Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

FI/Fİ... ~ FI/Fİ...
İLE BAŞLAYAN SÖZCÜKLERDE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



FI... ~ ... / ... ~ FI... ile başlayan FaRkLaR...

- "... (FİZİKİ UNSURUN) HER BİRİSİNİ ..." değil "... (FİZİKİ UNSURUN) HER BİRİNİ ..."


- ... HAKKI ("VERMEK") ile/ve/değil/||/<>/< ... FIRSATI (TANIMAK)


- [ne yazık ki]
!TERÖR ile/ve/=/||/<>/< FİNANS


- MODEMDE:
ADSL ile VDSL ile FIBER

( )


- AĞAÇ ile/ve FİTZROYA

( ... İLE/VE Güney Amerika'ya özgü bir ağaç. )


- AHMAK ile/değil/yerine/>< FİLOZOF

( Felsefeyi zorlaştırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Felsefeyi kolaylaştırır. )


- AKAİD USÛLÜ ile/ve/||/<>/> HADİS USÛLÜ ile/ve/||/<>/> TEFSİR USÛLÜ ile/ve/||/<>/> FIKIH USÛLÜ


- AKIL ile/ve/||/<> FİKİR

( Varolanları[mevcudu] bilmek. İLE/VE/||/<> Varlığı[vucudu] bilmek. )


- ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ

( 1.6180339887 [φ = (1 + √5) / 2 = 1.6180339887498...] ve/<> 0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987 ... [son iki sayının toplamı alınarak devam edilir] )

( Dizideki ardışık iki sayının oranı, sayılar büyüdükçe Altın Oran'a yaklaşır. )

( MİMARLIK ÜZERİNE ON KİTAP - VITRUVIUS[Marcus Vitruvius Pollio, M.Ö. 80 ile 15] )

( Altin_Oran.mp4 [1] | Altin_Oran2.mp4 [2] )

( )

( Wikipedia'da... http://tr.wikipedia.org/wiki/Altin_oran )

( Okuduğunuz Herşeye İnanmayın: Salyangoz Kabukları ve Fibonacci Sayıları

Kişiler, mucizelere inanmak ister. Yaşamın tamamının mucizelerle dolu olmasını isterler. Her şeyin birbirine kusursuz bir biçimde oturmasını, olaylar, olgular ve sistemlerde hiçbir pürüz olmamasını isterler. Bu, insan türünün beyin yapısı ve çalışma ilkeleri düşünüldüğünde anlaşılırdır. Fakat yine de tanıdığımız en karmaşık yapı olan beynimizin, bu kadar basit hatalara düşebildiği gerçeğini göz önünde bulundurarak, etrafımızı incelerken çok daha dikkatli ve gerçekçi olmamız gerekmektedir. Burada, yardımımıza bilimsel yöntem ve analiz metotları koşmaktadır. Çünkü kişiler, kendilerini kandırmaya açıktır. Duygularına hemencecik yenik düşerler, bu bakımdan zaafları vardır. Söylediğimiz gibi, her şeyin büyüleyici, her şeyin sıradışı, her şeyin olağanüstü, her şeyin masalsı olmasını isteriz. Ancak doğa kusurludur. Bu kusurları görmemezlikten gelerek bilim üretemeyiz. Çünkü kusurlara bakarak, hataları anlayarak, eksiklikleri fark ederek sistemlerin nasıl çalıştığını, nasıl çalışmaları gerektiğini, neden kusursuz olamayacaklarını anlarız. Hatta bu sayede onları geliştiririz, doğadakilerden daha başarılı sistemler üretebiliriz.

HP, Apple, Netscape Communications gibi birçok büyük teknoloji firmasında yazılım mühendisi olarak görev almış olan, aynı zamanda astronomi, biyoloji, matematik gibi alanlarda araştırmalar yürüten, teknoloji ve bilim yazarlığı yapan, bilimin yayılması için konuşmalara katılan Akkana Peck, deniz kabuklarının matematiği ile ilgili bir araştırma yazısı üzerinde çalışırken ilginç bir gerçekle karşılaşmış. Hikayeyi bilirsiniz: doğada kusursuz bir matematik olduğu, ayçiçeklerinden salyangoz kabuklarına, kol uzunluğumuzdan çeşitli kentlerin bulunduğu coğrafi lokasyonlara kadar her şeyin "özel bir matematik" dahilinde olduğu iddia edilir. Hatta kimi zaman üniversitelerin animasyon birimleri ve grafikerleri bile bunu öyle bir göstermektelerdir ki, sanki doğada hakikaten tüm canlıların uyduğu bir matematiksel/geometrik düzen varmış gibi bir algı yaratılır. Kolumuzun toplam uzunluğunun dirseğimizden parmak ucuna kadar olan uzunluğa oranının "altın oran"a uymak zorunda olduğunu sanarız. Deniz kabuklarının ve deniz minarelerinin gerçekten de Fibonacci sayılarına mükemmel biçimde uyduğunu sanar, ayçiçeği tohumlarının kusursuz bir matematiği takip ettiğine inanırız. Bunların hepsi koca bir hatadır. Akkana Peck bu gerçekle yüzleşmesini şöyle anlatıyor:

"Bir arkadaşımın üniversitedeki matematik dersine Fibonacci sayılarıyla ilgili bilgi vermek üzere davet edilmiştim. Daha lisedeyken Fibonacci sayıları üzerine araştırmalar yapmaya başlamıştım ve onların büyüyen bir şehrin güç istasyonlarını planlamada nasıl kullanıldığını incelemiştim. Tüm bunları o derste anlatacaktım, dolayısıyla araştırmalarımda bulduğum tüm görselleri bulmaya ihtiyacım vardı. Bilirsiniz, çam kozalaklarındaki, çiçeklerin yapraklarındaki, ağaçlardaki dallanmalardaki matematiksel oranları, Altın Oran'ı, Fibonacci/Altın Spiralini, vb. doğadaki matematiği gösteren görsellere ihtiyacım vardı. Örneğin bir Nautilus kabuğunun nasıl harika bir biçimde Fibonacci sayılarına uyduğunu göstermeyi istiyordum.

Çam kozalaklarını topladım, bazı fotoğraflar çektim, slaytlar hazırladım ve iş, altın orana uyan spiralleri göstermeye geldi. Ufak bir GIMP metni hazırlayarak bilgisayarımın otomatik olarak Fibonacci spiralini oluşturmasını sağladım. Sonrasında, bir odacıklı Nautilus fotoğrafı aramaya başladım. Amacım, bu spirale ne kadar kusursuz biçimde uyduğunu göstermekti. Sonunda Wikipedia'dan harika bir örnek buldum. GIMP içerisine yapıştırdım ve üzerine altın spirali çizdim. Sonrasında ise birbirine uydurmak üzere boyutlarla oynamaya başladım. İmkansızdı. Hiçbir biçimde spiral, kabuğun şekline uymuyordu!

Ne kadar çabalarsam çabalayayım, hiçbir biçimde kabuk ile spirali uyduramadım. Ben de Google Images'ı kullanarak daha fazla kabuk fotoğrafı bulmaya çalıştım. Bulduğum hiçbir kabuk spirale uymuyordu! Hatta Fibonacci sarmalına yaklaşamıyordum bile!"

Akkana Peck, bu konuda yalnız değildir. Başlangıçta sözünü ettiğimiz düşünceler, halk arasına o kadar yerleşmiştir ki, bizim matematiğimizden doğan bazı oranların doğada halikulade bir biçimde olması gerektiğini sanarız. Evet, bu oranlar kabaca doğadaki organizmaların yapılarında rastlanabilir. Aslında bunda şaşılacak bir şey yoktur. Örneğin Fibonacci sayıları dediğiniz sayılar, kademeli olarak bir önceki toplama eklenerek artan sayılardır. Bir deniz minaresi kabuğu da, bir önceki zaman diliminde üretilen kabuk miktarının üzerine konarak arttığı için, elbette, ister istemez Fibonacci sayıları dediğimiz sayıya uyacaktır. Bir ayçiçeğinin tohumları, merkezden başlayıp etrafa yayılır. Altın spiral de, belirli bir merkezden başlayıp etrafa yayılan çizgilerden elde edilir. Dolayısıyla ikisinin birbirine uyması kaçınılmazdır. Bizler bu oranları tanımlarız. Bu oranlar, gökten inmezler. Eğer doğada, bu oranları tanımladığımız temele uyan bazı sistemler varsa, o sistemlerin sonucunda yine bu oranları görmemiz son derece anlaşılırdır. Hatta bu, kaçınılmaz bir sonuçtur.

Daha açık bir örneği şöyle verebiliriz: tüm sayı sistemleri etrafımızda kendini tekrar eden objeleri kategorize ederek gelişmiştir. 1, 2, 3 gibi sayılar, aslında kategorizasyon amacı taşır. Tek olan bir olguya "1" deriz. Kendini tekrar ediyorsa, bu sayıyı arttırırız. Sayılar böyle oluşmuştur. Tüm matematik, bunun üzerine inşa edilmiştir. Dolayısıyla matematiği, doğadaki sistemleri tanımlamak için, doğadaki sistemlere bakarak geliştirdik. Örneğin matematikteki "türev" denen işlem, "değişim miktarını" verir. Dolayısıyla etrafımızda düzenli olarak değişen şeylere bakıp, türev hesabına uymalarına şaşıramayız. Ancak nedense bu matematiksel unsurların adı "altın oran" ya da "Fibonacci sayıları" gibi daha havalı isimler olunca, sanki özel bir anlamları varmış zannedilir. Halbuki tıpkı türev, integral, vb. matematiksel hesaplamalar gibi, bu oranlar da doğaya bakarak inşa ettiğimiz sistemlerin ürünüdür. Doğadaki sistemlerde bu matematiksel izleri görmemizde şaşılacak bir taraf yoktur.

Ancak sorun bu da değildir. Sorun, doğada bu oranlara uyduğu iddia edilen birçok sistemin, daha fazla sayıda veriyle gözden geçirildiğinde, bu oranlara hiç de uymadığını görmemizdir. Örneğin spesifik bir kişinin omuz-kol uzunluğunu, dirsek-kol uzunluğuna böldüğünüzde 1.618'e çok yakın bir sayı elde edebilirsiniz belki, ki bu "altın oran" olarak bilinir. Ancak 100 kişinin kolunu ölçtüğünüzde, bu orandan ciddi anlamda sapma olduğunu görürsünüz. Belki ortalamaları gene altın orana yakın olacaktır; ki bu son derece anlaşılırdır, çünkü bu oranların doğa yasalarının tanımından kaynaklandığı düşünülmektedir. Örneğin kütleçekiminin bir cismin yerden yüksekliğine etkisinin, ağırlıkla sınırlandırılmış olmasından ötürü birçok uzunluğun altın orana uymak zorunda olduğu düşünülmektedir ve bu konuda araştırmalar sürmektedir. Altın oran, sonradan keşfedilen bir özellik değildir. Doğada var olan oranlardan çıkarılan bir özelliktir. Eğer ki etrafımızda altın orana uyan obje sayısı gerçekten çok fazlaysa, beynimizin de bu oranı daha hoş görecek biçimde evrimleşmesi kaçınılmaz bir sonuçtur.

Science News'te yayınlanan bir makalede deniz kabuklarının spiralleri ele alınmıştır. 1999 yılında emekli matematikçi Clement Falbo San Francisco'da bulunan Kaliforniya Bilim Akademisi'nde bir dizi Nautilus kabuğunun ölçümünü yaptı. Bulguları ilginçti: evet, kabuklar altın spiral gibi logaritmik bir seriyi takip ediyordu. Ancak kabukların oranı 1.24 ila 1.43 arasında değişiyordu. Ortalama oranları ise 1.33'e 1'di! Bu, 1.618 civarında olması beklenen altın orana yakın bile değildi!

Sonradan, 2002 yılında aynı sorunu John Sharp da fark etti. Ancak matematikçilerin bu bulgularına rağmen halk arasında halen bu oranların canlıların yapısını %100 yönettiği ve bu canlıların gövdelerinin bu oranlara %100 uyduğu gibi saplantılı bir sanrı bulunmaktadır. Sharp şöyle söylüyor:

"Bu yanlış iddiayla ilgili en ilgi çekici olan şey, ne kadar yaygın olduğudur. Hatta bu konuları daha iyi bilmeleri gereken matematikçiler bile bu hataya düşmektelerdir. İşte bu, neden geometrinin daha geniş olarak ve sıradan olmayan bir biçimde öğretilmesi gerektiğini göstermektedir. Sadece geometri de değil, şekiller ve oranların görsel estetiği de düzgün öğretilmelidir."

Burada son olarak şu sorun doğmaktadır: bir sayı, bir diğerine ne kadar yakın olursa, tamamen uyduğu söylenilebilir? Yukarıdaki sayılar arasındaki fark matematiksel olarak barizdir. Dolayısıyla 1.33 sayısını gidip de "1.618'e çok yakın, dolayısıyla bu canlılar altın orana uyuyor." dememiz olanaklı değildir. Daha önce de söylediğimiz gibi, spirallerin büyüme tipinden ötürü buna benzer bir orana uyması kaçınılmazdır. Eğer doğadaki bir sistemin, belirli bir orana uyduğunu iddia edeceksek, ondalık basamağından sonraki en az 2-3 adet değerin o orana birebir uymasını bekleriz. Örneğin pi sayısını kullanırken 3.14 olarak almak yeterlidir. Daha fazlası hesaba dikkate değer bir katkı sağlamaz (ancak dahasını eklerseniz hesabınızın isabetliliği artar). Daha azı ise kabul edilmez, çünkü çok yüksek hata payı demektir. Benzer biçimde, Dünya'nın yerçekim ivmesini 9.81 almak kabul edilebilirdir; ancak 10'a yuvarlamak ilkokul düzeyinde bir hesap yapılmıyorsa kabul edilemez. Benzer biçimde, bir sistemin altın orana uyduğu iddia ediliyorsa, o sistemden aldığınız oran en azından 1.62 civarında olmaldır ki genelde doğrudan 1.618'e uyması beklenir. Ancak 1.3 gibi bir sayının 1.618'e yakın olduğunu, dolayısıyla sistemin "altın orana kusursuz biçimde uyduğunu" söylemek akıl, bilim ve gerçek dışıdır. )

( ... VE/<> Fn = Fn-1 + Fn-2 )

( GOLDEN PROPORTION/RATIO/MEAN/SECTION and/<> FIBONACCI NUMBERS/SERIAL )


- AMEL[Ar.] ile Fİ'L[Ar.]


- AMEL ile FİİL

( Sıfatla birlikte kullanılır. İLE Hareketin dışına çıkmak. )

( İnsan amel eder. İLE Allah'ın fiili vardır. )


- AMERİKA ELMASI ile DAĞ ELMASI/YABANİ ELMA ile DEVE ELMASI ile FİL ELMASI ile KİRAZ ELMASI ile PAMUK ELMASI ile LÜBNAN ELMASI[TUFFÂH-İ LÜBNÂN] ile YER ELMASI/BADAT/TUFFÂH-ÜL-ARZ[Ar.]


- "APOLYONT KİRAZ"[< ZİRAAT 0900][NAPOLYON değil!] ile/ve/||/=/<> AKŞEHİR APOLYONTU ile/ve/||/=/<> SALİHLİ | ALLAH DİYEN ile/ve/||/=/<> DALBASTI ile/ve/||/=/<> FISFIS ile/ve/||/=/<> SCHNEIDERS SPAETKNORPEL | ZEPPELIN | NORDWUNDER ile/ve/||/=/<> FERRORIVA

( Genel ve ziraat terimi. İLE/VE/||/=/<> Afyon bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Manisa bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Malatya bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Çanakkale bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Almanya'daki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> İtalya'daki adı/türü. )


- ASKI ile FİŞKA[İt.]

( ... İLE Çapa tırnağını kaldırıp asmak için geminin kenarında bulunan sabit ya da hareketli demir askı. )


- ATILMIŞ/LIK ile "FIRLATILMIŞ/LIK" ile "DÜŞÜRÜLMÜŞ/LÜK" ile "İNDİRİLMİŞ/LİK"


- ATMAK ile/ve FIRLATMAK


- AY AY/TARSİER ile FİLİPİN TARSİERİ


- AYA ile FINDIK YUVASI

( Avuçiçi. İLE Eldeki çukurluk. )

( PALM vs. ... )


- BALIK ile FİL BALIĞI


- BELİRLİ OLMA ile/ve/||/<> FİLİZ VERME


- BİLGE/LER ile/ve/<> PEYGAMBER/LER ile/ve/<> FİLOZOF/LAR

( Uzakdoğu(da). İLE/VE/<> Doğu(da). İLE/VE/<> Batı(da). )

( MAGİ: Bilge/bilgin.[Peri] )


- BİTKİLER ile FİNBOS BİTKİLERİ

( ... İLE Dünyanın tüm bitkilerinin üçte biri Ümit Burnu'ndaki florada bulunmaktadır. )


- BİYOLOJİ ile/ve FİZİK

( Canlı bilimi. İLE/VE Matematik diliyle yapılan iletişim. )

( ... İLE/VE Temek/taşıyıcı bilim. )

( Modern Fizik ve Felsefe )

( BIOLOGY vs. PHYSICS )


- BULGUR ile FİRİK


- BÜYÜK OKYANUSTA:
[AVUSTRALYA'DA]
TAZMANYA DENİZİ ile/ve/||/<> BASS BOĞAZI ile/ve/||/<> HALIFAX KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PRENSEN CHARLOTTE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PAPUA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CARPENTERIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> MERCAN DENİZİ ile/ve/||/<> BISMARCK DENİZİ ile/ve/||/<> ARAFURA DENİZİ ile/ve/||/<> FLAMINGO KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BANDA DENİZİ ile/ve/||/<> MOLUK BOĞAZI ile/ve/||/<> MAKASSAR BOĞAZI ile/ve/||/<> TİMOR DENİZİ ile/ve/||/<> JOSEPH BONAPART KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CLARENCE BOĞAZI ile/ve/||/<> FLORES DENİZİ ile/ve/||/<> JAVA DENİZİ ile/ve/||/<> SELEBES DENİZİ ile/ve/||/<> SULU DENİZİ ile/ve/||/<> BALABAC BOĞAZI ile/ve/||/<> GÜNEY ÇİN DENİZİ ile/ve/||/<> TAYLAND KÖRFESİ ile/ve/||/<> VİETNAM KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİLİPİNLER DENİZİ ile/ve/||/<> LUZON BOĞAZI
ile/ve/||/<>
[G. AMERİKA'DA]
PENAS KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORCAVADO KÖRFEZİ ile/ve/||/<> GUAYAQUIL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KANALI ile/ve/||/<> TETUANTEPEC KOYU
ile/ve/||/<>
[K. AMERİKA'DA]
KALİFORNİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KRALİÇE CHARLOTTE BOĞAZI ile/ve/||/<> HECATE BOĞAZI ile/ve/||/<> COOK KOYU ile/ve/||/<> SHELIKOF BOĞAZI ile/ve/||/<> BRISTOL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KUSKOKWIM KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU ile/ve/||/<> BERING BOĞAZI


- CEMÂ'AT[Ar.] ile Fİ'E[Ar.]


- ÇENEK, KOTİLEDON = FİLKA = COTYLÉDON


- CİLVE ile FİNGİRDEMEK


- VÜCUB EHLİYETİ > HAK EHLİYETİ ve/||/<> EDÂ EHLİYETİ ve/||/<> CEZAİ EHLİYET ve/||/<> FİİL EHLİYETİ


- DAL ile FIŞKIN

( ... İLE Bir ağacın dibinden süren, ince dal. | Asma kütüğünde, hereğin üst yanında biten dal. )


- DEĞİŞİM:
KİMYASAL ile/ve/||/<> FİZİKSEL

( * Nesnenin molekül yapısı değişir.
* Nesnenin görünür yapısı değişir.
* Hem moleküler yapısı, hem de görünür yapısı itibariyle yeni bir nesne oluşur. [kâğıdın yanması]
* Ortaya çıkan yeni nesne, eski durumuna kesinlikle geri dönemez. [Yanan nesneden [kağıttan vs.] arta kalan küllerle yeni bir nesne [kağıt vs.] oluşturulamaz.]
[Örnekler: Yanıcı nesne olan hidrojen ve oksijen moleküllerinin tepkimeye girerek; yanıcı olmayan suyun ortaya çıkması. | Kâğıdın yakılması. | Un helvası yapımı. | Mumun yanması. | Demirin paslanması. | Odunun yanması. | Sebzelerin çürümesi.

İLE/VE/||/<>

Nesnenin molekül yapısında değişme oluşmaz.
Nesnenin sadece biçimi, görüntüsü değişir.
Sadece görünür yapısı değişen, moleküler yapısı değişim göstermemiş yeni bir nesne ortaya çıkar [Suyun buharlaşması]
Ortaya çıkan bu madde, eski durumuna dönebilir.[Buharlaşan suyun, tekrar suya dönüşebilmesi. Bulut ve yağmur]
[Örnekler: Eriyen mumun tekrar donarak tekrar kullanılması. | Kâğıdın yırtılması. | Çaydanlıkta bulunan suyun kaynaması ve ortaya çıkan buharın tekrar yoğunlaşarak suya dönüşmesi.] )


- DEVEKUŞU ile FİL KUŞU

( ... İLE XIII. ve XVII. yy. arasında yaşamış, XIX. yy.'da fosilleşmiş olarak bulunmuştur. Şimdiye kadar yaşamış en büyük kuş türüdür. Keşfedilmiş kuşların arasında en büyük yumurtaya sahip olan kuştur.[Tavuk yumurtasının 120 katı büyüklüğündedir.] [Fosilleri ve yumurtaları, Madagaskar'da bulunmuştur.] )

( ... İLE )


- DİCLE ile FIRAT


- DİŞ ile FİL DİŞİ

( ... İLE Büyümüş köpekdişidir. )

( TOOTH vs. IVORY )


- DIŞKI ile/ve/değil/||/<> FIŞKI

( Sindirim sonunda dışarı atılan besin artığı. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Taze, hayvan dışkısı/gübre. )


- DUBLÜR ile FİGÜRAN

( STUNT vs. EXTRA )


- DÜNYA KADAR MAL ile/ve/değil/yerine/>< FINDIK KADAR .M


- DÜŞÜNCE = FİKİR, MİSAL = IDEA[İng.] = IDÉE[Fr.] = IDEE[Alm.] = IDEA < IDEIN[Yun.]


- DÜŞÜNCE = FİKİR = THOUGHT[İng.] = PENSÉE[Fr.] = GEDANKE[Alm.] = PENSAMIENTO[İsp.]


- [ne yazık ki]
İSTİSMÂR:
DUYGUSAL ile/ve/ya da/||/<> FİZİKSEL ile/ve/ya da/||/<> EŞEYSEL


- EDİM = FİİL, AMEL = ACT[İng.] = ACTE[Fr.] = AKT[Alm.] = ACTUS[Lat.] = ENERGEIA[Yun.] = ACTO[İsp.]


- EF/EJEKSİYON FRAKSİYONU EJECTION FRACTION[İng.] değil/yerine/= FIRLATMA YÜZDESİ


- EKİN ile/ve/<> FİREZ

( ... İLE/VE/<> Ekin. | Yeni çıkmaya başlamış ekin. | Biçilmiş tarlada kalan tahıl kökleri, anız. )


- ELMA ile FİLELMASI

( ... İLE Turunçgillerden, Hindistan'da yetişen bir ağaç. | Bu ağacın, yenilen meyvesi. )

( ... cum FERONIA ELEPHANTUM )


- EREK = GAYE = PURPOSE, END[İng.] = FIN[Fr.] = ZWECK[Alm.] = FINIS[Lat.] = TELOS[Yun. < TELEUTE]


- EŞDUYUM/DUYGUDAŞLIK/EMPATİ[İng. < EMPATHY < Yun.] ile/ve ÖZGECİLİK BEN DÜŞMANLIĞI DİĞERGÂMLIK[Fars.]["DİĞERKÂMLIK" değil!]/ALTURİZM/ALTRUİZM/ALTRUISM[İng.] ile/ve İNSAN SEVGİSİ/FİLANTROPİ[İng.;Fr. < Yun. PHILO-ANTHROPOS]


- EŞİTLİK ile/ve/||/<>/> FIRSAT EŞİTLİĞİ


- (")EŞİTLİK(") ile/ve/değil/||/<> FIRSAT/OLANAK/KOŞULLAR EŞİTLİĞİ


- ETEK ile FİSTAN[İsp.]

( ... İLE Giysi. | İskoç, Arnavut ve Yunan'larda, erkeklerin giydikleri, kısa, pilili etek. )


- ... GERÇEKLİK:
EVRENSEL/BÜTÜNCÜL ... ile/ve/||/<> FİZİKSEL ... ile/ve/||/<> ZİHİNSEL ... ile/ve/||/<> ÖZNEL ... ile/ve/||/<> İLİŞKİSEL ...


- EVVELİYÂT ile MÜŞÂHEDÂT ile MÜCERREBÂT ile HADSİYÂT ile MÜTEVÂTİRÂT ile FITRÎYÂT(KIYASI KENDİNDE ÖNERMELER)

( Aksiyomlar. Bir ikinin yarısıdır. Bütün parçadan daha büyüktür. İLE Gözlemler. Güneş aydınlatıcıdır. Ateş yakıcıdır. İLE Deneyimler. Sakmunya safra gidericidir. İLE Sezgiler. Ay, ışığını Güneşten alır. İLE Doğru haberler. Hz. Muhammed peygamberlik iddia etti ve mûcize gösterdi. İLE Zihinde mevcut "iki eşit parçaya bölünme" ilkesine dayanan "Dört çifttir" önermesi gibi. )


- EYLEM = FİİL = ACTION, ACTIVITY[İng.] = ACTION[Fr.] = AKTION, HANDLUNG[Alm.] = ACTION[Lat.] = ACCIÓN[İsp.]


- FARBA/FARBALA[Fr.] değil/yerine FIRFIR


- FARE ile FİLFARESİ

( ... İLE Burun bölümü hortum gibi uzun olan, uzun kuyruklu, kanguru gibi sıçrayabilen bir fare. )

( ... İLE Afrika'da yaşarlar. )

( image )

( ... cum MACROSCELIDES PROBOSCIDEUS )


- FARE ile FINDIK FARESİ

( ... cum MUSCARDINUS AVELLANARIUS )


- FATR[Ar.] ile Fİ'L[Ar.]


- FEHM ile/ve FİKİR

( Tekrar vardır. İLE/VE Hareket vardır. )


- FELSEFE ile/ve/<> FİLOZOF

( Felsefe, filozofla konuşmaktır. )


- FELSEFE ile/ve MÜZİK ile/ve FİZİK


- FELSEFE = PHILOSOPHY[İng.] = PHILOSOPHIE[Fr., Alm.] = PHILOSOPHIA(PHILIA:SEVGİ, SOPHIA:BİLGELİK)[Yun.] = FILOSOFIA[İsp.]


- FELSEFECİ ile/ve FİLOZOF


- Fİ'E[Ar.] ile CEMÂ'AT[Ar.]


- Fİ'L[Ar.] ile İNŞÂ'[Ar.]


- FÎ[Ar.] ile FÎ[Ar.]

( Fiat, baha, kıymet. İLE İçinde, -de. | Tarihin başına konulurdu.[fî 20 Teşrîn-i evvel: 20 Ekim'de] )


- FİAT değil FİYAT


- FİBER ile FİBERGLAS ile FİBERİN

( Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılmış mukavva ya da tahta. İLE Plastik maddelerden, özellikle poliyesterden parçaların yapımında kullanılan sağlamlaştırma maddesi. İLE Kan ve lenf serumunda bulunan, albüminli bir madde. )


- FİBER[İng.] değil/yerine/= LIF


- FIBONACCI ile/ve/||/<>/> TARTAN

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> Aşağıda ve sıkça gördüğünüz kumaş, dönem dönem moda olan, genelde battaniyelerde karşımıza çıkan, geleneksel "İskoç deseni"ni de anımsatıyor. Bu tarz desenlere, "tartan" adı veriliyor.

Geçtiğimiz yıllarda bu tartanlardaki çizgilerin kalınlığının 1,1,2,3,5,8,13,21... biçiminde devam eden Fibonacci sayılarına göre oluşturulduğu fark edildi.

İlk tasarımcıların neden bu biçimde döşeme yaptığıyla ilgili bir bilgimiz olmasa da böyle bir ilişki olduğunu görmek çok heyecan verici... )

( )


- FİBRİL değil/yerine/= İPLİKÇİK


- FİBRİL[İng.] değil/yerine/= LIFÇİK


- FİBRİLASYON/FİBRİLLATION[İng.] değil/yerine/= ÇIRPINTI


- FİBRİN değil/yerine/= PIHTI LIFİ


- FİBROMİYALJİ ile MİYOFASİYAL AĞRI

( )


- FİBULA ile KAVAL KEMİĞİ

( FIBULA vs. TIBIA )


- FIÇI ile/değil ÇAPÇAK

( ... İLE/DEĞİL Ağaçtan, oyularak yapılmış su tası. | Ağzı açık fıçı. )


- FIÇI ile FOTA[İt.]

( ... İLE İçinde şarap yapılan, bir çeşit fıçı. )


- FICTION vs. APPREHENSION


- FİDAN:
AÇIK KÖKLÜ ile TÜPLÜ

( )


- FİDAN, SÜRGÜN ile/ve AĞAÇ

( ... Ağaç rakım sınırı 1800 m.dir. [Deniz seviyesinden 1800 m.nin üzerinde ağaç olmaz] )

( Sürgün, taze ve düzgün fidan. )

( Divan şiirinde sevgilinin boyu ve endamı, ince ve düzgün oluşu nedeniyle nihâle benzetilir. )

( [Sümerce] ... ile/ve GİŞ )

( ... ile/ve ŞEÇER[çoğ. EŞCÂR] )

( NİHÂL ile/ve BÎŞE )

( SAPLING vs./and TREE, [ANNUAL RINGS(AĞACIN YAŞINI GÖSTEREN HALKALAR)] )


- FİDAN ile ARIK

( Fidan dikilen yer. )


- FİDAN ile BETÎL[Ar.]

( ... İLE Ana ağaçtan ayrılıp başka kök salan fidan. )


- FİDAN ile BEYÂRE[Ar.]

( ... İLE Kısa, boysuz/bodur olarak yerde yetişen fidan, sebze, meyve. )


- FİDANBİTİ = YAPRAKBİTİ

( Yaprakbiti ailesinden olan böceklerin genel adı. )


- FİDANLIK ile AĞAÇ PARKI/ARBORETUM[Lat.]

( Ağaç yetiştirilen alan. İLE Çeşitli ağaçların, sergilenme, eğitim ya da bilimsel inceleme amacıyla yetiştirildikleri ya da korundukları geniş bahçe. )

( NURSERY vs. ARBORETUM )


- FİDANLIK ile/ve KERDE

( ... İLE Sebze fideliği. )


- FİDBEK[İng. < FEEDBACK] değil/yerine/= GERİBİLDİRİM


- FİDE ile FİLİZ

( Yastıklarda tohumdan yetiştirilip başka yerlere dikilmek üzere hazırlanan sebze ya da körpe çiçek. İLE Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak. )


- FİDYE[Ar.] değil/yerine/= KURTULMALIK


- FIFO/FIRST IN FIRST OUT[İng.] değil/yerine/= İLK GİREN, İLK ÇIKAR


- FİĞ ile BEZELYE

( Hayvanlara yedirilir. İLE Kişiler yer. )

( Baklagillerden, hayvan yemi olarak yetiştirilen bir bitki. İLE ... )

( VICIA SATIVA cum PISUM SATIVUM )


- FİGAN[Fars.] değil/yerine/= ÇIĞLIK/HAYKIRIŞ; İNLEME


- FIGHT vs. ARGUE


- FİGÜR


- FİGÜR = FIGURE[İng., Fr.] = FIGURA[Lat., İsp.]


- FİGÜR ile FORM

( Şekil. İLE Biçim/Suret. )


- FİGÜR ile FORM

( Şekil. İLE Biçim/Sûret/Minvâl[Ar.]. )


- FİGÜRATİF[Fr..] değil/yerine/= BETİLİ

( İçinde insan, hayvan ve doğa öğeleri bulunan resim ya da heykel. )


- FİHRİST/KATALOG değil/yerine/= DİZİNLİK


- Fİİ CARİ değil/yerine/= GEÇER DEĞER


- FİİL EHLİYETİ/CAPACITY TO ACT[İng.] değil/yerine/= AYIRT ETME GÜCÜ/EDİM UZLUĞU


- FİİL ile/ve AMEL


- FİİL ile/ve DAVRANIŞ ile/ve EYLEM

( İş üretir. Durumu değiştirmektir. İLE/VE Psişik durumların dışavurumu. İLE/VE Bilinçli, amaçlı etkinlik. )


- FİİL değil/yerine/= EDİM


- FİİL ile ESMÂ

( Rubûbiyet. İLE Ulûhiyet. )


- FİİL ile EYLEM


- FİİL değil/yerine/= EYLEM/EDİM; YÜKLEM


- FİİL ve/> HAL

( Hal oluşturur. VE/> Anlam oluşturur. )


- FİİL ile/ve İNFİAL


- FİİLEN/BİLFİİL değil/yerine/= EYLEMLİ OLARAK/EDİMLİCE


- FİİL/FAİL ile AMEL/ÂMİL


- FİİLÎ/AKTÜEL değil/yerine/= EDİMSEL


- FİİL-İ MÂZÎ ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ

( Geçmiş zaman. İLE/VE Şimdi, geniş ve gelecek zaman. )

( FİİL-İ MÂZÎ (MALUM):

NASARÛ
NASARNE
NASARTÜM
NASARTÜNNE
   
NASARNÂ
NASARÂ
NASARATA
NASARTÜMÂ
NASARTÜMÂ
   
NASARA
NASARAT
NASARTE
NASARTİ
 
NASARTÜ
FİİL-İ MÂZÎ (MEÇHUL):
NUSİRÛ
NUSİRNE
NUSİRTUM
NUSİRTUNE
   
NUSİRÂ
NUSİRÂ
NUSİRATÂ
NUSİRTUMÂ
NUSİRTUMÂ
   
NUSURA
NUSİRAT
NUSİRTE
NUSİRTİ
 
NUSİRTU
ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ (MALUM):
YENSURÛNE
YENSURNE
TENSURÛNE
TENSURNE
   
NENSURU
YENSURÂNİ
TENSURÂNÎ
TENSURÂNÎ
TENSURÂNÎ
   
YENSURU
TENSURÛ
TENSURU
TENSURÎNE
 
ENSURU
  FİİL-İ MUZÂRİ (MEÇHUL):
YUNSARÛNE
YUNSARNE
TUNSARÛNE
TUNSARNE
   
NUNSARU
YUNSARÂNİ
TUNSARÂNÎ
TUNSARÂNÎ
TUNSARÂNÎ
   
YUNSARU
TUNSARÛ
TUNSARU
TUNSARÎNE
 
UNSARU
)


- FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MÜSTEĞRAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MUTLAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ HAL (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ İSTİKBAL (MALUM) ile FİİL-İ TAACCÜB SÂNİ


- FİİL-İ TAACCÜB EVVEL

(

MÂENSARAHUM
MÂENSARAHÜNNE
MÂENSARAKÜM
MÂENSARAKÜNNE
   
MÂENSARÂNÂ
MÂENSARAHUMÂ
MÂENSARAHUMÂ
MÂENSARAKÜMÂ
MÂENSARAKÜMÂ
   
MÂENSARAHU
MÂENSARAHÂ
MÂENSARAKE
MÂENSARAKİ
 
MÂENSARÂNÎ
)


- FİİLÎ değil/yerine/= EYLEMLİ/EDİMLİ


- FİİLİMSİ değil/yerine/= EYLEMSİ


- FİİLLERDE:
HUKUKULLAH ile/ve/||/<> HUKUK'UL-ABD ADDEDİLEN ile/ve/||/<> İKİSİ BİRDEN ile/ve/||/<> HUKUK'UL-ABD'İN GALİP BULUNDUĞU


- FİİLLERDE:
MEMNÛ ile/ve/||/<> TAVSİYEYE ŞÂYÂN / GAYR-I ŞÂYÂN ile/ve/||/<> MUBAH


- FİİLLERİN ile/ve/değil/yerine/<> YAKARIŞ


- FİJİ'DE:
VİTU LEVU ile/ve/<> VANAU LEVU

( Fiji takımadalarının en büyüğü.[160 km. uzunluğunda] İLE/VE/<> İkinci büyük adası.
[Halkın %90'ı bu iki büyük adaya yerleşmiş.] )

( Jim Carrey'nin oynadığı "The Truman Show" filminin çekim yapıldığı adalar.

[Brooke Shields'in oynadığı "Mavi Göl" filmi de, Fiji takımadalarında bulunan Kaplumbaga Adası[Turtle Island]'nda çekilmiştir.] )


- FIKH[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]


- FIKIH

( BİR ŞEYİ, BİR SÖZÜ NEDENLERİ VE DERİNLİKLERİYLE, ZEVKİNE VARARAK ANLAMAK | ŞERÎAT İLMİ )


- FIKIH ile TARİHÎ BİLGİ

( Olması/Olmaması Gereken İLE "Ne olmuş" olduğu )


- FIKIH ve/> TASAVVUF

( "Tasnif'ul Ulûum" kitabında Tasavvuf: "İmanın meyvesi ve İslâm'ın neticesi."/"Hüve semeretül iman ve neticetü'l-İslâm" )

( İman ve itikadı anlatan geniş ve derin ilim.[Bu ilmi anlatan kitaplara AKÂİD de denilir.] VE Gövde ile yapılacak ahkâm-ı islâmiye'yi bildiren ilim ve kitapları. VE Halk için, tahsili olmayanlar için yazılmış olan ve herkesin bilmesi, inanması ve yapması gereken kelâm, ahlâk ve fıkıh bilgilerini kısaca ve açıkça anlatan ilim ve kitapları. )


- FIKIH ile USUL-İ FIKIH

( -Fetva, -Mezhep, -Kanun, -Yargı İLE
* Deliller/Kaynaklar
- Naklî(-Kitap, -Sünnet)
- Aklî(-Kıyas, -İstihsan, -Mesalih-i Mürsele, -İstishab, -Örf, -Sedd-i Zerayi)
- Mülhak Olanlar
* Hükümler
* İstinbat(hüküm elde etmek üzerine uğraş)
* İctihad )


- FIKIHTA:
TEMİZLİK ve/||/<>/> MİRAS

( İlk konu/alan. VE/||/<>/> Son konu/alan. )


- FIKIR FIKIR (KAYNAMAK)(FOKURDAMAK/TOKURDAMAK)


- FİKİR/İDE/İDEA/MÜTALAA değil/yerine/= DÜŞÜNCE


- FİKİR ...:
"TEATRİSİ" değil TEATİSİ


- "FİKİR YÜRÜTMEK" ile/ve "ÇERÇEVE OLUŞTURMAK"


- FİKİR değil/yerine/= DÜŞÜNCE


- FİKİR ile TEZÂHÜR

( IDEA vs. TO APPEAR )


- FİKİR ile/ve/yerine VİCDAN

( IDEA vs./and CONSCIENCE
CONSCIENCE instead of IDEA )


- FİKİR ile/ve ZİKİR

( Felsefe. İLE Tasavvuf. )


- FİKİR ve/> ZİKİR ve/> ŞÜKÜR


- FİKR[Ar.] ile NAZAR[Ar.]


- FIKRA HÜKMÜ değil/yerine/= ÇİZEY YARGI


- FIKRA değil/yerine/= BÖLÜMCE


- FIKRA değil/yerine/= ÇİZEY


- FIKRA[Ar. çoğ. FIKARÂT] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]

( Omurga kemiklerinden bir boğum, omur. | Bend, madde, paragraf. | Kısa öykü, masal, kıssa. | Yasa maddelerinin paragraflarından her biri. | Bölüm, kısım, fasıl.[kitap ya da eserde] | Yazılmış kısa bir haber. | Gazetelerde, gündelik olayların kısa ve temiz bir üslûpla yazılmış şekli.[Fr. CHRONIQUE] İLE İnsan kalabalığı, öbeği/grubu. | Siyâset partisi. | Tümen. )


- FIKRA değil/yerine/= GÜLDÜRMECE


- FIKRA/ESPRİ:
BELDEN AŞAĞI ile/değil/||/<>/= DİZ ÜSTÜ


- FİKR-İ ÂNÎ ile SÜRAT-İ İNTİKAL

( Tefekkür. İLE İlham. [Gayret+Yetenek] )


- FİKRÎ değil/yerine/= DÜŞÜNSEL


- FİKRÎ değil/yerine/= DÜŞÜNSEL


- FÎKRÎ ile LAFZÎ(MANTIK/NUTK(Düşünme-Konuşma)'da)

( Lafzî nutk, insan gövdesinin bir örgeni olan dilden kaynaklanarak, gövdenin öteki bir örgeni olan kulağa ulaşan ses ve yazaçlardan(hecelerden) oluşur; dolayısıyla cisim ve duyularla ilgilidir. Bu yüzden kelâmın ne olduğu, nasıl oluştuğu, anlamı nasıl gösterdiği(delâlet) vb. konuların mantık çerçevesinde incelenmesine Dil Mantığı(İlmu'l-Mantıki'l-luğavî) adı verilir. İLE Fikrî nutk ise, insan zihninin(nefs) var olanların anlamını özleri itibariyle tasavvurundan başka bir şey olmayıp ruh ve akılla ilgilidir. Bu bağlamda zihnin varlıkların anlamlarını özleri itibariyle idrâki, ilham ve vahyin keyfiyeti gibi konuların mantık çerçevesinde ele alınıp incelenmesine de Felsefî Mantık (İlmu'l-Mantıki'l-felsefî) denilir. )


- FİKRİN SIHHATİ ile FİKRİN İSTİKAMETİ


- Fikrinle KONUŞ!!!


- FİKRİYAT değil/yerine/= DÜŞÜNLER/DÜŞÜNCELER


- FİKS/FIXED[İng.] değil/yerine/= SABİT


- FİKS[İng. < FIX] değil/yerine/= DURAĞAN/DEĞİŞMEZ, SABİT


- FİKSASYON/FIXATION[İng.] değil/yerine/= SABİTLEME | SAPLANMA


- FİKSATÖR/FIXER[İng.] değil/yerine/= SABİTLEYİCİ


- FİL DİŞİ ile FİLDİŞİ

( Filin dişi. ile Renk. )


- Fİ'L[Ar.] ile FATR[Ar.]


- FÎL[Ar. çoğ. EFYÂL, FÜYÛL] ile Fİ'L[Ar. çoğ. EF'AL, FİÂL]

( En büyük kara memelisi olan hayvan. İLE İş, kâr, amel, zamanla ilgili olup anlamı sağlayan sözcük, eylem. )


- Fİ'L[Ar.] ile HALK[Ar.] ile TAĞYÎR[Ar.]


- Fİ'L[Ar.] ile İHTİRÂ'[Ar.]


- FİL ile KİNCER[Fars.]

( ... İLE Büyük fil. )

( EFYÂL/FÜYÛL[Ar. < FÎL]: Filler. [bilinen büyük hayvanlar] )


- FİL ile/<> SUİKASTÇI BÖCEK


- FILAGELLA değil/yerine/= KAMÇI


- FİLAMENT/FİLAMENT[İng.] değil/yerine/= İĞCİK


- FİLAMENT = HAYT = FILET


- FİLAMENT değil/yerine/= İPLİK, İP


- FİLAN FEŞMEKÂN


- FİLAN FISTIK


- FİLARMONİ[İng./Fr. PHILHARMONY/PHILHARMONIE < PHILOS: Sevgi/si.] ile/ve/||/<> SENFONİ[İng./Fr. SYMPHONY/SYMPHONIE < Yun. < SYMPHONIA(συμφωνία) | SYM-: Birlikte. ( > SEN-)]

( Güçlü müzik sevgisi. | Müzik konserleri derneği. İLE/VE/||/<> Orkestra için bestelenmiş, birkaç bölümden oluşan uzun müzik yapıtı. )


- FİLARMONİ/K değil/yerine/= EZGİSEVİ/EZGİSEVER


- FİLATELİ

( Pul bilimi. )


- FİLBAHAR/FİLBAHRİ

( Taşkırangillerden, ilkbaharda, beyaz ve güzel kokulu çiçekler açan, park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen ağaççık. [Lat. PHILADELPHUS] )


- FILDIR FILDIR (DÖNMEK | DOLAŞMAK)


- FILE vs. FOLDER


- Fİ'LEN[Ar.] ile Fİ'LÎ[Ar. çoğ. Fİ'LİYYÂT]

( Hakikatte, gerçekten, işleyerek. İLE Fiille ilgili, gerçekten yapılan iş. )


- FİLET

( Derinliği aynı olan su alanı, sığ su. )


- FİLIFORM[İng.] değil/yerine/= İPLİKSİ | ZAYIF


- FİLİGRAN'DA:
BULGAR ile/ve/||/<>/> AVRUPA

( 1282 - En eski filigran. )


- FİLİKA[İt. < FELUCA] ile BÜYÜK FİLİKA

( Cankurtaran sandalı. İLE ... )

( ... vs. PINNACE )


- FİLİKA[İt. < FELUCA] ile ÇATANA[Çetene kasabasının adından]/İSTİMBOT[İng. < STEAMBOAT]

( Cankurtaran sandalı. İLE Filika büyüklüğünde, islimle işleyen deniz teknesi, küçük vapur. [Tuna kıyısındaki Çetene kentinden] )


- FİLİNTA[argo] ile FİLİNTA[Alm.]

( Güzel, yakışıklı. İLE Namlusu kısa, kurşun atan bir çeşit küçük tüfek. )


- FİLİZ[Yun.] ile FİLİZ[Ar.]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Ocaktan çıkarılan, işlenmemiş maden bileşiği. )


- FİLİZ[Ar. < Yun.] ile FİLİZZ[Ar. çoğ. FİLİZZÂT]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Eritilip temizlenmemiş olan altın, gümüş, bakır, demir gibi ham mâden, külçe. | Erimiş bakır. )


- "FİLİZ" ile/ve "KIVILCIM"

( "SHOOT" vs./and "SPARK" )


- FİLİZ ve/||/<> SIRIKLAMA

( ... VE/||/<> Fasulye, domates gibi bitkilerin tutunması, dallarının desteklenmesi için yanlarına sırık dikmek. | Aşırıp götürmek, çalmak. )


- FİLİZ ile TOMURCUK

( Tohumdan ya da tomurcuktan çıkan körpe ve küçük dal, sürgün, ışkın, eşkin, cımbar, çıvgın, şıvgın. İLE Bir bitkinin üzerinde bulunan ve ileride sap, çiçek ya da yaprak verecek olan filiz. | Çiçek açacak gonca. )


- FİLİZLEMEK ile FİLİZLENME ile FİLİZLENMEK ile TOMURMAK

( Bitkilerin, gereğinden çok olan filizlerini kırmak. İLE Yumruların üzerinde, ince uzun filizlerin belirmesi biçiminde görülen patates hastalığı. İLE Filiz vermek. | Gelişmeye, büyümeye başlamak. İLE Ağacı dibinden kesmek. | Ağaç ve asmalarda filiz vermek üzere gözler kabarmak, tomurcuklanmak. | Şişip kabarmak. )


- FİLKULAĞI

( Yılanyastığıgillerden, anayurdu tropikal Amerika olan, kökü yumrulu bir süs bitkisi. [Lat. CALADIUM] )


- FİLM/FİLİM değil/yerine/= ÇEL, YARGAK,(ZAR GİBİ İNCE) | ÇELKİ (ÜZERİNE GÖRÜNTÜ ÇEKİLMİŞ ÇEL)


- FİLM/FOTOĞRAF:
SİYAH - BEYAZ ile/ve/||/<>/> RENKLİ


- FİLMDE:
80'LER ile 90'LAR ile 2000'LER ile 2010'LAR

( )


- FİLMDE:
BELGESEL ile/ve/||/<>/> KURGU


- FİLMDE:
HAREKET İMGELEMİ ile/ve/||/<> ZAMAN İMGELEMİ


- FİLMİ/KİTABI:
İZLEMEK/OKUMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< DENEYİMLEMEK


- FİLOLOJİ değil/yerine/= ÖRÜBİLİM


- FİLOLOJİK değil/yerine/= DİLBİLİMSEL


- FİLOZOF:
ANLAŞABİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZLAŞABİLEN


- FİLOZOF BİLİM İNSANI ile TEKNİK BİLİM İNSANI


- FİLOZOF CEMAL HATİPOĞLU ile/ve/||/<> HİLMİ BEY

( İbn Arabî'ci. İLE/VE/||/<> İmam Rabbânî'ci.[Marmara Kıraathanesi] )


- FİLOZOF('UN) ile/>< FELSEFE('NİN)

( [başlangıcı] Olur. İLE/>< Olmaz. )


- FİLOZOF ile BİLGE


- FİLOZOF ile/ve/||/<>/> DERVİŞ

( Bildikçe, ölür. İLE/VE/||/<>/> Öldükçe, bilir. )


- FİLOZOF ile/ve/||/<> DÜŞÜNÜR ile/ve/||/<> AYDIN ile/ve/||/<> YAZAR


- FİLOZOF ile/ve/= KELDANÎ


- FİLOZOF ile/ve/||/<> SANATÇI

( Soyutlayan. İLE/VE/||/<> Soyutlanan. )


- FİLOZOF ile/ve/değil/yerine SORU ERBABI


- FİLOZOF ve SORU/SORUN

( Filozof/lar doğrudan sorunla/rla uğraş(and)ırlar. )


- FİLOZOF ile SÛFÎ

( Yaptığına bakılmaz, söylediğine bakılır. İLE Söylediğine bakılmaz, yaptığına bakılır. )


- Filozofça KONUŞ!!!


- "FİLOZOFİK" değil FELSEFÎ


- Filozofla KONUŞ!!!


- FİLOZOFLAR ile/ve PEYGAMBERLER ile/ve SANATÇILAR

( Aklını, sana gösterir/gösterenler. İLE/VE Seni, sana gösterir/gösterenler. İLE/VE Zevkini, sana gösterir/gösterenler. )

( Evrenseller. İLE/VE Kendin. İLE/VE ... )

( Tenzihin temsilcisi. İLE/VE Teşbihin temsilcisi. İLE/VE ... )

( Hareket ederler. İLE/VE Hicret ederler. İLE/VE ... )


- FİLOZOFLAR('I)


- filt.[Lat. < FILTRA] değil/yerine/= SÜZÜNÜZ


- FİLTRASYON/FİLTRATION[İng.] değil/yerine/= SÜZME | SÜZÜLME


- FİLTRAT/FİLTRATE[İng.] değil/yerine/= SÜZÜNTÜ


- FİLTRE/FİLTER[İng.] değil/yerine/= SÜZGEÇ


- FİLTRE[Fr. < Lat.] değil/yerine/= ELEK/SÜZGEÇ/SÜZEK


- FİLTRE ile/ve/değil EŞİK


- FİLVÂKİ/VÂKIA değil/yerine/= GERÇİ/GERÇEKTEN


- FİLYASYON/FİLIATION[İng.] değil/yerine/= ALAN INCELEMESİ


- FİMBRİYA/FİMBRIA[İng.] değil/yerine/= SAÇAK


- FİNAL[İng.] değil/yerine/= SON/LAMA, BİTİM


- FİNANSMAN/FİNANSÖR değil/yerine/= PARA DESTEĞİ/DESTEKÇİSİ


- FİNCAN ile/değil ÇAMÇAK


- FİNCAN ile/değil ÇAMÇAK


- FİNCAN ile PİYALE

( ... İLE Kulpsuz, büyük fincan. )


- FİNCANCILAR YOKUŞU


- FINDIK ile KURU DUT/KURU ÜZÜM(CURRANT/RAISIN)

( Karıştırmamak değil, karıştırıp afiyetle yemek gerekiyor. )


- FINDIK ile MAKADEMYA FINDIĞI


- FINDIK ile PALAZ

( CORYLUS AVELLANA cum ... )


- FINDIKBİTİ ile FINDIKKURDU

( Kınkanatlılardan, fındıkkurdu denilen, kurtçukları dolayısıyla fındık ürünün en büyük düşmanı olan uzun gagalı böcek. İLE Fındıkbitinin, fındık içinde gelişerek, onun dökülmesine, değerini yitirmesine neden olan kurtçuk. )

( BALANINUS NUCUM cum ... )


- FINDING SOLUTION vs. FIX THE SOLUTION


- FİNİŞ[İng. < FİNİSH] değil/yerine/= BİTİŞ, VARIŞ


- FIR FIR (DÖNMEK)


- FIR FIR ile FIRFIR

( Fırıl fırıl. İLE Giysi, perde gibi nesnelerin kenarına dikilen, kırmalı ya da büzgülü süs, farba, farbala. )


- FIRAK[< FIRKA] ile FİRKAT[Ar.] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]


- FİRÂK <>/> VİSÂL
ve/||/<>
BELÂ <>/> ÂHİR
ve/||/<>
CEFÂ <>/> VEFÂ
ve/||/<>
GAM <>/> PÂYÂN


- FIRÂK[Ar. < FIRKA] ile FİRÂK[Ar.]

( Tümenler, alaylar, bölükler. | Partiler. | Cennetler, takımlar, kalabalıklar, ehl-i sünnet ve cemaatten ayrılan mezhepler. İLE Ayrılık, ayrılma. | Hüzün, keder, sıkıntı. )


- FİRAR (ETMEK) değil/yerine/= KAÇIŞ / KAÇMAK


- FİRARİ[Ar.] değil/yerine/= KAÇAK


- FİRÂŞ[çoğ. FÜRÜŞ] ile/ve/değil MENÂM[< NEVM]

( Döşek, yatak, yaygı, şilte. | Hasır, halı. İLE/VE/DEĞİL Uyunacak yer, yatak odası. | Uyku. | Düş, rüya. )


- FİRAVUN FARESİ ile/<>/< FOSSA

( Fossanın ataları, firavun faresidir. )

( ... İLE/<>/< Madagaskar'daki yerli halkın adını bile söylemek istemediği kadar kötü bir avcıdır. "Çocukları kaçıran bir şeytan" olduğunu söylerler ama elbette bu doğru değildir. Bu hayvan, sadece adadaki en tehlikeli etobur, memeli yırtıcıdır.

Kedilerle pek çok benzer yanları bulunur ancak hepsi bölgeye özgü olan Madagaskar etçilleri ailesine aittir. Adadaki baskın avcılardır. Adada, etobur memeliler bulunmamaktadır. Ayrıca, lemurların [insandan sonra :(] temel avcısıdır. Büyük boyları [bir ev kedisinden iki kata kadar daha büyük], adadaki devlikleri ile ilgili bilinen bir olgu durumuna gelmiştir. Bu, çevresinde doğal avcıları ya da rakipleri olmayan yalıtılmış türlerin başına gelen evrimsel bir tepkidir.

Eril fossalar, dişilerden biraz daha büyüktür ve yaklaşık 78 cm. boya ulaşabilirler. Dişi fossalarsa 71 cm. gibi bir boya erişebilirler. Kuyrukları neredeyse bir metre uzunluğunda olabilir ve eriller, yaklaşık 8.5 kg., dişilerse yaklaşık 5.5 kg. gelebilmektedir. İki cinsiyet de kırmızımsı, sarımsı kahverengi ya da kahverengi olabilen kısa tüylere sahiptir. Başları, uzun, kaslıdır ve gövdelerinin geri kalanına göre daha küçüktür. Bu özellik, onların kuyruksürenlerle, yakın akrabalıklarının olduğu izlenimini vermektedir. Ayrıca büyük yuvarlak kulakları, siyah burunları, geceleri görmelerini sağlayan kahverengi gözleri ve yüzlerinin her yerinde bıyıkları bulunur.

Fossa'nın en sıradışı özelliklerinden biri de, dış cinsel organlarıdır. Erillerin arka bacaklarının arasında penisleri vardır. Öte yandan, dişiler yaklaşık 1-2 yaşından itibaren "geçici erkekleşme" olarak adlandırılan bir özellik gösterirler. Bu evre, onların klitorislerinin büyüyüp penisimsi bir yapıya dönüşmesi dönemini kapsar. Kedilerinki gibi geriye doğru çekilen pençeleri vardır. Pençeleri içeri çekildiğinde ortaya çıkan yumuşak patileri kayalara ve dallara sıkıca tutunmalarına olanak sağlar. Patileri üzerinden yürüyüşe çıkarlar ve avlarını yakalamak için ağaçtan ağaca atlayabilirler.

Fossalar, çoğunlukla geceleri avlanan hayvanlardır ve ağaçlarla dolu gür bitki örtüsü arasında çok fazla alanın olduğu kuru ormanlarda saklanmayı severler. Üstlerine atlayarak lemurları avlarlar ve ayrıca uçan kuşları yakalarlar. Bazen amfibileri, böcekleri, sürüngenleri ve hatta küçük memelileri de yerler. Bunlar, yalnız ve çok bölgeci hayvanlardır. Fossalar, bölgelerini ter bezlerinden çıkan salgılarla işaretler. Bu, iki cinsiyette de geçerlidir.

Doğum yaptıkları yavruların sayısı değişebilir. Bebekler kürk ya da dişleri olmadan doğar ve bir yaşına kadar tamamen annelerine bağımlılardır. Genç bir fossa, genellikle gri ya da beyaz renktedir, üç yaşında cinsel olgunluğa ulaşırlar, artık bu yaştan itibaren üremeye başlayabilirler.

Davranışları ve görünümleri nedeniyle, Madagaskar'da yaşayanlar, fossayı "şeytan" olarak adlandırıyorlar. Bu hayvanla ilgili çok sayıda efsane vardır ve en popülerlerinden biri de geceleri bebek kaçırdıkları üzerinedir.

Bu, çoğu kişinin gördükleri an onları avlamalarına ya da öldürmelerine neden olmuş ve yerel yönetim onları korumaya çalışmak için adım atmak zorunda kalmıştır. Avlanma ve yaşam alanlarının tahrip edilmesi, azalan nüfuslarının ana nedenlerinden biridir. Araştırmacılar, vahşi doğada sadece 2.500 fossa kaldığını tahmin ediyor. Unvanları gerçek davranışlarıyla gerçekten aynı çizgide değildir. Fossalar, nispeten uysal hayvanlardır ve hatta bazı kişiler, onları evcil hayvan olarak beslemektedir. Sahiplerine karşı çok şefkatli olabilirler ve esaret altında yirmi yıla kadar yaşayabilirler. )

( ... cum/<>/< CRYPTOPROCTA FEROX )


- FİRDEVS

( CENNETLERİN ÂLÂSI, MAKSÛRE-İ RAHMÂN )


- FİRE değil/yerine/= EKSİNTİ


- FIRIL FIRIL (DÖNMEK)


- FIRIN ile/değil ETÜV[Fr.]

( ... İLE/DEĞİL Yiyecekleri, nesneleri, yüksek ısıyla sterilize ve dezenfekte etmekte kullanılan, kapalı aygıt. | Çeşitli eşyayı kurutmakta ya da temizlemekte kullanılan aygıt. | Mikropların üretilmesinde uygun sıcaklığı sağlayan kapalı aygıt. )


- FIRIN ile HAMLAMA

( ... İLE Hamlama eylemi. | Çini toprağından yapılmış nesnelerin ilk pişirilişi. | Bu pişirmenin yapıldığı fırın bölümü. )


- FIRINCI değil EKMEKÇİ


- FIRKA-İ NÂCİYE ve/<> NECÂT


- "FIRLAMA" ile "PİÇ"


- FIRLAMAK ile YEKİNMEK

( ... İLE Davranmak, olduğu yerden fırlamak, ayağa kalkmak. )


- FIRLATMAQ[Azr.] = DÖNDÜRMEK[Tr.]


- FIRSÂD[Ar., Fars.] ile FIRSAT/FURSAT[Ar. çoğ. FIRAK] ile FISÂD/FASD[Ar.]

( Karadut. İLE Uygun zaman, elverişli durum, yararlanma sırası, elden kaçırılmayacak yararlı zaman, hal ve ilişki. | Nöbet. İLE Kan alma, damardan kan çıkarma. )


- FIRSAT ile/ve/||/<> BAHANE


- FIRSAT ile/ve/<> CESÂRET


- FIRSAT ile/ve ORTAM

( OPPORTUNITY vs./and AMBIENCE IN POTENTIAL )


- FIRSAT ile/ve ŞANS

( OPPORTUNITY vs./and CHANCE )


- FIRSAT ile/ve VESİLE

( OPPORTUNITY vs./and CAUSE )


- FIRSATÇI/ÇIKARCI ile/değil KÂMİL


- [ne yazık ki]
!FIRSATÇILAR ile/ve !KONFORCULAR


- FIRSATÇILIK ile/değil/yerine YARARCILIK

( [not] OPPORTUNISM vs./but PRAGMATISM
PRAGMATISM instead of OPPORTUNISM )


- FIRT FIRT (KAÇMAK)


- FIRTINA DERE ve İKİZDERE

( Sal Yaylası - Çamlıhemşin - Rize )

( Rafting yapılabilir. VE ... )

( 6 km.lik güzergâh [herkese yönelik] VE 12 km.lik güzergâh [uzmanlara yönelik] )


- FIRTINA[İt. < FORTUNALE] ile AYANDON[Yun.]

( Rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr. | Bu rüzgârın denizde ya da kum çöllerinde yarattığı dalgalanma. | Güç atlatılan kötü durum. | Karşıt düşünce ya da durumların yarattığı karışıklık, sıkıntı. İLE 28 Ocak'ta başlayan bir fırtına. )


- FIRTINA ile FİLİZKIRAN

( ... İLE Mayıs ayında, ağaçların filizlendiği mevsimde çıkan bir fırtına. )


- FIRTINA[İt. < FORTUNALE] ile KASIRGA

( Rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr. | Bu rüzgârın denizde ya da kum çöllerinde yarattığı dalgalanma. | Güç atlatılan kötü durum. | Karşıt düşünce ya da durumların yarattığı karışıklık, sıkıntı. İLE Rüzgâr çizelgesinde hızı 64 ya da daha fazla deniz mili olan ve kuvveti 12 ile gösterilen rüzgâr. | Duyguların patlak verişi, büyük heyecan, coşku. )

( ÂSIFE ile İ'SÂR )

( ... ile BÂD-GERD )

( STORM vs. HURRICANE )


- FIRTINA ile KIRLANGIÇ FIRTINASI

( ... İLE Nisan ayının ilk günlerinde görülen fırtına. )


- FIRTINA ile LEYLEK FIRTINASI


- FIRTINA ile/ve/<> MİKRO PATLAMA

( ... İLE/VE/<> Yoğunluk ve atmosferdeki sıcaklık farkının çok farklı değerler ile artması ya da azalması [kilometre başına 9,8 °C'lik değişimler] ile açığa çıkan büyük basınçlarla yeryüzüne püskürtmesi şeklinde oluşmaktadır. [Burada oluşan yüksek sıcaklık değişimleri rastgele büyük hava sütunları oluşturmakta ve sıcaklık farkının artması ile hız kazanmaktadır.] )

( ... İLE/VE/<> )


- FIRTINA ile TURNAGEÇİDİ

( ... İLE Baharda esen bir fırtına. )


- FIRTINA ile URAĞAN[Karayip dili]

( ... İLE Beraberinde yağmur getirmeyen, güçlü fırtına. )


- FIRTINADAN ÖNCE ...:
DUVAR ile/değil/yerine/>< DEĞİRMEN
(İNŞÂ ETMEK)


- FİRÛZE[Ar.]/PİRÛZE[Fars.]

( Nişabur'da çıkarılan açık mavi renkli bir mücevher. )


- FIŞ FIŞ


- FIS FIS (KONUŞMAK)


- FIS FIS ile FISFIS

( Gizli ve yavaş konuşulurken çıkan seleni anlatır. İLE Koku, ilaç vb. sıvıları püskürtmek için kullanılan araç. )


- FÎ-SEBÎL-İLLÂH

( KARŞILIK BEKLEMEKSİZİN | ALLAH YOLUNDA )


- FİŞFİKLEMEK ile KIŞKIRTMAK


- FISH/FLUORESCEİN İN SITU HYBRİDIZATION[İng.] değil/yerine/= FLORESAN İN SITU HİBRİDİZASYON, FLORESANLA YERİNDE MELEZLEME


- FISIL FISIL (FISILDAMAK)


- FISILTI ile KONUŞMA ile TRAFİK ile AĞRI DUYUSU

( 1 - 40 dB İLE 40 - 80 dB İLE 80 - 120 dB İLE 120 dB üstü )

( MUHÂCEZE: Fısıldamak. )


- FISILTI ile KONUŞMA ile TRAFİK ile AĞRI DUYUSU:
1 - 40 dB İLE 40 - 80 dB İLE 80 - 120 dB İLE 120 dB üstü.


- FIŞIR FIŞIR

( Naylon gibi çeşitli maddelerle çıkartılan seslerde. )


- FISIR FISIR (FISILDAMAK)


- FISK

( HAK YOLUNDAN YA DA HAK YOLDAN ÇIKMA, ALLAH'A KARŞI İSYAN ETME | SEFÂHATE DALMA | HÂİNLİK | DİNSİZLİK, AHLÂKSIZLIK )


- FISK[Ar.] ile FUCÛR[Ar.]


- FISK[Ar.] ile HURÛC[Ar.]


- FIŞKI ile/ve MAYIS/TEZEK ile/ve KESEK

( Taze gübre. İLE/VE Taze sığır gübresi. | Yakıt olarak kullanılan kurutulmuş sığır dışkısı. İLE/VE Sıkışmış, kuru toprak parçası. )


- FIŞKIR(T)MA/ATTIRMA ile/ve/değil PÜSKÜR(T)ME


- FİSKİYE değil FISKIYE


- FİŞLENME ile/değil/yerine/||/<>/< İŞLENME


- FİSSÜR/FİSSURE[İng.] değil/yerine/= ÇATLAK | AYRIK


- FİSSÜR ile/ve/||/<> FİSTÜL


- FISTIK ile KÜRKAS

( ... İLE Hintfıstığı. )


- FISTIKÎ MAKAM(LA YÜRÜMEK)


- BAKLAVA:
FISTIKLI yerine CEVİZLİ yerine FINDIKLI


- FISTIK/PİSTE[Fars.] ile/ve/< YERFISTIĞI/ARAŞİT[Fr.(< Yun.)]

