Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

DA... ~ DA...
İLE BAŞLAYAN SÖZCÜKLERDE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



DA... ~ ... / ... ~ DA... ile başlayan FaRkLaR...

- -DÂN[Fars.] ile DÂN[Fars.]

( Arapça, Farsça, bazen de Türkçe sözcüklere takılarak, yer, mahfaza, kab anlamına sözcükler oluşturur. [CÜZ-DÂN vs.] | Bilen, bilir.[SUHAN-DÂN: Söz bilir. | NA-DÂN: Cahil.] İLE Tâne. )


- ... TEMEL/Lİ ile ... DAYANAK/LI


- "... BİLE" ile/değil/yerine/||/<> "... DA"


- "... DİYOR" ile/değil "... DA DEMİŞ OLUYOR"


- "... OLDUĞU İÇİN" ile/ve/değil/yerine ...(DAN) (OLDUĞUNDAN) DOLAYI

( [adın/ismin] -e hali. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE -den hali. )

( DOYMAK İÇİN ile/ve/değil/yerine ACIKTIĞIMDAN DOLAYI )


- "...DAN KALKARAK" ile "...DAN HAREKET EDEREK"


- "(ZIR)DELİ" ile/değil DÂHİ

( Kişilerin/toplumun anlayamadıkları ve/ya da kabul edemedikleri. İLE/DEĞİL Deliliğini, topluma kabul ettire(bile)n. )

(
Özellikle sözlük çalışması, dilin önemi, bireyin farkı ve değeri, yaşam hakkı, aşk, dostluk, psikoloji, ümit, hizmet, hukuksal süreç bağlamında ve daha çoğu bireysel (||/<>) toplumsal düşünce, duygu ve değerler açısından izlenilmesi gerekli olan, gerçek bir yaşam öyküsünün işlenilmiş olduğu etkileyici, ilginç ve harika bir film. )

( "Oxford İngilizce Sözlüğü'nü Olanaklı Kılan Şizofren Cerrah: William Chester Minor" ve James Augustus Henry Murray hakkındaki ve sözlük yazma sürecindeki ilişkiyi okumak için burayı tıklayınız... )


- "AKIM" ile/ve/değil "DAMAR"


- "APOLYONT KİRAZ"[< ZİRAAT 0900][NAPOLYON değil!] ile/ve/||/=/<> AKŞEHİR APOLYONTU ile/ve/||/=/<> SALİHLİ | ALLAH DİYEN ile/ve/||/=/<> DALBASTI ile/ve/||/=/<> FISFIS ile/ve/||/=/<> SCHNEIDERS SPAETKNORPEL | ZEPPELIN | NORDWUNDER ile/ve/||/=/<> FERRORIVA

( Genel ve ziraat terimi. İLE/VE/||/=/<> Afyon bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Manisa bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Malatya bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Çanakkale bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Almanya'daki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> İtalya'daki adı/türü. )


- "AŞIRI ..." değil/yerine DAHA YOĞUN ...


- "AZITMAK" ile "DAĞITMAK" ile "TOZUTMAK"


- "BENCİLLİK" değil/yerine/>< DAYANIŞMA


- "ÇABA HARCAMADAN" ... ile/değil/yerine "DAHA KOLAYCA" ...


- "ÇİZGİ" ile "DAMAR"


- "ÇOĞUNLUKLA ..." ile "DAHA ÇOK ..."


- "DAĞILMAK" değil/yerine/>< DALMAK


- "DAĞITMAK" ile "DAĞILMAK"


- "DAHA ..." ile/ve (fakat)/ne yazık ki/||/<>/>< DAHA ...

( "Daha yüksek binalarımız var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha kısa sabrımız var.
"Daha geniş otoyollarımız var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha dar bakış açılarımız var.
"Daha büyük evlerimiz var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha küçük ailelerimiz var.
"Daha çok ev gereçlerimiz var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az zamanımız var.
"Daha çok eğitimimiz var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az sağduyumuz var.
"Daha fazla bilgimiz var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az bilgeliğimiz var.
"Daha çok uzmanımız var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha çok sorunumuz var.
"Daha çok ilacımız var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az sağlığımız var.
"Daha çok mal varlığımız var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az değerlerimiz var.
"Daha rahat geçinmeyi öğrendik." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Yaşam kurmayı öğrenemedik.
"Daha büyük işler yaptık." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha iyi işler yapamadık.
"Daha çok harcıyoruz." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az şeye sahibiz.
"Daha fazla satın alıyoruz." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az hoşnut kalıyoruz.
"Daha fazla söylüyoruz." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az konuşuyoruz.
Daha çok nefret ediyoruz. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az seviyoruz.
Daha az gülüyoruz. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha çok somurtuyoruz.
Daha çok sigara, alkol, şeker tüketiyoruz. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha savurganca para harcıyoruz.
Daha hızlı araba kullanıyoruz. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha çabuk kızıyoruz.
Daha geç saatlere kadar oturuyoruz. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha yorgun kalkıyoruz.
Daha az okuyor, daha çok televizyon izliyoruz. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az şükrediyoruz.
Yaşamımıza, yıllar kattık. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Yıllarımıza, yaşam katamadık.
Uzayı fethettik. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< İç dünyamızı fethedemedik.
Havayı temizledik. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Ruhumuzu kirlettik.
Atoma hükmettik. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Önyargılarımıza hükmedemedik.
)


- "DAHA ÇOK OLAN"I ARAMAK değil/yerine DAHA AZ OLANIN TADINI ÇIKARMAK


- "DAHA FAZLA" ile "DAHA ŞİDDETLİ"


- "DAHA İYİ OLAN" ile/ve/||/<> "DAHA İYİ HİSSETTİREN"


- "DAHA SONRA AKLIMA GELMEZ" değil DAHA SONRA AKLIMA GELMEZSE/GELMEYEBİLİR


- "DARA DÜŞMEK" ile DÂRA GELMEK

( İdam edilmek, dâr ağacına gelmek. )


- "DOYAMAMAK" ile/ve "DAYANAMAMAK"


- "GÜÇLÜ OLAN" ile/ve/||/<>/< "DAHA GÜÇLÜ OLAN"

( Zayıf yönünü bilen. İLE/VE/||/<>/< Zayıf yönünü yönetebilen. )


- "HASTA" ile/değil DANIŞAN


- "HEP" ile/yerine/değil "DAHA ÇOK"


- "HESABINI GÜDMEK/YAPMAK" ile/<> "DAVASINI GÜDMEK/YAPMAK"


- "İNANÇ" ile/ve/değil/||/<> DAVRANIŞ

( Seni, daha iyi bir insan yapan, "inançların" değil davranışlarındır. )


- "KONU" ile "DAVÂ"


- "SİVRİSİNEK" ile "DAVUL-ZURNA"

( Farkı, anlayacak olanda, anlaması gereken kişide. )


- "TANIDIK/LAR" ile/değil/yerine DANIŞMAN/LAR


- "UNUTMADAN" ile/ve/<>/değil/yerine DAHA ÇOK ANIMSAMAYA ÇALIŞARAK


- "UZANMAK" ile "DAĞILMAK"


- "ZARAR" ile/değil/yerine DAHA AZ ZARAR


- "ZÂTEN ŞÖYLEYDİ" değil/yerine "DAHA ÖNCE DE ŞÖYLEYDİ"


- "ZURNANIN ZORT DEDİĞİ YER" ile "DANANIN KUYRUĞUNUN KOPTUĞU YER"


- (")DESTEK(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAYANAKÇA


- [DAHA SONRA] "... UZUN UZUN TARTIŞIRIZ" değil/yerine [DAHA SONRA] "... AYRINTILARIYLA KONUŞURUZ"


- [ne yazık ki]
!ZULM ile/ve/||/<> !DALKAVUKLUK

( [ne yazık ki] "Küçük gördüklerine." İLE/VE/||/<> "Büyük gördüklerine." )


- [ne yazık ki]
ACELECİLİK ile/ve/||/<> DAYATMA


- [ne yazık ki]
ALAY ETMEK ile/ve/||/<> DALGA GEÇMEK


- [ne yazık ki]
DERE/IRMAK SELLERİ ile/ve/||/<> DAĞLIK ALAN (KURU VADİ) SELLERİ ile/ve/||/<> KENT SELLERİ ile/ve/||/<> KIYI SELLERİ ile/ve/||/<> BARAJ SELLERİ


- [ne yazık ki]
İNDİRGEME ile/değil/yerine/>< DAYANDIRMA


- [ne] İSTEMEK ne de DAYATMAK


- ACZİYET ile DALÂLET


- ADA TAVŞANI ile AMERİKA TAVŞANI ile ARAP TAVŞANI ile DAĞ TAVŞANI ile YABAN TAVŞANI


- ADÂLET:
"GÖRELİ" değil DAYANIŞMALI


- ADÂLET:
DENKLEŞTİRİCİ ile/ve/||/<> DAĞITICI


- ADÂLET ve/||/<>/>/< DAYANIŞMA


- AĞI AĞACI ile/ve AVİZE AĞACI ile/ve BAN AĞACI ile/ve ÇUBUK AĞACI ile/ve DANTEL AĞACI ile/ve IĞ AĞACI ile/ve KÂĞIT AĞACI ile/ve LÂLE AĞACI ile/ve LÂSTİK AĞACI ile/ve MANTAR AĞACI ile/ve MERCAN AĞACI ile/ve ÖD AĞACI ile/ve PELESENK AĞACI[Lat. GUAIACUM OFFICINALE] ile/ve PORSUK AĞACI ile/ve SAKIZ AĞACI ile/ve SÜT AĞACI ile/ve TESPİH AĞACI/ÇALISI, ÇİN LEYLAĞI[Lat. MELIA AZEDARACH] ile/ve KÖR AĞAC


- AHIMSA ile/ve SATYA ile/ve ASTEYA ile/ve BRAHMAÇARYA ile/ve
APARIGRAHA ile/ve DAYA ile/ve KŞAMA ile/ve
DHRITI ile/ve MITAHARA ile/ve ARCAVA

( Şiddet kontrolü. [Şiddetsizlik] Zararsızlık; başkalarını düşünce, söz ve hareketle incitmemek. İLE/VE Yalan kontrolü. [Dürüstlük] İLE/VE Benimseme kontrolü. [Çalmama] İLE/VE Eşeysel enerji kontrolü. İLE/VE Biriktirme kontrolü. [Biriktirmemek] İLE/VE Nefret kontrolü. [Merhamet] İLE/VE Kızgınlık kontrolü. [Affetme] İLE/VE Güçsüzlük kontrolü. [Dayanıklılık] İLE/VE Aşırılık kontrolü. [Ilımlılık] İLE/VE Yanlışlık kontrolü. [Doğruluk] )


- AKDİ MUVAZAA değil/yerine/= DANIŞIK BAĞIT


- AKIL ile/ve DAYANÇ/SABIR

( REASON vs./and PATIENCE )


- AKINTI ile/ve/<>/değil DALGA/RÜZGÂR

( Suyun/denizin içinde. İLE/VE/<>/DEĞİL Suyun/denizin üstünde. )


- ALİ "KIRAN, BAŞ KESEN" değil DAL KIRAN, BAŞ KESER


- ALIŞMA/ALIŞKANLIK ile DADANMA

( Sevimsiz şeyler, put edinilmez. )


- ALTERNATİF[İng. < ALTERNATIVE] değil/yerine/= DALGALI


- ALTIGEN ile/ve/<> DAİRE


- AMAÇ/HEDEF:
"DAĞIN DORUĞUNDA" değil DAĞIN ARDINDA

( Dorukta olursa gözünde büyür fakat ardında olursa o "zorlu süreç", aşılabilecek yola dönüşür dinleyen için. )


- AMCA ile/ve/< DAYI[< TAGAY]

( Babayla kardeşlik bağlantısı olan eril gövdeli kişi/ye verilen ad. İLE/VE Anneyle kardeşlik bağlantısı olan eril gövdeli kişi. )

( (PATERNAL) UNCLE[Father's brother]. vs./and (MATERNAL) UNCLE[Mother's brother]. )


- AMERİKA ARMUDU(AVOKADO) ile ÇAKAL ARMUDU ile DAĞ ARMUDU ile HİNT ARMUDU

( Defnegillerden, Amerika'da yetişen bir ağaç. | Bu ağacın, armuda benzer yemişi. İLE ... İLE ... İLE ... )

( PERSEA GRATISSIMA cum ... cum ... cum ... )

( AVOCADO (PEAR) vs. ... vs. ... vs. ... )


- AMERİKA ELMASI ile DAĞ ELMASI/YABANİ ELMA ile DEVE ELMASI ile FİL ELMASI ile KİRAZ ELMASI ile PAMUK ELMASI ile LÜBNAN ELMASI[TUFFÂH-İ LÜBNÂN] ile YER ELMASI/BADAT/TUFFÂH-ÜL-ARZ[Ar.]


- AMU ile/ve/= DALTON

( AMU ve DALTON aynı birimdir. )

( Nötron ve protonun kütleleri yaklaşık bir dalton'dur. [Bir elektronun kütlesi nötron ya da protonun kütlesinin 1/2.000'i kadar olduğu için, atomun toplam kütlesi hesaplanırken, bu miktar ihmal edilir.] )

( DALTON YASASI: Bir ideal gaz karışımının toplam basıncı, karışımı oluşturan gazların kısmî basınçlarının toplamına eşittir. )


- ANJİYOGRAFİ/ANGIOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= DAMAR GÖRÜNTÜLEMESİ


- ANLAM ile/ve/> DAYANAK

( MEANING/SENSE vs./and/> SUPPORT )


- ANLAMA = FEHM, İDRAK = UNDERSTANDING, COMPREHENSION[İng.] = COMPRENDRE[Fr.] = DAS VERSTEHEN, HET VERSTAAN[Alm.] = ENTENDER, COMPRENDER[İsp.] = COMPREHENSIO[Lat.] = HE DIANOIA[Yun.] = MEFHUM[Ar.] = DARK[Fars.]


- ANLATIMDA:
BİRAZ SONRA değil DAHA SONRA


- ANLATIMLARDA:
BİRAZ SONRA değil DAHA SONRA, BİR SÜRE SONRA


- ANTLAŞMALI ile DANIŞIKLI-DÖNÜŞÜKLÜ

( [Por. ve İsp.] KOMPRADOR: İşbirlikçi. )

( TREATY vs. PREARRANGED-FEEDBACKED )


- APTALLIK" değil/yerine/>< "DAHİLİK/DEHÂ"

( [sınırları] Yoktur. DEĞİL/YERİNE/>< Vardır. )

( Kişinin, "dahi" olanı da olmaz, "aptal" olanı da!
Çünkü bazen/hem (bazı/ender) kişi(ler)de, dehâ açığa çıkabildiği gibi, bazen/hem de "aptallık"lar görülebilir. İkisi de aykırı ve aşırı değil sadece sıradışı durum ve koşullarda gerçekleşebilir. )


- ARA AŞIĞI ile DAMLALIK AŞIĞI ile MAHYA AŞIĞI ile MONTAJ AŞIĞI/KONSTRÜKTİF AŞIK ile AŞIK TAKOZU ile ÂŞIKYOLU

( Mahya aşığı ile damlalık aşığı arasında kalan aşıklardan her biri. İLE Ahşap makaslı çatılarda, oluk tarafında dış duvarlar üzerine yerleştirilen ve mertek uclarını taşıyan aşık. Kırma ya da beşikörtüsü çatılarda, mahyaya yerlşetirilen aşık. İLE Mahyada, taşıyıcı aşık bulunmaması durumunda ya da bir mertek çatısında mertek uclarını bağlamak için bunların altına yerleştirilen ve mertekler tarafından taşınan küçük kesitli aşık. İLE Aşıkların oturmalarını sağlamak ve kaymalarını önlemek için eğik makas kirişlerinin üzerine çakılan konik ağaç parça. İLE Dik köşeli çizgilerin kırılarak devam etmesiyle oluşan eski bir geometrik bezeme.[Eskiden, "âşık yolunu şaşırmış" ya da "sarhoşyolu" da denilmiş.] )


- ARAZİ ile DAZ

( ... İLE Çıplak toprak. )


- ARDIÇ OTU ile AYRIK OTU ile BEŞPARMAK OTU ile BOĞAN OTU ile CANAVAR OTU ile ÇOREK OTU ile DALAK OTU ile DELİCE OTU(RYE GRASS) ile EĞRELTİ OTU[Lat. NEPHRODIUM FILIX MAS] ile ENGEREK OTU ile GEYİK OTU ile GÜZELAVRATOTU[Lat. ATROPA BELLADONNA] ile İDRİS OTU ile KANARYA OTU ile KELEBEK OTU ile KENE OTU/HİNT YAĞI AĞACI ile KÜSTÜM OTU ile MELEK OTU ile MERCAN OTU ile NEVRUZ OTU ile ÖKSE OTU ile PİSİPİSİ OTU ile TAŞKIRAN OTU ile YÜKSÜK OTU[Lat. DIGITALIS PURPUREA] ile ACI OT ile SÜTLÜ OT


- ARTERİYOSKLEROZ/ARTERIOSCLEROSIS[İng.] değil/yerine/= DAMAR SERTLİĞİ


- AŞAMALI ile/ve/||/<> DALGA DALGA


- AŞK ile/ve DALÂLET

( FALL IN LOVE vs./and ABERRATION )


- AŞK ve/||/<> DAYANÇ/SABIR


- ASLAN ile DAĞ ASLANI/YENİDÜNYA ASLANI/PUMA/KUGAR

( ... İLE Avlarını sadece akşamları yerler. )

( ... İLE Gebelik süreleri üç aydır. Patogonya'da bulunan pumalar Nisan ayında doğum yaparlar. )

( ... ile KUGAR/PUMA )

( ... ile Puma | Puma )

( LION vs. COUGAR )

( FELIS LEO cum FELIS CONCOLOR )


- AT:
GÜÇLÜ ile/ve/değil DAYANIKSIZ


- AT ile DAV/ZEBRA

( Gebelik süreleri 330-335 gündür. İLE Gebelik süreleri 345 gündür. )

( At ile Zebra )

( Zebraların çizgileri, ölümcül hastalıklar taşıyan at sineklerinin üzerlerine konmasını engeller. )

( HORSE vs. ZEBRA )

( EQUUS CABALLUS cum EQUUS ZEBRA/HIPPOTIGRIS BURCHELLI )

( ... con LA CEBRA )


- ATEROJENEZ/ATHEROGENESIS[İng.] değil/yerine/= DAMAR SERTLİĞİ GELİŞİMİ


- ATEROJENİK/ATHEROGENIC[İng.] değil/yerine/= DAMAR SERTLEŞTİREN


- ATEROSKLEROZ/ATHEROSCLEROSIS[İng.] değil/yerine/= DAMAR SERTLİĞİ


- ATEŞBALIĞI/SARDALYA/SARDALYE[İt.][Lat. CLUPEA PILCHARDUS] ile VONOZ[Yun.] ile SARDUNYA(SARDINE) ile SAZAN(CARP)[Lat. CYPRINUS CARPIO] ile KOLYOS ile HAMSİ(ANCHOVY) ile BAKALYARO[Lat. MERLANGUIS MERLANGUS] ile ÇİNGENE PALAMUDU ile MALTAPALAMUDU[Lat. NAUCRATES DUCTOR] ile TORİK(BONITO) ile ALTIPARMAK ile LÜFER/KUNBER[Ar.] ile ÇİNAKOP/TEMNODON SALTATOR[Lat.] ile ÇİPURA/AURATA AURATA[Lat.] ile HANİ/SERRANUS CARILLA[Lat.] ile HARHARYAS/CARCHARHINUSLAMIA[Lat.] ile İSTRONGİLOS[Lat. SMARIS VULGARIS] ile İŞKİNE[Lat. SCIAENA UMBRA ] ile İZMARİT[Lat. MAENA VULGARIS] ile KOFANA[Yun.] ile TEKİR[MUGIL SURMULLETUS] ile BARBUNYA/BERBUNİ[Ar.]/MULLUS BARBATUS[Lat.] ile KÂĞITBALIĞI ile KALKAN ile KILIÇ ile LAHOS/LAGOS/KAYAHANİSİ[Yun.] ile LİPSOS[Yun.][Lat. SCORPAENA PORCUS] ile MAZAK[Lat. TRIGIA LINEATA] ile MELANURYA[Lat. SPARUS MELANURYA] ile MORİNA[Lat. GADUS MORRHUA] ile MERLİN BALIĞI ile PİSİ ile PLATİKA[Lat. ACERINA CERNUA] ile RİNA/TIRPANA[Lat. RAJA BATIS] ile SARIAĞIZ[Lat. SCIAENA AQUILLA] ile SARIBALIK[Lat. IDUS JESSES] ile SARIGÖZ[Lat. SARGUS SALVIERI] ile SARIHANİ[Lat. EPINEPHELES GIGAS] ile SARPA[Yun.][Lat. BOOPS SALPA] ile SİNAGUD ile SİVRİ ile KARAGÖZ ile MARANGOZBALIĞI/TESTEREBALIĞI[Lat. PRISTIS PRISTIS] ile MERCAN ile USKUMRU(MACKEREL)[Lat. SCOMBER SCOMBRUS] ile ÇİTARİ/BOX SALPA[Lat.] ile ÇOPRABALIĞI/COBITIS[Lat.] ile ÇOPURİNA ile ÇOTİRA/BALISTES CAPRISCUS[Lat.] ile ÇURÇUR/CRENILABRUS[Lat.] ile DAĞALASI/SALMA ALPINUS[Lat.] ile YAYINBALIĞI[Lat. SILURUS GLANIS] ile YAZILIHANİ[Lat. SERRANUS SCRIBA]


- ATLAR:
GÜÇLÜ ile/ve DAYANIKLI ile/ve HIZLI/SÜRATLİ


- ATOM MODELLERİNDE:
DEMOCRITOS ile/ve/||/<>/> DALTON ile/ve/||/<>/> THOMSON ile/ve/||/<>/> RUTHERFORD ile/ve/||/<>/> BOHR ile/ve/||/<>/> MODERN ATOM KURAMI

( image )


- AVASKÜLER/AVASCULAR[İng.] değil/yerine/= DAMARSIZ


- AZ SONRA ile/değil/yerine DAHA SONRA


- BAĞIMSIZLIK ile/ve/yerine DAYANIŞMA

( INDEPENDENCE vs./and SOLIDARITY
SOLIDARITY instead of INDEPENDENCE )


- BAĞIŞLAMA ile/ve DAYANÇ/SABIR (ETME)


- BAIRD TAPİRİ ile HİNT/MALAY TAPİRİ ile DAĞ TAPİRİ ile OVA/AMERİKA/BREZİLYA TAPİRİ

( TAPIRUS BAIRDII cum TAPIRUS INDICUS cum TAPIRUS PINCHAQUE cum TAPIRUS TERRESTRIS )


- BAKICI ile DADI

( ... ile TAYA, DÂYE )

( BABYSITTER vs. NANNY )


- BALDIZ ile/değil DALDIZ

( DALDIZ: Marangozların kullandığı, ağaç oymaya yarayan, oluklu demir kepçe, demir bıçak. )

( "Baldız, baldan tatlıdır." DEĞİL Daldız, baldan tatlıdır. )


- BALIK ile DAMLA BALIĞI

( ... İLE Denizin 900 metre derinliklerinde yaşar. )


- BANDING değil/yerine/= DARALTICI BANTLAMA


- BARDAK ERİĞİ ile CAN ERİĞİ ile ÇAKAL ERİĞİ | [Lat. PRUNUS SPINOSA] ile DAĞ ERİĞİ ile GÖVEM ERİĞİ ile MALTA ERİĞİ/YENİDÜNYA ile TÜRBE ERİĞİ

( TÜRBE ERİĞİ: Gülgillerden, kırmızı, tatlı, küçük çekirdekli, etinden kolay sıyrılabilen bir tür erik. )


- BAŞIBOŞ:
İŞSİZLER ile/ve/değil/<> DAHA İYİSİNİ YAPABİLECEK OLANLAR


- BAŞKAN ile/ve/||/<> DANIŞMAN ile/ve/||/<> MUHTAR

( Dernek, vakıf, parti, enstitü, belediye, spor kulübü vb. gibi, "başkanlık" konumu ile sürdürülen kurum ve kuruluşlarda, "Başkan" olarak görev yapan kişinin, öteki yönetim kurulu üyelerinden hiçbir farkı, önceliği ya da üstünlüğü yoktur ve de ol(a)maz! Sadece, üstlenmiş olduğu geçici görevinde, biraz daha sorumluluk ve çok büyük bir fark ya da ayrıcalık oluşturmayacak bazı küçük ama önemli yetkileri bulunmaktadır. Bu, sınırsız ve sonsuz olmayan "yetkilerini" de, öncelikle ve tamamen, kurumun/kuruluşun ve yönetim kurulunun ne yapacakları değil ne gibi yanlışlıkların, eksikliklerin kalmaması, sorunların daha az çıkması yönünde, bilgi ve deneyim artılarını, kurum/kuruluş ve topluma sunacağı hizmeti amacıyla kullanmak durumundadır. Söz ya da karar verme makamı diye bir üstünlüğü de söz konusu değildir. Ortak alınmış/alınacak olan uygulama, yürütme kararlarında, oy fazlalığının bulunması, kişisel isteği ya da çıkarları yönünde değil sadece toplumun ortak çıkarları yönünde kullanılmak üzere, biraz daha fazla olan bilgi ve deneyimiyle, olası yanlış karar ve uygulamalara engel olabilmesi içindir. Dolayısıyla, bir şeyleri kendilerine sormak ya da izin istemek gibi bir üstünlükleri de söz konusu değildir. Fakat ne yazık ki, "Aman, işimiz ve aramız bozulmasın" kaygısıyla, kişiler, olması ve yapılması gereken süreçlerde sessiz kalır ve bu da başkanlık görevinde bulunan kişinin yetkilerini aşmasına, kötüye kullanmasına ve bu yanlışlara göz yumulmasına kadar gitmektedir. Bu tıkanıklığın giderilmesi için de başta, yönetim ve yürütme kurulu olmak üzere, tüm üyelerin ve vatandaşların, kişi değil kavram, kurum ve hizmet esaslı bir çalışma sürecinde olunduğunu anımsaması gerekmektedir.

İLE/VE/||/<>

Kişi, kurum ve kuruluşlara hizmet etmekte olan danışmanlar, kendilerine danışılan konuların uygulayıcısı durumunda değildir ve bu durumda bırakılamaz. Olası uygulamalardaki, girilmeyecek, sapılmayacak yönleri ve yolları işaret etmekle görevlilerdir. Ne yapılması hakkında, bilgi ve deneyim aktarımında bulunurlar fakat önerdikleri alanda daha fazla bilgili diye, işi ya da süreci, danışmana bırakmak gibi bir tutum ya da beklenti sergilenemez.

İLE/VE/||/<>

Halk tarafından seçilerek ve belirli bir dönem, koşul, sorumluluk, yetki ve görevlerle sınırlı kalmak üzere, yaşanılan bölgenin ilk yönetimsel yetkilisi olarak, bölgedeki ne yapılacaklarla değil ne yapılmayacaklarla, neyin, ne kadar süre ve koşulda, eksik ya da sorunlu kalmamasını sağlamak üzere, ihtiyâr heyeti desteği ile işbirliğinde bulunan kişidir. "Muhtar" sözcüğü, "Hayır!" kökünden gelerek, kendi ya da yakın çevresinin irâdesiyle değil ne yapılmayacağının ya da engel olunacağının bilgisine sahip olan kişi, ihtiyârını devrede tutan kişi anlamına gelmektedir. Fiziksel olarak yapılması gereken işlerde de belediye başkanını, güvenlik amacıyla da vali, kaymakam, polis, jandarma gibi ilgili kurum ve yetkililerle daha yakın ve doğrudan ilişki içinde olma görevindelerdir. Kaymakam ve valilerden daha alt bir yetki ve konumda olsalar da, belediye başkanından sonra değil önce gelirler. )


- BASKI ile/ve/<> DAYATMA


- BATERİ[Fr. < BATTERIE] değil/yerine/= DAVUL

( Orkestrada vurmalı çalgı takımı, davul. )


- BATI/LI(uygarlık) = GARB/Î = OCCIDENT/AL[İng., Fr.] = DAS ABENDLAND/ABENDLÄNDISCH[Alm.] = OCCIDENTE/OCCIDENTAL(E)[İt., İsp.] = VESPER, OCCIDENS, TERRÆ OCCIDENTEM VERSUS SITÆ[Lat.] = HE PROS HELIOU DÜSMAS[Yun.] = el-MAĞRİB[Ar.] = GARBÎ[Fars.] = HET AVONDLAND/S[Felm.]


- BAZI "SÖZ(CÜK)LERİN/DEYİMLERİN":
"KULLANIMINDA" ve/||/<>
KİŞİLERİN/ÇALIŞANLARIN "DUYDUKLARI/ANLADIKLARI"
ile/değil/yerine/><
DAHA İYİSİ

( "O, benim işim/sorunum değil!":
"Yardım etmeye yanaşmayacağımızı belirtmiş olmak ya da kısaca/doğrudan "Hayır!" demiş olmanın yararı/değeri yoktur. ve/||/<>/> "Sadece, kendim için çalışırım."
İLE/DEĞİL/YERİNE
Yapamayacağımızı söylemek ya da daha sonra yapabileceğimizi, yardım edebileceğimizi söylemek.

"Onu daha önce denemiştik.":
Bir düşünce ya da ara çözüm önermek varken, "tarihi bağlam sunma"nın ya da kişileri dinlememenin kimseye bir yararı yoktur. ve/||/<>/> "Buna katılmak istemiyorum" ya da "Ben herşeyi bilirim", "Sen/siz, hiçbir şeyi bilmezsiniz"
İLE/DEĞİL/YERİNE
Yeni bir yaklaşım için her zaman bir yer vardır.

"Onun için bütçemiz yok/uygun değil.":
Bir düşünce ya da ara çözüm önermek varken, "ekonomik" sıkıntılardan söz etmenin ya da kişileri dinlememenin kimseye bir yararı yoktur. ve/||/<>/> "Başını önüne eğ ve senden beklenileni yap!"
İLE/DEĞİL/YERİNE
Her zaman büyük düşünceler oluşturulabilir/bulunabilir ya da daha düşük bütçelerle de çok fazla şey yapılabilir.[Çalışanların yaratıcılığını ve üretimini engellememek gerekir.]


"Ben (size) söylemiştim.":
Kişiler, düşünce ve girişimlerinin kötü bir düşünce olduğunu düşünür ve o konuda bir daha hiçbir şey yapmamaya başlarlar. ve/||/<>/> "Bugüne kadar bize karşı davranmış olduklarını düşündürür."
İLE/DEĞİL/YERİNE
Çözümü, bu sözü hiçbir zaman, zemin ve koşulda kullanmamaktır ya da sadece susabilmeyi becermektir.

"İşleyişe uygun değil!":
Konuşmaların, gevezelik ya da saçma olduğunu, süreçten uzak kalındığını düşündürtür. ve/||/<>/> "Burada, işlerin yürümesi için tek bir yol bulunmaktadır."
İLE/DEĞİL/YERİNE
Kurallar, kesin sonuçlar anlamına gelmediğinden dolayı, işleyiş, gelişmeyi engelliyorsa o engelleri değiştirmek/düzeltmek gerekir. )


- BE'SÂ'[Ar.] ile DARRÂ'[Ar.]


- BEÇ[Macarca < BÉCS] TAVUĞU ile DAĞ TAVUĞU ile ORMAN TAVUĞU ile SUDAN TAVUĞU

( ile ... ile ... ile ... )

( Anavatanı, Afrika'dır. Boyları, 40 – 71 cm. ve ağırlıkları 700 - 1600 gram arasında değişir. İLE ... İLE ... İLE ... )

( Osmanlılar döneminde, Viyana'dan getirildiğinden dolayı Viyana tavuğu anlamına gelen "Beç Tavuğu" denilmiştir. "Beç", Osmanlı Türkçesi'nde, Viyana'nın adı olup Türkçe'ye, Macarca Bécs adından geçmiştir. İLE ... İLE ... İLE ... )

( NUMIDA MELEAGRIS cum ... cum ... cum ... )


- BEHAVIORISM değil/yerine/= DAVRANIŞÇILIK


- BEKLENTİ yerine DAYANÇ/SABIR

( PATIENCE/FORBEARANCE instead of EXPECTATION, ANTICIPATION )


- BEKLENTİ ile/ve/||/<>/> DAYATMA

( Aralarında çok ince bir çizgi ya da geçiş vardır. )


- BEKLENTİDE/İSTEKTE:
YENİ/Sİ ile/ve/<> DAHA FAZLASI/ÇOK


- BELİRLE/N/ME, BELİRLENİM = DETERMINATION[İng.] = DÉTERMINATION[Fr.] = DAS BESTIMMEN[Alm.] = DETERMINAZIONE[İt.] = DETERMINACION[İsp.] = CONSTITUTIO, DEFINITIO, DETERMINATIO[Lat.] = HO HORISMOS, HE TAKSIS[Yun.] = VUCHA(T), MÂL[Ar.] = TAYÎN[Fars.] = BEPALING[Felm.]


- BEN = ZÂT = I[İng.] = das SOSEIN[Alm.] = TO TI ESTIN, TO TI ÈN EINAI[Yun.] = ESSENTIA[Ortaçağ Lat.]


- BEYİN = BRAIN[İng.] = CERVEAU[Fr.] = DAS GEHIRN[Alm.] = CERVELLO[İt.] = CEREBRO[İsp.] = CEREBRUM[Lat.] = HO EGKEFALOS[Yun.] = MUKH[Ar.] = MAĞZ[Fars.] = HET HERSENEN[Felm.]


- BİLET ile DAVETİYE

( TICKET vs. INVITATION )


- BİLGİ ve/||/<>/> BİLİM ve/||/<>/> DAYANÇ(SABIR) ve/||/<>/> YETİNME

( Anamal/sermaye. VE/||/<>/> Silah. VE/||/<>/> Giysi. VE/||/<>/> Kazanç. )


- BİLGİ ile/ve/<> DAVET


- BİLGİSİZLİK/CEHÂLET ile/ve/<>/> DALGI/GAFLET

( Kişinin, eşyanın hakikatine ilişkin bilgisizliği. İLE/VE/<>/> Kişinin, kendi hakikatine ilişkin bilgisizliği. )

( Eden kendine eder; yapan bulur ve çeker. Sürekli anımsa! Kazanmak, koca bir yaşam ister. Kaybetmeye ise anlık gaflet yeter. )

( [giderilebilir!] Tâlimle. İLE/VE/<>/> Tenbihle. )

( IGNORANCE vs./and/<>/> CARELESSNESS )


- BİLMEMEK ile/değil DAHA/EN DOĞRU(YA YAKIN) OLAN TANIMI/BİLGİYİ DÜŞÜNMEK


- BİR KONUYU/DURUMU GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN:
[ya] OLANAK/LAR SAHİBİ OLMAK ile/ve/<>/ya da "DAMARINA" SAHİP OLMAK


- BİRİKTİRMEK ile/ve/||/<>/> DAĞITMAK/ATMAK/VAZGEÇMEK


- BİSİKLET ve/<> (DAHA) AZ GERGİNLİK/STRES


- BİSİKLET ve/<> (DAHA) AZ KARBON SALINIMI


- BİSİKLET ve/<> (DAHA) AZ TRAFİK SORUNU

( TRAFİĞİ TIKAMIYORUZ! TRAFİK, BİZİZ! )


- BİSİKLET ve/<> (DAHA) UZUN YAŞAM


- BİSİKLET ve/<> DANS


- BİSİKLET ve/<> DAYANIŞMA


- BİSİKLETTE:
(DAHA FAZLA) GÖRÜNÜRLÜK ile/ve/||/<>/> (DAHA YÜKSEK) GÜVENLİK


- BÖBREK YANGISI(İLTİHABI)/NEFRİT[Fr. < Yun.] ile/ve ÖD/SAFRA KESESİ YANGISI(İLTİHABI) ile/ve DALAK[Ar. TIHÂL] YANGISI(İLTİHABI)

( NEFRİT, ZÂT-ÜL-KİLYE ile/ve KOLESİSTİT ile/ve SPLENİT )


- BÖCEK ile DALGIÇBÖCEĞİ


- BÖLÜNME ile DAĞILMA

( TO BE DEVIDED vs. TO DISPERSE )


- BOYUN EĞMEK ile/değil DAYANÇ/SABIR ETMEK

( İNHİNA: Eğrilme, bükülme. | Baş eğme. )

( [not] TO SUBMIT vs./but PATIENCE )


- BOZULMA ile/ve/||/<>/> ÇÜRÜME ile/ve/||/<>/> ÇÖZÜLME ile/ve/||/<>/> PARÇALANMA ile/ve/||/<>/> DAĞILMA


- BPM/BEAT PER MINUTE değil/yerine/= DAKİKA VURU SAYISI (KALP)


- BRANCHING değil/yerine/= DALLANMA


- BRANŞ/BRANCH[Fr.] değil/yerine/= DAL, KOL


- BRANŞ/ŞUBE değil/yerine/= DAL/KOL/DALKOL


- BRANŞ değil/yerine/= DAL/KOL


- BUHL[Ar.] ile DANN[Ar.]


- BUZAĞI ile/<>/> DANA ile/<>/> TOSUN ile/<>/> BOĞA/KELE

( Yeni doğmuş, ana sütüyle beslenen sığır yavrusu. İLE/<>/> İneğin, sütten kesildikten sonra 15 aylığa kadar olan yavrusu. İLE/<>/> Danalıktan yeni çıkmış 15 - 24 ay arasındaki genç boğa. | [mecaz] Sağlıklı, tıknaz delikanlı. İLE/<>/> 2 yaş ve üzeri erkek boğa/sığır. )

( VEAL vs./<>/> CALF vs./<>/> ... vs./<>/> BULL )


- ÇAĞIRMAK ile/ve/<>/değil/yerine DAVET ETMEK

( [not] MESSAGE vs./and/<>/but TO INVITE
TO INVITE instead of MESSAGE )


- CANLI = TİRİG = ZENDE, CÂNAVAR(CÂNOMANDÂN: CANLILAR)[Fars.] = HAYY[Ar.] = LIVING THING[İng.] = ÊTRE VIVANT[Fr.] = VIVO, ANIMAL[Lat.] = DAS BESEELTE, DAS LEBEWSESEN, DAS LEBENDIGE, DAS BELEBTE[Alm.] = TO ZÕN[Yun.] = VIVENTE[İt.] = LO VIVO[İsp.] = LEVEND WEZEN[Fel.] = LEVENDE VÆSEN[Dan.] = JIVAYO SUŞŞESTVO[Rus.]


- ÇEKİNGEN/LİK ile/ve/<> DAYANÇLI/LIK/SABIRLI/LIK


- CELİLÜ'L-KELÂM ile DAKİKÜ'L KELÂM

( İtikad. İLE Aklî felsefe [varlık, doğa, kişi, toplum vs...]. )


- ÇEMBER ile DAİRE

( ... İLE Bir noktaya eşit uzaklıktaki noktaların toplamı. )


- CEYLAN ile/<> DAĞ CEYLANI

( ... İLE/<> Dünyada, sayıları 1500'ü geçmeyen Gazella Gazella türü dağ ceylanlarından 231'i Hatay'da, geri kalanı ise İsrail'de bulunmaktadır. )

( Ceylan İLE/<> )

( GAZELLE vs./<> MOUNTAIN GAZELLE )


- ÇİLEK ile DAĞ ÇİLEĞİ/KOCAYEMİŞ/PİĞRETİN


- CİSN[Ar.] ile DARB[Ar.]


- ÇÖKME ile DAĞILMA

( TO COLLAPSE vs. TO DISPERSE )


- ÇÖZÜLME ile/ve/||/<> DAĞILMA/DAĞILIM ile/ve/||/<> ERİME

( İki ya da daha fazla nesnenin bağdaşık moleküler karışımı. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> Bir gaz, sıvı ya da katının, başka bir gaz, sıvı ya da katı içinde kimyasal bir değişikliğe uğramadan bağdaşık olarak dağılması. | İki ya da daha fazla nesnenin bağdaşık moleküler karışımı. )

( ... vs. DISTRIBUTION, DISPERSION, DISSIPATION vs. SOLUTION )

( ... vs. İNTİŞAR vs. İNHİLÂL )


- DELALET ile DALÂLET


- DÂ'-İ DALTON[Ar.]/DALTONISM[İng.]/AKROMATOPSİ[Yun] değil/yerine/= RENK KÖRLÜĞÜ


- DA'IY/MÜTEBENNÂ[< BENÎ]

( Evlâtlık, evlât edinilen çocuk. (TEBENNÎ[< BENÎ] ile ABCDEF ( Evlât edinme. )


- DA'VÂ[Ar.] ile DÂV[Ar.]

( Şikâyetçi olarak mahkemeye başvurma. | Sorun, mesele. | Bir konu/sorun üzerinde özel bir düşünce sahibi olma, iddia. İLE Satranç, dama, tavla gibi oyunlarda tutulan sıra, nöbet. | Oyunda sürülen para. | Sövme. | Dâvâ. | Duvar sırası. )


- DANS ile/ve/<> BALE

( Dans, kendinden emin olmayan, ne istediğini bilmeyen kişinin yapacağı iş değildir. )

( Dans Tarihçeleri )

( DANCE vs./and/<> BALLET )

( SİVA: Samoa Adası [Polinezya Adaları] yerlilerinin dansı. )


- DABB[Ar.] ile DÂB[Ar.]

( Kertenkele. İLE Şan ve şeref. )


- DABNE ile/ve/<> MERAK

( Büyükayının sonundaki iki parlak yıldız. )


- DAD[Ar.] ile DÂD[Ar.]

( Osmanlı abecesinin onyedinci harfidir.[ebced değeri 800'dür.] İLE Adâlet, doğruluk. | İhsan, vergi. | Veriş, satış. | Sızlanma, yanıp yakılma. | Feryâd, figan. | Kısmet, nasip. | Tuzlu balgam denilen bir cilt hastalığı. )


- DÂDER[Fars.] ile DÂDENDER[Fars.] ile DÂDER-ENDER[Fars.]

( Kardeş. İLE Üvey kardeş. İLE Üvey kardeş. )


- DADI/TAYA[Fars. < DÂYE] ile/ve DÂDÛ/LÂLÂ[Fars.]

( Bayan çocuk bakıcısı. | Süt annesi. İLE/VE Bay çocuk bakıcısı. | Şehzâdelerin özel eğitmenleri. | Sultanların, vezirlerine seslenirken kullandıkları bir söz. )


- DADLI[Azr.] = NEFİS, LEZZETLİ[Tr.]


- DAĞ FARESİ ile ÇAYIR FARESİ

( )


- DAĞ KEÇİSİ ile ÇENGEL BOYNUZLU DAĞ KEÇİSİ


- DAĞ KEÇİSİ ile PİRENE DAĞ KEÇİSİ

( IBEX vs. PYRENEAN IBEX )

( PYRENAICA PYRENAICA vs. CAPRA PYRENAICA PYRENAICA )


- DAĞ NANESİ ile TAŞ NANESİ


- DAĞ OLUŞ/OROJENİ[Fr. < Yun. OROS: Dağ. | GNOS: Doğuş.] ile/ve DAĞCILIK/ALPİNİZM[Fr.]

( Dağ oluş. | Dağ bilimi. İLE/VE Dağcılık. )


- DAĞ, KÛH[Fars.] ile/ve RÂG[Fars.]

( ... İLE/VE Dağ eteği. | Çayırlık, çimenlik, bağlık, bahçelik. )


- DÂG[Fars.] değil/yerine/= YANIK YARASI


- DAĞ/DA BAYIR/DA


- DAĞ ile/ve AKLAN/MAİLE[Ar.]

( ... İLE/VE Bir dağ sırasının yamaçlarından her biri. )


- DAĞ ile BALKAN

( ... İLE Sarp ve ormanlık sıradağlar. )


- DAĞ ile/ve BERDENG[Fars.]

( ... İLE/VE Çöl ortasında bulunan küçük dağ ve tepe. )


- DAĞ ile BÎSÜTÛN

( Şîrîn'in emriyle, Ferhad'ın deldiği dağ. Bugün Bağdat ile Hamedan arasında Kirman Şâh'ın 30 km. doğusunda kalır. Dik, kayalık ve sarp bir dağdır. )


- DAĞ ve/||/<>/> KAR

( Dağına göre kar... )


- DAĞ ile TEPE

( ŞİMRÂH: Dağ tepesi. )

( BÎSÜTÛN: Âşık Ferhad'ın, sevgilisi Şîrîn'in emriyle Kermanşah civarında deldiği dağ. | Gökyüzü. )

( Sevgili Ersin Alok'un çektiği dağ fotoğraflarını görmek için burayı tıklayınız... )

( )

( En yüksek dağlar:
Mauna Kea (Hawaii) 10.200 m.
Everest (Nepal) 8848 m.
K2 (Kaşmir) 8611 m.
Kangchenjunga (Nepal) 8600 m.
Makalu (Nepal) 8481 m.
Dhaulagiri (Nepal) 8172 m.
Nanga Parbat (Kaşmir) 8126 m.
Annapurna (Nepal) 8078 m.
Gasherbrum (Kaşmir) 8068 m.
Gosainthan (Tibet) 8013 m. )

( CEBEL[çoğul > CİBÂL] ile ... )

( KÛH ile ... )

( MOUNTAIN vs. HILL )


- DAĞ ile TÛR

( ... İLE Hazreti Musa'nın ilâhi tecelliye mazhar olduğu dağ. )


- DAĞ ile/ve YANARDAĞ

( Cameroun
Cotopaxi
Etna
Fujiyama
Hecla
Mauna Loa
Mount St. Helens
Popacatapetl
Stromboli
Tristan de Cunha
Vesuvius )

( ... ile/ve )

( Kula Karataşcıl Yanardağ Oluşum Alanı ile Peribacaları - Övgün Ahmet Ercan (Prof. Dr.) )

( CEBEL ile/ve BÜRKÂN )

( MOUNTAIN vs./and VOLCANO[< Fr.] )


- DAĞ ile/ve YAYLA

( ... İLE/VE Akarsularla derin bir biçimde yarılmış, parçalanmış, üzerinde düzlüklerin belirgin olarak bulunduğu, deniz yüzeyinden yüksek yeryüzü parçası. PLATO | Dağlık, yüksek bölgelerde, kışın, yaşam koşulları güç olduğundan dolayı boş bırakılan, yazınsa havası iyi ve serin olan dinlenme yeri. )

( CEBEL[çoğ. CİBÂL], TAVD[çoğ. ATVÂD] ile/ve ... )

( KÛH ile/ve ... )

( MOUNTAIN vs./and UPLAND/HIGH PLATEAU )


- DAĞILIM ile AYIRMA

( DISPERSION vs. ALLOCATION )


- DAĞILIM ile DAĞITIM

( DISPERSION vs. DISTRIBUTION )


- DAĞILMA ÖZELLİĞİ ile/ve BİRLEŞME ÖZELLİĞİ


- DAĞILMA/SI ile/ve/<> UZAKLAŞMA/SI


- DAĞILMA ile/ve/> İNCELME


- DAĞILMA ile SAÇILMA


- DAĞILMA ile/ve/> SEYRELME


- DAĞILMA ile/ve/değil YAYILMA


- DAĞINIK/LIK ile BİÇİMSİZ/LİK

( MESSY/MESS vs. UNSHAPELINESS )


- DAĞINIK/LIK ile KOPUK/LUK


- DAĞINIK ile PİS

( MESSY vs. DIRTY )


- DAĞINIK ile/değil YAYILMIŞ


- DAĞITIM ile/ve/<> BÖLÜŞÜM


- DAĞITMAQ[Azr.] = YIKMAK[Tr.]


- Dâğıstân[Ar.] ile DÂĞISTAN[Ar.]

( Kafkas dağlarının kuzeyinde ve Hazar Denizi'nin batı kıyısında bulunan bir bölge. İLE Dağlık yer. )


- DAĞLARA-TAŞLARA


- DAHA "AKILLI" OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAHA DİSİPLİNLİ OLMAK


- DAHA "İYİ"/"KÖTÜ" değil/yerine NEŞE


- DAHA "STERİL ZAMAN/DA" değil/yerine/= DAHA UYGUN BİR ZAMAN/DA (DİYELİM)


- DAHA AZ DÜŞÜN! ile/ve/<> DAHA ÇOK DÜŞÜN!

