FaRkLaR KILAVUZU/"SOZLUGU"!!! - Toplum


TOPLUM'DA

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
( SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!! )


 



Doğrudan, bu bölüm/sayfa içeriğinde
arama yapmak için...

( Klavyenizde "Ctrl + F" tuşlarıyla[önce "Ctrl" tuşu ve basılı tutarken "F" tuşuna basarak] ve/veya(^/v) fareyle[mouse] sol üst köşedeki "Düzenle/Edit" kısmında "Bul/Find"'ı tıklayarak aradığınız sözcüğü yazarak aramanızı yapabilirsiniz. )* ( Windows için geçerlidir. )
* ( Linux ve Macintosh kullanıcıları nasıl arama yapacaklarını biliyorlardır. )



AÇIKLAMALAR/ÖNSÖZ
[Mutlaka okuyunuz!!!]

- Bazı sözcüklerin, hem sözlüklerdeki karşılığına yer verilmekte, bazılarına da özellikle yer vermeyip psikolojik, felsefi, bilimsel, sanatsal, göreceli, uygulayımsal, belirli bir sınırlılık ve yaklaşımlardan yararlanılarak parantezler açılmıştır.

- Bu çalışmada, başlıkların altlarındaki bilgilere/açıklamalara (parantezlere), kişilerin, kendilerinin düşünmelerine fırsat verebilme amacıyla ve özellikle pek fazla yer verilmemektedir. Zihinlerce/kişilerce uygun bulunmayabilecek bilgiler/parantezler, gözardı edilebilir.
[ Kavramların yanında bulunan ( ) parantezler, ek bilgi ya da açıklama olarak, [ ] köşeli parantezler ise ayrıntı/teknik bilgi vermek üzere kullanılmıştır. ]

- Çoğu sözcüğe, özellikle ve belirli bir yaklaşımla yer verilmemiştir. Hayır! / Evet!

- Bu çalışmada, çoğu sözcüğün/kavramın altında, bazılarında “açıklama/ları” bulunmakta, bazılarında da -özellikle ve çeşitli nedenlerden dolayı- bulunmamaktadır.

- Bazı başlıkların altına, veri/bilgi girmemizin çeşitli nedenlerinden biri ise ulaşım/erişim kolaylığı sağlamak üzere, hazır veri/bilgi karşılıklarını sunmak üzeredir! [Dolayısıyla sizin de FaRkLaR Kılavuzu'na destek olabilmek amacıyla üyeliğinizi şimdi başlatmanızı dileriz! Teşekkür ederiz!] )

- Bu çalışmanın, sadece sözlük olarak algılanmamasını ve kullanılmamasını da sağlamak amacıyla ve özellikle “:”[iki nokta üst üste] ya da “...dır!” şeklinde belirtilmemiştir!

- Bu çalışmada, başlıkların [kavram ya da olguların], ne olduklarından çok, ne olmadıklarına işaret etme çabası güdülmektedir. [ Bir DEĞİL’leme çalışması olarak değerlendirilmelidir! ]

- Bu çalışmada bulunan tüm karşılaştırmaların, tanımlan(a)mayan, sözcük olarak karşılığı/adı tam olarak oluşturul(a)mamış, fakat zihinlerimizde karşılığı bulunan/bulunabilen “3.” anlamları ve/veya ara anlamları düşünülebilir.

- Bu kılavuz/sözlük, dil(d)e/kavramlar(d)a/sözcükler(d)e ilginizin daha da artması ve sözlük/ahit kullanımını artırmayı amaçlamaktadır.

- İngilizce’ye ve öteki dillere yer verme nedenimiz, öteki dillerle karşılaştırmalı yaklaşımla belirli bir bilince sahip olmanıza, aracı olabilmektir.

- Çoğu sözcüğün, zaman içinde, kökenbilimsel(etimolojik) derinliklerine ve öteki dillerdeki karşılıklarına da yer verilecektir. (Bu konuda her türlü destek ^v(ve/veya) katkınızı görmekten mutluluk duyarız!)

- Bu kılavuzdaki bilgiler, SDP(Sinir Dili Programlası)(NLP) üzerine de kılavuzluk edebilir.

- Bu kılavuz, soru sorma/sorgulama, yoğun/derin düşünme aracı/vesilesi olarak kullanılabilir.

- Bu kılavuz/sözlük üzerine olan tüm katkı/destek/uyarı/yorum ve önerilerinizi görmek ve değerlendirmekten mutluluk duyarız! Ayrıca burayı tıklayarak, dille ve buradaki içerikle ilgilenebileceğini düşündüğünüz kişilere tavsiye edebilirsiniz.



"... ile/ve/değil/yerine ..."
[bağlaçların kullanımı/okunuşu...]

- Kavramların aralarında kullanılan/bulunan
"... ile/ve/değil/yerine ..."
bağlaçları, ilgili satırı 2/3/4 kez ve ayrı ayrı şekilde okumanız ve satırları tekrarlamamak içindir.
( - UCLAR ile FARKLAR [karıştırılmamalı!]
- UCLAR ve FARKLAR [ayrı olmalarının yanısıra birlikte de düşünülebilir/kullanılabilir!]
- UCLAR değil FARKLAR [dır!]
- UCLAR yerine FARKLAR [düşünülmeli/kullanılmalıdır!] )



... ile ...
[ÖNCESİ | SONRASI]

- Sözcükleri dizerken ya da "... ile" öncesiyle "ile ..." sonrası arasında bir öncelik/fark/özellik/tercih/vurgu yoktur. Her ikisini de kesinlikle birbirine karıştırmamak, her ikisinin de derinliğine/önemine ve ciddiyetine yer/destek verilmesi gerekmektedir.

- Belirlemelerin/karşılaştırmaların daha da oturması/derinleşmesi için, "ile"den sonraki sözcüğün yanına tekrar "ile"den önceki sözcüğü düşünerek/koyarak değerlendiriniz.
( "- BÜTÜN ile TÜM" ise "- BÜTÜN ile TÜM (ile BÜTÜN)" gibi. )



( "- KİŞİSEL ile TOPLUMSAL" ise "- KİŞİSEL ile TOPLUMSAL [ile KİŞİSEL]" gibi. )

 


 

 

( Bugün [19 Nisan 2024] itibariyle
Toplum bölümünde,
9033 başlık/FaRk yer almaktadır.
)



-"KUTSAMA" ile/değil/yerine ANMA/ANLAMA



-"KUTUPLAŞMA" değil/yerine KUCAKLAŞMA



-"KUVVETLER AYRILIĞI" değil/yerine KUVVETLER AYRILIĞI VE BİRLİĞİ



-"LAHANACILAR" ile/ve "BAMYACILAR"

( )


-"MAĞDUR/HASTA EDEN/ETMEK" ile/ve/değil/||/<>/< MAĞDUR/HASTA OLAN/OLMAK



-"MAZUR GÖRÜN" ile/değil/yerine "KUSURA BAKMAYIN"



-"MERKEZCİLİK":
TEO ile/ve/<>/> HOMO ile/ve/<>/> ETNO ile/ve/<>/> GEO ile/ve/<>/> EGO ile/ve/<>/> ECO



-"MESAFE KOYMAK" ile/ve/<> "MESAFE YARATMAK"



-"MESAFELİ OLMAK" ile/ve "POLİTİK DAVRANMAK"



-"MEŞGUL" ile/değil/yerine/>< ÜRETKEN



-"MEYDAN OKUMA" ile/değil/yerine DİRENÇ



-"MODERN" (OLMAK) değil/yerine UYGAR OLMAK



-"MODERNİZM" ile "BATI'LILAŞMA"



-"MUHÂFAZA ve/+ KÂR" ile/değil/yerine/>< MUHÂFAZAKÂR/KORUYUCU



-"MÜSTEKİL" değil MÜSTAKİL



-"MUTLAK DEĞERLİ" ile/değil/yerine DEĞERLİ



-"MUTLAK ÖZGÜRLÜK" >< EŞİTLİK ile/<> "MUTLAK EŞİTLİK" >< ÖZGÜRLÜK

( Özgürlük ve Eşitlik, genişlediği oranda, birbirini yok eder.
[ "Mutlak Özgürlük" diye bir şeyden söz ettiğimiz oranda "Eşitlik"ten,
"Mutlak Eşitlik" diye bir şeyden bahsettiğimiz oranda da, "Özgürlük"ten söz edemeyiz. ] )


-"NASIL GÖRÜNDÜĞÜMÜZ" ile NE BİLDİĞİMİZ

( Ne bildiğimizi değiştirir. İLE Nasıl göründüğümüzü değiştirir. )


-"NASIL YARARLANIRIM?" değil/yerine/>< NASIL YARARLI OLABİLİRİM?



-"NE İSTEDİĞİMİ/Zİ BİLMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NEYE GEREKSİNİMİM/İZ OLDUĞUNU BİLMEK

( Herkes "bilir". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bazıları bilir. )


-"NE OLDUĞUN" ile/değil/yerine NE OLACAĞIN

( Belirlidir. İLE/DEĞİL/YERİNE Belirli değildir. )


-"NE OLDUM!" ile/değil/yerine "NE OLACAĞIM?"



-"NEREDE ÇOKLUK, ORADA BOKLUK" ile/ve/değil/yerine NEREDE HAREKET, ORADA BEREKET



-"NEREYE GELDİĞİMİZ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NEREDEN GELDİĞİMİZ



-"NİYE KONUŞUYORUZ?" değil NEYİ KONUŞUYORUZ?

( Konuşmak/konuşabilmek esas ve önceliklidir. Bazı şeyler gerçekleşmeden, olumsuzlukları ve yetersizliklerin yaşanmasına fırsat vermemek üzere, konuşabilmek, doğadaki en güçlü ve olanaklı yetimizdir. Konuşmanın, "niye"si, "gereksizliği" vs. olmaz! )


-"NORMAL KİŞİ" :/= ANORMAL KİŞİ



-"NUTUK ATMAK" ile/değil/yerine ÖĞÜT VERMEK

( Hiçbir ârif, "nutuk" atmaz. )


-"O DA HAKLI, O DA, O DA" ile/değil/yerine HER BİRİNDE, HAKLILIK PAYI VAR



-"O DÖNEMDE, ..." ile/değil "O DÖNEM DE, ..."

( Dahi anlamındaki "de" ayrı yazılır! Lütfen! Sadece biraz (daha) özen! )


-"O DÖNEMDE, ..." ile/değil "O DÖNEM DE, ..."

( Konfüçyüs: "Eğer konuşulan dil doğru değilse, o zaman söylenilen şey, söylenilmek istenen şey olmaz. O zaman, yapılması gereken yapılmaz ve eğer işler yapılmadan kalırsa, maneviyat ve sanat bozulur. O zaman, adâlet, sahtekârlıkla yürür. Eğer bu olursa, kişiler, kendini umutsuz bir karmaşanın içinde bulur. Bu nedenle, söylenilen şey, her şeyden önemlidir ve bu konuda dikkatsizlik yapılmamalıdır." )


-"O OLMAK" ile/ve/değil/yerine KENDİN OLARAK, "O OLMAK"



-"ÖDEŞMEK" ile/ve/<> "BOY ÖLÇÜŞMEK"



-"ÖDÜN VERMEK" ile/değil/yerine ÖNCELİK YÖNETİMİ



-"ÖFKE" ile/ve/||/<>/> "KAYGI"



-"ÖĞÜT VERMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İYİ/DOĞRU ÖRNEK OLMAK/GÖSTERMEK

( Yolu uzun. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yolu kısa. )


-"ÖĞÜT VERMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İYİ/DOĞRU ÖRNEK OLMAK/GÖSTERMEK

( Kolay. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< "Kolay değil". )


-"OL(A)MADIĞIMIZ GİBİ OLMAK/OLMAYA ÇALIŞMAK" ile/değil/yerine OLDUĞUMUZ GİBİ OLMAK



-"ÖLMEYE DEĞER" ile ÖLDÜRMEYE DEĞER ile/değil/yerine YAŞAMAYA DEĞER

( Birkaç şey var. İLE Hiçbir şey yok. İLE/DEĞİL/YERİNE Çok şey var. )


-"ÖLÜMDEN SONRA, YAŞAMIN OLUP OLMADIĞI" değil/yerine ÖLÜMDEN ÖNCE, SENİN, YAŞAMDA OLUP OLMADIĞIN



-"OMURGASIZ/LIK" ile/değil BİLGE/LİK / İRFAN



-"ÖNEM VERMEK / ÖNEMLİ GÖRMEK"
ile/ve/||/<>/>
"ÖNCELİKLİ GÖRMEK"



-"ÖRNEK ALMAK" ile "DERS ALMAK"



-"ORTAK (ALAN/PARA/BİLGİ vs.)" ile/ve/değil "TOPLAM (ALAN/PARA/BİLGİ vs.)"



-"ÖTEKİLEŞTİRME" değil/yerine/>< [sadece] ÖTEKİ/BAŞKASI



-"ÖZGÜR İRÂDE" değil İHTİYÂR

( "Özgür İrâde", yanlış bir tanım ve "tamlama"dır. (İngilizce "Free Will"den bire bir çeviri olduğundan, Türkçe'nin yapısına ve kullanımına uymaz.)

İrâdenin çeşitleri ya da özgür olanı/olmayanı yoktur. İnsandan bağımsız ayrı ve tek başına da değildir. Ancak "irâdenin özgürce kullanılması" diye bir tanım olabilir.

İrâde, tekil bir kavram da değildir. İnsan/kişi için öncelikli/ağırlıklı olarak ihtiyâr ve sonrasında da irâde olarak işler. Bunlar ayrılamaz bir kavram çiftidir.

İrâde, bitki ve hayvan ile ortak olduğumuz gövdemizle sınırlı/çerçeveli bir olanak, araç ve işlevdir. Bir şeye yönelme, kas ve sinirleri seferber etme olanağı, yapma gücü ve bilgisidir. "Evet" diyerek yönelmedir. "Zekâ"[< tezkiye/keskinleştirilmiş/bileylenmiş] ile ilişkilidir.

İhtiyâr ise "Hayır!" diyebilme, yapmayabilme gücü ve bilgisidir. Sadece insana özgü bir olanak olarak, sorgulayarak, düşünerek ve ayırt ederek yeğleme/tercih olanağımızdır.[Muhtar/iyet] "Yöneldiğimiz/yönelebileceğimiz" düşünce, söz ve eylemden göz, söz ve elimizi/ayağımızı çekebilmemizdir.[EDEB]

2.5 yaş, 4 yaş 4 ay, 7 yaştaki ayırt edebilme[temyiz] becerisi ve yetkinliğiyle 13'ten gün alarak cezai ehliyet kazanma durumu, ihtiyârımızladır. 16'dan gün alarak bazı yetkinlikler itibarı ile bir seviye daha yukarı çıkarılır. 19'dan gün aldıktan sonra da aklî meleke kaybolmadığı sürece ve bunama, Alzheimer görülmedikçe yaşam boyunca öncelikle ihtiyâr sahibi olarak yaşamını sürdürürüz. )


-"ÖZGÜRLÜĞÜNE MÜDAHALE" değil YAKINLIK ya da SAMİMİYET



-"ÖZGÜRLÜĞÜNE" YÖNELİM/EĞİLİM ile/ve/değil/yerine ÖZGÜRLÜĞE YÖNELİM/EĞİLİM



-"PATRON OLMAK" ile/değil/yerine ÖRNEK VE ÖNDER OLMAK



-"PAYLAŞMAK" ile "KIRIŞMAK"



-"PERŞEMBE'NİN GELİŞİ, ÇARŞAMBA'DAN, BELİRLİ OLUR" ile/<> "ADAM OLACAK ÇOCUK, BOKUNDAN BELİRLİ OLUR"



-"PES ETMEK" ile/ve/değil/yerine/>< AKIŞINA BIRAKMAK



-"PİS" ile/değil BİZ



-"PROTEST" (TUTUM/TAVIR) değil/yerine TEPKİCİ/TEPKİSEL (TUTUM/TAVIR)



-"PUT KIRMAK" ile/değil "YORGAN SİLKMEK"



-"PUT" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "KUT"



-"RAHAT" ile ÇOLPA/MELEME

( Rahatına düşkün. )


-"RAHAT/LIK" ile "YAVŞAK/LIK"



-"RESMÎ GEÇİT" değil RESM-İ GEÇİT



-"RİSK ALMAK" ile/değil/yerine/>< ÖNLEM ALMAK



-"SAHİP ÇIKMAK" ile/ve/değil PAYLAŞAMAMAK



-"SAHİPLENME" ile/değil/yerine/< AİDİYET

( Kentte. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Köyde, doğada. )


-"SAHİPLENME" ile/ve/||/<> KOLLAMA



-"SAHNE ÇALMAK" ile/değil ÖNEMİNE BİNAEN



-"SALAK/LIK" ile/ve/<>/değil ÇARESİZ/LİK



-"SALDIRI" ile/ve/değil/yerine/<> EYLEMSİZLİK/KAYITSIZLIK



-"SALLAMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "SARSMAK"



-"SAMİMİYET" ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> ÇIKAR



-"SANA SÖVÜYORUM" değil/yerine/>< SENİ SEVİYORUM

( DEĞİL/YERİNE/>< )


-"SANATIN KAVRANMASI" değil SANATSAL DUYARLILIK



-"ŞANSLI" (OLAN) ile/ve/değil/yerine "ŞANSINI" YARATAN (OLMAK)

( Kişileri değil de, konu/kavram, olgu ve olayları düşünerek yaşamanın ve konuşmanın önemli(öncelikli) olduğunu anımsayarak, kişinin "şanslı" olup olmadığı değil, olanaklarını, fırsatlarını değerlendirmesini/yaratmasını, olasılıkları yönetmenin esas olduğunu düşünmektir aslolan. )


-"SAP, DÖNER; KESER, DÖNER ve/||/<>/> GÜN GELİR, HESAP DÖNER"



-"SAV/İDDİA"YA KARŞI, KANIT ORTAYA KOYMA SORUMLULUĞU:
GÜMRÜKTE ve/||/<> KİŞİ(İNSAN) HAKLARINDA ve/||/<> KİŞİSEL VERİ İŞLEMEDE

( Kişiye aittir.[Bunların dışındakilerde, "sav/iddia" sahibinindir.] )


-"SAVRULMAK" ile/değil SARSILMAK



-"SAVUNDUĞUNDAN" DOLAYI BİLMEK ile/değil/yerine/>< BİLDİĞİNDEN DOLAYI SAVUNMAK



-"SAVUNULMASI BİZE DÜŞMEZ" değil SAVUNULMASINA GEREK KALMAZ/YOKTUR



-"SAVURMA" ile/değil/yerine/>< SAVUNMA



-"SAYGISIZ/LIK" ile/ve/değil/||/<>/< ÇEKİNCESİZ/LİK



-"SAYGISIZLIK" ile/değil/yerine (FAZLA/AŞIRI/AYKIRI) "RAHATLIK"



-"SDK" değil STK

( "Sivil Devlet Kuruluşu" DEĞİL Sivil Toplum Kuruluşu )


-"ŞEHVET" ile/ve/<> ŞÖHRET

( Gençlikteki kölelik/esâret. İLE/VE/<> Yaşlılıktaki kölelik/esâret. )


-"SEN DİLİ" KULLANMAMA GEREĞİ:
TANIMADIĞIN KİŞİ değil (YETERİNCE) SAMİMİ/YAKIN OLMADIĞIN(/DAN DOLAYI)

( Tanımadığınız ve/ya da yeterince samimi/yakın olmadığınız kişilere, "SİZ" diye hitap ediniz/edilir! )


-"SERT (OLMAK)" ile/değil/yerine DİSİPLİNLİ (OLMAK)



-"SESİMİZİ YÜKSELTMEK" ile/değil/yerine/>< SÖZÜMÜZÜ YÜKSELTMEK



-"SEVDİĞİMİZ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SEVEBİLECEĞİMİZ



-"SİBER SAMİMİYET" ile/ve/||/<> "STERİL TEMAS"



-"SİGARA İÇİLMEYEN BÖLÜM" yerine SİGARA İÇİLEN BÖLÜM



-"ŞİKÂYET ETMEK" ile/değil/yerine/>< DURUMU(NU)/ZİHNİ(Nİ) DEĞİŞTİRMEK



-"SİLİK" ile "EZİK"



-"SİNİR" ile/ve/||/<> "GÜÇ" ile/ve/||/<> "VAJİNA/PENİS/PARA"

( "Düşünüyorum, dinliyorum, okuyorum, anlıyorum ve gelişmek istiyorum" düşünce ve çabası içinde olan [dişil ya da eril] her bireyin, zorunlu olan paylaşım ve dayanışmayla bazı şeylerden yararlanmak[/istifade etmek] ve birbirine zarar vermemek üzere nitelikli bir yaşam sürmek için uzaklaşması, terk/istifâ etmesi gerekenlerdir. )


-"SİNİRLİ/LİK" ile/ve/değil/<> TEPKİSEL/LİK



-"SIRTINI DÖNMEK" değil/yerine "SIRTINI YASLAMAK"



-"SIRTTA TAŞINAN GİYSİ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÜZDE TAŞINAN İFADE



-"SİYÂSETÇİ/LER" ile/değil/yerine DEVLET ADAMI/ADAMLARI

( Devletin günlük sorunlarıyla uğraşır/lar. İLE/DEĞİL/YERİNE Devletin yüzyıllık sorunlarıyla uğraşır/lar. )


-"SİZ" KULLANIMINDA:
SAYGI ile MESAFE ile ÇOĞUL



-"SOĞUK" değil/yerine/>< İYİLİK

( İyilik, soğuk geçirmez. )


-"SOĞUK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MESAFELİ



-"SORGULANAMAYACAK" "YANITLAR" değil/yerine/>< YANITLANAMAYACAK SOR(G)ULAR



-"SORUN/SIKINTI":
"FARKLI OLMAK/TA" ile/ve/||/<>/ne yazık ki FARKINDA OLMAMAK/TA

( )


-"SÖYLE! GİTSİN!" değil/yerine/> SUS! BİTSİN!



-"SÖZ DİNLEMEK" ile/ve/<> DİKKATE ALMAK

( Söylenilen ya da yapılması istenilen/beklenilen şeyin size [o an için] uymaması, o sözü/düşünceyi ya da durumu dikkate almamanızı gerektirmez. Gençlik/cehâlet düşünce ve tavırları olarak tepki gösterme eğiliminde olabilirsiniz fakat durum, söylenilen söze uyum gösterip göstermemekten çok [kulakardı etmek yerine] yeterince dikkate alıyor olmayı gerektirir. "Sırtına bir şey al/giy!" sözüne, hiç düşünmeden/değerlendirmeden, hızlıca "bana bir şey olmaz!", "gerek yok!", "sen yaşlı olduğun için söylüyorsun/önemsiyorsun" şeklinde yanıt vermek yerine yeteri kadar dikkate almakta yarar vardır. )


-"SÖZ(Ü) DİNLEMEK" ile/ve/değil/yerine SÖYLENİLENİ/İSTENİLENİ YAPMAK/YAPABİLMEK



-"SÖZLERİNİ" "DUYURMAK İÇİN":
"KİŞİLERİ TUTMAK" değil/yerine ÇENEYİ TUTMAK



-"SÖZÜNDEN ÇIKIL(A)MAYANLAR":
SU ile/ve/<> "EKMEK" ile/ve/<> ÖLÜM

( Çocuklukta. İLE/VE/<> Yetişkinlikte. İLE/VE/<> Yaşlılıkta. )


-"SUÇLAMA" ile/ve/değil/yerine "YÜKLEME"



-"SUÇLAMAK" ile/değil/yerine SORUMLU OLMAK



-"ŞUNLAR"-"BUNLAR"



-"SÜREÇ/YOL":
SABIR İLE ve/||/<>/> NİYAZ İLE



-"TAHT" değil "BAHT"



-"TAKINTI" ile/değil "RAHATLIK"



-"TANIDIK/LAR" ile/değil/yerine DANIŞMAN/LAR



-"TARAFTAR OLMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TAVIR ALMAK



-"TARİH OLMAK" ile/ve "TARİHE MAL OLMAK"



-"TAŞ, YERİNDE AĞIRDIR" ile/ve/||/<> "HER 'HOROZ', KENDİ ÇÖPLÜĞÜNDE ÖTER"



-"TEDBİRLİ/LİK" ile/ve/değil/||/<>/< KARAMSAR/LIK



-"TEĞET":
| FAKİR ve ORTA İÇİN | ile/değil/ne yazık ki "ZENGİN" İÇİN

( )


-"TEPEDEN İNME" ile/ve/||/<> "SONRADAN GÖRME"



-"TEŞVİK ETMEK" ile/değil "ÇANAK TUTMAK"



-"TEŞVİK-İ MESAİ" değil TEŞRİK-İ MESAİ/İŞBİRLİĞİ



-"TOPLU TAŞIM" değil TOPLU TAŞIMA



-"TOPLUMSAL KABUL/LER" ile/ve "TOPLUMSAL 'KALIP/LAR'"

( Aynı toplumdaki birçok birey [ve çoğunluk] tarafından, [kendileri için ne kadar uygun olmasa da] -sözlü ya da sözsüz, yazılı ya da yazısız- sürdürülen kurallara/geleneklere işaret eder. İLE/VE Daha çok, içleri boş [dayanaksız] olarak algılanan [ve olumsuz olarak değerlendirilen] alışkanlıklara/geleneklere işaret eder. )


-"TRUMP" ile/değil "OBAMA / BUSH / CLINTON"

(

İLE/DEĞİL



/



/

)


-"TUHAF OLAN" ile/ve/değil/||/<>/< ÜZÜCÜ OLAN



-"TUTTURMAK" ile "DİRETMEK"/"DAYATMAK"



-"UÇMAK" için/ve/||/<>/>/< AŞAĞI ÇEKENLERİ/SIRTINDAKİLERİ BIRAKMAK



-"UĞRAŞMAK":
AKLINDAKİLERLE ile/ve/||/<> GÖNLÜNDEKİLERLE

( Gündüzleri. İLE/VE/||/<> Geceleri. )


-"ÜMİT" ile/değil ÇIKARCILIK



-"ÜST SINIF" ile "ORTA SINIF" ile "ALT SINIF"

( Yaşar. İLE Yakınır. İLE Şükreder. )


-"ÜST SINIF" ile "ORTA SINIF" ile "ALT SINIF"

( Paraya tapar. İLE Öndere tapar. İLE Tanrı'ya tapar. )


-"ÜSTE ÇIKMAYA ÇALIŞMAK" ile/ve/değil/yerine SAVUNMA



-"ÜSTÜN" ile/ve/değil ÜNLÜ

( Sakınan ve ümit edenlerin dışında kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur. )


-"ÜSTÜN/LÜK" ile/değil/yerine ÖZGÜVEN/Lİ



-"ÜSTÜNLÜK":
BAŞKALARINDAN değil/yerine/>< ÖNCEKİ DURUMUNDAN



-"ÜSTÜNLÜK" ile/ve/<>/değil/yerine "FARK"



-"ÜSTÜNLÜK" ile/değil/yerine/>< (SADECE) BİLMENİN (BELKİ/BİRAZCIK) FARKI



-"ÜSTÜNLÜK" ile/değil/yerine BÜTÜNLÜK

( )


-"ÜSTÜNLÜK" ile/değil/yerine KARŞITLIK



-"UTANIYORUM" ile/değil/yerine/>< TANIYORUM!



-"UYGUN OLMA/MA" ile/ve/değil YETERİNCE UYGUN OLMA/MA



-"UYGUN OLMAMAK" ile "YETERİ KADAR UYGUN OLMAMAK"



-"UZUN" YAŞAMAK ile/ve/<>/değil/yerine DERİN/DÜRÜST/DOĞRU YAŞAMAK



-"VİCDÂNÎ" DİN ve/+/||/<> AHLÂKSIZLIK



-"YAKIN İLİŞKİ" ile/ve/||/<> "YOĞUN İLİŞKİ"



-"YAKIŞAN/YAKIŞMAYAN" ile/ve/değil/||/<>/< UYGUN DÜŞEN/DÜŞMEYEN



-"YANAĞI DEĞDİRİP, ÖPÜCÜK SESİ ÇIKARMAK" ile/yerine YANAĞI ÖPMEK



-"YANINDA OLMAK İSTİYORUM" ile "YANIMDA OLMANI İSTİYORUM" ile "YANYANA OLMAK İSTİYORUM"



-"YANLIŞ KİŞİ/LER":
"ZAMAN KAYBI" değil
DOĞRU KİŞİLERİ BULMA NEDENİ



-"YANLIŞ YAPMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<> YALNIZ KALMAK



-"YANLIŞLARA AĞIT YAKMAK" ile/değil/yerine/>< DOĞRULARI İNŞÂ ETMEK



-"YANMAK" ve/||/<>/> KURTULMAK



-"YAPMAYACAĞIM ŞEY/İŞ YOK" ile/değil/yerine YAPAMAYACAĞIM ŞEY/İŞ YOK



-"YAR/UÇURUM" OLMAK ile/değil/yerine/>< YÂR OLMAK



-"YARASI OLAN, GOCUNUR" ile/değil "KİŞİ, KENDİNDEN BİLİR"



-"YARGILAMAK" ile/değil/yerine KEŞFETMEK



-"YARGILAMAK" ile/değil/yerine YAPMAYABİLECEĞİNİ/İHTİYÂRINI ANIMSATMAK



-"YASAK GETİRMEK/KOYMAK" ile/değil/yerine KATKI/DESTEK

( Sizi seven/düşünen yakınlarınızın yapmamanızı istedikleri/söyledikleri şeyler, size engel/yasak koymak değil yaşamınızı hızlıca nitelikli kılma niyetiyle/amacıyladır daha çok. [Size o anda uygun "görünmemesi" ile çatışmaya gitmek yerine biraz/bir kez daha düşünmeyi gerektirir sadece.] )


-"YASAK" ile/değil BAŞKASINA KAPALI



-"YASALARA UYMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<> ADÂLET



-"YAŞAMDAN KAÇMAK" değil/yerine/>< YAŞAMI KAÇIRMAMAK



-"YAŞAMIN, GİDEREK KOLAYLAŞMASI" değil BİZİM, GİDEREK GÜÇLENMEMİZ



-"YAVAŞLA(T)MA" ile/ve/değil/||/<>/>/< AZAL(T)MA



-"YAYAN" (KALMAK) değil YAYA (KALMAK)



-"YEMEK":
ACIKINCA ile/ne yazık ki ÜZÜLÜNCE ile/ne yazık ki KIZINCA

( Sofradakileri. İLE/NE YAZIK Kİ Kendimizi. İLE/NE YAZIK Kİ Birbirimizi. )


-"YEMİNİNE BAKIP KİŞİYE İNANMAK" ile/değil/><
KİŞİYE BAKIP YEMİNİNE İNANMAK



-"YENİLGİ":
"KAYBETTİĞİNDE" değil VAZGEÇTİĞİNDE



-"YOK ETMEK" ile/ve/<>/değil/yerine TIRNAK İÇİNE ALMAK "..."



-"YOK ETMEK" ile/değil/yerine/>< YAŞATMAK

( Yoketmek yerine yaşatmak )


-"YOK" DEMEK ile/değil/yerine GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK



-"YORUM"(KEYFİYET / LÂF | KÜFÜR | HERZE) ile/değil/yerine/>< DÜŞÜNCE



-"YUMUŞAK" OLMA(!) ile/ve/<>/>< "SERT" OLMA(!)

( Ezilirsin. İLE/VE/<>/>< Kırılırsın. )


-"YUMUŞAMA" ile "YAVŞAMA"



-"YURTSEVERLİK" "SÖYLEMİ" ile/değil/yerine YURTTAŞLIK



-"ZAFER/YENİLGİ" değil/yerine SEFER



-"ZAMAN GEÇİRMEK" ile/değil/yerine ZAMANI DOLDURMAK



-"ZARARLI/YANLIŞ/KÖTÜ/GÜNAH/HARAM AMA ..." ile/değil/yerine ... VE ZARARLI/YANLIŞ/KÖTÜ/GÜNAH/HARAM



-"ZAYIF" ile/ve/||/<>/< İLKEL



-"ZEKÂ GÖSTERGESİ":
YANITLAR(IY)LA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SORULAR(IY)LA



-"ZEKÂ" değil/ne yazık ki BOŞLAMA(İHMAL)

( Çocukların, telefonda/tablette oyun bulup oynaması, zeki olduğunu değil ne yazık ki, boşlandığını gösterir. )


-"ZENGİNLİK":
[ya] ÇOK PARA ile/değil/yerine/ya da/>< ÇOK DOST

( Belki ikisinden biri olur fakat ikisi birden olmaz! )


-"ZENGİNLİK":
[ya] ÇOK PARA ile/değil/yerine/ya da/>< ÇOK DOST

( Dostlarım! Dünyada, dost yoktur! )


-"ZİYARETİN, KISASI MAKBULDÜR" ile/ve/değil/||/<>/< "ZİYARETİN, KISAS'I[KARŞILIKLI OLANI] MAKBULDÜR"



-(")AKLA BÜRÜME(") ile/ve/değil/||/<> SORUMLULUK ALMAYI REDDETME



-(")ANLAŞILMAK(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAMAYA ÇABALAMAK

( Gereksinim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Gereken. )


-(")AŞK("):
ESKİDEN ile/ne yazık ki/>/>< GÜNÜMÜZDE

( "Korku". İLE/NE YAZIK Kİ/>/>< "Kaygı". )


-(")AŞK("):
ESKİDEN ile/ne yazık ki/>/>< GÜNÜMÜZDE

( "Elâlem görür" diye. İLE/NE YAZIK Kİ/>/>< "Herkes görsün" diye. )


-(")AT(") ve/||/<> (")KÖPEK(")

( Sezgi. VE/||/<> Sadakat. )


-(")AYAKTA DURACAK DURUMUNUN OLMAMASI(") ile/ve/||/<>/< YAŞAMDA DURACAK NEDENLERİNİN OLMASI



-(")BARIŞ("):
ÇOK KUTUPLU, SIRADÜZENLİ[HİYERARŞİK] DENGE "DÜZENİ" ile ÇİFT KUTUPLU "DÜZEN" ile TEK BİR DEVLETİN "DÜZENİ"[PAX ROMANA]



-(")BAŞ EDİLEMEZ/LİK(") ile (")ELDE TUTULAMAZ/LIK(")



-(")BEĞENMEME("):
(")HER KOŞULDA(") ile (")HİÇBİR KOŞULDA(")



-(")BESLEMEK(") ve/||/<> (")DESTEKLEMEK(")



-(")ÇIKAR(") ile/değil/yerine OLASI ZARARLARI AZALTMA



-(")ÇIKARLAR(").
GENEL ile/ve/||/<>/< ÖZEL



-(")ÇIPLAK/LIK(") ile/ve (")ŞEFFAF/LIK(")



-(")DAĞ(") ile/değil/yerine/>< (")DENİZ(")

( Uzaklaştırır, ayırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yakınlaştırır, birleştirir. )


-(")DAVRANIŞ("):
"KİŞİYE GÖRE" değil/yerine/>< İNSAN GİBİ



-(")DÜZELTME(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< CESÂRET VERME



-(")EĞLENME(")Yİ (")SEVMEK(")
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
ÖĞRENMEYİ SEVMEK

( Sıradan kişilerin peşinde koştuğu. İLE/DEĞİL/YERİNE Sıradışı kişilerin aradığı. )


-(")EĞRİ(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< (")DOĞRU(")

( Doğrulabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Eğrilebilir. )


-(")EĞRİ(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< (")DOĞRU(")

( Ne "eğriler", doğrula; ne "doğrular", eğrile. )


-(")EKSİ(") ile/ve/değil/<> ARTI

( Bazen, bazı (")eksikler/eksiklikler("), artı(ya) olabilir(/dönüşebilir.) )


-(")ELİNİ ÖP(TÜR)MEK(") ile/ve/değil/||/<>/< EĞİLMEYİ GÖ(STE)RMEK/DENEYİMLE(T)MEK



-(")EŞİTLİK(") ile/ve/değil/||/<> FIRSAT/OLANAK/KOŞULLAR EŞİTLİĞİ



-(")GERÇEKLİK(") ile/ve/değil/||/<>/< GEREKSİNİM



-(")GÖNÜLLÜLÜK(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SORUMLULUK ALMAK



-(")GÜZEL/LİK(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜRÜST/LÜK



-(")HAK(") ile/ve/değil/yerine OLANAK



-(")İÇ(") ve/=/<> ZİHİN/DÜŞÜNCE



-(")İLİŞKİYE GİRMEK(") ile/ve/||/<> (")İLİŞKİDE BULUNMAK(")



-(")İLKE(") ile/ve/<> KİŞİ/İNSAN

( Bazen, bir ilke için herkesten, bazen bir kişi/insan için tüm ilkeler(imiz)den vazgeçebiliriz/vazgeçebilmeliyiz! )


-(")İYİ/LİK(") ile/ve/>< (")KÖTÜ/LÜK(")

( Hesapsız/plansız. İLE/VE/>< Hesaplı/planlı. )


-(")İYİ/LİK(") ile/ve/>< (")KÖTÜ/LÜK(")

( İyi, yapmak ve yaratmakla; kötü, tembellik ve işsizlikle görülür. )


-(")İYİ/LİK(") ile/ve/>< (")KÖTÜ/LÜK(")

( Mükemmel olmayanı mükemmel olan uğruna seve seve feda edin, o zaman iyi ve kötü tartışmaları artık hiç olmayacak. )


-(")İYİ/LİK(") ile/ve/>< (")KÖTÜ/LÜK(")

( Ortak iyiliği (bütünün hayrını) arzu ettiğinizde, tüm dünya sizinle birlikte arzu eder. )


-(")İYİ/LİK(") ile/ve/>< (")KÖTÜ/LÜK(")

( Yapmış olduğu kötülüğü daha sonra yaptığı iyilikle yenen kişi, ayın, ışığını örten bulutlardan kurtulduğu zamanki gibi, dünyaya ışık yayar. )


-(")İYİ/LİK(") ile/ve/>< (")KÖTÜ/LÜK(")

( Olgun kişi, iyiyi gözlemleyerek onun peşinden gider, kötüyü gözlemleyerek düzeltmeye çalışır. )


-(")İYİ/LİK(") ile/ve/>< (")KÖTÜ/LÜK(")

( En yüksek katta şereflendirilmenin anlamı, kişinin iyiliğe olan içten aşkının doğurduğu başarıdır. )


-(")İYİ/LİK(") ile/ve/>< (")KÖTÜ/LÜK(")

( Olayları iyi ve kötü diye ayırdığınız sürece, haklı olabilirsiniz. Gerçekte ise, yerine getirildiklerinde, iyi kötüye, kötü de iyiye dönüşür. )


-(")İYİ/LİK(") ile/ve/>< (")KÖTÜ/LÜK(")

( Kötüyü kötü görebilmeliyiz ki, iyiyi arayabilelim. )


-(")İYİ/LİK(") ile/ve/>< (")KÖTÜ/LÜK(")

( Her şeyi iyi görürsek, tuzağa düşeriz. )


-(")İYİ/LİK(") ile/ve/>< (")KÖTÜ/LÜK(")

( ARETE[Hellence]: İyilik. | Erdem, yetenek, yetkinlik, yararlılık. )


-(")İYİ/LİK(") ile/ve/>< (")KÖTÜ/LÜK(")

( İyi şeylerin olduğu/olabildiği/olabileceği kadar, kötü; kötü şeylerin olduğu kadar da, iyi şeylerin olduğu/olabildiği/olabileceği ve bu bağlamda da, iyi/kötü tanımının olmadığı/olamayacağı, ancak ve sadece bizim alt seviye yükleme(leri)mizle ya da indirgeme(leri)mizle söz konusu olduğunu anımsamakta yarar vardır. )


-(")İYİ/LİK(") ile/ve/>< (")KÖTÜ/LÜK(")

( İyi birini gördüğünüzde, onu taklit etmeye çalışın. Kötü birini gördüğünüzde, onun kusurlarını, kendinizde de arayın. )


-(")İYİ/LİK(") ile/ve/>< (")KÖTÜ/LÜK(")

( İyinin karşıtı, "kötü" değil ne yazık ki "düşünce/düşünme yok(sun)luğu"dur. )


-(")İYİLİK(") değil OLDUĞU/GEREKTİĞİ ŞEKİLDE/GİBİ



-(")KADIN/LIK(") ile/ve/||/<>/> (")ANNE/LİK(")

( Bebek doğurabilme olanağı. | Kendini doğurabilme olanağı ve olasılığı. İLE/VE/||/<>/> Bebeği doğurup bakabilme, yetiştirebilme. | Bebeğinden ve kendinden doğabilme, kendini gerçekleştirme. )


-(")KANDIRMA("):
BAŞKALARINI ile/ve/değil/||/<>/< KENDİNİ



-(")KAYIP("):
GERİ GEL(E)MEYECEK OLAN ile/ve/||/<> YERİ DOLDURULAMAYACAK OLAN



-(")KENDİLİK("):
(")KAYITLARIMIZDA(") ile/ve/||/<>/< BELLEĞİMİZDE



-(")KESİNLİK(") ile/ve/değil KESİNLİĞİN OLANAKSIZLIĞI



-(")KURAL(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KURUL



-(")MAL(") ve/||/<> (")ARKADAŞLIK(") ve/||/<> (")AŞK(")

( [Değeri yoktur!] Cömertlik yoksa. VE/||/<> Vefâ yoksa. VE/||/<> Karşılık yoksa. )


-(")MERCİMEĞİ(") ... :
"FIRINA VERMENİN" HAZZI ve/||/<>
EVSİZ(LER)E VERMENİN HUZURU

( EVSİZLERİ (DE) DÜŞÜN(ELİM)!!! )


-(")MERCİMEĞİ(") ... :
"FIRINA VERMENİN" HAZZI ve/||/<>
EVSİZ(LER)E VERMENİN HUZURU

( Çorbada Tuzun Olsun!... )


-(")MERCİMEĞİ(") ... :
"FIRINA VERMENİN" HAZZI ve/||/<>
EVSİZ(LER)E VERMENİN HUZURU

( Aynada gördüğün, ben(evsiz) değil(im)!

Bu işte bir Evsizlik var!

Ne yersek paylaşıyoruz!...
Bu kurda-kuşa, bu bana, bu da bir evsize...

Evlenme teklifime yardım eder misin!?

Ben - Sen - O | Biz - Siz - Evsiz

3 taş oynamak için taşta oturmak/yatmak zorunda değilsin!

Yazın kaşın, kışın taşın! (İşimiz/yaşamımız bu/böyle!)

Düşün, taşın! Ya da kaşın!

"Evde yokuz!" / "Evdeyim!"
( Senin yalanın. / Benim yalanım. )

Benim görmem için pertavsız gerekebilir fakat senin görmen(düşünmen) için bir evsiz görmen gerekmiyor!

Yaşar, ne(rede) yaşar; ne(rede) yaşamaz(. / ?)

Ah bir Çelik kapım olsa...
Evsiz Hercai

Neden, huzurlu evinizde, evsizler için bir Hadise çıkmasın? )


-(")NE YAPACAĞINI BİLMEK(") ile/ve/değil/||/<>/> BİLDİĞİNİ, YAPMAK/UYGULAMAK



-(")PİYON(") ile/ve/değil/||/<>/> (")VEZİR(")

( )


-(")PUT/LARI/NI KIRMAMAK(") ve/||/<>/> KENDİNİ, PUT KILMAK



-(")ŞAİR(") ile/ve/||/<> (")DELİ(") ile/ve/||/<> (")MECNÛN(")



-(")SANSÜRLEME(") ile/değil/yerine DÜZENLEME



-(")SEVGİ/İLGİDE("):
ABARTI ile/ve/||/<>/> BOĞMA



-(")SEVME/SEVGİ(") ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< İŞİNE YARAMA

( Çoğunlukla, kişilerin ne kadar işine yarıyor/yaramıyorsak, bizi o kadar çok/az "severler". )


-(")SORUNLARI("):
BAŞKALARIYLA OLAN/LAR ile/değil/yerine (OLABİLDİĞİNCE) KENDİYLE OLAN/LAR

( Sorunun, kendi(nde) olduğunu anla(ya)mayan kişiler, ne yazık ki, çözümü, başkalarının huzurunu bozmakta "arar/bulur". )


-(")SORUNLARI("):
BAŞKALARIYLA OLAN/LAR ile/değil/yerine (OLABİLDİĞİNCE) KENDİYLE OLAN/LAR

( [çoğunlukla] Kendiyle, (ciddi) sorunları olan(lar)dır. İLE/DEĞİL/YERİNE Başkalarıyla, "sorunlu" "görünseler/düşünülseler" de sorunsuzdur(lar). )


-(")SUÇLULUK(") ile/değil/yerine SUSLULUK



-(")TANIMAK(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TANIYANI(ZİHNİ) TANIMAK



-(")TOHUM(") ve/||/<> (")MEYVE(") ve/||/<> (")ÇEKİRDEK(")/ÇİĞDEM[Ege'de]]



-(")ÜMİTSİZLİK(") değil/yerine/>< SEVGİ



-(")ÜSTÜN(") ve/||/=/<> İNSANI/KİŞİLERİ SEVEN

( En "üstün" kişi/ler, kişileri/insanı seven(ler)dir. )


-(")YAKIN(") ile/ve/değil/<>/> UZAK DURULAN/TUTULAN "YAKIN"



-(")YAŞAMAK(") ile/ve/||/<>/> NİTELİKLİ YAŞAMAK

( Duyu, "duygu" ve hayal ile. İLE/VE/||/<> Us/akıl ile. )


-(")YÜKSELİP/İLERLEYİP BİRLEŞMEK(") ile/değil/yerine BİRLEŞİP YÜKSELMEK/İLERLEMEK

( 23 + 43 = 72 İLE/DEĞİL/YERİNE (2 + 4)3 = 216 )


-(")YÜKSELİP/İLERLEYİP BİRLEŞMEK(") ile/değil/yerine BİRLEŞİP YÜKSELMEK/İLERLEMEK

( image )


-(AYNI/FARKLI) HATALAR İÇİN:
"KİMSEYE GÜVENMEMEK" ile/değil/yerine İKİ KEZ GÜVENMEMEK



-(B)İLİM ve/||/<> ZİKİR ve/||/<> AŞK

( Aklın gereği/terbiyesi/zekâtı. VE/||/<> Sözün gereği/terbiyesi/zekâtı. VE/||/<> Gönlün gereği/terbiyesi/zekâtı. )


-(BAZI TANINMIŞ) FİLOZOF ve BİLGİNLER

( * ORPHEUS: Antik Yunan'ın mitolojisini -mitini değil, mitinin lojisini, bilimini- oluşturan ve öğreten.
( Orpheus, Fenike dilinde Nur anlamına gelen Aur, Yunanca'da Arpha ile şifa anlamına gelen Rafae sözcüklerinden oluşmuştur ve "Nur ile şifa veren" anlamına gelmektedir. )
* HERMES: Hermes Trimegistes(Üç kere bilge Hermes).
( TRIMEGISTES (3 KEZ BİLGELİK): SEMÂVÎ ve ARZÎ ve KALBÎ )
( Hermes'in Mısır dilindeki adı Thot'tur. )
( İdris sözcüğünün anlamı terzidir. )
( Hermes sözcüğü Ermes, Hermis ve Heramis biçimlerinde söylenildiği gibi, Anadolu Türkçesi'ne de Ermiş olarak girmiş ve Tanrı'ya kavuşma durumunun bir adı olarak benimsenmiştir. Böylece tasavvufun en temel kavramı ve amacı, "ermiş" olmuştur. )
( Hermetik Öğreti'nin etkisi altında gelişmiş İbrani ve Arabi kültürlerde, "İbrani Kabalası ve Zohar'da, Arabi Ebced ve Hurufilik'te" görülen sessiz harflerin sayılarla eşleştirilmesi ve yerlerinin değiştirilerek anlama kombinasyonları oluşturulması geleneği Hermetik'tir. )
* HERAKLEİTOS: Filozof.
( Herakleitos'a göre Evren, var olanları tüm içeriği bakımından sürekli bir oluş içinde değişmektedir. )
( Herakleitos'a göre, kişiler, duyular ve görüngüler tarafından aldatılmaktadır, bunun için bilge insan mutluluğa ve doyuma giden yolda us'u izlemelidir. )
* HERAKLEİTOS: Filozof.
( Parmenides'te "Doğa", "Var olan" anlamına gelir. )
* PROTOGORAS: Filozof.
( Hakikatin ölçüsü insandır; insandan bağımsız saltık bir hakikat yoktur. )
* DEMOKRİTOS: Filozof.
( Demokritos'a göre metafiziksel araştırmanın hedefi bilgi kazanmaktır; törel hedef ise mutluluğu, ansal barış ya da huzuru kazanmaktır. )
* ARKHILOKHOS: Şair.
* SAPPHO: Şair.
* ALKAIOS: Şair.
* SOLON: Kanun koyucu, hukukçu. (Yedi Bilge'den).
* THALES (M.Ö. 600): Doğa ve felsefe bilimcisi. Suyu ilk arke olarak nitelendirmiştir. İyonya Mektebi denilen ünlü okulun kurucusu, Yedi Bilge'nin birincisi ve astronomi bilginlerindendir. Güneş tutulmasının olduğunu keşfetmiştir.
( Aristoteles tarafından Thales'in ilk filozof olarak kabul edilmesinin nedeni, Thales'in düşünceyi teolojiden doğa üzerine yöneltmesidir. Başka bir deyişle, evrende olan bitenin bilgisini kişinin kendi düşüncesi, becerisi ve çabasında aramayı, bunun için doğaüstü hiçbir güce gereksinim duymamayı, zihinsel düzeyde Thales başlatmıştı. Bu, kişinin inandan/dogmadan akla yükselmesinin bir göstergesidir. )
* ANAKSIMANDROS: Astronomi ve coğrafya bilginidir.
* PYTHAGORAS: Filozof ve geometri bilgini, sayı mistiği-matematikçi-felsefeci.
( Pİ: 3,1416, THA: İlk ilke, GORAS: Karanlıktan aydınlığa çıkaran, aydınlatan, RA'ya kavuşturan. )
( Matematikte (pi) ile gösterilen, "Çember uzunluğunun çemberin çapına oranı"ndan çıkartılan sabit bir sayıdır.
Pi sayısı sınırlı sonsuzluğu ifade etmekle, bilginin kesin değil ama yaklaşık olarak doğruluğunu belirtmekte.
Pi sayısı rasyonel tamsayılara karşın irrasyonel ve aşkın bir sayıdır.
Geometriye ait bir ifadenin matematiksel anlatımı.
Pythagoras'ın mistisizmindeki kavramsallığı, sınırlı sonludan sınırsız sonsuza akıl yoluyla bağ kurma çabasıdır. Başka bir deyişle, sonlu ve karşıtı sonsuzun akıl aracılığı ile armonik bir bütünlük olarak kavranma denemesidir. )
( Piramit: PY-RA-MYTH )
* AISOPOS: Ünlü Kinik, bir öykücü.
* PINDAROS: Şair.
* AISKHYLOS: Tragedya mucidi.
* SOPHOKLES: Dram yazan şairlerin birincisidir.
* ARISTOPHANES: Komedya şairi.
* HERODOTOS: Tarihçilerin babası. (Şeyhü'l-Müverrihîn)
* THUKYDIDES: Tarihçi.
* KSENEPHON: Filozof, tarihçi.
* METON: Matematikçi | Astronomide "Altın Dönem" denilen ondokuz senenyi keşfetmiştir.
* HIPPOKRATES: Tabâbeti diriltmiştir.
* PERIKLES: Kendi adıyla anılan bir ilerleme döneminin kurucusudur.
* ANAKSAGORAS: Atina'da felsefeyi ilk kurandır.
* SOKRATES: Filozof.
( GNOTHI SEATONU! )
( Sokrates dışta olan bitenden çok, insana, insan aklına ve onun kavramlarına yönelmekle, bilgi kuramcılığının temellerini atmıştır. )
* PLATON(EFLATUN): Filozof. Sokrates'in öğrencisi. Geniş omuzlu/göğüslü.
* ARİSTOTELES: Filozof. Platon'un öğrencisi.
( İSKENDER ÖNCESİ ARİSTOTELES ile İSKENDER SONRASI ARİSTOTELES )
* ARISTIPPOS: Tanınmış Kirene Okulu'nun kurucusudur ve Kirene'liler arasında en çok incelik sahibi olanıdır.
* PHIDIAS: Ünlü heykeltıraş.
* POLYGNOTOS: Ünlü ressam.
* DEMOSTHENES: Ünlü konuşmacı/hatip.
* EUKLEIDES: Ünlü geometri bilgini.
* ARKHIEMEDES: Ünlü geometri bilgini olup, yakıcı aynaları ve hidrostatikteki yasası ve burgusu ile olağanüstü ün kazanmıştır.
* KONFÜÇYÜS(KUNG-FU-TZU) (İ.Ö. 557-479): Öğretisi mistik değil, tamamıyla uygulamalı ahlâk öğretisidir. Bu öğreti dinsel ve metafizik hiçbir öğe taşımaz. )


-(BAZI) VAHŞİ(ETÇİL/HEPÇİL) HAYVANLAR ile/ve/yerine (BAZI) UYSAL(OTÇUL) HAYVANLAR

( [bireylerin] Olumsuz yanlarını simgelerler. İLE/VE/YERİNE Olumlu yanlarını simgelerler. )


-(BAZI) VAHŞİ(ETÇİL/HEPÇİL) HAYVANLAR ile/ve/yerine (BAZI) UYSAL(OTÇUL) HAYVANLAR

( )


-(BAZI/ÇOK) ÖZEL BİLGİLER [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-(BAZI/ÇOK) ÖZEL BİLGİLER [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-(BAZI/ÇOK) ÖZEL BİLGİLER [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-(BAZI/ÇOK) ÖZEL BİLGİLER [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-(BAZI/ÇOK) ÖZEL DURUMLAR [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-(BAZI/ÇOK) ÖZEL DURUMLAR [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-(BAZI/ÇOK) ÖZEL EŞYALAR [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-(BAZI/ÇOK) ÖZEL EŞYALAR [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-(BAZI/ÇOK) ÖZEL EŞYALAR [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-(BAZI/ÇOK) ÖZEL EŞYALAR [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-(ÇOĞUNLUKLA) TÜM DÜNYADA/KÜLTÜRLERDE ile/ve İSLÂM'DA ile/ve HRİSTİYANLIK'TA ile/ve YAHUDİLİK'TE



-(DAHA/EN) KORKUNÇ/VAHİM OLAN:
SOKAKTAKİ KARGAŞA ile/değil DİLDEKİ KARMAŞA

( Yaşamdaki en korkunç "durum" ya da deneyim, birini çok sevmektir.
[Sevgi kadar değerli bir duygunun nesi, nasıl korkunç olabilir? O sevgimizin yoğunluğunun o kişiyi kendimizden kaçırma olasılığının artırması ve ölümünün duyulmasından dolayı her an için geçerli ve etkisi yüksek olan çok korkutucu bir durumdur.] )


-(EN FAZLA:
) KISKANÇLIK YAPMAK ile/yerine KISKANÇLIK DUYMAK



-(GERÇEKTEN) İSTEMEK ve/+/||/<>/> EMEK ve/+/||/<>/> YEMEK



-(HER KOŞULDA) YAP!:
NE YAPABİLİYORSAN ile/ve/||/<> NE KADARINA SAHİPSEN ile/ve/||/<> NEREDEYSEN



-(HERHANGİ BİR) DÜŞÜNCEYE:
MAHKUM ile/ve/değil/yerine HÂKİM



-(İÇ):
ÇOCUK ile/ve/||/<> YETİŞKİN ile/ve/||/<> EBEVEYN



-(İKİ) AYAK > (İKİ) EL ile/ve/||/<>/> İFFET[Ar. < ŞEHVET] ile/ve/||/<>/> ŞECAAT[Ar. < ÖFKE]

( ... İLE/VE/<>/> Kendini (")savunur/korur("). İLE/VE/<>/> Haksızlığa gösterilen öfke. [Hakk'ı savunur/korur.] )


-(İKİ) AYAK > (İKİ) EL ile/ve/||/<>/> İFFET[Ar. < ŞEHVET] ile/ve/||/<>/> ŞECAAT[Ar. < ÖFKE]

( ... İLE/VE/<>/> Temizlik. | Namus. İLE/VE/<>/> Yiğitlik, yüreklilik, koçaklık. )


-(KARŞILAŞMALARDA/BULUŞMALARDA/KÜLTÜRLERDE) HİÇ ÖPÜŞMEMEK ile 2 KEZ ile 3 KEZ ile 4 KEZ YANAKTAN ÖPÜŞMEK



-(KENDİ/MİZ) İÇİN ile (KENDİ/MİZ) OLARAK



-(NEHY-İ ANİ'L) MÜNKER[Ar.] ile/ve/||/<>/>/>< (EMR-İ) BİL MÂRUF[Ar.]

( Günah ve kötü şeyler[in yapılmaması]. İLE/VE/||/<>/>/>< Herkesçe bilinen, tanınan, belirli, sanlı. | Şeriatın uygun gördüğü, beğendiği ve buyurduğu[nun yapılması]. )


-(OLMUŞ) OLAN ile OLMAKTA OLAN

( Nesne/ler. İLE Özne/kişi. / İnsan. )


-(ONUN/SENİN) GÜZELLİĞİNE BAKMAK ile/değil/yerine GÜZELLİĞE BAKMAK



-(OTELCİLİKTE)
"MÜŞTERİ" değil/yerine KONUK/MİSAFİR



-(ÖZEL OKULLARDA)
"MÜŞTERİ" değil/yerine ÖĞRENCİ



-(SİGARA) "YASAĞI" değil SINIRLAMASI/KISITLAMA/SI

( Yürürlüğe giren yasa, bir "YASAK" koyma değildir! Toplum yaşamında ve kişiler arasında düzenin sağlanması, hakların korunması için ortak kullanım alanı kuralları uygulanmak zorundadır. Sigarayla ilgili düzenleme, kişilerin bulunmak zorunda/durumunda olduğu -kapalı ya da açık- ortamlarda sigara kullanıcılarının keyfî uygulamalarına izin vermemek üzerinedir. Bu durumdan rahatsız olan/olabilecek kişilerin haklarının korunması üzerine de bu tür kısıtlamalar getirilmesi gerekmiştir. "YASAK" olarak ifade edilen durum, "sigara içme yasağı" değil belirli ortak kullanım alanlarında keyfî tutumda bulunulmasına engel olabilmek üzere ve çevrenin rahatsız edilmemesine yöneliktir. Doğrudan, genel bir "içmeme yasağı" getirilmemiştir. "YASAK"[< YASA][yasaya/kanuna bağlı olan] sözcüğü ve kullanımının da, kişiler [içen-içmeyen, rahatsız olan/lar] arasında anlaşamamazlık/ihtilâf [ya da olası çatışma durumunda] toplum ve devlet tarafından kabul ve onay görmüş, uyumlu bir düzen sağlanabilmesi üzerine, gereken koşulların, yazılı ve tüzel(hukukî) bir karşılığının bulunması üzerinedir. Birlik ve bütünlüğü, sürdürülebilirliği sağlayabilmenin göstergesi ve dayanakçası olarak, "YASA" ve yasal gereklilik, işlevini yerine getirmek üzere uygulanmaktadır. Kişi, kendi evinde istediği gibi [çırılçıplak] dolaşabileceği halde dışarıda/sokakta, ortak alanlarda dolaşamayacağı gibi. Bu durumu anlayan ve kabul edebilen tütün kullanıcıları, tütün ürünleri kısıtlamasının da bir uzlaşım ve çözüm gerektirdiğini rahatlıkla anlayacak ve kabul ediyor olacaklardır. )


-(SİZİ):
"ODAKLADIK" değil ODAKLANDIRDIK



-(UZUN SÜRELİ) BELLEKTE:
ANISAL ile/ve/||/<> ANLAMSAL ile/ve/||/<> İŞLEMSEL



-(UZUN/KISA) SÜRELİ/LİK (/ SOLUKLU/LUK) ile SÜREKLİ/LİK



-[Alm.] ERINNERUNG ile/ve/+/||/<>/> ER-INNERUNG

( Anımsama. İLE/VE/+/||/<>/> İçselleştirme. )


-[Ar.] BEŞÛŞ/BEŞÎR ile/ve/< BÂSİM/BESÎM[< BESM]

( Güleryüzlü, şen. )


-[Ar.] BEŞÛŞ/BEŞÎR ile/ve/< BÂSİM/BESÎM[< BESM]

( BESÂMET/BEŞÂŞET: Güleryüzlülük. )


-[Ar.] MEMUR ile MEMUL

( Devlet hizmetinde aylıkla çalışan kişi, görevli. | Bir işle görevlendirilmiş olan, yükümlü. İLE Umulan, düşünülen. )


-[Bir bilgiye/konuya]:
SAHİP OLMAK ile HÂKİM OLMAK



-[DURUM > DUYGU > DÜŞÜNCE > DAVRANIŞ >= ... ]
ile
[DURUM > DÜŞÜNCE > DAVRANIŞ > DUYGU >= ... ]
ile
[DUYGU > DURUM > DAVRANIŞ >= ... ]
ile
[DÜŞÜNCE > DAVRANIŞ > DURUM > DUYGU >= ... ]

( Sorun. İLE Çözüm. İLE Âşık. Düşünme[sonradan]. İLE Biliminsanı. )


-[Fr.] DÜK ile GRANDÜK

( Büyük bir düklüğün egemenine verilen ad. | Çarlık Rusya'sında, prenslere verilen ad. )


-[Fr.] MATMAZEL ile/> MADAM

( Evlenmemiş kızlar için kullanılan san. İLE/> Evli kadınlara verilen san. )


-[Fr.] MATMAZEL ile/> MADAM

( [Türkçe'de], "Bayan" sözcüğü yerine kullanılırdı. İLE/> Müslüman olmayan evli kadınlar için kullanılırdı. )


-[HANGİ]
(")HAKLA?(") (HİZMET)
ile/ve/değil/yerine/||/<>
AKLA? (HİZMET)



-[hem] "ÖFKE" ile/ve/hem de/||/<>/>< "HAYRANLIK"



-[hem] BİLMEK ile/ve/||/<>/>/</=/hem de YAPABİLMEK

( Bilmek, yapabilmektir! )


-[hem] BİLMEK ile/ve/||/<>/>/</=/hem de YAPABİLMEK

( Bildiklerimiz, yapabildiklerimizdir. )


-[hem] BİLMEK ile/ve/hem de/||/<>/> YAPMAK

( Yapmak, onu bildiğini göstermektir. )


-[hem] BİLMEK ile/ve/hem de/||/<>/> YAPMAK

( Bilmek, yapabilmektir. )


-[hem] BİLMEK ile/ve/hem de/||/<>/> YAPMAK

( Kişi, bildiklerini, yönetir/yönetmelidir: bilmedikleri tarafından yönetilir. )


-[hem] BİLMEK ile/ve/hem de/||/<>/> YAPMAK

( [ne yazık ki]



- Yapabilen istemiyor,
- İsteyen yapamıyor,
- Bilen yapmıyor,
- Yapan bilmiyor ve
Dünya böyle kötüye gidiyor...

Ascoli Piceno, İtalya [1529] )


-[hem] KİŞİNİN "HATIRI" ile/ve/değil/yerine/hem de/||/<>/< HAKKIN HATIRI



-[İt.] BRAVO ile/ve/||/<> BRAVA

( [başarıda/beğenide/değerlendirmede] Erkeklere söylenilen. İLE/VE/||/<> Kadınlara söylenilen. )


-[Lat.] CARITAS ve/||/<>/>/< CUPIDITAS

( Tanrı[uhrevî] sevgisi. VE/||/<>/>/< Kişi/nesne/dünya sevgisi. )


-[ne yazık ki!]
ÖZÜR DİLEYEMEMEK/DİLEYEMEYEN ile/ve/<> TEŞEKKÜR EDEMEMEK/EDEMEYEN



-[ne yazık ki]
!"BİRBİRİNE DÜŞMEK" değil/yerine/>< BİRBİRİNİ DÜŞÜNMEK



-[ne yazık ki]
"KENDİNDE":
!AYRICALIK/ÖNCELİK ("ARAMAK"/"BULMAK") ile !"ÖLÜMSÜZLÜK" ZANNETMEK ile !EGEMENLİK "KURMAK"

( Adâletten en uzakta olanların, en bilgisiz olanların ve kendinin en yüksekte olduğunu zannedenlerin, "kabul" ya da dayatmaları... )


-[ne yazık ki]
DESPOT[Fr. < DESPOTE] ile/ve/<> DESPOT[Rumca] ile/ve/<> DİKTATÖR ile/ve/<> FAŞİST ile/ve/<> TİRAN

( Bir ülkeyi, zora ve baskıya dayanarak "yöneten" kişi. İLE/VE/<> Ortadoks Rumlar'ın, din başklanlarına verilen ad. İLE/VE/<> Her dediğini ve dilediğini yaptırmak isteyen kişi. İLE/VE/<> Tüm siyasal yetkileri kendinde toplamış kişi. | Zorba. İLE/VE/<> Eski Yunan'da, siyasal erki, tek başına elinde tutan kişi. | Siyasal erki, zorla ele geçiren, onu kötüye kullanan kişi. | Acımasız, gaddar. )


-[ne yazık ki]
DESPOT[Fr. < DESPOTE] ile/ve/<> DESPOT[Rumca] ile/ve/<> DİKTATÖR ile/ve/<> FAŞİST ile/ve/<> TİRAN

( Hiçbir koşul ya da yasaya bağlı olmadığı/olamayacağı, sınırlandırılamayacağı zannı ve/ya da iddiasıyla davranır. İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> "Yasaya" "bağlı" görünümünde, kişisel/keyfî davranır. İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> ... )


-[ne yazık ki]
DESPOT[Fr. < DESPOTE] ile/ve/<> DESPOT[Rumca] ile/ve/<> DİKTATÖR ile/ve/<> FAŞİST ile/ve/<> TİRAN

( İSTİBDAT: Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız monarşi, despotluk. )


-[ne yazık ki]
GELENEKSEL KİŞİ ile MODERN KİŞİ

( Ebeveynlerine tapar. İLE Çocuklarına tapar. )


-[ne yazık ki]
SEVGİSİZ/LİK ile/ve/||/<> İLETİŞİMSİZ/LİK ile/ve/||/<> İLGİSİZ/LİK

( [kişileri] Geçimsiz yapar. İLE/VE/||/<> Birbirine düşman eder. İLE/VE/||/<> Güzellikleri yok eder. )


-[ne yazık ki]
SEVGİSİZ/LİK ile/ve/||/<> İLETİŞİMSİZ/LİK ile/ve/||/<> İLGİSİZ/LİK

( [ne yazık ki] Bireyleri sevemeyenler, "insanlık" kavramına sığınır... )


-[ne yazık ki]
ŞİŞMAN/LIK ve/||/<>/> PİŞMAN/LIK

( Ağzımızı tutmazsak. VE/||/<>/> Dilimizi tutmazsak. )


-[ne yazık ki]
TAGALLÜP[Ar.] değil/yerine/= ZORBALIK



-[ne yazık ki]:
"GENELLEME" ile/ve/||/<>/> "YARGILAMA"



-[ne yazık ki]
LÂNET ETMEK, LÂNET OKUMAK ["NALET" değil!]/MELÂNET[Ar. < LA'N] değil/yerine/= BÜYÜK KÖTÜLÜK/İLENÇLİK/KARGIŞLIK, KARGIMAK/UZAKLAŞTIRMA



-[ne yazık ki]
!"BENCİLLEŞME" ile/değil/yerine/||/<>/< BİREYLEŞME



-[ne yazık ki]
!"FAŞİST/LİK" ile/değil/yerine !ZORBA/LIK



-[ne yazık ki]
!"IRKÇI/LIK" ile MİLLİYETÇİ/LİK



-[ne yazık ki]
!"KÜÇÜMSEMEK" ile/ve/||/<>/> KÜÇÜMSEDİĞİNE GEREKSİNİM DUYMAK/MUHTAÇ KALMAK

( Kapalı olan Antep fıstığını, bırakıp sonunda, o kapalı olanları açmaya çalışmak kadar komik, çaresiz ve vahim durumlara düşmemek için çoğu ufak/değersiz/yetersiz "görünen" şeyi ve kişiyi küçümsememek gerekir. )


-[ne yazık ki]
!"RAHAT"/LIK ve/||/<>/>/< !KAYITSIZ/LIK



-[ne yazık ki]
!ADAM KAYIRMACILIĞI ile/ve/||/<> !İDEOLOJİ KAYIRMACILIĞI



-[ne yazık ki]
!AŞAĞILAMAK ile/ve/||/<>/> !ÖTEKİLEŞTİRMEK



-[ne yazık ki]
!BANKA SOYARKEN ile/ve/<> !ÜLKE SOYARKEN

( Kar maskesi takılır. İLE/VE/<> "Din maskesi" takılır. )


-[ne yazık ki]
!ÇÖP ATMAK =/||/<> !"ÇÖP BIRAKMAK"



-[ne yazık ki]
!DEDİKODU ile/değil/yerine/>< BİLGİ

( "Dilde". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Akılda. )


-[ne yazık ki]
!ELİT/İST değil/yerine/= SEÇKİN/Cİ



-[ne yazık ki]
!EZİYET ile/<> !İŞKENCE[Fars. < ŞİKENCE]



-[ne yazık ki]
!FAHİŞ/FUHUŞ ile/ve/||/<> !MURABAHA/TEFECİLİK

( Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla. | Ahlâka ve törelere uygun olmayan. İLE/VE/||/<> Bir malı, çok fazla kârla satma. | Yasanın izin verdiği sınırdan aşkın faiz alma. )


-[ne yazık ki]
!FIRSATÇILAR ile/ve !KONFORCULAR



-[ne yazık ki]
!GENOSİT değil/yerine/= SOYKIRIM



-[ne yazık ki]
!HAKARET ETMEK ve/=/||/<>/> !YOK ETMEK



-[ne yazık ki]
!IRKÇILIK ile/ve/<> !EŞEYSELCİLİK



-[ne yazık ki]
!İRTİKÂB ile/değil/yerine/= !YİYİCİLİK, RÜŞVET[Ar. < RİŞVET] YEME

( Bekleme, gözleme. | Kötü bir iş işleme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/= Yaptırılmak istenilen bir işte yasa dışı kolaylık ve çabukluk sağlanması için birine mal ya da para olarak sağlanan çıkar. )


-[ne yazık ki]
!İRTİKÂB ile/değil/yerine/= !YİYİCİLİK, RÜŞVET[Ar. < RİŞVET] YEME

( MÜRTEKİP[Ar.]: Kötü, uygunsuz işler çeviren. | Rüşvet yiyen/yiyici. )


-[ne yazık ki]
!İŞKENCE ile/ve/<> !İNSANLIK DIŞI "UYGULAMA"



-[ne yazık ki]
!İTEN ile/||/<> !TUTMAYAN



-[ne yazık ki]
!KEYFÎ "İDÂRE" ile/ve !KEYFÎ "İRÂDE"



-[ne yazık ki]
!KIYIM ile/ve/||/<> !"YIKIM"



-[ne yazık ki]
!KÖTÜLEME ile/ve/değil/||/<> !"YAKIŞTIRMA"



-[ne yazık ki]
!MUHTERİ ile/değil/yerine/>< MUCİT

( Yeni bir şey yaratan, icat eden. | Yalanlar uydurarak birine iftirada bulunan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yeni bir buluş ortaya koyan. | Yaratıcı, yaratan. )


-[ne yazık ki]
!MÜPTELA[Ar. < BELÂ] değil/yerine/= BAĞIMLI | DÜŞKÜN, TUTULMUŞ



-[ne yazık ki]
!MÜSTEMLEKE[Ar.] değil/yerine/= SÖMÜRGE



-[ne yazık ki]
!MÜTECÂVİZ[Ar.] değil/yerine/= SALDIRGAN/SALDIRICI/SATAŞKAN



-[ne yazık ki]
!ÖTEKİLEŞTİRME ile/ve/||/<>/> !DÜŞMANLAŞTIRMA



-[ne yazık ki]
!SALDIRI ile/ve/||/<>/>/< !ŞİDDET

( Şiddet, saldırganlığın da ötesinde onun, nefret, düşmanlık gibi duygu ve etkinlik kazandığı biçimi ya da çeşit ve derecesidir. )


-[ne yazık ki]
!SAVAŞ ile/ve/değil/||/<> !İÇ SAVAŞ/AYAKLANMA



-[ne yazık ki]
!SAVAŞ ve/||/<>/>/< !YILDIRMA/TERÖR[Fr.]



-[ne yazık ki]
!SAVAŞLAR:
ESKİ ile/ve/<>/> YENİ

( XVII. yy. İLE/VE/<>/> XX. yy. ve sonrası. )


-[ne yazık ki]
!SAVAŞLAR:
RASYONEL ile/ve/<> KİTLELERİN SEFERBER EDİLDİĞİ ile/ve/<> ASİMETRİK



-[ne yazık ki]
!SUÇLAMA ile !KARALAMA



-[ne yazık ki]
!TEHDİT ile/ve/||/<> TEHLİKE



-[ne yazık ki]
!ZULM ile/ve/||/<> !DALKAVUKLUK

( [ne yazık ki] "Küçük gördüklerine." İLE/VE/||/<> "Büyük gördüklerine." )


-[ne yazık ki]
"ALIŞKANLIK":
ÖNCE HAFİF ve/||/<>/> SONRA GÜÇLÜ

( Duyumsanılamayacak kadar. VE/||/<>/> Kırılamayacak kadar. )


-[ne yazık ki]
"ANLAMAMAZLIKTAN GELMEK" ile/ve/||/<> "İŞİNE GELMEMESİ"



-[ne yazık ki]
"ARSIZLIK" ile/değil ACIMASIZLIK

( Arsız, "güçlü" olunca, haklıyı, suçlu çıkarır. )


-[ne yazık ki]
"AYNI KEFEYE KOYMAK" ve/||/<> "AYNI POTADA ERİTMEK"

( İkisi de bireyler ve toplumlar için çok yanlıştır ve yapılmamalıdır! )


-[ne yazık ki]
"BİLİNMEYEN CENNET"
ile/"değil"/"yerine"
"BİLİNEN CEHENNEM"İ YEĞLEMEK



-[ne yazık ki]
"BİRİLERİNİN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEK" ile/ve/||/<> "HIRSIZA, YOL GÖSTERMEK" ile/ve/||/<> DEĞİRMENİNE SU TAŞIMAK



-[ne yazık ki]
"BULUP DA BULAMAK"["BUNAMAK" değil!] ile/ve/||/<> "AZIP DA AZIMSAMAK"



-[ne yazık ki]
"ÇEVREDEKİLER İÇİN" AŞK ÜZERİNE YANLIŞ "SÖZLER":
GENÇLİKTE ile OLGUNLUKTA/YAŞLILIKTA

( "Henüz yaşın erken". İLE "Bu yaştan sonra". )


-[ne yazık ki]
"ÇIKAR" ile/değil/yerine/>< AKIL



-[ne yazık ki]
"ÇOK BİLMİŞLİK" ile/ve/||/<> "GARANTİCİLİK"

( [ne yazık ki] Bir kişi, ne kadar bilmiyorsa, o kadar "bilir". İLE/VE/||/<> Ne kadar "korkuyor" ve "öfkeliyse", o kadar "garanticidir". )


-[ne yazık ki]
"DAHA FAZLASI" değil/yerine/>< GEREKLİ/YETERLİ OLAN

( En büyük suçlar ve hatalar, gerekli olanı değil daha fazlasını elde etmek için işlenir. )


-[ne yazık ki]
"DÜNYANIN DAR GELMESİ" ile/ve/değil/<> "KÖŞELERİN KAPILMASI/TUTULMASI OYUNU/ÇABASI/YANILSAMASI"



-[ne yazık ki]
"GÖNÜL KIRMAK/GÖNÜLDEN ÇIKMAK"
değil/yerine/><
"GÖNÜLE GİRMEK/GÖNÜL ALMAK"

( [ne yazık ki] Zihindeki (tek ya da çoğul) olumsuz ve ölümlü kayıtlarla. DEĞİL/YERİNE/>< Zihindeki (tek) olumlu ve ölümsüz kayıtla. )


-[ne yazık ki]
"GÖNÜL KIRMAK/GÖNÜLDEN ÇIKMAK"
değil/yerine/><
"GÖNÜLE GİRMEK/GÖNÜL ALMAK"

( Kişi, "nasıl" ise gireceği/çıkacağı gönül de öyledir. )


-[ne yazık ki]
"GÖZ YUMMA" ile/ve/||/<> "GÖZETİP KOLLAMA"



-[ne yazık ki]
"GÜÇ"/"İKTİDAR" "DÂVÂSI" ile/ve/||/<>/< MÜLKİYET KAVGASI



-[ne yazık ki]
"HAZCILIK" ile/ve/||/<> "BAŞINA BUYRUKLUK"

( "Hazcı'yım!(Hedonist'im!)" demek, kendini merkeze koyarak ve herkesten ve herşeyden, tüm sorumluluklarından soyutlandığını zannetmek, "Ateist'im!" demek kadar komik ve zavallıcadır. )


-[ne yazık ki]
"HIRSIZ/LIK" ile/ve/<> "YOLSUZ/LUK"

( [yapan] Fakir ise. İLE/VE/<> Zengin ise. )


-[ne yazık ki]
"KABA" ile/ve/||/<> "ÇİĞ"



-[ne yazık ki]
"KEYFİ/Nİ YAŞAMAK" ile/ve/değil/||/<>/>/< KEYFİ/Nİ (VE KENDİNİ) DAYATMAK



-[ne yazık ki]
"KEYFİNİ SÜRMEK" ile/ve/||/<>/> EZBERİNİ YAŞAMAK/DAYATMAK



-[ne yazık ki]
"KİŞİSELLEŞTİRME" "YANSITARAK KİŞİSELLEŞTİRME"



-[ne yazık ki]
"KORKUYU, ÖFKE İLE YATIŞTIRMAK" ile/ve/||/<> "ÖFKEYİ, KORKU İLE YATIŞTIRMAK"



-[ne yazık ki]
"KÖTÜLÜK" değil/yerine/>< İYİLERİN ÇABASI

( Kötülüğün baskın gelmemesi için tek koşul, iyilerin, çaba göstermeleridir. )


-[ne yazık ki]
"KÜÇÜK ŞEYLERİ KONUŞMAMAK" ve/||/<>/>/ne yazık ki BÜYÜK ŞEYLERİ KONUŞAMAMAK



-[ne yazık ki]
"KULLUK" ile/ve/değil/<> GÖNÜLLÜ "KÖLELİK"

( Annelik. )


-[ne yazık ki]
"MUTSUZ/LUK" ile/ve/||/<>/>/< "UMUTSUZ/LUK"

( Ahlâksızlık. İLE/VE/||/<>/>/< Küfür. )


-[ne yazık ki]
"NİYET OKUMA" ile/ve/||/<> "AKIL OKUMA"

( İkisi de yanlıştır ve olanaksızdır. Hiçbir zaman, zemin ve koşulda yapılmamalıdır! )


-[ne yazık ki]
"OHAL" > BU HAL



-[ne yazık ki]
"ÖZGÜVENLİ" CAHİL ile/ve/||/<> GÖRGÜSÜZ VARSIL ile/ve/||/<> SIMARTILMIŞ APTAL ile/ve/||/<> ÇOCUK DAVRANIŞLI "YETİŞKİN"



-[ne yazık ki]
"PAY KAPMAYA ÇALIŞMAK" değil/yerine HAK ETMEK



-[ne yazık ki]
"SÖZÜ/SORUYU, TARTMADAN SÖYLEMEK" ve/||/<>/> ALACAĞIN YANITTAN İNCİNMEMEK



-[ne yazık ki]
"SUÇLAMA" ile/ve/||/<> "KÖTÜLEME"



-[ne yazık ki]
"TARAFTAR"" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KARŞICIL/MUHÂLİF[Ar.]



-[ne yazık ki]
"TEPKİ" ile/değil/></< YANIT VEREMEMEK

( Yanıt veremeyen, tepki verir. )


-[ne yazık ki]
"YARIM AKILLI/LIK" ile/ve/değil/||/<>/>/< YARDIM "AKILLI/LIK"



-[ne yazık ki]
"YİYELİM-İÇELİM, KİMSEYE DOKUNMAYALIM" ve/||/<>/>/< "YİYEYİM-İÇEYİM, KESEME DOKUNMAYAYIM"



-[ne yazık ki]
(")GECİKEN/GECİKMİŞ ADÂLET(") =/||/> ADÂLETSİZLİK



-[ne yazık ki]
(")UYARI("):
(")AŞIRI(") ile/ve/||/<> (")YETERSİZ(") ile/ve/||/<> (")YERSİZ(") ile/ve/||/<> (")YANLIŞ(")



-[ne yazık ki]
(")VATAN("):
BARIŞTA ve/||/<> SAVAŞTA

( Varsılların. VE/||/<> Yoksulların. )


-[ne yazık ki]
(")YARIŞMA(") ile/ve/||/<>/> YOZLAŞMA



-[ne yazık ki]
(B)İLİMLE (B)İLGİLENENLERE:
"OKUMUYOR" ile/ve/||/<> "ÇALIŞMIYOR" ile/ve/||/<> "AÇGÖZLÜ" ile/ve/||/<> "İDEALSİZ"

( [ne yazık ki] Uğraşmayana "dedikleri". İLE/VE/||/<> Meşgul olana "dedikleri". İLE/VE/||/<> Hem (b)ilimle, hem ticaretle uğraşanlara "dedikleri". İLE/VE/||/<> Ne (b)ilimle, ne de ticaretle uğraşanlara "dedikleri".[Bu dedikodulara kulağımızı tıkamayı öğrendiğimiz oranda başarıyı elde ederiz.] )


-[ne yazık ki]
(BAZI) KİŞİLER:
"KABA" değil ÜZGÜN



-[ne yazık ki]
(ÇOK) BENCİL/LİK değil/yerine/>< (ÇOK) BİLGİ(Lİ/LİK)

( Ne kadar bilgi, o kadar az bencillik; ne kadar az bilgi, o kadar çok bencillik. )


-[ne yazık ki]
(FAZLA) BASKI ve/||/<>/>/< İHMAL



-[ne yazık ki]
(FAZLA) ŞIMARTILAN ÇOCUK ve/||/<>/> KENDİNDEN NEFRET EDEN ÇOCUK



-[ne yazık ki]
| NEPOTİZM[< NEPHEW] ile/ve/||/<> KRONİZM[< CRONY] |
ile/ve/||/<>
TRİBALİZM

( | Akraba/"yeğen" kayırmacılığı. İLE/VE/||/<> Uzun süren arkadaşlık, hemşehricilik kayırmacılığı. | İLE/VE/||/<> Aşiretçilik/kabilecilik. )


-[ne yazık ki]
ACELECİLİK ile/ve/||/<> DAYATMA



-[ne yazık ki]
AHLÂKSIZ ile İKİ KERE AHLÂKSIZ

( Bir kişi, dindar bilindiği halde, ahlâklı değilse, ya bâtıl bir inanca, "din" adı vermektedir, ya da sahtekârdır. )


-[ne yazık ki]
AKILLILARIN DURUMU ile/ve/||/<> APTALLARIN TUTUMU

( [ne yazık ki] Sürekli, kuşku içinde. İLE "Küstahça, kendinden emin." )


-[ne yazık ki]
ALAY ETMEK ile/ve/||/<> DALGA GEÇMEK



-[ne yazık ki]
ALÇAK/PESPAYE[Fars.] ile/ve/||/<> İLKESİZ

( Alçak, aşağılık. İLE/VE/||/<> Temel bilgisi ve düşüncesi olmayan. )


-[ne yazık ki]
AŞIRI DOYUM ve/||/<>/> KÜSTAHLIK



-[ne yazık ki]
AYRIMCILIK ile/ve/||/<> NEFRET



-[ne yazık ki]
AYRIŞ(TIR)MA ile ÖTEKİLEŞ(TİR)ME



-[ne yazık ki]
AYRIŞ(TIR)MA ile/ve/<> YABANCILAŞ(TIR)MA



-[ne yazık ki]
BAĞIMLI/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SINIRLI/LIK



-[ne yazık ki]
BASİRETSİZLİK ve/||/<>/> İHÂNET

( Sorumluları "yoksa". VE/||/<>/> Sorumluları bulunamaz. )


-[ne yazık ki]
BAZI KİŞİLERİN, HATALARI/SUÇLARI:
"ÇUVALA BASMASI" ile/ve/||/<> "DUVARA ASMASI"

( Kendilerininkileri. İLE/VE/||/<> Bizimkileri/seninkileri. )


-[ne yazık ki]
BAZI KİŞİLERİN, HATALARI/SUÇLARI:
"ÇUVALA BASMASI" ile/ve/||/<> "DUVARA ASMASI"

( Özellikle daha büyük olanlarını. İLE/VE/||/<> Özellikle daha küçük olanlarını. )


-[ne yazık ki]
BENCİL/LİK ile/ve/<>/değil SORUMSUZ/LUK



-[ne yazık ki]
BENCİLLİK ile/ve/||/<>/> NEFRET VE DÜŞMANLIK



-[ne yazık ki]
BEYAZ DONLA YÜZMEK ile/değil/yerine/>< MAYO/ŞORT İLE YÜZMEK

( Ayrık ve bitişik 'de/da'ları, "ki'leri, "mi'leri, gerektiği gibi yaz(a)mayan/yayınlamayanların, görüntü kirliliği yaratanların "tutumu". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yazım kurallarına uyarak ve noktalamalara özen göstererek, okuyuculara ve dilimize saygı gösterenlerin, görüntü kirliliği yaratmayanların tutumu. )


-[ne yazık ki]
BEYAZ DONLA YÜZMEK ile/değil/yerine/>< MAYO/ŞORT İLE YÜZMEK

( )


-[ne yazık ki]
BEYAZ DONLA YÜZMEK ile/değil/yerine/>< MAYO/ŞORT İLE YÜZMEK

( )


-[ne yazık ki]
BEYAZ DONLA YÜZMEK ile/değil/yerine/>< MAYO/ŞORT İLE YÜZMEK

( )


-[ne yazık ki]
BEYAZ DONLA YÜZMEK ile/değil/yerine/>< MAYO/ŞORT İLE YÜZMEK

( )


-[ne yazık ki]
BEYAZ DONLA YÜZMEK ile/değil/yerine/>< MAYO/ŞORT İLE YÜZMEK

( )


-[ne yazık ki]
BEYAZ DONLA YÜZMEK ile/değil/yerine/>< MAYO/ŞORT İLE YÜZMEK

( )


-[ne yazık ki]
BEYAZ DONLA YÜZMEK ile/değil/yerine/>< MAYO/ŞORT İLE YÜZMEK

( )


-[ne yazık ki]
BEYAZ DONLA YÜZMEK ile/değil/yerine/>< MAYO/ŞORT İLE YÜZMEK

( )


-[ne yazık ki]
BEYAZ DONLA YÜZMEK ile/değil/yerine/>< MAYO/ŞORT İLE YÜZMEK

( )


-[ne yazık ki]
BEYAZ DONLA YÜZMEK ile/değil/yerine/>< MAYO/ŞORT İLE YÜZMEK

( )


-[ne yazık ki]
BEZDİRİDE/YILDIRMADA/MOBBING'DE:
AMAÇLILILIK ile/ve/||/<> SÜREKLİLİK ile/ve/||/<> DÜZENLİLİK



-[ne yazık ki]
BİLGİ YETERSİZLİĞİ ve/||/<>/> ÖNYARGI



-[ne yazık ki]
BİLGİSİZ/LİK / CEHÂLET ve/||/<> ACIMASIZ/LIK



-[ne yazık ki]
BİLGİSİZLİĞİN/BİLGİSİZLERİN:
KABALIĞI ile/ve/||/<> KALABALIĞI



-[ne yazık ki]
BİLGİSİZLİK SÜRECİ VE SONUCU:
DEMOKRASİ ile/ve/||/<>/> OLİGARŞİ ile/ve/||/<>/> TİRANLIK



-[ne yazık ki]
BÜYÜK SORUN/YANILSAMA:
"ACI ÇEKMEMEK" ve/||/<>/>/< "KENDİMİZİ KANDIRMAK" / KANDIRDIĞIMIZI/KANDIRABİLECEĞİMİZİ ZANNETMEK



-[ne yazık ki]
ÇEKİŞME ile/ve/<>/< İNATLAŞMA



-[ne yazık ki]
ÇOCUĞUNA TAPMA ve ALAYCI TAVIR

( Modern kişinin, öncül ve ölümcül tutumları. )


-[ne yazık ki]
ÇOCUĞUNA TAPMA ve ALAYCI TAVIR

( http://ahmetcorak.blogspot.com.tr/2010/01/ahtapor-anne.html )


-[ne yazık ki]
DAYATMA ve/||/+/<>/> ZORBALIK



-[ne yazık ki]
DAYATMAK ile/ve/değil/||/<>/< KANDIRMAK



-[ne yazık ki]
DEDİKODU ile/ve/değil/||/<>/>/< İFTİRA



-[ne yazık ki]
DEĞERSİZLEŞTİRME ile/ve/||/<> AŞAĞILAMA ile/ve/||/<> SUÇLAMA



-[ne yazık ki]
DİKENLİ TELLER JİLETLİ TELLER

( DİKENLİ TELLER

Madenlerden tel ekme tekniğini bulmakla yetinmeyen kişi, bu icadından çeşitli sanat ve sanayi dalları yarattı. Kafes ve kümes telinden, gelin ve telgraf teline uzanan tel türlerinden biri de dikenli teldir. Kadayıf telinden çok devedikenine benzeyen dikenli tele "teldikeni" de denebilirmiş ama, adı konmuş bir kere, değişmesi zor. Bozkırda sığır güden kovboylar için üretilen dikenli tel, savaşlarda toplama kamplarında kullanılmış. Kimi ülkeler telin üretimini, kimi ticaretini yasaklamış; ötekiler de tüketimi. Ülkemizde dikenli telle ilgili yasal kısıtlamalar olup olmadığı kesin bilinmiyor. Ancak nerede "yasak" levhası varsa onun yakınında dikenli tel örgü bulunması yabancı konuklarımızın hemen dikkatini çekiyor. Çünkü, yasak ya da tehlikeli bölge simgesi olan dikenli telin tüketim düzeyi, ülkenin kültür düzeyi ile yapısal ve açısal sorunlarını gösteriyor. Filtreli sigara ve Calcium(kuvvet) iğnesi türünden Frenk icatlarına fazlaca düşkün olan milletlerin dikenli tel tüketme eğiliminin giderek yükseldiği saptanmış. Yakın geleceğin üst düzey devlet yöneticiliğine aday olan sevgili evlatlarımıza karşı dikenli telin saldırganca kullanıldığı da anlaşılmış. Üstelik, eskiçağlarda "dikendutu" olarak bilinen böğürtlen çitleri yerine, günümüzde dikenli telörgüler kullanılması da çocuklarımızı hiç mutlu etmiyormuş. Nüfusunun yüzde elli oranında şehirli, yüzde yetmiş oranında okuryazar olmasıyla övünen Türkiye'deki dikenli tel tüketimi, plancılarla iktisatçıların tüylerini diken diken eden bir artış hızına ulaşmış. Kesin olmayan ilk hesaplamalara göre yıllık yüzde yüzyirmisekiz dolayındaki tüketim artışı, resmi enflasyon rakamlarını üçe katlayabilen tek tüketim kalemidir.

