da asitleri indirgeme yolu ile elde edilen uçucu bir sıvı. İLE Doymuş aldehitlerin ilk üyesi olan H-CHO formülündeki aldehit. İLE Formaldehidin %40'lık değişik sulu çözeltisine verilen ad. )


-ARYA ve/||/<> MAYNA ve/||/<> FORA

( Bir nesneyi, aşağı indirmek. VE/||/<> Yukarıdaki bir nesnenin, ağırca, aşağı indirilmesi. VE/||/<> Bağlı düzeneği ya da halatı çözme/açma. )


-ASİT ile FORMİK ASİT

( ... İLE Karıncalarda ve bazı bitkilerde bulunan asit. [HCOOH] )


-BAOBAB AĞAÇLARI:
AFRİKA ile/ve/<> BÜYÜK ile/ve/<> AVUSTRALYA ile/ve/<> MADAGASKAR ile/ve/<> PERRIER ile/ve/<> FONY ile/ve/<> SUAREZ ile/ve/<> ZA

( )


-BİÇİM = SÛRET = FORM[İng.] = FORME[Fr.] = FORM[Alm.] = FORMA[Lat.] = MORPHE, EIDOS[Yun.] = FORMA[İsp.]



-BULUTLU LEOPAR ile FORMOZA BULUTLU LEOPAR

( ile )


-BULUTLU LEOPAR ile FORMOZA BULUTLU LEOPAR

( ... İLE Tayvan'da görülmektedir. )


-BURGULU KAZIK ile ÇAKMA KAZIK ile FORE KAZIK ile KUM KAZIK ile MİNİ KAZIK ile SÜRTÜNME/ADERANS KAZIĞI

( Ucundaki burgu aracılığıyla burularak yere sokulan kazık. İLE Bir şahmerdan ile başına vurularak yere çakılan, ucu çelik çarıklı kazık. İLE Zemine çakılan bir kılıf borusunun içindeki toprağı boşaltıp çelik donatı indirdikten sonra yerinde beton dökülerek yapılan kazık.[Beton döküldükçe, kılıf, yukarıya çekilir.] İLE Çok çürük zeminlerde, delinen zemine kum doldurarak yapılan bir çeşit kazık. İLE Geçici toprak işleri için kullanılan, çapı 25 cm. kadar olan ve yanyana çakılarak ya da açılan deliklere beton dökülerek uygulanan kısa boylu kazıklara verilen ad. İLE Sağlam zemine ulaşılması olanaksız durumlarda, beton dökülerek yapılan ve yanlarak sürtünerek duran kazık. )


-CAUCHY BAĞINTILARI ile/||/<> CAUCHY DAĞILIM BAĞINTISI ile/||/<> FORMÜLÜ ile/||/<> CAUCHY DAĞILIM DENKLEMİ ile/||/<> FORMÜLÜ ile/||/<> CAUCHY DAĞILIMI ile/||/<> CAUCHY FREKANS DAĞILIMI ile/||/<> CAUCHY SAYISI



-CESÂRET = ŞECÂ'AT, CESÂRET[Fars., Ar.] = COURAGE[İng., Fr.] = FORTITUDO[Lat.] = MUT[Alm.] = HË ANDREIA[Yun.] = CORRAGIO[İt.] = VALOR[İsp.] = MOED[Fel.] = MOD[Dan.] = MUJYESTVO[Rus.]



-DANS ile FOKSTROT

( ... İLE Dört tempolu bir dans. )


-DAYANIKLILIK = FORTITUDE[İng.] = FORCE D'ÂME[Fr.] = GEISTESKRAFT[Alm.] = FORTITUDO[Lat.]



-DENİZASLANI ile FOK

( Daha kalın kürkü vardır. İLE Daha yağlıdır. )


-DENİZASLANI ile FOK

( Kulakları gözle görülür. İLE Arka kanatları arkaya doğru bakar. )


-DENİZASLANI ile FOK

( Fokların gözleri deniz altında bulanık görmez. )


-DENİZASLANI ile FOK

( Fok ile Denizaslanı iskeletlerinin farkları )


-DENİZASLANI ile FOK

( Alttaki. İLE Üstteki. )


-DENİZAYGIRI/MORS[Laponca] ile FOK

( ... İLE Tüm memeliler arasında, sütü, en yağlı olandır. [Yavrusunun hızlı büyümesinin zorunluluğundan dolayı][Birkaç hafta içinde sütten kesilirler] )


-DENİZAYGIRI/MORS[Laponca] ile FOK

( Mors/Denizaygırı ile Fok )


-DİZEK/PORTE ile FORTE

( Notaların, üzerinde ya da arasında yazıldığı, beş koşut çizgi. İLE Parçanın, güçlü çalınacağını gösterir. )


-DNA:
ADENİN ve/||/<> TİMİN ve/||/<> GUANİN ve/||/<> SİTOZİN ve/||/<> FOSFAT ve/||/<> DİOKSİRİBOZ ŞEKER

( Adenin, Timin ile birleşir. VE/||/<> Sitozin, Guanin ile birleşir. )


-FACEBOOK ile TWITTER ile YOUTUBE ile LINKEDIN ile INSTAGRAM ile PINTEREST ile BLOG ile FOUR SQUARE

( Kurabiye yemeyi seviyorum. İLE Kurabiye yiyorum. İLE Bakın nasıl da yiyorum kurabiyeyi. İLE Nasıl kurabiye canavarı oldum? İLE Buyurun, kurabiye yerkenki fotoğrafım. İLE Kurabiye tarifimi de paylaşayım. İLE Kurabiye yapma/yeme anılarım. İLE Şurada, kurabiye yiyorum. )


-FACEBOOK ile TWITTER ile YOUTUBE ile LINKEDIN ile INSTAGRAM ile PINTEREST ile BLOG ile FOUR SQUARE

( I like eating cookie. VS. I'm eating cookie. VS. This is how I eat my cookie. VS. My skills include eating cookie. VS. Here's a photo of the cookie I eat. VS. Here's my recipe for the cookie. WITH Here's my cookie eating experience. VS. This is where I am eating the cookie. )


-FIÇI ile FOTA[İt.]

( ... İLE İçinde şarap yapılan, bir çeşit fıçı. )


-FİGÜR ile FORM

( Şekil. İLE Biçim/Suret. )


-FİGÜR ile FORM

( Şekil. İLE Biçim/Sûret/Minvâl[Ar.]. )


-FİRAVUN FARESİ ile/<>/< FOSSA

( Fossanın ataları, firavun faresidir. )


-FİRAVUN FARESİ ile/<>/< FOSSA

( ... İLE/<>/< Madagaskar'daki yerli halkın adını bile söylemek istemediği kadar kötü bir avcıdır. "Çocukları kaçıran bir şeytan" olduğunu söylerler ama elbette bu doğru değildir. Bu hayvan, sadece adadaki en tehlikeli etobur, memeli yırtıcıdır.

Kedilerle pek çok benzer yanları bulunur ancak hepsi bölgeye özgü olan Madagaskar etçilleri ailesine aittir. Adadaki baskın avcılardır. Adada, etobur memeliler bulunmamaktadır. Ayrıca, lemurların [insandan sonra :(] temel avcısıdır. Büyük boyları [bir ev kedisinden iki kata kadar daha büyük], adadaki devlikleri ile ilgili bilinen bir olgu durumuna gelmiştir. Bu, çevresinde doğal avcıları ya da rakipleri olmayan yalıtılmış türlerin başına gelen evrimsel bir tepkidir.

Eril fossalar, dişilerden biraz daha büyüktür ve yaklaşık 78 cm. boya ulaşabilirler. Dişi fossalarsa 71 cm. gibi bir boya erişebilirler. Kuyrukları neredeyse bir metre uzunluğunda olabilir ve eriller, yaklaşık 8.5 kg., dişilerse yaklaşık 5.5 kg. gelebilmektedir. İki cinsiyet de kırmızımsı, sarımsı kahverengi ya da kahverengi olabilen kısa tüylere sahiptir. Başları, uzun, kaslıdır ve gövdelerinin geri kalanına göre daha küçüktür. Bu özellik, onların kuyruksürenlerle, yakın akrabalıklarının olduğu izlenimini vermektedir. Ayrıca büyük yuvarlak kulakları, siyah burunları, geceleri görmelerini sağlayan kahverengi gözleri ve yüzlerinin her yerinde bıyıkları bulunur.

Fossa'nın en sıradışı özelliklerinden biri de, dış cinsel organlarıdır. Erillerin arka bacaklarının arasında penisleri vardır. Öte yandan, dişiler yaklaşık 1-2 yaşından itibaren "geçici erkekleşme" olarak adlandırılan bir özellik gösterirler. Bu evre, onların klitorislerinin büyüyüp penisimsi bir yapıya dönüşmesi dönemini kapsar. Kedilerinki gibi geriye doğru çekilen pençeleri vardır. Pençeleri içeri çekildiğinde ortaya çıkan yumuşak patileri kayalara ve dallara sıkıca tutunmalarına olanak sağlar. Patileri üzerinden yürüyüşe çıkarlar ve avlarını yakalamak için ağaçtan ağaca atlayabilirler.

Fossalar, çoğunlukla geceleri avlanan hayvanlardır ve ağaçlarla dolu gür bitki örtüsü arasında çok fazla alanın olduğu kuru ormanlarda saklanmayı severler. Üstlerine atlayarak lemurları avlarlar ve ayrıca uçan kuşları yakalarlar. Bazen amfibileri, böcekleri, sürüngenleri ve hatta küçük memelileri de yerler. Bunlar, yalnız ve çok bölgeci hayvanlardır. Fossalar, bölgelerini ter bezlerinden çıkan salgılarla işaretler. Bu, iki cinsiyette de geçerlidir.

Doğum yaptıkları yavruların sayısı değişebilir. Bebekler kürk ya da dişleri olmadan doğar ve bir yaşına kadar tamamen annelerine bağımlılardır. Genç bir fossa, genellikle gri ya da beyaz renktedir, üç yaşında cinsel olgunluğa ulaşırlar, artık bu yaştan itibaren üremeye başlayabilirler.

Davranışları ve görünümleri nedeniyle, Madagaskar'da yaşayanlar, fossayı "şeytan" olarak adlandırıyorlar. Bu hayvanla ilgili çok sayıda efsane vardır ve en popülerlerinden biri de geceleri bebek kaçırdıkları üzerinedir.

Bu, çoğu kişinin gördükleri an onları avlamalarına ya da öldürmelerine neden olmuş ve yerel yönetim onları korumaya çalışmak için adım atmak zorunda kalmıştır. Avlanma ve yaşam alanlarının tahrip edilmesi, azalan nüfuslarının ana nedenlerinden biridir. Araştırmacılar, vahşi doğada sadece 2.500 fossa kaldığını tahmin ediyor. Unvanları gerçek davranışlarıyla gerçekten aynı çizgide değildir. Fossalar, nispeten uysal hayvanlardır ve hatta bazı kişiler, onları evcil hayvan olarak beslemektedir. Sahiplerine karşı çok şefkatli olabilirler ve esaret altında yirmi yıla kadar yaşayabilirler. )


-FODLA[Ar.] ile FODRA[İt. < Cerm.]

( Çoğunlukla imaretlerde, yoksullara verilen, kepekli undan yapılmış, pideye benzer bir tür ekmek. İLE Düz ve dik durması için giysinin bazı yerlerine, kumaşla astar arasına konulan, sert ve kolalı bez. )


-FOLİK ASİT ile FOLAT



-FOLİKÜL = SİMÂR-I CERÂBÎYE = FOLLICULE



-FONDA >< FORA

( [Denizcilikte] Demir atma komutu. >< Açılma komutu. )


-FONT[Fr.] ile FONT[İng.]