( ... cum ARACHIS HYPOGAEA )


- FISTÜL/FISTULA[İng.] değil/yerine/= AKARCA | OLAĞAN DIŞI KANAL


- FİSYON ile FÜZYON

( Atomun ikiye bölünmesiyle ortaya çıkar. İLE İki atomun çeşitli etkileşimler sayesinde birleşmesi ve ortaya daha ağır bir atomun çıkması.
[Nükleer süreçlerden olan fisyon ve füzyon, atomların kullanılmasıyla enerji oluşturulmasıdır.] )

( Fisyon enerjisi, buhar çevrimi aracılığıyla elektrik üretiminde kullanılabilmektedir. İLE Füzyon, manyetik ve araçsal olmak üzere iki farklı sınırlama bulunmaktadır. [Manyetik sınırlamada plazmayı kontrol altında tutmak için manyetik alanlardan yardım alınır. Aletsel sınırlamadaysa yakıt elemanlarını en üst koşullarda sıkıştırmak için lazer ve iyot demetlerinden yararlanılır.] )

( "Çekirdek parçalanması" olarak kabul edilebilir.[Fisyonun en belirgin özelliği, ağır çekirdeklerinin bölünmesi ve bu bölünmeyle enerjinin açığa çıkmasıdır. Bu süreçte bölünen ağır çekirdekler, genellikle Uranyum-235 ve Plutonyum-239 olmaktadır.] İLE "Çekirdek birleşmesi” olarak tanımlanabilir. )


- FİT[İng.] değil/yerine/= ATAK, NÖBET | UYMA


- FİT[Azr.] = ISLIK, DÜDÜK[Tr.]


- FITIK/DEBE/KAVLIÇ[yerel]/ÜDRE[Ar.]/HERNIE[Fars.] değil/yerine/= KASIK YARIĞI/ÇATLAĞI


- FİTİL FİTİL (BURNUNDAN GETİRMEK)

( Hesabını ödetmek, öcünü almak. )


- FİTİL ile ŞAMA[Ar. ŞEMA]

( ... İLE Bal mumuna ya da parafine batırılmış fitil. )


- FITNAT[Ar.] ile FITRAT[Ar.]

( Zihnin her şeyi çabuk anlayışı, zihin açıklığı, zeyreklik. İLE Yaratılış, doğa/tabiat, mizaç, huy. )


- FITNAT[Ar.] ile HİZK[Ar.] ile KEYS[Ar.]


- FITNAT[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]


- FITNAT[Ar.] ile NEFÂZ[Ar.]


- FITNAT[Ar.] ile ZEKÂ[Ar.]


- !FİTNE-!FESAT


- FİTNE ile/ve CEHALET


- FİTNE[Ar. çoğ. FİTEN] ile FİTEN[Ar. < FİTNE]

( Belâ, mihnet, sıkıntı. | Ayartma, azdırma. | Fesat, arabozma, karışıklık, ihtilâl. | Dinsizlik, canilik. | Cezâ. | Delilik. | Güzel yüz, güzel göz, güzel kadın. | Ara bozan, karıştırıcı. İLE Fitneler, ayartmalar, azdırmalar, ara bozmalar. )

( Türkiye'yi Kasıp Kavuran Fitne - Burhanettin Can )


- FİTNE[Ar.] ile İHTİBÂR[Ar.]


- FİTNE[Ar.] değil/yerine/= KARGAŞA


- FİTNE ve KİBİR


- FİTNE ile/ve TEŞVİŞ


- !FİTNE-!FÜCUR


- FİTOTERAPİ/PHYTOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= BİTKİSEL SAĞALTIM


- FITRAT

( VAROLUŞ ÖZELLİKLERİ )


- FITRAT ile DOĞA


- FITRAT ve/= EŞİK


- FITRAT ile/ve/>< FİTRET/FETRET


- FITRAT ve HANİF

( Donanım. Varlık. VE Birliğe getirmek. )

( Aslî olan, kişinin fıtratında varolandır. )


- FITRAT ve/<> İLKELİLİK


- FİTRE ile/ve/||/<> FİDYE


- FİTRE ile/ve SADAKA

( Ramazan ayı boyunca. [Bayram namazına kadar] İLE/VE Ramazan ayı dışında. )

( ... İLE/VE Tüm nesne/bitki/hayvan ve hizmetler. )


- FITRÎ değil/yerine/= DOĞUŞTAN


- FITRİYAT ile EVVELİYAT


- FITRİYE/NATİVİZM değil/yerine/= DOĞUŞTANCILIK


- FIXED vs. RELATION


- FİYASKO[İt. FIASCO < Cerm.] ile/ve SKANDAL[Fr. < SCANDALE]

( Bir girişimde, gülünç ve başarısız sonuç. İLE/VE Ayıp sayılacak bir durumun çıkaracağı gürültü. | Büyük yankı uyandıran, utanç verici ya da küçük düşürücü olay. )

( Böyle kuşun, böyle kuyruğu olur. )

( FIASCO vs./and SCANDAL )


- FİYAT/I ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞER/İ

( Nesnelere verilen. İLE/VE İnsana/kişiye verilen. )

( [... olmayana]
"Çöp" denilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< "Çıkarken kapıyı kapat" denilir. )

( Her şeyin olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bazı şeylerin ve kişilerin olur. )

( ... ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SEMEN )

( [not] PRICE vs./and/but/||/<>/< VALUE
VALUE instead of PRICE )


- FİYAT değil/yerine/= EDER


- FİYAT ile/ve ÖNEM


- FİYAT ile/ve ÜCRET

( Bir malın ya da ürünün, para olarak karşılığı. İLE/VE Emek ya da hizmet karşılığı ödenen para. )


- FİYAT ile ÜCRET

( ... İLE Emeğin satış bedelidir. İşgücünün gelir dağılımındaki payıdır. )


- FİZİBİLİTE değil/yerine/= UYGULANIRLIK


- FİZİBİLİTE değil/yerine/= YAPILABİLİRLİK/UYGULANABİLİRLİK


- FİZİK ANTROPOLOJİ ile/ve SOSYAL ANTROPOLOJİ ile/ve PALEO ANTROPOLOJİ

( Fizik antropoloji, biyoloji ve tarihin; sosyal antropoloji ise tarih ve sosyolojinin kesiştiği/buluştuğu alan. )


- FİZİK İLKELERİ ile/ve/||/<>/> MACH İLKELERİ

( ... İLE/VE/||/<>
Mach 0. Evren, uzaktaki galaksilerin ortalama hareketiyle temsil edildiği üzere, yerel eylemsiz çerçevelere göre dönmez.
Mach 1. Newton’ın kütleçekim sabiti, G, dinamik bir alandır.
Mach 2. Boş bir uzayda bulunan cismin eylemsizliği yoktur.
Mach 3. Yerel eylemsizlik çerçeveleri kozmik hareketten öyle etkilenmiştir ki evrendeki maddenin ortalama hareketi yerel eylemsiz çerçevelerine göre dönmez biçimde görülür.
Mach 4. Evren uzaysal olarak kapalıdır.
Mach 5. Evrenin toplam açısal momentumu, momentumu ve enerjisi sıfırdır.
Mach 6. Maddenin eylemsizliğini evrendeki madde dağılımı belirler.
Mach 7. Evrendeki tüm maddeyi alırsanız, uzay da kalmaz.
Mach 8. Bu sayı bir mertebesinde kesin bir sayıdır. Burada evrenin ortalama yoğunluğu, Newton'un kütleçekim sabiti ve Hubble zamanıdır.
Mach 9. Mutlak hiçbir yapı yoktur.
Mach 10. Sistemin geneline yapılan ötelemeler ve döndürmeler gözlemlenemezdir. )


- FİZİK MUAYENE/PHYSICAL EXAMINATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK BAKI


- FİZİK ve/<> KİMYA ile/ve/değil/<> ORGANİK

( Etkileş(tir)ir. VE/<> Dönüştürür. İLE/VE/DEĞİL/<> Örgütlenir. )


- FİZİK YASALARI:
BİRİNCİ DERECE ile/ve/||/<>/> İKİNCİ DERECE

( "İleri-geri gitmenin" yanıtı yoktur. )


- FİZİK YASALARI bakışımsal[simetrik]/||/= ZAMAN


- FİZİK - > ANLAM <- METAFİZİK

( PHYSICS -> MEANING <- METAPHYSICS )


- FİZİK ile/ve/||/<> ASTRO FİZİK


- FİZİK ve/||/<>/>/< DENEYİM


- FİZİK ve/||/<>/>/< DÜŞÜNCE ve/||/<>/>/< FİZİK


- FİZİK ile/ve/||/<>/> FİZİĞİN MATEMATİKSELLEŞTİRİLMESİ


- FİZİK ile/ve/||/<> KİMYA

( Katının/sertin bilgisi/bilimi. İLE/VE/||/<> Sıvı, gaz ve yumuşağın bilgisi/bilimi. )


- FİZİK ile/ve/||/<>/> KİMYA ile/ve/||/<>/> DİRİMBİLİM

( [nesne ...] Kımıldamıyorsa. İLE/VE/||/<>/> Kokuyorsa. İLE/VE/||/<>/> Kımıldıyorsa. )


- FİZİK ile KUVANTUM FİZİĞİ ile TERMO DİNAMİK


- FİZİK ile/ve MEKANİK

( PHYSICS vs./and MECHANICS )


- FİZİK ile/ve/||/<>/> METAFİZİK

( Cisim. İLE Cisimsellik. )

( Madde İLE/VE/||/<>/> Varlık. )

( Madde ve Varlık arasındaki durum/ilişki Mevcud. )

( Sadece "ilk neden" alanının incelenmesi, ilâhiyat/teoloji. )

( [ilk neden] | < 0 ile/ve/||/<>/> 0 > | [ilk neden] )

( Işıktan yavaş olan. İLE/VE/||/<>/> Işıktan hızlı olan. )

( )


- FİZİK ile METAFİZİK/MATEMATİKSEL FİZİK

( )


- FİZİK ile/ve MÜZİK

( PHYSICS vs./and MUSIC )


- FİZİK ve/||/<> ÖNCELİKLİLER

( Açısal hız: Bir nesnenin bir eksen etrafında dönme oranı.

Açısal ivme: Bir nesnenin açısal hızının birim zamanda değişme oranı.

Açısal momentum: Bir nesnenin bir eksen etrafında dönmesinden kaynaklanan momentum.

Ağırlık: Bir nesnenin yerçekimi gücüyle çekilmesi sonucu oluşan güç.

Basınç: Bir yüzeye dik olarak uygulanan gücün birim alana düşen ölçüsü.

Basit makine: İş yapmayı kolaylaştıran ya da değiştiren yalın bir aygıt.[kaldıraç, makara, eğik düzlem, vida, kama ve çark dişli]

Çalışma: Bir gücün, bir nesne üzerinde yaptığı yer değiştirme ölçüsü.

Çekim gücü: İki nesne arasındaki kütlelerine orantılı olarak çekici güç.

Dalga: Bir ortamda enerjinin ya da bozulmanın yayılması.[ses dalgaları, ışık dalgaları, su dalgaları ve sismik dalgalar]

Dalga boyu: Bir dalga biçimindeki iki ardışık tepe ya da çukur arasındaki uzaklık.

Devinim denklemleri: Değişmeyen ivmeli hareketleri tanımlayan matematiksel denklemler. [x = x0 + v0t + (1/2)at2 veya v = v0 + at gibi denklemler hareket denklemleridir]

Dönme hareketi: Bir nesnenin, bir eksen etrafında dönmesi.

Durağanlık(atâlet): Bir nesnenin hareket durumunu koruma eğilimi.

Durağanlık momenti: Bir nesnenin durağanlığının(atâletinin) dönme hareketine karşı gösterdiği direnç oranı.

Elektrik akımı: Bir iletken içinde elektronların bir yönde akışı.

Elektrik olanağı: Bir elektrik yükünün, bir noktadaki elektrik alanından kaynaklanan olağan enerjisi.

Elektrik yükü: Bir nesnenin elektrik güçlerine maruz kalma özelliği.[artı ya da eksi olabilir]

Elektromanyetik dalga: Elektrik ve manyetik alanların birlikte yayılan dalga biçimi.[Işık, radyo dalgaları, mikrodalgalar, kızılötesi, morötesi, X ışınları ve gama ışınları vb.]

Elektromanyetik indüksiyon: Bir iletkenin devinimi ya da manyetik alanın değişimi sonucu oluşan elektrik akımı ya da gerilimi.

Elektromanyetizma: Elektrik ve manyetizma arasındaki ilişkiyi inceleyen fizik dalı.

Elektron: Atomun çekirdeğinin etrafında dönen negatif yüklü temel parçacık.

Enerji: Bir nesnenin ya da düzenin iş yapabilme olanağı.

Eylemsizlik gücü: Devinimli bir gönderim çerçevesinden bakıldığında ortaya çıkan sanal güç. [dönen bir platformda duran bir kişiye etki eden merkezkaç gücü ya da fren yapan bir araçta öne doğru fırlayan bir yolcuya etki eden durağanlık[atâlet] gücü]

Foton: Işığın ya da elektromanyetik radyasyonun en küçük enerji paketi.[Işığın hem dalga hem de parçacık özelliği gösterdiğini kanıtlayan kuantum mekaniğinin temel kavramlarından biridir]

Frekans: Bir dalga ya da titreşimin birim zamanda tekrarlanma sayısı.

Frenleme ışınımı: Hızlı devinen yüklü bir parçacığın yönünü değiştirdiğinde yaydığı elektromanyetik radyasyon. [X ışınları üretmek için kullanılır]

Genlik: Bir dalga ya da titreşimin en yüksek seviyedeki sapma oranı.

Gerilme gücü: Bir nesneye uygulanan gücün, nesneyi uzatmaya çalışması. [bir yayın iki ucuna uygulanan güçler, gerilme gücüdür]

Girişim: İki ya da daha fazla dalganın üst üste binmesi sonucu oluşan yeni dalga biçimi.

Güç: Birim zamanda yapılan iş ya da tüketilen enerji oranı.

Hız: Bir nesnenin konumunun birim zamanda değişme oranı.

İvme: Bir nesnenin hızının birim zamanda değişme oranı.

Kırılma: Bir dalganın, bir ortamdan ötekine girerken hızının ve yönünün değişmesi. [ışığın camdan geçerken kırılması ya da sesin sudan havaya geçerken kırılması]

Kinetik enerji: Bir nesnenin deviniminden kaynaklanan enerji.

Momentum: Bir nesnenin kütlesiyle hızının çarpımı.

Potansiyel enerji: Bir nesnenin konumundan ya da durumundan kaynaklanan enerji.

Tork: Bir gücün, bir eksen etrafında döndürme etkisi.

Uyumlu titreşim: Döngüsel ve sinüzoidal olan titreşim. [salınan bir sarkaç ya da yaylı düzen, uyumlu titreşim yapar]

Yansıma: Bir dalganın, bir yüzeyden geri sekip aynı ortama girmesi. [ışığın aynadan yansıması ya da sesin duvardan yansıması]

Yerçekimi olanağı: Bir nesnenin yerçekimi alanından kaynaklanan olağan enerjisi. )


- FİZİKÖTESİ = MABAD-ET-TABİİYE = METAPHYSICS[İng.] = MÉTAPHYSIQUE[Fr.] = METAPHYSIK[Alm.] = META TA PHYSIKA[Yun.]


- FİZİKÖTESİ ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİMLER ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİM ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİM

( Felsefede. İLE/VE/||/<> Felsefede. İLE/VE/||/<> Teknolojide. İLE/VE/||/<> Bilimde. )

( METAPHYSICS vs./and/||/<> ONTOLOGIES vs./and/||/<> ONTOLOGY vs./and/||/<> ONTOLOGY )


- FİZİKSEL CİSİM ile MATEMATİKSEL CİSİM


- FİZİKSEL İŞ YAPMAK ile HİZMET ETMEK


- (FİZİKSEL) NEDENSELLİK ile/ve/değil/||/<>/>/< ZİHİNSEL NEDENSELLİK


- FİZİKSEL NİCELİK İKİLİĞİ ile KİMYASAL NİCELİK İKİLİĞİ


- YAKINLIK:
FİZİKSEL ile/ve/||/<> UYGULAYIMSAL ile/ve/||/<> DUYGUSAL ile/ve/||/<> EŞEYSEL


- FİZİKTE:
1+2+3+... yerine/---> -1/12

( )


- FİZYOGNOMİ

( Yüz okuma sanatı. )


- FİZYOLOG değil/yerine/= İŞLEVBİLİMCİ


- FİZYOLOJİ/PHYSIOLOGY[İng.] değil/yerine/= ORGANİZMA İŞLEV BİLİMİ


- FİZYOLOJİ ile/ve/değil/<> ANATOMİ

( www.anatomage.com | www.anatomagetable.com )

( [not] PHYSIOLOGY vs./and/but/<> ANATOMY )


- FİZYOLOJİ değil/yerine/= İŞLEVBİLİM


- FİZYOLOJİ ile/ve/||/<> NÖROFİZYOLOJİ

( bkz. Jean Martin Charcot )


- FİZYOLOJİK GEREKSİNİMLER ile/ve/<> PSİKOLOJİK GEREKSİNİMLER

( Yerleşim dışında. İLE/VE/<> Yerleşim merkezlerinde. )

( PHYSIOLOGICAL NEEDS vs./and/<> PSYCHOLOGICAL NEEDS )


- FİZYOLOJİK PSİKOLOJİ değil/yerine/= İŞLEVBİLİMSEL USBİLİM


- FİZYOLOJİK ile FİZİKSEL


- FİZYOLOJİK değil/yerine/= İŞLEVSEL/YİNİŞLEVSEL


- FİZYON/FİSSION[İng.] değil/yerine/= BÖLÜNME


- FİZYOPATOLOJİ/PHYSIOPATHOLOGY[İng.] değil/yerine/= SAYRILIK OLUŞUM BİLİMİ


- FİZYOTERAPİ değil/yerine/= İŞLEVONUM


- FİZYOTERAPİST değil/yerine/= İŞLEVONUMCU


- FLÜT ile/ve FİFRE[Alm.]

( DİLLİ DÜDÜK ile/ve Büyük flüt. | Yanlamasına çalınan, 6 deliği bulunan, tahtadan bir tür flüt. )


- FOK ile KÖRFEZFOKU ile KEŞİŞFOKU ile KULAKLIFOK ile FİLFOKU

( Ayıbalığı, denizkoyunu. İLE Kuzey yarımkürede yaşayan. İLE Tropik ya da astropik bölgelerde yaşayan. İLE Kuzey denizlerinde yaşayan. İLE Çok iri yapılı fok. Denizfili. )

( Fok, İstanbul Boğazı'nın simgesidir. )

( PHOCA )


- FTR/PHYSICAL THERAPY AND REHABILITATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK TEDAVİ VE REHABILITASYON


- FUCÛR[Ar.] ile FISK[Ar.]


- GECİKME ile/ve/<> "FİJİ ZAMANI"

( ... İLE/VE/<> Fiji'lilerin randevuya geç kaldıklarındaki mazeretleri ve sözleri. )


- GEMİ ile/değil FIRKATEYN

( ... İLE/DEĞİL Eskiden kullanılan, bir savaş gemisi. )


- GEOMETRİK ATOMCULUK ile/ve/> MATEMATİKSEL ATOMCULUK ile/ve/> FİZİKSEL ATOMCULUK


- "GICIK OLMAK" ile "FITIK OLMAK"


- GÖLET ile FİLET

( ... İLE Sığ su. )


- GÖVDE GELİŞTİRME ile/değil/yerine FITNESS

( )


- GÜBRE[Yun.]/KEMRE ile/ve FIŞKI

( Tarımda kullanılılabilen hayvan dışkısı. | Verimini artırmak için toprağa dökülen her türlü hayvan dışkısı, kimyasal ya da bitkisel nesne. İLE/VE Taze gübre. )

( SERGÎN )


- GÜDÜ:
ZİHİNSEL ile/ve/||/<> FİZYOLOJİK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL


- GÜNCEL = FİİLİ = ACTUAL[İng.] = ACTUEL[Fr.] = AKTUELL[Alm.] = REAL[İsp.]


- GÜREŞ'TE:
ŞAHİN ile/ve/<> FİL ile/ve/<> ASLAN

( [güreşçiye verilen unvan] 5 rakibini yenen. İLE/VE/<> 7 rakibini yenen. İLE/VE/<> Tüm rakiplerini yenen.
[Moğolistan'da, 1921'den beri, Temmuz ayında kutlanan ve "Naadam" olarak adlandırılan ulusal bayramın üç ana etkinliğinden biri de güreştir.] )


- HAREKET ile/ve FİİL


- HARİTALARDA:
SİYASİ ile/ve FİZİKİ


- HAYATÎ GÖREV = Fİ'L-İ HAYÂTÎ = FONCTION VITALE


- HAYVAN HORTUMU ile FİL HORTUMU ile BÖCEKLERDE GÖRÜLEN HORTUM

( HORTUMLULAR: HORTÛMİYYE[Ar.], PROBOSCIDIAN[İng.], PROBOSCIDIENS[Fr.] )

( ... İLE Fillerin hortumları, 15.000 kastan oluşmaktadır. İLE ... )

( ... ile HURTÛM[çoğ. HARÂTÎM] ile ... )

( SNOUT vs. TRUNK vs. PROBOSCIS )


- HERNİ/HERNIA[İng.] değil/yerine/= FITIK


- HERNİASYON/HERNIATION[İng.] değil/yerine/= FITIKLAŞMA


- HİCRÂN ile/ve/<> FİRÂK


- HİDAYET'ÜL HİKME:
MANTIK ve FİZİK ve METAFİZİK


- KOŞULLAR:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ ile/ve/||/<> GENEL ile/ve/||/<> ÖZEL ile/ve/||/<> KİŞİSEL ile/ve/||/<> FİZİKSEL ile/ve/||/<> ZİHİNSEL ile/ve/||/<> ZORUNLU ile/ve/||/<> İTİBARİ ile/ve/||/<> YAKIN ile/ve/||/<> UZAK


- İCTİHAD ile FIKIH

( Dil + Anlam. Büyük din âlimlerinin Kur'ân-ı Kerim ve Hadis-i Nebeviyye'ye dayanarak vazettikleri karar. İLE -Fetva, -Mezhep, -Kanun, -Yargı )


- İKİ BİLİM:
REKLAMCILIK ile/ve/||/<>/> FİZİK


- İLÂLLÂH ile/ve ALÂLLÂH ile/ve BİLLÂH ile/ve HÂNİLLÂH ile/ve FİLLÂH ile/ve MAÂLLAH ile/ve LİLLÂH

( Allah'a. İLE/VE Allah üzerine. İLE/VE Allah ile. İLE/VE Allah'tan. İLE/VE Allah'ta. İLE/VE Allah'la. İLE/VE Allah için. )


- İLİM-İRFAN ve FİKİR-FELSEFE ve GÜZEL SANATLAR


- İLMÎ ESER ile/ve/değil FİKRÎ ESER


- İNAN = İMAN = FAITH[İng.] = FOI[Fr.] = GLAUBE[Alm.] = FIDES[Lat.] = FE[İsp.]


- 'INDÎ KEZÂ[Ar.] ile KIBELÎ KEZÂ[Ar.] ile FÎ BEYTÎ KEZÂ[Ar.]


- İP ile FİLDEKOZ[Fr.]

( ... iLE Bir çeşit pamuk ipliği. | İskoçya ipliği denilen, ince ve sağlam pamuk ipliğinden dokunmuş olan. )


- İŞ, GÖREV = Fİ'L = FONCTION


- İSİM CÜMLESİ ile/ve FİİL CÜMLESİ

( İsim + İsim'den ya da İsim + Fiil'den oluşur. İLE/VE Fiil + İsim'den oluşur. )

( Örnek: Hasan kaim. İLE/VE Nasara Hasan. )

( CÜMLE: Yargı bildiren sözcükler/kelimeler bütünü. )


- İSİM ve FİİL ve HARF/EDAT

( Anlamı/mânâsı olan, zamana bitişmeyen. VE Anlamı/mânâsı olan fakat bir zamana bitişmiş. VE Tek başına anlam/mânâ ifade etmeyen isim. )


- İSİM ile/ve/||/<> SIFAT ile/ve/||/<> FİİL

( İşaret. İLE/VE/||/<> Nitelik. İLE/VE/||/<> Gerçekleşme. )


- İSTANBUL/ROMA ve/||/<> FİLİBE

( Filibe de, İstanbul ve Roma gibi, 7 tepe üzerine kurulmuştur. )

( ... VE/||/<> Nöbettepe, Canbaztepe, Taksimtepe, Çanlıtepe, Boztepe, Saraytepe, Pınarcıtepe. )


- İSTİŞÂRE[< ŞÛRÂ (çoğ. İSTİŞÂRÂT)] değil/yerine/= DÜŞÜNCE SORMA, DANIŞMA


- İZİN (VERMEK) ile/ve/değil/yerine FIRSAT (VERMEK)

( Kendine kapı açıldığı halde içeri girmeyen, kovulmayı (da) hak eder. )

( TO GIVE PERMISSION vs. TO GIVE AN OPPORTUNITY
TO GIVE AN OPPORTUNITY instead of TO GIVE PERMISSION )


- JURISPRUDENCE = FIKIH

( FIKIH )


- KADER ile/ve/<> FITRAT


- KALASTRA[İt. < CALASTRA] ve/||/<> FİLİKA[İt. < FELUCA]

( Gemilerde cankurtaran filikalarını oturtmak için güvertelere konulan sehpa. İLE Cankurtaran sandalı. )


- KANT ile/ve/||/<>/> SCHILLER ile/ve/||/<>/> FICHTE ile/ve/||/<>/> SCHLEIERMACHER ile/ve/||/<>/> SCHLEGEL ile/ve/||/<>/> HEGEL ile/ve/||/<>/> SCHELLING ile/ve/||/<>/> SCHOPENHAUER ile/ve/||/<>/> FUERBACH ile/ve/||/<>/> DARWIN ile/ve/||/<>/> SPENCER

( [Doğum Tarihi] 1724 ile/ve/||/<>/> 1759 ile/ve/||/<>/> 1762 ile/ve/||/<>/> 1768 ile/ve/||/<>/> 1770 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1775 ile/ve/||/<>/> 1788 ile/ve/||/<>/> 1804 ile/ve/||/<>/> 1809 ile/ve/||/<>/> 1820 )

( Wilhelm Schlegel, 22 Ocak 1798'de Jena'dan, Berlin'de kardeşi Friedrich Schlegel ile küçük bir evi paylaşan Schleiermacher'a, kardeşinin yarattığı skandallardan dolayı sitem dolu bir mektup yazar ve yakın zamanda taşınmış olduğu Berlin'den Jena'ya, kendinin yanına dönmesi için Friedrich'i ikna etmesini ister; zira kardeşi, Schiller ile girdiği tartışma sonrasında yayımladığı son metniyle tümden tozu dumana katmıştır. Öyle ki, aynı soyadını taşımasıyla Wilhelm dahi gözden çıkarılmanın eşiğine gelmiştir. Sonunda, Goethe, tartışmaya dahil olur ve Friedrich ile babacan bir konuşma yaparak, ondan kibarca, bundan sonra başka bir alan üzerine, başka bir yerde çalışmasını ister. Oysa Friedrich, bu tavsiye üzerine gittiği Berlin’de, çoktan kendi çevresini kurarak yeni bir edebi akımın öncülüğü görevini üstlenmiştir. Henüz 25 yaşındaki bir genç tarafından yazılıp böylesi büyük bir etki yaratan, yepyeni ve tümüyle özgün bir düşünsel hareketin öncüsü olan bu metin, Eleştirel Fragmanlar'dı ve yalnızca 37 sayfalık 127 aforizmadan oluşuyordu. Aradan geçen neredeyse iki yüz yıl boyunca Eleştirel Fragmanlar üzerine yüzlerce kitap yazılacaktı. Schlegel kimilerine göre yaygaracı, kimilerine göre dâhi olarak adlandırılacak ama her halükârda Romantik hareketin düşünsel temellendiricisi olarak tarih sahnesindeki yerini alacaktı... )


- KAPLUMBAĞA ve/||/<> GORİL ve/||/<> FİL

( [karadaki] En yaşlı. VE/||/<> En güçlü. VE/||/<> En büyük. )


- KARİZMA ile/ve FİYAKA


- KARTAL ile FİLİPİN KARTALI

( ... ile image | image )

( )

( ... vs. PHILIPPINE EAGLE )


- KATALOG[Fr./İng. CATALOGUE] ile/ve/=/||/<> FİHRİST[Fars.]

( Kitaplıktaki kitapları ya da belirli bir daldaki gereçleri, nitelikleri bakımından tanıtmak, arandıklarında bulunmalarını sağlamak amacıyla, yer numaraları belirtilerek hazırlanmış kitap, defter ya da fişten oluşan bütün. | Kitabevi, yayınevi, kurum vb. kuruluşların yayınlarını, ürettikleri malları, nesneleri tanıtan, gösteren dizin ya da kitap. İLE/VE/=/||/<> İçindekiler. | Abecesel sıralamalar için kullanılan, kenarında tüm harflerin yer aldığı not defteri. )


- KAVRAM ile/ve/<> FİLOZOF ÇIĞLIĞI


- KAVRAYIŞ = FİKR-İ İPTİDAİ, TASAVVUR-I SAZEC = APPREHENSION[İng., Alm.] = APPRÉHENSION[Fr.] = APPREHENSIO[Lat.] = APRENSIÓN[İsp.]


- KAVURMA / KIZARTMA değil/yerine/>< FIRINDA / BUĞULAMA / HAŞLAMA/KAYNATMA


- KELÂM ve FIKIH ve İRFAN


- KELÂMCI(MÜTEKELLİM) ile FİLOZOF(HUKEMA)

( Onlar, "Ve nefahtü"den, yani kelâmdan gıda alırlar. )


- KELÂMCILAR ile/ve/||/<> BÂTINÎLER ile/ve/||/<> FİLOZOFLAR ile/ve/||/<> SÛFÎLER


- KEYFÎ ile/ve/değil/yerine FITRÎ


- KIŞKIRTMA ile/ve/> FIŞKIRTMA


- KIZIL ile FİRFİRİ[Ar.]

( ... İLE Parlak kızıl renk. | Bu renkte olan. )


- KONTÜZYON/CONTUSION[İng.] değil/yerine/= FİZİKSEL ÖRSELENME


- KÖPEKBALIĞI ile FIRFIRLI KÖPEKBALIĞI

( ... ile )


- KÖRFEZ ile FİYORT[Norveççe]

( Norveç, İskoçya ve Kuzey Amerika kıyılarında, buzulların oluşturdukları dik yamaçlı, derin ve eski buzul koyaklarının aşağı kesimlerinin deniz altında kalmasıyla oluşan körfez. )


- "KUDURMAK" ile "FITIK OLMAK"


- KÜFÜR değil/yerine/>< FİKİR

( Gerçeğin üstünü örtmek. DEĞİL/YERİNE/>< Gerçeğin örtüsünü açmak. )


- KUMAŞ/DANTEL ile FİSTO[Fr.]

( ... İLE Elde ya da makinede işlenmiş, süslü şerit. | Dantele benzer süsleri olan bir tür kumaş. | Bu kumaştan yapılmış olan gömlek/bluz. )


- KÜTÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/< FİDE/FİDAN

( Büyük ve "güçlü". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>

( Cansızdır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>


- KUVVE ile/ve/||/<> FİİL


- KUZEY DENİZİNDE:
KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> ÇUKÇİ DENİZİ ile/ve/||/<> DE LONG BOĞAZI ile/ve/||/<> DOĞU SİBİRYA DENİZİ ile/ve/||/<> LAPTEV BOĞAZI ile/ve/||/<> BOURHAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> LAPTEV DENİZİ ile/ve/||/<> OLENEKSKİY KÖFREZİ ile/ve/||/<> KATANSKİY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> VİLKİTSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> YENİSEY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA DENİZİ ile/ve/||/<> BAYDARATSKAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA BOĞAZI ile/ve/||/<> ÇEYŞSKAYA KOYU ile/ve/||/<> BEYAZ DENİZİ ile/ve/||/<> ONEGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KANDELAŞKA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DİVİNA KOYU ile/ve/||/<> BARENTS DENİZİ ile/ve/||/<> GRÖNLAND DENİZİ ile/ve/||/<> NORVEÇ DENİZİ ile/ve/||/<> KUZEY DENİZİ ile/ve/||/<> DANZİNG KÖRFEZİ ile/ve/||/<> RİGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİNLANDİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BOTNİ KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DANİMARKA BOĞAZI ile/ve/||/<> DAVIS BOĞAZI ile/ve/||/<> BALTIK DENİZİ ile/ve/||/<> LABRADOR DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> SMITH KÖRFEZİ ile/ve/||/<> NARES BOĞAZI ile/ve/||/<> LANCASTER BOĞAZI ile/ve/||/<> ARKTİK KOYU ile/ve/||/<> PR. REGENT BOĞAZI ile/ve/||/<> BOOTHIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FOXE ÇANAĞI ile/ve/||/<> FOXE KANALI ile/ve/||/<> REPULSE KOYU ile/ve/||/<> CORAL LİMANI ile/ve/||/<> JAMES KOYU ile/ve/||/<> HUDSON BOĞAZI ile/ve/||/<> UNGAVA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FROBISHER KOYU ile/ve/||/<> CUMBERLAND KÖRFEZİ ile/ve/||/<> HOME KÖRFEZİ ile/ve/||/<> JONES BOĞAZI ile/ve/||/<> PEARY KANALI ile/ve/||/<> BARROW BOĞAZI ile/ve/||/<> FRANKLIN BOĞAZI ile/ve/||/<> VISCOUT MELVILLE BOĞAZI ile/ve/||/<> Mc CLURE BOĞAZI ile/ve/||/<> McCLINTOK KANALI ile/ve/||/<> KRALİÇE MAUD KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORONATION KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PR. ALBERT KOYU ile/ve/||/<> AMUNDSEN BOĞAZI ile/ve/||/<> GALLER PRENSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> BEAUFORT DENİZİ ile/ve/||/<> PRODHOE KOYU ile/ve/||/<> KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU


- LORENTZ ve/||/<> FITZGERALD


- MADDE ve/> FİKİR ve/> DEĞER

( MATTER and/> IDEA and/> VALUE )


- MADDECİLİK ile FİZİKSELCİLİK


- MANCANA[İt.] değil/yerine/= FIÇI

( Gemilerde, içme suyu konulan, büyük, yassı fıçı. )


- MANTIK ve FIKIH


- MANTIK ile/ve FİZİK

( LOGIC vs./and PHYSICS )


- MANTIK ve/||/<> FİZİK ve/||/<> ETİK

( Çit. VE/||/<> Ağaç. VE/||/<> Meyve. )


- MANTIK ve/||/<>/> FİZİK ve/||/<>/> ETİK

( Bahçenin sınırı/duvarı/çiti. VE/||/<>/> Bahçedeki ağaç. VE/||/<>/> Bahçedeki ağacın meyvesi. )

( )


- MARKA ile/ve/||/<>/> FİLİGRAN


- MATEMATİK ve/<> FİZİK ve/<> ASTRONOMİ


- MATEMATİKSEL CİSİM ile FİZİK CİSİM


- MATEMATİKSEL YAKLAŞIM ile FİZİKSEL YAKLAŞIM


- MEKSİKA PESOSU ile FİLİPİN PESOSU


- MENENGİÇ AĞACI ile/>/= FISTIK AĞACI

( Aşısız. İLE/<>/= Aşılı. )


- METAFİZİK/METAPSYCHICS[İng.] değil/yerine/= FİZİK ÖTESİ


- METAFİZİK FİZİK


- METAFİZİK ile/ve/||/<> FİZİK ile/ve/||/<> ANLAM


- METAFİZİK <> OLUMSALLIK/RASTLANTI <> FİZİK

( Olanaklı kılan. < OLUMSALLIK/RASTLANTI > Olanaklı kılınan. )


- METİN ile/ve FİKİR

( TEXT vs./and IDEA )


- MİN MÂLÎ[Ar.] ile FÎ MÂLÎ[Ar.]


- MIRILDAMAK ile/ve/||/<> FISILDAMAK


- MİZAH ile/ve FIKRA


- MÜNÂFIKLIK ile/ve FİSK-Ü FÜCÛR


- MUTLAK MEKÂN ile/ve FİZİKÎ MEKÂN


- NAHİV ve FIKIH USULÜ ve TEFSİR USULÜ


- NARBÜLBÜLÜ/ARDIÇKUŞU(TURDUS PILARIS[Lat.], ROBIN[İng.], Avrupa ve Asya ormanlarında yaşar.) ile/ve BAYIR KUŞU ile/ve ÇALI KUŞU ile/ve ÇAMURCUN ile/ve DALGIÇ KUŞU ile/ve DEVEKUŞU ile/ve FIRTINA KUŞU ile/ve GELİNKUŞU[Lat. OTOCORIS PENCILLATUS] ile/ve İNCİRKUŞU[Lat. ANTHUS TRIVIALIS] ile/ve İSHAK KUŞU/BATAKLIKBAYKUŞU[Fars. ŞEB-ÂVÎZ][ayağından asılarak başaşağı sarkar ve öter] ile/ve KARDİNALKUŞU ile/ve KARİYAMA(Güney Amerika'da) ile/ve KAŞIK GAGA ile/ve KAŞIKCI KUŞU ile/ve KEDİKUŞU ile/ve KELAYNAK[Sadece bu üç yerde: BİRECİK-URFA, FAS, PALMİRA ÇÖLLERİ-SURİYE][Lat. GERONTICUS EREMITA]17 Şubat, Birecik'te, Kelaynak Günü'dür! ile/ve KUYRUKKAKAN[Afrika ile/ve Asya'da][Lat. SAXICOLA] ile/ve MALURUS[Avustralya'da] ile/ve MAMO[Hawaii'de] ile/ve MANAKİN[Amerika'da] ile/ve MİNO[Asya'da] ile/ve MOA ile/ve MOHO ile/ve MUHABBET KUŞU ile/ve ÖRÜMCEK KUŞU[Lat. LANIUS] ile/ve TARLA KUŞU ile/ve YAĞMUR KUŞU ile/ve ALICI KUŞ ile/ve BOĞMAKLI KUŞ ile/ve MAKARALI KUŞ ile/ve SAKSAĞAN(AK'AK[Ar.], PÎSE[Fars.], PICA PICA[Lat.]) ile/ve SAKARMEKE ile/ve SIĞIRCIK(MÜRG-İ ZÎREK/ZÎREK-SÂR, LÂLESAR[Fars.], STURNUS VULGARIS[Lat.]) ile/ve İBİBİK, ÇAVUŞ KUŞU, HÜDHÜD[çoğ. HEDÂHİD][HÛC-I HÜDHÜD:
İbibik ibiği.](EBÜRREBÎ', UPUPA EPOPS[Lat.]) ile/ve ÖZKUŞU ile/ve PAPUÇGAGA[Afrika'da] ile/ve POTU(Güney Amerika'da) ile/ve POYRAZKUŞU ile/ve SUBAKALI ile/ve TORGU ile/ve TURAKO/MUZCUL(Afrika'da yaşar.) ile/ve UZUNBACAK ile/ve ÜVEYİK(TURTLE DOVE[İng.], STREPTOPELIA TURTUR[Lat.]) ile/ve YEŞİLBAŞ

( Kolombiya'da, dünyadaki tüm ülkelerdeki kuş türlerinden daha fazla kuş türü bulunur. )


- NAYLON POŞETLER(İ KULLANMAK) değil/>< FİLE/SEPET (KULLANMAK)


- NAYLON POŞETLER(İ KULLANMAK) yerine/değil FİLE/SEPET (KULLANMAK)


- NAZARÎ ERDEM ile/ve FİKRÎ ERDEM ile/ve HULKÎ ERDEM ile/ve AMELÎ ERDEM(SANATLAR)


- NEGATOSKOP/NEGATOSCOPE[İng.] değil/yerine/= FİLMGÖREÇ


- NEMESE/HEMS[Ar.]/WHISPER[İng.] değil/yerine/= FISILDAMA

( Fısıldama. )


- OCAK ile FIRIN

( COOKSTOVE/RANGE vs. OVEN )


- PİŞİRME:
OCAKTA ile/ve FIRINDA ile/ve GÜNEŞİN ISITTIĞI TAŞTA


- OLANAK ile/ve FIRSAT

( Tutum, fırsatı kendine çeker. )

( Attitude attracts opportunity. )

( POSSIBILITY vs./and OPPORTUNITY )


- OLUŞ = SAYRURET, TEKEVVÜN = BECOMING, GENESIS[İng.] = DEVENIR, GENÉSE[Fr.] = WERDEN, GENESIS[Alm.] = FIERI < IN FIERE: OLUŞ HALİNDE[Lat.] = GENESIS[Yun.]

( Kesintisiz/sürekli doğuş. )


- OMURGADA
YUVAR/DİSK:
OLAĞAN ile BOZULMUŞ ile BEL VERMİŞ ile FITIK ile İNCELMİŞ

( image )


- ONAYLAYICI SÖZCÜKLER ve/||/<>/> HİZMET EYLEMLERİ ve/||/<>/> FİZİKSEL TEMAS


- OPORTÜNIST/OPPORTUNIST[İng.] değil/yerine/= FIRSATÇI


- OPORTÜNISTİK ENFEKSİYON/OPPORTUNISTIC INFECTION[İng.] değil/yerine/= FIRSATÇI BULAŞ


- OPORTÜNİZM/OPPORTUNISM[İng.] değil/yerine/= FIRSATÇILIK


- PARAPSİKOLOJİ/PARAPSYCHOLOGY[İng.] değil/yerine/= FİZİK ÖTESİ "BİLGİSİ"


- PERGENDE ile/> FİRKATA ile/> KALİATA ile/> KADIRGA


- PERMEÇE ile/ve FİLADUR

( Yedek olarak kullanılan ince halat. İLE/VE İnce ve katranlı halat. )


- PLAN ile/ve/<>/> SAHNE ile/ve/<>/> SEKANS ile/ve/<>/> FİLM


- PRİZ[Fr.] ile/ve/||/<>/< FİŞ

( Elektrik akımı almak için fişin sokulduğu yuva. İLE/VE/||/<>/< Prizden akım almaya yarayan araç. | Bir yapıtın hazırlanmasında kolaylık sağlamak ya da bir işe kılavuzluk etmek için yazılıp sınıflandırılan küçük kâğıt yapraklardan her biri. | Bir işi yaptırmak ya da gereken kaydın alındığını belirtmek için bir koçandan koparılmış kâğıtlardan her biri, makbuz. )

( )


- PUNT[İt.] değil/yerine/= FIRSAT

( Uygun zaman. )


- RAMAZAN ve/>/ya da FITR BAYRAMI[RAMAZAN ve/>/ya da ŞEKER BAYRAMI değil!]

( ... ve ÎD el-FITR[Ar.]: KAHVALTI | HARİ RAYA AİDİL FİTRİ[Malezya ve Singapur'da] | IDUL FİTRİ ya da LEBARAN[Endonezya'da] | SHEMAI EID[Bangladeş'te] )


- RÜZGÂR ile FIRTINA

( WIND vs. STORM )


- ŞAH ile/ve VEZİR ile/ve FİL ile/ve AT ile/ve KALE/ROK ile/ve PİYON[Fr. < Lat.]

( ... ile/ve FERZ/FERZÎN/FERZÂNE/FERZEND[Fars.] ile/ve PÎL ile/ve ... ile/ve RUH ile/ve PİYÂDE, BEYDÂK[Ar.] )

( KING vs. QUEEN vs. BISHOP vs. KNIGHT vs. ROOK vs. PAWN )


- ŞAMANLAR'IN SEVDİĞİ RENKLER:
AÇIK MAVİ ve SÜT MAVİSİ ve ALTIN SARISI ve FİLİZ YEŞİLİ ve LEYLAK


- SANAYİ KAPİTALİZMİ ile/ve/||/<>/> FİNANS KAPİTALİZMİ


- ŞANS ile/değil FIRSAT


- SAPLANTI = FİKR-İ SABİT = FIXED IDEA[İng.] = IDÉE FIXE[Fr.] = FIXE IDEE[Alm.] = FIXUS[Lat.]


- ŞARLATAN değil/yerine/>< FİLOZOF

( Filozofların aydınlatmadığı bir toplumu, şarlatanlar aldatır. )


- SENFONİ ORKESTRASI ile FİLARMONİ ORKESTRASI

( ... İLE Kurumsal. )


- ŞERİAT ile/ve/||/<>/> FIKIH


- SESSİZLİK ile FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİĞİ


- SİESTA ile/ve/||/<> FİESTA

( Öğle arası. İLE/VE/||/<> Şenlik. )


- ŞİFRE ÇÖZÜCÜ / DECODER ile/ve/||/<> FİZİKSEL ÇÖZÜCÜ / ENCODER


- SIĞ ile FİLET[İt.]

( ... İLE Derinliği aynı olan sığ su alanı. )


- SİNEMA TARİHİ ile/ve/||/<> FİLM TARİHİ

( Bağlam içinde kalarak. İLE/VE/||/<> Tekil ve/ya da birbirleriyle ilişkilendirilerek. )


- SİNEMA ile/ve FİLM

( CINEMA vs./and FILM, MOVIE )


- SOFİST ile/ve FİLOZOF

( BAHŞİ[Uygurca]: Filozof. / Kâtip. )

( Nous'u olan. | Ne bildiğini bilen ve eyleyen. İLE/VE Bilgeliğe sevgisi olan. [PHILO-SOPHOS] )


- SOKRATES ve/||/<>/> DESCARTES ve/||/<>/> FICHTE

( FICHTE: Çam ağacı. )


- SOLUK ve/||/<> BESLENME ve/||/<> PSİKOLOJİ ve/||/<>
FİZYOLOJİ ve/||/<> EŞEYSELLİK ve/||/<> İLETİŞİM

( www.KendiniTANI.com )


- SONLU = FINITE[İng.] = FINI[Fr.] = ENDLICH[Alm.] = FINITA[Lat.]


- SÛFÎ ile FİLOZOF(HUKEMA)

( Hakikati, eşyanın hakikatini bilir. İLE Hakikatleri bilir. )


- supozituvar/supp./suppos.[Lat. < SUPPOSITORIUM] değil/yerine/= FİTİL,


- "SÜRTMEK" ile "FİNK ATMAK"


- TABİP FİLOZOFLAR ile/ve/||/<> FİLOZOF TABİPLER


- TAHIL ile FİRİK

( .... İLE Olgunlaşmak üzere olan tahıl. | Çerez olarak yenilen tahıl kavurgası. )


- TAHIL ile FİRİK

( ... İLE Olgunlaşmak üzere olan tahıl. | Çerez olarak yenilen tahıl kavurgası. )


- TAKIM, ORDO = FIRKA = ORDRE


- TASNİF'UL ULÛM:
KELÂM ve/> FIKIH ve/> TASAVVUF

( "Tasnif'ul Ulûum" kitabında Tasavvuf: "İmanın meyvesi ve İslâm'ın neticesi."/"Hüve semeretül iman ve neticetü'l-İslâm" )


- TATLISU KAPLUMBAĞALARINDA:
BENEKLİ ile FIRAT ile NİL ile ... ile YILAN BOYUNLU TATLISU KAPLUMBAĞASI ile KIRMIZI YANAK(ROTWANGEN) ile ÇİN KAPLUMBAĞASI

( [büyüklüğü] ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE 25 cm.'dir. İLE 17 cm.'dir. )

( Türkiye sularında yaşarlar. İLE Türkiye sularında yaşarlar. İLE Mısır'da yaşarlar. İLE ... İLE ... İLE Amerika'da, Doğu ve Batı Mississippi'de yaşarlar. İLE Endonezya, Japonya ve Güney Çin'de yaşarlar. )

( [kış uykusuna] ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE Yatarlar.[10-12 hafta] İLE Yatmazlar. )

( ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE Gençleri etçil, yaşlıları otçuldur. İLE Etçildir. )

( EMYS ARBICULARIS cum TRIONYX EUPHRATICUS / RAFETUS EUPHRATICUS cum TRIONYX TRIUNGUIS cum MAUREMYS CASPICA cum CHRYSEMYS SCRIPTA ELEGANS cum CHINEMYS REEVESIL )


- TEDBİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< FİKİR (ETMEK)

( Sonuca yönelik düşünme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Sonuca yönelik olmayan düşünme. )

( Zât bakımından aynı, itibar bakımından ayrılardır. )

( Sona bakmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yola bakmak. )

( [not] Thinking to [get/go] consequence. VS./AND/BUT/||/<>/>/< Any kind of thinking without consequence.
Any kind of thinking without consequence. INSTEAD OF Thinking to [get/go] consequence. )

( [not] PRECAUTION vs./and/but/||/<>/>/< TO THINK
TO THINK instead of PRECAUTION )


- TEL ile FİLAMAN[Fr.]

( ... İLE Ampullerden akım geçtiğinde, akkor durumuna gelen, ince iletken tel. )


- TOHUM ile/ve/||/<>/> FİLİZ ile/ve/||/<>/> FİDAN ile/ve/||/<>/> GENÇ AĞAÇ ile/ve/||/<>/> YETİŞKIN AĞAÇ ile/ve/||/<>/> ÇİÇEK VEREN AĞAÇ ile/ve/||/<>/> MEYVE VEREN AĞAÇ

( )


- TOKA ile FİRKETE[İt.]

( ... İLE Kadınların, saçlarını tutturmak için kullandıkları, U biçimindeki naylon, tel ve bağadan saç tokası. )


- !TOKAT ile !FİSKE[Yun.]


- TOKMAK ile FİLARİZ

( ... İLE Keten dövmeye yarayan tokmak. )


- TOMRUK ile FİLENK[Yun.]

( Kesilmiş ağacın, silindir biçimindeki gövdesi. | İşlenmek ya da biçilmek üzere hazırlanmış taş kütlesi. | Tomurcuk. | Tutukevi. İLE Ağır cisimleri bir yerden, bir yere kaydırmak ve özellikle tekneleri karaya çekmek için bunların altına sürülen yuvarlak ağaç. )


- TOMURCUK ile FİLİZ

( BUD vs. SHOOT )


- TOPLUMSAL İNSANBİLİM/ANTROPOLOJİ ile/ve FİZİK İNSANBİLİM/ANTROPOLOJİ

( İstanbul'da. İLE/VE Ankara'da. )


- TORBA GEREKSİNİMİ değil FİLE/SEPET (KULLANMAK)[NAYLON değil/yerine!]


- TROPİK KUŞU ile/ve FIRKATEYN KUŞU

( Topago - Karayipler )


- TÜZE(HUKUK) ve/<>/|| FİZİK


- UNLARDA:
BUĞDAY ile/||/<> TAM BUĞDAY ile/||/<> KARABUĞDAY/GREÇKA ile/||/<> KIRMIZI BUĞDAY ile/||/<> KEPEKLİ ile/||/<> SİYEZ ile/||/<> KAVILCA ile/||/<> KUNDUR ile/||/<> YULAF ile/||/<> ÇAVDAR ile/||/<> ARPA ile/||/<> MISIR ile/||/<> KİNOA ile/||/<> TEFF ile/||/<> AMARANT ile/||/<> NOHUT ile/||/<> KESTANE ile/||/<> KEÇİBOYNUZU ile/||/<> BADEM ile/||/<> CEVİZ ile/||/<> FINDIK ile/||/<> ANTEPFISTIĞI ile/||/<> ARAROT ile/||/<> DİNKEL[Alm.]/FARRO[İt.]

( Kabuğundan ve kepeğinden ayrılarak kullanılan, işlenmiş buğday unundan [beyaz ekmek] yapılır. İLE/||/<> Buğday tanesinin kabuğuyla birlikte öğütülerek elde edilir. Besin değerleri, öteki rafine unlara göre daha yüksektir.[Glüten içerir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> Anadolu'nun, en eski çeşitlerindendir.[Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.] Ekmek yapımına çok uygundur.[Kepeği ile öğütülmüş olanını yeğlenmelidir.][Glüteni düşüktür.] İLE/||/<> Kepeğinden ayrılmamış undur. İLE/||/<> Kastamonu bölgesinin unudur. Tüm unlarla karıştırılabilir. Aroması "keskin" gelebilir.[Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.][Glüteni çok düşüktür. Çok sağlıklıdır.] İLE/||/<> Kars'ta yetişen bir buğdaydır. Kökeni, Kastamonu'dur. [Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.][Her türlü iklime dayanıklı, güçlü bir yapısı olduğundan, kabuk bölümü kalındır. Kabuk bölümünün kalınlığı, tanelerinin ufak kalmasına ve glüten içeriğinin, öteki buğday türlerine göre daha olmasını sağlamıştır ve bu nedenle de glisemik indeksi düşüktür.] İLE/||/<> Güneydoğu Anadolu bölgesi buğdayıdır. İLE/||/<> Glüten alerjisi olanlar için iyi bir seçenektir. [Deri ve bağırsak sorunu olanların, yulaf ununu yeğleyebilir.][Yüksek besin değerine sahip ve glisemik indeksi düşüktür.] İLE/||/<> Bol proteinlidir.[Yüksek glüten içerir.][Soğuk iklime dayanıklıdır.] İLE/||/<> Çok eski bir buğday türüdür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Güney Amerika'da, And Dağları'nda, doğal olarak yetişen, otumsu bir bitkinin, kurutulmuş tohumudur.[Unu da, tohumları gibi yüksek demir ve besin değerlerine sahiptir ve çok lezzetlidir.][Tek başına ya da tüm unlarla karıştırılabilir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> Amarant[horozibiği] bitkisinin tohumlarından elde edilir.[Tüm unlar içinde, en yüksek proteine sahiptir.][Glüten içermez ve glisemik indeksi düşüktür.][Tadı, ekşi ve keskin olduğundan, lezzeti görecelidir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Sıcak iklimlerde yetişen maranta adlı kamıştan ve başka bitkilerin kökünden çıkarılan un. [Çocuk maması yapılan un.] İLE/||/<> Siyez ile benzerlik taşır.[İçeriğindeki protein yapısı daha kırılgan ve çözünebilir olduğundan, tüm tahıl unları içinde, siyez kadar düşük glütene sahiptir.][Genetiği değişmemiş bir çeşittir.][Her türlü hamur işinde kullanılabilir.] )

( ... İLE/||/<> Glüten içerir. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüteni düşüktür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüteni çok düşüktür. İLE/||/<> Glüteni düşüktür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüten alerjisi olanlar için iyi bir seçenektir. İLE/||/<> Yüksek glüten içerir. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüten içermez. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Düşük glütene sahiptir. )


- VARLIKBİLİM ile/ve FİZİK

( ONTOLOGY vs./and PHYSICS )


- VİZE ile FİNAL


- YAPIM EKLERİNDE:
ADDAN AD ile/ve/||/<> ADDAN EYLEM ile/ve/||/<> EYLEMDEN AD ile/ve/||/<> EYLEMDEN EYLEM

( )


- YAPINTI = TASNİ = FICTION[İng., Fr.] = FIKTION[Alm.] = FICTIO[Lat.] = FICCIÓN[İsp.]


- YARDIMCI OLMAK ile/ve FIRSAT VERMEK

( Tekrarlanması gereken yardım, yardım değildir. )

( Yapılmaya değer tek yardım, yardıma gereksinim duymaktan kurtuluşu sağlamaktır. )

( Bizi, insan yapacak olan, berraklık ve yardımseverliktir. )

( En önemli yardımcı, gerçeğin, içimizde bulunuşudur. )

( The main thing that helps is to have reality within. )

( image

Bunu mu istiyorsunuz?

• Çocuğunuz...

– Varsın, bir çivi bile çakamasın... Ama dersleri iyi olsun.
– Varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın... Ama matematiği düzgün olsun.
– Varsın, evin çalan telefonuna cevap veremesin... Ama notları yüksek olsun.
– Varsın, eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın... Ama fen lisesine gitmiş olsun.
– Varsın, ağlayan bir çocuk görünce ona gülsün... Ama sınıfın birincisi olsun.
– Varsın, kendinin fazladan harçlığı olduğu halde; kantinden simit alamayan çocuklarla alay etsin... Ama öğretmenlerinin gözdesi olsun.
– Varsın, başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine dönüp; “Ya siz nasılsınız?” diyemesin... Ama yabancı dili mükemmel olsun.
– Varsın, oyun arkadaşları olmasın... Ama sınavlarda “on” çeksin.

– Varsın;
– Taziye nedir, bilmesin,
– "Başın sağ olsun" ne demek, anlamasın,
– "Geçmiş olsun" kime denir, niçin denir, haberi olmasın,
– "Uğurlar olsun", ne anlama gelir farkında olmasın,
– Ama... Karneleri süper olsun.
– Evet… Varsın, tek dostu olmasın... Ama iyi gelir getiren bir mesleği olsun...

Üstün Dökmen )

( TO HELP vs./and TO GIVE AN OPPORTUNITY )


- YAŞ/TARİH TESPİTİ:
KETEBE ve/||/<> ZAHRİYE ve/||/<> FİLİGRAN ve/||/<> MÜREKKEP

( Zahriye, XIII. yy.'a kadar bulunmaktadır. | Ser levha, XVI. yy.'dan sonra kullanılmaya başlanmıştır. | Eski yapıtlarda, cetvel yoktur. )


- YAŞAM:
MASAL ile/ve/||/<>/> ROMAN ile/ve/||/<>/> FIKRA

( Başlangıçta. İLE/VE/||/<>/> Yaşandıkça. İLE/VE/||/<>/> Anlattıkça. )


- YENGEÇYİYEN AYIBALIĞI ile LEOPAR AYIBALIĞI ile FİL AYIBALIĞI

( ARCTOCEPHALUS PUSILLUS )


- ZAMAN KAZANMAK ile FIRSAT ARAMAK/BEKLEMEK


- ZAMAN ile/ve/= FIRSAT

( TIME vs./and/= OPPORTUNITY )


- ZİGON SEHPA ile FİSKOS SEHPA

( İçiçe geçmeli servis sehpası. İLE İki tekli koltuk arasında bulunan sehpa. )

FI... ~ FI... ile başlayan FaRkLaR...

- FÎ[Ar.] ile FÎ[Ar.]

( Fiat, baha, kıymet. İLE İçinde, -de. | Tarihin başına konulurdu.[fî 20 Teşrîn-i evvel: 20 Ekim'de] )


- FİAT değil FİYAT


- FİBER ile FİBERGLAS ile FİBERİN

( Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılmış mukavva ya da tahta. İLE Plastik maddelerden, özellikle poliyesterden parçaların yapımında kullanılan sağlamlaştırma maddesi. İLE Kan ve lenf serumunda bulunan, albüminli bir madde. )


- FİDE ile FİLİZ

( Yastıklarda tohumdan yetiştirilip başka yerlere dikilmek üzere hazırlanan sebze ya da körpe çiçek. İLE Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak. )


- FİGÜR = FIGURE[İng., Fr.] = FIGURA[Lat., İsp.]


- FİİL-İ MÂZÎ ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ

( Geçmiş zaman. İLE/VE Şimdi, geniş ve gelecek zaman. )

( FİİL-İ MÂZÎ (MALUM):

NASARÛ
NASARNE
NASARTÜM
NASARTÜNNE
   
NASARNÂ
NASARÂ
NASARATA
NASARTÜMÂ
NASARTÜMÂ
   
NASARA
NASARAT
NASARTE
NASARTİ
 
NASARTÜ
FİİL-İ MÂZÎ (MEÇHUL):
NUSİRÛ
NUSİRNE
NUSİRTUM
NUSİRTUNE
   
NUSİRÂ
NUSİRÂ
NUSİRATÂ
NUSİRTUMÂ
NUSİRTUMÂ
   
NUSURA
NUSİRAT
NUSİRTE
NUSİRTİ
 
NUSİRTU
ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ (MALUM):
YENSURÛNE
YENSURNE
TENSURÛNE
TENSURNE
   
NENSURU
YENSURÂNİ
TENSURÂNÎ
TENSURÂNÎ
TENSURÂNÎ
   
YENSURU
TENSURÛ
TENSURU
TENSURÎNE
 
ENSURU
  FİİL-İ MUZÂRİ (MEÇHUL):
YUNSARÛNE
YUNSARNE
TUNSARÛNE
TUNSARNE
   
NUNSARU
YUNSARÂNİ
TUNSARÂNÎ
TUNSARÂNÎ
TUNSARÂNÎ
   
YUNSARU
TUNSARÛ
TUNSARU
TUNSARÎNE
 
UNSARU
)


- FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MÜSTEĞRAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MUTLAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ HAL (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ İSTİKBAL (MALUM) ile FİİL-İ TAACCÜB SÂNİ


- FİKİR ...:
"TEATRİSİ" değil TEATİSİ


- FIKRA[Ar. çoğ. FIKARÂT] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]

( Omurga kemiklerinden bir boğum, omur. | Bend, madde, paragraf. | Kısa öykü, masal, kıssa. | Yasa maddelerinin paragraflarından her biri. | Bölüm, kısım, fasıl.[kitap ya da eserde] | Yazılmış kısa bir haber. | Gazetelerde, gündelik olayların kısa ve temiz bir üslûpla yazılmış şekli.[Fr. CHRONIQUE] İLE İnsan kalabalığı, öbeği/grubu. | Siyâset partisi. | Tümen. )


- FİKRİN SIHHATİ ile FİKRİN İSTİKAMETİ


- FİL DİŞİ ile FİLDİŞİ

( Filin dişi. ile Renk. )


- FÎL[Ar. çoğ. EFYÂL, FÜYÛL] ile Fİ'L[Ar. çoğ. EF'AL, FİÂL]

( En büyük kara memelisi olan hayvan. İLE İş, kâr, amel, zamanla ilgili olup anlamı sağlayan sözcük, eylem. )


- FİLAMENT = HAYT = FILET


- Fİ'LEN[Ar.] ile Fİ'LÎ[Ar. çoğ. Fİ'LİYYÂT]

( Hakikatte, gerçekten, işleyerek. İLE Fiille ilgili, gerçekten yapılan iş. )


- FİLİNTA[argo] ile FİLİNTA[Alm.]

( Güzel, yakışıklı. İLE Namlusu kısa, kurşun atan bir çeşit küçük tüfek. )


- FİLİZ[Yun.] ile FİLİZ[Ar.]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Ocaktan çıkarılan, işlenmemiş maden bileşiği. )


- FİLİZ[Ar. < Yun.] ile FİLİZZ[Ar. çoğ. FİLİZZÂT]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Eritilip temizlenmemiş olan altın, gümüş, bakır, demir gibi ham mâden, külçe. | Erimiş bakır. )


- FİLİZLEMEK ile FİLİZLENME ile FİLİZLENMEK ile TOMURMAK

( Bitkilerin, gereğinden çok olan filizlerini kırmak. İLE Yumruların üzerinde, ince uzun filizlerin belirmesi biçiminde görülen patates hastalığı. İLE Filiz vermek. | Gelişmeye, büyümeye başlamak. İLE Ağacı dibinden kesmek. | Ağaç ve asmalarda filiz vermek üzere gözler kabarmak, tomurcuklanmak. | Şişip kabarmak. )


- FİLMİ/KİTABI:
İZLEMEK/OKUMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< DENEYİMLEMEK


- FINDIKBİTİ ile FINDIKKURDU

( Kınkanatlılardan, fındıkkurdu denilen, kurtçukları dolayısıyla fındık ürünün en büyük düşmanı olan uzun gagalı böcek. İLE Fındıkbitinin, fındık içinde gelişerek, onun dökülmesine, değerini yitirmesine neden olan kurtçuk. )

( BALANINUS NUCUM cum ... )


- FIR FIR ile FIRFIR

( Fırıl fırıl. İLE Giysi, perde gibi nesnelerin kenarına dikilen, kırmalı ya da büzgülü süs, farba, farbala. )


- FIRAK[< FIRKA] ile FİRKAT[Ar.] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]


- FIRÂK[Ar. < FIRKA] ile FİRÂK[Ar.]

( Tümenler, alaylar, bölükler. | Partiler. | Cennetler, takımlar, kalabalıklar, ehl-i sünnet ve cemaatten ayrılan mezhepler. İLE Ayrılık, ayrılma. | Hüzün, keder, sıkıntı. )


- FIRSÂD[Ar., Fars.] ile FIRSAT/FURSAT[Ar. çoğ. FIRAK] ile FISÂD/FASD[Ar.]

( Karadut. İLE Uygun zaman, elverişli durum, yararlanma sırası, elden kaçırılmayacak yararlı zaman, hal ve ilişki. | Nöbet. İLE Kan alma, damardan kan çıkarma. )


- FIRTINA ile FİLİZKIRAN

( ... İLE Mayıs ayında, ağaçların filizlendiği mevsimde çıkan bir fırtına. )


- FIRTINADAN ÖNCE ...:
DUVAR ile/değil/yerine/>< DEĞİRMEN
(İNŞÂ ETMEK)


- FIS FIS ile FISFIS

( Gizli ve yavaş konuşulurken çıkan seleni anlatır. İLE Koku, ilaç vb. sıvıları püskürtmek için kullanılan araç. )


- FİSKİYE değil FISKIYE


- FİSSÜR ile/ve/||/<> FİSTÜL


- BAKLAVA:
FISTIKLI yerine CEVİZLİ yerine FINDIKLI


- FITNAT[Ar.] ile FITRAT[Ar.]

( Zihnin her şeyi çabuk anlayışı, zihin açıklığı, zeyreklik. İLE Yaratılış, doğa/tabiat, mizaç, huy. )


- FİTNE[Ar. çoğ. FİTEN] ile FİTEN[Ar. < FİTNE]

( Belâ, mihnet, sıkıntı. | Ayartma, azdırma. | Fesat, arabozma, karışıklık, ihtilâl. | Dinsizlik, canilik. | Cezâ. | Delilik. | Güzel yüz, güzel göz, güzel kadın. | Ara bozan, karıştırıcı. İLE Fitneler, ayartmalar, azdırmalar, ara bozmalar. )

( Türkiye'yi Kasıp Kavuran Fitne - Burhanettin Can )


- FITRAT ile/ve/>< FİTRET/FETRET


- FİTRE ile/ve/||/<> FİDYE


- FİZİK MUAYENE/PHYSICAL EXAMINATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK BAKI


- FİZİK ve/||/<>/>/< DÜŞÜNCE ve/||/<>/>/< FİZİK


- FİZİK ile/ve/||/<>/> FİZİĞİN MATEMATİKSELLEŞTİRİLMESİ


- FİZYOLOJİK ile FİZİKSEL

FI... ~ ... ile başlayan FaRkLaR...