Bu denemede, dikenli telin şehir halkı ile topluma etkileri üzerinde durulmakta, güncelleşen milli soruna medeni bir çözüm yolu aranmaktadır.

Dikenli telin güvenilir tarihçesi ne yazık ki hâlâ yazılmamış. Tüm bildiklerimiz, yabancı dillerdeki ünlü ansiklopedilerden aktarılıyor. İlk üretim patenti 1874 yılında alınmış. Amerikalı mucit, madeni tele diken takmanın teknik kolayını (aletini) bulmuş. Erkeksi görüntüsünü vurgulamak için, bu yeni icada "sakallı tel" adı verilmiş. Çoğu sakallı olan yiğitlerimiz, Birinci Dünya Savaşı sırasında Mısır'da tanıştıkları yeni silaha "dikenli tel" adını koymuşlar. Sakalın traş çaresi var da dikeninki yok. Dikenli tel örgüler, o gün bugündür, düşmanlara, kaçakçılara, hırsızlara, savaş esirlerine tutuklulara, gözaltına alınanlara karşı bir güvenlik önlemi (aracı) olarak, inşaat şantiyelerinde, Hazine'den tahsisli resmi konutlarda, spor-eğitim ve turizm tesislerinde, yasak ve hassas bölgelerde, saray, köşk, müze ve çocuk bahçelerinde kullanılıyor. Kendi ülkelerinde dikenli teli belki hiç görmemiş olan kimi diplomatlar, bizdeki yaygın kullanıma özenerek, Kançılarya ve Rezidansların bahçe duvarlarını dikenli tellerle takviye etmeye başlamışlar. Bilinen çoğu örnek olaylar, dikenli tel çitlerin, aslında etkili olmadığını ve sadece "yasak" anlamında kullanıldığını ortaya koyuyormuş.

Genellikle güvenilir kaynaklardan alınan derlenen doğrulanmamış bilgilere göre, 1890'da 2000 ton olan dünya dikenli tel üretimi, 1930'da yaklaşık 200.000 tona, 1980'de 22.888.900 metrik tona ulaşmış. Avrupa, Akdeniz ve İslam ülkeleri arasındaki tüketim hızı artışında Türkiye yıllardır ilk sıraları koruyormuş. BM istatistikleri, sanayi ülkelerinde üretilen üstün nitelikli dikenli tellerin daha çok gelişmekte olan ülkelerde tüketildiğini gösteriyormuş. Sivil amaçlı projelerde, DT-7-ASA 9000 TSE standardına uygun (galvanizli çelikten yapılmış) piyasada "Kirpi" mal diye bilinen ithal mallar ihracatında adı geçen ülkeler, dikenli tel kullanılmasını tümden yasaklamışlar. Hatta, et ve süt paketleri üzerinde "Dikenli telsiz çiftliklerde üretilmiştir" damgası vuruluyormuş. Afrika İnsan Hakları Derneği'nin 1986 tarihli araştırması da, dikenli telin hayvanlardan çok yurttaşlara ve şehirlilere karşı kullanıldığı gerçeğini ortaya koymuş.

İlk "Dikenli Tel Yasası" 1894'te İngiltere'de yürürlüğe girmiş. Yasa, dikenli telin insana ve hayvanlara zarar verecek biçimde kullanılmasını yasaklamış. Meskûn yerlerde ve yol kenarında kurulu tel örgüler kaldırılmış, yasaya uymayan kişi ve kurumlara ağır cezalar kesilmiş. Yasa başarılı olmuş. Medeni ülkelere sokulmayan dikenli teller, günümüzde artık medeniyet merkezi sayılan şehirlerde görülüyor. "Gülü seven dikenine katlanır" sözü uyarınca, dikenl tel, en çok da, anıt ve sanat yapıları, okullar, luna-parklar ile çocuk bahçelerinde "yasak" (girilmez/geçilmez/dokunulmaz) anlamında kullanılıyor. Kime karşı, neden yasak? Malı mı koruduğu yoksa canı mı sakındığı? belirsiz olan yasağın kendi, tehlikesinden büyük bir simge! "Dikkat Köpek Var!" ihbarı gibi, "Dikkat Dikenli Tel" diye uyarmak gerekir hemşerileri.

Dikenli telden korunmak için neler yapılabilir? Telin dikenlerini traşlayan elektriklitraş makine patenti 1974'te alınmışsa da, yapılan pazar araştırmaları sonunda, talep azlığı nedeniyle üretime geçilememiş. Uluslararası Hayvanları Koruma Derneği'nin dergisine göre, en basit ve ucuzundan bir tel makası ve iki kalifiye işçi ile yaklaşık 200.000 metrelik tel örgünün üç günde kesilip kaldırılacağı; diken-traş makinelerine hiç ihtiyaç bulunmadığı anlaşılmış. Bu yüzden diken traşlama makinesi yerine, çim-biçme makineleri alınması tavsiye ediliyor.

En kolay ve etkili çözümü Türk çocukları bulmuş. Dikenli telleri, birer yay teli gibi gerip birbirine bağlayarak tel örgülerde 40-50 santimetrelik pencereler açmayı öğrenmişler. Çok büyük değil ama geçmeye yetiyor. Gönüller şen olsun! Büyüklerce tasarlanan tel engellerin çocuklara karşı etkili olmadığı görülüyor. Uzun sözün kısası, dikenli tel, öyle aşılmaz, geçilmez, sağlam ya da dayanıklı bir engel değildir. Tırmalar, yaralar, belki sakatlar ama kararlı kişileri durduramaz. Hele bizim mahalle çocuklarını asla!

Dikenli telle yıllardır içli-dışlı yaşamaya alışmış bir toplumdaki dikenli tel alışkanlığı nasıl giderilebilir? Günlük yaşamımızın parçası olan tellerden vazgeçilebilir mi? Şili, Peru ve Uruguay'daki ilk denemeler, yasağın karaborsaya yol açtığı ve milli standarda uymayan malların piyasaya sürüldüğünü göstermiş. Halkın taklitlerden sakınması güçleşmiş. Ayrca, "Dikenli tel kullanmak yasaktır" levhalarının dikenli telle çevrilmesi de -resmi tüketimin artmasına yol açarken- muhalefet basınında çıkan karikatürlere konu olmuş.

Dikenli telin sakıncası yalnızca ele-göze batmasından, gelip geçen vatandaşların elbise ve eteklerini yırtmasından, her ay yüzler ve binlerce çocuğa yok yere tetanoz serumu yapılmasından ibaret değildir. Asıl üzerinde durulması gereken sorun, dikenli telin gelişigüzel kullanımından doğan duygusal tepki ve manevi yıkıntılardır. AT ülkeleri, Belediyeler Biriği Genel Kurulu, dikenli telle korunmuş kent mekânlarının, hemşeriye hakaret, çocuklara saldırı, milli onura saygısızlık, kamu yararına "muzır" olduğuna karar vermiş.

Güney Amerika'da 1985'te yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre, dikenli telli şehirlerde yetişen çocukların, küçüklerini sevmediği, büyüklerini saymadığı, vatandaşlık görevlerini yerine getirmediği görülmüş.* Yakın Doğu'nun Sincan özerk yöresinde at koşturan soydaşlarımızla geçen yaz yapılan bilimsel söyleşide, Uygurlar'ın dikenli tel örgüleri hiç bilmedikleri anlaşılmış. New York Belediyesi de, Batı Yakası'nın Öyküsü filminden sonra okul bahçeleri çevresindeki tel örgüleri tümden kaldırmaya karar vermiş. Çünkü bu okullarda yetişmiş çocukların 2-3 katlı binalara merdivensiz tırmandıkları görülmüş.

Dikenli telden yapılmış en ünlü engel, Birinci Savaş'ta Avusturya (Alp) Cephesi'nde savaşan ve zafer kazanan İtalyan piyadelerinin "Konçertino" (Küçük Konçerto) adını verdikleri istihkam (savaş) aracıdır. Akordiyon körüğü gibi açılıp kapanabilen, rüzgarlı kış gecelerinde, memleket ezgilerini anımsatan özlem dolu sesler çıkaran dikenli kangallar bir dönem Napoliten serenadlar kadar ün kazanmış. İtalyan savaşçılarn kara mizahı, medeniyet yolunda ilerleyen insanlık onuru için görkemli bir esin kaynağı olabilir mi? diye düşünüyorum.

Fantastik çözüm yolları geliyor insanın aklına. Önce, dikenli tel örgülerin önünde ya da arkasına yerleştirilecek sanayi tipi, kuvvetli hava üfüren vantilatörlerle, dikenli tellerin müzik yapma gücü kanıtlanabilir ve amatör müzikseverlerin bu telleri dev akordiyonlar gibi çalması sağlanabilir. İkinci ve daha etkili çözüm yolu olarak şehir merkezi (Centrum) çevresinden sökülecek dikenli tellerden yapılacak Santurlar, Belediye konservatuvar öğrencilerine parasız dağıtılabilir. Hele bir düşünün, değerli dostlarım: "Konser ya da Konçerto alanı: Giriş Serbesttir! Alışageldiğimiz, dikenli yasaklar yerine kulağa ne kadar hoş geliyor, değil mi?

Yasaklar konusunu işleyip de, dikenli tel örgülere yer vermeyen kimi usta sanatçılarımıza buradan kişisel bir çağrıda bulunmak istiyorum. Yaşar Kemal gibi yazarlar, dikenli tel yasaklarına karşı bir kampanya açabilir. Kampanyanın koordinatörlüğünü belirlemek üzere uluslararası yarışmalar da düzenlenebilir. Belediye Başkanlığı, İl Eğitim Müdürlüğü ile İlçe Zabıta Amirliği'nin açılacak yarışmaya danışman olarak katılması sağlanabilir. En çok (kilo ya da kilometre) dikenli teli en kısa zamanda söküp kaldıran yerel örgüte, çocuk ve yaşlı hemşerilerden kurulu yarışma jürisi tarafından Büyük Belde Belediyeler Birliği (BBBB)'nin Başarı Beratı (BB) verilebilir. Yarışmayı kazanan örgüt bandosu ile Konservatuvar Santur Heyeti'nin şehir merkezinde konserler vermesi de düşünülebilir. Tanıtma Vakıflarımız, yeni spor dalının, Akdeniz ve Balkan Oyunları ile Olimpiyat programına alınması için harekete geçirilebilir. Uluslararası yarışmalardaki ulusal başarılara yıllardır özlem duyan ülkemiz, bir yandan altın madalyaları toplarken, barışcı çabalarındaki başarısından dolayı Nobel'e aday da olabilir. Belki hayal denecek ama dikenli tel örgülerimizin kaldırılabileceğini ve şehir merkezlerinin dikensiz, toplu-taşıma raylar ile örülebileceğini sanıyorum. Dikensiz şehir merkezlerinde yetişen kuşakların güllere karşı daha duyarlı ve saygılı olacaklarını da hayal ediyorum.

Dikenli tel, ekili tarlaları, başıboş sürülere karşı başarıyla korumuştur. Endüstrileşen ülkelerde bostana giren danalar tasarım önlemleriyle durduruldu. Zamana ayak uyduramayan ve geri kalmış ülkelerde, şehirlerin konut, eğitim, sağlık, üretim, ulaşım, dinlenme ve savunma bölgeleri birbirine karışınca, tel örgülü yasaklar kaçınılmaz olmuş. Çağdaş Belediyeler, savaşı anımsatan yasakları yaşatmak yerine dikensiz mekanlar yaratmak yolunu seçti. Kent bölgeleri yasalarla belirlenince dikenli tel yasaklara gerek kalmamış. Parklarda, hipodromda, Hisarda, stadyumda, okulda ve otoyoldaki dikenli "yasak"ların yerini biz de deneyebiliriz. Halk dilinde "köşeyi dönmek" başarmak anlamına gelir. Oysa Hemşeri, köşeleri değil, kestirmelerin dikkenarlardan yaklaşık, üçte-bir oranında daha kısa ve kârlı olduğunu keşfetmiştir. Dikdörtgen prizmanın köşegenleri yaya trafiğe açılınca, köşeleri bekleyen dikenler işlevsiz kalır. Böylece, uygar davranışa duyarlı şehir tasarımı, dikenli telin kullanma gerekçesini ortadan kaldırır. Dikenli tele çözüm bulan Belediye (Başkanı), "Gidemediğin yer senin değildir." sözüyle ünlü Sivas Valisi Halil Rıfat Paşa gibi, tarihe geçebilir. Gidilen her yer belediyenin, vatandaşın malı olur, vatan olur. Bu öneri de, kuşkusuz, biraz hayal-kurgudur ama gerçek-üstü kuruntu değildir.

Vatandaşımıza, "Girebildiğin her yer senindir. Bu vatan senindir" diyebilmeliyiz.

* Manuel Scorza, Dikenli Tel adlı belgesel romanında (Türkçesi 1975), dikenli teli bir silah gibi kullanan sömürgecilere yenik düşen ve tüm otlaklarını yitiren Peru'lu köylülerin öyküsünü anlatır. Köyün rahibi, dikenli tel örgüyü "Şeytanla top oynayan kişinin işine", Yerli-köylülerse, "Tanrı'nın Gazabına" benzetmişler, Tanrı'ya yalvarmışlarsa da sonuç hiç değişmemiş!

Sayın Bozkurt Güvenç'in, İnsan ve Kültür adlı kitabından... )


-[ne yazık ki]
DİKENLİ TELLER JİLETLİ TELLER

( image )


-[ne yazık ki]
DİLSİZ ve/||/<>/< SESSİZ ve/||/<>/< BİLGİSİZ

( Haksızlıklara karşı. VE/||/<>/< Hukuksuzluklara karşı. VE/||/<>/< Devletin hukuki denetiminde. )


-[ne yazık ki]
DİNİN, ...:
"EMİRLERİ" ile/değil/yerine/>< KAVRAMLARI



-[ne yazık ki]
DİRENÇ ile/ve/değil/yerine/<>/> TEPKİ



-[ne yazık ki]
DIŞLA(N)MA:
TOPLUMSAL ile BİREYSEL



-[ne yazık ki]
DIŞLAMA ile/ve/||/<>/> YADSIMA



-[ne yazık ki]
DÜŞÜLEN YALNIZLIK ile/ve/değil/yerine YEĞLENİLEN YALNIZLIK

( Çürütür/eritir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Olgunlaştırır/geliştirir. )


-[ne yazık ki]
EDEPSİZ ile/değil/yerine/>< EDEPLİ

( Bildiği sözcükler kadar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bilmediği sözcükler kadar. )


-[ne yazık ki]
EN BÜYÜK BİLGİSİZLİK/CEHÂLET:
YAKINLARIMIZIN VE SEVDİKLERİMİZİN DEĞERİNİ BİLMEME/ANIMSAMAMA/"AZIMSAMA" ile/ve/||/<>/> BİZİ SEVENLERİN DEĞERİNİ BİLMEME/ANIMSAMAMA/"AZIMSAMA"



-[ne yazık ki]
EN BÜYÜK YANILGILARDAN BİRİ(/İKİSİ):
DİZİLERİ, GERÇEK SANMAK ile/ve/||/<>/> GERÇEK YAŞAMI, DİZİ SANMAK

( 44 yaşında...

Komedyen...

Ülkenin en çok seyredilen dizisinin başrol karakteriydi.

Dizinin adı “Halkın Hizmetkarı”

Başkan rolünde o vardı.

Dizi ekrana geldiği gece tüm Ukrayna nefesini tutuyor televizyona yapışıyordu.

Ahali kahkahadan yerlere seriliyordu.

Genç komedyen çok sevildi.

Dizi çok tuttu.

Adı Volodomir Zelenski'ydi.

***

Dizi o kadar çok tuttu ki...

Sonra siyasi partiye dönüştü.

Evet... Gülmeyin... Vallahi öyle oldu.

“Halkın Hizmetkarı Partisi” kuruldu.

Komedyen abimiz Volodomir Zelenski partinin kurucusu oldu.

Her şey bir komedi dizisi tadında ilerliyordu.

Seçimler geldi çattı.

Komedyen Zelenski, girdiği ilk seçimde oyları silip süpürdü.

450 sandalyelik Ukrayna Parlamentosu'nun yarıdan fazlasını kazandı.

Başkanlık seçiminde ise 2. Turda oyların yüzde 73.22'sini aldı.

***

Ukrayna'nın artık genç bir komedyen başkanı vardı.

Geldik bugüne...

***

Bir komedyenle bir istihbaratçı karşı karşıya gelirse...

Sizce savaşı kim kazanır?

Gülümsediğinizi görüyorum... Cevaba gerek yok.

Ukrayna Rusya geriliminin giriş sahnesini hep beraber yaşadık.

Bir yanda bir dizinin pop rüzgarıyla kendini başkanlık koltuğunda bulmuş tecrübesiz bir genç adam...

Karşısında KGB disiplini ve kurmay zekasıyla yetişmiş duygusuz tavizsiz bir istihbaratçı kurt...

Çok fazla düşünmeye gerek yok sanırım.

***

Artık güvenlik ülkelerin vazgeçilmez şartıdır.

Dünya'da bu işe uyanan devletler işi şansa bırakmıyor.

İstihbarat kökenli liderlere yönetimi veriyorlar.

***

Putin'i anlatan 4 bölümlük belgesel var.

İzleyin derim...

Adı “Putin İnterviews”

O belgeselde yönetmen Oliver Stone, Putin'in korumalarını merak ediyor...

Diyor ki “Sizin kişisel güvenliğinizi kim sağlıyor?”

Putin “Castro'dan bana kalan nasihat şuydu. Sakın kendi güvenliğini başkasının kontrolüne bırakma. Ben de o yüzden tüm koruma ve güvenliğimle bizzat ilgilenirim. Bu sayede halen ayaktayım. Ne dersin?”

Putin bir devlet başkanı ama halen bir istihbaratçı gibi yaşıyor.

Tıpkı KGB yıllarındaki gibi az konuşan, duygusallığa asla prim vermeyen ve hedefine doğrudan odaklı.

Tabi biraz da acımasız.

Yeni kuramlar geliştiriyor... Artık adıyla anılan bir doktrin var.

Güvenlik ve savunma konusunda eşi benzeri görülmemiş bir konsept geliştirdi.

Kendinden kat be kat güçlü düşmanını onun gücünü kullanarak yenme...

Judodan esinlendim diyor.

Judoda karşındaki rakibin sıkletini avantaja çevirebilirsin...

Önce imkansız gibi gözüken bu doktrinin nasıl çalıştığını gördük.

Koca NATO çaresiz kaldı.

***

Şimdi... Almanya çılgın bir deneye hazırlanıyor.

Merkel sonrası kurulan yeni hükümette Dışişleri bakanlığı görevine Annalena Baerbock geldi.

Yeşiller partisinden... Aktivist...

Düşünün... Karşısında Lavrov... Arkasına almış Gerasimov'u, Şoyguyu... Bermuda şeytan üçgeni gibi bir üçlü...

Onlarla mücadele edecek, oyun kuracak kişi Baerbock...

İyidir... Hoştur... Nitelikli bir siyasetçi olabilir.

Kabul ederim.

Ama onun yeri burası değil. Yani Dışişleri Bakanlığı değil....

Kurtlar sofrası kurulmuş.

Ülke için ölüm kalım mücadelesi başlıyor.

Hümanist kimlikli bir siyasetçiden, şeytani bir kurmay akıl bekleyebilir miyiz?

Umarım ben yanılırım...

Ama hayat öncelikleri... Hayata bakış tarzı bambaşka olan Annalena Hanım Ukrayna benzeri bir tablo yaşatabilir Almanya'ya...

***

Uzun sözün kısası...

Günümüzde bir halkın düşeceği en büyük yanılgı... Tv dizilerini gerçek, gerçek hayatı ise dizi sanmasıdır.

“Halkın Hizmetkarı” komedisine yıllarca Ukrayna Halkı güldü.

Şimdi sıra Ruslarda... )


-[ne yazık ki]
ENAYİ[Ar.] ile/ve/||/<> SERSERİ[Fars.]

( Kendini düşünen. | Fazla bön, avanak, budala. İLE/VE/||/<> Başı, başında[ser: baş > ser-seri]. | Kendinden başkasını dikkate almayan, önemsemeyen, saygı göstermeyen. Kendince ve ölçüsüzce davranan ve/ya da konuşan. )


-[ne yazık ki]
ENGEL OLMAYA ÇALIŞANLAR ve/||/<>/>/< BAŞARACAĞIMIZA EN ÇOK İNANANLAR



-[ne yazık ki]
EZİLENLER ile/ve/||/<> BASKILANANLAR



-[ne yazık ki]
FARKINDA OLMAMA ile/ve/<> KABUL ETMEME



-[ne yazık ki]
GELİR ADÂLETSİZLİĞİ ile/ve/||/<>/> "SERVET" ADÂLETSİZLİĞİ



-[ne yazık ki]
GEMİNİN BATMASI ile/ve/değil/||/<>/> SULARIN ÇEKİLMESİ

( Her zaman gemiler batmaz. Bu kez sular çekildi. )


-[ne yazık ki]
GENELLEME ile/ve/||/<>/< "İDDİA"

( [ne yazık ki] Ne kadar çok "genelleme" yapı(lı)yorsa, o kadar çok iddia edilir/eder. )


-[ne yazık ki]
GENELLEME ve/||/<>/< BİLGİSİZLİK



-[ne yazık ki]
GÖRELİ YOKSULLUK ile/ve/||/<> MUTLAK YOKSULLUK ile/ve/||/<> İNSANİ YOKSULLUK



-[ne yazık ki]
GÜÇLÜNÜN "SAZINI ÇALMAK" ve/||/=/<> NAMUSSUZLUK

( Gerekçesi ne olursa olsun, güçsüze karşı güçlünün sazını çalmak, namussuz sayılmak için yeterlidir. )


-[ne yazık ki]
GÜÇLÜNÜN "SAZINI ÇALMAK" ve/||/=/<> NAMUSSUZLUK

( Namuslular da namussuzlar kadar cesur olmalı! )


-[ne yazık ki]
GÜRÜLTÜ ÇIKARMAK/KORNA ÇALMAK ile/değil/yerine/>< SUSMAK/SESSİZLİĞİ YEĞLEMEK

( [ne yazık ki] Bilgisizlik ne kadarsa o kadar çok ve yüksektir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bilgelik ve zarâfet ne kadar derinse/yüksekse. )


-[ne yazık ki]
GÜVENSİZLİK ile/ve/||/<> BENCİLLİK ile/ve/||/<> AHLÂK

( )


-[ne yazık ki]
HALKIN PARASINI, KENDİ ÇOCUKLARINA AYIRMAK değil/>< KENDİ PARANI, HALKIN ÇOCUKLARINA BIRAKMAK



-[ne yazık ki]
HAYRANLIK DUYANI ve/||/<> GÖRMEMEZLİKTEN GELENE

( Görmemezlikten geliyoruz. VE/||/<> Hayranlık duyuyoruz. )


-[ne yazık ki]
HERHANGİ BİR YERDEKİ ADÂLETSİZLİK ile/değil/yerine/> HER YERDEKİ ADÂLET

( Tehdit. İLE/DEĞİL/YERİNE/> Düzen. )


-[ne yazık ki]
HERHANGİ BİR YERDEKİ ADÂLETSİZLİK ile/değil/yerine/> HER YERDEKİ ADÂLET

( Herhangi bir yerdeki adâletsizlik, adâleti tehdit eder her yerde. )


-[ne yazık ki]
HERHANGİ BİR YERDEKİ ADÂLETSİZLİK ile/değil/yerine/> HER YERDEKİ ADÂLET

( Injustice anywhere is a threat to justice everywhere. )


-[ne yazık ki]
HIRÇIN/LIK ile/ve/||/<>/> ÇİRKEF/LİK



-[ne yazık ki]
HIRS ile/ve/||/<>/>/< TEERRÜB

( Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku. | Öfke, kızgınlık. İLE/VE/||/<>/>/< Kendini zeki göstermeye çalışma. )


-[ne yazık ki]
İDAM ile/ve/değil/<> İTHAM



-[ne yazık ki]
İDDİA ile/ve/||/<>/< ÖFKE



-[ne yazık ki]
İHÂNET ile/ve/değil CEHÂLET

( Kimse, kimseye ihanet edemez. Ancak kendi, kendine eder. )


-[ne yazık ki]
İHLÂL ile/ve/||/<> JUS COGENS İHLÂLLERİ



-[ne yazık ki]
İHMAL ile/ve/<> İŞGÜZARLIK



-[ne yazık ki]
İKİ "ÇETE":
"HIRSLI" ile/ve/||/<> HIRSIZ



-[ne yazık ki]
İKİ YANLIŞ!:
SUSULACAK YERDE, KONUŞMAK ve/||/<> KONUŞULACAK YERDE, SUSMAK



-[ne yazık ki]
İLETİŞİMSİZLİK:
"ANLAMSIZ KIRGINLIKLAR" ve/||/<> "BEKLENTİ" ve/||/<> "ZAMAN KAYBI"



-[ne yazık ki]
İLİŞKİLERİN/EVLİLİKLERİN BİTİŞİ:
AŞKIN BİTMESİNDEN ile/ve/||/<>/< ARKADAŞLIĞIN OLMAMASINDAN



-[ne yazık ki]
İNAT ile/ve/||/<>/>< KAYITSIZLIK



-[ne yazık ki]
İNSANLIK SUÇLARI:
SOYKIRIM ile/ve/||/<> İŞKENCE/ŞİDDET ile/ve/||/<> TERÖR ile/ve/||/<> NEFRET/DÜŞMANLIK ile/ve/||/<> IRKÇILIK ile/ve/||/<> KÖLELEŞTİRME ile/ve/||/<> İNSAN KAÇAKÇILIĞI ile/ve/||/<> ORGAN TİCARETİ ile/ve/||/<> BAĞIMLILAŞTIRMA

( Bağımlılaştırma - İnsanlık Suçu İlişkisi - Muharrem Balcı )


-[ne yazık ki]
İNSANLIK SUÇLARI:
SOYKIRIM ile/ve/||/<> İŞKENCE/ŞİDDET ile/ve/||/<> TERÖR ile/ve/||/<> NEFRET/DÜŞMANLIK ile/ve/||/<> IRKÇILIK ile/ve/||/<> KÖLELEŞTİRME ile/ve/||/<> İNSAN KAÇAKÇILIĞI ile/ve/||/<> ORGAN TİCARETİ ile/ve/||/<> BAĞIMLILAŞTIRMA

( * Kasten öldürme
* Kasten yaralama
* İşkence, eziyet ya da köleleştirme
* Kişiyi, özgürlüğünden yoksun kılma
* Bilimsel deneylere tâbi kılma
* Eşeysel saldırıda bulunma, çocukların eşeysel istismarı
* Zorla gebe bırakma
* Zorla fuhşa sevketme )


-[ne yazık ki]
İŞ KAZASI ile/ve/değil BÜYÜK İHMAL



-[ne yazık ki]
İŞGÜZÂR/LIK ile/ve/<> BOŞBOĞAZ/LIK



-[ne yazık ki]
İSRAF ve/||/<>/> İFLÂS



-[ne yazık ki]
İSRAF ile/ve/||/<> ŞİDDET



-[ne yazık ki]
ISRARLI ile/ve/||/<> TAKINTILI



-[ne yazık ki]
İSTEDİĞİN SÖZÜ SÖYLEMEK ve/||/<>/> İSTEMEDİĞİNİ DUYMAK

( "İstediğimiz sözü" söylersek, istemediğimiz sözü de duyarız/duymak zorunda kalırız. )


-[ne yazık ki]
İSTÎLÂ ile/ve/||/<>/> SÖMÜRÜ



-[ne yazık ki]
İTHAM ile İMÂ



-[ne yazık ki]
KALİFORNİYA SENDROMU:
HAZCILIK ile/ve/+/||/<>/> BEN MERKEZCİLİK ile/ve/+/||/<>/> YALNIZLIK ile/ve/+/||/<>/> MUTSUZLUK



-[ne yazık ki]
KANDIRMADA:
"APTAL/LIĞIMIZ" ile/ve/değil/||/<>/< "ONUN/ONLARIN" KARAKTERSİZ/LİĞİ

( Olmuyor. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Oluyor. )


-[ne yazık ki]
KAPİTALİZM ve/> BİLGİSİZLEŞMEK ve/> YOKSULLAŞMAK

( Kapitalizm, okudukça cahil bırakır; çalıştıkça fakirleştirir. )


-[ne yazık ki]
KARGAŞA ile VURTUT

( ... İLE Silah kullanılan kargaşa. | Uzun uzun çekişerek, sıkı pazarlık ederek. )


-[ne yazık ki]
KAYIP ile KOPUK



-[ne yazık ki]
KAYIRMA ile/ve/||/<> ŞIMARTMA



-[ne yazık ki]
KİBİR ile/ve/<> GİZLİ KİBİR



-[ne yazık ki]
KİŞİDE:
RASTLANTISAL/LIK ile/ve/||/<> KEYFÎ/LİK



-[ne yazık ki]
KÖLELİK ile/ve/||/<>/> BORÇ KÖLELİĞİ



-[ne yazık ki]
KOPUK/LUK ve/< GÜVENSİZ/LİK



-[ne yazık ki]
KÖR ŞİDDET ile NEDENSİZ ŞİDDET



-[ne yazık ki]
KORNA:
"SELÂMLAMA/VEDÂLAŞMA" ile/ve/||/<> "TEPKİ GÖSTERME" ile/ve/||/<> "ADÂLET ARAMA/SAĞLAMA"



-[ne yazık ki]
KÖTÜ KULLANIM ile/ve/||/<>/> KÖTÜYE KULLANIM

( [... olduğunu/olacağını] "biliyorsun/biliyordun." İLE/VE/||/<>/> "ZÂTEN"/"SONUÇTA"/"ASLINDA" biliyorsun/biliyordun." )


-[ne yazık ki]
KÖTÜ KULLANIM ile/ve/||/<>/> KÖTÜYE KULLANIM

( "Bir alışveriş, bir fiş." şeklinde, fazladan/gereksiz açıklama yapmak, uyarıda bulunmak. İLE/VE/||/<>/> "Ama bunu söylemenize gerek yok ki! Ben yapınca alışverişi, ZÂTEN/SONUÇTA alıyorum satış fişi." şeklinde [soluksuz/beklemeksizin/düşünmeksizin] "yanıt vermek." )


-[ne yazık ki]
KÖTÜ KULLANIM ile/ve/||/<>/> KÖTÜYE KULLANIM

( Bir kişinin, neyi bilip bilmediğini ve/ya da o an/dönem için anımsayıp anımsamadığını "belirlemek", beklentisi içinde olmak, dilin/ifadenin kötü kullanılmasıdır. [Hiçkimsenin, neyi bilip bilmediği, isteyip istemediği ya da yapıp yapamayacağı, hiçbir zaman, zemin ve koşulda bilinemez!] İLE/VE/||/<>/> Sözcüklerin yetersiz ve kötü kullanımıyla birlikte "niyet okumak" ya da genelleyici/indirgeyici/özdeştleştirici/köktenci/toptancı/sonuç odaklı bir yargı ifadesi ise sürecin ve ilişkinin tükenmesine neden olacak/olmuş bir kötüye kullanımdır. [Güç ve baskı uygulama isteği ve/ya da nedeniyle olduğu/olabileceği gibi sorumluluktan kaçmak gibi çok çeşitli anlamsız/gereksiz nedenlerden de kaynaklanmaktadır.] )


-[ne yazık ki]
KÖTÜ KULLANIM ile/ve/||/<>/> KÖTÜYE KULLANIM

( Dünyadaki Yaşamın Tehlikede Olduğunun 21 Kareyle Kanıtı )


-[ne yazık ki]
KÖTÜLERİN, "BASKISI" ile/değil/||/<> İYİLERİN, KAYITSIZLIĞI



-[ne yazık ki]
KÖTÜMSERLİK:
ÇÖZÜM ARAMAMAK ve/||/<>/< ÇÖZÜMÜN BİR PARÇASI OLMAMAK



-[ne yazık ki]
KÜÇÜK HESAP ile/ve/||/<>/>/< BİLGİSİZLİK

( İkirciğe neden olur. İLE/VE/||/<>/>/< Hesapsızlığa ve fazla/yersiz "atılganlığa" neden olur. )


-[ne yazık ki]
KURUCU ŞİDDET ile/ve/||/<>/> KORUYUCU ŞİDDET



-[ne yazık ki]
KÜSTAH/LIK ile/ve/değil/||/<>/< ÖZENSİZ/LİK



-[ne yazık ki]
KÜSTAHLIK ile/ve/||/<>/< "ÖZGÜVEN"



-[ne yazık ki]
MAĞDUR ile/ve/||/<> MAZLUM



-[ne yazık ki]
MANTIK DIŞI/LIK ile/değil "DUYGUSAL/LIK"



-[ne yazık ki]
MAZLUM ile/ve/||/<> HORLANANLAR



-[ne yazık ki]
MERKEZİYETÇİ/LİK ile/ve/<> KEYFİYETÇİ/LİK



-[ne yazık ki]
MÜDÂRÂ[T][< DERY] ile İKİYÜZLÜLÜK | YÜZE GÜLME, DOST GİBİ GÖRÜNME



-[ne yazık ki]
MÜKÂLEBE[< KELB] ile/değil/yerine/>< MÜKÂLEME[< KELÂM]

( Dalaşma. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Konuşma. | Antlaşma. )


-[ne yazık ki]
MUTSUZLUK:
"SAHİP OLAMADIKLARIMIZA ULAŞAMADIĞIMIZDAN DOLAYI" değil SAHİP OLDUKLARIMIZI UNUTMAKTAN DOLAYI



-[ne yazık ki]
NE KADAR, KENDİMİZİ "DÜŞÜNÜYORSAK" ile/ve/||/<>/> O KADAR, İŞTEN/SORUMLULUKTAN KAÇMAK/ÇALMAK



-[ne yazık ki]
NEYİ
BÖLÜŞEMİYORUZ? ve/||/<> NİYE DÖVÜŞÜYORUZ?

( Hiçbir mal, bizim değil! VE/||/<> Hiçbir can, bizim değil! )


-[ne yazık ki]
NİCE KİŞİLER ile NİCE GİYSİLER

( [ne yazık ki] Görürüz, üstünde giysi olmayan. İLE Görürüz, içinde insan olmayan. )


-[ne yazık ki]
NİCELİK EGEMENLİĞİ ile/ve/<> DEĞERSİZLİK ile/ve/<> GÖRELİLİK



-[ne yazık ki]
ÖĞRENMEME ve/||/<>/> ÖĞRENİLEN YANLIŞLARDAN VAZGEÇMEME ve/||/<>/> YENİDEN ÖĞRENMEME



-[ne yazık ki]
OKUYAN ile/ve/||/<> ANLAYAN

( Az. İLE/VE/||/<> Sınırlı/kıt. )


-[ne yazık ki]
ORANTISIZ GÜÇ ve/||/<>/< KÖR ŞİDDET



-[ne yazık ki]
ORTAK ALANDA:
"KİŞİSEL DAVRANIŞ" ve/||/<>/< "KEYFÎ TUTUM"

( İkisi de yapılmamalı! )


-[ne yazık ki]
ÖTEKİLEŞTİRME ile/ve/<> TEKTİPLEŞTİRME



-[ne yazık ki]
ÖTEKİLEŞTİRMEDE:
AYRIMCILIK ile/ve/<> NEFRET (SÖYLEMLERİ/TUTUMLARI)



-[ne yazık ki]
OTORİTER/LEŞME ile/ve/<> TOTALİTER/LEŞME



-[ne yazık ki]
ÖZENSİZ ÜRETİM ve/||/<>/> SINIRSIZ TÜKETİM



-[ne yazık ki]
ÖZENSİZ/LİK ile/ve/||/<> SAYGISIZ/LIK



-[ne yazık ki]
PARA/NIZ:
VARSA ile/ve/değil/yerine YOKSA

( Sadece kendiniz, kim olduğunuzu unutursunuz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tüm dünya, kim olduğunuzu unutur. )


-[ne yazık ki]
PARA ile/ve/||/<> DİN

( [ne yazık ki]
Konu "para" olduğunda, herkesin dini aynıdır. )


-[ne yazık ki]
PATAVATSIZLIK ile/ve/||/<> TOKSÖZLÜLÜK

( Sözlerinin nereye varacağını düşünmeden saygısızca konuşma, davranışlarına dikkat etmememe. İLE Hatır ve gönül dinlemeden, hiçbir şeyden "çekinmeden" konuşmak. )


-[ne yazık ki]
PAYLAŞIMSIZ/LIK ile/değil/< "DOYUMSUZ/LUK"



-[ne yazık ki]
PSİKOLOJİDE/PSİKİYATRİDE:
GERÇEK "HASTA/LAR" ile/ve/değil/<>/> GERÇEK HASTANIN, "HASTA ETTİKLERİ"



-[ne yazık ki]
PSİKOPAT/LIK ile/ve/||/<> İNSAFSIZ/LIK



-[ne yazık ki]
REDDETMEK ile/ve/||/<>/> YASAKLAMAK



-[ne yazık ki]
SAÇMA ile/ve/değil/||/<> BAĞLANTISIZ



-[ne yazık ki]
ŞAKŞAKÇI/LIK ile YALAKA/LIK



-[ne yazık ki]
SAVAŞLARDA:
PARTİZAN ile/<> GERİLLA ile/<> TERÖR



-[ne yazık ki]
SAVSAKLAMA ile/ve/||/<> BOŞVERME



-[ne yazık ki]
SEVGİSİZLİK ve/||/<>/> KAYITSIZLIK



-[ne yazık ki]
ŞİDDET ve/||/<> TERBİYESİZLİK



-[ne yazık ki]
ŞİDDETİN MEŞRÛLAŞTIRILMASI ile/ve/<> ÖTEKİLEŞTİRME



-[ne yazık ki]
ŞİDDETTEN DOLAYI ... ile/ve/değil/ne yazık ki/<> "BİZİM/SEN"İN "SESSİZLİĞİNDEN/TEPKİSİZLİĞİNDEN DOLAYI ..."



-[ne yazık ki]
ŞİKÂYET ile İSRAF ile SIRADÜZENSİZLİK[ANARŞİ] ile BASKI/İSTİBDÂD ile İFRÂD-TEFRÎT
değil/yerine/><
KANAAT ile İNFAK ile HUZUR/SELÂMET ile ADÂLET ile İSTİKÂMET

( [ne yazık ki]
Bilgisizlik + Yoksulluk >= Şikâyet İLE
Bilgisizlik + Varsıllık >= İsraf İLE
Bilgisizlik + Özgürlük >= Anarşi İLE
Bilgisizlik + Güç >= Baskı/İstibdâd İLE
Bilgisizlik + Din >= İfrâd - Tefrit İLE

DEĞİL/YERİNE/><

Bilgi/(b)ilim + Yoksulluk >= Kanaat İLE
Bilgi/(b)ilim + Varsıllık >= İnfâk İLE
Bilgi/(b)ilim + Özgürlük >= Huzur, Barış/Selâmet İLE
Bilgi/(b)ilim + Güç >= Adâlet İLE
Bilgi/(b)ilim + Din >= Yön/İstikâmet )


-[ne yazık ki]
SIKIYA ile/ve/||/<> SIKILMAYA GELEMEMEK



-[ne yazık ki]
SINIRSIZ "KONUŞMA" ile/ve/||/<>/> "SINIRSIZ SAHİP OLMA"



-[ne yazık ki]
SİYASAL KAYIRMACILIKTA:
PATRONAJ(BOSISM) ile/ve/||/<> KLIENTALIZM ile/ve/||/<> HİZMET KAYIRMACILIĞI



-[ne yazık ki]
SİYASET İLE ve/||/<> DİN İLE ve/||/<> FUTBOL İLE ve/||/<> SAVAŞ İLE

( Yanıltılırız. VE/||/<> Avutuluruz. VE/||/<> Uyutuluruz. VE/||/<> Korkutuluruz. )


-[ne yazık ki]
SÖMÜRÜ ile/ve/||/<> ARTI DEĞER SÖMÜRÜSÜ



-[ne yazık ki]
SORUMLULUKTAN KAÇMAK ile/ve/||/<>/< ÖZGÜRLÜĞÜ YADSIMAK



-[ne yazık ki]
SÖZDE, ÖLÇÜ BİLMEMEK/BİLMEYEN ve/||/<> EDEPSİZLİKTE SINIR TANIMAMAK/TANIMAYAN



-[ne yazık ki]
SUÇLAMA ile/ve/<> DIŞLAMA



-[ne yazık ki]
SUİKAST ile/ve/||/<> GASP



-[ne yazık ki]
SÜRÜ ile/ve/değil/||/<>/> SÖMÜRÜ



-[ne yazık ki]
TARİHİ ...:
BİLMEMEK ile/ve/değil/||/<>/> ÇARPITMAK



-[ne yazık ki]
TEHDİT ETMEK ile/ve/değil/||/<>/< "ABA ALTINDAN SOPA GÖSTERMEK"



-[ne yazık ki]
TEMBEL/LİK ile/ve/değil/||/<> ELİNDEKİNİN DEĞERİNİ BİLMEZ/LİK



-[ne yazık ki]
TERBİYESİZ ile/değil/yerine DİK KAFALI



-[ne yazık ki]
TERBİYESİZLİK ile/ve/||/<>/< KEYFİYET



-[ne yazık ki]
TIKANIKLIK ile/ve/||/<> KISIR DÖNGÜ



-[ne yazık ki]
TÖREYE DOĞAN ve/||/<> İSVİÇRE TÜZESİYLE EVLENEN ve/||/<> ALMAN YÖNETİM ZİHNİYETİYLE YÖNET(İL)EN ve/||/<> İTALYAN TÜZESİYLE CEZALANDIR(IL)AN ve/||/<> İSLÂMÎ KURALLARA GÖRE GÖMÜLEN



-[ne yazık ki]
TUTUCU ile GERİCİ



-[ne yazık ki]
VATANDAŞIN "ÇIKARLARI/(HAKLARI)" ile/değil/yerine/>< KİŞİ(İNSAN) HAKLARI



-[ne yazık ki]
VERGİ KAÇIRMAK değil/yerine VERGİDEN KAÇINMAK



-[ne yazık ki]
YALAKA/LIK/DALKAVUK/LUK ile/ve/<> YARDAKÇI/LIK

( ... İLE/VE/<> Özellikle kötü işlerde birine yardım eden kişi. )


-[ne yazık ki]
YALAN SÖYLEMEK ile/ve/||/<> GERÇEĞİ ÇARPITMAK



-[ne yazık ki]
YALAN SÖYLEMEK ile/ve/||/<>/> KENDİ YALANINA İNANMAK



-[ne yazık ki]
YALAN SÖYLEYEN ile/değil/yerine/>< DOĞRU SÖYLEYEN

( İkna etmeye çalışır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sadece anlatır. )


-[ne yazık ki]
YALAN SÖYLEYEN ile/değil/yerine/>< DOĞRU SÖYLEYEN

( Yalan söyleyen/ler, doğru söyleyen(ler)e inanmaz. )


-[ne yazık ki]
YALANLARLA OYALANMAK ile/değil/yerine/>< GERÇEKLERLE "YARALANMAK"



-[ne yazık ki]
YAPAYALNIZ KALMAK ile/değil YAPAYALNIZ HİSSETMEYE NEDEN OLANLARLA YAŞAMAK



-[ne yazık ki]
YIKICI BENCİLLİK ile/değil/yerine/>< GÖZETICİ BENCİLLİK



-[ne yazık ki]
YOKSULLUK ve/değil/||/<> YOLSUZLUK



-[ne yazık ki]
YORAN:
KOŞULLARIN "AĞIRLIĞI" ile/ve/değil/||/<>/< ETRAFINI ANLAMAYAN KİŞİLERİN SAĞIRLIĞI



-[ne yazık ki]
YÜZSÜZ/LÜK ile/ve/||/<> SIRNAŞIK/LIK

( ... İLE/VE/||/<> Can sıktığına, rahatsız ettiğine aldırmadan, birinden, sürekli, yalvarırcasına istekte bulunan ve bu isteğinde direnen kişi. | Sıkıntı veren, rahatsız eden, musallat olan. )


-[ne yazık ki]
ZAN ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> İFTİRA



-[ne yazık ki]
ZAVALLILIK:
PARAYLA OLAN ile/ve/değil/<> PARAYLA OLMAYAN



-[ne yazık ki]
ZORA GELEMEMEK ile/ve/değil/||/<>/< "KONFOR"



-[ne yazık ki]
ZORBALIK ile/ve/değil/<>/> AKRAN ZORBALIĞI



-[ne yazık ki]
İRTİKÂB SUÇU:
ZORLAMAYLA(İCBAR) ile/ve/||/<> İKNÂYLA ile/ve/||/<> MUHATABININ HATASINDAN YARARLANARAK



-[ne yazık ki]
KATLANMAK" ile/ve/||/<>/> "KANIKSAMAK" ile/ve/||/<>/> "KABULLENMEK" ile/ve/||/<>/> "ONAYLAMAK"

( Çoğu soruna "tanık olmaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu soruna "katlanmaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu sorunu "kanıksamaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu sorunu "kabullenmekten" dolayı. )


-[ne yazık ki]
VEFÂ:
ÇIKARA ile/değil/yerine/>< KİŞİYE



-[ne] EGEMEN/LER ile/ne de/||/<> EZİLEN/LER



-[ne] İNCİNME ile/ve/||/<>/ne de GÜCENME



-[ne] KARDAŞ, [ne de] ARKADAŞ ile/değil/sadece HALDAŞ

( Sükût kıvâmındaki çığlığı, ne kardaş, ne de arkadaş; sadece hâldaş olanlar duyar. )


-[ne] KÖY ne de KASABA (OLAMAMAK)



-[ne] YAP! "EMRİ" ile/ve/||/<>/ne de YAPMA! "ENGELİ"



-[ne]
!TAHKİR ile/ya da/ne de/||/<>/>< TAKDİS



-[ne]
"SERT" ne de "YUMUŞAK"

( [ne] Çevremizdekileri kıracak kadar. NE DE Kişilere cesâret verecek kadar. )


-[ne]
([ne yazık ki] [ya]) "KÂR" ne de/ya da İNKÂR



-[ne/hem] "HAKLI/LIK" ile/ve/ya da/ne de/hem de/<>/>< KIZGIN/LIK

( Ne kadar (")haklı(") olduğumuzu zannetsek de, ne kadar kızgın olsak da,
bazı/çoğu durumu, sakinlikle ve akılla[/tüzeyle] çözerek -ve de en azından çözümleyerek- ilerlemek gerekir. )


-[NİTELİĞİN GÖSTERGESİNDE]
DOST ile ÂŞIK

( Kavgada belirli olur. İLE Vedâda belirli olur. )


-[önce] | "GÖRMEMEZLİKTEN GELİRLER"
sonra
"ALAY EDERLER"
sonra
"SAVAŞIRLAR" |
ile/değil/yerine/||/>/><
[sonunda]
KAZANIRSIN



-[önce] ELİMİZDEN GELEN ile/ve/sonra/||/<>/> ELİMİZDEN GİDEN

( Yap(alım)! İLE/VE/SONRA/||/<>/> (Fazla) Düşünmeyelim hatta umursamayalım. )


-[önce] İÇ YÜZ(Ü) ve/<> [sonra] SON SÖZ(Ü)

( [önce] Öğren/bil. VE/<> [sonra] Söyle. )


-[Ortalık yerde karıştırılmamalı!]
BURUN DELİKLERİ ve/||/<> KULAK DELİKLERİ



-[simge] DAĞ:
BİREYDE ile/ve/||/<> TOPLUMDA

( Nefs. İLE/VE/||/<> Devlet. )


-[ya] "BİR YOL BULMAK/AÇMAK" ve/ya da/||/<>/>/< [ya] YOL AÇMAK ve/ya da/||/<>/>/< YOLDAN ÇEKİLMEK



-[ya] (")TÂBİ(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/ya da ÂRİF



-[ya] KALMAK ile/değil/yerine/ya da İLERLEMEK



-[ya] TÂLİP OLMA! ya da ŞİKÂYET ETME!



-[ya] TÖVBE ile/ve/ya da/||/<>/> AFFETME



-[ya] YENİLECEĞİZ değil/yerine/ya da/>< YENİLENECEĞİZ



-[ya]
İSTİKLÂL ya da ÖLÜM

( )


-<20 ile/ve/<> >20 ile/ve/<> >40 ile/ve/<> >60 ile/ve/<> >80

( Tomurcuk. İLE/VE/<> Turşuluk. İLE/VE/<> Olgunluk[meyve]. İLE/VE/<> Durgunluk. İLE/VE/<> Yolculuk. )


-ÖNCELİKLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-SORU [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-SORU [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ÖNCESİ-SONRASI [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-YAŞLILAR [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-ÇOCUKLAR [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-ÇOCUKLAR [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-TARİH [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-TARİH [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-AN [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-AN [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-AN [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ZAMAN [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-ZAMAN [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-SU [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-SU [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-SU [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-SU [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-YOL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-YOL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ÇEVRE [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-ÇEVRE [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-ÇEVRE [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ÇEVRE [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-DİL [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-DİL [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-DİL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-DİL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-SÖZ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-SÖZ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-FELSEFE [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-FELSEFE [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-İRFAN [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-İRFAN [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ERDEMLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-KAN [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-KAN [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-(TOPLUMSAL) BELLEK [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-BELLEK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-PARA [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-PARA [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-SOFRA [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-SOFRA [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-KİTAP [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-KİTAP [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-GÖVDE/BEDEN [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-SANAT [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-YAZIT [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-YAZIT [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-AYNI ÖĞÜNDE YENEBİLENLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ÇATAL-BIÇAK KULLANIMINI BİLMELİ/ÖĞRENMELİ/ÖĞRETMELİ! (ERKEN YAŞTA)



-| "HAZ YAŞAMI" ile/ve/||/<> "POLİTİK YAŞAM" |
ile/ve/değil/yerine/||/<>/>
KURAMSAL YAŞAM



-| "İNANAN" ile/ve/>< "KUŞKULANAN" |
değil/yerine/>
BAKMAYI BİLEN

( | "Mutludur." ile/ve/>< (")Bilgilidir.(") | DEĞİL/YERİNE Anlayandır. )


-| "KAS KAFA" ile/ve/||/<> "BOŞ KAFA" ile/ve/||/<> "MAN KAFA" |
ile/değil/yerine
HOŞ KAFA

( Duyduğundan bir şey al(a)mayan. İLE/DEĞİL/YERİNE Duyduğunu çabuk unutan, etki etmeyen. İLE/DEĞİL/YERİNE Duyduğunu herkese anlatan. İLE/DEĞİL/YERİNE Duyduğunu içinde tutan. )


-| "KAS KAFA" ile/ve/||/<> "BOŞ KAFA" ile/ve/||/<> "MAN KAFA" |
ile/değil/yerine
HOŞ KAFA

( Üç/dört heykel masalını okumanızı/dinlemenizi salık veririz. )


-| "REZİL" ve/ya da "SEFİL" |
değil/yerine/><
ASİL

( [ayrılıktan hemen sonra ...]
| Başkasının kollarına bırakana "denilen". VE/YA DA Alkole bırakana "denilen". |
DEĞİL/YERİNE/><
Zamana bırakana denilen. )


-| (")KÜLTÜRLÜ(") ya da (")HOCA(") |
ile/değil/yerine/<>/>
BİLGE

( | Öğrenmeyi seven. YA DA Öğretmeyi seven. |
İLE/DEĞİL/YERİNE/<>/>
Hem öğrenmeyi seven, hem de öğretmeyi seven. )


-| BİRLİK ve/+ ÇOKLUK | ve/||/<>/> TÜMELLİK



-| CÂNİ ve BUDALA | ile/değil/>< OYUNCU

( Sürekli akıl var ve hiç duygu yoksa. VE Sürekli duygu var ve hiç akıl yoksa. İLE/DEĞİL/>< Akıl ve duygunun dengelenmesiyle. )


-| DESPOT ile/<>/> SÜRÜ |
değil/yerine
YURTTAŞ

( | Yönetmeyi bilen, yönetilmeyi bilmeyen. İLE Yönetilmeyi bilen, yönetmeyi bilmeyen. | DEĞİL/YERİNE Yönetmeyi ve yönetilmeyi bilen. )


-| DÜZ/"DONUK" BAKIŞ ile/ve DİK BAKIŞ | ile/değil/yerine/>< YANSIZ/NÖTR BAKIŞ



-| FAZLALIK ve GEREKSİZ | ile/değil/yerine CANIMIZ

( Kenara çekilen. VE Ardımızda olan/kalan. İLE/DEĞİL/YERİNE Yanımızda olan, yanında olduğumuz. )


-| KAÇMAK ile/ve/ya da/||/<>/> SAVAŞMAK |
ile/ve/ya da/||/<>/>
DONAKALMAK

( [Olanaklar(ımız)/koşullar(ımız)/araçlar(ımız)]
| Yetmiyorsa, uygun değilse. İLE/VE/YA DA/||/<>/> Yetiyorsa, uygunsa. |
İLE/VE/YA DA/||/<>/>
İkisi arasında kalmış ya da hiçbir karar veremiyorsak. )


-| KAÇMAK ile/ve/ya da/||/<>/> SAVAŞMAK |
ile/ve/ya da/||/<>/>
DONAKALMAK

( | Sempatik. VE Sempatik. |
İLE/VE/YA DA/||/<>/>
Parasempatik. )


-| KAFTAN ve CÜBBE | ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HIRKA

( | Sultan'da. VE Yargıç'ta. | İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Derviş'te. )


-| KAPİTALİZM ve BİREY | ile ULUS/MİLLET

( [ne yazık ki] | Birbirimizden uzaklaş(tır)arak. | DEĞİL/YERİNE/>< Birbirimize yaklaşarak. )


-| KARARSIZLIK ve/ya da KORKAKLIK |
ile/değil/yerine/><
CESÂRET

( | Tehlikeye sokar. VE Ölüme götürür/götürebilir. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Zafere taşır. )


-| KARMAŞIKLIKTA ve/||/<> UYUŞMAZLIKTA ve/||/<> ZORLUKTA | ve/||/<>
SÜREKLİLİKTE

( Yalınlığı bulmak. VE/||/<> Uyumu bulmak. VE/||/<> Çözümü bulmak. VE/||/<> Kendini bulmak/tanımak! )


-| KENDİNDE ile/ve/+ KENDİ İÇİN | ile/ve/+/||/<>/> KENDİNDE VE KENDİ İÇİN



-| KESER ya da RENDE | ile/değil/yerine/>< KOL HIZARI

( | Kendine yontar. YA DA Ötekine/dışarıya yontar. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İki tarafa da yontar. )


-| KORKU ile/ve/||/<> KIZMA/ÖFKE ile/ve/||/<> ÜZÜNTÜ/ÜZÜLME ile/ve/||/<> UTANMA/UTANÇ[>< AÇGÖZLÜLÜK] ile/ve/||/<> İĞRENME/TİKSİNTİ | ile/ve/||/<> SEVİNÇ(NEŞE)/COŞKU ile/ve/||/<> ŞAŞIRMA/ŞAŞKINLIK/HAYRET

( Farklı coğrafyalarda yaşayıp farklı dilleri konuşsa da yeryüzünde yaşayan tüm bireyler, şu 6 ya da 7 duygu-durum için aynı yüz ifadesi ve mimikleri kullanıyor. )


-| KORKU ile/ve/||/<> KIZMA/ÖFKE ile/ve/||/<> ÜZÜNTÜ/ÜZÜLME ile/ve/||/<> UTANMA/UTANÇ[>< AÇGÖZLÜLÜK] ile/ve/||/<> İĞRENME/TİKSİNTİ | ile/ve/||/<> SEVİNÇ(NEŞE)/COŞKU ile/ve/||/<> ŞAŞIRMA/ŞAŞKINLIK/HAYRET

( )


-| KORKU ile/ve/||/<> KIZMA/ÖFKE ile/ve/||/<> ÜZÜNTÜ/ÜZÜLME ile/ve/||/<> UTANMA/UTANÇ[>< AÇGÖZLÜLÜK] ile/ve/||/<> İĞRENME/TİKSİNTİ | ile/ve/||/<> SEVİNÇ(NEŞE)/COŞKU ile/ve/||/<> ŞAŞIRMA/ŞAŞKINLIK/HAYRET

( )


-| PİRİNÇ EKMEK ile AĞAÇ DİKMEK |
ile/ve/değil/||/<>/<
ÇOCUK YETİŞTİRMEK

( [öngörümüz/"beklentimiz"] Bir yıllıksa. İLE On yıllıksa. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yüz yıllık olursa. )


-| SİSTEME AİDİYET ile SİSTEMSİZLİK | ile/yerine/değil SİSTEMLİ ÖZGÜRLÜK



-| ÜN/ŞÖHRET ile/ve İTİBAR | ile/ve/<>/değil/yerine HAYSİYET

( | Toplumun, kişiye/tutuma/duruma verdiği değer/önem. İLE/VE Toplulukların/bilirkişilerin, kişiye/tutuma/duruma verdiği değer/önem. | İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Kişinin, kendine verdiği değer/önem. )


-| ÜN/ŞÖHRET ile/ve İTİBAR | ile/ve/<>/değil/yerine HAYSİYET

( | Halk tarafından verilen. İLE/VE Ehline verilen. | İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Kendi/nde/n. )


-| VERİ ve/> BİLİ(ENFORMASYON) ve/> BİLGİ | ile/ve/+/<>/>/<
FARKINDALIK | BİLGELİK(İRFAN/HİKMET) ile/ve/+/<>/>/< ZARİFLİK/ZARÂFET

( BİLGİ: İnsan aklı sınırıları içerisinde evreni ve doğayı anlama çabası. )


-| VERİ ve/> BİLİ(ENFORMASYON) ve/> BİLGİ | ile/ve/+/<>/>/<
FARKINDALIK | BİLGELİK(İRFAN/HİKMET) ile/ve/+/<>/>/< ZARİFLİK/ZARÂFET

( Bilgi, göklere uçabileceğimiz kanatlardır. )


-| VERİ ve/> BİLİ(ENFORMASYON) ve/> BİLGİ | ile/ve/+/<>/>/<
FARKINDALIK | BİLGELİK(İRFAN/HİKMET) ile/ve/+/<>/>/< ZARİFLİK/ZARÂFET

( Yapmanız gereken şey farkında olmanın farkında olmaktır. )


-| VERİ ve/> BİLİ(ENFORMASYON) ve/> BİLGİ | ile/ve/+/<>/>/<
FARKINDALIK | BİLGELİK(İRFAN/HİKMET) ile/ve/+/<>/>/< ZARİFLİK/ZARÂFET

( Tüm sonuçlarına katlanabilmektir. )


-| VERİ ve/> BİLİ(ENFORMASYON) ve/> BİLGİ | ile/ve/+/<>/>/<
FARKINDALIK | BİLGELİK(İRFAN/HİKMET) ile/ve/+/<>/>/< ZARİFLİK/ZARÂFET

( Hiçbir uygarlık, varolan bilgiyle çatışmadan, bilgi üretemez. )


-| VERİ ve/> BİLİ(ENFORMASYON) ve/> BİLGİ | ile/ve/+/<>/>/<
FARKINDALIK | BİLGELİK(İRFAN/HİKMET) ile/ve/+/<>/>/< ZARİFLİK/ZARÂFET

( KUTADGUBİLİG: Mutluluk/saadet veren bilgi, kutlu bilgi. Çinliler, ona Edebü'l-Mülûk der; Maçinliler, onu Enîsü'l-memâlik diye adlandırır. Bu meşrık ilinin büyükleri, buna doğruca Zînetü'l-ümerâ der.
İranlılar buna Şehnâme der, Turanlılar ise Kutadgu bilig diye anar. )


-| VERİ ve/> BİLİ(ENFORMASYON) ve/> BİLGİ | ile/ve/+/<>/>/<
FARKINDALIK | BİLGELİK(İRFAN/HİKMET) ile/ve/+/<>/>/< ZARİFLİK/ZARÂFET

( | Yazaç/harf. VE/> Hece. VE/> Sözcük. |

İLE/VE/+/<>/>/<

Tümce. )


-| VERİ ve/> BİLİ(ENFORMASYON) ve/> BİLGİ | ile/ve/+/<>/>/<
FARKINDALIK | BİLGELİK(İRFAN/HİKMET) ile/ve/+/<>/>/< ZARİFLİK/ZARÂFET

( | ... VE/> "Ne, ne zaman, nerede, kim?" soruları ve yanıtlarıyla/karşılıklarıyla. VE/> "Nasıl?" sorusuyla ve yanıtlarıyla/karşılıklarıyla. |

İLE/VE/+/<>/>/<

"Neden?" sorusuyla ve yanıtlarıyla/karşılıklarıyla. )


-| VERİ ve/> BİLİ(ENFORMASYON) ve/> BİLGİ | ile/ve/+/<>/>/<
FARKINDALIK | BİLGELİK(İRFAN/HİKMET) ile/ve/+/<>/>/< ZARİFLİK/ZARÂFET

( [bilginin/kavramın/nesnenin/olgunun] | Öncesi VE/> Sonrası VE/> İçi ve dışı |

İLE/VE/+/<>/>/<

Zamanı ve Zemini )


-| VERİ ve/> BİLİ(ENFORMASYON) ve/> BİLGİ | ile/ve/+/<>/>/<
FARKINDALIK | BİLGELİK(İRFAN/HİKMET) ile/ve/+/<>/>/< ZARİFLİK/ZARÂFET

( | Letter, phoneme. AND/> Morpheme. AND/> Word. |

vs./AND/+/<>/>/<

Sentence. )


-| VERİ ve/> BİLİ(ENFORMASYON) ve/> BİLGİ | ile/ve/+/<>/>/<
FARKINDALIK | BİLGELİK(İRFAN/HİKMET) ile/ve/+/<>/>/< ZARİFLİK/ZARÂFET

( | [by] ... AND/> "What, where, when, who?" questions and answers. AND/> "How?" question and answers. |

vs./AND/+/<>/>

"Why?" question and answers. )


-| VERİ ve/> BİLİ(ENFORMASYON) ve/> BİLGİ | ile/ve/+/<>/>/<
FARKINDALIK | BİLGELİK(İRFAN/HİKMET) ile/ve/+/<>/>/< ZARİFLİK/ZARÂFET

( | Before AND/> After. AND/> Inside AND/> Outside |

vs./AND/+/<>/>/<

Time and place. )


-| VERİ ve/> BİLİ(ENFORMASYON) ve/> BİLGİ | ile/ve/+/<>/>/<
FARKINDALIK | BİLGELİK(İRFAN/HİKMET) ile/ve/+/<>/>/< ZARİFLİK/ZARÂFET

( )


-| YAZIN(EDEBİYAT) ve POLİTİKA |
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
FELSEFE ve SU

( İnandırma "gücü". VE Kandırma "gücü".
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/<
Uyandırma gücü/olanağı. VE Kaldırma gücü/olanağı. )


-| ZAYIF/LAR ile/ve/<> "ZEKİ/LER" |
ile/değil/yerine/><
GÜÇLÜ/LER

( | İntikam alırlar. İLE/VE/<> Başkasını umursamazlar, yok sayarlar. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Affederler. )


-| ZAYIF/LAR ile/ve/<> "ZEKİ/LER" |
ile/değil/yerine/><
GÜÇLÜ/LER

( [not] | Revenges. vs./AND/<> Don't cares the others. | vs./BUT/>< Forgives. )


-0 - 10 ile/ve/||/<>/> 10 - 20 ile/ve/||/<>/> 20 - 30 ile/ve/||/<>/> 30 - 40 ile/ve/||/<>/> 40 - 50 ile/ve/||/<>/> 50 - 60 ile/ve/||/<>/> 60 - 70 ile/ve/||/<>/> 70 - 80 ile/ve/||/<>/> 80 - 90 ile/ve/||/<>/> 90 - 100

( Büyüme/gelişme yaşları/mız. İLE/VE/||/<>/> Dinleme ya da dinlememe/direnme yaşları/mız. İLE/VE/||/<>/> Anlama/anlamama yaşları/mız. İLE/VE/||/<>/> Deneyimleme yaşları/mız. İLE/VE/||/<>/> Değerlendirme(me) yaşları/mız. İLE/VE/||/<>/> "Demlenme" yaşları/mız. İLE/VE/||/<>/> Verimlilik yaşları/mız. İLE/VE/||/<>/> Destek olma yaşları/mız. İLE/VE/||/<>/> "Dertlenme" yaşları/mız. İLE/VE/||/<>/> Destek alma yaşları/mız. )


-0-7 ile/ve 7-15 ile/ve 15-30 ile/ve 30-50 ile/ve 50->



-0.99365 = 0.03
ile/değil/yerine/><
1.01365 = 3.78

( Her gün yaptığımız işi (ya da kendimizi), %1 iyileştirdiğimizde, 365 gün sonra vardığımız sonuç ile her gün, %1 gerilettiğimizde vardığımız sonuç arasında, ne kadar büyük FaRkLaR olduğunu görüyoruz!... )


-1 ve/<> 150

( İnsan. VE/<> Ağaç. )


-1 ve/<> 150

( Bir ağaç, 150 kişinin neden olduğu hava kirliliğini önlemekte/temizlemektedir. )


-17 KAVİM

( M.Ö. 300'E KADAR )


-18 YAŞ:
ALTI ile/ve/||/<>/> ÜSTÜ

( İstenç[irâde] sahibi. İLE/VE/||/<>/> Direnç[ihtiyâr] sahibi. )


-18 YAŞ:
ALTI ile/ve/||/<>/> ÜSTÜ

( Ne "yapacağını/yapabileceğini" "bilen". İLE/VE/||/<>/> [öncelikle] Ne yapmayacağını/yapmayabileceğini ve ne "yapacağını/yapabileceğini" bilen. )


-1921 ANAYASASI ile 1924 ANAYASASI

( )


-2 KİŞİ OLARAK KONUŞMAK/KONUŞULAN ile 3 VE ÜZERİ KİŞİNİN BULUNDUĞU ORTAMDA KONUŞMAK/KONUŞULAN



-23 NİSAN ve/<>/||/= NEŞE

( Bugün, 23 Nisan! Neşe doluyor insan! :) )


-3 MAYMUN:
MIZARU ile/ve/||/<> IWAZARU ile/ve/||/<> KIKAZARU

( )


-3 MAYMUN:
MIZARU ile/ve/||/<> IWAZARU ile/ve/||/<> KIKAZARU

( Gözlerini kapatanın adı Mizaru, ağzını kapatanın adı Iwazaru ve kulaklarını kapatanın adı da Kikazaru. Adlarından da anlaşıldığı üzere Japon kökenli bir görsel bu. XVII. yüzyılda, Nikko kentinde inşâ edilmiş ünlü Tosho-Gu Tapınağı'nın kapısına oyulmuş "görsel bir deyim" olarak ortaya çıkmış, sonra da oradan tüm dünyaya yayılmış. )


-3B:
BARIŞ(TIR)MAK ve BÖLÜŞ(TÜR)MEK ve BÜYÜ(T)MEK
ve/||/<>/>/<
3Y:
YÖN ve YÖNTEM ve YÖNETİM



-7 KEZ ve/||/<>/> 8 KEZ

( Düşersen. VE/||/<>/> Ayağa kalk. )


-ABAD ile/ve/<> AİHM

( Avrupa Birliği Adâlet Divânı İLE/VE/<> Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi )


-ABARTI ile/ve/||/<>/< BİLGİSİZLİK



-ABARTI ile/değil/yerine/>< ZARÂFET



-ABES ile/ve/<> AYIP



-ABLUKA[İt. < ABLOCO] ETMEK/ABLUKAYA ALMAK/İHATA ETMEK/MUHASARA ETMEK değil/yerine/= KUŞATMAK



-ABORJİN ile/ve MAORİ

( Yeni Zelanda yerlisi. İLE/VE Yeni Zelanda yerli halkı. )


-AÇ ile AÇ

( Tok olmayan. İLE Aralamanın, açmanın buyruk kipi. )


-AÇ ile/ve/||/<> MUHTAÇ



-AÇGÖZLÜLÜK = TAMAH = AVARICE[İng.] = AVARICE/AVIDITÉ[Fr.]



-ACI/ISTIRAP:
KÖTÜLERİN ŞİDDETİNDEN ile/ve/değil/||/<>/< İYİLERİN SESSİZLİĞİNDEN



-ACIDAN KAÇINMAK ile HAZZA YÖNELMEK



-AÇIK SÖZLÜ/LÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NEZÂKET



-AÇIK TUT! ve/||/<> BAĞLI TUT!

( Elini, sofranı ve kapını. VE/||/<> Gözünü, dilini ve belini. )


-AÇIKLANABİLİRLİK ile/ve/||/<> TÜRETİLEBİLİRLİK



-ACİL İHTİYAÇ değil/yerine/= İVEDİ GEREKSİNİM



-ACİL YARDIM/TEDAVİ ile/ve/değil/||/<>/< İLK YARDIM

( İlâçlı. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< İlâçsız. )


-ACİL YARDIM/TEDAVİ ile/ve/değil/||/<>/< İLK YARDIM

( Uzman. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Eğitimli/belgeli. )


-AÇILIŞ TÖRENİ/KONUŞMASI ile/değil AÇIŞ TÖRENİ/KONUŞMASI



-ACIMA ile DUYGUDAŞLIK



-ACIMA ile/değil KENDİNE ACIMA

( Kişiyi, acımak değil kendine acımak bitirir. )


-ACIMA ile/değil/yerine KORUYUCU SEVGİ



-ACIMAK ile KAYGILANMAK



-ACIMASIZ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< KAYITSIZ/LIK



-AÇIP GÖSTERME/GÖSTERİLEN ile ÇIKARIP GÖSTERME/GÖSTERİLEN

( Vajina. İLE Penis. )


-ÂCİZ/LİK ile/ve/<> YOKSUN/LUK



-ÂCİZ ile/ve/<> ÂTIL



-ACTA JURE IMPERII ile/ve/||/<> ACTUA JURE GESTIONIS ile/ve/||/<> LEX FORI

( Devletin, "egemenliğine dayanarak", yapmış olduğu eylemlerden doğan sorumluluğu. İLE/VE/||/<> Yönetimin, "egemenliğine dayanarak", yapmış olduğu eylemlerden doğan sorumluluğu. İLE/VE/||/<> Yargıcın, hukuktaki, doğrudan uygulama kuralları. )


-ACZ ile/ve/> GEREKSİNİM/İHTİYAÇ



-ACZİNİ BİLMEK ile/ve/<> HADDİNİ BİLMEK

( Âlim bildiğini bilir, Ârif Kendini/Bileni Bilir, Kâmil Aczini/Haddini Bilir! )


-ACZİYET ile/ve/<> ATÂLET



-ACZİYET ile MAĞDURİYET



-AD KOYMADA, DOĞUMUN:
ZAMAN/I ile/ve/<> YER/İ

( Orta Afrika Cumhuriyeti'nde, çocukların adları, doğdukları yer ve zamana göre konuluyor. [Mbonsol: Ağacın altı. | Maseke: Dere kıyısı.] )


-AD KOYMADA, DOĞUMUN:
ZAMAN/I ile/ve/<> YER/İ

( Kişi, ahırda doğdu diye at olmadığı gibi, "nereli" olduğunun ve/ya da adının ne konulduğunun da belirleyiciliği yoktur/olmaz! )


-AD/İSİM ile/ve/<>/||/değil/yerine EYLEM/İCRAAT



-ADA(N)MAK ile/ve VAKFETMEK



-ADAK ile/ve/||/<>/> SUNAK



-ADÂLET [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ADÂLET HEYKELİNİN GÖZLERİNİN KAPALILIĞI:
"NAMUSSUZLARA GÖZ YUMMAK İÇİN" değil ÂDİL OLMAK İÇİN



-Adâlet için DİNLE!!!



-ADÂLET VE EŞİTLİK ve/||/<>/> UYUM VE DOSTLUK



-ADÂLET-İ MAHZA ile/ve/||/<> ADÂLET-İ İZÂFİYE



-ADÂLET:
"EN YÜKSEK İYİ" ile/ve/değil/yerine/<> EN YÜKSEK KAMUSAL İYİ



-ADÂLET:
"EŞİTLİK" ile/ve/değil/||/<> RIZÂ



-ADÂLET:
"GÖRELİ" değil DAYANIŞMALI



-ADÂLET:
"KİŞİ/ŞAHIS/ŞAHSÎ" KONU(SU) değil KİŞİLİK/ŞAHSİYET KONUSU



-ADÂLET:
[BİR ŞEYİ] "YERLİ YERİNE KOYMAK" değil KENDİNE AİT YERE KOYMAK/BIRAKMAK



-ADÂLET:
BİLGİNİN KONUSU ile/ve/değil/||/<> DÜŞÜNCENİN KONUSU



-ADÂLET:
BİRLİK ile/ve/<> DİRLİK



-ADÂLET:
DENKLEŞTİRİCİ ile/ve/||/<> DAĞITICI



-ADÂLET:
DIŞARIDA/UZAKTA ve/değil/yerine/||/<>/>/< KENDİNDE

( Adâleti, dışarıda/uzakta aramak. VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Kendinde başlatmak ve oluşturmaktır, asıl ve öncelikli olan. )


-ADÂLET:
KİŞİ/KUL ve/||/<> İLÂH'IN BİRLİĞİ



-ADÂLET:
ORTAYA ÇIKAN değil ÜRETİLEN



-ADÂLET:
SEVGİ ve/||/<> DÜŞÜNCE



-ADÂLET:
SUÇU/"SUÇLU"YU ARAMAK ile/ve/değil/||/<>/< (SONUNA KADAR) MÂSUMU/MASUMİYETİ ARAMAK



-ADÂLET:
VARLIĞI VE VAROLANI BİLMEK/TANIMAK ve/||/<> HAK'I BİLMEK/TANIMAK ve/||/<> KENDİNİ BİLMEK/TANIMAK



-ADÂLET:
VELÂYET değil RİSÂLET

( İç. DEĞİL Dış. )


-ADÂLET'İN KURALI ile/ve/||/<> AKIL'IN KURALI



-ADÂLET=KUTUP YILDIZI:
GÖĞE ve/||/<>/> GÖNÜLE

( Doğar. VE/||/<>/> Işığını saçar/yayar. )


-ADÂLET ile/ve AHKÂM



-ADÂLET ile/ve/<>/< BARIŞ[< VARIŞ]/SULH

( Eğer dünyada barış ve uyum istiyorsanız, aklınızda ve gönlünüzde barış ve uyum olmalıdır. )


-ADÂLET ile/ve/<>/< BARIŞ[< VARIŞ]/SULH

( Kendinizde düzen olmadıkça, dünyada düzen olmayacaktır. )


-ADÂLET ile/ve/<>/< BARIŞ[< VARIŞ]/SULH

( AN SÜKÛT'İN SULH: Davalının susması üzerine gerçekleşen barış. )


-ADÂLET ile/ve/<>/< BARIŞ[< VARIŞ]/SULH

( YURTTA SULH, CİHANDA SULH! PAZ EN EL PAIS, PAZ EN EL MUNDO! )


-ADÂLET ile/ve/<> BİLİM ile/ve/<> AŞK



-ADÂLET ve/||/<>/>/< DAYANIŞMA



-ADÂLET ile/ve/||/=/<>/< DENGE, ÖLÇÜLÜLÜK/İTİDÂL[< ADL]

( Toplumla olan ilişkide. İLE/VE/||/=/<>/< Kişide. )


-ADÂLET ile/ve/||/=/<>/< DENGE, ÖLÇÜLÜLÜK/İTİDÂL[< ADL]

( İçte. İLE/VE/||/=/<>/< Dışta. )


-ADÂLET ile/ve/<> DÜŞMANIN "ADÂLETİ"

( Adâletin gerekliliği ve önceliği, düşmanının "adâletine" maruz kalmamak ve mağdur olmamak içindir. )


-ADÂLET ve/<> EHLİYET



-ADÂLET ve/||/<>/> EMÂNET ve/||/<>/> EHLİYET/LİYÂKAT ve/||/<>/> MEŞVERET ve/||/<>/> MASLAHAT



-ADÂLET ile/ve/<> ERDEM/FAZİLET

( Sevginin ürünleri. İLE/VE/<> Aklın ürünleri. )


-ADÂLET ile/ve/<> ERDEM/FAZİLET

( "Adâlet, erdemin bir parçası değil bütünüyle erdemdir. Adâletin tersi olan haksızlık da, kötülüğün bir parçası değil bütünüyle kötülüktür." )


-ADÂLET ile/ve/<> ERDEM/FAZİLET

( Products of love. VS./AND/<> Products of intelligence. )


-ADÂLET ile/ve/değil EŞİK



-ADÂLET ve/<> GÜÇ

( Güce dayanmayan adâlet âciz, adâlete dayanmayan güç zâlimdir. )


-ADÂLET ile/ve HAK/İSTİHKAK



-ADÂLET ve/||/<>/< HAKİKAT

( Toplumsal kurumların birincil erdemi. VE/||/<>/< Düşünce düzenlerinin birincil erdemi. )


-ADÂLET ile/ve/<> HAKKANİYET



-ADÂLET ve/<>/>/< HİDÂYET



-ADÂLET ve/<> HİKMET ve/<> DİN

( Üçü de, mülkün[egemenlik, yönetim ve siyaset] temelidir. )


-ADÂLET ve/> HİLÂFET



-ADÂLET ve/||/<>/> HUZUR

( Gücün, "haklı olduğu" yerde bekleme! VE/||/<>/> Güce tapan bireylerin olduğu yerde bekleme! )


-ADÂLET ve/||/<> İHSAN



-ADÂLET = JUSTICE[İng., Fr.] = IUSTITIA[Lat.] = GERECHTIGKEIT[Alm.] = DIKAIOSYNE[Yun.] = JUSTICIA[İsp.]



-ADÂLET yoksa/> KARGAŞA



-ADÂLET ile/ve/<> KARMA

( Karma ve Kader kavramlarını, kapsamlı bir biçimde anlamak ve görmek üzere "My name is Earl" dizisini baştan sona izlemenizi öneririz... )


-ADÂLET ve/<>/< KAYGISIZLIK



-ADÂLET ve/<> KEMÂLÂT



-ADÂLET ile/ve/+/<> KUDRET ile/ve/+/<> HİKMET ile/ve/+/<> SEVGİ

( [Simgeleri/Sûretleri] Aslan. İLE/VE/+/<> Boğa. İLE/VE/+/<> Kartal. İLE/VE/+/<> İnsan. )


-ADÂLET ile/ve/<> MANTIK



-ADÂLET ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< MERHAMET



-ADÂLET ile/ve/||/<> MERHAMET ile/ve/||/<> TİCARET



-ADÂLET ile/ve/<> MEŞRÛ EŞİTSİZLİKLER



-ADÂLET ile/ve/||/<> MÜRÜVVET



-ADÂLET ve/<> NİYET ve/<> SÜREKLİLİK



-ADÂLET ve/=/<> ÖLÇÜ/LÜLÜK

( Her konuda/hususta, itidâli ihtiyâr et! )


-ADÂLET ve RAHMET



-ADÂLET ve/||/<>/< RIZÂ ve/||/<>/< BİLGİ/HABER

( Adâletin kaynağı da, hedefi de, durumdaki/olaydaki ilgili kişilerden birinin rızâsıdır. Adâlet, insanı ve rızâsını esas almaktır! [Tabii, rızâ da, en başta, (durumdan/olaydan/tespitten/(ön) "hüküm"den) haberdar olmakla/etmekle başlar.] )


-ADÂLET ve/||/<>/< RIZÂ ve/||/<>/< BİLGİ/HABER

( Bilgi/haber vermek, rızânın;
rızâ, adâletin;
adâlet de yaşamın temeli(nde)dir/merkezi(nde)dir. )


-ADÂLET ve/||/<>/< RIZÂ ve/||/<>/< BİLGİ/HABER

( Rızâ yazısı için burayı tıklayınız... )


-ADÂLET ve/||/<>/< RIZÂ ve/||/<>/< BİLGİ/HABER

( |
  | )


-ADÂLET ile/ve/<> SAADET



-ADÂLET ve/<> SEVGİ

( Toplumda. VE/<> Bireyde. )


-ADÂLET ile/ve/değil/||/<>/< SINIRLAR



-ADÂLET ve/||/<>/>/< SÜKÛN/SÜKÛT



-ADÂLET ile/ve/<>/ TÜZENİN SAĞLADIĞI GÜVEN(İLİR)LİK



-ADÂLET ve/||/<> VİCDAN

( ... VE/||/<> Adâlet evi. )


-ADÂLET ve/||/<> VİCDAN

( Her yerde, zamanda ve koşulda. VE/||/<> Zirvesinde.[İnsanda!] )


-ADÂLETSİZLİK DURUMLARINDA, "TARAFSIZ"(SESSİZ/ÂTIL) DURUYORSAK, KÖTÜLERİN/KÖTÜLÜĞÜN TARAFINI TUTMUŞUZDUR ile/ve/||/<> ÇÖZÜMÜN BİR PARÇASI DEĞİLSEK, SORUNUN BİR PARÇASIYIZDIR



-ADÂLETSİZLİK ve/||/<> ANLAMSIZLIK

( [Çözüm olarak ...] Tüzeyi[hukuku] bulduk fakat tüzeye ulaşamadık. VE/||/<> Sanatı bulduk fakat sanat bize ulaşamadı. )


-ADÂLETSİZLİK ve/||/<> ANLAMSIZLIK

( Adâletsizliklerin en büyüğü, âdil olmayıp âdil gibi görünmektir. )


-ADAM "SATMIŞLIĞI/M/IZ"
değil/ne yazık ki/><
ADAM "SANMIŞLIĞI/M/IZ"

( Yoktur. DEĞİL/NE YAZIK Kİ/>< Vardır. )


-ADAM OLUP OLMADIĞIN ile/ve/>/değil NE KADAR ADAM OLDUĞUN



-ADAM:
ER KİŞİ ile/ve/değil İNSANİYETLİ



-ADAM ile/ve/||/<> EFENDİ

( Bir şey/ler biliyorsan, susma! İbret alsınlar. İLE/VE/||/<> Bir şey bilmiyorsan, sus ki, en azından, efendi sansınlar. )


-ADANMAK ile/yerine/değil (GEREKTİĞİ/YETERİ KADAR) ÖNCELİK/ÖNEM VERMEK

( Yanlışı. DEĞİL/>< Doğrusu. )


-ADANMIŞ(LIK) ile İNANMIŞ(LIK)



-ADAPTASYON değil/yerine UYARLAMA/UYUM SAĞLAMA



-ADÂVET/LİYÂKAT değil/yerine/>< DEĞİM



-ADÂVET/MUGALAZA[Ar.] değil/yerine/= DÜŞMANLIK, YAĞILIK



-ADÂVET değil/yerine/>< ADÂLET



-ÂDET = CUSTOM[İng.] = COUTUME[Fr.] = BRAUCH[Alm.] = ABITUDINE[İt.] = COSTUMBRE[İsp.]



-ÂDET değil/yerine/= GÖRENEK



-ÂDET ile/ve/<> ÖRF

( Davranışlarla ilgilidir. İLE/VE/<> Bilgiyle ilgilidir. )


-ADI GEÇEN/GEÇECEK KİŞİ İÇİN:
"... DENEN" değil ... ADLI/ADINDAKİ



-ÂDİL[Ar.] ile/ve/||/<> ÂDİLÂNE[Ar. ÂDİL + Fars. < ÂNE]

( Adâletle iş gören, adâletten, doğruluktan ayrılmayan, hakkı yerine getiren, adâletli. İLE/VE/||/<> Hakça. )


-ÂDİL ile/ve/||/<>/> AYDIN

( Dışımız. İLE/VE/||/<>/> İçimiz. )


-ADINI BİLMEK ile TADINI BİLMEK

( Haberdar olmak. İLE Deneyimlemiş olmak. )


-ADINI BİLMEK ile TADINI BİLMEK

( İLM el-YAKÎN ile HAKK el-YAKÎN )


-ADINI:
"BAHŞ ETMEK" ile/ve/||/<> "BAĞIŞLAMAK"



-ADL Ü İHSAN

( ADÂLET VE İYİLİK )


-ADLANDIRMA = TESMİYE = ACTION DE NOMMER



-ADRES[İng. ADDRESS] değil/yerine/= BULUNAK



-ÂFÂKÎ ile/ve/<> İZÂFÎ ile/ve/<> KEYFÎ



-AFERİN ile/ve/||/<> DUA



-ÂFET değil/yerine/>< İFFET



-AFET >< SİRET

( Sîret[yürüyüş, yol alış, iş tutuş], âfete[belaya, musibete, sıkıntıya, derde] kalkandır... )


-ÂFETLER:
SEMÂVÎ ile/ve/||/<> MÜKTESEP



-ÂFETLERDE ENGELİN/SORUNUN/ÖLÜMÜN:
"AZALTILMASI" ile/ve/değil/||/<>/< ARTMASINI ENGELLEME

( )


-AFFEDEBİLMEK ve/||/<> VEFÂ



-AFFETMEK ile/ve/||/<>/< KABUL ETMEK



-AFFETMENİN DEĞİŞTİRDİĞİ:
GEÇMİŞ değil GELECEK



-AFİŞ[Fr.] ile AFİŞE[Fr.]

( Resimli duvar ilanı. İLE Görülür durumu getirme. )


-AFOROZ[Yun.]["AFAROZ" değil!] değil/yerine/= DIŞLAMA | DARILMA, KONUŞMAMA

( Hristiyanlıkta kilise tarafından verilen cemaatten kovma cezası. | Darılıp biriyle konuşmama, ilgiyi kesip kendinden uzaklaştırma, toplum dışılama. )


-AFŞAR = AVŞAR

( Oğuz Türklerinin yirmi dört boyundan biri. )


-AĞ ile/ve BAĞ



-AĞ ile/ve/değil/||/<>/>/< BAĞ



-AĞ ile/ve BÜTÜNLÜK



-AGA ile AĞA

( Babacan, mert, kalender kişi. İLE Kırsal kesimde, geniş toprakları olan, güçlü, sözü geçen, varlıklı kişi. | Halk arasında sayılan ve sözü geçen kişilere verilen san. | Büyük kardeş, ağabey. | Okur-yazar olmayan, yaşlıca kişilerin, adlarıyla birlikte kullanılan san. | Osmanlı döneminde, kimi örgütlerin başında bulunanlara verilen resmi san. )


-AĞACI:
[ne yazık ki]
!KESERSENİZ ile/değil/yerine/>< KESMEZSENİZ

( Kazık kalır, üstüne oturursunuz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gölge olur, altına oturursunuz. )


-AĞACI:
[ne yazık ki]
!KESERSENİZ ile/değil/yerine/>< KESMEZSENİZ

( image )


-AĞIR ile/ve/||/<> SAĞIR

( Baş. İLE/VE/||/<> Kulak. )


-AĞIRBAŞLILIK/AYIKLIK = SOBRIETY[İng.] = SOBRIÉTÉ[Fr.] = NÜCHTERNHEIT[Alm.] = SOBRIEATAS[Lat.]