( Dökme, demir, pik. İLE Yazı tipi. )


-FORM ile FORM

( Biçim, şekil. | Bir şeyin, istenilen ve olması gereken durumu. İLE İstenilen şeylerin yazılması, doldurulması için hazırlanmış basılı belge. )


-FORMICA ile FORMİKA[İng. < FORMICA]

( Karınca(/dan) [ailesi]. İLE Fenol formol reçinesine batırılmış ve yüzeyi yapay reçine ile kaplanmış birkaç kat kâğıttan oluşan ve çoğu marangozlukta kullanılan bir tür nesne. )


-FORMOL[Lat.] ile FORMÜL[Fr.]

( Formaldehidin %40'lık değişik sulu çözeltisine verilen ad. İLE Genel bir olguyu, bir kuralı ya da ilkeyi açıklayan simgeler takımı. | Bir belgenin yazılacağı biçimi ve ona özgü olan deyimi gösteren örnek. | Çıkar yol, tutulan yol, yöntem. | Kalıplaşmış, basmakalıp anlatım. | Bir ya da daha çok niceliğe bağlı bulunan bir niceliğin hesaplanmasına yarayan, cebirsel anlatım. | Bileşik bir cismin bileşimine giren maddeleri ve bunların o bileşik maddedeki oranlarını gösteren simge takımı. )


-FORTE ile FORTEPİYANO

( Parçanın, güçlü çalınacağını gösterir. İLE F.P. harfleriyle gösterilen, parçanın, önce güçlü çalınıp söylenileceğini, hemen sonrasında, hafifletileceğini belirten terim. )


-FORTE ile FORTİSSİMO

( Parçanın, güçlü çalınacağını gösterir. İLE Bir müzik yapıtında, bazı bölümlerin çok güçlü çalınması gerektiğini belirtir. )


-FORTRAN/FORMULA TRANSLATOR[İng.] değil/yerine/= FORMÜL DÖNÜŞTÜRÜCÜ (PROGRAMLAMA DİLİ)



-FOSFOR ile FOSFORİK ASİT ile FOSFAT[Fr. < Yun.]

( Atom numarası 15, atom ağırlığı 30.97 olan, yarısaydam, balmumu kıvamında, karanlıkta ışıldayan, sarımsak kokulu, 1.83 yoğunluğunda, zehirli bir öğe. [Simgesi P] İLE Sabun, deterjan yapımında ve eczacılıkta kullanılan, renksiz sıvı anlamına gelen madde. [H3PO4] İLE Fosforik asidin tuzu ya da esteri. )


-FOTOĞRAF "ÇEKİLMEK/ÇEKİNMEK" değil FOTOĞRAF ÇEKTİRMEK



-FOTOĞRAFÇI ile/ve/değil FOTOĞRAF

( Yalan söyleyebilir. İLE/VE/DEĞİL Yalan söyleyemez. )


-FOTOMORFOZ ile FOTOSENTEZ ile FOTOŞİMİ ile FOTOTAKTİZM/FOTOTAKSİ ile FOTOTERAPİ ile FOTOTROPİZM

( Canlıların, bireyoluş sırasındaki gelişimi üzerinde, ışığın yaptığı etki. İLE Yeşil bitkilerin, ışıkta, basit bileşiklerinden, karmaşık yapılı organik moleküller yapması. İLE Fotokimya. İLE Işığagöçüm. İLE Işığın, sağaltım amacıyla kullanılması. İLE Işığadoğrulum. )


-FOTOSENTEZ ile/ve FOTOTAKSİ

( ... İLE/VE Işığa doğru hareket. )


-FRC/FRK/FUNCTIONAL RESIDUAL CAPACITY[İng.] değil/yerine/= FONKSİYONEL İŞLEVSEL ARTAKALAN SIĞA, REZİDÜEL KAPASITE



-FT-IR/FOURIER TRANSFORM INFRARED SPECTROSCOPY[İng.] değil/yerine/= FOURİER DÖNÜŞÜMÜ KIZILÖTESİ SPEKTROSKOPİSİ



-GAZETECİ ile/ve FOTOĞRAFÇI



-GÖREV = VAZİFE, ÜFULE = FUNCTION[İng.] = FONCTION[Fr.] = FUNKTION[Alm.] = FUNCTIO[Lat.] = FUNCIÓN[İsp.]



-GÖVDEMİZ:
OKSİJEN ve/||/<> KARBON ve/||/<> HİDROJEN ve/||/<> NİTROJEN ve/||/<>
KALSİYUM ve/||/<> FOSFOR ve/||/<> + 54 ÖĞE

( %65 ve/||/<> %18 ve/||/<> %10 ve/||/<> %3 ve/||/<> %1.4 ve/||/<> %1.1 ve/||/<> + %0 - 0.99 )


-GÜÇ = KUVVET = POWER[İng.] = FORCE[Fr.] = KRAFT[Alm.] = FORTITUDO/VIS[Lat.] = PODER[İsp.]



-HAYATÎ GÖREV = Fİ'L-İ HAYÂTÎ = FONCTION VITALE



-IDEA ile/ve FORM



-İLERLEME = TERAKKİ = PROGRESS[İng.] = PROGRÈS[Fr.] = FORTSCHRITT[Alm.] = PROGRESSUS < GRESSUS:YÜRÜME, ADIM. PRO:ÖNDE, İLERİYE[Lat.] = PROGRESO[İsp.]



-İNAN = İMAN = FAITH[İng.] = FOI[Fr.] = GLAUBE[Alm.] = FIDES[Lat.] = FE[İsp.]



-İŞ, GÖREV = Fİ'L = FONCTION



-KARA KURBAĞASI ile FOWLER KARA KURBAĞASI

( Karalarda yaşayan, yumurtalarını suya bırakan bir tür kurbağa. İLE Soğuk algınlığına yakalanmış bir koyunun melemesine benzer bir ses çıkarır. )


-KAVRAM ve/||/<>/> FORMÜL



-KEL ile FODUL



-KÜSTAH/LIK ile FODUL/LUK[Ar.]

( ... İLE Üstünlük taslayan, kibirlenen. )


-KUZEY DENİZİNDE:
KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> ÇUKÇİ DENİZİ ile/ve/||/<> DE LONG BOĞAZI ile/ve/||/<> DOĞU SİBİRYA DENİZİ ile/ve/||/<> LAPTEV BOĞAZI ile/ve/||/<> BOURHAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> LAPTEV DENİZİ ile/ve/||/<> OLENEKSKİY KÖFREZİ ile/ve/||/<> KATANSKİY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> VİLKİTSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> YENİSEY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA DENİZİ ile/ve/||/<> BAYDARATSKAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA BOĞAZI ile/ve/||/<> ÇEYŞSKAYA KOYU ile/ve/||/<> BEYAZ DENİZİ ile/ve/||/<> ONEGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KANDELAŞKA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DİVİNA KOYU ile/ve/||/<> BARENTS DENİZİ ile/ve/||/<> GRÖNLAND DENİZİ ile/ve/||/<> NORVEÇ DENİZİ ile/ve/||/<> KUZEY DENİZİ ile/ve/||/<> DANZİNG KÖRFEZİ ile/ve/||/<> RİGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİNLANDİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BOTNİ KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DANİMARKA BOĞAZI ile/ve/||/<> DAVIS BOĞAZI ile/ve/||/<> BALTIK DENİZİ ile/ve/||/<> LABRADOR DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> SMITH KÖRFEZİ ile/ve/||/<> NARES BOĞAZI ile/ve/||/<> LANCASTER BOĞAZI ile/ve/||/<> ARKTİK KOYU ile/ve/||/<> PR. REGENT BOĞAZI ile/ve/||/<> BOOTHIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FOXE ÇANAĞI ile/ve/||/<> FOXE KANALI ile/ve/||/<> REPULSE KOYU ile/ve/||/<> CORAL LİMANI ile/ve/||/<> JAMES KOYU ile/ve/||/<> HUDSON BOĞAZI ile/ve/||/<> UNGAVA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FROBISHER KOYU ile/ve/||/<> CUMBERLAND KÖRFEZİ ile/ve/||/<> HOME KÖRFEZİ ile/ve/||/<> JONES BOĞAZI ile/ve/||/<> PEARY KANALI ile/ve/||/<> BARROW BOĞAZI ile/ve/||/<> FRANKLIN BOĞAZI ile/ve/||/<> VISCOUT MELVILLE BOĞAZI ile/ve/||/<> Mc CLURE BOĞAZI ile/ve/||/<> McCLINTOK KANALI ile/ve/||/<> KRALİÇE MAUD KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORONATION KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PR. ALBERT KOYU ile/ve/||/<> AMUNDSEN BOĞAZI ile/ve/||/<> GALLER PRENSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> BEAUFORT DENİZİ ile/ve/||/<> PRODHOE KOYU ile/ve/||/<> KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU



-LAGRANGE NOKTALARI ve/<>/> FOURIER DİZİLERİ

( 1784 ve/<>/> 1807 )


-LAGRANGE NOKTALARI ve/<>/> FOURIER DİZİLERİ

( JOSEPH FOURIER [1768 - 1830] )


-MAYNA[İt.] >< FORA[İt.]

( Yelkenleri indirmek için verilen komut. | Bırakılma, son verilme. >< Yelkenleri açtırmak için verilen komut. )


-NESNELERDE, TEMEL VE ORTAK ÖĞELER:
KARBON ile/ve/||/<> OKSİJEN ile/ve/||/<> HİDROJEN ile/ve/||/<> AZOT ile/ve/||/<> FOSFOR ile/ve/||/<> SÜLFAT



-OLUŞUM = TEŞEKKÜL = FORMATION[İng., Fr.] = BILDUNG[Alm.] = FORMACIÓN[İsp.]



-PİDE ile FODLA[Ar.]

( ... İLE Çoğunlukla imaretlerde, yoksullara verilen, kepekli undan yapılmış, pideye benzer bir tür ekmek. )


-PİYANO ve/||/<> FORTEPİYANO



-PROJE ile FORMÜL

( VADE-MECUM: Cepte taşınabilecek boyda formül kitabı. )


-PROTOKOL ile FORMALİTE



-RÜZGÂR ile FÖN



-ŞEKİLLER = EŞKÂL = FORMES



-SESBİRİM/FONEM ile SESBİLİM/FONOLOJİ ile FONETİK

( Selen düzeni/birimi. İLE Konuşma. )


-ŞƏKİL[Azr.] = FOTOĞRAF[Tr.]



-TAKYON ile/ve/<> FOTON

( TAKYOFOTON )


-TALİH = FORTUNE[İng., Fr.] = SCHICKSAL[Alm.] = FORTUNA[Lat.]



-TANGO ile FOKSTROT ile QUICK STEP

( 1880'lerde, Buenos Aires'in kenar mahallelerinde, hızlı tempolu, duyumsal ve kötü bir şöhrete sahip bir Arjantin dansı olan Milonga ile İspanyol Tangosu'nun kaynaşması sonucu ortaya çıkan Tango'nun, aynı zamanda, çok kıvrak bir Küba dansı olan "Habanera"dan da etkilendiği söylenir. Kökeninin, XV. yüzyıla kadar uzandığı düşünülen Tango'nun; Brezilya, Güney İspanya, Arjantin, Küba gibi coğrafyalarda, çeşitli biçimleri yaratılır. Bu dans türü, zamanla çeşitlendirilip çok karmaşık bir duruma getirilen adımlarla ileri yürüyüşler, dönüşler, çıkışlar, yön değiştirmeler, Habanera adımları[gövdenin hafifçe sallanması], gezintiler vb. birbirine karıştırılır.