( [Düşündüğün...] Kendini, kötü hissettiriyorsa/hissett(ir)diğinde. İLE/VE/<> Kendini, iyi hissettiriyorsa/hissett(ir)diğinde. )


- DAHA ÇOK İNANAN:
CAMİLERDE ve/değil/||/<> HASTAHANELERDE


- DAHA ÇOK SARILMA:
DÜĞÜNLERDE ve/değil/||/<> OTOGARLARDA


- DAHA ÇOK SEVEN ile/ve/||/<>/< DAHA AZ SEVEN

( Sevdiğine ve hemen hemen her söylediğine/istediğine/kararına, onu kaybetmemek için "Olur." der. İLE/VE/||/<>/< Bu nedenle de ilişkiyi yönetir. )


- DAHA DEĞİL değil HENÜZ DEĞİL


- DAHA FAZLA/SI ile/ve/değil/yerine İSABETLİ OLMASI


- DAHA FAZLASI ile/ve/değil/yerine DAHA İLERİSİ

( [not] MORE EXCESS vs./and/but MORE FURTHER
MORE FURTHER instead of MORE EXCESS )


- DAHA GÜZEL değil/yerine BAŞKA/AYRI BİR GÜZEL


- DAHA İYİ DUYMAK/DİNLEMEK ile/ve/||/<>/> BAĞ KURMAK


- DAHA KOLAY ile/ve/||/<>/> EN KOLAY

( [ne yazık ki]
Kolay/rahat/hızlı kazanılan paranın tüketilmesi. İLE/VE/||/<>/> Başkasının/vatandaşın/emekçinin parasının "tüketilmesi". )


- DAHA ÖTE ile/ve/değil/yerine DAHA FARKLI


- DAHA ÖZEL ALGILA/YORUMLA! ile/ve/<> DAHA GENEL DÜŞÜN

( Kendini, iyi hissettiğinde. İLE/VE/<> Kendini, kötü hissettiğinde. )


- DAHA UYGUN ile/ve/||/<> SONRAKİ ile/ve/||/<> ÖZEL

( LEX SUPERIOR vs./||/<> LEX POSTERIOR vs./||/<> LEX SPECIALIS )


- DAHA ile ÇOK

( MORE vs. MUCH/MANY )


- DAHA ile/değil/yerine HÂLÂ


- DAHA yerine HÂLÂ


- DAHA ile/ve/değil/yerine/=/||/<> HENÜZ ile/ve/değil/yerine/=/||/<> HÂLÂ ile/ve/değil/yerine/=/||/<> ARTIK


- DAHA ile/yerine KERE


- DAHHÂK[Ar. < DIHK] ile Dahhâk[Fars.]

( Çok gülen/gülücü. İLE Çemşîd'in yerini almış olan Îran'ın zâlim ve gaddar bir hükümdarıydı. )


- DAHİ ile DÂHİ

( Bile. İLE Yaratıcı gücü olan kişi. )

( ... İLE Bir Milletin Bekâsı - Teoman Duralı... )


- DÂHİ ile/ve DEVRİMCİ

( Dâhi kişi, başkasına da dehâ aşılayabilen kişidir. )


- DAHİL OLMAK değil/yerine/= İÇİNDE YER ALMAK/KATILMAK


- DAHİL[Ar.] ile DÂHİL[Ar.] ile DAHÎL[Ar. < DÜHÛL]

( Karışma. İLE İç, içeri, içeride, içeri girmiş. İLE Yabancı, sığıntı, sığınan, sığınmış. )


- DAHİL değil/yerine/= İÇİNDE/İLE BİRLİKTE


- DAHİLEN[Ar.] ile DAHİLİ[Ar.]

( İçeriden, içten. | İçilerek, yutularak. İLE İçle ilgili, içsel. )


- DÂHİLÎ değil/yerine/= İÇSEL


- DAHİLİYE değil/yerine/= İÇSAYRILIK


- DAHÎM[Ar. < DAHÂMET] ile DÂHİM[Ar.] ile DÂHÎM[Fars.]

( Fazla kalın olan, yoğun. İLE Nasip ve rızk. İLE Taç. )


- DAHİYÂNE değil/yerine/= ÖKECE


- DAI ile/>< TAI

( Dua eden. İLE/VE Tanrı'yı inkâr eden. )


- DÂİM[Ar.] ile SERMED[Ar.]


- DAİM ile BÂKÎ


- DAİMA yerine SÜREKLİ


- DAİRE[Ar. çoğ. EDVÂR] değil/yerine/= DEĞRE/YÜRÜTKE


- DAİRE[Ar.] ile/değil/=/||/<>/< SONSUZ/ÇOK KÖŞELİ/LİK / SONSUZ KENARLI ÇOKGEN


- DAİRE ile/ve OLANAK/KAPASİTE


- DAİRE ile/ve ÜÇGEN ile/ve KARE

( Hareketli. İLE/VE Etkin. İLE/VE Durağan. )


- DAİREDE:
İÇ ALAN ile/ve/<> DIŞ ALAN


- DAİRESEL YÖRÜNGE ile/ve/||/<>/> ELİPTİK YÖRÜNGE

( Aristoteles. İLE/VE/||/<>/> Kepler. )


- DAİREVİ değil/yerine/= DAİRESEL

( ... DEĞİL/YERİNE/= Daire ile ilgili. | Daire biçiminde olan. )


- DAKİK DİL ve/||/<>/> SAHİH TASAVVUR


- DAKİK değil/yerine/= ÖYCÜL


- DAKİKA değil/yerine/= ÖYCE


- DAKKA" değil DAKİKA


- DAKTİLODA/KLAVYEDE:
A KLAVYE/DVORAK ile F KLAVYE ile E KLAVYE ile Q KLAVYE

( Klavyede, harflerin bulunduğu sol üst köşeye göre ad alırlar. )

( Hiyeroglif klavyesi... http://discoveringegypt.com/egyptian-hieroglyphic-writing/hieroglyphic-typewriter )

( Marcin Wichary'nin, "Sadece Türkçe bir daktiloya bakarak diller hakkında öğrendiklerim" yazısı için burayı tıklayınız... )

(

ile

)

( What I learned about languages just by looking at a Turkish typewriter )

( İHSAN SITKI YENER KİMDİR?

Liseyi, 1942 yılında, İzmir Ticaret Lisesi'nde bitirdi. Ortaokul yıllarında, daktiloda on parmak yazı yazmaya başlayan İhsan Sıtkı Yener, 1940'lı yıllardan itibaren standart klavye konusunda çalışmaya başladı.

Yüksek öğrenimini, 1946 yılında, İstanbul'da Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde tamamladı. Aynı yıl, Sultanahmet Lisesi'nde daktilografi öğretmenliği yaptı. Yüksek Lisans için ABD'ye giderek New York Üniversitesi'nde “Ölçme ve Değerlendirme” konusunda yüksek lisans yaptı ve aynı yıl doktorasını tamamladı.

Yener, 1946 yılında öğretmenliğe başladığı sırada, Türk dilinin özelliklerine göre yapılmış bir daktilo icat etme çalışmalarına başladı. "On parmak için ideal Türk Klavyesi"ni, 1955 yılında kabul ettirdi ve 1974 yılında tüm daktiloların F klavye olmasını sağladı. )

( Ümit Kıvanç'ın, "F klavye, Türkiye'de yapılmış tek düzgün iştir" yazısı için burayı tıklayınız... )

( )

( Bilgisayarınızda klavyeler tanımlanmışsa "Alt + Shift" komutu ile direkt olarak geçiş yapabilirsiniz. Aynı klavyeyi ister F, ister Q olsun, hem F, hem Q olarak kullanabilirsiniz. )

( F klavyenin mucidi İhsan Sıtkı Yener, yaşamını kaybetti - 02 Eylül 2016 )

( )

( )

( Q klavyeyi oluşturan: Christopher Latham Sholes (1867) )

( "Neden Q (QWERTY) Klavye Kullanmaktan Vazgeçemiyoruz?" yazısı için burayı tıklayınız... )


- DAL

( BRANCH )


- DAL-BUDAK

( BERG Ü ŞÂH )


- DAL-BUDAK


- DAL-TAŞAK (GEZMEK, DOLAŞMAK, ORTALIKTA GEZİNMEK)


- DAL[Azr.] = ART, ARKA, PEŞ[Tr.]


- DAL/BUDAK/ÇANGAL ile BURÇ

( ... İLE Ağacın taze dalı, filizi. )


- DAL/FINDIK ile/ve/||/<>/> ÇOTANAK

( ... İLE/VE/||/<>/> Üzerinde çok sayıda fındık bulunan dal. )


- DAL/YAPRAK ile/ve/||/<> KAVRAK

( ... İLE Ateş yakmak için kullanılan kuru yaprak, ince dal. )


- DAL ile/ve/||/<> DAĞ


- DAL ile DAL ile DAL ile DAL

( Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri. | Kol, bölüm. | Canlıların bölümlenmesinde, sınıfların biraraya gelmesiyle oluşan birlik, şube. İLE Arka, sırt. | Kol. | Boyun, ense. İLE Çıplak, yalın. İLE Zaman belirten sözcüklerin karşısına getirildiğinde sözcüğün anlamını güçlendirir. )


- DÂL ile/ve/> DELÂLET


- DAL ile FIŞKIN

( ... İLE Bir ağacın dibinden süren, ince dal. | Asma kütüğünde, hereğin üst yanında biten dal. )


- DAL ve/||/<> İNSAN

( )


- DALAI LAMA ile TASHI LAMA ile PACHA LAMA


- DALAKOTU = DUVARSEDEFİ

( Ballıbabagillerden, Akdeniz çevresinde kuru yerlerde yetiştirilen, yüz kadar türü bulunan, güçlendirici, uyarıcı ve yara sağaltıcı olarak kullanılan otsu ya da odunsu bitki. )

( TEUCRIUM )


- DALÂL[Ar.] ile GAYY[Ar.]


- DALÂLET ile FAZLA/ZİYÂDE AŞK

( Fazla aşk/tutku, kişiyi birçok hatanın eşiğinde tutar. )

( Beşerin böyle dalâletleri var, Kendi yapar, kendi tapar. )

( ABERRATION vs./< TOO MUCH LOVE )


- DALDAN DALA (ZIPLAMAK)


- DALDIRMAK ile/ve/<> BATIRMAK


- DALE/DISABILITY ADJUSTED LIFE EXPECTANCY[İng.] değil/yerine/= YETİ YİTIMINE AYARLANMIŞ YAŞAM BEKLENTISİ


- DALEVERE değil DALAVERE

( OROSTOPOLLUK[argo]: Kurnazca iş, dalavere, dolap. )


- DALGA BOYLARI ile/ve DALGA GENLİĞİ

( Işığın rengini oluşturur. İLE/VE Işığın şiddetini[intensity] ya da parlaklığını[brightness] oluşturur. )


- DALGA GEÇMEK İÇİN GÜLMEK ile/değil SEVDİĞİNDEN DOLAYI GÜLMEK


- DALGA GEÇMEK ile/değil/yerine (SADECE) TAKLİT ETMEK

( Bozarak, yamultarak tekrar/taklit. İLE/DEĞİL/YERİNE Birinin davranışını/tutumunu, sözünü/sesisini gerçeğine en yakın durum çabasıyla tekrarlama. )

( Olumsuz. İLE/DEĞİL/YERİNE Olumlu ya da nötr. )

( Gereksiz, yersiz, anlamsız. İLE/DEĞİL/YERİNE Belirli bir ölçüde kabul görebilecek kadar/biçimde. )


- DALGA GEÇMEK ile/ve/değil CİDDİYE ALMAMAK

( Ciddiye almayabilirsiniz fakat dalga geçmek gerekmiyor! )


- DALGA SÖRFÜ ile RÜZGÂR SÖRFÜ

( SURF vs./to WINDSURF )


- DALGA-DÜMEN


- DALGA:
DALGA BOYU ile/ve/||/<> DÖNGÜ/PERİYOT ile/ve/||/<> SIKLIK/FREKANS ile/ve/||/<> GENLİK


- DALGA ile/değil AKINTI


- DALGA ile/ve/||/<>/> KARE DALGA

( image )

( ... İLE/VE/||/<>/> Birbirine dik açıyla hareket eden iki dalganın çarpışması ile ortaya çıkmaktadır. Nadir gözlemlenen doğa olaylarındandır. Birkaç dakika içinde görünüp kaybolabilir.

Kare dalgaları izlemek için en ünlü yer, Île de Ré[Fransa] adasıdır. )


- DALGA ile KARINTI

( ... İLE Geminin yanından vurarak gemiyi sarsan dalga. | Anaforlarda oluşan çevrinti. )


- DALGA ile/ve/<>/hem de/ne de PARÇACIK


- DALGA ile TİDAL DALGASI TİDAL DALGALARI TIDAL WAVES

( Denizaltı yer sarsıntısından oluşan iri dalgalar. )


- DALGA ile TSUNAMI

( Gel-git etkisiyle, havayla, rüzgârla ya da çeşitli doğal nedenlerle denizde oluşan dalga. İLE Denizaltındaki yer sarsıntısından ileri gelen büyük dalga. )

( AZİYY[çoğ. EZÂVÎ] ile ... )


- DALGALAR:
DÜZLEMSEL ile/ve/||/<> AKIŞKAN ile/ve/||/<> RAYLEIGH YÜZEY ile/ve/||/<> ENİNE

( )


- DALGALARDA:
ALFA ile BETA ile GAMMA ile TETA

( [Saniyede] 8-12 titreşim. İLE 25-100 titreşim. İLE 1 sn. İLE ... )


- DALGALI/ALTERNATİF AKIM ile DOĞRU AKIM ile KUVVETLİ AKIM ile ZAYIF AKIM

( Belirli ve eşit zaman aralıkları ile yeğinliği aynı değer ve yönde olarak değişen elektrik akımı. İLE İletken bir devre üzerinde, hep aynı yöne doğru giden elektrik akımı. İLE Aydınlatmada ve makinelerin çalıştırılmasında kullanılan akım. İLE Yapıda, zil, telefon, anten, yangın ihbar düzeni gibi iletişim aygıtlarını işletmekte yararlanılan akım. )


- DALGI/GAFLET ile/ve/||/<> HADSİZLİK


- DALGI/GAFLET ile/ve/<>/değil/yerine İHMAL

( CARELESSNESS vs./and/<>/but NEGLIGENCE
NEGLIGENCE instead of CARELESSNESS )


- DALGI/GAFLET ile/ve YANILGI/SAPKI/SAPINÇ/DALÂLET

( Tembih ile giderilir. İLE/VE Tâlim ile giderilir. )

( CARELESSNESS vs./and ABERRATION )


- DALGI/GAFLET ile YANLIŞ(HATÂ) ile YANILGI/SAPKI/SAPINÇ/DALÂLET

( Kişi, yanlışları olup da bunları düzeltmezse, bunları benimsemiş demektir. )

( Gaflet de bir nimettir. )


- DALGIÇBÖCEKLER

( Sivrisinek kurtçuklarına saldırarak yok eden, durgun sularda yaşayan kınkanatlılar ailesi. )


- DALGIÇKUŞLARI ile/ve/<> DALGIÇKUŞU

( Gagaları bir kılıfla örtülü, kanatları ve kuyruğu kısa, ayakları perdeli, iyi yüzen ve dalan bazı kuşları içine alan kuşlar takımı. İLE/VE/<> Dalgıçkuşlarından, Amerika ve Avrupa'nın kuzeyinde yaşayan bir hayvan. )

( ... cum/et/<> COLYMBUS GLACIALIS )


- DALGIN BAKIŞ ile BAYGIN BAKIŞ

( Bakış yakındakine olsa da zihin/düşünceler uzakta/kine. İLE Bakış da, zihin de yakındakine. )

( İlgi, başka bir yerdekine. İLE İlgi, baktığında. )


- DALGIN/LIK ile/ve/||/<> DURGUN/LUK


- DALGIR[Fars. MENEVŞE | Ar. HARE]

( Bir yüzeyde, renk dalgalanması sonucu görülen parlaklık. )


- DALI ile PICASSO


- DALINÇ/İSTİĞRAK ile KONSANTRASYON


- DALINI KIRMAMAK ve/||/<> GÜVENİNİ KIRMAMAK

( Ağaçtan, meyve almak istiyorsak... VE/||/<> Kişilerden, sevgi bekliyorsak... )


- DALIZ

( İçkulaktaki kemik dolambacın orta bölümü. )


- DALKAVUK OLMAK değil/yerine DAL OLMAK


- DALKAVUK ile/değil/yerine/>< SOYTARI

( "Erke/kişiye/saraya". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Halka. )


- DALKIRAN ile DALKIRAN

( Kabuk böcekleri ailesinden, fındık ağaçlarında yaşayan, kınkanatlı böcek. İLE Zorlu esen yel/rüzgâr. )

( ANISANDRUS DISPAR cum ... )


- DALKIRAN ile DALKURUTAN

( Kabuk böcekleri ailesinden, fındık ağaçlarında yaşayan, kınkanatlı böcek. İLE Kabuk altındaki odun katında oyuklar açarak dişbudak sürgünlerini ve zeytin dallarını kurutan, kınkanatlı böcek. )

( ANISANDRUS DISPAR cum HYLESINUS OLEIPERDA )


- DÂLL[Ar. < DELÂLET] ile DÂLL/E[Ar. < DALÂLET]

( Gösteren, işâret eden, delâlet eden. İLE Doğru yoldan ayrılmış. | Hataya düşmüş. )


- DALLAMA ile/ve/||/<> ANDAVALLI[Yun.]

( Aptal, enayi. İLE/VE/||/<> Ahmak, aptal, beceriksiz, şaşkın, bön, görgüsüz kişi. )


- DALLANDIRIP BUDAKLANDIRMAK


- DALLANMIŞ BAŞAK, PANİKULA = SÜNBÜLE-İ MÜTEFERRİ'A = PANICULE


- DALLI KÖK = CEZR-İ MÜTEŞA'İB = RACINE RAMEUSE


- DALMADAN ile/değil/yerine DAĞILMADAN


- DALY/DISABILITY ADJUSTED LIFE YEARS[İng.] değil/yerine/= YETİ YİTIMINE AYARLANMIŞ YAŞAM YILLARI


- DALYA[< İt.] ile DALYA[< DAHL(İsveç'li bitkibilimci)]

( Bir şey sayılırken, birim olarak alınan sayıya gelince söylenilen uyarma sözü. İLE Yıldızçiçeği. )

( ... cum DAHLIA )


- DALYA[İt. < TAGLIA] ile JÜBİLE[Fr. < İbr.]

( Bir şey sayılırken, birim olarak alınan sayıya gelince söylenilen uyarma sözü. İLE Eski Ahit'e göre, Yahudilerde, elli yılda bir Tanrı'ya ve dinlenmeye ayrılan yıl. | Katoliklerde, Roma'ya Hacc'a gidenlerin, kilisece günahlarının tam olarak bağışlandığı yıl. | Evliliğin ellinci yılında düzenlenen kutlama şenliği. | Bir meslekte uzun süre başarılı olarak çalışanlar için düzenlenen tören. )


- DALYASAN değil TAYLASÂN


- DAM ile DAM[Fr.]

( Yapıları, dış etkilerden korumak amacıyla, üzerlerine yapılan, çoğu kiremit kaplı bölüm. | Toprak damlı ev, küçük ev. | Tutukevi. İLE Dansta, kavalyenin eşi. )


- DAMA ile/ve ÇİN DAMASI


- DAMA ile/değil/yerine SATRANÇ

( 2000 sonrası. İLE/DEĞİL/YERİNE 2000 öncesi. )


- DAMAK ile/ve/||/<> ART DAMAK

( Ağız boşluğunun tavanı. İLE/VE/||/<> Damağın arka bölümü. )


- DAMÂN[Ar.] ile KEFÂLET[Ar.]


- DAMAR AĞLARININ GELİŞİMİ:
BİTKİDE ve/=/||/<> HAYVANDA

( Açıklamalarını okumak için burayı tıklayınız... )


- DAMAR YAŞLANMASI ile/ve BAĞIŞIKLIK YAŞLANMASI

( Yaşımız, damarlarımızın yaşlan(ma)dığı kadardır. )


- DAMAR ile ATARDAMAR

( VESSEL vs. ARTERY )

( IRK ile ŞİRYÂN )


- DAMAR ile/ve/<> KILCAL DAMAR

( VESSEL vs./and/<> CAPILLARY (VESSEL) )


- DAMAR ile ŞAH DAMARI

( ... ile HABL-ÜL-VERÎD )

( ... İLE Boynun iki yanında, kanı, başa taşıyan aort damarlarından her biri. | En önemli nokta. )


- DAMAR ile SEFANVEN (DAMARI)

( ... İLE Kalp ameliyatları için yararlanılan bacaktaki damar. )


- DAMAR ile SUREDÂN[Ar.]

( ... İLE Dil altında bulunan iki siyah damar. )


- DAMAR ile YAPRAK DAMARI

( VESSEL vs. NERVURE )


- DAMARSIZ BİTKİLER ile/ve DAMARLI BİTKİLER


- DAMAT[Fars. < DAMAD] değil/yerine/= GÜVEY


- DAMGA ile/ve/değil MARKA


- DAMGA ile/ve MÜHÜR


- DÂMİA[Ar.] ile DAMİYE[Ar.]

( Damla damla kan sızdıran yara. İLE Kanı akan yara. )


- DAMÎN[Ar.] ile HAMÎL[Ar.]


- DAMIZLIK HİNDİLERDE:
NORFOLK BLACK ile/ve WHITE HOLLAND

( İngiliz damızlığı olan cinslerdir. )

( ABD'deki hindilerin çoğu bu cinslerdendir. )


- DAMKORUĞU ile/ve/<> DAMKORUĞUGİLLER

( Damkoruğugillerden, bir ya da çok yıllık türleri olan, ılık iklimlerde yetişen, otsu bir bitki. İLE/VE/<> İkiçeneklilerden, örnek bitkisi damkoruğu olan bir bitki ailesi. )

( SEDUM cum/et/<> ... )


- DAMLA/NİKRİS[Ar.]/GUT[Fr.] ile/ve/<> KURUL

( Organizmadaki ürik asidin atılmayarak gövdenin bazı yerlerinde, özellikle ayak başparmağında, topuk ve ekleme yerlerinde birikmesinden kaynaklanan, ağrı ve şişlerle ortaya çıkan sayrılık. İLE/VE/<> İnsan eti yemekten kaynaklanan bir hastalık.[En son, 1979'da, Papua Yeni Gine'de rastlanmıştır.] )


- DAMLA ile SU

( Küçük bir kürecik içinde toplanmış, boyutları akışkanın özelliklerine ve fizikî koşullarına bağlı olarak değişen, çok küçük miktardaki sıvı. İLE ... )


- DAMLA ile/ve/<> DERYA

( Deryanın damlaya gereksinimi yoktur fakat damlayı kurtardım diye sevinir. )

( DAMLAMIZ DERYAYA SALDIK BİZ BUGÜN
DAMLA NİCE ANLAR
DERYA OLAN ANLAR

HAYVAN NİCE ANLAR
HAYRAN OLAN ANLAR )


- DAMLA ile/ve/||/<>/> GUTASYON

( ... İLE/VE/||/<>/> Bitkilerde su basıncının arttığı zamanlarda yapraklarda "hidadot" denilen özel yapılardan, ksilem özsuyunun damlalar durumunda dışarı çıkması. )

( )


- DAMPİNG[İng.] ile/>< ANTİDAMPİNG[İng.]

( Düşürüm. İLE/>< Karşı düşürüm. )


- DAMPING[İng.] değil/yerine/= DÜŞÜRÜM


- DAN DUN (VURMAK)


- DAN-DUN (KOŞMAK/YÜRÜMEK)


- DANA ile DANA ile DÂNÂ[Fars.]

( İneğin, sütten kesildikten sonra bir yaşına kadar olan yavrusu. İLE Vakıf ve hayır için yapılan sadaka ya da benzerleri. | Terketme, bırakma. İLE Bilen. )


- DANAAYAĞI ile DANABURNU ile DANAKIRANOTU

( Yılanyastığıgillerden, yaprakları lekeli bir bitki. İLE Toprak içinde yaşayıp bitkilere, köklerini keserek zarar veren bir böcek, kökkurdu. | Aslanağzı çiçeği. İLE Salepgillerden, bataklık yerlerde yetişen bir bitki. )

( ARUM cum GRYILOTALPA cum EPIPACTIS )


- DANDRUFF vs. BRAN


- DANGALAK/LIK ile ÂCİZ/LİK


- DANGEROUS vs. RISKY


- DANGIL-DUNGUL (KONUŞMAK)


- DÂNİK[Ar.]

( Bir dirhemin dörtte(/altıda) biri. | Mangır. )


- DÂNİK[Ar.] ile DÂNG[Ar.]

( Mangır, para. | Bir dirhemin dörtte biri. İLE Bir dirhemin altıda biri. )


- DÂNİK[Ar.] ile DÂNG[Fars.]

( Mangır, para. | Bir dirhemin dörtte biri. İLE Bir dirhemin altıda biri. )


- DANIŞAN ve/||/<>/> CO-TERAPİST ve/||/<>/> OTOTERAPİST


- DANIŞMA ve/||/<>/> DAYANIŞMA

( Bin bilsek de bir bilene danışmak gerek. )


- DANIŞMAK ile/ve/||/<>/> BİLGİ VERMEK


- DANIŞMAN/LIK ile KOÇ/LUK

( Danışan, dağları aşmış; danışmayan, düz yolda şaşmış. )

( MEŞVERET[Ar.] (ETMEK): Danışma. )

( COUNSELLER/COUNSELING vs. COACH/ING )


- DANIŞMAN ile/ve/||/<> DANIŞAN


- DANIŞMAN ile/ve/değil/||/<>/< DANIŞILAN


- DANIŞMAQ[Azr.] = KONUŞMAK[Tr.]


- DANS EDELİM! ve/||/<> ŞARKI SÖYLEYELİM! ve/||/<> SEVELİM! ve/||/<> YAŞAYALIM!

( Hiçkimse izlemiyormuş gibi. VE/||/<> Hiçkimse dinlemiyormuş gibi. VE/||/<> Hiç incinmemiş gibi. VE/||/<> Dünya, cennetmiş gibi. )


- DANS ETMELİ!


- DANS:
YATAY İSTEK ve/||/<>/> DİKEY ANLATIM


- DANS = DANCE[İng.] = DANSER[Fr.] = TANZEN[Alm.] = BALLARE[İt.] = BAILAR/DANZAR[İsp.]


- DANS ile FOKSTROT

( ... İLE Dört tempolu bir dans. )


- DANS ile HABANERA

( ... İLE Çok kıvrak bir Küba dansı. | Bu dansın müziği. )


- DANS ile HULA


- DANS ile JIG

( ... İLE İrlanda ve İskoçya'ya özgü, hareketli bir dans türü. )


- DANS ile KADRİL[Fr. < QUADRILLE]

( Fransız kökenli bir dans. | Bu dansın müziği. )


- DANS ile KALİPSO

( ... İLE Jamaika'dan yayılmış iki zamanlı bir dans. | Bu dansın müziği. )


- DANS ile KANKAN

( ... İLE Kadınların oynadığı hareketli bir Fransız dansı. )


- DANS ile KAZASKA[Rusça]

( ... İLE Kaynağı Kafkasya olan ve hızlı oynanılan bir halk dansı. | Bu dansın müziği. )


- DANS ile MAZURKA[Slavca]

( ... İLE Polonya kökenli bir dans. | Bu dansın müziği. )


- DANS ile/ve/değil/<> OHYOKHAI

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Yakutlar'a özgü bir Şaman uygulaması.
[Ohuokay ustasının çevresine toplanan halk, el ele tutuşarak büyük bir çember oluşturuyor ve ustanın sözlerini tekrarlayarak, hafif hafif öne ve arkaya eğilerek hareket edip güneşin doğduğu yönden, battığı yöne doğru dönerler.]
[Bu uygulamaya özgü, belirli bir müziği bulunmamaktadır.] )


- DANS ile SALON DANSLARI

( ... İLE Aşk, tutku ve estetiğin müzik ile harmanlanmasıyla ortaya çıkan salon dansları, bazen bir başkaldırı, bazense duyguların dışa vurumu olarak bilinir. En genel ifade ile de Batı Avrupa'da ve Amerika'da, çiftler tarafından yapılan her türlü dans olarak tanımlanır.

Salon danslarının tarihi, XVIII. yüzyıla kadar uzanır. Tarihsel gelişimine bakıldığında, XVIII. yüzyılın sonlarında, XIX. yüzyılın başlarında, İngiltere'deki soyluların katıldığı balolarda ortaya çıkan bir dans türüdür. Takvimler 1920'li yılları gösterdiğinde ise balo salonları dışında, halk tarafından da öğrenilmeye başlanan salon dansları, zamanla daha popüler bir hâl alır.

Bilinen en eski salon dansı ise Avrupa'da XVI. yüzyıl Fransa'sında ortaya çıkar fakat ahlâk dışı sayılarak yasaklanır. 1880'lerde, Buenos Aires'in kenar mahallelerinde doğmaya başlayan ve toplum tarafından kabulü epey zaman alan salon danslarının Amerika'da ortaya çıkışı ise XX. yüzyıla rastlar. Temeli, hafif tempoda kendi etrafında dönmeye dayalı olan bu danslar, yıllar geçtikçe giderek çeşitlenme gösterir ve bu çeşitlilik beraberinde, izleyenlere, farklı ritmlerin de yer aldığı görsel bir şölen sunar. 1900'lü yılların başında salon danslarına olan ilgi artar ve bu kapsamda 1904 yılından bu yana İngiltere'de hizmet veren Dans Öğretmenleri, İmparatorluk Derneği (ISTD) tarafından, 1924 yılında, dans fakülteleri kurulması düşüncesi geliştirilir ve yaşama geçirilir. Sayıları onikiyi bulan bu fakülteler aracılığıyla salon dansları meraklılarının, dans türlerine ait kavramları yakından tanımaları sağlanır. Ayrıca bu fakülteler sayesinde salon danslarının müzikleri, adımları ve tekniklerine yönelik olarak da belirli standartlar getirilir. Günümüzde, Avrupa'dan Asya'ya kadar uzanan bir coğrafyada, milyonlarca dansçı ve danssever, bu türün takipçileri olarak yaşamlarında, salon danslarına önemli bir yer ayırır. )


- DANS ile SİRTO[Yun.]

( ... İLE Türk müziğinde, bir oyun havası. | Bir tür halk dansı. )


- DANS ile/ve/||/<> TWIST[İng.]

( ... İLE/VE/||/<> 1961 yılında yaygınlık kazanan çok hızlı ritmi olan bir dans. | Bu dansın müziği. )


- DANTELAĞACI

( Dulaptalotugillerden, Antillerde yetişen, sünger gibi kullanılan, kabuk lifleri dantele benzeyen bir ağaç. [Lat. LAGETTA] )


- DAPDAR


- DAR KAFALILIKTAN BIKTIM"

( "DAR KAFALILIKTAN BIKTIM"

1964 yılında, ABD'de bir öğretmen dergisinde, Alexander Cassandra imzalı bir yazı yayımlanır:

Bir fizik hocası ile öğrencisi, sınav sorusuna verilen yanıt hakkında antlaşmazlığa düşerler ve deneyimli öğretmen, Cassandra'nın hakemliğine başvururlar.

Soru şöyledir:

"Bir binanın yüksekliğini, bir barometrenin yardımı ile nasıl bulursunuz?"

Öğrenci de bu soruya yanıt olarak, "Barometreye bir ip bağlar, binanın çatısından aşağı sarkıtır ve barometrenin yere değdiği noktada ipi ölçerim" yazar.

Tabii ki, öğretmenin beklediği yanıt bu olmasa da binanın yüksekliğinin bu yöntemle ölçülebilirliği de ortadadır.

Cassandra, tartışmayı uzatmamak için öğrenciden hemen o anda bu soruyu başka bir yanıt ile yanıtlamasını ister.

Öğrenci, bu kez:

"Ama bir tek yanıt yok, pek çok yöntem var" diye yanıt verir.

Casandra, "Peki" der. "Düşünebildiğin kadar yanıt ver o zaman. Ama olanaklıysa yanıtların en az birinden fizik çalışmış olduğunu anlayalım."

Öğrencinin ilk yanıtı şöyle olur:

"Barometreyi çatıdan aşağı bırakırsınız ve bir kronometre ile kaç salisede yere çarptığını hesaplayıp x=1/2 x g x t2 formülü ile yüksekliği bulursunuz." Beklenilen yanıt bu olmasa da yanıt, fizik bilgisi içermektedir.

Öğrenci, yanıtlarını sıralamayı sürdürür: “Güneşli bir günde, barometreyi dik tutup gölgesini ölçersiniz ve sonra da binanın gölgesini ölçüp orantıyı barometrenin yüksekliği ile çarparsınız”

Bu yanıt da doğrudur.

Öğrencinin üçüncü yanıtı da şu olur: "Merdivenleri çıkarken, duvar boyunca barometrenin yüksekliğini defalarca işaretleyerek çıkar ve işaret sayısı ile barometrenin yüksekliğini çarparsınız"

Bu da doğrudur elbette ama dördüncü yanıt öğretmenlerin küçük dillerini yutmalarına neden olur; çünkü yanıttan öğrencinin fiziği çok iyi bildiği anlaşılmaktadır:

"Küçük bir ipe bağladığınız barometreyi önce yerde sonra da çatıda sallar ipin uzunluğu ve sallanma periyodları arasındaki farklarla Newton'un g katsayısını hesaplar, iki g katsayısı arasındaki farktan binanın yüksekliğini hesaplayabileceğiniz oranı bulursunuz"

Söylenilecek bir şey kalmamıştır, öğrencinin sınıfı geçtiği açıktır.

Öğrenci, yarattığı etki ile gülümser ve der ki: “Ama bence yapılacak daha doğru şey, kapıcıya gidip barometreyi hediye edip karşılığında binanın yüksekliğini söylemesini istemekten ibarettir.”

Hep beraber gülmeye başladılar.

Cassandra, hayranlıkla sorar öğrenciye:

"Peki, öğretmeninin senden beklediği yanıtı da biliyor musun?"

Öğrenci, alaylı bakışlarla yanıt verir:

"Evet, çatıda ve yerde hava basıncını ölçerek aradaki farktan hesaplamamız gerekiyor yazmamı bekliyordu"

Cassandra merakla şu soruyu sorar: "Peki madem istenilen yanıtı biliyordun, neden yazmadın?" Öğrenci, omuzlarını silkerek şöyle der:

"Çünkü dar kafalılıktan bıktım."

Yaşamı, tek bilinmeyenli bir denklem gibi ele almak, altı boş kulağa hoş sloganlarla konuşup zamana göre kendini geliştirmeyen, saplantı slogan hükümlere göre yaşamak ve mevzî alıp dayatmaya çalışmak kolaycılığı hiçkimseyi ve de toplumları bir yere götürmez.

Yaşamda, soruların pek çoğunun tek bir yanıtı yoktur.

Başarının, çalışmaktan önce geldiği tek yer sözlüktür. )


- DAR YORUM ile/||/<>/>< GENİŞ YORUM


- DAR'ÜL-HARB ile/değil/yerine/>< DAR'ÜL-İSLÂM

( Savaş. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Barış. )


- DÂR[Fars.] ile -DÂR[Fars.] ile DÂR[Fars.] ile DAR/DARR[Ar.][Fars.]

( Darağacı. | Ağaç. | Direk. İLE Tutan.[DEFTER-DÂR: Defter tutan.] | Sahip, malik.[ALÂKA-DÂR: İlgili. | HİSSE-DÂR: Hisseli. | HÜKÜM-DÂR: Hükme sahip.] İLE Savaş.[DÂR Ü GÎR: Kavga, savaş.] İLE Sıkıntı, belâ. | Zarar. )


- DAR ile DÂR[Ar.] ile DÂR[Fars.]

( Ensiz. İLE Ev, yurt. İLE İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk. )


- DARÂ'AT[Ar.] ile ZÜLL[Ar.]


- DARALMA" ile/ve/<> SIKILMA


- DARALMA ile/ve/<> BUNALMA


- DARALMA ile DARLAMA


- DARALMA ile/ve/||/<> SIKILAŞMA

( CONTRACTION vs. ... )


- DARALTILMIŞ OLAN ile ODAKLANILMIŞ OLAN


- DARALTMA ile İNDİRGEME

( TO NARROW vs. REDUCTION )


- DARALTMA ile SIKIŞTIRMA


- DARB[Ar.] ile CİNS[Ar.]


- DARB ile/ve MUTTASIL

( İki harfi birbirine katmak. İLE/VE ... )


- DARB ile/ve PEKİŞTİRME


- DARBE GENİŞLİĞİ ile DARBE GENLİĞİ

( Darbenin düşmeye başladığı an ile yükselme zamanının sonu arasındaki zaman farkı. İLE Bir darbenin, tam değeri, sayısal bir değer verildiğinde belirlenebilen tepe, ortalama, etkin, anî vb. değerleri ya da bunlardan biri. )

( PULSESBREITE mit IMPULSAMPLITUDE )

( PULSE WIDTH vs. PULSE AMPLITUDE )

( L'ÉTENDUE DU POULS avec L'AMPLITUDE DU POULS )


- DARBUKA'DA:
MADENİ DARBUKA ile/ve KÜP(SERAMİK) DARBUKA


- DARBUKA ile/değil ÇİFTENAĞRA

( ... İLE/DEĞİL Birbirine bağlı, küçük iki dümbelekten oluşan çalgı. )


- DÂREYN

( DÜNYA İLE ÂHİRET, İKİ ÂLEM )


- DARGIN/LIK ile/ve/<> DURGUN/LUK


- DARGIN/LIK ile/ve KIRGIN/LIK


- DARI DARINA


- DARI ile AKDARI

( Buğdaygillerden, tohumları, gerektiğinde buğday yerine besin olarak kullanılan, kuraklığa dayanıklı bir bitki. | Mısır. İLE Buğdaygillerden, bir yıllık ya da daha uzun yaşayabilen otsu bir bitki türü. )

( PANICUM cum PANICUM MILLACEUM )


- DARI ile/değil DARA


- DARI ile HİNTDARISI

( ... İLE Buğdaygillerden, doğu ülkelerinde ekilen, taneleri yenilen, darıya benzeyen bir bitki. )

( ... cum SORGHUM VULGARE )


- DARI / KARACADARISI

( Buğdaygillerden, hayvan yemi olarak kullanılan bir ot. )


- DARI ile KATALAN DARISI


- DARI ile SÜPÜRGE DARISI

( ... İLE Buğdaygillerden, sıcak bölgelerde yetişen ve çiçek saplarından süpürge yapılan, darıya benzeyen bir bitki. )


- DARILMA ile/değil/yerine/>< DAYANMA


- DARILMAK ile/değil/yerine/>< SARILMAK


- DARMA DUMAN (OLMAK, HİSSETMEK)


- DARMADAĞIN (OLMAK)


- DARMADUMAN


- DARPHANE değil/yerine/= DAMGAEVİ


- DARR[Ar.] ile DARR[Ar.] ile DÂRR[Ar.]

( Sıkıntı, belâ. İLE Zarar. İLE Zararlı. )


- DARR[Ar.] ile DARRÂ'[Ar.]


- DARR[Ar.] ile DURR[Ar.]


- DARRÂ[Ar.] ile BE'SÂ'[Ar.]


- DARRÂ[Ar.] ile MENFAAT[Ar.]

( Mihnet, keder. Şiddet. Belâ. İLE Yarar, kâr, çıkar. )


- DARRÂ ile DARRE

( Mihnet, keder. Şiddet. Belâ. İLE Kuma. )


- DARTMAQ[Azr.] = ÇEKMEK, ÇEKİŞTİRMEK[Tr.]


- DARÜL ELHAN / NAĞMELER

( Konservatuvar.[İlk müzik/sanat okuludur.][Şehzade Camii ile Binbirdirek arasındaki Vefa Lisesi sokağındaydı.] )


- DARÜLACEZE değil/yerine/= DÜŞKÜNLEREVİ/BAKIM YURDU


- DÂRÜLFÜNÛN ile/ve DÂRÜLFÜNÛN

( Basın Müzesi. İLE/VE Ayasofya'da bulunan üniversite binasıydı. )

( 1828 - 1930 yılları arası süreli yayınlar bulunmaktadır. Ayrıca çeşitli kurslar ve sergiler düzenlenmektedir. İLE/VE ... )

( Çemberlitaş'ta, II. Mahmud Türbesi yanında. İLE/VE Yanarak 1933'te yok olmuştur. )

( 1865 yılında inşa edilmiştir. 1988'den beri müze olarak kullanılmaktadır. İLE/VE ... )


- DÂRÜLHADİS ile/ve DÂRÜLHADİS

( 24 odalı bir medrese. "Öğretmen yeri" anlamına gelmektedir. İLE/VE Medrese. )

( Sultanahmed Camisi ile Türbesi arasında. İLE/VE Toptaşı - Üsküdar'da. [Atik Valide Camii külliyesinde.] )

( 1616 yılında inşa edilmiştir. İLE/VE 1583 yılında III. Murad'ın annesi Nurbanu Sultan, Mimar Sinan'a yaptırtmıştır. )


- DARUMA[Jap.]

( Zen'in kurucusu ve pirler dizisinin 28.'si. Çin'deki birinci pir olarak kabul edilen Bodhi Dharma'ya Japonca'da verilen ad. )


- DÂRÜSSAÂDE ile/ve DÂRÜSSAÂDE

( İstanbul'un "Mutluluk Evi" anlamına gelen eski bir adı. İLE/VE Topkapı Sarayı'nda, Dârüssaâde ağalarının [Padişahların özel işlerine bakan] oturduğu daire. "Saadet Yeri ve Saray" anlamına gelmektedir. )


- DARÜŞŞİFA:
FATİH ile/ve/||/<> HASEKİ ile/ve/||/<> SÜLEYMANİYE ile/ve/||/<> ATİK VÂLİDE SULTAN ile/ve/||/<> SULTAN AHMED ile/ve/||/<> TOPKAPI SARAYI ENDERUN


- DARVAN ile/ve/<> SANÂ

( Sanâ'ya 2 fersah mesafede. [Yemen] )


- DARWIN'İN (")İSABETLİLİĞİ("):
ZİHİN İÇİN ile/değil GÖVDE İÇİN


- DARWIN/İZM ile/değil SPENCER/İZM


- DARWIN ile/ve/||/<>/> MİTHAT EFENDİ

( ... İLE/VE/||/<>/> Kitaplarının ilk Türkçe çevirilerini yapan. )


- DAS CAPITAL:
1867 ile/ve/||/<>/> 1873

( I. basım. İLE/VE/||/<>/> II. basım. )


- DÂS[Fars.] ile DÂSE[Fars.]

( Orak. İLE Orak. )


- DATA INTEGRITY[İng.] değil/yerine/= VERİ BÜTÜNLÜĞÜ


- DATA MINING[İng.] değil/yerine/= VERİ MADENCİLİĞİ


- DATA OBJECT[İng.] değil/yerine/= VERİ NESNESİ


- DATA TAG[İng.] değil/yerine/= VERİ ETİKETLEME


- DATA vs. INFORMATION vs. KNOWLEDGE vs. AWARENESS/WISDOM


- DATA WAREHOUSE[İng.] değil/yerine/= VERİ SAKLAĞI


- DATA[İng.] değil/yerine/= VERİ


- DATABEYZ[İng. < DATABASE] değil/yerine/= VERİTABANI


- DATÇA'DA:
OVABÜKÜ ve/||/<> HAYITBÜKÜ ve/||/<> PALAMUTBÜKÜ


- DATÇA[< DADIA/DADYA] ile/ve/değil/||/<>/> BETÇE[< BEDIA/BEDYA]


- DATCHA

( Rusya'da haftasonu evleri. )


- DATUM[İng.] değil/yerine/= VERİ


- DAV/GÛR[Fars.] ile/ve ÂNE[Ar.]

( Yabani eşek. Zebra. İLE/VE Yabani dişil eşek. | Yabani eşek sürüsü. )


- DÂVÂ "GÜTMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> "DÂVÂ GÖRMEK"


- DAVÂ[Azr.] = KAVGA[Tr.]


- DÂVÂ ile/ve/||/<>/< DÂVET

( TRIAL vs./and SUMMON/SUMMONS )


- DÂVÂ ile/ve DELİL ile/ve İSPAT

( BEYYİNE: Bir olayın doğruluğunu ortaya koyabilen yöntem. | Duruşma sırasında bir savı gerçekleştirmek için başvurulan belge, tanıt, tutamak, delil. )

( TRIAL vs./and PROOF vs./and TO PROVE )


- DAVÂ ile/ve/||/<>/> DURUŞMA

( CASE vs./and/||/<>/> TRIAL )


- DAVÂ ile/ve/değil/yerine HİZMET


- DAVÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< MÂNÂ

( Bilmezler mânâsını, ederler dâvâsını. )


- DAVÂ ile ŞEKVÂ

( ... İLE Şikâyetin, mahkemelik olmadan, dava haline getirilmesi. )


- DAVÂ değil/yerine/>< TERK-İ DAVÂ


- DAVACI ile/>< DAVALI

( PLAINTIFF vs./>< DEFENDANT )


- DAVAR[Ar.] ile GELE[Fars.]

( Keçi/koyun sürüsü. )


- DAVAR ile DAVAR/SELLE

( ... İLE Keçi/koyun sürüsü. )


- DAVAR ile MAL

( Koyun, keçi. İLE Öküz, inek. )

( MÂŞİYE[çoğ. MEVÂŞÎ] )


- DAVET:
SÖZ İLE ile/ve/değil/||/<>/< HÂL İLE


- DAVET/İYE değil/yerine/= ÇAĞRI KÂĞIDI, OKUNTU


- DAVET ve/<>/> İCÂBET


- DAVID RICARDO ile/ve/||/<>/> ADAM SMITH

( 16 Haziran 1723 - 17 Temmuz 1790 İLE/VE/||/<> 18 Nisan 1772 - 11 Eylül 1823 )


- DAVID = MAHBUB


- DAVNLOD[İng. < DOWNLOAD] değil/yerine/= İNDİRMEK


- DAVRANIM(CONDUCT) BOZUKLUĞU ile/ve ANTİSOSYAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU

( 18 yaş altındakilerin olumsuz davranış/tutumlarında tanımlanan. İLE/VE 18 yaş üstündekilerin olumsuz davranış/tutumlarında tanımlanan. )


- DAVRANIŞ ile/ve TUTUM

( Koşullarınızı (belki) değiştiremezsiniz, fakat tavır ve tutumunuzu değiştirebilirsiniz. )

( Başkalarına açık davranırsanız kaybetmezsiniz. )

( Davranışlarda üç amaç: * Yarar, * Haz, * İyi. )

( Kendi tutumunuzu değiştirebilirsiniz. )

( Tutum, fırsatı kendine çeker. )

( Önemli[öncelikli] olan, ne yaptığınız değil, ne yapmaktan vazgeçtiğinizdir. )

( Gövdenin öfkesini gözleyin, davranışlarınız kontrol altında olsun. Hiç kimseye davranışlarınızla zarar vermeyin. )

( [sometimes] We cannot change our circumstances but our attitudes we can change.
We can change our attitude. )

( BEHAVIOUR vs./and ATTITUDE )


- DAVRANIŞ = BEHAVIOUR[İng.] = COMPORTEMENT[Fr.] = VERHALTEN[Alm.] = COMPORTARSE[İsp.]


- DAVRANIŞ ile/ve/değil EŞİK


- DAVRANIŞ ile/ve İSTİKRARLI DAVRANIŞ

( Kişi, beklenti ve davranışlarında sade olmalıdır. )

( BEHAVIOUR vs./and STABLE BEHAVIOUR )


- DAVRANIŞ ve/<> İYİ NİYET

( Davranışların en iyisi iyi niyetten, niyetin en iyisi ise bilimden ortaya çıkandır. )


- DAVRANIŞ ile/ve/<> KURTARICI DAVRANIŞ


- DAVRANIŞ ile/ve/||/<> ÖRÜNTÜ


- DAVRANIŞ ve TUTUMLAR'DA


- DAVRANIŞLARIMIZ:
"İYİ/KÖTÜ" ile/ve/değil/||/<> GÜÇLÜ/ZAYIF


- DAVRANIŞSAL YAKLAŞIM ile/ve/||/<> BİLİŞSEL YAKLAŞIM


- DAVUL'DA:
MEYDAN DAVULU ile/ve KOLTUK DAVULU ile/ve NAĞARA

( TABL )

( DÜHÜL )


- DAVUL" ile/değil/yerine "SİVRİSİNEK"

( Anlamayana. İLE/DEĞİL/YERİNE Anlayana. )

( Az. İLE/DEĞİL/YERİNE Saz. )


- DAVUL/GONG ile TAMTAM

( ... İLE Orkestrada yer alan bir tür Çin gongu. | Afrika yerlilerinin çaldığı davul. | Bazı olayları haber vermeye ya da açıklamaya yarayan, davulla yapılan ses. )


- DAVUL ile CEMBE

( ... İLE Mali'de kullanılan bir davul. )


- DAVUL ile DÜNBEK

( ... İLE Bekçi davulu. | Dümbelek. )

( TABBÂL: Davulcu. )


- DAVUL ile/ve/değil/<> KHAMU-AT

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Soyotlar, şamanlarının davullarına verdikleri addır. "Şaman atı" anlamına gelmektedir. )


- DAVUL ile/ve SÜRTMELİ DAVUL


- DAVUL ile TİMBAL[Fr.]