-AĞIZ AÇIKLIĞI ile/değil/yerine/>< ZİHİN AÇIKLIĞI

( Kişinin, zihni, ne kadar kapalıysa; ağzı, o kadar açık olur. )


-AĞIZ UCUYLA SÖYLEMEK ile SÖYLEMEK



-AĞIZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KULAK

( Daha az konuşmak üzere/için. İLE/VE/||/<>/< Daha çok dinlemek üzere/için. )


-AĞIZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KULAK

( Bir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İki. )


-AĞIZDAN ÇIKACAK OLAN (TEK) BİR SÖZCÜK ile/ve/||/<>/< AĞIZDAN ÇIK(A)MAYABİLECEK OLAN (TEK) BİR SÖZCÜK

( Bir şey ki, yapmasan da olur, YAPMA! Bir şey ki, söylemesen de olur, SÖYLEME! )


-AĞLAMAK:
"KIRILDIĞIN" YERDEN değil KIRDIĞIN YERDEN

( Kırıldığın yerden değil kırdığın yerden ağlarsın. )


-AĞLAMAK ve/değil/yerine/<>/>< GÜLMEK :)

( Yalnız. VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Herkesle birlikte. :) )


-AĞLAMAK ve/değil/yerine/<>/>< GÜLMEK :)

( Çocuklar, annesini/babasını yıkarken. İLE Anneler/babalar, çocuğunu yıkarken. )


-AĞLAMAK ve/değil/yerine/<>/>< GÜLMEK :)

(

ve/değil/yerine/<>/><

)


-AĞLAMAK ve/değil/yerine/<>/>< GÜLMEK :)

( Heraklitos. VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Demokritos. )


-AGLÜTİNASYON değil/yerine/= KÜMELEŞİM



-AGRESİF[İng. AGRESSIVE] değil/yerine/= SALDIRGAN



-AGYÂR[Ar. < GAYR] değil/yerine/= YABANCILAR, BAŞKALAR



-AĞYÂR ile/ve/değil/yerine/>< YÂR

( Ne bilir? İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Bilir. )


-AHBAP değil/yerine/= TANIDIK/TANIŞ



-AHDE VEFÂ değil/yerine/= SÖZEBAĞ



-ÂHİRET ile/ve/değil/yerine ÂKIBET

( Az yaşa, çok yaşa,
Âkıbet gelecek başa! )


-AHKÂM-I HUZURİYE değil/yerine/= ORUNLUK YARGILARI



-AHLÂK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-AHLÂK-I FÂZILA ile AHLÂK-I HAMÎDE ile AHLÂK-I HASENE ile AHLÂK-I ZEMÎME ile !AHLÂK-I REZÎLE

( Erdemli huylar. İLE Övülecek huylar. İLE Güzel huylar. İLE Kötü/lenecek huylar. )


-AHLÂK:
KORKU ile/ve/<> HAK ile/ve/<> FERÂGAT ile/ve/<> AŞK



-AHLÂK/ERDEM ve/||/<> EYLEM/SELLİK



-AHLÂK/Î değil/yerine/= KILINÇ/KILINCIL



-AHLÂK ile/ve/değil/<> ÂDÂB

( Değişmez. İLE/VE/<>/DEĞİL Değişir. )


-AHLÂK ile/ve/değil/<> ÂDÂB

( Bireysel. İLE/VE/<>/DEĞİL Kurumsal. )


-AHLÂK ile/ve/değil/<> ÂDÂB

( !Ahbaplık arttıkça, âdâb kalkar. [fazla yüz-göz olmamaya dikkat etmek gerek!] )


-AHLÂK ile/ve/değil/<> ÂDÂB

( Yükselmiş davranış ve tutumlar. İLE/VE/<>/DEĞİL Olağan davranış ve tutumlar. )


-AHLÂK ile/ve/<> ADÂLET



-AHLÂK ve/||/<>/>/< AHLÂK-I İLÂHÎ



-AHLÂK = AKIL



-AHLÂK ile/ve/<> DİN

( Karanlıkla savaşmaya çalışır. İLE/VE/<> İçerideki saklı ışığı uyandırmaya çalışır. )


-AHLÂK ile/ve/<> DİN

( Ailede. İLE/VE/<> Toplumda. )


-AHLÂK ile/ve/<> DİN

( Ahlâklı davranmak için din, zorunlu değildir. )


-AHLÂK ile DİNDARLIK

( Doğrudan ilişkilendirilemezler. )


-AHLÂK ile/ve DÖNÜŞTÜRÜCÜ AHLÂK



-AHLÂK ile/ve/<> DÜŞÜNÜŞ



-AHLÂK ile/ve/<> ERDEM/FAZİLET

( Toplumsal. İLE/VE/<> Kişisel. )


-AHLÂK ile/ve/<> ERDEM/FAZİLET

( Hiçbir çiçeğin kokusu rüzgâra karşı gidemez fakat erdemlerin kokusu rüzgâra karşı gider en uca bile ulaşabilir. )


-AHLÂK ile/ve/<> ERDEM/FAZİLET

( Erdemler ve güçler kendini-idrakle birlikte gelir, daha önce değil. )


-AHLÂK ile/ve/<> ERDEM/FAZİLET

( Erdemleri korumanın en iyi yolu erdemlilerle birlikte olmaktır. )


-AHLÂK ile/ve/<> ERDEM/FAZİLET

( EUBULIA: Siyasal bir erdem. )


-AHLÂK ile EŞEYSELLİK(CİNSELLİK)



-AHLÂK ile/ve/değil EŞİK



-AHLÂK ve/<> EYLEM



-AHLÂK ve/<>/> GÜZELLİK



-AHLÂK ile/ve/<> HADD

( Ahlâk, haddini bilmektir. )


-AHLÂK ile/ve/<> HADD

( Başkasından nefret edeceğimize, kendi ahlâkımızdan nefret edelim. )


-AHLÂK ile/ve HAKİKAT



-AHLÂK ve/< HİLKÂT/YARATILIŞ



-AHLÂK ile/ve/<> HUY



-AHLÂK ile/ve İÇGÜDÜ

( Sonradan. İLE/VE Doğuştan. )


-AHLÂK ile/ve İÇGÜDÜ

( AHLÂK: Düşünmeden ve kolaylıkla yapılan davranış/tutum. )


-AHLÂK ile/ve İÇGÜDÜ

( İNSİYÂK[Ar.]: Bir gücün etkisiyle çekilip gitme. | Ardı sıra gitme. | İçgüdü. )


-AHLÂK ile/ve/<> İLİM

( Dünya. İLE/VE/<> Âhiret. )


-AHLÂK ve/<> İLİM ve/<> İŞ



-AHLÂK ve/< İSTENÇ



-AHLÂK ile/ve İŞTİYÂK AHLÂKI



-AHLÂK ile/ve/<> KAVRAYIŞ



-AHLÂK ile/ve/<> KURAL



-AHLÂK ile/ve OLMAZSA OLMAZ



-AHLÂK ve/<> ÖTEKİ/LER



-AHLÂK ile/ve/<> ÖZ



-AHLÂK ile/ve/<> SİYASET

( Kuramsal tüze(hukuk). İLE/VE/<> Uygulamalı tüze. )


-AHLÂK ile/ve/<> SİYASET

( Olması gereken(ler)e dayanır. İLE/VE/<> Olan(lar)a dayanır. )


-AHLÂK ile/ve/<> SÖZ



-AHLÂK ile/ve TESPİH



-AHLÂK ve TIP



-AHLÂK ile/ve/<> TUTUM



-AHLÂK ve/<> YAŞATMAK



-AHLÂKÇILIK ile/ve/<> VAROLUŞÇULUK



-AHLÂKÎ OLAN ile/ve/<> TÜZEL OLAN ile/ve/<> POLİTİK OLAN



-AHLÂKÎ OLGU değil OLGULARIN, "AHLÂKÎ" "YORUMLARI"

( Yoktur. | Vardır. )


-AHLÂKÎ(DİANOETİK) ERDEM/LER ile/ve ENTELEKTÜEL ERDEM/LER



-AHLÂKÎ ile/ve İNSANÎ/BİREYSEL



-AHLÂKIN GÜZELLEŞMESİ ile/ve/<> RIZKIN GENİŞLEMESİ



-AHLÂKLI OLMALI!



-AHLÂKLI değil AHLÂK KİŞİSİ



-AHLÂKSAL OLAN/OLABİLEN:
"NE YAPTIĞIMIZ/YAPMADIĞIMIZ" değil NEYE DAYANARAK, NE YAPTIĞIMIZ VE YAPMAYABİLECEĞİMİZ



-AHLÂKSIZ ile/değil KÖTÜ AHLÂKLI



-AHLÂKSIZLIK ile APTALLIK

( [Kişiden] Hakikat isteniyor da dalga geçercesine yanıt veriliyorsa. İLE [Kişiyle] Dalga geçiliyor da kesin yanıt veriliyorsa. )


-AHLÂKSIZLIK ile/ve/değil KÖTÜ/OLUMSUZ AHLÂK



-AHLÂKSIZLIK ile/ve TANIMAMAK

( Nuh diyor, peygamber demiyor. )


-AHLÂKSIZLIK ile/ve TANIMAMAK

( AHLÂK-I ZEMÎME: KÖTÜ AHLÂK )


-AHNIT ile AHRAZ

( Sakat, hasta, kötürüm. | Akılsız, aptal. İLE Dilsiz, sağır ve dilsiz. )


-AİDİYET ile/ve/<> AYNİYET



-AIKIDO ile/ve JAİNİZM

( AIKIDO: "AI"=UYUM, "KI"=ENERJİ, "DO"=YOL/YÖNTEM --- ENERJİYİ UYUMLANDIRMA YÖNTEMİ/YOLU

Aikido, fiziksel ve zihinsel denge oluşturma yöntemidir.

Aikido, diğer tarafın gücünü kendine yönelik kullanabilmektir.

Aikido, %100 savunma odaklı ve bir ya da daha fazla yönden gelen her türlü saldırıya karşı kullanılabilecek bir uygulama sanatıdır.

Aikido, fizik kurallarını göz önünde bulundurarak saldırganın gücünden uygun biçimde yararlanır.

Aikido, önsezi, zamanlama, hareketlerin doğru uygulanışı, dairesellik, rakibin gücünü ele geçirip bunu ona yönelik kullanma, soluklamanın verdiği güç, doğru tutuşlar ve oldukça yüksek bir konsantrasyon ister.

Aikido, önemli temel güdülenmeleri, ahlâki standartları ve asil tarzıyla tanınır.

Aikido, kendi kendimizi sürekli olarak geliştirme ve kesin zafer üzerine kuruludur.

Aikido, rakibi etkisiz durarak getirerek var olmaya devam eder.

Aikido: Savaşmadan Kazanmak: "Uyum Kuralı"

Aikido'nun içinde yatan asıl anlam, Enerji, Anlık/Zihin ve Gövde'nin uyumudur.

Aikido'nun öncelikli özelliği enerjinin terbiye edilmesidir.

Aikido'nun ayırt edici özelliği, hareketler ve tekniklerdeki yumuşak akıcılıktır.

Aikido'nun başlangıcı savunma, devamı tekniktir.

Aikido'nun zihinsel kaynakları ikiye ayrılır:
1- Doğu kültürünün din ve Şintoculuk, Konfüçyusçuluk, Taoculuk ve Budizm gibi felsefe akımlarına dayanan ahlâkî değerleri;
2- Daha uygulamalı olan ve kolaylıkla uygulanan ahlâki değerler.

Aikido'nun ahlâkî anlayışında savunma asla saldırganı yok etme ya da ciddi biçimde yaralama amacını taşımaz.

Aikido'ya dayalı bir strateji üç ahlâki aşamayı içerir:
1- Algılama,
2- Değerlendirme,
3- Karar verme ve tepki gösterme

Aikido hareketleri, ileri derecede bir koordinasyon sonucu oluşan, sertlik ve şiddet içermeyen, akıcı ve esnek hareketlerdir.

Aikido'da el, bilek tutuşları ve düz vuruşlar[atemi] o kadar serttir ki, rakip daha fazla acıyı engellemek için teslim olmayı yeğler.

Aikido'ya dayanan bir strateji aynı zamanda ahlâkî bir yaklaşım ve düşünce tarzı gerektirir.

Aikidoka'nın[Aikido çalışan kişi] ahlâkî bir yaklaşım içinde olması gerekir.

Savunmanın asıl amacı saldırganı yok etmek değil onu yönlendirmek ya da etkisiz duruma getirmektir.

Aikido'da ego ya da kahramanlık yoktur.

Aikido, Sensei[üstad] Morihei Ueshiba (1883 - 1963) tarafından geliştirilmiştir.

Aikido, efendilerin savunmacı sanatı olarak tanımlanır.

Gerçek ustalar, çevrelerinin kendini denetlemesine izin vermeyendir. )


-AIKIDO ile/ve JAİNİZM

( Bazı Aikido Terimleri

Aikidoka: Aikido yapan kişi.

Aikikai: Aiki topluluğu. Bu sözcük, kurucu tarafından Aikido'nun yaygınlaştırılması için oluşturulmuş organizasyon için kullanılır.

Dan: Siyah kemer derecesi.

Dojo: İdman yapılan yer.

Doşhu: Yolun başı anlamında kullanılır. Aikido'nun başında bulunan kişiye verilen unvandır. (Şu anda doşu MORİHEİ UESHİBA'nın torunu olan MORİTERU UESHİBA'dır.)

Fukhişhidoin: Eğitmenin yardımcısı anlamına gelen resmî bir ad.

Gi: Eğitim giysisi.

Hakama: Siyah ya da lacivert renkte, genellikle siyah kemer sahibi olmuş Aikido'cularca giyilen, parçalı etek.

Hambu Dojo: Organizasyonun merkezi dojosunu belirten terimdir. Genellikle Aikido Dünya Karargahları'nı belirtir. (AİKİKAİ)

Hanmi: Üç gensel duruş.

Happo: Sekiz yön. HAPPO-UNDO (8 yön egzersizi) ve HAPPO-GIRI (kılıç ile sekiz yönde kesme.) (Burada anlaşılması gereken, gerçekten her yönde hareket edebilmektir.)

Hara: Gövdenin ağırlık merkezi. (Aikido teknikleri, olabildiğince kişinin hara bölgesinde yapılmalıdır.) Jiyuwaza: Tekniklerin serbest biçimde uygulanması.

Kihon: Temel olan şey. Aikido'da genel olarak aynı teknik, farklı görülen farklı yollardan yapılabilir. Temeli, yani çekirdeği kavramak için KİHON'u iyi anlamak gerekir.

Kohai: Yeni öğrenci.

Kokyu: Soluk alma. Aikido'nun bir bölümü de KOKYU RYOKUYU, yani soluk alma gücünü geliştirilmesidir. Aikido'daki pek çok teknik, KOKYU HO yani soluk egzersizi olarak adlandırılır. Bu egzersizler, kişinin KOKYU RYOKUYU yani soluk gücünü geliştirmesini sağlar.

Ku: Boşluk. Bu boşluğun doğrudan fark edilmesi, aydınlanmadır. Bu Aikido'da bilinç açıklığının geliştirilmesi, değişen durumlara çabuk ve iç güdüsel yanıt verebilmektir.

Kumi Jo: JO (bir araç) ile eşleşerek yapılan çalışma. (eşli uygulama) Kumi Tachi: Kılıçlı çalışma. (eşli uygulama) Kyu: Beyaz kemer düzeyi/derecesi. ŞHODAN(1. DAN)'a kadar olan(6) derece.

Maai: Rakibe göre olması gereken, düzenli aralık, uzaklaşma ve zamanlamadır.

Masagatsu: Gerçek zafer. Mudansha: Siyah kuşak derecesi olmayan öğrenci.

Nagare: Akmak. Aikido'nun amaçlarından biri de fiziksel güce, fiziksel güçle karşılık vermemeyi öğrenmektir. Asıl olan, uygulanan gücü yönünde, onu kendi avantajına olacak biçimde yeniden yönlendirerek hareket etmeye çalışmaktır.

Nage (Tori): Savunan. Tekniği yapan.

Randori: Serbest biçimde eğitim.

Rei: Selâm ver!

Sempai: Eski öğrenci.

Sensei: Öğretmen.

Shikaku: Ölü açı. Rakibin atağına devam etmesinin çok zor olduğu ve sizin de rakibinizin hareket ve dengesini kolaylıkla kontrol edebildiğiniz pozisyon. Aikido'nun ilk aşaması, ŞHİKAKU'yu yerleştirebilmektir.

Shindoi: Öğretmen, eğitme anlamına gelen resmî bir ad/unvan/başlık.

Shodan: Siyah kemerde ilk derece (1. dan)

Sukashiwaza: Saldırganın sizi sarmasına ya da vuruşuna başlamasına olanak vermeden yapılan teknikler.

Sutemi: Birinin, tekniğin uygulanması için kendini bırakmasıdır.

Tai No Tenkan: 180 derece dönmeyi kapsayan yalın dönüşler. (Harman uygulaması)

Tai Sabaki: Gövde hareketi.

Taijutsu: Gövde sanatları, silahsız çalışma.

Takasumu Aiki: Aiki'nin (ruh, zekâ ve evrensel enerjinin uyumu) sonsuz (bitmek bilmeyen) üretken savaş sanatı " anlamına gelen kurucunun bir sloganıdır. Aikido'da yeni teknikler yaratmak olanaklıdır.

Tatami: Minder. Tege Tana: El kılıcı ya da elin kenarı. Tenkan: Özellikle gövdenin 180 derece döndüğü dönüş hareketi.

Tori: Uzaklaştırma, uzağa alma, elinde bıçağı alma, elinden alma.

Uchi Deshi: Dojo’nun içinde yaşayan ve kendini eğitmene, dojonun bakım ve temizliğine adamış öğrenci (Kimi zaman, dojonun Sensei'sinin kişisel işlerine de yardım eder.)

Uke: Saldıran. Tekniği alan.

---

Morihei Ueshiba: Aikido'nun kurucusu (1883-1969)

O-Sensei Morihei Ueshiba: Hocaların hocası, büyük öğretmen.

Shihan: Hocaların hocası (usta eğitmen) anlamına gelen resmî bir ad.

Ueshiba Kısshomaru: Aikido'nun kurucusunun oğlu.

Ueshiba Moriteru: Kurucunun torunu, şuan yolun başında olan kişi doşhu.

)


-AİLE BASKISI ile/ve/||/<>/> MAHALLE BASKISI



-AİLE/AĞIL/AVUL ile/ve SÜLÂLE[< SÜR-AİLE]/AKRABA

( Ateşten esen yel, aileyi simgeler. )


-AİLE/AĞIL/AVUL ile/ve SÜLÂLE[< SÜR-AİLE]/AKRABA

( ... ile/ve ÂL [Âl'i Sultan: Sultan çocukları. | Âl-i Osman: Osmanoğulları.] )


-AİLE/AĞIL/AVUL ile/ve SÜLÂLE[< SÜR-AİLE]/AKRABA

( OIKIA ile/ve ... )


-AİLE/OCAK ile KÖR OCAK

( ... İLE Çocuksuz aile. )


-AİLE ile/ve/||/<>/> OKUL

( Sayın Şerif Mardin'in çalışmalarını, çeşitli yerli ve yabancı kaynakları (da) okumanızı salık veririz... )


-AİLE ile ZODRUGA

( ... İLE Bazı Balkan ülkelerinde rastlanan büyük aile tipi. Kırk ilâ seksen kişiyi kapsayan dört kuşağı içine alan topluluklar. [Aynı ekonomik düzene bağlılardır.] [Aile içindeki en yaşlı erkek ya da kadın, aile önderidir.] )


-AİT OLMA ile/ve/||/<>/> BİREY OLMA ile/ve/||/<>/> BİRLİKTE OLMA



-AİT OLMAK ile/ve/||/<>/> CİDDİYE ALINMAK



-AİT OLMAK ile PARÇASI OLMAK



-AJİTASYON[Fr.] ile ANAFİLAKSİ[Fr.]

( Sürekli ve tutarsız hareketler. İLE Aşırı duyarlılık/tepki. )


-AJİTASYON değil/yerine/= KIŞKIRTMA/KÖRÜKLEME | ÇIRPINTI | DUYGU SÖMÜRÜSÜ



-AK KEŞİŞ/LER ile/ve KARA KEŞİŞ/LER

( ... İLE/VE Benediktenler. )


-AKADEMİK YIL:
DÜNYADA ile JAPONYA'DA

( Eylül-Ekim aylarında başlar. İLE 01 Nisan'da başlar. )


-AKCİĞER
SİGARA:
(")İÇİLEN(") ile/değil/yerine/></< İÇİLMEYEN

( )


-AKD/AKİD[Ar.] ile/ve/||/<> ÂKİD[Ar. çoğ. AKADE]

( Bağ, bağlama, düğümle(n)me, bağlanma. | Sözleşme, kararlaştırma. | Kurma, düzme. | Nikâh. | Düzyazıyı, koşuğa çevirme. İLE/VE/||/<> Sözleşmenin/nikâhın tarafları, sözleşen kişi/ler. | Çeviriyi yapan. )


-AKÎDE ile AKİDE

( İlke, iman, dini inanış. | [Padişahlar, bayramlarda akîde şekeri kestirirmiş. Yeniçeri ağalarına gönderirmiş ve şeker kabul edilirse sorun olmadığı fakat padişaha geri gönderilirse "sorunlarımız var" anlamına gelirmiş.] İLE Şekerin kaynatılarak katılaşması yolu ile yapılan, renkli ve kokulu, ağızda güç eriyen şeker, akide şekeri. )


-AKIL "ALMAYI İSTEMEMEK" değil/yerine/> "AKLINI BAŞINA TOPLAMAK"

( Kimseden "akıl almak" istemiyorsan, aklını başına topla! )


-AKIL [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-AKIL [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-AKIL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-AKIL ve EL ve/||/<>/> DÜŞÜNCE ve EYLEM



-AKIL-FİKİR SAHİBİ OLMA(MA)K ile İFLÂH OLMA(MA)K



-AKIL:
SESİN YÜKSEKLİĞİNDE değil SÖZÜN İNCELİĞİNDE



-AKIL:
BÜTÜNSEL ile/ve/değil/||/<>/< BÜTÜNLEYİCİ



-AKIL:
ÖLÇÜLEBİLİR ile/ve/değil/||/<>/< ÖLÇEN/R



-AKIL:
YAŞTA ile/ve/değil/||/<>/< BAŞTA



-AKIL/LI ile/ve ERDEM/Lİ

( Akıllı kişiler, sudan hoşlanır. Erdemli kişiler, dağlardan zevk alır.
Akıllılar kıpır kıpırdır, erdemliler dingindir.
Akıllılar neşelidir, erdemlilerse uzun ömürlüdür. )


-AKIL ve/||/<> AHLÂK ve/||/<> ADÂLET ve/||/<> ÂDÂB ve/||/<> AŞK



-AKIL ile/ve/> ÂKİL

( Us. İLE/VE/> Yiyen. | Aklı başında. )


-AKIL ile/ve/> ÂKİL

( ... İLE/VE/> Kendi "aklını", evrenin aklıyla birleştirmiş/bütünleştirmiş kişi. )


-AKIL ve/||/<>/< AMAÇ



-AKIL ile/ve/<> DÜZEN/TERTİP

( AKIL: Bağ, Bağlamak. Uygun olanı, uygun olana bağlamak. )


-AKIL ile/ve/<> DÜZEN/TERTİP

( AKIL: Bilinen(ler)den hareket edip bilinmeyen(ler)i tespit etmek. )


-AKIL ile/ve/<> DÜZEN/TERTİP

( Akıl, eşik(te)dir/berzah(ta)dır. )


-AKIL ile/ve/<> DÜZEN/TERTİP

( Akıl yorulmazsa gövde zor yorulur. )


-AKIL ile/ve/<> KALP

( Su. İLE/VE/<> Toprak. )


-AKIL ile/ve/<> KALP

( Kalbi ayrı olanların, aklı bir olmaz. )


-AKIL ile/ve/<> KALP

( Water. VS./AND/<> Land/Soil. )


-AKIL ile/ve/<> ORTAK AKIL

( Aklınızı kullanma cesâretini gösteriniz! )


-AKILLI ÇALIŞKANLAR ile/ve AKILLI TEMBELLER ile/ve
AKILSIZ ÇALIŞKANLAR ile/ve AKILSIZ TEMBELLER

( Ödüllendirilmeli! İLE Teşvik edilmeli! İLE Ceza verilmeli! İLE Kovmalı! )


-AKILLI ÇALIŞKANLAR ile/ve AKILLI TEMBELLER ile/ve
AKILSIZ ÇALIŞKANLAR ile/ve AKILSIZ TEMBELLER

( Takdir etmeli! İLE Dikkat etmeli! İLE İkaz etmeli! İLE Terk etmeli! )


-AKILLI ÇALIŞKANLAR ile/ve AKILLI TEMBELLER ile/ve
AKILSIZ ÇALIŞKANLAR ile/ve AKILSIZ TEMBELLER

( [+ +] ile [+ -] ile
[- +] ile [- -] )


-AKILLI ile/ve "GÖZÜNDEN AKILLI"

( Ancak görünene/gördüğüne yönelmiş (zavallı) zihinlerin/kişilerin, kavramsalların alanına girdiklerinde nasıl da insafsızca genellemeler yaptıklarına dikkat ediniz! )


-AKILLILIK:
"SÜREKLİ SUSKUN OLMAK"
değil
NE ZAMAN, NEREDE VE NE KADAR SUSACAĞIMIZI BİLMEK



-AKILSIZ "KİMLİK" ve/||/<> KEYFİYET



-AKILSIZ BAŞ ve/||/<>/> AYAK

( Akılsız başın cezasını, ayaklar çeker. )


-AKILSIZ"/"KAFASIZ" ile YETERSİZ(/DÜŞÜNCESİZ)



-AKIM ile/ve/değil/yerine/||/<> UYANIŞ



-AKIŞLI/LIK ile/ve/||/<> GEÇİCİ/LİK



-AKLÎ BİRLİK ile/ve SİYASÎ BİRLİK



-AKLI BOŞ ile/değil/yerine AKLI BAŞINDA

( [(")anllatıklarından(")] "öykü" dinleriz. İLE/DEĞİL/YERİNE Yaşam(ay)ı öğreniriz. )


-AKLIN AHLÂKI ve/||/<> KALBİN AHLÂKI

( Mantık. VE/||/<> Edep. )


-AKLIN İLKELERİ ile/ve AKLIN İŞLEVLERİ

( * ÖZDEŞLİK [birliği verir]
* ÇELİŞMEZLİK [çokluğu verir]
* 3.[ÜÇÜNCÜ] DURUMUN/ŞIKKIN OLANAKSIZLIĞI [değeri verir]
ile/ve
* TÜMEVARIM
* TÜMDENGELİM )


-AKLIN NİTELİKLERİ:
HİKMET ve KUDRET ve SEVGİ/ŞEFKÂT ve ADÂLET

( Bunları içermeyen hiçbir söz, davranış/tutum, akılsal değildir/olamaz. )


-AKLIN SESİ ve/||/<> KALBİN SESİ ve/||/<> MİDENİN SESİ

( Herhangi bir işi yapmadan önce ve yaparken, üçünün sesi de olmalı ve olabildiğince orantılı, dengeli ve uyumlu olmalıdır. )


-AKLIN:
DÜZEN VERİCİLİĞİ ile/ve/||/<> İŞLEM GÖRÜCÜLÜĞÜ



-AKLIN ile/ve/||/<>/> AKIL VE AHLÂKIN ile/ve/||/<>/> YARGICIN ile/ve/||/<>/> ADÂLETİN ...:
BULUNMAMASI

( Ahlâkı ortadan kaldırır. İLE/VE/||/<>/> Toplum bölünür. İLE/VE/||/<>/> Adâleti ortadan kaldırır. İLE/VE/||/<>/> Devleti ortadan kaldırır. )


-AKLININ BAŞINA GELMESİ ile/değil/yerine/>< AKLI BAŞINDA DAVRANMAK



-AKRAN[Ar.] değil/yerine/= YAŞIT/ÖĞÜR/BÖĞÜR/BOYDAŞ/TAYDAŞ[halkta]

( Yaşça yakın, yaşıt, boydaş, taydaş. | Öğrenmiş, alışmış. | Alışılmış, yadırganmaz olmuş, menus. | Takım, fırka, zümre. )


-AKŞAMIN "HAYR"I ile/değil/yerine SABAHIN "ŞER'İ"



-AKSATMAK ile/ve/||/<> İHMAL ETMEK



-AKTARIM ile/ve PAYLAŞIM ile/ve DOLAŞIM



-AKTARIM ile/ve/değil/> ÜRETİM



-AKTARMAK ile/ve/<>/değil PAYLAŞMAK



-AKTÖR/LER ile/ve/değil/yerine/<>/>< FAKTÖR/LER

( [değerlendirmede/yorumlamada/konuşmada] Kişi/ler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Konu/kavram/olay/olgular. )


-AKTÖRE/AHLÂK[Ar.] ile/ve/=/||/<> ETİK[Yun.]

( [Eylemin/davranışın/alışkanlığın ...] Eylemselliği. İLE/VE/=/||/<> Kuramsallığı. )


-AKTÖRE/AHLÂK[Ar.] ile/ve/=/||/<> ETİK[Yun.]

( Toplumda, ateş, ahlâkî ve kültürel yapılanmayı, kişilerdeyse, bütüncül bilinci simgeler. )


-AKTÖRE/AHLÂK[Ar.] ile/ve/=/||/<> ETİK[Yun.]

( Ahlâk, ayırıcı aklın üzerindedir. )


-AKTÖRE/AHLÂK[Ar.] ile/ve/=/||/<> ETİK[Yun.]

( Ahlâk alanı, yeğleme alanıdır. )


-AKTÖRE/AHLÂK[Ar.] ile/ve/=/||/<> ETİK[Yun.]

( Ahlâk, düşünmeden ve kolaylıkla yapılandır/yaptıklarımızdır. [olumlu/olumsuz] )


-AKTÖRE/AHLÂK[Ar.] ile/ve/=/||/<> ETİK[Yun.]

( Kendi doğası ve evrensel ilkelerle uyum içinde olmak. )


-AKTÖRE/AHLÂK[Ar.] ile/ve/=/||/<> ETİK[Yun.]

( Dış[zahir] ve iç[bâtın] tüm ilimler, ahlâkın arkasındadır. )


-AKTÖRE/AHLÂK[Ar.] ile/ve/=/||/<> ETİK[Yun.]

( Ahlâk tamam olmayınca, ne ilmin değeri olur, ne de servetin. )


-AKTÖRE/AHLÂK[Ar.] ile/ve/=/||/<> ETİK[Yun.]

( Etik, ahlâkın metafiziği; ahlâk, etiğin fiziğidir. )


-AKTÖRE/AHLÂK[Ar.] ile/ve/=/||/<> ETİK[Yun.]

( Yaşamsal. İLE/VE/=/||/<> Felsefesi. )


-AKTÖRE = AHLÂK = MORALS[İng.] = MORALE[Fr.] = MORALE[Alm.] = MORALIDAD[İsp.]



-AL ile/ve/değil/yerine /||/<>/< AS

( )


-AL ile/ve/değil/yerine /||/<>/< AS

( [gereksinimin] Varsa. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yoksa. )


-ALACAKLININ, ALACAĞINI, ALMAYA GİTMESİ değil/yerine BORÇLUNUN, VERECEĞİNİ, ALACAKLIYA GÖTÜRMESİ



-ALAFRANGA[Fr.] ile ALAFRANSEZ[Fr.] ile ALAGREK[Fr.] ile ALAJAPONE[Fr.] ile ALAMAROKEN[Fr.] ile ALAMERİKAN[Fr.] ile ALANGLEZ[Fr.] ile ALARUS[Fr.] ile ALATURKA[Fr.]

( Avrupa biçimi. İLE Fransız biçimi. İLE Yunan biçimi. İLE Japon biçimi. İLE Fas biçimi. İLE Amerika biçimi. İLE İngiliz biçimi. İLE Rus biçimi. İLE Türk biçimi. )


-ALÂKA[Ar.] ile MÜNÂSEBET[Ar.]



-ALANINI TANIMAK ile/ve PAYLAŞIM



-ALAVERE DALAVERE

( ALAVERE: Bir şeyin elden ele geçmesi. | Bir şeyi elden ele vererek aktarma. | Kargaşalık. | Vapurlarda bu biçimde taşıma işi için bordalarda kurulan basamaklı iskele.
İLE
DALAVERE: Yalan dolanla gizlice görülen kötü iş, gizli oyun. )


-ALAY (ETME) = DERISION[İng.] = DÉRISION[Fr.] = SPOTT[Alm.] = IRRISIO[Lat.]



-ALAY EDİLECEK TUTUM/DURUM ile/değil/yerine MUHABBET



-ALAY ile İSTİHZA

( ... İLE Gizli ya da ince alay. )


-ÂLÂYİŞ[Fars.] değil/yerine/= DEPDEBE, TANTANA, GÖSTERİŞ[bu anlamı, uydurma olmakla birlikte yaygındır]



-ALAYLI ile ALAYLI ile ALAYLI

( Erlikten yetişmiş, askerî okullarda okumadan başarı gösterip yükselen subay. | Gerekli okul eğitimini görmeden kendini yetiştirmiş olan kişi, [>< OKULLU/MEKTEPLİ] İLE Alay edici, küçümseyici, müstehzî. İLE Gösterişli, görkemli, debdebeli. )


-ALAYSILAMA/İRONİ ile/değil/yerine/>< GÜLMECE/MİZAH

( Kişiye yönelik. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Durumla ilgili. )


-ALÇAKGÖNÜLLÜ OLURSAK ... ve/||/<> ÇALIŞKAN OLURSAK ... ve/||/<> CÖMERT OLURSAK ... ve/||/<> NAZİK OLURSAK ... ve/||/<> MERAKLI OLURSAK ... ve/||/<> GÜVENİLİR OLURSAK ... ve/||/<> AFFEDİCİ OLURSAK ... ve/||/<> KENDİMİZ OLURSAK ... ve/||/<>

( Saygınlaşırız. VE/||/<> Nasipleniriz. VE/||/<> Rızıklanırız. VE/||/<> Anımsanırız. VE/||/<> Öğreniriz. VE/||/<> Değerleniriz. VE/||/<> Hafifleriz. VE/||/<> Mutlu oluruz. )


-ALÇAKGÖNÜLLÜ/LÜK ve/||/<> BİLGE/LİK

( Kimseden daha iyi olmadığımızı anlayacak kadar. VE/||/<> Herkesten farklı olduğumuzu kavrayabilecek kadar. )


-ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK/TEVÂZÛ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK/TEVÂZÛ ile/ve/değil/yerine YOK(LUK) BİLİNCİ/MAHVİYET

( Önceki alçakgönüllüklerin bellekte bulunduğu, anımsandığı alçakgönüllülük. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Önceki alçakgönüllüklerin bellekte bulundurulmadığı, unutulduğu alçakgönüllülük. )


-ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK/TEVÂZÛ ile/ve/değil/yerine YOK(LUK) BİLİNCİ/MAHVİYET

( Takvâ. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Verâ. )


-ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK/TEVÂZÛ ile/ve/değil/yerine YOK(LUK) BİLİNCİ/MAHVİYET

( Ebru sanatı )


-ALÇALMAK değil/yerine AÇ KALMAK



-ALDANAN ya da ALDATAN ile/ve/||/<> HEM ALDANAN, HEM ALDATAN

( Hayvan. İLE/VE/||/<> İnsan. )


-ALDANMA ile BİLEREK ALDANMA



-ALDANMA ile/ve SORUMLULUK

( Dünyayı bileceksin, aldanmamak için! Sonrayı/ahireti bileceksin, aldatmamak için! )


-ALDANMAK/KANMAK ile HÜSRAN



-ALDANMAK ile ALDATMAK

( Aldattığını düşünen/zanneden, kimi aldatmıştır acaba? Sadece, Kendini! )


-ALDATANI:
ALDATMAK değil/yerine "ATLATMAK"



-ALDATMA:
BİR KERE ve/||/<> İKİ KERE

( Aydınların aydınlat("a")madığı bir toplumu, şarlatanlar aldatır. )


-ALDATMA:
BİR KERE ve/||/<> İKİ KERE

( Yazıklar olsun ona. VE/||/<> Yazıklar olsun bana. )


-ALDATMA ile "TEZGÂH"

( Aldatmayın, incitmeyin! )


-ALDATMA ile "TEZGÂH"

( Don't cheat, don't hurt! )


-ALDATMA ile/değil/yerine PAYLAŞIM



-ALDATMAK ile "NUMARA ÇEKMEK"



-ALDIRMAZ ile/ve/<> KALDIRMAZ

( Köleleştirince. İLE/VE/<> "Köle!" deyince. )


-ALENÎ[Ar.] ile/ve/||/<> ÂŞİKÂR[Ar.]

( Açık, ortada, meydanda, herkesin içinde olan/yapılan. İLE/VE/||/<> Açık, apaçık, belirli, ortada, meydanda. )


-ALEYHTAR değil/yerine/= KARŞITÇI

( Bir işe, davranışa ya da düşünceye karşı çıkan, karşı olan. )


-ALGI DÜZENEĞİ ile/ve DEĞERLER DİZGESİ



-ALGI ile/ve/> DEĞER ile/ve/> YARGI



-ALGI = İDRAK = PERCEPTION[İng., Fr.] = WAHRNEHMUNG[Alm.] = PERCEPCION[İsp.] = PERCEPTIONIS[Lat.] = HE KATALEPSIS[Yun.] = el-İDRÂK el-HİSSÎ[Ar.] = İDRÂK-İ CUZ'Î[Fars.] = GEWAARWORDING, WAARNEMING[Felm.]



-ÂLİCENAP[Ar.] ile ELİ AÇIK | ONURLU



-ALIMLI ile ÇEKİCİ



-ALİNEASYON/ALINEATION[İng.] değil/yerine/= YABANCILAŞMA



-ALINMAK ile/ve GÜCENMEK



-ALIŞ-VERİŞ ile/ve/değil/yerine VERİŞ-ALIŞ

( Veren, her zaman vermeye hazırdır. )


-ALIŞ-VERİŞ ile/ve/değil/yerine VERİŞ-ALIŞ

( Kendilerinde olanlar, verebilir. )


-ALIŞ-VERİŞ ile/ve/değil/yerine VERİŞ-ALIŞ

( Verirsin ve alırsın! Verirsen alırsın! Verdikçe alırsın! Ver/verebil ki, alabil! )


-ALIŞ-VERİŞ ile/ve/değil/yerine VERİŞ-ALIŞ

( Biriktiren biriktirmeye memur, harcayan harcamaya. Veren ise, hazineyi kullanma yetkisine sahiptir. )


-ALIŞ-VERİŞ ile/ve/değil/yerine VERİŞ-ALIŞ

( Verdiğine engel olabilecek, vermediğini de verebilecek kimse yoktur. )


-ALIŞILABİLİRLİK ile/ve/||/<> KALDIRILABİLİRLİK



-ALIŞKANLIK AHLÂKI ile/ve/değil/yerine YEĞLEME/TERCİH AHLÂKI



-ALIŞKANLIK/ÂDET ile GEREKLİLİK



-ALIŞKANLIK ile GELENEK



-ALIŞMA ile/ve/||/<> KAPILMA



-ALIŞMA ile/değil/yerine/||/<>/ne yazık ki KATLANMA



-ALIŞMA ile/ve/değil/||/<>/< UYUMLANMA



-ALIŞMAK ile/değil/ne yazık ki KOLAYINA GELMEK



-ALKIŞ ile/ve ALKIŞ

( Padişahlar ve vezirler hakkında, halk tarafından hep bir ağızdan söylenen dua sözleri. Tanzimat döneminde sonlanmaya başlamıştır. İLE/VE El çırpma âdeti, Tanzimat döneminde Avrupa'dan girmiştir. )


-ALKIŞ ile/ve/yerine BİLARDO ALKIŞI

( Elleri, avuç içlerini çarptırarak. İLE/VE/YERİNE Orta parmak ya da yüzük parmağını, baş parmakla birleştirip ve kaydırıp avuç içine çarptırarak. )


-ALKIŞ ile/ve/yerine BİLARDO ALKIŞI

( Daha çok/güçlü ses çıkararak. İLE/VE/YERİNE Daha az/güçsüz ses çıkararak. )


-ALKIŞ ile/ve/yerine BİLARDO ALKIŞI

( Daha kaba. İLE/VE/YERİNE Daha nazik. )


-ALKIŞ ile/ve/yerine BİLARDO ALKIŞI

( Beğeni ve coşkunu daha çok ve doğrudan duyurmak/yansıtmak üzere. İLE/VE/YERİNE Sporcunun odaklanmasına ve derinleşmesine engel olmamak üzere. )


-ALKIŞ ile/ve/||/<> TEZAHÜRAT

( ... İLE/VE/||/<> Bağırıp çığırarak, alkışlayıp tempo tutarak yapılan gösteri. | Hastalıklarda belirtiler. )


-ALMAN:
İDEALİZMİ ile ROMANTİZMİ



-ALMANYA, ... ve/||/<> İSPANYA, ...

( ... Hollanda'lıları denize doğru iterek, deniz üzerinden, öteki anakaradakileri sömürgeleştirmelerle ayakta kalmak zorunda bırakmıştır. VE/||/<> ... Portekiz'lileri denize doğru iterek, deniz üzerinden, öteki anakaradakileri sömürgeleştirmelerle ayakta kalmak zorunda bırakmıştır. )


-ALNI ile/ve KALBİ ile/ve KAPISI AÇIK OLMAK



-ALO ile/ve/||/<> HELLO[İng.] ile/ve/||/<> MOSHI MOSHI[Jap.]



-ALT DEĞİŞKE ile/ve ÜST DEĞİŞKE



-ALTYAPI ile/değil ÜSTYAPI

( Üstyapıyı biçimlendirir. İLE/DEĞİL Altyapıyı değiştirir. )


-AMAÇ:
BİRLİK ve/<> BÜTÜNLÜK



-AMAÇ ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA/KEMÂL



-AMAÇ ile/ve/değil/||/<>/< YEĞLENİLİRLİK/TERCİH EDİLİRLİK



-AMAÇ ile/ve/değil/||/<>/> YÖNELİM



-AMBARGO[Fr. < EMBARGO] ile SANSÜR[Fr. < CENSURE]

( Bir nesnenin serbest sürümünü engellemek için konulan yasak, engelleyim. | Bir devletin, gemilerin kendi limanlarından ayrılmasını yasaklama buyruğu, engelleyim. | Bir ülkenin dış dünyayla ilişkilerini engelleme, engelleyim. | Bir kişinin başka kişilerle ilişkilerini engelleme, engelleyim. İLE Her türlü yayının, sinema ve tiyatro yapıtının hükûmetçe önceden denetlenmesi ve gösterilmesinin izne bağlı olması, sıkı denetim. )


-AMBULANS SİRENİ ile POLİS SİRENİ ile İTFAİYE SİRENİ



-AMEL:
ADÂLET ve/değil/||/<>/> İSTİKÂMET



-AMELİYAT:
GÖVDEDE ile/ve/<> ZİHİNDE

( Uyutmak gerek. İLE/VE/<> Uyandırmak gerek. )


-AMERINDIAN

( Güney Amerika yerlileri. )


-ÂMÎ

( "Aşağı tabaka"dan olan. )


-AMME[Ar.] değil/yerine/= KAMU



-AMNEZİ[Fr. < AMNESIE] ile PARAMNEZİ

( Bellek yitimi. İLE Bellek bozukluğu. )


-AMORAL[Fr.] değil/yerine/= TÖRE/AHLÂK DIŞI



-AMORE ve/||/<>/< MORE ve/||/<>/< ORE ve/||/<>/< RE

( Sevgi/Aşk. VE/||/<>/< Ahlâk. VE/||/<>/< Söz. VE/||/<>/< Eylem. )


-AN'ANE ile/değil ANNEANNE

( Gelenek. İLE/DEĞİL Annenin annesi. )


-ANA ÇELİŞKİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANA UC



-ANACIL ile ANAÇ

( Annesine düşkün. İLE Şefkatli, anne gibi davranan. | Yavru yetiştirecek duruma gelmiş olan hayvan. | Yemiş verecek durumdaki ağaç. | İri, kart. | Kurnaz. | Deneyimli, bilgili. | Başına buyruk. )


-ANADOLU KÜLTÜRÜ ile/ve/<> ANADOLU KÜLTÜRLERİ

( )


-ANADOLU UYGARLIĞI ile/ve/değil ANADOLU UYGARLIKLARI



-ANADOLU'DA:
HELVA "KARMAK/KARIŞTIRMAK" ile/ve/değil/||/<> HELVA BASMAK



-ANANE/TRADİSYON değil/yerine/= GELENEK



-ANANE/Vİ[Ar.] değil/yerine/= GELENEK/SEL



-ANAYASA:
KATI ile/ve/değil/yerine/<> ESNEK



-ANAYASA:
DEVLETİN SINIRLANDIRILMASI ve/||/<> TEMEL HAKLAR VE BİREY HAKLARININ GÜÇLENDİRİLMESİ



-ANGLEZ[Fr.] ile/ve/||/<> ANGLİKAN[Fr.] ile/ve/||/<> ANGLİKANİZM[Fr.] ile/ve/||/<> ANGLİSİZM[Fr.] ile/ve/||/<> ANGLO ARAP[Fr.] ile/ve/||/<> ANGLO AMERİKAN[Fr.] ile/ve/||/<> ANGLOFİL[Fr.] ile/ve/||/<> ANGLOSAKSON[Fr.]

( İngiliz biçimi. | Çizgileri sağdan sola yatık eğik yazı. | Tek bir erkek tarafından yapılan çok canlı bir dans. İLE/VE/||/<> İngiliz kilisesine bağlı kişi. İLE/VE/||/<> İngiliz Hıristiyan topluluğunun mezhebi. İLE/VE/||/<> Başka dillere geçmiş İngilizce sözcük ve deyimler. İLE/VE/||/<> İngiliz ve Arap atlarının soylarından yetişmiş at. İLE/VE/||/<> Ataları İngiliz, kendi Amerika'lı olan. İLE/VE/||/<> İngiliz dostu. İLE/VE/||/<> Anadili İngilizce olan. )


-ANGLİKAN ile ANGLOSAKSON

( İngiliz kilisesine bağlı olan kişi. İLE V. ve VI. yüzyılda Büyük Britanya'yı ele geçiren Cermen ırkından oymaklar. | Ana dili İngilizce olan kişi. )


-ANI ve/<> TANI



-ANIMSA(T)MA ile/ve/||/<> ANIŞTIRMA



-ANIMSAMA ile/ve/||/<> HESABA KATMA



-ANIMSAMA ile/ve/||/<> ÖĞRENME

( Günlük dilde kullandığımız ve düşüncemizdeki gibi gerçekleşmeyen öğrenme işlevi ve sürecinin, öğrenme çeşitlerini bilmenin de kaygının nedeni/kaynağı ve sürecinde, kaygı duygu-durum bozukluklarında, hem doğru tanımlamak, hem de tersine çevirmek üzere ne kadar işe yarayacağını anımsamak durumundayız.

Bilindiği üzere, psikoloji araştırma ve deneylerinde, hayvanlardan ve özellikle de çeşitli nedenlerden dolayı sıçanlardan da yararlanılır. Kişinin, zihinsel ve bu doğrultuda, davranışsal ve tutumsal çözümlemelerinde, anımsamanın ve öğrenmenin sürecini de sıçanlar üzerinden şöyle ilginç bir deneyle anla(t)ma olanağımız bulunuyor.

Anımsama ile Öğrenme arasındaki farkları değerlendirebileceğimiz en verimli örnek ve deney ise Su Labirenti[Water Mase]'dir.

Sıçanın, sıçrayarak dışarı çıkamayacağı, ancak yüzerek bir çıkışa ulaşabileceğini düşündüren, 50 - 60 cm. derinliğindeki ve birkaç metre çaptaki, görüş mesafesi sıfır olan, boyalı bir suyla dolu havuzu, yüzeyinde, dörde böldüğümüzü varsayalım.

Havuzun bir çeyreğinde bulunan ve su üzerinde, sıçanı, batmadan taşıyabilecek bir mantarın çaprazındaki bir noktadan da sıçanı havuza bıraktığımızda, havuzun tamamında, suyun içinde ve herhangi bir yerinde yüzerken mantarı keşfetmesi ve üzerine çıkması, sıçan için bir çıkış kapısı ve bir kayıt olarak yerini almıştır.

Sıçan, yine aynı havuzun bambaşka bir noktasından tekrar havuza bırakıldığında, aynı çeyrekte bulunan mantarın, birkaç saniye daha hızlı keşfedilmeye başlandığı gözlemlenmektedir. Bu süreç ve tekrar sayısı arttıkça, sıçan, havuzun neresinden suya bırakılırsa bırakılsın, sürenin kısalmasıyla ve doğrudan bulunduğu çeyreğe ve noktaya yüzme şeklinde bir sonuca ulaşmaktadır. Bu durum, sıçanın, mantarın bulunduğu çeyreği ve yeri, öğrenmiş olması değil anımsaması ile ifade edilmektedir.

İkinci aşamada, mantar, havuzun içinden alınır ve sıçan, tekrar farklı çeyreklerden havuza bırakılır. Hangi çeyrekten ve kaç kere suya bırakılırsa bırakılsın, doğrudan, mantarın bulunduğu aynı çeyreğe yüzmekte ve mantarın bulunduğu noktanın etrafında yüzmektedir. Bu daha kapsamlı durum, süreç ve sonuç ise öğrenme ile ifade edilmektedir.

Kaygının ortadan kaldırılması için bilginin yanı sıra, zihnin işleyişinin de bilinmesi, çok belirleyici ve kolaylaştırıcı bir katkı sağlamaktadır. )


-ANIMSAMAK ve/<> İÇSELLEŞ(TİR)MEK



-ANIMSAMAMAK / ANIMSANMAMASI GEREKENLER
ile/ve/değil/yerine/||/<>/>
ANIMSAMAK / ANIMSAMAMIZ GEREKENLER

( Yaşadığımız, "olumlu"/"olumsuz", "büyük"/"küçük" herşeyi, sürekli anımsasaydık, delirirdik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bazen/çoğunlukla, bazı "olumlu"/"olumsuz", "büyük"/"küçük" bilgi ve deneyimleri, delirmemek, kendimizi kaybetmemek/korumak, korkmak/korkabilmek ve varoluşumuzun sürekliliği için anımsamamız/anımsayabilmemiz gerekir. )


-ANKET[Fr. < Lat. INQUIRERE] değil/yerine/= SORMACA/SORUŞTURMA



-ANLA(YA)MAMAK ile/ve/değil KABULLEN(E)MEMEK



-ANLADIĞIMIZI SANMAK ile/değil/yerine SANDIĞIMIZI ANLAMAK



-ANLAK/ZEKÂ ile DENEYİM/TECRÜBE

( Sahip olunan geçmiş eylem bilgilerinin ve sonuçlarının, şimdiki zamanda, uygulanabilir[/pratik] bilgi olarak, hızla ortaya çıkarılabilmesi Zekâ'ya işaret etmez. )


-ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK

( Birleştirme/bağlantılandırma üzerine ve becerisi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Ayırabilme, dışarıda bırakabilme üzerine ve becerisi. )


-ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK

( Kendini düşünür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< [Önce kendiyle birlikte] Başkalarını da düşünür. )


-ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK

( "Savaşta". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Barış için! )


-ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK

( Sunulmuş/bahşedilmiş olan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Kişinin kuracağı. )


-ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK

( Dün zekiydim, dünyayı değiştirmek isterdim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bugün akıllıyım, kendimi değiştiriyorum. )


-ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bağ. | Eskiden, develerin ayağına bağladıkları bağ. | Kendini, gereksinimi duyulan şeyi, kendi aracılığıyla elde edilen özel bir sıfatla kayıtlandırmış zât. )


-ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK

( Sözel/yazınsal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Matematik. )


-ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK

( )


-ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK

( Dilin becerisi/hüneri. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Dilin freni. )


-ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK

( Yakını gösteren ışık/huzme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Uzağı gösteren ışık/huzme. )


-ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK

( Ne yapacağını "bilmek", istenç/irâde[yapma bilgisi/gücü/isteği]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Ne yapmayabileceğini bilme[bilgisi/gücü/isteği], direnç/ihtiyâr. )


-ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK

( Kısa sürede [kazanırsa/belki/kısmen] "kazan[dır]ır". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Orta ve uzun sürede kazan[dır]ır. )


-ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK

( )


-ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK

( [Kişileri ...] Ayrıştırır, uzaklaştırır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Birleştirir, buluşturur. )


-ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK

( [öteki ucu] Asalaklık. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Aptallık. )


-ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK

( Keskinleştirmek üzere. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yetkinleştirmek üzere. )


-ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Hind felsefesindeki temel kavram RTA, Yol (Rota, route, road) anlamına gelmektedir. Ratio'nun kaynağı olan Ratis ise, Lâtince'de, bağ çubuklarını boylarına göre düzlemektir, denk etmektir. Eski Yunan'da, muntazam dizilmiş kolye anlamında, "cosmos", düzenli evren ("Cosmos") ile, akıl, dil, "Logos (uyumlu dil ve Akıl)", "Nomos", "Ethos" [yüce değerlere yönelme] arasındaki eşdeğerlik demektir. Japonların "Kannagara no michi"si, Arapların "Şeria"sı da aynı, doğru yol, anlamındadır. )


-ANLAK = ZEKÂ = INTELLECT/INTELLIGENCE[İng.] = ENTENDEMENT/INTELLIGENCE[Fr.] = VERSTAND/INTELLIGENZ[Alm.] = INTELLECTUS/INTELLIGENITIA[Lat.] = INTELIGENCIA[İsp.]



-ANLAM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ANLAM VAROLANI ile/ve BİLGİ VAROLANI

( Anlam üretimi varsa. İLE/VE Veri ve bilgi sahibi. )


-ANLAM VAROLANI ile/ve BİLGİ VAROLANI

( Aşkın. İLE/VE Özdeş. )


-ANLAM VAROLANI ile/ve BİLGİ VAROLANI

( İnsan. İLE/VE Beşer. )


-ANLAM ile/ve/<>/>/< BÜTÜNLÜK

( Anlam, bütünlük gerektirir. )


-ANLAM ile/ve/<>/>/< BÜTÜNLÜK

( Meaning needs integrity. )


-ANLAM ile/ve/<>/>/< BÜTÜNLÜK

( Anlamak, beğenmenin başlangıcıdır. )


-ANLAMADIĞI YA DA "BEĞENMEDİĞİ" KARŞISINDA:
(NE DEMEKSE?)
"BEYNİN YANMASI" ile/ve/||/<> "KULAĞIN TIRMALANMASI" ile/ve/||/<> "GÖZÜN KANAMASI"



-ANLAMAK ile/ve/değil/yerine/> İÇSELLEŞTİRMEK



-ANLAMANIN:
SESİ ile/ve KURALLARI

( Hmmm.[içinden ve/ya da sesli!] İLE/VE 1. Nötr olmak. | 2. Nitelikli soru sormak. )


-ANLAMLANDIRAMAMAK ile/ve/||/<>/> TAKILI KALMAK



-ANLAMSIZLIK ve KAVRAMSIZLIK ve İNSANSIZLIK

( Kişi kendi çabalarına yön verecek ışığı hayal gücünün imgelerinden değil, açık seçik düşünülmüş kavramlardan almalıdır. )


-ANLAŞARAK, ANTLAŞMAK ile/ve/||/<> ANTLAŞARAK, ANLAŞMAK



-ANLAŞILMAMA ile/değil KABUL EDİLMEME/GÖRMEME



-ANLATABİLMEK ile/ve/değil/||/<>/< YALIN ANLATABİLMEK



-ANLATIM/AKTARIM:
YASALARLA ile/ve/<>/> MESELLERLE ile/ve/<>/> MİSALLERLE ile/ve/<>/> MASALLARLA ile/ve/<>/> KAVRAMLARLA

( Hz. Musa ve döneminde/dilinde. İLE/VE/<>/> Hz. İsa ve döneminde/dilinde. İLE/VE/<>/> Hz. Muhammed ve döneminde/dilinde. İLE/VE/<>/> Âriflerin dilinde. İLE/VE/<>/> Filozofların dilinde. )


-ANLATIM/AKTARIM:
YASALARLA ile/ve/<>/> MESELLERLE ile/ve/<>/> MİSALLERLE ile/ve/<>/> MASALLARLA ile/ve/<>/> KAVRAMLARLA

( Tevrat'ın dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> İncil'in dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> Kur'ân-ı Kerîm'in dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> Âriflerin dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> Filozofların dili/usûlü/üslûbu. )


-ANLATIM/AKTARIM:
YASALARLA ile/ve/<>/> MESELLERLE ile/ve/<>/> MİSALLERLE ile/ve/<>/> MASALLARLA ile/ve/<>/> KAVRAMLARLA

( Herkese, herkes için. İLE/VE/<>/> Yetişkinlere, yetişkinler için. İLE/VE/<>/> Gençlere, yetişkinlere, yetişkinler için. İLE/VE/<>/> Çocuklara, gençlere, yetişkinlere, sanatçılara. / Yetişkinler ve sanatçılarla. İLE/VE/<>/> Bilgelik aşkı olan herkese, bilgelerle, filozoflarla. )


-ANLATMAK ile/ve PAYLAŞMAK



-ANLAYIŞ ile/ve HOŞGÖRÜ



-ANLAYIŞ ile/ve/değil/yerine YAKINLIK

( Herkese ve herşeye gösterme! İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Her zaman, herkese ve herşeye göster! )


-ANLAYIŞ ile/ve/değil/yerine/<> YOL GÖSTERMEK



-ANLAYIŞLI ile/ve/değil FEDÂKÂR



-ANLIK/ZİHİN:
SABİT ile/değil/yerine/>< GELİŞİME AÇIK/YAKIN

( "Zeki görünme isteğinde olur." İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Öğrenme isteğine sahip olur. )


-ANLIK/ZİHİN:
SABİT ile/değil/yerine/>< GELİŞİME AÇIK/YAKIN

( Zorluklardan kaçınır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Zorluklara kucak açar.
Engellerde, kolaylıkla vazgeçer. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Terslikler karşısında sağlam durur.
Çabayı, yararsız görür. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çabayı, ustalığa giden yol olarak görür.
Yararlı olumsuz geribildirimleri "gereksiz görür." İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Eleştirilerden öğrenir. )


-ANNE ve/||/<> KIZ ile/ve/||/<> ABLA ve/||/<> KARDEŞ



-ANNE ve/||/<>/+ BABA ve/||/<>/> ÇOCUK

( ... ve/||/<>/+ ... ve/||/<>/> Sonuç. )


-ANNE-ÇOCUK İLİŞKİSİ ile/ve/değil/< ANNE-BEBEK İLİŞKİSİ



-ANNE-ÇOCUK İLİŞKİSİNDE:
[ne yazık ki]
İHMÂL (EDEN) ile/ve/ya da/||/<> İŞGÂL (EDEN) ile/ve/ya da/||/<> İSTİSMÂR (EDEN)

( [Sağaltıcıya/terapiste ve sürece] Uyum gösterir. İLE/VE/YA DA/||/<> Uyum göstermez. İLE/VE/YA DA/||/<> Uyum göstermez. )


-ANNE/BABA-ÇOCUK ve/<> İMAM-CEMAAT

( Ebeveynlerle çocukların bazı durum ve ilişkilerinde, ebeveynlerin bazı yanlışları/hataları, "imam-cemaat" ilişkisindeki gibi dengesiz, abartılı ve uclarda olabilir. )


-ANNE/BABA ile/ve/||/<>/> ÇOCUK ile/ve/||/<>/> TORUN ile/ve/||/<>/> TORLAK

( )


-ANNE/BABA ile/ve/||/<>/> ÇOCUK ile/ve/||/<>/> TORUN ile/ve/||/<>/> TORLAK

( ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> Torun çocuğu. )


-ANNE/BABA ile/ve/||/<>/> ÇOCUK ile/ve/||/<>/> TORUN ile/ve/||/<>/> TORLAK

( ... İLE/VE/||/<>/> Ceviz [kabuğu]. İLE/VE/||/<>/> Ceviz içi. İLE/VE/||/<>/> ... )


-ANNE/BABA ile ÜVEY ANNE/BABA



-ANNELERİN/BABALARIN EN BÜYÜK KORKUSU ile/ve/<> ENGELLİ ANNELERİNİN/BABALARININ EN BÜYÜK KORKUSU

( Çocuklarının ölmesi. İLE/VE/<> Çocuklarından önce ölmek. )


-ANNELİK:
"DOĞURMAK" (İLE) ile/ve/değil/||/<>/> EMZİRMEK/HİZMET (İLE)



-ANNENİ:
İNCİTME! ve/||/<> AZARLAMA!



-ANOMAL[Fr.] ile ANORMAL[Fr./İng.]

( Düzensiz, yolsuz. İLE Yerleşmiş düzene, alışkanlık ve kurallara aykırı/lık. )


-ANOMİ ile HİÇÇİLİK/NİHİLİZM



-ANSAMBL[Fr.] değil/yerine/= ESKİ SOVYETLER'DE VE TÜRK CUMHURİYETLERİNDE, MÜZİK VE OYUN TOPLULUKLARI | TOPLULUK, BÜTÜNLÜK

( Dizenin son sözcüğüyle sonraki dizeyi başlatma sanatı. )


-ANTANT[Fr.]["ANTAT" değil!] (KALMAK) değil/yerine/= ANTLAŞMAK



-ANTİDEMOKRATİK[Yun.] ile ANTİEMPERYALİST[Fr.] ile ANTİFAŞİZM/ANTİFAŞİST[Fr.] ile ANTİKAPİTALİZM[Fr.] ile ANTİKLERİKAL[Fr.] ile ANTİMİLİTARİST/ANTİMİLİTARİZM[Fr.] ile ANTİOTORİTER[Fr.] ile ANTİPARLEMENTER[Fr.] ile ANTİTEİZM[Fr.]

( Demokrat olmayan. İLE Emperyalizme karşı olan. İLE Faşizme karşı tutum/kişi. İLE Kapitalizme, kapitalist rejime karşı tutum. İLE Fransa'da kilise kurulu düşüncelerine karşı olan. İLE Militarizme karşıt. / Askeri düşünceye ve askeri kurumlara karşı olma durumu. İLE Yetke tanımaz. İLE Parlementoya karşıt olan. İLE Tanrısal doğa ile insan doğasını birbirine karşıt olarak gören öğreti. )


-ANTİK[LAT.] ile ANTİKA[LAT.] ile ANTİKİTE[Fr.]

( Eski çağ işi, modası geçmiş. İLE Eski çağlardan kalma yapıt. | Davranışlarında tuhaflık görülen kişi. | Bir tür nakış. İLE Eski çağ, özellikle eski yunan ve Roma uygarlıkları. )


-ANTİK[Lat.] ile/ve/değil KADÎM



-ANTİKOMİNTERN[Fr.] ile ANTİKOMÜNİST[Fr.] ile ANTİKOMÜNİZM[Fr.]

( Komintern politikasına karşıt. İLE Komünizme karşıt. İLE Komünizm karşıtlığı. )


-ANTİPATİ[Yun.] ile/ve/||/<>/< ANTİPATİK[Yun.]

( Sevememezlik, soğukluk. İLE Sevimsiz, soğuk kişi. )


-ANTİSOLER[Fr.] değil/yerine/= TOPLUM DIŞI KALAN



-ANTLAŞAMAMAK ile/ve/en azından/||/<>/< ANTLAŞAMADIĞIMIZDA ANTLAŞMAK



-ANTLAŞMA/AHİT/MİSAK ve UYUŞMA/AHENK



-ANTROPO(-)[Yun.] ile[ve/||/<> ANTROPOBİYOLOJİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOCOĞRAFYA[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOFAJ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOFİL[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOGRAFİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOİT[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOKİMYA[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOKLIMATOLOJİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOKRASİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOLOG[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOLOJİ/K[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOMETRİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOMORFİZM[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOMORFOLOJİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPONOZ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOPLASTİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOSANTRİK[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOSANTRİZM[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOTEKNİK[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOZOİK[Fr.]

( İnsan. | İnsan anlamı katan ön ek. İLE/VE/||/<> Zaman içinde kişilerde görülen dirimbilimsel farklılığın ve çeşitliliğin incelenmesi. İLE/VE/||/<> İnsan topluluklarının yeryüzündeki dağılımını inceleyen coğrafya dalı. İLE/VE/||/<> Yamyam. İLE/VE/||/<> İnsanların yaşadığı yerde yaşayan hayvan ve bitkiler. İLE/VE/||/<> İnsan ırklarının özelliklerini ve yeryüzündeki dağılımlarını inceleyen bilim dalı. İLE/VE/||/<> İnsana çok benzeyen/benzetilen maymun türü. İLE/VE/||/<> İklimin, insan üzerindeki etkilerini inceleyen bilim. İLE/VE/||/<> Sayrılıkların sürecine şiddetle etkide bulunma gereğine inanan sağaltım öğretisi. İLE/VE/||/<> İnsanbilim uzmanı. İLE/VE/||/<> İnsanın kaynağını, geleneklerini ve ırkları inceleyen bilim, insanbilim. | İnsanbilimle ilgili. İLE/VE/||/<> İnsan organizmasının ölçülmesi için kullanılan ölçüm tekniklerinin tümü. İLE/VE/||/<> İnsan biçimcilik. İLE/VE/||/<> İnsan gövdesinin biçimini inceleyen bilim dalı. İLE/VE/||/<> İnsana özgü bulaşıcı sayrılık. İLE/VE/||/<> Fosil insan iskeletinden yola çıkarak anatomik yapılarını yeniden kurma yöntemi. İLE/VE/||/<> Felsefede, insanı, evrenin (")yaratılma nedeni(") sayan. İLE/VE/||/<> İnsanı, evrenin merkezi kabul eden öğreti. İLE/VE/||/<> Bir ya da daha çok işlemcinin çalıştığı kumanda ve yönlendirme düzenlerinde insanla makine arasında kurulabilecek en iyi dengeyi sağlamayı amaçlayan bilim. İLE/VE/||/<> İnsanın belirmesi ve yayılmasını niteleyen dönem. )


-ANTROPOLOJİ



-ANTROPOZOİK[Fr.] ile/ve/||/<> ANTROPOTEKNİK[Fr.]

( İnsanın belirmesi ve yaygınlaşmasını niteleyen dönem. İLE/VE/||/<> Bir ya da daha çok işlemcinin çalıştığı kumanda ve yönlendirme düzenlerinde insanla makine arasında kurulabilecek en iyi dengeyi sağlamayı amaçlayan bilim. )


-ANTUSİYAZM[FR./İNG. < ENTHUSIASM] değil/yerine/= COŞKU, COŞKUNLUK, AŞIRI HAYRANLIK



-APIK-SAPIK (DÜŞÜNCELER/DAVRANIŞLAR)



-APREMİDİ[Fr.] değil/yerine/= ÖĞLE SONRASI GİYSİSİ



-APTAL "DOST" ile/değil/yerine AKILLI "DÜŞMAN"



-APTAL OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/< İYİ OLMAK

( Birinin hatasını, hiç olmamış gibi saymak. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Affedebilecek kadar. )


-APTAL/LIK ile DELİ/LİK



-APTALLIK"/TAN ile/değil/ne yazık ki ÇARESİZLİK/TEN



-AR[Fr. < Lat.] ile AR ile Ar

( Tarım alanları için yüz metrekare değerinde yüzey ölçü birimi. [Bir ar, kenarı on metre olan bir karenin alanıdır.] | Sanat. İLE Utanma, utanç duyma. İLE [kimya] Argon'un simgesi. )


-AR ile HİCAP



-AR ile NAMUS/İFFET

( Hayatta namuslu yaşamanın en gerçek yolu, olduğun gibi görünmektir. )


-AR ile NAMUS/İFFET

( ... ile SİLİG: Namuslu. )


-ARA İNANÇLAR ile/ve/||/<> OTONOM DÜŞÜNCELER



-ARA İNANIŞLARDA:
TUTUM ile/ve/||/<> KURAL ile/ve/||/<> SAYILTI



-ARA:
1. GÜN ile 2. GÜN

( Kendin. İLE Başkaları. )


-ARABA değil/yerine BİSİKLET

( Arabadan İn, Bisiklete Bin!...

)


-ARABULUCU ile/değil UZLAŞTIRMACI



-ARAÇ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-ARAÇ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ARAÇ AKILSALLIĞI ile/ve/<> DEĞER AKILSALLIĞI



-ARAÇLARDAN İNERKEN VE KAPILARINI AÇARKEN:
SOLDAN ile/ve/değil/yerine SAĞDAN

( Araç yolcularının, inecekleri zaman, sol kapıyı değil sağ kapıyı kullanmalarına özen gösterelim. Sürücülerin de özellikle bisikletliler, motorsikletliler ve hatta yayaları düşünerek, aniden çıkış yapmamaları gerektiğini her zaman için anımsatalım ve birbirimizi uyaralım. Aniden açılan kapılar yüzünden yaşanılan gereksiz ve büyük kazaları, bilinçli ve dikkatli davranarak önlemek olanaklıdır. Lütfen araçtan ani çıkışlar yapmadan ayna kullanarak kapıları açalım! )


-ARAÇLARDAN(OTOBÜS, TREN, VAPUR VS.) ÇÖP ATMAK yerine CEPTE/ÇANTADA TUTMAK



-ARADIĞIN SÜRECE/KADAR ARARIM değil ARAMADIĞIN KADAR ARAMAM



-ARAMADIĞIMIZI BULAMAMAK ile/ve/||/<> DOLDURMADIĞIMIZI BOŞALTAMAMAK ile/ve/||/<> SAHİP OLMADIĞIMIZDAN VAZGEÇEMEMEK ile/ve/||/<> BULUNMADIĞIMIZ YERİ TERK EDEMEMEK



-ARAMAK ile/ve/değil/yerine/<> BULMAK İÇİN/ÜZERE ARAMAK



-ARAMAK ile/ve/<> PAYLAŞMAK

( Bir şeylerin paylaşıldığı kişi aranır. Birinin sizi uzun süre sonra ya da -maddi, manevi- bir gereksinimi doğrultusunda araması çıkar değil/olmayabilir, sizin zihninde ve gönlünde bir yeriniz olduğundandır. )


-ARAMAK ile/ve/<> PAYLAŞMAK

( Sahip olduğunuz her şeyi, her kimin gereksinimi varsa, onunla severek paylaşın. )


-ARAMAK ile/ve PAYLAŞMAK



-ARAŞTIRICI ile/değil/||/<> ARACI/UZMAN/HAFİYE[Ar.] ile/değil/||/<> CASUS



-ARAŞTIRMA YÖNTEMİ ile/ve/||/<>/> SUNUM YÖNTEMİ

( Tarihsel. İLE/VE/||/<>/> Kavramsal. )


-ARAYAN KİMSENİN OLMAMASI ile/ve ARANABİLECEK KİMSENİN OLMAMASI



-ARAYAN, BULUR!:
[ya] BELÂ ya da MEVLÂ



-ARDINA KADAR AÇMA! ve/||/<> TAMAMEN KAPATMA!

( Kapatmaya gücünün yetmeyeceği kapıyı. VE/||/<> Açmaya yüzünün tutmayacağı kapıyı. )


-ARI[Ar.] ile ARI[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.]

( Sade, temiz. | Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf, halis, öz. | Günahsız. İLE Zar kanatlılardan, bal ve bal mumu yapan, iğnesiyle sokan böcek. İLE Çıplak. | Hür. | -sız. İLE Hint-Avrupa dil ailesinden olan topluluk/kişi. İLE Evet. )


-ARI[Ar.] ile ARI[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.]

( Dünyada, 20.000'e yakın arı türü bulunmaktadır. )


-ÂRİLER/ARYANS

( M.Ö. 1500 ile 100 yılları arasında Hindistan'a gelip İndus Vadisi Arîlerine, Kuzey Hindistan'a~son olarak da Ganj ovası Arîlerine yerleştiler ve buraya "Arîler, Arîler'in Anavatanı" anlamına gelen "Aryavarta" dediler. Hindistan'a kast sistemini getirdiler. )


-ARIN(DIR)MA'DA:
| SU İLE / ATEŞ İLE / SIYIRARAK |
ile/değil/yerine/<>/>/<
DÜŞÜNCE/ZİHİN İLE



-ARINMA/TEMİZLENME(TAHÂRET[Ar.]):
PİSLİKTEN/NECASETTEN ve/||/<> OLAYLARDAN/HADESTEN



-ARINMA ve/<> GÜVEN

( Ancak, arınmış zihinlere güvenebilirsin. )


-ARİSTOKRASİ[Fr.] ile/||/<> ARİSTOKRAT[Yun.] ile/||/<> ARİSTOKRATİK[Fr.]

( Aristokrat olma durumu. İLE Sınıf farkı güden ülkelerde soylu sınıftan olan. İLE/||/<> Aristokrasiye ilişkin. | Seçkin, ince, yüksek tabakaya özgü. )


-ARIYORSAN:
ELİNİ ÖPECEK ve YAKASINA YAPIŞILACAK

( Kendi elini öp! VE Kendi yakana yapış! )


-ARIYORSAN:
ELİNİ ÖPECEK ve YAKASINA YAPIŞILACAK

( ELİNİ ÖPECEK BİRİNİ ARIYORSAN, KENDİ ELİNİ ÖP!
YAKASINA YAPIŞILACAK BİRİNİ ARIYORSAN, KENDİ YAKANA YAPIŞ! )


-ÂRIZ OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÂRİF OLMAK



-ARKA TEKER ile/ve/değil/||/<>/> ÖN TEKER

( Ön teker nereye giderse, arka teker de oraya gider. )


-ARKADAŞ:
BAŞARIDA ile/ve/||/<> ÜZÜNTÜDE

( Sayısını öğreniriz. İLE/VE/||/<> Niteliğini öğreniriz. )


-ARKADAŞ:
SAYISI ile/ve/değil/yerine NİTELİĞİ

( Başarıda belirli olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Sıkıntıda belirli olur. )


-ARKADAŞ/LIK ile DOST/LUK ile KARDEŞ/LİK

( Belirli seviyede tutulan iletişim ve paylaşımın, dolayısıyla ilişkinin durumu. İLE Dostlukta son derece derin ve yoğun yakınlık, iletişim ve paylaşım vardır. Bir kişinin birini "Samimi arkadaşım/kankam(kan kardeşim)" olarak tanıtması için en temelde, o iki kişinin sırlarını paylaşabilmesi ve Para ve Seks durumu hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olma durumu vardır. )


-ARKADAŞ/LIK ile DOST/LUK ile KARDEŞ/LİK

( Dostluk, duygulu, erdemli iki kişi arasında, kendiliğinden oluşuveren bir anlaşmadır. Duygulu diyorum, çünkü bir keşiş, dünyadan el etek çekmiş biri, hiç kötü olmaz da dostluk nedir bilmeden yaşayabilir. Erdemli diyorum, çünkü kötülerin, olsa olsa suç ortakları olur, haz düşkünlerinin zevk ve eğlence arkadaşları, çıkarlarını arayanların ortakları vardır, siyaset kişileri, çevrelerine fitne fücurlar toplar, çoğu avarenin bağlılıkları, prenslerin dalkavukları olur; erdemli kişilerin, yalnız onların dostları vardır. )


-ARKADAŞ/LIK ile DOST/LUK ile KARDEŞ/LİK

( Eğlenebildiklerimizle. İLE/VE/<> Anlatabildiklerimizle. İLE/VE/<> Ağlayabildiklerimizle. )


-ARKADAŞ/LIK ile DOST/LUK ile KARDEŞ/LİK

( "Geçerken uğra" der. İLE "Geç, erken uğra!" der. )


-ARKADAŞ/LIK ile DOST/LUK ile KARDEŞ/LİK

( ... İLE Kişiyi, hiçbir zaman/koşulda, terk etmeyen. )


-ARKADAŞ/LIK ile DOST/LUK ile KARDEŞ/LİK

( Herkes dost olamaz! Dost olmayana, arkadaş demenin farkını görmek ve buna göre kullanmak gerekir. )


-ARKADAŞ/LIK ile DOST/LUK ile KARDEŞ/LİK

( Eğer hiç dostun yoksa sen bir dost ol! )


-ARKADAŞ/LIK ile DOST/LUK ile KARDEŞ/LİK

( Derviş, dostum demez! Dost, hiçbir zaman, yanından ayrılmayacak kişidir. Ancak, gerçekten dost olunacak kişi için kullanılabilir. )


-ARKADAŞ/LIK ile DOST/LUK ile KARDEŞ/LİK

( Tek dostumdur... Gökteki yıldızlar! )


-ARKADAŞ/LIK ile DOST/LUK ile KARDEŞ/LİK

( SEN, SANA DOSTSUN!
[HABERİN YOK] )


-ARKADAŞ/LIK ile DOST/LUK ile KARDEŞ/LİK

( Kişilerin en âcizi, dost edinmeyendir! Bundan da âcizi ise dostunu yitirendir. )


-ARKADAŞ/LIK ile DOST/LUK ile KARDEŞ/LİK

( İyi arkadaş, yanında, yüksek sesle konuşup düşünebileceğin kişidir. )


-ARKADAŞ/LIK ile DOST/LUK ile KARDEŞ/LİK

( "Dostlarım! Dünyada dost yoktur!" )


-ARKADAŞ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAŞ/LIK

( Bir yere kadar. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yolun sonuna kadar. )


-ARKADAŞ ile "ARKADAŞ"

( Herkesi arkadaş olur, her "arkadaş"ı da arkadaştır zannetme! )


-ARKADAŞ ile/ve/<> DOST ile/ve/<> KARDEŞ



-ARKADAŞ ile/ve REFÂKATÇİ



-ARKADAŞ ve/||/<> SAĞLIK

( İkisinin değeri ve önemi de kaybedilince anlaşılıyor ne yazık ki. )


-ARKADAŞLARI ile/ve/<> DÜŞMANLARI

( Yakın tutmalı! İLE/VE/<> Daha da yakın tutmalı! )


-ARKAİK ile/ve/<> GELENEKSEL



-ARKUCI

( Erkek ve kız ailelerinin arasında/tanışmasında aracı olan. )


-ARMAĞAN ile SUNGU

( ... İLE Bir büyüğe sunulan armağan. | Bir tanrıya ya da tapınağa yapılan bağış. )


-ARMUT (ÇEKİRDEĞİ) ve/||/<> HIRSIZ

( Bir zamanlar, Çin'de yoksul biri, o denli aç ve bitkin düşmüştür ki kendini tutamayıp bir armut çalar. Çalanı yakalarlar ve İmparator'un karşısına cezalandırılmak üzere çıkarırlar.

Hırsız, İmparator'a şöyle der:
"Değerli efendim. Çok açtım, dayanamadım, çaldım. Beni affetmeniz için yalvarıyorum. Eğer beni af ederseniz, size paha biçilmez bir armağanım olacak."

İmparator, dudak büker...
"Senin gibi birinde paha biçilmez ne olabilir ki?"

Hırsız, avucunun içindeki armut çekirdeğini uzatır.
"Bu çekirdeği ekerseniz, bir gün içinde altın meyveler veren bir ağacın yeşereceğini göreceksiniz."

İmparator, bir kahkaha atarak...
"Ek o zaman, altın meyveleri görünce affederim seni."

Yoksul:
"Haşmetlim. Bu tohumu ben ekemem. Çünkü ben bir hırsızım. Bu sihirli tohumu ancak yaşamında hiç çalmamış, başkalarına haksızlık yapmamış, yalan söylememiş biri ekebilir. Tohum, o zaman gücünü gösterir. Aksi takdirde, onu ekeni zehirler. Tarif edilmez acılarla öldürür."
"Sultan'ım! Bu tohumu ancak siz ekebilirsiniz."

İmparator, irkilir, yüzünü asar. Bir süre düşünür ve sonra da hırçın bir sesle:
"Ben imparatorum, bahçıvan değil! O tohumu Başbakan'a ver, eksin de altın meyveleri görelim." der. Yoksul, tohumu Başbakan'a uzatınca, Başbakan, telâş içinde İmparator'a dönüp itiraz eder:

"Ben ekim biçim işlerinde çok beceriksizim efendim. Sihirli tohumu yanlış eker, ziyan ederim. Bence bu tohumu Hazinedar başı eksin."

Hazinedar başı, hemen bahane bulur ve bu görevi bir başkasına devreder.

Orada bulunan her bir kişi, sudan nedenlerle tohumu ekme görevinden kaçınır.

Sonra İmparator, doğan sessizliğin içinde bir süre düşünür. Başı önünde duran Başbakan'a, Hazinedar'a ve tüm görevlilere dik dik bakar ve...

"Haydi bakalım! Bu hırsız bahçıvana tohumunun nasıl altın meyve verdiğini hep birlikte gösterip sevindirelim" der, cebinden bir altın çıkarır ve yoksula tutması için atar.

Oradakilerin tümü ceplerinden sessiz sedâsız birer altın çıkarıp yoksula verdikten sonra, İmparator, gülerek adama seslenir:

"Bas git buradan! Bu verdiğin ders hepimize yeter!" )


-ARSIZ ile/değil/yerine/>< ÂDİL

( Bilgisizler güçlendiğinde. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bilgeler güçlendiğinde. )


-ARSIZ ile/değil/yerine/>< HAKLI ...

( Olan yerde/için. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Suçlu" "olur"/"görülür". )


-ARSIZ ile/ve/<> UMARSIZ



-ARTI DEĞER ve DERİNLİK



-ARTI DEĞER ile/ve/||/<> YAN ÜRÜN



-ARTIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ARTI



-ARTIRIM ile ARTIRMA ile ARTIŞ

( Bir şeyi idareli harcayarak onun bir bölümünü artırma işi, tasarruf. | Müzayedede artırma. İLE Artırma durumu. | Açık artırma. İLE Artma durumu. Çoğalma. | Harcandıktan sonra bir miktarının geri kalması. | Değerinin yükselmesi, fazlalaşması. )


-ARTIŞ/ARTIM:
İŞTEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DİŞTEN



-ARTIŞ/ARTIM ile ARTIMLI/ARTAĞAN

( Artma durumu. Çoğalma. | Harcandıktan sonra bir miktarının geri kalması. | Değerinin yükselmesi, fazlalaşması. İLE Pişince şiştiğinden, ölçüsü artmış gibi görünen. | Çoğalma özelliği olan. )


-ARZU[Ar.] ile/değil/yerine İSTEK

( Tüketme nesnesiyle. İLE Ulaşma/sahip olma durumuyla/"nesnesiyle". )


-ARZU[Ar.] ile/değil/yerine İSTEK

( Psikolojinin alanı/konusu. İLE/DEĞİL/YERİNE Hukukun alanı/konusu. )


-ARZU ile/ve DÜŞÜNCE

( Öznelerini ya da nesnelerini tahrip eden ya da doyurulduklarında yatışmayan arzular kendileriyle çelişen arzulardır ve onlar tatmin edilemezler. )


-ARZU ile/ve DÜŞÜNCE

( Ancak sevgi, iyi niyet ve şefkatle harekete geçirilmiş arzular hem özne hem nesne için yararlılardır ve tamamıyla doyurulabilirler. )


-ARZU ile/ve DÜŞÜNCE

( Arzuladığınız şeyi hak ediyor musunuz? )


-ARZU ile/ve DÜŞÜNCE

( Arzudan kaçınmayın, sadece onun doğru kanallardan akmasına dikkat edin. )


-ARZU ile/ve DÜŞÜNCE

( Siz ortak iyiliği (bütünün hayrını) arzu ettiğinizde tüm dünya sizinle birlikte arzu eder. )


-ARZU ile/ve DÜŞÜNCE

( Şefkat ve merhametten doğan bir arzuyu yerine getirmek için tüm evren harekete geçer. )


-AŞ ve EŞ ve/||/<>/>/< İŞ

( Gövdesinde erişkinliğine ulaşanlar[bülûğa erenler], eşini;
akılda erişkinliğe ulaşanlar, aslını aramaya başlar. )


-ASABİYET ile/değil/yerine/>< ADÂLET



-AŞAĞILAMA >< ÖVME/SIVAZLAMA



-AŞAĞILAMA ile/ve/<> UZAKLAŞMA



-AŞAĞILAYICI/LIK / DIŞLAYICI/LIK ile/ve/<> "HERETİK" DEMEK



-ASALAK ile DIŞASALAK

( Bir canlının içinde ya da üzerinde, sürekli ya da geçici olarak, onun zararına yaşayan, başka canlı. TUFEYLİ, PARAZİT | Başkalarının sırtından geçinen kişi, ekti. İLE Konakçının* üzerinde yaşayan ve çoğunlukla, kan emen asalak. [*KONAKÇI: Asalağın erginini ya da gelişim evrelerinden herhangi birini taşıyan canlı, konak.] )


-ASALAK ile/değil YATALAK



-ASÂLET" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ADÂLET



-ASAYİŞ BERKEMAL değil/yerine/= GÜVENDÜZEN YERİNDE



-ÂSÂYİŞ[Fars.] değil/yerine/= DÜZENLİLİK | GÜVENLİK

( Bir yerin düzen ve güvenlik içinde bulunması durumu. )


-ASGARÎ MÜŞTEREK ile/ve/yerine AZAMÎ MÜŞTEREK



-ASGARİ MÜŞTEREK değil/yerine/= ORTAK PAYDA



-ASİ ile ASİL



-ÂŞIK/ÂNE değil/yerine/= SEVGEN/CE / SEVGENCİL



-ÂŞIKKEN "EVLENMEK" ile/değil/yerine/>< ÂŞIK OLDUĞUMUZ KİŞİYLE EVLENMEK



-ASIKYÜZLÜLÜK değil/yerine/>< GÜLÜMSEMEK

( 43 kas ile. DEĞİL/YERİNE/>< 17 kas. )


-ASIL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ASILSIZ HABER değil/yerine/= GERÇEK DIŞI ÇAV



-ASILSIZ İHBAR değil/yerine/= YALAN BİLDİRİM



-ASİMİLASYON[Fr. < ASSIMILATION] değil/yerine/= ÖZÜMLEME

( Özümleme. | Benzeşme. | Farklı kökenden gelen azınlıkları ya da etnik öbekleri, bunların kültür birikimlerini, kimliklerini baskın doku ve yapı içinde eriterek yok etme. )


-AŞINDIRMAK değil/yerine AŞMAK



-AŞİRET ile/değil/yerine HUKUK



-AŞİRET ile KABİLE

( Devlet örgütünün geri ve etkisiz olduğu toplumlarda insanların korunma ve yaşama gereksinimiyle bir şefin yönetimi altında birleşerek meydana getirdikleri küme. İLE ... )


-AŞIRI HIZ ve/||/<>/> GERÇEKLER

( Aşırı hız yapılan düşünceler, gerçeklere çarparak durur. )


-AŞIRI ŞÜPHECİ/LİK ile/ve/> SALDIRGAN/LIK



-AŞIRI/ABARTILI KEYFİYET ve/||/<>/> GECİKEN/GECİKMİŞ ADÂLET



-AŞIRI/LIK ile/ve/değil AYKIRI/LIK



-AŞK [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-AŞK [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-AŞK OLSUN ile/ve/||/<> AŞK OLSUN ile/ve/||/<> AŞK OLSUN

( Beğenilmeyecek bir davranış/tutum karşısında kınama, sitem bildiren söz. | "Aferin" anlamında bir davranışın, bir tutumun çok beğenildiğini bildiren söz. | Dervişler arasında kullanılan merhabalaşma. )


-AŞK'I BESLEYENLER ile AŞK'I ÖLDÜRENLER

( * MUTLULUK
* HOŞGÖRÜ
* SEVGİ
* İLGİ
* TEN UYUMU
* DOKUNMA
* BİRLİKTE ZAMAN GEÇİRME
* UYUM
* NEŞE
* ÖZLEM
* FEDÂKÂRLIK
* KISKANÇLIK
* PAYLAŞIM
* SEVGİ VE AŞK SÖZCÜKLERİ
* ROMANTİZM
* SADAKAT
* ÖZEN
* SAYGI
* CESARET
* ÇILGINLIK
* ONAYLAMA
* DÜRÜSTLÜK
* DUYARLILIK

ile

* İHMAL
* İLETİŞİM AZLIĞI
* ÇATIŞAN KİŞİLİK
* BASKICI TUTUMLAR
* SÖZEL VE FİZİKSEL ŞİDDET
* ONU TANIMAMAK
* UMUTSUZLUK
* [BAZEN] EVLİLİK )


-AŞK'IN:
BEDELİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KUDRETİ



-AŞK ile/ve/değil/<> AHİD'E VEFÂ



-AŞK ile/ve/||/<> ONUR



-ASKER ile/ve/||/<>/>< SİVİL

( Kep ile postal arasında sıkışıp kalma(!) İLE/VE/||/<>/>< Cüzdan ile vicdan arasında sıkışıp kalma(!) )


-AŞKIN KİŞİ ile/ve/<> AŞK('IN) KİŞİSİ



-AŞKIN OLMAMA ile/değil ZORUNLU OLMA



-AŞKINLIK:
DİKEY ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YATAY



-AŞKINLIK:
ZİHİNDEN "KURTULMA" ve/||/<> AKILDAN "KURTULMA"



-AŞKINLIK ile/ve/> GÖREVDEŞLİK/SİNERJİ



-AŞKINLIK ve/||/<>/< İLKELERİN OYNANAMAZLIĞI



-AŞKINLIK ve/||/<>/< ZAMANSIZLIK



-AŞKLA ve/||/<> SEVGİYLE ve/||/<> MUHABBETLE

( Doğ(ur)mak. VE/||/<> Büyü(t)mek. VE/||/<> Geliş(tir)mek. )


-AŞKTA ve İŞTE ve DOSTTA

( Vasatından, uzak duralım! VE Kesatından, uzak duralım! VE Fesatından, uzak duralım! )


-ASLÎ ile/ve AHLÂKÎ



-AŞMA ile/ve/||/<> DÖNÜŞTÜRME



-AŞMAK ile/ve/değil/yerine DEĞİŞTİRMEK/DÖNÜŞTÜRMEK



-ASRÎ/MODERN/MUASIR değil/yerine/= ÇAĞDAŞ



-AT, O "ADAMI"! ve/||/<>/> AT, O ADIMI!



-AT:
HİÇKİMSENİN ve/<> HERKESİN(BİNENİN)



-ATA/LAR ile/ve BAHADIR/LAR



-ATA ile HATA



-ATAERKİLLİK ile/ve/değil/yerine/< ANAERKİLLİK



-ATAK/LIK ile/ve/||/<> GÖZÜKARA/LIK



-ATÂLET[Ar.] değil/yerine/= EYLEMSİZLİK/SÜREDURUM



-ATÂLET ile/değil/yerine/>< ADÂLET

( Eylemsizliğin(atâletin) olduğu yerde, adâlet olmaz. )


-ATEŞ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ATEŞE:
BENZİN değil/yerine/>< SU



-ÂTIFET[Ar. çoğ. AVÂTIF] değil/yerine/= KARŞILIK BEKLEMEDEN GÖSTERİLEN SEVGİ, İYİLİKSEVERLİK



-ÂTIL (KALMAK) değil/yerine/>< ÂDİL (OLMAK)



-ATILAN TOKADIN:
"SAHİBİ" ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/>/< NEDENİ



-ATILGAN ile KAPILGAN

( ... İLE Kolayca etkilenen, herşeye çabuk kapılan. )


-ATILIM ile/ve/<>/< KATILIM



-ATILMAK ile/ve/değil/||/<>/< İSTENİLMEMEK



-ATIŞTIRMAK değil/yerine NİTELİKLİ BESİNLERİ, YAVAŞ YEMEK



-ATOM ALTI/NDA ve/<> BÜTÜNLÜK/TE

( Belirsizliğin yaşandığı alanlar. )


-AVAM TENZİHİ ile/ve HAVAS (ÂRİF) TENZİHİ



-AVÂM ile ULEMÂ ile UREFÂ ile UMERÂ

( Tedbir peşindedir. İLE Kanıt peşindedir. İLE Tanık peşindedir. İLE Akıl peşindedir. )


-AVÂM ile ULEMÂ ile UREFÂ ile UMERÂ

( İhtiyât peşindedir. İLE İstidlâl peşindedir. İLE İstişhâd peşindedir. İLE İstişâre peşindedir. )


-AVANAK[Erm.] ile AHMAK

( Kolaylıkla kandırılabilen ya da aldatılabilen, aptal, bön. İLE Aklını gereği gibi kullanamayan, bön, budala, aptal. )


-AVANGART[Fr. < AVANT-GARDE] ile ÖNCÜ



-AVCI/LIK ile/ve TOPLAYICI/LIK



-AVRUPA BİRLİĞİ ZİRVESİ ile/ve/||/<> AVRUPA BİRLİĞİ KURULU/KONSEYİ



-AVUNÇ ile/ve/||/<> AVUNTU

( Acının hafiflemesi ya da unutulması. Teselli. İLE İnsanı avutan şey. )


-AYAĞA KALKMAK/KIYAM ve/||/<>/> UYANMAK/UYANIKLIK/YAKAZA ve/||/<>/> YÜRÜYÜŞ/SEYR



-AYAK/PA[Fars.]:
PATİ ile/||/<> PATİK ile/||/<> PATİKA ile/||/<> PABUÇ ile/||/<> PAYTAK ile/||/<> PAYİDAR ile/||/<> PİYADE[< PAYADAK] ile/||/<> PİYON[< PEDON]

( Kedi, köpek için ön ayak. İLE/||/<> Küçük çocuk ayakkabısı. İLE/||/<> Keçi yolu. İLE/||/<> Ayakkabı. İLE/||/<> Eğri bacak. İLE/||/<> Ayakta durmak. İLE/||/<> Yaya. İLE/||/<> Yaya. )


-AYÂL = AİLE



-AYAN ile ÂYAN

( Belirli, açık. İLE İleri gelenler. | Meclis/senato üyeleri. )


-AYAR ile AĞYAR

( Bir iş ya da davranışta gereken ölçü. İLE Başkaları, yabancılar/eller. | Dışında/ki, hariç, haricinde/ki. )


-AYAR ile AĞYAR

( Tanımdaki/ifadedeki gereklilik kuralı: Parçalarını bulunduran, dışındakilere engel olan. [Efrâdını câmi, ağyarını mâni.] )


-AYARLAYAN ile/ve/değil/||/<> AYARTAN



-AYASOFYA MÜZESİ ve TOPKAPI SARAYI ve/||/<> HALUK DURSUN ve/||/<> KUMRULAR

( Makam odasını kumrulara terk eden bürokrat: Haluk Dursun

"Topkapı Sarayı'nda müdürlük yaptığım dönemde, makam odamda otururken bir kumrunun açık pencereden girerek avizenin etrafında uçtuğunu gördüm. Hiç kımıldamadan seyretmeye başladım.