İLE

XX. yüzyılın başlarında, Avrupa'da görülmeye başlanan ve asıl ününe I. Dünya Savaşı zamanlarında, Caz'ın gelişmesiyle ulaşmış olan Fokstrot, kısa hızlı ve uzun yavaş adımlar kullanılarak yapılan dört tempolu bir salon dansı olarak bilinir. Yıllar boyunca, Fokstrot'un değişik türlerinin ortaya çıkmasına karşın, aralarında en popüler olanları, Slow Fokstrot ve Quick Step'tir. Slow Fokstrot'ta, ani dönüşler ve hareketler olmadığından, dansçıların uzun çizgiler boyunca durmaksızın hareket durumunda olmalarını gerektiren güçlü bir denge gereklidir. Ayrıca, dansa ait her hareket için dansçıların sürekli kontrolü ellerinde bulundurmaları gerekir. Dolayısıyla, bu dans türü, öteki türlere kıyasla zor bir dans olarak kabul edilir.

İLE

1930'larda, İngiltere'de, hızlı ve popüler bir dans olan Fokstrot'un yerini alan Quick Step, dönüşler ve zıplamalar içeren, hareketli ve neşeli bir salon dansıdır. Üç farklı yaş grubuna sahip dansçılar için değişik tipleri geliştirilen bu dans türünde, genç dansçılar için oldukça neşeli ve hareketli, orta yaşlı dansçılar için biraz yavaşlatılmış, sakinleştirilmiş ve ileri yaş dansçılar için ise seçilmiş koreografilerden oluşan yavaş ve daha az hareketli koreografiler uygulanır. Ayrıca Quick Step'te, çok fazla hareket çeşidi olduğundan, standart danslar içinde, yaratıcılığa en açık olanı olarak kabul edilir. )


-TARDION ile/ve FOTON/LUXON ile/ve TACHION

( Işık hızı altı. İLE/VE Işık hızı üstü/ötesi. )


-TEMEL = ESAS = GROUND, BASIS, FOUNDATION[İng.] = FONDEMENT, PRINCIPE[Fr.] = GRUND, GRUNDLAGE, FUNDAMENT[Alm.] = FUNDAMENTUM[Lat.] = FUNDACIÓN[İsp.]



-TURUNCU ve FOSFOR

( Uzaktan en iyi fark edilen renk. VE Havadan en iyi farkedilen. )


-YAŞAMA GÜCÜ = KUVVE-İ HAYATİYE = FORCE VITALE[Fr.] = LEBENSKRAFT[Alm.]



-YİYECEK = FOOD[İng.] = NOURRITURE[Fr.] = NAHRUNG[Alm.] = CIBO[İt.] = COMIDA[İsp.]



-YÖNTEM ile FORMÜL



-ZÂT-ÜS-SUKABÂT[Ar.] = FORAMINIFÈRES[Fr.] = ...

( Delikliler. )





-FODLA[Ar.] ile FODRA[İt. < Cerm.]

( Çoğunlukla imaretlerde, yoksullara verilen, kepekli undan yapılmış, pideye benzer bir tür ekmek. İLE Düz ve dik durması için giysinin bazı yerlerine, kumaşla astar arasına konulan, sert ve kolalı bez. )


-FOLİK ASİT ile FOLAT



-FOLİKÜL = SİMÂR-I CERÂBÎYE = FOLLICULE



-FONDA >< FORA

( [Denizcilikte] Demir atma komutu. >< Açılma komutu. )


-FONT[Fr.] ile FONT[İng.]

( Dökme, demir, pik. İLE Yazı tipi. )


-FORM ile FORM

( Biçim, şekil. | Bir şeyin, istenilen ve olması gereken durumu. İLE İstenilen şeylerin yazılması, doldurulması için hazırlanmış basılı belge. )


-FORMICA ile FORMİKA[İng. < FORMICA]

( Karınca(/dan) [ailesi]. İLE Fenol formol reçinesine batırılmış ve yüzeyi yapay reçine ile kaplanmış birkaç kat kâğıttan oluşan ve çoğu marangozlukta kullanılan bir tür nesne. )


-FORMOL[Lat.] ile FORMÜL[Fr.]

( Formaldehidin %40'lık değişik sulu çözeltisine verilen ad. İLE Genel bir olguyu, bir kuralı ya da ilkeyi açıklayan simgeler takımı. | Bir belgenin yazılacağı biçimi ve ona özgü olan deyimi gösteren örnek. | Çıkar yol, tutulan yol, yöntem. | Kalıplaşmış, basmakalıp anlatım. | Bir ya da daha çok niceliğe bağlı bulunan bir niceliğin hesaplanmasına yarayan, cebirsel anlatım. | Bileşik bir cismin bileşimine giren maddeleri ve bunların o bileşik maddedeki oranlarını gösteren simge takımı. )


-FORTE ile FORTEPİYANO

( Parçanın, güçlü çalınacağını gösterir. İLE F.P. harfleriyle gösterilen, parçanın, önce güçlü çalınıp söylenileceğini, hemen sonrasında, hafifletileceğini belirten terim. )


-FORTE ile FORTİSSİMO

( Parçanın, güçlü çalınacağını gösterir. İLE Bir müzik yapıtında, bazı bölümlerin çok güçlü çalınması gerektiğini belirtir. )


-FORTRAN/FORMULA TRANSLATOR[İng.] değil/yerine/= FORMÜL DÖNÜŞTÜRÜCÜ (PROGRAMLAMA DİLİ)



-FOSFOR ile FOSFORİK ASİT ile FOSFAT[Fr. < Yun.]

( Atom numarası 15, atom ağırlığı 30.97 olan, yarısaydam, balmumu kıvamında, karanlıkta ışıldayan, sarımsak kokulu, 1.83 yoğunluğunda, zehirli bir öğe. [Simgesi P] İLE Sabun, deterjan yapımında ve eczacılıkta kullanılan, renksiz sıvı anlamına gelen madde. [H3PO4] İLE Fosforik asidin tuzu ya da esteri. )


-FOTOĞRAF "ÇEKİLMEK/ÇEKİNMEK" değil FOTOĞRAF ÇEKTİRMEK



-FOTOĞRAFÇI ile/ve/değil FOTOĞRAF

( Yalan söyleyebilir. İLE/VE/DEĞİL Yalan söyleyemez. )


-FOTOMORFOZ ile FOTOSENTEZ ile FOTOŞİMİ ile FOTOTAKTİZM/FOTOTAKSİ ile FOTOTERAPİ ile FOTOTROPİZM

( Canlıların, bireyoluş sırasındaki gelişimi üzerinde, ışığın yaptığı etki. İLE Yeşil bitkilerin, ışıkta, basit bileşiklerinden, karmaşık yapılı organik moleküller yapması. İLE Fotokimya. İLE Işığagöçüm. İLE Işığın, sağaltım amacıyla kullanılması. İLE Işığadoğrulum. )


-FOTOSENTEZ ile/ve FOTOTAKSİ

( ... İLE/VE Işığa doğru hareket. )

| FU/FÜ... |

FU/FÜ... ile başlayan FaRkLaR...
( 111 FaRk, 130 katkı )



-[ne yazık ki]
SİYASET İLE ve/||/<> DİN İLE ve/||/<> FUTBOL İLE ve/||/<> SAVAŞ İLE

( Yanıltılırız. VE/||/<> Avutuluruz. VE/||/<> Uyutuluruz. VE/||/<> Korkutuluruz. )


-ADA BALIĞI ile ALABALIK(TROUT) ile ATLANTİK KERTENKELE BALIĞI ile ATEŞ BALIĞI ile AY BALIĞI[Lat. MOLA MOLA] ile BENİ BALIĞI[Lat. CYPRINION MACROSTOMUS] ile ÇAÇA BALIĞI ile ÇUPRA BALIĞI ile DİL BALIĞI(SOLEFISH, [Lat. SOLEA VULGARIS]) ile DÜLGER BALIĞI[Lat. ZEUS FABER] ile FENERBALIĞI[LOPHIUS PISCATORIUS] ile FULYA BALIĞI[Lat. MYLIOBATIS AQUILA] ile GÜNBALIĞI[Lat. JULIS TURCICA] ile İSTAVRİT[Yun.][Lat. TRACHURUS TRACHURUS] ile KEDİ BALIĞI(CATFISH) ile KELER BALIĞI ile KILIÇ BALIĞI(CEMEL-İL-BAHR / CEMEL-ÜL-MÂ'[Ar.], SWORDFISH[İng.]) ile KIRLANGIÇ BALIĞI[Lat. TRIGLA HURUNDO] ile KIZILKANAT[Lat. SCARDINUS ERYHROPHTHALMUS] ile KÖPEK BALIĞI(SHARK) ile KUM BALIĞI[Lat. AMMODYTES] ile KUPES[Lat. BOOPS BOOPS] ile KÜÇÜK AĞIZLI LOTAK[Lat. CYPRINION KAIS] ile MERCAN BALIĞI ile OK BALIĞI ile ORKİNOS[Yun.]/TON[Lat. THUNNUS] ile ÖRDEK BALIĞI[Lat. LABRUS MIXTUS] ile PAPAZBALIĞI[Lat. CHROMIS CHROMIS] ile PEMBE, KURBAĞA AĞIZ BALIĞI ile RİNGA BALIĞI(HERRING)[Lat. CLUPEA HARENGUS] ile SANDIK BALIĞI[Lat. LACTOPHRYS TRIQUETER] ile TON BALIĞI(TUNAFISH) ile TARANGA ile TORPİLBALIĞI ile YILAN BALIĞI(İNKİLÎS[Ar.], EEL[İng.]) ile ACI BALIK ile BIYIKLI BALIK ile DİKENLİ BALIK[Lat. G. ACULEATUS] ile DUBAR[Lat. MUGIL CEPHALUS] ile ÜZGÜNBALIĞI[Lat. CALLIONYMUS LYRA]

( Dünyanın en büyük omurgasızı/yumuşakçası, mürekkep balığıdır. [Eril mürekkep balıklarının boyu 19 metreye kadar ulaşabilir.] )


-AĞNİYÂN-İ ŞÂKİRÎN ile/ve/<> FUKARÂ-İ SÂBİRÎN



-ATLAS OKYANUSUNDA:
[KUZEY AMERİKA] LABRADOR DENİZİ ile/ve/||/<> BELLE ADASI BOĞAZI ile/ve/||/<> FUNDY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CHESAPEAKE KOYU ile/ve/||/<> SARGASSO DENİZİ ile/ve/||/<> FLORİDA BOĞAZI ile/ve/||/<> APALACHEE KOYU ile/ve/||/<> CAMPECHE KOYU ile/ve/||/<> YUCATAN KANALI ile/ve/||/<> HONDURAS KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KANALI ile/ve/||/<> COLON KÖRFEZİ ile/ve/||/<> VENEZUELA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> MONA BOĞAZI ile/ve/||/<> ANEGADA BOĞAZI ile/ve/||/<> AMAZON AĞZI ile/ve/||/<> MARAJO KOYU ile/ve/||/<> MARCOS KOYU ile/ve/||/<> BLANCA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> S. MATIAS KÖRFEZİ ile/ve/||/<> S. JORGE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> GRANDE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> MACELLAN BOĞAZI



-BAKIR ile/ve/<> FÜLÜS[Ar.]

( ... İLE/VE/<> Bakır para. )


-BAKLA ile FUL[Ar.]