- Fİ'E[Ar.] ile CEMÂ'AT[Ar.]


- Fİ'L[Ar.] ile İNŞÂ'[Ar.]


- FÎ[Ar.] ile FÎ[Ar.]

( Fiat, baha, kıymet. İLE İçinde, -de. | Tarihin başına konulurdu.[fî 20 Teşrîn-i evvel: 20 Ekim'de] )


- FİAT değil FİYAT


- FİBER ile FİBERGLAS ile FİBERİN

( Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılmış mukavva ya da tahta. İLE Plastik maddelerden, özellikle poliyesterden parçaların yapımında kullanılan sağlamlaştırma maddesi. İLE Kan ve lenf serumunda bulunan, albüminli bir madde. )


- FİBER[İng.] değil/yerine/= LIF


- FIBONACCI ile/ve/||/<>/> TARTAN

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> Aşağıda ve sıkça gördüğünüz kumaş, dönem dönem moda olan, genelde battaniyelerde karşımıza çıkan, geleneksel "İskoç deseni"ni de anımsatıyor. Bu tarz desenlere, "tartan" adı veriliyor.

Geçtiğimiz yıllarda bu tartanlardaki çizgilerin kalınlığının 1,1,2,3,5,8,13,21... biçiminde devam eden Fibonacci sayılarına göre oluşturulduğu fark edildi.

İlk tasarımcıların neden bu biçimde döşeme yaptığıyla ilgili bir bilgimiz olmasa da böyle bir ilişki olduğunu görmek çok heyecan verici... )

( )


- FİBRİL değil/yerine/= İPLİKÇİK


- FİBRİL[İng.] değil/yerine/= LIFÇİK


- FİBRİLASYON/FİBRİLLATION[İng.] değil/yerine/= ÇIRPINTI


- FİBRİN değil/yerine/= PIHTI LIFİ


- FİBROMİYALJİ ile MİYOFASİYAL AĞRI

( )


- FİBULA ile KAVAL KEMİĞİ

( FIBULA vs. TIBIA )


- FIÇI ile/değil ÇAPÇAK

( ... İLE/DEĞİL Ağaçtan, oyularak yapılmış su tası. | Ağzı açık fıçı. )


- FIÇI ile FOTA[İt.]

( ... İLE İçinde şarap yapılan, bir çeşit fıçı. )


- FICTION vs. APPREHENSION


- FİDAN:
AÇIK KÖKLÜ ile TÜPLÜ

( )


- FİDAN, SÜRGÜN ile/ve AĞAÇ

( ... Ağaç rakım sınırı 1800 m.dir. [Deniz seviyesinden 1800 m.nin üzerinde ağaç olmaz] )

( Sürgün, taze ve düzgün fidan. )

( Divan şiirinde sevgilinin boyu ve endamı, ince ve düzgün oluşu nedeniyle nihâle benzetilir. )

( [Sümerce] ... ile/ve GİŞ )

( ... ile/ve ŞEÇER[çoğ. EŞCÂR] )

( NİHÂL ile/ve BÎŞE )

( SAPLING vs./and TREE, [ANNUAL RINGS(AĞACIN YAŞINI GÖSTEREN HALKALAR)] )


- FİDAN ile ARIK

( Fidan dikilen yer. )


- FİDAN ile BETÎL[Ar.]

( ... İLE Ana ağaçtan ayrılıp başka kök salan fidan. )


- FİDAN ile BEYÂRE[Ar.]

( ... İLE Kısa, boysuz/bodur olarak yerde yetişen fidan, sebze, meyve. )


- FİDANBİTİ = YAPRAKBİTİ

( Yaprakbiti ailesinden olan böceklerin genel adı. )


- FİDANLIK ile AĞAÇ PARKI/ARBORETUM[Lat.]

( Ağaç yetiştirilen alan. İLE Çeşitli ağaçların, sergilenme, eğitim ya da bilimsel inceleme amacıyla yetiştirildikleri ya da korundukları geniş bahçe. )

( NURSERY vs. ARBORETUM )


- FİDANLIK ile/ve KERDE

( ... İLE Sebze fideliği. )


- FİDBEK[İng. < FEEDBACK] değil/yerine/= GERİBİLDİRİM


- FİDE ile FİLİZ

( Yastıklarda tohumdan yetiştirilip başka yerlere dikilmek üzere hazırlanan sebze ya da körpe çiçek. İLE Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak. )


- FİDYE[Ar.] değil/yerine/= KURTULMALIK


- FIFO/FIRST IN FIRST OUT[İng.] değil/yerine/= İLK GİREN, İLK ÇIKAR


- FİĞ ile BEZELYE

( Hayvanlara yedirilir. İLE Kişiler yer. )

( Baklagillerden, hayvan yemi olarak yetiştirilen bir bitki. İLE ... )

( VICIA SATIVA cum PISUM SATIVUM )


- FİGAN[Fars.] değil/yerine/= ÇIĞLIK/HAYKIRIŞ; İNLEME


- FIGHT vs. ARGUE


- FİGÜR


- FİGÜR = FIGURE[İng., Fr.] = FIGURA[Lat., İsp.]


- FİGÜR ile FORM

( Şekil. İLE Biçim/Suret. )


- FİGÜR ile FORM

( Şekil. İLE Biçim/Sûret/Minvâl[Ar.]. )


- FİGÜRATİF[Fr..] değil/yerine/= BETİLİ

( İçinde insan, hayvan ve doğa öğeleri bulunan resim ya da heykel. )


- FİHRİST/KATALOG değil/yerine/= DİZİNLİK


- Fİİ CARİ değil/yerine/= GEÇER DEĞER


- FİİL EHLİYETİ/CAPACITY TO ACT[İng.] değil/yerine/= AYIRT ETME GÜCÜ/EDİM UZLUĞU


- FİİL ile/ve AMEL


- FİİL ile/ve DAVRANIŞ ile/ve EYLEM

( İş üretir. Durumu değiştirmektir. İLE/VE Psişik durumların dışavurumu. İLE/VE Bilinçli, amaçlı etkinlik. )


- FİİL değil/yerine/= EDİM


- FİİL ile ESMÂ

( Rubûbiyet. İLE Ulûhiyet. )


- FİİL ile EYLEM


- FİİL değil/yerine/= EYLEM/EDİM; YÜKLEM


- FİİL ve/> HAL

( Hal oluşturur. VE/> Anlam oluşturur. )


- FİİL ile/ve İNFİAL


- FİİLEN/BİLFİİL değil/yerine/= EYLEMLİ OLARAK/EDİMLİCE


- FİİL/FAİL ile AMEL/ÂMİL


- FİİLÎ/AKTÜEL değil/yerine/= EDİMSEL


- FİİL-İ MÂZÎ ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ

( Geçmiş zaman. İLE/VE Şimdi, geniş ve gelecek zaman. )

( FİİL-İ MÂZÎ (MALUM):

NASARÛ
NASARNE
NASARTÜM
NASARTÜNNE
   
NASARNÂ
NASARÂ
NASARATA
NASARTÜMÂ
NASARTÜMÂ
   
NASARA
NASARAT
NASARTE
NASARTİ
 
NASARTÜ
FİİL-İ MÂZÎ (MEÇHUL):
NUSİRÛ
NUSİRNE
NUSİRTUM
NUSİRTUNE
   
NUSİRÂ
NUSİRÂ
NUSİRATÂ
NUSİRTUMÂ
NUSİRTUMÂ
   
NUSURA
NUSİRAT
NUSİRTE
NUSİRTİ
 
NUSİRTU
ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ (MALUM):
YENSURÛNE
YENSURNE
TENSURÛNE
TENSURNE
   
NENSURU
YENSURÂNİ
TENSURÂNÎ
TENSURÂNÎ
TENSURÂNÎ
   
YENSURU
TENSURÛ
TENSURU
TENSURÎNE
 
ENSURU
  FİİL-İ MUZÂRİ (MEÇHUL):
YUNSARÛNE
YUNSARNE
TUNSARÛNE
TUNSARNE
   
NUNSARU
YUNSARÂNİ
TUNSARÂNÎ
TUNSARÂNÎ
TUNSARÂNÎ
   
YUNSARU
TUNSARÛ
TUNSARU
TUNSARÎNE
 
UNSARU
)


- FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MÜSTEĞRAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MUTLAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ HAL (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ İSTİKBAL (MALUM) ile FİİL-İ TAACCÜB SÂNİ


- FİİL-İ TAACCÜB EVVEL

(

MÂENSARAHUM
MÂENSARAHÜNNE
MÂENSARAKÜM
MÂENSARAKÜNNE
   
MÂENSARÂNÂ
MÂENSARAHUMÂ
MÂENSARAHUMÂ
MÂENSARAKÜMÂ
MÂENSARAKÜMÂ
   
MÂENSARAHU
MÂENSARAHÂ
MÂENSARAKE
MÂENSARAKİ
 
MÂENSARÂNÎ
)


- FİİLÎ değil/yerine/= EYLEMLİ/EDİMLİ


- FİİLİMSİ değil/yerine/= EYLEMSİ


- FİİLLERDE:
HUKUKULLAH ile/ve/||/<> HUKUK'UL-ABD ADDEDİLEN ile/ve/||/<> İKİSİ BİRDEN ile/ve/||/<> HUKUK'UL-ABD'İN GALİP BULUNDUĞU


- FİİLLERDE:
MEMNÛ ile/ve/||/<> TAVSİYEYE ŞÂYÂN / GAYR-I ŞÂYÂN ile/ve/||/<> MUBAH


- FİİLLERİN ile/ve/değil/yerine/<> YAKARIŞ


- FİJİ'DE:
VİTU LEVU ile/ve/<> VANAU LEVU

( Fiji takımadalarının en büyüğü.[160 km. uzunluğunda] İLE/VE/<> İkinci büyük adası.
[Halkın %90'ı bu iki büyük adaya yerleşmiş.] )

( Jim Carrey'nin oynadığı "The Truman Show" filminin çekim yapıldığı adalar.

[Brooke Shields'in oynadığı "Mavi Göl" filmi de, Fiji takımadalarında bulunan Kaplumbaga Adası[Turtle Island]'nda çekilmiştir.] )


- FIKH[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]


- FIKIH

( BİR ŞEYİ, BİR SÖZÜ NEDENLERİ VE DERİNLİKLERİYLE, ZEVKİNE VARARAK ANLAMAK | ŞERÎAT İLMİ )


- FIKIH ile TARİHÎ BİLGİ

( Olması/Olmaması Gereken İLE "Ne olmuş" olduğu )


- FIKIH ve/> TASAVVUF

( "Tasnif'ul Ulûum" kitabında Tasavvuf: "İmanın meyvesi ve İslâm'ın neticesi."/"Hüve semeretül iman ve neticetü'l-İslâm" )

( İman ve itikadı anlatan geniş ve derin ilim.[Bu ilmi anlatan kitaplara AKÂİD de denilir.] VE Gövde ile yapılacak ahkâm-ı islâmiye'yi bildiren ilim ve kitapları. VE Halk için, tahsili olmayanlar için yazılmış olan ve herkesin bilmesi, inanması ve yapması gereken kelâm, ahlâk ve fıkıh bilgilerini kısaca ve açıkça anlatan ilim ve kitapları. )


- FIKIH ile USUL-İ FIKIH

( -Fetva, -Mezhep, -Kanun, -Yargı İLE
* Deliller/Kaynaklar
- Naklî(-Kitap, -Sünnet)
- Aklî(-Kıyas, -İstihsan, -Mesalih-i Mürsele, -İstishab, -Örf, -Sedd-i Zerayi)
- Mülhak Olanlar
* Hükümler
* İstinbat(hüküm elde etmek üzerine uğraş)
* İctihad )


- FIKIHTA:
TEMİZLİK ve/||/<>/> MİRAS

( İlk konu/alan. VE/||/<>/> Son konu/alan. )


- FIKIR FIKIR (KAYNAMAK)(FOKURDAMAK/TOKURDAMAK)


- FİKİR/İDE/İDEA/MÜTALAA değil/yerine/= DÜŞÜNCE


- FİKİR ...:
"TEATRİSİ" değil TEATİSİ


- "FİKİR YÜRÜTMEK" ile/ve "ÇERÇEVE OLUŞTURMAK"


- FİKİR değil/yerine/= DÜŞÜNCE


- FİKİR ile TEZÂHÜR

( IDEA vs. TO APPEAR )


- FİKİR ile/ve/yerine VİCDAN

( IDEA vs./and CONSCIENCE
CONSCIENCE instead of IDEA )


- FİKİR ile/ve ZİKİR

( Felsefe. İLE Tasavvuf. )


- FİKİR ve/> ZİKİR ve/> ŞÜKÜR


- FİKR[Ar.] ile NAZAR[Ar.]


- FIKRA HÜKMÜ değil/yerine/= ÇİZEY YARGI


- FIKRA değil/yerine/= BÖLÜMCE


- FIKRA değil/yerine/= ÇİZEY


- FIKRA[Ar. çoğ. FIKARÂT] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]

( Omurga kemiklerinden bir boğum, omur. | Bend, madde, paragraf. | Kısa öykü, masal, kıssa. | Yasa maddelerinin paragraflarından her biri. | Bölüm, kısım, fasıl.[kitap ya da eserde] | Yazılmış kısa bir haber. | Gazetelerde, gündelik olayların kısa ve temiz bir üslûpla yazılmış şekli.[Fr. CHRONIQUE] İLE İnsan kalabalığı, öbeği/grubu. | Siyâset partisi. | Tümen. )


- FIKRA değil/yerine/= GÜLDÜRMECE


- FIKRA/ESPRİ:
BELDEN AŞAĞI ile/değil/||/<>/= DİZ ÜSTÜ


- FİKR-İ ÂNÎ ile SÜRAT-İ İNTİKAL

( Tefekkür. İLE İlham. [Gayret+Yetenek] )


- FİKRÎ değil/yerine/= DÜŞÜNSEL


- FİKRÎ değil/yerine/= DÜŞÜNSEL


- FÎKRÎ ile LAFZÎ(MANTIK/NUTK(Düşünme-Konuşma)'da)

( Lafzî nutk, insan gövdesinin bir örgeni olan dilden kaynaklanarak, gövdenin öteki bir örgeni olan kulağa ulaşan ses ve yazaçlardan(hecelerden) oluşur; dolayısıyla cisim ve duyularla ilgilidir. Bu yüzden kelâmın ne olduğu, nasıl oluştuğu, anlamı nasıl gösterdiği(delâlet) vb. konuların mantık çerçevesinde incelenmesine Dil Mantığı(İlmu'l-Mantıki'l-luğavî) adı verilir. İLE Fikrî nutk ise, insan zihninin(nefs) var olanların anlamını özleri itibariyle tasavvurundan başka bir şey olmayıp ruh ve akılla ilgilidir. Bu bağlamda zihnin varlıkların anlamlarını özleri itibariyle idrâki, ilham ve vahyin keyfiyeti gibi konuların mantık çerçevesinde ele alınıp incelenmesine de Felsefî Mantık (İlmu'l-Mantıki'l-felsefî) denilir. )


- FİKRİN SIHHATİ ile FİKRİN İSTİKAMETİ


- Fikrinle KONUŞ!!!


- FİKRİYAT değil/yerine/= DÜŞÜNLER/DÜŞÜNCELER


- FİKS/FIXED[İng.] değil/yerine/= SABİT


- FİKS[İng. < FIX] değil/yerine/= DURAĞAN/DEĞİŞMEZ, SABİT


- FİKSASYON/FIXATION[İng.] değil/yerine/= SABİTLEME | SAPLANMA


- FİKSATÖR/FIXER[İng.] değil/yerine/= SABİTLEYİCİ


- FİL DİŞİ ile FİLDİŞİ

( Filin dişi. ile Renk. )


- Fİ'L[Ar.] ile FATR[Ar.]


- FÎL[Ar. çoğ. EFYÂL, FÜYÛL] ile Fİ'L[Ar. çoğ. EF'AL, FİÂL]

( En büyük kara memelisi olan hayvan. İLE İş, kâr, amel, zamanla ilgili olup anlamı sağlayan sözcük, eylem. )


- Fİ'L[Ar.] ile HALK[Ar.] ile TAĞYÎR[Ar.]


- Fİ'L[Ar.] ile İHTİRÂ'[Ar.]


- FİL ile KİNCER[Fars.]

( ... İLE Büyük fil. )

( EFYÂL/FÜYÛL[Ar. < FÎL]: Filler. [bilinen büyük hayvanlar] )


- FİL ile/<> SUİKASTÇI BÖCEK


- FILAGELLA değil/yerine/= KAMÇI


- FİLAMENT/FİLAMENT[İng.] değil/yerine/= İĞCİK


- FİLAMENT = HAYT = FILET


- FİLAMENT değil/yerine/= İPLİK, İP


- FİLAN FEŞMEKÂN


- FİLAN FISTIK


- FİLARMONİ[İng./Fr. PHILHARMONY/PHILHARMONIE < PHILOS: Sevgi/si.] ile/ve/||/<> SENFONİ[İng./Fr. SYMPHONY/SYMPHONIE < Yun. < SYMPHONIA(συμφωνία) | SYM-: Birlikte. ( > SEN-)]

( Güçlü müzik sevgisi. | Müzik konserleri derneği. İLE/VE/||/<> Orkestra için bestelenmiş, birkaç bölümden oluşan uzun müzik yapıtı. )


- FİLARMONİ/K değil/yerine/= EZGİSEVİ/EZGİSEVER


- FİLATELİ

( Pul bilimi. )


- FİLBAHAR/FİLBAHRİ

( Taşkırangillerden, ilkbaharda, beyaz ve güzel kokulu çiçekler açan, park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen ağaççık. [Lat. PHILADELPHUS] )


- FILDIR FILDIR (DÖNMEK | DOLAŞMAK)


- FILE vs. FOLDER


- Fİ'LEN[Ar.] ile Fİ'LÎ[Ar. çoğ. Fİ'LİYYÂT]

( Hakikatte, gerçekten, işleyerek. İLE Fiille ilgili, gerçekten yapılan iş. )


- FİLET

( Derinliği aynı olan su alanı, sığ su. )


- FİLIFORM[İng.] değil/yerine/= İPLİKSİ | ZAYIF


- FİLİGRAN'DA:
BULGAR ile/ve/||/<>/> AVRUPA

( 1282 - En eski filigran. )


- FİLİKA[İt. < FELUCA] ile BÜYÜK FİLİKA

( Cankurtaran sandalı. İLE ... )

( ... vs. PINNACE )


- FİLİKA[İt. < FELUCA] ile ÇATANA[Çetene kasabasının adından]/İSTİMBOT[İng. < STEAMBOAT]

( Cankurtaran sandalı. İLE Filika büyüklüğünde, islimle işleyen deniz teknesi, küçük vapur. [Tuna kıyısındaki Çetene kentinden] )


- FİLİNTA[argo] ile FİLİNTA[Alm.]

( Güzel, yakışıklı. İLE Namlusu kısa, kurşun atan bir çeşit küçük tüfek. )


- FİLİZ[Yun.] ile FİLİZ[Ar.]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Ocaktan çıkarılan, işlenmemiş maden bileşiği. )


- FİLİZ[Ar. < Yun.] ile FİLİZZ[Ar. çoğ. FİLİZZÂT]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Eritilip temizlenmemiş olan altın, gümüş, bakır, demir gibi ham mâden, külçe. | Erimiş bakır. )


- "FİLİZ" ile/ve "KIVILCIM"

( "SHOOT" vs./and "SPARK" )


- FİLİZ ve/||/<> SIRIKLAMA

( ... VE/||/<> Fasulye, domates gibi bitkilerin tutunması, dallarının desteklenmesi için yanlarına sırık dikmek. | Aşırıp götürmek, çalmak. )


- FİLİZ ile TOMURCUK

( Tohumdan ya da tomurcuktan çıkan körpe ve küçük dal, sürgün, ışkın, eşkin, cımbar, çıvgın, şıvgın. İLE Bir bitkinin üzerinde bulunan ve ileride sap, çiçek ya da yaprak verecek olan filiz. | Çiçek açacak gonca. )


- FİLİZLEMEK ile FİLİZLENME ile FİLİZLENMEK ile TOMURMAK

( Bitkilerin, gereğinden çok olan filizlerini kırmak. İLE Yumruların üzerinde, ince uzun filizlerin belirmesi biçiminde görülen patates hastalığı. İLE Filiz vermek. | Gelişmeye, büyümeye başlamak. İLE Ağacı dibinden kesmek. | Ağaç ve asmalarda filiz vermek üzere gözler kabarmak, tomurcuklanmak. | Şişip kabarmak. )


- FİLKULAĞI

( Yılanyastığıgillerden, anayurdu tropikal Amerika olan, kökü yumrulu bir süs bitkisi. [Lat. CALADIUM] )


- FİLM/FİLİM değil/yerine/= ÇEL, YARGAK,(ZAR GİBİ İNCE) | ÇELKİ (ÜZERİNE GÖRÜNTÜ ÇEKİLMİŞ ÇEL)


- FİLM/FOTOĞRAF:
SİYAH - BEYAZ ile/ve/||/<>/> RENKLİ


- FİLMDE:
80'LER ile 90'LAR ile 2000'LER ile 2010'LAR

( )


- FİLMDE:
BELGESEL ile/ve/||/<>/> KURGU


- FİLMDE:
HAREKET İMGELEMİ ile/ve/||/<> ZAMAN İMGELEMİ


- FİLMİ/KİTABI:
İZLEMEK/OKUMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< DENEYİMLEMEK


- FİLOLOJİ değil/yerine/= ÖRÜBİLİM


- FİLOLOJİK değil/yerine/= DİLBİLİMSEL


- FİLOZOF:
ANLAŞABİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZLAŞABİLEN


- FİLOZOF BİLİM İNSANI ile TEKNİK BİLİM İNSANI


- FİLOZOF CEMAL HATİPOĞLU ile/ve/||/<> HİLMİ BEY

( İbn Arabî'ci. İLE/VE/||/<> İmam Rabbânî'ci.[Marmara Kıraathanesi] )


- FİLOZOF('UN) ile/>< FELSEFE('NİN)

( [başlangıcı] Olur. İLE/>< Olmaz. )


- FİLOZOF ile BİLGE


- FİLOZOF ile/ve/||/<>/> DERVİŞ

( Bildikçe, ölür. İLE/VE/||/<>/> Öldükçe, bilir. )


- FİLOZOF ile/ve/||/<> DÜŞÜNÜR ile/ve/||/<> AYDIN ile/ve/||/<> YAZAR


- FİLOZOF ile/ve/= KELDANÎ


- FİLOZOF ile/ve/||/<> SANATÇI

( Soyutlayan. İLE/VE/||/<> Soyutlanan. )


- FİLOZOF ile/ve/değil/yerine SORU ERBABI


- FİLOZOF ve SORU/SORUN

( Filozof/lar doğrudan sorunla/rla uğraş(and)ırlar. )


- FİLOZOF ile SÛFÎ

( Yaptığına bakılmaz, söylediğine bakılır. İLE Söylediğine bakılmaz, yaptığına bakılır. )


- Filozofça KONUŞ!!!


- "FİLOZOFİK" değil FELSEFÎ


- Filozofla KONUŞ!!!


- FİLOZOFLAR ile/ve PEYGAMBERLER ile/ve SANATÇILAR

( Aklını, sana gösterir/gösterenler. İLE/VE Seni, sana gösterir/gösterenler. İLE/VE Zevkini, sana gösterir/gösterenler. )

( Evrenseller. İLE/VE Kendin. İLE/VE ... )

( Tenzihin temsilcisi. İLE/VE Teşbihin temsilcisi. İLE/VE ... )

( Hareket ederler. İLE/VE Hicret ederler. İLE/VE ... )


- FİLOZOFLAR('I)


- filt.[Lat. < FILTRA] değil/yerine/= SÜZÜNÜZ


- FİLTRASYON/FİLTRATION[İng.] değil/yerine/= SÜZME | SÜZÜLME


- FİLTRAT/FİLTRATE[İng.] değil/yerine/= SÜZÜNTÜ


- FİLTRE/FİLTER[İng.] değil/yerine/= SÜZGEÇ


- FİLTRE[Fr. < Lat.] değil/yerine/= ELEK/SÜZGEÇ/SÜZEK


- FİLTRE ile/ve/değil EŞİK


- FİLVÂKİ/VÂKIA değil/yerine/= GERÇİ/GERÇEKTEN


- FİLYASYON/FİLIATION[İng.] değil/yerine/= ALAN INCELEMESİ


- FİMBRİYA/FİMBRIA[İng.] değil/yerine/= SAÇAK


- FİNAL[İng.] değil/yerine/= SON/LAMA, BİTİM


- FİNANSMAN/FİNANSÖR değil/yerine/= PARA DESTEĞİ/DESTEKÇİSİ


- FİNCAN ile/değil ÇAMÇAK


- FİNCAN ile/değil ÇAMÇAK


- FİNCAN ile PİYALE

( ... İLE Kulpsuz, büyük fincan. )


- FİNCANCILAR YOKUŞU


- FINDIK ile KURU DUT/KURU ÜZÜM(CURRANT/RAISIN)

( Karıştırmamak değil, karıştırıp afiyetle yemek gerekiyor. )


- FINDIK ile MAKADEMYA FINDIĞI


- FINDIK ile PALAZ

( CORYLUS AVELLANA cum ... )


- FINDIKBİTİ ile FINDIKKURDU

( Kınkanatlılardan, fındıkkurdu denilen, kurtçukları dolayısıyla fındık ürünün en büyük düşmanı olan uzun gagalı böcek. İLE Fındıkbitinin, fındık içinde gelişerek, onun dökülmesine, değerini yitirmesine neden olan kurtçuk. )

( BALANINUS NUCUM cum ... )


- FINDING SOLUTION vs. FIX THE SOLUTION


- FİNİŞ[İng. < FİNİSH] değil/yerine/= BİTİŞ, VARIŞ


- FIR FIR (DÖNMEK)


- FIR FIR ile FIRFIR

( Fırıl fırıl. İLE Giysi, perde gibi nesnelerin kenarına dikilen, kırmalı ya da büzgülü süs, farba, farbala. )


- FIRAK[< FIRKA] ile FİRKAT[Ar.] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]


- FİRÂK <>/> VİSÂL
ve/||/<>
BELÂ <>/> ÂHİR
ve/||/<>
CEFÂ <>/> VEFÂ
ve/||/<>
GAM <>/> PÂYÂN


- FIRÂK[Ar. < FIRKA] ile FİRÂK[Ar.]

( Tümenler, alaylar, bölükler. | Partiler. | Cennetler, takımlar, kalabalıklar, ehl-i sünnet ve cemaatten ayrılan mezhepler. İLE Ayrılık, ayrılma. | Hüzün, keder, sıkıntı. )


- FİRAR (ETMEK) değil/yerine/= KAÇIŞ / KAÇMAK


- FİRARİ[Ar.] değil/yerine/= KAÇAK


- FİRÂŞ[çoğ. FÜRÜŞ] ile/ve/değil MENÂM[< NEVM]

( Döşek, yatak, yaygı, şilte. | Hasır, halı. İLE/VE/DEĞİL Uyunacak yer, yatak odası. | Uyku. | Düş, rüya. )


- FİRAVUN FARESİ ile/<>/< FOSSA

( Fossanın ataları, firavun faresidir. )

( ... İLE/<>/< Madagaskar'daki yerli halkın adını bile söylemek istemediği kadar kötü bir avcıdır. "Çocukları kaçıran bir şeytan" olduğunu söylerler ama elbette bu doğru değildir. Bu hayvan, sadece adadaki en tehlikeli etobur, memeli yırtıcıdır.

Kedilerle pek çok benzer yanları bulunur ancak hepsi bölgeye özgü olan Madagaskar etçilleri ailesine aittir. Adadaki baskın avcılardır. Adada, etobur memeliler bulunmamaktadır. Ayrıca, lemurların [insandan sonra :(] temel avcısıdır. Büyük boyları [bir ev kedisinden iki kata kadar daha büyük], adadaki devlikleri ile ilgili bilinen bir olgu durumuna gelmiştir. Bu, çevresinde doğal avcıları ya da rakipleri olmayan yalıtılmış türlerin başına gelen evrimsel bir tepkidir.

Eril fossalar, dişilerden biraz daha büyüktür ve yaklaşık 78 cm. boya ulaşabilirler. Dişi fossalarsa 71 cm. gibi bir boya erişebilirler. Kuyrukları neredeyse bir metre uzunluğunda olabilir ve eriller, yaklaşık 8.5 kg., dişilerse yaklaşık 5.5 kg. gelebilmektedir. İki cinsiyet de kırmızımsı, sarımsı kahverengi ya da kahverengi olabilen kısa tüylere sahiptir. Başları, uzun, kaslıdır ve gövdelerinin geri kalanına göre daha küçüktür. Bu özellik, onların kuyruksürenlerle, yakın akrabalıklarının olduğu izlenimini vermektedir. Ayrıca büyük yuvarlak kulakları, siyah burunları, geceleri görmelerini sağlayan kahverengi gözleri ve yüzlerinin her yerinde bıyıkları bulunur.

Fossa'nın en sıradışı özelliklerinden biri de, dış cinsel organlarıdır. Erillerin arka bacaklarının arasında penisleri vardır. Öte yandan, dişiler yaklaşık 1-2 yaşından itibaren "geçici erkekleşme" olarak adlandırılan bir özellik gösterirler. Bu evre, onların klitorislerinin büyüyüp penisimsi bir yapıya dönüşmesi dönemini kapsar. Kedilerinki gibi geriye doğru çekilen pençeleri vardır. Pençeleri içeri çekildiğinde ortaya çıkan yumuşak patileri kayalara ve dallara sıkıca tutunmalarına olanak sağlar. Patileri üzerinden yürüyüşe çıkarlar ve avlarını yakalamak için ağaçtan ağaca atlayabilirler.

Fossalar, çoğunlukla geceleri avlanan hayvanlardır ve ağaçlarla dolu gür bitki örtüsü arasında çok fazla alanın olduğu kuru ormanlarda saklanmayı severler. Üstlerine atlayarak lemurları avlarlar ve ayrıca uçan kuşları yakalarlar. Bazen amfibileri, böcekleri, sürüngenleri ve hatta küçük memelileri de yerler. Bunlar, yalnız ve çok bölgeci hayvanlardır. Fossalar, bölgelerini ter bezlerinden çıkan salgılarla işaretler. Bu, iki cinsiyette de geçerlidir.

Doğum yaptıkları yavruların sayısı değişebilir. Bebekler kürk ya da dişleri olmadan doğar ve bir yaşına kadar tamamen annelerine bağımlılardır. Genç bir fossa, genellikle gri ya da beyaz renktedir, üç yaşında cinsel olgunluğa ulaşırlar, artık bu yaştan itibaren üremeye başlayabilirler.

Davranışları ve görünümleri nedeniyle, Madagaskar'da yaşayanlar, fossayı "şeytan" olarak adlandırıyorlar. Bu hayvanla ilgili çok sayıda efsane vardır ve en popülerlerinden biri de geceleri bebek kaçırdıkları üzerinedir.

Bu, çoğu kişinin gördükleri an onları avlamalarına ya da öldürmelerine neden olmuş ve yerel yönetim onları korumaya çalışmak için adım atmak zorunda kalmıştır. Avlanma ve yaşam alanlarının tahrip edilmesi, azalan nüfuslarının ana nedenlerinden biridir. Araştırmacılar, vahşi doğada sadece 2.500 fossa kaldığını tahmin ediyor. Unvanları gerçek davranışlarıyla gerçekten aynı çizgide değildir. Fossalar, nispeten uysal hayvanlardır ve hatta bazı kişiler, onları evcil hayvan olarak beslemektedir. Sahiplerine karşı çok şefkatli olabilirler ve esaret altında yirmi yıla kadar yaşayabilirler. )

( ... cum/<>/< CRYPTOPROCTA FEROX )


- FİRDEVS

( CENNETLERİN ÂLÂSI, MAKSÛRE-İ RAHMÂN )


- FİRE değil/yerine/= EKSİNTİ


- FIRIL FIRIL (DÖNMEK)


- FIRIN ile/değil ETÜV[Fr.]

( ... İLE/DEĞİL Yiyecekleri, nesneleri, yüksek ısıyla sterilize ve dezenfekte etmekte kullanılan, kapalı aygıt. | Çeşitli eşyayı kurutmakta ya da temizlemekte kullanılan aygıt. | Mikropların üretilmesinde uygun sıcaklığı sağlayan kapalı aygıt. )


- FIRIN ile HAMLAMA

( ... İLE Hamlama eylemi. | Çini toprağından yapılmış nesnelerin ilk pişirilişi. | Bu pişirmenin yapıldığı fırın bölümü. )


- FIRINCI değil EKMEKÇİ


- FIRKA-İ NÂCİYE ve/<> NECÂT


- "FIRLAMA" ile "PİÇ"


- FIRLAMAK ile YEKİNMEK

( ... İLE Davranmak, olduğu yerden fırlamak, ayağa kalkmak. )


- FIRLATMAQ[Azr.] = DÖNDÜRMEK[Tr.]


- FIRSÂD[Ar., Fars.] ile FIRSAT/FURSAT[Ar. çoğ. FIRAK] ile FISÂD/FASD[Ar.]

( Karadut. İLE Uygun zaman, elverişli durum, yararlanma sırası, elden kaçırılmayacak yararlı zaman, hal ve ilişki. | Nöbet. İLE Kan alma, damardan kan çıkarma. )


- FIRSAT ile/ve/||/<> BAHANE


- FIRSAT ile/ve/<> CESÂRET


- FIRSAT ile/ve ORTAM

( OPPORTUNITY vs./and AMBIENCE IN POTENTIAL )


- FIRSAT ile/ve ŞANS

( OPPORTUNITY vs./and CHANCE )


- FIRSAT ile/ve VESİLE

( OPPORTUNITY vs./and CAUSE )


- FIRSATÇI/ÇIKARCI ile/değil KÂMİL


- [ne yazık ki]
!FIRSATÇILAR ile/ve !KONFORCULAR


- FIRSATÇILIK ile/değil/yerine YARARCILIK

( [not] OPPORTUNISM vs./but PRAGMATISM
PRAGMATISM instead of OPPORTUNISM )


- FIRT FIRT (KAÇMAK)


- FIRTINA DERE ve İKİZDERE

( Sal Yaylası - Çamlıhemşin - Rize )

( Rafting yapılabilir. VE ... )

( 6 km.lik güzergâh [herkese yönelik] VE 12 km.lik güzergâh [uzmanlara yönelik] )


- FIRTINA[İt. < FORTUNALE] ile AYANDON[Yun.]

( Rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr. | Bu rüzgârın denizde ya da kum çöllerinde yarattığı dalgalanma. | Güç atlatılan kötü durum. | Karşıt düşünce ya da durumların yarattığı karışıklık, sıkıntı. İLE 28 Ocak'ta başlayan bir fırtına. )


- FIRTINA ile FİLİZKIRAN

( ... İLE Mayıs ayında, ağaçların filizlendiği mevsimde çıkan bir fırtına. )


- FIRTINA[İt. < FORTUNALE] ile KASIRGA

( Rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr. | Bu rüzgârın denizde ya da kum çöllerinde yarattığı dalgalanma. | Güç atlatılan kötü durum. | Karşıt düşünce ya da durumların yarattığı karışıklık, sıkıntı. İLE Rüzgâr çizelgesinde hızı 64 ya da daha fazla deniz mili olan ve kuvveti 12 ile gösterilen rüzgâr. | Duyguların patlak verişi, büyük heyecan, coşku. )

( ÂSIFE ile İ'SÂR )

( ... ile BÂD-GERD )

( STORM vs. HURRICANE )


- FIRTINA ile KIRLANGIÇ FIRTINASI

( ... İLE Nisan ayının ilk günlerinde görülen fırtına. )


- FIRTINA ile LEYLEK FIRTINASI


- FIRTINA ile/ve/<> MİKRO PATLAMA

( ... İLE/VE/<> Yoğunluk ve atmosferdeki sıcaklık farkının çok farklı değerler ile artması ya da azalması [kilometre başına 9,8 °C'lik değişimler] ile açığa çıkan büyük basınçlarla yeryüzüne püskürtmesi şeklinde oluşmaktadır. [Burada oluşan yüksek sıcaklık değişimleri rastgele büyük hava sütunları oluşturmakta ve sıcaklık farkının artması ile hız kazanmaktadır.] )

( ... İLE/VE/<> )


- FIRTINA ile TURNAGEÇİDİ

( ... İLE Baharda esen bir fırtına. )


- FIRTINA ile URAĞAN[Karayip dili]

( ... İLE Beraberinde yağmur getirmeyen, güçlü fırtına. )


- FIRTINADAN ÖNCE ...:
DUVAR ile/değil/yerine/>< DEĞİRMEN
(İNŞÂ ETMEK)


- FİRÛZE[Ar.]/PİRÛZE[Fars.]

( Nişabur'da çıkarılan açık mavi renkli bir mücevher. )


- FIŞ FIŞ


- FIS FIS (KONUŞMAK)


- FIS FIS ile FISFIS

( Gizli ve yavaş konuşulurken çıkan seleni anlatır. İLE Koku, ilaç vb. sıvıları püskürtmek için kullanılan araç. )


- FÎ-SEBÎL-İLLÂH

( KARŞILIK BEKLEMEKSİZİN | ALLAH YOLUNDA )


- FİŞFİKLEMEK ile KIŞKIRTMAK


- FISH/FLUORESCEİN İN SITU HYBRİDIZATION[İng.] değil/yerine/= FLORESAN İN SITU HİBRİDİZASYON, FLORESANLA YERİNDE MELEZLEME


- FISIL FISIL (FISILDAMAK)


- FISILTI ile KONUŞMA ile TRAFİK ile AĞRI DUYUSU

( 1 - 40 dB İLE 40 - 80 dB İLE 80 - 120 dB İLE 120 dB üstü )

( MUHÂCEZE: Fısıldamak. )


- FISILTI ile KONUŞMA ile TRAFİK ile AĞRI DUYUSU:
1 - 40 dB İLE 40 - 80 dB İLE 80 - 120 dB İLE 120 dB üstü.


- FIŞIR FIŞIR

( Naylon gibi çeşitli maddelerle çıkartılan seslerde. )


- FISIR FISIR (FISILDAMAK)


- FISK

( HAK YOLUNDAN YA DA HAK YOLDAN ÇIKMA, ALLAH'A KARŞI İSYAN ETME | SEFÂHATE DALMA | HÂİNLİK | DİNSİZLİK, AHLÂKSIZLIK )


- FISK[Ar.] ile FUCÛR[Ar.]


- FISK[Ar.] ile HURÛC[Ar.]


- FIŞKI ile/ve MAYIS/TEZEK ile/ve KESEK

( Taze gübre. İLE/VE Taze sığır gübresi. | Yakıt olarak kullanılan kurutulmuş sığır dışkısı. İLE/VE Sıkışmış, kuru toprak parçası. )


- FIŞKIR(T)MA/ATTIRMA ile/ve/değil PÜSKÜR(T)ME


- FİSKİYE değil FISKIYE


- FİŞLENME ile/değil/yerine/||/<>/< İŞLENME


- FİSSÜR/FİSSURE[İng.] değil/yerine/= ÇATLAK | AYRIK


- FİSSÜR ile/ve/||/<> FİSTÜL


- FISTIK ile KÜRKAS

( ... İLE Hintfıstığı. )


- FISTIKÎ MAKAM(LA YÜRÜMEK)


- BAKLAVA:
FISTIKLI yerine CEVİZLİ yerine FINDIKLI


- FISTIK/PİSTE[Fars.] ile/ve/< YERFISTIĞI/ARAŞİT[Fr.(< Yun.)]

( ... cum ARACHIS HYPOGAEA )


- FISTÜL/FISTULA[İng.] değil/yerine/= AKARCA | OLAĞAN DIŞI KANAL


- FİSYON ile FÜZYON

( Atomun ikiye bölünmesiyle ortaya çıkar. İLE İki atomun çeşitli etkileşimler sayesinde birleşmesi ve ortaya daha ağır bir atomun çıkması.
[Nükleer süreçlerden olan fisyon ve füzyon, atomların kullanılmasıyla enerji oluşturulmasıdır.] )

( Fisyon enerjisi, buhar çevrimi aracılığıyla elektrik üretiminde kullanılabilmektedir. İLE Füzyon, manyetik ve araçsal olmak üzere iki farklı sınırlama bulunmaktadır. [Manyetik sınırlamada plazmayı kontrol altında tutmak için manyetik alanlardan yardım alınır. Aletsel sınırlamadaysa yakıt elemanlarını en üst koşullarda sıkıştırmak için lazer ve iyot demetlerinden yararlanılır.] )

( "Çekirdek parçalanması" olarak kabul edilebilir.[Fisyonun en belirgin özelliği, ağır çekirdeklerinin bölünmesi ve bu bölünmeyle enerjinin açığa çıkmasıdır. Bu süreçte bölünen ağır çekirdekler, genellikle Uranyum-235 ve Plutonyum-239 olmaktadır.] İLE "Çekirdek birleşmesi” olarak tanımlanabilir. )


- FİT[İng.] değil/yerine/= ATAK, NÖBET | UYMA


- FİT[Azr.] = ISLIK, DÜDÜK[Tr.]


- FITIK/DEBE/KAVLIÇ[yerel]/ÜDRE[Ar.]/HERNIE[Fars.] değil/yerine/= KASIK YARIĞI/ÇATLAĞI


- FİTİL FİTİL (BURNUNDAN GETİRMEK)

( Hesabını ödetmek, öcünü almak. )


- FİTİL ile ŞAMA[Ar. ŞEMA]

( ... İLE Bal mumuna ya da parafine batırılmış fitil. )


- FITNAT[Ar.] ile FITRAT[Ar.]

( Zihnin her şeyi çabuk anlayışı, zihin açıklığı, zeyreklik. İLE Yaratılış, doğa/tabiat, mizaç, huy. )


- FITNAT[Ar.] ile HİZK[Ar.] ile KEYS[Ar.]


- FITNAT[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]


- FITNAT[Ar.] ile NEFÂZ[Ar.]


- FITNAT[Ar.] ile ZEKÂ[Ar.]


- !FİTNE-!FESAT


- FİTNE ile/ve CEHALET


- FİTNE[Ar. çoğ. FİTEN] ile FİTEN[Ar. < FİTNE]

( Belâ, mihnet, sıkıntı. | Ayartma, azdırma. | Fesat, arabozma, karışıklık, ihtilâl. | Dinsizlik, canilik. | Cezâ. | Delilik. | Güzel yüz, güzel göz, güzel kadın. | Ara bozan, karıştırıcı. İLE Fitneler, ayartmalar, azdırmalar, ara bozmalar. )

( Türkiye'yi Kasıp Kavuran Fitne - Burhanettin Can )


- FİTNE[Ar.] ile İHTİBÂR[Ar.]


- FİTNE[Ar.] değil/yerine/= KARGAŞA


- FİTNE ve KİBİR


- FİTNE ile/ve TEŞVİŞ


- !FİTNE-!FÜCUR


- FİTOTERAPİ/PHYTOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= BİTKİSEL SAĞALTIM


- FITRAT

( VAROLUŞ ÖZELLİKLERİ )


- FITRAT ile DOĞA


- FITRAT ve/= EŞİK


- FITRAT ile/ve/>< FİTRET/FETRET


- FITRAT ve HANİF

( Donanım. Varlık. VE Birliğe getirmek. )

( Aslî olan, kişinin fıtratında varolandır. )


- FITRAT ve/<> İLKELİLİK


- FİTRE ile/ve/||/<> FİDYE


- FİTRE ile/ve SADAKA

( Ramazan ayı boyunca. [Bayram namazına kadar] İLE/VE Ramazan ayı dışında. )

( ... İLE/VE Tüm nesne/bitki/hayvan ve hizmetler. )


- FITRÎ değil/yerine/= DOĞUŞTAN


- FITRİYAT ile EVVELİYAT


- FITRİYE/NATİVİZM değil/yerine/= DOĞUŞTANCILIK


- FIXED vs. RELATION


- FİYASKO[İt. FIASCO < Cerm.] ile/ve SKANDAL[Fr. < SCANDALE]

( Bir girişimde, gülünç ve başarısız sonuç. İLE/VE Ayıp sayılacak bir durumun çıkaracağı gürültü. | Büyük yankı uyandıran, utanç verici ya da küçük düşürücü olay. )

( Böyle kuşun, böyle kuyruğu olur. )

( FIASCO vs./and SCANDAL )


- FİYAT/I ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞER/İ

( Nesnelere verilen. İLE/VE İnsana/kişiye verilen. )

( [... olmayana]
"Çöp" denilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< "Çıkarken kapıyı kapat" denilir. )

( Her şeyin olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bazı şeylerin ve kişilerin olur. )

( ... ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SEMEN )

( [not] PRICE vs./and/but/||/<>/< VALUE
VALUE instead of PRICE )


- FİYAT değil/yerine/= EDER


- FİYAT ile/ve ÖNEM


- FİYAT ile/ve ÜCRET

( Bir malın ya da ürünün, para olarak karşılığı. İLE/VE Emek ya da hizmet karşılığı ödenen para. )


- FİYAT ile ÜCRET

( ... İLE Emeğin satış bedelidir. İşgücünün gelir dağılımındaki payıdır. )


- FİZİBİLİTE değil/yerine/= UYGULANIRLIK


- FİZİBİLİTE değil/yerine/= YAPILABİLİRLİK/UYGULANABİLİRLİK


- FİZİK ANTROPOLOJİ ile/ve SOSYAL ANTROPOLOJİ ile/ve PALEO ANTROPOLOJİ

( Fizik antropoloji, biyoloji ve tarihin; sosyal antropoloji ise tarih ve sosyolojinin kesiştiği/buluştuğu alan. )


- FİZİK İLKELERİ ile/ve/||/<>/> MACH İLKELERİ

( ... İLE/VE/||/<>
Mach 0. Evren, uzaktaki galaksilerin ortalama hareketiyle temsil edildiği üzere, yerel eylemsiz çerçevelere göre dönmez.
Mach 1. Newton’ın kütleçekim sabiti, G, dinamik bir alandır.
Mach 2. Boş bir uzayda bulunan cismin eylemsizliği yoktur.
Mach 3. Yerel eylemsizlik çerçeveleri kozmik hareketten öyle etkilenmiştir ki evrendeki maddenin ortalama hareketi yerel eylemsiz çerçevelerine göre dönmez biçimde görülür.
Mach 4. Evren uzaysal olarak kapalıdır.
Mach 5. Evrenin toplam açısal momentumu, momentumu ve enerjisi sıfırdır.
Mach 6. Maddenin eylemsizliğini evrendeki madde dağılımı belirler.
Mach 7. Evrendeki tüm maddeyi alırsanız, uzay da kalmaz.
Mach 8. Bu sayı bir mertebesinde kesin bir sayıdır. Burada evrenin ortalama yoğunluğu, Newton'un kütleçekim sabiti ve Hubble zamanıdır.
Mach 9. Mutlak hiçbir yapı yoktur.
Mach 10. Sistemin geneline yapılan ötelemeler ve döndürmeler gözlemlenemezdir. )


- FİZİK MUAYENE/PHYSICAL EXAMINATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK BAKI


- FİZİK ve/<> KİMYA ile/ve/değil/<> ORGANİK

( Etkileş(tir)ir. VE/<> Dönüştürür. İLE/VE/DEĞİL/<> Örgütlenir. )


- FİZİK YASALARI:
BİRİNCİ DERECE ile/ve/||/<>/> İKİNCİ DERECE

( "İleri-geri gitmenin" yanıtı yoktur. )


- FİZİK YASALARI bakışımsal[simetrik]/||/= ZAMAN


- FİZİK - > ANLAM <- METAFİZİK

( PHYSICS -> MEANING <- METAPHYSICS )


- FİZİK ile/ve/||/<> ASTRO FİZİK


- FİZİK ve/||/<>/>/< DENEYİM


- FİZİK ve/||/<>/>/< DÜŞÜNCE ve/||/<>/>/< FİZİK


- FİZİK ile/ve/||/<>/> FİZİĞİN MATEMATİKSELLEŞTİRİLMESİ


- FİZİK ile/ve/||/<> KİMYA

( Katının/sertin bilgisi/bilimi. İLE/VE/||/<> Sıvı, gaz ve yumuşağın bilgisi/bilimi. )


- FİZİK ile/ve/||/<>/> KİMYA ile/ve/||/<>/> DİRİMBİLİM

( [nesne ...] Kımıldamıyorsa. İLE/VE/||/<>/> Kokuyorsa. İLE/VE/||/<>/> Kımıldıyorsa. )


- FİZİK ile KUVANTUM FİZİĞİ ile TERMO DİNAMİK


- FİZİK ile/ve MEKANİK

( PHYSICS vs./and MECHANICS )


- FİZİK ile/ve/||/<>/> METAFİZİK

( Cisim. İLE Cisimsellik. )

( Madde İLE/VE/||/<>/> Varlık. )

( Madde ve Varlık arasındaki durum/ilişki Mevcud. )

( Sadece "ilk neden" alanının incelenmesi, ilâhiyat/teoloji. )

( [ilk neden] | < 0 ile/ve/||/<>/> 0 > | [ilk neden] )

( Işıktan yavaş olan. İLE/VE/||/<>/> Işıktan hızlı olan. )

( )


- FİZİK ile METAFİZİK/MATEMATİKSEL FİZİK

( )


- FİZİK ile/ve MÜZİK

( PHYSICS vs./and MUSIC )


- FİZİK ve/||/<> ÖNCELİKLİLER

( Açısal hız: Bir nesnenin bir eksen etrafında dönme oranı.

Açısal ivme: Bir nesnenin açısal hızının birim zamanda değişme oranı.

Açısal momentum: Bir nesnenin bir eksen etrafında dönmesinden kaynaklanan momentum.

Ağırlık: Bir nesnenin yerçekimi gücüyle çekilmesi sonucu oluşan güç.

Basınç: Bir yüzeye dik olarak uygulanan gücün birim alana düşen ölçüsü.

Basit makine: İş yapmayı kolaylaştıran ya da değiştiren yalın bir aygıt.[kaldıraç, makara, eğik düzlem, vida, kama ve çark dişli]

Çalışma: Bir gücün, bir nesne üzerinde yaptığı yer değiştirme ölçüsü.

Çekim gücü: İki nesne arasındaki kütlelerine orantılı olarak çekici güç.

Dalga: Bir ortamda enerjinin ya da bozulmanın yayılması.[ses dalgaları, ışık dalgaları, su dalgaları ve sismik dalgalar]

Dalga boyu: Bir dalga biçimindeki iki ardışık tepe ya da çukur arasındaki uzaklık.

Devinim denklemleri: Değişmeyen ivmeli hareketleri tanımlayan matematiksel denklemler. [x = x0 + v0t + (1/2)at2 veya v = v0 + at gibi denklemler hareket denklemleridir]

Dönme hareketi: Bir nesnenin, bir eksen etrafında dönmesi.

Durağanlık(atâlet): Bir nesnenin hareket durumunu koruma eğilimi.

Durağanlık momenti: Bir nesnenin durağanlığının(atâletinin) dönme hareketine karşı gösterdiği direnç oranı.

Elektrik akımı: Bir iletken içinde elektronların bir yönde akışı.

Elektrik olanağı: Bir elektrik yükünün, bir noktadaki elektrik alanından kaynaklanan olağan enerjisi.

Elektrik yükü: Bir nesnenin elektrik güçlerine maruz kalma özelliği.[artı ya da eksi olabilir]

Elektromanyetik dalga: Elektrik ve manyetik alanların birlikte yayılan dalga biçimi.[Işık, radyo dalgaları, mikrodalgalar, kızılötesi, morötesi, X ışınları ve gama ışınları vb.]

Elektromanyetik indüksiyon: Bir iletkenin devinimi ya da manyetik alanın değişimi sonucu oluşan elektrik akımı ya da gerilimi.

Elektromanyetizma: Elektrik ve manyetizma arasındaki ilişkiyi inceleyen fizik dalı.

Elektron: Atomun çekirdeğinin etrafında dönen negatif yüklü temel parçacık.

Enerji: Bir nesnenin ya da düzenin iş yapabilme olanağı.

Eylemsizlik gücü: Devinimli bir gönderim çerçevesinden bakıldığında ortaya çıkan sanal güç. [dönen bir platformda duran bir kişiye etki eden merkezkaç gücü ya da fren yapan bir araçta öne doğru fırlayan bir yolcuya etki eden durağanlık[atâlet] gücü]

Foton: Işığın ya da elektromanyetik radyasyonun en küçük enerji paketi.[Işığın hem dalga hem de parçacık özelliği gösterdiğini kanıtlayan kuantum mekaniğinin temel kavramlarından biridir]

Frekans: Bir dalga ya da titreşimin birim zamanda tekrarlanma sayısı.

Frenleme ışınımı: Hızlı devinen yüklü bir parçacığın yönünü değiştirdiğinde yaydığı elektromanyetik radyasyon. [X ışınları üretmek için kullanılır]

Genlik: Bir dalga ya da titreşimin en yüksek seviyedeki sapma oranı.

Gerilme gücü: Bir nesneye uygulanan gücün, nesneyi uzatmaya çalışması. [bir yayın iki ucuna uygulanan güçler, gerilme gücüdür]

Girişim: İki ya da daha fazla dalganın üst üste binmesi sonucu oluşan yeni dalga biçimi.

Güç: Birim zamanda yapılan iş ya da tüketilen enerji oranı.

Hız: Bir nesnenin konumunun birim zamanda değişme oranı.

İvme: Bir nesnenin hızının birim zamanda değişme oranı.

Kırılma: Bir dalganın, bir ortamdan ötekine girerken hızının ve yönünün değişmesi. [ışığın camdan geçerken kırılması ya da sesin sudan havaya geçerken kırılması]

Kinetik enerji: Bir nesnenin deviniminden kaynaklanan enerji.

Momentum: Bir nesnenin kütlesiyle hızının çarpımı.

Potansiyel enerji: Bir nesnenin konumundan ya da durumundan kaynaklanan enerji.

Tork: Bir gücün, bir eksen etrafında döndürme etkisi.

Uyumlu titreşim: Döngüsel ve sinüzoidal olan titreşim. [salınan bir sarkaç ya da yaylı düzen, uyumlu titreşim yapar]

Yansıma: Bir dalganın, bir yüzeyden geri sekip aynı ortama girmesi. [ışığın aynadan yansıması ya da sesin duvardan yansıması]

Yerçekimi olanağı: Bir nesnenin yerçekimi alanından kaynaklanan olağan enerjisi. )


- FİZİKÖTESİ = MABAD-ET-TABİİYE = METAPHYSICS[İng.] = MÉTAPHYSIQUE[Fr.] = METAPHYSIK[Alm.] = META TA PHYSIKA[Yun.]


- FİZİKÖTESİ ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİMLER ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİM ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİM

( Felsefede. İLE/VE/||/<> Felsefede. İLE/VE/||/<> Teknolojide. İLE/VE/||/<> Bilimde. )

( METAPHYSICS vs./and/||/<> ONTOLOGIES vs./and/||/<> ONTOLOGY vs./and/||/<> ONTOLOGY )


- FİZİKSEL CİSİM ile MATEMATİKSEL CİSİM


- FİZİKSEL İŞ YAPMAK ile HİZMET ETMEK


- (FİZİKSEL) NEDENSELLİK ile/ve/değil/||/<>/>/< ZİHİNSEL NEDENSELLİK


- FİZİKSEL NİCELİK İKİLİĞİ ile KİMYASAL NİCELİK İKİLİĞİ


- YAKINLIK:
FİZİKSEL ile/ve/||/<> UYGULAYIMSAL ile/ve/||/<> DUYGUSAL ile/ve/||/<> EŞEYSEL


- FİZİKTE:
1+2+3+... yerine/---> -1/12

( )


- FİZYOGNOMİ

( Yüz okuma sanatı. )


- FİZYOLOG değil/yerine/= İŞLEVBİLİMCİ


- FİZYOLOJİ/PHYSIOLOGY[İng.] değil/yerine/= ORGANİZMA İŞLEV BİLİMİ


- FİZYOLOJİ ile/ve/değil/<> ANATOMİ

( www.anatomage.com | www.anatomagetable.com )

( [not] PHYSIOLOGY vs./and/but/<> ANATOMY )


- FİZYOLOJİ değil/yerine/= İŞLEVBİLİM


- FİZYOLOJİ ile/ve/||/<> NÖROFİZYOLOJİ

( bkz. Jean Martin Charcot )


- FİZYOLOJİK GEREKSİNİMLER ile/ve/<> PSİKOLOJİK GEREKSİNİMLER

( Yerleşim dışında. İLE/VE/<> Yerleşim merkezlerinde. )

( PHYSIOLOGICAL NEEDS vs./and/<> PSYCHOLOGICAL NEEDS )


- FİZYOLOJİK PSİKOLOJİ değil/yerine/= İŞLEVBİLİMSEL USBİLİM


- FİZYOLOJİK ile FİZİKSEL


- FİZYOLOJİK değil/yerine/= İŞLEVSEL/YİNİŞLEVSEL


- FİZYON/FİSSION[İng.] değil/yerine/= BÖLÜNME


- FİZYOPATOLOJİ/PHYSIOPATHOLOGY[İng.] değil/yerine/= SAYRILIK OLUŞUM BİLİMİ


- FİZYOTERAPİ değil/yerine/= İŞLEVONUM


- FİZYOTERAPİST değil/yerine/= İŞLEVONUMCU

... ~ FI... ile başlayan FaRkLaR...

- "... (FİZİKİ UNSURUN) HER BİRİSİNİ ..." değil "... (FİZİKİ UNSURUN) HER BİRİNİ ..."


- ... HAKKI ("VERMEK") ile/ve/değil/||/<>/< ... FIRSATI (TANIMAK)


- [ne yazık ki]
!TERÖR ile/ve/=/||/<>/< FİNANS


- MODEMDE:
ADSL ile VDSL ile FIBER

( )


- AĞAÇ ile/ve FİTZROYA

( ... İLE/VE Güney Amerika'ya özgü bir ağaç. )


- AHMAK ile/değil/yerine/>< FİLOZOF

( Felsefeyi zorlaştırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Felsefeyi kolaylaştırır. )


- AKAİD USÛLÜ ile/ve/||/<>/> HADİS USÛLÜ ile/ve/||/<>/> TEFSİR USÛLÜ ile/ve/||/<>/> FIKIH USÛLÜ


- AKIL ile/ve/||/<> FİKİR

( Varolanları[mevcudu] bilmek. İLE/VE/||/<> Varlığı[vucudu] bilmek. )


- ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ

( 1.6180339887 [φ = (1 + √5) / 2 = 1.6180339887498...] ve/<> 0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987 ... [son iki sayının toplamı alınarak devam edilir] )

( Dizideki ardışık iki sayının oranı, sayılar büyüdükçe Altın Oran'a yaklaşır. )

( MİMARLIK ÜZERİNE ON KİTAP - VITRUVIUS[Marcus Vitruvius Pollio, M.Ö. 80 ile 15] )

( Altin_Oran.mp4 [1] | Altin_Oran2.mp4 [2] )

( )

( Wikipedia'da... http://tr.wikipedia.org/wiki/Altin_oran )

( Okuduğunuz Herşeye İnanmayın: Salyangoz Kabukları ve Fibonacci Sayıları

Kişiler, mucizelere inanmak ister. Yaşamın tamamının mucizelerle dolu olmasını isterler. Her şeyin birbirine kusursuz bir biçimde oturmasını, olaylar, olgular ve sistemlerde hiçbir pürüz olmamasını isterler. Bu, insan türünün beyin yapısı ve çalışma ilkeleri düşünüldüğünde anlaşılırdır. Fakat yine de tanıdığımız en karmaşık yapı olan beynimizin, bu kadar basit hatalara düşebildiği gerçeğini göz önünde bulundurarak, etrafımızı incelerken çok daha dikkatli ve gerçekçi olmamız gerekmektedir. Burada, yardımımıza bilimsel yöntem ve analiz metotları koşmaktadır. Çünkü kişiler, kendilerini kandırmaya açıktır. Duygularına hemencecik yenik düşerler, bu bakımdan zaafları vardır. Söylediğimiz gibi, her şeyin büyüleyici, her şeyin sıradışı, her şeyin olağanüstü, her şeyin masalsı olmasını isteriz. Ancak doğa kusurludur. Bu kusurları görmemezlikten gelerek bilim üretemeyiz. Çünkü kusurlara bakarak, hataları anlayarak, eksiklikleri fark ederek sistemlerin nasıl çalıştığını, nasıl çalışmaları gerektiğini, neden kusursuz olamayacaklarını anlarız. Hatta bu sayede onları geliştiririz, doğadakilerden daha başarılı sistemler üretebiliriz.

HP, Apple, Netscape Communications gibi birçok büyük teknoloji firmasında yazılım mühendisi olarak görev almış olan, aynı zamanda astronomi, biyoloji, matematik gibi alanlarda araştırmalar yürüten, teknoloji ve bilim yazarlığı yapan, bilimin yayılması için konuşmalara katılan Akkana Peck, deniz kabuklarının matematiği ile ilgili bir araştırma yazısı üzerinde çalışırken ilginç bir gerçekle karşılaşmış. Hikayeyi bilirsiniz: doğada kusursuz bir matematik olduğu, ayçiçeklerinden salyangoz kabuklarına, kol uzunluğumuzdan çeşitli kentlerin bulunduğu coğrafi lokasyonlara kadar her şeyin "özel bir matematik" dahilinde olduğu iddia edilir. Hatta kimi zaman üniversitelerin animasyon birimleri ve grafikerleri bile bunu öyle bir göstermektelerdir ki, sanki doğada hakikaten tüm canlıların uyduğu bir matematiksel/geometrik düzen varmış gibi bir algı yaratılır. Kolumuzun toplam uzunluğunun dirseğimizden parmak ucuna kadar olan uzunluğa oranının "altın oran"a uymak zorunda olduğunu sanarız. Deniz kabuklarının ve deniz minarelerinin gerçekten de Fibonacci sayılarına mükemmel biçimde uyduğunu sanar, ayçiçeği tohumlarının kusursuz bir matematiği takip ettiğine inanırız. Bunların hepsi koca bir hatadır. Akkana Peck bu gerçekle yüzleşmesini şöyle anlatıyor:

"Bir arkadaşımın üniversitedeki matematik dersine Fibonacci sayılarıyla ilgili bilgi vermek üzere davet edilmiştim. Daha lisedeyken Fibonacci sayıları üzerine araştırmalar yapmaya başlamıştım ve onların büyüyen bir şehrin güç istasyonlarını planlamada nasıl kullanıldığını incelemiştim. Tüm bunları o derste anlatacaktım, dolayısıyla araştırmalarımda bulduğum tüm görselleri bulmaya ihtiyacım vardı. Bilirsiniz, çam kozalaklarındaki, çiçeklerin yapraklarındaki, ağaçlardaki dallanmalardaki matematiksel oranları, Altın Oran'ı, Fibonacci/Altın Spiralini, vb. doğadaki matematiği gösteren görsellere ihtiyacım vardı. Örneğin bir Nautilus kabuğunun nasıl harika bir biçimde Fibonacci sayılarına uyduğunu göstermeyi istiyordum.

Çam kozalaklarını topladım, bazı fotoğraflar çektim, slaytlar hazırladım ve iş, altın orana uyan spiralleri göstermeye geldi. Ufak bir GIMP metni hazırlayarak bilgisayarımın otomatik olarak Fibonacci spiralini oluşturmasını sağladım. Sonrasında, bir odacıklı Nautilus fotoğrafı aramaya başladım. Amacım, bu spirale ne kadar kusursuz biçimde uyduğunu göstermekti. Sonunda Wikipedia'dan harika bir örnek buldum. GIMP içerisine yapıştırdım ve üzerine altın spirali çizdim. Sonrasında ise birbirine uydurmak üzere boyutlarla oynamaya başladım. İmkansızdı. Hiçbir biçimde spiral, kabuğun şekline uymuyordu!

Ne kadar çabalarsam çabalayayım, hiçbir biçimde kabuk ile spirali uyduramadım. Ben de Google Images'ı kullanarak daha fazla kabuk fotoğrafı bulmaya çalıştım. Bulduğum hiçbir kabuk spirale uymuyordu! Hatta Fibonacci sarmalına yaklaşamıyordum bile!"

Akkana Peck, bu konuda yalnız değildir. Başlangıçta sözünü ettiğimiz düşünceler, halk arasına o kadar yerleşmiştir ki, bizim matematiğimizden doğan bazı oranların doğada halikulade bir biçimde olması gerektiğini sanarız. Evet, bu oranlar kabaca doğadaki organizmaların yapılarında rastlanabilir. Aslında bunda şaşılacak bir şey yoktur. Örneğin Fibonacci sayıları dediğiniz sayılar, kademeli olarak bir önceki toplama eklenerek artan sayılardır. Bir deniz minaresi kabuğu da, bir önceki zaman diliminde üretilen kabuk miktarının üzerine konarak arttığı için, elbette, ister istemez Fibonacci sayıları dediğimiz sayıya uyacaktır. Bir ayçiçeğinin tohumları, merkezden başlayıp etrafa yayılır. Altın spiral de, belirli bir merkezden başlayıp etrafa yayılan çizgilerden elde edilir. Dolayısıyla ikisinin birbirine uyması kaçınılmazdır. Bizler bu oranları tanımlarız. Bu oranlar, gökten inmezler. Eğer doğada, bu oranları tanımladığımız temele uyan bazı sistemler varsa, o sistemlerin sonucunda yine bu oranları görmemiz son derece anlaşılırdır. Hatta bu, kaçınılmaz bir sonuçtur.

Daha açık bir örneği şöyle verebiliriz: tüm sayı sistemleri etrafımızda kendini tekrar eden objeleri kategorize ederek gelişmiştir. 1, 2, 3 gibi sayılar, aslında kategorizasyon amacı taşır. Tek olan bir olguya "1" deriz. Kendini tekrar ediyorsa, bu sayıyı arttırırız. Sayılar böyle oluşmuştur. Tüm matematik, bunun üzerine inşa edilmiştir. Dolayısıyla matematiği, doğadaki sistemleri tanımlamak için, doğadaki sistemlere bakarak geliştirdik. Örneğin matematikteki "türev" denen işlem, "değişim miktarını" verir. Dolayısıyla etrafımızda düzenli olarak değişen şeylere bakıp, türev hesabına uymalarına şaşıramayız. Ancak nedense bu matematiksel unsurların adı "altın oran" ya da "Fibonacci sayıları" gibi daha havalı isimler olunca, sanki özel bir anlamları varmış zannedilir. Halbuki tıpkı türev, integral, vb. matematiksel hesaplamalar gibi, bu oranlar da doğaya bakarak inşa ettiğimiz sistemlerin ürünüdür. Doğadaki sistemlerde bu matematiksel izleri görmemizde şaşılacak bir taraf yoktur.