Kumru, sanki tavaf eder gibi odanın her tarafında dolaştı, avizenin üzerine kondu, bir süre oturdu. Sonra geldiği gibi uçup gitti. Biraz sonra yanında başka bir kumru ile tekrar geldi. Bu sefer sanki bir ev (saray) sahibi edasıyla onu gezdirdi. Yeni geleni elinden, (kanadından) tutar gibi aldı ve avizenin içine oturttu. Bir süre koklaştılar. Sonra uçup gittiler.

Ertesi gün ikisi birlikte ağızlarında dal parçacıkları ile geri geldi ve avizenin içine bir yuva kurmaya başladılar. Yuva birkaç gün içinde kuruldu.

Olup biteni hiç ses çıkarmadan izliyordum. Dişi kuş, yumurtlama hazırlığı yapıyordu.

Galiba onlar da beni izliyordu ki, hiç tedirgin olmuş gibi görünmüyorlardı. Buna karşılık dışarıdan odaya başka biri girince, hemen ürküp pencereden kaçıyorlardı. Baktım olmayacak, makam odamı onlara bırakıp hemen karşıda bulunan küçük bir odaya geçtim.

Bir gün, televizyon çekimi için Topkapı Sarayı'na gelen gazeteci dostum rahmetli Savaş Ay, "Hocam, niye bu küçücük odada oturuyorsun?" diye sordu.

"Ben hâlden anlarım, bir kumru arkadaşım, sevgilisine, “ben seni saraylarda yaşatacağım" diye söz vermiş, insan yuva kurana yardımcı olmaz mı?" dedim.

"Hocam, ne olur göster şu yuvayı bana” dedi ve kapıdan odadaki yuvanın fotoğrafını çekti.

Ertesi gün beni Ankara'dan arayan arayana...

"Derhal makam odası açılsın, kumruların yuvası dağıtılsın, saray bakımsızlıktan perişan olmuş görüntüsü verilmesin" dediler.

Meğer Savaş Ay haber yapmış bizim kumrunun öyküsünü...

Hemen aradım, “üstad sen ne yaptın?” diye sordum.

"Hocam bu kadar güzel malzeme (haber) buldum, yazılmaz mı Allah aşkına" dedi.

"Gazetede sabah toplantısında anlattım, herkes ayağa kalktı ve seni alkışladı" diye ekledi.

Sadece gazetedekiler değil Ankara da ayağa kalktı sayende" diye yanıt verdim.

Şimdi ne yapacaktım? Çifte kumrulara kol kanat gerip onların saadetlerini korumaya mı çalışacaktım, yoksa odayı kullanıma açarak bir yuvanın dağıtılmasına mı neden olacaktım?

Bir biçimde, ya ben makamı, ya da o kumrular makam odamdaki yuvalarını kaybedeceklerdi.

Akşama kadar bakanlıktan beni aramayan kalmadı...

“En azından yumurtadan yavru kuşlar çıksın, uçup gidene kadar bekleyelim” diye düşündüm. “Ben yuvayı almam, siz beni görevden alın isterseniz” dedim.

Ertesi gün, yuvaya bakmaya gittim ki, ne göreyim, yuva yerinde duruyordu ama kumrular yoktu.

Yuva yerinde durmasa, "Biri kuşları ürküttü, kovaladı" diyecektim. Hâlbuki yuva yerli yerinde duruyordu. Kumrular, sanki durumu hissetmiş ve sessizce çekip gitmişlerdi. Bir daha da hiç gelmediler.

Daha sonra Topkapı Sarayı'ndan, Müsteşar ve Bakan Yardımcısı olarak Ankara'ya gittim.

"Kuşların yuvası dağıtılsın, makama sahip çıkılsın" diyenlerin ise hiçbiri Bakanlık'ta makamlarında kalamamıştı.

Muhakkak ki, biz de bir gün bu makamlardan uçup gideceğiz. Kuşlar ise hep sevmeye, uçmaya ve yuva kurmaya devam edecek.

Haluk DURSUN )


-AYASOFYA MÜZESİ ve TOPKAPI SARAYI ve/||/<> HALUK DURSUN ve/||/<> KUMRULAR

( )


-AYDIN ile/ve/||/<> ÖNDER



-AYDINLANMA:
AYDINLIĞI "DÜŞLEYEREK" değil KARANLIĞIN BİLİNCINE VARARAK



-AYDINLANMA/HAK(K)'I BULMAK:
DERVİŞ OLMAKLA ile/ve/||/<> ÂŞIK OLMAKLA ile/ve/||/<> İNSAN OLMAKLA



-AYDINLANMA ile/ve/<>/> DEVRİM



-AYDINLANMIŞ/LIK ve/<> UYANDIRILMIŞ/LIK



-AYDINLARIN BİLGİSİZLİĞİ ile/ve/||/<> SANATÇILARIN SATKINLIĞI



-ÂYET ile HADİS ile İCMÂ ile KIYAS

( Tefsir edilir. İLE Şerh edilir. )


-ÂYET ile HADİS ile İCMÂ ile KIYAS

( Âyet + Hadis = Nass )


-ÂYET ile HADİS ile İCMÂ ile KIYAS

( BELGÜ ile ... )


-ÂYET ve/||/<>/< SİMGE



-AYIKLAMA ile/ve/||/<> ÇIKARMA



-AYILMA ile FARKINDALIK



-ÂYİNLERİN SAĞLADIKLARI:
ÂŞIK'IN, AŞKINI ARTIRMAK ile/ve GAFİL'İN GAFLETİNİ KALDIRMA



-AYIP "GÖRME"!

( Görürsen de ört! )


-AYIP[Ar. < AYB] ile/ve/<>/> KAYIP[Ar. < GAYB]



-AYIP >< AYIK



-AYIP ile/ve/< ISTIRAP



-AYIP ile/ve/değil/yerine SAÇMA



-AYIRD ETMEK/EDEBİLMEK ile/değil/yerine AYIRMAK



-AYIRMA ile/ve KAYIRMA



-AYIRMA ile/ve/değil/yerine PAYLAŞIM



-AYIRMAK ile/değil/yerine AYRICALIK/LAR (TANIMAK)



-AYIRMAK ile KOPARMAK



-AYN/ILIK ile/ve/||/<>/>< FARK/LILIK

( Yakınlaştırır. İLE/VE/||/<>/>< Geliştirir. )


-AYNA:
CAM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< CAN

( Kendi yüzünü görmek isteyenin baktığı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Özünü görmek isteyenin baktığı. )


-AYNALA(N)MA ve/||/<> ONAYLA(N)MA



-AYNI AÇIDAN BAKMAK ile/ve/||/<>/>/< AYNI ACIDAN BAKMAK



-AYNI DİLİ KONUŞMAK ve/||/<> AYNI DURUMU/HÂLİ PAYLAŞMAK



-AYNI ŞEYE, FARKLI ADLAR KOYMAK ya da FARKLI ŞEYLERE, AYNI ADI KOYMAK

( İkisi de, yapılmaması gerekenlerdendir. Kavramlar, durumlar, olay ve olgular arasındaki farkları ya da karıştırılmaması gerekenlerin bilinciyle gerçekleştirilebilir. )


-AYNİ[Ar.] ile AYNÎ[Ar.] ile AYNÎ[Ar.]

( Hep o, başkası değil. | Tıpkısı. İLE Gözle ilgili. İLE Para olarak değil, maddî/eşya olarak verilen. )


-AYNI/LIK ile/ve/||/<> KALICI/LIK



-AYNÎ ile İNFÂKÎ ile EKLİ



-AYNILAŞ(TIR)MAK değil/yerine/>< FARKLILAŞ(TIR)MAK

( Rekâbet edilirse. DEĞİL/YERİNE/>< Cesâret edilirse. )


-AYNILAŞTIRMAK ile/değil/yerine/>< FARKLILIKLARIN KABULÜ



-AYRI AYRI İŞLER ve AYRI AYRI KİMLİKLER



-AYRI-GAYRI ile/ve GÂFİL OLMAMAK



-AYRICALIK (BEKLENTİSİ) ile/ve/değil/yerine NEZÂKET



-AYRICALIK ile "AĞIRLIK"



-AYRICALIK ile AZINLIK



-AYRIK DÜZENLER/SİSTEMLER ile/ve/||/<>/> SÜREKLİ DÜZENLER/SİSTEMLER



-AYRILACAK ZAMAN ve/||/<> VERİLECEK SELÂM

( Vefâ bilmeyene zaman ayrılmaz/ayrılmamalı. VE/||/<> Değer bilmeyene selâm verilmez. )


-AYRILIK:
YAKAR ve/||/<>/> YIKAR



-AYRILIK/BOZUŞMA değil/yerine/>< BİRLİK

( Ölümdür/memattır. DEĞİL/YERİNE/>< Yaşamdır/hayattır. )


-AYRILIKTA:
[SEVGİLİNİN, ...]
HÜZNÜNÜN YARALAMASINA ve/||/<> KARANLIĞININ ÜŞÜTMESİNE

( Dayanılmaz. VE/||/<> Alışılmaz. )


-AYRILMA ile AYRIŞMA



-AYRILMA ile/ve/||/<>/> BOŞANMA



-AYRILMA ile/ve KOPUŞ/KOPMA

( [bir şeyi/kavramı/durumu/olayı] Süreç ve sonucun(un) birlik ve bütünlüğüyle görerek tanımlama ve/ya da değerlendirme. İLE/VE Süreç merkezli/odaklı (aşırı) "yorum"/"okuma". )


-AYRILMA ile/ve KOPUŞ/KOPMA

( Davranış ve tutum, yeğleme/tercih. İLE/VE Durum. )


-AYRILMA ile/ve KOPUŞ/KOPMA

( Kişide. İLE/VE Nesnelerde.[Benzetme olarak, tırnak içinde] )


-AYRILMA ile/ve KOPUŞ/KOPMA

( Tekrar biraraya gelebilme, buluşabilme olanağıyla. İLE/VE Bir daha birleşmemek üzere. )


-AYRILMA ile/ve KOPUŞ/KOPMA

( "AYRIŞMA"yı da karşılıklılık/işteşlik durumu olduğundan dolayı AYRILMA ile birlikte ya da ayrı ayrı kullanmak olanaklı olduğu gibi bunlarla da karıştırmamak gerekiyor. )


-AYRILMAK ile/ve UZAKLAŞMAK



-AYRILMIŞ ile DUL



-AYRIM (NOKTASI):
KAVŞAK ile/ya da/||/<> MAKAS ile/ya da/||/<> ÇATAL



-AYRIM ile/ve/<>/||/değil ÖTEKİLEŞTİRME



-AYRIMLAR İÇİNDEKİ BÜTÜNLÜK



-AYRINCA(Ar. İSTİSNÂ) ile/ve/||/<> ÖZEL



-AYRIŞMA/AYRILMA ile/değil/yerine FARKLILAŞMA ile/değil/yerine BİREYLEŞME

( Gölgeden çıkma. İLE Benliğinin ve ötekinin farkındalığıyla yaşayabilme. İLE Tek başına yaşayabilme, tek başına karar alabilme. )


-AYRIŞMA ile/ve/değil/||/<>/> ÇOĞALMA



-AYRIŞMA ile/ve/değil/yerine/<>/>< KATILMA



-AYRIŞMAK değil/yerine BULUŞMAK



-AYRIŞTIKLARIMIZ ile/değil/yerine BULUŞTUKLARIMIZ(BULUŞABİLECEKLERİMİZ)



-AYRIŞTIRICI ile/değil KOPUK



-AYRIŞTIRMAK ile/değil/yerine KAYNAŞTIRMAK



-AZ İLE YETİNMEK ile/ve/||/<>/>/< ÖLÇÜLÜLÜK



-AZ(DIR)MAK ile AYAKLAN(DIR)MAK



-AZ değil/yerine GEREKTİĞİ KADAR



-AZ ile/değil/yerine ÖZ

( Deme! İLE De! )


-AZAB ile/ve/<> HAZ



-AZAP ile AZAP

( Dünyada günah işlemiş olanlara, ahirette verilecek ceza. | Büyük sıkıntı, ezinç. İLE Çiftlik uşağı. | Anadolu beyliklerinde, donanmada kullanılan asker. )


-AZAP değil/yerine HESAP

( Haramdan gelen ile. DEĞİL/YERİNE Helâlden gelenin. )


-AZAR ile/ve/değil/||/<>/< NAZAR

( Kime. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Ona. )


-AZARLAMAK/İTAP/TEKDÎR/TEVBÎH[Ar.] ile/ve/değil/yerine UYARMAK

( Nush ile uslanmayanı, etmeli tekdîr
Tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötektir! )


-AZARLAMAK/İTAP/TEKDÎR/TEVBÎH[Ar.] ile/ve/değil/yerine UYARMAK

( Dostun azarı, olgunluğa[kemâle] götürür. )


-AZARLAMAK/İTAP/TEKDÎR/TEVBÎH[Ar.] ile/ve/değil/yerine UYARMAK

( Kendini "azarla", kimse, seni azarlayamaz. )


-AZERİLER

( SAF OĞUZLAR )


-AZGIN/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TAŞKIN/LIK



-AZIKLI = AZIĞI OLAN | YOKSULLARI DOYURAN



-AZİM ve/||/<>/> SEBAT ve/||/<>/> SABIR

( Başlarken. VE/||/<>/> Sürdürürken. VE/||/<>/> Bitirirken. )


-AZINLIK ile/değil ETNİK ÖBEK



-AZINLIK ile/ve/||/<> GÖÇMEN



-AZITMA ile/ve/değil/yerine/> KAZITMA



-AZÎZ[Ar.] değil/yerine/= MUHTEREM, SAYIN, İZZETLİ, ONURLU, GÜÇLÜ | SEVGİLİ



-AZMIŞ ile KUDURMUŞ



-BA'L[Ar.] ile BÂL[Ar.] ile BÂL[Ar.] ile BAL[Ar.]

( Karı-koca'dan her biri. | Güneş tanrısı. [İslâm öncesi] İLE Kanat. | Kol. | Boypos. | Üst, yukarı. İLE Kalp, yürek, gönül, hatır. | Kızıldeniz'in Habeş sahillerinde bulunduğu söylencesiyle gayet büyük ve pullu bir balık. İLE Arıların, beslenmek için [insan için değildir!] çiçeklerden topladığı ve peteklere doldurdukları sıvı. )


-BA'L[Ar.] ile/ve/||/<> ZEVC[Ar.]

( Koca. İLE/VE/||/<> Karı/kadın/eş. )


-BABA:
EVE, "EKMEK" GETİREN ile/ve/değil/||/<> SEVGİSİNE, EMEK VEREN



-BABALAR:
KAHRAMAN ve/||/<> İLK ÂŞIK OLUNAN



-BACAK/EL SALLAMAK ile/ve/değil/yerine BEKLENTİSİZ VE SAKİN, O ANDA VE ORADA OLMAK

( Bulunulan koşullardan çıkma ya da [çeşitli ve belirli/belirsiz] sıkılma durumlarında yapılan kontrolsüz el/kol/ayak/bacak sallamalarının/hareketlerinin nedeni daha çok "bir an önce o ortamdan/koşullardan çıkma/uzaklaşma" ya da "sonraki sürece/aşamalara geçme" isteği üzerinedir. Bunu da sürenin/sürecin "kısalması/hızlanması" beklentisiyle, farkında olmadan [/"ne yaptıklarını biliyor oldukları" "iddiasıyla"/zannıyla] el/ayak/bacak sallayarak ya da nesnelerle uğraşarak [çizerek, kağıt karalayarak, kalem çevirerek, nesne parçalayarak/delerek, tespih çekerek vs.], zihinlerini başka şeylerle meşgul ederek ve ancak bir şeylerle uğraşmak yoluyla çözmeye çalışırlar. Bu hareketler, "küçük/önemsiz/değersiz hareketler" varsayıldığından dolayı yapan kişi tarafından algılanmaz. [Daha çok da gençlikte/olgunlaşmamışlıktan ve/ya da cahillikten dolayı görülen/yaşanılan bir durumdur.] Bu durumlarda, çevredeki kişiler, çıkan sesle ya da gözleriyle ve zihinleriyle, yapılan harekete ister istemez takılırlar. Bu uyaranları, hem kişinin kendi için, hem de çevresindekileri düşünerek kontrol altında tutmaları gerekir. Bunu da, zihinlerini bulundukları zaman ve zeminde tutmaya çalışarak, geçmesi gereken zamana ve koşullara biraz daha sabrederek ya da odaklanarak sağlayabilirler. Sürekli olarak anımsanmalı ki, zihin, başka/çeşitli noktalarda bulunabilir fakat gövdeyi düşünce hızında bir yerlere taşımak olanaklı değildir. )


-BACAKLARIN KAPALI-AÇIK TUTULMASI('NI)



-BACCAO

( Tüm yaşamlarını ve çözümlerini deniz üzerinde kuran/sürdüren, karaya çıkmayanlar. [Filipinler'de] )


-BAĞ:
ÖZERKLİK ve/<> HAZIR OLMA ve/<> GÖNÜLLÜLÜK/RIZÂ ve/<> HAREKETE GEÇME/GEÇEBİLME ve/<> KURABİLME(SÜRDÜREBİLME/SÜREKLİLİK) ve/<> PAYLAŞIM ve/<> GÜÇ



-BAĞ ile/ve/||/<>/> BÜTÜNLÜK



-BAĞIM ile BAĞINTI

( Bir şeyin ya da birinin gücü ve etkisi altında bulunma durumu. İLE Bir nesneyi başka bir nesne ile uyarlı kılan bağ. | Organizmanın değişik yapı, özellik ve olaylarında görülen karşılıklı ilgi, bağlılık, korelasyon. | İki ayrı veri grubu arasında bulunan ilişki derecesinin ölçümü, deneştirme, korelasyon. | İki ya da daha fazla değişken arasındaki bağıntı. | Görelilik. | İki ya da daha çok nitelik arasında matematik işlemleri yardımı ile kurulan bağlılık ya da eşitlik. )


-BAĞIMLI/LIK ile/yerine BAĞLI/LIK

( Onlar mı size, siz mi onlara bağlısınız? )


-BAĞIMLI/LIK ile/yerine BAĞLI/LIK

( Do they depend on you, or you on them? )


-BAĞIMLILIK SÜRECİ VE SONUCU:
HASTAHANE ve/||/<>/> CEZAEVİ/KODES[Yun.] ve/||/<>/> MEZAR



-BAĞIMSIZ/LIK ile/ve/||/<> ÖZERK/LİK



-BAĞIMSIZ/LIK ile/ve/||/<> TAM/LIK ile/ve/||/<> TUTARLI/LIK



-BAĞIMSIZLAŞMA ile/ve/||/<> WILLIAM/WILHELM TELL



-BAĞIMSIZLIK ile/ve/yerine DAYANIŞMA



-BAĞIMSIZLIK ile KEYFÎLİK



-BAĞIMSIZLIK ile/ve ÖZGÜRLÜK

( Bağımsızlığınızı idrak edin ve mutlu kalın. )


-BAĞIMSIZLIK ile/ve/||/<> RADİKAL BAĞIMSIZLIK



-BAĞIMSIZLIK ile/ve/||/<> TARAFSIZLIK



-BAĞINTILI/LIK ile/ve/||/<>/> ZORUNLU/LUK



-BAĞIRAN değil/yerine/>< BAĞIRMAYAN

( Değeri yüksek olmayan mal satanlar. DEĞİL/YERİNE/>< Değeri yüksek olan mal ve/ya da hizmet sunanlar. )


-BAĞIRAN değil/yerine/>< BAĞIRMAYAN

( İşportacı, eskici. DEĞİL/YERİNE/>< Kuyumcu/sarraf. antikacılar. )


-BAĞIRAN değil/yerine/>< BAĞIRMAYAN

( "Pop", "rock" vb. müzikçiler. DEĞİL/YERİNE/>< Sanat müziği/klasik müzik vb. söyleyen ve dinleyenler. )


-BAĞIRMAYA ZORLAYAN ACI/ISTIRAP ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SESSİZ KALMAYA ZORLAYAN ACI/ISTIRAP

( Ağırdır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Çok daha ağırdır. )


-BAĞIŞ/HİBE ile/ve/değil/yerine HEDİYE



-BAĞIŞLANMAK ve/||/<>/< BAĞIŞLAMA

( Pişmanlık duymayanı bağışlamak, "suya, resim yapmak" gibidir. )


-BAĞLAM ile/ve/||/<> KOŞULLAR



-BAĞLAMA ile/ve/||/<> ÖZNEYE DUYARLILIK



-BAĞLANMA:
KAYGILI ile KAÇINGAN ile GÜVENLİ



-BAĞLI/LIK ile/ve/<> SAYGILI/LIK



-BAĞLILIK ile/ve GEREKSİNİM



-BAĞNAZ/LIK ile/ve/<> YOBAZ/LIK

( Bir düşünceye, bir inanışa aşırı ölçüde bağlanıp ondan başka bir düşünce ve inanışı kabul etmeyen/etmeme. İLE/VE/<> Dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen/yönelme. | Bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan/olma. | Kaba saba, incelikten anlamayan/anlamama. )


-BAĞNAZLIĞIN KALKMASI:
BİLİMSEL TUTUM (İLE) değil FELSEFİ ANLAYIŞ (İLE)



-BAĞSIZ/LIK ile/ve/<> BAHTSIZ/LIK



-BAĞY/İSYAN[Ar.] değil/yerine/= BAŞKALDIRI

( Azgınlık, zulüm, isyan. | İstemek, talep etmek. | Yaranın şişmesi. | Yağmurun şiddetle yağması. )


-BAHŞİŞ ile/ve/değil/yerine/||/<> KATKI PAYI



-BAHTİYÂR[Fars.] ile BAHTİYÂR[Fars.]

( Mutlu kişi. İLE Güneydoğu Anadolu, Musul ve Bağdat'ta kullanılan bir makam. )


-BAKICI ile/ve/||/<> BAKAN



-BAKIM ve/<> BÜTÜNLÜK



-BAKIM ve KÜLTÜR ve UYGARLIK



-BAKIMLI/LIK ile/ve/> ALIMLI/LIK



-BAKIŞ AÇISI [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-BAKIŞ AÇISI [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-BAKMAK:
KAÇIRDIKLARINA değil/yerine YAKALAYABİLECEKLERİNE



-BAKMAK ile "GÖZ ATMAK"



-BAKMAK ile/ve GÖZLEM

( NAZAR: Aklın hareketi.[HAREKET'ÜL AKL] )


-BAKMAYALIM! > KATILALIM!



-BALİNANIN SIRTINDA ve/||/<> RÜZGÂRI Dİ(ZGİ)NLEYEN ÇOCUK

( ve/||/<> )


-BAMBU AĞACININ YETİŞTİRİLMESİNDE:
ALTI HAFTA ile/ve/değil/||/<>/< BEŞ YIL

( )


-BANA NE? ile/ve/||/<>/> SANA NE?

( Başkasınaysa. İLE/VE/||/<>/> Banaysa. )


-BANA/DÜŞÜNCEME/İNANCIMA:
"TERS" ile/değil/yerine UZAK / AYKIRI



-BANAL[Fr.] değil/yerine SIRADAN

( Herkesin kullandığı/anladığı. | Bayağı, sıradan. İLE ... )


-BANKA SOYMAK ve/=/||/<> BANKA AÇMAK

( Banka soymak, banka açmaktan daha büyük bir suç değildir. )


-BANTU

( İNSAN )


-BÂR ile/değil/yerine YÂR



-BARIŞ ve TUTKU =/||/<>/> SAADET



-BARIŞ:
KENDİNLE ve/||/<> DÜNYAYLA

( Kendiyle barışmayan, dünyayla barışamaz.
Kendinde, dünyayla barışmayan, kendiyle barışamaz. )


-BARIŞ(TIR)MAK:
BAŞKALARINI ile/ve/değil/<> KENDİNİ (KENDİNLE)

( Zaman zaman. İLE/VE/<>/DEĞİL Her zaman. )


-BARIŞ = SULH = PEACE[İng.] = LA PAIX[Fr.] = DER FRIEDEN[Alm.] = LA PACE[İt.] = LA PAZ[İsp.] = PAX[Lat.] = HE EIRENE[Yun.] = SELÂM, SULH[Ar.] = ÂŞTÎ[Fars.] = VREDE[Felm.]



-BARIŞI:
KURMAK ile/ve/||/<>/> KORUMAK



-BARIŞTA ile/ve/ne yazık ki/<>/>< "SAVAŞTA"

( Çocuklar, anne-babalarını toprağa verir. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/<>/>< Anne-babalar, çocuklarını toprağa verir. )


-BAŞ DİPLOMAT[Fr. < DIPLOMATE]/DUAYEN[Fr. < DOYEN]

( Kordiplomatikte başta gelen diplomat. )


-BAŞ ile BAŞ/HEAD[İng.]



-BAŞA GELEN:
YOLDAŞTAN ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAN



-BAŞARI (ÖYKÜSÜ) ile/ve/||/<> BAŞARISIZLIK (ÖYKÜSÜ)

( )


-BAŞARI:
SABIR ve/+/x/||/<>/> ÇALIŞMA ve/+/x/||/<>/> İSTİKRAR ve/+/x/||/<>/>
DENEME ve/+/x/||/<>/> KOŞULLAR ve/+/x/||/<>/> ZAMAN, ZEMİN



-BAŞARI ve/<>/< ÇABA



-BAŞARI ile/ve/||/<>/< ÖTEKİLERİN BAŞARISI

( Başarıya ulaşmanın en hızlı yolu, ötekilerin başarısına (da) yardımcı olmaktır. )


-BAŞARI ile/ve/||/<>/< ÖTEKİLERİN BAŞARISI

( The fastest way to succeed is to help others succeed. )


-BAŞARI ve/||/<>/>/< ÖZGÜVEN



-BAŞARI = SUCCESS[İng.] = SUCCÈS[Fr.] = ERFOLG[Alm.] = SUCCESSO[İt.] = ÉXITO[İsp.]



-BAŞARILARDA ve/||/<> FELÂKETLERDE

( Gururu yenmek. VE/||/<> Ümitsizliğe direnmek. )


-BAŞARILI ile/değil/yerine DEĞERLİ

( Verdiğinden, fazlasını alır/almaya çalışır. İLE/DEĞİL/YERİNE Aldığından, fazlasını vermeye çalışır. )


-BAŞARISIZ OLMAK ile/değil BAŞARISIZ KALMAK



-BAŞIBOŞ:
İŞSİZLER ile/ve/değil/<> DAHA İYİSİNİ YAPABİLECEK OLANLAR



-BASIN/MEDYA:
SİYASİ/EKONOMİK "GÜCÜN"/"İKTİDARLARIN"
değil
TOPLUMUN OLANAĞI/ÜRÜNÜ/HİZMETİ



-BAŞINA GELECEK ile/ve/||/<>/> GÖZÜNE GÖRÜNECEK



-BAŞINA GELEN ile/ve/||/<>/< OLMAMASI GEREKEN



-BASİT ile BİRLİK



-BASİTLEŞTİRME ile/ve/değil DÜŞÜNCE



-BAŞKA (BİR ÇÖZÜM) ile/ve/değil YENİ (BİR ÇÖZÜM)



-BAŞKA BİR ...:
"DÜNYA" değil YAŞAM (BİÇİMİ)

( Yoktur. DEĞİL Vardır, olanaklıdır. )


-BAŞKA'NIN ile BAŞKAN'IN



-BAŞKA ile/ve/||/<>/> ÖZGÜRLEŞME



-BAŞKALARI ...:
BİZİMLE YÜRÜYEBİLİR ve/fakat BİZİM İÇİN YÜRÜ(YE)MEYEBİLİR



-BAŞKALARINA "EFENDİLİK" ile/değil/yerine/>< KENDİMİZE EFENDİLİK

( "Güç" gerektirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Güçlü olmayı gerektirir. )


-BAŞKALARINI AFFETMEK ile/ve/||/<>/< KENDİNİ AFFETMEK

( Affetmek, bir mahkûmu serbest bırakmaktır ve o mahkûmun kendin olduğunu keşfetmektir. )


-BAŞKALARINI AFFETMEK ile/ve/||/<>/< KENDİNİ AFFETMEK

( AFFEDELİM!!!

Lise öğretmeni bir gün derste öğrencilerine bir teklifte bulunur:

"Bir yaşam deneyimine katılmak ister misiniz?"

Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. "O zaman" der öğretmen. "Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin"

Öğrenciler bunu da yapar. "Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!"

Öğrenciler, bu işten pek birşey anlamamışlardır. Ama ertesi sabah hepsinin sıralarını üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen:

"Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiğiniz her kişi için bir patates alın,o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun."

Bazı öğrenciler torbalarına üçer-beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendine "Peki şimdi ne olacak?" der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar:

"Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde? Hep yanınızda olacaklar."

Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikâyete başlar:
"Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor."
"Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, kişiler, tuhaf bakıyor bana artık. Hem sıkıldık, Hem yorulduk!"

Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir:

"Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkum ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz,

halbuki affetmek, en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir. )


-BAŞKALARINI AFFETMEK ile/ve/||/<>/< KENDİNİ AFFETMEK

( Kendini affetmeyen kişinin, tüm kusurları affedilebilir. )


-BAŞKALARINI DÜŞÜNMEK ile/değil/yerine BAŞKALARINI DA DÜŞÜNMEK



-BAŞKALARININ (")TERBİYESİZLİĞİ(") ile/değil/yerine/>< KENDİ TERBİYEN



-BAŞKALARIYLA KIYASLAMA ile/değil/yerine/>< BAŞKALARINI ÖRNEK ALMA



-BAŞKALAŞIM ile/ve/||/<> (")CANLANMA(")



-BAŞKALDIRI ile/değil/yerine ELEŞTİRİ



-BAŞKAN ile/ve/||/<> DANIŞMAN ile/ve/||/<> MUHTAR

( Dernek, vakıf, parti, enstitü, belediye, spor kulübü vb. gibi, "başkanlık" konumu ile sürdürülen kurum ve kuruluşlarda, "Başkan" olarak görev yapan kişinin, öteki yönetim kurulu üyelerinden hiçbir farkı, önceliği ya da üstünlüğü yoktur ve de ol(a)maz! Sadece, üstlenmiş olduğu geçici görevinde, biraz daha sorumluluk ve çok büyük bir fark ya da ayrıcalık oluşturmayacak bazı küçük ama önemli yetkileri bulunmaktadır. Bu, sınırsız ve sonsuz olmayan "yetkilerini" de, öncelikle ve tamamen, kurumun/kuruluşun ve yönetim kurulunun ne yapacakları değil ne gibi yanlışlıkların, eksikliklerin kalmaması, sorunların daha az çıkması yönünde, bilgi ve deneyim artılarını, kurum/kuruluş ve topluma sunacağı hizmeti amacıyla kullanmak durumundadır. Söz ya da karar verme makamı diye bir üstünlüğü de söz konusu değildir. Ortak alınmış/alınacak olan uygulama, yürütme kararlarında, oy fazlalığının bulunması, kişisel isteği ya da çıkarları yönünde değil sadece toplumun ortak çıkarları yönünde kullanılmak üzere, biraz daha fazla olan bilgi ve deneyimiyle, olası yanlış karar ve uygulamalara engel olabilmesi içindir. Dolayısıyla, bir şeyleri kendilerine sormak ya da izin istemek gibi bir üstünlükleri de söz konusu değildir. Fakat ne yazık ki, "Aman, işimiz ve aramız bozulmasın" kaygısıyla, kişiler, olması ve yapılması gereken süreçlerde sessiz kalır ve bu da başkanlık görevinde bulunan kişinin yetkilerini aşmasına, kötüye kullanmasına ve bu yanlışlara göz yumulmasına kadar gitmektedir. Bu tıkanıklığın giderilmesi için de başta, yönetim ve yürütme kurulu olmak üzere, tüm üyelerin ve vatandaşların, kişi değil kavram, kurum ve hizmet esaslı bir çalışma sürecinde olunduğunu anımsaması gerekmektedir.

İLE/VE/||/<>

Kişi, kurum ve kuruluşlara hizmet etmekte olan danışmanlar, kendilerine danışılan konuların uygulayıcısı durumunda değildir ve bu durumda bırakılamaz. Olası uygulamalardaki, girilmeyecek, sapılmayacak yönleri ve yolları işaret etmekle görevlilerdir. Ne yapılması hakkında, bilgi ve deneyim aktarımında bulunurlar fakat önerdikleri alanda daha fazla bilgili diye, işi ya da süreci, danışmana bırakmak gibi bir tutum ya da beklenti sergilenemez.

İLE/VE/||/<>

Halk tarafından seçilerek ve belirli bir dönem, koşul, sorumluluk, yetki ve görevlerle sınırlı kalmak üzere, yaşanılan bölgenin ilk yönetimsel yetkilisi olarak, bölgedeki ne yapılacaklarla değil ne yapılmayacaklarla, neyin, ne kadar süre ve koşulda, eksik ya da sorunlu kalmamasını sağlamak üzere, ihtiyâr heyeti desteği ile işbirliğinde bulunan kişidir. "Muhtar" sözcüğü, "Hayır!" kökünden gelerek, kendi ya da yakın çevresinin irâdesiyle değil ne yapılmayacağının ya da engel olunacağının bilgisine sahip olan kişi, ihtiyârını devrede tutan kişi anlamına gelmektedir. Fiziksel olarak yapılması gereken işlerde de belediye başkanını, güvenlik amacıyla da vali, kaymakam, polis, jandarma gibi ilgili kurum ve yetkililerle daha yakın ve doğrudan ilişki içinde olma görevindelerdir. Kaymakam ve valilerden daha alt bir yetki ve konumda olsalar da, belediye başkanından sonra değil önce gelirler. )


-BAŞKASINA:
BIRAKMA ile/ve/<> "YIKMA"



-BAŞKASINI "KANDIRMAK" değil KENDİNİ YADSIMAK



-BAŞKASININ SORUSU ile/değil/yerine KENDİ SORUN



-BAŞKASININ, BİZİ KEŞFETMESİ ile/ve/>/değil/yerine KENDİNİ KEŞFETME

( Beşer. İLE/VE/>/DEĞİL/YERİNE İnsan. )


-BAŞKASIYLA PAYLAŞTIĞIN/PAYLAŞABİLDİĞİN ile ANCAK/SADECE KENDİN YAŞAYABİLECEĞİN



-BASKI ile/ve/değil/||/<>/< REKABET



-BASKILAMA ile BASTIRMA



-BASKILAYICI TUTUM ile/değil/yerine SINIRLAYICI TUTUM



-BASKIN ile/ve/||/<> EGEMEN



-BASKIN ile/ve/değil/||/<> ÖNE ÇIKAN



-BAŞLAMAK ve/<> BAŞARMAK

( Başlamak, başarmanın yarısıdır. )


-BAŞLAMAK ve/<> BAŞARMAK

( Her iş, başlayana kadardır. )


-BAŞLANGIÇ MİT/LERİ ile/ve KURULUŞ MİT/LERİ ile/ve KURTULUŞ MİT/LERİ ile/ve KURTARICI MİT/LER ile/ve SON/KIYÂMET MİT/LERİ ile/ve YENİDEN DİRİLİŞ MİT/LERİ ile/ve GELECEK/ESKATOLOJİ MİT/LERİ ile/ve ÜTOPYA/CENNET MİT/LERİ ile/ve BAŞLANGIÇ/KOZMOGONİ MİT/LERİ ile/ve NEDENSELLİK/ETYOLOJİ MİT/LERİ ile/ve AHLÂK MİT/LERİ ile/ve PSİŞİK MİT/LER



-BAŞLANGIÇ:
EYLEM ile/ve/değil/||/<>/< ÖRTÜK EYLEM



-BAŞLANGIÇ ile MAYA



-BASTIRILMA ile/ve/<> DIŞLANMA



-BASTIRMAK ile/ve/<> GÖZARDI ETMEK



-BATICI ile/ve/değil/yerine/||/>< BATILI



-BATILILAŞMA ile "DEJENERASYON"



-BATIN/BATN[Ar. çoğ. BUTÛN, EBTÂN] ile BÂTIN[Ar. çoğ. BEVÂTIN] ile BATÎN[Ar.]

( Karın. | Nesil, soy. İLE İç. | İç yüz. | Gizli, görünmeyen nesne. | Tanrı. | İçteki. | Çukur, kuytu yer. İLE Büyük karınlı. | Uzak yer. )


-BATKI/HÜSRAN ile PİŞMANLIK



-BATKI/SİTEM[Fars.] ile YAKINMA/SERZENİŞ[Fars.]



-BAYAN ile/değil/yerine KADIN

( Kadınların, ad ya da soyadlarının önüne getirilen saygı sözü. | Kadın. | Eş, karı. | Kadınlara bir seslenme sözü. İLE/DEĞİL/YERİNE Erişkin dişil kişi, hatun, hatun kişi. | Analık ya da ev yönetimi bakımından gereken erdemleri, becerileri olan. )


-BAYGIN ile/değil/yerine/>< AYGIN



-BAYILMAK ile/ve/değil/yerine/<>/> AYILMAK



-BAYRAK ile UÇUN

( ... İLE Bayrağın gönder/uçkurluk karşısındaki kenarı. )


-BAYRAKTA:
UÇKURLUK ile/ve/||/<>/> UÇUM

( Direğe yakın olan ve ipe bağlı olan eni. İLE/VE/||/<>/> Öteki taraftaki eni. )


-BAYRAM-SEYRAN



-BAYRAM:
ÂRİF OLMAYANLARA ile/ve/değil/||/<>/< ÂRİFLERE

( Seyran. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Bayram. )


-BAYRAM:
ARİFE GÜNÜ ile/ve/||/<>/< BUĞDAY GÜNÜ

( [Bayramın ...] Bir gün öncesi. İLE/VE/||/<>/< İki gün öncesi. )


-BAYRAM:
SEVİNDİĞİN KADAR ile/ve/değil/||/<>/< SEVİNDİRDİĞİN KADAR



-BAYRAM ile/ve/değil/||/<>/< BAYRAM ÖZLEMİ



-BAYRAM ile POTLAÇ[Fr. < POTLATCH < K. Amerika yerli dilinden]

( ... İLE Amerikan yerlilerinin birbirlerine armağanlar verdikleri dinsel bayram. )


-BAZEN ve BAZI "DURUMLARI/KABULLERİ":
"KURMAK/SÜRDÜRMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YIKMAK/BOZMAK



-BAZI "SÖZ(CÜK)LERİN/DEYİMLERİN":
"KULLANIMINDA" ve/||/<>
KİŞİLERİN/ÇALIŞANLARIN "DUYDUKLARI/ANLADIKLARI"
ile/değil/yerine/><
DAHA İYİSİ

( "O, benim işim/sorunum değil!":
"Yardım etmeye yanaşmayacağımızı belirtmiş olmak ya da kısaca/doğrudan "Hayır!" demiş olmanın yararı/değeri yoktur. ve/||/<>/> "Sadece, kendim için çalışırım."
İLE/DEĞİL/YERİNE
Yapamayacağımızı söylemek ya da daha sonra yapabileceğimizi, yardım edebileceğimizi söylemek.

"Onu daha önce denemiştik.":
Bir düşünce ya da ara çözüm önermek varken, "tarihi bağlam sunma"nın ya da kişileri dinlememenin kimseye bir yararı yoktur. ve/||/<>/> "Buna katılmak istemiyorum" ya da "Ben herşeyi bilirim", "Sen/siz, hiçbir şeyi bilmezsiniz"
İLE/DEĞİL/YERİNE
Yeni bir yaklaşım için her zaman bir yer vardır.

"Onun için bütçemiz yok/uygun değil.":
Bir düşünce ya da ara çözüm önermek varken, "ekonomik" sıkıntılardan söz etmenin ya da kişileri dinlememenin kimseye bir yararı yoktur. ve/||/<>/> "Başını önüne eğ ve senden beklenileni yap!"
İLE/DEĞİL/YERİNE
Her zaman büyük düşünceler oluşturulabilir/bulunabilir ya da daha düşük bütçelerle de çok fazla şey yapılabilir.[Çalışanların yaratıcılığını ve üretimini engellememek gerekir.]


"Ben (size) söylemiştim.":
Kişiler, düşünce ve girişimlerinin kötü bir düşünce olduğunu düşünür ve o konuda bir daha hiçbir şey yapmamaya başlarlar. ve/||/<>/> "Bugüne kadar bize karşı davranmış olduklarını düşündürür."
İLE/DEĞİL/YERİNE
Çözümü, bu sözü hiçbir zaman, zemin ve koşulda kullanmamaktır ya da sadece susabilmeyi becermektir.

"İşleyişe uygun değil!":
Konuşmaların, gevezelik ya da saçma olduğunu, süreçten uzak kalındığını düşündürtür. ve/||/<>/> "Burada, işlerin yürümesi için tek bir yol bulunmaktadır."
İLE/DEĞİL/YERİNE
Kurallar, kesin sonuçlar anlamına gelmediğinden dolayı, işleyiş, gelişmeyi engelliyorsa o engelleri değiştirmek/düzeltmek gerekir. )


-BAZI "YEL"LERİN, ...:
KAVURMADIĞI GÜL ile/ve/||/<> SAVURMADIĞI KÜL
BIRAKMAMASI



-BAZI BİLGİLER YA DA KENDİMİZLE İLGİLİ (BAZI) BİLGİLER:
(")ÖVÜNMEK İÇİN(") ile/ve/değil/||/<>/< BİLİNMESİ VE FARKINDA OLUNMASI İÇİN



-BAZI BİLGİLERİN SUNUMUNDA:
TAÇLANMAK ile/ve/değil/<>/></< TAŞLANMAK

( Taşlanılmadan, taçlanılmaz! )


-BAZI DAVRANIŞLAR/DURUMLAR/NESNELER:
"HAVA ATMAK İÇİN" ile/ve/değil/||/<>/< HOŞLANDIĞINDAN DOLAYI



-BAZI DEĞERLERİ/İLKELERİ:
"ALMIŞ/ALMAMIŞ" OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> ANLAMIŞ OLMAK



-BAZI DURUMLARDAKİ YENİLGİNİN KESİNLİĞİNDE:
ÖYLE "YENİL(MEK)" Kİ ile/ve/değil/||/<>/> DÜŞMANIN KAZAN(A)MAMASI



-BAZI DURUMLARIN/ENGELLERİN/SIKINTILARIN:
"SEL GİBİ GEÇMESİ" ve/||/<> "YEL GİBİ ESMESİ"

( "Derelerde/n". VE/||/<> "Tepelerde/n". )


-BAZI DUYGULAR/DURUMLAR:
DİLLENDİR(E)MESEK DE ... ile/ve/değil/||/<>/>/< DİLLENDİRİRSEK

( ... de (")olur("). İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Bambaşka[tatlı/değerli/etkil(eşiml)i/karşılıklı/coşkulu/sevimli/sevecen] olur. )


-BAZI KİŞİLER(E/DEN):
UZAK DUR(!)MAK ile/ve/değil/yerine/||/<> (FAZLA) YAKIN OLMAMAK



-BAZI ŞEYLERİ:
UNUTMAYA ÇALIŞMAK ile/değil/yerine/>
HİÇ YAŞAMAMAK/YAŞAMAMAYA ÇALIŞMAK



-BAZI[Ar.] ile KİMİ, BİRTAKIM



-BE-HEME[Fars.]-HÂL[Ar.] değil/yerine/= MUTLAKA, ELBETTE

( MUTLAKA, ELBETTE )


-BEBEK ile/ve/<>/> ÇOCUK

( Ortalama 1 yaşına ulaşana kadar "Bebek", daha sonra "Çocuk" tanımına geçer. )


-BEBEK ile/ve/<>/> ÇOCUK

( ÇAĞA: Çocuk, bebek. )


-BEBEK/ÇOCUK GELİŞİMİNDE İLİŞKİLER:
İKİLİ ile/ve/||/<>/> ÜÇLÜ ile/ve/||/<>/> TOPLUMSAL



-BEBEK/ÇOCUK ile APALAK

( ... İLE Tombul, gürbüz, iri bebek ya da küçük çocuk. )


-BEBEK ile/ve/<>/> ÇOCUK ile/ve/<>/> ERGEN ile/ve/<>/> GENÇ ile/ve/<>/> ORTA YAŞ ile/ve/<>/> YAŞLI

( [yaş arası] 0-1 İLE/VE/<>/> 1-12. İLE/VE/<>/> 12-18. İLE/VE/<>/> 18-65. İLE/VE/<>/> 66-79. İLE/VE/<>/> 79-99.[Dünya Sağlık Örgütü'nün kabulü olarak] )


-BECERİ:
SÖYLEMEK değil/yerine DİNLEMEK

( Dinlemeyenler, öğrenemezler.
Öğrenemeyenler, bilemezler.
Bilemeyenler, olamazlar. )


-BECERİ ile/ve/||/<> TÂLİ(H)

( Kişide, ikisinin de bulunması gerek. )


-BEDÂVET ile/değil/yerine/>< HADÂRET



-BEDENDE (OLMAK) ile/ve/değil BEDENDEN (OLMAMAK)



-BEDEVÎ[Ar.] ile Bedevî[Ar.]

( Göçebe. | Çölde yaşayan. [BEDÂVET: Bedevîlik, göçebelik.] İLE Seyyit Ahmed-ül-Bedevî tarafından kurulan tarikat. )


-BEDEVÎ ile/değil/yerine/>< MEDENÎ



-BEĞEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SARIL

( Facebook'ta. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< www.Good4Trust.org 'da. )


-BEĞENİLMEK ve/||/<>/>/< KABUL EDİLMEK



-BEKAR[Fr. < BÉCARRE] ile BEKÂR[Ar.] ile BÎ-KÂR[Fars.]

( Diyez'li ya da bemol'lü bir sesin eski durumuna getirilmesini gösteren nota imi. İLE Evlenmemiş/evli olmayan kişi. İLE İşsiz, güçsüz.["BEKÂR" değil BÎ-KÂR'lar evi] )


-BEKÂR ile/ve/||/<>/> BAKAR



-BEKÂR ile/değil MÜCERRED



-BEKÇİ ile ASES ile ASESBAŞI

( Bir şeyi ya da bir yeri bekleyip korumakla görevli kişi. İLE Gece bekçisi. | Osmanlı döneminde, Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasından önceki güvenlik görevlisi. İLE Yeniçeri Ocağındaki askerî görevinin yanı sıra, başkentin düzenini korumakla da yükümlü olan yirmi sekizinci ortanın çorbacıbaşısı. )


-BEKÇİ ile BEN-VÂN

( ... İLE Tarla/harman/ekin bekçisi. )


-BEKÇİ ile/ve/<> POLİS

( ... İLE/VE/<> Şehir. [Şehirleşmiş yaşamı, şehirde yaşama kurallarını takip eden.] )


-BEKÇİ ile/ve/<> POLİS

( image )


-BEKÇİ ile/ve/<> POLİS

( Silah kullanabilir, kimlik sorabilir, parmak izi ve fotoğraf alabilir. İLE/VE/||/<> Polisin yetkisinin olup da bekçilerin olmadığı durumlar...

* Önleme arama
* Denetim yapma
* İstihbarat toplama, iletişimin tespiti, teknik araçla izleme
* Suça el koyma
* İfade alma
* Olay yeri inceleme
* Adlî arama ve el koyma
* Gözaltına alma
* Kişilerin ikametgah ve ev adreslerinden ayrılmamalarını isteme
* Teşhis yaptırma
* Yer gösterme yaptırma )


-BEKLEME:
GEVŞEK ile/ve/||/<> SIKI ile/ve/||/<> SAF



-BEKLENTİ ile/ve/<>/< EZBER / KALIP / KABUL



-BEKLENTİYİ YÖNETMEYE ODAKLANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> ÇÖZÜM ÜRETMEYE ÇABALAMAK



-BELEDİYE[Ar.] değil/yerine/= URAY



-BELEŞ/Çİ/LİK ile/ve/<> OTLAKÇI/LIK



-BELİRLEME ile/ve SINIRLAMA



-BELİRLEMEK/BELİRLEYİCİ ile SONSAL SINIFLAMA / SONSALLIK / KATEGORİZASYON



-BELİRLİ NEDENLER ile/ve/||/<>/> BELİRLİ KOŞULLAR ile/ve/||/<>/> BELİRLİ SONUÇLAR

( Geçmiş. İLE/VE/||/<>/> Şimdi. İLE/VE/||/<>/> Gelecek. )


-BELİRSİZ/LİK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< BÖLÜNMÜŞ/LÜK



-BELİRSİZ/LİK ile/ve/=/||/<> DEĞERSİZ/LİK



-BELİRSİZ/LİK ile/ve/||/<> OLUMSUZ/LUK

( Zihnin, işleyebildiği tek durum/koşul belirginlik; rahat edemediği tek durum ise belirsizliktir. )


-BELİRSİZLİK <>/>< BÜTÜNLÜK

( INDEFINITENESS <>/>< INTEGRITY )


-BELİRTME ile BİLDİRME



-BELLEK ve/||/<> DİL



-BELLEK ile/ve GELECEK



-BELLEK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL BELLEK



-BELLEME ile BELLEME

( Öğrenip akılda tutmak. | Sanmak. İLE Bel denilen araçla toprağı işlemek. )


-BELLETİCİ AHLÂK ile/yerine DÖNÜŞTÜRÜCÜ AHLÂK



-BEN İSTEDİM DİYE değil SEN İSTER İSEN



-BEN OLMAYAN ile/ve/<> ÖTEKİ(LEŞTİRME)



-BEN-SEN-O ile/ve/||/<>/> BİZ-SİZ-ONLAR

( Tekil. İLE/VE/||/<>/> Çoğul. )


-BEN:
"ŞUYUM/BUYUM, BU/ŞU KADARIM!" ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< BEN'İM



-BEN/SEN ile/ve/<>/değil/yerine O/BİZ

( Kıyameti koparttıracak olan. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Birliğe getirecek/götürecek olan. )


-BEN ve/||/<>/> BEN'İ (NASIL KURTARABİLİRİM?)



-BEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< BİZ

( Biz, ancak birlikte (olarak) bir adam ediyoruz/ederiz. )


-BEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< BİZ

( Sorun. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>

-BEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< BİZ

( Ben'in yaratıcı gücü, başlangıçtır. )


-BEN ile/ve/<>/> BİZ ile/ve/<>/> KENDİ/LİK



-BENCİL/LİK ile/değil/yerine BİREYSEL/LİK



-BENCİL/LİK ile/ve/> SAHTEKÂR/LIK



-BENCİLLİK ile/>< ELEŞTİRİ



-BENİ ANLAMADIN değil DEDİĞİMİ ANLAMADIN



-BENİ ANLAYIN ile/değil/yerine/< DEDİĞİMİ ANLAYIN



-BENİ/SENİ/ONU:
"ENTERESE ETMEZ" değil
(FAZLA/YETERİNCE) İLGİLENDİRMİYOR



-BENİMSEME ile KİŞİSELLEŞTİRME



-BENİMSEMEK ile "SAHİP ÇIKMAK"



-BENİMSEMEK ile "TUTMAK"



-BENİMSEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KABUL ETMEK



-BENİMSEMEK ile/ve/<> SAVUNMAK



-BENLİK/EGO ile/ve/||/<> KENDİLİK(BENLİK KİMLİĞİ)



-BENMERKEZCİ/LİK ile/ve/değil/||/<> BENMERKEZLİ/LİK



-BENMERKEZCİ/LİK ile/değil/yerine/>< EVRENSELLİK



-BENZER ile BENZEŞEN ile BENZEŞİM ile BENZEŞLİK ile BENZEŞME ile BENZETİ ile BENZETME ile BENZEYİŞ



-BENZEŞ/LİK ile EŞİT/LİK



-BERÂT-I CİBÂYET ile BERÂT GECESİ ile BERÂT-I HÜMÂYÛN ile BERÂT-I TERHÂNÎ

( Vergi, resim ve icâre gibi, hazineye ya da vakfa ait paraları toplama yetkisini veren belge/vesîka. İLE Hz. Muhammed'e, peygamberliğinin bildirildiği, Şaban ayının beşinci gecesi. İLE Sultanlara özel ferman. İLE Gördüğü büyük bir hizmet karşılğı olarak vergiden muaf tutulması hakkında sultan tarafından verilen ferman. )


-BERBER[Fars.] ile BERBER[Fars.]

( Saç/sakal kesen usta/esnaf. İLE Afrika'nın kuzeyinde bulunan bir budun/kavim[Ar.]. )


-BEREKET ve/<>/< PAYLAŞIM



-BEREKETLİ[Ar.] değil/yerine/= ARTAĞAN

( Mutluluk, meymenet, saadet. | Nimette bolluk ve iyilik. )


-BERHÛD[Fars.] ile/değil/yerine/>< BERFEND[Fars.]

( Saçmasapan söz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Güzel söz. | Derin yer. )


-BERMUTAT[Fars. BER + Ar. MUTÂD] değil/yerine/= ALIŞILAGELEN BİÇİMDE, HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ



-BERRAK[Ar.] ile/ve NET[Fr.]

( Berraklık ve yardımseverlik elele gider - her biri hem öbürüne muhtaçtır, hem de öbürünü güçlendirir. )


-BERRAK[Ar.] ile/ve NET[Fr.]

( Ayna, güneşi çekmek için hiçbir şey yapamaz. O sadece parlaklığını koruyabilir. )


-BERRAK[Ar.] ile/ve NET[Fr.]

( Durumunuzu berrak bir biçimde görün, bu berraklık sizi serbest hale getirecektir. )


-BERRAK[Ar.] ile/ve NET[Fr.]

( Bizi, insan yapacak olan, berraklık ve yardımseverliktir. )


-BERRAK[Ar.] ile/ve NET[Fr.]

( Clarity and charity go together - each needs and strengthens the other.
The mirror can do nothing to attract the sun. It can only keep bright.
See clearly your condition, your very clarity will release you.
It is 'clarity and charity' that make us human. )


-BERRAK[Ar.] ile/ve NET[Fr.]

( Aydınlık, açık. | Duru, temiz. İLE Tüm çizgileri belirgin olan, gözün tüm ayrıntılarıyla algılanan, iyi görünen. | İyi duyulan ses. | Kesintilerden sonra geri kalan miktarda olan, safi. | Açık seçik olan, anlaşılmaz yanı bulunmayan. | Tenis, masa tenisi gibi oyunlarda servis atışlarında topun karşı sahaya geçerken fileye değdiğini belirtmek için kullanılan bir söz. )


-BEŞER DOĞMAK ile/ve/> KİŞİ/İNSAN OLMAK

( BEŞER İKEN BÎ-ŞER OLMAKTIR İNSAN OLMAK )


-BEŞER ile/değil/yerine/>< ÂDEM

( [Kendi sorumluluğunu] Al(a)mayan/alamamış. İLE Alan/almış. )


-BET (BENİZ) ile BET (BEREKET)

( Beniz sözcüğü ile birlikte, "yüz rengi" anlamında ikileme oluşturan bir söz. İLE Bereket sözcüğü ile birlikte "bolluk" anlamında ikileme oluşturan bir söz. )


-BETİMLEME ile/ve/||/<> DEĞER VERME/YÜKLEME



-BEYÂN ile/ve/<> ŞEHÂDET



-BEYAZ BASTON/LU ile/ve/||/<> KIRMIZI - BEYAZ BASTON/LU

( ... İLE Görme engelli bir kişi, kırmızı - beyaz renkli baston kullanıyorsa bu, aynı zamanda kişinin işitme sorunu olduğu anlamına gelmektedir. )


-BEYAZ BASTON/LU ile/ve/||/<> KIRMIZI - BEYAZ BASTON/LU

( )


-BEYLİK SÖZLER ve/||/<>/< EZBER SÖZLER



-BEYLİK ile BEYLİK

( Bey olma durumu. | Herkesin kullandığı, herkesin bildiği. | Basmakalıp. | Devletle ilgili, devlete özgü olan, devlet malı olan, mirî. | Bir tür küçük ve ince asker battaniyesi. | Rahat yaşama. | Merkeze tam bağlı olmayarak bir beyin yönetimi altındaki ülke, emîrlik, emaret, mirlik. | Hükûmet. )


-BEYTÜLMAL[Ar.] değil/yerine/= DEVLET HAZİNESİ



-BEZGİN ile/değil/yerine/>< GEZGİN



-BÎ-GÂNE değil/yerine/= KAYITSIZ, İLGİSİZ



-BİÇİMLENDİRME (GİRİŞİMİ/ÇABASI) ile/ve/<>/değil/yerine YÖNLENDİRME (GİRİŞİMİ/ÇABASI)



-BIKMAK ile KANIKSAMAK



-BİL ile/ve/değil/||/<>/> BEN/O OL DA BİL



-BİLADER değil BİRADER



-BİLDİĞİN GİBİ ile/ve BİLDİĞİN KADAR

( Hiçbir şey bildiğin/gördüğün gibi/kadar değildir/olmayabilir. )


-BİLDİĞİN GİBİ ve/||/<> SEVDİĞİN GİBİ ve/||/<>
DİLEDİĞİN GİBİ
... OLSUN!:



-BİLDİRGE ile/ve/değil PAYLAŞIM



-BİLDİRİLENİ BİLMEK ile/ve/değil/||/<>/< BİLMEK



-BİLDİRME ile/ve/değil/yerine/<> ÖNERME



-BİLEN ile/ve/||/<> ÖĞRENEN ile/ve/||/<> DİNLEYEN



-BİLENİN/BİLGENİN/USTANIN/HOCANIN, HER:
[hem] YAPTIĞI/NI ile/ve/<>/||/değil/yerine/hem de DEDİĞİ/Nİ

( Yapma. İLE/VE/<>/||/DEĞİL/YERİNE Yap. )


-BİLEREK / BİLMEYEREK ile/ve/||/<> İSTEYEREK / İSTEMEYEREK ile/ve/||/<> DOĞRUDAN / DOLAYLI



-BİLEŞİM ile BİRLEŞİM

( Bileşme durumu. | İki ya da daha çok ögenin bir araya gelerek yeni bir öge oluşturması, terkip. | Bir nesnenin hangi kimyasal türlerden oluştuğunu belirleyen verilerin tamamı. | Bileşme sonucu oluşan nesne. İLE Birleşme durumu. | Bir topluluğun, bir gün içindeki toplanmaları, inikat. | Döllenmek için erille dişil hayvanın bir araya gelmesi. )


-BİLGE KRAL ile/ve/||/<>/> TİMOKRASİ ile/ve/||/<>/> OLİGARŞİ ile/ve/||/<>/> DEMOKRASİ ile/ve/||/<>/> TİRAN



-BİLGE/LER ile/ve/<> PEYGAMBER/LER ile/ve/<> FİLOZOF/LAR

( Uzakdoğu(da). İLE/VE/<> Doğu(da). İLE/VE/<> Batı(da). )


-BİLGE/LER ile/ve/<> PEYGAMBER/LER ile/ve/<> FİLOZOF/LAR

( MAGİ: Bilge/bilgin.[Peri] )


-BİLGE/LİK ve/||/<> GÖNÜLLÜ/LÜK



-BİLGE/LİK ile/ve/||/<>/>/< YALIN/LIK



-BİLGE ve/||/<> ALÇAKGÖNÜLLÜ

( Herkesten farklı olduğumuzu kavrayabilecek kadar. VE/||/<> Kimseden daha iyi olmadığımızı sürekli anımsayabilecek kadar. )


-BİLGELİK ve BAŞKALARINI KARALAMAMAK



-BİLGELİK ile/ve/||/<>/>/< KALITIMSAL BİLGELİK



-BİLGELİK ve/=/||/<> KARŞILIKSIZ HİZMET



-BİLGELİK ve/<> SANAT

( Sıradan insanı, "etik insan"a dönüştürür. VE/<> Sıradan insanı, "estetik insan"a dönüştürür. )


-BİLGELİK ve/||/<>/< UTANABILMEK



-BİLGİ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-BİLGİ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-BİLGİ = (")DÜŞÜNCEDİR(") ile/ve/||/<> (")ERDEMDİR(") ile/ve/||/<> (")DÜZENDİR(") ile/ve/||/<> (")BAĞLAMDIR(")

( [ise | durumu/düşüncesi] Felsefeyi verir. İLE/VE/||/<> Ahlâk'ı verir. İLE/VE/||/<> Toplumu verir. İLE/VE/||/<> Bilgeliği verir. )


-BİLGİ AHLÂKI ile/ve/<> TEFEKKÜR AHLÂKI



-BİLGİ TAŞIYICISI OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/>/< ÖĞRENMEYİ ÖĞRENMEK



-BİLGİ/(B)İLİM/GÖRGÜ:
NAKLETMEK İÇİN ile/ve/değil/||/<>/< NAKŞETMEK İÇİN



-BİLGİ/VERİ/HABER:
[ne yazık ki]
YOKSA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< VARSA

( "Asıp kesme." İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Saygı, sevgi, şefkat, merhamet, anlayış. )


-BİLGİ/VERİ ile/ve/<> DÜŞÜNCE/FİKİR

( Bilgi/veri sahibi olmadan, düşünce/fikir sahibi olunmaz/olunmamalı! )


-BİLGİ ile AHLÂK ile ESTETİK



-BİLGİ ile AHLÂK ile ESTETİK



-BİLGİ ile/ve/||/<> BAĞDAT

( )


-BİLGİ ile BİLGİ OLMAYAN

( Bilgi ile bilgi olmayanı ayıramamak, ne yazık ki, bilgi üretmemekten kaynaklanmaktadır. )


-BİLGİ ile/ve/||/<>/>/< BİRGİ/BİREŞİM



-BİLGİ ile/ve BİRİKİM

( Kişiler, başaklara benzerler, içleri boşken havadadır, doldukça eğrilir. )


-BİLGİ ile/ve BİRİKİM

( Bilgi tohumdur. Bire yüz verir. Verdigi yüzün her biri bir tohumdur ki, sana bilgelik, torunlarına da ilham verir. )


-BİLGİ ile/ve BİRİKİM

( Deneyimi olmayan kavram yetersiz, kavramı olmayan deneyim boştur. )


-BİLGİ ile/ve BİRİKİM

( Zihinsel bilgi sürecinde 5 aşama:
1. Genel deneyim.
2. Özel deneyim.
3. Olgusal Bilim.
a. Deney ve Gözlem,
b. Kuram oluşturma,
4. Günlük Bilim.
5. Aşkın Bilimler. )


-BİLGİ ile/ve/=/||/<>/< DÖNÜŞ(TÜR)EBİLMEK



-BİLGİ ile/ve/||/<> GÜÇ/İKTİDAR ile/ve/||/<> ÖZNE



-BİLGİ ile/ve/<>/= İLİŞKİ



-BİLGİ ve/||/<>/> İYİLİK ve/||/<>/> KARARLILIK

( Kuşkudan kurtarır. VE/||/<>/> Acı çekmekten kurtarır. VE/||/<>/> Kaygıdan kurtarır. )


-BİLGİ ve/||/<> KİŞİ

( Bilgi, kendine kayıtsız kalana acımaz. )


-BİLGİ =/||/<> NE YAPMAYABİLECEĞİNİN BİLGİSİ



-BİLGİ ile/ve/||/<> ZORUNLULUK BİLİNCİ



-BİLGİLİ/BİLGİSİZ ile/değil KIBLELİ/KIBLESİZ

( Kişiyi, bilgisinden çok, niyeti/yönelimi/yaklaşımı belirler. )


-BİLGİLİ/LİK ile/ve/||/<>/> SOĞUKKANLI/LIK



-BİLGİLİ ile/ve/<>/değil EDİB



-BİLGİLİ ile/ve/<>/>/< İLGİLİ



-BİLGİN (OLMAK) ile/ve/değil/||/<>/> AKILLI (OLMAK)

( Başkalarının bilgisiyle (de) olabiliriz. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Ancak, kendi aklımızla olabiliriz. )


-BİLGİNİN BİLİNCİ ile/ve ÂDETLERDEKİ ÖZÜ AÇIĞA ÇIKARACAK BİLİNÇ



-BİLGİNİN DOĞRULUĞU ile/ve/<> DOĞRULUĞUN BİLGİSİ



-BİLGİNİN ELDE EDİLİŞİ ile/ve/<> BİLGİNİN PAYLAŞIMI/AKTARIMI

( Sahip olduğunuz herşeyi, her kimin gereksinimi varsa, onunla severek paylaşın. )


-BİLGİNİN ELDE EDİLİŞİ ile/ve/<> BİLGİNİN PAYLAŞIMI/AKTARIMI

( Share willingly and gladly all you have with whoever needs. )


-BİLGİNİN ELDE EDİLİŞİ ile/ve BİLGİNİN PAYLAŞIMI/AKTARIMI



-BİLGİSAYAR [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-BİLGİSAYAR [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-BİLGİSAYAR [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-BİLGİSAYAR [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-BİLGİSAYAR [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-BİLGİSİZ/LİK / CAHİL/LİK ile/ve/||/<>/>/< "DUYGUSAL/LIK"



-BİLGİSİZİN/APTALIN HATASINI DÜZELTMEK ile BİLGENİN HATASINI DÜZELTMEK

( Sizden nefret eder. İLE Size teşekkür eder. )


-BİLGİSİZLİK ile/ve/||/<>/> BELİRSİZLİK



-BİLİM TARİHİ ile/ve DÜŞÜNCE TARİHİ



-BİLİM İLE DİN İLİŞKİSİ "YORUMLAMASINDA":
ÇATIŞTIRMACI/LIK ile ONAYLAYICI/LIK ile GEÇİŞLİ/LİK ile BİRLİKTE/LİK

( Üst-alt. İLE Yanyana. İLE Teğet/paralel. İLE Kesişim.[bazı noktalarda ve belirli oranlarda] )


-BİLİM TARİHİ ile/ve DÜŞÜNCE TARİHİ



-BİLİM/İLİM ile İKTİSAT



-BİLİM/İLİM ile SİYASET

( İlim artıran, dert artırır. )


-BİLİM/İLİM ile SİYASET

( İlmin en yükseği, aczini ve özrünü bilmektir. )


-BİLİM ile/ve AHLÂK ile/ve DİN

( KANT'IN ÜÇ SORUSUNDA: NE BİLEBİLİRİM? ile/ve NE YAPMALIYIM? ile/ve NEYİ ÜMİT EDEBİLİRİM? )


-BİLİM ile/ve KÜLTÜR



-BİLİMDE ve ADÂLETTE

( Doğrulanabilirlik değil yanlışlanabilirlik esastır. VE Şüpheden, sanık yararlanır. )


-BİLİMDEN/İLİMDEN YARARLANANLAR:
SORAN ile/ve/||/<> YANITLAYAN ile/ve/||/<> DİNLEYEN ile/ve/||/<> SEVGİSİ/İLGİSİ OLAN



-BİLİMSEL TUTUM/DURUŞ ve/||/<> FELSEFÎ ANLAYIŞ ve/||/<> SANATSAL/ESTETİK DUYARLILIK ve/||/<> HAREKETLİ(SPORCUL) YAŞAM

( Hayret. VE/||/<> Hayranlık. VE/||/<> Aşk. VE/||/<> Coşku. )


-BİLİMTEY'DE:
SANATÇI YETİŞTİRMEK ve/||/<>/< SANATÇININ DEĞERİNİ BİLMEK



-BİLİNÇ ve/<> ADÂLET

( Kişide. VE/<> Toplumda. )


-BİLİNÇ ile/ve/<> BİLİNCİN BİLİNCİ

( Konuşmak. İLE/VE/<> Yazmak. )


-BİLİNÇ ve/=/||/<> EDİM/EYLEM ve/=/||/<> OLANAK/LI/LIK



-BİLİNÇ ile/<> HUKUKUN YAYGINLAŞTIRILMASI



-BİLİNÇ ile/ve/> NÜFÛZ



-BİLİNÇ ve/=/:/||/<>/>/< ŞU ANDA VE BURADA



-BİLİNÇ = ŞUUR = CONSCIOUSNESS[İng.] = CONSCIENCE[Fr.] = BEWUSSTSEIN[Alm.] = CONSCIENTIA[Lat.] = SYNEIDESIS[Yun.] = CONCIENCIA[İsp.]



-BİLİNÇ ile/ve/||/<>/< TOPLUMSAL KOŞULLAR



-BİLİNÇDIŞI:
ANLAMAZ ve/||/<>/> UYGULAR



-BİLİNCİN:
DOĞASI ile/ve/<> NİTELİKLERİ ile/ve/<> KÖKENLERİ ile/ve/<> İŞLEVLERİ



-BİLİNÇLENME ile/ve KORUNUM/KORUMA



-BİLİŞ ile/ve/||/<>/>/< ÜST BİLİŞ



-BİLİŞİM SUÇLARI ile/ve/||/<> ELEKTRONİK SUÇLAR ile/ve/||/<> DİJİTAL SUÇLAR ile/ve/||/<> BİLGİ TEKNOLOJİLERİ SUÇLARI



-BİLME GEREKLİLİĞİ/ZORUNLULUĞU ile/ve/<> GEREKÇELENDİRME GEREKLİLİĞİ/ZORUNLULUĞU



-BİLME YÖNTEMİ ile/ve/||/<> ANLATIM YÖNTEMİ



-BİLME ile/ve/||/<>/> ÖRTÜK BİLME/SEZGİ



-BİLMEK VE SUSMAK ile BİLMEMEK VE SUSMAK



-BİLMEK/BİLGİ ile/ve/+/||/<> GÖRGÜ

( Görgü, aşka göredir. )


-BİLMEK/BİLGİ ile/ve/+/||/<> GÖRGÜ

( Görgülü kuşlar, gördüğünü işler. )


-BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> BAŞKASINI BİLMEK

( Başkalarının hatalarını, yaptıklarını ya da yapmadıklarını değil kendi hatalarımızı, kendi yaptıklarımızı ve yapmadıklarımızı düşünelim. )


-BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> BAŞKASINI BİLMEK

( Bir süre için başkalarını kendi hallerine bırakalım ve kendimizi inceleyelim. )


-BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> BAŞKASINI BİLMEK

( Leave others alone for some time and examine ourselves. )


-BİLMEK ile/ve/<> KENDİNİ TANIMAK ile/ve/<> BAŞKASINI TANIMAK



-BİLMEK ile/ve/değil/yerine ANLAŞILIR KILABİLMEYİ BİLMEK



-BİLMEK ile/ve ANLAŞILIR KILABİLMEYİ BİLMEK



-BİLMEK ile/ve/değil/||/<> BİLDİRİL(ME)MİŞ OLMA(MA)SI



-BİLMEK ile/ve/<> DOĞAYI BİLMEK

( Bilmek, olmak demektir. )


-BİLMEK ile/ve/<> DOĞAYI BİLMEK

( Bilmek, dış dünyayı, insancaya çevirmektir. )


-BİLMEK ile/ve/<> DOĞAYI BİLMEK

( Doğaya tam itaatte, çaba(zorlanma) yoktur. )


-BİLMEK ile/ve/<> DOĞAYI BİLMEK

( Bilinçli deneyimlerin bütünlüğü doğadır. )


-BİLMEK ile/ve/<> DOĞAYI BİLMEK

( Doğayı sadece bilinç olarak görmek, farkındalıktır. )


-BİLMEK ile/ve/<> DOĞAYI BİLMEK

( Gerçek doğamızı aramak için kendi içimize, derinlere daldığımızda, fark edeceğiz ki, sadece gövdemiz ufaktır ve sadece belleğimiz sınırlıdır; ama yaşamın ucsuz bucaksız okyanusu bizimdir. )


-BİLMEK ile/ve/<> DOĞAYI BİLMEK

( Kişi, bildiği şeyi bildiğini bilmeli. Bilmediği şeyi bilmediğini bilmelidir. Gerçek bilgi işte budur. )


-BİLMEK ile/ve/<> DOĞAYI BİLMEK

( Konuşanlar bilmiyor, bilenler konuşmuyor. )


-BİLMEK ile/ve/<> DOĞAYI BİLMEK

( Bilin, ki güçlü olun, güçlü kalın! )


-BİLMEK ile/ve/değil EMANET ALMAK



-BİLMEK ile KENDİNİ BİLMEK



-BİLMEK ile/ve/<> KUDRET SAHİBİ OLMAK



-BİLMEK ve/||/<>/>< MESAFE



-BİLMEK ile/ve/değil ÖĞRENİM YOLUYLA İNANDIRILMIŞLIK



-BİLMEK ve/> SEVMEK ve/> VERMEK ve/> BULMAK

( İlmimizce bilinir, ikramımızca ihsan görür, sevdiğimizce seviliriz. )


-BİLMEK ve/> SEVMEK ve/> VERMEK ve/> BULMAK

( Ne kadar geç verirse o kadar çok verir. )


-BİLMEMEK ile/ve/değil EDEB

( TECÂHÜL-İ ÂRİFÂNE: Çok iyi bildiği halde bilmiyormuş/cahilmiş gibi görünmek. | [edediyat] Bilinen bir şeyi, edebî bir nükte ile bilinmiyormuş ya da başka türlü biliniyormuş gibi gösterme sanatı. )


-BİLMEYE ÇALIŞMAK ile/ve/yerine/değil ANLAMAYA ÇALIŞMAK



-BİLMİYORUM ile/ve/||/<>/> NEREDEN BİLİYORUM?



-BİN ZAHMET ile/değil/yerine/>



-BİR ...:
SÖZCÜK ve/||/<> DUYGU ve/||/<> KİŞİ

( Kararı/nı değiştirebilir. VE/||/<> Yaşamı/nı değiştirebilir. VE/||/<> Seni/kişiyi değiştirebilir. )


-BİR + BİR = BİZ



-BİR ADIM (İLE) ile/ve/<> BİR "SÖZ"(ÜN) (İLE)

( Karşına geçer/geçebilir. İLE/VE/<> Düşmanın olabilir. )


-BİR ALANIN/KONUNUN:
"EN İYİSİ" OLMAK ile/değil TEK KİŞİSİ OLMAK



-BİR DURUMA ya da SÖYLENİLEN SÖZE, GERİBİLDİRİMDE:
(BEN) "ANLAMADIM" ile/değil/yerine/||/<>/> "ANLAM VEREMEDİM"



-BİR DÜŞÜNCE/BİLGİ/SÖZ İLE:
TOPLUMU "BOZMAK" ile/değil TOPLUMUN BİR BÖLÜMÜNÜ "BOZMAK" ["bozulacağına" dair ısrarcı olunuyorsa...]

( Olumsuz/kötü niyetli kasıt. İLE/DEĞİL Gelişmek/geliştirmek üzere/için. [Bazı bilgi ve durumlar, herkese değil bazı kişilere verilebilir/verilmelidir.] )


-BİR DÜŞÜNCEYİ "SAVUNAN" ile/değil/yerine/>< BİR DÜŞÜNCEYE SAHİP OLAN

( Ötekileştirir, ayrıştırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bizleştirir ve birleştirir. )


-BİR DÜŞÜNCEYİ:
"BESLEMEK" ile/ve/değil/yerine SADECE BİLMEK



-BİR FİL DAHA

( Timur'un, köy halkına, bakmaları için bıraktığı fil, köyün tüm erzağını tüketiyormuş.

Sonunda, dostu olduğunu bildikleri Nasreddin Hoca'dan, Timur'a bu durumu anlatmasını rica etmişler.

Hoca da, "Haydi, hep beraber gidelim!" demiş.

Yola koyulmuşlar.

Timur'un korkusundan, hocanın arkasındaki kalabalık yavaş yavaş azalmış.

Hoca, Timur'un karşısına çıktığında, arkasına bir bakmış ki, kimse yok!

Timur: "Ne var hoca? Ne istiyorsun?" diye, merakla sormuş.

Nasreddin Hoca: "Bizim köy ahalisi, fili çok sevmiş. Sizden, bir tane daha istiyorlar." demiş. )


-BİR KAP YEMEK ve/||/<> BİR KALP SEVGİ



-BİR KOLTUĞA, İKİ KARPUZ SIĞMAZ ve/||/<> BİR İPTE, İKİ CANBAZ YÜRÜMEZ



-BİR KONU/OLGU/DURUM/YAZI/SÖZÜ ANLAMAK ile/ve/değil/yerine (ONU) YAŞAMAK



-BİR KONUNUN:
ANLAŞILAMAMASI ile/ve/değil ANLATILAMAMASI

( Bir konunun/olgunun anlaşılması ya da anlaşılmaması, daha çok, ilgi ve gereksinimle doğru orantılıdır. )


-BİR KONUYU/DURUMU GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN:
[ya] OLANAK/LAR SAHİBİ OLMAK ile/ve/<>/ya da "DAMARINA" SAHİP OLMAK



-BİR OLAY/DURUM:
ÖNCESİNDEKİ DÜŞÜNCE/SÖZ/YORUM ile/değil/yerine SONRASINDAKİ DÜŞÜNCE/SÖZ/YORUM



-BİR ORTAMDA "TAKILMAK" ile/değil/yerine BİR/KAÇ ORTAMA KATILMAK



-BİR ŞEY Kİ...
YAPMASAK DA OLUR ve/||/<> SÖYLEMESEK DE OLUR

( Yapmayalım! VE/||/<> Söylemeyelim! )


-BİR ŞEYİ ELDE ETMEK İÇİN:
ÇABALAMAK ile/ve/sonra/ne yazık ki/||/<>/> KENARA ATMAK ile/ve/sonra/ne yazık ki/||/<>/> ANLAMAK



-BİR ŞEYİN, "YAPILAMAZ" OLDUĞUNU SANMAK ve/||/<>/> O ŞEYİN, YAPILIRKENKİ GÜRÜLTÜSÜYLE UYANMAK



-BİR ŞEYİN:
İLGİ ÇEKMESİ ile/||/<> DİKKAT ÇEKMESİ



-BİR ŞEYİN(DÜŞÜNCENİN/EYLEMİN):
EGEMEN OLMA(MA)SI ile/ve/değil/<> ÖNÜMÜZE GEÇME(ME)Sİ



-BİR ŞEYİN/BİRİNİN, DEĞERİNİ BİLMEK ile/ve/||/<>/< KENDİ DEĞERİNİ BİLMEK

( Kendi değerimizi bilmezsek, başkası hiçbir zaman, zemin ve koşulda bilmez. )


-BİR ŞEYİN/DURUMUN:
(")OLMASI(") ile/ve/değil/||/<>/< OLMA/GERÇEKLEŞME OLASILIĞI



-BİR ULUSUN:
DÜŞMANLARI ile/ve/<> "AYDINLARI"

( Askerî-siyasî örgütünü yener. İLE/VE/<> Tarihini yener/değersizleştirir. )


-Bir yerde ya da birinde "hata" "görürsen", 70 neden ara! Bulamazsan, "Bilemediğim, 71. neden var olabilir." de!



-BİR YERE ULAŞMAK ile/değil/yerine BULUNDUĞUN YERDE KALMAMAK



-BİR YERLİ OLMAK ile/ve/değil/yerine YAŞADIĞI/YAŞAMAK İSTEDİĞİ YERLİ OLMAK(YERE AİT OLMAK)

( Tanışmalarda da ikincil/üçüncül[/ya da yeri kaçıncı sıradaysa] konulardandır. Kişinin zihnindeki, coğrafî ve kültürel arkatasarla/geçmişle ve kabulle ilgili bir durumdur. Kişiler, sorulduğu için yanıtlamak zorunluluğunda bırakılmamalıdır. Nerelisin sorusu da sorulmaması gereken sorulardandır. "Nerelisin?" yerine "Nerede yaşıyorsun?" sorusu daha anlamlıdır. İletişim ve paylaşımlarda kişinin yaşadığı ya da yaşamak istediği yeri düşünmesi ve o düşündüğü yerle özdeşleşmesi ve buna göre beyanda bulunma olanağı/fırsatı verilmelidir. )


-BİR-LİK ile BİRLİK



-BİR/BAZI ŞEY/LER YAPMAK:
BİRİLERİYLE/BAŞKALARIYLA ve/||/<>/> BİRİLERİ/BAŞKALARI İÇİN



-BİR ile/ve/||/<> BİRLİK ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜK

( Allah. İLE/VE/||/<> Evren. İLE/VE/||/<> İnsan. )


-BİR ile/ve/||/<> BİRLİK ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜK

( The god. VS./AND/||/<> The universe. VS./AND/||/<> The human. )


-BİR ile BİRLİK ile BÜTÜNLÜK



-BİR ile EŞİT/MÜSÂVÎ[Ar. < SEVİYY]



-BİR ile/ve/||/<> VAR

( Sonsal sınıflama[kategori] değillerdir. Herşeyde varlardır. )


-BİR ile/ve/||/<> VAR

( Dili olanaklı kılanlar. )


-BİR ile/ve/||/<> VAR

( Transandant terimlerdir. [bkz. KANT] )


-BİRBİRİMİZE ...:
"DÜŞMEK" değil/yerine/>< "DÜŞKÜN OLMAK"



-BİRBİRİMİZİ:
[ya] TAMAMLAYAMAMAK ile/ve/ya da/<>/< TAM ANLAYAMAMAK



-BİRBİRİMİZİ:
BİLEMEYİZ ancak KEŞFEDERİZ



-BİRBİRİNİ ETKİLEMEK ile/ve BİRBİRİNİ TAMAMLAMAK



-BİRBİRİNİ:
BİLMEK ile/ve/<>/değil/yerine ANLAMAK

( Dinlemeyi/görmeyi/okumayı gerektirir. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Tanışmayı gerektirir. )


-BİRBİRLERİYLE ile/değil BİRBİRİYLE



-BİRÇOKLARI/NIZ" değil ÇOĞU/NUZ



-BİRDENBİRE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZAMANLA

( Çok az şey. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Çoğu şey. )


-BİREŞİM/TEVHÎD İLKESİ:
TOPLUM İÇİN ve/||/<> BİREY İÇİN

( Adâlet. VE/||/<> İtidal. )


-BİREŞİM/TEVHİD:
AKIL ve/||/<> BEN ve/||/<> GÖNÜL



-BİREŞİM/TEVHİD:
AMAÇTA ile/ve/||/<> KİMLİKTE ile/ve/||/<> EYLEMDE

( Sıfat. İLE/VE/||/<> Zât. İLE/VE/||/<> Ef'al. )


-BİREŞİM/TEVHİD:
SEVGİLİNİ, HERŞEYDE/HER YERDE GÖRMEK değil/yerine HERŞEYDE/HER YERDE, SEVDİĞİNİ ANIMSAMAK

( Bir yâr için ağyâra minnet ettiğim ayıb eyleme
Bağ-ı bân bir gül için bin hâra[dikene] hizmetkâr olur )


-BİREŞİM/TEVHİD ile/ve/||/<> CÖMERTLİK/SELEK



-BİREŞİM/TEVHÎD ve/<> HİZMET

( Hüvviyete/Allah'a bağlamak. VE Herkese ve her şeye. )


-BİREŞİM/TEVHİD ve/||/<>/>/< KENDİNDEN RÂZI OLMAK



-BİREŞİM/TEVHİD ve/||/<>/> SEVDİĞİNİ ÖZLEMEK



-BİREŞİM ile/ve/||/<> DENGE



-BİREY YÖNETİMİ ile/ve TOPLUMUN YÖNETİMİ ile/ve DEVLETİN YÖNETİMİ



-BİREY ile/ve/<> BİREYSELLİK

( Topluma ve tanrıya atıfta bulunmadan yaşayabilen. İLE/VE/<> ... )


-BİREYİN ÖZGÜRLÜĞÜ ile/ve TOPLUMUN ÖZGÜRLÜĞÜ



-BİREYİN, TOPLUMDAKİ ETKİSİ/EDİLGENLİĞİ ile/ve/<> TOPLUMUN, BİREYDEKİ ETKİSİ/EDİLGENLİĞİ



-BİREYSEL/LİK ile/ve/<>/> YALNIZ/LIK



-BİREYSEL ile/değil ÖZNEL



-BİREYSELLEŞME ile/ve/değil/<> BİREYLEŞME

( Toplumda. İLE/VE/DEĞİL/<> Psikolojide. )


-BİREYSELLEŞME ile/ve/değil/<> BİREYLEŞME

( Bütünden/toplumdan/idealden pay alarak. İLE/VE/DEĞİL/<> Kişide[parçada]. )


-BİREYSELLİK ile BİREYLİK



-BİREYSELLİK ve/<>/>/< EDEB

( Yalnız kalmayı da göze alabilmek. VE/<>/>/< Yapmamayı öncelleyebilmek ve tercih edebilmek. )


-BİREYSELLİK ve/<>/> YEĞLEME/TERCİH

( Bireyselliğin olgunluğu/kemâli, yüklenilmiş ya da beklentili gerekçesi olmayan yeğlemedir/tercihtir. )


-BİRİ, BİR YERE:
BAKIYORSA ile/ve/ya da/<> HİÇ BAKMIYORSA

( İlgilendiği bir şey vardır. İLE/VE/ya da/<> İlgilendiği bir şey, kesinlikle vardır. )


-BİRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DİRİ



-BİRİCİK/LİK ile/ve/<> PAYLAŞILAMAZ/LIK



-BİRİCİKLİK ve BİRİCİKLİĞE SAYGI GÖSTERMEK/DUYMAK



-BİRİNCİ NİTELİK(LER) ile İKİNCİ NİTELİK(LER)

( Gerçektir. İLE/VE Zihinseldir. )


-BİRİNCİL NİTELİKLER ile/ve/||/<>/> İKİNCİL NİTELİKLER

( Ölçülebilir özellikler.[Devinim/hareket, kütle, büyüklük, biçim, konum vb.] İLE/VE/||/<>/> Algılanabilir özellikler.[Ses, tat, koku, renk vb.] )


-BİRİNCİL OLAN ile/ve/<> İKİNCİL OLAN

( Hayatımızda, zihnimizde, dilimizde ve pratikte yerini almış kullanımların, uygulamaların ve bilgilerin uygun zamanda, yerinde kullanımı, iletişim ve paylaşımlarımızın en temel gerekenlerindendir. Seçtiğimiz konu/kavram ve soruların, önemi ve uygunluğu üzerinde sorumluluk sahibiyiz ya da olmamız gerekmektedir. Dolayısıyla, bir konunun ve/ya da soru-nun önceliğini de göz önünde bulundurmak gerekir. Kavramların nitelikleri ve duruma uygunluğunu gözlemleyip, ona göre yerinde ve sırasında kullanmamız gereken sorular/konular olabilir. Bu noktada, neyin, hangi konuda/ortamda uygun olup-olmadığı üzerine, öncelikli olup-olmadığı üzerine önceden bir düşünüş ve çalışma yapma/yapmış olma gerekliliği vardır. )


-BİRİNCİLİK ile YENMEK

( Çokluda. İLE İkilide. )


-BİRİNDEN VAZGEÇMEK ile/ve/değil/yerine/>< BİRİNİ AFFETMEK

( Hiçbir zaman affedemeyeceğimizi zannettiğimizde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Hiçbir zaman vazgeçemeyeceğimizi anladığımızda. )


-BİRİNE ÇARPMAK ile/ne yazık ki BİRİNİ "ÇARPMAK"

( ... İLE/NE YAZIK Kİ Yankesicilik, üçkâğıtçılık, hırsızlık. )


-BİRİNE ÇARPMAK ile/ne yazık ki BİRİNİ "ÇARPMAK"

( İstemeden, kazayla. İLE/NE YAZIK Kİ Amaçlı, planlı. )


-BİRİNE, BİR ŞEY(LER)İ:
LÜTÛF ETMEK değil/yerine/>< (O) KİŞİNİN DEĞERİNİ BİLEREK, BİR ŞEY(LER)İ PAYLAŞMAK



-BİRİNE, YENİDEN GÜVENİP FIRSAT VERDİĞİMİZDE:
"KALDIĞIMIZ YER" ile/ve/değil/ne yazık ki KANDIĞIMIZ YER



-BİRİNE:
2 KEZ (VE ÜZERİ) BAKMAK ile/ve/değil/yerine 1 KEZ BAKMAK



-BİRİNE:
UZUN UZUN BAKMAK ile SIK SIK BAKMAK

( Belirli/kısa bir süreden sonrası rahatsız edicidir. İLE Rahatsız etmeyecek kadar/biçimde, belirli aralıklarla takipte olmak. )


-BİRİNİ BULMAK ile/ve/değil/yerine BİRBİRİNİ BULMAK



-BİRİNİ TANIMA:
BAŞKALARININ, ONUN HAKKINDA "SÖYLEDİKLERİ" ile/değil/yerine ONUN, BAŞKALARI HAKKINDA SÖYLEDİKLERİ



-BİRİNİ:
YOLDA BIRAKMAK ile
YOLUNDA BIRAKMAK/İNDİRMEK



-BİRİNİN, SANA/ONA/BİZE ...:
NE/LER VERE(BİLE)CEĞİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< NELERDEN VAZGEÇEBİLECEĞİ



-BİRİNİN:
"EŞİ/SEVGİLİSİ/DOSTU/ARKADAŞI/KARDEŞİ VS." OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/< (SADECE VE YETERİNCE) SEVİYOR(/SEVGİNİ GÖSTERİYOR/YAŞIYOR/YAŞATIYOR) OLMAK

( [ne yazık ki] "Yetersiz" gelebilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Herşey için yeterlidir. )


-BİRLEŞ(TİR)ME ile/ve/değil/||/<> KAVUŞ(TUR)MA



-BİRLEŞME/VAHDANİYET ile BİLEŞME/SENTEZ ile BİREŞME/TEVHİD

( Mekanik. İLE Kimyasal. İLE Organik. )


-BİRLEŞME ve/||/<> ORTAKLAŞMA



-BİRLEŞMEK ile/ve BİRLİĞİ SÜRDÜRMEK ile/ve BİRLİKTE ÇALIŞMAK

( Başlangıç. İLE/VE Gelişme. İLE/VE Başarı. )


-BİRLEŞMEK ile/ve BİRLİĞİ SÜRDÜRMEK ile/ve BİRLİKTE ÇALIŞMAK

( Kervan gider, sen kalma geri! )


-BİRLEŞTİRİCİ ile AYRIŞTIRICI

( [söz/karar/tutum] Bir kesimi birleştirici olabilir ve fakat hiçbir kesimi ayrıştırıcı olmamalıdır. )


-BİRLİK:
DİLDE ve/||/<> DÜŞÜNCEDE ve/||/<> İŞTE



-BİRLİK/ÇABA/ÖNCELİK:
ANDA ve/||/<> CANDA ve/||/<> KANDA ve/||/<> DONDA



-BİRLİK ile/ve/değil/yerine AŞILMIŞ BİRLİK



-BİRLİK ile/ve AYRIM



-BİRLİK ile/ve AYRIMLI BİRLİK



-BİRLİK ile/ve BÜTÜNLÜK

( Harekete bakıp dinginliği, dinginlikte hareketi anlamak, birliktir. )


-BİRLİK ile/ve BÜTÜNLÜK

( En küçük bir şey için tüm evren katkıda bulunur. )


-BİRLİK ile/ve BÜTÜNLÜK

( Birlik, özgürleştirir; özgürlük, birleştirir. )


-BİRLİK ile/ve BÜTÜNLÜK

( "Ben gövdeyim" düşüncesini yok edersek iç ve dış, bir olacaktır. )


-BİRLİK ile/ve BÜTÜNLÜK

( Duvarın ve onun iki tarafının da "burası" ya da "orası" gibi tanımlanamayacak tek bir alan olduğu idrak edilmeli. )


-BİRLİK ile/ve BÜTÜNLÜK

( Bir durum tanınıp anlaşıldığı anda, olaylar uygun karşılığı vermek üzere harekete geçecektir. )


-BİRLİK ile/ve BÜTÜNLÜK

( Ayrılık ve görünümlerin bir ve bütün olduğunu kavramak için aklın sakinleştirilmesi ve dinginlik kazanması gereklidir. )


-BİRLİK ile/ve BÜTÜNLÜK

( "Anlaşılmış olanlar"ın bütünlüğü (toplamı), bizim "nesne" dediğimizdir. Anlayanların bütünlüğü ise "evrensel zihin" dediğimizdir. )


-BİRLİK ile/ve BÜTÜNLÜK

( Kişisel gövdeniz bir parçadır ki onun içinde bütün harikülâde bir biçimde yansımaktadır. )


-BİRLİK ile/ve BÜTÜNLÜK

( Hareket eden'in içinde devinimsiz olan'ı, değişenin içinde değişmez olanı ayırt edebilmeyi öğrenelim, ta ki tüm farkların sadece görünüşte olduğunu ve birliğin gerçek olduğunu idrak edinceye kadar. )


-BİRLİK ile/ve BÜTÜNLÜK

( Mutlak bütünlüğün değişmezliği! )


-BİRLİK ile/ve BÜTÜNLÜK

( Doğruluk ve eylemin birliği! )


-BİRLİK ile/ve BÜTÜNLÜK

( HOLOGRAFİ[Yun. < HOLON]: Evren, üç boyutlu olan, bütünlük. )


-BİRLİK ile/ve BÜTÜNLÜK

( Toprağın üstündeki su, birliği simgeler. )


-BİRLİK ile/ve BÜTÜNLÜK

( Balıkların Stratejisi )


-BİRLİK ile/ve BÜTÜNLÜK

( Unity liberates. Freedom unites. )


-BİRLİK ile/ve BÜTÜNLÜK

( BÜTÜNLÜK: Kişinin kurtuluşu. )


-BİRLİK ile/ve BÜTÜNLÜK

( The entire universe contributes to the least thing.
Realise that the wall and both sides of it are one single space, to which no idea like 'here' or 'there' applies.
A situation has been cognised, events will move in adequate response.
The totality of the perceived is what you call "matter". The totality of all perceivers is what you call the "universal mind".
Your personal body is a part in which the whole is wonderfully reflected.
The immutability of absolute! )


-BİRLİK ile/ve BÜTÜNLÜK

( Bir'likten söz etmeyi ertele! Sen, henüz, hiç yerle bir olmamışsın. )


-BİRLİK ile/ve ÇELİŞİK BİRLİK



-BİRLİK ile/ve ÇIKAR BİRLİĞİ



-BİRLİK ile/ve FARKLAR

( Birlik altında olmayanlar, ayırd edilemez. )


-BİRLİK ile/ve KAVRAMSALLIK



-BİRLİK ve/||/<> NOKTA ve/||/<> AN ve/||/<> AŞK

( Varlığın ilkesi/zirvesi. VE/||/<> Mekânın ilkesi/zirvesi. VE/||/<> Zamanın ilkesi/zirvesi. VE/||/<> Göreliliğin ilkesi/zirvesi. )


-BİRLİK ile ÖZDEŞLİK



-BİRLİK ile/ve/<> ÖZGÜRLÜK

( Birlik özgürleştirir, özgürlük birleştirir. )


-BİRLİK ile/ve/<> ÖZGÜRLÜK

( Unity liberates. Freedom unites. )


-BİRLİK ile/ve/<> SINIR/HADD/DEN



-BİRLİK ile/ve SÜREKLİLİK



-BİRLİK ile/ve UYUM

( Uyum, her zaman güçlüdür ve arıdır. )


-BİRLİK ile/ve UYUM

( Uyum, her yanı kaplar ve onun huzuru asla bozulmaz; bu sükûn ve sessizlik gövdendir. )


-BİRLİK ile/ve UYUM

( Her şeyden çok iç huzuruna gereksiniminiz var - ki bu iç ve dış arasındaki uyumu gerektirir. )


-BİRLİK ile/ve UYUM

( Sevgi ve bilgelikle yarattığınız ve yarattıklarınıza bağımlı olmadığınız zaman, sonuç, barış ve uyumdur. )


-BİRLİKTE HAREKET ETMEK ile/ve BİRLİKTE OLMAK

( Trinidad Tobago'nun ambleminde, "Birlikte Hareket Edersek Başarırız!" yazmaktadır. )


-BİRLİKTE OLMA GEREKSİNİMİ ile/ve/||/<>/< BİREY OLMA GEREKSİNİMİ



-BİRLİKTE OLMAYALIM!:
SEVMEDİKLERİMİZLE ve/||/<> "UNUTAMADIKLARIMIZLA"



-BİRLİKTE:
GÜLMEK ile/ve/<> AĞLAMAK ile/ve/<> SUSMAK

( Mutluluktur. İLE/VE/<> Dostluktur. İLE/VE/<> Aşktır. )


-BİRLİKTE:
YAŞAMAK ve/||/<>/> YAŞLANMAK



-BİRLİKTE ile/ve/değil KARŞILIKLI



-BİRLİKTELİK ile/ve/||/<> KARŞILIKLILIK



-BİRŞEYLERİ:
ERTELEMEK ile/değil/yerine/>< ÖNCELLEMEK



-BİSİKLET ve/<> (DAHA) AZ TRAFİK SORUNU

( TRAFİĞİ TIKAMIYORUZ! TRAFİK, BİZİZ! )


-BİSİKLET ve/<> (DAHA) UZUN YAŞAM



-BİSİKLET ve/<> AKIL/ZEKÂ



-BİSİKLET ve/<> BÜTÜNLÜK



-BİSİKLET ve/<> ÇEVRE BİLİNCİ



-BİSİKLET ve/<> DAYANIŞMA



-BİSİKLET ve/<> FARKINDALIK



-BİSİKLET ve/<> GELİŞİM



-BİSİKLET ve/<> GÜLÜMSEME



-BİSİKLET ve/<> PAYLAŞIM



-BİSİKLET ve/<> RAHATLIK



-BİSİKLET ve/<> TRAFİK EĞİTİMİ/BİLİNCİ



-BİSİKLET ve/<> UÇMA DUYGUSU/DÜŞÜNCESİ



-BİSİKLETİ, TEHLİKE YARATMAYACAK ŞEKİLDE KULLANMAK: [hem/öncelikle] KENDİ İÇİN ve/hem de ÇEVRESİ(NDEKİLER) İÇİN



-BİSİKLETTE:
(DAHA FAZLA) GÖRÜNÜRLÜK ile/ve/||/<>/> (DAHA YÜKSEK) GÜVENLİK



-BİT PAZARI değil BAT[BAĞTETEN](HIZLI/ANİDEN) PAZARI



-BİTİŞİKLİK:
ZAMANDA ile/ve/||/<> MEKÂNDA ile/ve/||/<> KOŞULLARDA



-BİYOLOJİK BELİRLENİM ile/ve KÜLTÜREL BELİRLENİM

( Beşer. İLE/VE İnsan. )


-BİZE KATILAN ile/ve/||/<> BİZİM KATILDIĞIMIZ



-BİZİ SEVENİN:
NE/LER VERECEĞİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NE(LER)DEN VAZGEÇEBİLECEĞİ



-BİZİ:
KİMİN İNCİTTİĞİ ile/değil/yerine/>< KİMİN GÜLDÜRDÜĞÜ :)



-BİZİ/SENİ İSTEMEYENE:
SABIR GÖSTERME! ile/ve/||/<> FEDÂKÂRLIK GÖSTERME! ile/ve/||/<> SEVGİ/ANLAYIŞ GÖSTERME!