( ... İLE Taşkırangillerden, çokça türü bulunan bir ağaççık ve bunun hoş kokulu, beyaz çiçeği. | Küçük taneli bir bakla türü. )


-BESTE ile FÜG

( ... İLE Çoksesli müzikte bir beste. )


-BEYHUDE ile/ve/||/<> NÂFİLE ile/ve/||/<> FUZÛLÎ

( Yararsız. | Boşuna. İLE/VE/||/<> Gerekli değilken yapılan iş. | Farzların dışında kılınan namaz. | Boşuna, gereksiz. İLE/VE/||/<> Erdemli/faziletli. | Gerekli, yersiz, boşuna. )


-CANLILAR SINIFLANDIRMASI'NDA:
EUBACTERIA ve ARCHAEBACTERIA ve ARCHAEZOA ve PROTISTA ve CHROMISTA ve FUNGI ve PLANTAE ve ANIMALIA



-ÇOK ile FURYA[İt. < FURIA]

( ... İLE Olağandan çok fazla bulunma durumu. )


-CÜNÛN ile FÜNÛN ile SÜKÛN

( Coşkunluk. [Aşkın öncesi]. İLE İlim. [Aşkın ortası]. İLE Sakinlik. [Aşkın sonu]. )


-EĞİLİM/TREND[İng.] ile FURYA[İt. < FURIA]

( Eğilim. İLE Olağandan çok fazla bulunma durumu. )


-ESKATOLOJİ ile/ve FUTUROLOJİ



-FISK[Ar.] ile FUCÛR[Ar.]



-FİSYON ile FÜZYON

( Atomun ikiye bölünmesiyle ortaya çıkar. İLE İki atomun çeşitli etkileşimler sayesinde birleşmesi ve ortaya daha ağır bir atomun çıkması.
[Nükleer süreçlerden olan fisyon ve füzyon, atomların kullanılmasıyla enerji oluşturulmasıdır.] )


-FİSYON ile FÜZYON

( Fisyon enerjisi, buhar çevrimi aracılığıyla elektrik üretiminde kullanılabilmektedir. İLE Füzyon, manyetik ve araçsal olmak üzere iki farklı sınırlama bulunmaktadır. [Manyetik sınırlamada plazmayı kontrol altında tutmak için manyetik alanlardan yardım alınır. Aletsel sınırlamadaysa yakıt elemanlarını en üst koşullarda sıkıştırmak için lazer ve iyot demetlerinden yararlanılır.] )


-FİSYON ile FÜZYON

( "Çekirdek parçalanması" olarak kabul edilebilir.[Fisyonun en belirgin özelliği, ağır çekirdeklerinin bölünmesi ve bu bölünmeyle enerjinin açığa çıkmasıdır. Bu süreçte bölünen ağır çekirdekler, genellikle Uranyum-235 ve Plutonyum-239 olmaktadır.] İLE "Çekirdek birleşmesi” olarak tanımlanabilir. )


-FUAD ile/ve/||/<> EPİFİZ



-FUÂD ile/ve/<> KALB

( Öze yönelik (ise). İLE/VE/<> Duyulara yönelik (ise). )


-FUÂD ile/ve/<> KALB

( Telvin. İLE/VE/<> Temkin. )


-FUÂD ile/ve/<> KALB

( Kalp, yürek, gönül, kalpteki yaşam noktası. [Nokta-yı süveyda, Nazargâh-ı ilâhî] İLE ... )


-FUAYE[Fr. < FOYER] değil/yerine/= DİNLENMELİK



-FUAYE değil/yerine/= DİNLENMELİK



-FUCÛR[Ar.] ile FISK[Ar.]



-FUEL-OIL[İng.] değil/yerine/= YAĞYAKIT



-FÜG/FUGUE[İng.] değil/yerine/= ZİHINSEL KAÇIŞ



-FUHŞ[Ar.] ile KUBH[Ar.]



-FUHUŞ ile/ve/||/<> GABİN

( ... İLE/VE/||/<> Alışverişte, satın alınan mala ödenilen karşılığın, malın değerinden çok fazla olması, alışverişte hile yapma. | Edimler arasında açık oransızlık. )


-FUKUS ile/ve LAMİNARYA

( Bir tür su yosunu. İLE/VE Bir tür deniz yosunu. )


-FUKUS ile/ve LAMİNARYA

( ALGEA: Su yosunları. )


-FULAR[Fr.] ile ŞAL[Fars.]

( Genellikle boyna bağlanan, bir tür ince kumaş. İLE Genellikle Hindistan'da dokunan, özel motifleri olan değerli bir tür kumaş. | Kadınların, omuzlarını örtmek için kullandıkları, geniş atkı. )


-FULAR ile EŞARP



-FULGURASYON/FULGURATION[İng.] değil/yerine/= ŞİMŞEKLEME



-FULL vs. COMPLETE



-FULL vs. DENSE



-FULL vs. DENSE



-FULL-TIME[İng.] değil/yerine/= TAM GÜN



-FULL-TİME değil/yerine/= İŞGÜN



-FULL değil/yerine/= DOLU



-FULMINAN/FULMINANT[İng.] değil/yerine/= TEZ KÖTÜLEŞEN



-FULTAYM değil/yerine/= TÜM GÜN/TÜM SÜRE



-FUNCTION vs. CONFLUENT HYPERGEOMETRIC FUNCTION



-FUNDAMENTALİST değil/yerine/= KÖKTENKÖNECİ



-FUNDAMENTALİZM değil/yerine/= KÖKTENKÖNECİLİK



-FUNDUS[İng.] değil/yerine/= DİP | ÇANAK



-FUNGUS[İng.] değil/yerine/= MANTAR



-FUNNEL EFFECT[İng.] değil/yerine/= HUNİ ETKİSİ



-FÜNÛN[< FENN]

( İLİM, SANAT, HÜNER )


-FURGON[Fr. < FOURGON] ile/ve/||/<> TORNET[Fr. < TOURNETTE]

( Yolcu katarlarına eklenen yük vagonu. İLE Bilyeli tekerlekler ve küçük bir sandıktan oluşan basit taşıma aracı. )


-FURKAN(FARKLAR) ve/+/||/<>/>/< KUR'ÂN

( Önce furkan, sonra Kur'ân. )


-FURKAN(FARKLAR) ve/+/||/<>/>/< KUR'ÂN

( Doğada. VE/+/||/<>/>/< Dilde. )


-FURKAN(FARKLAR) ve/+/||/<>/>/< KUR'ÂN

( Toplanma. VE/+/||/<>/>/< Yayılma. )


-FURKAN(FARKLAR) ve/+/||/<>/>/< KUR'ÂN

( İlim[4]. VE/+/||/<>/>/< İrfan[2] [= 6]. )


-FURKAN(FARKLAR) ve/+/||/<>/>/< KUR'ÂN

( 4[Evvel+Âhir+Zâhir+Bâtın]. VE/+/||/<>/>/< 2[Zaman ve Zemin] [= 6]. )


-FURKAN(FARKLAR) ve/+/||/<>/>/< KUR'ÂN

( Kur'ân, Kelâmullah'ın fotoğrafıdır. )


-FURKAN(FARKLAR) ve/+/||/<>/>/< KUR'ÂN

( Kur'ân, sana özel gönderilen mektup gibi okunmalıdır! )


-FURKAN(FARKLAR) ve/+/||/<>/>/< KUR'ÂN

( Çözümleme. VE/+/||/<>/>/< Birleştirme. )


-FURKAN ile/ve/<> TEFRİK



-FURKANSIZ KUR'ÂN ile KUR'ÂN'SIZ FURKAN

( Sabit düşünce, dogma. İLE Doğru yoldan çıkma, eğri/yanlış yola sapma, dalâlet. )


-FURNITURE vs. PROPERTY



-FURSAT

( UYGUN ZAMAN, ELVERİŞLİ DURUM [Dilimizde bir yanlış olarak, "fırsat" olarak yaygındır] )


-FURŞET/FOURCHETTE[İng.] değil/yerine/= ÇATAL



-FURTHER vs. BEYOND



-FÜRÛ'[Ar. < FER] ile FÜRÛ[Fars.]

( Dal, budak. | Tomurcuk. | Bir aslın sonucu. | İkinci derecede önemli olan. İLE Aşağı. )


-FÜRÛÂT[< FER']

( DAL, BUDAK | TOMURCUK | BİR ASLIN SONUCU | İKİNCİ DERECEDE ÖNEMLİ OLAN | ŞÛBE )


-FÜRÛŞ[Ar. < FERŞ] ile -FÜRÛŞ[Fars.] ile -FÜRÛZ[Fars. < EFRÛZ]

( Döşemeler. İLE Satan, satıcı. İLE Parlatan, parlak. )


-FUTA[Ar.] ile FUTA[İt.]/KİK

( ... İLE Dar, uzun ve hafif bir yarış kayığı. )


-FUTBOL[İng. < FOOT BALL] değil/yerine/= AYAK TOPU



-FUTBOL ile KRİKET[Fr. < CRICKET]

( ... İLE On birer kişilik iki takım arasında, küçük ve ağır bir topu, ucu kıvrılmış sopalarla vurarak karşı kaleye sokmak amacıyla oynanan bir oyun. )


-FÜTÛHÂT ile SÜTÛHAT



-FÜTÜRİST değil/yerine/= GELECEKÇİ



-FÜTÜRİZM değil/yerine/= GELECEKÇİLİK



-FÜTÜVVET

( CÖMERTLİK )


-FÜTYÂ/FETVÂ[Ar.] ile MES'ELE/SUÂL[Ar.]



-FÜYÛZÂT[< FEYZ]

( BOLLUK, VERİMLİLİK, BEREKET | İLİM, İRFAN )


-FÜZİFORM/FUSIFORM[İng.] değil/yerine/= İĞSİ



-FUZÛLÎ:
BOŞUNA değil/değil/= ERDEMLİ/FAZİLETLİ



-Fuzûlî'ye



-FUZÛLÎ[Ar. < FUZÛL] ile FUZÛLÎ[Ar.]



-FUZÛLÎ[Ar.] değil/yerine/= ERDEMLİ | GEREKSİZ/YERSİZ/BOŞUNA



-FUZÛLÎ ve/<> İSMAİL EMRE



-FÜZYOMETRE

( Ergime ısısını ölçmeye yarayan aygıt. )


-FÜZYON/FUSION[İng./Fr.] değil/yerine/= KAYNAŞMA



-FUZZY LOGIC[İng.] değil/yerine/= BULANIK MANTIK



-FUZZY[İng.] değil/yerine/= BULANIK



-GALERİ ile FUAR



-GÖREV = VAZİFE, ÜFULE = FUNCTION[İng.] = FONCTION[Fr.] = FUNKTION[Alm.] = FUNCTIO[Lat.] = FUNCIÓN[İsp.]