( ... İLE Bakırdan yapılan, küre biçiminde bir davul türü. )


- DAVUL ve/||/<> TOKMAK

( Davul, ayrı kişide; tokmak, ayrı kişide olmaz! )


- DAVULDA:
TOKMAK ile/ve/||/<> BIZBIZ

( ... İLE/VE/||/<> Davula sol elle vurulan ince değnek. )


- DAVULLAR'DA:
TRAMPET[İng. < DRUMBEAT] ile/ve KÖS/GROSKES ile/ve NAKKARE[Ar.] ile/ve TIMPANO

( İki değnek ile çalınan küçük davul. İLE/VE Büyük davul. İLE/VE Mehterhanede kullanılan davul. İLE/VE Orkestra'da kullanılan davul. )


- DAVULLAR'DA:
TSUZIMI ile/ve MIRDANGA/MRIDANGA/MRIDANGAM ile/ve DUNDUN

( Japonya'ya özgü. İLE/VE Hindistan'a özgü. İLE/VE Nijerya'ya özgü. )


- DAYAKLAR ile/ve/değil/yerine PENANLAR

( [kafatası avcılığı] Yapmışlardır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Yapmamışlardır. )

( Iban, Kayan, Kenyan, Melanau ve Murat aşiretleri olarak ayrılmışlardır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Nereden geldikleri kesin olarak bilinmiyor. [Miri kentinin 100 km. güneyinde yer alan Nia Mağarası'nda yapılan arkeolojik kazılar, Penanlar'ın atalarının 50.000 yıl önce bu topraklara yerleştiğini ortaya çıkarmıştır.] )


- DAYAMA ile DAYATMA

( Nesnelerde. İLE "Davranış ve tutumlarda". )


- DAYAMAK ile KARINLAMAK

( ... İLE Gemi yanını dayamak. )


- DAYAN(AMA)MAK" ile "KALDIR(AMA)MAK


- DAYAN(DIR)MAK ile "TAKILMAK"


- DAYANAK ile/ve ARKAPLAN

( SUPPORT vs./and BACKGROUND )


- DAYANAK ile DAYANAKÇA


- DAYANAK = MABİH-İL-KIVAM = SUBSTRATUM[İng.] = SUBSTRAT[Fr., Alm.] = SUBSTSRATUM[Lat.] = HYPOKEIMENON[Yun.] = LECHO[İsp.]


- DAYANAK ile/ve ZEMİN

( SUPPORT/BASE vs./and SOIL/GROUND )


- Dayanakçalı KONUŞ!!!


- Dayanamayacakların için önceden düşün ve KONUŞ!!!


- DAYANÇ'TA/SABIR'DA:
METÂNET ile HOŞGÖRÜ ile DUA ile GÖZYAŞI ile HASRET ile AŞK

( Acıya sabredersek. İLE Kişilere sabredersek. İLE Dileğe sabredersek. İLE Duygulara sabredersek. İLE Özleme sabredersek. İLE Sevgiye sabredersek. )

( Madem görüyorsunuz... O zaman, hoşgörün!
[Âşık Veysel] )


- DAYANÇ/SABIR:
BOYUN EĞMEK değil/yerine ÇABA GÖSTERMEK


- DAYANÇ/SABIR:
SÜREYE ile/ve/değil SÜRECE


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> "KENDİNİ TUTMAK"


- DAYANÇ/SABIR ile/ve BAŞARI

( Eğer sabır gösterirseniz, başarmamak olanaksızdır. )

( If you persevere, there can be no failure. )

( Büyük başarıların sahipleri, küçük işleri titizlikle yapabilme sabrını gösteren kişilerdir. )

( PATIENCE vs./and SUCCESS )


- DAYANÇ/SABIR ve/||/<> BEKLEMEK


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> DAYANIKLILIK

( PATIENCE vs./and/<> ENDURANCE )

( ... cum/et/<> FORTITUDO )


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> DİNGİNLİK

( PATIENCE vs./and/<> INERTIA )


- DAYANÇ/SABIR ve DOĞRU (ZAM)ANLAMA

( PATIENCE and TIMING )


- DAYANÇ/SABIR ve/<> GÜÇ

( PATIENCE and/<> POWER )


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> İSTİKRAR

( SABIR ÇİÇEĞİ / GIAN AGAVE[Lat.] [Ancak 10 yılda açar.] )

( PATIENCE vs./and/<> STABILITY )


- DAYANÇ/SABIR ile İSYAN ETMEMEK


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> KANAAT

( Kanaat eden aziz olur, Kanaatsizlik eden zelil olur. [azza men kanea, zelle men tamea] )

( PATIENCE vs./and/<> CONTENTMENT )


- DAYANÇ/SABIR ve/<> KARARLILIK


- DAYANÇ/SABIR ile/ve MÜCADELE (ETMEK)

( Sabırla koruk tut, yaprağı Atlas olur. )

( PATIENCE vs./and TO STRUGGLE )


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> RIZÂ


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/> SELÂMET

( Sabrın sonu, selâmettir. )


- DAYANÇ/SABIR ile/ve SIĞINMA

( PATIENCE vs./and SHELTER )


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/||/<> ŞÜKÜR

( PATIENCE vs./and/<> GRATITUDE )


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/||/<> TEVEKKÜL


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> UYUM

( Olgun kişi, zayıf ve kendinden aşağı unsurlara karşı sabır gösterir ve onlara önem verir. )

( Uyumsuzluğu, ihtiyârını devrede tutmayan kişi yaratır. )

( PATIENCE vs./and/<> HARMONY )


- DAYANIKLI TÜKETİM ARACI ile/ve/||/<> DAYANIKSIZ TÜKETİM ARACI


- DAYANIKLI/LIK ile/ve/||/<> AĞIRBAŞLI/LIK

( METÂNET ile/ve/||/<> VAKAR )


- DAYANIKLI/LIK ile SAĞLAM/LIK

( ENDURANCE vs. STRENGTH )

( FORTITUDO cum ... )


- DAYANIKLILIK ile/ve DAYANIŞMA

( ENDURANCE vs./and/<> SOLIDARITY )


- DAYANIKLILIK = FORTITUDE[İng.] = FORCE D'ÂME[Fr.] = GEISTESKRAFT[Alm.] = FORTITUDO[Lat.]


- DAYANIKLILIK ve/||/<> GÖNÜL FERAHLIĞI ve/||/<> MERHAMET ve/||/<> SABIR

( Daha yüksek bir terbiye yoktur. VE/||/<> Daha büyük bir mutluluk yoktur. VE/||/<> Daha kutsal bir görev yoktur. VE/||/<> Daha etkili bir güç yoktur. )


- DAYANIŞMA:
MEKANİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ORGANİK


- DAYANIŞMA ile/ve/<> GÜVEN

( Kişiler, kendilerine değil birbirleriyle dayanışma içindelerse güven duyabilir ve yansıtabilir. [özellikle de eşler ve ortaklar!] )

( Aslanlar [ve birçok güçlü görünen hayvan] bile tek başına yeterli güçte değildir. Ancak birlikte ve dayanışmayla ayakta kalırlar. )

( Loncaları inceleyiniz. )

( SOLIDARITY vs./and/<> TRUST/CONFIDENCE )


- DAYANMA:
AÇLIĞA ile/ve/||/<>/> SUSUZLUĞA ile/ve/||/<>/> HAVASIZLIĞA

( 60 gün. İLE/VE/||/<>/> 6 gün. İLE/VE/||/<>/> 6 dk. )


- DAYANMA ile KATLANMA


- DAYANMAK ile ABANMAK

( TO LEAN vs. TO LEAN AGAINST/OVER )


- DAYANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BIRAKMAK


- DAYANMAK ile SIĞINMAK

( TO RELY vs. TO TAKE REFUGE )


- DAYANMAK ile YASLANMAK

( TO LEAN vs. TO LEAN AGAINST )


- DAYANMAQ[Azr.] = DURMAK[Tr.]


- DAYANTI = UKNUM = HYPOSTASIS[İng.] = HYPOSTASE[Fr.] = HYPOSTASE[Alm.] = HYPOSTASIS[Yun.]


- DAYATILAN ile/değil/yerine BENİMSETİLEN


- DAYATMA/CI "ÇÖZÜMLER" ile/değil/yerine/>< GERÇEK/SAĞLAM ÇÖZÜMLER


- DAYATMA ile/ve/</değil "BİLDİĞİNİ OKUMA"


- DAYATMA ile/ve/= ARKASINDAN İŞ ÇEVİRMEK


- DAYATMA ile BASTIRMA


- DAYATMA değil/yerine/>< DAYANIŞMA


- DAYATMA değil/yerine ESİNLENME

( [not] TO INSIST but TO BE INSPIRED
TO BE INSPIRED instead of TO INSIST )


- DAYATMA ve GASP


- DAYATMA ile/değil/yerine ÖĞRETME[ANLATMA/GÖSTERME]


- DAYATMA ile/ve/değil/yerine SINIRLAMA


- DAYATMA ile/ve/değil/||/<>/>/< YAPTIRIM


- DAYATMA ile/ve/değil/||/<>/< YÖNLENDİRME


- DAYATMA ile/ve/</değil ZORUNDA BIRAKMA


- DAYATMA ile/değil/yerine ZORUNLULUK


- DAYATMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜMSÜZ/ÇARESİZ OLMAK/KALMAK


- DAYAYIP DÖŞEMEK


- DAYK[Ar.] ile DIYK[Ar.]


- DAYK[Ar.] ile HAREC[Ar.]


- DDOS/DISTRIBUTED DENIAL OF SERVICE[İng.] değil/yerine/= DAĞITIK SERVİS HİZMET REDDİ


- DELÂLET ile DALÂLET

( Delil. İLE Yanılgı/sapınç. )

( Delâleti(rehberi) olmayan, dalâlete düşer. )

( Ben istiyorum delâlet
"Gönül" istiyor dalâlet )


- DELGİ(MATKAP[Ar. < MİSKAB]): DARBESİZ ile/değil/yerine/> DARBELİ

( Delme işlemi yapılırken darbe uygulamaz. Delme işlemi yalnızca dönerek yapılır. Genelde basit tadilat işlemleri için kullanılır. Basit delik açma işlemleri ya da vidalama işlemleri için kullanımı yaygındır. [Eğer yüksek devire sahipse o zaman sert malzemelerin delinmesinde de kullanılabilir.] İLE/DEĞİL/YERİNE/> Sert malzemelerin delinmesi işleminde kullanılır. Delme işlemi dönerek ve aynı zamanda ileri geri hareketler ile gerçekleştirilir. Delme işlemi daha hızlı biçimde gerçekleştirilir. Delme işlemi çok daha kolay yapılır. [Beton ya da metal gibi oldukça sert malzemelerin delinmesinde darbeli matkap yeğlenilmelidir. Hem profesyonel, hem de basit tadilatlarda kullanılabilen araçlardır. Farklı watt gücünde olanları bulunur.] )


- DELİL ile/ve DAYANAK


- DEMON ile DAIMON


- DENİZ ve/||/<> DALGA

( Enerji. VE Etki eden enerji. )


- DENİZİN:
"KABARMASI" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DALGALANMASI


- DENSİZ/LİK ile/ve/<> DANGALAK/LIK ile/ve/<> DALYARAK/LIK


- DESEN ile/ve DAİRE/GEOMETRİ/NESNE

( NOKTA-ÇİZGİ ile/ve NOKTA-ALAN )


- DESTEK ile/ve/<> DAYANIŞMA

( SUPPORT vs./and/<> SOLIDARITY )


- DEVİNİM/HAREKET[Ar.] ile/ve/değil/||/<>/> DAVRANIŞ

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Bilinçsiz/bilinçli hareket. )

( [not] MOVEMENT vs./and/but/||/<>/> BEHAVIOUR )


- DEVR[Ar.] ve/||/<> DAİM[Ar.]


- DEVRİM ile/ve/değil DARBE


- DIGITAL DIARY ile DATABANK


- DIHK - > DÂHIK - > DAHHAK


- DİREK ile/ve/<> DAYANAK


- DİRENMEK ile/ve DAYANMAK

( ... ile/ve İRTİFAK )


- DİREŞİM/SEBÂT ile/ve/<> DAYANÇ/SABIR

( CONSTANCY vs./and/<> ENDURANCE )


- DİRETME ile/ne yazık ki DAYATMA


- DİŞETİ ile/ve DAMAK

( ... ile/ve HANEK )

( ... ile/ve ÂHİYÂNE )

( GUM vs./and PALATE )


- diso.[Lat. < DISPENSA] değil/yerine/= DAĞITINIZ


- DİSTİLASYON/DISTILLATION[İng.] değil/yerine/= DAMITMA


- DİSTİLE/DISTILLED[İng.] değil/yerine/= DAMITIK


- DİSTİLLASYON ile DAMITMA


- DİSTRİBÜSYON/DISTRIBUTION[İng.] değil/yerine/= DAĞILIM


- DİSTRİBÜTÖR[İng.][DİSPÜTÖR değil!] değil/yerine/= DAĞITICI/DAĞITIM


- DİSTRİBÜTOR değil/yerine/= DAĞITIMCI


- DİVAN ŞİİRİ TÜRLERİ [DİNSEL OLMAYAN/LAR]:
BAHÂRİYE ile/ve/<> CEMREVİYE ile/ve/<> FAHRİYE ile/ve/<> IYDİYE ile/ve/<> MEDHİYE ile/ve/<> MERSİYE ile/ve/<> HİCVİYE ile/ve/<> GAZAVATNÂME ile/ve/<> SAKİNÂME ile/ve/<> HAMAMNÂME ile/ve/<> SAHİLNÂME ile/ve/<> KIYÂFETNÂME ile/ve/<> SURNÂME ile/ve/<> LÛGAZ ile/ve/<> MUAMMÂ ile/ve/<> HEZLİYÂT ile/ve/<> TARİH DÜŞÜRME ile/ve/<> ŞEHR-ENGİZ ile/ve/<> DÂRİYE

( XIII. yy.'dan, XIX. yy.'a kadar, 3182 Dîvân Şairi vardır. )

( Bahar nitelemeleriyle başlanarak birini övmek için yazılan kasîde. | Baharın gelişiyle doğanın uyanışını, değişimini, güzelleşmesini konu edinen kasîdeler. İLE/VE/<>
Bayramlar, baharlar gibi cemre vesilesiyle, dönemlerindeki önemli kişiler için yazılan şiirler. İLE/VE/<>
Bir kişinin[devletli, bir başka şair ya da şairin kendinin] övüldüğü şiirler. İLE/VE/<>
Dönem büyüklerinden birini bayramın gelişi dolayısıyla öven kasîde türü. İLE/VE/<>
Bir kişiyi [devlet ya da tasavvuf ileri gelenlerini] övmek için yazılan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Bir ölenin/vefâtın ardından duyulan acıyı anlatmak, öleni övmek için yazılan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Bir kişiyi, kurumu, toplumsal olayı, geleneği yeren/taşlayan manzum türü. [Siham-ı Kaza - Nef'î] İLE/VE/<>
Savaşları, kahramanlıkları, zaferleri anlatan manzum ya da mensur yapıtlar. [İlk gazavatnameler XV. yy.'da yazılmaya başlanmıştır] İLE/VE/<>
İçki ve içki âlemlerinin övülerek anlatıldığı manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Hamamları, hamam eğlencelerini ve hamamdaki güzelleri betimlemek üzere yazılan manzum yapıtlar. [ilki: Deli Birader - Gazalî] İLE/VE/<>
İstanbul kıyıları ile buralardaki yerlerinin anlatıldığı şiirlerin genel adı. [Fennî] İLE/VE/<>
Kişilerin karakterlerini, fiziksel görünümlerini [göz rengi, boy uzunluğu/kısalığı vb.] temel alarak açıklamaya çalışan yapıtlar. İLE/VE/<>
Sarayın mutlu günlerini [evlenme, doğum şenlikleri vb.] anlatann manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Hece vezniyle yazılmış manzum bilmece. İLE/VE/<>
Belirli kurallara göre düzenlenip çözülebilen manzum bilmece. İLE/VE/<>
Alaylı bir dille yazılmış manzum türü. [zarif bir nükte ya da güzel bir mazmun kadar kaba şakalara, taşlamalara ve sövgülere de yer verilir] İLE/VE/<>
Önem verilen bir olayın ya da bir yapının kuruluş yılını bildiren bir tümce, bir mısra ya da beyit yazmak. İLE/VE/<>
[Fars.: "Şehir karıştıran"] Bir kenti, o kentin güzelliklerini, doğal ve sosyal özelliklerini anlatan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Yeni yaptırılmış saray, köşk, yalı benzeri binalar için yazılmış kasîdeler. )


- DLT/DISTRİBUTED LEDGER TECHNOLOGY[İng.] değil/yerine/= DAĞITIK DEFTER TEKNOLOJİSİ


- DOĞRUSAL HAREKET ile/ve DAİRESEL/DÖNGÜSEL HAREKET

( HAREKET-İ MÜSTAKİME ile/ve HAREKET-İ MÜSTEDİRE )


- DOĞRUSAL ile DAİRESEL


- DOLAMAQ[Azr.] = DALGA GEÇMEK[Tr.]


- DÖNEN ile/ve/değil DAİRESEL

( ... İLE/VE/DEĞİL Konumsal/vaz'î. )


- DURABILITY[İng.] değil/yerine/= DAYANIKLILIK, SAĞLAMLIK


- DURGUN BAKIŞ ile/ve DARGIN BAKIŞ


- DÜŞÜNCE ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> DAVRANIŞ/TUTUM ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DEĞER ile/ve/||/<> DİL

( Akıl[doğru bağ/lar] ve ilim ile yapılandırılır. İLE/VE/||/<> Çeşitli fizyolojik ve psikolojik isteklerle ve eğlencelerle doyurulur. İLE/VE/||/<> Çalışarak, iş yaparak, kazanarak ve kazandırarak dengelenir. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )

( Düşünceler, duygulardan önce gelir. )

( %80 İLE/VE/||/<> %20 İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )

( Duygu yok fakat [çeşitli oranlarda/yoğunluklarda] etkisi olabilir. İLE/VE/||/<> Düşünce var. İLE/VE/||/<> Düşünce ve duygu var. İLE/VE/||/<> Öncenin, kendimizin ve başkalarının düşünceleri var. İLE/VE/||/<> Tümü var. )

( Saniyelerde. İLE/VE/||/<> Milisaniyelerde. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )

( Zihnimizin konuşma dili. İLE/VE/||/<> Gövdemizin konuşma dili. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )


- DÜZ YAZI ile DANS

( Yürümeye benzetilebilir.[Kendi dışında bir amacı vardır.] İLE Şiire benzetilebilir.[Amacı, kendidir.] )


- EIDOLON ve/<>/|| DAEMON

( Kendinin bilgisi. )


- EKSTRAVASKÜLER/EXTRAVASCULAR[İng.] değil/yerine/= DAMAR DIŞI


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/<>/> DAYANIŞMA


- EMPOZE (ETMEK) değil/yerine/= DAYATMAK


- EN ... değil/yerine DAHA ...

( "Ya, ya da" düşüncesi/zannı/yüklemesi. DEĞİL/YERİNE "Hem, hem de | Ne, ne de" düşüncesiyle/mantığıyla. )

( Durağan. DEĞİL/YERİNE Hareketli. )

( Yapay. DEĞİL/YERİNE Doğal. )

( Sahte. DEĞİL/YERİNE Gerçek. )

( Konfor temelli/odaklı. DEĞİL/YERİNE Yaşam temelli/odaklı. )

( İnorganik. DEĞİL/YERİNE Organik. )


- EN DAM


- EN YÜKSEK İYİ = HAYR-İ ÂLÂ = SUMMUM BONUM[İng., Lat.] = LE SOUVERAIN BIEN[Fr.] = DAS HÖCHSTE GUT[Alm.]


- ENAYİLİK ile/değil/yerine DAYANÇ/SABIR

( [not] DUPERY vs./but PATIENCE
PATIENCE instead of DUPERY )


- ENDÜRANS/ENDURANCE[İng.] değil/yerine/= DAYANIKLILIK


- ENGELLEME/ENGELLENME ile/ve/||/<> DAĞITMA/DAĞILMA


- ENTOLERANS/İNTOLERANCE[İng.] değil/yerine/= DAYANAMAMAZLIK, TAHAMÜLSÜZLÜK


- ERİME ile/ve/değil/<> DAĞILMA


- ESAS/ASIL ile/ve/||/<> DAYANAK


- ETKİNLİK/FİİL ile/ve DAVRANIŞ ile/ve EYLEM

( İş üretir. Durumu değiştirmektir. İLE/VE Psişik durumların dışavurumu. İLE/VE Bilinçli, amaçlı etkinlik. )


- EVRİM:
DOĞAL SEÇİLİM KURAMI/ÖRNEĞİ ile/ve/değil/yerin/<>/>< DAYANIŞMA(SYMBIOSIS) KURAMI/ÖRNEĞİ

( Ekvator bölgesinde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Sibirya'da. )

( CHARLES DARWIN ile/ve/değil/yerine/<>/>< PYOTR KROPOTKIN[09 Aralık 1842 - 08 Şubat 1921] )


- FARKINDALIK ile/ve/<> DAYANIŞMA

( AWARE/NESS vs./and/<> SOLIDARITY )


- FERİT PAŞA ile DAMAT FERİT PAŞA


- FESİH[Ar.] değil/yerine/= DAĞIL


- FİİL ile/ve DAVRANIŞ ile/ve EYLEM

( İş üretir. Durumu değiştirmektir. İLE/VE Psişik durumların dışavurumu. İLE/VE Bilinçli, amaçlı etkinlik. )


- GAYRÎ ile/değil/yerine DAHİLÎ


- GELİN ve/<> DAMAT

( İ'SÂR[Ar.]: Gelin olma çağına gelme. )

( ARÛS ve/<> ARÎS )

( BEYÛ/BEYÛG ve/<> ARÎS )

( BRIDE and/<> GROOM )


- GENİŞ ZAMANDA ile/ve/||/<> DAR ZAMANDA

( Sıkı olabilirsek. İLE/VE/||/<> Ferah olabiliriz. )


- GEREKÇE ile/ve DAYANAK/ÇA

( REASON vs./and SUPPORT/BASE )


- GEREKSİNİM ile/ve/> DAVET

( NEED vs./and/> TO INVITE )


- GEREKSİNİMLER ve İLİŞKİLER SIRADÜZENİ:
DİRİMSEL ve/||/<>/> BİLİŞSEL ve/||/<>/> DAVRANIŞSAL


- GÖVDE = BEDEN = BODY[İng.] = CORPS[Fr.] = DAS LEIB, DER KÖRPER[Alm.] = IL CORPO[İt.] = EL CUERPO[İsp.] = CORPUS[Lat.] = TO SOMA, HO KHROS[Yun.] = CİSM, CESED, CURM[Ar.] = BEDEN[Fars.] = HET LICHAAM[Felm.] = DEHA[Sansk.]


- GÖZÜPEK = DARING[İng.] = AUDACIEUX[Fr.] = KÜHN[Alm.] = AUDAX[Lat.]


- GÖZÜPEKLİK = DARING, AUDACITY[İng.] = AUDACE[Fr.] = KÜHNHEIT, TOLLKÜHNHEIT[Alm.] = AUDACIA[Lat.]


- GT/GUTTA, DROP[İng.] değil/yerine/= DAMLA


- gtt.[Lat. < GUTTA] değil/yerine/= DAMLA


- GÜÇ ile DAYANAK

( POWER vs. SUPPORT/BASE )


- GÜÇLÜ ve/||/<>/> DAHA GÜÇLÜ

( Zayıf yanını, herkesten daha iyi bilen. VE/||/<>/> Zayıf yanına hükmedebilen. )


- GÜÇSÜZLÜK/OLANAKSIZLIK ile/ve/> DAYANÇ/SABIR

( POWERLESSNESS/IMPOSSIBILITY vs./and/> PATIENCE )


- GÜDÜLENME ve/>/< DAYANÇ/SABIR ( ve/>/< GÜDÜLENME)

( Yaşam, Güdülenme ve Sabır üzerine işlemektedir. )

( Herhangi bir işe başlarken çeşitli nedenlerle zihinsel hareketlilik başlatılır fakat uzun süren/sürecek işlerde ancak bir yere kadar yeterli olur. Güdünün tükenmeye başladığı noktada sabır devreye girer/girmelidir. İşin süresine, zorluğuna göre sabrın da yetmeyeceği noktaya gelinir. Sabrın tükendiği noktada da işin tamamlanması noktasına yaklaşılmıştır ve sona yaklaşmış olmanın güdülemesiyle de süreç/iş tamamlanır. )

( MOTIVATION and/> PATIENCE [< MOTIVATION] )


- GÜNEY OKYANUSUNDA:
AMUNDSEN DENİZİ ve/||/<> BELLINGSHAUSEN DENİZİ ve/||/<> SCOTIA DENİZİ ve/||/<> WEDDELL DENİZİ ve/||/<> DAVIS DENİZİ ve/||/<> ROSS DENİZİ


- guttat.[Lat. < GUTTATIM] değil/yerine/= DAMLA DAMLA


- GÜVEN ile DAYANMA

( Güvenmek, sırtını dayama anlamında bir rahatlık/saptırma gerekliliği ya da anlamına gelmez. )

( İyiye güven duymak olumludur. )

( Güven, özgüven/enerji getirir. )

( Güven, deneyimle birlikte gelir. )

( Yoğun bir deneyim yaşayan insan güven ve cesâret yayar. )

( GÜVEN: İnancın bilincinde olmak. )

( Hayatın her yolunda, başlangıçta güven esastır. )

( Kendi düşünce berraklığınıza, amaçtaki safiyetinize ve eylemdeki dürüstlüğünüze güvenin. )

( Kişiye dayanma, ölür; ağaca dayanma, kurur. )

( Ona güven ama dayanma! [Trust but do not rely!]
CONFIDENCE vs. RELY
Energy comes vs. confidence.
Confidence comes vs. experience.
In every walk of life initial trust is essential. )

( SECURITAS cum ... )


- GÜVENCE ile/ve DAYANAKÇA


- HAMÎL[Ar.] ile DAMÎN[Ar.]


- HARE[Ar.]/MENEVİŞ[Fars.] değil/yerine/= DALGIR

( Bir yüzeyde, renk dalgalanması sonucu görülen parlaklık. | Terementi ağacının tohumu. )


- HAREKET ETMEK değil/yerine/= DAVRANMAK


- HAREKET:
SABİT HIZLA DÜZ ÇİZGİDE ile DAİRESEL


- HATTA değil/yerine/= DAHASI


- HEYECAN ile/ve DAVET


- HIEROPHANTES ile/ve/<> DADOUCHOS

( Kutsalı açıklayan. İLE/VE/<> Meşale taşıyan. )


- HIRKA ile/ve DALK

( ... İLE/VE Dervişlerin giydiği hırka. )


- HIZ değil/yerine/>< DAYANÇ/SABIR


- İBN MİSKEVEYH ile/ve DARWIN


- İDDİA ile/değil/yerine DAVET


- İDDİA ile DAYANAK

( İddiaya itiraz edilmez! Ancak "delil"lerine edilebilir. )

( UMDE: Dayanılacak, güvenilecek şey/kişi/yer, destek. | İlke. | Herkesin güvendiği kişi. )

( CLAIM vs. BASE )


- İDDİA ile/değil/yerine DAYANAKÇA


- ILGIM/YALGIN ile/ve/değil/<> DALGIR

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Bir yüzeyde, renk dalgalanması sonucu görülen parlaklık. )

( SERAP ile/ve/değil/<> MENEVİŞ/HARE )


- İLKE ile/ve/||/<> DAYANAK


- İMBİK değil/yerine/= DAMITICI


- İNDİRGEME ile/ve/değil/yerine/>< DAYANDIRMA


- INFÜZYON/INFUSION[İng.] değil/yerine/= DAMARDAN SIVI AKTARIMI


- İNSAN GELİŞİMİ KURAMCILARINDA:
MARGARET MAHLER ile/ve/||/<> JOHN BOWLBY ile/ve/||/<> SIGMUND FREUD ile/ve/||/<> ERIK ERIKSON ile/ve/||/<> JEAN PIAGET ile/ve/||/<> DANIEL STERN


- instill.[Lat. < INSTILLANDUS] değil/yerine/= DAMLA DAMLA AKITILSIN


- int.[Lat. < INTERNUS] değil/yerine/= DAHİLÎ, İÇİLİR


- ISIRGAN OTU değil DALGAN(DALAYAN) OTU

( Hayvan ısırır, ot dalar. )

( Isırgangillerden, her tarafı sert tüylerle kaplı, tüyleri kırılınca, karınca asidi denilen, çok kaşındırıcı bir madde çıkaran bir ot. İLE ... )

( URTICA cum ... )


- İSNÂD[çoğ. İSNÂDÂT] değil/yerine/= DAYANDIRMA/DAYANDIRI


- İSNAT/İSNAD ETMEK değil/yerine/= DAYANDIRMAK


- İSTİGRÂK[< GARK] değil/yerine/= DALMA, İÇİNE GÖMÜLME | KENDİNDEN GEÇİP DÜNYAYI UNUTMA | BOĞULMA | FAZLA ABARTMA [bkz. GULÜVV]


- İSTİKRARSIZLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DALGALANMA


- İSTİMLÂK ile DAYATMA


- İSTİNABE[Ar.] değil/yerine/= DAYANAKÇA


- İSTİNAT ETMEK değil/yerine/= DAYANMAK/YASLANMAK


- ISTIRAP ile/ve DAYANÇ/SABIR

( Annesi ölene, "öksüz"; babası ölene, "yetim"; eşi ölene, "dul" denilir. Fakat çocuğu ölene, hiçbir şey diyemezler. Çünkü bu, öyle bir ıstıraptır ki, o ıstırabı anlatabilecek bir sözcük bile yoktur. )


- İSTİŞÂRE HEYETİ/ŞURA değil/yerine/= DANIŞMA KURULU/DANIŞ


- IVUS/İNTRAVASKÜLER ULTRASONOGRAFİ INTRAVASCULAR ULTRASONOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= DAMAR İÇİ ULTRASONOGRAFİ


- İYİ ŞEYLER ile/ve/||/<>/> DAHA İYİ ŞEYLER ile/ve/||/<>/> EN İYİ ŞEYLER

( İnanırsak gelir. İLE/VE/||/<>/> Sabredersek gelir. İLE/VE/||/<>/> Vazgeçmezsek gelir. )


- İYİ ile/ve/<>/> DAHA İYİ ile/ve/<>/> EN İYİ

( İnanırsak. İLE/VE/<>/> Sabredersek. İLE/VE/<>/> Vazgeçmezsek. )


- İYİLEŞMEK ile/ve/değil/||/<>/< (DAHA) İYİ HİSSETMEK

( Kişiler, çoğunlukla, psikoloğa/psikiyatriste, iyileşmeye değil "(daha) iyi hissetmek" üzere giderler. )


- İZLENİLESİ:
YARGI ve/||/<>/< DAVÂ/DURUŞMA/İDDİA/SUÇLAMA/SAVUNMA/AVUKATLIK/MASUMİYET

( ŞEYTANIN AVUKATI (DEVIL'S ADVOCATE) (1997)

BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK (1962)

KARDEŞ GİBİYDİLER (SLEEPERS) (1996)

İLK CANİLİK (1995)

CİNAYET GECESİ (FRACTURE) (2007)

HÜKÜM (1982)

SLEEPERS (1996)

JÜRİ (2003)

SANIK (1988)

YAĞMURCU (1997)

KUZENİM VINNY (1992)

BİR CİNAYETİN ANATOMİSİ (1959)

BİR DÜŞÜŞÜN ANATOMİSİ (ANATOMY OF A FALL) (2023)

DARK WATERS (2019)

YARGIÇ (THE JUDGE) (2014)

THE PEOPLE VS. LARRY FLYNT

12 ANGRY MEN (1957)

AVUKAT (2007)

TATLI BELÂ (2000)

SKANDALIN ADI (1996)

ÖLDÜRME ZAMANI (1994)

KARAR (1982)

ADÂLET PEŞİNDE (2009)

SULLY (2016)





HAK ARAYIŞI

YATAĞIMDAKİ DÜŞMAN (SLEEPING WITH THE ENEMY) (1991)

YETER (ENOUGH) (2002)

KARDEŞ GİBİYDİLER (SLEEPERS) (1996)

BİRKAÇ İYİ ADAM (A FEW GOOD MEN) (1992)

PHILADELPHIA (1993)

DENİZDE İSYAN (CRIMSON TIDE) (1995)

CASUSLAR KÖPRÜSÜ (BRIDGE OF SPIES) (2015)

KAÇAK (FUGITIVE) (1993)

ŞARLO DİKTATÖR (1940)

BALİNANIN SIRTINDA (WHALE RIDER) (2002)

JOKER (2019)

YAŞAMAK İÇİN(FOR LIFE) (2020) (dizi) )


- JOHN BELL ile/ve/||/<>/< DAVID BOHM ile/ve/||/<>/< EPR

( 1963 ile/ve/||/<>/< 1950 ile/ve/||/<>/< 1935 )


- KABUL ETMEMEK ile/ve/değil DAHA ÇOK YAKLAŞMASINI SAĞLAMAK


- KABULLEN(E)MEMEK ile DAYAN(A)MAMAK

( NOT (ABLE) TO ACCEPT vs. NOT TO WITHSTAND )


- KABULLEN(EBİL)MEK ile DAYANMAK/DAYANABİLMEK

( Her ne gelirse, sarsılmadan dayanmanın soyluluğu ve erdemi vardır fakat anlamsız işkence ve aşağılanmayı reddetmenin onurluluğu[vakarı] da vardır. )

( (ABLE) TO ACCEPT vs. (NOT ABLE) TO WITHSTAND
There is noble virtue in unshakable endurance of whatever comes, but there is also dignity in the refusal of meaningless torture and humiliation. )


- KAİM[< KIYÂM] ile/ve/<> DAİM

( Kaimse daim de olur. )

( Daim değilse kaim de değildir. )

( Var. | Ayakta duran/bulunan. | Birinin yerini tutan, birinin yerine geçen. | Bir işte sebât eden. | Her zaman var olan [Tanrı]. İLE/VE/<> Sürekli/daima, sonsuz. )


- KALDIRMAK/BİTİRMEK ile/ve/<>/değil/yerine DARALTMAK


- KANT ile/ve/||/<>/> SCHILLER ile/ve/||/<>/> FICHTE ile/ve/||/<>/> SCHLEIERMACHER ile/ve/||/<>/> SCHLEGEL ile/ve/||/<>/> HEGEL ile/ve/||/<>/> SCHELLING ile/ve/||/<>/> SCHOPENHAUER ile/ve/||/<>/> FUERBACH ile/ve/||/<>/> DARWIN ile/ve/||/<>/> SPENCER

( [Doğum Tarihi] 1724 ile/ve/||/<>/> 1759 ile/ve/||/<>/> 1762 ile/ve/||/<>/> 1768 ile/ve/||/<>/> 1770 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1775 ile/ve/||/<>/> 1788 ile/ve/||/<>/> 1804 ile/ve/||/<>/> 1809 ile/ve/||/<>/> 1820 )

( Wilhelm Schlegel, 22 Ocak 1798'de Jena'dan, Berlin'de kardeşi Friedrich Schlegel ile küçük bir evi paylaşan Schleiermacher'a, kardeşinin yarattığı skandallardan dolayı sitem dolu bir mektup yazar ve yakın zamanda taşınmış olduğu Berlin'den Jena'ya, kendinin yanına dönmesi için Friedrich'i ikna etmesini ister; zira kardeşi, Schiller ile girdiği tartışma sonrasında yayımladığı son metniyle tümden tozu dumana katmıştır. Öyle ki, aynı soyadını taşımasıyla Wilhelm dahi gözden çıkarılmanın eşiğine gelmiştir. Sonunda, Goethe, tartışmaya dahil olur ve Friedrich ile babacan bir konuşma yaparak, ondan kibarca, bundan sonra başka bir alan üzerine, başka bir yerde çalışmasını ister. Oysa Friedrich, bu tavsiye üzerine gittiği Berlin’de, çoktan kendi çevresini kurarak yeni bir edebi akımın öncülüğü görevini üstlenmiştir. Henüz 25 yaşındaki bir genç tarafından yazılıp böylesi büyük bir etki yaratan, yepyeni ve tümüyle özgün bir düşünsel hareketin öncüsü olan bu metin, Eleştirel Fragmanlar'dı ve yalnızca 37 sayfalık 127 aforizmadan oluşuyordu. Aradan geçen neredeyse iki yüz yıl boyunca Eleştirel Fragmanlar üzerine yüzlerce kitap yazılacaktı. Schlegel kimilerine göre yaygaracı, kimilerine göre dâhi olarak adlandırılacak ama her halükârda Romantik hareketin düşünsel temellendiricisi olarak tarih sahnesindeki yerini alacaktı... )


- KAP ile/değil DAĞAR

( ... İLE/DEĞİL Ağzı yayvan, toprak kap. | Dağarcık. )


- KARABİBER ile DÂR-İ FÜLFÜL[Fars., Ar.]

( ... İLE Karabibere benzer, uzun dâneli baharat. )


- KARAGÖZ SAHNESİNDE:
ÇIRAK ile/ve/<> YARDAK ile/ve/<> DAYREZEN ile/ve/<> SANDIKKAR


- KARARLI/LIK ve/||/<>/< DAYANIKLI/LIK


- KARIŞIK ile/ve/değil DAĞINIK

( [not] MIXED vs./and/but MESSY )


- KASIT ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DAYANAKÇA


- KATETER/CATHETER[İng.] değil/yerine/= DALGI


- KATETERİZASYON/CATHETERIZATION[İng.] değil/yerine/= DALGILAMA


- KATLANMA/TAHAMMÜL[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAYANÇ/DAYANCA/SABIR

( Katlanmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Direnmek. )

( Maddî olanlara. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Manevî olanlara. )

( PATIENCE vs./and/<> ENDURANCE )


- KATLANMAK değil/yerine DAYANÇ/SABIR


- KATMANDU'DAKİ MEYDANLAR:
DURBAR ile/ve/||/<> HANUMAN DHOKA(MAYMUNLAR KRALI) ile/ve/||/<> TAUMADHI ile/ve/||/<> DATTATRAYA


- KATRE/KATRA[Ar. çoğ. KATER, KATARÂT] değil/yerine/= DAMLA

( Damla, damlayan şey. )


- KAYIK ile/ve DAK

( ... İLE/VE Ganj Nehri'nde kullanılan bir sandal. )


- KEÇİ ile/ve DAĞ KEÇİSİ / YAĞMURCA / ELİK

( ... İLE/VE Boynuzlugillerden, ufak sürüler halinde yaşayan, çok çevik bir antilop türü. )

( MÂIZ, MA'Z, ÜM'ÛZ ile/ve ... )

( BÜZ ile/ve BÜZ-İ KÛHÎ )

( CAPRA HIRCUS cum/et RUPICAPRA CRAGUS )


- KEDİ ile DAĞ KEDİSİ/MANUL

( ... ile SİNNEVR-İ CEBELÎ )


- KENDİNİ SAKINMAK ve/<> DAYANMAK


- KERPETEN ile DAVYA

( ... İLE Diş çekme kerpeteni. )


- KESİNLİK ile/ve DAKİKLİK


- KİRAZ ile DALBASTI

( ... İLE Bir tür, iri, aşılı kiraz. )


- KIRILMA ile DAĞILMA


- KIRLANGIÇ ile DAĞ KIRLANGICI/ÇOBANALDATAN

( ... ile UVVÂR[çoğ. AVÂVÎR], VATVÂT[çoğ. VATÂVÎT] )

( ... ile PÂLVÂNE, PÂLVÂYE )

( ... cum CYPSELUS ALPINUS/CAPRIMULGUS EUROPEUS )


- KISALIK ile/ve DARLIK

( İki nokta arasında. İLE/VE Alanlarda. )

( cm. ile tanımlanır. İLE/VE cm² ya da cm³ ile tanımlanır. )

( SHORTNESS vs./and NARROWNESS )


- KİŞİYİ/ÇOCUĞU ELEŞTİRMEK ile/değil/yerine/&gt;&lt;/&lt; DAVRANIŞI ELEŞTİRMEK

( Utancı artırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ahlâkı artırır. )


- KİŞİYİ/ÇOCUĞU ÖVMEK ile/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< DAVRANIŞI ÖVMEK

( Kibri geliştirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>


- KOARKTASYON/COARCTATION[İng.] değil/yerine/= DAMAR DARALIMI


- KÖK KURDU ile/= DANABURNU

( Toprak içinde yaşayıp bitkilere, köklerini keserek zarar veren bir böcek. | Aslanağzı çiçeği. )

( GRYLLOTALPA VULGARIS )


- KÖKEN DİLLER ile/ve/<> UZLAŞIMSAL DİLLER ile/ve/<> DAVRANIŞSAL DİLLER ile/ve/<> İMGESEL DİLLER ile/ve/<> KURMACA DİLLER ile/ve/<> BİÇİMSEL DİLLER


- KOLAY DEĞİL fakat (DAHA FAZLA) ZORLAŞTIRMA(YABİLİRİZ)!


- KOLAY DEĞİL fakat (DAHA FAZLA) ZORLAŞTIRMA(YABİLİRSİN)!


- KONSTRİKTÖR/CONSTRICTOR[İng.] değil/yerine/= DARALTAN


- KONSÜLTAN/CONSULTANT[İng.] değil/yerine/= DANIŞMAN


- KONSÜLTASYON[Fr./İng. < CONSULTATION]/KONSULTO[İt. < CONSULTO] değil/yerine/= DANIŞIM/DANIŞMA


- KONSÜLTASYON/CONSULTATION[İng.] değil/yerine/= DANIŞIM


- KÖRLÜK ile "DAĞ KÖRLÜĞÜ"


- KOTER/CAUTER[İng.] değil/yerine/= DAĞLAÇ


- KOTERİZASYON/CAUTERIZATION[İng.] değil/yerine/= DAĞLAMA


- KOYUN ile/değil DAĞLIÇ

( ... İLE/DEĞİL Kıvırcık koç ile karaman koyununun çiftleşmesinden doğan melez koyun. )


- KÜÇÜK GÜVENCELİK/KASKO ile/ve/||/<> DAR GÜVENCELİK/KASKO

( Küçük güvencelik/kasko, araçlarda oluşan küçük ölçekli kayıpların sigorta şirketi tarafından üstlenilmesi için hazırlanan bir üründür. Dolayısıyla güvence kapsamları sınırlıdır. Güvenceleri, sigorta şirketi bazında değişiklik gösterse de çoğunlukla boyasız araç kaportası onarımı, döşeme tamiri, göçük kurtarma, leke çıkarma gibi küçük onarımları kapsar. Bu tür, araçta farklı nedenlerle oluşan kozmetik sorunların poliçe kapsamında giderilmesini olanaklı kılar. İLE/VE/||/<> İçerdiği güvenceler nedeniyle genelde yoğun trafikte uzun süre araç kullanan sürücüler tarafından yeğlenir. Boyada ya da çamurlukta oluşan hafif çizikler de dâhil olmak üzere küçük hasarlarda devreye girmesi sayesinde aracın hasarsızlık oranı bozulmamış olur ve araç sahipleri bir sonraki yenileme döneminde avantajlı fiyatlarla kasko poliçelerini devam ettirebilme olanağına kavuşur. [Standart kasko paketleriyle beraber kullanımı sık karşılaşılan bir uygulamadır.] )


- KUMAŞ ile DASTAR


- KUNDUZ ile/ve DAĞKUNDUZU

( Avrasya kunduzu. İLE/VE Kuzey Amerika'da yaşar. )

( Bu iki tür, 24.000 yıl önce ayrılmıştır ve artık çiftleşememektelerdir. )

( Kunduzlar 15 dakikaya kadar suyun altında kalabilirler. [Suyun altındayken su girmemesi için dudakları ön dişlerinin arkasında sımsıkı kapanır] )

( Öndeki dört kesici dişleri açık turuncu renktedir. [Büyümesi hiç durmayan bu dişlerin minelerinde, fazladan kuvvet sağlayan demir bulunur] )

( İlkbahar ve sonbahar aylarında kunduzların kuyruk boyu ikiye katlanır. [Enerjilerini kuyruklarında depoladıkları için, yağın kullanıldığı kış aylarında hacmini kaybeder] )

( CASTOR FIBER cum CASTOR CANADENSIS )


- KUNT/KUND[Fars.] değil/yerine/= DAYANIKLI, SAĞLAM, KALIN, AĞIR


- KURBAĞA ADAM = DALGIÇ


- KÜRE ile/ve/<> DAİRE

( Daire, bir küre kesitidir. )


- KÜRESEL ile/ve/değil DAİRESEL


- KÜS/LÜK ile/ve/||/<> DARGIN/LIK


- KUVANTUMDA:
KUVANTUMLANMA ile DALGA-PARÇACIK İKİLİĞİ ile TÜNELLEME ile SÜPERPOZİSYON ile KUVANTUM GİRİŞİMİ ile DOLAŞIKLIK


- KUZEY DENİZİNDE:
KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> ÇUKÇİ DENİZİ ile/ve/||/<> DE LONG BOĞAZI ile/ve/||/<> DOĞU SİBİRYA DENİZİ ile/ve/||/<> LAPTEV BOĞAZI ile/ve/||/<> BOURHAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> LAPTEV DENİZİ ile/ve/||/<> OLENEKSKİY KÖFREZİ ile/ve/||/<> KATANSKİY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> VİLKİTSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> YENİSEY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA DENİZİ ile/ve/||/<> BAYDARATSKAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA BOĞAZI ile/ve/||/<> ÇEYŞSKAYA KOYU ile/ve/||/<> BEYAZ DENİZİ ile/ve/||/<> ONEGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KANDELAŞKA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DİVİNA KOYU ile/ve/||/<> BARENTS DENİZİ ile/ve/||/<> GRÖNLAND DENİZİ ile/ve/||/<> NORVEÇ DENİZİ ile/ve/||/<> KUZEY DENİZİ ile/ve/||/<> DANZİNG KÖRFEZİ ile/ve/||/<> RİGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİNLANDİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BOTNİ KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DANİMARKA BOĞAZI ile/ve/||/<> DAVIS BOĞAZI ile/ve/||/<> BALTIK DENİZİ ile/ve/||/<> LABRADOR DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> SMITH KÖRFEZİ ile/ve/||/<> NARES BOĞAZI ile/ve/||/<> LANCASTER BOĞAZI ile/ve/||/<> ARKTİK KOYU ile/ve/||/<> PR. REGENT BOĞAZI ile/ve/||/<> BOOTHIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FOXE ÇANAĞI ile/ve/||/<> FOXE KANALI ile/ve/||/<> REPULSE KOYU ile/ve/||/<> CORAL LİMANI ile/ve/||/<> JAMES KOYU ile/ve/||/<> HUDSON BOĞAZI ile/ve/||/<> UNGAVA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FROBISHER KOYU ile/ve/||/<> CUMBERLAND KÖRFEZİ ile/ve/||/<> HOME KÖRFEZİ ile/ve/||/<> JONES BOĞAZI ile/ve/||/<> PEARY KANALI ile/ve/||/<> BARROW BOĞAZI ile/ve/||/<> FRANKLIN BOĞAZI ile/ve/||/<> VISCOUT MELVILLE BOĞAZI ile/ve/||/<> Mc CLURE BOĞAZI ile/ve/||/<> McCLINTOK KANALI ile/ve/||/<> KRALİÇE MAUD KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORONATION KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PR. ALBERT KOYU ile/ve/||/<> AMUNDSEN BOĞAZI ile/ve/||/<> GALLER PRENSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> BEAUFORT DENİZİ ile/ve/||/<> PRODHOE KOYU ile/ve/||/<> KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU


- LÂLE ile DAĞ LÂLESİ/MANİSA LÂLESİ/ANEMON[Yun.]

( ... cum ANEMONE VULGARIS )


- LOBİ değil/yerine/= DALAN

( Bir yapının kapısından içeri girildiğinde görülen ilk boşluk. | Otel, tiyatro gibi yerlerde, girişe yakın, geniş yer. | Bazı çıkar gruplarının temsilcilerinden oluşan topluluk. )


- MADDE BAĞIMLI/LIĞI ile/ve/||/<> DAVRANIŞSAL BAĞIMLI/LIK


- MAHDUT değil/yerine/= DAR


- MALAYLAR ile/ve/<> DAYAKLAR

( [Borneo Adası'nda yaşayan] Müslüman olan yerel halk. İLE/VE/<> Öteki dinlerden olan yerel halk.[Ada nüfusunun 1/4'ünü oluşturmaktalardır.(Yaklaşık 3.5 milyon)]
[Yerel halkla birlikte, Hint, Çin ve Avrupa'lı topluluklar da yaşamaktadır.] )


- MANDREN/MANDRİN[İng.] değil/yerine/= DALGI KILAVUZU


- MANTIK ile/ve DAİRESEL MANTIK

( LOGIC vs. UROBORIC LOGIC )


- MATEMATİK YÜCE ile/ve/||/<> DAĞ YÜCE

( Dağ. İLE/VE/||/<> Kasırga. )


- MEKÂNİK DAYANIŞMA ile/ve DAYANIŞMA


- MELTEMLERDE:
KARA VE DENİZ MELTEMLERİ ile DAĞ VE VADİ MELTEMLERİ

( Gündüz, deniz meltemi; gece, kara meltemi oluşur. İLE Gündüz, vadi meltemi; gece, dağ meltemi olur. [Dağlarda nem oranı az olduğundan vadi ve ovalara göre daha erken ısınır, daha erken soğur.] )

( Deniz meltemi, özellikle Ege kıyılarında görülen, öğleden sonra, denizden karaya doğru esmeye başlayan yeldir. )


- MESELE" ile "DAVÂ"


- MESNED/SİZ[Ar.] yerine DAYANAK/SIZ


- MESNET/MESNED değil/yerine/= DAYANAK/ORUNÇ


- MEŞVERET[Ar.] değil/yerine/= DANIŞMA

( Danışma, bir iş üzerinde konuşma. )

( CONSULTATION )


- METÂNET[Ar.] değil/yerine/= DAYANIKLILIK

( Dayanıklılık, güçlü olma, metin olma, sağlamlık, muhkemlik. )


- METANET değil/yerine/= DAYANIKLIK/SAĞLAMLIK


- METİN/METANETLİ değil/yerine/= DAYANIKLI/SAĞLAM


- MƏNZİL[Azr.] = DAİRE[Tr.]