( Adı, "yüzsüzlük" olur. İLE/VE/||/<> Adı, "eziklik" olur. İLE/VE/||/<> Adı, "kişiliksizlik" olur. )


-BİZİM OLAN:
"BİRİKTİRDİĞİMİZ" değil PAYLAŞTIĞIMIZ



-BİZLER(E)/SİZLER(E) değil BİZ(E)/SİZ(E)

( Çoğulun, çoğulu olamıyor. )


-BM'NİN KURALLARI:
KÜRESEL DÜZENİ SAĞLAMAK İÇİN ile/ve/||/<> KENDİ İÇ DÜZENİNİ SAĞLAMAK İÇİN

( JUS COGENS: Uluslararası hukukta, emredici kurallar. )


-BOĞA ile/ve/||/<> EŞEK ile/ve/||/<> YILAN ile/ve/||/<> BİLGİSİZ/CAHİL

( [...'ya yaklaşma!]
Ön tarafından. İLE/VE/||/<> Arka tarafından. İLE/VE/||/<> Yanından. İLE/VE/||/<> Hiçbir tarafından. )


-BOĞA ve/||/<> KURT ve/||/<> TURNA

( Güç simgesi. VE/||/<> Birliktelik simgesi. VE/||/<> Sanat, zarâfet ve ekin/kültür simgesi. )


-BÖKE

( Kahraman, güçlü kişi. | Ulusal ya da uluslararası bir yarışmada ilk dereceyi alan, birinci olan, şampiyon. )


-BOLLUK >< KITLIK

( BOLLUK-KITLIK )


-BÖLME ile/ve/||/<> PAYLAŞTIRMA



-BÖLÜNEBİLME ile/ve BAŞKALIK



-BÖLÜNME ile/ve/<>/değil/yerine AYRIŞMA

( Belirleyici olan, bölünme ya da birleşme değil ayrışmadır. )


-BÖLÜNME ile/ve/<>/değil/yerine AYRIŞMA

( Hücreler, bölündükleri gibi, ayrılarak ve ayrışarak çoğalmaktadır. Daha sonra biraraya gelen bütünlük görüntüsü ise ayrışmışların biraradalığıdır.[Sperm de yumurtaya ulaşarak önce birleşir ve daha sonra ikiye bölünerek ayrılan ve ayrılan her bir hücrenin de ikiye bölünerek ayrışmasıyla ve daha sonra yanyanalığıyla/biraradalığıyla "organ/hayvan/insan" dediğimiz bir bütün oluştururlar. Parmakların arasında da deri/et vardır fakat zamanı gelince hücreler bütünden ayrılarak, parmaklara parmak olma özelliklerini kazandırmış olur.] )


-BÖLÜNMEK ile/değil/yerine/>< BÖLÜŞMEK

( Yok eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Tok eder. )


-BÖLÜNMEK ile/değil/yerine/>< BÖLÜŞMEK

( Bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz.

Hat: Serçemeli Mustafa Necateddin el-Erzurumî (1912-1991) )


-BORÇ ALMAK/ALAN ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> EMİR ALMAK/ALAN



-BORCUNU ÖDE(YE)MEMEYE:
"BAHANE" değil/yerine/>< ÇARE

( Onursuz kişinin "davranışı". DEĞİL/YERİNE/>< Onurlu kişinin tutumu. )


-BORDERLINE ile BIPOLAR

( )


-BORU ile/değil/yerine/>< SORU



-BOŞ DURMAK değil/yerine KOŞTURMAK



-BOŞ DÜŞÜNCE ile/ve/<> KÖR TUTUM/DAVRANIŞ



-BOŞ KİŞİ ile/değil/yerine NİTELİKLİ KİŞİ

( Kişiyle uğraşır. İLE/DEĞİL/YERİNE İşiyle uğraşır. )


-BOŞ SÖZ ve/||/<>/>/< VAKİT HIRSIZLIĞI



-BOŞ ZAMANINDA GÖRÜŞMEK ile/değil GÖRÜŞMEK İÇİN ÖZEL ZAMAN YARATMAK



-BOŞ ZAMANLARINDA SENİNLE KONUŞANLAR
ile/değil/yerine/><
SENİNLE KONUŞMAK İÇİN ZAMAN AYIRANLAR



-BOŞANMA:
ÇEKİŞMELİ ile/değil/yerine/>< ANTLAŞMALI



-BOŞLAMA/İHMAL ile VURDUMDUYMAZLIK



-BOŞLUK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-BOY ile BOY

( Bir şeyin tabanı ile en yüksek noktası arasındaki uzaklık. | Bir yüzeyde, en sayılan iki kenar arasındaki uzaklık. | Uzunluk. | Yol, ırmak, deniz kıyısı. | Kumaş için ölçü. İLE Ortak bir atadan türediklerine inanan, birbirleriyle kan yakınlığı bulunduğuna inanarak evlenmeyen, toplumsal ve ekonomik ilişkilerini anaerkil ve/ya da ataerkil anlayışa uygulayan, geleneksel topluluk. Kabile, klan. )


-BOYKOT ile/ve/<> ZARAR ETTİREREK KARŞILIK VERME



-BOYUN EĞMEK ile/ve BELİRLENMEK



-BOZKURT ile/değil GÖKKURT



-BOZULMA ile/ve/||/<>/> ÇÜRÜME ile/ve/||/<>/> ÇÖZÜLME ile/ve/||/<>/> PARÇALANMA ile/ve/||/<>/> DAĞILMA



-BRAHMANLAR

( Keşişler ve din adamları. Tenleri beyazdır. )


-BRAHMANLAR ile/ve KŞATRİYALAR ile/ve VAYSYALAR ile/ve SUDRALAR ile/ve PARYALAR

( Brahma'nın ağzından yaratılmış rahipler sınıfı. İLE/VE Brahma'nın kolundan yaratılmış soylular ve savaşanlar sınıfı. Krallar, savaşçılar ve soylular. [Tenleri kırmızımsıdır.] İLE/VE Brahma'nın kalçasından yaratılmış çiftçi ve tüccar sınıfı. İLE/VE Brahma'nın kalçasından yaratılmış hizmetkâr ve işçi sınıfı. İLE/VE Bu dört sınıf dışında kalanlar. )


-BU/ŞU/O SÖZ/DÜŞÜNCE/DAVRANIŞ:
DOĞRU MU? ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLANAKLI MI?



-BUDİZM'DE/Kİ TARİKATLAR:
SARI ile/ve SİYAH ŞAPKALILAR ile/ve KIRMIZI GRUP ile/ve ŞAPKASIZLAR

( Dalay Lama'nın başkanlığındadır. İLE/VE Karmapalar yönetir. İLE/VE ... İLE/VE ... )


-BUGÜNKÜ AKLIM ile/ve/değil/yerine/<>/< DÜNKÜ YAPTIKLARIM

( Bugünkü aklım olsaydı, dünkü yaptıklarımı yapmazdım.
Ama dünkü yaptıklarımı yapmayabilseydim, bugünkü aklım da olmayabilirdi. )


-BULAŞMAK ile/ve ULAŞMAK



-BÜLÛĞ ile REŞİT

( En erken başlangıcı erilde 12, dişilde 9 yaşındadır. Sonu, ikisinde de 15-16'dır. [İklime ve kişiye göre değişebilir.] İLE Reşit olma yaşı, [yasalarca] 18 yaşını tamamlayıncadır. )


-BÜLÛĞA ERMEK ile/değil RÜŞTÜNÜ İSPAT ETMEK



-BULUNÇ/VİCDAN[Ar.]:
DIŞARIDA ile/değil/yerine/>< İÇERİDE

( İlâh. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ölçü. )


-BULUNÇ/VİCDAN ve/=/||/<> ÖLÇÜ/MİZAN



-BULUNDURMA ile BİRİKTİRME



-BULUŞ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-BULUŞ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-BULUŞ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-BULUŞARAK, ANLAŞMAK ile/ve/||/<> ANLAŞARAK, BULUŞMAK



-BULUŞMA = APPOINTMENT/MEETING[İng.] = RANDEVU/RENDEZ-VOUS[Fr.] = RENDEZVOUS/VERABREDUNG[Alm.] = APPUNTAMENTO[İt.] = CITA[İsp.]



-BULUŞMADA ve YAŞAMDA:
GEÇ ile/değil/yerine/>< ZAMANINDA ile/değil/yerine/>< (")ERKEN(")

( Kabul edilemez olan/olabilen. İLE/DEĞİL Geç kalınmış olan/olabilen. İLE/DEĞİL/YERİNE Zamanında olan/olabilen. )


-BULUŞMADA ve YAŞAMDA:
GEÇ ile/değil/yerine/>< ZAMANINDA ile/değil/yerine/>< (")ERKEN(")

( Unacceptable. VS. Late. VS. On time. )


-BULUŞMAK ile/ve UYUŞMAK



-BURAYA TEŞRİF ETTİ değil BURAYI TEŞRİF ETTİ(ŞEREFLENDİRDİ/ONURLANDIRDI)



-BURKİNA FASO'DA:
YOL SORMA ve/<> HAL-HATIR SORMA

( Herhangi birine yol soracak olursanız, önce tokalaşırlar. Hal-hatır sorarak, size gideceğiniz yeri tarif eder ve sonra tekrar tokalaşarak ayrılırlar. )


-BÜTÜN/LÜK ile/ve/||/<> DİZGESEL/LİK



-BÜTÜN/LÜK ve/||/<> GÜVENİLİR/LİK



-Bütünlük için DİNLE!!!



-Bütünlük için SUS!!!



-BÜTÜNLÜK ile/ve/||/<> BİREŞİM/TEVHİD



-BÜTÜNLÜK ile/ve/<> BÜTÜNCÜLLÜK



-BÜTÜNLÜK ile/ve DOKUNULMAZLIK



-BÜTÜNLÜK ile ESRİME

( ... İLE Esrime, duyulur olanlardan, bir başka deyişle tikel şeylerden başlayıp derece derece iç algıya ve iç algıdan da geçip bir an için bile olsa yokluğa dalmak, aslına kavuşmak demektir. )


-BÜTÜNLÜK ile/ve/||/<> HAKİKAT



-BÜTÜNLÜK ile/ve/<> İÇİÇELİK



-BÜTÜNLÜK ve/<> IŞILTI



-BÜTÜNLÜK ve/<> IŞIMA



-BÜTÜNLÜK ile/ve/<> SÜREKLİLİK



-BÜTÜNLÜK ile/değil TÜMEL



-BÜTÜNLÜK ile YOĞUNLAŞMA/KONSANTRASYON



-Bütünlüklü KONUŞ!!!



-BÜTÜNSEL ile BÜTÜNLÜKLÜ



-BÜYÜK ...:
ÇATIŞMALAR ile KARŞITLIKLAR ile GERİLİMLER

( BÜYÜK ÇATIŞMALAR/KARŞITLIKLAR/GERİLİMLER - AKIL - DİNİ "İNANÇ/İMAN" )


-BÜYÜK HATA:
BİR ŞEYE/KİŞİYE, GEREĞİNDEN FAZLA DEĞER VERMEK ile/ve/değil/<> KENDİNE, HAK ETTİĞİNDEN DAHA AZ DEĞER VERMEK



-BÜYÜK SİYAH NOKTA

( HALK )


-BÜYÜK YANLIŞLARIN/HATALARIN/SUÇLARIN:
"NEDENİ" ile/ve/<>/> BEDELİ



-BÜYÜK/LÜK ile/ve/değil BÜTÜN/LÜK

( Parçalar arasındadır. DEĞİL Küçüğü olmayan büyük(lük)tür. )


-BÜYÜK/LÜK ile/ve/değil BÜTÜN/LÜK

( Büyük, küçülebilendir. )


-BÜYÜK/LÜK ile/ve/değil BÜTÜN/LÜK

( Büyüğün büyüklüğü, küçüğünü düşünmesindedir, sevmesindedir. )


-BÜYÜK/LÜK ile/ve/değil BÜTÜN/LÜK

( Ne kadar seviyor ve düşünüyorsa o kadar büyüktür. )


-BÜYÜK/LÜK ile/ve/değil BÜTÜN/LÜK

( Kişi, maneviyatta büyümezse, isterse 500 yıl yaşasın, yine çocuktur. )


-BÜYÜK/LÜK ile/ve/değil BÜTÜN/LÜK

( Yaşayanın değil, düşünenin ve anlayanın yaşı büyüktür. )


-BÜYÜK/LÜK ile/ve/değil BÜTÜN/LÜK

( Büyük, küçüğü sevmeye memurdur. )


-BÜYÜK/LÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÜCE/LİK



-BÜYÜKELÇİ(SEFİR[Ar.]/SEFÂRET)/LİK ile/ve/||/<> KONSOLOS[Yun.]/LUK / ŞEHBENDER[Fars.]

( VİSKONSÜL: Konsolos yardımcısı. )


-BÜYÜKELÇİ(SEFİR[Ar.]/SEFÂRET)/LİK ile/ve/||/<> KONSOLOS[Yun.]/LUK / ŞEHBENDER[Fars.]

( Ülkesinin, öteki ülkelerin başkentinde sadece bir tane olan, temsil etmekte olduğu ülkenin en büyük yetkisine sahip diplomatik kurumudur.[Çoğunlukla ve olağan koşullarda vize ve pasaport işlemleri yapılmaz.] İLE/VE/||/<> Ülkesinin, öteki ülkelerdeki ticari çıkarlarını korumakla sorumlu, diplomatik olmayan resmi kurumlardır.[Diplomatik özelliği bulunmayan resmi görevlerin yapıldığı, resmi kurumdur. Genellikle, pasaport, evlilik, doğum ve ölüm gibi işlemler yapılmaktadır.][Konsolosluk arşivleri ile binalarının dokunulmaz hakları vardır.] )


-BÜYÜKELÇİ(SEFİR[Ar.]/SEFÂRET)/LİK ile/ve/||/<> KONSOLOS[Yun.]/LUK / ŞEHBENDER[Fars.]

( Kendi ülkesini başka ülkede temsil eden en üst düzeydeki devlet görevlisidir, diplomattır.[Görevli oldukları ülkelerde, vatandaşı oldukları ülkenin devlet başkanının temsilcisidir. Ülkesiyle görevli oldukları ülkeler arasındaki siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri ilişkileri geliştirmeyi hedefler.] İLE/VE/||/<> Konsolosluk yöneticisinin unvanı, ülkelere göre farklılık gösterir.[Bulundukları kentin yetkili yöneticisiyle ilişki durumundadır. Konsolosluktaki görevlilerin diplomatik temsil hakkı yoktur.] )


-BUYURGANLIK ile/değil TOPLUMSALLIK



-BÜYÜTMEK ile/ve/değil/||/<>/< YETİŞTİRMEK

( Gövdeyi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Zihni. )


-BÜYÜTMEK ile/ve/değil/||/<>/< YETİŞTİRMEK

( Bitkiyi/hayvanı/beşeri(kişiyi). İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< İnsanı/kişiliği. )


-BUZ ile/ve SU

( Üzerine damga yapılmaz! İLE/VE Üzerine yazı yazılmaz! )


-BUZDAĞI ile/ve/||/<>/> EKİNSEL/KÜLTÜREL BUZDAĞI

( Easy to see: Gör(ül)mesi kolay ve olanaklılar...
Dil, Giysi, Yiyecek-İçecek, Yazın(Edebiyat), Güzel Sanatlar, Toplumsal davranışlar, tatiller ve şölenler...

Not easy to see: Gör(ül)mesi kolay olmayanlar...
İnanç ve zanlar, Aile rolleri, Otorite ilişkisi, Öz kavramı, Çekirdek değerler, Tavırlar, Yanlılıklar/taraflılıklar, Gövde dili, Güzellik düşünceleri, Yorumlar, Açık /Temiz olma/kalma, Okula yönelik tutum, Aile değerleri, Eşeysel roller, Yönetme/yürütme kuralları, Sağlık ve Tıbba yaklaşım, Mizah, Gurur, Adâlet düşüncesi ve duygusu, alçakgönüllülük, Çevre bilinci, Yarışabilme, İş ahlâkı, Çocuklaşabilme çabaları, Kabuller, Düşünce örüntüleri, Jestler, Kişisel alan, Estetik... )


-BUZDAĞI ile/ve/||/<>/> EKİNSEL/KÜLTÜREL BUZDAĞI

( ... ile/ve/||/<>/> )


-ÇABA = EDEAVOUR[İng.] = EFFORT[Fr.] = BESTREBEN[Alm.] = CONATUS[Lat.]



-ÇABA ile/ve/değil/<>/< GİRİŞİM



-ÇAĞ ile/ve DÖNEM



-ÇAĞ ile EKSEN ÇAĞI



-ÇAĞ ile/ve KOŞULLAR



-ÇAĞ ile/ve/değil/yerine SÜREÇ



-ÇAĞDAŞ ve/||/<>/< AĞDAŞ



-ÇAĞDAŞLIK:
TARİHSEL ile/değil DÜŞÜNSEL



-ÇAĞIN:
KUŞATMASI ile/ve/||/<> KUCAKLAMASI



-ÇAĞIRMAK ile/ve/değil/||/<>/< ÇAĞRIŞTIRMAK



-ÇAĞIRMAK ile/ve/<>/değil/yerine DAVET ETMEK



-ÇAĞIRMAK ile/ve/değil/||/<>/< GELEBİLECEĞİ BİLGİSİNİ/HABERİNİ VERMEK



-ÇAĞLARI ve YÜZYILLARI ve DÖNEMLERİ



-CAHİL:
BİLMEYEN değil/ne yazık ki BİLMEK İSTEMEYEN, BİLMEMEKTEN "MUTLU OLAN"



-CAHİL/LİK ile/ve/<> APTAL/LIK

( Elif'i, mertek zannetmek. [Bir şey bilmediği halde konuşanlar için kullanılan deyim. (Elif harfini ve bu kadar basit bir şeyi bile bilmeyecek kadar bilgisiz olma durumu.)][MERTEK: Eskiden evleri yaparken kullanılan dört köşe ya da yuvarlak kalınca ağaç gövdesi.] )


-CAHİL/LİK ile/ve/<> APTAL/LIK

( CAHİLLER...
* Her şeyde, hemen öfkelenir.
* Yararı olmayan şeylerden konuşur.
* Yersiz [yanlış yerlere] sadaka verir.
* Sırrı korumayıp açık ederler ve yayar.
* Dostunu ve düşmanını birbirinden ayıramazlar.
* Merhametsiz ve vicdansızlardır. Hoşgörü, onları bırakmıştır.
* Kindar olup, fitne ve fücûr çıkarmayı sever.
* İftira atmaktan, başkasının âhını almaktan kaçınmaz.
* Dedikodu ve yalanları çoktur.
* Güvenilmezdir, emanete ihanet eder.
* Dünya nimetleri için el-etek öpmeyi çok sever, utanmaz.
* Yoldaşını yarı yolda bırakır, yedikleri kaba etmekten çekinmez.
* Kalplerinde vefâ, diğergamlık, kadirşinaslık olmaz.
* Nezâket ve letâfet onlara hiç değmemiş, olmamış meyve misali hamdır!
* Edep, onları terk etmiştir! )


-CAHİL ile/ve KABA

( Kişiyi/cahili, bilgili ya da bilgisizliğinden değil yaklaşımından tanırsınız/anlarsınız! )


-CAHİL ile/ve KABA

( Erkeğin okumuşu Kâdı, kadının okumuşu cadı olurmuş. )


-CÂHİL ile KÂMİL

( Uzak ol/dur! İLE Yakın ol/dur! )


-CAHİLİN AĞLAYIŞI ile/değil/yerine ÂLİMİN AĞLAYIŞI



-CAHİLİN YAŞADIĞI/"DÜŞÜNDÜĞÜ" CEHALET ile BİLENİN YAŞADIĞI/"DÜŞÜNDÜĞÜ", ZANNETTİĞİ CEHÂLET

( Bilgisiz kişiye, hikmet dolu sözlerin yararı nedir? Kör bir kişiye, bir lambanın yararı nedir? )


-CAHİLLER ile ZEKİLER

( Kendilerini, mükemmel görmeye eğilimlilerdir. İLE Yeteneklerini, hafife almaya eğilimlilerdir. )


-CÂHİZ[Ar.] ile CAHİZ/CAFİZ[Ar.]

( Cesaretli, gözüpek. İLE Katılar için kullanılan hacim ölçüsü. )


-ÇALIŞKAN/LIK ile/ve/> ZEKİ/LİK

( Çalışkan ve alçakgönüllü kişiler, şansı yakalayacaktır. )


-ÇALIŞKAN/LIK ile/ve/> ZEKİ/LİK

( Çalışan kişi, sürekli saf; tembel ise hilekârdır. )


-ÇALIŞMA SÜRESİ/SAATİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EMEK YOĞUNLUĞU/NİTELİĞİ



-ÇALIŞMA:
TOPLUM İÇİN ile/ve/||/<> İNSAN/LIK İÇİN



-ÇALIŞMA/MESAİ SAATLERİ:
20 ile 30 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 30 ile 40 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 40 ile 50 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 50 ile 60 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 60 ile 70 YAŞ ARASI

( 8 saat. İLE/VE
7 saat. + 1 saat. İLE/VE
6 saat. + 2 saat. İLE/VE
5 saat. + 3 saat. İLE/VE
4 saat. + 4 saat. İLE/VE
2 saat. + 4 saat. )


-ÇALIŞMA/MESAİ SAATLERİ:
20 ile 30 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 30 ile 40 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 40 ile 50 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 50 ile 60 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 60 ile 70 YAŞ ARASI

( Zorunlu ve fiziksel. İLE/VE
Zorunlu ve fiziksel. + Gönüllü ve zihinsel/toplumsal.
İLE/VE
Zorunlu ve yönetimsel. + Gönüllü ve toplumsal/eğitsel.
İLE/VE
Zorunlu ve yönetimsel. + Gönüllü ve toplumsal/eğitsel.
İLE/VE
Zorunlu ve yönetimsel. + Gönüllü ve eğitsel. )


-ÇALIŞMADA (KENDİNDEN/İŞLERİNDEN) ÖDÜN VERMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÖZVERİLİ ÇALIŞMAK



-ÇALIŞMAK ile/ve/||/<>/< KAPILANMAK

( ... İLE/VE/||/<>/< Bir işe girmek ve o işte devam etmek. | Bir işe girmek. )


-ÇALIŞMAMAK değil/yerine/>< (B)AĞ KURMAK



-ÇALIŞMANIN SAĞLADIKLARI/KORUDUKLARI:
CAN SIKINTISINDAN ve/||/<> KÖTÜ ALIŞKANLIKLARDAN ve/||/<> YOKSULLUKTAN



-ÇALIŞMAYA ALIŞMAK ile/ve/||/<>/> ALIŞMAYA ÇALIŞMAK

( Okulda. İLE/VE/||/<> Yaşamda. )


-ÇALIŞTIĞIN YERİ/İŞİ SEVMEK ile/ve/ya da/||/<> SEVDİĞİN YERDE/İŞTE ÇALIŞMAK

( Sevdiğin işi yaparsan, çalışmış sayılmazsın. )


-CAM ile/ve/<>/> AYNA

( Sileriz, "ayna gibi" oldu "denilir". İLE/VE/<> Sileriz, "cam gibi" oldu "denilir". )


-CAM ile/ve/<>/> AYNA

( ... İLE/VE/<>/> Camın sırlanmışı. )


-CAMAAT[Azr.] = AHÂLİ/TOPLULUK[Tr.]



-CAMİ ile DEFTERDAR CAMİİ[1541]
(NAZLI MAHMUT EFENDİ)

( )


-CAMİA[Ar., Fars.] = COMMUNITY[İng.] = COMMUNAUTÉ[Fr.] = COMMUNITAS[Lat.] = GEMEINSCHAFT[Alm.] = HË METUZIA[Yun.] = COMUNITA[İt.] = COMUNIDAD[İsp.] = GEMEENSCHAP[Fel.] = FÆLLESSKAB[Dan.] = OBŞÇESTVO[Rus.]



-CAMİA/ZÜMRE değil/yerine/= KESİM/TOPLULUK



-CAN'IN:
"AZI" ile/ve/||/<> "ÇOĞU"

( Can'ın, "azı", "çoğu" olmaz! )


-CAN ve/=/||/<>/>/< VAR OLUŞUN SÜREKLİLİĞİ



-CANINI YAKMA! ve/||/<>/>/< 'AH'INI ALMA!

( Zayıf olanın! VE/||/<>/>/< Hiçkimsenin! )


-CANLI ile/ve/<> CAN

( Görünür. İLE/VE/<> Görünmez. )


-ÇAPUT BAĞLAMA ile/ve/<> SALAMA

( ... İLE/VE/<> Sahalar'ın, çaput bağlamaya verdikleri ad. )


-ÇARESİZ/LİK ile/ve/||/<> ÂCİZ/LİK



-ÇARESİZLİK ile ACZİYET



-ÇARK ETMEK ile/değil/yerine/>< FARK ETMEK



-ÇARPIKLIK ile SAPTIRMA



-ÇATALHÖYÜK ile/ve/||/<>/> HACILARHÖYÜK



-ÇATIŞKI ile/ve/<> ÇALKANTI



-ÇATIŞKI ile/ve/||/<> UYUŞMAZLIK



-ÇATIŞMA değil/yerine/>< ÇALIŞMA



-ÇATIŞMA ile/ve/<> DİDİŞME



-ÇATIŞMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KESİŞME



-ÇATIŞMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> UZLAŞMA BECERİSİ



-ÇATIŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< ÇALIŞMAK



-CAYDIRMA ile/ve/||/<>/> ZORLAŞTIRMA ile/ve/||/<>/> YASAKLAMA



-CEBEL(LEŞME) değil CEDEL(LEŞME)

( TARTIŞMA, SERT MÜNÂKAŞA | KAVGA )


-CEBİR = CEBR[Fars., Ar.] = ALGEBRA[İng., İt., İsp., Dan., Rus.] = ALGÈBRE[Fr.] = ARS RATIOCINANDI PER LITTERAS, ARS PER LITTERAS[Orta Lat.] = ALGEBRA, BUCHSTABENRECHNUNG[Alm.] = ALGEBRA, STELKUNDE[Fel.]



-CEBR ile/ve/değil/yerine/<>/< CEZB

( Dışsal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İçsel. )


-CEFÂKÂR ile CEFÂKEŞ

( [eziyet] Çeken. İLE Eden. )


-CEHÂLET KİBARLIĞI ile/değil/yerine KİBARLIK

( "Kibarlığını" yüzüne-gözüne bulaştırır. İLE/DEĞİL/YERİNE Zamanını, zeminini, gerektiği kadar ve ölçüsünü bilerek/tutturarak, bilinçle. )


-CEHÂLET/CÂHİL ile/ve ZULÜM/ZÂLİM

( Cahil kişi, kendinin bile düşmanı iken, başkasına dost olması nasıl beklenir? )


-CEHÂLET/CÂHİL ile/ve ZULÜM/ZÂLİM

( Zulümle âbâd olanın, sonu, berbâd olur. )


-CEHÂLET ve/<> ŞİDDET ve/<> BAĞNAZLIK



-CEHD değil/yerine/= ÇALIŞMA, ÇABALAMA



-CEHENNEM:
"ACI ÇEKTİĞİMİZ YER" değil ACI ÇEKTİĞİMİZİ KİMSENİN DUYMADIĞI YER



-CEHL ile/||/<>/< CEHL-İ BASİT ile/||/<>/< CEHL-İ MÜREKKEB ile/||/<>/< CEHL-İ MİK'AB[KÜP] ile/||/<>/< CEHL-İ MURABBÂ, TAKLİT

( Bir şeyi mutlak olarak bilmemek.
İLE/||/<>/<
Bilmemek. Bilmediğini bilmek.
İLE/||/<>/<
Bilmemek. Bilmediğini bilmemek. [Olgu ve olaya uygun olmayan kesin inanç.]
İLE/||/<>/<
Bilmemek. Bilmediğini bilmemek fakat bildiğini iddia etmek. ["Bildiğinin" ya da bildiğini varsaydığının, yanlışının, en doğru/kesin olduğunu iddia etmek.]
İLE/||/<>/<
Ötekinin iddiasını/sözünü delilsiz/kanıtsız kabul etmek. )


-CEHL ile/||/<>/< CEHL-İ BASİT ile/||/<>/< CEHL-İ MÜREKKEB ile/||/<>/< CEHL-İ MİK'AB[KÜP] ile/||/<>/< CEHL-İ MURABBÂ, TAKLİT

( ... İLE/VE Tek boyutlu. İLE/VE İki boyutlu. İLE/VE Üç boyutlu. İLE/VE Dört boyutlu. )


-CEHL ile/||/<>/< CEHL-İ BASİT ile/||/<>/< CEHL-İ MÜREKKEB ile/||/<>/< CEHL-İ MİK'AB[KÜP] ile/||/<>/< CEHL-İ MURABBÂ, TAKLİT

( [Felsefe'de] BEBGAİYYE[Ar.]/PSITTACISME[Fr.]: Papağanlık. )


-CEHL ile/||/<>/< CEHL-İ BASİT ile/||/<>/< CEHL-İ MÜREKKEB ile/||/<>/< CEHL-İ MİK'AB[KÜP] ile/||/<>/< CEHL-İ MURABBÂ, TAKLİT

( Sadece bir iyi vardır, bilgi; sadece bir kötü vardır, cehalet. )


-CEHL ile/||/<>/< CEHL-İ BASİT ile/||/<>/< CEHL-İ MÜREKKEB ile/||/<>/< CEHL-İ MİK'AB[KÜP] ile/||/<>/< CEHL-İ MURABBÂ, TAKLİT

( TÂC MÂRİFET TÂCIDIR, SANMA GAYRI TÂC OLA
TAKLİT İLE TOK OLAN, HAKİKATTE AC OLA )


-CEHL ile/||/<>/< CEHL-İ BASİT ile/||/<>/< CEHL-İ MÜREKKEB ile/||/<>/< CEHL-İ MİK'AB[KÜP] ile/||/<>/< CEHL-İ MURABBÂ, TAKLİT

( )


-CEHL ile/||/<>/< CEHL-İ BASİT ile/||/<>/< CEHL-İ MÜREKKEB ile/||/<>/< CEHL-İ MİK'AB[KÜP] ile/||/<>/< CEHL-İ MURABBÂ, TAKLİT

( Anlayanlar(those who get it) <> Anlayıp da anlamamış gibi yapanlar(those who get it do not get it) <> Anlamayanlar(those who do not get it)
-----------------------------------------------------

Anlayanlar(those who get it) <> Anlayıp, anlaşılacak hiçbir şey olmadığı gerçeğini görenler(those who get it but realise there is nothing to get) <> Anlaşılacak bir şey olmadığı gerçeğini görenler(those who realise there is nothing to get)
----------------------------------------------------

Anlamayanlar(those who get it) <> Anlamayıp, anlaşılacak hiçbir şey olmadığı gerçeğini görenler(those who do not get it and realise there is nothing to get) <> Anlaşılacak bir şey olmadığı gerçeğini görenler(those who realise there is nothing to get)
-----------------------------------------------------

Karmakarışık durumda olanlar/hiçbir nasibi ol(a)mayanlar(those who are very confused) )


-CEHL ile/||/<>/< CEHL-İ BASİT ile/||/<>/< CEHL-İ MÜREKKEB ile/||/<>/< CEHL-İ MİK'AB[KÜP] ile/||/<>/< CEHL-İ MURABBÂ, TAKLİT

( O ki, bilmiyor ama biliyor bilmediğini;
çocuktur, onu eğitin/yetiştirin.

O ki, bilmiyor ama bilmiyor bilmediğini;
cahildir, ondan uzakça durun.

O ki, biliyor ama bilmiyor bildiğini;
(belki) uykudadır, onu uyandırın.

O ki, biliyor ama biliyor bildiğini;
bilge kişidir, onu izleyin. )


-ÇEKİM ile/ve/<> GEREKSİNİM



-ÇEKİMİN/KAMERANIN:
ÖNÜNDEN GEÇMEK değil/yerine/>< ARKASINDAN GEÇMEK



-ÇEKİMSER/LİK ile/ve/||/<> KAÇINGAN/LIK



-ÇEKİMSER/LİK ile/ve/değil/||/<>/< UYUMLU/LUK



-ÇEKİNCE ile SAKINCA



-ÇEKİNCE ile/değil/yerine SAYGI



-ÇEKİNCE ile SIKINTI



-ÇEKİNGEN/LİK ile/ve/<> DAYANÇLI/LIK/SABIRLI/LIK



-ÇEKİNGEN/LİK ile İÇE KAPANIK/LIK



-ÇEKİNGEN/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> MESAFELİ/LİK



-ÇEKİNİLMESİ GEREKEN:
SALDIRGAN/LIK ile/ve/||/<>/> ŞIMARIK/LIK

( [Çekinilmesi gereken ...]
İyi birinin aç kaldığındaki saldırganlığı. İLE/VE/||/<>/>Kötü birinin doyduğundaki şımarıklığından. )


-ÇEKİP ÇEVİRMEK



-ÇEKİRDEK DUYULAR ve/||/<> KAYGI ve/||/<> GÜVENLİK STRATEJİLERİ



-CELB (ETMEK) ile/ve/||/<> CEZB (ETMEK)

( Kendi üzerine çekmek. | Getirtmek, davet etmek, çağırtmak. İLE/VE/||/<> Kendine çekmek. | Etkileyerek kendine bağlamak. )


-ÇELİŞİK ile/ve/değil BARIŞMAMIŞ



-ÇELİŞKİ ile/ve/değil/||/<>/< ANA ÇELİŞKİ



-ÇELİŞKİLİ ile/ve/değil/<> ÖZENSİZ



-ÇELİŞKİYE/ÇATIŞKIYA İŞARET (ETMEK) ile/ve/değil/<> SERZENİŞ



-CEMAAT ile/ve CEMİYET



-CEMÂL GÖRMEK ve/||/<> KEMÂL BULMAK ve/||/<> RIZÂ DEVŞİRMEK



-CEMÂL:
İNSAN YÜZÜ ile/ve/değil/||/<>/< İNSAN SÖZÜ



-CEMİL TOPUZLU ve/||/<> CEMALETTİN EFENDİ

( )


-CEMİYETÇİ BAKIŞ/ANLAYIŞ ile/ve/<> STRATEJİK BAKIŞ/ANLAYIŞ ile/ve/<> FARKLI BAKIŞ/ANLAYIŞ



-CENÂH ile VECHE[aslı VİCHE]

( Kanat, kuş kanadı. | Kol, pazı. | Yan, kol. | Âhiret. İLE Yüz. | Yan, taraf, semt. )


-CEP TELEFONU'NDA:
SELÂMLAŞMA/HATIR yerine DOĞRUDAN KONUYU KONUŞMAK



-CEP ve/||/<>/> ÇÖP

( Çöpleri, dışarıya/yola/sokağa atmak yerine cebimizde tutma olanağımız varken, cebimiz, bir süreliğine çöp de olabilir. )


-ÇERÇİ ile TÜCCAR

( Mal takasıyla sınırlı. İLE Pazar yaratan. )


-ÇERÇİ ile TÜCCAR

( Köy, pazar gibi yerlerde dolaşarak, ufak tefek tuhafiye eşyası satan, gezgin esnaf. İLE Ticaret yapan, ticaretle uğraşan kişi. )


-CESÂRET:
KORKUNUN YOKLUĞU ile/ve/değil/+/||/<>/< BENCİLLİĞİN BULUNMAMASI



-CESÂRET:
"SEÇTİKLERİMİZ" değil VAZGEÇTİKLERİMİZ



-CESÂRET ile/ve/<> AYKIRILIK



-CESÂRET ile/ve/||/<>/> OLASILIK/RİSK/MUHÂTARA[Ar. < HATAR]

( Almaya cesâret edemediğimiz riskleri alanlar, yaşamak istediğimiz yaşamı yaşar. )


-CESÂRET ile/değil/ne yazık ki SAYGISIZLIK



-CESÂRET ve/||/<>/>/< YARATICILIK

( Önderden gelir. VE/||/<>/>/< Takımdan gelir. )


-CESÂRET ile/değil YÜZSÜZ/LÜK



-CESARETLEN(DİR)MEK değil/yerine/= YÜREKLEN(DİR)MEK



-CESEDİ:
SIRIKLAR ÜSTÜNE BIRAKMAK ile YAKMAK ile TOPRAĞA GÖMMEK

( Yakutistan'lılar, cenazelerini bu 3 biçimde kaldırırlar. [Ölüleri için yas tutmazlar.] )


-CESET/CESED ile/ve/değil/||/<>/> CENÂZE

( Hayvanlarda ve insanda. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İnsan için. )


-ÇEŞİT ile/ve DİSİPLİN



-ÇEŞİT ile TÜR



-ÇEŞİT ile/ve YÖN



-ÇEŞİTLEME ve/<> EŞİTLEME



-CESUR ÖNDERİN ANLATACAĞI:
"BAŞARI/SIZLIK" değil/yerine/< GELİŞİM



-ÇETE[Bulg.] ile/değil/yerine/||/<>/< ÖRGÜT

( Yasa dışı işler yapmak ya da etrafındakileri korkutmak amacıyla bir araya gelmiş topluluk. | Ordu birliklerinden olmayan silahlı küçük birlik. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Ortak bir amacı ya da işi gerçekleştirmek için bir araya gelmiş kurumların ya da kişilerin oluşturduğu birlik. | Bir kuruluşa bağlı alt bölümlerin bütünü. )


-CEVAZ BAHŞ değil/yerine/= OLUR VEREN



-ÇEVİRİ ile/değil ÇEVİRME



-ÇEVRE ile/ve ÇERÇEVE



-CEVVAL ile CAZGIR

( Davranışları, çabuk ve keskin olan. İLE Güreşecek olan pehlivanları, yüksek sesle, izleyicilere tanıtan ve dualarını okuyarak onları alana süren kişi. | Fitneci. )


-CEZA:
AMAÇ değil/yerine/>< ARAÇ

( [bkz.] CESARE BECCARIA[15 Mart 1738 - 28 Kasım 1794] )


-CEZÂ:
ÂRIZÎ ile/ve/||/<> İSTİSNAÎ



-CEZA:
MUTLAK ile/ve/||/<> NİSBÎ ile/ve/||/<> KARMA

( Kesinlik ve karşılık. İLE/VE/||/<> Önleyici. İLE/VE/||/<> Hem önleyici, hem de karşılık. )


-CEZA:
SUÇ İŞLEDİĞİNDEN DOLAYI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SUÇ İŞLENMEMESİ İÇİN



-CEZÂ ile/ve/değil/yerine/||/<> CEFÂ



-CEZÂ ile/değil KARŞILIK

( Kötülüğü cezalandırmayan, yapılmasını emreden gibidir. )


-CEZÂ ile/ve/=/||/<>/>/< RAHMET

( Hem suçlu, hem de mağdur için. )


-CEZALARDA:
YANLIŞ YAPILANA ile YAPILMAYANA/KARŞILANMAYANA [zorunlu olduğu halde]

( Geliştirir. İLE [belki] Dönüştürür. )


-CEZALARDA:
YANLIŞ YAPILANA ile YAPILMAYANA/KARŞILANMAYANA [zorunlu olduğu halde]

( Verilebilir de, verilmeyebilir de. İLE Çoğunlukla verilmesi gerekir. )


-CEZALARDA:
YANLIŞ YAPILANA ile YAPILMAYANA/KARŞILANMAYANA [zorunlu olduğu halde]

( Niyete göre hafifletilebilir. İLE Ne niyet, ne özel koşullar pek değerlendirilmez. )


-CEZALARDA:
YANLIŞ YAPILANA ile YAPILMAYANA/KARŞILANMAYANA [zorunlu olduğu halde]

( Haklılık/haksızlık, yerindelik-yersizlik, adâlet aranabilir. İLE Ne haklılık, ne de herhangi bir şey aranmaz. )


-CEZALARDA:
YANLIŞ YAPILANA ile YAPILMAYANA/KARŞILANMAYANA [zorunlu olduğu halde]

( Nush ile uslanmayanı, etmeli tekdîr
Tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötektir! )


-CHANGE ve/||/<>/> CHANCE

( Değişim. VE/||/<>/> Kazanma olanakları/olasılıkları. )


-CHARLES TRIPP ve/||/<> ELI BOWEN

( Çift kişilik[tandem] bisikleti, elleri olmayan Charles Tripp ile ayakları olmayan Eli Bowen, 1891'de icat etmiştir. )


-CHARLES TRIPP ve/||/<> ELI BOWEN

( )


-CİDDİ/BÜYÜK HATA ile PİŞMANLIK DUYULACAK EYLEM/HATA/OLGU

( Tekrar edilmedikçe, hiçbir şey hata değildir. )


-CİDDİ/BÜYÜK HATA ile PİŞMANLIK DUYULACAK EYLEM/HATA/OLGU

( Hatanızı keşfedin ve korkudan kurtulun. )


-CİDDİ/BÜYÜK HATA ile PİŞMANLIK DUYULACAK EYLEM/HATA/OLGU

( Zarif bir gerileme, kişinin gururunu hiç zedelemezken, pişmanlığın yol açtığı gerileme hem çevresinde hem de ruhunda derin zararlarla sonuçlanır. )


-CİDDİ/BÜYÜK HATA ile PİŞMANLIK DUYULACAK EYLEM/HATA/OLGU

( BATÂNET[Ar.]: Büyük karınlılık. | Çok yiyicilik, oburluk. )


-CİDDİ/BÜYÜK HATA ile PİŞMANLIK DUYULACAK EYLEM/HATA/OLGU

( BEL'AM[Ar.]: Terbiyesiz, açgözlü, pisboğaz, obur. )


-CİDDİ/BÜYÜK HATA ile PİŞMANLIK DUYULACAK EYLEM/HATA/OLGU

( 7 büyük hata/günah: Açgözlülük | Kıskançlık | Oburluk | Şehvet | Gurur | Tembellik | Öfke )


-CİDDİ/BÜYÜK HATA ile PİŞMANLIK DUYULACAK EYLEM/HATA/OLGU

( İlkesiz Siyaset | Emeksiz Zenginlik | Vicdansız Haz | Niteliksiz Bilgi | Ahlâksız Ticaret | İnsaniyetsiz Bilim | Özverisiz İbâdet )


-CİDDİ/BÜYÜK HATA ile PİŞMANLIK DUYULACAK EYLEM/HATA/OLGU

( 7 deadly sins: Covetousness | Envy | Gluttony | Lechery, Lust | Pride | Sloth | Wrath
Politics without Principal | Wealth without Work | Pleasure without Conscience | Knowledge without Character | Science without Humanity | Worship without Sacrifice

Nothing is a mistake unless repeated.
Discover your mistake and be free of fear. )


-CİDDİYET:
SURATSIZLIKLA ile/değil İLKELERLE



-CİDDİYET ile/>< ASIKYÜZLÜLÜK

( Ciddiyet, ilkelerle olur.
Yüdeki/surattaki "ciddiyet", suratsızlıktır. )


-CİDDİYET ve/> GÜVEN ve/> YAKINLIK



-CİDDİYET ile/ve/değil/yerine TUTARLILIK

( KONSEKAN: Tutarlı, mantıklı davranan. Yargıları mantığa uygun olan. )


-ÇIKAR "AHLÂKI" ile/değil/yerine FERÂGAT AHLÂKI



-ÇIKAR(LAR)INI DÜŞÜNME/K ile/değil/yerine ONU(N)/ÖTEKİ(Nİ)/SENİ(N) (İYİLİĞİN/ÇIKARIN) (İÇİN) DÜŞÜNME/K



-ÇIKAR(MENFAAT) ÇATIŞMASI ile/değil/yerine ÇIKAR İLİŞKİSİ



-ÇIKAR/LAR ile/ve KORUMA



-ÇIKAR/MENFAAT ile/<> EĞİLMEK

( Nokta kadar çıkar/menfaat için virgül kadar eğilmeye değmez. )


-ÇIKAR/NEF'[Ar.] ile/yerine YARAR ile/yerine KÂR

( Ancak ayrılıkçılık ve çıkarcılık, dünyada gerçek ıstırabın ortaya çıkmasına neden olur. )


-ÇIKAR ile/değil/yerine/>< ADÂLET

( Düşüncesiz ya da alçak düşünceleri olanlar için. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yüksek düşünceleri olanlar için. )


-ÇIKAR ile/değil/yerine HİZMET



-ÇIKAR ile/değil/yerine/>< VİCDAN

( Çıkar konuşunca, vicdan susar fakat sus(turul)mamalıdır! )


-ÇIKARDAŞ ile/değil/yerine/>< ANLAMDAŞ



-ÇIKARSIZ ve/||/<> RİYÂSIZ



-ÇIKINTILIK YAPMAK ile/ve/||/<>/> İSYAN (YA DA PROTESTO) ETMEK ile/ve/||/<>/> MARJİNAL OLMAYA/GÖRÜNMEYE ÇALIŞMAK



-CİMA' ile/ve CUMA

( Gövdelerin birleşmesi. İLE/VE Gönüllerin birleşmesi. )


-CİMA' ile/ve CUMA

( Esre ile. İLE/VE Ötre ile. )


-ÇİN('Lİ) ile JAPONYA('LI)

( Çin-Tibet dil ailesindedir. İLE Ural-Altay dil ailesindedir.
[İkisinde de Kanji abece kullanılır.] )


-ÇİN('Lİ) ile JAPONYA('LI)

( [saçları ve kaşları] Daha seyrek. İLE Daha yoğun. )


-ÇİN('Lİ) ile JAPONYA('LI)

( [boy] Daha uzun. İLE Daha kısa. )


-ÇİN('Lİ) ile JAPONYA('LI)

( [ten] Daha koyu, buğday. İLE Daha beyaz. )


-ÇİNGENE/KIPTİ[Ar. < KIBTİ] değil/yerine/= ROMAN

( ... DEĞİL/YERİNE/= Sözcük karşılığı, "İnsan". )


-ÇİNGENE ile DENİZ ÇİNGENESİ(BAJAU/BADJAU)



-ÇIPLAK ile/değil BÜRÜNMÜŞ



-ÇIPLAK ile/= ŞALLAK

( ... İLE/= Çıplak. | Giyimine, özen göstermeyen kişi. )


-ÇIRÇIPLAK/ÇIRILÇIPLAK



-CİRİT ile CİRİT

( Düğün ve savaş oyunu. İLE Soyulmuş ağaç. [100-120 cm. civarındadır.] )


-CIVILITAS <> HUMANITAS <> VERITAS



-Çıfıt ile çıfıt

( Yahudi. İLE Hileci, düzenbaz. )


-ÇOCUĞA, "GELECEK HAZIRLAMAK" değil ÇOCUĞU, GELECEĞE HAZIRLAMAK



-ÇOCUĞU "ÖVÜNCE":
KİBİRLİ ile HIRSLI ile ÇABALI ile BENCİL ile AHLÂKLI

( "Zekâ" ve "kişiliğini" "översek". İLE (")Başarısını(") "översek". İLE Çabasını översek. İLE "Tipini" "översek". İLE İyi davranışlarını översek. )


-ÇOCUĞU/NU:
ACINDIRIRSAN ile ACIKTIRIRSAN

( Arsız olur. İLE Hırsız olur. )


-ÇOCUĞUMUZUN SEVGİSİ:
| HASTA OLAN ve KAYIP OLAN ve KÜÇÜK OLAN | ve/değil/||/<>/>/< HEPSİ

( | İyileşene kadar. VE/||/<> Dönene kadar. VE/||/<> Büyüyene kadar. | VE/DEĞİL/||/<>/< Ölene kadar. )


-ÇOCUK HAKLARI'NDA:
FELSEFÎ ile/ve/||/<> HUKUKÎ

( * Refah hakkı
* Korumacı haklar
* Yetişkin hakları
* Ebeveyne yönelik haklar
İLE/VE/||/<>
* Olumsuz durumlarda
* Olumlu durumlarda
* Etkin durumlarda )


-ÇOCUK YETİŞTİRMEDE:
"OLDUĞU KADAR" ile/ve/değil/yerine/ ||/<>/> OLABİLDİĞİ KADAR



-ÇOCUK:
"İSTEDİĞİN GİBİ" değil YETİŞTİRDİĞİN GİBİ

( Çocuklar, donmamış beton gibidir. Üzerlerine ne düşse/basılsa, kalıcı iz bırakır. )


-ÇOCUK:
"BİZE AİT/BİZİM" değil BİZDEN



-ÇOCUK/LUK ile/> YETİŞKİN/LİK

( [Sorumluluğu] Dışarıda/başkalarında bekleyen/"gören". İLE/> Kendinde bulan/üstlenen. )


-ÇOCUK/LUK ile/> YETİŞKİN/LİK

( Sorumsuzluk. İLE/> Sorumluluk. )


-ÇOCUK/LUK ile/> YETİŞKİN/LİK

( Yabancılık. İLE/> Özdeşlik. )


-ÇOCUK/LUK ile/> YETİŞKİN/LİK

( Oyunlarla aldatılır. İLE/> Yeminlerle aldatılır. )


-ÇOCUK/LUK ile/> YETİŞKİN/LİK

( Hiçbir şeyde, "her şeyi bulur". İLE/> "Her şeyde", hiçbir şey bulamaz. )


-ÇOCUK ile HIRSIZ

( İkisi için de, geldiğimiz son nokta[olanaklar/koşullar], onların başlangıç noktasıdır.[Dolayısıyla, ne çocuğun, ne de hırsızın "zekâ"sının ve/ya da "başarı"larının üzerinde fazla durulmaz/durulmamalıdır!] )


-ÇOCUKÇA/LIK ile/değil/yerine ÇOCUKSU/LUK

( Belirli bir yaşa/"bilince" kadar ve kısmen kabul edilebilir. İLE/DEĞİL/YERİNE Her yaşta kabul edilir, hoş ve uygundur. )


-ÇOCUKÇA/LIK ile/değil/yerine ÇOCUKSU/LUK

( Bilgisiz ve bilinçsizcedir. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilgecedir. )


-ÇOCUKÇA/LIK ile/değil/yerine ÇOCUKSU/LUK

( Hamakatle/ahmaklıkla. İLE/DEĞİL/YERİNE Neşeyle, sevinçle, coşkuyla. )


-ÇOCUKÇA/LIK ile/değil/yerine ÇOCUKSU/LUK

( İrâdeyle. İLE/DEĞİL/YERİNE İhtiyârla. )


-ÇOCUKLARA:
KONUŞMAYI "ÖĞRETMEK" ile/ve/değil/yerine DİNLEMEYİ GÖSTERMEK/ÖĞRETMEK



-ÇOCUKLARA/GENÇLERE CEP TELEFONU KULLANDIRTMAMALI!



-ÇOCUKLARI TERBİYE ETMEK ile/ve/değil/yerine KENDİMİZİ TERBİYE ETMEK



-ÇOCUKLARIN, KARANLIKTAN KORKMASI
ile/değil/ne yazık ki/>
"YETİŞKİNLERİN", AYDINLIKTAN KORKMASI



-ÇOCUKLARIN/BAŞKALARININ TAKİP ETTİĞİ/EDECEĞİ:
İŞARET PARMAĞIMIZ değil AYAK İZİMİZ



-ÇOCUKLUK VE GENÇLİK ile/ve/||/<> RÜŞT VE KEMÂL



-ÇOĞU ÖLÜM ve/=/||/<> ERKEN ÖLÜM



-ÇOĞUNLUĞUN:
İSTEDİĞİNİ İSTEMEMEK ile/ve/<> İSTEMEDİĞİNİ İSTEMEK



-ÇOĞUNLUK/AZINLIK değil/yerine HEP BİRLİKTE



-ÇOĞUNLUK ile ÇOĞUL



-ÇOĞUNLUK ile ÇOĞULLUK



-ÇOĞUNLUK ile NİTELİKLİ ÇOĞUNLUK



-ÇOĞUNLUK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> SÜRÜ



-ÇOĞUNLUKÇULUK ile/değil/yerine ÇOĞULCULUK



-ÇOK "PARA" ve/||/<> ÇOK "SÖZ"

( Dolansız/yanlışsız olmaz. VE/||/<> Yalansız olmaz. )


-ÇOK DÜŞÜNME" ile/ve/değil/yerine İYİ/DOĞRU/YETERLİ/NİTELİKLİ DÜŞÜNME

( Çok düşün(ül)memeli, iyi/doğru/yeterli/nitelikli düşün(ül)meli! )


-ÇOK KİŞİYLE ile/ve/||/<> AZ KİŞİYLE ile/ve/||/<> TEK BAŞINA

( Konuş. İLE/VE/||/<> Düşün. İLE/VE/||/<> Karar al. )


-ÇOK KÜLTÜRCÜLÜK ile/değil/yerine ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK



-ÇOK SERT OLMA! ve/<> ÇOK YUMUŞAK OLMA!

( Kırılırsın. VE/<> Ezilirsin. )


-ÇOK SEVMEK değil/yerine SEVMEK

( Neyi çok[gereğinden fazla] seversek, canımızdan olduran odur. )


-ÇOK ŞEYDEN HABERDAR OLMAK ile/ve/değil/yerine BİRBİRİMİZİ DİNLEMEK



-ÇOK TERBİYESİZ ile ÇOK TERBİYELİ

( İkisi de çok tehlikelidir. )


-ÇOK YAŞAMAK ile/ve/değil/yerine İYİ/NİTELİKLİ YAŞAMAK

( Nicelikli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Nitelikli. )


-ÇOK YAŞAMAK ile/ve/değil/yerine İYİ/NİTELİKLİ YAŞAMAK

( Yaşlanılan gün/saat/dakika/ÂN. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Yaşanılan gün/saat/dakika/ÂN. )


-ÇOK/LUK ve/||/<>/> ÇÖP/LÜK



-ÇOK değil/yerine GEREKTİĞİ KADAR



-ÇOK ile/ve/||/<>/> ŞOK



-ÇOKLUK AÇMAZI ile/ve/||/<> ÇOĞULLUK AÇMAZI



-ÇOKLUK ile/ve/<>/= BİRLİK



-CONSOLIDATION vs. INTEGRITY

( BÜTÜNLEŞME ile BÜTÜNLÜK )


-COŞKU ile DİDİŞME



-ÇÖZÜMLEME ve/> GELİŞTİRME



-ÇÖZÜMLER ÜZERİNE KONUŞMAK ve/||/<>/> ÇÖZÜM ÜRETİR



-ÇÖZÜMLER:
KÜÇÜK ile/ve/||/<> ARA ile/ve/||/<> YALIN



-CÛD ile (CÛD-İ) KEREM ile (CÛD-İ) SEHÂ ile SADAKA

( El açıklığı. cömertlik. | Taşmak, dışlaşmak. | İstenilmeden vermek. İLE/VE/||/<>/> İstenildiğinde vermek. İLE/VE/||/<>/> Gerektiği kadar, ölçüsünde vermek. İLE/VE/||/<>/> Manevi olarak vermek. )


-ÇULSUZ ile/ve/||/<> ÇAPULCU/PLAÇKACI

( Giysisiz. İLE/VE/||/<> Düzene aykırı davranışlarda bulunan, düzeni bozan. | Yağmacı. )


-CÜMBÜR-CEMAAT değil CUMHUR-CEMAAT (GİTMEK)



-CUMHURİYET ANITINDA:
PIETRO CANONICA ve/||/<> SABİHA ZİYA

( )


-CURCUNA ile DEBDEBE

( Musikîde hızlı bir usûl. İLE ... )


-CÜZDAN(/LI) değil/yerine VİCDAN(/LI)



-DAĞITIM ile/ve/<> BÖLÜŞÜM



-DAHA "AKILLI" OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAHA DİSİPLİNLİ OLMAK



-DAHA ÇOK İNANAN:
CAMİLERDE ve/değil/||/<> HASTAHANELERDE



-DAHA ÇOK SARILMA:
DÜĞÜNLERDE ve/değil/||/<> OTOGARLARDA



-DAHA İYİ DUYMAK/DİNLEMEK ile/ve/||/<>/> BAĞ KURMAK



-DALGA GEÇMEK ile/ve/değil CİDDİYE ALMAMAK

( Ciddiye almayabilirsiniz fakat dalga geçmek gerekmiyor! )


-DALGI/GAFLET ile/ve/||/<> HADSİZLİK



-DALGI/GAFLET ile YANLIŞ(HATÂ) ile YANILGI/SAPKI/SAPINÇ/DALÂLET

( Kişi, yanlışları olup da bunları düzeltmezse, bunları benimsemiş demektir. )


-DALGI/GAFLET ile YANLIŞ(HATÂ) ile YANILGI/SAPKI/SAPINÇ/DALÂLET

( Gaflet de bir nimettir. )


-DALINI KIRMAMAK ve/||/<> GÜVENİNİ KIRMAMAK

( Ağaçtan, meyve almak istiyorsak... VE/||/<> Kişilerden, sevgi bekliyorsak... )


-DALKAVUK OLMAK değil/yerine DAL OLMAK



-DALKAVUK ile/değil/yerine/>< SOYTARI

( "Erke/kişiye/saraya". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Halka. )


-DALMADAN ile/değil/yerine DAĞILMADAN



-DANIŞMA ve/||/<>/> DAYANIŞMA

( Bin bilsek de bir bilene danışmak gerek. )


-DANIŞMAK ile/ve/||/<>/> BİLGİ VERMEK



-DANS EDELİM! ve/||/<> ŞARKI SÖYLEYELİM! ve/||/<> SEVELİM! ve/||/<> YAŞAYALIM!

( Hiçkimse izlemiyormuş gibi. VE/||/<> Hiçkimse dinlemiyormuş gibi. VE/||/<> Hiç incinmemiş gibi. VE/||/<> Dünya, cennetmiş gibi. )


-DANS:
YATAY İSTEK ve/||/<>/> DİKEY ANLATIM



-DANS ile SİRTO[Yun.]

( ... İLE Türk müziğinde, bir oyun havası. | Bir tür halk dansı. )


-DARGIN/LIK ile/ve/<> DURGUN/LUK



-DARGIN/LIK ile/ve KIRGIN/LIK



-DARILMA ile/değil/yerine/>< DAYANMA



-DARMADAĞIN (OLMAK)



-DÂVÂ "GÜTMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> "DÂVÂ GÖRMEK"



-DÂVÂ ile/ve/||/<>/< DÂVET



-DAVÂ değil/yerine/>< TERK-İ DAVÂ



-DAVET/İYE değil/yerine/= ÇAĞRI KÂĞIDI, OKUNTU



-DAVET ve/<>/> İCÂBET



-DAVRANIM(CONDUCT) BOZUKLUĞU ile/ve ANTİSOSYAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU

( 18 yaş altındakilerin olumsuz davranış/tutumlarında tanımlanan. İLE/VE 18 yaş üstündekilerin olumsuz davranış/tutumlarında tanımlanan. )


-DAVRANIŞ ile/ve İSTİKRARLI DAVRANIŞ

( Kişi, beklenti ve davranışlarında sade olmalıdır. )


-DAVRANIŞ ile/ve/<> KURTARICI DAVRANIŞ



-DAVRANIŞ ile/ve/||/<> ÖRÜNTÜ



-DAVRANIŞLARIMIZ:
"İYİ/KÖTÜ" ile/ve/değil/||/<> GÜÇLÜ/ZAYIF



-DAVRANIŞSAL YAKLAŞIM ile/ve/||/<> BİLİŞSEL YAKLAŞIM



-DAVUL/GONG ile TAMTAM

( ... İLE Orkestrada yer alan bir tür Çin gongu. | Afrika yerlilerinin çaldığı davul. | Bazı olayları haber vermeye ya da açıklamaya yarayan, davulla yapılan ses. )


-DAVUL ve/||/<> TOKMAK

( Davul, ayrı kişide; tokmak, ayrı kişide olmaz! )


-DAYAKLAR ile/ve/değil/yerine PENANLAR

( [kafatası avcılığı] Yapmışlardır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Yapmamışlardır. )


-DAYAKLAR ile/ve/değil/yerine PENANLAR

( Iban, Kayan, Kenyan, Melanau ve Murat aşiretleri olarak ayrılmışlardır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Nereden geldikleri kesin olarak bilinmiyor. [Miri kentinin 100 km. güneyinde yer alan Nia Mağarası'nda yapılan arkeolojik kazılar, Penanlar'ın atalarının 50.000 yıl önce bu topraklara yerleştiğini ortaya çıkarmıştır.] )


-DAYANÇ/SABIR:
BOYUN EĞMEK değil/yerine ÇABA GÖSTERMEK



-DAYANÇ/SABIR:
SÜREYE ile/ve/değil SÜRECE



-DAYANIKLI/LIK ile/ve/||/<> AĞIRBAŞLI/LIK



-DAYANIKLI/LIK ile SAĞLAM/LIK



-DAYANIKLILIK ile/ve DAYANIŞMA



-DAYANIKLILIK ve/||/<> GÖNÜL FERAHLIĞI ve/||/<> MERHAMET ve/||/<> SABIR

( Daha yüksek bir terbiye yoktur. VE/||/<> Daha büyük bir mutluluk yoktur. VE/||/<> Daha kutsal bir görev yoktur. VE/||/<> Daha etkili bir güç yoktur. )


-DAYANIŞMA:
MEKANİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ORGANİK



-DAYANIŞMA ile/ve/<> GÜVEN

( Kişiler, kendilerine değil birbirleriyle dayanışma içindelerse güven duyabilir ve yansıtabilir. [özellikle de eşler ve ortaklar!] )


-DAYANIŞMA ile/ve/<> GÜVEN

( Aslanlar [ve birçok güçlü görünen hayvan] bile tek başına yeterli güçte değildir. Ancak birlikte ve dayanışmayla ayakta kalırlar. )


-DAYANIŞMA ile/ve/<> GÜVEN

( Loncaları inceleyiniz. )


-DAYATILAN ile/değil/yerine BENİMSETİLEN



-DAYATMA/CI "ÇÖZÜMLER" ile/değil/yerine/>< GERÇEK/SAĞLAM ÇÖZÜMLER



-DAYATMA ile/ve/= ARKASINDAN İŞ ÇEVİRMEK



-DAYATMA değil/yerine/>< DAYANIŞMA



-DAYATMA ile/ve/değil/||/<>/>/< YAPTIRIM



-DAYATMA ile/ve/değil/||/<>/< YÖNLENDİRME



-DAYATMA ile/değil/yerine ZORUNLULUK



-DE JURE ile DE FACTO

( Yöntem ve kurallara dayanır. İLE Ötekilerinin inancına dayanır. )


-DEBDEBE[Fars.] değil/yerine/= GÜRÜLTÜ/PATIRTI/TANTANA

( Ululuk, haşmet, büyük bir gösteriş. | Gürültü, tantana. )


-DEDE/NİNE
ile/ve/||/<>/>
ANNE/BABA
ile/ve/||/<>/>
ABLA/AĞABEY
ile/ve/||/<>/>
BEN
ile/ve/||/<>/>
ERKEK/KIZ KARDEŞ

( )


-DEDİKODU/GIYBET:
SÖZLE ile/ve HAREKETLE ile/ve DİNLEYEREK



-DEĞER "YARGISI" ile/değil/yerine/>< DEĞER BİLGİSİ



-DEĞER/LER ile/ve/<> TARİH



-DEĞER ile/ve/<> GELENEK



-DEĞER ile/ve GELENEK



-DEĞER ile/ve/<>/< KULLANIM DEĞERİ ile/ve/<>/< PAYLAŞIM DEĞERİ ile/ve/<>/< DEĞİŞİM/SOYUT DEĞERİ ile/ve/<>/< ÜRETİM DEĞERİ ile/ve/<>/< ARTI DEĞERİ



-DEĞER ile/ve/||/<> YARAR



-DEĞERLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-DEĞERLERİMİZİ, ÇÖP DURUMUNA DÜŞÜRMEK değil/yerine ÇÖPLERİMİZİ, DEĞER DURUMUNA ÇIKARMAK



-DEĞERLİLİK ile/ve/||/<> YARATICILIK



-DEĞERSİZ/"KÜÇÜK" GÖRMEK ile/değil UZAK(LAŞMIŞ) OLMAK



-DEĞİM/LİYÂKAT ile HAK EDİŞ



-DEĞİŞ(TİR)MEYE ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine/< ANLAMAYA ÇALIŞMAK



-DEĞİŞEN ile/ve/değil DÖNÜŞEN

( Doğa. İLE/VE/DEĞİL Zekâ. )


-DEĞİŞEREK DEVAM ETMEK ile/ve/||/<>/> DEVAM EDEREK DEĞİŞMEK



-DEĞİŞİM'DE:
ÖZ ile/ve/<> HAL/LER ile/ve/<> HEM ÖZ, HEM HAL/LER

( Başkalaşım [tagayyür]. İLE/VE/<> Değişim [tahavvül]. İLE/VE/<> Gelişim [tekâmül]. )


-DEĞİŞİM ile/ve/||/<>/>/< AÇILIM



-DEĞİŞİM ile/ve/||/<>/> DEVRİM



-DEĞİŞİM ile/ve/||/<> SÜREKLİLİĞİ



-DEĞİŞİM ile/ve/||/<> ZORUNLULUK



-DEĞİŞİMİN:
KURBANI OLMAK değil/yerine/>< USTASI OLMAK



-DEĞİŞME ile/ve/değil BİR BAŞKA OLMA

( Sizi, eskisi gibi kullanamadıklarında, değiştiğinizi "söylerler". )


-DEĞİŞTİRMEK ile/ve DÖNÜŞTÜRMEK

( Dıştakileri. İLE/VE İçtekileri/Kendini. )


-DEĞİŞTİRMEK ile/ve DÖNÜŞTÜRMEK

( İnsanı. İLE/VE Toplumu. )


-DEĞNEK ile ÇÖTELE

( Tehlikeyi belirtmek için dikilen değnek. )


-DEJENERASYON değil/yerine/= YOZLAŞMA



-DEKAN değil/yerine/= YETİLBEY

( Mâlî Papaz. DEĞİL/YERİNE ... )


-DEKLARASYON değil/yerine/= BİLDİRİM



-DEKLARE (ETMEK) değil/yerine/= BİLDİRMEK



-DELİ ile DÎVÂNE

( Dîvan'dan, bir söz çıkar, âleme sığmaz. Dîvâne'den bir söz çıkar, Dîvân'a sığmaz. )


-DELİ ile DÎVÂNE

( "Ârifim ben!" diye hiçbir kimseye ta'n etme sen,
Defter-ü-divâna sığmaz söz gelir, dîvâneden!
[ Bâyezîd-i Bistâmî, bir tımarhanenin önünden talebeleriyle birlikte geçiyormuş.

Onlara ders vermek üzere hekime sorar:
"Sen akıl hastalıklarına çare buluyorsun, günah derdine de bir çâre var mı?"

Hekim, başını kaşıya dursun,
bir deli yanıt verir:
"İstiğfar kökünü tövbe yaprağıyla karıştırmalı,
gönül havanına koyup tevhid tokmağıyla dövmeli,
insaf eleğinden eleyip gözyaşıyla hamur etmeli,
aşk ateşinde pişirip muhabbet balıyla karıştırmalı
ve kanaat kaşığıyla da gece gündüz yemeli!"

Delinin bu sözü bittikten sonra, Bâyezid-i Bistâmi şöyle der:

"Ârifim ben!" diye hiçbir kimseye ta'n etme sen,
Defter-ü-divâna sığmaz söz gelir, dîvâneden!] )


-DELİ ile DÎVÂNE

( Harabât ehlini hor görme şâkir
Defîneye mâlik vîrâneler var )


-DELİ ile DÎVÂNE

( Defter-i irfâna sığmaz söz gelir divâneden - İsmail Güleç )


-DELİ ile VELÎ ile ÖLÜ

( Kendini kurtarmış. İLE Kendini kurtarmışlıkla birlikte bir başkasını daha kurtarabilme olanağı/kudreti bulunan. İLE ... )


-DELİ ile VELÎ ile ÖLÜ

( [Sürekli] Anlaşılmaya çalışan. İLE/VE Anlamaya çalışan. İLE Anlayabileceği bir şeyi kalmayan. )


-DELİ ile VELÎ ile ÖLÜ

( ... İLE Ermiş, seven, dost, sahip. | Tüm işlerini, Allah'a sunan kişi. İLE ... )


-DELİ ile VELÎ ile ÖLÜ

( Akıl, baştan çıkarsa. İLE Dünya, senden çıkarsa. İLE Sen, dünyadan çıkarsan. )


-DELİLİK ile/değil/yerine GÜVENİLİR "DELİLİK"



-DELİLLER [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-DELİLLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-DELİSİ OLMAK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> NANKÖRÜ OLMAK

( Ulaşamadıklarının. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Ulaştıklarının. )


-DEMEDİKLERİMİZİ DEMESİNLER ile/değil/yerine/||/<>/< "İSTEDİKLERİNİ DESİNLER"



-DEMİR ile/ve/değil/||/<>/< EMİR

( "Emir, demiri keser." )


-DEMOKRASİ:
DİSİPLİN REJİMİ ile/değil DİSİPLİNLİ REJİM



-DEMOKRASİ:
DOĞRUDAN ile TEMSİLİ ile LİBERAL ile SOSYALİST ile SOSYAL



-DEMOKRASİ ve/||/<> GÜVENLİK ve/||/<> EKONOMİ ve/||/<> İKLİM



-DEMOKRASİ ile SANDIK

( Her demokrasi olan yerde/ülkede sandık vardır fakat her sandık olan yerde/ülkede "demokrasi vardır" diyemeyiz. )


-DEMOKRASİ ile/ve TEMSİLÎ DEMOKRASİ

( 500 kişiye kadar uygulanabilen. İLE/VE Temsilcilerle uygulanabilen. )


-DEMOKRATİK TOPLUMUN GEREĞİNDE:
ÖLÇÜLÜLÜK ve/||/<> ZORLAYICI TOPLUMSAL GEREKSİNİM ve/||/<> SON ÇÖZÜM İLKESİ



-DENEME-YANILMA ile/ve/bazen/ne yazık ki DENEME-"YAMULMA"



-DENENEBİLİR/LİK ile/ve/||/<>/> DENETLENEBİLİR/LİK



-DENETİMCİ/LİK ile/ve/<> KATILIMCI/LIK



-DENETLEME:
ÜRETİM ÜZERİNDEN ile/ve/değil/||/<>/< TÜKETİM ÜZERİNDEN



-DENEY [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-DENEY [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-DENEYİM [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-DENEYİM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-DENEYİM YAŞAYAN BENLİK ile/ve/<> GÖZLEMLEYEN BENLİK

( Yoğun bir deneyim yaşayan kişi, güven ve cesâret yayar. )


-DENEYİM YAŞAYAN BENLİK ile/ve/<> GÖZLEMLEYEN BENLİK

( Gerçek benliğin bulunabilmesi için sahte olanın terk edilmesi zorunludur. )


-DENEYİM YAŞAYAN BENLİK ile/ve/<> GÖZLEMLEYEN BENLİK

( Düşüncelerinizi, duygularınızı, sözlerinizi ve eylemlerinizi gözleyin. )


-DENEYİM YAŞAYAN BENLİK ile/ve/<> GÖZLEMLEYEN BENLİK

( A man who is intense in his experience will radiate confidence and courage.
The false self must be abandoned before the real self can be found.
Watch over your thoughts, feelings, words and actions. )


-DENEYİM ile/ve BİRİKİM

( Doğrudan deneyim, tek geçerli doğrulamadır. )


-DENEYİM ile/ve BİRİKİM

( Geçmiş deneyimlere göre davranmayalım, yeniden deneyelim. )


-DENEYİM ile/ve BİRİKİM

( Tüm deneyim, imgelemeden doğmuştur. )


-DENEYİM ile/ve BİRİKİM

( Direct experience is the only valid confirmation.
All experience is born of imagination. )


-DENEYİM ile/ve/||/<>/> DÜZENLEYİCİ DENEYİM



-DENEYİM ile/ve PAYLAŞIM



-DENEYİME AÇIK/LIK ile/ve/<> DIŞADÖNÜK/LÜK



-DENEYİMLEMEK ile/ve/<> GÖZLEMLEMEK



-DENGE ve ADÂLET



-DENGE ile/ve/||/<> DENETİM



-DENGE ile/ve/<> DİNGİNLİK



-DENGE ile EŞİTLİK



-DENGE ve/<> HUZUR



-DENGE ve/||/<>/> KONFOR[=> ÇÜRÜME] ve/||/<>/> SORUN ve/||/<>/> KARMAŞA ve/||/<>/> ÇÖZÜMLER/ÇARELER

( En "dengeli" ya da eşit durum, ölümdür. VE/||/<>/> En konforlu durum, çürümedir ve mezarlıktadır. VE/||/<>/> En büyük/ciddi "sorunlar" ile harekete geçilir. VE/||/<>/> En hareketli ortamlarda karmaşa ve kargaşa oluşur. VE/||/<>/> Daha iyi/nitelikli/isabetli çözümler oluş(tur)maya başlarız. )


-DENGELEYİCİLİK ile/ve BÜTÜNLÜK



-DENGELİ ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜKLÜ



-DENGELİ ile/ve/||/<> İYİLEŞTİRİCİ



-DENGİNİ ARAMAK/ARAYAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ ARAMAK/ARAYAN

( "Küçük zihinliler". DEĞİL/YERİNE İleri zihinliler. )


-DENGİNİ BULMAK ile/ve/||/<>/> DENGENİ BULMAK



-DENİZCİLİK ile ÜSKÜDAR VAPURU FACİASI

( )


-DENKLİK ile/ve/<> BÜTÜNLÜK



-DENSİZ/LİK ile/ve/<> PATAVATSIZ/LIK



-DEPREM ve/||/<> YANGIN

( )


-DER-UHDE[Fars.] değil/yerine/= ÜSTÜNE ALMA, YÜKLENME



-DERDE DEVÂ ile/ve/değil DERDE TESELLİ



-DERDE:
DERMAN ile/ve/değil/yerine/||/<> TESELLİ



-DERDİNİ SÖYLEMEYENE, DERMAN BULUNMAZ ile/ve/||/<> AĞLAMAYAN ÇOCUĞA MAMA VERİLMEZ



-DEREBEYCİLİK/FEODALİZM ile/ve/||/<>/< YAŞLILARIN YÖNETİMİ/GERONTOKRASİ



-DEREBEYLİK ile/değil/yerine/<>/> DEVLET



-DERECE ile/ve DEĞER/LENDİRME



-DERECE ile KERE/KEZ



-DERECE ile KERTE/KERTİ/RADDE[Ar.]



-DERECE ile SEVİYE



-DERİMİZİN "RENGİ" değil/yerine DEĞERLERİMİZİN RENGİ



-DERİN/YOĞUN/GENİŞ DÜŞÜN(E)MEMEK ile/değil/<> BİLGİSİZLİK/DÜŞÜNCESİZLİK

( Bilgisizlik de, bilgi de zihindedir, gerçekte değil. )


-DERİN/YOĞUN/GENİŞ DÜŞÜN(E)MEMEK ile/değil/<> BİLGİSİZLİK/DÜŞÜNCESİZLİK

( Bilgisiz olup, doğruyu savunacağına; bilgili olup, yanlışı savun! )


-DERİNLEŞME ile/ve/||/<> KALICILAŞMA



-DERNEKLER [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-DERNEKLER [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-DERNEKLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-DERNEKLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-DERS ÇALIŞMAK ile/ve/> (NİTELİKLİ/AYRICALIKLI) ÇALIŞMAK



-DERT ve/<> DERMAN

( DERMAN ARARDIM, DERDİME
DERDİM, BANA DERMAN İMİŞ

BURHAN ARARDIM, ASLIMA
ASLIM, BANA BURHAN İMİŞ )


-DERT ve/<> DERMAN

( SÖYLEMEM KİMSEYE DERDİMİ,
DERMANIM OLMASIN DİYE! )


-DERT ve/<> DERMAN

( Derdini bilen, dermanını bulmuş demektir. )


-DERT ve/<> DERMAN

( Derdine derman olmayacak ortamda derdini konuşmak edepsizliktir! )


-DERT ve/<> DERMAN

( I was seeking the recipe to my trouble...
I saw that, my trouble was the recipe...

I was seeking the evidence to my essense...
I saw that, my essense was the evidence... )


-DERT ile/ve/= NİTELİK

( Baki olan bir dert edin! Bu fâni dünyada. )


-DERT ile/ve/= NİTELİK

( Ehl-i derdin sohbetine mahrem et! )


-DERT ile/ve/= NİTELİK

( Söylemem derdimi hemderde bile! )


-DERT ile/ve/= NİTELİK

( Allah derdinizi artırsın! )


-DERTLERİ "ÇOK/BÜYÜK" OLAN ve/||/<>/> GÜLÜŞÜ SICAK OLAN :)



-DERTLERİN ARTMASI ile/değil GERÇEKLERİN ANLAŞILMASI



-DERTLEŞME ile/ve "DERS" (ÇIKARMAK)



-DERTLİ ile/ve/<> EDİP ile/ve/<> ÂŞIK ile/ve/<> ÂRİF

( [Derdini] Yalın anlatan. İLE/VE/<> Hoş anlatan. İLE/VE/<> Haliyle anlatan. İLE/VE/<> Gülümseyişiyle örterek anlatan. )


-DERVİŞ ile/ve ÂŞIK

( Önce nefsini yok etmeye çabalar. İLE/VE Önce aklını yok etmeye çabalar. )


-DERVİŞ ile/ve ÂŞIK

( Âşık'ın uykusu: Hâl-i istiğrak. Gözü uyur ama, özü uyumaz. )


-DERVİŞ ile/ve ÂŞIK

( Âlimlerin uykusu ibâdettir. )


-DERVİŞ ile/ve ÂŞIK

( DERVİŞ: Başına gelmiştir ve fakat anlamamıştır. )


-DERVİŞ ile/ve ÂŞIK

( Tüm tarikatlerde bazı (hal üzere) yol alanlar. İLE/VE (Alevi-)Bektaşî'likte. )


-DERVİŞ =/||/<>/< DÜŞMANI OLMAYAN



-DESTAN:
YAPAY ile DOĞAL



-DESTAN > HALK ÖYKÜSÜ > MESNEVÎ > ROMAN



-DESTEK ile/ve/<> DAYANIŞMA



-DESTEK ile/ve/<> PAYLAŞIM

( Ölçü, aynı şeye gülmek değil, aynı şeye ağlamaktır. )


-DESTEK ile/ve/<> SEFERBERLİK



-DESTEKLEME ile/ve/||/<>/> BÜTÜNLEŞTİRME



-DESTEKLEME ile/ve/||/<> DENGELEME



-DESTEKLEME ile/ve/||/<> KOLLAMA



-DESTEKLEME ile/ve/||/<> PEKİŞTİRME



-DEVAM ETMELİ!
YAŞAMAYA ve/||/<>/> SEVMEYE ve/||/<>/> GÜLMEYE :)



-DEVLET DÜZENİ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<> HÜKÜMET DÜZENİ



-DEVLET ESKİ BAKANI değil ESKİ DEVLET BAKANI

(
)


-DEVLET:
ÖZGÜRLÜK ve/||/<> TUTKU ve/||/<> GENEL ve/||/<> ÖZEL ve/||/<> NESNEL ve/||/<> ÖZNEL

( Devlet, özgürlükle tutkunun, genelle özelin, nesnelle öznelin bireşimini[/tevhîdini] sağlar. [Devlet, sadece, bürokratik ve politik bir örgüt değildir!] )


-DEVLET:
TÜZE/HUKUK ile/ve/||/<> İKTİSAT ile/ve/||/<> SİYASET



-DEVLET ile HÜKÜMET



-DEVLET ile/ve/||/<> VATANDAŞ

( Sadece yükümlülükleri vardır. [Hak sahipliği söz konusu değildir.] İLE/VE/||/<> Hakları ve yükümlülükleri vardır. )


-DEVLET ile/ve/||/<> YÖNETİM/İDARE



-DEVLETİN (ÖNCELİKLİ/ZORUNLU) SORUMLULUKLARI:
EĞİTİM ve/||/<> SAĞLIK ve/||/<> GÜVENLİK ve/||/<> YARGI GÜVENCESİ



-DEVLETİN SÜREKLİLİĞİ/KALICILIĞI ile/ve/||/<> TOPLUMUN SÜREKLİLİĞİ/KALICILIĞI

( Siyaset ile. İLE/VE/||/<> Bilgi ve dil ile. )


-DEVLETİN SÜREKLİLİĞİ/KALICILIĞI ile/ve/||/<> TOPLUMUN SÜREKLİLİĞİ/KALICILIĞI

( [simgesi/değeri/ölçütü] Bayrak. İLE/VE/||/<> Sancak. )


-DEVLETİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ V GÖREVLERİNDE:
OLUMSUZ ile/ve/||/<> OLUMLU

( Saygı gösterme, karışmama. İLE/VE/||/<> Geliştirme, yayma. | Koruma. | Yerine getirme, ortam hazırlama. )


-DEVLETİN/DİN'İN:
SAĞLADIKLARI VE KORUDUKLARI
ve/+/||/<>/>/<
TEMEL GÜVENCELERİ

( * CAN GÜVENLİĞİ
* AKIL SAĞLIĞI
* NESİL SÜREKLİLİĞİ
* MAL GÜVENLİĞİ
* DİN GÜVENCESİ

ve/+/||/<>/>

* SAĞLIK GÜVENCESİ
* EĞİTİM GÜVENCESİ
* GÜVENLİK GÜVENCESİ
* YARGI GÜVENCESİ )


-DEVLETİN/DİN'İN:
SAĞLADIKLARI VE KORUDUKLARI
ve/+/||/<>/>/<
TEMEL GÜVENCELERİ

( Giderdim, gönülden kini,
Kini olanın, olmaz dini! )


-DEVLETİN/DİN'İN:
SAĞLADIKLARI VE KORUDUKLARI
ve/+/||/<>/>/<
TEMEL GÜVENCELERİ

( ZARÛRİYÂT-I DİNİYYE / MAKÂSID-I HAMSE )


-DEVRİK TÜMCE/CÜMLE ile/ve/yerine (DÜZGÜN/DOĞRU) TÜMCE/CÜMLE



-DEVRİM "YAPMAK" ile/ve/<>/değil/yerine DEVRİM "YARATMAK"



-DEVRİM ile BAŞKALDIRI

( Sürekli devrim, sürekliliği ortadan kaldırır. )


-DEVRİM ile BAŞKALDIRI

( Baskıya/dayatmalara başkaldırmayan kişi, en başta, kendine karşı adâletsizdir. )


-DEVRİM ile/ve/>/değil/yerine EVRİM

( Nedenlerini bilmediğimiz olaylara verdiğimiz ad. İLE/VE/>/DEĞİL/YERİNE Nedenlerini/nasıllarını, süreçlerini ve sonuçlarını bildiklerimiz. )


-DEVRİM = İNKILÂP = REVOLUTION[İng.] = RÉVOLUTION[Fr.] = REVOLUTION UMWÄLZUNG[Alm.] = REVOLUCION[İsp.]