Ancak sorun bu da değildir. Sorun, doğada bu oranlara uyduğu iddia edilen birçok sistemin, daha fazla sayıda veriyle gözden geçirildiğinde, bu oranlara hiç de uymadığını görmemizdir. Örneğin spesifik bir kişinin omuz-kol uzunluğunu, dirsek-kol uzunluğuna böldüğünüzde 1.618'e çok yakın bir sayı elde edebilirsiniz belki, ki bu "altın oran" olarak bilinir. Ancak 100 kişinin kolunu ölçtüğünüzde, bu orandan ciddi anlamda sapma olduğunu görürsünüz. Belki ortalamaları gene altın orana yakın olacaktır; ki bu son derece anlaşılırdır, çünkü bu oranların doğa yasalarının tanımından kaynaklandığı düşünülmektedir. Örneğin kütleçekiminin bir cismin yerden yüksekliğine etkisinin, ağırlıkla sınırlandırılmış olmasından ötürü birçok uzunluğun altın orana uymak zorunda olduğu düşünülmektedir ve bu konuda araştırmalar sürmektedir. Altın oran, sonradan keşfedilen bir özellik değildir. Doğada var olan oranlardan çıkarılan bir özelliktir. Eğer ki etrafımızda altın orana uyan obje sayısı gerçekten çok fazlaysa, beynimizin de bu oranı daha hoş görecek biçimde evrimleşmesi kaçınılmaz bir sonuçtur.

Science News'te yayınlanan bir makalede deniz kabuklarının spiralleri ele alınmıştır. 1999 yılında emekli matematikçi Clement Falbo San Francisco'da bulunan Kaliforniya Bilim Akademisi'nde bir dizi Nautilus kabuğunun ölçümünü yaptı. Bulguları ilginçti: evet, kabuklar altın spiral gibi logaritmik bir seriyi takip ediyordu. Ancak kabukların oranı 1.24 ila 1.43 arasında değişiyordu. Ortalama oranları ise 1.33'e 1'di! Bu, 1.618 civarında olması beklenen altın orana yakın bile değildi!

Sonradan, 2002 yılında aynı sorunu John Sharp da fark etti. Ancak matematikçilerin bu bulgularına rağmen halk arasında halen bu oranların canlıların yapısını %100 yönettiği ve bu canlıların gövdelerinin bu oranlara %100 uyduğu gibi saplantılı bir sanrı bulunmaktadır. Sharp şöyle söylüyor:

"Bu yanlış iddiayla ilgili en ilgi çekici olan şey, ne kadar yaygın olduğudur. Hatta bu konuları daha iyi bilmeleri gereken matematikçiler bile bu hataya düşmektelerdir. İşte bu, neden geometrinin daha geniş olarak ve sıradan olmayan bir biçimde öğretilmesi gerektiğini göstermektedir. Sadece geometri de değil, şekiller ve oranların görsel estetiği de düzgün öğretilmelidir."

Burada son olarak şu sorun doğmaktadır: bir sayı, bir diğerine ne kadar yakın olursa, tamamen uyduğu söylenilebilir? Yukarıdaki sayılar arasındaki fark matematiksel olarak barizdir. Dolayısıyla 1.33 sayısını gidip de "1.618'e çok yakın, dolayısıyla bu canlılar altın orana uyuyor." dememiz olanaklı değildir. Daha önce de söylediğimiz gibi, spirallerin büyüme tipinden ötürü buna benzer bir orana uyması kaçınılmazdır. Eğer doğadaki bir sistemin, belirli bir orana uyduğunu iddia edeceksek, ondalık basamağından sonraki en az 2-3 adet değerin o orana birebir uymasını bekleriz. Örneğin pi sayısını kullanırken 3.14 olarak almak yeterlidir. Daha fazlası hesaba dikkate değer bir katkı sağlamaz (ancak dahasını eklerseniz hesabınızın isabetliliği artar). Daha azı ise kabul edilmez, çünkü çok yüksek hata payı demektir. Benzer biçimde, Dünya'nın yerçekim ivmesini 9.81 almak kabul edilebilirdir; ancak 10'a yuvarlamak ilkokul düzeyinde bir hesap yapılmıyorsa kabul edilemez. Benzer biçimde, bir sistemin altın orana uyduğu iddia ediliyorsa, o sistemden aldığınız oran en azından 1.62 civarında olmaldır ki genelde doğrudan 1.618'e uyması beklenir. Ancak 1.3 gibi bir sayının 1.618'e yakın olduğunu, dolayısıyla sistemin "altın orana kusursuz biçimde uyduğunu" söylemek akıl, bilim ve gerçek dışıdır. )

( ... VE/<> Fn = Fn-1 + Fn-2 )

( GOLDEN PROPORTION/RATIO/MEAN/SECTION and/<> FIBONACCI NUMBERS/SERIAL )


- AMEL[Ar.] ile Fİ'L[Ar.]


- AMEL ile FİİL

( Sıfatla birlikte kullanılır. İLE Hareketin dışına çıkmak. )

( İnsan amel eder. İLE Allah'ın fiili vardır. )


- AMERİKA ELMASI ile DAĞ ELMASI/YABANİ ELMA ile DEVE ELMASI ile FİL ELMASI ile KİRAZ ELMASI ile PAMUK ELMASI ile LÜBNAN ELMASI[TUFFÂH-İ LÜBNÂN] ile YER ELMASI/BADAT/TUFFÂH-ÜL-ARZ[Ar.]


- "APOLYONT KİRAZ"[< ZİRAAT 0900][NAPOLYON değil!] ile/ve/||/=/<> AKŞEHİR APOLYONTU ile/ve/||/=/<> SALİHLİ | ALLAH DİYEN ile/ve/||/=/<> DALBASTI ile/ve/||/=/<> FISFIS ile/ve/||/=/<> SCHNEIDERS SPAETKNORPEL | ZEPPELIN | NORDWUNDER ile/ve/||/=/<> FERRORIVA

( Genel ve ziraat terimi. İLE/VE/||/=/<> Afyon bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Manisa bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Malatya bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Çanakkale bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Almanya'daki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> İtalya'daki adı/türü. )


- ASKI ile FİŞKA[İt.]

( ... İLE Çapa tırnağını kaldırıp asmak için geminin kenarında bulunan sabit ya da hareketli demir askı. )


- ATILMIŞ/LIK ile "FIRLATILMIŞ/LIK" ile "DÜŞÜRÜLMÜŞ/LÜK" ile "İNDİRİLMİŞ/LİK"


- ATMAK ile/ve FIRLATMAK


- AY AY/TARSİER ile FİLİPİN TARSİERİ


- AYA ile FINDIK YUVASI

( Avuçiçi. İLE Eldeki çukurluk. )

( PALM vs. ... )


- BALIK ile FİL BALIĞI


- BELİRLİ OLMA ile/ve/||/<> FİLİZ VERME


- BİLGE/LER ile/ve/<> PEYGAMBER/LER ile/ve/<> FİLOZOF/LAR

( Uzakdoğu(da). İLE/VE/<> Doğu(da). İLE/VE/<> Batı(da). )

( MAGİ: Bilge/bilgin.[Peri] )


- BİTKİLER ile FİNBOS BİTKİLERİ

( ... İLE Dünyanın tüm bitkilerinin üçte biri Ümit Burnu'ndaki florada bulunmaktadır. )


- BİYOLOJİ ile/ve FİZİK

( Canlı bilimi. İLE/VE Matematik diliyle yapılan iletişim. )

( ... İLE/VE Temek/taşıyıcı bilim. )

( Modern Fizik ve Felsefe )

( BIOLOGY vs. PHYSICS )


- BULGUR ile FİRİK


- BÜYÜK OKYANUSTA:
[AVUSTRALYA'DA]
TAZMANYA DENİZİ ile/ve/||/<> BASS BOĞAZI ile/ve/||/<> HALIFAX KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PRENSEN CHARLOTTE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PAPUA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CARPENTERIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> MERCAN DENİZİ ile/ve/||/<> BISMARCK DENİZİ ile/ve/||/<> ARAFURA DENİZİ ile/ve/||/<> FLAMINGO KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BANDA DENİZİ ile/ve/||/<> MOLUK BOĞAZI ile/ve/||/<> MAKASSAR BOĞAZI ile/ve/||/<> TİMOR DENİZİ ile/ve/||/<> JOSEPH BONAPART KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CLARENCE BOĞAZI ile/ve/||/<> FLORES DENİZİ ile/ve/||/<> JAVA DENİZİ ile/ve/||/<> SELEBES DENİZİ ile/ve/||/<> SULU DENİZİ ile/ve/||/<> BALABAC BOĞAZI ile/ve/||/<> GÜNEY ÇİN DENİZİ ile/ve/||/<> TAYLAND KÖRFESİ ile/ve/||/<> VİETNAM KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİLİPİNLER DENİZİ ile/ve/||/<> LUZON BOĞAZI
ile/ve/||/<>
[G. AMERİKA'DA]
PENAS KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORCAVADO KÖRFEZİ ile/ve/||/<> GUAYAQUIL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KANALI ile/ve/||/<> TETUANTEPEC KOYU
ile/ve/||/<>
[K. AMERİKA'DA]
KALİFORNİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KRALİÇE CHARLOTTE BOĞAZI ile/ve/||/<> HECATE BOĞAZI ile/ve/||/<> COOK KOYU ile/ve/||/<> SHELIKOF BOĞAZI ile/ve/||/<> BRISTOL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KUSKOKWIM KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU ile/ve/||/<> BERING BOĞAZI


- CEMÂ'AT[Ar.] ile Fİ'E[Ar.]


- ÇENEK, KOTİLEDON = FİLKA = COTYLÉDON


- CİLVE ile FİNGİRDEMEK


- VÜCUB EHLİYETİ > HAK EHLİYETİ ve/||/<> EDÂ EHLİYETİ ve/||/<> CEZAİ EHLİYET ve/||/<> FİİL EHLİYETİ


- DAL ile FIŞKIN

( ... İLE Bir ağacın dibinden süren, ince dal. | Asma kütüğünde, hereğin üst yanında biten dal. )


- DEĞİŞİM:
KİMYASAL ile/ve/||/<> FİZİKSEL

( * Nesnenin molekül yapısı değişir.
* Nesnenin görünür yapısı değişir.
* Hem moleküler yapısı, hem de görünür yapısı itibariyle yeni bir nesne oluşur. [kâğıdın yanması]
* Ortaya çıkan yeni nesne, eski durumuna kesinlikle geri dönemez. [Yanan nesneden [kağıttan vs.] arta kalan küllerle yeni bir nesne [kağıt vs.] oluşturulamaz.]
[Örnekler: Yanıcı nesne olan hidrojen ve oksijen moleküllerinin tepkimeye girerek; yanıcı olmayan suyun ortaya çıkması. | Kâğıdın yakılması. | Un helvası yapımı. | Mumun yanması. | Demirin paslanması. | Odunun yanması. | Sebzelerin çürümesi.

İLE/VE/||/<>

Nesnenin molekül yapısında değişme oluşmaz.
Nesnenin sadece biçimi, görüntüsü değişir.
Sadece görünür yapısı değişen, moleküler yapısı değişim göstermemiş yeni bir nesne ortaya çıkar [Suyun buharlaşması]
Ortaya çıkan bu madde, eski durumuna dönebilir.[Buharlaşan suyun, tekrar suya dönüşebilmesi. Bulut ve yağmur]
[Örnekler: Eriyen mumun tekrar donarak tekrar kullanılması. | Kâğıdın yırtılması. | Çaydanlıkta bulunan suyun kaynaması ve ortaya çıkan buharın tekrar yoğunlaşarak suya dönüşmesi.] )


- DEVEKUŞU ile FİL KUŞU

( ... İLE XIII. ve XVII. yy. arasında yaşamış, XIX. yy.'da fosilleşmiş olarak bulunmuştur. Şimdiye kadar yaşamış en büyük kuş türüdür. Keşfedilmiş kuşların arasında en büyük yumurtaya sahip olan kuştur.[Tavuk yumurtasının 120 katı büyüklüğündedir.] [Fosilleri ve yumurtaları, Madagaskar'da bulunmuştur.] )

( ... İLE )


- DİCLE ile FIRAT


- DİŞ ile FİL DİŞİ

( ... İLE Büyümüş köpekdişidir. )

( TOOTH vs. IVORY )


- DIŞKI ile/ve/değil/||/<> FIŞKI

( Sindirim sonunda dışarı atılan besin artığı. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Taze, hayvan dışkısı/gübre. )


- DUBLÜR ile FİGÜRAN

( STUNT vs. EXTRA )


- DÜNYA KADAR MAL ile/ve/değil/yerine/>< FINDIK KADAR .M


- DÜŞÜNCE = FİKİR, MİSAL = IDEA[İng.] = IDÉE[Fr.] = IDEE[Alm.] = IDEA < IDEIN[Yun.]


- DÜŞÜNCE = FİKİR = THOUGHT[İng.] = PENSÉE[Fr.] = GEDANKE[Alm.] = PENSAMIENTO[İsp.]


- [ne yazık ki]
İSTİSMÂR:
DUYGUSAL ile/ve/ya da/||/<> FİZİKSEL ile/ve/ya da/||/<> EŞEYSEL


- EDİM = FİİL, AMEL = ACT[İng.] = ACTE[Fr.] = AKT[Alm.] = ACTUS[Lat.] = ENERGEIA[Yun.] = ACTO[İsp.]


- EF/EJEKSİYON FRAKSİYONU EJECTION FRACTION[İng.] değil/yerine/= FIRLATMA YÜZDESİ


- EKİN ile/ve/<> FİREZ

( ... İLE/VE/<> Ekin. | Yeni çıkmaya başlamış ekin. | Biçilmiş tarlada kalan tahıl kökleri, anız. )


- ELMA ile FİLELMASI

( ... İLE Turunçgillerden, Hindistan'da yetişen bir ağaç. | Bu ağacın, yenilen meyvesi. )

( ... cum FERONIA ELEPHANTUM )


- EREK = GAYE = PURPOSE, END[İng.] = FIN[Fr.] = ZWECK[Alm.] = FINIS[Lat.] = TELOS[Yun. < TELEUTE]


- EŞDUYUM/DUYGUDAŞLIK/EMPATİ[İng. < EMPATHY < Yun.] ile/ve ÖZGECİLİK BEN DÜŞMANLIĞI DİĞERGÂMLIK[Fars.]["DİĞERKÂMLIK" değil!]/ALTURİZM/ALTRUİZM/ALTRUISM[İng.] ile/ve İNSAN SEVGİSİ/FİLANTROPİ[İng.;Fr. < Yun. PHILO-ANTHROPOS]


- EŞİTLİK ile/ve/||/<>/> FIRSAT EŞİTLİĞİ


- (")EŞİTLİK(") ile/ve/değil/||/<> FIRSAT/OLANAK/KOŞULLAR EŞİTLİĞİ


- ETEK ile FİSTAN[İsp.]

( ... İLE Giysi. | İskoç, Arnavut ve Yunan'larda, erkeklerin giydikleri, kısa, pilili etek. )


- ... GERÇEKLİK:
EVRENSEL/BÜTÜNCÜL ... ile/ve/||/<> FİZİKSEL ... ile/ve/||/<> ZİHİNSEL ... ile/ve/||/<> ÖZNEL ... ile/ve/||/<> İLİŞKİSEL ...


- EVVELİYÂT ile MÜŞÂHEDÂT ile MÜCERREBÂT ile HADSİYÂT ile MÜTEVÂTİRÂT ile FITRÎYÂT(KIYASI KENDİNDE ÖNERMELER)

( Aksiyomlar. Bir ikinin yarısıdır. Bütün parçadan daha büyüktür. İLE Gözlemler. Güneş aydınlatıcıdır. Ateş yakıcıdır. İLE Deneyimler. Sakmunya safra gidericidir. İLE Sezgiler. Ay, ışığını Güneşten alır. İLE Doğru haberler. Hz. Muhammed peygamberlik iddia etti ve mûcize gösterdi. İLE Zihinde mevcut "iki eşit parçaya bölünme" ilkesine dayanan "Dört çifttir" önermesi gibi. )


- EYLEM = FİİL = ACTION, ACTIVITY[İng.] = ACTION[Fr.] = AKTION, HANDLUNG[Alm.] = ACTION[Lat.] = ACCIÓN[İsp.]


- FARBA/FARBALA[Fr.] değil/yerine FIRFIR


- FARE ile FİLFARESİ

( ... İLE Burun bölümü hortum gibi uzun olan, uzun kuyruklu, kanguru gibi sıçrayabilen bir fare. )

( ... İLE Afrika'da yaşarlar. )

( image )

( ... cum MACROSCELIDES PROBOSCIDEUS )


- FARE ile FINDIK FARESİ

( ... cum MUSCARDINUS AVELLANARIUS )


- FATR[Ar.] ile Fİ'L[Ar.]


- FEHM ile/ve FİKİR

( Tekrar vardır. İLE/VE Hareket vardır. )


- FELSEFE ile/ve/<> FİLOZOF

( Felsefe, filozofla konuşmaktır. )


- FELSEFE ile/ve MÜZİK ile/ve FİZİK


- FELSEFE = PHILOSOPHY[İng.] = PHILOSOPHIE[Fr., Alm.] = PHILOSOPHIA(PHILIA:SEVGİ, SOPHIA:BİLGELİK)[Yun.] = FILOSOFIA[İsp.]


- FELSEFECİ ile/ve FİLOZOF


- FÎ[Ar.] ile FÎ[Ar.]

( Fiat, baha, kıymet. İLE İçinde, -de. | Tarihin başına konulurdu.[fî 20 Teşrîn-i evvel: 20 Ekim'de] )


- FİAT değil FİYAT


- FİBER ile FİBERGLAS ile FİBERİN

( Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılmış mukavva ya da tahta. İLE Plastik maddelerden, özellikle poliyesterden parçaların yapımında kullanılan sağlamlaştırma maddesi. İLE Kan ve lenf serumunda bulunan, albüminli bir madde. )


- FİDE ile FİLİZ

( Yastıklarda tohumdan yetiştirilip başka yerlere dikilmek üzere hazırlanan sebze ya da körpe çiçek. İLE Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak. )


- FİGÜR = FIGURE[İng., Fr.] = FIGURA[Lat., İsp.]


- FİİL-İ MÂZÎ ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ

( Geçmiş zaman. İLE/VE Şimdi, geniş ve gelecek zaman. )

( FİİL-İ MÂZÎ (MALUM):

NASARÛ
NASARNE
NASARTÜM
NASARTÜNNE
   
NASARNÂ
NASARÂ
NASARATA
NASARTÜMÂ
NASARTÜMÂ
   
NASARA
NASARAT
NASARTE
NASARTİ
 
NASARTÜ
FİİL-İ MÂZÎ (MEÇHUL):
NUSİRÛ
NUSİRNE
NUSİRTUM
NUSİRTUNE
   
NUSİRÂ
NUSİRÂ
NUSİRATÂ
NUSİRTUMÂ
NUSİRTUMÂ
   
NUSURA
NUSİRAT
NUSİRTE
NUSİRTİ
 
NUSİRTU
ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ (MALUM):
YENSURÛNE
YENSURNE
TENSURÛNE
TENSURNE
   
NENSURU
YENSURÂNİ
TENSURÂNÎ
TENSURÂNÎ
TENSURÂNÎ
   
YENSURU
TENSURÛ
TENSURU
TENSURÎNE
 
ENSURU
  FİİL-İ MUZÂRİ (MEÇHUL):
YUNSARÛNE
YUNSARNE
TUNSARÛNE
TUNSARNE
   
NUNSARU
YUNSARÂNİ
TUNSARÂNÎ
TUNSARÂNÎ
TUNSARÂNÎ
   
YUNSARU
TUNSARÛ
TUNSARU
TUNSARÎNE
 
UNSARU
)


- FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MÜSTEĞRAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MUTLAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ HAL (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ İSTİKBAL (MALUM) ile FİİL-İ TAACCÜB SÂNİ


- FİKİR ...:
"TEATRİSİ" değil TEATİSİ


- FIKRA[Ar. çoğ. FIKARÂT] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]

( Omurga kemiklerinden bir boğum, omur. | Bend, madde, paragraf. | Kısa öykü, masal, kıssa. | Yasa maddelerinin paragraflarından her biri. | Bölüm, kısım, fasıl.[kitap ya da eserde] | Yazılmış kısa bir haber. | Gazetelerde, gündelik olayların kısa ve temiz bir üslûpla yazılmış şekli.[Fr. CHRONIQUE] İLE İnsan kalabalığı, öbeği/grubu. | Siyâset partisi. | Tümen. )


- FİKRİN SIHHATİ ile FİKRİN İSTİKAMETİ


- FİL DİŞİ ile FİLDİŞİ

( Filin dişi. ile Renk. )


- FÎL[Ar. çoğ. EFYÂL, FÜYÛL] ile Fİ'L[Ar. çoğ. EF'AL, FİÂL]

( En büyük kara memelisi olan hayvan. İLE İş, kâr, amel, zamanla ilgili olup anlamı sağlayan sözcük, eylem. )


- FİLAMENT = HAYT = FILET


- Fİ'LEN[Ar.] ile Fİ'LÎ[Ar. çoğ. Fİ'LİYYÂT]

( Hakikatte, gerçekten, işleyerek. İLE Fiille ilgili, gerçekten yapılan iş. )


- FİLİNTA[argo] ile FİLİNTA[Alm.]

( Güzel, yakışıklı. İLE Namlusu kısa, kurşun atan bir çeşit küçük tüfek. )


- FİLİZ[Yun.] ile FİLİZ[Ar.]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Ocaktan çıkarılan, işlenmemiş maden bileşiği. )


- FİLİZ[Ar. < Yun.] ile FİLİZZ[Ar. çoğ. FİLİZZÂT]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Eritilip temizlenmemiş olan altın, gümüş, bakır, demir gibi ham mâden, külçe. | Erimiş bakır. )


- FİLİZLEMEK ile FİLİZLENME ile FİLİZLENMEK ile TOMURMAK

( Bitkilerin, gereğinden çok olan filizlerini kırmak. İLE Yumruların üzerinde, ince uzun filizlerin belirmesi biçiminde görülen patates hastalığı. İLE Filiz vermek. | Gelişmeye, büyümeye başlamak. İLE Ağacı dibinden kesmek. | Ağaç ve asmalarda filiz vermek üzere gözler kabarmak, tomurcuklanmak. | Şişip kabarmak. )


- FİLMİ/KİTABI:
İZLEMEK/OKUMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< DENEYİMLEMEK


- FINDIKBİTİ ile FINDIKKURDU

( Kınkanatlılardan, fındıkkurdu denilen, kurtçukları dolayısıyla fındık ürünün en büyük düşmanı olan uzun gagalı böcek. İLE Fındıkbitinin, fındık içinde gelişerek, onun dökülmesine, değerini yitirmesine neden olan kurtçuk. )

( BALANINUS NUCUM cum ... )


- FIR FIR ile FIRFIR

( Fırıl fırıl. İLE Giysi, perde gibi nesnelerin kenarına dikilen, kırmalı ya da büzgülü süs, farba, farbala. )


- FIRAK[< FIRKA] ile FİRKAT[Ar.] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]


- FIRÂK[Ar. < FIRKA] ile FİRÂK[Ar.]

( Tümenler, alaylar, bölükler. | Partiler. | Cennetler, takımlar, kalabalıklar, ehl-i sünnet ve cemaatten ayrılan mezhepler. İLE Ayrılık, ayrılma. | Hüzün, keder, sıkıntı. )


- FIRSÂD[Ar., Fars.] ile FIRSAT/FURSAT[Ar. çoğ. FIRAK] ile FISÂD/FASD[Ar.]

( Karadut. İLE Uygun zaman, elverişli durum, yararlanma sırası, elden kaçırılmayacak yararlı zaman, hal ve ilişki. | Nöbet. İLE Kan alma, damardan kan çıkarma. )


- FIRTINA ile FİLİZKIRAN

( ... İLE Mayıs ayında, ağaçların filizlendiği mevsimde çıkan bir fırtına. )


- FIRTINADAN ÖNCE ...:
DUVAR ile/değil/yerine/>< DEĞİRMEN
(İNŞÂ ETMEK)


- FIS FIS ile FISFIS

( Gizli ve yavaş konuşulurken çıkan seleni anlatır. İLE Koku, ilaç vb. sıvıları püskürtmek için kullanılan araç. )


- FİSKİYE değil FISKIYE


- FİSSÜR ile/ve/||/<> FİSTÜL


- BAKLAVA:
FISTIKLI yerine CEVİZLİ yerine FINDIKLI


- FITNAT[Ar.] ile FITRAT[Ar.]

( Zihnin her şeyi çabuk anlayışı, zihin açıklığı, zeyreklik. İLE Yaratılış, doğa/tabiat, mizaç, huy. )


- FİTNE[Ar. çoğ. FİTEN] ile FİTEN[Ar. < FİTNE]

( Belâ, mihnet, sıkıntı. | Ayartma, azdırma. | Fesat, arabozma, karışıklık, ihtilâl. | Dinsizlik, canilik. | Cezâ. | Delilik. | Güzel yüz, güzel göz, güzel kadın. | Ara bozan, karıştırıcı. İLE Fitneler, ayartmalar, azdırmalar, ara bozmalar. )

( Türkiye'yi Kasıp Kavuran Fitne - Burhanettin Can )


- FITRAT ile/ve/>< FİTRET/FETRET


- FİTRE ile/ve/||/<> FİDYE


- FİZİK MUAYENE/PHYSICAL EXAMINATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK BAKI


- FİZİK ve/||/<>/>/< DÜŞÜNCE ve/||/<>/>/< FİZİK


- FİZİK ile/ve/||/<>/> FİZİĞİN MATEMATİKSELLEŞTİRİLMESİ


- FİZYOLOJİK ile FİZİKSEL


- FLÜT ile/ve FİFRE[Alm.]

( DİLLİ DÜDÜK ile/ve Büyük flüt. | Yanlamasına çalınan, 6 deliği bulunan, tahtadan bir tür flüt. )


- FOK ile KÖRFEZFOKU ile KEŞİŞFOKU ile KULAKLIFOK ile FİLFOKU

( Ayıbalığı, denizkoyunu. İLE Kuzey yarımkürede yaşayan. İLE Tropik ya da astropik bölgelerde yaşayan. İLE Kuzey denizlerinde yaşayan. İLE Çok iri yapılı fok. Denizfili. )

( Fok, İstanbul Boğazı'nın simgesidir. )

( PHOCA )


- FTR/PHYSICAL THERAPY AND REHABILITATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK TEDAVİ VE REHABILITASYON


- FUCÛR[Ar.] ile FISK[Ar.]


- GECİKME ile/ve/<> "FİJİ ZAMANI"

( ... İLE/VE/<> Fiji'lilerin randevuya geç kaldıklarındaki mazeretleri ve sözleri. )


- GEMİ ile/değil FIRKATEYN

( ... İLE/DEĞİL Eskiden kullanılan, bir savaş gemisi. )


- GEOMETRİK ATOMCULUK ile/ve/> MATEMATİKSEL ATOMCULUK ile/ve/> FİZİKSEL ATOMCULUK


- "GICIK OLMAK" ile "FITIK OLMAK"


- GÖLET ile FİLET

( ... İLE Sığ su. )


- GÖVDE GELİŞTİRME ile/değil/yerine FITNESS

( )


- GÜBRE[Yun.]/KEMRE ile/ve FIŞKI

( Tarımda kullanılılabilen hayvan dışkısı. | Verimini artırmak için toprağa dökülen her türlü hayvan dışkısı, kimyasal ya da bitkisel nesne. İLE/VE Taze gübre. )

( SERGÎN )


- GÜDÜ:
ZİHİNSEL ile/ve/||/<> FİZYOLOJİK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL


- GÜNCEL = FİİLİ = ACTUAL[İng.] = ACTUEL[Fr.] = AKTUELL[Alm.] = REAL[İsp.]


- GÜREŞ'TE:
ŞAHİN ile/ve/<> FİL ile/ve/<> ASLAN

( [güreşçiye verilen unvan] 5 rakibini yenen. İLE/VE/<> 7 rakibini yenen. İLE/VE/<> Tüm rakiplerini yenen.
[Moğolistan'da, 1921'den beri, Temmuz ayında kutlanan ve "Naadam" olarak adlandırılan ulusal bayramın üç ana etkinliğinden biri de güreştir.] )


- HAREKET ile/ve FİİL


- HARİTALARDA:
SİYASİ ile/ve FİZİKİ


- HAYATÎ GÖREV = Fİ'L-İ HAYÂTÎ = FONCTION VITALE


- HAYVAN HORTUMU ile FİL HORTUMU ile BÖCEKLERDE GÖRÜLEN HORTUM

( HORTUMLULAR: HORTÛMİYYE[Ar.], PROBOSCIDIAN[İng.], PROBOSCIDIENS[Fr.] )

( ... İLE Fillerin hortumları, 15.000 kastan oluşmaktadır. İLE ... )

( ... ile HURTÛM[çoğ. HARÂTÎM] ile ... )

( SNOUT vs. TRUNK vs. PROBOSCIS )


- HERNİ/HERNIA[İng.] değil/yerine/= FITIK


- HERNİASYON/HERNIATION[İng.] değil/yerine/= FITIKLAŞMA


- HİCRÂN ile/ve/<> FİRÂK


- HİDAYET'ÜL HİKME:
MANTIK ve FİZİK ve METAFİZİK


- KOŞULLAR:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ ile/ve/||/<> GENEL ile/ve/||/<> ÖZEL ile/ve/||/<> KİŞİSEL ile/ve/||/<> FİZİKSEL ile/ve/||/<> ZİHİNSEL ile/ve/||/<> ZORUNLU ile/ve/||/<> İTİBARİ ile/ve/||/<> YAKIN ile/ve/||/<> UZAK


- İCTİHAD ile FIKIH

( Dil + Anlam. Büyük din âlimlerinin Kur'ân-ı Kerim ve Hadis-i Nebeviyye'ye dayanarak vazettikleri karar. İLE -Fetva, -Mezhep, -Kanun, -Yargı )


- İKİ BİLİM:
REKLAMCILIK ile/ve/||/<>/> FİZİK


- İLÂLLÂH ile/ve ALÂLLÂH ile/ve BİLLÂH ile/ve HÂNİLLÂH ile/ve FİLLÂH ile/ve MAÂLLAH ile/ve LİLLÂH

( Allah'a. İLE/VE Allah üzerine. İLE/VE Allah ile. İLE/VE Allah'tan. İLE/VE Allah'ta. İLE/VE Allah'la. İLE/VE Allah için. )


- İLİM-İRFAN ve FİKİR-FELSEFE ve GÜZEL SANATLAR


- İLMÎ ESER ile/ve/değil FİKRÎ ESER


- İNAN = İMAN = FAITH[İng.] = FOI[Fr.] = GLAUBE[Alm.] = FIDES[Lat.] = FE[İsp.]


- 'INDÎ KEZÂ[Ar.] ile KIBELÎ KEZÂ[Ar.] ile FÎ BEYTÎ KEZÂ[Ar.]


- İP ile FİLDEKOZ[Fr.]

( ... iLE Bir çeşit pamuk ipliği. | İskoçya ipliği denilen, ince ve sağlam pamuk ipliğinden dokunmuş olan. )


- İŞ, GÖREV = Fİ'L = FONCTION


- İSİM CÜMLESİ ile/ve FİİL CÜMLESİ

( İsim + İsim'den ya da İsim + Fiil'den oluşur. İLE/VE Fiil + İsim'den oluşur. )

( Örnek: Hasan kaim. İLE/VE Nasara Hasan. )

( CÜMLE: Yargı bildiren sözcükler/kelimeler bütünü. )


- İSİM ve FİİL ve HARF/EDAT

( Anlamı/mânâsı olan, zamana bitişmeyen. VE Anlamı/mânâsı olan fakat bir zamana bitişmiş. VE Tek başına anlam/mânâ ifade etmeyen isim. )


- İSİM ile/ve/||/<> SIFAT ile/ve/||/<> FİİL

( İşaret. İLE/VE/||/<> Nitelik. İLE/VE/||/<> Gerçekleşme. )


- İSTANBUL/ROMA ve/||/<> FİLİBE

( Filibe de, İstanbul ve Roma gibi, 7 tepe üzerine kurulmuştur. )

( ... VE/||/<> Nöbettepe, Canbaztepe, Taksimtepe, Çanlıtepe, Boztepe, Saraytepe, Pınarcıtepe. )


- İSTİŞÂRE[< ŞÛRÂ (çoğ. İSTİŞÂRÂT)] değil/yerine/= DÜŞÜNCE SORMA, DANIŞMA


- İZİN (VERMEK) ile/ve/değil/yerine FIRSAT (VERMEK)

( Kendine kapı açıldığı halde içeri girmeyen, kovulmayı (da) hak eder. )

( TO GIVE PERMISSION vs. TO GIVE AN OPPORTUNITY
TO GIVE AN OPPORTUNITY instead of TO GIVE PERMISSION )


- JURISPRUDENCE = FIKIH

( FIKIH )


- KADER ile/ve/<> FITRAT


- KALASTRA[İt. < CALASTRA] ve/||/<> FİLİKA[İt. < FELUCA]

( Gemilerde cankurtaran filikalarını oturtmak için güvertelere konulan sehpa. İLE Cankurtaran sandalı. )


- KANT ile/ve/||/<>/> SCHILLER ile/ve/||/<>/> FICHTE ile/ve/||/<>/> SCHLEIERMACHER ile/ve/||/<>/> SCHLEGEL ile/ve/||/<>/> HEGEL ile/ve/||/<>/> SCHELLING ile/ve/||/<>/> SCHOPENHAUER ile/ve/||/<>/> FUERBACH ile/ve/||/<>/> DARWIN ile/ve/||/<>/> SPENCER

( [Doğum Tarihi] 1724 ile/ve/||/<>/> 1759 ile/ve/||/<>/> 1762 ile/ve/||/<>/> 1768 ile/ve/||/<>/> 1770 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1775 ile/ve/||/<>/> 1788 ile/ve/||/<>/> 1804 ile/ve/||/<>/> 1809 ile/ve/||/<>/> 1820 )

( Wilhelm Schlegel, 22 Ocak 1798'de Jena'dan, Berlin'de kardeşi Friedrich Schlegel ile küçük bir evi paylaşan Schleiermacher'a, kardeşinin yarattığı skandallardan dolayı sitem dolu bir mektup yazar ve yakın zamanda taşınmış olduğu Berlin'den Jena'ya, kendinin yanına dönmesi için Friedrich'i ikna etmesini ister; zira kardeşi, Schiller ile girdiği tartışma sonrasında yayımladığı son metniyle tümden tozu dumana katmıştır. Öyle ki, aynı soyadını taşımasıyla Wilhelm dahi gözden çıkarılmanın eşiğine gelmiştir. Sonunda, Goethe, tartışmaya dahil olur ve Friedrich ile babacan bir konuşma yaparak, ondan kibarca, bundan sonra başka bir alan üzerine, başka bir yerde çalışmasını ister. Oysa Friedrich, bu tavsiye üzerine gittiği Berlin’de, çoktan kendi çevresini kurarak yeni bir edebi akımın öncülüğü görevini üstlenmiştir. Henüz 25 yaşındaki bir genç tarafından yazılıp böylesi büyük bir etki yaratan, yepyeni ve tümüyle özgün bir düşünsel hareketin öncüsü olan bu metin, Eleştirel Fragmanlar'dı ve yalnızca 37 sayfalık 127 aforizmadan oluşuyordu. Aradan geçen neredeyse iki yüz yıl boyunca Eleştirel Fragmanlar üzerine yüzlerce kitap yazılacaktı. Schlegel kimilerine göre yaygaracı, kimilerine göre dâhi olarak adlandırılacak ama her halükârda Romantik hareketin düşünsel temellendiricisi olarak tarih sahnesindeki yerini alacaktı... )


- KAPLUMBAĞA ve/||/<> GORİL ve/||/<> FİL

( [karadaki] En yaşlı. VE/||/<> En güçlü. VE/||/<> En büyük. )


- KARİZMA ile/ve FİYAKA


- KARTAL ile FİLİPİN KARTALI

( ... ile image | image )

( )

( ... vs. PHILIPPINE EAGLE )


- KATALOG[Fr./İng. CATALOGUE] ile/ve/=/||/<> FİHRİST[Fars.]

( Kitaplıktaki kitapları ya da belirli bir daldaki gereçleri, nitelikleri bakımından tanıtmak, arandıklarında bulunmalarını sağlamak amacıyla, yer numaraları belirtilerek hazırlanmış kitap, defter ya da fişten oluşan bütün. | Kitabevi, yayınevi, kurum vb. kuruluşların yayınlarını, ürettikleri malları, nesneleri tanıtan, gösteren dizin ya da kitap. İLE/VE/=/||/<> İçindekiler. | Abecesel sıralamalar için kullanılan, kenarında tüm harflerin yer aldığı not defteri. )


- KAVRAM ile/ve/<> FİLOZOF ÇIĞLIĞI


- KAVRAYIŞ = FİKR-İ İPTİDAİ, TASAVVUR-I SAZEC = APPREHENSION[İng., Alm.] = APPRÉHENSION[Fr.] = APPREHENSIO[Lat.] = APRENSIÓN[İsp.]


- KAVURMA / KIZARTMA değil/yerine/>< FIRINDA / BUĞULAMA / HAŞLAMA/KAYNATMA


- KELÂM ve FIKIH ve İRFAN


- KELÂMCI(MÜTEKELLİM) ile FİLOZOF(HUKEMA)

( Onlar, "Ve nefahtü"den, yani kelâmdan gıda alırlar. )


- KELÂMCILAR ile/ve/||/<> BÂTINÎLER ile/ve/||/<> FİLOZOFLAR ile/ve/||/<> SÛFÎLER


- KEYFÎ ile/ve/değil/yerine FITRÎ


- KIŞKIRTMA ile/ve/> FIŞKIRTMA


- KIZIL ile FİRFİRİ[Ar.]

( ... İLE Parlak kızıl renk. | Bu renkte olan. )


- KONTÜZYON/CONTUSION[İng.] değil/yerine/= FİZİKSEL ÖRSELENME


- KÖPEKBALIĞI ile FIRFIRLI KÖPEKBALIĞI

( ... ile )


- KÖRFEZ ile FİYORT[Norveççe]

( Norveç, İskoçya ve Kuzey Amerika kıyılarında, buzulların oluşturdukları dik yamaçlı, derin ve eski buzul koyaklarının aşağı kesimlerinin deniz altında kalmasıyla oluşan körfez. )


- "KUDURMAK" ile "FITIK OLMAK"


- KÜFÜR değil/yerine/>< FİKİR

( Gerçeğin üstünü örtmek. DEĞİL/YERİNE/>< Gerçeğin örtüsünü açmak. )


- KUMAŞ/DANTEL ile FİSTO[Fr.]

( ... İLE Elde ya da makinede işlenmiş, süslü şerit. | Dantele benzer süsleri olan bir tür kumaş. | Bu kumaştan yapılmış olan gömlek/bluz. )


- KÜTÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/< FİDE/FİDAN

( Büyük ve "güçlü". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>

( Cansızdır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>


- KUVVE ile/ve/||/<> FİİL


- KUZEY DENİZİNDE:
KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> ÇUKÇİ DENİZİ ile/ve/||/<> DE LONG BOĞAZI ile/ve/||/<> DOĞU SİBİRYA DENİZİ ile/ve/||/<> LAPTEV BOĞAZI ile/ve/||/<> BOURHAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> LAPTEV DENİZİ ile/ve/||/<> OLENEKSKİY KÖFREZİ ile/ve/||/<> KATANSKİY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> VİLKİTSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> YENİSEY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA DENİZİ ile/ve/||/<> BAYDARATSKAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA BOĞAZI ile/ve/||/<> ÇEYŞSKAYA KOYU ile/ve/||/<> BEYAZ DENİZİ ile/ve/||/<> ONEGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KANDELAŞKA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DİVİNA KOYU ile/ve/||/<> BARENTS DENİZİ ile/ve/||/<> GRÖNLAND DENİZİ ile/ve/||/<> NORVEÇ DENİZİ ile/ve/||/<> KUZEY DENİZİ ile/ve/||/<> DANZİNG KÖRFEZİ ile/ve/||/<> RİGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİNLANDİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BOTNİ KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DANİMARKA BOĞAZI ile/ve/||/<> DAVIS BOĞAZI ile/ve/||/<> BALTIK DENİZİ ile/ve/||/<> LABRADOR DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> SMITH KÖRFEZİ ile/ve/||/<> NARES BOĞAZI ile/ve/||/<> LANCASTER BOĞAZI ile/ve/||/<> ARKTİK KOYU ile/ve/||/<> PR. REGENT BOĞAZI ile/ve/||/<> BOOTHIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FOXE ÇANAĞI ile/ve/||/<> FOXE KANALI ile/ve/||/<> REPULSE KOYU ile/ve/||/<> CORAL LİMANI ile/ve/||/<> JAMES KOYU ile/ve/||/<> HUDSON BOĞAZI ile/ve/||/<> UNGAVA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FROBISHER KOYU ile/ve/||/<> CUMBERLAND KÖRFEZİ ile/ve/||/<> HOME KÖRFEZİ ile/ve/||/<> JONES BOĞAZI ile/ve/||/<> PEARY KANALI ile/ve/||/<> BARROW BOĞAZI ile/ve/||/<> FRANKLIN BOĞAZI ile/ve/||/<> VISCOUT MELVILLE BOĞAZI ile/ve/||/<> Mc CLURE BOĞAZI ile/ve/||/<> McCLINTOK KANALI ile/ve/||/<> KRALİÇE MAUD KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORONATION KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PR. ALBERT KOYU ile/ve/||/<> AMUNDSEN BOĞAZI ile/ve/||/<> GALLER PRENSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> BEAUFORT DENİZİ ile/ve/||/<> PRODHOE KOYU ile/ve/||/<> KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU


- LORENTZ ve/||/<> FITZGERALD


- MADDE ve/> FİKİR ve/> DEĞER

( MATTER and/> IDEA and/> VALUE )


- MADDECİLİK ile FİZİKSELCİLİK


- MANCANA[İt.] değil/yerine/= FIÇI

( Gemilerde, içme suyu konulan, büyük, yassı fıçı. )


- MANTIK ve FIKIH


- MANTIK ile/ve FİZİK

( LOGIC vs./and PHYSICS )


- MANTIK ve/||/<> FİZİK ve/||/<> ETİK

( Çit. VE/||/<> Ağaç. VE/||/<> Meyve. )


- MANTIK ve/||/<>/> FİZİK ve/||/<>/> ETİK

( Bahçenin sınırı/duvarı/çiti. VE/||/<>/> Bahçedeki ağaç. VE/||/<>/> Bahçedeki ağacın meyvesi. )

( )


- MARKA ile/ve/||/<>/> FİLİGRAN


- MATEMATİK ve/<> FİZİK ve/<> ASTRONOMİ


- MATEMATİKSEL CİSİM ile FİZİK CİSİM


- MATEMATİKSEL YAKLAŞIM ile FİZİKSEL YAKLAŞIM


- MEKSİKA PESOSU ile FİLİPİN PESOSU


- MENENGİÇ AĞACI ile/>/= FISTIK AĞACI

( Aşısız. İLE/<>/= Aşılı. )


- METAFİZİK/METAPSYCHICS[İng.] değil/yerine/= FİZİK ÖTESİ


- METAFİZİK FİZİK


- METAFİZİK ile/ve/||/<> FİZİK ile/ve/||/<> ANLAM


- METAFİZİK <> OLUMSALLIK/RASTLANTI <> FİZİK

( Olanaklı kılan. < OLUMSALLIK/RASTLANTI > Olanaklı kılınan. )


- METİN ile/ve FİKİR

( TEXT vs./and IDEA )


- MİN MÂLÎ[Ar.] ile FÎ MÂLÎ[Ar.]


- MIRILDAMAK ile/ve/||/<> FISILDAMAK


- MİZAH ile/ve FIKRA


- MÜNÂFIKLIK ile/ve FİSK-Ü FÜCÛR


- MUTLAK MEKÂN ile/ve FİZİKÎ MEKÂN


- NAHİV ve FIKIH USULÜ ve TEFSİR USULÜ


- NARBÜLBÜLÜ/ARDIÇKUŞU(TURDUS PILARIS[Lat.], ROBIN[İng.], Avrupa ve Asya ormanlarında yaşar.) ile/ve BAYIR KUŞU ile/ve ÇALI KUŞU ile/ve ÇAMURCUN ile/ve DALGIÇ KUŞU ile/ve DEVEKUŞU ile/ve FIRTINA KUŞU ile/ve GELİNKUŞU[Lat. OTOCORIS PENCILLATUS] ile/ve İNCİRKUŞU[Lat. ANTHUS TRIVIALIS] ile/ve İSHAK KUŞU/BATAKLIKBAYKUŞU[Fars. ŞEB-ÂVÎZ][ayağından asılarak başaşağı sarkar ve öter] ile/ve KARDİNALKUŞU ile/ve KARİYAMA(Güney Amerika'da) ile/ve KAŞIK GAGA ile/ve KAŞIKCI KUŞU ile/ve KEDİKUŞU ile/ve KELAYNAK[Sadece bu üç yerde: BİRECİK-URFA, FAS, PALMİRA ÇÖLLERİ-SURİYE][Lat. GERONTICUS EREMITA]17 Şubat, Birecik'te, Kelaynak Günü'dür! ile/ve KUYRUKKAKAN[Afrika ile/ve Asya'da][Lat. SAXICOLA] ile/ve MALURUS[Avustralya'da] ile/ve MAMO[Hawaii'de] ile/ve MANAKİN[Amerika'da] ile/ve MİNO[Asya'da] ile/ve MOA ile/ve MOHO ile/ve MUHABBET KUŞU ile/ve ÖRÜMCEK KUŞU[Lat. LANIUS] ile/ve TARLA KUŞU ile/ve YAĞMUR KUŞU ile/ve ALICI KUŞ ile/ve BOĞMAKLI KUŞ ile/ve MAKARALI KUŞ ile/ve SAKSAĞAN(AK'AK[Ar.], PÎSE[Fars.], PICA PICA[Lat.]) ile/ve SAKARMEKE ile/ve SIĞIRCIK(MÜRG-İ ZÎREK/ZÎREK-SÂR, LÂLESAR[Fars.], STURNUS VULGARIS[Lat.]) ile/ve İBİBİK, ÇAVUŞ KUŞU, HÜDHÜD[çoğ. HEDÂHİD][HÛC-I HÜDHÜD:
İbibik ibiği.](EBÜRREBÎ', UPUPA EPOPS[Lat.]) ile/ve ÖZKUŞU ile/ve PAPUÇGAGA[Afrika'da] ile/ve POTU(Güney Amerika'da) ile/ve POYRAZKUŞU ile/ve SUBAKALI ile/ve TORGU ile/ve TURAKO/MUZCUL(Afrika'da yaşar.) ile/ve UZUNBACAK ile/ve ÜVEYİK(TURTLE DOVE[İng.], STREPTOPELIA TURTUR[Lat.]) ile/ve YEŞİLBAŞ

( Kolombiya'da, dünyadaki tüm ülkelerdeki kuş türlerinden daha fazla kuş türü bulunur. )


- NAYLON POŞETLER(İ KULLANMAK) değil/>< FİLE/SEPET (KULLANMAK)


- NAYLON POŞETLER(İ KULLANMAK) yerine/değil FİLE/SEPET (KULLANMAK)


- NAZARÎ ERDEM ile/ve FİKRÎ ERDEM ile/ve HULKÎ ERDEM ile/ve AMELÎ ERDEM(SANATLAR)


- NEGATOSKOP/NEGATOSCOPE[İng.] değil/yerine/= FİLMGÖREÇ


- NEMESE/HEMS[Ar.]/WHISPER[İng.] değil/yerine/= FISILDAMA

( Fısıldama. )


- OCAK ile FIRIN

( COOKSTOVE/RANGE vs. OVEN )


- PİŞİRME:
OCAKTA ile/ve FIRINDA ile/ve GÜNEŞİN ISITTIĞI TAŞTA


- OLANAK ile/ve FIRSAT

( Tutum, fırsatı kendine çeker. )

( Attitude attracts opportunity. )

( POSSIBILITY vs./and OPPORTUNITY )


- OLUŞ = SAYRURET, TEKEVVÜN = BECOMING, GENESIS[İng.] = DEVENIR, GENÉSE[Fr.] = WERDEN, GENESIS[Alm.] = FIERI < IN FIERE: OLUŞ HALİNDE[Lat.] = GENESIS[Yun.]

( Kesintisiz/sürekli doğuş. )


- OMURGADA
YUVAR/DİSK:
OLAĞAN ile BOZULMUŞ ile BEL VERMİŞ ile FITIK ile İNCELMİŞ

( image )


- ONAYLAYICI SÖZCÜKLER ve/||/<>/> HİZMET EYLEMLERİ ve/||/<>/> FİZİKSEL TEMAS


- OPORTÜNIST/OPPORTUNIST[İng.] değil/yerine/= FIRSATÇI


- OPORTÜNISTİK ENFEKSİYON/OPPORTUNISTIC INFECTION[İng.] değil/yerine/= FIRSATÇI BULAŞ


- OPORTÜNİZM/OPPORTUNISM[İng.] değil/yerine/= FIRSATÇILIK


- PARAPSİKOLOJİ/PARAPSYCHOLOGY[İng.] değil/yerine/= FİZİK ÖTESİ "BİLGİSİ"


- PERGENDE ile/> FİRKATA ile/> KALİATA ile/> KADIRGA


- PERMEÇE ile/ve FİLADUR

( Yedek olarak kullanılan ince halat. İLE/VE İnce ve katranlı halat. )


- PLAN ile/ve/<>/> SAHNE ile/ve/<>/> SEKANS ile/ve/<>/> FİLM


- PRİZ[Fr.] ile/ve/||/<>/< FİŞ

( Elektrik akımı almak için fişin sokulduğu yuva. İLE/VE/||/<>/< Prizden akım almaya yarayan araç. | Bir yapıtın hazırlanmasında kolaylık sağlamak ya da bir işe kılavuzluk etmek için yazılıp sınıflandırılan küçük kâğıt yapraklardan her biri. | Bir işi yaptırmak ya da gereken kaydın alındığını belirtmek için bir koçandan koparılmış kâğıtlardan her biri, makbuz. )

( )


- PUNT[İt.] değil/yerine/= FIRSAT

( Uygun zaman. )


- RAMAZAN ve/>/ya da FITR BAYRAMI[RAMAZAN ve/>/ya da ŞEKER BAYRAMI değil!]

( ... ve ÎD el-FITR[Ar.]: KAHVALTI | HARİ RAYA AİDİL FİTRİ[Malezya ve Singapur'da] | IDUL FİTRİ ya da LEBARAN[Endonezya'da] | SHEMAI EID[Bangladeş'te] )


- RÜZGÂR ile FIRTINA

( WIND vs. STORM )


- ŞAH ile/ve VEZİR ile/ve FİL ile/ve AT ile/ve KALE/ROK ile/ve PİYON[Fr. < Lat.]

( ... ile/ve FERZ/FERZÎN/FERZÂNE/FERZEND[Fars.] ile/ve PÎL ile/ve ... ile/ve RUH ile/ve PİYÂDE, BEYDÂK[Ar.] )

( KING vs. QUEEN vs. BISHOP vs. KNIGHT vs. ROOK vs. PAWN )


- ŞAMANLAR'IN SEVDİĞİ RENKLER:
AÇIK MAVİ ve SÜT MAVİSİ ve ALTIN SARISI ve FİLİZ YEŞİLİ ve LEYLAK


- SANAYİ KAPİTALİZMİ ile/ve/||/<>/> FİNANS KAPİTALİZMİ


- ŞANS ile/değil FIRSAT


- SAPLANTI = FİKR-İ SABİT = FIXED IDEA[İng.] = IDÉE FIXE[Fr.] = FIXE IDEE[Alm.] = FIXUS[Lat.]


- ŞARLATAN değil/yerine/>< FİLOZOF

( Filozofların aydınlatmadığı bir toplumu, şarlatanlar aldatır. )


- SENFONİ ORKESTRASI ile FİLARMONİ ORKESTRASI

( ... İLE Kurumsal. )


- ŞERİAT ile/ve/||/<>/> FIKIH


- SESSİZLİK ile FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİĞİ


- SİESTA ile/ve/||/<> FİESTA

( Öğle arası. İLE/VE/||/<> Şenlik. )


- ŞİFRE ÇÖZÜCÜ / DECODER ile/ve/||/<> FİZİKSEL ÇÖZÜCÜ / ENCODER


- SIĞ ile FİLET[İt.]

( ... İLE Derinliği aynı olan sığ su alanı. )


- SİNEMA TARİHİ ile/ve/||/<> FİLM TARİHİ

( Bağlam içinde kalarak. İLE/VE/||/<> Tekil ve/ya da birbirleriyle ilişkilendirilerek. )


- SİNEMA ile/ve FİLM

( CINEMA vs./and FILM, MOVIE )


- SOFİST ile/ve FİLOZOF

( BAHŞİ[Uygurca]: Filozof. / Kâtip. )

( Nous'u olan. | Ne bildiğini bilen ve eyleyen. İLE/VE Bilgeliğe sevgisi olan. [PHILO-SOPHOS] )


- SOKRATES ve/||/<>/> DESCARTES ve/||/<>/> FICHTE

( FICHTE: Çam ağacı. )


- SOLUK ve/||/<> BESLENME ve/||/<> PSİKOLOJİ ve/||/<>
FİZYOLOJİ ve/||/<> EŞEYSELLİK ve/||/<> İLETİŞİM

( www.KendiniTANI.com )


- SONLU = FINITE[İng.] = FINI[Fr.] = ENDLICH[Alm.] = FINITA[Lat.]


- SÛFÎ ile FİLOZOF(HUKEMA)

( Hakikati, eşyanın hakikatini bilir. İLE Hakikatleri bilir. )


- supozituvar/supp./suppos.[Lat. < SUPPOSITORIUM] değil/yerine/= FİTİL,


- "SÜRTMEK" ile "FİNK ATMAK"


- TABİP FİLOZOFLAR ile/ve/||/<> FİLOZOF TABİPLER


- TAHIL ile FİRİK

( .... İLE Olgunlaşmak üzere olan tahıl. | Çerez olarak yenilen tahıl kavurgası. )


- TAHIL ile FİRİK

( ... İLE Olgunlaşmak üzere olan tahıl. | Çerez olarak yenilen tahıl kavurgası. )


- TAKIM, ORDO = FIRKA = ORDRE


- TASNİF'UL ULÛM:
KELÂM ve/> FIKIH ve/> TASAVVUF

( "Tasnif'ul Ulûum" kitabında Tasavvuf: "İmanın meyvesi ve İslâm'ın neticesi."/"Hüve semeretül iman ve neticetü'l-İslâm" )


- TATLISU KAPLUMBAĞALARINDA:
BENEKLİ ile FIRAT ile NİL ile ... ile YILAN BOYUNLU TATLISU KAPLUMBAĞASI ile KIRMIZI YANAK(ROTWANGEN) ile ÇİN KAPLUMBAĞASI

( [büyüklüğü] ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE 25 cm.'dir. İLE 17 cm.'dir. )

( Türkiye sularında yaşarlar. İLE Türkiye sularında yaşarlar. İLE Mısır'da yaşarlar. İLE ... İLE ... İLE Amerika'da, Doğu ve Batı Mississippi'de yaşarlar. İLE Endonezya, Japonya ve Güney Çin'de yaşarlar. )

( [kış uykusuna] ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE Yatarlar.[10-12 hafta] İLE Yatmazlar. )

( ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE Gençleri etçil, yaşlıları otçuldur. İLE Etçildir. )

( EMYS ARBICULARIS cum TRIONYX EUPHRATICUS / RAFETUS EUPHRATICUS cum TRIONYX TRIUNGUIS cum MAUREMYS CASPICA cum CHRYSEMYS SCRIPTA ELEGANS cum CHINEMYS REEVESIL )


- TEDBİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< FİKİR (ETMEK)

( Sonuca yönelik düşünme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Sonuca yönelik olmayan düşünme. )

( Zât bakımından aynı, itibar bakımından ayrılardır. )

( Sona bakmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yola bakmak. )

( [not] Thinking to [get/go] consequence. VS./AND/BUT/||/<>/>/< Any kind of thinking without consequence.
Any kind of thinking without consequence. INSTEAD OF Thinking to [get/go] consequence. )

( [not] PRECAUTION vs./and/but/||/<>/>/< TO THINK
TO THINK instead of PRECAUTION )


- TEL ile FİLAMAN[Fr.]

( ... İLE Ampullerden akım geçtiğinde, akkor durumuna gelen, ince iletken tel. )


- TOHUM ile/ve/||/<>/> FİLİZ ile/ve/||/<>/> FİDAN ile/ve/||/<>/> GENÇ AĞAÇ ile/ve/||/<>/> YETİŞKIN AĞAÇ ile/ve/||/<>/> ÇİÇEK VEREN AĞAÇ ile/ve/||/<>/> MEYVE VEREN AĞAÇ

( )


- TOKA ile FİRKETE[İt.]

( ... İLE Kadınların, saçlarını tutturmak için kullandıkları, U biçimindeki naylon, tel ve bağadan saç tokası. )


- !TOKAT ile !FİSKE[Yun.]


- TOKMAK ile FİLARİZ

( ... İLE Keten dövmeye yarayan tokmak. )


- TOMRUK ile FİLENK[Yun.]

( Kesilmiş ağacın, silindir biçimindeki gövdesi. | İşlenmek ya da biçilmek üzere hazırlanmış taş kütlesi. | Tomurcuk. | Tutukevi. İLE Ağır cisimleri bir yerden, bir yere kaydırmak ve özellikle tekneleri karaya çekmek için bunların altına sürülen yuvarlak ağaç. )


- TOMURCUK ile FİLİZ

( BUD vs. SHOOT )


- TOPLUMSAL İNSANBİLİM/ANTROPOLOJİ ile/ve FİZİK İNSANBİLİM/ANTROPOLOJİ

( İstanbul'da. İLE/VE Ankara'da. )


- TORBA GEREKSİNİMİ değil FİLE/SEPET (KULLANMAK)[NAYLON değil/yerine!]


- TROPİK KUŞU ile/ve FIRKATEYN KUŞU

( Topago - Karayipler )


- TÜZE(HUKUK) ve/<>/|| FİZİK


- UNLARDA:
BUĞDAY ile/||/<> TAM BUĞDAY ile/||/<> KARABUĞDAY/GREÇKA ile/||/<> KIRMIZI BUĞDAY ile/||/<> KEPEKLİ ile/||/<> SİYEZ ile/||/<> KAVILCA ile/||/<> KUNDUR ile/||/<> YULAF ile/||/<> ÇAVDAR ile/||/<> ARPA ile/||/<> MISIR ile/||/<> KİNOA ile/||/<> TEFF ile/||/<> AMARANT ile/||/<> NOHUT ile/||/<> KESTANE ile/||/<> KEÇİBOYNUZU ile/||/<> BADEM ile/||/<> CEVİZ ile/||/<> FINDIK ile/||/<> ANTEPFISTIĞI ile/||/<> ARAROT ile/||/<> DİNKEL[Alm.]/FARRO[İt.]

( Kabuğundan ve kepeğinden ayrılarak kullanılan, işlenmiş buğday unundan [beyaz ekmek] yapılır. İLE/||/<> Buğday tanesinin kabuğuyla birlikte öğütülerek elde edilir. Besin değerleri, öteki rafine unlara göre daha yüksektir.[Glüten içerir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> Anadolu'nun, en eski çeşitlerindendir.[Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.] Ekmek yapımına çok uygundur.[Kepeği ile öğütülmüş olanını yeğlenmelidir.][Glüteni düşüktür.] İLE/||/<> Kepeğinden ayrılmamış undur. İLE/||/<> Kastamonu bölgesinin unudur. Tüm unlarla karıştırılabilir. Aroması "keskin" gelebilir.[Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.][Glüteni çok düşüktür. Çok sağlıklıdır.] İLE/||/<> Kars'ta yetişen bir buğdaydır. Kökeni, Kastamonu'dur. [Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.][Her türlü iklime dayanıklı, güçlü bir yapısı olduğundan, kabuk bölümü kalındır. Kabuk bölümünün kalınlığı, tanelerinin ufak kalmasına ve glüten içeriğinin, öteki buğday türlerine göre daha olmasını sağlamıştır ve bu nedenle de glisemik indeksi düşüktür.] İLE/||/<> Güneydoğu Anadolu bölgesi buğdayıdır. İLE/||/<> Glüten alerjisi olanlar için iyi bir seçenektir. [Deri ve bağırsak sorunu olanların, yulaf ununu yeğleyebilir.][Yüksek besin değerine sahip ve glisemik indeksi düşüktür.] İLE/||/<> Bol proteinlidir.[Yüksek glüten içerir.][Soğuk iklime dayanıklıdır.] İLE/||/<> Çok eski bir buğday türüdür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Güney Amerika'da, And Dağları'nda, doğal olarak yetişen, otumsu bir bitkinin, kurutulmuş tohumudur.[Unu da, tohumları gibi yüksek demir ve besin değerlerine sahiptir ve çok lezzetlidir.][Tek başına ya da tüm unlarla karıştırılabilir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> Amarant[horozibiği] bitkisinin tohumlarından elde edilir.[Tüm unlar içinde, en yüksek proteine sahiptir.][Glüten içermez ve glisemik indeksi düşüktür.][Tadı, ekşi ve keskin olduğundan, lezzeti görecelidir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Sıcak iklimlerde yetişen maranta adlı kamıştan ve başka bitkilerin kökünden çıkarılan un. [Çocuk maması yapılan un.] İLE/||/<> Siyez ile benzerlik taşır.[İçeriğindeki protein yapısı daha kırılgan ve çözünebilir olduğundan, tüm tahıl unları içinde, siyez kadar düşük glütene sahiptir.][Genetiği değişmemiş bir çeşittir.][Her türlü hamur işinde kullanılabilir.] )

( ... İLE/||/<> Glüten içerir. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüteni düşüktür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüteni çok düşüktür. İLE/||/<> Glüteni düşüktür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüten alerjisi olanlar için iyi bir seçenektir. İLE/||/<> Yüksek glüten içerir. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüten içermez. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Düşük glütene sahiptir. )


- VARLIKBİLİM ile/ve FİZİK

( ONTOLOGY vs./and PHYSICS )


- VİZE ile FİNAL


- YAPIM EKLERİNDE:
ADDAN AD ile/ve/||/<> ADDAN EYLEM ile/ve/||/<> EYLEMDEN AD ile/ve/||/<> EYLEMDEN EYLEM

( )


- YAPINTI = TASNİ = FICTION[İng., Fr.] = FIKTION[Alm.] = FICTIO[Lat.] = FICCIÓN[İsp.]


- YARDIMCI OLMAK ile/ve FIRSAT VERMEK

( Tekrarlanması gereken yardım, yardım değildir. )

( Yapılmaya değer tek yardım, yardıma gereksinim duymaktan kurtuluşu sağlamaktır. )

( Bizi, insan yapacak olan, berraklık ve yardımseverliktir. )

( En önemli yardımcı, gerçeğin, içimizde bulunuşudur. )

( The main thing that helps is to have reality within. )

( image

Bunu mu istiyorsunuz?

• Çocuğunuz...

– Varsın, bir çivi bile çakamasın... Ama dersleri iyi olsun.
– Varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın... Ama matematiği düzgün olsun.
– Varsın, evin çalan telefonuna cevap veremesin... Ama notları yüksek olsun.
– Varsın, eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın... Ama fen lisesine gitmiş olsun.
– Varsın, ağlayan bir çocuk görünce ona gülsün... Ama sınıfın birincisi olsun.
– Varsın, kendinin fazladan harçlığı olduğu halde; kantinden simit alamayan çocuklarla alay etsin... Ama öğretmenlerinin gözdesi olsun.
– Varsın, başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine dönüp; “Ya siz nasılsınız?” diyemesin... Ama yabancı dili mükemmel olsun.
– Varsın, oyun arkadaşları olmasın... Ama sınavlarda “on” çeksin.

– Varsın;
– Taziye nedir, bilmesin,
– "Başın sağ olsun" ne demek, anlamasın,
– "Geçmiş olsun" kime denir, niçin denir, haberi olmasın,
– "Uğurlar olsun", ne anlama gelir farkında olmasın,
– Ama... Karneleri süper olsun.
– Evet… Varsın, tek dostu olmasın... Ama iyi gelir getiren bir mesleği olsun...

Üstün Dökmen )

( TO HELP vs./and TO GIVE AN OPPORTUNITY )


- YAŞ/TARİH TESPİTİ:
KETEBE ve/||/<> ZAHRİYE ve/||/<> FİLİGRAN ve/||/<> MÜREKKEP

( Zahriye, XIII. yy.'a kadar bulunmaktadır. | Ser levha, XVI. yy.'dan sonra kullanılmaya başlanmıştır. | Eski yapıtlarda, cetvel yoktur. )


- YAŞAM:
MASAL ile/ve/||/<>/> ROMAN ile/ve/||/<>/> FIKRA

( Başlangıçta. İLE/VE/||/<>/> Yaşandıkça. İLE/VE/||/<>/> Anlattıkça. )


- YENGEÇYİYEN AYIBALIĞI ile LEOPAR AYIBALIĞI ile FİL AYIBALIĞI

( ARCTOCEPHALUS PUSILLUS )


- ZAMAN KAZANMAK ile FIRSAT ARAMAK/BEKLEMEK


- ZAMAN ile/ve/= FIRSAT

( TIME vs./and/= OPPORTUNITY )


- ZİGON SEHPA ile FİSKOS SEHPA

( İçiçe geçmeli servis sehpası. İLE İki tekli koltuk arasında bulunan sehpa. )



Fİ... ~ ... / ... ~ Fİ... ile başlayan FaRkLaR...