-HAMAM ile SAUNA[Fince] ile FURO

( ... İLE Fin hamamı. İLE Japon hamamı. )


-İBÂDET YERLERİ'NDE:
CAMİ/MESCİD ile/ve CEMEVİ ile/ve KİLİSE(< EKLESIA | BÎA[Ar. çoğ. BİYÂ'], DEYR[Fars.] ) ile/ve HAVRA[İbr.]/SİNAGOG[Yun.]/TABERNACLE ile/ve BURKAN EVİ/PAGODA[< OHATAGORBA/DATUGARBA (< GORBA/GARBA[< RAHİM/UTERUS])], VİHARA ile/ve ŞRAYN/SHRINE ile/ve PRASADA ile/ve ZİGURAT ile/ve (DOĞA) ile/ve FU YUN-SE ile/ve GÜNEŞ MÂBEDİ

( İslâm'da. İLE/VE Alevilik'te. İLE/VE Hristiyanlık'ta. İLE/VE Yahudilik'te/Kabala'da. İLE/VE Burkancılık'ta/Budizm'de. İLE/VE Şintoculuk'ta. [Buda heykeli bulunmaz] Mezopotamya'da, Sümerler'de ilk tapınaklardır. İLE/VE Hind mâbedi. İLE/VE Şamanlık'ta. İLE/VE Şamanlık'ta.[Çinlilerin verdiği addır.] İLE/VE Dünyadaki 7 güneş mâbedinden 4'ü Türkiye'de, Fırat'tadır. )


-İBÂDET YERLERİ'NDE:
CAMİ/MESCİD ile/ve CEMEVİ ile/ve KİLİSE(< EKLESIA | BÎA[Ar. çoğ. BİYÂ'], DEYR[Fars.] ) ile/ve HAVRA[İbr.]/SİNAGOG[Yun.]/TABERNACLE ile/ve BURKAN EVİ/PAGODA[< OHATAGORBA/DATUGARBA (< GORBA/GARBA[< RAHİM/UTERUS])], VİHARA ile/ve ŞRAYN/SHRINE ile/ve PRASADA ile/ve ZİGURAT ile/ve (DOĞA) ile/ve FU YUN-SE ile/ve GÜNEŞ MÂBEDİ

( HOCA/DRUİT/MAKA[Tatarca] ile/ve DEDE/DEDE-BABA ile/ve PAPAZ ile/ve HAHAM ile/ve GURU, LAMA ile/ve ... ile/ve ... ile/ve "BÜYÜCÜ/ARRÂFE" ile/ve ... ile/ve KAM ile/ve ... )


-İBÂDET YERLERİ'NDE:
CAMİ/MESCİD ile/ve CEMEVİ ile/ve KİLİSE(< EKLESIA | BÎA[Ar. çoğ. BİYÂ'], DEYR[Fars.] ) ile/ve HAVRA[İbr.]/SİNAGOG[Yun.]/TABERNACLE ile/ve BURKAN EVİ/PAGODA[< OHATAGORBA/DATUGARBA (< GORBA/GARBA[< RAHİM/UTERUS])], VİHARA ile/ve ŞRAYN/SHRINE ile/ve PRASADA ile/ve ZİGURAT ile/ve (DOĞA) ile/ve FU YUN-SE ile/ve GÜNEŞ MÂBEDİ

( SANAL CAMİLER )


-İBÂDET YERLERİ'NDE:
CAMİ/MESCİD ile/ve CEMEVİ ile/ve KİLİSE(< EKLESIA | BÎA[Ar. çoğ. BİYÂ'], DEYR[Fars.] ) ile/ve HAVRA[İbr.]/SİNAGOG[Yun.]/TABERNACLE ile/ve BURKAN EVİ/PAGODA[< OHATAGORBA/DATUGARBA (< GORBA/GARBA[< RAHİM/UTERUS])], VİHARA ile/ve ŞRAYN/SHRINE ile/ve PRASADA ile/ve ZİGURAT ile/ve (DOĞA) ile/ve FU YUN-SE ile/ve GÜNEŞ MÂBEDİ

( GELENEKTEN GELECEĞE CAMİLER - SÜLEYMAN FARUK GÖNCÜOĞLU, ZELİHA KUMBASAR )


-İBÂDET YERLERİ'NDE:
CAMİ/MESCİD ile/ve CEMEVİ ile/ve KİLİSE(< EKLESIA | BÎA[Ar. çoğ. BİYÂ'], DEYR[Fars.] ) ile/ve HAVRA[İbr.]/SİNAGOG[Yun.]/TABERNACLE ile/ve BURKAN EVİ/PAGODA[< OHATAGORBA/DATUGARBA (< GORBA/GARBA[< RAHİM/UTERUS])], VİHARA ile/ve ŞRAYN/SHRINE ile/ve PRASADA ile/ve ZİGURAT ile/ve (DOĞA) ile/ve FU YUN-SE ile/ve GÜNEŞ MÂBEDİ

( Hünkâr(Padişah) Mahvil'lerinin girişi Kıble'dedir. )


-İBÂDET YERLERİ'NDE:
CAMİ/MESCİD ile/ve CEMEVİ ile/ve KİLİSE(< EKLESIA | BÎA[Ar. çoğ. BİYÂ'], DEYR[Fars.] ) ile/ve HAVRA[İbr.]/SİNAGOG[Yun.]/TABERNACLE ile/ve BURKAN EVİ/PAGODA[< OHATAGORBA/DATUGARBA (< GORBA/GARBA[< RAHİM/UTERUS])], VİHARA ile/ve ŞRAYN/SHRINE ile/ve PRASADA ile/ve ZİGURAT ile/ve (DOĞA) ile/ve FU YUN-SE ile/ve GÜNEŞ MÂBEDİ

( Yüreğinde bir tapınağı olmayan, hiçbir tapınakta bulamaz yüreğini! )


-İBÂDET YERLERİ'NDE:
CAMİ/MESCİD ile/ve CEMEVİ ile/ve KİLİSE(< EKLESIA | BÎA[Ar. çoğ. BİYÂ'], DEYR[Fars.] ) ile/ve HAVRA[İbr.]/SİNAGOG[Yun.]/TABERNACLE ile/ve BURKAN EVİ/PAGODA[< OHATAGORBA/DATUGARBA (< GORBA/GARBA[< RAHİM/UTERUS])], VİHARA ile/ve ŞRAYN/SHRINE ile/ve PRASADA ile/ve ZİGURAT ile/ve (DOĞA) ile/ve FU YUN-SE ile/ve GÜNEŞ MÂBEDİ

( CAMİLERİN İLGİNÇ ÖYKÜLERİ... )


-KANT ile/ve/||/<>/> SCHILLER ile/ve/||/<>/> FICHTE ile/ve/||/<>/> SCHLEIERMACHER ile/ve/||/<>/> SCHLEGEL ile/ve/||/<>/> HEGEL ile/ve/||/<>/> SCHELLING ile/ve/||/<>/> SCHOPENHAUER ile/ve/||/<>/> FUERBACH ile/ve/||/<>/> DARWIN ile/ve/||/<>/> SPENCER

( [Doğum Tarihi] 1724 ile/ve/||/<>/> 1759 ile/ve/||/<>/> 1762 ile/ve/||/<>/> 1768 ile/ve/||/<>/> 1770 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1775 ile/ve/||/<>/> 1788 ile/ve/||/<>/> 1804 ile/ve/||/<>/> 1809 ile/ve/||/<>/> 1820 )


-KANT ile/ve/||/<>/> SCHILLER ile/ve/||/<>/> FICHTE ile/ve/||/<>/> SCHLEIERMACHER ile/ve/||/<>/> SCHLEGEL ile/ve/||/<>/> HEGEL ile/ve/||/<>/> SCHELLING ile/ve/||/<>/> SCHOPENHAUER ile/ve/||/<>/> FUERBACH ile/ve/||/<>/> DARWIN ile/ve/||/<>/> SPENCER

( Wilhelm Schlegel, 22 Ocak 1798'de Jena'dan, Berlin'de kardeşi Friedrich Schlegel ile küçük bir evi paylaşan Schleiermacher'a, kardeşinin yarattığı skandallardan dolayı sitem dolu bir mektup yazar ve yakın zamanda taşınmış olduğu Berlin'den Jena'ya, kendinin yanına dönmesi için Friedrich'i ikna etmesini ister; zira kardeşi, Schiller ile girdiği tartışma sonrasında yayımladığı son metniyle tümden tozu dumana katmıştır. Öyle ki, aynı soyadını taşımasıyla Wilhelm dahi gözden çıkarılmanın eşiğine gelmiştir. Sonunda, Goethe, tartışmaya dahil olur ve Friedrich ile babacan bir konuşma yaparak, ondan kibarca, bundan sonra başka bir alan üzerine, başka bir yerde çalışmasını ister. Oysa Friedrich, bu tavsiye üzerine gittiği Berlin’de, çoktan kendi çevresini kurarak yeni bir edebi akımın öncülüğü görevini üstlenmiştir. Henüz 25 yaşındaki bir genç tarafından yazılıp böylesi büyük bir etki yaratan, yepyeni ve tümüyle özgün bir düşünsel hareketin öncüsü olan bu metin, Eleştirel Fragmanlar'dı ve yalnızca 37 sayfalık 127 aforizmadan oluşuyordu. Aradan geçen neredeyse iki yüz yıl boyunca Eleştirel Fragmanlar üzerine yüzlerce kitap yazılacaktı. Schlegel kimilerine göre yaygaracı, kimilerine göre dâhi olarak adlandırılacak ama her halükârda Romantik hareketin düşünsel temellendiricisi olarak tarih sahnesindeki yerini alacaktı... )


-KILAVUZ = REHBER = GUIDE[İng., Fr.] = FÜHRER[Alm.] = GUIDA[İt.] = GUÍA[İsp.]



-KIRMIZI ile FUŞYA[< LEONART FUCHS]

( ... İLE Canlı morumsu, kırmızı renk. )


-KİŞİ/İNSAN:
FITRAT ve/||/<> FÜTÛHÂT

( Kişi, fıtrat ve fütühatın birliği[tevhidi] olarak kişidir/insandır. )


-KORKU = FEAR[İng.] = CRAINTE[Fr.] = FURCHT[Alm.] = METUS[Lat.]



-KURAM = NAZARİYE = FUAD = THEORY[İng.] = THEÉORIE[Fr.] = THEORIE[Alm.] = THEORIA, THEOREIN[Yun.] = TEORIA[İsp.]



-KYOTO ile/ve/||/<> TOKYO ile/ve/||/<> FUKUOKA ile/ve/||/<> HİROŞİMA ile/ve/||/<> İNOKAŞİRA ile/ve/||/<> GİNZA

( [Japonca'daki anlamı/karşılıkları]
Başkent. İLE/VE/||/<> Doğu başkenti. İLE/VE/||/<> Mutlu tepe. İLE/VE/||/<> Büyük ada. İLE/VE/||/<> Kuyubaşı. İLE/VE/||/<> Darphane. )


-LÂLE ile/ve/<> FÜRÛG-İ ASEFÎ



-LED:
EDGE-LIT ile FULL-ARRAY ile RGB ile OLED ile QLED



-M'BORORO ile/ve/<> FULANİ

( Orta Afrika Cumhuriyeti nüfusunun %15'ini oluşturan müslüman kabileler. )


-MEKRÜMETLÜ/MEKREMETLÜ ile FAZÎLETLÜ ile SEMÂHATLÜ ile FÜTÜVVETLÜ ile MEVEDDETLÜ ile ZEHÂDETLÜ

( İlmiyede sadreyn pâyesinin resmi unvanı. İLE İlmiye sınıfına ait olanlardan, İstanbul ve Harameyn unvanını alanlara hitapta kullanılan unvan. İLE Din âlimleri arasında kazaskerlik pâyesinde bulunanlara özel resmî takma ad. İLE Askerlikte mülâzım[teğmenler] ile kol ağası ve yüzbaşılara mülkiyede, rabia ve hâmise rütbeleri taşıyan kimselere verilen unvan. İLE Rütbesi olmayan kadılara verilen unvan. İLE Şeyhlere ve din adamlarına hitâben kullanılan unvan. )


-MENEKŞE REÇELİ ile FULYA REÇELİ



-MİZER ile FUTA[Ar.]

( ... İLE İpek peştemal. )


-NERGİS ile/ve/<> FULYA

( ... İLE/VE/<> Nergisgillerden, soğan köklü bir bitki ve bu bitkinin, zerrin ve nergis adlarıyla da anılan, hoş kokulu çiçekleri. )


-OT ile FUNDA

( ... İLE Süpürgeotu. )


-RESİM/KALEM ile FÜZEN[Fr.]