-DEVRİMLER/DE:
FRANSIZ ile/ve/||/<> ALMAN ile/ve/||/<> İTALYAN ile/ve/||/<> BOLŞEVİK ile/ve/||/<> ANADOLU/TÜRK

( [ağırlıklı/yoğunluklu olarak]
Siyaset/te. İLE/VE/||/<> Eğitim/de. İLE/VE/||/<> Sanat/ta. İLE/VE/||/<> Ekonomi/de. İLE/VE/||/<> Kültür/de. )


-DEYİM ile/ve/||/<> TERİM



-DİASPORA[Fr.] değil/yerine/= KOPUNTU | AZINLIK

( Herhangi bir ulusun ya da inanç mensuplarının ana yurtları dışında azınlık olarak yaşadıkları yer. | Herhangi bir ulusun yurdundan ayrılmış kolu, kopuntu. | Yahudilerin ana yurtlarından ayrılarak yabancı ülkelerde yerleşen kolları. | Kopmuş parça. )


-DİDİNME ile/ne yazık ki DİDİŞME

( Kendi içinde. İLE/NE YAZIK Kİ Kişilerle, olanlarla, geçmişle. )


-DİDİŞME ile DİDİŞİM

( El ya da sözle birbirini hırpalamak. | Geçimini sağlamak amacıyla güç koşullarda çalışmak, uğraşmak. İLE Konuşma ve tartışmayı, bir araç değil bir amaç sayan felsefe yöntemi. )


-DİDİŞME ile/değil/yerine/>< TARTIŞMA



-DİDİŞMEK ile/ve CEDELLEŞMEK



-DİDİŞMEK ile HİZİPLEŞMEK/KLİK[Fr. < CLIQUE]

( HİZİP[Ar. < HIZB]: Bölük, kısım. | Kur'ân-ı Kerîm'in her cüzünün beş sayfalık bölümü. | Bir siyasi partinin içinde, partinin izlemekte olduğu ana siyasi çizgiye karşı olan, ayrı bir teşkilat merkezi bulunan ve partinin çoğunlukla aldığı kararlara karşı savaşan parti içi grup, fraksiyon, klik. )


-DİĞER değil/yerine/= ÖTEKİ/ÖTE/ÖBÜR/BAŞKA



-DİKKAT ÇEKİCİ ile/ve/değil ALIMLI

( AR'AR: Güzeldeki boy-pos. )


-DİKKAT ÇEKMEK ile/ve/değil/yerine ÖNEMİNİ BELİRTMEK



-DİKKAT:
KENDİMİZE ile/ve/||/<> SÖZÜMÜZE

( Yalnızken. İLE/VE/||/<> Yalnız değilken. )


-DİKKATE ALMA(MA)K ile/ve/yerine CİDDİYE ALMA(MA)K



-DİKOSTERİA

( Eski Yunan'da halk mahkemesi. )


-DİL ÖĞRENME ile/ve/||/<>/> YABANCI DİL KONUŞMA

( )


-DİL, DOĞRU KULLANILMAZSA...

( Öğrenciler, bir gün, hocasına sorar...

- Eğer elinizde, ülkenin işlerini düzeltecek bir güç ve olanak bulunsaydı, işe nereden başlardınız?

Hoca, düşünmeden, şu yanıtı verir:

- Dilin, doğru kullanılmasına çalışırdım.

Öğrenciler, hocalarının yüzüne şaşkın şaşkın bakar:

- Fakat bu küçük bir şey. Niçin çok önemli olduğunu söylüyorsunuz?

Bilge hoca, başını sallar ve şöyle devam eder:

- Eğer dil doğru kullanılmazsa, ağızdan çıkan sözcükler, ifade edilmek istenilenleri vermez. Söylenilen sözler ve kullanılan sözcükler, ifade edilmek istenilen amacı anlatamayınca da, yapılması gereken işler yapılamaz. Yapılması gereken işler yapılamayınca da ahlâk ve sanat, soysuzlaşır. Ahlâk ve sanat soysuzlaşınca da adâletsizlik başlar. Bu durumda, halk ne yapacağını bilemez ve çaresizlik içinde bocalar, durur... )


-DİL[Fars.] ile DÎL[Fars.] ile | [Tr.] DİL[Fars.] ile DİL[Fars.]

( Gönül, yürek/kalb. İLE Nokta. | Gönül, kalb. | Mandıra, ağıl. İLE | Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan, etli, uzun, hareketli örgen. Tat alma örgeni. İLE Kişilerin, düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için sözcüklerle ya da işaretlerle yaptıkları anlaşma. Lisan. )


-DİL ve/<>/= DÜŞÜNCE

( Düşünceyi sınırlandırarak gelişir ve kişiyi geliştirir. VE/<>/= Dili geliştirerek gelişir ve kişiyi geliştirir. )


-DİL ve/<>/= DÜŞÜNCE

( Birlikte tutmak/birleştirmek gerekiyor. )


-DİL ve/<>/= DÜŞÜNCE

( Zihin - Dil, Beyin - El ilişkisi! )


-DİL ve/<>/= DÜŞÜNCE

( Dilin tıkandığı yerde düşünce, dili, düşüncenin tıkandığı yerde dil, düşünceyi geliştirir. )


-DİL ve/<>/= DÜŞÜNCE

( Dil, düşünceyi, geliştirir de, ketler de. )


-DİL ve/<> DÜŞÜNCE ve/<> KÜLTÜR

( Birbirinden ayrılamaz bir bütündür. )


-DİL ve/||/<> SANAT ve/||/<> AHLÂK

( Kişilerin, düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek üzere, işaret ya da sözcüklerle yaşadıkları anlaşma. VE/||/<> Kişinin, hem kendine, hem de hemcinslerine yönelik 'iyilik' ülküsüne yaklaşma çabası ile hak-ödev bağlantısı çerçevesinde kurduğu ilişkiler manzumesini ve bunları belirleyen kurallar düzeni. VE/||/<> Yarar kaygısından git gide uzaklaşıp 'güzellik' değerlendirişine, elden geldiğince uygun ürün ortaya koymanın anlamını dışavurmanın yolu yordamıdır. )


-DİL ve/||/<> SANAT ve/||/<> AHLÂK

( Dilde, mucize olmaz. )


-DİL ve/||/<> SÖYLEM

( Toplumsal. VE/||/<> Bireysel. )


-DİL ile/ve TARİH

( Herşeye yayılmış olan en genel temsil. İLE/VE ... )


-DİL ile/ve TARİH

( Dil, zihin tarafından, zihin için meydana getirilmiştir. )


-DİL ile/ve TARİH

( Dil, varlığın evidir. )


-DİL ile/ve TARİH

( Zihin, dili şekillendirir ve dil de zihne şekil verir. )


-DİL ile/ve TARİH

( Konfüçyüs: "Eğer konuşulan dil doğru değilse o zaman söylenilen söz, söylenilmek istenen şey olmaz. O zaman, yapılması gereken yapılmaz ve eğer işler yapılmadan kalırsa, maneviyat ve sanat bozulur. O zaman, adâlet, sahtekârlıkla yürür. Eğer bu olursa, kişiler, kendilerini umutsuz bir karmaşanın içinde bulur. Bu nedenle, söylenilen şey her şeyden önemlidir ve bu konuda dikkatsizlik yapılmamalıdır." )


-DİL ile/ve TARİH

( Language is an instrument of the mind. It is made by the mind, for the mind. )


-DİL ve ÜRETİM

( Toplumları ayakta tutacak ve devam ettirebilecek en önemli iki değer. )


-DİL ve ÜRETİM

( 21 Aralık, Üretim Günü'dür! [Tabii sadece 21 Aralık değil her gün, her an!] )


-DİL ve ÜRETİM

( 10 Aralık, Tarımsal Üretim Günü'dür! )


-DİLENCİ ile CERRAR

( .. İLE Çekici, sürükleyici. | Zorla para alan. | Savaş araçlarıyla donatılmış, kalabalık ordu. | Dilenci. )


-DİLENCİ ile ISKATÇI

( ... İLE Iskat verilen kişi. | Mezarlık dilencisi. )


-DİLENCİ ile/değil MECNÛN



-DİLENMEK ile/ve/<> ACINDIRMAK



-DİLİ, DOĞRU KULLANMAK:
HER VATANDAŞIN/KİŞİN GÖREVİ ve/||/<>/> KENDİNE VE TOPLUMA YAPTIĞI YATIRIM



-DİLİ/Nİ ARINDIRMAK ve/<> DÜŞÜNCENİ/ZİHNİNİ ARINDIRMAK



-DİLİN İŞLEVLERİ ve/||/<> KİMLİK



-DİLİN KULLANIMI ile/ve DİLİN AKLI



-DİLLER ile/ve/değil/||/<>/> ÖBEKLERİ

( image )


-DİLLER ile/ve/değil/||/<>/> ÖBEKLERİ

( image )


-DİN [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-DİN [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-DİN DÜŞMANLIĞI ile/ve/değil/||/<>/< DİN KARŞITLIĞI



-DİN ÖNCESİ ile/ve/<> DİN ÖTESİ

( Ekin(kültür). İLE/VE/<> Folklor. )


-DİN ÖNCESİ ile/ve/<> DİN ÖTESİ

( Din öncesi ve din ötesi )


-DİN:
FEDÂ ve/||/<> FERÂGAT



-DİN ile/ve/||/<> EVLİLİK

( (")İki (")gönüllülük(") temelli oluşum.(") )


-DİNAYET değil DİYÂNET



-DİNÇ/LİK ile/ve DEVİMSEL/LİK[DİNAMİK/LİK]



-DİNDAR ile DİNCİ



-DİNGİL ile/değil/yerine/>< DİNGİN



-DİNLE! ve/||/<> YÜZLEŞ! ve/||/<> ANLA!

( [yoksa] Dilin, seni sağır eder. VE/||/<> Kalbin, seni esir eder. VE/||/<> Zihnin, seni deli eder. )


-DİNLEMEK ile "KULAK KABARTMAK"

( Kulağı ve dili olana söylüyorum, kulaksız ve dilsiz olan işitiyor. )


-DİNLEMEK ve/||/<>/> DİNLENMEK



-DİNLEMEK ile/ve/<> İZLEMEK



-DİNLEMEK ve/+/||/<>/>/< YAZMAK(NOT ALMAK)



-DİNLEMEMEK ile/ve/||/<> BASTIRMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/||/<> ORTAMDA DEĞİLMİŞ GİBİ DAVRANMAK



-DİNLEMEMEK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/>/< NANKÖRLÜK

( Bir tek, nankörler dinlemez! )


-DİNLENME:
GÖVDEDE ile/ve/||/<> BEYİNDE ile/ve/||/<> GÖNÜLDE

( Uzanarak. İLE/VE/||/<> Uyuyarak. İLE/VE/||/<> Paylaşarak![Aynı zaman ve mekânda, aynı durumları paylaşarak!] [Söyleşerek DEĞİL susuşabilerek!] )


-DİNLENMEK ile/ve/||/<>/< ANA DİLİNDE DİNLENMEK



-DİNLENMEK ile/ve/<> DİNGİNLEŞMEK

( Dinleyen dinlenir. [başkaları da dinleyeni dinler!] Dinleyen dinlenir. [yorulmaz, dinginleşir ve gelişir!] )


-DİNLEYELİM! ve/||/<> YÜZLEŞELİM! ve/||/<> ANLAYALIM!

( [Yoksa ...] Dilimiz, bizi sağır eder. VE/||/<> Kalbimiz, bizi tutsak eder. VE/||/<> Zihnimiz, bizi deli eder. )


-DİNLEYENİN OLMAMASI ile/değil ANLAYANIN OLMAMASI

( Dinleyeni olmadığından değil anlayanı olmadığından sessizleşir insan. )


-DİPLOMASİ ile/ve STRATEJİ



-DİPLOMATİK[Fr. < DIPLOMATIQUE] ile/ve/||/<> KORDİPLOMATİK[Fr. < CORPS DIPLOMATIQUE]

( Diplomasi ile ilgili: İLE Bir ülkede bulunan elçi ve elçilik görevlilerinin topluluğu. )


-DİREKLER ARASI ETKİNLİKLERİ:
KIŞ RAMAZANLARINDA değil YAZ RAMAZANLARINDA



-DİRENG[Fars.] ve/||/<> ÂRÂM[Fars.]

( Dayanç/sabır. | Bekleme, gecikme, tutma, dinlenme. VE/||/<> Rahat/yerinde durma. | Eğlenme, dinlenme. | Yerleşme, karar kılma. )


-DİRENG[Fars.] ve/||/<> ÂRÂM[Fars.]

( BÎ-ÂRÂM: Rahat durmayan. | Sürekli dönen gezegenler. )


-DİRENİŞ ile/ve/||/<> BAŞKALDIRI



-DİRENİŞ değil/yerine DİRİLİŞ



-DİRETME ile/ne yazık ki DAYATMA



-DİRETMEK ile/ve/değil/yerine/önce/+/||/<>/></>/< DİRENMEK

( "İrâde"[yapma bilgisi/"isteği"]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İhtiyâr[yapma bilgisi/"isteği"]. )


-DIŞ "GÜZELLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İÇ GÜZELLİK



-DIŞ BARIŞ ve/<>/< İÇ BARIŞ

( İç barışı sağlayamayan, dış barışı gerçekleştiremez.
Dış barışa hizmet etmeyen, iç barışa ulaşamaz! )


-DIŞ GÖÇ ile/ve/||/<> İÇ GÖÇ



-DIŞ İLİŞKİLER ile/ve İÇ İLİŞKİLER

( Koşul. İLE/VE Yasa. )


-DIŞ SINIRLAR ile/ve/||/<>/>/< İÇ KOŞULLAR



-DIŞA BAKIŞ ile/ve/||/<>/> İÇE BAKIŞ

( Düş kurdurur. İLE/VE/||/<>/> Uyanış yaşatır. )


-DIŞADÖNÜKLÜK ile/ve/||/<> AÇIKLIK ile/ve/||/<> UZLAŞMACILIK ile/ve/||/<> VİCDANLILIK ile/ve/||/<> SİNİRLİLİK



-DIŞAVURUM ve/||/<>/< AHLÂK ve/||/<>/< İHLÂS



-DIŞAVURUM ile PAYLAŞIM



-DİŞİL ile/değil/yerine ANAÇ



-DİŞİLİK ile/yerine KİŞİLİK

( "Dişi-kişi" "olmak" değil, kişi-dişi olmaktır aslolan. )


-DİSİMİLASYON[Fr.] değil/yerine/= BENZEŞMEZLİK



-DİSİPLİN

( Ana ilke altındaki ayrımlar. )


-DIŞLA(N)MAK ile AŞAĞILA(N)MAK



-DIŞLAMA! ve/||/<> YARGILAMA!



-DIŞLAMA(MA) ile/ve/<> HOR GÖRME(ME)



-DIŞLAMA(MA)K ile/ve/||/<> KÜÇÜMSE(ME)MEK



-DIŞLAMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DIŞARIDA BIRAKMA



-DIŞLAMA ile/değil/yerine UYANDIRMA (ÇABASI/VESİLESİ)



-DIŞLAMAK ile GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK



-DIŞLAMAK ile ÖTEKİLEŞTİRME



-DIŞLAMAK ile/değil/yerine UZAKLAŞTIRMAK



-DIŞLAYICI



-DIŞSALLAYICI/LIK ile/değil/yerine/>< KAPSAYICI/LIK



-DİZGE ile/ve/<> BÜTÜNLÜK

( Aslında her biri öbürüdür. )


-DİZGE ile/ve/<> BÜTÜNLÜKLÜ DİZGE



-DİZGİN ile/ve/||/<>/> DİNGİN



-DOBRA/LIK ile/ve/değil/||/<>/> KABA/LIK



-DOĞA (DÜZENİ) ile/ve TOPLUM (DÜZENİ)

( Madenler, bitkiler ve hayvanlar.[MEVÂLİD-İ SELÂSE] İLE/VE İnsan. )


-DOĞA (DÜZENİ) ile/ve TOPLUM (DÜZENİ)

( Olan. İLE/VE Oldurulan/olmayan. )


-DOĞA [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-DOĞA NESNELERİ ile/ve/değil KÜLTÜR NESNELERİ



-DOĞA VAROLANI ile/ve/<> SONRA/NIN VAROLANI

( Hayvan. İLE/VE/<> İnsan. )


-DOĞA:
"MİRAS" (ATALARDAN) değil ÖDÜNÇ (ÇOCUKLARIMIZDAN)



-DOĞA ile/ve/||/<>/> EKİN

( Uzam/mekân. Döngüseldir.[zaman yoktur] İLE/VE/||/<>/> Süreç ve zaman üzerinedir. )


-DOĞA ile/ve/||/<>/> EKİN

( Uzam. İLE/VE/||/<>/> Dönüştürülmüş doğa. )


-DOĞA ile/ve/||/<>/> EYLEM

( Koşullu. İLE/VE/||/<>/> Koşulsuz. )


-DOĞA ile/>< TARİH



-DOĞA ile/ve TARİH/TOPLUM DÜNYASI

( Süreklilik. İLE/VE Süreksizlik. )


-DOĞA ile/ve/= TÜMEL AHLÂK



-DOĞAÇLAMA ve/=/<> MANEVİ BAĞ

( Doğaçlama, kişinin kendi manevi bağıdır. )


-DOĞADA ile/ve/<> İNSANDA

( İnsan yoktur. İLE/VE/<> Doğa vardır. )


-DOĞAL AHLÂK ile/ve AKLÎ AHLÂK ile/ve ŞER'Î AHLÂK



-DOĞAL DEĞİŞİM ile YAPAY/SUNİ DEĞİŞİM



-DOĞAL KÜRESELLEŞME ile/ve/||/<> YÖNLENDİRİLEN KÜRESELLEŞME



-DOĞAL SEMERE ile MEDENÎ SEMERE

( Doğal. İLE Antlaşma ya da yasalar ile belirlenmiş. )


-DOĞAL SEMERE ile MEDENÎ SEMERE

( SEMERE: Meyve. | Yarar, verim. | Sonuç. | Bir şeyden elde edilen gelir. )


-DOĞAL VE ZORUNLU ile DOĞAL AMA ZORUNLU DEĞİL ile NE DOĞAL, NE DE ZORUNLU

( Doğal Hal'de, "Ben şuyum, ben oyum" yoktur. )


-DOĞAL VE ZORUNLU ile DOĞAL AMA ZORUNLU DEĞİL ile NE DOĞAL, NE DE ZORUNLU

( There is no 'I am this', 'I am that', in the natural state. )


-DOĞAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞAYA UYUMLU



-DOĞAYA DOĞAN ile/ve/değil YAŞAMA DOĞAN

( Behaim("hayvan"). İLE/VE/DEĞİL Beşer/İnsan. )


-DOĞAYA DOĞAN ile/ve/değil YAŞAMA DOĞAN

( Yaşam, yaşamla beslenir. [Doğada bu süreç zorunluludur, toplumda ise gönüllü olmalıdır.] )


-DOĞAYA DOĞAN ile/ve/değil YAŞAMA DOĞAN

( Yaşamın tamir edemediğine ölüm son verir. )


-DOĞRU İŞİN YAPILMASI ile/ve/<> İŞİN, DOĞRU YAPILMASI

( Etkililik. İLE/VE/<> Etkinlik. )


-DOĞRU/YANLIŞ ile/ve/değil/yerine EN AZ YANLIŞ

( Bazen/bazı durum/konu/olaylarda, doğru ya da yanlış üzerinden değil, en az yanlışı düşünerek[hesaplayarak, göze alarak] hareket etmek, karar almak durumunda/zorunda kalabilir/olabilirsiniz. )


-DOĞRU/YANLIŞ ile/ve/değil İDEOLOJİK TUTUM



-DOĞRU/YETKİN DAVRANIŞ/EYLEM(SÂLİH AMEL):
BARIŞ ve/<> KURTULUŞ[KURTARICI EYLEM]

( Kendinle. VE/<> Hizmetle/eylemle. )


-DOĞRU ile HAYIRLI



-DOĞRU ile/ve/değil/yerine/||/<> KISMEN DOĞRU



-DOĞRU ile YANLIŞ

( Doğru/nun kullanım/ı ile. İLE Yanlış/ın kullanım/ı ile. )


-DOĞRU ile YANLIŞ

( Ne doğrular var, adamı, yoldan eder;
Ne yanlışlar var, insanı, adam eder. )


-DOĞRUDAN SEN ile/ve/<> DOLAYLI SEN

( Kendin. İLE/VE/<> Çocuğun. )


-DOĞRUDAN YARDIM ile/değil/yerine DOLAYLI YARDIM

( Politikacıdan gelir. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilgelerden gelir. )


-DOĞRUDUR ile DOĞRU DUR!



-DOĞRULUK ve/||/<>/>/< AŞK

( Kalemimiz olsun. VE/||/<>/>/< Mürekkebimiz olsun. )


-DOĞRULUK ve/||/<> İYİLİK ve/||/<> YÖN(ELİM)/İSTİKÂMET

( Hak ve hakikatte. VE/||/<> Eylemde. VE/||/<> Davranışta. )


-DOĞRULUK ile/ve/||/<>/>/< YARDIM



-DOĞRUYA DOĞRU ile DOĞRU'YA DOĞRU

( Bir doğru karşısında başka bir doğru daha. İLE Doğrunun bulunması ve bilinmesi yolunda/yönünde. )


-DOĞU TOPLUMU ile/değil/yerine DOĞULU TOPLUM



-DOĞUCU ile/ve/değil/yerine/||/>< DOĞULU



-DOĞUM ORANI ile NÜFUS/DEMOGRAFİ



-DOĞUM/DOĞAN:
ANADAN ile/ve/<> EĞİTİMDEN ile/ve/<> KENDİNDEN

( Beşer/beden. İLE/VE/<> İnsan. İLE/VE/<> Adı anılan/anılmayan. )


-DOĞURMAK ve/||/<>/> DOYURMAK | ile/ve/değil/||/<>/> YOĞURMAK



-DOKUNMA!:
ÖZELİNE ve/||/<> ÖZÜRÜNE ve/||/<> KUTSALINA



-DOKUNMAK ile/ve/||/=/<> ANMAK



-DOKUNULMAZ/LIK ile/değil/yerine AYRICALIK/LI



-DOKUNULMAZLIK ile/ve/değil/yerine KORUMA



-DOLANDIRICI ile TAVCI

( ... İLE Birini kandırarak, yüze gülerek aldatan kişi. | Yurt dışından geldiğini söyleyerek üzerindeki değeri düşük altın ya da mücevherleri çok değerli gösterip dolandırıcılık yapan kişi. )


-DOLAYIM(LI/SIZ) ile DÜŞÜNÜLMÜŞ



-DOLAYLILIKTA:
ALGISALLIK ile/ve/||/<> ÇIKARIMSALLIK ile/ve/||/<> AKTARIMSALLIK



-DOM ile/ve SPQR

( Mezartaşlarında ve kiliselerde görülen bu harfler "Herşeyin en iyisi ve en fazlası Tanrı'ya" anlamına kullanılmıştır. İLE/VE Roma'da pekçok binada ve kamu alanında görülen bu harfler/simge "Aziz Roma ve Halkı için!" anlamına kullanılmıştır. )


-DOM ile/ve SPQR

( Allah'a. İLE/VE İnsan'a. )


-DOMİNO ETKİSİ ile/ve/||/<> ZİNCİRLEME ETKİ



-DON-GÖMLEK ([ORTALIKTA] DOLAŞMAK)



-DON-PAÇA ([ORTALIKTA] DOLAŞMAK)



-DÖNME ile "DÖNME"



-DÖNME ile MÜHTEDÎ



-DÖNÜŞTÜRME ve/||/<>/< DÜŞÜNME



-DÖNÜŞTÜRMEK ile İÇSELLEŞTİRMEK

( Dıştakileri. İLE/VE Kavramları. )


-DÖNÜŞÜM ile/ve/<> DEĞİŞİM

( Değişimi kavrayan kişi, işaretleri farkeder ve bu belirtilerin ardındaki zamansal beklentileri karşılar. )


-DÖNÜŞÜM ile/ve/<> DEĞİŞİM

( Değişim, ancak şimdi olabilir. Gelecekte değil! )


-DÖNÜŞÜM ile/ve/<> DEĞİŞİM

( Bilinç, tümüyle değişimin bilincidir. )


-DÖNÜŞÜM ile/ve/<> DEĞİŞİM

( Emek ve çaba harcayarak değişebileceğimizi düşlemeyelim! )


-DÖNÜŞÜM ile/ve/<> DEĞİŞİM

( Olgun kişi, bir panter gibi farkettirmeden değişir. )


-DÖNÜŞÜM ile/ve/<> DEĞİŞİM

( Kişisel arzularınızı terk edin ve böylece tasarruf edilen gücü dünyanın değişmesi yolunda kullanın! )


-DÖNÜŞÜM ile/ve/<> DEĞİŞİM

( Sessizlik bir kez idrak edildiğinde, o, değişebilir olanı derin biçimde etkiler, kendi etkilenmeden kalarak. )


-DÖNÜŞÜM ile/ve/<> DEĞİŞİM

( Değişmez olan, işimize yaramaz. )


-DÖNÜŞÜM ile/ve/<> DEĞİŞİM

( Ancak değiştirebileceklerinizden sorumlusunuz. Tüm değiştirebileceğiniz ise kendi tavrınızdır. Sorumluluğunuz oradadır. )


-DÖNÜŞÜM ile/ve/<> DEĞİŞİM

( Sadece değişebilir olan üzerine düşünülüp konuşulabilir. )


-DÖNÜŞÜM ile/ve/<> DEĞİŞİM

( Çevremizi o kadar değiştirdik ki, şimdi bu yeni çevreye uyabilmek için kendimizi değiştirmemiz gerekiyor. )


-DÖNÜŞÜM ile/ve/<> DEĞİŞİM

( İSTİDÂRE[Ar. < DEVR]: Daire biçimine girme, değirmi olma, değirmilenme. )


-DÖNÜŞÜM ile/ve/<> DEĞİŞİM

( All consciousness is consciousness of change.
Do not imagine that you can change through effort.
Abandon every personal desire and use the power thus saved for changing the world!
Once realised of silence, it will deeply affect the changeable, itself remaining unaffected.
The unchangeable is of no use to you.
You are responsible only for what you can change. All you can change is only your attitude. There lies your responsibility.
Only the changeable can be thought of and talked about. )


-DÖNÜŞÜM ile/ve/||/<> DEĞİŞKEN DÖNÜŞÜMÜ



-DÖNÜŞÜM ile/ve/değil/||/<>/< DÖNGÜ



-DÖNÜŞÜM ile/ve/<> ETKİNLİK



-DÖRT İSTEK:
AÇGÖZLÜLÜK ile/ve/||/<>/> ÇEKİŞME ile/ve/||/<>/> GÖSTERİŞ ile/ve/||/<>/> GÜÇ TUTKUSU



-DORUKLARI/NI...

( DORUKLARI/NI
[NE YAZIK Kİ]

ŞEFKÂTSİZLİĞİ/MİZİ, ANNEDE/N ÖĞREN/DİK
ANLAYIŞSIZLIĞI/MIZI, BABADA/N ÖĞREN/DİK
ÖTEKİLEŞTİRME/MİZİ, KARDEŞLERDE/N ÖĞREN/DİK
UZAKLIĞI/MIZI, YAKINLARIMIZDA/N ÖĞREN/DİK

ACIMASIZLIĞI/MIZI, KADINLARDA/N ÖĞREN/DİK
TAKINTILARI/MIZI, ERKEKLERDE/N ÖĞREN/DİK
KEYFİYETİ/MİZİ, EŞEŞEYSELLERDE/N ÖĞREN/DİK

SEFİLLİĞİ/MİZİ, ZENGİNLERDE/N ÖĞREN/DİK
KAYITSIZLIĞI/MIZI, ÜNLÜLERDE/N ÖĞREN/DİK

İKİYÜZLÜLÜĞÜ/MÜZÜ, POLİTİKACILARDA/N ÖĞREN/DİK
SAPLANTILARI/MIZI, BAŞ(BA)KANLARDA/N ÖĞREN/DİK

DİNSİZLİĞİ/MİZİ, DİN(İ)DARLARDA/N ÖĞREN/DİK
TUTARSIZLIĞI/MIZI, HOCALARDA/N ÖĞREN/DİK
ZEVZEKLİĞİ/MİZİ, AYDINLARDA/N ÖĞREN/DİK

SİNSİLİĞİ/MİZİ, TÜCCARLARDA/N ÖĞREN/DİK
DEDİKODUCULUĞU/MUZU, ESNAFTA/N ÖĞREN/DİK
İLGİSİZLİĞİ/MİZİ, BİLGİSAYARCILARDA/N ÖĞREN/DİK
DEĞERSİZLEŞTİRMEYİ/MİZİ, GAZETECİLERDE/N ÖĞREN/DİK

AKILSIZLIĞI/MIZI, BİLİMKİŞİLERİNDE/N ÖĞREN/DİK
YÜZEYSELLİĞİ/MİZİ, FELSEFECİLERDE/N ÖĞREN/DİK
DUYARSIZLIĞI/MIZI, SANATÇILARDA/N ÖĞREN/DİK

SAYGISIZLIĞI/MIZI, YAYADAN ÖĞREN/DİK
DİKKATSİZLİĞİ/MİZİ, ONDAN ÖĞREN/DİK
ÖZENSİZLİĞİ/MİZİ İSE SENDEN ÖĞREN/DİK

DİDİŞME/MİZİ, KOMŞUDAN ÖĞREN/DİK
SATAŞMA/MIZI, ARKADAŞTAN ÖĞREN/DİK
KAVGAYI DA, TARAFTARLARDA/N ÖĞREN/DİK

[FAKAT/YERİNE]

BARIŞI, HALKTA/N ÖĞREN/DİK

BAYRAMI, ÇOCUKLARDA/N ÖĞREN/DİK

DENGEYİ, DOĞADA/N ÖĞREN/DİK

KENDİMİZİ, EVRENDE/N ÖĞREN/DİK



[ Sürekli/doğrudan erişim adresi...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/32793 ] )


-DORUKLARI/NI...

( THEIR SUMMITS
[UNFORTUNATELY]

(WE) LEARN/ED (OUR) COMPASSION FROM/AT (OUR) MOTHER
(WE) LEARN/ED (OUR) INCOMPREHENSION FROM/AT (OUR) FATHER
(WE) LEARN/ED (OUR) FROM/AT (OUR) BROTHERS/SISTERS
(WE) LEARN/ED (OUR) OTHERING FROM/AT (OUR) RELATIVES

(WE) LEARN/ED (OUR) RELENTLESS FROM/AT WOMEN
(WE) LEARN/ED (OUR) OBSSESSIONS FROM/AT MEN
(WE) LEARN/ED (OUR) MODALITIES FROM/AT HOMOSEXUALS

(WE) LEARN/ED (OUR) POVERTY FROM/AT RICHS
(WE) LEARN/ED (OUR) DETACHMENT FROM/AT CELEBRITIES

(WE) LEARN/ED (OUR) HYPOCRISY FROM/AT POLITICIANS
(WE) LEARN/ED (OUR) FIXATIONS FROM/AT PRESIDENTS/MINISTERS

(WE) LEARN/ED (OUR) IRRELIGION FROM/AT RELIGIOUS'
(WE) LEARN/ED (OUR) INCONSISTENCE FROM/AT TEACHERS
(WE) LEARN/ED (OUR) FLIPPANCY FROM/AT INTELLECTUALS

(WE) LEARN/ED (OUR) SLYNESS FROM/AT TRADERS
(WE) LEARN/ED (OUR) GOSSIPY FROM/AT DEALERS
(WE) LEARN/ED (OUR) IRRELEVANCE FROM/AT COMPUTER NERDS
(WE) LEARN/ED (OUR) DEBASEMENT FROM/AT JOURNALISTS

(WE) LEARN/ED (OUR) INSANITY FROM/AT SCIENTICIANS
(WE) LEARN/ED (OUR) SUPERFICIALITY FROM/AT PHILOSOPHERS
(WE) LEARN/ED (OUR) INSENSITIVITY FROM/AT ARTISTS

(WE) LEARN/ED (OUR) INDIGNITY FROM/AT PEDESTRIANS
(WE) LEARN/ED (OUR) NEGLIGENCE FROM/AT HIM/HER
(WE) LEARN/ED (OUR) SLIPSHOD FROM/AT YOU

(WE) LEARN/ED (OUR) SCUFFLE FROM/AT NEIGHBOR
(WE) LEARN/ED (OUR) PROVOCATION FROM/AT FRIEND
(WE) LEARN/ED (OUR) SCRAP FROM/AT FANS


[BUT/INSTEAD OF "THESE"]


(WE) LEARN/ED (OUR) PEACE FROM/AT PUBLIC

(WE) LEARN/ED (OUR) MERRINESS FROM/AT KIDS

(WE) LEARN/ED (OUR) BALANCE FROM/AT NATURE

(WE) LEARN/ED (OUR) SELF/SELVES FROM/AT UNIVERSE



[ Direct reach address...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/32793 ] )


-DOSLUK" değil DOSTLUK



-DOST KAZANMAK ile/ve/değil/yerine DOSTU/DOSTLARI KAYBETMEMEK

( Dost kazanmak yerine varolan dostları [tanıyarak/anlayarak] kaybetmemeye çalışmalı! )


-DOST OL(A)MAYAN/A ile/değil/yerine DOST (OLAN/A, OLABİLEN/E)

( Yol ver. İLE/DEĞİL/YERİNE "Yaşamını ver." )


-DOST OL(A)MAYAN/A ile/değil/yerine DOST (OLAN/A, OLABİLEN/E)

( KIYIM-KIYIM, KIYIL Kİ, DOST ÖNÜNE ÇIK(ABİL) )


-DOST:
ACI SÖYLEYEN değil ACIYI, TATLI SÖYLEYEN



-DOST:
KOLAY KAZANILMAZ ve KOLAY KAYBEDİLEBİLİR



-DOST:
YANLIŞINI DUYURAN/YAYAN değil YANLIŞINDA UYARAN ve/sonra KORUYAN/KOLLAYAN



-DOST ve/>< DERT

( Dostu olanın, derdi olmaz. )


-DOST ile KARDEŞLİK

( Kardeş olma durumu, karındaşlık, uhuvvet. | Kardeş kadar yakın sayılan kimse, yakın dost. | Birlik, beraberlik. | Adı bilinmeyen kişilere söylenilen bir seslenme sözü. )


-DOSTLUK:
"KUSURSUZ/LUK" değil/yerine SAMİMİYET



-DOSTLUK/TA:
ÜST/AŞAĞI değil/yok DENKLİK



-DOSTLUK ve/||/<> YARDIM

( Eli. VE/||/<> Seli. )


-DOSTLUKTA/YOLCULUKTA:
İKNÂ ve/||/<> RIZÂ

( [ne yazık ki] Dostlukta ya da bir yol alışta, iknâ ve rızâ değil de zorlama var ise, yoldaşlar, önce birbirlerini yargılamaya sonra da birbirlerini yok etmeye başlarlar. )


-DOSTLUKTA/YOLCULUKTA:
İKNÂ ve/||/<> RIZÂ

( Amaçları farklı iki kişinin, aynı yolda yürümesi, onları yoldaş kılmaz, bir süreliğine yol arkadaşı kılar. Birbirlerini taşımaz, yük olurlar. )


-DOSTUNA, HERŞEYİ/Nİ ANLATMA! ve DÜŞMANINA, BÜYÜK/FAZLA HAKARET ETME!

( [ileride] Düşmanın olabilir. VE Dostun olabilir. )


-DOSTUNA, HERŞEYİ/Nİ ANLATMA! ve DÜŞMANINA, BÜYÜK/FAZLA HAKARET ETME!

( ...nın, yarısını göster, yarısını gösterme! )


-DOYMAK(SINIRA GELMEK) ile/yerine GEREKSİNİM DUYDUĞUN KADARINI ALMAK



-DOYUM:
"İNANARAK" ile/değil ANLAYARAK



-DOYUM ve/||/<>/< BÜTÜNLÜK



-DOYUMLULUK ve/||/<> GÜVEN

( En büyük zenginlik. VE/||/<> En iyi yakınlık/akrabalık. )


-DOYUMSUZ/LUK ile/ve/<>/|| DUYARSIZ/LIK



-DRAM[Fr. < DRAME]/DRAMA ile TRAJEDİ[Fr. < Yun. TRAGEDIE]

( Sahnede oynanmak için yazılmış oyun, drama. | Acıklı, üzüntülü olayları, bazen güldürücü yönlerini de katarak konu alan sahne oyunu ya da televizyon filmi. | Tiyatro yazını. | Acıklı olay. İLE Konusunu efsanelerden ya da tarihsel olaylardan alan, acıklı sonuçlarla bağlanan bir tür tiyatro yapıtı, facia. | Üzücü iki [ve üzeri] olmazın biraradalığı. )


-DRAMA ile DRAM'A



-DRAVİDLER ile/ve MİKENLER ile/ve DORLAR ile/ve İYONLAR



-DUA ile/ve/||/<> MAHATMA GANDHI'NİN DUASI

( )


-DÜĞÜM değil/yerine/>< ÇÖZÜM



-DÜĞÜM ile/değil/yerine DÜĞÜN

( Kişiye[zih(ni)ne], durumlara/koşullara göre değişir. )


-DÜMEN ile/değil/yerine/>< DÜZEN



-DÜMENCİ ile/değil/yerine/>< KÜREKÇİ

( image )


-DÜN/LER ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< GÜN/LER

( Unutulabilirler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yaşanılması gerekenler, yaşanılacaklar. )


-DÜN/LER ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< GÜN/LER

( Unutulabilecek ve bağlamında unutulabilmesi gereken. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yaşanılabilecek ve yaşanılması gereken. )


-DÜNYA NÜFUSU(-1) ile/ve/||/<>/ya da 1 KİŞİ

( "Pamuk". İLE/VE/||/<>/YA DA "Demir". )


-DÜNYA VATANDAŞI ile/ve/<> DÜNYA BİREYİ



-DÜNYA VATANDAŞI ile/ve VATANSIZ/HAYMATLOS



-DÜNYADA, BİR KİŞİ/İNSAN OLMAK ile/ve/<>/değil BİR KİŞİ İÇİN DÜNYA OLMAK



-DURABİLMEK ile/ve/||/<> UNUTABİLMEK ile/ve/||/<> SUSABİLMEK ile/ve/||/<> AFFEDEBİLMEK



-DURAĞAN TOPLUM ile/değil/yerine/>< DEVİNGEN TOPLUM



-DURAĞANLIK/ATÂLET(OTURMA/YATMA) ile/değil/yerine/>< HAREKET

( Üşütür ve giydirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Isıtır ve soyundurur. )


-DURAN ADAM ve/||/<> OTURAN TOPLUM



-DURDURMAK ve/||/<>/< DURMAK

( Yaşamımızdaki ve çevremizdeki tüm yakın ya da uzak sorunları, öncelikle sorunların ve sorunları yaratanların karşılarında durarak, yapmayarak, yaptırmayarak, "Hayır!" deme olanağımızla[ihtiyârımızla/muhtariyetimizle] durdurabiliriz. )


-DURGUN/LUK ile/ve/değil/yerine DİNGİN/LİK



-DURGUN/LUK ile/ve/değil/||/<> DURAĞAN/LIK



-DURMAK ve/<> DURU BAKMAK



-DÜRTMEK ile/değil/yerine UYARMAK



-DÜRTÜ ile/ve/değil/||/<>/> UYARAN ile/ve/değil/||/<>/> UYARILMA



-DÜRTÜLER ile/ve/||/<> KAYGI ile/ve/||/<> SAVUNMALAR



-DURUM/LAR ile/ve/||/<>/> KOŞUL/LAR ile/ve/||/<>/> KARAR/LAR



-DURUM ile/ve/<> DURUŞ



-DURUMDAN/HALDEN ANLAMAK ve/||/<> GÖNÜL KIRMAMAK



-DURUMUNDA OLMAK ile/ve KONUMUNDA OLMAK



-DURUŞ ve/<> SAYGI ve/<> SEVGİ

( Kıyam. VE/<> Rükû. VE/<> Secde. )


-DURUŞ ile/ve TUTUM

( Sen doğru dur, kötüler ecelini bulur! )


-DÜRÜST OLMAK =/||/<> "MANZARA KAPATAN AĞAÇ OLMAK"

( Ne yazık ki, bazı "kişiler" için dürüst kişilerin (istenilmeme) durumu. )


-DÜRÜST/LÜK >< BİLGİSİZ/LİK(CEHÂLET)



-DÜRÜSTLÜK:
"ÇOK ARKADAŞ" değil/yerine İYİ DOST (KAZANDIRIR)



-DÜRÜSTLÜK =/> RAHATLIK



-DÜRÜSTLÜK ile/ve/<> SAYGI

( Dürüst olmayan cezalandırılır. İLE/VE Saygı göstermeyene toplumda yer verilmez. )


-DÜRÜSTLÜK ile/ve/<> SAYGI

( Teşekkür ve özür dilemeyi bilmek/uygulamak ile. )


-DÜRÜSTLÜKTE:
KOLAY İNCİNME ile/ve/||/<> KOLAY İNCİTME



-DÜŞ KURMA ve/||/<>/> UYANIŞ YAŞAMA

( Dışa bakınca. VE/||/<>/> İçe bakarak. )


-DÜŞKÜNLÜK:
GÜZELLİĞE ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜRÜSTLÜĞE



-DÜŞKÜNLÜK ile/ve/değil/yerine ÖNCELİK (VERMEK/VERİLEN)



-DÜŞMAN OLMAK ile/ve "GICIK" OLMAK



-DÜŞMAN OLMAK değil/yerine/>< BİRBİRİNE HAYRAN OLMAK



-DÜŞMAN ve DELİ ile/değil/yerine/||/>< DOST ve ÂŞIK

( İşine geleni söyler. VE Ağzına geleni söyler. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gerçekleri söyler. VE Gönlünden geçeni söyler. )


-DÜŞMAN:
KARŞINDAKİ ile/ve/değil/||/<> "YANINDAKİ" ile/ve/değil/||/<> "İÇİNDEKİ"

( Elindeki kılıçla. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Arkasına sakladığı hançerle. )


-DÜŞMAN(") ile/ve/değil KARŞI GÜÇ



-DÜŞMAN(") ile/değil/yerine RAKİP



-DÜŞMAN/LIK ile/değil/yerine/>< DOST/LUK

( Düşmanın en büyük hilesi, "dostluğudur". )


-DÜŞMAN/LIK ile/değil/yerine/>< DOST/LUK

( Dostluğunun bedelini ödemekten kaçınanın, "düşmanlığı"nı önemsemeyebilirsin. Fakat düşmanlığının bedelini ödemeye hazır olanın, "dostluğu"nu ciddiye al! )


-DÜŞMAN/LIK ile/değil/yerine/>< DOST/LUK

( Dedikodu/nu eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Uyarır/ikaz eder. )


-DÜŞMAN/LIK ile/değil/yerine/>< DOST/LUK

( )


-DÜŞMAN/LIK ile/değil/yerine/>< DOST/LUK

( [ölümü] Unutturan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anımsatan. )


-DÜŞMAN/LIK ile/değil/yerine/>< DOST/LUK

( "Ne yapmamız gerektiğini" gösterir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ne yapabileceğimizi gösterir. )


-DÜŞMAN/LIK ile/değil/yerine/>< DOST/LUK

( Her canımızı sıkanla. VE Her elimizi sıkanla. [Olmayalım!] )


-DÜŞMAN/LIK ile/değil/yerine/>< DOST/LUK

( Her başımızı ağrıtanı düşman bilmeyelim/saymayalım. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Her başımızı okşayanı dost bilmeyelim/saymayalım. )


-DÜŞMAN/LIK ile/değil/yerine FARKLI/LIK



-DÜŞMANA:
| "ZARAR VERMEK ve/ya da ÖÇ ALMAK" |
ile/değil/yerine/><
BAĞIŞLAMAK

( | Düşmanından daha alçağa düşürür. VE/YA DA Düşmanınla aynı seviyeye düşürür. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yüceltir. )


-DÜŞMANDAN KORUNMAK ile/ve/değil/||/<> "DOST"TAN KORUNMAK

( Kendin korunabilirsin. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Bir şeylerin ve/ya da birilerinin de koruması gerekir. )


-DÜŞMANDAN KORUNMAK ile/ve/değil/||/<> "DOST"TAN KORUNMAK

( Dostlarım! Dünyada, dost yoktur! )


-DÜŞMANDAN KORUNMAK ile/ve/değil/||/<> "DOST"TAN KORUNMAK

( Kusursuz dost isteyen, dostsuz kalır. )


-DÜŞMANDAN KORUNMAK ile/ve/değil/||/<> "DOST"TAN KORUNMAK

( Ayıpsız yâr isteyen, yârsız kalır. )


-DÜSTÛR[Ar.] değil/yerine/= KURAL/ÖKKURAL

( KANUN, KAİDE, KURAL )


-DÜŞÜNCE ile/ve/<> DUYGU



-DÜŞÜNCE

( 10¯³¹ jul )


-DÜŞÜNCE [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-DÜŞÜNCE [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-DÜŞÜNCE DÖNEMLERİNDE:
"BÜYÜSEL" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> (")DİNSEL(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BİLİMSEL

( Onbinlerce yıldır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Sekizbin yıldır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Birkaç yüzyıldır. )


-DÜŞÜNCE ve/||/<>/< MANTIK
ve/||/<>
EYLEM ve/||/<>/< EDEB

( Düşüncenin edebi, mantıktır. VE/||/<> Eylemin mantığı, edebdir. )


-DÜŞÜNCE, DÜŞÜNMEK yerine ZAMANINDA DÜŞÜNMEK

( Düşünce, düşünce başlar. [yere/aşağı düşünce!][düşen, düşünce/düştükten sonra anlar/bilir!] )


-DÜŞÜNCE, DÜŞÜNMEK yerine ZAMANINDA DÜŞÜNMEK

( "Melek Şehri" filmini de izlemenizi salık veririz. )


-DÜŞÜNCE:
GİZEMLİ değil GİZLİ



-DÜŞÜNCE/DÜŞÜNME ve/<> İMGELEM YETİSİ



-DÜŞÜNCE/DUYGU/DAVRANIŞ'LARDA:
KOŞMAK/EMEKLEMEK değil/yerine YÜRÜMEK



-DÜŞÜNCE/FİKİR ile/ve/<>/< BİLGİ

( Amaca yönelik. İLE/VE/<>/< Nedene yönelik. )


-DÜŞÜNCE/FİKİR ile/ve/<>/< BİLGİ

( Gelecek. İLE/VE/<>/< Şimdi. )


-DÜŞÜNCE/İLKE:
KURUCU ile/ve/||/<>/> DÜZENLEYİCİ



-DÜŞÜNCE/İNANÇ/İDEAL ile/ve/<> KİŞİ

( Bazen ancak bir düşünce/inanç/ideal için herkesten vazgeçebilirsin, bazen de ancak bir kişi için tüm düşünce/inanç/ideallerinden! )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<>/>/< DİKKAT

( Düşünceler dedikleriniz, zihnin yüzeyindeki dalgacıklardır ancak. )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<>/>/< DİKKAT

( Yaşamınızdaki en önemli şeye -kendinize-, bölünmez dikkatinizi verin. )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<>/>/< DİKKAT

( Zorlamasız, kendi benliği ile kısıtlanmamış bir dikkat ve ilgi gerekir. )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<>/>/< DİKKAT

( Olgun kişi, dikkatini içine yönelterek, meziyetlerini geliştirir. )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<>/>/< DİKKAT

( Dikkat, Şimdi'ye geri getirir. )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<>/>/< DİKKAT

( Dikkat, özgürleştirir. )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<>/>/< DİKKAT

( Dikkatsizlik, tutsaklaştırır. )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<>/>/< DİKKAT

( Dikkatsizlik, köreltir; dikkat, berraklaştırır. )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<>/>/< DİKKAT

( Öteye ulaşmak için uyanık bir sükûnete ve sessiz dikkate gereksinimimiz vardır. )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<>/>/< DİKKAT

( Dikkatsizliğiniz yüzünden kendi çevrenizde inşâ etmiş olduğunuz hapishaneyi inceleyin. )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<>/>/< DİKKAT

( Başparmağınız işaret parmağınıza dokunuyor. İkisi de dokunuyor ve dokunuluyor. Dikkatinizi başparmağınızda topladığınız zaman başparmak hissedendir ve işaret parmağı da nesne. Dikkat odağını değiştirin, ilişki de tersine döner. )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<>/>/< DİKKAT

( Attention liberates. )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<>/>/< DİKKAT

( Inattention obscures, attention clarifies. )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<>/>/< DİKKAT

( It needs effortless, un-self-conscious attention.
To go beyond, you need alert immobility, quiet attention.
Attention brings you back to the present.
Study the prison you have built around yourself by inadvertence.
Your thumb touches your forefinger. Both touch and are touched. When your attention; is on the thumb, the thumb is the feeler and the forefinger - the self. Shift the focus of attention and the relationship is reversed. )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> DAVRANIŞ/TUTUM ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DEĞER ile/ve/||/<> DİL

( Akıl[doğru bağ/lar] ve ilim ile yapılandırılır. İLE/VE/||/<> Çeşitli fizyolojik ve psikolojik isteklerle ve eğlencelerle doyurulur. İLE/VE/||/<> Çalışarak, iş yaparak, kazanarak ve kazandırarak dengelenir. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> DAVRANIŞ/TUTUM ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DEĞER ile/ve/||/<> DİL

( Düşünceler, duygulardan önce gelir. )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> DAVRANIŞ/TUTUM ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DEĞER ile/ve/||/<> DİL

( %80 İLE/VE/||/<> %20 İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> DAVRANIŞ/TUTUM ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DEĞER ile/ve/||/<> DİL

( Duygu yok fakat [çeşitli oranlarda/yoğunluklarda] etkisi olabilir. İLE/VE/||/<> Düşünce var. İLE/VE/||/<> Düşünce ve duygu var. İLE/VE/||/<> Öncenin, kendimizin ve başkalarının düşünceleri var. İLE/VE/||/<> Tümü var. )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> DAVRANIŞ/TUTUM ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DEĞER ile/ve/||/<> DİL

( Saniyelerde. İLE/VE/||/<> Milisaniyelerde. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> DAVRANIŞ/TUTUM ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DEĞER ile/ve/||/<> DİL

( Zihnimizin konuşma dili. İLE/VE/||/<> Gövdemizin konuşma dili. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )


-DÜŞUNCE ile EDİM



-DÜŞÜNCE ile/değil/yerine FARKLARI BİRLİĞE GETİREN DÜŞÜNCE

( En ufak bir fark gördüğün müddetçe sen gerçeğe yabancısın demektir. )


-DÜŞÜNCE ile/değil/yerine FARKLARI BİRLİĞE GETİREN DÜŞÜNCE

( Kederin nedeni, farklılıklar ve ayrımlar değildir. )


-DÜŞÜNCE ile FARKLILIKLARI BİRLİĞE GETİREN DÜŞÜNCE



-DÜŞÜNCE ile/ve/<> FELSEFE

( ... İLE/VE/<> Düşüncenin hesabını verebilmek. )


-DÜŞÜNCE = FİKİR = THOUGHT[İng.] = PENSÉE[Fr.] = GEDANKE[Alm.] = PENSAMIENTO[İsp.]



-DÜŞÜNCE ile/ve/değil/yerine HESABINI VEREBİLECEĞİN DÜŞÜNCE

( Her düşündüğünü seslendirmemeli/söylememelisin! )


-DÜŞÜNCE ile/ve/> İNANÇ

( İnandığınızı yapın ve yaptığınıza inanın. Başka her şey enerji ve zaman savurganlığıdır. )


-DÜŞÜNCE ile/ve/> İNANÇ

( İNANÇ: Değişimi engelleme. )


-DÜŞÜNCE ile/ve/+/<> İNANÇ ile/ve/+/<> İMAN

( Bilgi ve/+ yorum. [D] İLE/VE/+/<> Düşüncenin karesi. [D²] İLE/VE/+/<> Düşüncenin küpü. [D³] )


-DÜŞÜNCE ile/ve/+/<> İNANÇ ile/ve/+/<> İMAN

( [Kanıt gereksinimi] Vardır. İLE/VE/+/<> Daha çoktur. İLE/VE/+/<> Hem vardır, hem yoktur; ne vardır, ne de yoktur. )


-DÜŞÜNCE ve/||/<> IŞIK ve/||/<> KİŞİ ve/||/<> İLİŞKİ

( Her zaman, zemin ve koşulda, her yöne ilerleyebilirler. )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<>/> İZLENİM

( David Hume )


-DÜŞÜNCE ile/ve/değil/yerine KENDİNİ OLUŞTURAN DÜŞÜNCE



-DÜŞÜNCE ile MİSAFİR-İ GAYBÎ

( ZAMAN ZAMAN İNSANIN AKLINA GELEN KÖTÜ DÜŞÜNCELER [GELİP GEÇİCİDİR!] )


-DÜŞÜNCE ile/ve TANRI



-DÜŞÜNCE ile TEKLİF



-DÜŞÜNCE ile/değil/yerine TÜREYEBİLİR/TÜRETİLEBİLİR DÜŞÜNCE

( İyi düşünceler, hormonların dengeli salgılanmasını sağlar. )


-DÜŞÜNCE ile/değil/yerine TÜREYEBİLİR/TÜRETİLEBİLİR DÜŞÜNCE

( Yüksek düşünceler örnek kullanılmadan, hoşnut edici bir biçimde anlatılamazlar. )


-DÜŞÜNCE ile/değil/yerine TÜREYEBİLİR/TÜRETİLEBİLİR DÜŞÜNCE

( Kötü düşünce, döner-dolaşır, ne yapar-eder size ulaşır! )


-DÜŞÜNCE ile/ve TUTKU



-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<> VARLIK

( ... İLE/VE/||/<> En temel düşünce. )


-DÜŞÜNCE ile/ve VARSAYIM



-DÜŞÜNCEDE ile/ve/||/<>/>/< EĞİTİMDE ile/ve/||/<>/>/< BİLİMDE

( Özgürlüğü. İLE/VE||/<>/>/< Çağdaşlığı. İLE/VE||/<>/>/< Evrenselliği. [yeğleyelim!] )


-DÜŞÜNCEDEN DAHA ZARARLI OLAN:
"USTA SALDIRICI" ile/ve/değil/||/<> ACEMİ SAVUNUCU



-DÜŞÜNCELERİ ÖĞRENMEK ile/ve/değil/yerine DÜŞÜNMEYİ ÖĞRENMEK/BECERMEK



-Düşüncelerini DİNLE!!!



-Düşüncelerini dizginlemek için DİNLE!!!



-Düşüncelerini dizginlemek için SUS!!!



-DÜŞÜNCEME" değil DÜŞÜNMEK



-DÜŞÜNCENİN KENDİ ile/ve/<> DÜŞÜNCENİN İÇERİĞİ



-DÜŞÜNCESİZLİK ile DÜŞÜNEMEMEK/DÜŞÜNEMEMİŞ OLMAK



-DÜŞÜNCEYİ:
SÖZDE/YAZIDA BIRAKMAK ile/değil/yerine UYGULAMAYA SOKMAK

( Bir düşüncene(/düşünceye/ilkeye/mirasa), ancak, sen sahip çıkarsan (uygular ve devam ettirirsen), bir anlam/değer kazanır/sın ve/ya da kazandırır/sın. )


-DÜŞÜNCEYİ/HAYALİ, DOĞAYA YANSITMAK değil/yerine DOĞAYI, ZİHİNDE İNŞÂ ETMEK



-DÜŞÜNCEYLE BAKMAK ile DÜŞÜNCE OLMADAN BAKMAK



-DÜŞÜNEN ile/ve/<> DÜŞÜNCELİ



-DÜŞÜNME (")YOĞUNLUĞU(") ile/değil/>< VERİ PAYLAŞIMI



-DÜŞÜNME/KONUŞMA HAKKI ile/ve/||/<>/> BİLGİLENME HAKKI



-DÜŞÜNME ile/ve/değil DOĞRU DÜŞÜNME

( Aklın bilinmeyenden bilinene doğru yaptığı hareket. İLE/VE/DEĞİL Aklın bilinenden bilinmeyene doğru yaptığı hareket. )


-DÜŞÜNME ile/ve/değil DOĞRU DÜŞÜNME

( Aklın bilinenle bilinmeyen arasındaki hareketi. İLE/VE/DEĞİL ... )


-DÜŞÜNME ile/ve/değil DOĞRU DÜŞÜNME

( Düşündüğün şeye bürünürsün/bulaşırsın. )


-DÜŞÜNME ile/ve/<> DÜŞÜNCE

( Yaşam. İLE/VE/<> Yaşam(/a/k). )


-DÜŞÜNME ile/ve/<> DÜŞÜNCE

( Düşünce damlacıklarıyla doldurulan havuzda yüzmek. İLE/VE/<> Kişinin[düşünenin/düşünmesi gerekenin], suyun üstünde (yaşamda) kalmasını sağlayan kaldırma gücünü sağlayan yasa/zorunluluk/gereklilik. )


-DÜŞÜNME ile/ve/<> DÜŞÜNCE

( Bilinenleri, bilinmeyenlere götürebilecek biçimde düzenlemek. )


-DÜŞÜNME ile/ve/<> DÜŞÜNCE

( Sonsuz olanaklılıklar. )


-DÜŞÜNME ile/ve/<> DÜŞÜNCE

( Her şey düşünce ile başlar. )


-DÜŞÜNME ile/ve/<> DÜŞÜNCE

( Düşün-ce: Yukarıdan düşünce/inince sende ortaya çıkan. )


-DÜŞÜNME ile/ve/<> DÜŞÜNCE

( Bir yerini/dizini incitmeyen düşünmeye başlamaz kolay kolay. )


-DÜŞÜNME ile/ve/<> DÜŞÜNCE

( Düşünme ifade edilerek düşünce haline getirilmiş olur. )


-DÜŞÜNME ile/ve/<> DÜŞÜNCE

( Aklın bilinen ile bilinmeyen arasındaki hareketidir. )


-DÜŞÜNME ile/ve/<> DÜŞÜNCE

( Düşünme süreci tamamlandığında, yani anlamlı bir bütünlük oluşturulduğunda, soruya yanıt verilir. )


-DÜŞÜNME ile/ve/<> DÜŞÜNCE

( Düşünmeyi kesmek zorunda değilsiniz, sadece ilgilenmeyi kesin. )


-DÜŞÜNME ile/ve/<> DÜŞÜNCE

( Düşüncelerinizi gözleyin, düşüncelerinizi gözlemekte olan kendinizi gözleyin. )


-DÜŞÜNME ile/ve/<> DÜŞÜNCE

( Düşüncelerinizi sokak trafiğini seyreder gibi seyredin. )


-DÜŞÜNME ile/ve/<> DÜŞÜNCE

( Rüyanızda bir çölde susuzluktan ölmekte olduğunuzu görürken, başucunuzda duran bir bardak suyun size yararı olmadığı gibi. )


-DÜŞÜNME ile/ve/<> DÜŞÜNCE

( Düşüncelere sarılmayın yeter. )


-DÜŞÜNME ile/ve/<> DÜŞÜNCE

( Zihin fukara olunca, fikir ukala olur! )


-DÜŞÜNME ile/ve/<> DÜŞÜNCE

( Tefekkür, müşâhede ile olur. )


-DÜŞÜNME ile/ve/<> DÜŞÜNCE

( Kendi düşünce berraklığınıza, amaçtaki safiyetinize ve eylemdeki dürüstlüğünüze güvenin. )


-DÜŞÜNME ile/ve/<> DÜŞÜNCE

( Düşünmenin hakkını verirsen, düşünme de senin hakkını sana teslim eder. )


-DÜŞÜNME ile/ve/<> DÜŞÜNCE

( Düşünmek için sükûnete gereksinim vardır. )


-DÜŞÜNME ile/ve/<> DÜŞÜNCE

( el-NAZAR: Düşünmek, aklın, bilinmeyenden bilinmeyene doğru yaptığı harekettir. )


-DÜŞÜNME ile/ve/<> DÜŞÜNCE

( Watch your thoughts and watch yourself watching the thoughts.
You need not stop thinking. Just cease being interested.
Watch your thoughts as you watch the street traffic.
Just like the glass of water near your bed if of no use to you, when you dream that you are dying of thirst in a desert.
Don't hold on, that is all.
Rely entirely on your clarity of thought, purity of motive and integrity of action. )


-DÜŞÜNME ile DÜŞÜNCE

( Hayat. İLE Yaşam. )


-DÜŞÜNME ile DÜŞÜNCE

( Düşüncenin nesnesi düşüncenin içindedir. )


-DÜŞÜNMENİN/KONUŞMANIN (OLASI) SONUÇLARINI:
"ÖNGÖRMEK" ile/ve/değil/yerine/<> "GÖZE ALMAK"



-DÜŞÜNMEYİ BECEREMEMEK ve/||/<>/>/< DÜŞÜNMEYİ SEV(E)MEMEK



-DÜŞÜNÜLEBİLİR/LİK ile/ve/||/<> BİLİNEBİLİR/LİK



-DÜŞÜRMEK değil/yerine DÜŞÜNMEK



-DUVARI-DİREĞİ (OLMAK)



-DUYARLI/LIK ve/||/<> ÖZEN / TİTİZ/LİK



-DUYARLILIK ile/ve "TOPLUMSAL ROL"



-DUYARLILIK ile/ve İMGELEM

( DUYUSALLIK + DUYGUSALLIK = DUYARLILIK )


-DUYARSIZ/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<> KAYITSIZ/LIK



-DUYGU [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-DUYGU ile/ve/||/<> "BİR DUYGUNUN, BAŞKA BİR DUYGUYLA KARŞILANMASI/KAPATILMAYA ÇALIŞILMASI"

( Ancak, bilgi ve bilinç ile doğal işleyişin dışına çıkılabilir. )


-DUYGUDAŞLIK = TECAZÜP = SYMPATHY[İng.] = SYMPATHIE[Fr., Alm.] = SYMPATHEIA[Yun.] = SIMPETIA[İsp.]



-DUYGULARI:
ANLAMA BÜRÜME ile/ve/||/<>/> ANLAMLANDIRMA ile/ve/||/<>/> HUZUR



-DUYGULARIN KONUŞULMASI ile/ve/||/<> GEREKSİNİMLERİN GİDERİLMESİ



-DUYGUSAL BİRLİK ve/< İLKESEL BİRLİK



-DUYGUSALLIK ve/> DENETİMSİZLİK/KONTROLSÜZLÜK



-DUYMA(MA)K ile/ve DİNLEME(ME)K

( Her dinlemiyor gibi görünen, dinlemiyor değildir! )


-DUYMA(MA)K ile/ve DİNLEME(ME)K

( Beyin ve kulak ile. İLE/VE Zihin, veri/bilgi, düşünce ve tutum ile. )


-DUYUMSAMA ile/ve/||/<> DUYARLILIK

( Dışarıdakilerde/n. İLE/VE//||/<> İçte/n. )


-DUYUMSAMAK ile/ve/<> KABUL ETMEK



-DUYUMSATABİLMEK/DUYUMSAYABİLEN ile/ve/||/<>/> DUYUMSAYABİLDİĞİNİ, DUYUMSATABİLMEK/DUYUMSATABİLEN



-DUYUSAL DENEYİM ile BİREYSEL BİLİNÇLİLİK ile TOPLUMSAL İLİŞKİLER



-DÜZ ANLAM ile TERS ANLAMLANDIRMA



-DÜZELTME ile/ve/değil/<>/> GELİŞTİRME



-DÜZEN "BU/(B)ÖYLE" ile/ve/değil/yerine/<> ÇOĞUNLUK "(B)ÖYLE" OLDUĞUNDAN DOLAYI

( Çoğunluğun sürdürdüğü/uyduğu olgu/durum/tutum, düzenin öyle olduğu ya da olması gerektiği anlamına gelmez/getirilmemelidir! )


-DÜZEN KURUCU ile "DÜZEN KORUYUCU" ile "DÜZENİN PARÇASI"



-DÜZEN ve SIRADÜZEN/HİYERARŞİ ile/ve/||/<>/> DEĞİŞİM ve EŞİTLİK

( Modern öncesindeki öncelikler. İLE/VE/||/<>/> Modern dönemdeki öncelikler. )


-DÜZEN/Lİ/LİK ile/ve/değil DÖNGÜ/SEL/LİK



-DÜZEN ile/ve/||/<> BAĞLAM



-DÜZEN ile DÜZEN DEVİMLERİ/DİNAMİKLERİ



-DÜZEN ile/ve/değil DÜZENEK



-DÜZEN ile/ve GEREKLİLİK



-DÜZEN ile/ve GİZLİ DÜZEN

( DAVID BOHM )


-DÜZEN ve/<> HIZ ve/<> YALINLIK



-DÜZEN ile/ve/<> İLERLEME

( BREZİLYA ve TÜRKİYE )


-DÜZEN ile/ve/değil/yerine İSTENİLEN/İSTENİLEBİLEN DÜZEN



-DÜZEN ile/ve/<> KURALLILIK



-DÜZEN ile MEKANİZMA



-DÜZEN = NİZAM = ORDER[İng.] = ORDRE[Fr.] = ORDNUNG[Alm.] = ORDEN[İsp.] = ORDO[Lat.]



-DÜZEN ve/||/<>/>/< SÜKÛNET



-DÜZEN ile/ve/<>/= SÜREKLİLİK



-DÜZENİ:
KURMAK ile/ve/||/<>/> KORUMAK



-DÜZENLİ GÖÇ ile/ve/||/<> DÜZENSİZ GÖÇ



-DÜZENLİ/LİK ile/ve/<> BÜTÜNLÜK/LÜ/LÜK



-DÜZENSİZLİK İÇİNDE/Kİ DÜZEN ile/ve DÜZEN İÇİNDE/Kİ DÜZENSİZLİK



-DÜZGÜN ile/ve/değil/||/<>/< DÜZ

( Bilgiye uzanan yol, hiçbir zaman, düz ve düzgün olmamıştır. )


-ECE

( Kraliçe, melike. | Güzel kadın. )


-EDB ve/||/<>/> İAE

( Elinde, diline ve beline sahip olmak. VE/||/<>/> İşine, aşına ve eşine sahip çıkmak. )


-EDEB(SİZ/LİK) ile/ve AHLÂK(SIZ/LIK)

( İçte. İLE/VE Dışta. )


-EDEB(SİZ/LİK) ile/ve AHLÂK(SIZ/LIK)

( [olmaması] Ayıptır. İLE/VE Suçtur. )


-EDEB(SİZ/LİK) ile/ve AHLÂK(SIZ/LIK)

( [olmaması] Açıkça yapılır. İLE/VE Gizlice yapılır. )


-EDEB(SİZ/LİK) ile/ve AHLÂK(SIZ/LIK)

( [olmamasında] Utanmaz. İLE/VE Utanır. )


-EDEB(SİZ/LİK) ile/ve AHLÂK(SIZ/LIK)

( [olmamasında] İğrenilir. İLE/VE Kızılır. )


-EDEB(SİZ/LİK) ile/ve AHLÂK(SIZ/LIK)

( Kavramsal/kurumsal/meslekî. İLE/VE Kişisel. )


-EDEB(SİZ/LİK) ile/ve AHLÂK(SIZ/LIK)

( Çoğul. İLE/VE Tekil. )


-EDEB ve ADÂLET

( Yerli-yerince hareket etmek. VE Yerli-yerinde olmak. )


-EDEB ile/ve/||/<> AHLÂK ile/ve/||/<> MATEMATİK

( İnsanlığın gelişimindeki/tarihindeki üç önemli eşik. )


-EDEB ve/<>/= DİL



-EDEB ile/ve/<> HAYÂ

( : ZİNNÛREYN )


-EDEB ve/<>/> İMAN ve/<>/> İLİM ve/<>/> AMEL ve/<>/> İHLÂS



-EDEB ile/ve/<> ZARÂFET



-EDEN BULUR (KADER[Ar. < KADAR]/KARMA[Hintçe]) ile/ve/||/<>/> NE EKERSEN, ONU BİÇERSİN



-EDEN > BULUR



-EDEP/EDEB ve/||/<> HİKMET

( Sağa sola fazla "bakmayanın" sahip olabildiği. VE/||/<> Fazla konuşmayanın sahip olabildiği. )


-EDEP/TERBİYE değil/yerine/= GÖRGÜ/İNCELİK/İYİ KILINÇ



-EDEP ve/||/<>/< AKIL

( Kişinin, aklı kadar edebi; edebi kadar da ederi vardır. )


-EDEPLİ:
FELSEFECİ ve/||/<> MATEMATİKÇİ ve/||/<> HUKUKÇU

( Ancak, felsefeci, matematikçi ve hukukçular edeplidir.[Ancak, dile hâkim olabildikleri ve sorgulayabildikleri oranda.] [Ne hareketi/sporu temel/öncelikli alan, ne bilimsel tutarlılığı olan, ne de sanatsal duyarlılığı ile sınırları/nı aşan.] )


-EDEPSİZLİK" ile/değil/yerine COŞKU



-EDİLGEN/LİK(PASİF/LİK) ile/ve/değil TAM YERİNDE OLMAK



-EDİLGEN ile/ve/değil/||/<>/< ETKİN OL(A)MAYAN



-EDİMSELLİK:
DOĞADA ve/||/<>/> TİNDE

( İkisinde de kuvvettir. )


-EFEMİNE ile METROSEKSÜEL



-EGEMEN GÜÇ ile/değil "HÜKÜMET"



-EGEMENLİK:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ ile/ve/||/<> EVRENSEL



-EGEMENLİK ile/ve/||/<> BAĞIMSIZLIK



-EGEMENLİK ile/ve/değil/yerine ÇEKİM/CAZİBE/CEZBE



-EGEMENLİK ile/ve ERK



-EGEMENLİK ile İLÂHLAŞMA



-EGEMENLİK ile/ve ÖZGÜRLÜK



-EĞİLİM ile/ve/<> EĞİTİM



-EĞİLİM ile/ve/||/<>/> EYLEM



-EĞİLME:
BARDAK ile/ve/değil/||/<>/>/< SÜRAHİ

( Çırak. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Usta. )


-EĞİLME:
BARDAK ile/ve/değil/||/<>/>/< SÜRAHİ

( Derin olan, dolu olan, usta olan, boyun büker/bükmelidir! Çırak değil! )


-EĞİLMEK ve/||/<> BAŞAK

( Kişiler, başaklara benzer. Ne kadar bilgisizse içleri boştur ve dik durur. Ne kadar bilgiliyse o kadar eğilirler. )


-EĞİTİLMİŞ/LİK ile/ve/||/<>/< ADANMIŞ/LIK



-EĞİTİM:
"BOŞ KABI DOLDURMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KIVILCIMLA ATEŞ YAKMAK



-EĞİTİM:
SÜS ile/ve/||/<> SIĞINAK

( İyi/bahtiyâr zamanlarda/koşullarda. İLE/VE/||/<> Kötü/bedbaht zamanlarda/koşullarda. )


-EĞİTİM/ÖĞRETİM:
KAZANIM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< PAYLAŞIM/AKTARIM



-EĞİTİM ile/ve/||/<>/> DENETİM



-EĞİTİM ile/ve/> DUYARLILIK



-EĞİTİM ile/ve ÖĞRETİM

( Zaman gerektirir. İLE/VE İlgi gerektirir. )


-EĞİTİM ile/ve/<> YÖNLENDİRME



-EĞİTİMİN:
KÖKLERİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> MEYVESİ

( Acı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Tatlı. )


-EĞLENCE ile TOY

( ... İLE Yemekli eğlence. )


-EĞLENEBİLDİKLERİN ile/ve/||/<> ANLATABİLDİKLERİN ile/ve/||/<> AĞLAYABİLDİKLERİN

( Arkadaş. İLE/VE/||/<> Dost. İLE/VE/||/<> "Kardeş". )


-EGO/N/(/U) ile/değil/yerine BENLİK/ĞİNİ

( Yok bil! İLE/DEĞİL/YERİNE Var bil! )


-EGOISM ile EGOTISM ile EGOTHEISM



-EGOİST/HODKÂM/HODBİN[Fars.] değil/yerine/= BENCİL/LİK



-EHLEN ile/ve/||/<>/> SEHLEN

( Beceriyle. İLE/VE/||/<>/> Kolaylıkla. [hoş geldiniz ve sefalar getirdiniz] )


-EHLİYET ile/ve SELÂHİYET



-EHVEN ile EFDAL



-EK OLMAK değil/yerine HAK OLMAK



-EKALLİYET[Ar.] değil/yerine AZINLIK



-EKİM DEVRİMİ

( 1917'de. )


-EKİN, ÖZGEN, "KÜLTÜR" = HARS = CULTURE[İng., Fr.] = KULTUR[Alm.] = CULTURA < COLERE:BAKMAK, ÖZENMEK[Lat.] = CULTURA[İsp.]



-EKİN/KÜLTÜR ve/=/||/<>/>/< ÇOCUKLARARASILIK/ÇOCUKLAR ÜZERİNDEN/ARACILIĞIYLA



-EKİN/KÜLTÜR ve/<> SEVGİ



-EKİN/KÜLTÜR ile/ve/<> SEZGİ



-EKİN/KÜLTÜR ve/> TÖRE

( Temeli/altyapıyı sunar. VE/> Sürekliliği sunar/sağlar. )


-EKİP ile/ve/değil KONVOY



-EKLENEBİLİR/LİK ile/ve/değil/||/<> EKLEMLENEBİLİR/LİK



-EKMEL[< KÂMİL]

( DAHA (EN) KÂMİL, MÜKEMMEL VE KUSURSUZ, EKSİKSİZ OLAN )


-EKO/AKS/AKSİSEDÂ/İNİKÂS[Ar. < AKS (çoğ. İN'İKÂSÂT)] değil/yerine/= YANKI/YANSI

( Işığın, parlak bir yere çarpıp geriye doğru yön değiştirerek kaynağını göstermesi. | Tepke. )


-EKONOMİDE:
DOĞRUSAL ile/değil/yerine/> GERİDÖNÜŞÜMLÜ ile/değil/yerine/> DÖNGÜSEL

( )


-EKONOMİDE:
DOĞRUSAL ile/değil/yerine/> GERİDÖNÜŞÜMLÜ ile/değil/yerine/> DÖNGÜSEL

( Al > Yap > Kullan > Çöpe at

İLE/DEĞİL/YERİNE/>

Al > Yap > Kullan > Geri dönüştür > Çöpe at

İLE/DEĞİL/YERİNE/>

Al > Yap > Kullan > Tamir et / Tekrar kullan > Geri dönüştür/döndür > Yap > Kullan > Tamir et / Tekrar kullan )


-EKSİKLİKLERİN:
KABULÜ değil/yerine/>< GİDERİLMESİ



-EL SALLAMA! ve/||/<> BEL BAĞLAMA!

( Dönecek olana. VE/||/<> Dönmeyecek olana. )


-EL SALVADOR'DA EĞİTİM:
ZORUNLU değil/yerine ÜCRETSİZ

( El Salvador'da, öğrenim/eğitim, ücretsizdir ve zorunlu değildir. Eğitim düzeyi de çok yüksektir. )


-EL-BEYİN İLİŞKİSİ/EYTİŞİMİ ile/ve/<> DİL-DÜŞÜNCE İLİŞKİSİ/EYTİŞİMİ



-EL ve/<>/||/hem de BEYİN

( Gövdenin tüm kısımlarınınkine nispetle el derisi en dengeli olanıdır, el derisinde, en dengeli olan avuçiçi derisidir. Sonra, sırasıyla parmakların derisi ve onlardan da işaret parmağının derisi ve son olarak en dengeli olan işaret parmağının uc kemiğinin derisidir. Bundan dolayıdır ki, işaret parmağının ve öteki parmakların ucları duyu idraki için en iyi örgenlerdir. )


-EL ve/<>/||/hem de BEYİN

( Eller, beynin uzantısıdır. )


-EL ve/<>/||/hem de BEYİN

( Ne edersen elinle, o da gider seninle. )


-EL ve/<>/||/hem de BEYİN

( MAN-: El ile [MANUSCRIPT, MANİVELA] )


-EL ve/<>/||/hem de BEYİN

( Zihninizde ne varsa, elinize o vurur. )


-EL ve/<>/||/hem de BEYİN

( )


-EL ve/<>/||/hem de BEYİN

( AMBIDEXTRUS: İki elini de kullanabilme. )


-EL ve/||/<> DUDAKLAR

( Eller, zihnin/beynin uzantısıdır. VE/||/<> Kişi/kişi, iki dudağında saklıdır.[1- Ne girmeyeceğini[Beslenme!]; 2- Ne çıkmayacağını[dilini/sözünü!] bilmelidir!] )


-EL ile EL

( Parmakların bulunduğu örgen. İLE Yabancı. )


-EL = KİŞİ



-ELE KARIŞMAK ve/||/<>/> YELE KARIŞMAK



-ELEŞTİRİ/LER ile ÖVGÜ/LER

( Kurtuluş. İLE Yok olma, etme/edilme. )


-ELEŞTİRİ/LER ile ÖVGÜ/LER

( Olgun birini dost edinmek istersek... İLE "Bilgisiz birini dost edinmek istersek..." )


-ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/<>/> DAYANIŞMA



-ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞİNİ



-ELEŞTİRİ ile/ve/> DİKKAT ÇEKMEK ile/ve/> ABARTMAK



-ELEŞTİRİ ile/ve/değil/ne yazık ki/< DIŞLAMA



-ELEŞTİRİ ile/ve/değil/||/<>/< GİZLİ HAYRANLIK



-ELİBBÂ[Ar. < LEBÎB] ile ELİFBÂ/ELİFBE[Ar.]

( Akıllı, olgun, kâmil kişiler. İLE 33 harften oluşan Osmanlı abecesi. | Bir şeyin başlangıcı. | Bir örgü motifi. )


-ELİF ile ELÎF[< ÜLFET]



-ELÎM[< ELEM]

( ÇOK DERT VE KEDER VEREN, ACIKLI | SIZLATAN, AĞRITAN, ACITAN )


-ELİNDE GETİREN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AKLINDA GETİREN

( Karnında götürür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Gönlünde götürür. )


-ELİNİ ETEĞİNİ (ÇEKMEK)



-ELLE(ME)MEK ile/ve/||/<> "EL AT(MA)MAK"



-EMEK ile/ve/<> AHLÂK



-EMEK ile/ve/<> GEÇİM/MAİŞET[Ar.]



-EMEK ve/||/<>/> MAKİNE GÜCÜ



-EMEK ve/||/<> SEVİNÇ



-EMEK ve/<> YAŞATMAK



-EMEKÇİ ile/ve/||/<>/> EMEKLİ



-EMEKÇİ ile/ve/değil/||/<>/= GİRİŞİMCİ



-EMEKLİLİK:
RESEN ile/ve/||/<> İSTEĞE BAĞLI



-EMİN değil/yerine/= GÜVENİK/GÜVENLİ



-EMİR EDEN ile/ve/yerine HİZMET EDEN



-EMİR ile/ve/||/<>/< CEBİR



-EMİR ile EMİR

( Buyruk. | Bir orundan öbürüne geçerken, görevliye verilen belge. İLE Araplarda ve öteki müslüman ülkelerde bir kavim, kent ya da ülkenin başı. )


-EMİR ile TÂLİMAT



-EMİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TEKLİF



-EMPATİ KURMAK ile/ve/değil/=/||/<>/< ÂDİL OLMAK



-EMPATİ:
"ONUN YERİNE DÜŞÜNMEK"
değil
ONUN/ONLAR GİBİ DÜŞÜNMEK/ONUN DÜŞÜNCESİNİ/DUYGUSUNU ANLAMAYA ÇABALAMAK



-EMPATİ:
BİLİŞSEL ile/ve/||/<>/> DUYGUSAL



-EMPATİ:
SANA ve/<> ONA

( Yapılmasını istemediğin şeyi, başkasına yapmamak. VE/<> Sana davranılmasını/yapılmasını istediğin şeyi/biçimde, ona yapmak. )


-EMPATİ(K) ile AZ EMPATİ(K)-ÇOK EMPATİ(K)/ÇOK EMPATİ(K)-AZ EMPATİK



-EMPATİK:
ANLAYIŞ ile/ve/||/<> DOĞRULAMA ile/ve/||/<> İRDELEME ile/ve/||/<> KATILIM ile/ve/||/<> YORUMLAMA



-EMPOZE (ETMEK) değil/yerine/= DAYATMAK



-EN ACINILACAK "KİŞİ/LER":

( Başkalarının acılarına kayıtsız kalanlar. )


-EN ANLAMLI YEMİN ile EN BÜYÜK İNTİKAM ile EN ADİ SÖZ ile EN İYİ YANIT

( Söz vermek. İLE Affetmek. İLE "Seni hiç sevmemiştim." İLE Gülüp geçmek. )


-EN BÜYÜK "GÖSTERİŞ": DOĞALLIK



-EN BÜYÜK DOST

( ÖZGÜVEN )


-EN BÜYÜK DÜŞMAN

( ARZU VE İHTİRASLAR )


-EN BÜYÜK DÜŞMAN

( En büyük düşman, bakacağın son yerde saklanır. )


-EN BÜYÜK KENT ile EN BÜYÜK SURLU KENTLER

( HONOLULU
[Hawaii eyaletinde 1907'de çıkarılmış bir yasaya göre Honolulu Kenti ve Honolulu İdari Bölgesi(County) aynı yeri ifade ediyor. Honolulu kentinin Büyük Okyanus'ta, 2.400 km. boyunca uzanan Kuzeybatı Hawaii adalarının kalanını da kapsadığı ve 5.509 km²'yle en büyük yüzölçümüne sahip kent olduğu anlamına geliyor.]

İLE

* İSTANBUL
* ANTAKYA
* DİYARBAKIR )


-EN BÜYÜK KÖTÜLÜK...

( Küçük bir kötülüğe uğramaktan korkarak, büyük bir iyiliği terk etmek. )


-EN BÜYÜK PİŞMANLIK...

( "Pişman olurum" diye yapmadıklarımız. )


-EN BÜYÜK:
YOKSUN/LUK ile/ve/<> FAKİR/LİK

( Akılsızlık. İLE/VE/<> Bilgisizlik. )


-EN CESUR ve/||/<> EN GÜÇLÜ ve/||/<> EN MUTLU

( İlk özür dileyen. VE/||/<> İlk affeden. VE/||/<> İlk unutan. )


-EN ÇOK ŞEYE SAHİP OLMAK ile/değil/yerine/>< EN AZ ŞEYE GEREKSİNİM DUYMAK

( Sahip olmadığı şeylere üzülmeyen ve sahip olduklarına sevinen kişi, akıllı biridir. )


-EN ÇOK ŞEYE SAHİP OLMAK ile/değil/yerine/>< EN AZ ŞEYE GEREKSİNİM DUYMAK

( Ne kadar az şeye sahip olursak, o kadar az şey, bize "sahip olur". )


-EN DAYANILMAZ/LAR

( * EDEPSİZLİK )


-EN DAYANILMAZ/LAR

( * DENSİZLİK )


-EN DAYANILMAZ/LAR

( * PATAVATSIZLIK )


-EN DAYANILMAZ/LAR

( * İŞGÜZARLIK )


-EN EŞİT PAYLAŞILAN

( AKIL )


-EN HOŞ DUYGU:
BİRİNİN, YÜZÜNDEKİ GÜLÜMSEMENİN NEDENİ OLDUĞUNU BİLMEK :)



-EN İYİ DAVRANIŞ

( İYİ NİYETTEN OLUŞAN ( Davranışların en iyisi iyi niyetten, niyetin en iyisi ise bilimden ortaya çıkandır. )


-EN KALABALIK KENT/LER:
MUMBAI ile TOKYO

( 12,8 milyonluk nüfusu ve 440 km²'lik yüzölçümüyle km² başına 29,042 kişi!

İLE

13,500 km² üzerinde yaşayan 35,2 milyon kişi.[eğer bütün anakent alanı dahil edilirse] )


-EN NİTELİKLİ (PANAMA) ŞAPKA

( SUPERFINO [ Panama'ya özgü bir palmiye ağacının lifinden yapılır. Yapımı 5 ay sürebilir. ] )


-EN NİTELİKLİ TÜYLÜ

( MERİNOS KOYUNU )


-EN ÖZGÜN ŞENLİK/LER

( * SAGADAVA FESTİVALİ )


-EN YAKIN:
ÇOCUK değil EŞ

( [özel bölgelerde sorun(çıban vs.) çıksa:] Eş bulunmuyorsa bakabilecekler. DEĞİL En rahat bakabilecek/ilgilenebilecek olan. )


-EN YÜCE:
GÜLÜMSE(MEK)!



-ENAYİ/LİK ile BASİRETSİZ/LİK



-ENAYİ/LİK ile/değil ŞANSSIZ/LIK



-ENDERÛN[Fars.] ile/ve MÂBEYN[Ar.] ile/ve BİRÛN[Fars.]

( Saray mensubu. İLE/VE Arada olanlar. İLE/VE Taşra. )


-ENDERÛN[Fars.] ile/ve MÂBEYN[Ar.] ile/ve BİRÛN[Fars.]

( Demokrasi, yürütücü tetikçilerin gürültüsü [BİRÛN]; yönetici elitlerin derin sessizliğidir.[ENDERÛN] )


-ENDERÛN[Fars.] ile/ve MÂBEYN[Ar.] ile/ve BİRÛN[Fars.]

( Saraylarda, harem ve hazine dairelerinin bulunduğu yer. | Büyük sarayların iç bölümü. | Devlet görevlilerini yetiştiren okul. İLE/VE Ara. | Eski konaklarda, Harem ile Selâmlık arasındaki daire. | Sultan sarayında, mabeyncilerin bulunduğu daire. | Sultan sarayı. | İki kişi arasındaki soğukluk. İLE/VE Dışarı. | Dış, harici. | Fazla, dışarıda, hariçte. )


-ENDERÛN ve HAREM



-ENFORMASYON[İng. < INFORMATION] değil/yerine/= BİLGİLENDİRME



-ENGEL OLMAK ile ARAYA GİRMEK



-ENGEL ile BESLENME



-ENGEL değil/yerine/>< DEVRİM

( Boş konuşan kişiler arasında, dilsizlik(susmak), engel değil devrimdir. )


-ENGEL ile SANSÜR



-ENGEL ile/ve TUZAK



-ENGELLEM/AMBARGO[Fr.]:
SÜEL/ASKERÎ değil/yerine/= GEÇİMSEL/EKONOMİK değil/yerine/= YÖNETKİL/SİYASİ



-ENGELLEME ile/değil ÖTELEME



-ENGELLEYİCİ ile/değil/yerine DENGELEYİCİ



-ENGELLİ (mi?) ile/değil ENGELLENEN (mi?) ile/değil ENGELLENMİŞ (mi?)

( BOLLUK-KITLIK )


-ENGELLİLER:
GÖVDESEL ile/ve/ne yazık ki/||/<> DUYUSAL ile/ve/ne yazık ki/||/<> İŞİTME ile/ve/ne yazık ki/||/<> KONUŞMA ile/ve/ne yazık ki/||/<>
ZİHİNSEL ile/ve/ne yazık ki/||/<> GEÇİCİ ile/ve/ne yazık ki/||/<> YAŞLILAR



-ENGELLİYE:
ACIMAK ile/değil/yerine SAYGI GÖSTERMEK



-ENSÂR[< NÂSIR]

( YARDIM EDENLER, KORUYANLAR )


-ENTEGRASYON[Fr./İng.] değil/yerine/= BÜTÜNLEŞME



-ENTEGRE OLMAK/ETMEK değil/yerine/= BÜTÜNLEŞ(TİR)MEK / KAYNAŞ(TIR)MAK



-EPOPE[Fr. < Yun.] değil/yerine DESTAN



-ER[Ar.] ile ER[Ar.] ile ER[Tr.]Er.[kimya]

( Eğer, ise, olsa, olur ise. İLE Erken. İLE Erkek. | Aşamasız asker. | Yiğit, kahraman. | İşini iyi bilen, yetenekli. İLE Erbiyum'un simgesi. )


-ER ile ERGEN ile ERMİŞ



-ER değil/yerine NÜFUS



-ERÂZÎ/ARÂZÎ[Ar.] ile ERÂZİL[Ar. < ERZEL]

( Yerler, topraklar. İLE Reziller, namussuzlar, yüzsüzler. )


-ERDEM:
EĞİTİMLE ile/ve/||/<>/< ALIŞKANLIKLARLA ile/ve/||/<>/< DOĞAL



-ERDEM ile FEDÂKÂRLIK



-ERDEM ve/> ONUR

( Kişi, onuru için erdemli olur. )


-ERDEM ve/||/<> TÜZE(HUKUK)

( Erdemin ölçüsü, tüze'dir. )


-EREK ile/ve/||/<>/> GEREK



-ERGEN(İN) ELEŞTİRİSİ ile/ve/değil/yerine/||/<> ERGİNİN(/YETKİN) ELEŞTİRİSİ



-ERİN ve ERİŞKİN ile/ve/||/<>/> ERGİN

( 13-15 yaş civarına gelmiş, bülûğa ermişler. VE 18-21 yaşlarını doldurmuşlar. İLE/VE/||/<>/> İhtiyârını devrede tutanlar, nelere, ne kadar HAYIR! diyeceğini ve istencini/irâdesini neye, ne kadar yönelteceklerini bilenler/uygulayanlar. )


-ERİNÇ/HUZUR ve/||/<> BARIŞ

( İç/içte. VE/||/<> Dış/dışta. )


-ERK ile/ve EREK



-ERK = İKTİDAR, KUDRET = POWER[İng.] = POUVOIR, PUISSANCE[Fr.] = MACHT[Alm.] = PODER[İsp.]