- "... (FİZİKİ UNSURUN) HER BİRİSİNİ ..." değil "... (FİZİKİ UNSURUN) HER BİRİNİ ..."


- ... HAKKI ("VERMEK") ile/ve/değil/||/<>/< ... FIRSATI (TANIMAK)


- [ne yazık ki]
!TERÖR ile/ve/=/||/<>/< FİNANS


- MODEMDE:
ADSL ile VDSL ile FIBER

( )


- AĞAÇ ile/ve FİTZROYA

( ... İLE/VE Güney Amerika'ya özgü bir ağaç. )


- AHMAK ile/değil/yerine/>< FİLOZOF

( Felsefeyi zorlaştırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Felsefeyi kolaylaştırır. )


- AKAİD USÛLÜ ile/ve/||/<>/> HADİS USÛLÜ ile/ve/||/<>/> TEFSİR USÛLÜ ile/ve/||/<>/> FIKIH USÛLÜ


- AKIL ile/ve/||/<> FİKİR

( Varolanları[mevcudu] bilmek. İLE/VE/||/<> Varlığı[vucudu] bilmek. )


- ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ

( 1.6180339887 [φ = (1 + √5) / 2 = 1.6180339887498...] ve/<> 0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987 ... [son iki sayının toplamı alınarak devam edilir] )

( Dizideki ardışık iki sayının oranı, sayılar büyüdükçe Altın Oran'a yaklaşır. )

( MİMARLIK ÜZERİNE ON KİTAP - VITRUVIUS[Marcus Vitruvius Pollio, M.Ö. 80 ile 15] )

( Altin_Oran.mp4 [1] | Altin_Oran2.mp4 [2] )

( )

( Wikipedia'da... http://tr.wikipedia.org/wiki/Altin_oran )

( Okuduğunuz Herşeye İnanmayın: Salyangoz Kabukları ve Fibonacci Sayıları

Kişiler, mucizelere inanmak ister. Yaşamın tamamının mucizelerle dolu olmasını isterler. Her şeyin birbirine kusursuz bir biçimde oturmasını, olaylar, olgular ve sistemlerde hiçbir pürüz olmamasını isterler. Bu, insan türünün beyin yapısı ve çalışma ilkeleri düşünüldüğünde anlaşılırdır. Fakat yine de tanıdığımız en karmaşık yapı olan beynimizin, bu kadar basit hatalara düşebildiği gerçeğini göz önünde bulundurarak, etrafımızı incelerken çok daha dikkatli ve gerçekçi olmamız gerekmektedir. Burada, yardımımıza bilimsel yöntem ve analiz metotları koşmaktadır. Çünkü kişiler, kendilerini kandırmaya açıktır. Duygularına hemencecik yenik düşerler, bu bakımdan zaafları vardır. Söylediğimiz gibi, her şeyin büyüleyici, her şeyin sıradışı, her şeyin olağanüstü, her şeyin masalsı olmasını isteriz. Ancak doğa kusurludur. Bu kusurları görmemezlikten gelerek bilim üretemeyiz. Çünkü kusurlara bakarak, hataları anlayarak, eksiklikleri fark ederek sistemlerin nasıl çalıştığını, nasıl çalışmaları gerektiğini, neden kusursuz olamayacaklarını anlarız. Hatta bu sayede onları geliştiririz, doğadakilerden daha başarılı sistemler üretebiliriz.

HP, Apple, Netscape Communications gibi birçok büyük teknoloji firmasında yazılım mühendisi olarak görev almış olan, aynı zamanda astronomi, biyoloji, matematik gibi alanlarda araştırmalar yürüten, teknoloji ve bilim yazarlığı yapan, bilimin yayılması için konuşmalara katılan Akkana Peck, deniz kabuklarının matematiği ile ilgili bir araştırma yazısı üzerinde çalışırken ilginç bir gerçekle karşılaşmış. Hikayeyi bilirsiniz: doğada kusursuz bir matematik olduğu, ayçiçeklerinden salyangoz kabuklarına, kol uzunluğumuzdan çeşitli kentlerin bulunduğu coğrafi lokasyonlara kadar her şeyin "özel bir matematik" dahilinde olduğu iddia edilir. Hatta kimi zaman üniversitelerin animasyon birimleri ve grafikerleri bile bunu öyle bir göstermektelerdir ki, sanki doğada hakikaten tüm canlıların uyduğu bir matematiksel/geometrik düzen varmış gibi bir algı yaratılır. Kolumuzun toplam uzunluğunun dirseğimizden parmak ucuna kadar olan uzunluğa oranının "altın oran"a uymak zorunda olduğunu sanarız. Deniz kabuklarının ve deniz minarelerinin gerçekten de Fibonacci sayılarına mükemmel biçimde uyduğunu sanar, ayçiçeği tohumlarının kusursuz bir matematiği takip ettiğine inanırız. Bunların hepsi koca bir hatadır. Akkana Peck bu gerçekle yüzleşmesini şöyle anlatıyor:

"Bir arkadaşımın üniversitedeki matematik dersine Fibonacci sayılarıyla ilgili bilgi vermek üzere davet edilmiştim. Daha lisedeyken Fibonacci sayıları üzerine araştırmalar yapmaya başlamıştım ve onların büyüyen bir şehrin güç istasyonlarını planlamada nasıl kullanıldığını incelemiştim. Tüm bunları o derste anlatacaktım, dolayısıyla araştırmalarımda bulduğum tüm görselleri bulmaya ihtiyacım vardı. Bilirsiniz, çam kozalaklarındaki, çiçeklerin yapraklarındaki, ağaçlardaki dallanmalardaki matematiksel oranları, Altın Oran'ı, Fibonacci/Altın Spiralini, vb. doğadaki matematiği gösteren görsellere ihtiyacım vardı. Örneğin bir Nautilus kabuğunun nasıl harika bir biçimde Fibonacci sayılarına uyduğunu göstermeyi istiyordum.

Çam kozalaklarını topladım, bazı fotoğraflar çektim, slaytlar hazırladım ve iş, altın orana uyan spiralleri göstermeye geldi. Ufak bir GIMP metni hazırlayarak bilgisayarımın otomatik olarak Fibonacci spiralini oluşturmasını sağladım. Sonrasında, bir odacıklı Nautilus fotoğrafı aramaya başladım. Amacım, bu spirale ne kadar kusursuz biçimde uyduğunu göstermekti. Sonunda Wikipedia'dan harika bir örnek buldum. GIMP içerisine yapıştırdım ve üzerine altın spirali çizdim. Sonrasında ise birbirine uydurmak üzere boyutlarla oynamaya başladım. İmkansızdı. Hiçbir biçimde spiral, kabuğun şekline uymuyordu!

Ne kadar çabalarsam çabalayayım, hiçbir biçimde kabuk ile spirali uyduramadım. Ben de Google Images'ı kullanarak daha fazla kabuk fotoğrafı bulmaya çalıştım. Bulduğum hiçbir kabuk spirale uymuyordu! Hatta Fibonacci sarmalına yaklaşamıyordum bile!"

Akkana Peck, bu konuda yalnız değildir. Başlangıçta sözünü ettiğimiz düşünceler, halk arasına o kadar yerleşmiştir ki, bizim matematiğimizden doğan bazı oranların doğada halikulade bir biçimde olması gerektiğini sanarız. Evet, bu oranlar kabaca doğadaki organizmaların yapılarında rastlanabilir. Aslında bunda şaşılacak bir şey yoktur. Örneğin Fibonacci sayıları dediğiniz sayılar, kademeli olarak bir önceki toplama eklenerek artan sayılardır. Bir deniz minaresi kabuğu da, bir önceki zaman diliminde üretilen kabuk miktarının üzerine konarak arttığı için, elbette, ister istemez Fibonacci sayıları dediğimiz sayıya uyacaktır. Bir ayçiçeğinin tohumları, merkezden başlayıp etrafa yayılır. Altın spiral de, belirli bir merkezden başlayıp etrafa yayılan çizgilerden elde edilir. Dolayısıyla ikisinin birbirine uyması kaçınılmazdır. Bizler bu oranları tanımlarız. Bu oranlar, gökten inmezler. Eğer doğada, bu oranları tanımladığımız temele uyan bazı sistemler varsa, o sistemlerin sonucunda yine bu oranları görmemiz son derece anlaşılırdır. Hatta bu, kaçınılmaz bir sonuçtur.

Daha açık bir örneği şöyle verebiliriz: tüm sayı sistemleri etrafımızda kendini tekrar eden objeleri kategorize ederek gelişmiştir. 1, 2, 3 gibi sayılar, aslında kategorizasyon amacı taşır. Tek olan bir olguya "1" deriz. Kendini tekrar ediyorsa, bu sayıyı arttırırız. Sayılar böyle oluşmuştur. Tüm matematik, bunun üzerine inşa edilmiştir. Dolayısıyla matematiği, doğadaki sistemleri tanımlamak için, doğadaki sistemlere bakarak geliştirdik. Örneğin matematikteki "türev" denen işlem, "değişim miktarını" verir. Dolayısıyla etrafımızda düzenli olarak değişen şeylere bakıp, türev hesabına uymalarına şaşıramayız. Ancak nedense bu matematiksel unsurların adı "altın oran" ya da "Fibonacci sayıları" gibi daha havalı isimler olunca, sanki özel bir anlamları varmış zannedilir. Halbuki tıpkı türev, integral, vb. matematiksel hesaplamalar gibi, bu oranlar da doğaya bakarak inşa ettiğimiz sistemlerin ürünüdür. Doğadaki sistemlerde bu matematiksel izleri görmemizde şaşılacak bir taraf yoktur.

Ancak sorun bu da değildir. Sorun, doğada bu oranlara uyduğu iddia edilen birçok sistemin, daha fazla sayıda veriyle gözden geçirildiğinde, bu oranlara hiç de uymadığını görmemizdir. Örneğin spesifik bir kişinin omuz-kol uzunluğunu, dirsek-kol uzunluğuna böldüğünüzde 1.618'e çok yakın bir sayı elde edebilirsiniz belki, ki bu "altın oran" olarak bilinir. Ancak 100 kişinin kolunu ölçtüğünüzde, bu orandan ciddi anlamda sapma olduğunu görürsünüz. Belki ortalamaları gene altın orana yakın olacaktır; ki bu son derece anlaşılırdır, çünkü bu oranların doğa yasalarının tanımından kaynaklandığı düşünülmektedir. Örneğin kütleçekiminin bir cismin yerden yüksekliğine etkisinin, ağırlıkla sınırlandırılmış olmasından ötürü birçok uzunluğun altın orana uymak zorunda olduğu düşünülmektedir ve bu konuda araştırmalar sürmektedir. Altın oran, sonradan keşfedilen bir özellik değildir. Doğada var olan oranlardan çıkarılan bir özelliktir. Eğer ki etrafımızda altın orana uyan obje sayısı gerçekten çok fazlaysa, beynimizin de bu oranı daha hoş görecek biçimde evrimleşmesi kaçınılmaz bir sonuçtur.

Science News'te yayınlanan bir makalede deniz kabuklarının spiralleri ele alınmıştır. 1999 yılında emekli matematikçi Clement Falbo San Francisco'da bulunan Kaliforniya Bilim Akademisi'nde bir dizi Nautilus kabuğunun ölçümünü yaptı. Bulguları ilginçti: evet, kabuklar altın spiral gibi logaritmik bir seriyi takip ediyordu. Ancak kabukların oranı 1.24 ila 1.43 arasında değişiyordu. Ortalama oranları ise 1.33'e 1'di! Bu, 1.618 civarında olması beklenen altın orana yakın bile değildi!

Sonradan, 2002 yılında aynı sorunu John Sharp da fark etti. Ancak matematikçilerin bu bulgularına rağmen halk arasında halen bu oranların canlıların yapısını %100 yönettiği ve bu canlıların gövdelerinin bu oranlara %100 uyduğu gibi saplantılı bir sanrı bulunmaktadır. Sharp şöyle söylüyor:

"Bu yanlış iddiayla ilgili en ilgi çekici olan şey, ne kadar yaygın olduğudur. Hatta bu konuları daha iyi bilmeleri gereken matematikçiler bile bu hataya düşmektelerdir. İşte bu, neden geometrinin daha geniş olarak ve sıradan olmayan bir biçimde öğretilmesi gerektiğini göstermektedir. Sadece geometri de değil, şekiller ve oranların görsel estetiği de düzgün öğretilmelidir."

Burada son olarak şu sorun doğmaktadır: bir sayı, bir diğerine ne kadar yakın olursa, tamamen uyduğu söylenilebilir? Yukarıdaki sayılar arasındaki fark matematiksel olarak barizdir. Dolayısıyla 1.33 sayısını gidip de "1.618'e çok yakın, dolayısıyla bu canlılar altın orana uyuyor." dememiz olanaklı değildir. Daha önce de söylediğimiz gibi, spirallerin büyüme tipinden ötürü buna benzer bir orana uyması kaçınılmazdır. Eğer doğadaki bir sistemin, belirli bir orana uyduğunu iddia edeceksek, ondalık basamağından sonraki en az 2-3 adet değerin o orana birebir uymasını bekleriz. Örneğin pi sayısını kullanırken 3.14 olarak almak yeterlidir. Daha fazlası hesaba dikkate değer bir katkı sağlamaz (ancak dahasını eklerseniz hesabınızın isabetliliği artar). Daha azı ise kabul edilmez, çünkü çok yüksek hata payı demektir. Benzer biçimde, Dünya'nın yerçekim ivmesini 9.81 almak kabul edilebilirdir; ancak 10'a yuvarlamak ilkokul düzeyinde bir hesap yapılmıyorsa kabul edilemez. Benzer biçimde, bir sistemin altın orana uyduğu iddia ediliyorsa, o sistemden aldığınız oran en azından 1.62 civarında olmaldır ki genelde doğrudan 1.618'e uyması beklenir. Ancak 1.3 gibi bir sayının 1.618'e yakın olduğunu, dolayısıyla sistemin "altın orana kusursuz biçimde uyduğunu" söylemek akıl, bilim ve gerçek dışıdır. )

( ... VE/<> Fn = Fn-1 + Fn-2 )

( GOLDEN PROPORTION/RATIO/MEAN/SECTION and/<> FIBONACCI NUMBERS/SERIAL )


- AMEL[Ar.] ile Fİ'L[Ar.]


- AMEL ile FİİL

( Sıfatla birlikte kullanılır. İLE Hareketin dışına çıkmak. )

( İnsan amel eder. İLE Allah'ın fiili vardır. )


- AMERİKA ELMASI ile DAĞ ELMASI/YABANİ ELMA ile DEVE ELMASI ile FİL ELMASI ile KİRAZ ELMASI ile PAMUK ELMASI ile LÜBNAN ELMASI[TUFFÂH-İ LÜBNÂN] ile YER ELMASI/BADAT/TUFFÂH-ÜL-ARZ[Ar.]


- "APOLYONT KİRAZ"[< ZİRAAT 0900][NAPOLYON değil!] ile/ve/||/=/<> AKŞEHİR APOLYONTU ile/ve/||/=/<> SALİHLİ | ALLAH DİYEN ile/ve/||/=/<> DALBASTI ile/ve/||/=/<> FISFIS ile/ve/||/=/<> SCHNEIDERS SPAETKNORPEL | ZEPPELIN | NORDWUNDER ile/ve/||/=/<> FERRORIVA

( Genel ve ziraat terimi. İLE/VE/||/=/<> Afyon bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Manisa bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Malatya bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Çanakkale bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Almanya'daki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> İtalya'daki adı/türü. )


- ASKI ile FİŞKA[İt.]

( ... İLE Çapa tırnağını kaldırıp asmak için geminin kenarında bulunan sabit ya da hareketli demir askı. )


- ATILMIŞ/LIK ile "FIRLATILMIŞ/LIK" ile "DÜŞÜRÜLMÜŞ/LÜK" ile "İNDİRİLMİŞ/LİK"


- ATMAK ile/ve FIRLATMAK


- AY AY/TARSİER ile FİLİPİN TARSİERİ


- AYA ile FINDIK YUVASI

( Avuçiçi. İLE Eldeki çukurluk. )

( PALM vs. ... )


- BALIK ile FİL BALIĞI


- BELİRLİ OLMA ile/ve/||/<> FİLİZ VERME


- BİLGE/LER ile/ve/<> PEYGAMBER/LER ile/ve/<> FİLOZOF/LAR

( Uzakdoğu(da). İLE/VE/<> Doğu(da). İLE/VE/<> Batı(da). )

( MAGİ: Bilge/bilgin.[Peri] )


- BİTKİLER ile FİNBOS BİTKİLERİ

( ... İLE Dünyanın tüm bitkilerinin üçte biri Ümit Burnu'ndaki florada bulunmaktadır. )


- BİYOLOJİ ile/ve FİZİK

( Canlı bilimi. İLE/VE Matematik diliyle yapılan iletişim. )

( ... İLE/VE Temek/taşıyıcı bilim. )

( Modern Fizik ve Felsefe )

( BIOLOGY vs. PHYSICS )


- BULGUR ile FİRİK


- BÜYÜK OKYANUSTA:
[AVUSTRALYA'DA]
TAZMANYA DENİZİ ile/ve/||/<> BASS BOĞAZI ile/ve/||/<> HALIFAX KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PRENSEN CHARLOTTE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PAPUA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CARPENTERIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> MERCAN DENİZİ ile/ve/||/<> BISMARCK DENİZİ ile/ve/||/<> ARAFURA DENİZİ ile/ve/||/<> FLAMINGO KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BANDA DENİZİ ile/ve/||/<> MOLUK BOĞAZI ile/ve/||/<> MAKASSAR BOĞAZI ile/ve/||/<> TİMOR DENİZİ ile/ve/||/<> JOSEPH BONAPART KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CLARENCE BOĞAZI ile/ve/||/<> FLORES DENİZİ ile/ve/||/<> JAVA DENİZİ ile/ve/||/<> SELEBES DENİZİ ile/ve/||/<> SULU DENİZİ ile/ve/||/<> BALABAC BOĞAZI ile/ve/||/<> GÜNEY ÇİN DENİZİ ile/ve/||/<> TAYLAND KÖRFESİ ile/ve/||/<> VİETNAM KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİLİPİNLER DENİZİ ile/ve/||/<> LUZON BOĞAZI
ile/ve/||/<>
[G. AMERİKA'DA]
PENAS KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORCAVADO KÖRFEZİ ile/ve/||/<> GUAYAQUIL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KANALI ile/ve/||/<> TETUANTEPEC KOYU
ile/ve/||/<>
[K. AMERİKA'DA]
KALİFORNİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KRALİÇE CHARLOTTE BOĞAZI ile/ve/||/<> HECATE BOĞAZI ile/ve/||/<> COOK KOYU ile/ve/||/<> SHELIKOF BOĞAZI ile/ve/||/<> BRISTOL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KUSKOKWIM KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU ile/ve/||/<> BERING BOĞAZI


- CEMÂ'AT[Ar.] ile Fİ'E[Ar.]


- ÇENEK, KOTİLEDON = FİLKA = COTYLÉDON


- CİLVE ile FİNGİRDEMEK


- VÜCUB EHLİYETİ > HAK EHLİYETİ ve/||/<> EDÂ EHLİYETİ ve/||/<> CEZAİ EHLİYET ve/||/<> FİİL EHLİYETİ


- DAL ile FIŞKIN

( ... İLE Bir ağacın dibinden süren, ince dal. | Asma kütüğünde, hereğin üst yanında biten dal. )


- DEĞİŞİM:
KİMYASAL ile/ve/||/<> FİZİKSEL

( * Nesnenin molekül yapısı değişir.
* Nesnenin görünür yapısı değişir.
* Hem moleküler yapısı, hem de görünür yapısı itibariyle yeni bir nesne oluşur. [kâğıdın yanması]
* Ortaya çıkan yeni nesne, eski durumuna kesinlikle geri dönemez. [Yanan nesneden [kağıttan vs.] arta kalan küllerle yeni bir nesne [kağıt vs.] oluşturulamaz.]
[Örnekler: Yanıcı nesne olan hidrojen ve oksijen moleküllerinin tepkimeye girerek; yanıcı olmayan suyun ortaya çıkması. | Kâğıdın yakılması. | Un helvası yapımı. | Mumun yanması. | Demirin paslanması. | Odunun yanması. | Sebzelerin çürümesi.

İLE/VE/||/<>

Nesnenin molekül yapısında değişme oluşmaz.
Nesnenin sadece biçimi, görüntüsü değişir.
Sadece görünür yapısı değişen, moleküler yapısı değişim göstermemiş yeni bir nesne ortaya çıkar [Suyun buharlaşması]
Ortaya çıkan bu madde, eski durumuna dönebilir.[Buharlaşan suyun, tekrar suya dönüşebilmesi. Bulut ve yağmur]
[Örnekler: Eriyen mumun tekrar donarak tekrar kullanılması. | Kâğıdın yırtılması. | Çaydanlıkta bulunan suyun kaynaması ve ortaya çıkan buharın tekrar yoğunlaşarak suya dönüşmesi.] )


- DEVEKUŞU ile FİL KUŞU

( ... İLE XIII. ve XVII. yy. arasında yaşamış, XIX. yy.'da fosilleşmiş olarak bulunmuştur. Şimdiye kadar yaşamış en büyük kuş türüdür. Keşfedilmiş kuşların arasında en büyük yumurtaya sahip olan kuştur.[Tavuk yumurtasının 120 katı büyüklüğündedir.] [Fosilleri ve yumurtaları, Madagaskar'da bulunmuştur.] )

( ... İLE )


- DİCLE ile FIRAT


- DİŞ ile FİL DİŞİ

( ... İLE Büyümüş köpekdişidir. )

( TOOTH vs. IVORY )


- DIŞKI ile/ve/değil/||/<> FIŞKI

( Sindirim sonunda dışarı atılan besin artığı. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Taze, hayvan dışkısı/gübre. )


- DUBLÜR ile FİGÜRAN

( STUNT vs. EXTRA )


- DÜNYA KADAR MAL ile/ve/değil/yerine/>< FINDIK KADAR .M


- DÜŞÜNCE = FİKİR, MİSAL = IDEA[İng.] = IDÉE[Fr.] = IDEE[Alm.] = IDEA < IDEIN[Yun.]


- DÜŞÜNCE = FİKİR = THOUGHT[İng.] = PENSÉE[Fr.] = GEDANKE[Alm.] = PENSAMIENTO[İsp.]


- [ne yazık ki]
İSTİSMÂR:
DUYGUSAL ile/ve/ya da/||/<> FİZİKSEL ile/ve/ya da/||/<> EŞEYSEL


- EDİM = FİİL, AMEL = ACT[İng.] = ACTE[Fr.] = AKT[Alm.] = ACTUS[Lat.] = ENERGEIA[Yun.] = ACTO[İsp.]


- EF/EJEKSİYON FRAKSİYONU EJECTION FRACTION[İng.] değil/yerine/= FIRLATMA YÜZDESİ


- EKİN ile/ve/<> FİREZ

( ... İLE/VE/<> Ekin. | Yeni çıkmaya başlamış ekin. | Biçilmiş tarlada kalan tahıl kökleri, anız. )


- ELMA ile FİLELMASI

( ... İLE Turunçgillerden, Hindistan'da yetişen bir ağaç. | Bu ağacın, yenilen meyvesi. )

( ... cum FERONIA ELEPHANTUM )


- EREK = GAYE = PURPOSE, END[İng.] = FIN[Fr.] = ZWECK[Alm.] = FINIS[Lat.] = TELOS[Yun. < TELEUTE]


- EŞDUYUM/DUYGUDAŞLIK/EMPATİ[İng. < EMPATHY < Yun.] ile/ve ÖZGECİLİK BEN DÜŞMANLIĞI DİĞERGÂMLIK[Fars.]["DİĞERKÂMLIK" değil!]/ALTURİZM/ALTRUİZM/ALTRUISM[İng.] ile/ve İNSAN SEVGİSİ/FİLANTROPİ[İng.;Fr. < Yun. PHILO-ANTHROPOS]


- EŞİTLİK ile/ve/||/<>/> FIRSAT EŞİTLİĞİ


- (")EŞİTLİK(") ile/ve/değil/||/<> FIRSAT/OLANAK/KOŞULLAR EŞİTLİĞİ


- ETEK ile FİSTAN[İsp.]

( ... İLE Giysi. | İskoç, Arnavut ve Yunan'larda, erkeklerin giydikleri, kısa, pilili etek. )


- ... GERÇEKLİK:
EVRENSEL/BÜTÜNCÜL ... ile/ve/||/<> FİZİKSEL ... ile/ve/||/<> ZİHİNSEL ... ile/ve/||/<> ÖZNEL ... ile/ve/||/<> İLİŞKİSEL ...


- EVVELİYÂT ile MÜŞÂHEDÂT ile MÜCERREBÂT ile HADSİYÂT ile MÜTEVÂTİRÂT ile FITRÎYÂT(KIYASI KENDİNDE ÖNERMELER)

( Aksiyomlar. Bir ikinin yarısıdır. Bütün parçadan daha büyüktür. İLE Gözlemler. Güneş aydınlatıcıdır. Ateş yakıcıdır. İLE Deneyimler. Sakmunya safra gidericidir. İLE Sezgiler. Ay, ışığını Güneşten alır. İLE Doğru haberler. Hz. Muhammed peygamberlik iddia etti ve mûcize gösterdi. İLE Zihinde mevcut "iki eşit parçaya bölünme" ilkesine dayanan "Dört çifttir" önermesi gibi. )


- EYLEM = FİİL = ACTION, ACTIVITY[İng.] = ACTION[Fr.] = AKTION, HANDLUNG[Alm.] = ACTION[Lat.] = ACCIÓN[İsp.]


- FARBA/FARBALA[Fr.] değil/yerine FIRFIR


- FARE ile FİLFARESİ

( ... İLE Burun bölümü hortum gibi uzun olan, uzun kuyruklu, kanguru gibi sıçrayabilen bir fare. )

( ... İLE Afrika'da yaşarlar. )

( image )

( ... cum MACROSCELIDES PROBOSCIDEUS )


- FARE ile FINDIK FARESİ

( ... cum MUSCARDINUS AVELLANARIUS )


- FATR[Ar.] ile Fİ'L[Ar.]


- FEHM ile/ve FİKİR

( Tekrar vardır. İLE/VE Hareket vardır. )


- FELSEFE ile/ve/<> FİLOZOF

( Felsefe, filozofla konuşmaktır. )


- FELSEFE ile/ve MÜZİK ile/ve FİZİK


- FELSEFE = PHILOSOPHY[İng.] = PHILOSOPHIE[Fr., Alm.] = PHILOSOPHIA(PHILIA:SEVGİ, SOPHIA:BİLGELİK)[Yun.] = FILOSOFIA[İsp.]


- FELSEFECİ ile/ve FİLOZOF


- Fİ'E[Ar.] ile CEMÂ'AT[Ar.]


- Fİ'L[Ar.] ile İNŞÂ'[Ar.]


- FÎ[Ar.] ile FÎ[Ar.]

( Fiat, baha, kıymet. İLE İçinde, -de. | Tarihin başına konulurdu.[fî 20 Teşrîn-i evvel: 20 Ekim'de] )


- FİAT değil FİYAT


- FİBER ile FİBERGLAS ile FİBERİN

( Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılmış mukavva ya da tahta. İLE Plastik maddelerden, özellikle poliyesterden parçaların yapımında kullanılan sağlamlaştırma maddesi. İLE Kan ve lenf serumunda bulunan, albüminli bir madde. )


- FİBER[İng.] değil/yerine/= LIF


- FIBONACCI ile/ve/||/<>/> TARTAN

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> Aşağıda ve sıkça gördüğünüz kumaş, dönem dönem moda olan, genelde battaniyelerde karşımıza çıkan, geleneksel "İskoç deseni"ni de anımsatıyor. Bu tarz desenlere, "tartan" adı veriliyor.

Geçtiğimiz yıllarda bu tartanlardaki çizgilerin kalınlığının 1,1,2,3,5,8,13,21... biçiminde devam eden Fibonacci sayılarına göre oluşturulduğu fark edildi.

İlk tasarımcıların neden bu biçimde döşeme yaptığıyla ilgili bir bilgimiz olmasa da böyle bir ilişki olduğunu görmek çok heyecan verici... )

( )


- FİBRİL değil/yerine/= İPLİKÇİK


- FİBRİL[İng.] değil/yerine/= LIFÇİK


- FİBRİLASYON/FİBRİLLATION[İng.] değil/yerine/= ÇIRPINTI


- FİBRİN değil/yerine/= PIHTI LIFİ


- FİBROMİYALJİ ile MİYOFASİYAL AĞRI

( )


- FİBULA ile KAVAL KEMİĞİ

( FIBULA vs. TIBIA )


- FIÇI ile/değil ÇAPÇAK

( ... İLE/DEĞİL Ağaçtan, oyularak yapılmış su tası. | Ağzı açık fıçı. )


- FIÇI ile FOTA[İt.]

( ... İLE İçinde şarap yapılan, bir çeşit fıçı. )


- FICTION vs. APPREHENSION


- FİDAN:
AÇIK KÖKLÜ ile TÜPLÜ

( )


- FİDAN, SÜRGÜN ile/ve AĞAÇ

( ... Ağaç rakım sınırı 1800 m.dir. [Deniz seviyesinden 1800 m.nin üzerinde ağaç olmaz] )

( Sürgün, taze ve düzgün fidan. )

( Divan şiirinde sevgilinin boyu ve endamı, ince ve düzgün oluşu nedeniyle nihâle benzetilir. )

( [Sümerce] ... ile/ve GİŞ )

( ... ile/ve ŞEÇER[çoğ. EŞCÂR] )

( NİHÂL ile/ve BÎŞE )

( SAPLING vs./and TREE, [ANNUAL RINGS(AĞACIN YAŞINI GÖSTEREN HALKALAR)] )


- FİDAN ile ARIK

( Fidan dikilen yer. )


- FİDAN ile BETÎL[Ar.]

( ... İLE Ana ağaçtan ayrılıp başka kök salan fidan. )


- FİDAN ile BEYÂRE[Ar.]

( ... İLE Kısa, boysuz/bodur olarak yerde yetişen fidan, sebze, meyve. )


- FİDANBİTİ = YAPRAKBİTİ

( Yaprakbiti ailesinden olan böceklerin genel adı. )


- FİDANLIK ile AĞAÇ PARKI/ARBORETUM[Lat.]

( Ağaç yetiştirilen alan. İLE Çeşitli ağaçların, sergilenme, eğitim ya da bilimsel inceleme amacıyla yetiştirildikleri ya da korundukları geniş bahçe. )

( NURSERY vs. ARBORETUM )


- FİDANLIK ile/ve KERDE

( ... İLE Sebze fideliği. )


- FİDBEK[İng. < FEEDBACK] değil/yerine/= GERİBİLDİRİM


- FİDE ile FİLİZ

( Yastıklarda tohumdan yetiştirilip başka yerlere dikilmek üzere hazırlanan sebze ya da körpe çiçek. İLE Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak. )


- FİDYE[Ar.] değil/yerine/= KURTULMALIK


- FIFO/FIRST IN FIRST OUT[İng.] değil/yerine/= İLK GİREN, İLK ÇIKAR


- FİĞ ile BEZELYE

( Hayvanlara yedirilir. İLE Kişiler yer. )

( Baklagillerden, hayvan yemi olarak yetiştirilen bir bitki. İLE ... )

( VICIA SATIVA cum PISUM SATIVUM )


- FİGAN[Fars.] değil/yerine/= ÇIĞLIK/HAYKIRIŞ; İNLEME


- FIGHT vs. ARGUE


- FİGÜR


- FİGÜR = FIGURE[İng., Fr.] = FIGURA[Lat., İsp.]


- FİGÜR ile FORM

( Şekil. İLE Biçim/Suret. )


- FİGÜR ile FORM

( Şekil. İLE Biçim/Sûret/Minvâl[Ar.]. )


- FİGÜRATİF[Fr..] değil/yerine/= BETİLİ

( İçinde insan, hayvan ve doğa öğeleri bulunan resim ya da heykel. )


- FİHRİST/KATALOG değil/yerine/= DİZİNLİK


- Fİİ CARİ değil/yerine/= GEÇER DEĞER


- FİİL EHLİYETİ/CAPACITY TO ACT[İng.] değil/yerine/= AYIRT ETME GÜCÜ/EDİM UZLUĞU


- FİİL ile/ve AMEL


- FİİL ile/ve DAVRANIŞ ile/ve EYLEM

( İş üretir. Durumu değiştirmektir. İLE/VE Psişik durumların dışavurumu. İLE/VE Bilinçli, amaçlı etkinlik. )


- FİİL değil/yerine/= EDİM


- FİİL ile ESMÂ

( Rubûbiyet. İLE Ulûhiyet. )


- FİİL ile EYLEM


- FİİL değil/yerine/= EYLEM/EDİM; YÜKLEM


- FİİL ve/> HAL

( Hal oluşturur. VE/> Anlam oluşturur. )


- FİİL ile/ve İNFİAL


- FİİLEN/BİLFİİL değil/yerine/= EYLEMLİ OLARAK/EDİMLİCE


- FİİL/FAİL ile AMEL/ÂMİL


- FİİLÎ/AKTÜEL değil/yerine/= EDİMSEL


- FİİL-İ MÂZÎ ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ

( Geçmiş zaman. İLE/VE Şimdi, geniş ve gelecek zaman. )

( FİİL-İ MÂZÎ (MALUM):

NASARÛ
NASARNE
NASARTÜM
NASARTÜNNE
   
NASARNÂ
NASARÂ
NASARATA
NASARTÜMÂ
NASARTÜMÂ
   
NASARA
NASARAT
NASARTE
NASARTİ
 
NASARTÜ
FİİL-İ MÂZÎ (MEÇHUL):
NUSİRÛ
NUSİRNE
NUSİRTUM
NUSİRTUNE
   
NUSİRÂ
NUSİRÂ
NUSİRATÂ
NUSİRTUMÂ
NUSİRTUMÂ
   
NUSURA
NUSİRAT
NUSİRTE
NUSİRTİ
 
NUSİRTU
ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ (MALUM):
YENSURÛNE
YENSURNE
TENSURÛNE
TENSURNE
   
NENSURU
YENSURÂNİ
TENSURÂNÎ
TENSURÂNÎ
TENSURÂNÎ
   
YENSURU
TENSURÛ
TENSURU
TENSURÎNE
 
ENSURU
  FİİL-İ MUZÂRİ (MEÇHUL):
YUNSARÛNE
YUNSARNE
TUNSARÛNE
TUNSARNE
   
NUNSARU
YUNSARÂNİ
TUNSARÂNÎ
TUNSARÂNÎ
TUNSARÂNÎ
   
YUNSARU
TUNSARÛ
TUNSARU
TUNSARÎNE
 
UNSARU
)


- FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MÜSTEĞRAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MUTLAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ HAL (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ İSTİKBAL (MALUM) ile FİİL-İ TAACCÜB SÂNİ


- FİİL-İ TAACCÜB EVVEL

(

MÂENSARAHUM
MÂENSARAHÜNNE
MÂENSARAKÜM
MÂENSARAKÜNNE
   
MÂENSARÂNÂ
MÂENSARAHUMÂ
MÂENSARAHUMÂ
MÂENSARAKÜMÂ
MÂENSARAKÜMÂ
   
MÂENSARAHU
MÂENSARAHÂ
MÂENSARAKE
MÂENSARAKİ
 
MÂENSARÂNÎ
)


- FİİLÎ değil/yerine/= EYLEMLİ/EDİMLİ


- FİİLİMSİ değil/yerine/= EYLEMSİ


- FİİLLERDE:
HUKUKULLAH ile/ve/||/<> HUKUK'UL-ABD ADDEDİLEN ile/ve/||/<> İKİSİ BİRDEN ile/ve/||/<> HUKUK'UL-ABD'İN GALİP BULUNDUĞU


- FİİLLERDE:
MEMNÛ ile/ve/||/<> TAVSİYEYE ŞÂYÂN / GAYR-I ŞÂYÂN ile/ve/||/<> MUBAH


- FİİLLERİN ile/ve/değil/yerine/<> YAKARIŞ


- FİJİ'DE:
VİTU LEVU ile/ve/<> VANAU LEVU

( Fiji takımadalarının en büyüğü.[160 km. uzunluğunda] İLE/VE/<> İkinci büyük adası.
[Halkın %90'ı bu iki büyük adaya yerleşmiş.] )

( Jim Carrey'nin oynadığı "The Truman Show" filminin çekim yapıldığı adalar.

[Brooke Shields'in oynadığı "Mavi Göl" filmi de, Fiji takımadalarında bulunan Kaplumbaga Adası[Turtle Island]'nda çekilmiştir.] )


- FIKH[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]


- FIKIH

( BİR ŞEYİ, BİR SÖZÜ NEDENLERİ VE DERİNLİKLERİYLE, ZEVKİNE VARARAK ANLAMAK | ŞERÎAT İLMİ )


- FIKIH ile TARİHÎ BİLGİ

( Olması/Olmaması Gereken İLE "Ne olmuş" olduğu )


- FIKIH ve/> TASAVVUF

( "Tasnif'ul Ulûum" kitabında Tasavvuf: "İmanın meyvesi ve İslâm'ın neticesi."/"Hüve semeretül iman ve neticetü'l-İslâm" )

( İman ve itikadı anlatan geniş ve derin ilim.[Bu ilmi anlatan kitaplara AKÂİD de denilir.] VE Gövde ile yapılacak ahkâm-ı islâmiye'yi bildiren ilim ve kitapları. VE Halk için, tahsili olmayanlar için yazılmış olan ve herkesin bilmesi, inanması ve yapması gereken kelâm, ahlâk ve fıkıh bilgilerini kısaca ve açıkça anlatan ilim ve kitapları. )


- FIKIH ile USUL-İ FIKIH

( -Fetva, -Mezhep, -Kanun, -Yargı İLE
* Deliller/Kaynaklar
- Naklî(-Kitap, -Sünnet)
- Aklî(-Kıyas, -İstihsan, -Mesalih-i Mürsele, -İstishab, -Örf, -Sedd-i Zerayi)
- Mülhak Olanlar
* Hükümler
* İstinbat(hüküm elde etmek üzerine uğraş)
* İctihad )


- FIKIHTA:
TEMİZLİK ve/||/<>/> MİRAS

( İlk konu/alan. VE/||/<>/> Son konu/alan. )


- FIKIR FIKIR (KAYNAMAK)(FOKURDAMAK/TOKURDAMAK)


- FİKİR/İDE/İDEA/MÜTALAA değil/yerine/= DÜŞÜNCE


- FİKİR ...:
"TEATRİSİ" değil TEATİSİ


- "FİKİR YÜRÜTMEK" ile/ve "ÇERÇEVE OLUŞTURMAK"


- FİKİR değil/yerine/= DÜŞÜNCE


- FİKİR ile TEZÂHÜR

( IDEA vs. TO APPEAR )


- FİKİR ile/ve/yerine VİCDAN

( IDEA vs./and CONSCIENCE
CONSCIENCE instead of IDEA )


- FİKİR ile/ve ZİKİR

( Felsefe. İLE Tasavvuf. )


- FİKİR ve/> ZİKİR ve/> ŞÜKÜR


- FİKR[Ar.] ile NAZAR[Ar.]


- FIKRA HÜKMÜ değil/yerine/= ÇİZEY YARGI


- FIKRA değil/yerine/= BÖLÜMCE


- FIKRA değil/yerine/= ÇİZEY


- FIKRA[Ar. çoğ. FIKARÂT] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]

( Omurga kemiklerinden bir boğum, omur. | Bend, madde, paragraf. | Kısa öykü, masal, kıssa. | Yasa maddelerinin paragraflarından her biri. | Bölüm, kısım, fasıl.[kitap ya da eserde] | Yazılmış kısa bir haber. | Gazetelerde, gündelik olayların kısa ve temiz bir üslûpla yazılmış şekli.[Fr. CHRONIQUE] İLE İnsan kalabalığı, öbeği/grubu. | Siyâset partisi. | Tümen. )


- FIKRA değil/yerine/= GÜLDÜRMECE


- FIKRA/ESPRİ:
BELDEN AŞAĞI ile/değil/||/<>/= DİZ ÜSTÜ


- FİKR-İ ÂNÎ ile SÜRAT-İ İNTİKAL

( Tefekkür. İLE İlham. [Gayret+Yetenek] )


- FİKRÎ değil/yerine/= DÜŞÜNSEL


- FİKRÎ değil/yerine/= DÜŞÜNSEL


- FÎKRÎ ile LAFZÎ(MANTIK/NUTK(Düşünme-Konuşma)'da)

( Lafzî nutk, insan gövdesinin bir örgeni olan dilden kaynaklanarak, gövdenin öteki bir örgeni olan kulağa ulaşan ses ve yazaçlardan(hecelerden) oluşur; dolayısıyla cisim ve duyularla ilgilidir. Bu yüzden kelâmın ne olduğu, nasıl oluştuğu, anlamı nasıl gösterdiği(delâlet) vb. konuların mantık çerçevesinde incelenmesine Dil Mantığı(İlmu'l-Mantıki'l-luğavî) adı verilir. İLE Fikrî nutk ise, insan zihninin(nefs) var olanların anlamını özleri itibariyle tasavvurundan başka bir şey olmayıp ruh ve akılla ilgilidir. Bu bağlamda zihnin varlıkların anlamlarını özleri itibariyle idrâki, ilham ve vahyin keyfiyeti gibi konuların mantık çerçevesinde ele alınıp incelenmesine de Felsefî Mantık (İlmu'l-Mantıki'l-felsefî) denilir. )


- FİKRİN SIHHATİ ile FİKRİN İSTİKAMETİ


- Fikrinle KONUŞ!!!


- FİKRİYAT değil/yerine/= DÜŞÜNLER/DÜŞÜNCELER


- FİKS/FIXED[İng.] değil/yerine/= SABİT


- FİKS[İng. < FIX] değil/yerine/= DURAĞAN/DEĞİŞMEZ, SABİT


- FİKSASYON/FIXATION[İng.] değil/yerine/= SABİTLEME | SAPLANMA


- FİKSATÖR/FIXER[İng.] değil/yerine/= SABİTLEYİCİ


- FİL DİŞİ ile FİLDİŞİ

( Filin dişi. ile Renk. )


- Fİ'L[Ar.] ile FATR[Ar.]


- FÎL[Ar. çoğ. EFYÂL, FÜYÛL] ile Fİ'L[Ar. çoğ. EF'AL, FİÂL]

( En büyük kara memelisi olan hayvan. İLE İş, kâr, amel, zamanla ilgili olup anlamı sağlayan sözcük, eylem. )


- Fİ'L[Ar.] ile HALK[Ar.] ile TAĞYÎR[Ar.]


- Fİ'L[Ar.] ile İHTİRÂ'[Ar.]


- FİL ile KİNCER[Fars.]

( ... İLE Büyük fil. )

( EFYÂL/FÜYÛL[Ar. < FÎL]: Filler. [bilinen büyük hayvanlar] )


- FİL ile/<> SUİKASTÇI BÖCEK


- FILAGELLA değil/yerine/= KAMÇI


- FİLAMENT/FİLAMENT[İng.] değil/yerine/= İĞCİK


- FİLAMENT = HAYT = FILET


- FİLAMENT değil/yerine/= İPLİK, İP


- FİLAN FEŞMEKÂN


- FİLAN FISTIK


- FİLARMONİ[İng./Fr. PHILHARMONY/PHILHARMONIE < PHILOS: Sevgi/si.] ile/ve/||/<> SENFONİ[İng./Fr. SYMPHONY/SYMPHONIE < Yun. < SYMPHONIA(συμφωνία) | SYM-: Birlikte. ( > SEN-)]

( Güçlü müzik sevgisi. | Müzik konserleri derneği. İLE/VE/||/<> Orkestra için bestelenmiş, birkaç bölümden oluşan uzun müzik yapıtı. )


- FİLARMONİ/K değil/yerine/= EZGİSEVİ/EZGİSEVER


- FİLATELİ

( Pul bilimi. )


- FİLBAHAR/FİLBAHRİ

( Taşkırangillerden, ilkbaharda, beyaz ve güzel kokulu çiçekler açan, park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen ağaççık. [Lat. PHILADELPHUS] )


- FILDIR FILDIR (DÖNMEK | DOLAŞMAK)


- FILE vs. FOLDER


- Fİ'LEN[Ar.] ile Fİ'LÎ[Ar. çoğ. Fİ'LİYYÂT]

( Hakikatte, gerçekten, işleyerek. İLE Fiille ilgili, gerçekten yapılan iş. )


- FİLET

( Derinliği aynı olan su alanı, sığ su. )


- FİLIFORM[İng.] değil/yerine/= İPLİKSİ | ZAYIF


- FİLİGRAN'DA:
BULGAR ile/ve/||/<>/> AVRUPA

( 1282 - En eski filigran. )


- FİLİKA[İt. < FELUCA] ile BÜYÜK FİLİKA

( Cankurtaran sandalı. İLE ... )

( ... vs. PINNACE )


- FİLİKA[İt. < FELUCA] ile ÇATANA[Çetene kasabasının adından]/İSTİMBOT[İng. < STEAMBOAT]

( Cankurtaran sandalı. İLE Filika büyüklüğünde, islimle işleyen deniz teknesi, küçük vapur. [Tuna kıyısındaki Çetene kentinden] )


- FİLİNTA[argo] ile FİLİNTA[Alm.]

( Güzel, yakışıklı. İLE Namlusu kısa, kurşun atan bir çeşit küçük tüfek. )


- FİLİZ[Yun.] ile FİLİZ[Ar.]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Ocaktan çıkarılan, işlenmemiş maden bileşiği. )


- FİLİZ[Ar. < Yun.] ile FİLİZZ[Ar. çoğ. FİLİZZÂT]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Eritilip temizlenmemiş olan altın, gümüş, bakır, demir gibi ham mâden, külçe. | Erimiş bakır. )


- "FİLİZ" ile/ve "KIVILCIM"

( "SHOOT" vs./and "SPARK" )


- FİLİZ ve/||/<> SIRIKLAMA

( ... VE/||/<> Fasulye, domates gibi bitkilerin tutunması, dallarının desteklenmesi için yanlarına sırık dikmek. | Aşırıp götürmek, çalmak. )


- FİLİZ ile TOMURCUK

( Tohumdan ya da tomurcuktan çıkan körpe ve küçük dal, sürgün, ışkın, eşkin, cımbar, çıvgın, şıvgın. İLE Bir bitkinin üzerinde bulunan ve ileride sap, çiçek ya da yaprak verecek olan filiz. | Çiçek açacak gonca. )


- FİLİZLEMEK ile FİLİZLENME ile FİLİZLENMEK ile TOMURMAK

( Bitkilerin, gereğinden çok olan filizlerini kırmak. İLE Yumruların üzerinde, ince uzun filizlerin belirmesi biçiminde görülen patates hastalığı. İLE Filiz vermek. | Gelişmeye, büyümeye başlamak. İLE Ağacı dibinden kesmek. | Ağaç ve asmalarda filiz vermek üzere gözler kabarmak, tomurcuklanmak. | Şişip kabarmak. )


- FİLKULAĞI

( Yılanyastığıgillerden, anayurdu tropikal Amerika olan, kökü yumrulu bir süs bitkisi. [Lat. CALADIUM] )


- FİLM/FİLİM değil/yerine/= ÇEL, YARGAK,(ZAR GİBİ İNCE) | ÇELKİ (ÜZERİNE GÖRÜNTÜ ÇEKİLMİŞ ÇEL)


- FİLM/FOTOĞRAF:
SİYAH - BEYAZ ile/ve/||/<>/> RENKLİ


- FİLMDE:
80'LER ile 90'LAR ile 2000'LER ile 2010'LAR

( )


- FİLMDE:
BELGESEL ile/ve/||/<>/> KURGU


- FİLMDE:
HAREKET İMGELEMİ ile/ve/||/<> ZAMAN İMGELEMİ


- FİLMİ/KİTABI:
İZLEMEK/OKUMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< DENEYİMLEMEK


- FİLOLOJİ değil/yerine/= ÖRÜBİLİM


- FİLOLOJİK değil/yerine/= DİLBİLİMSEL


- FİLOZOF:
ANLAŞABİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZLAŞABİLEN


- FİLOZOF BİLİM İNSANI ile TEKNİK BİLİM İNSANI


- FİLOZOF CEMAL HATİPOĞLU ile/ve/||/<> HİLMİ BEY

( İbn Arabî'ci. İLE/VE/||/<> İmam Rabbânî'ci.[Marmara Kıraathanesi] )


- FİLOZOF('UN) ile/>< FELSEFE('NİN)

( [başlangıcı] Olur. İLE/>< Olmaz. )


- FİLOZOF ile BİLGE


- FİLOZOF ile/ve/||/<>/> DERVİŞ

( Bildikçe, ölür. İLE/VE/||/<>/> Öldükçe, bilir. )


- FİLOZOF ile/ve/||/<> DÜŞÜNÜR ile/ve/||/<> AYDIN ile/ve/||/<> YAZAR


- FİLOZOF ile/ve/= KELDANÎ


- FİLOZOF ile/ve/||/<> SANATÇI

( Soyutlayan. İLE/VE/||/<> Soyutlanan. )


- FİLOZOF ile/ve/değil/yerine SORU ERBABI


- FİLOZOF ve SORU/SORUN

( Filozof/lar doğrudan sorunla/rla uğraş(and)ırlar. )


- FİLOZOF ile SÛFÎ

( Yaptığına bakılmaz, söylediğine bakılır. İLE Söylediğine bakılmaz, yaptığına bakılır. )


- Filozofça KONUŞ!!!


- "FİLOZOFİK" değil FELSEFÎ


- Filozofla KONUŞ!!!


- FİLOZOFLAR ile/ve PEYGAMBERLER ile/ve SANATÇILAR

( Aklını, sana gösterir/gösterenler. İLE/VE Seni, sana gösterir/gösterenler. İLE/VE Zevkini, sana gösterir/gösterenler. )

( Evrenseller. İLE/VE Kendin. İLE/VE ... )

( Tenzihin temsilcisi. İLE/VE Teşbihin temsilcisi. İLE/VE ... )

( Hareket ederler. İLE/VE Hicret ederler. İLE/VE ... )


- FİLOZOFLAR('I)


- filt.[Lat. < FILTRA] değil/yerine/= SÜZÜNÜZ


- FİLTRASYON/FİLTRATION[İng.] değil/yerine/= SÜZME | SÜZÜLME


- FİLTRAT/FİLTRATE[İng.] değil/yerine/= SÜZÜNTÜ


- FİLTRE/FİLTER[İng.] değil/yerine/= SÜZGEÇ


- FİLTRE[Fr. < Lat.] değil/yerine/= ELEK/SÜZGEÇ/SÜZEK


- FİLTRE ile/ve/değil EŞİK


- FİLVÂKİ/VÂKIA değil/yerine/= GERÇİ/GERÇEKTEN


- FİLYASYON/FİLIATION[İng.] değil/yerine/= ALAN INCELEMESİ


- FİMBRİYA/FİMBRIA[İng.] değil/yerine/= SAÇAK


- FİNAL[İng.] değil/yerine/= SON/LAMA, BİTİM


- FİNANSMAN/FİNANSÖR değil/yerine/= PARA DESTEĞİ/DESTEKÇİSİ


- FİNCAN ile/değil ÇAMÇAK


- FİNCAN ile/değil ÇAMÇAK


- FİNCAN ile PİYALE

( ... İLE Kulpsuz, büyük fincan. )


- FİNCANCILAR YOKUŞU


- FINDIK ile KURU DUT/KURU ÜZÜM(CURRANT/RAISIN)

( Karıştırmamak değil, karıştırıp afiyetle yemek gerekiyor. )


- FINDIK ile MAKADEMYA FINDIĞI


- FINDIK ile PALAZ

( CORYLUS AVELLANA cum ... )


- FINDIKBİTİ ile FINDIKKURDU

( Kınkanatlılardan, fındıkkurdu denilen, kurtçukları dolayısıyla fındık ürünün en büyük düşmanı olan uzun gagalı böcek. İLE Fındıkbitinin, fındık içinde gelişerek, onun dökülmesine, değerini yitirmesine neden olan kurtçuk. )

( BALANINUS NUCUM cum ... )


- FINDING SOLUTION vs. FIX THE SOLUTION


- FİNİŞ[İng. < FİNİSH] değil/yerine/= BİTİŞ, VARIŞ


- FIR FIR (DÖNMEK)


- FIR FIR ile FIRFIR

( Fırıl fırıl. İLE Giysi, perde gibi nesnelerin kenarına dikilen, kırmalı ya da büzgülü süs, farba, farbala. )


- FIRAK[< FIRKA] ile FİRKAT[Ar.] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]


- FİRÂK <>/> VİSÂL
ve/||/<>
BELÂ <>/> ÂHİR
ve/||/<>
CEFÂ <>/> VEFÂ
ve/||/<>
GAM <>/> PÂYÂN


- FIRÂK[Ar. < FIRKA] ile FİRÂK[Ar.]

( Tümenler, alaylar, bölükler. | Partiler. | Cennetler, takımlar, kalabalıklar, ehl-i sünnet ve cemaatten ayrılan mezhepler. İLE Ayrılık, ayrılma. | Hüzün, keder, sıkıntı. )


- FİRAR (ETMEK) değil/yerine/= KAÇIŞ / KAÇMAK


- FİRARİ[Ar.] değil/yerine/= KAÇAK


- FİRÂŞ[çoğ. FÜRÜŞ] ile/ve/değil MENÂM[< NEVM]

( Döşek, yatak, yaygı, şilte. | Hasır, halı. İLE/VE/DEĞİL Uyunacak yer, yatak odası. | Uyku. | Düş, rüya. )


- FİRAVUN FARESİ ile/<>/< FOSSA

( Fossanın ataları, firavun faresidir. )

( ... İLE/<>/< Madagaskar'daki yerli halkın adını bile söylemek istemediği kadar kötü bir avcıdır. "Çocukları kaçıran bir şeytan" olduğunu söylerler ama elbette bu doğru değildir. Bu hayvan, sadece adadaki en tehlikeli etobur, memeli yırtıcıdır.

Kedilerle pek çok benzer yanları bulunur ancak hepsi bölgeye özgü olan Madagaskar etçilleri ailesine aittir. Adadaki baskın avcılardır. Adada, etobur memeliler bulunmamaktadır. Ayrıca, lemurların [insandan sonra :(] temel avcısıdır. Büyük boyları [bir ev kedisinden iki kata kadar daha büyük], adadaki devlikleri ile ilgili bilinen bir olgu durumuna gelmiştir. Bu, çevresinde doğal avcıları ya da rakipleri olmayan yalıtılmış türlerin başına gelen evrimsel bir tepkidir.

Eril fossalar, dişilerden biraz daha büyüktür ve yaklaşık 78 cm. boya ulaşabilirler. Dişi fossalarsa 71 cm. gibi bir boya erişebilirler. Kuyrukları neredeyse bir metre uzunluğunda olabilir ve eriller, yaklaşık 8.5 kg., dişilerse yaklaşık 5.5 kg. gelebilmektedir. İki cinsiyet de kırmızımsı, sarımsı kahverengi ya da kahverengi olabilen kısa tüylere sahiptir. Başları, uzun, kaslıdır ve gövdelerinin geri kalanına göre daha küçüktür. Bu özellik, onların kuyruksürenlerle, yakın akrabalıklarının olduğu izlenimini vermektedir. Ayrıca büyük yuvarlak kulakları, siyah burunları, geceleri görmelerini sağlayan kahverengi gözleri ve yüzlerinin her yerinde bıyıkları bulunur.

Fossa'nın en sıradışı özelliklerinden biri de, dış cinsel organlarıdır. Erillerin arka bacaklarının arasında penisleri vardır. Öte yandan, dişiler yaklaşık 1-2 yaşından itibaren "geçici erkekleşme" olarak adlandırılan bir özellik gösterirler. Bu evre, onların klitorislerinin büyüyüp penisimsi bir yapıya dönüşmesi dönemini kapsar. Kedilerinki gibi geriye doğru çekilen pençeleri vardır. Pençeleri içeri çekildiğinde ortaya çıkan yumuşak patileri kayalara ve dallara sıkıca tutunmalarına olanak sağlar. Patileri üzerinden yürüyüşe çıkarlar ve avlarını yakalamak için ağaçtan ağaca atlayabilirler.

Fossalar, çoğunlukla geceleri avlanan hayvanlardır ve ağaçlarla dolu gür bitki örtüsü arasında çok fazla alanın olduğu kuru ormanlarda saklanmayı severler. Üstlerine atlayarak lemurları avlarlar ve ayrıca uçan kuşları yakalarlar. Bazen amfibileri, böcekleri, sürüngenleri ve hatta küçük memelileri de yerler. Bunlar, yalnız ve çok bölgeci hayvanlardır. Fossalar, bölgelerini ter bezlerinden çıkan salgılarla işaretler. Bu, iki cinsiyette de geçerlidir.

Doğum yaptıkları yavruların sayısı değişebilir. Bebekler kürk ya da dişleri olmadan doğar ve bir yaşına kadar tamamen annelerine bağımlılardır. Genç bir fossa, genellikle gri ya da beyaz renktedir, üç yaşında cinsel olgunluğa ulaşırlar, artık bu yaştan itibaren üremeye başlayabilirler.

Davranışları ve görünümleri nedeniyle, Madagaskar'da yaşayanlar, fossayı "şeytan" olarak adlandırıyorlar. Bu hayvanla ilgili çok sayıda efsane vardır ve en popülerlerinden biri de geceleri bebek kaçırdıkları üzerinedir.

Bu, çoğu kişinin gördükleri an onları avlamalarına ya da öldürmelerine neden olmuş ve yerel yönetim onları korumaya çalışmak için adım atmak zorunda kalmıştır. Avlanma ve yaşam alanlarının tahrip edilmesi, azalan nüfuslarının ana nedenlerinden biridir. Araştırmacılar, vahşi doğada sadece 2.500 fossa kaldığını tahmin ediyor. Unvanları gerçek davranışlarıyla gerçekten aynı çizgide değildir. Fossalar, nispeten uysal hayvanlardır ve hatta bazı kişiler, onları evcil hayvan olarak beslemektedir. Sahiplerine karşı çok şefkatli olabilirler ve esaret altında yirmi yıla kadar yaşayabilirler. )

( ... cum/<>/< CRYPTOPROCTA FEROX )


- FİRDEVS

( CENNETLERİN ÂLÂSI, MAKSÛRE-İ RAHMÂN )


- FİRE değil/yerine/= EKSİNTİ


- FIRIL FIRIL (DÖNMEK)


- FIRIN ile/değil ETÜV[Fr.]

( ... İLE/DEĞİL Yiyecekleri, nesneleri, yüksek ısıyla sterilize ve dezenfekte etmekte kullanılan, kapalı aygıt. | Çeşitli eşyayı kurutmakta ya da temizlemekte kullanılan aygıt. | Mikropların üretilmesinde uygun sıcaklığı sağlayan kapalı aygıt. )


- FIRIN ile HAMLAMA

( ... İLE Hamlama eylemi. | Çini toprağından yapılmış nesnelerin ilk pişirilişi. | Bu pişirmenin yapıldığı fırın bölümü. )


- FIRINCI değil EKMEKÇİ


- FIRKA-İ NÂCİYE ve/<> NECÂT


- "FIRLAMA" ile "PİÇ"


- FIRLAMAK ile YEKİNMEK

( ... İLE Davranmak, olduğu yerden fırlamak, ayağa kalkmak. )


- FIRLATMAQ[Azr.] = DÖNDÜRMEK[Tr.]


- FIRSÂD[Ar., Fars.] ile FIRSAT/FURSAT[Ar. çoğ. FIRAK] ile FISÂD/FASD[Ar.]

( Karadut. İLE Uygun zaman, elverişli durum, yararlanma sırası, elden kaçırılmayacak yararlı zaman, hal ve ilişki. | Nöbet. İLE Kan alma, damardan kan çıkarma. )


- FIRSAT ile/ve/||/<> BAHANE


- FIRSAT ile/ve/<> CESÂRET


- FIRSAT ile/ve ORTAM

( OPPORTUNITY vs./and AMBIENCE IN POTENTIAL )


- FIRSAT ile/ve ŞANS

( OPPORTUNITY vs./and CHANCE )


- FIRSAT ile/ve VESİLE

( OPPORTUNITY vs./and CAUSE )


- FIRSATÇI/ÇIKARCI ile/değil KÂMİL


- [ne yazık ki]
!FIRSATÇILAR ile/ve !KONFORCULAR


- FIRSATÇILIK ile/değil/yerine YARARCILIK

( [not] OPPORTUNISM vs./but PRAGMATISM
PRAGMATISM instead of OPPORTUNISM )


- FIRT FIRT (KAÇMAK)


- FIRTINA DERE ve İKİZDERE

( Sal Yaylası - Çamlıhemşin - Rize )

( Rafting yapılabilir. VE ... )

( 6 km.lik güzergâh [herkese yönelik] VE 12 km.lik güzergâh [uzmanlara yönelik] )


- FIRTINA[İt. < FORTUNALE] ile AYANDON[Yun.]

( Rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr. | Bu rüzgârın denizde ya da kum çöllerinde yarattığı dalgalanma. | Güç atlatılan kötü durum. | Karşıt düşünce ya da durumların yarattığı karışıklık, sıkıntı. İLE 28 Ocak'ta başlayan bir fırtına. )


- FIRTINA ile FİLİZKIRAN

( ... İLE Mayıs ayında, ağaçların filizlendiği mevsimde çıkan bir fırtına. )


- FIRTINA[İt. < FORTUNALE] ile KASIRGA

( Rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr. | Bu rüzgârın denizde ya da kum çöllerinde yarattığı dalgalanma. | Güç atlatılan kötü durum. | Karşıt düşünce ya da durumların yarattığı karışıklık, sıkıntı. İLE Rüzgâr çizelgesinde hızı 64 ya da daha fazla deniz mili olan ve kuvveti 12 ile gösterilen rüzgâr. | Duyguların patlak verişi, büyük heyecan, coşku. )

( ÂSIFE ile İ'SÂR )

( ... ile BÂD-GERD )

( STORM vs. HURRICANE )


- FIRTINA ile KIRLANGIÇ FIRTINASI

( ... İLE Nisan ayının ilk günlerinde görülen fırtına. )


- FIRTINA ile LEYLEK FIRTINASI


- FIRTINA ile/ve/<> MİKRO PATLAMA

( ... İLE/VE/<> Yoğunluk ve atmosferdeki sıcaklık farkının çok farklı değerler ile artması ya da azalması [kilometre başına 9,8 °C'lik değişimler] ile açığa çıkan büyük basınçlarla yeryüzüne püskürtmesi şeklinde oluşmaktadır. [Burada oluşan yüksek sıcaklık değişimleri rastgele büyük hava sütunları oluşturmakta ve sıcaklık farkının artması ile hız kazanmaktadır.] )

( ... İLE/VE/<> )


- FIRTINA ile TURNAGEÇİDİ

( ... İLE Baharda esen bir fırtına. )


- FIRTINA ile URAĞAN[Karayip dili]

( ... İLE Beraberinde yağmur getirmeyen, güçlü fırtına. )


- FIRTINADAN ÖNCE ...:
DUVAR ile/değil/yerine/>< DEĞİRMEN
(İNŞÂ ETMEK)


- FİRÛZE[Ar.]/PİRÛZE[Fars.]

( Nişabur'da çıkarılan açık mavi renkli bir mücevher. )


- FIŞ FIŞ


- FIS FIS (KONUŞMAK)


- FIS FIS ile FISFIS

( Gizli ve yavaş konuşulurken çıkan seleni anlatır. İLE Koku, ilaç vb. sıvıları püskürtmek için kullanılan araç. )


- FÎ-SEBÎL-İLLÂH

( KARŞILIK BEKLEMEKSİZİN | ALLAH YOLUNDA )


- FİŞFİKLEMEK ile KIŞKIRTMAK


- FISH/FLUORESCEİN İN SITU HYBRİDIZATION[İng.] değil/yerine/= FLORESAN İN SITU HİBRİDİZASYON, FLORESANLA YERİNDE MELEZLEME


- FISIL FISIL (FISILDAMAK)


- FISILTI ile KONUŞMA ile TRAFİK ile AĞRI DUYUSU

( 1 - 40 dB İLE 40 - 80 dB İLE 80 - 120 dB İLE 120 dB üstü )

( MUHÂCEZE: Fısıldamak. )


- FISILTI ile KONUŞMA ile TRAFİK ile AĞRI DUYUSU:
1 - 40 dB İLE 40 - 80 dB İLE 80 - 120 dB İLE 120 dB üstü.


- FIŞIR FIŞIR

( Naylon gibi çeşitli maddelerle çıkartılan seslerde. )


- FISIR FISIR (FISILDAMAK)


- FISK

( HAK YOLUNDAN YA DA HAK YOLDAN ÇIKMA, ALLAH'A KARŞI İSYAN ETME | SEFÂHATE DALMA | HÂİNLİK | DİNSİZLİK, AHLÂKSIZLIK )


- FISK[Ar.] ile FUCÛR[Ar.]


- FISK[Ar.] ile HURÛC[Ar.]


- FIŞKI ile/ve MAYIS/TEZEK ile/ve KESEK

( Taze gübre. İLE/VE Taze sığır gübresi. | Yakıt olarak kullanılan kurutulmuş sığır dışkısı. İLE/VE Sıkışmış, kuru toprak parçası. )


- FIŞKIR(T)MA/ATTIRMA ile/ve/değil PÜSKÜR(T)ME


- FİSKİYE değil FISKIYE


- FİŞLENME ile/değil/yerine/||/<>/< İŞLENME


- FİSSÜR/FİSSURE[İng.] değil/yerine/= ÇATLAK | AYRIK


- FİSSÜR ile/ve/||/<> FİSTÜL


- FISTIK ile KÜRKAS

( ... İLE Hintfıstığı. )


- FISTIKÎ MAKAM(LA YÜRÜMEK)


- BAKLAVA:
FISTIKLI yerine CEVİZLİ yerine FINDIKLI


- FISTIK/PİSTE[Fars.] ile/ve/< YERFISTIĞI/ARAŞİT[Fr.(< Yun.)]