( ... İLE Resim çizerken kullanılan, taflan çubuklarından yapılan kalem, kömür kalem. | Bu kalemle yapılmış resim. )


-SAÇ EKİMİNDE:
MİKROMOTOR ile FUE İĞNESİ

( )


-SAÇ EKİMİNDE:
FUT ile/değil/yerine/> FUE



-SIÇAN ile FUNDASIÇANI

( ... İLE Şili ve Peru'da yaşayan, kemiriciler takımından bir memeli türü. )


-SPOR ile/değil FUTBOL

( Futbol, "spor yanı"nın olmasının ötesinde, daha çok, toplumları gütme aracı kullanıldığından, spor olmaktan çok fazla uzaklaşmıştır. )


-STELLATAE(RUBIACEAE) = FUVVEHÎYE



-TALEBE ile/ve/||/<> FUKAHA



-TAVUK ile FUNDATAVUĞU

( ... İLE Avustralya'da yaşayan tavuksulardan bir kuş türü. )


-TEMEL = ESAS = GROUND, BASIS, FOUNDATION[İng.] = FONDEMENT, PRINCIPE[Fr.] = GRUND, GRUNDLAGE, FUNDAMENT[Alm.] = FUNDAMENTUM[Lat.] = FUNDACIÓN[İsp.]



-TOPLANTI SALONU ile/ve/||/<> FUAYE[Fr.]

( ... İLE/VE/||/<> Bir gösteri ya da toplantı salonunda, sunum ya da toplantı aralarında kullanılan dinlenme yeri. )


-TREN ile HIZLI TREN ile TRAMVAY ile HIZLI TRAMVAY ile METRO ile FÜNİKÜLER



-TÜNEL ile/ve FÜNİKİLER

( Beyoğlu - Karaköy arasında. İLE/VE Taksim - Kabataş arasında. )


-ULEMÂ ile/ve VÜKELÂ ile/ve VÜZERÂ ile/ve FUKARÂ

( Bilimkişileri. İLE/VE Bakanlar, vekiller. İLE/VE Vezirler. İLE/VE Dervişler. )


-ULÛM-U HUKUKİYE:
USÛL-Ü FIKIH/NAZARİYAT-I HUKUKİYE ile/ve/||/<> FÜRU-U FIKIH/TATBİKAT-I HUKUKİYE



-USÛL ile/ve/<> FÜRÛG[Fars.]

( Yöntem. İLE/VE/<> Işık/ziyâ/nur, parlaklık, parıldayış. )


-VAGON[Fr./İng. < WAGON] ile/ve FURGON[Fr. < FOURGON]

( ... İLE/VE Eşya vagonu. )


-YANARDAĞLARDA:
GAZ ile/ve/<> FÜMEROL[Fr.]

( ... İLE/VE/<> Etkin olmayan dönemlerde, yanardağların ağzından yayılan gaz. )


-YOSUN ile FUKUSGİLLER

( Suyosunlarından, gelgitli denizlerin kayalıklara yakın yerlerinde yetişen, esmer bir yosun. )


-ZERRİN[Fars.] değil/yerine/= FULYA

( Altından yapılmış. | Altın rengi, sarı. | [bitki] Fulya. )





-FUAD ile/ve/||/<> EPİFİZ



-FUÂD ile/ve/<> KALB

( Öze yönelik (ise). İLE/VE/<> Duyulara yönelik (ise). )


-FUÂD ile/ve/<> KALB

( Telvin. İLE/VE/<> Temkin. )


-FUÂD ile/ve/<> KALB

( Kalp, yürek, gönül, kalpteki yaşam noktası. [Nokta-yı süveyda, Nazargâh-ı ilâhî] İLE ... )


-FUAYE[Fr. < FOYER] değil/yerine/= DİNLENMELİK



-FUAYE değil/yerine/= DİNLENMELİK



-FUCÛR[Ar.] ile FISK[Ar.]



-FUEL-OIL[İng.] değil/yerine/= YAĞYAKIT



-FÜG/FUGUE[İng.] değil/yerine/= ZİHINSEL KAÇIŞ



-FUHŞ[Ar.] ile KUBH[Ar.]



-FUHUŞ ile/ve/||/<> GABİN

( ... İLE/VE/||/<> Alışverişte, satın alınan mala ödenilen karşılığın, malın değerinden çok fazla olması, alışverişte hile yapma. | Edimler arasında açık oransızlık. )


-FUKUS ile/ve LAMİNARYA

( Bir tür su yosunu. İLE/VE Bir tür deniz yosunu. )


-FUKUS ile/ve LAMİNARYA

( ALGEA: Su yosunları. )


-FULAR[Fr.] ile ŞAL[Fars.]

( Genellikle boyna bağlanan, bir tür ince kumaş. İLE Genellikle Hindistan'da dokunan, özel motifleri olan değerli bir tür kumaş. | Kadınların, omuzlarını örtmek için kullandıkları, geniş atkı. )


-FULAR ile EŞARP



-FULGURASYON/FULGURATION[İng.] değil/yerine/= ŞİMŞEKLEME



-FULL vs. COMPLETE



-FULL vs. DENSE



-FULL vs. DENSE



-FULL-TIME[İng.] değil/yerine/= TAM GÜN



-FULL-TİME değil/yerine/= İŞGÜN



-FULL değil/yerine/= DOLU



-FULMINAN/FULMINANT[İng.] değil/yerine/= TEZ KÖTÜLEŞEN



-FULTAYM değil/yerine/= TÜM GÜN/TÜM SÜRE



-FUNCTION vs. CONFLUENT HYPERGEOMETRIC FUNCTION



-FUNDAMENTALİST değil/yerine/= KÖKTENKÖNECİ



-FUNDAMENTALİZM değil/yerine/= KÖKTENKÖNECİLİK



-FUNDUS[İng.] değil/yerine/= DİP | ÇANAK



-FUNGUS[İng.] değil/yerine/= MANTAR



-FUNNEL EFFECT[İng.] değil/yerine/= HUNİ ETKİSİ



-FÜNÛN[< FENN]

( İLİM, SANAT, HÜNER )


-FURGON[Fr. < FOURGON] ile/ve/||/<> TORNET[Fr. < TOURNETTE]

( Yolcu katarlarına eklenen yük vagonu. İLE Bilyeli tekerlekler ve küçük bir sandıktan oluşan basit taşıma aracı. )


-FURKAN(FARKLAR) ve/+/||/<>/>/< KUR'ÂN

( Önce furkan, sonra Kur'ân. )


-FURKAN(FARKLAR) ve/+/||/<>/>/< KUR'ÂN

( Doğada. VE/+/||/<>/>/< Dilde. )


-FURKAN(FARKLAR) ve/+/||/<>/>/< KUR'ÂN

( Toplanma. VE/+/||/<>/>/< Yayılma. )


-FURKAN(FARKLAR) ve/+/||/<>/>/< KUR'ÂN

( İlim[4]. VE/+/||/<>/>/< İrfan[2] [= 6]. )


-FURKAN(FARKLAR) ve/+/||/<>/>/< KUR'ÂN

( 4[Evvel+Âhir+Zâhir+Bâtın]. VE/+/||/<>/>/< 2[Zaman ve Zemin] [= 6]. )


-FURKAN(FARKLAR) ve/+/||/<>/>/< KUR'ÂN

( Kur'ân, Kelâmullah'ın fotoğrafıdır. )


-FURKAN(FARKLAR) ve/+/||/<>/>/< KUR'ÂN

( Kur'ân, sana özel gönderilen mektup gibi okunmalıdır! )


-FURKAN(FARKLAR) ve/+/||/<>/>/< KUR'ÂN

( Çözümleme. VE/+/||/<>/>/< Birleştirme. )


-FURKAN ile/ve/<> TEFRİK



-FURKANSIZ KUR'ÂN ile KUR'ÂN'SIZ FURKAN

( Sabit düşünce, dogma. İLE Doğru yoldan çıkma, eğri/yanlış yola sapma, dalâlet. )


-FURNITURE vs. PROPERTY



-FURSAT

( UYGUN ZAMAN, ELVERİŞLİ DURUM [Dilimizde bir yanlış olarak, "fırsat" olarak yaygındır] )


-FURŞET/FOURCHETTE[İng.] değil/yerine/= ÇATAL



-FURTHER vs. BEYOND



-FÜRÛ'[Ar. < FER] ile FÜRÛ[Fars.]

( Dal, budak. | Tomurcuk. | Bir aslın sonucu. | İkinci derecede önemli olan. İLE Aşağı. )


-FÜRÛÂT[< FER']

( DAL, BUDAK | TOMURCUK | BİR ASLIN SONUCU | İKİNCİ DERECEDE ÖNEMLİ OLAN | ŞÛBE )


-FÜRÛŞ[Ar. < FERŞ] ile -FÜRÛŞ[Fars.] ile -FÜRÛZ[Fars. < EFRÛZ]

( Döşemeler. İLE Satan, satıcı. İLE Parlatan, parlak. )


-FUTA[Ar.] ile FUTA[İt.]/KİK

( ... İLE Dar, uzun ve hafif bir yarış kayığı. )


-FUTBOL[İng. < FOOT BALL] değil/yerine/= AYAK TOPU



-FUTBOL ile KRİKET[Fr. < CRICKET]

( ... İLE On birer kişilik iki takım arasında, küçük ve ağır bir topu, ucu kıvrılmış sopalarla vurarak karşı kaleye sokmak amacıyla oynanan bir oyun. )


-FÜTÛHÂT ile SÜTÛHAT



-FÜTÜRİST değil/yerine/= GELECEKÇİ



-FÜTÜRİZM değil/yerine/= GELECEKÇİLİK



-FÜTÜVVET

( CÖMERTLİK )


-FÜTYÂ/FETVÂ[Ar.] ile MES'ELE/SUÂL[Ar.]



-FÜYÛZÂT[< FEYZ]

( BOLLUK, VERİMLİLİK, BEREKET | İLİM, İRFAN )


-FÜZİFORM/FUSIFORM[İng.] değil/yerine/= İĞSİ



-FUZÛLÎ:
BOŞUNA değil/değil/= ERDEMLİ/FAZİLETLİ



-Fuzûlî'ye



-FUZÛLÎ[Ar. < FUZÛL] ile FUZÛLÎ[Ar.]



-FUZÛLÎ[Ar.] değil/yerine/= ERDEMLİ | GEREKSİZ/YERSİZ/BOŞUNA



-FUZÛLÎ ve/<> İSMAİL EMRE



-FÜZYOMETRE

( Ergime ısısını ölçmeye yarayan aygıt. )


-FÜZYON/FUSION[İng./Fr.] değil/yerine/= KAYNAŞMA



-FUZZY LOGIC[İng.] değil/yerine/= BULANIK MANTIK



-FUZZY[İng.] değil/yerine/= BULANIK






-[ne yazık ki]
SİYASET İLE ve/||/<> DİN İLE ve/||/<> FUTBOL İLE ve/||/<> SAVAŞ İLE

( Yanıltılırız. VE/||/<> Avutuluruz. VE/||/<> Uyutuluruz. VE/||/<> Korkutuluruz. )