-ERKEN ...:
(")BOŞANMA(") ile/ve/değil/||/<>/< BOŞALMA



-ERKEN SAMİMİYET ile/değil/yerine SAMİMİYET

( Erken samimiyet, pişmanlık doğurur. )


-EŞ ANLAMLI/LIK ile/ve/değil YAYGIN ANLAMLI/LIK



-EŞ(KARI/KOCA/SEVGİLİ/FLÖRT, EHVER[Fars.], PARTNER[İng.]/KORTE[İt.]) ile İŞ

( Tümüyle övgüye değer, yüce biri ile karşılaştığınız zaman, sevginiz ve hayranlığınız, doğru davranma dürtüsü sağlar. )


-EŞ(KARI/KOCA/SEVGİLİ/FLÖRT, EHVER[Fars.], PARTNER[İng.]/KORTE[İt.]) ile İŞ

( İş ve özel ilişkilerde, âdil ve dengeli kalmak için çaba gösterilmelidir. )


-EŞ(KARI/KOCA/SEVGİLİ/FLÖRT, EHVER[Fars.], PARTNER[İng.]/KORTE[İt.]) ile İŞ

( KEBÛTER-İ HAREM: Ulaşılamayan sevgili. )


-EŞ(KARI/KOCA/SEVGİLİ/FLÖRT, EHVER[Fars.], PARTNER[İng.]/KORTE[İt.]) ile İŞ

( Sevgilinin eşiğinde ölene şaşırılmaz, sağ kalana şaşırılır. )


-EŞ/SEVGİLİ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-EŞ/SEVGİLİ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-EŞ ile/ve ÇİFT



-EŞ ile/ve/<> EHİL

( İyi eş, ötekini, "çantada keklik" görmez. Başkalarıyla birlikteyken, kendine özenen ama eşiyle baş başayken yeterince özenmeyen eş, "ötekini çantada keklik" "görmeye" başlamış demektir. Ötekine karşı (bakımına, görünüşüne, duruşuna) özen göstermemek, ötekini etkilemeye ve ara sıra -yani sık sık- yeniden elde etmeye çalışmamak, ilişkinin zeminini dinamitlemekle birdir. İlişki, sürekli yenilik ve tazelikle beslenmesi gereken canlı bir varlıktır. Onu, kendi haline ya da ötekinin insafına bırakmak, güçsüz düşüp ölmesini seyretmekle birdir.

İyi eş, ilişkisini, yaşamın öteki parçalarından önde tutar. Herkesin işi, gücü, kariyeri, evi, anası, babası, tamir edilecek eşyası, ödenecek faturası var. Bunlar, kimseyi ayrıcalıklı kılmaz. Hayat memat konularını, ilişkisine dayanarak ya da sürekli sırasını kaydırarak halletmeye çalışan eş, ilişkiyi öldürür. İyi eş, yaşam konularından, ilişkisini beslemeye çalışan ve ilişkisinden güç alan eştir.

İyi eş, ötekinin gereksinimlerini anlamaya ve karşılamaya isteklidir. Kediler, çiçekler ve çocuklar gereksinimlerini önceden ifade edemezler. İfade edebildiklerinde, iş işten çoktan geçmiş olur. Bu yüzden, varolanların gereksinimleri, önceden sezilmeli ve zamanında ilgilenilmelidir. Yoksa ölürler. İyi eş; ilgi, özen, şefkat gereksinimlerini önceden sezmeye istekli ve bunların söylenmesine gerek bırakmadan karşılamaya hevesli eştir.

İyi eş, ne zaman hareket etmek, ne zaman durmak gerektiğini bilir. Bazen yaşamda ve ilişkide, bize bırakılsa asla öyle yapmayacağımız işleri yapmakla, bazen de bizim için yapılmasında hiç de sakınca olmayan ama deneyim kabımızda olmayan durumlarla karşı karşıya kalırız. Esneklik gösterip yeni koşullara uyum sağlamayla, olduğu gibi durup etrafı kendine göre şekillendirme arasındaki çizgiyi koruyabilen eş, iyi eştir.

İyi eş, kendine değer verir. Yokluk üzerinden aşk, kendi eksiğini, ötekinin "tamlığından", tamamlamaya çalışmak demektir. Varlık üzerinden aşk ise "olmuş" bir benliği, ötekiyle birlikte daha da zenginleştirmektir. Kendilik değerini, öteki üzerinden tamamlamaya çalışan eş, bunun sonucunda, hayal kırıklığına uğrayacaktır. İlişkideki kişilerin birbirini geliştirip büyütmesi ne kadar zenginleştiriciyse, birinin, öteki üzerinden tamamlanması o kadar fakirleştiricidir. Yokluk üzerinden âşık olandan, iyi eş çıkmaz.

İyi eş, zihnindeki bir ideali değil, olduğu haliyle ötekini sever. Kusursuz âşık arayan, aşksız kalacaktır. Bir süre idare etse bile her türlü idealleştirme, günün birinde hayal kırıklığı olarak dönecektir. Gerçek kişi, kusurlu, mantıksız ve fevri olabilir. Aklıyla değil, duygularıyla karar verebilir. İnatçıdır ve sözünden dönmeyi beceremeyecek kadar boş gururludur. Tıpkı, sizin ve benim gibi.

İyi eş, değiştiremeyeceği şeyleri sevmeyi (ya da vazgeçmeyi) bilir. Pek çok öğretiye göre en büyük bilgelik, kişinin neyi değiştirip neyi değiştiremeyeceğini bilmesidir. Eğer eşinizin boyundan, bazı huyundan, bazı alışkanlıklarından pek de memnun değilseniz, ya bunlarla beraber olmayı öğreneceksiniz ya da bu ilişkiyi sürdürmeyeceksiniz. Buradaki öğrenme, kesinlikle tahammül etmeyle karıştırılmamalı. Tahammül, er ya da geç patlayacak bir bombadır. Eğer farklı bir şeyi sevebilme beceriniz varsa, bu becerinizden bu "değişmeyecek" özellikleri sevmeyi öğrenmekte yararların. Yok eğer bunlara tahammül etmekte olduğunuzu hissederseniz, derhal yolunuzu değiştirin. Ne dikene dokunun, ne de gülü incitin.

İyi eş, ötekine açıktır. Nasıl ki, öteki, "ideal" değil "gerçek" bir insansa, ilişkideki kişi olarak biz de ideal değiliz. Hedef bu olabilir. Çıtayı düşürmek gerekmez. Ama çıtanın bulunduğu yerle olduğumuz yer arasındaki mesafeyi iyi belirlemek ve bunu açıkça ortaya koymak, ilişkinin sürmesi için olmazsa olmaz koşuldur. Yoksa, yaşamımız "-mış gibi" oyunuyla geçer. Bu da çok enerji ve çok tahammül gerektirir. Yani er ya da geç patlar. Açıklık, pek çok stres kaynağının ve iletişim kopukluğunun kökünü kurutan, sağlam bir ilâçtır.

İyi eş, zamanı iyi geçirmek için uğraşır ve kötü zamanlara birlikte direnmeyi bilir. İyi eş, iyi zaman geçirmek ve zamanı iyi geçirmek için fırsatların, ayağına gelmesini beklemez. Fırsat yaratır. Kötü zamanlar ise, iyi eş için, birlikte öğrenme, büyüme ve güçlenme zamanlarıdır. Dahası, yaşamı ve birbirini daha iyi tanıma ve yakınlaşma fırsatlarıdır.

İyi eş, ötekinin, kendine nasıl davranmasını istiyorsa, ona, öyle davranır. Almanın, vermekten çok daha kolay olduğu bir dünyada, ötekine denk ve eşit davranmak, gerçekten ciddi çaba ister. Ama ötekinin yerine kendini koyabilmek, empati yapabilmek, önden sezebilmek; bunları isteyebilmenin, bunları elde edebilmenin -koşulu değil ama- karşılığı. İyi eş, koşul sürmeyen ama karşılığın ne olduğunu bilen eştir. )


-EŞ ile/ve/>/değil KARDEŞ

( Bazı çiftlerin uzun süreli ilişkileri, zamanla daha da yakınlaşarak ve birbirleriyle benzeşerek, eş durumundan kardeş durumuna doğru yönelebilmektedir. )


-ESÂRET[Ar.]/YÛG[Fars.] değil/yerine/= TUTSAKLIK/BOYUNDURUK(/YÜK)



-ESAS ile/ve/< USÛL/YÖNTEM

( Temel, öz. İLE/VE/||/< Yöntem, yol, uygulayım, metot. )


-ESAS ile/ve/< USÛL/YÖNTEM

( Usûl olmadan vusûl olmaz.[Yöntem olmazsa kavuşulmaz/ulaşılmaz.] )


-ESAS ile/ve/< USÛL/YÖNTEM

( Anayasa ve bazı/çoğu önemli davalar, önce usûlden sonra esastan ele alınır. )


-ESAS ile/ve/< USÛL/YÖNTEM

( Kızgın tencere, bir kulpundan tutulmaz. )


-ESAS ile/ve/< USÛL/YÖNTEM

( [öncelik ve simge/benzetme olarak]
Dere. İLE/VE/||/< Okyanus.
"Okyanus". İLE/VE/||/< "Dere".

[örnek ve deyim olarak]
Okyanus[u geçmek]. İLE/VE/||/FAKAT/NE YAZIK Kİ Dere[de boğulmak][usûlün öncelikli tutulması ve/ya da bulunmaması durumunda]. )


-EŞDEĞERLİLİK ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜK



-EŞDUYUM/DUYGUDAŞLIK/EMPATİ[İng. < EMPATHY < Yun.] ile/ve ÖZGECİLİK BEN DÜŞMANLIĞI DİĞERGÂMLIK[Fars.]["DİĞERKÂMLIK" değil!]/ALTURİZM/ALTRUİZM/ALTRUISM[İng.] ile/ve İNSAN SEVGİSİ/FİLANTROPİ[İng.;Fr. < Yun. PHILO-ANTHROPOS]



-EŞEK BAŞI (DEĞİLIM/Z) ile/ve/değil/yerine/||/<> BOSTAN KORKULUĞU (DEĞİLIM/Z)



-ESEME/MANTIK ile/ve/<> ALGI DÜZENEĞİ(/"DÜŞÜNCE KALIBI")(/PARADİGMA)



-EŞEYSEL ENGELLENME ile/ve/değil VAROLUŞSAL ENGELLENME



-EŞEYSEL USANDIRI/TÂCİZ ile BEZDİRİ/YILDIRMA/MOBBING



-EŞEYSELLİK/SEKS ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SARILMAK

( ... ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KOÇA )


-EŞEYSELLİK = SEXOLOGY[İng.]



-ESİNLENME ile/ve/değil/||/<>/< ÇAĞRIŞIM



-EŞİT HAK ile/ve/||/<>/>/< EŞİT PAYLAŞIM



-EŞİT OLMASINA YAKIN TUTMAYA ...:
ÇALIŞMAK ve/||/<> ÇABALAMAK



-EŞİT/DENK ile/ve/değil/||/<>/> AKRAN



-EŞİT/LİK ile/ve/= <> EŞİK/LİK



-EŞİT/LİK ile/ve/değil EŞDEĞER/LİK



-EŞİT/LİK ile/ve/değil/<>/< EŞDEĞERLİ/LİK



-EŞİT/LİK ile/ve PARALEL/LİK



-EŞİT/LİK ile/ve/<> UYUMLU/LUK



-EŞİT ile "BİR"



-EŞİT ile/ve BENZERLİK ile/ve FARK

( Benzerliklerin en üst olduğu nokta. İLE/VE Benzerliklerin ayrılmaya başladığı nokta/lar. İLE/VE Benzerliklerin en alt olduğu nokta. )


-EŞİT ile DENK

( MÜSÂVÎ[< SEVİYY] ile MÜTEKABİL[< KABL] )


-EŞİT ile EŞDEĞER



-EŞİT ile/ve/değil EŞİK



-EŞİT ile GİBİ



-EŞİTLİK



-EŞİTLİK ADÂLETİ ve/||/<> ONUR ADÂLETİ



-EŞİTLİK ADÂLETİ ile/ve/<> ORAN ADÂLETİ



-EŞİTLİK/MÜSÂVAT ile/ve/değil/yerine/< TÜRE/ADÂLET

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/< Güçsüzün hakkının/haklarının savunulması/korunması. )


-EŞİTLİK/MÜSÂVAT ile/ve/değil/yerine/< TÜRE/ADÂLET

( Kişilerin eşitliği, sadece adâletin [en kısa sürede] sağlanması için [tüze/hukuk önünde] geçerlidir. [ille de bir farkı olacaksa/oldurulacaksa, sadece bilgileri/bildikleri/marifetleri iledir/kadardır.] )


-EŞİTLİK/MÜSÂVAT ile/ve/değil/yerine/< TÜRE/ADÂLET

( )


-EŞİTLİK/MÜSÂVAT ile/ve/değil/yerine/< TÜRE/ADÂLET

( [CHAT GPT >]

Eşitlik, ırklarına, cinsiyetlerine, dinlerine ya da öteki özelliklerine bakılmaksızın tüm bireylere aynı biçimde davranılması gerektiği düşüncesini belirtir. Bu, herkesin aynı fırsatlara ve haklara sahip olması ve kimliğinden dolayı dezavantajlı ya da ayrımcılığa uğramaması gerektiği anlamına gelir.

Öte yandan, adâlet, yasaların âdil ve uygun biçimde yönetilmesini ve de âdil bir toplumun sürdürülmesini ifade eder. Bireylerin hukuka ve ahlâkî ilkelere göre haklarını almasını ve yanlış davranışın cezalandırılmasını içerir.

Eşitlik ve adâlet, genellikle birbiriyle ilişkili olsa ve örtüşebilse de aynı şey değildir. Eşitlik, herkese aynı biçimde davranmakla ilgiliyken, adâlet, bireylerin hak ettiklerini almasını ve yanlışların ele alınmasını sağlamakla ilgilidir. Bir toplumun eşit olup da âdil olmaması ya da tam eşitlik olmadan adâletin olması olanaklıdır.



[English]

Equality refers to the idea that all people should be treated the same, regardless of their race, gender, religion, or other characteristics. It means that everyone should have the same opportunities and rights, and should not be disadvantaged or discriminated against based on their identity.

Justice, on the other hand, refers to the fair and proper administration of laws and the maintenance of a just society. It involves ensuring that individuals receive what they are due, according to the law and moral principles, and that wrongdoing is punished.

While equality and justice are often related and can overlap, they are not the same thing. Equality is about treating everyone the same, while justice is about ensuring that people receive what they are entitled to and that wrongdoing is addressed. It is possible for a society to be equal but not just, or for there to be justice without complete equality. )


-EŞİTLİK/MÜSÂVAT ile/ve/değil/yerine/< TÜRE/ADÂLET

( )


-EŞİTLİK/TESÂVÎ ile TESÂVUK



-EŞİTLİK ile AYNILAŞMAK



-EŞİTLİK ile/ve/değil BERABERLİK



-EŞİTLİK ile/ve/değil/||/<>/< EŞİTLEYEN



-EŞİTLİK ile/ve/||/<>/> FIRSAT EŞİTLİĞİ



-EŞİTLİK ile HAKKANİYET



-EŞİTLİK = MÜSÂVÂT = EQUALITY[İng.] = ÉGALITÉ[Fr.] = GLEICHHEIT[Alm.] = AEQUALITAS[Lat.] = IGUALDAD[İsp.]



-EŞİTLİK ile/ve PAYLAŞIM



-EŞİTLİK ve/=/||/<>/>/< SAVAŞÇILARI

( Özellikle hukuk mantığı ve tarihi açısından, "Eşitlik Savaşçısı[On The Basis of Sex]"'nı izlemenizi öneririz... )


-EŞİTLİK ve/=/||/<>/>/< SAVAŞÇILARI

( image )


-EŞİTSİZLİK ile/ve DENGESİZLİK



-EŞKALİNİ TARİF ETMEK değil/yerine/= GÖRÜNÜŞÜNÜ TANIMLAMAK



-ESKİ EŞYA ve/||/< ESKİ DÜŞÜNCE

( At! VE/||/<> At! )


-ESKİ ile/değil/yerine ANTİK



-ESKİ ile/değil/yerine ESKİL/BAYRI/KADÎM



-ESKİ ile/ve/||/<>/< ESKİMEYEN ESKİ



-ESKİMO ile/değil/yerine İNUİT

( Kanada, Alaska ve Grönland'ın yüksek enlemlerindeki kutup bölgelerindeki yaşayanları ifade eder. İLE/DEĞİL/YERİNE Kanada'nın kuzeyinde ve Grönland'ın bazı bölgelerinde yaşayan halk. )


-ESKİMO ile/değil/yerine İNUİT

( [CREE ve ALGONKİN Kızılderililerinin verdiği bir addır.] Sözcük karşılığı "Başka bir dil konuşan" | "Başka ülkeden olan kişi" | "Çiğ et yiyen". İLE/DEĞİL/YERİNE Sözcük karşılığı "İnsan" | Halk. )


-ESKİMO ile/değil/yerine İNUİT

( Kanada'da Eskimo demek kabalıktır fakat Alaska'da Eskimolar bundan memnuniyet duyar. )


-ESKİMO ile/değil/yerine İNUİT

( Eskimo-Aleut dil ailesindeki diller, dünyadaki dillerin hiçbiriyle akraba olmayıp sadece birbirleriyle akrabadır. )


-ESKİMO ile/değil/yerine İNUİT

( Gelişmekte olan İnuitçe, Alaska'nın kuzeyinde, Kanada'da ve Grönland'da konuşulur. )


-ESKİMO ile/değil/yerine İNUİT

( Ortalama boyları 1,62'dir ve ortalama yaşam süreleri 39'dur. )


-ESKİMO ile/değil/yerine İNUİT

( Kendi aralarında da birbirlerini İnuit olarak tanımlarlar. )


-ESKİYLE "SAVAŞMAK" ile/değil/yerine YENİSİNİ YARATMAK



-ESLÂF[< SELEF]

( SELEFLER, ÖNCEKİLER, GEÇMİŞLER )


-ESLAF >< AHLAF

( Bizden öncekiler. >< Bizden sonrakiler. )


-EŞLEME ile/ve/||/<>/> ROL DEĞİŞTİRME ile/ve/||/<>/> AYNA ile/ve/||/<>/> YARDIMCI TEKNİKLER



-ESNAF ile/ve/<> EŞRAF



-ESNEMEDE [AĞZIN EL İLE KAPANIŞINDA]:
SOL ELİN DIŞI ile/ve/değil/yerine SAĞ ELİN AVUÇİÇİ

( Tüm genel/günlük koşullarda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Namazda. )


-ESPERANTO ile/ve POLİGRAFİ

( 1887'de, Polonya'lı Zamenhof (Dr.) tarafından ortaya atılan ve dünyadaki tüm bireylerin anlaşabilmeleri için düzenlenmiş, 16 kurala dayanan, kolay bir yapma dil. İLE/VE ... )


-ESTETİK



-ESTETİK = BEDİİYAT = AESTHETICS[İng.] = ESTHÉTIQUE[Fr.] = AESTHETIK[Alm.] = AISTHETIKÉ[Yun.] = ESTÉTICO[İsp.]



-EŞYALARI/ÇANTAYI:
BIRAKMAK, ORTAMA GÜVENMEK yerine/değil YANINDA TUTMAK, SAHİP ÇIKMAK

( Eşyanın/çantanın yanınızda tutulmasının gerekliliği, çalınmaması için değil/yanısıra, bir hasar/kayıp ya da hırsızlık durumunda orada bulunan herkesi zan altında bırakmaması içindir. )


-ET(H)İK = İLM-İ AHLÂK = ETHICS[İng.] = ÉTHIQUE[Fr.] = ETHIK[Alm.] = ETHICA[Lat.] = ETHIKE[Yun.] = ÉTICA[İsp.]



-ETEK GİYMEK:
İSKOÇYA'DA ve YEMEN'DE



-ETİKET[Fr. < Alm.] ile/= YAFTA[Fars. < YAFTE]

( Bir malın, tür, miktar vb. niteliklerini ya da kitap, defter vb. şeylerin, kime ait olduğunu belirtmek, belirli kılmak için üzerlerine konulan küçük kâğıt. | Toplum içindeki davranışlarda izlenecek yol.TEŞRİFAT İLE/= Üzerine asıldığı ya da yapıştırıldığı şeylerle ilgili herhangi bir bilgi veren, yazılı kâğıt parçası. )


-ETKİ > TEPKİ ile/değil/yerine/> ETKİ > ANLAM > TEPKİ



-ETKİLEMEYE ÇALIŞMAK (İÇİN) KONUŞMAK/ANLATMAK ile/ve/değil/yerine (SADECE) KENDİNİ ANLATMAK/TANIMLAMAK (İÇİN) KONUŞMAK/ANLATMAK



-ETKİLENMEK = AFFECT[İng.] = AFFECTER[Fr.] = AFFIZIEREN[Alm.] = AFFICERE[Lat.]



-ETKİLEŞİM ile/ve/||/<>/> EYTİŞİM



-ETKİLEYİCİ ile/ve/||/<> "ÇARPICI"



-ETKİN ile/ve BASKIN



-ETKİN ile/ve EGEMEN

( Egemen de/bile, egemenliğinin egemenliği altındadır. )


-ETKİN ile ETKEN



-ETKİNİN:
BULAŞMAMASI ile/ve/||/<> BOZULMAMASI



-ETKİNLİK ile/ve/||/<> NESNELERİN BÜTÜNLÜĞÜ



-ETKİNLİK ile/ve/değil/yerine/> ÜRETİM



-ETKİNLİK ile/ve ÜRETKENLİK



-ETRAF ile/ve/||/<> EŞRAF



-ETRAFINDA:
"ÇOK KİŞİ" değil/yerine (SADECE) KİŞİ/ADAM



-ETÜT/ETÜD[Fr. < ETUDE] değil/yerine/= ÇALIŞMA

( Herhangi bir konuda yapılan inceleme, araştırma. | Ön çalışma. | Belirli bir konuyu inceleyen, araştıran yapıt ya da yazı. | Öğrencilerin, bir belletmenin gözetimi, denetimi altında ders çalışması, mütalaa, müzakere. )


-EV [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-EV [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-EV [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-EV [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-EV ile/ve/değil/||/<>/< KOMŞU

( Alma. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Al. )


-EVCİLİK değil EVLİLİK



-EVDE BAKIM ile/ve/||/<> HASTAHANEDE BAKIM



-EVİNDE YEMEK ile BAŞKASINDA YEMEK

( ... İLE Nedense daha tatlı gelir. )


-EVİNDE YEMEK ile BAŞKASINDA YEMEK

( Buyurun misafirler, davranın bizimkiler. )


-EVİNİ ve/||/<>/< ZİHNİNİ/KALBİNİ

( Konuk gelecekmiş gibi temiz tut! VE/||/<>/< Ölüm gelecekmiş gibi temiz tut! )


-EVLÂ'

( DAHA UYGUN, DAHA İYİ )


-EVLENMEK ile/ve/||/<>/< EĞLENMEK



-EVLENMEMİŞ ile EVLİ OLMAYAN

( Bekâr(< [Ar. BEKÂRET][Fars. BİKÂR]), evlenmemiş demektir. [Evli olmayan anlamına gelmez!] )


-EVLİLİK:
AİLE KARARI(GÖRÜCÜ) ile/ve/<> BEŞİK KERTMESİ ile/ve/<> DEĞİŞ-TOKUŞ

( Sibirya'nın kuzeyinde uygulanan üç çeşit evlilik. Eskiden ve kısmen hâlâ, gençler, 12 - 16 yaş arasında evlendirilirlermiş. İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> Bir kızın, bir aileye gelin ve oğlunun da damat olarak gitmesi. )


-EVLİLİK:
GELECEĞİN TAAHHÜDÜ değil İLİŞKİ SÜRESİNCE SÖZLEŞME

( Birlikteliğin toplumsallığı, kurumsallığı ve kuramsallığı olan "evlilik", [dişil ya da eril fark etmeksizin] İNSAN için, koşullara/olanaklara bağlı, itibarî olan ve [doğal koşullarda olmayanlar için ve özellikle kentlerde yaşayanlarda] zorunlu olmayan bir süreç ya da kabul olarak değerlendirilmektedir.

Eşeysel birlikteliğin, kentlerde, eskisi gibi belirleyici/bağlayıcı olması ise pek fazla devrede olmayabilmektedir. )


-EVLİLİK:
SONUÇ değil BAŞLANGIÇ VE SÜREÇ



-EVLİLİK ile/ve/değil KUTSAL EVLİLİK

( Bir başkasıyla. İLE/VE/DEĞİL Kendinle. )


-EVLİLİK ile/ve/değil KUTSAL EVLİLİK

( Gövdeyle. İLE/VE/DEĞİL Zihninde. )


-EVLİLİK ile/ve/değil KUTSAL EVLİLİK

( MÜTEEHHİL[< EHL]: Evlenmiş, evli, teehhül etmiş. )


-EVLİLİKLERİN SONLANMASI:
"AŞKIN BİTMESİ" değil/ne yazık ki/< ARKADAŞLIĞIN OLMAMASI



-EVRAK[Ar. < VARAK] değil/yerine/= DEĞERLİ BELGE / İŞBELGE



-EVRENSEL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-EVRENSEL BİLİM ile/ve/||/<> DÜNYA GÖRÜŞÜNÜN BİLİMİ



-EVRENSEL ile/ve/değil/yerine PAYLAŞILAN



-EVRENSEL ile/ve/değil/yerine PAYLAŞILAN



-EVRİM:
DOĞAL SEÇİLİM KURAMI/ÖRNEĞİ ile/ve/değil/yerin/<>/>< DAYANIŞMA(SYMBIOSIS) KURAMI/ÖRNEĞİ

( Ekvator bölgesinde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Sibirya'da. )


-EVRİM:
DOĞAL SEÇİLİM KURAMI/ÖRNEĞİ ile/ve/değil/yerin/<>/>< DAYANIŞMA(SYMBIOSIS) KURAMI/ÖRNEĞİ

( CHARLES DARWIN ile/ve/değil/yerine/<>/>< PYOTR KROPOTKIN[09 Aralık 1842 - 08 Şubat 1921] )


-EYLE! ve/||/<> GÖSTER! ve/||/<> KANITLA!

( Konuşmak yerine. VE/||/<> Söylemek yerine. VE/||/<> Söz vermek yerine. )


-EYLE! ve/||/<> GÖSTER! ve/||/<> KANITLA!

( Instead of talk! AND/||/<> Instead of say! AND/||/<> Instead of promise! )


-EYLEM:
KARINCA[< KARIŞTIRARAK] ve/||/<> KARARINCA/KARARINDA



-EYLEM:
[hem/ne] SONLULUK ile/ve/||/<>/hem de/ne de SONSUZLUK

( w/hem de/ne de )


-EYLEM/FİİL ile/ve ETKİNLİK/FAALİYET

( Tek. İLE/VE Çok. )


-EYLEM/FİİL ile/ve ETKİNLİK/FAALİYET

( Somut. İLE/VE Soyut. )


-EYLEM/FİİL ile/ve ETKİNLİK/FAALİYET

( Fizikteki simgesi: S )


-EYLEM ve BİRLİK



-EYLEM ile/ve/değil/yerine BÜTÜNLÜK İÇİNDE EYLEM



-EYLEM ve/<>/>< DÜŞÜNME



-EYLEM ile/ve/||/<>/> ETKİ



-EYLEM ile/ve/değil/||/<>/< EYLEMİN DEĞERİ

( Bilim. | Sanat. | Fizik/doğa. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Felsefe. )


-EYLEM = FİİL = ACTION, ACTIVITY[İng.] = ACTION[Fr.] = AKTION, HANDLUNG[Alm.] = ACTION[Lat.] = ACCIÓN[İsp.]



-EYLEM ve/||/<>/> YOL GÖSTERİCİ/LİK



-EYLEMSİZ "ÖNGÖRÜ" ile/ve/<> ÖNGÖRÜSÜZ "EYLEM"

( Hayal görmek. İLE/VE/<> Karabasan görmek. )


-EYLEMSİZ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE ile/değil/yerine EYLEMLİ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE

( El duası olmadan, dil duası olmaz. )


-EYLEMSİZ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE ile/değil/yerine EYLEMLİ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE

( Yaparak başarırsınız, tartışıp çekişerek değil. )


-EYLEMSİZ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE ile/değil/yerine EYLEMLİ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE

( Kalbi değiştiren eylemdir. )


-EYLEMSİZ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE ile/değil/yerine EYLEMLİ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE

( Herşey yapıldığında zihin sessiz kalır. )


-EYLEMSİZ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE ile/değil/yerine EYLEMLİ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE

( Sağlam bir anlayışa sahip bir kişi, eylemden sakınmaz. )


-EYLEMSİZ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE ile/değil/yerine EYLEMLİ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE

( İnandığınızı yapın ve yaptığınıza inanın. Başka her şey enerji ve zaman savurganlığıdır. )


-EYLEMSİZ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE ile/değil/yerine EYLEMLİ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE

( Evinizin eşiğini temizlemeden, komşunuzun damındaki kardan şikâyet etmeyiniz. )


-EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/değil/yerine ile/ve/değil/yerine ÇOKLU EYTİŞİM / POLİ-DİYALEKTİK



-EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/||/<>/> ÇOKLU EYTİŞİM



-EZBER ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLGİ



-EZİCİ "GÖRÜŞ/KANAAT" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ORANTILI/ORANTISIZ "GÜÇ"



-EZOTERİK RİTÜEL ile/ve/<> DİNSEL RİTÜEL

( İçselliği geliştirici. İLE/VE/<> Dışsallaştırıcı. )


-FAALİYET[Ar.]/AKTİVİTE[Fr. < ACTIVITE | İng. < ACTIVITY] değil/yerine/= ETKİNLİK | EYLEM



-FACEBOOK ile TWITTER ile YOUTUBE ile LINKEDIN ile INSTAGRAM ile PINTEREST ile BLOG ile FOUR SQUARE

( Kurabiye yemeyi seviyorum. İLE Kurabiye yiyorum. İLE Bakın nasıl da yiyorum kurabiyeyi. İLE Nasıl kurabiye canavarı oldum? İLE Buyurun, kurabiye yerkenki fotoğrafım. İLE Kurabiye tarifimi de paylaşayım. İLE Kurabiye yapma/yeme anılarım. İLE Şurada, kurabiye yiyorum. )


-FACEBOOK ile TWITTER ile YOUTUBE ile LINKEDIN ile INSTAGRAM ile PINTEREST ile BLOG ile FOUR SQUARE

( I like eating cookie. VS. I'm eating cookie. VS. This is how I eat my cookie. VS. My skills include eating cookie. VS. Here's a photo of the cookie I eat. VS. Here's my recipe for the cookie. WITH Here's my cookie eating experience. VS. This is where I am eating the cookie. )


-FAHİŞ[Ar.] değil/>< NARH[Fars.]

( Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla. | Ahlâka ve törelere uygun olmayan. DEĞİL/>< Tüketiciyi korumak amacıyla, özellikle zorunlu gereksinme maddeleri için devletçe saptanan fiyat. )


-FAHRÎ[Ar.] değil/yerine/= SAYGIL



-FAİZ ile HİZMET



-FAKİR/LİK ile/değil PARASIZ/LIK



-FAKİR ile/ve/değil/yerine KANAATKÂR



-FAKİRİN CANI değil/yerine "ZENGİNİN" MALI



-FAKİRİN SABRI ile ZENGİNİN SABRI

( Gaflette olduğu halde, zevkte/neşede olmadığı halde, tüm olumsuz koşullara karşın istikâmet üzere devam etmek. İLE Çok yalnız olduğu, çok ikram ettiği halde bile taşkınlık yapmayarak istikâmet üzere devam etmek. )


-FANATİKLEŞ(TİR)ME ile/ve/||/<> TARAFTARLAŞ(TIR)MA



-FARK ET! ve/||/<> HAK ET!



-FARK:
"ÜSTÜNLÜK"/"OLUMSUZLUK"/"YIKICI"
değil
AYRIM/ARTI/EK/ÖZELLİK/YAPICI



-FARK/LI/LIK ile NİTELİK FARKI/FARKLILIĞI



-FARK ile/ve/||/<> MÜBÎN[Ar. BEYN/BEYÂN]

( ... İLE/VE/||/<> İyiyi, kötüyü [hayr'ı, şer'i] ayıran/ayırabilen. | Açık, apaçık, belirli. )


-FARKINDALIK ile/ve/<> DAYANIŞMA



-FARKINDALIK ile/ve/||/<> DUYARLILIK



-FARKINDALIK ve/||/<> DUYGULARIN TANIMLANMASI



-FARKINDALIK ve/<> ÜMİT

( Paylaş! VE/<> Aşıla! )


-FARKINDALIK ve/<> ÜMİT

( Yeni yılda da, sağlıklı ve mutlu AN'lar yaşamak üzere, Farkındalık'larımızı paylaşıyor ve birbirimize, -en azından gülümseyerek :)- Ümit aşılamaya devam ediyoruz... :) )


-FARKLAR ile/ve/||/<>/> HAKLAR



-FARKLI AÇILARDAN ve/||/<> BÜTÜNCÜL BAKMAK



-FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI ile/ve/değil/||/<> FARKLI BİR TANIM



-FARKLI OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK) ile/ve/değil/yerine ADAM OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK)



-FARKLI OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK) ile/ve/değil/yerine FARK YARATMAK(/YARATMAYA ÇALIŞMAK)



-FARKLILIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİK

( Dilde, anlatımda/aktarımda, parçalarda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Gerçeklikte/hakikatte. )


-Fars ile FARS[Fr.]

( İran'ın güneybatısında oturan halk ya da bu halktan olan kişi. İLE İlkel, yalın güldürme öğelerinden yararlanan, kimi kez inanılırlığın sınırını aşan, güldürmeyi amaç edinen oyun. )


-FAZÎLET ile/ve/||/<> MENFAAT ile/ve/||/<> MASLAHAT

( Bireyde. İLE/VE/||/<> Toplulukta. İLE/VE/||/<> Toplumda. )


-FAZLA FEDÂKÂR/LIK
ve/||/<>/>/ne yazık ki
(FAZLA) VEFÂSIZ/LIK

( Fedâkârlığın fazlası, vefâsızlığa neden olur. )


-FAZLA/LIK ile/değil AŞKIN/LIK



-FBI ile/ve/||/<> CIA

( Federal Bureau of Investigation İLE/VE/||/<> Central Intelligence Agency )


-FEDÂ(KÂRLIK) ile FERÂGAT

( Sadakat. İLE Sevgi. )


-FEDÂ(KÂRLIK) ile FERÂGAT

( Mal/dan vermek. İLE "Can vermek" ve candan vermek. )


-FEDÂ(KÂRLIK) ile FERÂGAT

( Babadan gelen. İLE Anneden gelen. )


-FEDÂKÂRLIK:
YAPTIKLARIN ile/değil YAPMADIKLARIN

( Başkaları için. İLE/DEĞİL Kendin için. )


-FEDÂKÂRLIK ile KATLANMA



-FEDERASYON ile KONFEDERASYON

( Savunma ve dış politika alanında dayanışma amacıyla birden fazla devletin bir birlik devleti içinde birleşmesi. | Aynı alandaki çeşitli kuruluşları bir arada toplayan dayanışma birliği. İLE Birden fazla ülkenin genellikle dış işleri ve savunma alanlarında federasyona göre biraz daha ılımlı bir bağımlılık içinde ortak politika ve yönetim izleyip öteki alanlarda ise bölgesel yönetimlerinde serbest bulundukları devletler topluluğu. | Çeşitli ortaklıkların, daha çok sendikaların kümeleşmesi. )


-FEHM ile/ve AKIL ile/ve İLLET ile/ve HİKMET

( Kavram. İLE/VE Bağlam. İLE/VE Neden/içsel. İLE/VE Dışsal. )


-FELSEFE KONUŞMAK:
KEYFÎ değil ZORUNLULUKLA



-FELSEFE SİSTEMİ ile FELSEFİ DÜŞÜNCE TARZI



-FELSEFE TARİHİ ile/ve/değil DÜŞÜNCE TARİHİ



-FELSEFE:
NİTELİKLİ SORU, SORMA "SANATI" ile/ve/||/<>
NİTELİKLİ, SORU SORMA "SANATI"



-FELSEFE:
UYURGEZER/LİK değil/yerine/>< GELİŞMİŞ BİLİNÇ/LİLİK



-FELSEFE/BİLİM/SANAT'TA:
SAYGI DUY(UL)MA ile/ve/||/<>/< SAYGI UYAN(DIR)MA



-FELSEFE ve/||/<> AŞK ve/||/<> SANAT

( "Evet!" diyememektir. VE/||/<> "Hayır!" diyememektir. VE/||/<> Soruyu anımsayamamaktır. )


-FELSEFE ve/||/<> DEVLET

( Aklın/düşüncenin, gelişmişlikteki son seviyesi. VE/||/<> Kurumların/toplumun, gelişmişlikteki son seviyesi. )


-FELSEFE ve DİLİN EVRENSELLEŞTİRİLMESİ



-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Düşünce, düşünce başlar. [yere/aşağı düşünce!] )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Bir yerini/dizini incitmeyen, düşünmeye başlamaz kolay kolay. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Dilin dilbilgisi. İLE/VE/<> Aklın dilbilgisi. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Yunan ökesi/dehası. VE Roma ökesi/dehası. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Aristoteles. İLE/VE Büyük İskender. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Tekillerden, tümeli görmeye çalışmak. İLE/VE Tekilde, tümeli görmek esastır. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Felsefe, matematiğin çalışma odasını, röntgen ışığıyla yansıtmaya çalışır. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Birleştirmek/birlikte tutmak gerekiyor. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hayranlık. VE Hayret. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Zanaat. VE Teknokrasi, işçilik. VE İdeoloji. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( İdeoloji. İLE/DEĞİL/YERİNE Felsefe. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hayret. VE/<> Hayranlık. VE/<> Aşk. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet, teolojik; illet, metafizik; sebep, fizik nedenleri aramaktır. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet: Nasıl ise onu o biçimde bilmek. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet: Varolanları, nasılsa o biçimde ve tâkatı kadar bilmek. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet: Olgunlaşmayı istemek. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet: Doğada ve zamanda illetlendirmek. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet: Gizil durumda, tüm erdemleri içerir. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet Tanrısı: ENKİ )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet: İstikmal el-Nefs. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet: "En Yüksek Hikmet". Onu kazanmış olmaya(onun iktinâ'ına) "'İlm", o ilme meleke kazanmış olmaya "Felsefe". )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Hikmet'in, 36 tür tarifi! )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( FELSEFE: KAVLÎ HİKMET )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( PHIL0-SOPHOS ile/ve SOPHOS )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( el-Hikmet: ilmun bi-a'yan'il-mevcudât alâ ma hiye fi'nefs'il emr bi-kaderi takat'il-beşeriyye )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Fikir üretir. İLE/VE Tedbir üretir. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Nazarî hikmet. VE Amelî hikmet. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( ... İLE HİKMET-İ HÂLİDA, CÂVİDÂN-I HIRED, PHILOSOPHIA PERENNIS )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Genel felsefe eserlerinin adı olarak bu ad kullanılır. İLE/VE İlm-i mantık'ın başka bir adıdır. Pek çok mantık kitabı bu adı taşır. İLE/VE Abdurrahman Hazinî'nin eserinin adıdır. Eser, çekim ve cisimlerin özgül ağırlıklarından bahseder. Modern döneme kadar konuyla ilgili en önemli çalışmadır. İngilizce çevirisi de vardır. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Kişinin [ve evrenin] sorularına aklın sınırları içinde kalarak yanıt vermeye çalışmak. VE Anlama ilişkin soruların akıl ile değil kurguyla yapılacağına yönelik yaklaşımı felsefenin soruları içinde kalarak yanıtlamaya çalışmak. )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( GAZALİ ve KANT )


-FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Kişinin, kendine soru sormaya başlamasıyla devreye girer. )


-FELSEFE ile/ve GELENEK



-FELSEFE ile/ve/||/<> YORUMBİLİM

( Toplumu yapılandırır. İLE/VE/||/<> Bireyi yapılandırır. )


-FELSEFÎ ANLAYIŞ VE BİLİMSEL TUTUM/DURUŞ VE SANATSAL DUYARLILIK ve/< BEREKET



-FEODAL/İZM değil/yerine/= DEREBEYCİ/LİK



-FEODAL < VIEH[Alm.][:
Mal = Davar]



-FERÂGAT AHLÂKI ile/ve/değil/yerine ANNELİK AHLÂKI



-FERÂGAT AHLÂKI > AŞK AHLÂKI



-FERAH ile REFAH



-FERAHLATMA ve/<> KOLAY(LIK)(ÂSÂN[Fars.])



-FERÂSET[< FERES] ile/ve/||/<>/> SALÂT

( 1. ile/ve/||/<>/> 2. )


-FERMAN ile/ve FETVÂ



-FESTİVAL[İng.] değil/değil/yerine/= ŞENLİK/ŞÖLEN



-FESTİVAL ile/değil TURNUVA



-FÎ-SEBÎL-İLLÂH

( KARŞILIK BEKLEMEKSİZİN | ALLAH YOLUNDA )


-FİİL EHLİYETİ/CAPACITY TO ACT[İng.] değil/yerine/= AYIRT ETME GÜCÜ/EDİM UZLUĞU



-FIKIHTA:
TEMİZLİK ve/||/<>/> MİRAS

( İlk konu/alan. VE/||/<>/> Son konu/alan. )


-FİKİR ...:
"TEATRİSİ" değil TEATİSİ



-FİKİR değil/yerine/= DÜŞÜNCE



-FIRAK[< FIRKA] ile FİRKAT[Ar.] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]



-FIRÂK[Ar. < FIRKA] ile FİRÂK[Ar.]

( Tümenler, alaylar, bölükler. | Partiler. | Cennetler, takımlar, kalabalıklar, ehl-i sünnet ve cemaatten ayrılan mezhepler. İLE Ayrılık, ayrılma. | Hüzün, keder, sıkıntı. )


-FIRSAT VERMEK:
KENDİNE ve/||/<>/> ÖTEKİLERE ve/||/<>/> YAŞAMA ve/||/<>/> GELECEĞE



-FIRSAT ile/ve/<> CESÂRET



-FİŞLENME ile/değil/yerine/||/<>/< İŞLENME



-FİTNE[Ar.] değil/yerine/= KARGAŞA



-FITRAT ve/<> İLKELİLİK



-FİTRE ile/ve/||/<> FİDYE



-FİTRE ile/ve SADAKA

( Ramazan ayı boyunca. [Bayram namazına kadar] İLE/VE Ramazan ayı dışında. )


-FİTRE ile/ve SADAKA

( ... İLE/VE Tüm nesne/bitki/hayvan ve hizmetler. )


-FİYASKO[İt. FIASCO < Cerm.] ile/ve SKANDAL[Fr. < SCANDALE]

( Bir girişimde, gülünç ve başarısız sonuç. İLE/VE Ayıp sayılacak bir durumun çıkaracağı gürültü. | Büyük yankı uyandıran, utanç verici ya da küçük düşürücü olay. )


-FİYASKO[İt. FIASCO < Cerm.] ile/ve SKANDAL[Fr. < SCANDALE]

( Böyle kuşun, böyle kuyruğu olur. )


-FİZİK ANTROPOLOJİ ile/ve SOSYAL ANTROPOLOJİ ile/ve PALEO ANTROPOLOJİ

( Fizik antropoloji, biyoloji ve tarihin; sosyal antropoloji ise tarih ve sosyolojinin kesiştiği/buluştuğu alan. )


-FİZİKSEL İŞ YAPMAK ile HİZMET ETMEK



-FOBİ ile/değil/yerine/>< HOBİ



-FOLKLOR/HALKİYAT değil/yerine/= TUYBİLİM



-FOLKLOR ile GELENEK



-FOLKLOR değil/yerine/= HALKBİLİM



-FORMASYON[Fr., İng.] değil/yerine/= YETİŞİM



-FORUM[Lat.] değil/yerine/= TOPLU TARTIŞI/TARTIŞMA



-FOTOĞRAF ile BÜYÜK FOTOĞRAF



-FOTOĞRAFIN:
ÖZNEL(L)EŞTİR(İL)MESİ ile/ve/||/<>/> NESNELEŞTİR(İL)MESİ



-FRAJİL[İng./Fr. FRAGILE] değil/yerine/= KIRILGAN



-FREN YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> HIZ KESMEK



-GALİP ile EGEMEN



-GARÂBET[Ar.] ile KARABET

( Yadırganacak yönü olma, gariplik, tuhaflık. | Ne demek olduğu herkesçe anlışılmayacak sözcük ve tâbirlerin söz arasında kullanılması. İLE Yakınlık. | Hısımlık. )


-GARÎB ve/<> KARÎB

( Garib olan, karîb olur. )


-GARİP[Ar.] değil/yerine/= ELGİN



-GARİP/GARİBAN değil/yerine/= KİMSESİZ



-GARİP ile/ve/||/<> ESİR ile/ve/||/<> ÂŞIK

( Kolay kolay sağaltılamayacak olanlar... )


-GARİPSEMEK ile YADIRGAMAK



-GASP değil/yerine/>< FERÂGAT



-GASTE değil GAZETE



-GAYRÎ ile/değil/yerine DAHİLÎ



-GAYRİSAFİ MİLLİ HÂSILA değil/yerine/= KESİNTİSİZ ULUSAL GELİR



-GAYÛR[< GAYRET] değil/yerine/= GAYRETLİ, ÇOK ÇALIŞKAN | DAYANIKLI [GAYYÛR değil!]



-GAZ ve/<> KABIZLIK/İNKIBAZ



-GAZETE OKUMAK ile/ve/<>/||/değil/yerine KİTAP OKUMAK



-GAZETE ile/ve/||/<> RESMÎ GAZETE



-GAZETECİ/LİK ile/ve/değil/||/<> YAZAR/LIK



-GAZETECİ ile/ve FOTOĞRAFÇI



-GÂZİ ile GÂZİ ile GAZÎ

( Savaştan, sağlam ya da (az/çok) yaralı çıkan. İLE Mustafa Kemal ATATÜRK İLE "Gezi" için gaz yiyen. )


-GEÇ ile/ve GÜÇ
[BİR ŞEYİN:
GEÇ OLMASI ile/ve GÜÇ OLMASI/OLMAMASI]

( Olsun. İLE/VE Olmasın! )


-GEÇERLİLİK ve/||/<> TUTARLILIK ve/||/<> TARİHSELLİK



-GECİKME ile/ve/<> "FİJİ ZAMANI"

( ... İLE/VE/<> Fiji'lilerin randevuya geç kaldıklarındaki mazeretleri ve sözleri. )


-GECİKTİRME ile/ve/değil/yerine/<> ÖTELEME



-GEÇİLEMEZ ile/ve/değil/||/<>/< GEÇİŞTİRİLEMEZ



-GEÇİŞ ile/ve/||/<> SÜREKLİLİK



-GEÇİŞKEN/LİK ile/ve/||/<> İLİŞKİLİ/LİK



-GEÇİŞLİ ile/>< GEÇİŞSİZ

( TRANSITIVE vs./>< INTRANSITIVE )


-GEÇMİŞ ile/ve/değil/||/<> GELENEK



-GEÇMİŞE SAPLANIP KALMAK değil/yerine/>< GEÇMİŞİ DE DİKKATE ALMAK



-GEÇMİŞİ:
AYDINLATMAK ile/ve/||/<>/> ANLAMAK

( Tarih uzmanlarınca. İLE/VE/||/<>/> Her bir kişi, düşünür ve felsefe uzmanlarınca. )


-GEÇMİŞTEN GELEN ile GEÇMİŞTEN KALAN



-GEĞİRMEK ile/ve OSURMAK

( Kültürlere göre ikisi de çok büyük ayıp/yanlış/hata olarak da, sıradan bir durum olarak da algılanabilmekte/değerlendirilebilmektedir. )


-GEĞİRMEK ile/ve OSURMAK

( Bazı kültürlerde, yemek sırasında yellenme bile sıradan bir durum olarak karşılanabilmektedir. )


-GEĞİRMEK ile/ve OSURMAK

( FLATUS VOCES )


-GEĞİRMEK ile/ve OSURMAK

( Üstten. İLE/VE Alltan. )


-GEĞİRMEK ile/ve OSURMAK

( Ağızdan. İLE/VE Anüsten. )


-GELECEĞE (BİR/KAÇ) ÇOCUK BIRAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇOCUK(LAR)A GELECEK BIRAKMAK



-GELECEĞİ "TAHMİN ETMEK" değil/yerine GELECEĞİ YARATMAK



-GELECEKTEN ÜMİDİ/Nİ KESMEK ile/ve/değil/<> YAPACAKLARINDAN VAZGEÇMEK



-GELEN ile/ve/||/<> GEÇEN



-GELENEK-GÖRENEK



-GELENEK-GÖRENEKLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-GELENEK:
DÜZ değil KIRILMALI



-GELENEK:
SOMUT ile/ve/||/<>/< SOYUT

( İçi boş. İLE/VE/||/<>/< Evrensel. )


-GELENEK ile/ve DİZGE



-GELENEK ve/> GELECEK



-GELENEK ile/ve GELENEKÇİ GELENEK



-GELENEK ile/ve/<> GEREKLİLİK



-GELENEK ile/ve/değil/<> GÖRENEK

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Bir şeyi, eskiden beri görüldüğü gibi yapma alışkanlığı. )


-GELENEK ile/ve/<> MODERNİTE



-GELENEKÇİLİK ile/değil/yerine/>< GELENEK

( Yaşayanların, ölmüş durumudur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ölmüşlerin, yaşayan durumudur. )


-GELENEKSEL MİTOLOJİ ile/ve DİNSEL MİTOLOJİ



-GELENEKSEL ile/ve/değil/yerine/||/<> KAVRAMSAL



-GELENEKSELLEŞME/GELENEKSELLİK ile/ve/||/<>/< KURUMSALLAŞMA/KURUMSALLIK



-GELENEKTE:
İNŞÂ ile/ve/ya da İMHÂ



-GELENEKTE:
SÜREKLİLİK ile/ve/<> TUTARLILIK



-GELİN ve/<> DAMAT

( İ'SÂR[Ar.]: Gelin olma çağına gelme. )


-GELİN ile EĞRETİ GELİN



-GELİN ile/değil KUMA



-GELİRİNİ KULLANMA/TÜKETME:
YAŞAMAK ÜZERE ve/||/<>/> HAYIR İŞLEMEK ÜZERE ve/||/<>/> "HAYIR!" DİYEBİLMEK ÜZERE



-GELİŞ(TİR)ME ile/ve/değil/yerine/||/<> İYİLEŞ(TİR)ME



-GELİŞİGÜZEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< KENDİNCE



-GELİŞİM VE DEĞİŞİM İÇİN:
ZORUNLULUK ile/ve/||/<> YOKLUK



-GELİŞİM/DEĞİŞİM:
YUKARIDAN, AŞAĞI ile/ve/değil/yerine/||/<> İÇTEN, DIŞA

( image

image )


-GELİŞİM ve/||/<> ARINMA ve/||/<> YOZLAŞMAMA



-GELİŞİM ile/ve/||/<> GELİŞMEK



-GELİŞİM ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA



-GELİŞİM ile/ve/||/<>/> UYGARLIK



-GELİŞİM ve/||/<>/>/< UYGULAMA



-GELİŞMİŞ ÜLKE:
FAKİRLERİN BİLE ARABAYA BİNDİĞİ ÜLKE
değil/yerine/><
ZENGİNLERİN BİLE OTOBÜSE BİNDİĞİ ÜLKE



-GELİŞMİŞLİĞİN, OLGUNLUĞUN/KEMÂLÂTIN SONU:
YALINLIK ve/||/<> SÜKÛT



-GEN ve/||/<>/> HAPLOGRUP ve/||/<>/> Y SOYAKTARANI



-GENÇKEN ÇABALA!:
"PARA/ÇIKAR KAZANMAK" İÇİN değil/yerine ÖĞRENMEK İÇİN



-GENEL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-GENEL AF ile/ve/değil KISMÎ GENEL AF



-GENEL ile GELENEKSEL



-GENEL ile ÖZEL



-GENEL ile/ve/<> ÖZEL

( Beyan. İLE/VE/<> Örnek. )


-GENEL ile/ve/<> ÖZEL

( Zıtlar vardır fakat zıtlık yoktur. )


-GENEL ile/ve/<> ÖZEL

( Hastalık "yoktur", hasta vardır. )


-GENEL ile/ve/<> ÖZEL

( Bazen ve/ya da bazı durumlarda/koşullarda, bir ilke için "herkesten", bazen de bir kişi/insan için tüm ilkeler("imiz")den vazgeçebilmeliyizdir/vazgeçmeliyizdir! )


-GENELGE ile/ve/||/<>/> YÖNERGE

( Bağlayıcılığı vardır. İLE/VE/||/<>/> Bağlayıcılığı yoktur. )


-GENELLEME ile/ve/> AYRIMCILIK



-GENELLEME ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM



-GENERK/DEVLET[Ar.] ile/ve/değil/||/<>/< ULUS/MİLLET[Ar.]



-GENETİK ile/değil GELENEKSEL



-GEOMETRİK ADÂLET ile/ve/||/<>/> ARİTMETİK ADÂLET



-GERÇEK KİŞİ:
[ya] KAÇAR ile/ve/||/<> "ZARAR VERİR"



-GERÇEK KİŞİ/LİK ile TÜZEL KİŞİ/LİK



-GERÇEK YAŞAM ile/ve/<> SİNEMA

( Gerçek yaşamda, taklit ederiz. İLE/VE/<> Sinemada, gerçek oluruz. )


-GERÇEKÇİ YAKLAŞIM ile/ve/||/<> AKLÎ GÖRÜ



-GERÇEKLEŞ(TİR)ME ile/ve/<> KAZANIM



-GERÇEKLEŞTİREBİLECEKLERİMİZ/ÖĞÜTLEYEBİLECEKLERİMİZ:
BAŞARILI "OLUP/OLMAMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MUTLU OLMAK



-GERÇEKLİK:
AKIL SAYESİNDE/ARACILIĞIYLA ve/||/<> AKILDA



-GERÇEKLİK/HAKİKAT:
ÇÜRÜTEMEDİĞİMİZ ve/||/<> TÜKETEMEDİĞİMİZ



-GERÇEKLİK ile/ve (TOPLUMSAL) UZLAŞIM



-GEREK GÖRMEMEK ile/ve/<> YEĞLEMEMEK/TERCİH ETMEMEK



-GEREK KOŞUL/NEDEN ile/ve/||/<> YETER KOŞUL/NEDEN



-GEREKÇE ile/ve DAYANAK/ÇA



-GEREKLERİNİ YAP(A)MADIYSAN:
HESAP SORMA! ve SIZLANMA!



-GEREKSİNİM/LER:
DİRİMSEL ile/ve/||/<>/> ZİHİNSEL

( Sınırlı. İLE/VE/||/<>/> Sınırsız. )


-GEREKSİNİM/LER/İMİZ ve/<>/>< DEĞER/LER/İMİZ



-GEREKSİNİM ve/||/<>/> DİLE GETİRMEK

( Gereksinimi olduğu halde dile getirmeyen, dilsiz kalsa daha iyidir. )


-GEREKSİNİM ile/ve/> UYGARLIK

( Gereksinim, uygarlığın dinamosudur. )


-GEREKSİNİMLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-GEREKSİNİMLER ve İLİŞKİLER SIRADÜZENİ:
DİRİMSEL ve/||/<>/> BİLİŞSEL ve/||/<>/> DAVRANIŞSAL



-GEREKSİNİMLER ile/ve/||/<> DEĞERLER ile/ve/||/<> ANLAMLAR



-GEREKSİZ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-GEREKSİZ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-GEREKSİZ ELEŞTİRİ ile/ve/değil/||/<>/< GİZLİ HAYRAN/LIK



-GEREKSİZ/YERSİZ/ANLAMSIZ "TEPKİ VERMEK" ile/ve/değil/yerine HAREKETE GEÇMEK

( Sadece aptallar, gereksiz/yersiz/anlamsız "tepki verir". )


-GEREKTİĞİ KADAR DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK/YAPMAK ile/ve DEĞERİ/DEĞDİĞİ KADAR DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK/YAPMAK



-GERGİN/LİK ile/ve/değil ŞİŞKİN/LİK



-GERİCİLİK ile/değil/yerine GELENEKÇİLİK



-GERİDE BIRAKTIKLARIMIZ ile/ve/||/<> ELİMİZİN ALTINDAKİLER ile/ve/||/<> ULAŞAMADIKLARIMIZ

( Özlüyoruz. İLE/VE/||/<> Sıkılıyoruz. İLE/VE/||/<> Tutuluyoruz. )


-GERİLİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DENGE



-GERİLİM ile/ve/değil/yerine SALINIM



-GERİLİMDE:
GERİLEME ile/değil/yerine İLERLEME



-GERİLME ile GERİNME



-GETTO[İbr.] ile VAROŞ[Macarca]

( Bir kentin kendiliğinden herhangi bir azınlık kümesince yerleşilen kesimi. | Yahudi'lerin gönüllü olarak ya da zorlanarak yerleştikleri kent dışındaki yer. [Adını/yerleşikliğini, Venedik'teki baruthaneden alır.] İLE Kent ya da kasabada dış mahalle. )


-GEVEZE/YANŞAK ile ÇAÇARON[< İt.]

( ... İLE Karşısındakini susturacak biçimde ve çok konuşan, çenesi güçlü, geveze. )


-GEVŞEK/LİK ile/ve/||/<> ESNEK/LİK



-GEVŞEK ile LAÇKA[İt.]

( ... İLE Gemi halatının, gevşetilip boşa bırakılması. | Gevşemiş, verimsiz duruma gelmiş, düzeni bozulmuş. )


-GİDERİLEMEZ/LİK ile/ve/<> VAROLUŞU REDDEDİLEMEZ/LİK



-GİDERME ile/ve/değil/||/<>/< HAFİFLETME



-GINAÎ ile İZÂFÎ



-GİRDİ ile/ve/||/<>/> ETKEN



-GİRDİ ile/ve/||/<>/> KAZANIM



-GİRDİLER DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> YAŞAM DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> UYUM DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> DEĞERLER DÖRTLÜSÜ

( Sayın Gökçen ADAR'ın, "Yaşamla Flört" adlı kitabını okumanızı salık veririz. )


-GİRDİLER DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> YAŞAM DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> UYUM DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> DEĞERLER DÖRTLÜSÜ

( Olumlu/Pozitif | Olumsuz/Negatif | Nötr | X [Belirsiz, merak uyandıran]. İLE/VE/<>
İş | Sosyal | Aile | Özel. İLE/VE/<>
Beklenti | Ortam | Olanak | Zaman. İLE/VE/<>
Vizyon | Misyon | Nosyon | Gusto[Zevk ve heyecan niteliği, estetik değerler]. )


-GİRİŞİM/KALKIŞMA ve/<>/> BOZGUN



-GİRİŞİMCİ ile/ve/değil/||/< "SUÇLU"



-GİRİTLİLER ile/ve FENİKELİLER



-GİZLEMEK ile/ve/değil (AÇMAYA/PAYLAŞMAYA) GEREK GÖRMEMEK



-GİZLEMEK ile/ve/değil PAYLAŞMAMAK



-GİZLİ EVSİZLER ile GEÇİCİ EVSİZLER ile SÜREKLİ EVSİZLER

( Evsiz kalabilme olasılığı yüksek olan ve zaman zaman evsiz kalan kişiler.[Yoksulluk sınırının altında yaşarlar ve sürekli olarak evsiz kalma olasılığıyla karşı karşıyadır.] İLE Evsizlik süresi çok uzun olmayan evsiz kişiler. [Kendilerini, evsizlerden farklı olarak toplumun bir parçası olarak tanımlar. Kaygı, depresyon belirtileri, alkol ve madde kullanımı görülebilir. Evlerini, işlerini ve toplumsal konumlarını tekrar kazanmak için çaba gösterir.] İLE Uzun süre boyunca evsiz olan kişiler. [Sokak ve parklarda yaşamayı, olağan olarak görür ve açıkça evsiz olarak tanımlanır. Öteki kişilerle iletişimlerinde çok kuşkucudur.] )


-GİZLİ/LİK ile/ve/değil/<> GÖRÜLMESİ/DUYULMASI/BİLİNMESİ İSTENİLMEYEN



-GÖBEKLİTEPE ve/||/<> ANU ve/||/<> MARDUK



-GÖÇ TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ ile/ve/||/<> İLTİCA TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ



-GÖÇ ile GÖÇÜM

( ... İLE Bazı kimyasal maddelerin ya da ışık, ısı, elektrik gibi güçlerin etkisiyle protoplazmanın, yanaşma ya da uzaklaşma biçiminde olan yer değiştirmesi. )


-GÖÇEBE ile GÖÇMEN



-GÖÇEBE ile HORDA

( ... İLE Göçebe ve ilkel olarak yaşayan, yağmacı ve sataşkan topluluk. )


-GÖÇMEN ile SIĞINMACI



-GÖÇMENLİKTE:
[TÜRKİYE]
GÖÇ ALAN/VARIŞ ile/ve/||/<> GÖÇ VEREN/KAYNAK ile/ve/||/<> GEÇİŞ/TRANSİT



-GÖKTEN DÜŞEN ile GÖNÜLDEN DÜŞEN

( Parçası bulunur. İLE Parçası bulunmaz. )


-GÖKYÜZÜ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-GÖL OLMAYA ÇALIŞALIM!

( Yaşlı bir usta, çırağının sürekli herşeyden şikâyet etmesinden bıkmıştı. Bir gün çırağını tuz almaya gönderir.

Yaşamındaki herşeyden mutsuz olan çırak döndüğünde, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyler.

Çırak, yaşlı adamın söylediğini yaptı ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başlar. "Tadı nasıl?" diye soran yaşlı adama öfkeyle "acı" diye yanıt verdi.

Usta, kıkırdayarak çırağını kolundan tuttu ve dışarı çıkardı. Sessizce, az ilerideki gölün kıyısına götürdü ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesini söyledi. Söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken aynı soruyu sordu:
- "Tadı nasıl?"
- "Ferahlatıcı" diye yanıt verir genç çırak.
- "Tuzun tadını aldın mı?" diye sordu yaşlı adam.
- "Hayır" diye yanıtlar çırağı.

Bunun üzerine, yaşlı adam, suyun yanına diz çökmüş olan çırağının yanına oturur ve şöyle der:
- "Yaşamdaki ıstıraplar tuz gibidir, ne azdır, ne de çok. Istırabın miktarı hep aynıdır. Ancak bu ıstırabın acılığı, neyin içine konulduğuna bağlıdır. Istırabın olduğunda yapman gereken tek şey, ıstırap veren şeyle ilgili hislerini genişletmektir.
Onun için sen de artık bardak olmayı bırak,

Göl olmaya çalış!" )


-GÖLGENDE DİNLENEN değil/yerine GÖNLÜNDE DİNLENEN



-GÖNDERMEK ile/yerine YÖNLENDİRMEK



-GÖNLÜMÜZÜN, ... ve/||/<>/< GÖNLÜMÜZDEN ...

( Perişan olmasını istemiyorsak. VE/||/<>/< Perişan olanları çıkarmamak. )


-GÖNÜL KOYMAK ile/değil/yerine/||/<>/< MESAFE KOYMAK



-GÖNÜLLÜ ile/ve/||/<>/> BAĞIŞÇI



-GÖNÜLLÜ ile/ve/||/<> GÖNÜLVEREN



-GÖNÜLLÜ ile/ve/değil/<> KATILIMCI



-GÖNÜLLÜLÜK:
ÜCRETSİZ YAPILAN İŞ/LER değil KARŞILIKSIZ GELİŞİM



-GÖNÜLLÜLÜK ile/ve/||/<> NEŞE



-GÖRELİ/LİK ile/>< AHLÂK



-GÖREV/İMİZ:
"SİYASET" değil TESİS-İ ADÂLET



-GÖREV ve/değil/||/<> İŞLEV



-GÖREV = VAZİFE, ÜFULE = FUNCTION[İng.] = FONCTION[Fr.] = FUNKTION[Alm.] = FUNCTIO[Lat.] = FUNCIÓN[İsp.]



-GÖRGÜSÜZ/LÜK ile/değil/yerine BİLGİSİZ/LİK

( Bilgisizlik, görgüsüzlükten daha ağırdır ve görgüsüzlüğe yeğdir. )


-GÖRGÜSÜZ/LÜK ile/değil/yerine BİLGİSİZ/LİK

( Görgü, sürekliliğin, kalıcılığa dönüşmesiyle gerçekleşir. )


-GÖRME/DUYMA ile/ve BAKMAK/DİNLEMEK

( İşlevsel. İLE/VE Niyetle. )


-GÖRME ile/ve/<> NÜFÛZ ETME



-GÖRMEK ile/ve/||/<>/> BAKMAK

( İşlevsel/lik. İLE/VE/||/<>/> Niyetli, bilinçli, amaçlı. )


-GÖRMEK ile/ve/||/<>/> BAKMAK

( GÖRMEK: Can kulağıyla dinlemek. )


-GÖRMEK ile/ve/||/<>/> BAKMAK

( Görmek, dinlemek ile başlar. )


-GÖRMEK ile/ve/||/<>/> BAKMAK

( image )


-GÖRMEK ile/ve/||/<>/> BAKMAK

( İnsanın her bir gözü, doğrudan doğruya karşıya baktığı zaman, burundan dışarı doğru 95 derecelik bir görüş alanına sahiptir.

Ayrıca, gözlerimiz sayesinde burundan aşağıya doğru 75 derece, burna doğruysa 60 derecelik bir açıyı görebiliriz.

İki gözün görüş açısının, yani sol gözümüzün burna ve sağa doğru 60 derecelik görüş alanıyla, sağ gözümüzün burna ve sola doğru 60 derecelik görüş alanının çakıştığı bölge, kabaca 3 boyutlu görüş alanımızdır.

Bu 3 boyutlu görüş alanı, sadece 114 derecelik bir alanı kapsar. Bu iki alanın çakışması sayesinde derinlik algılanabilir. 114 derecenin geri kalan alanında teknik olarak 2 boyutlu görebiliriz ve derinlik algısı yok denecek kadar azdır.

İki göz hesaba katıldığında, insanın yatayda (göz ekseninde) 180 dereceden birazcık büyük bir görüş alanı vardır. Bunun üzerine göz hareketleri de görüş alanını değiştirir. Her bir gözümüz, yuvası içinde 90 dereceye yakın bir açıyla sola veya sağa dönebilir. Bu sayede, kafamızı hareket ettirmeksizin, görüş alanımız göz ekseninde 270 dereceye kadar ulaşabilir. Kafamız da 100-130 dereceye kadar sağa veya sola dönebilir. Bu sayede görüş alanımızı toplamda 340-350 dereceye kadar çıkarmamız mümkündür. Kafa ve boyun hareketine, göğüs ve bel dönüşü (rotasyonu) da eklenirse, bacakları hareket ettirmeksizin 360 dereceyi görmemiz olanaklıdır.

Her bir gözümüzde, dimdik ileri baktığımızda 12-15 derece dışa, 1.5 derece aşağıya denk gelecek biçimde optik sinirin retinayı yararak girdiği kör nokta bulunur. Bu kör nokta, görüş alanını gövde eksenimizde 7.5 derece, göz eksenimizde 5.5 derece kısıtlayan bir evrimsel kusurdur. )


-GÖRMEK ile/ve/||/<>/> BAKMAK ile/ve/||/<>/> İZLEMEK

( Denk gelerek, istemeden de görülmüş olabilir. İLE/VE/||/<>/> Dikkati yönelterek. İLE/VE/||/<>/> Bakışı kararlı bir biçimde sürdürerek. )


-GÖRMEMEK ile GÖRÜNENİ GÖRENİ GÖRMEMEK

( Nakışa bak, nakkaşı anla! )


-GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK ile/ve/<> KAÇMAK



-GÖRÜ ile/ve TANIKLIK



-GÖRÜNMEYEN [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-GÖRÜNTÜNÜN/MANZARANIN:
EN ÇİRKİNİ/KORKUNCU ile/değil/yerine/>< EN GÜZELİ

( Somurtan bir "yüz". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gülen bir yüz. :) )


-GÖRÜNTÜNÜN/MANZARANIN:
EN ÇİRKİNİ/KORKUNCU ile/değil/yerine/>< EN GÜZELİ

( Gülen İnsan Yüzünün Görsel FaRkLaR'ı için burayı tıklayınız... )


-GÖRÜNTÜNÜN/MANZARANIN:
EN ÇİRKİNİ/KORKUNCU ile/değil/yerine/>< EN GÜZELİ

( Kara delik. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Güneş. )


-GÖRÜNTÜNÜN/MANZARANIN:
EN ÇİRKİNİ/KORKUNCU ile/değil/yerine/>< EN GÜZELİ

(

ile/değil/yerine/><

)


-GÖRÜNÜŞ ile/ve DUYARLILIK



-GÖRÜŞME/EYLEME:
"UYGUN OLDUĞUN(UZ)DA ..."
ile/ve/değil/yerine/<>/>
"UYGUN OLURSAN(IZ) ..."



-GÖRÜŞTÜĞÜN/GÖRÜŞTÜKLERİN değil YANINDA OLDUĞUN/OLMASINI/OLMAK İSTEDİĞİN

( Kimle/rle görüştüğün değil kimin yanında olduğundur belirleyici olan! )


-GÖSTERGE [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-GÖSTERGE [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-GÖSTERİ(M) ile PAYLAŞIM



-GÖSTERİ ile/ve/değil DİNLETİ



-GÖSTERİMİ OLAN ile GÖSTERİMİ OLMAYAN



-GÖSTERMEK ile/ve/değil/yerine/<> SİMGELERLE/ÖYKÜLERLE/MASALLARLA ANLATMAK



-GÖVDE AMELİYATI ile/ve/||/<> MANEVİ AMELİYAT

( [Kişinin] Uyut(ul)ması gerekir. İLE/VE/||/<> Uyan(dırıl)ması gerekir. )


-GÖVDE ve/||/<> ANLIK(ZİHİN) ve/||/<> TİN

( Çap/çeper. VE/||/<> Yarıçap. VE/||/<> Merkez. )


-GÖVDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BEN

( Gövde ve gövdeyle özdeşlik duygusu var oldukça, düş kırıklıkları kaçınılmazdır. )


-GÖVDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BEN

( Gövde olmadığında siz gövdeden ayrılmış değilsiniz - sadece Siz'siniz. )


-GÖVDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BEN

( Gövde, üzerinde aşırı konsantrasyon kendi amacına ters düşer ve aksi sonuç verir. )


-GÖVDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BEN

( Kendinin, gövde ve zihin olmadığını bilen bir kişi, bencil olamaz. Çünkü, bencillik nedeni olabilecek bir şeye sahip değildir. )


-GÖVDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BEN

( Benlik, öylesine kendinden emindir ki, cesâreti tümüyle kırılmadıkça vazgeçmez. )


-GÖVDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BEN

( Bir gövdede odaklanmış sonsuz olansınız. )


-GÖVDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BEN

( "Ben Gövde'yim" düşüncesini yok edin, o zaman iç ve dış bir olacak. )


-GÖVDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BEN

( "Ben Gövde'yim" düşüncesinin ötesine geçin. )


-GÖVDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BEN

( Gövde ve zihin sınırlılardır, onun için de incinmeye açıklardır, onların, korunmaya gereksinimleri vardır ve bu da korkuya yol açar. )


-GÖVDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BEN

( Gövde ve zihin içinde olmadığınızı, fakat her birinin de farkında olduğunuzu bilmek, kendini-biliştir. )


-GÖVDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BEN

( Sükûnet ve sessizlik içinde "Ben" kabuğu erir ve iç ile dış bir olur. )


-GÖVDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BEN

( Her kim, varoluşu hakkında bir yanıt arayarak düşünürse ve kendi kaynağını bulmayı içtenlikle isterse, her zaman mevcut olan "Ben-im" duygusunu kavrayabilir ve zihni karartan bulutlar dağılıp, varlığın özü tüm ihtişamıyla görününceye dek onun üzerinde büyük dikkatle ve sabırla durabilir. )


-GÖVDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BEN

( As long as there is the body and the sense of identity vs. the body, frustration is inevitable.
Without the body you are not disembodied - you Just are.
The self is so self confident, that unless it is totally discouraged, it will not give up.
Go beyond the I-am-the-body idea.
The body and the mind are limited and therefore vulnerable; they need protection which gives rise to fear.
Whoever is puzzled by his very existence as a conscious being and earnestly wants to find his own source, can grasp the ever-present sense of I am and dwell on it assiduously and patiently, till the clouds obscuring the mind dissolve and the heart of being is seen in all its glory. )


-GÖVDEDEN DOĞMAK/DOĞAN ile/ve TOPLUMDAN DOĞMAK/DOĞAN ile/ve KENDİNDEN DOĞMAK/DOĞAN



-GÖVDESEL ile GÖVDE BAĞIMLI



-GÖZ İÇİNE DOĞRUDAN BAKMAK yerine İKİ KAŞIN ARASINA BAKMAK



-GÖZ KAPAĞI ve/+/||/<> DUDAK

( "Herşeyi görme!" diye vardır. VE/+/||/<> "Her sözü söyleme!" diye vardır. )


-GÖZ KAPAĞI ve/+/||/<> DUDAK

( Kulakta, sürekli takılı olması gereken iki küpe...

Bir şey ki, yapmasan da olur... YAPMA!
Bir şey ki, söylemesen de olur... SÖYLEME! )


-GÖZ KARARI ile/değil/yerine ÖLÇÜ



-GÖZ KIRPMAK/KIPMAK ile GÖZ KIRPIŞTIRMAK/KIPIŞTIRMAK



-GÖZ UYGARLIĞI ile/ve/<> SÖZ UYGARLIĞI

( Dışa bakar. İLE/VE/<> İçe bakar. )


-GÖZ ile/ve GÖRGÜ



-GÖZ ile/ve/=/<> KİŞİLİK/AKIL



-GÖZDEN DÜŞME ile/ve/<>/>< YÜCELME

( İkisi de, kişiyi eşit şaşırtır. )


-GÖZETİM:
DENETLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAKINDAN TAKİP ETMEK



-GÖZLEMEK ile GÖZETLEMEK/DİKİZLEMEK

( Araştırma, takip. İLE Habersiz, gizlice izleme. "Röntgencilik". )


-GÖZLEMEK ile GÖZETLEMEK/DİKİZLEMEK

( Olumlu, doğru. İLE Olumsuz, yanlış. )


-GÖZLEMEK ile/değil GÖZLEMLEMEK



-GÖZÜTOK/LUK ile TUZUKURU/LUK



-GREV ile/<>/>< LOKAVT[İng.]

( ... İLE/<>/>< İşverenin, işçileri, topluca işten uzaklaştırma ya da işten çıkarma kararı. )


-GÜÇ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-GÜÇ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-GÜÇ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-GÜÇ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-GÜÇ:
SIÇRAYIŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SARSILMAZ DURUŞ



-GÜÇ/KUDRET ve/||/<> MERHAMET



-GÜÇ ile/ve DİRENÇ



-GÜÇ ile GİZİL GÜÇ



-GÜÇ ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> TEKELLEŞME



-GÜÇLEN(DİR)ME ile/ve/||/<>/< MERKEZİLEŞ(TİR)ME



-GÜÇLENDİRME ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SAĞLAMLAŞTIRMA/BERKİTME



-GÜÇLÜ OLMAK ve/||/<> AKILLI OLMAK ve/||/<> KENDİN OLMAK

( Yalnız başına kalabilecek kadar. VE/||/<> Birarada kalabilecek kadar. VE/||/<> Ayrı kalabilecek kadar. )


-GÜÇLÜ(") ile/ve/||/<> (")ZENGİN(") ile/ve/||/<> (")AKILLI(")

( Hırslarını yenen. İLE/VE/||/<> Durumundan memnun olan. İLE/VE/||/<> Herşeyden ve herkesten öğrenen. )


-GÜÇLÜ ile/ve/değil/||/<>/< UYUMLANAN



-GÜÇSÜZ/LÜK ile/ve/||/<>/> İSTEKSİZ/LİK



-GÜDMEK değil/yerine GÖZETMEK



-GÜDÜ:
ZİHİNSEL ile/ve/||/<> FİZYOLOJİK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL



-GÜDÜLENMEDE:
ALGI ve/||/<>/> SEÇME ve/||/<>/> ÖZERKLİK ve/||/<>/> ÖZYETKİNLİK



-GÜDÜLENMEDE:
İLİŞKİLİLİK ve/||/<>/> GÜVEN ve/||/<>/> ŞEFKÂT ve/||/<>/> ÖZGÜNLÜK



-GÜDÜLENMEDE:
UYARILMA ve/||/<>/> MERAK ve/||/<>/> DENETİM ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA



-GÜDÜLENMEDE/HAREKETE GEÇMEDE:
[bazen/biraz] HEYECAN/COŞKU/ÜMİT ile/ve/bazen/biraz da/||/<> OLANAK



-GUDÜVV[Ar.] ile GUDVE[Ar. çoğ. GADÂT]

( Sabah vaktinde bir iş yapma ya da yola çıkma. İLE Sabahla güneş doğması arasındaki zaman. )


-GÜL ile GÜL | ile GÜL

( | Çiçeklere verilen genel ad. İLE En güzel çiçeğe[çiçek olan güle] verilen ad. | İLE Gülmenin buyruk kipi. )


-GÜL ile GÜL | ile GÜL

( Cins ad. İLE Özel ad. İLE ... )


-GÜL ile GÜL | ile GÜL

( Genel. İLE Özel. İLE ... )


-GÜL ile "KIRIK GÜL"

( ... İLE Mezar taşlarında kırık bir gül varsa o mezar, genç yaşta ölmüş bir kıza ait olduğunu gösterir. )


-GÜL ile "KIRIK GÜL"

( )


-GÜLEN ile/ve GÜLDÜREN

( ... İLE/VE Gülünecek olana gülmemeyi becerebilen, ciddiyetini sürdürebilen. )


-GÜLMEK ile AYIPLAMA



-GÜLMEK ile/ve/<> GÜLÜMSEME :)

( ... İLE/VE/<> En etkili/kolay/hızlı yapıt/eylem/ibâdet. )


-GÜLMEK ile/ve/<> GÜLÜMSEME :)

( Sen gül ki, biz de gülelim! )


-GÜLMEK ile/ve/<> GÜLÜMSEME :)

( Bir iyi hareket, bin iyi düşünceden
Bir gülüş de bin hareketten daha güçlüdür. )


-GÜLMEK ile/ve/<> GÜLÜMSEME :)

( Gül ki, gül yüzünde güller açsın! )


-GÜLMEK ile/ve/<> GÜLÜMSEME :)

( Gülmesini bilmeyen, dükkân açmasın! )


-GÜLMEK ile/ve/<> GÜLÜMSEME :)

( Paranız yoksa, gülümsemeniz de mi yok? )


-GÜLMEK ile/ve/<> GÜLÜMSEME :)

( Bir kişinin nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden akıl seviyesini anlarsın! )


-GÜLMEK ile/ve/<> GÜLÜMSEME :)

( TEBEŞBÜŞ: Güleryüz gösterme. [küçükten büyüğe] )


-GÜLMEK ile/ve/<> GÜLÜMSEME :)

( Gülün de, isterseniz beni paçamdan sürükleyin. )


-GÜLMEK ile/ve/<> GÜLÜMSEME :)

( MÜBTESİM[< TEBESSÜM]: Gülümseyen, tebessüm eden. )


-GÜLMEK ile/ve/<> GÜLÜMSEME :)

( Haydi! Bırak zihnindeki olumsuz kayıtları ve şu AN'a dön biraz! Ve bunu, sık sık tekralamaya çalışarak olan bitenlere, kişilere/çevrene/yaşama gülümse!... :) Sadece gülümse! :) (Herhangi bir nedeni/kaynağı olmaksızın, aklına geldikçe/getirerek gülümse!) :) Yaşam, vererek başlar ve sürdürülür. Verebilecek hiçbir şeyin olmasa/kalmasa bile, boşver sıkıntıları/saçmalıkları ve hiçbir zaman elinden alınamayacak olanı vererek, o, dünyanın en güzel manzarası olan gülümsemeni paylaşarak yaşa ve yaşat! Haydi! Tekrar tekrar gülümse!... :) )


-GÜLMEK ile/ve/<> GÜLÜMSEME :)

( Seni güldürmeyen "şeye/duruma/soruna" gülüp geç. :) )


-GÜLMEK ile/ve/<> GÜLÜMSEME :)

( Ne haliniz varsa gülün! )


-GÜLMEK ile/ve/değil/<> GÜLÜŞÜNE MEŞRÛ KAYNAK BULMAK/BULABİLMEK

( Umberto Eco'nun, Gülün Adı adlı kitabını okumanızı salık veririz. )


-GÜLÜMSEME :) ve/=/||/<>/: İLÂÇ

( Kana, en hızlı karışan ilâç. )


-GÜLÜN (DAHA) GÜZELİ ve/||/<>/> DOSTUN (DAHA) GÜZELİ ve/||/<>/> İNSANIN (DAHA) GÜZELİ

( Çiçek veren. VE/||/<> Vefâsı uzun süren. VE/||/<> Selâm veren ve gülümseyen. :) )


-GÜLÜŞ(ÜN) < ACI(SI) değil/yerine ACI(N) > GÜLÜŞ(Ü)

( Olmamalı. DEĞİL/YERİNE Olabilir. )


-GUNA ile NİTELİK

( Nitelik. )


-GÜNAH ile AYIP



-GÜNAH ile/ve/<> SEYYİAT



-GÜNAYDIN ile/ve/||/<>/> TÜNAYDIN

( 12:00'ye kadar. İLE/VE/||/<>/> 12:00'den sonra. )


-GÜNCEL ile ÇAĞDAŞ



-GÜNEŞ TANRI ve/||/<> YAŞAM AĞACI ve/||/<> SEPET TUTAN KARTALLAR

( Göbeklitepe'de sütunlarında. VE/||/<> Sümer kil tabletlerinde. )


-GÜNEŞ ile/ve/<>/> AY

( Arı bilinç. İLE/VE/<>/> Süreçteki bilinç. )


-GÜNEŞ ile/ve/<>/> AY

( Özbilinç. İLE/VE/||/<>/> Nefs/ego. )


-GÜNEŞ ile/ve/<>/> AY

( Tümel, kavramsal. İLE/VE/<>/> Kavramsal. )


-GÜNEŞ ile/ve/<>/> AY

( Ziyâ saçar. İLE/VE/<>/> Nur saçar. )


-GÜNEŞ ile/ve/<>/> AY

( [görselde/çizimde] "Okları"[ışınım gösterimi] olan. İLE/VE/<>/> "Okları" olmayan. )


-GÜNEŞ ile/ve/||/<> AY



-GÜNEŞE:
YAKIN OLMA! ve UZAK OLMA!
değil/yerine/><
BELİRLİ BİR UZAKLIKTA OL!

( Yanarsın. VE Donarsın. DEĞİL/YERİNE Yaşam bulursun. )


-GÜNEŞE:
ARKAMIZI DÖNMEK değil/yerine/>< YÜZÜMÜZÜ DÖNMEK

( Gölgeleri/sorunları, önümüzde gösterir ve ümit yitiricidir. DEĞİL/YERİNE/>< Gölgeleri/sorunları, ardımızda bırak(tır)ır. )


-GÜNLÜK "AHLÂK" ile/ve TASAVVUF AHLÂKI



-GÜNLÜK HAREKET/LER ile/ve DÜZENSİZ HAREKET/LER

( ... ile/ve TERÂCÛİYYİN )


-GÜNLÜK KONUŞMALARIN SIRADANLIĞINDA/YALINLIĞIYLA:
AMAÇLI ile/ve/||/<> BİLEREK ile/ve/||/<> BİLMEDEN ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜKLÜ

( Reklam. İLE/VE/||/<> Evlilik. İLE/VE/||/<> Dostluk. İLE/VE/||/<> Sanat. )


-GÜNLÜK KONUŞMALARIN SIRADANLIĞINDA/YALINLIĞIYLA:
AMAÇLI ile/ve/||/<> BİLEREK ile/ve/||/<> BİLMEDEN ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜKLÜ

( Kitlelere "oynanıyorsa". İLE/VE/||/<> Saygıyla bütünleşilecekse. İLE/VE/||/<> Sevgiyle yaklaşılıyorsa. İLE/VE/||/<> Susulabiliyorsa. )


-GÜNLÜK KONUŞMALARIN SIRADANLIĞINDA/YALINLIĞIYLA:
AMAÇLI ile/ve/||/<> BİLEREK ile/ve/||/<> BİLMEDEN ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜKLÜ

( )


-GÜRÛH[Fars.] ile GÜRÛH-I NÂCİ

( Cemaat, bölük, takım. | Değersiz, aşağı görülen, küçümsenen topluluk, derinti, sürü. İLE Kurtulmuş topluluk. )


-GÜRUH[Fars.] değil/yerine/= SÜRÜ/DERİNTİ

( Değersiz, aşağı görülen, küçümsenen topluluk. )


-GÜRÜLTÜ YAPMAMALI!



-GÜRÜLTÜ ile/ve/||/<> GÜMBÜRTÜ



-GÜRÜLTÜ ile YAYGARA

( ... İLE Gereksiz olarak yüksek sesle bağırıp çığırma. )


-GURUR ve KİBİR | ile/ve/değil/yerine ONUR

( Başkalarının sırtına basarak. VE Başkalarını bastırarak. | İLE/DEĞİL/YERİNE Kendi ayaklarının/duruşunun üzerinde yükselme. )


-GURUR ve KİBİR | ile/ve/değil/yerine ONUR

( Arpa yiyende, kibir olmaz. )


-GURUR ve KİBİR | ile/ve/değil/yerine ONUR

( NAHHÂT[Ar.]: Kibirli, gururlu. )


-GURUR ve KİBİR | ile/ve/değil/yerine ONUR

( Kibir, kişinin, kendine "iltifatıdır". [iltifat, en karşı konulamaz olanlardandır] )


-GURUR ve KİBİR | ile/ve/değil/yerine ONUR

( BÂD-DÂR[Fars.]: Kibirli. | Şişman. | Deli. | Hiçbir işle ilgisi olmayan. )


-GURUR ve KİBİR | ile/ve/değil/yerine ONUR

( Kibir, bele bağlanmış taş gibidir. Onunla, ne yüzülür, ne de uçulur. )


-GURUR ile/ve/değil/yerine ONUR

( Başkasının sırtına basarak birşey olmaya çalışmak. Başkalarını ezerek büyüklenme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Kendi kaynaklarının/duruşunun üzerinde yükselme. )


-GUSÛL ile/ve/||/<>/< USÛL

( Usûlsüz, gusûl olmaz. )


-GÜVEN KAZANMA ile/ve/<>/||/değil/yerine GÜVENİ/Nİ SARSMAMA



-GÜVEN KAZANMA ile/ve/<>/değil/yerine KENDİNİ TANITMA

( Yeterli gelmeyebilir. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Hem yeterli gelir, hem geliştirir/ilerletir, hem de güven sunar/kazandırır. )


-GÜVEN:
"KAZANILAN" değil İNŞÂ EDİLEN



-GÜVEN!:
GÜLÜŞÜN ARDINDAKİ KEDERE ve/||/<> ÖFKENİN ARDINDAKİ SEVGİYE ve/||/<> SESSİZLİĞİN ARDINDAKİ NEDENE



-GÜVEN/MEK ile/ve/fakat/||/<>/> DOĞRULA/MAK



-GÜVEN ile BEKLENTİ

( Beklenti sizi güvensiz kılar. )


-GÜVEN ile BEKLENTİ

( Amacınızın herhangi bir beklenti taşımayan salt iyi niyet olduğundan emin olun önce. )


-GÜVEN ile BEKLENTİ

( Elinizde mevcut olandan eminseniz, nihai olana asla ulaşamazsınız. )


-GÜVEN ve/||/<> DERİNLİK ve/||/<> SEVGİ

( Söz ile yapılan iyilik. VE/||/<> Düşünce ile yapılan iyilik. VE/||/<> Vererek yapılan iyilik. )


-GÜVEN ile/ve/||/<>/< ÖZGÜVEN

( Özgüveni olmayana, kimse güvenmez. )


-GÜVEN ile/ve/||/<> SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK



-GÜVENEN/E ve/||/<> YALAN SÖYLEYEN/E

( Yalan söyleme! VE/||/<> Güvenme! )


-GÜVENİLİRLİK ile/ve/> SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

( SİKA[< VÜSÛK]: Güven, emniyet. | Güvenilir/inanılır kişi. )


-GÜVENİLMEZLER:
KIŞ GÜNEŞİ ve/||/<> SULTANLARIN GÜLMESİ ve/||/<> DURGUN DENİZ ve/||/<> AMİRLERİN İLTİFATI ve/||/<> DÜŞMANIN ÖĞÜDÜ ve/||/<> BAZI KADININ CİLVESİ/ZÂHİDLİĞİ



-GÜVENLİK ile/ve/||/<> DÜZEN



-GÜVENLİK ile/ve/||/<>/>/< GÜVEN



-GÜVENLİK ve/||/<> SIRADÜZEN/HİYERARŞİ



-GÜVENMEK:
"O, BUNU YAPMAZ" ile/değil/yerine "O, BUNU YAPTIYSA, BİR BİLDİĞİ VARDIR"



-GÜZEL AHLÂK ve/=/<> İLİM



-GÜZEL/LİK ve AHLÂK



-GÜZEL ile/ve/değil/||/<>/< FARKLI



-GÜZELLİK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-GÜZELLİK ve/||/<> BİRİNİ SEVMEK

( Dünyayı kurtaracak. VE/||/<> ile başlayacak herşey. )


-GÜZELLİK ve/||/<> BİRİNİ SEVMEK

( )


-GÜZELLİK >< FAZLALIK

( Güzellik, fazlalıklardan arınmışlıktır. )


-HABBE ile/ve/||/<>/> HUBUT [>< SUUT]

( Tohum. İLE/VE/||/<>/> Atılma. )


-HABER ALIRSAM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< HABER ALINCA



-HABER ALMA GEREKSİNİMİ ile/ve/değil/<> HABER ALMA HAKKI



-HABERCİ ile CAŞIT/ÇAŞIT

( Haber ulaştırıcı, haber veren. İLE Bir devletin ya da biri(leri)nin sırlarını, başkalarının hesabına öğrenmeyi üstüne alan kişi. | Yasadışı olan bir durumu, yetkililere bildiren kişi. | Ara bozmak amacıyla söz taşıyan kişi. )


-HABERLEŞMEK ile/ve/değil HABERDAR ETMEK



-HABEŞÎ[Ar.] ile Habeşî[Ar.]