- MİNNET/TARLIK = GRATITUDE, GRATEFULNESS[İng.] = RECONNAISSANCE, OUGRATITUDE[Fr.] = DANK ODER DANKBARKEIT[Alm.] = GRATIA SEU GRATITUDO[Lat.]


- MISIR ile DARI

( Buğdaygillerden, gövdesi kalın, yaprakları büyük, boyu yaklaşık iki metre olabilen, eril çiçekleri tepede salkım durumunda, dişil çiçekleri yaprakla gövde arasında koçan biçiminde olan bir tarım bitkisi. | Bu bitkinin, koçan üzerindeki taneli ürünü. İLE Buğdaygillerden, tohumları, gereğinde buğday yerine gıda olarak kullanılan, kuraklığa dayanıklı bir bitki, akdarı. )

( ZEA MAYS cum PANICUM )


- MODA ile/ve DAYATILAN


- MUAMELE ETMEK/– MUAMELESİ ETMEK değil/yerine/= DAVRANMAK/–GİBİ DAVRANMAK


- MUAMELE değil/yerine/= DAVRANIŞ/İŞLEM


- MÜDAHALE ile "DARBE"


- MUHİT-İ DAİRE(ÇEMBER) ile/ve/< DAİRE(< DEVİR)


- MÜHÜR/KAŞE değil/yerine/= DAMGA


- MÜHÜRDAR[Ar., Fars.] DAMGACI

( Devlet büyüklerinin mühürlerini taşımak ve gereken kâğıtları mühürlemekle yükümlü görevli. )


- MUKATTAR[Ar. < KATR] değil/yerine/= DAMITILMIŞ/DAMITIK

( Damıtılmış, imbikten çekilmiş, taktîr edilmiş. )


- MÜRACAAT[Ar.][MÜRACAT değil!] değil/yerine/= DANIŞMA/BAŞVURU


- MÜŞAVİR değil/yerine/= DANIŞMAN


- MÜSTEŞÂR[Ar. < MEŞVERET] değil/yerine/= DANIŞILAN/DANIŞMAN


- MÜTEHAMMİL[Ar.] değil/yerine/= DAYANIKLI, GÖTÜRÜMLÜ


- MUTLULUK İÇİN ...:
DAHA AZ ... ve/>< DAHA ÇOK ...

( ... nefret edelim. VE/>< ... sevelim.
... kaygılanalım. VE/>< ... dans edelim.
... alalım. VE/YERİNE/>< ... verelim.
... tüketelim. VE/YERİNE/>< ... üretelim/türetelim.
... somurtalım. VE/YERİNE/>< ... gülelim.
... konuşalım. VE/YERİNE/>< ... dinleyelim.
... korkalım. VE/YERİNE/>< ... deneyelim.
... yargılayalım. VE/YERİNE/>< ... kabul edelim.
... izleyelim. VE/YERİNE/>< ... yapalım.
... şikâyet edelim. VE/YERİNE/>< ... takdir/tebrik edelim. )


- MUTLULUK:
DAHA ÇOK OLANI ARAMAK değil/yerine/>< DAHA AZ OLANIN, TADINI ÇIKARMAK


- MUTSUZLUK NEDENLERİ'NDE:
CEHÂLET ve DALGI/GAFLET


- MUVAZAA[Ar.] değil/yerine/= DANIŞIK/LIK


- MUVAZAA değil/yerine/= DANIŞIK


- NÂDÂN[Fars.] ile/değil/yerine/>< DÂNÂ[Fars.]

( Bilmez. | Nobran, kaba, terbiyesi kıt. | Kendini beğenmiş, kibirli. >< Bilen, bilici, bilgiç. )


- NARBÜLBÜLÜ/ARDIÇKUŞU(TURDUS PILARIS[Lat.], ROBIN[İng.], Avrupa ve Asya ormanlarında yaşar.) ile/ve BAYIR KUŞU ile/ve ÇALI KUŞU ile/ve ÇAMURCUN ile/ve DALGIÇ KUŞU ile/ve DEVEKUŞU ile/ve FIRTINA KUŞU ile/ve GELİNKUŞU[Lat. OTOCORIS PENCILLATUS] ile/ve İNCİRKUŞU[Lat. ANTHUS TRIVIALIS] ile/ve İSHAK KUŞU/BATAKLIKBAYKUŞU[Fars. ŞEB-ÂVÎZ][ayağından asılarak başaşağı sarkar ve öter] ile/ve KARDİNALKUŞU ile/ve KARİYAMA(Güney Amerika'da) ile/ve KAŞIK GAGA ile/ve KAŞIKCI KUŞU ile/ve KEDİKUŞU ile/ve KELAYNAK[Sadece bu üç yerde: BİRECİK-URFA, FAS, PALMİRA ÇÖLLERİ-SURİYE][Lat. GERONTICUS EREMITA]17 Şubat, Birecik'te, Kelaynak Günü'dür! ile/ve KUYRUKKAKAN[Afrika ile/ve Asya'da][Lat. SAXICOLA] ile/ve MALURUS[Avustralya'da] ile/ve MAMO[Hawaii'de] ile/ve MANAKİN[Amerika'da] ile/ve MİNO[Asya'da] ile/ve MOA ile/ve MOHO ile/ve MUHABBET KUŞU ile/ve ÖRÜMCEK KUŞU[Lat. LANIUS] ile/ve TARLA KUŞU ile/ve YAĞMUR KUŞU ile/ve ALICI KUŞ ile/ve BOĞMAKLI KUŞ ile/ve MAKARALI KUŞ ile/ve SAKSAĞAN(AK'AK[Ar.], PÎSE[Fars.], PICA PICA[Lat.]) ile/ve SAKARMEKE ile/ve SIĞIRCIK(MÜRG-İ ZÎREK/ZÎREK-SÂR, LÂLESAR[Fars.], STURNUS VULGARIS[Lat.]) ile/ve İBİBİK, ÇAVUŞ KUŞU, HÜDHÜD[çoğ. HEDÂHİD][HÛC-I HÜDHÜD:
İbibik ibiği.](EBÜRREBÎ', UPUPA EPOPS[Lat.]) ile/ve ÖZKUŞU ile/ve PAPUÇGAGA[Afrika'da] ile/ve POTU(Güney Amerika'da) ile/ve POYRAZKUŞU ile/ve SUBAKALI ile/ve TORGU ile/ve TURAKO/MUZCUL(Afrika'da yaşar.) ile/ve UZUNBACAK ile/ve ÜVEYİK(TURTLE DOVE[İng.], STREPTOPELIA TURTUR[Lat.]) ile/ve YEŞİLBAŞ

( Kolombiya'da, dünyadaki tüm ülkelerdeki kuş türlerinden daha fazla kuş türü bulunur. )


- NESNE İLİŞKİLERİNDE:
ANNA FREUD ile/ve/||/<> MELANIE KLEIN ile/ve/||/<> ROLAND FAIRBAIRN ile/ve/||/<> OTTO F. KERNBERG ile/ve/||/<> HEINZ KOHUT ile/ve/||/<> JOHN BOWLBY ile/ve/||/<> MARGARET MAHLER ile/ve/||/<> DANIEL N. STERN ile/ve/||/<> JAMES F. MASTERSON ile/ve/||/<> VAMIK VOLKAN


- NEY/NÂY/MİZMÂR[Ar.] [akordlarına göre]:
BOLÂHENK/NISF/NISFİYE ile/ve SÜPÜRDE ile/ve MÜSTAHSEN ile/ve KIZ NEYİ ile/ve MANSUR ile/ve ŞAH ile/ve DÂVUT

( Ney'in kendi sesi yoktur. )

( Ney'in sesi HÛ'dur. )

( Ney, ahadiyetin sesidir. )

( Ney Forum [ http://neyforum.net ] )

( Ney Derneği [ http://neyforum.biz ] )

( REED FLUTE )


- ÖĞRETİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DAHA FAZLASI


- ÖKE = DÂHİ = GENIUS[İng.] = GÉNIE[Fr.] = GENIE[Alm.] = GENIUS < GIGNO:YARATIYORUM[Lat.] = GENIO[İsp.]


- ÖKELİK = DÂHİLİK = GENIALITÉ[Fr.] = GENIALITÄT[Alm.]


- OLANI/ELDEKİNİ:
BEĞENMEMEK ile/ve/<>/değil/yerine DAHA İYİSİNİ İSTEMEK


- ÖLÜM ile/ve/değil/yerine DAĞILMA/YAYILMA/AYRIŞMA

( MEVT ile/ve/değil/yerine NEŞR )


- ÖNDER:
ORTA ile/ve/||/<>/> İYİ ile/ve/||/<>/> DAHA İYİ ile/ve/||/<>/> EN İYİ

( Anlatır. İLE/VE/||/<>/> Açıklar. İLE/VE/||/<>/> Gösterir. İLE/VE/||/<>/> Esin/ilham verir. )


- ONDÜLAN ATEŞ/UNDULANT FEVER[İng.] değil/yerine/= DALGALI ATEŞ


- ONDÜLE[Fr.] değil/yerine/= DALGALI / KIVRIMLI / KIVRILMIŞ


- ORKİDE:
"CENNET KUŞU" ile/ve/<> "KARDAN ATEŞ" ile/ve/<> "DANS EDEN KIZ" ile/ve/<> "YIKANAN ÇOCUK"

( Singapur'un başkenti Singapur'da bulunan Orkide Bahçesi'nde, orkide çeşitleri ve yerel dilde orkide çeşitlerine verilen adlar. )

( Singapur, yılda 10 milyon $'lık orkide ihraç etmektedir. )


- ORTAKLIK ile/ve/değil/yerine DAYANIŞMACI ORTAKLIK


- ÖRÜMCEK ile DARWIN KABUKLU ÖRÜMCEĞİ


- ÖTEKİLEŞTİRME ile "ETİKETLEME" ile "DAMGALAMA"


- OVA GORİLLERİ ile DAĞ GORİLLERİ

( Temizlerdir ve yaşadıklara yere özen gösterirler. İLE Yuvalarını sürekli pisletir ve çoğunlukla kendi dışkı birikintilerinin üzerinde uyurlar. )

( ... İLE Sadece Ruanda, Uganda ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde[eski Zaire] bulunmaktalardır. )


- ÖZELDE ile/ve "DAR ANLAMDA"


- ÖZGÜRLÜK ve/||/<> EŞİTLİK ve/||/<> DAYANIŞMA/KARDEŞLİK

( Aydınlanmanın doğurduğu ilkelerdir. Bunların, topluma yansıması, toplumda karşılık bulması, bir devrim niteliğinde olmakla birlikte, tarihî bir birikimi de gösterir. )

( LIBERTE et/||/<> EGALITE et/||/<> FRATERNITE )

( LIBERTY and/||/<> EQUALITY and/||/<> FRATERNITY/BROTHERHOOD )


- PALMİYE ile DARDAĞAN

( ... İLE Palmiye cinsinden bir ağaç. | Bu ağacın, çitlembik büyüklüğünde, sert çekirdekli, tatlı yemişi. )

( ... cum MILIUM EFFUSUM )


- PARÇALAMA ile DAĞITMA


- PARÇALANMA ile/ve/değil/yerine DAĞILMA

( [not] TO BREAK INTO PIECES vs./and/but TO DISPERSE
TO DISPERSE instead of TO BREAK INTO PIECES )


- PASAKLI/LIK, ÇAPAÇUL ile/ve/değil DAĞINIK/LIK


- PAYLAMAQ[Azr.] = DAĞITMAK, BÖLÜŞTÜRMEK[Tr.]


- PAYLAŞIM ile/ve DAĞITIM

( SHARING vs./and DISTRIBUTION )


- PAYLAŞIM ile/ve DAYANIŞMA

( SHARING vs./and SOLIDARITY )


- PEK KONUŞMAMAK ile/değil/yerine/>/< (DAHA) AZ KONUŞMAK


- PELİKAN ile DALMAÇYALI/TEPELİ PELİKAN

( ... ile )


- PERİŞAN[Fars.] değil/yerine/= DAĞILGAN


- PİŞMAN/LIK değil/yerine/>< DAYANÇ/LI / SABIR/LI

( Uzun süreli. DEĞİL/YERİNE/>< Kısa süreli.
[Kısa süreli dayanç, uzun süreli pişmanlıktan korur.] )


- PLONJON[Fr.] değil/yerine/= DALIŞ


- PORSUK ile DACHSHUND

( ... İLE Sosis şeklinde gövdeleri olan köpekler. )


- REFERANS DEĞER/REFERENCE VALUE[İng.] değil/yerine/= DAYANAK DEĞER


- REKABET ile/ve/değil/yerine/||/>< DAYANIŞMA


- RESİM ile DAĞLAMA RESMİ/PİROGRAVÜR[Fr.]

( ... İLE Ağaç üzerine, kızgın demirle yapılan bir tür resim, yakma resim. )


- REVÜ[Fr.] değil/yerine/= DANS GÖSTERİSİ

( Çeşitli dans ve oyunlardan oluşmuş, zengin görünümlü sahne gösterisi. )


- RPM/REVOLUTIONS PER MINUTE[İng.] değil/yerine/= DAKİKA DEVİR SAYISI


- SAÇMAK ile/ve/değil DAĞITMAK

( [not] TO SCATTER vs./and/but TO DISTRIBUTE )


- SADECE/SIRF ile "DAHA ÇOK"

( ONLY/MERE/SHEER vs. "MOSTLY" )


- SADELİK ve/||/<> DAYANÇ(SABIR) ve/||/<> ŞEFKÂT ve/||/<> MERHAMET

( SIMPLICITY and/||/<> PATIENCE and/||/<> COMPASSION and/||/<> MERCY )


- SAĞALTIM ile/ve/değil/||/<>/< DAYANIŞMA


- SAĞALTIMDA/TERAPİDE:
TIBBÎ ile/ve/||/<> DAVRANIŞSAL ile/ve/||/<> BİLİŞSEL ile/ve/||/<> DUYGUSAL


- SAKİNLİK ile/ve DAYANÇ/SABIR

( Belirli bir bilgi ve bilinç/tutum gerektirir! )

( CALMNESS vs./and PATIENCE )


- SAKKARA PİRAMİDİ ile DAHSHUR PİRAMİTLERİ

( Kahire'nin 24 kilometre güneybatısında yer alan, Mısır'ın en eski başkenti Memphis'te yaşayanların defnedildiği bölge olarak kullanılmış Sakkara'da bulunmaktadır. [İnşâ: M.Ö. 2500] İLE Mısır'da, Kahire'nin yaklaşık 40 kilometre güneyinde, Nil'in batı kıyısındaki çölde bulunan bir kraliyet nekropolisidir. Dahshur, içinde bulunan piramitler ile tanınmaktadır ve bu piramitlerden ikisi, Mısır'daki en eski, en büyük ve en iyi korunmuş olanlarıdır. [İnşâ: M.Ö. 2613-2589] )

( Mısır'daki Giza Piramitleri, 165 adettir. )


- SALGIN ile "... DALGA"


- SANAT YAPITININ:
"KÖKLERİ" ve/<> "DALLARI" ve/<> "ÇİÇEKLERİ/MEYVELERİ"

( Kültürün özsuyuyla beslenir. VE/<> Öteki kültürlerin yağmurlarıyla ıslanır. VE/<> Evrensel uygarlık uzamına armağan olur. )


- SANAT ile/ve/||/<>/> DAHA/EN SANAT/SİMGE


- SANDAL ile/ve DAK

( ... İLE/VE Ganj Nehri'nde kullanılan sandal. )


- SATAŞMAK ile/ve/||/<> DALAŞMAK


- SATMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DAĞITMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BAĞIŞLAMAK


- SAVUNMA MEKANİZMALARINDA:
FİZİKSEL OLARAK KAZANILMIŞ SAVUNMA SİLAHLARI ile/ve DAVRANIŞSAL OLARAK KAZANILMIŞ SAVUNMA HAREKETLERİ


- SAVURGAN/LIK ile/ve/<>/değil/yerine DAĞINIK/LIK


- SAYGI ile/ve/<> DAYANÇ/SABIR

( [çoğu kişiye] Sonsuz olmalı. İLE/VE/<> Sınırlı olmalı! )

( RESPECT vs./and/<> PATIENCE )


- SEDÂ/SÂDÂ (ÇIKARMAK):
DİŞLERİN ISLIKLI SESİ YOLUYLA ile/ve DİLİN HAREKET ETTİRİLMESİ YOLUYLA ile/ve DAMAĞIN BÜZÜLMESİ YOLUYLA ile/ve DUDAKLARIN BİRBİRİNE BASTIRILMASI YOLUYLA ile/ve BURUNDAN SOLUMA YOLUYLA


- ŞEHİR/YOL BİSİKLETİ ile/ve DAĞ BİSİKLETİ ile/ve YOKUŞ AŞAĞI(DOWNHILL) BİSİKLETİ ile/ve SABİT(FIX) BİSİKLET ile/ve YARIŞ(SPOR) BİSİKLETİ


- SERBEST/LİK ile DAĞINIK/LIK

( FREEDOM vs. UNTIDINESS )


- SEVGİ ile/ve/<> DAYANIŞMA

( LOVE vs./and/<> SOLIDARITY )


- SEVMEK ile/ve/+/||/<>/>/< (DAHA ÇOK) SEVMEYİ İSTEMEK/YEĞLEMEK


- SIÇAN ile DAĞ SIÇANI


- SIÇAN ile DAĞSIÇANI

( ... cum MARMOTA MARMOTA )


- ŞİKESTE[Fars.] değil/yerine/= DARGIN, KIRILMIŞ/KIRGIN

( Kırılmış, kırık. | Yenilmiş, yenik düşmüş. | Gücenmiş, kırgın, kederli. )


- SIKI ile/ve/||/<> DAR


- SIKLIK/FREKANS ile/ve DALGA BOYU


- ŞİLİ = DANİMARKA - ORTA AFRİKA ARASI

( Şili'nin üst ucunu Danimarka'ya yerleştirseniz, alt ucu, Orta Afrika'yla denk gelir. )


- SINIF ile/değil/yerine DAL


- SİNİR ile/ve/||/<> DAMAR ile/ve/||/<> AKKAN/LENF[Fr. < LYMPHE]

( Duyu ve hareket uyarılarını, beyinden örgenlere, örgenlerden beyne ileten beyazımsı teller ve bu tellerin oluşturduğu demet. İLE/VE/||/<> Canlı varolanlarda kanın ya da besleyici sıvıların dolaştığı kanal. İLE/VE/||/<> Damarlarda dolaşan kanla, doku öğeleri arasında aracı görevi yapan, kan plazması ve lenfositten oluşan saydam, sarı renkte bir sıvı. )


- SINIRLI YORUM ile/ve/||/<> DAR YORUM


- SİRKÜLER/CIRCULAR[İng.] değil/yerine/= DAIRESEL | İÇ YAZIM


- SITMA/MALARYA[İt.] ile/ve DANG

( Sivrisineklerle bulaşan hastalıklar. )

( Anofel türü sivrisineğin kesmesiyle insandan insana bulaşan, titreme, ateş ve ter nöbetleriyle kendini gösteren bir hastalık. İLE ... )

( HUMMA, TEKATTU': Bir sıtma nöbetinin düzenli aralıklara ayrılması. İLE ... )

( TEB ile/ve ... )


- SOĞAN ile DAĞ SOĞANI/KÖVÜRGEN/KÖMÜRGEN[Oğuz]


- SOLİDARİST/SOLİDARİZM/SOLİDARİTE[Fr.] değil/yerine/= DAYANIŞMACI/LIK


- SÖMÜRÜ ile/ve/<> DAYATMA


- SONDA/CATHETER[İng.] değil/yerine/= DALGI


- SORARKEN:
"... MIDIR?" ile/değil/yerine DAHA ÇOK, NEDİR? (NE OLSA GEREK)


- SÖZCÜK:
"DAR AĞACI" değil DAĞARCIĞI


- STENOZ/STENOSIS[İng.] değil/yerine/= DARLIK


- STİGMATİZASYON/STİGMATIZATION[İng.] değil/yerine/= DAMGALAMA


- STRİKTU¨R/STRICTURE[İng.] değil/yerine/= DARALMA


- SU YILANI ile DAMALI SU YILANI


- SÜNEPE ile DALKAVUK/YALAKA

( BASBASA: Köpeğin, kuyruğunu sallayarak sokulması. | Dalkavukların hali. )


- ŞÛRA-YI DEVLET değil/yerine/= DANIŞTAY


- SÜRE = MÜDDET, SAYRURE = DURATION[İng.] = DURÉE[Fr.] = DAUER[Alm.] = DURATIO[Lat.] = DURACIÓN[İsp.]


- SÜREÇ ile/ve/||/<>/< DAYANÇ/ÇIDAM/SABIR

( Ancak, anlayış, aydınlatır. )

( PROCESS vs./and PATIENCE )


- SÜZMEK ile DAMITMAK


- TAHAMMÜL[Ar.] değil/yerine/= DAYANMA, KATLANMA

( Nesnenin, güçlü, zorlayıcı dış etkenlere karşı koyabilmesi, dayanması. | Kişinin kötü, güç durumlara karşı koyabilme gücü, kaldırma, katlanma. )

( ... ile TITIKSHA )


- TAHAMMÜLFERSA[Ar.+Fars.] değil/yerine/= DAYANILMAZ


- TÂMÂT[Ar.] ile DAMAT[Ar.]

( Uygunsuz, saçmasapan söz. İLE ... )


- TANE ile/değil DANE


- TANE ile/= DÂNE[Fars.]

( Herhangi bir sayıda olan şey, adet. | Bazı bitkilerin tohumu. | Çekirdekli küçük meyve. )


- TARİH ve/< DAYANAKÇA ve/< KAYNAK


- TARLA ile/ve DARBI

( ... İLE/VE Sulak tarla. )


- TAŞ ile KAYA ile TEPE ile DAĞ

( Kimyasal ya da fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde. | Bu maddeden yapılmış, bu maddeden oluşmuş. | Bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için bu maddeden özel olarak hazırlanmış malzeme. | Yapı işlerinde kullanılmak için bu maddeden hazırlanmış malzeme. | Mücevherlerde kullanılan yüksek değerli cevher. | Dama, domino vb. oyunlarda kullanılan metal, kemik, plastik ya da tahta parçalardan her biri. | Bazı örgenlerin içinde, özellikle idrar kesesi vb. oluşan, türlü biçim ve hacimdeki katı nesne. | Bazı kütlelerden kopan ya da koparılan parça. | Üstü kapalı bir biçimde söylenen iğneleyici söz. İLE Büyük ve sert taş kütlesi. | Kayaç. )

( HACER, CÜMD ile/ve CELMED )

( SENG ile/ve ... )

( STONE vs./and ROCK )


- TAŞI DELEN:
"SUYUN GÜCÜ" değil DAMLALARIN SÜREKLİLİĞİ


- TAVLA ile DAMA

( Hayal. İLE Zekâ. )

( Satranç tahtasında, dama oynayan kaybeder. )

( Hesap + olasılık. İLE Küçük hesap. )


- TEDBİRSİZLİK ile/ve/değil DALGI/GAFLET


- TEKLİF ile/ve/<> DAVET

( PROPOSAL vs./and/<> INVITATION )


- TEKLİF ile/ve/değil/yerine/<> DAVET ile/ve/değil/yerine/<> DUYURU

( [not] PROPOSAL vs./and/but/<> INVITATION vs./and/but/<> ANNOUNCE/MENT
ANNOUNCE/MENT instead of INVITATION instead of PROPOSAL )


- TEKRAR ile/ve DARB


- TEMBELLİK ile/değil/yerine/>< DAYANÇ/SABIR


- TEMELLENDİRME ile/ve/<> DAYANDIRMA


- TEMEVVÜC[Ar. < MEVC] değil/yerine/= DALGA/LANMA


- TESÂNÜT/TESÂNÜD[Ar. < SENED] değil/yerine/= DAYANIŞMA | OMUZDAŞLIK


- TESLİMİYET ve/<>/|| DAYANMA GÜCÜ


- TESPİH'İN:
TANESİ değil DÂNESİ


- TEVAR/TORASİK ENDOVASKÜLER AORT ANEVRİZMA TAMİRİ THORACİC ENDOVASCULAR ANEURYSM REPAIR[İng.] değil/yerine/= DAMARİÇİ GÖĞÜS ANA ATARDAMAR BALONCUK ONARIMI


- TEVÂZÛ ile DAAT


- TOPLU DAĞINIK


- TOPLUMU:
"DÜZENLEME" ile/ve/değil/yerine DAVET


- TOPRAĞIN ALTINDA ile/değil/yerine/olacağına/>< DAĞIN ARDINDA (OLSUN)


- TOPRAKLAR'DA:
MARN ile DAZ ile ALDARBIZ/ALATAV ile KİL ile ALÜVYON/BALÇIK

( Kireçli toprak. [Pekmez yapımında kullanılan toprak.] İLE Çıplak toprak. İLE Az tavlı toprak. İLE Yumuşak toprak. İLE Selin getirdiği çamurlu toprak. )


- TÖZ = CEVHER = SUBSTANCE[İng., Fr.] = das WESEN, WESENHEIT, STAMMBEGRIFF, SUBSTANZ[Alm.] = SUBSTANTIA[Lat.] = HË UZIA, HYPOSTASIS, HYPOKEIMENON[Yun.] = SOSTANZA[İt.] = SUBSTANCIA[İsp.] = SUBSTANTIE[Fel.] = SUBSTANS[Dan.] = SUBSTANTSIYA[Rus.]


- TREKKİNG değil/yerine/= DAĞ YÜRÜYÜŞÜ


- TÜRKÜ ile/değil DAĞİ

( ... İLE/DEĞİL Dağlık bölgelerde söylenilen türkülerin makamı. )


- TURNA ve/||/<> DAĞ KEÇİSİ ve/||/<> SEPET ve/||/<> KARTAL

( İnsan. VE/||/<> Kutsallık. VE/||/<> Bilgelik. VE/||/<> Gök Tanrı/Tengri. )


- TUTARLI/LIK ile/ve DAYANAKLI/LIK

( Derin anlamda devamlılığa, tutarlılık sonucu ulaşılır. )

( Tutarlı olun, yapaylık ve kurnazlıktan uzak durun. )

( CONSISTENT/CONSISTENCY vs./and ENDURANCE )


- UN, NİŞASTA = DAKÎK = FÉCULE AMYLACÉE, AMIDON


- VAR KOŞULLARINDA
ile/ve/değil/||/<>/<
DAR KOŞULLARINDA


- VARLIK ve/<> DARLIK


- VAROLUŞ = VÜCUT, MEVCUDİYET = EXISTENCE[İng., Fr.] = DASEIN, EXISTENZ[Alm.] = EXISTENTIA[Lat.] = EXISTENCIA[İsp.]


- VASKÜLARİZASYON/VASCULARIZATION[İng.] değil/yerine/= DAMARLANMA


- VASKÜLER/VASCULAR[İng.] değil/yerine/= DAMARLI OLUŞUM | DAMARSAL


- VAZOAKTİF/VASOACTIVE[İng.] değil/yerine/= DAMAR ETKINLEŞTİRICİ


- VAZODEPRESÖR/VASODEPRESSOR[İng.] değil/yerine/= DAMAR BASKILAYICI


- VAZODİLATASYON/VASODILATATION[İng.] değil/yerine/= DAMAR GENİŞLEMESİ


- VAZODİLATÖR/VASODILATOR[İng.] değil/yerine/= DAMAR GENİŞLETICİ


- VAZOKONSTRİKSİYON/VASOCONSTRICTION[İng.] değil/yerine/= DAMAR BÜZÜLMESİ


- VAZOKONSTRİKTÖR/VASOCONSTRICTOR[İng.] değil/yerine/= DAMAR BÜZÜCÜ


- VAZOMOTOR/VASOMOTOR[İng.] değil/yerine/= DAMAR DEVİNIMSEL


- VAZORÖLAKSAN/VASORELAXANT[İng.] değil/yerine/= DAMAR GEVŞETICİ


- VAZORÖLAKSASYON/VASORELAXATION[İng.] değil/yerine/= DAMAR GEVŞEMESİ


- YAKMAK ile/ve/değil/||/<> DAĞLAMAK


- YANLIŞLANABİLİRLİK ile/ve/>/değil/yerine DAHA DA İYİ BİR ARAŞTIRMA/ÇALIŞMA


- YAPTIRIM ile/ve/değil DAYANAKÇA

( [not] SANCTION vs./and/but THE BASE ON )


- YARGILAMA" ile/ve/<> DAYATMA


- YAŞAM AĞACI ile/ve/||/<> DARWIN

( )

( Yaşam Ağacı Belgeseli(BBC)'ni de izlemenizi salık veririz... )


- YAŞAM:
İNANÇ ve/<> DAYANÇ/SABIR


- YAŞAMIN ...:
"GENİŞLEMESİ" ile/ve/||/<> "DARALMASI"

( Kişinin cesareti oranındadır. )


- YAŞLANMA ve/<> DAĞA TIRMANMA

( [çıktıkça] Soluğunuz daralır, yorgunluğunuz artar. VE/FAKAT/<> Görüş/bakış açınız genişler. )


- YAYMAK ile DAĞITMAK

( TO EXTEND vs. TO DISTRIBUTE )


- YEMEK ile DAVET


- YETENEK/Lİ ile/ve/||/<>/> DEHÂ/DÂHİ

( "Başkalarının güç bulduğunu yapmak". İLE/VE/||/<>/> Yeteneklilerin "olanaksız gördüğü"nü yapmak. )

( Kimsenin vuramadığı hedefi vurur. İLE/VE/||/<>/> Kimsenin göremediği hedefi vurur. )


- YETKEYE BAŞVURMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
BİR BİLENE SORMA ile/ve/||/<> YETERSİZ KAYNAK ile/ve/||/<> İNANCA BAŞVURMA ile/ve/||/<> ORTAK TUTUMA BAŞVURMA ile/ve/||/<> ÖBEK BASKISI ile/ve/||/<> YARARCI ile/ve/||/<> BEĞENDİRME ile/ve/||/<> DAYATMA ile/ve/||/<> İÇİNDEKİ DEĞİL DIŞINDAKİ(ZARF-MAZRUF) ile/ve/||/<> "GENETİK"

( ARGUMENT TO AUTHORITY vs./and/||/<> FALLACY OF UNQUALIFIED SOURCE vs./and/||/<> APPEAL TO BELIEF vs./and/||/<> APPEAL TO COMMON PRACTICE vs./and/||/<> BANDWAGON, PEER PRESSURE vs./and/||/<> PRAGMATIC FALLACY vs./and/||/<> APPEAL TO PERSONAL INTERESTS vs./and/||/<> FALLACY OF "IS" TO "OUGHT" vs./and/||/<> STYLE OVER SUBSTANCE vs./and/||/<> "GENETIC" FALLACY )


- YILAN ile/ve DAL YILANI


- YILDIZÇİÇEĞİ = DALYA

( Bileşikgillerden, çiçekleri katmerli, yıldız biçiminde ve türlü renkte bir süs bitkisi. )

( DAHLIA )


- YOĞUNLAŞ(TIR)MA ve/<>/> DAVET


- YOK OLMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAĞILMA


- ZAİR ve DAL

( Ziyaret eden. VE Delâlet eden. )


- ZİKİR ve/<> DARB-I ESMÂ

( Zihinde ve dilde. VE/<> Kalpte/gönülde, kalbe/gönüle. )


- ZORLAMA ile/ve DAYATMA

DA... ~ DA... ile başlayan FaRkLaR...

- DA'VÂ[Ar.] ile DÂV[Ar.]

( Şikâyetçi olarak mahkemeye başvurma. | Sorun, mesele. | Bir konu/sorun üzerinde özel bir düşünce sahibi olma, iddia. İLE Satranç, dama, tavla gibi oyunlarda tutulan sıra, nöbet. | Oyunda sürülen para. | Sövme. | Dâvâ. | Duvar sırası. )


- DABB[Ar.] ile DÂB[Ar.]

( Kertenkele. İLE Şan ve şeref. )


- DAD[Ar.] ile DÂD[Ar.]

( Osmanlı abecesinin onyedinci harfidir.[ebced değeri 800'dür.] İLE Adâlet, doğruluk. | İhsan, vergi. | Veriş, satış. | Sızlanma, yanıp yakılma. | Feryâd, figan. | Kısmet, nasip. | Tuzlu balgam denilen bir cilt hastalığı. )


- DÂDER[Fars.] ile DÂDENDER[Fars.] ile DÂDER-ENDER[Fars.]

( Kardeş. İLE Üvey kardeş. İLE Üvey kardeş. )


- DADI/TAYA[Fars. < DÂYE] ile/ve DÂDÛ/LÂLÂ[Fars.]

( Bayan çocuk bakıcısı. | Süt annesi. İLE/VE Bay çocuk bakıcısı. | Şehzâdelerin özel eğitmenleri. | Sultanların, vezirlerine seslenirken kullandıkları bir söz. )


- DAĞ OLUŞ/OROJENİ[Fr. < Yun. OROS: Dağ. | GNOS: Doğuş.] ile/ve DAĞCILIK/ALPİNİZM[Fr.]

( Dağ oluş. | Dağ bilimi. İLE/VE Dağcılık. )


- DAĞILIM ile DAĞITIM

( DISPERSION vs. DISTRIBUTION )


- Dâğıstân[Ar.] ile DÂĞISTAN[Ar.]

( Kafkas dağlarının kuzeyinde ve Hazar Denizi'nin batı kıyısında bulunan bir bölge. İLE Dağlık yer. )


- DAHA "AKILLI" OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAHA DİSİPLİNLİ OLMAK


- DAHA "STERİL ZAMAN/DA" değil/yerine/= DAHA UYGUN BİR ZAMAN/DA (DİYELİM)


- DAHA AZ DÜŞÜN! ile/ve/<> DAHA ÇOK DÜŞÜN!

( [Düşündüğün...] Kendini, kötü hissettiriyorsa/hissett(ir)diğinde. İLE/VE/<> Kendini, iyi hissettiriyorsa/hissett(ir)diğinde. )


- DAHA ÇOK SEVEN ile/ve/||/<>/< DAHA AZ SEVEN

( Sevdiğine ve hemen hemen her söylediğine/istediğine/kararına, onu kaybetmemek için "Olur." der. İLE/VE/||/<>/< Bu nedenle de ilişkiyi yönetir. )


- DAHA FAZLASI ile/ve/değil/yerine DAHA İLERİSİ

( [not] MORE EXCESS vs./and/but MORE FURTHER
MORE FURTHER instead of MORE EXCESS )


- DAHA ÖTE ile/ve/değil/yerine DAHA FARKLI


- DAHA ÖZEL ALGILA/YORUMLA! ile/ve/<> DAHA GENEL DÜŞÜN

( Kendini, iyi hissettiğinde. İLE/VE/<> Kendini, kötü hissettiğinde. )


- DAHHÂK[Ar. < DIHK] ile Dahhâk[Fars.]

( Çok gülen/gülücü. İLE Çemşîd'in yerini almış olan Îran'ın zâlim ve gaddar bir hükümdarıydı. )


- DAHİ ile DÂHİ

( Bile. İLE Yaratıcı gücü olan kişi. )

( ... İLE Bir Milletin Bekâsı - Teoman Duralı... )


- DAHİL[Ar.] ile DÂHİL[Ar.] ile DAHÎL[Ar. < DÜHÛL]

( Karışma. İLE İç, içeri, içeride, içeri girmiş. İLE Yabancı, sığıntı, sığınan, sığınmış. )


- DAHİLEN[Ar.] ile DAHİLİ[Ar.]

( İçeriden, içten. | İçilerek, yutularak. İLE İçle ilgili, içsel. )


- DAHÎM[Ar. < DAHÂMET] ile DÂHİM[Ar.] ile DÂHÎM[Fars.]

( Fazla kalın olan, yoğun. İLE Nasip ve rızk. İLE Taç. )


- DAİREVİ değil/yerine/= DAİRESEL

( ... DEĞİL/YERİNE/= Daire ile ilgili. | Daire biçiminde olan. )


- DAKKA" değil DAKİKA


- DAL ile/ve/||/<> DAĞ


- DAL ile DAL ile DAL ile DAL

( Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri. | Kol, bölüm. | Canlıların bölümlenmesinde, sınıfların biraraya gelmesiyle oluşan birlik, şube. İLE Arka, sırt. | Kol. | Boyun, ense. İLE Çıplak, yalın. İLE Zaman belirten sözcüklerin karşısına getirildiğinde sözcüğün anlamını güçlendirir. )


- DALEVERE değil DALAVERE

( OROSTOPOLLUK[argo]: Kurnazca iş, dalavere, dolap. )


- DALGA BOYLARI ile/ve DALGA GENLİĞİ

( Işığın rengini oluşturur. İLE/VE Işığın şiddetini[intensity] ya da parlaklığını[brightness] oluşturur. )


- DALGI/GAFLET ile YANLIŞ(HATÂ) ile YANILGI/SAPKI/SAPINÇ/DALÂLET

( Kişi, yanlışları olup da bunları düzeltmezse, bunları benimsemiş demektir. )

( Gaflet de bir nimettir. )


- DALGIÇKUŞLARI ile/ve/<> DALGIÇKUŞU

( Gagaları bir kılıfla örtülü, kanatları ve kuyruğu kısa, ayakları perdeli, iyi yüzen ve dalan bazı kuşları içine alan kuşlar takımı. İLE/VE/<> Dalgıçkuşlarından, Amerika ve Avrupa'nın kuzeyinde yaşayan bir hayvan. )

( ... cum/et/<> COLYMBUS GLACIALIS )


- DALKAVUK OLMAK değil/yerine DAL OLMAK


- DALKIRAN ile DALKIRAN

( Kabuk böcekleri ailesinden, fındık ağaçlarında yaşayan, kınkanatlı böcek. İLE Zorlu esen yel/rüzgâr. )

( ANISANDRUS DISPAR cum ... )


- DALKIRAN ile DALKURUTAN

( Kabuk böcekleri ailesinden, fındık ağaçlarında yaşayan, kınkanatlı böcek. İLE Kabuk altındaki odun katında oyuklar açarak dişbudak sürgünlerini ve zeytin dallarını kurutan, kınkanatlı böcek. )

( ANISANDRUS DISPAR cum HYLESINUS OLEIPERDA )


- DÂLL[Ar. < DELÂLET] ile DÂLL/E[Ar. < DALÂLET]

( Gösteren, işâret eden, delâlet eden. İLE Doğru yoldan ayrılmış. | Hataya düşmüş. )


- DALMADAN ile/değil/yerine DAĞILMADAN


- DALYA[< İt.] ile DALYA[< DAHL(İsveç'li bitkibilimci)]

( Bir şey sayılırken, birim olarak alınan sayıya gelince söylenilen uyarma sözü. İLE Yıldızçiçeği. )

( ... cum DAHLIA )


- DAM ile DAM[Fr.]

( Yapıları, dış etkilerden korumak amacıyla, üzerlerine yapılan, çoğu kiremit kaplı bölüm. | Toprak damlı ev, küçük ev. | Tutukevi. İLE Dansta, kavalyenin eşi. )


- DAMARSIZ BİTKİLER ile/ve DAMARLI BİTKİLER


- DÂMİA[Ar.] ile DAMİYE[Ar.]

( Damla damla kan sızdıran yara. İLE Kanı akan yara. )


- DAMKORUĞU ile/ve/<> DAMKORUĞUGİLLER

( Damkoruğugillerden, bir ya da çok yıllık türleri olan, ılık iklimlerde yetişen, otsu bir bitki. İLE/VE/<> İkiçeneklilerden, örnek bitkisi damkoruğu olan bir bitki ailesi. )

( SEDUM cum/et/<> ... )


- DANA ile DANA ile DÂNÂ[Fars.]

( İneğin, sütten kesildikten sonra bir yaşına kadar olan yavrusu. İLE Vakıf ve hayır için yapılan sadaka ya da benzerleri. | Terketme, bırakma. İLE Bilen. )


- DANAAYAĞI ile DANABURNU ile DANAKIRANOTU

( Yılanyastığıgillerden, yaprakları lekeli bir bitki. İLE Toprak içinde yaşayıp bitkilere, köklerini keserek zarar veren bir böcek, kökkurdu. | Aslanağzı çiçeği. İLE Salepgillerden, bataklık yerlerde yetişen bir bitki. )

( ARUM cum GRYILOTALPA cum EPIPACTIS )


- DÂNİK[Ar.] ile DÂNG[Ar.]

( Mangır, para. | Bir dirhemin dörtte biri. İLE Bir dirhemin altıda biri. )


- DÂNİK[Ar.] ile DÂNG[Fars.]

( Mangır, para. | Bir dirhemin dörtte biri. İLE Bir dirhemin altıda biri. )


- DANIŞMA ve/||/<>/> DAYANIŞMA

( Bin bilsek de bir bilene danışmak gerek. )


- DANIŞMAN ile/ve/||/<> DANIŞAN


- DANIŞMAN ile/ve/değil/||/<>/< DANIŞILAN


- DANS = DANCE[İng.] = DANSER[Fr.] = TANZEN[Alm.] = BALLARE[İt.] = BAILAR/DANZAR[İsp.]


- DAR'ÜL-HARB ile/değil/yerine/>< DAR'ÜL-İSLÂM

( Savaş. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Barış. )


- DÂR[Fars.] ile -DÂR[Fars.] ile DÂR[Fars.] ile DAR/DARR[Ar.][Fars.]

( Darağacı. | Ağaç. | Direk. İLE Tutan.[DEFTER-DÂR: Defter tutan.] | Sahip, malik.[ALÂKA-DÂR: İlgili. | HİSSE-DÂR: Hisseli. | HÜKÜM-DÂR: Hükme sahip.] İLE Savaş.[DÂR Ü GÎR: Kavga, savaş.] İLE Sıkıntı, belâ. | Zarar. )


- DAR ile DÂR[Ar.] ile DÂR[Fars.]

( Ensiz. İLE Ev, yurt. İLE İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk. )


- DARALMA ile DARLAMA


- DARBE GENİŞLİĞİ ile DARBE GENLİĞİ

( Darbenin düşmeye başladığı an ile yükselme zamanının sonu arasındaki zaman farkı. İLE Bir darbenin, tam değeri, sayısal bir değer verildiğinde belirlenebilen tepe, ortalama, etkin, anî vb. değerleri ya da bunlardan biri. )

( PULSESBREITE mit IMPULSAMPLITUDE )

( PULSE WIDTH vs. PULSE AMPLITUDE )

( L'ÉTENDUE DU POULS avec L'AMPLITUDE DU POULS )


- DARI ile/değil DARA


- DARILMA ile/değil/yerine/>< DAYANMA


- DARPHANE değil/yerine/= DAMGAEVİ


- DARR[Ar.] ile DARR[Ar.] ile DÂRR[Ar.]

( Sıkıntı, belâ. İLE Zarar. İLE Zararlı. )


- DARR[Ar.] ile DARRÂ'[Ar.]


- DARRÂ ile DARRE

( Mihnet, keder. Şiddet. Belâ. İLE Kuma. )


- DÂRÜLFÜNÛN ile/ve DÂRÜLFÜNÛN

( Basın Müzesi. İLE/VE Ayasofya'da bulunan üniversite binasıydı. )

( 1828 - 1930 yılları arası süreli yayınlar bulunmaktadır. Ayrıca çeşitli kurslar ve sergiler düzenlenmektedir. İLE/VE ... )

( Çemberlitaş'ta, II. Mahmud Türbesi yanında. İLE/VE Yanarak 1933'te yok olmuştur. )

( 1865 yılında inşa edilmiştir. 1988'den beri müze olarak kullanılmaktadır. İLE/VE ... )


- DÂRÜLHADİS ile/ve DÂRÜLHADİS

( 24 odalı bir medrese. "Öğretmen yeri" anlamına gelmektedir. İLE/VE Medrese. )

( Sultanahmed Camisi ile Türbesi arasında. İLE/VE Toptaşı - Üsküdar'da. [Atik Valide Camii külliyesinde.] )

( 1616 yılında inşa edilmiştir. İLE/VE 1583 yılında III. Murad'ın annesi Nurbanu Sultan, Mimar Sinan'a yaptırtmıştır. )


- DÂRÜSSAÂDE ile/ve DÂRÜSSAÂDE

( İstanbul'un "Mutluluk Evi" anlamına gelen eski bir adı. İLE/VE Topkapı Sarayı'nda, Dârüssaâde ağalarının [Padişahların özel işlerine bakan] oturduğu daire. "Saadet Yeri ve Saray" anlamına gelmektedir. )


- DÂS[Fars.] ile DÂSE[Fars.]

( Orak. İLE Orak. )


- DÂVÂ "GÜTMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> "DÂVÂ GÖRMEK"


- DÂVÂ ile/ve/||/<>/< DÂVET

( TRIAL vs./and SUMMON/SUMMONS )


- DAVACI ile/>< DAVALI

( PLAINTIFF vs./>< DEFENDANT )


- DAVAR ile DAVAR/SELLE

( ... İLE Keçi/koyun sürüsü. )


- DAYAMA ile DAYATMA

( Nesnelerde. İLE "Davranış ve tutumlarda". )


- DAYANAK ile DAYANAKÇA


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> DAYANIKLILIK

( PATIENCE vs./and/<> ENDURANCE )

( ... cum/et/<> FORTITUDO )


- DAYANIKLI TÜKETİM ARACI ile/ve/||/<> DAYANIKSIZ TÜKETİM ARACI


- DAYANIKLILIK ile/ve DAYANIŞMA

( ENDURANCE vs./and/<> SOLIDARITY )


- DAYATMA değil/yerine/>< DAYANIŞMA

DA... ~ ... ile başlayan FaRkLaR...

- !DALGA GEÇMEK ile/ve/değil/||/<>/< BİLMEMEK


- ... DAHİ ... ile ... BİLE ...


- "...DAN DOLAYI" ile "... SAYESİNDE"


- "...DAN KALKARAK" ile "...DAN HAREKET EDEREK"


- "...DAN ÖNCE" ile/ve/değil "... YANISIRA"


- "...DAN ŞÜPHE ETMEK" ile "...NIN UZAK GELMESİ"


- "DAĞ" OLMAK ile/değil/yerine "VADİ" OLMAK

( Yağmur yağar ama akar gider. İLE/DEĞİL/YERİNE Yağmuru toplar, göl olursun. )


- "DAĞ" ile/ve/değil/yerine/<>/>/>< BAĞ

( Bakmazsak/özenmezsek. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>/>< Bakarsak/özenirsek. )


- "DAĞILMAK" değil/yerine/>< DALMAK


- "DAĞILMIŞLIK" ile/ve/değil/yerine "BOĞULMUŞLUK"


- "DAĞITMAK" ile "DAĞILMAK"


- "DAHA ..." ile/ve (fakat)/ne yazık ki/||/<>/>< DAHA ...