( ... cum ARACHIS HYPOGAEA )


- FISTÜL/FISTULA[İng.] değil/yerine/= AKARCA | OLAĞAN DIŞI KANAL


- FİSYON ile FÜZYON

( Atomun ikiye bölünmesiyle ortaya çıkar. İLE İki atomun çeşitli etkileşimler sayesinde birleşmesi ve ortaya daha ağır bir atomun çıkması.
[Nükleer süreçlerden olan fisyon ve füzyon, atomların kullanılmasıyla enerji oluşturulmasıdır.] )

( Fisyon enerjisi, buhar çevrimi aracılığıyla elektrik üretiminde kullanılabilmektedir. İLE Füzyon, manyetik ve araçsal olmak üzere iki farklı sınırlama bulunmaktadır. [Manyetik sınırlamada plazmayı kontrol altında tutmak için manyetik alanlardan yardım alınır. Aletsel sınırlamadaysa yakıt elemanlarını en üst koşullarda sıkıştırmak için lazer ve iyot demetlerinden yararlanılır.] )

( "Çekirdek parçalanması" olarak kabul edilebilir.[Fisyonun en belirgin özelliği, ağır çekirdeklerinin bölünmesi ve bu bölünmeyle enerjinin açığa çıkmasıdır. Bu süreçte bölünen ağır çekirdekler, genellikle Uranyum-235 ve Plutonyum-239 olmaktadır.] İLE "Çekirdek birleşmesi” olarak tanımlanabilir. )


- FİT[İng.] değil/yerine/= ATAK, NÖBET | UYMA


- FİT[Azr.] = ISLIK, DÜDÜK[Tr.]


- FITIK/DEBE/KAVLIÇ[yerel]/ÜDRE[Ar.]/HERNIE[Fars.] değil/yerine/= KASIK YARIĞI/ÇATLAĞI


- FİTİL FİTİL (BURNUNDAN GETİRMEK)

( Hesabını ödetmek, öcünü almak. )


- FİTİL ile ŞAMA[Ar. ŞEMA]

( ... İLE Bal mumuna ya da parafine batırılmış fitil. )


- FITNAT[Ar.] ile FITRAT[Ar.]

( Zihnin her şeyi çabuk anlayışı, zihin açıklığı, zeyreklik. İLE Yaratılış, doğa/tabiat, mizaç, huy. )


- FITNAT[Ar.] ile HİZK[Ar.] ile KEYS[Ar.]


- FITNAT[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]


- FITNAT[Ar.] ile NEFÂZ[Ar.]


- FITNAT[Ar.] ile ZEKÂ[Ar.]


- !FİTNE-!FESAT


- FİTNE ile/ve CEHALET


- FİTNE[Ar. çoğ. FİTEN] ile FİTEN[Ar. < FİTNE]

( Belâ, mihnet, sıkıntı. | Ayartma, azdırma. | Fesat, arabozma, karışıklık, ihtilâl. | Dinsizlik, canilik. | Cezâ. | Delilik. | Güzel yüz, güzel göz, güzel kadın. | Ara bozan, karıştırıcı. İLE Fitneler, ayartmalar, azdırmalar, ara bozmalar. )

( Türkiye'yi Kasıp Kavuran Fitne - Burhanettin Can )


- FİTNE[Ar.] ile İHTİBÂR[Ar.]


- FİTNE[Ar.] değil/yerine/= KARGAŞA


- FİTNE ve KİBİR


- FİTNE ile/ve TEŞVİŞ


- !FİTNE-!FÜCUR


- FİTOTERAPİ/PHYTOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= BİTKİSEL SAĞALTIM


- FITRAT

( VAROLUŞ ÖZELLİKLERİ )


- FITRAT ile DOĞA


- FITRAT ve/= EŞİK


- FITRAT ile/ve/>< FİTRET/FETRET


- FITRAT ve HANİF

( Donanım. Varlık. VE Birliğe getirmek. )

( Aslî olan, kişinin fıtratında varolandır. )


- FITRAT ve/<> İLKELİLİK


- FİTRE ile/ve/||/<> FİDYE


- FİTRE ile/ve SADAKA

( Ramazan ayı boyunca. [Bayram namazına kadar] İLE/VE Ramazan ayı dışında. )

( ... İLE/VE Tüm nesne/bitki/hayvan ve hizmetler. )


- FITRÎ değil/yerine/= DOĞUŞTAN


- FITRİYAT ile EVVELİYAT


- FITRİYE/NATİVİZM değil/yerine/= DOĞUŞTANCILIK


- FIXED vs. RELATION


- FİYASKO[İt. FIASCO < Cerm.] ile/ve SKANDAL[Fr. < SCANDALE]

( Bir girişimde, gülünç ve başarısız sonuç. İLE/VE Ayıp sayılacak bir durumun çıkaracağı gürültü. | Büyük yankı uyandıran, utanç verici ya da küçük düşürücü olay. )

( Böyle kuşun, böyle kuyruğu olur. )

( FIASCO vs./and SCANDAL )


- FİYAT/I ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞER/İ

( Nesnelere verilen. İLE/VE İnsana/kişiye verilen. )

( [... olmayana]
"Çöp" denilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< "Çıkarken kapıyı kapat" denilir. )

( Her şeyin olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bazı şeylerin ve kişilerin olur. )

( ... ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SEMEN )

( [not] PRICE vs./and/but/||/<>/< VALUE
VALUE instead of PRICE )


- FİYAT değil/yerine/= EDER


- FİYAT ile/ve ÖNEM


- FİYAT ile/ve ÜCRET

( Bir malın ya da ürünün, para olarak karşılığı. İLE/VE Emek ya da hizmet karşılığı ödenen para. )


- FİYAT ile ÜCRET

( ... İLE Emeğin satış bedelidir. İşgücünün gelir dağılımındaki payıdır. )


- FİZİBİLİTE değil/yerine/= UYGULANIRLIK


- FİZİBİLİTE değil/yerine/= YAPILABİLİRLİK/UYGULANABİLİRLİK


- FİZİK ANTROPOLOJİ ile/ve SOSYAL ANTROPOLOJİ ile/ve PALEO ANTROPOLOJİ

( Fizik antropoloji, biyoloji ve tarihin; sosyal antropoloji ise tarih ve sosyolojinin kesiştiği/buluştuğu alan. )


- FİZİK İLKELERİ ile/ve/||/<>/> MACH İLKELERİ

( ... İLE/VE/||/<>
Mach 0. Evren, uzaktaki galaksilerin ortalama hareketiyle temsil edildiği üzere, yerel eylemsiz çerçevelere göre dönmez.
Mach 1. Newton’ın kütleçekim sabiti, G, dinamik bir alandır.
Mach 2. Boş bir uzayda bulunan cismin eylemsizliği yoktur.
Mach 3. Yerel eylemsizlik çerçeveleri kozmik hareketten öyle etkilenmiştir ki evrendeki maddenin ortalama hareketi yerel eylemsiz çerçevelerine göre dönmez biçimde görülür.
Mach 4. Evren uzaysal olarak kapalıdır.
Mach 5. Evrenin toplam açısal momentumu, momentumu ve enerjisi sıfırdır.
Mach 6. Maddenin eylemsizliğini evrendeki madde dağılımı belirler.
Mach 7. Evrendeki tüm maddeyi alırsanız, uzay da kalmaz.
Mach 8. Bu sayı bir mertebesinde kesin bir sayıdır. Burada evrenin ortalama yoğunluğu, Newton'un kütleçekim sabiti ve Hubble zamanıdır.
Mach 9. Mutlak hiçbir yapı yoktur.
Mach 10. Sistemin geneline yapılan ötelemeler ve döndürmeler gözlemlenemezdir. )


- FİZİK MUAYENE/PHYSICAL EXAMINATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK BAKI


- FİZİK ve/<> KİMYA ile/ve/değil/<> ORGANİK

( Etkileş(tir)ir. VE/<> Dönüştürür. İLE/VE/DEĞİL/<> Örgütlenir. )


- FİZİK YASALARI:
BİRİNCİ DERECE ile/ve/||/<>/> İKİNCİ DERECE

( "İleri-geri gitmenin" yanıtı yoktur. )


- FİZİK YASALARI bakışımsal[simetrik]/||/= ZAMAN


- FİZİK - > ANLAM <- METAFİZİK

( PHYSICS -> MEANING <- METAPHYSICS )


- FİZİK ile/ve/||/<> ASTRO FİZİK


- FİZİK ve/||/<>/>/< DENEYİM


- FİZİK ve/||/<>/>/< DÜŞÜNCE ve/||/<>/>/< FİZİK


- FİZİK ile/ve/||/<>/> FİZİĞİN MATEMATİKSELLEŞTİRİLMESİ


- FİZİK ile/ve/||/<> KİMYA

( Katının/sertin bilgisi/bilimi. İLE/VE/||/<> Sıvı, gaz ve yumuşağın bilgisi/bilimi. )


- FİZİK ile/ve/||/<>/> KİMYA ile/ve/||/<>/> DİRİMBİLİM

( [nesne ...] Kımıldamıyorsa. İLE/VE/||/<>/> Kokuyorsa. İLE/VE/||/<>/> Kımıldıyorsa. )


- FİZİK ile KUVANTUM FİZİĞİ ile TERMO DİNAMİK


- FİZİK ile/ve MEKANİK

( PHYSICS vs./and MECHANICS )


- FİZİK ile/ve/||/<>/> METAFİZİK

( Cisim. İLE Cisimsellik. )

( Madde İLE/VE/||/<>/> Varlık. )

( Madde ve Varlık arasındaki durum/ilişki Mevcud. )

( Sadece "ilk neden" alanının incelenmesi, ilâhiyat/teoloji. )

( [ilk neden] | < 0 ile/ve/||/<>/> 0 > | [ilk neden] )

( Işıktan yavaş olan. İLE/VE/||/<>/> Işıktan hızlı olan. )

( )


- FİZİK ile METAFİZİK/MATEMATİKSEL FİZİK

( )


- FİZİK ile/ve MÜZİK

( PHYSICS vs./and MUSIC )


- FİZİK ve/||/<> ÖNCELİKLİLER

( Açısal hız: Bir nesnenin bir eksen etrafında dönme oranı.

Açısal ivme: Bir nesnenin açısal hızının birim zamanda değişme oranı.

Açısal momentum: Bir nesnenin bir eksen etrafında dönmesinden kaynaklanan momentum.

Ağırlık: Bir nesnenin yerçekimi gücüyle çekilmesi sonucu oluşan güç.

Basınç: Bir yüzeye dik olarak uygulanan gücün birim alana düşen ölçüsü.

Basit makine: İş yapmayı kolaylaştıran ya da değiştiren yalın bir aygıt.[kaldıraç, makara, eğik düzlem, vida, kama ve çark dişli]

Çalışma: Bir gücün, bir nesne üzerinde yaptığı yer değiştirme ölçüsü.

Çekim gücü: İki nesne arasındaki kütlelerine orantılı olarak çekici güç.

Dalga: Bir ortamda enerjinin ya da bozulmanın yayılması.[ses dalgaları, ışık dalgaları, su dalgaları ve sismik dalgalar]

Dalga boyu: Bir dalga biçimindeki iki ardışık tepe ya da çukur arasındaki uzaklık.

Devinim denklemleri: Değişmeyen ivmeli hareketleri tanımlayan matematiksel denklemler. [x = x0 + v0t + (1/2)at2 veya v = v0 + at gibi denklemler hareket denklemleridir]

Dönme hareketi: Bir nesnenin, bir eksen etrafında dönmesi.

Durağanlık(atâlet): Bir nesnenin hareket durumunu koruma eğilimi.

Durağanlık momenti: Bir nesnenin durağanlığının(atâletinin) dönme hareketine karşı gösterdiği direnç oranı.

Elektrik akımı: Bir iletken içinde elektronların bir yönde akışı.

Elektrik olanağı: Bir elektrik yükünün, bir noktadaki elektrik alanından kaynaklanan olağan enerjisi.

Elektrik yükü: Bir nesnenin elektrik güçlerine maruz kalma özelliği.[artı ya da eksi olabilir]

Elektromanyetik dalga: Elektrik ve manyetik alanların birlikte yayılan dalga biçimi.[Işık, radyo dalgaları, mikrodalgalar, kızılötesi, morötesi, X ışınları ve gama ışınları vb.]

Elektromanyetik indüksiyon: Bir iletkenin devinimi ya da manyetik alanın değişimi sonucu oluşan elektrik akımı ya da gerilimi.

Elektromanyetizma: Elektrik ve manyetizma arasındaki ilişkiyi inceleyen fizik dalı.

Elektron: Atomun çekirdeğinin etrafında dönen negatif yüklü temel parçacık.

Enerji: Bir nesnenin ya da düzenin iş yapabilme olanağı.

Eylemsizlik gücü: Devinimli bir gönderim çerçevesinden bakıldığında ortaya çıkan sanal güç. [dönen bir platformda duran bir kişiye etki eden merkezkaç gücü ya da fren yapan bir araçta öne doğru fırlayan bir yolcuya etki eden durağanlık[atâlet] gücü]

Foton: Işığın ya da elektromanyetik radyasyonun en küçük enerji paketi.[Işığın hem dalga hem de parçacık özelliği gösterdiğini kanıtlayan kuantum mekaniğinin temel kavramlarından biridir]

Frekans: Bir dalga ya da titreşimin birim zamanda tekrarlanma sayısı.

Frenleme ışınımı: Hızlı devinen yüklü bir parçacığın yönünü değiştirdiğinde yaydığı elektromanyetik radyasyon. [X ışınları üretmek için kullanılır]

Genlik: Bir dalga ya da titreşimin en yüksek seviyedeki sapma oranı.

Gerilme gücü: Bir nesneye uygulanan gücün, nesneyi uzatmaya çalışması. [bir yayın iki ucuna uygulanan güçler, gerilme gücüdür]

Girişim: İki ya da daha fazla dalganın üst üste binmesi sonucu oluşan yeni dalga biçimi.

Güç: Birim zamanda yapılan iş ya da tüketilen enerji oranı.

Hız: Bir nesnenin konumunun birim zamanda değişme oranı.

İvme: Bir nesnenin hızının birim zamanda değişme oranı.

Kırılma: Bir dalganın, bir ortamdan ötekine girerken hızının ve yönünün değişmesi. [ışığın camdan geçerken kırılması ya da sesin sudan havaya geçerken kırılması]

Kinetik enerji: Bir nesnenin deviniminden kaynaklanan enerji.

Momentum: Bir nesnenin kütlesiyle hızının çarpımı.

Potansiyel enerji: Bir nesnenin konumundan ya da durumundan kaynaklanan enerji.

Tork: Bir gücün, bir eksen etrafında döndürme etkisi.

Uyumlu titreşim: Döngüsel ve sinüzoidal olan titreşim. [salınan bir sarkaç ya da yaylı düzen, uyumlu titreşim yapar]

Yansıma: Bir dalganın, bir yüzeyden geri sekip aynı ortama girmesi. [ışığın aynadan yansıması ya da sesin duvardan yansıması]

Yerçekimi olanağı: Bir nesnenin yerçekimi alanından kaynaklanan olağan enerjisi. )


- FİZİKÖTESİ = MABAD-ET-TABİİYE = METAPHYSICS[İng.] = MÉTAPHYSIQUE[Fr.] = METAPHYSIK[Alm.] = META TA PHYSIKA[Yun.]


- FİZİKÖTESİ ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİMLER ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİM ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİM

( Felsefede. İLE/VE/||/<> Felsefede. İLE/VE/||/<> Teknolojide. İLE/VE/||/<> Bilimde. )

( METAPHYSICS vs./and/||/<> ONTOLOGIES vs./and/||/<> ONTOLOGY vs./and/||/<> ONTOLOGY )


- FİZİKSEL CİSİM ile MATEMATİKSEL CİSİM


- FİZİKSEL İŞ YAPMAK ile HİZMET ETMEK


- (FİZİKSEL) NEDENSELLİK ile/ve/değil/||/<>/>/< ZİHİNSEL NEDENSELLİK


- FİZİKSEL NİCELİK İKİLİĞİ ile KİMYASAL NİCELİK İKİLİĞİ


- YAKINLIK:
FİZİKSEL ile/ve/||/<> UYGULAYIMSAL ile/ve/||/<> DUYGUSAL ile/ve/||/<> EŞEYSEL


- FİZİKTE:
1+2+3+... yerine/---> -1/12

( )


- FİZYOGNOMİ

( Yüz okuma sanatı. )


- FİZYOLOG değil/yerine/= İŞLEVBİLİMCİ


- FİZYOLOJİ/PHYSIOLOGY[İng.] değil/yerine/= ORGANİZMA İŞLEV BİLİMİ


- FİZYOLOJİ ile/ve/değil/<> ANATOMİ

( www.anatomage.com | www.anatomagetable.com )

( [not] PHYSIOLOGY vs./and/but/<> ANATOMY )


- FİZYOLOJİ değil/yerine/= İŞLEVBİLİM


- FİZYOLOJİ ile/ve/||/<> NÖROFİZYOLOJİ

( bkz. Jean Martin Charcot )


- FİZYOLOJİK GEREKSİNİMLER ile/ve/<> PSİKOLOJİK GEREKSİNİMLER

( Yerleşim dışında. İLE/VE/<> Yerleşim merkezlerinde. )

( PHYSIOLOGICAL NEEDS vs./and/<> PSYCHOLOGICAL NEEDS )


- FİZYOLOJİK PSİKOLOJİ değil/yerine/= İŞLEVBİLİMSEL USBİLİM


- FİZYOLOJİK ile FİZİKSEL


- FİZYOLOJİK değil/yerine/= İŞLEVSEL/YİNİŞLEVSEL


- FİZYON/FİSSION[İng.] değil/yerine/= BÖLÜNME


- FİZYOPATOLOJİ/PHYSIOPATHOLOGY[İng.] değil/yerine/= SAYRILIK OLUŞUM BİLİMİ


- FİZYOTERAPİ değil/yerine/= İŞLEVONUM


- FİZYOTERAPİST değil/yerine/= İŞLEVONUMCU


- FLÜT ile/ve FİFRE[Alm.]

( DİLLİ DÜDÜK ile/ve Büyük flüt. | Yanlamasına çalınan, 6 deliği bulunan, tahtadan bir tür flüt. )


- FOK ile KÖRFEZFOKU ile KEŞİŞFOKU ile KULAKLIFOK ile FİLFOKU

( Ayıbalığı, denizkoyunu. İLE Kuzey yarımkürede yaşayan. İLE Tropik ya da astropik bölgelerde yaşayan. İLE Kuzey denizlerinde yaşayan. İLE Çok iri yapılı fok. Denizfili. )

( Fok, İstanbul Boğazı'nın simgesidir. )

( PHOCA )


- FTR/PHYSICAL THERAPY AND REHABILITATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK TEDAVİ VE REHABILITASYON


- FUCÛR[Ar.] ile FISK[Ar.]


- GECİKME ile/ve/<> "FİJİ ZAMANI"

( ... İLE/VE/<> Fiji'lilerin randevuya geç kaldıklarındaki mazeretleri ve sözleri. )


- GEMİ ile/değil FIRKATEYN

( ... İLE/DEĞİL Eskiden kullanılan, bir savaş gemisi. )


- GEOMETRİK ATOMCULUK ile/ve/> MATEMATİKSEL ATOMCULUK ile/ve/> FİZİKSEL ATOMCULUK


- "GICIK OLMAK" ile "FITIK OLMAK"


- GÖLET ile FİLET

( ... İLE Sığ su. )


- GÖVDE GELİŞTİRME ile/değil/yerine FITNESS

( )


- GÜBRE[Yun.]/KEMRE ile/ve FIŞKI

( Tarımda kullanılılabilen hayvan dışkısı. | Verimini artırmak için toprağa dökülen her türlü hayvan dışkısı, kimyasal ya da bitkisel nesne. İLE/VE Taze gübre. )

( SERGÎN )


- GÜDÜ:
ZİHİNSEL ile/ve/||/<> FİZYOLOJİK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL


- GÜNCEL = FİİLİ = ACTUAL[İng.] = ACTUEL[Fr.] = AKTUELL[Alm.] = REAL[İsp.]


- GÜREŞ'TE:
ŞAHİN ile/ve/<> FİL ile/ve/<> ASLAN

( [güreşçiye verilen unvan] 5 rakibini yenen. İLE/VE/<> 7 rakibini yenen. İLE/VE/<> Tüm rakiplerini yenen.
[Moğolistan'da, 1921'den beri, Temmuz ayında kutlanan ve "Naadam" olarak adlandırılan ulusal bayramın üç ana etkinliğinden biri de güreştir.] )


- HAREKET ile/ve FİİL


- HARİTALARDA:
SİYASİ ile/ve FİZİKİ


- HAYATÎ GÖREV = Fİ'L-İ HAYÂTÎ = FONCTION VITALE


- HAYVAN HORTUMU ile FİL HORTUMU ile BÖCEKLERDE GÖRÜLEN HORTUM

( HORTUMLULAR: HORTÛMİYYE[Ar.], PROBOSCIDIAN[İng.], PROBOSCIDIENS[Fr.] )

( ... İLE Fillerin hortumları, 15.000 kastan oluşmaktadır. İLE ... )

( ... ile HURTÛM[çoğ. HARÂTÎM] ile ... )

( SNOUT vs. TRUNK vs. PROBOSCIS )


- HERNİ/HERNIA[İng.] değil/yerine/= FITIK


- HERNİASYON/HERNIATION[İng.] değil/yerine/= FITIKLAŞMA


- HİCRÂN ile/ve/<> FİRÂK


- HİDAYET'ÜL HİKME:
MANTIK ve FİZİK ve METAFİZİK


- KOŞULLAR:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ ile/ve/||/<> GENEL ile/ve/||/<> ÖZEL ile/ve/||/<> KİŞİSEL ile/ve/||/<> FİZİKSEL ile/ve/||/<> ZİHİNSEL ile/ve/||/<> ZORUNLU ile/ve/||/<> İTİBARİ ile/ve/||/<> YAKIN ile/ve/||/<> UZAK


- İCTİHAD ile FIKIH

( Dil + Anlam. Büyük din âlimlerinin Kur'ân-ı Kerim ve Hadis-i Nebeviyye'ye dayanarak vazettikleri karar. İLE -Fetva, -Mezhep, -Kanun, -Yargı )


- İKİ BİLİM:
REKLAMCILIK ile/ve/||/<>/> FİZİK


- İLÂLLÂH ile/ve ALÂLLÂH ile/ve BİLLÂH ile/ve HÂNİLLÂH ile/ve FİLLÂH ile/ve MAÂLLAH ile/ve LİLLÂH

( Allah'a. İLE/VE Allah üzerine. İLE/VE Allah ile. İLE/VE Allah'tan. İLE/VE Allah'ta. İLE/VE Allah'la. İLE/VE Allah için. )


- İLİM-İRFAN ve FİKİR-FELSEFE ve GÜZEL SANATLAR


- İLMÎ ESER ile/ve/değil FİKRÎ ESER


- İNAN = İMAN = FAITH[İng.] = FOI[Fr.] = GLAUBE[Alm.] = FIDES[Lat.] = FE[İsp.]


- 'INDÎ KEZÂ[Ar.] ile KIBELÎ KEZÂ[Ar.] ile FÎ BEYTÎ KEZÂ[Ar.]


- İP ile FİLDEKOZ[Fr.]

( ... iLE Bir çeşit pamuk ipliği. | İskoçya ipliği denilen, ince ve sağlam pamuk ipliğinden dokunmuş olan. )


- İŞ, GÖREV = Fİ'L = FONCTION


- İSİM CÜMLESİ ile/ve FİİL CÜMLESİ

( İsim + İsim'den ya da İsim + Fiil'den oluşur. İLE/VE Fiil + İsim'den oluşur. )

( Örnek: Hasan kaim. İLE/VE Nasara Hasan. )

( CÜMLE: Yargı bildiren sözcükler/kelimeler bütünü. )


- İSİM ve FİİL ve HARF/EDAT

( Anlamı/mânâsı olan, zamana bitişmeyen. VE Anlamı/mânâsı olan fakat bir zamana bitişmiş. VE Tek başına anlam/mânâ ifade etmeyen isim. )


- İSİM ile/ve/||/<> SIFAT ile/ve/||/<> FİİL

( İşaret. İLE/VE/||/<> Nitelik. İLE/VE/||/<> Gerçekleşme. )


- İSTANBUL/ROMA ve/||/<> FİLİBE

( Filibe de, İstanbul ve Roma gibi, 7 tepe üzerine kurulmuştur. )

( ... VE/||/<> Nöbettepe, Canbaztepe, Taksimtepe, Çanlıtepe, Boztepe, Saraytepe, Pınarcıtepe. )


- İSTİŞÂRE[< ŞÛRÂ (çoğ. İSTİŞÂRÂT)] değil/yerine/= DÜŞÜNCE SORMA, DANIŞMA


- İZİN (VERMEK) ile/ve/değil/yerine FIRSAT (VERMEK)

( Kendine kapı açıldığı halde içeri girmeyen, kovulmayı (da) hak eder. )

( TO GIVE PERMISSION vs. TO GIVE AN OPPORTUNITY
TO GIVE AN OPPORTUNITY instead of TO GIVE PERMISSION )


- JURISPRUDENCE = FIKIH

( FIKIH )


- KADER ile/ve/<> FITRAT


- KALASTRA[İt. < CALASTRA] ve/||/<> FİLİKA[İt. < FELUCA]

( Gemilerde cankurtaran filikalarını oturtmak için güvertelere konulan sehpa. İLE Cankurtaran sandalı. )


- KANT ile/ve/||/<>/> SCHILLER ile/ve/||/<>/> FICHTE ile/ve/||/<>/> SCHLEIERMACHER ile/ve/||/<>/> SCHLEGEL ile/ve/||/<>/> HEGEL ile/ve/||/<>/> SCHELLING ile/ve/||/<>/> SCHOPENHAUER ile/ve/||/<>/> FUERBACH ile/ve/||/<>/> DARWIN ile/ve/||/<>/> SPENCER

( [Doğum Tarihi] 1724 ile/ve/||/<>/> 1759 ile/ve/||/<>/> 1762 ile/ve/||/<>/> 1768 ile/ve/||/<>/> 1770 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1775 ile/ve/||/<>/> 1788 ile/ve/||/<>/> 1804 ile/ve/||/<>/> 1809 ile/ve/||/<>/> 1820 )

( Wilhelm Schlegel, 22 Ocak 1798'de Jena'dan, Berlin'de kardeşi Friedrich Schlegel ile küçük bir evi paylaşan Schleiermacher'a, kardeşinin yarattığı skandallardan dolayı sitem dolu bir mektup yazar ve yakın zamanda taşınmış olduğu Berlin'den Jena'ya, kendinin yanına dönmesi için Friedrich'i ikna etmesini ister; zira kardeşi, Schiller ile girdiği tartışma sonrasında yayımladığı son metniyle tümden tozu dumana katmıştır. Öyle ki, aynı soyadını taşımasıyla Wilhelm dahi gözden çıkarılmanın eşiğine gelmiştir. Sonunda, Goethe, tartışmaya dahil olur ve Friedrich ile babacan bir konuşma yaparak, ondan kibarca, bundan sonra başka bir alan üzerine, başka bir yerde çalışmasını ister. Oysa Friedrich, bu tavsiye üzerine gittiği Berlin’de, çoktan kendi çevresini kurarak yeni bir edebi akımın öncülüğü görevini üstlenmiştir. Henüz 25 yaşındaki bir genç tarafından yazılıp böylesi büyük bir etki yaratan, yepyeni ve tümüyle özgün bir düşünsel hareketin öncüsü olan bu metin, Eleştirel Fragmanlar'dı ve yalnızca 37 sayfalık 127 aforizmadan oluşuyordu. Aradan geçen neredeyse iki yüz yıl boyunca Eleştirel Fragmanlar üzerine yüzlerce kitap yazılacaktı. Schlegel kimilerine göre yaygaracı, kimilerine göre dâhi olarak adlandırılacak ama her halükârda Romantik hareketin düşünsel temellendiricisi olarak tarih sahnesindeki yerini alacaktı... )


- KAPLUMBAĞA ve/||/<> GORİL ve/||/<> FİL

( [karadaki] En yaşlı. VE/||/<> En güçlü. VE/||/<> En büyük. )


- KARİZMA ile/ve FİYAKA


- KARTAL ile FİLİPİN KARTALI

( ... ile image | image )

( )

( ... vs. PHILIPPINE EAGLE )


- KATALOG[Fr./İng. CATALOGUE] ile/ve/=/||/<> FİHRİST[Fars.]

( Kitaplıktaki kitapları ya da belirli bir daldaki gereçleri, nitelikleri bakımından tanıtmak, arandıklarında bulunmalarını sağlamak amacıyla, yer numaraları belirtilerek hazırlanmış kitap, defter ya da fişten oluşan bütün. | Kitabevi, yayınevi, kurum vb. kuruluşların yayınlarını, ürettikleri malları, nesneleri tanıtan, gösteren dizin ya da kitap. İLE/VE/=/||/<> İçindekiler. | Abecesel sıralamalar için kullanılan, kenarında tüm harflerin yer aldığı not defteri. )


- KAVRAM ile/ve/<> FİLOZOF ÇIĞLIĞI


- KAVRAYIŞ = FİKR-İ İPTİDAİ, TASAVVUR-I SAZEC = APPREHENSION[İng., Alm.] = APPRÉHENSION[Fr.] = APPREHENSIO[Lat.] = APRENSIÓN[İsp.]


- KAVURMA / KIZARTMA değil/yerine/>< FIRINDA / BUĞULAMA / HAŞLAMA/KAYNATMA


- KELÂM ve FIKIH ve İRFAN


- KELÂMCI(MÜTEKELLİM) ile FİLOZOF(HUKEMA)

( Onlar, "Ve nefahtü"den, yani kelâmdan gıda alırlar. )


- KELÂMCILAR ile/ve/||/<> BÂTINÎLER ile/ve/||/<> FİLOZOFLAR ile/ve/||/<> SÛFÎLER


- KEYFÎ ile/ve/değil/yerine FITRÎ


- KIŞKIRTMA ile/ve/> FIŞKIRTMA


- KIZIL ile FİRFİRİ[Ar.]

( ... İLE Parlak kızıl renk. | Bu renkte olan. )


- KONTÜZYON/CONTUSION[İng.] değil/yerine/= FİZİKSEL ÖRSELENME


- KÖPEKBALIĞI ile FIRFIRLI KÖPEKBALIĞI

( ... ile )


- KÖRFEZ ile FİYORT[Norveççe]

( Norveç, İskoçya ve Kuzey Amerika kıyılarında, buzulların oluşturdukları dik yamaçlı, derin ve eski buzul koyaklarının aşağı kesimlerinin deniz altında kalmasıyla oluşan körfez. )


- "KUDURMAK" ile "FITIK OLMAK"


- KÜFÜR değil/yerine/>< FİKİR

( Gerçeğin üstünü örtmek. DEĞİL/YERİNE/>< Gerçeğin örtüsünü açmak. )


- KUMAŞ/DANTEL ile FİSTO[Fr.]

( ... İLE Elde ya da makinede işlenmiş, süslü şerit. | Dantele benzer süsleri olan bir tür kumaş. | Bu kumaştan yapılmış olan gömlek/bluz. )


- KÜTÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/< FİDE/FİDAN

( Büyük ve "güçlü". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>

( Cansızdır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>


- KUVVE ile/ve/||/<> FİİL


- KUZEY DENİZİNDE:
KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> ÇUKÇİ DENİZİ ile/ve/||/<> DE LONG BOĞAZI ile/ve/||/<> DOĞU SİBİRYA DENİZİ ile/ve/||/<> LAPTEV BOĞAZI ile/ve/||/<> BOURHAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> LAPTEV DENİZİ ile/ve/||/<> OLENEKSKİY KÖFREZİ ile/ve/||/<> KATANSKİY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> VİLKİTSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> YENİSEY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA DENİZİ ile/ve/||/<> BAYDARATSKAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA BOĞAZI ile/ve/||/<> ÇEYŞSKAYA KOYU ile/ve/||/<> BEYAZ DENİZİ ile/ve/||/<> ONEGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KANDELAŞKA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DİVİNA KOYU ile/ve/||/<> BARENTS DENİZİ ile/ve/||/<> GRÖNLAND DENİZİ ile/ve/||/<> NORVEÇ DENİZİ ile/ve/||/<> KUZEY DENİZİ ile/ve/||/<> DANZİNG KÖRFEZİ ile/ve/||/<> RİGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİNLANDİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BOTNİ KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DANİMARKA BOĞAZI ile/ve/||/<> DAVIS BOĞAZI ile/ve/||/<> BALTIK DENİZİ ile/ve/||/<> LABRADOR DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> SMITH KÖRFEZİ ile/ve/||/<> NARES BOĞAZI ile/ve/||/<> LANCASTER BOĞAZI ile/ve/||/<> ARKTİK KOYU ile/ve/||/<> PR. REGENT BOĞAZI ile/ve/||/<> BOOTHIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FOXE ÇANAĞI ile/ve/||/<> FOXE KANALI ile/ve/||/<> REPULSE KOYU ile/ve/||/<> CORAL LİMANI ile/ve/||/<> JAMES KOYU ile/ve/||/<> HUDSON BOĞAZI ile/ve/||/<> UNGAVA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FROBISHER KOYU ile/ve/||/<> CUMBERLAND KÖRFEZİ ile/ve/||/<> HOME KÖRFEZİ ile/ve/||/<> JONES BOĞAZI ile/ve/||/<> PEARY KANALI ile/ve/||/<> BARROW BOĞAZI ile/ve/||/<> FRANKLIN BOĞAZI ile/ve/||/<> VISCOUT MELVILLE BOĞAZI ile/ve/||/<> Mc CLURE BOĞAZI ile/ve/||/<> McCLINTOK KANALI ile/ve/||/<> KRALİÇE MAUD KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORONATION KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PR. ALBERT KOYU ile/ve/||/<> AMUNDSEN BOĞAZI ile/ve/||/<> GALLER PRENSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> BEAUFORT DENİZİ ile/ve/||/<> PRODHOE KOYU ile/ve/||/<> KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU


- LORENTZ ve/||/<> FITZGERALD


- MADDE ve/> FİKİR ve/> DEĞER

( MATTER and/> IDEA and/> VALUE )


- MADDECİLİK ile FİZİKSELCİLİK


- MANCANA[İt.] değil/yerine/= FIÇI

( Gemilerde, içme suyu konulan, büyük, yassı fıçı. )


- MANTIK ve FIKIH


- MANTIK ile/ve FİZİK

( LOGIC vs./and PHYSICS )


- MANTIK ve/||/<> FİZİK ve/||/<> ETİK

( Çit. VE/||/<> Ağaç. VE/||/<> Meyve. )


- MANTIK ve/||/<>/> FİZİK ve/||/<>/> ETİK

( Bahçenin sınırı/duvarı/çiti. VE/||/<>/> Bahçedeki ağaç. VE/||/<>/> Bahçedeki ağacın meyvesi. )

( )


- MARKA ile/ve/||/<>/> FİLİGRAN


- MATEMATİK ve/<> FİZİK ve/<> ASTRONOMİ


- MATEMATİKSEL CİSİM ile FİZİK CİSİM


- MATEMATİKSEL YAKLAŞIM ile FİZİKSEL YAKLAŞIM


- MEKSİKA PESOSU ile FİLİPİN PESOSU


- MENENGİÇ AĞACI ile/>/= FISTIK AĞACI

( Aşısız. İLE/<>/= Aşılı. )


- METAFİZİK/METAPSYCHICS[İng.] değil/yerine/= FİZİK ÖTESİ


- METAFİZİK FİZİK


- METAFİZİK ile/ve/||/<> FİZİK ile/ve/||/<> ANLAM


- METAFİZİK <> OLUMSALLIK/RASTLANTI <> FİZİK

( Olanaklı kılan. < OLUMSALLIK/RASTLANTI > Olanaklı kılınan. )


- METİN ile/ve FİKİR

( TEXT vs./and IDEA )


- MİN MÂLÎ[Ar.] ile FÎ MÂLÎ[Ar.]


- MIRILDAMAK ile/ve/||/<> FISILDAMAK


- MİZAH ile/ve FIKRA


- MÜNÂFIKLIK ile/ve FİSK-Ü FÜCÛR


- MUTLAK MEKÂN ile/ve FİZİKÎ MEKÂN


- NAHİV ve FIKIH USULÜ ve TEFSİR USULÜ


- NARBÜLBÜLÜ/ARDIÇKUŞU(TURDUS PILARIS[Lat.], ROBIN[İng.], Avrupa ve Asya ormanlarında yaşar.) ile/ve BAYIR KUŞU ile/ve ÇALI KUŞU ile/ve ÇAMURCUN ile/ve DALGIÇ KUŞU ile/ve DEVEKUŞU ile/ve FIRTINA KUŞU ile/ve GELİNKUŞU[Lat. OTOCORIS PENCILLATUS] ile/ve İNCİRKUŞU[Lat. ANTHUS TRIVIALIS] ile/ve İSHAK KUŞU/BATAKLIKBAYKUŞU[Fars. ŞEB-ÂVÎZ][ayağından asılarak başaşağı sarkar ve öter] ile/ve KARDİNALKUŞU ile/ve KARİYAMA(Güney Amerika'da) ile/ve KAŞIK GAGA ile/ve KAŞIKCI KUŞU ile/ve KEDİKUŞU ile/ve KELAYNAK[Sadece bu üç yerde: BİRECİK-URFA, FAS, PALMİRA ÇÖLLERİ-SURİYE][Lat. GERONTICUS EREMITA]17 Şubat, Birecik'te, Kelaynak Günü'dür! ile/ve KUYRUKKAKAN[Afrika ile/ve Asya'da][Lat. SAXICOLA] ile/ve MALURUS[Avustralya'da] ile/ve MAMO[Hawaii'de] ile/ve MANAKİN[Amerika'da] ile/ve MİNO[Asya'da] ile/ve MOA ile/ve MOHO ile/ve MUHABBET KUŞU ile/ve ÖRÜMCEK KUŞU[Lat. LANIUS] ile/ve TARLA KUŞU ile/ve YAĞMUR KUŞU ile/ve ALICI KUŞ ile/ve BOĞMAKLI KUŞ ile/ve MAKARALI KUŞ ile/ve SAKSAĞAN(AK'AK[Ar.], PÎSE[Fars.], PICA PICA[Lat.]) ile/ve SAKARMEKE ile/ve SIĞIRCIK(MÜRG-İ ZÎREK/ZÎREK-SÂR, LÂLESAR[Fars.], STURNUS VULGARIS[Lat.]) ile/ve İBİBİK, ÇAVUŞ KUŞU, HÜDHÜD[çoğ. HEDÂHİD][HÛC-I HÜDHÜD:
İbibik ibiği.](EBÜRREBÎ', UPUPA EPOPS[Lat.]) ile/ve ÖZKUŞU ile/ve PAPUÇGAGA[Afrika'da] ile/ve POTU(Güney Amerika'da) ile/ve POYRAZKUŞU ile/ve SUBAKALI ile/ve TORGU ile/ve TURAKO/MUZCUL(Afrika'da yaşar.) ile/ve UZUNBACAK ile/ve ÜVEYİK(TURTLE DOVE[İng.], STREPTOPELIA TURTUR[Lat.]) ile/ve YEŞİLBAŞ

( Kolombiya'da, dünyadaki tüm ülkelerdeki kuş türlerinden daha fazla kuş türü bulunur. )


- NAYLON POŞETLER(İ KULLANMAK) değil/>< FİLE/SEPET (KULLANMAK)


- NAYLON POŞETLER(İ KULLANMAK) yerine/değil FİLE/SEPET (KULLANMAK)


- NAZARÎ ERDEM ile/ve FİKRÎ ERDEM ile/ve HULKÎ ERDEM ile/ve AMELÎ ERDEM(SANATLAR)


- NEGATOSKOP/NEGATOSCOPE[İng.] değil/yerine/= FİLMGÖREÇ


- NEMESE/HEMS[Ar.]/WHISPER[İng.] değil/yerine/= FISILDAMA

( Fısıldama. )


- OCAK ile FIRIN

( COOKSTOVE/RANGE vs. OVEN )


- PİŞİRME:
OCAKTA ile/ve FIRINDA ile/ve GÜNEŞİN ISITTIĞI TAŞTA


- OLANAK ile/ve FIRSAT

( Tutum, fırsatı kendine çeker. )

( Attitude attracts opportunity. )

( POSSIBILITY vs./and OPPORTUNITY )


- OLUŞ = SAYRURET, TEKEVVÜN = BECOMING, GENESIS[İng.] = DEVENIR, GENÉSE[Fr.] = WERDEN, GENESIS[Alm.] = FIERI < IN FIERE: OLUŞ HALİNDE[Lat.] = GENESIS[Yun.]

( Kesintisiz/sürekli doğuş. )


- OMURGADA
YUVAR/DİSK:
OLAĞAN ile BOZULMUŞ ile BEL VERMİŞ ile FITIK ile İNCELMİŞ

( image )


- ONAYLAYICI SÖZCÜKLER ve/||/<>/> HİZMET EYLEMLERİ ve/||/<>/> FİZİKSEL TEMAS


- OPORTÜNIST/OPPORTUNIST[İng.] değil/yerine/= FIRSATÇI


- OPORTÜNISTİK ENFEKSİYON/OPPORTUNISTIC INFECTION[İng.] değil/yerine/= FIRSATÇI BULAŞ


- OPORTÜNİZM/OPPORTUNISM[İng.] değil/yerine/= FIRSATÇILIK


- PARAPSİKOLOJİ/PARAPSYCHOLOGY[İng.] değil/yerine/= FİZİK ÖTESİ "BİLGİSİ"


- PERGENDE ile/> FİRKATA ile/> KALİATA ile/> KADIRGA


- PERMEÇE ile/ve FİLADUR

( Yedek olarak kullanılan ince halat. İLE/VE İnce ve katranlı halat. )


- PLAN ile/ve/<>/> SAHNE ile/ve/<>/> SEKANS ile/ve/<>/> FİLM


- PRİZ[Fr.] ile/ve/||/<>/< FİŞ

( Elektrik akımı almak için fişin sokulduğu yuva. İLE/VE/||/<>/< Prizden akım almaya yarayan araç. | Bir yapıtın hazırlanmasında kolaylık sağlamak ya da bir işe kılavuzluk etmek için yazılıp sınıflandırılan küçük kâğıt yapraklardan her biri. | Bir işi yaptırmak ya da gereken kaydın alındığını belirtmek için bir koçandan koparılmış kâğıtlardan her biri, makbuz. )

( )


- PUNT[İt.] değil/yerine/= FIRSAT

( Uygun zaman. )


- RAMAZAN ve/>/ya da FITR BAYRAMI[RAMAZAN ve/>/ya da ŞEKER BAYRAMI değil!]

( ... ve ÎD el-FITR[Ar.]: KAHVALTI | HARİ RAYA AİDİL FİTRİ[Malezya ve Singapur'da] | IDUL FİTRİ ya da LEBARAN[Endonezya'da] | SHEMAI EID[Bangladeş'te] )


- RÜZGÂR ile FIRTINA

( WIND vs. STORM )


- ŞAH ile/ve VEZİR ile/ve FİL ile/ve AT ile/ve KALE/ROK ile/ve PİYON[Fr. < Lat.]

( ... ile/ve FERZ/FERZÎN/FERZÂNE/FERZEND[Fars.] ile/ve PÎL ile/ve ... ile/ve RUH ile/ve PİYÂDE, BEYDÂK[Ar.] )

( KING vs. QUEEN vs. BISHOP vs. KNIGHT vs. ROOK vs. PAWN )


- ŞAMANLAR'IN SEVDİĞİ RENKLER:
AÇIK MAVİ ve SÜT MAVİSİ ve ALTIN SARISI ve FİLİZ YEŞİLİ ve LEYLAK


- SANAYİ KAPİTALİZMİ ile/ve/||/<>/> FİNANS KAPİTALİZMİ


- ŞANS ile/değil FIRSAT


- SAPLANTI = FİKR-İ SABİT = FIXED IDEA[İng.] = IDÉE FIXE[Fr.] = FIXE IDEE[Alm.] = FIXUS[Lat.]


- ŞARLATAN değil/yerine/>< FİLOZOF

( Filozofların aydınlatmadığı bir toplumu, şarlatanlar aldatır. )


- SENFONİ ORKESTRASI ile FİLARMONİ ORKESTRASI

( ... İLE Kurumsal. )


- ŞERİAT ile/ve/||/<>/> FIKIH


- SESSİZLİK ile FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİĞİ


- SİESTA ile/ve/||/<> FİESTA

( Öğle arası. İLE/VE/||/<> Şenlik. )


- ŞİFRE ÇÖZÜCÜ / DECODER ile/ve/||/<> FİZİKSEL ÇÖZÜCÜ / ENCODER


- SIĞ ile FİLET[İt.]

( ... İLE Derinliği aynı olan sığ su alanı. )


- SİNEMA TARİHİ ile/ve/||/<> FİLM TARİHİ

( Bağlam içinde kalarak. İLE/VE/||/<> Tekil ve/ya da birbirleriyle ilişkilendirilerek. )


- SİNEMA ile/ve FİLM

( CINEMA vs./and FILM, MOVIE )


- SOFİST ile/ve FİLOZOF

( BAHŞİ[Uygurca]: Filozof. / Kâtip. )

( Nous'u olan. | Ne bildiğini bilen ve eyleyen. İLE/VE Bilgeliğe sevgisi olan. [PHILO-SOPHOS] )


- SOKRATES ve/||/<>/> DESCARTES ve/||/<>/> FICHTE

( FICHTE: Çam ağacı. )


- SOLUK ve/||/<> BESLENME ve/||/<> PSİKOLOJİ ve/||/<>
FİZYOLOJİ ve/||/<> EŞEYSELLİK ve/||/<> İLETİŞİM

( www.KendiniTANI.com )


- SONLU = FINITE[İng.] = FINI[Fr.] = ENDLICH[Alm.] = FINITA[Lat.]


- SÛFÎ ile FİLOZOF(HUKEMA)

( Hakikati, eşyanın hakikatini bilir. İLE Hakikatleri bilir. )


- supozituvar/supp./suppos.[Lat. < SUPPOSITORIUM] değil/yerine/= FİTİL,


- "SÜRTMEK" ile "FİNK ATMAK"


- TABİP FİLOZOFLAR ile/ve/||/<> FİLOZOF TABİPLER


- TAHIL ile FİRİK

( .... İLE Olgunlaşmak üzere olan tahıl. | Çerez olarak yenilen tahıl kavurgası. )


- TAHIL ile FİRİK

( ... İLE Olgunlaşmak üzere olan tahıl. | Çerez olarak yenilen tahıl kavurgası. )


- TAKIM, ORDO = FIRKA = ORDRE


- TASNİF'UL ULÛM:
KELÂM ve/> FIKIH ve/> TASAVVUF

( "Tasnif'ul Ulûum" kitabında Tasavvuf: "İmanın meyvesi ve İslâm'ın neticesi."/"Hüve semeretül iman ve neticetü'l-İslâm" )


- TATLISU KAPLUMBAĞALARINDA:
BENEKLİ ile FIRAT ile NİL ile ... ile YILAN BOYUNLU TATLISU KAPLUMBAĞASI ile KIRMIZI YANAK(ROTWANGEN) ile ÇİN KAPLUMBAĞASI

( [büyüklüğü] ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE 25 cm.'dir. İLE 17 cm.'dir. )

( Türkiye sularında yaşarlar. İLE Türkiye sularında yaşarlar. İLE Mısır'da yaşarlar. İLE ... İLE ... İLE Amerika'da, Doğu ve Batı Mississippi'de yaşarlar. İLE Endonezya, Japonya ve Güney Çin'de yaşarlar. )

( [kış uykusuna] ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE Yatarlar.[10-12 hafta] İLE Yatmazlar. )

( ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE Gençleri etçil, yaşlıları otçuldur. İLE Etçildir. )

( EMYS ARBICULARIS cum TRIONYX EUPHRATICUS / RAFETUS EUPHRATICUS cum TRIONYX TRIUNGUIS cum MAUREMYS CASPICA cum CHRYSEMYS SCRIPTA ELEGANS cum CHINEMYS REEVESIL )


- TEDBİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< FİKİR (ETMEK)

( Sonuca yönelik düşünme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Sonuca yönelik olmayan düşünme. )

( Zât bakımından aynı, itibar bakımından ayrılardır. )

( Sona bakmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yola bakmak. )

( [not] Thinking to [get/go] consequence. VS./AND/BUT/||/<>/>/< Any kind of thinking without consequence.
Any kind of thinking without consequence. INSTEAD OF Thinking to [get/go] consequence. )

( [not] PRECAUTION vs./and/but/||/<>/>/< TO THINK
TO THINK instead of PRECAUTION )


- TEL ile FİLAMAN[Fr.]

( ... İLE Ampullerden akım geçtiğinde, akkor durumuna gelen, ince iletken tel. )


- TOHUM ile/ve/||/<>/> FİLİZ ile/ve/||/<>/> FİDAN ile/ve/||/<>/> GENÇ AĞAÇ ile/ve/||/<>/> YETİŞKIN AĞAÇ ile/ve/||/<>/> ÇİÇEK VEREN AĞAÇ ile/ve/||/<>/> MEYVE VEREN AĞAÇ

( )


- TOKA ile FİRKETE[İt.]

( ... İLE Kadınların, saçlarını tutturmak için kullandıkları, U biçimindeki naylon, tel ve bağadan saç tokası. )


- !TOKAT ile !FİSKE[Yun.]


- TOKMAK ile FİLARİZ

( ... İLE Keten dövmeye yarayan tokmak. )


- TOMRUK ile FİLENK[Yun.]

( Kesilmiş ağacın, silindir biçimindeki gövdesi. | İşlenmek ya da biçilmek üzere hazırlanmış taş kütlesi. | Tomurcuk. | Tutukevi. İLE Ağır cisimleri bir yerden, bir yere kaydırmak ve özellikle tekneleri karaya çekmek için bunların altına sürülen yuvarlak ağaç. )


- TOMURCUK ile FİLİZ

( BUD vs. SHOOT )


- TOPLUMSAL İNSANBİLİM/ANTROPOLOJİ ile/ve FİZİK İNSANBİLİM/ANTROPOLOJİ

( İstanbul'da. İLE/VE Ankara'da. )


- TORBA GEREKSİNİMİ değil FİLE/SEPET (KULLANMAK)[NAYLON değil/yerine!]


- TROPİK KUŞU ile/ve FIRKATEYN KUŞU

( Topago - Karayipler )


- TÜZE(HUKUK) ve/<>/|| FİZİK


- UNLARDA:
BUĞDAY ile/||/<> TAM BUĞDAY ile/||/<> KARABUĞDAY/GREÇKA ile/||/<> KIRMIZI BUĞDAY ile/||/<> KEPEKLİ ile/||/<> SİYEZ ile/||/<> KAVILCA ile/||/<> KUNDUR ile/||/<> YULAF ile/||/<> ÇAVDAR ile/||/<> ARPA ile/||/<> MISIR ile/||/<> KİNOA ile/||/<> TEFF ile/||/<> AMARANT ile/||/<> NOHUT ile/||/<> KESTANE ile/||/<> KEÇİBOYNUZU ile/||/<> BADEM ile/||/<> CEVİZ ile/||/<> FINDIK ile/||/<> ANTEPFISTIĞI ile/||/<> ARAROT ile/||/<> DİNKEL[Alm.]/FARRO[İt.]

( Kabuğundan ve kepeğinden ayrılarak kullanılan, işlenmiş buğday unundan [beyaz ekmek] yapılır. İLE/||/<> Buğday tanesinin kabuğuyla birlikte öğütülerek elde edilir. Besin değerleri, öteki rafine unlara göre daha yüksektir.[Glüten içerir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> Anadolu'nun, en eski çeşitlerindendir.[Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.] Ekmek yapımına çok uygundur.[Kepeği ile öğütülmüş olanını yeğlenmelidir.][Glüteni düşüktür.] İLE/||/<> Kepeğinden ayrılmamış undur. İLE/||/<> Kastamonu bölgesinin unudur. Tüm unlarla karıştırılabilir. Aroması "keskin" gelebilir.[Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.][Glüteni çok düşüktür. Çok sağlıklıdır.] İLE/||/<> Kars'ta yetişen bir buğdaydır. Kökeni, Kastamonu'dur. [Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.][Her türlü iklime dayanıklı, güçlü bir yapısı olduğundan, kabuk bölümü kalındır. Kabuk bölümünün kalınlığı, tanelerinin ufak kalmasına ve glüten içeriğinin, öteki buğday türlerine göre daha olmasını sağlamıştır ve bu nedenle de glisemik indeksi düşüktür.] İLE/||/<> Güneydoğu Anadolu bölgesi buğdayıdır. İLE/||/<> Glüten alerjisi olanlar için iyi bir seçenektir. [Deri ve bağırsak sorunu olanların, yulaf ununu yeğleyebilir.][Yüksek besin değerine sahip ve glisemik indeksi düşüktür.] İLE/||/<> Bol proteinlidir.[Yüksek glüten içerir.][Soğuk iklime dayanıklıdır.] İLE/||/<> Çok eski bir buğday türüdür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Güney Amerika'da, And Dağları'nda, doğal olarak yetişen, otumsu bir bitkinin, kurutulmuş tohumudur.[Unu da, tohumları gibi yüksek demir ve besin değerlerine sahiptir ve çok lezzetlidir.][Tek başına ya da tüm unlarla karıştırılabilir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> Amarant[horozibiği] bitkisinin tohumlarından elde edilir.[Tüm unlar içinde, en yüksek proteine sahiptir.][Glüten içermez ve glisemik indeksi düşüktür.][Tadı, ekşi ve keskin olduğundan, lezzeti görecelidir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Sıcak iklimlerde yetişen maranta adlı kamıştan ve başka bitkilerin kökünden çıkarılan un. [Çocuk maması yapılan un.] İLE/||/<> Siyez ile benzerlik taşır.[İçeriğindeki protein yapısı daha kırılgan ve çözünebilir olduğundan, tüm tahıl unları içinde, siyez kadar düşük glütene sahiptir.][Genetiği değişmemiş bir çeşittir.][Her türlü hamur işinde kullanılabilir.] )

( ... İLE/||/<> Glüten içerir. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüteni düşüktür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüteni çok düşüktür. İLE/||/<> Glüteni düşüktür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüten alerjisi olanlar için iyi bir seçenektir. İLE/||/<> Yüksek glüten içerir. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüten içermez. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Düşük glütene sahiptir. )


- VARLIKBİLİM ile/ve FİZİK

( ONTOLOGY vs./and PHYSICS )


- VİZE ile FİNAL


- YAPIM EKLERİNDE:
ADDAN AD ile/ve/||/<> ADDAN EYLEM ile/ve/||/<> EYLEMDEN AD ile/ve/||/<> EYLEMDEN EYLEM

( )


- YAPINTI = TASNİ = FICTION[İng., Fr.] = FIKTION[Alm.] = FICTIO[Lat.] = FICCIÓN[İsp.]


- YARDIMCI OLMAK ile/ve FIRSAT VERMEK

( Tekrarlanması gereken yardım, yardım değildir. )

( Yapılmaya değer tek yardım, yardıma gereksinim duymaktan kurtuluşu sağlamaktır. )

( Bizi, insan yapacak olan, berraklık ve yardımseverliktir. )

( En önemli yardımcı, gerçeğin, içimizde bulunuşudur. )

( The main thing that helps is to have reality within. )

( image

Bunu mu istiyorsunuz?

• Çocuğunuz...

– Varsın, bir çivi bile çakamasın... Ama dersleri iyi olsun.
– Varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın... Ama matematiği düzgün olsun.
– Varsın, evin çalan telefonuna cevap veremesin... Ama notları yüksek olsun.
– Varsın, eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın... Ama fen lisesine gitmiş olsun.
– Varsın, ağlayan bir çocuk görünce ona gülsün... Ama sınıfın birincisi olsun.
– Varsın, kendinin fazladan harçlığı olduğu halde; kantinden simit alamayan çocuklarla alay etsin... Ama öğretmenlerinin gözdesi olsun.
– Varsın, başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine dönüp; “Ya siz nasılsınız?” diyemesin... Ama yabancı dili mükemmel olsun.
– Varsın, oyun arkadaşları olmasın... Ama sınavlarda “on” çeksin.

– Varsın;
– Taziye nedir, bilmesin,
– "Başın sağ olsun" ne demek, anlamasın,
– "Geçmiş olsun" kime denir, niçin denir, haberi olmasın,
– "Uğurlar olsun", ne anlama gelir farkında olmasın,
– Ama... Karneleri süper olsun.
– Evet… Varsın, tek dostu olmasın... Ama iyi gelir getiren bir mesleği olsun...

Üstün Dökmen )

( TO HELP vs./and TO GIVE AN OPPORTUNITY )


- YAŞ/TARİH TESPİTİ:
KETEBE ve/||/<> ZAHRİYE ve/||/<> FİLİGRAN ve/||/<> MÜREKKEP

( Zahriye, XIII. yy.'a kadar bulunmaktadır. | Ser levha, XVI. yy.'dan sonra kullanılmaya başlanmıştır. | Eski yapıtlarda, cetvel yoktur. )


- YAŞAM:
MASAL ile/ve/||/<>/> ROMAN ile/ve/||/<>/> FIKRA

( Başlangıçta. İLE/VE/||/<>/> Yaşandıkça. İLE/VE/||/<>/> Anlattıkça. )


- YENGEÇYİYEN AYIBALIĞI ile LEOPAR AYIBALIĞI ile FİL AYIBALIĞI

( ARCTOCEPHALUS PUSILLUS )


- ZAMAN KAZANMAK ile FIRSAT ARAMAK/BEKLEMEK


- ZAMAN ile/ve/= FIRSAT

( TIME vs./and/= OPPORTUNITY )


- ZİGON SEHPA ile FİSKOS SEHPA

( İçiçe geçmeli servis sehpası. İLE İki tekli koltuk arasında bulunan sehpa. )

Fİ... ~ Fİ... ile başlayan FaRkLaR...

- FÎ[Ar.] ile FÎ[Ar.]

( Fiat, baha, kıymet. İLE İçinde, -de. | Tarihin başına konulurdu.[fî 20 Teşrîn-i evvel: 20 Ekim'de] )


- FİAT değil FİYAT


- FİBER ile FİBERGLAS ile FİBERİN

( Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılmış mukavva ya da tahta. İLE Plastik maddelerden, özellikle poliyesterden parçaların yapımında kullanılan sağlamlaştırma maddesi. İLE Kan ve lenf serumunda bulunan, albüminli bir madde. )


- FİDE ile FİLİZ

( Yastıklarda tohumdan yetiştirilip başka yerlere dikilmek üzere hazırlanan sebze ya da körpe çiçek. İLE Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak. )


- FİGÜR = FIGURE[İng., Fr.] = FIGURA[Lat., İsp.]


- FİİL-İ MÂZÎ ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ

( Geçmiş zaman. İLE/VE Şimdi, geniş ve gelecek zaman. )

( FİİL-İ MÂZÎ (MALUM):

NASARÛ
NASARNE
NASARTÜM
NASARTÜNNE
   
NASARNÂ
NASARÂ
NASARATA
NASARTÜMÂ
NASARTÜMÂ
   
NASARA
NASARAT
NASARTE
NASARTİ
 
NASARTÜ
FİİL-İ MÂZÎ (MEÇHUL):
NUSİRÛ
NUSİRNE
NUSİRTUM
NUSİRTUNE
   
NUSİRÂ
NUSİRÂ
NUSİRATÂ
NUSİRTUMÂ
NUSİRTUMÂ
   
NUSURA
NUSİRAT
NUSİRTE
NUSİRTİ
 
NUSİRTU
ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ (MALUM):
YENSURÛNE
YENSURNE
TENSURÛNE
TENSURNE
   
NENSURU
YENSURÂNİ
TENSURÂNÎ
TENSURÂNÎ
TENSURÂNÎ
   
YENSURU
TENSURÛ
TENSURU
TENSURÎNE
 
ENSURU
  FİİL-İ MUZÂRİ (MEÇHUL):
YUNSARÛNE
YUNSARNE
TUNSARÛNE
TUNSARNE
   
NUNSARU
YUNSARÂNİ
TUNSARÂNÎ
TUNSARÂNÎ
TUNSARÂNÎ
   
YUNSARU
TUNSARÛ
TUNSARU
TUNSARÎNE
 
UNSARU
)


- FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MÜSTEĞRAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MUTLAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ HAL (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ İSTİKBAL (MALUM) ile FİİL-İ TAACCÜB SÂNİ


- FİKİR ...:
"TEATRİSİ" değil TEATİSİ


- FIKRA[Ar. çoğ. FIKARÂT] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]

( Omurga kemiklerinden bir boğum, omur. | Bend, madde, paragraf. | Kısa öykü, masal, kıssa. | Yasa maddelerinin paragraflarından her biri. | Bölüm, kısım, fasıl.[kitap ya da eserde] | Yazılmış kısa bir haber. | Gazetelerde, gündelik olayların kısa ve temiz bir üslûpla yazılmış şekli.[Fr. CHRONIQUE] İLE İnsan kalabalığı, öbeği/grubu. | Siyâset partisi. | Tümen. )


- FİKRİN SIHHATİ ile FİKRİN İSTİKAMETİ


- FİL DİŞİ ile FİLDİŞİ

( Filin dişi. ile Renk. )


- FÎL[Ar. çoğ. EFYÂL, FÜYÛL] ile Fİ'L[Ar. çoğ. EF'AL, FİÂL]

( En büyük kara memelisi olan hayvan. İLE İş, kâr, amel, zamanla ilgili olup anlamı sağlayan sözcük, eylem. )


- FİLAMENT = HAYT = FILET


- Fİ'LEN[Ar.] ile Fİ'LÎ[Ar. çoğ. Fİ'LİYYÂT]

( Hakikatte, gerçekten, işleyerek. İLE Fiille ilgili, gerçekten yapılan iş. )


- FİLİNTA[argo] ile FİLİNTA[Alm.]

( Güzel, yakışıklı. İLE Namlusu kısa, kurşun atan bir çeşit küçük tüfek. )


- FİLİZ[Yun.] ile FİLİZ[Ar.]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Ocaktan çıkarılan, işlenmemiş maden bileşiği. )


- FİLİZ[Ar. < Yun.] ile FİLİZZ[Ar. çoğ. FİLİZZÂT]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Eritilip temizlenmemiş olan altın, gümüş, bakır, demir gibi ham mâden, külçe. | Erimiş bakır. )


- FİLİZLEMEK ile FİLİZLENME ile FİLİZLENMEK ile TOMURMAK

( Bitkilerin, gereğinden çok olan filizlerini kırmak. İLE Yumruların üzerinde, ince uzun filizlerin belirmesi biçiminde görülen patates hastalığı. İLE Filiz vermek. | Gelişmeye, büyümeye başlamak. İLE Ağacı dibinden kesmek. | Ağaç ve asmalarda filiz vermek üzere gözler kabarmak, tomurcuklanmak. | Şişip kabarmak. )


- FİLMİ/KİTABI:
İZLEMEK/OKUMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< DENEYİMLEMEK


- FINDIKBİTİ ile FINDIKKURDU

( Kınkanatlılardan, fındıkkurdu denilen, kurtçukları dolayısıyla fındık ürünün en büyük düşmanı olan uzun gagalı böcek. İLE Fındıkbitinin, fındık içinde gelişerek, onun dökülmesine, değerini yitirmesine neden olan kurtçuk. )

( BALANINUS NUCUM cum ... )


- FIR FIR ile FIRFIR

( Fırıl fırıl. İLE Giysi, perde gibi nesnelerin kenarına dikilen, kırmalı ya da büzgülü süs, farba, farbala. )


- FIRAK[< FIRKA] ile FİRKAT[Ar.] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]


- FIRÂK[Ar. < FIRKA] ile FİRÂK[Ar.]

( Tümenler, alaylar, bölükler. | Partiler. | Cennetler, takımlar, kalabalıklar, ehl-i sünnet ve cemaatten ayrılan mezhepler. İLE Ayrılık, ayrılma. | Hüzün, keder, sıkıntı. )


- FIRSÂD[Ar., Fars.] ile FIRSAT/FURSAT[Ar. çoğ. FIRAK] ile FISÂD/FASD[Ar.]

( Karadut. İLE Uygun zaman, elverişli durum, yararlanma sırası, elden kaçırılmayacak yararlı zaman, hal ve ilişki. | Nöbet. İLE Kan alma, damardan kan çıkarma. )


- FIRTINA ile FİLİZKIRAN

( ... İLE Mayıs ayında, ağaçların filizlendiği mevsimde çıkan bir fırtına. )


- FIRTINADAN ÖNCE ...:
DUVAR ile/değil/yerine/>< DEĞİRMEN
(İNŞÂ ETMEK)


- FIS FIS ile FISFIS

( Gizli ve yavaş konuşulurken çıkan seleni anlatır. İLE Koku, ilaç vb. sıvıları püskürtmek için kullanılan araç. )


- FİSKİYE değil FISKIYE


- FİSSÜR ile/ve/||/<> FİSTÜL


- BAKLAVA:
FISTIKLI yerine CEVİZLİ yerine FINDIKLI


- FITNAT[Ar.] ile FITRAT[Ar.]

( Zihnin her şeyi çabuk anlayışı, zihin açıklığı, zeyreklik. İLE Yaratılış, doğa/tabiat, mizaç, huy. )


- FİTNE[Ar. çoğ. FİTEN] ile FİTEN[Ar. < FİTNE]

( Belâ, mihnet, sıkıntı. | Ayartma, azdırma. | Fesat, arabozma, karışıklık, ihtilâl. | Dinsizlik, canilik. | Cezâ. | Delilik. | Güzel yüz, güzel göz, güzel kadın. | Ara bozan, karıştırıcı. İLE Fitneler, ayartmalar, azdırmalar, ara bozmalar. )

( Türkiye'yi Kasıp Kavuran Fitne - Burhanettin Can )


- FITRAT ile/ve/>< FİTRET/FETRET


- FİTRE ile/ve/||/<> FİDYE


- FİZİK MUAYENE/PHYSICAL EXAMINATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK BAKI


- FİZİK ve/||/<>/>/< DÜŞÜNCE ve/||/<>/>/< FİZİK


- FİZİK ile/ve/||/<>/> FİZİĞİN MATEMATİKSELLEŞTİRİLMESİ


- FİZYOLOJİK ile FİZİKSEL

Fİ... ~ ... ile başlayan FaRkLaR...