( Hat, tezhip, minyatür gibi güzel sanatlarda kullanılan bir kâğıt cinsi. | Çok esmer. İLE Kasma, kısaltma. | Aruzda, "fâilâtün"den "ât" hecesini çıkararak "fâilün" veznine sokma. )


-HADÂLET[Ar.] ile HADÂRET[Ar.] ile HADÂRET[Ar.]

( Kol ve baldırı etli olma. İLE Alçakgönüllülük. İLE Yeşillik. )


-HADAR ile/ve/||/<> SÜKÛN



-HADARA ile MEDENİYET/UYGARLIK



-HADDİ'Nİ BİLDİRMEK ile HADDİNİ "BİLDİRMEK"

( Bir şeyin/durumun. İLE Bir kişinin/tutumun. )


-HADDİ'Nİ BİLDİRMEK ile HADDİNİ "BİLDİRMEK"

( Sınırların bilgisini belirtmek/anlatmak. İLE Haddini aşanı engellemek.[bedelini ödetmek üzere ya da öncelikli olmamalı!] )


-HADDİ/Nİ AŞMA ile/ve/||/<>/>/< "RAHATLIK"

( HADDİ/Nİ AŞMA ile/ve/||/<>/>/< "RAHATLIK" )


-HADDİNİ BİLMEK ve HESABINI BİLMEK



-HADDİNİ BİLMEK ve/||/<> VAROLMA/VAROLABİLME



-HADDİNİ BİLMEMEK HADDİNİ BİLDİRMEK



-HAFİFE ALMA ile/değil/yerine ELEŞTİRİ



-HAFİFE ALMAK ile (YETERİNCE) ÖNEMSEMEMEK



-HAİN/LİK ile/değil/yerine VEFÂSIZ/LIK



-HAİN değil/yerine/= SATKIN



-HAİNLEŞTİRME ile/ve/<> ÖTEKİLEŞTİRME



-HAK GÖZETME ile VİCDAN



-HAK/LAR [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-HAK ile/ve/<>/< AYRICALIK/İMTİYAZ(/MÜMTAZ)[Ar. < MEYZ]



-HAK ile/ve/||/<>/< HAKLARA SAHİP OLMA HAKKI



-HAK ile/değil HAZ

( Birçok şeyin, hakkınız olduğuna inanabilirsiniz fakat bir düşünün bakalım! Sadece hazzınız [için] olmasın? )


-HAK ile/ve/||/<> ÖDEV



-HAK ile/ve RIZÂ



-HAK ve/||/<> TAŞ

( Yerini bulur. VE/||/<> Gediğini bulur. )


-HAKARET ile/ve SÖZLÜ SALDIRI



-HAKARET ile/değil TESPİT



-HAKİKAT [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-HAKİKAT AHLÂKI ve ÖZGÜRLÜK AHLÂKI



-HAKİKAT-İ MUHAMMED ve/=/<> ÖVÜLEN AHLÂK



-HAKİKAT:
"DUYULUR OLAN" değil DÜŞÜNÜLÜR OLAN



-HAKİKAT ile/ve/||/<>/></< "BENLİK"

( "Konuşursa". İLE/VE/||/<>/>

-HAKİKAT ile/ve/<> ÖZNİTELİK

( HAKİKAT: KENDİYLE ÖZDEŞ OLAN )


-HAKİKATA OLAN BAĞLILIK ile/ve/<> KİŞİYE/İNSANLIĞA YAPILAN HİZMET

( Bir'e hizmet, bin'e hizmet; bin'e hizmet, bir'e hizmet. )


-HÂKİM ile/ve/değil/yerine/||/<> HÂDİM

( Ancak, hizmet eden [hâdim], [duruma/olguya] hâkim olur. )


-HAKÎM ile HÂKİM ile HAKEM ile HEKİM

( Bilge, hikmet sahibi. İLE Hüküm veren, yargıç. İLE Karar veren. İLE Tabip, tıp doktoru. )


-HAKÎR ile/değil HAKİR



-HAKK ile/ve/> HALK

( Hakk'ın zuhuru halktır. )


-HAKK ile/ve/> HALK

( Kendimiz/de/n. İLE/VE/> Başkası/nda/n. )


-HAKK ile/ve/> HALK

( Allah. İLE/VE/> Hakk'ın sıfatları. Hakk'ın perdesi. )


-HAKK ile/ve/> HALK

( Derdimiz. İLE/VE/> Kendi dertleri, kendilerine yeter. )


-HAKLAR:
SINIRLANDIRILAMAZ OLANLAR ile/ve/||/<> SINIRLANDIRILABİLİR OLANLAR



-HAKLAR ve/||/<>/< HAKLARIN HAKLARI



-HAKLARI:
TESİS ETMEK ve/||/<>/>/< TESLİM ETMEK



-HAKLI OLANI, GÜÇLÜ KILAMAMAK ve/ne yazık ki/> GÜÇLÜ OLANI, "HAKLI KILMAK"



-HAKLI ile HAKİKİ



-HAKSIZ "GÜÇ" ile GÜÇSÜZ HAK

( Zulüm oluşturur. İLE Çözümsüzlük/çaresizlik oluşturur. )


-HAKSIZLIK ve/||/<> İYİLİK

( Toza yaz. VE/||/<> Mermere yaz. )


-HÂL ile MAKAM

( Geçici. İLE Kalıcı. )


-HÂL ile MAKAM

( Her bireye bakma, kişilerin hallerine bak. Hangisinin hâli kâmilse ona bak. )


-HÂL ile MAKAM

( Seni kaldır, beni kaldır! O hali yakalayalım! )


-HÂL ile MAKAM

( Bizim için ne din, ne mezhep, ne millet var, yekpâre bir hâl. )


-HALEF ile SELEF[çoğ. ESLÂF]

( Bir makamın devredildiği kişi. İLE Bir makamın devralındığı kişi. )


-HALEF ile SELEF[çoğ. ESLÂF]

( Sonraki, ardıl. İLE Önceki, öncel. )


-HALİL İBRAHİM SOFRASI ile ZEKERİYÂ SOFRASI



-HALK (ETMEK) ile/ve SEVK (ETMEK)

( Sevgi. )


-HALK MECLİSİ ile/ve BULE



-HALK YÖNETİMİ ile/ve/||/<> ÜNİVERSİTE ile/ve/||/<> TİYATRO ile/ve/||/<> SPOR

( İyonya'lıların, insanlığın gelişimindeki önemli katkı eşikleri. )


-HALK[Ar.] değil/yerine/= AYMAK, TOPLUM

( Toplum olabilmek, ancak, ortak bir düzen sağlayarak olanaklıdır. )


-HALK[Ar.] ile HALK[Ar. < HÂLÎ]

( Yaratma, yaratılma. | İcat. | Bireyler. | Kişilerden bir bölük. İLE Boğaz. | Traş etme. )


-HALK ile AHÂLİ



-HALK ile/ve/değil/yerine ÂRİF

( Zanlarıyla hareket eder. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE İrfan sahibidir. )


-HALK ve/<>/>< HAŞR



-HALK ile İBDÂ



-HALK ile/ve/değil KAMU



-HALK ile/değil/yerine/= TOPLUM/KAMU



-HALK ile/değil ZUHUR

( Yaratılma. İLE/DEĞİL Dışlaşma. )


-HÂMÎ ile/ve/||/<>/> MAHMÎ

( Koruyan, kollayan/kollayıcı, sahip çıkan. İLE/VE/||/<>/> Korunulan. )


-HAMİYET ile HAMİYYET

( Kişinin yurdunu, ulusunu ve ailesini koruma çabası. İLE Millî onur ve haysiyet. )


-HANEDÂN ile HANEDÂN ile HANEDÂN

( KÖKTEN ASÎL VE BÜYÜK AİLE, OCAK ile CÖMERT ile KAPISI AÇIK )


-HANEDANLIK değil HANEDAN



-HAPŞIRIRKEN:
AÇIĞA/HAVAYA DOĞRU değil/yerine/>< ELİMİZLE/KOLUMUZLA AĞZIMIZI KAPATARAK



-HARAZA ile HARAZA

( Kavga, gürültü, karışıklık. | Öfke, sinir. İLE Sığırın öd kesesinden çıkan taş. )


-HARCAMALARINDAN KALANI TASARRUF ETMEK değil/yerine TASARRUFLARINDAN KALANI HARCAMAK



-HAREKET:
CEVHER'DE ile NİCELİK'TE ile NİTELİK'TE ile MEKÂN'DA



-HAREKET'TE:
YER DEĞİŞTİRMEK değil KENDİ İÇİNDE DEĞİŞMEK



-HAREKET ve/||/<> DUYGULANIM ve/||/<> BENZETME

( İki kişi arasındaki tüm ilişkilerde ve temelinde, anne ile çocuğun ilişkisinde, yerli yerinde ve yeterince bulunması gerekenler... )


-HAREKET ile SES ile KONUŞMA



-HAREKETSİZ DİRENİŞ ile/ve/||/<> SESSİZ ÇIĞLIK



-HAREKETTE YETENEK:
ÖNGÖRÜLEBİLİR ile/ve/||/<> ÖNGÖRÜLEMEYEN



-HAREM[Ar.] ile HAREM[Ar.]

( Herkesin girmesine izin verilmeyen, saygıdeğer ve kutsal yer. | Hac zamanında ihrâma girilen yerden itibaren Kâbe'ye doğru olan bölüm. | Önceleri, saraylarda ve büyük konaklarda bulunan hanımlar dairesi. | Nikâhlı hanım, zevce. İLE "mefâilün"den "me"yi atarak "fâilün" sözcüğünü "mef'ûlün"e çevirme. )


-HAREM ile MAKSÛRE

( Herkesin girmesine izin verilmeyen, saygıdeğer ve kutsal yer. | Hac zamanında ihrâma girilen yerden itibaren Kâbe'ye doğru olan bölüm. | Önceleri, saraylarda ve büyük konaklarda bulunan hanımlar dairesi. | Nikâhlı hanım, zevce. İLE Camilerde, parmaklıklarla çevrilmiş yer. | Bir evin, yabancıların girmesine izin verilmeyen bölümü. )


-HARÎM[Ar.] ile HARÎM[Ar.]

( Saygısız, çekinmez, kayıtsız. İLE Biri için kutsal olan şeyler. | Harem dairesi, harem. | Evin içi gibi başkasına kapalı olan yer. | Bir evin civârı. | Avlu. | Ortak, şerîk. | Hacıların, hac zamanında büründükleri örtü. )


-HÂRİS ile HÂRİS[< HİRÂSET] ile HARÎS[< HIRS]



-HAŞ(I)R-NEŞ(İ)R OLMAK ile YAKINLIK



-HAŞA ile HÂŞÂ

( Kalın kumaş parçası. İLE Asla. )


-HASED ile BUHUL ile ŞUH ile GIPTA
ile/değil/yerine/></>/<
SEHÂVET ile İSÂR ile CÛD ile FAKR ile MAHV

( | "Bende yok, onda da olmasın." İLE "Bende var ama onda olmasın". İLE "Onunki, benim olsun". İLE "Onda var, bende de olsun". |

İLE/DEĞİL/YERİNE/>/<

| "Bende var ama onda da olsun". İLE "Benim değil onun olsun". İLE "Benim yok ama onun, olsun". İLE "Onda yok, bende de olmasın". İLE "[Paylaştığı/bölüştüğü halde ...] Bir şey mi vermişim/z?". | )


-HASENÂT[< HASENE] ile İNFÂK

( İYİLİKLER, HAYIRLI İŞLER, GÜZELLİKLER )


-HASEP <> HASSA/HASİYET

( Kişisel özellikler, nitelikler. <> Özgülük, hassa. | Yarar, etki. )


-HASIM ile/değil/yerine HISIM

( Yağı, düşman. İLE/DEĞİL/YERİNE Akraba, yakın. )


-HAŞR Ü NEŞR[Ar.] değil/yerine/= TOPLANMA VE DAĞILMA



-HASRET ve/<> GURBET



-HASRET ve/<> HÜZÜN



-HASRET değil/yerine/= ÖZLEM

( (")İnsan("), (")bireyler(") içinde, birey'e özlem duyarak yaşar. )


-HASSAS[Ar.]/SANTİMANTAL[Fr.] değil/yerine/= DUYARLI



-HASSAS/LIK ile DUYARLI/LIK



-HASSAS/LIK ile/ve/<> PAYLAŞIM



-HASSASİYET ve/<>/>/< HAYSİYET



-HASTALIĞI, ZİHİN/DÜŞÜNCE GÜCÜYLE:
"İYİLEŞTİRMEK" ile/ve/<>/değil/yerine İLERLEMESİNİ ENGELLEMEK



-HASTALIK GECİKTİRME ile/ve HASTALIK ÖNLEME



-HASTALIK ile/ve BÖLGESEL HASTALIK



-HATA ile/ve/değil/yerine/||/<> AĞMAN

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Eksiklik, kusur, ayıp. )


-HATA ile/ve/||/<> DENEYİM

( Hatalarımız, deneyimimizi artırır; deneyimlerimiz de hatalarımızı azaltır. )


-HATÂ değil/yerine/= YANLIŞ



-HATADAN:
ÇEKİNMEK ile/değil KAÇINMAK



-HATALARI/NI ...:
KABUL ET! ve/||/<>/> DERS AL! ve/||/<>/> TEKRARLAMA!



-HATÂYÎ[Ar.] ile Hatâyî[Ar.]

( Hatay kumaşı. | Süslemede/tezhipte açılmış nilüferi andıran bir çiçek motifi. | Tezhipte, merkezini hatâyî denilen çiçek motifi işgal etmek üzere birbirine geçmiş spiral dallardaki çiçek motiflerinden oluşan süsleme tarzı. | Güzel sanatlarda kullanılan ve Çin'de pirinçten yapılan bir kâğıt cinsi. İLE Hatay'a ait, Hatay ile ilgili. )


-HÂTEM ile HÂTEM

( MÜHÜR, ÜSTÜ MÜHÜRLÜ YÜZÜK | EN SON, NİHAYETE ERDİREN ile HITAM )


-HÂTEMÎ[Ar.] ile HÂTEMÎ[Ar.]

( Hâtem'e mensup. İLE Mühürle ilgili. | Mühür yapan. )


-HAVA "ATMAK" ile/değil/yerine PAYLAŞMAK



-HAVA (DURUMU) ile/ve/<>/değil İKLİM

( 21 - 22 derecenin altında ve üstünde olan ortamlarda, kişilerin, konu ne kadar önemli olursa olsun toplantılarda konuşmacıya beş dakikadan fazla odaklanamadıkları araştırmalar sonucu tespit edilmiştir. )


-HAVA (DURUMU) ile/ve/<>/değil İKLİM

( Günümüz belediye yönetmeliklerinde, apartmanlardaki kalorifer kazanları ve ısılar için şu yönerge vardır: "Dışarıda havanın ısısı 17 derecenin altına düştüğünde kalorifer yakılmak zorundadır. Oda sıcaklıkları ortalama 21 - 22 derece dolayında olmalıdır." )


-HAVA (DURUMU) ile/ve/<>/değil İKLİM

( Hayvanların iklimin genel gidişine göre doğurdukları ve doğacak yavru sayısını ayarladıkları tespit edilmiştir. )


-HAVA (DURUMU) ile/ve/<>/değil İKLİM

( Bitki tohumlarının belirli bir ısı ve nem olmadıkça filizlenmediği bilinmektedir. )


-HAVA (DURUMU) ile/ve/<>/değil İKLİM

( Ağustos böcekleri, 17 yıl toprak altında yetişir. Havanın 17 C olduğu günün gecesi dışarı/yüzeye çıkar. İki günde ağaçların tepesine ulaşmaya çalışırlar. )


-HAVA (DURUMU) ile/ve/<>/değil İKLİM

( ERZE[Fars.]: Eski yönteme göre yeryüzünün bölündüğü yedi iklim.[yedi parçadan birinci iklim, ekvatora yakın olan bölge. )


-HAVA [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-HAVA ATMAK" ile "SİDİK YARIŞTIRMAK" ile "KÖR DÖVÜŞÜ"



-HAVA ATMAK ile/ve/değil/yerine/||/< HAVA KATMAK



-HAVLU [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-HAVLU [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-HAYA[Fars.] ile HAYÂ'[Ar.] ile AYA

( Erbezi, husye/husâ, testis. İLE Utanma, utanç. | Namus, edep. | Günahtan kaçınma. İLE Avuç içi. )


-HAYAL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-HAYAL KIRIKLIĞI ile/ve/||/<> MUTSUZLUK



-HAYAL(İN)DEN "YOLA ÇIKMAK" ile/değil/yerine HAYALLER(İN)DEN YARARLANMAK



-HAYAL/FANTEZİ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-HAYÂL değil/yerine/= DÜŞ(LEM)/SAYIK



-HAYATÎ[Ar.]/SURVIVAL[İng.]/VITAL[İng.] değil/yerine YAŞAMSAL



-HAYIR İŞ(LER)İ ile/ve/değil/||/<> ADÂLET



-HAYIR! DİYEBİLMEK ve/||/<>/> ÖNCELİKLİLERİN BELİRLENMESİ ve/||/<>/> YAKINMAMAK



-HAYIR ile/ve DEĞİL ile/ve YOK ile/ve HİÇ

( Hiç, yoktan iyidir. )


-HAYIR = NO[İng., İt., İsp.] = NON[Fr.] = NEIN[Alm.]



-HAYIRLI ÖMÜR ile/ve/||/<>/> HAYIRLI ÖLÜM



-HAYIRSEVER/HAYIRPERVER = HAYIRHAH[Ar., Fars.]

( Yoksullara, düşkünlere, yardıma gereksinimi olanlara, iyilik ve yardım etmeyi seven, iyiliksever, yardımsever. | İyilik dileyen/isteyen, iyicil. )


-HAYR:
SÖZ (İLE) ile/ve/||/<> SÜKÛT (İLE) ile/ve/||/<> NAZAR (İLE) ile/ve/||/<> AMEL (İLE)



-HAYRAN/LIK ile BAYGIN/LIK



-HAYRAN ile/ve/> HAYRAT

( Hayran olduğuna, hayrat ol! )


-HAYRANLIK ile/ve/||/<>/> İÇSELLEŞTİRME



-HAYRÂT[< HAYR]: HAYIRLI İŞLER | HAYIR İÇİN KURULAN MÜESSESELER [ÇEŞME, HASTAHANE, AŞHÂNE]



-HAYSİYET ile/ve/||/<>/>/< ŞAHSİYET



-HAYVAN SÜRÜSÜ ile/ve/||/>< İNSAN TOPLULUKLARI

( Kalabalıklaştıkça akıllanır. İLE/VE/||/>< Kalabalıklaştıkça aklını kaybeder. )


-HAYVAN YILI TAKVİMİ:
ÇİN ve/değil/< ÖZBEKİSTAN

( Hayvan yılı takvimini, Çin'liler, Özbekler'den almıştır. )


-HAYVANLAR (ÂLEMİ) ve/<> NE OLMADIĞININ/OLMAYACAĞININ GÖSTERGELERİ



-HAZ ile/değil/yerine OLGUNLUK

( Olgunluk, hazzı erteleyebilme becerisidir. )


-HAZAR ile HAZAR ile HAZARA



-HAZİNE ile/ve/<> SUAL

( Sandık. İLE/VE/<> Anahtar. )


-HAZİNE ile/ve/<> SUAL

( Dışarıda. İLE/VE/<> Sende. )


-HAZIR (OLMAK) ile/ve/> RAHAT (OLMAK)



-HAZIR OLMAK/OLAN ile/ve/<> İSTEKLİ OLMAK/OLAN



-HAZIR:
YERİ ve/||/<> YOLU

( Gelenin. VE/||/<> Gidenin. )


-HAZIRLAMA ile/ve/||/<>/> SUNMA



-HAZİRUN değil HAZIRUN



-HAZM[Ar.] ile HAZM[Ar.]

( Kesin karar, sebat, direnme. | Doğru ve sağlam oy ve karar. İLE Midedeki yiyecekleri eritme, sindirme. )


-HECCAV[Ar.] değil/yerine YERGİCİ



-HEDEF ile/değil HİTAP

( "Ben" ve "Sen" sözcükleri ve kullanımı, bir hedef değil hitap aracıdır!
Yaşamımızdaki bazı/birçok şey (bu/şu/o),
"benim/senin/onun için böyle/şöyle/öyle!"
"bana/sana/ona göre böyle/şöyle/öyle!"
ya da
ben/sen/o,
"öyle istiyorsa öyledir"
"öyle düşünmüyorsa öyle değildir"
gibi ne yazık ki çokça kullanılan zırva ifadelerle hareket noktası oluşturulamaz! Yani kişi(kendi ya da başkaları), kendinden ve/ya da başkalarından hareket ederek bir sonuç alamaz, yargıda bulunamaz/bulunmamalıdır.

Bu tür, "ben/sen/o" ifadeleri, hitap için kullanılmak yerine bir hedef olarak hiçbir biçimde kullanılamaz. Bu "yaklaşım" ya da "ifade tarzı", öznellikle, demokratlıkla ya da "faşizmle" hiçbir şekil ve koşulda bağlantılandırılamaz/bağdaştırılamaz ya da indirgenemez de!

Son yıllarda, özellikle de sinema/dizi, kitap ve internetin, bilimsel ve/ya da kişisel araştırma ve yayınların, ülkemizde ve dünyada hızla yaygınlaşmasıyla, Amerika/Avrupa zihni ve diliyle yazılmış kitaplarda/filmlerde çokça kullanılan "Ben/Sen" sözcüklerinin etkisiyle de, ülkemizde, bazı/çoğu kişi tarafından yanlış/yamuk bir biçimde düşünsel çabası/becerisi yetersiz ya da benmerkezci kişilerin zihnine ve diline yerleşmiştir ne yazık ki. Toplum olarak bir anda düzeltilemeyecek olsa da, bireysel olarak yeterli bilgi ve bilinçle çok şey değişebilir/değiştirebiliriz. )


-HEDEF ile/değil HİTAP

( Düşüncenin üstesinden gelemeyen, düşünenin üstesinden gelmeye çalışır. )


-HEDİYELEŞMEK ve/||/<>/> NİTELİKLİ BERABERLİK



-HEGEMONYA[Yun. < HEGEMONIA] ile BASKI

( ... İLE Bir devletin, başka bir devlet üzerindeki siyasi üstünlüğü ve baskısı. )


-HEKİMLER ile/ve/<> PİLOTLAR



-HELEN ile BARBAR

( BAR BAR (BAĞIRMAK), BARBAR: BIR BIR KONUŞAN )


-HEM/NE PAYLAŞILANLAR/PAYLAŞILABİLENLER, HEM/NE PAYLAŞIL(A)MAYANLAR



-HEMFİKİR değil/yerine/= OYDAŞ



-HENGÂME[Fars.][HANGAME değil!] ile İZDİHÂM[Ar. < ZAHAM]

( Kavga, patırtı, gürültü. İLE Kalabalık, yığılma, kalabalıktan sıkışma. )


-HEPİMİZ:
AYNIYIZ değil AYNI DEĞERDEYİZ



-HEPİMİZİ BİR YAPAN ile/ve/<> BAZILARIMIZI "AYRI" YAPAN



-HER BİÇİMDEN/GÖRÜNÜŞTEN ÇÖZÜLME/UZAKLAŞMA ve/||/<>/> YENİ VE YENİDEN BİÇİMLENME



-HER BİLDİĞİMİZİ ... ile/ve/||/<> HER SÖYLEDİĞİMİZİ ...

( Söylemiyoruz! İLE/VE/||/<> Biliyoruz! )


-HER İŞE KARIŞMAK =/<> HİÇBİR İŞ YAPMAMAK



-HER NE OLURSA ve/||/<> DİLİM/İZ DURURSA

( Bana, benden olur. VE/||/<> Başım barış/selâmet bulur. )


-HERC Ü MERC değil/yerine/= ALTÜST, KARMAKARIŞIK, ALLAK BULLAK, DARMADAĞINIK



-HERCÂÎ[Fars.] değil/yerine/= YELTEK/GELGEÇ

( İsteğinde kararlı olmayan ya da konudan konuya geçiveren. | Aşkta, değişken, vefâsız. )


-HERHANGİ BİR ARKADAŞININ, SENİ, PARA İSTEMEK İÇİN ARAMASI ile TANIDIĞIN VE SEVDİĞİN BİR ARKADAŞININ, SENİ, PARA İSTEMEK İÇİN ARAMASI



-HERHANGİ BİR KİŞİ (OLAN/OLMAK) ile/ve/değil/yerine BELİRLİ BİR KİŞİ (OLAN/OLMAK)



-HERHANGİ BİRİ OLMAK ile/değil/yerine BELİRLİ BİR KİŞİ OLMAK



-HERKES, "HER ŞEYİN FARKINDA"
ile/değil/||/<>/<
"HİÇKİMSE, HİÇBİR ŞEYİN FARKINDA DEĞİL" DEĞİL



-HERKES ile "HERKES"İ

( Genelin içinde düşünülen kişiler. İLE Özelliği/farkı olan üzerine düşünülen "KİŞİ"yi. )


-HERKES ile/değil/yerine ÇOĞUNLUK



-HERKES ile/ve/değil/||/<> HERHANGİ BİRİ



-HERKESİN:
YANLAŞTIĞI KİŞİ/LER ile/ve/değil/||/<>/< İYİ ANLAŞTIĞI KİŞİ/LER



-HERO ve/||/<> İLKBAHAR, YAZ, SONBAHAR, KIŞ... VE İLKBAHAR

( ve/||/<> )


-HERO ve/||/<> İLKBAHAR, YAZ, SONBAHAR, KIŞ... VE İLKBAHAR

( )


-HERŞEY ile HİÇBİR ŞEY

( Zamanla telâfi edilebilir. İLE Geçip giden zaman, hiçbir şeyle telâfi edilemez. )


-HERŞEYİ YAZMAK ile/ve/değil/yerine YAZILABİLDİĞİ KADAR/INI YAZMAK



-HESAP SORMAK ile/değil/yerine ÇÖZÜM/KATKI SUNMAK



-HESAP SORMAK ile/değil/yerine ÖRNEK OLMAK



-HESAPLAMA ile/ve/<> AÇIKLAMA



-HEVES KIRILMASI ve/<>/> YALNIZLIĞA YÖNELİM/DÜŞKÜNLÜK



-HEVES ile GIPTA



-HEY ... ile EY ...



-HEYECAN ile/ve ENERJİ



-HEYECAN ile HELECAN

( ... İLE Yürek çarpıntısı, çarpıntı. )


-HEYET-İ ÂYÂN ile/ve/||/<> HEYET-İ MEBÛSAN



-HEYET[Ar.]/COUNCIL[İng.]/KONSEY[Fr. < CONSEIL] değil/yerine/= KURUL



-HEYET[Ar.]/ENCÜMEN/KOMİTE[Fr. < COMITE]/KOMİSYON değil/yerine/= YARKURUL/ALT KURUL

( Meclis ya da herhangi bir kurultayda, bazı konuları inceleyerek, varılan sonuçları tartışılmak için genel kurula getirmekle görevli, üyeler arasından oluşturulan altkurul. )


-HEYET ile/ve/||/<> HAZİRUN



-HEYÛLA ve/<> SÛRET ve/<> ŞEKİL ve/<> NİTELİK



-HİBBE[Ar. < HİBEB] ile HİBE[Ar. < HİBÂT]

( Paçavra, kesilmiş kumaş parçası. İLE Bağışlama, bağış. )


-HİÇBİR ŞEYE SAHİP OLMAMAK değil HİÇBİR ŞEYİN, BİZE SAHİP OLMAMASI



-HİÇBİRİMİZ ile HİÇKİMSE



-HİÇKİMSE...

( * ... düşüncenin ve dilin dışına çıkamaz.
* ... varoluşundan kuşku duyamaz ve varoluşunu inkâr ya da reddedemez.
* ... olmak, konuşmaya başlayana kadardır.
* ..., tek başına yaşayabilecek kadar güçlü değildir.
* ..., zaafsız değildir.
* ..., her şeyi yapabilecek güçte ve olanakta değildir.
[Non omnia possumus omnes]
* ..., fazla yaşamış olmakla yaşlanmaz.
* ..., yaşamı boyunca yalnız kalmamıştır ve kalamaz.
* ..., başkasıyla aynı değildir.(Kendiyle de aynı değildir.[sürekli gelişir, değişir, dönüşür])
* ..., kimsenin, düşüncesini/niyetini okuyamaz.
* ..., kendi özünü ortadan kaldırmaksızın, kendi ahlâksal görevini terk edemez.
* ..., başkalarının bizi yok etmesine/saymasına ve üzmesine fırsat verecek kadar "iyi niyetli" olmamalıdır.
* ..., başkalarından ya da genel olarak beklenti içinde olmamalıdır.
* ..., hiçkimsenin "düşünce" ve "zihnini" beğenmez, tamamen almaz ya da kullanmaz.
* ..., hiçkimsenin, neyi bilip bilmediğini, isteyip istemediğini ya da yapıp yapamayacağını, hiçbir zaman, zemin ve koşulda bilemez.
* ...'nin diline ve dinine, dil uzatmamalı!
*...'nin iç dünyasına karışma; hiçkimseyi, iç dünyana karıştırma; hiçkimseye iç dünyanı "tamamen" açma!
* ..., bir şeyin sonucunu, önceden, kesin olarak bilemez.
* ...ye, bir şey öğretmeye çalışmamalı fakat düşünmelerine aracı/destekçi olabiliriz.
* ..., ümit etmedikçe, aldatılmadıkça, korkmadıkça, çok sevmedikçe ve kendi istemedikçe başkasına (yüksek mikdarda) para ver(e)mez.
* ..., kimseyle kıyaslanamaz ve ölçülendirilemez.
* ..., hiçkimseyi anlayamaz, eleştiremez ve düzeltemez.[ancak davranış ve sözlerindeki yanlışlar/eksiklere işaret edilebilmektedir]
* ..., hiçkimseye benzetilemez/benzetilmemeli!
* ..., hiçkimseyi yargılayabilecek kadar kusursuz değildir.
* ..., hiçkimsenin "durduğu/bulunduğu "yer"e ulaşamaz.
* ..., hiçkimsenin kendi doğasının ilkelerine göre yaşamasını engelleyemez.(kendi dışında!)
* ..., hiçbir canlının özgürlüğünü kendi çıkarları için sınırlandıramaz.
* ..., (tamamen) masum değildir/olamaz.
* ..., "dâhi" ya da "aptal" değildir/olamaz.
* ..., "idâre edilmek"ten hoşlanmaz.
* ..., değişime karşı değildir. (Yeter ki, ucu, kendine dokunmasın.)
* ..., "Bulunmaz Hint kumaşı" değildir!
* ...'nin terazisi, bir başkasını tartmaya yetmez!
* ..., hiçkimseyi/e övmemeli, küsmemeli, yakınmamalı, suçlamamalı![olgunluğun gereği ve göstergelerindendir.]
* ...'yi, başkalarının "anlattıklarıyla" yargılamamalı!
* ...'ye, güvenmemek değil yanlışta olana, yanlış yapana ikinci kez güvenmemek!
* ...'yle, ikinci kez tanışamayız.
* ... ile fazla yüz-göz olmaya değmez/gelmez.
* ..., kendi için rahmet okuyamaz.
* ..., kendinden başkası olamaz.
* ..., kendinden daha zengin olamaz.
* ..., kendi değerini bilmezsen/ortaya çıkarmazsan, senin/onun değerini bil(e)mez.
* ..., kendi "katılımımız(rızâmız/iznimiz)" olmadan, bize kendimizi değersiz hissettiremez.
* ..., küçümseyecek kadar büyük değildir.
* ..., sınanmadıkça, zorunda kalmadıkça, kendine fırsat tanımadıkça kendi (hukukî/ahlâkî) olanak ve sınırlarını bilemez.
* ..., dirseğini yalayamaz.
* ..., gölgesinin dışına zıplayamaz.
* ..., kendini gıdıklayamaz.
* ..., boş sözlere, yetkin yanıt veremez.
* ..., ayak parmaklarından birini ötekilerden ayrı olarak bükemez.
[Biri bükülmek istendiğinde hepsi bükülür.]
* ..., aramadığını bulamaz, doldurmadığını boşaltamaz, sahip olmadığı şeyden vazgeçemez, bulunmadığı yeri terk edemez.
* ..., duymak istemeyen kadar sağır, görmek istemeyen kadar kör, anlamak istemeyen kadar âciz, yapmak istemeyen kadar âtıl olamaz!
* ..., anımsamadığı şeyi anımsamadığını bilemez.
* ..., unutmak istediği bir şeyin fotoğrafını çekmez.
* ..., gerçek yüzünü ortaya çıkarmaz.
* ..., kızdığında, kendini/özünü saklayamaz.
* ..., başka bir kişinin, iki dudağının ötesinde/berisinde değildir.
* ..., yalnızken, dengede değildir.
* ..., düşünürken, düşündüğünden daha tehlikeli bir şeyi düşünemez
* ..., üçüncü kişi olmayı kabul etmez/edemez![Üç kişi biraradaysa, bir kişi orayı terk etmelidir!]
* ..., başarı merdivenini, elleri cebinde tırmanmamıştır.
* ..., kendi başarısızlığından kaçamaz.
* ..., çıktığı yolda, (önceki) "kendi kalamaz".
* ..., başkasının donunu/külodunu giymez ve diş fırçasını kullanmaz.
* ..., bazı durum/koşullarda, bize yardımcı olamaz.
* ..., kısa kısa konuşurken/yazarken, uzun uzun düşünmüş/düşünüyor olamaz.
* ..., hepimiz kadar akıllı değildir/olamaz.
* ...nin, "Ahhh"ını alma!
* ...ye, sürekli "toplarsa", hiçbir şey yetmez.[Sürekli paylaşırsa/k da herkese yeter!]
* ..., sürekli olarak ve herşeyi kazanamaz fakat görülmesi gerekeni görebilirse herşeyde ve sürekli kazançlı çıkabilir.
* ..., hiçkimseye tamamen tâbi değildir, olamaz, olmamalıdır da.
* ..., üretimden çekilip tüm geleceğini, bir kişinin(adamın/kadının) "buluncuna(vicdanına)", "aşkına", (")samimiyetine("), bir gün, aklının karışmasına ve yanılgılarına bırakmamalıdır.
* Bazı/çoğu düşünce/söz/yer vs., hiçkimseye ait olmadan, herkesindir!
* Felsefe, ...'nin, itibar edip etmemesine, itibar etmeyendir/etmemektir.
* AŞK'I, ÂŞIKLAR BİLİR [Başka da kimse bilemez.]
* Zaman, hiçkimse için durmaz. )


-HİÇKİMSE ile/ve/<>/> HERHANGİ BİRİ ile/ve/<>/> BELİRLİ BİR KİŞİ

( Çırak. İLE/VE/<>/> Kalfa. İLE/VE/<>/> Usta. )


-HİÇKİMSE ile/ve/<>/> HERHANGİ BİRİ ile/ve/<>/> BELİRLİ BİR KİŞİ

( Bebek. İLE/VE/<>/> Çocuk/genç. İLE/VE/<>/> Yetişkin. )


-HİÇKİMSE ile/ve/<>/> HERHANGİ BİRİ ile/ve/<>/> BELİRLİ BİR KİŞİ

( 0-1 İLE/VE/<>/>1-18 İLE/VE/<>/> 18 - ~ )


-HİÇKİMSE ile/ve/<>/> HERHANGİ BİRİ ile/ve/<>/> BELİRLİ BİR KİŞİ

( Konuşmaya başlayana kadar. İLE/VE/<>/> Yetkinleşene[rüşte] kadar. İLE/VE/<>/> Olgunlaşana[kemâline] kadar ve sonrası. )


-HİÇKİMSE ile/ve HERKES

( Kimse beni sevmek zorunda değil fakat ben herkesi sevmek durumundayım. )


-HİÇKİMSE ile/ve HERKES

( Herkes, er ya da geç, bazı düşünce ve tutumlarından dönüş yapar. )


-HİÇKİMSEMİZ" değil HİÇBİRİMİZ



-HİÇKİMSEYİ:
ÖVMEMEK ve/||/<> KÜSMEMEK ve/||/<> YAKINMAMAK ve/||/<> SUÇLAMAMAK

( Olgunluğun gereği ve göstergelerindendir. )


-HİÇKİMSEYLE KONUŞ(A)MAYACAĞIN/PAYLAŞ(A)MAYACAĞIN DÜŞÜNCELER/SÖZLER[KONULAR, OLAYLAR, OLGULAR, KAVRAMLAR] ile/ve/<> KENDİNİN (BİLE) DÜŞÜNMEK İSTEMEYECEĞİN DÜŞÜNCELER/SÖZLER[KONULAR, OLAYLAR, OLGULAR, KAVRAMLAR]



-HİÇLİK ile/ve/=/<>/değil/yerine/hem de/ya da/belki BÜTÜNLÜK



-HİCRÂN ile/ve/<> FİRÂK



-HİCRET[Ar. < HECR] değil/yerine/= GÖÇ

( Göç. | Hz. Peygamber'in, Mekke'den, Medine'ye göç etmesi.[İslâm tarihinin/takviminin başı][Hicret-i Nebeviye] )


-HIFZISSIHHA[Ar.]/SANİTASYON/SANITATION[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK KORUMA, SAĞLIKLAMA



-HİKMET ile/ve/> İFFET ile/ve/> CESÂRET ile/ve/> ADÂLET

( Aklın dengeliliği/îtidali. İLE/VE/> Şehvetin dengeliliği/îtidali. İLE/VE/> Öfkenin dengeliliği/îtidali. =/> HİLÂFET, HİDÂYET ve KEMÂLÂT'a eriştirir. )


-HİKMET ile/ve/> İFFET ile/ve/> CESÂRET ile/ve/> ADÂLET

( Hikmetin dili, simge ve sükûttur. )


-HİKMET ile/ve/> İFFET ile/ve/> CESÂRET ile/ve/> ADÂLET

( [ucları(tefrit-ifrat)] BİLGİSİZLİK/CEHÂLET >< BİLGİÇLİK/MALÛMATFURUŞLUK ile/ve/> İLGİSİZLİK/İSTEKSİZLİK >< AZGINLIK ile/ve/> KORKAKLIK/KABALIK >< KAHRAMANLIK )


-HİLÂFIN(D)A

( DIŞINDA, TERSİNE )


-HİLE-HURDA



-HİMMET ile/ve/<>/< HİKMET ile/ve/<>/< HİZMET

( Yardım. İLE/VE/<> Bereket. İLE/VE/<> İç yardım. )


-HİMMET ile/ve/<>/< HİKMET ile/ve/<>/< HİZMET

( İSLÂM: Allah'ın emirlerine tâzim, kullarına hizmet. )


-HİMMET ile/ve/<>/< HİKMET ile/ve/<>/< HİZMET

( BABA, HİMMET! OĞLUM, HİZMET! )


-HİMMET ile/ve/<>/< HİKMET ile/ve/<>/< HİZMET

( BİN'E HİZMET, BİR'DEN HİMMET )


-HİMMET ile/ve/<>/< HİKMET ile/ve/<>/< HİZMET

( GÖRÜNMEYENE HİZMET
GÖRÜNENDEN HİZMET
[GÖRÜNENE HİZMET, GÖRÜNMEYENDEN HİMMET] )


-HİMMET ile/ve/<>/< HİKMET ile/ve/<>/< HİZMET

( Onu bile, kurtuluşa erdirmek üzere hizmet et! )


-HİMMET ile/ve/<>/< HİKMET ile/ve/<>/< HİZMET

( Hizmet edersen, himmet edilirsin! )


-HİMMET ile/ve TEŞVİK



-HİND ile HİNT

( Yabancı kişi. )


-HİNDİSTAN'DA ÖTEN HOROZUN SESİ KULAĞIMIZDADIR ile/ve/<> BİR YILDIZ KAYSA DİŞİM AĞRIR



-HİPNOZ ve/||/<> "BÂTIL İNANÇ"

( İkisinde de istek, inanç ve "güvenme" vardır. )


-HIRS ve İSRAF değil/yerine/>< İKTİSAD ve KANAAT

( Zararlı bir küfrân. VE Nimeti, çirkin ve zararlı bir küçümseme. DEĞİL/YERİNE/>< Nimete, güzel ve yararlı bir saygı. İLE Ticaretli bir şükran. )


-HIRS ve İSRAF değil/yerine/>< İKTİSAD ve KANAAT

( Yanıltır, zelîl eder. DEĞİL/YERİNE/>< Aziz eder. )


-HIRS değil/yerine/>< YASA



-HIRSIZ değil/yerine/>

( Hırssız kişi, hırsızlığa gerek duymaz. )


-HIRSIZIN:
AFFI değil "AMAN"I OLMAZ!



-HIRSIZIN:
HIRSIZLIKTAN DOLAYI CEZALANDIRILMASI ile/ve/||/<> YAKALANMASINDAN DOLAYI CEZALANDIRILMASI

( Bugün. İLE/VE/||/<> 2000 yıl önce. )


-HISIM-AKRABA



-HİTAP ile/ve "ÇAĞRI"



-HIYANET/İHANET[Ar.] değil/yerine/= SATKINLIK/SATINÇ



-HIYAR ile HIYAR[AHYÂR]

( Salatalık. İLE Kendi ve başkaları/toplum için yararlı işler yapan, hayırlı olan kişi.[Argodaki ve tırnak içinde, "anlamaz, işe yaramaz" olarak "yerme" anlamındaki kullanımı "kişisel" ve kötü, yanlış bir kullanımdır.] )


-HİYEROGLİF ile/ve/<> İKONOGRAFİ

( Doğa. İLE/VE/<> İnsan. )


-HİZAYA GELMEK değil/yerine/= DÜZ SIRA OLMAK



-HİZB değil/yerine/= KISIM, BÖLÜK | CEMAAT, TÂİFE, TARAFTAR



-HİZİPLEŞME[Fr. < CLIQUE] ile HIRLAŞMA



-HIZLANDIRICI ile/ve KOLAYLAŞTIRICI



-HIZLI GİTMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZAĞA GİDEBİLMEK

( [... için/istiyorsak ...]
Yalnız gidilmeli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Birlikte gidilmeli. )


-HIZLI GİTMESİNE NEDEN OLMAK ile/değil/yerine YAVAŞ GİTMESİNİ SAĞLAMAK



-HIZLI MODA ile/değil/yerine/>< YAVAŞ MODA

( )


-HIZLI MODA ile/değil/yerine/>< YAVAŞ MODA

( Gerçek Bedel[The True Cost] ve Irmak Mavisi[River Blue] belgesellerini de izleyelim, bilgilenelim, bilinçlenelim, çevremize duyuralım! )


-HIZLI ÖRGÜTLEN(EBİL)ME ile/ve/değil/<> NİTELİKLİ ÖRGÜTLENME



-HİZMET ETMEK ve/<> ÖTEKİLERİ İHMAL ETMEMEK



-HİZMET:
| YARARLANILAN ile/ve/<> ETKİLENİLEN | ile/değil/yerine KATILINAN



-HİZMET:
40'INA KADAR ile/ve/<>/> 40'INDAN SONRA

( Ben, neye/kime? İLE/VE/<>/> Ne/kim, bana? )


-HİZMET:
AŞK İLE değil SEVGİ/MUHABBET İLE



-HİZMET:
MİNNETSİZ ve/<> KÜLFETSİZ ve/<> ÜCRETSİZ ve/<> TEŞEKKÜRSÜZ



-HİZMET:
REHBETEN[Ar.] ile/değil/yerine/>< RAĞBETEN[Ar.]

( Korkarak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İsteyerek. )


-HİZMET[bkz. HİDMET, HİDEMÂT] değil/yerine/= İŞ GÖRME, GÖREV



-HİZMETİN:
[ne yazık ki]
KÖTÜ İŞLEMESİ ile/ve/||/<>/< GEÇ İŞLEMESİ ile/ve/||/<>/< İŞLEMEMESİ



-HOAX[İng.] değil/yerine/= ALDATMACA



-HOCA ile/ve/değil KONUŞMACI



-HOCANIN:
YAPTIĞI ile/ve/değil/yerine/<>/>/< SÖYLEDİĞİ/DEDİĞİ

( Hocanın dediğini yap, her yaptığını yapma! )


-HÖDÜK/LÜK ile/ve/değil/<> GÜDÜK/LÜK

( Görgüsüz, kaba, anlayışı kıt kişi. İLE/VE/DEĞİL/<> Eksik yanı olan, tamamlanmamış, kısa. | Kuyruğu kesik ya da kopmuş. | Yetersiz, sonuç vermemiş. )


-HOR GÖRME ve/<> KISKANMA

( Fakirsen. VE/<> Zenginsen. )


-HOR GÖRMEK değil/yerine HOŞ GÖRMEK



-HOR GÖRMEK ile KENDİNİ HOR GÖRMEK

( ZİLLET: Hakirlik, horluk, aşağılık, alçaklık. )


-HORGÖRÜ ile/yerine HOŞGÖRÜ

( Hor görme! Hor gördüğüne muhtaç olursun. )


-HORGÖRÜ ile/yerine HOŞGÖRÜ

( Güçlü bir zihin hoşgörülü, dar bir zihin horgörülü olur. )


-HOŞ GÖRMEK ile/ve/değil NEŞEYLE NEŞELENMEK



-HOŞ VE ETKİLİ KONUŞMAK:
"FEDÂKÂRLIK" değil GEREKLİLİK



-HOŞGÖRÜ ile/ve/değil KORUMA



-HOŞGÖRÜ ile/ve TAHAMMÜL



-HOŞLANMAK ile/ve "YAKIN BULMAK"



-HOŞNUT/LUK ile/ve/<> RIZÂ/RÂZI



-HOTANTO

( Güneybatı Afrika'da yaşayan ilkel bir boy. )


-HUBB[Ar.] ile/değil/yerine/>< HUBB[Ar.]

( Aldatıcı, kurnaz, hilekâr. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sevgi. )


-HUDÛD[Ar. < HADD] ile HUDÛD[Ar. < HADD]

( Sınırlar, uclar, bucaklar. İLE Yanaklar. | Yer kazmalar, yeri yarmalar. )


-HUDUT[Ar.] değil/yerine/= SINIR



-HUKUK DÜZENİ ile/ve/||/<>/< DÜNYA GÖRÜŞÜ



-HUKUK:
ZORUNLULUK ile/ve/değil/||/<>/< GEREKLİLİK



-HUKUK'UN YAYGINLAŞTIRILMASI ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜĞÜN GÜVENCESİ



-HUKUK ile/ve/||/<>/>/< HUDÛD



-HUKUKSUZLUK ile/ve/||/<> AYIP



-HUKUKU:
DELMEK ile/değil/yerine DEĞİŞTİRMEK



-HÜKÜMDAR["KRAL/PAPA"]:
"YASALARLA BAĞLANMIŞ/SINIRLANDIRILMIŞ DEĞİLDİR" ve/||/<> AKILLA BAĞLANMIŞ/SINIRLANDIRILMIŞ DEĞİLDİR



-HÜKÜMDAR ile/ve/<>/> VELİAHT

( ... İLE/VE/<>/> Bir hükümdarın ölümünden ya da tahttan çekilmesinden sonra tahta geçmeye aday olan kişi. )


-HÜKÜMETİ/HÜKÜMETLERİ CİDDİYE ALMAK yerine DEVLETİN/VATANIN BÜTÜNLÜĞÜ VE GELECEĞİ İÇİN ÇABA HARCAMAK/ÜRETİMDE BULUNMAYA DEVAM ETMEK



-HÜKÜMLÜ ile YÜKÜMLÜ



-HÜKÜMRANLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
DİSİPLİN ile/ve/> YÖNETİMSELLİK



-HÜLLE ile HÜLLE[Ar.]

( Haller, durumlar. İLE/DEĞİL Yurttaşlar Yasası'nın kabulünden önce, kocasından üç kez boşanan kadının, yine eski kocasıyla evlenebilmesi için yabancı bir erkeğe, bir günlüğüne nikâh edilmesi. )


-HULUS[Ar.] ile HULUSKÂR[Ar., Fars.]

( Gönül temizliği. İLE Temiz duygulu, içten. | Dalkavuk, şakşakçı. )


-HÜNER:
BİLMEK ile/ve/değil/<> İÇİNDE YAŞAMAK



-HÜNER ile/ve/< MAHÂRET



-HURÇ ile HURUÇ[Ar.]

( Genellikle yelken bezinden yapılmış büyük heybe. İLE Çıkma, çıkış. | Göç. )


-HÜRMET ve HADD



-HÜRMET ile/ve/||/<> İTİBAR



-HÜRMETKÂR[Ar.] değil/yerine/= SAYGILI



-HÜRRİYET ile HÜVİYET



-HURÛŞ değil/yerine/= COŞMA, TAŞMA, ŞAMATA, TELÂŞ, GÜRÜLTÜ



-HÜSRANINI BELİRTMEK/BİLDİRMEK:
"TEPKİ" ile/değil PAYLAŞIM



-HUY[Aniden "gelen"/çıkan.] değil/yerine/>< ERDEM



-HUZUR/BARIŞ/BİRLİK/DİRLİK SAĞLA(T)MAK:
SÖZLERLE ile/ve/<>/> YAPILANLARLA ile/ve/<>/> VAROLUŞLA

( Ne söylemeyeceğini bilerek. İLE/VE/<>/> Ne yapmayacağını bilerek. İLE/VE/<>/> (hiçbir şey söylemesen ve yapmasan bile) Varoluşun, yeterlidir![ve de bunu sürekli anımsayarak!] )


-HUZUR ve/<> SEVİNÇ



-HUZÛR ve/||/<> SÜRÛR



-HUZURSUZLUK ile/ve/<> SIKINTI

( Dıştakilerden kaynaklı. İLE/VE/<> İçeride olanlar. )


-HUZURSUZLUK >< UYGARLIK



-İ'TİZÂL[Ar. < AZL] ile İ'TİZÂR[Ar. < ÖZR | çoğ. İ'TİZÂRÂT]

( Bir tarafa çekilme. | İşten çekilme. | Ehl-i sünnet'ten Vâsıl b. Atâ'nın kurduğu mu'tezile mezhebi. | Takımdan ayrılma. İLE Özür dileme. )


-İÂNE ile İÂRE ile İÂŞE ile İBÂTE

( Yardım. | Yardım amacıyla toplanan para. İLE Eğreti verme, ödünç verme. İLE Yedirip içirme, besleme, bakma. İLE Barındırma. )


-İBÂDET ile/ve RİTÜEL

( İkisi de seyirlik değildir, doğrudan katılımı gerektirir. )


-İBÂDET ile/ve RİTÜEL

( )


-İBÂDET ve/<>/= VAROLANA VE KİŞİLERE HİZMET ETMEK

( İBÂDET: Sevgiliyi göreyim de, ona hizmet etmeyeyim mi? )


-İBÂDET ve/<>/= VAROLANA VE KİŞİLERE HİZMET ETMEK

( Kazası/ertelemesi vardır. VE/||/<> Kazası/ertelemesi yoktur. )


-İBADULLAH ile İBADUSULTAN

( KURB-İ SULTÂN, ATEŞ-İ SÛZÂN )


-İBÂRET ile/ve/<> İBRET



-İBKA'["ka" uzun okunur] ile İBKÂ[Ar.]

( Sürekli kılma, devamlı, daim, bâki. | Yerinde, önceki durumunda bırakma. | Sınıf geçememe. İLE Ağlatma. )


-İBRÂ/TEBRİYE[Ar.] değil/yerine/= AKLAMA, TEMİZE ÇIKARMA



-İBRETLE BAKMAK ile/ve/||/<>/> HİKMETİ ARAMAK



-İÇ BÜTÜNLÜK ile/ve TUTARLILIK



-İÇ DENETİM ile/ve/<> BAĞIMSIZ DENETİM

( İç denetçiler ve bağımsız denetçiler, finansal kontrollerin etkinliği konusunda ortak paydalardır. İki taraf da etik kurallar ve profesyonel standartlara bağlı kalmaktadır. Bununla birlikte şirketle olan ilişkileri ve çalışma amaçları konusunda büyük farklılıkları bulunmaktadır.

İç denetçiler, şirketin bir parçasıdır. Hedefleri, profesyonel standartlar, yönetim kurulu ve üst yönetim tarafından belirlenmiştir. Birincil müşterileri, yönetim ve yönetim kuruludur. Bağımsız denetçiler, şirketin bir parçası değildir ancak şirket tarafından tutulur. Hedefleri, öncelikli olarak, yasalar tarafından belirlenir ve birincil müşterileri yönetim kuruludur.

İç denetçilerin çalışma amaçları çok kapsamlıdır. Şirket hedeflerine ulaşılmasına ve operasyonlar, risk yönetimi, iç kontrol ve yönetişim süreçlerini iyileştirmeye yardımcı olurlar. Şirketin her yönüyle -finansal ve operasyonel- ilgili olarak, iç denetçiler, kontrollerin ve süreçlerin sürekli gözetimi ve değerlendirilmesi etkinliklerinin bir sonucu olarak geleceğe odaklanır. Aynı zamanda, her türde yolsuzluk ve hilenin de önlenmesi ile ilgilidir.

Bağımsız denetçilerin öncelikli misyonu, şirketin yıllık finansal raporları hakkında bağımsız bir fikir vermektir. Raporların, genel kabul edilmiş muhasebe standartlarına uygunluğunu, şirketin finansal bildirimleri tarafsızca yaptıklarını, belirli dönemdeki operasyonların sonuçlarının doğru olarak gösterildiğini değerlendirirler.

İç ve bağımsız denetçiler, periyodik olarak ortak paydalarını tartışmak; tamamlayıcı yetkinlikler, deneyim alanları ve bakış açılarından yararlanmak; birbirlerinin çalışma amaçları ve yöntemlerini anlamak; denetim kapsamı ve programını tartışmak; raporlara, programlara ve çalışma kâğıtlarına erişmek ve risk alanlarını ortaklaşa değerlendirmek amacı ile toplanmalıdır. Yönetim kurulu, güvence için gözetim sorumluluklarını yerine getirmek ve denetim sürecinin bütününün etkinliğini ve verimliliğini artırmak amacı ile iç ve bağımsız denetim çalışmalarını koordine etmelidir. )


-İÇ DÜZEN ve/||/<>/< NEDENSELLİK BAĞLARI



-İÇ SEVİNÇ ve/<> GÜLÜMSEME :)

( Aydınlanmış kişideki durum/lar. )


-İÇ TUTARLILIK ile/ve/<> İÇ BÜTÜNLÜK

( Mantık. İLE/VE/<> Şiir. )


-İCÂZET ile HİLÂFET



-İÇERİK DEĞER ile/ve/<> KÜLTÜREL DEĞER

( İç değerimizi bilmeliyiz, ona güvenmeliyiz ve günlük yaşantımızda istek ve korkularımızı fedâ ederek bunu belirgin kılmalıyız. )


-İÇERİK DEĞER ile/ve/<> KÜLTÜREL DEĞER

( We must know our inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear. )


-İÇGÖRÜ KAZANDIRMA ile/ve/||/<> FARKINDALIK



-İÇGÖRÜ:
"DUYGUSAL" ile/ve/değil/yerine/||/<> DÜŞÜNSEL/ZİHİNSEL



-İÇİNDE ile/ve/değil/||/<>/>/< İÇİNDEKİ İÇİNDE(FİH-İ MA FİH)



-İCMÂ[Ar.] ile/ve/||/<> İTTİFAK[Ar.]



-İÇSEL/LİK ile/ve/||/<> İLKESEL/LİK



-İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<> "İYİ-KÖTÜ" BİRLEŞTİRMESİ



-İÇSELLEŞTİRME ve/||/<> COŞKU



-İÇSELLEŞTİRME ve/+/||/<>/> İŞSELLEŞTİRME



-İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<>/> NORMALLEŞTİRME



-İÇSELLEŞTİRME ile ÖZÜMSEME



-İÇTEN PAZARLIKLI ile İKİYÜZLÜ



-İCTİBÂ ile/ve/||/<>/> İSTİFÂ ile/ve/||/<>/> İHTAR ile/ve/||/<>/> İSTİNÂD

( Seçme. | Toplama. İLE/VE/||/<>/> Affını isteme. | Bir işten kendi isteğiyle çekilme. İLE/VE/||/<>/> Anımsatma. | Dikkatini çekme, tenbih. İLE/VE/||/<>/> Dayanma. | Güvenme. | Senet, delil, hüccet sayma. )


-İCTİMÂ-İ ŞERÂİT ve/||/<> İMTİNÂ-İ MEVÂNİ

( Koşulların, biraraya gelmesi. VE/||/<> Engellerin, ortadan kalkması. )


-İÇTİMA/İNİKAT değil/yerine/= TOPLANMA/TOPLANTI

( Toplanma, toplantı. | Askerlerin, silahlı ve donatılı olarak toplanmaları. | [gökbilim] Kavuşum. )


-İCTİMÂÎ/YYE[Ar.] değil/yerine/= TOPLUMSAL



-İCTİNÂB/İHTİYAT[Ar.] değil/yerine/= SAKINMA, ÇEKİNME, UZAKLAŞMA



-ÎD[çoğ. A'YÂD] değil/yerine/= BAYRAM



-İDAM değil/yerine ADÂLET



-İDÂRE değil/yerine/= YÖNETİM/YÖNETME



-İDÂRÎ ile İRÂDÎ

( Yönetimsel. İLE Yapma bilgisi/isteği. )


-İDDİA ile KESİNLİK



-İDDİA değil/yerine NEŞE



-İDEOLOJİ KAYIRMACILIĞINDA:
SİYASAL ile/ve/||/<> SIRADÜZENSEL(HİYEROKRATİK)



-İDEOLOJİDE ile/ve/değil/yerine TİNDE

( Destek. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Zevk ediş. )


-İDEOLOJİK TAVIR ile SONUÇ ODAKLILIK



-İDİL BULGARLI

( İlk Türkî devlet. )


-ÎFÂ[< VEFÂ] ile/ve/<> İCRÂ[< CEREYÂN | çoğ. İCRÂÂT]

( Ödeme, yerine getirme. | Bir işi yapma. | İş görme. İLE/VE/<> Akıtma, akıtılma. | Yapma, yerine getirme, bir işi yürütme. | Bir müzik parçasını çalarak gösterme. | Borçlunun, alacaklıya karşı ödemekle yükümlü bulunduğu bir şeyi, adlî bir oluşum aracılığıyla elde etme. )


-İFÂ[< VEFÂ] değil/yerine/= YERİNE GETİRME | BİR İŞİ YAPMA | İŞ GÖRME



-İFADE HAKKI ve/||/<>/>/< ÖTEKİ HAKLAR



-İFÂDE ile/ve/||/<>/> İSTİFÂDE



-İFFET = UT = CHASTITY[İng.] = CHASTETÉ[Fr.] = KEUSCHHEIT[Alm.] = CASTITAS[Lat.]



-İFLÂ[Ar.] ile İFLÂH[Ar.]

( Memeden ayırma, sütten kesme. İLE Kutlu, başarılı olma. | Kötü bir durumdan kurtulup iyi bir duruma girme, felâh bulma, selâmete çıkma. )


-İFLÂH (OLMA[MA]K) ile İSLÂH (OLMA[MA]K)



-İFRÂD >< TEFRÎT değil/yerine İTİDAL

( Tek olarak söyleme, müfred. | Ayırma. | Tek başına hacca gitme. | Aşırı gitme, aşırılık. >< Tersine aşırılık, ortalamanın çok altında kalma.

DEĞİL/YERİNE

Denge, ölçülülük. | Aşırı olmama durumu, ılımlılık. | İnce oranlarda karışım. )


-İFŞÂ ile DEŞİFRE[Fr. < DÉCHIFFRÉ]

( Gizli bir şeyi açığa çıkarma, yayma. İLE Çözülmüş, açıklanmış. )


-İFŞALAMAK değil İFŞA ETMEK



-İĞTİLÂ[Ar.] ile İĞTİLÂL[Ar.] ile İHTİLÂL[Ar. < HALEL, çoğ. İHTİLÂLÂT]

( Hızlı, çabuk yürüme. İLE İçme. | Giysiyi, üst üste giyme. | Hayvanın, çok susaması. İLE Bozukluk, bozulma, karışıklık, düzensizlik. )


-İĞTİNAM[Ar.] değil/yerine/= YAĞMA



-İHÂNET ile/değil MUHÂLEFET



-İHLÂS ve/<> EYLEM

( İhlâs, bir eylemi, o eylemin özüne özgü kılmaktır. )


-İHLÂS ve/||/<>/> İSLÂM[< SLM] ve/||/<>/> İMÂN[< EMN] ve/||/<>/> İKÂN[< YAKÎN] ve/||/<>/> İHSÂN[< HÜSN]

( Elimizde ve dilimizde. VE/||/<>/> Zihnimizde.[İSLÂM: Bilinçli ihlâs.] VE/||/<>/> Kalbimizde. VE/||/<>/> Kalbimizde. VE/||/<>/> Kalbimizde. )


-İHLÂS ve/||/<>/> İSLÂM[< SLM] ve/||/<>/> İMÂN[< EMN] ve/||/<>/> İKÂN[< YAKÎN] ve/||/<>/> İHSÂN[< HÜSN]

(

)


-İHMAL ile/ve/değil/>/< OLASI KAST



-İHTİFÂL[Ar.] ile İNFİÂL[Ar. < Fİ'L | çoğ. İNFİÂLÂT]

( Büyük kalabalıkla yapılan anma töreni. İLE Gücenme, darılma. )


-İHTİLÂL ile/değil/yerine İNKILÂP



-İHTİMÂM[Ar.] değil/yerine/= ÖZEN



-İHTİRAS ile/ve/> YABANCILAŞMA



-İHTİTÂB[Ar. < HUTBE] ile İHTİTÂB[Ar. < HATAB]

( Nikâhla isteme. İLE Odun toplama, odun kesme. )


-İHTİYACA CEVAP VERMEK değil/yerine/= GEREKSİNİMİ KARŞILAMAK



-İHTİYÂR SAHİBİ (OLMAK/OLAN) ile/ve/<>/|| TASARRUF SAHİBİ (OLMAK/OLAN)



-İHTİYÂR-LAMA ve/> GENÇLEŞME

( İhtiyarlayan, yani ne yapmayacaklarını bilen kişi, gençleşmeye de başlar. )


-İHTİYÂR[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİMSÂK[Ar.]

( "Hayır!" deme bilgisi/becerisi, isteği. İLE/VE/||/<> Kendini/nefsini tutma. )


-İHTİYÂR ve/||/<> EDEBİ KORUMA/MUHAFAZA, SÜRDÜRME



-İHTİYÂR ile/ve/||/<> ÖLÇÜLÜLÜK ile/ve/||/<> EMEK

( Kişiler arasında bu üçü dışında hiçbir ayrım yapamayız, yapmamak gerekir. )


-İHTİYAT KAYDI İLE değil/yerine/= SAKINARAK/SAKINILARAK



-İHTİYAT/Î[Ar.] değil/yerine/= SAKINTI/L



-İHTİYAT/LI[Ar.] değil/yerine/= SAKINMA/SAKINGAN

( Herhangi bir korku ya da düşünce ile bir şeyi yapmaktan uzak uzak durmak, içtinap etmek. | Olabileceği düşünülen kötülüklere karşı önlemler almak. | Korumak, esirgemek, gözetmek. )


-İHTİYÂT ile/ve/||/<>/< İHTİYÂR



-İHTİYATÎ TEDBİR değil/yerine/= SAKINTIL ÖNLEM



-İKÂMET/İZAZ ile/ve/değil/yerine/<> KONUK AĞIRLAMA



-İKİ (EN BÜYÜK) "ENGEL"/TEHDİT ile/ve/||/<> İKİ (EN BÜYÜK) "ENGEL"/TEHDİT

( Önce, Kadın; Sonra, Ölüm. İLE/VE/||/<> Önce, Kadın; Sonra, Ölüm. )


-İKİ (EN BÜYÜK) "ENGEL"/TEHDİT ile/ve/||/<> İKİ (EN BÜYÜK) "ENGEL"/TEHDİT

( Erkek için. İLE/VE/||/<> Kadın için. )


-İKİ BİLİM:
REKLAMCILIK ile/ve/||/<>/> FİZİK



-İKİ KİŞİ ARASINDAKİ İLİŞKİYE/İLETİŞİME:
[ne yazık ki]
| "BEL ALTI/NDAN" "BAKAN/YAKLAŞAN" ile/ve/||/<> "KARINDAN" "BAKAN/YAKLAŞAN" ile/ve/||/<> "ZİHİN/DEN" "BAKAN/YAKLAŞAN" |
ile/değil/yerine/><
KALP/TEN BAKAN/YAKLAŞAN

( [ne yazık ki]
| "Eşeysel/cinsel ilişki ("olarak") görür." İLE/VE/||/<> "Çıkar ilişkisi ("olarak") görür." İLE/VE/||/<> "İdeolojik ilişki ("olarak") görür." |
İLE/DEĞİL/YERİNE/><
Yalnızca/koşulsuz, ilişki görür. / Yalnızca/koşulsuz, saygı ve sevgi ilişkisi görür. )


-İKİ KİŞİ ARASINDAKİ İYİLİK KURALLARI:
BİRİNİN ve/||/<> ÖTEKİNİN

( Verdiğini, hemen unutması. VE/||/<> Aldığını, hiç unutmaması. )


-İKİ SORUN:
ADÂLETSİZLİK ile/ve/||/<> ANLAMSIZLIK

( Tüze(hukuk) ile sağlanmaya/çözülmeye çalışılmaktadır fakat hukuka ulaşılamamıştır. İLE/VE/||/<> Sanat ile giderilmeye çalışılmaktadır fakat ne yazık ki, sanat, kişilere ulaşamamıştır. )


-İKİ YIL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALTMIŞ YIL

( Konuşabilmek için gerekli zaman. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Susabilmek ve susabilmeyi anlayabilmek için geçen [ya da bu kadar uzun sürmeyebilecek] zaman. )


-İKİLİK ile/ve/||/<>/> ÇOKLUK



-İKİNCİ/L EL(LER)DEN ÖĞRENMEK ve/||/=/<>/> ÖĞRENMEMEK



-İKİNCİL KORUMA ile İNSANİ KORUMA ile GEÇİCİ KORUMA

( YUKK 63 ile ... ile ... )


-İKİRCİK ile ÇEKİNCE



-İKİYÜZLÜ/LÜK ile/ve/değil/||/<>/>/< KORKAK/LIK



-İKİYÜZLÜLÜK ile/ve/>/değil/yerine GÖSTERİŞ BUDALALIĞI



-İKİYÜZLÜLÜK ile/değil İKİ/ÇİFT KİMLİKLİLİK



-İKNA OLMA(MA) ile "AKLINA YATMA(MA)"

( Kişileri kandırmak, kandırılmış olduklarına ikna etmekten daha kolaydır. )


-İKONA/LAR ile KOKONA/LAR



-İKRAM ile/ve İNFÂK

( Birey. İLE/VE Aydın. )


-İKRAR ile/ve/||/<> İTİRAF



-İKTİBÂS[Ar.] ile/ve/<> İKRAZ[Ar.]

( Ödünç alma. | Alıntı. İLE/VE/<> Borç ya da ödünç verme. )


-İKTİBÂS[Ar.] ile/ve/<> İSTİKRAZ[Ar.]

( Ödünç alma. | Alıntı. İLE/VE/<> Ödünç alma, borçlanma. )


-İKTİDAR:
"DİSİPLİNE EDİCİ" ile/ve/||/<>/> "DÜZENLEYİCİ"

( Normalleştirici. İLE/VE/||/<>/> Yönlendirici. )


-İKTİDAR:
"EYLEMSEL" değil/yerine/>



-İKTİDAR[Ar.] değil/yerine/= ERK



-İL

( ORDA'YA TABİ OLAN, GETİRDİKLERİNİ KABUL EDENLER ] BARIŞ İÇİNDE YAŞAYAN KABİLELER )


-İLÂÇ[Ar.] ile/ve/<> İNANÇ

( Bir yere kadar. İLE/VE/<> Her yere kadar. )


-İLÂH ve/||/<>/= ZAN



-İLÂN[Ar.]/ANONS[Fr. < ANNONCE] değil/yerine/= DUYURU/DUYURMAK/DUYUT

( Söz ve yazı yoluyla verilen kısa haber. )


-İLÂN[Ar.]/ANONS[Fr. < ANNONCE] değil/yerine/= DUYURU/DUYURMAK/DUYUT

( ANONSE[Fr.]: Bildirilmiş, ilân edilmiş. )


-İLÂN ile REKLÂM



-İLCAM[Ar.] değil/yerine/= GEMLEMEK, DİZGİNLEMEK



-İLERİ GİTME! ve/||/<> GERİDE KALMA!

( [vururlar] Başına. VE/||/<> Kıçına. )


-İLERİCİ/LİK ile/ve/<> GENİŞ BAKIŞLI/LIK



-İLERLEME [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-İLERLEME [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-İLERLEME [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-İLERLEME [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-İLERLEME/TERAKKİ ve/||/<>/< TAKLİT

( Taklit, ilerlemenin/terakkinin motorudur. )


-İLERLEME ile ÇOĞALMA



-İLERLEME = TERAKKİ = PROGRESS[İng.] = PROGRÈS[Fr.] = FORTSCHRITT[Alm.] = PROGRESSUS < GRESSUS:YÜRÜME, ADIM. PRO:ÖNDE, İLERİYE[Lat.] = PROGRESO[İsp.]



-İLERLEYİCİ/LİK ile/ve/||/<> YENİLİKÇİ/LİK



-İLETİŞİM KURAMADIK" ile/değil/||/<>/> ANLAŞAMADIK



-İLETİŞİM TÜRLERİ:
KİTLE İLETİŞİMİ ile/ve/değil/||/<>/< ÖRGÜTSEL DÜZEY ile/ve/değil/||/<>/< ÖBEKLERARASI DÜZEY ile/ve/değil/||/<>/< KİŞİLERARASI DÜZEY ile/ve/değil/||/<>/< KİŞİSEL DÜZEY



-İLETİŞİM:
AÇIK ile/ve/||/<> ÖRTÜK



-İLETKEN ile/değil/yerine/||/></< YALITKAN



-İLGİ ALANI ile/ve/<> ETKİ ALANI

( İlgi bir kez uyandığında, düzgün uygulama onu izler. )


-İLGİ ALANI ile/ve/<> ETKİ ALANI

( Işığa, ışıkla etki edilmez. )


-İLGİ ALANI ile/ve/<> ETKİ ALANI

( İğne ucundan daha küçükseniz, iğne sizi delemez - siz iğneyi delebilirsiniz. )


-İLGİ ile/ve/<> SEVGİ



-İLGİLENME ile/ve/||/<> İLİŞKİLENME



-İLGİLİ ile/ve İLİŞKİLİ



-İLGİSİZLİK ile/ve/değil KAYITSIZLIK



-İLİM [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-İLİM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-İLİM ile/ve/||/<>/< DURUM/HÂL

( Önce durum/hâl gerek... Neylesin, ilim. )


-İLİM ve İRÂDE ve KUDRET



-ILIMLILIK = TEMPERANCE[İng.] = TEMPÉRANCE[Fr.] = MÄßIGHEIT[Alm.] = TEMPERANTIA[Lat.]



-İLİŞKİ:
"BAŞLAMIŞ OLAN" değilse/olmadıkça "BİTMİŞ/BİTECEK OLAN" (DA OL(A)MAZ)



-İLİŞKİ:
EMEK ile/ve/değil/||/<>/< ÖZEN



-İLİŞKİ:
MESAFELİ ile/ya da/||/<> YÜZEYSEL



-İLİŞKİ ile/ve EŞİTLİK



-İLİŞKİ ile/değil İLİŞKİ DIŞI İLİŞKİ



-İLİŞKİLENDİRME ile/ve ORANLAMA



-İLİŞKİLERDE:
"GÜVENİLİRLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "ELDE TUTULABİLİRLİK/TUTULAMAZLIK"



-İLİŞKİLERDE:
"KAÇMAK/KOVALAMAK" ile/yerine ADAM/KENDİN OLMAK



-İLİŞKİLERDE:
DEVRİLMEK değil/yerine EVRİLMEK



-İLİŞKİLERİ:
BİTİRMEK ile/değil/yerine DONDURMAK



-İLİŞKİLERİN:
AÇIK ANLAMLARI ile/ve/||/<> ÖRTÜK ANLAMLARI



-İLİŞKİLİ ile/ve/<> BÜTÜNLÜKTE



-İLİŞKİNİN/TOPLUMUN:
KAYNAŞMASI ile/ve/||/<>/> YAŞAMASI ile/ve/||/<>/> SÜRDÜRÜLMESİ

( Sevgiyle. İLE/VE/||/<>/> Adâletle. İLE/VE/||/<>/> Dürüst çalışmayla. )


-İLK BÜYÜK KAYIP



-İLK KORKU[PRIMAL FEAR] ile/ve/||/<>/> UNBREAKABLE ile/ve/||/<>/> SPLIT ile/ve/||/<>/> GLASS

( Dört filmi de sırasıyla izlemenizi salık veririz... )


-İLK KORKU[PRIMAL FEAR] ile/ve/||/<>/> UNBREAKABLE ile/ve/||/<>/> SPLIT ile/ve/||/<>/> GLASS

( | )


-İLK SELÂM



-İLK SİNEMA GÖSTERİMİ:
1895 ile/ve/||/<>/> 1896

( Dünyada. İLE/VE/||/<>/> Osmanlı'da/Türkiye'de. )


-İLK SİNEMA GÖSTERİMİ:
1895 ile/ve/||/<>/> 1896

( Lumiere Kardeşler. İLE/VE/||/<>/> Manaki Kardeşler. )


-İLK SİNEMA GÖSTERİMİ:
1895 ile/ve/||/<>/> 1896

( Paris'te. İLE/VE/||/<>/> Beyoğlu - İstanbul'da.[Avrupa Pasajı'nda.] )


-İLK:
ÖZÜR DİLEYEN ve/<>/|| AFFEDEN ve/<>/|| UNUTAN

( En cesurdur. VE/<>/|| En güçlüdür. VE/<>/|| En mutludur. )


-İLKE ile/ve/||/<>/>/< ARKE ile/ve/||/<>/>/< ERKE



-İLKE ile/ve/<> BÜTÜNSELLİK/BÜTÜNLÜK



-İLKE ve/||/<>/= ÜST SOYUTLAMA



-İLKECE BİLİNÇLİ ile/ve/||/<> İLKECE BİLİNÇSİZ

( )


-İLKEL DİNLER ile/ve AHLÂK DİNLERİ ile/ve KOZMİK DİNLER



-İLKEL ve/<> İLK EL



-İLKELER:
AMAÇSAL ile/ve/||/<> SÜREÇSEL ile/ve/||/<> SONUÇSAL



-İLKELER ile/ve/değil/||/<> İLKESELLİK

( Değişebilir/değiştirilebilir, geliştirilebilir, yok edilebilir. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Aşılamaz, geçilemez, ertelenemez, göz ardı edilemez, askıya alınamaz, kenara konulamaz. )


-İLKELER ile/ve/||/<>/>< KOŞULLAR

( İlkeler, koşullara göre oluşmazlar ve belirlenemezler! )


-İLKELLİK değil/yerine/>< İLKELİLİK

( Kişiyi ayakta tutan, iskelet ve kas sistemi değil ilkeliliğidir. )


-İLKELLİK değil/yerine/>< İLKELİLİK

( )


-İLKELLİK değil/yerine/>< İLKELİLİK

( İlkel olmak istemiyorsak ilkeli olmak durumundayız. )


-İLKELLİK ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/> UYGARLIK



-İLKESİZLİK ile/ve/= DÜŞÜNCESİZLİK



-İLKOKUL FİŞLERİ:
ALMANYA'DA ile İNGİLTERE'DE ile JAPONYA'DA ile [ne yazık ki]
TÜRKİYE'DE

( Üretim ve yaşam, disiplinle başlar. İLE Geçmişini bilmeyen, geleceğini belirleyemez. İLE Yaşamak için üreteceksin. İLE Ali, ata bak! )


-İLMİ EĞİTİM ve/<> İRFÂNÎ TERBİYE



-İLMİHAL =/< İLM-İ HÂL



-İLTERİŞ

( Milleti toplayan. )


-İLTİFAT ve/+/||/<>/> CESÂRET VERMEK



-İLTİFAT ile HAKARET



-İLTİFAT ile/ve ONAY



-İLTİFAT ile/ve/değil/yerine/<> ŞÜKRAN



-İLTİMAS[Ar.] değil/yerine/= KAYIRMA/KAYIRIŞ



-İLTİMAS ile ŞEFAAT ile İSAR ile TAFDİL[< FADL]

( Haksız yere, yasa ve kurallara uymaksızın kayırma, arka çıkma. | Birine herhangi bir konuda öncelik ve ayrıcalık tanıma. İLE Birinin suçunun bağışlanması ya da dileğinin yerine getirilmesi için o kişiyle Tanrı arasında, peygamberin yaptığı aracılık. İLE İkram; bahşiş. | Cömertlikle verme. | Dökme, saçma, serpme. | Kişinin, kendi, gereksinim duymasına karşın bahşiş vermesi. | Seçme. İLE Birini, ötekilerden üstün tutma. | En üstünlük. )


-İLTİSÂK[Ar. < LÜSÛK] ile İRTİBÂT[Ar. < RABT]

( BİTİŞME, KAVUŞMA, YAPIŞMA, BİRLEŞME | İKİ ORGANIN BİRBİRİNE YAPIŞMASI )


-İLÜSTRASYON ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SANAT

( Yöntemli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yöntemsiz. )


-İMAJ ile/ve KARİZMA

( Sizin kendi hakkınızda taşıdığınız imaj, sahip olduğunuz en değişken şeydir. )


-İMAM ile/ve/||/<>/> CEMAAT

( "Osurursa." İLE/VE/||/<>/> "Sıçar." )


-İMAN ETTİM ve/||/<>/> TESLİM OLDUM



-İMAN ve/||/<> EF'AL ve/||/<> İTMİNÂN



-İMAN ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK

( Etkileşim durumunda olduğumuz ne varsa/oluyorsa, onlardan emin olduğumuz/olabildiğimiz oranda özgürüzdür/özgürleşiriz.[İman, dinsel ya da dinin sınırları/tekeli altında bir kavram değil emin olmaktır.] )


-İMECE ile FASON(/FERLAKS SİSTEMİ-FRANSIZ/PUTTING-OUT SİSTEMİ)



-İMGELEM = MUHAYYİLE = IMAGINATION[İng., Fr.] = EINBILDUNGSKRAFT[Alm.] = IMAGINATIO[Lat.] = PHANTASIA[Yun.] = IMAGINACIÓN[İsp.]



-İMGESEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAVRAMSAL

( Bireysel. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Toplumsal. )


-İMGESEL ile/ve/||/<>/> SEZGİSEL ile/ve/||/<>/> KAVRAMSAL



-İMGESELLİK ve/||/<> DOĞRUDANLIK



-IMMIGRATE vs. EMIGRATE



-IMMORAL/ITY[Fr./İng.] değil/yerine/= TÖRETANIMAZ/LIK

( Daha üstün saydığı bir töre adına geçerli töreyi tanımayan. | Töre kurallarına aykırı olan. )


-İMTİNA ETMEK değil/yerine/= KAÇINMAK/SAKINMAK/GERİ DURMAK



-İMTİNÂ[Ar.] ile İSTİNKÂF[Ar.]

( Çekinme. İLE Çekinme, geri durma, sakınma. )


-İMTİNA ile/ve/||/<>/< HAYÂ



-İMTİZÂC[< MEZC] ile KARIŞABİLME | BİRBİRİNİ TUTMA, UYGUNLUK | UYUM SAĞLAMAK, İYİ GEÇİNME



-İN'İSÂM[Ar.] ile/değil/yerine/>< İN'İSÂR[Ar.]

( Sıkılma. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Koruma. )


-İNÂ'[Ar. < EVÂNÎ] ile İ'NÂ[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.]

( Kap kacak. İLE Zahmete uğratma. İLE Yemiş toplama zamanının gelmesi. İLE Geciktirme, alıkoyma. )


-İNAN ile İMAN



-İNANÇ(İTİKAT) ile/ve/değil/yerine/<>/>< MÜŞÂHEDE



-İNANÇ ile/ve/değil/yerine "BAKIŞ/GÖRÜŞ"



-İNANÇ ile/ve/<> İBÂDET ile/ve/<> AHLÂK



-İNANÇ ile/ve/<> İMAN

( Düşüncenin pekişmişliği. İLE/VE/<> İnancın pekişmişliği. )


-İNANÇ ile/ve/<> İMAN

( Herşeyin başlangıcı ve kaynağı olan düşünce, inancın da imanın da başlangıcı ve kaynağıdır. İLE/VE/<> İnanç, düşüncenin pekişmiş/yoğunlaşmış hali, iman da inancın pekişmiş/yoğunlaşmış halidir. )


-İNANÇ ile/ve/<> İMAN

( Kuramı, uygulamaya geçiren tek ve en önemli olgu. İLE/VE/<> ... )


-İNANÇ ile/ve/değil/yerine/<>/>/< İTİBAR



-İNANÇ = İTİKAT = BELIEF[İng.] = CROYANCE[Fr.] = GLAUBE[Alm.] = FE, CREENCIA[İsp.]



-İNANÇ ile/ve/||/<> KÖK İNANÇ / ŞEMA



-İNANÇ ile/ve/değil/||/<>/< KURUNTU/VEHİM



-İNANÇLAR ile/ve/||/<> TEMEL İNANÇLAR



-İNANDIĞINI BİLMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>



-İNANMA/MA ile/ve/||/<> İTİBAR/SIZ



-İNANMA ile/ve/değil/||/<>/>/< BIKMA



-İNANMADAN AİT OLMAK" ile/değil AİT OLMADAN İNANMAK



-İNANMAK ile/değil/yerine KABUL ETME(ME)K



-İNAT (ETMEK/EDEN) ile/ve/değil/yerine/<> DİRENÇ/İHTİYÂR[< HAYIR] (GÖSTERMEK/GÖSTEREN)



-İNAT değil/yerine/>< İNCELİK

( İnat gördüğümüzde, ince/lâtif olalım.
[Keskin kılıç, yumuşak ipliği kesmez.] )


-İNAT değil/yerine/>< İNSAF



-İNÂYET ile/ve/||/<> İHTİRÂ[çoğ. MUHTERİAT]

( Dikkat, çaba, özenme. | İyilik, ihsan, lütûf. İLE Benzeri görülmemiş bir şey yaratma, vucuda getirme/getirilme. )


-İNCELİK:
DÜŞÜNCEDE ile/ve/||/<> DUYGUDA ile/ve/||/<> DİLDE

( Derinlik yansıtır. İLE/VE/||/<> Sevgi oluşturur. İLE/VE/||/<> Güven yansıtır. )


-İNCELİK/NEZÂKET[Ar.] ile/<> İKİYÜZLÜLÜK/RİYÂ[Ar.]

( Nezâkette, çoğunlukla, bir parça ikiyüzlülük saklıdır/vardır. )


-İNCELİK ile/ve/||/<> DOĞRULUK ile/ve/||/<> GÜZELLİK

( Belde değil dilde. İLE/VE/||/<> Sözde değil özde. İLE/VE/||/<> Yüzde değil yürekte. )


-İNCELTME (SİMGESİ) ile/ve/||/<>/< İNCELİK

( İzlemek için burayı tıklayınız... )


-İNCİNMEK ve/||/<>/> GELİŞMEK



-İNCİNMEMEK ve/||/<>/< AFFETMEK



-İNCİTME! ve/||/<>/> İNCİNME!

( Hz. Musa. VE/||/<>/> Hz. İsa. )


-İNCİTME! ve/||/<>/> İNCİNME!

( İlk dersimiz. VE/||/<>/> Son dersimiz. )


-İNCİTMEMEK ile/ve/||/<>/> İNCİNMEMEK

( Dilin susturulmasıyla. İLE/VE/||/<>/> Zihin ve kalbin susmasıyla. )


-İNDİRGEME ile/ve/<>/> KALIPLAŞ(TIR)MA



-İNFÂK ile/ve/||/<> İBZÂL

( ... İLE/VE/||/<> Esirgemeden, bol bol verme, kullanma, yapma ya da söyleme. )


-İNFÂK ile/ve/||/<> KİŞİ



-İNFİAL değil/yerine/= KIZGINLIK/ÖFKE



-İNFİRÂT[Ar. < FERD] ile İNHİSÂR[Ar. < HASR]

( Topluluktan ayrı durma. İLE Tekel. | Tek başına sahip olma. )


-İNGİLİZ SERVİSİ ile FRANSIZ SERVİSİ ile RUS SERVİSİ ile AMERİKAN SERVİSİ

( Uluslararası dört çeşit servis yöntemi vardır: * İNGİLİZ SERVİSİ: Misafirin sağ tarafından önüne koyulan sıcak ve boş yemek tabağına, garson tarafından fayansta, mutfaktan alınan yemek misafirin solundan, maşa ile yapılır. İLE * FRANSIZ SERVİSİ: Mutfaktan fayansta getirilen yemek misafirin solundan maşa vasıtasıyla kendi tabağına yaptığı servis biçimidir. İLE * RUS SERVİS: Servant servisi olup, mutfaktan getirilen yemekler misafir masasının yanındaki hazırlık masasında garson tarafından tabaklara konularak misafirin solundan yaptığı servis biçimidir. İLE * AMERİKAN SERVİSİ: Tabak servisi olup, yiyecekler ve garnitürleri mutfakta hazırlanarak tabakta getirilir. Ve misafirin uygun olan tarafından servis yapılır. Bu servis otellerin lobilerinde, kafeteryalarında, snack barlarında yapılır. Özelliği bir kurala bağlı olmamasıdır. )


-İNHİSÂR[Ar. < HASR]/MONOPOL[Fr.] değil/yerine/= TEKEL

( Bir malın yapımının yalnızca bir kuruluşun elinde bulunduğu durum. | Devletin herhangi bir üretim alanını elinde tutması, satışı tek elden yönetmesi ve fiyata hâkim olması durumu. | Bir kişi ya da kuruluşun herhangi bir alanda kazandığı büyük güç. )


-İNİ = KAYINBİRADER



-İNİSİYATİF[Fr./İng. < INITIATIVE] değil/yerine/= ÖNCE(Cİ)LİK, ÖNCÜLÜK



-İNİSİYATİF ile/ve/<> GÖNÜLLÜLÜK

( Hem bireysellikte, hem/ve de toplumsallıkta. )


-İNKÂR ETMEK ile ANLAMAK



-İNŞAAT YÜKSEK MÜHENDİSİ değil YÜKSEK İNŞAAT MÜHENDİSİ

(
)


-İNSÂF[Ar.] ile İNSÂF[Ar.]

( Yaprak yaprak, lîme lîme olma, dağılma. İLE Merhamete, vicdana ya da mantığa dayanan adâlet. | Ortalama davranış. )


-İNSAF/LI değil/yerine/= DUYUŞ/LU



-İNSAN BİLİMLERİ ile/ve FEN BİLİMLERİ



-İNSAN FELSEFESİNDE:
FİZİK ÖTESİ/METAFİZİK ve/<> VARLIKBİLİM/ONTOLOJİ ve/<> BİLGİBİLİM/EPİSTEMOLOJİ ve/<> ZİHİNBİLİM/PSİKOLOJİ ve/<> TOPLUMBİLİM/SOSYOLOJİ



-İNSAN GELİŞİMİ KURAMCILARINDA:
MARGARET MAHLER ile/ve/||/<> JOHN BOWLBY ile/ve/||/<> SIGMUND FREUD ile/ve/||/<> ERIK ERIKSON ile/ve/||/<> JEAN PIAGET ile/ve/||/<> DANIEL STERN



-İNSAN-DOĞA İLİŞKİSİ ile/ve/değil BİREY-BİREY İLİŞKİSİ

( Anlam bulamaz. İLE/VE/DEĞİL Anlam bulur. )


-İNSAN:
ANLAMAYANA ile/ve/||/<> "ANLAYANA"

( "Eksik" geliriz. İLE/VE/||/<> "Çok" geliriz. )


-İNSAN:
DİRİMSEL(BİYO) ve/||/<> ANLIKSAL/ZİHİNSEL(PSİKO) ve/||/<> TOPLUMSAL(SOSYAL) VAROLAN



-İNSAN:
DOĞA VAROLANI ve/||/<>/> EĞİTİM VAROLANI



-İNSAN:
DÜNYANIN ve/||/<> TOPRAĞIN TUZU

( image )


-İNSAN:
İRÂDE SAHİBİ ile/ve/değil/||/<>/< (TEK) İHTİYÂR SAHİBİ



-İNSAN'IN/KİŞİNİN DÜŞÜNMESİ ile/ve TANRI'NIN DÜŞÜNMESİ

( [mâhiyetçe değil derece olarak!] Bilkuvve'den bilfiil'e doğru. İLE/VE Bilfiil. )


-İNSAN(/TOPLUM) ile/ve DOĞA

( Kişiler, başaklara benzer, içleri boşken havadadır, doldukça eğrilir. )


-İNSAN(/TOPLUM) ile/ve DOĞA

( İnsan doğası, azalıp çoğalmaz. )


-İNSAN(/TOPLUM) ile/ve DOĞA

( Kişi, doğanın doğal devamıdır. )


-İNSAN(/TOPLUM) ile/ve DOĞA

( Düşünce rüzgâr, bilgi yelken, insanlık da kayığın kendidir. )


-İNSAN(/TOPLUM) ile/ve DOĞA

( İNSAN: Başkasına yararı olan. )

 

 



Toplum bölümündeki FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )





 






SÖZLER

 

 

 

 

 



 

 

YAZILAR



......

--------------------

 

 







 

 


 

Bu çalışmada,
[doğrudan ya da dolaylı]
her türlü katkısı/desteği olan, yakından tanıdığımız ve tanımadığımız tüm kişilere
ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUZ!!!
   

 

Bu sayfa 01 Ocak 2020 itibariyle 506 kez incelenmiş/okunmuştur.  

 

 

FaRkLaR Kılavuzu Facebook Grubu             FaRkLaR Kılavuzu Twitter Sayfası
grubumuza da katılabilirsiniz...             'dan da takip edebilirsiniz...
 

6D Bilgi Hizmetleri vs. | www.6Dtr.com       FaRkLaR Kılavuzu       GösterGe Bilişim ve İnternet Hizmetleri

Yenilikler ve Duyurular | Desteğiniz Lüt(û)fen!!!