( "Daha yüksek binalarımız var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha kısa sabrımız var.
"Daha geniş otoyollarımız var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha dar bakış açılarımız var.
"Daha büyük evlerimiz var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha küçük ailelerimiz var.
"Daha çok ev gereçlerimiz var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az zamanımız var.
"Daha çok eğitimimiz var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az sağduyumuz var.
"Daha fazla bilgimiz var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az bilgeliğimiz var.
"Daha çok uzmanımız var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha çok sorunumuz var.
"Daha çok ilacımız var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az sağlığımız var.
"Daha çok mal varlığımız var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az değerlerimiz var.
"Daha rahat geçinmeyi öğrendik." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Yaşam kurmayı öğrenemedik.
"Daha büyük işler yaptık." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha iyi işler yapamadık.
"Daha çok harcıyoruz." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az şeye sahibiz.
"Daha fazla satın alıyoruz." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az hoşnut kalıyoruz.
"Daha fazla söylüyoruz." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az konuşuyoruz.
Daha çok nefret ediyoruz. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az seviyoruz.
Daha az gülüyoruz. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha çok somurtuyoruz.
Daha çok sigara, alkol, şeker tüketiyoruz. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha savurganca para harcıyoruz.
Daha hızlı araba kullanıyoruz. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha çabuk kızıyoruz.
Daha geç saatlere kadar oturuyoruz. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha yorgun kalkıyoruz.
Daha az okuyor, daha çok televizyon izliyoruz. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az şükrediyoruz.
Yaşamımıza, yıllar kattık. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Yıllarımıza, yaşam katamadık.
Uzayı fethettik. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< İç dünyamızı fethedemedik.
Havayı temizledik. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Ruhumuzu kirlettik.
Atoma hükmettik. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Önyargılarımıza hükmedemedik.
)


- "DAHA ÇOK OLAN"I ARAMAK değil/yerine DAHA AZ OLANIN TADINI ÇIKARMAK


- "DAHA ÇOK" ile/ve/<>/değil/yerine BİR DAHA


- "DAHA FAZLA" ile "DAHA ŞİDDETLİ"


- "DAHA İYİ OLAN" ile/ve/||/<> "DAHA İYİ HİSSETTİREN"


- "DAHA SONRA AKLIMA GELMEZ" değil DAHA SONRA AKLIMA GELMEZSE/GELMEYEBİLİR


- "DAL" ile/ve/||/<> "KOL"


- "DALGALANMA" ile/ve "ÇALKALANMA"


- "DALMAK" ile "TAKILMAK"


- "DAMARDAN" değil/yerine DOĞRUDAN


- "DAMLAYA DAMLAYA GÖL OLUR" ile/ve/||/<> "TAŞI DELEN, SUYUN GÜCÜ DEĞİL DAMLALARIN SÜREKLİLİĞİDİR"


- "DARA DÜŞMEK" ile DÂRA GELMEK

( İdam edilmek, dâr ağacına gelmek. )


- "DARLIK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< FERAHLIK


- "DAVAR" ile/değil/yerine BU DA VAR

( … İLE/DEĞİL/YERİNE )


- "DAYAK YEMEKTEN":
KORKMAK ile/ve/değil/<> KENDİNE YEDİREMEMEK


- "DAYANAK" ile "DÜZLEM"


- (")DAĞ(") ile/değil/yerine/>< (")DENİZ(")

( Uzaklaştırır, ayırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yakınlaştırır, birleştirir. )


- (DAHA) ("ÜST") GÜCE[OLANAKLARA/KİŞİLERE] TAPARLIK ile/ve/değil/yerine/||/<> ÖYKÜNME

( Düşük bilgi/bilinç seviyesindeki ya da çıkarcı kişilerin(zihinlerin), iyiliğ(in)e yönelimde, güdülenmesini ve kötülüğ(ün)e başvurmada da kendini tutmasını sağlatan en etkili/etkin iki durum/tutum. )


- (DAHA/EN) KORKUNÇ/VAHİM OLAN:
SOKAKTAKİ KARGAŞA ile/değil DİLDEKİ KARMAŞA

( Yaşamdaki en korkunç "durum" ya da deneyim, birini çok sevmektir.
[Sevgi kadar değerli bir duygunun nesi, nasıl korkunç olabilir? O sevgimizin yoğunluğunun o kişiyi kendimizden kaçırma olasılığının artırması ve ölümünün duyulmasından dolayı her an için geçerli ve etkisi yüksek olan çok korkutucu bir durumdur.] )


- [DAHA SONRA] "... UZUN UZUN TARTIŞIRIZ" değil/yerine [DAHA SONRA] "... AYRINTILARIYLA KONUŞURUZ"


- [ne yazık ki]
DAYATMA ile/ve/||/<>/> İSYAN

( Etki. İLE/VE/||/<>/> Tepki. )


- [ne yazık ki]
DAYATMA ve/||/+/<>/> ZORBALIK


- DÂ'-İ DALTON[Ar.]/DALTONISM[İng.]/AKROMATOPSİ[Yun] değil/yerine/= RENK KÖRLÜĞÜ


- DA'IY/MÜTEBENNÂ[< BENÎ]

( Evlâtlık, evlât edinilen çocuk. (TEBENNÎ[< BENÎ] ile ABCDEF ( Evlât edinme. )


- DA'VÂ[Ar.] ile DÂV[Ar.]

( Şikâyetçi olarak mahkemeye başvurma. | Sorun, mesele. | Bir konu/sorun üzerinde özel bir düşünce sahibi olma, iddia. İLE Satranç, dama, tavla gibi oyunlarda tutulan sıra, nöbet. | Oyunda sürülen para. | Sövme. | Dâvâ. | Duvar sırası. )


- DANS ile/ve/<> BALE

( Dans, kendinden emin olmayan, ne istediğini bilmeyen kişinin yapacağı iş değildir. )

( Dans Tarihçeleri )

( DANCE vs./and/<> BALLET )

( SİVA: Samoa Adası [Polinezya Adaları] yerlilerinin dansı. )


- DABB[Ar.] ile DÂB[Ar.]

( Kertenkele. İLE Şan ve şeref. )


- DABNE ile/ve/<> MERAK

( Büyükayının sonundaki iki parlak yıldız. )


- DAD[Ar.] ile DÂD[Ar.]

( Osmanlı abecesinin onyedinci harfidir.[ebced değeri 800'dür.] İLE Adâlet, doğruluk. | İhsan, vergi. | Veriş, satış. | Sızlanma, yanıp yakılma. | Feryâd, figan. | Kısmet, nasip. | Tuzlu balgam denilen bir cilt hastalığı. )


- DÂDER[Fars.] ile DÂDENDER[Fars.] ile DÂDER-ENDER[Fars.]

( Kardeş. İLE Üvey kardeş. İLE Üvey kardeş. )


- DADI/TAYA[Fars. < DÂYE] ile/ve DÂDÛ/LÂLÂ[Fars.]

( Bayan çocuk bakıcısı. | Süt annesi. İLE/VE Bay çocuk bakıcısı. | Şehzâdelerin özel eğitmenleri. | Sultanların, vezirlerine seslenirken kullandıkları bir söz. )


- DADLI[Azr.] = NEFİS, LEZZETLİ[Tr.]


- DAĞ FARESİ ile ÇAYIR FARESİ

( )


- DAĞ KEÇİSİ ile ÇENGEL BOYNUZLU DAĞ KEÇİSİ


- DAĞ KEÇİSİ ile PİRENE DAĞ KEÇİSİ

( IBEX vs. PYRENEAN IBEX )

( PYRENAICA PYRENAICA vs. CAPRA PYRENAICA PYRENAICA )


- DAĞ NANESİ ile TAŞ NANESİ


- DAĞ, KÛH[Fars.] ile/ve RÂG[Fars.]

( ... İLE/VE Dağ eteği. | Çayırlık, çimenlik, bağlık, bahçelik. )


- DÂG[Fars.] değil/yerine/= YANIK YARASI


- DAĞ/DA BAYIR/DA


- DAĞ ile/ve AKLAN/MAİLE[Ar.]

( ... İLE/VE Bir dağ sırasının yamaçlarından her biri. )


- DAĞ ile BALKAN

( ... İLE Sarp ve ormanlık sıradağlar. )


- DAĞ ile/ve BERDENG[Fars.]

( ... İLE/VE Çöl ortasında bulunan küçük dağ ve tepe. )


- DAĞ ile BÎSÜTÛN

( Şîrîn'in emriyle, Ferhad'ın deldiği dağ. Bugün Bağdat ile Hamedan arasında Kirman Şâh'ın 30 km. doğusunda kalır. Dik, kayalık ve sarp bir dağdır. )


- DAĞ ve/||/<>/> KAR

( Dağına göre kar... )


- DAĞ ile TEPE

( ŞİMRÂH: Dağ tepesi. )

( BÎSÜTÛN: Âşık Ferhad'ın, sevgilisi Şîrîn'in emriyle Kermanşah civarında deldiği dağ. | Gökyüzü. )

( Sevgili Ersin Alok'un çektiği dağ fotoğraflarını görmek için burayı tıklayınız... )

( )

( En yüksek dağlar:
Mauna Kea (Hawaii) 10.200 m.
Everest (Nepal) 8848 m.
K2 (Kaşmir) 8611 m.
Kangchenjunga (Nepal) 8600 m.
Makalu (Nepal) 8481 m.
Dhaulagiri (Nepal) 8172 m.
Nanga Parbat (Kaşmir) 8126 m.
Annapurna (Nepal) 8078 m.
Gasherbrum (Kaşmir) 8068 m.
Gosainthan (Tibet) 8013 m. )

( CEBEL[çoğul > CİBÂL] ile ... )

( KÛH ile ... )

( MOUNTAIN vs. HILL )


- DAĞ ile TÛR

( ... İLE Hazreti Musa'nın ilâhi tecelliye mazhar olduğu dağ. )


- DAĞ ile/ve YANARDAĞ

( Cameroun
Cotopaxi
Etna
Fujiyama
Hecla
Mauna Loa
Mount St. Helens
Popacatapetl
Stromboli
Tristan de Cunha
Vesuvius )

( ... ile/ve )

( Kula Karataşcıl Yanardağ Oluşum Alanı ile Peribacaları - Övgün Ahmet Ercan (Prof. Dr.) )

( CEBEL ile/ve BÜRKÂN )

( MOUNTAIN vs./and VOLCANO[< Fr.] )


- DAĞ ile/ve YAYLA

( ... İLE/VE Akarsularla derin bir biçimde yarılmış, parçalanmış, üzerinde düzlüklerin belirgin olarak bulunduğu, deniz yüzeyinden yüksek yeryüzü parçası. PLATO | Dağlık, yüksek bölgelerde, kışın, yaşam koşulları güç olduğundan dolayı boş bırakılan, yazınsa havası iyi ve serin olan dinlenme yeri. )

( CEBEL[çoğ. CİBÂL], TAVD[çoğ. ATVÂD] ile/ve ... )

( KÛH ile/ve ... )

( MOUNTAIN vs./and UPLAND/HIGH PLATEAU )


- DAĞILIM ile AYIRMA

( DISPERSION vs. ALLOCATION )


- DAĞILIM ile DAĞITIM

( DISPERSION vs. DISTRIBUTION )


- DAĞILMA ÖZELLİĞİ ile/ve BİRLEŞME ÖZELLİĞİ


- DAĞILMA/SI ile/ve/<> UZAKLAŞMA/SI


- DAĞILMA ile/ve/> İNCELME


- DAĞILMA ile SAÇILMA


- DAĞILMA ile/ve/> SEYRELME


- DAĞILMA ile/ve/değil YAYILMA


- DAĞINIK/LIK ile BİÇİMSİZ/LİK

( MESSY/MESS vs. UNSHAPELINESS )


- DAĞINIK/LIK ile KOPUK/LUK


- DAĞINIK ile PİS

( MESSY vs. DIRTY )


- DAĞINIK ile/değil YAYILMIŞ


- DAĞITIM ile/ve/<> BÖLÜŞÜM


- DAĞITMAQ[Azr.] = YIKMAK[Tr.]


- Dâğıstân[Ar.] ile DÂĞISTAN[Ar.]

( Kafkas dağlarının kuzeyinde ve Hazar Denizi'nin batı kıyısında bulunan bir bölge. İLE Dağlık yer. )


- DAĞLARA-TAŞLARA


- DAHA "AKILLI" OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAHA DİSİPLİNLİ OLMAK


- DAHA "İYİ"/"KÖTÜ" değil/yerine NEŞE


- DAHA "STERİL ZAMAN/DA" değil/yerine/= DAHA UYGUN BİR ZAMAN/DA (DİYELİM)


- DAHA AZ DÜŞÜN! ile/ve/<> DAHA ÇOK DÜŞÜN!

( [Düşündüğün...] Kendini, kötü hissettiriyorsa/hissett(ir)diğinde. İLE/VE/<> Kendini, iyi hissettiriyorsa/hissett(ir)diğinde. )


- DAHA ÇOK İNANAN:
CAMİLERDE ve/değil/||/<> HASTAHANELERDE


- DAHA ÇOK SARILMA:
DÜĞÜNLERDE ve/değil/||/<> OTOGARLARDA


- DAHA ÇOK SEVEN ile/ve/||/<>/< DAHA AZ SEVEN

( Sevdiğine ve hemen hemen her söylediğine/istediğine/kararına, onu kaybetmemek için "Olur." der. İLE/VE/||/<>/< Bu nedenle de ilişkiyi yönetir. )


- DAHA DEĞİL değil HENÜZ DEĞİL


- DAHA FAZLA/SI ile/ve/değil/yerine İSABETLİ OLMASI


- DAHA FAZLASI ile/ve/değil/yerine DAHA İLERİSİ

( [not] MORE EXCESS vs./and/but MORE FURTHER
MORE FURTHER instead of MORE EXCESS )


- DAHA GÜZEL değil/yerine BAŞKA/AYRI BİR GÜZEL


- DAHA İYİ DUYMAK/DİNLEMEK ile/ve/||/<>/> BAĞ KURMAK


- DAHA KOLAY ile/ve/||/<>/> EN KOLAY

( [ne yazık ki]
Kolay/rahat/hızlı kazanılan paranın tüketilmesi. İLE/VE/||/<>/> Başkasının/vatandaşın/emekçinin parasının "tüketilmesi". )


- DAHA ÖTE ile/ve/değil/yerine DAHA FARKLI


- DAHA ÖZEL ALGILA/YORUMLA! ile/ve/<> DAHA GENEL DÜŞÜN

( Kendini, iyi hissettiğinde. İLE/VE/<> Kendini, kötü hissettiğinde. )


- DAHA UYGUN ile/ve/||/<> SONRAKİ ile/ve/||/<> ÖZEL

( LEX SUPERIOR vs./||/<> LEX POSTERIOR vs./||/<> LEX SPECIALIS )


- DAHA ile ÇOK

( MORE vs. MUCH/MANY )


- DAHA ile/değil/yerine HÂLÂ


- DAHA yerine HÂLÂ


- DAHA ile/ve/değil/yerine/=/||/<> HENÜZ ile/ve/değil/yerine/=/||/<> HÂLÂ ile/ve/değil/yerine/=/||/<> ARTIK


- DAHA ile/yerine KERE


- DAHHÂK[Ar. < DIHK] ile Dahhâk[Fars.]

( Çok gülen/gülücü. İLE Çemşîd'in yerini almış olan Îran'ın zâlim ve gaddar bir hükümdarıydı. )


- DAHİ ile DÂHİ

( Bile. İLE Yaratıcı gücü olan kişi. )

( ... İLE Bir Milletin Bekâsı - Teoman Duralı... )


- DÂHİ ile/ve DEVRİMCİ

( Dâhi kişi, başkasına da dehâ aşılayabilen kişidir. )


- DAHİL OLMAK değil/yerine/= İÇİNDE YER ALMAK/KATILMAK


- DAHİL[Ar.] ile DÂHİL[Ar.] ile DAHÎL[Ar. < DÜHÛL]

( Karışma. İLE İç, içeri, içeride, içeri girmiş. İLE Yabancı, sığıntı, sığınan, sığınmış. )


- DAHİL değil/yerine/= İÇİNDE/İLE BİRLİKTE


- DAHİLEN[Ar.] ile DAHİLİ[Ar.]

( İçeriden, içten. | İçilerek, yutularak. İLE İçle ilgili, içsel. )


- DÂHİLÎ değil/yerine/= İÇSEL


- DAHİLİYE değil/yerine/= İÇSAYRILIK


- DAHÎM[Ar. < DAHÂMET] ile DÂHİM[Ar.] ile DÂHÎM[Fars.]

( Fazla kalın olan, yoğun. İLE Nasip ve rızk. İLE Taç. )


- DAHİYÂNE değil/yerine/= ÖKECE


- DAI ile/>< TAI

( Dua eden. İLE/VE Tanrı'yı inkâr eden. )


- DÂİM[Ar.] ile SERMED[Ar.]


- DAİM ile BÂKÎ


- DAİMA yerine SÜREKLİ


- DAİRE[Ar. çoğ. EDVÂR] değil/yerine/= DEĞRE/YÜRÜTKE


- DAİRE[Ar.] ile/değil/=/||/<>/< SONSUZ/ÇOK KÖŞELİ/LİK / SONSUZ KENARLI ÇOKGEN


- DAİRE ile/ve OLANAK/KAPASİTE


- DAİRE ile/ve ÜÇGEN ile/ve KARE

( Hareketli. İLE/VE Etkin. İLE/VE Durağan. )


- DAİREDE:
İÇ ALAN ile/ve/<> DIŞ ALAN


- DAİRESEL YÖRÜNGE ile/ve/||/<>/> ELİPTİK YÖRÜNGE

( Aristoteles. İLE/VE/||/<>/> Kepler. )


- DAİREVİ değil/yerine/= DAİRESEL

( ... DEĞİL/YERİNE/= Daire ile ilgili. | Daire biçiminde olan. )


- DAKİK DİL ve/||/<>/> SAHİH TASAVVUR


- DAKİK değil/yerine/= ÖYCÜL


- DAKİKA değil/yerine/= ÖYCE


- DAKKA" değil DAKİKA


- DAKTİLODA/KLAVYEDE:
A KLAVYE/DVORAK ile F KLAVYE ile E KLAVYE ile Q KLAVYE

( Klavyede, harflerin bulunduğu sol üst köşeye göre ad alırlar. )

( Hiyeroglif klavyesi... http://discoveringegypt.com/egyptian-hieroglyphic-writing/hieroglyphic-typewriter )

( Marcin Wichary'nin, "Sadece Türkçe bir daktiloya bakarak diller hakkında öğrendiklerim" yazısı için burayı tıklayınız... )

(

ile

)

( What I learned about languages just by looking at a Turkish typewriter )

( İHSAN SITKI YENER KİMDİR?

Liseyi, 1942 yılında, İzmir Ticaret Lisesi'nde bitirdi. Ortaokul yıllarında, daktiloda on parmak yazı yazmaya başlayan İhsan Sıtkı Yener, 1940'lı yıllardan itibaren standart klavye konusunda çalışmaya başladı.

Yüksek öğrenimini, 1946 yılında, İstanbul'da Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde tamamladı. Aynı yıl, Sultanahmet Lisesi'nde daktilografi öğretmenliği yaptı. Yüksek Lisans için ABD'ye giderek New York Üniversitesi'nde “Ölçme ve Değerlendirme” konusunda yüksek lisans yaptı ve aynı yıl doktorasını tamamladı.

Yener, 1946 yılında öğretmenliğe başladığı sırada, Türk dilinin özelliklerine göre yapılmış bir daktilo icat etme çalışmalarına başladı. "On parmak için ideal Türk Klavyesi"ni, 1955 yılında kabul ettirdi ve 1974 yılında tüm daktiloların F klavye olmasını sağladı. )

( Ümit Kıvanç'ın, "F klavye, Türkiye'de yapılmış tek düzgün iştir" yazısı için burayı tıklayınız... )

( )

( Bilgisayarınızda klavyeler tanımlanmışsa "Alt + Shift" komutu ile direkt olarak geçiş yapabilirsiniz. Aynı klavyeyi ister F, ister Q olsun, hem F, hem Q olarak kullanabilirsiniz. )

( F klavyenin mucidi İhsan Sıtkı Yener, yaşamını kaybetti - 02 Eylül 2016 )

( )

( )

( Q klavyeyi oluşturan: Christopher Latham Sholes (1867) )

( "Neden Q (QWERTY) Klavye Kullanmaktan Vazgeçemiyoruz?" yazısı için burayı tıklayınız... )


- DAL

( BRANCH )


- DAL-BUDAK

( BERG Ü ŞÂH )


- DAL-BUDAK


- DAL-TAŞAK (GEZMEK, DOLAŞMAK, ORTALIKTA GEZİNMEK)


- DAL[Azr.] = ART, ARKA, PEŞ[Tr.]


- DAL/BUDAK/ÇANGAL ile BURÇ

( ... İLE Ağacın taze dalı, filizi. )


- DAL/FINDIK ile/ve/||/<>/> ÇOTANAK

( ... İLE/VE/||/<>/> Üzerinde çok sayıda fındık bulunan dal. )


- DAL/YAPRAK ile/ve/||/<> KAVRAK

( ... İLE Ateş yakmak için kullanılan kuru yaprak, ince dal. )


- DAL ile/ve/||/<> DAĞ


- DAL ile DAL ile DAL ile DAL

( Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri. | Kol, bölüm. | Canlıların bölümlenmesinde, sınıfların biraraya gelmesiyle oluşan birlik, şube. İLE Arka, sırt. | Kol. | Boyun, ense. İLE Çıplak, yalın. İLE Zaman belirten sözcüklerin karşısına getirildiğinde sözcüğün anlamını güçlendirir. )


- DÂL ile/ve/> DELÂLET


- DAL ile FIŞKIN

( ... İLE Bir ağacın dibinden süren, ince dal. | Asma kütüğünde, hereğin üst yanında biten dal. )


- DAL ve/||/<> İNSAN

( )


- DALAI LAMA ile TASHI LAMA ile PACHA LAMA


- DALAKOTU = DUVARSEDEFİ

( Ballıbabagillerden, Akdeniz çevresinde kuru yerlerde yetiştirilen, yüz kadar türü bulunan, güçlendirici, uyarıcı ve yara sağaltıcı olarak kullanılan otsu ya da odunsu bitki. )

( TEUCRIUM )


- DALÂL[Ar.] ile GAYY[Ar.]


- DALÂLET ile FAZLA/ZİYÂDE AŞK

( Fazla aşk/tutku, kişiyi birçok hatanın eşiğinde tutar. )

( Beşerin böyle dalâletleri var, Kendi yapar, kendi tapar. )

( ABERRATION vs./< TOO MUCH LOVE )


- DALDAN DALA (ZIPLAMAK)


- DALDIRMAK ile/ve/<> BATIRMAK


- DALE/DISABILITY ADJUSTED LIFE EXPECTANCY[İng.] değil/yerine/= YETİ YİTIMINE AYARLANMIŞ YAŞAM BEKLENTISİ


- DALEVERE değil DALAVERE

( OROSTOPOLLUK[argo]: Kurnazca iş, dalavere, dolap. )


- DALGA BOYLARI ile/ve DALGA GENLİĞİ

( Işığın rengini oluşturur. İLE/VE Işığın şiddetini[intensity] ya da parlaklığını[brightness] oluşturur. )


- DALGA GEÇMEK İÇİN GÜLMEK ile/değil SEVDİĞİNDEN DOLAYI GÜLMEK


- DALGA GEÇMEK ile/değil/yerine (SADECE) TAKLİT ETMEK

( Bozarak, yamultarak tekrar/taklit. İLE/DEĞİL/YERİNE Birinin davranışını/tutumunu, sözünü/sesisini gerçeğine en yakın durum çabasıyla tekrarlama. )

( Olumsuz. İLE/DEĞİL/YERİNE Olumlu ya da nötr. )

( Gereksiz, yersiz, anlamsız. İLE/DEĞİL/YERİNE Belirli bir ölçüde kabul görebilecek kadar/biçimde. )


- DALGA GEÇMEK ile/ve/değil CİDDİYE ALMAMAK

( Ciddiye almayabilirsiniz fakat dalga geçmek gerekmiyor! )


- DALGA SÖRFÜ ile RÜZGÂR SÖRFÜ

( SURF vs./to WINDSURF )


- DALGA-DÜMEN


- DALGA:
DALGA BOYU ile/ve/||/<> DÖNGÜ/PERİYOT ile/ve/||/<> SIKLIK/FREKANS ile/ve/||/<> GENLİK


- DALGA ile/değil AKINTI


- DALGA ile/ve/||/<>/> KARE DALGA

( image )

( ... İLE/VE/||/<>/> Birbirine dik açıyla hareket eden iki dalganın çarpışması ile ortaya çıkmaktadır. Nadir gözlemlenen doğa olaylarındandır. Birkaç dakika içinde görünüp kaybolabilir.

Kare dalgaları izlemek için en ünlü yer, Île de Ré[Fransa] adasıdır. )


- DALGA ile KARINTI

( ... İLE Geminin yanından vurarak gemiyi sarsan dalga. | Anaforlarda oluşan çevrinti. )


- DALGA ile/ve/<>/hem de/ne de PARÇACIK


- DALGA ile TİDAL DALGASI TİDAL DALGALARI TIDAL WAVES

( Denizaltı yer sarsıntısından oluşan iri dalgalar. )


- DALGA ile TSUNAMI

( Gel-git etkisiyle, havayla, rüzgârla ya da çeşitli doğal nedenlerle denizde oluşan dalga. İLE Denizaltındaki yer sarsıntısından ileri gelen büyük dalga. )

( AZİYY[çoğ. EZÂVÎ] ile ... )


- DALGALARDA:
ALFA ile BETA ile GAMMA ile TETA

( [Saniyede] 8-12 titreşim. İLE 25-100 titreşim. İLE 1 sn. İLE ... )


- DALGALI/ALTERNATİF AKIM ile DOĞRU AKIM ile KUVVETLİ AKIM ile ZAYIF AKIM

( Belirli ve eşit zaman aralıkları ile yeğinliği aynı değer ve yönde olarak değişen elektrik akımı. İLE İletken bir devre üzerinde, hep aynı yöne doğru giden elektrik akımı. İLE Aydınlatmada ve makinelerin çalıştırılmasında kullanılan akım. İLE Yapıda, zil, telefon, anten, yangın ihbar düzeni gibi iletişim aygıtlarını işletmekte yararlanılan akım. )


- DALGI/GAFLET ile/ve/||/<> HADSİZLİK


- DALGI/GAFLET ile/ve/<>/değil/yerine İHMAL

( CARELESSNESS vs./and/<>/but NEGLIGENCE
NEGLIGENCE instead of CARELESSNESS )


- DALGI/GAFLET ile/ve YANILGI/SAPKI/SAPINÇ/DALÂLET

( Tembih ile giderilir. İLE/VE Tâlim ile giderilir. )

( CARELESSNESS vs./and ABERRATION )


- DALGI/GAFLET ile YANLIŞ(HATÂ) ile YANILGI/SAPKI/SAPINÇ/DALÂLET

( Kişi, yanlışları olup da bunları düzeltmezse, bunları benimsemiş demektir. )

( Gaflet de bir nimettir. )


- DALGIÇBÖCEKLER

( Sivrisinek kurtçuklarına saldırarak yok eden, durgun sularda yaşayan kınkanatlılar ailesi. )


- DALGIÇKUŞLARI ile/ve/<> DALGIÇKUŞU

( Gagaları bir kılıfla örtülü, kanatları ve kuyruğu kısa, ayakları perdeli, iyi yüzen ve dalan bazı kuşları içine alan kuşlar takımı. İLE/VE/<> Dalgıçkuşlarından, Amerika ve Avrupa'nın kuzeyinde yaşayan bir hayvan. )

( ... cum/et/<> COLYMBUS GLACIALIS )


- DALGIN BAKIŞ ile BAYGIN BAKIŞ

( Bakış yakındakine olsa da zihin/düşünceler uzakta/kine. İLE Bakış da, zihin de yakındakine. )

( İlgi, başka bir yerdekine. İLE İlgi, baktığında. )


- DALGIN/LIK ile/ve/||/<> DURGUN/LUK


- DALGIR[Fars. MENEVŞE | Ar. HARE]

( Bir yüzeyde, renk dalgalanması sonucu görülen parlaklık. )


- DALI ile PICASSO


- DALINÇ/İSTİĞRAK ile KONSANTRASYON


- DALINI KIRMAMAK ve/||/<> GÜVENİNİ KIRMAMAK

( Ağaçtan, meyve almak istiyorsak... VE/||/<> Kişilerden, sevgi bekliyorsak... )


- DALIZ

( İçkulaktaki kemik dolambacın orta bölümü. )


- DALKAVUK OLMAK değil/yerine DAL OLMAK


- DALKAVUK ile/değil/yerine/>< SOYTARI

( "Erke/kişiye/saraya". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Halka. )


- DALKIRAN ile DALKIRAN

( Kabuk böcekleri ailesinden, fındık ağaçlarında yaşayan, kınkanatlı böcek. İLE Zorlu esen yel/rüzgâr. )

( ANISANDRUS DISPAR cum ... )


- DALKIRAN ile DALKURUTAN

( Kabuk böcekleri ailesinden, fındık ağaçlarında yaşayan, kınkanatlı böcek. İLE Kabuk altındaki odun katında oyuklar açarak dişbudak sürgünlerini ve zeytin dallarını kurutan, kınkanatlı böcek. )

( ANISANDRUS DISPAR cum HYLESINUS OLEIPERDA )


- DÂLL[Ar. < DELÂLET] ile DÂLL/E[Ar. < DALÂLET]

( Gösteren, işâret eden, delâlet eden. İLE Doğru yoldan ayrılmış. | Hataya düşmüş. )


- DALLAMA ile/ve/||/<> ANDAVALLI[Yun.]

( Aptal, enayi. İLE/VE/||/<> Ahmak, aptal, beceriksiz, şaşkın, bön, görgüsüz kişi. )


- DALLANDIRIP BUDAKLANDIRMAK


- DALLANMIŞ BAŞAK, PANİKULA = SÜNBÜLE-İ MÜTEFERRİ'A = PANICULE


- DALLI KÖK = CEZR-İ MÜTEŞA'İB = RACINE RAMEUSE


- DALMADAN ile/değil/yerine DAĞILMADAN


- DALY/DISABILITY ADJUSTED LIFE YEARS[İng.] değil/yerine/= YETİ YİTIMINE AYARLANMIŞ YAŞAM YILLARI


- DALYA[< İt.] ile DALYA[< DAHL(İsveç'li bitkibilimci)]

( Bir şey sayılırken, birim olarak alınan sayıya gelince söylenilen uyarma sözü. İLE Yıldızçiçeği. )

( ... cum DAHLIA )


- DALYA[İt. < TAGLIA] ile JÜBİLE[Fr. < İbr.]

( Bir şey sayılırken, birim olarak alınan sayıya gelince söylenilen uyarma sözü. İLE Eski Ahit'e göre, Yahudilerde, elli yılda bir Tanrı'ya ve dinlenmeye ayrılan yıl. | Katoliklerde, Roma'ya Hacc'a gidenlerin, kilisece günahlarının tam olarak bağışlandığı yıl. | Evliliğin ellinci yılında düzenlenen kutlama şenliği. | Bir meslekte uzun süre başarılı olarak çalışanlar için düzenlenen tören. )


- DALYASAN değil TAYLASÂN


- DAM ile DAM[Fr.]

( Yapıları, dış etkilerden korumak amacıyla, üzerlerine yapılan, çoğu kiremit kaplı bölüm. | Toprak damlı ev, küçük ev. | Tutukevi. İLE Dansta, kavalyenin eşi. )


- DAMA ile/ve ÇİN DAMASI


- DAMA ile/değil/yerine SATRANÇ

( 2000 sonrası. İLE/DEĞİL/YERİNE 2000 öncesi. )


- DAMAK ile/ve/||/<> ART DAMAK

( Ağız boşluğunun tavanı. İLE/VE/||/<> Damağın arka bölümü. )


- DAMÂN[Ar.] ile KEFÂLET[Ar.]


- DAMAR YAŞLANMASI ile/ve BAĞIŞIKLIK YAŞLANMASI

( Yaşımız, damarlarımızın yaşlan(ma)dığı kadardır. )


- DAMAR ile ATARDAMAR

( VESSEL vs. ARTERY )

( IRK ile ŞİRYÂN )


- DAMAR ile/ve/<> KILCAL DAMAR

( VESSEL vs./and/<> CAPILLARY (VESSEL) )


- DAMAR ile ŞAH DAMARI

( ... ile HABL-ÜL-VERÎD )

( ... İLE Boynun iki yanında, kanı, başa taşıyan aort damarlarından her biri. | En önemli nokta. )


- DAMAR ile SEFANVEN (DAMARI)

( ... İLE Kalp ameliyatları için yararlanılan bacaktaki damar. )


- DAMAR ile SUREDÂN[Ar.]

( ... İLE Dil altında bulunan iki siyah damar. )


- DAMAR ile YAPRAK DAMARI

( VESSEL vs. NERVURE )


- DAMARSIZ BİTKİLER ile/ve DAMARLI BİTKİLER


- DAMAT[Fars. < DAMAD] değil/yerine/= GÜVEY


- DAMGA ile/ve/değil MARKA


- DAMGA ile/ve MÜHÜR


- DÂMİA[Ar.] ile DAMİYE[Ar.]

( Damla damla kan sızdıran yara. İLE Kanı akan yara. )


- DAMÎN[Ar.] ile HAMÎL[Ar.]


- DAMIZLIK HİNDİLERDE:
NORFOLK BLACK ile/ve WHITE HOLLAND

( İngiliz damızlığı olan cinslerdir. )

( ABD'deki hindilerin çoğu bu cinslerdendir. )


- DAMKORUĞU ile/ve/<> DAMKORUĞUGİLLER

( Damkoruğugillerden, bir ya da çok yıllık türleri olan, ılık iklimlerde yetişen, otsu bir bitki. İLE/VE/<> İkiçeneklilerden, örnek bitkisi damkoruğu olan bir bitki ailesi. )

( SEDUM cum/et/<> ... )


- DAMLA/NİKRİS[Ar.]/GUT[Fr.] ile/ve/<> KURUL

( Organizmadaki ürik asidin atılmayarak gövdenin bazı yerlerinde, özellikle ayak başparmağında, topuk ve ekleme yerlerinde birikmesinden kaynaklanan, ağrı ve şişlerle ortaya çıkan sayrılık. İLE/VE/<> İnsan eti yemekten kaynaklanan bir hastalık.[En son, 1979'da, Papua Yeni Gine'de rastlanmıştır.] )


- DAMLA ile SU

( Küçük bir kürecik içinde toplanmış, boyutları akışkanın özelliklerine ve fizikî koşullarına bağlı olarak değişen, çok küçük miktardaki sıvı. İLE ... )


- DAMLA ile/ve/<> DERYA

( Deryanın damlaya gereksinimi yoktur fakat damlayı kurtardım diye sevinir. )

( DAMLAMIZ DERYAYA SALDIK BİZ BUGÜN
DAMLA NİCE ANLAR
DERYA OLAN ANLAR

HAYVAN NİCE ANLAR
HAYRAN OLAN ANLAR )


- DAMLA ile/ve/||/<>/> GUTASYON

( ... İLE/VE/||/<>/> Bitkilerde su basıncının arttığı zamanlarda yapraklarda "hidadot" denilen özel yapılardan, ksilem özsuyunun damlalar durumunda dışarı çıkması. )

( )


- DAMPİNG[İng.] ile/>< ANTİDAMPİNG[İng.]

( Düşürüm. İLE/>< Karşı düşürüm. )


- DAMPING[İng.] değil/yerine/= DÜŞÜRÜM


- DAN DUN (VURMAK)


- DAN-DUN (KOŞMAK/YÜRÜMEK)


- DANA ile DANA ile DÂNÂ[Fars.]

( İneğin, sütten kesildikten sonra bir yaşına kadar olan yavrusu. İLE Vakıf ve hayır için yapılan sadaka ya da benzerleri. | Terketme, bırakma. İLE Bilen. )


- DANAAYAĞI ile DANABURNU ile DANAKIRANOTU

( Yılanyastığıgillerden, yaprakları lekeli bir bitki. İLE Toprak içinde yaşayıp bitkilere, köklerini keserek zarar veren bir böcek, kökkurdu. | Aslanağzı çiçeği. İLE Salepgillerden, bataklık yerlerde yetişen bir bitki. )

( ARUM cum GRYILOTALPA cum EPIPACTIS )


- DANDRUFF vs. BRAN


- DANGALAK/LIK ile ÂCİZ/LİK


- DANGEROUS vs. RISKY


- DANGIL-DUNGUL (KONUŞMAK)


- DÂNİK[Ar.]

( Bir dirhemin dörtte(/altıda) biri. | Mangır. )


- DÂNİK[Ar.] ile DÂNG[Ar.]

( Mangır, para. | Bir dirhemin dörtte biri. İLE Bir dirhemin altıda biri. )


- DÂNİK[Ar.] ile DÂNG[Fars.]

( Mangır, para. | Bir dirhemin dörtte biri. İLE Bir dirhemin altıda biri. )


- DANIŞAN ve/||/<>/> CO-TERAPİST ve/||/<>/> OTOTERAPİST


- DANIŞMA ve/||/<>/> DAYANIŞMA

( Bin bilsek de bir bilene danışmak gerek. )


- DANIŞMAK ile/ve/||/<>/> BİLGİ VERMEK


- DANIŞMAN/LIK ile KOÇ/LUK

( Danışan, dağları aşmış; danışmayan, düz yolda şaşmış. )

( MEŞVERET[Ar.] (ETMEK): Danışma. )

( COUNSELLER/COUNSELING vs. COACH/ING )


- DANIŞMAN ile/ve/||/<> DANIŞAN


- DANIŞMAN ile/ve/değil/||/<>/< DANIŞILAN


- DANIŞMAQ[Azr.] = KONUŞMAK[Tr.]


- DANS EDELİM! ve/||/<> ŞARKI SÖYLEYELİM! ve/||/<> SEVELİM! ve/||/<> YAŞAYALIM!

( Hiçkimse izlemiyormuş gibi. VE/||/<> Hiçkimse dinlemiyormuş gibi. VE/||/<> Hiç incinmemiş gibi. VE/||/<> Dünya, cennetmiş gibi. )


- DANS ETMELİ!


- DANS:
YATAY İSTEK ve/||/<>/> DİKEY ANLATIM


- DANS = DANCE[İng.] = DANSER[Fr.] = TANZEN[Alm.] = BALLARE[İt.] = BAILAR/DANZAR[İsp.]


- DANS ile FOKSTROT

( ... İLE Dört tempolu bir dans. )


- DANS ile HABANERA

( ... İLE Çok kıvrak bir Küba dansı. | Bu dansın müziği. )


- DANS ile HULA


- DANS ile JIG

( ... İLE İrlanda ve İskoçya'ya özgü, hareketli bir dans türü. )


- DANS ile KADRİL[Fr. < QUADRILLE]

( Fransız kökenli bir dans. | Bu dansın müziği. )


- DANS ile KALİPSO

( ... İLE Jamaika'dan yayılmış iki zamanlı bir dans. | Bu dansın müziği. )


- DANS ile KANKAN

( ... İLE Kadınların oynadığı hareketli bir Fransız dansı. )


- DANS ile KAZASKA[Rusça]

( ... İLE Kaynağı Kafkasya olan ve hızlı oynanılan bir halk dansı. | Bu dansın müziği. )


- DANS ile MAZURKA[Slavca]

( ... İLE Polonya kökenli bir dans. | Bu dansın müziği. )


- DANS ile/ve/değil/<> OHYOKHAI

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Yakutlar'a özgü bir Şaman uygulaması.
[Ohuokay ustasının çevresine toplanan halk, el ele tutuşarak büyük bir çember oluşturuyor ve ustanın sözlerini tekrarlayarak, hafif hafif öne ve arkaya eğilerek hareket edip güneşin doğduğu yönden, battığı yöne doğru dönerler.]
[Bu uygulamaya özgü, belirli bir müziği bulunmamaktadır.] )


- DANS ile SALON DANSLARI

( ... İLE Aşk, tutku ve estetiğin müzik ile harmanlanmasıyla ortaya çıkan salon dansları, bazen bir başkaldırı, bazense duyguların dışa vurumu olarak bilinir. En genel ifade ile de Batı Avrupa'da ve Amerika'da, çiftler tarafından yapılan her türlü dans olarak tanımlanır.

Salon danslarının tarihi, XVIII. yüzyıla kadar uzanır. Tarihsel gelişimine bakıldığında, XVIII. yüzyılın sonlarında, XIX. yüzyılın başlarında, İngiltere'deki soyluların katıldığı balolarda ortaya çıkan bir dans türüdür. Takvimler 1920'li yılları gösterdiğinde ise balo salonları dışında, halk tarafından da öğrenilmeye başlanan salon dansları, zamanla daha popüler bir hâl alır.

Bilinen en eski salon dansı ise Avrupa'da XVI. yüzyıl Fransa'sında ortaya çıkar fakat ahlâk dışı sayılarak yasaklanır. 1880'lerde, Buenos Aires'in kenar mahallelerinde doğmaya başlayan ve toplum tarafından kabulü epey zaman alan salon danslarının Amerika'da ortaya çıkışı ise XX. yüzyıla rastlar. Temeli, hafif tempoda kendi etrafında dönmeye dayalı olan bu danslar, yıllar geçtikçe giderek çeşitlenme gösterir ve bu çeşitlilik beraberinde, izleyenlere, farklı ritmlerin de yer aldığı görsel bir şölen sunar. 1900'lü yılların başında salon danslarına olan ilgi artar ve bu kapsamda 1904 yılından bu yana İngiltere'de hizmet veren Dans Öğretmenleri, İmparatorluk Derneği (ISTD) tarafından, 1924 yılında, dans fakülteleri kurulması düşüncesi geliştirilir ve yaşama geçirilir. Sayıları onikiyi bulan bu fakülteler aracılığıyla salon dansları meraklılarının, dans türlerine ait kavramları yakından tanımaları sağlanır. Ayrıca bu fakülteler sayesinde salon danslarının müzikleri, adımları ve tekniklerine yönelik olarak da belirli standartlar getirilir. Günümüzde, Avrupa'dan Asya'ya kadar uzanan bir coğrafyada, milyonlarca dansçı ve danssever, bu türün takipçileri olarak yaşamlarında, salon danslarına önemli bir yer ayırır. )


- DANS ile SİRTO[Yun.]

( ... İLE Türk müziğinde, bir oyun havası. | Bir tür halk dansı. )


- DANS ile/ve/||/<> TWIST[İng.]

( ... İLE/VE/||/<> 1961 yılında yaygınlık kazanan çok hızlı ritmi olan bir dans. | Bu dansın müziği. )


- DANTELAĞACI

( Dulaptalotugillerden, Antillerde yetişen, sünger gibi kullanılan, kabuk lifleri dantele benzeyen bir ağaç. [Lat. LAGETTA] )


- DAPDAR


- DAR KAFALILIKTAN BIKTIM"

( "DAR KAFALILIKTAN BIKTIM"

1964 yılında, ABD'de bir öğretmen dergisinde, Alexander Cassandra imzalı bir yazı yayımlanır:

Bir fizik hocası ile öğrencisi, sınav sorusuna verilen yanıt hakkında antlaşmazlığa düşerler ve deneyimli öğretmen, Cassandra'nın hakemliğine başvururlar.

Soru şöyledir:

"Bir binanın yüksekliğini, bir barometrenin yardımı ile nasıl bulursunuz?"

Öğrenci de bu soruya yanıt olarak, "Barometreye bir ip bağlar, binanın çatısından aşağı sarkıtır ve barometrenin yere değdiği noktada ipi ölçerim" yazar.

Tabii ki, öğretmenin beklediği yanıt bu olmasa da binanın yüksekliğinin bu yöntemle ölçülebilirliği de ortadadır.

Cassandra, tartışmayı uzatmamak için öğrenciden hemen o anda bu soruyu başka bir yanıt ile yanıtlamasını ister.

Öğrenci, bu kez:

"Ama bir tek yanıt yok, pek çok yöntem var" diye yanıt verir.

Casandra, "Peki" der. "Düşünebildiğin kadar yanıt ver o zaman. Ama olanaklıysa yanıtların en az birinden fizik çalışmış olduğunu anlayalım."

Öğrencinin ilk yanıtı şöyle olur:

"Barometreyi çatıdan aşağı bırakırsınız ve bir kronometre ile kaç salisede yere çarptığını hesaplayıp x=1/2 x g x t2 formülü ile yüksekliği bulursunuz." Beklenilen yanıt bu olmasa da yanıt, fizik bilgisi içermektedir.

Öğrenci, yanıtlarını sıralamayı sürdürür: “Güneşli bir günde, barometreyi dik tutup gölgesini ölçersiniz ve sonra da binanın gölgesini ölçüp orantıyı barometrenin yüksekliği ile çarparsınız”

Bu yanıt da doğrudur.

Öğrencinin üçüncü yanıtı da şu olur: "Merdivenleri çıkarken, duvar boyunca barometrenin yüksekliğini defalarca işaretleyerek çıkar ve işaret sayısı ile barometrenin yüksekliğini çarparsınız"

Bu da doğrudur elbette ama dördüncü yanıt öğretmenlerin küçük dillerini yutmalarına neden olur; çünkü yanıttan öğrencinin fiziği çok iyi bildiği anlaşılmaktadır:

"Küçük bir ipe bağladığınız barometreyi önce yerde sonra da çatıda sallar ipin uzunluğu ve sallanma periyodları arasındaki farklarla Newton'un g katsayısını hesaplar, iki g katsayısı arasındaki farktan binanın yüksekliğini hesaplayabileceğiniz oranı bulursunuz"

Söylenilecek bir şey kalmamıştır, öğrencinin sınıfı geçtiği açıktır.

Öğrenci, yarattığı etki ile gülümser ve der ki: “Ama bence yapılacak daha doğru şey, kapıcıya gidip barometreyi hediye edip karşılığında binanın yüksekliğini söylemesini istemekten ibarettir.”

Hep beraber gülmeye başladılar.

Cassandra, hayranlıkla sorar öğrenciye:

"Peki, öğretmeninin senden beklediği yanıtı da biliyor musun?"

Öğrenci, alaylı bakışlarla yanıt verir:

"Evet, çatıda ve yerde hava basıncını ölçerek aradaki farktan hesaplamamız gerekiyor yazmamı bekliyordu"

Cassandra merakla şu soruyu sorar: "Peki madem istenilen yanıtı biliyordun, neden yazmadın?" Öğrenci, omuzlarını silkerek şöyle der:

"Çünkü dar kafalılıktan bıktım."

Yaşamı, tek bilinmeyenli bir denklem gibi ele almak, altı boş kulağa hoş sloganlarla konuşup zamana göre kendini geliştirmeyen, saplantı slogan hükümlere göre yaşamak ve mevzî alıp dayatmaya çalışmak kolaycılığı hiçkimseyi ve de toplumları bir yere götürmez.

Yaşamda, soruların pek çoğunun tek bir yanıtı yoktur.

Başarının, çalışmaktan önce geldiği tek yer sözlüktür. )


- DAR YORUM ile/||/<>/>< GENİŞ YORUM


- DAR'ÜL-HARB ile/değil/yerine/>< DAR'ÜL-İSLÂM

( Savaş. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Barış. )


- DÂR[Fars.] ile -DÂR[Fars.] ile DÂR[Fars.] ile DAR/DARR[Ar.][Fars.]

( Darağacı. | Ağaç. | Direk. İLE Tutan.[DEFTER-DÂR: Defter tutan.] | Sahip, malik.[ALÂKA-DÂR: İlgili. | HİSSE-DÂR: Hisseli. | HÜKÜM-DÂR: Hükme sahip.] İLE Savaş.[DÂR Ü GÎR: Kavga, savaş.] İLE Sıkıntı, belâ. | Zarar. )


- DAR ile DÂR[Ar.] ile DÂR[Fars.]

( Ensiz. İLE Ev, yurt. İLE İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk. )


- DARÂ'AT[Ar.] ile ZÜLL[Ar.]


- DARALMA" ile/ve/<> SIKILMA


- DARALMA ile/ve/<> BUNALMA


- DARALMA ile DARLAMA


- DARALMA ile/ve/||/<> SIKILAŞMA

( CONTRACTION vs. ... )


- DARALTILMIŞ OLAN ile ODAKLANILMIŞ OLAN


- DARALTMA ile İNDİRGEME

( TO NARROW vs. REDUCTION )


- DARALTMA ile SIKIŞTIRMA


- DARB[Ar.] ile CİNS[Ar.]


- DARB ile/ve MUTTASIL

( İki harfi birbirine katmak. İLE/VE ... )


- DARB ile/ve PEKİŞTİRME


- DARBE GENİŞLİĞİ ile DARBE GENLİĞİ

( Darbenin düşmeye başladığı an ile yükselme zamanının sonu arasındaki zaman farkı. İLE Bir darbenin, tam değeri, sayısal bir değer verildiğinde belirlenebilen tepe, ortalama, etkin, anî vb. değerleri ya da bunlardan biri. )

( PULSESBREITE mit IMPULSAMPLITUDE )

( PULSE WIDTH vs. PULSE AMPLITUDE )

( L'ÉTENDUE DU POULS avec L'AMPLITUDE DU POULS )


- DARBUKA'DA:
MADENİ DARBUKA ile/ve KÜP(SERAMİK) DARBUKA


- DARBUKA ile/değil ÇİFTENAĞRA

( ... İLE/DEĞİL Birbirine bağlı, küçük iki dümbelekten oluşan çalgı. )


- DÂREYN

( DÜNYA İLE ÂHİRET, İKİ ÂLEM )


- DARGIN/LIK ile/ve/<> DURGUN/LUK


- DARGIN/LIK ile/ve KIRGIN/LIK


- DARI DARINA


- DARI ile AKDARI

( Buğdaygillerden, tohumları, gerektiğinde buğday yerine besin olarak kullanılan, kuraklığa dayanıklı bir bitki. | Mısır. İLE Buğdaygillerden, bir yıllık ya da daha uzun yaşayabilen otsu bir bitki türü. )

( PANICUM cum PANICUM MILLACEUM )


- DARI ile/değil DARA


- DARI ile HİNTDARISI

( ... İLE Buğdaygillerden, doğu ülkelerinde ekilen, taneleri yenilen, darıya benzeyen bir bitki. )

( ... cum SORGHUM VULGARE )


- DARI / KARACADARISI

( Buğdaygillerden, hayvan yemi olarak kullanılan bir ot. )


- DARI ile KATALAN DARISI


- DARI ile SÜPÜRGE DARISI

( ... İLE Buğdaygillerden, sıcak bölgelerde yetişen ve çiçek saplarından süpürge yapılan, darıya benzeyen bir bitki. )


- DARILMA ile/değil/yerine/>< DAYANMA


- DARILMAK ile/değil/yerine/>< SARILMAK


- DARMA DUMAN (OLMAK, HİSSETMEK)


- DARMADAĞIN (OLMAK)


- DARMADUMAN


- DARPHANE değil/yerine/= DAMGAEVİ


- DARR[Ar.] ile DARR[Ar.] ile DÂRR[Ar.]