- Fİ'E[Ar.] ile CEMÂ'AT[Ar.]


- Fİ'L[Ar.] ile İNŞÂ'[Ar.]


- FÎ[Ar.] ile FÎ[Ar.]

( Fiat, baha, kıymet. İLE İçinde, -de. | Tarihin başına konulurdu.[fî 20 Teşrîn-i evvel: 20 Ekim'de] )


- FİAT değil FİYAT


- FİBER ile FİBERGLAS ile FİBERİN

( Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılmış mukavva ya da tahta. İLE Plastik maddelerden, özellikle poliyesterden parçaların yapımında kullanılan sağlamlaştırma maddesi. İLE Kan ve lenf serumunda bulunan, albüminli bir madde. )


- FİBER[İng.] değil/yerine/= LIF


- FIBONACCI ile/ve/||/<>/> TARTAN

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> Aşağıda ve sıkça gördüğünüz kumaş, dönem dönem moda olan, genelde battaniyelerde karşımıza çıkan, geleneksel "İskoç deseni"ni de anımsatıyor. Bu tarz desenlere, "tartan" adı veriliyor.

Geçtiğimiz yıllarda bu tartanlardaki çizgilerin kalınlığının 1,1,2,3,5,8,13,21... biçiminde devam eden Fibonacci sayılarına göre oluşturulduğu fark edildi.

İlk tasarımcıların neden bu biçimde döşeme yaptığıyla ilgili bir bilgimiz olmasa da böyle bir ilişki olduğunu görmek çok heyecan verici... )

( )


- FİBRİL değil/yerine/= İPLİKÇİK


- FİBRİL[İng.] değil/yerine/= LIFÇİK


- FİBRİLASYON/FİBRİLLATION[İng.] değil/yerine/= ÇIRPINTI


- FİBRİN değil/yerine/= PIHTI LIFİ


- FİBROMİYALJİ ile MİYOFASİYAL AĞRI

( )


- FİBULA ile KAVAL KEMİĞİ

( FIBULA vs. TIBIA )


- FIÇI ile/değil ÇAPÇAK

( ... İLE/DEĞİL Ağaçtan, oyularak yapılmış su tası. | Ağzı açık fıçı. )


- FIÇI ile FOTA[İt.]

( ... İLE İçinde şarap yapılan, bir çeşit fıçı. )


- FICTION vs. APPREHENSION


- FİDAN:
AÇIK KÖKLÜ ile TÜPLÜ

( )


- FİDAN, SÜRGÜN ile/ve AĞAÇ

( ... Ağaç rakım sınırı 1800 m.dir. [Deniz seviyesinden 1800 m.nin üzerinde ağaç olmaz] )

( Sürgün, taze ve düzgün fidan. )

( Divan şiirinde sevgilinin boyu ve endamı, ince ve düzgün oluşu nedeniyle nihâle benzetilir. )

( [Sümerce] ... ile/ve GİŞ )

( ... ile/ve ŞEÇER[çoğ. EŞCÂR] )

( NİHÂL ile/ve BÎŞE )

( SAPLING vs./and TREE, [ANNUAL RINGS(AĞACIN YAŞINI GÖSTEREN HALKALAR)] )


- FİDAN ile ARIK

( Fidan dikilen yer. )


- FİDAN ile BETÎL[Ar.]

( ... İLE Ana ağaçtan ayrılıp başka kök salan fidan. )


- FİDAN ile BEYÂRE[Ar.]

( ... İLE Kısa, boysuz/bodur olarak yerde yetişen fidan, sebze, meyve. )


- FİDANBİTİ = YAPRAKBİTİ

( Yaprakbiti ailesinden olan böceklerin genel adı. )


- FİDANLIK ile AĞAÇ PARKI/ARBORETUM[Lat.]

( Ağaç yetiştirilen alan. İLE Çeşitli ağaçların, sergilenme, eğitim ya da bilimsel inceleme amacıyla yetiştirildikleri ya da korundukları geniş bahçe. )

( NURSERY vs. ARBORETUM )


- FİDANLIK ile/ve KERDE

( ... İLE Sebze fideliği. )


- FİDBEK[İng. < FEEDBACK] değil/yerine/= GERİBİLDİRİM


- FİDE ile FİLİZ

( Yastıklarda tohumdan yetiştirilip başka yerlere dikilmek üzere hazırlanan sebze ya da körpe çiçek. İLE Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak. )


- FİDYE[Ar.] değil/yerine/= KURTULMALIK


- FIFO/FIRST IN FIRST OUT[İng.] değil/yerine/= İLK GİREN, İLK ÇIKAR


- FİĞ ile BEZELYE

( Hayvanlara yedirilir. İLE Kişiler yer. )

( Baklagillerden, hayvan yemi olarak yetiştirilen bir bitki. İLE ... )

( VICIA SATIVA cum PISUM SATIVUM )


- FİGAN[Fars.] değil/yerine/= ÇIĞLIK/HAYKIRIŞ; İNLEME


- FIGHT vs. ARGUE


- FİGÜR


- FİGÜR = FIGURE[İng., Fr.] = FIGURA[Lat., İsp.]


- FİGÜR ile FORM

( Şekil. İLE Biçim/Suret. )


- FİGÜR ile FORM

( Şekil. İLE Biçim/Sûret/Minvâl[Ar.]. )


- FİGÜRATİF[Fr..] değil/yerine/= BETİLİ

( İçinde insan, hayvan ve doğa öğeleri bulunan resim ya da heykel. )


- FİHRİST/KATALOG değil/yerine/= DİZİNLİK


- Fİİ CARİ değil/yerine/= GEÇER DEĞER


- FİİL EHLİYETİ/CAPACITY TO ACT[İng.] değil/yerine/= AYIRT ETME GÜCÜ/EDİM UZLUĞU


- FİİL ile/ve AMEL


- FİİL ile/ve DAVRANIŞ ile/ve EYLEM

( İş üretir. Durumu değiştirmektir. İLE/VE Psişik durumların dışavurumu. İLE/VE Bilinçli, amaçlı etkinlik. )


- FİİL değil/yerine/= EDİM


- FİİL ile ESMÂ

( Rubûbiyet. İLE Ulûhiyet. )


- FİİL ile EYLEM


- FİİL değil/yerine/= EYLEM/EDİM; YÜKLEM


- FİİL ve/> HAL

( Hal oluşturur. VE/> Anlam oluşturur. )


- FİİL ile/ve İNFİAL


- FİİLEN/BİLFİİL değil/yerine/= EYLEMLİ OLARAK/EDİMLİCE


- FİİL/FAİL ile AMEL/ÂMİL


- FİİLÎ/AKTÜEL değil/yerine/= EDİMSEL


- FİİL-İ MÂZÎ ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ

( Geçmiş zaman. İLE/VE Şimdi, geniş ve gelecek zaman. )

( FİİL-İ MÂZÎ (MALUM):

NASARÛ
NASARNE
NASARTÜM
NASARTÜNNE
   
NASARNÂ
NASARÂ
NASARATA
NASARTÜMÂ
NASARTÜMÂ
   
NASARA
NASARAT
NASARTE
NASARTİ
 
NASARTÜ
FİİL-İ MÂZÎ (MEÇHUL):
NUSİRÛ
NUSİRNE
NUSİRTUM
NUSİRTUNE
   
NUSİRÂ
NUSİRÂ
NUSİRATÂ
NUSİRTUMÂ
NUSİRTUMÂ
   
NUSURA
NUSİRAT
NUSİRTE
NUSİRTİ
 
NUSİRTU
ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ (MALUM):
YENSURÛNE
YENSURNE
TENSURÛNE
TENSURNE
   
NENSURU
YENSURÂNİ
TENSURÂNÎ
TENSURÂNÎ
TENSURÂNÎ
   
YENSURU
TENSURÛ
TENSURU
TENSURÎNE
 
ENSURU
  FİİL-İ MUZÂRİ (MEÇHUL):
YUNSARÛNE
YUNSARNE
TUNSARÛNE
TUNSARNE
   
NUNSARU
YUNSARÂNİ
TUNSARÂNÎ
TUNSARÂNÎ
TUNSARÂNÎ
   
YUNSARU
TUNSARÛ
TUNSARU
TUNSARÎNE
 
UNSARU
)


- FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MÜSTEĞRAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MUTLAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ HAL (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ İSTİKBAL (MALUM) ile FİİL-İ TAACCÜB SÂNİ


- FİİL-İ TAACCÜB EVVEL

(

MÂENSARAHUM
MÂENSARAHÜNNE
MÂENSARAKÜM
MÂENSARAKÜNNE
   
MÂENSARÂNÂ
MÂENSARAHUMÂ
MÂENSARAHUMÂ
MÂENSARAKÜMÂ
MÂENSARAKÜMÂ
   
MÂENSARAHU
MÂENSARAHÂ
MÂENSARAKE
MÂENSARAKİ
 
MÂENSARÂNÎ
)


- FİİLÎ değil/yerine/= EYLEMLİ/EDİMLİ


- FİİLİMSİ değil/yerine/= EYLEMSİ


- FİİLLERDE:
HUKUKULLAH ile/ve/||/<> HUKUK'UL-ABD ADDEDİLEN ile/ve/||/<> İKİSİ BİRDEN ile/ve/||/<> HUKUK'UL-ABD'İN GALİP BULUNDUĞU


- FİİLLERDE:
MEMNÛ ile/ve/||/<> TAVSİYEYE ŞÂYÂN / GAYR-I ŞÂYÂN ile/ve/||/<> MUBAH


- FİİLLERİN ile/ve/değil/yerine/<> YAKARIŞ


- FİJİ'DE:
VİTU LEVU ile/ve/<> VANAU LEVU

( Fiji takımadalarının en büyüğü.[160 km. uzunluğunda] İLE/VE/<> İkinci büyük adası.
[Halkın %90'ı bu iki büyük adaya yerleşmiş.] )

( Jim Carrey'nin oynadığı "The Truman Show" filminin çekim yapıldığı adalar.

[Brooke Shields'in oynadığı "Mavi Göl" filmi de, Fiji takımadalarında bulunan Kaplumbaga Adası[Turtle Island]'nda çekilmiştir.] )


- FIKH[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]


- FIKIH

( BİR ŞEYİ, BİR SÖZÜ NEDENLERİ VE DERİNLİKLERİYLE, ZEVKİNE VARARAK ANLAMAK | ŞERÎAT İLMİ )


- FIKIH ile TARİHÎ BİLGİ

( Olması/Olmaması Gereken İLE "Ne olmuş" olduğu )


- FIKIH ve/> TASAVVUF

( "Tasnif'ul Ulûum" kitabında Tasavvuf: "İmanın meyvesi ve İslâm'ın neticesi."/"Hüve semeretül iman ve neticetü'l-İslâm" )

( İman ve itikadı anlatan geniş ve derin ilim.[Bu ilmi anlatan kitaplara AKÂİD de denilir.] VE Gövde ile yapılacak ahkâm-ı islâmiye'yi bildiren ilim ve kitapları. VE Halk için, tahsili olmayanlar için yazılmış olan ve herkesin bilmesi, inanması ve yapması gereken kelâm, ahlâk ve fıkıh bilgilerini kısaca ve açıkça anlatan ilim ve kitapları. )


- FIKIH ile USUL-İ FIKIH

( -Fetva, -Mezhep, -Kanun, -Yargı İLE
* Deliller/Kaynaklar
- Naklî(-Kitap, -Sünnet)
- Aklî(-Kıyas, -İstihsan, -Mesalih-i Mürsele, -İstishab, -Örf, -Sedd-i Zerayi)
- Mülhak Olanlar
* Hükümler
* İstinbat(hüküm elde etmek üzerine uğraş)
* İctihad )


- FIKIHTA:
TEMİZLİK ve/||/<>/> MİRAS

( İlk konu/alan. VE/||/<>/> Son konu/alan. )


- FIKIR FIKIR (KAYNAMAK)(FOKURDAMAK/TOKURDAMAK)


- FİKİR/İDE/İDEA/MÜTALAA değil/yerine/= DÜŞÜNCE


- FİKİR ...:
"TEATRİSİ" değil TEATİSİ


- "FİKİR YÜRÜTMEK" ile/ve "ÇERÇEVE OLUŞTURMAK"


- FİKİR değil/yerine/= DÜŞÜNCE


- FİKİR ile TEZÂHÜR

( IDEA vs. TO APPEAR )


- FİKİR ile/ve/yerine VİCDAN

( IDEA vs./and CONSCIENCE
CONSCIENCE instead of IDEA )


- FİKİR ile/ve ZİKİR

( Felsefe. İLE Tasavvuf. )


- FİKİR ve/> ZİKİR ve/> ŞÜKÜR


- FİKR[Ar.] ile NAZAR[Ar.]


- FIKRA HÜKMÜ değil/yerine/= ÇİZEY YARGI


- FIKRA değil/yerine/= BÖLÜMCE


- FIKRA değil/yerine/= ÇİZEY


- FIKRA[Ar. çoğ. FIKARÂT] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]

( Omurga kemiklerinden bir boğum, omur. | Bend, madde, paragraf. | Kısa öykü, masal, kıssa. | Yasa maddelerinin paragraflarından her biri. | Bölüm, kısım, fasıl.[kitap ya da eserde] | Yazılmış kısa bir haber. | Gazetelerde, gündelik olayların kısa ve temiz bir üslûpla yazılmış şekli.[Fr. CHRONIQUE] İLE İnsan kalabalığı, öbeği/grubu. | Siyâset partisi. | Tümen. )


- FIKRA değil/yerine/= GÜLDÜRMECE


- FIKRA/ESPRİ:
BELDEN AŞAĞI ile/değil/||/<>/= DİZ ÜSTÜ


- FİKR-İ ÂNÎ ile SÜRAT-İ İNTİKAL

( Tefekkür. İLE İlham. [Gayret+Yetenek] )


- FİKRÎ değil/yerine/= DÜŞÜNSEL


- FİKRÎ değil/yerine/= DÜŞÜNSEL


- FÎKRÎ ile LAFZÎ(MANTIK/NUTK(Düşünme-Konuşma)'da)

( Lafzî nutk, insan gövdesinin bir örgeni olan dilden kaynaklanarak, gövdenin öteki bir örgeni olan kulağa ulaşan ses ve yazaçlardan(hecelerden) oluşur; dolayısıyla cisim ve duyularla ilgilidir. Bu yüzden kelâmın ne olduğu, nasıl oluştuğu, anlamı nasıl gösterdiği(delâlet) vb. konuların mantık çerçevesinde incelenmesine Dil Mantığı(İlmu'l-Mantıki'l-luğavî) adı verilir. İLE Fikrî nutk ise, insan zihninin(nefs) var olanların anlamını özleri itibariyle tasavvurundan başka bir şey olmayıp ruh ve akılla ilgilidir. Bu bağlamda zihnin varlıkların anlamlarını özleri itibariyle idrâki, ilham ve vahyin keyfiyeti gibi konuların mantık çerçevesinde ele alınıp incelenmesine de Felsefî Mantık (İlmu'l-Mantıki'l-felsefî) denilir. )


- FİKRİN SIHHATİ ile FİKRİN İSTİKAMETİ


- Fikrinle KONUŞ!!!


- FİKRİYAT değil/yerine/= DÜŞÜNLER/DÜŞÜNCELER


- FİKS/FIXED[İng.] değil/yerine/= SABİT


- FİKS[İng. < FIX] değil/yerine/= DURAĞAN/DEĞİŞMEZ, SABİT


- FİKSASYON/FIXATION[İng.] değil/yerine/= SABİTLEME | SAPLANMA


- FİKSATÖR/FIXER[İng.] değil/yerine/= SABİTLEYİCİ


- FİL DİŞİ ile FİLDİŞİ

( Filin dişi. ile Renk. )


- Fİ'L[Ar.] ile FATR[Ar.]


- FÎL[Ar. çoğ. EFYÂL, FÜYÛL] ile Fİ'L[Ar. çoğ. EF'AL, FİÂL]

( En büyük kara memelisi olan hayvan. İLE İş, kâr, amel, zamanla ilgili olup anlamı sağlayan sözcük, eylem. )


- Fİ'L[Ar.] ile HALK[Ar.] ile TAĞYÎR[Ar.]


- Fİ'L[Ar.] ile İHTİRÂ'[Ar.]


- FİL ile KİNCER[Fars.]

( ... İLE Büyük fil. )

( EFYÂL/FÜYÛL[Ar. < FÎL]: Filler. [bilinen büyük hayvanlar] )


- FİL ile/<> SUİKASTÇI BÖCEK


- FILAGELLA değil/yerine/= KAMÇI


- FİLAMENT/FİLAMENT[İng.] değil/yerine/= İĞCİK


- FİLAMENT = HAYT = FILET


- FİLAMENT değil/yerine/= İPLİK, İP


- FİLAN FEŞMEKÂN


- FİLAN FISTIK


- FİLARMONİ[İng./Fr. PHILHARMONY/PHILHARMONIE < PHILOS: Sevgi/si.] ile/ve/||/<> SENFONİ[İng./Fr. SYMPHONY/SYMPHONIE < Yun. < SYMPHONIA(συμφωνία) | SYM-: Birlikte. ( > SEN-)]

( Güçlü müzik sevgisi. | Müzik konserleri derneği. İLE/VE/||/<> Orkestra için bestelenmiş, birkaç bölümden oluşan uzun müzik yapıtı. )


- FİLARMONİ/K değil/yerine/= EZGİSEVİ/EZGİSEVER


- FİLATELİ

( Pul bilimi. )


- FİLBAHAR/FİLBAHRİ

( Taşkırangillerden, ilkbaharda, beyaz ve güzel kokulu çiçekler açan, park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen ağaççık. [Lat. PHILADELPHUS] )


- FILDIR FILDIR (DÖNMEK | DOLAŞMAK)


- FILE vs. FOLDER


- Fİ'LEN[Ar.] ile Fİ'LÎ[Ar. çoğ. Fİ'LİYYÂT]

( Hakikatte, gerçekten, işleyerek. İLE Fiille ilgili, gerçekten yapılan iş. )


- FİLET

( Derinliği aynı olan su alanı, sığ su. )


- FİLIFORM[İng.] değil/yerine/= İPLİKSİ | ZAYIF


- FİLİGRAN'DA:
BULGAR ile/ve/||/<>/> AVRUPA

( 1282 - En eski filigran. )


- FİLİKA[İt. < FELUCA] ile BÜYÜK FİLİKA

( Cankurtaran sandalı. İLE ... )

( ... vs. PINNACE )


- FİLİKA[İt. < FELUCA] ile ÇATANA[Çetene kasabasının adından]/İSTİMBOT[İng. < STEAMBOAT]

( Cankurtaran sandalı. İLE Filika büyüklüğünde, islimle işleyen deniz teknesi, küçük vapur. [Tuna kıyısındaki Çetene kentinden] )


- FİLİNTA[argo] ile FİLİNTA[Alm.]

( Güzel, yakışıklı. İLE Namlusu kısa, kurşun atan bir çeşit küçük tüfek. )


- FİLİZ[Yun.] ile FİLİZ[Ar.]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Ocaktan çıkarılan, işlenmemiş maden bileşiği. )


- FİLİZ[Ar. < Yun.] ile FİLİZZ[Ar. çoğ. FİLİZZÂT]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Eritilip temizlenmemiş olan altın, gümüş, bakır, demir gibi ham mâden, külçe. | Erimiş bakır. )


- "FİLİZ" ile/ve "KIVILCIM"

( "SHOOT" vs./and "SPARK" )


- FİLİZ ve/||/<> SIRIKLAMA

( ... VE/||/<> Fasulye, domates gibi bitkilerin tutunması, dallarının desteklenmesi için yanlarına sırık dikmek. | Aşırıp götürmek, çalmak. )


- FİLİZ ile TOMURCUK

( Tohumdan ya da tomurcuktan çıkan körpe ve küçük dal, sürgün, ışkın, eşkin, cımbar, çıvgın, şıvgın. İLE Bir bitkinin üzerinde bulunan ve ileride sap, çiçek ya da yaprak verecek olan filiz. | Çiçek açacak gonca. )


- FİLİZLEMEK ile FİLİZLENME ile FİLİZLENMEK ile TOMURMAK

( Bitkilerin, gereğinden çok olan filizlerini kırmak. İLE Yumruların üzerinde, ince uzun filizlerin belirmesi biçiminde görülen patates hastalığı. İLE Filiz vermek. | Gelişmeye, büyümeye başlamak. İLE Ağacı dibinden kesmek. | Ağaç ve asmalarda filiz vermek üzere gözler kabarmak, tomurcuklanmak. | Şişip kabarmak. )


- FİLKULAĞI

( Yılanyastığıgillerden, anayurdu tropikal Amerika olan, kökü yumrulu bir süs bitkisi. [Lat. CALADIUM] )


- FİLM/FİLİM değil/yerine/= ÇEL, YARGAK,(ZAR GİBİ İNCE) | ÇELKİ (ÜZERİNE GÖRÜNTÜ ÇEKİLMİŞ ÇEL)


- FİLM/FOTOĞRAF:
SİYAH - BEYAZ ile/ve/||/<>/> RENKLİ


- FİLMDE:
80'LER ile 90'LAR ile 2000'LER ile 2010'LAR

( )


- FİLMDE:
BELGESEL ile/ve/||/<>/> KURGU


- FİLMDE:
HAREKET İMGELEMİ ile/ve/||/<> ZAMAN İMGELEMİ


- FİLMİ/KİTABI:
İZLEMEK/OKUMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< DENEYİMLEMEK


- FİLOLOJİ değil/yerine/= ÖRÜBİLİM


- FİLOLOJİK değil/yerine/= DİLBİLİMSEL


- FİLOZOF:
ANLAŞABİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZLAŞABİLEN


- FİLOZOF BİLİM İNSANI ile TEKNİK BİLİM İNSANI


- FİLOZOF CEMAL HATİPOĞLU ile/ve/||/<> HİLMİ BEY

( İbn Arabî'ci. İLE/VE/||/<> İmam Rabbânî'ci.[Marmara Kıraathanesi] )


- FİLOZOF('UN) ile/>< FELSEFE('NİN)

( [başlangıcı] Olur. İLE/>< Olmaz. )


- FİLOZOF ile BİLGE


- FİLOZOF ile/ve/||/<>/> DERVİŞ

( Bildikçe, ölür. İLE/VE/||/<>/> Öldükçe, bilir. )


- FİLOZOF ile/ve/||/<> DÜŞÜNÜR ile/ve/||/<> AYDIN ile/ve/||/<> YAZAR


- FİLOZOF ile/ve/= KELDANÎ


- FİLOZOF ile/ve/||/<> SANATÇI

( Soyutlayan. İLE/VE/||/<> Soyutlanan. )


- FİLOZOF ile/ve/değil/yerine SORU ERBABI


- FİLOZOF ve SORU/SORUN

( Filozof/lar doğrudan sorunla/rla uğraş(and)ırlar. )


- FİLOZOF ile SÛFÎ

( Yaptığına bakılmaz, söylediğine bakılır. İLE Söylediğine bakılmaz, yaptığına bakılır. )


- Filozofça KONUŞ!!!


- "FİLOZOFİK" değil FELSEFÎ


- Filozofla KONUŞ!!!


- FİLOZOFLAR ile/ve PEYGAMBERLER ile/ve SANATÇILAR

( Aklını, sana gösterir/gösterenler. İLE/VE Seni, sana gösterir/gösterenler. İLE/VE Zevkini, sana gösterir/gösterenler. )

( Evrenseller. İLE/VE Kendin. İLE/VE ... )

( Tenzihin temsilcisi. İLE/VE Teşbihin temsilcisi. İLE/VE ... )

( Hareket ederler. İLE/VE Hicret ederler. İLE/VE ... )


- FİLOZOFLAR('I)


- filt.[Lat. < FILTRA] değil/yerine/= SÜZÜNÜZ


- FİLTRASYON/FİLTRATION[İng.] değil/yerine/= SÜZME | SÜZÜLME


- FİLTRAT/FİLTRATE[İng.] değil/yerine/= SÜZÜNTÜ


- FİLTRE/FİLTER[İng.] değil/yerine/= SÜZGEÇ


- FİLTRE[Fr. < Lat.] değil/yerine/= ELEK/SÜZGEÇ/SÜZEK


- FİLTRE ile/ve/değil EŞİK


- FİLVÂKİ/VÂKIA değil/yerine/= GERÇİ/GERÇEKTEN


- FİLYASYON/FİLIATION[İng.] değil/yerine/= ALAN INCELEMESİ


- FİMBRİYA/FİMBRIA[İng.] değil/yerine/= SAÇAK


- FİNAL[İng.] değil/yerine/= SON/LAMA, BİTİM


- FİNANSMAN/FİNANSÖR değil/yerine/= PARA DESTEĞİ/DESTEKÇİSİ


- FİNCAN ile/değil ÇAMÇAK


- FİNCAN ile/değil ÇAMÇAK


- FİNCAN ile PİYALE

( ... İLE Kulpsuz, büyük fincan. )


- FİNCANCILAR YOKUŞU


- FINDIK ile KURU DUT/KURU ÜZÜM(CURRANT/RAISIN)

( Karıştırmamak değil, karıştırıp afiyetle yemek gerekiyor. )


- FINDIK ile MAKADEMYA FINDIĞI


- FINDIK ile PALAZ

( CORYLUS AVELLANA cum ... )


- FINDIKBİTİ ile FINDIKKURDU

( Kınkanatlılardan, fındıkkurdu denilen, kurtçukları dolayısıyla fındık ürünün en büyük düşmanı olan uzun gagalı böcek. İLE Fındıkbitinin, fındık içinde gelişerek, onun dökülmesine, değerini yitirmesine neden olan kurtçuk. )

( BALANINUS NUCUM cum ... )


- FINDING SOLUTION vs. FIX THE SOLUTION


- FİNİŞ[İng. < FİNİSH] değil/yerine/= BİTİŞ, VARIŞ


- FIR FIR (DÖNMEK)


- FIR FIR ile FIRFIR

( Fırıl fırıl. İLE Giysi, perde gibi nesnelerin kenarına dikilen, kırmalı ya da büzgülü süs, farba, farbala. )


- FIRAK[< FIRKA] ile FİRKAT[Ar.] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]


- FİRÂK <>/> VİSÂL
ve/||/<>
BELÂ <>/> ÂHİR
ve/||/<>
CEFÂ <>/> VEFÂ
ve/||/<>
GAM <>/> PÂYÂN


- FIRÂK[Ar. < FIRKA] ile FİRÂK[Ar.]

( Tümenler, alaylar, bölükler. | Partiler. | Cennetler, takımlar, kalabalıklar, ehl-i sünnet ve cemaatten ayrılan mezhepler. İLE Ayrılık, ayrılma. | Hüzün, keder, sıkıntı. )


- FİRAR (ETMEK) değil/yerine/= KAÇIŞ / KAÇMAK


- FİRARİ[Ar.] değil/yerine/= KAÇAK


- FİRÂŞ[çoğ. FÜRÜŞ] ile/ve/değil MENÂM[< NEVM]

( Döşek, yatak, yaygı, şilte. | Hasır, halı. İLE/VE/DEĞİL Uyunacak yer, yatak odası. | Uyku. | Düş, rüya. )


- FİRAVUN FARESİ ile/<>/< FOSSA

( Fossanın ataları, firavun faresidir. )

( ... İLE/<>/< Madagaskar'daki yerli halkın adını bile söylemek istemediği kadar kötü bir avcıdır. "Çocukları kaçıran bir şeytan" olduğunu söylerler ama elbette bu doğru değildir. Bu hayvan, sadece adadaki en tehlikeli etobur, memeli yırtıcıdır.

Kedilerle pek çok benzer yanları bulunur ancak hepsi bölgeye özgü olan Madagaskar etçilleri ailesine aittir. Adadaki baskın avcılardır. Adada, etobur memeliler bulunmamaktadır. Ayrıca, lemurların [insandan sonra :(] temel avcısıdır. Büyük boyları [bir ev kedisinden iki kata kadar daha büyük], adadaki devlikleri ile ilgili bilinen bir olgu durumuna gelmiştir. Bu, çevresinde doğal avcıları ya da rakipleri olmayan yalıtılmış türlerin başına gelen evrimsel bir tepkidir.

Eril fossalar, dişilerden biraz daha büyüktür ve yaklaşık 78 cm. boya ulaşabilirler. Dişi fossalarsa 71 cm. gibi bir boya erişebilirler. Kuyrukları neredeyse bir metre uzunluğunda olabilir ve eriller, yaklaşık 8.5 kg., dişilerse yaklaşık 5.5 kg. gelebilmektedir. İki cinsiyet de kırmızımsı, sarımsı kahverengi ya da kahverengi olabilen kısa tüylere sahiptir. Başları, uzun, kaslıdır ve gövdelerinin geri kalanına göre daha küçüktür. Bu özellik, onların kuyruksürenlerle, yakın akrabalıklarının olduğu izlenimini vermektedir. Ayrıca büyük yuvarlak kulakları, siyah burunları, geceleri görmelerini sağlayan kahverengi gözleri ve yüzlerinin her yerinde bıyıkları bulunur.

Fossa'nın en sıradışı özelliklerinden biri de, dış cinsel organlarıdır. Erillerin arka bacaklarının arasında penisleri vardır. Öte yandan, dişiler yaklaşık 1-2 yaşından itibaren "geçici erkekleşme" olarak adlandırılan bir özellik gösterirler. Bu evre, onların klitorislerinin büyüyüp penisimsi bir yapıya dönüşmesi dönemini kapsar. Kedilerinki gibi geriye doğru çekilen pençeleri vardır. Pençeleri içeri çekildiğinde ortaya çıkan yumuşak patileri kayalara ve dallara sıkıca tutunmalarına olanak sağlar. Patileri üzerinden yürüyüşe çıkarlar ve avlarını yakalamak için ağaçtan ağaca atlayabilirler.

Fossalar, çoğunlukla geceleri avlanan hayvanlardır ve ağaçlarla dolu gür bitki örtüsü arasında çok fazla alanın olduğu kuru ormanlarda saklanmayı severler. Üstlerine atlayarak lemurları avlarlar ve ayrıca uçan kuşları yakalarlar. Bazen amfibileri, böcekleri, sürüngenleri ve hatta küçük memelileri de yerler. Bunlar, yalnız ve çok bölgeci hayvanlardır. Fossalar, bölgelerini ter bezlerinden çıkan salgılarla işaretler. Bu, iki cinsiyette de geçerlidir.

Doğum yaptıkları yavruların sayısı değişebilir. Bebekler kürk ya da dişleri olmadan doğar ve bir yaşına kadar tamamen annelerine bağımlılardır. Genç bir fossa, genellikle gri ya da beyaz renktedir, üç yaşında cinsel olgunluğa ulaşırlar, artık bu yaştan itibaren üremeye başlayabilirler.

Davranışları ve görünümleri nedeniyle, Madagaskar'da yaşayanlar, fossayı "şeytan" olarak adlandırıyorlar. Bu hayvanla ilgili çok sayıda efsane vardır ve en popülerlerinden biri de geceleri bebek kaçırdıkları üzerinedir.

Bu, çoğu kişinin gördükleri an onları avlamalarına ya da öldürmelerine neden olmuş ve yerel yönetim onları korumaya çalışmak için adım atmak zorunda kalmıştır. Avlanma ve yaşam alanlarının tahrip edilmesi, azalan nüfuslarının ana nedenlerinden biridir. Araştırmacılar, vahşi doğada sadece 2.500 fossa kaldığını tahmin ediyor. Unvanları gerçek davranışlarıyla gerçekten aynı çizgide değildir. Fossalar, nispeten uysal hayvanlardır ve hatta bazı kişiler, onları evcil hayvan olarak beslemektedir. Sahiplerine karşı çok şefkatli olabilirler ve esaret altında yirmi yıla kadar yaşayabilirler. )

( ... cum/<>/< CRYPTOPROCTA FEROX )


- FİRDEVS

( CENNETLERİN ÂLÂSI, MAKSÛRE-İ RAHMÂN )


- FİRE değil/yerine/= EKSİNTİ


- FIRIL FIRIL (DÖNMEK)


- FIRIN ile/değil ETÜV[Fr.]

( ... İLE/DEĞİL Yiyecekleri, nesneleri, yüksek ısıyla sterilize ve dezenfekte etmekte kullanılan, kapalı aygıt. | Çeşitli eşyayı kurutmakta ya da temizlemekte kullanılan aygıt. | Mikropların üretilmesinde uygun sıcaklığı sağlayan kapalı aygıt. )


- FIRIN ile HAMLAMA

( ... İLE Hamlama eylemi. | Çini toprağından yapılmış nesnelerin ilk pişirilişi. | Bu pişirmenin yapıldığı fırın bölümü. )


- FIRINCI değil EKMEKÇİ


- FIRKA-İ NÂCİYE ve/<> NECÂT


- "FIRLAMA" ile "PİÇ"


- FIRLAMAK ile YEKİNMEK

( ... İLE Davranmak, olduğu yerden fırlamak, ayağa kalkmak. )


- FIRLATMAQ[Azr.] = DÖNDÜRMEK[Tr.]


- FIRSÂD[Ar., Fars.] ile FIRSAT/FURSAT[Ar. çoğ. FIRAK] ile FISÂD/FASD[Ar.]

( Karadut. İLE Uygun zaman, elverişli durum, yararlanma sırası, elden kaçırılmayacak yararlı zaman, hal ve ilişki. | Nöbet. İLE Kan alma, damardan kan çıkarma. )


- FIRSAT ile/ve/||/<> BAHANE


- FIRSAT ile/ve/<> CESÂRET


- FIRSAT ile/ve ORTAM

( OPPORTUNITY vs./and AMBIENCE IN POTENTIAL )


- FIRSAT ile/ve ŞANS

( OPPORTUNITY vs./and CHANCE )


- FIRSAT ile/ve VESİLE

( OPPORTUNITY vs./and CAUSE )


- FIRSATÇI/ÇIKARCI ile/değil KÂMİL


- [ne yazık ki]
!FIRSATÇILAR ile/ve !KONFORCULAR


- FIRSATÇILIK ile/değil/yerine YARARCILIK

( [not] OPPORTUNISM vs./but PRAGMATISM
PRAGMATISM instead of OPPORTUNISM )


- FIRT FIRT (KAÇMAK)


- FIRTINA DERE ve İKİZDERE

( Sal Yaylası - Çamlıhemşin - Rize )

( Rafting yapılabilir. VE ... )

( 6 km.lik güzergâh [herkese yönelik] VE 12 km.lik güzergâh [uzmanlara yönelik] )


- FIRTINA[İt. < FORTUNALE] ile AYANDON[Yun.]

( Rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr. | Bu rüzgârın denizde ya da kum çöllerinde yarattığı dalgalanma. | Güç atlatılan kötü durum. | Karşıt düşünce ya da durumların yarattığı karışıklık, sıkıntı. İLE 28 Ocak'ta başlayan bir fırtına. )


- FIRTINA ile FİLİZKIRAN

( ... İLE Mayıs ayında, ağaçların filizlendiği mevsimde çıkan bir fırtına. )


- FIRTINA[İt. < FORTUNALE] ile KASIRGA

( Rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr. | Bu rüzgârın denizde ya da kum çöllerinde yarattığı dalgalanma. | Güç atlatılan kötü durum. | Karşıt düşünce ya da durumların yarattığı karışıklık, sıkıntı. İLE Rüzgâr çizelgesinde hızı 64 ya da daha fazla deniz mili olan ve kuvveti 12 ile gösterilen rüzgâr. | Duyguların patlak verişi, büyük heyecan, coşku. )

( ÂSIFE ile İ'SÂR )

( ... ile BÂD-GERD )

( STORM vs. HURRICANE )


- FIRTINA ile KIRLANGIÇ FIRTINASI

( ... İLE Nisan ayının ilk günlerinde görülen fırtına. )


- FIRTINA ile LEYLEK FIRTINASI


- FIRTINA ile/ve/<> MİKRO PATLAMA

( ... İLE/VE/<> Yoğunluk ve atmosferdeki sıcaklık farkının çok farklı değerler ile artması ya da azalması [kilometre başına 9,8 °C'lik değişimler] ile açığa çıkan büyük basınçlarla yeryüzüne püskürtmesi şeklinde oluşmaktadır. [Burada oluşan yüksek sıcaklık değişimleri rastgele büyük hava sütunları oluşturmakta ve sıcaklık farkının artması ile hız kazanmaktadır.] )

( ... İLE/VE/<> )


- FIRTINA ile TURNAGEÇİDİ

( ... İLE Baharda esen bir fırtına. )


- FIRTINA ile URAĞAN[Karayip dili]

( ... İLE Beraberinde yağmur getirmeyen, güçlü fırtına. )


- FIRTINADAN ÖNCE ...:
DUVAR ile/değil/yerine/>< DEĞİRMEN
(İNŞÂ ETMEK)


- FİRÛZE[Ar.]/PİRÛZE[Fars.]

( Nişabur'da çıkarılan açık mavi renkli bir mücevher. )


- FIŞ FIŞ


- FIS FIS (KONUŞMAK)


- FIS FIS ile FISFIS

( Gizli ve yavaş konuşulurken çıkan seleni anlatır. İLE Koku, ilaç vb. sıvıları püskürtmek için kullanılan araç. )


- FÎ-SEBÎL-İLLÂH

( KARŞILIK BEKLEMEKSİZİN | ALLAH YOLUNDA )


- FİŞFİKLEMEK ile KIŞKIRTMAK


- FISH/FLUORESCEİN İN SITU HYBRİDIZATION[İng.] değil/yerine/= FLORESAN İN SITU HİBRİDİZASYON, FLORESANLA YERİNDE MELEZLEME


- FISIL FISIL (FISILDAMAK)


- FISILTI ile KONUŞMA ile TRAFİK ile AĞRI DUYUSU

( 1 - 40 dB İLE 40 - 80 dB İLE 80 - 120 dB İLE 120 dB üstü )

( MUHÂCEZE: Fısıldamak. )


- FISILTI ile KONUŞMA ile TRAFİK ile AĞRI DUYUSU:
1 - 40 dB İLE 40 - 80 dB İLE 80 - 120 dB İLE 120 dB üstü.


- FIŞIR FIŞIR

( Naylon gibi çeşitli maddelerle çıkartılan seslerde. )


- FISIR FISIR (FISILDAMAK)


- FISK

( HAK YOLUNDAN YA DA HAK YOLDAN ÇIKMA, ALLAH'A KARŞI İSYAN ETME | SEFÂHATE DALMA | HÂİNLİK | DİNSİZLİK, AHLÂKSIZLIK )


- FISK[Ar.] ile FUCÛR[Ar.]


- FISK[Ar.] ile HURÛC[Ar.]


- FIŞKI ile/ve MAYIS/TEZEK ile/ve KESEK

( Taze gübre. İLE/VE Taze sığır gübresi. | Yakıt olarak kullanılan kurutulmuş sığır dışkısı. İLE/VE Sıkışmış, kuru toprak parçası. )


- FIŞKIR(T)MA/ATTIRMA ile/ve/değil PÜSKÜR(T)ME


- FİSKİYE değil FISKIYE


- FİŞLENME ile/değil/yerine/||/<>/< İŞLENME


- FİSSÜR/FİSSURE[İng.] değil/yerine/= ÇATLAK | AYRIK


- FİSSÜR ile/ve/||/<> FİSTÜL


- FISTIK ile KÜRKAS

( ... İLE Hintfıstığı. )


- FISTIKÎ MAKAM(LA YÜRÜMEK)


- BAKLAVA:
FISTIKLI yerine CEVİZLİ yerine FINDIKLI


- FISTIK/PİSTE[Fars.] ile/ve/< YERFISTIĞI/ARAŞİT[Fr.(< Yun.)]

( ... cum ARACHIS HYPOGAEA )


- FISTÜL/FISTULA[İng.] değil/yerine/= AKARCA | OLAĞAN DIŞI KANAL


- FİSYON ile FÜZYON

( Atomun ikiye bölünmesiyle ortaya çıkar. İLE İki atomun çeşitli etkileşimler sayesinde birleşmesi ve ortaya daha ağır bir atomun çıkması.
[Nükleer süreçlerden olan fisyon ve füzyon, atomların kullanılmasıyla enerji oluşturulmasıdır.] )

( Fisyon enerjisi, buhar çevrimi aracılığıyla elektrik üretiminde kullanılabilmektedir. İLE Füzyon, manyetik ve araçsal olmak üzere iki farklı sınırlama bulunmaktadır. [Manyetik sınırlamada plazmayı kontrol altında tutmak için manyetik alanlardan yardım alınır. Aletsel sınırlamadaysa yakıt elemanlarını en üst koşullarda sıkıştırmak için lazer ve iyot demetlerinden yararlanılır.] )

( "Çekirdek parçalanması" olarak kabul edilebilir.[Fisyonun en belirgin özelliği, ağır çekirdeklerinin bölünmesi ve bu bölünmeyle enerjinin açığa çıkmasıdır. Bu süreçte bölünen ağır çekirdekler, genellikle Uranyum-235 ve Plutonyum-239 olmaktadır.] İLE "Çekirdek birleşmesi” olarak tanımlanabilir. )


- FİT[İng.] değil/yerine/= ATAK, NÖBET | UYMA


- FİT[Azr.] = ISLIK, DÜDÜK[Tr.]


- FITIK/DEBE/KAVLIÇ[yerel]/ÜDRE[Ar.]/HERNIE[Fars.] değil/yerine/= KASIK YARIĞI/ÇATLAĞI


- FİTİL FİTİL (BURNUNDAN GETİRMEK)

( Hesabını ödetmek, öcünü almak. )


- FİTİL ile ŞAMA[Ar. ŞEMA]

( ... İLE Bal mumuna ya da parafine batırılmış fitil. )


- FITNAT[Ar.] ile FITRAT[Ar.]

( Zihnin her şeyi çabuk anlayışı, zihin açıklığı, zeyreklik. İLE Yaratılış, doğa/tabiat, mizaç, huy. )


- FITNAT[Ar.] ile HİZK[Ar.] ile KEYS[Ar.]


- FITNAT[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]


- FITNAT[Ar.] ile NEFÂZ[Ar.]


- FITNAT[Ar.] ile ZEKÂ[Ar.]


- !FİTNE-!FESAT


- FİTNE ile/ve CEHALET


- FİTNE[Ar. çoğ. FİTEN] ile FİTEN[Ar. < FİTNE]

( Belâ, mihnet, sıkıntı. | Ayartma, azdırma. | Fesat, arabozma, karışıklık, ihtilâl. | Dinsizlik, canilik. | Cezâ. | Delilik. | Güzel yüz, güzel göz, güzel kadın. | Ara bozan, karıştırıcı. İLE Fitneler, ayartmalar, azdırmalar, ara bozmalar. )

( Türkiye'yi Kasıp Kavuran Fitne - Burhanettin Can )


- FİTNE[Ar.] ile İHTİBÂR[Ar.]


- FİTNE[Ar.] değil/yerine/= KARGAŞA


- FİTNE ve KİBİR


- FİTNE ile/ve TEŞVİŞ


- !FİTNE-!FÜCUR


- FİTOTERAPİ/PHYTOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= BİTKİSEL SAĞALTIM


- FITRAT

( VAROLUŞ ÖZELLİKLERİ )


- FITRAT ile DOĞA


- FITRAT ve/= EŞİK


- FITRAT ile/ve/>< FİTRET/FETRET


- FITRAT ve HANİF

( Donanım. Varlık. VE Birliğe getirmek. )

( Aslî olan, kişinin fıtratında varolandır. )


- FITRAT ve/<> İLKELİLİK


- FİTRE ile/ve/||/<> FİDYE


- FİTRE ile/ve SADAKA

( Ramazan ayı boyunca. [Bayram namazına kadar] İLE/VE Ramazan ayı dışında. )

( ... İLE/VE Tüm nesne/bitki/hayvan ve hizmetler. )


- FITRÎ değil/yerine/= DOĞUŞTAN


- FITRİYAT ile EVVELİYAT


- FITRİYE/NATİVİZM değil/yerine/= DOĞUŞTANCILIK


- FIXED vs. RELATION


- FİYASKO[İt. FIASCO < Cerm.] ile/ve SKANDAL[Fr. < SCANDALE]

( Bir girişimde, gülünç ve başarısız sonuç. İLE/VE Ayıp sayılacak bir durumun çıkaracağı gürültü. | Büyük yankı uyandıran, utanç verici ya da küçük düşürücü olay. )

( Böyle kuşun, böyle kuyruğu olur. )

( FIASCO vs./and SCANDAL )


- FİYAT/I ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞER/İ

( Nesnelere verilen. İLE/VE İnsana/kişiye verilen. )

( [... olmayana]
"Çöp" denilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< "Çıkarken kapıyı kapat" denilir. )

( Her şeyin olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bazı şeylerin ve kişilerin olur. )

( ... ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SEMEN )

( [not] PRICE vs./and/but/||/<>/< VALUE
VALUE instead of PRICE )


- FİYAT değil/yerine/= EDER


- FİYAT ile/ve ÖNEM


- FİYAT ile/ve ÜCRET

( Bir malın ya da ürünün, para olarak karşılığı. İLE/VE Emek ya da hizmet karşılığı ödenen para. )


- FİYAT ile ÜCRET

( ... İLE Emeğin satış bedelidir. İşgücünün gelir dağılımındaki payıdır. )


- FİZİBİLİTE değil/yerine/= UYGULANIRLIK


- FİZİBİLİTE değil/yerine/= YAPILABİLİRLİK/UYGULANABİLİRLİK


- FİZİK ANTROPOLOJİ ile/ve SOSYAL ANTROPOLOJİ ile/ve PALEO ANTROPOLOJİ

( Fizik antropoloji, biyoloji ve tarihin; sosyal antropoloji ise tarih ve sosyolojinin kesiştiği/buluştuğu alan. )


- FİZİK İLKELERİ ile/ve/||/<>/> MACH İLKELERİ

( ... İLE/VE/||/<>
Mach 0. Evren, uzaktaki galaksilerin ortalama hareketiyle temsil edildiği üzere, yerel eylemsiz çerçevelere göre dönmez.
Mach 1. Newton’ın kütleçekim sabiti, G, dinamik bir alandır.
Mach 2. Boş bir uzayda bulunan cismin eylemsizliği yoktur.
Mach 3. Yerel eylemsizlik çerçeveleri kozmik hareketten öyle etkilenmiştir ki evrendeki maddenin ortalama hareketi yerel eylemsiz çerçevelerine göre dönmez biçimde görülür.
Mach 4. Evren uzaysal olarak kapalıdır.
Mach 5. Evrenin toplam açısal momentumu, momentumu ve enerjisi sıfırdır.
Mach 6. Maddenin eylemsizliğini evrendeki madde dağılımı belirler.
Mach 7. Evrendeki tüm maddeyi alırsanız, uzay da kalmaz.
Mach 8. Bu sayı bir mertebesinde kesin bir sayıdır. Burada evrenin ortalama yoğunluğu, Newton'un kütleçekim sabiti ve Hubble zamanıdır.
Mach 9. Mutlak hiçbir yapı yoktur.
Mach 10. Sistemin geneline yapılan ötelemeler ve döndürmeler gözlemlenemezdir. )


- FİZİK MUAYENE/PHYSICAL EXAMINATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK BAKI


- FİZİK ve/<> KİMYA ile/ve/değil/<> ORGANİK

( Etkileş(tir)ir. VE/<> Dönüştürür. İLE/VE/DEĞİL/<> Örgütlenir. )


- FİZİK YASALARI:
BİRİNCİ DERECE ile/ve/||/<>/> İKİNCİ DERECE

( "İleri-geri gitmenin" yanıtı yoktur. )


- FİZİK YASALARI bakışımsal[simetrik]/||/= ZAMAN


- FİZİK - > ANLAM <- METAFİZİK

( PHYSICS -> MEANING <- METAPHYSICS )


- FİZİK ile/ve/||/<> ASTRO FİZİK


- FİZİK ve/||/<>/>/< DENEYİM


- FİZİK ve/||/<>/>/< DÜŞÜNCE ve/||/<>/>/< FİZİK


- FİZİK ile/ve/||/<>/> FİZİĞİN MATEMATİKSELLEŞTİRİLMESİ


- FİZİK ile/ve/||/<> KİMYA

( Katının/sertin bilgisi/bilimi. İLE/VE/||/<> Sıvı, gaz ve yumuşağın bilgisi/bilimi. )


- FİZİK ile/ve/||/<>/> KİMYA ile/ve/||/<>/> DİRİMBİLİM

( [nesne ...] Kımıldamıyorsa. İLE/VE/||/<>/> Kokuyorsa. İLE/VE/||/<>/> Kımıldıyorsa. )


- FİZİK ile KUVANTUM FİZİĞİ ile TERMO DİNAMİK


- FİZİK ile/ve MEKANİK

( PHYSICS vs./and MECHANICS )


- FİZİK ile/ve/||/<>/> METAFİZİK

( Cisim. İLE Cisimsellik. )

( Madde İLE/VE/||/<>/> Varlık. )

( Madde ve Varlık arasındaki durum/ilişki Mevcud. )

( Sadece "ilk neden" alanının incelenmesi, ilâhiyat/teoloji. )

( [ilk neden] | < 0 ile/ve/||/<>/> 0 > | [ilk neden] )

( Işıktan yavaş olan. İLE/VE/||/<>/> Işıktan hızlı olan. )

( )


- FİZİK ile METAFİZİK/MATEMATİKSEL FİZİK

( )


- FİZİK ile/ve MÜZİK

( PHYSICS vs./and MUSIC )


- FİZİK ve/||/<> ÖNCELİKLİLER

( Açısal hız: Bir nesnenin bir eksen etrafında dönme oranı.

Açısal ivme: Bir nesnenin açısal hızının birim zamanda değişme oranı.

Açısal momentum: Bir nesnenin bir eksen etrafında dönmesinden kaynaklanan momentum.

Ağırlık: Bir nesnenin yerçekimi gücüyle çekilmesi sonucu oluşan güç.

Basınç: Bir yüzeye dik olarak uygulanan gücün birim alana düşen ölçüsü.

Basit makine: İş yapmayı kolaylaştıran ya da değiştiren yalın bir aygıt.[kaldıraç, makara, eğik düzlem, vida, kama ve çark dişli]

Çalışma: Bir gücün, bir nesne üzerinde yaptığı yer değiştirme ölçüsü.

Çekim gücü: İki nesne arasındaki kütlelerine orantılı olarak çekici güç.

Dalga: Bir ortamda enerjinin ya da bozulmanın yayılması.[ses dalgaları, ışık dalgaları, su dalgaları ve sismik dalgalar]

Dalga boyu: Bir dalga biçimindeki iki ardışık tepe ya da çukur arasındaki uzaklık.

Devinim denklemleri: Değişmeyen ivmeli hareketleri tanımlayan matematiksel denklemler. [x = x0 + v0t + (1/2)at2 veya v = v0 + at gibi denklemler hareket denklemleridir]

Dönme hareketi: Bir nesnenin, bir eksen etrafında dönmesi.

Durağanlık(atâlet): Bir nesnenin hareket durumunu koruma eğilimi.

Durağanlık momenti: Bir nesnenin durağanlığının(atâletinin) dönme hareketine karşı gösterdiği direnç oranı.

Elektrik akımı: Bir iletken içinde elektronların bir yönde akışı.

Elektrik olanağı: Bir elektrik yükünün, bir noktadaki elektrik alanından kaynaklanan olağan enerjisi.

Elektrik yükü: Bir nesnenin elektrik güçlerine maruz kalma özelliği.[artı ya da eksi olabilir]

Elektromanyetik dalga: Elektrik ve manyetik alanların birlikte yayılan dalga biçimi.[Işık, radyo dalgaları, mikrodalgalar, kızılötesi, morötesi, X ışınları ve gama ışınları vb.]

Elektromanyetik indüksiyon: Bir iletkenin devinimi ya da manyetik alanın değişimi sonucu oluşan elektrik akımı ya da gerilimi.

Elektromanyetizma: Elektrik ve manyetizma arasındaki ilişkiyi inceleyen fizik dalı.

Elektron: Atomun çekirdeğinin etrafında dönen negatif yüklü temel parçacık.

Enerji: Bir nesnenin ya da düzenin iş yapabilme olanağı.

Eylemsizlik gücü: Devinimli bir gönderim çerçevesinden bakıldığında ortaya çıkan sanal güç. [dönen bir platformda duran bir kişiye etki eden merkezkaç gücü ya da fren yapan bir araçta öne doğru fırlayan bir yolcuya etki eden durağanlık[atâlet] gücü]

Foton: Işığın ya da elektromanyetik radyasyonun en küçük enerji paketi.[Işığın hem dalga hem de parçacık özelliği gösterdiğini kanıtlayan kuantum mekaniğinin temel kavramlarından biridir]

Frekans: Bir dalga ya da titreşimin birim zamanda tekrarlanma sayısı.

Frenleme ışınımı: Hızlı devinen yüklü bir parçacığın yönünü değiştirdiğinde yaydığı elektromanyetik radyasyon. [X ışınları üretmek için kullanılır]

Genlik: Bir dalga ya da titreşimin en yüksek seviyedeki sapma oranı.

Gerilme gücü: Bir nesneye uygulanan gücün, nesneyi uzatmaya çalışması. [bir yayın iki ucuna uygulanan güçler, gerilme gücüdür]

Girişim: İki ya da daha fazla dalganın üst üste binmesi sonucu oluşan yeni dalga biçimi.

Güç: Birim zamanda yapılan iş ya da tüketilen enerji oranı.

Hız: Bir nesnenin konumunun birim zamanda değişme oranı.

İvme: Bir nesnenin hızının birim zamanda değişme oranı.

Kırılma: Bir dalganın, bir ortamdan ötekine girerken hızının ve yönünün değişmesi. [ışığın camdan geçerken kırılması ya da sesin sudan havaya geçerken kırılması]

Kinetik enerji: Bir nesnenin deviniminden kaynaklanan enerji.

Momentum: Bir nesnenin kütlesiyle hızının çarpımı.

Potansiyel enerji: Bir nesnenin konumundan ya da durumundan kaynaklanan enerji.

Tork: Bir gücün, bir eksen etrafında döndürme etkisi.

Uyumlu titreşim: Döngüsel ve sinüzoidal olan titreşim. [salınan bir sarkaç ya da yaylı düzen, uyumlu titreşim yapar]

Yansıma: Bir dalganın, bir yüzeyden geri sekip aynı ortama girmesi. [ışığın aynadan yansıması ya da sesin duvardan yansıması]

Yerçekimi olanağı: Bir nesnenin yerçekimi alanından kaynaklanan olağan enerjisi. )


- FİZİKÖTESİ = MABAD-ET-TABİİYE = METAPHYSICS[İng.] = MÉTAPHYSIQUE[Fr.] = METAPHYSIK[Alm.] = META TA PHYSIKA[Yun.]


- FİZİKÖTESİ ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİMLER ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİM ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİM

( Felsefede. İLE/VE/||/<> Felsefede. İLE/VE/||/<> Teknolojide. İLE/VE/||/<> Bilimde. )

( METAPHYSICS vs./and/||/<> ONTOLOGIES vs./and/||/<> ONTOLOGY vs./and/||/<> ONTOLOGY )


- FİZİKSEL CİSİM ile MATEMATİKSEL CİSİM


- FİZİKSEL İŞ YAPMAK ile HİZMET ETMEK


- (FİZİKSEL) NEDENSELLİK ile/ve/değil/||/<>/>/< ZİHİNSEL NEDENSELLİK


- FİZİKSEL NİCELİK İKİLİĞİ ile KİMYASAL NİCELİK İKİLİĞİ


- YAKINLIK:
FİZİKSEL ile/ve/||/<> UYGULAYIMSAL ile/ve/||/<> DUYGUSAL ile/ve/||/<> EŞEYSEL


- FİZİKTE:
1+2+3+... yerine/---> -1/12

( )


- FİZYOGNOMİ

( Yüz okuma sanatı. )


- FİZYOLOG değil/yerine/= İŞLEVBİLİMCİ


- FİZYOLOJİ/PHYSIOLOGY[İng.] değil/yerine/= ORGANİZMA İŞLEV BİLİMİ


- FİZYOLOJİ ile/ve/değil/<> ANATOMİ

( www.anatomage.com | www.anatomagetable.com )

( [not] PHYSIOLOGY vs./and/but/<> ANATOMY )


- FİZYOLOJİ değil/yerine/= İŞLEVBİLİM


- FİZYOLOJİ ile/ve/||/<> NÖROFİZYOLOJİ

( bkz. Jean Martin Charcot )


- FİZYOLOJİK GEREKSİNİMLER ile/ve/<> PSİKOLOJİK GEREKSİNİMLER

( Yerleşim dışında. İLE/VE/<> Yerleşim merkezlerinde. )

( PHYSIOLOGICAL NEEDS vs./and/<> PSYCHOLOGICAL NEEDS )


- FİZYOLOJİK PSİKOLOJİ değil/yerine/= İŞLEVBİLİMSEL USBİLİM


- FİZYOLOJİK ile FİZİKSEL


- FİZYOLOJİK değil/yerine/= İŞLEVSEL/YİNİŞLEVSEL


- FİZYON/FİSSION[İng.] değil/yerine/= BÖLÜNME


- FİZYOPATOLOJİ/PHYSIOPATHOLOGY[İng.] değil/yerine/= SAYRILIK OLUŞUM BİLİMİ


- FİZYOTERAPİ değil/yerine/= İŞLEVONUM


- FİZYOTERAPİST değil/yerine/= İŞLEVONUMCU

... ~ Fİ... ile başlayan FaRkLaR...

- "... (FİZİKİ UNSURUN) HER BİRİSİNİ ..." değil "... (FİZİKİ UNSURUN) HER BİRİNİ ..."


- ... HAKKI ("VERMEK") ile/ve/değil/||/<>/< ... FIRSATI (TANIMAK)


- [ne yazık ki]
!TERÖR ile/ve/=/||/<>/< FİNANS


- MODEMDE:
ADSL ile VDSL ile FIBER

( )


- AĞAÇ ile/ve FİTZROYA

( ... İLE/VE Güney Amerika'ya özgü bir ağaç. )


- AHMAK ile/değil/yerine/>< FİLOZOF

( Felsefeyi zorlaştırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Felsefeyi kolaylaştırır. )


- AKAİD USÛLÜ ile/ve/||/<>/> HADİS USÛLÜ ile/ve/||/<>/> TEFSİR USÛLÜ ile/ve/||/<>/> FIKIH USÛLÜ


- AKIL ile/ve/||/<> FİKİR

( Varolanları[mevcudu] bilmek. İLE/VE/||/<> Varlığı[vucudu] bilmek. )


- ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ

( 1.6180339887 [φ = (1 + √5) / 2 = 1.6180339887498...] ve/<> 0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987 ... [son iki sayının toplamı alınarak devam edilir] )

( Dizideki ardışık iki sayının oranı, sayılar büyüdükçe Altın Oran'a yaklaşır. )

( MİMARLIK ÜZERİNE ON KİTAP - VITRUVIUS[Marcus Vitruvius Pollio, M.Ö. 80 ile 15] )

( Altin_Oran.mp4 [1] | Altin_Oran2.mp4 [2] )

( )

( Wikipedia'da... http://tr.wikipedia.org/wiki/Altin_oran )

( Okuduğunuz Herşeye İnanmayın: Salyangoz Kabukları ve Fibonacci Sayıları

Kişiler, mucizelere inanmak ister. Yaşamın tamamının mucizelerle dolu olmasını isterler. Her şeyin birbirine kusursuz bir biçimde oturmasını, olaylar, olgular ve sistemlerde hiçbir pürüz olmamasını isterler. Bu, insan türünün beyin yapısı ve çalışma ilkeleri düşünüldüğünde anlaşılırdır. Fakat yine de tanıdığımız en karmaşık yapı olan beynimizin, bu kadar basit hatalara düşebildiği gerçeğini göz önünde bulundurarak, etrafımızı incelerken çok daha dikkatli ve gerçekçi olmamız gerekmektedir. Burada, yardımımıza bilimsel yöntem ve analiz metotları koşmaktadır. Çünkü kişiler, kendilerini kandırmaya açıktır. Duygularına hemencecik yenik düşerler, bu bakımdan zaafları vardır. Söylediğimiz gibi, her şeyin büyüleyici, her şeyin sıradışı, her şeyin olağanüstü, her şeyin masalsı olmasını isteriz. Ancak doğa kusurludur. Bu kusurları görmemezlikten gelerek bilim üretemeyiz. Çünkü kusurlara bakarak, hataları anlayarak, eksiklikleri fark ederek sistemlerin nasıl çalıştığını, nasıl çalışmaları gerektiğini, neden kusursuz olamayacaklarını anlarız. Hatta bu sayede onları geliştiririz, doğadakilerden daha başarılı sistemler üretebiliriz.

HP, Apple, Netscape Communications gibi birçok büyük teknoloji firmasında yazılım mühendisi olarak görev almış olan, aynı zamanda astronomi, biyoloji, matematik gibi alanlarda araştırmalar yürüten, teknoloji ve bilim yazarlığı yapan, bilimin yayılması için konuşmalara katılan Akkana Peck, deniz kabuklarının matematiği ile ilgili bir araştırma yazısı üzerinde çalışırken ilginç bir gerçekle karşılaşmış. Hikayeyi bilirsiniz: doğada kusursuz bir matematik olduğu, ayçiçeklerinden salyangoz kabuklarına, kol uzunluğumuzdan çeşitli kentlerin bulunduğu coğrafi lokasyonlara kadar her şeyin "özel bir matematik" dahilinde olduğu iddia edilir. Hatta kimi zaman üniversitelerin animasyon birimleri ve grafikerleri bile bunu öyle bir göstermektelerdir ki, sanki doğada hakikaten tüm canlıların uyduğu bir matematiksel/geometrik düzen varmış gibi bir algı yaratılır. Kolumuzun toplam uzunluğunun dirseğimizden parmak ucuna kadar olan uzunluğa oranının "altın oran"a uymak zorunda olduğunu sanarız. Deniz kabuklarının ve deniz minarelerinin gerçekten de Fibonacci sayılarına mükemmel biçimde uyduğunu sanar, ayçiçeği tohumlarının kusursuz bir matematiği takip ettiğine inanırız. Bunların hepsi koca bir hatadır. Akkana Peck bu gerçekle yüzleşmesini şöyle anlatıyor:

"Bir arkadaşımın üniversitedeki matematik dersine Fibonacci sayılarıyla ilgili bilgi vermek üzere davet edilmiştim. Daha lisedeyken Fibonacci sayıları üzerine araştırmalar yapmaya başlamıştım ve onların büyüyen bir şehrin güç istasyonlarını planlamada nasıl kullanıldığını incelemiştim. Tüm bunları o derste anlatacaktım, dolayısıyla araştırmalarımda bulduğum tüm görselleri bulmaya ihtiyacım vardı. Bilirsiniz, çam kozalaklarındaki, çiçeklerin yapraklarındaki, ağaçlardaki dallanmalardaki matematiksel oranları, Altın Oran'ı, Fibonacci/Altın Spiralini, vb. doğadaki matematiği gösteren görsellere ihtiyacım vardı. Örneğin bir Nautilus kabuğunun nasıl harika bir biçimde Fibonacci sayılarına uyduğunu göstermeyi istiyordum.

Çam kozalaklarını topladım, bazı fotoğraflar çektim, slaytlar hazırladım ve iş, altın orana uyan spiralleri göstermeye geldi. Ufak bir GIMP metni hazırlayarak bilgisayarımın otomatik olarak Fibonacci spiralini oluşturmasını sağladım. Sonrasında, bir odacıklı Nautilus fotoğrafı aramaya başladım. Amacım, bu spirale ne kadar kusursuz biçimde uyduğunu göstermekti. Sonunda Wikipedia'dan harika bir örnek buldum. GIMP içerisine yapıştırdım ve üzerine altın spirali çizdim. Sonrasında ise birbirine uydurmak üzere boyutlarla oynamaya başladım. İmkansızdı. Hiçbir biçimde spiral, kabuğun şekline uymuyordu!

Ne kadar çabalarsam çabalayayım, hiçbir biçimde kabuk ile spirali uyduramadım. Ben de Google Images'ı kullanarak daha fazla kabuk fotoğrafı bulmaya çalıştım. Bulduğum hiçbir kabuk spirale uymuyordu! Hatta Fibonacci sarmalına yaklaşamıyordum bile!"

Akkana Peck, bu konuda yalnız değildir. Başlangıçta sözünü ettiğimiz düşünceler, halk arasına o kadar yerleşmiştir ki, bizim matematiğimizden doğan bazı oranların doğada halikulade bir biçimde olması gerektiğini sanarız. Evet, bu oranlar kabaca doğadaki organizmaların yapılarında rastlanabilir. Aslında bunda şaşılacak bir şey yoktur. Örneğin Fibonacci sayıları dediğiniz sayılar, kademeli olarak bir önceki toplama eklenerek artan sayılardır. Bir deniz minaresi kabuğu da, bir önceki zaman diliminde üretilen kabuk miktarının üzerine konarak arttığı için, elbette, ister istemez Fibonacci sayıları dediğimiz sayıya uyacaktır. Bir ayçiçeğinin tohumları, merkezden başlayıp etrafa yayılır. Altın spiral de, belirli bir merkezden başlayıp etrafa yayılan çizgilerden elde edilir. Dolayısıyla ikisinin birbirine uyması kaçınılmazdır. Bizler bu oranları tanımlarız. Bu oranlar, gökten inmezler. Eğer doğada, bu oranları tanımladığımız temele uyan bazı sistemler varsa, o sistemlerin sonucunda yine bu oranları görmemiz son derece anlaşılırdır. Hatta bu, kaçınılmaz bir sonuçtur.

Daha açık bir örneği şöyle verebiliriz: tüm sayı sistemleri etrafımızda kendini tekrar eden objeleri kategorize ederek gelişmiştir. 1, 2, 3 gibi sayılar, aslında kategorizasyon amacı taşır. Tek olan bir olguya "1" deriz. Kendini tekrar ediyorsa, bu sayıyı arttırırız. Sayılar böyle oluşmuştur. Tüm matematik, bunun üzerine inşa edilmiştir. Dolayısıyla matematiği, doğadaki sistemleri tanımlamak için, doğadaki sistemlere bakarak geliştirdik. Örneğin matematikteki "türev" denen işlem, "değişim miktarını" verir. Dolayısıyla etrafımızda düzenli olarak değişen şeylere bakıp, türev hesabına uymalarına şaşıramayız. Ancak nedense bu matematiksel unsurların adı "altın oran" ya da "Fibonacci sayıları" gibi daha havalı isimler olunca, sanki özel bir anlamları varmış zannedilir. Halbuki tıpkı türev, integral, vb. matematiksel hesaplamalar gibi, bu oranlar da doğaya bakarak inşa ettiğimiz sistemlerin ürünüdür. Doğadaki sistemlerde bu matematiksel izleri görmemizde şaşılacak bir taraf yoktur.