-ADA BALIĞI ile ALABALIK(TROUT) ile ATLANTİK KERTENKELE BALIĞI ile ATEŞ BALIĞI ile AY BALIĞI[Lat. MOLA MOLA] ile BENİ BALIĞI[Lat. CYPRINION MACROSTOMUS] ile ÇAÇA BALIĞI ile ÇUPRA BALIĞI ile DİL BALIĞI(SOLEFISH, [Lat. SOLEA VULGARIS]) ile DÜLGER BALIĞI[Lat. ZEUS FABER] ile FENERBALIĞI[LOPHIUS PISCATORIUS] ile FULYA BALIĞI[Lat. MYLIOBATIS AQUILA] ile GÜNBALIĞI[Lat. JULIS TURCICA] ile İSTAVRİT[Yun.][Lat. TRACHURUS TRACHURUS] ile KEDİ BALIĞI(CATFISH) ile KELER BALIĞI ile KILIÇ BALIĞI(CEMEL-İL-BAHR / CEMEL-ÜL-MÂ'[Ar.], SWORDFISH[İng.]) ile KIRLANGIÇ BALIĞI[Lat. TRIGLA HURUNDO] ile KIZILKANAT[Lat. SCARDINUS ERYHROPHTHALMUS] ile KÖPEK BALIĞI(SHARK) ile KUM BALIĞI[Lat. AMMODYTES] ile KUPES[Lat. BOOPS BOOPS] ile KÜÇÜK AĞIZLI LOTAK[Lat. CYPRINION KAIS] ile MERCAN BALIĞI ile OK BALIĞI ile ORKİNOS[Yun.]/TON[Lat. THUNNUS] ile ÖRDEK BALIĞI[Lat. LABRUS MIXTUS] ile PAPAZBALIĞI[Lat. CHROMIS CHROMIS] ile PEMBE, KURBAĞA AĞIZ BALIĞI ile RİNGA BALIĞI(HERRING)[Lat. CLUPEA HARENGUS] ile SANDIK BALIĞI[Lat. LACTOPHRYS TRIQUETER] ile TON BALIĞI(TUNAFISH) ile TARANGA ile TORPİLBALIĞI ile YILAN BALIĞI(İNKİLÎS[Ar.], EEL[İng.]) ile ACI BALIK ile BIYIKLI BALIK ile DİKENLİ BALIK[Lat. G. ACULEATUS] ile DUBAR[Lat. MUGIL CEPHALUS] ile ÜZGÜNBALIĞI[Lat. CALLIONYMUS LYRA]

( Dünyanın en büyük omurgasızı/yumuşakçası, mürekkep balığıdır. [Eril mürekkep balıklarının boyu 19 metreye kadar ulaşabilir.] )


-AĞNİYÂN-İ ŞÂKİRÎN ile/ve/<> FUKARÂ-İ SÂBİRÎN



-ATLAS OKYANUSUNDA:
[KUZEY AMERİKA] LABRADOR DENİZİ ile/ve/||/<> BELLE ADASI BOĞAZI ile/ve/||/<> FUNDY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CHESAPEAKE KOYU ile/ve/||/<> SARGASSO DENİZİ ile/ve/||/<> FLORİDA BOĞAZI ile/ve/||/<> APALACHEE KOYU ile/ve/||/<> CAMPECHE KOYU ile/ve/||/<> YUCATAN KANALI ile/ve/||/<> HONDURAS KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KANALI ile/ve/||/<> COLON KÖRFEZİ ile/ve/||/<> VENEZUELA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> MONA BOĞAZI ile/ve/||/<> ANEGADA BOĞAZI ile/ve/||/<> AMAZON AĞZI ile/ve/||/<> MARAJO KOYU ile/ve/||/<> MARCOS KOYU ile/ve/||/<> BLANCA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> S. MATIAS KÖRFEZİ ile/ve/||/<> S. JORGE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> GRANDE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> MACELLAN BOĞAZI



-BAKIR ile/ve/<> FÜLÜS[Ar.]

( ... İLE/VE/<> Bakır para. )


-BAKLA ile FUL[Ar.]

( ... İLE Taşkırangillerden, çokça türü bulunan bir ağaççık ve bunun hoş kokulu, beyaz çiçeği. | Küçük taneli bir bakla türü. )


-BESTE ile FÜG

( ... İLE Çoksesli müzikte bir beste. )


-BEYHUDE ile/ve/||/<> NÂFİLE ile/ve/||/<> FUZÛLÎ

( Yararsız. | Boşuna. İLE/VE/||/<> Gerekli değilken yapılan iş. | Farzların dışında kılınan namaz. | Boşuna, gereksiz. İLE/VE/||/<> Erdemli/faziletli. | Gerekli, yersiz, boşuna. )


-CANLILAR SINIFLANDIRMASI'NDA:
EUBACTERIA ve ARCHAEBACTERIA ve ARCHAEZOA ve PROTISTA ve CHROMISTA ve FUNGI ve PLANTAE ve ANIMALIA



-ÇOK ile FURYA[İt. < FURIA]

( ... İLE Olağandan çok fazla bulunma durumu. )


-CÜNÛN ile FÜNÛN ile SÜKÛN

( Coşkunluk. [Aşkın öncesi]. İLE İlim. [Aşkın ortası]. İLE Sakinlik. [Aşkın sonu]. )


-EĞİLİM/TREND[İng.] ile FURYA[İt. < FURIA]

( Eğilim. İLE Olağandan çok fazla bulunma durumu. )


-ESKATOLOJİ ile/ve FUTUROLOJİ



-FISK[Ar.] ile FUCÛR[Ar.]



-FİSYON ile FÜZYON

( Atomun ikiye bölünmesiyle ortaya çıkar. İLE İki atomun çeşitli etkileşimler sayesinde birleşmesi ve ortaya daha ağır bir atomun çıkması.
[Nükleer süreçlerden olan fisyon ve füzyon, atomların kullanılmasıyla enerji oluşturulmasıdır.] )


-FİSYON ile FÜZYON

( Fisyon enerjisi, buhar çevrimi aracılığıyla elektrik üretiminde kullanılabilmektedir. İLE Füzyon, manyetik ve araçsal olmak üzere iki farklı sınırlama bulunmaktadır. [Manyetik sınırlamada plazmayı kontrol altında tutmak için manyetik alanlardan yardım alınır. Aletsel sınırlamadaysa yakıt elemanlarını en üst koşullarda sıkıştırmak için lazer ve iyot demetlerinden yararlanılır.] )


-FİSYON ile FÜZYON

( "Çekirdek parçalanması" olarak kabul edilebilir.[Fisyonun en belirgin özelliği, ağır çekirdeklerinin bölünmesi ve bu bölünmeyle enerjinin açığa çıkmasıdır. Bu süreçte bölünen ağır çekirdekler, genellikle Uranyum-235 ve Plutonyum-239 olmaktadır.] İLE "Çekirdek birleşmesi” olarak tanımlanabilir. )


-FÜRÛ'[Ar. < FER] ile FÜRÛ[Fars.]

( Dal, budak. | Tomurcuk. | Bir aslın sonucu. | İkinci derecede önemli olan. İLE Aşağı. )


-FUTA[Ar.] ile FUTA[İt.]/KİK

( ... İLE Dar, uzun ve hafif bir yarış kayığı. )


-FUZÛLÎ[Ar. < FUZÛL] ile FUZÛLÎ[Ar.]



-GALERİ ile FUAR



-GÖREV = VAZİFE, ÜFULE = FUNCTION[İng.] = FONCTION[Fr.] = FUNKTION[Alm.] = FUNCTIO[Lat.] = FUNCIÓN[İsp.]



-HAMAM ile SAUNA[Fince] ile FURO

( ... İLE Fin hamamı. İLE Japon hamamı. )


-İBÂDET YERLERİ'NDE:
CAMİ/MESCİD ile/ve CEMEVİ ile/ve KİLİSE(< EKLESIA | BÎA[Ar. çoğ. BİYÂ'], DEYR[Fars.] ) ile/ve HAVRA[İbr.]/SİNAGOG[Yun.]/TABERNACLE ile/ve BURKAN EVİ/PAGODA[< OHATAGORBA/DATUGARBA (< GORBA/GARBA[< RAHİM/UTERUS])], VİHARA ile/ve ŞRAYN/SHRINE ile/ve PRASADA ile/ve ZİGURAT ile/ve (DOĞA) ile/ve FU YUN-SE ile/ve GÜNEŞ MÂBEDİ

( İslâm'da. İLE/VE Alevilik'te. İLE/VE Hristiyanlık'ta. İLE/VE Yahudilik'te/Kabala'da. İLE/VE Burkancılık'ta/Budizm'de. İLE/VE Şintoculuk'ta. [Buda heykeli bulunmaz] Mezopotamya'da, Sümerler'de ilk tapınaklardır. İLE/VE Hind mâbedi. İLE/VE Şamanlık'ta. İLE/VE Şamanlık'ta.[Çinlilerin verdiği addır.] İLE/VE Dünyadaki 7 güneş mâbedinden 4'ü Türkiye'de, Fırat'tadır. )


-İBÂDET YERLERİ'NDE:
CAMİ/MESCİD ile/ve CEMEVİ ile/ve KİLİSE(< EKLESIA | BÎA[Ar. çoğ. BİYÂ'], DEYR[Fars.] ) ile/ve HAVRA[İbr.]/SİNAGOG[Yun.]/TABERNACLE ile/ve BURKAN EVİ/PAGODA[< OHATAGORBA/DATUGARBA (< GORBA/GARBA[< RAHİM/UTERUS])], VİHARA ile/ve ŞRAYN/SHRINE ile/ve PRASADA ile/ve ZİGURAT ile/ve (DOĞA) ile/ve FU YUN-SE ile/ve GÜNEŞ MÂBEDİ

( HOCA/DRUİT/MAKA[Tatarca] ile/ve DEDE/DEDE-BABA ile/ve PAPAZ ile/ve HAHAM ile/ve GURU, LAMA ile/ve ... ile/ve ... ile/ve "BÜYÜCÜ/ARRÂFE" ile/ve ... ile/ve KAM ile/ve ... )


-İBÂDET YERLERİ'NDE:
CAMİ/MESCİD ile/ve CEMEVİ ile/ve KİLİSE(< EKLESIA | BÎA[Ar. çoğ. BİYÂ'], DEYR[Fars.] ) ile/ve HAVRA[İbr.]/SİNAGOG[Yun.]/TABERNACLE ile/ve BURKAN EVİ/PAGODA[< OHATAGORBA/DATUGARBA (< GORBA/GARBA[< RAHİM/UTERUS])], VİHARA ile/ve ŞRAYN/SHRINE ile/ve PRASADA ile/ve ZİGURAT ile/ve (DOĞA) ile/ve FU YUN-SE ile/ve GÜNEŞ MÂBEDİ

( SANAL CAMİLER )


-İBÂDET YERLERİ'NDE:
CAMİ/MESCİD ile/ve CEMEVİ ile/ve KİLİSE(< EKLESIA | BÎA[Ar. çoğ. BİYÂ'], DEYR[Fars.] ) ile/ve HAVRA[İbr.]/SİNAGOG[Yun.]/TABERNACLE ile/ve BURKAN EVİ/PAGODA[< OHATAGORBA/DATUGARBA (< GORBA/GARBA[< RAHİM/UTERUS])], VİHARA ile/ve ŞRAYN/SHRINE ile/ve PRASADA ile/ve ZİGURAT ile/ve (DOĞA) ile/ve FU YUN-SE ile/ve GÜNEŞ MÂBEDİ

( GELENEKTEN GELECEĞE CAMİLER - SÜLEYMAN FARUK GÖNCÜOĞLU, ZELİHA KUMBASAR )


-İBÂDET YERLERİ'NDE:
CAMİ/MESCİD ile/ve CEMEVİ ile/ve KİLİSE(< EKLESIA | BÎA[Ar. çoğ. BİYÂ'], DEYR[Fars.] ) ile/ve HAVRA[İbr.]/SİNAGOG[Yun.]/TABERNACLE ile/ve BURKAN EVİ/PAGODA[< OHATAGORBA/DATUGARBA (< GORBA/GARBA[< RAHİM/UTERUS])], VİHARA ile/ve ŞRAYN/SHRINE ile/ve PRASADA ile/ve ZİGURAT ile/ve (DOĞA) ile/ve FU YUN-SE ile/ve GÜNEŞ MÂBEDİ

( Hünkâr(Padişah) Mahvil'lerinin girişi Kıble'dedir. )