( Sıkıntı, belâ. İLE Zarar. İLE Zararlı. )


- DARR[Ar.] ile DARRÂ'[Ar.]


- DARR[Ar.] ile DURR[Ar.]


- DARRÂ[Ar.] ile BE'SÂ'[Ar.]


- DARRÂ[Ar.] ile MENFAAT[Ar.]

( Mihnet, keder. Şiddet. Belâ. İLE Yarar, kâr, çıkar. )


- DARRÂ ile DARRE

( Mihnet, keder. Şiddet. Belâ. İLE Kuma. )


- DARTMAQ[Azr.] = ÇEKMEK, ÇEKİŞTİRMEK[Tr.]


- DARÜL ELHAN / NAĞMELER

( Konservatuvar.[İlk müzik/sanat okuludur.][Şehzade Camii ile Binbirdirek arasındaki Vefa Lisesi sokağındaydı.] )


- DARÜLACEZE değil/yerine/= DÜŞKÜNLEREVİ/BAKIM YURDU


- DÂRÜLFÜNÛN ile/ve DÂRÜLFÜNÛN

( Basın Müzesi. İLE/VE Ayasofya'da bulunan üniversite binasıydı. )

( 1828 - 1930 yılları arası süreli yayınlar bulunmaktadır. Ayrıca çeşitli kurslar ve sergiler düzenlenmektedir. İLE/VE ... )

( Çemberlitaş'ta, II. Mahmud Türbesi yanında. İLE/VE Yanarak 1933'te yok olmuştur. )

( 1865 yılında inşa edilmiştir. 1988'den beri müze olarak kullanılmaktadır. İLE/VE ... )


- DÂRÜLHADİS ile/ve DÂRÜLHADİS

( 24 odalı bir medrese. "Öğretmen yeri" anlamına gelmektedir. İLE/VE Medrese. )

( Sultanahmed Camisi ile Türbesi arasında. İLE/VE Toptaşı - Üsküdar'da. [Atik Valide Camii külliyesinde.] )

( 1616 yılında inşa edilmiştir. İLE/VE 1583 yılında III. Murad'ın annesi Nurbanu Sultan, Mimar Sinan'a yaptırtmıştır. )


- DARUMA[Jap.]

( Zen'in kurucusu ve pirler dizisinin 28.'si. Çin'deki birinci pir olarak kabul edilen Bodhi Dharma'ya Japonca'da verilen ad. )


- DÂRÜSSAÂDE ile/ve DÂRÜSSAÂDE

( İstanbul'un "Mutluluk Evi" anlamına gelen eski bir adı. İLE/VE Topkapı Sarayı'nda, Dârüssaâde ağalarının [Padişahların özel işlerine bakan] oturduğu daire. "Saadet Yeri ve Saray" anlamına gelmektedir. )


- DARÜŞŞİFA:
FATİH ile/ve/||/<> HASEKİ ile/ve/||/<> SÜLEYMANİYE ile/ve/||/<> ATİK VÂLİDE SULTAN ile/ve/||/<> SULTAN AHMED ile/ve/||/<> TOPKAPI SARAYI ENDERUN


- DARVAN ile/ve/<> SANÂ

( Sanâ'ya 2 fersah mesafede. [Yemen] )


- DARWIN'İN (")İSABETLİLİĞİ("):
ZİHİN İÇİN ile/değil GÖVDE İÇİN


- DARWIN/İZM ile/değil SPENCER/İZM


- DARWIN ile/ve/||/<>/> MİTHAT EFENDİ

( ... İLE/VE/||/<>/> Kitaplarının ilk Türkçe çevirilerini yapan. )


- DAS CAPITAL:
1867 ile/ve/||/<>/> 1873

( I. basım. İLE/VE/||/<>/> II. basım. )


- DÂS[Fars.] ile DÂSE[Fars.]

( Orak. İLE Orak. )


- DATA INTEGRITY[İng.] değil/yerine/= VERİ BÜTÜNLÜĞÜ


- DATA MINING[İng.] değil/yerine/= VERİ MADENCİLİĞİ


- DATA OBJECT[İng.] değil/yerine/= VERİ NESNESİ


- DATA TAG[İng.] değil/yerine/= VERİ ETİKETLEME


- DATA vs. INFORMATION vs. KNOWLEDGE vs. AWARENESS/WISDOM


- DATA WAREHOUSE[İng.] değil/yerine/= VERİ SAKLAĞI


- DATA[İng.] değil/yerine/= VERİ


- DATABEYZ[İng. < DATABASE] değil/yerine/= VERİTABANI


- DATÇA'DA:
OVABÜKÜ ve/||/<> HAYITBÜKÜ ve/||/<> PALAMUTBÜKÜ


- DATÇA[< DADIA/DADYA] ile/ve/değil/||/<>/> BETÇE[< BEDIA/BEDYA]


- DATCHA

( Rusya'da haftasonu evleri. )


- DATUM[İng.] değil/yerine/= VERİ


- DAV/GÛR[Fars.] ile/ve ÂNE[Ar.]

( Yabani eşek. Zebra. İLE/VE Yabani dişil eşek. | Yabani eşek sürüsü. )


- DÂVÂ "GÜTMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> "DÂVÂ GÖRMEK"


- DAVÂ[Azr.] = KAVGA[Tr.]


- DÂVÂ ile/ve/||/<>/< DÂVET

( TRIAL vs./and SUMMON/SUMMONS )


- DÂVÂ ile/ve DELİL ile/ve İSPAT

( BEYYİNE: Bir olayın doğruluğunu ortaya koyabilen yöntem. | Duruşma sırasında bir savı gerçekleştirmek için başvurulan belge, tanıt, tutamak, delil. )

( TRIAL vs./and PROOF vs./and TO PROVE )


- DAVÂ ile/ve/||/<>/> DURUŞMA

( CASE vs./and/||/<>/> TRIAL )


- DAVÂ ile/ve/değil/yerine HİZMET


- DAVÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< MÂNÂ

( Bilmezler mânâsını, ederler dâvâsını. )


- DAVÂ ile ŞEKVÂ

( ... İLE Şikâyetin, mahkemelik olmadan, dava haline getirilmesi. )


- DAVÂ değil/yerine/>< TERK-İ DAVÂ


- DAVACI ile/>< DAVALI

( PLAINTIFF vs./>< DEFENDANT )


- DAVAR[Ar.] ile GELE[Fars.]

( Keçi/koyun sürüsü. )


- DAVAR ile DAVAR/SELLE

( ... İLE Keçi/koyun sürüsü. )


- DAVAR ile MAL

( Koyun, keçi. İLE Öküz, inek. )

( MÂŞİYE[çoğ. MEVÂŞÎ] )


- DAVET:
SÖZ İLE ile/ve/değil/||/<>/< HÂL İLE


- DAVET/İYE değil/yerine/= ÇAĞRI KÂĞIDI, OKUNTU


- DAVET ve/<>/> İCÂBET


- DAVID RICARDO ile/ve/||/<>/> ADAM SMITH

( 16 Haziran 1723 - 17 Temmuz 1790 İLE/VE/||/<> 18 Nisan 1772 - 11 Eylül 1823 )


- DAVID = MAHBUB


- DAVNLOD[İng. < DOWNLOAD] değil/yerine/= İNDİRMEK


- DAVRANIM(CONDUCT) BOZUKLUĞU ile/ve ANTİSOSYAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU

( 18 yaş altındakilerin olumsuz davranış/tutumlarında tanımlanan. İLE/VE 18 yaş üstündekilerin olumsuz davranış/tutumlarında tanımlanan. )


- DAVRANIŞ ile/ve TUTUM

( Koşullarınızı (belki) değiştiremezsiniz, fakat tavır ve tutumunuzu değiştirebilirsiniz. )

( Başkalarına açık davranırsanız kaybetmezsiniz. )

( Davranışlarda üç amaç: * Yarar, * Haz, * İyi. )

( Kendi tutumunuzu değiştirebilirsiniz. )

( Tutum, fırsatı kendine çeker. )

( Önemli[öncelikli] olan, ne yaptığınız değil, ne yapmaktan vazgeçtiğinizdir. )

( Gövdenin öfkesini gözleyin, davranışlarınız kontrol altında olsun. Hiç kimseye davranışlarınızla zarar vermeyin. )

( [sometimes] We cannot change our circumstances but our attitudes we can change.
We can change our attitude. )

( BEHAVIOUR vs./and ATTITUDE )


- DAVRANIŞ = BEHAVIOUR[İng.] = COMPORTEMENT[Fr.] = VERHALTEN[Alm.] = COMPORTARSE[İsp.]


- DAVRANIŞ ile/ve/değil EŞİK


- DAVRANIŞ ile/ve İSTİKRARLI DAVRANIŞ

( Kişi, beklenti ve davranışlarında sade olmalıdır. )

( BEHAVIOUR vs./and STABLE BEHAVIOUR )


- DAVRANIŞ ve/<> İYİ NİYET

( Davranışların en iyisi iyi niyetten, niyetin en iyisi ise bilimden ortaya çıkandır. )


- DAVRANIŞ ile/ve/<> KURTARICI DAVRANIŞ


- DAVRANIŞ ile/ve/||/<> ÖRÜNTÜ


- DAVRANIŞ ve TUTUMLAR'DA


- DAVRANIŞLARIMIZ:
"İYİ/KÖTÜ" ile/ve/değil/||/<> GÜÇLÜ/ZAYIF


- DAVRANIŞSAL YAKLAŞIM ile/ve/||/<> BİLİŞSEL YAKLAŞIM


- DAVUL'DA:
MEYDAN DAVULU ile/ve KOLTUK DAVULU ile/ve NAĞARA

( TABL )

( DÜHÜL )


- DAVUL" ile/değil/yerine "SİVRİSİNEK"

( Anlamayana. İLE/DEĞİL/YERİNE Anlayana. )

( Az. İLE/DEĞİL/YERİNE Saz. )


- DAVUL/GONG ile TAMTAM

( ... İLE Orkestrada yer alan bir tür Çin gongu. | Afrika yerlilerinin çaldığı davul. | Bazı olayları haber vermeye ya da açıklamaya yarayan, davulla yapılan ses. )


- DAVUL ile CEMBE

( ... İLE Mali'de kullanılan bir davul. )


- DAVUL ile DÜNBEK

( ... İLE Bekçi davulu. | Dümbelek. )

( TABBÂL: Davulcu. )


- DAVUL ile/ve/değil/<> KHAMU-AT

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Soyotlar, şamanlarının davullarına verdikleri addır. "Şaman atı" anlamına gelmektedir. )


- DAVUL ile/ve SÜRTMELİ DAVUL


- DAVUL ile TİMBAL[Fr.]

( ... İLE Bakırdan yapılan, küre biçiminde bir davul türü. )


- DAVUL ve/||/<> TOKMAK

( Davul, ayrı kişide; tokmak, ayrı kişide olmaz! )


- DAVULDA:
TOKMAK ile/ve/||/<> BIZBIZ

( ... İLE/VE/||/<> Davula sol elle vurulan ince değnek. )


- DAVULLAR'DA:
TRAMPET[İng. < DRUMBEAT] ile/ve KÖS/GROSKES ile/ve NAKKARE[Ar.] ile/ve TIMPANO

( İki değnek ile çalınan küçük davul. İLE/VE Büyük davul. İLE/VE Mehterhanede kullanılan davul. İLE/VE Orkestra'da kullanılan davul. )


- DAVULLAR'DA:
TSUZIMI ile/ve MIRDANGA/MRIDANGA/MRIDANGAM ile/ve DUNDUN

( Japonya'ya özgü. İLE/VE Hindistan'a özgü. İLE/VE Nijerya'ya özgü. )


- DAYAKLAR ile/ve/değil/yerine PENANLAR

( [kafatası avcılığı] Yapmışlardır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Yapmamışlardır. )

( Iban, Kayan, Kenyan, Melanau ve Murat aşiretleri olarak ayrılmışlardır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Nereden geldikleri kesin olarak bilinmiyor. [Miri kentinin 100 km. güneyinde yer alan Nia Mağarası'nda yapılan arkeolojik kazılar, Penanlar'ın atalarının 50.000 yıl önce bu topraklara yerleştiğini ortaya çıkarmıştır.] )


- DAYAMA ile DAYATMA

( Nesnelerde. İLE "Davranış ve tutumlarda". )


- DAYAMAK ile KARINLAMAK

( ... İLE Gemi yanını dayamak. )


- DAYAN(AMA)MAK" ile "KALDIR(AMA)MAK


- DAYAN(DIR)MAK ile "TAKILMAK"


- DAYANAK ile/ve ARKAPLAN

( SUPPORT vs./and BACKGROUND )


- DAYANAK ile DAYANAKÇA


- DAYANAK = MABİH-İL-KIVAM = SUBSTRATUM[İng.] = SUBSTRAT[Fr., Alm.] = SUBSTSRATUM[Lat.] = HYPOKEIMENON[Yun.] = LECHO[İsp.]


- DAYANAK ile/ve ZEMİN

( SUPPORT/BASE vs./and SOIL/GROUND )


- Dayanakçalı KONUŞ!!!


- Dayanamayacakların için önceden düşün ve KONUŞ!!!


- DAYANÇ'TA/SABIR'DA:
METÂNET ile HOŞGÖRÜ ile DUA ile GÖZYAŞI ile HASRET ile AŞK

( Acıya sabredersek. İLE Kişilere sabredersek. İLE Dileğe sabredersek. İLE Duygulara sabredersek. İLE Özleme sabredersek. İLE Sevgiye sabredersek. )

( Madem görüyorsunuz... O zaman, hoşgörün!
[Âşık Veysel] )


- DAYANÇ/SABIR:
BOYUN EĞMEK değil/yerine ÇABA GÖSTERMEK


- DAYANÇ/SABIR:
SÜREYE ile/ve/değil SÜRECE


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> "KENDİNİ TUTMAK"


- DAYANÇ/SABIR ile/ve BAŞARI

( Eğer sabır gösterirseniz, başarmamak olanaksızdır. )

( If you persevere, there can be no failure. )

( Büyük başarıların sahipleri, küçük işleri titizlikle yapabilme sabrını gösteren kişilerdir. )

( PATIENCE vs./and SUCCESS )


- DAYANÇ/SABIR ve/||/<> BEKLEMEK


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> DAYANIKLILIK

( PATIENCE vs./and/<> ENDURANCE )

( ... cum/et/<> FORTITUDO )


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> DİNGİNLİK

( PATIENCE vs./and/<> INERTIA )


- DAYANÇ/SABIR ve DOĞRU (ZAM)ANLAMA

( PATIENCE and TIMING )


- DAYANÇ/SABIR ve/<> GÜÇ

( PATIENCE and/<> POWER )


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> İSTİKRAR

( SABIR ÇİÇEĞİ / GIAN AGAVE[Lat.] [Ancak 10 yılda açar.] )

( PATIENCE vs./and/<> STABILITY )


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> KANAAT

( Kanaat eden aziz olur, Kanaatsizlik eden zelil olur. [azza men kanea, zelle men tamea] )

( PATIENCE vs./and/<> CONTENTMENT )


- DAYANÇ/SABIR ve/<> KARARLILIK


- DAYANÇ/SABIR ile/ve MÜCADELE (ETMEK)

( Sabırla koruk tut, yaprağı Atlas olur. )

( PATIENCE vs./and TO STRUGGLE )


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> RIZÂ


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/> SELÂMET

( Sabrın sonu, selâmettir. )


- DAYANÇ/SABIR ile/ve SIĞINMA

( PATIENCE vs./and SHELTER )


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/||/<> ŞÜKÜR

( PATIENCE vs./and/<> GRATITUDE )


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/||/<> TEVEKKÜL


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> UYUM

( Olgun kişi, zayıf ve kendinden aşağı unsurlara karşı sabır gösterir ve onlara önem verir. )

( Uyumsuzluğu, ihtiyârını devrede tutmayan kişi yaratır. )

( PATIENCE vs./and/<> HARMONY )


- DAYANIKLI TÜKETİM ARACI ile/ve/||/<> DAYANIKSIZ TÜKETİM ARACI


- DAYANIKLI/LIK ile/ve/||/<> AĞIRBAŞLI/LIK

( METÂNET ile/ve/||/<> VAKAR )


- DAYANIKLI/LIK ile SAĞLAM/LIK

( ENDURANCE vs. STRENGTH )

( FORTITUDO cum ... )


- DAYANIKLILIK ile/ve DAYANIŞMA

( ENDURANCE vs./and/<> SOLIDARITY )


- DAYANIKLILIK = FORTITUDE[İng.] = FORCE D'ÂME[Fr.] = GEISTESKRAFT[Alm.] = FORTITUDO[Lat.]


- DAYANIKLILIK ve/||/<> GÖNÜL FERAHLIĞI ve/||/<> MERHAMET ve/||/<> SABIR

( Daha yüksek bir terbiye yoktur. VE/||/<> Daha büyük bir mutluluk yoktur. VE/||/<> Daha kutsal bir görev yoktur. VE/||/<> Daha etkili bir güç yoktur. )


- DAYANIŞMA:
MEKANİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ORGANİK


- DAYANIŞMA ile/ve/<> GÜVEN

( Kişiler, kendilerine değil birbirleriyle dayanışma içindelerse güven duyabilir ve yansıtabilir. [özellikle de eşler ve ortaklar!] )

( Aslanlar [ve birçok güçlü görünen hayvan] bile tek başına yeterli güçte değildir. Ancak birlikte ve dayanışmayla ayakta kalırlar. )

( Loncaları inceleyiniz. )

( SOLIDARITY vs./and/<> TRUST/CONFIDENCE )


- DAYANMA:
AÇLIĞA ile/ve/||/<>/> SUSUZLUĞA ile/ve/||/<>/> HAVASIZLIĞA

( 60 gün. İLE/VE/||/<>/> 6 gün. İLE/VE/||/<>/> 6 dk. )


- DAYANMA ile KATLANMA


- DAYANMAK ile ABANMAK

( TO LEAN vs. TO LEAN AGAINST/OVER )


- DAYANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BIRAKMAK


- DAYANMAK ile SIĞINMAK

( TO RELY vs. TO TAKE REFUGE )


- DAYANMAK ile YASLANMAK

( TO LEAN vs. TO LEAN AGAINST )


- DAYANMAQ[Azr.] = DURMAK[Tr.]


- DAYANTI = UKNUM = HYPOSTASIS[İng.] = HYPOSTASE[Fr.] = HYPOSTASE[Alm.] = HYPOSTASIS[Yun.]


- DAYATILAN ile/değil/yerine BENİMSETİLEN


- DAYATMA/CI "ÇÖZÜMLER" ile/değil/yerine/>< GERÇEK/SAĞLAM ÇÖZÜMLER


- DAYATMA ile/ve/</değil "BİLDİĞİNİ OKUMA"


- DAYATMA ile/ve/= ARKASINDAN İŞ ÇEVİRMEK


- DAYATMA ile BASTIRMA


- DAYATMA değil/yerine/>< DAYANIŞMA


- DAYATMA değil/yerine ESİNLENME

( [not] TO INSIST but TO BE INSPIRED
TO BE INSPIRED instead of TO INSIST )


- DAYATMA ve GASP


- DAYATMA ile/değil/yerine ÖĞRETME[ANLATMA/GÖSTERME]


- DAYATMA ile/ve/değil/yerine SINIRLAMA


- DAYATMA ile/ve/değil/||/<>/>/< YAPTIRIM


- DAYATMA ile/ve/değil/||/<>/< YÖNLENDİRME


- DAYATMA ile/ve/</değil ZORUNDA BIRAKMA


- DAYATMA ile/değil/yerine ZORUNLULUK


- DAYATMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜMSÜZ/ÇARESİZ OLMAK/KALMAK


- DAYAYIP DÖŞEMEK


- DAYK[Ar.] ile DIYK[Ar.]


- DAYK[Ar.] ile HAREC[Ar.]


- DELGİ(MATKAP[Ar. < MİSKAB]): DARBESİZ ile/değil/yerine/> DARBELİ

( Delme işlemi yapılırken darbe uygulamaz. Delme işlemi yalnızca dönerek yapılır. Genelde basit tadilat işlemleri için kullanılır. Basit delik açma işlemleri ya da vidalama işlemleri için kullanımı yaygındır. [Eğer yüksek devire sahipse o zaman sert malzemelerin delinmesinde de kullanılabilir.] İLE/DEĞİL/YERİNE/> Sert malzemelerin delinmesi işleminde kullanılır. Delme işlemi dönerek ve aynı zamanda ileri geri hareketler ile gerçekleştirilir. Delme işlemi daha hızlı biçimde gerçekleştirilir. Delme işlemi çok daha kolay yapılır. [Beton ya da metal gibi oldukça sert malzemelerin delinmesinde darbeli matkap yeğlenilmelidir. Hem profesyonel, hem de basit tadilatlarda kullanılabilen araçlardır. Farklı watt gücünde olanları bulunur.] )


- PSİKANALİZDE:
DAVID RAPAPORT ile/ve/||/<> MERTON GILL

... ~ DA... ile başlayan FaRkLaR...

- -DÂN[Fars.] ile DÂN[Fars.]

( Arapça, Farsça, bazen de Türkçe sözcüklere takılarak, yer, mahfaza, kab anlamına sözcükler oluşturur. [CÜZ-DÂN vs.] | Bilen, bilir.[SUHAN-DÂN: Söz bilir. | NA-DÂN: Cahil.] İLE Tâne. )


- ... TEMEL/Lİ ile ... DAYANAK/LI


- "... BİLE" ile/değil/yerine/||/<> "... DA"


- "... DİYOR" ile/değil "... DA DEMİŞ OLUYOR"


- "... OLDUĞU İÇİN" ile/ve/değil/yerine ...(DAN) (OLDUĞUNDAN) DOLAYI

( [adın/ismin] -e hali. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE -den hali. )

( DOYMAK İÇİN ile/ve/değil/yerine ACIKTIĞIMDAN DOLAYI )


- "...DAN KALKARAK" ile "...DAN HAREKET EDEREK"


- "(ZIR)DELİ" ile/değil DÂHİ

( Kişilerin/toplumun anlayamadıkları ve/ya da kabul edemedikleri. İLE/DEĞİL Deliliğini, topluma kabul ettire(bile)n. )

(
Özellikle sözlük çalışması, dilin önemi, bireyin farkı ve değeri, yaşam hakkı, aşk, dostluk, psikoloji, ümit, hizmet, hukuksal süreç bağlamında ve daha çoğu bireysel (||/<>) toplumsal düşünce, duygu ve değerler açısından izlenilmesi gerekli olan, gerçek bir yaşam öyküsünün işlenilmiş olduğu etkileyici, ilginç ve harika bir film. )

( "Oxford İngilizce Sözlüğü'nü Olanaklı Kılan Şizofren Cerrah: William Chester Minor" ve James Augustus Henry Murray hakkındaki ve sözlük yazma sürecindeki ilişkiyi okumak için burayı tıklayınız... )


- "AKIM" ile/ve/değil "DAMAR"


- "APOLYONT KİRAZ"[< ZİRAAT 0900][NAPOLYON değil!] ile/ve/||/=/<> AKŞEHİR APOLYONTU ile/ve/||/=/<> SALİHLİ | ALLAH DİYEN ile/ve/||/=/<> DALBASTI ile/ve/||/=/<> FISFIS ile/ve/||/=/<> SCHNEIDERS SPAETKNORPEL | ZEPPELIN | NORDWUNDER ile/ve/||/=/<> FERRORIVA

( Genel ve ziraat terimi. İLE/VE/||/=/<> Afyon bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Manisa bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Malatya bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Çanakkale bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Almanya'daki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> İtalya'daki adı/türü. )


- "AŞIRI ..." değil/yerine DAHA YOĞUN ...


- "AZITMAK" ile "DAĞITMAK" ile "TOZUTMAK"


- "BENCİLLİK" değil/yerine/>< DAYANIŞMA


- "ÇABA HARCAMADAN" ... ile/değil/yerine "DAHA KOLAYCA" ...


- "ÇİZGİ" ile "DAMAR"


- "ÇOĞUNLUKLA ..." ile "DAHA ÇOK ..."


- "DAĞILMAK" değil/yerine/>< DALMAK


- "DAĞITMAK" ile "DAĞILMAK"


- "DAHA ..." ile/ve (fakat)/ne yazık ki/||/<>/>< DAHA ...

( "Daha yüksek binalarımız var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha kısa sabrımız var.
"Daha geniş otoyollarımız var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha dar bakış açılarımız var.
"Daha büyük evlerimiz var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha küçük ailelerimiz var.
"Daha çok ev gereçlerimiz var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az zamanımız var.
"Daha çok eğitimimiz var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az sağduyumuz var.
"Daha fazla bilgimiz var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az bilgeliğimiz var.
"Daha çok uzmanımız var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha çok sorunumuz var.
"Daha çok ilacımız var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az sağlığımız var.
"Daha çok mal varlığımız var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az değerlerimiz var.
"Daha rahat geçinmeyi öğrendik." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Yaşam kurmayı öğrenemedik.
"Daha büyük işler yaptık." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha iyi işler yapamadık.
"Daha çok harcıyoruz." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az şeye sahibiz.
"Daha fazla satın alıyoruz." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az hoşnut kalıyoruz.
"Daha fazla söylüyoruz." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az konuşuyoruz.
Daha çok nefret ediyoruz. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az seviyoruz.
Daha az gülüyoruz. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha çok somurtuyoruz.
Daha çok sigara, alkol, şeker tüketiyoruz. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha savurganca para harcıyoruz.
Daha hızlı araba kullanıyoruz. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha çabuk kızıyoruz.
Daha geç saatlere kadar oturuyoruz. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha yorgun kalkıyoruz.
Daha az okuyor, daha çok televizyon izliyoruz. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az şükrediyoruz.
Yaşamımıza, yıllar kattık. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Yıllarımıza, yaşam katamadık.
Uzayı fethettik. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< İç dünyamızı fethedemedik.
Havayı temizledik. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Ruhumuzu kirlettik.
Atoma hükmettik. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Önyargılarımıza hükmedemedik.
)


- "DAHA ÇOK OLAN"I ARAMAK değil/yerine DAHA AZ OLANIN TADINI ÇIKARMAK


- "DAHA FAZLA" ile "DAHA ŞİDDETLİ"


- "DAHA İYİ OLAN" ile/ve/||/<> "DAHA İYİ HİSSETTİREN"


- "DAHA SONRA AKLIMA GELMEZ" değil DAHA SONRA AKLIMA GELMEZSE/GELMEYEBİLİR


- "DARA DÜŞMEK" ile DÂRA GELMEK

( İdam edilmek, dâr ağacına gelmek. )


- "DOYAMAMAK" ile/ve "DAYANAMAMAK"


- "GÜÇLÜ OLAN" ile/ve/||/<>/< "DAHA GÜÇLÜ OLAN"

( Zayıf yönünü bilen. İLE/VE/||/<>/< Zayıf yönünü yönetebilen. )


- "HASTA" ile/değil DANIŞAN


- "HEP" ile/yerine/değil "DAHA ÇOK"


- "HESABINI GÜDMEK/YAPMAK" ile/<> "DAVASINI GÜDMEK/YAPMAK"


- "İNANÇ" ile/ve/değil/||/<> DAVRANIŞ

( Seni, daha iyi bir insan yapan, "inançların" değil davranışlarındır. )


- "KONU" ile "DAVÂ"


- "SİVRİSİNEK" ile "DAVUL-ZURNA"

( Farkı, anlayacak olanda, anlaması gereken kişide. )


- "TANIDIK/LAR" ile/değil/yerine DANIŞMAN/LAR


- "UNUTMADAN" ile/ve/<>/değil/yerine DAHA ÇOK ANIMSAMAYA ÇALIŞARAK


- "UZANMAK" ile "DAĞILMAK"


- "ZARAR" ile/değil/yerine DAHA AZ ZARAR


- "ZÂTEN ŞÖYLEYDİ" değil/yerine "DAHA ÖNCE DE ŞÖYLEYDİ"


- "ZURNANIN ZORT DEDİĞİ YER" ile "DANANIN KUYRUĞUNUN KOPTUĞU YER"


- (")DESTEK(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAYANAKÇA


- [DAHA SONRA] "... UZUN UZUN TARTIŞIRIZ" değil/yerine [DAHA SONRA] "... AYRINTILARIYLA KONUŞURUZ"


- [ne yazık ki]
!ZULM ile/ve/||/<> !DALKAVUKLUK

( [ne yazık ki] "Küçük gördüklerine." İLE/VE/||/<> "Büyük gördüklerine." )


- [ne yazık ki]
ACELECİLİK ile/ve/||/<> DAYATMA


- [ne yazık ki]
ALAY ETMEK ile/ve/||/<> DALGA GEÇMEK


- [ne yazık ki]
DERE/IRMAK SELLERİ ile/ve/||/<> DAĞLIK ALAN (KURU VADİ) SELLERİ ile/ve/||/<> KENT SELLERİ ile/ve/||/<> KIYI SELLERİ ile/ve/||/<> BARAJ SELLERİ


- [ne yazık ki]
İNDİRGEME ile/değil/yerine/>< DAYANDIRMA


- [ne] İSTEMEK ne de DAYATMAK


- ACZİYET ile DALÂLET


- ADA TAVŞANI ile AMERİKA TAVŞANI ile ARAP TAVŞANI ile DAĞ TAVŞANI ile YABAN TAVŞANI


- ADÂLET:
"GÖRELİ" değil DAYANIŞMALI


- ADÂLET:
DENKLEŞTİRİCİ ile/ve/||/<> DAĞITICI


- ADÂLET ve/||/<>/>/< DAYANIŞMA


- AĞI AĞACI ile/ve AVİZE AĞACI ile/ve BAN AĞACI ile/ve ÇUBUK AĞACI ile/ve DANTEL AĞACI ile/ve IĞ AĞACI ile/ve KÂĞIT AĞACI ile/ve LÂLE AĞACI ile/ve LÂSTİK AĞACI ile/ve MANTAR AĞACI ile/ve MERCAN AĞACI ile/ve ÖD AĞACI ile/ve PELESENK AĞACI[Lat. GUAIACUM OFFICINALE] ile/ve PORSUK AĞACI ile/ve SAKIZ AĞACI ile/ve SÜT AĞACI ile/ve TESPİH AĞACI/ÇALISI, ÇİN LEYLAĞI[Lat. MELIA AZEDARACH] ile/ve KÖR AĞAC


- AHIMSA ile/ve SATYA ile/ve ASTEYA ile/ve BRAHMAÇARYA ile/ve
APARIGRAHA ile/ve DAYA ile/ve KŞAMA ile/ve
DHRITI ile/ve MITAHARA ile/ve ARCAVA

( Şiddet kontrolü. [Şiddetsizlik] Zararsızlık; başkalarını düşünce, söz ve hareketle incitmemek. İLE/VE Yalan kontrolü. [Dürüstlük] İLE/VE Benimseme kontrolü. [Çalmama] İLE/VE Eşeysel enerji kontrolü. İLE/VE Biriktirme kontrolü. [Biriktirmemek] İLE/VE Nefret kontrolü. [Merhamet] İLE/VE Kızgınlık kontrolü. [Affetme] İLE/VE Güçsüzlük kontrolü. [Dayanıklılık] İLE/VE Aşırılık kontrolü. [Ilımlılık] İLE/VE Yanlışlık kontrolü. [Doğruluk] )


- AKDİ MUVAZAA değil/yerine/= DANIŞIK BAĞIT


- AKIL ile/ve DAYANÇ/SABIR

( REASON vs./and PATIENCE )


- AKINTI ile/ve/<>/değil DALGA/RÜZGÂR

( Suyun/denizin içinde. İLE/VE/<>/DEĞİL Suyun/denizin üstünde. )


- ALİ "KIRAN, BAŞ KESEN" değil DAL KIRAN, BAŞ KESER


- ALIŞMA/ALIŞKANLIK ile DADANMA

( Sevimsiz şeyler, put edinilmez. )


- ALTERNATİF[İng. < ALTERNATIVE] değil/yerine/= DALGALI


- ALTIGEN ile/ve/<> DAİRE


- AMAÇ/HEDEF:
"DAĞIN DORUĞUNDA" değil DAĞIN ARDINDA

( Dorukta olursa gözünde büyür fakat ardında olursa o "zorlu süreç", aşılabilecek yola dönüşür dinleyen için. )


- AMCA ile/ve/< DAYI[< TAGAY]

( Babayla kardeşlik bağlantısı olan eril gövdeli kişi/ye verilen ad. İLE/VE Anneyle kardeşlik bağlantısı olan eril gövdeli kişi. )

( (PATERNAL) UNCLE[Father's brother]. vs./and (MATERNAL) UNCLE[Mother's brother]. )


- AMERİKA ARMUDU(AVOKADO) ile ÇAKAL ARMUDU ile DAĞ ARMUDU ile HİNT ARMUDU

( Defnegillerden, Amerika'da yetişen bir ağaç. | Bu ağacın, armuda benzer yemişi. İLE ... İLE ... İLE ... )

( PERSEA GRATISSIMA cum ... cum ... cum ... )

( AVOCADO (PEAR) vs. ... vs. ... vs. ... )


- AMERİKA ELMASI ile DAĞ ELMASI/YABANİ ELMA ile DEVE ELMASI ile FİL ELMASI ile KİRAZ ELMASI ile PAMUK ELMASI ile LÜBNAN ELMASI[TUFFÂH-İ LÜBNÂN] ile YER ELMASI/BADAT/TUFFÂH-ÜL-ARZ[Ar.]


- AMU ile/ve/= DALTON

( AMU ve DALTON aynı birimdir. )

( Nötron ve protonun kütleleri yaklaşık bir dalton'dur. [Bir elektronun kütlesi nötron ya da protonun kütlesinin 1/2.000'i kadar olduğu için, atomun toplam kütlesi hesaplanırken, bu miktar ihmal edilir.] )

( DALTON YASASI: Bir ideal gaz karışımının toplam basıncı, karışımı oluşturan gazların kısmî basınçlarının toplamına eşittir. )


- ANJİYOGRAFİ/ANGIOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= DAMAR GÖRÜNTÜLEMESİ


- ANLAM ile/ve/> DAYANAK

( MEANING/SENSE vs./and/> SUPPORT )


- ANLAMA = FEHM, İDRAK = UNDERSTANDING, COMPREHENSION[İng.] = COMPRENDRE[Fr.] = DAS VERSTEHEN, HET VERSTAAN[Alm.] = ENTENDER, COMPRENDER[İsp.] = COMPREHENSIO[Lat.] = HE DIANOIA[Yun.] = MEFHUM[Ar.] = DARK[Fars.]


- ANLATIMDA:
BİRAZ SONRA değil DAHA SONRA


- ANLATIMLARDA:
BİRAZ SONRA değil DAHA SONRA, BİR SÜRE SONRA


- ANTLAŞMALI ile DANIŞIKLI-DÖNÜŞÜKLÜ

( [Por. ve İsp.] KOMPRADOR: İşbirlikçi. )

( TREATY vs. PREARRANGED-FEEDBACKED )


- APTALLIK" değil/yerine/>< "DAHİLİK/DEHÂ"

( [sınırları] Yoktur. DEĞİL/YERİNE/>< Vardır. )

( Kişinin, "dahi" olanı da olmaz, "aptal" olanı da!
Çünkü bazen/hem (bazı/ender) kişi(ler)de, dehâ açığa çıkabildiği gibi, bazen/hem de "aptallık"lar görülebilir. İkisi de aykırı ve aşırı değil sadece sıradışı durum ve koşullarda gerçekleşebilir. )


- ARA AŞIĞI ile DAMLALIK AŞIĞI ile MAHYA AŞIĞI ile MONTAJ AŞIĞI/KONSTRÜKTİF AŞIK ile AŞIK TAKOZU ile ÂŞIKYOLU

( Mahya aşığı ile damlalık aşığı arasında kalan aşıklardan her biri. İLE Ahşap makaslı çatılarda, oluk tarafında dış duvarlar üzerine yerleştirilen ve mertek uclarını taşıyan aşık. Kırma ya da beşikörtüsü çatılarda, mahyaya yerlşetirilen aşık. İLE Mahyada, taşıyıcı aşık bulunmaması durumunda ya da bir mertek çatısında mertek uclarını bağlamak için bunların altına yerleştirilen ve mertekler tarafından taşınan küçük kesitli aşık. İLE Aşıkların oturmalarını sağlamak ve kaymalarını önlemek için eğik makas kirişlerinin üzerine çakılan konik ağaç parça. İLE Dik köşeli çizgilerin kırılarak devam etmesiyle oluşan eski bir geometrik bezeme.[Eskiden, "âşık yolunu şaşırmış" ya da "sarhoşyolu" da denilmiş.] )


- ARAZİ ile DAZ

( ... İLE Çıplak toprak. )


- ARDIÇ OTU ile AYRIK OTU ile BEŞPARMAK OTU ile BOĞAN OTU ile CANAVAR OTU ile ÇOREK OTU ile DALAK OTU ile DELİCE OTU(RYE GRASS) ile EĞRELTİ OTU[Lat. NEPHRODIUM FILIX MAS] ile ENGEREK OTU ile GEYİK OTU ile GÜZELAVRATOTU[Lat. ATROPA BELLADONNA] ile İDRİS OTU ile KANARYA OTU ile KELEBEK OTU ile KENE OTU/HİNT YAĞI AĞACI ile KÜSTÜM OTU ile MELEK OTU ile MERCAN OTU ile NEVRUZ OTU ile ÖKSE OTU ile PİSİPİSİ OTU ile TAŞKIRAN OTU ile YÜKSÜK OTU[Lat. DIGITALIS PURPUREA] ile ACI OT ile SÜTLÜ OT


- ARTERİYOSKLEROZ/ARTERIOSCLEROSIS[İng.] değil/yerine/= DAMAR SERTLİĞİ


- AŞAMALI ile/ve/||/<> DALGA DALGA


- AŞK ile/ve DALÂLET

( FALL IN LOVE vs./and ABERRATION )


- AŞK ve/||/<> DAYANÇ/SABIR


- ASLAN ile DAĞ ASLANI/YENİDÜNYA ASLANI/PUMA/KUGAR

( ... İLE Avlarını sadece akşamları yerler. )

( ... İLE Gebelik süreleri üç aydır. Patogonya'da bulunan pumalar Nisan ayında doğum yaparlar. )

( ... ile KUGAR/PUMA )

( ... ile Puma | Puma )

( LION vs. COUGAR )

( FELIS LEO cum FELIS CONCOLOR )


- AT:
GÜÇLÜ ile/ve/değil DAYANIKSIZ


- AT ile DAV/ZEBRA

( Gebelik süreleri 330-335 gündür. İLE Gebelik süreleri 345 gündür. )

( At ile Zebra )

( Zebraların çizgileri, ölümcül hastalıklar taşıyan at sineklerinin üzerlerine konmasını engeller. )

( HORSE vs. ZEBRA )

( EQUUS CABALLUS cum EQUUS ZEBRA/HIPPOTIGRIS BURCHELLI )

( ... con LA CEBRA )


- ATEROJENEZ/ATHEROGENESIS[İng.] değil/yerine/= DAMAR SERTLİĞİ GELİŞİMİ


- ATEROJENİK/ATHEROGENIC[İng.] değil/yerine/= DAMAR SERTLEŞTİREN


- ATEROSKLEROZ/ATHEROSCLEROSIS[İng.] değil/yerine/= DAMAR SERTLİĞİ


- ATEŞBALIĞI/SARDALYA/SARDALYE[İt.][Lat. CLUPEA PILCHARDUS] ile VONOZ[Yun.] ile SARDUNYA(SARDINE) ile SAZAN(CARP)[Lat. CYPRINUS CARPIO] ile KOLYOS ile HAMSİ(ANCHOVY) ile BAKALYARO[Lat. MERLANGUIS MERLANGUS] ile ÇİNGENE PALAMUDU ile MALTAPALAMUDU[Lat. NAUCRATES DUCTOR] ile TORİK(BONITO) ile ALTIPARMAK ile LÜFER/KUNBER[Ar.] ile ÇİNAKOP/TEMNODON SALTATOR[Lat.] ile ÇİPURA/AURATA AURATA[Lat.] ile HANİ/SERRANUS CARILLA[Lat.] ile HARHARYAS/CARCHARHINUSLAMIA[Lat.] ile İSTRONGİLOS[Lat. SMARIS VULGARIS] ile İŞKİNE[Lat. SCIAENA UMBRA ] ile İZMARİT[Lat. MAENA VULGARIS] ile KOFANA[Yun.] ile TEKİR[MUGIL SURMULLETUS] ile BARBUNYA/BERBUNİ[Ar.]/MULLUS BARBATUS[Lat.] ile KÂĞITBALIĞI ile KALKAN ile KILIÇ ile LAHOS/LAGOS/KAYAHANİSİ[Yun.] ile LİPSOS[Yun.][Lat. SCORPAENA PORCUS] ile MAZAK[Lat. TRIGIA LINEATA] ile MELANURYA[Lat. SPARUS MELANURYA] ile MORİNA[Lat. GADUS MORRHUA] ile MERLİN BALIĞI ile PİSİ ile PLATİKA[Lat. ACERINA CERNUA] ile RİNA/TIRPANA[Lat. RAJA BATIS] ile SARIAĞIZ[Lat. SCIAENA AQUILLA] ile SARIBALIK[Lat. IDUS JESSES] ile SARIGÖZ[Lat. SARGUS SALVIERI] ile SARIHANİ[Lat. EPINEPHELES GIGAS] ile SARPA[Yun.][Lat. BOOPS SALPA] ile SİNAGUD ile SİVRİ ile KARAGÖZ ile MARANGOZBALIĞI/TESTEREBALIĞI[Lat. PRISTIS PRISTIS] ile MERCAN ile USKUMRU(MACKEREL)[Lat. SCOMBER SCOMBRUS] ile ÇİTARİ/BOX SALPA[Lat.] ile ÇOPRABALIĞI/COBITIS[Lat.] ile ÇOPURİNA ile ÇOTİRA/BALISTES CAPRISCUS[Lat.] ile ÇURÇUR/CRENILABRUS[Lat.] ile DAĞALASI/SALMA ALPINUS[Lat.] ile YAYINBALIĞI[Lat. SILURUS GLANIS] ile YAZILIHANİ[Lat. SERRANUS SCRIBA]


- ATLAR:
GÜÇLÜ ile/ve DAYANIKLI ile/ve HIZLI/SÜRATLİ


- ATOM MODELLERİNDE:
DEMOCRITOS ile/ve/||/<>/> DALTON ile/ve/||/<>/> THOMSON ile/ve/||/<>/> RUTHERFORD ile/ve/||/<>/> BOHR ile/ve/||/<>/> MODERN ATOM KURAMI

( image )


- AVASKÜLER/AVASCULAR[İng.] değil/yerine/= DAMARSIZ


- AZ SONRA ile/değil/yerine DAHA SONRA


- BAĞIMSIZLIK ile/ve/yerine DAYANIŞMA

( INDEPENDENCE vs./and SOLIDARITY
SOLIDARITY instead of INDEPENDENCE )


- BAĞIŞLAMA ile/ve DAYANÇ/SABIR (ETME)


- BAIRD TAPİRİ ile HİNT/MALAY TAPİRİ ile DAĞ TAPİRİ ile OVA/AMERİKA/BREZİLYA TAPİRİ

( TAPIRUS BAIRDII cum TAPIRUS INDICUS cum TAPIRUS PINCHAQUE cum TAPIRUS TERRESTRIS )


- BAKICI ile DADI

( ... ile TAYA, DÂYE )

( BABYSITTER vs. NANNY )


- BALDIZ ile/değil DALDIZ

( DALDIZ: Marangozların kullandığı, ağaç oymaya yarayan, oluklu demir kepçe, demir bıçak. )

( "Baldız, baldan tatlıdır." DEĞİL Daldız, baldan tatlıdır. )


- BALIK ile DAMLA BALIĞI

( ... İLE Denizin 900 metre derinliklerinde yaşar. )


- BANDING değil/yerine/= DARALTICI BANTLAMA


- BARDAK ERİĞİ ile CAN ERİĞİ ile ÇAKAL ERİĞİ | [Lat. PRUNUS SPINOSA] ile DAĞ ERİĞİ ile GÖVEM ERİĞİ ile MALTA ERİĞİ/YENİDÜNYA ile TÜRBE ERİĞİ

( TÜRBE ERİĞİ: Gülgillerden, kırmızı, tatlı, küçük çekirdekli, etinden kolay sıyrılabilen bir tür erik. )


- BAŞIBOŞ:
İŞSİZLER ile/ve/değil/<> DAHA İYİSİNİ YAPABİLECEK OLANLAR


- BAŞKAN ile/ve/||/<> DANIŞMAN ile/ve/||/<> MUHTAR

( Dernek, vakıf, parti, enstitü, belediye, spor kulübü vb. gibi, "başkanlık" konumu ile sürdürülen kurum ve kuruluşlarda, "Başkan" olarak görev yapan kişinin, öteki yönetim kurulu üyelerinden hiçbir farkı, önceliği ya da üstünlüğü yoktur ve de ol(a)maz! Sadece, üstlenmiş olduğu geçici görevinde, biraz daha sorumluluk ve çok büyük bir fark ya da ayrıcalık oluşturmayacak bazı küçük ama önemli yetkileri bulunmaktadır. Bu, sınırsız ve sonsuz olmayan "yetkilerini" de, öncelikle ve tamamen, kurumun/kuruluşun ve yönetim kurulunun ne yapacakları değil ne gibi yanlışlıkların, eksikliklerin kalmaması, sorunların daha az çıkması yönünde, bilgi ve deneyim artılarını, kurum/kuruluş ve topluma sunacağı hizmeti amacıyla kullanmak durumundadır. Söz ya da karar verme makamı diye bir üstünlüğü de söz konusu değildir. Ortak alınmış/alınacak olan uygulama, yürütme kararlarında, oy fazlalığının bulunması, kişisel isteği ya da çıkarları yönünde değil sadece toplumun ortak çıkarları yönünde kullanılmak üzere, biraz daha fazla olan bilgi ve deneyimiyle, olası yanlış karar ve uygulamalara engel olabilmesi içindir. Dolayısıyla, bir şeyleri kendilerine sormak ya da izin istemek gibi bir üstünlükleri de söz konusu değildir. Fakat ne yazık ki, "Aman, işimiz ve aramız bozulmasın" kaygısıyla, kişiler, olması ve yapılması gereken süreçlerde sessiz kalır ve bu da başkanlık görevinde bulunan kişinin yetkilerini aşmasına, kötüye kullanmasına ve bu yanlışlara göz yumulmasına kadar gitmektedir. Bu tıkanıklığın giderilmesi için de başta, yönetim ve yürütme kurulu olmak üzere, tüm üyelerin ve vatandaşların, kişi değil kavram, kurum ve hizmet esaslı bir çalışma sürecinde olunduğunu anımsaması gerekmektedir.

İLE/VE/||/<>

Kişi, kurum ve kuruluşlara hizmet etmekte olan danışmanlar, kendilerine danışılan konuların uygulayıcısı durumunda değildir ve bu durumda bırakılamaz. Olası uygulamalardaki, girilmeyecek, sapılmayacak yönleri ve yolları işaret etmekle görevlilerdir. Ne yapılması hakkında, bilgi ve deneyim aktarımında bulunurlar fakat önerdikleri alanda daha fazla bilgili diye, işi ya da süreci, danışmana bırakmak gibi bir tutum ya da beklenti sergilenemez.

İLE/VE/||/<>

Halk tarafından seçilerek ve belirli bir dönem, koşul, sorumluluk, yetki ve görevlerle sınırlı kalmak üzere, yaşanılan bölgenin ilk yönetimsel yetkilisi olarak, bölgedeki ne yapılacaklarla değil ne yapılmayacaklarla, neyin, ne kadar süre ve koşulda, eksik ya da sorunlu kalmamasını sağlamak üzere, ihtiyâr heyeti desteği ile işbirliğinde bulunan kişidir. "Muhtar" sözcüğü, "Hayır!" kökünden gelerek, kendi ya da yakın çevresinin irâdesiyle değil ne yapılmayacağının ya da engel olunacağının bilgisine sahip olan kişi, ihtiyârını devrede tutan kişi anlamına gelmektedir. Fiziksel olarak yapılması gereken işlerde de belediye başkanını, güvenlik amacıyla da vali, kaymakam, polis, jandarma gibi ilgili kurum ve yetkililerle daha yakın ve doğrudan ilişki içinde olma görevindelerdir. Kaymakam ve valilerden daha alt bir yetki ve konumda olsalar da, belediye başkanından sonra değil önce gelirler. )


- BASKI ile/ve/<> DAYATMA


- BATERİ[Fr. < BATTERIE] değil/yerine/= DAVUL

( Orkestrada vurmalı çalgı takımı, davul. )


- BATI/LI(uygarlık) = GARB/Î = OCCIDENT/AL[İng., Fr.] = DAS ABENDLAND/ABENDLÄNDISCH[Alm.] = OCCIDENTE/OCCIDENTAL(E)[İt., İsp.] = VESPER, OCCIDENS, TERRÆ OCCIDENTEM VERSUS SITÆ[Lat.] = HE PROS HELIOU DÜSMAS[Yun.] = el-MAĞRİB[Ar.] = GARBÎ[Fars.] = HET AVONDLAND/S[Felm.]