Ancak sorun bu da değildir. Sorun, doğada bu oranlara uyduğu iddia edilen birçok sistemin, daha fazla sayıda veriyle gözden geçirildiğinde, bu oranlara hiç de uymadığını görmemizdir. Örneğin spesifik bir kişinin omuz-kol uzunluğunu, dirsek-kol uzunluğuna böldüğünüzde 1.618'e çok yakın bir sayı elde edebilirsiniz belki, ki bu "altın oran" olarak bilinir. Ancak 100 kişinin kolunu ölçtüğünüzde, bu orandan ciddi anlamda sapma olduğunu görürsünüz. Belki ortalamaları gene altın orana yakın olacaktır; ki bu son derece anlaşılırdır, çünkü bu oranların doğa yasalarının tanımından kaynaklandığı düşünülmektedir. Örneğin kütleçekiminin bir cismin yerden yüksekliğine etkisinin, ağırlıkla sınırlandırılmış olmasından ötürü birçok uzunluğun altın orana uymak zorunda olduğu düşünülmektedir ve bu konuda araştırmalar sürmektedir. Altın oran, sonradan keşfedilen bir özellik değildir. Doğada var olan oranlardan çıkarılan bir özelliktir. Eğer ki etrafımızda altın orana uyan obje sayısı gerçekten çok fazlaysa, beynimizin de bu oranı daha hoş görecek biçimde evrimleşmesi kaçınılmaz bir sonuçtur.

Science News'te yayınlanan bir makalede deniz kabuklarının spiralleri ele alınmıştır. 1999 yılında emekli matematikçi Clement Falbo San Francisco'da bulunan Kaliforniya Bilim Akademisi'nde bir dizi Nautilus kabuğunun ölçümünü yaptı. Bulguları ilginçti: evet, kabuklar altın spiral gibi logaritmik bir seriyi takip ediyordu. Ancak kabukların oranı 1.24 ila 1.43 arasında değişiyordu. Ortalama oranları ise 1.33'e 1'di! Bu, 1.618 civarında olması beklenen altın orana yakın bile değildi!

Sonradan, 2002 yılında aynı sorunu John Sharp da fark etti. Ancak matematikçilerin bu bulgularına rağmen halk arasında halen bu oranların canlıların yapısını %100 yönettiği ve bu canlıların gövdelerinin bu oranlara %100 uyduğu gibi saplantılı bir sanrı bulunmaktadır. Sharp şöyle söylüyor:

"Bu yanlış iddiayla ilgili en ilgi çekici olan şey, ne kadar yaygın olduğudur. Hatta bu konuları daha iyi bilmeleri gereken matematikçiler bile bu hataya düşmektelerdir. İşte bu, neden geometrinin daha geniş olarak ve sıradan olmayan bir biçimde öğretilmesi gerektiğini göstermektedir. Sadece geometri de değil, şekiller ve oranların görsel estetiği de düzgün öğretilmelidir."

Burada son olarak şu sorun doğmaktadır: bir sayı, bir diğerine ne kadar yakın olursa, tamamen uyduğu söylenilebilir? Yukarıdaki sayılar arasındaki fark matematiksel olarak barizdir. Dolayısıyla 1.33 sayısını gidip de "1.618'e çok yakın, dolayısıyla bu canlılar altın orana uyuyor." dememiz olanaklı değildir. Daha önce de söylediğimiz gibi, spirallerin büyüme tipinden ötürü buna benzer bir orana uyması kaçınılmazdır. Eğer doğadaki bir sistemin, belirli bir orana uyduğunu iddia edeceksek, ondalık basamağından sonraki en az 2-3 adet değerin o orana birebir uymasını bekleriz. Örneğin pi sayısını kullanırken 3.14 olarak almak yeterlidir. Daha fazlası hesaba dikkate değer bir katkı sağlamaz (ancak dahasını eklerseniz hesabınızın isabetliliği artar). Daha azı ise kabul edilmez, çünkü çok yüksek hata payı demektir. Benzer biçimde, Dünya'nın yerçekim ivmesini 9.81 almak kabul edilebilirdir; ancak 10'a yuvarlamak ilkokul düzeyinde bir hesap yapılmıyorsa kabul edilemez. Benzer biçimde, bir sistemin altın orana uyduğu iddia ediliyorsa, o sistemden aldığınız oran en azından 1.62 civarında olmaldır ki genelde doğrudan 1.618'e uyması beklenir. Ancak 1.3 gibi bir sayının 1.618'e yakın olduğunu, dolayısıyla sistemin "altın orana kusursuz biçimde uyduğunu" söylemek akıl, bilim ve gerçek dışıdır. )

( ... VE/<> Fn = Fn-1 + Fn-2 )

( GOLDEN PROPORTION/RATIO/MEAN/SECTION and/<> FIBONACCI NUMBERS/SERIAL )


- AMEL[Ar.] ile Fİ'L[Ar.]


- AMEL ile FİİL

( Sıfatla birlikte kullanılır. İLE Hareketin dışına çıkmak. )

( İnsan amel eder. İLE Allah'ın fiili vardır. )


- AMERİKA ELMASI ile DAĞ ELMASI/YABANİ ELMA ile DEVE ELMASI ile FİL ELMASI ile KİRAZ ELMASI ile PAMUK ELMASI ile LÜBNAN ELMASI[TUFFÂH-İ LÜBNÂN] ile YER ELMASI/BADAT/TUFFÂH-ÜL-ARZ[Ar.]


- "APOLYONT KİRAZ"[< ZİRAAT 0900][NAPOLYON değil!] ile/ve/||/=/<> AKŞEHİR APOLYONTU ile/ve/||/=/<> SALİHLİ | ALLAH DİYEN ile/ve/||/=/<> DALBASTI ile/ve/||/=/<> FISFIS ile/ve/||/=/<> SCHNEIDERS SPAETKNORPEL | ZEPPELIN | NORDWUNDER ile/ve/||/=/<> FERRORIVA

( Genel ve ziraat terimi. İLE/VE/||/=/<> Afyon bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Manisa bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Malatya bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Çanakkale bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Almanya'daki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> İtalya'daki adı/türü. )


- ASKI ile FİŞKA[İt.]

( ... İLE Çapa tırnağını kaldırıp asmak için geminin kenarında bulunan sabit ya da hareketli demir askı. )


- ATILMIŞ/LIK ile "FIRLATILMIŞ/LIK" ile "DÜŞÜRÜLMÜŞ/LÜK" ile "İNDİRİLMİŞ/LİK"


- ATMAK ile/ve FIRLATMAK


- AY AY/TARSİER ile FİLİPİN TARSİERİ


- AYA ile FINDIK YUVASI

( Avuçiçi. İLE Eldeki çukurluk. )

( PALM vs. ... )


- BALIK ile FİL BALIĞI


- BELİRLİ OLMA ile/ve/||/<> FİLİZ VERME


- BİLGE/LER ile/ve/<> PEYGAMBER/LER ile/ve/<> FİLOZOF/LAR

( Uzakdoğu(da). İLE/VE/<> Doğu(da). İLE/VE/<> Batı(da). )

( MAGİ: Bilge/bilgin.[Peri] )


- BİTKİLER ile FİNBOS BİTKİLERİ

( ... İLE Dünyanın tüm bitkilerinin üçte biri Ümit Burnu'ndaki florada bulunmaktadır. )


- BİYOLOJİ ile/ve FİZİK

( Canlı bilimi. İLE/VE Matematik diliyle yapılan iletişim. )

( ... İLE/VE Temek/taşıyıcı bilim. )

( Modern Fizik ve Felsefe )

( BIOLOGY vs. PHYSICS )


- BULGUR ile FİRİK


- BÜYÜK OKYANUSTA:
[AVUSTRALYA'DA]
TAZMANYA DENİZİ ile/ve/||/<> BASS BOĞAZI ile/ve/||/<> HALIFAX KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PRENSEN CHARLOTTE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PAPUA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CARPENTERIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> MERCAN DENİZİ ile/ve/||/<> BISMARCK DENİZİ ile/ve/||/<> ARAFURA DENİZİ ile/ve/||/<> FLAMINGO KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BANDA DENİZİ ile/ve/||/<> MOLUK BOĞAZI ile/ve/||/<> MAKASSAR BOĞAZI ile/ve/||/<> TİMOR DENİZİ ile/ve/||/<> JOSEPH BONAPART KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CLARENCE BOĞAZI ile/ve/||/<> FLORES DENİZİ ile/ve/||/<> JAVA DENİZİ ile/ve/||/<> SELEBES DENİZİ ile/ve/||/<> SULU DENİZİ ile/ve/||/<> BALABAC BOĞAZI ile/ve/||/<> GÜNEY ÇİN DENİZİ ile/ve/||/<> TAYLAND KÖRFESİ ile/ve/||/<> VİETNAM KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİLİPİNLER DENİZİ ile/ve/||/<> LUZON BOĞAZI
ile/ve/||/<>
[G. AMERİKA'DA]
PENAS KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORCAVADO KÖRFEZİ ile/ve/||/<> GUAYAQUIL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KANALI ile/ve/||/<> TETUANTEPEC KOYU
ile/ve/||/<>
[K. AMERİKA'DA]
KALİFORNİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KRALİÇE CHARLOTTE BOĞAZI ile/ve/||/<> HECATE BOĞAZI ile/ve/||/<> COOK KOYU ile/ve/||/<> SHELIKOF BOĞAZI ile/ve/||/<> BRISTOL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KUSKOKWIM KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU ile/ve/||/<> BERING BOĞAZI


- CEMÂ'AT[Ar.] ile Fİ'E[Ar.]


- ÇENEK, KOTİLEDON = FİLKA = COTYLÉDON


- CİLVE ile FİNGİRDEMEK


- VÜCUB EHLİYETİ > HAK EHLİYETİ ve/||/<> EDÂ EHLİYETİ ve/||/<> CEZAİ EHLİYET ve/||/<> FİİL EHLİYETİ


- DAL ile FIŞKIN

( ... İLE Bir ağacın dibinden süren, ince dal. | Asma kütüğünde, hereğin üst yanında biten dal. )


- DEĞİŞİM:
KİMYASAL ile/ve/||/<> FİZİKSEL

( * Nesnenin molekül yapısı değişir.
* Nesnenin görünür yapısı değişir.
* Hem moleküler yapısı, hem de görünür yapısı itibariyle yeni bir nesne oluşur. [kâğıdın yanması]
* Ortaya çıkan yeni nesne, eski durumuna kesinlikle geri dönemez. [Yanan nesneden [kağıttan vs.] arta kalan küllerle yeni bir nesne [kağıt vs.] oluşturulamaz.]
[Örnekler: Yanıcı nesne olan hidrojen ve oksijen moleküllerinin tepkimeye girerek; yanıcı olmayan suyun ortaya çıkması. | Kâğıdın yakılması. | Un helvası yapımı. | Mumun yanması. | Demirin paslanması. | Odunun yanması. | Sebzelerin çürümesi.

İLE/VE/||/<>

Nesnenin molekül yapısında değişme oluşmaz.
Nesnenin sadece biçimi, görüntüsü değişir.
Sadece görünür yapısı değişen, moleküler yapısı değişim göstermemiş yeni bir nesne ortaya çıkar [Suyun buharlaşması]
Ortaya çıkan bu madde, eski durumuna dönebilir.[Buharlaşan suyun, tekrar suya dönüşebilmesi. Bulut ve yağmur]
[Örnekler: Eriyen mumun tekrar donarak tekrar kullanılması. | Kâğıdın yırtılması. | Çaydanlıkta bulunan suyun kaynaması ve ortaya çıkan buharın tekrar yoğunlaşarak suya dönüşmesi.] )


- DEVEKUŞU ile FİL KUŞU

( ... İLE XIII. ve XVII. yy. arasında yaşamış, XIX. yy.'da fosilleşmiş olarak bulunmuştur. Şimdiye kadar yaşamış en büyük kuş türüdür. Keşfedilmiş kuşların arasında en büyük yumurtaya sahip olan kuştur.[Tavuk yumurtasının 120 katı büyüklüğündedir.] [Fosilleri ve yumurtaları, Madagaskar'da bulunmuştur.] )

( ... İLE )


- DİCLE ile FIRAT


- DİŞ ile FİL DİŞİ

( ... İLE Büyümüş köpekdişidir. )

( TOOTH vs. IVORY )


- DIŞKI ile/ve/değil/||/<> FIŞKI

( Sindirim sonunda dışarı atılan besin artığı. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Taze, hayvan dışkısı/gübre. )


- DUBLÜR ile FİGÜRAN

( STUNT vs. EXTRA )


- DÜNYA KADAR MAL ile/ve/değil/yerine/>< FINDIK KADAR .M


- DÜŞÜNCE = FİKİR, MİSAL = IDEA[İng.] = IDÉE[Fr.] = IDEE[Alm.] = IDEA < IDEIN[Yun.]


- DÜŞÜNCE = FİKİR = THOUGHT[İng.] = PENSÉE[Fr.] = GEDANKE[Alm.] = PENSAMIENTO[İsp.]


- [ne yazık ki]
İSTİSMÂR:
DUYGUSAL ile/ve/ya da/||/<> FİZİKSEL ile/ve/ya da/||/<> EŞEYSEL


- EDİM = FİİL, AMEL = ACT[İng.] = ACTE[Fr.] = AKT[Alm.] = ACTUS[Lat.] = ENERGEIA[Yun.] = ACTO[İsp.]


- EF/EJEKSİYON FRAKSİYONU EJECTION FRACTION[İng.] değil/yerine/= FIRLATMA YÜZDESİ


- EKİN ile/ve/<> FİREZ

( ... İLE/VE/<> Ekin. | Yeni çıkmaya başlamış ekin. | Biçilmiş tarlada kalan tahıl kökleri, anız. )


- ELMA ile FİLELMASI

( ... İLE Turunçgillerden, Hindistan'da yetişen bir ağaç. | Bu ağacın, yenilen meyvesi. )

( ... cum FERONIA ELEPHANTUM )


- EREK = GAYE = PURPOSE, END[İng.] = FIN[Fr.] = ZWECK[Alm.] = FINIS[Lat.] = TELOS[Yun. < TELEUTE]


- EŞDUYUM/DUYGUDAŞLIK/EMPATİ[İng. < EMPATHY < Yun.] ile/ve ÖZGECİLİK BEN DÜŞMANLIĞI DİĞERGÂMLIK[Fars.]["DİĞERKÂMLIK" değil!]/ALTURİZM/ALTRUİZM/ALTRUISM[İng.] ile/ve İNSAN SEVGİSİ/FİLANTROPİ[İng.;Fr. < Yun. PHILO-ANTHROPOS]


- EŞİTLİK ile/ve/||/<>/> FIRSAT EŞİTLİĞİ


- (")EŞİTLİK(") ile/ve/değil/||/<> FIRSAT/OLANAK/KOŞULLAR EŞİTLİĞİ


- ETEK ile FİSTAN[İsp.]

( ... İLE Giysi. | İskoç, Arnavut ve Yunan'larda, erkeklerin giydikleri, kısa, pilili etek. )


- ... GERÇEKLİK:
EVRENSEL/BÜTÜNCÜL ... ile/ve/||/<> FİZİKSEL ... ile/ve/||/<> ZİHİNSEL ... ile/ve/||/<> ÖZNEL ... ile/ve/||/<> İLİŞKİSEL ...


- EVVELİYÂT ile MÜŞÂHEDÂT ile MÜCERREBÂT ile HADSİYÂT ile MÜTEVÂTİRÂT ile FITRÎYÂT(KIYASI KENDİNDE ÖNERMELER)

( Aksiyomlar. Bir ikinin yarısıdır. Bütün parçadan daha büyüktür. İLE Gözlemler. Güneş aydınlatıcıdır. Ateş yakıcıdır. İLE Deneyimler. Sakmunya safra gidericidir. İLE Sezgiler. Ay, ışığını Güneşten alır. İLE Doğru haberler. Hz. Muhammed peygamberlik iddia etti ve mûcize gösterdi. İLE Zihinde mevcut "iki eşit parçaya bölünme" ilkesine dayanan "Dört çifttir" önermesi gibi. )


- EYLEM = FİİL = ACTION, ACTIVITY[İng.] = ACTION[Fr.] = AKTION, HANDLUNG[Alm.] = ACTION[Lat.] = ACCIÓN[İsp.]


- FARBA/FARBALA[Fr.] değil/yerine FIRFIR


- FARE ile FİLFARESİ

( ... İLE Burun bölümü hortum gibi uzun olan, uzun kuyruklu, kanguru gibi sıçrayabilen bir fare. )

( ... İLE Afrika'da yaşarlar. )

( image )

( ... cum MACROSCELIDES PROBOSCIDEUS )


- FARE ile FINDIK FARESİ

( ... cum MUSCARDINUS AVELLANARIUS )


- FATR[Ar.] ile Fİ'L[Ar.]


- FEHM ile/ve FİKİR

( Tekrar vardır. İLE/VE Hareket vardır. )


- FELSEFE ile/ve/<> FİLOZOF

( Felsefe, filozofla konuşmaktır. )


- FELSEFE ile/ve MÜZİK ile/ve FİZİK


- FELSEFE = PHILOSOPHY[İng.] = PHILOSOPHIE[Fr., Alm.] = PHILOSOPHIA(PHILIA:SEVGİ, SOPHIA:BİLGELİK)[Yun.] = FILOSOFIA[İsp.]


- FELSEFECİ ile/ve FİLOZOF


- FÎ[Ar.] ile FÎ[Ar.]

( Fiat, baha, kıymet. İLE İçinde, -de. | Tarihin başına konulurdu.[fî 20 Teşrîn-i evvel: 20 Ekim'de] )


- FİAT değil FİYAT


- FİBER ile FİBERGLAS ile FİBERİN

( Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılmış mukavva ya da tahta. İLE Plastik maddelerden, özellikle poliyesterden parçaların yapımında kullanılan sağlamlaştırma maddesi. İLE Kan ve lenf serumunda bulunan, albüminli bir madde. )


- FİDE ile FİLİZ

( Yastıklarda tohumdan yetiştirilip başka yerlere dikilmek üzere hazırlanan sebze ya da körpe çiçek. İLE Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak. )


- FİGÜR = FIGURE[İng., Fr.] = FIGURA[Lat., İsp.]


- FİİL-İ MÂZÎ ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ

( Geçmiş zaman. İLE/VE Şimdi, geniş ve gelecek zaman. )

( FİİL-İ MÂZÎ (MALUM):

NASARÛ
NASARNE
NASARTÜM
NASARTÜNNE
   
NASARNÂ
NASARÂ
NASARATA
NASARTÜMÂ
NASARTÜMÂ
   
NASARA
NASARAT
NASARTE
NASARTİ
 
NASARTÜ
FİİL-İ MÂZÎ (MEÇHUL):
NUSİRÛ
NUSİRNE
NUSİRTUM
NUSİRTUNE
   
NUSİRÂ
NUSİRÂ
NUSİRATÂ
NUSİRTUMÂ
NUSİRTUMÂ
   
NUSURA
NUSİRAT
NUSİRTE
NUSİRTİ
 
NUSİRTU
ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ (MALUM):
YENSURÛNE
YENSURNE
TENSURÛNE
TENSURNE
   
NENSURU
YENSURÂNİ
TENSURÂNÎ
TENSURÂNÎ
TENSURÂNÎ
   
YENSURU
TENSURÛ
TENSURU
TENSURÎNE
 
ENSURU
  FİİL-İ MUZÂRİ (MEÇHUL):
YUNSARÛNE
YUNSARNE
TUNSARÛNE
TUNSARNE
   
NUNSARU
YUNSARÂNİ
TUNSARÂNÎ
TUNSARÂNÎ
TUNSARÂNÎ
   
YUNSARU
TUNSARÛ
TUNSARU
TUNSARÎNE
 
UNSARU
)


- FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MÜSTEĞRAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MUTLAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ HAL (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ İSTİKBAL (MALUM) ile FİİL-İ TAACCÜB SÂNİ


- FİKİR ...:
"TEATRİSİ" değil TEATİSİ


- FIKRA[Ar. çoğ. FIKARÂT] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]

( Omurga kemiklerinden bir boğum, omur. | Bend, madde, paragraf. | Kısa öykü, masal, kıssa. | Yasa maddelerinin paragraflarından her biri. | Bölüm, kısım, fasıl.[kitap ya da eserde] | Yazılmış kısa bir haber. | Gazetelerde, gündelik olayların kısa ve temiz bir üslûpla yazılmış şekli.[Fr. CHRONIQUE] İLE İnsan kalabalığı, öbeği/grubu. | Siyâset partisi. | Tümen. )


- FİKRİN SIHHATİ ile FİKRİN İSTİKAMETİ


- FİL DİŞİ ile FİLDİŞİ

( Filin dişi. ile Renk. )


- FÎL[Ar. çoğ. EFYÂL, FÜYÛL] ile Fİ'L[Ar. çoğ. EF'AL, FİÂL]

( En büyük kara memelisi olan hayvan. İLE İş, kâr, amel, zamanla ilgili olup anlamı sağlayan sözcük, eylem. )


- FİLAMENT = HAYT = FILET


- Fİ'LEN[Ar.] ile Fİ'LÎ[Ar. çoğ. Fİ'LİYYÂT]

( Hakikatte, gerçekten, işleyerek. İLE Fiille ilgili, gerçekten yapılan iş. )


- FİLİNTA[argo] ile FİLİNTA[Alm.]

( Güzel, yakışıklı. İLE Namlusu kısa, kurşun atan bir çeşit küçük tüfek. )


- FİLİZ[Yun.] ile FİLİZ[Ar.]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Ocaktan çıkarılan, işlenmemiş maden bileşiği. )


- FİLİZ[Ar. < Yun.] ile FİLİZZ[Ar. çoğ. FİLİZZÂT]

( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Eritilip temizlenmemiş olan altın, gümüş, bakır, demir gibi ham mâden, külçe. | Erimiş bakır. )


- FİLİZLEMEK ile FİLİZLENME ile FİLİZLENMEK ile TOMURMAK

( Bitkilerin, gereğinden çok olan filizlerini kırmak. İLE Yumruların üzerinde, ince uzun filizlerin belirmesi biçiminde görülen patates hastalığı. İLE Filiz vermek. | Gelişmeye, büyümeye başlamak. İLE Ağacı dibinden kesmek. | Ağaç ve asmalarda filiz vermek üzere gözler kabarmak, tomurcuklanmak. | Şişip kabarmak. )


- FİLMİ/KİTABI:
İZLEMEK/OKUMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< DENEYİMLEMEK


- FINDIKBİTİ ile FINDIKKURDU

( Kınkanatlılardan, fındıkkurdu denilen, kurtçukları dolayısıyla fındık ürünün en büyük düşmanı olan uzun gagalı böcek. İLE Fındıkbitinin, fındık içinde gelişerek, onun dökülmesine, değerini yitirmesine neden olan kurtçuk. )

( BALANINUS NUCUM cum ... )


- FIR FIR ile FIRFIR

( Fırıl fırıl. İLE Giysi, perde gibi nesnelerin kenarına dikilen, kırmalı ya da büzgülü süs, farba, farbala. )


- FIRAK[< FIRKA] ile FİRKAT[Ar.] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]


- FIRÂK[Ar. < FIRKA] ile FİRÂK[Ar.]

( Tümenler, alaylar, bölükler. | Partiler. | Cennetler, takımlar, kalabalıklar, ehl-i sünnet ve cemaatten ayrılan mezhepler. İLE Ayrılık, ayrılma. | Hüzün, keder, sıkıntı. )


- FIRSÂD[Ar., Fars.] ile FIRSAT/FURSAT[Ar. çoğ. FIRAK] ile FISÂD/FASD[Ar.]

( Karadut. İLE Uygun zaman, elverişli durum, yararlanma sırası, elden kaçırılmayacak yararlı zaman, hal ve ilişki. | Nöbet. İLE Kan alma, damardan kan çıkarma. )


- FIRTINA ile FİLİZKIRAN

( ... İLE Mayıs ayında, ağaçların filizlendiği mevsimde çıkan bir fırtına. )


- FIRTINADAN ÖNCE ...:
DUVAR ile/değil/yerine/>< DEĞİRMEN
(İNŞÂ ETMEK)


- FIS FIS ile FISFIS

( Gizli ve yavaş konuşulurken çıkan seleni anlatır. İLE Koku, ilaç vb. sıvıları püskürtmek için kullanılan araç. )


- FİSKİYE değil FISKIYE


- FİSSÜR ile/ve/||/<> FİSTÜL


- BAKLAVA:
FISTIKLI yerine CEVİZLİ yerine FINDIKLI


- FITNAT[Ar.] ile FITRAT[Ar.]

( Zihnin her şeyi çabuk anlayışı, zihin açıklığı, zeyreklik. İLE Yaratılış, doğa/tabiat, mizaç, huy. )


- FİTNE[Ar. çoğ. FİTEN] ile FİTEN[Ar. < FİTNE]

( Belâ, mihnet, sıkıntı. | Ayartma, azdırma. | Fesat, arabozma, karışıklık, ihtilâl. | Dinsizlik, canilik. | Cezâ. | Delilik. | Güzel yüz, güzel göz, güzel kadın. | Ara bozan, karıştırıcı. İLE Fitneler, ayartmalar, azdırmalar, ara bozmalar. )

( Türkiye'yi Kasıp Kavuran Fitne - Burhanettin Can )


- FITRAT ile/ve/>< FİTRET/FETRET


- FİTRE ile/ve/||/<> FİDYE


- FİZİK MUAYENE/PHYSICAL EXAMINATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK BAKI


- FİZİK ve/||/<>/>/< DÜŞÜNCE ve/||/<>/>/< FİZİK


- FİZİK ile/ve/||/<>/> FİZİĞİN MATEMATİKSELLEŞTİRİLMESİ


- FİZYOLOJİK ile FİZİKSEL


- FLÜT ile/ve FİFRE[Alm.]

( DİLLİ DÜDÜK ile/ve Büyük flüt. | Yanlamasına çalınan, 6 deliği bulunan, tahtadan bir tür flüt. )


- FOK ile KÖRFEZFOKU ile KEŞİŞFOKU ile KULAKLIFOK ile FİLFOKU

( Ayıbalığı, denizkoyunu. İLE Kuzey yarımkürede yaşayan. İLE Tropik ya da astropik bölgelerde yaşayan. İLE Kuzey denizlerinde yaşayan. İLE Çok iri yapılı fok. Denizfili. )

( Fok, İstanbul Boğazı'nın simgesidir. )

( PHOCA )


- FTR/PHYSICAL THERAPY AND REHABILITATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK TEDAVİ VE REHABILITASYON


- FUCÛR[Ar.] ile FISK[Ar.]


- GECİKME ile/ve/<> "FİJİ ZAMANI"

( ... İLE/VE/<> Fiji'lilerin randevuya geç kaldıklarındaki mazeretleri ve sözleri. )


- GEMİ ile/değil FIRKATEYN

( ... İLE/DEĞİL Eskiden kullanılan, bir savaş gemisi. )


- GEOMETRİK ATOMCULUK ile/ve/> MATEMATİKSEL ATOMCULUK ile/ve/> FİZİKSEL ATOMCULUK


- "GICIK OLMAK" ile "FITIK OLMAK"


- GÖLET ile FİLET

( ... İLE Sığ su. )


- GÖVDE GELİŞTİRME ile/değil/yerine FITNESS

( )


- GÜBRE[Yun.]/KEMRE ile/ve FIŞKI

( Tarımda kullanılılabilen hayvan dışkısı. | Verimini artırmak için toprağa dökülen her türlü hayvan dışkısı, kimyasal ya da bitkisel nesne. İLE/VE Taze gübre. )

( SERGÎN )


- GÜDÜ:
ZİHİNSEL ile/ve/||/<> FİZYOLOJİK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL


- GÜNCEL = FİİLİ = ACTUAL[İng.] = ACTUEL[Fr.] = AKTUELL[Alm.] = REAL[İsp.]


- GÜREŞ'TE:
ŞAHİN ile/ve/<> FİL ile/ve/<> ASLAN

( [güreşçiye verilen unvan] 5 rakibini yenen. İLE/VE/<> 7 rakibini yenen. İLE/VE/<> Tüm rakiplerini yenen.
[Moğolistan'da, 1921'den beri, Temmuz ayında kutlanan ve "Naadam" olarak adlandırılan ulusal bayramın üç ana etkinliğinden biri de güreştir.] )


- HAREKET ile/ve FİİL


- HARİTALARDA:
SİYASİ ile/ve FİZİKİ


- HAYATÎ GÖREV = Fİ'L-İ HAYÂTÎ = FONCTION VITALE


- HAYVAN HORTUMU ile FİL HORTUMU ile BÖCEKLERDE GÖRÜLEN HORTUM

( HORTUMLULAR: HORTÛMİYYE[Ar.], PROBOSCIDIAN[İng.], PROBOSCIDIENS[Fr.] )

( ... İLE Fillerin hortumları, 15.000 kastan oluşmaktadır. İLE ... )

( ... ile HURTÛM[çoğ. HARÂTÎM] ile ... )

( SNOUT vs. TRUNK vs. PROBOSCIS )


- HERNİ/HERNIA[İng.] değil/yerine/= FITIK


- HERNİASYON/HERNIATION[İng.] değil/yerine/= FITIKLAŞMA


- HİCRÂN ile/ve/<> FİRÂK


- HİDAYET'ÜL HİKME:
MANTIK ve FİZİK ve METAFİZİK


- KOŞULLAR:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ ile/ve/||/<> GENEL ile/ve/||/<> ÖZEL ile/ve/||/<> KİŞİSEL ile/ve/||/<> FİZİKSEL ile/ve/||/<> ZİHİNSEL ile/ve/||/<> ZORUNLU ile/ve/||/<> İTİBARİ ile/ve/||/<> YAKIN ile/ve/||/<> UZAK


- İCTİHAD ile FIKIH

( Dil + Anlam. Büyük din âlimlerinin Kur'ân-ı Kerim ve Hadis-i Nebeviyye'ye dayanarak vazettikleri karar. İLE -Fetva, -Mezhep, -Kanun, -Yargı )


- İKİ BİLİM:
REKLAMCILIK ile/ve/||/<>/> FİZİK


- İLÂLLÂH ile/ve ALÂLLÂH ile/ve BİLLÂH ile/ve HÂNİLLÂH ile/ve FİLLÂH ile/ve MAÂLLAH ile/ve LİLLÂH

( Allah'a. İLE/VE Allah üzerine. İLE/VE Allah ile. İLE/VE Allah'tan. İLE/VE Allah'ta. İLE/VE Allah'la. İLE/VE Allah için. )


- İLİM-İRFAN ve FİKİR-FELSEFE ve GÜZEL SANATLAR


- İLMÎ ESER ile/ve/değil FİKRÎ ESER


- İNAN = İMAN = FAITH[İng.] = FOI[Fr.] = GLAUBE[Alm.] = FIDES[Lat.] = FE[İsp.]


- 'INDÎ KEZÂ[Ar.] ile KIBELÎ KEZÂ[Ar.] ile FÎ BEYTÎ KEZÂ[Ar.]


- İP ile FİLDEKOZ[Fr.]

( ... iLE Bir çeşit pamuk ipliği. | İskoçya ipliği denilen, ince ve sağlam pamuk ipliğinden dokunmuş olan. )


- İŞ, GÖREV = Fİ'L = FONCTION


- İSİM CÜMLESİ ile/ve FİİL CÜMLESİ

( İsim + İsim'den ya da İsim + Fiil'den oluşur. İLE/VE Fiil + İsim'den oluşur. )

( Örnek: Hasan kaim. İLE/VE Nasara Hasan. )

( CÜMLE: Yargı bildiren sözcükler/kelimeler bütünü. )


- İSİM ve FİİL ve HARF/EDAT

( Anlamı/mânâsı olan, zamana bitişmeyen. VE Anlamı/mânâsı olan fakat bir zamana bitişmiş. VE Tek başına anlam/mânâ ifade etmeyen isim. )


- İSİM ile/ve/||/<> SIFAT ile/ve/||/<> FİİL

( İşaret. İLE/VE/||/<> Nitelik. İLE/VE/||/<> Gerçekleşme. )


- İSTANBUL/ROMA ve/||/<> FİLİBE

( Filibe de, İstanbul ve Roma gibi, 7 tepe üzerine kurulmuştur. )

( ... VE/||/<> Nöbettepe, Canbaztepe, Taksimtepe, Çanlıtepe, Boztepe, Saraytepe, Pınarcıtepe. )


- İSTİŞÂRE[< ŞÛRÂ (çoğ. İSTİŞÂRÂT)] değil/yerine/= DÜŞÜNCE SORMA, DANIŞMA


- İZİN (VERMEK) ile/ve/değil/yerine FIRSAT (VERMEK)

( Kendine kapı açıldığı halde içeri girmeyen, kovulmayı (da) hak eder. )

( TO GIVE PERMISSION vs. TO GIVE AN OPPORTUNITY
TO GIVE AN OPPORTUNITY instead of TO GIVE PERMISSION )


- JURISPRUDENCE = FIKIH

( FIKIH )


- KADER ile/ve/<> FITRAT


- KALASTRA[İt. < CALASTRA] ve/||/<> FİLİKA[İt. < FELUCA]

( Gemilerde cankurtaran filikalarını oturtmak için güvertelere konulan sehpa. İLE Cankurtaran sandalı. )


- KANT ile/ve/||/<>/> SCHILLER ile/ve/||/<>/> FICHTE ile/ve/||/<>/> SCHLEIERMACHER ile/ve/||/<>/> SCHLEGEL ile/ve/||/<>/> HEGEL ile/ve/||/<>/> SCHELLING ile/ve/||/<>/> SCHOPENHAUER ile/ve/||/<>/> FUERBACH ile/ve/||/<>/> DARWIN ile/ve/||/<>/> SPENCER

( [Doğum Tarihi] 1724 ile/ve/||/<>/> 1759 ile/ve/||/<>/> 1762 ile/ve/||/<>/> 1768 ile/ve/||/<>/> 1770 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1775 ile/ve/||/<>/> 1788 ile/ve/||/<>/> 1804 ile/ve/||/<>/> 1809 ile/ve/||/<>/> 1820 )

( Wilhelm Schlegel, 22 Ocak 1798'de Jena'dan, Berlin'de kardeşi Friedrich Schlegel ile küçük bir evi paylaşan Schleiermacher'a, kardeşinin yarattığı skandallardan dolayı sitem dolu bir mektup yazar ve yakın zamanda taşınmış olduğu Berlin'den Jena'ya, kendinin yanına dönmesi için Friedrich'i ikna etmesini ister; zira kardeşi, Schiller ile girdiği tartışma sonrasında yayımladığı son metniyle tümden tozu dumana katmıştır. Öyle ki, aynı soyadını taşımasıyla Wilhelm dahi gözden çıkarılmanın eşiğine gelmiştir. Sonunda, Goethe, tartışmaya dahil olur ve Friedrich ile babacan bir konuşma yaparak, ondan kibarca, bundan sonra başka bir alan üzerine, başka bir yerde çalışmasını ister. Oysa Friedrich, bu tavsiye üzerine gittiği Berlin’de, çoktan kendi çevresini kurarak yeni bir edebi akımın öncülüğü görevini üstlenmiştir. Henüz 25 yaşındaki bir genç tarafından yazılıp böylesi büyük bir etki yaratan, yepyeni ve tümüyle özgün bir düşünsel hareketin öncüsü olan bu metin, Eleştirel Fragmanlar'dı ve yalnızca 37 sayfalık 127 aforizmadan oluşuyordu. Aradan geçen neredeyse iki yüz yıl boyunca Eleştirel Fragmanlar üzerine yüzlerce kitap yazılacaktı. Schlegel kimilerine göre yaygaracı, kimilerine göre dâhi olarak adlandırılacak ama her halükârda Romantik hareketin düşünsel temellendiricisi olarak tarih sahnesindeki yerini alacaktı... )


- KAPLUMBAĞA ve/||/<> GORİL ve/||/<> FİL

( [karadaki] En yaşlı. VE/||/<> En güçlü. VE/||/<> En büyük. )


- KARİZMA ile/ve FİYAKA


- KARTAL ile FİLİPİN KARTALI

( ... ile image | image )

( )

( ... vs. PHILIPPINE EAGLE )


- KATALOG[Fr./İng. CATALOGUE] ile/ve/=/||/<> FİHRİST[Fars.]

( Kitaplıktaki kitapları ya da belirli bir daldaki gereçleri, nitelikleri bakımından tanıtmak, arandıklarında bulunmalarını sağlamak amacıyla, yer numaraları belirtilerek hazırlanmış kitap, defter ya da fişten oluşan bütün. | Kitabevi, yayınevi, kurum vb. kuruluşların yayınlarını, ürettikleri malları, nesneleri tanıtan, gösteren dizin ya da kitap. İLE/VE/=/||/<> İçindekiler. | Abecesel sıralamalar için kullanılan, kenarında tüm harflerin yer aldığı not defteri. )


- KAVRAM ile/ve/<> FİLOZOF ÇIĞLIĞI


- KAVRAYIŞ = FİKR-İ İPTİDAİ, TASAVVUR-I SAZEC = APPREHENSION[İng., Alm.] = APPRÉHENSION[Fr.] = APPREHENSIO[Lat.] = APRENSIÓN[İsp.]


- KAVURMA / KIZARTMA değil/yerine/>< FIRINDA / BUĞULAMA / HAŞLAMA/KAYNATMA


- KELÂM ve FIKIH ve İRFAN


- KELÂMCI(MÜTEKELLİM) ile FİLOZOF(HUKEMA)

( Onlar, "Ve nefahtü"den, yani kelâmdan gıda alırlar. )


- KELÂMCILAR ile/ve/||/<> BÂTINÎLER ile/ve/||/<> FİLOZOFLAR ile/ve/||/<> SÛFÎLER


- KEYFÎ ile/ve/değil/yerine FITRÎ


- KIŞKIRTMA ile/ve/> FIŞKIRTMA


- KIZIL ile FİRFİRİ[Ar.]

( ... İLE Parlak kızıl renk. | Bu renkte olan. )


- KONTÜZYON/CONTUSION[İng.] değil/yerine/= FİZİKSEL ÖRSELENME


- KÖPEKBALIĞI ile FIRFIRLI KÖPEKBALIĞI

( ... ile )


- KÖRFEZ ile FİYORT[Norveççe]

( Norveç, İskoçya ve Kuzey Amerika kıyılarında, buzulların oluşturdukları dik yamaçlı, derin ve eski buzul koyaklarının aşağı kesimlerinin deniz altında kalmasıyla oluşan körfez. )


- "KUDURMAK" ile "FITIK OLMAK"


- KÜFÜR değil/yerine/>< FİKİR

( Gerçeğin üstünü örtmek. DEĞİL/YERİNE/>< Gerçeğin örtüsünü açmak. )


- KUMAŞ/DANTEL ile FİSTO[Fr.]

( ... İLE Elde ya da makinede işlenmiş, süslü şerit. | Dantele benzer süsleri olan bir tür kumaş. | Bu kumaştan yapılmış olan gömlek/bluz. )


- KÜTÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/< FİDE/FİDAN

( Büyük ve "güçlü". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>

( Cansızdır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>


- KUVVE ile/ve/||/<> FİİL


- KUZEY DENİZİNDE:
KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> ÇUKÇİ DENİZİ ile/ve/||/<> DE LONG BOĞAZI ile/ve/||/<> DOĞU SİBİRYA DENİZİ ile/ve/||/<> LAPTEV BOĞAZI ile/ve/||/<> BOURHAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> LAPTEV DENİZİ ile/ve/||/<> OLENEKSKİY KÖFREZİ ile/ve/||/<> KATANSKİY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> VİLKİTSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> YENİSEY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA DENİZİ ile/ve/||/<> BAYDARATSKAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA BOĞAZI ile/ve/||/<> ÇEYŞSKAYA KOYU ile/ve/||/<> BEYAZ DENİZİ ile/ve/||/<> ONEGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KANDELAŞKA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DİVİNA KOYU ile/ve/||/<> BARENTS DENİZİ ile/ve/||/<> GRÖNLAND DENİZİ ile/ve/||/<> NORVEÇ DENİZİ ile/ve/||/<> KUZEY DENİZİ ile/ve/||/<> DANZİNG KÖRFEZİ ile/ve/||/<> RİGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİNLANDİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BOTNİ KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DANİMARKA BOĞAZI ile/ve/||/<> DAVIS BOĞAZI ile/ve/||/<> BALTIK DENİZİ ile/ve/||/<> LABRADOR DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> SMITH KÖRFEZİ ile/ve/||/<> NARES BOĞAZI ile/ve/||/<> LANCASTER BOĞAZI ile/ve/||/<> ARKTİK KOYU ile/ve/||/<> PR. REGENT BOĞAZI ile/ve/||/<> BOOTHIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FOXE ÇANAĞI ile/ve/||/<> FOXE KANALI ile/ve/||/<> REPULSE KOYU ile/ve/||/<> CORAL LİMANI ile/ve/||/<> JAMES KOYU ile/ve/||/<> HUDSON BOĞAZI ile/ve/||/<> UNGAVA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FROBISHER KOYU ile/ve/||/<> CUMBERLAND KÖRFEZİ ile/ve/||/<> HOME KÖRFEZİ ile/ve/||/<> JONES BOĞAZI ile/ve/||/<> PEARY KANALI ile/ve/||/<> BARROW BOĞAZI ile/ve/||/<> FRANKLIN BOĞAZI ile/ve/||/<> VISCOUT MELVILLE BOĞAZI ile/ve/||/<> Mc CLURE BOĞAZI ile/ve/||/<> McCLINTOK KANALI ile/ve/||/<> KRALİÇE MAUD KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORONATION KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PR. ALBERT KOYU ile/ve/||/<> AMUNDSEN BOĞAZI ile/ve/||/<> GALLER PRENSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> BEAUFORT DENİZİ ile/ve/||/<> PRODHOE KOYU ile/ve/||/<> KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU


- LORENTZ ve/||/<> FITZGERALD


- MADDE ve/> FİKİR ve/> DEĞER

( MATTER and/> IDEA and/> VALUE )


- MADDECİLİK ile FİZİKSELCİLİK


- MANCANA[İt.] değil/yerine/= FIÇI

( Gemilerde, içme suyu konulan, büyük, yassı fıçı. )


- MANTIK ve FIKIH


- MANTIK ile/ve FİZİK

( LOGIC vs./and PHYSICS )


- MANTIK ve/||/<> FİZİK ve/||/<> ETİK

( Çit. VE/||/<> Ağaç. VE/||/<> Meyve. )


- MANTIK ve/||/<>/> FİZİK ve/||/<>/> ETİK

( Bahçenin sınırı/duvarı/çiti. VE/||/<>/> Bahçedeki ağaç. VE/||/<>/> Bahçedeki ağacın meyvesi. )

( )


- MARKA ile/ve/||/<>/> FİLİGRAN


- MATEMATİK ve/<> FİZİK ve/<> ASTRONOMİ


- MATEMATİKSEL CİSİM ile FİZİK CİSİM


- MATEMATİKSEL YAKLAŞIM ile FİZİKSEL YAKLAŞIM


- MEKSİKA PESOSU ile FİLİPİN PESOSU


- MENENGİÇ AĞACI ile/>/= FISTIK AĞACI

( Aşısız. İLE/<>/= Aşılı. )


- METAFİZİK/METAPSYCHICS[İng.] değil/yerine/= FİZİK ÖTESİ


- METAFİZİK FİZİK


- METAFİZİK ile/ve/||/<> FİZİK ile/ve/||/<> ANLAM


- METAFİZİK <> OLUMSALLIK/RASTLANTI <> FİZİK

( Olanaklı kılan. < OLUMSALLIK/RASTLANTI > Olanaklı kılınan. )


- METİN ile/ve FİKİR

( TEXT vs./and IDEA )


- MİN MÂLÎ[Ar.] ile FÎ MÂLÎ[Ar.]


- MIRILDAMAK ile/ve/||/<> FISILDAMAK


- MİZAH ile/ve FIKRA


- MÜNÂFIKLIK ile/ve FİSK-Ü FÜCÛR


- MUTLAK MEKÂN ile/ve FİZİKÎ MEKÂN


- NAHİV ve FIKIH USULÜ ve TEFSİR USULÜ


- NARBÜLBÜLÜ/ARDIÇKUŞU(TURDUS PILARIS[Lat.], ROBIN[İng.], Avrupa ve Asya ormanlarında yaşar.) ile/ve BAYIR KUŞU ile/ve ÇALI KUŞU ile/ve ÇAMURCUN ile/ve DALGIÇ KUŞU ile/ve DEVEKUŞU ile/ve FIRTINA KUŞU ile/ve GELİNKUŞU[Lat. OTOCORIS PENCILLATUS] ile/ve İNCİRKUŞU[Lat. ANTHUS TRIVIALIS] ile/ve İSHAK KUŞU/BATAKLIKBAYKUŞU[Fars. ŞEB-ÂVÎZ][ayağından asılarak başaşağı sarkar ve öter] ile/ve KARDİNALKUŞU ile/ve KARİYAMA(Güney Amerika'da) ile/ve KAŞIK GAGA ile/ve KAŞIKCI KUŞU ile/ve KEDİKUŞU ile/ve KELAYNAK[Sadece bu üç yerde: BİRECİK-URFA, FAS, PALMİRA ÇÖLLERİ-SURİYE][Lat. GERONTICUS EREMITA]17 Şubat, Birecik'te, Kelaynak Günü'dür! ile/ve KUYRUKKAKAN[Afrika ile/ve Asya'da][Lat. SAXICOLA] ile/ve MALURUS[Avustralya'da] ile/ve MAMO[Hawaii'de] ile/ve MANAKİN[Amerika'da] ile/ve MİNO[Asya'da] ile/ve MOA ile/ve MOHO ile/ve MUHABBET KUŞU ile/ve ÖRÜMCEK KUŞU[Lat. LANIUS] ile/ve TARLA KUŞU ile/ve YAĞMUR KUŞU ile/ve ALICI KUŞ ile/ve BOĞMAKLI KUŞ ile/ve MAKARALI KUŞ ile/ve SAKSAĞAN(AK'AK[Ar.], PÎSE[Fars.], PICA PICA[Lat.]) ile/ve SAKARMEKE ile/ve SIĞIRCIK(MÜRG-İ ZÎREK/ZÎREK-SÂR, LÂLESAR[Fars.], STURNUS VULGARIS[Lat.]) ile/ve İBİBİK, ÇAVUŞ KUŞU, HÜDHÜD[çoğ. HEDÂHİD][HÛC-I HÜDHÜD:
İbibik ibiği.](EBÜRREBÎ', UPUPA EPOPS[Lat.]) ile/ve ÖZKUŞU ile/ve PAPUÇGAGA[Afrika'da] ile/ve POTU(Güney Amerika'da) ile/ve POYRAZKUŞU ile/ve SUBAKALI ile/ve TORGU ile/ve TURAKO/MUZCUL(Afrika'da yaşar.) ile/ve UZUNBACAK ile/ve ÜVEYİK(TURTLE DOVE[İng.], STREPTOPELIA TURTUR[Lat.]) ile/ve YEŞİLBAŞ

( Kolombiya'da, dünyadaki tüm ülkelerdeki kuş türlerinden daha fazla kuş türü bulunur. )


- NAYLON POŞETLER(İ KULLANMAK) değil/>< FİLE/SEPET (KULLANMAK)


- NAYLON POŞETLER(İ KULLANMAK) yerine/değil FİLE/SEPET (KULLANMAK)


- NAZARÎ ERDEM ile/ve FİKRÎ ERDEM ile/ve HULKÎ ERDEM ile/ve AMELÎ ERDEM(SANATLAR)


- NEGATOSKOP/NEGATOSCOPE[İng.] değil/yerine/= FİLMGÖREÇ


- NEMESE/HEMS[Ar.]/WHISPER[İng.] değil/yerine/= FISILDAMA

( Fısıldama. )


- OCAK ile FIRIN

( COOKSTOVE/RANGE vs. OVEN )


- PİŞİRME:
OCAKTA ile/ve FIRINDA ile/ve GÜNEŞİN ISITTIĞI TAŞTA


- OLANAK ile/ve FIRSAT

( Tutum, fırsatı kendine çeker. )

( Attitude attracts opportunity. )

( POSSIBILITY vs./and OPPORTUNITY )


- OLUŞ = SAYRURET, TEKEVVÜN = BECOMING, GENESIS[İng.] = DEVENIR, GENÉSE[Fr.] = WERDEN, GENESIS[Alm.] = FIERI < IN FIERE: OLUŞ HALİNDE[Lat.] = GENESIS[Yun.]

( Kesintisiz/sürekli doğuş. )


- OMURGADA
YUVAR/DİSK:
OLAĞAN ile BOZULMUŞ ile BEL VERMİŞ ile FITIK ile İNCELMİŞ

( image )


- ONAYLAYICI SÖZCÜKLER ve/||/<>/> HİZMET EYLEMLERİ ve/||/<>/> FİZİKSEL TEMAS


- OPORTÜNIST/OPPORTUNIST[İng.] değil/yerine/= FIRSATÇI


- OPORTÜNISTİK ENFEKSİYON/OPPORTUNISTIC INFECTION[İng.] değil/yerine/= FIRSATÇI BULAŞ


- OPORTÜNİZM/OPPORTUNISM[İng.] değil/yerine/= FIRSATÇILIK


- PARAPSİKOLOJİ/PARAPSYCHOLOGY[İng.] değil/yerine/= FİZİK ÖTESİ "BİLGİSİ"


- PERGENDE ile/> FİRKATA ile/> KALİATA ile/> KADIRGA


- PERMEÇE ile/ve FİLADUR

( Yedek olarak kullanılan ince halat. İLE/VE İnce ve katranlı halat. )


- PLAN ile/ve/<>/> SAHNE ile/ve/<>/> SEKANS ile/ve/<>/> FİLM


- PRİZ[Fr.] ile/ve/||/<>/< FİŞ

( Elektrik akımı almak için fişin sokulduğu yuva. İLE/VE/||/<>/< Prizden akım almaya yarayan araç. | Bir yapıtın hazırlanmasında kolaylık sağlamak ya da bir işe kılavuzluk etmek için yazılıp sınıflandırılan küçük kâğıt yapraklardan her biri. | Bir işi yaptırmak ya da gereken kaydın alındığını belirtmek için bir koçandan koparılmış kâğıtlardan her biri, makbuz. )

( )


- PUNT[İt.] değil/yerine/= FIRSAT

( Uygun zaman. )


- RAMAZAN ve/>/ya da FITR BAYRAMI[RAMAZAN ve/>/ya da ŞEKER BAYRAMI değil!]

( ... ve ÎD el-FITR[Ar.]: KAHVALTI | HARİ RAYA AİDİL FİTRİ[Malezya ve Singapur'da] | IDUL FİTRİ ya da LEBARAN[Endonezya'da] | SHEMAI EID[Bangladeş'te] )


- RÜZGÂR ile FIRTINA

( WIND vs. STORM )


- ŞAH ile/ve VEZİR ile/ve FİL ile/ve AT ile/ve KALE/ROK ile/ve PİYON[Fr. < Lat.]

( ... ile/ve FERZ/FERZÎN/FERZÂNE/FERZEND[Fars.] ile/ve PÎL ile/ve ... ile/ve RUH ile/ve PİYÂDE, BEYDÂK[Ar.] )

( KING vs. QUEEN vs. BISHOP vs. KNIGHT vs. ROOK vs. PAWN )


- ŞAMANLAR'IN SEVDİĞİ RENKLER:
AÇIK MAVİ ve SÜT MAVİSİ ve ALTIN SARISI ve FİLİZ YEŞİLİ ve LEYLAK


- SANAYİ KAPİTALİZMİ ile/ve/||/<>/> FİNANS KAPİTALİZMİ


- ŞANS ile/değil FIRSAT


- SAPLANTI = FİKR-İ SABİT = FIXED IDEA[İng.] = IDÉE FIXE[Fr.] = FIXE IDEE[Alm.] = FIXUS[Lat.]


- ŞARLATAN değil/yerine/>< FİLOZOF

( Filozofların aydınlatmadığı bir toplumu, şarlatanlar aldatır. )


- SENFONİ ORKESTRASI ile FİLARMONİ ORKESTRASI

( ... İLE Kurumsal. )


- ŞERİAT ile/ve/||/<>/> FIKIH


- SESSİZLİK ile FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİĞİ


- SİESTA ile/ve/||/<> FİESTA

( Öğle arası. İLE/VE/||/<> Şenlik. )


- ŞİFRE ÇÖZÜCÜ / DECODER ile/ve/||/<> FİZİKSEL ÇÖZÜCÜ / ENCODER


- SIĞ ile FİLET[İt.]

( ... İLE Derinliği aynı olan sığ su alanı. )


- SİNEMA TARİHİ ile/ve/||/<> FİLM TARİHİ

( Bağlam içinde kalarak. İLE/VE/||/<> Tekil ve/ya da birbirleriyle ilişkilendirilerek. )


- SİNEMA ile/ve FİLM

( CINEMA vs./and FILM, MOVIE )


- SOFİST ile/ve FİLOZOF

( BAHŞİ[Uygurca]: Filozof. / Kâtip. )

( Nous'u olan. | Ne bildiğini bilen ve eyleyen. İLE/VE Bilgeliğe sevgisi olan. [PHILO-SOPHOS] )


- SOKRATES ve/||/<>/> DESCARTES ve/||/<>/> FICHTE

( FICHTE: Çam ağacı. )


- SOLUK ve/||/<> BESLENME ve/||/<> PSİKOLOJİ ve/||/<>
FİZYOLOJİ ve/||/<> EŞEYSELLİK ve/||/<> İLETİŞİM

( www.KendiniTANI.com )


- SONLU = FINITE[İng.] = FINI[Fr.] = ENDLICH[Alm.] = FINITA[Lat.]


- SÛFÎ ile FİLOZOF(HUKEMA)

( Hakikati, eşyanın hakikatini bilir. İLE Hakikatleri bilir. )


- supozituvar/supp./suppos.[Lat. < SUPPOSITORIUM] değil/yerine/= FİTİL,


- "SÜRTMEK" ile "FİNK ATMAK"


- TABİP FİLOZOFLAR ile/ve/||/<> FİLOZOF TABİPLER


- TAHIL ile FİRİK

( .... İLE Olgunlaşmak üzere olan tahıl. | Çerez olarak yenilen tahıl kavurgası. )


- TAHIL ile FİRİK

( ... İLE Olgunlaşmak üzere olan tahıl. | Çerez olarak yenilen tahıl kavurgası. )


- TAKIM, ORDO = FIRKA = ORDRE


- TASNİF'UL ULÛM:
KELÂM ve/> FIKIH ve/> TASAVVUF

( "Tasnif'ul Ulûum" kitabında Tasavvuf: "İmanın meyvesi ve İslâm'ın neticesi."/"Hüve semeretül iman ve neticetü'l-İslâm" )


- TATLISU KAPLUMBAĞALARINDA:
BENEKLİ ile FIRAT ile NİL ile ... ile YILAN BOYUNLU TATLISU KAPLUMBAĞASI ile KIRMIZI YANAK(ROTWANGEN) ile ÇİN KAPLUMBAĞASI

( [büyüklüğü] ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE 25 cm.'dir. İLE 17 cm.'dir. )

( Türkiye sularında yaşarlar. İLE Türkiye sularında yaşarlar. İLE Mısır'da yaşarlar. İLE ... İLE ... İLE Amerika'da, Doğu ve Batı Mississippi'de yaşarlar. İLE Endonezya, Japonya ve Güney Çin'de yaşarlar. )

( [kış uykusuna] ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE Yatarlar.[10-12 hafta] İLE Yatmazlar. )

( ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE Gençleri etçil, yaşlıları otçuldur. İLE Etçildir. )

( EMYS ARBICULARIS cum TRIONYX EUPHRATICUS / RAFETUS EUPHRATICUS cum TRIONYX TRIUNGUIS cum MAUREMYS CASPICA cum CHRYSEMYS SCRIPTA ELEGANS cum CHINEMYS REEVESIL )


- TEDBİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< FİKİR (ETMEK)

( Sonuca yönelik düşünme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Sonuca yönelik olmayan düşünme. )

( Zât bakımından aynı, itibar bakımından ayrılardır. )

( Sona bakmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yola bakmak. )

( [not] Thinking to [get/go] consequence. VS./AND/BUT/||/<>/>/< Any kind of thinking without consequence.
Any kind of thinking without consequence. INSTEAD OF Thinking to [get/go] consequence. )

( [not] PRECAUTION vs./and/but/||/<>/>/< TO THINK
TO THINK instead of PRECAUTION )


- TEL ile FİLAMAN[Fr.]

( ... İLE Ampullerden akım geçtiğinde, akkor durumuna gelen, ince iletken tel. )


- TOHUM ile/ve/||/<>/> FİLİZ ile/ve/||/<>/> FİDAN ile/ve/||/<>/> GENÇ AĞAÇ ile/ve/||/<>/> YETİŞKIN AĞAÇ ile/ve/||/<>/> ÇİÇEK VEREN AĞAÇ ile/ve/||/<>/> MEYVE VEREN AĞAÇ

( )


- TOKA ile FİRKETE[İt.]

( ... İLE Kadınların, saçlarını tutturmak için kullandıkları, U biçimindeki naylon, tel ve bağadan saç tokası. )


- !TOKAT ile !FİSKE[Yun.]


- TOKMAK ile FİLARİZ

( ... İLE Keten dövmeye yarayan tokmak. )


- TOMRUK ile FİLENK[Yun.]

( Kesilmiş ağacın, silindir biçimindeki gövdesi. | İşlenmek ya da biçilmek üzere hazırlanmış taş kütlesi. | Tomurcuk. | Tutukevi. İLE Ağır cisimleri bir yerden, bir yere kaydırmak ve özellikle tekneleri karaya çekmek için bunların altına sürülen yuvarlak ağaç. )


- TOMURCUK ile FİLİZ

( BUD vs. SHOOT )


- TOPLUMSAL İNSANBİLİM/ANTROPOLOJİ ile/ve FİZİK İNSANBİLİM/ANTROPOLOJİ

( İstanbul'da. İLE/VE Ankara'da. )


- TORBA GEREKSİNİMİ değil FİLE/SEPET (KULLANMAK)[NAYLON değil/yerine!]


- TROPİK KUŞU ile/ve FIRKATEYN KUŞU

( Topago - Karayipler )


- TÜZE(HUKUK) ve/<>/|| FİZİK


- UNLARDA:
BUĞDAY ile/||/<> TAM BUĞDAY ile/||/<> KARABUĞDAY/GREÇKA ile/||/<> KIRMIZI BUĞDAY ile/||/<> KEPEKLİ ile/||/<> SİYEZ ile/||/<> KAVILCA ile/||/<> KUNDUR ile/||/<> YULAF ile/||/<> ÇAVDAR ile/||/<> ARPA ile/||/<> MISIR ile/||/<> KİNOA ile/||/<> TEFF ile/||/<> AMARANT ile/||/<> NOHUT ile/||/<> KESTANE ile/||/<> KEÇİBOYNUZU ile/||/<> BADEM ile/||/<> CEVİZ ile/||/<> FINDIK ile/||/<> ANTEPFISTIĞI ile/||/<> ARAROT ile/||/<> DİNKEL[Alm.]/FARRO[İt.]

( Kabuğundan ve kepeğinden ayrılarak kullanılan, işlenmiş buğday unundan [beyaz ekmek] yapılır. İLE/||/<> Buğday tanesinin kabuğuyla birlikte öğütülerek elde edilir. Besin değerleri, öteki rafine unlara göre daha yüksektir.[Glüten içerir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> Anadolu'nun, en eski çeşitlerindendir.[Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.] Ekmek yapımına çok uygundur.[Kepeği ile öğütülmüş olanını yeğlenmelidir.][Glüteni düşüktür.] İLE/||/<> Kepeğinden ayrılmamış undur. İLE/||/<> Kastamonu bölgesinin unudur. Tüm unlarla karıştırılabilir. Aroması "keskin" gelebilir.[Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.][Glüteni çok düşüktür. Çok sağlıklıdır.] İLE/||/<> Kars'ta yetişen bir buğdaydır. Kökeni, Kastamonu'dur. [Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.][Her türlü iklime dayanıklı, güçlü bir yapısı olduğundan, kabuk bölümü kalındır. Kabuk bölümünün kalınlığı, tanelerinin ufak kalmasına ve glüten içeriğinin, öteki buğday türlerine göre daha olmasını sağlamıştır ve bu nedenle de glisemik indeksi düşüktür.] İLE/||/<> Güneydoğu Anadolu bölgesi buğdayıdır. İLE/||/<> Glüten alerjisi olanlar için iyi bir seçenektir. [Deri ve bağırsak sorunu olanların, yulaf ununu yeğleyebilir.][Yüksek besin değerine sahip ve glisemik indeksi düşüktür.] İLE/||/<> Bol proteinlidir.[Yüksek glüten içerir.][Soğuk iklime dayanıklıdır.] İLE/||/<> Çok eski bir buğday türüdür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Güney Amerika'da, And Dağları'nda, doğal olarak yetişen, otumsu bir bitkinin, kurutulmuş tohumudur.[Unu da, tohumları gibi yüksek demir ve besin değerlerine sahiptir ve çok lezzetlidir.][Tek başına ya da tüm unlarla karıştırılabilir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> Amarant[horozibiği] bitkisinin tohumlarından elde edilir.[Tüm unlar içinde, en yüksek proteine sahiptir.][Glüten içermez ve glisemik indeksi düşüktür.][Tadı, ekşi ve keskin olduğundan, lezzeti görecelidir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Sıcak iklimlerde yetişen maranta adlı kamıştan ve başka bitkilerin kökünden çıkarılan un. [Çocuk maması yapılan un.] İLE/||/<> Siyez ile benzerlik taşır.[İçeriğindeki protein yapısı daha kırılgan ve çözünebilir olduğundan, tüm tahıl unları içinde, siyez kadar düşük glütene sahiptir.][Genetiği değişmemiş bir çeşittir.][Her türlü hamur işinde kullanılabilir.] )

( ... İLE/||/<> Glüten içerir. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüteni düşüktür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüteni çok düşüktür. İLE/||/<> Glüteni düşüktür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüten alerjisi olanlar için iyi bir seçenektir. İLE/||/<> Yüksek glüten içerir. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüten içermez. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Düşük glütene sahiptir. )


- VARLIKBİLİM ile/ve FİZİK

( ONTOLOGY vs./and PHYSICS )


- VİZE ile FİNAL


- YAPIM EKLERİNDE:
ADDAN AD ile/ve/||/<> ADDAN EYLEM ile/ve/||/<> EYLEMDEN AD ile/ve/||/<> EYLEMDEN EYLEM

( )


- YAPINTI = TASNİ = FICTION[İng., Fr.] = FIKTION[Alm.] = FICTIO[Lat.] = FICCIÓN[İsp.]


- YARDIMCI OLMAK ile/ve FIRSAT VERMEK

( Tekrarlanması gereken yardım, yardım değildir. )

( Yapılmaya değer tek yardım, yardıma gereksinim duymaktan kurtuluşu sağlamaktır. )

( Bizi, insan yapacak olan, berraklık ve yardımseverliktir. )

( En önemli yardımcı, gerçeğin, içimizde bulunuşudur. )

( The main thing that helps is to have reality within. )

( image

Bunu mu istiyorsunuz?

• Çocuğunuz...

– Varsın, bir çivi bile çakamasın... Ama dersleri iyi olsun.
– Varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın... Ama matematiği düzgün olsun.
– Varsın, evin çalan telefonuna cevap veremesin... Ama notları yüksek olsun.
– Varsın, eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın... Ama fen lisesine gitmiş olsun.
– Varsın, ağlayan bir çocuk görünce ona gülsün... Ama sınıfın birincisi olsun.
– Varsın, kendinin fazladan harçlığı olduğu halde; kantinden simit alamayan çocuklarla alay etsin... Ama öğretmenlerinin gözdesi olsun.
– Varsın, başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine dönüp; “Ya siz nasılsınız?” diyemesin... Ama yabancı dili mükemmel olsun.
– Varsın, oyun arkadaşları olmasın... Ama sınavlarda “on” çeksin.

– Varsın;
– Taziye nedir, bilmesin,
– "Başın sağ olsun" ne demek, anlamasın,
– "Geçmiş olsun" kime denir, niçin denir, haberi olmasın,
– "Uğurlar olsun", ne anlama gelir farkında olmasın,
– Ama... Karneleri süper olsun.
– Evet… Varsın, tek dostu olmasın... Ama iyi gelir getiren bir mesleği olsun...

Üstün Dökmen )

( TO HELP vs./and TO GIVE AN OPPORTUNITY )


- YAŞ/TARİH TESPİTİ:
KETEBE ve/||/<> ZAHRİYE ve/||/<> FİLİGRAN ve/||/<> MÜREKKEP

( Zahriye, XIII. yy.'a kadar bulunmaktadır. | Ser levha, XVI. yy.'dan sonra kullanılmaya başlanmıştır. | Eski yapıtlarda, cetvel yoktur. )


- YAŞAM:
MASAL ile/ve/||/<>/> ROMAN ile/ve/||/<>/> FIKRA

( Başlangıçta. İLE/VE/||/<>/> Yaşandıkça. İLE/VE/||/<>/> Anlattıkça. )


- YENGEÇYİYEN AYIBALIĞI ile LEOPAR AYIBALIĞI ile FİL AYIBALIĞI

( ARCTOCEPHALUS PUSILLUS )


- ZAMAN KAZANMAK ile FIRSAT ARAMAK/BEKLEMEK


- ZAMAN ile/ve/= FIRSAT

( TIME vs./and/= OPPORTUNITY )


- ZİGON SEHPA ile FİSKOS SEHPA

( İçiçe geçmeli servis sehpası. İLE İki tekli koltuk arasında bulunan sehpa. )




Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 27 kez incelenmiş/okunmuştur.