-İBÂDET YERLERİ'NDE:
CAMİ/MESCİD ile/ve CEMEVİ ile/ve KİLİSE(< EKLESIA | BÎA[Ar. çoğ. BİYÂ'], DEYR[Fars.] ) ile/ve HAVRA[İbr.]/SİNAGOG[Yun.]/TABERNACLE ile/ve BURKAN EVİ/PAGODA[< OHATAGORBA/DATUGARBA (< GORBA/GARBA[< RAHİM/UTERUS])], VİHARA ile/ve ŞRAYN/SHRINE ile/ve PRASADA ile/ve ZİGURAT ile/ve (DOĞA) ile/ve FU YUN-SE ile/ve GÜNEŞ MÂBEDİ

( Yüreğinde bir tapınağı olmayan, hiçbir tapınakta bulamaz yüreğini! )


-İBÂDET YERLERİ'NDE:
CAMİ/MESCİD ile/ve CEMEVİ ile/ve KİLİSE(< EKLESIA | BÎA[Ar. çoğ. BİYÂ'], DEYR[Fars.] ) ile/ve HAVRA[İbr.]/SİNAGOG[Yun.]/TABERNACLE ile/ve BURKAN EVİ/PAGODA[< OHATAGORBA/DATUGARBA (< GORBA/GARBA[< RAHİM/UTERUS])], VİHARA ile/ve ŞRAYN/SHRINE ile/ve PRASADA ile/ve ZİGURAT ile/ve (DOĞA) ile/ve FU YUN-SE ile/ve GÜNEŞ MÂBEDİ

( CAMİLERİN İLGİNÇ ÖYKÜLERİ... )


-KANT ile/ve/||/<>/> SCHILLER ile/ve/||/<>/> FICHTE ile/ve/||/<>/> SCHLEIERMACHER ile/ve/||/<>/> SCHLEGEL ile/ve/||/<>/> HEGEL ile/ve/||/<>/> SCHELLING ile/ve/||/<>/> SCHOPENHAUER ile/ve/||/<>/> FUERBACH ile/ve/||/<>/> DARWIN ile/ve/||/<>/> SPENCER

( [Doğum Tarihi] 1724 ile/ve/||/<>/> 1759 ile/ve/||/<>/> 1762 ile/ve/||/<>/> 1768 ile/ve/||/<>/> 1770 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1775 ile/ve/||/<>/> 1788 ile/ve/||/<>/> 1804 ile/ve/||/<>/> 1809 ile/ve/||/<>/> 1820 )


-KANT ile/ve/||/<>/> SCHILLER ile/ve/||/<>/> FICHTE ile/ve/||/<>/> SCHLEIERMACHER ile/ve/||/<>/> SCHLEGEL ile/ve/||/<>/> HEGEL ile/ve/||/<>/> SCHELLING ile/ve/||/<>/> SCHOPENHAUER ile/ve/||/<>/> FUERBACH ile/ve/||/<>/> DARWIN ile/ve/||/<>/> SPENCER

( Wilhelm Schlegel, 22 Ocak 1798'de Jena'dan, Berlin'de kardeşi Friedrich Schlegel ile küçük bir evi paylaşan Schleiermacher'a, kardeşinin yarattığı skandallardan dolayı sitem dolu bir mektup yazar ve yakın zamanda taşınmış olduğu Berlin'den Jena'ya, kendinin yanına dönmesi için Friedrich'i ikna etmesini ister; zira kardeşi, Schiller ile girdiği tartışma sonrasında yayımladığı son metniyle tümden tozu dumana katmıştır. Öyle ki, aynı soyadını taşımasıyla Wilhelm dahi gözden çıkarılmanın eşiğine gelmiştir. Sonunda, Goethe, tartışmaya dahil olur ve Friedrich ile babacan bir konuşma yaparak, ondan kibarca, bundan sonra başka bir alan üzerine, başka bir yerde çalışmasını ister. Oysa Friedrich, bu tavsiye üzerine gittiği Berlin’de, çoktan kendi çevresini kurarak yeni bir edebi akımın öncülüğü görevini üstlenmiştir. Henüz 25 yaşındaki bir genç tarafından yazılıp böylesi büyük bir etki yaratan, yepyeni ve tümüyle özgün bir düşünsel hareketin öncüsü olan bu metin, Eleştirel Fragmanlar'dı ve yalnızca 37 sayfalık 127 aforizmadan oluşuyordu. Aradan geçen neredeyse iki yüz yıl boyunca Eleştirel Fragmanlar üzerine yüzlerce kitap yazılacaktı. Schlegel kimilerine göre yaygaracı, kimilerine göre dâhi olarak adlandırılacak ama her halükârda Romantik hareketin düşünsel temellendiricisi olarak tarih sahnesindeki yerini alacaktı... )


-KILAVUZ = REHBER = GUIDE[İng., Fr.] = FÜHRER[Alm.] = GUIDA[İt.] = GUÍA[İsp.]



-KIRMIZI ile FUŞYA[< LEONART FUCHS]

( ... İLE Canlı morumsu, kırmızı renk. )


-KİŞİ/İNSAN:
FITRAT ve/||/<> FÜTÛHÂT

( Kişi, fıtrat ve fütühatın birliği[tevhidi] olarak kişidir/insandır. )


-KORKU = FEAR[İng.] = CRAINTE[Fr.] = FURCHT[Alm.] = METUS[Lat.]



-KURAM = NAZARİYE = FUAD = THEORY[İng.] = THEÉORIE[Fr.] = THEORIE[Alm.] = THEORIA, THEOREIN[Yun.] = TEORIA[İsp.]



-KYOTO ile/ve/||/<> TOKYO ile/ve/||/<> FUKUOKA ile/ve/||/<> HİROŞİMA ile/ve/||/<> İNOKAŞİRA ile/ve/||/<> GİNZA

( [Japonca'daki anlamı/karşılıkları]
Başkent. İLE/VE/||/<> Doğu başkenti. İLE/VE/||/<> Mutlu tepe. İLE/VE/||/<> Büyük ada. İLE/VE/||/<> Kuyubaşı. İLE/VE/||/<> Darphane. )


-LÂLE ile/ve/<> FÜRÛG-İ ASEFÎ



-LED:
EDGE-LIT ile FULL-ARRAY ile RGB ile OLED ile QLED



-M'BORORO ile/ve/<> FULANİ

( Orta Afrika Cumhuriyeti nüfusunun %15'ini oluşturan müslüman kabileler. )


-MEKRÜMETLÜ/MEKREMETLÜ ile FAZÎLETLÜ ile SEMÂHATLÜ ile FÜTÜVVETLÜ ile MEVEDDETLÜ ile ZEHÂDETLÜ

( İlmiyede sadreyn pâyesinin resmi unvanı. İLE İlmiye sınıfına ait olanlardan, İstanbul ve Harameyn unvanını alanlara hitapta kullanılan unvan. İLE Din âlimleri arasında kazaskerlik pâyesinde bulunanlara özel resmî takma ad. İLE Askerlikte mülâzım[teğmenler] ile kol ağası ve yüzbaşılara mülkiyede, rabia ve hâmise rütbeleri taşıyan kimselere verilen unvan. İLE Rütbesi olmayan kadılara verilen unvan. İLE Şeyhlere ve din adamlarına hitâben kullanılan unvan. )


-MENEKŞE REÇELİ ile FULYA REÇELİ



-MİZER ile FUTA[Ar.]

( ... İLE İpek peştemal. )


-NERGİS ile/ve/<> FULYA

( ... İLE/VE/<> Nergisgillerden, soğan köklü bir bitki ve bu bitkinin, zerrin ve nergis adlarıyla da anılan, hoş kokulu çiçekleri. )


-OT ile FUNDA

( ... İLE Süpürgeotu. )


-RESİM/KALEM ile FÜZEN[Fr.]

( ... İLE Resim çizerken kullanılan, taflan çubuklarından yapılan kalem, kömür kalem. | Bu kalemle yapılmış resim. )


-SAÇ EKİMİNDE:
MİKROMOTOR ile FUE İĞNESİ

( )


-SAÇ EKİMİNDE:
FUT ile/değil/yerine/> FUE



-SIÇAN ile FUNDASIÇANI

( ... İLE Şili ve Peru'da yaşayan, kemiriciler takımından bir memeli türü. )


-SPOR ile/değil FUTBOL

( Futbol, "spor yanı"nın olmasının ötesinde, daha çok, toplumları gütme aracı kullanıldığından, spor olmaktan çok fazla uzaklaşmıştır. )


-STELLATAE(RUBIACEAE) = FUVVEHÎYE



-TALEBE ile/ve/||/<> FUKAHA



-TAVUK ile FUNDATAVUĞU

( ... İLE Avustralya'da yaşayan tavuksulardan bir kuş türü. )


-TEMEL = ESAS = GROUND, BASIS, FOUNDATION[İng.] = FONDEMENT, PRINCIPE[Fr.] = GRUND, GRUNDLAGE, FUNDAMENT[Alm.] = FUNDAMENTUM[Lat.] = FUNDACIÓN[İsp.]



-TOPLANTI SALONU ile/ve/||/<> FUAYE[Fr.]

( ... İLE/VE/||/<> Bir gösteri ya da toplantı salonunda, sunum ya da toplantı aralarında kullanılan dinlenme yeri. )


-TREN ile HIZLI TREN ile TRAMVAY ile HIZLI TRAMVAY ile METRO ile FÜNİKÜLER



-TÜNEL ile/ve FÜNİKİLER

( Beyoğlu - Karaköy arasında. İLE/VE Taksim - Kabataş arasında. )


-ULEMÂ ile/ve VÜKELÂ ile/ve VÜZERÂ ile/ve FUKARÂ

( Bilimkişileri. İLE/VE Bakanlar, vekiller. İLE/VE Vezirler. İLE/VE Dervişler. )


-ULÛM-U HUKUKİYE:
USÛL-Ü FIKIH/NAZARİYAT-I HUKUKİYE ile/ve/||/<> FÜRU-U FIKIH/TATBİKAT-I HUKUKİYE



-USÛL ile/ve/<> FÜRÛG[Fars.]

( Yöntem. İLE/VE/<> Işık/ziyâ/nur, parlaklık, parıldayış. )


-VAGON[Fr./İng. < WAGON] ile/ve FURGON[Fr. < FOURGON]

( ... İLE/VE Eşya vagonu. )


-YANARDAĞLARDA:
GAZ ile/ve/<> FÜMEROL[Fr.]

( ... İLE/VE/<> Etkin olmayan dönemlerde, yanardağların ağzından yayılan gaz. )


-YOSUN ile FUKUSGİLLER

( Suyosunlarından, gelgitli denizlerin kayalıklara yakın yerlerinde yetişen, esmer bir yosun. )


-ZERRİN[Fars.] değil/yerine/= FULYA

( Altından yapılmış. | Altın rengi, sarı. | [bitki] Fulya. )





-FÜRÛ'[Ar. < FER] ile FÜRÛ[Fars.]

( Dal, budak. | Tomurcuk. | Bir aslın sonucu. | İkinci derecede önemli olan. İLE Aşağı. )


-FUTA[Ar.] ile FUTA[İt.]/KİK

( ... İLE Dar, uzun ve hafif bir yarış kayığı. )


-FUZÛLÎ[Ar. < FUZÛL] ile FUZÛLÎ[Ar.]

 
Bu sayfa 01 Ocak 2020 itibariyle 137 kez incelenmiş/okunmuştur.  

 

 

FaRkLaR Kılavuzu Facebook Grubu             FaRkLaR Kılavuzu Twitter Sayfası
grubumuza da katılabilirsiniz...             'dan da takip edebilirsiniz...
 

6D Bilgi Hizmetleri vs. | www.6Dtr.com       FaRkLaR Kılavuzu       GösterGe Bilişim ve İnternet Hizmetleri

Yenilikler ve Duyurular | Desteğiniz Lüt(û)fen!!!