- BAZI "SÖZ(CÜK)LERİN/DEYİMLERİN":
"KULLANIMINDA" ve/||/<>
KİŞİLERİN/ÇALIŞANLARIN "DUYDUKLARI/ANLADIKLARI"
ile/değil/yerine/><
DAHA İYİSİ

( "O, benim işim/sorunum değil!":
"Yardım etmeye yanaşmayacağımızı belirtmiş olmak ya da kısaca/doğrudan "Hayır!" demiş olmanın yararı/değeri yoktur. ve/||/<>/> "Sadece, kendim için çalışırım."
İLE/DEĞİL/YERİNE
Yapamayacağımızı söylemek ya da daha sonra yapabileceğimizi, yardım edebileceğimizi söylemek.

"Onu daha önce denemiştik.":
Bir düşünce ya da ara çözüm önermek varken, "tarihi bağlam sunma"nın ya da kişileri dinlememenin kimseye bir yararı yoktur. ve/||/<>/> "Buna katılmak istemiyorum" ya da "Ben herşeyi bilirim", "Sen/siz, hiçbir şeyi bilmezsiniz"
İLE/DEĞİL/YERİNE
Yeni bir yaklaşım için her zaman bir yer vardır.

"Onun için bütçemiz yok/uygun değil.":
Bir düşünce ya da ara çözüm önermek varken, "ekonomik" sıkıntılardan söz etmenin ya da kişileri dinlememenin kimseye bir yararı yoktur. ve/||/<>/> "Başını önüne eğ ve senden beklenileni yap!"
İLE/DEĞİL/YERİNE
Her zaman büyük düşünceler oluşturulabilir/bulunabilir ya da daha düşük bütçelerle de çok fazla şey yapılabilir.[Çalışanların yaratıcılığını ve üretimini engellememek gerekir.]


"Ben (size) söylemiştim.":
Kişiler, düşünce ve girişimlerinin kötü bir düşünce olduğunu düşünür ve o konuda bir daha hiçbir şey yapmamaya başlarlar. ve/||/<>/> "Bugüne kadar bize karşı davranmış olduklarını düşündürür."
İLE/DEĞİL/YERİNE
Çözümü, bu sözü hiçbir zaman, zemin ve koşulda kullanmamaktır ya da sadece susabilmeyi becermektir.

"İşleyişe uygun değil!":
Konuşmaların, gevezelik ya da saçma olduğunu, süreçten uzak kalındığını düşündürtür. ve/||/<>/> "Burada, işlerin yürümesi için tek bir yol bulunmaktadır."
İLE/DEĞİL/YERİNE
Kurallar, kesin sonuçlar anlamına gelmediğinden dolayı, işleyiş, gelişmeyi engelliyorsa o engelleri değiştirmek/düzeltmek gerekir. )


- BE'SÂ'[Ar.] ile DARRÂ'[Ar.]


- BEÇ[Macarca < BÉCS] TAVUĞU ile DAĞ TAVUĞU ile ORMAN TAVUĞU ile SUDAN TAVUĞU

( ile ... ile ... ile ... )

( Anavatanı, Afrika'dır. Boyları, 40 – 71 cm. ve ağırlıkları 700 - 1600 gram arasında değişir. İLE ... İLE ... İLE ... )

( Osmanlılar döneminde, Viyana'dan getirildiğinden dolayı Viyana tavuğu anlamına gelen "Beç Tavuğu" denilmiştir. "Beç", Osmanlı Türkçesi'nde, Viyana'nın adı olup Türkçe'ye, Macarca Bécs adından geçmiştir. İLE ... İLE ... İLE ... )

( NUMIDA MELEAGRIS cum ... cum ... cum ... )


- BEHAVIORISM değil/yerine/= DAVRANIŞÇILIK


- BEKLENTİ yerine DAYANÇ/SABIR

( PATIENCE/FORBEARANCE instead of EXPECTATION, ANTICIPATION )


- BEKLENTİ ile/ve/||/<>/> DAYATMA

( Aralarında çok ince bir çizgi ya da geçiş vardır. )


- BEKLENTİDE/İSTEKTE:
YENİ/Sİ ile/ve/<> DAHA FAZLASI/ÇOK


- BELİRLE/N/ME, BELİRLENİM = DETERMINATION[İng.] = DÉTERMINATION[Fr.] = DAS BESTIMMEN[Alm.] = DETERMINAZIONE[İt.] = DETERMINACION[İsp.] = CONSTITUTIO, DEFINITIO, DETERMINATIO[Lat.] = HO HORISMOS, HE TAKSIS[Yun.] = VUCHA(T), MÂL[Ar.] = TAYÎN[Fars.] = BEPALING[Felm.]


- BEN = ZÂT = I[İng.] = das SOSEIN[Alm.] = TO TI ESTIN, TO TI ÈN EINAI[Yun.] = ESSENTIA[Ortaçağ Lat.]


- BEYİN = BRAIN[İng.] = CERVEAU[Fr.] = DAS GEHIRN[Alm.] = CERVELLO[İt.] = CEREBRO[İsp.] = CEREBRUM[Lat.] = HO EGKEFALOS[Yun.] = MUKH[Ar.] = MAĞZ[Fars.] = HET HERSENEN[Felm.]


- BİLET ile DAVETİYE

( TICKET vs. INVITATION )


- BİLGİ ve/||/<>/> BİLİM ve/||/<>/> DAYANÇ(SABIR) ve/||/<>/> YETİNME

( Anamal/sermaye. VE/||/<>/> Silah. VE/||/<>/> Giysi. VE/||/<>/> Kazanç. )


- BİLGİ ile/ve/<> DAVET


- BİLGİSİZLİK/CEHÂLET ile/ve/<>/> DALGI/GAFLET

( Kişinin, eşyanın hakikatine ilişkin bilgisizliği. İLE/VE/<>/> Kişinin, kendi hakikatine ilişkin bilgisizliği. )

( Eden kendine eder; yapan bulur ve çeker. Sürekli anımsa! Kazanmak, koca bir yaşam ister. Kaybetmeye ise anlık gaflet yeter. )

( [giderilebilir!] Tâlimle. İLE/VE/<>/> Tenbihle. )

( IGNORANCE vs./and/<>/> CARELESSNESS )


- BİLMEMEK ile/değil DAHA/EN DOĞRU(YA YAKIN) OLAN TANIMI/BİLGİYİ DÜŞÜNMEK


- BİR KONUYU/DURUMU GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN:
[ya] OLANAK/LAR SAHİBİ OLMAK ile/ve/<>/ya da "DAMARINA" SAHİP OLMAK


- BİRİKTİRMEK ile/ve/||/<>/> DAĞITMAK/ATMAK/VAZGEÇMEK


- BİSİKLET ve/<> (DAHA) AZ GERGİNLİK/STRES


- BİSİKLET ve/<> (DAHA) AZ KARBON SALINIMI


- BİSİKLET ve/<> (DAHA) AZ TRAFİK SORUNU

( TRAFİĞİ TIKAMIYORUZ! TRAFİK, BİZİZ! )


- BİSİKLET ve/<> (DAHA) UZUN YAŞAM


- BİSİKLET ve/<> DANS


- BİSİKLET ve/<> DAYANIŞMA


- BİSİKLETTE:
(DAHA FAZLA) GÖRÜNÜRLÜK ile/ve/||/<>/> (DAHA YÜKSEK) GÜVENLİK


- BÖBREK YANGISI(İLTİHABI)/NEFRİT[Fr. < Yun.] ile/ve ÖD/SAFRA KESESİ YANGISI(İLTİHABI) ile/ve DALAK[Ar. TIHÂL] YANGISI(İLTİHABI)

( NEFRİT, ZÂT-ÜL-KİLYE ile/ve KOLESİSTİT ile/ve SPLENİT )


- BÖCEK ile DALGIÇBÖCEĞİ


- BÖLÜNME ile DAĞILMA

( TO BE DEVIDED vs. TO DISPERSE )


- BOYUN EĞMEK ile/değil DAYANÇ/SABIR ETMEK

( İNHİNA: Eğrilme, bükülme. | Baş eğme. )

( [not] TO SUBMIT vs./but PATIENCE )


- BOZULMA ile/ve/||/<>/> ÇÜRÜME ile/ve/||/<>/> ÇÖZÜLME ile/ve/||/<>/> PARÇALANMA ile/ve/||/<>/> DAĞILMA


- BPM/BEAT PER MINUTE değil/yerine/= DAKİKA VURU SAYISI (KALP)


- BRANCHING değil/yerine/= DALLANMA


- BRANŞ/BRANCH[Fr.] değil/yerine/= DAL, KOL


- BRANŞ/ŞUBE değil/yerine/= DAL/KOL/DALKOL


- BRANŞ değil/yerine/= DAL/KOL


- BUHL[Ar.] ile DANN[Ar.]


- BUZAĞI ile/<>/> DANA ile/<>/> TOSUN ile/<>/> BOĞA/KELE

( Yeni doğmuş, ana sütüyle beslenen sığır yavrusu. İLE/<>/> İneğin, sütten kesildikten sonra 15 aylığa kadar olan yavrusu. İLE/<>/> Danalıktan yeni çıkmış 15 - 24 ay arasındaki genç boğa. | [mecaz] Sağlıklı, tıknaz delikanlı. İLE/<>/> 2 yaş ve üzeri erkek boğa/sığır. )

( VEAL vs./<>/> CALF vs./<>/> ... vs./<>/> BULL )


- ÇAĞIRMAK ile/ve/<>/değil/yerine DAVET ETMEK

( [not] MESSAGE vs./and/<>/but TO INVITE
TO INVITE instead of MESSAGE )


- CANLI = TİRİG = ZENDE, CÂNAVAR(CÂNOMANDÂN: CANLILAR)[Fars.] = HAYY[Ar.] = LIVING THING[İng.] = ÊTRE VIVANT[Fr.] = VIVO, ANIMAL[Lat.] = DAS BESEELTE, DAS LEBEWSESEN, DAS LEBENDIGE, DAS BELEBTE[Alm.] = TO ZÕN[Yun.] = VIVENTE[İt.] = LO VIVO[İsp.] = LEVEND WEZEN[Fel.] = LEVENDE VÆSEN[Dan.] = JIVAYO SUŞŞESTVO[Rus.]


- ÇEKİNGEN/LİK ile/ve/<> DAYANÇLI/LIK/SABIRLI/LIK


- CELİLÜ'L-KELÂM ile DAKİKÜ'L KELÂM

( İtikad. İLE Aklî felsefe [varlık, doğa, kişi, toplum vs...]. )


- ÇEMBER ile DAİRE

( ... İLE Bir noktaya eşit uzaklıktaki noktaların toplamı. )


- CEYLAN ile/<> DAĞ CEYLANI

( ... İLE/<> Dünyada, sayıları 1500'ü geçmeyen Gazella Gazella türü dağ ceylanlarından 231'i Hatay'da, geri kalanı ise İsrail'de bulunmaktadır. )

( Ceylan İLE/<> )

( GAZELLE vs./<> MOUNTAIN GAZELLE )


- ÇİLEK ile DAĞ ÇİLEĞİ/KOCAYEMİŞ/PİĞRETİN


- CİSN[Ar.] ile DARB[Ar.]


- ÇÖKME ile DAĞILMA

( TO COLLAPSE vs. TO DISPERSE )


- ÇÖZÜLME ile/ve/||/<> DAĞILMA/DAĞILIM ile/ve/||/<> ERİME

( İki ya da daha fazla nesnenin bağdaşık moleküler karışımı. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> Bir gaz, sıvı ya da katının, başka bir gaz, sıvı ya da katı içinde kimyasal bir değişikliğe uğramadan bağdaşık olarak dağılması. | İki ya da daha fazla nesnenin bağdaşık moleküler karışımı. )

( ... vs. DISTRIBUTION, DISPERSION, DISSIPATION vs. SOLUTION )

( ... vs. İNTİŞAR vs. İNHİLÂL )


- DELALET ile DALÂLET


- DA'VÂ[Ar.] ile DÂV[Ar.]

( Şikâyetçi olarak mahkemeye başvurma. | Sorun, mesele. | Bir konu/sorun üzerinde özel bir düşünce sahibi olma, iddia. İLE Satranç, dama, tavla gibi oyunlarda tutulan sıra, nöbet. | Oyunda sürülen para. | Sövme. | Dâvâ. | Duvar sırası. )


- DABB[Ar.] ile DÂB[Ar.]

( Kertenkele. İLE Şan ve şeref. )


- DAD[Ar.] ile DÂD[Ar.]

( Osmanlı abecesinin onyedinci harfidir.[ebced değeri 800'dür.] İLE Adâlet, doğruluk. | İhsan, vergi. | Veriş, satış. | Sızlanma, yanıp yakılma. | Feryâd, figan. | Kısmet, nasip. | Tuzlu balgam denilen bir cilt hastalığı. )


- DÂDER[Fars.] ile DÂDENDER[Fars.] ile DÂDER-ENDER[Fars.]

( Kardeş. İLE Üvey kardeş. İLE Üvey kardeş. )


- DADI/TAYA[Fars. < DÂYE] ile/ve DÂDÛ/LÂLÂ[Fars.]

( Bayan çocuk bakıcısı. | Süt annesi. İLE/VE Bay çocuk bakıcısı. | Şehzâdelerin özel eğitmenleri. | Sultanların, vezirlerine seslenirken kullandıkları bir söz. )


- DAĞ OLUŞ/OROJENİ[Fr. < Yun. OROS: Dağ. | GNOS: Doğuş.] ile/ve DAĞCILIK/ALPİNİZM[Fr.]

( Dağ oluş. | Dağ bilimi. İLE/VE Dağcılık. )


- DAĞILIM ile DAĞITIM

( DISPERSION vs. DISTRIBUTION )


- Dâğıstân[Ar.] ile DÂĞISTAN[Ar.]

( Kafkas dağlarının kuzeyinde ve Hazar Denizi'nin batı kıyısında bulunan bir bölge. İLE Dağlık yer. )


- DAHA "AKILLI" OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAHA DİSİPLİNLİ OLMAK


- DAHA "STERİL ZAMAN/DA" değil/yerine/= DAHA UYGUN BİR ZAMAN/DA (DİYELİM)


- DAHA AZ DÜŞÜN! ile/ve/<> DAHA ÇOK DÜŞÜN!

( [Düşündüğün...] Kendini, kötü hissettiriyorsa/hissett(ir)diğinde. İLE/VE/<> Kendini, iyi hissettiriyorsa/hissett(ir)diğinde. )


- DAHA ÇOK SEVEN ile/ve/||/<>/< DAHA AZ SEVEN

( Sevdiğine ve hemen hemen her söylediğine/istediğine/kararına, onu kaybetmemek için "Olur." der. İLE/VE/||/<>/< Bu nedenle de ilişkiyi yönetir. )


- DAHA FAZLASI ile/ve/değil/yerine DAHA İLERİSİ

( [not] MORE EXCESS vs./and/but MORE FURTHER
MORE FURTHER instead of MORE EXCESS )


- DAHA ÖTE ile/ve/değil/yerine DAHA FARKLI


- DAHA ÖZEL ALGILA/YORUMLA! ile/ve/<> DAHA GENEL DÜŞÜN

( Kendini, iyi hissettiğinde. İLE/VE/<> Kendini, kötü hissettiğinde. )


- DAHHÂK[Ar. < DIHK] ile Dahhâk[Fars.]

( Çok gülen/gülücü. İLE Çemşîd'in yerini almış olan Îran'ın zâlim ve gaddar bir hükümdarıydı. )


- DAHİ ile DÂHİ

( Bile. İLE Yaratıcı gücü olan kişi. )

( ... İLE Bir Milletin Bekâsı - Teoman Duralı... )


- DAHİL[Ar.] ile DÂHİL[Ar.] ile DAHÎL[Ar. < DÜHÛL]

( Karışma. İLE İç, içeri, içeride, içeri girmiş. İLE Yabancı, sığıntı, sığınan, sığınmış. )


- DAHİLEN[Ar.] ile DAHİLİ[Ar.]

( İçeriden, içten. | İçilerek, yutularak. İLE İçle ilgili, içsel. )


- DAHÎM[Ar. < DAHÂMET] ile DÂHİM[Ar.] ile DÂHÎM[Fars.]

( Fazla kalın olan, yoğun. İLE Nasip ve rızk. İLE Taç. )


- DAİREVİ değil/yerine/= DAİRESEL

( ... DEĞİL/YERİNE/= Daire ile ilgili. | Daire biçiminde olan. )


- DAKKA" değil DAKİKA


- DAL ile/ve/||/<> DAĞ


- DAL ile DAL ile DAL ile DAL

( Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri. | Kol, bölüm. | Canlıların bölümlenmesinde, sınıfların biraraya gelmesiyle oluşan birlik, şube. İLE Arka, sırt. | Kol. | Boyun, ense. İLE Çıplak, yalın. İLE Zaman belirten sözcüklerin karşısına getirildiğinde sözcüğün anlamını güçlendirir. )


- DALEVERE değil DALAVERE

( OROSTOPOLLUK[argo]: Kurnazca iş, dalavere, dolap. )


- DALGA BOYLARI ile/ve DALGA GENLİĞİ

( Işığın rengini oluşturur. İLE/VE Işığın şiddetini[intensity] ya da parlaklığını[brightness] oluşturur. )


- DALGI/GAFLET ile YANLIŞ(HATÂ) ile YANILGI/SAPKI/SAPINÇ/DALÂLET

( Kişi, yanlışları olup da bunları düzeltmezse, bunları benimsemiş demektir. )

( Gaflet de bir nimettir. )


- DALGIÇKUŞLARI ile/ve/<> DALGIÇKUŞU

( Gagaları bir kılıfla örtülü, kanatları ve kuyruğu kısa, ayakları perdeli, iyi yüzen ve dalan bazı kuşları içine alan kuşlar takımı. İLE/VE/<> Dalgıçkuşlarından, Amerika ve Avrupa'nın kuzeyinde yaşayan bir hayvan. )

( ... cum/et/<> COLYMBUS GLACIALIS )


- DALKAVUK OLMAK değil/yerine DAL OLMAK


- DALKIRAN ile DALKIRAN

( Kabuk böcekleri ailesinden, fındık ağaçlarında yaşayan, kınkanatlı böcek. İLE Zorlu esen yel/rüzgâr. )

( ANISANDRUS DISPAR cum ... )


- DALKIRAN ile DALKURUTAN

( Kabuk böcekleri ailesinden, fındık ağaçlarında yaşayan, kınkanatlı böcek. İLE Kabuk altındaki odun katında oyuklar açarak dişbudak sürgünlerini ve zeytin dallarını kurutan, kınkanatlı böcek. )

( ANISANDRUS DISPAR cum HYLESINUS OLEIPERDA )


- DÂLL[Ar. < DELÂLET] ile DÂLL/E[Ar. < DALÂLET]

( Gösteren, işâret eden, delâlet eden. İLE Doğru yoldan ayrılmış. | Hataya düşmüş. )


- DALMADAN ile/değil/yerine DAĞILMADAN


- DALYA[< İt.] ile DALYA[< DAHL(İsveç'li bitkibilimci)]

( Bir şey sayılırken, birim olarak alınan sayıya gelince söylenilen uyarma sözü. İLE Yıldızçiçeği. )

( ... cum DAHLIA )


- DAM ile DAM[Fr.]

( Yapıları, dış etkilerden korumak amacıyla, üzerlerine yapılan, çoğu kiremit kaplı bölüm. | Toprak damlı ev, küçük ev. | Tutukevi. İLE Dansta, kavalyenin eşi. )


- DAMARSIZ BİTKİLER ile/ve DAMARLI BİTKİLER


- DÂMİA[Ar.] ile DAMİYE[Ar.]

( Damla damla kan sızdıran yara. İLE Kanı akan yara. )


- DAMKORUĞU ile/ve/<> DAMKORUĞUGİLLER

( Damkoruğugillerden, bir ya da çok yıllık türleri olan, ılık iklimlerde yetişen, otsu bir bitki. İLE/VE/<> İkiçeneklilerden, örnek bitkisi damkoruğu olan bir bitki ailesi. )

( SEDUM cum/et/<> ... )


- DANA ile DANA ile DÂNÂ[Fars.]

( İneğin, sütten kesildikten sonra bir yaşına kadar olan yavrusu. İLE Vakıf ve hayır için yapılan sadaka ya da benzerleri. | Terketme, bırakma. İLE Bilen. )


- DANAAYAĞI ile DANABURNU ile DANAKIRANOTU

( Yılanyastığıgillerden, yaprakları lekeli bir bitki. İLE Toprak içinde yaşayıp bitkilere, köklerini keserek zarar veren bir böcek, kökkurdu. | Aslanağzı çiçeği. İLE Salepgillerden, bataklık yerlerde yetişen bir bitki. )

( ARUM cum GRYILOTALPA cum EPIPACTIS )


- DÂNİK[Ar.] ile DÂNG[Ar.]

( Mangır, para. | Bir dirhemin dörtte biri. İLE Bir dirhemin altıda biri. )


- DÂNİK[Ar.] ile DÂNG[Fars.]

( Mangır, para. | Bir dirhemin dörtte biri. İLE Bir dirhemin altıda biri. )


- DANIŞMA ve/||/<>/> DAYANIŞMA

( Bin bilsek de bir bilene danışmak gerek. )


- DANIŞMAN ile/ve/||/<> DANIŞAN


- DANIŞMAN ile/ve/değil/||/<>/< DANIŞILAN


- DANS = DANCE[İng.] = DANSER[Fr.] = TANZEN[Alm.] = BALLARE[İt.] = BAILAR/DANZAR[İsp.]


- DAR'ÜL-HARB ile/değil/yerine/>< DAR'ÜL-İSLÂM

( Savaş. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Barış. )


- DÂR[Fars.] ile -DÂR[Fars.] ile DÂR[Fars.] ile DAR/DARR[Ar.][Fars.]

( Darağacı. | Ağaç. | Direk. İLE Tutan.[DEFTER-DÂR: Defter tutan.] | Sahip, malik.[ALÂKA-DÂR: İlgili. | HİSSE-DÂR: Hisseli. | HÜKÜM-DÂR: Hükme sahip.] İLE Savaş.[DÂR Ü GÎR: Kavga, savaş.] İLE Sıkıntı, belâ. | Zarar. )


- DAR ile DÂR[Ar.] ile DÂR[Fars.]

( Ensiz. İLE Ev, yurt. İLE İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk. )


- DARALMA ile DARLAMA


- DARBE GENİŞLİĞİ ile DARBE GENLİĞİ

( Darbenin düşmeye başladığı an ile yükselme zamanının sonu arasındaki zaman farkı. İLE Bir darbenin, tam değeri, sayısal bir değer verildiğinde belirlenebilen tepe, ortalama, etkin, anî vb. değerleri ya da bunlardan biri. )

( PULSESBREITE mit IMPULSAMPLITUDE )

( PULSE WIDTH vs. PULSE AMPLITUDE )

( L'ÉTENDUE DU POULS avec L'AMPLITUDE DU POULS )


- DARI ile/değil DARA


- DARILMA ile/değil/yerine/>< DAYANMA


- DARPHANE değil/yerine/= DAMGAEVİ


- DARR[Ar.] ile DARR[Ar.] ile DÂRR[Ar.]

( Sıkıntı, belâ. İLE Zarar. İLE Zararlı. )


- DARR[Ar.] ile DARRÂ'[Ar.]


- DARRÂ ile DARRE

( Mihnet, keder. Şiddet. Belâ. İLE Kuma. )


- DÂRÜLFÜNÛN ile/ve DÂRÜLFÜNÛN

( Basın Müzesi. İLE/VE Ayasofya'da bulunan üniversite binasıydı. )

( 1828 - 1930 yılları arası süreli yayınlar bulunmaktadır. Ayrıca çeşitli kurslar ve sergiler düzenlenmektedir. İLE/VE ... )

( Çemberlitaş'ta, II. Mahmud Türbesi yanında. İLE/VE Yanarak 1933'te yok olmuştur. )

( 1865 yılında inşa edilmiştir. 1988'den beri müze olarak kullanılmaktadır. İLE/VE ... )


- DÂRÜLHADİS ile/ve DÂRÜLHADİS

( 24 odalı bir medrese. "Öğretmen yeri" anlamına gelmektedir. İLE/VE Medrese. )

( Sultanahmed Camisi ile Türbesi arasında. İLE/VE Toptaşı - Üsküdar'da. [Atik Valide Camii külliyesinde.] )

( 1616 yılında inşa edilmiştir. İLE/VE 1583 yılında III. Murad'ın annesi Nurbanu Sultan, Mimar Sinan'a yaptırtmıştır. )


- DÂRÜSSAÂDE ile/ve DÂRÜSSAÂDE

( İstanbul'un "Mutluluk Evi" anlamına gelen eski bir adı. İLE/VE Topkapı Sarayı'nda, Dârüssaâde ağalarının [Padişahların özel işlerine bakan] oturduğu daire. "Saadet Yeri ve Saray" anlamına gelmektedir. )


- DÂS[Fars.] ile DÂSE[Fars.]

( Orak. İLE Orak. )


- DÂVÂ "GÜTMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> "DÂVÂ GÖRMEK"


- DÂVÂ ile/ve/||/<>/< DÂVET

( TRIAL vs./and SUMMON/SUMMONS )


- DAVACI ile/>< DAVALI

( PLAINTIFF vs./>< DEFENDANT )


- DAVAR ile DAVAR/SELLE

( ... İLE Keçi/koyun sürüsü. )


- DAYAMA ile DAYATMA

( Nesnelerde. İLE "Davranış ve tutumlarda". )


- DAYANAK ile DAYANAKÇA


- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> DAYANIKLILIK

( PATIENCE vs./and/<> ENDURANCE )

( ... cum/et/<> FORTITUDO )


- DAYANIKLI TÜKETİM ARACI ile/ve/||/<> DAYANIKSIZ TÜKETİM ARACI


- DAYANIKLILIK ile/ve DAYANIŞMA

( ENDURANCE vs./and/<> SOLIDARITY )


- DAYATMA değil/yerine/>< DAYANIŞMA


- DDOS/DISTRIBUTED DENIAL OF SERVICE[İng.] değil/yerine/= DAĞITIK SERVİS HİZMET REDDİ


- DELÂLET ile DALÂLET

( Delil. İLE Yanılgı/sapınç. )

( Delâleti(rehberi) olmayan, dalâlete düşer. )

( Ben istiyorum delâlet
"Gönül" istiyor dalâlet )


- DELGİ(MATKAP[Ar. < MİSKAB]): DARBESİZ ile/değil/yerine/> DARBELİ

( Delme işlemi yapılırken darbe uygulamaz. Delme işlemi yalnızca dönerek yapılır. Genelde basit tadilat işlemleri için kullanılır. Basit delik açma işlemleri ya da vidalama işlemleri için kullanımı yaygındır. [Eğer yüksek devire sahipse o zaman sert malzemelerin delinmesinde de kullanılabilir.] İLE/DEĞİL/YERİNE/> Sert malzemelerin delinmesi işleminde kullanılır. Delme işlemi dönerek ve aynı zamanda ileri geri hareketler ile gerçekleştirilir. Delme işlemi daha hızlı biçimde gerçekleştirilir. Delme işlemi çok daha kolay yapılır. [Beton ya da metal gibi oldukça sert malzemelerin delinmesinde darbeli matkap yeğlenilmelidir. Hem profesyonel, hem de basit tadilatlarda kullanılabilen araçlardır. Farklı watt gücünde olanları bulunur.] )


- DELİL ile/ve DAYANAK


- DEMON ile DAIMON


- DENİZ ve/||/<> DALGA

( Enerji. VE Etki eden enerji. )


- DENİZİN:
"KABARMASI" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DALGALANMASI


- DENSİZ/LİK ile/ve/<> DANGALAK/LIK ile/ve/<> DALYARAK/LIK


- DESEN ile/ve DAİRE/GEOMETRİ/NESNE

( NOKTA-ÇİZGİ ile/ve NOKTA-ALAN )


- DESTEK ile/ve/<> DAYANIŞMA

( SUPPORT vs./and/<> SOLIDARITY )


- DEVİNİM/HAREKET[Ar.] ile/ve/değil/||/<>/> DAVRANIŞ

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Bilinçsiz/bilinçli hareket. )

( [not] MOVEMENT vs./and/but/||/<>/> BEHAVIOUR )


- DEVR[Ar.] ve/||/<> DAİM[Ar.]


- DEVRİM ile/ve/değil DARBE


- DIGITAL DIARY ile DATABANK


- DIHK - > DÂHIK - > DAHHAK


- DİREK ile/ve/<> DAYANAK


- DİRENMEK ile/ve DAYANMAK

( ... ile/ve İRTİFAK )


- DİREŞİM/SEBÂT ile/ve/<> DAYANÇ/SABIR

( CONSTANCY vs./and/<> ENDURANCE )


- DİRETME ile/ne yazık ki DAYATMA


- DİŞETİ ile/ve DAMAK

( ... ile/ve HANEK )

( ... ile/ve ÂHİYÂNE )

( GUM vs./and PALATE )


- diso.[Lat. < DISPENSA] değil/yerine/= DAĞITINIZ


- DİSTİLASYON/DISTILLATION[İng.] değil/yerine/= DAMITMA


- DİSTİLE/DISTILLED[İng.] değil/yerine/= DAMITIK


- DİSTİLLASYON ile DAMITMA


- DİSTRİBÜSYON/DISTRIBUTION[İng.] değil/yerine/= DAĞILIM


- DİSTRİBÜTÖR[İng.][DİSPÜTÖR değil!] değil/yerine/= DAĞITICI/DAĞITIM


- DİSTRİBÜTOR değil/yerine/= DAĞITIMCI


- DİVAN ŞİİRİ TÜRLERİ [DİNSEL OLMAYAN/LAR]:
BAHÂRİYE ile/ve/<> CEMREVİYE ile/ve/<> FAHRİYE ile/ve/<> IYDİYE ile/ve/<> MEDHİYE ile/ve/<> MERSİYE ile/ve/<> HİCVİYE ile/ve/<> GAZAVATNÂME ile/ve/<> SAKİNÂME ile/ve/<> HAMAMNÂME ile/ve/<> SAHİLNÂME ile/ve/<> KIYÂFETNÂME ile/ve/<> SURNÂME ile/ve/<> LÛGAZ ile/ve/<> MUAMMÂ ile/ve/<> HEZLİYÂT ile/ve/<> TARİH DÜŞÜRME ile/ve/<> ŞEHR-ENGİZ ile/ve/<> DÂRİYE

( XIII. yy.'dan, XIX. yy.'a kadar, 3182 Dîvân Şairi vardır. )

( Bahar nitelemeleriyle başlanarak birini övmek için yazılan kasîde. | Baharın gelişiyle doğanın uyanışını, değişimini, güzelleşmesini konu edinen kasîdeler. İLE/VE/<>
Bayramlar, baharlar gibi cemre vesilesiyle, dönemlerindeki önemli kişiler için yazılan şiirler. İLE/VE/<>
Bir kişinin[devletli, bir başka şair ya da şairin kendinin] övüldüğü şiirler. İLE/VE/<>
Dönem büyüklerinden birini bayramın gelişi dolayısıyla öven kasîde türü. İLE/VE/<>
Bir kişiyi [devlet ya da tasavvuf ileri gelenlerini] övmek için yazılan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Bir ölenin/vefâtın ardından duyulan acıyı anlatmak, öleni övmek için yazılan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Bir kişiyi, kurumu, toplumsal olayı, geleneği yeren/taşlayan manzum türü. [Siham-ı Kaza - Nef'î] İLE/VE/<>
Savaşları, kahramanlıkları, zaferleri anlatan manzum ya da mensur yapıtlar. [İlk gazavatnameler XV. yy.'da yazılmaya başlanmıştır] İLE/VE/<>
İçki ve içki âlemlerinin övülerek anlatıldığı manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Hamamları, hamam eğlencelerini ve hamamdaki güzelleri betimlemek üzere yazılan manzum yapıtlar. [ilki: Deli Birader - Gazalî] İLE/VE/<>
İstanbul kıyıları ile buralardaki yerlerinin anlatıldığı şiirlerin genel adı. [Fennî] İLE/VE/<>
Kişilerin karakterlerini, fiziksel görünümlerini [göz rengi, boy uzunluğu/kısalığı vb.] temel alarak açıklamaya çalışan yapıtlar. İLE/VE/<>
Sarayın mutlu günlerini [evlenme, doğum şenlikleri vb.] anlatann manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Hece vezniyle yazılmış manzum bilmece. İLE/VE/<>
Belirli kurallara göre düzenlenip çözülebilen manzum bilmece. İLE/VE/<>
Alaylı bir dille yazılmış manzum türü. [zarif bir nükte ya da güzel bir mazmun kadar kaba şakalara, taşlamalara ve sövgülere de yer verilir] İLE/VE/<>
Önem verilen bir olayın ya da bir yapının kuruluş yılını bildiren bir tümce, bir mısra ya da beyit yazmak. İLE/VE/<>
[Fars.: "Şehir karıştıran"] Bir kenti, o kentin güzelliklerini, doğal ve sosyal özelliklerini anlatan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Yeni yaptırılmış saray, köşk, yalı benzeri binalar için yazılmış kasîdeler. )


- DLT/DISTRİBUTED LEDGER TECHNOLOGY[İng.] değil/yerine/= DAĞITIK DEFTER TEKNOLOJİSİ


- DOĞRUSAL HAREKET ile/ve DAİRESEL/DÖNGÜSEL HAREKET

( HAREKET-İ MÜSTAKİME ile/ve HAREKET-İ MÜSTEDİRE )


- DOĞRUSAL ile DAİRESEL


- DOLAMAQ[Azr.] = DALGA GEÇMEK[Tr.]


- DÖNEN ile/ve/değil DAİRESEL

( ... İLE/VE/DEĞİL Konumsal/vaz'î. )


- DURABILITY[İng.] değil/yerine/= DAYANIKLILIK, SAĞLAMLIK


- DURGUN BAKIŞ ile/ve DARGIN BAKIŞ


- DÜŞÜNCE ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> DAVRANIŞ/TUTUM ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DEĞER ile/ve/||/<> DİL

( Akıl[doğru bağ/lar] ve ilim ile yapılandırılır. İLE/VE/||/<> Çeşitli fizyolojik ve psikolojik isteklerle ve eğlencelerle doyurulur. İLE/VE/||/<> Çalışarak, iş yaparak, kazanarak ve kazandırarak dengelenir. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )

( Düşünceler, duygulardan önce gelir. )

( %80 İLE/VE/||/<> %20 İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )

( Duygu yok fakat [çeşitli oranlarda/yoğunluklarda] etkisi olabilir. İLE/VE/||/<> Düşünce var. İLE/VE/||/<> Düşünce ve duygu var. İLE/VE/||/<> Öncenin, kendimizin ve başkalarının düşünceleri var. İLE/VE/||/<> Tümü var. )

( Saniyelerde. İLE/VE/||/<> Milisaniyelerde. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )

( Zihnimizin konuşma dili. İLE/VE/||/<> Gövdemizin konuşma dili. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )


- DÜZ YAZI ile DANS

( Yürümeye benzetilebilir.[Kendi dışında bir amacı vardır.] İLE Şiire benzetilebilir.[Amacı, kendidir.] )


- EIDOLON ve/<>/|| DAEMON

( Kendinin bilgisi. )


- EKSTRAVASKÜLER/EXTRAVASCULAR[İng.] değil/yerine/= DAMAR DIŞI


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/<>/> DAYANIŞMA


- EMPOZE (ETMEK) değil/yerine/= DAYATMAK


- EN ... değil/yerine DAHA ...

( "Ya, ya da" düşüncesi/zannı/yüklemesi. DEĞİL/YERİNE "Hem, hem de | Ne, ne de" düşüncesiyle/mantığıyla. )

( Durağan. DEĞİL/YERİNE Hareketli. )

( Yapay. DEĞİL/YERİNE Doğal. )

( Sahte. DEĞİL/YERİNE Gerçek. )

( Konfor temelli/odaklı. DEĞİL/YERİNE Yaşam temelli/odaklı. )

( İnorganik. DEĞİL/YERİNE Organik. )


- EN DAM


- EN YÜKSEK İYİ = HAYR-İ ÂLÂ = SUMMUM BONUM[İng., Lat.] = LE SOUVERAIN BIEN[Fr.] = DAS HÖCHSTE GUT[Alm.]


- ENAYİLİK ile/değil/yerine DAYANÇ/SABIR

( [not] DUPERY vs./but PATIENCE
PATIENCE instead of DUPERY )


- ENDÜRANS/ENDURANCE[İng.] değil/yerine/= DAYANIKLILIK


- ENGELLEME/ENGELLENME ile/ve/||/<> DAĞITMA/DAĞILMA


- ENTOLERANS/İNTOLERANCE[İng.] değil/yerine/= DAYANAMAMAZLIK, TAHAMÜLSÜZLÜK


- ERİME ile/ve/değil/<> DAĞILMA


- ESAS/ASIL ile/ve/||/<> DAYANAK


- ETKİNLİK/FİİL ile/ve DAVRANIŞ ile/ve EYLEM

( İş üretir. Durumu değiştirmektir. İLE/VE Psişik durumların dışavurumu. İLE/VE Bilinçli, amaçlı etkinlik. )


- EVRİM:
DOĞAL SEÇİLİM KURAMI/ÖRNEĞİ ile/ve/değil/yerin/<>/>< DAYANIŞMA(SYMBIOSIS) KURAMI/ÖRNEĞİ

( Ekvator bölgesinde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Sibirya'da. )

( CHARLES DARWIN ile/ve/değil/yerine/<>/>< PYOTR KROPOTKIN[09 Aralık 1842 - 08 Şubat 1921] )


- FARKINDALIK ile/ve/<> DAYANIŞMA

( AWARE/NESS vs./and/<> SOLIDARITY )


- FERİT PAŞA ile DAMAT FERİT PAŞA


- FESİH[Ar.] değil/yerine/= DAĞIL


- FİİL ile/ve DAVRANIŞ ile/ve EYLEM

( İş üretir. Durumu değiştirmektir. İLE/VE Psişik durumların dışavurumu. İLE/VE Bilinçli, amaçlı etkinlik. )


- GAYRÎ ile/değil/yerine DAHİLÎ


- GELİN ve/<> DAMAT

( İ'SÂR[Ar.]: Gelin olma çağına gelme. )

( ARÛS ve/<> ARÎS )

( BEYÛ/BEYÛG ve/<> ARÎS )

( BRIDE and/<> GROOM )


- GENİŞ ZAMANDA ile/ve/||/<> DAR ZAMANDA

( Sıkı olabilirsek. İLE/VE/||/<> Ferah olabiliriz. )


- GEREKÇE ile/ve DAYANAK/ÇA

( REASON vs./and SUPPORT/BASE )


- GEREKSİNİM ile/ve/> DAVET

( NEED vs./and/> TO INVITE )


- GEREKSİNİMLER ve İLİŞKİLER SIRADÜZENİ:
DİRİMSEL ve/||/<>/> BİLİŞSEL ve/||/<>/> DAVRANIŞSAL


- GÖVDE = BEDEN = BODY[İng.] = CORPS[Fr.] = DAS LEIB, DER KÖRPER[Alm.] = IL CORPO[İt.] = EL CUERPO[İsp.] = CORPUS[Lat.] = TO SOMA, HO KHROS[Yun.] = CİSM, CESED, CURM[Ar.] = BEDEN[Fars.] = HET LICHAAM[Felm.] = DEHA[Sansk.]


- GÖZÜPEK = DARING[İng.] = AUDACIEUX[Fr.] = KÜHN[Alm.] = AUDAX[Lat.]


- GÖZÜPEKLİK = DARING, AUDACITY[İng.] = AUDACE[Fr.] = KÜHNHEIT, TOLLKÜHNHEIT[Alm.] = AUDACIA[Lat.]


- GT/GUTTA, DROP[İng.] değil/yerine/= DAMLA


- gtt.[Lat. < GUTTA] değil/yerine/= DAMLA


- GÜÇ ile DAYANAK

( POWER vs. SUPPORT/BASE )


- GÜÇLÜ ve/||/<>/> DAHA GÜÇLÜ

( Zayıf yanını, herkesten daha iyi bilen. VE/||/<>/> Zayıf yanına hükmedebilen. )


- GÜÇSÜZLÜK/OLANAKSIZLIK ile/ve/> DAYANÇ/SABIR

( POWERLESSNESS/IMPOSSIBILITY vs./and/> PATIENCE )


- GÜDÜLENME ve/>/< DAYANÇ/SABIR ( ve/>/< GÜDÜLENME)

( Yaşam, Güdülenme ve Sabır üzerine işlemektedir. )

( Herhangi bir işe başlarken çeşitli nedenlerle zihinsel hareketlilik başlatılır fakat uzun süren/sürecek işlerde ancak bir yere kadar yeterli olur. Güdünün tükenmeye başladığı noktada sabır devreye girer/girmelidir. İşin süresine, zorluğuna göre sabrın da yetmeyeceği noktaya gelinir. Sabrın tükendiği noktada da işin tamamlanması noktasına yaklaşılmıştır ve sona yaklaşmış olmanın güdülemesiyle de süreç/iş tamamlanır. )

( MOTIVATION and/> PATIENCE [< MOTIVATION] )


- GÜNEY OKYANUSUNDA:
AMUNDSEN DENİZİ ve/||/<> BELLINGSHAUSEN DENİZİ ve/||/<> SCOTIA DENİZİ ve/||/<> WEDDELL DENİZİ ve/||/<> DAVIS DENİZİ ve/||/<> ROSS DENİZİ


- guttat.[Lat. < GUTTATIM] değil/yerine/= DAMLA DAMLA


- GÜVEN ile DAYANMA

( Güvenmek, sırtını dayama anlamında bir rahatlık/saptırma gerekliliği ya da anlamına gelmez. )

( İyiye güven duymak olumludur. )

( Güven, özgüven/enerji getirir. )

( Güven, deneyimle birlikte gelir. )

( Yoğun bir deneyim yaşayan insan güven ve cesâret yayar. )

( GÜVEN: İnancın bilincinde olmak. )

( Hayatın her yolunda, başlangıçta güven esastır. )

( Kendi düşünce berraklığınıza, amaçtaki safiyetinize ve eylemdeki dürüstlüğünüze güvenin. )

( Kişiye dayanma, ölür; ağaca dayanma, kurur. )

( Ona güven ama dayanma! [Trust but do not rely!]
CONFIDENCE vs. RELY
Energy comes vs. confidence.
Confidence comes vs. experience.
In every walk of life initial trust is essential. )

( SECURITAS cum ... )


- GÜVENCE ile/ve DAYANAKÇA


- HAMÎL[Ar.] ile DAMÎN[Ar.]


- HARE[Ar.]/MENEVİŞ[Fars.] değil/yerine/= DALGIR

( Bir yüzeyde, renk dalgalanması sonucu görülen parlaklık. | Terementi ağacının tohumu. )


- HAREKET ETMEK değil/yerine/= DAVRANMAK


- HAREKET:
SABİT HIZLA DÜZ ÇİZGİDE ile DAİRESEL


- HATTA değil/yerine/= DAHASI


- HEYECAN ile/ve DAVET


- HIEROPHANTES ile/ve/<> DADOUCHOS

( Kutsalı açıklayan. İLE/VE/<> Meşale taşıyan. )


- HIRKA ile/ve DALK

( ... İLE/VE Dervişlerin giydiği hırka. )


- HIZ değil/yerine/>< DAYANÇ/SABIR


- İBN MİSKEVEYH ile/ve DARWIN


- İDDİA ile/değil/yerine DAVET


- İDDİA ile DAYANAK

( İddiaya itiraz edilmez! Ancak "delil"lerine edilebilir. )

( UMDE: Dayanılacak, güvenilecek şey/kişi/yer, destek. | İlke. | Herkesin güvendiği kişi. )

( CLAIM vs. BASE )


- İDDİA ile/değil/yerine DAYANAKÇA


- ILGIM/YALGIN ile/ve/değil/<> DALGIR

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Bir yüzeyde, renk dalgalanması sonucu görülen parlaklık. )

( SERAP ile/ve/değil/<> MENEVİŞ/HARE )


- İLKE ile/ve/||/<> DAYANAK


- İMBİK değil/yerine/= DAMITICI


- İNDİRGEME ile/ve/değil/yerine/>< DAYANDIRMA


- INFÜZYON/INFUSION[İng.] değil/yerine/= DAMARDAN SIVI AKTARIMI


- İNSAN GELİŞİMİ KURAMCILARINDA:
MARGARET MAHLER ile/ve/||/<> JOHN BOWLBY ile/ve/||/<> SIGMUND FREUD ile/ve/||/<> ERIK ERIKSON ile/ve/||/<> JEAN PIAGET ile/ve/||/<> DANIEL STERN


- instill.[Lat. < INSTILLANDUS] değil/yerine/= DAMLA DAMLA AKITILSIN


- int.[Lat. < INTERNUS] değil/yerine/= DAHİLÎ, İÇİLİR


- ISIRGAN OTU değil DALGAN(DALAYAN) OTU

( Hayvan ısırır, ot dalar. )

( Isırgangillerden, her tarafı sert tüylerle kaplı, tüyleri kırılınca, karınca asidi denilen, çok kaşındırıcı bir madde çıkaran bir ot. İLE ... )

( URTICA cum ... )


- İSNÂD[çoğ. İSNÂDÂT] değil/yerine/= DAYANDIRMA/DAYANDIRI


- İSNAT/İSNAD ETMEK değil/yerine/= DAYANDIRMAK


- İSTİGRÂK[< GARK] değil/yerine/= DALMA, İÇİNE GÖMÜLME | KENDİNDEN GEÇİP DÜNYAYI UNUTMA | BOĞULMA | FAZLA ABARTMA [bkz. GULÜVV]


- İSTİKRARSIZLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DALGALANMA


- İSTİMLÂK ile DAYATMA


- İSTİNABE[Ar.] değil/yerine/= DAYANAKÇA


- İSTİNAT ETMEK değil/yerine/= DAYANMAK/YASLANMAK


- ISTIRAP ile/ve DAYANÇ/SABIR

( Annesi ölene, "öksüz"; babası ölene, "yetim"; eşi ölene, "dul" denilir. Fakat çocuğu ölene, hiçbir şey diyemezler. Çünkü bu, öyle bir ıstıraptır ki, o ıstırabı anlatabilecek bir sözcük bile yoktur. )


- İSTİŞÂRE HEYETİ/ŞURA değil/yerine/= DANIŞMA KURULU/DANIŞ


- IVUS/İNTRAVASKÜLER ULTRASONOGRAFİ INTRAVASCULAR ULTRASONOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= DAMAR İÇİ ULTRASONOGRAFİ


- İYİ ŞEYLER ile/ve/||/<>/> DAHA İYİ ŞEYLER ile/ve/||/<>/> EN İYİ ŞEYLER

( İnanırsak gelir. İLE/VE/||/<>/> Sabredersek gelir. İLE/VE/||/<>/> Vazgeçmezsek gelir. )


- İYİ ile/ve/<>/> DAHA İYİ ile/ve/<>/> EN İYİ

( İnanırsak. İLE/VE/<>/> Sabredersek. İLE/VE/<>/> Vazgeçmezsek. )


- İYİLEŞMEK ile/ve/değil/||/<>/< (DAHA) İYİ HİSSETMEK

( Kişiler, çoğunlukla, psikoloğa/psikiyatriste, iyileşmeye değil "(daha) iyi hissetmek" üzere giderler. )


- İZLENİLESİ:
YARGI ve/||/<>/< DAVÂ/DURUŞMA/İDDİA/SUÇLAMA/SAVUNMA/AVUKATLIK/MASUMİYET

( ŞEYTANIN AVUKATI (DEVIL'S ADVOCATE) (1997)

BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK (1962)

KARDEŞ GİBİYDİLER (SLEEPERS) (1996)

İLK CANİLİK (1995)

CİNAYET GECESİ (FRACTURE) (2007)

HÜKÜM (1982)

SLEEPERS (1996)

JÜRİ (2003)

SANIK (1988)

YAĞMURCU (1997)

KUZENİM VINNY (1992)

BİR CİNAYETİN ANATOMİSİ (1959)

BİR DÜŞÜŞÜN ANATOMİSİ (ANATOMY OF A FALL) (2023)

DARK WATERS (2019)

YARGIÇ (THE JUDGE) (2014)

THE PEOPLE VS. LARRY FLYNT

12 ANGRY MEN (1957)

AVUKAT (2007)

TATLI BELÂ (2000)

SKANDALIN ADI (1996)

ÖLDÜRME ZAMANI (1994)

KARAR (1982)

ADÂLET PEŞİNDE (2009)

SULLY (2016)





HAK ARAYIŞI

YATAĞIMDAKİ DÜŞMAN (SLEEPING WITH THE ENEMY) (1991)

YETER (ENOUGH) (2002)

KARDEŞ GİBİYDİLER (SLEEPERS) (1996)

BİRKAÇ İYİ ADAM (A FEW GOOD MEN) (1992)

PHILADELPHIA (1993)

DENİZDE İSYAN (CRIMSON TIDE) (1995)

CASUSLAR KÖPRÜSÜ (BRIDGE OF SPIES) (2015)

KAÇAK (FUGITIVE) (1993)

ŞARLO DİKTATÖR (1940)

BALİNANIN SIRTINDA (WHALE RIDER) (2002)

JOKER (2019)

YAŞAMAK İÇİN(FOR LIFE) (2020) (dizi) )


- JOHN BELL ile/ve/||/<>/< DAVID BOHM ile/ve/||/<>/< EPR

( 1963 ile/ve/||/<>/< 1950 ile/ve/||/<>/< 1935 )


- KABUL ETMEMEK ile/ve/değil DAHA ÇOK YAKLAŞMASINI SAĞLAMAK


- KABULLEN(E)MEMEK ile DAYAN(A)MAMAK

( NOT (ABLE) TO ACCEPT vs. NOT TO WITHSTAND )


- KABULLEN(EBİL)MEK ile DAYANMAK/DAYANABİLMEK

( Her ne gelirse, sarsılmadan dayanmanın soyluluğu ve erdemi vardır fakat anlamsız işkence ve aşağılanmayı reddetmenin onurluluğu[vakarı] da vardır. )

( (ABLE) TO ACCEPT vs. (NOT ABLE) TO WITHSTAND
There is noble virtue in unshakable endurance of whatever comes, but there is also dignity in the refusal of meaningless torture and humiliation. )


- KAİM[< KIYÂM] ile/ve/<> DAİM

( Kaimse daim de olur. )

( Daim değilse kaim de değildir. )

( Var. | Ayakta duran/bulunan. | Birinin yerini tutan, birinin yerine geçen. | Bir işte sebât eden. | Her zaman var olan [Tanrı]. İLE/VE/<> Sürekli/daima, sonsuz. )


- KALDIRMAK/BİTİRMEK ile/ve/<>/değil/yerine DARALTMAK


- KANT ile/ve/||/<>/> SCHILLER ile/ve/||/<>/> FICHTE ile/ve/||/<>/> SCHLEIERMACHER ile/ve/||/<>/> SCHLEGEL ile/ve/||/<>/> HEGEL ile/ve/||/<>/> SCHELLING ile/ve/||/<>/> SCHOPENHAUER ile/ve/||/<>/> FUERBACH ile/ve/||/<>/> DARWIN ile/ve/||/<>/> SPENCER

( [Doğum Tarihi] 1724 ile/ve/||/<>/> 1759 ile/ve/||/<>/> 1762 ile/ve/||/<>/> 1768 ile/ve/||/<>/> 1770 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1775 ile/ve/||/<>/> 1788 ile/ve/||/<>/> 1804 ile/ve/||/<>/> 1809 ile/ve/||/<>/> 1820 )

( Wilhelm Schlegel, 22 Ocak 1798'de Jena'dan, Berlin'de kardeşi Friedrich Schlegel ile küçük bir evi paylaşan Schleiermacher'a, kardeşinin yarattığı skandallardan dolayı sitem dolu bir mektup yazar ve yakın zamanda taşınmış olduğu Berlin'den Jena'ya, kendinin yanına dönmesi için Friedrich'i ikna etmesini ister; zira kardeşi, Schiller ile girdiği tartışma sonrasında yayımladığı son metniyle tümden tozu dumana katmıştır. Öyle ki, aynı soyadını taşımasıyla Wilhelm dahi gözden çıkarılmanın eşiğine gelmiştir. Sonunda, Goethe, tartışmaya dahil olur ve Friedrich ile babacan bir konuşma yaparak, ondan kibarca, bundan sonra başka bir alan üzerine, başka bir yerde çalışmasını ister. Oysa Friedrich, bu tavsiye üzerine gittiği Berlin’de, çoktan kendi çevresini kurarak yeni bir edebi akımın öncülüğü görevini üstlenmiştir. Henüz 25 yaşındaki bir genç tarafından yazılıp böylesi büyük bir etki yaratan, yepyeni ve tümüyle özgün bir düşünsel hareketin öncüsü olan bu metin, Eleştirel Fragmanlar'dı ve yalnızca 37 sayfalık 127 aforizmadan oluşuyordu. Aradan geçen neredeyse iki yüz yıl boyunca Eleştirel Fragmanlar üzerine yüzlerce kitap yazılacaktı. Schlegel kimilerine göre yaygaracı, kimilerine göre dâhi olarak adlandırılacak ama her halükârda Romantik hareketin düşünsel temellendiricisi olarak tarih sahnesindeki yerini alacaktı... )


- KAP ile/değil DAĞAR

( ... İLE/DEĞİL Ağzı yayvan, toprak kap. | Dağarcık. )


- KARABİBER ile DÂR-İ FÜLFÜL[Fars., Ar.]

( ... İLE Karabibere benzer, uzun dâneli baharat. )


- KARAGÖZ SAHNESİNDE:
ÇIRAK ile/ve/<> YARDAK ile/ve/<> DAYREZEN ile/ve/<> SANDIKKAR


- KARARLI/LIK ve/||/<>/< DAYANIKLI/LIK


- KARIŞIK ile/ve/değil DAĞINIK

( [not] MIXED vs./and/but MESSY )


- KASIT ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DAYANAKÇA


- KATETER/CATHETER[İng.] değil/yerine/= DALGI


- KATETERİZASYON/CATHETERIZATION[İng.] değil/yerine/= DALGILAMA


- KATLANMA/TAHAMMÜL[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAYANÇ/DAYANCA/SABIR

( Katlanmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Direnmek. )

( Maddî olanlara. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Manevî olanlara. )

( PATIENCE vs./and/<> ENDURANCE )


- KATLANMAK değil/yerine DAYANÇ/SABIR


- KATMANDU'DAKİ MEYDANLAR:
DURBAR ile/ve/||/<> HANUMAN DHOKA(MAYMUNLAR KRALI) ile/ve/||/<> TAUMADHI ile/ve/||/<> DATTATRAYA


- KATRE/KATRA[Ar. çoğ. KATER, KATARÂT] değil/yerine/= DAMLA

( Damla, damlayan şey. )


- KAYIK ile/ve DAK

( ... İLE/VE Ganj Nehri'nde kullanılan bir sandal. )


- KEÇİ ile/ve DAĞ KEÇİSİ / YAĞMURCA / ELİK

( ... İLE/VE Boynuzlugillerden, ufak sürüler halinde yaşayan, çok çevik bir antilop türü. )

( MÂIZ, MA'Z, ÜM'ÛZ ile/ve ... )

( BÜZ ile/ve BÜZ-İ KÛHÎ )

( CAPRA HIRCUS cum/et RUPICAPRA CRAGUS )


- KEDİ ile DAĞ KEDİSİ/MANUL

( ... ile SİNNEVR-İ CEBELÎ )


- KENDİNİ SAKINMAK ve/<> DAYANMAK


- KERPETEN ile DAVYA

( ... İLE Diş çekme kerpeteni. )


- KESİNLİK ile/ve DAKİKLİK


- KİRAZ ile DALBASTI

( ... İLE Bir tür, iri, aşılı kiraz. )


- KIRILMA ile DAĞILMA


- KIRLANGIÇ ile DAĞ KIRLANGICI/ÇOBANALDATAN

( ... ile UVVÂR[çoğ. AVÂVÎR], VATVÂT[çoğ. VATÂVÎT] )

( ... ile PÂLVÂNE, PÂLVÂYE )

( ... cum CYPSELUS ALPINUS/CAPRIMULGUS EUROPEUS )


- KISALIK ile/ve DARLIK

( İki nokta arasında. İLE/VE Alanlarda. )

( cm. ile tanımlanır. İLE/VE cm² ya da cm³ ile tanımlanır. )

( SHORTNESS vs./and NARROWNESS )


- KİŞİYİ/ÇOCUĞU ELEŞTİRMEK ile/değil/yerine/&gt;&lt;/&lt; DAVRANIŞI ELEŞTİRMEK

( Utancı artırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ahlâkı artırır. )


- KİŞİYİ/ÇOCUĞU ÖVMEK ile/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< DAVRANIŞI ÖVMEK

( Kibri geliştirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>


- KOARKTASYON/COARCTATION[İng.] değil/yerine/= DAMAR DARALIMI


- KÖK KURDU ile/= DANABURNU

( Toprak içinde yaşayıp bitkilere, köklerini keserek zarar veren bir böcek. | Aslanağzı çiçeği. )

( GRYLLOTALPA VULGARIS )


- KÖKEN DİLLER ile/ve/<> UZLAŞIMSAL DİLLER ile/ve/<> DAVRANIŞSAL DİLLER ile/ve/<> İMGESEL DİLLER ile/ve/<> KURMACA DİLLER ile/ve/<> BİÇİMSEL DİLLER


- KOLAY DEĞİL fakat (DAHA FAZLA) ZORLAŞTIRMA(YABİLİRİZ)!


- KOLAY DEĞİL fakat (DAHA FAZLA) ZORLAŞTIRMA(YABİLİRSİN)!


- KONSTRİKTÖR/CONSTRICTOR[İng.] değil/yerine/= DARALTAN


- KONSÜLTAN/CONSULTANT[İng.] değil/yerine/= DANIŞMAN


- KONSÜLTASYON[Fr./İng. < CONSULTATION]/KONSULTO[İt. < CONSULTO] değil/yerine/= DANIŞIM/DANIŞMA


- KONSÜLTASYON/CONSULTATION[İng.] değil/yerine/= DANIŞIM


- KÖRLÜK ile "DAĞ KÖRLÜĞÜ"


- KOTER/CAUTER[İng.] değil/yerine/= DAĞLAÇ


- KOTERİZASYON/CAUTERIZATION[İng.] değil/yerine/= DAĞLAMA


- KOYUN ile/değil DAĞLIÇ

( ... İLE/DEĞİL Kıvırcık koç ile karaman koyununun çiftleşmesinden doğan melez koyun. )


- KÜÇÜK GÜVENCELİK/KASKO ile/ve/||/<> DAR GÜVENCELİK/KASKO

( Küçük güvencelik/kasko, araçlarda oluşan küçük ölçekli kayıpların sigorta şirketi tarafından üstlenilmesi için hazırlanan bir üründür. Dolayısıyla güvence kapsamları sınırlıdır. Güvenceleri, sigorta şirketi bazında değişiklik gösterse de çoğunlukla boyasız araç kaportası onarımı, döşeme tamiri, göçük kurtarma, leke çıkarma gibi küçük onarımları kapsar. Bu tür, araçta farklı nedenlerle oluşan kozmetik sorunların poliçe kapsamında giderilmesini olanaklı kılar. İLE/VE/||/<> İçerdiği güvenceler nedeniyle genelde yoğun trafikte uzun süre araç kullanan sürücüler tarafından yeğlenir. Boyada ya da çamurlukta oluşan hafif çizikler de dâhil olmak üzere küçük hasarlarda devreye girmesi sayesinde aracın hasarsızlık oranı bozulmamış olur ve araç sahipleri bir sonraki yenileme döneminde avantajlı fiyatlarla kasko poliçelerini devam ettirebilme olanağına kavuşur. [Standart kasko paketleriyle beraber kullanımı sık karşılaşılan bir uygulamadır.] )


- KUMAŞ ile DASTAR


- KUNDUZ ile/ve DAĞKUNDUZU

( Avrasya kunduzu. İLE/VE Kuzey Amerika'da yaşar. )

( Bu iki tür, 24.000 yıl önce ayrılmıştır ve artık çiftleşememektelerdir. )

( Kunduzlar 15 dakikaya kadar suyun altında kalabilirler. [Suyun altındayken su girmemesi için dudakları ön dişlerinin arkasında sımsıkı kapanır] )

( Öndeki dört kesici dişleri açık turuncu renktedir. [Büyümesi hiç durmayan bu dişlerin minelerinde, fazladan kuvvet sağlayan demir bulunur] )

( İlkbahar ve sonbahar aylarında kunduzların kuyruk boyu ikiye katlanır. [Enerjilerini kuyruklarında depoladıkları için, yağın kullanıldığı kış aylarında hacmini kaybeder] )

( CASTOR FIBER cum CASTOR CANADENSIS )


- KUNT/KUND[Fars.] değil/yerine/= DAYANIKLI, SAĞLAM, KALIN, AĞIR


- KURBAĞA ADAM = DALGIÇ


- KÜRE ile/ve/<> DAİRE

( Daire, bir küre kesitidir. )


- KÜRESEL ile/ve/değil DAİRESEL


- KÜS/LÜK ile/ve/||/<> DARGIN/LIK


- KUVANTUMDA:
KUVANTUMLANMA ile DALGA-PARÇACIK İKİLİĞİ ile TÜNELLEME ile SÜPERPOZİSYON ile KUVANTUM GİRİŞİMİ ile DOLAŞIKLIK


- KUZEY DENİZİNDE:
KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> ÇUKÇİ DENİZİ ile/ve/||/<> DE LONG BOĞAZI ile/ve/||/<> DOĞU SİBİRYA DENİZİ ile/ve/||/<> LAPTEV BOĞAZI ile/ve/||/<> BOURHAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> LAPTEV DENİZİ ile/ve/||/<> OLENEKSKİY KÖFREZİ ile/ve/||/<> KATANSKİY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> VİLKİTSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> YENİSEY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA DENİZİ ile/ve/||/<> BAYDARATSKAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA BOĞAZI ile/ve/||/<> ÇEYŞSKAYA KOYU ile/ve/||/<> BEYAZ DENİZİ ile/ve/||/<> ONEGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KANDELAŞKA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DİVİNA KOYU ile/ve/||/<> BARENTS DENİZİ ile/ve/||/<> GRÖNLAND DENİZİ ile/ve/||/<> NORVEÇ DENİZİ ile/ve/||/<> KUZEY DENİZİ ile/ve/||/<> DANZİNG KÖRFEZİ ile/ve/||/<> RİGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİNLANDİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BOTNİ KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DANİMARKA BOĞAZI ile/ve/||/<> DAVIS BOĞAZI ile/ve/||/<> BALTIK DENİZİ ile/ve/||/<> LABRADOR DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> SMITH KÖRFEZİ ile/ve/||/<> NARES BOĞAZI ile/ve/||/<> LANCASTER BOĞAZI ile/ve/||/<> ARKTİK KOYU ile/ve/||/<> PR. REGENT BOĞAZI ile/ve/||/<> BOOTHIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FOXE ÇANAĞI ile/ve/||/<> FOXE KANALI ile/ve/||/<> REPULSE KOYU ile/ve/||/<> CORAL LİMANI ile/ve/||/<> JAMES KOYU ile/ve/||/<> HUDSON BOĞAZI ile/ve/||/<> UNGAVA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FROBISHER KOYU ile/ve/||/<> CUMBERLAND KÖRFEZİ ile/ve/||/<> HOME KÖRFEZİ ile/ve/||/<> JONES BOĞAZI ile/ve/||/<> PEARY KANALI ile/ve/||/<> BARROW BOĞAZI ile/ve/||/<> FRANKLIN BOĞAZI ile/ve/||/<> VISCOUT MELVILLE BOĞAZI ile/ve/||/<> Mc CLURE BOĞAZI ile/ve/||/<> McCLINTOK KANALI ile/ve/||/<> KRALİÇE MAUD KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORONATION KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PR. ALBERT KOYU ile/ve/||/<> AMUNDSEN BOĞAZI ile/ve/||/<> GALLER PRENSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> BEAUFORT DENİZİ ile/ve/||/<> PRODHOE KOYU ile/ve/||/<> KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU


- LÂLE ile DAĞ LÂLESİ/MANİSA LÂLESİ/ANEMON[Yun.]

( ... cum ANEMONE VULGARIS )


- LOBİ değil/yerine/= DALAN

( Bir yapının kapısından içeri girildiğinde görülen ilk boşluk. | Otel, tiyatro gibi yerlerde, girişe yakın, geniş yer. | Bazı çıkar gruplarının temsilcilerinden oluşan topluluk. )


- MADDE BAĞIMLI/LIĞI ile/ve/||/<> DAVRANIŞSAL BAĞIMLI/LIK


- MAHDUT değil/yerine/= DAR


- MALAYLAR ile/ve/<> DAYAKLAR

( [Borneo Adası'nda yaşayan] Müslüman olan yerel halk. İLE/VE/<> Öteki dinlerden olan yerel halk.[Ada nüfusunun 1/4'ünü oluşturmaktalardır.(Yaklaşık 3.5 milyon)]
[Yerel halkla birlikte, Hint, Çin ve Avrupa'lı topluluklar da yaşamaktadır.] )


- MANDREN/MANDRİN[İng.] değil/yerine/= DALGI KILAVUZU


- MANTIK ile/ve DAİRESEL MANTIK

( LOGIC vs. UROBORIC LOGIC )


- MATEMATİK YÜCE ile/ve/||/<> DAĞ YÜCE

( Dağ. İLE/VE/||/<> Kasırga. )


- MEKÂNİK DAYANIŞMA ile/ve DAYANIŞMA


- MELTEMLERDE:
KARA VE DENİZ MELTEMLERİ ile DAĞ VE VADİ MELTEMLERİ

( Gündüz, deniz meltemi; gece, kara meltemi oluşur. İLE Gündüz, vadi meltemi; gece, dağ meltemi olur. [Dağlarda nem oranı az olduğundan vadi ve ovalara göre daha erken ısınır, daha erken soğur.] )

( Deniz meltemi, özellikle Ege kıyılarında görülen, öğleden sonra, denizden karaya doğru esmeye başlayan yeldir. )


- MESELE" ile "DAVÂ"


- MESNED/SİZ[Ar.] yerine DAYANAK/SIZ


- MESNET/MESNED değil/yerine/= DAYANAK/ORUNÇ


- MEŞVERET[Ar.] değil/yerine/= DANIŞMA

( Danışma, bir iş üzerinde konuşma. )

( CONSULTATION )


- METÂNET[Ar.] değil/yerine/= DAYANIKLILIK

( Dayanıklılık, güçlü olma, metin olma, sağlamlık, muhkemlik. )


- METANET değil/yerine/= DAYANIKLIK/SAĞLAMLIK


- METİN/METANETLİ değil/yerine/= DAYANIKLI/SAĞLAM


- MƏNZİL[Azr.] = DAİRE[Tr.]


- MİNNET/TARLIK = GRATITUDE, GRATEFULNESS[İng.] = RECONNAISSANCE, OUGRATITUDE[Fr.] = DANK ODER DANKBARKEIT[Alm.] = GRATIA SEU GRATITUDO[Lat.]


- MISIR ile DARI

( Buğdaygillerden, gövdesi kalın, yaprakları büyük, boyu yaklaşık iki metre olabilen, eril çiçekleri tepede salkım durumunda, dişil çiçekleri yaprakla gövde arasında koçan biçiminde olan bir tarım bitkisi. | Bu bitkinin, koçan üzerindeki taneli ürünü. İLE Buğdaygillerden, tohumları, gereğinde buğday yerine gıda olarak kullanılan, kuraklığa dayanıklı bir bitki, akdarı. )

( ZEA MAYS cum PANICUM )


- MODA ile/ve DAYATILAN


- MUAMELE ETMEK/– MUAMELESİ ETMEK değil/yerine/= DAVRANMAK/–GİBİ DAVRANMAK


- MUAMELE değil/yerine/= DAVRANIŞ/İŞLEM


- MÜDAHALE ile "DARBE"


- MUHİT-İ DAİRE(ÇEMBER) ile/ve/< DAİRE(< DEVİR)


- MÜHÜR/KAŞE değil/yerine/= DAMGA


- MÜHÜRDAR[Ar., Fars.] DAMGACI

( Devlet büyüklerinin mühürlerini taşımak ve gereken kâğıtları mühürlemekle yükümlü görevli. )


- MUKATTAR[Ar. < KATR] değil/yerine/= DAMITILMIŞ/DAMITIK

( Damıtılmış, imbikten çekilmiş, taktîr edilmiş. )


- MÜRACAAT[Ar.][MÜRACAT değil!] değil/yerine/= DANIŞMA/BAŞVURU


- MÜŞAVİR değil/yerine/= DANIŞMAN


- MÜSTEŞÂR[Ar. < MEŞVERET] değil/yerine/= DANIŞILAN/DANIŞMAN


- MÜTEHAMMİL[Ar.] değil/yerine/= DAYANIKLI, GÖTÜRÜMLÜ


- MUTLULUK İÇİN ...:
DAHA AZ ... ve/>< DAHA ÇOK ...

( ... nefret edelim. VE/>< ... sevelim.
... kaygılanalım. VE/>< ... dans edelim.
... alalım. VE/YERİNE/>< ... verelim.
... tüketelim. VE/YERİNE/>< ... üretelim/türetelim.
... somurtalım. VE/YERİNE/>< ... gülelim.
... konuşalım. VE/YERİNE/>< ... dinleyelim.
... korkalım. VE/YERİNE/>< ... deneyelim.
... yargılayalım. VE/YERİNE/>< ... kabul edelim.
... izleyelim. VE/YERİNE/>< ... yapalım.
... şikâyet edelim. VE/YERİNE/>< ... takdir/tebrik edelim. )


- MUTLULUK:
DAHA ÇOK OLANI ARAMAK değil/yerine/>< DAHA AZ OLANIN, TADINI ÇIKARMAK


- MUTSUZLUK NEDENLERİ'NDE:
CEHÂLET ve DALGI/GAFLET


- MUVAZAA[Ar.] değil/yerine/= DANIŞIK/LIK


- MUVAZAA değil/yerine/= DANIŞIK


- NÂDÂN[Fars.] ile/değil/yerine/>< DÂNÂ[Fars.]

( Bilmez. | Nobran, kaba, terbiyesi kıt. | Kendini beğenmiş, kibirli. >< Bilen, bilici, bilgiç. )


- NARBÜLBÜLÜ/ARDIÇKUŞU(TURDUS PILARIS[Lat.], ROBIN[İng.], Avrupa ve Asya ormanlarında yaşar.) ile/ve BAYIR KUŞU ile/ve ÇALI KUŞU ile/ve ÇAMURCUN ile/ve DALGIÇ KUŞU ile/ve DEVEKUŞU ile/ve FIRTINA KUŞU ile/ve GELİNKUŞU[Lat. OTOCORIS PENCILLATUS] ile/ve İNCİRKUŞU[Lat. ANTHUS TRIVIALIS] ile/ve İSHAK KUŞU/BATAKLIKBAYKUŞU[Fars. ŞEB-ÂVÎZ][ayağından asılarak başaşağı sarkar ve öter] ile/ve KARDİNALKUŞU ile/ve KARİYAMA(Güney Amerika'da) ile/ve KAŞIK GAGA ile/ve KAŞIKCI KUŞU ile/ve KEDİKUŞU ile/ve KELAYNAK[Sadece bu üç yerde: BİRECİK-URFA, FAS, PALMİRA ÇÖLLERİ-SURİYE][Lat. GERONTICUS EREMITA]17 Şubat, Birecik'te, Kelaynak Günü'dür! ile/ve KUYRUKKAKAN[Afrika ile/ve Asya'da][Lat. SAXICOLA] ile/ve MALURUS[Avustralya'da] ile/ve MAMO[Hawaii'de] ile/ve MANAKİN[Amerika'da] ile/ve MİNO[Asya'da] ile/ve MOA ile/ve MOHO ile/ve MUHABBET KUŞU ile/ve ÖRÜMCEK KUŞU[Lat. LANIUS] ile/ve TARLA KUŞU ile/ve YAĞMUR KUŞU ile/ve ALICI KUŞ ile/ve BOĞMAKLI KUŞ ile/ve MAKARALI KUŞ ile/ve SAKSAĞAN(AK'AK[Ar.], PÎSE[Fars.], PICA PICA[Lat.]) ile/ve SAKARMEKE ile/ve SIĞIRCIK(MÜRG-İ ZÎREK/ZÎREK-SÂR, LÂLESAR[Fars.], STURNUS VULGARIS[Lat.]) ile/ve İBİBİK, ÇAVUŞ KUŞU, HÜDHÜD[çoğ. HEDÂHİD][HÛC-I HÜDHÜD:
İbibik ibiği.](EBÜRREBÎ', UPUPA EPOPS[Lat.]) ile/ve ÖZKUŞU ile/ve PAPUÇGAGA[Afrika'da] ile/ve POTU(Güney Amerika'da) ile/ve POYRAZKUŞU ile/ve SUBAKALI ile/ve TORGU ile/ve TURAKO/MUZCUL(Afrika'da yaşar.) ile/ve UZUNBACAK ile/ve ÜVEYİK(TURTLE DOVE[İng.], STREPTOPELIA TURTUR[Lat.]) ile/ve YEŞİLBAŞ

( Kolombiya'da, dünyadaki tüm ülkelerdeki kuş türlerinden daha fazla kuş türü bulunur. )


- NESNE İLİŞKİLERİNDE:
ANNA FREUD ile/ve/||/<> MELANIE KLEIN ile/ve/||/<> ROLAND FAIRBAIRN ile/ve/||/<> OTTO F. KERNBERG ile/ve/||/<> HEINZ KOHUT ile/ve/||/<> JOHN BOWLBY ile/ve/||/<> MARGARET MAHLER ile/ve/||/<> DANIEL N. STERN ile/ve/||/<> JAMES F. MASTERSON ile/ve/||/<> VAMIK VOLKAN


- NEY/NÂY/MİZMÂR[Ar.] [akordlarına göre]:
BOLÂHENK/NISF/NISFİYE ile/ve SÜPÜRDE ile/ve MÜSTAHSEN ile/ve KIZ NEYİ ile/ve MANSUR ile/ve ŞAH ile/ve DÂVUT

( Ney'in kendi sesi yoktur. )

( Ney'in sesi HÛ'dur. )

( Ney, ahadiyetin sesidir. )

( Ney Forum [ http://neyforum.net ] )

( Ney Derneği [ http://neyforum.biz ] )

( REED FLUTE )


- ÖĞRETİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DAHA FAZLASI


- ÖKE = DÂHİ = GENIUS[İng.] = GÉNIE[Fr.] = GENIE[Alm.] = GENIUS < GIGNO:YARATIYORUM[Lat.] = GENIO[İsp.]


- ÖKELİK = DÂHİLİK = GENIALITÉ[Fr.] = GENIALITÄT[Alm.]


- OLANI/ELDEKİNİ:
BEĞENMEMEK ile/ve/<>/değil/yerine DAHA İYİSİNİ İSTEMEK


- ÖLÜM ile/ve/değil/yerine DAĞILMA/YAYILMA/AYRIŞMA

( MEVT ile/ve/değil/yerine NEŞR )


- ÖNDER:
ORTA ile/ve/||/<>/> İYİ ile/ve/||/<>/> DAHA İYİ ile/ve/||/<>/> EN İYİ

( Anlatır. İLE/VE/||/<>/> Açıklar. İLE/VE/||/<>/> Gösterir. İLE/VE/||/<>/> Esin/ilham verir. )


- ONDÜLAN ATEŞ/UNDULANT FEVER[İng.] değil/yerine/= DALGALI ATEŞ


- ONDÜLE[Fr.] değil/yerine/= DALGALI / KIVRIMLI / KIVRILMIŞ


- ORKİDE:
"CENNET KUŞU" ile/ve/<> "KARDAN ATEŞ" ile/ve/<> "DANS EDEN KIZ" ile/ve/<> "YIKANAN ÇOCUK"

( Singapur'un başkenti Singapur'da bulunan Orkide Bahçesi'nde, orkide çeşitleri ve yerel dilde orkide çeşitlerine verilen adlar. )

( Singapur, yılda 10 milyon $'lık orkide ihraç etmektedir. )


- ORTAKLIK ile/ve/değil/yerine DAYANIŞMACI ORTAKLIK


- ÖRÜMCEK ile DARWIN KABUKLU ÖRÜMCEĞİ


- ÖTEKİLEŞTİRME ile "ETİKETLEME" ile "DAMGALAMA"


- OVA GORİLLERİ ile DAĞ GORİLLERİ

( Temizlerdir ve yaşadıklara yere özen gösterirler. İLE Yuvalarını sürekli pisletir ve çoğunlukla kendi dışkı birikintilerinin üzerinde uyurlar. )

( ... İLE Sadece Ruanda, Uganda ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde[eski Zaire] bulunmaktalardır. )


- ÖZELDE ile/ve "DAR ANLAMDA"


- ÖZGÜRLÜK ve/||/<> EŞİTLİK ve/||/<> DAYANIŞMA/KARDEŞLİK

( Aydınlanmanın doğurduğu ilkelerdir. Bunların, topluma yansıması, toplumda karşılık bulması, bir devrim niteliğinde olmakla birlikte, tarihî bir birikimi de gösterir. )

( LIBERTE et/||/<> EGALITE et/||/<> FRATERNITE )

( LIBERTY and/||/<> EQUALITY and/||/<> FRATERNITY/BROTHERHOOD )


- PALMİYE ile DARDAĞAN

( ... İLE Palmiye cinsinden bir ağaç. | Bu ağacın, çitlembik büyüklüğünde, sert çekirdekli, tatlı yemişi. )

( ... cum MILIUM EFFUSUM )


- PARÇALAMA ile DAĞITMA


- PARÇALANMA ile/ve/değil/yerine DAĞILMA

( [not] TO BREAK INTO PIECES vs./and/but TO DISPERSE
TO DISPERSE instead of TO BREAK INTO PIECES )


- PASAKLI/LIK, ÇAPAÇUL ile/ve/değil DAĞINIK/LIK


- PAYLAMAQ[Azr.] = DAĞITMAK, BÖLÜŞTÜRMEK[Tr.]


- PAYLAŞIM ile/ve DAĞITIM

( SHARING vs./and DISTRIBUTION )


- PAYLAŞIM ile/ve DAYANIŞMA

( SHARING vs./and SOLIDARITY )


- PEK KONUŞMAMAK ile/değil/yerine/>/< (DAHA) AZ KONUŞMAK


- PELİKAN ile DALMAÇYALI/TEPELİ PELİKAN

( ... ile )


- PERİŞAN[Fars.] değil/yerine/= DAĞILGAN


- PİŞMAN/LIK değil/yerine/>< DAYANÇ/LI / SABIR/LI

( Uzun süreli. DEĞİL/YERİNE/>< Kısa süreli.
[Kısa süreli dayanç, uzun süreli pişmanlıktan korur.] )


- PLONJON[Fr.] değil/yerine/= DALIŞ


- PORSUK ile DACHSHUND

( ... İLE Sosis şeklinde gövdeleri olan köpekler. )


- REFERANS DEĞER/REFERENCE VALUE[İng.] değil/yerine/= DAYANAK DEĞER


- REKABET ile/ve/değil/yerine/||/>< DAYANIŞMA


- RESİM ile DAĞLAMA RESMİ/PİROGRAVÜR[Fr.]

( ... İLE Ağaç üzerine, kızgın demirle yapılan bir tür resim, yakma resim. )


- REVÜ[Fr.] değil/yerine/= DANS GÖSTERİSİ

( Çeşitli dans ve oyunlardan oluşmuş, zengin görünümlü sahne gösterisi. )


- RPM/REVOLUTIONS PER MINUTE[İng.] değil/yerine/= DAKİKA DEVİR SAYISI


- SAÇMAK ile/ve/değil DAĞITMAK

( [not] TO SCATTER vs./and/but TO DISTRIBUTE )


- SADECE/SIRF ile "DAHA ÇOK"

( ONLY/MERE/SHEER vs. "MOSTLY" )


- SADELİK ve/||/<> DAYANÇ(SABIR) ve/||/<> ŞEFKÂT ve/||/<> MERHAMET

( SIMPLICITY and/||/<> PATIENCE and/||/<> COMPASSION and/||/<> MERCY )


- SAĞALTIM ile/ve/değil/||/<>/< DAYANIŞMA


- SAĞALTIMDA/TERAPİDE:
TIBBÎ ile/ve/||/<> DAVRANIŞSAL ile/ve/||/<> BİLİŞSEL ile/ve/||/<> DUYGUSAL


- SAKİNLİK ile/ve DAYANÇ/SABIR

( Belirli bir bilgi ve bilinç/tutum gerektirir! )

( CALMNESS vs./and PATIENCE )


- SAKKARA PİRAMİDİ ile DAHSHUR PİRAMİTLERİ

( Kahire'nin 24 kilometre güneybatısında yer alan, Mısır'ın en eski başkenti Memphis'te yaşayanların defnedildiği bölge olarak kullanılmış Sakkara'da bulunmaktadır. [İnşâ: M.Ö. 2500] İLE Mısır'da, Kahire'nin yaklaşık 40 kilometre güneyinde, Nil'in batı kıyısındaki çölde bulunan bir kraliyet nekropolisidir. Dahshur, içinde bulunan piramitler ile tanınmaktadır ve bu piramitlerden ikisi, Mısır'daki en eski, en büyük ve en iyi korunmuş olanlarıdır. [İnşâ: M.Ö. 2613-2589] )

( Mısır'daki Giza Piramitleri, 165 adettir. )


- SALGIN ile "... DALGA"


- SANAT YAPITININ:
"KÖKLERİ" ve/<> "DALLARI" ve/<> "ÇİÇEKLERİ/MEYVELERİ"

( Kültürün özsuyuyla beslenir. VE/<> Öteki kültürlerin yağmurlarıyla ıslanır. VE/<> Evrensel uygarlık uzamına armağan olur. )


- SANAT ile/ve/||/<>/> DAHA/EN SANAT/SİMGE


- SANDAL ile/ve DAK

( ... İLE/VE Ganj Nehri'nde kullanılan sandal. )


- SATAŞMAK ile/ve/||/<> DALAŞMAK


- SATMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DAĞITMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BAĞIŞLAMAK


- SAVUNMA MEKANİZMALARINDA:
FİZİKSEL OLARAK KAZANILMIŞ SAVUNMA SİLAHLARI ile/ve DAVRANIŞSAL OLARAK KAZANILMIŞ SAVUNMA HAREKETLERİ


- SAVURGAN/LIK ile/ve/<>/değil/yerine DAĞINIK/LIK


- SAYGI ile/ve/<> DAYANÇ/SABIR

( [çoğu kişiye] Sonsuz olmalı. İLE/VE/<> Sınırlı olmalı! )

( RESPECT vs./and/<> PATIENCE )


- SEDÂ/SÂDÂ (ÇIKARMAK):
DİŞLERİN ISLIKLI SESİ YOLUYLA ile/ve DİLİN HAREKET ETTİRİLMESİ YOLUYLA ile/ve DAMAĞIN BÜZÜLMESİ YOLUYLA ile/ve DUDAKLARIN BİRBİRİNE BASTIRILMASI YOLUYLA ile/ve BURUNDAN SOLUMA YOLUYLA


- ŞEHİR/YOL BİSİKLETİ ile/ve DAĞ BİSİKLETİ ile/ve YOKUŞ AŞAĞI(DOWNHILL) BİSİKLETİ ile/ve SABİT(FIX) BİSİKLET ile/ve YARIŞ(SPOR) BİSİKLETİ


- SERBEST/LİK ile DAĞINIK/LIK

( FREEDOM vs. UNTIDINESS )


- SEVGİ ile/ve/<> DAYANIŞMA

( LOVE vs./and/<> SOLIDARITY )


- SEVMEK ile/ve/+/||/<>/>/< (DAHA ÇOK) SEVMEYİ İSTEMEK/YEĞLEMEK


- SIÇAN ile DAĞ SIÇANI


- SIÇAN ile DAĞSIÇANI

( ... cum MARMOTA MARMOTA )


- ŞİKESTE[Fars.] değil/yerine/= DARGIN, KIRILMIŞ/KIRGIN

( Kırılmış, kırık. | Yenilmiş, yenik düşmüş. | Gücenmiş, kırgın, kederli. )


- SIKI ile/ve/||/<> DAR


- SIKLIK/FREKANS ile/ve DALGA BOYU


- ŞİLİ = DANİMARKA - ORTA AFRİKA ARASI

( Şili'nin üst ucunu Danimarka'ya yerleştirseniz, alt ucu, Orta Afrika'yla denk gelir. )


- SINIF ile/değil/yerine DAL


- SİNİR ile/ve/||/<> DAMAR ile/ve/||/<> AKKAN/LENF[Fr. < LYMPHE]

( Duyu ve hareket uyarılarını, beyinden örgenlere, örgenlerden beyne ileten beyazımsı teller ve bu tellerin oluşturduğu demet. İLE/VE/||/<> Canlı varolanlarda kanın ya da besleyici sıvıların dolaştığı kanal. İLE/VE/||/<> Damarlarda dolaşan kanla, doku öğeleri arasında aracı görevi yapan, kan plazması ve lenfositten oluşan saydam, sarı renkte bir sıvı. )


- SINIRLI YORUM ile/ve/||/<> DAR YORUM


- SİRKÜLER/CIRCULAR[İng.] değil/yerine/= DAIRESEL | İÇ YAZIM


- SITMA/MALARYA[İt.] ile/ve DANG

( Sivrisineklerle bulaşan hastalıklar. )

( Anofel türü sivrisineğin kesmesiyle insandan insana bulaşan, titreme, ateş ve ter nöbetleriyle kendini gösteren bir hastalık. İLE ... )

( HUMMA, TEKATTU': Bir sıtma nöbetinin düzenli aralıklara ayrılması. İLE ... )

( TEB ile/ve ... )


- SOĞAN ile DAĞ SOĞANI/KÖVÜRGEN/KÖMÜRGEN[Oğuz]


- SOLİDARİST/SOLİDARİZM/SOLİDARİTE[Fr.] değil/yerine/= DAYANIŞMACI/LIK


- SÖMÜRÜ ile/ve/<> DAYATMA


- SONDA/CATHETER[İng.] değil/yerine/= DALGI


- SORARKEN:
"... MIDIR?" ile/değil/yerine DAHA ÇOK, NEDİR? (NE OLSA GEREK)


- SÖZCÜK:
"DAR AĞACI" değil DAĞARCIĞI


- STENOZ/STENOSIS[İng.] değil/yerine/= DARLIK


- STİGMATİZASYON/STİGMATIZATION[İng.] değil/yerine/= DAMGALAMA


- STRİKTU¨R/STRICTURE[İng.] değil/yerine/= DARALMA


- SU YILANI ile DAMALI SU YILANI


- SÜNEPE ile DALKAVUK/YALAKA

( BASBASA: Köpeğin, kuyruğunu sallayarak sokulması. | Dalkavukların hali. )


- ŞÛRA-YI DEVLET değil/yerine/= DANIŞTAY


- SÜRE = MÜDDET, SAYRURE = DURATION[İng.] = DURÉE[Fr.] = DAUER[Alm.] = DURATIO[Lat.] = DURACIÓN[İsp.]


- SÜREÇ ile/ve/||/<>/< DAYANÇ/ÇIDAM/SABIR

( Ancak, anlayış, aydınlatır. )

( PROCESS vs./and PATIENCE )


- SÜZMEK ile DAMITMAK


- TAHAMMÜL[Ar.] değil/yerine/= DAYANMA, KATLANMA

( Nesnenin, güçlü, zorlayıcı dış etkenlere karşı koyabilmesi, dayanması. | Kişinin kötü, güç durumlara karşı koyabilme gücü, kaldırma, katlanma. )

( ... ile TITIKSHA )


- TAHAMMÜLFERSA[Ar.+Fars.] değil/yerine/= DAYANILMAZ


- TÂMÂT[Ar.] ile DAMAT[Ar.]

( Uygunsuz, saçmasapan söz. İLE ... )


- TANE ile/değil DANE


- TANE ile/= DÂNE[Fars.]

( Herhangi bir sayıda olan şey, adet. | Bazı bitkilerin tohumu. | Çekirdekli küçük meyve. )


- TARİH ve/< DAYANAKÇA ve/< KAYNAK


- TARLA ile/ve DARBI

( ... İLE/VE Sulak tarla. )


- TAŞ ile KAYA ile TEPE ile DAĞ

( Kimyasal ya da fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde. | Bu maddeden yapılmış, bu maddeden oluşmuş. | Bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için bu maddeden özel olarak hazırlanmış malzeme. | Yapı işlerinde kullanılmak için bu maddeden hazırlanmış malzeme. | Mücevherlerde kullanılan yüksek değerli cevher. | Dama, domino vb. oyunlarda kullanılan metal, kemik, plastik ya da tahta parçalardan her biri. | Bazı örgenlerin içinde, özellikle idrar kesesi vb. oluşan, türlü biçim ve hacimdeki katı nesne. | Bazı kütlelerden kopan ya da koparılan parça. | Üstü kapalı bir biçimde söylenen iğneleyici söz. İLE Büyük ve sert taş kütlesi. | Kayaç. )

( HACER, CÜMD ile/ve CELMED )

( SENG ile/ve ... )

( STONE vs./and ROCK )


- TAŞI DELEN:
"SUYUN GÜCÜ" değil DAMLALARIN SÜREKLİLİĞİ


- TAVLA ile DAMA

( Hayal. İLE Zekâ. )

( Satranç tahtasında, dama oynayan kaybeder. )

( Hesap + olasılık. İLE Küçük hesap. )


- TEDBİRSİZLİK ile/ve/değil DALGI/GAFLET


- TEKLİF ile/ve/<> DAVET

( PROPOSAL vs./and/<> INVITATION )


- TEKLİF ile/ve/değil/yerine/<> DAVET ile/ve/değil/yerine/<> DUYURU

( [not] PROPOSAL vs./and/but/<> INVITATION vs./and/but/<> ANNOUNCE/MENT
ANNOUNCE/MENT instead of INVITATION instead of PROPOSAL )


- TEKRAR ile/ve DARB


- TEMBELLİK ile/değil/yerine/>< DAYANÇ/SABIR


- TEMELLENDİRME ile/ve/<> DAYANDIRMA


- TEMEVVÜC[Ar. < MEVC] değil/yerine/= DALGA/LANMA


- TESÂNÜT/TESÂNÜD[Ar. < SENED] değil/yerine/= DAYANIŞMA | OMUZDAŞLIK


- TESLİMİYET ve/<>/|| DAYANMA GÜCÜ


- TESPİH'İN:
TANESİ değil DÂNESİ


- TEVAR/TORASİK ENDOVASKÜLER AORT ANEVRİZMA TAMİRİ THORACİC ENDOVASCULAR ANEURYSM REPAIR[İng.] değil/yerine/= DAMARİÇİ GÖĞÜS ANA ATARDAMAR BALONCUK ONARIMI


- TEVÂZÛ ile DAAT


- TOPLU DAĞINIK


- TOPLUMU:
"DÜZENLEME" ile/ve/değil/yerine DAVET


- TOPRAĞIN ALTINDA ile/değil/yerine/olacağına/>< DAĞIN ARDINDA (OLSUN)


- TOPRAKLAR'DA:
MARN ile DAZ ile ALDARBIZ/ALATAV ile KİL ile ALÜVYON/BALÇIK

( Kireçli toprak. [Pekmez yapımında kullanılan toprak.] İLE Çıplak toprak. İLE Az tavlı toprak. İLE Yumuşak toprak. İLE Selin getirdiği çamurlu toprak. )


- TÖZ = CEVHER = SUBSTANCE[İng., Fr.] = das WESEN, WESENHEIT, STAMMBEGRIFF, SUBSTANZ[Alm.] = SUBSTANTIA[Lat.] = HË UZIA, HYPOSTASIS, HYPOKEIMENON[Yun.] = SOSTANZA[İt.] = SUBSTANCIA[İsp.] = SUBSTANTIE[Fel.] = SUBSTANS[Dan.] = SUBSTANTSIYA[Rus.]


- TREKKİNG değil/yerine/= DAĞ YÜRÜYÜŞÜ


- TÜRKÜ ile/değil DAĞİ

( ... İLE/DEĞİL Dağlık bölgelerde söylenilen türkülerin makamı. )


- TURNA ve/||/<> DAĞ KEÇİSİ ve/||/<> SEPET ve/||/<> KARTAL

( İnsan. VE/||/<> Kutsallık. VE/||/<> Bilgelik. VE/||/<> Gök Tanrı/Tengri. )


- TUTARLI/LIK ile/ve DAYANAKLI/LIK

( Derin anlamda devamlılığa, tutarlılık sonucu ulaşılır. )

( Tutarlı olun, yapaylık ve kurnazlıktan uzak durun. )

( CONSISTENT/CONSISTENCY vs./and ENDURANCE )


- UN, NİŞASTA = DAKÎK = FÉCULE AMYLACÉE, AMIDON


- VAR KOŞULLARINDA
ile/ve/değil/||/<>/<
DAR KOŞULLARINDA


- VARLIK ve/<> DARLIK


- VAROLUŞ = VÜCUT, MEVCUDİYET = EXISTENCE[İng., Fr.] = DASEIN, EXISTENZ[Alm.] = EXISTENTIA[Lat.] = EXISTENCIA[İsp.]


- VASKÜLARİZASYON/VASCULARIZATION[İng.] değil/yerine/= DAMARLANMA


- VASKÜLER/VASCULAR[İng.] değil/yerine/= DAMARLI OLUŞUM | DAMARSAL


- VAZOAKTİF/VASOACTIVE[İng.] değil/yerine/= DAMAR ETKINLEŞTİRICİ


- VAZODEPRESÖR/VASODEPRESSOR[İng.] değil/yerine/= DAMAR BASKILAYICI


- VAZODİLATASYON/VASODILATATION[İng.] değil/yerine/= DAMAR GENİŞLEMESİ


- VAZODİLATÖR/VASODILATOR[İng.] değil/yerine/= DAMAR GENİŞLETICİ


- VAZOKONSTRİKSİYON/VASOCONSTRICTION[İng.] değil/yerine/= DAMAR BÜZÜLMESİ


- VAZOKONSTRİKTÖR/VASOCONSTRICTOR[İng.] değil/yerine/= DAMAR BÜZÜCÜ


- VAZOMOTOR/VASOMOTOR[İng.] değil/yerine/= DAMAR DEVİNIMSEL


- VAZORÖLAKSAN/VASORELAXANT[İng.] değil/yerine/= DAMAR GEVŞETICİ


- VAZORÖLAKSASYON/VASORELAXATION[İng.] değil/yerine/= DAMAR GEVŞEMESİ


- YAKMAK ile/ve/değil/||/<> DAĞLAMAK


- YANLIŞLANABİLİRLİK ile/ve/>/değil/yerine DAHA DA İYİ BİR ARAŞTIRMA/ÇALIŞMA


- YAPTIRIM ile/ve/değil DAYANAKÇA

( [not] SANCTION vs./and/but THE BASE ON )


- YARGILAMA" ile/ve/<> DAYATMA


- YAŞAM AĞACI ile/ve/||/<> DARWIN

( )

( Yaşam Ağacı Belgeseli(BBC)'ni de izlemenizi salık veririz... )


- YAŞAM:
İNANÇ ve/<> DAYANÇ/SABIR


- YAŞAMIN ...:
"GENİŞLEMESİ" ile/ve/||/<> "DARALMASI"

( Kişinin cesareti oranındadır. )


- YAŞLANMA ve/<> DAĞA TIRMANMA

( [çıktıkça] Soluğunuz daralır, yorgunluğunuz artar. VE/FAKAT/<> Görüş/bakış açınız genişler. )


- YAYMAK ile DAĞITMAK

( TO EXTEND vs. TO DISTRIBUTE )


- YEMEK ile DAVET


- YETENEK/Lİ ile/ve/||/<>/> DEHÂ/DÂHİ

( "Başkalarının güç bulduğunu yapmak". İLE/VE/||/<>/> Yeteneklilerin "olanaksız gördüğü"nü yapmak. )

( Kimsenin vuramadığı hedefi vurur. İLE/VE/||/<>/> Kimsenin göremediği hedefi vurur. )


- YETKEYE BAŞVURMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
BİR BİLENE SORMA ile/ve/||/<> YETERSİZ KAYNAK ile/ve/||/<> İNANCA BAŞVURMA ile/ve/||/<> ORTAK TUTUMA BAŞVURMA ile/ve/||/<> ÖBEK BASKISI ile/ve/||/<> YARARCI ile/ve/||/<> BEĞENDİRME ile/ve/||/<> DAYATMA ile/ve/||/<> İÇİNDEKİ DEĞİL DIŞINDAKİ(ZARF-MAZRUF) ile/ve/||/<> "GENETİK"

( ARGUMENT TO AUTHORITY vs./and/||/<> FALLACY OF UNQUALIFIED SOURCE vs./and/||/<> APPEAL TO BELIEF vs./and/||/<> APPEAL TO COMMON PRACTICE vs./and/||/<> BANDWAGON, PEER PRESSURE vs./and/||/<> PRAGMATIC FALLACY vs./and/||/<> APPEAL TO PERSONAL INTERESTS vs./and/||/<> FALLACY OF "IS" TO "OUGHT" vs./and/||/<> STYLE OVER SUBSTANCE vs./and/||/<> "GENETIC" FALLACY )


- YILAN ile/ve DAL YILANI


- YILDIZÇİÇEĞİ = DALYA

( Bileşikgillerden, çiçekleri katmerli, yıldız biçiminde ve türlü renkte bir süs bitkisi. )

( DAHLIA )


- YOĞUNLAŞ(TIR)MA ve/<>/> DAVET


- YOK OLMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAĞILMA


- ZAİR ve DAL

( Ziyaret eden. VE Delâlet eden. )


- ZİKİR ve/<> DARB-I ESMÂ

( Zihinde ve dilde. VE/<> Kalpte/gönülde, kalbe/gönüle. )


- ZORLAMA ile/ve DAYATMA




Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 46 kez incelenmiş/okunmuştur.